t
I
t "'1
Burjuvaziye Kar~1 Proletaryan1n Meydan Sava~1n1n Ad1d1r 1 May1s
2
Fa~izmin Ruhu Sokakta Efendisini Ar1yor
3
Ulusal Mesele Ozerine
10
Fransa'da Siyah Ba~kald1r1: Bir Ad1m ±leri, Iki Ad1m Geri
22
AB Anayasa Taslag1'n1n Fransa ve Hollanda'da Reddi Ozerine
27
Aile Kurumu Ozerine
30
Bugunku Ya~am1n Degerleri Ozerine Sere Serpe Du~unceler
34
Beyaz Adam'1n YuzunO Giyinmi~ Siyahlar : Tevfik Ba~ar, Fatih Akin, Yuksel Yavuz, •• Ozan Ceyhun, Cem Ozdemir, Hakk1 Keskin ve Digerleri. . .
41
.
KOMON:i:ST ZEM:i:N':i:N ·1 MAVIS A'IKLAMASI . •
BURJUVAZIYE KAR$I PROLETARYANIN MEYDAN SAVA$1NIN ADIDIR 1 MAVIS Egemenlerce kirletilmi$ $imdiki ya$ama kar$1 bundan 120 sene ewel; i$c;i S1n1f1n1n mOcadele tarihine €$itlik, dayan1$ma ve birlikte mucadelenin ad1olarak yaz1lan zaman1n ad1d1r 1 May1s. Bireysel, zumresel ve ulusal c;1karlann a$1lip; bzgur, e§it, s1n1fs1z ve s1n1rs1z bir dunya vatanda$hg1 devrimci d0$0n0n ortak eylemle yeryUzUne indirildigi zaman1n ad1d1r 1 May1s. Egemenlerin saltanat1na ve onlann zamanlanna kar$1 devrimci isyan bayrag1n1n ac;lld1g1 ve $ark1lann1n soylendigi zaman1n ad1d1r 1 May1s1 1886 y11inda Chicago'da ALBERT PERSONS, AUGUST SPIES, LOUIS LINGG, ADOLPH FISCHER ve kavga yolda$lann1n yakt1klan ate$, k1sa sOrede bi..itun yeryUzLlnOn i$<;ilerinin ve ezilenlerinin yureklerini tutu$turdu ve onlann aras1nda ezilen-somi..irulenlerin ortak s1n1f bilincinin geli$mesine yol ac;t1. Ve tarihte ilk kez yeryOzi..ini..in buti..in cografyalannda ezilen-somi..iri..ilenler ayn1 heyecanla ve ayn1 talepler ic;in sokaklar: ?npt ettiler. Fakat zamanla her $€Y degi$tirildi. i$c;i s1n1f1n1n ve ezilenlerin uluslararas1 mi..icadele gOnO olan 1 May1s; $imdiki zamanda Sosyal Demokrasi, Sendika BOrokrasisi, Ulusalc1 Sosyalistler ve Reformistlerin c;abalanyla, burjuvazi ile ban$, gUndelik talepler ic;in dilenme, $€nlik ve karnaval gOnU hali ne getirildi. Boylelikle; bask1s1z, somOrUsUz, €$it ve ozgur bir dunya ic;in; her renkten i$c;ilerin ve ezilenlerin ayn1 k1z1I bayra k alt1nda ve ayn1 kavga $ark1lann1n soylendigi umut dolu gunlerden, $imdiki kirletilmi$ zamana gelindi. $imdiki kirletil mi$ zamanda dunya i$c;i s1n1f1, hem bugunki..i c;1karlan ve gelecek hayalleri bak1m1ndan b61UnmU$ ve hem de ulusal hapishanelere t1k1 lm1$ durumdad1r. Bir yanda; kendi burjuvazisiyle uzla$an ve i$birligi yapan ayncahkh Bat1h i$c;iler, ote yanda gelecekleri karart1lm1$ geli$memi$ ve az geli$mi$ Olkelerin i$<;ileri. Bir yanda; egemenlerin i$1edigi suc;la yeryuzu ezilenlerinden c;ahnarak Batil1lara saglanm1$ az1nl1g1n refah1, Cite yanda ise ac;l1k ve ac;l1 g1n yol ac;t1g1 hastal1klar nedeniyle olume ve kaderlerine terk edilmi$ yeryuzuni..in ezilen yoksul c;ogunlugu. $imdi de bu cografyan1n i$<;ileri ve ezilenleri, emperyalist egemenler ve onlann U$aklan arac1l1g1yla, Afganistan'da, Irak'ta ve ba$ka cografyalarda ezilenlere kar$1 i$1enen suc;lara ortak edilmek isteniyorlar. Bunun kar$1lig1nda ise egemenler; bu cografyan1n i$c;ilerini ve ezilenlerini, Bat1'n1n zenginliginden pay vererek i:idUllendirmek istiyorlar. Yani, 6di..illendirme ad1 alt1nda yeniden sue; ortag1 yapmak istiyorlar onlan. <;i..inki..i; Bat1'n1n Ozerine oturdugu zenginlik, di..inya yoksullann1n ac;hg1 ile finanse edilmektedir. Evet, nicedir her $€Y degi$ti. "Yok 6yle tek ba$1na kurtulu$, ya hepimiz ya da hie; birimiz!" $iann1n yi..ice sayild1g1 zamanlardan, "Kendisini kurtarmayan ba$kas1n1 kurtaramaz" $iann1n yuce say1ld1g1 $imdiki zamana gelindi. Eski zamanlarda, burjuvaziye kar$1verilen her barikat sava$1nda burjuvazinin nas1I korkuya d0$tl.igi..ini..i gi:iren ve bedenleri ile kavgan1n d1$1nda kald1klan ic;in buruk bir hOzi..in duyan A. PARSONS, A. SPIES, L. LINGG, A. FISCHER ve onlann ard1ndan ayn1 idealler ic;in topraga d0$en eski zaman1n o guzel insanlan, art1k i:ifke ile i..i$0mektedirler. Ve $imdiki kirletilmi$ zamanda ya$ayan s1n1f karde$1erine; "Burjuvazi ile uzla$ma. Onlann suc;lanna ortak alma ve sessiz kalma . Kader birligini dunyan1n zenginleri ile degil yoksullan ile yap. Bizim d0$0nu kurdugumuz di..inya ve bedenlerimizi ate$e att1g1m1z amac; ic;in, kendi s1n1f1n1n bayrag1 alt1nda toplan ve yaln1zca kendi s1n1f c;1karlann ic;in kavgaya at1I" diye seslenmektedirler. Ve $imdiki kirletilmi$ zarnan1n devrimcilerine ise $6yle hayk1rmaktadirlar: "Ey mucadele bayrag1n1 teslim ettiklerimiz! Biz; daragac;lannda, daglann kuytuluklannda, sokak diplerinde, miting alanlannda bedenlerimizi tutu$turarak kazand1k 1 May1s'1. Siz ise, bizim, dO$man1 yenilgiye ugratt1g1m1z muharebe alanlann1 panayir yerine d6nU$tOrdunOz. Ey dunya c;ap1nda s1n1f mucadelemizin kavga gOnO olan 1 May1s'1 s1n1f di..i$manlan ile uzla$ma ve bayram gOnO ilan edenler! Ya son verin bu ihanetinize, ya da soyunun bizim yuzumuzu 1"
SELAM OLSUN 1 MAYIS'IN iDAALLERi i<;iN MUCADELE EDENLERE! YA KAPiTALiZMiN EGEMENLiGi ALTINDA SUREKLi CLUM YA DA SOSYALIZM!
Komunist Zemin 2
,.
Komunist Zemin
fa§izmin Ruhu Sokakta Efendisini Ar1yor "Fa$izme gore insanlann haklan devletin onIara verdiklerinden ibarettir. (Gaetano Mosca "Siyasi Doktrinler Tarihi") Osmanhdan GunUmuze "Sunni Turk" Ezilenlerinde Tanr1 - Devlet - Kul "1
•
ili~kisi 1
Gaetano Mosca'n1n bu tan1mlamas1na "SUnni TUrk" ezilenleri gerek bilinc;, gerek sosyolojik gerekse de psikolojik olarak Osmanll imparatorlugu'ndan bu yana hep sahipti. Bu durum, c;ok az toplumda var olan bir ozellik olsa gerek. "Sunni Turk" ezilenlerinin bu ozelligi, Osmanll imparatorlugu'nun ummetc;iligi ile ilgilidir. Ve tabii ki, Ummetc;iligin devlet anlay1$1 ile. Osmanl! imparatorlugu'nda Padi$ah, tek hUkmedendir ve tannn1n yeryuzundeki golgesidir. Bundan dolay1d1r ki, padi$aha kar$t gelmekle Allaha kar$1 gelmek ayn1d1r. iyi ya da kotu olan her $eyi Allah verg isi olarak mutalaa edip, kabul eden; kabul etmemeyi gunah sayan bir ku lture sahip "Sunni Turk" eziienleri, ayn1 $ekilde tannn1n yeryuzundeki golgesi olarak gordugu Padi$ah'1n ve onun egemeni oldugu devletin kendisine lay1k gordugu her ne ise, ona $Ukretme gelenegine sahiptir. "Sunni Turk" ezilenleri, devletin dU$man ilan ettigini dli$man, dost ilan ettigini dost olarak gormli$; her daim devletin sivil kolu olarak i$lev gormli$tlir. Osmanh imparatorlugu'nun uygulam1$ oldugu onca bask1ya, yol ac;t1g1 onca yoksulluga ragmen isyan etmemi$; yap1lanlan "tann vergisi" olarak kabul etmi$tir. Osmanl1 imparatorlugu dt$ guc;lerin mudahalesiyle c;ozulene kadar "Sunni Turk" ezilenleri, ona teslimiyetini surdurmu$ti..ir. Osrnanl1 Hanedan mutlak1yetc;ilikte direttigi mi..iddetc;e, mutlak1yetc;i Iigin borazan I1g1 yapm1$ olan "Sunni Turk" ezilenleri; mutlak1yetc;iligin y1k1 lmas1yla bu kez cumhuriyetc_;i
olmu$ ve onun militan l1 g1na soyunarak, bu kez de mutlak1yetc;i imparatorlugun hUkUmdann1 "Vatan Haini" ilan etmi$tir. "SUnni TUrk" ezilenleri, d1$ gUc;lerin mUdaha lesi sonucu da olsa Osmanll Hanedanllg1 ile bag1n1 koparm1$, ama devlete baglanma kU ltUrUnden kopmam1$t1r. Bu kez ayn1 bag1, Kemalist Devlet ve Mustafa Kemal ile kurmu$tur. Kemalistlerin ve onlann temsil ettigi egemen s1n1flann 1923 - 1946 y11lan aras1ndaki tek parti diktatorlugune kar$1 hic;bir bic;imde kar$1 gelmemi$; devletin verdigi ile yetinmi$tir. Mustafa Kemal'e Padi$ah'a baglanma kUlturu ile ba$lanm1$ ve onu da t1pk1 Padi$ah gibi tek hakim ve yan1lmaz, dolay1s1 ile de kar$1 gelinmez olarak kabul etmi$tir. Ne za man ki 1938'de Mustafa Kema l oldu ve onun golgesi toplum Uzerinden bir olc;ude ka lkt1, anca k o zaman toplumda ba$ka sesler yU kselebild i.
---·.....
-.-..-~
r
,l• l
G3 !!i~ ._
~
/ 1 c~ . .... .• ,
'
IL ~-~ ·
~~,
•<•Pi<
~~
.... . 'j",...,..
~'.
...._,
~
.~
...
.~W\
"'dl~
~
~~~~
4'\11, ..... . ,- , . . •
3
Kom Uni st Ze min
Ki, bu da yukandan yu kselmi$tir. Yani a$ag1dan ve devlet kar$1t1 olan bir ses degil; yukandan, yani egemen guc;lerin, devleti yeniden organize etmeye yonel ik bir hareketi idi yu kselen bu ses. Devlete degil, hukumete kar$1 bir hareket; tek lider ola rak kabul edilen M. Kema l ku ltune kar$1 degil, ona baglil1k yemin i etmeyi ihmal etmeyen bir hareket olarak dogan 1946 Demokrat Parti hareketi, toplumdaki devlet ve lider mitine bag l1 oldugu ic;indir ki, ba$an $ans1 yakalam1$t1r. Demokrat Parti 1950 sec;imlerini kazan1p, on y1 I boyunca iktidarda ka lm1$ olsa da, Osmanl1dan devral1nan devletin ve liderin yan1lmazl1g1 miti, her daim as1I devlet olarak kabul edilen Ordu nezdinde varlig1n1 su rdurmeye devam etti. 1960'da devlet ve lider mitini temsil eden Ordu, Demokrat Parti iktidann1 devirmi$, Parti liderlerini idam etmi$ ya da hapsetmi$tir. •
•
•
.·.. .. ~..,. ·, /-..... ~ ... f. ·. ~,-
1
,, '
.{ ..,". . •
\.'
••
j i
I
'
'• t
'•.. ~I
.
I
.
I'
.
f~ . _;,'..
I
•..
t
I·"
r.'.ly• "• 'i1·
.
• t
•
4
Butun bunlar olurken, Ordu'ya kar$1Demokrat Parti'yi oylanyla iktidar yapanlar bile bir tepki gostermemi$tir. t;;:unku yapan devlettir ve n1utlaka dogru olan1 yapiyordur. 1961 y1 1inda ise yine generaller, yani daha bir yli once darbe yaparak parti kapat1p, parti liderlerini asanlar; bu kez, art1k "Turk Milleti"nin bir tak1m demokratik haklan hak ettigini buyuruyorlard1 ve yine alk1$lan1yorlard1. Daha bir y1l once parti kapat1p, parti liderlerini idam eden generalleri alk1$layan ummet; bu kez de demokrasi havarisi olmaya soyunmu$ generalleri alk1$ilyordu. Art1k, i$c;i ya da sosyalist partiler kurabilmek, sendika, grev yapma ve du$unce beyan etmek anayasal bir hak olarak vatanda$1ann hizmetine sunulmu$tu. Art1k "Sunni Turk" ezilenleri ic;in yeni bir deger soz konusuydu: "Demokrasi !" t;;:unku devlet boyle buyurmu$tu. Bu surec; 11 y1I surdu ve bir sabah, devlet guc;leri, mevcut demokrasinin biraz bol geldigini ilan ederek yeniden harekete gec;tiler. Tani anlam1yla bir insan av1 ba$lam1$t1. On binlerce insan1 hapishanelere doldurup, 60'11 y1llann devrimci onderlerinden olan Deniz Gezmi$, Huseyin Inan ve Yusuf Aslan'1 idam ettiler. Onlarcas1n1 daglarda, sokaklarda, i$kence hanelerde katlettiler. Ac;1klama ayn1yd1 : "Devletin bekas1n1saglamak'" "Sunni Turk" ezilenleri bu kez de devletin yan1ndayd 1. 1970'li y11lann ikinci yans1 itibari ile yeni bir yukseli$ soz konusu olmu$, kitleler her gec;en gun artan bir oranda sokak hareketine kat1 lm1$t1. Ozellikle 1976 sonras1"Turk" ezilenleri h1zla siyasa ll a$maya ba$lam1$t1; k1sa surede sendikal1 olmu$, orgutlenmi$, mevcut yasa lara ragmen taleplerini 1srarla savunmu$, grev yapm1$, devrimcilerin yard1 m1yla bO$ arazileri i$gal edip, "yasad1$1" ilan edilen yollarla konut sorununu c;ozmeye giri$mi$t i. Ozcesi; "Sunni Turk" ezilenleri, tarihinde ilk defa bu olc;ude brgutlu olmU$, ilk defa bu olc;ude siyasalla$ml$ ve ilk defa sorunlann1 sokakta fi ili durum yarata rak c;ozmeye c;ail$m1$t1. Bu donem, "Turk" ezilenlerinin, devletin sivil kuvveti olmaktan kurtulabilmesi ve devlete ragmen bir guc; olabilmesi ic;in bir I I ·1·1rd.1, ama a.ma I d1. $ans o.a.J1
Komunist Zemin
·,
12 Eylul 1980'de, devletin ve cumhuriyetin $efi olan M. Kemal'in ruhunu temsi l eden Ordu, bir kez daha k1lrc1n1 c;ekti ve ya$ama el koydu. Darbecilerin deyimiyle: "Demokrasi tatile c;1kt1 !" Demokrasi Turk toplumuna bol geldi" diye buyuruyordu darbeci generaller. "Sunni Turk" ezilenlerinin c;ogunlugu art1k bu nakarat1 tekrarl1yordu; "Demokrasi bize bol geld ii" Ne zaman ki Ordu darbe yapt1, "Sunni Turk" ezilenleri bir gunde Ordu $ak$akc;1s1 old u; hemen mucadele alanlann1 terk e.tti ve alanlarda kendisi ile omuz omuza mu cadele eden devrimcileri generallere teslim etti. Bununla da kalmad1, "As1n pa$am as1n bunlan" diye generallere tempo tuttu, devletle birlikte devrimci av1na c;1kt1. "Sunni Turk" Ezilenleri Kurk Ulusal Hareketinin Yukseli~iyle Birlikte Bir Kez Daha S1navdan Ge<;iyor
"Sunni Turk" ezilenleri, henuz ne 12 Eylul bncesi surecin nede kendisine kar$1 yap1lan ama buna ragmen alk1$lad1g1 12 Eylul Darbesi'nin muhasebesini. Ki, Kurt ulusal hareketi yeniden tarih sahnesine c;1kt1. Bu, "Sunni Turk" ezilenleri ac;1s1ndan, hem gec;mi$iyle hesapla$abilmesi bak1m1ndan hem de kendisine bir vizyon edinebilmesi bak1m1ndan bir $anst1. Arna "Sunni Turk" ezilenleri Kurt hareketinin an lam1n1 kavrayamad1. Kavrayamad1 c;unku o gune kadar edinmi$ oldugu refleksler Kurt hareketini dogru kavrayabilmesi ic;in uygun degildi. Dolay1s1 ile de bu mesele kar$1s1nda da devletin yan1nda yer ald1. Daha once " Kurtler iyi ve 'namuslu' insanlard1r diyerek, Kurtlere bvguler " yagd1ran "Sunni Tu rk" ezi lenleri; Kurtlerin, "e$itlik "' temel inde ortak ya$am" ic;in mucadeleyi yukseltmesi '-\') ,,I kar$1S1nda devleti n, Kurtleri "Hain" ilan \ \ etmesiyl e Kurtleri "Hain" ilan etti ve line; etmek ic;in harekete gec;ti.
Surec; devam ediyor; oyle gbzukuyor ki, devlet Kurtler ile ban$madan, "Sunni Turk" ezilenleri Kurtler ile ban$mayacak. T1pk1 Aleviler ile olan ili$kide oldugu gibi. Bilindigi gibi daha 90'11 y1llara kada r devlet, Alevileri; "Din du$manlan " ve "Katli vacip dinsizler" olarak tan1milyordu ve tabii ki "Sunni Turk" ezilen leri de. Devletin resmi gbrU$U bu ybnde olunca, "Sunni Turk" ezilenleri de Alevilerin katline soyunmu$tU. Ne zaman ki devlet, Ale vi lin i vi.1kc:elen • • 'k'i "-'1'rt'- n7,,i'1rli'1k h::. rovo+-i kar$1s1nda kendi saflanna kazanmak ic;in yeniden ke$fed ip, on lan " Musluman" ve "As1I Turkler" olarak ilan etti· " "Sunni Turk" ezi' lenleri de Alevilik ile ban$tl. Butun bu brnekler gbsteriyor ki, Osmanl1dan bu yana "Sunni Tu rk" ezilenlerinde Tann'n1 yuzu devlette, devletin yuzu Kul'da vucut bulmu$tur. •·• ·::i·J
1 -·~-
"" '-".:j-11 ..... \
'
Ul'- l ''-''-1
Ve Bugun
Yaz1m1z1n ba$11g1nda ne demi$tik: "Fa$izmin ruhu sokakta efendisini anyor!" Evet, fa$izmin ruhu sokakta efendisini anyor. Bu ulkede kO$U llar, sosyolojik ve psikolojik olarak hic;bir vakit fa$iZm ic;in bu kadar olgunla$mam1$t1 . Eger bugun fa$iZm bu ulkede devlet olam1yorsa, bunun bir nedeni; burjuvazinin bugunku c;1karlan fa$izmin iktidar olmas1 olas1l1g1 ile c;at1$1yor olmas1; bir diger nedeni ise, Kurt ozgurluk hareketinin varl1g1d1r. Oyle ki, bu cografyada hic;bir vakit ezilenler bir birlerine bu olc;ude d0$man, umutsuzluk ise hic;bir vakit bu kadar olumcul olmam1$t1. Ofke, kin, kendine ve yan1ndakine bu olc;ude guvensizlik, ho$gbrusuzluk bu olc;ude yayg1n ve guc;lu olmam1$t1 hic;bir vakit. •• $iddet, hic;bir vakit bu kadar kolay, ilk akla gelen ybntem olmam1$ ve bu olc;ude kitlesel bir histeri olarak kutsanmam1$t1. Toplum, adeta insan av1na c;1k-
-" '\
Komunist Zemin
m1;; ve tam bir cinnet toplumuna donu;;mu;;tur. Kapkac;c;1, fahi;;e, e;;cinsel, Kurt, kimsesiz c;ocuk, yani oteki olarak adlandrnlan kim varsa, her an her yerde bu cinnet toplumunu n gazab1na ugrayabilir, ugruyor da. Bir Kurt, kendi sembolu clan bayrak ta;;1d1g1 ic;in; bir e;;cinsel, 'namuslu' toplumun 'namuslu' bir ferdin1n kafas1n1 bozdugu 1c;1n; bir fahi;;e, hen1 de erkeklerinin 0/o99'unu n geneleve gittig i bu toplumda, 1nahallenin ahlak1n1 bozdugu ic;in line; edi lebiliyor. Yine ayn1 ;;ekilde, gec;en y1I Taksim'de yap1lan yilba;;1 eglencesinde Hrrvatistanh bir kad1n onlarca erkek taraf1ndan cinsel olarak line; edilirken; binlerce insan s1ntarak ve tempo tutarak bu duruma e$1ik edebiliyor. K1sacas1, tam bir toplurr1sal iflas ya;;anmaktad1r. Fa;;izmin, a;;ag1dan yukanya yani bizzat kitlelerin mobilize edilmesi yoluyla iktidar olabilmesi ancak ve ancak bir c;oku;; ya da c;ozOlme dbneminde, yani bir toplumsal iflas-dbneminde mOmkundur. c;oku;; ya da c;ozulme donemlerinde ya toplurnsal bir devrim ya da fa;;izm ikilemi yan yana yOrOr. Eger, devrim cephesi haz1rl1ks1z ise, ya da beklenen iradeyi gosteremez ise; bu durumda fa;;izm iktidar olur. 1917 $ubat Devrimi sonras1 Rusya, bu ikilemin c;ok ac;1k ya)and1g1 bir ornektir. Eger Bol;;evikler iktidar olma iradesini gbstermemi;; olsalard1; tarihin ilk fa;;izmini Rusya ya;;ayacakt1. " ... Eger 7 Kas1m'da ba;;anh bir darbe indiri ln1eseydi, Kerensky'nin darbesiyle ilk fa;;izm ornegi Rusya'da ya;;anacakt1." (Troc;ki)
'.
f,.-:
I
•l: t
•
....••. •
..f"· . .'.
...
6
).
Fa;;izmin kitlesel bir guc; olabilmesi ise, ancak ve ancak umutsuzlugun orgOtlenmesi ve toplumun, bir line; histerisine kap1ld1g1, toplumsal ;;iddetin yayg1nla;;t1g1, bunun da btesinde, $iddetin tek ybntem oldugu ko$uliarda mOmkOndOr. Bu, toplumun teslim ahnmas1n1n ba;;ka bir yoludur. Bu yol, toplumun kendi kendini teslim ald1g1 ya da teslim ettigi bir yoldur. ........ ...
...'
~ ·-
.,
'•-
-,
•
~ -1
.
•
,
• ~.. I
'
•
'
Bilindigi gibi. klasik anlamda fa;;izm iktidar . olurken ya Ispanya ve Italya ya da Almanya drnegine uygun bir yol izlemi;;tir. Yani, ya ispanya ve italya'da oldugu gibi; devrimi ezmek ic;in yukandan a;;ag1ya dogru drgutlenmi;; ve devrimi ezerek iktidar olmu;; ya da Almanya'da oldugu gibi a;;ag1dan yukanya dogru orgOtlenerek iktidar olmu;;tur. Ashnda Turkiye'de ki durum siyasal ve stratejik olmasa da sosyolojik olarak daha c;ok Almanya brnegi ile benzerliklere sahiptir, ama aynr degildir. Aynr degildir, c;unku Almanya'da, gerek Almanya ic;erisinde bir "istikrar" sag!amak gerekse de dOnya pazannda hakimiyet kurabilmek ic;in Fa;;ist bir iktidan tek c;1k1;; yolu olarak goren bir burjuvazi vardr; burada ihtiyac; olan, kitlelerin bu projeye kazan1lmas1yd1. Turkiye'de ise, burjuvazinin gelecekteki hedefleri bak1m1ndan fa;;ist bir iktidara ihtiyac1 yoktur. Dahas1, fa;;ist bir iktidar, burjuvazinin gelecek projesi bak1m1ndan sorun te;;kil eder. Turkiye'deki Burjuvazi, bOtun hesaplann1 uluslararas1 sermayenin bir par:;as: a!mak, ozellikle de Avrupa Birligi Ozerinden dOnya
Kom unist Zem in
'
pazarlarrna girmek ve dunya pazarrndan pay alabilmek uzerine yapm1$t1r. Bundan dolay1d1r ki, fa~ist bir rejim burjuvazinin yolunu keser. Kapitalizmin, kendini "ulusal" s1n1rlar ic;ine hapsederek varl1g1n1 surduremeyecegi bilinen bir gerc;ektir. Kapitalizm, kendi varllg1n1 si.irdi.irebilmek ic;in kendini yeniden i.iretmek zorundad1r; bunun ic;in ise uretimi, ti.iketimi ve rekabeti yeniden ve yeniden, i.istelik uluslararas1 di.izeyde dusunmek ve .olanlamak zorundad1r. Bundan dolay1d1r ki, burj uvazi iki yuz sene evvel bizzat kendisinin icat ettigi " ulus devlet" ve "ulusal s1n1r" olgulann1 terk ederek, "k1ta" c;ap1nda ortak s1n1r ve ortak "devlet" projeleri olu~tu'rmaktad1r. Avrupa Birligi, ABD'nin Meksika ve Kanada ile olu~turdugu NAFTA, Japonya'n1n olu~ turmaya c;all~t1g1 Asya Birligi ve C::in, Rusya, Hindistan yak1nla ~mas1; butun bu c;abala r, pazar sava~1n1n bir geregidir. Kapitalizm, karakteri geregi zaten uluslararas1 bir sistem olmakla birlikte, ba$lang1c;ta nispeten ulusalc1 bir yol izlemi$tir; ic; pazara kendi ba$1na egemen olmak ve d1~ gi.ic;lerin mi.idahalesinden ve rekabetinden kendisini koruyabilmek ic;in bunu yapmak durumunda kalm1$t1r. Arna gelinen a$amada art1k bu tedb irler kapitalizmin ihtiyac;larrna cevap vermedigi gibi, kapitalizm ac;1s1ndan engel te$kil etmeye ba$lan11$t1r. Art1k uretim ve ti.iketim uluslararas1 c;apta brgutlenmekte ve ortakl1klar uluslararas1 alanda kurulmaktad1r. Yabanc1 sermayenin rekabet gi.ici.i kar$1S1nda koruyucu bir i~lev gbren "ulus devlet" terk edilerek; "ulus devlet" yerine, uluslararas1 finans c;evrelerinin, c;1karlarr ayn1 paralelde olanlann1n orta kl1g1n1 hedefleyen siyasal ve ekonomik birlikler in$a edilmeye ba$la n rn 1 ~tr r . Daha dune kada r bi.itun sava$1an "ulusal c;1 kar!arrn korunmas1 ic;in" diye gerekc;elen diren kapitalist devletler, Fransa - Almanya brneginde oldugu gibi, on yrllar boyunca "ulusa l dli$man" diye tan1mlad1klan devletlerle ortak birlikler kurmaktad1rlar. Kapitalizm tamda karakterine uygun olarak hayat1n her alan1nda uluslararas1 bir davran 1 ~ sergilemektedir. 0, ortaya c;1k1$1 bak1m1ndan zaten uluslararas1 bir karaktere sahipti; ulus onun ic;in kendi s1 n1fsal ayrica-
l1g1n1 saklayabilmek ic;in bir uydurma, ulus devlet ise, egemeni oldugu devlet s1n1rlan ic;erisinde i$c;i s1n1f1n1 bask1 alt1nda tutab il menin yan1 s1ra, di$ gi.ic;lerin rekabetini k1rmak ve egemeni oldugu s1n1rlar ic;erisinde kendini rakipsiz kllabilmek ic;in bir gereklilikti . Zaman ic;erisinde burjuvazi monopolla~ t1kc;a, bu monopolla~man1n bir geregi olarak uluslararas1 karakterini arkasrna gizledigi ulusal kosti.im uni.i soyunup, kendi karakterine uygun bir kostum giyindi. T1pk1 tiirde.~ ! eri gibi Turk burjuvazisi de, y1!lar boyunca dilinden du~urmed ig i , "milli sermaye, ulusal c;1kar, milli c;1karlar" vb. sbylemleri h1zla terk edip; "uygar dunya, uygar di.inyan1n ortak degerleri" ve "uygar dunyan1n bir parc;as1 olmak"tan dem vurur oldu. Daha dune kadar "Turkiye'nin dU$manlan" olarak tan1mlanan guc;ler, birden bire "Dost" devletler" ilan edildiler. /.~ 1,.
•• J
t ..
. ., f -~.. ,. '. ·.
. • . ' •. • I.·.. •• ·. • . I
...._ !
/
.... -.
..
/
._..
,,/
~
~
,. ..r , .
.' \\ !/' -
.. ..
""'••.... .
\
'\
,,
.
'~
.
'·....~
'
t"-" t' . I
-
i •
I
, /·L •• I q ' ... • .. ~-
I
.-
.' I I
•
'n~ . "~I
'
'l
-
t
'
-~..,
\
'
,.·'
. - I ' J' . ,.. .. ' - .
I'
!•: .
'
-
~· 'Ii
.
:-.. -
,./
- /'' .,.• /.'. . J ;:
i
.
- -,t
l
/~
I •
l·.J
- ...
'
. ..··- ,.'4, .' ,r ,\ (,
~
....-\\
••
~i
/
II
:/... .l"'W&"1
) ....,.i
II
;
v'""~ . ,._, •r--...,.\
--, • • 1• •
I '
'
.
. < - )
I'>
11
w
...
brnegin, b!rden bire Yunanistan'1n kom~u oldugu ke$fedildi. Uluslararas1 kapitalist guc;ler, uretimi ve ti.iketin1i uluslararas1 duzeyde planliyorlar ve dunya pazarlann1 ele gec;irme sava$tnda c;1kan ortak olan lar bic;irn inde yeniden ki.in1eleniyorlar. Bu yeniden yap1 lanma, uluslara ras1 bir guce sa hip olmayan kapita list devletleri iki sec;enekle kar$1 kar$1ya b1rakmak-
7
Komunist Zemin
tad1 r: Ya ulusal s1n1rlann ard1na kendilerini saklay1p, uluslararas1 kapitalizmin ta$eronlugunu yaparak varhg1n1 surdurmek ya da uluslararas1 pazarlann pay edilmesi sava$1nda daha aktif yer almak. Turk burjuvazisi, ikinci sec;enegi sec;mi$; dahas1 kendi gelecegini ikinci sec;enekte gdrmLl$tur. Eger burjuvazinin tercihi bu ydnde olmasayd1, bu durumda fa$iSt bir rejimi tercih edebilirdi; ederdi demiyoruz, edebilirdi diyoruz, c;unku bu durum da Kurt dzgurluk hareketinin varlig1 burjuvazinin elini kolunu baglayabilirdi. Kurt ozgurluk hareketinin gucu son yirmi y1ld1r o kadar belirleyici ki, burjuvazinin bu gucu hesaba katmadan hareket edebilmesi mumkun degil. Bunun ic;indir ki, 1980'1i y1llann sonu itibari ile Turke$ liderligindeki fa$ist hareket, c;ozumun kendilerine devredilmesini talep etmi$, ama burjuvazi bu talebi reddetm i$ti. Ve Turke$'e, bu karara itaat ettigi ic;in devlet adamlig1 unvan1 veri lmi$, cenazesi devlet tdreni ile kald1nlm1$t1. Eger burjuvazi a<;1s1ndan AB ortakhg1 bir <;1kmaza girer, burjuvazi daha ic;e ddnuk ag1rllkl1bir siyasete mahkum olursa ve Kurt dzgurluk hareketinin varl1g1na ragmen fa$iSt bir rejimden yana tercihte bulunacak olursa; $Uras1 kesindir ki, "Sunni Turk" ezilenleri, gerek sosyal gerekse de psikolojik olarak a$ag1dan bir fa$izm ic;in tarihte â&#x201A;Ź$ine az rastlan1r olc;ude uygundur. Ne Yapm ah?
Ne yapmal1 sorusunu sorarken sormak istedigimiz, dolay1s1 ile de cevab1n1 arad1g1m1z kesinlikle "Fa$izmin iktidar olmas1n1 nas1I engellenebilir?" degildir. c;unku komunistlerin i$i, fa$izmin iktidann1 engellemek ve onun kar$1S1nda "burjuva demokrasisini savunmak" degildir. Bizim sorumuz ;;udur: "Sunni Turk" ezilenlerinin, devletin sivi l kuvveti olarak hareket etmesine son vererek, bu gucun devlete kar;;1 y1k1c1 bir guce donLl$turulmesi nas1I mumkun k11lnabilir?" Eger son seksen yll ic;erisinde devrimci bir programa dayanan bir onderl ik olsayd1, buyuk bir olas1 l1kla "Sunni Turk" ezilenlerine egemen olan "devlet kul!ugu" kulturu k1nlabilirdi
8
Arna olmad1; bu topraklarda devrimci bir onderlik in$a edilemedi. Her $eye ragmen, bundan sonra da, eger bu kultur k1n lacaksa; bu, ancak ve ancak devrimci bir programa dayanan bir onderligin inisiyatifinde k1nlacakt1r. Peki, bu tespiti yapmak yeterli midir? Tabii ki yeterli degildir. Devrimci bir program1 anlamli yapan dayand1g1 temel anlay1$ kadar, ayn1 zamanda da, dayanacag1 oznedir. Evet, "Sunni Turk" ezilenlerinin devlete ragmen, bunun da dtesinde devlete kar$1bir siyasal kimli k edinebilmesi, ancak, mevcut egemen paradigman1n imhas1 ile mumkundur. I$te bu paradigma, Kurt ozgurluk hareketi sayesinde <;atlam1$ ama imha edilememi$tir. Nedenine gelince, Kurt ozgurluk hareketi hedefledikleri bak1m1ndan mevcut paradigmay1 imha etmeyi degil, mevcut paradigmada yer alma <;abas1i<;erisindedir. Kurt ozgurluk hareketi, bugunku duru$u itibariyle, "Sunni Turk" ezilenlerin de bir par<;as1 oldugu paradigmay1 sarsabilir ve burjuvazinin, ihtiya<; duydugunda kolayca fa$iSt bir rejimi tercih etmesini hususu nda cayd1nc1 bir rol oynayabilir ama daha fazlas1n1 yapamaz. Daha fazlas1n1 yapmaya af1cak devrimci bir dzneye ve devri mci bir programa dayanan devrimci bir parti muktedir olabilir. Bunun ic;in dayan1lacak ozne c;ok hayatidir. Peki, bu ozne kimdir? Tu rkiye'de Komunist bir devrimin oznesi, i$c;i s1n1f1n1n, komunist bir devrimden c;1kan olan kesimidir. Arna i$c;i s1 n1f1n1n bu kesimi bile, bugun ic;in bu misyonu s1rtlayabilme reflekslerinden c;ok uzakt1r. c;unku i$c;i s1n1f1n1n, neredeyse Kurt kdkenli olan lan d1$1nda kalan k1sm1, bugun durdugu zemin itibariyle resmi paradigman1n kb$e ta$lanndand1r. Bu kesim, ancak paradigma dag1lmaya ba$lad1g1nda devrimci refleksler gosterecektir. I$c;i s1n1f1n1n bu kesimin in tarihsel misyonunu yerine getirebilmesi ic;in, on un, elini kolunu baglayan "devlet kulu" kulturunden kopmas1 gerekmektedir. Bu kopu$a yol ac;acak olan ise devrimci bir onderlik ve bu koPU$ta manivela i$1evi gdrecek olan Kurt dzgurluk hareketidir.
'
Komunist Ze min
; <r,,
i
•
~
g
,,
,,r.,
.I
.. _ . J t·
I '
•
~ ;;
4'71
•
,\f•,,,
'.::~i~ "
keti; "Turk" i$<;ileri lie Kurt ozgurlOk hareketinin aras1nda enternasyonalist bir bag1n olu$mas1n1 saglayacak olan ise, devrimci parti olacakt1r. Bugune kadar nedense genel olarak ezilen uluslann kurtu1U$U komi..inist bir devrime baglanm1$; ta rihteki tek komunist devrim olan 1917 Ekim Devrimi'nde de sOrec; bu teoriye uygun i$1emi$tir. 1917 Ekin1 Devrimi, ayn1 zamanda C::arl1k Rusyas1'n1n bask1s1 alt1ndaki " uluslar"1 nda esaretine son vern1i~Lir. R 1I h:::i0 r-i nin rlf"\nn tit 1 nu van l1c:l1gv I u=-'y'r', b1'r 1,/,onu 1 ve buna burada girmeyecegiz. Arna $U kadann1 soylemeliyiz ki, bu teori dogru bile olsa -ki bizce dog ru degil- bu teori Tu rkiye'de bir kez daha dogrulanma $ans1na sahip degildir. Tu rkiye'de bunu tam tersi gerc;ekle~e cektir; KOrtlerin esaretten kurtulmas1n1n yolunu Turkiye'de gerc;ekle$ecek komUnist bir devrime degil; Ti..irkiye'de komi.inist bir devrimin gerc;ekle$ebilmesinin yolunu KUrt ozgOrluk hareketi ac;acakt1r. Evet, umut henuz Kaf Dag1'n1n ard1na kac;mam1$t1r ve henuz hic;bir $€Y ic;in gee; kahnmam1$t1r. Arna bu, bir gun "her $ey ic;in art1k c;ok gee;" olmayacag1 anlam1na da gelmemelidir. -
'
• ••
.-.
•
.
f " . •~
-
--
-
•
.
1, ~ t •• ,
.• . . .' .-
; •
• •
ii
'
•
..r: .
. . .: .
·-
•
~
..
. .. .....
..
.• •
. I
•
. -........ _ ._..
'
Bu demek oluyor ki; Turkiye'de komunist bir devrin1in dayanacag1 ozne, i$<;;i s1n1f1n1n komunist bir devrimden c;1kan olan kesimi; bu oznenin resn1i ideolojiden kopmas1na yol ac;acak olan ozne, Kurt ozgurluk hare-
-
"'' - '-" '
1 11 111
""' v~ • '"-' ' ""'~
111 -:t •
1
Son donemlerdeki art1$ gosteren li ne; giri$imleri dolay1s1ile ka leme a!1naya ka rar verdigimiz bu yaz1da, gene! olara ezilen leri degil, "Sunni Turkler"i ele ald1k. Bunun iki nedeni var: Birinci neden; Osn1nnl1n1n as1i toplumsal dayanag1n1n Sunni "Turkler" olmas1d1r. i kinci nede ise: Osmanl1imparatorlugunun y1k1Jmas1yla kurulan burjuva devletinin ve bugun sokakta ruhunu arayan fa~ist histerinin toplumsal sosyal taban1n1 "Sunni ·rurkler"in olu$turuyor olmas1d1r. Bu bak1mdan biz bu yaz1da ozel olarak Sunni "Turkler"i, daha dogrusu "Sunni Turkler"in ezilen yani bizi ilgilendiren kesim ini tart1~may1 uygun bulduk. Bu demek degildir ki, butun "Sunni Turkler"i ayn1 kategoride degerlendiriyoruz. Yine ayn1 $€kilde, bu dernek degildir ki, "Sunni" olup ta "Turk" olmayan ya da "Turk" olup ta "S(jnni" olmayanlar devletc;i ya da fa$izan degildir. Tabii ki, bt:itun bunlar mumkundur. Belirtmek istedigimiz bir ba$ka nokta ise sudur: Bizim buradak: "Sunni Turk" tan1mlamam1z sosyal ol1naktan c;ok politik bir tan1mlamad1r. Burada "Sunni Turk" derken kastettigimiz: Resmi devlet ideolojisine, dinine ve etnisitesine bagl1 olan ve kendisini bu "degerler" uzerinden tan1mlayand1r.
C)
I
Komunist Zemin
â&#x20AC;˘â&#x20AC;˘
Ulusal Mesele Uzerine Giri~
Verine K1sa Bir Not Egemen devletlerin i$gali ve somurgesi alt1nda ya$ayan ezilen uluslar dogald1r ki kendi kurtulu$1an i<;in mucadele ederler. Dogald1r ki, bu mucadelenin seyri de, bi le$enlerin in ta$1d1g1 farkl 1 s1n1fsal aidiyetleri nedeni ile, i<;inden ge<;tigi tarihsel konjonkturi.in siyasal egilimleri ve gi.i<; dengeleri aras1nda zikzaklar c;izer. Bu son derece normaldir. ~Onku; ne, bu mucadelenin taraf1 olan kendi(ulusal) aktorleri ve bu aktorlerin s1n1fsal aidiyetleri nedeniyle ta$1d1g1 siyasal egilimleri tektir, ne de, bu harekete etki etmek isteyen d1$(uluslararas1) aktorlerin siyasal egilimleri ve bunlann c;1karlan tek ve ortakt1r. I$te, bu karma$1k siyasal etkenlerin birbiriyle <;atl$1P du ran ve . birbirine bask1n gelmeye c;ah$an <;1karlann1n aras1nda, s1n1f karakterinin burjuva olmas1 nedeniyle, dogald1r ki kendi c;1kann1 ararken ondan ona bocalayarak sahn1p durur ulusal hareket. Butun bu s1n1fsal gi.i<; ve c;rkar karma$as1n1n tozu duman1 i<;inde oncel ikle bizi ilgilendiren $ey; burjuva mulkiyet ve <;1kar ili$kilerin in sonucu olarak ortaya <;1km1$ bu sosyal sorunun yaratt1g1 toplumsal e$itsizlikler, haks1zhklar, baskrlar ve bunlardan dogan acilar kar$1s1nda, egemen olanlara kar$1 ezilenlerin saflannda taraf olacak devrimci bir tutum ortaya koymakt1r. 0 halde, Ulusal Kurtulu$ Mucadeleleri'nin de bir parc;as1 oldugu, ezilen insanl1g1n kendisini ezene kar$1 tepkilerinden bi<;imlenerek ortaya c;1kan Ezilenlerin Sosyal Topluluk Hareketleri'ne komi.inistlerin nas1I yakla$malan gerektigini belirleyerek gi.indemimize gec;ebiliriz.
Komunistler, Ezilenlerin Sosyal Topluluk Hareketlerine Nas1I Bakmah, Ne Yapmah? Kapitalist toplumun s1n1flara ve ayncalrklara bolunmi.i$1i.igi.i, onu olu$turan tum s1n1f ve toplumsa l katmanlann iktisadi, sosyal ve siyasa l c;1karlann1 birbirinden ayn$t1np c;at1$ma di-
10
namikleri ile birbirinin kar~1s1 na koyar. Kapitalizmin egemenligi alt1nda toplumsal duru mun sosyal ve siyasal analizi boyle kolayca yap1lsa da, bu durumdan dogru politik gorevler c;rkarmak i<;in onun sosyolojik yap1s1n1n karma$1k ve c;apra~1k i$1eyi$ini dogru kavramak gerekir. Bu durum; yani s1n1flann <;1karlann1n birbirinin kar~1 s1nda ve c;at1$1k olmas1, egemen s1n1f ile ezilensomi.irulen s1n1f aras1nda her za man dogrudan ve s1n1f kimlikleri uzerinden bir c;at1$maya yol ac;maz. <;unki.i, iki s1n1f aras1ndaki gelir ve ya$am standard1 fark1 birbirine ters orant1h olarak ne kadar derinle$mi$ olursa olsun, ezilen-somurulenler her durumda kendiliginden ve otomatik olarak egemen olana kar$1 s1n1fsal kimlikleri uzerinden birle$mezler ve sistem dl$1 bir siyasal aray1$a yonelmezler, yonelemezler. Arna yine de kapitalist sistemin kaiakteristigi geregi dayand1g1 toplumsal e$itsizlikten kaynaklanan sosyal huzursuzluk ic;ten i<;e beslenir ve c;ogu zaman adli vakalar olarak d1$a vurur. Kimi zaman ise de, bir sosyal topluluk hareketine don0$erek otoriteye ve otoriteyi temsil eden sembolleri hedef alan $iddete bu$Vurarak ortaya <;1kar. Egemen sistemin yaratt1g1 ve biriktirdigi sosya l huzursuzluk, zaman zaman bir sosya l topluluk hareketi bic;iminde geli$iP ybntem olarak $iddete ba$vursa bile, hareketin kendi ligindenligi, siyasal olarak kapitalizmi a$amaz ve talepleri ile kapitalist duzenin s1n1rlan i<;inde kallr. S1n1f kimligi uzerinden ve siyasal bir hedefe kenetlenm i$ olarak ortaya <;1kamayan toplumsal huzursuzluk sistem ic;i ba$ka alanlar uzerinden ortaya <;1karak kendini horlanm1~1tklan, gosterir. Yani; a$ag1lanm1$hklan ve yok say1lm1$hklan uzerinden olu$an tepkileri ve bu tepki!erinden dogan hakl1 ofkeleri, e$itsizlik<;i toplumlar ta ri hi suresi nee bi ri ken ezilmi$1i kleri ile olu$an sosyolojik kimlikleri uzerinden de
Komunist Zemin
;;ekillenerek d1;;a vurur. Bu nedenle; kapitalizmin egemenligi alt1ndaki tek toplumsal c;at1$ma, ezen s1n1fla ezil en-sbmUrU len s1n1f aras1ndaki zit iktisadi ve sosya l c;1karlardan kaynaklanan s1n1f c;at1$mas1 degildir. EzilensomUrulenlerin a$ag1dan her hareketi her zaman an bi r s1n1f kimligine sahip olmad1g1 gibi, s1n1fsal sorunlara, kayg1lara ve taleplere de dayanmaz. ilk s1n1f11 toplumlann ortaya c;1k1;;1ndan bu yana suregelen erkek cinsinin egemenligi, siyah insani kblele$t iren beyazlann egemenligi, som;jrgeci 0zen ulus ege1-i-1en iiyi gibi dahci uir dizi egemenlik bic;iminin yaratt1g1 sorunlar, bu sorun lann magdurlann1n ta;;1d1g1 ba$kald1n dinamikleri ile birlikte vard1r ve magdurlar mOcadeleye at1lmak ic;in ortaya c;1kabilecekleri uygun an1 beklerler. Bu dinamikler, uygun tarihsel ve sosyal $artlar olu?tugunda da sosyal ve toplumsal hareketler olarak mucadele alanlanndaki hakl1 yerlerini al1rlar. i~
â&#x20AC;˘"" I
I
Arna bu hareketlerin haklil1klan ve mucadeleci dinamikleri gec;icidir. c:;:unkO, butunsel olarak toplumsal e$itlikc;i bir projeye sahip degildirler. Mucadeleye, kendisini ezen egemenlerinden kurtulmak, onlar kadar "bzgurle$ebilmek" ve onlarla "e;;itlenebilmek" ic;in at1l1rlar. Buna ula;;t1klannda ise, "d0$111an1na" benzerler. Ania buna ragmen, o ana kada r gerek tarihsel olara k gerek politik olarak hakl1 hareketlerdir. Egemenlerin tarihi boyunca olu;;mu;; ve birikmi;; bu sosyal sorunlann kbkeninde elbetteki mulkiyetin elde edilmesi ve korunmas1 amac1 yatmaktad1r. Tam da bu nedenle; egemenlerin tarihi boyunca hie; bir mulkiyetc;i sistem bu so-
syal sorunlan c;ozmemi;;, aksine, bilinc;li olarak yaratmt$, sistematik olarak brgutlemi$ ve nihayetinde de bugOnO n egemen dOzeni olan kapita lizme devretn1i$tir. Kapita lizm ise bu sosya l sorunlan c;ozmez ve de c;ozemez. c:;:unku; tam da, miras devrald1g1 bu sorunlann yaratt1g1 sonuc;lar uzerinden var olabilmi$ ve halan bu sorunlann varllg1 ile beslenmektedir. Ve bu sorunlann varhg1n1 kbrukleyerek ezilen-somurulenleri birbirlerine kar;;1 bblmekte, birbirlerine kar$1 k1$k1rtmakta, bbylece ezilen -sbmUrulenlerin d~ag1dan birie$ik bir siyasai hareket iie kendi kar;;1s1na dikilmesini bn lemektedir. Kald1 ki; bu sosya l sorunlar yaln1zca ozel mulkiyete dayanan s1n1fh toplumlarda ve onun son temsilcisi olan kapitalizmde gozukmezler. Kapitalizmden sosyalizme gec;i$ sureci olan i$c;i devletinde de kapita lizmden devrahnm1$ sorunlar olarak var olurlar. Kapitalizmin egemenligi alt1nda c;ozumU olanakh olmayan bu sosyal sorunlann c;ozumU i;;c;i devletinin ybnetimi alt1nda mUmkUndur. Arna; bunun ic;in, i;;c;i devletinin bu sorunlann ustUnden atlamayacak ve bu sorunlann c;ozOmunu belirsiz bir gelecege ertelemeyecek bir anlay1;; ve programla hukumet etmesi gerekir. Bunun sorumlulugu ise oncelikle komunistlere aittir. Komunistler; henuz bir i;;c;i devleti ortaya c;1kmadan once, kapital izme kar$1 mucadelelerinde, komunist bir dunya hedefine bagl1 ve onun olmazsa olmaz1 olarak, ezi len insanllg1n ezi lmesine ve sbmOrulmesine yol ac;an tom sosya l sorunlan kendi mucadele programlanna almaltd1rlar. 0 halde; kbkleri mulkiyet ili;;kilerine dayanan, bir toplulugun bir ba$ka topluluk taraf1ndan a$ag1lanmas1na, horlanmas1na, ezilmesine ve sbmUrulmesine yol ac;an, boylece s1n1fl1 sisten1lerin aya kta kalabilmesin in nedenlerinden olan sosya l sorunlar ve bunlann yaratt1g1 egemen an lay1$ kar;;1s1nda komunistler, daha bugunden taraf olmak zorundad1rlar. Bunun ic;in, bugune dek bu sorunlan ta li sorunlar olarak gbren ve c;ozumunu iktidann ele gec;irilmesinden sonraki belirsiz bir tarihc erteleyen, Sol'a ege-
II
Komunist Zemin
men olan ikameci anlay1$ mutlaka ve mutlaka daha bugunden k1nlmal1d1r. Egemen uluslann yonetimi a!t1nda ezilen, somurulen, ya:jamlan ve gelecekleri boyunduruk alt1na alinan ezi!en uluslann, kendi egemenlerinden kurtulu:ju ve kendi egemeni kadar ozgur o!ma mucadelelerini, i§te bu bak1~ ac;1s1 iie a§ag1da ele alacag1z. Ulusal Kurtulu~ Mucadeleleri ve Geleneksel Sol'un Tutumu
Ulusal Kurtulu:j Mucadeleleri ve "U luslann Kendi Kaderlerini Tayin Hakk1" 1 meselesi, ulus devlet anlay1:j1n1n genel olarak siyaset alan1n1n gundemine girdigi 1789 Fransa's1ndan bugune, hem burjuva siyaset1n ve hem de devrimci siyasetin bnemli problemlerinden biri olageldi. ,,
A
.
1;
,.
[
~
•
~ ~ ~ .~
.-
-"
.
."'
'y,
I
bugunun devrimci hareketi, halen dahi, "Uluslann Kendi Kaderlerini Tayin Hakk1" meselesi uzerine olan mevcut bak1§ ac;1s1n1, bu bak1$ ac;1s1ndan hareketle §ekiliendirdigi politik ve orgutsel duru§unu i$te bu tarihselideolojik oncullerinden ald1klan referanslara dayand1rmakta ve bu mesele uzerine olan kendi tutumlann1n "hakllhg1n1" yine bu referanslarla ispata c;al1$maktad1rlar. Arna buna ragmen; devrimci hareketin farkli kesimleri, Ulusal Kurtulu§ Mucadeleleri ve "Uluslann Kendi Kaderini Tayin Hakk1" meselesi uzerine kendi tutumlann1 belirlerlerken, ayn1 tarihsel-ideolojik referanslan ka!k1$ noktas1 olarak kabul edip, benzer argumanlan kullansada, yine de birbirlerinden farkl1 sonuc;lara ula$maktad1rlar. Dolay1s1yla da, birbirlerinden farkll politik c;ozumler onermekte, orgutsel olarak farkl1 siyasal duru:jlar tarif etmekte ve gostermektedirler. Bunun nedeni, bu konuda Sol'un programatik anlay1:j1n 1n :jekillenmesine kaynak olan tarihsel-ideolojik bncu llerinin, bu mesele uzerine olan tutumlann1n referans olarak kullan1lmas1d1r. <:;unku, butun bu devrimci c;evreler ic;in §Llphe duyulamaz ve sorgulanamaz olan bu tarihsel-ideolojik onculler, farkl1 ulusal meseleler kar$1s1nda birbirinden farkl1 ve birbirine zit siyasal tutumlar ortaya koymu~ l ard1r.
Burjuva yakla§1mlar bir tarafa, bu sorun, ortaya c;1k1$1ndan bugune degin kapitalizm kar$1t1 siyasal ak1mlann ve devrimci guc;lerin de bnemli siyasal-programatik ba§hklanndan ve tart1~ma gundemlerinden birini olu'jturmaya devam ediyor. Burjuva siyaset anlay1$1n1n ikiyuzlu ve faydac1 yakla~ 1m lan yine bir tarafa; biz, genel olarak, bizimde bir parc;as1 oldugumuz devrimci hareketin, bu mesele uzerine olan siyasal anlay1$lann1, anlayi§lanna esin kaynag1 olan tarihsel-ideolojik referanslann1, referanslanndan ~ekill enen politik ve brgi.Jtsel duru'jlann1 ve bunun bugune degin yol ac;t1g1 sonuc;lun Ctzerinden tart1§acag1z bu sorunu. <:;unku;
I~
Peki; o halde, bugunun Soi'u nun, Ulusal Sorun, Ulusal Kurtulu§ Mucadeleleri ve "Uluslann Kendi Kaderini Tayin Hakk1" kar§1s1ndaki tutumu nedir? Ostteki sorunun cevab1n1 bir c;1rp1da kolayca verebilmek ve Sol'un bu konudaki tutumunu bzetleyen tek ve gene! bir tan1m yapabilmek pek olanakli degildir. Bunun nedeni; Sol'un siyasi klllturuni.i olu:jturan tarihsel, ideolojik ve brgurse! gelenegin uluslararas1 a!anda ekollere bblunmesi, her ekolun kendince bir an lay1$1n1n olmas1 ve o'nu hemen hie; sorgulan1adan sahiplenen her bir devrimci ekibin referans ald1g1 brneklerin yanhzca bir yan1na( egemen yan1na) dayanarak oteki yan1n1 gbrmezden gelmesidir. Zaten bu yaz1n1n taraf1m1zdan yaz1lmas1na neden olan $eylerden biri de budur. ~unku; Sol'un ulusal
Komunist Zemin sorun ve ulusal hareket Lizerine tutumunun karekteristigini belirleyen bu faktorler, ayn1 zamanda kendi aras1nda ki bolunmU$1LigunUn de nedenidir. I$te bu bolunmu?ll.ik ve buna neden olan faktbrler nedeniyledir ki, Sol'da ulusal soruna dair programatik perspektif ve c;ozUm bnerileri de c;e$itlenir. Sol'da ki bu dag1n1 klik ve bolunml.i$1Lik goz onUne alind1g1nda, ulusal soruna ve ulusal harekete yakla$1mdaki c;e$itlilik de buna orant11i olarak artar. Bunlann ba$11Calan $Unlard1r: •
•
•
•
•
•
Ulusalc1 sosyalistler, merkezci ler ve i$c;ici devrimci c;evrelerin bir bolUmu, ezilen ulusun kurtu lu$ mucadelesini burjuva-milliyetc;i olarak gorur, bu nedenle desteklemez, kendi bnderliklerini ve programlann1 o'na dayat1rlar. Ulusalc1 sosyalistler, merkezciler ve i$<;ici devrimci c;evrelerin diger bolumU, ezilen ulus hareketin in onderligi solcu oldugu sUrece o'nu gec;ici muttefikleri olarak gbrUr ve desteklerler. Enternasyonalci sosyalistler ve ortadoks devrimci c;evrelerin hemen c;ogunl ugu, kendi kaderini tayin hakk1 n1 programatik ilkeleri olarak tarif eder ve ele?tirel de olsa ulusal hareketi desteklerler. PopUlist devrimci c;evrelerin bi r bolumu, ezilen ulus hareketinin oncusU solcu ise onu sosyalist, devrimci olarak gbrur ve dcstekler, fatat islamc1 ise gerici ve kar$1 devrimci olarak gorur ve desteklemezler. Popu list devrimci c;evrelerin diger b6lun1u, ezen ulusun egemenlik s1n1rlan ic;inde ortaya c,;1kan ezilen ulusun mucadelesini dar milliyetc;i ilan eder, kend i kaderin i tayin hakk1n1 desteklemezler ve kendi ezen ulus ulusa lcll1g 1na dayanan anlay1)lann1 o'na ikame ederler. Sosyalist ve devrimci c;evreler aras1nda ulusal hareketi destekleyen bir ba?ka tutum da $Udur; "Ezilen ulus hareketini desteklemek ic;in illaki "Uluslann Kendi Kaderlerini Tayin Hakk1" an lay1~1 na
dayanmak gerekmez. O'nun ezilmi?l igi bile desteklenmesi ic;in yeterli nedend ir". Ulusal sorun uzerine birbirinden farkli programati k anlay1$lara ve c;ozum onerilerin e sahip olan devrimci hareketin hemen c;ogunlugunun ulusal sorun konusundak1 bu anlay1$lann1n ana hatlan gene! olarak Sol'un tamam1 ic,;in ort ak tarihsel-ideolojik referansla r olan Marks ve Lenin'e dayand1nlsa da, esas olarak Stalinizm il e birlikte Sol'a egemen ofan Resmi Tarih ve Resmi Ideoloji ile ?eki llenm i?tir. Fakat, Marks ve Lenin'i kendi anlay1$lanna referans olarak gbsteren devrimci c;evreler, onlann bu mesele uzerine olan tutumlann 1, kendi tutumlann1n haklihg1n1 ispatlayan brnekler olarak kullan1rlarken pekte haks1z say1lmazlar. <;unkU, tam da bu tarihsel-ideolojik referanslann bir ulusal sorun brneginden bir diger ulusal sorun ornegine taktik nedenlerle c;el i?kili tutumlar gbstermi$ olma lan(bunu alttaki bblumde i?leyecegiz) nedeniyle hem birbirinden farkl1d1r, hem de geli?melere gore degi$kendir. Aynca, yukandaki tutumlara sahip olanlann tutumlan her zaman bu tan1mlar c;erc;evesinde sabit de degildir ve geli?melere gore birbirleriyle yer de degi$tirirler. Ornegin; siyasal atmosferdeki konjbnkturel dalgalanmala ra, ulusal hareketin pol itik yonelimlerindeki esnekliklere ve degi?imlere, ulusal harekete bnderl ik eden oznenin siyasal niteligine, ulusal hareketin kulland1g1 ybnteme ve arac;lara ve ulusal hareketin yukseli)ine ve gerileyi$1ne gore degi$mektedir. Bunu, bzetle ve kimi brnekler vererek ac;maya c;ah)alim. Eger, dunyan1n herhangi bir bolgesinde ort aya c;1kan ulusal hareket, ona onderlik eden bznenin siyasal niteligi bak1mdan Sol'dan ve f'.1arksizm 'den etki lcnerek ortaya c;1km1$ ise devrirnci c;evreler taraf1ndan desteklenebili yor, ama, salt mill1yctc;i yada islami bgelere sahipse, ayn1 c;evrclcrden bu destegi bul~11n1yor. Sol'd<Jn etki!1;nerek ortaya c,1kan bir ulusal hareket, talepleri ne olursa olsun, 1n•jcadele ybntemi ve kullJnd 1g1 arac;IJn
l.i
Komunist Zemin
bak1m1ndan silahh ise devrimci kabul ediliyor, sempati duyuluyor ve destekleniyor, ama ayn1 hareket, ban$ istiyor ve bunu n i<;in ate$kes ilan ediyor ve egen1eniyie gb ru ~m elere ba~lamak istiyorsa, hain ve donek iian edilebiliyor. S1n1f mucadelesi gorece yukseii$te ise ve devrimci hareket atak bir pozisyona sahipse, ezilen ulusun kurtulu~ mucadelesi selamlan1yor. Arna; s1n1f mi..icadelesinin geriye c;ekildigi ve ezen ulusun egemen ulusal bilin cinin guc;lenerek sovenist histeriye don0$ti..ig0 dbnemlerde ise, ulusal kurtulu$ mucadelelerinin varl1g1, s1n1f mucadelesinin geli$ememesinin nedeni olarak gbruluyor ve i$<;i hareketini engelleyen, bolen, gerileten bir faktor olarak goruli..iyor ve dar miiliyetc;ilikle suc;lan1yor. Filistin, <;ec;en ve Kurt ulusal hareketleri, Sol'un bu mesele uzerine tutumundaki farki11iklan ve degi~kenlik l eri gbrmek bakim1ndan oldukc;a zengin brneklerdir. Filistin'de, Arafat'1n kuc;uk generalleri ve FKO taraftarlan sokakta Israil askerleriyle c;at1~t1klannda destek gorur, ama, HAMAS taraftarlann1n mucadelesi ayn1destegi bulmaz. c;ec;en ulusal llareketi silahhd1i, fakat, bnderligi islamc1 oldugu ic;in desteklenmez, aksine, "zorba" yontemleri nedeniyle te$hir edilir. Kurt ulusal hareketi silahll oldugu surece, onderligi solcu oldugu ic;in desteklenir. Grevler ve kitle gbsterileri yayg1nsa "Zonguldak-Botan elele, bzgur gi..inlere" vs sloganian at1l1r ve Kurditan daglan selamlan1r, fakat, i$<;i hareketi ve kitle gosterileri geri c;ekilmi$Se ve devrimci hareket atak pozisyonunu kaybetmi$Se, Kurt hareketinin ban~ ve ate$kes istegi hain, dbnek ilan edilir ve lanetlenir. Sol'un geni$c;e bir kesiminin ulusal sorun kar$1s1ndaki .tutumunun ne oldugunu ve duruma gore nasil degi$kenle~tigini daha c;ok reel durum uzerinden gostermeye c;all~t1k .
14
Elbette ki Sol'un geni$ kesim inin bu konudaki tutu mu nun durumdan duruma degi$kenle$mesinin ard:nda, o'nun ideolojik ve programatik anlay1~1n 1 n tutars1zllg1 1 ikameciiigi ve faydac11ig 1 yatmaktad1r. Bu nedenle de devrimci hareket ic;erisinde bu konuda ac;1k ve butunsel devrimci bir bak1~ ac;1s1na sahip olunamam1~ ve u!usal kurtu!u~ hareketleri kar$1s1nda iikesel net bir duru~ geli$tirilebilmi$ degildir. Bunun nedeni, siyaset alan1n1n ilkelere degil populer faydac11tga dayand1nlmas1 ve bu aniay1$1n da Marks'tan Lenin'e kadar devrimci onderlerin arkas1na saklan1larak yap1lrnas1d1r. Ulusal sorun uzerine farkli programatik anlay1$lan dolay1s1yla farkll c;ozum onerilerine sahip olan butun bu devrimci c;evrelerin, pratikte birbirleriyle aynliklann1n ve benzerliklerinin s1n1rlan fluu olsa da, her biri ic;erigini kendi perspektifince farkl1 doldursa da, s1n1f uzla$mac1 bir parola olan "Halklann Karde$1igi" parolas1ndan hareket ediyor olmalan ortak yanland1r. Biz bu parolay1 a$ag1da ayn bir bblumde ele alacag1z. "UKKTH" Meselesi Ozerine Sol'un Tarihsel Referanslar1na Zorunlu K1sa Bir Yolculuk
Tarihe donuk bir yolculuk istesekte istemesekte bizi Marks'1n Hindistan1'1n i~gali kar~1s1ndaki aniay1~1 ile buiu~turur . Bilindigi gibi Marks, ingiltere'nin Hindistan'1 i$galini onaylam1~t1.
Marks'1n bu i$gali onaylamas1 bir tesaduf olamad1g1 gibi, Sol'un bnemli bir c;ogunlugunun izah etmeye c;ah$t1g1 gibi istisnai olarak yap1 l m1~ bir "hata" da degildir. Marks'1n bu tutumu tamamiyle onun Avruparnerkezci tarih anlay1$1n1n bir sonucuydur. Marks, toplun1lann ta rihsel yolculugunu ele allrken iki temel noktadan hareket etmektedir. Bunlardan biri: Bat1'ya ve Bat1'n1n temsil ettigi sisteme "ilerici" bir misyon yukleyip, toplumlar ac;1s1ndan Bat1hla~may1 tarihsel bir "ilericilik" ve zorunluluk olarak ongormesidir. Bundan dolay1d1r ki ingiltere'nin Hindistan'1
Komi..inist Zemin
somUrgele$tirmesi kar$1s1nda $U ibret venc1 soz!eri sarf etmi$tir: .
" .... Hindistan toplumunun bir tarihi, hi<; degilse bilinen bir tarihi yoktur. Onun tarihi dedigimiz $ey, imparatorluklann1 bu direnmeyen ve degi)meyen toplumun edilgin temeli uzerine kurmu$ bulunan ve pe$ pe)e gelen davetsiz yabanc1lann tarihinden ba$ka bir $ey degildir. Demek ki, sorun, ingilizlerin Hindistan'1 fethetn1eye haklan olup olmad1g1 degil, Turkler, Persler, Ruslar taraf1ndan fethedilmi) Hindistan'11 ingilizler taraf1ndan fethedilmi$ Hindista n'a yegleyip yeglemeyecegimizdir. (Karl Marks: Hi ndista n'da ingiliz Egemenliginin Gelecekteki Sonu~lart, Londra, Cuma, 22 Temmuz 1853)
Buradaki sorun Marks'1n bilgi eksikliginden degil, Marks'1n Avrupa d1$1ndaki tarih i yok saymas1ndan ve Avrupa -merkezciliginden kaynaklanmaktad1r. C::unku Marks'a gore Bat11i olmayan toplumlar tarih d1)1, " ilkel" toplu luklard1r ve ancak Avrupa'n1n gec;mi$ oldugu yoldan gec;erek ve Bat1lila)arak "uygarla$1p", "uygar dunya"n1n ve tarihsel surecin bir parc;as1 olabilir ve ilerleyebilirlerdi. Bu toplumlar ancak Avrupa'n1n izi ni takip edcrl erse ileriye gidebi Ii rlerd i. 0 ha !de uygarla$t1nl mal1yd1 lar. J
•
f'•
~M:
.
-
,.,. •
•'
,
'
-'
" ,., ••
'
.
.
• .,
;'
....
-
~
......
j
.. ~ , . . ~"2'
,• f
.
·-
.
..
,,r;,-
, .-/
-
Marks'1n tarih anlay1$1na temel te$kil eden ikinci nokta ise $Udur: Marks'a gore, ileri bir Ulke(Bat11!) geri bir Ulkeye medeniyeti(kapitalizmi) gbtUrecek, boylece orada Uretici gUc;leri geli$tirecekti. I$galin sonucu olarak kapitalizm feodal kast sistemini tasfiye edecek, kast'1n yerini modern s1n1flar olan burjuvazi ve proletarya alacakt1. Boylece, kapitalizmin geli$mesi ile sosya lizme ge<;i$in $artlan olu$mU$ olacak, yan i, burjuvazi ve proletarya aras1ndaki kac;1nilmaz s1n1f c;at1$mas1, s1n1fs1z ve e$itlik<;i dUnya toplu mu hedefine gidi$in onUnU ac;acakt1 . Marks, toplumlann tarihsel yolculugunu ele al1rken oldukc;a kategorikt ir. Marks; burada, e$itsiz bile$ik geli$im yasas1n1n UstUnden atlamaktad1r. Sanki, yeryUzU Uzeri nde e$itlik<;i bir toplumsal dUzenin ku rulabilmesi ic;in toplumlann tUmUnun bUtun a$amalardan ve sonunda da kapitaiist a$amadan gec;mek zorunda oldugu gibi gene!lemeci bir gereklilikten hareket ederek kapita lizme gec;ici de olsa ilerici bir misyon yUklemi$tir. Yan i; kapitalizmi, tum toplum lar i<;in ya$ann1as1 gereken, sosya lizme gec;i$in $artlann1 olgunla$t1ran zoru nlu bir a$ama olarak gormU$lUr. Bu, Beyaz Adam'1n tarih an lay1$1d1r ve gerc;ek!e aiakas1 yoktur. <:;:unkU; ne tarihsel sure<; nede toplumlann tarihsel sureci bu bic;imde geli$mem i9tir. YeryUzu ya$am1n1n tarihi boyunca yeryuzUnlin degi$ik cografyala nnda ya$ayan toplum lar, bat1 egemen tarih anlay1$1nda iddia edildigi uzere s1ras1yla ilkel, kdleci, feoda l ve kapita list bir geli$me seyri izlemediler. Toplum lann bir toplumsa! dUzenden bir ba$ka toplu msal duzene ge<;i$i nin tarihi; karma$1k, e$itsiz, bile$ik ve s1c;ramal1 bir seyir iz!edi. brnegin; iki "Amerika" k1tas1 halklan, "Avustraiya" k1tas1 halklan, Asya halklann1n bir bolumu, Afrika k1tas1n1n siyah halklan ve okyanuslardaki ada lann halklan bat1 l1 egemenler taraf1ndan dogrudan ) iddet ve bask1 yoluyla ilkel donemden kapitalist doneme gec; i ~e zorland1lar. Bu halklar, Asya ve Avrupa halklann1n bin lerce yilda ya)ayarak gec;i rd igi tari hsel-toplu n1sa I evreleri,
15
Komunist Zemin bat1l1lann mUdahalesi sonucu hemen hie; ya§amadan UstUnden atlat1larak gec;tiler. Bu gec;i§ on binlerce y1lda olu§mu§ dillerin, kUltOrlerin yok edilmesiyle, yerli halklann kolele§tirilmesi ve katledilmesiyle ve ya§ad1klan cografyalann dogal zenginliklerinin talan edi lmesiyle sonuc;land1. Dolay1s1yla; niyeti ne olursa olsun, Marks'1n Hindistan'1n i§gali konusundaki tutumuna neden olan teorem, toplumlann s1rah bir geli§me seyri izledikleri iddias1na dayanan Avrupa merkezci egemen anlay1§1n sonucudur ve beyaz adam1n egemen bak1§ ac;1s1n1n izlerini ta§1r. Kald1 ki; i§galin Hindistan'da yol ac;t1g1 sosyaltoplumsal degi§imler her yan1yla Marks'1n 6ng6rd0g0 yonde geli$medi. ingiliz burjuvazisi, Hint dokumac1ilg1 ba$ta olmak Ozere feoda l Uretim tarz1n1 tasfiye etmeye yonelip kapitalist ekonomiyi orgUtlemeye giri§irken Kast sistemine dokunmad1 bile. Tersine, i§galini, Hint toplu munu s1n1fsal basamaklara bolen feodal Kast sistemine yaslad1. Kast sistemin in List basamaklannda yer alan egemen ayncahkhlarla i§birligi yaparak Hindistan'1n kaynaklann1 ve i$ gUcUnU kendi kapitalist c;1karlan dogrultusunda §ekillendirdi. Feodal kUltUrU ve sosyal yap1y1 kapitalizm in kUltUrUne ve ihtiyac;lanna sentezleyerek onunla uyumlu hale getirdi. Hindistan'da i§galden sonra ortaya c;1kan durum gostermi§tir ki, kapitalizm, girdigi "geli$memi$" Olkelerde bir yandan kendi ki..i ltO runO orgutlerken, diger yandan da c;1karlann1 destekleyebilecek eski egemen duzenin birtak1m kurumlann1 ve geleneklerini devral1r. Aile ve din gibi gerici kurumlan kendinden onceki egemen toplumsal dUzenden devralmas1 bunun ba§ilca orneklerindendir. Zaten kapitalizmin kulturu denilen §ey, binlerce yilhk mulkiyet ili§kileriyle OIU$ffiU$ c;1karlara dayanan ve onlardan beslenerek va rolabilen ah57kanl1klarla yarat1lm1§ gelenekler ve geleneklerin olu§turdugu kurumlar toplam1d1r. Kapita lizm, sadece, tarih sahnesindeki egemen ve yonetici yerini ald1g1 andan itibaren bun lann toplam1n1 kend i ihtiyac1 dogrultusunda yeniden duzenlemi$tir. Marks'1n bu anlay1$1, yani, Uretici guc;leri geli§tirmi§ olmas1 Uzerinden
I
I (J
kapitalizme "ilerici" bir misyon yUklemesi ve dolay1s1yla da kapitalistle$memi$ toplumlann kapitalistle$me surecinden gec;erek €$itlikc;i toplumsal ya$ama ula§abilecekleri anlay1$!, sadece kapitalist Olkelerin geli$memi$ i..i lkeler Ozerindeki politikalann1 onaylamas1na yol ac;mad1. Ayn1 zamanda ard1llann1n siyasal bi linci Ozerinde de tamiri kolay olmayan ideolojik sorunlar yaratt1. Bir kere; hem, insanl1g1n tumunun sosyal ist dUzene gec;ebilmesi ic;in ve hem de, bir Lilke s1n1rlan ic;inde dahi olsa e$itlikc;i toplumsal bir dUzene gec;i$ sUreci olan i§c;i devletinin kurulabilmesi ic;in, toplumlann kapitalist a$amay1 ya$amalan gerektigi fikrin in sosyalist hareket ic;indeki zeminini olu$turmu$ oldu. Bu nedenle de kapitalizmin henUz ni..ifus etmedigi toplumlara yap1lan kapital ist mUdahaleler, demoksorun lann c;ozumunUn $artlann1 ratik olu§turacag1, kitlelerde demokratik bi lincin geli;mesinin ve demokratik orgi..itlenmelerin ortaya c;1kabilmesin in §artlann1 haz1rlayacag1 "ongorUsU" ile bir geli§me olarak gorulUp onayland1. Sovyet Devrimi, bu Avrupa-merkezci an lay1$1n mahkum edilmesi bak1m1ndan ilk ve en onemli §ans olsa da, bu $ans Sta linizm'in ihaneti ile yeniden yitirilmi$ ve Avrupa-merkezci tarih an lay1$1 devrimci hareket uzerindeki etkisini surdurmeye devam etmi$tir.
•
Komi..inist Zemin
gibi "Marks'1n ikili anlay1$1n1n nedeni, iddia edildigi gibi bir "yan11$ ongoruden" kaynaklanmam1$t1r. Bu olmad1g1 gibi, Marks'1n bu ikili anlay1$1, onun "sonradan fark1na vard1g1ve ozele$tirisini yapt1g1 bir hata" olarakta izah edilemez. Marks'1n ikili tutumunun nedeni, onun, Avupamerkezci tarih anlay1$1d1r. Evet, Marks'1n tarih anlay1$1 Avrupa-merkezci oldugu ic;indir ki Hindistan'1n i$galini onaylayan Marks, Polonya ve iralda'n1n i$gali kar$1s1nda: "Bir ulusu ezen ulus ozgur olamaz" diyebilmi$tir. Marks'1n bu ikili tutumu nu devrimci hareket: "Marks, Polonya ve Irlanda'n1n bag1ms1zl1 g1n1 savunarak Hindistan meselesindeki yanl1$ tutumunun 6zele$tirisini yapm1$t1r" diye izah etmeye c;abalasa da, bu beyhude bir c;abad1r. <;unku, devrimci hareketin bu izahat1n1n gen:;ekle bir alaks1 yoktur ve tamemen zorlamad1r. <;unkO; Marks, her hangi bir yerde Hindistan meselesindeki tutumunun ozeltirisin i yapmam1$ ve bu anlama gelecek bir imada bulunmam1$t1r. Marks'1n ikili tutmuna yol ac;an, onun hatal1 6ngorus0 degil, Avrupa-merkezci ve kategorik tarih anlay1$1d1r. Marks, Hindistan'1n i$galini onaylad1 c;OnkO; Marks'a gore Hindistan'1n tarihsel ilerlemesi ancak tarihsel olarak "ileri" bir a$amay1 ve "geli$meyi" temsil eden Bat1l1 gOc;lerin mOda halesi ile mumkOn olabilird i. Marks, Hindistan'1n i$gal ini onaylad1 c;unku; Marks'a gore Hindistan mutlaka uygarla$mallyd1 ve bunu ancak Bati11 bir gOc; yapabilirdi. Marks/ irlanda ve Polonya 'n1n bag1ms1z!tg1n,1 savundu, bununla da yetinmedi, bu ulkelerin
bag1ms1zhg1n1, "Avrupa i$<;i s1n1f1n1n kurtulu$unun on kO$Ulu" olarak ileri surdu. <;unkO; bu iki ulke zaten Batll1 ulkelerdi ve uygarla$t1nlmaya ihtiyac;lan yoktu . Devrimci hareketin, ulusal meseleye i1 $ikin bir ba$ka tarihsel referans1 ise Len in ve onun onderligindeki B01$evikler'dir. En s1k ornek verilen ve sahiplenilen ise Finlandiya meselesi Ozerine ba$ta Lenin olmak uzere Bo1$eviklerin 1918'de ki tutumudur. Fakat, her ne kadar
Lenin'in ve Bo1$eviklerin Finlandiya meselesindeki tutumu Sol'un en geni$ yelpazesi ta raf1ndan dogru bu lunan bi r ornek olarak gosterilse de, Lenin'in ve B01$eviklerin ayn1 ta rihlerde ba$ka ulusal meseleler uzerine bunun z1dd1 tutum tak1nd1klan da bir sir degildir. Deyim yerinde ise, Sol, i$ine gelen ornekleri kendi tutumunu gOc;lendiren referanslar olarak kullanmakta, i$ine gelmeyen 6rnekleri ise gormemezlikten gelmektedir. Yada, gOndeme getirildiginde o dbnemdeki $artlann bunu gerektirdigi bahanelerinin arkas1na saklanmaktad1rlar. Sol'da gelenek haline gelen bu yontem kendi tarihinden dersler c;1karmas1n1 engellemekte ve resmi tarih anlay1$1n1n egemen anlay1$ olarak saflannda kokle$mesine neden olmaktad1r. Bo1$eviklerin Ekim Devrimi ile c;arllk Rusya's1n da iktidan ele gec;irmelerinden hemen sonra, 1918 de Finlandiya Sovyetler'den aynlmak istemi$, Lenin bu istegi ele$tirmi$ ama yine de sonucun halkoyuna sunu lan refera ndru m ile karara baglanmas1n1 6nermi$ti. Fin landiya halk1n1n yapt1g1 referandrumdan c;1kan c;ogunluk karan Sovyetler'den aynlmak ybnunde olunca Lenin ve Bo1$evikler bu karan tan 1dllar. Arna ayn1 yll(1918) ve sonra 1921 de Gurcistan iki kez Sovyetler Federasyonu'nda n aynlmak hakk1n1 kullanmak istediginde ise B01$eviklerin cevab1, GOrcistan'1n Ozerine K1z1lordu'yu gonderip i$gal etmek oldu. Bo1$evikler, 1919 da Bavyera ve Maceristan'da yerel Sovyet iktidarlann1n ilan edilmesini, Sovyetler Birligi'nin ic;inde bul undugu yaht1lm1$l1ktan kurtu labilmesi ic;in bir f1rsat olarak gorduler. Buraya kadar bunda bir sak1nca yoktur, ama, as1I sorun bundan sonras1ndad1r. <;unkO; ba$ta Lenin olmak Ozere B01$eviklerin c;ogunlugu bu vesile ile devrimin Avrupa'ya yay1labi lecegi fikrindcn
1-
Komi.inist Zemin
hareket ederek K1z1lordu'yu devrimi yayacak bir sungu gibi kullanmay1 d0$0nerek Polonya'y1 i$gal etmek uzere Var$OVa uzerine yollad1lar. Polonya'da devrimci bir durum soz konusu olmad1g1 halde Bo1$eviklerin boyle bir maceraya giri$mesi K1z1lordu'nun Var$OVa onlerinde ag1r bir yenilgiye ugramas1na ve Ekim Devrimi'nin ciddi bir riskle yuzyuze kalmas1na neden oldu. O surec;te gerilemi$ olan kar$1 devrimci Beyaz Ordular bu durumu f1rsat bilerek Petrograd ve Moskova uzerine yuruy0$e gec;ti. Akabinde kar$1 devrimci Beyaz Ordular yenilse de, o gunun s1k1$ml$hg1ndan kaynaklanan devrim ihraci fikri zaten Sovyetler Federasyonu'na bagl1 olan GOrcistan'1n 1921 de i$gali ile devam etti. Bu devrim ihrac1 an lay1$1, sonraki y1llarda, devrimci oznelerin Sovyetler Birligi'nden di.izmece gerekc;elerle tasfiye ve imha ed ilmelerinin ard1ndan iktidan butunuyle eline gec;iren asalak bi.irokrasinin egemenligi alt1nda gelenekselle$erek her f1rsatta devreye sokulan resmi devlet politikas1oldu. Birinci Topyekun Emperyalist $ava$'ta Osmanh Devleti yenilmi$, topraklan parc;alanm1$, elinde kalan son toprag1 olan Anadolu emperyalistlerce i$gal edilmi$ ve boylece yediyuz y1ll1k imparatorluk y1k1lm1$t1. Osmanll'n1n ard1 l1 olarak ortaya c;1kan burjuva cumhuriyetle B01$eviklerin kurdugu ili$ki, cum huriyet ilan1n1n oncesinden ba$1a r ve cumhuriyet ilan1ndan sonra da bir dizi anla$mayla si.irer. Bo1$evikler, ba$lang1c;ta, Anadolu'daki Kemalist hareketi emperyalizme kar$1 antiemperyelist ulusal kurtulu$ mucadelesi yuruttugu gerekc;esi ile desteklediler. Arna; hem Osmanli'n1n egemenligi alt1nda ezilen, sonras1nda da burjuva cumhuriyetin asker postalIan alt1nda sindirilen Kurtlerin kendi kaderlerini tayin hakk1 kar$1s1nda ise on lan destekleyen tek laf etmedikleri gibi, Kurt isyanlann1 gerici isyanlar olarak ilan ettiler ve Kema listleri gericilige kar$1 mucadele ediyor!ar gerekc;esiyle( bahanesiyle) desteklediler. Ti.irkiye ile Sovyetler aras1nda imzalanan diger anla$malar da $Unlan ic;ermekteydi. Turkiye, Sovyetlerin Azerbayca n ve Gurcistan politikalanna mudahale etmeyecek ve ic; i$1erine kan$mayacak, Sovyetler'de bunun kar$il1g1nda
18
Kurt ve Ermeni meselelerinde Turkiye'nin resmi devlet politikas1na sayg1 l1olacakt1. Goruldugu gibi, Lenin'in ve Bo1$eviklerin "Uluslann Kendi Kaderlerini Tayin Hakk1" meselesinde ald1klan tutu1nlar birbirinin tersidir. Finlandiya ornegi ve bu ornek uzerine Bo1$eviklerin tutu mu 1918 Sovyet Anayasas1na uygundu. Anayasaya gore; Sovyet Federayonu'na giren tum cumhuriyetlerin ayn lmak hakk1 da dahil olmak Ozere her konuda kendi kaderlerini ozgurce belirleme(self-determinasyon) hakk1 vard1 ve anayasadaki bu karar Bo1$eviklerin imzas1n1 ta$1yordu. Fil landiya brneginin d1$1nda kalan hemen tum orneklerdeki Bo1$evikleri n tuturnu, nedeni her nas1l izah edilirse edi lsin Sovyet Anayasas1'n1n ihlaliydi. Gene; Sovyet Devleti'nin etraf1ndaki emperyalist ku$atma ve ic; $aVa$, B01$evikleri Sava$ Komunizmi uygulamalanna zorlam1$Sa da, Gurcistan orneginde oldugu gibi diger ornekleri n buyuk c;ogun lugu da ic; sava$1n kazan 1lmas1n1n ard1ndan ortaya c;1km1$lard1. Gerek ic; sava$ ko$ullannda gerekse de ic; sava$ bittikten sonra izlenen bu alandaki politikalar, ozellikle Stalinist iktidar doneminde devlet poiitikas1 ha line getirilmi$tir. ..
~
...
. .---·. .·-A\. ' r (
'\
'\\ II l. f
I
.I. C j •i
•• '
'
•
·.J''}
e -. \
... /, ,.;
•
- .
... .. . • ..'""' - ., - . . .... .I'
~
.~
~
'
...-
•
•
•
.
•·--
..
- •
-
t ••
.J
' \•
Bunun sonucu olara k ise, Stalinist iktidar doneminde, ba$ta Kafkasya halklan olrnak Uzere, merkezin uygulamalann1 ele$tiren ve
•
-
Komunist Zg__min
•
kar$1 c;1kan uluslar say1 lan milyonlan a$an kitleler halinde sungu zoruyla yurtlanndan topyekun surulm0$1erdi. Sonuc;; B01$evikler, bat1da Avrupa s1n1rlannda "uluslann kendi kaderlerin i tayin hakk1" meselesinde yumu$ak bir polit ik tutum izlerlerken, c;arl1 g1n eski s1n1rlan ic;erisinde, c;arl1 k doneminin egemen anlay1$1 olan "Tek ve bolunmez Rusya" despotik anlay1$1n1surdi.irmi.i$1erdir. Yukandaki ornekleriyle gostermeye c;al1$t1g1m1z gibi, bugunUn Sol'unun kendisine referans ald1g1 siyasal ve tarihsel bnci.iller, ulusal sorun kar$1s1nda savunduklan ve programlanna ald1klan self-determinizasyon anlay1$1n1 uygulamada yerine getirmemi$1er, daha c;ok, o gi.ini.in c;1karlann1 esas alan taktiklerden hareket etmi$1erdir. Dolay1s1yla, bnci.illerin o tarihlerde bu nesele Uzerine olan tutum lan siyasal ba k1mdan ilkesel ve programatik tutum lar degil, gundelik politika bak1m1ndan faydac1 taktiklerdir. Fakat; o gunun taktikleri, k1smen o gUnlerde, c;ogunlukla da sonradan Stalinizmin iktidan ile birlikte ilkele$tirilmi$ ve Sol'a maledilerek bugune ta$1nm1$t1r. Halklar
Karde~
Olabilirler mi?
S1n1fl1 toplumlarda ayn1 devletin c;at1s1 alt1nda ya$ayan yurtta$1ann toplam1d1r "halk". Oyle ise; i$<;i ile patron, ybnetilen ile ybnet ici, U$ak ile efendi, yoksul kbyli.i ile toprak beyi birbirleri ile karde$ olabilirler mi7 Elbette ki hay1r. Sosya l bir olgu olan "ha lk" kavram1, c;1karlan birbirine zit ve uzla$n1az olan, bundan dolay1 da aralannda c;at1$mak zorunda kalan, tum bu birbirine di.i$man s1n1flan ic;inde bannd1ran, s1n1f c;at1$malann1 gizleyen ve uzla$t1ran bir kavramd1r. ~1 karl an birbirine zit ve c;at1$an s1n1flar karde$ olamaz ve kader birligi ya pamazlar. O halde, halk!an olu$turanlar da s1n1flar ise(ki by!e), fa rkl1 uluslardan halklar da birbirleriyle karde$ olamazlar. Bu durumda, yan hzr:a, farkl1 uluslardan ortak c;1kar!ara sah ip ayn1 s1n1flar aras1nda bi r karde$1ikten soz edi lebilir. Yan i; Kurt i$<;ileri ile Turk i$<;ileri, Kurt burjuvalan ile Turk burj uvalan birbirleriyle karde$ olabi lir ve kader bi rligi yapabilirler. Bu durumda "Halklann Karde$1 igi" parolas1 olsa
olsa s1n1f uzla$mac1 l1 g1n1n paro!as1 olur. Ezilen ulus hareketi "Ha lklann Karde$1igi" parolas1n1 kullanabi lir ve bu o'nun ic;in bir c;eli$ki de degildir. ~unku, ezilen ulus hareketi bir s1n1f hareketi degil, fa rkli s1n1f aidi yetleri ile ezilen ortak ulus kirn likleri uzerinden birle$mi$ ve hedeA kendisini ezen egemen kada r bzgurle$mek olan gec;ici bir hakl1lar hareketidir. Fakat, ayn1 parola, hedefi sosyal izm olan devrimci bir hareket taraf1ndan ileri surUIOrse bu populizm olur ve s1n1f uzla$macli1g1na tekabi.il ederek ezilensbmurulen kitlelerde politik bilinc; bu lan1kl1 g1na yol ac;ar. Kapita lizmin ezilensbmurulen kitlelerde yaratt1g1 bilinc; bulan1kl1 g1n1 ac;mak ve a$mak devrimci hareketin goreviyken, kend i eliyle bir bilinc; bulan1kla$mas1na neden olabilecek ve i$c;i s1n1f1n1 burjuvazinin uvey karde$1igine soyunduracak populer parolalardan uzak du rulmalid1r. Marks, Engels ve yol arkada$1an bunda n yuzelli seneyi a$k1n bir sure once s1n1f uzla$mac1 anlay1$larla hesapla$ml$, on lan tarihin c;oplugi.ine atm1$ ve komi.in istlerin izleyecegi devrimci yolu c;izmi$1erdi. Bu yol, "Tarih, s1n1f sava$1an tarihidir" anlay1$1ndan hareket ediyor ve "Bi.itl.in i.ilkelerin i$c;i leri birle$in" c;agns1yla izlenecek rotay1 gbsteriyordu. Fakat bugun, S!n1f uzla$mac1 olan "Halklann Karde$1igi" parolas1, devrin1ci ya da reformcu, ulusalc1 ya da enternasyonalist Sol'un herr1en ta 1nam1 taraf1ndan savunulu r oldu.
. ' NEWRoz"'ptROZ BE YA$.i:\s•N Hf\L.-<l-AR\N KARDC,;J ~•c,. 1 -
'll; · - ...
u. . .. .;....--
••
I C)
Komunist Zemin
Ac1 olan ~udur ki; bu s1n1f uzla~mac1 parolay1 savunan sol c;evreler, Marksizm'in arkas1na saklanarak devrim davas1 ad1na yapmaktad1rlar bunu. Bugun, s1n1fs1z ve â&#x201A;Ź$itlik<;i bir dunya ic;in devrim davas1na bagll komunistlerin gorevi, kendi devrimci onculleri gibi, s1n1f uzla$mac1hg1 ile uzla~maz mucadeleyi surdurmektir. Tarihin ic;inden farkh dilleri konu$arak bugune gelen uluslar s1n1flann ortadan kalkt1g1 bir dunyada kelimenin ger<;ek anlam1yla karde$ olabilirler. Bunun yegane yolu, bugun ic;in, her ulustan i~c;ilerin ve c;1karlan onlarla ortak olanlann karde$1iginden ve kader birliginden gec;mektedir. Ulusal Kurtulu~ Mucadelelerinin S1n1f Karakteri ve Ta~1d1g1 ~apra~1k Egilimler
Avrupa'da feodal rejimlerin c;ozOIOp yerini kapitalist ulus devletlere b1rakmas1 ile birlikte ortaya c;1kan ulusla$ma sO reci som urge ve bag1mli uluslarda da ulusal bag1ms1zlik aray1$lanna h1z kazand1rm1$t1. 0 gunun egemen devletleri ulus devletler olarak kendini yeniden orgOtlese de, somOrgesi alt1nda ya~ayan ezilen her ulus ulusla$amam1~ ve bag1ms1z oiamam1~t1. Bu nedenle, egemen kapitalist devletlerin bask1s1 alt1nda ya$ayan ezilen uluslann bag1ms1zlik bzlemleri halan dahi ic;ten ic;e surmekte ve her f1rsatta ortaya c;1kmaya c;ah$maktad1rlar. Ezilen ulusun ozgurlOk ve bag1ms1zllk talebi kelimenin gerc;ek anlam1nda bir ozgOrluk degil, kendisini ezen kadar ozgUr olabilme ve bag1ms1zla$abilme arav1$1d1r. Bu nedenle de kapitalizmin s1n1rlann1 a$maz ve onun kOltOrOnO ta$1r. Burjuva s1n1f1n her bak1mdan egemeni oldugu kapitalist devletlerin yonetimi alt1nda ya$ayan uluslar, uluslan olu$turan s1n1flar, s1n1flann i<;indeki sosyal katmanlar, bunla nn tOmO, egemen dOzenin ideolojisini olu$turan ku lturu, ahlak1, gelenekleri ve .bun lann toplam1 olan hayat tarz1n1 ya~arlar. Ister kapitalist devlete egemen olan ulus kimliginin unsurlan olsun, isterse de aynr kapitalist devletin egemenligi alt1nda ezilen diger ulus kimliklerinin unsurlan olsun, bu boyledir. Bundan dolay1d1r ki ezilen
-") 0
ulus hareketi hem ezilen bir s1n1f kiml igi ta$1maz, hem de bir tek s1n1f ad1na siyaset yapamaz. l<apitalist toplumun tum s1n1flann1 ve tum siyasal egi limlerini i<;inde bannd1nr. Genel siyasal karekteristigi itiban ile burjuva bir ozellige sahipse de, kuc;uk burjuva milliyetc;i, solcu ya da islamc1 bir onderlikle ortaya c;1kabilir ya da bunlann birk1sm1n1 veya hepsini birden ayn1 anda bunyesinde bannd1rabilir. Arna yine de, ezilen ulus hareketleri ba$lang1c;ta ilk toplumsal destegini ezilen ulusun ezilenlerinden ve yoksul kitlelerinden allr. Bu nedenle, kapitalizmin ic; zemininde ve ezilen ulus temelli de olsa kitle taban1 olarak ba$lang1Q:a bir yoksullar hareketidir. Hareket buyuyOp belli bir olgunluga ula$t1g1nda ise ezilen ulusun ayncahkl1 s1n1flann1n da destegini ahr ve bu saatten itibaren daha c;ok onlann siyasal egilimleri harekete egemen olur. Ezilen Uluslar1n Kendi Ezeni Kadar Ozgur Olma Mucadelesi ve Komunistlerin Tutumu
"Ulus devlet", ulus ve ulusal sorun, ozu itibariyle kapitalizm ile ortaya ~1kan "deger" ve sorunlard1r. Burjuvazinin kendisini egemen "ulus devlet" maskesi alt1nda egemen kilmas1, bu egemen yukandan - a$ag1ya dogru orgutlenmenin magdurlann1 ise a$ag1dan - yuka nya dogru "ulusal" anlamda "ozgUrle$me" mocadelesi ile yOzyuze b1rakm1$t1r. Ve bu "ulusal ozgurle~me" sOrecinin siyasal ifadesi olarak ise "Ulusal Bag1ms1zhk" Hareketleri ortaya c;1km1$t1r. "Ulusal Bag1ms1zhk" Hareketleri, ozO ve hedefleri bak1m1ndan bir burjuva karaktere sahip olmas1na ragmen, egemen "ulus" lehine bolUnmeye kar$1 <;1kt1g1 ve ezilen "ulus"un egemen "ulus"un boyundurugu alt1nda ya$amaya zorlanmas1na kar$1 durdugu i<;;in bir ezilenler ve hakhlar hareketidir . Ezilen "ulus"un kurtu1U$ mucadelesi, egemen anlamdaki bolOnmeye kar$1 c;1kt1g1 ve ezen "ulus"un kendini egemen "ulus devlet" olarak orgutleyip, bask1c1 bir ayg1ta dbn0$medigi mUddetc;e "devrimci" bir ozellik
l â&#x20AC;˘
I
Komiinist Zemin ta?1r. Ulusal anlamda bir bag1ms1zlik ve bzg0rle$me tabii ki kelimenin gerc;ek anlam1nda bir ozg0rle$me degildir. Bu anlam1yla bir ozgOrluk; ezen "ulus" ezilenleriyle, ezilen "ulus" ezilenlerinin e$it kole olabilme ozgurlOgOdur. KomOnistler, kO$Ulsuz ve radikal bir bic;imde ezilen "ulus" milliyetc;iligi ile ezen "ulus" milliyetc;iligini birbirinden ay1rarak, tereddOtsi.iz bir bic;imde ezen "ulus" milliyetc;iligine kar$1, ezilen "ulus"tan yana olmal1d1rlar. Bu taraf olu$ ayn1 zamanda ezilen "ulus" hareketinin politik onderliginin de kO$U lSUZ desteklenmesi anlam1na gelmez. "Ulusal Ku rtul u;;" Mi.icadeleleri, goreceli "ozgi.irlOkc;u" perspektifine ragmen; gerek ez-
ilen "ulus"lann bugunkO egemen ya$am kar$1s1ndaki haklilig1n1n bir ifadesi olmas1 bak1m1ndan, gerekse de ezen "ulus" ezilenlerinin ozgOrle?ebilmelerinin on $artlanndan biri oldugu ic;in, KomOnistler tereddOt gostermeksizin, ezilen "ulus"lann ozgurIOk mucadelelerinin yan1nda yer almalid1rla r. KomOn istler, "Ulusal Bag1ms1z1Jk" MOcadeleleri'nin yan1nda yer almakla birlikte, esasen bu mOcadeleleri devletsiz, s1n1fs1z, s1n1rs1z, tanns1z ve egemensiz bir dOnya mucadelesinin, yani Dunya Sosyalist Devrimi mOcadelesinin bir parc;as1 olan Sosyalist Devrim'e don0$t0rmek ic;in kavga vermelidirler.
Bu metinde her ne kadar kavram olarak "uluslann kendi kaderini tayin hakk1"n1 kullanm1~ olsakta, bu kavram1 ve bu kavram uzerinden ifade edilen anlay1~1 benimsemedigimizi ifade etmek istiyoruz. <;unku; "ulus" diye adland1nlan topluluk kendi i<;inde homojen olmad1g1 gibi, <;1karlan bir ve ayn1 olan insanlardan da olu$maz. Tam tersine, "ulus" diye adland1nlan topluluk, <;1karlan bir biri ile <;at1$an topluluklardan olu$ur. Bundan dolay1d1r ki <;1karlan ayn1 olmayan bir toplulugun ortak kaderinden bahsetmek dogru ve ger<;ek<;i degildir. Tabii ki ezen ulus ezilen ulus <;at1~mas1nda biz, ezilen ulustan taraf1z ama bu taraf o1U$Umuzu, "Uluslann Kendi Kaderini Tayin Hakk1" anlay1~1na bagl11ig1m1z olarak a<;1klamay1z. Taraf1z ve bu taraf olu~umuzu ~u $â&#x201A;Źkilde ifade ederiz: Ezilen "ulus"un ba~kald1ns1, bir ba~ka topluluk uzerinde egemenlik kurmak i<;in degil, kendi "ulusal" ezi lm i ~ l igi ne son vermek maksad1ta~1maktad1r; dolay1s1yla da hakl1 ve me~rudur. Ezilen "ulus"tan yana olu~umuzun bir ba~ka nedeni ise, ezilen "ulus" hareketlerinin, bir egemenlik i li~kisine kar$1 olu~u ve mevcut egemen i~bo lu munu k1rmaya donuk olu$u it ibariyle politik olarak "devrimci" bir oynamas1drr. Tabii ki tarihte Guney Kurtlerinin ABO ile i ~bi rl i g i yaparak kendi <;1karlan i<;in ba~ka topluluklann esaretine ortak olmas1 orneginde oldugu gibi, politik olarak " kar~1 devrimci" rol oynayan orneklerde vard1r ama bunlar istisnad1r. Bu meseleyi, yani "Uluslann Kendi Kaderini Tayin Hakk1" meselesini bir ba~ka yaz1da enine boyuna yeniden ele alacag1m1zdan, ~imdilik bu dipnot ile yetinip ge<;iyoruz. 1
â&#x20AC;˘
21
Komunist Zemin
Fransa Banliyolerinde Siyah Ba~kald1r1: •
•
Bir Ad1m Ileri, Iki Ad1m Geri Ba~kald1ranlar1n
Siyasal-Toplumsal Anatomisi Ozerine Havan1n kararmas1yla, sanki anla$ml$<;as1na sokaga c;1k1p, geceleri banliyolerde arabalan, c;oplukleri, okullan ve Adalet Saray1 dahil <;e$itli resmi binalan ate~e verenler kimler? Sahi, kimdir gecenin karanhg1 ile 6rt0nen bu insanlar7 c.: · i
~-
•' •
·----~
..
- ·----••
~· ' .
•
0,,\
'• ,,~
'
p_":
..
•' .._
.
Ozellikle 1950'1i yillar itibariyle, Fransa'n1n Kuzey ve Bat1 Afrika'daki son1urgelerini kaybetmesi ile birlikte, on yillarca somurdugu bu ulkelerin yu rtta$1an Fransa'ya yerle$meye ba$lad 1. Fransa'ya goc;: edenlerin bir k1sm1n1, kendi yurtlannda Fransa ad1na sava$ml$ 'K1l1c; art1g1' diye adland1ran insanlar olu$turuyordu. Fransa sbmurgelerini kaybettikc;e, buna bagli olarak Fransa'ya goc; edenlerin say1s1 da artt1. <;Onku Fransa, somurgesi olan bu cografyalann butun zenginliklerini ta$1m1$, bu cografyalan tamamen talan etml$ti; dolay1s1yla da, ta Ian edilen bu cografyalann
-:>? --
insanlann1n, kendilerinden ZOiia allnan zenginligin pe$inden gitmeleri kac;1n1lmaz olmu$tU. Bu y1llarda Fransa'ya goc; eden insanlann onemli bir bolOmO zamanla Frans1z vatanda$1 oldu. Arna bu, onlann otek! olmalann1 engellemeye yetmcdi; onlar, Frans1z vatanda$1 olsalar da, Nazi i$galiy!e y1k1im1$ Fransa'n1n yeniden in$as1nda sonuna kadar somurOlseler de, bu, onlann oteki olma gerc;egini degi$tirmedi. c_;unkO on lar bteki idiler ve oyle kalmaya mahkum edilmi!]lerdi. BugUn arabalan ate$e verenler i$te bu ku$ag1n torunlari, c;ocukland1r . Fransa banliyblerinde gunlerden beri c;at1$an bu insanlann c;ogu Frans1z vatanda$1 olsa da, otekidirler. Bu insanlann oteki olduklan her hallerinden belli. Kent merkezlerinde degil, d1$anda, banliyblerde ya$tyorlar; Renaud'nun ve Leo Ferre'nin $ark1lannda c;ok iyi betimledikleri Banliyolerde. Beyaz Frans1zlar gibi degil, ba$ka turlu giy:niyorlar: kap0$onlu E$ofmanlan var ve her an polisten ka~malan gerektigi ic;in !astik ayakkab1yla dola$1yorlar. Frans1zcay1 ba$ka turlO konu$uyorlar, kendi argolan var. Frans1z "yumu$akilg1"n1 sembolize eden muzik yerine, kendi kat1 hayatlan ile bzde$1e$tirdikleri, Rap, hard rock ya da Arapc;a nagmeler dinllyorlar. Siyasi partilere uzak duruyor!ar, siyasalla$ml$ bir duru$1an yak ama siyasete, istemeseler de uza k degiller. Siyasi-ideolojik bir zcm in Ozerinde orgutlenmi$ degiller; eski ku$ak Kuzey Afrikalllarin ulusal kurtulu$<;U ruhuna ya da Anne ve Babalann1n ku$ag1 say1 lan 68 ku$ag 1n1n devrimci ruhuna sahip degiller. Tek brgOtlenmeleri, mahalle arkada$11g1 uzerinden yOkselen c;eteler. Hi<; bir geleceklerinin oln1ad1g1n1 du~unuyo r!ar; bundan dolay1d1r ki, bir yandan Fransa'daki ayncallkli ya$am ic;erisinde kendileri i<;in bir gelecek olu$turabi:mek ic;in harekete gec;erlerken; ayn1 zama nda da parc;as1 olmak istedikleri zengin ya$am1n degerlerine sald111yorlar. Gerek davran1!Jlanna gerek soylemlerine paradoksal bir karakter egemen.
Komunist Ze min
Zaman zaman, Marsilya banliyosUnden yeti$me ve bugun bir futbol y1ld1z1 olarak ayncallkll dunyan1n bir parc;as1 olmu$ Zinedine Zidane olmay1 du;;leseler de; bunun herkes ic;in gen;;ekle;;ebilir bir hayal olmad1g1n1 anlamakta gecikmiyorlar. Bunu anlad1klannda ise, zengin ya;;am1n sembollerini, ornegin arabalan ate;;e vermeye ba;;l1yorlar. Bu davran1;; mi.ilkiyet dU;;mc:inl1g1 gibi gorunse de, asl1nda soz konusu olan mu!kiyet du;;manllg1 degil, benim yok ise, sende de olmas1n, anlay1$1n1n bir tezahurudi.ir. Bu ku;;ag1n bir isyan gelenegi oldugu muhakkak, ama bu isyanc1 gelenegi besleyen, sitemin varl1g1 degil, sistemin kendilerini d1;;anda b1rakm1$ olmas1d1r. Yani sistemin reddiyesine degil, sistem taraf1ndan reddedilmeye dayanan bir isyanc1 gelenektir bu.
~ ..:a
'路
\,
....
40
' .. brnegin, Marsilya Velodrome stad1nda yap1lan ve Cumhurba~kan1 Chirac'1n da izlemek i<;in gittigi Frans1z milli tak1m1n 1n mac;1nda, Kuzey Afrikall genc;lerin Frans1z ulusal mar~1 'La Marseillaise' c;al1n1rken slogan ve 1si1k!a rla tepki gbslermesi birc;oklan taraf1ndan; Frans1z degerlerine kar$1bir tepki olarak algllanabilir, ama tepkin in nedeni bu degildir. (UnkO !Ju insanlar ayn1 zamanda sokakta polisle c;at1~1rken, ellerinde ki
Frans1z pasaportunu gazetecilere gostererek, "Biz de Frans1z vatanda$1y1z ama buna ragmen aynmc1hga maruz kallyoruz" diye bag1nyorlar. Yani, tepkinin ncdeni sbmUrgeci Frans1z gelenegi ve bunun bir sonucu olan bugi.inku zenginlik degil, kendilerinin bunun d1;;1nda b1rak11iyor olmaland1r. Fransa'daki Ba~kald1r1n1n Karakteri ve Talepleri Uzerine Oncelikli olarak banliytilerde ki isyan1n kara kterini ve isyan1n ta leplerini dogru ta n1mlamak gerekiyor. Ki, dogru bir strateji ve program olu;;turulabilinsin. O halde isya n1n1n karakterin i ve ta leplerini nas1I anlamak gerekiyor? Fransa'n1n banliyblerinde ki hareket, gerek burjuva c;evrelerde gerekse de sol c;evrelerde ifade edi!digi gibi "Genc;lerin hareketi" degil, i$<;i s1n1f1n1n en yoksul kesiminin hareketidir. Ne bu insanlann c;ogunun i$Siz olmas1 ya da bir k1sm1n1n heni.iz c;ocuk ya;;ta olmas1 bu gerc;egi degi;;tirmez. Paris merkezli ba;;kald1n, egemen bir ili$kinin magdurlann1n hareketidir. Meselenin bu k1sm1na ili$kin bir s1k1nt1 yoktur; s1k1nt1, bu noktadan sonra ba;;lamaktad1r. Hareket, kar;;1 oldugu egemen ili;;ki dolay1s1yla "dcvrimci;' olsa da, talep ettikleri ve hedefleri bak1m1ndan devrimci olmad1g1 gibi, haks1zd1r da. Endustriyei ola ra k geli;;mi;; diger ulkelerde oldugu gibi Fransa'da ya;;ayan goc;menle1路in de en ten1el talebi; Bat1hlann uzerine oturmu;; olduklan, yeryi..izUni..in talan 1na, siyah insanl1g1n somi..irusUne dayanan refaha ve bu refah1n bir sonucu olan ayncal1klara e$it derecede ortak olmakt1r. Yani, e;;it derecede ayncalikli olmakt1r. Di..inya yoksullann1n, Bat1'n1n zen91n s1n1rlanna surUklenen k1sm1 olan y1k1m1na, goc;menlerin, yurtlann1n kendiierinin yoksulla$t1nlmas1na, ac;l1k, sava;; ve hastal1klardan dolay1 go<; etmelerine sebep olan Beyaz Dunya lie e~it haklar zen1in inde birle;;mek istemesi; dunya yoksullarina ka r~ 1 i~lenen suc;a ortak olmas1 demektir. Ozcesi; bu isyana Fransa'daki Siyahlar ac;1s1ndan bakacak olursak, bu isyan, Frans1z burjuvazisinin ve onun ayncal1kh k1ld1g1 Frans1z i;;c;ilerin kend ilerini mahkum ettikleri statuyu zorlamas1 bak1rn1ndan devrirncidir; dolay1s1yla da bir
, .... __ )
KomUnist Zemin
ad1m ileridir. Arna, dOnya yoksullann1n ac;ltg1 ile beslenen Frans1z zenginliginden daha fazla pay almak ve dunya yoksullan ile kader birligi yapmak yerine, Bcyaz adamla e$itlenmek istemesi nedeniyle, iki ad1m geridir. Bu noktadan hareketle, bu hareketin ic;inde yer almak ve savunmak ne kadar elzem ise, hareketin taleplerinin ve hedeflediklerinin devrimci bir kritigini yaparak mahkum etmek te ayn1 olc;ude elzemdir. •
Frans1z l~<.;:ilerin Siyah Ba~kald1r1 Kar~1s1nda ki Tutumu Ozerine
Ate$ bu kez de d0$ti.ig0 yeri yakt1 diyebiliriz. Diyebiliriz, c;unku bu ba$kald1n Fransa'da ya$ayan siyah i$<;ilerin bir k1sm1n1n ba$kald1ns1 olarak ba$lad1 ve bu s1n1rlar ic;erisinde son bu Id u. Bu ba$kald1nn1n ba$lad1g1 yerle s1n1rlt kalmas1n1n nedeni, ba$kald1ranlann ba$kald1nlann1 kendileriyle s1n1rlamalan degil, Beyazlann, yani toplumun ayncaltklt olanlann1n, daha en ba$1ndan beri kendilerini ba$kald1ranlardan ay1rmaland1r. Bu durumda $a$1lacak bir yan yoktur. <;unkO bu hareket, ayncallkll Beyaz Frans1zlar i$c;iler ile "e$it haklar"a sahip olmak isteyenlerin hareketidir; dolay1s1yla da Beyaz Frans1z i$<;ilerin taraf olacaklan degil, kar$1 duracaklan bir karaktere sahiptir. Hal bbyle olunca da Frans1z i$c;ilerin siyah ba$kald1n kar$1s1nda ki umursamaz tav1rlar1na $a$mamak gerekiyor. Ne bir deklarasyon, ne bir eylem, ne bir uyan; Frans1z i$c;ilerden hic;bir tepki gelmemi$tir. Kimi Sol c;evrelerin ac;1klamalanna bakacak · olursak: "Sendikalar, gbc;men genc;lerle or. gi.itlO i$<;ilerin bulu$mas1n1 engellemek, i$<;ilerin isyana kat1lmas1n1 onlemek ic;in elinden geleni yap1yor." (Marksist Tutum: Kas1m 2005, Say1: 8) "Frans1z i$<;i s1n1f1n1n genc;lerle dayan1$ma s1 sendika burokrasilerince aktif olarak engellenmi$tir." (i$c;i Cephesi: Kas1m 2005) Biz, yukanda iki ornek vermekle yetindik, ama bu tur ac;1klama!ara a$ag1 yukan birc;ok c;evrede rastlamak mumkundur. Hemen belirtmeliyiz ki, bu ac;1klamalar gerc;egi
24
yans1tmamaktad1r. Sendikalann ve bu sendikalan kontrol eden FKP ve SP'nin Frans1z i$c;ilerini kontrol ettigi dogrudur ama buradan c;1kacak sonuc;; "Frans1z i$<;iler siyah ba$kald1nya kat1lmak istiyor ama sendikalar bunu engelliyor" degildir. Gerc;ek $Udur; gerek FKP ve SP gerekse de Frans1z solunun en devrimci kanad1n1 olu$turan Lutte Ouvriere ve Ligue Communiste Revolutionnaire, esasen Frans1z i$<;ilerinin aristokratik yani en ayncal1 klt kesimine dayan1yorlar, dolay1s1yla da bu orgutlerin ayncaltklt Frans1z i$c;ilerini, isteseler de banliyolerdeki siyah ba$kald1nya kazanabilmeleri mumkun degildir. <;unku banliyolerdeki siyah ba$kald1n, ayncaltkl1 olanlann ayncaltklanna ortak olmak ic;indir. Frans1z i$c;ilerin siyah i$c;ilerin mucadelesine kazan1lmas1n1n bnundeki bir ba$ka engel ise, Frans1z i$<;ilerin, siyah i$c;ileri s1n1f karde$i olarak degil, kendi rakibi olarak goruyor olmas1d1r. Bundan dolay1d1r ki, Fransa'da s1kc;a gorulen siyah ba$kald1nlardan hie; birisi; yine ayn1 $ekilde Fransa'daki "Kag1ts1zlar Hareketi", Frans1z i$<;ilerin taraf1ndan hic;bir zaman desteklenmem i$tir. •
Fransa Banliyolerindeki Isyan Kar~1s1nda Sol'un Tutu11iu Ozerine
Banliyolerdeki ba$kald1n kar$1S1nda Frans1z solu, iki ana gruba bolOndO. Bir yanda Frans1z KomUnist Partisi ve Sosyalist Parti, ki bu partiler Frans1z solunun en reformist kanad1n1 olu$turuyorlar; diger yanda Lutte Ouvriere ve Ligue Communiste Revolutionnaire'nin ba$1n1 c;ektigi, irili ufakll gruplardan olu$an devrimci kanat. Birinci grubu olu$turan partilerden Sosyalist Parti, esasen siyahlara ybnelik sokaga c;1kma yasag1, askeri mahkemelerin devreye sokulmas1, yerle$me ve seyahat ozgurlugunun polisin inisiyatifine b1rakan, toplant1 yapma ve yay1n ozgurlugunO gerektiginde ortadan kald1ran OlaganustO Hal Yasas1'n1n tart1$1ld1g1 meclis oturumunda, bu yasaya " ilke olarak kar$1 olmad1g1n1" belirtmi$tir. Yine ayn1 $ekilde, Sosyalist Parti, isyan1n polis gOcuyle bast1nlmas1 hususunda iktidarla ayn1 d0$0nmektedir. Birinci grubu olu$turan nc:irtilerden diaeri, vani Frans1z KomOnist Partisi ise, Olaganustu hal Yasas1'na kar$1 c;1km1$ ve N. Sarkozy'nin istifas1n1 istemenin I
...,,
•
'
Komunist Zemin
yan1 s1ra, hukumetten kriz bolgelerine dbnuk acil politikalar geli$tirmesini talep etmi$tir. Yani, iktidara ak1I vermi$tir.
~
Bu iki partinin bir ba$ka ortakl1g1 ise, "$iddet eylemlerinin kabul edilemez" oldugu yonundeki ac;1klamaland1r. Solun, devrimci kanad1n1 olu$turan Lutte Ouvriere ve Ligue Communiste Revolutionnaire gibi devrimci orgutler ise, militanlann1 c;at1$ma bblgesine gbnderip, var olan mucadeleye politik rehberlik etmeye yana$mad1klan gibi; Frans1z i$c;ilere de Siyahlann ba$kald1rrs1na kat1lmalan ybnl.inde bir c;agn yapamad 1lar. c;unku bu orgutler, ne programatik, ne stratejik ne de dayand1klan bzne bak1m1ndan bunu yapmaya uygun degildirler. Gerek Lutte Ouvriere (LO) ve Ligue Comm uniste Revolutionnaire (LCR) gerekse de irili ufak11 diger gruplar, esasen Frans1z i$c;i s1n1f1n1n ayncallklann1 savunan ve bu ayncahkll kesim ic;erisinde brgutludurler. Bundan dolay1d1r ki, isteseler de oznesi Siyahlar olan bir mucadelen in politik bnderligine soyunamazlard1 ve isteseler de Frans1z i$c;ilere Siyahlann ba$kald1ns1na kat1lmas1 ybnunde bir c;agn yapamazlard1. Bundan dolay1d1r ki, LO, LCR ve diger devrimci gruplar, Siyahlann ba$kald1ns1na politik onderl ik yapmak ve Frans1z i$c;ilere, ba$kald1r1ya kat1lmalan ybnunde c;agrr yapn路1ak yerine; banliyblere ybnelik polis bask1s1n1n durdurulmas1 ve tutuklananlann cezaland1nlmas1n1 engellemek ic;in c;aba sarf etmek vc hukumetten daha sosyal politikalar uygulamas1n1 talep etmekle yetinmi$tirler. Ozcesi; solun devrimci kanad1 bile bu ba$kald1rry1 politik olarak degil, ahlaki olarak sahiplenmekle yetinmi$tir. Arna nedense
solun her iki kanad1 da, Fransa banliyblerin deki siyah ba$kald1rrdan k1sa bir sure sonra, daha c;ok 26 ya$1ndan kuc;uk c;a11$anlari ilgilendiren yen i c;ah$ma yasas1na kar$1 butun guc;leri ile sokaga c;1km1$lad1r. Genel grev c;agris1 yapm1$lar, i$c;ileri ve bgrencileri sokaga c;1kmaya c;ag 1rm1$lar, tren garlann1, oto yollari i$gal etmi$1erdir. Peki, nedir bu ikili tutumun nedeni? Bunun nedeni ac;1k ve c;ok basittir. c;unku solun iki kanad1 da esasen Fransa'daki Beyaz c;al1$anlara ve bgrencilere dayanmaktad1r ve bu kesim in c;rkarlan temsil etmektedir. Bundan dolay1d1r ki de Beyazlann c;rkarlanna ybnelik sald1riy1, kendi politik varllk nedenlerine kar$1 bir sald1n olarak mutalaa etmekte ve ayn1 $iddetle reaksiyon gostermektedirler. Fransa Banliyolerinde ki isyanda Eksik Olan Neydi? Ya da Ne Yapmall?
Devrimci c;evrelere gore eksik olan: "Devrimci bir bnderlik ve banliyolerdeki mucadelen in Frans1z i$c;ilerinin mucadelesi ile bag1n1n kurulamam1$ olmas1yd1." Devrimci c;evreler bbyle buyuruyor. Devrirnci bir bnderlik sorunu oldugu dogrudur ama devrimci bir program olmaksrz1n aevrimci bir bnderligin olu$turulamayacagr da bir ba$ka dogrudur. Bir ba$ka dogru ise, banliyblerdeki ba$kald1rryr, ayr1ca l1 kl1 Frans1z i$c;ilerin mucadelesinin pe$ine takarak dcvrirnci bir program1n olu$turulamayacag1d1r. Bunu yaparak devrimci bir program o1U$t:urmak mi..imki..in olmad1g1 gibi; meseleyi bu bic;imde anlarnak da, banliyblerdeki isyana ihanet etmekten ba$ka bir $ey degildir. Bir ba$ka deyi$1e, siyahlarin hareketinden dogabilecek bir devrimci bil1nci, daha dogmaaan bogn1ak dernektir. Evet, banliyblerdeki ba$kaldrn $trT1dilik geri c;ek1lmi$tir, arna rnuhakkatrr ki gelecekte Fransa ya da bir ba~ka Avrupa i..ilkesinde benzeri ba$kald1nlar yeniden gundeme gelecektir. 0 halde yap1lrr1as1 gereken, Fransa banliyblerindeki siyah ba$kald1rrdan gerekli dersleri c;1karmakt1r. Aksr taktirde gelecekteki ba$kaldrnlann akibetinin gec;mi$tekiler ile ayn1 oi1 nas1 kac;1nilmaz olacokt1r. Tarihin tekerrurunu engelleyebiln1enin ve gelecekteki ba$kald1rrlan aevrirnci bir yola sok;:ibil111enin yolu buradan ge~rnektedir. -, -
_)
Komunist Zemin Peki, Fransa banliyo!erindeki ba$kald1ndan c;1kanlmas1 geieken dersler nelerdir"? Buradan c;1kanlmas1 gereken birinci ders: ,l\vrupa Merkezci ve adeta sendikalann sol kanad1 olarak i$1ev goren, dUnya yoksul lann1n kurtu!u$U ic_;in degil, ayncahkh Beyaz i$<;ilerin ayncal1klan ic;in mOcadele eden mevcut devrimci orgUtleri te$hir etmektir. i kinci ders: Avrupa'da ya5ayan goc;menleri "e$it haklar" ad1 alt1nda Avrupal1 i5c;ilerin "e$iti" yani sue; ortag1 yapmak ic;in mUcadele eden anlay1slan; Avrupal1 i$<;ilerin ayncal1g1n1 ve Avrupah i$<;iler ile ayn1 aynca hklara sah ip olmak isteyen goc;men i$c;;ilerin bu yon lO taleplerini te$hir etmektir. . Ve Uc;UncU de rs: Bir butun o!arak Avrupa'da ya$ayan i$c;ilere, ayncahkl1
,....
....
- ...
~-: .
Gerek
devrimci bir programa ula~abilmenin ve devrimci bir onderlik in~a edebilmenin, gerekse de Avrupa banliyolerinde meydana gelecek ba~ka ld1r1l a r1 dunya devriminin bir parc;as1 olara k orgutleyebilmenin yegane yolu budur. Bu gorevi yerine getirecek ise, Komunistlerdi r.
.. -
1t ~ '
26
ya$amlann1n dunya yoksullann1n ac;!lg1 ile beslendigini, eger dOnya yoksullann1n katil i oimak yerine onlann s1n1f ka rde$i olmak istiyorlarsa; kendileri ic;in ayncahkl1 bir ya$am istemek yerine, kendi ayncal1kian ic;in degil, yeryUzUnun yoksullan ile birlikte kapitalizmi devirmek ic;;in mUcadele etmek zorunda olduklann1 propaganda etmektir.
.
~!
-¡--
\. .. _
, â&#x20AC;˘
â&#x20AC;˘
~
, --"'
Komunist Zemin
Avrupa Anayasas1 Taslag1'n1n Fransa ve Hollanda'da Reddi ve AB Kar~1t1 Solun Konuya ili~kin Degerlendirmesi Ozerine Dipnot Verine: Bilindigi uzere . once Fransa'da ard1ndan Holianda'da Avrupa Anayasas1 halkoyuna sunuldu ve her iki ulkede de reddedildi. Ve bu sonu<;, AB ka r$1t1 olan bUtun taraflar ac;;1s1ndan bir zafer olarak mutalaa ed ildi. brnegin Fransa'da LePen liderligindeki Ulusal Cephe Partisi de bu sonucu bir ba$an oiarak mutalaa etti, devrirnci orgOt LCR. de. Biz bu yaz1da, AB Anayasa Taslag1'ni degil, AB Anayasa Taslag1'n1n Fransa ve Hollanda'da c;ogunluk taraf1ndan reddedilme gerekc;elerini ve AB kar$1t1 Sol'un oylarr1a sonucuna ili$kin degerlendirmesini ele alacag:z. Fransa ve Hollanda'da AB Anayasa i ·asiag1'n1n <;ogunluk taraf1ndan Red.. di Uzerine
•
6 ncelikle belirtmek gerekir ki, gerek Fransa ve Hollanda'da ,1.\B Anayasas1'n1n recidedilmesi bic;;im inde somut ifadesini bulan AB kar$1tlig1 gerekse de genel anlamda AB'nin zengin uyelerinde ki AB kar$1tllg1 hic;bir bak1mdan devrimci degildir. Eger zengin AB ulkelerinde Y<J$ayan emec;li kitleier, AB'ni ve onu ad1m ad1m Avrupa Bir!e$ik Devletleri'ne ta$1yacak olan AB Anayasas1'n1 "AB, ABO, Japonya ve diger egemen guc;ler ile daha guc;IO rekabet ederek, dunya pazarlann1 daha etkili bir bic;in1de talan etmek ic;in olu;:turulmaktad1r ve bu birlik, her bak1n1dan dunyan1n yoksullanna kar$1 bir birliktir" tOrunden bir gerekc;e ile reddetseydi; bu devrimc:i bir tav1r olurdu. Bu tav1r devrimci olmakla da kalmaz, ayn1 zamanda bir i$c;;! enternasyonaline giden yoiu da a<;;ard1. Arna Avrupali i$<,;i lerln "hay1r" gerekc;esi tam tersi yondedir. AB'nin , bzellikl e zengin ulkelerinin i$<;ilerl, AB'ye ve onun anayasas1na kar$ilar, c;Linku AB'nin, on!an i$Siz b1rakt1g1n1 ve ya;;am standartlann1n du;;n1esine neden oldugunu
du;;Onuyorlar; bundan dolay1 da AB'ye kar;;1 c;1k1yorlar. Dahas1, AB'nin zengin Uyelerinin i;;<;ileri, kendilerine gore nispeten daha "fakir" olan diger AB uyesi Olkeleri ta$1mak istem iyoriar ve ,A.B'nin "fakir" ulkelerin den geiecek i;;gGci..ini..in kend ileri iie rekabet etmes_ine bUyuk bir kararl11ikla kar;;1 c;1k1yorlar. Oyle ki, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Yurutme Kurulu 13 Temn1uz 2004 glinlu toplant1s1nda AB Anayasas1 Taslag1'n1 destekleme karan aid1g1 ve Anayasa Taslag1'n1n kabulu konusunda bUyuk c;aba gosterdigi halde; Fransali ve Hollandali i;;c;ilerin c;ogunlugu Avrupa Birligi Anayasa Taslag1'n1 reddetmi$tir. AB Olke lerlnin i;;c;ileri bu tutumlan ile b1raka11m i$<;i s1n1f1n1n dijnya c;ap1nda birligini, .A.vrupa c;ap1nda, ustelikte kendisi gibi aynca l1kl1 olanla rla bile birie;;meyi reddetmi$tir. ,i;vrupa Birligi ulkelerinin i$<;i Slniflan bu tav1rlanyla, artan ve yogun la;;an sorunlann1, "Avrupa i;;<;i s1n1f1 " olarak degil, "Frans1z i;;c;i s1n1f1," "Aln1an i$<;i s1111f1," "I ngiliz i$<;i s1n1f1" olarak c;ozmeyi yeg lemi$tir. Avrupa Birligi ulkelerinin i;;c;i s1n1flan, b1rak1n enternasyonalizmi, dunyan1n ayncal1klilann1n birligin adi olacak olan Avrupa Birle;;ik Devletieri projesi alt1nda birle$meyi bile reddetmi$tir. Sol'un,
Avrupa
Birligi
Anayasas1 'n1n
Reddini "Kapitalizmin Nee-Liberal Politikalar1na Kar~1 Avrupali i~c;;ilerin Cevab: " Bic;;iminde ki Oegerlendirmesi .. Uzerine
Fransa'da ve Holianda'da yap1lan referanduml::.irda Avrupa Birligi Anayasa Taslag1 redded ildi. Almanya referandu m yerine parian·1ento yoluyla tasany1 daha once onaylam1~t1. Inqiltere ise referandumu ileriki bir ta rihe e:telese de, ingiltere'den <;1 kaca k sonucun da AB Anayasas1'n1n reddi yonUnde olacag1 muhakkakt1r.
,'· I
Komiinist Zemin
Esasen AB Anayasas1'n1 ret oyu verenlerin yan i "Avrupa Birle$ik Devletleri" projesine 'hay1r' diyenlerin c;ogun lugunu AB'nin zengin uyeleri olarak adland1nlan ulkelerin i$c_;ileri olu$turmaktad1r. AB'nin zengin ulkelerinin i$<_;i s1n1f1 bu kadar ac;1k bir tutuma sahip oldugu halde; "Sermayenin Avrupas1n1 emegin Avrupas1 yapacag1z" diyen sol, i$<;i s1n1f1n1n bu tutumu ile kendi projesi aras1nda bir bag kurmaya c;ah$maktad1r. Bir ba$ka deyi$1e, kendi c;ahp kendi oynamaktad1r.
IP
I .
.
. J ' ·~ : '
" .'-'~
·~ ' .
'
.
I
~£.,....
. '· . . ..,,f,,,.. i;.~
' •" t\ 1·,l- ~I•. -
• ;r ' ij} {
' ---
-
'
~1:r~9'··/,i -
. .-J:
I 1-
'.,.:-
(; ..'
I
I~
.,
Avrupa Birligi ulkelerinin i$c;i s1n1f1 ne sermayenin Avrupas1 nede "Emegin Avrupas1" projesi ile bir yak1nl1k ic_;erisindedir. Onun ne b6yle bir derdi ne niyeti ne de c;abas1 sbz konusu degildir. AB Anayasas1'n1n reddinden ve AB'nin zengin ulkelerindeki AB kar$1tl1g1ndan kendi ham hayalleri ic;in pay c;1karan Sol, "Sermayenin Avrupas1 Degil, Emegin Avrupas1" parolas1n1 daha bir guc;lu dillendirmeye ba$lam1$t1r. Arna gerc;ek hic;te Sol'un gostermek istedigi gibi degildir. Gerc;ek $Udur ki: Avrupa Birligi'nin zengin ulkelerinin i$c;i s1n1f1, Avrupa Sendika!ar Konfederasyonu'nun Avrupa Birligi Anayasas1 Taslag1'n1n desteklenmesi yolundaki kararlanna ve yogun c;abas1na ragmen Anayasa taslag1n1 reddederek, daha ulusalc1 bir c;izgi benimsemi$tir.
28
Sol'un iddias1na gore: "Temel sorunlan i$Sizlik ve kapitalizmin alt1n c;ag1n1n ana ozelligi olan 'sosyal devlet'in zay1flat1lmas1d1r ve i$<;i s1n1f1, bu sorunlann sorumlusu olarak "neoliberal" politikalan gbruyor." Avrupa i$<;i s1n1f1n1n bugunku temel sorununun i$Sizligin artmas1 ve 'sosyal devlet'in zay1flat1lmas1 oldugu dogrudur, ama i$c;i s1n1f1n1n bu durumdan "neo-liberal" politikalan sorumlu tuttugu dogru degildir. Dogru degildir, c;i..inki..i Avrupa'da i$Sizligin gittikc;e artmas1n1n nedeni "neo-liberal" politikalar degildir. Si..irekli bir i$Sizlik, kapitalizmin dogas1na uygundur; kapitalizm istese de yeryi..izi..inde i$Sizligi ortadan kald1ramaz, dahas1 i$Sizligi ortadan kald1rmak i$ine gelmez. 6zellikle kapitalizmin merkezlerinde i$Sizligin bu olc;i..ide artmas1n1n as1l nedeni; buyuk kapitalist $irketlerin, ileti$im ve ula$t1rma sektorlerinde ya$anan bi..iyi..ik at1l1mlardan da yararlanarak, karlann1 azamile$tirmek amac1yla uretim birimlerini ve hatta baz1 hizmet sektorlerini, i$gi..ici..i maliyetinin di..i$i..ik oldugu, az vergi odedikleri ve yaratt1klan c;evre kirliligi dolay1s1 ile sorun ya$amayacaklan ulkelere kayd1rm1$ olmaland1r. Ayn1 $ekilde, "sosyal devlet'in k1smen tasfiye edilmesinin nedeni de "neo-liberal" politikalar degildir. As1I neden $Udur: Uluslararas1 sermayenin yeniden yap1lanmas1 yeniden ayn$may1, ayn$arak yeniden butunle$meyi ve d1$a dogru geni$1erken ic;e dogru kuc;ulmeyi kapitalizm ac;1$1ndan zorunlu hale getirmi$, dolay1s1 ile de emperyalist burjuvazi, Bat1 i$c;i s1n1f1 ile y1llardan beri surdi..irdugi..i i$birligini kendi lehine yeniden duzenlemeye karar vermi$tir. i$te tam da bu nedenlerden dolay1d1r ki, kendisini "magdur" hisseden Avrupah i$c;iler yeniden tarih sahnesine c;1km1$t1r. Arna Avrupal1i$<;ilerin tarih sah nesine c;1k1$1, hedefleri ve niteligi bak1m1ndan dunya i$<;i s1n1f1n1n gene! c;1karlanna kar$1 bir ozellige sahiptir. Avrupall i$<_;ilerin mevcut tepkileri "neoliberal" politikalar degil, uygulanan politikalann kendi ya$amlannda yol ac;t1g1 negatif sonuc;lard1r. Eger Avrupah i$c;iler "neoliberal" politikalara kar$1 olsalard1, Ingiltere'de "neo-liberal" politikalar uygulayan i$c;i Partisi yeniden iktidara gelmez, Almanya'da "neo-liberal" politikalar uygulanmas1n1 savu-
Komunist Ze min
nan CDU, CSU ve FDP sec;imlerden ba$anyla c;1kmazlard1. Solun Bir Ba~ka Yalan1: c;eli~ki Ente rnasyonalizmi Gu<;lendiriyor"
" Derinle ~en
Evet, gerek Bat1ll solun gerekse de Bat1 merkezli dunya solunun bir ba$ka yalan1 da $Udur: "Derinle$en c;eli$ki, enternasyonalizmi gl.ic;lendirmiyor." Derinle$en c;eli$kin in i$<;i s1n1f1 enternasyonalizmini guc;lendirdigi yaland1r; tam tersine, i$<;i s1n1f1 her gec;en gun daha "ulusalc1" bir kimlikle hareket ediyor. $uras1 kesin bir gerc;ektir ki, emperyalist somOru devam ettigi surece emperyalist ulkelerin i$<;i s1n1flan enternasyonalist olmayacaktrr. Aksine, "ulusalc1" bir kimlikle hareket etmeye devam edecektir. Bu gerc;ek, gec;tigimiz yuz y1l1n ba$1annda Hisdistanll komu nist Roy tarafr ndan dile getirilmi$ ve Roy'un bu du$Lincesi, Komintern'1n II. Kongre Ka rarlan'nda $LI bic;imde yer alm1$t1: "Modern kapitalizmin ayakta kalmas1n1n nedeni somUrgelerden elde edilen a$1n karlard1r. Bat1 bu a$1n kardan yoksun kalmad1kc;a, Avrupa i$<;i s1n1f1n1n kapitalist duzeni y1kmas1 mumkun olmayacakt1r." (Kom intern, II. Kongre Kararlan'ndan) GOnumuzden doksan be$ sene evvel ifade edilen ve Komintern Kararlan'nda yerini bulan bu dogru, bugun, ilk ifade edildigi y1llara oranla c;ok daha ac;1k ve tart1$ma gotUrmez c;1plak bir gerc;ektir. Uluslararas1 sermayenin yeniden yapilanmas1, d1$a dogru geni$1emenin bir on kO$Ulu olarak ic;e dogru kU<;Ulmeyi kapitalizm ac;1$1ndan zorun lu hale getirm i$ ve emperyalist burjuvazi, Bat1 i$<;i s1n1f1 ile y1llardan beri sUrdUrdugU i$birligini kendi lehine yeniden duzenlemeye karar vermi$tir. Bu durum ise, Bat1 i$c;i s1n1f1n1 "magdur" etmi$ ve Bat11i i$<;iler bu magduriyet dolay1s1 ile sokaga c;1km1$t1r.
Arna Bat1ll i$c;ilerin sokaga c;1k1$1, hedefleri ve niteligi bak1m1ndan dUnya i$c;i s1n1f1n1n genel c;1karlanna kar$1 bir ozellige sahiptir. ~UnkU Bat1 i$c;i s1n1f1, kendisi ac;1s1ndan "sosyal refah" ve "sosya l adalet", dUnya yoksul lan ac;1s1ndan yoksulluk ve sosyal adaletsizlik anlam1na gelen "sosyal devlet"i korumak ve burjuvaziyle bunca y1ld1r sUrdUrdUgU sue; ortakl1g1n1 devam ettirmek istiyor ve bunun ic;in sokaga c;1k1yor. Bat1l1 i$<;ilerin hareket noktas1 kendi dar zUmre c;rkarlan olunca, bu davran1$1n enternasyonalizmi deg ii, "ulusa lc1llg1" gUc;lendirecegi muhakkaktrr. Bat1 i$<;i s1n1f1 butun tarihi boyunca, gerek hedefledikleri gerekse de pratik tutumu bak1m1ndan hie; bu kadar sisteme entegre olmam1$t1r. Yine ayn1 $ekilde hie; bu kadar yoksul dUnyan1n emekc;ilerine kar$1 dU$manca bir davran1$a sahip olmam1$t1r. Arna buna ragmen sol, "Derinle$en c;eli$ki enternasyonalizmi gUc;lendiriyor" diyebilmektedir. Kapitalizmin yeniden yap1lanma surecinin bir tak1m c;eli$kilerin daha da derin ya$anmas1na yol ac;t1g1 muhakkakt1r. Hatta onOmUzdeki donemde bu c;eli$kilerin daha da artacag1 kehanetinde bile bulunabiliriz. Arna bugUn oldugu gibi onOmUzdeki si.irece de damgas1n1 vuracak olan kitlesel mUcadeleler biz istemesek de b61Unm0$, krsmi ve anl1k taleplerle s1n 1rll, genel polit ik hedefleri olmayan mucadeleler olacaktrr. Ve entenasyonalist degil, "ulusal" bir ozellige sahip olacakt1r. Bir zUmrenin kendi dar c;rkarlan ic;in mucadelesinden enternasyonalist bir s1n1f bilincinin dogmayacag1 iyice bilinmelidir. Bilinmesi gereken bir ba$ka gerc;ek ise $Udur: i$<;i s1n1f1n1n enternasyonalist bir s1n1f bilincine ula$abilmesinin yolu, onun dar zumre c;1karlan savunmaktan degil, onun dar zumre c;rkarlanna kar$1 c;1kmakta n gec;mektedir.
29
Komi.inist Zemin
Egemenlerin Ki.ilti.iriiri.ini.in Bir Parc;as1 Olarak
Aile Kurumu ve Devrimci Hareketin Bu â&#x20AC;˘â&#x20AC;˘ Kurum Kar~1s1ndaki Tutumu Uzerine Aile, bugun ya$ama egemen olan burjuva s1n1f1ndan ve onun egemenliginden daha eski bir gec;mi$e sahip olsa da; ai le, gec;m1$ zaman egemen s1n1flann1n m1rasc;1s1 olmas1 dolay1s1yla, burjuvazinin bir degeri olarak mutalaa edilebilir. Aile, ortaya c;1k1$1 itiba ri ile negatif anlamda bolucudur. Geni$ toplulugun yerine, kuc;uk bir c;ekirdegin birliginin tesis ediln1esidir. Aile oncesi donemde ki$i ic;in oncelikli olan birlikte ya$ad1g1 geni$ topiu lugun c;1karlan iken, c;ekirdek ailenin olu$turulrn asr ile birlikte bncelik yer degi$t irmi$; geni) toplulugun yerine c;ekirdek ailenin c;1karlan one c;1km1$t1r. Yani dune kadar geni$ toplulugun c;rkarlan ic;;in kavga eden fert, bu kez kendi c;ekirdek toplulugu ic,;in, daha once ic;;inde yer ald1g1 topluluga kar$r sava$ ac;m1$trr. Bu bakrmdan aile, insan toplu lugunun, herkesin herkes ile yarl$trg1 ve c;at1$t1g1 bir noktaya suruklenmesinde temel kilometre ta$1arr ndan biri ni olu$turmu$tur. Bu tarih itibari ile insan ya$amrnda yeni bir milat ba$lam1$t1r. Ve bu, insan1n tarihinde bir ilerleme degil, geriye di.i$U$ti.ir. Bu milad1n tek ozelligi, geni$ toplulugun c;1karlann1n yerine, c;;ekirdek ailenin c;;1karlann1n gec;irilmesi degildir. Ailenin tesisi ile birlikte kadrnlann kolele$tirilmesi arasrndaki bagr bu tart1$man1n d1 $lnda tutacak olursak; bu surecin en onemli ozelliklerinden biri de, 1rkc;li1g1n ten1ellerinin olu$turulmu$ olmas1d1r.
~()
Erkek cinsinin egemen oldugu ve erkek cinsine gore tan1mlanan ailede, yak1nl1k "kan bag1"na gore duzenlenmi$ ve fert ler bu bag uzerinden kategorize edilmi$1erdir. Bu tarih it ibari ile ailenin hukukuna gore en onem li olan o ailenin c;ocuklarr, ozel liklede erkek c;ocukland1r. <:;unku aile erkek uzerinden tan1mlanmakta, dolay1s1 ile de erkek, ailenin her baktmdan mirasc;1s1 olarak kabul gormektedir. Art1k yeni bir surec; ba$lam1$tt ve bu surecin en oneml i degeri aile ve aile c;1karlarryd1. Bunun ic;in olmekte, oldurmekte mubaht1 ve bu durum toplum taraf1ndan kutsanmaktaydt. Ailenin bu bzelliginden dolay1d1r ki egemen olan her s1n1f, aileyi kendi ihtiyac;lan dogrultusunda reformdan gec;irerek yeniden uretmi$ ve onun kutsalhg1 anlayr$1n1 hep korumu$tur. Egemen olanlar bu kadarla da kalmamr$, "trk" "ulus" "dinda$" vb. yen i olgu larla toplumu onlarca kez yeniden ayrr etnisitelere bol111Li$tOr. Oyle ki, insanlar bu tuzaklarrn birinden kurtulsalar digerlerinden ku rt ulamazs1nlar. Ne diyor insanlar; "once ailem, sonra milletim, sonra 1rkda$1m, sonra dinda$rm." Yani hep biri ile dost, digerleri ile istemese de di.i$man. Yani, once ailesi ic;in ayrrcal1k talep ediyor, sonrada kendisini bir parc;as1 olarak gordugu etnisiteler ic;in istiyor bu ayncal1g1. Dolay1s1 ile de bu durum dogrudan bu c;emberin d1$1nda kalanlar ic;in bir dO$manl1ga yol ac;m1$t1r. Pe ki, Devrimci Hare ket Bu Si.irecin Neresinde Duruyor?
En ba$ta belirtmek gerekiyor ki, gunumuz devrimci hareketinin tarihsel referanslarr ciddi problemlere sahiptir ve bu referanslar, devrimci hareket taraftndan halen ne sorgl1lanabilmi$ nede a$1iabilmi$tir.
Komu nist Ze min
Eger ku<;Ctk bir az1nl1g1 bu degerlendirmenln d1$1nda tutarsak -ki bu az1nllkta daha c;ok teorik ve ideolojik olarak mevcut referanslar ile hesapla$ml$, ama pratik olarak digerlerinden c;ok uzakta durmamaktad1r-; devrimci hareket, bir butun olarak aileyi degil, Komunist Manifesto'da "Bugunun ai lesi" diye telaffuz edilen burjuva aileyi hedef alan resmi Marksist anlay1$a bagl1d1r. Kon1unist Manifesto'nun Proleterler ve Kom unistler ba$ilg1n1 ta$1yan bolumunde mesele $U $ekilde ortaya konuluyor: "Bugunun ailesi, burjuva aile, hangi temele dayan1yor? Sermayeye, ozel kazanca. Bu aile tam geli$mi$ bic;imiyle, yaln1zca burjuvazi aras1nda vard1r. Oysa bu durumu tamamlayan $ey, proleterler aras1nda ailenin fiilen var olmay1$1 ve a<;1k fu hu$tur." Komunist Manifesto'dan aktanlan bu bolumde de goruldugu gibi Marksizm'de aile, ozel mulkiyetle ve mulk sa hibi s1n1 flarla ili;;kilendirilmi$; ailenin varl1g1 bzel mulkiyetle ac;1klanm1$t1r. Zamanla g6rulmu $tLir ki aile, Komunist Manifesto'da ongoruldugu gibi burjuvazinin egemenligi alt1nda c;ozulmedigi gibi; burjuvazinin mulksuzle$tirildigi durumlarda bile aile varilg1n1 surdurmu$tur. Bunun ic;in 1917 Ekim Devrimi 'nin ya;;and1g1 topraklara bakmak yeterlidir. SSCB'de ozel mulkiyetin tahakkumune son verilmi$, ama aile, aile merkezli ili$kiler ve i;; bolumu varilg1n1 surdi..irmeye devam etm1$tir. Kald1 ki SSCB'de yaln1zca burjuvazi mulksuzle$tirilmemi;;; kad1nlann toplumsal uretime kat1lma oran1 yuzde doksanlann uzerinde gen;ekle$mi$; kad1nlar geleneksel 'erkek i;;i' diye bilinen i$1erde bile c;a l1 $m1;;lar, c;ocuklar ic;in her i;;yerinde ve semtte kre;;ler 6rgutlenmi;; ama bunlann hic;biri, ailenin c;ozulmesinc yo! ac;mad1g1 gibi, aile ili;;kisinin magduru olan kad1n 1n aile ic;erisi ndeki konur11unu da degi$tirrnen1i$, aile ic;erisin deki cinsiyetc;i i;; b61umu devam etmi;;tir.
Ailenin ortaya c;1k1$1 ozel mulkiyetin ortaya c;1k1;;1 ile e;; zamanil olsa da, zamanla onu a$ml$ ve ondan daha geni;; bir alana yay1lm1;;t1r. Eger olay1n s1n1fsal boyutunu bir yana b1rakacak olursak; ailenin varllg1, burjuva bir erkekten ise, bir erkek i$<;i ic;in daha 'hayati' bir hal alm1$t1r. Ve ailedeki klasik i;; bolumu, burjuva bir erkekten c;ok daha fazla i;;c;i bir erkek ic;in onemli olmu$ ve onemini surdurmektedir. <::unku burjuva ail eden kad1nlar, i$<,;i s1n1f1ndan kad1n lann i;; gucunu satin alara k, kendi ai lelerindeki ci nsiyetc;i i;; bbl um unden kendi payla nna du;;en k1sm1 i;;c;i s1n1f1ndan olan hemcinslerine yukleyebilmektedirler. Arna i$c;i s1 n1 f1ndan kad1nlarin ken di ailelerindeki cinsiyetc;i i;; bblumunden kurtu lmalan mumkun olmad1g1 gibi, bir de burjuva aileden kad1nlann yukunu ta;;1mak durumundad1rlar. Burjuva erkek ic;in onemli olan, kad1na du$en i$1erin hangi kad1n taraf1ndan yerine getirildigi deg ii, yerine getirilip getirilmedigidir. Bundan dolay1d1r ki, burjuva bir erkek ic;in bu anlam1yla bile aile c;ok i;;levsel degildir; bu anlam1yla aile, esasen i;;c;i erkekler ic;in hayati oneme sahiptir. Devrimci hareket, aile kurumun un ortaya c;1k1;; nedenlerini ve i;;levini dogru kavrayabilse de, onu toptan reddetmek yerine, onu reformdan gec;irerek koru ma yonunde bir anlay1$a sahiptir. Yani, devrimci hareket in aile meselesine yakla~1m 1 gerek tarihsel gerekse de politik olarak devrimci degildir. Devrimci hareket, ailenin kendisi ne ve ailenin varlrg1ndan kaynaklanan peder;;ahi i;; b6lumune kar;;1 degil, gerek ailenin gerekse de ailedeki i~ bolumunun bic;imine kar$1d1r . "Toplumumuzun kulturel ve ahlaki birikimi uzerinde ;;ekillenen aile kurumunun olumlu ozellikleri korunarak, aile bireylerinin ekonomik olarak 6zgurle$meleri saglan1p, gerici, peder~ahi ve ekonomik c;1kara dayal1 ili~kiler tasfiye edilecektir. (DHKP Parti Program1) "C::al1~an
kad1na dogum oncesi ve sonras1 yeterli sureyle izin verilmesi; i;;yerlerinde ~o  cuk bak1m odalari, semt ve n1ahall elerde ucretsiz kre;; ve ana okullan ac,;limas1 .... ...Ev kad1n1na dogum ve c;ocuk bd k1m yard1m1 yaplimas1, paras1z gene! sagl1k ve ya~ l 1 ¡ l1k bak1m sigortasr hakk1 ta n1nmas1. .. (Emegin Partisi Program1) .l I
Komunist Zemin " ... Dogumdan once ve sonra 3'er ayl1k ucretli izin, t1bbi bak1m ve yard1m. Kad1nlann c;ail$t1g1 tum i$yerlerinde kre$ ve emzirme odalan. (TKiP Program1) " ... Kad1nlann kazanc;lanndan kaybetmemek ve bedelsiz ilac; ve t1bbi yard1m almak kO$Uluyla dogumdan once ve sonra 8'er haftahk sure ic_;in i$ten serbest b1rak1lmalan ... ... Kad1nlann c;ah$t1g1 tum kurulu$1arda kre$1er kurulmas1. .. (TKP program1) Bu tirneklerde de gtiruldugu gibi, kar$1 c;1k1lan aile kurumunun kendisi degil, onun burjuva karakteridir ve onun brgutleni$ bic;imidir. Bundan dolay1d1r ki, devrimci siyasetlerin bugun ileri surdukleri talepler, mevcut ailenin ve aile ic;indeki peder$ahi i$ btilumunun revizyonundan ileriye gitmemektedir. Dolay1s1 ile de bu partiler, gerek anlay1$lan gerekse de pratikleri bak1m1ndan aileyi ve onun bir sonucu olan cinsiyetc;i i$ btilumun yeniden uretmektedirler. Dikkat edilecek olursa gtirulecektir ki, butun bu partilerin programlannda c;ocuk bak1m1n1n esasen kad1n1n gtirevi oldugunu teslim edilmekte ve buradan devamla, kad1nlara dogum tincesi ve sonras1 parah izin ve kad1nlann c;ah$t1klan alanlarda c;ocuklar ic_;in kre$ istiyor. Ki, kad1nlar her f1rsatta c;ocuklan ile ilgilenebilsinler. Ve tabii, c;ocuk ta "anne guvencesi"ni hissetsin. Ve c;ocuk, ona bakmaktan as1I sorumlu olan1n anne oldugunu iyice bellensin. Bu talep, eger evli olmayan kad1n lar ic;in ileri suru lmu$ olunsayd1, bu talebi, ileri bir ad1m olarak mutalaa etmek mumkun olabilirdi, ama soz konusu talep, evli kad1n lar ic;indir. Eger ileri surulen talep, anne ve baba ic_;in olsayd1, yani dogum oncesi ve sonras1 anne ve baba ic;in ucretli izin ve sonraki surec;te, c;ocuk yeteri derecede buyuyunceye kadar c;ocuga s1ra ile bakabilmeleri i<;in her ikisine de yanm$ar gun ve tam ucretli i$ denilseydi, bu bile ileri bir ad1m olabilirdi. Arna talep edilen bunlar degildir. <;unku bu anlay1$lara gore Anahk "Toplumsal bir i$levd1r" , dolay1s1 ile de talep edilecek olan bu i$1evin nas1I fonksiyon gtisterecegi ile s1n1rh olmaild1r. Klasik Marksizm'de de kar$1
-
"'I
.)
c.;1k1lan ailenin kend isi degil, onun burjuva versiyonudur ve gunumuz devrimci hareketinin neredeyse tamam1n1n referans kaynag1 buras1 oldugundan; bu referansa dayanan hareketlerin de oncullerini tekrarlamas1 kac;1n1lmazd1r. Zaten, devrimci hareketi olu$turan unsurlann, kendi ya$arnlannda aileyi revizyondan gec;irerek onu yeniden uretmelerinin en onemli nedenlerinden biri de beslenmi$ oldugu bu kaynakt1r. Dini ya da devlet nikah1 yerine devrim nikah1 ya da ailelerin donu$turulup, devrimcile$tirilmesi turunden icatlar, tam da bu anlay1$1n bir sonucudur. Bu Paradoksun Sonuc;lar1n1 Devrimci Hareketin Unsurlar1n1n Ki ~ isel Macera lar1nda Rahatc;a Gormek Mumkund ur Devrimci hareketin unsurlann1n grafiklerine bakacak olursak kar$1m1za c;1kacak tablo $Oyle olacakt1r. Devrimci unsurlar, once aile~1 leri ile c;at1$ma- \ ' ya girerler ama ~' ¡! asil c;at1$t1klan \ ~ aile kurumu degil; ailenin, onlann devrimci mucadeleye kat1lmalanna kar$1 c;1k1$1d1r. Burada soz konusu olan devrimci unsurlardan aileye .,~~f1li.'i: . . . . . kar$1 bir sald1n IUbti /11\ 'i::Y L .â&#x20AC;˘ ,. 1 .. 1,:i degil, ailenin sald1ns1 kar$1s1nda bir savunmad1r. Yani, aile ho$goru gbstermedigi ic;in devrimci unsur aileyi terk etmek zorunda kal1yor. Bu kopu$mada aile kurumunun mant1g1na ve kendisine kar$1 bir tav1r yoktur. Bundan dolay1d1r ki, bir zaman sonra bu unsurlar cezaevlerine d0$tLiklerinde aileleri ile yeniden bag kuruyorlar. Ve aile dun kaybettigini bugun yeniden kazanm1$ oluyor. Devrimci unsurlar biliyorlar ki aileler politik olarak dogru bulduklan ic;in degil, aile olman1n bir geregi olarak cezaevi kapllanna geliyor ve y1llarca, b1k1p usanmadan c;ocuklann1n pe$inden kO$turuyorlar. Bundand1r ki, c;ocuk!an tahliye edilir edllmez, ~ocuk!ann!n eski c;evresi ile ili$kisini kesmesi ic;in el!erinden geleni yap1yorlar. Gerek ailelerin bu tu-
Komunist Zemin
zag1na dLl$en, gerekse de aileye bir daha hie; bula$mayan devrimci unsurlar bu kez kendi c;ekirdek ailelerini kuruyorlar. Niyetleri, ac;1klamalan ve yapt1klarrn1 tan1 mlay1$lan ne olursa olsun, sonuc;ta bu devrimci unsurlar aile kurumunun yeniden uretilmesine hizmet ediyorlar. Ayncalrks1z bir toplum duzeni ic;in sava$anlar, ba$lang1c;ta boyle d0$0nmeseler bile sonunda ayncalrklr k1lmak zorunda kalacaklan bir topluluk orgutlemi$ oluyorlar. Bu unsurlarin onemli bir k1sm1, "Biz ba$kalan gibi ya$amak zorunda degiliz, evli ligi ve aileyi ba$ka turlu yi.irutmekte mumkun" diyerek kendilerini ve onlardan bir ac;1klama bekleyenleri kandrrma yoluna gitseler de; bu c;abalan bo$Unadrr. Ve bu beyhude c;aba ya$amrn gerc;ekligi kar$1S1nda tuz buz olmaya mahkumdur. Ne evliligin nede ailenin ba$ka turlusu mumkun degildir. Gerek evliligin gerekse de ailenin kendi ic; hukuku vardrr ve bu hukuka gore davranmak durumundas1 n1z, aksi halde yurumez. Yurumeyen evlilik ve dagrlan c;ekirdek aile her ne kadarda gec;imsizlik, yanh$ insan vb. nedenlerle ac;rklansa da, sorun buralarda degil, bizzat kurumun kendisindedir. Kurumun kendi hukuku vard1r ve kurumu olu$turan insanlann bu hukuk konusunda anla$maya varmalan ve bu anla$manrn gereklerini yerine getirmeleri gerekiyor ki, kurum devam edebilsin. Bu hukukun en onemli maddesi ise $Udur: E$1erden her biri ic;in oncelikli olan bu kurumun c;1karland1r. Hangi nedenden dolay1 olursa olsun evlilik yapan, aile kuran ya da ailenin bir parc;asr olan devrimci unsurlar, nedenleri ne olursa olsun, buyi..ik bir tu ta rs1zlrk ic;erisindedirler. Aile Kurumuna Topyekun Kar§I c;:1kmadan E§itlik<;i Bir Toplum Savunulamayacag1 Gibi, Devrim ci de Olunamaz
Herkes ic;in kendi aile c;1karlarin1n en onemli oldugu bir toplumda, tabii ki toplumsal bir ya$am1n orgutlenmesi mumkun olamaz; degil bugun, devrimden sonra da, eger aile ve aile merkezli baglar ilga ed il mez ise; toplumsa l bir ya$an1 orgutlemek mumkun olmayacakt1r. Ayn1 $ekilde e$itlikc;i bir toplumsal ya$am ic;in sava$an dev-
rimcilerin de, aile kurumunu reddetmeden kel imenin gerc;ek anlamrnda devrimci olabilmeleri mumki..in degildir. Oyle, "Devrimci Aile" ya da "Devrimci Evlilik" turunden zorlamalarla devrimci oluna mayacag1 gibi, egemen kulturun yeniden uretilmesine hizmet etmekte kac;rnrlmaz olacaktrr. Yine ayn1 $ekilde, "Halk1m1z1 deger yargllanna sayg1 gostermek gerek" ti.iri.inden soylemlerle egemen deger yargllannrn koruyuculugunu yapmak, egemenlere hizmet etmekten ba$ka bir $ey degildir. Kald1 ki devrimci aile ya da devrimci evlilik turunden $eyler olamayacag1 gibi, "Ha lk1m1z" turunden ne anlama geldigi bel li olmayan kavramlan ku llanmakta ayn bir sorundur. <;unku birbiri ile c;at1$an kesimlerin ne ortak degeri olabilir ne de ortak kulturu . Mesela, "namus" denilen olgu, " Halkrmrz" diye tabir edilen toplulugun ortak degeri olarak kabu l gormektedir. Arna aynr zamanda biliyoruz ki bu, aslrnda erkeklerin bir degeridir ve kad1nlarr kolele$tirmenin, erkeklerin mulkiyeti haline getirebilmenin bir arac1d1r. Peki, burada nasrl bir ortak degerden soz edecegiz? Ya da, bu deger yargrsrna mr saygr gostermeliyiz? Peki, ya kadrnlara yaprlan sayg1s1zl1k ne olacak? Demek ki, "Halkrmrzrn deger yargrsr" turunden ucubelere gerek yoktur. Her $eyden once bu du$Li nLi$ tarzr devrimci degildir. Tabii ki geni$ kitlelerin egemen ku lturden kopmas1n1 beklemek hayal kurmaktan ba$ka bir $ey degildir. Biz bunu istesek de, on lar istemezler; c;unku geni$ kitlelerin onemli bir k1sm1 bu egemen kulturun ayncailkh yanrnda yer almaktad1r. Arna buna ragmen yaprlmasr gereken; hangi gerekc;eyle olursa olsun, egemenlerin kulturunun uretilmesine katkr sunmak degil, ona cepheden sald1rmakt1r. Devrimci hareketin gerc;ek anlan1da devrimci le$eb ilmesinin yolu; sistemi, siyasal ve ekonomik bir olgu olmanrn otesinde, ki..ilturu, deger yargrlan ve yeti$tirdigi insan1 ile birlikte, bir butun olarak kavramaktan ve burjuvazinin gec;mi$ somurucu, ayr1hkc;1 toplumlardan devralarak kendi bunyesinde yeniden urettigi degerlere topyekun sald1rmaktan gec;mektedir. Aksi halde, devrimci hareket, birinci ad1mda ne kadar devrimci olursa olsun; ikinci adrmda dLi$man1na benzen1ekten kurtula1nayacakt1r.
33
Komiinist Zemin
Bugi.inki.i Ya~am1n Degerleri Ozerine Sere Serpe Dii§iinceler Dipnot: Bu yaz1m1zda,. bugi..inku ya$am1n dokunulmaz1 olarak kabul edilen ve herkesin kendince yucelttigi bir k1s1m degerleri tart1$acag1z. Yani aileyi, anne baba ve c;ocuk aras1ndaki bag1, karde$ligi, sevgili ili$kisini ve arkada$hg1 tart1$acag1z. Ozcesi, birinin bir $eyi olmay1 tart1$acag1z.
.. Annelik Kurumu Uzerine Butun toplumlann ortak deger olarak kabul ettigi c;ok az $ey vard1r ve annelik neredeyse bunlann ba!j1nda gelmektedir.
â&#x20AC;˘
'
.â&#x20AC;˘
¡. \
~
~~~. .. . ""
<
Anneligin biyoiojik boyutunu ve buna bagl1 olarak geli$en "duygu" boyutunu tart1$acak degiliz. Bizim as1l tart!$mak istedigimiz; anne ile c;ocuk aras1ndaki "sevgi" ve bu kurumun yol ac;t1g1 aynmcli1kt1r. l<ad1nlann hamilelik surecinde gerek hormonsal gerekse de duygusal bir y1g1n degi$iklik gec.;irdigi genel kabul gbren bir dog rudur. Arna bu degi$ikligin pozitif mi yoksa negatif mi oldugu hic; tart1$1lmaz ve butun degi$ikliklerin pozitif oldugu sbylenir. Kad1nlann hamilelik surecinde daha duyarl1 olduklan ve dogumdan sonra daha bir sorumlu olduklan ve kend i annelerini daha iyi anlad1klan sbyienir. Biz bu gorl!$e kat1lm1yoruz; bu gbr0$e katilmamakla kalrn1yor, tan1 tersini iddia ediyoruz. Harnilelik oncesi sure<;te toplumsa l birc;ok meselcye duyarl1 olan kad:nlar, harnilelik
34
surecinde kendi dunyalanna c;ekilmeye ba$larlar. Ac,;1klama ise $LI olur: "ben art1k bir ba$ka can ta$1yorum, dikkatli ve sorumlu olmam gerek." Hamilelik yerini annelige b1rak1nca ise, yeni ac;1klama gelir: "Ben art1k eskisi gibi ya$ayamam, $imdi du$unmem gereken bir ba$kas1 var." Art1k kad1n ic;in hayattaki en bnemli ve kutsal olan kendi c;ocugudur. Bu ac;1klama, toplumca kabul gbrur; kabul gormenin de btesinde, adeta kutsan1r. Bu kutsal ili$ki uzerine filimler yapli1r, $ark1lar sby!enir, kitaplar yazil1r. Bu durum o denIi ozelle$tirilir ki, bunu anlamakta guc;luk c;ekersiniz; onun ic;in derler ya, "Anne olmayan anlayamaz." Bu sbylern o kadar guc;lu kabul gorur ki, anne olamayan kad1nlar kendilerini eksik hissetmeye ba$1arlar. Evet, ne demi$tik; annelik kad1n1 daha aynmc1 ve daha duyars1z yap1yor demi$tik. Duyars1z yap1yor c;unku; tek bir insana yani kendi c;ccuguna yonei iyor ve c;ocugu onun ic;in ya$arndaki en degerli varllk oluyor birden. Bu duruma bagi1 olarak ise, ya$amla olan butun bag1n1 bunun uzerinden kurrnaya ba$hyor ve 1ster istemez toplumsal olan1 bireysel ili$kisine kurban etme, yani kendi c;ocugu i<,;in butun di..inyay1 yakma zeminine kay1yor. Toplum taraf1ndan yucelti len bu zemin oldukc;a tehlikelidir. Hie; kimse $Unu sormuyor: "Iyi ama yakt1g1 dunyada ba$ka c;ocuklar da var!" Kimse sormuyor c;unku herkes ayn1 deger yarg1s1na sah!ptir ve s1ralan geldiginde onla rda kendi c;ocuklan ic;in dunyay1yakabilirler. Bundan doiay1d1r ki, t1pk1 aile kurun1u gibi annelik kurumu da toplu msal ve adil bir ya$am1n onunu kesen bir karaktere sahiptir. Bu kurum devam ettikc;e herkes kendl c;ocugunu kollayacak, kendi c;ocuguna yer ac;mak ic;in ba$ka c;ocuklan it ip kakacak ve kendi c;ocugunun ayncal1kll bir ya$am surebilmesi ic;in ba$ka c;ocu klann magduriyetine goz yumacak ya da bu magduriyetin brgutlenmesine ortak olacakt1r. Duygusal olarak insan1n birine kar$1 aynmc1 davranmas1n1 anlarnak mumkundur; kin1in kimi ne kadar sevecegine kirnse kan$an1az; bu a!andn ne e$itlik saglamak ne de !1erke-
Komunist Ze min
sin herkesi sevebilmesi mumkundur. Sevmek duygu i$idir ve hissedilen kim ise, o sevilir. Arna bugunun dunyas1nda sevrnek, ya ln1zca duygusal degil, ayn1 zamanda sosyal, ekcnomik ve siyasai aynmcli1g1 da beraberinde getirmektedir ve bundan dolay1 da masum degildir. Bir anne, eger yaln1zca duygusal aynmc1 olsayd1 ve onun bu ayrimc11ig1 ekonomik, toplurnsal ve siyasal olarak bir aynmc1l1ga tekabul etmeseydi; yani bu alanlarda kendi c;ocugu ile tan1mad1g1 insanlar arastnda bir ayrim yapmasayd1, bu durumda annenin duygusal aynmc1hg1 hie; bir s1k1nt1 yaratmazd1. Yok, eger anne her $eyin lyisini ve fazlas1n1 kendi c;ocugu ic;in istiyor ve bunun i<,;in mUcadele ediyorsa; adaletin uygulanmasi soz konusu oldug unda, her ko$ulda kendi c;ocugundan yana oluyorsa; bir kavgada, haks1z da olsa c;ocugundan yana oluyorsa; bu durumda anneligin ne savunulacak ne de yuce!tilecek bir yan1 vard 1r. Bu, toplumu du~man kamplara bolen turden bir aynmcll1kt1r. Dolay1s1 ile de erdern olan bu kurumu savunmak degil, bu kurumu geldigi yere gbndern1ek ic;in mucadele etmektir.
rinden brgutlendi ve bu bag Uzerinden "dostluk", "dLl$manllk", "sevgi" ve "nefret" orgutlendi. Erkeklerin icad1 olan "kan bag1" esasl1 ideoloji; her donem, ya$a m1n efendisi olanlar taraf1ndan yeniden ve yeniden uret1 Id i. Erkeklerin bin;ogu, sonraki yillarda, bizzat kendi yaratm1$ olduklan bu canavann kurban1 olmu$ olsalar; bu canavann yarat1c1s1 olan onlard1r. Anne - Baba - ~ocuk Aras1ndaki "Sevgi" Bagi Ozerine
"Sevgi, duygu 1$idir ve kar$1llki1 ya da tek tarafli, zamanla olu$ur."
41 . I' )
Babahk Kurumu Ozerine Bir Ara Not
Asllnda annelik kurumu ic;in soylediklerimiz bu kurum ic;in de gec;erlidir. Bu kurum ic;in ek olarak $Unlar soylenebilir: Bu kurum tan1amen genetik olc;L.1ler uzerine oturan ve kendini bu yolla var eden 1rkc;1 bir kurumdur. Babal1k kurumu tamarnen ideolojik bir ku rumdur. Erkek toplulugunun kendi ihtiyac1 ic;in bir aile yaratma eyleminin ile birlikte, erkekler taraf1ndan gerek kad1nlann bedenlerine gerek i$ gucune gerekse de c;ocuklara el konulmu$tur . Bilindigi gibi erkek egemen toplum henuz orgutlenrnen1i$ken, <;ocuk anne uzerinden tan1mlan1rd1. Bu donemde kimse babay1 sormad1g1 gibi, baba da c;ocuk Uzerinde bir tasarrufa sahip degildi. Ne za man ki erkekler ya$ama el koyup, ya~am1n efendisi oldu!ar, i$te o zaman c;ocuklari da kendi egemenliklerinin arac1 olarak yeniden tan1mlad1iar ve c;ocuklar ile orta kl1klann1 "kan bag1" uzerinden izah ettiler. Sonraki y11la rda bir<,;ok sava$, erkeklerin literatl.ire katt1klan "l<an bagi" olgusu Qze-
~
<,,â&#x20AC;˘
.I..
'
.
' . '\
~
',,
,â&#x20AC;˘
â&#x20AC;˘
,, ""
Eger sevgin in tan1m1n1 bu $ekiide yap1yorsak; bu zeminden hareketle diyebiliriz ki, Anne - Baba - c;ocuk ve karde$1er aras1nda ki bag sevgi degildir. Bu ili$kiler kendi ic;erisinde kendine ozgu bir baga ya da "duygu" bag1na sahip olsa da, var olan bag sevgi degildir. Bu bag, insan!n hissederek ve ya$ayarak olu$turdugu degil, bgrendigi, bgrenerek ic;selle$tirdig i bi r bagd 1r. Bir anneyi, babay1 ya da ikisini birden d0$Unun; daha hamileiik dbnemindeyken dogacak c;ocugu pe$inen "severler"; dogacak olan1 sevememe ihtimalin1 ak1ilanndan bile gec;irmez!er. Dogacak olan1 pe:jinen severler, c;unku o, onlara aittir. Dogacak c;ocugu n kiin olacag1 ve ne yapacag1 onlan hie; mi hie; 1lgilendirmez. $imdi, bag1n tan1m1n1 her :jeye buna ragmen "scvgi" olarak yapn1ak mun1kun mudur? Hay1r, bu sevgi bag1 degil, ideolojik ve sosyolojik bir bagdir. Bu ili$ki pe$inen kabullenilmi$ ve bizzat orgutlenmi$ olmas1na ragmen, zamanla, bir arada ya$a~s _)
Komi.inist Zemin
maktan dogan bir "duygu" bag1na da yol ac;ar, ama bunun ad1 sevgi degildir. Bu olsa olsa, kendinin olan1, sana ait olan1 "sevmek"tir. Ayn1 $ey c;ocuklar ic;in de gec;erlidir; c;ocuklar dunyaya geldiklerinde onlann1n hissederek ve ozgurce sevme ya da nefret etme haklan olmaz. Anne, baba, diger aile fertleri, sonraki y1llarda bgretmenleri, adeta ku$at1rlar onlan. Ve hep bir ag1zdan onlara, kim leri sevmeleri ya da sevmemeleri gerektigini ogretirler. Yani c;ocuklara; Allah'1, anneyi, babay1, peygamberleri, peygamberin kanlann1 ve yak1nlann1, devleti, milleti sevmesi ogretildigi gibi; kendinden olmayan1 ve i$ine gelmeyeni sevmemesi de ogretilir. Butun bunlar bgretilir. Bu tur bir sosyalizasyonla buyutulen c;ocuklar belli bir ya$a geldigiklerinde art1k onlar ic;in dost ta du$man da beliidir. <;ocuklar, yeti$kin ya$lannda toplumdan ald1klan degerlerin bir k1sm1 ile hesapla$salar da; An1 .e, baba ve karde$ ili$kisi ile hesapla$m1yorlar. Bunun dogal bir bag oldugunu, dolay1s1 ile de bir sevgi bag1n1n da kac;1n1lmaz oldugunu du$Unuyorlar; daha dogrusu du$Linmek istiyorlar. <;unku gunumuz dunyas1nda bu bag bir guvencedir ve kimse bunu kaybetmek istemiyor. Zaten akrabal1k olgusu tam da bu nedenden dolay1 ortaya c;1km 1$t1r ve bu bag, akrabal1k olgusunun dogas1na uygundur. Mesela "sosyal" guvencenin oldukc;a geli$mi$ oldugu Bat1 toplumlannda akrabahk . bag1n1n zay1flamas1 tamda bundand1r. Insanlann ba$ka guvenceleri soz konusu oldugundan, akraballk baglann1 buyuk olc;ude terk etmi$1erdir. Bu ili$kiye bir ba$ka ac;1dan yakla$acak olursak; ne kadar ikiyuzlu ve ihanete ac;1k oldugunu daha iyi gbrebiliriz. $imdi bir aile dU$Uni.in; anne - baba ve c;ocu klar . Anne ve baba, c;ocuklarina onceliklerinin kendi aileleri olmas1 gerektigini ogretirler; yani onlan tolumun ic;inde, topluma kar$t yeti$tirirler. Yine ayn1 $ekilde, her kO$Ulda bir birlerine sah ip c;1kmalann1, bir birlerini kay1rmalann1 yani adaletsizligi bg utlerler on Iara. Halbuki bu anne ve baba, henuz evlenmeden once yani kendi aileleri ile ya;;arlarken onlar da ayn1 ;;ekilde yeti$tiriln1i$lerdi; onlar ic;in de en bnemli olan kendi anne .) (l
babalan ve karde$1eriydi. Arna gun geldi, kendi ailelerinden koptular ve kendilerine ait ba$ka bir c;ekirdek aile brgutlediler ve bu kez kendi c;ekirdek ailelcrinin c;1karlan ic;in, gerektiginde, daha once bir parc;ast olduklar ailelerini kar$tlanna alabildiler; hatta onlara du$man olabildiler. Peki, nas1I oluyor da daha dune kadar her ko$ulda sahiplendikleri ve her ko$ulda savunduklan aileleri ile dl.i$man olabiliyor bu insanlar?
.r
Evet, aile ve buyuk aile bir c;ikar birligidir; bu kurum, once ic;eriden d1;;anya dogru c;ogahr, c;ogald1kc;a bblunur ama bolunen bu parc;alar bir birinin ybrungesini terk etmezler. T1pk1 hem$erilik ve ulus gibi. Butun bunlar bugunku ya;;am1n dogurdugu ucubelerdir; bunlan var eden ekonomik, sosyal ve politik kO$Ullar imha edilmedikc;e de kendi varhklann1 $LI veya bu bic;imde surdurmeye devam edeceklerdir. Bir tak1m zorunluluklann ortaya c;1karm1;; oldugu aile bag1 ve bu baga gore olu$turulmu$ olan ve ad1na sevgi denilen bag1n anlam1 ve yol ac;t1g1 sonuc;lar; aynmc1l1k, dl.i$manl1k, adaletsizlik ve daha binlerce kbtuluktur ve bu bag, gerek kat1ks1z sevginin gerek mutlak adaletin mumkun k1l1nabilmesinin bnUndeki en buyuk engellerden biridir. Ve mutlaka a;;1lmahd1r. Bu engel a$tlmad1kc;a sevgisiz kalmay1 yeglemek daha hay1rhd1r. Hie; olmazsa sue; ortag1 olmay1z. Sevgili ya da A~k ili~kisi Ozerine
Aleksa ndra Kollontay, yakla;;1k olar doksan sen evvel a;;k ve sevgi uzerine ;;oyle diyor: "Bugunun insan1 olabildigincc egoist ve kendini sevmektedir; bundandtr ki, bugunun insan1n1n bir ba;;kas1n1 gerc;ek anlamda sev-
Komunist Zem in
mesi ve bir ba$kas1na a$kla baglanmas1 mumkun degildir." Dogru demi$ ... Alexandra Kollantay, bunlan yakla$1k olarak doksan sene ewel soylen1i$ti; bugun ya$iyor olsayd1 muhtemelen ba$ka $eyler de soyleme ihliyac1 hissederdi. c;unku 1nsan nesli, aradan gec;en doksan senelik sure . . ·. '" ·'·· , .. ' . ic;erisinde onlarca defa I . . ./ .. yeniden ve yen iden " egoistle$ti ve kendisini, kendi ihtiyac;lann1 her gun yeniden sevdi; hem de esiri olacak kadar sevdi kendini ve ihtiyac;lann1. Zamanla insan1n ihtiyac;;lan ile olan ili$kisi oyle bi1 ha! ald1 ki, insan, ihtiyac;lann1n bir toplam1 oldu. Peki, kendi ihtiyac;lanna adeta onun esiri olabilecek kadar bagll bugunku insan1n bir ba$kas1n1, ihtiyac;;lanndan bag1ms1z sevebilmesi mumkun mudur? Istisnai sayllabilecek ornekleri bir kenara b1rakacak olursak, bizim bu soruya cevab1m1z kesinlikle hay1r olacakt1r. Bu ihtiyac;;lann neler o!dugunu ilk bak1$ta bir butun olarak tespit etmek oldukc;;a guc;tur ama ilk akla gelenleri ifade etmek bile bu ili$kilerin karakterini anlamam1za yard1mc1 olabilir. Gunumuz insan 1n1n bir ba$kas1n1 "sevgili" anlam1nda sevmeden onceki maceras1na bakacak olursak; gunumuz insan1, mevcut sosyalizasyonu dolay1s1yla zaten bzgurce hissedebilme yeteneginden yoksundur. c;unku gunumuz insan1 i<;in sevmek, egitim yoluyla ogrendigi bir olgudur. B1rak1n sevmeyi bir yana, bugunku insan1n ho$land1klan ve ho$lanmad1klan bile onun dogal tercihleri degildir. Ailenin kurulu$U ile birlikte insan1n sevgili ve a$k ili$kisinde de yeni bir sure<; ba$lam1$t1r. Bu tarihe kadar kad1n, erkek ve c;ocuktan olu$an bir yap1lanma mevcut olma d1g1 gibi, bunlann aras1ndaki ili$ki de, onlann ortak bir hayat surmelerini zorunlu k1lm1yordu. Ne ortak mulkiyet mevcuttu ne de ortak c;ocuk merkezli bir ortakilk. Aralanndaki ili$ki onlann bir birlerini ayncal1ki1 k1 lmalann1 gerektirmiyordu. Kin1se kimsenin ne ya$am1n1n ortag1 ne de bekc;isiydi. ,.
I
~
I
•
• •
Ne zaman ki aile kuruld u, her $ey buna bag11 olarak yeniden olu$turuldu; bu tarih itibariyle gerek a$kln gerekse de erkek ile kad1n1n "a$k" tarihinde yeni bir milat ba$lad1. Zamanla, bu yeni duruma Adem ile Havva hikayesi benzeri hikayelerle tarihsel bir arka plan olu$turuldu; bzellikle tek tannl1 dinlerin ortaya c;1k1$1yla birlikte, kutsal kitaplar uzerinden bu surecin ideolojik zemini daha bir saglam yeniden bruldu. Evet, art1k kad1n erkek ili$kisinde yeni bir mi lat ba$lam1$tl. Art1k kad1n ile erkek "bir elman1n iki yans1" idi ve bunlar ancak bir birleri ile tamamlanabilirlerdi. Bu durum, kad1n ile erkek aras1ndaki ili$kide bir k1nlma noktas1d1r ve bu tarih itibariyle art1k ne kad1n ne de erkek, kendine ait bir ya$am d0$Llnmez olmu$tur. Ve herkes e$ini yani diger yans1n1 arayarak tamamlanma maceras1n1n ard1na tak1lm1$t1r. Kad1n ve erkek, eger "kac;an1ak" ya da "gec;ici" diye adland1nlan ili$kileri saymazsak, kar$1 cinsi ile girdigi ili$kide hep diger yans1n1 aramaktad1r; diger yans1n1 bularak tamamlanmak istemektedir. Bir ba$ka nokta ise "A$kln, cinselligin ve seksin ayn1 insan ile ya$anmas1na ili$kin saplant1d1r. Bunun aksi bir an olsun dli$0nulmemektedir. Halbuki insan ~Ok a$1k oldugu bir insanla seks yapmak istemeyebilir, ya da seks yapmaktan ho$iand1g1 bir insana a~ 1 k olmayabilir. Arna bunlar o kadar bir birine bag li d0$Llnulmektedir ki, eger taraflardan biri digerine, "seninle sevi$mek ho$uma gitmiyor" dese, ald1g1 tepki $U oluyor: "Demek art1k beni sevmiyorsun!" Ya da tam tersi, eger iki insan aras1nda yaln1zca tensel bir ili$ki varsa, bu insanlar aralanndaki ili$ki nin bu kadarla s1n1rl1 oldugunu bir birlerine itiraf edemiyorlar; dolay1s1 ile de c;;1plakl1g1 ile onlan utand1ran bu ili$kiyi giyindirme geregi duyuyorlar. Bu c;1plakhg1, bizzat yarat1c1s1 olduklan bir bi..iyu ile; yani "a$k" ya da "sevgi" ile giyindiriyorlar. Ve zamanla kendi yaratt1klan buyuye o kadar irian1yorlar ki, bir gun aynld1klannda ac1 bile c;ekiyorlar Klasik evlilikleri yani aile zoruyla ya da yaln1zca aile kurmak ve uremek maksad1yla yap1ian evlilikleri bu tart1$man1n d1$1nda b1rakarak, kad 1n ile erkek aras111daki ili$kiyi bir an ic;in "a?kln, sevg inin, cinselligin ve seksin ayn1 insanda ya$anmas1 gerektigini" ya da "Kad1n ve erkek bir elman1n iki yans1d1r ve ~
... 7 J ,
•
Komunist Zemin
ancak bir birleri ile tamam lan1rlar; insan elbette 2i$1k oldugu insanla butun bunlan ya$ar, ya$ayam1yorsa o zaman a$k yoktur" anlay1$1n1n dogrulugunu kabu l edelim ve buradan hareketle tart1$al1m. Ve $Dyle bir soru sorarak ba$layal1m: Bugunun insan1 hi<;bir $ekilde maniple olmadan, ozgurce hissedip, a$1k olabilir mi? Mesela, d1$ gorun0$, cinsel ac;l1k, para, mevkii, korku, psikolojik arka plan; butun bunlann etkisi olmadan a$1k olabilir mi? Biraz magazin yapahm ve sorahm; Kaya <;ilingiroglu bu kadar zengin degil de, bir in$aat i$<;isi olsayd1, buna ragmen Hulya Av$ar onunla bir "a$k" ya$ar . . m1yd1? Ya da Imparator lakapl1 Ibrahim Tathses'i du$Linun; bu adam eski i$i olan in$aat i$<;iligini halen • • ·surduruyor olsayd1, onunla a$k ya$ad1g 1n1 iddia eden kad1nlar onun yuzune bakarlar m1yd1? Varsayahm ki, iki insan aras1nda a$k var ve gorunurde bunlann hi<; biri yok; buna ragmen bu insan1n <;arptk sosyalizasyonlanndan annarak, saf bir a$ka ula$abilmeleri .mumkun mudur? Bu kadar kirli bir toplumun urunU olan bu iki insan1n, bu toplumun onlarda yaratm1$ oldugu on yarg1lar, bast1nlm1$, maniple edilmi$ duygu ve ihtiya<;lar, yaratm1$ oldugu korkular, yarg 1lar, psikoloji ve ifade edilemeyecek yuzlerce etkiden bag1ms1z bir birlerine 2i$1k olabi ln1eleri mumkun mudur:> Bu insanlann1n bir birlerinde bulduklann1n ger<;ekten a$k oldugunu kim, nasli iddia edebilir? Eger a$k var ise ve a$k, denildigi gibi bir ba$kas1na ko$ulsuz baglann1ak, bir ba$kas1 i<;in yan1p kul olmak ise; bugunun insan1 bu anlam1yla bir a$k1 ya$amaya musait degildir. Yine ayn1 $ekilde sevgi, kO$Ulsuz payla$mak ise, bugunun insan1 bu anlam1yla bir sevgiyi ya$ayabilecek ve ya$atabilecek durumda degildir. Arna biz diyoruz ki, a$k yoktur; daha dogrusu ne a$k1n herkes ic;in gec;erli btr tarifini yapmak mumkundUr ne de a$k1n bir tarifi rnumkUndUr. Asl1nda a$k, herkesin ihtiyac1n1 ifade etmek ic;in kulland1g1 bir n1etafordan ba?ka bir $ey )X
degildir. Ve omru, ele gec;irilinceye kadard1r. Bundan dolay1d1r ki, butun olumsuz a$k hi1 , . f fl lll 1i ,:.~ii kayeleri, ya$anama. -:J. • m1$ a$klar uzerinedir. - ~ · ·· 1 1 , ·1 T1pk1, Mem-U Zin, Tahir ile Zuhre, Romeo • • • ile Julia, Kerem ile Asl1 r, t.. ~J ve diger a$1klann hiI r kayesi g ibi. .. Bir ba$ka deyi$1e a$k; .. . . . ·• bir birlerine kavu$amamt$ a$tklann hikayesidir. Birbirlerine kavu$mU$ olanlara gelince, bunlar birbirlerine kavu$tuktan k1sa bir sure sonra; aralanndaki a$kln bittigini ve a$k1n yerini sevgiye b1rakt1g1n1 soylerler. Bu ifadeden de anla$1lacag1 gibi a$k; bir ele gec;irme eylemidir. Bir an ic;in, bugunun dunyas1nda iki insan aras1nda ya$anan1 a$k ya da sevgi olarak kabu l edelim; peki, bu a$k1n ya da sevginin bir ba$kas1na duyulan a$k ya da sevgi oldugunu iddia edebilmek mumkun mudur7 Bu soruya bizim cevab1m1z : "hay1r"d1r. Bu tur ili$kilerde soz konusu olan, ki$inin bir ba$kas1n1 degil, yine kendisini, kendi ihtiyac1n1 sevmesidir. Ve bu kendini sevme olay1 kar$t tarafa, kendisinin sevildigi bic;iminde yans1maktad1r. Ozcesi, bu ili$kiler bir tur "al gulUm ver gUlum" ili$kisidir. Bundan dolay1d1r ki taraflardan biri bir ba$kas1na "gonlunU" kapt1rd 1g1nda, o gUne kadar sevdigini soyledigi insana verdiklerini vermez olur. <;unkU art1k her $€Yi yeni "sevgili"ye vermesi gerektigini dLi$0nur. Paras1n1 ve imkanlann1 yeni "sevgili" ile payla$1r; onu merak eder, onu k1skan 1r, onun ic;in aglar, ona c;orba pi$irir, hasta olunca ona bakar. $imdi tam da bu noktada birileri $U soruyu yoneltebilir: "Iyi ama bundan daha normal ne olabilir, insan sevdigi ic;in bunlan yapmaz m1?" Ke$ke her $ey bu kadar masum olsaydt. Birincisi, gonlunu kapt1rmak ile sevmek ayn1 $€Y degildir. ikincisi, birine gonlUnU kapt1nnca, o gune kadar sevdigin insana kar$1 hissettigin sevgi bitmez, yani birinden digerine gec;en bir duygu degildir sevgi. Oc;uncusi..i, o gi..ine kadar sevdigini soyledigin insanla bir sevgili ili$kisi ya$amak istemeyebilir insan ama bu, sevginin bittigi anlam1na gelmez. En fazla olsa olsa, sevgi kendi ic;eri--- 1
.!
Komunist Zemi n
sinde bir evrime ugrar. Bu ise, o gune kadar o insana verilenlerin ondan al1n1p, bir ba$kas1na verilmesini gerektirmez. Ashna bak1lacak olursa, gunumuzde sevgili ili$kisi diye adland1nlan $€Y, yatak ili$kisidir ve insan1n ya$am1ndaki en oncelikli olan bu ili$ki, dolay1s1 ile de bu ili$kiyi ya$ad1g1 insand1r. Bu, a$ag1 yukan 6 - 7 bin y1ldan bu yana boyledir. · Kar$1daki insan1n tan1m1 bu ili$ki uzerinden yap1lmakta ve kar$1daki insan bunun uzerinden deger gormektedir. Meselenin ozU budur. Bundand1r ki, yat1lan insan ya$am1n merkezine oturur. Hak ettigi ic;in mi? Tabii ki hay1r. Peki, uc; gun once hayat1m1za giren bir insan, bu "degeri" hak edecek ne yapm1$ olabilir ki evimizi, param1z1, imkanlanm1z1 onunla payla$1yoruz? Mesela yirmi y1ld1r arkada$ oldugumuzu iddia ettigimiz birinin paraya ihtiyac1 oldugunda ona ihtiyac1 olan paray1 bore; veriyoruz( eger verirsek), ama uc; gun once tan1$t1g1m1z ve "sevgili" diye adland1rd1g1m1z insana butun param1z1 sunabiliyoruz; ustelikle bore; degil, hibe olarak. Yine ayn1 $ekilde, yirmi y1 ld1r arkada$ oldugumuza evimizin anahtann1 vermiyoruz, hasta oldugu zaman onun ic;in aylarca hastane kap1 lannda bekleyip, onu iyile$tirmek ic;in evimizi sat1p onun iyile$mesi ic;in harcam 1yoruz da, uc; gUn once tan1$t1g1m1z insa n ic;in butun bunlan yapabiliyoruz. Sahi, nedir bu c;eli$kili durumun ac;1 klamas1? Daha da kotusU, nasil oluyor da yirmi ylld1r arkada$11k yapt1klanm1z bu aynmc1llg1 kabul edip, onaylayabiliyorlar? Neden olacak, onlarda ayn1 du$0ni..iyorlar da ondan. Evet, bu ili$ki formunda ne sevilen ne de deger verilen kar$1dakidir. Kar$1daki yaln1zca ve yaln1zca bir objedir. Ve ihtiyac;lar degi$tiginde yerini bir ba$kas1na b1rak1r. Ona, o gune kadar verilenler yaln1zca ve yaln1zca verili ihtiyac;lann kar$1hg1 oldugu ic;indir. Bu anlam1yla da ister sevgi ile ister a$k ile suslensin, bugUnun dunyas1nda sevgili ili$kisi ki$iligi olmayan bir ozellige sahiptir. Bu ili$kinin bir ba$ka sak1ncas1ise, toplumcu bir ahlaka, toplumcu bir ya$ama ve toplurncu bir adalete dayanan bir dunyan1n orgutlenebilmesinin onl.inde engel te$kil ediyor olmas1d 1r.
c;:unku bu ili$ki de t1pk1 aile kurumu gibi, mutlak olarak birinin birini digerleri kar$1S1nda imtiyazll k1lmas1n1 gerektirir. Aynmc1llg1n yeniden uretilmesine yol ac;ar. Aks1 takdirde bu ili$ki zaten biter. insanlar1n e$it imkana sahip olmad1g1, biri nin imkan1n1n bir ba$kas1n1n imkans1zl1g1 ile olu$tugu gl.inl.imuz dunyas1nda kimsenin kimseyi ayncallkl1 k1lma hakk1 yoktur. Eger "sevgi" ya da "a$k" ve bunlarla izah edilen ili$ki, birinin bir digerini, sosyal, hukuksal, siyasal ve maddi olarak aynca l1 kl1 kilmas1ise ve bu tur bir sonuca tekabul ediyorsa; sevgisiz kalmay1 yeg lemek laz1m. Arkada~hk ya da Dostluk Ozerine
Arkan1 yaslayacag1n kimse; arkada$11k ya da dostluk denilince akla gelen bu olsa gerek. Kimilerinin sahip oldugu ic;in kendini $ansll hissettigi, kimilerinin, bir turlu sahip olamad1g1 ic;in kahrettigi, kimilerinin ise, "kimseyle arkada$ olunmaz; kimseye guvenmeyip, kendi i$ini kendin yapacaks1n" diyerek reddettigi bir muammad1r arkada$11k ya da onun rafine edilmi$ hali olan dostluk.
Arkada$11 k, her ne kadar insanlar ac;1s1ndan oldukc;a k1ymetl i bulunsa da, esasen toplun1u du$man ka1nplara bblen vc toplumda zaten var olan adaletsizligi bir de bu kana ldan yeniden Ureten bir karaktere sahiptir.
"()
.l
Komu nist Zemin
Eger arkada$11k ya ln1zca bir gonul dostluguna ve muhabbete dayanm1$ olsayd1 bir sorun te$kil etmezdi; bir sorun te$kil etmeyecegi gibi, insan1n "manevi" ya$am:nin daha da zengi nle$mesi bak1m1ndan c;:ok faydali bile olurdu. Arna bugunun dunyas1nda arkada$11k; ekonomik, sosyal, siyasal, psikolojik ve daha birc;:ok bak1mdan arkada$1ann birbirlerini imtiyazh k1lmas1n1 gerektiriyor.
"""'\'-,
"'
I
t.
J
~
..
" k:
·~·
.;,. ~- ;..·.
~~~ ·4!"
.
• . lM •• "N'" ~
\ '!~·
\J_t.•
.....
·.r.~~::. .
,._
":' .:-··
,
·~·;"',-·-
bzcesi, taraf tutmakt1r arkada$11k. Arkada$l1k ve dostluk ili$kisinin ic;: hukuku bunu gerektirmektedir, aksi taktirde, yani t araflardan biri bu hukukun gereklerini yerine getirmed igi taktirde digeri onu, "sen ne bic;:im arkada$s1n" diyerek arkada$1iktan azleder.
40
Arkada$11g1n temel ilkesi $Udur: "Ya benden yana olursun ya da bensiz kallrs1 n." Tabi ki insan1n birileri ile yarenlik yapmas1, muhabbet etmesi, duygusal olarak birilerine kar$1 bir yogunluk hissetmesi; do!ay1s1ile de onlar ic;:in bir ba$ka Ll7Lllmesi, aglamas1, ac1 c;:ekmesi ya da onlar ad1na mutlu olmas1 kac;:1n1lmazd1r. Arna birilerini duygusal olarak ayn hissetmek ya da ayn tutmak; bu birilerini maddi ya$am ic;:erisinde ayncallkll kilmaya tekabul etmemeli. Eger bu duygu bag1 maddi ya$am ic;:erisinde bir aynmc1llga tekabul edecek olursa; bu durum birini ayncallkll k1llp, bir ba$kas1n1 mahrum etmek sonucunu dogurur. Bu sonuc;: ise, adaletsizligin ve aynmc1hg1n yeniden uretilmesine yol ac;:ar. Ki, adaletsizligin ve aynmc1hg 1n surekli olarak yeniden uretildigi bir ya$amda, ne toplumsan ban$, ne toplumsal adalet ne de ortak vicdan in$a edilebilir. Sonuc;: olarak; ozel mulkiyetin oldugu, bireylerin €$it $ans ve imkana sahip olmad1g1 bugunun dunyas1nda arkada$11k ve dostluk; birine dost olup, bir ba$kas1na dD$man olmakla beslenmektedir. Bu kurumun temel ilkesi budur. Bundan dolay1 ki, arkada$ ve dost olmay1 reddetmek gerekir. Ne zaman ki ozel 1nulkiyet ve toplun1sal e$itsizlik ortadan kalkar ve insanlann birileri taraf1ndan ekonomik, siyasal ve topiumsal bak1mdan aynca hkh k11tnmak gibi bir ihtiyac;:!an kalmaz; ne zaman ki biriler! birilerini istese de bu bak1mlardan ayncalikh k1lamaz, i$te o za man arkada$11k ve dostluktan yana olunabilir. Tabii o ko$ul lann insan1, halen daha arkada$11k ve dostluk ili$kis1ne ihtiyac;: duyarsa.
Komi.inist Zemin
Beyaz Adam'1n Yiiziini.i Giyinmi§ Siyahlar: Tevfik Ba~ar, Fatih Akin,••Yiiksel Yavuz, Ozan Ceyhun, Cem Ozdemir, Hakk1 Keskin ve Digerleri ... Dipnot Verine:
Biz bu yaz1da esasen, tarihin egemeni olan Beyaz Adam'1n "Beyaz ustUndUr ve efendi olmaya mahkumdur" bic;iminde formUle ettigi 1rkc;1 ideolojisini ve bu ideoloji etraf1nda olu$turdugu mitleri degil; bu ideolojiye, bizzat bu ideolojinin magdurlann1 nas1I kazand1g1n1 ve bu ideolojiyi, Ustelikte magdurlan uzerinden nasil urettigini tartl$aCav
QIZ.
Arna bu meseleyi genel olarak dunya siyahlan uzerinden yola c;1karak degil, dunya siyahlann1n bir parc;as1 olarak Beya z dunyaya goc; etmek zorunda b1rakllm1$ goc;menler Uzerinden yola c,;1karak tart1$acag1z. Bu tart1$mada ornek olarak ise; Avrupa'y1 ve burada ya$ayan Turkleri ve Kurtleri alacag1z. Daha dogrusu Avrupa'ya goc; eden Kurtler ve Turkler brneginden yola c,; 1karak, Beyaz Adam'1n ideolojik egemenliginin nasll tesis edildigini; dahas1Avrupa'ya Bat1n1n ve Ba t1hn1n ustun oldugunu kabullenmi$ olarak gelen goc;menlerde bu egemen ideolojinin nas1I peki$tirildigini ve bu topluluk uzerinden her gUn yeniden nasll uretildigini ele alacag1z. v
ic;in yetmezdi. Beyaz Adam'1n bunu ba$arabilmesi ic;in o cografyan1n "Aydin" diye tabir edilen kesimlerini de bu i$in militan l1g1na kazanmas1 gerekiyordu. Kaza nd1 da. Bu cografyalann "Ayd1nlar"1, daha dogrusu kendilerini bu $ekilde tan1mlayan yazar - c;izerleri, akademisyenleri, gazetecileri, sanatc;llan ve bilumum "elitist"leri, Beyaz Adam'1n ideolojik militanhg1na soyundular. Bu militanlar 1srarla Bat1'n1n ne kadar uygar, insan haklanna sayg1 i1 ve demokratik erdemlere sahip oldugunu propaganda ediyor, ya$ad1klan ulkelerde de Bat1normlann1n uygulanmas1n1 talep ediyor, ya$ad1klan ulkelerdeki yonetimleri AIHM ve Avrupa Parlamentosu benzeri Bat1 kurumlanna $ikayet ederek bu kurumlardan adalet talep ediyorla rd1.
......, ' 11 ;;
·-
J~ ry 1-
J
Giri!j Verine
Beyaz Adam'1n, somurgele$tirdigi cografyalann insanlan uzerinde ki ideolojik egemenligini yaln1zca bask1 ve teror arac11ig1 ile tesis etmedigi muhakkakt1r. Beyaz Adam, bask1 ile fiziki egemenligini tesis edebiiirdi ama ideolojik egemenligini asla tesis edemezdi. Beyaz Adam'1n bunu ba$arabilmesi ic;in somurgele$tirdigi topluluklar ic;inden i$birl ikc;iler bul 1nas1 gerekiyord u. Buldu da . Hie; kuskusuz ki somurgecilerin ilk elden i$birlikc,;i leri sbmurgele$tirilen cografyan1n egemen guc;leri olacakt1, ama bu, Beyaz Adam'1n ideolojik egemenligini tesis etmesi
.-.
---
-
.,
Bu durum zamanla oyle bir hal ald1 ki, Bat1 emperyalizmi kar$1S1nda en tutarh tavn almas1 gereken devrimci gi..ic;ler bile, Bat1 demokrasilerine yonelik olurnlu at1flarda bulunmaya, ya$ad1klan ulkclerdeki rcj imleri Bat1n1n kurum lan nezdinde mahkun1 etmeye gonul indirir oldular. Beyaz Adam'1n dUnyaya zor yoluyla egemen oldugu dogrudur, ama Beyaz Adam'1n ege41
Komi..inistZemin
menliginin yalntzca zor yolu ile ayakta kalmadtgt ve kalamayacagt da bir ba$ka dogrudur. Napolyon 1un da dedigi gibi: ''S(jngu zoruyla iktidar olabilirsiniz ama onun uzerine oturamazstn1z." Evet, Beyaz Adam sungu zoruyla iktidar olmu$tur ama bunca zaman iktidarda yalntzca sungu zoruyla degil, ayn1 zamanda, somurgele$tirdigi cografyalarda Beyaz Adam'tn ideolojik militanltgtnt yapan "yerli" guc;ler aractl1g1yla kurdugu ideolojik egemenligi sayesinde kalabilmi$tir. Beyaz Adam tn yaratmt$ oldugu "Beyaz ustundur" miti ve bu mit uzerine in$a ettigi ideolojinin egemenligi bugune kadar ktnlamad1. Dahas1 bu egemen ideoloji, Beyaz Adam tn somurgele$tirdigi ve talan ettigi cografyalarda her gec;en gun daha fazla taraftar bulmaya ba$lad1. Oyle ki, bugun Batt Avrupa, ABO, Kanada ve Avustralya, yani Beyaz Adam'1n kaleleri olarak kabul edilen yerler ezilenlerin ktblesi olmU$ durumdadtr. Bu yaztda astl tartt$mak istedigimiz mesele Beyaz Adam'tn bir butun olarak ideolojik egemenligi ve bunu etraf1nda olu$turdugu mitler olmadtgtndan; bu konuya deginmekle yetindik ve gec;iyoruz. 1
1
Ve
Go~ Ba~hyor
Neredeyse yanm yuz y1I once Avrupa'ya goc; etmek zorunda btraktlmt$ Kurtler ve Turkler Avrupa lilar taraf1ndan kendilerininkine benzemeyen bir dUnyantn insanlan olarak kar$tlandliar ve bu $ekilde muamele gordUler.
-
- 路-.. rtea
---... ............
'-
.I.
Asltnda goc;menler de geldikleri dUnyantn insanlann1 farkl! goruyorlardt ama bu, Avrupalilann onlan farklt gormesi ile ayn1 de42
gildi . Avrupaltlara gore goc;menler: Geli$memi$, kaba, cahil", seks yapmak yerine c;iftle$en, geldikleri ulke dt$tnda ba$ka bir ulke hakk1nda bilgisi olmayan, butun meselelerini $iddet aractl1g1 ile c;ozen, eger Musluman bir Olkeden geliyorsa kesinlikle ic;ki ic;meyen, nikahs1z ya$amayan, kadtn ise ba$6rtus0 takmadan d1$anya c;tkmayan ve hepsi tek tip olan yarattklard1. Goc;menlere gore ise Avrupal1lar: "Uygar insanlar"d1. Ne korkunc; bir ironi ki, goc;menler Avrupaltlan tam da Avrupahlarrn kendilerini gordukleri ve gorulmek istedikleri gibi goruyorlard1. Tabii ki bunun tarihsel bir arka plantntn oldugu muhakkakt1r ama bu bir ac;tklama olamaz. Goc;menler Avrupa'ya geldiklerinde muhakkak ki "Bat11t ustundur" miti ile kurgulanm1$t1lar, dolaytstyla da Battlt ile ili$kiyi bu $ekilde kurdular. Arna bu degi$ebilirdi ya da en az1nda bu d0$0ncede bir k1nlma ya$anabilirdi. Bu olmad1gt gibi, her gec;en gun Batt ve Battlintn ustunlugu miti iyiden iyiye kabul gordu ve yeniden uretilerek daha da guc;lendi. Peki, Beyaz Adam Bunu Nasif
Ba~ard1?
Goc;menler daha Avrupa i..ilkelerine gelmeden once "Bat1 ustundur" anlayt$t ile tan1$1kt1lar. <;unku bu insanlar dogup buyudukleri ulkelerde ytllar boyu Batt medeniyeti ve Batt medeniyetinin ustUnlugu uzerine yaztlm1$ tarih ile yeti$ti rilmi~lerdi. Resmi ta rih $6yle buyuruyordu: "Batt ustundur ve hedef, Batt'ntn bulundugu seviyeye yukselmektir!" brnegin bu anlayt$tn en sistemli ve devlet politikast olarak i$1endigi Olkelerden birisi, hatta en onemlisi Turkiye'dir. 1923 y1ltnda kurulan burjuva devletinin $efi Mustafa Kemal, burjuva cumhuriyetinin nihai hedefini ac;tklarken $6yle diyordu: "Hedefimiz mureffeh ve medeni devletler seviyesine yukselmektir!" Aynt Mustafa Kemal, onuncu ytl nutku olarak anilan CHP'nin 1935 ytltnda yaptlan kurultaytnda yapttgt ac;1h~ konu$mastnda 1923 ytltndaki sozlerini tekrarhyordu: " ... Fakat yapttklanmiz1 asla kafi goremeyiz. <;Unku daha c;ok ve daha bUyUk i$1er yapmak mecburiyetinde ve azn1indeyiz. Yurdu-
II Komunist Zemin
rnuzu di.inyan1n en rnarnur ve en rnedeni rnernleketleri seviyesine c;1karacag1z." Sonraki y1llarda da bu nutuk hie; degi;;rnedi. Iktidar olan her siyasal parti ayn1 $eyi tekrarlad1: "Atarn1z1n i$aret ettigi, rnedeni devletler seviyesine ula$acag1z!" Osrnanl1n1n son donerninde ortaya c;1krn1$ olan Avru pa hayranllg1, 1923 y1l1nda kurulan burjuva curnhuriyetinin k1blesi olrnu$, toplurn bu k1bleye secde eder olrnu$tUr. Turkiye'de ya$ayan insanlara garip bir paradoks hakirndi. Bir yandan Bat1l1lar "gavur" ya da ahlaks1z olarak degerlendiriliyor, ama diger taraftan da Bat1 ornek ahn1yordu. Bu paradoksal duruma ragmen toplum Bat1h olrnaya endekslenrni;;, Bat1n1n ve Bat1l1n1n ustunlugu efsanesi toplurn taraf1ndan bir on kabul gcrrn0$tU. insanlar Avrupa'ya i$te bu on kabul ile goc; ettiler. Arna bu k1nlabilirdi; en az1ndan geldikleri bu ulke insanlann1n kendilerine kar$1 davran1;;lanndan ya da ya$arna bic;irnlerinden yola c;1karak, bu ulke insanlann1n hi~e oyle erdernli ve ornek ahnacak bir hayat surrnediklerini gordi..ikten sonra bu krn labi1ird i. K1nlamad1, k1nlarnad1g1 gibi, daha da guc;lendi. Peki, ama neden?
Bat1'n1n ve Bat1ll'n1n ustunlugu anlay1;;1n1n bugune kadar k1n larnarnas1n1n, daha da kotusu daha da guc;lenmesinin iki temel nedeni ya da sorumlusu vard1r. Bunlardan biri, Avrupa'daki solun anlay1$1 ve tutumu, digeri ise ikinci ku;;ak goc;rnenlerin ic;inden c;1km1$ i$birlikc;i "elitist"lerdir. Yani, yazarc;izerler, sanatc;rlar, sosya l dan1$rnanlar, politikac1lar, yonetmenler vs. vs ... Bat1'n1n ve Bat1ll..'n1n Ostiinli.igu Ar1lay1~1n1n Yeniden Uretilmesi . Si.irecinde Solun I~levi
Bat1n1n, dolay1s1yla da Bat1l1n1n daha "ileri" bir uygarllg1 temsil ettigi Marks'tan gunumuze sola egemen olan bir anlay1;;t1r. Marks, tarih anlay1$1n1 olu;;tururken Bat1ya ve Bat1n1n temsil ettigi sisterne "ilerici" bir misyon yuklem i;; ve top lurnlar ac;1s1ndan Bat1lila$rnan1n tarihsel bir zorunluluk olduguna i$aret etrni$tir.
Bundan dolay1d1r ki, ingiltere'nin Hindistan'1 sorni.irgele$tirrnesi kar$1S1nda ;;u ibret verici sozleri sarf etrni$tir: " ... Oyleyse Hindistan istiia edilme yazg1s1ndan kac;amazd1 ve tum gec;mi$ tarihi, eger boyle bir tarih varsa, ardr ard1na ugrad1g1 istilalann tarihidir. Hindistan toplurnunun bir tarihi, hi<; degilse bilinen bir tarihi yoktur. Onun tarihi dedigimiz $ey, imparatorluklann1 bu direnmeyen ve degi;;meyen toplurnun edilgin temeli uzerine kurrnu$ bulunan ve pe;; pe;;e gelen davetsiz yabancrlann tarihinden ba;;ka bir $ey degildir. Demek ki, sorun, ingilizlerin Hindistan'1 fethetmeye haklan olup olrnad1g1 degil, Turkler, Persler, Ruslar tarafrndan fethedilmi;; Hindistan'1, lngilizler taraf1ndan fethedilrni$ Hindistan'a yegleyip yeglerneyecegi rn izdir. (Karl Marks: Hindistan'da ingiliz Egen1enliginin Gelecekteki Sonu<_;lan, Londra, Cuma, 22 Temmuz 1853)
Buradaki sorun Marks'1n bilgi eksikliginden degil, Marks'1n Avrupa d1;;1ndaki tarihi yok sayrnasrndan ve Avrupa-rnerkezciliginden kaynaklanmaktad1r. <;unku Marks'a gore Bat1l1 olrnayan toplurnlar ancak .A.vrupa'nrn gec;mi$ oidugu yoldan gec;erek ve Batrl1la;;arak ilerleyebilirlerdi. Bi.itun di..inya ancak Avrupa'n1n izini takip ederse ileriye gidebilirdi. Marks'1n kurucusu oldugu tarih anlay1$1na bagl1 olan sol, Marks'1n, ozellikle Hindistan meselesindeki tuturriunu bir "hata" olarak degerlendirse de, bu tutum ne bir istisnad1r nede "hata". Bu tutum, Marks'rn Avrupamerkezci anlay1$1n1n bir sonucudur ve solun kabul etmekten kac;1nd1g1 budur. Bundan dolay1d1r ki de Marks Avrupa-merkezci tutumunu saklarnay1 ve bu durumu bir "hata" olarak ac;1klarnay1 tercih etmektedir. Ve Marks'1n irlanda ve Polonya meselelerindeki bag1ms1zl1kc;1 tutumunu Hindistan meselesinin ozele$tirisi olarak yutturmaya c;al1$maktad1r. An1a bu c;abalar beyhude c;aba lard1r. Evet, Marks irlanda'n1n ve Polonya'n1n bag1rns1zl1k haklannr savunrnu~ ve bu ulkelerin bag1ms1zhg1n1, Avrupa i$<;i s1n1f1n1n kurtulu;;unun on ko;;ulu oiarak gormO$tOr, arna bu, Hindistan meselesindeki yakla;;1rn1n1n ozele;;tirisi anlamrna gelrnez. Marks, Irlanda ve Polonya'n1n bag1rns1zhklann1 savunmu$tur, c;unku bu iki ulke zaten Bat1h ulkelerdi
43
Komunist Zemin
ve Bat1lllar taraf1ndan uygarla;;t1nlmaya ihtiyac;lan yoktu. bzcesi; ne Marks Avrupa-merkezciliginden vazgec;mi;;tir nede sol, Mark'1n ayak izlerini takip etmekten vazgec;ebilmi;;tir. Bu tespit hem Bat1 solu ic;in hem de Bat1 cografyas1 d1;;1nda kalmakla beraber, Bat11i olmaktan kurtulamayan ve Bat1l1 olmay1 neredeyse bir erdem sayan sol ic;i n gec;erlidir. Birkac; kUc;i..i k olu;;um haric;, dunya solu bir bi..iti..in olarak Avrupa-merkezcidir. Ve di..inya soluna egemen olan anlay1;;, Bati'n1n ve Bat1lllann daha "ileri" bir uygarlig1 temsil ettigi anlay1;;1d1r. Bir bi..iti..in olarak solun durumu bu merkezde ol undugu ic;indir ki, Bat1'n1n ve Bat1l1'n1n Ustunlugi..i anlay1;;1 k1rllamam1;; ve kendisini yeniden Ureterek varlig1n1 bugUne kadar koruyabilmi;;tir. Bat1'n1n ve Bat1h'n1n Ostunlugu Anlay1~1n1n yeniden Oretilmesi Surecinde ikinci Ku~ak Goc;men " Elitist"lerin i~颅 levi
ikinci ku;;ak goc;menler, birinci ku;;ag1n teslimiyetc;i ve kaderci duru;;unu reddedebilirdi. Birinci ku;;ak Avrupa'ya getiri ldiginde ne kendini savunabilecek dile, ne imkana ne de orgUtli..ili..ige sahipti. Dahas1 birinci ku;;ak, bu i..ilkede misafir oldugunu ve bir gi..in geri gidecegini di..i;;i..ini..iyordu. Yan i tam bir misafir gibi davran1yor, byle ya;;1yordu. Arna ikinci ku;;ak hem birinci ku;;ag1n ya;;ad1g1 eziyet ve a;;agilanman1n dogrudan ;;ahidi olmu;; hem ya;;ad1g1 Ulkenin dilini ogrenmi;; hem de kendi ic;inde orgi..itluydi..i. Daha da bnemlisi, ikinci ku;;ak bu ulkede kendini misafir olarak degil, burali olarak tan1ml1yor ve geri gitrneyi hie; mi hie; dU;;unmuyordu. I kinci ku;;ak bununla da yetinmiyor, Avrupalilar ile "e;;it hakka" sahip olmak istiyordu. Avrupa toplumu, ikinci ku;;ag1n bu duru;;unu kabullenmediginden, ortaya c;at1;;mail bir durum c,;1k1yordu. Bu c;at1;;mal1 durumdan dolay1d1r ki ikinci ku;;ak en az1ndan pratik olarak y1k1c1 ve radikal bir davran1;; sergiliyordu. Arna bu radikalizmin ve y1k1c1lig1n arkas1nda ayn1 olc;l.ide y1k1c1 olan bir ideolojik ve politik bir duru;; yoktu .
4..+
ikinci ku;;ag1n fiili radikalizmini ideolojik ve politik bir radika lizme ta;;1yacak devrimci bir bnderlik olmad1g1 ic;in, olsa olsa ikinci ku;;ak kendi bnderligini kendi mUcadelesinin ic;inden c,;1karabilirdi. Bu ihtimal azda olsa mUmki..indi..i ama bunun olabilmesi ic;in bile mucadelenin taleplerinin ve hedeflediklerinin devrimci bir potansiyele sahip ol mas1 gerekirdi. Arna ikinci ku;;ag1n mi..icadelesi devrimci bir bzellige sahip degil, daha c;ok kendini ezenine kabul ettirebilme mi..icadelesiydi. Dolay1s1yla da bu mucadelenin kendi bunyesinden devrimci bir bnderlik yaratma ihtimali pek mi..imkUn degildi. Durum bu merkezde olun ca, Avrupal 1 devletler ac,;1s1ndan goc;menlerin reaksiyonunu entegre etmek ve onlar i..izerinden Bat11i'n1n i..isti..inli..igU ideolojisini yeniden uretmek pek zor gbzi..ikmi..iyordu; yaln1z bu konuda goc;menlerin ic;inden bir tak1m yard1mc1 unsurlara ihtiyac; vard1. Bu yard1mc1 unsurlar hie; ku;;kusuz ki, goc;menlerin bUn yesinden c;1km1;; "elite" olacakt1. Ve "elite" i;;ba;;1yapt1. Bir taraltan Ozan Ceyhun, Cem Ozdemir ve Hakk1 Keskin benzeri ;;ahsiyetlerin yolu ac,;1ld1 ve bu ;;ahsiyetler parlamentoda gbc;menleri temsilen yer ald1lar. Bu kahramanlar parlamentoda sozi..im ona goc;menlerin haklan ic;in . ' ~~ mUcadele veri路 .,. 路 yorla rd 1. "E;;it /J haklar'' diyor~ dular. Bir yandan goc;menler ic;in "e;;it haklar" istiyor ama diger yandan da gbc;menleri entegre etmeye c;abal1yorlard1. Bu ;;ah1slar, yaln1zca Avrupa'daki Ti.irk ve Kurt ve Ti..irkiye'den gelmi;; diger goc;menleri entegre etmekle kalm1yor; ayn1 zamanda TU rkiye'yi de AB'ye entegre etmeye c;a ll;;1yorlard1. Oyle ki, Ozan Ceyhun Ti..irkiyeli bir gazeteci ile yapt1g1 sbyle;;ide ;;unlan sbyleyecek kadar Avrupali olabiliyordu: "Eger AB'ye girmek istiyorsan1z, once kendi ev odevinizi yapmak zorundas1n 1z."
Komunist Zemin
Pes dogrusu, ancak bu kadar olur; Avrupahdan c,;ok Avrupah bir goc,;men. Avrupa1 devletler ellerindeki bu goc,;men politikac1lar arac1llg1 ile goc,;menlerin politik hedeflerini istedigi gibi belirleyebilmi$tirler. Ve belirlemeye devam etmektedirler. Goc,;men politikac1lar olay1n yaln1zca bir ayag1n1 olu$turmaktayd1lar; Avrupah devletler ac,;1s1ndan c,;ok bnemliydiler ama yeterli degildiler. Bu surecin ikinci ayag1n1 ise, goc,;men egitmenler ve sosyal dan1$manlar olu$turmaktad1r. Avrupal1 devletler, egitim ve "sosyal alan" diye tan1m lanan alan1, "en alttakiler"i Avrupa toplumunun d1$1nda ama sistem ic,;inde tutabilmek ic,;in oldukc,;a fazla bnemli bulmaktad1rlar. Bundan dolay1d1r ki de bu alanda on binlerce insan1istihdam etmekte ve bu alana bi..iyuk paralar ak1tmaktad1rlar. Garip olan ise, bu alanda c,;ah$an on binlerce insan1n tam olarak ne yapt1klarrn1, daha dogrusu ne i$1e me~gul olduklann1 d1$andan algllayabilmek pek mumki..in degildir. Oyle garip ve uyduruk i$1er ve i$ alanlan yarat1lm1$ ki, duyunca insan1n gi..ilesi geliyor. Ozcesi; bu alan, kelimenin tam anlam1yla tam bir arpah kt1r. Arna bu alanda c,;a l1 ~an lardan beklenen hizmet ac,;1kt1r. Goc,;men egitmenlerin ve sosya l dan1$manlarrn bncelikli gorevi, Avrupa toplumunun kendi d1~1na iterek radikalle~melerine sebep oldugu gene; ku$ak gbc,;menlerin sistem d1~1 aray1~la ra ybnelerek, bir ba$kald1n orgi..itlemelerinin onunde supap i$1evi gbrmektir. Nihai gorevi ise, bu ku$ag1n sisteme teslimiyetini saglamakt1r. Gbc,;men egitmenler ve sosyal dan1$manlar, sistemin kendilerinden istedigini fazlas1yla yapmakta ve oldukc,;a da ba$anh olmaktad1rlar. Bu surecin bir ba$ka ayag1n1 ise, goc,;men sinemac1lar olu$turmaktad1r. Gi..inumi..iz dunyas1nda sineman1n kitleler i..izerindeki etkisini de goz oni..inde bulundurdugumuzda, Avrupal1 devletler ac,;1s1nda bu alan1n c,;ok onemli oldugunu anlamak hie; de zor degildir. Gbc,;men sinemacllar, ellerinde ki sinema silah1n1 egemen Avrupa toplumuna ve Avrupal 1 devletlere kar$1 ku llanm1$ olsa lard1; muhakkak ki goc,;menler ve bir anlam1 ile de "en alttakiler" ad1na bnemli $eyler ba$a-
rabilirlerdi, ama bunu yapmad1lar. Dahas1 bunu yapmad1klarr gibi, ellerinde ki sinema silah1n1 parc,;as1 olduklarr goc;menlere yonelttiler. Yapt1klarryla egemen toplumunun egemen deger yarg1lann1, Beyaz tarih anlay1$1n1, Beyaz ideolojiyi mahkOrn etmek yerine; bi..itun bunlann, hem de a$ag1lanan ve yok say1lanlann ic;inden c,;1km1~ sinemac1lar arac1llg1 ile yeniden i..iretilmesine hizmet ettiler. Bu durumu daha iyi kavrayabilmek ac,;1s1ndan goc,;men sinemac1 larrn yapm1$ olduklan i..ic,; fil mi akla getirmek anlaml1d1r.
U<; Sinemac1 ve U<; Film Bi rinci Film : 40 Metreka re Almanya / Tevfik Ba ~ar
Tevfik Ba$ar'1n "40 Metrekare Almanya" filmi bu alanda yap1lmr$ olan ilk filmdir. Film, Almanya'da i$<,;i olarak c;ah$an Ti..irk ya da Ki..irt bir erkek i~c,;inin Almanya'ya getirdigi karrs1 ile ili$kisi i..izerinden Ti.irk ve Kurt goc;menlerin kadrna bak1$ ac,;rs1n1 anlatmaktadrr. Filmde gosterilen $Udur: Goc,;men erkek, ka nsrn1 Berlin'e getirir ve 40 metrekarelik bir eve hapseder. Kad1na d1$ans1 yasa kt1r. Kad1n dr$arry1 ancak camdan seyredebilir ve ak$ama kadar kocas1n1n dbnmesini bekler; ona yemek yapar, onun c,;ama$1rlarrn1 y1kar ve adam istedigi zaman kad1n1n uzerine c;ullan1r ve adeta tecavi..iz edercesine kad1nla c,;iftle$ir. Yan i tam bir vah~et tablosu.
\l
I
â&#x20AC;˘
if' â&#x20AC;˘
ti?;,; ; 111
~
.¡J....:s .f 5
Komunist Zemin
Film, goc;:menleri Alma nlann goc;menleri gordugo ve gormek istedigi bic;imde kurgulanm1;; ve "Dogulu" diye tan1mlanan bu insanlar tamda Bat11ilarin istedigi gibi resmedilmi;;. Bundan dolay1d1r ki, Tevfik Ba;;ar'1n filmi Almanlar taraf1nda oldukc;a fazla begenilmi;;, yaln1zca sinemalarda degil, defalarca televizyonlarda da gosterilmi;;tir. Tabii ki filmde ki anlat1ma uygun TOrkler, KUrtler, Araplar vard1r ama buradan yola c;1karak butun Bat1ll olmayanlan bu ;;ekilde gostermek, daha dogrusu bu davran1;;1 Bat1h olmayanlara mal etmek sorun te;;kil eder. Daha dogrusu Bat1hlann 1rkc;1 yakla;;1mlann yeniden Uretilmesine hizmet eder. Eger Tevfik Ba;;ar bu filmi o y1 llarda Turkiye'de yapsayd1, beklide dogru ve isabetli bir i;; yapm1;; olurdu . c;onkU o y1llarda siyasal Islam Turkiye'de oldukc;:a egemendi ve bu egemen anlay1;; kad1nlan fazlas1yla cendere alt1na alm1;;t1. Dolay1s1 ile de boylesi bir durumda bu fi lm bir kugu c;:1g l1g1 olabilirdi. Arna Tevfik Ba;;ar bu fi lmi Bat1n1n merkezlerinden birinde yapt1 ve yapt1g1 ile kendin i ustun bir irk olarak tan1mlayan ve Bat1l1 olmayanlan her f1rsatta a;;ag1layan, "evri mini tamamlayamam1;; yarat1klar" olarak tan1mlayan Bat1 dunyas1n1n goc;menleri kolayca c;:arm1ha germesine hizmet etmi;; oldu. Erkek egemenliginin bir sonucu olarak kad1nlann obje olarak gbrUldOgO dogrudur ama bu dogru yaln1zca Doguda degil Bat1da da gec;:erlidir. Afganistan'da Taliban kad1nlan obje olarak gordOgU ic;:in burka ic;:ine sokarken, Bat1l1lar da kad1n1 obje olarak gordugu ic;indir ki, kad1nlan soyup vitri ne koymu;;tur. Yine ayn1 ;;ekilde, her gun Almanya'dan Tayland'a Fi lipinler'e uc;:aklar kalkmakta ve bu uc;:aklar binlerce Alman1 "seks turizmi" ic;:in bu Ulkelere ta;;1maktad 1r. Almanla r bu i.ilkelerde Kad1nlann ve c;:ocuklann 1rz1na gec;:mekted irler. Alrnanlann bir k1sm1 ise, bu ulkelerden evlilik ad1 alt1nda seks kolesi getirip eve kapatmaktad1r. Eger Tevfik Ba;;ar bunlan da anlatsayd1 ve sonuc;: olarak ta; "Oyle ya da boyle, erkek erkektir; kimi eve kapat1r, kirni soyup vitrine koyar, her iki durumda da kad1na bak1;; ac;1s1 ayn1d1r" deseydi, iyi bir i:?yapm1;; olur4()
du. Arna Tevfik Ba;;ar bunu yapmak yerine, Bat1lilann durdugu yerde durmay1 tercih etti ve bu tercihi ile de 1rkc;1 Beyaz ideolojinin yeniden Oretilmesine hizmet etmi;; oldu.
.
..
Ikinci film: Kuc;uk Ozgurluk / Yuksel Yavuz
Bu film de t1pk1 40 Metrekare Almanya fi lmi gibi, Almanya'y1 ve Almanya'da egemen olan yarg1lan degil, bu egemen yarg1lann magdurlann1 vurmu;;tur. Filmin hic;:bir sanatsal ya da estetik degeri olmad1g1 gibi, belirli bir temas1 da yoktur. GUya goc;:menlerin ya;;am1ndan bolumler sunmaya c;:al1;;1lm1;;, ama Almanlann ho;;lanacag1 tOrden. Film, filmin kahraman1 Baran'1n agnyan di;;ine mudahale ile ba;;hyor. Baran'1n patronu -ki, o da Ti.irk ya da KUrtBaran'a " Neyin var?" diye soruyor; Baran'dan gelen cevap "di;;im agnyor" olunca, Baran'1n patronu a;;c;:1dan yanm metre uzunlugundaki kebap ;;i;;ini istiyor. Bu tabloyu goren Baran kac;:mak istiyor ama nafile. Diger TUrk, Kurt ve Afrikah i;;c;:ilerin de yard1m1 ile baran yere yat1n l1yor ve patron Baran'1n di;;ine operasyon duzenliyor. YUksel Yavuz'dan ogrenmi;; oluyoruz ki, "Turkler ve KOrtler di;;leri ag1nnca kebapc;:1ya gidip orada di;;lerini tedavi ettiriyorlar."
~:~ .;
s..
"
~~
f" ,
â&#x20AC;˘' . .....
- ,~_ .
r. -...,.
~~
â&#x20AC;˘
1.,!"1(â&#x20AC;˘ ~
Filmde herkes toplumsal rolOnU Ustlenmi;;, tam tekmil ilerliyor; esrar sat1c1s1 Afrikalilar, donerci TOrkler ve Kurtler, kendi aralanndaki sorunlan yaln1zca ;;iddet yoluyla halleden
Komunist Zemin
Afrikailla r, Ti.irkler ve Ki.irt!er, ka<;ak c;ail$an ve <;al1$t1ran go<;menler, hayat1nda ilk defa Afrikali gordugu i<;in Afrikah c;ocugun sac;lann1 pamuga benzeten Kurtler vs. vs ... Yani her $ey tam Alman toplumunun istedigi gibi kurgulanm1$ ve c;ekilmi$. 6zcesi; bu film tam anlam1yla goc;men kar$1t1. Ancak bir Alman 1rk<;1s1 bu bl<;ude dLi$manca davranmaya cesaret edebilir. Yuksel Yavuz, gb<;men olmas1ndan dolay1 utan<; duyuyor ve bu utanc; nedeniyle bir a$ag1l1k kompleksi ya$1yor olmali ki, ic;inden c;1kt1g1 topluma bu olc;ude di.i$man olabilsin . Aksi halde bu durum, bu di.i$manl1k nas1I izah edilebilir ki? Filmin bir ba$ka s1k1nt11i yan1 ise, devrimci di.i$man1 o1U$U. Bu olay konumuzun d1$1nda oldugu i<;in burada tart1$mayacak, k1saca deginip gec;ecegiz. Yuksel Yavuz, yapt1g1 filmde devrimcileri tamda sistemin istedigi gibi resmetmi$tir. Bu filmde Yuksel Yavuz, devrimcileri as1k suratli, yiyecekleri yemegin ne olacag1na bile orgut sorum lusunun karar verdigi, birbirleri ile problemlerini si lah yoluyla halleden, ki.ifreden insa nlar olarak resmetmek i<;in bzel bir <;aba sarf etmi$. Devrimci hareket i<;inde bu tur insanlannda oldugu dogrudur ama ne devrimciler bbyledir nede devrimcilik budur. Bi.iti.in bunlar bir yana, devrimci harekete dil uzatmak ve devrimci hareketin ele$tirisini yapmak Yi.iksel Yavuz gibi bir zibidiye dLi$mez. U<;l.incii Film: Duvara Kar~1 Fatih Akin
I
Bir ba$ka brnek ise, Fatih Ak1n'1n Duvara Kar$1 filmidir. Bu film daha ziyade gb<;men toplumu i<;erisinde ki ku$ak c;at1~mas1n1 anlatmak iddias1ndad1r; en az1ndan ilk bak1$ta edinilen izlenim budur. Arna ger<;ek bu kadar masum degil. Toplumlarda ku$aklararas1 c;at1$ma kac;1 n1lmazd1r ve bu <;at1$may1 birilerinin anlatmas1 anla$1labilir bir durumdur. Arna Fatih Ak1n'1n ku$aklar c;at1$mas1 uzerinden anlatt1g1 esasen Bat1 ki.ilti.iru ile "Dogu ki.ilti.iri.i" aras1ndaki <;at1$mad1r. Ve bu c;at1$mada Fatih Akin, Bat11id1r. Goc;menler i.izerinden "Dogu kulturu" diye tan1mlanan ki.ilti.iru ve bu kulturun insanlann1 te$hir ederken, bu-
nun ka r$1S1na Bat1n1n degerlerini yi.ikselen degerler olarak koymaktad1r. 6rnegin; filmdeki Sibel'in ailesi dogunun degerlerini temsil ederken, Sibel, Bat1n1n degerlerine sevdal1d1r. Ve Fatih Akin bu <;at1$mada Sibel'den yanad1r. 1-lalbuki bu c;at1$mada ne Sibel'in ailesinin temsil ettigi degerlerin savunulacak yan1 vard1r, ne de Sibel'in sevdaland1g1 Bat11J degerlerin. Aile taraf1nda "namus"u temsil eden bir obje olarak gbri.ildi.igi.i ic;in bask1 alt1na alinan Sibel, dogal olarak buna ka r$1 <;1kmakta ve bzgi.irli.iguni.i istemektedir. Sorun burada degil, Fatih Ak1n'1n Sibel i<;in yazd1g1, daha dogrusu Sibel uzerinden ortaya koydugu bzgi.irli.ik anlay1$1d1r. Bu ozgurluk anlay1$1n1n Sibel'in gunli.ik ya$ama terci.imesi; alkol, uyu$turucu ve Sibel'in istedigi adamlarla istedigi kadar dizi$mesidir. Bu tamda Bat1n1n bzgi.irli.ik anlay1$1d1r. Fatih Akin, ba$ka bir deger aray1$1na girmek ya da ba$ka degerleri savunmak yerine, Bat1n1n degerlerinden yana olmay1 tercih etmi$tir. <;;:unki.i kendisi de bu degerlerin militan1d1r. Ona gore de Bat1, insanlig1n yeni k1blesidir ve herkesin "Bat1 Uygarl1g1"n1n ayak izlerini takip etmesi gerekiyor.
.
~
Bundan dolay1d1r ki Fatih Akin, Batll1lar taraf1ndan "gb<;men sinemasin1n yeni prensi" ilan edildi ve bdullendirildi. 47
Komunist Zemin
Neden odullendiri lmesin ki? Fatih Akin bir go<;mendir ve parc;as1 old ugu go<;menleri tamda Bat1lllann gdrmek istedigi gibi gostermi$, tC$hir etmi$ ve yarg1 lay1p mahkum etmi$tir. Namus i<;in gozunu k1rpmadan olduren; aralanndaki sorunlan silahs1z <;dzemeyen ve kanlann1 yaln1zca c;ocuk doguran arac; olarak goren, dolay1s1 ile de onlarla ya ln1zca <;iftle$en Turk, Kurt, Arap erkekler vs. vs... Yani her $ey tam Bat1l1lann istedigi gibi kurgulanm1$. Bu filmdeki bir ba$ka sorun ise, ikinci ku$ak gd<;menlerin ba$kald1ns1n1n uyu$turucuya, ozgur" dizi$meye ve nihayetinde de iki ku$ag1n i<; <;at1$mas1na indirgenmi$ olmas1d1r. Halbuki ikinci ku$ag1n ba$ka ld1ns1, esasen Alman toplumu taraf1ndan yok say1 lan birinci ku$ag1n gee; kalml$ bfkesini ifade eder. Ve bu dfkenin as1I hedefi Alman toplumudur. Tabi i ki ikinci ku$ag1n ba$kald1ns1n1n bir ayag1n1 da birinci ku$ak ile c;at1$mas1 olu$turur ama butun bir c;at1$may1 buna indirgemek sahtekarl1k olu r. Son Soz Verine
Yaz1m1z1n ba$1nda da belirttigimiz gibi, Beyaz Adam, ideolojik egemenligini ya ln1 zca bask1 ve terdr arac1llg1 ile tesis etmeyi asla ba$aramazd1. Beyaz Adam'1n bunu ba$ara bilmesi ancak ve ancak; egemenligi alt1na ald1g1 ve a$ag1lad1g1 topluluklar i<;inden i$birlik<;iler bulmas1 ile mumkundu. Beyaz Adam da bunu yapt1.
.+8
Beyaz Adam, somurgele$tirdigi cografyalarda tamda bu yolu izledi. Beyaz Adam, yaln1zca somurgele$tirdigi cografya larda degil, somurgele$tirdigi cografyalardan Bat1'ya go<; eden topluluklan ideolojik olarak teslim al1rken de ayn1 yolu izledi. Beyaz Adam'1n izlemi$ oldugu yol ve dayand1g1 noktalar, onun egemenligine son vermek isteyenlere izlemeleri gereken yolun nereden geQ:igini a<;1k<;a gdstermektedir. Bu yol; Beyaz Adam'1n ezilen siyahlar i<;indeki i$birlik<;ilerini te$hir etmek ve onlan i$1evsiz k1lmakt1r. Bu, Beyaz Adam'1n bir butun olarak yeryuzu siyahlan uzerindeki ideolojik taha kkumune son verebilmenin olmazsa olmaz1d1r. Tabii ki bu i$birlik<;i siyahlan te$hir etmek ve etkisiz k1lmak tek ba$1na yeterli degildir. c;unku Beyaz Adam'1n siyah ezilenler cephesinden dev$irdigi i$birlik<;iler, tarihi yapan ve ona yon veren degil, tarihin egemenler lehine yeniden uretilmesinin ara<;land1rlar. Dolay1s1 ile de esas olan, tarihi yapan ve ona yon veren gucun imhas1d1r. Bu ise, ancak ve ancak devrimci bir partinin politik ve ideolojik onderliginde, ezilenlerin dogrudan mudahalesi ile mumkundur. Arna ezilen siyahlar, onlan teslim alm1$ olan egemen ideolojinin etkisinden kurtulmadan bu yetkinligi gosteremezler. Bundan dolay1d1r ki, Beyaz ideolojinin yeryuzu siyahlan i<;indeki misyonerlerinin etkisiz k1llnmas1 hayati bir dnem ta$1 maktad1r.
AYIS DiYEBiLMEK VE ONU ~ 9-A:s:A
K-i~iN:---~Y. mucadelel .-I
Bat1 yo ks
•
••
••
r1n1n yeryuzu ~ orgutleri
AB v ~·~1nda
Bat1 i~~ ayr1cal1k a~l1g1 ile stratejisi
sullar1n1n
hede yurUttugu
e ve Kapitalizmin egemenligi dur'' diyen sistem tamircilerine
URi:YETi
NO Gi:YiNENLERI NLARI ILE CAN ~ERENLEREI REKLi OLOM