20
Haziran 2000 DÜÞMAN DEVRÝMCÝ TUTSAKLARA SALDIRMAYA HAZIRLANIYOR! BU SALDIRI NASIL GERÝ PÜSKÜRTÜLÜR?
Burjuvazi diktatörlüüðünü saðlamlaþtýrmak için devrimci hareketi tasfiye etmek istiyor. Bunun için geliþtirdiði taktik artýk kimse için sýr deðil. "Sopa ve havuç", veya "seçmeli terör" taktiðinden söz ediyoruz. Bunun pratikteki somutlanmasý ise, devrimci harekete öncelikle "havuç" uzatma, bunu kabullenen kesimleri ehlileþtirp düzen içine çekme; itiraz edenleri ise "sopa" ile ezme, fiili olarak tasfiye etmekten ibarettir. "Seçmeli devlet terörü"nün kime yöneleceði de bu ayrýþmaya göre belirlenmektedir. Düzenin uzattýðý "havuca" itiraz eden, düzeni cepheden karþýsýna alan, düzen dýþý konumlanýþýný ve savaþým araçlarýný, biçimlerini terk etmeyen örgüt, grup ve çevreler devlet terörünün hedef tahtasý haline gelirken; "havucu" severek kemiren kesimlerin yolu açýlýyor, þimdilik kismeti de... Görünüþte bu kesimler, düzen karþýsýnda diðer kesimlerden çok daha kapsamlý "politik aktivite" göstermekte ve çok daha geniþ halk kesimlerini etkileyerek peþlerine takmaktadýrlar. Kitleselleþmekte, kitle eylemlerinde gözle görülür biçimde öne çýkmaktadýrlar. Bu görüntü ve geliþmeler de, devrimci geleneði ve refleksleri sonucu þimdilik "havuca" itiraz eden kesimlerin uzun vade de buna razi edilmesini hedefleyen "seçmeli devlet terörü" taktiðinin bir uzantýsýdýr. "Havuç" önerisine militanca karþý koyanlarýn, bunun bir uzantýsý olan "düzen içi mevzilere tüneme, düzen içi araçlarý ve mücadele biçimlerini öne çýkarma, amaçlaþtýrma ve giderek devrimci zeminden koparak ehlileþme" tuzaðýna düþmeme konusunda, ayný uyanýklýðý ve militanlýðý gösteremediklerini görüyoruz. Devrimci hareketin bu taktiklerle etkisizleþtirilmesi ve teslim alýnmasý yanlýzca dýþarýyla sýnýrlý deðildir. Bugün sayýlarý binleri bulan ve devrimci hareketin gözükara, deneyimli, bilinçli, savaþým içinde piþmiþ kadrolarý ile kadro adaylarýndan oluþan devrimci tutsaklar da ayný tehdit ve saldýrýnýn hedefidirler. Hem de öncelikli olarak... "Af, Ýtiarafçýlýk Yasasý, F Tipi Hücre hazýrlýklarý" ise bu saldýrýnýn alt yapýsýný oluþturuyor. Ýktidarýnýn tehdit altýnda olmasýný istemeyen sermaye egemenliði sýnýf mücadelesine bir an olsun ara vermediði gibi, sýnýf mücadelesinin geçmiþ deneyimlerini de bir an olsun aklýndan çýkarmýyor. Devrimci savaçýlarý katletmenin, onlarý esir almanýn uzun vadede baþýna bela olduðunu geçmiþ deneyimlerden çok iyi bildiði için, artýk taktik deðiþtirerek bu savaþçýlara içerde ve dýþarda, öncelikle uzlaþmayý ve teslimiyeti dayatýyor. Düþman artýk
biliyor ki, "Yenilen ordular ve savaþçýlar" yeni kavgalara daha hazýrlýklý ve deneyimli girerler. Düþmanýyla ölümüne bir kavga da yenik düþen, katledilen ordular ve þavaþçýlar geride kalanlara, düþmana hiç bir koþulda teslim olmama bilincini ve kararlýlýðýný miras býrakýrlar. Bu devrimci ruh ve ateþ demektir. Sýnýflar, baský, eþitsizlik ve sömürü varolduðu sürece canlýlýðýndan hiç bir þey yitirmeyecek olan, bu ateþ ve ruhtur. Proletraynýn ilk diktatörlüðü olan Paris Komünü'nü savunurken düþman ordularýnca acýmasýzca katledilen proleter ordusunun ve baþýndaki komünarlarýn da; iktidara kilitlenmiþ bolþeviklerin de; Kýzýldere, Nurhak, 6 Mayýs, 18 Mayýs savaþçýlarýnýn da devrimcilere ve komünistlere miras býraktýðý iþte bu devrimci ruh ve ateþtir...Düþmanýn saldýrýlarý karþýsýnda öncelikle korunmasý ve söndürülmemesi gereken de bu devrimci ateþ ve ruhtur! Dünya komünist hareketinin ve Türkiye devrimci hareketinin bu günlere kadar taþýdýðý ve bizlere miras biraktýðý bu ruh ve ateþ; sýnýfsýz, sömürüsüz ve sýnýrsýz kömünist bir dünya demektir. Ýktidar mücadelesi, devrim ve devrimci parti, politika, taktik ve strateji demektir. Ýçerde de, dýþarda da bu amaç ve araçlar uðruna "ölüm dirim" kavgasý demektir. Devrimci savaþçýlarý düzenle karþý karþýya getiren, katledilmesine veya esir düþmasine sebep olan da bu amaç ve araçlardýr. Bu bilinçle düþman saldýrsýný göðüslediðimiz sürece o "ateþ ve ruh" sönmeyecek, söndürülemeyecektir. Devrimci tutsaklara yönelik saldýrýyý geri püskürtmek; düzen ve devrim arasýnda ceryan eden savaþýmýn her cephesi ve her adýmýnda, devrimci amaç ve araç iliþkisini gözden kaçýrmadan, yeniden yeniden bilince çýkartarak yürütülecek topyekün ve militan bir savaþýmla mümkün olacaktýr. Amaçlarýn ve araçlarýn unutulduðu, niteliðin gözardý edilip niceliðin kutsandýðý bir yaklaþýmla yaratýlmaya çalýþýlan, bir karþý koyuþla devrimci tutsaklara dönük "F Tipi Hücre" saldýrýsýný geri püskürtmek pratik olarak mümkün olmayacaðý gibi, düþman saldýrýsý karþýsýnda ideolojik-politik bir geri düþüþ de kaçýnýlmaz olacaktýr. Düþmanýn "cezaevi reformu" adý altýnda uygulamak istediði ve asýl olarak devrimci tutsaklarý hedefleyen "F Tipi Hücre" dayatmasý, esasýnda kapsamlý bir burjuva saldýrýsýdýr. Burjuva ideolojik-politik ve pratik boyutlarý vardýr. Bu burjuva saldýrýya karþý direniþ ve
Devamý sayfa 19’da
Komünist Devrim Hareketi/Leninist Merkez Yayýn Organý Haziran 2000 Sayý:14 F:250.000TL
Burjuva Düzeni Devrimci Önderlik Krizinden Besleniyor! ÖNDERLÝK KRÝZÝNÝN ÇÖZÜMÜ ÝSE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝSTLERÝN ÖRGÜT VE SÝYASET ZEMÝNÝNDE GÜÇ OLMASINDAN MÜCADELE ARAÇ VE BÝÇÝMLERÝNÝ YARATMASINDAN GEÇÝYOR! Türkiye kapitalist cumhuriyeti dünya gericiliðinin Balkanlar, Ortadoðu ve Kasfkaslar'daki kalesi olma hevesini sürdürüyor. Bu hevesinin gerçekleþmesi için elinden gelen herþeyi fazlasýyla ve severek yapmaya çalýþýyor. Emperyalist efendilerinin onayýný alma, onlarý altemperiyalsitleþmeyi hak ettiðine ikna etme doðruttusunda canla baþla, gece gündüz demeden çalýþýyor. Gündeme getirdiði "gerici refomlar"ýn sonu gelmiyor. TC burjuva meclisi M. Kemal'i bile kýskandýracak hýz ve çeþitlilikte "reform" yasalarý çýkarýyor. TC iþçileri ve emekçileri öncüsüz ve örgütsüz yakalamýþ ve kuþatmýþ olmanýn rahatlýðýyla düzenin tüm yükünü bu kesimlere fatura peþinde koþarken yorgun düþüyor. Baský ve sömürüyü katmerleþtirmenin "yasal" düzenlemelerini baþ döndürücü hýzla gerçekleþtiriyor. Bu arada, orduyu profesyonelleþtirmekten, gerektiðinde kadýnlarý da silah altýna almaktan dem vurmayý da ihmal etmiyor. Gemi azýya almýþ baský, sömürü ve yaðma duzenine de profesyonel ordu yakýþýr. Mevcut ordunun erat denen gövdesini iþçi-emekçi geçler veya çocuklarý oluþturuyor. Emek-sermaye arasýndaki bir iç savaþta bu ordunun bütünüyle sermayenin emrinde olmayacaðý bilindiði için, ateþ burjuvazinin bacasýný sarmaya baþlamýþtýr. Tabi ki o da çare aramaya...
Burjuva meclisin "Sosyal reform" adý altýnda yasallaþtýrdýðý "iþsizlik sigortasý" tam bir aldatmaca ve iþçilerin sýrtýndan yeni bir vurgun vurulacaðýnýn iþaretini veriyor. Bu gerici reforum sayýsý milyonlarý bulan halihazýrdaki iþsizleri ve tüm çalýþanlarý hemen bu sosyal haktan yararlandýrmak yerine, çalýþmakta olan ve 600 gün pirim ödemiþ olanlarý 2002 yýlýndan itibaren, 6 ay boyunca bu haktan yararlandýrmayý kapsýyor. Üstelikte bu "haktan" yararlanacak olan iþçinin, iþten "haklý olarak atýlmýþ" (!?) olmasý þart koþuluyor. Yok eðer iþveren "haklý" olarak iþten atmýþsa bu "haktan" yararlanamayacak. Oh, ne ala hak! Ne ala "sosyal reform!" Bu gerici reforum çalýþanlara sadaka vermeyi, iþverenlerin toplu iþçi kýyýmý yapmasýna, iþçi atmasýný kolaylaþtýrmasýna, meþruyet kazandýrmayý, çalýþanlarýn direncini kýrmayý ve direniþleri toplum nazarýnda anlamsýzlaþtýrmayý hedefleyen bir saldýrýdan baþka bir þey deðildir. Ýþçi sýnýfýnýn ihtiyaç duyduðu "herkese iþ, tüm çalýþanlara iþ güvencesi ve iþsizlik sigortasý"dýr. Sermaye diktatörlüðü ise sadaka vad ederek iþçi sýnýfýyla alay ediyor. *** Kürtleri ve devrimcileri etkisizleþtirme, iþçi grevlerini yasaklama söz konusu olduðunda hatýrlanan "milli çýkarlar", "milli güvenlik"vb. deðerler,