20
Kasým 2000
ÞANLI EKÝM DEVRÝMÝNÝ 83. YIL DÖNÜMÜNDE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST ÇOÞKUYLA SELAMLIYORUZ! Dünya proletaryasý ve halklarý için soygun ve barbarlýktan baþka birþey olmayan 1. Emperyalist Paylaþým Savaþý 20. yüzyila damga vurmak istiyordu. Kapitalizmin yükseliþ ve çöküþ içinde insanlýða dayattýðý bu kabus karþýsýnda tek çýkýþ ve kurtuluþ yolu sýnýfsýz sömürüsüz komünist bir dünya kurmak için harekete geçmekti. Emperyalizmin tek alternatifi komünizme doðru esaslý adýmlar atmaktý. Ya da barbarlýk içinde çöküþü kabullenmek, emperyalist haydutlar tarafýndan dünyanýn paylaþýlmasýna ortak olmaktý. Ýþte böyle bir dünyada, siyasal-toplumsal bir süreçte 2. Enternasyonal partileri amaç ve ilkelerini unutarak kendi emperyalist haydutlarý arkasýnda saf tutarak proletaryanýn ve ezilen halklarýn kurtuluþ mücadelesine ihanet ettiler. Bu ihanete cepheden karþý çýkan ve bu sosyal-þoven, oportünist hainlerden yolunu ayýran Bolþevikler kapitalizmin en yüksek aþamasý, ya da "geberen kapitalizm olan" emperyalizme karþý Rusya topraklarýnda baþ kaldýrdýlar. Kapitalizmin barbarlýk içinde yükseliþi ve çöküþünden baþka bir þey olmayan emperyalist haydutlarýn paylaþým savaþýna karþý proleter devrim bayraðýný ve mücadelesini yükselttiler. Hain sosyal-þoven partilerin aksine silahlarýný kendi burjuvalarýna çevirdiler. Emperyalistler arasý çeliþkilerden ve paylaþým savaþýndan devrim için yararlandýlar. Sefalet ve baský altýnda yaþayan Rus proletaryasýný ve "uluslar hapishanesi" Rusya'daki ezilen sömürülen uluslarý Bolþevik partinin önderliðinde proleter devrim mücadelesine kazanmayý baþardýlar. Silahlý bir ayaklanmayla 25 Ekim (7 Kasým) 1917'de de burjuva iktidarý ele geçirerek proletarya diktatörlüðünü ilan ettiler. Bu tarihsel ve siyasal atakla 20. yüzyýla damga vurdular. Ýnsanlýða emperyalist yaðma ve baský düzeninden kurtuluþ yolunu gösterdiler. Proleter Ekim Devrimi tek baþýna 20. yüzyýla damga vurduðu, Rus proletaryasýný ve ezilen-sömürülen uluslarý özgürleþtirdiði ve iktidara taþýdýðý için dünyayý sarsan bir tarihsel ve siyasal geliþme deðildi. Ekim Devrimi, yetmiþ günlük Paris Komünü deneyiminden sonraki ilk proleter devrim giriþimi, iþçi ve emekçileri iktidara taþýyan ilk örnekti. Marksit-Leninist teorinin pratikte ilk somutlanýþýydý. Kapitalistemperyalist düzenin ilk alternatifiydi. Rusya'da iktidarý ele geçirmesine raðmen ideolojisiyle, amaç ve ilkeleriyle, teorisi ve pratiði ile enternasyonal bir içerik taþýmaktaydý. Emperyalist zinciri parçaladýðý, dünya proletaryasýna ve ezilen-sömürülen halklarýna önderlik ettiði için de uluslararasý bir etkiye sahipti. Dünya proletaryasý, ezilen ve sömürülen uluslar için bir esin kaynaðý olan, onlarý derinden etkileyen ve emperyalist zinciri Rusya coðrafyasýndan parçalayan Ekim Devrimi'nin 83. yýldönümünü kutluyoruz. Ama ne acýdýr ki; bu devrimin tüm politik-pratik kazanýmlarýmevzileri artýk kaybedilmiþ, gerisin geri kapitalistemperyalist burjuvazinin eline geçmiþ bulunuyor. 20. yüzyýlýn ilk yarýsýna zaferiyle damga vuran Ekim
Devrimi son yarýsýna da yenilgisiyle damga vurmaktadýr. Zaferi gibi yenilgisi de ulusal deðil uluslararasý bir etki ve sarsýrtý yaratmýþtýr. Uluslararasý burjuvazi de proletarya da bu sarsýntýnýn etkisi altýnda siyaset yapmaya devam etmektedirler. Burjuvazi, Ekim Devrimi'nin ideolojik-politik deformasyon sonucu burokratik-ulusal ekonomik kalkýnma modeline dönüþerek çözülmesini ve kapitalizme evrilmesini kendi düzeninin yenilmezliðinin ve alternatifsizliðinin bir göstergesi olarak görüyör ve sýnýf savaþlarýnýn sonunu ilan etmekte bir sakýnca görmüyor. Dünya komunist-devrimci hareketi ise yenilginin sebeplerini anlamaya ve aþmaya, ayný yanlýþa tekrar düþmemeye çalýþýyor. Umutsuzluða düþen, yenilginin sebeplerini anlama ve aþma iradesi gösteremeyen kesimler ise "küreselleþme" edebiyatý eþliðinde kapitalistemperyalist düzene entegre olmanýn ve burjuvazinin kuyruðuna takýlmanýn teorisini yapýyorlar. Dolayýsýyla kapitalist-emperyalist düzen karþýsýnda elde ettiði zaferi ve yenilgisiyle dünyayý 20. yüzyýlda sarsan, 21.yüzyýlda da sarsacaðý kesin olan Ekim Devrimi'nden öðrenmek, zaferin ve yenilginin derslerini süzmek devrimci komünist bir görevdir. Ýktidara yürümenin de ve onu elde tutmanýn da yolu Ekim Devrimi'nin derslerini bilince çýkarmakla ve komünist teori-siyaset, örgüt ve mücadele alanlarýnda onu anlamakla ve aþmakla mümkün olacaktýr. Ekim Devrimi Proleter Bir Devrimdi! Uluslararasý burjuvazý ve onun taktik-strateji uzmanlarý ve savaþ örgütleri "21. yüzyýlýn patlamalara gebe bir yüzyýl" olacaðý deðerlendirmesi yapýyorlar. Haksýz da deðiller. Çünkü Lenin’in çözümlediði ve politik-örgütsel sonuçlar çýkardýðý ve iktidarýn fethine yöneldiði, "Çaðýmýz emperyalizm ve proleter devrimler çaðýdýr." soyutlamasý günümüzde de geçerliliðini koruyan bilimsel ve gerçekçi, çaðý bütünsel bir tarzda kavrayan tek yaklaþým olmaya devam ediyor. Ekim Devrimi'yle Rusya coðrafyasýnda iktidarý elinden kaçýran ve dünya sisteminde büyük bir gedik açýlan emperyalist burjuvazi bugün, Rusya'da iktidarý yeniden ele geçirmenin ve alternatifsiz kalmanýn, frenlerinden kurtulmanýn pervazsýzlýðý ve rahatlýðýyla hareket ediyor. Dünyayý 3. kez paylaþmanýn, dün SB, bugün BDT'nýn etki alanýnda ki bölgeleri ele geçirmenin hayaliyle her türlü politik manevranin yanýsýra, bir de sýcak bölgesel þavaþlar çýkarmanýn peþindedir. Bunda baþarýlý olduðu ise açýktýr. Kara Afrika, Latin Amerika, Balkanlar, Ortadoðu ve Kafkasya'da halen sürmekte olan; bedelini proletaryanýn, ezilen ve sömürülen halklarýn ödediði savaþlar olanca hýzýyla sürmekte açlýk, katliam ve yýkým devam etmektedir. Biçimsel olarak bu savaþlarýn 1. ve 2. dünya paylaþým savaþlarýna benzememesi kimseyi yanýltmamalý. Belli bölgelerde, belli ulusal devletler nezdinde süren savaþlar esasen emperyalist savaþlardýr. Görünürdeki taraflarýn arkasýnda ABD, Rusya,
Devamý Sf. 18’de
Komünist Devrim Hareketi/Leninist Merkez Yayýn Organý Kasým 2000 Sayý:18 F:250.000TL
S E R M A Y E DÝ K T A T Ö R L Ü Ð Ü N Ü N A F VE HÜCRE SALDIRSIYLA H E D E F L E DÝÐÝ D E V RÝ M CÝ - K O M Ü NÝ S T H A R E K E TÝ T A S FÝ Y E E T M E K V E T E S LÝ M A L M A K T I R ! TC burjuva diktatörlüðü kendisini bölge halklarýný ve Türkiye iþçi sýnýfý ile emekçilerini boðazlamak ve soymak pahasýna alt-emperyalist bir güç olmaya kilitlenmiþtir. Attýðý her adýmda, verdiði her kararda bu hedefini gözetmektedir. Kendisini bu hedefe yaklaþtýracak herþeyi mübah, uzaklaþtýracak herþeyi günah kabul etmektedir. Bu bir devlet politikasýdýr. Burjuvazi, onun siyasi temsilcisi burjuva partiler, MGK'nýn da uyarý ve tehditleri sonucunda bu program etrafýnda birleþmiþ bir milli mutabakat oluþturmuþlardýr. Burjuva partilerin hükümette olanlarýnýn da, muhalefette olanlarýnýn da sermayenin sefa sürmesine, halkýn cefa çekmesine yol açacak gerici reformlarý el birliði ve çabukluðu ile kanunlaþtýrmasý bunun sonucudur. Ýþçi ve emekçilere sefaleti, iþsizliði, ücretli köleliði, örgütsüzlüðü, öncüsüzlüðü ve teslimiyeti dayatmalarýyla; devrimci-komünist tutsaklara zindanlarda hücre saldýrýsýyla tasfiyeyi ve teslimiyeti dayatmalarý tesadüfi deðildir. Her burjuva diktatörlüðü yýðýnlarý boðazlama ve soymada baþarýlý olabilmek için, öncelikle öncü güçleri, devrimci-komünist örgütleri etkiszleþtirmek, devre dýþý býrakmak gerektiðini deneyimlerinden çok iyi bilmektedir. Yine çok iyi bilmektedirler ki, bir tek devrimci, bir tek komünist örgüt var olduðu sürece, burjuva diktatörlüðünün bölge halklarýný ve Türkiye iþçilerini-emekçilerini boðazlamasýna, soymasýna seyirci kalmayacaktýr. Bu kapitalist barbarlýða ve yaðmaya karþý çýkacak, içerden ‘çomak’ sokacaktýr. TC burjuva diktatörlüðünün en büyük korkusu içerden yükselecek bir sýnýfsal-ulusal savaþtýr. Böylesi bir durumda, emperyalist müttefiklerine güven vermesi, bölgede; emperyalist efendilerinin vurucu bir gücü olmasý karþýlýðýnda alt-emperyalist bir konuma sýçramasý da, Avrupa Birliði denen haydutlar topluluðunun bir üyesi
olmasý da hayal olacaktýr. TC burjuva diktatörlüðü her kesimden liberalin aksine, hayallerinin gerçekleþmesinin yolunun Kopenhang kriterlerine, Avrupa Birliði'nin yol haritasýna uymaktan deðil, içerdeki “bölücü”, “yýkýcý” güçleri tasfiye etmekten ve teslim almaktan geçtiðini çok iyi biliyor. Tutsak aldýðý devrimcileri ve komünistleri yeniden tutsak almak, hücrelere týkarak, birbirinden yalýtarak, imha etmenin ve teslim almanýn zeminini hazýrlamak için canla baþla uðraþmasýnýn, cengaver kesilmesinin arkasýnda bu siyasal gerçekler yatmaktadýr. Bu iddiamýzý doðrulayan en önemli belgelerden biri, Clinton'un Ermeni soykýrým tasarýsýnýn geri çekilmesi için ABD Temsilciler Meclisi’ne yazdýðý mektuptur. Türkiye’nin bu insanlýk suçunu iþlemediðinden dolayý deðil, bu hassas zamanda bu tasarýnýn kabulünü uygun görmediði için geri çekilmesini istiyor. Peki, hassas zamanla ne kastediyor, emperyalist dünya düzeninin efendisi!? Kendisinden dinleyelim: "Tasarýnýn ABD için olumsuz sonuçlar doðuracaðýndan endiþe ediyorum. Dünyanýn bu sorunlu bölgesinde (Türkiye dahil) önemli çýkarlarýmýz vardýr. Saddam, Ortadoðu, Orta Asya, Balkanlar, yeni enerji kaynaklarý...Tasarýnýn bu hassas zamanda kabulü (ulusal) çýkarlarýmýzý olumsuz etkiler." Çok açýkça, stratejik ortaðýmýz Türkiye ile sayýlan bölgelerdeki halklarý ve iþçileri-emekçileri boðazlayýp, soyacaðýmýz sýrada, önemli çýkarlar elde edeceðimiz sýrada, “Ermeni Tasarýsý”nýn sýrasý deðil!" diyor. Meclis anýnda ikna (!) oluyor ve söyleneni yapýyor. ABD'nin bu “stratejik ortaklýk” sonucunda sayýlan bölgelerde önemli çýkarlar saðladýðý, bu çýkarlarýný tehlikeye düþürmek istemediði açýkça ilan ediliyor.