20
Þubat 2001 KADIN SORUNU NEDÝR? NE DEÐÝLDÝR? VE KADININ KURTULUÞU
Kadýnýn, toplumsal yaþamda erkek cinsi karþýsýnda ikinci sýnýf bir insan derekesine düþürülmesi, cinsiyetinden dolayý aþaðýlanýp, horlanmasý, baský görmesi; kendi kaderini belirleme irade ve özgürlüðünün gasp edilmesi; sosyal, kültürel, iktisadi ve siyasi faaliyetlerde geri plana itilmesi, baský altýnda tutulmasý, cinsel bir meta haline getirilmesi, sömürülmesi vb. sorunlarýn toplamýna genel olarak kadýn sorunu diyebiliriz. Ama, kadýn sorununu bununla sýnýrlamak sýnýf körlüðü ve bilimsel açýsýndan bönlük olur. Kadýn cinsi toplumun yarýsýný oluþturmaktadýr ve erkek cinsi gibi homojen bir topluluk deðildir. Sosyalkültürel, iktisadi ve siyasý yaþam, varoluþ bakýmýndan kendi içinde bölünmüþ, farklý sýnýflara mensup kesimler halini almýþtýr. Sýnýflý bir toplumda baþka türlü olmasý da zaten mümkün deðildir. Bu iktisadi-siyasi gerçeðin üzerinden atlayarak kadýn sorunu tespit etmek eksik olacaðý ve gerçeði yansýtmayacaðý gibi, sorunun çözümünü bulmanýn önünü de peþinen týkayacaktýr. Bu genel tespit ve yaklaþýmdan sonra þu politikilkesel sonucu çýkarabiliriz. Devrimciler-komünistler için kadýn sorunu emekçi kadýnlarýn sorunudur. Üç önemli açýdan bu böyledir. Bir, çünkü emekçi kadýnlar kadýn cinsinin büyük çoðunluðunu, kütlesini oluþturmaktadýrlar. Ýki, cinsel ve iktisadi, yani çifte sömürü ve baský altýnda olan kadýnlar bu sýnýfsal kategoridedirler. Kürt emekçi kadýnlarý söz konusu olduðun da durum daha vahimdir. O zaman ulusal, sýnýfsal ve cinsel olmak üzere üçlü bir baský-sömürü devreye girmektedir. Üç, kadýn sorunun nihai çözümü emekçi kadýnlarýn sorunun çözümüne endekslidir ve sorunun çözümünde emekçi kadýnlar öncü bir rol oynayacaklar, sýnýfsalsiyasal bir misyon üstleneceklerdir. Bu kesimin destek ve katýlýmý olmaksýzýn toplumsal bir devrim; böyle bir devrim olmaksýzýn da; emekçi kadýn sorununun çözümü imkansýzdýr. Kadýn Sorununun Temelinde Özel Mülkiyet ve Sýnýflý Toplumlar Var Bilimsel veri ve bulgular kadýn cinsinin ilk varoluþundan bu yana ikinci sýnýf insan statüsüne tabi tutulmadýðýný, karþý cins tarafýndan ezilip, sömürülüp, horlanýp, aþaðýlanamadýðýný göstermektedir. Aksine "Analýk Hukuku"nun geçerli olduðu tarih-öncesi, ilkel komünal yaþam döneminde kadýn lehine bir durum söz konusudur. Anaerkil aile dönemi de denilen insanlýk tarihinin bu evresinde kadýn cinsi, erkek cinsi karþýsýnda ikinci sýnýf bir insan konumunda deðildir, aþaðýlanýp horlanamaz, kimlik ve kiþilik sorunu yaþamaz. Özgür ve etkin bir bireydir. Materyalist dünya görüþüne göre; insanýn doðaya karþý savaþýmý ve insanlaþma mücadelesi döneminde geliþmeyi ve deðiþimi belirleyen etken; "...maddi yaþamýn üretimi ve yeniden üretimidir. Ama bu üretim ikili bir özlüðe sahiptir. Bir yandan, yaþam araçlarýnýn, beslenmeye, giyinmeye, barýnmaya yarayan nesnelerin, ve bunlarýn gerektirdiði aletlerin üretimi; öbür yandan bizzat insanlarýn üretimi, türün üremesi. Belirli bir tarihsel dönem ve belirli bir ülkedeki insanlarýn içinde yaþadýklarý toplumsal kurumlar, bu
iki türlü üretim tarafýndan, bir yandan emeðin, öbür yandan da ailenin eriþmiþ bulunduðu geliþme aþamasý tarafýndan belirlenir." (Engels, Toplu Eserler, Sf. 231) Ýnsanýn doðayla mücadelesi ve emek sayesinde insanlaþmasý maddi üretim araçlarýnýn ve ürünlerinin de geliþmesine yol açmýþtýr. Bu durum ise; Kadýnýn üretim sürecindeki yerinin ve rolünün deðiþmesini beraberinde getirmiþtir. Üretimdeki yeri deðiþen kadýnýn aile ve toplumsal yönetimdeki yeri de erkek lehine deðiþmiþtir. Üretici güçlerin geliþmesi ihtiyaç fazlasý artý-ürünün, özel mülkiyetin ve deðiþimin, servetler arasýnda eþitsizliðin, baþkasýnýn emek gücünden yararlanabilme olanaðýnýn, sonuç olarak; sýnýfsal farklýlýklarýn ve sýnýflarýn doðmasýna ebelik etmiþtir. Bu toplumsal geliþmenin yarattýðý deðiþim ve geliþmeleri Engels "Ailenin Devletin ve Özel Mülkiyetin Kökeni" eserinde þöyle açýklýyor: "Kan baðý üzerine kurulmuþ eski toplum, yeni yeni geliþmiþ toplumsal sýnýflarýn çatýþmasý sonucunda deðiþir: yerini, artýk dayanaklarýný kan baðý yerine kurulmuþ topluluklarýn deðil, belirli bir ülkede yaþayan topluluklarýn oluþturduðu devlet içinde örgütlenen aile rejiminin tamamen mülkiyet rejimi tarafýndan belirlendiði günümüze kadar gelen yazýlý tarihin bütün özünü biçimlendiren sýnýflar çatýþmasý ve sýnýflar savaþýmýnýn bundan böyle özgürce geliþtiði yeni bir topluma býrakýr." (Age. Sf. 231-232) Böylece tüm sýnýflý toplumlarda kadýnýn baský altýna alýnýp fiziksel ve zihinsel tüm yeteneklerinin köreltilmesi, yasalar, din, gelenek ve görenekler, toplumsal deðer yargýlarýyla ezilmeye, sömürülmeye, aþaðýlanýp, horlanmaya baþlar. Sosyal yaþamý, kendi kaderini belirlemesi, yani özgürlüðü elinden alýnarak ev kölesi haline getirilir. Kapitalist düzenin sanayi devrimiyle birlikte, kadýný toplumsal üretime yeniden katmýþtýr. Kadýnlarýn yaygýn olarak üretime katýlmasý, görece özgürleþmesini beraberinde getirmesi ve yeteneklerinin geliþmesinin önünün açýlmasý toplumsal bir ilerlemedir. Ama kapitalist düzen bunu kadýna hatýr olsun diye yapmamýþtýr. Ucuz iþgücü ve iþçiler arasýnda rekabet yaratmak için yapmýþtýr. Kadýnýn cinsel konumundan dolayý baský görmesine ve sömürülmesine son vermemiþ, daha da aðýrlaþmasýna yol açmýþtýr. Ýktisadi bakýmdan ev kölesi olan kadýný, bir de sermeyenin kölesi haline getirmiþtir. Ama bu olumsuzluklarýna raðmen kadýný toplumsal üretimin içine çeken kapitalizm, istemeyerek de olsa, kadýný sosyal, kültürel, siyasal yaþamýn ve sýnýf mücadelesinin de aktif bir birey olmasýnýn yolunu da açtý. Bu toplumsal bir geliþmedir. Emekçi Kadýnlarýn Sýnýf Mücadelesine Katýlmasý ve 8 Mart Kapitalizm üretime kattýðý kadýnlarý insanlýk dýþý, oldukça aðýr koþullarda çalýþtýrmaya ve sömürmeye baþlar. Çalýþma saatleri 16 ile18 saattir. Buna raðmen ücretler alabildiðine düþüktür. Aðýr koþullarda çalýþýp sefalete mahkum olmak; kadýn iþçilerin kitlesel olarak çalýþtýðý Amerika'daki tekstil iþkolunda sýnýf kinini birikmeDevamý Sf. 19’da
Komünist Devrim Hareketi/Leninist Merkez Yayýn Organý Þubat 2001 Sayý:21 F:250.000TL
Zulüm Sömürü ve Talan Ülkesi Türkiye'nin Dönemeci:
YA EMPERYALÝZM YA SOSYALÝZM! Yakýn Geçmiþe Hafýza Tazeleme Amacýyla Genel Bir Bakýþ I2 Eylül faþist darbesiyle devrimci hareket ezilmiþ, iþçi ve emekçiler yoðun bir baskýya, sömürüye tabi tutulmuþtu. Egemen sýnýf burjuvazi, düzenin ve TC devletinin baþ bekçisi olan TC ordusunun süngüsü ve güvencesi altýnda karlarýna kar, servetlerine servet katmýþlardý. Ýþçi ve emekçiler içinse yaþam dayanýlmaz bir hal almýþtý. TC'nin sömürgesi Kuzey Kürdistan'da ise sömürgeci baský ve zulme karþý PKK önderliðinde bir devrimci ulusal baþkaldýrý hareketi baþlamýþtý. Baský, sömürü ve hak gasplarý altýnda bunalan devrimciler hapishanelerde, iþçi sýnýfý ise dýþarýda yeniden seslerini yükseltmenin ve gücünü burjuvaziye göstermenin adýmlarýný atýyorlardý. '80'li yýllarýn yarýsýna gelindiðinde 12 Eylül faþist darbesinin toplumun üzerine serptiði ölü topraðý çatlatýlmýþ, Türkiye iþçi sýnýfý grevlere, yürüyüþlere çýkmaya baþlamýþtý. Kitleselliði, farklý biçim ve tepkileriyle öncekilerden ayrýlan "Bahar Eylemleri" her yaný sarmýþtý. Ardýndan Zonguldak "Büyük Madenci Grevi ve Ankara Yürüyüþü" gerçekleþmiþti. '97'ye kadar bir kitle hareketi ve sýnýf mücadelesi yükselmeye devam etmiþti. Kuzey Kürdistan'da ise, sömürgeciliðe karþý PKK öncülüðünde Kürt yoksullarý silahlý kurtuluþ mücadelesinin inanýlmaz taktik-pratik örneklerini veriyor, kendini yenilmez sanan burjuva ordularýna kan kusturuyorlardý. Ýþgalci TC ordusu Kürdistan'da Vietnam sendromu'yla tanýþýyordu. 12 Eylül Darbesi sayesinde iyice semiren ve iþçilerin-emekçilerin yoðun sömürüsü sayesinde büyük vurgun vuran sermaye sýnýfý esaslýda düþmanlar kazanmýþtý. Uyuyan devleri
uyandýrmýþ, ordulaþtýrmýþ, karþýsýna çýkarmýþtý. Burjuvazi bunu hiç istemese de; ekonomi politiðin yasalarý, þaþmaz biçimde iþlemiþti. Burjuva yönetime ve düzene karþý iktisadi-siyasý içerikli kitlesel mücadeleler ve muhalefet söz konusuydu. Bu dönem; sýnýfsal, Kürt ulusal hareketinin yaný sýra islami hareket de hýzla geliþerek Kemalist laiklik karsýsýnda tutum alarak, gerici bir zeminde siyasal bir güç olmuþtu. Böylece, TC 70 yýllýk kanlý tarihinde alt ettiðini sandýðý tüm akýmlarý karþýsýnda bulmuþtu. Toplumsal sorunlarý kalýcý ve ulusalsýnýfsal-iktisadi temelde çözmekten aciz olan burjuvazi, geçici ve baskýcý yöntemlerle sorunlarý yok saydýðý, bastýrdýðý için; onlarý yok edemediði, yalnýzca ertelediði ve küllediði her yönüyle açýða çýkmýþtý. Devrimci düzen dýþý solun, iþçi-emekçi hareketinin yükseliþi, islami burjuva gericiliðin iktisadi-siyasi güç kazanmasý, radikal islamýn burjuva laiklik karþýtý faaliyetlerine hýz vermesi ve taraf bulmasý burjuvazinin içteki, dýþtaki hesaplarýný altüst ediyordu. Dünyadaki geliþmeler ve 12 Eylül faþist darbesinin saðladýðý mali olanaklara dayanarak "çað atlama, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar" yayýlma alt- emperyalistleþme düþleri gören burjuvazi þiddetli bir "iç huzura", "istikrara" yani dikensiz gül bahçesine ihtiyaç duyuyordu. Özelleþtirme adý altýnda KÝT'ler gerçek sahiplerine peþkeþ çekilmeye baþlanmýþtý. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler iþten atma, sendikasýzlaþtýrma, zamlar ve yüksek enflasyonla yeni bir vurgunsoygun döneminin nesnesi yapýlmak isteniyordu. Devrimci-komünist hareketi seçmeli terörle ezmenin ve ehlileþtirmenin hesaplarý yapýlýyordu. Oysa; PKK karþýsýnda acizleþmiþken, burjuva laikliðe karþý besleyip-semirttiði islamý
2
Leninist Iþýk
Þubat 2001 gericilik hýzla yükselirken, birde; iþçilerinemekçilerin Gazi Ayaklanmasý, '96 Kadýköy 1 Mayýs Ýsyaný ortaya çýkmýþtý. Huylu huyundan vazgeçer mi? Kabaca deðindiðimiz tüm bu iktisadi-siyasi problemleri mevcut burjuva hükümetin çözmesinden umut kesildiði anda TC ordusu ve kurmayý MGK devreye girerek hükümeti istifaya zorlamaya baþladý. Zehir zemberek tehditlerle, "laiklik elden gidiyor, laik düzen yýkýlacak, þeriat birinci tehlike" propaganda bombardýmanýyla baþta sol liberaller olmak üzere '97'de gerçekleþecek 28 Þubat darbesine kitle desteði yaratýlmaya çalýþýldý. "Þeriat düzeni"ne karþýlýk "laik düzen"in savunulmasý öncüsüz, örgütsüz ve þeriatla korkutulan kitlelerde yanký buldu. MGK "28 Þubat kararlarý" adý altýnda muhtýra verdi. Hükümet istifa etti. Parlamento ise darbenin örtüsü, makyajý olarak ve kukla bir hükümet kurdurularak "domuzlar ahýrý" iþlevini sürdürdü. Þeriata karþý yapýldýðý iddia edilen darbe sonrasý iþçi ve emekçilerin haklarý bir bir budanmaya, gasp edilmeye baþlandý. Özelleþtirmeyi hýzlandýrma adýyla iþten atmalar ve iþçi sýnýfýný sendikasýzlaþtýrma saldýrýsý hýzlandýrýldý. PKK önderliðinin girdiði liberal-uzlaþmacý politik çizgi ve taktiklerinde yardýmýyla Kürt kurtuluþ hareketi köþeye sýkýþtýrýldý. Abdullah Öcalan'ýn siyasallaþma, emperyalistler-kapitalistler arasý çatýþmalardan yararlanma taktiði ile çýktýðý Avrupa yolculuðu, uluslar arasý emperyalist bir iþbirliði ile TC'ye esir düþmesiyle sonuçlandý. Devrimci ulusal kurtuluþçu bir çizgiden, liberal-uzlaþmacý bir siyasal çizgiye ve barýþçýlýða savrulan PKK önderliði, Kürt özgürlük mücadelesini ve Özgür Kürdistan hedefini Ýmralý'da burjuvaziye peþkeþ çekti. Burjuvazinin ordu ve silah gücüyle alt edemediði/ edemeyeceði Kürt devrimci ulusal mücadelesinin önderliðini üstlenen PKK önderliði; burjuva liberal siyaset tuzaðýna basarak Türk þovenizminin ve gericiliðinin patlamasýna da vesile oldu. Bu büyük düþmanýn baþýný ele geçirme, esir ve teslim almanýn baþarýsý karþýsýnda burjuvazi haklý olarak zafer sarhoþu oldu. Türkiye devrimcikomünist hareketi de böylece; geçici de olsa, hem devrimci bir müttefiðini yitirmiþ oldu, hem de fiili olarak ezilme sýrasý kendine gelmiþ oldu. Gerek bu politik atmosfer ve
düþman saldýrýlarý, gerekse de kendini yenileyip ileri çýkamama, kitle hareketinin yükseliþine ayak uyduramama, onun önderlik ihtiyacýna yanýt veremediði her durumda kuyruðuna takýlma gibi ideolojik-politikörgütsel zaaflarý nedeniyle devrimcikomünist hareket güçten düþmeye ve kitle desteðini yitirmeye baþladý. Komünist bir önderlik ve siyasetin yokluðu koþullarýnda liberalizme savrulmaya tasfiye olmaya, ya da geleneksel devrimci hareketle liberal hareket arasýnda salýnan merkezci bir konuma yerleþmeye baþladý. Bu geliþme ve deðiþmelerin politik-pratik sonucu düzen karþýtý eylemlerin niceliðinde-niteliðinde geri düþme oldu. Devrimci-komünist güçlerin baðýmsýz örgütsel-politik bir güç olma kapasite ve iradeleri hýzla aþýnarak, eylemlerde liberallerin ve kendiliðinden hareketlerin kuyruðuna takýlma dönemi baþladý. Bu durum devrimci-komünist güçlerin düzene ve liberallere kan vermesine, daha da marjinalleþmesine yol açtý. Mevcut durum bir kader, önlenemez bir durum deðil; geçmiþin toplam hata ve zaaflarýnýn bir sonucudur. Çözümü de bunlarýn aþýlmasýna terk edilmesine baðlýdýr. Türkiye Emperyalizmin Zayýf Halkasý ve Bir Devrim Ülkesidir Türkiye kapitalist düzeni tarihsel-sýnýfsal özellikleri ve eþitsiz geliþme yasasýnýn bir sonucu, doðumu gecikmiþ ve cýlýz-hastalýklý, baþýndan beri emperyalizme baðýmlý bir burjuva düzendir. Bu temel yapýsal-sýnýfsal özelliklerinden ve devraldýðý geçmiþ geleneklerinden dolayý hep baskýcý, sömürücü, yaðmacý ve yayýlmacý olmuþtur. Benzerleriyle yarýþma, emperyalist-kapitalist paylaþýmdan pay kapma fýrsatlarýný deðerlendirmek için her türlü insani-ulusal deðerleri gerektiðinde ayaklarý altýna almaktan çekinmemiþtir. Tek adam sultasý, diktatörlük, olaðan üstü yönetim-yargýlama usulü ve araçlarý; Ýstiklal Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemeleri gibi... TC burjuvazisi ulusal kurtuluþu, baðýmsýzlýðý ve gururuyla þiþinip durmasýna raðmen Emperyalist devletlere topraklarýnda üs vermekte, askeri-siyasi ve iktisadi bakýmdan onlara baðýmlý olmaktan geri de durmamýþtýr. "Yurtta sulh, cihanda sulh!" çýðýrtkanlýðýna raðmen; içte ve dýþta çýkar savaþlarýna girmekten, kan dökmekten bahti-
Baþtarafý Sf. 20’de sine ve 1886 yýlý 8 Mart'ýnda da patlamasýna vesile olur. Amerika' da ki tekstil atölyelerinden-fabrikalarýndan bu duruma isyan ederek, sokaklara sel gibi taþan kadýn iþçiler, "çalýþma saatlerinin kýsaltýlmasý, eþit iþe eþit ücret ve sendikalaþma" talepleriyle direniþe geçerler. 8 Mart; vahþi kapitalizmin ordulaþtýrdýðý ve sermayenin kölesi haline getirdiði kadýn iþçilerin bu taleplerle sürdürdükleri sýnýf mücadelesinin, Dünya kadýnlarýna bir armaðanýdýr. Kadýn tekstil iþçilerinin haklý ve meþru taleplerle baþlattýðý bu mücadele komünistler tarafýndan desteklenmiþ ve bir deneyim olarak sahiplenilmiþtir. Kendisi de bir kadýn olan komünist Clara Zetkin 8 Mart'ýn her yýl "Dünya Kadýnlar Günü" olarak anýlmasýný, 1910 yýlýnda Kopenhag'da toplanan II. Enternasyonale baðlý Uluslararasý Sosyalist Kadýnlar 2. Konferansýnda önermiþtir. Bu öneri coþkuyla ve oy birliði ile kabul edilmiþtir. O tarihten sonraki her 8 Mart dünya çapýnda "Kadýnlar Günü" olarak kutlanmaya baþlanmýþtýr. Ama düðün, bayram ve karnaval gibi deðil...Ýþçi-emekçi kadýnlarýn her gün yüz yüze geldiði, cinsel ve sýnýfsal baskýlara-sömürüye karþý isyan bayraklarýnýn açýldýðý, sokaklarýn ve alanlarýn zapt edildiði bir kavga günü olarak. Kadýnýn ve insanlýðýn kurtuluþ yolunun bilince çýkarýlarak, öfkenin bilendiði bir mücadele günü olarak. Burjuvazinin bu kavga gününü ehlileþtirmesine, içini boþaltmasýna ve yozlaþtýrmasýna izin vermeden. Bu saldýrýya da karþý durarak, mücadele ederek, 8 Mart Dünya Kadýnlar Gününe sahip çýkmalý, kadýn iþçilerin kapitalizme karþý açtýðý isyan bayraðýný daha yükseklerde dalgalandýrmak devrimci komünist bir görevdir. Kadýn Sorununun Çözümü Proleter Devrimdedir! Komünizmdedir! Kadýn sorununa ve ortaya çýkýþýnýn tarihseltoplumsal boyutuna yukarýda deðinmiþtik. Þimdi bu sorunun çözümü üzerinde duracaðýz. Kadýn cinsinin kapitalizmle birlikte toplumsal yaþamda kendini hissettirmeye baþlamasý, örgütlenip mücadeleye atýlmasý deðiþik siyasal akýmlarýn ve hareketlerin ilgi odaðý haline gelmesini saðlamýþtýr. Bugün baþta burjuvazi ve komünistler olmak üzere her kesim kadýn sorununa el atmakta ve çözüm arayýþlarý içine girmektedir. Burjuvazi sýnýfsal egemenliðinin bir aleti olan devlete sahip olmanýn, eðitimi, kültürü, dini ve siyaseti tekelinde bulundurmanýn avantajlarýný kullanarak kadýnýn hem köleliðinin, hem de metalaþmasýnýn koþullarýný her gün yeniden yaratýr ve süreklileþtirir. Bu maddi, siyasal ve iktisadi gerçeklere raðmen; tam bir arsýzlýk, utanmazlýk ve ikiyüzlülük içinde kadýnýnananýn yüceliðinden dem vurmaktan, timsah gözyaþý dökmekten de geri durmaz. Oda "Kadýnlar Günü" ilan eder. Kadýn haklarý savunucusu kesilir. "Kadýn Evleri" ve örgütleri kurar. Kadýný kendi düzenin süsü, uysal kölesi haline getirmenin manevralarýdýr bütün bunlar. Burjuva dünya görüþünün bir uzantýsý olan her türden feminizm akýmý da kadýn sorununa bakýþta ve çözüm önerilerin de niyetlerinden baðýmsýz burjuvazinin yedeðine düþmekte, kadýnlarý boþ umutlar ve hayaller peþinde oyalamakta ve hayal kýrýklýðýna uðratmaktadýrlar. Çünkü bu burjuva akým kadýn sorununu
19
cins sorununa indirgemekte, kadýn topluluðunu da imtiyazsýz, sýnýfsýz, kaynaþmýþ, homojen bir topluluk olarak görmektedir. Bir avuç burjuva kadýnla, emekçi kadýn kütlesini ayný leðende yoðurmaya, sorunlarýnýn ortak, çözümünün ise bu düzen içinde olduðuna inandýrmaya çalýþmaktadýr. Komünistler bu akýma karþý da mücadele etmeli, emekçi kadýnlarý bilinçlendirmeli, gerçek kurtuluþ için örgütlenme ve mücadele yollarýný sürekli ve sistemli bir faaliyetle göstermelidirler. Feminizm, kadýn sorununun toplumsal nedenlerinin üzerinden atlayarak; kapitalist düzendeki sýnýfsal farklýlýklarla, siyasal iktidarla ve sýnýfsýz,sömürüsüz bir dünya düzeniyle, bu nihai hedefe giden sürekli devrim mücadelesiyle baðýný kurmadýðý için kadýn sorununun çözümüne ve kadýnýn kurtuluþ mücadelesine önderlik edemez. Burjuva muhalifliðin ötesine geçemez. Oysa bilimsel-tarihsel gerçekler; burjuva özel mülkiyet, sýnýflar ve egemen sýnýfýn bir baský aracýndan baþka þey olmayan burjuva devleti var olduðu sürece kadýnýn özgürleþmesinin ve kurtuluþunun hayal olduðunu göstermektedir. Kadýn sorunun gerçek, kalýcý çözümü bu sorunu ortaya çýkaran iktisadi-siyasi koþullarýn tasfiyesiyle mümkündür. Sýnýfsýz, sömürüsüz, sýnýrsýz komünist bir dünyanýn kurulmasýyla gerçekleþecek toplumsal bir durumdur. Bundan dolayý; "Kadýnýn Kurtuluþu Ýnsanlýðýn Kurtuluþudur!" Bu da kadýn-erkek proleterlerin öznesi ve öncüsü olacaðý, bir proleter devrimle baþlayan proletarya diktatörlüðü ile süren ve komünizme uzanan sürekli devrimle gerçekleþecektir. Bu kurtuluþ yolunu, güç ve olanaklarýný gösteren, tutarlý bir biçimde kavgasýný verenler ise; Marksist-Lenininist devrimci komünistlerdir. Diðer toplumsal sorunlar gibi, kadýn sorunu da mevcut toplumsal koþullarýn devrimci bir müdahaleyle yok edilmesi, ezilenlerin-sömürülenlerin iktidarý ele geçirmesi; üretimde olduðu gibi yönetimde de söz sahibi olmasý sonucunda çözülecektir. Komünistler bu anlayýþla kadýn sorununa yaklaþmalý, emekçi kadýnlarýn bugünden bilinçlenmesi, örgütlenmesi ve sýnýfsýz, sömürüsüz komünist bir dünya mücadelesine kazanýlmasý için mücadele etmelidirler. Kadýnýn genel ve tam kurtuluþu ve özgürleþmesi sýnýfsýz toplumla mümkün olacak diye; kimsenin emekçi kadýnlara oturup o mutlu günü beklemesini önermeye hakký yoktur. Bu tutum ne adýna yapýlýrsa yapýlsýn yanlýþtýr ve saçmadýr. Ezilen, baský altýnda tutulan ve sömürülen hiçbir kesim örgütlenmeden, mücadele etmeden kurtuluþa ve özgürlüðe kavuþamayacaktýr. Kadýn sorunu, 8 Martlarda hatýrlanacak, sonra da unutulacak bir sorun deðildir. Çözümü toplumsal bir devrime baðlý, toplumsal bir sorundur. Partileþme sürecinin örgütlü hazýrlýk dönemi, ayný zamanda; programatik, politik, örgütsel ve taktik bakýmdan kadýn sorununun ele alýnmasý, netleþtirilmesi, genel ve güncel savaþým hedeflerinin-taleplerinin açýklýða kavuþturulmasý gereken bir dönemdir. Dolayýsýyla kadýn sorunu; devrimci komünistlerin için sürekli gündemde tutulmasý, sýnýf kavgasýnýn bir bileþeni olarak ilgi gösterilmesi gereken bir isyan hareketinin sorunudur. Kadýnlara Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek!
18
Þubat 2001
oluþturduðu bir örgütün ise býrakalým Leninist bir örgüt inþasýný gerçekleþtirmesini; kendi zeminlerini dahi koruma þanslarý olmayacaktýr. Baþtan bu gerçekliðin altýný çizerek hareketimizin her unsurunun bir misyoner bilinciyle hareket etmesi, görüþlerimizi kendinden öte güçlere taþýmanýn yol ve yöntemlerini yaratýcýlýðýný da katarak yaþamda somutlamasý gerekmektedir. Aksi taktirde "ormaný tutuþturma" iddiasý bunlarý yapamayanlar için laf-i güzaf olarak kalmaya mahkumdur. Her Türlü Olanaðý Devrimci Mücadelenin Hizmetine Sokmak Ne Anlama Geliyor? Dokuz yýlý aþkýn örgütsel faaliyetimiz içerisinde elimizde oluþan arþivlere bakýlýrsa bu konuda birçok görüþ ortaya koyduðumuz; bunlarýn birçoðunu da bizzat faaliyet içerisinde yaþama geçirdiðimiz görülecektir. Ancak yine de kýsa da olsa bunlarý yeniden hatýrlatmak, yeniden altýný çizmek gerekmektedir. Sempatizandýn baþlayarak hareketin bütün bileþenlerinin sahip olmasý gereken bir bilince iþaret eden bu ara baþlýk; "Komünist kadro" olabilmenin ön koþulu sayýlmalýdýr. Yaþadýðýmýz mekandan baþlayarak geniþleyen ve elimizin uzandýðý her yeri kapsayan bir alanda; mali, teknik, düþünsel vb. her türlü aracý örgütün ve dolayýsýyla devrimci mücadelenin hizmetinde kullanma bakýþýyla hareket etmek..... Bu bakýþ doðal olarak, yaþama koþullarýmýzdan davranýþlarýmýza kadar her türlü durumu yeniden gözden geçirmeyi gerekli kýlmaktadýr. Komünistler, her defasýnda "görüþlerini gizlemeye tenezzül etmediklerini, asýl gizlemeleri gereken þeyin örgütsel iliþki ve görevleri olduðunu" yinelemiþlerdir. Ýþte bu bakýþ açýsýyla; komünist görüþlerimizi girdiðimiz her alana taþýma, bu yolla da bu görüþlere insan malzemesi, yeni kadrolardan baþlayarak, taraftar, mali teknik olanaklar kazanma sorumluðu bir an bile akýldan çýkarýlmamalýdýr. Okulumuzdan, iþyerimize, mahallemizden, arkadaþ çevremize kadar girdiðimiz her alanda bu bakýþ açýsýný hakým kýlmalýyýz. MYO'nun Kullanýmý Üzerine Birkaç sayý önce "militana notlar" köþesinde bu konuya yönelik bir yazý yayýnlanmýþ, MYO'nun gerektiði gibi kullanýlamadýðýndan söz etmiþtik. Ama bu yazýnýn yayýnlanmasýndan bu yana geçen süreç içerisinde bu anlamda bir geliþmenin yaþandýðýndan söz etmemiz mümkün deðildir. Sýnýrlý sayýdaki aracýmýzýn en önemlisi olarak tanýmladýðýmýz MYO'ya gereken önemin verilmemesi, bizim açýmýzdan 9 yýllýk örgütlü geçmiþimizde bu aracýn önemi ve iþlevinden söz etmiþ ve sürekliliðini her
koþulda saðlamýþ biz komünistler açýsýndan oldukça olumsuz bir duruma tekabül etmektedir. MYO bütün güçlerimiz tarafýndan beslenmeli, ve faaliyet içerisinde kesinlikle kullanýlmalýdýr. MYO'nun kimlere verilebileceði noktasýndaki ilkelerimiz deðiþmemiþtir. Güvenlik boyutu dikkate alýnarak örgütlemeye dönük kurduðumuz iliþkilere vermeliyiz. Onlarla tartýþmalý, onlarýn da katkýlarýný almalýyýz. MYO'nun en önemli örgütleme aracý olduðunu gözden kaçýrmamalýyýz. Diðer Yazýlý Araç Ve Meteryaller Üzerine Yazýnýn baþýndan bu yana yinelediðimiz bir doðruyu bu baþlýk altýnda yeniden tekrar etme ihtiyacý vardýr. Biz geçmiþimizi reddetmiyoruz! Geçmiþimizin olumluluklarýný sahiplenme bilinciyle aþma iddiasýný taþýyoruz. Bu nedenle KDH'de hep birlikte ürettiðimiz birçok olumlu deðer ve aracý sahiplenmeye ve faaliyetimizde kullanmaya devam etmeliyiz. Bizim yine KDH'nýn dýþýnda kalan diðer gruplardan farklý olarak platform konusundaki bakýþýmýz deðiþmemiþtir. Bu bakýmdan gerek platform önerisi ile ilgili kitap ve broþürleri, gerekse de, diðer kitaplarý faaliyetimizde kullanmaya devam etmeliyiz. Dünden bu güne aþtýðýmýz bazý teorik açýlýmlarla ilgili görüþlerimizi kitaplarla birlikte MYO üzerinden tamamlama yoluna gitmeliyiz. Kurduðumuz iliþkilere görüþlerimizi bu araçlardan taþýyarak, yapacaðýmýz eðitim çalýþmalarýnda bu araçlarý kullanmayý sürdürmeliyiz. Ayrýca, faaliyetimizde yine gerek örgütsel güvenlik konusunda, gerekse de iliþkilerin örgütlenmesi konusunda daha önce yazýlmýþ yazýlar bizim açýmýzdan referans kaynaðý olmaya devam etmektedir. Yeni bir örgüt kurmuþ olmamýz; genel doðrularý tekrar etme pahasýna yeniden yazmamýz gerektiði anlamýna gelmemektedir. Ayrým noktalarýmýzý koyduðumuz, çerçevesini çizdiðimiz görüþler dýþýndakiler bizim açýmýzdan hala geçerliliðini korumaktadýr. Bu bilinçle hareket etmemiz gerekmektedir. Yoldaþlar! Yukarýda da belirttiðimiz gibi zorlu bir süreçten geçiyoruz. Tasfiyecilik sürecinde dimdik ayakta durabilmemiz, "ormaný tutuþturma" araçlarýmýzý daha ýsrarlý bir biçimde kuþanmamýzý gerektiriyor. Gerçekleþtirme iddiasý ortaya koyduðumuz hedefleri gerçekleþtirebilmemizin yolu; daha fazla çaba, daha fazla sorumluluk üstlenmekten geçmektedir.Örgütlü ve Eylemli Bir Hazýrlýk Faaliyetiyle Partiye! Devrime!
Devrim Ýçin Devrimci Parti! Parti Ýçin Örgütlü Hazýrlýk!
Leninist Iþýk yar olmuþtur. Ermeni, Rum ve Kürtleri kýrýmdan geçirmiþtir. ABD'nýn safýnda Kore'de, Somali'de, Arnavutluk'ta ve Irak'ta savaþarak, hesaba katýlmasý gereken vurucu bir kapitalist güç olduðunu kanýtlamaya çalýþmýþtýr. Kýbrýs'ýn baþýnda Rumlarla savaþmýþ, Kuzey Kýbrýs'ý askeri iþgal yoluyla sömürgeleþtirmiþtir. Emperyalist hiyerarþide basamak atlayýp alt-emperyalist bir konuma sýçrayarak burjuva düzeninin yapýsal sorunlarýný azaltmak, ömrünü uzatmak için yýllardýr didinip durmuþtur. Bataða düþenin halinden farksýz çýrpýndýkça da çamura batmýþtýr. Burjuvazinin her hüsrana uðradýðý, sýkýþtýðý yerde ordu ve darbeler imdadýna yetiþmiþtir. Bugünde durum budur. 28 Þubat Darbesi'nin kuþatmasý ve zulmü altýnda iktidarýna sahip çýkmaya, içine ve dýþýna çeki düzen vermeye çalýþan burjuva kapitalist düzenin ne düþmaný bitiyor, ne "ekonomik paketi", ne "krizi", ne de hýrsýzý-vurguncusu. "Enflasyonu düþürme", "ülkeyi düzlüðe çýkarma", "demokratikleþme" masallarý ile yýllardýr darbe rejimiyle yönetilen iþçi ve emekçiler; her geçen gün yeni baskýlar, zamlar ve hak gasplarýyla, yeni "kriz"lerle, anti-demokratik uygulamalarla karþýlaþýyor. PKK önderliðinin uzlaþmacý-teslimiyetçi tavrýna, ulusal sorunu kültürel haklar derekesine düþürmesine raðmen; TC, Kuzey Kürdistan halkýna bunu bile çok görüyor. Ýmha ve inkar politikasýnda ýsrar ediyor. Kitle desteðini yitirmekten ve ezilensömürülen kitlelerle yeniden alanlarda, isyanlarda karþý karþýya gelmekten ödü kopan kapitalist düzende yalanýn, dolanýn ve hilenin biri bin para...Yýllardýr ülkenin kurtuluþ yollarýný sýralayan, ortalýða sahte umutlar yayýp ezilenleri-sömürülenleri sabýrlý olmaya, beklemeye davet edenler; bir dönem sonra ülkenin battýðýný, kurtarýcý arandýðýný ilan etmekte bir mahsur görmüyorlar. Zulmü, sosyal yýkým siyasal baský ve iktisadi sömürü izliyor. Her þey yeniden, sil baþtan baþlýyor. "28 Þubat ne kadar sürecek?" diye soranlara Genelkurmay Baþkaný cevap veriyor: "Gerekirse bin yýl sürecek!" Tarih ve siyaset bilimine dayanarak, devrimci komünistler olarak; biz de diyoruz ki: "Gerekecek, ama bin yýl süremeyecek! Daha hiçbir diktatörlüðün ve sýnýfsal zulmün ömrü o kadar sürmedi/ TC'ninki de sürmeyecek." Askeri faþist darbelerle ayakta durmaya çalýþan burjuva diktatörlüðünüz "bin yýl payidar" kalamayacak.
3
Bu burjuva saldýrýlarýn, kuþatmanýn ve bitmeyen "krizler"in bir tek ekonomik-politik sonucu vardýr: Türkiye emperyalizmin zayýf halkasý ve bir devrim ülkesidir. Ýktisadi-siyasi krizler ne beceriksiz hükümetin, ne de 12 Eylül faþist anayasasýna baðlýlýðý erdem sanan Cumhurbaþkanýyla katil Ecevit'in it dalaþýnýn bir sonucudur. Asýl neden, emperyalist-kapitalist dünya ve Türkiye kapitalist düzeninin tarihsel-siyasal iflasýdýr. TC burjuvazisi altemperyalistleþme hedefini gerçekleþtirerek, iþçi aristokrasisini çoðaltarak, görece refah düzeyini yükselterek geçici olarak da olsa sýnýf iliþki ve çeliþkilerini yumuþatabilir. Burjuvazinin sýnýfsal doðasý gereði gönlünde böyle bir heves, önünde hala böyle bir hedef ve olasýlýk vardýr. Ama içteki sýnýf savaþýnýn ve rekabetin gerginliði ile, dýþta rekabet ve yarýþ gözetildiðinde; TC burjuvazisini ve devletini zor ve bol krizli günlerin beklediðini söylemek gerekiyor. Zulüm, sömürü ve talan ülkesi Türkiye'nin geldiði dönemeç; ya emperyalizme, ya sosyalizme çýkmaya gebedir. Ekonomik-politik hareketin yönü budur. Sonucu sýnýf mücadelesinin ulusal ve uluslar arasý seyrinde komünistlerin ortaya koyacaðý önderlik irade ve kapasitesi belirleyecektir. Ya devrimci önderlik yaratýlarak proletaryanýn tarihsel eyleminin, proleter devrime giden yolu açýlacak; ya da barbarlýk içinde bir çöküþ devam edecek. Her devrimci ve komünistin önünde duran ya birincinin öznesi olmak, ya da ikincinin nesnesi olmak seçeneðidir. Devrimci Tutsaklarýn Katliamýyla Baþlayan Yeni Dönem Tüm Ezilen ve Sömürülenleri Kapsayacak Zulüm ve Sömürü Dönemidir! Tekelci burjuva devleti TC'nin bir karabasan gibi ezilen ulus, sýnýf ve katmanlarý iktisadi yýkýma uðrattýðý, siyasi baský altýnda tuttuðu ve terör estirdiði bir dönemden geçiyoruz. Bu kesimleri öncüsüz ve örgütsüz býrakma stratejisiyle mevcut devrimci örgütlere dönük saldýrýlar hýzlanarak sürüyor. Devrimci örgütleri tasfiye etmek amacýyla devrimci-komünist militanlara teslimiyet ve imha dayatýlýyor. Teslimiyeti seçenler düzen içi mevzilere çekilirken, teslimiyeti reddedenler katlediliyor. Gözaltýnda kayýp(!) ediliyor. Emperyalist-kapitalist gericilik dünya çapýnda geçerlidir ve þahlanmýþtýr. Kapitalist
4
Þubat 2001
tekelleþme yalnýzca iktisadi alanda geçerli deðil, siyasal alanda da geçerlidir. Yaþadýðýmýz dünyaya ve ülkeye sermaye diktatörlüðü egemendir. Tekelci kapitalizm emperyalizme giden yoldur. Emperyalizmse geberen kapitalizmdir. Kapitalizmin rekabetçi döneminin üretime, üretici güçlere ve insanlýða ilerici, geliþtirici katký ve hizmetleri olmuþtur. Tekelci kapitalizm ise; bu katký ve hizmetleri silip süpüren baþta proletarya olmak üzere tüm insanlýðýn ilerici kazanýmlarýný gasp eden, burjuva siyasal barbarlýlýðýn eþlik ettiði yoðun ekonomik sömürüyü, yaðmayý, bencilliði, bireyciliði, militarizmi ve terörü dayatan; üretimin, üretici güçlerin ve insanlýðýn toplumsal geliþiminin, deðiþiminin önünde ayak baðý olan bir gericilik döneminin adýdýr. Bugün Türkiye'de yaþanan iktisadi-siyasi 'krizlerin' altýnda ne burjuva hükümetlerin basiretsizliði ve beceriksizliði, ne de IMF'nin dayattýðý "ekonomik istikrar programý" vardýr. Bunlar tekelci Türkiye kapitalizmin geçirdiði 'krizlerin' nedeni deðil, sonuçlarýdýr. Tersi izahlar ve senaryolar; kapitalist düzene kafa tutamayan, onun reddiyesine dayanan toplumsal ve evrensel bir toplum projesi üretemeyen, bunun için savaþmayý göze alamayan burjuva ve sol liberallerin-demokratlarýn uydurmalarý ve sayýklamalarýdýr. "Üretim durdu, iþsizlik-yoksulluk arttý, ihracat yapýlamýyor, orta sýnýf yok oldu vb." sýzlanmalarla dile getirilen gerçekler Türkiye kapitalizminin tekelci bir aþamasýný ve diktatörlüðünü saðlamlaþtýrmasýnýn ve kurumsallaþtýrmasýnýn göstergeleri ve sonuçlarýdýr. Bu verilere bakarak burjuva'geliþmenin-deðiþmenin' gericilik-barbarlýk yönünde olduðunu/olacaðýný söylemek yanlýþ ve abartý olmayacaktýr. Kapitalist burjuva düzen tekelci aþamasýnda insanlýðýn toplumsal geliþiminin önünde ayak baðý olmaya baþlayan bir biçim ve öze kavuþtuðu içindir ki çürümeye-gebermeye baþlar. Her tarafa pis kokular saçar. Sosyal adalet ve barýþýn bu düzen içinde saðlanmasý imkansýzlaþýr. Proletaryanýn öðretmenlerinden Marks "Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký" adlý yapýtýnýn Önsöz'ünde bu durumu þöyle açýklýyor: "...Ýnsanlarýn varlýklarýný belirleyen bilinçleri deðildir; tersine, sosyal varlýklarý bilinçlerini belirler. Geliþmelerinin belirli bir aþamasýnda, toplumun maddi üretim güçleri mevcut üretim iliþkileriyle çeliþkiye düþerler,
ya da bu çeliþki hukuki ifadesini üretim güçleri ile o zamana kadar bünyesinde yer aldýklarý mülkiyet iliþkileri arasýnda bulur. Önceleri üretici güçlerin geliþme biçimleri olan bu iliþkiler artýk bir engel olmaya baþlarlar. Ýþte o zaman bir sosyal devrim dönemi açýlýr. Ekonomik temeldeki deðiþiklik koskoca üst yapýyý er geç devirir." Kuþkusuz, Öðretmen Marks bunun itici gücünün sýnýf savaþý, öncüsünün ise proletarya olacaðýný da baþka metin ve makalelerinde döne döne vurgular ve nedenlerini açýklar. Toplumsal üretimin alabildiðine yaygýnlaþmasýna ve dünya çapýnda egemen olmasýna raðmen; üretilenin ve üretim araçlarýnýn özel mülkiyeti uzlaþmaz bir çeliþki oluþturmaktadýr. Emek güçleri baský, sömürü ve sosyal-kültürel yýkýmla, sefaletle karþý karþýyayken, sermaye sürekli olarak burjuva tekellerde, kartellerde, sendikalarda yoðunlaþmakta dünyanýn ve insanlýðýn kaderini belirleyecek bir iktidar gücü olma yarýþýný sürdürmektedir. Ezilen ve sömürülenleri daha çok sömürme, sefalete sürükleme ve baský altýna alma; rakiplerini alt etme zemininde süren bu emperyalist-kapitalist yaðma ve rekabet savaþý insanlýk için yýkým demektir. Dünya ve ülkeler bu sýnýf savaþýmý ve burjuva rekabet savaþýmý sonucunda yangýn yerine dönmüþ durumdadýr. Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Kuzey Kýbrýs'ta yaþanan krizler TC burjuvazisinin bu topraklarda yürüttüðü sýnýf ve rekabet savaþlarýnýn ortaya çýkardýðý yýkým ve felaketlerden baþka bir þey deðildirler. "Batan bankalarmýþ, çýldýran faizler, yurt dýþýna kaçan servetler, dolarýn durdurulamaz yükseliþiymiþ" bunlarýn hepsi burjuva sömürü ve rekabet savaþlarýnýn sonuçlarýdýr sadece. Olup bitenler kapitalizmin geberdiðini ve sosyalizmi göreve çaðýrdýðýný göstermektedir. Ya toplumsal devrimci dinamikler proleter bir devrimle bu cenazeyi kaldýrýr, ya da yayacaðý pis kokulara ve görüntüye katlanýr. Bugün her sýnýf ve öncüleri kapitalist düzenin bu durumdan vazife çýkarmaya çalýþmaktadýrlar. Burjuva ve sol liberaller kah itfaiyeci rolünde yangýný söndürerek, kah temizlikçi rolünde burjuva pislikleri süpürerek düzeni onarmak ve kurtarmak için canla baþla çalýþmaya baþlamýþ durumdalar. Görünürde onlardan daha rahatsýz, daha muhalif yoktur. Ama bu kesimler, "kriz" denen sosyal-sýnýfsal yýkýmýn, yaðma ve talanýn siyasi-iktisadi nedenlerini büyük bir mahirlikle toplumdan gizlemeye çabalarken; sonuçlar üzerinden
Leninist Iþýk
17
HAREKETÝMÝZÝN KURULUÞUNUN ÝKÝNCÝ YILDÖNÜMÜNDE: ÖRGÜTLÜ VE EYLEMLÝ BÝR HAZIRLIK FAALÝYETÝYLE PARTÝYE! DEVRÝME! Hareketimizin kuruluþ sürecinde MK'mýzýn yayýnlanan raporunda hareketimizin kuruluþunu "Kývýlcýmý çaktýk, sýra ormaný tutuþturmakta" haykýrýþýyla selamladýk... Aradan geçen iki yýllýk sürecin sonunda bugün, hareketimiz tüm kadrolarýnýn "ormaný tutuþturma" faaliyeti çerçevesinde kendi üzerine düþen görev ve misyonu sorgulamasý gereken bir dönüm noktasýndan geçiyoruz. Biz, tarihi hiçbir zaman kendimizden baþlatmadýk... Dünya'da 150 yýlý türkiye'de ise 80 yýlý aþkýn bir komünist hareketin süreklilik ve kopuþ diyalektiði içerisinde ele alýnmasý gerektiðini her fýrsatta yineledik. Ayrýca kendi geçmiþimizi de bu diyalektik geliþim içerisinde tanýmlayarak, KDH'nin 7 yýllýk geçmiþinin olumluklarýný sahiplenme olumsuzluklarýný ise aþma iradesi beyan ederek KDH/L ismini aldýk... Bizim açýmýzdan KDH/L isminin anlamý da buydu; ne miras yedicilik ne de geçmiþin reddi..... Biz, KDH'nin dýþýnda kalan diðer gruplardan farklý olarak; hareketimizi bir devrimci örgüt içi mücadele sonucunda var ettik. Ayrýlýk sürecinden bu yana da KDH ile aramýzdaki ayrým noktalarýný netleþtirmeye ve bunu devrimci kamuoyu ile paylaþmaya çalýþtýk... Bugün gelinen aþama da ise bu konuda oldukça önemli bir mesafe katettiðimizi, oportünist örgüt anlayýþý ve siyaset yapýþ tarzýyla aramýza kalýn duvarlar ördüðümüzü rahatlýkla söyleyebiliriz. Bu bakýmdan geçen iki yýlý deðerlendirdiðimizde kendi iç durumumuz açýsýndan oldukça olumlu nitelendirebileceðimiz geliþmeler söz konusuyken; dýþýmýza açýlma ve görüþlerimizi bizden öte güçlere taþýyarak Leninist örgüt inþasý faaliyetini hýzlandýrma noktasýnda ayný þeyleri söylemek mümkün deðildir. Lininist bir örgütün yokluðu, böyle bir örgütün inþasý konusunda en çok söz söyleyen komünistler olarak bizler için, 9 yýllýk bir örgütsel mücadeleye raðmen bu anlamda hedeflerimizin oldukça uzaðýnda olduðumuzu görmek, bunu bilince çýkartmak daha fazla sorumluluk bilinci için oldukça önemli bir kalkýþ noktasý olacaktýr. Bu gün dünya devrimine karþý sorumlu olduðumuz Türkiye devrimi topraklarýnýn nesnel (iktisadi) olarak devrime en yakýn olduðu; öznel (devrimci önderlik)bakýmdan ise bir o kadar uzak olduðu bir süreçten geçiyoruz. TC burjuva devleti iþçi sýnýfý ve emekçilere dönük
yaðma ve sömürü saldýrýsýný arttýrdýkça arttýrýyor; düzene karþý oluþabilecek tepkileri ise her türlü kaba kuvveti kullanarak maniple etmeye çalýþýyor. Devrimci harekete dönük hýzlanan saldýrýlarýn temel nedenini de düzenin içinde bulunduðu bu istikrarsýzlýkta aramak gerekiyor. Ve bütün bu yaþananlar komünistlerin sorumluluðunu bir kat daha arttýrýyor. Komünist Bir Kadro Olmanýn Hakkýný Vermek Ýçinden geçtiðimiz dönemin özelliklerini yayýnlarýmýzda sürekli tarif ettik. Bu dönem bir yükselme dönemi deðil; tersinden bir gericilik ve devrimci hareket açýsýndan bir tasfiyecilik dönemidir. Buradan baktýðýmýzda Leninist tipte bir örgüt inþasý hedefini önüne koymuþ olan komünistler olarak; üzerine basarak yükseleceðimiz bir eylem dalgasýndan söz edemeyeceðimiz gibi, birçok görevi ayný anda omuzlamamýz gereken bir sürece tekabül eden bir dönemden geçtiðimizin bilinciyle hareket etmek zorundayýz. Bir yandan tasfiyeciliðe karþý amansýz bir mücadele verirken, öbür taraftan yapý taþlarýný örmenin kavgasýný vereceðimiz bir süreç bu...... Ýþte tam da bu nedenlerden dolayý, dün bir hatta birden çok organýn üstlendiði görevleri gerekirse bir kadronun üstlenmek zorunda kalacaðýnýn bilincini baþtan kuþanmak ve bu bilinçle yürümek zorundayýz. Kadro tanýmýný yaparken "dönemin sorumluluklarý üstlenme yetenek ve sorumluluðu"na iþaret etmiþtik. Bu taným bizler açýsýndan gerçekliðini korumaktadýr. O halde yapýlmasý gereken tek tek her kadromuzun bu bilinci kuþanarak dönemin gereklerini yerine getirme iradesi ve sorumluluðunu ortaya koymaktýr. Her kadronun kendi alanýnda bir örgüt gibi çalýþmanýn yol ve yöntemlerini bulup açýða çýkarmak ve MYO üzerinden diðer alanlardaki yoldaþlarýyla bunlarý paylaþmak; bir yandan örgütsel sorumluðunu yerine getirirken, diðer yandan önderlik görevlerine hazýrlanma misyonunu yerine getirmesi dönemin koþullarýna uygun kadro bilincinin yerleþmesinin fiili adýmý olacaktýr. Elimizdeki sýnýrlý sayýdaki aracý dahi kullanmayý beceremeyen, elindeki her türden araç ve koþulu devrimci faaliyetin hizmetinde nasýl kullanabileceðinin hesabýyla hareket etmeyen unsurlarýn, "komünist kadro" olmanýn hakkýný yerine getirme çabasý olduðundan söz etmek mümkün olmayacaktýr. Böyle bileþenlerin
16
Þubat 2001
gösterip, bu sonuçlarýn nedenlerinin ustalýkla gizlendiðini ve bunlarý tartýþmaktan yavuz hýrsýz misali son sürat kaçýldýðýný fark ederseniz yanýldýðýnýzý anlarsýnýz. Maya, "Yeni Bir Maya'yla Yeniden Buluþmak Üzere..." yazýsýnda tam da bunu yapýyor. Hedeflerini, deðiþik dönemlerini, baþarýsýzlýklarýný sýralýyor, güçlerinin daraldýðýný söylüyor, fakat; ortaya çýkan istenmeyen sonuçlarýn ve baþarýsýzlýklarýn nedenini bir türlü açýklamýyor. Yine susuþ kumkumasý kesiliyor. Ve ardýndan ekliyor "...Maya'nýn nasýl bir yayýn olacaðý ve gündemlerinin nasýl biçimleneceði ise bu ihtiyaçlardan çýkmaktadýr... Maya'nýn yeni içeriðiyle, devrimci partileþmenin hazýrlýk görevleri çerçevesinde, hedef kitlesinin ihtiyaçlarý temelinde, teorik politik sorunlarýn olabildiði ölçüde derinlikli olarak ele alýndýðý, ama ayný zamanda pratikteorik etkinliklerin önünü açan, onun deneyimlerini sayfalarýna yansýtan, güncel politik geliþmeleri ise, temel ilke ve eðilimlerle iliþki içinde iþleyen bir yayýn olmasý hedeflenmektedir."(agy) Bu aslýnda Maya'nýn arkasýnda duran örgütlü güçlerin de politik hedefleridir. Maya'nýn önceki hedeflerini tekrar etmektedir. Bir farkla, yeni Maya teorik konularý da iþleyerek iki sayý çýkan Parti Yolunda'nýn görevini de üstlenecektir. Maya'nýn yeni döneminde baþkaca da yenilik yoktur. Yenilik; politik faaliyetten ve iddialardan daha geri çekilme, ideolojik-teorik yayýn faaliyetiyle yetinme sinyalidir. Maya'nýn arkasýnda duran güçler, "efradýný cami, aðyarýný mani" (bütün bireylerini almýþ. baþkalarýný atmýþ) mantýðýyla hareket ettikleri sürece kendilerine yeni misyonlar biçip, eskileri ýsýtýp yeni cila ile sunabilirler. Bunda bir mahsur da yoktur. Ama bu tutumun ihtiyacý gidermediði tecrübeyle sabittir. Maya'nýn arkasýndaki güçlerin temel kusur ve zaafý efradýný cami, aðyarýný mani tutumuyla örtüþen, kendini amaçlaþtýrma ve sorunlarýný görmezden gelme tutumudur. Böyle bir tutumunsa býrakalým kendi dýþýndaki güçleri ayrýþtýrýp devrimci parti kuruculuðuna kazanmasýný, varolan somut güçlerini de sürecin dayattýðý misyon ve görevlerden uzaklaþtýracaktýr. Bu gün asýl sorun çaðrý deklarasyonu olarak kalan Devrimci Parti Güçleri platformunun
yeniden inþa edilerek sistemli, planlý, hedefine ve amacýna hizmet eden bir siyasi ajitasyon, propaganda ve örgütlenme çalýþmasýnýn hayata geçirilmesidir. Bunun dýþýnda, bundan baðýmsýz yapýlacak çalýþma yayýn faaliyetine indirgenmiþ, zamanla onu da amaçlaþtýracak olan bir yönelimdir. Uzunca bir süreden beri söylediðimiz gibi Maya bu yola girmiþ görünüyor. Kendinden öte devrimci parti güçleri üzerine kurduðu düþleri gerçekleþmeyen her grubun düþtüðü yanlýþa düþülerek; bu güçleri yok sayan ben merkezci bir konum benimseniyor. Kendi dýþýndaki güçlerle birleþmenin ve devrimci politik-pratik bir faaliyette yakýnlaþmanýn yol ve yöntemlerini bulamayýnca yýlarak geri çekilme, "motor" olma iddiasýndan sinsice feragat etmektir. Maya'yanýn arkasýndaki güçlerin yaptýðý budur. "Yeni bir Maya", amaçlar deðiþmiþ gibi, "amaca uygun bir Maya" söylemleriyle politik faaliyetten geri çekilme manevralarý yapýlýyor. Devrimci Parti Güçlerinin sesi yerine ikame edilmeye çalýþýlan Maya "buraya kadar!" diyor. Bunun gerekçesi de "daralan güçler" oluyor. Yani kalanlar deðil gidenler... Biz bu hikayeyi daha öncede duymuþtuk! Bolþevik kültür ve gelenek yaratmak iddiasýyla yola çýkanlarýn geldikleri yer hiç de devrimci komünistleri sevindirecek bir nokta deðildir. Ýsterdik ki; bu çevre geçmiþiyle daha içtenlikli bir hesaplaþmayla ileri çýksýn ve diðer devrimci parti güçleriyle buluþmanýn, eylemli yürüyüþ içerisinde yakýnlaþmanýn; amaç ve araç birliði zemininde yakýnlaþmanýn, Leninist örgüt ve siyaset normlarýnda söylemde deðil, davranýþtada ortaklaþmanýn mücadelesinde ýsrarcý olsun. Umarýz biz yanýlýrýz da bu güçlerin tercih ve yönelimini farklýlaþtýrmasý bir iddasýzlaþma ve içe kapanmayla sonuçlanmaz. Maya’nýn ilk sayýsýnda ortaya koyduðu hedefler de, amaçlarda deðiþmemiþtir. Devrimci bir partiye giden yolda, daðýnýk durumdaki devrimci parti güçlerinin saflaþtýrýlmasý ve birleþtirilmesi hala devrimci acil bir görev olarak duruyor. Devrimci komünistlerin üstlenmesini ve çözmesini bekliyor.Zorluklar ve geçici baþarýsýzlýklar bu görevden yan çizmenin gerekçesi olamayacaðý gibi; kimseyi devrimci önderlik boþluðunu doldurma amacýna da yaklaþtýrmayacaktýr.
Leninist Iþýk hareket ederek herkesi sakin olmaya bu durumdan kurtulma adýna burjuva iktidarýn iradesine "yeni ekonomik önlemler paketine" destek vermeye davet ederler. Bir "Derviþle murada eriþileceði" yalan ve demagojisiyle kitleleri kandýrmaya, oyalamaya ve düzene, düzen içi çözümlere baðlamaya çalýþmaktadýrlar. Burjuvazinin bunalýmýný nasýl 'atlatacaðýný' 150 yýl önce yazýlmýþ komünist bir programdan, Komünist Manifestodan birlikte öðrenelim: "Peki burjuvazi bu bunalýmlarý nasýl atlatýyor? Bir yandan üretici güçlerin büyük bir kýsmýný zorla yokederek; öte yandan yeni pazarlar ele geçirerek, ve eskilerini de daha kapsamlý bir biçimde sömürerek. Yani, daha yaygýn ve daha yýkýcý bunalýmlar hazýrlayarak, ve bunalýmlarý önleyen araçlarý azaltarak." (Komünist Manifesto, Sf. 116) Ýste Komünist dünya görüþünü bilimsel, evrensel, devrimci ve güncel kýlan bu öngörülerdir. Bilim olarak ortaya çýktýðýndan beri iktisadi-siyasi toplumsal yaþamýn yasalarýný bu keskin ve doðru öngörülerle izah etmesi, toplumsal yaþamý devrimci tarzda kucaklamasýdýr. TC burjuvazisi de bunalýmýný "Derviþ" makyajý dýþýnda söylenen tarzda çözmenin adýmlarýný hýzla atýyor. Zamlar birbirini kovalamaya baþladý. Yýllardýr düþürüleceði vadedilen enflasyon için, kemer sýkma politikasý uygulanan ezilenlere-sömürülenlere; bugün enflasyonun artacaðý ilan ediliyor. Yalancý-talancý kapitalist düzen þimdi de; kitleleri "Acil önlemler ve Ulusal Programla" her þeyin düzeleceðine inanmaya-iman etmeye çaðýrýyor. ABD, Dünya Bankasý ve IMF patentli Derviþ ve katil Ecevit hükümeti sözde; 'ulusal program' üretecek ve uygulayacak... Buna ancak, burjuva sýnýf bilincinin köleleri inanýr. Burjuva düzenden, olumsuz sonuçlarýndan rahatsýz olan, ama yeni bir düzen ve iktidar perspektifine de sahip olmayan ara devrimci akýmlar ise bu durumdan kendini kanýtlama, daha çok gürültü çýkarma, kitle terörü yerine bireysel terörü ikame etme amaçlarýný gerçekleþtirmek için yararlanmak isteyeceklerdir. Devrimci komünistler ise kapitalist düzenin teþhiri ve eleþtirisini içeren propaganda ve ajitasyonlarýný yaygýnlaþtýracaklar; komünistlerin örgütsel-politik birliðini saðlamak, proletaryanýn önderlik ihtiyacýný yanýtlayarak onu siyasallaþtýrýp devrimci sýnýf savaþýmýna kazanmak; siyasal bir ordu halinde ayakla-
5
narak iktidarý ele geçirmesi için gereken örgütsel-siyasal araçlarýn yaratýlmasý yönünde yararlanmaya çalýþacaklardýr. Marksist-Leninist ekonomi politik bilimini, sýnýf savaþýmý, örgüt ve önderlik anlayýþýný, yani materyalist dünya görüþünü daha çok bilince çýkarmak, daha çok öncüyü bu anlayýþa ve savaþýma kazanmak, iþçi ve emekçilerin öncü bölüklerine bu dünya görüþünü taþýmak ve onlarý Marksizme-Leninizme kazanmak için faaliyetlerine hýz vereceklerdir. Çünkü böylesi dönemler ezilen-sömürülen kesimler içinde yeni arayýþlarýn, olup biteni anlama çabasýnýn, siyasete, örgüte ve mücadeleye ilginin arttýðý dönemlerdir. Bu durumu sýnýf mücadelesinin ve hazýrlýk faaliyetinin bir avantajýna dönüþtürmek hareketimizin de önündeki güncel politik-örgütsel görevdir. Burjuvazinin Rekabet ve Paylaþým Savaþýnda Taraf Olmak Çatlaklara Oynamak Devrimcilik Deðil Burjuva Kuyrukçuluk ve Gericiliktir Dünyanýn ilk komünist örgütü olan Komünistler Birliði'nin programýnda burjuva hükümet anlaþýlýr ve baþarýlý bir biçimde tarif edilir. "Modern devletin yönetimi, tüm burjuvazinin ortak iþlerini yöneten bir komiteden baþka bir þey deðildir." (Komünist Manifesto, Sf. 112, Sol Yayýnevi) TC burjuvazisi, daha çok kar, daha büyük pazar, daha büyük sermaye gücü hedefiyle kendi içinde de rekabet ve güce göre pay kavgasý vermekte, ciddi ciddi boðazlaþmaktadýr. Farklý çýkar gruplarýnýn meydanýn boþ olmasýný fýrsat bilerek boðazlaþmasý, sermayenin ve özel mülkiyetin her geçen gün merkezileþtirilmesi ve daha az elde, daha büyük bir diktatörlük haline gelmesi içindir. Bazý mülk sahiplerinin bu boðazlaþmada mülksüzleþmesi, bazýlarýnýn erken davranýp servetlerini yurt dýþýna kaçýrmasý, bazýlarýnýn ise daha da zenginleþmesi ve güçlenmesi; iþçi ve emekçilerin ise, daha çok sömürülmesi ve sefalete mahkum edilmesi durumuna "kriz" deniyor. Ekonomik alandaki bu deðiþim ve geliþmeler siyasal alana da yansýmakta, onun da merkezileþmesini dayatmaktadýr. Tüm burjuvazinin çýkarlarýný korumak, onun ortak iþlerini yönetmekle yükümlü hükümet ve parlamento tekelci iþbirlikçi burjuvazinin ihtiyaçlarýna yanýt vermekte zorlanýyor, bürokratik engellere ve muhalefete takýlýyor. Bu durumda burjuvazinin iri kesimleri daha hýzlý sonuç almak, her yol ve yöntemi hýzla
6
Leninist Iþýk
Þubat 2001
yaþama geçirerek, kendi iç hesaplaþmasýnýn bir an önce bitirilmesi ve ezilen-sömürülenlerin baský altýnda tutulmasý için darbecileri, MGK'yi perde arkasýndan deðil açýktan yönetmeye, iktisadi-siyasi yönetime el koymaya çaðýrýyorlar. Burjuva sýnýf, düzen ve yönetim mekanizmasýndaki bu çalkantý ve yalpalamalar sonucu genel huzursuzluk ve hoþnutsuzluk artmakta, burjuva çýkar gruplarý arasýndaki it dalaþý þiddetlenmekte ve kirli çamaþýrlarda sokaða dökülmektedir. Yönetenlerin yönetemez olduðu, burjuvalarýn birbirini boðazladýðý, gambazladýðý, iflas bayraðý çektiði bu dönemlerde iþçi sýnýfý ve emekçiler baðýmsýz devrimci bir siyaset ve önderlikten yoksun olduklarý için, burjuva ve ara siyasal akýmlar, güçler tarafýndan burjuva çýkar çatýþmasýnýn tarafý yapýlmak, paylaþým savaþýnýn arabasýna koþulmak istenirler. Bu yolla öfke ve huzursuzluklarý bastýrýlmaya, yeniden düzene entegre edilmeye çalýþýlýrlar. Burjuvazi bunu sahte seçenek ve umut tacirliði ile yapmaya çalýþýrken; burjuva siyasetten devrimci bir kopuþ gerçekleþtirememiþ ara akýmlar, ayný þeyi burjuvazinin çatlaklarýna oynamak, bundan yaralanmak adýna yaparlar. Bunu da devrimci taktik olarak yutturmaya çalýþýrlar. Devrimci komünistler bu tutumlardan kendi tutumunu ayýrmalý, sýnýfa karþý sýnýf perspektifini korumalý, iktisadi-siyasi kurtuluþ projesini iktidar bilinci ve hedefi üzerine kurmalý, iktidar savaþýmýnda devrimci sýnýf dinamiklerine dayanmalýdýr. Burjuvazinin kapýþan kesimlerinden medet ummak, onlara dayanmak devrimcilik deðil burjuva kuyrukçuluk ve gericiliktir. Her türlü olanaðý ve bunalýmý iktidarý almanýn bir aracý haline getirmek, düzenden baðýmsýz devrimci bir siyaset, önderlik ve öncü bir sýnýfsal gücün varlýðýna, yoksa yaratýlmasýna baðlýdýr. Bunun dýþýndaki kurtuluþ senaryolarý, yollarý ve düþleri eninde sonunda burjuva düzen içine hapis olmaya mahkumdur. "Bugün burjuvazi ile karþý karþýya gelen bütün sýnýflar içerisinde yalnýzca proletarya gerçekten devrimci bir sýnýftýr. Öteki sýnýflar modern sanayi karþýsýnda erirler ve sonunda yok olurlar; proletarya ise onun özel ve temel ürünüdür. Alt orta sýnýf, küçük imalatçý, dükkancý, zanaatçý, köylü, bütün bunlar, orta sýnýfýn parçalarý olarak varlýklarýný yok olmaktan kurtarmak için, burjuvaziye karþý savaþýrlar. Bunlar, þu halde, devrimci deðil tutucudurlar. Hatta gericidirler, çünkü tarihin tekerleðini gerisin geriye döndürmeye çalýþýrlar...(Age, Sf.
120) TC devletinin ve burjuvazisinin baþta devrimci tutsaklar olmak üzere, tüm ezilenleresömürülenlere kan kusturmaya, açlýkla terbiye etmeye niyetli olduðu yeterince açýktýr. Devrimci komünistler bu saldýrýlarý somut ve acil görevlerinden, önceliklerinden vazgeçmeksizin cepheden yanýtlamalýdýrlar. Bu salt güç sorunu deðildir. Saldýrý çok yönlüdür. Karþý duruþta çok yönlü olmalýdýr. Öncelikle ideolojik- programatik, politik-örgütsel alanlarda bu saldýrý karþý saldýrýyla yanýtlanmalýdýr. Burjuvazinin yarattýðý sahte ikilemlere aldanarak daha baþtan taktik-strateji adýna bu alanlarda geriye düþenlerin, fiili savaþým alanýnda düzen dýþý devrimci bir politik-örgütsel güç olmalarý imkansýzdýr. Böyle bir güçten yoksunken iktidarý hedefleyen devrimci bir eylem çizgisini yaþama geçirmek de ham hayaldir. Burjuvazi "ölümü gösterip, kitleleri sýtmaya razý etmek" istiyor. Karþý saldýrýya bu oyunu boþa çýkarmakla baþlanýlmalýdýr. Her alanda ve devrimci faaliyette kapitalist düzene cepheden tutum alýnmalý, devrim ve sosyalizm propagandasý öne çýkarýlmalýdýr. Burjuva ara 'çözümleri' ve seçenekleri burjuva siyasetçilere ve yardakçýlarýna býrakarak devrimci çözüm ve seçenekler üzerinde yoðunlaþmalý, öncülere ve kitlelere gücümüz, olanaklarýmýz ölçüsünde bunlarý taþýmalýyýz. "Demek ki, iþçiler, sermayenin ara vermeden sürüp giden gasplarýnýn ya da piyasa deðiþikliklerinin doðurduðu bu kaçýnýlmaz gerilla savaþlarýna kendilerini tamamýyla kaptýrmamalýdýrlar. Anlamalarý gerekir ki, bellerini büken, bütün yoksulluðu ile birlikte, mevcut düzen, ayný zamanda, toplumun ekonomik dönüþümü için gerekli maddi koþullarý ve toplumsal biçimleri de yaratýr. "Adil bir iþgücü karþýlýðýnda adil bir ücret!" biçimindeki tutucu slogan yerine, bayraklarý üzerine þu devrimci sloganý yazmalýdýrlar: "Ücretlilik sisteminin kaldýrýlmasý" (Marks, Seçme Yapýtlar, C.2, Sf.90) Politik faaliyette ve mücadelede iþte Marksist kavrayýþ. Ne güncel sorun ve mücadelelere kayýtsýzlýk; ne de bunlara tapýnmak, bunlarla yetinmek. Güncel sorunlar ve mücadeleler bile iktidar perspektifiyle ve kapitalizmin reddi anlayýþýyla ele alýnmalý ve þiarlaþtýrýlmalýdýr. Mart-Mayýs dönemine bu anlayýþla hazýrlanmalý, Leninist politik-örgütsel faaliyetimizi bu perspektif üzerine oturtmalýyýz.
IÞIK
15
MAYA'NIN GECÝKMÝÞ ÝTÝRAFLARI YA DA BÝR PLATFORMUN PÜR MELALÝ! Devrimci Parti Güçleri'nin sesi olduðu iddiasýndan baþkaca bir misyonu kalmayan aylýk Maya gazetesinin son sayýsýndaki haberi hayra mý-þerre mi yormalý? Bu haberde Maya'nýn Mart sayýsýnýn çýkmayacaðý, yenilenmiþ, içerik ve biçimi deðiþtirilmiþ þekliyle Nisan'da çýkacaðý duyuruluyor. Ýddialar ve duyurular bir yana, devrimci komünistler hangi iddialarla yola çýkýldýðýný ve bu iddialarýn gerçekleþip gerçekleþmediðini, gerçekleþmediyse niçin gerçekleþmediðini, ýkýnýp sýkýnmadan gayet açýk ve net biçimde ortaya koymalýdýr. Bu yapýlmayýp ta verili durum teorize edilmeye ve utangaçça izah edilmeye kalkýþýlýrsa bunun devrimci siyaset ve tutarlýlýkla, üstlenilen misyonla, "farkýna varýlan misyon duygusuyla" falan alakasý olamaz. Olsa olsa siyaseti kitabýna uydurmayla, "el çabukluðu marifet"le alakalý olabilir. Böyle bir þeyin de devrimcikomünistlerin ilgi ve katkýsýný çekmeyeceði açýktýr. Maya'nýn biçim ve içerik deðiþtirmesi kendi sayfalarýndan da ilan edildiði gibi, nedensiz deðildir. "...bugünkü gerçek durum üzerinden deðerlendirildiðinde, mevcut güçler hesaba katýldýðýnda, mevcut haliyle hedefler bakýmýndan yeterince iþlevli olmadýðý sonucu çýkmýþtýr."(Maya sayý 54, Þubat 2001) Evet ortaya konan gerekçe budur ve doðrudur. Ama atlanýlmamasý gereken nokta bunun baþtan görülememesidir. Asýl vahimi de kendini DPG'nin sesi olarak lanse eden Maya'nýn, DPG'nin sesi veya soluðu olamadýðý ve bu haliyle de olamayacaðýnýn üzerinin kapatýlmaya çalýþýlmasýdýr. Maya gerçekten DPG'nin deðil, onun bileþenlerinden birinin sesi olduðu için, devrimci bir parti ihtiyacýnýn koþullandýrdýðý ihtiyaçlarý gidermede baþarýsýzdýr. Çünkü DPG'nin tamamýnýn ihtiyaçlarýyla, DPG'nin bir bileþeni olan Maya'nýn arkasýnda duranlarýn ihtiyaçlarý bir ve ayný deðildir. Bu gerçek atlanýldýðýnda, -yani DPG'nin tamamýnýn sesi olmama gerçeði- Maya belli periyotlarda döne döne bunlarý tekrarlayacaktýr. Bizce en önemli sorun buradadýr. Asýl sorun Maya sayfalarýn-
dan potansiyel devrimci parti güçleri tespiti üzerinden ve bunlarýn ayrýþtýrýlýp birleþtirilmesine yönelik yapýldýðý iddia edilen eðitim ve politik yönelimler oldukça soyut ve nerede baþlayýp nerede bittiði belli olmayan beyhude çabalardýr. Çünkü; hali hazýrda somut olan DPG bileþenlerinin üzerinden atlayan, onlarý yok sayan, gördüðü yerde susuþ kumkumasý kesilen ben merkezci bir anlayýþýn, politik olarak önüne koyduðu iþleri layýkýyla yerine getirip, gerçekten bir ihtiyaç olan devrimci partiye yürüyüþte iddia edildiði üzere önderlik misyonunu oynamasý da güzel bir düþ ve hayalden öte bir þey deðildir. Tabi ki biz kimsenin göreceði veya gördüðü düþlere karýþmayýz; ancak sorun devrimci parti ve devrimci parti kuruculuðu olduðu zaman da üzerimize düþen sorumluluk gereði, kimsenin gerçekleri örtbas etmesine, üzerinden atlamasýna da kayýtsýz kalmayýz. "Maya ilk çýkýþýnda, ilkesel yaklaþýmlarýný netleþtirme, devrimci siyasetin temellerini döþemeyi, geniþleyen güçlerin eðitimini saðlamayý, örgütlenmesini kolaylaþtýrmayý hedeflemiþti. Ýkinci döneminde ise, (siz misyonunu yerine getiremeyip, devrimci silkiniþ yerine oportünist kaynaþmalar sonucu mevcut güçlerin atomlarýna ayrýlmasýndan sonraki süreç diye okuyun) devrimi siyaseti popüler bir üslup temelinde iþleyerek yeni güçlerin kazanýlmasý, devrimci parti güçlerinin etkinliklerini (siz Maya'nýn arkasýnda duranlarýn diye okuyun) geniþ olarak yansýtarak, onlarýn devrimci siyaset temelinde birleþmesini, bu temelde eðitimini amaçlamýþtý. Ne yazýk ki, ikinci dönem, güçlerin daraldýðý, politik etkinliklerin sýnýrlandýðý, bu anlamda aracýn etkin kullanýmýnýn sýnýrlandýðý bir dönem oldu. Bu anlamda hedef kitlesiyle buluþmada ciddi eksiklik ve sorunlarla yüzyüze kalarak iþlevini yerine getirmede sýnýrlandý"(agy. syf 11) Bu anlatýlanlardan ne anlaþýlmalý? Ýlk bakýþta kendi kusur ve eksikliklerini ortaya koyup ciddi ciddi deðerlendiren ve yenilenmeye çalýþan bir siyaset tarzý ve anlayýþýyla karþý karþýya olduðunuz sonucunu çýkarabilirsiniz. Ama, baþarýsýzlýklarý sýralayýp, yani sonuçlarý
14
Þubat 2001
misyon duygusuna, karar verme ve yaþama geçirme irade ve kapasitesine ulaþmayý baþarmalýdýr. Merkezi araç ve perspektifleri yerel-alan faaliyetinin teorik-politik-pratik deneyimleri ile beslemeli, kadrosal-maliteknik katkýlarýyla desteklemelidir. Alanlarda hareketin stratejik ve dönemsel siyasal tutum ve savaþým hedeflerini savunarak, yayarak, geliþtirerek kendini netleþtirmek ve hem kendini, hem de iliþkilerini siyasallaþtýrmak ve militanlaþtýrmak her organýn ve kadronun öncelikli görevidir. Kadro olmanýn da, misyon bilincinin de, baþarý ve baþarýsýzlýðýn da göstergesi/ölçüsü bu siyasal-örgütsel normlardýr. Kuþkusuz kadrolar ve organlar örgütselpolitik görevlerini devrimci bir önderlik, doðru bir teorik-politik hat, buna uygun taktik tutumlar, propaganda ve örgütlenme araçlarýyla yerine getirebilirler. Hazýrlýk döneminin ve parti öncesi örgütün propaganda ve örgütlenme faaliyeti ve araçlarý kadrolarýn ve kadro adaylarýnýn kafalarýndaki teorik sorunlara yanýt, örgütsel-politik týkanýklýklara çözüm yollarý göstermeli; taze ve dinç güçlerin ilgi ve dikkatini kazanmaya, onlarý siyasallaþtýrmaya ve militanlaþtýrmaya uygun ölçek ve içerikte olmalýdýr. Planlý, hedefli ve sistematik bir örgütlü hazýrlýk faaliyeti eþliðinde çözülmesi gereken öncelikli görevler dururken, "kitle çalýþmasý", "kitlelere müdahale" , "kitleselleþme", "militan eylem yapma" adý altýnda kendini yoran, baþkalarýyla rekabete girerek öncelikli görev ve sorumluluklarýndan uzaklaþan çalýþma tarzlarýndan hazýrlýk dönemi boyunca ýsrarla kaçýnýlmalýdýr. Devrimci komünist siyaset burjuva iktidarý zor yoluyla ele geçirmeyi hedefler. Bununda uygun araç, güç, yol ve yöntemlerle gerçekleþebileceðini peþinen kabullenir. Parti deðilken parti gibi davranmak, iþçi sýnýfý ve ezilenler nazarýnda politik bir güç ve irade deðilken hiçbiri uygulanmayacak taktikler önetmek; bir komünist çekirdeðe, omurgaya, iþçi sýnýfý içinde bir temele sahip deðilken, milyonlara eylem çaðrýlarý yapmak devrimcilik deðil lafazanlýktýr. Ama bugünden mevcut güç ve olanaklarla militan, enerjik ve bir seferberlik içerisinde amaç ve ilkelerimize savunmadan, somut ve acil görevlerimizi yerine getirmeden de parti olunamayacaðýný, iþçi sýnýfý içinde bir temel kazanýlamayacaðýný bilmeliyiz. Parti öncesi örgüt ve hazýrlýk komünist bir nüvenin kendisinden öte amaçlarýn, ihtiyaçlarýn karþýlanmasýdýr. Sýnýfa sýnýf bilincinin devrimci parti tarafýndan dýþardan taþýnmasý gibi, daðýnýk durumdaki
devrimci parti güçlerine de dýþardan bir müdahale partileþme sürecini hýzlandýracaktýr. Örgüt devrimci siyaseti salt kendisi için yapmayan canlý bir organizmadýr. Bugün atacaðýmýz adýmlarýn hýzý niceliði ve niteliði yarýn varacaðýmýz yeri belirlemektedir. Zaman hýzla akýp gidiyor. Düþman kuþatmasý ve saldýrýlarý artarak sürüyor. Tarih komünistleri ve iþçi sýnýfýný tarihselsiyasal misyonunu oynamaya ve insanlýðýn emperyalist barbarlýk ve yaðma düzeninden kurtuluþunun yolunu açmaya çaðýrýyor. Burjuvazi ve uþaklarý uyguladýklarý baský ve sömürü sonucunda sosyal-toplumsal patlamalarýn meydana gelmesinden korkuyorlar. Tarihin çöplüðüne atýlmayý çoktandýr hak eden kapitalist düzenin ve uþaklarýnýn korkularýný kabusa çevirmek için olasý patlamalarý devrimci bir önderlik iradesi ve kapasitesi ile taçlandýrmak bugünden atacaðýmýz adýmlara ve kazanýmlara baðlý olduðunu unutmadan, bu anlayýþ ve sorumlulukla devrimci mücadelemizi sürdürmeliyiz. Burjuvazi her alanda tepeden týrnaða örgütlü olduðu halde, devrimci-komünist örgütlenmeleri fiili saldýrýlarla ve havuç politikasýyla tasfiye etmeye kalkmasý boþuna deðildir. Örgütlü gücünün, örgütlü bir güçle alaþaðý edileceðini çok iyi bildiði içindir ki; fiili saldýrýlarla yetinmeyip burjuva medyayý ve liberal solu da harekete geçirerek devrimci-komünist örgütlenmeye çok yönlü saldýrýlarýný sürdürmektedir. Öyleyse bugün devrimci, düzen dýþý örgüt vurgusunu ve ihtiyacýný her zamankinden daha çok öne çýkarmaya ihtiyaç vardýr. Çözülme, tasfiyecilik süreçleri; bürokratik ve liderlik sultasýna mahkum örgüt pratikleri de bu kesimlerin karalama ve çamur atma kampanyalarýna tuz biber olmaktadýr. Devrimci-komünist örgüt düþüncesine ve örgütlere karþý yürütülen bu burjuva haçlý seferlerine karþý duramayan kadrolar ve gruplar proje devrimciliði, medyatik solculuk, legalizm ve edilgenlik bataðýna savrulmaktadýrlar. Her gericilik döneminin bu þaþmaz görüntüleri ve sonuçlarý, içinden geçmekte olduðumuz gericilik döneminde de fazlasýyla hissedilmektedir. Devrimcikomünist siyaset ve irade bu dönemi düzen dýþý bir örgütlü varoluþta ýsrar ve parti inþasý savaþýmý içinde aþmaya çalýþýrken arýnacak ve yetkinleþecektir. Bu yöndeki arayýþlara yön verme yeteneðine ve çabasýna baðlý olarak geliþip serpilecektir. Düzenin ve yardakçýlarýnýn hevesleri de kursaklarýnda kalacaktýr.
Leninist Iþýk
7
3Kavganýn Ýçinden... TC'nin Tecrit Ve Ýþkence Zulmü F Tipi Hücrelerde Sürüyor!
DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR DÝRENÝYOR! ÖLÜM VE ZULÜMLE SAVAÞIYOR! Devrimci-komünist tutsaklarýn burjudaha kanýtladýlar. Bu gerçeði, her türlü vazinin F tipi hapishane ve yaþam dayatmasýyozlaþmayý, çýkarcýlýðý, sevgisizliði ve benna karþý baþlattýklarý "Ölüm Orucu" ve "Sürecilliði erdem sayan kokuþmuþ kapitalist siz Açlýk Grevi" direniþ eylemleri büyük bir düzenin ve bekçilerinin suratýna bir þamar direnç ve kararlýlýkla F tip hücrelerde gibi indirdiler. sürdürülüyor. Burjuva diktatörlüðü TC Burjuva diktatörlüðü TC; devrimci tutsakdevleti 19-22 aralýk tarlarý teslim alma ihlerinde 20 hapishansaldýrýsýnda zorbalýðýn, HABER eye birden baþlattýðý silahýn, merminin, katliam saldýrýsý sonukatliamýn kar etmediði; Onlardan haber geldi. cunda F tipi hücre uyguo büyük tahammül ve lamasýný baþlatabilmiþti. direniþle karþýlaþýnca, Oradan Ama tüm barbarlýðýna ve paralý uþaðý durumundaonlardan. entrikacýlýðýna raðmen ki medyaya ve burjuva Gömlekleri kirli deðil direniþi hala kýramadý. kalem uþaklarýna çatýk deðilmiþ kaþlarý. Tepeden týrnaða silahlý tehditler savurarak, sanYalnýz biraz ordu, özel tim, polis ve süre baþvurarak uzamýþ týraþlarý. sivil güçlerinden oluþan direniþin toplumdan birliklerle baþlattýðý gizlenmesi, yok sayýlkatliam saldýrýsýnda masý yolunu tuttu. "Yandýk" otuzun üzerinde devrim"Osmanlý'da oyun dememiþler. ci tutsaðý hunharca çok!"özdeyiþini ve onun Dayanmýþlar biliyorum. katletmesine raðmen siyaset geleneðinin "Dayandýk" bunu baþaramadý. takipçisi olduðunu bir Devrimci-komünist tutkez daha doðruladý. dememiþler. saklar büyük kayýplar Önce, tutsaklarýn örgüt Gözleri gülerek verdiler, bedeller ödedilbaskýsýyla Ölüm Orucu'bakýyorlarmýþ adama. er, ödemeye de devam na yattýðý yalanýna ve Þakaklarýnda taze bir yara varmýþ ediyorlar. Bu kararlýlýk demagojisine sarýlmýþtý. ama, ve militanlýk sonucunda Katliamýný bu yalan ve çatýk deðilmiþ kaþlarý. Türkiye'deki sýnýf demagoji üzerinden kurYalnýz biraz mücadelesinde bir gulamýþtý. Sonra, uzamýþ týraþlarý... ilkede imza attýlar. devrimci tutsaklarý örgüt Hapishanelerde böylesine kapsamlý ve uzun süreli, kitlesel ve direngen bir direniþ daha önce ne görülmüþ, ne de duyulmuþtu. Devrimci tutsaklar bu direniþleriyle; düþmanýn silahý, bombasý, zorbalýðý ve katliamý karþýsýnda devrimci inancýn sarsýlmayacaðýný, devrimci iradenin kýrýlmayacaðýný bir kez
baskýsýndan ve ölümden kurtarma yalan ve demagojisiyle "Yaþama dönüþ operasyonu" adýyla katliam yapmýþtý. Katliamdan yaralý ve sað kurtulan tutsaklarý iþkenceden geçirerek F tipi hapishanelere nakledip birbirlerinden tecrit etmiþti. Vahþi saldýrýsýna, katliamýna, iþkence ve tecritine raðmen direniþi kýramayýnca;
Nazým Hikmet
8
Þubat 2001
yalan ve demagojileri devrimci irade ve kararlýlýk karþýsýnda yerle bir olunca; sansürü çare olarak gördü/görüyor . Her devrimcinin-komünistin ve sýnýf bilinçli iþçinin, emekçinin sahiplenmesi ve desteklemesi gereken bir direniþ savaþýyla düþman saldýrýsý yanýtlanmýþtýr. Teslimiyet çaðrýlarýna büyük bir devrimci cüretle, direniþle karþýlýk verilmiþtir. F tipi hapishanelerin açýlmasý ve hücre uygulamasýna geçilmesi bu gerçeði deðiþtirmez. "Sana selam olsun/ Zincirin, zulmün kar etmediði,/ Kýrbacýn kar etmediði/ Büyük tahammül!" (E.Gökçe) *** TC devleti, sansür saldýrýsýyla devrimci tutsaklarýn direniþinin kamuoyundan gizlenmesinin yaný sýra, toplumun "haber alma özgürlüðünü"de gasp etmiþ oldu. Ýþte burjuva demokrasi budur. Burjuva düzenin köþeye sýkýþtýðýnda, çýkarlarý tehlikeye girdiðinde yapmayacaðý insanlýk dýþý uygulana yoktur. Onun için her yol mubahtýr. Burjuva demokrasi kitleleri avutma, uyutma ve düzene baðlamanýn yalnýzca bir aracýdýr. Ama asla tek aracý deðildir. Bu Araç amacýna hizmet etmediðinde, kitleleri uyutmaya, avutmaya ve düzene baðlamaya yetmediðinde rafa kaldýrýlýr. Demokrasi oyunu biter ve faþist darbeler, muhtýralar, müdahaleler dönemi baþlar. "Yalancýnýn mumu yatsýya kadar yanar!" Burjuvazinin demokrasi oyunu da; ezilen ve sömürülenlerin düzene baþkaldýrý enerji ve potansiyelinin açýða çýkmasýna kadar... Burjuva sömürü, yaðma ve zorbalýða karþý toplumun geniþ kesimleri kayýtsýz, edilgen ve sessiz kaldýklarý sürece demokrasi oyunu sürer gider... Bugün olup bitende budur. F ipi hapishanelerde her hücre bir mezar olmak üzere. Sansür sürüyor. Devrimci tutsaklarýn durumuyla ilgili saðlýklý haber almanýn yollarýný burjuvazi elinden geldiðince týkamaya çalýþýyor. Her türlü dayanýþma ve destek eylemi saldýrýya uðruyor. Eylemciler göz altýna alýnýp iþkenceden geçiriliyor. Mahkemelerde örgütlere yardým ve yataklýk etmek suçuyla yargýlanýyorlar. Bu siyasi baskýlarý, zülüm ve katliamlarý ekonomik baský ve yýkým politikalarý izliyor. Devrimci tutsaklarýn F tipi hücrelerde tecrite ve ölüme
mahkum edilmesinin hemen ardýndan tüm ezilen ve sömürülenlerde açlýða, iþsizliðe, sefalete, zamma ve zulme mahkum edildiler. Devrimci ve insaný deðerler emperyalistkapitalist dünya düzeninde öylesine pörsütülmüþ ve ayaklar altýna alýnmýþ, çýkarcýlýk, bencillik, köþe dönmecilik, bireysel kurtuluþ hayalleri öylesine kýþkýrtýlmýþ ve parlatýlmýþ ki; baþta iþçi ve emekçiler olmak üzere toplum öylesine kendisine yabancýlaþtýrýlmýþ ve sarhoþ edilmiþ ki; kadercilik, ruhani kurtarýcý bekleme arayýþlarý öylesine artmýþ ki; burjuva kuþatmaya ve hücre tipi yaþam dayatmasýna devrimci tutsaklar ve sýnýrlý destekçileri dýþýnda ciddi bir direniþ ve karþý çýkýþ yok gibi. Burjuva gericilik ve zülüm gemi azýya almýþ, dört nala koþuyor. Tüm bunlar anlaþýlmaz ve aþýlmaz deðildir. Burjuvazi Osmanlýdan devraldýðý iktidarýný korumak ve sürdürmek için her türlü örgütlenmeye, yasaya, kuruma ve silahlý güce sahip olmasýna raðmen; on yýlda bir askeri faþist darbeler tertipleyerek geliþen devrimci-komünist hareketleri ve toplumsal muhalefeti eziyor. Silah ve þiddet zoruyla toplumu yeniden þekillendirmeye çalýþýyor. Bundan ne býkýyor nede yakýnýyor. Otomatik olarak kendini tekrarlýyor. Önce darbe, sonra demokrasi oyunu. Burjuva diktatörlük 70 yýldýr bu ikilem içerisinde kendini var etmeye çalýþýyor, iktidarýný sürdürmenin kavgasýný veriyor. Bu durum, görmek isteyenlere haramilerin saltanatýný sürdürmenin, onu yýkmaktan daha kolay olmadýðýný göstermektedir. Verili duruma bakýp "yaprak kýmýldamýyor, çürüme ve pis kokular her tarafý sarmýþ, herkes kendi derdine düþmüþ" diye felaket tellallýðý yapmanýn devrimcilikle öncülükle bir alakasý yoktur. Türkiye ve Kürdistan her þeye raðmen bir devrim topraðýdýr. Burjuvazinin hastalýðý yapýsaldýr. Baþarýlarý ise gelip geçicidir. Çünkü; burjuvazi iþçi ve emekçi kesimlerin sorunlarýný sýnýfsal çýkarlarý gereði çözme kapasite ve yeteneðinden yoksundur. Azýcýk ekonomi politik ve geçmiþ tarih bilgisi olan herkes bunu bilir ve görebilir. Bu iktidara karþý savaþacak toplumsal-sýnýfsal dinamikler bu topraklarda fazlasýyla vardýr. Üstelik, burjuvazinin azami kar-sömürü hýrsý bu dinamikleri her geçen
Leninist Iþýk gibi, kadrolarda organlarýn yerini tutamaz ve onlarýn yerine ikame edilemez. Kadrolaþma kadro adaylarýnýn tanýmlanmýþ somut iþlev ve görevler temelinde organ (hücre-komite) formunda örgütlendirilmesi, hak ve ödev iliþkisi kapsamýnda devrimci görev ve sorumluluk verilmesi/üstlenilmesidir. Merkeziyetçilik, yukarýdan aþaðýya doðru örgütlenmenin ve eylemde birlik ihtiyacýnýn giderilmesinin yoludur. Kadrolarýn doðru seçimi ve istihdamýna dayalý bir örgütlenme ancak merkezi bir bakýþla yaratýlabilir. Parti öncesi bir örgüt kurumsallaþmasýný tamamlamamýþ, tüm demokratik mekanizmalarýný iþletme niteliði kazanamamýþ olmasýndan dolayý da merkeziyetçidir. Kongre veya konferansa kadar merkezi iradeyi seçme deðil, tanýma esastýr. Oysa devrimci parti demokratik merkeziyetçi bir iþleyiþe sahip bir örgütlenmedir. Açýklýk, kongre, seçme, seçilme, fikir oluþturma süreçlerine katýlma, azýnlýk haklarý ve yerel örgütlerin özerkliði parti içi demokrasiye iþlerlik kazandýran mekanizmalardýr. Kolektif yönetim, yukarýdan aþaðýya, aþaðýdan yukarýya denetim, eleþtiri-özeleþtiri, hak-ödev bütünselliði bürokratik merkeziyetçiliði ve liberalleþme eðilimlerini dengeleyen mekanizmalardýr. Kadrolarýn örgütlenerek organlaþtýrýlmasý, kolektif önderlik ve faaliyet anlayýþýyla teorik ve pratik eðitime tabi tutulmasý, devrimci faaliyet içinde yönlendirilmesi, denetlenmesi, iþbölümü çerçevesinde yetkinleþtirilmesi ve niteliðinin artýrýlmasý hazýrlýk döneminin önde gelen örgütsel-eðitsel görevleridir. Burada unutulmamasý gereken en önemli husus kadrolarýn eðitilmesini ve örgütlenmesini bir iç eðitim ve yayýn sorununa indirgememektir. Böyle bir tutum hem yanlýþtýr, hem de kendini amaçlaþtýrmaya, kendi dýþýndaki kadrolarý yok saymaya kapý aralayacaðý için tehlikelidir. Komünistlerin birliðini hedefleyen komünistler içinse bu durum apaçýk bir tutarsýzlýktýr. Komünist kadro birikiminin bugün daðýnýk ve amaç disiplininden yoksun olmasýyla, bu birikimi yok saymayý birbirine karýþtýrmamak gerekir. Kadrolarýn eðitilmesi ve örgütlendirilmesi de bundan dolayý iç eðitim ve yayýn sorununa indirgenemez. Parti öncesi bir örgüt salt kendi bünyesindeki kadrolarý eðitmeyle ve örgütlemeyle kendini sýnýrlayamaz. Hazýrlýk dönemi, daðýnýk durumdaki komünist kadrolarýn, çevre ve örgütlerin buluþma, birleþme çabalarýnýn da sürdürülmesi, tüketilmesi gereken bir dönemdir. Ayrýca iþçi sýnýfý ve gençlik içindeki taze ve dinç güç-
13
lerin kazanýlmasý ve kadrolaþtýrýlmasý da kadro sorununun çözülmesi için hazýrlýk döneminde baþarýlmasý gereken örgütsel görevlerimiz arasýndadýr. Öyleyse daðýnýk durumdaki kadrolarýn saflaþtýrýlmasý, eðitilip ve örgütlendirilmesi de parti öncesi örgütün ve hazýrlýk döneminin görevleridir. Teorik-politik ve örgütsel faaliyetimiz ile örgütlenme ve propaganda araçlarýmýz daðýnýk durumdaki kadrolarýn bulunduðu alanlara, kadro kaynaklarýna yönelmelidirler. Mevcut araçlarýmýz ve örgütlerimiz bu ihtiyacý karþýlayacak biçim ve nitelikte olmalýdýr. Daðýnýk durumdaki kadrolardan ve taze dinç güçlerden beslenemeyen, onlarýn katký ve enerjisini harekete geçiremeyen bir hazýrlýðýn ve örgütsel faaliyetin geleceði kazanmasý ve partiye büyümesi imkansýzdýr. Mevcut güçler, imkanlar ve öncelikler çerçevesinde örgütsel ve politik faaliyetimiz; devrimci propaganda ve örgütlenme ile, mali ve teknik alt yapýnýn saðlamlaþtýrýlmasý, propaganda ve örgütlenme materyallerinin üretilerek daðýtýlmasýný planlamak ve yaþama geçirmeye elveriþlidir. Öyleyse özel ve yalýtýk görevler dýþýndaki her organ ve kadronun görevi devrimci propagandayý kadro kaynaklarýnýn bulunduðu alanlara yaymak ve etkisini örgütlemektir. Bu iþlerde yetkinleþme ve olumlu sonuçlar elde etmedir. Yeni araçlarýn devreye sokulmasý ve yeni mevzilerin kazanýlmasý eldeki araçlarýn, güç ve imkanlarýn; verimli, planlý, hedefli ve örgütlü bir tarzda devrimci propaganda ve örgütlenme faaliyetinde militanca kullanýlmasýna, sonuç alýnmasýna baðlýdýr. Hangi nedenle olursa olsun, mevcut araç ve olanaklarý ileri sýçramanýn bir manivelasý haline getiremeyen kadro ve organlarýn dönemin görev ve sorumluluklarýnýn altýndan kalkmasý, kendini geliþtirmesi söz konusu olamaz. Yine akýldan çýkarýlmamasý gereken bir hususta hiçbir aracýn kendi baþýna amacýn gerçekleþmesini güvenceye alamayacaðýdýr. En iþlevli araç bile ona sahip çýkan örgüt, organ ve kadronun politik-pratik çabasýyla amaca hizmet eder, dönüþtürücü maddi bir güce kavuþur. Parti inþasý görevlerinin ve sorumluluklarýnýn altýna giren ve misyon üstlenen her örgütlü kadro hareketin temel görüþlerini içeren belge, yayýn ve referans kaynaklarýný sahiplenerek, çalýþma alanlarýnda muhataplarýna ulaþtýrarak propaganda ve örgütlenme alanýnda sorumluluk almalý, planlý ve hedefli bir faaliyet yürütmelidir. Her organ ve kadro kendi alanýnda yaratýcý, üretici ve insiyatif sahibi olmalýdýr. Devrimci sorumluk bilincine,
12
Þubat 2001
ilebilmesi için; komünist görev, sorumluluk ve önceliklerin saptanmasýna ve daðýnýk durumdaki devrimci parti güçlerinin bu zemine çekilmesine baðlýdýr. Hareketimizin baðlayýcý belgelerinde, kitap, broþür ve referans kaynaklarýnda komünistlerin amaç ve ilkeleri ile somut ve acil görevleri belirlenmiþtir. Bugün kendisine parti öncesi örgütlülük diyen her komünist yuvarýn ve hareketimizin bu görev ve sorumluluklarý yerine getirecek bir örgütlülük ve hazýrlýk faaliyetine yoðunlaþmasý varlýk nedenidir. Bu görevlerden yan çizerek veya üzerinden atlayarak da devrimci partinin yaratýlabileceðini düþünenler ve sananlar kendilerini kandýrýrlar. Hiçbir zorluk ve geliþme örgütlü yürüyüþümüzü ve hazýrlýk faaliyetlerimizi aksatmamýzýn mazereti olamaz. Bunlar Leninist/Bolþevik bir partinin yokluðu koþullarýnda öncelikle üstlenilmesi ve çözülmesi gereken görevlerdir. Parti öncesi örgüt ve hazýrlýk dönemi ile; parti ve önderlik dönemi birbirine karýþtýrýlmamasý, birbirine ikame edilmemesi gereken birbirinden farklý niteliklere, görev ve sorumluluklara denk düþen süreçlerdir. Parti öncesi örgüt merkeziyetçi bir iþleyiþle, partiyi inþa görevlerine referansla tanýmlanýrken, devrimci parti demokratik merkeziyetçilik ilkesiyle iþleyen, devrimci bir program ve örgüt omurgasýna sahip, baþta iþçi sýnýfý olmak üzere tüm ezilen ve sömürülenlere önderlik etmeye aday, önderlik ihtiyacýna yanýt verebilecek nitelik ve kapasiteye denk düþmektedir. Bir programýn üretilmesiyle, bir programýn yaþama geçirilmesi; komünist yuvarlarýn birbirinden kopuk örgütlü faaliyetleriyle, bir program etrafýnda ve demokratik merkeziyetçilik zemininde bir örgüt omurgasý oluþturmasý farklý niteliklere ve kapasitelere iþaret eder. Devrimci bir örgüt ve hazýrlýk döneminde iþçi sýnýfýna, ezilenlere ve sömürülenlere gitmekle; devrimci bir parti ve programýn varlýðý koþullarýnda gitmek arasýnda amaç-araç ve nitelik bakýmýndan fark vardýr. Bundan dolayýdýr ki her devrimci öznenin kendi misyonunu, nitelik ve kapasitesini gerçek verilere dayanarak saptamasý ve ilan etmesi devrimci tutarlýlýðýn, samimiyetin ve doðru önceliklerin, görev ve sorumluluklarýn saptanabilmesinin gereðidir. Bu sorumluluktan kaçanlarýn, kendi gerçeðini abartanlarýn durumu kýsa sürede siyasal mücadele içerisinde deþifre olacaktýr. Dahasý böyleleri, niteliðini ve kapasitesini aþan görevleri yerine getiremeyecekleri için muhatlarý karþýsýnda inandýrýcýlýklarýný yitirecekler, saptadýklarý görev ve sorumluluklarýn altýnda ezileceklerdir. Baþarýsýzlýk umutsuzluðun ve güven bunalýmýnýn yolunu
açacak; bunlarda örgütsel-siyasal tasfiyeciliðin yolunu...Devrimci komünistler de bu gidiþata engel olamadýklarý sürece tasfiyeciliðin çetelesini tutmakla yetineceklerdir. Bugün devrimci bir partinin yaratýlmasý komünistler için baþlý baþýna bir hedeftir. Bu hedefe ulaþmak için öncelikle omuzlamamýz ve aþmamýz gerekenlere somut ve acil görevlerimiz diyoruz. Ulusal ve uluslar arasý alanda sýnýf mücadelesinin geçirdiði evreleri, biçimleri ve altüst oluþlarý anlamamýza yarayacak teorik yeniden üretim, geçmiþ devrimci komünist geleneðe baðlanma, devrimci program üretme, propaganda ve eðitim materyalleri hazýrlama, savaþým hedefleri saptama, örgütlü bir yürüyüþün temellerini atma ve mali teknik altyapýyý saðlamlaþtýrma, bunun araçlarýný ve güçlerini örgütleme bu görevlerimiz arasýndadýr. Uluslar arasý alanda 150, ulusal alanda 70 yýlý aþan örgütlü komünist mücadele tarihine ve halihazýrda kendine "parti" diyen birden fazla devrimci örgütün varlýðýna raðmen örgütlü hazýrlýk ve parti kuruculuðundan söz etmek bazýlarýna tuhaf, sýkýcý ve anlamsýz gelebilir. Ancak, burjuvazinin çok yönlü kuþatmasý altýnda yoðun bir sömürü ve baskýya maruz kalan ezilen-sömürülen yýðýnlarýn devrimcileþtirilmesinin ve sýnýf mücadelesine çekilmesinin önündeki en önemli engel budur. Kaldý ki örgütlü hazýrlýktan ve parti kuruculuðundan kasýt sýfýrdan baþlama, yoktan varolma da deðildir. Geçmiþ devrimci komünist enternasyonalist geleneðin süreklilik-kopuþ diyalektiði içinde yeniden sentezleþtirilmesidir. Hazýrlýk döneminin teorik yeniden üretiminden murat edilen bunu baþarmaktýr. Geçmiþ teorik-pratik mirasa inkarcý yaklaþanlarýn, geçmiþin örgütsel-politik deneyimleri ve kazanýmlarý üzerinde yükselmeyenlerin, komünist kadro birikimini yok sayanlarýn ve geçmiþten devrimci bir zeminde koparak ileri çýkamayanlarýn bir senteze ulaþmalarý da, yeniyi yaratmalarý da, onun sürekliliðini güvence altýna almalarý da mümkün deðildir. Biçimsel ve Bürokratik Deðil: Ýþlevli ve Partiye Referansla Sürdürülen Örgüt ve Hazýrlýk Faaliyeti Hazýrlýk döneminin en önemli ve öncelikli görevlerinden biri de kadrolaþma ve organlaþmadýr. Leninist partiye referansla sürdüreceðimiz örgütlenme ve hazýrlýk faaliyetimizde kadrolaþma ve organlaþma öncelikle bilince çýkarmamýz gereken niteliklerdir. Parti öncesi ve merkeziyetçi bir iþleyiþe sahip olsa da devrimci bir örgüt, devrimci bireylerin deðil, organ ve örgütlerin hiyerarþiye dayanan birliðidir. Her devrimciyim diyen kadro olmadýðý
Leninist Iþýk gün daha da çoðaltmaktadýr. Sorun bu dinamiklerin biriken-mayalanan sýnýf kinininöfkesinin örgütlendirilmesinde ve önderlik edilmesindeki baþarýsýzlýklarda aranmalýdýr. Bunun çözümü ise kendine devrimcikomünist diyen her bireyin boynunun borcudur. Hazýra konmak ve hazýr yiyicilik bu siyasal kimliklerle uyuþmayan burjuva pozisyonlardýr. Bu sorun amir-memur iliþkileriyle de, bekle gör ruh haliyle de, müzmin muhalliflikle de çözülemez. Siyasal bir kimliðe ve öncülük niteliðine sahip bireyleri sýradan insandan ayýran somut nitelik; sorun tespiti yapmakla yetinmemek, çözümüne de katký koymaktýr. Sorun içeride deðil; dýþarýda kayda deðer bir mücadelenin geliþtirilememesi ve sürekliliðinin saðlanamamasýndadýr. Yerel düzeyde ve kýsmý talepler, kazanýmlar uðruna sürdürülen mücadelelerin merkezileþtirilememesindedir. Sorumlu ve tutarlý devrimcilerin-komünistlerin yapmasý gereken içeride ölümüne sürdürülen mücadele üzerine ahkam kesmek, akýl yürütmek deðil; bu ölüm dirim kavgasýna dýþarýdan ses vermek, destek sunmaktýr. Ýçeride ölenler; "dövüþerek öldüler!" Ya dýþarýda susanlar niçin susuyorlar? Devrimciler-komünistler bedeller ödeyerek kazandýklarý mevzileri korumak için ölmeyecekse; nerede, nasýl ve ne için ölecekler? Korkunun ecele faydasý yoktur. Yalan, yanlýþ ve gerici-uzlaþmacý politikalar sonucunda direniþi deðil, uzlaþmayý seçen PKK tutsaklarý da bugün, düþmanýn onur kýrýcý, baskýcý saldýrýlarýndan ve hücreleþen yaþamdan direniþi bayraklaþtýran devrimci tutsaklar kadar etkileniyorlar ve buna karþý gecikerek de olsa açlýk grevi yapýyorlar. Burada altýný çizerek belirtmeliyiz ki; ne düþmanýn gücü, ne de yenilgi olasýlýðý; kazanýlmýþ mevzilerin dövüþülmeden düþmana teslim edilmesinin gerekçesi olamaz. Devrimci Kürt ulusal kurtuluþ mücadelesinin militan savaþçý politikpratik tutumundan teslimiyetçi ve tasfiyeci bir politik-pratik tutuma savrulan PKK savaþçýlarý, umarýz bu yaþananlardan doðru dersler çýkarýrlar ve daha geç olmadan devrimci çizgilerine ve geçmiþlerine sahip çýkarlar. Devrimci tutsaklar; uðruna bedeller ödenmiþ, kazanýlmýþ haklarýn nasýl savunulacaðýný devrimci bir direniþ savaþýyla herkese göster-
9
miþtir. Bir savaþta yenilmeyle teslim olma arasýndaki farký göremeyenlerle, rahatlarýný ve tatlý canlarýný her türlü deðerin üzerinde görenlerin bunu anlamasý mümkün deðildir. Ýçerde yapýlabilecek olanýn en iyisi, en doðrusu yapýlmýþtýr. Düþmanýn gücü ve þiddeti karþýsýnda teslim olmayý reddederek, dövüþerek ölmek ve zorla hücreye hapis edilmek her devrimcinin ve komünistin tereddütsüz tercih etmesi gereken devrimci bir tutumdur. Direniþ ve baþkaldýrý geleneðinin yaþatýlmasýna ve büyütülmesine her zamankinden çok ihtiyaç duyulan bir dönemde devrimci-komünist tutsaklarýn direniþçi-savaþçý tutumunu sahiplenmek ve dýþarýda da sürdürmek devrimciliðinkomünistliðin mihenk taþýdýr. Hangi nedenle olursa olsun bu tutumun gerisine ve dýþýna düþenlerin düþman kuþatmasýný yarma, onu alt etme diye bir iddiasý olamaz. Olursa da ne dost, ne de düþman tarafýndan ciddiye alýnmaz. Devrimci tutsaklarýn aylardýr sürdürdüðü ölüm kalým mücadelesi sýnýf mücadelesinin hapishanelerdeki bir yansýmasýdýr. Burjuva gericiliðine iþçi ve emekçilerin sýkýlan yumruðudur, kurþunudur. Karanlýkta yol gösteren bir meþaledir. Bu anlayýþ ve bilinçle devrimci tutsaklarýn F tipi hapishane hücrelerinde sürdürdüðü ölümle ve zülümle savaþýmýna sahip çýkacak, mücadelemizi bu baþkaldýrý ve direniþ geleneðini sahiplenerek sürdüreceðiz! Devrimci, düzen dýþý siyasette-örgütte ve örgütlü mücadelede ýsrar etmek, devrimci önderlik inþasýný hedefleyen hazýrlýk faaliyetimizi yoðunlaþtýrarak yol almak, ileri sýçramak ve yeni güçlerle buluþmak geleceði kazanmak için bugünden atmamýz gereken adýmlardýr. Düþman kuþatmasýný yarýp dýþýna çýkmanýn dýþýnda bir devrimci duruþ ve kurtuluþ yolu yoktur! Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur! Devrimciler Ölür Devrimler Sürer! Hapishaneler Savaþan Ýþçilerle Yýkýlacak! Tutsaklara Özgürlük Savaþan Ýþçilerle gelecek!
10
Þubat 2001 Tekelci Burjuvazinin Haydutluðuna, Baský ve Talanýna Karþý Öncelikli Devrimci Görev: DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST ÝDEOLOJÝ-SÝYASET VE ÖRGÜT EKSENÝNDE SAVAÞIM VE KOMÜNÝSTLERÝN BÝRLÝÐÝ
Devrimci komünist siyaset köktencidir. Düzenin teþhiri ve eleþtirisiyle yetinmez. Onu reddeder. Toplumsal geliþimin ve deðiþimin yasalarýný ve yönünü gösterir. Kapitalizme karþý alternatif toplum projesi sunar. Bu siyaseti yapmanýn, etkin kýlmanýn, iþçi sýnýfýna ve emekçilere taþýmanýn, onlarý proleter devrimin siyasal ordularý haline getirmenin ve harekete geçirmenin en temel aracý ise devrimci komünist bir örgüttür. Yani iþçi sýnýfýnýn devrimci öncü komünist partisidir. Devrimci komünist siyasetin yaþamý devrimcileþtirmesi ve deðiþtirmesi için devrimci komünist örgütten daha önemli, daha iþlevli ve etkili bir silahý yoktur. Geçmiþ ve bugünkü sýnýf mücadeleleri bu gerçeði görmek isteyenlere her gün yeniden göstermekte ve kanýtlamaktadýr. Yine geçmiþ mücadele deneyimleri böylesi bir önderliðin kendiliðinden sýnýf hareketinin veya patlamalarýn içinden fýþkýrmayacaðýný, doðmayacaðýný da görmek isteyenlere fazlasýyla göstermiþtir. Bundan dolayýdýr ki Marksizm ve Leninizm örgüt sorununa da ciddiyetle yaklaþmýþ devrimci örgüt teori ve pratiðini de sürekli geliþtirerek sýnýf mücadelesinin hizmetine sunmuþtur. Ýsteyen herkesin bu teori ve pratikten yararlanmasýnýn, dersler çýkarmasýnýn her türlü teorik-pratik kaynaklarý mevcuttur. Buna raðmen hem Marksizm'eLeninizm'e baðlýlýk yeminleri edip, hem de bu bilimin örgüt teori ve pratiðinden uzak durmanýn devrimci tutarlýlýk ve inandýrýcýlýk açýsýndan bir deðeri yoktur. MarksizmLeninizm devrimci ideoloji -politika ve örgüt anlayýþýyla bütünsel, bilimsel bir dünya görüþüdür. Yöntemi diyalektik, toplumsalsosyal tarihsel süreçlere yaklaþýmý materyalisttir. Bu devrimci, bütünsel ve evrensel bilimi, onun yöntemini ve materyalist tarih anlayýþýný sahiplenerek dünyayý anlamaya çalýþanlarýn ve deðiþtirmeye cüret edenlerin burjuva düzeni yýkma eylemlerinde Marksist- Leninist örgüt teori ve pratiðinin izleyicileri ve geliþtiricileri olmalarý zorunludur. Bu zorunluluðu kavramayanlar ve gereðini yerine getirmeyenler tutarlý Marksistler-Leninistler olamazlar. Devrimci komünist adýný hak edemezler. Dahasý iktidar mücadelesinde proletaryaya ve emekçilere önderlik iddialarýný da yerine getiremezler.
Dünyada ve Türkiye'de devrimci önderlik krizinin bütün aðýrlýðýyla kendini hissettirdiði bir dönemde; Marks ve Engels'in de üyesi olduðu Komünistler Birliði, I. Enternasyonal ve daha sonra kurulan II. Enternasyonal, Lenin'in teorik katkýlarýyla þekillenen Bolþevik Parti ve III. Enternasyonal deneyimleri yok sayýlarak, bunlarýn üzerinden atlanarak önderlik krizi çözülemez. Marksizmin örgüt teori ve pratiði Lenin'in katkýlarýyla önce Bolþevik Partisiyle sonrada dünya devrim partisi III. Enternasyonal'le doruðuna ulaþmýþtýr. Yaþadýðý topraklarda ve bu dönemde devrimci önderlik krizine çözüm üretmek isteyen her devrimci komünisttin görevi bu doruðu çýkýþ noktasý almasý ve teorik-pratik katkýlarla aþmasý parti inþasýný baþarmak için ön koþuldur. Tarihselsiyasal ve dönemsel baþarýsýzlýklar, yenilgiler ve ortaya çýkan olumsuz sonuçlar veri alýnarak, yada bahane edilerek Bolþevik örgütlenme, mücadele taktik ve stratejileri reddedilemez. Çünkü sýnýf mücadelesi tarihi burjuvazinin iktidardan ancak bu yolla devrilebileceðine, proleter bir devrimin ancak bu yolla gerçekleþebildiðine þanlý Ekim Devrimi ile hala tanýlýk etmektedir. Burjuva iktidarýn bu yolla devrilebileceði devrimci komünistler için tartýþma dýþýdýr. Tartýþýlmasý gereken iktidarýn neden elde tutulamadýðý ve dünya devrimine büyütülemediðidir. Bu ise baþka bir yazýnýn konusu olacaktýr. Ýþçi Sýnýfýnýn Birliðini Önceleyen Komünistlerin Birliðidir! Devrimci bir sýnýf önderliðinin yokluðu ve inþasý iddiasýyla yola çýkan devrimci komünistler, bunun kendiliðinden kitle hareketlerinin ve patlamalarýn bir hediyesi olarak doðmayacaðýný bilmekte, tarihsel deneyimlerden de görmektedirler. Devrimci partinin yaratýlmasý her yerde komünist kadrolarýn bilinçli, planlý ve sistematik bir hazýrlýk faaliyeti sonucunda yukarýdan aþaðýya doðru ve illegal bir zeminde gerçekleþmiþtir. Günümüzde de, Türkiye ve baþka ülkelerde de yine böyle olacaktýr. Mevcut kapitalist düzeni zor ve ayaklanma yoluyla yýkmayý program edinen devrimci bir öncünün baþka türlü kurulmasý ve kendini düþman saldýrýsýndan korumasý mümkün deðildir. Marksizm ve Leninizm'in sýnýf bilimini bir
Leninist Iþýk eylem kýlavuzu olarak kuþanan ve sýnýfsýz, sömürüsüz bir dünya hedefiyle gönüllü olarak burjuvaziye karþý savaþmaya karar veren devrimci komünistler bu görevi yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu sorumluluðun altýna girmekle yerine getirmek arasýnda bir mesafe olduðu açýktýr. Üstlenilen sorumluluðun büyüklüðü ve zorluklarý karþýsýnda þaþýracak, hayal kýrýklýðýna uðrayacak olanlarýn; bilinçli, iradi ve gönüllü bir adanmýþlýkla tüm olanaklarýný, enerji, yetenek ve kapasitelerini bu hedefe ulaþmak için harekete geçirmekten geri duranlarýn; bunu angarya, delilik, çýlgýnlýk sayanlarýn daha baþtan bu sorumluluðun altýna girmemesi veya sokulmamasý daha hayýrlýdýr. Sýnýfsýz, sömürüsüz, sýnýrsýz ve özgür bir dünya her ezilen ve sömürülenin rüyasýdýr. Ama bu demek deðildir ki, her ezilen komünisttir, öncüdür; devrimci öncü bir partinin yaratýlmasýnda görev ve sorumluluk alabilir. Her iþçi ve emekçi veya her ezilen ve sömürülen sýnýf bilincine sahip olmadýðý gibi sýnýf savaþýmýnda öncü de deðildir. Sýnýf bilinci ve öncülük devrimci zeminde siyasallaþmayý, burjuvaziye karþý savaþýmda militanlaþmayý, ustalaþmayý, kararlýlýðý ve sürekliliði ifade eden niteliklerdir. Dünyayý yorumlamakla yetinmeyen, onu deðiþtirmekte isteyen; iktidarý istemekle yetinmeyen, bunun araçlarýný da isteyen ve yaratan kapasite ve cürete sahip olanlar sýnýf bilincine sahip öncülerdir. Devrimci komünistlik bu niteliklere sahip olanlarýn siyasal kimliðidir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yukarýda sayýlan nitelik, yetenek ve cürete sahip çok sayýda öncü devrimci komünist kadro vardýr. Ama bunlar; dünyada ve Türkiye'de yaþanan siyasal-toplumsal altüst oluþlar nedeniyle daðýnýk ve bölünmüþ durumdadýrlar. Siyasal ve örgütsel bir odaklaþmadan yoksundurlar. Devrimci deneyim, kapasite ve cürete sahip bu kadrolarýn bir amaç disiplini etrafýnda toparlanmasý, devrimci bir partinin yaratýlmasý için bilinçli, planlý ve sistematik bir hazýrlýk faaliyetinin aslý unsurlarý haline getirilmesi bugünün en öncelikli ve iþçi sýnýfýnýn birliðini de önceleyen komünist bir görevidir. Komünistlerin birliði mevcut örgütlerin ve kendine parti diyenlerin tüm çaba ve iddialarýna raðmen karþýlayamadýklarý devrimci önderlik ihtiyacýna yanýt vermek için gereklidir. Ama burada her devrimci komünisttin bir an bile unutmamasý gereken; nasýl ki devrimci parti kendiliðinden hareketin içinden fýþkýrmayacaksa, komünistlerin birliðinin de kendiliðinden gerçekleþmeyeceðidir. Kapitalizmi yok etmeyi görev sayan; komünist toplumu amaç edinen; bu amaca giden yolda proleter devrimi ve pro-
11
letarya diktatörlüðünü zorunlu uðrak kabul eden; bir yöntem olarak gören ve bunu baþarmak isteyen her devrimci komünist, mücadele ve çabasýný bu yönde yoðunlaþtýrmakla yükümlüdür. Devrimci bir partinin nasýl bir strateji, nasýl bir hazýrlýk faaliyeti, hangi araç ve yöntemlerle, nasýl bir mücadeleyle, hangi konuda nasýl bir ideolojik-teorik üretim sonucunda, hangi zemin, biçim ve güçlerle gerçekleþebileceðini saptamak ve bunu kendinden öte komünist kadrolara ulaþtýrmak, bu yaklaþýmý onlarla paylaþmak hazýrlýk faaliyetinin ilk adýmýdýr. Bu mütevazý görevin yerine getirilmesi bile örgütlü bir çabayý ve hazýrlýðý gerektirmektedir. Demek ki, her devrimci komünistin kendini örgütleyerek bu sürece müdahale etmesi komünistlerin birliði hedefini yakýnlaþtýracaktýr. Ya böyle bir örgütlülük yaratarak, yada var olanlar içinde yer alarak bilgi, enerji ve deneyimini bu yönde harekete geçirmekte tereddüt eden kadrolar devrimci komünistlik iddialarýndan ve reflekslerinden çok þey yitirmiþ ve edilgenleþmiþ demektir. Burjuva baský ve gericiliðin tüm toplumu kuþattýðý bu dönemin devrimci görevlerine yanýt verecek olan kadrolar, her þeye raðmen siyasallýðýný ve militanlýðýný koruyabilen, devrimci örgüt neferi olmanýn ve illegal çalýþmanýn gereklerini yerine getirebilecek niteliklere sahip kadrolar olacaktýr. Parti Öncesi Örgüt ve Örgütlü Hazýrlýk Geçmiþi içererek aþma çabasý içine giren komünistlerin bunu baþarmasýnýn yolu politikörgütsel bir atýlýmdýr. Bugün komünist faaliyetin yoðunlaþmasý ve baþarmasý gereken güncel görev, böylesi bir atýlýmýn yolunu açacak örgütlü bir hazýrlýktýr. Dünden bugüne varolan temel ve ilkesel komünist amaçlarda, komünist görevlerde, önceliklerde, yöntem ve faaliyetlerde ortaklaþanlarýn merkeziyetçi bir örgütlenmeyle iþe baþlamalarý ve aynýlarla birleþmenin, ayrýlarla ayrýþmanýn mücadelesi içinde netleþmeleri ve arýnmalarý gerekmektedir. Böylesi bir yürüyüþ ve varoluþ içerisinde þekillenen komünist yuvarlarýn mevcut avantaj, güç ve imkanlarýný kendilerinden öte komünist yuvar ve kadrolarla birleþme yönünde deðerlendirmeleri devrimci partiyi yaratma mücadelesinde öncelikli görevdir. Temel ilkelerde, amaçlarda, devrimci partiyi yaratma strateji ve yönteminde ilk elden anlaþan ve örgütlü bir yürüyüþ baþlatan komünistlerin dönemin dayattýðý görev ve sorumluluklarýn örgütlü bir hazýrlýk faaliyetiyle çözülmesine öncülük etmek gibi tarihselsiyasal bir misyonun altýna girdikleri açýktýr. Devrimci bilinç ve gönüllülük temelinde üstlenilen bu misyonun gereklerinin yerine getir-