20
Haziran 2003 15-16 HAZÝRAN AYAKLANMASI'NIN TARÝHSEL VE GÜNCEL DERSLERÝ
TC burjuva diktatörlüðünün sendikal örgütlülüðe, sendika seçme hakkýna saldýrýsýna bir tepki olarak baþlayan, bu saldýrýyý geri püskürtmek üzere militan bir mücadeleye dönüþen, 15-16 Haziran 1970 Ýþçi Ayaklanmasýnýn üzerinden 33 yýl geçti. Daha sonra Tariþ, Gazi, Kadýköy ve 1 Mayýs iþçi-emekçi ayaklanmalarý yaþandý. Ýþçi ve emekçiler bugün de burjuvazinin iktisadisiyasi saldýrýlarý ve kuþatmasý altýndadýr. Ýþ ve iþ güvencesinden yoksun, aðýr sömürü, çalýþma koþullarý, baský ve sefalet dayatmasýyla karþý karþýyadýr. Kürtler haklý ve meþru ulusal-kültürel haklarýndan dahi mahrum, öðrenci gençlik, burjuva düzenin paralý-parasýz burjuva eðitim kýskacýnda, paralý saðlýk, paralý eðitim, sosyal güvenceden yoksun çalýþma, sendikasýzlaþtýrma, öncüsüz ve örgütsüz býrakma vb. burjuva saldýrýlar gündemdedir. F tipi hapishane saldýrýsýyla katliamdan geçirilen devrimci-komünist tutsaklar þimdi de yeraltý mezarlýðýný andýran “yüksek güvenlikli hapishane” saldýrýsýyla karþý karþýyalar. Bu saldýrýlarla, devrimci hareket tasfiye edilmek, iþçi ve emekçiler öncüsüz-örgütsüz býrakýlmak ve azgýn bir sömürü ve baskýya tabi tutulmak isteniyor. Bu saldýrýlarý geri püskürtebilmek için 15-16 Haziran iþçi ayaklanmasýnýn derslerini bilince çýkarmak gerekiyor. Türkiye iþçi sýnýfýnýn kendi yaratýcýsý burjuvaziden baðýmsýz bir odak, ona karþý mücadele eden ideolojik, politik ve örgütsel bir güç olarak siyasal arenaya çýkmasý epeyce gecikmiþtir. 1960'lý yýllara kadar varlýðýyla yokluðu pek hissedilmez. Burjuvaziden hak koparacak kayda deðer giriþimlerine rastlanmaz. Bunun en önemli nedeni Türkiye solunun TC'nin kuruluþ sürecinde ve öncesinde uluslararasý komünist harekete baðlanmýþ baðýmsýz ideolojik, politik ve örgütsel bir özne haline gelememiþ olmasýdýr. Osmanlý'yla ve uluslararasý burjuvaziyle uzlaþma içerisinde þekillenen kemalist aydýnlardan kesin ve köklü bir kopuþ gerçekleþtirememesidir. Öncüsü burjuvaziden baðýmsýz bir odak oluþturamayan iþçi sýnýfýn kendisi de bu akibetten kurtulamamýþtýr. TKP ve SB'nin kemalist burjuva devrimini abartarak, anti emperyalist payeler biçmesi ve tüm baskýcý, katliamcý, emperyalist güçlerle iþbirlikçi tutumlarýna raðmen; SB'nin maddi, siyasi destek vermesi de iþçi ve emekçilerin kemalist burjuvaziye karþý yanýlsamalý ve yanlýþ bir yaklaþým içerisine girmelerine, onun kuyruðuna takýlmalarýna, zemin hazýrlamýþtýr. Dahasý çiçeði burnunda TKP'nin yönetici kadrolarýnýn ihtiyatsýz bir biçimde Türkiye'ye dönmelerinin ve kemalist burjuvazi tarafýndan katledilmelerinin arkasýnda bile kemalizme bu yanýlsamalý bakýþýn payý belirleyicidir. Burjuvaziyi zorla devirecek bir önderlik iradesi neredeyse resmi törenle Türkiye'ye giriþ yapmýþtýr. Kemalist burjuvazi eline geçirdiði bu fýrsatý iyi deðerlendirmiþ, emeðin ve öncülerinin
uzlaþmaz düþmaný olduðunu görmek isteyenlere acý bir biçimde göstermiþtir. M. Suphi ve ondört yoldaþýný Karadeniz'de katletmiþtir. Bu olay, Türkiye solunun ve iþçi sýnýfýnýn o gününü ve sonrasýný olduðu gibi bu gününü de derinden etkilemiþtir. TKP, önderlerinin katledilmesinden sonraki süreçte komünist bir öncü ve örgüt olma niteliðini yitirerek, kemalizme yakýnlaþmýþ, illegal reformistoportünist bir parti halini almýþtýr. Komünist bir öncü ve örgütten yoksun ve kemalist burjuva diktatörlük altýnda varlýðýný sürdüren, geliþen Türkiye iþçi sýnýfý ancak, 1960'lý yýllarda kendini ciddi olarak hissettirmeye baþlamýþtýr. Ýlk iþgal ve direniþ giriþimlerini bu yýllarda gerçekleþtirmiþtir. 1963 yýlýnda Ýstanbul'da Kavel iþgali, 1965'te Zonguldak maden direniþleri, 1968-69 yýllarýnda Ýstanbul'da Derby, Singer, Gamak ve Demir Döküm'deki iþgaller ve çatýþmalar. Ayný yýl gerçekleþen Alpagut kömür madeninin iþgali... Artýk iþçi sýnýfý üzerindeki ölü topraðýný atmaya, Türkiye burjuvazisinin karþýsýna dikilmeye baþlamýþtýr. Bu sýnýfsal ve siyasal geliþmelerden TC gereken dersleri çýkarýr, iþçi sýnýfýný denetim altýna almanýn ve bastýrmanýn hazýrlýklarýný yapar. Ama sýnýf adýna siyaset yaptýðýný iddia edenlerin gündemleri bambaþkadýr. TÝP parlamentarizme ve reformizme batmýþ, buna muhalefet olarak doðan MDD'cilik ise antiemperyalist bir bakýþla 2. Kurtuluþ Savaþý düþleri görmekle meþguldür. Üstelik iþçi sýnýfýnýn nicel ve nitel olarak yeterince geliþmediðini iddia ederek onun ideolojik önderliðinde "asker-sivil aydýn zümreye öncü, köylülüðe de temel güç" misyonu yüklenmiþtir. Bu 2. Kurtuluþ Savaþý'yla gerçekleþecek devrim de "Milli Demokratik Devrim" olacaktýr. Türkiye solu bu anlayýþ ve kendi iç sorunlarýyla boðuþurken TC geliþen iþçi hareketini denetim altýna almanýn yollarýný aramaktadýr. 11 Haziran 1970 yýlýnda burjuvazi meclisten bir yasa taslaðý geçirir. Bu yasa taslaðýnýn amacý sözde "sendika enflasyonunu önlemek"tir. Ýþin aslý ise iþçi sýnýfýnýn sedikal örgütlenmesine saldýrmak, onu devlet sendikasý Türk-Ýþ'te örgütlenmeye mahkum etmektir. DÝSK'e baðlý sendikalar baþta olmak üzere Türk-Ýþ dýþýndaki sendikalarýn ortadan kaldýrýlmasýný hedefleyen bu yasa taslaðýnýn meslisten geçmesinden dört gün sonra Türkiye iþçi sýnýfý o güne dek görülmemiþ büyüklükte bir öfke ve tepki ortaya koyar. Dosta ve düþmana varlýðýný kanýtlamak ve kendi tarihini yazmak, haklarýna uzanan burjuvazinin ellerini kýrmak istercesine Ýstanbul ve Ýzmit'teki fabrikalardan sokaklara akarak burjuvaziye, onun meclisine ve çýkardýðý yasa taslaðýna 15 Haziran günü isyan eder. Bölük bölük, tabur tabur sokaklara akan iþçi sýnýfý "Anayasaya aykýrý kanun çýkaranlar iþçi düþmanýdýrlar", "Anayasa ve Devamý Sayfa 18’de
Tek Sor uml ulu k Dünya Devri mi Ýçi n Türki ye Devr im ine Karþý dýr !
Komünist Devrim Hareketi/Leninist Merkez Yayýn Organý Haziran 2003 Sayý: 44 F: 1 Milyon TL
Burjuva Saldýrýlar Devrimci Siyaset ve Eylemle Püskürtülür ! Uluslararasý sermaye egemenliði “yeniden yapýlanma”, “küreselleþme” adý altýnda; baþýnda ABD’nin yer aldýðý ulusal burjuva emperyalistkapitalist diktatörlükler hiyerarþisine dayanan; emperyalist bir imparatorluk düþü kuruyor! Dünya iþçi sýnýfýnýn bilimsel öðretisi ve eylem kýlavuzu Marksizm-Leninizm ise; gelecek ve insanlýðýn bu ücretli kölelik düzeninden kurtuluþuyla ilgili olarak; sýnýfsýz, sömürüsüz, sýnýrsýz ve savaþsýz komünist bir dünya düzenini öngörüyor. Dünya proletaryasýnýn bilinçli ve örgütlü bölükleri sýnýrlý ve cýlýz da olsa mevcut güç ve imkanlarýný proletaryanýn bütünsel çýkarlarýný savunmak, emperyalist kölelik zincirini en zayýf halkasýndan parçalamak ve komünist dünya hedefine taþýmak amacýyla ve sosyalizm bilinciyle donatmak ve ayaða kaldýrmak üzere mücadele ediyorlar. Dünyanýn ve insanlýðýn geleceði konusunda iki temel sýnýf, burjuvazi-proletarya; iki temel ideoloji, idealist-materyalist; iki temel toplumsal proje, emperyalist dünya-komünist dünya; ekseninde çarpýþmaya devam ediyor. Burjuvazi ideolojik-kültürel hegemonya ile dünya emek güçlerini, ezilen ve sömürülenlerini daha fazla uyutup, avutamayacaðýný ve sonunun giderek yaklaþmakta olduðunu gördükçe gericileþiyor ve saldýrganlaþýyor. Burjuva paylaþým savaþlarý, darbeler, diktatörlükler, iktisadi-siyasý kuþatma, demokratik hak ve özgürlüklerin gaspý, emperyalist-kapitalist yayýlma ve yaðma, bu saldýrýlarýn sadece görünürdeki biçimleridir. Devrimci komünistler, dün olduðu gibi bugün de sýnýf kökenlerinden baðýmsýz olarak bu evrensel mücadelede proletaryanýn ve diðer emek güçlerinin safýnda ve önünde mücadeleye katýlýyorlar. Emperyalist haydutlarýn insanlýða sefalet ve köleliði dayatan saldýrýlarýný proletarya öncülüðünde durduracak, geri püskürtecek devrimci enternasyonalist bir örgütselpolitik iradeyi-gücü açýða çýkarmak ve karþý saldýrýyý örgütlemek için mücadele ediyorlar. Ama dünkünden farklý olarak, bu mücadeleyi; Ekim Proleter Devrimi’nin yeniden kapitalizme entegrasyonu yoluyla görünür hal alan yenilgisi ve dünya çapýnda yarattýðý olumsuz ideolojik-politik sonuçlarýnýn devrimci-komünist güçlerin ve hareketlerin üzerine karabasan gibi çöktüðü, daha olumsuz koþullarda yürütüyorlar. Olumsuzluklarý kabaca, Marksist-Leninist ideolojik-politik-örgütsel
kafa karýþýklýðýnýn sonucu olan bölünmüþlük, kitlelerden kopukluk, bunlarýn sonucu olan politik güçsüzlük; sýnýf savaþýmýnýn araç ve biçimlerine legalist-tasfiyeci, uzlaþmacý ya da sekter yaklaþýmlar olarak sayabiliriz. Dahasý ve en önemlisi, ne uluslar arasý, ne de ulusal anlamda devrimci enternasyonalist bir siyasal-örgütsel önderliðin olmamasýndan kaynaklý olarak, örgüt ve mücadelelerin bir birinden kopuk, yerel veya dar ulusal sýnýrlara ve anlayýþlara hapsedildiði, enternasyonalist devrimci bir iþbirliði ve dayanýþmanýn araç, güç ve olanaklarýndan yoksun koþullarda yürütülmeye çalýþýlýyor olmasýdýr. Bu öznel nesnellik hem devrimci-komünist güçleri, hem de kitle hareketlerini burjuva saldýrýlar karþýsýnda zayýf düþürmekte ve bu saldýrýlarýn geri püskürtülmesinin önünde aþýlmasý gereken bir engel oluþturmaktadýr. Bu olumsuz politik-örgütsel durumun bir sonucu olarak kolayca uygulamaya konan, sermayenin saldýrýlarý ve sonuçlarý kaçýnýlmaz bir durum ve bir kader deðil; aksine emek güçlerinin ve öncülerinin öznel zaaf ve güçsüzlükleriyle, ortaya koyduklarý öfke, tepki ve mücadelenin þiddetiyle ilgili bir durumdur. Verili koþullarda avantajlý durumda olan, sermaye egemenliði bu avantajlarýný kullanarak, tekerine çomak sokanlarý, iþçi ve emekçileri kasýp kavuruyor. Bu duruma son vermenin yolu; devrimci enternasyonalist bir politikörgütsel önderlik altýnda kendiliðinden kitle hareketlerini ve her türlü muhalefet hareketlerini politikleþtirerek-militanlaþtýrarak sermaye egemenliðinin karþýsýna dikilmektir. Proleter sosyalist devrim ve komünist bir dünya perspektifiyle sýnýf savaþýmýný körüklemektir. Þimdi evrensel çapta süren ve emek güçlerinin
Bu Sayýmýzda Þiarlarýn Dili “Tek Sorumluluk ...” . . . . . . 6 TKM Pikniði ve 1 Mayýs’tan Ýzlenim . . . . 9 Marks’tan Lenin’e Örgüt Deneyimleri . . 10 Ücretli Kölelik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 1 Mayýs’ýn Açýða Çýkarttýklarý . . . . . . . . . 17 15-16 Haziran’ýn Dersleri . . . . . . . . . . . . . 20