Marksistbakis30

Page 1

M

arksist Bak s B ü t ü n

D ü n y a n ý n

Ý þ ç i l e r i

Yýl: 9 - Sayý: 30

B i r l e þ i n ! Fiyatý: 3 TL

Bütün Yönleriyle

HAZIRAN GUNLERI ve sonrasi

* Haziran Günleri Dosyasý * AKP’nin Hegemonyasý Daðýlýrken: Liberal Aydýnlar ve Demokrasi * Troçki’den Devrimci Durum Üzerine Yazýlar * Devrim-Darbe Ýkileminde Mýsýr

www.bolsevik.org


TEMEL ÝLKELERÝMÝZ Ya Barbarlýk Ya Sosyalizm: Tüm toplumsal ve ekonomik hayatýn bir avuç kapitalistin çýkarlarý doðrultusunda þekillendiði kapitalist sistem varlýðýný, ancak savaþlarla sürdürmektedir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar ve doðanýn tahribatýnýn sorumlusu kapitalizm ve onun içkin özellikleri olan kar hýrsý ve rekabettir. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanýlabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kolektif olarak bütün zenginliðe, üretim araçlarýna el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle yani proletarya diktatörlüðü ile mümkündür. Aþaðýdan Sosyalizm: Sosyalizm, ancak tüm ezilenlerin ve yoksullarýn desteðini alarak onlara öncülük eden iþçi sýnýfýnýn kitlesel, doðrudan, militan mücadelesiyle; iþçi sýnýfýnýn kendi eylemleriyle mümkündür. Sosyalizm, küçük bir azýnlýðýn kendini kitleler yerine ikame etmesiyle kurulamaz. Sosyalizm ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla aþaðýdan yukarýya örgütlenen bir iþçi iktidarý ile gerçekleþtirebilir. Bunun dýþýndaki kestirmeci, maceracý, tepeden inmeci her yol kaçýnýlmaz olarak bir azýnlýk iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. Marks’ýn dediði gibi iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr. Sosyal Devrim: Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý kapitalistleri korumak için vardýr. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlmaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bir sosyal devrim zorunludur. Yurtseverlik deðil Enternasyonalizm: Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýþçilerin vataný yoktur. Küresel bir sistem olan kapitalizmin tarihin çöp tenekesine atýlabilmesi için iþçi sýnýfýnýn uluslararasý birliði zorunludur. Marks bu yüzden bütün dünyanýn iþçileri birleþin çaðrýsý yapmýþtýr. Ulus içindeki bütün sýnýfsal ayrýmlarý perdeleyen yurtsever ideoloji ise iþçi sýnýfýný uluslararasý düzeyde böler, bize kapitalizmin çizdiði ulusal sýnýrlarý benimsememizi öðütler. Özünde iþçi sýnýfýný mevcut sisteme eklemleyen bu ideoloji yönetici sýnýflarýn en büyük silahýdýr. Tek Ülkede Sosyalizm Mümkün Deðildir: Kapitalizm

dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Tek ülkede sosyalizmin olamayacaðýný görmek için Marksist olmaya bile gerek yoktur. Dolayýsýyla herhangi bir ülkede gerçekleþebilecek baþarýlý bir devrimin kaderi (dolayýsýyla tüm insanlýðýn kaderi), devrimin diðer ülkelere sýçramasýna baðlýdýr. Bu mümkündür, çünkü kapitalizmin krizleri küresel, devrimler seridir. Ulusal Sorun: Devrimci Marksistler ezilen halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunur, ezilen halkýn politik temsilcisine ulusal sorunla ilgili konularda devlet karþýsýnda koþulsuz eleþtirel destek verir. Devrimci Marksistler her türlü etnik ve dini azýnlýðýn üzerindeki baskýlara karþý çýkar, onlarýn örgütlenme hakkýný savunur. Cinsiyetçilik: Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Kapitalizm, kadýnlarý iþyerinde ucuz iþ gücü olarak, aile içinde ise yeni kuþak iþçi sýnýfýnýn bedavaya yetiþtirilmesinde ve ev iþlerinin bedava halledilmesinde kullanmaktadýr. Bu durum kadýnlarýn hayatýn her alanýnda geri planda kalýp ezilmesine yol açmaktadýr. Devrimci Marksistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Devrimci Marksistler insanlarýn cinsel tercihleri nedenleriyle ezilmelerine, eþcinsellerin aþaðýlanmasýna karþý mücadele ederler. Devrimci Parti: Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelelerinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu parti iþçi sýnýfýnýn en ileri devrimci unsurlarýný bünyesinde toplar, onlarýn sýnýf içerisindeki daðýnýk etkisini merkezileþtirir, onlarý koordine eder ve aktif siyasi hayata ve sýnýf mücadelesine müdahale eder. Bu parti tüm iþçi sýnýfýna öðretir ve ondan öðrenir. Ýþçi sýnýfý içinde kök salmýþ, kitlesel bir devrimci iþçi partisinin sýnýf mücadelesinin kritik anlarýnda ve özellikle devrimci durumlarda var olmasý devrimin baþarýya ulaþmasý için çok hayatidir, bu yüzden böyle bir partiyi inþa etmek ertelenemeyecek bir görevdir. Devrimci Görev: Bu ilkelere katýlan herkesi Marksist Bakýþ Dergisi faaliyetlerini büyütmeye çaðýrýyoruz..

MARKSIST BAKIS Üç Aylýk Politik Dergi Yýl: 9 Sayý: 30 Temmuz 2013

Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ayþe Þensöz Yayýn Ýdare Adresi: Bayýndýr-2 Sok. No: 45/7 Kýzýlay/ANKARA Tel: 0 312 480 95 60 Baský: Yön Matbaacýlýk - Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.Kat No: 366 Topkapý, Ýstanbul Tel: 0-212-544 66 34 Yayýn Türü: Yaygýn süreli, üç aylýk

Ýletiþim: marksistbakis@yahoo.com www.bolsevik.org Ankara: Bayýndýr-2 Sok. No: 45/7 Kýzýlay Ýstanbul: Ýmam Adnan Sok. Çaðatay Han Daire:49 Taksim


-

30. Sayýdan Merhaba; Hepimiz dünya gözüyle bir kitle hareketini yaþadýk. Durum gerçekten de bu ve kimse bu süreci küçümsemeye kalkmamalý. Rakamlar konuþuyor aslýnda: Hareket haftalarca sürdü, yüz binler Türkiye'nin çok büyük bir kýsmýnda eylemlere katýldý, on bine yaklaþan gözaltý, 150 civarýnda (þimdilik) tutuklu, 10 binlerce yaralý, 6 tane can kaybý, 15 civarýnda gözünü kaybeden insan, 50 civarýnda aðýr yaralý… Veriler çoðaltýlabilir. Ama bu rakamlar, kitle hareketinin gücünü, radikalliðini ve bunun karþýsýnda geliþen devlet terörünün sertliðini çarpýcý þekilde ortaya koyuyor. Þimdiler hareket yavaþlasa da tabandaki canlýlýk sürüyor. Kitleler bir kere özgürlük sevdasýna düþtüler, bundan sonrasý gelecektir. Bu anlamýyla çok kritik ve tarihi bir geliþmeden söz ediyoruz. Hareket er ya da geç tekrar yüz binleri peþine takacaktýr. Ya da baþka bir ifade ile ifade edecek olursak "bu, daha baþlangýç mücadeleye devam." Eðer bu bir baþlangýçsa gelecek kavgalara hazýrlýk için gerekli dersleri çýkarmak büyük önem arz ediyor. Bu yüzden de bu sayýda þanlý Haziran Günleri'ne geniþ yer ayýrdýk ve gerekli dersleri çýkarmaya çalýþtýk. Eylemlerin gücüyle Marksist Bakýþ'ýn önceki sayýsý hýzlý bir þekilde tükenmiþti, umarýz bu sayý da ayný akibete uðrar. Türkiye Haziran direniþleri ile kaynarken Brezilya ve Mýsýr da tarihi geliþmelere tanýklýk etti. Özellikle Mýsýr çok büyük depremlerle sarsýlýyor, öyle ki beraberinde bütün dünyayý sarsýyor. Dünya tarihinin gelmiþ geçmiþ en büyük kitle eylemleri 30 Haziran ve ertesi günlerde Kahire'de gerçekleþti. Üç gün sonraysa ordu yönetime el koyacaktý. Böylelikle bir yandan Müslüman Kardeþler iktidarý yýkýlýrken dev kitle hareketi de önderliksiz nedeniyle ordunun manüplasyonlarýna maruz kaldý. Emre Güntekin, Mýsýr'da darbe-devrim tartýþmalarýný ele alýyor. Haziran Günleri, AKP'nin hegemonik söylemini yerle bir etti ve RTE savunma pozisyonunda Ýslamcýmilliyetçi aþýrý sað çizgiye geri çekildi. Güneþ Gümüþ bu sayýda AKP'nin hegemonyasý daðýlýrken liberal aydýnlar ve demokrasi iliþkisini inceliyor. Haziran Günleri'nde Türkiye kamuoyu medyanýn sansürcü tutumuyla sarsýldý. Burjuva medyanýn tutumu unutulacak cinsten deðildi. Dilan Baycan'ýn Türkiye'de medyanýn geçirdiði evrimi inceleyen yazýsýný ilgiyle okuyacaksýnýz. Derya Koca, yine Haziran Günleri'nin temel konularýndan birisini ele alýyor: Kentsel siyaset. Türkiye'de içinden geçtiðimiz süreç, tabii ki bir "devrimci durum" deðildi, ama bugünün dünyasý þu ya bu yerde her an devrimci durumlar yaratmaya aday durumda. Bu yüzden de Troçki'nin eserlerini Türkçe’ye kazandýrmaya devam ederken devrimci durum üzerine yazýlarýný özellikle bu sayýda yayýnlamak için seçtiðimizi belirtelim. Son olarak Turabi Demirci'nin Birinci Enternasyonal üzerine bir çalýþmasý, Marksist Bakýþ'ýn tarih çalýþmalarý arasýndaki yerini alýyor. V.U. Arslan

Ýçindekiler Haziran Günleri Dosyasý: * Haziran Günleri ve Bundan Sonrasýna Dair * Haziran Günleri’nin Derinliði Meselesi * Haziran Günleri’nde Önderlik Zaafiyeti * Haziran Günleri ve Sosyalistler * Haziran Günleri AKP’nin Gücü ve Sýnýrlarýný Gösterdi * Haziran Günleri ve Devrimci Yenilgecilik * Haziran Günleri ve Kürt Ulusal Hareketi * Haziran Günleri ve Gençlik AKP’nin Hegemonyasý Daðýlýrken: Liberal Aydýnlar ve Demokrasi Devrim-Darbe Ýkileminde Mýsýr Haziran Günleri Iþýðýnda Kentsel Siyaset Birinci Enternasyonal: Ýþçi Sýnýfýnýn Ulusal Sýnýrlarý Aþan Kavgasý Geçmiþten Günümüze Medya: Geliþimi ve Dönüþümü Troçki’den Devrimci Durum Üzerine Yazýlar

...................2 ...................4 ...................6 ...................8 ...................10 ...................13 ...................15 ...................17 ...................20 ...................24 ...................31 ...................36 ...................40 ...................45


MARKSÝST BAKIÞ

HAZÝRAN GÜNLERÝ DOSYASI Haziran Günleri ve Bundan Sonrasýna Dair Görünen o ki Haziran Günleri, belirli bir süre zarfý için doyum noktasýna ulaþtý. Eylemlerin hala sürmesi, "Duran Adam" ve parklardaki forumlar gibi yeni yaratýcý eylem biçimlerinin ortaya çýkmasý, sönümlenme safhasýnýn zamana yayýldýðýný ve yayýlacaðýný gösteriyor. Eylemlerin hýzlý bir þekilde deðil de belirli bir zaman dilimi boyunca devam ederek geri çekilmesi, Haziran Günleri'nin gücünü ortaya koyuyor. 1905 Rus Devrimi'nin 1907'ye kadar yayýlarak zaman içerisinde sönümlenmesi, devrimin kaynayan damarlarýnýn gücünü gösteriyorduysa Haziran Günleri'nin de saman alevi gibi sönüp gitmemesi ve aradan geçen uzun zamana raðmen halen direniþin sürmesi de Haziran Fýrtýnasý'nýn þiddetini ortaya koyuyor. Diðer taraftan rüzgârýn þiddetinin azaldýðý da bir gerçek. Bundan sonrasýný anlamak için Haziran Günleri'nin neden belirli bir týkanma yaþadýðýný anlamamýz gerekir. Birincisi, iþçi sýnýfýnýn üretimden gelen gücü, etkili bir þekilde devreye sokulamadý. Her ne kadar eylemlerin tetiklenmesinde sermayenin kentsel alanlarý ve doðayý talan etmesi ve vatandaþýn müþteri konumuna indirgenmesi gibi anti-kapitalist öðeler bulunsa da Haziran Günleri bir iþçi hareketi deðildi. Popüler bir halk hareketi ya da bir gençlik hareketi olarak Haziran Günleri özünde bir protesto hareketiydi. Üretimden gelen güç kullanýlmadýðýnda protesto hareketlerinin devlet baskýsýna bir hayli açýk durumda kaldýðý bir gerçektir. Nitekim AKP iktidarý mevcut ulusal ve uluslararasý koþullar dahilinde uygulayabileceði en aðýr devlet terörünü devreye sokmasýný bildi. Gezi Parký iþgalinin aðýr polis terörü karþýsýnda kýrýlmasý, bunu takiben yüz binlerce kiþiye birçok farklý semtte sabah saatlerine kadar saldýrýlarda bulunulmasý, büyük bir cüretti. Ama bu yapýlmasaydý AKP'nin düþüþü hýzlanacaktý. Açýkçasý devlet terörünün mevcut koþullardaki limitlerine kadar zorlanabilmesi, AKP adýna bir baþarýdýr. AKP bu þekilde davra-

2

Haziran Günleri'nden sonra hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. Toplum ayaða kalktýðýnda AKP'nin darmadaðýn olduðu gün gibi ortaya serildi.

narak çok þeyi kaybetmiþtir. Ama bu, onlar adýna her þeyini kaybetmekten iyidir. Bu kadar aðýr bir devlet terörünü milyonlarca kiþilik bir halk hareketine karþý uygulayabilmek gerçekten bir meziyettir. Bu durum, evvela, sokaklardaki milyonlara karþýlýk AKP'nin de kendisine sadýk milyonlarý olduðunu gösterir. Güçlü bir toplumsal tabaný olmayan bir iktidar, kesinlikle bu þekilde hareket edemezdi. Bunun dýþýnda AKP'nin elinde orantýsýz bir medya üstünlüðü var. Karþýlaþtýrmak gerekirse Hugo Chavez de Venezuela da saðcý muhafetin kitlesel gösterileriyle karþýlaþýyordu, Chavez'in de güçlü bir kitlesel tabaný vardý, o da bu sayede ayakta kalmýþtý; ama Venezuela özel TV kanallarýnýn


MARKSÝST BAKIÞ büyük çoðunluðu þiddetli Chavez düþmanlarýnýn elindeydi. Türkiye de ise þiddetli bir AKP yalakalýðý var. Neticede AKP azýlý bir emek düþmaný ve hýzlý bir neoliberal iktidar olduðu için sermaye sýnýflarý da bir blok olarak AKP'nin arkasýnda. Bürokrasi ve asker de denetim altýnda. Ama her þey bir yana en kritik olaný AKP'nin toplumsal desteði. AKP adýna iþleri çok zorlaþtýracak bir baþka etmen olan ekonomik kriz de her ne kadar Türkiye'yi zorlayacak bir uluslararasý iklim yaklaþmakta olsa da þimdilik tren kesinlikle raydan çýkmýþ deðil. Haziran Fýrtýnasý, seçmen potansiyeli olarak AKP'yi erezyona uðratsa da bir yýkým getiremedi. Bunda da en büyük etken, Haziran Günleri'nin klasik vatandaþ için CHP-MHP alternatifleri dýþýnda, yýldýzlaþarak belki popülist, belki demegog düzeyinde bile olsa, mevcut burjuva siyasi parti düzlemini parçalayan bir alternatifi içerisinden çýkaramamasýydý. Büyük halk hareketi, AKP'yi yýpratýrken bütün Türkiye'ye farklý bir politik alternatif sunulamadý. Örneðin Ýtalya'daki öfkeliler hareketi politika sahnesine Grillo'yu Yunanistan'daki hareket ise SYRÝZA'yý çýkartmýþtý. CHP-MHP düzlemi AKP için her zaman kolay lokma olmuþtu. Sosyalist solun boyu kýsa geldi. Her kesimin dikkatini çeken Antikapitalist Müslümanlar gelecek için yýldýzlarýný parlatsalar da þimdilik topa girecek durumda deðiller. Numan Kitleler, bu süreçte korku Kurtulmuþ transferiyle HAS bariyerlerini aþarak adeta Parti'nin devre dýþý Türkiye tarihini kendi býrakýlmasýnýn elleriyle ve kanlarýyla AKP adýna ne yazdýlar. Bu, toplumsal kadar kritik bir bilinç anlamýnda bir kýrýlma hamle olduðu da anýdýr. Haziran Günleri'nden bu süreçte ortaya çýkmýþ oldu. sonra hiçbir þeyin eskisi Peki, bu sönümgibi olmayacaðýný rahatlýkla lenme bir durgunsöyleyebiliriz. Toplum ayaða luk dönemine girekalktýðýnda AKP'nin darcekse bu ne kadar sürebilir? Bu kadar madaðýn olduðu gün gibi büyük bir kitlesel ortaya serildi. AKP, yýkýlhareketin çýkardýðý madý belki ama öyle bir enerji tamamen mi sarsýldý ki bunu gören kitle- buharlaþacak? Ýlk önce ikinci soruyu ler yeni bir gençlik kuþaðý cevaplayalým. Bu artýk "çapulculuktan" iflah enerji, olmayacaktýr. Ýçine girmekte büyük elbette ki buharolduðumuz dinlenme dönemi, laþýp uçmayacak. bu saatten sonra, þu ya da Kitleler, bu süreçte korku bariyerlerini bu vesileyle bozulmaya aþarak adeta adaydýr. Türkiye ta-rihini

3

kendi elleriyle ve kanlarýyla yazdýlar. Bu, toplumsal bilinç anlamýnda bir kýrýlma anýdýr. Haziran Günleri'nden sonra hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. Toplum ayaða kalktýðýnda AKP'nin darmadaðýn olduðu gün gibi ortaya serildi. AKP, yýkýlmadý belki ama öyle bir sarsýldý ki bunu gören kitleler yeni bir gençlik kuþaðý artýk "çapulculuktan" iflah olmayacaktýr. Ýçine girmekte olduðumuz dinlenme dönemi, bu saatten sonra, þu ya da bu vesileyle bozulmaya adaydýr. Seçim sonuçlarýna sokulmasý muhtemel hileler bile bu saatten sonra toplumsal patlamalar için gerekçe olmaya yetecektir. Seçim Hesaplarý Seçim dönemine girilmesi, AKP açýsýndan büyük bir þans olarak görülüyor. AKP'nin en büyük güvencesi, þimdiye kadar kendisine oy vermiþ olan kendi deyimleri ile "suskun çoðunluk". Gelgelelim bu suskun çoðunluðun bir bölümünün eylemlere fiilen ya da gönülden katýldýðýný söyeleyebiliriz. Diðer taraftan geçmiþ yýllarda iyice kemikleþen toplumsal kutuplaþmanýn kolay yoldan çözülmesini beklememek gerekir. Dolayýsýyla AKP'nin þu haliyle seçimlere yine favori olarak gireceðine kimsenin þüphesi yok. Açýkçasý AKP'nin %45-50 arasý ile yeniden seçilmesi, ciddi moral bozukluðu yaratacaktýr. Ama tarihin hýzlandýðý bir süreçten geçiyoruz. AKP hem içeride büyük sarsýntý geçirdi, hem ekonomik olarak çok sýkýntýlý bir sürece giriyor hem de dýþ desteði kaybedebileceði bir konjonktür oluþmakta. Yani seçime kadarki zaman çok þeye gebe olabilir. Ýyiden iyiye güçlenen ekonomik daralma, son baharda krize dönüþürse eylemler, bu sefer yoksulluk ve yolsuzluk temasý ile yeniden alevlenecektir ki bu da AKP'nin düþüþü anlamýna gelecektir. Bunun dýþýnda AKP'nin oy oranýnda hatýrý sayýlýr düþüþler de kitle hareketinin motivasyonunu arttýracaktýr. Sonuç Milyonlar içerisinde binlerce genç, bu radikalleþmenin etkisiyle, daha organize olmak, örgütlü hareket etmek isteyecektir. Buradaki tek adres de sosyalistlerden baþkasý deðildir. Sosyalistlerin dýþýnda kitlelerin örgütlenme ihtiyacýný karþýlamak anlamýnda bir alternatif yoktur. Bu arada sosyalistlerin harekete anlamlý katkýlarý olduðunu ve hâlihazýrda gençlik hareketinin ciddi ölçüde dikkatini çektiðini belirtelim. Sosyalist sol, bu akýmdan beslenmeyi bilmeli, kadrolar yetiþtirmeli ve geçmiþten günümüze kendi hatalarýndan ders çýkararak daha donanýmlý hale gelmelidir. Böylelikle bir dahaki sefere boyumuz kýsa kalmayacaktýr.


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri’nin Derinliði Meselesi Milyonlarca kiþinin eylemlere katýldýðý Haziran günlerinin esas motivasyonu, kuþkusuz AKP'den kurtulmaktý. Özellikle de aðzýndan kötü söz eksik olmayan T.Erdoðan da baþlýbaþýna büyük bir öfke nedeni. Eylemciler sokaklarý terk etmezken bir yandan da birbirlerine soruyorlardý "ne olacak", "bu iþ nereye varacak", "Tayyip'i durdurabilecek miyiz" diye. Gerçekten de bu sorular, dolaylý da olsa bu hareketin sýnýrýnýn ya da derinliðinin sorgulanmasý anlamýna Bu konuya dair Haziran Günleri, kötücül geliyor. bir perspektif geliþtirkaplara sýðmayacak meye çalýþalým. Haziran Günleri'nde þekilde yeni, özgün, ayaða kalkan milyonlara filizlenmekte olan, farklý burun kývýran çok oldu. ve canlý bir tarihsel eðilimi Eylemciler için ulusalcý orta sýnýf dendi. ifade ediyor. Eylemler, dendi, Gerçekten de eylemlerin Türkiye'de yeni bir kuþak içerisinde orta sýnýf ve katmanlar gençliðin radikalleþtiðini ulusalcý vardý. Ama tarihi ve polisle çatýþacak kadar Haziran Günleri'ni basitçe cumhuriyet mikeskinleþtiðini ortaya tingleri ayarýna düþürkoyuyor. Üniversiteliler, meye, endiþeli modernliseliler, varoþ gençliði, lerin tepkiselliði olarak lanse etmeye çalýþanlar iþsizler bu eylemlerin sadece ve sadece kendilerinin hiçbir iþe yaraaçýkça bel kemiðini maz olduðunu ispatoluþturdu. Türkiye'de ladýlar. bahsini ettiðimiz bu Oysa Haziran Günleri, gençlik kuþaðý, dünyadaki bu gibi kötücül kaplara sýðmayacak þekilde küresel eðilimlerden yeni, özgün, filizlenmekte olan, farklý ve baðýmsýz deðil. canlý bir tarihsel eðilimi

4

ifade ediyor. Eylemler, Türkiye'de yeni bir kuþak gençliðin radikalleþtiðini ve polisle çatýþacak kadar keskinleþtiðini ortaya koyuyor. Üniversiteliler, liseliler, varoþ gençliði, iþsizler bu eylemlerin açýkça bel kemiðini oluþturdu. Türkiye'de bahsini ettiðimiz bu gençlik kuþaðý, dünyadaki küresel eðilimlerden baðýmsýz deðil. Taksim'i Tahrir'den ne derecede ayýrabilirsiniz? Ya da Wall Street'i Ýþgal Et Hareketi'nin Haziran direniþini nasýl da etkilediði nereye kadar inkar edilebilir? Wall Street'i Ýþgal Et Hareketi'nden Tahrir'e, Yunanistan'dan Ýspanya'ya ve Brezilya'dan Türkiye'ye kadar yeni bir isyan dalgasý ile karþý karþýyayýz ve Gezi eylemleri bu küresel radikalleþme sürecinin bir parçasý olarak kavranmalýdýr. Eylemlerde çok sýk karþýlaþtýðýmýz Guy Fawkes maskeleri bile küresel özgürlükçü etkinin kanýtýdýr. Evet keskin bir þekilde ortaya konmalýdýr ki Haziran Günleri özgürlükçü bir karakterdedir. Özellikle eylemlerin Türkiye'deki kalbi olan Gezi Parký'nýn yarattýðý özgürlükçü ruh deðiþik ölçülerde tüm Türkiye'de dolaþýmdadýr. Evet eylemlerde bolca Türk bayraðý gördük, ama ne bekleniyordu ki insanlar birdenbire ellerine kýzýl bayrak mý alacaklardý? Kitleler, radikal siyaset sahnesine atýldýlar, ölüler verdiler, aðýr yaralandýlar, bedel ödediler. Görülecek bir hesap var artýk. Kýsacasý kitlelere öðrenmeleri için fýrsat tanýmak lazým, ama diðer taraftan kitlelerden öðrenmeyi de bilmek gerekiyor. Kürt sorunu gibi bilinç konusunda yüksek bir çýta gerektiren bir konuda bile kitlelerde önemli ilerlemeler oldu. Haziran Günleri, halklarýn kardeþliðinin nasýl saðlanacaðýný týpký Tekel direniþinde olduðu gibi ortaya koymuþtur. Haziran Günleri, toplumun laik-muhafazakar þeklinde kutuplaþtýrýlmasýna da aðýr darbeler


MARKSÝST BAKIÞ indirmiþtir. AKP ve RTE, "camide içki içtiler", "türban- Gezi Parký mücadelesinde. Bu da eylemlerle direniþle lý bir kadýna saldýrdýlar" gibi ipe sapa gelmez karaçal- mücaleyle özdeþleþen Taksim Meydaný'nýn yok edilmemalarla bu ayrýþmaya oynasa da Gezi Parký'nda kýlýnan sidir. Ayný durum, Bahreyn'de eylemlerin kalbi olan toplu cumalar, birlikte açýlan Ramazan iftarlarý bu Ýnci Meydaný'nýn baþýna gelmiþti. Wall Street'i Ýþgal Et ayrýþmanýn da tükenmekte olduðunu gösterdi. Kýsacasý eylemlerin Tahrir Meydaný'nda Ýnci Meydaný'ndan Haziran Günleri, Türkiye'nin görünümünü Madrid'deki deðiþtirirken eylemlerden geleceðe umutla bakmamýzý Del Sol saðlayan yeni bir Gezi Ruhu doðmuþtur. Meydaný'na kadar Taksim Gezi Parký Eylemlerinin Mantýksal Sonucu ruhu bütün Aslýnda büyük tepki çekerek eylemleri tetikleyen AKP d ü n y a d a politikalarýný irdelersek eylemlerin mantýksal sonucudolaþýmda. nun nerelere uzandýðýný ya da baþka bir deyiþle eylemEmperyalist lerin potansiyel derinliðinin ne kadar olduðunu kapitalizm ve hesaplayabiliriz. Bunun için de olaylarýn fitilini o n u n ateþleyen Gezi Parký meselesini ele almamýz yeterli Türkiye'deki olacaktýr. sopasý AKP'yi Gezi Parký direniþi, özünde kentsel alanlarýn sermaye asýl tedirgin lehine yeniden dönüþümüne verilen bir tepki olarak eden de bu baþladý ve AKP politikalarýyla özdeþleþen her þeye vedeðil mi? rilen bir tepki olarak yayýldý. Park yok edilecek, yerine Özetle, bütün AVM'ler, rezidanslar yapýlacak… Yurttaþý müþteri Türkiye'yi olarak gören, zengini daha ayaða kaldýran, zengin yoksulu daha yokB ü t ü n T ü r k i y e ' y i adeta toplumsul yapan, azgýn piyasacý sal bir uyanýþa AKP'nin tüm siyasal ayaða kaldýran, sevk eden Gezi Parký eylemlerinin pratiðinin aynasý son Gezi a d e t a t o p l u m s a l b i r u y a n ý þ a mantýksal sonucu, AKP'nin yýkýlmasý Parký saldýrýsý aslýnda hedefini fazla fazla geride býrakmakemperyalist kapitalizmin sevk eden Gezi Parký eylem tadýr. Bunu kitlelere göstermek, hedeneoliberal programýnýn fi emperyalist kapitalist sistemin t ý k s a l s o n u c u , l e r i n i n m a n uygulanmasýndan baþka küresel eðilimleri olduðunu anlatmak birþey deðil. Kentsel alan- AKP'nin yýkýlmasý hedefini bugünün özel görevidir. lar ve doða, sermaye Önümüzdeki süreçte emperyalist kalehine talan edilecek, yok- fazla fazla geride býrakmak sul halk kent merkez- tadýr. Bunu kitlelere göstermek, pitalist sistemin krizi, dünyada ya da Türkiye'de yeni patlamalara neden lerinden kenarýn kenarýna olacaktýr. Bütün sorunlar neticede sürülecek… Yani bu hedefi emperyalist kapitalist emperyalist kapitalist sistemle ilgioyunda saldýrgan neolib- sistemin küresel eðilimleri lidir. Emperyalist kapitalizmin eralizm baþrollerde yegane alternatifi olan sosyalizmin bulunuyor. Durum böyle olduðunu anlatmak bugünün yeni radikalleþen gençlik kesimlerine olunca baþlangýçta çevre r . ö z e l g ö r e v i d i alternatif olarak kendisini göstermesi duyarlýlýðý doðrudan büyük bir tarihsel atýlým anlamýna doðruya AKP'nin sebeb-i gelecektir. varlýðýyla ve emperyalist kapitalizmin temel yönelimSekterlere gelince onlar hiçbir þeye yaramadýklarýný leriyle çatýþma içerisine giriyor. Bunun dýþýnda AKP'nin Gezi Parký yerine yapmaya gösteriyorlar. Fazla üstünde durmaya gerek yok. çalýþtýðý Topçu Kýþlasý, hükümetin Ýslamcý duyarlýlýðýný ifade ediyor. Bilindiði gibi bu kýþla en dinci Osmanlý padiþahý Abdülhamid ile özdeþleþiyordu. Yine üçüncü boðaz köprüsüne Alevi kýrýmcýsý Yavuz'un isminin verilmesi epey manidar. Bütün bunlar ýlýmlý Ýslamcý AKP'nin refleskleri iken ýlýmlý Ýslamcýlýðýn emperyalist kapitalizmin Ortadoðu'da Müslüman Kardeþler vb eliyle sahneye sürüldüðünü akýlda tutmak gerekiyor. Bunun dýþýnda bir husus daha var, olaylarý baþlatan

5


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri’nde Önderlik Zaafiyeti Eylemler boyunca iþ yerinde, mahallede, eylemlerde, eþ bürokrasiye çaðrý yapmanýn hiçbir anlamý yok, zira en iyi dost meclisinde insanlar hep sordu: "AKP'nin iktidardan durumda bile mutlak anlamda ölü bir kabuktan farksýzlar. düþmesi mümkün mü, düþse peki yerine ne gelecek?" Söz gelimi en iyi durumdaki KESK'in hali ortada. Yeni Sorular birbirini kovalýyor. Bu sorular önünü göremeyen bir gençlik kuþaðýnýn patlama yapmasý gibi iþçi sýnýfýnýn kitlelerin kaygýlarýný ifade ediyor. Mücadelenin önünü sahne almasý da tabandan yükselen basýncýn neticesiyle görememesi sýkýntýlý bir duruma iþarettir. "Haziran olacaktýr ve bu basýnç mevcut bürokratik kabuðu Günleri" de ciddi bir þekilde bu sýkýntýyý yaþadý, yaþýyor. parçalayacaktýr. Böyle bir geliþmenin doðal sonuçlarýnAKP'ye karþý sokaða taþan büyük öfke, milyonlarý içine dan birisi de iþçi sýnýfýnýn kendi öz örgütlülüklerini yarataldý, yeni bir kuþaðý masýdýr. Þu anda iþçi radikal eylem sahnesine sýnýfý tabanýnda henüz çekti. Tüm karþý rüzgarböyle bir kaynaþmadan lara ve devlet terörüne söz etmek pek mümkün karþýn eylemler, haftagözükmüyor. larca sürdü. Haziran Günleri'nin T.Erdoðan'ýn kaba ve göze çarpan bir diðer saldýrgan refleksleri ile sýkýntýsý da büyük eylem vahþi polis saldýrýlarýnýn dalgasýnýn politik kitlelerin motivasifadelerinin netleþeyonunu kýrmaya yetmememiþ olmasýdýr. Bu di. Diðer taraftan eylemhaliyle kurulu politik ler sürdükçe belirli zayýf düzlem, yerli yerinde noktalar da netleþmeye durmaya devam edecekbaþladý. tir: AKP-CHP-MHP ve Her þeyden önce bu hareket bir proBDP. Hareketin çoðunluðunun Her þeyden önce bu leter kalkýþma deðil, bu yüzden de beðenisini kazanan, heyecan yaratan, üretimden gelen yýkýcý kuvvetten hareket bir proleter kalkýþ - sembolleþen siyasi parti ya da aktörmahrum durumda. Neticede protesto lerin ortaya çýkamamasý, mevcut ma deðil, bu yüzden de hareketlerinin kendi sýnýrlarý politik konjonktürün devamýna içerisinde kaldýðý sürece her zaman neden olacaktýr. Bu da AKP için üretimden gelen yýkýcý belirli limitleri olacaktýr. Mýsýr ve (aslýnda CHP için de) en hayýrlýsýdýr. Tunus'ta da yeni radikal bir gençlik kuvvetten mahrum durum - Haziran Günleri'nde en çok öne kuþaðý, eylemlerin ateþleyici gücüyçýkanlar Halk TV, Ýhsan Eliaçýk, d a . N e t i c e d e p r o t e s t o dü, ama oralarda diktatörlerin yýkýlÇarþý vb oldu. Bunlardan Ýhsan hareketlerinin kendi masýnda grev hareketleri belirleyici Eliaçýk'ýn orta ve uzun vadede profioldu. Türkiye'de peki, bu saatten linin bir hayli yükseldiði ortadaysa s ý n ý r l a r ý i ç e r i s i n d e k a l d ý ð ý sonra örgütlü iþçi sýnýfý, "Haziran da göründüðü kadarýyþa kendisinin Günleri"nde sahne alabilir mi? Bu sürece her zaman belirli siyasi parti olarak örgütlenmek gibi konuda ümitli olmak için çok az bir projesi bulunmuyor. l i m i t l e r i o l a c a k t ý r . veriye sahibiz. Mevcut sendikal Mücadele sürecinde sosyalist solun

6


MARKSÝST BAKIÞ (baþka bir yazýda ele alýnmasý gereken, ortaya serilen bir takým zaaflar bir yana) geniþ halk kitleleri ile arasýnda ciddi bir mesafenin varlýðý dikkat çekti. Uzun gericilik yýllarý boyunca oluþan bu mesafenin birdenbire kapanmayac a ð ý o r t a d a d ý r. N e t i c e itibariyle kitle hareketinin varlýðý sebebi ile heyecan duyacaðý bir sosyalist oluþumdan söz edemeyiz. Önderlik denince Haziran Günleri'nde, karizmatik, sosyalist litepopülist ya da demogog düzeyinde ratürde akla bile olsa yeni bir liderliðin ortaya devrimci yapýlar çýkmadýðý görülüyor. Bu da hem gelir ve bu cenahta durum hareketin gidiþatýnda belirsizliklere bu. Diðer yol açýp kitle hareketinin önünü taraftan önderlik görememesine hem de kavramýný geniþ AKP-CHP-MHP yerleþik politik anlamda kullandýðýmýzda da sistemin devam etmesine neden ciddi bir boþlukoluyor. Bundan da en çok karlý tan söz etmemiz çýkan þüphesiz ki AKP oluyor. gerekiyor. Belirsizliðin ve yönsüzlüðün aðýr H a z i r a n Günleri'nde, bastýðý bir ortamda milyonlarca karizmatik, kiþilik kitle hareketi yorgun popülist ya da düþüyor ve belirli bir geri d e m o g o g çekilme yaþýyor. düzeyinde bile olsa yeni bir liderliðin ortaya çýkmadýðý görülüyor. Yunanistan'da Syriza, geçtiðimiz yýl (gerçekte öyle olmasa da) taze bir güç þeklinde kitle hareketinin enerjisini arkasýna almayý baþarmýþtý. Sosyalist solun adeta bir fiyasko yaþadýðý Ýtalya'da ise eski bir komedyen, Peppe Grillo, sivri dili, radikal çýkýþlarý, yerleþik politik kalýplarý tanýmayan tavýrlarý, sað ve sol söylemden devþirdiði popülist söylemi ve sosyal medyanýn desteðiyle büyük çýkýþ yapmýþtý. Grillo seçimlerde elde ettiði %26'lýk oyla Ýtalyan burjuva siyasetinin kilitlenmesine yol açmýþtý. Mýsýr da sol Nasýrcý Sabahi'den, liberal Baradey'e ve

7

sosyalist Devrimci Sosyalistler'e kadar belirli çizgiler þekillenebilmiþti. Türkiye'ye döndüðümüzde bu tarz yeni heyecan yaratan aktörlerin ortaya çýkmadýðýný görüyoruz. Bu da hem hareketin gidiþatýnda belirsizliklere yol açýp kitle hareketinin önünü görememesine hem de AKP-CHP-MHP yerleþik politik sistemin devam etmesine neden oluyor. Bundan da en çok karlý çýkan þüphesiz ki AKP oluyor. Belirsizliðin ve yönsüzlüðün aðýr bastýðý bir ortamda milyonlarca kiþilik kitle hareketi yorgun düþüyor ve belirli bir geri çekilme yaþýyor. AKP'nin Avantajlarý Türkiye'de ise mevcut siyasi aktörler henüz deðiþmedi. Bu da yýllarýn kutuplaþmasýnýn etkisi ve rakiplerinin zayýflýðý nedeniyle AKP'nin toplumsal tabanýný konsolide etmesine yardýmcý oluyor. AKP, son dönemde kayýplar yaþasa da önemli bir toplumsal desteðe sahip. Yeni bir siyasal heyecan AKP'nin bu desteðini önemli ölçüde geriletebilirdi. Bunun dýþýnda AKP'den nemalanamayan birkaç özel sermaye grubunu saymazsak sermaye kesimleri iktidarýn arkasýnda. Yönetici sýnýf içerisinde gün yüzüne çýkan bir çatlak bulunmuyor. Ordu ve diðer bürokratik katmanlar, tümüyle kontrol altýnda olduðu için AKP'nin bu konuda da sýkýntýsý yok. Türkiye'de bir hayli belirleyici olan medya da neredeyse tümüyle AKP kontrolü altýnda. Ekonomi de iþler pek iyi gitmese de hýzlý ve kesin bir çöküþ hiç de gerçekçi deðil. Bütün bunlar AKP'nin diðer önemli avantajlarý. AKP, hareketin sönümlenmesini, ülkenin yaklaþan seçim sürecine kilitlenmesini ve sandýkta bir kez daha rakiplerini yenmeyi umuyor. Taksim ve Gezi Parký'ndaki direniþi kýrmak istemesinin sebebi direniþin sönümleniþini hýzlandýrmaktý. Sokaktaki direniþin yeni bir politik heyecan ve adres bulamamasý da kitlelerin önünü görememesine yol açýyor. Diðer taraftan biriken öfke o kadar güçlü ki süreç alev almaya hazýr bir kor olarak devam ediyor. Ve bu süreçte öngörülmeyenler gerçekleþebilir. Ne de olsa büyük hareketler sürprizlerle doludur. Sosyalist sol bu sürece hatasýyla sevabýyla katkýsýný sundu. Önemli izler de býraktý. Diðer taraftan milyonlarca kiþilik bir harekete liderlik etmek sosyalist sol için hiç de gerçekçi bir hedef olmazdý. Zira bunun bir evveliyatý olmasý gerekirdi. Ne var ki durum bu deðil. Ama unutmamak gerekir ki geleceði örme þansý sosyalist solun ellerinde.


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri ve Sosyalistler Sosyalistler, Haziran Günleri'nin birinci muhattabýdýr. Tamam, bu hareket özü itibariyle AKP karþýtý bir harekettir ve kitleler için zorunlu ya da tek adres sosyalistler deðildir, fakat hareketin mantýksal sonucunun sosyalistleri iþaret ettiði de inkar edilemez bir gerçek. Neden böyle, açýklamaya çalýþalým. Haziran Günleri, kendiliðinden ve örgütsüz yýðýnlarýn hareketiydi. Ama neticede siyaset, örgütler (siyaset partiler vd) ve aktörlerle yapýlýr. Bu anlamda hareketin kendi içerisinden yeni bir siyasi damar çýkaramadýðýna þahit Sosyalistler, Haziran olduk. Bir siyasal oluþum, ya Günleri'nin birinci da en azýndan bir figür, bu muhattabýdýr. Tamam, süreçte öne çýkamadý. Herkes bu hareket özü itibaiçin çekici olan ve genel kamuoyunda yýldýzlaþan bir riyle AKP karþýtý bir figürün netleþmemesi de harekettir ve kitleler Türkiye siyasi hayatýnýn AKPiçin zorunlu ya da tek CHP-MHP (biraz da BDP) þablonunun yerinde kalmasýna adres sosyalistler deðildir, fakat hareke- sebep oldu. Bu durumun AKP'yi olduðu kadar CHP'yi tin mantýksal sonucude kurtardýðýný belirtelim. nun sosyalistleri iþaret Sosyalistlerinse adeta boyu ettiði de inkar yetmedi. Bu nedenle de sosyalistler adýna bir "yýldýzý parlaedilemez bir gerçek.

8

ma" durumu olmadý. Milyonlarý kapsayan hareketin yanýnda sosyalistlerin zayýf kaldýðý ortadaydý. Uzun durgunluk yýllarýnýn kitlelerle sosyalist gruplar arasýnda büyük uçurumlar yarattýðý Haziran Günleri'nde belli oldu. Bu uzun gericilik yýllarýnda kitleler epeyce saða kaymýþlardý. Ýþçi hareketi neoliberal saldýrýlar karþýsýnda keskin gerilemeler yaþayýp, örgütsüzlük her yeri sarýnca bundan sosyalistler de çok kötü etkilendiler. Kürt sorununda öyle veya böyle þovenizmin karþýsýnda durmuþ olan sosyalist sol, þovenizmle zehirlenmiþ kamuoyu karþýsýnda ciddi bir yalnýzlaþma içerisinde kalmýþtý. Burjuva devletin baský ve cezalarla sosyalist sola göz açtýrmama tavrýnýn da altýný çizelim. Bütün bunlara sosyalist gruplarýn geçmiþten günümüze taþýnan ciddi zaaflarý da eklenince "marjinalleþme" iyice aðýrlaþmýþtý. Sosyalist gruplar dili, tarzý, yaklaþýmlarý, alýþkanlýklarý ile toplumun büyük kesimlerinden yabancýlaþmýþ kendisine has bir "çevreydi" adeta. Ýþte Haziran Günleri'nin en büyük getirisi, geniþ yýðýnlarla sosyalistler arasýndaki mesafeyi kapatmak olacaktýr. Sokaða çýkmak, slogan atmak, polisle karþý karþýya gelmek, dayak yemek, barikat kurmak, yeri geldiðinde taþ atmak, göz altýna alýnmak, siyasi mücadeleyi hayatýnýn birinci önceliði yapmak… Radikalizmle ya da marjinallikle özdeþleþen bu gibi hal ve davranýþlar, Haziran Günleri boyunca adeta yüz binlerin pratiði oldu. Açýkçasý artýk bir dava için aktivistlik yapmaya hazýr çok geniþ kesimler mevcuttur. Elbette ki bu mesafeyi kapatmak için sosyalist sol da kendi üzerine düþeni yapmalý. Bu konulara ayrýca gireceðiz ama þu gerçek ki sosyalistlerle gençler ve emekçiler arasýnda uzun yýllar içerisinde açýlmýþ olan makas, gözle görülür bir þekilde daraldý ve bu, devrimciler için tarihi bir


MARKSÝST BAKIÞ fýrsatýn ta kendisidir. yaklaþmýþtýr. Bu yeni eylemci kuþaða Mýsýr'daki Mursi karþýtý dev eylemler de gösterdi ki aslýnda küresel bir Geniþ Kesimler Sola Kaymýþtýr! direniþin içerisindeyiz. Aslýnda bahsettiðimiz þey, ülkede net bir sola kayýþýn var olduðudur. Yani, ibre sosyalistlerden yanadýr. Sola kayýþ Ulusal dar kafalýlýk derken bu durum ayný zamanda doðrultusunda CHP'nin radikalleþen gençlere ilham ver- Türkiye sosyalist solu açýsýndan da geçerli. Bu noktada mesi ya da onlarý tatmin etmesi mümkün deðil. Doðal da sosyalist solun zaaflarý noktasýna geliyoruz. Bunlarýn olarak sosyalist sol, bu noktada alternatif olarak beliriyor. baþýnda da enternasyonalist perspektifin zayýflýðý geliyor. Eðitimini ve geleneðini çok büyük çoðunlukla Haziran Günleri'nin bir öfke patlamasý olarak Stalinizmden alan sosyalist solun ulusal dar kalmasýný istemeyen kesimler, daha net ve daha kafalýlýkla malul olmasý öteden beri gelen ve radikal hedefler organize etmek isteyeceklerdir. Haziran halen de süren bir handikap. Bu durum çoðu Bunun anlamý örgütlenme düþüncesinin Günleri'nin en durumda sosyalist solun Kemalizme yakýn yaygýnlaþacaðýdýr. Bunun birdenbire bir akýn büyük getirisi, olmasýyla da alakalý. Örneðin sosyalist solda olarak gerçekleþmesini beklememek gerekir. Bu etki kendisini biraz çekingen geniþ yýðýnlarla deðerlendirildiðinde en kitlesel örgüt durumunda olan TKP'nin en büyük muradýnýn olarak zaman içerisinde gösterecektir. sosyalistler arasýn- eylemcilerin Türk bayraðý taþýmasý Bu örgütlenme ihtiyacýnýn CHP'ye doðru daki mesafeyi kapat- olduðu ortaya çýktý. Ulusal bayraðýn gökolmayacaðý aþikardýr. Buradaki adres lere çýkarýlmasýnýn komünist gelenekle olan sosyalist solun geniþ eylemci ke- mak olacaktýr. Sokaða taban tabana zýt olduðu kitlelere anlatýlsimlerin dikkatini çektiðini rahatlýkla çýkmak, slogan atmak, malý, öðretilmeli. Utangaç ulusalcý söyleyebiliriz. Belki sosyalist sol polisle karþý karþýya TKP ile açýk ulusalcý ÝP'nin eylemharekete yön vermekten çok uzaktý gelmek, dayak yemek, lerdeki pozisyonlarýyla kitlelerin ama harekete anlamlý katkýlar yaptý ve gerisinde kaldýklarý gözüktü. Kitleler barikat kurmak, yeri bu anlamda önemli bir bileþen sola kayarken bu kesimler olduklarý olduðunu herkese gösterdi. geldiðinde taþ atmak, göz yere kök salmýþ vaziyette eylemlerin Barikatlarda en önde çatýþan gruplar altýna alýnmak, siyasi özügrlükçü ruhuyla kaynaþmadýlar ve sosyalistlerdi. Þehit düþenler de Türk bayraðý sevinci ya da Ýstiklal mücadeleyi hayatýnýn sosyalistlerdi. Hatay'da katledilen birinci önceliði yapmak… Marþý fetiþizmiyle kitlelerin önünde Abdullah Cömert'in adý, CHP ya da dalga kýran rolü oynadýlar. Radikalizmle ya da ÝP ile geçirilse de sosyal medyada Bunun dýþýnda, eylemler boyunca yazdýðý "öleceksek devrim için öle- marjinallikle özdeþleþen sosyalistler içerisindeki kimi oluþumceðiz" þiarlarý Abdocan'ýn da aslýnda bu gibi hal ve davralar, bazý istisnai anlarda polis prosol-sosyalist bir tandansta olduðunu vokasyonu tuzaðýna düþtüler. Bu dersortaya koyuyordu. Mücadelede kay- nýþlar, Haziran Günleri ler çokça konuþuldu, umarýz ki gerekli boyunca adeta yüz bettiðimiz diðer yiðit insanlar da sonuçlar geniþ kesimler tarafýndan sosyalist çizginin savunucularý veya binlerin pratiði oldu. çýkarýlacaktýr. Ayrýca, eylemlere þu ya örgütleyicileri idi. Kýsacasý sosyalist Açýkçasý artýk bir bu gerekçe ile burun kývýranlar ya da solun örgütlü olmasý, cesareti, atýlgankitlelerin geçmekte olduðu aþamalarý dava için aktilýðý ve ideolojik bir perspektifinin bahane göstererek eylemlere ulusalcý olmasý, ciddi farklar yarattý ve kendisini vistlik yapmaya damgasýný vuran oluþumlar da oldu. gösterdi. Bu açýdan sosyalist solun etkihazýr çok geniþ Açýkçasý, halkýn ödediði bedellere saygý ve sinin boyundan büyük olduðunu belirtelim. kesimler hayranlýk duymayan, bu kadar büyük bir Örgütlenme ihtiyacýný duyan kitlelerin sola kitle hareketi karþýsýnda coþkuya kapýlmayanmevcuttur. kaydýðýný ve radikal fikirlere açýk olduðunu lardan da devrimci felan olmaz. belirtmiþtik. Hatta kimi durumlar için bariz bir Bundan sonrasýnda sosyalistler umutlu olmak için bilinç sýçramasýndan bahsedebiliriz. Lice'deki önemli gerekçelere sahip. Geçmiþteki hatalardan katliamdan sonra Kürt sorununda bile belirli kesimders çýkarýlmalý, geciktirilen ideolojik-politik hesaplaþlerde bir netleþme yaþandýðý göze çarptý. Bunun dýþýnda malar yerine getirilmelidir. Kitleselleþmenin, büyümenin tüm eylemci kesimlerde ulusal dar kafalýlýðýn büyük darönü açýlmýþtýr. Ama bunun nihai hedefe varmasý için beler aldýðýný söyleyebiliriz. Arap Baharý'na burun kývýran, kendi ulusal gündemleri dýþýnda dünyadaki bahsini ettiðimiz hesaplaþmalar yerine getirilmelidir. eylemlerle ilgilenmeyen Türkiye'deki eylemci profili, Haziran Günleri'nin tüm dünyada yankýlanmasýnýn ardýndan ve Brezilya'daki direniþin Türkiye'den esinlenmesinden sonra çok daha fazla enternasyonalist bakýþ açýsýna

9


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri AKP’nin Gücü ve Sýnýrlarýný Gösterdi Haziran Günleri'nin temel motivasyonu AKP karþýtlýðý idi. Bu karþýtlýðýn mantýksal sonuçlarý AKP'yi aþarak emperyalist-kapitalist sisteme kadar uzanmaktadýr. Burasý ayrý bir konu, ama milyonlarý sokaða döken þey, ilk ve acil tepkiler olarak AKP ve RTE'nin tavrý ve politikalarýydý. Özellikle RTE'nin çýkýþlarý, otoriter tavrý ve gündelik yaþama dair her þeye burnunu sokmasý, bir tür toplum mühendisliði olarak algýlanan muhafazakarlaþtýrma çabalarý, öteden beri büyük bir öfke birikimine yol açmaktaydý ki neticede Türkiye tarihine damgasýný vuracak olan büyük bir toplumsal patlama yaþandý. Neticede AKP ve RTE, Haziran Günleri'nde 11 yýllýk iktidarýnýn en büyük sarsýntýsýný yaþasa da genel çizgisinden hiçbir ödün vermedi diyebiliriz. Eylemcilere karþý kullanýlan dil, yargýnýn göreve çaðrýlmasý ve tutuklamalarýn baþlatýlmasý, %50'yi zor tutuyoruz türünden tehditler, göstericileri katleden polis ve eli palalý canilerin korunmasý ve serbest býrakýlmasý, Taksim Dayanýþmasý'nda öne çýkan TMMOB'nin yetkilerinin bakanlýða devredilmesi, "sünni vatandaþlarým" ifadesinde kendini gösteren mezhepçi ayrýmcýlýk… Bu liste uzatýlabilir ama þurasý kesin ki AKP cephesinde deðiþen fazla bir þey yok. Kürt sorununda da durum aynýsý. Bir yandan "çözüm" süreci akamete uðratýlýyor, Kürt illerinin her yerine kalekollar yapýlýyor, diðer yandan halkýn üzerine gerçek

mermilerle ateþ açýlýyor… Roboski'nin hasýr altý edilmesi ise temel politika olmaya devam ediyor.… AKP'nin Gücü AKP, yüz binlerce kiþinin katýldýðý eylemlerle sarsýlsa da yerinde durmasýný bildi. AKP, devlet terörünü verili konjonktürde týrmandýrabileceði maksimum noktaya kadar týrmandýrmayý baþardý. Bunu acizliðin bir göstergesi olarak görebiliriz, gerçekten de örneðin Gezi Parký'ný boþaltmayý baþaramadýklarý her an büyük bir tedirginlik içerisindelerdi. Ama þu da bir gerçekti ki devlet terörünü ulusal ve ulusararasý koþullarýn mümkün kýldýðý en üst seviyeye kadar týrmandýrabilmek da baþlý baþýna bir meziyettir. Evvela yere çok saðlam basmayý gerektirir. Polisi, olmadý askeri devreye sokacaksýnýz; insanlarý kör edeceksiniz, olmadý öldüreceksiniz; sansürü dayayacaksýnýz, olmadý yalan ve iftiraya sarýlacaksýnýz; apaçýk katilleri, eli palalýlarý gözünüz gibi koruyacaksýnýz ve hala demokrasiden dem vuracaksýnýz… Ve bütün bu mide bulandýrýcý iþleri yaparken de saða sola doðru daðýlmayacaksýnýz… Peki, AKP bu gücü nereden alýyor? Aslýnda her þey ortada. Medya çok büyük ölçüde AKP denetiminde. Bu dönemde uygulanan sansür ve oto sansür, kara bir leke olarak tarihteki yerini þimdiden aldý ve hep hatýrlanacak. AKP, önceki yýllarda ordudan yargýya bütün bürokrasiyi kontrolü altýna almýþtý. Bu etmen de son süreçte AKP'nin bir baþka gücüydü. Liberal büyük sermaye de ABD ve AB'den biraz cesaret alsa da AKP'nin sermayeye daðýttýðý

10


MARKSÝST BAKIÞ ballý böreklerin en güzel yerlerini kaptýðýndan ve de AKP'nin gazabýndan korktuðundan fazla gýkýný çýkaramadý. Kýsacasý yönetici sýnýf içerisinde ciddi bir çatlak oluþmadý ve bütün bunlar AKP'nin ipleri elinden kaçýrmamasýnda etkili oldu. Bütün bunlarý mümkün kýlansa yani AKP'yi hem kendi iç bütünlüðü açýsýndan hem de egemen sýnýf içerisinde yarýlma olmamasý anlamýnda destekleyense kuþkusuz AKP'nin sahip olduðu güçlü toplumsal tabandan baþkasý deðil. RTE, bu sayede, meydanlarda, TV'lerde her gün gürlemesini sürdürebiliyor. Liberal büyük sermaye ayrýþamýyor, burjuva medya gerçeklere yaklaþamýyor, Ýslamcý köklere sahip olmayan AKP'lilere cesarete gelemiyor… Burjuva arenada kimse kaybeden ata oynamak istemez. RTE ise hiç de "kaybedecek at" gibi durmuyor. Halen önümüzdeki seçimlerin mutlak favorisi olduðu konusunda herkes hemfikir. AKP, aslýnda geçmiþ yýllarýn kredisini kullanýyor. Toplumun laik seçkinlerle muhafazakar halk olarak suni bir þekilde kutuplaþtýrýldýðý uzun yýllarýn etkisiyle AKP halen ana gücünü muhafaza etmeyi sürdürüyor. AKP'nin en büyük oy deposu olan kentlerin yoksul, örgütsüz ve muhafazakar kesimlerinin gönlünü çelebilecek yeni bir söylem ve siyasal aktörün bu süreçte ortaya çýkmamýþ olmasý, AKP'nin en büyük þansý oldu. CHP ve MHP'nin kolay lokmalar olduðu konusunda hemen herkes hemfikir. Buna ek olarak hiç dinmeyen bir ekonomik baþarý propagandasýnýn getirdiði karizmanýn üstünün henüz çizilmemesi de yoksul, örgütsüz ve muhafazakar kesimlerde AKP'ye verilen desteðin hala canlý olmasýný mümkün kýlýyor. AKP'nin Sýnýrlarý Diðer taraftan Haziran Günleri, AKP'nin sýnýrlarýný da ortaya çýkardý. Bir kere AKP, statüko karþýtlýðý ve demokrasi martavallarý ile inþa ettiði, sol liberal entelektüllerin yoðun þekilde desteklediði söylemsel üstünlüðünü kaybetti. Türkiye ekonomisinin yaný sýra demokrasisine de çað atlatan "ileri demokrat" AKP imajý yerle bir oldu. Bu imaj, merkez sað ve liberallerin yaný sýra, Kürt kesimler ve hatta sol unsurlarýn içerisine uzananacak þekilde AKP hegemonyasýnýn geniþlemesini beraberinde getiriyordu. Ama Gezi ile baþlayan ayaklanmalar ve AKP'nin yoðun polis ve devlet terörü ile olaylarý bastýrmaya kalkýþmasý, bütün demokrasi martavallarýný darmadaðýn etti. RTE, çýplak devlet terörü ile ayakta duran bir diktatörden farksýzdý. Tüm dünyada karizma yerle bir oldu. Ýçeride ise AKP giderek kendi muhafazakar sað - Ýslamcý sað kabuðuna doðru geri çekilmek zorunda kaldý. Bu anlamda uzun yýllar boyu tesis edilmiþ hegemonya kýsa sürede daðýldý. AKP'nin toplumu muhafazakarlaþtýrma projesinin sert kayaya tosladýðý da ortaya çýkmýþ oldu. Toplumun en dinamik kesimleri, kent merkezleri, üniversite ve lise öðrencileri, okuyup yazanlar, beyaz yakalý iþçi sýnýfý, korku bariyerlerini aþarak sokak mücadelesi sahasýna indiði için ve bu sahayý bir

daha kolay kolay terk etmeyeceði için AKP'nin özgürlükler ve domokrasi üzerinden hegemonyasýný yeniden inþa etmesi bir hayli zor gözüküyor. Ayný þekilde AKP'nin söylemini üzerine inþa ettiði "mazlum" ve "maðdur" edebiyatlarý da artýk mutlak anlamda kullanýlamaz durumda. AKP'nin þimdiki imajý, yeni elitlerin muktedirliði, zorbalýðý ve zenginliði üzerine baþtan inþa ediliyor, hem de sokakta kanýný döken halk tarafýndan… AKP'nin en büyük avantajý, toplumun kamplara bölünerek kutuplaþmasý idi. En bariz kamplaþma, laik elitlerle muhfazakar yurdum insaný kutuplaþmasý ile Türk-Kürt ayrýþmasý idi. Ýnsanlarýn siyasi ABD merkez bankasý tercihleri de bu önümüzdeki süreçte kutuplaþma ekseninde þekilleniyor parasal geniþleme poli ve en büyük dilim tikasýnýn terk edileceðini AKP'ye düþüyordu. açýklayýnca Türkiye'nin Kürt domokratlarý BDP'yi tercih sýcak paraya dayalý ederken, Kürt düþmanlýðý üzerinden büyüme stratejisi týkanmýþ beslenen MHP oldu. Bunun anlamý belirli sýnýrlarý önümüzdeki süreçte geçemiyor, CHP ise Aleviler ile kentli ekonomik büyümenin hýzla eðitimli hali vakti yerinde kesimlere düþüceði, döviz fiyatlarý, sýkýþýyordu. Geriye faizler, enflasyon ve iþsizkalan geniþ kesimler AKP için kolay liðin artacaðýdýr. Küçük ve lokma oluyordu. orta ölçekli sermayede Haziran Günleri, bu iflaslar kaçýnýlmaz hale kutuplaþmanýn hem içerisindeydi hem gelecek ve AKP'nin pembe de bunu aþma eðilitablolarý kararacaktýr. Ýþte mini de içerisinde barýndýrýyordu. Bir bu noktada sonbahardan kere hareketin itibaren eylemlerin daha özgürlükçü yaný geniþ gençlik ke- fazla sýnýf merkezli mese simlerini kendisine lelere odaklanacaðý, iþsizlik çekiyordu. Gezi ve pahalýlýða karþý daha eylemlerinde toplu Cuma namazlarý geniþ kesimlerin desteðinin kýlýndý, halen birlikte iftar sofralarý elde edileceði bir döneme kuruluyor. Elinde girilebilir. Ýþte bu noktada BDP ve Türk da "Bu daha baþlangýç bayraklarý olan iki mücadeleye devam" genç polisten birlikte kaçarken görünsloganý gerçek anlamýna tüleniyor, Lice ile kavuþacaktýr. dayanýþma eylem-

11


MARKSÝST BAKIÞ leri örgütleniyor. Yani eylemler, kestirmeden statükocu sonbahardan itibaren eylemlerin daha fazla sýnýf merkezli elitlerin ya da "endiþeli modernlerin" bir reaksiyonu meselelere odaklanacaðý, iþsizlik ve pahalýlýða karþý daha olarak yaftalanamaz. Aksine toplumdaki kutuplaþmalarý geniþ kesimlerin desteðinin elde edileceði bir döneme aþan, birleþtiren ya da böyle bir eðilimi içerisinde girilebilir. Ýþte bu noktada da "Bu daha baþlangýç barýndýran yeni bir süreçten bahsediyoruz. Ulusalcýlarýn mücadeleye devam" sloganý gerçek anlamýna kavuþacaketkisi çok anlatýldý ve bu noktadan Gezi eylemlerine týr. Eðer bu senaryo gerçekleþirse AKP'nin Haziran'da saldýrýldý, hem de çok fazla. Ama bir kere bu süreç ulusal- arkasýnda tutabildiði sýnýfsal blok ve hatta kendi iç yapýsý cýlarý çok çok aþýyor, ikincisi de eylemler parçalanmaya yüz tutaiçerisinde sosyalistlerin de ciddi bir katkýsý caktýr. var. En büyük bedeli ödeyenin sosyalist sol AKP'nin surlarýnda olduðunu kimse yadsýyamaz. Bu da gelecek açýlan en büyük adýna çok önemli ve inkar edilemeyecek bir deliklerden birisi de veridir. uluslararasý siyasetle AKP'nin Üzerine Bastýðý ilgilidir. Týkanma Uluslararasý Siyaset ve Ekonomik kendisini ilk olarak Düzlem Çözülüyor Suriye'de göstermiþtir. AKP tüm Eylemlerde sýnýf eksenli taleplerin gerilerde gücüyle tamamen kalmasý, çok kritik bir noktaya iþaret ediyor. angaje olarak girdiði AKP'nin oy deposu yoksul ve muhafazakar Suriye iç savaþýndan emekçilerin Yeni kuþaðýn yenilgiyle çýkmýþtýr. sürece olan özgürlükçü eylemleri Ýki saatte Þam'a gireriz katkýsý ve desteklerini saðlayacak ile bütün kimyasý bozulan, savunma diyenler gülünç duruma düþmüþtür. Reyhanlý katliamý adeta bu tükeniþin ilaný olmuþtur. olan þey de bu durumuna itilen, saðcý otoriter kabuðuna çekilen AKP, diðer yandan Hesaba göre Suriye'de laik milliyetçi Baas rejimi durumun aþýlmasýdýr. Diðer yaklaþan ekonomik krizin kendisini düþecek ve ýlýmlý Ýslamcý Müslüman Kardeþler taraftan iþte bu titreten nefesini ensesinde hissetm- Libya'da olduðu gibi iktidara yürüyecekti. Ne var ki bu proje tutmadý. Ardýndan ýlýmlý Ýslam'ýn noktada AKP'yi eye baþladý, bir yandan da ulusAKP ile beraber kalesi olan Müslüman sýkýþtýracak olan lararasý arenada terk edilebilir bir Kardeþler, Mýsýr'da mutlak bir hezimet yaþadý. baþka bir alana duruma düþtü. Seçimlere çok az Mursi, tarihin en büyük gösterileri eþliðinde geliyoruz. AKP'yi kaldý dense de bu kýsa zamana çok ordunun hamlesiyle iktidardan düþtü. Darbe ihya eden küresel þey sýðacak gibi. tartýþmalarý bir yana Müslüman Kardeþler'i ekonominin rüzgarlarý tersine dönmüþ durumda. AKP'nin 11 yýllýk devirmek için sokaða çýkan on milyonlarca gösterici, 3 büyüme ortalamasýnýn pek de matah bir þey olmadýðý, hafta gibi kýsa bir sürede toplanan 22 milyon dilekçe, cumhuriyet tarihinin 60 yýlllýk ortalamasýný ancak tut- ýlýmlý Ýslam'ýn bitiþini mutlak anlamda ispatladý. Ilýmlý turulduðu biliniyor, ama yine de 1990'larýn acý reçeteleri- Ýslamcýlarýn pek de demokrat olmadýklarýný kitleler de ni ve kýrýlmalarýný deneyimlemiþ olan kamuoyu için test etti. Bundan gerekli sonucu ilk çýkaranlardan AKP'nin büyüme performansý tatmin edici olabiliyor. Ýþte birisinin ýlýmlý Ýslam'ýn hamisi ABD olduðuna þüphe yok. bu noktada sürekli artan bir ithalatla büyüyen ve bu yüz- Mursi'nin eylemlerdeki lakabý "yeni firavun"du, RTE'nin den büyük dýþ açýklar veren Türkiye ekonomisi için adý da Haziran Günleri'nde "diktatör"e çýkmýþtý. Bu benmayýs ayýndan itibaren kötü haberler gelmekte. ABD, zerlik gerçekten çarpýcý. Bu bir yana þurasý kesin ki 2008'den beri ekonomik yavaþlamayý toparlamak için tri- AKP'nin rol modeli olduðu ýlýmlý Ýslamcýlýk yolun sonuna lyonlarca dolarlýk bir parasal geniþleme politikasý geldi. Emperyalizmin ýlýmlý Ýslam aþýsý tutmadý. Kýsacasý izlemiþti. Bu sýcak paranýn bir kýsmý da deðerlenmek için AKP'nin emperyalist siyasetteki yýldýzý söndü gitti. AKP Türkiye'ye geliyordu. Bu da Türkiye ekonomisinin þu dönemde hiçbir zaman olmadýðý kadar satýþa getirilmbüyüyen döviz açýðýnýn çevrilmesini mümkün kýlmaktay- eye, yüz üstü býrakýlmaya açýk durumda. Yeni kuþaðýn dý. Ama ABD merkez bankasý önümüzdeki süreçte özgürlükçü eylemleri ile bütün kimyasý bozulan, savunparasal geniþleme politikasýnýn terk edileceðini açýklayýn- ma durumuna itilen, saðcý otoriter kabuðuna çekilen ca Türkiye'nin sýcak paraya dayalý büyüme stratejisi AKP, diðer yandan yaklaþan ekonomik krizin kendisini týkanmýþ oldu. Bunun anlamý önümüzdeki süreçte titreten nefesini en-sesinde hissetmeye baþladý, bir yanekonomik büyümenin hýzla düþüceði, döviz fiyatlarý, fai- dan da uluslararasý arenada terk edilebilir bir duruma zler, enflasyon ve iþsiz-liðin artacaðýdýr. Küçük ve orta düþtü. Seçimlere çok az kaldý dense de bu kýsa zamana ölçekli sermayede iflaslar kaçýnýlmaz hale gelecek ve çok þey sýðacak gibi. AKP'nin pembe tablolarý kararacaktýr. Ýþte bu noktada

12


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri ve Devrimci Yenilgicilik ABD ve baþtetikçisi AKP iktidarý, Esad rejimini býçakla adam doðrayan fanatik Ýslamcý cellatlara devirmeyi baþarsaydý Türkiye'de Haziran fýrtýnasý patlak Türkiye'nin hamilik yapmasý, geniþ halk kesimlerinde verir miydi? Hemen söyleyelim, vermezdi. Bir Yavuz öfkeye yol açmýþtý. edasýyla modern fetihler yapan RTE, kuþkusuz ki içeride Eðer AKP, izlediði korkunç dýþ politikasýnda amaçlarýna olabildiðince güçlenecek ve popülaritesini arttýracaktý. ulaþsaydý, yani Suriye'de rejm deðiþikliðinin hamiliðinde Bu da içerideki muhalefetin bir patlamaya dönüþmesini baþarýlý olsaydý, açýk ki Haziran Günleri yaþanmayacaktý. büyük oranda engelleyecekti. Ama evdeki hesap çarþýya Ortadoðu'nun efesi ve Osmanlý'nýn devamcýsý pozlarýnda, uymayýnca içeride biriken enerji büyük bir sosyal patlamaya dönüþtü… Türkiye tarihi için her anlamda bir dönüm noktasý olacak olan Haziran Günleri'nin sonuçlarýný çýkarmaya devam ediyoruz. Bu derslerden birisi de kendi devletinin yürüttüðü emperyalist saldýrganlýk karþýsýnda emekçi sýnýflarýn çýkarýnýn hangi politik tutumdan geçtiði ile alakalýdýr. Yani kendi devletinin emperyalist politikasý karþýsýnda devrimci Marksistler ve ileri iþçiler nasýl bir pozisyon almalýdýrlar? Cevaplanmasý gereken soru budur. Bunun Haziran Günleri ile alakasý nedir peki? Bu konu, AKP'nin Suriye konusunda izlediði kana susamýþ dýþ ABD ve baþtetikçisi siyasetle doðrudan ilgilidir. AKP iktidarý, Esad AKP iktidarýnýn Suriye rejimini devirmeyi karþýsýnda izlediði emperyalist saldýrganlýðýn büyük kitle baþarsaydý Türkiye'de ayaklanmalarýna giden Haziran fýrtýnasý pat yolda, bardaðýn taþmasýna Yavuz'un fetihlerine öykünen ve neden olan meselelerden lak verir miydi? Hemen söyleyelim, ver Suriye zaferi ile bunu canlandýrmaya birisi olduðu aþikâr. Özellik- mezdi. Bir Yavuz edasýyla modern fetih çalýþan RTE, Esad'ý düþürmeyi le, Reyhanlý katliamý, tüm ler yapan RTE, kuþkusuz ki içeride ola baþarsaydý kuþkusuz ki içeride ve Türkiye'de infiale yol açarak dýþarýda çok güçlenecekti. AKP dýþ politikasýnýn bildiðince güçlenecek ve popülaritesini Lenin ve Devrimci Türkiye halkýnýn büyük arttýracaktý. Bu da içerideki muhalefetin Yenilgicilik çoðunluðu tarafýndan b i r p a t l a m a y a d ö n ü þ m e s i n i b ü y ü k o r a n mahkûm edilmesine yol Bu noktada þu temel sonuca varda engelleyecekti. Ama evdeki hesap mamýz gerekiyor. Egemen sýnýfýn açmýþtý. RTE'nin Alevi düþmaný mezhepçi çizgisi ve en çarþýya uymayýnca içeride biriken enerji dýþarýdaki maceralarýnda kaybariz olarak Suriye konusunbetmesi, onlarý zayýflatacaðýndan büyük bir sosyal patlamaya dönüþtü… hatta kimi durumlarda bir kriz duruda kendisini gösteren, kör

13


MARKSÝST BAKIÞ mu yaratacaðýndan devrimciler tarafýndan istenen bir fýrtýnasý patlak verdi. durum olmalýdýr. Egemen sýnýfýn zaferleri ise mevBunun dýþýnda Mýsýr'daki durum da yine çok öðreticut sistemi güçlendirmekten baþka bir þeye yaraci. Mýsýr'da iktidara gelen Mursi ve Müslüman mayacaktýr. Bu, Türkiye için sadece Suriye Egemen Kardeþler, týpký AKP ve RTE gibi Suriye'de konusu ile alakalý deðildir. Türkiye'nin geçmiþte yürütülen iç savaþta ABD önderliðindeki koalissýnýfýn Kuzey Irak, Yunanistan ya da Ermenistan'a yonun tetikçilerinden birisiydi. Buna göre Esad yönelik agresif dýþ politikasýnda da ayný dýþarýdaki gidecek ve yerine Libya'da olduðu gibi durum geçerliydi. maceralarýn- Müslüman Kardeþler geçecekti. Ne var ki Devrimci yenilgicilik tutumu Lenin tarafýnplanlar tutmadý ve toplumun bizdeki kadar dan geliþtirilmiþti. Lenin, 1. Dünya da kaybetmesi, ku-tuplaþmamýþ olduðu Mýsýr'da tarihin en Savaþýndan Çarlýk Rusya'sýnýn zaferle çýkbüyük gösterileri eþliðinde Mursi ve Ýhvan onlarý zayýfmasý durumunda yaklaþmakta olan devrimdevrildi. Eðer emperyalist proje tutmuþ latacaðýndan in çok uzun yýllar için öteleneceðinin olsaydý yani Suriye'de de Müslüman hatta kimi farkýndaydý. Çarlýk rejimi, emekçileri yurtKardeþler iktidara gelmiþ olsaydý, ýlýmlý sever ajitasyonla kendisine baðlamaya durumlarda bir Ýslam projesi yoluna devam edecekti. Bu çalýþýyordu. Aynýsýný Avrupalý kapitada Mýsýr'da Müslüman Kardeþler'in iktikriz durumu listler de yapmaktaydý. Lenin ve darýný perçinlemesi anlamýna gelecekti. yaratacaðýndan Bolþeviklerin aksine Avrupa'daki sosyaSonuç list hareketin ana eðilimi yurtseverlikten devrimciler Dünya solunda ve Türkiye'deki bir takým yanaydý. Böyle olunca 2.Enternasyonal 'sol' unsurlarda "demokrasicilik" zokasýný tarafýndan fiilen çöktü, iþçi hareketi büyük bir kriz kesimler bulunuyor. Demokrasi ve istenen bir durum yutan içerisine yuvarlandý. Sözde 'sosyalist' özgürlük martavallarý, emperyalist partiler, iþçileri ana vatan savunmasýna olmalýdýr. Egemen saldýrganlýðýn en önemli kisvesi duruçaðýrýyorlardý. Bu duruma þiddetle karþý munda. Irak'a özgürlük getirmek sýnýfýn zaferleri çýkan Lenin ise sadece savaþ karþýtý bir isteyenlerin yüz binlerce insaný katlettutumla yetinmek derdinde deðildi. ise mevcut sistemi tiðini gördükten sonra, Libya ve Durumu bütün çýplaklýðýyla ortaya Suriye'de de ayný masala inanarak güçlendirmekten koydu: "Emperyalist savaþta, ya emperyalist müdahaleye öyle veye böyle baþka bir þeye Rusya'nýn zaferi ve iþçilerin yenilgisi; destek olanlar, bir yandan kendi devletya da Rusya'nýn yenilgisi ve iþçilerin yaramayacaktýr. lerinin emperyalist politikasýyla iþbirlikdevrimci zaferi!". Formülasyon bu þeleri yaptýklarýnýn farkýndalar mý? Bu Bu, Türkiye için kilde olunca Lenin, en sert vurguyu þekil bir devrimcilik türü olabilir mi? sadece Suriye yaptý ve Çarlýðýn savaþý kaybetmesini Suriye konusunda öyle veya böyle RTE istedi. Bir dönem özellikle öne çýkarýlan konusu ile alakalý ile ayný noktaya gelenler, pozisyonlarýna devrimci yenilgicilik politikasýyla Lenin deðildir. Türkiye' bir de Haziran Günleri ýþýðýnda baksýnýfýn öncü kesimlerini yurtseverliðe malýdýrlar. Zira bunlar ayný zamanda nin geçmiþte karþý keskinleþtiriyordu. Bu politikanýn Haziran fýrtýnasýna büyük alkýþ tutuyorlar. amacý açýktý: Ava giden avlanacak, Kuzey Irak, O zaman tarihten ve RTE'nin Suriye emperyalist savaþ, iç savaþa çevrilecekti. yenilgisinin bir þekilde sonucu olan Yunanistan Gerçekten de ilk aylarýn vatansever rüzHaziran Günleri'nden gerekli sonucu garlarý savaþýn aðýrlýðý ile giderek ya da çýkarmalýdýrlar. yavaþladý. Cephede yaþanan bozgunlar ve Ermenistan'a savaþýn bütün yükünün emekçilere yüklenyönelik mesi 1917'de rejimin sonunu hazýrlayacaktý. 1.Dünya savaþýnda kaybeden bütün agresif dýþ ülkeler devrime sürüklendiler. politikasýnda Benzer bir durumu, elbette ki her anlamda da ayný çok daha ufaðýný, AKP iktidarýnýn Suriye macerasýnda yaþadýk. AKP, Suriye konusunda durum gözü dönmüþ, mezhepçi, fetihçi, ABD'ci bir geçerliydi. politika izledi. Türkiye, Suriye'deki iç savaþta cephe gerisi haline getirildi. Bu macerada zafer ya da yenilgi sýnýf mücadelesinin seyrini belirleyecekti. Ve nitekim öyle de oldu. Haziran

14


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri ve Kürt Ulusal Hareketi Gezi Parký'ndan baþlayan alevler ülkeyi sardýðýnda Kürt bariz bir mesafeli tutum içerisine sokan nedir? Buna yol ulusal hareketi ve temsilcileri oldukça çeliþkili bir duru- açan Haziran Günleri'nin AKP ile olan müzakere sürecima düþtüler. Sýrrý Süreyya Önder, ilk günlerde Gezi Parký ni tehlikeye sokmasý þüphesidir. Bu þüphe de haklýlýk direniþinin en ön saflarýndaysa da daha sonralarý BDP Eþ payý da bulunmaktadýr. Zira, Kürt ulusal hareketi devletle Genel Baþkaný Demirtaþ'tan gelen açýklamalar, Kürt tarihi pazarlýklar yürütmektedir ve bu çerçevede binlerce ulusal hareketinin eylemlere dair olumlu düþünceler gerilla sýnýrýn diðer tarafýna geçmektedir. Kürt ulusal içerisinde olmadýðýný net bir þekilde ifade edecekti. hareketi açýsýndan bu kadar büyük önemdeki bir süreçte Türkiye tarihi açýsýndan önemli kýrýlmalar yaratan evvela karþý tarafta yani devlet tarafýnda güçlü bir Haziran Günleri ne yazýk ki Kürt iradenin olmasý gerekmektedir. Bu Kitleler sola kaymaktadýr. ulusal hareketi tarafýndan yanlýþ irade de T.Erdoðan'dan baþkasý Ulusalcýðýn etkisindeki ellerinde deðildir. Gelgelelim Haziran deðerlendirilmiþtir. Genel bakýþ, eylemci kitlelerin ulusalcý- Türk bayraðý olan kitleler bir yan - depremi, T.Erdoðan'ý yerinden þovenist ve Kürt düþmaný olduðu de zayýflatmaktadýr. dan da solun sembolü saydýklarý edemese yönündeydi. Nitekim AKP ve Zayýf bir RTE ise hele 2014 seçim "zafer iþareti" yapmaktadýr. Bu, arifesinde Kürt sorununda ciddi BDP'nin domine ettiði Kürdistan'da eylemlerin hemen kitlelerin politik bilincindeki çeliþki - adýmlar atamaz. Ýþte bu durum hemen hiç yaþanmamasý, Haziran leri gösterse de bahsini ettiðimiz Kürt ulusal hareketini zora sokGünleri'ne dair þüphelerin Kürt maktadýr. Bu yüzden de Haziran ç e l i þ k i , k i t l e l e r i n i l e r i y e d o ð r u ulusal hareketinin tabanýnda da Günleri'ne bir hayli þüpheci paylaþýldýðýný gösteriyordu. Bu ilerlemeleri ile mümkün olmuþtur. bakýþlarý vardýr. Ulusalcýlar - Özgürlükçüler konuda neredeyse tek istisnanýn Kitlelerin daha da ileri gitmesi, Eylemlerin temel motivasyonunun yaygýn sol ve sosyalist tabana sahip olan Dersim olmasý tesadüfi zaman meselesidir ve bunun için AKP karþýtlýðý olduðu bellidir. deðildi. Bu noktada eklemek mücadelenin sürmesi þarttýr. Bugün Kitleler AKP ve RTE'yi yasakçý, gerekir ki Kürt gençliði ve emekçi- için doðru tavýr ne kitlelerin mevcut diktatör, baskýcý vb þekillerde kodlarken ve karþýlarýnda gaddar bir lerinin sol kanadýnýn her þeye raðmen Haziran Direniþi'ne belirli bir geriliðine tepeden bakarak burun devlet terörü bulurken ister istekývýrmak, ne de bu geri bilince mez kendilerini de özgürlükçü sempati duyduðu ve katýlým gösterolarak tarifleyeceklerdir. Bu açýdiði de bir gerçektir. uyum saðlamaktýr. dan da karþýmýzda Cumhuriyet Eylemlerin sahip olduðu büyük meþruiyet ve toplumsal destek, Kürt ulusal hareketini Mitingleri'nden bambaþka bir profil bulunmaktadýr. durumu toparlamak yönünde demeçler vermeye zorladý. Cumhuriyet Mitingleri, ordunun müdahalesine, yargýnýn Neticede Öcalan'ýn eylemcileri selamladýðý haberleri yasaklarýna güvenirken, katýlýmcýlarýn yaþ ortalamasý geldi. Bunun ardýndan da daha önce ulusalcý ve þoven 40'ýn üzerindeydi ve esas olarak çok dar görüþlüydü. denen eylemlere Öcalan resimlerinin olduðu bayraklar Haziran Günleri ise dinamosu gençlik olan popüler bir getirildi. Bu da eylem alanlarýnda kimi ulusalcý gruplarla halk hareketine dönüþtü. Özgürlükçü bir damara sahip ve ufak tefek sürtüþmelere yol açsa da eylemlerdeki BDP çoðulcu bir karakterde. Kesinlikle dar laikçi ve ulusalcý varlýðýnýn özellikle de hareketin kalbi olan Ýstanbul'da þekilde damgalanamaz. Bunu her kim yapmaya kalkarsa büyük bir çarpýtma içerisindedir. genel olarak kanýksandýðýný söyleyebiliriz. Kürt ulusal hareketini böyle iniþli çýkýþlý ama neticede Kitleler sola kaymaktadýr. Ulusalcýðýn etkisindeki

15


MARKSÝST BAKIÞ ellerinde Türk bayraðý olan kitleler bir yandan da solun sembolü saydýklarý "zafer iþareti" yapmaktadýr. Bu, kitlelerin politik bilincindeki çeliþkileri gösterse de bahsini ettiðimiz çeliþki, kitlelerin ileriye doðru ilerlemeleri ile mümkün olmuþtur. Kitlelerin daha da ileri gitmesi, zaman meselesidir ve bunun için mücadelenin sürmesi þarttýr. "Türk bayraðý nihayet doðru ellere geçti" diyen TKP gibi sol-þovenist unsurlar, kitlelerin gerisine düþtüklerini gösterseler de diðer taraftan Türk bayraðý karþýsýnda alerjik olmaya gerek yoktur. Kitlelerin birden bire ellerinde kýzýl bayrakla yürümesini bekleyemezsiniz. Böyle olmasý temel gayemiz, ama bunun için kitlelerin çok daha fazla sola kaymasý gerekiyor. Bugün için doðru tavýr ne kitlelerin mevcut geriliðine tepeden bakarak burun kývýrmak, ne de bu geri bilince uyum saðlamaktýr. Vargüçle kitlesel radikalizmin içerisinde olmak ve kitleleri ileriye çekmek zorundayýz. Kürt ulusal hareketi, belki kýsa ve orta vadede devletle olan pazarlýk sürecinde, Haziran Günleri'nin RTE'nin elini zayýflatmasý sebebi ile bir takým handikaplarla karþýlaþabilir, ama AKP ile halklarýn kardeþliðinin nereye kadar mümkün olduðu da hesaba katýlmalýdýr. AKP'nin samimiyetine ne kadar güvenilebilir ki? Ne de olsa AKP'nin 11 yýllýk iktidar deneyimi ortada duruyor. Diðer taraftan Haziran Günleri'nin açtýðý özgürlükçü damar, halklarýn kardeþlemesi için büyük umutlar yaratmaktadýr. Bu açýdan S.S. Önder'in eylemlerin ilk günlerindeki direngen tavrý geniþ halk kesimlerinden büyük sempatiyle karþýlanmýþtýr. Ne yazýk ki sonradan gelen olumsuz deðerlendirmeler hayal kýrýklýðý olmuþtur. Kürt dostlarýmýz, Haziran Günleri'ni halklarýn kardeþliði için ileriye doðru atýlmýþ, özgürlükçü, iyimser bir adým olarak görmeli ve hareketin durulmasý için deðil ilerlemesi için çaba harcamalýdýr. Çatýþmalarýn Yeniden Baþlama Ýhtimali Güçleniyor Temmuz ayýnýn ortalarý geride kalýrken hiç de þaþýrtýcý olmayan bir þekilde AKP müzakere sürecini yokuþa sürmeye devam ediyor. Gerillalar sýnýr dýþýna çýkarken AKP iktidarý, Kürt ulusal hareketinin istediði hiçbir düzenlemeyi gerçekleþtirilmedi. AKP, süreci sabote ederken ortada aldatma ve oyalama taktiðinden baþka bir þey yok. Kürt kýrsalýna "kalekollar" yapýlýyor, protestolarýn üstüne gerçek mermilerle ateþ açýlýyor, insanlar katlediliyor… Çatýþmalarýn baþlamamasý için herþey yine Kürt ulusal hareketinin sabrýna ve alttan almasýna baðlý. Bu konuda Öcalan'ýn tavrý belirleyici olacaktýr. Zaman ilerledikçe sinirlerin gerildiði açýk. Kürt ulusal hareketi de iktidar üzerinde basýnç oluþturmak için zaman zaman adeta pazularýný þiþirse de AKP'nin hiç de acelesinin olmadýðý ortada. AKP Haziran Günleri'nden Ne Sonuç Çýkarýr? AKP'nin Kürt sorununda müzakere masasýna oturuyorsa bu, TC devlet politikasýdýr. Baþka bir parti iktidarda

olsaydý da benzer bir çizgi tutturmak zorunda kalacaktý. Zira, Kürt ulusal hareketi, direngenliði ile baþka bir devlet politikasýný tarihten silmiþtir. AKP de zaman zaman KCK operasyonlarýnda olduðu gibi savaþ politikasýna geçiþ yapsa da çatýþmalarýn altýnda kalan taraf olmuþtur. Meselenin diðer bir yüzü de Kürt sorunundaki açýlým çizgisinin AKP'nin demokratlýk üzerinden kurduðu hegemonyanýn bel kemiðini oluþturmasýdýr. AKP bu çizgisi sayesinde liberal aydýnlarý, kimi Kürt aydýnlarýný ve hatta sol içerisinHaziran Günleri'nin açtýðý den kimi unsurlarý özgürlükçü damar, halklarýn öyle ya da kardeþlemesi için büyük b ö y l e umutlar yaratmaktadýr. Bu peþine takabilmiþtir. açýdan S.S. Önder'in Ama zaman eylemlerin ilk günlerindeki ilerledikçe direngen tavrý geniþ halk iþin rengi kesimlerinden büyük deðiþmeye b a þ l a d ý . sempatiyle karþýlanmýþtýr. Ne Özellikle yazýk ki sonradan gelen Haziran olumsuz deðerlendirmeler Günleri, hayal kýrýklýðý olmuþtur. AKP'nin bahsini Kürt dostlarýmýz, Haziran e t t i ð i m i z Günleri'ni halklarýn kardeþliði h e g e için ileriye doðru atýlmýþ, monyasýný özgürlükçü, iyimser bir adým tümden geriletti. olarak görmeli ve hareketin B u n u n durulmasý için deðil ilerlemesi dýþýnda þu için çaba harcamalýdýr. da ortaya çýktý ki eðer Kürdistan'da çatýþmalar kesilirse geniþ ve birleþik bir halk hareketi, AKP'nin karþýsýna dikilmektedir. Ya da tersinden söyleyecek olursak Kürt illerinde gencecik insanlar ölmeye devam etseydi Gezi Parký eylemleri ne kadar yaygýnlaþabilirdi? Ýþte, AKP bu durumun farkýndadýr ve Kürt ulusal hareketi ile iplerin gerilmesinden karlý çýkacaðýný düþünmektedir. Ne de olsa RTE'nin þu anki en büyük konsantrasyonu yaklaþan seçimlerdir. Bu açýdan toplumsal muhalefetin gerilemesi ve geçmiþ yýllarýn eski atmosferine dönülmesi AKP'nin iþine gelmektedir. Gelecek için de durum budur. AKP, Kürt illerinde çatýþmalar durulursa batýda isyanlarla sarsýlacaðýný görmüþtür. Bu isyanlara bir de Kürt halký katýlýrsa AKP'nin yolun sonuna geleceði aþikardýr. Bu yüzden de AKP çatýþmasýzlýk ortamýnýn kendisine iyi gelmeyeceðini görmüþtür.

V.U. Arslan

16


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri ve Gençlik Haziran direniþi tartýþmalarý sýrasýnda en çok dillendirilen meselelerden birisi de benim de içinde bulunduðum kuþak olan 90 sonrasý doðan gençliðin, hem eylemlere sayýsal katýlýmýyla belirleyici bir rol oynadýðý, hem de eylemlerin yaratýcýlýðý ve içeriði konusunda bir damga vurduðuydu. Eylemlere 90 kuþaðýnýn damga vurduðu çokça söylendi. Ancak ne bu kuþak üzerine, ne de genel olarak 'kuþaklar ve eylemlilik' konusu üzerine kapsamlý bir þeyler yazýlýp çizilmedi. Ufak tefek yazýlan þeyler olsa da yazýlarý yazanlarýn 90 kuþaðýna dýþarýdan bakan ve onlarý anlamaya çalýþan bir tarzda olmasý kaçýnýlmaz oldu. 90 kuþaðýndan birisi olarak bu yazýyý kaleme alýyor oluþumun bu açýdan da anlamlý olduðunu düþünüyorum. Amacýmsa bu tartýþmaya bir nebze olsun katký sunmak. Yazýda kýsaca bu kuþaðý tarif etmeye çabasý gütsem de esas olarak 'direniþ kuþaklarý' konusu üzerinde durulacak. Bir dönemin eylemlerinde, o dönemin gençlik kuþaklarýnýn motor gücü oynuyor olmasý sürpriz deðil. Gençlik, toplumun duyarlý, atak ve mücadeleci bir kesimidir. Dolayýsýyla eylemlerin ruhunu anlamanýn yollarýndan birinin dönemin kuþaklarýný anlamaktan geçtiðini düþünüyorum. Bugün tüm dünyadaki, gerek doðrudan anti-kapitalist, gerekse doðrudan bunu hedef tahtasýna koymasa da genel anlamda 'özgürlükçü' olarak nitelendirebileceðimiz hareketlerin motor gücünü her yerde gençlik oluþturuyor. Yani 90 kuþaðý dediðimiz þey aslýnda küresel bir kuþak, týpký 68 kuþaðý gibi. Peki, Türkiye'deki hareket ne ölçüde Avrupa'ya ya da occupy (iþgal et) hareketlerine, ne ölçüde Arap coðrafyasýndaki hareketlere ne ölçüde 1968'e benziyor. Bu yazýda bunlarý da tartýþacaðýz. Ýlk olarak Haziran direniþinde gençliðin nerede durduðu tartýþmasý ile baþlayalým. Bolsevik.org'da yayýn

lanan 'Haziran Günlerinin Derinliði Meselesi' baþlýklý yazýda, Haziran direniþinin sýnýfsal karakteri tartýþýlýrken bunu orta sýnýf eylemleri olarak gören anlayýþa yönelik eleþtiriler sýrasýnda þöyle deniyor. "Hareketi belirli bir þablona oturtmaya çalýþmak anlamsýz, ama bir isim vermeye çalýþacak olursak bunun adýnýn bir gençlik hareketi olduðunu belirtmemiz gerekir." Hareketi, gençlik hareketi olarak adlandýrmak kuþkusuz çok anlamlý. Ortada yeni gençlik kuþaðýnýn inanýlmaz bir hýzda yükselen politizasyonu var. Sürekli, 'olaylara karýþma' telkinleri ile büyümüþ on binlerce gencin polisle çatýþtýðý bir atmosferin, büyük bir deðiþimin kanýtý olduðu gerçeði su götürmüyor. Peki, bu deðiþim birden bire mi oldu? Kesinlikle hayýr. Öncelikle hareketin AKP iktidarýna yönelik önemli bir öfke ve mücadele birikiminin ürünü olduðunu söylemek gerekiyor. AKP iktidarýnýn piyasacý, neo-liberal politikalarýn gerektirdiði yaðma ve talana yönelik bu ülkede önemli bir mücadele birikiminin olduðunu söylemek mümkün.

17


MARKSÝST BAKIÞ Muhafazakârlaþma hamlelerine yönelik öfkeden de bahsetmek gerekir. Ýlerici, özgürlükçü talepler taþýyan yeni gençlik kuþaðýnýn iþin içine girmesi iþin rengini deðiþtirdi. Ancak bana kalýrsa AKP karþýtý odaðýn en güçlü kesimi öðrenci gençlik hareketi oldu. Yýllarca AKP'li bakanlar, üniversitelere þemsiyesiz gidemediler. Sokak muhalefetinin temel unsuru da öðrenci gençlikten baþkasý deðildi. Ayrýca öðrenci gençlik hareketinin AKP karþýtý odaðý olduðunu söyledik. Ancak, AKP öncesinde de verilen mücadelenin bugüne aktarýlan mirasýn bir parçasý olduðunu düþünüyorum. Özellikle 80'lerin sonundan itibaren Türkiye'deki gençlik hareketi bugüne önemli katkýlarda bulundu. Ayrýca eklemekte fayda var, Haziran direniþi, Türkiye tarihinin toplumsal muhalefet birikiminin en önemli kýsýmlarýný hafýzasýnda tutan bir yapýya sahip. 2013 Haziran'ýna ve özellikle AKP'ye yönelik yoðun öfkeye aktarýlan birikim için daha da sayýlacak þeyler buluna-bilir ancak bu kadarý meselenin özünü anlamak bakýmýndan yeterli. Bunlarý, bugüne ve bugünün gençliðine býrakýlan mirasýn iyi ve kötü yanlarýný tartabilmek için iyi incelemek gerekli. Haziran Gençliði Kimdir? Peki, bu mirasýn bugünkü sahibi olan 90 kuþaðý kimdir ve ne istemektedir? Öncelikle meseleyi spesifik alanda inceleyelim ve Türkiye'deki 15-22 yaþ arasý gençlere bakalým. Türkiye'de 68 ve 78 kuþaðýnýn hikayeleri ile büyüyen ve onlarýn çocuklarý olan nesil ciddi bir yenilgi ve yýlgýnlýk psikolojisinin içinde büyümüþtü. 12 Eylül'ün toplumsal muhalefetin üzerinden tahmin edilenden çok daha büyük bir hasar býrakarak geçti. Sadece solu deðil bütün bir toplumun psikolojisi açýsýndan tam anlamýyla egemenlerin istediði sonucu alan bir hamle oldu. Gençlik, 'Özal gençliði' diye tabir edilen kayýp bir kuþaða dönüþtürüldü. SSCB'nin çöküþünden sonra tüm dünyada inanýlmaz bir bireycilik ve 'önce kendini kurtar'cýlýk yayýldý. Türkiye'deki eylemin dinamiklerinden birisinin de gençliðin bireysel alanýna yoðun bir siyasal Ýslamcý müdahalenin olduðu söylenebilir. Ýnsanlarýn ne yiyip ne içtiðine hatta yatak odalarýna dahi karýþan bir iktidardan bahsediyoruz. Dolayýsýyla, tepkilerden birinin bu yönde olmasý doðaldýr. Tartýþmamýzýn asýl önemli kýsmý, aslýnda yenilgi psikolojisini yaþamamýþ bir kuþak yetiþmiþ olmasý. 'Komünizm çöktü' palavralarýnýn etkisine yoðun biçimde maruz kalmayan, 12 Eylül yenilgisini ya da travmasýný

yaþamýþ anne babalarýn çocuklarý olsalar da, bir önceki nesil gibi bu travmanýn toplum üzerinde daha yoðun bir þekilde bulunduðu bir döneme denk gelmeyen bir kuþak var öncelikle. Bu kuþaðýn küresel bir kuþak olduðunu söylemiþtik. Bütün dünyada kendilerini söylenildiði gibi yaþamak istemeyen bir gençlik kuþaðý var. Ýslam ülkelerinde bu, iþin içine yaþam tarzý girdiði ölçüde çok daha belirleyici durumda. Geçmiþte üniversitede hak mücadelesi üzerinden yürüyen gençlik hareketinin çehresi deðiþeceðe benziyor. Bunun sinyalleri ODTÜ direniþinde hissedildi. 'Diktatörlüðe karþý demokrasi ve özgürlük isteyen bir gençlik' Türkiye gençlik hareketi açýsýndan ön planda olacak gibi. Hatta siyasal Ýslam'ýn dindar gençlik projesi tam da buraya oturuyor. 4+4+4 gibi projelerle hedeflenen þeylerden birisi bu. AKP iktidarý muhafazakârlaþtýrdýðý toplumun gençliðinin de toplumun bir yansýmasý gibi olmasýný istiyor. Ancak atlanan þey þu, gençliðin özellikle içinde bulunduðumuz þu çaðda bu kalýplara sýðmasý oldukça zor. (Kaldý ki gençliði bu kalýplara girmeye ikna edecek bir meþruiyeti de kalmadý bugünün muktedirleri haline gelen Ýslamcýlarýn.) 68'den Bugüne Küresel Gençlik Kuþaklarý Türkiye'deki kuþaðý elimizden geldiðince tariflemeye çalýþtýk. Bilindiði

'Komünizm çöktü' palavralarýnýn etkisine yoðun biçimde maruz kalmayan, 12 Eylül yenilgisini ya da travmasýný yaþamýþ anne babalarýn çocuklarý olsalar da, bir önceki nesil gibi bu travmanýn toplum üzerinde daha yoðun bir þekilde bulunduðu bir döneme denk gelmeyen bir kuþak var öncelikle. gibi 2008 krizinden sonra özellikle 2011'den sonra iyice hareketlenen ve hala süren en önemlileri Yunanistan, Ýspanya, Ýtalya, ABD, Þili, Tunus ve Mýsýr olmak üzere büyük eylemler meydana geldi. Yani Türkiye'deki Haziran eylemlerinin küresel bir hareketin parçasý olduðu aþikâr. Kaldý ki bunlarýn kýsmen domino etkisi yaratmasý, kýsmen de, benzer koþullarýn benzer sonuçlar doðurmasý nedeniyle eþ zamanlý olmasý olaðan. Bu, yalnýzca bugün deðil, geçmiþte de böyle olmuþtu. Peki, Türkiye'deki hareket, Avrupa ve ABD'deki harekete ya da Kuzey Afrika'daki harekete ne kadar benziyor. Bu uluslararasý benzerlikler ve farklýlýklar geçmiþte nasýldý?

18


MARKSÝST BAKIÞ Kýsaca bunlara deðinmek istiyorum. ortaya çýkan vahþetin tüm dünyada canlý ve yakýcý bir Öncelikle Türkiye'deki hareketin mevcut küresel þekilde hissedilmesini saðladý. Bugün ise sosyal medya, hareketlerden farklý dinamiklere sahip olduðunu söyle- hem ana akým medya sansürünü kýran özgür bir habermek gerekiyor. Yalnýzca, siyasal Ýslamcýlara yönelik leþme aracý, hem de hýzlý bir iletiþim kanalý olarak direniþlerdeki dinamiklere yaklaþtýðýný söylemek yanlýþ harekete damgasýný vurmuþ durumda. Farklýlýklar olmayacak. Özellikle bolsevik.org'da ya da Marksist konusuna gelirsek, öncelikle 68 hareketinin uluslararasý Bakýþ dergisinin önceki sayýlarýnda siyasal Ýslam'ýn düzeyde homojen olmadýðý zaten bilinen bir gerçek. Ortadoðu çapýnda bir gerilemeye gideceðini ifade Örneðin Ýran ve Türkiye gençlik hareketleri birbirlerine ederken sunduðumuz en önemli argüman; gençliðin benzerlik gösterirken Avrupa 68'i biraz daha farklý, Ýslamcýlarýn kalýplarýna uymadýðý savýydý. Bunu daha ABD'de yaþanan hareket ise bunlardan da farklýydý. 2009 yýlýnda Ýran'da görmüþtük. Dolayýsýyla günümüzdeki ulusBu kuþaðýn küresel bir Ýslamcý iktidarýn sayesinde yetiþen lararasý hareketin farklýlýklar bir ateist gençlik kuþaðý, Molla kuþak olduðunu söylemiþtik. göstermesi olaðan. Burada 2013 rejimine büyük bir öfke duyuyor. Türkiye hareketinin Fransýz 68'ine Bütün dünyada kendilerini Ayný þekilde, Tunus baþta olmak benzediði söylenebilir. Hem söylenildiði gibi yaþamak üzere, Kuzey Afrika'da Müslüman direniþin biçimi, yaratýcýlýðý ve istemeyen bir gençlik kuþaðý estetiði hem de meselenin temel Kardeþler'in iktidarý almasýndan sonra kendisine yönelen öfkenin var. Ýslam ülkelerinde bu, iþin dinamiðinin otoriter yönetime içine yaþam tarzý girdiði önemli nedenlerinden birisi karþýt bir özgürlük olmasý bakýmýngençliðin artýk bu yaþam biçimine dan önemli benzerlikler taþýdýðýný ölçüde çok daha belirleyici sýðmayacak olmasý. Mýsýr'daki durumda. Geçmiþte üniversi- düþünüyorum. Bu anlamýyla, öfkenin temel kaynaðýnýn açlýk, Türkiye'deki 68 hareketinin bugüntede hak mücadelesi yoksulluk, iþsizlik, yüksek enflasle taban örgütlenmeleri, forumlar üzerinden yürüyen gençlik yon ve pahalýlýk olduðu su gibi benzerlikleri olduðunu hareketinin çehresi deðiþeceðe götürmez bir gerçek. Ancak söyleyebilsek de, o günlerin temel benziyor. Bunun sinyalleri Müslüman Kardeþler'in bir yýllýk dinamiði olan "yetiþtik çünkü deneyimi özellikle gençlik kuþaðý ODTÜ direniþinde hissedildi. biz…" mantýðýyla yurtsever ve açýsýndan siyasal Ýslam'ýn da onlara 'Diktatörlüðe karþý demokrasi vatana hizmet etme odaklý ideallerbir kanal oluþturamayacaðý gerçeði ve özgürlük isteyen bir genç- den farklý bir noktada duruyor. ortada duruyor. Bu anlamda Sonuç lik' Türkiye gençlik hareketi Türkiye'deki hareketi, temeline Türkiye'deki ve dünyadaki gençlik açýsýndan ön planda olacak hareketi üzerine bu meseleleri geleceksizliði ve ekonomik krizi gibi. bilmek için de ayný alan Avrupa ve ABD gençlik eylemortaya koymak önemli. Burada lerinden biçimsel olarak ayýrabiliþekilde bu sýnýrlarý aþabilen tabanýn dinamiklerine göre siyaset riz. Dediðimiz gibi Türkiye'deki üretme görevi de yýllarca gençlik bir emek söylemi geliþtirehareket 'özgürlük' konusunu daha hareketinin önemli parçasý olmuþ bilmek çok önemli. merkeze yerleþtirmiþ durumda. sosyalistler için olmazsa olmaz bir Ancak occupy hareketinin ilham vergündem. Gençlik mücadelesi perspekmesi ve Türkiye'de Gezi Parký merkezli benzer "iþgal et" tiflerini de biraz açacak olursak, sosyalist gençliðin her eylemlerin gerçekleþmesi hareketin uluslararasý niteliði þeyden önce yeni motivasyon ve dinamiklerle meseleyi bakýmýndan dikkat çekici. Yine de temel dinamik, hedef, göz önüne almasýnýn faydalý olduðunu düþünüyorum. söylem ve biçimlerinin farklýlýklar içeriyor. Öncelikle içinde bulunduðumuz kuþaðýn bir parçasý 68 gençlik hareketinin incelemesini ise bu farklýlýklarý olduðumuzu unutmamalýyýz. Bunu þu yüzden vurguluyoanlayabilmek için bir araç olarak kullanacaðýz. Bilindiði rum, solun kimi saðlýksýz ya da dönemin ruhuna dokunagibi 68 hareketi de küresel bir þekilde etkisini gösterdi. mayan gelenekleri ister istemez rutinlerimize iþleyebiliBurada yukarýda tartýþtýðýmýz bir konuyu tekrar ele yor. Bu yüzden içinde bulunduðumuz kuþaða dýþarýdan almakta yarar var. Ýkinci Dünya savaþýnýn acýlarýný bakmak bizi hiçbir yere ulaþtýrmaz. yaþamýþ, kanaatkâr bir kuþaðýn aksine, yerleþik kalýplara sýðamayan küresel bir kuþaðýn yetiþtiði bir ortam vardý o Serkan Üstün yýllarda. Yine günümüzü o yýllarla karþýlaþtýrýrken þu benzerlik de dikkat çekici. O günkü kuþaðýn hareketini hýzlandýran ve harekete katký veren bir teknoloji devriminin bir benzeri günümüzde de yaþanýyor. O günlerde yeni yaygýnlaþmaya baþlayan televizyonun etkisiyle görsel basýnýn önem kazanmasý ve özellikle Vietnam savaþýnda

19


MARKSÝST BAKIÞ

AKP'nin Hegemonyasý Daðýlýrken: Liberal Aydýnlar ve Demokrasi AKP'nin 11 yýldýr süren iktidarýný ve eline topladýðý muazzam gücü mümkün kýlan, uygun ulusal ve uluslararasý konjonktürün yolunu açmasý olmuþtur. Ulusal konjonktürde içinden çýktýðý Ýslamcý partinin (Fazilet Partisi) kökleþmiþ ciddi tabanýnýn desteðinin yaný sýra merkez saðýn çökmüþ olmasýndan dolayý AKP'ye yönelen kitleler kadar neolibe-ralizmin 1990'larýn sonunda yaþadýðý krize(1) çözüm olarak tek alternatif olarak beliren AKP'ye egemen sýnýfýn verdiði destek etkili olurken uluslararasý baðlamda ise AB ve ABD'nin desteðini arkasýna almasý AKP'yi büyük oranda güçlendirmiþtir. AKP, her ne kadar temelde ulusal ve uluslararasý konjonktürün uygunluðu baðlamýnda bu ölçüde güçlü hale gelerek Türkiye tarihi açýsýndan köklü deðiþimleri gerçekleþtirdiyse de bu koþullardan yararlanarak ilerlemesinde fýrsat veren, aslen, AKP'nin geniþ kitlelerin desteðine sahip olmasý -giderek de bu desteði artýrmasý- olmuþtur; sahip olduðu kitle desteði onu bir aktör olarak vazgeçilmez ve baþarýlý kýlmýþtýr. Kýsacasý AKP'nin gücünün kaynaðý geniþ toplumsal kesimlerin -farklý siyasal ve sýnýfsal kökenlerden- desteðini kazana-bilmesi ve bu desteði Türkiye ekonomik, siyasal ve kültürel deðiþimlerinin gerçekleþmesini mümkün kýlmakta kullanmasý yatmakLiberallerin tezlerinin tadýr. aksine sivil-askeri AKP'nin kitlesel destek kazanmasýnda ve bu desteði geniþletmesinde konjonktürün bürokrasinin gücünün uygunluðu kadar yürüttüðü stratejiler ve bu çerçevede aldýðý destek de büyük oranda kýrýlmasýnýn demokratik- etkili olmuþtur. AKP'ye destek veren kesimler arasýnda liberal aydýnlarýn özel bir yeri leþmenin teminatý vardýr. Liberal aydýnlarýn AKP iktidara gelmeden önce baþlayan desteði, -kimi kopolmadýðýný, sivil denilen malara karþýn- AKP iktidarýnýn önemli bir dönemi boyunca da devam etmiþ ve liberal rejimlerin de ayný baský- aydýnlar AKP'nin hegemonya kurmasýna büyük oranda iþlev üstlenmiþlerdir. Liberal cýlýðý rahatlýkla uyguaydýnlarýn doðrudan AKP'ye yönelik deðerlendirmeleri ya da askeri-sivil bürokrasiyi layabileceðini Haziran hedef alan, "demokrasi", "insan haklarý", "askeri vesayet ve darbe karþýtlýðý" üzerinde günlerinde açýkça kurduklarý söylemleri, AKP'nin büyük oranda rýza saðlamasýnýn ideolojik temellerini gördük. Demokratikleþ- yaratarak ve hegemonya kurmasýna katký sunarak bu partinin yürütücüsü olduðu köklü menin tek garantisi dönüþüm sürecinde kritik bir misyon üstlenmiþtir. vardýr; o da yaþamýný, Liberal aydýnlarýn gerçekleþtirdikleri iþlev; sadece AKP'yi destekleyen kitleyi geniþletgeleceðini belirlemek için sokaða dökülmeye, (1) "12 Eylül darbesi ve Özal restorasyonundan miras kalan tüm temsil iliþkileri matrisi(siyasi partiler, kadrolar ve ideolojiler) yine o dönemden kalan ama 1990'larýn sonunkavga ver-meye hazýr da büyük bir gürültüyle çökmeye baþlayan neo-liberal ekonomik modelin altýnda kaldýlar. kitleler. Bu mücadele Bu 'durum' 12 Eylül ve Özal restorasyonunun tükendiðini gösteriyordu." Ergin Yýldýzoðlu, olduðu sürece demok- "AKP ve Liberal Entelektüellerin Yavaþ Ýntiharý", (Der. Ýlhan Uzgel ve Bülent Duru), AKP rasi kazanýlabilir. Kitabý: Bir Dönüþümün Bilançosu, Phoneix Yayýnevi, Ankara 2010, s.110.

20


MARKSÝST BAKIÞ meye hizmet etmemiþ, muhalif saflarý da etkisizleþtirmiþ (2) (neredeyse pasif rýzalarýný kazanmýþ) ve etkili bir muhalefetle karþýlaþmayan AKP'nin eli daha da güçlenmiþ; hegemonyasý daha da pekiþmiþtir. Dünyanýn birçok yerinde olduðu gibi Türkiye'de de iktidar ile aydýnlarýn iliþkisi ve bu iliþki temelinde iktidarýn kendi meþruiyetini saðlamasý ve/veya güçlendirmesinin uzunca bir geçmiþi vardýr. Son dönemlerde gündeme gelen Demokrat Parti ile Necip Fazýl Kýsakürek (ve onun Büyük Doðu dergisi) arasýndaki iliþkiden; 27 Mayýs darbesiyle iktidarý alan askerlerle Kemalist aydýnlar arasýndaki münasebete kadar bu olgunun çok sayýda örneðini ortaya koymak mümkündür. AKP iktidarý döneminde de bu iliþki liberal aydýnlar üzerinden yaþanmaktadýr. Hegemonya ve Liberal Aydýnlar Hegemonya ve aydýnlardan bahsedeceksek Gramsci'yi referans almadan bu tespitleri yapmak olmaz. Gramsci, Batý'da devrimlerin baþarýsýzlýðýný anlamak adýna Batý'da devletin deðiþen niteliðine -sivil toplum alanýnýn geniþliði ve bu alanda baðýmlý sýnýflarýn rýzasýný saðlamasýnavurgu yapmýþtýr. Gramsci bu baðlamda Lenin'den aldýðý

Liberal aydýnlarýn doðrudan AKP'ye yönelik deðerlendirmeleri ya da askeri-sivil bürokrasiyi hedef alan, "demokrasi", "insan haklarý", "askeri vesayet ve darbe karþýtlýðý" üzerinde kurduklarý söylemleri, AKP'nin büyük oranda rýza saðlamasýnýn ideolojik temellerini yaratarak ve hegemonya kurmasýna katký sunarak bu partinin yürütücüsü olduðu köklü dönüþüm sürecinde kritik bir misyon üstlenmiþtir.

hegemonya kavramýný kullanýr ve bu kavramla zor ile rýzanýn birlik-

teliðinin bir dengesinden dem vurur: "Parlamenter rejimin klasik alaný haline gelen þey içerisinde hegemonyanýn 'normal' þekilde icra edilmesini, güç ile rýzanýn deðiþen oranlarda birbirini dengeleyerek (gücün rýzayý çok fazla aþmamasý koþuluyla) oluþturduklarý kombinasyon karakterize eder."(3) Gramsci'nin hegemonya kavramýnýn baþlýca iki baðlamý vardýr. Bunlardan birincisi"egemen sýnýfýn bir fraksiyonunun, ahlaki ve entelektüel liderliði yoluyla egemen sýnýfýn öbür müttefik fraksiyonlarý üzerinde denetim uyguladýðý sivil toplumdaki bir süreç"(4) iken diðeri "egemen ve baðýmlý sýnýflar arasýndaki bir iliþkidir"(5) ve yine "entelektüel ve moral yönetim"(6) baðlamýnda ele alýnýr. Hegemonya kavramýnýn tek baðlamý rýza saðlanmasý olmasa da gerek müttefik gerekse baðýmlý sýnýflar üzerinde rýza saðlanmasý, "entelektüel ve moral yönetim" olarak etkin olunmasý birincildir. Hegemonyanýn kurulmasýna rýzanýn etkin olduðu bir süreç görünümü verilmeye çalýþýlýrken hem ikna etmenin zorlayýcý bir aracý olarak hem de rýzasý kazanýlamayanlarýn disipline edilmesi baðlamýnda zora baþvurulur. Vitrinde görünen, ön planda olan rýza kazanýlmasý iken zor geride caydýrýcý ve gerekirse cezalandýrýcý güç olarak varlýðýný korur ve hissettirir(7). Gramsci açýsýndan rýza, egemen grubun "entelektüel ve moral yönetim" kurarak müttefik ve/veya baðýmlý sýnýflarý ikna etmesi yoluyla onlarýn deðer ve çýkarlarýný biçimlendirmesini ifade etmektedir: "Bir toplumsal grubun baskýnlýðý (suprematie), "egemenlik" ("domination") olarak ve "entelektüel ve moral yönetim" olarak, kendini iki biçimde gösterir. Bir toplumsal grup, "temizleme" ya da boyun eðdirme amacýný güttüðü hasým gruplar üzerinde, gereðinde silahlarýn gücüyle de olsa, egemenliðini (buyurganlýðýný) uygular, ve kendine yakýn ya da baðlaþýk olan gruplarý yönetir. Bir toplumsal grup, hükümet erkliðini fethetmeden önce de yönetici olabilir ve hatta olmalýdýr da (ve erkliðin kendisinin fethi için baþlýca koþullardan biri de iþte budur)…"(8) Gramsci, devletin -özellikle Batý'da- sadece bir baský

(2) Özellikle AKP'nin sivil ve askeri bürokrasinin gardýný büyük ölçüde düþürdüðü döneme kadar AKP'nin eski egemen sýnýflara karþý yürüttüðü mücadeleye karþý çýkmak bir yana, onu eleþtirmek bile askeri vesayet yanlýsý olarak suçlanmak; darbeci, anti-demokrat olmakla itham edilmek için yeterli olmuþtur. (3) Antonio Gramsci, Gramsci Kitabý: Seçme Yazýlar 1916-1935, (Haz. David Forgacs), Dipnot Yayýnlarý, Ankara 2010, s.323. (4) Martin Carnoy, "Gramsci ve Devlet", Praksis, S:3 (2001), s.257. (5) Age, s.257. (6) Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri Seçmeler, Onur Yayýnlarý, Ýstanbul 1996, s.14. (7) "…þu alamda denebilir ki, Devlet- siyasal toplum + "civile" toplum, yani zorlayýcý bir güce bürünmüþ hegemonya…" Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri, s.329-330. (8) Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri Seçmeler, s.14.

21


MARKSÝST BAKIÞ aracý deðildir; rýza ile zorun dengesine dayandýðýný AKP'nin parti ve hükümet olarak meþruiyetini sürekli savunur(9). Egemen grup baðýmlý sýnýflar üzerinde aktif sorgulayan, gündemde tutan siyasal baskýsýnýn tersine ya da pasif rýza oluþturmaya çalýþmakta; rýzasýna ulaþýla- çevrilmesinde, yani bizatihi bu baskýnýn ve onun mayan unsurlara karþý zoru gündeme almaktadýr. Egemen dayandýðý devletçi Atatürkçülüðün, demokrasi ve hukuk sýnýf bu þe-kilde hegemonya kurmaktadýr. Egemen devleti gibi en çaðdaþ deðer ve ölçütler bazýnda bir grubun baðýmlý sýnýflarýn rýzasýný kazanmasýnda en meþruiyet sorgulamasýndan geçmek zorunda önemli iþlevi yerine getiren aydýnlar olmaktadýr. Gramsci, olduðu kanýsýnýn yaygýnlaþmasýnda, genel Egemen olmaya talip grup, hegemonya kurma kamuoyunda bu havanýn giderek daha belirgin sürecinde kendi organik aydýnlarýyla yürüt- devletin -özel- hale gelmesinde bilhassa etkin bir rol tüðü faaliyetle geleneksel aydýnlarý da likle Batý'da- oynadý."(11) kazanmak durumundadýr. Kýsacasý aydýnlar sadece bir baský Liberal aydýnlarýn AKP'yi el üstünde toplumsal deðiþimin gerçekleþmesinde -en tutarken yüklendikleri temel odak temeli bir toplumsal grubun egemen sýnýf aracý deðildir; rýza Kemalistler gibi görünse de aslen bu ile zorun dengesine kolay lokmanýn üstünü hemen çizdikten haline gelmesinde- Gramsci açýsýndan kritik bir rol oynamaktadýr. dayandýðýný savunur. sonra yüzlerini döndükleri sosyalist sol AKP'ye Omuz Verenler: Liberal olmuþtur. AKP'ye gerçek ve etkili Egemen grup baðýmlý muhalefetin devrimcilerden geleceðini Aydýnlar AKP'nin hegemonya kurmasý için rýza sýnýflar üzerinde aktif iyi bilen liberal aydýnlar, oklarýný yönelterek onun saðlamasýnda önemli bir rolü liberal ya da pasif rýza oluþtur- sosya-listlere meþruiyetini, toplumsal desteðini sarsaydýnlar üstlenmiþ; bu rol sadece kitlelerin AKP'nin iktidarýna ikna maya çalýþmakta; rýzasý- maya çalýþmýþlardýr. Murat Belge'nin na ulaþýlamayan Hopa eyleminde katledilen Metin edilmesiyle sýnýrlý kalmamýþ olasý Lokumcu'yu Ergenekoncu ilan muhalefet odaklarýnýn etkisizleþtiunsurlara karþý zoru etmesinden tutun da Taraf gazetesinin rilmesi ve meþruiyetlerinin sarsýlmasý gündeme almaktadýr. sayfalarýndan Deniz Gezmiþ'in darbeci çabasýný da kapsamýþtýr. AKP ile liberal aydýnlar arasýndaki Egemen sýnýf bu þekilde ilan edilmesine kadar uzanan sosyailiþkiyi ele alan, kendisi de bu liberal hegemonya kurmak- listlere yönelik ithamlar, AKP'nin geriye kalan tek muhalefet odaðý olarak aydýnlarýn önde gelen bir üyesi olan tadýr. Egemen grubun tespit ettiði "sokak mücadelesinin" Ömer Laçiner, liberal aydýnlarýn AKP'ye baðýmlý sýnýflarýn örgütleyicilerinin sayýsal güçlerine orannasýl destek olduklarýný bir yandan la büyük toplumsal etkilerini kýrmaya baðýmlý sýnýflarýn rýzasýnýn kazanýlmasý rýzasýný kazandiðer yandan da muhalefet odaklarýnýn masýnda en önemli yönelmiþtir. (Bu çabanýn AKP ve destekçileri adýna ne derece önemli olduðu meþruiyeti sorgulanýr hale getirilerek iþlevi yerine Türkiye'yi sarsan Haziran günler ile kendini onlarýn kötürümleþtirilmesinde oynadýðý rol üzerinden açýklamaktadýr: getiren aydýn- göstermiþtir.) Liberal aydýnlar bir yandan "demokrasi", "insan haklarý" üzerinden "…AKP kendi baþýna bu "takiye" ithamýný lar olmakAKP'nin toplumsal hegemonya saðlamasýnda savuþturmakta epeyce zorlandý. Onun bu kritik tadýr. ideolojik altyapýsý oluþtururken diðer yandan da zorlukla baþ edebilmesinde sol-liberal aydýn AKP'ye karþý geliþebilecek çeþitli muhalefet odakkamuoyunun ülkenin bu hegemonik entelektüel çevresinin payý þüphesiz büyüktür. Büyük çoðunluðu, larýný pasifleþtirmeye, kötürümleþtirmeye hizmet AKP'de temsil edilen dini-geleneksel hayat tarzýnýn hayli etmiþlerdir. Demokrasi mi Demiþtiniz! dýþýnda yaþayan bu sayýca az ama bilgi ve fikrî donanýmlarý, medya ve akademyada veya rafine kültür-sanat dal- Liberal aydýnlarýn AKP'ye verdikleri desteðin temelinde larýndaki performans ve kiþilikleri ile etkili konumda olan Türkiye'de var olan "askeri vesayet" rejiminin ortadan bu çevre, sadece dini-muhafazakâr hayat tarzýnýn "ikinci kalkmasýnýn ülkenin demokratikleþmesini saðlayacaðý sýnýf" sayýlmasýndan kaynaklanan talepleri özgürlük ve tespiti bulunmaktadýr. Sivil-askeri bürokrasinin belini temel haklar açýsýndan savunmak ve bu noktada devletçi büken AKP, bu çerçevede liberal aydýnlarýn sonsuz muhafazakârlýðýn ideolojik baskýsýnýn "çaðdaþ" maskesi- desteðini kazanmýþ; onlara ihtiyacý kalmayýp bu aydýnlara ni indirmekle kalmadý; daha da önemlisi ayný odaklarýn sýrt çevirdiðinde bile iliþki tek taraflý olarak önemli bir (9) "Parlamenter rejimin klasik alaný haline gelen þey içerisinde hegemonyanýn 'normal' þekilde icra edilmesini, güç ile rýzanýn deðiþen oranlarda birbirini dengeleyerek (gücün rýzayý çok fazla aþmamasý koþuluyla) oluþturduklarý kombinasyon karakterize eder." Antonio Gramsci, Gramsci Kitabý: Seçme Yazýlar 1916-1935, s.323. (10) Age, s.280. (11) Ömer Laçiner, "Devletçi-Milliyetçi Cenah Sözcülerinin Timsah Gözyaþlarý", Birikim, S:222 (2007), s.4-5.

22


MARKSÝST BAKIÞ süre boyunca devam etmiþtir. AKP gücünü pekiþtirdikçe kendisine yönelen her türlü muhalefete soluk aldýrmayan baskýcý tutumu her geçen gün artarak kendini gösterse de liberal aydýnlarýn "demokrasi" adýna AKP'ye desteðinde eksilme yaþanmamýþ; hatta bu unsurlar tarafýndan hedef tahtasýna AKP deðil de çeþitli ithamlarla baský altýna alýnan AKP karþýtý muhalefet oturtulmuþtur. Ancak AKP'nin liberal aydýnlara gereksinimi kalmamasýyla çatýrdama yaþayan bu ittifaka son darbe Haziran günlerinde vurulmuþtur. AKP'nin ve "askeri vesayet" sonrasý rejimin demok-ratikliði konusunda Haziran günleri artýk tartýþýlacak bir nokta býrakmasa da "demokrasi" söylemi günümüzde egemen güçlerin eylemlerini meþrulaþtýrmada sihirli bir sözcüðe dönüþtüðünden üzerine deðerlendirmeleri hak etmektedir. Liberal aydýnlar AKP'yi demokrasi havarisi ilan ederken devrimciler demokrasinin geliþiminin "askeri vesayet" rejimi denilen, sivil-askeri bürokrasinin belirleyiciliðindeki dönemin kapanmasýyla doðrudan baðlý olmadýðýný; sivil(!) rejimlerinde ayný antidemokratik, baskýcý iktidarý yaþatabileceðini tartýþmýþlardýr. AKP'nin baskýcýlýðýný da kendileri, diðer bütün muhaliflerle birlikte deneyimlemiþlerdir. Demokrasinin nasýl yeþereceði üzerine bu tartýþma Marksizmin burjuva demokrasisi üzerine deðerlendirmelerinin yeniden hatýrlanmasýný gerekli kilar. Kapitalizminin siyaset formülü þudur; köle toplumu ya da feodalizm gibi açýktan görülmeyen, üstü örtülmüþ sömürüyü tamamlayan "çoðunluðun yönetimi" safsatalarý altýnda toplumun küçük bir azýnlýðýnýn ellerine býrakýlmýþ iktidar. Parlamento seçimlerinde 4-5 yýlda bir kullanýlan bir oya indirgenmiþ halkýn yönetimi! Özgürlüðe, çeþitli haklara sahip olunduðu hissi! Hangi tür seçim yaþanýrsa yaþansýn, beþ dakikalýk demokraside hangi parti seçilirse seçilsin üretim araçlarýna kapitalistler sahip olduðu sürece çoðunluðu çýkarlarý yok sayýlýr. Kapitalistler ekonomi üzerindeki kontrolleri sayesinde toplumun bilgi kaynaklarýný, ikna araçlarýný, eðitimi ve baskýya da egemen olurlar. Bu araçlarla da çoðunluðun kararlarýný, seçeneklerini etkilerler; kimin seçileceðini bile belirler. Liberaller tarafýndan kutsanan burjuva demokrasisi en ileri örneklerinde bile güdük olmaktan kurtulamaz; halkýn çoðunluðunu

temsil filan edemez. Görünüþteki geniþ demokratik haklar (gösteri, yürüyüþ, örgütlenme haklarý gibi) egemen sýnýfa karþý yöneldiði anda bir kenara býrakýlýverilir. Avrupa'nýn göbeðinde, anti-kapitalist hareketin protestolarýnda bir genç polis tarafýndan doðrudan vurularak öldürülmüþ; bir eylemAKP'ye gerçek ve cinin plastik mermiyle gözü çýkarýlmýþ, ayný etkili muhalefetin vaka Almanya'da da baþka bir protestoda devrimcilerden tekrarlanmýþtýr. Egemen sýnýflar kendilerini güvende hissettiklerinde, ezilen ve geleceðini iyi bilen sömürülen sýnýflardan yana tehdit görmedikliberal aydýnlar, lerinde demokratik haklarýn kullanýmýnýn oklarýný sosyaönünü açarlar. Ne zaman ki kendi iktidarlarýlistlere yönelterek na yönelmiþ, ezilenler ve sömürülenler ceponun meþruiyetini, hesinden güçlü bir tehdit vardýr; o en demokratik ülkelerin nasýl birer canavara toplumsal desteðini dönüþtükleri, amansýz baskýnýn yaný sýra sarsmaya çalýþmýþgerekirse faþistlerin iplerini saldýklarý lardýr. Murat (bakýnýz yakýn dönem Yunanistan) hemen Belge'nin Hopa görülür. eyleminde katlediDevrimci Marksistler her zaman demokratik haklarýn baðþedilemeyeceðini ancak len Metin Lokumcu' kazanýlabileceðini savunagelmiþtir. Oy yu Ergenekoncu hakkýnýn iþçi sýnýfý tarafýndan Birinci Dünya ilan etmesinden Savaþý sonrasýndaki Avrupa'yý sarsan tutun da Taraf devrimci dalganýn ürünü olarak kazanýlmasý gazetesinin sayya da Türkiye'de kamu emekçilerinin 12 falarýndan Deniz Eylül sonrasý sendikalaþma hakkýný sokakta söke söke almasý gibi. Demokratik haklarýn Gezmiþ'in darbeci bu þekilde kazanýlmasý onlarýn korunmasýnýn ilan edilmesine da teminatýdýr; çünkü ezilenler ve kadar uzanan sömürülenlerin bilincinde, özgüveninde sosyalistlere yönegeliþmenin ürünleridirler. Bu geliþme onlarý lik ithamlar, daha da ileri götürür; daha büyük kazanýmlar AKP'nin geriye için gelecek mücadelelerin önünü açar. Kýsacasý, sivil-askeri bürokrasinin gücünün kalan tek muhalefet kýrýlmasýnýn demokratikleþmenin teminatý odaðý olarak tespit olmadýðýný, sivil denilen rejimlerin de ayný ettiði "sokak baskýcýlýðý rahatlýkla uygulayabileceðini mücadelesinin" Haziran günlerinde açýkça gördük. örgütleyicilerinin Demokratikleþmenin tek garantisi vardýr; o da yaþamýný, geleceðini belirlemek için sayýsal güçlerine sokaða dökülmeye, kavga vermeye hazýr oranla büyük kitleler. Bu mücadele olduðu sürece toplumsal etkilerini demokrasi kazanýlabilir; baþka türlü deðil.

Güneþ Gümüþ

23

kýrmaya yönelmiþtir.


MARKSÝST BAKIÞ

Devrim-Darbe Ýkileminde MISIR

Mýsýr, tarihinin en özel dönemeçlerinden birini geçmeye devam ediyor. Hem Mýsýrlý gençlerin, emekçilerin 2 yýl önce baþlattýðý devrim, hem de egemen sýnýflar, bu keskin virajý kendi çýkarlarý doðrultusunda sorunsuz atlatmak için manevra halindeler. Direksiyon kimin kontrolünde? Neredeyse cevabý her gün deðiþen bir soru bu. Gerçek olan tek þey Mýsýr'da siyasi denklemler tam bir karmaþa içerisinde ve henüz kimse durumu kendi kontrolüne alacak kadar güçlü görünmüyor.

Mýsýr, tarihinin en özel dönemeçlerinden birini geçmeye devam ediyor. Hem Mýsýrlý gençlerin, emekçilerin 2 yýl önce baþlattýðý devrim, hem de egemen sýnýflar, bu keskin virajý kendi çýkarlarý doðrultusunda sorunsuz atlatmak için manevra halindeler. Direksiyon kimin kontrolünde? Neredeyse cevabý her gün deðiþen bir soru bu. Gerçek olan tek þey Mýsýr'da siyasi denklemler tam bir karmaþa içerisinde ve henüz kimse durumu kendi kontrolüne alacak kadar güçlü görünmüyor. Ýki yýl öncesinde Mýsýr Devrimi, onlarca yýllýk köhnemiþ diktatörlükleri artýk hayatýnda istemeyen kitlelerin omuzunda yükselmiþ ve Mübarek alaþaðý edilmiþti. Bunun en önemli sonucu, Mýsýr tarihinde kitlelerin neredeyse ilk kez kendi geleceklerini kendilerinin belirleyebileceðine dair imkânlarýn doðmuþ olmasýydý ve henüz kitlelerde sosyalist bilincin hareketin genel gidiþinden daha yavaþ bir geliþim geçirmesi nedeniyle devrim baþarabileceklerinden çok daha azýyla yetinmiþ ve parlamenter demokraside sýkýþýp kalmýþtý. Ancak kitleler kendi koyduklarýný kendileri yýkýyor ve devrimin önünde ayak baðý haline dönüþen kurumlarý devirmeye devam ediyor. Üstelik artýk bir diktatörlüðe onlarca yýl tahammül etme gibi bir lükslerinin olmadýðýnýn farkýndalar. Mübarek'e 30 yýla yakýn sabreden kitleler, yeni Mübarek olmaya soyunan Mursi'ye bir yýl bile tahammül etmediler. Müslüman Kardeþler'in Bir Yýlý: Kitlelerin Öfkesinin Kaynaklarý Müslüman Kardeþler'in uzun yýllar sonra eriþtiði iktidar, dünya tarihinin neredeyse en büyük siyasal eylemlilikleriyle tuzla buz oldu. Ýçerisinde birçok burjuva ve sol muhalefet unsurunu barýndýran Tamarrud (Ýsyan) Hareketi'nin çaðrýsýyla Temmuz baþýnda sokaklara dökülen 30 milyona yakýn insan eþi benzeri görülmemiþ bir

24


MARKSÝST BAKIÞ direniþe imza attý. Müslüman Kardeþler taraftarlarýnýn düzeninin, dini deðerler ve eðitim standartlarýnýn saldýrýlarýyla 16 kiþi bu eylemlerde yaþamýný yitirdi, bekçisidir. 30 yine yüzlercesi yaralandý. Madde 31: Bir insana hakaret etmek ve onu karmilyona alamak yasaktýr. Mýsýrlý araþtýrmacý Michael Anna, Müslüman Kardeþler'e karþý baþlayan isyaný þöyle tanýmlýMadde 197: Askeri bütçeyi belirlemek ve yakýn yor: "…aþaðýdan yukarýya doðru, tabandan ilgili yasalarda danýþmanlýk yapmak Mýsýrlý'nýn orduyla örgütlenme çabasýnýn biri ürünü ve siyasi üzere, generallerin aðýrlýklý olduðu, cumhurdüzenin en muhalefet liderleri tarafýndan yönlendirilmibaþkanlýðý baþkanlýðýnda bir konsey oluþtuyor." "Siyasi liderler bir anlamda bu akýntýya sadýk unsurlarýn- rulacak. kapýlmýþ durumdalar. Gösterileri organize 198: Silahlý kuvvetlere zarar veren dan biri olan ve Madde edenler yaratýcý ve gayretliler, fakat maddi suçlarý iþleyen siviller de askeri mahkemeMýsýr kapitakaynak ve siyasal örgütlemeden yoksunlar. lerde yargýlanýr. Yine de ülkenin mevcut rotasýna ve liderine Üstelik bu maddeler herhangi bir müdahalizminin ana karþý bu denli büyüyen derin bir býkkýnlýk gövdesini oluþturan leyi engellemek adýna adeta yangýndan ve inanç kaybý olmasaydý, bu geniþlikteki mal kaçýrýrcasýna Meclis'te onaylanhalk seferberliði meydana gelemezdi." orduyu siyasal alana mýþtý.(Türkiye'deki duruma ne kadar ( h t t p : / / w w w . b g s t . o r g / d u n y a - müdahale ettirmek için paralel!) Bu maddeler yanýnda özellikle gundem/milyonlarca-insan-misir-tari- ayaklandýðýný söyle- dinin gündelik yaþama müdahalesi hinin-en-buyuk-sokak-gosterilerinde-1) konusunda El Ezher Üniversitesi Peki, nüfusun bu derece geniþ bir bölümü mek, gülünç bir iddia "danýþmanlýk" makamýna getirilirken, neden Müslüman Kardeþler iktidarýna bir sanat, bilim ve edebiyatýn devlet olarak kalacaktýr. dur deme ihtiyacý hissettiler? tarafýndan "topluma yararlý olacak þekEsasýnda sorun çok Cumhurbaþkanlýðý kaynaklarý bile son bir ilde" düzenlenmesi görevi devlete basit: Kitleler yýlda farklý türde 7709 protesto ve 5821 býrakýlýyordu. Kadýnlar ise "bir kadýn Mübarek'in devrildiði ailesine olan görevleriyle, iþ hayatý gösteri gerçekleþtiðini ve bu olaylara toplam 24 milyon kiþinin katýldýðýný günden bu yana ölüm arasýnda bir denge kurmalýdýr" maddeaktarýyor (Fehim Taþtekin, 2 Temmuz). siyle ikinci sýnýf insan muamelesi pahasýna mücadele 30 milyona yakýn Mýsýrlý'nýn düzenin en görüyordu. sadýk unsurlarýndan biri olan ve Mýsýr ederken, devrimin omuz- Kaynaðýný "þeriat ilkeleri"nden alan ve kapitalizminin ana gövdesini oluþturan larýnda iktidara yükselen özellikle özgürlük isteyen Mýsýrlýlarýn orduyu siyasal alana müdahale ettirmek bu talebini hiçe sayan anayasa kararMüslüman Kardeþler için ayaklandýðýný söylemek, gülünç bir namesi Mübarek'in devrilmesinin iktidarýnýn Mübarek ardýndan yeniden kitlelerin sokaða iddia olarak kalacaktýr. Esasýnda sorun çok basit: Kitleler Mübarek'in devrildiði rejiminin anakronik bir dökülmesine yol açmýþtý. Aralýk ayýnda günden bu yana ölüm pahasýna mücadele yine milyonlarca insan kopyasý olduðunu ederken, devrimin omuzlarýnda iktidara Cumhurbaþkanlýðý Sarayý'ný kuþatarak yükselen Müslüman Kardeþler iktidarýnýn görmekte gecikmediler. Mursi'yi ve MK'yi protesto etmiþ, onlarMübarek rejiminin anakronik bir kopyasý Eldeki siyasal ve iktisa- ca kiþi MK taraftarlarýnýn saldýrýsýnda olduðunu görmekte gecikmediler. Eldeki katledilmiþti. di veriler Mýsýrlý siyasal ve iktisadi veriler Mýsýrlý emekçiÖzellikle Hristiyan bir kadýnýn askerler emekçilerin ve lerin ve gençliðin "özgürlük, eþitlik ve tarafýndan yerlerde sürüklendiði ve linç adalet" yürüyüþünde eski rejimle yeni rejim gençliðin "özgürlük, edildiði görüntüler, uzun süre konuþularasýnda bir farkýn kalmadýðýný gösteriyor. eþitlik ve adalet" muþtu. Ýlginçtir ki kendi tahtýný sallayan Müslüman Kardeþler iktidarýna karþý eylemler karþýsýnda Mursi orduyu göreve yürüyüþünde eski geçtiðimiz yýl ilk tepkiler anayasa reformu çaðýrmýþ ve sivilleri tutuklama yetkisi verkonusunda gelmiþti. 22 Kasým 2012'de rejimle yeni rejim miþti. Ayný Müslüman Kardeþler'in bugün Mursi'nin yayýnladýðý kararname hem ülkenin ordunun hedefinde olmasý ise tarihin tam bir arasýnda bir anayasasýndaki Ýslami vurguyu derinleþtiriyor ironisi. Esasýnda Ortadoðu coðrafyasýnda farkýn hem de Mursi'ye olaðanüstü yetkiler veriyordu. özellikle Ýslami hareketlerin bu ikiyüzlülüðü Hatýrlanacak olursa anayasada öngörülen bazý kalmadýðýný þaþýrtýcý deðil. Türkiye'de de kendi saflarýný maddeler þu þekildeydi: gösteriyor. hep darbe korkusuyla sýklaþtýran AKP de Gezi Madde 2: Devletin dini Ýslamdýr, resmi dili Direniþi sýrasýnda Bülent Arýnç aðzýyla Arapça'dýr, yasamanýn temel kaynaðý Ýslam "Gerekirse TSK devreye girer." diyerek darhukukunun ilkeleridir. belere karþý ne kadar mesafeli olduklarýný gösterMadde 11: Devlet ve toplum; ahlakýn, kamu miþti.

25


MARKSÝST BAKIÞ Fakat burada asýl kritik noktayý öne çýkarmak gerekmektedir: Müslüman Kardeþler'in iktidarý zaten esasýnda ordunun desteðiyle ve iknasýyla kurulmuþtu. Anayasa maddelerinde orduya laf etmenin cezasýnýn verilmesinin yine orduya býrakýlmasý, yine Mursi'ye karþý yönelen tepkilere karþý ordunun göreve çaðrýlmasý, Mýsýrlý emekçilerin zaten adý konulmamýþ bir darbe rejiminde yaþýyor olduklarýný gösteren iþaretlerdi. Aradaki tek farksa sadece seçilmiþ ve kontrol edilebilir bir liderin iktidarda olmasýydý. Bugün özellikle Türkiye'deki siyasi denklemlerden hareketle Mýsýr'da yaþananlarýn "tam bir darbe" olduðunu haykýran ve demokrat pozlar kesenlere bu gerçekleri hatýrlatmak gerek. Mursi devrimi ezmek için orduyu göreve çaðýrdýðýnda nerelerdeydiniz? Dahasý devrimin baþlangýcýnda da Müslüman Kardeþler'in Tahrir'de hem Mübarek'i deviren kitlenin mücadelesine hem de sonrasýnda Yüksek Askeri Konsey'e karþý mücadele verenlere karþý yaklaþýmý tam olarak ikircikliydi. Bütün bu süreçte MK, býrakýn devrime güç vermeyi, perde arkasýnda ordu ve Batý ile uzlaþýp sistemin bir parçasý haline gelmeye çalýþýyordu. Kasým 2011'de yüz binlerce kiþi askeri yönetime karþý çýkarken, Müslüman Kardeþler, kendi gençlik kitlesini eylemlerden uzak tutma telaþý içerisindeydi. Hatta MK liderliði kendi gençliði tarafýndan "koltuk peþinde koþmakla" dahi suçlandý. Bu bakýþ açýsý Türkiye'de de Mýsýr'da da seçilmiþ zalimlerin halklara her türlü vahþeti uygulama haklarýnýn olduðunu, bunun demokrasi adýna makul ve katlanýlmasý gereken gerçekler olduðu düþüncesini empoze etmektedir. Onlara göre emekçi sýnýflar haksýzlýklar karþýsýnda susup yýllarca seçim sandýklarýný beklemeli ve bu tiyatronun sürmesini seyretmelidirler. Ancak dünyanýn pek çok ülkesinde görüldüðü üzere, emekçilerin bu ikiyüzlülerin keyiflerini beklemek gibi bir niyetlerinin olmadýðý gözle görünmektedir. MK'nin insanlarýn yaþam tarzlarýna müdahale eden, tepkilerini hiçe sayan otoriterleþme eðilimi baþlý baþýna özellikle bu noktada daha farklý bir gelecek tahayyülüne sahip olan Mýsýrlý gençliði sokaklara çekerken, emekçi sýnýflar açýsýndan en kritik konulardan birisi ise giderek kötüleþen yaþam koþullarý ve MK'nin iktisadi krizi sosyal haklara yönelik saldýrýlarla durdurma eðilimiydi. Temmuz Ýsyaný'na götüren süreçte emekçi sýnýflar uzun yýllardýr karþýlaþmadýklarý kadar kötü yaþam koþullarýyla baþ baþa býrakýldýlar. Turizmden sanayiye kadar sistemin bütün fonksiyonlarýnýn çöktüðü, insanlarýn açlýkla karþý karþýya kaldýðý, her 4 kiþiden birinin yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþadýðý bir süreç isyanýn temel dayanaklarýný oluþturdu.

Müslüman Kardeþler bu süreçte emekçi sýnýflarýn kriz içerisinde ayakta kalmasýný saðlayan enerji ve gýda sübvansiyonlarýna göz koyarken, gündelik yaþamda her yerde göze çarpan uzun ekmek ve benzin kuyruklarý kitleleri bezdirdi. Özellikle IMF de yardýmlara karþýlýk olarak sübvansiyonlarýn kaldýrýlmasýný þart koþuyordu. Ancak unutulan bir gerçek var ki dünyanýn en büyük buðday ithalatçýlarýndan biri olan Mýsýr'da yoksul halkýn en temel tüketim maddelerinden birisi olan ekmeðe ulaþabilmesi bu devlet yardýmlarýna baðlý ve geçtiðimiz yýllarda görüldü ki ekmeðe dokunmak egemenler açýsýndan ciddi riskler içermektedir: 2008 yýlý içerisinde 11 kiþi ekmek kuyruklarýnda yaþamýný yitirmiþ (araba çarpmasý, kalp krizi gibi nedenlerle) ve uzun kuyruklar, ekmek bulmakta yaþanan sýkýntýlar, Mýsýrlý emekçilerin Mübarek'in devriliþine giden yolu açmasýna sebep olmuþtu. 2008 Nisaný'nda tekstil kenti Mahalla el Kubra'da iþçilerin baþlattýðý "Ekmek Müslüman Kardeþler'in Ýsyaný"nda 2 kiþi ölmüþ iktidarý zaten esasýnda yüzlerce kiþi yaralanordunun desteðiyle ve mýþtý. 1977'de patlak iknasýyla kurulmuþtu. veren "Ekmek Ýsyaný"nda da 77 kiþi Anayasa maddelerinde katledilmiþti. orduya laf etmenin cezaDolayýsýyla Mýsýrlý egesýnýn verilmesinin yine menler ilerleyen süreçte zor ve riskli bir tercihle orduya býrakýlmasý, yine karþý karþýya kalacaklar. Mursi'ye karþý yönelen tepBuna karþýn sermayenin kilere karþý ordunun göreve programý, kesinti sinyalleri vermeye devam çaðrýlmasý, Mýsýrlý emekçiediyor. Müslüman lerin zaten adý konulmamýþ Kardeþler'e muhalif olan bir darbe rejiminde yaþýyor ve liberal Hür Mýsýrlýlar olduklarýný gösteren Partisi'nin kurucusu iþaretlerdi. Aradaki tek Mýsýrlý kapitalist Naguib Sawiris, BBC'ye yaptýðý farksa sadece seçilmiþ ve açýklamada þunlarý kaykontrol edilebilir bir liderin detmiþti: "Gelmiþ geçmiþ en yüksek iþsiz- iktidarda olmasýydý. Bugün lik oranlarý demek, sýfýr özellikle Türkiye'deki siyasi turizm geliri, yüksek denklemlerden hareketle enflasyon ve fiyatlar Mýsýr'da yaþananlarýn demek. Yakýt sýkýntýsý ve s ü b v a n s i y o n l a r "tam bir darbe" olduðunu ekonomiyi, yiyip bitirihaykýran ve demokrat yor. Petrol ithal edecek pozlar kesenlere bu gerçekpara yok. Bu yeni leri hatýrlatmak gerek. gerçekleri halka kim anlatacak? Kötü yönet- Mursi devrimi ezmek için tiler ve ülke dýþýndaki orduyu göreve çaðýrdýðýnda tüm yatýrýmcýlarý korkutnerelerdeydiniz? tular, özellikle de

26


MARKSÝST BAKIÞ Mýsýrlýlarý… Mýsýr'daki ikilem hep buydu. Sübvansiyonlar yerine, insanlarýn kazançlarýnýn arttýrýlmasý lazým. Her þey gerçek fiyatýndan satýlmalý. Neden dünyanýn baþka bir yerinde bu sübvansiyonlara ihtiyaç yok. Her ay 1,1 milyar dolarý sadece yakýt sübvansiyonlarýna harc ý y o r u z . " (http://www.bbc.co.uk/turkce/ekonomi/2013/07/130709_misir_isadami.shtml) Mübarek döneminde 2,5 milyon olan iþsiz sayýsý 2012'nin son çeyreðini 3,5 milyon iþsizle kapatmýþtý. Öte yandan sürekli yaþanan elektrik kesintileri ve enerji sýkýntýsý, Mýsýr'da hem ekonominin hem de sosyal yaþamýn felç olmasýnda önemli bir rol oynadý. Bütün bunlara karþýn Müslüman Kardeþler, bir yýl boyunca ekonomiyi ve yoksul halkýn yaþam koþullarýný düzeltmek bir yana, bütün siyasi gücünü devlet mekanizmalarýný kontrol altýna alma ve muhafazakârlaþma yolunda adýmlar atmaya adadý. Tabi ki Mursi'nin ve MK'nin bir yýllýk karnesi bunlarla sýnýrlý deðil. Müslüman Kardeþler iktidara geldiði andan itibaren ABD ve Ýsrail'le anlaþarak Filistin halkýna yönelik baskýlara ortak oldu. Özellikle Ýsrail'in ambargosu nedeniyle Gazze'nin can damarýna dönüþen Refah Sýnýr Kapýsý'ndaki tüneller týpký Mübarek dönemindeki gibi kapatýldý, hatta bu tünellere laðým sularý basýldý. Gazze Balýkçýlar Sendikasý Baþkaný Nizar Ayaþ, "Mursi döneminde Mýsýr sýnýrýndaki tünellerin kapatýlmasý, akaryakýt ve av maddelerinin giriþinin engellenmesi akaryakýt sýkýntýsý çeken Gazze'de balýkçýlýk sektörünün yüzde 90 gerilemesine yol açtý." Açýklamasýyla Mursi'nin Gazze'de oynadýðý iþbirlikçi rolün sonuçlarýný özetliyor. Ýsrail'e büyükelçi atanýrken, seçimler öncesinde verdiði vaatlerin tam tersi yönde hareket ederek Ýsrail açýsýndan kritik öneme sahip Camp David Anlaþmasý'ný tanýdý. Kýsacasý Ortadoðu'da hem ABD ve Batý hem de Ýsrail açýsýndan uslu çocuk rolünü oynadý. Madalyonun Diðer Yüzü: Ordu Mýsýr ordusu, özellikle 1952 yýlýnda Cemal Abdul Nasýr önderliðindeki Hür Subaylar Ordusu liderliðindeki darbeyle birlikte Mýsýr siyasetinin ve ekonomisinin en aktif belirleyici unsurlarýndan birisi haline

dönüþmüþtür. 1964 Anayasasý'nda 'tüm üretim araçlarýnýn yönetiminin halk adýna devlete ait olduðu' ile ilgili madde bulunurken, devlet üzerindeki ordu kontrolü nedeniyle bunun anlamý ordunun ekonomiyi kontrol etme imkânýnýn olmasýydý. Özellikle Enver Sedat'la birlikte dýþa açýlým ve liberalleþme rüzgârý estiyse de, ordu bu süreçten azade tutuldu. Bugün makarna üretiminden maden suyuna, alkollü içecekten bütan gazýna, benzin istasyonundan turizm iþletmesine, kafeteryadan temizlik þirketine, inþaattan tatil köylerine ve daha birçok alandaki faaliyetiyle Mýsýr ordusu adeta silahlý gücü bulunan bir holdingi andýrmaktadýr. Bu gücün Mýsýr ekonomisinin % 40'lýk bir dilimini temsil ettiði düþünülüyor. Anayasadaki ulusal savunma amacýyla topraklara en konulabileceðini öngören madde ülke topraklarýnýn neredeyse % 80'inin Mýsýr ordusu tarafýndan kontrol edilmesine imkân tanýyor. Üstelik ordu üzerine bugüne kadar herhangi bir sivil denetim imkânýnýn bulunmadýðý düþünüldüðünde bu ekonomik gücün ordu üst kademesi elinde nasýl bir araca dönüþebileceði gayet açýk. Mursi de anayasa kararnamesinde orduya yönelik her türlü eleþtirinin cezasýný yine ordunun verebileceði þeklinde bir madde koydurarak bu denetimsizliði devam ettirmiþti. Böylesine sistemle iç içe bir yapýnýn Müslüman Kardeþler'den ziyade devrimci bir rüzgâra karþý olacaðý gayet açýk. Ancak meseleyi Türkiye siyasetindeki denklemlerle okuyan bir kesim, ýsrarla devasa bir kapitalist þirketi andýran ordu ile Tahrir'de devrime sahip çýkan kitleleri aynýlaþtýrma derdinde. Temmuz ayý baþýnda milyonlarca insan sokaða döküldüðünde kitlelerin Müslüman Kardeþler rejimini alaþaðý edebilecek bir öfkeye ve kararlýlýða sahip olduðu, iktidarýn düþüþünden günler öncesinde kesinleþmiþti. Tam da bu noktada ordu devreye

27

AKP ve destekçilerinin topluma dayattýðý bakýþ açýsý Türkiye'de de Mýsýr'da da seçilmiþ zalimlerin halklara her türlü vahþeti uygulama haklarýnýn olduðunu, bunun demokrasi adýna makul ve katlanýlmasý gereken gerçekler olduðu düþüncesini empoze etmektedir. Onlara göre emekçi sýnýflar haksýzlýklar karþýsýnda susup yýllarca seçim sandýklarýný beklemeli ve bu tiya tronun sürmesini seyretmelidirler. Ancak dünyanýn pek çok ülkesinde görüldüðü üzere, emekçilerin bu ikiyüzlülerin keyiflerini beklemek gibi bir niyetlerinin olmadýðý gözle görünmektedir.


MARKSÝST BAKIÞ girerek Mursi'ye talepleri karþýlamasý ve muhalefetle Darbeye destek veren kesimlere bakýldýðýnda ise meseleuzlaþmasý için 2 gün süre verdi. Ancak Mursi'nin geri ye Ýslami yaþam tarzýna bir müdahale olarak bakýlmasý adým atmamasý ordunun süngü yoluyla Mursi'yi görevden mümkün deðil. Özellikle Müslüman Kardeþler'den daha almasýnýn önünü açtý. Þöyle bir gerçek var ki Mursi ordu fundamentalist bir yoruma sahip Selefi Nur Partisi'nin devreye girmese zaten kitle hareketine dayanamayýp darbenin arkasýnda saf tutmasý dikkat çekiciydi. Benzeri göçecekti. Mursi'nin kitleler eliyle düþürülmesi ve bir þekilde Suudi Arabistan ve BAE, derhal darbeye buradan doðacak coþku, devrimci heyedestek için kesenin aðzýný açmýþtý. can Mýsýr Devrimi'nin geliþimine Medyada sýkça konuþulan konulardan Ordu Müslüman muazzam bir ivme kazandýrabilirdi. birisi de darbeyi gerçekleþtiren Kardeþler rejimini kitle- General Abdulfettah El Sisi'nin Dolayýsýyla Mýsýr ordusu böyle bir düþüþün önünü en baþýndan týkadý. lerden önce davranarak muhafazakâr bir yaþam tarzýna sahip Mursi'yle birlikte sistemin de iktidardan düþürmüþ ve olduðu ve eþinin yüzü tamamen kapaçöküþüne bir el freni çekti. Açýk önemli bir manevrayla tan nitap giydiðiydi. Sisi, Mübarek'e olarak adlandýrmak gerekirse ordu karþý yapýlan eylemler sýrasýnda hem devrime meþruiyet tam bir darbe yapmýþtýr. Ancak asýl gözaltýna alýnan kadýnlara yapýlan önemli soru bu darbenin kaybedeni kaybý yaratmýþtýr, hem de bekaret testiyle de gündeme gelmiþ, kimdir sorusudur. milyonlarca örgütsüz ve bu uygulamayý "Genç kýzlar günlerce Bize göre cevap açýk: Ordu Müslüman Tahrir Meydaný'nda erkeklerle birlikte bilinç olarak da ileri Kardeþler rejimini kitlelerden önce kamp kurdu, ayný çadýrda yattý. Daha davranarak iktidardan düþürmüþ ve olmayan kitlelerin gözünde sonra bu kadýnlara askerler tecavüz önemli bir manevrayla hem devrime etti iddialarýný çürütmek için bu yola kendi imajýna bir meþruiyet kaybý yaratmýþtýr, hem de kurtarýcý cilasý atmayý baþvurulduðu" sözleriyle savunmuþtu. milyonlarca örgütsüz ve bilinç olarak Uzatmaya gerek yok; bu noktada esas baþarmýþtýr. Asýl önemli mesele dinden ziyade iktisadi ve da ileri olmayan kitlelerin gözünde kayýp devrimin kendi imajýna bir kurtarýcý cilasý siyasal çýkarlardýr. General Sisi'yi atmayý baþarmýþtýr. Asýl önemli kayýp Mýsýr ordusunun baþýna getiren de prestijindedir. devrimin prestijindedir. Milyonlarca Mursi'nin kendisidir ve herkes baþlarMilyonlarca emekçi emekçi devrim rüzgârýnýn heyecanýna da Sisi'nin MK'nin adamý olduðunu devrim rüzgârýnýn kapýlmak ve belki de Arap Devrimleri düþünüyordu. Dolayýsýyla bize ancak sürecinde yeni bir sýçrama yaratmak heyecanýna kapýlmak ve kendi düþen aðlamaz demek düþüyor. imkânýna sahipken üzerlerinde belki de Arap Devrimleri AKP ve Müslüman Kardeþler: manipülasyona kapý aralayan "darbeSiyasal Ýslam'ýn Ýflasý sürecinde yeni bir sýçrama ci" etiketiyle mücadele göreviyle baþ Türkiye ve Mýsýr'da yaþanan geliþmeyaratmak imkânýna baþa býrakýlmýþtýr. Dolayýsýyla darler özellikle bu iki siyasal hareket benin asýl kaybedeni MK deðil devrim özelinde öne çýkarýlan "Ilýmlý Ýslam" sahipken üzerlerinde olmuþtur. Mursi, MK veya destekçimodelinin ciddi bir bunalýma girdiðini manipülasyona kapý leri ne kadar milyonlarý darbecilikle ve coðrafyada son birkaç yýla kadar aralayan "darbeci" suçlarsa suçlasýn, bu suçlama sahip olduðu prestijin erozyona etiketiyle mücadele Tayyip'in Gezi Direniþi'nin arkasýnda uðradýðýný göstermektedir. On yýllarca faiz lobisinin bulunduðunu iddia kurulu düzenin baskýlarýný göðüsledikgöreviyle baþ baþa etmesinden daha az gülünç durmaya- býrakýlmýþtýr. Dolayýsýyla leri iddiasýyla yeri göðü inleten ve caktýr. hatta birçok sol akýmýn da ilgisine Devrim-darbe ikileminde kafa karýþýk- darbenin asýl kaybedeni mazhar olan Ýslami akýmlar, iktidar MK deðil devrim lýðý yaratan sorunlardan birisi de süreçlerinde gerçek niteliklerini ortaya kitlelerin gündelik yaþam tarzlarý koymaya devam ediyorlar. olmuþtur. üzerinden bir ayrýþmaya sürüklenmek Ýslamcýlar Ortadoðu'nun birçok ülkesinde istenmesidir. Müslüman Kardeþler ve Ortadoðu'daki AKP mevcut düzenlerle çeliþkiye sahip oldular, ancak hiçbir gibi Ýslamcý eðilimler darbeyi ýsrarla liberal-seküler zaman düzenle baðlarýný koparmadýlar. Hatta bu özelliksiyasi güçlerin Ýslami yaþam tarzýna bir müdahalesi leri birçok ülkede yýkýlan ve kitlelerin gözünden düþen olarak okuma eðilimindeler. Fakat bu bile baþlý baþýna düzeni yeniden ayaða kaldýrmada önemli bir araç haline ordunun iþine gelebilecek bir nokta. Bilindiði gibi Mýsýr geldiler. Hem Ýslami ideoloji kitlelerde o devrimci Arap Devrimleri sürecinde emekçi sýnýflarýn etnik ve dini coþkuyu soðururken, diðer yandan neoliberalizme kapýyý ayrýmlara en az uðradýðý aksine sýnýf talepleri etrafýnda en sonuna kadar araladýlar. fazla birleþtiði ülke. Daha önce özellikle Hristiyanlara Bu sürecin en basit örneðini Ýran'da görmek mümkün. yönelik saldýrýlarla bu birlik parçalanmaya çalýþýlmýþtý. Emekçilerin 1979 yýlýnda devirdiði Þahlýk rejiminin

28


MARKSÝST BAKIÞ boþluðu toplumun en örgütlü kesimi olan Humeyni önderliðindeki Mollalar tarafýndan dolduruldu ve Mollalar birkaç yýl içerisinde devrimi tamamen ezmeyi, neredeyse bütün sol siyasi kadrolarý kanlý bir þekilde tasfiye etmeyi baþardýlar. Ancak Mýsýr'da kitleler Mursi þahsýnda bir çeþit y e n i Humeyni'nin d o ð u þ u n a m ü s a a d e etmediler. Peki, bundan sonraki süreçte

Ýslamcýlar Ortadoðu'nun birçok ülkesinde mevcut düzenlerle çeliþkiye sahip oldular, ancak hiçbir zaman düzenle baðlarýný koparmadýlar. Hatta bu özellikleri birçok ülkede yýkýlan ve kitlelerin gözünden düþen düzeni yeniden ayaða kaldýrmada önemli bir araç haline geldiler. Hem Ýslami ideoloji kitlelerde o devrimci coþkuyu soðururken, diðer yandan neoliberalizme kapýyý sonuna kadar araladýlar. Siyasal Ýslam'ýn Ortadoðu halklarýna verebileceklerinin sýnýrý budur. Kelimenin gerçek anlamýyla kocaman bir sýfýrdýr. Her iki ülkede var olan siyasi konjonktür, bu hareketlerin iktidar koltuðunda ancak ve ancak kendi kitlelerini Ýslami yaþam tarzý etrafýnda sýkýlaþtýrabildikleri ve seküler siyasal rakiplerini bir sopa olarak kullanabildikleri sürece kalabildiklerini gösteriyor.

kitleler Ýslamcýlara ne kadar güvenebilirler? Demokrasi adýna onlardan beklenen bir þey varsa, bunun ne derece beyhude bir bekleyiþ olduðu doðrulandý. Türkiye'de AKP Gezi Direniþi boyunca elde ettiði bütün devlet imkânlarýný seferber ederek halka saldýrdý ve uyguladýðý devlet terörünün boyutlarý darbe dönemlerini aratmadý. Yüzlerce insan tutuklanýrken, 4 tane gencecik insan katledildi. Sokaklar günlerce gaz bombasýna, plastik mermiye ve tazyikli suya boðuldu. Basýnýn üze-rine büyük bir karabasan çökerken, en ufak muhalif seslere bile tahammül

29

sýnýrlarý sýfýr noktasýna çekildi. Mýsýr'da da benzeri bir pratik Mursi tarafýndan ortaya konulmuþ, hatta Mýsýr ordusu Mursi zor duruma düþtüðünde imdada çaðýrýlmýþtý. Þimdiye kadarki süreçte AKP'nin veya Müslüman Kardeþler'in önlerine konulan neoliberal ajandadan saptýklarý görüldü mü? Türkiye için yanýt vermeye gerek yok: Milyonlarca iþsize, çalýþma þartlarýnýn rezilliðine, düþük ücretlerle güvencesiz, örgütsüz çalýþmaya bakmak yeterli. Peki Mýsýr'da? Mursi, çok yoksul, sefalet içinde bir Mýsýr devraldý ancak bu sefaleti dindirmek bir kenara, onu daha da derinleþtirecek uygulamalara giriþmekte geç kalmadý. Ya da þimdiye kadar bu hareketlerin ekmeðini yemeye bayýldýklarý Filistin sorununda tutarlý bir adým attýklarý, emperyalist Batý'yla münakaþaya girdikleri görüldü mü? Mursi'nin Gazze'deki ablukanýn derinleþmesi için yaptýklarýný yazý içinde anlattýk, tekrar etmeye gerek yok. AKP ise, tartýþmasýz, Ortadoðu coðrafyalarýnda hem ABD'nin hem de Ýsrail'in en büyük güvencelerinden birisidir. Siyasal Ýslam'ýn Ortadoðu halklarýna verebileceklerinin sýnýrý budur. Kelimenin gerçek anlamýyla kocaman bir sýfýrdýr. Her iki ülkede var olan siyasi konjonktür, bu hareketlerin iktidar koltuðunda ancak ve ancak kendi kitlelerini Ýslami yaþam tarzý etrafýnda sýkýlaþtýrabildikleri ve seküler siyasal rakiplerini bir sopa olarak kullanabildikleri sürece kalabildiklerini gösteriyor. AKP, yýllarca darbe korkusuyla milyonlarca emekçiyi arkasýna yedeklemiþ ve altýn yýllarýný darbe edebiyatýný canlý ve dinamik tutabildiði ortamda yaþamýþtý. Üstelik baþörtüsü, imam hatip liseleri gibi konularý kendi mevcut tabanýný kemikleþtirmenin bir aracý haline getirmiþti. Mursi'de benzeri bir yoldan gidebileceðini ve yolun ortasýndaki büyük çukurdan kývrakça geçebileceðini düþünmüþtü. Ancak unuttuðu en önemli fark onun baþýný yedi: Bir Firavun'u daha yeni devirmiþ olan Mýsýrlý emekçiler ve gençlik. Türkiye'de de onlarca yýl sonra ilk kez bu kadar güçlü ve radikal bir þekilde sokaða çýkan kitleler, AKP'nin bütün maskelerini 1 ay gibi kýsa bir süre içerisinde indiriverdi. Dolayýsýyla Ortadoðu'da siyasal Ýslam'ýn iktidar serüveni


MARKSÝST BAKIÞ henüz tam olarak kapanmamýþ olsa bile yokuþ aþaðý iniþ süreci hýzlanmýþtýr ve geriye dönüþ de mümkün görünmemektedir. Mýsýr'da Alternatifsizlik Nasýl Aþýlabilir? Mýsýr'da yeni süreçte Müslüman Kardeþler'in

devre dýþý býrakýlmasý egemen sýnýflarý kitlelerin önüne atabilecekleri yeni bir politik lider aramaya itecektir. Uzun vadede ordunun iktidarda kalmasý sokak hareketinin yeniden yükselmesinden baþka bir iþe yaramayacaktýr. Ancak asýl kritik soru burada yatýyor: Mýsýr'da böyle bir siyasi aktör öne çýkabilir mi? Görünen gerçekler uzun vadede hem kitlelerin güvenini kazanabilecek ve onlarýn enerjilerini soðurabilecek hem de istikrarý yeniden saðlayabilecek politik bir liderliðin çýkmasýnýn mümkün olmadýðýný göstermektedir. Askeri yönetim çareyi Mübarek dönemi artýklarýný cumhurbaþkanlýðýna, baþbakanlýða getirmekte; muhalefete sus payý olarak da Muhammed El Baradey gibi kokuþmuþ liberalleri parlatmakta aramak-

Ortadoðu'nun kalbi Mýsýr'da ilerleyen dönemde emekçi sýnýflar açýsýndan tek kurtuluþ seçeneði sürekli devrim bayraðýný kaldýrmaktýr. Burjuvakapitalist sistemin onlara vereceði kan, gözyaþý ve sefaletten baþka hiçbir þeyi bulunmuyor. Bugüne kadar binlerce kardeþini devrim mücadelesinde kaybeden Mýsýrlý emekçiler hem devrime yapýlan darbeye karþý mücadeleyi yükselterek devrim hýrsýzlarýný püskürtmeliler hem de önlerine fren olarak sürülecek burjuva liberallerine kanmamalýdýrlar.

30

tadýr. Ancak bundan sonra kimin iktidarýn asýl sahibi olacaðý bariz gerçekleri deðiþtirmeyecek sadece rejimin niteliðinde ufak bir makyaj olacaktýr. Batý dünyasý bugün Mýsýr'ý yeniden þekillendiren Mýsýr ordusundan artýk Türkiye deðil, Þili Modeli beklemektedir. Wall Street Journal darbenin ardýndan "Mýsýr'ýn yeni bir Pinochet'e ihtiyacý var." baþlýðýný atmakta hiçbir çekince görmemiþti. Dolayýsýyla ordu milyonlarca Mýsýrlý'nýn kurtarýcýsý olarak deðil, kasabý olarak iktidara el koymuþtur ve bundan sonraki süreçte Mýsýr ordusunun gerçek düþmaný sýnýf mücadelesine savaþ açacak olmasý kuvvetle muhtemeldir. Ortadoðu'nun kalbi Mýsýr'da ilerleyen dönemde emekçi sýnýflar açýsýndan tek kurtuluþ seçeneði sürekli devrim bayraðýný kaldýrmaktýr. Burjuvakapitalist sistemin onlara vereceði kan, gözyaþý ve sefaletten baþka hiçbir þeyi bulunmuyor. Bugüne kadar binlerce kardeþini devrim mücadelesinde kaybeden Mýsýrlý emekçiler hem devrime yapýlan darbeye karþý mücadeleyi yükselterek devrim hýrsýzlarýný püskürtmeliler hem de önlerine fren olarak sürülecek burjuva liberallerine kanmamalýdýrlar. Bugün Haziran Direniþi'nin devam ettiði Türkiye'den, isyanýn sürdüðü Brezilya'ya kadar milyonlarca emekçinin kalpleri ayný zamanda Mýsýr proletaryasý ve gençliði için atmaktadýr. Dünya devrimi için enternasyonalist dayanýþmayý yükseltmenin ve kapitalist gericiliðe dur demenin tam vaktidir.

Emre Güntekin


MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günleri Iþýðýnda Kentsel Siyaset Bundan birkaç ay öncesinde ülkede AKP diktatörlüðüne karþý birikmekte olan öfkenin taþacaðý son noktanýn Gezi Parký projesi olacaðýný herhalde kimse tahmin edemezdi. Toplumsal reflekslerin polis terörünce körüklenmesi ve To p ç u Kýþlasý projesinin Ta k s i m ' deki son yeþil alana da gözünü Marks'ýn yüzyýldan fazla dikmesi Mayýs ayýndan bu yana var olan gerginliði yýllarýn bir süre önce dediði gibi birikimleriyle ayaklanmaya "gölgesini satamadýðý aðacý dönüþtürüverdi. kesen" kapitalizm hedefe Tayyip Erdoðan bir yandan "üçkonularak kentsel talanýn- beþ aðaç için kopartýlan yaygaraya bak" diye çemkirirken dan emperyalist savaþýna sokaklarýn büyük direngenliði kadar bu sistemin insan - karþýsýnda dizleri titreyerek 'bunlarýn derdi Gezi Parký falan lýðýn baþýna sardýðý deðil' diyerek hiç deðilse sokakmusibetlerden kurtulma larýn taleplerinin üç-beþ aðaç mücadelesini vermek baþka seviyesinde kalmasýný istediðini ayan beyan ortaya koydu. çýkar yolumuz yok. Esasýnda belki de eylemcilerin

31

ciddi bir kýsmýnýn sabrýnýn son noktasý Gezi projesi deðil Gezi Parký'ndaki polis þiddeti idi. Fakat sokaklar doldukça polis þiddeti arttý ve bütün savaþlarda olduðu gibi, sokak savaþý her þeyi en çýplak hali ile ortaya koydu. Çýplak kalan gerçeklik þuydu; üç beþ aðaç milyon dolarlýk rant projesinin üzerindeydi ve bunu en sert yöntemlere baþvurmak pahasýna gerçekleþtirmeye kararlý olan AKP tarafýndan söküp atýlmasý gerekirdi. Çünkü ülkenin gelmiþ geçmiþ en otoriter neoliberal iktidarý kendini bunun üzerinden var etmekte, bu sayede ayakta kalabilmekte idi. Sokaklar Gezi Parký'nda cisimleþen devasa bir rant kalesinin surlarýný taþ, kan ve terle, caný pahasýna zorladý. Kalenin surlarýndan ölüm saçan AKP, yýkýlmaz sanýlan duvarlarýnýn görülmemiþ bir direniþle dökülmeye baþladýðýný görünce bütün zor aygýtlarýný kullanmaya baþladý. Çünkü bu kapýyý tutan AKP ise de arkasýnda bütün bir emperyalist kapitalist sistem vardý. Haziran direniþi kentleri sermayenin kalesi haline getiren AKP önderliðindeki sermaye ile kaleyi zapt etmeye çalýþan milyonlarýn destaný haline geldi. AKP Döneminde Kentsel Talan AKP, iktidara geldiði 2002'den bu yana inþaat sektörüne görülmemiþ bir destekle ekonominin lokomotifi haline getirdi. Türkiye inþaat sektörü sadece Türkiye'nin deðil dünyanýn sayýlý inþaat þirketlerini yarattý. Dünyanýn en büyük 225 inþaat firmasý sýralamasý içine 2012 yýlý itibari ile 33 Türk firmasý girdi. Sanayi odaklý yatýrým yapan holdingler, baþta Zorlu, Doðuþ, Ýþ, Afken, Akmerkez, Alarko, TSKB, Eczacýbaþý, Nurol,


MARKSÝST BAKIÞ Vakýf olmak üzere, GYO(Gayrimenkul Yatýrým konulamayacak bir güç olarak ülkeyi ciddi bir krize sokaOrtaklýðý)'lar kurarak inþaat sektörüne büyük paralar akýt- bilir."(1) týlar. Marksist Bakýþ'ýn önceki sayýlarýnda bu yolun artýk AKP, TOKÝ'yi doðrudan baþbakanlýða baðlayarak tüm AKP için de, sermaye için de geri dönülemez olduðunu; kamu kaynaklarýný kentsel rant projelerinin hizmetine bu nedenle þehirlerdeki yýkýmýn ve inþaatýn devam etmek sundu. Duble yollardan hastanelere, okullardan toplu sorunda olduðunu söylemiþtik. Çünkü inþaat sektörüne konutlara onlarca holding ve binlerce taþeron firma bu milyonlarla dolarlýk yatýrým yapýlmýþken ve AKP'nin sayede kent merkezlerinin orta yerine bitmek tükenmek ekonomisi cari açýkla yüz yüzeyken inþaat sektörünün bilmeyen bir yýkým ve yeniden yapým süreci baþlattýlar. sekteye uðramasý ülke ekonomisinde yapý, reklamcýlýk, Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakanlýðý'nýn adý 2011'de Çevre ve bankacýlýk, emlak baþta olmak üzere diðer sektörleri tek Þehircilik Bakanlýðý'nýn yapýldý ve baþýna da eski TOKÝ tek deviren büyük krizler yaratabilir. (AKP'nin Yeni baþkaný Erdoðan Bayraktar getirildi. Bayraktar'ýn TOKÝ Sloganý: Ýnþaat Ya Resullallah, Ekin Akçay, Marksist baþkanlýðýndaki marifetleri ülke sathýna yayýlarak Bakýþ, Sayý 27, Þubat 2013) Mayýs ayý itibariyle merkez çevrenin talan, þehir zenginbankasýnýn verilerine göre cari lerinin ihya edildiði politikalar açýk 7 milyar 524 milyon tam gaz devam etti. dolara dayanmýþ durumda. Karþýlarýna çýkan her türlü Milli gelirin %43'ü kadar toplumsal muhalefet polis (340 milyar dolar) da dýþ borç zoru ile bastýrýrken kurumsal var. düzeydeki muhalefetin de tasAKP'nin yabancý sermayeden fiyeler ile önüne geçilmeye gelen sýcak paraya kritik bir çalýþýyor. Haziran direniþi þekilde baðýmlý olan karþýsýnda yönetici sýnýflarýn ekonomisinin motoru konutam desteðini alan AKP dikmundaki inþaat çarkýnýn döntatörlüðü yenilmez olduðu mesini gerektiriyor. Ülkedeki izlenimini yaratmak ve tüm yapýlaþma izinlerinin kentsel rant konusundaki %20'si Ýstanbul, %13'ü kararlýlýðýný göstermek için Haydarpaþaport projesi Ankara, %4'ü Ýzmir'e ait. Son direniþ halen devam ederken on yýlda toplam 1 milyar TMMOB'u yetkisizleþtirdi. Torba metrekare yapý izni çýkartýlýrken yasa ile her türlü yetkisi elinden AKP'nin yabancý sermayeden gelen bunun sadece 151 milyon alýnan TMMOB, kentlerin talaný sýcak paraya kritik bir þekilde metrekaresi ise 2012'ye ait. Son önünde bir engel olmakta b a ð ý m l ý o l a n e k o n o m i s i n i n m o t o r u on yýlda beþ yüz binden fazla çýkartýldý. konut üretilmesi sektörün geldiði konumundaki inþaat çarkýnýn dön Ýstanbul: Bir Talan Kenti ve kentlerdeki talanýn boyutlarýný mesini gerektiriyor. Ülkedeki tüm Devasa þantiyeler halini alan çarpýcý bir þekilde ortaya koyuyapýlaþma izinlerinin %20'si kentsel düzenlemelerin bir ayaðý yor. Önceki yazýlarýmýzda belirtÝstanbul, %13'ü Ankara, %4'ü da Gezi Parký projesinde olduðu miþtik;"AKP hükümeti gibi Taksim gibi çok deðerli Ýzmir'e ait. Son on yýlda toplam önümüzdeki 20 yýlda 7 milyon arazileri sermayeye peþkeþ çek1 milyar metrekare yapý izni konut yapmayý yani yýlda 350 bin mek. Bu pazarlýkta elbette çýkartýlýrken bunun sadece 151 konut üretmeyi önüne hedef baþbakanýn deyiþiyle üç beþ olarak koydu. Ekonominin milyon metrekaresi ise 2012'ye ait. aðacýn, beþ altý insanýn gözünün büyüme merkezini konut sek- Son on yýlda beþ yüz binden fazla yaþýna bakýlacak deðildi. törüne odaklayan AKP hükümeti konut üretilmesi sektörün geldiði ve Uluslararasý düzeyde büyük için devamlý yýkmak, yapmak, pazarlýklar konusu olan Gezi kentlerdeki talanýn boyutlarýný yapmak ve tekrar yapmak bu yüzçarpýcý bir þekilde ortaya koyuyor. Parký'nda olduðu gibi söz konusu den çok önemli. Çünkü ülkenin sermayenin çýkarlarý ise gerisi en büyük sermayedarlarý devasa teferruattýr. Aðaçlar da hunharca sökülür. Ýsyan edenlere yatýrýmlarý ile ülke inþaat sermayesini dünyanýn en büyük kurþun da sýkýlýr. Kaldý ki yukarýda bahsettiðimiz sebepikinci sektörü konumuna getirdiyse artýk o yatýrýmlar geri lerden ötürü AKP bu talana devam etmek zorunda. çekilemez konuma gelmiþ demektir. AKP için çok önemBeyoðlu'na dikilen bir ucube olarak Demirören AVM ve li olan istikrar ve büyümeyi tutturmak ve 2023 hedefleriEmek Sinemasý'nýn yýkýmý da büyük tepkilere raðmen ne odaklanmak hayati. Dolayýsýyla inþaat sektörü ne AKP'nin geri adým atmadýðý projelerdi. Ýstanbul'da pahasýna olursa olsun üretmek zorunda. Aksi halde telafisi imkansýz doða tahribatlarý yaratacak; þehri adeta giderek büyüyen cari açýk büyümenin durmasý ile karþý

32


MARKSÝST BAKIÞ santim santim betonlaþtýracak nice proje de kapýda. Yani sürecin burada týkanmasý sermaye tarafýndan kabul edilebilir bir þey deðil. Mesela Ýstanbul'un 'Çýlgýn Projesi' tam anlamýyla bir doða katliamý; "Kanal Ýstanbul"un %85'inin ormanlardan oluþan bir bölgede yapýlmasý tasarlanýyor. Bir diðer proje i s e b i n lerce aðacý katle-

K e n t s e l dönüþüm projeleriyle mily o n l a r c a e m e k ç i y i evlerinden koparýp atan AKP eliyle yapýsý deðiþtirilen kentlerin yeni yüzü de karþýmýza çýkýyor: kentlerin soylulaþtýrýlmasý. Oldukça deðerli kent merkezlerinden yoksul emekçilerin sürülmesiyle bu alanlarýn da sermayenin yeni kar kapýlarýna dönüþtürülmesi hedefleniyor.

den üçüncü köprü; Haydarpaþaport, ihalesi yapýlan Galataport, üçüncü havaalaný, hastane kompleksleri gibi nice proje Ýstanbul'u talan etmeyi bekliyor. Kentsel dönüþüm projeleriyle milyonlarca emekçiyi evlerinden koparýp atan AKP eliyle yapýsý deðiþtirilen kentlerin yeni yüzü de karþýmýza çýkýyor: kentlerin soylulaþtýrýlmasý. Bir zamanlar þehrin elitleri kent içlerinde, üretim merkezlerine yakýn konuþlandýrýlmýþ gecekondu mahallelerinden uzakta sitelerde, villalarda vs.'de yaþardý. Bu dönemde þehir merkezleri üretim ve tüketimin yapýldýðý alanlar olarak kaldý. Ankara'da Kýzýlay, Ýstanbul'da Taksim gibi çok önemli merkezlerin etrafýnda 'çöküntü alanlarý' oluþtu. Taksim'in yaný baþýndaki Tarlabaþý'nda gibi oldukça deðerli alanlarda yoksul emekçiler uzun yýllar konaklamaya devam etti. Kýzýlay meydaný, zenginlerin neredeyse hiç uðramadýðý bir alan haline geldi. Çünkü büyük AVM'ler ile çevrelenmiþ, her türlü ihtiyacýn karþýlanabileceðin komplekslerin içerisindeki konutlarý ile orta ve üst sýnýflar kendi merkezlerinde yaþamlarýný sürdürmekte, yoksul mahallelerle hiç yüz yüze gelmeden kapýsýnda özel güvenliklerin beklediði steril yaþamlarýný devam ettirmekteler. Ancak bu kesim þehir merkezlerindeki büyük rantlar ve þehrin kilometrelerce

33

dýþýndaki lüks konutlarda yaþamlarýna devam etse de merkezlere geri dönme ve kentlerin bu deðerli alanlarýný sermayenin yeni kar kapýlarýna dönüþtürme isteði kent merkezlerin Tarlabaþý, Dolapdere gibi çöküntü alanlarýndan arýndýrýlmasý yani "soylulaþtýrýlmasý"ný gerektiriyordu. AKP'nin TOKÝ marifetiyle baþarmaya çalýþtýðý þey, iþte budur. Hem yüksek arsa fiyatlarý olan bu alanlarý mükemmel birer kar alaný olarak yýkýp yeniden yapmak hem de yoksul emekçileri buralardan sürerek þehir merkezlerinden tamamen uzaklaþtýrmak. Ýstanbul ayný zamanda AKP hükümeti tarafýndan uzun zamandýr bir finans kenti olarak kurgulanýyor. Merkez Bankasý'nýn Ýstanbul'a taþýnmasý bu ajandanýn bir parçasý. Finans kapital Ýstanbul'da konumlanýrken Ankara'ya da silah ve uzay sanayi ile bürokrasi merkezi olma gibi bir iþbölümü uygun görülüyor. AVM'lerin, plazalarýn, sayýsýz iþ merkezinin, eðlence komplekslerinin artýk var olan kapasitelerinin bile sermayeyi tatmin etmediði açýkça dillendiriliyor. Trafiði rahatlatmak adý altýnda yapýlan her bir köprü, havaalaný ya da ormanlarý delip geçecek yeni bir kanal kendi çevresinde yeni bir trafik, yeni bir ticaret ve rant alaný, bununla beraber de artan bir nüfus getiriyor. Yani sermaye kendi karý için içinden çýkýlmaz hale getirdiði trafiði üzerinden bir kez daha rant saðlayarak gittikçe çözümsüz bir duruma sürüklüyor. Resmi rakamla yaklaþýk 14 milyonluk bir kentin devasa sorunlarý sermayenin çýkarlarýna feda edildiði sürece hiçbir çözüme ulaþamayacak. Kanal Ýstanbul projesi binlerce aðacý katlettiði gibi deniz manzaralý arsalarý kapýþ kapýþ sattýracak yeni bir rant alaný olmaktan öte hiçbir anlamý olmayacak. Ya da üçüncü köprü dökülen her bir metre asfaltta kendi çevresinde yeni bir ticaret aðý oluþturacak. Oluþan bu að da zamanla içinden çýkýlmaz bir trafik ve kirlilik getirecek. Kafasý ranttan baþka bir þeye çalýþmayan sermaye de yeni yollar yaparak güya çözüm sunacak, ancak aslýnda sonu olmayan bir sarmalý devam ettirecek. Kýsacasý kapitalizm kentlerin sorunlarýný çözmek bir yana bu sorunlarý bizzat yaratýp içinden çýkýlmaz hale getirdiði aþikar. Kentsel sorunlarý bile çözemeyen bir düzenin insanlýða bir þey vaat etmesi de beklenemez. Haziran Direniþi, Kent ve Sermaye Haziran Günleri burjuvaziyi büyük bir tedirginlik içinde soktu; çünkü kapitalist emperyalist poli-


MARKSÝST BAKIÞ tikalar daima iç politikanýn gidiþatýna yani sokaklarýn ikna oluþuna baðlýdýr. Bu nedenle Haziran Direniþi; Suriye savaþý, muhafazakar baskýlar, polis terörü, kadýn sorunu, kent sorunu gibi çok geniþ bir yelpazede, kendi içinde bir bütün olan ve ucu emperyalist kapitalist sistemin kendi çeliþkilerine çýkan cüretkar bir tepkinin ürünü olarak ortaya çýktý. Ancak bugün mesele mücadelenin varlýk zemininde karþýtlýk içinde olduðu kapitalist sistemin bilinçlerde de hedef tahtasýna oturtulmasýdýr. Sokaklardaki gençliðin öfkesinin temelleri sokakta, direniþ sýrasýnda pek çok engelle karþýlaþtý diyebiliriz. Ancak direniþi sadece çevreci bir çerçevede tutmak isteyen sivil toplumcu tavýr çok hýzlý bir þekilde aþýldý. Fakat çok doðal bir þekilde çeþitli manipülasyonlar da devreye sokularak en genel anlamda sermayenin sokaklarýn tepkisini çekmemesi için de birçok þey yapýldý. Bazý sermaye çevreleri çeþitli açýklamalarla sokaktaki terörün yükünü omuzlarýndan atmaya çalýþtýlar. Tek alternatifleri olan AKP'nin arkasýnda yýllarca aðýr bir sömürü emekçilere reva gören, Ortadoðu halklarýnýn katledilmesinde aktör olacak kadar saldýrganlaþmýþ burjuvazi milyonlarca direniþçi sokaklara dökülünce bir anda duyarlýlýk maskesini yüzüne takýverdi. Mesela Herry markasýnýn sahibi Selami Sarý, "Tepki olarak ben böyle bir AVM'ye girmem, kan dökülmüþ bir yerde maðaza açmam. Ben Karadenizliyim, yeþile aþýðým. Ýnsanlar aðaçlarý korumak için bu kadar reaksiyon veriyor. Ne Gezi Parký'nda ne de Emek Sinemasý'nýn yerine yapýlacak AVM'de yer almam"(2) diyerek sanki projenin baþýndan beri parký katledeceðini bilmiyormuþ da, bir Karadenizli olarak, HES projelerinin kralý AKP insanlarý katledildikten sonra bunun farkýna varmýþ! Ümit Boyner ve Cem Boyner de halkýn bu denli karþý çýktýðý projede yer alamayacaklarýný duyurmuþlardý. Boyner'lerden bu zamana kadar þehirleri adeta istila eden hiçbir AVM için benzer bir açýklama duymadýk. Duymamýz da zaten mümkün deðildi çünkü esasýnda tek dertleri meþruiyeti sarsýlmýþ bir projeye verilecek desteðin prestijlerini sarsmamasý; öfkenin sermaye çevresine odaklanmamasýydý. Haziran Direniþi boyunca Doðuþ Grubu'nun baþýna gelenler hepsi için iyi bir deneyim olmuþtur. Doðuþ Grubu, Türkiye'nin en

büyük holdingleri arasýnda. Holding yöneticilerinden Ferit Þahenk Þahenk 2013 itibariyle Türkiye'nin en zengini; ayrýca Garanti Bankasý Yönetim Kurulu baþkaný, büyük protestolar ile sarsýlan NTV'nin de patronu. AKP'nin daðýttýðý rantlardan yeterince nemalanan ve bu ölçüde de dalkavukluðunun sýnýrsýzlýðýný direniþ boyunca NTV'nin yayýn politikasýndan görebildiðimiz Þahenk, Galataport ihalesini mayýs ayýnda 702 milyon dolara almýþtý. Galataport, benzeri Haydarpaþaport projesi gibi, sahillere yapýlacak ucube plazalarýn ve marinalar eþliðinde lüks eðlence mekanlarý ile emekçi halkýn tamamen sahilden uzaklaþtýrýlmasý anlamýný taþýyor. Kaldý ki Galataport gibi nice proje baþta Kadýköy olmak üzere Ýstanbul sahillerinin satýlmasýný hedefliyor. Yani Haziran Direniþi, varlýðý itibariyle Þahenk ve sermayesine karþý. Oysa Þahenk AKP zamanýnda sermayesini ulusal ve uluslararasý inþaat sektöründe büyük rakamlara ulaþtýrdý. Ýþte Doðuþ Grubu'nun rant projeleri; Boyabat HES, Artvin barajý; Ýstanbul' da Otogar-Kirazlý-Baþakþehir ve ÜsküdarÜmraniye-Çekmeköy metrosu; Libya, Ukrayna, Doðu Avrupa, Rusya, Bulgaristan, Hindistan, Vietnam, Körfez ülkelerinde inþaat projeleri…(3) Þahenk'in burjuva refleksleri, gözbebeði AKP'ye zor zamanda destek olmaktan geri durmayýnca tarihe geçecek bir sansürcülük Haziran direniþi sýrasýnda kendini gösterdi, penguenler ekranlarda boy gösterdi! Bir baþka örnek de Koç Grubu. Divan Otel'e eylemcilerin sýðýnmasý üzerine baþbakanýn açýk hedefi haline gelen ve "faiz lobisi" paranoyalarýna temel oluþturan Koç Grubu. AKP'nin polisi otel lobisine sýðýnan çoluk çocuk herkese biber ve plastik mermi sýkarken AKP ve destekçileri de Divan Otel'i hedef göstermiþti. Oysa Divan Otel'in sahibi Koç'larýn da Boyner'den farklý olmayan bir tavýrla kendilerine öfkenin yönelmemesi için bu tavrý takýndýðýný kolayca söyleyebiliriz. Kaldý ki kendileri de zaten þirketleri ile kentsel talanýn aktörlerinden. Bu durumda Koç holding de AKP karþýtý deðil olsa olsa destekçisi olur. Ülkenin dört bir tarafýnda AVM'lerini diken Koç GYO'su ile de kentsel dönüþüm rantýndan en büyük karý elde eden þirketlerden birisi. Nakkaþ Gayrimenkul, Avas Gayrimenkul ve Temel Gayrimenkul adýnda üç ayrý þirketi kurarak konut sektörüne balýklama dalan ve emlak sektöründen

34

Sokaklardaki gençliðin öfkesinin temelleri sokakta, direniþ sýrasýnda pek çok engelle karþýlaþtý diyebiliriz. Ancak direniþi sadece çevre ci bir çerçevede tutmak isteyen sivil toplumcu tavýr çok hýzlý bir þekilde aþýldý. Fakat çok doðal bir þekilde çeþitli manipülasyonlar da devreye sokularak en genel anlamda sermayenin sokaklarýn tepkisini çekmemesi için de birçok þey yapýldý. Bazý sermaye çevreleri çeþitli açýklamalarla sokaktaki terörün yükünü omuzlarýndan atmaya çalýþtýlar. Tek alternatifleri olan AKP'nin arkasýnda yýllarca aðýr bir sömürü emekçilere reva gören, Ortadoðu halklarýnýn katledilmesinde aktör olacak kadar saldýrganlaþmýþ bur juvazi milyonlarca direniþçi sokaklara dökülünce bir anda duyarlýlýk maskesini yüzüne takýverdi.


MARKSÝST BAKIÞ de geri kalmayan KOÇ, Sarýyer Ýlçesi, Rumeli Feneri Köyü hudutlarý dahilinde bulunan Mavramoloz Devlet Ormaný içerisinde kalan 160 hektarlýk bir araziye binlerce aðacý katlederek üniversitesini yapmýþtý. 2013 yýlýna ise köprü ve otoyol özelleþtirmesi ihalesini kazanmýþtý. Kýsacasý AKP'nin hedef gösterdiði Koç da, AKP'yi kendisini rezil etme pahasýna koruyan Doðuþ holding de var olan talanýn paydaþlarý. AKP ise bu talanýn sert bir yürütücüsü.

yeniden kurulmasý ise direniþin kaldýðý yerden ve büyüyerek devam etmesine; sosyalizm hedefine yönelmesine baðlý. Derya Koca

1.Akçay Ekin, AKP'nin Yeni Sloganý: Ýnþaat Ya Resullah,eriþim 15 Temmuz 2013, http://www.bolsevik.org/content/akpnin-yeni-sloganiiinsaat-ya-resulallah-ii-ekin-akcay 2.http://www. Sokaklar Gezi Parký'nda radikal.com.tr cisimleþen devasa bir rant /turkiye/turkiyenin_ kalesinin surlarýný taþ, m a r k a l a r i _ g e z i d e _ kan ve terle, caný pahasý- m a g a z a _ a c m a y i z na zorladý. Kalenin 1135738 surlarýndan ölüm saçan 3.http://www.dogusgrubu.com.tr/web/22AKP, yýkýlmaz sanýlan 89-1-1/dogus_grubu_duvarlarýnýn görülmemiþ _ t r / s e k t o r l e r bir direniþle dökülmeye /insaat/dogus_insaat

baþladýðýný görünce bütün zor aygýtlarýný kullanmaya baþladý. Çünkü bu kapýyý tutan AKP ise de arkasýnda bütün bir emperyalist kapitalist sistem vardý. Haziran direniþi kentleri sermayenin kalesi haline getiren AKP önderliðindeki sermaye ile kaleyi zapt etmeye çalýþan milyonlarýn destaný haline geldi.

Sonuç Özetle söyleyecek olursak her ne kadar politik bilinç olarak sokaklardaki direniþ þimdilik sermayeyi hedef almamýþ olsa da AKP'ye karþý baþlayan bu isyan dalgasý, aslýnda AKP'nin cisminde kentsel talanýndan, Suriye'de savaþ çýðýrtkanlýðýna kadar AKP'nin arkasýndaki ulusal ve uluslararasý sermayeyi de karþýsýna almýþ durumda. Akýldan çýkarýlmamalýdýr ki AKP'nin gücünün ana kaynaðý ulusal ve uluslararasý sermayenin büyük desteðinden baþkasý deðildir. Unutmamak gerekir ki bizim insanca yaþam için kurtarmaya çalýþtýðýmýz 'üç beþ aðaç', sermaye için milyon dolarlýk rant projelerinin sekteye uðramasý demektir. Þayet kentler ve yaþam için mücadelemizde hedef olarak AKP'yi aþarak kapitalist sistemin kendisine yönelinmezse kentsel talan sona erdirilemez. Marks'ýn yüzyýldan fazla bir süre önce dediði gibi "gölgesini satamadýðý aðacý kesen" kapitalizm hedefe konularak kentsel talanýndan emperyalist savaþýna kadar bu sistemin insanlýðýn baþýna sardýðý musibetlerden kurtulma mücadelesini vermek baþka çýkar yolumuz yok. Kentlerin doðaya saygý içinde, eþitlik ve adalet temelinde

35


MARKSÝST BAKIÞ

Birinci Enternasyonal: Ýþçi Sýnýfýnýn Ulusal Sýnýrlarý Aþan Kavgasý

Enternasyonal, kuruluþ sürecinde çok etkili bir örgütlenme profiline sahip olmasa da iþçi mücadelelerinin güçlenmesi ve çeþitli ülkelerdeki bu mücadelelere Enternasyonal'in sunduðu destek onun dünya proletaryasý içindeki saygýnlýðýný artýrýrken saflarýný da geniþletti.

Ýþçi sýnýfýnýn uluslararasý örgütlenmesini mümkün kýlan enternasyonalist sýnýf bilinci 1848 devrimci dalgasýnýn bir ürünüydü. Bu dönemde geliþen enternasyonalist dayanýþma ruhu, Ýtalya'dan Amerikan Ýç Savaþý'na Polonya'ya kadar uzanmaktaydý. 1848 devrimci dalgasýnýn savaþçýlarýný Amerikan Ýç Savaþý'nda ya da Ýtalya'da elde silah savaþýrken görmenin oldukça olaðan olduðu bu dönemde Polonya devrimi ile dayanýþma amacýyla Londra'da gerçekleþtirilen toplantýlardan iþçi hareketinin uluslararasý örgütlenme çatýsýný oluþturacak Birinci Enternasyonal doðacaktý.

36

1848 devriminin yarattýðý birikim sadece enternasyonalist sýnýf bilinci temelinde deðil uluslararasý örgütlenme deneyimleri baðlamýnda da Birinci Enternasyonal'e giden yolu açtý. Avrupa merkezli olarak, 1848 devrimlerine örgütlü þekilde yön vermek amacýyla kurulan ve Avrupa hattýnda yayýlan Komünist Birlik, Birinci Enternasyonal'e öncül oldu. Marks ve Engels, Komünist Birlik'in de örgütlenmesinde belirleyici olmuþ; "Bütün ülkelerin proleterleri birleþiniz" sloganýný kendine þiar edinen Birlik'in programý olarak Marks ve Engels tarafýndan meþhur Komünist Manifesto kaleme alýnmýþtýr. 1848 devrimlerinin yenilgisinden sonra, Birlik, fikir ayrýlýklarýnýn keskinleþmesiyle kendini feshetse de Birinci Enternasyonal'e uzanan bir uluslararasý örgütlenme geleneði ve birikimine imza atmýþtýr. Kýta Avrupasýný etkisi altýna alan 1848 devrimci dalgasýnýn burjuvazinin ihanetiyle birlikte yenilgiye uðramasý ve ardýndan geliþen baský dönemi iþçi hareketinde bir durgunluða yol açsa da 1850'lerden itibaren bir canlanma kendini hissettirmeye baþlamýþtý. 1850'li ve 60'lý yýllar grevlerin, sendikalaþmanýn, hatta dernek faaliyetlerinin yasaklandýðý bir dönem olsa da kapitalizmin içine girdiði büyük geliþim evresi iþçi sýnýfýný hem sayýsal olarak büyütmekte hem büyük fabrikalarda toplamakta ve böylece de sýnýf bilincinin geliþiminin önünü açmaktaydý. 1850'ler, özellikle de 1860'lar iþçi sýnýfýnýn örgütlenmesinin de yeþerdiði yýllar oluyordu. Burjuvazinin baský ve saldýrýlarý karþýsýnda bu ihtiyaç çok elzem hale de gelmekteydi. Ýþçi sýnýfýnýn örgütlenmesi, ulusal sýnýrlarýn ötesine geçerek doðrudan uluslararasý bir çatý temelinde geliþmekteydi. Dönemin özgün nitelik-


MARKSÝST BAKIÞ leri de sadece bu tür bir örgütlenmeyi mümkün kýlmýyor; mede Marks'ýn mücadelesinin etkisini ortaya koymakonu gerektiriyordu da. Ýþçi sýnýfýnýn bilinci de uluslararasý tadýrlar. bir örgütlenmeyi önüne koyacak þekilde enternasyona- Birinci Enternasyonal'in geliþmesinin iki döneminde bahlistti. Amerikan Ýç Savaþý sýrasýnda proletarya setmek mümkündür; 1865-67 arasýnda farklý siyasal eðiÝngiltere'nin köleci politikalarýna karþý durarak iþçi enter- limlerin birarada bulunmasýnýn yarattýðý güçlüklerin kennasyonalizminin parlak örneklerini sergiliyor; dini gösterdiði dönem ile 1868-70 arasýnda sýnýf mücadePolonya'nýn Çarlýk Rusya'ya karþý baðýmsýzlýk mücadele- lesinin artmasý paralelinde elde edilen baþarýlar dönesi Ýngiliz ve Fransýz iþçilerinin desteðini kazanýyordu. Ýþte midir. Heterojen bir toplamdan oluþan Birinci tam da böyle bir dönemde Birinci Enternasyonal, dünya Enternasyonal'de tartýþmalar büyük oranda kongrelerde proletaryasýna uluslararasý bir önderlik sunma ihtiyacýný kendini gösteriyordu. Enternasyonal'de etkin olan siyasal gidermek için inþa edildi. aktörlerin deðiþmesiyle tartýþma zemini kaymakta ve Uluslararasý Ýþçi Birliði (yani Birinci Enternasyonal) 28 tartýþmanýn taraflarý deðiþiklik göstermekteydi. Marks ve Eylül 1864 yýlýnda Londra'da Ýngiliz, Belçikalý, Fransýz Prodhoun üzerinden baþlayan tartýþma ekseni geliþen ve Alman iþçilerince kuruldu. Birinci Enternasyonal'e süreçte Marks ve Bakunin üzerinden þekillenecekti. giden yol, Londra'da 23 Nisan 1863'te baþlayan Polonya 1865'te Londra'da gerçekleþen ilk kongrede tartýþma ekdevrimi ile dayanýþma toplantýlarý dizisinde atýlmýþ oldu. senini Marks ve Proudhon'un fikirleri oluþturuyor; Birinci Enternasyonal, farklý Enternasyonal Genel akýmlarýn bir birlikteliðini Ýþçi sýnýfýnýn uluslararasý örgütlen- Konseyi temel sorunlar ifade etmekteydi. Ýçinde iþçi olarak önüne iþgününün mesini mümkün kýlan enternassýnýfýnýn siyasal mücadelesini kýsaltýlmasý için yürütülecek yonalist sýnýf bilinci 1848 devrimci mücadeleler, sendikalar, reddeden, genel grevlere küçümser bir bakýþ açýsýyla kadýn ve çocuklarýn emeðinin dalgasýnýn bir ürünüydü. Bu yaklaþan Proudhonculardan, sömürülmesini koyuyordu. dönemde geliþen enternasyonalist milliyetçi bir devrimcilik 1866'daki Cenevre kongdayanýþma ruhu, Ýtalya'dan perspektifine sahip olan resinde ise iþçi sýnýfýnýn Ýtalyan Mazzini yandaþlarýna siyasal mücadele vermesi Amerikan Ýç Savaþý'na Polonya'ya ve iþçilerin ekonomik gerekliliði ile sendikalarýn kazanýmlarýný merkezine alan kadar uzanmaktaydý. 1848 devrimci verecekleri katkýlarýn da iþçidalgasýnýn savaþçýlarýný Amerikan lerin siyasal mücadele sahasýsendikal birlik yanlýsý Ýngiliz sendikalistlerine varan birçok na kanalize olmasý gerektiðiÝç Savaþý'nda ya da Ýtalya'da elde akýmýn yer aldýðý geniþ bir ni karara baðlandý. 1867'de silah savaþýrken görmenin oldukça toplanan 3. Kongrede üretim yelpaze mevcuttu. olaðan olduðu bu dönemde Polonya araçlarýnýn özel mülkiyeti Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþunun konusu tartýþýlýrken 1868'de ulusal ölçekte mümkün devrimi ile dayanýþma amacýyla yapýlan 4. Kongrede ise üreolmadýðýný belirten ve bütün Londra'da gerçekleþtirilen tim araçlarýnýn toplumsaldünya iþçilerine birleþmelerilaþtýrýlmasý kararý alýndý. Bu toplantýlardan iþçi hareketinin ni salýk veren Marks, dünya kongrenin gerçekleþtiði proletaryasýnýn uluslararasý uluslararasý örgütlenme çatýsýný dönemde baþlayan örgütlenmesini oluþturan oluþturacak Birinci Enternasyonal Avusturya-Prusya Savaþý'nda Birinci Enternasyonal içinde iþçi sýnýfýnýn nasýl bir tavýr deðiþik politika akýmlara doðacaktý. almasý gerektiði üzerine karþý devrimci Marksizmin hakim kýlýnmasý için mücadele yürüttü. Enternasyonalin yürütülen tartýþmalar sonucunda bu savaþýn iþçi sýnýfýnýn tüzüðünün önsözünde geçen "iþçi sýnýfýnýn kurtuluþunun deðil egemen burjuvazinin savaþý olduðu ve bu nedenle kendi eseri olmasý gerektiði", "iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu de bu savaþta iþçi sýnýfýna düþen görevin, uluslararasý uðruna savaþýmýn her türlü sýnýf düzeninin ortadan alanda genel grevlerle bu savaþý engellemek olduðu kaldýrýlmasý için bir savaþým olduðu", "iþçi sýnýfýnýn kararýnda ortaklaþýldý. 1869'da Basel'deki kongre, Birinci ekonomik kurtuluþunun her türlü siyasal hareketin araç Enternasyonal'deki tartýþmalarýn Marks-Proudhon ekolarak tabi olmasý gereken amaç olduðu ve bu büyük seninden Marks-Bakunin'e geçiþ yaptýðý ilk kongre olaamaca yönelen þimdiye kadarki bütün çabalarýn, ayný caktý. ülke içinde farklý mesleklerdeki emekçiler arasýndaki Enternasyonal, kuruluþ sürecinde çok etkili bir örgütlendayanýþma eksikliðinden ve ayrý ayrý ülkelerdeki iþçi me profiline sahip olmasa da iþçi mücadelelerinin güçlensýnýflarý arasýndaki kardeþçe birliðin kurulmamasýndan mesi ve çeþitli ülkelerdeki bu mücadelelere dolayý baþarýsýzlýða uðradýðý" ibareleri de bu örgütlen- Enternasyonal'in sunduðu destek onun dünya proletaryasý

37


MARKSÝST BAKIÞ içindeki saygýnlýðýný artýrýrken saflarýný da geniþletti. ardýndan Fransa'da merkezi hükümet çökmüþ, Dünya proletaryasýný kendine çektiði oranda egemen Cumhuriyet ilan edilmiþtir. Paris'te ayaklanan emekçiler sýnýflarýn tepkisini üzerine çeken Birinci Enternasyonal burada komünlerini ilan ederek Paris komünü altýnda burjuvazi açýsýndan bir tehdit olarak kendi hükümetlerini kurmuþlardýr. Ýþçi B i r i n c i görülüyordu. Dünya proletaryasý ise sýnýfýnýn tarihsel bu adýmý muzaffer olaÝsviçre'den Belçika'ya, Fransa'ya gün Enternasyonal, her ne mamýþtýr. Paris Komünü, yönetsel ve takgeçtikçe Enternasyonal'i daha çok betiksel olarak hatalar yapmýþ; örneðin kadar devrimci nimsemeye ve onun saflarýnda örgütlenelleri altýndaki Fransa merkez bankasýnmeye yöneliyordu. Enternasyonal, önem- Marksizmin billurlarmýþ daki paraya asla dokunmamýþ, Komünü bir dünya örgütü li bir görev olarak önüne deðiþik ülkeParis dýþýna ve Avrupa'ya yayamamýþtýr. lerdeki iþçi dernekleri arasýnda iletiþim olamasa da proleteryanýn Bu da Paris Komünü'nün sadece 72 gün ve yardýmlaþma aðý oluþturmayý ve kalmasýna neden olmuþ ve iþçi sýnýf mücadelesi tarihine ayakta böylece dünya proletaryasýnýn birlikte sýnýfýnýn bu þanlý iktidarý karþý devrimin hareket edebilme ve dayanýþma gücünü altýn harflerle yazmýþtýr. ordularýyla çok kanlý bir biçimde artýrmayý koyuyordu. Birinci Proletaryanýn burju- bastýrýlmýþtýr. Paris Komünü bütün Enternasyonal, iþçi sýnýfýnýn sýnýfsal özelAvrupalý devletler tarafýndan lavaziye karþý verdiði liklerini iyi kavrayarak sýnýfla organik netlenirken Komün'e destek veren Birinci s a v a þ ý m ý n u l u s l a r a r a s ý baðlarýný saðlamlaþtýrmayý baþarmýþ; Enternasyonal ve örgütleyicileri de bu dünya proletaryasý içinde gücünü artýr- bir kavga olduðunun iþçi nefretten nasibini almýþtýr. Komün'e karþý masýna paralel olarak zamanla egemen sýnýfýnýn bilincine çýk - her koldan saldýrýya giriþen Avrupalý egesýnýflar için bir uluslararasý tehlike konumenlerin kontrolündeki burjuva basýn u m a s ý n a h i z m e t e d e n b muna yükselmiþtir. Marks'ý "Kýzýl Doktor" ilan etmiþtir. d e n e y i m p r o l e t a r y a n ý n Fransa ve Prusya kendi aralarýndaki Burjuvazinin Enternasyonal'e karþý mücadeleye giriþmesi bir yana gelecek mücadelelerine savaþý bir kenara býrakýp "ortak düþman"a karþý birlikte saldýrýya geçmiþler; Enternasyonal için asýl büyük tehdit bu de bu deðerli mirasý Komün'ü boðmak için el ele vererek bu heterojen birlik içindeki tartýþmalar býrakmýþtýr. Birinci iki ülke 10 bin kiþilik bir orduyla Paris'e haline gelmiþti. Enternasyonal yoðun l , M a r k s ' ý n E n t e r n a s y o n a girmiþtir. Ýþte, Marks'ýn burjuvaziyi tartýþmalarýn yapýldýðý bir yer olmuþ; betimlemesinin muazzam bir doðrulanýþý: Marks ve destekçilerinin yaný sýra baþta yürüttüðü ideolojik "düþman kardeþler". Fransa'dan Pierre-Joseph Proudhon ve mücadelenin sonucu Rus Mikhail Bakunin'in temsil ettiði Komün'ün yenilgisinin ardýndan olarak iþçi sýnýfýnýn anarþistler baþka bir halkayý oluþturmuþEnternasyonal'de kendi iç tartýþmalarýna tur. Diðer yandan da ütopik sosyalistlerin devrimin yegane öznesi daha fazla gömülmüþ; birliktelikten etkisi hissedilmiþtir. Ütopikler, sosya- olduðunu ve kurtuluþu - yaþanan kopuþlarla birlik iþlevini yitirlizme gidecek yolun aydýnlanmadan ve meye baþlamýþtýr. Enternasyonal'den ilk n u n a n c a k k e n d i e s e r i eðitimden geçtiðini savunmaktadýr. Bu kopuþ Marks'ýn Komüne verdiði sonsuz olabileceðini de sýnýf düþüncenin sahiplerinden Robert Owen, destek nedeniyle korkuya kapýlan Ýngiliz üretimin ve toplumun nasýl farklý bir þe- bilincine kazýmýþtýr. Ýþçi sendikalistlerden gelmiþtir. Ýngiliz kilde örgütlenebileceðini göstermek için sýnýfýnýn tarihte ilk kez sendikacýlarý zaten iþçi sýnýfýnýn siyasal kooperatifler ve ideal emekçi topluluklarý olarak örgütlenmesine ve bu yönde bir kurmuþtur. Marks, ütopik sosyalistlere iktidarý eline aldýðý Paris programa karþý bir duruþa sahiplerdir; iþçi Komünü deneyimine karþý bu yolun sosyalizme ulaþacak yol sýnýfýnýn sadece ekonomik mücadele verolmadýðý, izole topluluklar oluþturmanýn tanýklýk eden bu örgüt- mesi gerektiðini savunmaktadýrlar. Paris asla yeterli olamayacaðý þeklinde bir sürecinde de iþçi sýnýfýnýn lenme içinde yürütülen Komünü tartýþma yürütmüþtür. Enternasyonal'deki siyasal partisini kurmak yerine burjuvazitartýþmalar ve alýnan den yana taraf olarak sýnýf iþbirlikçisi bir ilk konuþmasýnda "Siyasi iktidarý ele geçirmek, iþçi sýnýfýnýn önemli bir görevi kararlar gelecek dönem - tavýr takýnmýþ ve Enternasyonal'le hâline geldi" diye belirten Marks'ýn lerdeki sýnýf mücadelele- baðlarýný kopartmýþlardýr. Parlamenterist önemli siyasi argümanlarýnýn birçoðu bir yönetim anlayýþýna sahip bu rine ýþýk tutmuþtur. Enternasyonal içindeki akýmlarla yapýlan unsurlarýn devrimci bir Komün'e destek tartýþmalarda billurlaþmýþtýr. vermelerini beklemek zaten baþtan hatalý olacaktýr. Birinci Enternasyonal, ilk iþçi iktidarýna, Paris Komünü'ne de tanýklýk etmiþtir. Bu dönemde Fransa ve Enternasyonal içindeki diðer bir ayrýþma da Bakunin Prusya arasýnda baþlayan savaþý Prusya'nýn kazanmasýnýn merkezli olarak yaþanmýþtýr. 1872 tarihindeki Lahey

38


MARKSÝST BAKIÞ kongresinde Marks ve Engels gizliden bir hizipçilik ve komploculuk faaliyetleri yürüten Bakunin ve baþýný çektiði anarþistlere karþý savaþ açmýþtýr. Marks ve Bakunin arasýndaki ideolojik farklýlýklar bir yana Bakunin'in komplocu örgütlenme yöntemleriyle ilerlemek mümkün olmadýðýndan bu kavga kaçýnýlmaz hale gelmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn üretimden gelen gücünü görmezden gelen, köylülüðe bel baðlayan Bakunin'e karþý Marks iþçi sýnýfýnýn ve onun devrimci partisinin öncülüðünü savunarak tamamen farklý bir damarý ifade ediyordu. Marks, Paris Komünü'nün yenilgisi sonrasýnda yaptýðý bilimsel tahlillerinde devrimin, ancak iþçi sýnýfýnýn öncülüðünde baþarýlabileceðini ortaya koymuþ ve bunun için de proletaryanýn devrimci partisinin zorunluluðunu ifade etmiþtir. Marks'ýn bu tezleri, 1871 L o n d r a Kongresi' n d e Enternasyonal'in temel tezleri olarak kabul edilmiþtir. Marks'la Bakunin arasýndaki en önemli tartýþmalardan biri de devlet sorunuydu. Marksistler ve anarþistler devlet sorununa çok farklý yaklaþýyorlar; Bakunin devrimin ertesinde hemen devletin yýkýlacaðýný ve sýnýfsýz bir topluma geçileceðine inanýyordu. Marks ise devrimin ancak proletarya diktatörlüðüyle saðlanabileceðini ve bir iþçi devletinin kurulmasýný savunuyordu. Bakunin proletarya diktatörlüðünün özgürlükleri kýsýtlayacaðýný ve yeni bir baský mekanizmasý yaratacaðýný söylüyordu. Bakunin'in bu görüþleri Paris Komünü'nde açýkça iflas etse de Bakunin bu teorisinden vazgeçmemiþtir. Otoriterliði sözde reddeden anarþistler Enternasyonal içinde bir otoriterlik eðilimi içerisine girmiþlerdi. Enternasyonal içindeki zarar verici tutumunu sürdüren Bakunin'in Enternasyonal'den tasfiyesi için Marks genel konseye önerge vermiþ ve bu önerge kabul edilmiþti. Ancak Enternasyonal'in içine düþtüðü çýkmaz sona ermemiþ; Paris Komünü'nün yenilmesinin ardýndan kan kaybetmeye baþlayan Enternasyonal içinden kopuþlar ve Bakunin'in komp-

39

locu faaliyetleri nedeniyle iyice güç kaybetmiþtir. Enternasyonal'in Bakunin ve taraftarlarýnýn eline geçmesini engellemek isteyen Marks ve Engels'in önergesinin genel konseyde kabulüyle Birinci Enternasyonal'in merkezi Amerika'ya taþýnmýþtýr. Ancak Enternasyonal'e anarþistlerin verdiði zararýn son bulmamasý üzerine 1876 yýlýnda Philadelphia'da toplanan kongreyle birlik kendini fesh etmiþtir. Bu kongre de Birinci Enternasyonal'in son kongresi olmuþtur. Sonuç Olarak Birinci Enternasyonal, her ne kadar devrimci Marksizmin billurlarmýþ bir dünya örgütü olamasa da proletaryanýn sýnýf mücadelesi tarihine altýn harflerle yazmýþtýr. Proletaryanýn burjuvaziye karþý verdiði savaþýmýn uluslararasý bir kavga olduðunun iþçi sýnýfýnýn bilincine çýkmasýna hizmet eden bu deneyim proletaryanýn gelecek mücadelelerine de bu deðerli mirasý býrakmýþtýr. Birinci Enternasyonal, Marks'ýn yürüttüðü ideolojik mücadelenin sonucu olarak iþçi sýnýfýnýn devrimin yegane öznesi olduðunu ve kurtuluþunun ancak kendi eseri olabileceðini de sýnýf bilincine kazýmýþtýr. Ýþçi sýnýfýnýn tarihte ilk kez iktidarý eline aldýðý Paris Komünü deneyimine tanýklýk eden bu örgütlenme içinde yürütülen tartýþmalar ve alýnan kararlar gelecek dönemlerdeki sýnýf mücadelelerine ýþýk tutmuþtur. Kendinden sonraki üç enternasyonale tarihsel olarak zemin hazýrlayan Birinci Enternasyonal'in kuruluþundan 53 yýl sonra þanlý Ekim Devrimi baþarýyla gerçekleþmiþ ve dünya proletaryasýna yeni bir dünyanýn kurulabileceðini göstermiþtir. Bizler, devrimci Marksizmin ýþýklý yolundan ilerleyerek, geçmiþimizden dersler çýkartmak ve dünya devrimi için ihtiyaç duyduðumuz yeni bir devrimci enternasyonali örgütlemeye canhýraþ giriþmek zorundayýz. Ýnsanlýðýn kurtuluþu için önlerine dünya devrimini koyan devrimci Marksistler için, bu, tarihsel bir zorunluluktur.

Turabi Demirci


MARKSÝST BAKIÞ

Geçmisten Günümüze Medya: Gelisimi ve Dönüsümü Yayýncýlýðýn dünyada ve Türkiye' de tarihsel olarak deðerlendirilmesi, ancak o dönemki siyasal atmosferi anlayabilmekle mümkündür. Daha sonra da söz edeceðimiz gibi, kapitalizmin nüvelerini ilk verdiði yýllar, basýnýn da filizlenmeye baþladýðý yýllar olmuþtur. Daha öncesinde basýn anlayýþý, yalnýzca kiþisel çabalara indirgenebilir bir alandý. Basýnýn bir sektör olmasý, feodal sistem içinde doðan ticaret sýnýfýnýn bilgi ihtiyacýndan kaynaklanmýþtýr. Radyo ve TV yayýncýlýðý ise, daha ileri dönemlerde önce gazeteciliði taklit ederek, daha sonra ise ondan baðýmsýz bir çizgi ile ilerlemiþtir. Yazýnýn genelinde, Türkiye' de yayýncýlýk hayatý ve siyasal sistem genel hatlarý ile ele alýnacaktýr. Bu süreçte, Cumhuriyet yýllarýndan, neo-liberal döneme, ardýndan AKP döneminde medyanýn þekilleniþine deðinilecektir. Ancak unutulmamalýdýr ki; Türkiye' de yayýncýlýk da diðer ülkelerdeki gibi, dünyadaki temel eðilimlerden baðýmsýz ilerlememiþtir. Aksine, özellikle Ýngiltere ve ABD'nin yayýncýlýk anlayýþý ve Almanya'nýn bu yöndeki maddi destekleri Türkiye için belirleyici olmuþtur. Neo-liberal Döneme Dek Türkiye' de Medyanýn Þekillenmesi Türkiye'de ulus devlet yapýlanmasýnýn gereklerine uygun olarak burjuva sýnýfýnýn yetiþtirilmesi devlet eliyle gerçekleþtirilmesi yoluna gidilmiþ; Cumhuriyet'in ilk döneminin iktisadi faaliyetine bu çaba damgasýný vurmuþtur. Sermayenin kendi baþýna serpilecek olanaklara sahip olmadýðý bu dönemde devlet kendisi yatýrýmlarla iþletmeci haline gelirken giriþimcilerin faaliyetleri de yoðun olarak desteklenmiþtir. Yabancý sermayeye de 'yasalara aykýrý olma

mak þartýyla' kapýlar açýlmýþtý. Ýþte bu süreçte iletiþim alanýnda Cumhuriyet döneminin ilk adýmlarý atýlarak, telsiz iletiþiminin altyapýsý Fransýz TSF(Telephonie Sans File) tarafýndan inþa edilip 1927'de hizmete sokulmuþtur. Kamu kuruluþu olan PTT ise inþaatýn bitimini bile beklemeden, radyo yayýnlarýný baþlatacak TTTAÞ(Telsiz Telefon Türk Anonim Þirketi)'yi kurmuþtur. TTAÞ'nin ortaklarý, Ýþ Bankasý'nýn ortaklarý ile ayný kiþilerdi; Celal Bayar, Siirt milletvekili Mahmut Soydan, Gümüþhane milletvekili Cemal Hüsnü ve tüccar Sedat Nuri Ýleri… (Beybin Kejanlýoðlu, Radyo TV Yayýncýlýðýnýn Siyasasý, bianet.com, 7 Nisan 2001) Türkiye'de radyo yayýnlarý, 1927 Mart ayýnda Ýstanbul'da baþlamýþ; ilk yayýnlar günlük 5 saati aþmamaktadýr. CHF(Cumhuriyet Halk Fýrkasý)'nin, o dönemki politikalarý uyarýnca, yayýncýlýk anlayýþý halký yeni rejimin deðerleri temelinde eðitmek üzerine

40


MARKSÝST BAKIÞ kurulmuþtu. Hatýrlarsak, ayný dönem içinde Halkevleri ve ilerleyen dönemlerde Köy Enstitüleri de bu politikanýn bir parçasýdýr. Radyonun da bunun taþýyýcýsý olmasý planlansa da alýcý sayýsýnýn azlýðý ve sadece zenginlerin elinde toplanmasý nedeniyle bu proje iþlememiþtir. Radyo programlarý konferans niteliðindedir, müzik ise o dönemin en hararetli tartýþmasý alaturka- alafranga sorunu içinde eriyip kaybolmuþtur. Zaten 1934-1936 yýllarý arasý, alaturka müziðin radyoda çalýnmasý tamamen yasaklanmýþtýr. (Uygur Kocabaþoðlu, "Radyo", Türkiye Cumhuriyeti Ansiklopedisi, Cilt 10, Ýstanbul: Ýletiþim, 1985, s.2733) Sanayileþmenin atýlým dönemi olan 1930'lu yýllarda, 1929 Buhraný'nýn da etkisiyle korumacý tedbirler baþ göstermiþtir. Giriþimcilerin zayýflýðý temelinde sanayileþme devlet tarafýndan yürütülürken ortaya yeni zenginler de ithalata yönelik ticari kapitalizmin bir görüngüsündan ötesini sunmamaktadýr. (Korkut Boratav, Türkiye Ýkisat Tarihi: 1908-1985, Ýstanbul: Gerçek Yayýnevi, 1988, s.45- 50) 1930'lu yýllarda, radyoya olan ilgi devam etmekle birlikte, devletin resmi ideolojisinin taþýyýcýlýðý görevini ilk sorun olarak ele almýþtýr. Radyonun devlet eline kesin olarak geçmesi de ayný þekilde bu yýllara rastlar. Bu yýllarda radyoyu denetleyen bir kurum kurulmuþtur ve baðýmsýz yayýnlardan söz etmek mümkün deðildir. 1940'lý yýllara gelindiðinde, radyo yine uluslararasý sorunlara ve politik çizgiye devletin 'nasýl' baktýðýný yayan bir araç olarak kullanýlmaya devam edilmektedir. Bu yýllarda radyo, hükümetin (ve onunla özdeþleþen devlet mekanizmasýnýn) programýný duyurmaktaki bürokratik mekanizmalarýn parçasýndan biri olarak kalmýþtýr. Ýkinci Dünya Savaþý yýllarý ve sonrasýnda Türkiye burjuvazisinin Batý ile entegrasyonunu daha net bir þekilde görülür. Bu dönemde, Türkiye' de çok partili yaþama geçiþin gerçekleþmesi yayýncýlýk hayatýný etkilenmiþtir. 1946 seçimlerinin ardýndan, ABD ile sýký iliþkiler geliþtirilmiþ, radyo personeli Marshall yardýmlarý konusunda halký bilgilendirmekle görevlendirilmiþtir. 1949'a kadar radyoyu propaganda veya tanýtým için kullanamayan muhalefet partileri 1950 ile gelen yasayla bu imkaný kaçýrmamýþlardýr. (Cengiz Taþer, Radyonun Organizasyonu ve Özerkliði, Ankara: Kardeþ, 1969, s.84-85) 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara geliþiyle birlikte, NATO'ya üye olma gayesiyle Kore'ye askeri birlikler gönderilmiþ; Ankara'da kurulan kýsa dalga vericinin ilk yayýnlarý da ABD ve Kore'ye yönelik olmuþtur. Demokrat Parti'nin iktidara geliþi, CHP'nin

baskýlarýndan ve katý tutumlarýndan yorulan, elitist yapýsýný özümseyemeyen halk için ilk planda bir çýkýþ yolu gibi görünmüþtür. DP iktidarý dönemi yayýncýlýk alanýnda 'partizan radyo' þeklinde adlandýrýlmýþtýr. Tek parti döneminden sonra, Ýslami týnýlarýn yanký bulmasý ve serbest piyasaya kollarýný açma açýsýndan 'katý yapýnýn' parçalanmasý(!), yayýncýlýk alanýnda kendini göstermiþtir. Sermayenin özlemi ilk kez yayýnlanan reklamlarla giderilmiþ, radyodan Kur'an ve Mevlit okumalarý baþlamýþtýr. 1950'li yýllarýn ortasýndan itibaren, muhalefet partilerinin radyoyu kullanmalarý tekrar yasaklanmýþ, iktidar radyo ile pekiþtirilmiþtir. Vatan Cephesi programý, o dönem dinleyicilerinin zihninde gerçekten unutulmaz bir yer iþgal eder. Program, DP'ye yeni katýlanlarýn adlarýnýn, mesleklerinin, yerlerinin okunmasý üzerine kuruludur ve muhalefetten DP'ye geçenler özellikle belirtilir. DP iktidarýna son veren 27 Mayýs darbesini izleyen dönemde, radyo yayýnlarýnýn niteliði 1964'e kadar TRT'nin kuruluþ yasasý çýkmasýna raðm e n deðiþmemiþ, TRT baðýmsýz

1 Mayýs 1964'te TRT, tarafsýz ve özerk sýfat larý ile kurulmuþtur. Daha önce yayýncýlýða aktarýlmayacak kadar büyük bir bütçe aktarýlmýþ, yeni personeller alýnmýþ, yayýn süresi uzamýþtýr. Ayný zamanda bu yýllarda 2 milyonu geçen alýcýnýn varlýðý, yayýnlarýn halkýn daha büyük kesimine ulaþmasý ve etkileþimi açýsýndan oldukça önemlidir. bir çizgi izlememiþtir. 1961 yýlýnda çýkan ve yayýncýlýk döneminde önemli geliþmeler getiren 359 sayýlý kanunla birlikte, Türkiye yayýncýlýk tarihinde kýsmen özerk bir dönem baþlamýþtýr. Bu dönem, yayýncýlýðýn içerisindeki potansiyelleri çýkarýp ona özel bir deðer verilmesine neden olmasý açýsýndan oldukça önemlidir. Ancak söylemek gerekir ki; bu dönem, birçok kiþinin iddia ettiði gibi ne tam olarak 'özgür', ne de gerçek anlamda 'özerk' bir dönemdir. Yayýncýlýðýn sýnýrlarýnýn ne kadar geniþ olacaðý, ona ne zaman ve ne kadar ödenek ayýracaðý askeri bürokrasinin ellerinde

41


MARKSÝST BAKIÞ olmuþtur. Hak ve özgürlük çerçevesi geniþletilmiþ olsa yayýný, farklý kanallarýn kurulmasý, baþka ülkelerin progdahi, hiyerarþik yapýlanma, devletin tehdit olarak ram çizgisinin gösterilmesi 1983-1990 yýllarý arasýnda gördüðü hiçbir yayýnýn programda yer almamasý gibi yer alan geliþmelerdir. etkenler 'baðýmsýz medya' tanýmlamasýnýn çok uzaðýn- 1990 yýlýnda Turgut Özal, yurtdýþýndan Türkiye'ye yayýn dadýr. Zaten, yayýncýlýk tekelinin bulunmasý, özgür yapýlmasýnda herhangi bir engel olmadýðýný belirtmiþ, medya anlayýþýna oldukça uzaktýr. 1 Mayýs 1964'te TRT, daha sonra Uzan ailesinin kurduðu kanala oðlunun da tarafsýz ve özerk sýfatlarý ile kurulmuþtur. Daha önce ortak olduðu ortaya çýkmýþtý. Star-1 böylece, Ýsviçre'den yayýncýlýða aktarýlmayacak kadar büyük bir bütçe deneme yayýnlarýna 1991'de baþlamýþ; sermayenin tüm aktarýlmýþ, yeni personeller alýnmýþ, yayýn süresi uza- gereklerini yerine getirerek en gözde kanal olmayý kýsa mýþtýr. Ayný zamanda bu yýllarda 2 bir dönemde baþarmýþtýr. Uydu firKitle iletiþiminin etkisinmilyonu geçen alýcýnýn varlýðý, malarýyla anlaþmalar yapan Star-1, yayýnlarýn halkýn daha büyük kesden söz ederken, özellikle TRT personellerini yüksek maaþla imine ulaþmasý ve etkileþimi açýsýn- 90'lý yýllara kadar, izleyici- kendi kanalýna geçirmiþ, "TV'de dan oldukça önemlidir. maç keyfi" furyasýný, birçok maçýn dinleyici ya da okuyucu, Bu dönemde önceden planlanyayýn hakkýný satýn alarak baþlatvarolan her þeyi bilincine mamýþ baþka bir olay da TV yayýnmýþ ve böylece de TRT'nin reklam alan pasif bir rolde konum- gelirlerini kendine çekmiþtir. larýnýn baþlamasýdýr. landýrýlmýþtýr. Ancak biz, Bunun karþýlýðýnda, kamu sorumluTRT'nin özerk olarak tanýmlantaþýmayan, halký masýna karþýn, çeþitli biçimlerde alýþýlmadýk bir tespit olarak; luðunu eðlendiren, renkli-canlý yayýncýlýk bürokratik- keyfi baskýlara maruz sosyal medyanýn yaygýnlaþanlayýþý ortaya atýlmýþtýr. Tanýtým kaldýðý söylenebilir. Özerk bir masý, alternatif kanallarýn mantýðýnýn yerine bilinçaltýný hedef kurum olan TRT'nin diðer kurumkýsýtlý imkanlarla ortaya alan reklamlar, habercilik larla doðrudan yazýþma yapamaçýkýþý ile bu konumu yeniden anlayýþýnda deðiþim ve gezen masý, ruhsat gelirlerine el koyma muhabirler o yýllardan miras kalan belirlemek durumundayýz. kalkýþmalarý, bütçelerinin zamanýnanlayýþlarýdýr ve da verilmemesi ve sürekli kontrole Bunun yanýnda, uluslararasý program ABD'deki ticari yayýncýlýk maruz kalmasý bu baský yöntem- medya da, bu gücün farkýna anlayýþýnýn birer kopyasý lerinden sadece birkaçýdýr. vararak, deyim yerindeyse niteliðindedir. 1971 darbesinin ardýndan, TRT'nin bir medya savaþý baþlatBu süreçte TRT ve Star-1 hükümeti idari yapýsý tamamen deðiþtirilmiþ; öven yayýnlara aralýksýz devam mýþtýr. Bunun en güzel örneðiBakanlar Kurulu tarafýndan yapýlan atama sayýsý oraný artmýþtýr. 1972'de ni, Irak'a saldýran ABD'nin etmiþtir. Muhalefet partilerinin TRT yasasýna bol bol ‘milli’ sýfatý yansýttýðý fotoðrafik görün- çoðu bu durumdan rahatsýz olmakla birlikte, SHP seçim süreci için eklenmiþtir; milli gelenekler, milli tülerde bulabiliriz. Yýkýlan daha sonra maddi sýkýntýlar kültür, milli güvenlik… (Beybin binalar film karesi gibi nedeniyle kapanacak olan Mega-10 Kejanlýoðlu, bianet.com) Bu dönemin ardýndan TRT artýk sansürlerle, geçerken, binalarýn altýnda kanalýný kurmuþtur. TV kanalý kurmak, bilindiði gibi radyo kanalhaksýz görev deðiþimleriyle, kalanlara aslýnda hiçbir muhalefet partilerini hiçe saymasýy- zaman kamera herhangi bir larýndan çok daha masraflýdýr. Anlaþýlacaðý üzere, 90'lý yýllar TV la gündeme gelecektir. yaklaþtýrma hareketi yap- kanallarýnýn ardýnda artýk büyük 1980 darbesiyle birlikte, her kurummadan geçmektedir. sermaye gruplarý vardýr ve sermaye da olduðu gibi radyo ve TV'de de açýsýndan dayanak bulamayan kanallar asker çizmelerinin sesleri hissedilmektedir. Serbest kapanmýþtýr. Yine belirtmek gerekir ki; frekans tahsisleri piyasa kapitalizmine geçiþ için 'güvenli' bir ortam hazýrhenüz 1997'de yapýlmýþtýr ve bu zamana kadar, 'hoþa gitlanana dek bu böyle devam edecektir. meyen yayýnlar' durdurulmaya çalýþýlmýþtýr. Ancak bu 1983 yýlýna gelindiðinde, TRT yasasý tekrar deðiþmiþ ve kriz, AKP hükümeti dönemi medyasýnýn yanýnda çok denetleyici kurum olan, RTÜK'ün önceli olan RTYK küçük kalmaktadýr. kurulmuþtur. TRT yönetim kadrosu içinde YÖK'ten 1994 yýlý ve sonrasýnda siyasi partilerin özel yayýn kuruatananlardan tutun da, Cumhurbaþkaný'nýn seçeceklerine luþu kurmalarý olanaklý hale gelmiþ, propaganda ve Tarih Yüksek Kurumu'nun göstereceði adaylara gelene serbestleþmiþtir. Ama sivil toplum kuruluþlarý, çeþitli kadar, bütün devlet mekanizmasýný temsil edecek birileri dernekler bu imkandan yararlanamamaktadýr. Zaten, daha vardýr. önce de bahsettiðimiz gibi, maddi olarak belli bir güce Neoliberal politikalarýn hayatýn her yerine ulaþmasý, sahip olan kuruluþlar bu imkana eriþebilmiþtir. yayýncýlýk alanýnda da kendini göstermiþtir. Renkli TV

42


MARKSÝST BAKIÞ Bugünlerde de, tüm yayýncýlarýn ve muhaliflerin eleþtirilerine maruz kalan RTÜK o dönemde kurulmuþ ve 1995'e kadar, 'ekran karartma' icraatý ile herkesin tepkisini çekmiþtir. Zaten, o dönemde RTÜK'ün idari yapýsý için görevlendirilecek kiþiler, ANAP ve DYP arasýnda paylaþýlmýþtýr. Frekans tahsislerinin tamamlanmasý ise, geçtiðimiz yýllarda (henüz 2000'ler), açýk ihaleler sonucu yapýlmýþtýr. Siyasal Ýktidar, Sermaye Gruplarý ve Medya Ýliþkisi 1800'lü yýllarda, gazetenin ortaya çýkýþýndan bu yana, medya büyük geliþmeler kaydetmiþtir. Marksistlerin bu durumu, kapitalizmin geliþimi ve vardýðý noktayla iliþkilendirmesi þarttýr. Özellikle geçtiðimiz yýllarda Ortadoðu'da ve ABD'de(Wall Street) eylemlerin sosyal medya üzerinden örgütlenmesi, Türkiye'de de Haziran direniþçilerinin ayný þekilde internet üzerinden organize olmasý bize medya hakkýnda iki noktayý iþaret etmektedir. Birincisi; birkaç kiþinin elinde toplanmýþ çeþitli frekanslardan oluþan ana akým medya, muhalif kesimlerin toplumsal olaylara bakýþýný hiçbir þekilde taþýmamaktadýr ve yansýtmamaktadýr. Medya alanýnda teknolojik imkanlar geliþtikçe, ana akým medyanýn sansür niteliði de ayný oranda artmaktadýr. Bir diðer nokta ve belki daha önemlisi de; ana akým medyanýn halký sosyal medya üzerinden örgütlenmeye itmesidir. Türkiye'de Gezi olaylarý ile birlikte radikalleþen muhalif kesim aralarýna sosyal medya aracýlýðýyla yeni unsurlarý katmýþtýr. Sosyal medyaya ya da alternatif kanallara(Halk TV, Yol TV, Hayat TV vb.) bu döneme kadar ilgi göstermeyen kesimler, eylemleri takip edebilmek ve yakýnlarýndan haber alabilmek için onlara baþvurmak durumunda kalmýþtýr. Bunun sonucunda da RTÜK 'halký þiddete teþvik etmek' suçundan kanallara 11 biner lira para cezasý vermiþ, Hayat TV ön lisans baþvurusu olmasýna raðmen, Türksat aracýlýðýyla tehdit edilmiþtir. Basýn, baþlangýçta ticaret yapan kiþilerin haber alma eðilimleri nedeniyle bir sektör haline gelmiþti. 20. yüzyýla gelindiðinde ise; siyasi iktidar-basýn iliþkisi farklý bir düzleme kaymýþ ve amaç 'halkýn siyasilerden haber almasý' üzerine kurulmuþtur. Basýnýn siyasal gücü de bu yüzyýlda muazzam düzeyde geliþmiþtir. 1990'lý yýllarda, Doðan Holding Grubu, Sabah Grubu, Ýhlas Holding Grubu, Akþam Grubu basýnýn bildiðimiz hakimlerinden olurken, 2000'lere gelindiðinde muhalefetin tasfiye süreci ile bazý basýn gruplarý ön plana çýkmýþ, bazýlarý iflas

ettirilmiþ ve basýnýn tamamýný kapsayan bir baský ortamý yaratýlmýþtýr. Medyanýn kontrolü, siyasi iktidarlar açýsýndan en baþýndan beri etkili olmuþtur. Seçim öncesi çeþitli skandallarýn yaratýlmasý ve manþetlerden verilmesinin, siyasi partiler üzerinde gücüne bugüne dek tanýk olduk. Haberin nasýl sunulduðu, hangi perspektiflerden hangi bilgilerin verildiði, hangi sayfada yer aldýðý ya da hangi sýrayla sunum yapýldýðý, inandýrýcýlýk ve halkýn verdiði önem açýsýndan zannettiðimizden çok daha

Birkaç kiþinin elinde toplanmýþ çeþitli frekanslardan oluþan ana akým medya, muhalif kesimlerin toplumsal olaylara bakýþýný hiçbir þekilde taþýmamaktadýr ve yansýtmamaktadýr. Medya alanýnda teknolojik imkanlar geliþtikçe, ana akým medyanýn sansür niteliði de ayný oranda artmaktadýr.

f a z l a önemlidir. ANAP'ýn 1995 genel seçimlerinde S a b a h gazetesinin alýnmamasý yönünde üyelerine tembihi de, hakim ideolojilerin bu durumun ne kadar farkýnda olduðunu göstermektedir. Medyanýn tekelleþmesi olgusuna ise neo-liberal dönemde sýçrama yapmýþ þekilde rastlanmaktadýr. Bu dönemin sermayenin tek elde toplanmasý, yoðunlaþmasý ile ayný zamana denk gelmesi bir tesadüf deðildir. Sermayenin yoðunlaþmasý ile çeþitli meslek gruplarýnýn belli kiþilerin ya da sermaye gruplarýnýn elinde toplanmasýyla, basýnýn da buna hizmet ettiðini görülebilir. Reklamlarý belli baþlý sermaye gruplarýndan almasý ve bu sermaye gruplarýnýn ideolojik yönelimi ile medyanýn yönelimi orantýlý ilerlemektedir. Çünkü medya, neo-liberal dönemle birlikte sermayeye baðlarý kopmayacak bir sektör haline getirilmiþtir. Bunun iktisadi boyutunun yanýnda, hegemonik sürece iliþkin boyutlarý da oldukça önemlidir. Bir koyup beþ alma, sýnýrsýz özgürlük ve geliþmiþ teknoloji rüyalarýnýn kabusa dönüþü ile çabucak silkinen halký ikna etmek için, geliþmiþ ve yaygýnlaþmýþ bir ikna aracýna baþvurmak gerekmektedir. Adaletsizlikler arttýkça kanallar çoðalmýþ ancak ayný söylemi tekrar eder hale gelmiþtir.

43


MARKSÝST BAKIÞ 'Bilgi toplumu' sermayenin güdümünde bize verilmesi gereken bilgiler çerçevesinde oluþur. Sosyal medya-alternatif medya bu açýdan önemlidir. Ana akým medya, bir yandan kendi bilgisine ve yönelimlerine tabi bir toplum þekillendirmeye çalýþýrken, diðer yandan kendi kuyusunu kazarak, muhalif kesimleri alternatif bilgi üretme arayýþýnda birleþtirmektedir. Medyanýn, halk adýna yürütmenin ve icra organlarýnýn çalýþmasýný denetleyen bir organ olarak sunulmasý yalaný son 10 yýlda daha net ortaya çýkmýþtýr. Ancak sosyal medya bize bulunmaz bir nimet sunmuþ, muhalif kesimlerin birleþmesinde güçlü bir rol oynamýþtýr. Bu nedenle, 21. yüzyýlda sosyal medya, devrimcilerin gençliðe ulaþmasý için vazgeçilmez bir unsurdur.

Baþlangýçta basýn, diðer kitle iletiþim araçlarý gibi, ekonomik yönden kalkýnmýþ ülkelerin ideolojilerini yansýtmada kullanýlmýþ; emperyalist kutuplarýn ve elbette kapitalizmin sloganlarýnýn yaygýnlaþtýrýlmasýna hizmet etmiþtir. Bu yaygýnlaþtýrmadan söz ederken, elbetteki yalnýzca salt ideolojik ayaðý kast edilmemektedir. Kapitalizmin tüketim toplumu da, baþlý baþýna ekonomik, bu baðlamda da ideolojik bir yansýmanýn sonucudur. Ýngilizcenin dünya dili haline gelmesi, batý tarzý giyimin yaygýnlaþmasý, tüketim-eðlenme- dinlenme tarzlarý dünyanýn birçok ülkesinde ayný kültürün ürünü olarak tek tip bir þekilde, kapitalizmin ihtiyaçlarý doðrultusunda yaygýnlaþmýþtýr. Ýletiþim teknolojisi ile, kültürel hegemonya aslýnda bu baðlam etrafýnda iliþkilendirilmelidir.(Jean Marie Charon, Medya Dünyasý, Ýletiþim Yayýnlarý, 1994, s.244) Kitle iletiþiminin etkisinden söz ederken, özellikle 90'lý yýllara kadar, izleyicidinleyici ya da okuyucu, varolan her þeyi bilincine alan pasif bir rolde konumlandýrýlmýþtýr. Ancak biz, alýþýlmadýk bir tespit olarak; sosyal medyanýn yaygýnlaþmasý, alternatif kanallarýn kýsýtlý imkanlarla ortaya çýkýþý ile bu konumu yeniden belirlemek durumundayýz. Bunun yanýnda, uluslararasý medya da, bu gücün farkýna vararak, deyim yerindeyse bir medya savaþý baþlatmýþtýr. Bunun en güzel örneðini, Irak'a saldýran ABD'nin yansýttýðý fotoðrafik görüntülerde bulabiliriz. Yýkýlan binalar film karesi gibi geçerken, binalarýn altýnda kalanlara aslýnda hiçbir zaman kamera herhangi bir yaklaþtýrma hareketi yapmadan geçmektedir. AKP medyasýnýn da ayný teknolojik oyunlara baþvurduðunu görüyoruz. Balýkgözü merceklerle kullanarak mitinglerinin kitlesini daha fazla göstermesi, muhalif eylemleri çoðu zaman göstermemesi ve gösterdikleri zaman üstten çekimle kitlenin kalabalýðýný kýrmasý, muhalif gördüðü kiþileri üst çekim açýsýyla görüntüleyerek dalga geçilecek bir hale sokmasý ya da kendi yandaþlarýnýn alt açýyla gösterilerek yüceltici-bilge bir havaya sokulmasý bunlardan yalnýzca bazýlarýdýr. Küresel bir dünyada yaþadýðýmýzý ve

44

ülkelerin sürekli birbirine baðlý politik hatlar izlediðini, mücadele dalgasýnýn hýzla diðer ülkelere sýçradýðýný görmekteyiz. Bir ülkede baþlayan bir hareketlenmenin diðerine hýzlýca sýçramasý, borsanýn her yerde eþ zamanlý çöküþü bunun birer örneðidir. Ayný þekilde bu durum, medyada yansýmasýný uluslararasý haber ajanslarý ile bulur. AP, UPI, TASS gibi en çok bilinen haber ajanslarý, diðer ülkelerdeki haberleri takip eder. Türkiye'de ekranlarýmýza yansýyan olaylar, bu ajanslardan alýnarak çeviri yapýlýr. Gerektiðinde, uluslararasý politik yönelime baðlý yorum katýlarak ekranlarýmýza ulaþýr. Ancak hangi olayýn önemli olduðuna ve bu olay içinde hangi görüntülerin aktarýlmasý gerektiðine bu ajanslar karar verir. Kýsaca 'bilgi toplumu' sermayenin güdümünde bize verilmesi gereken bilgiler çerçevesinde oluþur. Sosyal medya- alternatif medya bu açýdan önemlidir. Olay anýnda çekilmiþ bir fotoðraf, her türlü engellemeye karþý, sosyal medyada hýzlýca dolaþmaktadýr. Ana akým medya, bir yandan kendi bilgisine ve yönelimlerine tabi bir toplum þekillendirmeye çalýþýrken, diðer yandan kendi kuyusunu kazarak, muhalif kesimleri alternatif bilgi üretme arayýþýnda birleþtirmektedir. Medyanýn, halk adýna yürütmenin ve icra organlarýnýn çalýþmasýný denetleyen bir organ olarak sunulmasý yalaný son 10 yýlda daha net ortaya çýkmýþtýr. Ancak sosyal medya bize bulunmaz bir nimet sunmuþ, muhalif kesimlerin birleþmesinde güçlü bir rol oynamýþtýr. Bu nedenle, 21. yüzyýlda sosyal medya, devrimcilerin gençliðe ulaþmasý için vazgeçilmez bir unsurdur.

Dilan Baycan


MARKSÝST BAKIÞ

Troçki’den Devrimci Durum Üzerine Yazýlar Devrimci Bir Durum Nasýldýr? Komünist Partinin Belirleyici Önemi (Aþaðýda numaralandýrýlmýþ noktalar, Troçki yoldaþýn görüþlerinin bir özetini ifade ediyor. Bu özet, yoldaþ Troçki ile onu birkaç hafta boyunca ziyaret eden yoldaþ Albert Glotzer, Amerika Komünist Birlik Ulusal Komitesi (Muhalefet)'nin üyesi, arasýndaki bir tartýþmanýn ürünüdür. Yoldaþ Glotzer, bu görüþleri yayýmlamaya sevk ederken, bunlarýn, Sol Muhalefet'e desteklerini açýklayan bazý Ýngiliz yoldaþlar (Ridley ve Chandu Ram) tarafýndan ifade edilen yanlýþ görüþler ve Ýngiltere'deki durumla baðlantýlý olarak ortaya çýktýðýný belirtir. Yoldaþ Troçki, o dönemde, Ýngiltere'deki durum üzerine ayrýntýlý ve bütünlüklü görüþler formüle etmek için zaman harcayamayacak kadar yoðun durumdaydý (yine de 12 Aralýk 1931'de Militant'ta Troçki yoldaþýn "Ýngiltere ve Hindistan'da Muhalefet'in Görevleri adlý makalesi yayýnlandý); ama yine de aþaðýda sunulan noktalar, taslak biçimde, oldukça önemli bir sorunun tartýþmasý için iyi bir temel sunmaktadýr: Devrimci bir durumu ne oluþturur?)

1. Devrimci bir bakýþ açýsýndan bir durumu analiz etmek için devrimci durumun kendisiyle onun ekonomik ve sosyal öncüllerini ayýrt etmek gereklidir. 2. Genel anlamda, ülkenin üretici güçleri büyümeyip küçüldüðü; dünya pazarýnda bir kapitalist ülkenin özgül aðýrlýðýnýn azaldýðý; sýnýflarýn gelirlerinin benzer þekilde sistematik olarak eksildiði; iþsizlik, dalgalanmanýn konjonktürel bir olayý olmaktan öte büyüme eðiliminde bir kalýcý sosyal dert haline geldiðinde; bir devrimci durumun ekonomik ve sosyal öncülleri ortaya çýkar. Bütün bu bahsettiklerimiz Ýngiltere'deki durumu tamamen betimler; bu biçimiyle burada devrimci durumun ekonomik ve sosyal öncüllerinin var olduðunu ve gitgide keskin hale geldiðini söyleyebiliriz. Ancak devrimci durum tabirinin sadece sosyolojik deðil politik bir kavram olduðunu unutmamalýyýz. Bu açýklama öznel faktörü içerir ve öznel faktör de sadece proletarya partisi meselesi deðildir. Bu, en baþta, elbette, parti ve proletaryanýn olmak üzere bütün sýnýfýn zihniyeti

45

sorunudur. Bir Devrimci Durumun Baþlangýcý 3. Devrimci durum, ancak, devrimin ekonomik ve sosyal öncülleri toplumun ve onun deðiþik sýnýflarýnýn zihniyetinde bir kýrýlma yarattýðý andan itibaren baþlar. Bu þekilde, bir devrimci durumu yaratmak için ne yapýlmalýdýr? a. Analiz etmemiz gereken her durumda, toplumun üç sýnýfýný ayýrt etmemiz gerekir; kapitalistler, orta sýnýf ya da küçük burjuvazi ve proletarya. Bir devrimci durum nitelemesi için bu sýnýflarýn zihniyetindeki deðiþimler, bu sýnýflarýn her biri için oldukça farklýdýr. b. Ekonomik durumun oldukça vahimdir; Ýngiliz iþçi sýnýfý bunu teorisyenlerden daha iyi bilir. Ancak devrimci durum, proletarya eski toplum temelinde deðil de var olan düzene karþý devrimci ayaklanmanýn yolu boyunca bir çýkýþ aramaya baþladýðýnda baþlayacaktýr. Devrimci durumun en önemli öznel koþulu, iþte budur. Kitlelerin devrimci hislerinin keskinliði, devrimci durumun olgunluðu-


MARKSÝST BAKIÞ devrimci amaçlar ve yöntemler için iradesine ve cesaretinun önemli ölçütlerinden birisidir. c. Ancak devrimci durum, gelecek dönemde prole- ni yoðunlaþtýrmalýdýr. taryaya toplumun egemen gücü olmasýna olanak verme- b. Orta sýnýf büyük burjuvaziye, lordlara güvenini kaybetlidir. Bu durum Ýngiltere'de, diðer herhangi bir ülkede meli ve gözlerini devrimci proletaryaya çevirmelidir. olduðundan daha az olmak üzere, yine de bir ölçüde, orta c. Kitleler tarafýndan reddedilen zengin sýnýflar, yönetici sýnýfýn politik düþünce ve hislerine baðlýdýr. Devrimci gruplar kendilerine güvenlerini kaybetmelidirler. durum, orta sýnýfýn bütün geleneksel partilere (reformist, 8. Bu olgular kaçýnýlmaz olarak gelecektir. Ancak yani muhafazakar bir parti olan, Ýþçi Partisi dahil olmak bugün yoklar. Keskin bir kriz aracýlýðýyla kýsa bir zaman üzere) güven kaybýyla karakterize olacaktýr. Umut içinde geleceklerdir; 2-3, belki de bir yýl içinde gelip toplumda radikal, devrimci dönüþüme (karþý-devrimci bir dayanabileceklerdir. Ancak bugün bir gerçek deðil, deðiþime, yani faþist deðiþime, deðil) doðru dönmüþ ola- öngörülerdir. Politikalarýmýzý geleceðin deðil bugünün caktýr. gerçeklerine dayandýrmalýyýz. d. Proletarya ve orta sýnýfýn zihniyetindeki deðiþimGeliþkin Bir Komünist Partinin ler; sistemi koruma imkanýna sahip olmadýðýný gören, Belirleyici Önemi kendine güvenini kaybeden, daðýlan, hizip ve fraksiyon- 9. Devrimci bir durumun politik koþullarý az ya da çok lara ayrýlan yönetici sýnýfýn zihparalel ve eþzamanlý olarak geliþiyor. niyetindeki deðiþimlere uyar ve Ancak bu, hepsinin ayný zamanda Devrimci durum tabirinin onunla paralel geliþir. sadece sosyolojik deðil politik olgun hale geldiðini göstermiyor Sýnýflarýn Deðiþen yarýn Ýngiliz durumunun tehlikesi bir kavram olduðunu unutma- orada. Olgunlaþan politik koþullarGörünümü 4. Devrimci durumun bu da, en yavaþ geliþen proletaryanýn malýyýz. Bu açýklama öznel sürecin hangi noktasýnda tam olarak devrimci partisidir. Proletarya ve f a k t ö r ü i ç e r i r v e ö z n e l f a k t ö r d e olgunlaþacaðý önceden bilinemez ya orta sýnýfýn genel devrimci deðiþimi da matematiksel olarak gösterile- sadece proletarya partisi meselesi ve egemen sýnýfýn politik parçalanmez. Devrimci parti, bu durumu, deðildir. Bu, en baþta, elbette, masýnýn, Komünist Parti'nin olgunsadece, mücadelesiyle, kasabalardalaþmasýndan daha hýzlý geliþeceði parti ve proletaryanýn olmak ki küçük burjuvazi, köylülük gibi hesaba katýlmalýdýr. Bu, yarýndan üzere bütün sýnýfýn zihniyeti kitleler üzerindeki etkisine dayasonra, uygun bir devrimci parti narak güçlerini büyüterek ve egeolmadan gerçek bir devrimci durusorunudur. Devrimci durum, men sýnýfýn direniþini zayýflatarak mun oluþabileceðinin dýþlanmadýðý ancak, devrimin ekonomik ve anlamýna gelir. Bu, belli ölçüde, tesis edebilir. 5. Eðer bu kriterleri sosyal öncülleri toplumun ve onun 1923'te Almanya'daki durumun Ýngiltere'deki duruma uyarlarsak deðiþik sýnýflarýnýn zihniyetinde tekrarý olacaktýr. Ancak bugün Ýngiltere'nin böyle bir durumda þunu görebiliriz; bir kýrýlma yarattýðý andan olduðunu söylemek tamamen yanlýþ a. Belirtildiði gibi, ekonomik olacaktýr. ve sosyal öncüller vardýr; daha etkili itibaren baþlar. 10. Parti'nin geliþiminin devrimci ve keskin hale gelmektedirler. b. Ancak, ekonomik öncüllerden psikolojik durumun diðer unsurlarý karþýsýnda gecikmiþ kalabilesonuçlara doðru köprü daha geçilmedi. Ýngiltere'de bir ceðinin hesaba katýlmasýný söyleriz. Ancak bu, her devrimci durum için, zaten katlanýlmaz olan, ekonomik durumda kaçýnýlmaz deðildir. Bu meselede kesin koþullarda büyük deðiþimlerin ortaya çýkmasýna ihtiyaç öngörüler yapamayýz. Ancak sorun, sadece, öngörü yoktur. Gerekli olan; Ýngiltere'deki çekilmez, feci sorunu deðildir. Bizim kendi eylemimiz meselesidir. Var olan kapitalist devlette Ýngiliz proletaryasýnýn koþullara karþý deðiþik sýnýflarýn zihniyetinde yeni bir 11. üç burjuva partiyle baðýný koparmak için ne kadar zaman þekillenmedir. ihtiyacý vardýr? Komünist Parti'nin doðru politikasýyla, Geliþme Derecesi 6. Toplumda ekonomik deðiþim çok yavaþtýr; onyýl- diðer partilerin iflasý ve çözülmesine oranla onun larla, yüzyýllarla ölçülür. Ancak ekonomik koþullar büyümesinin gerçekleþmesi tamamen mümkündür. Bizim radikal þekilde deðiþtiðinde, yavaþ geliþen psikolojik fak- amacýmýz budur; bu olasýlýðý gerçekleþtirmek bizim göretörlerin dönüþümü hýzla saðlanacaktýr. Hýzlý ya da yavaþ, vimizdir. Ne Geliyor? bu tür deðiþiklikler sýnýflarýn zihniyetini kaçýnýlmaz olarak etkiler. Yalnýzca o zaman devrimci bir durumla SONUÇLAR: Ýngiltere'nin bugün faþizmle demokrasi arasýnda olduðunu iddia etmenin neden tamamen yanlýþ karþýlaþabiliriz. olduðunu, bu, yeterince açýklar. Faþizm çaðý, burju7. Politik terimlerle bu durum, þunu ifade eder; a. Proletarya sadece muhafazakarlara ve liberallere deðil, vazinin iþçi sýnýfý üzerinde önemli bir belirleyici Ýþçi Partisi'ne de güvenini kaybetmelidir. Proletarya, zaferinden sonra, belli bir süre için, aðýr þekilde baþlar.

46


MARKSÝST BAKIÞ Ancak Ýngiltere'deki büyük mücadeleler gerimizde kalmýþ deðildir, aksine önümüzdedir. Baþka bir münasebetle tartýþtýðýmýz gibi, Ýngiltere'de büyük bir ihtimalle gelecek politik fasýlda, ulusal hükümetin ve muhtemelen onun halefi olacak muhafazakar hükümetin daðýlmasýndan sonra, liberal-iþçi reformist dönemi olacaktýr. Bu dönem, Ýngiltere'de yakýn gelecekte faþizmin hayaletinden daha tehlikeli hale gelecketir. O dönemi, yerine göre Ýngiliz Kerenskizmi olarak adlandýrabiliriz. Ancak eklemek gerekir ki Kerenskizm, her durumda, her ülkede Rus Kerenskizmi kadar zayýf olmaya mahkum deðildir. Rusya'da Kerenskizmin zayýflýðý, Bolþevik Parti'nin muazzam gücünün bir sonucuydu. Örneðin, Ýspanya'da Kerenskizmin -liberaller ve 'sosyalistlerin' koalisyonunun- hiç bir þekilde Rusya'daki kadar zayýf olmadýðýný görüyoruz. Bu durum, Komünist Parti'nin zayýflýðýnýn bir sonucu ve bu suretle Ýspanyol Devrimi'nin büyük bir tehdidi haline geliyor. Kerenskizm, bizim için, iþçi sýnýfýnýn sol kanadýna karþý baský sürdürülürken, ayný zamanda reformist, "devrimci", "demokratik", "sosyalist" aþamalarýn ve belirli ikincil demokratik ve sosyal reformlarýn iþe koþulmasýný ifade ediyor. Bu yöntem, faþizmin yöntemine zýttýr ama ayný amaca hizmet eder. Geleceðin Lloyd Georgeizmini acizliðe mahkum

Devrimci durum, proletarya eski toplum temelinde deðil de var olan düzene karþý devrimci ayaklanmanýn yolu boyunca bir çýkýþ aramaya baþladýðýnda baþlayacaktýr. Devrimci durumun en önemli öznel koþulu, iþte budur. Kitlelerin devrimci hislerinin keskinliði, devrimci durumun olgunluðunun önemli ölçütlerinden birisidir. etmek, ancak, onun yaklaþmakta olduðunu öngördüðümüzde ve kendimizi Lloyd George onun yarýnki aygýtý- Ýþçi Partisi'nden daha uzakta olan faþizmin hayaletiyle hipnotize etmediðimizde mümkün olur. Yarýnýn tehlikesi reformist parti, sosyalistler ve liberaller bloðu haline gelebilir; faþist tehdit üç-dört aþama ötededir. Faþist dönemi bertaraf etme; yeni reformist dönemi kýsaltma ya da bertaraf etme mücadelemiz, Komünist Parti için iþçi sýnýfýný kazanma mücadelesine iþaret eder.

-Lev Troçki17 Kasým 1931

Devrim ve Karþý Devrim Üzerine Tezler * Tarih boyunca devrimleri karþý-devrimler izlemiþtir. Karþý-devrimler, toplumu devrimin hemen öncesindekine kadar olmasa da belli bir düzeye kadar geriletmiþlerdir. Devrimlerin ve karþý-devrimlerin baþarýsý, gerçekleþme olanaklarýnýn bulunduðu sýnýflý toplumun belirli özgül iþleyiþ yasalarýnýn ürünüdür. * Kitlelerin katýlýmý olmadan devrimlerin gerçekleþmesi mümkün deðildir. Bu katýlým, ancak ezilenlerin umutlarýný bir devrim ülküsünde kaynaþtýrabildikleri ölçüde gerçekleþir. Bir bakýma, devrim tarafýndan beslenen umutlar, daima abartýlmýþlardýr. Bu durum, sýnýflý toplumlarýn iþleyiþ yasalarýnýn, geniþ ezilen yýðýnlarýn içinde bulunduklarý kötü koþullarýn, en büyük çabalarýn ve umutlarýn yoðunlaþmasýnýn ve bu gibi koþullarýn sonucudur. * Ancak yine ayný koþullar, karþýdevrimin en bilindik ve de en önemli belirtilerinden birini de ortaya çýkarýr. Mücadelenin kazanýmlarý, ilk kez devrim süreci içinde uykularýndan uyanan geri bilinçli kalabalýklarýn beklentilerini eþyanýn doðasý gereði anýnda karþýlayamazlar. Bu kitlelerin devrimci heyecanlarýný yitirerek gündelik hayata dönüþleri; "tatmin olmuþ" sýnýflarýn ya da sýnýfsal tabakalarýn "yasa ve düzen" saflarýna geçiþleri kadar devrim sonrasý dönemin bir karakteristiðidir. * Bu süreçlere sýký sýkýya baðlý olarak karþýt karakterli bir süreç de egemen sýnýflarýn saflarýnda kendini gösterir. Geri bilinçli kalabalýklarýn uyanýþý, egemenlerin alýþýlagelmiþ dengesini bozar; onlarý destekten ve özgüvenden yoksun býrakarak devrime, ileride sahip olabileceðinden de fazla fýrsatlar sunar. * Ezilen kitlelerin hatýrý sayýlýr bir bölümünün devrimci heyecaný yitirmelerinin (ve bununla doðrudan baðlantýlý olarak devrimci sýnýfýn siyasal enerji ve aktivitesindeki düþüþün) ardýndan karþý-devrimci sýnýflarda (hem devrim tarafýndan alaþaðý edilmiþ ancak tamamen ortadan kaldýrýlmamýþ olanlarda hem de ilkin devrimin katýlýmcýlarýndanken daha sonra karþý-devrimin saflarýna geçen kesimlerinde) yeniden bir özgüven artýþý gözlemlenir. ... * Þu gerçeði gözardý etmek yanlýþ olur ki bugünkü proletarya (1926) devrimci perspektiflere ve geniþ genellemelere Ekim Devrimi döneminde ve takip eden birkaç yýlda olduðundan hatýrý sayýlýr ölçüde daha az açýk. Ancak devrimci parti, kitlelerin ruh halindeki her deðiþime kendini pasif bir þekilde adapte edemez. Ama

47


MARKSÝST BAKIÞ esaslý tarihsel nedenler tarafýndan yaratýlan deðiþimleri de maktan ibarettir. görmezden gelemez. * Yeni yetiþmiþ genç nesil, devrimci tecrübe ve öfkenin * Tarihteki benzerlerinden daha kalýcý eksikliðini yaþamaktadýr. Eski nesil gibi Ekim Devrimi, halk olan Ekim Devrimi, halk yýðýnlarýnda, kendisi keþfetmemekte, derhal en ilk olarak da proleter yýðýnlarýnda en yýðýnlarýnda, ilk olarak da kuvvetli hükümet ve parti kurumbüyük umutlara ve tutkulara hayat verlarýnýn, disiplininin, otoritesinin proleter yýðýnlarýnda en miþtir. 1917-21 döneminin büyük büyük umutlara ve tutkulara hüküm sürdüðü bir ortamda gözlerini sýkýntýlarýndan sonra proletarya, açmaktadýr. Þu haliyle bu durum, genç hayat vermiþtir. 1917-21 toplamýný artýrmayý bilmiþtir. nesilin baðýmsýz bir rol oynamasýnýn döneminin büyük sýkýnDevamlýlýðýný umut ederek, bu yolunu daha da çetinleþtirmektedir. týlarýndan sonra proletarya, geliþmeyi içtenlikle karþýlýyorlar. Fakat Partinin ve iþçi sýnýfýnýn genç toplamýný artýrmayý ayný zamanda deneyimleri onlara, bu kuþaðýnýn doðru yönlendiriliþi sorunu, bilmiþtir. Devamlýlýðýný geliþmenin þimdilik kendilerini ancak büyük önem arz etmektedir. savaþ öncesi yaþam koþullarýna taþýya- umut ederek, bu geliþmeyi * Yukarda açýklanan sürece paralel bilen tedriciliðini de göstermiþtir. Bu olarak, eski Bolþevik kadrolarýn özel içtenlikle karþýlýyorlar. deneyimin onlar için, özellikle yaþlý Fakat ayný zamanda dene- bir biçiminin; 1905 devriminde partide kuþaktan olanlarý için önemi son derece görev yapmýþ, devrimin bastýrýldýðý yimleri onlara, bu geliþmenin büyüktür. Daha þüpheci ve daha dönemde ise partiden ayrýlýp kendileridikkatli hale gelmiþler, devrimci slo- þimdilik kendilerini ancak ni burjuva rejime adapte etmiþ ve bu savaþ öncesi yaþam ganlardan daha az etkilenir, büyük rejim içinde þu veya bu derece önemli koþullarýna taþýyabilen tedrigenelleþtirmelere daha az itimat eder rol almýþ, tüm burjuva entellektüel olmuþlardýr. Ýç savaþýn çetin sýnavýnýn ciliðini de göstermiþtir. Bu kesi-mi gibi muhafazakar olan, ve ekonomik restorasyonun baþarýsýnýn deneyimin onlar için, özel- (savaþýn baþlangýcýnda hayalini bile ardýndan ortaya çýkan bu ruh hali -yeni likle yaþlý kuþaktan olanlarý kuramadýklarý) Þubat Devrimi'nin deðiþmiþ olan sýnýflar arasý dengenin de için önemi son derece büyük- önüne katýp götürdüðü, Leninist progortadan kaldýramadýðý bu ruh hali- parti ramýn azýlý düþmanlarý olduklarý halde yaþamýnýn temel siyasi arkaplanýný tür. Daha þüpheci ve daha yeni rejimin köklerinin saðlamlaþmasý dikkatli hale gelmiþler, meydana getirmektedir. Bu ruh hali, ve burjuva entellektüel kesimin sabobürokrasinin ("yasa ve düzen" ile devrimci sloganlardan daha tajlarýnýn tükeniþiyle eþzamanlý olarak "sükunet"in bir bileþeni olarak) kökaz etkilenir, büyük partiye tekrardan katýlan bu kadrolarýn, lerini salacaðý topraktýr. Partideki genelleþtirmelere daha az devlet mekanizmasý ve partideki muhalefetin yeni sorunlarý ortaya itimat eder olmuþlardýr. Ýç nüfuz-larýnda büyük bir artýþ koyuþu, tam da partinin bu ruh haliyle savaþýn çetin sýnavýnýn ve görülmektedir. Bunlar genellikle ilgili bir durumdur. muhafazakar, duraðanlýktan yana ve de ekonomik restorasyonun * Ýþçi sýnýfýnýn 1917 devrimiyle beraber muhalefet karþýtý kesimlerdir. Parti iki devrimi gerçekleþtirmiþ olan yaþlý baþarýsýnýn ardýndan ortaya gençliðinin eðitimi ise büyük ölçüde çýkan bu ruh hali -yeni kesimlerinin bugün sinirleri harap onlarýn elindedir. durumdadýr, bitkindirler ve de savaþýn, deðiþmiþ olan sýnýflar arasý * "Tek ülkede sosyalizm" teorisinin kýtlýðýn, salgýn hastalýklarýn pençesinde resmi olarak benimseniþi, halihazýrda dengenin de ortadan kývranmanýn korkularýný yaþamaktadýr- kaldýramadýðý bu ruh hali- gerçekleþmiþ bulunan sapmanýn, lar. Ýþçi sýnýfýnýn henüz tamamen kari- parti yaþamýnýn temel siyasi Marksist gelenekte açýlan bu ilk yeristleþmemiþ ancak evlilikle yük altýyarýðýn, kuramsal boyutta da onayarkaplanýný meydana na girmiþ kesimlerinin bilincini yüksek lanýþýnýn göstergesidir.. getirmektedir. Bu ruh hali, bir düzeye taþýmak adýna Sürekli * Burjuvazinin restorasyonunun bürokrasinin ("yasa ve Devrim teorisi bir lokomotif gibi iþlev tohumlarý: a) Toprak aðalarýnýn düzen" ile "sükunet"in bir dönüþüne razý olmayan ancak sosyagörmektedir. Teorinin bu amaca uyarlanmýþ halinin, raflardaki yerlerini bileþeni olarak) köklerini lizme de maddi anlamda ilgi duymayan çoktan almýþ olan eski tartýþmalarla bir köylülüðün durumunda (bizim yoksul salacaðý topraktýr. ilgisi yoktur ; yalnýzca yeni kahramanca köylüyle olan siyasi baðlarýmýzýn öne"akýnlarýn", "yasa ve düzen"in ihlalinin, minden dolayý); b) Ýþçi sýnýfýnýn, devrimci enerjilerini sancýlý bir süreç olan yeniden inþa sürecinin kazanýmlarý- giderek yitiren geniþ tabakalarýnda, eski neslin yorgunna karþý tehditlerin ruhunu canlandýrma kaygýsýndadýr. luðunda, mufazakar etmenlerin giderek artan etkilerinde Sürekli Devrim teorisinden böyle bir lokomotifi oluþtur- yatmaktadýr. mak, özünde; yarý-muhafazakarlaþmýþ kibirli parti üyeleri Lev Troçki (1926) de dahil iþçi sýnýfýnýn ruh hali üzerine spekülasyon yap-

48


Abdullah Cömert Ethem Sarýsülük

Medeni Yýldýrým

Ali Ýsmail Korkmaz

Hesabý Sorulacak!

Mehmet Ayvalýtaþ

Anýlarý Mücadelemizde Yaþayacak!


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.