20 ele geçirmeleri tesadüf muydu? Yoksa yanýlýyor muyuz, Bolþevikler iktidar olmamýþlar mýydý? Bu sorularý istediðimiz kadar çoðaltýp, somutlayabiliriz. Sonuç deðiþmeyecektir. Sovyet iktidarý, proleter devrimci partinin iktidarýyla çeliþmez. Önemli olan Sovyetlerin devrimci proleter parti dýþýnda, ama sýnýf içinde varolan ve barýþçýl yöntemlerle ideolojik-politik mücadele yürüten devrimci parti ve akýmlara da hayat hakký tanýnmasýdýr. Sovyetlerde fikri zenginliðin ve mücadelenin zorla ve yasaklarla boðulmamasýdýr. Devrim öncesinde proletaryaya ve ezilensömürülen emekçilere iktidar mücadelesinde öncülük eden parti, devrimden sonra da; proletaryaya sýnýfsýz, sýnýrsýz, komünist bir dünya ve düzen için mücadelesinde öncülük edecektir. Bunu, Sovyetlerde azýnlýk konumuna düþse bile yapacaktýr/yapmalýdýr. Herhangi bir partiden deðil de; Leninist tipte, proletaryanin öncüsü, devrimci-enternasyonalist bir partiden söz ediyorsak; Sovyet iktidarý dolaylý olarak da olsa, bu partinin de iktidarýdýr. Devrime öncülük eden, devrimci proleter parti, iktidar "olur mu", "olmaz mý" tartýþmasý ve bunun üzerinden ayrým noktalarý ortaya koymaya çalýþmak devrimcilik deðil, lafazanlýktýr. Bu tartýþma üzerinden KDH önderliðinin yaptýðý gibi bir "program anlayýþý"na ve "yöntemi"ne ulaþmak ise, Marksizm-Leninizmden uzaklaþmaktýr. Marks ve Engels, Gotha ve Erfurt Programlarý'ný devrim öncesi, devrim sonrasýnda yapýlacak iþleri, çözümlenecek sorunlarý gündemlerine aldýklarýndan dolayý eleþtirmediler. Devrim sonrasý yapýlacak iþleri, çözümlenecek sorunlarý dile getirdiler diye asla anlamsýz bulmadýlar. Proletaryanýn ideolojik, politik, iktisadi hedefleriyle, sýnýflar mücadelesinin bilimsel yasalarýyla çeliþtiði için eleþtirdiler. Lenin döneminde kurulan, Bolþevizm ve Komünist Enternasyonal'den doðrudan etkilenen ve örgütsel-programatik olarak buna göre þekillenen TKP'nin I.Programý; devrim sonrasý iktidar biçiminden baþlayarak, diðer temel sorunlarý ve bunlarýn nasýl ele alýnýp çözümleneceðine dair bir dizi konuda net görüþler ortaya koymakta, bize ýþýk tutmakta ve yol göstermektedir. Mustafa Suphi'ye göre bu program; "iki kýsýmdan" oluþmaktadýr. "Biri: Programa mukaddime (öncelikli) ve esas (temel-dayanak) olacak bazý tezler, diðeri asýl program"dýr. (Türkiye'de Sol Akýmlar-1, S.296, Mete Tunçay) Programýn birinci kýsmý, "Bazý Akide ve Esaslar" (Bazý Öncelikli ve Temel Yönelimler) baþlýðýný taþýmakta ve teorik tahlillerden oluþmaktadýr. Bu bölümde genel bir kapitalist-emperyalist durum ve Türkiye'nin genel iktisadi-siyasi durumu tahlil edilmekte ve gündemdeki devrimin enternasyonalist-proleter karakteri ele alýnmaktadýr. Bolþevizm ve Komünist Enternasyonal’le etkileþim içinde olan TKP, asgari-azami program anlayýþýna son vermiþtir. Proleter devrime, “amele ve rençber” sovyet cumhuriyetine kilitlenmiþtir. Mustafa Suphi'nin "asýl program" dediði ikinci
bölümde ise; devrim sonrasýnda kurulacak iktidarýn ve hükümetin sýnýfsal niteliði, biçimi ve bileþimi ile, tek tek temel sorunlar ele alýnmakta ve çözüm önerileri sýralanmaktadýr. KDH'nin (yani geçmiþte bizim) kavradýðýmýzýn, iddia ettiðimizin aksine;TKP programý: iktidarýn ele geçirilmesinden sonra kurulacak "amele ve rençber þüralâr cumhuriyetinin" ve "Þürâlar cumhuriyeti hükümetinin", "Din ve Milliyet", "Ýktisadiyata Dair", "Ýþçi Dernek ve Birlikleri", "Köy Ýktisadiyatýna Dair", Tevzi ve Ýstihlâk", "Bankalara Dair", "Vergilere Dair", "Mesken ve Ýaþe Meselesi", Ýþçilere Dair Teminat", "Sýhhat-i Umumiyete Dair", Ordu ve Zabýta Ýþlerine Dair", Mahkeme Ýþleri" ne dair yapýlacaklarý bir bir sýralar. Tamda, KDH'nin korktuðu gibi, TKP "hükümeti devralýp iktidara oturacak"mýþ gibi! Zora dayalý bir devrimi ön görmeyen, buna denk bir mücadele yürütmeyen hareketler býrakýn sosyalistliði, devrimci-demokrat bile deðildir. Dolayýsýyla, geçmiþte "hükümeti devralmak", iktidara oturmak" vb. kavramlar üzerinden devrimci-demokrat veya melez merkezci akýmlarla aramýzdaki program farkýný ortaya koyalým derken, savrulduðumuz, komünistlerin program anlayýþý ve yöntemiyle de aramýzý açtýðýmýz ortadadýr. Mevcut devrimci örgütlerle aramýzdaki program konusundaki fark ve sorun, biçimsel-yöntemsel bir fark ve sorun deðil; esas olarak ideolojik-teorik, politik-örgütsel yaklaþým farkýdýr ve nitelik sorundur. TKP'nin bize býraktýðý asýl miras ideolojik-programatik bir mirastýr. Çünkü politik faaliyeti ve mücadelesi çok kýsa olmuþ, örgütsel birlik giriþimleri sonuçlarýna ulaþamamýþtýr. Programýndaki ideolojik-örgütsel-politik ilkesel-taktik tutumlar, bugün devrimci enternasyonalist bir parti ve program yaratmayý hedefleyen komünistler için hala tazeliðini korumaktadýr. Örgütsel olarak da, TKP'den öðreneceðimiz önemli hususlar vardýr. Bilinçli, hedefli ve örgütlü bir hazýrlýk dönemi, proletaryaya ve devrime öncülük etme iddiasýndaki güçlerin ayrýþtýrýlýp saflaþtýrýlmasý, devrimci bir parti ve program etrafýnda birleþtirilmesi yönündeki çaba ve baþarýlar bunlardan bazýlarýdýr. Günümüzde de devrimci parti güçleri ve devrimci hareket çok parçalý, amaç-araç disiplininden yoksun, burjuva saldýrýlarý geri püskürtme gücünden, proletaryaya ve ezilen-sömürülen emekçilere güven vermekten uzak bir durumdadýr. Ama bu durum ya görülmeyerek, ya da yok sayýlarak devrimci görevlerin altýna giriliyor. Ýkamecilik (kendini parti ilan etmek) ve kendinden ötesini yok sayma (doðrusal partileþme), en yaygýn ve yanlýþ politik-örgütsel tutumlar olarak varlýðýný sürdürüyor. *** “Sürekli Devrim”, “Geçiþ Programý”, “Enternasyonalizm”, “Faþizm” ve “Örgüt” konularýnda PSDH’nýn KDH’ye yönelttiði eleþtiri ve deðerlendirmeler üzerinden; karþý eleþtiri, tartýþma ve görüþ alýþveriþimiz devam edecek.
Komünist Devrim Hareketi/Leninist Merkez Yayýn Organý Temmuz 2002 Özel Sayý: 4
PSDH ile Polemik-1
DEVRÝM ÝÇÝN DEVRÝMCÝ PARTÝ! PARTÝ ÝÇÝN ÖRGÜTLÜ HAZIRLIK! Sýnýf mücadelesini ideolojik-politik-örgütselpratik sonuçlarýna götürecek; bir proletarya devrimi ve proletarya diktatörlüðü ile taçlandýracak; üretim araçlarý üzerindeki özel mülkiyeti ve sömürüyü ortadan kaldýracak; devrimci dönüþüm ve deðiþimlere önderlik edecek; insanlarýn eþit ve özgür bir yaþam süreceði sömürüsüz, sýnýfsýz, sýnýrsýz komünist bir dünya düzeninin önünü açacak nitelikte devrimci bir sýnýf partisinin-programýnýn ulusal ve uluslararasý boyutta eksikliðini "önderlik krizi" olarak görmekteyiz. Bu eksikliði gidermek, sadece proletaryanýn deðil, tüm insanlýðýn kurtuluþu için bir ihtiyaç olan devrimci parti ve programýný yaratmak için; geçmiþ komünist geleneðe baðlanma çabasý eþliðinde kýsa sayýlmayacak bir süredir örgütle ve örgütlü bir mücadele yürütüyoruz. Bu zorlu, ama bir o kadar da onurlu kavgamýzda yalnýz olmadýðýmýzý biliyoruz. Ulusal ve uluslararasý alanda proletaryanýn, dolayýsýyla da tüm insanlýðýn yüz yüze olduðu sorunlarýn aþýlmasýnda kritik halkanýn devrimci önderlik-program sorunu olduðunu kabullenen ve bu uðurda mücadele eden, bizim deyimimizle "daðýnýk durumdaki devrimci parti güçlerinin" varlýðýnýn da farkýndayýz. Bu güçlerin halý hazýrdaki konumlarý çok iç açýcý deðildir. Örgütsel daðýnýklýk, amaç disiplininden yoksunluk, amatörlük, çevrecilik, sýnýftan yalýtýklýk-marjinallik, vb. olumsuzluklarla malul bu güçlerin mevcut durumu ne kadar üzücü-düþündürücü ise, bu güçlerin varlýðý ve her gün kendini farklý biçimlerde açýða vurmasý da bir o kadar sevindirici ve örgütsel-politik hedeflerimiz açýsýndan ümit vericidir. PSDH'nýn çýkýþýný, devrimci bir zeminde kalarak, örgütle ve örgütlü bir yürüyüþte ýsrar ederek, devrimci parti-program sorununa yanýt verme iddiasýný da bu perspektif içerisinde kavrýyor, yakýndan izliyor ve selamlýyoruz! Sermaye egemenliðinin hakim olduðu dünyada ve Türkiye'de tüm devrimci-komünistlere yetecek kadar düþman, yapacak devrimci iþ ve sorumluluk vardýr. Dünya çapýnda bir burjuva gericilik döneminden geçmekteyiz. Türkiye devrimci-komünist ve iþçi-emekçi hareketi de bu gericilik döneminin
kýskacýnda-kuþatmasý altýndadýr. Bu kuþatmayý kýrabilecek, dýþýna çýkabilecek, iþçi-emekçi kitleleri harekete geçirebilecek ve salvolar halindeki burjuva saldýrýlarý geri püskürtebilecek bir örgütlülük ve önderlik iradesi henüz yoktur. KDH/L de, PSDH de dahil olmak üzere, halý hazýrdaki ve özne olma iddiasýndaki hiç bir devrimci-komünist güç-odak bunu baþarabilecek bir nitelik-yetenek ve nicelikte deðildir. Öyleyse, bugün her zamankinden daha çok devrimci dayanýþma, etkileþim, iþ, eylem ve örgüt birliðine ihtiyaç vardýr. Küçük burjuva rekabetçilik, dar grupçuluk, peþin hükümlülük ve ilkesizlikten uzak durarak; "aynýlar ayný yerde, ayrýlar ayrý yerde", "herkes kendi bayraðýnýn altýna" þiarlarý ýþýðýnda devrimci dayanýþmaya, etkileþime, ideolojik-politik yakýnlaþmaya, saflaþma ve birleþmeye hazýr olmalýyýz. Devrimci komünistlik ve geçmiþ komünist geleneðe baðlanma iddiasýndaki hareketler olarak bilmeliyiz ki; "Devrimci Parti" gökten zembile düþmeyecek, kendiliðinden sýnýf hareketinin içinden de fýþkýrmayacak! Sýnýf mücadelesinde böyle bir aracýn önceliklivazgeçilmez olduðunun ve amaç-araç diyalektiðinin bilincinde olan, Marksizmin-Leninizmin ýþýklý yolunda, devrimci kazanýmlarýna sahip çýkarak, kayýplarýndan öðrenerek ilerleyen devrimci komünistlerin -meslekten devrimcilerin- iradiplanlý bir hazýrlýk faaliyetiyle ve yukarýdan aþaðýya doðru bir örgütlenme mücadelesi içinde inþa edilecektir. Bu perspektif ve anlayýþla, hareketinizle hareketimiz arasýndaki politik iliþkinin sürdürülmesinden, derinleþtirilmesinden, ortaklýk ve farklýlýklarýmýzýn netleþtirilmesinden yanayýz. Belli bir gündem ve plan dahilinde öncelikli konularý belirleyip ideolojik-politik-örgütsel tartýþmalara, etkileþime, ortak iþ yapma ve devrimci dayanýþma içine girebiliriz. Geçmiþ komünist geleneðin ve kendi geçmiþ deneyimlerimizden çýkardýðýmýz dersler üzerinden bir fikir alýþ-veriþi ve politik etkileþim kanallarý yaratmanýn faydalý olacaðý düþüncesindeyiz. Hiç kimsenin, sýnýf mücadelesindeki bilgi, birikim ve katkýsýný