i~indekiler TEMMUZ 20 l 0 • SAYI: 42
1. Bu Say1 •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 3 Yay1n Kurulu
I. Bir Kez Dcahca Turklye'de "Kurucu Meclis" Tcaktlji Uzerine ••••••••••••••••••••••••••• 5 $adi OZANSO
J. Emperycalizm Kcarf1s1ndca Kurucu Meclis ••••••••••••••• 13 Yasin KAYA
4. Tekel lf1j1ndca Ay91t Meselesi •••••••••••••••••••••••••••• 23 Kamil KARAAGA<;
5. IMF ve Al Diktcalcar1na Son Verilmelidir •••••••••••••• 35 IV. Enternasyonal
6. Avrupca: Anvers, lel~lkca'dcaki Opel Fcabrikcas1 Hedef Tcahtcas1ndca ••••••••••••••••••••••• 39 Christel KEISER
7. Tekrcar Avrupca-Amerikca ilifkileri Uzerine ••••••••••• 43 Dominique FERRE
8. Dirduncu Olcajcan Kongrenin Arifesinde lrezilyca if~i Pcartlsl •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 49 Markos SOKOL
9. ircan: Kritik Vil 1010 •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 5 J Lucien GAUTHIER
10. lirlefik Sekretcaryca ve "V. Enterncasyoncal" ••••••••• 63 Andreu CAMPS
11. Mcadcalyonun iki Yuzu: 'ovenizm ve NATO-Pcasifizmi •••••••••••••••••••••••••••••• 69 Pavlusko IMSIROVIC
Sosya/izm
Uluslararas1 ileti§im: Neden Yeni Bir Yaym? 8-12 Ekim 2009 tarihlerinde Paris 'te yap1lan IV. Entemasyonal'in 7. Diinya Kongresi ~ubat 2010'dan itibaren bir politik yaym \:tkartmaya karar verdi: Uluslararas1 ileti~im. Dort ayda bir La Verite-Gen;:ek \:tk maya devam edecek. Gen;:ek'in teorik karakteri, Marksizm 'i teorik ve ideo lojik olarak savunma miicadelesindeki a\:tk ihtiyaca onem verecek. Karar metninde de ozetlendigi gibi bu iki yaymm \:Cf\:evesi ve gayesi gerek IV. Enternasyonal 'in gerekse onun seksiyonlannm orgiitlenmesi ve iiye kazanmas1 i\:in merkezi bir ara\: olmaktu:
.-~~~~~~~~~~---1
International
S ....
~Correspondence
:~-:-:!..w-i ~ ,... J·~::::.: "" /.• Politik miicadelenin ve orgiitlenmenin arac1 olarak Uluslararas1 ileti~im'in iiretilmesi (yaymlanmas1 ve i;;cvirisinin yap1lmas1) bu sayfalarda yonelimlerini yans1tacak olan seksiyonlarla politik diyalogun kuvvetlendirilmesini de kap sayacaktir. Teorik yaym1m1z Gen;ek'te oldugu gibi yaz1 kurulu Uluslararas1 Sekreterya tarafmdan olu~turulacakt1r. Uluslararas1 Sekretarya'nm Yiiriitme cH1N• I EUROPE ! Kurulu, yay1n1n haz1rlan1~1ndan yayin ~!:.'!1.!' I E!:=.!.n~~!-i i lanmasma kadar yaymm biitiin iiretimini saglayacakt1r. Bu yaym JV. Entemasyonal'in kolektif orgiiti;;iisii olmahd1r. J ..
1•~· ~";~'; '\:~> 1
1:11o1 1...
--M -·-"" -
aE•"'u"
1 0 :;:.":,.: , : : -
Bu yeni yaymm amac1 kiiresel durumun i;;eli~kili unsurlan iizerine dii~iinen biitiin militan ve okurlara sm1flar miicadelesine miidahalede rehberlik etmeye ve JV. Entemasyonal'e yeni iiyeler kazanmaya yard1mc1 olmaktir.
Patronsuz, Generalsiz, Burokrats1z Sosyalizm • Say1: 42 • Temmuz 2010 Fiyatt: $ 5 • 4 € • £ 3 • SFr. 6 Sahibi ve Sorumlu Yaz1 i~leri Miidiirii: Engin Bodur Yonetim Yeri: Rasimpa~a Mh. Niizhet Efendi Sk. No: 3615 Kad1koy/istanbul Tel/Faks: (216) 330 95 67 • PTT Posta <;:eki Hesap No: I 0513 19 Bask!: Otis Matbaa Yaym Kag1t Sanayii Ltd. • (212) 576 47 15 • Giiven Sanayi Sitesi No: 388 Topkap11istanbul iletisim@pgbsosyalizm.org•http://www.pgbsosyalizm.org Yurtd1~1
2
Bu Say1
Bu Say1 Yayrn Kurulu Sevgili okuyuculanm1z, Uzattlm1~
bir aradan sonra yine bcraberiz. Ku~kusuz bu donemde TEKEL i~9ilerinin eylemi, Gazze'yc Ozgiirliik hareketi 9er9evesinde Tiirkiye - israil arasmda ya~anan ,.c halen ya~anmakta olan gerilim, iran operasyonunun yakl~mas1, Yunanistan halkmm kapitalizmin krizinc kar~1 ayaklanmas1 gibi pek i;ok onemli siyasi geli~meye tamk olduk. Elinizdeki say1yla bu geli~mclerle ilgili tart1~maya bir katk1 sunmak istiyoruz. Say1m1z kurucu meclis ilzerine iki yaz1 ile aythyor. ilk yaz1da ~adi Ozansil bir kcz daha bu taktigi inceliyor ve sosyalistler arasmda yaygm hale gelmi~ temel hatalan analiz ederek bir kurucu meclisin gilncelligi ni ve gerekliligini ifade etmeye 9ah~1yor. Yasin Kaya ise kurucu meclis talebini ba~ta ABD ve AB emperyalizmi olmak ilzere bir biitiln olarak emperyalizmden kopu~ milcadelesi baglammda inceliyor. AKP ' nin sozde demokratikle~me programt ve milflis Kurt ay1hm1 kar~1smda tereddiitte kahp anayasa degi~ikligine kar~1 boykot 9agns1 yapan sos yalistlerin kurucu meclis taktigini incelemeleri, bag1ms1z bir s1mf poli tikas1 olu~turmanm temel gereklerinden biri olarak duruyor. TEKEL direni~i pek 9ok diger ~eyin yam s1ra i~9i sm1fmm milca delesinin temel sorunlanndan olan ayg1t sorununu da gilndeme getirdi. Kami! Karaaga9'm yaz1s1 bu sorun konusunda Marksist literatliriin ge9mi~ tahlillerini hat1rlatttktan sonra TEKEL direni~inin seyrini akta nyor vc bu ikisi arasmda bir bag kurmaya 9ah~1yor. Yunanistan'da krize kar~1 ba~layan devrimci hareket ulusal phn da ba~lar ba~lamaz IMF ve AB'nin devreye girmesiyle uluslararas1 bir karakter kazandi. Ba~ta AB olmak ilzerc emperyalizmin ulusla raras1 kurumlan Yunanistan 'da hi9bir devrimci kazamm olmamas1 i9in dogrudan milcadele vcriyorlar. IV. Entemasyonal Uluslararas1 3
Sosyali:zm
Sekreteryas1'nm ald1g1 karar Yunanistan'daki iiretim aras;larmm ozel miilkiyeti rejimini koruyan IMF ve AB diktasma son verilmesini giindeme getiriyor. IV. Entemasyonal 7. Diinya Kongresi yaym politikasmda bir degi~iklik yaparak La V erite/Gen;:ek dergisinin periyodunu dort aya 91kard1 ve daha gtincel meseleleri ele almak, dogrudan bir kolektif orgiit<;:ii i~levi gormek iizere Uluslararasz ileti~im ayhk olarak 91kmaya ba~lad1. Uluslararas1 ileti~im'den ser;:ilen yaz1lan bu say1dan itibaren dergimizde bulabilecekseniz. Aynca Uluslararas1 ileti~im'in ingilizce ve Frans1zca sayilanm edinmek is;in bizle temasa ger;:ebilirsiniz. Uluslararas1 ileti~im'den yer verdigimiz iki yaz1 Avrupa'da dola~足 makta olan krize deginiyor. Christel Keiser, Belr;:ika Anvers'teki Opel fabrikasmm kapanmasm1 ABD emperyalizminin Avrupa i~r;:i s1mf1na saldms1 olarak yorumluyor ve bu 9er9evede sendikalarda ETUC vas1tas1yla yiikseltilmekte olan korporatizm tehlikesine i~aret ediyor. Dominique Ferre'nin kaleme ald1g1 diger yaz1 ise kriz nedeniyle sorgulanmaya b~lanan Avro Bolgesi ve bir biitiin olarak AB 'nin durumunu degerlendiriyor ve buna kar~1 Avrupa Birle~ik Sosyalist Devletleri formiilliniin giincelligini hatirlatiyor. Uluslararas1 ileti~im'den yer verdigimiz bir diger yaz1 Brezilya i~r;:i Partisi'nin (PT) 4 . kongresi iizerine. Markos Sokol, Lula'mn azami gorev siiresinin dolmas1 nedeniyle yerine Dilma Roussseff'i ser;:tirmek istedigi ko~ullarda bir kez daha partiyi tekrar i~r;:i sm1fmm taleplerini savunacak r;:izgiye getirme miicadelesini aktanyor. Uluslararas1 ileti~im 'den bu say1da yer verdigimiz son makale Lucien Gauthier'in iran dosyas1. Onceki say1m1zda Erdem Evcil'in kaleme ald1g1 iran yaz1s1yla beraber oniimiizdeki donemde r;:ok ihtiyar;: duyacag1m1z bir yaz1 olabilir. Eskiden beri ozellikle Birle~ik Sekreterya 9evresi tarafmdan dile getirilen "V. Entemasyonal", IV. Entemasyonal'in lekesiz bayrag1 kullamlmak istendiginden somutluk kazanmam1~t1. Ne var ki Venezuela Devlet Ba~kam Hugo Chavez'in 9agns1 baz1 devrimci Marksist r;:evrelerde geni~ yank1 buldu. Andreu Camps yaz1smda bu siirecin ir;:erigini ve Birle~ik Sekreterya'nm tutumunu inceliyor. Bu say1m1zda yer verdigimiz son makale Pavlusko lmsirovic imzah. Imsirovic Srebrenitsa katliam1 9er9evesinde halen yaratilmakta olan politik atmosferi inceliyor, bir Yugoslav olarak o donem ya~anan, ancak iilke d1~mda bilinemeyen gerr;:ekleri hahrlatiyor ve son tahlilde ~ovenizm ve NATO'ya tabi pasifizmin nas1l aym amaca hizmet ettigini gosteriyor. Dort ay sonra gorii~mek iizere, ho~r;:akalm. 4
Bir Kez Daha TOrkiye'de "Kurucu Meclis" Taktigi Ozerine
Bir Kez Daha TUrkiye'de ••Kurucu Meclis•• Taktiji Uzerine
$adi0ZANS0
Patronsuz, Generalsiz, Biirokrats1z Sosyalizm dergisinin son say1lannda gerek Tiirkiye 'de Kurt meselesinin 9oziimli baglammda, gerek Ttirkiye'nin emperyalizme bagtmhhgmm zay1flat1lmas1 anlammda ve gerekse eksiksiz bir siyasal demokrasinin fethi mticadelesinde bir "kurucu meclis" ~ianyla harekete ge9menin onemi lizerinde 1srarla durdum. (Bkz. "Dtinya Durumu, Ortadogu ve Ttirkiye" ba~hkh makale, PGB Sosyalizm, Kas1m 2007, Say1 38; "Ulusal Bag1ms1zhk ve Siirekli Devrim" ba~hkh makale, PGB Sosyalizm, Nisan 2008, Say1 39; " 29 Mart Se«;imlerinin Tiirkiye Politikasma Etkileri" b~hkh makale, PGB Sosyalizm, Nisan 2009, Say1 40) Stralad1g1m biittin bu konulann 9oziimti anlammda bir kitle seferberligine yol a9abilecek tek taktigin bir kurucu meclis ~ian oldugunu art1k bir kez daha anlatmayacag1m. Sadece, uluslararas1 s1mf miicadelesi deneyimlerinin sonucunda ortaya 91kan bu taktigin iilkemizde ne anlama geldiginin ve nas1l kullamlmas1 gerektiginin lizerinde durmaya 9ah~acag1m.
5
Sosyalizm
ugiine kadar ortodoks Marksist gelenegin diinya sm1f miicadelesine kazandird1g1 tarihsel bir kazamm olan "kurucu meclis" taktigi ile ilgili ald1g1m biitiin ele~tiriler esas olarak Tiirkiye sosyalist hareketi i9indeki devrimci Marksist kesimlerden ve onlarm izleyicilerinden geldigi i9in anlatmak isteyeceklerim aym zamanda Tiirkiyeli devrimci Marksistlerin "ikameci" anlay1~lann pe~ine tak1larak zaman i9inde nas1l kendi koklerinden de uzakla$ttklanm sergilemek olacak. Umanm bu yaz1 bir nebze olsun Tiirkiyeli devrimci Marksistlerin y11larm kt$ uykusundan uyanmalanna yard11nc1 olur..
B
Dunyaya Turkiye'den bakmak yerine Turkiye'ye dilnyadan bakmak! Tiirkiye sosyalist hareketillin Stalinist versiyonlan bizzat Stalinizmin "tek iilkede sosyalizm" ya da daha popiiler bir ifadeyle "milli komiinizm" anlay1~lan nedeniyle entemasyonalizmden uzak durduklan bilinir. Tiirkiye'nin devrimci Marksist ak1mlan ku~kusuz bOyle bir ele~tirinin muhatab1 degildirler, olamazlar. Ancak entemasyonalizm sadece i~i;:i sm1fmm kurtulu~ miicadelesinin diinya oli;:eginde yiiriitiilmesi gerektigini tekrarlamaktan ibaret olmay1p aym zamanda diinya i;:apmda demokratlk merkeziyet9i bir orgiitlenmeyi de daha ba~m足 dan itibaren kurmay1 giindemin ba$ sirasma oturtmak oldugundan, Tiirkiyeli devrimci Marksistler bu konuda olduk9a geri kalm1~lardir. Yanh~ anla~ilmasm PGB Sosyalizm grubunu bu ele$tirinin d1~mda tutmak niyetinde degilim. Geri;:ekten de PGB Sosyalizm hem ge9mi~inde hem de daha birka9 y1l oncesine kadar burada anlablmas1 9ok uzun yer alacak nedenlerden dolay1 enternasyonalist bir orgiitlenmenin d1$mda kalmt~tlr. <;e~itli "entemasyonalist" orgiitlenmeler ic;inde yer alan devrimci Marksist yap1lann da bu uluslararas1 orgiitlenmelerin "ikameci", "uvriyerist", "kariyerist" ve kati "biirokratik" anlay1$lan nedeniyle Tiirkiye'de sm1f miicadelesine damga vurmalan neredeyse imkans1z hale gelmi~tir. Diinyanm bir9ok geri ya da yan bag1mh kapitalist iilkesinin devrimci Marksistleri bu alanda Tiirkiyeli devrimci Marksistlerden daha ileri noktalardadITlar. Bunun nedenlerinin ku$kusuz ara~hnlmas1 gerekir. Akla gelen ilk neden Tiirkiye'deki devrimci Marksist hareketlerin y1llarca bir "elit" hareketi olmanm d1$ma 91kamam1~ olmas1 ve sm1fm onciilerinin basmc1yla entemasyonalist bir orgiitlenmenin par9as1 olmaya yana~mam1~ olmaland1r. Oysa ki Tiirkiye'ye gore her ac;1dan daha biiyiik imkans1zhklar ii;:inde bulunan tilkelerde entemasyonalist sm1f orgiitliililgtine uzanmak daha h1zh olabilmi~tir. i~te devrimci Marksizmin olmazsa olmaz1 olan entemasyonalist orgtitlenme anlay1~mm bu d1~mda kah$I Tilrkiye s1mf mticadelesine pahahya patlam1~tlr.
6
Bir Kez Daha TOrkiye'de "Kurucu Meclis" Taktigi Ozerine
Tilrkiye devrimci Marksistlerinin ger9ek bir entemasyonalist orgiltlenmenin d1~mda kalm1~ olmalannm bir diger nedeni de Tiirkiye'deki Stalinist ve merkezci ak1mlann basmc1 altmda ya~amalandlf. Oysa 9ok iyi bilinen bir ger9ektir ki, Tilrkiye'nin biltiln Stalinci ve merkezci ak1mlan 12 Eylill gibi 9ok da ~iddetli olmayan (Latin Amerika askeri diktatOrlilkleriyle k1yasland1gmda) bir askeri darbenin oncesinde ve sonrasmda politik ve orgiltsel olarak iflas etmi~ler ve yenilgiye ugram1~lardir. Bu yenilginin biltiln sorumlulugunu Amerikanc1 askeri darbenin vah~etinin ilstilne atarak i~in i9inden s1ynlmaya 9ah~maktadirlar. Ne yaz1kt1r ki, aym Stalinist ve merkezci yapilar bugiln de halkm kar~1sma onciiliik iddias1yla \:Ikabilmektedirler. i~te bu durumun su9lusu Tilrkiye devrimci Marksist hareketidir. Bunun ozele~tirisi hep birlikte yap1lmak zorundadir. Stalinist ve merkezci gruplann devrimci Marksistler ilzerindeki basmc1 derken, bundan kastettigim ku~kusuz ~iddet degildir. Basm9, yerelin abartilmas1dir. Ger9ekten de yerel bizdeki kadar abarhld1gmda evrensele eklemlenmek neredeyse imkans1z hale gelmektedir. 0 zaman da entemasyonalist orgiltlenme tali hale gelmekte ve dilnyaya Tilrkiyc'den bakma egilimi gil9lenmektedir. Oysa ki olmas1 gereken, yerelin uluslararasma kendi rengini katmas1, ama buna kar~1hk uluslararasmm da yerele daha engin bir ufuk sunmas1d!f. Oysa bizde oyle farkh tarihsel geli~meler vard1r ki, sanki dilnyanm ba~ka hi9bir illkesinde ya~anmam1~hr! Bizde ulus-devlet in~asmda ittihat ve Terakki ve daha sonra Kemalizm gibi oyle dilnya istisnai durumlar ya~anm1~t1r ki dilnyada kimsenin akh almaz! Veya ulus-devlet in~asmda bizde yap1lan zulilm dtinyamn ba~ka hi9bir gecikmi~ ulus-devlet in~asmda ya~an mam1~tlr! i~te benzer komik alg1lamalarm gilnilmilzde Mia 12 Eylill 1980'i abartmaktan bir fark1 olmasa gerek. Aslmda bunu bir tilr kendini begenmi~lik olarak nitelemek pek de yanh~ olmasa gerek. Dilnyaya Tilrkiye merkezli bak1~ ister istemez baz1 hatah tahlillerin kolayhkla gilndeme gelmesine neden oluyor. Gilnlilk politikada son derece btiyilk hatalarm yaptlmasma neden olan bu bak1~ aytsmm yol ayhg1 baz1 sorunlan a~ag1da anlatacag1m.
Hata 1 : "Ti.irkiye emperyalist hiyerar§ide kendine yer bulabilir ya da emperyalistle§ebilir!" yakla§1m1 Tilrkiye sosyalist hareketinde var olan "emperyalizm i9sel bir olgudur" yakla~1m1yla ay1hmm1 Dr. Hikmet K1Vllc1mh'da bulan ve i~ Bankas1'mn kurulu~uyla Tilrkiye'de finans kapitalin, bir ba~ka ifadeyle kapitalizmin en ilst evresinin geli~iminin ba~lad1gm1 vurgulayan yak-
7
Sosyalizm la~1m aslmda birbirini tamamlamaktadir. Her ne kadar "emperyalizm bir iysel olgudur" yakla~1mm1 ilk ortaya atanlar Tiirkiye'nin emperyalistle~mesinden ziyade tlimiiyle emperyalizmin kontroliine girdigini vurgulamak istemi~lerse de, onlann ard1llan bunu biraz daha farkh bir bi9imde tam da nas1l oldugunu tammlayamad1klan bir tiir "emperyalistle~me" olarak goriiyorlar. Bu "emperyalistle~menin" gostergesi olarak da once Ozal donemi ay1hmlanm, ~imdi de AKP'nin bolgesel politikalanm one 91kanyorlar. Dr. Hikmet K1Vllc1mh yakla~1m1yla ilgili olarak daha once yazd1g1mdan bu kez herhangibir yorumda bulunmayacag1m. Bununla birlikte her iki yakla~1mm da 9ok ciddi bir teorik yamlg1dan hareket ettiklerini gostermeye 9ah~acag1m . Temel yamlg1 ~udur ki: Kapitalizmin emperyalist evresinde iiretici gil~ler geli~memektedir ve bunun sonucu olarak da herhangibir bag1mh iilkenin emperyalistle~mesi milmkiln degildir! Ku~kusuz baz1 yansomiirge iilkeler istisnai konjonktiirel ko~ullarda kapitalist hiyerar~ide bir iki basamak yukan 91kabilirler, ama bu durum onlan hi9bir bi9imde emperyalist iilkeler kervanma katmaz. Uluslararas1 kapitalizrnin biiyiik sava~ sonras1 ya~ad1g1, yakla~1k 60 milyon insamn (9ogu gen9 i~giicii olan) oliimii pahasma yiikselen ve kapitalizmin altm ~ag1 olarak da nitelenen 1945-1974 aras1 y1llan, 9ilriiyen sistemin uzatmalan olarak . degil de kapitalizmin yeniden canlanmas1 olarak goren Mandel tiirii Marksist iktisat91larm hatas1dir bu. Nitekim aym Mandel Kapitalizmin U~ilncil <;ag1 adh yap1tmda ilretici gil9lerin gerilemesine ili~kin Lenin ve Tro~ki'nin Marksist formillilnil sorgulamamn yam sira, ozellikle 60 ile 70 y1llan arasmda kapitalizmin ilretici gu9leri yeniden geli~tiren bir yeni 9aga girdigini ileri silrmil~tiir. Mandel ve tilmizleri yazd1klan say1s1z makalede yeni emperyalist Ulkelerin dogmakta oldugunu ileri silrmil~lerdir: iran,â&#x20AC;˘Brezilya, Guney Kore ve Suudi Arabistan gibi. Bilindigi gibi uluslararas1 kapitalizm 1974 'ten itibaren inkitalanm tiiketmi~ ve 2008'den bu yana da tarihinin tamk oldugu en bi.iyilk krizle sars1lmaktadir. i~te bu 9ilriiyen kapitalizm i~inden bolgesel de olsa yeni bir emperyalist odagm (Tiirkiye) f1~kiracagm1 varsaymak Mandel'in boom doneminde kurmu~ oldugundan bile 9ok daha biiyiik bir hayal olsa gerek. Tarihinin tamm1~ oldugu en biiyilk ozelle~tirmeler ve sat1~ larla biltiin stratejik i~letmelerini ya yok etmi~ ya da yerli ta~eron ~ir ketlerle "ortakhk" zemininde bunlan 9okuluslu emperyalist ~irketlere pe~ke~ 9ekmi~, ilretken sermayesinin 9ok onemli bir bOlumii 9okuluslu ~irketlerin kontroliinde olan, tanm1 ve hayvanc1hg1 9okmil~, rafinerilerini satm1~, elindeki bankalan bile 9oken Yunanistan'm bankalarma ve finans ~irketleriyle diger emperyalist iilkelere satmak zorunda kalm1~, gen9 nilfusunun %25'i i~siz kalm1~ bir iilke kendi ilretici gii9lerini bOyle pervas1zca irnha ederken nas1l olur da "bolgesel bir emperyalist
8
Bir Kez Daha TOrkiye'de "Kurucu Meclis" Taktigi Ozerine
gil<;" haline gelebilir? Diger bir ifadeyle Tilrkiye'nin bolgesel politika yapmaya kalk1~mas1 "emperyalist" bir odak haline gelmeye ba~lama足 smdan degil, her~eyi hii;bir sm1fsal direni~ olmadan satabilmi~ olmasmdan, muazzam kara para giri~inden (Afganistan sayesinde) ve tabii dilnya kapitalizminin ii;ine girdigi biiyilk krizin yaratt1g1 bo~luktan yararlanabilme becerisini gostermesindendir sadece. Yoksa "Anadolu <;akallan"nm AKP htiktimeti altmda palazlanmasmdan degil! Sunu hi<; unutmayahm ki Ortadogu'nun tek emperyalist ulkesi irkc;:1 israil'dir ve zaten Tilrkiye de ileri teknoloji gerektiren her alanda ( bilgisayar ve genetik) israil 'e ba~vurmaktadir. Ttirkiye'nin emperyalistle~tigi hatah yakla~1m1 ~u bilytik politik hatay1 yapmaya silrilkleyecegi ic;:in proletarya ai;1smdan i;ok buytik bir tehlikedir. En uc;: ornek olsun diye soyltiyorum, gtiniln birinde Danimarka Tilrkiye'ye sava~ ai;arsa uluslararas1 proletarya Leninist kriterlere gore Tilrkiye 'deki rejimin karakterine bakmaks1zm Tilrkiye 'nin yanmda yer almahdlf. Aym ~ekilde gene aykm ornek olmas1 ic;:in soylilyorum, Tilrkiye ile Yunanistan arasmdaki bir sava~ta da proleter enternasyonalizmi Tilrkiye'nin yanmda yer almay1 gerektirir. Meseleye hangi tilkenin ordusunun daha gilc;:lti oldugu ac;:1smdan baktlmaz, hangi illkenin emperyalizmin destegini alacag1 ai;1smdan bak1hr. Benzer ~ekilde Brezilya ile isvii;re arasmdaki bir sava~ta denge, askeri ac;:1dan muazzam olc;:ekte Brezilya'dan yana olmakla birlikte uluslararas1 proletarya Brezilya'mn zaferi ii;in tavlf almahdu.
Hata 2: "Carhk Rusya's1n1n Osmanll Devleti gibi bir yari-somurge ulke oldugu" yakla~1m1 Tilrkiye sosyalist hareketi Marksist formasyonunu bilyiik olc;:iide devrim oncesi Rusya'nm politik milcadelelerinin deneyimleri ilzerinden ~ekillendirdi. Orgiltlenme teorisini oradan edindi, propaganda ve ajitasyonun nastl yap1lmas1 gerektigini oradan ogrendi, burjuva demokratik devrimle sosyalist devrimin ii; ic;:e gec;:mi~ligini oradan ald1 vs. Arna Rusya'nm <;arhk doneminde de emperyalist bir illke olduguna pek fazla dikkat etmedi. Esas itibariyle Moskova ve Petrograd merkezli bir ~ehir devrimi olan Ekim devriminde bu ~ehirlerde muazzam bir sanayi proletaryasmm yogunla~m1~ olmasma dikkat etmekle birlikte Rusya'y1 da biraz Osmanh devleti gibi gordil. Oysa ki Rusya XX. ytizy1lm ba~m足 da henilz bir burjuva devrimi ya~amam1~ emperyalist bir illkeydi. Hem Rusya'da kapitalizmin Geli~mesini hem de Geberen Kapitalizm: Emperyalizmi kaleme alm1~ olan Lenin <;arhk Rusya'smm karakterinden c;:ok emin oldugu ic;:in emperyalist Almanya ile emperyalist Rusya arasmdaki sava~ta hakh olarak her iki illkenin proletaryasmm da silahlanm kendi burjuvazilerine i;evirmeleri gerektigini, yani dev-
9
Sosyalizm
rimci bozgunculuk taktiginin izlenmesini sahk verdi Bol~evik Parti'ye. Eger Lenin Rusya'y1 emperyalist bir iilke olarak telakki etmeseydi, emperyalist Almanya'nm saldms1 kar~1smda kay1ts1z ~arts1z onun ba~mdakilerden bag1ms1z olarak savunulmasmdan yana olurdu. Oysa Bol~evikler gen;:ek entemasyonalistler olarak emperyalist "anayurdun" savunmasm1 ellerinin tersiyle bir kenara ittiler. Olkeyi sadece ve sadece proletaryanm iktidan ele ge9irmesi durumunda savunacaklanm ileri siirdiller. Dolay1s1yla yan-somiirge olan Osmanh Devleti emperyalist iilkelerin i~galine ugrad1gmda entemasyonalistlerin yapmas1 gereken illkedeki rejimin karakterine bakmaks1zm Osmanh devletinin i~galine kar~1 <;1kmak, bu sava~a kar~1 kay1ts1z kalrnamaktt. Zatcn bunu yapmadan padi~ahm elinden iktidan da almamz miimkiin olmazdt. i~te bu yilzden de milli miicadelenin ba~1m <;eken Kemalistler, milliyet<;i kil<;iik burjuvalar ve burjuvalar olarak ardmdan iktidarm da sahibi oldular. Bu miicadelenin ba~1m kim <;ekse iktidarm sahibi o olacakti, onlar <;ektiler onlar iktidar oldular. Buradan <;1kartllmas1 gereken politik sonu<; ~u olmahdir: Gene! olarak emperyalizme bag1mh yan-somiirge iilkelerde emperyalizmden bag1ms1z bir burjuvaziden soz etmek miimkiin degildir. Bununla birlikte baz1 istisnai ko~ullar baz1 iilkclerde milliyet<;i burjuvalann ya da kii<;iik burjuvalarm emperyalizme kar~1 olmak istediklerinden ya da isteyeceklerinden daha ileri ad1mlar atmalarma neden olabilir. Tiirkiye'de bunun olup olmayacag1m gorecegiz, soz gelimi Saadet Parti burjuvazisinin ne yapacag1m gorecegiz. Arna ~u bir ger9ek ki, Irak'ta Baas burjuvazisi direniyor, Venezuela'da Chavez'in arkasmda 路 milliyet<;i kil<;iik burjuvazi ve burjuvazi var, Zimbawe'de bu iilkenin siyah burjuvazisi Mugabe 'nin arkasmda emperyalizme kar~1 direniyor, ge9mi~te iran 'da burjuva Musadd1k cmperyalizme kar~1 direni~ini hayahyla Odedi, Cezayir'de Frans1z emperyalizmine kar~1 bag1ms1zltk sava~m1 bir burjuva olan Ben Bella'nm ba~kanhgm1 yapttg1 FLN (Halk Kurtulu~ Ccphcsi) yiiriittii. Hepsinden oncmlisi Kiiba'daki antiemperyalist miicadeleyi ba~lang19ta hi<; de komiinist/sosyalist olmayan Castro onderligi yiiriittii. Bir kii<;iik burjuva milliyet9isi olan Castro ve onderligi olaylann seyri i<;inde sosyalist devrimin ba~m1 <;ekrne noktasma geldiler. Demek ki, anti-cmperyalist bir miicadcle kendi seyri i<;inde kii<;iik burjuva bir onderligi bile iiretim ara9lannm ozel miilkiyeti rejimine son verecek bir sosyalist devrimc kadar gotiirebiliyor.
Hata 3: "Kurucu Meclis bizim kendi meclisimizdir" yakla~1m1 Kurucu Meclis hi<;bir ~ekilde i~<;i, asker ve koylii sovyetlerinin (konseylerinin) yerini tutamaz. Kurucu Meclis burjuva sm1fmm bir meclisi-
10
Bir Kez Daha TOrkiye'de "Kurucu Meclis" Taktigi Ozerine
dir, sovyetlerse emek9i s1mflann. Birincisi burjuv'a sm1fmm iktidarmm bir bi9imidir, digeri i~9i suufmm. Bizim kurucu meclis taktigini ileri siirmemizin nedeni kitlelerin verili bilin9 dilzeylerine gore hareket etmemizdendir. Heniiz kendi sm1flannm iktidarma inanmam1~ kitlelere "hadi iktidan ele ge9irin!" denmez. i~9iler kendi iktidarlanmn zorunlu olduguna ikna olduklarmda zaten kendi sovyetlerini olu~turmaya ba~layacaklard1r. Arna i~9i sm1f1 bunu giinliik milcadelesi i9inde fark edecektir. S1mf bilinci milcadele i9inde s19ramah olarak geli~eceginden kimbilir belki de kurucu meclis bile olu~madan sovyetlere ge9ilecektir. Arna normal bir geli~me seyri iyinde, biz, siyasal demokrasisinin en geli~kin bi9imi olan kurucu meclisi talep ederiz. Bu meclis bizim kendi meclisimiz olmayacagmdan onun i9inde i~9i sm1fmm mevzilerini geni~letmeye 9ah~mz . Emperyalizm 9agmda burjuvazinin hi9bir ilerici karakteri olmayacagmdan, siyasal demokrasiyi de i~9i sm1f1 getirmeye 9ah~acak, burjuvazi buna direnecektir. Biz, kitlelere Kurt meselesinin 96ziimilniln kurucu meclisten ge9ecegini, emperyalizmden bag1ms1zhk meselesinin kurucu meclisten ge9ecegini, koyliiniin toprak meselesinin kurucu meclisten ge9ecegini, ban~ meselesinin kurucu meclisten ge9ecegini soylcyecegiz. Eger bizim de iyinde biiyiik bir ihtimalle azmhk olarak yer alacag1m1z kurucu meclis bu sorunlan 9ozemezse, biltiin bu 96zilmsilzltiklerin nedeninin iiretim ara9lan ilzerindeki ozel millkiyet rejiminin siirdiiriilmeye 9ah~Iimas1 oldugunu soyleyerek i~9i kitlelerine bu sorunlan 96zmek i9in kurucu meclisin yerine kendi ozorgiitlerini (konseyleri) kurmalan 9agns1 yapacag1z. Tabii biitiln bu geli~meler sm1f milcadelesinin geli~me dinamiklerine ve devrimci partinin i~9i sm1f1 ve yoksul koyliiliik i9indeki etki gilcilnc bagh olarak ~ekillene足 cektir. Sonm;: olarak proletaryanm iktidar miicadelesinde kurucu meclis taktigini ortaya 91kartmayan bir siyasal yap1lanmanm afaki genellemeler d1~mda somut bir ad1m atma becerisine sahip olamayacag1 goriilecektir. Bu taktigi kullanmaktan imtina eden bir devrimci parti de 9ocukluk hastahg1 evresini hcnilz a~amam1~ bir yap1 olarak kalmaya mahkum olacakhr. Her ko~ul altmda kitlelere silrekli olarak "Ya~asm i~9i Mcclisleri" 9agns1 yapmak da olur olmaz her ko~ul altmda gene! grev 9agns1 yapmaktan 9ok farkh degildir.
Sonu~ Bir kez daha tekrarlamakta fayda var: Kurucu Meclis talebinin bugiiniin Tilrkiye'sindeki somutlam~t, gene! oyla gen;:ekle~ecek nispi temsile dayah bir kurucu meclis se9iminin giindeme getirilmesidir. Boyle bir se9imde kurulu biltiln partilere se9imlere ozgilrce kattlma hakk1, herkese e~it propaganda hakk1 tanmacak ve kurucu meclis adaylanmn on
11
Sosyalizm
se9imle belirlenmcsi zorunlu olacaktlr. Kurucu mecliste i~~i sm1fmm devletten ve sermayeden bag1ms1z hattm1 temsil etme iddiasmda olan partilerin birinci hedefi, bu meclisin iilkeyi emperyalizmden bag1ms1z olarak yonetmesini talep etmek olacaktir. Gene bu kurucu meclis iilkedeki Tiirklerle Kiirtlerin e~itligini yasal gilvenceye alacagmdan halklar arasmdaki olas1 bir bogazla~ma ya da kmm1 imkans1z hale getirecek ve ban~1 saglayacakhr. Halklar arasmdaki 9ah~may1 onleyecek bu meclis, bolgedeki ban~m da gilvencesi olacakhr: Tiirkiye'nin ba~ta ABO emperyalizminin talepleri dogrultusunda yurtd1~ma gonderdigi biitiin askeri birlikler geri 9agnlacakt1r. Afganistan' da ve Liibnan 'da askeri birligimiz kalmayacag1 gibi diinyanm herhangibir mazlum halkmm tepesine de asker gonderilmeyecektir. Tiirkiye biitiin kom~ulanyla ban~ i9inde ya~ayacaktir. Bu 9er9evede bir sava~ orgiltii olan NATO'dan 91kilacak, biitiin ABO iisleri kapatilacak, emperyalistlerle imzalanm1~ biitiin ikili anla~malar fesh edilecektir. Ortadogu'da ger9ek bir sava~ k1~k1rt1c1s1 olarak faaliyet gosteren irk91 israil devletiyle biitiin baglar kesilecektir. Bu kurucu meclisin i~9i sm1f1 bile~enleri , i~9i s1mfi ilzerindeki biitiln orgiltlenme engellerinin (sendikal, politik) kaldmlmas1 i9in sonuna kadar milcadele edecekler ve bu kurucu meclisin en geni~ siyasal demokrasi arac1 haline gelmesini saglamaya 9ah~acaklardir.
12
Emperyalizm Kar!i1smda Kurucu Meclis
Emperyelizm Kar,1s1nda KurucU Meclis
Yasin KAYA
Bugtin Ttirkiye baglammda merkezi sorun emperyalizmdir. Ortak mticadelenin ccphesi anti-emperyalizm olmahd1r. Bu temelde, IV. Entemasyonal ve Tiirkiye Birle~ik i~9i Partisi anti-emperyalist mticadele taktigi olarak Kurucu Meclis'i onermektedir. Kurucu Meclis bir ge9i~ talebidir, sosyalizm yolunda bir ara9tlr. i~levi, kitlelerin seferberlik halindc harekete gc9irilmesi ve bilin9lerinin list seviyelere ta~mmas1yla smirhd1r. Bu i~levi ger9ekle~tirdiginde, bizzat kitleler tarafmdan yetersiz goriilecek, y1kdacak ve yerine sovyetler kurulacaktlf. Bu yaz1, Kurucu Meclis talebinin bugtin Ttirkiye'nin i<yinde bulundugu emperyalist ili~kilerden kopu~u i9in onemi, bu talebin i9erigi ve devrimci mticadele i9indcki yeri tizerinedir.
Emperyalizm ve Demokrasi Abdestli kapitalistlerin sozciilerinden Ali Bula<;:, katild1g1 Yaz1 i~leri adh programda Ttirkiye'nin bir an once ABD'nin istedigi reformlan yapmasmm gerekli oldugunu, bu reformlan yaparsa ABD'nin Irak'tan 9ekilme stirecinde rol oynayacag1m, jeo-stratejik gticiintin artacagm1 13
Sosyalizm soylemi~ti. Program1 yoneten gazeteci Ru~en <;:akir, gtiliimseyerek bu gorii~iin emperyalizmle birlikte demokrasinin gelecegi anlamma gelip gelmedigini sordugunda ise bildik teraneyi tekrarlam1~t1 Bula<;: "Elbette kendi dinamiklerimizle demokratikle:jmek isteriz ama bu miimkiin olmuyorsa .... " Tiirkiye 'yi Ortadogu 'daki emperyalist sava~m koy nuna at; kandan, vah~etten ekonomik ve politik 91kar bekle ... Bunun adma demokratikle~me de!.. Kapitalistlerinki nas1l bir abdestse, hic;bir ahlaks1zhk bu abdesti bozmuyor... Bulac;'m pervas1zca dile getirdigi emperyalizm sayesinde demokratikle~me tezi 9ok bildik. Portekiz ve ispanya'da cuntalardan parlamen ter sisteme ge9i~e 'demokrasiye ge9i~' ad1 verilmi~ti. Ashnda bu stirec; bu tilkelerin emperyalist diinyaya alt siralardan eklenme stirecinden ba~ka bir ~ey degildi. Sonra Dogu Avrupa'nm parampar9a edilmesine 'demokrasiye ge9i~' dediler; her tiirlii kitle orgiittinti 9okerttikten sonra da buralardaki demokrasiye 'sivil toplumsuz demokrasi' ad1m verdiler. Bu omekler 9ogalt1labilir. Bizim memleket baglammda ise, patronlarm 91karma uygun dii~en Avrupa Birligi ile entegrasyon siireci 'demokratikle~menin' tek yolu olarak sunuldu. Neredeyse ttim 'demokratikle~me' stire9lerinde oldugu gibi bizde de 9ogu emek orgtitleri onderlikleri bu silrece destek verdi ler, ondan medet umdular. Arna art1k AB 'nin emperyalist karakteri ve AB emperyalizminin demokrasinin hi<; bir tammma uymayan pratikleri ozellikle on devrimci durum i9indeki Yunanistan baglammda ayyuka 91kt1. Avrupah halklarm kaban~ma ABci onderlikler dar geliyor. Bu ate~in Tiirkiye'ye s19ramas1, Ttirkiye halklannm ve i~c;ilerinin AB kar~1smda, emperyalizm kar~1smda cephele~mesinin miimktinat ko~ul Ian arttyor. Bu durumda dogru onderlik, strateji ve taktik hayati onem ta~1yor. Briiksel'den yonetilmeye kar~1 Kurucu Meclis talebinin bu baglamda merkezi onemi burada. AB 'yi emperyalist bir proje olarak tammlarken, bu projenin Amerikan emperyalizmiyle gobekten bagh oldugunu unutmamak gere kiyor. Yazmm ilerleyen sat1rlannda bahsedecegimiz gibi, Amerikan emperyalizmi kar~1smda AB'den medet umanlann yanmda, giintimtiz ko~ullannda c;e~itli dozlarda milliyet9ilik ve islamc11Ikla AB'nin kar~1smda konumlanmak 路 istcyenlcr, Amerikan emperyalizminin vah~i politikalanmn kucagma oturmaya haz1rlamyorlar. Bu ytizden Briiksel empcryalizmini Washington emperyalizminden ayn dti~iinmemek ~art. Bu noktada Briiksel-Washington bagmm siyasi iktisadi tarihini k1saca hat1rlayahm; Avrupa krizinin dinamiklerini k1saca gosterelim.
14
Emperyalizm
Kar~1smda
Kurucu Meclis
Washington-Bruksel Emperyalizmi ikinci Diinya Sava~1 'ndan sonra Almanya ihracata yonelik biiyiime stratejisi i9in uygun bir ortam buldu. ABD jeo-politik 91karlan dog rultusunda (siz bunu "emperyalizmin selameti" i9in diye okuyun) i9 pazanm Alman sanayi ilriinlerine ayh, Almanya'ya sermaye aktard1; Alman Mark'mm ihracat iyin clveri~li olan dti~iik kur seviyelerinde tutulmasma izin verdi ... Amerikan emperyalizminin koynunda biiyiiyen Almanya'nm yonetici sm1flarma dti~en ise 'i~9i sm1fI' sorununu halletmekti. Sendikalarla ve sosyal demokrat gil9lerle i~birligi yaparak, ilcret politikalannm emek maliyetlerini arttirarak patronlann Avrupa piyasasmdaki rekabet gilctinti azaltmasm1 engellediler. Boylece ihra cata dayah btiytime stratejisi saglama almd1. Almanya harap olmu~ altyap1sm1 yeniden in~a edip, h1zla btiyiidti; Amerika'mn Avrupas1 i9in gti9lti bir kale haline geldi. Almanya ve Avrupa'nm diger merkez tilkelerinin ekonomik btiyii mesindeki ABD faktOriinti gormeyenler, Avrupa'nm ABD'ye kar~1t emperyal bir gti9 odag1 olacag1m dti~i.indtiler. Maalesef 9tiriiyen kapitalizmin en iyi analizlerinden birini yapan Mandel bile bu koroda bora zan 9ald1. Hizm1 alamayanlar Amerika kar~1smda Avrupa'y1 savunma ya ba~lad1lar. Bu zirva kanlanna kan~tl, Avrupah komunist partilerin ve sozdc bir9ok sol orgtitiin ABciligine zemin haz1rlad1. Oysa AB, ABD destekli gibi merkez tilkelerin dayatmasmdan ba~ka bir ~ey degildi. AB'nin as!l i~levi ya dogrudan emek piyasasm1 esnek le~tiren kanunlarla i~9i sm1fm111 kazammlanna sald1rmak ya da ilye Olkeleri koku~mu~ rekabet dtinyasma 9ekerek, bu rekabette ba~anh olabilmeleri i9in emek ilcretlerini ve kazammlanm tirpanlamaya zorla mak oldu. Bu saldmnm zirvesi Avro alanmm olu~turulmas1yd1. Tarihte biraz geriye gidecek olursak, 1973 y1lmda Bretton Woods sisteminin 9okmesiyle birlikte Avrupa'daki 9evre tilkelerine para birimlerinin degeriyle oynayarak k1sa vadeli rahatlama yolu ay1ld1g1m gorebiliriz. Uzun vadede bilytime saglamasa da paramn degerinin dil~tiriilmesiyle bir tilkenin ihracat gtictinti artt1rmak anlamma gelen devaltiasyonlar Avro'ya ge9ene kadar bir9ok tilkede kullamlm1~t1. Oysa Avro'ya ge9il mesiyle birlikte bu tilkeler bu arac1 kaybettiler. Zira art1k kuruyla oyna yabilecekleri bir paralan kalmad1. Oyunun kurah "piyasam d1~a a<;:, d1~ piyasalara girebilmek i9in rekabet et"ti; bu oyunda ba~anh olmanm tek yolu ise emek maliyetlerini ktsmak, yani i~9i sm1fmm tum kazammlanna saldirmak, Ocretleri ala~agt etmek, go9men i~9ileri kuralstz vah~ice somtirmek haline geldi. K1saca, Avrupa'da "kim i~<;isini daha fazla somtirecek?" yan~t ba~lad1. Emperyalizmin somtirii yan~mda haklar bir bir t1rpanlamrken, patronlar 'demokrasi' yalanlarmdan y1lmadllar. i~9i smtfmm onderlikleri de bu yalanlara kanmaktan ...
15
Sosyalizm
Avrupa'n1n Krizi Diger i;evre Avrupa illkelerinde oldugu gibi Yunanistan'm Avro alamna girmesiyle birlikte, ticaret ve kamu ai;1klanmn zirve yapmas1; bu dar bogazm AB 'nin ~ansolyelerine, kara ~ovalyelerine, papazlanna koku~mu~ saldmlan ii;in kurumsal destek saglad1. Oyle ki, Maastricht Anla~mas1 temelinde 1997' de imzalanan istikrar ve Bilylime Pakti, Avro alanma dahil olan illkelere iki bilyilk ylikilmlillilk getiriyordu: (1) Bir tilkenin ytlhk btiti;e ai;1g1 o tilkenin Gayri Safi Yurtii;i Has1las1 'nm % 3 'linii ge<;emez. (2) Bir tilkenin milli borcu GSYH' sinin % 60'm1 ge<;emez. Almanya, Fransa. ve ozellikle Avro alanmda olmasa da AB'nin temel ayaklanndan olan ingiltere bu ihlalleri s1k s1k yapsa da bu ihlaller, i;evre tilkelerin k1skaca almmalannm bahanesi oldu. Yunanistan baglammda, AB'nin i;oztim olarak sundugu ise bori;lan daha fazla bori;la kapatmaya i;ah~mak ve bori; odemelerini geri alabilmek i<;in 'kemer s1kma politikalan' ad1 altmda halklarm kazanm1~ oldugu haklan tirpanlamak. Bu rei;ete <;eri;evesinde, ozelle~tirmeler artacak, paramn satm alamayacag1 hi<;bir ~ey kalmayacak, paras1zm alabilecegi hi<;bir ~ey olmayacak, emeklilik ya~1 <;ok yiikselecek vs. Yunanistan'm yonetici sm1flan bu '<;oztime' <;oktan ' eyvallah' dedi. ispanya, Portekiz, italya'nm patronlan ve patronculan s1rada bekliyor. Fakat Avrupa halklan direniyor. Avrupa'da muhalefetin Yunanistan gibi iilkelerin ontine koydugu iki <;oztim onerisi var: Bunlann ilki 'sosyal Avrupa', 'emegin Avrupas1' gibi lakaplar alan reformist talepler silsilesi . Bu silsile ii;inde art1k kronikle~en ticaret ve kamu biiti;e a<;1klarmm giderilmesi ii;in devletlere biltiyelerini yaparken daha fazla bag1ms1z olmas1, zengin illkelerden fakir tilkelere para transferi i<;in Avrupa Birligi biitiyesinin geni~letilme足 si, AB biit<;esiyle yeni alanlara yatmm yap1lmas1 gibi oneriler; rekabet ko~ullanmn yaratttg1 toplumsal tahribatm azalt1lmas1 i<;in ytikseltilecek asgari iicretin yaygmla~tmlmas1, i~sizlik maa~mm/ sigortasmm Avrupa genelinde kural haline getirilmesi gibi oneriler var. K1saca daha iyi bir Avrupa Birligi istegi, daha insancil Avro riiyalan ... Bu riiyalan kim, nas1l ger<;ekle~tirecek? AB'nin mayasmda bulunan saldtrgan patron <;1karlannm nastl iistesinden gelinecek? Gii<;lii devletler buna neden raz1 gclccek? Bu ko~ullar altmda Avro muhafaza edilirse Avrupa'mn dolar ve ABO ekonomik faaliyetleriyle rekabet milmkiin mil? K1saca, daha iyi bir Avrupa riiyas1 mevcut Avrupa ilerici bir ~ekilde y1k1lmadan nas1l geri;ekle~ecek? <;ogaltabilecegimiz bu sorular cevaps1z. Diger <;ozilm daha ilerici. Her iilke Avro alamm terk edebilir, bor<;lar iptal edilebilir, her illkedeki tiim bankalar tek bir banka altmda millile~tirilebilir, bu milli banka sanayi yatmmlanm finanse edebilir, iiretkenlik arttmlabilir; sermaye ak1~lan milli mekanizmalarla denet16
Emperyalizm Kar1?1sinda Kurucu Meclis
lenebilir; biiyiik iiretim aravlan millile~tirilip istihdam muhafaza edilebilir; iicretsiz saghk, egitim ve sosyal giivenlik sistemleri ile toplumsal sorunlann iistesinden gelinebilir... Bu onerilerin iverigi gibi taktiksel i~levi de onemli. Zira, kesinlikle hivbir burjuvazi bu onerilere yana~mayacak; Avrupa'daki bag1mh olan hivbir devlet, bagh olduklan biiyiik giivler kar~1smda da bu 'riski' alamayacak ... Bu taleplerin yiikseltilip geli~tirilmesinin tek yolu, rum Avrupa'ya yay1lacak, kitleleri seferberlik ivinde hareketlendirecek, bunlar ivin de merkezine sosyalist miicadele iv in yilriltillecek anti-emperyalizmi alan, birle~ik cepheler... Geli~melerin seyri h1zlamrken, devrimci Marksist orgiitlerin eger dogru stratejileri dogru taleplerle yiikseltmesiyle k1sa zamanda biiyiimesinin alam av1hyor. Tarih, devrimci kadrolann geni~ birle~ik cephelerle birlikte biiyiimesinin maddi ko~ullanm hazirhyor.
Sermayenin Dogu
A~1hm1
Gelecegi sm1f miicadeleleri belirleyecek. Fakat emperyalizm girdigi krizde daha biiyiik ~iddetle saldmrken; Yunanistan basta olmak iizere Avrupa'nm vevre illkelerinde ya~anan on devrimci durumu yans1tan direni~ler sm1f miicadelelerinin sava~ halinde ya~anacag1m soyltiyor bize. Avrupa' daki krizi ve kitlelerin kaban~m1 goren bizim patronlanm1z da kara kara dii~iiniiyorlar. Somiiril sistemlerini AB vas1tas1yla kuvvetlendirmek isteyen, Amerikan emperyalizminin AB dolay1mh hali ag1zlanm suland1ran biiyiik burjuvazi ve biiytik burjuvazinin pa1iileri, kiiviik ve orta olvekli patronlarla birlikte yiiziinii biraz da Doguya doniiyor ~imdilerde. Cumhurba~kam uzak Afrika iilkelerine gidiyor, daha diin neredeyse sava~acaklan Suriye'yle ekonomik ahbap oluyorlar; Erdogan iran'1 oviip serbest ticaret anla~mas1 ivin zorluyor; Suudi Arabistan'daki yatmm projeleri in~aat sektorilniin agz1111 sulandmyor... TOBB'un, TUSKON'un yaymlarma bakm; bir 'Doguculuktur' gidiyor. islam birligi ivin tekbirler getiriliyor, Tiirk yak1~1khlan Arap televizyon seyircinin seyrine sunuluyor... Zira, Avrupa'daki finansal kriz, Tiirkiyeli patronlann Avrupa'ya endeksli sermaye birikimi stratejisini riske atlyor. Kerner s1kma politikalanyla daralacak talep, Tiirkiyeli iireticileri yeni piyasa aray1~la足 rma sokuyor. Avrupa'daki kitlelerin kaban~lan, hem istanbul hem de Anadolu sansarlanm korkutuyor. Avrupa piyasalarmda rekabet etmek ivin, sermaye yogun iiretime geyemeyeceginden i~vilerin kanlanm daha fazla somiirme stratejisi de s1mrlarma yakla~1yor. Oyle ki gerek i~vi sm1fmm en giivencesiz ve orgiitsiiz katmanlanna itilen Kiirt halkmm gerek de i~vi s1111f111111 geri kalanmm artan direni~leri, patronlarm mevcut sermaye stratejisine bask1 uyguluyor. 17
Sosyalizm
Bu ko~ullarda, Turkiye'nin 'Dogu Ay1hm1' cenaze oncesi dugun halaylanyla kar~1lamyor. <;uriiyen sistemin tehdidini hisseden Turkiyeli patronlar buyiik bir hizla buyiik ~eytana, Amerika'ya sanhyorlar. Ortadogu'daki i~galin asli unsuru olrnak, hem y1kundan hem yeniden in~adan maddi kazan9 saglamak; Turkiye'deki halklan sava~ ortamma sokup i~9i s1111f111111 ve Kurt halkmm mucadelelerini sindirmek istiyor lar. Bu yonelimin ba~1111 eskinin kiirek sakalh, ~imdinin badem biy1k h burjuvalan 9ekiyor. 2000'ler oncesi, Kemalist ve Bahc1 devlet istanbullu burjuvazi tarafmdan ele ge9irildigi iyin anti-Kemalist, antidevlet9i, Dogucu, islamc1 bir yonelim izleyen abdestli kapitalistlcr; y1llar iyinde sermaye birikimlerini artttrd1klan, sermaye orgutlerini kurduklan ve hepsinden onemlisi hakim iktidar blogunun onemli unsuru haline geldikleri i9in istanbullu diger buyiik sermayedarlarla el ele kol kola devleti yonetiyorlar ve suriikluyorlar. 1980'lerin tiifekli burjuvazisiyle o zamanlarm tiifekli burjuvazisi, simdi kiyamete beraber yuriiyorlar, beraber 1slamyorlar; halklan beraber y1k1ma suriikluyorlar. Kurucu Meclis halkm kiyamete suriikleni~inin onunu kesmek ve bu ama9la kendi yolunda yuriimesi iyin yiikseltilen bir talep.
Yeniden Yap1lanan Devlet Sermayenin uluslararas1 9evrimlerine kattlan her ulkede oldugu gibi, Turkiye'de de devlet yeniden yaptlamyor. Bu yeniden yap1lanma, yine diger ulkelerde oldugu gibi, devlet iktidannm diger organlardan yiiriitmeye dogru kaymas1111 getiriyor. Son anayasa degi~iklikleri, 1980lerden beri 9e~itli yogunluklarda devam eden iktidan yiiriitmede yogunla~ttrmanm ara9lanndan en onemlisi, zincirin en son halkalarm dan. Bu anlam1yla proje anayasas1z bir Turkiye projesi. Anayasayla degil karamamelerle memleketi yonetmenin ugra~t. Devlet iktidarmm kay1~111111 diger onemli boyutu da, i~9i orgutle rinin elinden iktidann tamamen almmast. Korporatizm denilen yolla da olsa, devletin i9inde gucunu barmdiran i~9i s1111fi orgutleri, ~imdi yeni-korporatizmle y1kthyor. i~9i orgutlerinin sadece nicel degil nitel gucu de azaltthyor. Devletin sendika konfederasyonlarmdan, hukume tin konfederasyonlanna ge9iliyor. Aym zamanda, sendikalann ulusal orgutliilukleri y1k1hp, yerel, fabrika merkezli orgutlenen sendikalara donu~tiiriiluyorlar; bu konfederasyonlann ulusal politika yap1m111daki gucu bu yiizden kalm1yor. Yuriitmenin elindeki merkezde toplanan yerel, gii9suz sendikalar. Devletin yeniden yaptlanma siirecinde Turkiye halklannm nastl yonetilecegi (ya da iki anlam1yla da nastl idare edilecegi) sorunu ba~ gosteriyor. AKP'nin Kurt A<;:1hm1 ad1 altmda yapmaya ~ah~tiklan 18
Emperyalizm
Kar~1smda
Kurucu Meclis
elbette buyuk ol9ude Kurt halk1m kandmp, onderliklerinden kopar mak, oylanm 9almak. Bu ucuz tarz-1 siyasetin smirlanm gordiiler, gorecekler. Fakat daha uzun erimli planlan da var. 0 da Kurtleri nas1l yonetecegi konusunda bir strateji aray1~lanna <lair. Devletin Kurt hal k1yla ili~kilenme bi9imini yani rejimi degi~tirmek istiyorlar. Elbette etnik Turk rnilliyet9iligi ve 91plak ~iddetle Kurtleri yonetmeye 9ah~an eski rejimi h19bir ~ekilde savunamay1z. Fakat her ehven-i ~er rejimi tercih etmek gibi siyasetsiz bir pasiflikte de kalamay1z. Kurtleri yonetme bi9imini degi~tirmeye ihtiya9 duymalannm tek bir nedeni yok; fakat ana nedenleri k1saca sayabiliriz. Bu nedenlerin ba~m da Kurt halkmm direni~i geliyor. Bu direni~ kendi i9inde s1mfsal bir ba~kald1rma potansiyeli ta~1yor. Patronlarm ve patroncularm Kurtleri yerinden edip kentlere suriiklemeye dayanan 'mulksuzle~tirerek ser maye birikimi saglama' yontemleri smmna dayandi. i~9i s1mfmm en guvencesiz ve orgutsuz katmanma zincirlenen Kurt i~9iler, Tekel eyle minde oldugu gibi en ufak bir k1v1lc1mda i~9i sm1f1 hattmm merkezinde yer ahyorlar. Kurt halkmm tazyikiyle Kurt hareketi onderliginin sm1f hattmda siyasete yonelmesinin nuvelerini gorebiliyoruz. Elbette Kurt hareketinin tarihsel talihsizlikleri bu yonelimin onunu t1k1yor. Sovyetler Birligi'nin 96ku~u ve Turkiye'de i~9i hareketinin du~u~u s1rasmda yiikselen Kurthareketi, ne uluslararas1 duzeyde ne de ulusal duzeyde anti-emperyalist sm1f mucadelesini birlikte yuriitebilecegi akt6rlerden yoksun olarak direni~e ba~lad1. Bu destekliksizlikte Turk devletine kar~1 zaman zaman AB'den, zaman zaman ABD'den medet umma noktalarma geldi. Arna bu tarihsel ko~ullarm yarathg1 tikamkhklarm a<;1lmasm111 murnkunat ko~ullan ufukta. Avrupa'da ba~layan isyanlar ve ya~anan on devrimci durum, bir9ok ba~ka ulkede Amerikan emperyalizmine kar~1 yiikselen direni~ler ve olu~an cep heler; ulusal 6l9ekte ise art1k yok olmanm tehlikesini iyice hisseden sendikalann tabanlarmm tazyikiyle muhalifle~mesi gibi fakt6rler, Kurt hareketinin slmf mucadelesinin i9inde merkezi bir konuma ge9me ihti malini arttmyor. Bu ihtimaller yiikselirken bir yandan AB dolay1mh Amerikan emperyalizmine eklemlenme silreci, bir yanda Ortadogu, Afrika, Kafkaslara donuk sermaye birikimi stratejisini ba~latma gayretleri i9inde yonetici sm1flar, Kurt sorununu bir ~ekilde 'halletmek' istiyor lar. Ozellikle Ortadogu'da Amerika'nm dumende oldugu bir bolgesel gu9 konumu i9in bu ~art. Etnik milliyet9i ve 91plak ~iddete dayah bir yonetme stratejisinin smirlan goriildu, goriiliiyor. Gaye Kurtler nez dinde me~ruiyet kazanmak, bm,un i9in kiilttirel ve smirh politik haklar, tavizler vermek. 19
Sosyalizm
Fakat bu noktada ~unu unutmamak gerekiyor. Bu ttir bir yonetme strateji degi~ikliginin kesin olarak ger9ekle~eceginin garantisi yok. Ozellikle yukanda bahsettigimiz ~ekilde Turkiye eger Ortadogu'da etkinligini arttmrsa sava~ ortammm merkezinde konumlanmak zorunda olacak. Turkiye halklanm bu ktyamete suriikleyebilmek i9in onlann nzas1m almas1 gerekecek. Sava~ ortammda halklarm nzasm1 almanm en bilindik ve kolay yolu ise etnik milliyeti;:i ve sald1rgan bir ideolojiyi pompalamak. Ayn ca, Ortadogu 'daki sava~m i9ine gomulmenin dogal sonucu olarak Kurt ~ehirleri sava~m cephesine donebilir. Hatta sava~ metropollerde yogunla~abilir. Bu durumda kimsenin demokrasi ~ark1lan soylemeye yana~mayacagmm farkmda olunmah. Bu konjonkttirde, Kurt hareketinin emperyalizmden tamamen kopmas1 oliim kahm meselesi. Bu kopu~un geri;:ekle~ebilmesi ii;:in hem uluslararas1 hem de ulusal oli;:ekte anti-emperyalist cephelerin Kurt hareketine dayanak olmas1 ~art. Devlet iktidan surekli yiiriitmeye kaydmhrken, halklar idare edilecek nesneler olarak goriilurken, geri;:ek demokrasi talepleri buytik onem ta~1yor. Demokrasi talebi ve antiemperyalist seferberlik arac1 olarak Kurucu Meclis talebi bu tiir bir konjonkture verdigimiz cevap. Kurucu Meclis talebinin konjonktiirel siyasi oneminin ardmdan son olarak bu talebin ii;:erigi ve devrimci mucadele ii;:indeki yerine deginerek bitirelim; yaz1y1 tart1~maya ai;:ahm:
Kurucu Meclis Kurucu Meclis talebi demokrasi talebidir. Genel oy ve demokratik temsil esasma dayamr. E~it propaganda hakk1 ve sei;:im barajmm olmamas1 gibi ~ekli zorunluluklar talep eder. Kurucu Meclis bir gei;:i~ talebidir. Gei;:i~ talebi oldugundan, Kurucu MeclW; sovyetlerden farkh bir kurumdur. Sovyetlerden farkh olarak Kurucu Meclis'te sadece i~i;:i sm1f1 degil herkes oy kullanabilir. Ttim sm1f uyelerine e~it oy hakk1 tamnmas1 Kurucu Meclis talebinin s1mflar tistti bir politikay1 savundugu anlamma gelmez. Tam tersine, Kurucu Meclis ancak halk s1mflarmm (i~i;:ilerin, yoksul koylulerin, geni;:ligin ... ) iradesiyle geri;:ekle~ebilir. Gucunu halktan degil emperyalist merkezden alan burjuvazi, sm1fsal i;:okti~unu getirecek Kurucu Meclis' e yana~mayacakt1r. Bu noktada tekrar altm1 i;:izelim: Bugiin, Turkiye'de emperyalizme bagh olmayan burjuvazi fraksiyonu yoktur. Sermaye birikimini ulusal oli;:ekte geri;:ekle~tiren, bu yiizden ulusal korumac1 bir buyume modeli savunacak, anti-emperyalist cepheye kattlacak ulusal burjuvazi sadece bir efsanedir. Kurucu Meclis guciinu emperyalizmden alan toplumsal
20
Emperyalizm Karยง1smda Kurucu Meclis
kuvvetleri d1$lad1g1 i9in, toplumun iki kutba aynlf!lasm1 saglayacaktir; anti-emperyalizm hattmda burjuvaziye kar$I bir cephe olu$turacaktir. Kurucu Meclis talebi, belli $ekli-demokratik zorunluluklan i9eren bir demokrasi talebi olsa da hi9bir ~ekliyle 'demokratik se9im yasas1' talebine indirgenemez. Zira, Kurucu Meclis'in asli amac1 kitlelerin seferber edilmesidir. Demokrasinin ger9ek anlam1 $ekli zorunluluklardan ziyade tilm halkm soz hakkm1 kazanmas1d1r. Bu kazamm ancak kitlelerin birle$ik miicadelelerinde seferber olmas1yla ger9ekle$ebilir. Kurucu Meclis demokrasi miicadelesinin son evresi ya da amac1 degil devrim yolunda bir katalizordiir. Kurucu Meclis sadece kitlelerin seferberlik halinde tek vilcut haline getirilmesi i~levi ta~1maz. Aym zamanda kitleler i9in bir bilin91enme silreci i$levi goriir. Bu tilr bir seferberligin kitlelerin bilin9 seviyesinde bir s19rama yaratacagm1 tarih bize gostermi$tir. Politize olan kitleler, kendilerine dayatilan kategorilerle degil, sm1f 9Ikarlarmdan dogan kavramlarla sm1fsal gilndemlerini tartI$acaklardir. Bu silre9te, Kurucu Meclis kitlelerin artan bilin9 seviyesine dar gelecektir. Kurucu Meclis tecriibesi, kitlelerin daha ilst talepleri sahiplenmesini ve yilkseltmesini getirecektir. Kurucu Meclis, i$9i meclislerinin, proletarya iktidarmm ve sosyalist devrime ge9isin bir arac1dir. i$levi bu ge9i$ silreciyle smirhdir. Kurucu Meclis'i savunmak daha iyi bir kapitalizmi savunmak demek degildir. Bugiin Kurucu Meclis talebi kapitalizmle uyu$maz. \:iiriiyen kapitalizm yagmda Kurucu Meclis talep etmek, sermayedarlann kar$1layamayacag1 talepler i9in kitleleri harekete ge9irir. \:ilnkil kapitalizm Kurucu Meclis'i takip edecek politik talepleri bugiin kaldiramaz. Tersine, Kurucu Meclis talebi, sonu barbarhk demek olacak kapitalizmin kendi kendine 'Yiiriime siirecini, kitlelerin bilin9li eylemiyle devrimci bir miidahaleyle y1kmanm yolunu -yukanda soylenen sebepler yilzilnden- a9acag1 i9in onemlidir. Kurucu Meclis kapitalist devleti kurtarma projesi degildir. Bugilnkii velvelede, askeri vesayetten demokratik devlete ge9i$ naralanmn yarattig1 bulamkhg1 dag1tmak ii;:in tekrar soyleyelim: Son kertede, kapitalist devlette demokrasiye gei;:i$ miimkiin degildir. Devletin kendisi ger9ek demokrasinin oniindeki en bilyiik engellerdendir. Kurucu Meclis talebi kapitalist devleti kurtarmaya 9ah$an liberal ya da sosyal demokrat bir 'Yaba degil; kapitalist devleti y1kmay1 hedefleyen devrimci bir taleptir.
21
Sosyalizm
22
Tekel
l~1gmda
Ayg1t Meselesi
Tekel 1,1j1nda Ay91t Meselesi
Kamil KARMGAQ
Tekel i~9ilerinin direni~i i~9i sm1fmm son donemdeki en onemli mlicadele deneyimidir. Bu miicadele belli ugraklardan ge9mi~ ama i~9iler as:1smdan heniiz son soz soylenememi~tir.
ekel i~9ilerinin miicadelesiyle i~ gtivencesi yerine dayatdan 4-C uygulamas1 yani kurals1z ve esnek 9ah~tlrmaya ili~kin i~9i sm1fmda bir bilin9lenmenin ve akabinde kar~1 duru~un ~ekillendigini rahathkla soyleyebiliriz. Tekel i~9ilerinin kendi aralannda saglad1g1 birligin ba~ta kendileri olmak iizere i~9i sm1fma bir ozgiiven kazandird1g1 da herkesin malumu. i~9ilerin miicadele siirecinde AKP'nin emek kar~1h politikalan te~hir olmu~, demokrasi maskesi dii~mii~tiir. Karde~lige yonelik a<;1hm1 kimlerin yapmaya muktedir oldugu gozler oniine serilmi~tir. Biitiin bu soylenen ve buna benzer soylenebilecek olan olumlu sonu9lann yam sira bir ~eyin daha sorgulanmasma da 1~1k tutmu~tur. Ayg1t meselesi. Bu oyle bir mesele ki miicadeleyle belli bir noktaya getirilmi~ biitiin olumlu geli~meleri ters yiiz edebilecek bir karaktere sahip. Bu mesele Tekel i~9ilerinin miicadelesiyle ortaya yikmam1~hr. Kokii hem Tiirkiye'de hem de diinyada 9ok daha oncelere gitmektedir. Yeqi olan Tekel i~9ilerinin mtieadelesinin ba~anh olmasmm aym zamanda bu meselenin 9oziimiiyle yakmdan baglantih olmas1dir. Nedir bu ayg1t meselesi? Bu soruya ilk akla geleni, yani sendikalan soylemek dogru olmakla birlikte eksik bir cevap olacaktir. $iiphesiz
T
23
Sosyalizm
sendikalar meselenin kalbini olu~turuyor ama beynini degil. Ayg1t kelimesinin tammmdan ba~layarak devam edelim. Ayg1t kelimesinin en az iii; degi~ik anlam1 olmakla birlikte burada tercih edilen anlamt ilzerinden yaz1 temellendirilecektir, Ayg1t, viicutta belirli bir gorevi yerine getiren organ gurubu, solunum ayg1t1, kalp ayg1tJ gibi. i~s;i sm1fm1 bir organizma olarak degerlendirirsek, hayatta kalmasm1 saglayan, miicadele etmesine yarayan bin;:ok ayg1tl oldugu goriilecektir. Bu ayg1tlan tarihsel baglam1 gozeterek kabaca s1ralarsak ~unlan goriiriiz: yard1mla~ma sand1klan, kooperatif, demek, sendika, komite, sovyet ve parti. S1ralanan ayg1tlar birbirinin altematifi olabilecek nitelikte degildir. Baztlan i~i;:i sm1fi miicadelesinin ba~lang1cmda (yard1mla~ma sand1klan), baz1lan ise miicadelenin devrimci bir evresinde (komite, sovyet) kullamlm1~tlr. Sendikalar ve parti varolu~undan bugiine miicadelenin olmazsa olmazlan arasmda yer alm1~ttr. Bu yaz1da meselenin kalbine, yani sendikalara odaklamlacakttr. Tarihsel zemin a91ga 91kanld1ktan sonra Tekel 1~1gmda mesele analiz edilip tespitler yap1 Imaya 9ah~1lacakttr. Meselenin ele ahm~ tarz1, tespit ve oneriler de beynin yani partinin ipui;:lanm sunacakttr. Yaz1 ii;:erisinde yeri geldikc,;e sendikalann yam ma partiler veya daha gene! bir ifadeyle siyasi yaptlann yakla~1mlan da degerlendirmeye dahil edilecektir. i~9i sm1fmm miicadelesinde savunma hatttm olu~turarak nefes almasm1 saglayan Tekel i~9ileri, deyim yerindeyse takati dii~en viicuda bir canhhk getirmi~tir. Kamn belli bir miktarda temizlenmesini, kalbin daha h1zh 9arpmas1m saglam1~tlr. Ne var ki vilcudun y11larca tenefftis ettigi hava kalbi ag1rla~hnm~ , beyni edilgenle~tirmi~tir. Havanm deg;i~mekte oldugu bugiinlerde kalp bu ritmi yakalayabilecek mi, beyin etken olabilecck mi? Simdi sozil uzatmadan sendikalann analizi ve devammda Tekel 1~1gmda ona yonelik tespitlere ge9elim.
Ge~mi~ten
Bugune Sendikalar
Sendikalar, i~i;:ilerin patronlar kar~1smda bir gii9 olu~turma ve somilriiyii dizginlemc yolundaki kendiliginden giri~imlerinin bir sonucu olarak ortaya 91km1~ttr. i~i;:ilenn oncelikli amact iicretlcr ve 9alt~ma saatlerine ili~kin sorunlard1. ilcrlcycn siirei;:te toplumsal meselelere ili~kin de soz soyleycn, mi.idahil olan bir noktaya evrildi. ingiltere'deki sendikalann 1865 'ten itibarcn sci;:me hakkmm geni~letilmesine yonelik faaliyetleri bu konudaki ilk orncklerden birisidir. Marx , sendikalann i~i;:i s1mf1 ii;:in ta~1d1g1 degeri gi:iriip blinu "biitiin i.ilkelerde sendikalann kurulmas1yla ve bunlarm birlc~tirilip genele yayiimas1 gcrektigi" ~eklinde ifade etmi~tir. Nitekim 1.Enternasyonal'in olu~turulmasmda bu dii~iince temel tc~kil etmi~tir. Scndikalann gelecekteki i~levlerinc ili~kin ise
24
Tekel liilâ&#x20AC;˘9mda Ayg1t Meselesi "ba~lang1~taki
amac;:larmm d1~mda ~imdi art1k i~c;:i sm1fmm topyekfm 91karlan uyannca onun orgi.itlenme merkezleri O]ma bilinciyJe hareket etmesini ogrenmelidir" 1 demi~tir. Marx'm sendikalann gelecegine ili~kin soyledikleri onemli ve arzu edilen bir i~lev olmakla birlikte emperyalist c;:i.iri.ime c;:agmda gen;ekle~mesinin c;:ok daha zor olacag1 muhakkak. Tekelci kapitalizm oncesi sendikalann devletten ve sermayeden bag1ms1z bir ~ekilde yol almas1 daha miimkiindii. <;:unkii serbest rekabetin ya~and1g1 piyasada patronun da yapabilecekleri ve gi.icil s1mrhyd1. Pazann geni~lemesi, patronun palazlanmas1, ~irketlerin giderek trostle~mesi sendikalann gilci.ini.i azaltt1. Bu duruma Troc;:ki 'den bir almttyla a91khk getirelim:
kurtulu~unun geni~
Tekelci kapitalizm, rekabete ve serbest ozel giri~ime degil, merkezile~mi~ kumandaya dayan1r. Kudretli trostlerin, ~irket gruplarmm, bankac1hk konsorsiyumlarmm ve digerlerinin ba~mda yer alan kapitalist klikler ekonomik ya~ama devlet iktidanyla aym yilkseklikten bakmakta ve her ad1mda devlet iktidannm i~birligine gereksinim duymaktad1r. Buna kar~1hk sanayinin en onemli dallarmda orglitlii olan sendikalar, kendilerini farkh i~letmeler arasmdaki rekabetten faydalanma olanag1m yitinni~ bir konumda bulrnaktad1rlar. Sendikalarm devletle i;:ok s1k1 baglan olan, merkezile~rni~ bir kapitalist has1rnla ugra~malan gerekmektedir.2
Bu yeni durum sendikalann duru~unda kaymaya neden olmu~ tur. Sendikal bilrokrasi, devleti trostlerin ku~atrnasmdan "kurtanp" kendi yamna c;:ekmc gorevini ba~hca amac;: edinmi~tir der, Troc;:ki. Aynca "bu tutum, emperyalist kapitalizmin super karlannm payla~1mmdan bir kmnh kapabilmek ic;:in mi.icadele eden i~c;:i aristokrasisinin ve i~c;:i bilrokrasisinin toplumsal konumuyla tam bir uyum ic;:indedir" diye ekler. Ozellikle II. payla~1m sava~mdan sonra sendikalar kapitalist i.ilkelerde sistemin dayanag1 haline gelmi~tir. Ancak kriz ko~ullannda ve SSCB 'nin c;:oki.i~ilyle birlikte bu bag1mhhk ili~kisi kendini yok eden bir ~vreye girmi~tir. Sendikal bilrokrasinin kendini var etme c;:abas1, i~c;:i sm1fmm mi.icadelesini korelten, gerileten ve kar~1smda yer alan bir nitelige bilri.inmil~ durumdad1r. Bugiln Avrupa'da ve Amerika'da i~c;:i s1mfmm krize kar~1 eylemlerinin sendikal biirokrasiye ragmen yap1lan eylemler oldugunu tespit etmek gerekiyor. Sendikal bilrokrasinin, eylemleri kontrol altma alma ve sisteme yonelme tehlikesini bertaraf etme giri~imleri takdire ~ayan dir. 1999 y1lmda Amerika'da di.inya ticaret orgilti.ini.in protesto edildigi Seattle eylemleri ile ba~layan kabarrnanm nas1l evcille~tirilmi~ Dilnya Sosyal Forumu 'na donil~ti.iri.ildilgi.inii gormek ibret vericidir. Sendikalan sm1fm orgilti.i olmaktan 91karma giri~imlerinin bir ayag1 da onu sivil toplum orgilti.i haline donii~tilrme giri~imidir. OTO, OECD, ' Bkz. Emperyalist <;:i.irtime <;:agmda Sendikalar, s.8-10 Troi;:ki, Emperyalist <;:i.irtirne <;:agmda Sendikalar, s. l
25
Sosyalizm
IMF, Dilnya Ba'1kas1 ve Bi 1 gibi sermaye orgiltlerince i;:en;:evesi i;:izilen bu planda s~~ndikalar hif :ilmet dt$1 organizasyonlar (NGO) olarak adlandmhyor. Jygulamada kilresel sendikac1hk diyc lanse edilen, sosyal ortaklar aras1 sosyal diyalogu onemseyen bu anlay1$ 9cr9evesinde onemli mesafeler almm1$ durumda. Sendikal biirokrasiye gittik9e eriyen ilye say1s1 sonucu ai:-i.lan gelirlerini, sermayenin belli projelcrde ortakhgm1 yaparak onemli maddi aktanmlar kazanarak telafi etme liltfu sunuluyor. Arna once burn hizmetleri kar$1hg1 hak etmeleri gerekiyor! AB ve onunla ilintili kun m, kurulu$lar bu konuda bir adtm ondcdir. Sendikal bazda ETUC'u11 (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) AB ile olan ili$kisi ona tabi olma eksenindcdir. <;ilnkil ETUC; "Avrupa sendikal hareketinin kendi d1~1yla kurdugu ili~kide (. ..)AB aday1 olsun, AB 'nin ticaret yapt1g1 a!keler olsun tiim buralardaki sendikal hareketler ile AB 'nin yapmz~ oldugu anla~malar c;er<;evesinde ili~ki kuruyor. " 3 ETUC'un AB ile olan ili$kisi ETUC'a ilye sendikalarca sorgulamas1 gereken bir durumdur. Bununla birlikte, sendikalar ETUC'un karanm uygulamad1g1 noktada ETUC diye bir $CY kalmayacakttr. Son tahlilde list orgilt esas olarak ~ ~ndikalann varhgma dayamr. Aym $ekilde sendikanm da i$<;:ilerin varhgma dayanmas1 gibi. Emperyalist <;:ilrilme i;:agmda, empc1yalist kapitalist illkelerde sendikalarm durumu boyle iken yan-somilrge ve somilrge iilkelerde daha acmas1 bir durum soz konusudur. Tekelci kapitalizm doneminde yansomilrge ve somtirge illkelerde sendika bilrokrasisinin devlete olan bag1mhhklarmm daha fazla oldugunu Troi;:ki ~u $Ckilde ifade eder: Emperyalist kapitalizm hem si:imiirgelerde hem de yan si:imiirgelerde bir i~i;i aristokrasisi ve biirokrasisi katmam yaratt1g1 oli;iide, bu katman koruyucu, hami ve kimi zaman da arabulucu olarak somiirge ve yan si:imiirge hiikiimetlerinin destegine gereksinim duyar. ( ... )Bu aym ~ekilde sendikalarm devlete olan bagtmhhklanmn da temelini olu~turur. 4
Tilrkiye'de 1952 ytlmda Ttirk-i$'in kurulmas1 bu bag1mhhg1 9arp1c1 bir $Ckilde gosterir. Tek partili cumhuriyetin 1946 ytlmdan itibaren i;:ok partili siyasal ya$ama gei;:mesi, sendikalara da Tis ve grevsiz olarak faaliyet yapma hakk1 tanmmas1yla silre9 ba$latilm1$hr. Emperyalizme baghhgm bag1mhhga donil$tilgil o y1llarda kurulan Tilrk-i$'in gobegini devlet kesmi$tir. ABD destekli olarak devlet eliyle kurulan Tiirk-i$ dogumu itibariyle devlete gobekten baghdtr. Bu baghhk Amerikan sendikac1hgmm de pek sevdigi "partiler ilstil sendikacthk" olarak k1hflanm1$, Ttirkiye sendikal hareketine milliyet9i ve anti-komtinist bir karakter kazand1rma ugra$tSma o zamandan itibaren ba$lamlm1$hr. Kuruldugu gilnden bu yana da bu niteliginden otilril hilkilmetlerce hep 3 4
26
P. Erol, PGBS Mart 2002, s.25 Troi;ki, Emperyalist c;:urumc <;:agmda Sendikalar, s.19
Tekel
l~1gmda
Ayg1t Meselesi
desteklenmi~ darbe donemlerinde kendilerine bir yasak getirilmedigi gibi; darbe hilkilmetine genel sekreterini bakan olarak vermi~tir. 1970'li y1llarda DiSK'in mticadele icyindeki onderligi neticesinde Tilrk-i~ icyerisinde ortamn soluna yakla~an sendikalan olsa da list yonetim merkezci (devletcyi) 9izgisini korumu~tur. 0 donemde yine htiktimetlerin gayreti ile kurulan 'milliyetcyi' MiSK ve 'dinci ' Hak-i~ konfederasyonlannm esas hedefleri DiSK'in btiylimesine engel olup, i~9ilerin birligini parcyalamaktI. 70'lerde DiSK'in milcadeleci cyizgisi Tilrk-i~'e bir basmcm olu~ma足 sm1 saglam1~ olsa da 12 Eyltil 1980 darbesi bircyok ~eyi oldugu gibi bu durumu da kesintiye ugratm1~tir. 89 bahar eylemlerine kadar milreffeh bir sendikac1hk silrdilren sendikal bilrokrasi, sm1fm hareketlenmesi ve ozellikle 91 'de maden i~9ilerinin yilrilyti~tinden fazlas1yla ilrkmti~tilr. Tilrk-i~ 'teki btirokratik yap1y1 ve donemin htikilmetini sarsan Zonguldak stireci Semsi Denizer'in 9abas1yla bitirilmi~, kar~1hgmda da merkeze 9ekilmesiyle Odtillendirilmi~tir. Stirecin ilerletilememesinde sosyalistlerin darbeden sonra toparlanamay1~lan ve sm1f siyasetindeki zay1f11gm1 ozellikle vurgulamak gerekir. Yakla~1k 20 y1l sonra gercyekle~en Tekel i~9ilerinin eylemi de Tilrk-i~ btirokrasisini zorlayan bir noktaya eri~mi~tir. 80'li y1llardan bu yana uygulanan ekonomi politikalan 90'h ylllardan sonra Ttirkiye'de de ozellikle h1z kazanm1~hr. Hem sendikalan zay1flatma hem de donil~ttinne anlammda. 12 Eylill askeri darbesiyle cyah~malan k1s1tlanan, grev yapmalan neredeyse imkans1zla~tmlan sendikalarm, yasal mevzuatta da haklannm bir9ogu budandl. Buna kar~1hk ozelle~tinne silrecinin onti acyllm1~, IMF ile dostluk peki~tirilmi~ti . Kriz ve SSCB 'nin 9okti~ti sonras1 donemde saldmlar dizginsiz hale gelmi~, sendikalann ilye tabam gittik9e erimeye ba~lam1~tir. Kurals1z esnek 9ah~hrmaya g1k1m 91karmayan sendika bilrokrasisi koltugunu koruma ugruna Ekonomik Sosyal Konseylere dahil olmu~tur. Sosyal diyaloga yabanc1 olmayan Ti.irk-i~, kriz doneminde sermaye orgtitleriyle ekonomiye can verin kampanyalan dtizenlemi~tir. Aym ~ekilde ozelle~tirilen KiTlerde orgiltlil olmasma ragmen bu konuda 'sorumlu ve sagduyulu' davranarak si.irecin 2000'li y1llarda sorunsuz devam ettirilmesini saglam1~t1r. AB silrecine DiSK kadar hizh olumlu tepki vermeyen Tilrk-i~, ~imdi ETUC i.iyesi olmasmm da verdigi itkiyle uyumlu bir gorilntil sergiliyor. ETUC arac1hgmda patron orgiltil TiSK ile Tilrk-i~ 2005'te ortak gozlemevi ihalesi aldi. DiSK ise daha onceden bir insan haklan projesi yapm1~t1 . Bu patron ve i~9i orgiltlerini bir araya getiren, finansman saglayan ETUC bunun gibi bir9ok projeye de imzasm1 atm1~ durumda. 5 3
Bkz. 8. Ozkesen, PGBS Mart 2006
27
Sosyalizm
Biitiin bu soylenenlerden sonra emperyalist 9iiriime 9agmda hele hele yan-somiirge ve somurge illkelerde sendikalarm i~9i sm1fmm aleyhine tutumlan ve uygulamalanndan hareketle art1k sendikalarda 9ah~mak anlams1z sonucunu 91karmak kolayc1hgmda degiliz. Tam tersine i~9i sm1fmm hali haz1rda orgutlu oldugu ba~hca alanm durumunu somutlama gayreti i<;indeyiz. <;unku mucadele bu somut ko~ullar altmda yiiriitillmek durumundadir. Sendikal burokrasinin geli~kinliginin fazlas1yla mevcut oldugu bir ortamda sendikal demokrasinin de bir o kadar az oldugu ger9egi mucadeleyi zorla~tlran ba~hca unsurdur. Tekel i~9ilerinin bu duruma ragmen direni~e ge9meleri ve mucadelelerini surdurmelerinin kendisi bile sendikalann ve sendikal 9ah~mamn neden onemsenmesi gerektiginin en iyi cevab1d1r. Bu zemin uzerinde Tekel i~9ilerinin mucadelesini ele alahm. Yukanda genel olarak emperyalizmin plamm ve AKP'nin Kurt a<;1hmmm neye denk dii~tiigunu a<;1klamaya 9ah~tim. Emperyalizm ve onun ta~eronu AKP kamp1 ne kadar gu91U olursa olsun plam uygulamak o kadar kolay degil. Kurt a<;1hmmm kontrolden 91kma olas1hg1 kar~1sm足 da titiz davramyorlar. Kurt a<;1hmmm kontrolden 91kmas1 demek hem ABD'nin bolgedeki projesinin agir bir darbe almas1 hem de AKP'nin sonu demektir. Bunun olanaklan var. Sahte kamplara kar~1 sosyalistler i~9i sm1fmm kampm1 se9enek olarak sunabilirse i~in rengi degi~ir. Ozgilrluk ve demokrasi laflannm ucu a<;1ktir ve kontrol edemezlerse nereye uzanacag1 belli olmaz. Devrimci Marksistler i~9i s1mfi ve Kurt halkmm ozgurlligunun ve ger9ek demokrasinin birliktc olmalarmdan ge9tigini anlatabildigi ol9ude bu mumkundur. Boyle bir durumda DTP rolunil a<;1k9a oynayamayacaktir. Peki, Devrimci Marksistler AKP ve MHP'nin maskesini nasil du~urecek? Sahte kampla~maya sm1fsal olarak nas1l kar~1 duracak, en onemlisi Kurtleri nasil ikna edecek? Bundan sonraki ba~hklarda bu sorulara yamt aranacaktir.
Tekel i~~ilerinin Mucadelesi 1. Eylem oncesine genel bir bak1~ Turk-i~'in orgutlu oldugu alanlar devletin oldugu kamu sektoriidur. 1980'e kadar bu alanda pek sorun ya~amayan Turk-i~ i<;in ozelle~tir足
me politikalarmm yiiriirlilge konmasmdan sonra s1kmtilar ba~lam1~tlr. Yapilan ozelle~tirmeler sonucu Turk-i~'e bagh sendikalann uyelerinin onemli bir bOlumunu kaybetmesiyle sonu9lamyordu. 1992 y1hnm Temmuz aymda Turk-i~ uye say1S1m 1. 750.000 olarak bildirmi~ti. 2005 y1lmda resmi rakamlara gore 690.000 uyesi goriintiyor. Bugtin ise bu saymm 300 binin altmda oldugunu soyleyebiliriz. Bu erimenin nedeni ozcllc~tirmelere kar~1 Turk-i~'e bagh sendikalann baz1lan tepkilerini
28
Tekel
l~1gmda
Ayg1t Meselesi
koysalar da bu hi9bir zaman Ttirk-i~ nezdinde btittinltiklti bir mticadeleye donti~ttirtilmedi. Aym ~ekilde yine bu stire\:te e~ zamanh ytirtittilen gtivencesiz 9ah~ttrmaya da orgtitlti oldugu alanlarda bile bir kar~1 duru~ sergilemedi. Digerlerinde oldugu gibi Tekel'e bagh yerlerin par9alamp sat1lmasma da seyirci kaldi. 1990'h y11larda soylem dtizleminde bile ozelle~tirmeyi kar~1sma almayan Ttirk-i~, 2000'lerde h1zlanan ozelle~足 tirme stirecinin adeta hazirlay1c1s1 olmu~tur. 2002'den itibaren htiktimette olan AKP ile mesafesini a9mamaya, merkezci (devlet~i) roltinti devam ettirmeye 9ah~m1~tlf. Yalmz AKP'nin onceki htikiimetlerden farkh bir durumu soz konusu. AKP bir yandan yapt1g1 ozelle~timielerle Tiirk-i~'in altm1 oyuyor bir yandan da orgtitlti oldugu yerleri Hak-i~'e pe~ke~ 9ekmeye 9ah~1yor. 70'lerde hedef DiSK'ti ~imdi s1ra Ti.irk-ifte. Turk-if e ise yonetiminde kendine yakm insanlar olursa tahammiil edebilecegi mesaj1m veriyordu. Bu mesaj1 gortip kendine i~ edinenler neticesinde en son Tiirk-i~ se9iminde Mustafa Kumlu ba~kanhga getirildi. ~imdiye kadar kollanmaya ah~m1~ olan Ttirk-i~ yeni duruma kendini ayarlamaya 9ah~arak htiktimetin ~ef足 katini kendilerinden esirgemeyecegini dti~tiniiyordu . Emperyalizmin bolgedeki temel dayanag1 olan AKP'nin uygulad1g1 politikalarda sendikaya yer yok. Kendisinin efendilerine bagh oldugu gibi kendisine bagh 'sendikalar' ancak var olabilir. Hak-i~ ve MemurSen tam da bu sebeple palazlandmhyor. Tiirk-ifin merkezci rolti art1k yetmiyor. Hak-i~ olabildigin 6l9tide var olabilirsin ya da gozden 91kanhrsm deniliyor. Tro9ki, emperyalist 9iirtime 9agmda geri kalm1~ iilkelerdeki hiikiimetlerin durumunu ~oyle betimler: Geri kalm1~ Olkelerde ( ... ) ulusal hOkOmet yabanc1 sennayeye kar~1 direni,: gostenneye i,:ah~t1g1 oli,:Ode, az ya da i,:ok proletaryaya dayanmak zorunda kalacaktlr. Ote yandan geri kalm1~ Olkelerin yabanc1 sermaye ile omuz omuza yOrOmenin kai,:m1lmaz veya kendileri ii,:in daha karlt oldugunu dO~Onen hi.ikOmetleri, emek orgOtlerini ortadan kald1nnakta ve az ya da i,:ok totaliter bir rejim ku1maktad1C. Bu duruma gore sendikalar ya devletin ozel korumas1 altmda yer ahrlar ya da ac1mas1z bir zulme maruz kaltrlar. 6
Tiirk-i~'e bagh baz1 sendikalann bu zulme maruz kalmaya ba~lad1g1 bir
donemden ge9iyoruz. Belediye-i~ sendikasmm orgi.itlii oldugu AKP'li belediyelerde Hak-i~'e bagh Hizmet-i~'in yaptiklan herkes9e bilinen bir ornektir. Orman-i~ ile Tanm Orman-i~ arasmda, Hava-i~ ile <;::eliki~ arasmda da husumetin oldugu bilinir. Tek G1da-i~ sendikas1 da benzer bir ~ekilde <;aykur'da Oz G1da-ifle kar~1 kar~1ya ge(tiri)ldi. Haki~ tarafmdan hrmandmlan durum neticesinde Ttirk-i~ yonetimi aym platformda yer almayacagm1 bile a91klamak durumunda kald1. Ger9i bu soziinii patron orgi.itleriyle birlikte ekonomiye can verirken unuttu. 6
Troi,:ki, Emperyalist <;:urume <;:agmda Sendikalar, s.23
29
Sosyalizm
Tekel' e bagh i~Jetmeler ozel lc~tirilirken daha fazlas1111 yapmas1 gereken Tck G1da-i~ sendikas1, bu esnada aynca orgtithi oldugu yer~ Jerde Oz G1da-i~'in tiye dev~irme harekattyla ugra~1yordu. Akabinde Tekel i~yilcrinin i~ine son verilip 4-C dayatmas1, arhk bu i~i masa ba~mda 96zillemcyecegi bir noktaya getirdi. Sendikanm verebileccgi taviz kalmad1gmda hiikilmetin de sendikaya ihtiyac1 kalmadi. Oysa sendikanm varhk nedeni olan i~s;ilere, i~s;ilerin de gilvenceli i~ milcadclcsini stirdilriip hakkm1 arayacag1 bir sendikaya olan ihtiyac1 her zamankindcn fazlayd1. i~te bu somut durum ilzerinden eylcm stireci ba~lad1.
2. 15 Arahk 2009'da ba~layan eylem sureci Tek G1da-i~'in htikiimct cephesindeki as;maz1 sonucu i~s;ilere donmesi, i~s;ilcrin de sendika arac1hg1yla kendi ii;:lerinde durumu degerlendirip harekete ges;meleri neticesinde Ankara yolu gorilndil. Eylem kararlan nm ahm~I, olmas1 gerektigi gibi tabandan ~ekillendirilip ahnd1. 15 Arahk'la ba~layan Tekel i~s;ilerinin direni~inin gefo;;imini ne sen dika ne de hilkiimct ongorebildi. Sendika bu eylemlilikle hiikiimetin istediklerini verecegini, vermezse de i~s;ilerin direni~inin fazla siirmcyeccgini; hilkiimet ise miidahalenin ardmdan i~s;ilerin dag1lacagm1 hesap etti. Arna his;birisi olmad1. i~i;:ilcr mUdahaleye ragmen b1rak1p gitmedilcr. Tiirk-i~ oniinde topland1lar vc sonrasmda 78 giin 9ad1rlar da silren eylemliliklerini b~lattilar. Hem mildahalenin sertligi hem de i~9ilerin kararhhkla en temel haklan ii;:in miicadelesi i~in rengini degi~tirdi. Tekel i~s;ilerinin miicadelesi sm1fm temel sorunu etrafmda kenctlenmesine ncden oldu. i~ten ahlma ve giivencesiz s;ah~tirma. 0 ana kadar olaylan kenarda izlemeyi tercih eden Tiirk-i~ yonetimi, i~i;:ilerin nefesini enselerinde buldular. Bu noktadan sonra gozler Tiirki~ 'e i;:evrildi. <;::1kan geregi sorunu ideolojik boyutta kavrayan iktidar, duruma miidahale edebilecek biltlin arai;:lanm sevk ctti.
3. Sendikal burokrasi
i~in
hareket zamam
Tiirk-i~ yonetiminin ilk manevrasr 4 haftaya yay1lan eylem program1111
ai;:1klamak oldu. Cuma giinil bir saatle ba~layan izleyen Cumalarda hirer saat artarak devam edecek i~ btrakma eylemleri . i~i;:iler silrecin biiylitlililp destegin artmas1111 beklerken pratikte Ttirk-i~'in ald1g1 karann geregini yerine getirmedigini gordil. Bu duruma yonelik tep kilerini ifade ederlerken, Tek Grda-i~ ba~kam i~i;:ilere beklemelerini, sabtrh olmalanm sahk veriyordu. i~\:ilerin basmc1 sonucu tertip edilen l 7 Ocak mitinginde Mustafa Kumlu ISrarla grev sozciigiinden kai;:h. i~i;:ilerin kiirsti i~gali ve Tiirk-i~ i~inde baskm yapmas1 ile birlikte iler
30
-------------- --路
Tekel
l~1ginda
Ayg1t Meselesi
leyen sureyte Turk-i~'in mancvra alant c.. tha da darald1. i~yilerin Turki~ yonetimini sorgulamalan i~tc bu krit ik anlarda nctle~meye ba~ladt. Turk-i~ yonetiminin Tekel i~9i lcrinin basmcma ragmen ne kadar 9ok i~9ilcrden bagnns1zla~ttg1 ortaya 91kt1. Turk-i~ bi.irokrasisi, i~9iler ken disine kar~1 donecek olsa bile konumunu uzun bir sure i9in koruyacak guce sahip olmanm guveniylc davrirnd1. Bu guven 9er9evesinde goster melik kararlar almaya devam etti. 4 $ubat iyjn grev karan da bunlardan biriydi. Gcregini yerine getinnedikten sonra bu kararlann ne hilkumet ne de sendika burokrasisi i9in zaraq vardt. i~9ilerin moralini bozmaya, direncini zay1flatmaya yanyordu. '.ffark-i~ .yonetimi ger9ekten i~9ilerin 91karma gore harcket erf.li~ olsayd1 5ncelikle ozelle~tirme ile yakmda i~siz kalacak ba~ta ~ekr:r i~9ilcrini , yol i~9ilerini eyleme dahil ederdi. Burada da bilinen gen;egin ~ekrardan somutlanmas1 楼a~and1. Tiirk-i~ biirokrasisi ya genel greve gidecek ad111jllan atlp ger9ekten i~9ilerin orgiltii halinc gelecekti ya d~. s~nnayenin i~ileri daha fazla bir bicyimde somunnesinin ajanlan. Ke:idi sosyal soEupunu tatmin edici biyimde 9ozmu~ olan sendika burokr:tsisi ikinci yolu sec;mi~ti. 0 zamana kadar Tilrk-i~'i gosteren Musta1a Tilrkel, Turk-i~'in kendisini 9ekmesiyle sahnede tek kalm1~h. Gozl ;r art1k Tek G1da-i~ ' teydi . Mustafa Turkel, eylemin buyiimcsi, geni~lemesi kar~1smda i~9ilerle kar~1 kar~1ya gelmemeye 9ah~arak c;ozum yeri olarak silrekli Ttirk-i~'i gosterdi. Boylece hareketin ba~mda kalarak i~cyileri edilgen bir hale getirip, siirekli ya hiikumctten ya da Ttirk-i~'ten haber bekleyen bir konuma soktu. 22 Subat'a kadar i~c;ilerin sabirla k1~ ~artlarma rag men dayanmas1 Tilrk-i~ yonctiminin kararlannm foyasmm meydana 91kmasm1 sagladt. Bundan sonra Mustafa Ttirkel Dant~tay'da a91lan dava sonucunu beklemeye yoi1Iendirdi i~cyileri. 4 Subat'tan sonraki gilnlcrdc ozellikle inisiyatifin clinden kac;mamast icyin oncii i~yile rin ba~ka eylemler yapma ve komite. kurma giri~imlerine daha sert engellemclerde bulundu. i~9ilcri b1rak1p gitmekle tehdit etti. Mustafa Turkel ve ekibinin bu giri~imleri cyad1rlarda tart1~1lmakla beraber bir kmlmaya yol aytl. i~c;ilerin gerek Turk-i~ gerek diger konfcderasyonlar tarafmdan yalmzla~hnlmalanmn verdigi psikolojiyle ~oyle du~undiller: "Sendikalar kotil, ancak eger M Tiirke/'de bizi yalmz birakzrsa dunJmu muz daha kotii olabilir." Bu 91kmaz sokak psikolojisini yaratttg1 olcyilde Tek G1da-i~ oncil i~cyilere daha fazl~i-yuklendi. Kararlann almmasmda i~cyilerin fikirleri daha -az ahntr oldu. Sendika gene! merkezinden dogru ~ekillendirilen kararlar iyad1rlara teblig edilmeye ba~landt. YaratJlm1~ olan birligi ve i9 dcmokrasiyi baltalayan bir tutum ic;inde sure<; devam ettirildi. Bi.itiin bunlara ragmen i~c;ilerin eylemlerini devam ettirmeleri ve M.Tilrkel'i de ele~tirenletin artmaya ba~Lamas1 sonucu Turkel son kozunu oynad1, istifa. istifanm hangi gerek9eyle yaptld1g1m i~9ilere 31
Sosyalizm
a91klama zahmetine girmeyen Turkel, konu~mak i9in 2 Mart'1 i~aret ediyordu. Bu sure i9inde i~9ilerin kafasmda soru i~aretleri arttl ve one 91kanlarla arlanndaki mesafe a91ld1. Mustafa Ttirkel'in en kritik evrede ko~esine 9ekilmesi sonucu 9ad1rlarda i~9i say1s1 azalmaya, 4-C'ye ge9i~ler artmaya ba~lad1. Buna ragmen 5 bin i~9inin 4-C'ye ge9memesi ve iki ii9 binin de direniyor olmas1 nedeniyle kara kara dti~iinen Ttirkel'in yard1mma mahkeme karan yeti~ti. Mahkeme karannm btiytik bir ba~an gibi sunulmasmm ardmdan 9adirlar sokiilmeye ba~land1. Buna kar~1 91kanlar olsa da artlk sendikanm sozii tart1~maya a91k degildi. Mustafa Ttirkel'in 9ad1rlar soktiltirken a91klad1g1 eylem program1 geri s;ekili~in ifadesinden ba~ka bir ~ey degildi. 'Olmek var, donmek yok' soziintin tisttine ger9ekle~tirilen 2,5 ayhk direni~ bitiriliyordu. Tek G1da-i~ ~iirekas1 bu sozti 9ignedi ve devamm1 getirmekten korktu. 1-2 Nisan'da ya~ananlar da soylenenleri somutlad1. Oneil i~s;ilerin sendikal biirokrasiye bu i~i o kadar kolay b1rakmayacaklan, 2 Nisan ve 1 May1s 'ta belli oldu. i~s;ilerin sendikaya ofke duymas1 ve protesto etmeleri, sendikal biirokrasiyle kar~1 kar~1ya gelmelerini gosterir. Ancak bu, mlicadelelerini kendi ellerine ald1klan anlamma gelmez. Komite giri~imlerinin ba~anh olmas1 i~in gidi~atm1 degi~tirebilirdi. Bunun olamamasmm sorumlusu sendika btirokrasisi oldugu kadar, sosyalistlerin miidahaledeki beceriksizligidir. Sorun, 'ekonomik' olarak cereyan eden meselenin 9oztimtintin siyasi oldugu ger9egini unutan smifm partilerinde.
Tekel
l~1gmda
Tespitler
Tekel i~9ileri mticadelenin on saflanna yikmakla birlikte s1mfa ait sorunlan da kar~1lannda buldular: sendikal btirokrasi. Miicadeleleri aym zamanda sendikalan kafesleyen btirokrasiyi sm1f 91kanna uygun hareket etmeye zorlamas1 olarak da siirdti. Sendikal btirokrasi mticadelenin kritik anlarmda gerici karakterine uygun davranarak i~s;ileri yalmzla~tlrd1. i~s;ilerin komite kurma giri~imlerini engelledi. iki cephede mticadelesini yiirtiten Tekel i~s;ileri, onemli bir direni~e imza atmakla beraber mlicadelelerini bilin9li ve birle~ik bir noktaya eri~tiremedi. Sosyalistlerin sm1f miicadelesini kavramada ve ona onderlik etmede yetersizligini a91k etti. Farkh gibi gortinse de sm1fa hizmet etmeyen iki egilim vard1. Sendikay1 kti9timseyip 'onderi' olduklan kendi komitelerini yaratmaya 9ah~anlar ile Ttirk-i~ ve Tek G1da~i~'in yoneticileriyle aray1 ho~ tutmaya 9ah~anlar. Sozii Tro9ki 'ye b1rakahm: Sekter hayaller beslemek ugruna kitle orgiitlerine strt ~evirmek sue; ise, devrimci kitle hareketinin a~tk~a gerici ya da k1hk degi~tirmi~ tutucu ('ilerici')
32
Tekel
l~1gmda
Ayg1t Meselesi
btirokratik kliklerin denetimine tabi kalmasma pasif olarak katlanmak da ondan kalmayan bir sui;:tur. 7
a~ag1
Ai;:hk grevi gibi eylemlerin sonui;: almada yeterli olmad1gm1, i~i;:i sm1fmm giiciiniin iiretimden geldigini gosterdi. Grev karanmn almmas1yla her ~eyin bitmedigini, geri;:ekten bir gene! greve donii~ebilmesi ii;:in 'aktif bir azmhgm' kitleler ii;:inde devrimci egitim i;:ah~masm1 giin be gun saat be saat stirdtirmesi gerektigi anla~1ld1. Bu konuda partinin roliiniin vazgei;:ilmezligini teyit etti . 26 May1s'ta yapilacak grevin ba~a nh olmas1 da buradan gei;:iyor. Gortinen o ki bu da gei;:i~tirilecek. Devlet kar~1smda sendikalann tam ve bag1ms1z olmasmm ne kadar onemli oldugu anla~1ld1. Hiikiimetin ayak izinden giden yoneticiler ala~ag1 edilmeden bunun olmas1 zor ama imkans1z degil. Sendikalan i~i;:i aristokrasisinin organlan olmaktan i;:1kanp, geni~ somiiriilen kitlelerin organlan haline getirmeye yonelik miicadele verildigi takdirde tabandan yiikseltilen miicadelenin oniinde duramayacaklardtr. Sendikal demokrasi ancak bu miicadele ile var edilebilir. Sendikal btirokrasinin bunun ontinde en btiyiik engel te~kil edecegi art1k goriilmti~tiir ve bunun da hesaba kahlarak i;:ah~malann siirdiiriilmesi gerekiyor. Solculann burun k1v1id1g1 Ttirk-i~'e bagh sendikalardan biri olan Tek G1da-ifin bile i~i;:ilerin mticadelesiyle neler yapabildigi ve yapabilecegi ortaya yikh. Sendikanm veya konfederasyonun admm devrimci olmasmm yetmedigi, onemli olamn miicadele siirecindeki yeri oldugu geri;:egi bir kez daha somutland1. ~iiphesiz sendika feti~le~tirilecek bir amai;: degil ama i~i;:ilerin kullanacag1 halen en degerli arai;:lardan birisidir. Tekel i~i;:ilerinin mticadelesi art1k iki sorunun birbiriyle ilintili aldugunu ve cevabm da ortak olacagm1 gosterdi. Sendikalar y1k1mdan nas1l kurtanlabilir? Tekel i~i;:ileri nas1l kazanabilir? Yararlamlan Kaynaklar
• Troi;:ki, Lev. Emperyalist <;tiriime <;agmda Sendikalar. Yazm Yaymc1hk. Nisan, 2009 • Erol, Pmar. Tiim i~i;:i Sendikalan NGO'la~tmlmak isteniyor... PGBS. Mart, 2002 • Ozkesen, Burcu. "Kiiresel Sendikac1hk" ve Ttirkiye Sendikal Hareketi. PGBS. Mart, 2006 • Aydoganoglu, Erkan. Sm1f Miicadelesinde Sendikalar. Evrensel Basm-Yaym. Mart, 2007 • Savran, Sungur. Sendikal Hareketin Krizi mi? Devrimci Marksizm. K1~ 2008-2009
7
Troi;:ki, Emperyalist <;:iinime <;:agmda Sendikalar, s.65
33
Sosyalizm
34
IV. Enternasyonal Bildirisi
IV. Enternasyonal Bildirisi
IMF ve AB Diktalar1na Son Verilmelidir
IV. Enternasyonal Uluslararas1 Sekretaryas1
Her ~eyin su ylizilne y1kmas1 iyin birkay gtin yetti: Mesele sadece Yunanistan 'm degil ttim Avrupa halklarmm kaderine dair...
unanistan i~yi s1mfi, genyligi ve tilm halk1 fiziksel varhklanm bile tehdit eden kutsal kar~1-devrimci ittifakm oltimcill planlanna kar~1 me~ru direni~lerini ba~latt1lar. Obama, AB, Merkel, Papandreou, Sosyalist Entemasyonal onderleri ve 'sosyalist' Strauss-Khan' m ba~足 kanhgmda ttim IMF taraftarlanndan olu~an bir kutsal ittifak bu. Bu direni~, dilnya yapmda ve illkelerin her birinde hayata geyirilmeye yah~1lan emeklilik sisteminin, i~ ve ticretlerin, kamu hizmctlerinin, siyasi ve sendikal ozgi.irlilgtin yok edilmesi planlarma kar~1 i~yi orgtitlerine i~birligi ve birlik yagnsmda bulunuyor. Bu sadece Yunanistan'a degil tum Avrupa'ya dair bir mesele. Papandreou plamm aytklarken, Fransa ba~bakam Filion emeklilik sisteminin tasfiyesini amaylayan e~i benzeri gori.ilmemi~ 'tasarruf tedbirlerini' aytkhyor. ispanya'da Zapatero, planlannm hayata gei;:irilmesi ii;:in i~yi sm1f1 kar~1smda kutsal ittifak yagnlannda bulunuyor. Btiytik
Y
35
Sosyalizm
Britanya' daki se9im sonu9lan i~9i sm1fma kar~1 yilriltillecek yeni bir saldmnm habercisi olarak gorilluyor. Yunanistan'da 'reform', diizenleme' ve 'smirland1rma' ad1 altmda spekiilatOrlerin, bankerlerin, sermayedarlarm dizginlerinin bo~altilma足 sma 9ah~1hyor. Papandreou "ulusal 91karlan korumak' derken aslmda iiretim ara9larmm ozel miilkiyeti sistemini savunuyor. Washington' da IMF ve Brilksel 'deki AB karargahlannda ahnan kararlan 'degerlendirme kurulu~lan' ay1khyor. Bu ay1klamalar i~9iler ve Yunanistan halkma kar~1 bir sava~ anlamma geliyor. Tiim Avrupa i~9ilerine ve halklanna kar~1 toplumsal bir sava~ ! Ve bu sava~m azmettiricileri Balkanlan par9alayan, bugiin Afganistan, Irak ve Pakistan halklanna kar~1 askeri sava~lan yilriltenlerle aym. Bu Amerikan emperyalizminin her ko~ulda hakimiyetini arttirma ve rum diinyaya yayma sava~i. Yagmalayarak, askeri iislerini arttirarak, uluslan bOlerek .. . Bu sava~ oncelikle ABO i~9ilerini hedef ahyor. Amerikan i~9ileri Avrupa ve diinyamn geri kalanmdaki karde~leriyle aym saldmya maruz kahyorlar. Oliim sanc1lan 9eken kapitalizmin y1k1h~1m gosteren bir sava~ bu. Y1k1hrken i~9ileri ve i~9i haklanm y1kabilecek kapitalizmin sava~i. Tum halklara, tum i~vi sm1flanna sald1rari; rum k1talardaki rum uluslarm varhg1m tehdit eden kapitalist sistemin sava~I...
Ortada 9ok ~a~1rt1c1 bir ger9ek var: Yunan halklarma kar~1 yilriltulen adaletsizlige kar~1 yilkseltilen seslerin hi9biri AB 'nin y1k1lmasm1 talep etmiyor. Arna Yunan halkmm ayaklanmas1 rum halklarm giindemindeki bir soruyu giindeme getiriyor: IMF'nin ve AB'nin dayatt1g1 planlarm iptal edilmesi ve 'bor9' ad1 altmdaki rum diktalann reddedilmesi ... IV. Entemasyonal olarak soruyoruz: Yunanistan'm bankalann ve onemli sektorlerin millile~tirilmesi d1~mda ba~ka se9enegi var m1? Bor9 veren Frans1z, Alman, ingiliz bankalanmn millile~tirilmesi ~art degil mi? Yunan halkmm direni~inin giindeme getirdigi bir ~ey daha var: Ozellikle Afrika, Asya ve Latin Amerika iilkelerini bor9 ve yap1sal uyum paketleriyle yerlebir eden ve ~imdi AB ve ABO i~9ilerine ve halklanna saldiran IMF, AB ve Dunya Ticaret Orgiitu, Diinya Bankasi gibi anti-demokratik ulusiisru kurumlann lagvedilmesi talebi. Tum Aviupa'da ve dunyanm geri kalamnda, dizginlerinden bo~alan emperyalizme kar~1 9e~itli ~ekillerde ve tilm engellere ragmen yilrilrulen direni~ hareketleri biiyilyor. Bu direni~ler, tilm k1tadaki i~9ileri ve ozgiir uluslann halklanm birle~tirecek Avrupa Birle~ik Sosyalist Devletleri yolundaki hareketten ayn dii~iiniilemeyecek uluslarm ege. menligi i9in yilriirulen kavgalar. IV. Entemasyonal, medeniyetin ve insanhgm sadece i~vi sm1fmm eliyle kapitalist somuril sistemine son verilmesiyle kurtulacag1 du~tin-
36
IV. Enternasyonal Bildirisi
cesine dayanan bir program temelinde kurulmu~tur. Bu programdan dogan ilk gorev, ttim i~yi sm1fi gti9lerinin bir araya getirilrnesi ve kokenleri ne olursa olsun i~(j:i sm1f1 orgtitlerinin bag1ms1zhgmm korunmas1dtr. IV. Entemasyonal'in olaganiistti A(j:1k Avrupa Konferans1 (Berlin, 19-20 Haziran 2010) ve Aytk Dtinya Konferans1 (Cezayir, 19-21 Kas1m 2010) diizenlemesinin ardmdaki gerekye budur. 7 May1s 2010
37
Sosyalizm
38
Uluslararas1 lleti~im : Belr;:ika - Opel Fabrikas1 Odun Kirma Kotugunde
Avrupa: Anvers, lel~ikall'daki Opel Fabrikas1 Hedef Tahtas1nda
Christel KEISER
Fabrikanm kapat1lmas1, ABD emperyali 路:,., m Avrupa endOstrisi iizerinc planlanmn habercisi.
alta, Anvers, Belr;:ika'daki Opel fabrikasma indi. 2007 y1hnda, Opel'in ycni modelinin Anvers'de ilretilmesini ongoren bir yaz1h anla~manm kar~1hg111da fabrikada i~ten 91karmalar ve beraberindc maa~lann dondurulmas1 ba~ladi. 21 Ocak 2010'da Avrupa General Motors Ba~kal11 Nick Reilly Haziran'da Anvers'deki Opel fabrikas1111 kapatmay1 planlad1klanm dogruladi. Bu, 2.600 ki~inin, yani Avrupa'daki tilm Opel i;:ah~anlannm %5'inin i~ten 91kanlmas1 anlamma geliyor ki ta~eronlan da dahil edince Anvers bolgesinde tehdit altmda olan i~lerin say1sm1 ur;:le r;:arpabilirsiniz. 2009 kanm 3,4 milyon Avro olarak ar;:1klayan GM, Almanya'da 4.000, Avrupa'da toplamda 8.300 Opel i~r;:isini i~ten r;:1karmay1 planhyor. Frans1z Les Echos gazetesinin editorii ~oyle yaz1yor:
B
39
Sosyalizm Anvers' deki Opel fabrikasmm kapattlacagt haberi Belyika' daki endilstrinin yok olmast yolunda bir adtm daha at1lmas1 anlamma geliyor.Avrupa'nm geri kalanmda da araba endilstrisinin sonu aym mt olacak? 1
Mesele de bu. GM son y1llarda ABD hlikiimetinin enjekte ettigi kamu fonlanyla ve i~s;ilere dayattlan tavizlerle (daha dii~iik licretler, artan verilimlilik bonuslan vs.) ayakta duruyor. Sonradan United Auto Workers (UAW) [Birle~ik Oto i~s;ileri - 9n] liderleri GM'nin yeniden yaptlandmlmasm1 dogrudan ele almay1 kabul etti. Emeklilerin saghk fonu yeniden yaptlandirmaya - ki bu 21.000 ki~inin hemen i~ten 91kanlmas1 anlamma geliyor - ve hissedarlan kurtarmaya yatmld1. GM 9ah~anlanna 29 May1s 2009'da sunulan anla~ma bu ~artlan is;eriyordu. Ozerlerinde kurulan bask1ya ragmen (patronlar ve temsilcileri, eger "hayir" oyu verirlerse iflastan i~s;ilerin sorumlu olacagm1 iddia ettiler) i~9ilerin %26 'st anla~may1 reddetti. "Evet" oyu vermeye zorlananlardan bir9ogu ise yap1lan ~antaj1 basm yoluyla ve gosterilerle protesto etti. "Ya~h Avrupa"nm emperyalist giis;leri "asgarinin asgarisi"ne indirgendi. 2 GM ~imdi Avrupa otomotiv endiistrisinin "yeniden yap1landmlmas1"yla ugra~mak zorunda. GM, Alman hiikiimetiyle aylarca siiren gorii~melerde Opel'i Kanadah Magna adh ~irkete devretme olas1hgm1 miizakere ettikten sonra ges;en Kas1m aymda Opel'i denetimi altmda tutmaya devam edecegini ve Almanya'da 10.000 9ah~am hemen i~ten 91karacag1m as;1klayarak Ba~bakan Angela Merkel'le yap1lan anla~maya aniden ve tek tarafh olarak meydan okudu. 5 Kas1m 2009'da giinliik Les Echos gazetesi, Avrupa'daki ~irketler "devlet yardzmmm rekabeti etkilememesini saglayan Avrupa Komisyonu 'nun denetimindeyken .... ABD 'deki endiistriler aynz rejime tabi degil . ... GM kendini toparlamak if;in kamu fonlarmdan yararlanabiliyor" diye yaz1yordu. Burada ABD finans kapitalinin hizmetinde olan Avrupa Birligi kurumlannm i~levini as;1k9a gorebiliyoruz. Aym gun Bels;ikah La Libre Belgique gazetesi, "ABD hiikiimeti GM'de %60 hisseye sahip, ... ve GM kiiresel bir iiretici olarak kalacak; bu nedenle bir ayagznz Avrupa 'da tutmasz gerekiyor" diye yaz1yordu. Kapitalist sistemin 9iiriidiigu biiyiik krizde ABD emperyalizmi Avrupa emperyalizmine his; alan btrakm1yor. Opel ornegi, ABD'deki mali sermayenin Avrupa Komisyonu'nun su9 ortakhg1yla Avrupa endiistrisini kendi ihtiyas;larma gore nas1l "yeniden yap1landtrma"ya niyetlendigini gosteriyor.
1 2
40
22- 23 Ocak say1s1 Lev Troyki, "Avrupa ve Amerika"
Uluslararas1 lleti!?im: Bel<;ika - Opel Fabrikas1 Odun K1rma KOtOgOnde
Opel'de i~lerin korunmas1 iyin miicadele, i~9ilerin ve orgiitlerinin "Fabrikanm kapatilmasma hayir!" ve "Entegrasyonun her tiiriine hayir!" sloganlan etrafmda hareketlenmesiyle sfui.iyor. Bu baglamda, "doviz kuru, ekonomik y1k1m silah1 olmaya devam ediyor" diye belirtiyor Frans1z Le Monde gazetesinin bir yazan. Ve ekliyor: "Fakat aslmda tek onemli olan Trichet'nin 3 Avronun degeri iistiine soyledikleri."4 Kurian ABO emperyalizminin ihtiya9lanna gore dilzenleyen Avrupa Merkez Bankas1'nm varhgmm Avrupa'da biltiln sektOrlerde bir "yeniden yapiland1rma" dayatmak iyin gil9lil bir ara9 oldugu a~ikar. 29 Ocak'ta 35.000 Bel9ikah i~9i, sendikalar; FGTB (Bel9ikah i~9iler Genel Federasyonu), CSC (Hristiyan i~9i Sendikalan Konfederasyonu), ve liberal CGLSB (Bel9ika Genel Liberal i~9i Sendikalan Konfederasyonu) tarafmdan yap1lan ortak gosteri 9agnsma cevap verdi. Eylem "i$ i<;:in ve i$9ilere sayg1 i9in" gibi genel gec;:er bir slogan etrafmda orgiltlense de 29 Ocak'ta yfui.iyen 35.000 i~c;:inin i~ten 91kanlmalara hay1r demek ve sosyal kazammlan ic;:in yilriidilklerine hie;: ~ilphe yok. Direni~ FGTB'nin her diizeyinde ifade edildi. Patronlarm patronu Thomas Leysen ne dedi?: "Yeniligi le$vik etmeliyiz ve ekonomiyi daha ye$il hale getirmeliyiz." Ya ETUC Genel Sekreteri Claude Rolin?: "Yatmm yapm ve i$ yaratm! ... iki kampm birle$likleri noktalar yok degil ... $imdi acil olan bir masaya oturmalan ... " ETUC'un 29 Ocak'taki "i~ten atmalara sosyal e~likler" 5 i9in yap1lan protestonun 9agnsma destek vermesini anlamak bu baglamda milmkiln. ~imdi 5 ~ubat'ta Endilstri Genel Meclisi 6 toplanacak. Ama9, Flaman Bolge idarecisi Kris Peters'in de bahsettigi gibi, "otomotiv endilstrisinden mobil endilstriye gec;:mek" ve "sosyal ortaklar ve Flaman hilkilmeti" arasmdaki "endilstri pakhm" sona erdirmek. Bu Genel Meclis'in Sarkozy hilkilmetinin Fransa'da toplad1g1 ve sendikalara "ortak bir konsensils" dayatmay1 amac;:layan Genel Meclis'ten farkh bir sonucu olabilir mi? "Emek saatinin maliyetinde dil~il~'', "degi~im ve yeni ara9lar" ve "~irketler i9in yeni katk1lar ve dil~ilk vergiler" hedefleniyor. Anvers Opel fabrikasmm kapatilmasmm duyurulmasmm Belc;:ika' dan c;:ok oteye giden anlamlan var; Avrupa'daki endustrinin yaygm bir ~ekilde y1k1mma i~aret ediyor. 3 4
5 6
Avrupa Merkez Bankasi Ba~kam 17-18 Ocak say1s1 i~ten atmalarm sonrn;lanm hafitletmesi i<;in onerilen ~osyal onlemler - <;n Estates General of Industry, Frans1z Devrimi oncesinde soylu s1mf ve ruhban sm1f1 dt~mdaki halkm topland1g1 Estates General'e at1fta bulunan korporatist bir olu~um <;n
41
Sosyalizm
Opel'de i~lerin korunmasma yonelik mticadcle, btitiin sektOrlerde oldugu gibi, i~s;ilerin ve orgtitlerinin "Anvers'in kapanmasma hay1r" slogam ve her tiirlti korporatist devlet cntcgrasyonunun reddi ctrafmda harekete ges;mesini gerektiriyor. Sendikalann rolti ~irkctin yenidcn yap1landmlmasm1 desteklcmek degildir! Alman i~s;i militanlarmm ba~latt1g1, "Anvers fabrikasm1 kapatma kararm1 geri r;ekin: Biitiin fabrikalarm ve biitiin i$lerin korunmas1n1 saglamak ir;in Opel devlet korumas1 altma almmahd1r" talebi etrafmda politik orgtitlenmeyi oneren ve sendika ve SPD liderlerine s;agn yapan inisiyatifin anlam1 da bu.
42
Uluslararas1 ileti~im: Tekrar Avrupa-Amerika lli~kileri Ozerine
Yunanistan krizinden Avrupa Birligi'nin lagvedilmesine:
Tekrar Avrupa-Amerika iliยงkileri Uzerine Dominique FERRE
Avrupa'daki durum, Avrupa mucadelesini gundeme
Birle~ik
Sosyalist Oevletleri
ta~1yor.
27 Mart: IV. Enternasyonal Avrupa Seksiyonlannm Konferans1; Gundemi Avrupa'daki Siyasi Durum ve IV. Enternasyonal'in Gorevleri Avrupa kapitalizmi 11m11ts11z bir durum ir;inde. ABD b111j11vazisi bilinr;/i olarak istemese bile ABD 'nin ekonomik iistiinliiifii, Avrupa kapitalizminin krizi atlatmas1m engelliy01: Amerikan kapitalizmi, Avrupa'y1 dahafazla kontml ederek k1tay1 devrim yo/una dogru itiy01: Kiirese/ sorunun merkezinde de bu durum yat1yo1: 1
Bu sozler Leon Troc;:ki tarafmdan 1926 y1lmda yaztldi. Sanki bugiln gibi degil mi?
yaz1lm1~ 1
Trrn;:ki, Avnipa ve Amerika
43
Sosyalizm
Yunanistan krizi ABD finansal anaparas1yla Avrupa devletleri arasmdaki ili~kiyi sergiliyor. New York Times Yunanistan'a kar~1 yiiriitiilen spekiilasyonlarda biiyiik bankalann (ozellikle de Goldman Sachs'in) roliinii ortaya 91kard1. Goldman Sachs, riskli kriz doneminde Yunanistan'm finans verilerinde oynama yapm1~. ilk defa emperyalist bir devlet, 1980'lerde Asya, Afrika ve Latin Amerika'da bir9ok devletin 9oziilmesine sebep olan bor9 yoluyla talan etme yontemiyle vurguna ugram1~ durumda {giiya farkh ko~ullarda). Avrupa Birligi ve Avro alam iiyesi emperyalist Yunanistan'daki durum, tiim Avrupa emperyalizmlerinin kaderini sergilemektedir. Bankalan kurtarmak i9in devletler bor9land1. Bor9 Odemek i9in de devletler piyasalardan yiiklii miktarda bor9lar ald1. Sozde "Diinya hiikiimet bon;lan" 2009'da 49,5 trilyon Amerikan Dolarma ula~arak ABD milli has1lasm1 ii9e katlad1. Basit9e, bu yiiksek miktarlar koruma fonlan, emeklilik fonlan ve diger finansal kurumlarm kontrolii altmda. Yunanistan krizi, egemenliklerini terk etmekte olan eski Avrupa' daki devletler ile "piyasalar" arasmdaki ger9ek ili~kiyi gozler oniine seriyor. Peki, "piyasalar" tam olarak nedir? Bu sozde notr terimin altmda, iiretim ve ticaret ara9lanm elinde tutan ve i~9i sm1fmm emegini somiirerek daha fazla kar etmeyi ama9layan finansal anapara gizli. Giiniimiizde finansal anapara, iiretimi artmp piyasalan canland1racak yeterli kar firsatlanm bulamad1g1 i9in bir9ok yapay ve spekiilatif ara9 deniyor. ABD'de bir9ok orta sm1f haneyi (riskli kriz yoluyla) mahveden koruma fonlan, devlet yard1m1yla iflastan kurtulup ~imdi de devletleri iflasa zorluyorlar. Le Monde gazetesi 14 Subat tarihli yaz1smda: Piyasalarm ve kredi derecelendirme kurulu~lanmn bask1s1 altmda kalan hiikiimetler kemer s1kma plan/an yapmak zorunda kahyorlar. ... Frans a 'da g6riildiigu gibi emeklilik reformu, Elysee ir;in de uluslararas1 yatmmc1lara gonderilen bir "iyi y6netim" sinyali.
Papandreou'nun Yunanistan'daki "sosyalist" hiikiimeti i~9i kar~ttl bir plan hazirlad1: Emeklilik ya~1 67'e 91kartllmah, memur maa~la颅 n yiizde 10 ila 20 arasmda azaltilmah ve memur i~e ahmlanna son verilmeli. Ancak bu plan Avrupa Merkez Bankasi (ECB) ve IMF'nin taleplerini ka~1lam1yor. Eger YunanislJ:ln路 Maastricht Sozle~mesi 'nde bulunan s1k1 protokolleri uygulamazsa daha da s1k1 kontrol mekanizmalanyla kar~1la~acak. Tro9ki'ye gore "ABD'nin plant Avrupa'y1 pan;:alara ay1rmak." ABD emperyalizmi,. "hegemonyas1 altmda ... Avrupa'nm ancak diinya piyasasmm kii9iik sektorleri i9inde smirh bir ~ekilde toparlanmasm1. .. kapitalist ~vrupa'y1 par9alara ay1rmay1" istiyor.
44
Uluslararas1 lieti~im: Tekrar Avrupa-Amerika lii~kileri Ozerine
Bugtin, Opel'in General Motors tarafmdan satm ahm1 stirecinde ya~anan geli~meleri, ABD endiistrisine (Avrupa' daki rakiplerini bitirsin diye) verilen yard1mlan ve Yunanistan'm iflas1m (once Dubai ve izlanda idi; mada kim var... Portekiz, irlanda, italya?) goz oniinde bulundurunca ~unu sorabiliriz: ABD emperyalizmi Avrupah rakiplerini ku-ruk sektorlere bolmeye mi -rah~1yor yoksa bu rekabeti tamamen yok etmeye mi? ABD emperyalizmi ~u anda kapitalizmin ve emek hareketinin be~i足 gi olan Avrupa'mn y1k1mma sebep olmuyor mu? Ve bu y1k1m diinya diizeninin bozulmas1 ve diger emperyalist devletlerin yerinden edilmesi yoniinde onemli degi~ikliklere yo! a-rmayacak m1? $iiphesiz ABD emperyalizmi, uluslararas1 kurumlan (IMF) ve bolgesel kurumlan (AB) devrimci kaban~1 bastlrmak i9in kullanma niyetinde. Kar~1-devrimci ayg1tlann yiikselen dalgay1 onlemesini umuyor. Fakat Yunanistan'a "yard1mlanm" esirgemeyen deneyimli IMF yetkilileri (Frans1z "sosyalist" Strauss-Kahn onderliginde) ne Avrupa Birligi'nin ne de Avrupa'daki hiikiimetlerin "sokak ayaklanmalan" dedikleri bask1y1 sindirecek gu-rte olmad1g1 kayg1sm1 ta~1yor足 lar. Amerika'mn eski k1ta tizerinden uygulad1g1 bu par-ralay1c1 saldm Trotsky' nin i~9i devrimleri hususunda soylediklerini akla getirmiyor mu? Bu geli~meler sozde "Avrupa Entegrasyonu"nu savunanlann daha da abuk subuk konu~masma vesile oldu. Sosyalist ve sosyal demokrat partilerin liderleri halen Avrupa Birligi' nin kalkmma, ekonomik entegrasyon ve toplumsal uyum yaratacagm1, ABD'ye kar~1 ger-rek bir kar~1 gti9 olacagm1 iddia ediyorlar. Stalinist krizden dogan partilerin liderleri bugiin, AB 'yi elbette ele~tirmemiz gerekir diye buyuruyorlar. Arna bu ele~tiri "ba~ka bir Avrupa'', daha "sosyal bir Avrupa"y1 kurmak i9in olmahym1~. Onlar yalan dtinyasmda ya~amaya devam ederken, Yunanistan'daki kriz bu yalanlann foyasm1 iyice ortaya -r1kanyor. AB kurumlan ve Avrupa'daki 9e~itli htiktimetler Yunan hiiktimetine e~i benzeri gortilmemi~ tasarruf tedbirleri paketini dayatmaya karar verdiler. Bu stire<;:te herhangi bir finansal destek sunmalan, Avrupa anla~malanyla onlenmi~ durumda. Alman htikiimetinin dogrudan destek verme taahhtidti ise bu tilkedeki i9 politik krizlerden kaynaklamyor. Hiikiimet yanhs1 Frans1z Le Figaro gazetesi 16 $ubat giinti "Sorun Yunanistan'da degil, Avro'da" ba~hkh bir yaz1 yay1mlad1. Bu yaz1da ~oyle deniyor: "Ktireselle~en ekonomide htiktimetlerin yapabilecekleri son ~ey paralannm kurlanyla oynamak. Amerikanlar bunu anlam1~ durumdalar. .. Barack Obama ABD-AB zirvesine ilk kez kat1lmaya-
45
Sosyalizm
rak Avrupahlan a~ag1lad1. Fakat her geyen gun ABO htiktimeti Ben Bemanke 2 arac1hg1yla Amerikan ekonomisinin hizmetine daha yok para seferber etmesi iyin diretiyor." Oiger Avro alanmdaki tilkeler gibi Yunanistan da parasma kur ayan yapam1yor. AB'nin k1s1tlamalanna uyup, "emek maliyetini" dil~ilrecek saldm politikalan uygulamak zorunda. Bu ytizden Yunan ekonomisin kaderi Avro'nun istikrarma bagh. Arna peki Avro'nun kaderi neye bagh? On yil (incc
~oyle yazm1~t1k:
Paranm i.iretici gi.iylerin ne kadar geli~tiginin gostcrgesi oldugu zamanlar, milli burjuvazinin var oldugu zamanlard1. Kapitalizmin yi.ikseli~ a~amasmda para birimlcri arasmdaki rekabet belli bir olyi.idc ekonomilerin farkll i.iretkenlik seviyesinden ileri geliyordu ( ...) Ka路r~1 kar~tya kald1g1m1z durum kesinlikle yeni bir devlctin, dcmokratik kurumlarm olu~umu degil. Yeni bir devleti kuracak, i.iretici gi.iyleri geli~tirecek "Avrupa burjuvazisi"nden bahsedemeyiz! "Bag1ms1z" Avmpa Mcrkez Bankast'nm kontrol edecegi ortak para birimi ( ... ) her bir i.ilkedcki burjuvazilerin tahttan indirilmesi ve Amerikan finans kapitalinin arac1 olan Avrupa kurumlanna tabi k1hnmas1 anlamma gelmekte. Biiyi.ik s19ray1~1 ger9ekle~tirdiler. Hi.iki.imetlerden ozerk bir merkez bankas1 ABD'ye tamam1yla bagh olunmasmdan ba~ka bir ~cy demek degil. Bu, Amerikan kapitalizminin denetimindeki finans piyasasmm yonetim kurulu i~levini goren Amerikan Mcrkez Bankasi 'na tabi olmak demek. Avrupa Merkez Bankas1'nm kurulmast Avrupa'nm bir Amerikan somi.irgesi haline gelmesi yolunda au Ian bir adtm ... Ortak para birimi bildigimiz anlam1yla bir para birimi olmayacak. Amac1 ay1k9a ~u: Tek bir para birimine ge9ilerek, tek "di.izenleme kriteri" emek maliyeti olacak. Diger bir degi~le, Avro ABD'nin Avrupa'daki i.iretici gi.i9leri imha etmesinin bir aract olacak. Bu siire9, Avmpah yonetici smiflann onciiliigi.inde yi.ikselen kapitalizmin olu~turdugu uluslarm dag1t1lma si.ireci. 3
Geytigimiz on y1lda bu analiz dogrulanmad1 m1? Elbette, her bir Avrupa burjuvazisi, bir ayaklan yukurda olsa da manevra alanlanm korumak istiyor. Farkh Avrupah burjuvaziler arasmdaki, aym zamanda Avrupa ve Amerikan burjuvazileri arasmdaki ylkar yah~mas1 ve yeli~kiler geryek ve sivrilmekte. Arna bu yah~kt vc ycli~kiler paryah bir ~ckildc ifade buluyor. Bilyilyen Frans1z, Alman, italyan, ispanyol finans sermayesi; ABO finans sermayesi tarafmdan kontrol edilen uluslararas1 ~irketler tarafmdan soguruluyor. Her Avrupa milli burjuvazisinin ytkarlarmm ortak olma durumu degi~iyor. 'Milli' burjuvazinin her bir k1sm1 hakim emperyalizmin belli bir scktOrilylc i~birligi yapmanm yolunu anyor. Bunun sonucunda sadece AB'nin kurumlan dcgil her bir tilkede kurumlar paryalamyor, bOlilnilyor, bolgeselle~iyor. Her geyen giln bilyilk ozel 2 3
46
Amerikan Merkez Bankasi (FED) ba~kam Kaynak: Sm if Miicadelesi vc Ki.ircscllc~mc, Daniel Gluckstcin, SELIO, 1999
Uluslararas1 lleti~im: Tekrar Avrupa-Amerika lli~kileri Ozerine
finans gruplannm kontroHi altma giriyorlar; bu finans kurumlan devlet kurumlarmt ele gei;:iriyor. Eger i~9i hareketinin ondcrligini yapttgmt soylcyenler, AB kurumlanna bagh olmasaydt bunlann hi9biri geri;:ekle~mezdi. Avrupa'daki 'sosyalist' ya da 'komilnist' partiler kendilcrini AB kurumlanna bagladtlar; ismi yamltlct olan Avrupa i~i;:i Scndikalan Konfcderasyonu'na tam dcstek verdiler. Yunanistan' daki, is pan ya' daki' Portekiz' deki 'sosyalist' htikilmetlerin Fransa'daki sagct Sarkozi'den hi9bir farkt yok. $u an tum 9aba i~i;:i orgiitlerini gerici politikalara sadtk kilacak korporatist yaptlanmalar kurmada, 1945 devrimci dalgasmm kazammlanm par9alamada yogunla~tt. Tum bu geli~meler gilndemimize her zamankinden daha gti9lti bir ~ekilde Avrupa Birligi kurumlanndan kopup Avrupa'nm her tilkesinde i~9i ve koylii hiikilmetleri kurma milcadelesini almam1z1 gerektiriyor. Troi;:ki ~oyle yazm1~tt: Avmpa'nm yeniden in~ast somnunu yozemeyen burjuvazinin beceriksizliginin etkisi kitlclere yans1yor. i~yi ve koylii hiikiimetleri bu soruna kendi yabalanyla bir cevap bulacaklanm soyli.iyorlar. Durum ~u : Avrupa halklan arasmdaki yakm ekonomik i~birligi kurulmazsa k1ta ekcmomik yokU~ten ve gtiylii Amerikan sermayesine mahkum olmaktan kurtulamaz.
Avrupa'daki tilm ko~ullar onilmilze Avrupa Devletleri milcadelesini koyuyor.
Birle~ik
Sosyalist
47
Sosyalizm
48
Uluslararas1 iletiยงim: 4. Olagan Kongrenin Arifesinde Brezilya iยงyi Partisi
Dirduncu Olajan Kongrenin Arifesinde lrezilya it~i Partisi
Markos SOKOL
Onilmilzdeki Ekim aymda gen;:ekle~ecek genel se9imler, 20 yilm ardmdan Lula'mn aday olmayacag1 ilk Ba~kanhk se9imi olacak. Kongre arifesindeki PT yeni bir durumla kar~1 kar~1ya.
PT,
ba~kanhk se9imlerinden sekiz ay once ~ubat aymda, Lula'nm adayt Dilma Rousseffl 'in adayhgm1 goril~mek ilzere dordilncil kongresini toplayacak. Tarihindeki en buyilk se9im ba~anlanna imza atan PT'yi onilmilzdeki gilnlerde yeni bir tehlike bekliyor. Brezilya silahh kuvvetlerinin, kilisesinin ve medyanm hilkilmete yonelik sert a<;tklamalan, sag kanat bakanlann ve Brezilya Demokratik Hareket Partisi'nin (PMDB) muhalefeti tehlikenin boyutlanm gosteriyor. Hepsi bir ag1zdan utanga9 bir ~ekilde diktat6rluk 2 doneminde i~lenmi~ su9lann ara~tmlmas1 19m kurulmas1 dil~ilnillen "Ulusal insan Haklan Plamm" ele~tiriyor. 1
2
Brezilya'da yasalar aym ki~inin arka arkaya 3 kez ba~kan sei;:ilmesine izin vermiyor. Dilma RousseffBulgar goi;:meni bir ailenin klZI. 62 ya~mda askeri diktatOrliik doneminde, rejime kar~t bir kent gerillas1 olarak miicadele vermi~. PT'ye 2000 y1hnda kat1lm1~. Lula'nm ilk hiikiimetinde enerji bakanhg1 yapm1~t1. Simdi, (bakanhklar arasmda koordinasyondan sorumlu) bir tiir devlet bakamdlf (Casa civil). ABD'nin destegi ile ordunun 1964'te geri;:ekle~tirdigi darbenin ardmdan 1984'e
49
Sosyalizm
ABD'nin dogrudan mOdahale ettigi Honduras'taki darbe olaymda gorOlecegi Ozere Obama'mn k1ta Ozerinde sava~ vc i~gal politikasnu ~iddetlendirdigi bir donemden ge9iyoruz. Bu politikanm iktisadi amac1 "ucuz dolann" mali soygun ara9lanyla yani spektilasyonla k1ta pazanna girmesidir. 15 bin deniz piyadesinin Haiti topraklanm i~gal etmesi, Obama'mn dilini degi~tirdiginin en bilyOk kamhdir. Uluslararas1 sermayenin yeni bulunan petrol rezervleri 3 tizerindeki kontroltinO k1smi olarak geni~letmek istemesi ve Lula 'nm go1ii~me yapmaya yeltenmesi, btitiln bunlar Lula htikOmetinin smirlaruu ay1ga 91kanyor. Brezilya'y1 G20'ye dahil etmesi, Birle~ik i~9i Sendikalanm (CUT) i~sizligin arthg1 bir ortamda "vergi affi" politikas1m desteklemeye zorlayan "yoneti~im" politikalanna dahil etmeye 9ah~mas1, hokometin aczini gosteriyor. Vergi affi i~sizlik oramnm artmas1m engellemedigi gibi (Kas1m 2008'den Kas1m 2009'a yOzde be~lik bir art1~ ya~and1) i~verenlere 26 milyar Real4 vergi muafiyeti saglad1. Tabii bu arada toplam ticretlerde 13 milyar Real azalma ya~and1. Daha kottisil, Merkez Bankas1'nm spektilatif sermayeyi tilkeye yekmek i9in uygulad1g1 yuksek faiz politikas1 hOkOmet nezdinde destek buluyor. Bu durumu "sanki f1rtmah bir denizde can ycleksiz kalm1~1z" diyerek ay1klayan Ulusal Geli~im Bankasi eski ba~kam Carlos Lessa spekillatif y1gilmanm her an patlayabilecegini soylilyor.
Ger~ek bir i§~i Partisi hilkilmetinin kurulmas1 i~in
Lula'mn iki donemdir silrdilrdilgil politikalar terk edilmelidir! Dogrudan Se9im Siirecinde 5 alh bin oy alan 0 Trabalho, PT'nin 4. Kongresinin delegelerine, Lula'nm iki donem boyunca yapamad1g1 "degi~iklikleri" yapacak, Brezilya halkmm en acil ihtiya9lanm dillendirecek bir platform kurulmasm1 onerdi. Bu platform bor.;lan ve "ek vergileri" 6 iptal ederek ulusu koruyacak, petrol Ozerinde devlet tekelini yeniden kuracak, toprak refonnunu hayata geyirecek, ithalatI vergilendirecek (bir kundura i~9isinin talebi),
so
kadar devam eden askeri diktatorliik doneminden bahsediliyor. Bu donemde demokratik i~r,:i orgiitleri yasaklanm1~. liderleri tutuklanm1~ ve oldilrillmil~ti.ir. Ytizlercc ki~i i~kenceyc maruz kalm1~t1r. ~ Brezilya sahilleri yakmmda bulunan yeni petrol kaynaklan â&#x20AC;˘ Brezilya para birimi. I Real=0,4 Avro 5 PED, liderligin PT Kongresi arac1hg1 yerine "oy sand1g1 arac1hg1yla" ser,:ildigi bir ser,:im bir,:imi <¡ Hilkiim~trn borr,:larm1 odemesi ii;:in TMF'nin dayatt1g1 zonmlu vcrgiler
Uluslararas1 lleti~im: 4. Olagan Kongrenin Arifesinde Brezilya i~<;:i Partisi i~kencecileri cezaland1racak ve Brezilya'mn Haiti'deki birlilderini geri 9ag1racak bir platform olacak. Ancak bu tedbirler almarak ger9ek bir i~9i Partisi hiikUmeti kurulabilir. Ancak boyle bir hilkilmet, politik reformlar yoluyla kur' nlan rotu~lamak iyin degil ama halka ger9ekten soz ve karar hakk1 vermek iyin yeni demokratik kurallar temelinde olu~turulacak egemen bir Kurucu Meclisi tereddilt etmeden toplayabilir. Dilma'nm adayhg1 hakkmda ~unlan dil~ilnilyoruz: sag-kanadm tekrar iktidara gelmesini istiyor degiliz. Ger9ek bir i~9i Partisi hilkilmeti, ulusal egemenligi gerektirir. i~te bu nedenle PT-PMDB koalisyon hilkilmetine (bu i~birligi bir teslimiyet olarak kmanmah) son verecek PT'li eyalet valisi adaylarma ve meclis adaylanna ihtiyac1m1z var. PT'nin i9inde "PT Diyalog" ad1yla yeni gurupla~mam1za gosterilen olumlu yakl~1m, PT'nin kurulu~undaki politik perspektiflerle temellendirilen yolumuzun dogru oldugunu gosteriyor.
PT'nin i~ Se~imleri (PED): Politik Kopu~u Ama~layan Bir Platformun Kurulmas1 i~in Alta Bin Oy! PT'nin dordilncil ulusal kongresine 6 ba~kan adaym1 ve sekiz ulusal listeyi oylamak i9in se9ilen gorevlilerden ve delegelerden olu~an 519 bin -bir rekor- ki~i katildi. Delegelerin 9ogu oy kullamrken huktimet se9imlerinde oldugu gibi PT memurlan tarafmdan yonlendirildiler. PT'nin kurucu bile~enlerinden ve IV. Entemasyonal'in Brezilya seksiyonu 0 Trabalho, "Toprak, Ekmek ve Egemenlik" (TEE) listesini delegelerin oyuna sundu. Beklendigi uzere se9imleri eski 9ogunlugun aday1 Petrobras'm eski CEO'su Jose Eduardo Dutra delegelerin yilzde 55'nin oyunu alarak kazandi. Kongreye katihmm fazla olmasmdan dolay1 listemizin alacag1 oyun du~ecegini sanm1~tlk. Fakat bekledigimizin aksine, sonu9lar ay1kland1gmda politik bir ba~an elde ettigimizi fark ettik: 5.937 oy ald1k. 2007'de ald1g1m1z oylarla k1yasland1gm11zda 2.335'lik bir art1~ oldugunu gordilk ki bunu diger listelerin ba~vurduklan y6ntemlere itibar etmeksizin ger9ekle~tirdik. Resmi parti "solunun" listesi yani uluslararas1 ili~kiler sekreteri Walter Pomar'm listesinin oyu yiizde l 7'den yilzde 11 'e dil~til. Birle~ik Sekretarya'nm eski seksiyonu DS'nin birka9 vali ve bakanla birlikte sundugu liste ise yilzde 17'den 16'ya geriledi. Se9im sonu9larma baktig1m1zda PT ilyelerinin, PT'nin kurucularmdan 0 Trabalho ak1mm1 sm1f bag1ms1zhg1 perspektifinin garant6ril olarak gordilgil ortaya 91k1yor. 51
Sosyalizm
Seyimler sona erdi. Bir Ulusal PT Diyalogu daha geryekle~ti. Bu toplantI Kas1m 2010 Cezayir Ay1k Diinya Konferans1'na hazlfhk amac1yla aynca tart1~1ldi.
52
Uluslaras1 lleti~im: Iran - Kritik Y1I 2010
โ ข
Iran:
Kritik Y1I ID 1D
Lucien GAUTHIER
iran'a kar~1 askeri harekat tehditleri art1yor. ABD hiikilmetinin "askeri ser;enek" ile ilgili demei;:leri daha once Irak'a kar~1 ya~anm1~ oldugu gibi yogunla~1yor. Uluslararas1 medya "iran'm niikleer tehdidini" ve "muhaliflerini oldiiren rejimi" siirekli topa tutuyor. Peki, iran'daki gen;ek durum ne?
1979: iยง~ilerin ve koylulerin devriminin baยงlang1c1 II. punya Sava~1'ndan sonra kadim iran ulusu iilkenin petroliinlin kontroliinii ele gei;:irme amai;:h bir Amerikan miidahalesine maruz kald1 - bunun oncesinde de ingiltere'nin ve Rusya i;:arlannm miidahaleleri ya~anm1~h.
Bu miidahale tiimtiyle SSCB' deki Stalinist biirokrasi ile ABD emperyalizmi arasmda yapilan Yalta anla~masmm bir iiriiniiydti. Somtirgeciligin, sonrasmda da 20. yiizy1l emperyalizminin egemenligindeki iran kendisini egemen bir ulus olarak kuramadi. Geli~imi, etkin bir ulusal sanayinin geli~imini, toprak reformunu ve ulusal sorunun i;:oziimiinii engelleyecek bii;:imde 1 biiyiik giii;:lerin denetimi altmda
1
iran'da Fars i;:ogunluk ile Arap, Kurt ve Azeri azmhklar yer almaktadtr
53
Sosyalizm gerc;:ekle~ti.
Kisacas1 burjuva-demokratik devrimin gorevleri yerine
getirilemedi. iran'm ekonomik geli~imi sadece dogrudan emperyalizmin denetimi altmdaki sektorlerde (ozellikle petrol ve gaz) gen;ekle~ti. Zay1f ve iradesiz iran burjuvazisi embriyosu, feodalizmin kurumsal miras1 olan 'Sah' rejimi c;:erc;:evesi ic;:erisinde, emperyalizmin u~ag1 konumundaydt. Sava~ sonrasmda, emperyalizmin egemenligine meydan okumak gibi bir niyeti olmayan, sadece onunla ili~kileri (petroltin millile~tiril足 mesi yoluyla) yeniden dengelemek isteyen Ba~bakan Musadd1k'm iktidara geli~i, ABD hiiktimetinin Kremlin'in z1mni destegi ile dtizenledigi 1952 darbesi ile sonuc;:land1. Sah rejimi "modemizasyon" ve iilkenin zorla laikle~tirilmesi adma sert ve yoz bir diktatOrliik kurmu~tu ve bu rejim israil ile birlikte bOlgede ABD emperyalizminin iki payandasmdan birini olu~turuyordu. Kremlin de kendi tarzmda -silah kar~1hgmda gaz alarak- bu rejimi destekliyordu. Siyasi polis SAVAK, muhaliflere bask1 ve i~kence uygulamakta ve onlan oldiirmekteydi: oncelikle i~r;i militanlan ama daha sonra da islamc1lan. Rejim ulusal azmhklan ezmekte, halklan birbirleriyle kap1~hrmaktayd1.
Ulkeyi yabanc1lara satan rejime kar:;.1 sendikalar ve siyasal i~c;:i orgtitleri yeraltmda orgiitlendi. Tudeh 2 i~c;:i s1mfi ir;erisinde y1k1c1 bir rol oynad1. Kremlin' den gelen taleplere ttimtiyle boyun egen bu parti, l 950'de ABD petrol ~irketle足 rinin millile~tirilmesine muhalefet etti; daha sonra Musadd1k'a kar~1 darbe esnasmda kitlelerin anti-emperyalist hareketine kar~1 durdu ve cumhuriyet talebine kar~1 r;1ktt; Stalinist parti bunun yerine "anayasal monar~i" talebini one stirdti. i~c;:i hareketinin bag1ms1zhgm1 reddeden bu politika c;:e~itli boltinmelere ve farkh gruplann olu~masma yo! ar;t1: bunlardan baztlan yine iran rejimini desteklemekte olan Maocu <;in btirokrasisi ile baglanhhyd1, gerilla miicadelesinden yana olan digerleri ise kendilerini i~c;:i kitlelerinden izole ettiler. Bu kafa kan~1khg1 esnasmda islam ile Marksizmi birle~tirmeye c;:ah~an bir a~m-sol bile ortaya 91kh. Tudeh'in lanetledigi, rejimin ise vah~ice ezdigi kiic;:tik islamc1 gruplar en yoksul kesimlerin goztinde Sah'a, ABD'ye, Kremliq biirokrasisine ve rcjime arka c;:1kan Tudeh Partisine gerc;:ek muhalefet olarak goriilmeye ba~landt. Sah'a muhalif mollalar etkilerini art1rd1lar. 1979'da milyonlarca kadm ve erkek Sah'm diktatorltigiine kar~1 sokaklara doktildii. Grevler ytikseldi, i~c;:i konseyleri olu~tu. Petrol ve gaz sektoriindeki i~c;:ilerin saftaydtlar. Gerc;:ek bir i~c;:i ve koylii devrimi 2
54
Kremlin ile baglant11I Stalinist parti
Uluslaras1 lleti~im: Iran - Kritik Y1I 2010 ba~lad1.
Bu devrimci harekete onderlik eden sendikalar, i~i;i orgi.itleri ve i;e~itli islamc1 gruplard1. Sah'm ve kliginin ka91~1 ve bask1c1 kurumlann i;oki.i~il bir bo~luk yaratt1; olaylarm ak1~1 ABD emperyalizminin yenilgisini getirmi~ ve rum bir bOlgeyi istikrars1zla~t1rm1~h. Bu krizde Sah'a muhalif bir isim olan Ayetullah Humeyni'nin si.irgilnden donil~il onun bayrag1 altmda birle~meyi saglad1; Humeyni farkh islamct gruplar tarafmdan (koktencilerden a~m sol "sosyalist islamc1lara" kadar degi~en yok say1da grup) "Devrimin Lideri" ilan edildi. Humeyni, Sah' m diktatorli.igilne, ABD yanhst "modernle~me足 ye" kar~1 isyam ve ulusal egemenlik arzusunu halkm 9ogunlugunun, ozellikle de "yoksullann" direni~ini kanalize etmek ii;in kulland1. iktidar bo~lugu ve emperyalizme, patronlara ve toprak agalanna kar~1 devrimci ayaklanma kar~tsmda (fabrika i~galleri ve koylillerin toprak i~galleri ile sonui;lanan) sermayeyi koruma gorevi mollalara- orta smtf din adamlan sm1fma dil~til.
"iran islam Cumhuriyeti" Hakiki bir i~i;i-koyli.i devrimine kar~1 mollalar "islami devrim" ii;in agirhklanm koydular ve "Bi.iyilk Amerikan Seytamm" lanetledilcr. Tudeh ise yeni rejimi "anti-emperyalist" olarak niteleyerek destekledi; Milcahitler3 , Fedailer ve Pekin'e bagh olan en bilyilk Maocu grup da rejimi destekledi. i~i;ilerin ve koylillerin bag1ms1z eylemine son vermek ve i~i;i komitelerini dag1tmak gerekliydi. SSCB ve "ilerici" rejimler Humeyni'yi destekledi. "islam Devrimi komitelerinin" kurulmasmdaki amai; mahalle komitelerini ele gei;irmekti. Eski rejime kar~1 kitleler tarafmdan tabandan ba~lahlan mi.icadele, SAVAK ve eski Sah rejiminin yoz i.iyelerini -ama aym zamanda yeni rejimin ~imdiden ezdigi i~i;i militanlanm- cezalandirmak i.izere olu~turulan "islami mahkemelerin" kurulu~u ii;erisinde eritildi. 1 May1s'ta i~i;ilerin kitlesel bir gosterisinde provokasyonlar dilzenlendi. Terorist gruplar ve provokatOrler bir Ayetullah'1 oldurdiller. Rejim 4 May1s l 979'da derhal "Komilnistlere kar~1" bir kitlesel gosteri dilzenledi. 17 May1s 'ta Humeyni "i~i;ilere grevlere devam etmelerini soyleyenler ihanet sui;u i~lemektedir" dedi. "islami mahkemeler" tam anlam1yla i~lemeye ba~lad1. Kurumsal bo~luk kar~1smda Humeyni "Devrim Muhafizlan" admda, 9ogunlukla toplum d1~mda kalm1~ "yoksullardan" olu~an ve i~i;i hareketine sald1ran islamc1 militanlar tarafmdan yonetilen bir milis gil9 olu~turdu. Tudeh, Maocular ve diger a~m sol gruplardan, bag1ms1z 3
islamc1 a~m sol
55
Sosyalizm
bir sm1f eylemi veya egemen bir Kurucu Meclis 9agns1 i<;:in mlicadele etmeyi reddeden siyasi hainler, islami rejimi destekleyerek, kitlelerin kafas1m kan~hrarak onlan boldil, bask1yla kar~1 kar~1ya birakh, yeni rejime kanalize etti. 1919 sonunda Sovyet ordusunun "islamc1hkla" milcadele adma (iran ile smir kom~usu olan) Afganistan'1 i~gali rejimin "komilnizme" kar~1 propagandasm1 daha da kolayla~tlrdi. Arna islamc1 liderlerin isteklerinin aksine, bu durumda Taliban gibi veya Suudi Arabistan'daki monar~i gibi bir devrimci islami rejim getirmek milmkiln olmadi. Milyonlarca iranlmm devrimci ayaklanmas1, Sah kliginin ka91~mm ardmdan btiyilk sanayilerin millile~tirilmesi, bir i~9i hareketinin varhg1, ozgilrlilk ozlemleri mollalan bir "iran islam Cumhuriyeti" ilan etmeye zorladi. Bu yeni rejim, hi9biri de Sah diktatorlilgil altmda mevcut olmayan genel oy hakkm1 ve 9ok partililigi tamyan bir anayasaya dayahydi. Ancak bu "Cumhuriyet" "islami" idi. Belirli bir sistem olu~turdu: "Devrim Muhaf1zlan "nm yonetimindeki bir teokrasi, list dilzey din adamlanm ve aralarmda "Devrim Muhaf1zlan" 4 da olan bir dizi kurumu bir araya getiren "Devrim Konseyi" ile her ikisi de genel oy ile se9ilen Cumhurba~kam ve meclis. Ancak bu se9imlerde adaylann Devrim Konseyi tarafmdan onaylanmas1 gerekliydi ve bu da teokrasinin yonetiminin ay1k bir i~aretiydi. Devrimci durum i<;:erisinde mollalar 1982 'ye kadar IRGH'yi 5 kullanarak i~9i orgiltleri ve militanlarla "a~m sol islamc1lan" kanla bastirdilar. islami gruplan bir araya getirmeyi ama9layan bir isim olan Bonapartist Humeyni "En Ytiksek Lider" oldu. Mollalar devrimci sfue9 i9erisinde ozel mtilkiyetin sorgulanmas1 yonilndeki her ttirlti egilimi ezmek i9in her ~eyi yaphlar. Bu nedenle de i~9i hareketini ezmeye ba~ladilar. Bu temelde devrimci silrecin sonunu gosterecek bi9imde 6 Arahk 1982 'de Ayetullah Humeyni halka yonelik bir konu~masmda ozel millkiyetin ve ozel sektarun me~ruiyetini tamd1gm1 a<;:1kladi. Ozel mtilkiyetin savunulmasma bagh bir kti9ilk burjuva katman olarak mollalann teokratik ayg1t1 devrimci silreci frenlemek ve bir i~9i-koylil devrimini engellemek i9in iktidara gelmek zorunda kaldi. Ancak ortaya 91kan istikrars1z bir rejimdi - ve halen de oyledir. Ulusal bir burjuvaziye dayanmad1g1 ii;:in kan~1khklara egilimliydi (bu yan-somilrge tilkede bir ulusal burjuvazi yoktur). Radikalle~mi~ antiemperyalist kitlelerden dolay1 bu rejim emperyalizmin taleplerini de tam olarak kar~1layamad1. Yine de ozel miilkiyeti korumak ii;:in her ~eyi yapt1.
4
5
56
.
Ordu ve polisten ayn giic;:li.i silahh milis Devrim Muhaflzlan
Uluslaras1 ileti~im: iran - Kritik Y1I 2010
Ancak iran'daki konumlanm kaybetmi~ olmay1 kabul edememi~ olan ABD emperyalistleri i9in bu kadan yeterli olmadi. ABD hiiklimeti iran' a kar~1 bir dizi manevra ve saldmy1 ba~lath; buna 1981 ile 1988 arasmda yiiz binlerce ki~inin oltimiine, artan provokasyonlar ve terorist saldmlara ve kitlelerin radikal anti-emperyalist duygulanna yol ayan iran-Irak sava~mda Saddam Hiiseyin'in ordusunu desteklemek de dahildi. Mollalann emperyalizmle uzla~ma arama arzulan, bir yandan Amerikan emperyalizminin gitgide artan biiyiikliikteki talepleri ve israil'in tehditleri ile ve diger yandan da "islami devrim" admdaki deforme ara9la da olsa iran halkmm kitlesel hareketliligi halkm ABD'nin taleplerini reddetmesi ile kar~1 kar~1ya kaldi. Teokratik rejimin ve onun tum boliiklerinin 9eli~kisi bugiin bile burada yatmaktadir.
ve
Nukleer konusu ve ulus Ahmedinejad'm se9im kampanyas1 iran'm ve onun ABD'ye ve israil'e kar~1 bag1ms1zligmm savunulmas1 temas1 tizerine kuruluydu; rti~vete ve baz1 din adamlannm zenginle~mesine, i~sizlik ve yoksulluga kar~1ydi.
1979'dan beri ABD (ve israil) iran'a sald1rmaya devam ettiler, buna halen tilkeyi etkileyen uluslararas1 ambargolar konulmas1 da dahil. Bu durumda ntikleer konusu onemli bir konu haline geldi. Sah rejiminde ABD sivil ve hbbi kullamm iyin bir ntikleer reaktor in~a etmi~ti. Sah'm devrilmesinin ardmdan iran bu reakt6rde kullanacag1 zenginle~tirilmi~ uranyum iyin ba~ka adreslere ba~vurmak zorunda kaldi. 2010'dan itibaren gerekli tedarigi saglayamama durumu ile kar~1 kar~1ya kalmca iran yak1t bulmakta yard1m etmesi iyin Uluslararas1 Atom Enerjisi Aj ans1 'na (IAEA) ba~vurdu. Ancak bu iran 'a kar~1 uluslararas1 ambargonun kaldmlmasm1 gerektiriyordu ve ABD buna kar~1 91kti. Bu uzun miizakereler esnasmda iran Natanz tesislerinin siirekli olarak israil tarafmdan bombalanmakla tehdit edilmesinin ardmdan Kum'da ikinci bir uranyum zenginle~tirme merkezi in~a ettigini duyurdu. ABD derhal iran'm bir atom bombas1 imal etmesi tehdidi su9lamasmda bulundu, israil bombard1mana hazirhk yaptl ve gerginlik yiikselmeye ba~ladi. IAEA mtifetti~lerinin yeni Kum tesislerini ziyaret etmelerinin ve itiraz i9in bir sebep olmad1gm1 a91klamalarmm ardmdan, yine de ABD tavnm sertle~tirdi: iran zenginle~tirilmi~ uranyum tiretmemeli, sadece bu tirlinti reaktorline yak1t i9in -uluslararas1 denetim altmda- Rusya'da ve Fransa' da tiretilen dii~iik oranda zenginle~tirilmi~ uranyum stoklanndan temin etmeyi kabul etmeliydi. 57
Sosyalizm
Bir uzmanm kaydetmi~ oldugu gibi "Washington iran iizerinde bir zafer olarak tammlanabilecek bir anla~ma istiyor. .. Obama yonetimi Tahran iyin kabul edilebilir herhangi bir anla;;ma yapmay1 engelleyecek bir oneriyi destekliyor gibi gori.iniiyor. Eger durum buysa o halde Ba;;kan iilkeleri karanhk bir koridora siiri.ikli.iyor ki bunun sonucu yah ~madir. " 6 â&#x20AC;˘ ABD onctili.igtinde yi.irtiti.ilen, iran'dan gelecek "ntikleer tehdide" kar~1 miicadelenin Saddam Hiiseyin aleyhine yiiri.itiilen "kitle imha silahlan" yighklarmm yeni birbiyimi oldugu ay1kttr; bu iran'1 sarsmak iyin kullamlan yeni bahanedir. Bu sorun dolay1m1yla tehlikede olan iran'm bag1ms1zhg1 ve varhg1d1r. ABD'nin dogrudan kontroliiniin d1;;mda bir "bolgesel giiy" olan iran, Ortadogu petrollerinin ve dogudaki yeni petrol alanlarmm sm1rlan iyerisindedir. Bah smmnda i~gal edilmi~ Irak, dogu smmnda ise i~gal edilmi~ Afganistan yer almaktadir. Giineybatlsmda ABD yanhs1 bir diktatorliik olan Suudi Arabistan yer almaktadir. Ortadogu'daki ABD bask1s1 ve bOlgedeki kriz bilhassa ABD'nin Filistin sorununu c;:ozmesinin imkans1z olmas1 ve diger yandan da israil'in yat1~ma iyin bastmnasmdan kaynaklanmaktadir. ABD kaynakh boliinmii~ "yeni iran" haritalan birkac;: gazetede yaymlanm1~hr.
Bu jeopolitik projelerin ardmda esas te~vik edilen Irak'ta ya~anm1~ oldugu gibi iran ulusunun da parc;:alanmas1dir. Irak'ta Kiirtler, Siinniler ve ~iiler ABD denetimi altmda "ozerk" hale gelmi~lerdir. ABD egemenligi ti.im uluslan tehdit etmektedir ve iran hedeftekileri ic;:eren k1salhlm1~ listenin de en onlerinde yer almaktadir. Bu yi.izden Bah yanhs1 Musavi de dahil olmak iizere iran'daki hiybir fraksiyon ABD teklifine destek ay1klamas1 yapamamaktadir.
iran nereye gidiyor? Yiikselen yah~malar ve provokasyonlar emperyalizmin iran'1 bolme aray1i;)mda manivela vazifesi gormektedir. Olas1 altematiflerden biri "diplomatik" yontemdir ki bu da Ukrayna'da uygulanan gibi bir "Turuncu Devrim"dir. Ancak askeri sec;:enek de giindemde olmaya devam etmektedir. 18 Haziran 2009 tarihinde Tahran 'daki otobiis ~ofOrlerinin sendikas1 (sec;:imde her iki aday1 da desteklememi~tir) "tiim ~iddet ve bask1y1" kmayan bir ay1klama yaymladt. 2007 y1lmda bu sendika diizenledigi grevlerden dolayt bask1 gordii. Uluslararas1 medyada yaz1p soylenenlerin aksine iran 'da orgiitlii olan ve kendisini savunan bir i~yi sm1f1 mevcuttur. 100.000 i~yinin yahi;>hg1 bir otomobil fabrikas1 olan Khodro 6
58
Gareth Porter California Dniversitcsi, Le Monde Diplomatique, Arahk 2009
Uluslaras1 lleti~im: Iran - Kritik Y1I 2010
iran fabrikas:nda ve petrol sektOriinde daha iyi iicretler i9in ve i~ten 91karmalara kar~1 grevler ya~and1. 2008 yilmda madencilik sekt6riinde de grevler ger9ekle~tirildi. i~9i sm1f1 hareketi kendi haklanm ve yerel sanayiyi savunmakta, bu sanayinin sahlmasma veya imha edilmesine kar~t 91kmakta, dolay1s1yla iran'1 savunmaktadir. iran ger9ekten de bir9ok halktan olu~maktadir (Farslar, Kiirtler, Azeriler, Araplar, vd.). Ancak son otuz y1ldir olu~mu~ olan ve ozellikle millile~tirilmi~ i~letmelere ve kamu hizmetlerine dayanan tek bir i~9i sm1fl vardir. iran'm bag1ms1zhg1 i9in, emperyalist egemenlikten kurtulmak i9in gidilebilecek tek yol i~9ilerin ve koyliilerin eylemi yoluyla sanayinin millile~tirilmesi ve toprak reformu yap1lmas1dir. Bu iran halklarmm e~it temellerde iilkenin gelecegini tayin edecekleri bir Egemen Kurucu Meclis konusunu gtindeme getirmektedir. Tum emek9i halkla birlikte i~9i sm1f1 elbette mevcut rejim arac1hg1yla pozitif bir 9oziime ula~amaz - bunu muhalefet arac1hg1yla da yapamaz ve elbette tilkeyi ABD egemenligine a9mak yoluyla da bir 9oztim bulamaz. Bu nedenle de i~9i sm1fl muhalefete kattlmam1~颅 hr. i~9ilerin mticadelesi ancak ulusal 9er9eve i9erisinde geli~ebilir, ABD'nin ve onun ajanlarmm politikalarmm destekledigi ~ekilde ulusun par9alara aynlmas1 yoluyla degil. Bu nedenle IV. Enternasyonal ko~ulsuz olarak iran'm egemenligini savunmakta ve yanh~ bir ~ekilde "demokrasi" bayrag1 altmda stirdiiriilen ve iran 'a yonelik yabanc1 mtidahale, dolay1s1y la da nihai olarak askeri saldm c;:agns1 yapmakta olan kampanyaya kat1lmay1 reddetmektedir. IV. Entemasyonal i9in sadece iran i~9ilerinin ve koyliilerinin eylemi demokrasi ile tutarh, emperyalizmden kopu~maya dayah bir c;:oziimii saglayabilir ve iran'm egemenligini saglamanm da tek yolu budur.
Fraksiyonlara
Boliinmii~
bir Sistem
Humeyni 'nin 1989' daki oltimiiniin ardmdan "Cumhuriyetc;:i" c;:erc;:eve, a91k bi9imde, farkh teokratik fraksiyonlann se9imlerde rckabd eden partileri ve adaylan ilzerinden miicadele ettikleri bir alan hal ine gel di. Mollalar kiic;:iik burjuva katmam tiim giiciiyle ulusal zrn~inligi elc ge9irerek iktidanm kahc1la~t1rmaya 9abalarken, bir yandan da krndisini kitleler ile emperyalizmin arasmda s1k1~m1~ bir halck b;1ldu . Bu ~ekilde de kac;:1111lmaz bi9imde pan;:aland1. "Bonapart'" llun1cyni路nin oliimii o ana kadar i9cridc silren sava~m kamuoyu oniin' c;:1l m l'>t11a neden oldu.
59
Sosyalizm
Onun ardmdan mollalar Ayetullah Hamaney'i "En Yiiksek Lider" olarak atamay1 ve Ayetullah Rahsafcani 'yi de Cumhurba~kam olarak se9meyi kararla~tlrdllar. 1980-1982 donemindeki bastlrmada ve Irak ile 1988'de sona eren kanh sava~ta onemli bir rol oynayan Hamaney'in tabam Devrim Muhafizlan idi. Diger yandan Tahran pazan, yani ekonomik olarak onlarm aleyhine iilkeyi yabancilara kar~1 satan bir rejim olan Sah'a kar~1 1979'daki hareketi desteklemi~ olan ticari burjuv?zi, Rahsafcani'yi destekliyordu. Rahsafcani ve onun grubu onemli bir servet edindiler; ticareti, bankac1hg1, sigortay1, medyay1 vs. tekelle~tirdiler. Diger yandan devrim muhafizlan 800'iin iizerindeki ~irketin denetimini ele ge9irirken (silah, in~aat, baraj, madencilik ... ) halk da gitgide daha yoksulla~tl: Su anda 16.5 milyonun iizerinde insan yoksulluk smmnm altmda ya~1yor; enflasyon %25 'e ula~ti; %40 i~sizlik var; toprak reformu yap1lmad1g1 is; in tanmsal iiretim 9oktii ve bu durum, bir yandan on binlerce koylii hayatta kalabilmek is;in ~ehirlere itilirken, diger yandan 2008 ve 2009'da ABD' den bugday almmas1 ile sonm;:landl. Aym donemde 2007' de top lam yabanc1 yatmmlar 10 milyar Amerikan dolanm buldu (2005'teki 4 milyar dolara kar~1). Farkh teokratik fraksiyonlar arasmda yiikselen 9atl~ma ko~ullannda Tahran belediye ba~kam olan ve rii~vet9i olarak tanmmayan Ahmedinejad 2005 yilmda ba~kan se9ildi. Ahmedinejad se9imi, medyaya gore "reformcu" olan Hatami'ye kar~1 kazand1; ancak Hatami sosyal konulardaki birka9 giri~imin d1~mda herhangi bir reform yapmad1g1 gibi islami hukuk savunuculanm Devrim Muhafizlanm kullanarak bastlrm1~tl. Daha da onemlisi biiy'Jk emperyalist gii9lere "a91hm" ya~anm1~ olan Hatami 'nin cumhurba~kanhg1 doneminde halkm durumu daha da kotiiye gitmi~ti.
Muhalefetin Niteligi ABD'nin bask1smm bir sonucu olarak "muhafazakar" olarak adlandmlan kesimler ABD ve israil'e kar~1 soylemlerini radikalle~tirmeye itildiler. Boylelikle kurumlarla ve ulusal ~irketlerle baglantlh olan konumlanm koruma aray1~mdalar. "Muhafazakarlara" muhalif olarak pazara, yani zengin tiiccarlara dayah olan Ayetullah Rahsafcani 'nin grubu var. Bu fraksiyon ABD tarafmdan getirilen ekonomik ambargolardan, iran'm kiiresel 9apta izolasyonundan ve diinya ticaretine katllamamasmdan zarar goriiyor. Arna bu fraksiyonlardan hi9biri aslmda emperyalist egemenlige meydan okumuyor. Medyaya, mali gruplara ve ozel iiniversitelere sahip olan Rahsafcani ve onun grubu; Musavi 'yi "reformist" muhalefetin lideri olarak onlar one 91kard1lar. 1981 ile 1988 arasmdaki donemde ba~bakan olan
60
Uluslaras1 lletil?im: Iran - Kritik Y1I 2010
Musavi, hem Irak ile sava~ esnasmda hem de on binlerce emek militamn ve i~9inin oldiliiildilgil sert bask1 doneminde "reformcu" imajm1 9izmi~ti.
Bu durumda yoksullar, i~sizler veya dilzensiz i~lerde 9ah~anlardan olu~an kitleler 2005'e kadar zaten iktidarda olan "reformcularda" kendi sorunlarma y6zilm getirecek bir altematif gormilyorlar. Musavi seyim kampanyas1 s1rasmda biiyiik devlet i~letmelerinin ozelle~tirilmesi ve ekonominin liberalle~tirilmesinden yana oldugu i9in bu daha da fazla ge9erli. Ancak gen9ligin bir ktsm1, ozellikle de ogrenciler, gen9 kadmlar ve hizmet sektOril 9ah~anlan bu gedigi bask1c1 rejimi protesto etmek iyin kulland1lar. 1979 devriminden bu yana iran'da buyiik degi~imler oldu. l 979'da nilfusu 30 milyon olan iran ~imdi 70 milyonlllk bir tilke; bunun yansmdan fazlas1 25 ya~m altmda. Arna demografik donil~ilm tamamlanm1~ durumda; l 979'da bir kadmm ortalama 6 yocugu olurken ~imdi bu say1 ortalama olarak iki, dolay1s1yla da Avrupa'daki rakamlara yakla~1yor. Devrimin sonucu olarak kadmlann toplumda oynad1g1 rol evrildigi i9in ve aynca demokratik gosterilerden dolay1 kadmlann egitimi onilndeki engeller kalkm1~ durumda. Tum toplumda okuma yazma bilmeyenlerin oram %10'un altma dil~tii. 2.5 milyon ogrenci var ve bunlann %51 'i kadm. Sehirle~me de yilkselmi~ durumda; nilfusun % 70'i ~ehirlerde ya~1yor. Bu geli~me artan bir gen9, egitim alm1~ ilniversite mezunlan kitlesi yaratti; bunlar gilnlilk ya~amlarmdaki dayamlmaz baskmm ve ozellikle de i~sizlikten ve emperyalistlerin ambargolarmm sebep oldugu tilkenin izolasyonundan kaynaklanan geleceksizligin bilincindeler. Ayetullah Rahsafcani fraksiyonu, ogrenci kitlesinin talepleri ve ozlemlerini mollalann "muhafazakar" fraksiyonuna kar~1 koyba~1 olarak kullanmaya yah~tt. "Muhafazakar" gilyler buna mtilksilz kitleleri imtiyazh sm1flar olarak, pazarm yocuklan olarak gosterdikleri kitleye kar~1 harekete geyirerek yamt verdiler. Her iki fraksiyon da bi9imsel degi~ikliklerle aym teokrasinin savunucusu, yilnkil kendi sosyal pozisyonlan ozel miilkiyetin ve kapitalizmin savunulmasmdan yana olmaya devam ediyor. Muhalefetleri kendi y1karlarmm savunulmasma dayah, bir taraftilkeyi ABD emperyalizmine aymayt hedefliyor, diger taraf ise ulusal ekonomi iyerisinde kendi konumunu korumak i9in buna kar~t ytktyor.
61
Sosyalizm
Uluslararas1 lleti~im : Birle~ik Sekretarya ve "V. Enternasyonal"
Birlefik Sekretarye11 ve
路路v. Enternasyonal''
Andreu CAMPS
19-21 Kas1m tarihlcrinde sol partiler Karakas'ta bir toplantt yapt1lar. Bu toplanttya 26 Latin Amerika illkesi de dahil yakla~1k kirk illkeden delegasyon kat1ld1. USPV (Venezuela Sosyalist Partisi) tarafmdan dtizenlenen toplantmm sonunda, USPV lideri ve Venezuela Ba~kam Hugo Chavez V. Sosyalist Entemasyonal'in kurulmasm1 onerdi; 'Karakas Taahtitti'nil imzaya sundu. Bu deklarasyonda 2010 Nisan'mda yeni bir Entemasyonal kurulmas1 onerisi yer ahyordu. Bu inisiyatife yazmm ilerleyen sahrlarmda donecegiz. Arna simdi Birle~ik Sekretarya'nm (Bir. Sek.; IV. Entemasyonal ismini zapteden orgilt) yilriltme komitesinin ald1g1 konuma bakahm.
irle~ik
Sekretarya 'nm yilriltme kurulu ilyelerinden Francois Sabado, 26 Kas1m tarihli bir bildiri yay1mlad1. Bu bildiride, Hugo Chavez'in 'Sosyalist V. Entcmasyonal' kurma 9agns1 selamlamyordu. Bildirinin sonunda ise Karakas'ta yap1lan ve Karakas Tahaahiitii'ne kat1lan orgiitlere sunulan 9agn hakkmda ~u soyleniyordu:
B
Karakas Taahiitii, uluslararas1 tart1~ma zemini yaratmaktadir. Bu taahiit Bolivar Devriminden ayn dll~Unillemez . IV. Entemasyonal'in ruhuyla bagda~an bu r,:agnya tiim orgiitlerimiz ve aktivistlerimizle kulak verecegiz.
Chavez ozcl olarak Bir. Sek'i ya da Bir. Sck'e yakm olan, Bir. Sek. ilyelerinin i<;inde yer ald1g1 Portekiz Sol Blogu gibi orgtitleri davet etmemi~ olmamasma ragmen, Bir. Sek. bu toplanhya kat1lm1~tl. 63
Sosyalizm
Simdi, Sabado'nun Chavez'i hangi temeller etrafmda destekledigine bakahm. Sabado ~oyle diyor: ( ... ) Bu yeryevede yeni bir Entemasyonal in~a edilecektir. Chavez V. Entemasyonal'i in~a etme yagns1 yap1yor. Ve bu 9agn yeni bir entemasyonal kurma dii~iincesini tekrar giindeme getiriyor. Chavez bu yagny1, V. Entemasyonal'i IV. Entemasyonal'in devam1 olarak dii~ilnerek yap1yor. Tekrar tekrar soyledigimiz gibi: Eger iyerikte birle~me varsa, etiketlerin onemi yoktur.
Arna yeni bir entemasyonal kurmak bir program, bir politika, rum 路aktorlerin dahil oldugu geni~ bir tart1~ma Uzerine in~a edilecek bir orgtitten olu~an btittinctil bir stireci gerektirir. Sabado Tr0<;ki'yi yeniden yorumlamay1 deniyor. 'Etiketler', 'say1' ve siyasi ic;:erik tizerine olan tart1~ma yeni bir tart1~ma degil. 7 Agustos 1935'te Bol~evik-Leninist ismini kullanmay1 oneren Marceau Pivert'e yazd1g1 mektupta Troc;:ki bunun "psikolojik ac;:1dan bir hata olacagm1" ifade ederek kar~1 c;:1km1~h: Siyasi a91dan isim 'bayraktir'. Bugiin Leon Blum' ve arkada~lanm memnun etmek i9in devrimci isimden feragat edenler yarm k1zII bayraktan klZll bayrak i9in kolayhkla feragat ederler.2
Troc;:ki, mektubun devammda ise
~oyle
yaz1yor:
Her 'say1' ayn bir donemi, programt ve eylem yontemini ifade eder. ( ... ) Diger bir deyi~le, bu IV. Entemasyonal'e <lair bir meseledir. Burada say1, bir 'perspektif, belirli bir 'program' ve 'bayrak' meselesidir.
Mektubun sonunda ise
~oyle
yaz1yor Troc;:ki:
Siiphesiz, IV. Enternasyonal'in birimleri mekanik monolitiklikten zarar gormeyeceklerdir. Tam tersine, en onemli gorevlerimizden biri, yeni bir 'devrimci demokratik proleter onciiyii' daha yiiksek bir seviyede yeniden canland1rmakt1r. Bol~evik-Leninistler kendilerini in~a edilen enternasyonalin bir hizbi olarak gi:iriirler. Diger ger9ek devrimci hiziplerle birlikte i~ yapmaya haztrdtrlar. Arna politikalanm oportiinist kliklerin psikolojilerine adapte edip, kendi bayraklanndan feragat etmeyi kategorik olarak reddederler.
Bir. Sek. adma konu~an Sabado, isimden vazgec;:meye c;:oktan raz1. Ostelik bu kadanyla da yetinmiyor: <;:e~itli
devrimci ak1mlarm ortak bir "siirey" ve "gi:irevler" anlay1~1 temelinde bir araya gelebilecegi yeni bir tarihsel doneme girdik. Bu a91dan, ~unun bunun tarihsel a91klamalanm tart1~mak <legit, Stalinizmin ve sosyal demokrasinin trajedilerini ve hatalanm tekrarlamamakttr as1l mesele.
Siiphesiz Stalinizmin ve sosyal demokrasinin hatalanndan ders c;:1karmak c;:ok btiyiik bir gorev. Bilhassa SSCB'nin c;:oziilti~tinden ve emek hareketinin maglup olmasmdan 18 y1l soma. .. Arna Bir. Sek. partizanlannm bu olaylardan c;:1kard1g1 sonuc;:, Ekim Devrimi sayfasmm kapand1g1 ve bir daha gtindeme gelmeyecegi. .. 18 y1l once, 1
2
64
Leon Blum: 1935-36 y11lannda Fransa'daki halk cephesi hilkilmetinin Frans1z milli bayrag1.
ba~bakam.
Uluslararas1 lleti~im: Birle~ik Sekretarya ve "V. Enternasyonal"
Bir. Sek.'in onderlerinden Ernest Mandel, tek 9oziimiin sosyal piyasa ekonomisi oldugu sonucuna varmt~tl. 1994'te ise Bir. Sek. Kongresi, Ekim Devrimi doneminin kapand1g1 ve "Ya Sosyalizm, Ya Barbarhk"m ge9erli bir yarg1 olmadtg1 karanm alm1~t1. Yani son tahlilde bu karar, kapitalizmin y1ktlamayacagm1 soylemek anlamma geliyordu. i~te Bir. Sek. ve yonetimi i9in yeni donemin ozellikleri bunlar!
"Yeni Bir Donem, Yeni Program, Yeni Bir Parti" 2008'in ortalannda Fransa'da NPA (Anti-Kapitalist Parti) kuruldugun da ba~ka bir Bir. Sek. lideri yapttklanm ~oyle ozetlemi~ti: "Yeni bir donem, yeni bir program, yeni bir parti." Yani, emperyalist 9fui.ime 9agmda, i.iretim ara9lannm kitlesel imhas1 doneminde ya~armyormu ~uz! Bu yiizden yeni bir programa ihtiya9 varmt~. Ne program1? Ayni bildiride Sabado ~o)'le yaz1yordu: Halk smtflannm toplumsal ihtiya\:lanm temel alan, yeni bir zenginlik bOlil~ii miinil oneren, onemli sektorlerin kamusal ve toplumsal millkiyete ge\:irilmesini merkeze alan ve toplumu devrimci bir yeniden yap1lanmaya gotiirecek antiemperyalist, anti-kapitalist bir program.
i~te 'yeni program': "Yeni bir zenginlik bOlti~i.irnti!" Ne kadar da ne yeni bir ifade bu! Kilisenin toplumsal doktrinini doguran papaz lann eski ifadelerinden ne farkl var bunun? Demek ki, Komtinist Manifesto'da yazan, I. Entemasyonal'in pusulas1 olan 'proletaryamn hedefi burjuva ozel mtilkiyetini y1kmakttr' ifadesi art1k bu 9aga uygun degil! Hadi camm sen de! "Yeni bir zenginlik bolti~i.irnti" bugtin somut olarak ne demek? Bu, somiiriilenlerin ve somtirenlerin art1k aym gemide oldugu, 91karlannm antagonistik olmad1g1, sm1f mucadelesinin art1k varolmad1g1 demek. K1saca, bunun anlam1 korporatizm. Yaz1 ~u ~ekilde devam ediyor: Toplumsal ve \:evreye <lair ana talepleri kar~llayabilecek i~\:ilerin ve balk sm1flarmm hilkilmetleri i\:in miicadelede kitlelerin hareketine ve ekonominin bilyilk sektorlerinin kitlelerce kontroliine dayanmak zorunday1z. Bu perspektif, merkez-sol ya da sosyal demokrat partilerin yaptlgt gibi devleti ve kapitalist ekonomiyi yonetmenin bir payda~1 olmay1 d1~lar.
Bundan sonra ~u hattrlatmalara yer veriliyor: "$ilphesiz IV. Entemasyonal'in devrimci programma dayanan devrimci bir politika ile 'devleti yoneten' htiki.irnetlerle birlikte hareket etmek 9eli~ir." 0 zaman Sabado nas1l oluyor da Bir. Sek.'in Brezilya seksiyonu uyesi olan Rossetto'nun ilk Lula htiki.irnetindeki tar1m reformunu ytirii ten bakanken yapttklanndan ders 91karm1yor? Sabado neden ~u an Sinistra Critica adh grupta orgtitlenen italyan Bir. Sek. taraftarlannm 65
Sosyalizm .
Parlamento'da ve Senato'da Prodi hiikfunetinin AB'nin kutsad1g1 biit9eye, Afganistan'a birlik yollamak iyin haz1rlanan savunma biit9esine 'evet' oyu verdiklerini hattrlam1yor? Sabado neden Bir. Sek. taraftarlannm biiyilk orada Almanya'daki Die Linke'yi tiim kalpleriyle desteklediklerini ay1klam1yor? Die Linke'nin "devleti yonetmekle" ilgili en ufak bir 9ekincesi var m1? Omegin Berlin'deki, Saksony'deki Die Linke'nin konumu nastl aytklanabilir? Sosyal demokrasiyle araya 9izilmesi gereken 9izgiyle ilgili ikinci bir __ nokta daha var: Lenin sosyal demokrat partileri 'burjuva-i~9i' partileri olarak betimlemi~ti. IV. Entemasyonal de Lenin'i takip ederek, bu partilerin onderliklerinin burjuvazinin emri altma girdigini dile getirmi~ti. Benzer ~ekilde IV. Entemasyonal, Stalinist ayg1tm par9alanmas1yla ortaya 91kan Komilnist Partileri de kapitalist dilzeni savunan ayg1tlar olarak gorilr. Arna onfunilzde halen ~u problem duruyor: Krize girseler dahi bu partiler halen emek hareketinde bir yer te~kil ediyorlar. Bu yilzden, birle~ik cephe politikasm1 kurmam1z; i~9ilerin burjuvaziden koparak bir sm1f olarak Birle~ik Cephe'de birle~me ihtiya9lar1 temelinde bu partilere 9agnda bulunmam1z gerekrnekte. Bu milli formlar alabilecek genel bir yonelimdir. Ve her ko~ulda IV. Entemasyonal'in ve seksiyonlarmm bag1ms1z eylem ilkesiyle birlikte dil~ilnillmelidir.
Chavez Hiikiimeti Konusunda Nas1I Bir Konum Almak Gerekir? Program1m1zm gelenegine bakarak, Chavez hiikilmetini sui generis (nev-i ~ahsma miinhas1r) bonapartist hiikfunet olarak niteleyebiliriz (1930'larda Troc;:ki Cardenas'dan bahsederken bu ifadeyi kullanm1~tt). Chavez hiikilmeti emperyalizmden kopmak i9in bir dizi onlem alrru~足 tlf ve almaya devam etmektedir: Ozellikle petrol kaynaklannm milli halinin savunulmast, daha onceki hiikfunetlerce ozelle~tirilen 9elik endiistrisi gibi onemli sektorlerin tekrar millile~tirilmeye 9ah~1lmas1, petrolden saglanan gelirlerin yoksullugun azalt1lmas1 i9in top1umsal ihtiya9lan gidermeye yonelik olarak kullan1lmas1 bunlara omektir. Bu durum Bolivya ve ba~ka bir diizeyde Ekvador i9in de ge9erlidir. IV. Entemasyonal ve seksiyonlan emperyalist saldmlar kar~1smda bu hiikiimetleri ve ald1klan onlemleri ko~ulsuz desteklemektedir. Fakat bu hiikiimetler aym zamanda i~9i sm1fmm bag1ms1z orgiitlemesinin yolunu tikamaktad1rlar. Bu konudaki goril~iimiizii daha once ay1klam1~bk.
Chavez hiikiimetinin ba~ka iilkelerle ya da hiikil.metlerle anla~足 malar (bilhassa ticari anla~malar) yapmaya hakk1 vaidtr. Bu ozellikle., Venezuella ay1smdan 9ok onemlidir zira Venuzuella ekonomisi ABD'ye
66
Uluslararas1 lleti~im: Birle~ik Sekretarya ve "V. Enternasyonal"
ithal edilen petrole dayanmaktad1r. Bu yii.zden, Venezualla hiikfunetinin omegin iran ve <;::in ile ticari anl~malar yapmas1 son derece dogaldrr. 0 zaman Sabado neden ISrarla "<;::in Komilnist Partisi'ne ya da iran islam Cumhuriyeti'ne verilen siyasi destekler ba~ka bir konudur ( ... ) V. Entemasyonal projesinin bu rejimlerle ili~kilenmesinin hi9bir ~ekilde olanag1 yoktur" demektedir? Biz de IV. Entemasyonal olarak hi9bir ~ekilde iran'daki teokratik rejimin desteklenmemesi gerektigini dil~ilnilyoruz. Fakat altm1 ~izdi足 gimiz ba~ka bir husus daha var. Hi9bir ~ekilde ABD ya da AB emperyalizmiyle iran halkt arasmda bir se9im yapmaktan ka91nmay1z. Aym ~ekilde, Irak'a saldmld1gmda emperyalist saldm ve Irak'a destek konusunda (Saddam Hiiseyin' in politikalanm desteklemeksizin) milmkiln olan en geni~ birle~ik cephenin kurulmas1 9agnsm1 yapm1~ttk. Diger taraftan, <;::in Komilnist Partisi ve iran islam Cumhuriyeti arasmda bir benzerlik kurulmas1 ilgin9tir. Goriinen o ki, Sabado 1949'da <;::in'de bir devrim oldugunu ve bu devrimin ozel millkiyet rejimine son verdigini, biirokratik i~9i devleti kurdugunu ve Cin biirokrasisfo.iii gilcilniln bir oranda mevcut toplumsal millkiyete ve i~9ilerin orgiitlenmesini engellemeye dayand1gm1 unutmaktad1r. <;in ve iran rejimleri e~ tutulamaz. Sabado ve Bir. Sek. ne iddia ediyor? Chavez hiikilmetinin emperyalizm kar~1smda ticari, ekonomik ya da savunma anla~malan yapmaya hakk1 yok mu? Bilhassa ABD yonetimi Veneziiella'nm ve tilm Latin Amerika halklarmm etrafmda askeri ku~atma orerken ... 30 Ekim'de Kolombiya hiikilmetiyle imzalanan anla~ma sonrasmda ABO ordusuna Kolombiya'nm saglad1g1 yedi biiyiik askeri ils, Panama ve Kosta Rika'da yeni ABO askeri bOlgeleri saglanm1~ken. . . Bu ko~ullarda Chavez hiikilmetinin ili~kileri saglamla~ttrmaya hakk1 yok mu? Chavez'in V. Entemasyonal'i kurma amac1 bir yana; Bir. Sek. ve sozctileri emperyalizm kar~1smdaki direni~i kuvvetlendirmek i9in hi9bir ~ey yapmamaktadtr.
67
Sosyalizm
68
Madalyonun lki YOzO: $ovenizm ve NATO-Pasifizmi
Yugoslavya Sava§1'nm 'Ban§t;ll Yollarla' SurdurUlmesinin Arac1 Olarak Srebrenitsa
MadGlyonun iki Yuzu: $ovenizm ve
NRTO-Pcasifizmi
Pavlusko IMSIROVIC
Avrupa Birligi Parlamentosu denilen kurum, geyenlerde 11 Temmuz'u Srebrenitsa katliammm anma gilnil ilan etti ve rum Avrupa Birligi (AB) destekyileri de Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti'nin (SFYC) yokertilmesiyle ortaya ytkan rum 'devlet'lerin bunu kendi meclislerinde kabul etmelerini baglay1c1 ktlmak iyin kampanya ba~lattt. Zorunlu hale getirmenin propagandasm1 yapttklan 'anma' hem kts1th hem de geryekyi degil. Bir kez daha, kilresel ve Balkan siyasi ve 'kiiltilrel' ayg1tlan, Avrupa'da ikinci Dunya Sava~1 'ndan beri i~lenmi~ en buyilk sav~ suyu olan Srebrenitsa trajedisinin 14. Ytldonilmilniln, Yugoslavya sav~mm "ban~ytl" ayg1tlarla siirdilrillmesi ve Balkanlardaki gerici statiikonun sonu gelmez bir ~ekilde yerle~tirilmesi iyin kullan1yorlar. Bu durumdan hareketle, sizlere Yugoslavya-sava~1yla ilgili ·medya ve· · siyasi ayg1tlar tarafmdan gizlenen, siimen alt1 edilen ve bahsedilmeyen geryekleri hattrlatacag1m.
69
Sosya/izm
ugoslavya sava~1, ABD'nin James Baker'1 2 Temmuz 1991 'de Belgrad'a g5nderip; Baker'm ABD'nin Yugoslavya'dan hiybir aynlmay1 tammayacag1 ay1klamasm1 yapmas1yla b~lad1. 0 giin siya seten kor olanlar dahi, l;>u ay1klamamn Slobodan Miloseviy ve JNA (Jugoslavenska Narodna Armija -Yugoslav Halk Ordusu) entrikac1 larma "aynhky1lara" silahh yan1t vermeye itmek anlamma geldiginin farkmdaydi. Ekim 1990'da, CIA Bush'a bir buyuk y1l iyinde "sava~m ytkacag1 ve Yugoslavya'nm paryalanacagm1" ongoren bir rapor sundu. Belgrad'da 9 Mart'ta geryekle~en kitlesel katihmh sava~ kar~1tl gos terilerle, Milosevi9 rejimi ciddi ~ekilde sallandi. Bu sebeple, sava~ planmm yi.iriirliige sokulmas1 h1zland1 ve planlanandan once sava~ ba~ lad1. SFRY'deki tiim "ulusal" temsilciler ve Ant~ Markovic'in Federal Hiikiimeti, ordu ve tanklan sokaga gonderip, Belgrad 'daki gosterile rin bastmlmasm1 onayladi. Milosevi9'in polis giicii bunu ba~armaya muvaffak olam1yordu. G5steriler sad1k "muhalefet" partilerinin, b~ta da Micunovic ve Djindic'in OS (Demokrat Parti) ve SPO'nun (Sup Yenilik Hareketi) Milosevic hiikiimetiyle i~birligi sayesinde onlendi. Bosnah i~yilerin 4 Nisan'daki (AB'nin Bosna Hersek'in bag1m sizhgm1 tammasmdan bir giin sonra) kitlesel gostenlerini basttrmanm tek yolu olan Bosna sava~1 6 Nisan 1992 tarihinde ba~ladi. Bosnah i~yiler Cumhuriyet Parlamentosu'nu i~gal etrni~ ve iktidardaki 'ulusal' partilerin katihmmm yasakland1g1 bir se9im goreviyle, Kamu Kurtulu~ Komitesi'ni goreve getirmi~lerdi. Komite'nin seyilmi~ ba~kam Dragan Viki9'ti, Aliya izzetbegovi9'in altmda "bag1ms1z ve hukuki' polis bakan1. Vlki9 kendisine Komite tarafmdan verilen goreve ihanet etti ve izzetbegovi9'le birlikte 'ulusal' partilerle anla~ma yoluyla devrim ci ayaklanmay1 bastirma yolunu izledi. Teror Radavon Karadzi9'in silahh 9etelerinin, Srrbistan'dan getirilen pro~okator 9etelerin ve S1rp Arkan'm Miisliiman muadili olan Juka Prazina'nm hevesli i~birligi 9er9evesinde gen~ekle~ti. Bu devrimci donem Bosna sav~1mn en 9ok yalanlanan ve saklanan klsmm1 ol~turur. Bu satrrlarm yazan burada bahsedilen geli~melerin birincil tamg1 ve dogrudan katihmc1S1d1r. ABO Hava Kuvvetleri'nin Yugoslavya sava~ma ilk ay1k miidahalesi 1994 y1h b~mda, Markale katliammdan sonra geryekle~ti. Markale' den once de ondan sonra da daha fena katliamlar i~lendi, ancak ABO dip lomasisi Markale k1y1mm1 astl patronun kim oldugunu ve Avrupa'da bar1~ ve sav~a kimin karar verecegini gostermek i9in ozenle seyti. Bu yiizden ABO daha onceki Avrupah ban~ inisiyatiflerini sabote etti ve engelledi. Markale'de y~ananlar"<>ncekilere gore daha tali bir oneme haizken, Washington tarafmdan Balkanlardaki sava~ ay1smdan ABD diplomasinin pozisyonunun donii~iimiine tekabill etmesine karar veril di. Politika 'donii~fun.' ABD'nin Avrupah miittefiklerini bastirmas1 ve
Y
70
Madalyonun lki Yuzu: $ovenizm ve NATO-Pasifizmi
eski Yugoslavya'nm '\;ati~an taraflanyla" dogrudan ili~kiye girmesiyle ortaya 91kt1. 1994 y1lmda bile, Amerikah ordu dam~manlan Yugoslav topraklanndaki tiim ordu karargfilllannda bulunuyor ve onlan kontrol ediyordu. STK ve "liberal" tayfa da, PaxAmerikana'y1 veABD ve NATO'dan bahsetmeksizin sav~ su9larimn sorumlularmdan dem vuran Lahey "adaletini" kutsamalan sebebiyle hi9bir gtiven uyandnmamaktad1r. Onlar ikincil ve il9fulciil su9lulan feda ederek Balkan katliamlan nm faili ve su9lulanm koruyan politikalann hizmetkarlandir. Onlar Srebrenitsa iizerinden timsah gozya~lan dokmek iyin satm almm1~lar d1r. Srebrenitsa UNPROFOR, yani NATO Pakti askerlerinin korumasmdaki ilk "gtivenli bolgeydi." Srebrenitsa'y1 kendi haline b1rakarak, Milosevi9 katliamlanna terketme su9unun tilm utanc1 UNPROFOR'un korkak Hollandab taburuna ve ~anss1zhk bu ya, "Amerikan u9aklanmn Aviano hava ilssiinden kalkmas1m engelleyen kotii hava ~artlanna" bagland1. Buna kim inamr? Srebrenitsa'nm Mladic tarafmdan 'kahramanca' i~gali ancak NATO'nun ona verdigi gtivenceyle ay1klanabilir. Pe~indeki gizli servis ve polisten kaymasmm tek ay1klamas1 bu. Ve hala Karadzi9, Jovica Stanisi9, Slobodan Milosevi9'le ilgili davalarin aksine Lahey'deki yargdama siireci sonunda Mladi9'le ilgili hala tatmin edici bir anla~maya vanlabilmi~ degil. â&#x20AC;˘ ABD diplomasinin Aliya izzetbegovi9'e Saraybosna'nm etrafmdaki tepelerde konu~lanm1~ teroristlere mildahale edebilmek iyin 'onemli miktarda' Musliiman kurban verilmesi gerektigini aktard1g1 bilinen bir ger9ek. 'Onemli miktarda' Miisliiman Srebrenitsa'da oldii. Mladi9'in kanh baskmmdan once Aliya'nm hUkiimet temsilcilerinin -Slobodan Milosevi9'in eski korumas1 sav~ su9lusu Naser Ori9'in etrafmda top lanm1~ bir klik- Saraybosna'dan tahliye edilmi~ olmas1 bununla ay1k lanabilir. Srebrenitsa'da kalan siviller ve gil9siizler ise Milosevi9'in merhametine terkedildiler. Srebrenitsa katliam1, Oluja'daki katliamm ve Bosna'y1 altiist eden Dayton Antl~mas1'nm onilnil aytl. Mladi9'in deyimiyle 'sersemlemif Bosnahlar, kiiresel sava~ ve hart~ lordlari tarafmdan sava~m korkusuy la her tiirlii i~gal planm1 kabul etmek zorunda b1rak1ld1lar. Dayton' da, anla~may1 imzalad1ktan sonra ki anla~ma Amerikan hava kuvvetleri ilssiinde Amerikan bayrag1 ve ni~arn altmda imzaland1, ABD hUkiimeti ve Milosevi9 rejimi ve onun uydulan arasmda 'balay1' donemi ba~ladi. 1998 Bahari'na kadar Milosevi9'i 'Balkanlar'da ban~1 in~a edecek ve ban~m garantoril' olacak ki~i olarak sundular, ta ki 1991 'de oynadiklan oyunu, yalmz bu sefer James Baker yerine Robert Gelbardt'la tekrar edene kadar. Gelbardt 1998 Mart'mda Belgrad'a geldi ve Milosevi9'in 71
Sosyalizm
Kosova'da ger9ekle~tinneye hazrrland1g1 yeni katliamlara ye~il 1~1k yaktt ki bu katliamlar sonu9ta bir kez daha Yugoslavya'mn NATO bombard1mam altmda路 kalmasma ve Kosova 'mn NATO tarafmdan i~galinin oniinii aQtt. Ancak aptallar aym numaray1 iki sefer yutar ve Slobodan Milosevi9 ne aptal, ne de naiftir. 1991 'de kandmhp sav~m iQine siiriiklenmi~ olduguna inansak bile, Mart 1998'den sonra bu durum arttk inan1labilir degildir. Slobodan Milosevi9 ahmak degil, yalmzca talimatlan uygulayan Amerikan diplomasinin sad1k bir i~birlik9isidir. Ba~bakan Zoran Djindji9 2001 Mart'mda Washington'dan geri dondiikten sonra, Ratko Mladi9 ve 'Strplann aklm1 yitirmif Dayton askeri delegasyonunun halen Yugoslav Ordu Karargaht 'nm hizmetinde oldugunu ogrendigini soyledi. Goriinen o ki Djindji9, Washington'un 'y1lm siyaset9isi' ilan ettigi Vojislav Kostunica'dan bile daha fazla olaylara 'bihaber.' Dahast o daha Washington'a gitmezden evvel bu durumdan haberdar olmayan siyasi gozlemci yoktu. Ancak bugiin Djindji9 Strp 'liberalizmi' ve STK tiyatrosunun ikonu haline gelmi~ durumda. $imdiden 'demokratik ve liberal,' 'ulusal' ve NATO'cupasifist tayfanm s1rf bu ger9egi aktard1g1m iQin beni topa tutacag1m kestirebiliyorum. Boris Tadi9 diger uluslardan, onlara kar~t i~lenmi~ olan su9lar i9in 'bir nevi' ozfu diledi. Kimin adma? Kendisi daha ordu Ratko Mladi9'e yard1m ederken, onu azmettirirken ve saklarken Savunma Bakant oldugu i9in kendi adma oziir dileyebilir. Strp halkmm 'kendi su9lulannm' diger halklara uygulad1g1 ktytm iQiD kimseye bir Oziir borcu yoktur. Yalmzca onlan engelleyemedikleri ve lralen bugiin o su9lulann yarg1 onilne getirilmesini saglayamadtklan i9in su9lanabilirler. Tabi onlann adaletten ka9masma yatakhk eden bugiin var olan iktidar ayg1tiyla birlikte. Sava~ su9lular1 arasmda neden daha 9ok 'Strp' al9ak bulunmaktadrr? <;iinkii Strplar eski Yugoslavya'nm en kalabahk ulusuydu, Strp biirokrasisi Yugoslav ordusuna hakimdi ve kendi siipriintiilerini silahland1nnak daha kolaydt. Her kasada 9iiriik yumurta olur. Kasa ne kadar biiyiikse 9iirtikler de o kadar biiyiik olur. Yumurtalann hepsi 9iiriik olamaz ve halklar Yugoslavya'da i~lenmi~ su9lann 'kolektif su9lusu' olamaz. Yugoslavya'daki sava~ hazrrhklan ba~lad1g1 giinden bu yana, sava~m ger9ek nedenleri, ger9ek kt~ktrt1c1lan ve ger9ek karakteri hem yerel hem de kiiresel kamuoyundan dikkatli bir ~ekilde gizlendi. Medya her giln arkaik Balkan ~ovenizmi hikayelerini anlatt1, ortahgt kan~t1rd1; kamuoyuna Balkan halklan hakkmda grotesk 'oliimciil tarihi nefret ve ge9imsizlik' oykiileri aktard1, onlann bir devlet altmda ban~ i9inde
72
Madalyonun lki YOzO: :;>ovenizm ve NATO-Pasifizmi
varolmasmm 'objektif imkans1zhgmdan' ve 'salahiyetsizliginden' dem vuran yaymlar yaph. Bir kez dab.a Balkanlar'da eski bir metot devreye girdi: Balkan halklarm1 k1~k1rt1p, birbirine dil~ilrme. Yugoslav halkmm Kurtulu~ Sava~1 (NOB) ve 1941-1945 Yugoslav devrimi yerlebir edilirken, rum gerici ve yozl~mI~ gii~leri ve onlann ideolojileri geri getirildi. NOB ve Yugoslav devrimi 'tarihi bir hata,' bir 9e~it ithal edilmi~ 'Rus' olgusu, iinlii 'S1rp dii~man1 Komintern, Vatikan ve Musevilik komplosu' olarak sunuldu. Yugoslav ve Balkan halklannm otantik, ortak, kahramanca ve destans1 kalkt~mas1 ve ba~a足 ns1 yok saytld1. Yugoslav devrimi, Balkan halklannm Balkan devrimi ve Balkan Sosyalist Federasyonu i~in ortak miicadelesinin sonucu dogmu~tur. 1948 'e kadar Balkan Sosyalist F ederasyonu, Balkan i~~i hareketlerinin ve Balkan Komiinist Partilerinin programlannm bir par~as1yd1. Resmi tarihin en ince ve dikkatli ~ekilde ay1klad1g1 ger~ekler足 den birisi budur. Bir~ok gencin bugiin bunlardan haberi yok. iktidardaki totaliter Yugoslavya biirokrasisinin i~indeki merkezka~ gii~ler, 1963 y1hndaki 'ge~i~ piyasa reformlariyla' dogdu. Bu, Yugoslavya btirokrasinin anayasanm ilk giinlerinden beri maruz kald1gi ikili basmcm bir sonucuydu: Bir tarafta toplumsal kazan1mlanm muhafaza etmek isteyen Yugoslav i~~i sm1fmm, diger tarafta i~~ilerin kazammlanm yok eden ge~i~ ekonomik reformlanm dikte eden kiiresel emperyalizmin basmcl. Bu ikili basm~ Yugoslav biirokratik ayg1tmm tOkezlemesine, 'ulusal' bile~enlerinin ayn~masma ve her birinin iktisadi ve siyasi krizin faturasm1 digerlerinin iizerine y1kmaya ~ah~masma, boylelikle artan ~ekilde kiiresel emperyalizmin kontroliine ve hfilcimiyetine girmesine yol a~tl. 'Ulusal' btirokrasiler 'demokratik' kilresel emperyalizmin propaganda ayg1tlannm miistevi .destegiyle kendi 9okii~lerine ve halklarmm destegi olmaks1zm federal Yugoslavya'y1 ka~1mlmaz 'ulusal' devletlere ayn~masma giden yolu a~ttlar. Medyanm orkestra halinde kulaklan sagir eder ~ekilde eski gerici 'ulusal romantisizmi' ve ~ovenist ideoloji ve mitolojileri geri dondiirme gayretinin sebebi de buydu. 'Demokratik ve liberal' NATO'cu-pasifistlerin kar~1smda ise ~ove足 nist sokak ve entelektiiel liimpenler -Arkan ve Seselj'den S1rp Sanat ve Bilimler Akademisi'ne (ufak tefek gazeteci par~alan) konumlandl. Yani, madalyonun obiir yiizii. Yugoslav halklanmn bir arada y~amas1nm imkans1z ve buna beceriksiz olduklanm iddia eden, bu sebeple de gerekirse ban~ i~in 'uluslararas1 toplumun' miidahalesini gerekli gorenler. Sava~m ilk giinlerinde NATO'cu-pasifist 'alternatifin' b~hca avukatI ve ideologu Vesna Pesi~'ti. Pesi~, grubuyla birlikte S1rbistan'daki 'siyasi ~ogulculuk' doneminde siyasi bir orgiitlenme i~ine girenler arasmda ilk s1rada yer ald1. 1990 giiziinde Pesi~ ve grubu UJDI'nin rum
73
Sosyalizm
program ilkelerine UJDI meclisinin a91k ve kesin karanna ragmen (bu karar UJDI'nin Kurucu Meclis se9imi d1~mda hi9bir se9ime katilmamas1 yoniindeydi) UJDI liderligi i9inde 9ogunlugu sagladi. Pesi9, aym zamanda UJDl'yi ttim partilerin iizerinde kilan UJDI ttiziigiine aykm olarak UJDI'yi Sirbistan'da ger9ekle~en ilk 'iyogulcu' ve 'parlamenter' se9ime sokmak iiyin kanun d1~1 bir ~ekilde bir 'parti' olarak kaydettirdi. Boylelikle Pesiiy, UJDI'yi siyasi program1 Yugoslavya'y1 ban~91l bir geiyi~ siireciyle, ozelle~tirme ve yeniden somiirgele~tirme olan Federal Ba~bakan Ante Markoviiy'in 'reformist' partisinin siyasi dalkavuguna iyevirmi~ oldu. Sirbistan birle~ik muhalefeti dan1~1kh ve demokrasi d1~1 oldugu gerek9esiyle seiyimleri boykot etme karan aldi. Bunu firsat bilen Pesi9 ise seiyimlerde Miloseviiy'in SRS'ine (S1rbistan Radikal Partisi) tek 'muhalif' altematif roliine soyundu ve SPS 'nin onlan muhalefet parti lerine entegre etme ve 9iiriitme hedefiyle zaten onlara vermeye goniillii oldugu sandalyelerin hepsini ele ge9irdi. Boylelikle UJDI, muhalefet partileiinin hemfikir oldugu sahte seiyimleri boykot etme kararma ilk ihanet eden 'parti' oldu. Boylelikle de Miloseviiy'in se9im parodisinin me~ruiyet kazanmasma on ayak oldu. Bugiin halen S1rbistan Yurtta~ Birligi yakm tarihinin bu kepa ze donemi hakkmda utangaiy bir sessizlik iiyindedir. Bugiin S1rbistan Yurtta~ Birligi, DS'den yavan bir ~ekilde kopan ve Miloseviiy'in ge9i~ donemindeki ozelle~tirme yagmasmda ortaya 91km1~ kiiiyiik 9aph kodamanlanndan olan Vladimir Popoviiy Beba'mn LDP'sinde (Liberal Demokratik Parti) 'liberal-demokratik' ekibin iiyinde yer ahyor. Vesna Pesi9 ve Sava~ kar~1tl Hareket Merkezi bugiin tam bir STK, NATO'cu-pasifist mizansenin siiriikleyicisi halindedir. Birka9 y1l i'Yerisinde yeni kolay bir ya~am bulup, kolay para bulma hedefiyle, eski ve yeni rejimin taraf degi~tiren donekleri sayesinde bu takimm da etkisi ve giicii artti. Bu mizansenin yeni aktOrleri ancak uluslararas1 patron lan tarafmdan Milosevi9 ve rejimi iizerinde yeterli etkileri olduguna ikna edildikten ve ki~isel giivenlik ve koruma giivencesi ald1ktan sonra kendilerini a91k ettiler. Bu giivencenin iiy yiizii CIA'in Lahey duru~ma larmda Miloseviiy'in gizli polis ~efi olan ve siikUtunu bugiin halen koru yan Jovica Stanisi9 lehine tan1khk etmesiyle ortaya 91kb. Dahas1 CIA, Stanisiiy'i Balkanlar'da bir numarah olarak oven bir rapor hazirladi.22 Rapor 'aynca' Stanisi9'in faaliyetlerinin Milosevi9'in onay1 ve nezareti altmda ger9ekle~tigi, onun son dakikaya kadar Milosevi9'e sad1k kal d1g1 ve ona ihanet etmedigini belirtiyordu. Bu 'aynca' detay1 CIA'nin Balkanlardaki bir numarah ajanmm Jovica'nm patronu Slobodan Milosevi9 oldugunun ilan edilmesi anlamma geliyordu.
74
Madalyonun lki Yuzu: $ovenizm ve NATO-Pasifizmi
Bugiln Sirbistan'da STK NATO'cu-pasifizmin ba~hca bayraktarh gm1 Sonja Biserko (Yugoslavya'nm Londra biiyiike1';:i yard1mc1Sl ve ku~kusuz 'eski bilrokratik totaliter ayg1tm tecrilbeli ve sadakati kamt larum~ i;:ah~am ') liderligindeki insan Haklan ii;:in Helsinki Komitesi ve LDP'nin onderligindeki liberal koalisyon yap1yor. Bugiin Balkanlar'daki uluslararas1 (yani ABD) hamilik ve i~galin silrmesi, buna gereki;:e olan gerilimin, yani 'Ya ~ovenizm ya NATOpasifizmi' slogamnda vilcut buIan ve Balkan halklarma yegane iki olas1hk olarak sunulan sahte i;:at1~manm silrdiirulmesine bagh. Bosna Hersek'teki en bilyilk etnik temizlik UNPROFOR'un i~gali ve dogru dan ve ai;:1k himayesi altmda geri;:ekle~tirildi. Say1s1z sava~ sui;:lusu tiim sorumluluklanndan affedildi ve yeni iktidar ayg1tma entegre edildi. Akhm ka~trm1~ 'ulusal' olu~umlar arasmdaki 'ban~i;:il niifus miibade lesi' de UNPROFOR tarafmdan geri;:ekle~tirildi. Dayton Anla~mas1 ile de Bosna Hersek pari;:alandi. Sovenistler gerilimin siirdiliiilmesine bildik rutinlerine devam ede rek katildilar: Sui;:lanm inkar ederek, oliimlerin say1s1 iizerine kimin oliisii daha fazl_a, kimin kayb1 daha ciddi, kimin katili daha merhametli gibisinden bitpazar1 tarz1 pazarhklar yiirliterek, 'grotesk-ulusalc1romantisist' mitolojiler yayarak, uluslararas1 mahkeme onilnde kukla Balkan hilkiimetleri hakkmda ithamlar ve kar~1 ithamlarda bulunarak, vs. Sovenistlerin muadili STK NATO-pasifistleri ise 'sava~i;:1 ve i;:ati ~an Balkan kabilelerinin' kar~1hkh uzla~arak 'ulusal' sui;:lanm itiraf etmelerini, kar~1hkh ozilr dilemelerini, kar~1hkh nedamet, af dileme ve 'annma' silrecinden gei;:melerini talep ediyorlar. Gozlerindeki NATO kataraktmdan kurtulmak ii;:in kendilerinin ruhani bir armmaya hatta oftalmolojik bir ameliyata ihtiyai;:lan olduguna ~iiphem yok. Bunun ii;:in yabanc1 ve yerel hibecilerden gelen gelirlerini a~1klamalari ve ver gilendirmeleri yeterli olacaktir. Hii;: ku~ku yok ki ~ovenist ve NATO-pasifizmi sahte z1thgmm ortak noktalan bulunuyor: tamam1 'uluslararas1 kamuoyunun' (yani ABD) vesayeti altmda geri;:ekle~en Balkanlar'm Avrupahlar (yani ABD emperyalizmi) tarafmdan yeniden somiirgele~tirilmesi, yagmas1 ve ozelle~tirmesi . Bu iki taraf da Yugoslav i~i;:ilerinin kitlesel grevlerine ve somilrgele~meye giden gei;:i~ siirecine direni~ini gormezden gorliyor lar. 'Yegfule' iki olas1hgm taraflari da sendikalan yozla~m1~ STKlara donii~tilrmek ii;:in ellerinden geleni yap1yorlar. Bu ~ovenist ve NATO-pasifizmi orkestrasma Balkanlar'daki karan hk i;:aglarm geleneksel u~g1 Yugoslav kiliselerinin rahats1z edici kaka fonisi de katilm1~ durumda. Aman ne siirpriz. Kiliseler Balkanlar' daki en eski 'sivil toplum kurulu~lan' olagelrni~lerdir.
75
Sosyalizm
Kiliseler aynca isyankar genyleri siyasi-polis oyunlanna ve sahte altematiflerin ylkmaz sokaklanna yonlendiriyorlar. Bu giri~imler de iyine polisin provokatorlerinin s1zd1g1 ASI (Anarko-Sendikalist inisiyatifi) tam orgiitler tarafmdan olumlamyor ve alk1~lamyor. Bu tip gruplar genyleri demokratik ve sosyalist egilimleri son zamanlann modas1 STK tipi fa~izm kar~1thgma ve 'Obraz' ve 'Nacstroj' gibi fa~ist-holigan polis yetelerinin k1~ktrtt1g1 sokak yatt~malanna yonlendiriyorlar. Bu tip iiykag1tlarla Slfbistan rejiminin demokratik hi.irriyetleri k1s1tlanmasmm, kendi STK-antifa~izmini yaygmla~ttrmasmm ve genyligi 'yeni' ylkmaz sokak altematiflere yonlendirmesinin onii ay1lm1~ oluyor. Tiim basktlara ragmen, Yugoslav i~yileri ve halklan ya~am ve yah~足 ma haklan iyin, bar1~ ve hi.irriyet iyin, hi.ir Balkan halklanmn hiir ve egemen ioplulugu iyin, bag1ms1z .sendika ve siyasi orgi.itlerinin geli~足 mesi iyin miicadele etmeye devam ediyorlar.
76
Madalyonun lki YOzO: $ovenizm ve NATO-Pasifizmi
77