Us id 10

Page 1

Uluslararasý Sosyalizm için

SEKA direniþinden dersler - sayfa 3

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ YIL: 1 SAYI: 10

1 KASIM 1998 200.000 TL.

Ç e te le ri n, m a fy al a r ýn, r a nt iy er le r in , öz e ll eþ tir m ec i le r in, sa v a þ çý ðý r tk a nl ar ý ný n,

PATRONLARIN DÜZENÝNE KARÞI

SEKA ÝÞÇÝSÝ YOL GÖSTERÝYOR

H

e r g e ç e n g ü n z e n g i n i d a h a z en g in f a k i r i d e d a h a f a k i r h a l e g e t i r en b u d ü z e n k ü ç ü k b i r a z ý nl ý ð ý n ç ý k a r ý n a i þ l i y o r . T ü r k i y e C u m h u ri y e t i’n in 7 5 . y ý l ý n d a e l i k a n l ý ç e t e l e r v e maf ya, i ki yü zl ü p ol iti kacý l ar, do ymak b il me ye n bü rokr asi ve p atron l ar iç içe g e ç m i þ d u r u m d a . P a r a y o k b a ha ne s iy le f a b r i k a k a p a t a n d e v l e t , b ü t ç e n i n y ar ý s ý n ý f ai z ad ý al t ý n d a pa tro n la ra h o r t u m l u y o r . D e v l e t , ç a l ý þ a n k es i m d en f e d a k a r l ý k i s t i y o r a m a t a n k a , t o p a , t ü f e ð e p a r a b u l m a k t a z o rl a n m ý y o r. B a þ b a k a n Y ý l m a z , G ü n e y d o ð u d a s ü r e n s a v a þ i ç i n 5 0 m i l y a r d o l a r ha r c a d ý k l a r ý ný s ö y l e r k e n a s l ý n d a T C ’ n i n 4 9 . 7 m i l y a r d o l a r l ý k d ý þ b o r c u n u n ne r e d en k a y n a k l a n d ý ð ý n ý d a i t i r a f ed i y o r.

Yönetici sýnýf, uluslararasý düzeyde ya-þanan ve Türkiye’ye doðru gelen krizi at-latabilmek için karlarýndan fedakarlýk et-mek yerine çalýþanlarýn yaþam koþullarýný biraz daha kötüleþtirmek istiyor. Hükü-met, patronlardan vergi almak yerine enflasyon aracýlýðýyla çalýþan kesimlerin gelirlerini eritiyor, bizlerden kemer sýk-mamýzý istiyor. Yatýrým yapmadýðý KÝT’leri “zarar ediyor” diye çetelere peþkeþ çek-meye, buralarda çalýþanlarý da iþsizlik ve açlýða mahkum etmek istiyor. Onlar kar elde etmeyi ve sermayenin çýkarlarýný önemsiyorlar, insana deðer vermiyorlar. Yoksulluk, iþsizlik, açlýk bü-tün iþçileri etkiliyor. Özelleþtirme, sendi-kasýzlaþtýrma, düþük ücret, uzun ve aðýr çalýþma koþullarý, fabrika kapatma, TürkKürt, Laik-Dinci, Kadýn-Erkek, Genç-Yaþlý,

Alevi-Sünni demeden hepimizi etkiliyor. Bizim seçtiðimiz milletvekilleri ise bizlerin çýkarlarý için deðil kendi ceplerini doldu-ran bu düzenin devamý için çalýþýyorlar. Milyonlarca insan açlýk, yoksulluk, iþsizlik sorunuyla boðuþurken CHP bu düzeni sa-vunarak insanlarýn giyimiyle uðraþýp, or-dunun “has” partisi olmaya çalýþýyor. Hü-kümete karþý çalýþanlarýn haklarýný savun-masý gerekirken iþçilerin laik-dinci diye bölünmesine hizmet ediyor. Oysa bizim çýkarlarýmýz ortak. Fabrika-sý kapatýlan, yoksullaþtýrýlan, sömürülen bizler ancak birlikte mücadele edersek saldýrýlarý durdurabiliriz. Özelleþtirme adý altýnda fabrikalarý kapatýlan SEKA iþçileri hepimize yol gösteriyor. Onlarýn zaferi hepimizin zaferi, yenilgisi hepimizin ye-nilgisi olacaktýr.


2

Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým1998

TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BARBARLIK YA SOSYALÝZM apitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir.

K

Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür.

ÝÞÇÝ SINIFININ KURTULUÞU KENDÝ ESERÝ OLACAKTIR osyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir.

devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’daki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr.

ULUSAL SORUN osyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar.

S

Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler.

AZINLIKLAR osyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar.

S

S

Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr.

REFORM DEÐÝL

CÝNSÝYETÇÝLÝK

Y

aþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir.

Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler.

DEVRÝM u düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz.

B

Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez.

DEVRÝMCÝ PARTÝ þçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur.

Ý

Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr.

Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur.

Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler.

ENTERNASYONALÝZM

PARTÝ ÝÇÝ DEMOKRASÝ

apitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir.

osyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur.

K

Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir.

S

Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur.

TEK ÜLKEDE SOSYALÝZM MÜMKÜN DEÐÝLDÝR usya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz.

R

Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da

DEVRÝMCÝ GÖREV u fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.

B

UMUDUN TEMSÝLCÝSÝ OLMAK önetici sýnýf, politikacýsý, bürokratý, askeri, patronu, medyasý ve bütün kurumlarýyla haftalardýr bitmeyen bir kampanya yapýyor. Türkiye’nin son 75 yýlda ne kadar büyük deðiþimler yaþadýðý anlatýlýyor. Herþeyin deðiþip iyileþtiði, bunun da Atatürk ve ondan sonra gelen devlet büyükleri ile cumhuriyet sisteminin sonucu olduðu iddia ediliyor. Açýk ki Türkiye ekonomisi 75 yýlda oldukça ciddi bir geliþme kaydetti. Ne var ki üretilenlerin paylaþýlmasýndaki adaletsizlik de büyük ölçüde arttý. Yoksulluk azalmadý, aksine arttý. Sömürü ve adaletsizlik de öyle. 75 yýl içinde deðiþmeyen en önemli þey küçük bir asalak azýnlýðýn çalýþan çoðunluðun sýrtýndan yaþamasý oldu. Çeteler, yalancý politikacýlar, yolsuzluktan utanmayan bürokratlar, rüþvetçi bakanlar, mafya da ayný 75 yýlýn ürünü oldu. 75 yýllýk sistemden umudunu kesenlerin sayýsý son yýllarda daha da arttý. Parlamentonun önemli kararlarda önemsiz olduðu, asýl kararlarýn baþka yerlerde alýndýðý apaçýk ortada. Parlamentoda grubu olan partilerin bir yandan TÜSÝAD’la simgeleþen

Y

büyük sermayeye diðer yandan da orduya bakarak sürekli tutum deðiþtiriyorlar. Tercihlerini parlamento dýþý faktörlere göre belirliyorlar. Medyanýn da sahipleri olan sermayedarlar ekonomik olarak kararlarý belirlerken, generaller de siyasetin sýnýrlarýný çizmeye çalýþýyor. Her on yýlda bir demokrasinin balansýný ayarlayanlar bu sefer de balanslarý kontrol etmekteler. Ancak iþleri son 75 yýldakinden daha zor. Güney Doðu’da yaþayanlarýn çoðunluðunun desteðini alan Kürt ulusal hareketi, toplumun yüzde 20’’sinin desteðine sahip olan Ýslami hareket ve kapýyý zorlayan dünya ekonomik krizinin faturasýný ödemek istemeyen iþçi sýnýfý. Tüm bu istikrarsýzlýk ve belirsizlik içinde oyunun kurallarýný belirleyecek olanlar birbirlerinin güçlerini kontrol etmekteler. Bir yandan korku, bir yandan güvensizlik diðer taraftan mücadele etmek isteði. Ezilen ve sömürülenler Kürt-Türk, Laik-Ýslamcý, Milliyetçi-Bölücü gibi bölünürken yönetici sýnýf “koruyucu ve kurtarýcý” rolü oynadýðýný iddia ediyor. Ordunun toplumu baský ve þid-

Sohbet Toplantýlarý: Ýstanbul Kadýköy Her Pazar saat 14.30 6-8 Kasým Marksizm Toplantýlarý (bks. Sayfa 16) 15 Kasým Sýnýf Mücadelesinde Kadýn 22 Kasým Kürt Sorununda Barýþa Doðru mu? 29 Kasým Neden Aþaðýdan Sosyalizm Geleneði?

Ýstanbul Ümraniye Her Pazar saat 14.00 6-8 Kasým Marksizm Toplantýlarý (bks. Sayfa 16) 15 Kasým Neden Aþaðýdan Sosyalizm Geleneði? 22 Kasým Faþizme Karþý Mücadele 29 Kasým Ýnsan Doðasý Sosyalizme Engel mi?

Ankara Her Pazar saat 15.00 1 Kasým Gerçek Marksist Gelenek Nedir? 8 Kasým Ýnsan Doðasý Sosyalizme Engel mi? 15Kasým Nasýl bir Eðitim Ýstiyoruz? 21-22 Kasým Marksizm Toplantýlarý (bks. Sayfa 16) 29 Kasým Faþizm Nedir Ne Deðildir?

detle sindirdiði 12 Eylül darbesinin yarattýðý etkiyi hafýzalarýnda tutabilenler bu filmin daha önce de gösterildiðini hissediyorlar. Filmin bu kez “mutlu son”la bitmesini istiyorsak tarihimizden dersler çýkarmak zorundayýz. 12 Eylül darbesi sadece sayýsal büyüklük ve mücadele etme isteðinin yetmediðini acý bir þekilde öðretti. Doðru fikirler olmadan hareketin ve sayýsal büyüklüðün gücü boþa gidiyor. Ýþyerinde, okulunda, mahallesinde çevresinde egemen sýnýfýn fikirlerine sahip olanlarla tartýþmayý beceremeyenler, bu insanlarý mücadelenin ve fikirlerinin bir parçasý haline getirmek konusunda kararlý olmayanlar tarihin intikamýyla karþý karþýya kalýrlar. Bu, sýnýflar mücadelesinde yenilgi demektir. Yenilginin deðil umudun temsilcisi olabilmek için bu ay içinde Ýstanbul ve Ankara’daki Marksizm adlý tartýþma toplantýlarýný en geniþ katýlýmla ve zengin tartýþmalarla gerçekleþtirmeyi hedefliyoruz. Hepinizin gelmesi ve katkýda bulunmasý dileðiyle...

Uluslararasý Sosyalizm için

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Tarih:1 Kasým 1998 Sayý: 10 Sahibi: Uluslararasý Gelenek Yayýn ve Tanýtým Limited Þirketi adýna Hüseyin Çýnar Yazý Ýþleri Sorumlusu:Süleyman Þarlý Baský:Yön Matbacýlýk

Bürolar: Ýstanbul Kadýköy: Yoðurtçu Þükrü Sokak, No.48/5 Kadýköy, Tel: 0216 330 8272 Ýstanbul Ümraniye: Santral Duraðý,Menteþoðlu Cd. No 5, Ümraniye Ankara: Beyazsaray Apt. 10/30, Sýhhiye Tel: 0312 229 3257


1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi

3

SEKA iþçilerinin sesi:

“Yöneticilere deðil kendine güven” EKA direniþinden bir iþyeri temsilcisi “SEKA’daki iþçiler bile direniyorsa, özelleþtirmelerekarþýmücadeleyiTürkiye’ye yaymak çok mümkün” diyor.Yýllarcaiþyeritemsilciliði yapmýþ olan bu iþçi, SEKA’daki muhafazakarvemücadeleyeinanmayan iþçilerin kapatma kararýyla birliktenasýldeðiþtiðinianlatýyor. Hükümet ve iþverenler SEKA’yý aniden kapatan aþýrý saldýrgan tutumlarýyla özelleþtirmeler konusunda ne kadar kararlý olduklarýný bizlere gösteriyorlardý. Ancak bu saldýrý SEKA iþçisi tarafýndan geri püskürtüldü. Üretimden gelen gücünü kullanan ve üretim araçlarýnýn kendilerine ait olduðunu ifade eden iþçiler, fabrikayý iþgal ettiler. Yöneticilerin “kapattýk” dediði fabrikayý iþleterek yönetici sýnýfýnýn üretim ve fabrika üzerindeki kontrolünü reddediyor, beceriksizliklerini yüzlerine vuruyorlardý. Ýzmit gibi iþçi sýnýfýnýn kalbi sayýlabilecek bir bölgede SEKA direniþi dýþarýdan gelen destekle güçlendi.

S

Bugün SEKA iþçisi dost ve düþmana, saldýrý karþýsýnda kendini koruyabileceðini, savunma hattýný sýnýf kardeþleriyle dayanýþarak örebileceðini gösterdi. Kapatma kararýna karþý direniþin baþlamasýyla birlikte baþbakanlýktan geri adým atýldýðýna dair haberler gelmeye baþladý. Bu haberler iþçilere sendika liderleri, özellikle de Türk-Ýþ Baþkaný Bayram Meral aracýlýðýyla iletildi. Ancak SEKA iþçileri bu mesajlarýn bizzat kendilerine yazýlý olarak iletilmesi gerektiðini söyleyerek özelleþtirmecileri püskürttüler. Yöneticiler, geri adým attýklarýna dair yazýlý kararý vermeyi geciktirerek iþçilerin orta yolcu çözümleri kabul etmesi için zaman kazanmaya çalýþýyorlar. Ancak SEKA ile dayanýþmanýn büyümesi yöneticilerin ve SEKA’nýn topraklarýnda gözü olan patronlarýn beklentilerini boþa çýkaracaktýr.

SEKA bir kývýlcým

SEKA’lý bir iþçi:

“D ay an ý þ m a ve o r ta k m ü cad el e ön em l i ” Ýþgal sýrasýnda SEKA’lý bir iþçi Ýþçi Demokrasisi’nin sorularýný yanýtladý: Özelleþtirme mücadelesine SEKA iþçisi hazýr mýydý? Ýþçiler buna hazýr deðildi. ÖYK’dan 18 ay içerisinde SEKA’nýn tüm müesseselerinin özelleþtirmeye hazýrlanacaðý kararý çýkmýþtý Arsa rantýný gözeterek özelleþtirme planlarý yapýlmýþtý. Sendikada da taban olarak hazýrlýðýmýz yoktu. (Kimsenin üretmek gibi bir derdi yoktu.) DYP, SHP döneminde Ýzmit Oluklu Mukavele tamamen sökülüp satýldý. Ýþçilerin genel durumu? Þu anda 600 tane emekliliði gelmiþ iþçi var 12 Eylül’den beri iþçi alýnmamakta. Her yýl SEKA okulunda eðitim gören 45 kiþi burada deneyim kazanýp özel sektöre verilir. SEKA’da yaþ ortalamasý 30 civarýnda. Bizi ziyarete gelen yabancýlar üretimin kalitesini beðeniyorlar. Karar duyulduðunda ne tepki verildi? Karar faksla bildirilmiþ.Cuma günü kararý (5:30’da) duyduðumuzda öne çýkan bir kaç iþçi içerde kalýp direniþ kara-

olabilir mi? Özelleþtirmeler iþçiler için iþsizlik ve sendikasýzlaþtýrma, nüfusun çoðunluðu için fiyat artýþlarý anlamýna geliyor. Her özelleþtirmenin arkasýndan ya çeteler, ya mafya, ya bir yeðen çýkýyor. Çalýþanlarýn çoðu özelleþtirmelere karþý. Ancak mücadele için bir kývýlcým gerekiyor. Patronlar bundan korkuyorlar. Çünkü böyle bir kývýlcým kolayca Güney Kore, Endonezya ya da Zimbabve’deki gibi bir yangýna dönüþebilir. Böylesi bir patlama için Türkiye’de her türlü koþul var, ancak neden gerçekleþmiyor? Bunun yanýtý SEKA mücadelesi içinde yatýyor. Türk-Ýþ lideri Bayram Meral SEKA direniþinin baþýndan beri Baþbakan’ýn kendisine “kararý geri alacaðý” sözü verdiðini ifade ediyordu. SEKA direniþi devam ederken Ankara’da bir toplantý düzenleyen Türk-Ýþ sanki SEKA’da bir direniþ yokmuþ gibi dav-

rý aldýk. Ýlan etmek için sendikacýlarý aradýk. Ortada hiç kimse yoktu. Ýlk gece belirsizlikten dolayý moralsizdik. Durumun ciddiyetini anladýktan sonra örgütlenmeye baþladýk. Komite oluþturduk. Ýlk destek Korsa’dan geldi. Siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin desteði kendimize güveni arttýrdý. ÝMOTAÞ 52 kamyonuyla trafiði kapattý. Öðrenciler önlükleriyle ziyarete geldiler. Minibüsçüler, taksiciler, esnaf “SEKA Kapatýlamaz!” sloganýný yapýþtýrdý. Aileler ve esnaf kumanyayý karþýladý. MHP il baþkaný bile ziyaretimize gelmek zorunda kaldý. Sizce SEKA iþçisi mücadeleyi ne yaparak kazanabilir? Saldýrýyý püskürtmeyi sýnýfýn örgütlü gücü yapar. Emeðin siyasallaþmasý gerekmektedir. Aksi durumda özelleþtirmeler devam edecek. Þu an Balýkesir, Çaycuma, Afyon, Dalaman’da iþçiler üretime devam ediyor. Ýþçiler kendi aralarýndaki koordinasyonu sendika aracýlýðýyla saðlýyorlar. SEKA iþçisi sýnýfýn farklý sektörlerinde örgütlü DÝSK’li, KESK’li, Türk-Ýþ’li sýnýf kardeþlerinin dayanýþmasý ve ortak mücadelesi ile bu saldýrýyý püskürtebilir.

Þenay Þahin

randý. SEKA’lý iþçiler bu toplantýnýn bir parçasý deðildiler. 31 Ekim mitingi Türk-Ýþ, Hak-Ýþ, DÝSK ve KESK’in yerel örgütlemelerinden oluþan Kocaeli Sendikal Birliði’nin inisiyatifinde gerçekleþiyor. Bu mitingin önemli bir mesajý var: “SEKA’yý kapatamazsýnýz. Baþka yerleri kapatmak da sýkar artýk, çünkü size karþý direnebileceðimizi biliyoruz.” Bu mesajýn etkisini azaltmak isteyen hükümet kapatmayý iptal eden kararý aldýðý bilgisini sýzdýrarak eyleme katýlýmý azaltmaya çalýþýyor.

Ne yapmalý? SEKA iþçileri bu mücadelenin çok genel bir mücadele olduðunu biliyor, ancak bu genel mücadeleyi örgütlemek için Bayram Meral’e güvenemeyeceklerini de görüyorlar. Ýþyeri temsilcilerinden bir tanesi durumu þöyle ifade ediyor: “Bence Bayram ve Mesut þöyle bir anlaþma yaptýlar. Mesut SEKA’nýn kapa-

ÝÞÇÝLERÝN SEKA DÝRENÝÞÝ MARÞI Ey SEKA’lý, Ey SEKA’lý Sensin iþçilerin þahý Ne kutsaldýr, ekmek kavgasý Ey SEKA’lý, Ey SEKA’lý Ölmek var, dönmek yok Buralardan vazgeçmek yok SEKA’larý kapatana Seçimlerde oy vermek yok týlmasý kararýný geri alacak, Bayram da bunun karþýlýðýnda mücadeleyi genelleþtirmeyecek. Aslýnda biz doðrudan iþgal kararý almasaydýk kendi sendikamýzýn genel baþkaný da SEKA arazisinde gözü olan Ýzmit Belediye Baþkaný ile anlaþýrdý sanýyorum. Anlaþma yapamayacak olanlar fabrikanýn kapatýlmasýyla iþlerini ve geleceklerini kaybedecek olan biz iþçileriz.” Sendika liderlikleri SEKA’da baþlayan direniþi Türkiye geneline yayýp özelleþtirmeleri tamamen durdurmak ve ciddi kazanýmlar elde etmek için mücadele etmiyorlar. Mücadelenin baþarýsý için ihtiyacýmýz olan þey iþyerlerini birbirine baðlayan, dayanýþmayý saðlayan, gücümüzü birleþtiren bir militanlar aðý oluþturmaktýr. Mücadeleyi bu að aracýlýðýyla örgütlemeliyiz. Metal sektöründe görüldüðü gibi bu aðý kurmak yerine ihtiyaçlarýmýzý karþýlamalarý için sendika bürokratlarýna güvenirsek ortalýkta ka-

lýrýz. 10 bin metal iþçisi kardeþimizin sendikasýz bir þekilde ortalýkta kaldýðý gibi. Türk-Ýþ’e baðlý Türk MetalÝþ sendikasý iþçilere raðmen bir sözleþme imzalamýþ, ayný sektördeki DÝSK’e baðlý Birleþik MetalÝþ de patronlarla arasýndaki iliþki bozulur korkusuyla iþçilerin öfkesini sahiplenmemiþtir. Neye ihtiyacýmýz olduðu konusunu yine ayný SEKA’lý iþçi þöyle ifade ediyor: “Bugüne kadar kendime ‘olanlarý nasýl deðiþtirebilirim?’ diye soruyor ama bir yanýt bulamýyordum. Bugün bu yanýtý buldum. Eðer bir þey istiyorsan kendi gücüne güveneceksin, eylem yapacaksýn, gösteri yapacaksýn, sokaklara çýkacaksýn istediðini alacaksýn.”

Çiðdem Özbaþ

endilerine raðmen iþverenle anlaþan sendikalarý Türk Metal’i protesto ederek istifa eden ve iþ býrakan iþçiler baþladýklarý iþi bitiremedikleri için azgýn bir saldýrýyla karþý karþýya kaldýlar. Mücadelenin parlayýp söndüðü yerlerde toplam 1000 kadar iþçiyi “kriz” bahanesiyle iþten atan patronlar, iþçilere Türk Metal Sendikasý’na dönmeleri için baský yapýyorlar. Türk-Ýþ’e baðlý Türk Metal-Ýþ sendikasýndan ayrýlan yaklaþýk 10 bin iþçinin öfkesi, patronlarla arasýndaki iliþkinin bozulmasýndan korkan DÝSK’e baðlý Birleþik Metal-Ýþ tarafýndan da sahiplenilmedi. Hareketin sendikal liderliðe karþý bir öfke olarak yaþanmasý ve patronlara yeni bir toplusözleþme imzalattýrmak konusunda yaþadýðý güvensizlik patronlarýn saldýrýsý karþýsýnda iþçileri silahsýz býraktý. Sendikasýz iþçiler Birleþik Metal Ýþ’in sendika militanlarý tarafýndan hýzla örgütlenmeli ve sendika yönetimlerine kaderlerini teslim etmeyecek güç ve güvende demokratik bir sendikal hareket inþa edilmelidir. Ýþten atýlanlarýn geri alýnmasý ve yeni iþten atmalarý engellemek için bir eylem programý oluþturmalýdýr.

K


4

Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

ÖZELLEÞTÝRMELER Ý

SEKA’DA N ÝZLENÝMLER

Sermaye sýnýfýnýn özelleþtirme saldýrýsý esas olarak 1980 sonrasý gündeme geldi. Uluslararasý kapitalist ekonomide yaðunlaþan krizin faturasýný iþçi sýnýfýna ödetmek için diðer bir çok saldýrý programýnýn yanýsýra özelleþtirme uygulamaya koyuldu. Amaç kamu kesiminde örgütlü iþçilerin örgütlülüðünü özelleþtirme ile daðatarak krizin faturasýný iþçi sýnýfýna ödetemekti. Böylece iþçilere düþük ücreti, aðýr çalýþma koþullarýný kabul ettirecekti. Ayrýca sermaye edineceði alanlara da kavuþacaktý. Türkiye’de benzer süreç gündeme geldi.

Sermaye neden özelleþtirmek istiyor? Cumhuriyet döneminde ulusal sermayenin cýlýzlýðýný ortadan kaldýrmak, sermayeyi güçlendirmek için KÝT’ler kurulmuþtu. Bu teþekküller sermayeye ucuz hammadde ve hizmet veriyordu. Sermayenin geniþleyebilmesi için gerekli olan yol, elektrik, haberleþme aðý gibi ürün ve hizmetleri KÝT’ler oluþturuyordu. Bu hizmetlerden halk deðil kapitalistler yararlanýyordu. Ulusal sermaye zamanla öyle büyüdü ki yurt dýþýna açýlýr hale geldi. Bu arada çoðalan KÝT’lerle birlikte iþçilerde çoðalmýþtý. Emeðini satarak geçinmek zorunda olan bu insanlar üretimini kendileri yaptýðý halde bu ihtiyaçlarýný giderecek mal ve hizmetleri satýn almak zorundaydýlar. Bir süre sonra karý yavaþlayan ve yeni kar alanlarý arayan sermayedarlar, gözünü tüketim ihtiyacýný yönelik mal ve hizmetlerin üretildiði KÝT’lere diktiler. Böylece iþçi sýnýfýnýn KÝT’lerdeki örgütlülüðü de daðýtýlabilecekti. Ayrýcý dünya sermayesiyle yarýþabilmek, sömürü ve nüfuz alaný sýralamasýnda bir üst basamaða çýkabilmekde mümkün olabilecekti. Bunun için sermayelerini arttýracak her alana yani KÝT’lere saldýrmaya baþladýlar. Özelleþtirme saldýrýsýnýn zemini hazýrlanýyor. Halkýn gözünde özelleþtirmelerin gerekli olduðu izlenimi yaratmak için KÝT’lerin verimsizliði, devlet bütçesine zarar verdiði, personel sayýsýnýn çokluðunun ülke ekonomisini olumsuz etkilediði, devletin ekonomiden elini çekip asýl iþinin güvenliði, adaleti saðlama, yeni yatýrýmlar için kaynaklar olduðu sürekli anlatýlmaktadýr. Savaþa trilyonlar harcayan devlet iþçinin üç kuruþ maaþýný kendi krizinin nedeni olarak gösteriyor. Öte yandan devletin yaptýðý ise KÝT’leri borçlandýrarak, pazar alanlarýný küçülterek, iþleyiþi denetimsiz býrakarak, gerekli yatýrýmý yapmayarak, teknoloji kullanmayarak verimsiz hale getirmeye çalýþýyorlar. Hatta KÝT’ler özelleþmeden iþçiler sendikasýzlaþtýrýlmaya çalýþýlýyor. Ve

POAÞ’ta olduðu gibi satýn alma fiyatýný belirlemeyi alýcýya býrakýyorlar. Anayasa mahkemesi yapýlan özelleþtirmeleri yasal bulmayýp iptal ediyordu. ÝMF ve Dünya Bankasý bu kararlarý hiçe sayabiliyordu. Türkiye’de özelleþtirme saldýrýsý 1980’den sonra artmýþtý. Bu güne kadar 150 KÝT özelleþtirilmiþti. Ancak bunlarýn çoðu taþrada ve mücadele deneyiminin zayýf olduðu iþyerlerindeydi. Sýnýfýn buralardaki mücadelesi daha çok yerel düzeyde kaldý. Sermayedarlar þimdiyse sanayi merkezlerindeki KÝT’lere yöneldiler. Bunun için önce POAÞ’ý sofraya aldýlar. POAÞ’la ilgili belirsizlik sürerken sýrada TÜPRAÞ ve PETKÝM’de vardý. Bu arada T. Ticaret Bankasý mafyaya peþkeþ çekildi. Özelleþtirme Yüksek Kurulu denen devlet destekli yaðmalama kuruluysa SEKA’yý kapatma kararý aldý. KÝT’lere yönelik özelleþtirme saldýrýlarý burda durmayacaktý.

Özelleþtirme ve Ýþçi Hareketi Her gerçekleþen özelleþtirme sonucunda birlerce iþçi iþsiz kalýp açlar ordusuna katýlmakta. Özelleþtirilen KÝT çalýþanlarýnýn %53’ü iþsiz kalmýþtýr. Sendikalý oraný %36, ücretler %60’a kadar düþmüþtür. Sermayenin KÝT’leri paylaþma savaþý þimdi sermaye içinde iç çatýþmaya dönüþerek iþçi hareketinin KÝT’lerin özelleþtirilmemesi için verdiði mücadeleye katkýda bulunarak KÝT’lerin özelleþtirilmesinin yavaþlatýlabilmesini saðladý. Böylece iþçi hereketine zaman kazandýrdý. Þimdi ise sýrada Petkim, Tüpraþ, Ýskenderun Demir Çelik,Kocaeli Limaný....vs. var. Emperyalizm dünyanýn bir ucunda üretileni öbür ucunda tükettirebiliyor. Sermayeler dünya ekonomisinde en büyük paya sahip olabilmek için birbirleriyle yarýþ içerisinde. Bu kurtlar sofrasýnda yem olmak istemiyorsak bu sofrayý darmadaðýn etmek zorundayýz. Bu planlarý bozacak, saldýrýyý püskürtecek güç emeðini satarak geçinmek zorunda olanlarýn birleþerek, mücadele etmesiyle mümkün olacak. Ýþçilerin kazanýlmýþ haklarýnýn gerçek garantisi ise sermayedarlarýn ve onlarýn devletlerinin yarattýklarý kapitalist iliþkileri yerlebir edip iþçilerin kendi iktidarlarýný kurmasýyla mümkün olacaktýr. Altýný alan kuralý koyacaksa altýný yapan iþçilerdir! Özgürlük için kurallarý koyan da iþçiler olacaktýr! Birleþen iþçiler yenilmezler!

Þenay Þahin

SEKA iþgali iþçi sýnýfýnýn diðer kesimlerinden destek görüyor. Bu dayanýþmadan güç alan SEKA iþçileri Kendilerine olan güvenlerini fabrika giriþine astýklarý dövizlerde dile getiriyorlar: “SEKA’yý kapatmak yürek ister!”, “Sana seçimde rantiyeciler oy versin!“, SEKA kapatýlamaz!”

zmit sonradan oluþturulmuþ bir sanayi þehri ve bu þehrin varolmasýnda SEKA’nýn büyük önemi var. 1936’da üretime geçen SEKA’da 1980 öncesi 7000 iþçi çalýþýyordu. Þimdi ise yaklaþýk 1800 iþçi çalýþmakta ve 1320 dönümlük E5 karayolunun kenarýnda çok deðerli bir arazisi, büyük bir limaný ve demiryolu var. SEKA’nýn kendi elektriðini üreteceði doðalgaz projesi Devlet Planlama Teþkilatý tarafýndan onaylanmýþ durumda. Üstelik çevre ödülü almýþ bir arýtma tesisine sahip. Makineleri gizlice satýlan, Selüloz bölümü kapatýlan, 25 trilyonluk kültür arazisi Koç-Ford ortaklýðýna karþýlýksýz verilen SEKA ile ilgili ÖYK (Özelleþtirme Yüksek Kurulu) 2 Ekim Cuma günü kapatma kararý aldý. Ve ilk defa bir kapatma kararý bu kadar kolay verilmiþti. Ama SEKA’yý kapatmak kararýn veriliþi kadar kolay olmayacaktý. SEKA iþçileri 15-16 Haziran tecrübesi, 1988’deki 132 gün süren grev ve benzeri mücadele deneyimlerine sahipti. Ýzmit halký eylemlerinde SEKA’yý desteklemiþ eylem süresince SEKA’lýlara ucuz hizmet vermiþti, yardým etmiþti. Kapatma kararýnýn duyulduðu gün saat 18:00’den itibaren iþçiler iþyerlerini iþgal kararý aldý, direniþe geçti. O günden beri Ýzmit SEKA’da üretim devam etmekte. Bu arada Balýkesir, Çaycuma, Dalaman, Kastamonu, Giresun-Aksuve Silifke’deki SEKA’larda çalýþanlar da direniþe destek veriyor. Bu arada Ýzmit halký SEKA’yý çok sahipleniyor. Öðrenciler bir gün derslere girmeyerek SEKA ziyareti yaptýlar. Kamyonlar trafiði kapatarak eyleme destek verdiler. Araçlarýn arkalarýna ve Ýzmit’teki iþyerlerine ”SEKA kapatýlamaz” yazýlarý asýlmýþ. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri dayanýþma mitingine katýldýlar. Sözde, Baþbakan’ýn karardan haberi yokmuþ. Ýzmit Büyükþehir Belediye Baþkaný Sefa Sirmen ise karara ses çýkartmamakta ve arazinin bir bölümünü belediyeye tahsis etmekte. Medyada ise SEKA ile ilgili tek bir haber çýkmamakta. Ýþçiler Avþar’ýn kýzýnýn saçýnýn, gözünün rengini her gün haber yapan medyanýn böyle bir karar ve eylemi gündeme getirmemesini þiddetle eleþtiriyorlar. Ýþçiler fabrikaya yýllardýr bakým yapýlmadýðýný kendi çabalarýyla çalýþtýrdýklarýný söylüyorlar. Minareyi çalan kýlýfýný hazýrlýyor. Özelleþtirmek için SEKA iþe yaramaz gösterilmeye çalýþýlýyor. SEKA’nýn ömrünü tamamladýðý iddia ediliyor.Selüloz-Ýþ Genel Baþkaný Bozkan, SEKA’da 1940’larýn teknolojisinin kullanýldýðýný bu yüzden hedefinin %70’ini üretebildiðini küçük bir teknolojik yatýrýmla %100’lük hedef üretimin yapýlabileceðini söylüyor. Amaçlarý 1320 dönümlük deðerli araziyi rantiyecilere yaðmalatmak kaðýt üretimini holdinginlerin tekeline býrakmak olan bu yüzsüzler o kýlýfý kendi baþlarýna geçirsinler... Özelleþtirme Yüksek Kurulu denen bu kurul devletin, iþçilere saldýrý kuruludur. Önce Petrol Ofisi sonra Hereke Halý satýldý. Þimdi sýra SEKA’da. Ardýndan da THY, TÜPRAÞ, SSK, PETKÝM, Kocaeli Limaný, ÝGSAÞ vs. gibi kurumlara sýra gelecek. SEKA’yý kapatarak 1800 iþçiyi ve ailelerini açlarýn arasýna katmaktýr amaçlarý. Bu gözü doymayan yaðmacýlara, vergi adý altýnda iþçinin üç kuruþ maaþýna göz koyan seçim zamaný oy alabilmek için vaadler savuran bu ikiyüzlülere iþçilerin cevabý SEKA’nýn giriþinde asýlmýþtýr: “SEKA’yý kapatmak yürek ister!”, “Sana seçimde rantiyeciler oy versin!“, “SEKA kapatýlamaz!”

Þenay Þahin


1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi 5

ÝÞÇÝ SINIFININ YÜKSELEN MÜCADELESÝ þçi sýnýfý son dönemde yeni kýpýrtýlara, genel hareketi yükseltecek mücadelelere girdi. Eylül ayýnýn sonunda Bursa otomotiv iþçileri imzalanan berbat sözleþmeden hareketle greve çýkarken, Kamu iþçileri Seka kaðýt fabrikalarýnda grev, iþyeri iþgali, toplu yürüyüþ eylemlerini baþlattýlar. Eylemler 1994 krizinden sonra iþçi sýnýfýnýn özelleþtirme, sendikasýzlaþtýrma, ücretleri düþürme, çalýþma koþullarýný aðýrlaþtýrma gibi saldýrýlarý aþacak, saðcý bürokrasinin hakimiyetindeki sendikalardaki çemberi kýracak özelliklere sahip. Bu eylemlere bakarak, büyük umutlara sahip olamayýz. Ama sýnýf mücadelesinin iniþ ve çýkýþlarla dolu olduðunu, geçmiþte benzeri eylemlerin nelere yol açtýðýný biliyor olarak geleceðe iliþkin kestirimlerde bulunabilir, büyük eylemlere hazýrlýklý olmak gerektiðini söylebiliriz. Ýþçi sýnýfýný egemen sýnýfýn baskýlarýný durduracak, sistemi deðiþtirecek biricik güç olarak görmeyenler için sýnýf mücadelesininönemi yoktur; iþyerlerinde çoðu kez basit nedenlerle baþlayan eylemler bu kesimlerce sürekli küçümsenir; bu eylemlerin bir çok kez toplumun kaderini deðiþtirecek genel eylemlerin sýçratýcýsý olduðu ne yazýk ki bilinmez. Ama devrimci marksistler iþçi mücadelelerinden dersler çýkartmak, bunlarý sýnýfa taþýmak, iþyeri temelinde örgütlenmek zorundadýrlar.

Ý

E y l e m l e r i n g e ne l n itelið i 1998’in son döneminde gündeme gelen bu iki eylemin en önemli özelliði kendiliðinden, iþyerindeki öncü iþçilerin inisiyatifinde geliþmesi. Hem Bursa otomotiv iþçileri, hem Ýzmit Seka iþçileri eyleme yukarýdan talimatla deðil, aþaðýdan kendi inisiyatifleriyle baþladýlar ve baþlar baþlamaz da iþyeri komitelerini oluþturdular. Seka Ýzmit eylemi kýsa sürede kaðýt sektöründe örgütlü Selüloz Ýþ’in inisiylatifi ile diðer

(Muðla-Dalaman, Silifke, Zonguldak-Çaycuma, Balýkesir) kaðýt fabrikalarýna sýçradý. Mücadeledeki bir diðer özellik, eylemlerin iþçilerin sendikalý olmasýna karþýn sektörel düzeyde kalmasý, yani kendi iþkollarýnýn dýþýna taþmamasý idi. Ancak gerek Türk-iþ gerek se diðer konfederasyonlarda örgütlü iþçiler mücadelelere eylem yaparak katýlmasalar da pasif desteklerin vermekten geri kalmadýlar. Türkiye’nin Ýstanbul’dan sonra en önemli sanayi merkezleri arasýnda yer alan Bursa ve Ýzmir’de iþçilere yýðýnsal destekler verildi, toplantýlar yapýldý, geniþ dayanýþma yardýmlarý örgütlendi.

bu tür eylemlerle aþýlabilecek. Özelleþtirme saldýrýsý ile berbat sözleþme ve sözleþmelerin satýlmasýnýn, birbirinden çok farklý olmayan ayný saldýrýnýn baþka boyutlarý olduðu ancak bu tür mücadeleler de açýða çýkabilir. Ama bunun için devrimci iþçi partisinin yardýmýna, onun hafýzasýna, mücadeleyi ulus çapýnda birleþtirebilmesine gereksinim vardýr.

Ö zelleþt irm eler d ur d u ru l a b i l i r Genç iþçilerin de inisiyatif aldýðý bu her iki mücedelede görülüyor ki önümüzdeki dönem zorlu geçecektir. Ýþçi sýnýfý yeniden ayaða kalkmýþtýr

rol Ofisi hariç) sanayi merkezine kaydýrmýþ oldular. Hiç kuþkusuz daha önceki saldýrýlarýn kýsmen baþarýya ulaþmasýndan cesaret almýþlardý. Ancak Ýzmit Seka eylemi kýsa sürede bölgede genel bir mücadele hattýnýn ilk adýmýnýn oluþmasýný saðlarken özelleþtirmenin durdurulabileceðine iliþkin güveni artýrmýþtýr.

P a r t il e r üzer indeki basýnç Seka eylemi sýnýfýn en önemli hegomonik güç olduðunu tüm topluma gösterebilir. Medyanýn sansürüne karþýn toplumun en önemli gündemi haline gelebilir. Bunu kararlýlýk ve yýðýnsallýk, ey-

sýncýn altýnda büyük ölçüde sola kayarak sýnýfýn taleplerini daha kesin olarak savunmak zorunda kalacaktýr. Hiç kuþkusuz bu durum sýnýfýn kendi taleplerini dolaysýz olarak formüle eden devrimce bir partiye olan gereksinimini azaltmayacaktýr. Diðer yandan eylemler sýnýfý faaliyetinin merkezine koymayan, genel bir “kitle” savunulucuðu yapan Ödp’yi de harektlendirdi ve özelleþtirmeye karþý daha kararlý bir tutum almaya itti.

Sendikalar üz e ri n d e k i b a sý n ç Seka eylemi özelleþtirmelerin kacýnýlmaz bir dayatma olmadýðýný, dur-

mýþlardý. Seka eylemini sürerken Türk-Ýþ yaklaþýk 3 bin yerel yöneticisinin katýlýmý ile ilk özelleþtirme karþýtý toplantýsýný yaptý. Kuþkusuz toplantýya Seka mücadelesinin kararlýlýðý yansýmýþ, “Þalter Ýnecek özelleþtirme duracak” sloganý atýlmýþtý. Bursa otomotiv iþçilerinin eylemi de 1989’lardan bu yana metal iþçilerinin çoðunu bir cenderede tutan, mücadeleci iþçileri iþten attýran saðcý Türk-Metal bürokrasinin aþýlabileceðini, sendikanýn demokratikleþebileceðini özel kesimde göstererek sýnýfýn özgüvenini artýrdý. Þu an sözkonusu iþyerlerinde sermaye saðcý sendika bürokrasisi ile anlaþarak 300’den fazla iþçiyi iþten attýrmýþtýr. Ancak Türk-Metal bürokrasisisi iþçilerin bu mücadelesine karþýsýnda , aþaðýnýn taleplerini ifade edeceði kanallarý eskisi gibi kolayca týkayamayacak, tavizler vermek zorunda kalacaktýr.

M üc a de l e l e r i ç oð a l t m a k

DAYANIÞMA ÞART. Tekstil iþkolunda sendikalaþmaya karþý iþverenlerin saldýrýlarý devam ediyor. DÝSK’e baðlý Tekstil-Ýþ Sendikasý’na üye olduklarý için Çorlu’da iþten atýlan 215 Zümrüt Örme iþçisinin direniþi 3. ayýna giriyor. Geçen ay sonunda Lastik-Ýþ Sendikasý üyesi iþçiler toplam 400 milyon lira tutan sosyal yardým zamlarýný dayanýþma için direniþçi iþçilere gönderdiler. Lastik-Ýþ’li iþçilerin güzel bir örneðini verdiði dayanýþma kazanmak için en çok ihtiyacýmýz olan þeydir.

B öl ü n m ü þl ü k v e mü c a d e l e Eylemlere desteðin saðlanmasýnda ve dayanýþma grevlerinin yapýlmasýnda sýnýfýn bölünmüþlüðü en büyük engeli oluþturdu. Farklý taleplerle ortaya çýksa da her iki eylem, iþyeri düzeyindeki siyasal ayrýlýklarýn aþýlmasýna hizmet etti. Ancak birbirlerini destekleyen talepleri içeremedi. Bu durum sýnýfýn bölünmüþlüðünü açýk olarak ortaya koyuyor. Ama ayný zamanda bölünmüþlük de

ve mücadeleden önemli kazanýmlarla çýkabilecektir. Daha þimdiden Seka mücadelesi özelleþtirme saldýrýsýnýn durdurulabileceðine iliþkin umudu sýnýf içinde ve sendika yönetimleri düzeyinde bugüne kadar olmadýðý ölçüde artýrmýþtýr. Seka eylemi ile egemen sýnfýlarýn hükümetleri bugüne kadar taþrada ve mücadele deneyi zayýf iþletmelerde baþardýklarý saldýrýyý (Havaþ, Karabük demir çelik, Ýstanbul SEK ile sanayi merkezlerinde de iþyeri bulunan ama çoðu iþyeri taþrada olan Pet-

leme sýnýfýn ve toplumun desteðinin sürmesi belirleyecek. Mücadele partiler özellikle reformcu partiler üzerinde etkili hale geliyor. Daha þimdiden CHP içinde tartýþmalar gündeme geldi. Partinin özelleþtirmeci unsurlarý (Ýzmit Belediye Baþkaný Sefa Sirmen gibi) kararlarýný gözden geçirmek zorunda kaldýlar. Partinin sol kanadý ise eyleme açýk bir destek vererek, partinin sola kaymasýna katký sundular. Eylemdeki kararlýlýk, genel eyleme dönüþürse Chp bu ba-

durulabileceðini Türk-Ýþ yönetimine ve tabanýna göstermiþtir. Seka eylemi ile birlikte Türk-iþ içinde özelleþtirmeye taraf olan sendikalarýn tavýrlarýný deðiþtermeleri sözkonusu olabilecektir. Seka eylemi Türk-Ýþ’in özelleþtirmeye karþý komisyon kurduðu, genel ve bölgesel toplantýlar yapma kararý aldýðý bir döneme denk düþtü. Eylül sonunda Toplanan Türk-Ýþ’e üye sendikalar, ilk kez özelleþtirmeye karþý olduklarýný açýk bir þekilde ifade etmiþler, eylemler, toplantýlar yapma kararý al-

Sý ný fýn yük se len mü ca da le si ile ye ni ka za ným lar gün de me ge le bi lir. Ey lem ler iþ çi le rin söz leþ me de ki pa sif ener ji si ni açý ða çý kar ta rak Ka mu top lu söz leþ me le rin hu ku ken baþ la dý ðý (fi i len 1999 ba þýn da baþ lý yor) bu sü reç te ye ni ka za ným la ra ka pý yý ara la ya bi lir. Bu sü reç te en önem li ta lep bir bi rin den ay rýl maz bi çim de iþ gü ven ce si ve ör güt len me öz gür lü ðü (mev cut iþ ya sa la rý nýn iþ çe ler le hi ne de ðiþ me si) ile özel leþ tir me le rin dur du rul ma sý ol ma lý dýr. Bu iki ta lep ön cü iþ çi le rin en önem li si la hý ha li ne ge le bi lir. Þim di den, Se ka ve Oto mo tiv iþ çi le ri nin ey le mi ni her yer de an lat mak, ta ban ör güt len me le ri ni bu söz leþ me sü re cin de yay ma nýn en önem li ara cý ola bi lir.

Olcay Kahyaoðlu


6 Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

Kapitalizm: Bolluk içinde yokluðun düzeni urjuva iktisatçýlarý, 1989 devrimleriyle “sosyalist” ülkelerin çöküþünü zafer çýðlýklarýyla kutladýlar. “Tarihin sonu”nun geldiðini, en mükemmel sistemin “serbet piyasa” kapitalizmi olduðunu ilan ettiler. Kapitalizmin mükemmel iþlediðini, ekonomik krizlerin artýk yaþanmayacaðýný anlattýlar tüm dünyaya. Oysa bu dönemde ekonomisi dünya 1930’lardan sonra en büyük krizine doðru gidiyordu. “Üçüncü Dünya” ülkelerine örnek olarak gösterilen Asya’daki “mucize” ekonomiler giderek daralýyor. Asya Kaplanlarý tam bir çöküþün içinde. Üstelik bu kriz sadece onlarla da sýnýrlý deðil. Kriz dalga dalga ve derinleþerek emperyalist ülkelerde yaygýnlaþýyor. Güneþ Taner, Türkiye borsalarýndaki çöküþü, Rusya üzerinden gelen bir soðuk hava dalgasýymýþ gibi anlatarak, kapitalizmin doðasýnda barýndýrdýðý devresel dalganmalarý örtmeye, sanki bu kapitalizmin suçu deðilmiþ gibi geçiþtirmeye çalýþýyor.

B

Hava akýmlarýyla açýklanmayacak kadar derin olan ekonomik buhran kapitalizmin doðasýnda gizli: Refah-aþýrý üretim-kriz-durgunluk...

Sistem neden krize giriyor? Devresel dalgalanmalarýn en büyük sebebi kapitalist birikim süreci. Peki bu birikim nasýl oluyor?.Patronlar iþçinin ürettiði artý-deðere el koyuyor ve bunun bir kýsmýný kendi ihtiyaçlarý için harcayýp büyük bir kýsmýný ise biriktiriyorlar. El koyduðu artý-deðer ne kadar büyükse birikimi de o kadar büyük oluyor. Artý-deðeri büyütmenin bir yolu, on iþçinin yaptýðý iþi iki iþçiye yaptýrmak. Bu ise ancak daha geliþmiþ makinelerle saðlanabilir. Ýþte bir patron ne kadar çok birikim yapmýþsa o kadar çok yeni yatýrým yapabilir ve yeni makineleri iþyerine alabilir. Böylece daha çok artýdeðere el koyar. El koyduðu artý-deðer büyüdükçe birikimi de büyür. Yani gittikçe en

çok parasý olan en çok kazanmaya devam eder. Oysa birikimi az olan sermaye sahibi (küçük kapitalistler, küçük burjuvazi) bu yatýrýmlarý yapamaz ve diðerine göre ayný malý daha pahallýya üretir. Kapitalist rekabetten dolayý ucuza üretenle pahalýya üreten ayný malý ayný fiyata satmak zorunda olduðundan, küçük kapitalistler karlarý gittikçe düþtüðü için buna dayanamaz ve bir süre sonra tasfiye olurlar. Bunun sonucu sermaye gittikçe daha az sayýda kapitalistin elinde toplanmaya baþlar. Birikimin artmasý ve bunun daha az emek kullanmak ve daha hýzla üretim yapmak için tekrar makinelere yatýrýlmasý, teknolojik iþsizliði doðurur. Ýþsizler ordusu gittikçe büyür. Marks bunu þöyle tarif eder: “Ýþçi sýnýfýnýn bir kýsmýný zoraki aylaklýða, diðer kýsmýný aþýrý çalýþmaya sevk etmekle, tekil kapitalist, zenginleþmenin yolunu bulmuþtur; yedek sanayi ordusu, toplumsal birikime tekabül eden bir

çapta oluþur.” Yani, servet artýp daha az elde toplandýkça, ayný zamanda iþçi sýnýfý için “yoksulluk da birikmektedir.” Bir yandan teknolojik geliþme sonucu iþsiz kalanlar diðer tarafta kapitalin belli ellerde toplanmasýyla eskiden küçük kapitalist olanlarýn iþsiz kalmasý yedek sanayi ordusu dediðimiz iþsizler kitlesini gittikçe büyütür ve bunlar çalýþanlarýn patronlarla pazarlýk gücünü zayýflattýðý için gerçek ücretler de düþer ve böylece sefalet hem yaygýnlaþýr hem de derinleþir. Kapitalizmin en temel çeliþkisi üretimin toplumsal olarak yapýlmasýna karþýn, üretim araçlarýnýn az sayýda patronun elinde olmasýdýr. Bu, üretimin toplumun ihtiyaçlarý için deðil de kar için ve daha fazla biriktirmek için yapýlmasýnýn temelini oluþturur. Yukarýda da uzunca anlattýðmýz gibi ekonomi geliþtikçe bu çekiþki de þiddetlenir. Toplumun ihtiyaçlarý için deðil de kar hýrsýyla plansýz yatýrýmla-

Fransa patladý Ö ðr e nc i le r in m es aj ý “ G re v le r a r a cý lý ðý yl a h ay a l k ur ma n mümkün ” Fransa’da 500 bin okul öðrencisinin sokaklarý iþgal etmesi 1997’de Juspin hükümetinin seçiminden bu yana en büyük gösterilerden birisiydi. Þu anki protesto dalgasý genelleþmiþ bir hoþnutsuzluk üzerine yükseliyor. Ýki hafta öncesinde Fransa’nýn güneyindeki Nimes’de baþlayan küçük bir protesto 2 milyon 300 bin genci içine alarak tüm liselere yayýldý. Onbinlercesi sokaklarý iþgal ederek Paris’de ve baþka þehirlerde trafiði felç ettiler. Öðrenciler Eðitim Bakanlýðý’na yürürken kendilerini durdurmaya çalýþan çevik kuvvetle çatýþtýlar. Öðrencilerin talepleri kalabalýk sýnýflar üzerineyken çok hýzlýca öðretmen azlýðý, ev ödevlerinin aðýrlýðý ve kötü okul koþullarý gibi baþka talepleri de içerir hale geldi. Öðrencilerin çoðu açýsýndan Mayýs 68’le benzerlik çok açýktý. Göstericiler, “bu bizim Ekim 98’imiz” diye baðýrýyorlardý. Zaten kendi sorun ve talepleri olan

Fransýz Öðretmenler Sendikasý üyeleri de hemen öðrencileri desteklediler. Öðrenci protestolarýndaki patlama, genel düzeydeki huzursuzluk ve hoþnutsuzluðun nasýl hemen siyasi sistemi karþýsýna alan bir kitle hareketine dönüþebildiðini gösteriyor. Ayný zamanda herkesi ilgilendirmeyen bir talebin nasýl hemen diðer iþçileri de birleþtiren bir çekim gücüne dönüþebileceðini göstermekte. “Türkiye’de olmaz” diyenler SEKA direniþi gibi küçük mücadelelerin böylesi kitlesel bir hareketin baþlangýcý olabilecek fýrsatlar barýndýrdýðýný görememekteler. Her küçük mücadelenin, Fransa’da lise öðrencilerinin mücadelesinde olduðu gibi, kontrolsüz bir yangýn gibi yayýlma ve hükümeti köþeye sýkýþtýracak bir harekete dönüþme potansiyeli vardýr.

Sertuð Çiçek

rýn yapýlmasý, yatýrým girdilerin bu yatýrýmlarý karþýlayacak kadar çok olmamasý, yatýrým girdilerinin fiyatlarýný yükseltir. Yatýrýmlar sonucu yeni ürünler piyasaya sürüldüðünde bir süre sonra yeni ürünlerin fiyatlarý düþme eðilimine girer. Çünkü piyasaya talepten çok mal sürülüyor. Dolayýsyla yatýrýmcý yatýrýmýnýn karþýlýðýný alamaz ve þirketler batmaya baþlar. Ekonomik kriz her zaman olmasa da çok büyük bir çoðunlukla politik istikrarsýzlýðý da beraberinde getiriyor. Kriz milyonlarca insanýn hayatýyla oynuyor, insanlarý açlýða ve sefalte sürüklüyor. Bolluk (aþýrý üretim) içinde, insanlarýn açýktan öldüðü ve sefalet içinde yaþadýðý tek sistem kapitalizmdir. Kapitalizm aslýnda kendi sonunu hazýrlýyor. Sermaye sýnýfýnýn bizlere vereceði tek cevap sefaleti artýrmak. Oysa bizlerin cevabý çok net. Üretimin birkaç patronun daha fazla kar etmesi için deðil toplumun ihtiyaçlarý için yapýldýðý bolluk içinde sefaletin yaþan-

madýðý bir düzen: Sosyalizm. Yazýmýzý Marks’ýn hala çok güncel olan þu sözleriyle noktalayalým: “Büyük kapitalistlerin sayýca azaldýkça ... sefalet, baský, yozlaþma, esaret, sömürme arttýðý gibi, gittikçe büyüyen ve kapitalist üretim süreci mekanizmasýnýn örgütlediði, birleþtirdiði, hazýrladýðý iþçi sýnýfýnýn isyaný da artar. Kapitalin monopolü, kendisiyle beraber kendisi tarafýndan getirilen üretim tarzýnýn engeli haline gelir. Üretim araçlarýnýn temerküzü (az sayýda elde toplanmasý) ve emeðin toplumsallaþmasý öyle bir noktaya gelmektedir ki, kapitalist çerçeveye intibak etmemekle ve bunu patlatmaktadýr. Kapitalist özel mülkiyetin son saati, artýk çalmýþtýr. Gasbedenlerin, kendilerinden gasbedilmesinin sýrasý gelmiþtir.”

Mine Dok Aydýn


1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi 7

Kemalizm ilerici mi? H

er egemen sýn ý f k e n d i ç ýk a r l a r ý n ý s avunmak üzere kullan a c a ð ý i d eo l o j i l e r yaratýr. Bu nedenle de genellikle tarihi yeniden yazmak zorunda kalýr. Bu fikirleri kullanarak iþçi sýnýfýný böler ve diren iþ in i t ör p ü le m e y e çalýþýr.

Milliyetçi ideolojiler ýl lar ca Ýn gi liz öðrencilere dün ya nü fu sunun üç te bi ri ne Britan ya Ým pa ra tor lu ðu’nun “me de ni yet” gö tür dü ðü öð re til di. Ger çek te ise Ýn gi liz ege men sý ný fý kölecilik ve bas kýy la kendisi ni zen gin leþ tir miþ ti. De mok ra si ve medeni de ðer le re zer re ka dar de ðer verme den dün ya nýn üç te bi ri ni ka na boð du. Yu na nis tan’da okul ki tap la rý Yu nan devleti ve di li ni muhteþem An tik Yu nan Çaðý na bað lar. An cak Yu na nis tan’ýn baðýmsýzlýðý için Os man lý Ým pa ra tor lu ðu na karþý mü ca de le eden ler Yu nan ca de ðil Arnavut ça ko nu þu yor lardý. Mo dern Yu nan ca ege men sý ný fýn An tik He len de ve þu an ki Yu na nis tan’ýn ba zý böl ge le rin de konuþulan leh çe nin ya pay bir þe kil de birleþtirilmesi ile oluþ tu. Türkiye’de de 75 yýl önce Cum hu ri yet’in kuruluþuyla bir lik te geldiði id di a edi len özgürlük, de mok ra si ve modernleþmenin Mus ta fa Ke mal tarafýndan ge ti ril di ði öðretilmektedir. Ge or ge Or well, “geçmiþi kontrol eden bu gü nü de kont rol eder, bugünü kontrol eden de geleceði kontrol eder” der. Bütün uluslarda egemen sýnýf ideolojileri geçmiþi siste ma tik ola rak ye ni den yazar. Bunun amacý, egemen sýnýfý en olumlu açýdan göstererek onun amaç ve fikir le ri nin geç miþ ten bu yana hep bir süreklilik içinde olduðunu göstermektir. Bu biçimiyle Türkiye’nin res-

Y

mi tarihi diðer uluslarýnkinden hiç farklý deðildir.

Cumhuriyetçilik Osmanlý Ýmparatorluðu Avrupa’yý bölen Birinci Dünya Savaþý’nda yenilen emperyalist güçler arasýndaydý. Bu nedenle daha önce sahip olduðu topraklarýn çoðunu yitirdi. Mustafa Kemal 19 Mayýs 1919’da Samsun’a “ayak bastýðýnda” imparatorluk tarafýndan Doðu’daki Üçüncü Kolordu’yu teftiþ etmek üzere görevlendirilmiþti. Milliyetçiler, Ýmparatorluk topraklarýný korumada baþarýsýz olduðunu gördükleri Ýstanbul Hükümeti’ne karþý baþkaldýran Mustafa Kemal’in etrafýnda toplandýlar. Bu arada HalifeSultan’ý da tanýmaya devam ediyorlardý. Ýstanbul Hükümeti ile iliþkiler gerginleþip kopunca Þeyhülislam milliyetçilere karþý fetva çýkardý. Milliyetçiler de Ankara Müftüsünden fetva alarak Ýstanbul Hükümeti’ni vatan haini olarak ilan ettiler.

5-6 Eylül 1955’deki katliam ve 1964’deki sürgünler takip etti. Ýstanbul’da bir zamanlar 120 bin olan Rum nüfusu þimdi sadece 2 bin.

Demokrasi(sizlik) 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin ilan edilmesi Mustafa Kemal’in iktidarýný saðlamlaþtýrmasýnda bir yeni aþamaya denk düþtü. Þeyh Sait Kürt ayaklanmasý kanlý bir þekilde bastýrýldý ve liderleri öldü-

baþlanýyor, maya CHP’nin ilk kongresi ikinci kongre olarak ilan ediliyordu. Çünkü Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin 4-11 Eylül tarihli Sivas Kongresi, CHP’nin ilk kongresi olarak gösterilmek isteniyordu. Böylece Sivas Kongresi ve CHP arasýnda aslýnda olmayan doðrusal bir bað kuruldu. Kemalizm bir ideoloji olarak yapýlandýrýlmýþ ve altý ok ile sembolize edilmiþti.

dinin devlet eliyle kullanýlmasý anlamýna geliyordu. Devletçilik ve milliyetçilik 1930 ve 40’lar boyunca ekonominin dünya piyasalarýndan izole bir þekilde devlet kontrolü altýnda geliþtirilmesi demekti. Ekonomiyi dýþa açan ve NATO üyeliðine baþvuran yine 1946-50 yýllarý arasýnda CHP hükümetiydi. Dolayýsýyla uygulamalarda ne bir süreklilik ne de istikrar sözkonusu. Kemalizmde tek istikrarlý yön, bu ideo-

Savaþýn boyutlarý Kurtuluþ Savaþý çok sýnýrlý bir savaþtý. Ýki yýl içinde sadece 60 günlük bir çatýþma yaþandý. Resmi rakamlara göre 9 bin 167 asker öldü. Bazý kaynaklar Ýstiklal Mahkemeleri’nde savaþa karþý çýkmak ya da iþbirliði yapmayý reddetmekten dolayý çok daha fazla insanýn yargýlanýp infaz edildiðini iddia ediyorlar.

Etnik Temizlik 1906’da Türkiye’yi oluþturan sýnýrlarýn içinde yaþayan nüfusun yüzde 10’u Rum, yüzde 7’si Ermeni, yüzde 11’i de Musevi idi. 1927’de ise Müslüman olmayan nüfusun toplam içindeki payý yüzde 2.6’ya düþdü. Rum ve Ermeniler Osmanlý Ýmparatorluðu ticaretinin çoðunu kontrol ediyorlardý. Savaþ sýrasýnda Müslümanlar tarafýndan bunlara el koyuldu. Bu süreç devam ettirilerek Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Varlýk Vergisi konuldu. Bunu

Medya açýkça 75’nci yýl yürüyüþlerinin “27 Mayýs 1960’dan bu yana ordu ve halk arasýndaki en büyük birliðin” ifadesi olduðunu yazýp söyledi. rüldü. Ýstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu. Takrir-i Sükün Kanunu uyarýnca 660 kiþi idam edildi. 1946’ya kadar Türkiye resmi olarak tek parti devletiydi. Dersim Ýsyaný kanlý bir þekilde bastýrýldý ve Cumhuriyet tarihinin önemli bir bölümünde Kürtçe konuþulmasý yasaklandý.

Tarih yeniden yazýlýyor Tarih yeniden yazýl-

Esneklik Her egemen sýnýf ideolojisi gibi gerçek hayatta Kemalizm de istikrarsýz. Mustafa Kemal 1923’de cumhuriyetçi oldu. O zamana kadar Osmanlý hükümetinin sýnýrlarýný ve çýkarlarýný savunuyor ancak baþarýsýzlýklarýný eleþtiriyordu. Laiklik hiçbir zaman devletle dinin gerçekten birbirinden ayrýlmasý anlamýna gelmedi. Laiklik kimi zaman dinin bastýrýlmasý, kimi zaman da

lojinin düzenli olarak Türk egemen sýnýfýn çýkarlarýný savunmak için kullanýlmasýdýr.

Kemalizm “ilerici” mi? Bugün Kemalizmin ilerici olduðu konusunda hayaller var. Bunun nedeni Stalinizmin milliyetçilik ve devlet mülkiyeti konusunda solda yarattýðý kafa karýþýklýðýdýr. Cumhuriyetin kuruluþundan beri iþçi sýnýfýnýn örgütlenme haklarý saldýrý altýnda-

dýr. 1960’lardan buyana hangi haklar elde edildiyse bu iþçilerin mücadelesi sonucu olmuþtur. Sol üzerinde Kemalizmin etkisi iþçi sýnýfý mücadelelerini frenleyen sonuçlar doðurmuþtur çünkü bütün Türklerin yani iþçilerin ve patronlarýn çýkarlarý ortak varsayýlmaktadýr.

Niye 75’nci yýl bu kadar þaþalý Dünya ekonomisi derin bir krize yuvarlaný-

yor. Türkiye egemen sýnýfýný iki konu son derece korkutuyor. Birincisi iþçi sýnýfýnýn bu krizin faturasýný ödemeyi reddetmesi. Ýkincisi ise yoksullaþan toplumsal kesimlerin islamcýlara olan desteðinin artmasý. Kamuoyu yoklamalarý, Refah Partisi’nin kapatýlmasý, Recep Tayyip Erdoðan’ýn hapis cezasýna çarptýrýlmasý ve yüzlerce destekçinin tutuklanmasý þeklinde seyreden islamcý harekete karþý yaþanan saldýrýlara raðmen Fazilet Partisi’ne olan desteðin azalmadýðýný gösteriyor. Resmi kaynaklar bile Türban eylemlerine yarým milyon kiþinin katýldýðýný itiraf etmek zorunda kaldýlar. Gerçek rakamýn çok daha yüksek olduðunu tahmin etmek zor deðil. Cumhuriyetin 75’nci yýlý etrafýnda yapýlan propagandanýn amacý islamcý harekete yapýlan baskýlarýn desteklenmesini saðlamak. Ýzmit SEKA fabrikanýn iþgali gibi iþçi sýnýfý direniþlerinden dikkati uzaklaþtýrmaya çalýþýyorlar. Bunlardan en önemlisi ordunun siyasete müdahalesini meþrulaþtýrmak ve haklý göstermek çabasýdýr. Medya açýkça 75’nci yýl yürüyüþlerinin “27 Mayýs 1960’dan bu yana ordu ve halk arasýndaki en büyük birliðin” ifadesi olduðunu yazýp söyledi. Bunun “çaðdaþlýk”, demokrasi, ve özgürlük ile ne alakasý var. Þu anda gerçekleþen Kemalist propaganda dalgasýnýn ardýnda yatan ordunun siyasete müdahalelerine karþý direnmeliyiz.

C. Uzun


8

Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi

KÝMÝN CUMHURÝYETÝ? umhuriyetin 75. kuruluþ yýldönümü hazýrlýklarý aylar öncesinden baþladý. Belli ki 29 Ekim bu yýl dev gösterilere, þaþaalý balo ve yürüyüþlere sahne olacak. Düzenlenecek sivil ve askeri geçit törenleri bölücülere ve laik cumhuriyet karþýtlarýna karþý gövde gösterisine dönüþtürülecek. Tüm resmi-sivil erkan ordunun etrafýnda arzý endam eyleyecek. Cumhuriyetin 75. yýlýnda memuruna zam yapmak için para bulamayanlar cumhuriyet kutlamalarý için su gibi para harcýyor. Diðer taraftan SEKA’yý kapatýp onbinlerce iþçiyi iþten atýyor. Özelleþtirme adý altýnda trilyonluk þirketler çetelere peþkeþ çekiliyor. Devleti çeteler ele geçirmiþ. Yargýnýn yerini yargýsýz infaz almýþ. Yaþam hakkýnýn faili meçhule gittiði, kiþisel hak ve özgürlüklerin yok edildiði, doðuda kendi halkýyla savaþ halinde batýda ise çalýþanlar ve islamcý hareketle baþý dertte bir devlet. Burjuva Cumhuriyet.

C

Cumhuriyet tarihini askeri darbeler tarihi olarak ele almak abartý sayýlmamalýdýr. Sermaye sýnýfý her krize girdiði dönem zaten sýnýrlý olan hak ve özgürlüklere saldýrdý.12 Mart 1971 muhturasýný veren Genelkurmay Baþkaný Memduh Tolmaç, “toplumsal bilinç ekonomik geliþmenin önüne geçti bunun durdurulmasý gerekir” diyerek askeri müdahalelerin sýnýfsal ve politik içeriðini netçe ve sýkýlmadan ifade etmekteydi. Her askeri müdahaleden sonra iktidar blokunda ordunun rolü arttý. 1960 darbesiyle kurumsallaþtý. Bugün siyasal yaþamýmýzýn en belirleyici ve düzenleyici organý haline geldi. MGK’nýn aldýðý tavsiye kararlarý hep emir telakki edildi. Hükümet dahil tüm cumhuriyet kurumlarý tarafýndan anýnda yerine getirilir. Bugün yaþanan kriz ne egemen sýnýfa ne de ezilen kesimlere eskisi gibi yaþama ve davranma izni vermiyor. Onbeþ yýldýr süren savaþ tüm kaynaklarý tüketmiþ bir halde. Bir taraftan Suriye ile savaþ gündeme giriyor ve sýnýr tatbikatlarýyla trilyonlar harcanýyor. Milyonlarca çalýþan yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Kriz ve özeleþtirmeler kitlesel iþsizliðe yol açýyor. Cumhurbaþkaný Demirel “iç barýþý saðlamakta zorlanýyorum“ diyerek içinde bulunulan durumu tarif ediyor. MESS sözleþmesi dolayýmýyla metal iþçilerinin sendikalarýna gösterdikleri tepki ve SEKA eylemi, iþçi hareketinin hýzla radikalleþeceðinin ve bizim nereye bakmamýz gerektiðinin iþaretini veriyor. Laik cumhuriyet diyenler ise iþçi hareketine deðil orduya bakýyor. 12 Mart ve 12 Eylül’ün iþkence hücrelerini ve zindanlarýný kolayca unutan hafýzasýz bir sol ise tarihten ders çýkarmamaya inat ediyor.

C U MH U R Ý YE T VE S O L Bugün Cumhuriyetin en hýzlý savunucularýndan birisi ordu diðeri CHP’dir. Cumhuriyetin kurucusu olan CHP 1970’lerde sosyaldemokrat olmaya karar vermiþti. Ancak bugün gelinen noktada doðuda Kürtlerle batýda islamcý hareketle derde giren ve çözülme evresine giren cumhuriyetin en hýzlý savunucusu noktasýna geldi. Kendisini demokrasi mücadelesiyle tanýmlamasý gereken sosyal demokrat hareketin, laik cumhuriyeti savunmak adýna militarist güçlerle yanyana düþmesi ve egemen sýnýfýn programýna destek vermesi hýzla saða kaymasýna ve itibar kaybetmesine yol açýyor. SÝP ve ÝP’de laikliði savunmak adýna MGK planlarýyla örtüþüyor. “Gericiliðe karþý savaþmak bizim iþimiz” diyerek egemen sýnýfýn sol içindeki politikalarýnýn uzantýsý haline geliyor. 75. yýl kutlamala-

CUMHURÝYETÝN 75. YILI VE ÝÞÇÝ SINIFININ ÇIKARLARI ütünkamubinalarýndacumhuriyetin75.yýlýnýkutlayanbezafiþleri, kocakocadevbayraklarýgörmeyenyok.Tabikibudurumkamu binalarýyla sýnýrlý deðil. Yine medya aylardýr insanlarý 75. yýl bahanesiyle yoðun bir milliyetçilik bombardýmanýnauðrattý. Özellikle son günlerdeki savaþ çýðýrtkanlýðýný yayan siyasi iktidar var olan toplumsal sorun karþýsýnda her halde hiç bir zaman bu yýl olduðu kadar cumhuriyet ipine sarýlmamýþtýr. Ýster istemez sormak geliyor insanýn içinden : Neden ? Tabi ki bu kutlamalarýn gerekçesi cumhuriyetin 75 yýlýna girmesi olamaz. Bu durum hem daha sahici bir nedenin olduðunu düþünmemize hemde siyasi iktidarýn politik olarak ne kadar panik halinde güçsüz olduðunun ip uçlarýný veriyor. Ýç politikada açmaza giren, baþta iþçi sýnýfýnýn en temel taleplerine, Kürt sorununa ve türban konusunda alýþýlagelen þiddet ve baský politikalarýnda baþka çözümü olmayan siyasi iktidar Suriye ile olasý bir savaþý gündemine alarak toplumsal muhalefeti “ vatan bütünlüðü ve miletin birliði” gibi geleneksel cumhuriyet politikalarýyla susturmak ve ideolojik olarak teslim almak istiyor. Sermaye sýnýfýnýn cumhuriyeti 75. yýlýnda kutlamalarý bu kadar abartmasýnýn toplumsal nedeni bu. Ýþçi demokrasisi gazetesinde sürekli olarak bu sistemde egemen olan fikirlerin egemen sýnýfýn , yani tekelci sermayenin fikirleri olduðu vurgulanýr. Ve bu fikirlerin iþçi sýnýfý mücadelesini böldüðü, zayýflattýðý anlatýlýr. Kapitalizm var olduðundan bu yana sermaye sýnýfý için milliyetçilik sýnýf çatýþmalarýnýn üstünü örten en önemli ideolojik silah oldu. Öyle görünüyor ki kapitalizmin yýkýlacaðý zamana kadar da böyle kalacak. Bunun doðrudan sonucu olarak iþçi sýnýfýnýn büyük bir kýsmý milliyetçi fikirlere sahip. Bugün Kürt sorunu konusunda yýllardýr sürdürülen devlet politikasý ve son olarak savaþ çýðýrtkanlýðý karþýsýnda iþçi sýnýfý tepkisiz ve egemen fikirleri savunmaya hazýr açýk halde. Bu politkanýn iþçi sýnýfý içinde yaratmýþ olduðu bölünmenin etkileri ise oldukça derin . Bunun en açýk örneði ise 1974 de Türk Rum savaþý sýrasýnda en militan iþçi mücadelesini örgütleyen DÝSK iþçilerinin bir günlük yövmiyelerini savaþ fonununa vermesi için yürüttükleri kampanya sorunun vehameti açýsýndan oldukça önemli.tabi bu soruna yol açan politikalarýn belirlenmesinde reformist ve stalinist önderliklerin miliyetçi ulusal baðýmsýzlýkçý olmalarýný büyük payý var. Ýþçi sýnýfýnýn çýkarý hayata sýnýfsal olarak bakmaktan geçer. Sosyalistler, kapitalist toplumda sermaye sýnýfýnýn tersine ayný coðrafyada yaþamak, ayný dili konuþmak ayný etnik kökenden geliyor olmanýn ayný ortak çýkarlara sahip olmayý saðlamayacaðýný söylerler.Çünkü birbirinden farklý gelirlere sahip olmalarý ve üretim araçlarý üzerindeki bir avuç azýnlýðýn egemenliði birbiriyle çýkarlarý gereði uzlaþamayacak iki ayrý sýnýfý oluþturur. Öte yandan iþçi sýnýfý ve sermaye sýnýfý için ayný kavramlar farklý içeriðe sahiptir. Burjuva devrimlerin özgürlük, eþitlik, kardeþlik gibi en temel sloganlarý kýsa sürede soyut, gerçek karþýlýðý olmayan içi boþaltýlmiþ birer kavram haline geldiler. Bunun için özel mülkiyetin olduðu, zenginliðin eþitsiz daðýldýðý kapitalist toplumda sosyalistler, iþçi sýnýfýnýn sermaye sahipleri ile eþit ekonomik sosyal hiç bir temel hakka olamayacaðýndan dolayý gerçek kurtuluþu sosyalist toplumda görürler. Kapitalist devlet yöneticileri her yerde olduðu gibi Türkiye’de de kendisini her kesimin devleti olduðu yalanýna baþvururlar.Bu durumu izah etmek için kimi formasyonlara ihtiyaç duyarlar. Ýlk baþta toplumdaki sýnýflarýn yerine ulusal birliði yani Türklüðü koymakla baþla-

B

D A RB E L E R C U M H U R Ý Y E T Ý

Darbeler Cumhuriyeti rý bugün esas olarak islamcýlara ve Kürt hareketine karþý bir kampanyaya dönüþtü. Sol ise cumhuriyetin 75. yýlýnda cumhuriyeti savunmak deðil savaþ kýþkýrtýcýlýðý yapan, özelleþtirmelerle KÝT’ leri çetelere peþkeþ çeken, SEKA’yý kapatan, iþçileri açlýða iþsizliðe mahkum eden, her türden demokratik hak ve özgürlüklerimizi gasp eden egemen sýnýfa karþý mücadeleyi yükseltmeli. Bu mücadeleyi verecek yegane güçse iþçi sýnýfý ve onun birleþik mücadelesidir. Görevse bunu engelleyen iþçi hareketini bölen burjuvazinin kuyruðuna takýlmaya çalýþan her türden burjuva milliyetçi reformist eðilimlerle mücadele etmek.

TARÝHTE CUMHURÝYET Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karþý ulusal kurtuluþ mücadelesi içinde biçimlendi. Bir taraftan savaþtý diðer taraftan uzlaþtý. Zaferden sonra oluþan ulusal devlet sermayenin önüne çýkan ulusal ve sýnýfsal direniþ noktalarýný temizledi O dönem oluþturulmaya çalýþýlan KÝT’ler aracýlýðýyla hem sermaye birikimi yaratýlmaya hemde sanayi için temel girdiler saðlanmaya çalýþýlmýþ. Devletçilik ve özel sermaye yanyana yürümüþ. Devlet eliyle milyonerler yaratýlmýþtýr. 1950 lere kadar iþçilere sendika hakký bile tanýnmamýþ her türden iþçi eylemi ve örgütlenmesi yasadýþý sayýlmýþ ve bastýrýlmýþ. Ýþçi sýnýfý grev hakkýný ancak 1963 de elde edebilmiþtir. Cumhuriyet dini her zaman kendi çýkarlarý için kullanmýþ. Hiç bir zaman gerçek laik bir cumhuriyet olamamýþ. Devlet kontrolünde islamý çoðu kere sola karþý kullanmýþ. Zaman zaman partileþmesine bile izin vermiþtir.1920’lerde Fethi Okyar, sonralarý Erbakan’ýn kurduðu partiler buna örnektir. Kontrolden çýktýðýný hissettiði anda kapatma yollu-

na gitmiþtir. Egemen sýnýfýn istediði laik bir cumhuriyet deðil kendi kontrolünde olan bir islami harekettir. 1945 lere kadar tek parti iktidarý yaþanmýþ. Ulusal kurtuluþ mücadelesi sürecinde Kürtlere verilen sözler unutulmuþ. Hak isteyen her Kürt hareketine asimilasyon politikasý uygulanmýþtýr. Dünün Ýstiklal Mahkemeleri bugünün DGM’leri olarak devam ediyor. Ýkinci Dünya savaþý sonrasý batýda esen, rüzgara ve ülkede oluþan tepkiyi almak için çok partili düzene geçilmiþ Menderes yönetimi de kýsa sürede baskýcý bir yönetime dönüþmüþtür. Toprak sahipleri ve ticaret burjuvazisini yanýna alan Menderes ulusal sanayi burjuvazisinin önünü týkamýþ. Bu ise darbeyle aþýlmýþtýr. Cumhuriyetin tarihi sermayenin ekonomik siyasal iktidarýný pekiþtirmesinin iþçi hareketini ve Kürt muhalefetini baský altýna almanýn demokratik hak ve özgürlükleri yok saymanýn yada yok etmenin tarihidir.

KEMALÝZM ÜZERÝNE Osmanlý’nýn daðýlma sürecinde kendine yer edinmek, pazar oluþturmak isteyen mahalli Türk burjuvazisi emperyalist iþgale karþý açýk bir tutuma sahipti. Mahalli sýnýflarýn yedeði ve desteðinde iþgale karþý ulusal kurtuluþ hareketine karþý önderlik eden bir kýsým kadrolar çatýþmalý ve tartýþmalý bir süreçten geçerek çalýþan ve çeþitli vaatlerle Kürt’lerin desteðini aldýlar. Zaferden sonra ortaya çýkan ulus devlet kapitalist dünyayla iþbirliði içinde kendine yer açacak gerekli sermaye birikimini saðlamak iþine giriþti. Emek yoðun sermaye birikim modeli devreye sokuldu. Bunun yoluysa her türlü hak aramanýn yasaklanmasý ve muhalefetin susturulmasý ile mümkündü. Öyle de oldu. Demokrasisiz bir cumhuriyet ortaya çýktý. 1945’lere kadar böyle gitti. Sol Kemalizmden

kopamadýðý için bu hareketi desteklemeye devam etti . Ýlerici bir misyon biçti. Hareketin farklý evreleri arasýndaki farký göremedi. Kürtlere karþý Kemalist politikalarý destekledi. Açýk yada örtük. Cumhuriyet devletinin yanýnda yer aldý. Dün anti emperyalist olan bir hareketin iktidara gelince kolayca burjuva ve sömürgeci bir çizgiye kayabileceðini göremedi. Ki bu ulusal hareketlerin kaderidir. Açýk iþgale karþý tepkiyi örgütleyen hareket sonraki süreçte toplumu sermaye sýnýfý etrafýnda birleþtirmenin ve ulusal burjuva devleti inþasýnýn çimentosu görevini gördü. Farklý ülkelerden tüm burjuva ideolojilerinin ortak özelliði toplumu sermaye sýnýfý etrafýnda birleþtirmede iþleve sahip olmasýdýr. Burjuvazi sadece zor yoluyla iktidarýný sürdüremez. Toplumun onun hegomanyasýna ikna edilmesi gerekir. Ýþte ideolojik kültürel politik araç ve aygýtlar burda devreye girer. Her ülkede egemen ideolojinin aldýðý biçim ve isim farklýlýklar gösterir. Geliþen ve deðiþen koþullara göre egemen ideoloji kendini yeniden üretmek zorundadýr. Bu Kemalizm için de böyle iþledi 1920’lerin Kemalizmi ile 40-50 lerin ve sonraki her onyýlda bir parlemantoya müdahele eden ordunun Kemalizm’i özünde ayný kalmakla birlikte farklýdýr. Egemen sýnýf Kemalizmi kendi siyasal ve sýnýfsal çýkarlarýný sürdürmek için kullanmýþtýr. Burjuva sýnýfýnýn farklý fraksiyonlarý Kemalizm’in toplumsal kabul görmüþlüðü iddasýndan hareketle her yaptýðýný Kemalizimle tariflemiþtir. Belli ki bugün bu konsensüs bozulmuþ ve egemen sýnýf bu konsensüsü tekrar kendi lehine yeniden kurmak istiyor 75. yýl kutlamalarý buna hizmet ediyor.

Mustafa Eker

9

dýlar ikincisi ise bu ülkede yaþayan herkesi yasalar karþýsýnda eþit göstermeye çalýþýrlar ki bunun asýl nedeni toplumda varolan sýnýfsal ve ulusal eþitsizliði gizlemeyi amaçlamaktýr. Ýþin baþka demogojik tarafý var ki bu tam bir komedidir. Türkiye’de herhangi bir nedenden dolayý muhalif kesimlere yýllardýr þunu söylüyorlar; “ efendim memlekette demokrasi var, demokratik yollarla mücadele edin parlementoda çogunluðu saðlayýn , bu sisitemi beðenmiyorsanýz deðiþtirin “1960 larda TÝP’ lilerin baþýna gelenler 1990 larda önce DEP lilerin sonra RP’lilerin baþýna geldi sermaye sýnýfý kendi egemenliðini sadece parlementoyla saðlamýyor. Ordu, polis,yargý v.s güçlerin birliðiyle yapýyor. Özellikle bu geliþmelerden çýkarýlmasý gereken en temel þey, parlementonun hiç bir temel çözüm üretemediðidir. Demokrasi ancak iþçi sýnýfýnýn kendi eylemiyle geliþir. Dünyada olduðu kadar Türkiye’de iþçi sýnýfýna yükselen mücadelesidir ki baþta grev , toplu sözleþme , sendika haklarýný kazandýrmýþtýr. 20 yýlda üç askeri darbe 30 yýl tek parti diktatörlüðü son onyýldýr da ha geldi gelecek beklentisi doðuran ve kendisine tatýþmalarla toplumsal bir meþruiyet kazandýrmaya çalýþan askeri muhtýralar ekseninde “büyüyen “ cumhuriyet 75 yýlda baþta iþçi sýnýfý olmak üzere bu sisteme muhalif olan kadýnlar, Kürtler , devrimciler üzerindeki baský þiddet ve katliam uygulamalarý vatan ve milletin bekasý için yaptý. Kirli savaþ politikalarý ,yolsuzluklar iþsizler ordusu kara para ve çete aklayýcýlarý, düþünce ve örgütlenme suçu, göç ettirme politikalarýyla sermaye cuýmhuriyeti 75 yaþýnda. Bravo . Sermaye sýnýfýnýn çýkarlarý bakýmýndan bu durumun anlaþýlamayacak hiç bir tarafý yok. Ancak kendi emeðini satmaktan baþka bir geliri olmayan ve toplumun büyük çoðunluðunu oluþturan iþç sýnýfý çýkarlarý açýsýndan bu manzara oldukça kötüdür. Bu sömürü ve baskýnýn devamýný saðlayan politikalarla varlýðýný 75 yýldýr sürdüren cumhuriyet var oldukça bir avuç sermayenin azýnlýk egemenliði devam edecektir. Bu sistem düþünen ve üretenlere baský ve þidet uygulayarak ancak ayakta kalabilir. 4 Mart 1998 de Kýzýlay Meydaný’ndaki binlerce kamu çalýþanýna gaz bombalarýyla saldýrmasýnýn nedeni bu. Her gün yüzlerce iþçinin iþine son verilmesinin, iþsiz, güvencesiz, milyonlarca iþçiyi asgari ücretle çalýþtýrmanýn, iþçileri sendikasýzlaþtýrmanýn, sýfýr zamla toplusözleþme dayatmasýnýn nedeni bu . Devrimci marksistler ,iþçi sýnýfýnýn içinde sermaye sýnýfýnýn milliyetçilikle yarattýðý bölünmeye karþý ezilen uluslarýn haklarýný savunarak iþçi sýnýfýnýn birliðinin ancak bu temelde saðlanacaðýnýn mücadelesini vermek zorundadýrlar. Doðru politikalar iþçi sýnýfýnýn eylemleriyle birleþtiði ölçüde ,egemen olan sermaye sýnýfýnýn fikirleri zayýflamaya baþlar. Hatta iktidar hedefi ile hareket etmeye baþladýkça da bu fikirlerin daðýlmasýna yol açar . Her türden ezme ezilme iliþkisinin ayakta tutarak varlýðýný sürdüren cumhuriyet iþçi sýnýfýnýn , kadýnlarýn, Kürtlerin çýkarýna uygun Sosyalistler en demokratik olan burjuva cumhuriyetinden milyonlarca defa daha demokratik olan her türlü ezme ezilme iliþkisini kaldýran sosyalizmi yani iþçi sýnýfýnýn eylemiyle oluþan sovyet demokrasisini bu cumhuriyete karþý savunmak zorundadýrlar.

Mehmet Ali Fýrat


8

Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi

KÝMÝN CUMHURÝYETÝ? umhuriyetin 75. kuruluþ yýldönümü hazýrlýklarý aylar öncesinden baþladý. Belli ki 29 Ekim bu yýl dev gösterilere, þaþaalý balo ve yürüyüþlere sahne olacak. Düzenlenecek sivil ve askeri geçit törenleri bölücülere ve laik cumhuriyet karþýtlarýna karþý gövde gösterisine dönüþtürülecek. Tüm resmi-sivil erkan ordunun etrafýnda arzý endam eyleyecek. Cumhuriyetin 75. yýlýnda memuruna zam yapmak için para bulamayanlar cumhuriyet kutlamalarý için su gibi para harcýyor. Diðer taraftan SEKA’yý kapatýp onbinlerce iþçiyi iþten atýyor. Özelleþtirme adý altýnda trilyonluk þirketler çetelere peþkeþ çekiliyor. Devleti çeteler ele geçirmiþ. Yargýnýn yerini yargýsýz infaz almýþ. Yaþam hakkýnýn faili meçhule gittiði, kiþisel hak ve özgürlüklerin yok edildiði, doðuda kendi halkýyla savaþ halinde batýda ise çalýþanlar ve islamcý hareketle baþý dertte bir devlet. Burjuva Cumhuriyet.

C

Cumhuriyet tarihini askeri darbeler tarihi olarak ele almak abartý sayýlmamalýdýr. Sermaye sýnýfý her krize girdiði dönem zaten sýnýrlý olan hak ve özgürlüklere saldýrdý.12 Mart 1971 muhturasýný veren Genelkurmay Baþkaný Memduh Tolmaç, “toplumsal bilinç ekonomik geliþmenin önüne geçti bunun durdurulmasý gerekir” diyerek askeri müdahalelerin sýnýfsal ve politik içeriðini netçe ve sýkýlmadan ifade etmekteydi. Her askeri müdahaleden sonra iktidar blokunda ordunun rolü arttý. 1960 darbesiyle kurumsallaþtý. Bugün siyasal yaþamýmýzýn en belirleyici ve düzenleyici organý haline geldi. MGK’nýn aldýðý tavsiye kararlarý hep emir telakki edildi. Hükümet dahil tüm cumhuriyet kurumlarý tarafýndan anýnda yerine getirilir. Bugün yaþanan kriz ne egemen sýnýfa ne de ezilen kesimlere eskisi gibi yaþama ve davranma izni vermiyor. Onbeþ yýldýr süren savaþ tüm kaynaklarý tüketmiþ bir halde. Bir taraftan Suriye ile savaþ gündeme giriyor ve sýnýr tatbikatlarýyla trilyonlar harcanýyor. Milyonlarca çalýþan yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Kriz ve özeleþtirmeler kitlesel iþsizliðe yol açýyor. Cumhurbaþkaný Demirel “iç barýþý saðlamakta zorlanýyorum“ diyerek içinde bulunulan durumu tarif ediyor. MESS sözleþmesi dolayýmýyla metal iþçilerinin sendikalarýna gösterdikleri tepki ve SEKA eylemi, iþçi hareketinin hýzla radikalleþeceðinin ve bizim nereye bakmamýz gerektiðinin iþaretini veriyor. Laik cumhuriyet diyenler ise iþçi hareketine deðil orduya bakýyor. 12 Mart ve 12 Eylül’ün iþkence hücrelerini ve zindanlarýný kolayca unutan hafýzasýz bir sol ise tarihten ders çýkarmamaya inat ediyor.

C U MH U R Ý YE T VE S O L Bugün Cumhuriyetin en hýzlý savunucularýndan birisi ordu diðeri CHP’dir. Cumhuriyetin kurucusu olan CHP 1970’lerde sosyaldemokrat olmaya karar vermiþti. Ancak bugün gelinen noktada doðuda Kürtlerle batýda islamcý hareketle derde giren ve çözülme evresine giren cumhuriyetin en hýzlý savunucusu noktasýna geldi. Kendisini demokrasi mücadelesiyle tanýmlamasý gereken sosyal demokrat hareketin, laik cumhuriyeti savunmak adýna militarist güçlerle yanyana düþmesi ve egemen sýnýfýn programýna destek vermesi hýzla saða kaymasýna ve itibar kaybetmesine yol açýyor. SÝP ve ÝP’de laikliði savunmak adýna MGK planlarýyla örtüþüyor. “Gericiliðe karþý savaþmak bizim iþimiz” diyerek egemen sýnýfýn sol içindeki politikalarýnýn uzantýsý haline geliyor. 75. yýl kutlamala-

CUMHURÝYETÝN 75. YILI VE ÝÞÇÝ SINIFININ ÇIKARLARI ütünkamubinalarýndacumhuriyetin75.yýlýnýkutlayanbezafiþleri, kocakocadevbayraklarýgörmeyenyok.Tabikibudurumkamu binalarýyla sýnýrlý deðil. Yine medya aylardýr insanlarý 75. yýl bahanesiyle yoðun bir milliyetçilik bombardýmanýnauðrattý. Özellikle son günlerdeki savaþ çýðýrtkanlýðýný yayan siyasi iktidar var olan toplumsal sorun karþýsýnda her halde hiç bir zaman bu yýl olduðu kadar cumhuriyet ipine sarýlmamýþtýr. Ýster istemez sormak geliyor insanýn içinden : Neden ? Tabi ki bu kutlamalarýn gerekçesi cumhuriyetin 75 yýlýna girmesi olamaz. Bu durum hem daha sahici bir nedenin olduðunu düþünmemize hemde siyasi iktidarýn politik olarak ne kadar panik halinde güçsüz olduðunun ip uçlarýný veriyor. Ýç politikada açmaza giren, baþta iþçi sýnýfýnýn en temel taleplerine, Kürt sorununa ve türban konusunda alýþýlagelen þiddet ve baský politikalarýnda baþka çözümü olmayan siyasi iktidar Suriye ile olasý bir savaþý gündemine alarak toplumsal muhalefeti “ vatan bütünlüðü ve miletin birliði” gibi geleneksel cumhuriyet politikalarýyla susturmak ve ideolojik olarak teslim almak istiyor. Sermaye sýnýfýnýn cumhuriyeti 75. yýlýnda kutlamalarý bu kadar abartmasýnýn toplumsal nedeni bu. Ýþçi demokrasisi gazetesinde sürekli olarak bu sistemde egemen olan fikirlerin egemen sýnýfýn , yani tekelci sermayenin fikirleri olduðu vurgulanýr. Ve bu fikirlerin iþçi sýnýfý mücadelesini böldüðü, zayýflattýðý anlatýlýr. Kapitalizm var olduðundan bu yana sermaye sýnýfý için milliyetçilik sýnýf çatýþmalarýnýn üstünü örten en önemli ideolojik silah oldu. Öyle görünüyor ki kapitalizmin yýkýlacaðý zamana kadar da böyle kalacak. Bunun doðrudan sonucu olarak iþçi sýnýfýnýn büyük bir kýsmý milliyetçi fikirlere sahip. Bugün Kürt sorunu konusunda yýllardýr sürdürülen devlet politikasý ve son olarak savaþ çýðýrtkanlýðý karþýsýnda iþçi sýnýfý tepkisiz ve egemen fikirleri savunmaya hazýr açýk halde. Bu politkanýn iþçi sýnýfý içinde yaratmýþ olduðu bölünmenin etkileri ise oldukça derin . Bunun en açýk örneði ise 1974 de Türk Rum savaþý sýrasýnda en militan iþçi mücadelesini örgütleyen DÝSK iþçilerinin bir günlük yövmiyelerini savaþ fonununa vermesi için yürüttükleri kampanya sorunun vehameti açýsýndan oldukça önemli.tabi bu soruna yol açan politikalarýn belirlenmesinde reformist ve stalinist önderliklerin miliyetçi ulusal baðýmsýzlýkçý olmalarýný büyük payý var. Ýþçi sýnýfýnýn çýkarý hayata sýnýfsal olarak bakmaktan geçer. Sosyalistler, kapitalist toplumda sermaye sýnýfýnýn tersine ayný coðrafyada yaþamak, ayný dili konuþmak ayný etnik kökenden geliyor olmanýn ayný ortak çýkarlara sahip olmayý saðlamayacaðýný söylerler.Çünkü birbirinden farklý gelirlere sahip olmalarý ve üretim araçlarý üzerindeki bir avuç azýnlýðýn egemenliði birbiriyle çýkarlarý gereði uzlaþamayacak iki ayrý sýnýfý oluþturur. Öte yandan iþçi sýnýfý ve sermaye sýnýfý için ayný kavramlar farklý içeriðe sahiptir. Burjuva devrimlerin özgürlük, eþitlik, kardeþlik gibi en temel sloganlarý kýsa sürede soyut, gerçek karþýlýðý olmayan içi boþaltýlmiþ birer kavram haline geldiler. Bunun için özel mülkiyetin olduðu, zenginliðin eþitsiz daðýldýðý kapitalist toplumda sosyalistler, iþçi sýnýfýnýn sermaye sahipleri ile eþit ekonomik sosyal hiç bir temel hakka olamayacaðýndan dolayý gerçek kurtuluþu sosyalist toplumda görürler. Kapitalist devlet yöneticileri her yerde olduðu gibi Türkiye’de de kendisini her kesimin devleti olduðu yalanýna baþvururlar.Bu durumu izah etmek için kimi formasyonlara ihtiyaç duyarlar. Ýlk baþta toplumdaki sýnýflarýn yerine ulusal birliði yani Türklüðü koymakla baþla-

B

D A RB E L E R C U M H U R Ý Y E T Ý

Darbeler Cumhuriyeti rý bugün esas olarak islamcýlara ve Kürt hareketine karþý bir kampanyaya dönüþtü. Sol ise cumhuriyetin 75. yýlýnda cumhuriyeti savunmak deðil savaþ kýþkýrtýcýlýðý yapan, özelleþtirmelerle KÝT’ leri çetelere peþkeþ çeken, SEKA’yý kapatan, iþçileri açlýða iþsizliðe mahkum eden, her türden demokratik hak ve özgürlüklerimizi gasp eden egemen sýnýfa karþý mücadeleyi yükseltmeli. Bu mücadeleyi verecek yegane güçse iþçi sýnýfý ve onun birleþik mücadelesidir. Görevse bunu engelleyen iþçi hareketini bölen burjuvazinin kuyruðuna takýlmaya çalýþan her türden burjuva milliyetçi reformist eðilimlerle mücadele etmek.

TARÝHTE CUMHURÝYET Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karþý ulusal kurtuluþ mücadelesi içinde biçimlendi. Bir taraftan savaþtý diðer taraftan uzlaþtý. Zaferden sonra oluþan ulusal devlet sermayenin önüne çýkan ulusal ve sýnýfsal direniþ noktalarýný temizledi O dönem oluþturulmaya çalýþýlan KÝT’ler aracýlýðýyla hem sermaye birikimi yaratýlmaya hemde sanayi için temel girdiler saðlanmaya çalýþýlmýþ. Devletçilik ve özel sermaye yanyana yürümüþ. Devlet eliyle milyonerler yaratýlmýþtýr. 1950 lere kadar iþçilere sendika hakký bile tanýnmamýþ her türden iþçi eylemi ve örgütlenmesi yasadýþý sayýlmýþ ve bastýrýlmýþ. Ýþçi sýnýfý grev hakkýný ancak 1963 de elde edebilmiþtir. Cumhuriyet dini her zaman kendi çýkarlarý için kullanmýþ. Hiç bir zaman gerçek laik bir cumhuriyet olamamýþ. Devlet kontrolünde islamý çoðu kere sola karþý kullanmýþ. Zaman zaman partileþmesine bile izin vermiþtir.1920’lerde Fethi Okyar, sonralarý Erbakan’ýn kurduðu partiler buna örnektir. Kontrolden çýktýðýný hissettiði anda kapatma yollu-

na gitmiþtir. Egemen sýnýfýn istediði laik bir cumhuriyet deðil kendi kontrolünde olan bir islami harekettir. 1945 lere kadar tek parti iktidarý yaþanmýþ. Ulusal kurtuluþ mücadelesi sürecinde Kürtlere verilen sözler unutulmuþ. Hak isteyen her Kürt hareketine asimilasyon politikasý uygulanmýþtýr. Dünün Ýstiklal Mahkemeleri bugünün DGM’leri olarak devam ediyor. Ýkinci Dünya savaþý sonrasý batýda esen, rüzgara ve ülkede oluþan tepkiyi almak için çok partili düzene geçilmiþ Menderes yönetimi de kýsa sürede baskýcý bir yönetime dönüþmüþtür. Toprak sahipleri ve ticaret burjuvazisini yanýna alan Menderes ulusal sanayi burjuvazisinin önünü týkamýþ. Bu ise darbeyle aþýlmýþtýr. Cumhuriyetin tarihi sermayenin ekonomik siyasal iktidarýný pekiþtirmesinin iþçi hareketini ve Kürt muhalefetini baský altýna almanýn demokratik hak ve özgürlükleri yok saymanýn yada yok etmenin tarihidir.

KEMALÝZM ÜZERÝNE Osmanlý’nýn daðýlma sürecinde kendine yer edinmek, pazar oluþturmak isteyen mahalli Türk burjuvazisi emperyalist iþgale karþý açýk bir tutuma sahipti. Mahalli sýnýflarýn yedeði ve desteðinde iþgale karþý ulusal kurtuluþ hareketine karþý önderlik eden bir kýsým kadrolar çatýþmalý ve tartýþmalý bir süreçten geçerek çalýþan ve çeþitli vaatlerle Kürt’lerin desteðini aldýlar. Zaferden sonra ortaya çýkan ulus devlet kapitalist dünyayla iþbirliði içinde kendine yer açacak gerekli sermaye birikimini saðlamak iþine giriþti. Emek yoðun sermaye birikim modeli devreye sokuldu. Bunun yoluysa her türlü hak aramanýn yasaklanmasý ve muhalefetin susturulmasý ile mümkündü. Öyle de oldu. Demokrasisiz bir cumhuriyet ortaya çýktý. 1945’lere kadar böyle gitti. Sol Kemalizmden

kopamadýðý için bu hareketi desteklemeye devam etti . Ýlerici bir misyon biçti. Hareketin farklý evreleri arasýndaki farký göremedi. Kürtlere karþý Kemalist politikalarý destekledi. Açýk yada örtük. Cumhuriyet devletinin yanýnda yer aldý. Dün anti emperyalist olan bir hareketin iktidara gelince kolayca burjuva ve sömürgeci bir çizgiye kayabileceðini göremedi. Ki bu ulusal hareketlerin kaderidir. Açýk iþgale karþý tepkiyi örgütleyen hareket sonraki süreçte toplumu sermaye sýnýfý etrafýnda birleþtirmenin ve ulusal burjuva devleti inþasýnýn çimentosu görevini gördü. Farklý ülkelerden tüm burjuva ideolojilerinin ortak özelliði toplumu sermaye sýnýfý etrafýnda birleþtirmede iþleve sahip olmasýdýr. Burjuvazi sadece zor yoluyla iktidarýný sürdüremez. Toplumun onun hegomanyasýna ikna edilmesi gerekir. Ýþte ideolojik kültürel politik araç ve aygýtlar burda devreye girer. Her ülkede egemen ideolojinin aldýðý biçim ve isim farklýlýklar gösterir. Geliþen ve deðiþen koþullara göre egemen ideoloji kendini yeniden üretmek zorundadýr. Bu Kemalizm için de böyle iþledi 1920’lerin Kemalizmi ile 40-50 lerin ve sonraki her onyýlda bir parlemantoya müdahele eden ordunun Kemalizm’i özünde ayný kalmakla birlikte farklýdýr. Egemen sýnýf Kemalizmi kendi siyasal ve sýnýfsal çýkarlarýný sürdürmek için kullanmýþtýr. Burjuva sýnýfýnýn farklý fraksiyonlarý Kemalizm’in toplumsal kabul görmüþlüðü iddasýndan hareketle her yaptýðýný Kemalizimle tariflemiþtir. Belli ki bugün bu konsensüs bozulmuþ ve egemen sýnýf bu konsensüsü tekrar kendi lehine yeniden kurmak istiyor 75. yýl kutlamalarý buna hizmet ediyor.

Mustafa Eker

9

dýlar ikincisi ise bu ülkede yaþayan herkesi yasalar karþýsýnda eþit göstermeye çalýþýrlar ki bunun asýl nedeni toplumda varolan sýnýfsal ve ulusal eþitsizliði gizlemeyi amaçlamaktýr. Ýþin baþka demogojik tarafý var ki bu tam bir komedidir. Türkiye’de herhangi bir nedenden dolayý muhalif kesimlere yýllardýr þunu söylüyorlar; “ efendim memlekette demokrasi var, demokratik yollarla mücadele edin parlementoda çogunluðu saðlayýn , bu sisitemi beðenmiyorsanýz deðiþtirin “1960 larda TÝP’ lilerin baþýna gelenler 1990 larda önce DEP lilerin sonra RP’lilerin baþýna geldi sermaye sýnýfý kendi egemenliðini sadece parlementoyla saðlamýyor. Ordu, polis,yargý v.s güçlerin birliðiyle yapýyor. Özellikle bu geliþmelerden çýkarýlmasý gereken en temel þey, parlementonun hiç bir temel çözüm üretemediðidir. Demokrasi ancak iþçi sýnýfýnýn kendi eylemiyle geliþir. Dünyada olduðu kadar Türkiye’de iþçi sýnýfýna yükselen mücadelesidir ki baþta grev , toplu sözleþme , sendika haklarýný kazandýrmýþtýr. 20 yýlda üç askeri darbe 30 yýl tek parti diktatörlüðü son onyýldýr da ha geldi gelecek beklentisi doðuran ve kendisine tatýþmalarla toplumsal bir meþruiyet kazandýrmaya çalýþan askeri muhtýralar ekseninde “büyüyen “ cumhuriyet 75 yýlda baþta iþçi sýnýfý olmak üzere bu sisteme muhalif olan kadýnlar, Kürtler , devrimciler üzerindeki baský þiddet ve katliam uygulamalarý vatan ve milletin bekasý için yaptý. Kirli savaþ politikalarý ,yolsuzluklar iþsizler ordusu kara para ve çete aklayýcýlarý, düþünce ve örgütlenme suçu, göç ettirme politikalarýyla sermaye cuýmhuriyeti 75 yaþýnda. Bravo . Sermaye sýnýfýnýn çýkarlarý bakýmýndan bu durumun anlaþýlamayacak hiç bir tarafý yok. Ancak kendi emeðini satmaktan baþka bir geliri olmayan ve toplumun büyük çoðunluðunu oluþturan iþç sýnýfý çýkarlarý açýsýndan bu manzara oldukça kötüdür. Bu sömürü ve baskýnýn devamýný saðlayan politikalarla varlýðýný 75 yýldýr sürdüren cumhuriyet var oldukça bir avuç sermayenin azýnlýk egemenliði devam edecektir. Bu sistem düþünen ve üretenlere baský ve þidet uygulayarak ancak ayakta kalabilir. 4 Mart 1998 de Kýzýlay Meydaný’ndaki binlerce kamu çalýþanýna gaz bombalarýyla saldýrmasýnýn nedeni bu. Her gün yüzlerce iþçinin iþine son verilmesinin, iþsiz, güvencesiz, milyonlarca iþçiyi asgari ücretle çalýþtýrmanýn, iþçileri sendikasýzlaþtýrmanýn, sýfýr zamla toplusözleþme dayatmasýnýn nedeni bu . Devrimci marksistler ,iþçi sýnýfýnýn içinde sermaye sýnýfýnýn milliyetçilikle yarattýðý bölünmeye karþý ezilen uluslarýn haklarýný savunarak iþçi sýnýfýnýn birliðinin ancak bu temelde saðlanacaðýnýn mücadelesini vermek zorundadýrlar. Doðru politikalar iþçi sýnýfýnýn eylemleriyle birleþtiði ölçüde ,egemen olan sermaye sýnýfýnýn fikirleri zayýflamaya baþlar. Hatta iktidar hedefi ile hareket etmeye baþladýkça da bu fikirlerin daðýlmasýna yol açar . Her türden ezme ezilme iliþkisinin ayakta tutarak varlýðýný sürdüren cumhuriyet iþçi sýnýfýnýn , kadýnlarýn, Kürtlerin çýkarýna uygun Sosyalistler en demokratik olan burjuva cumhuriyetinden milyonlarca defa daha demokratik olan her türlü ezme ezilme iliþkisini kaldýran sosyalizmi yani iþçi sýnýfýnýn eylemiyle oluþan sovyet demokrasisini bu cumhuriyete karþý savunmak zorundadýrlar.

Mehmet Ali Fýrat


10

Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

1973 Pi nochet d arbesi:

Þili sosyalizminin enkazý ili’nin baþkenti Santiago’daki baþkanlýk sarayý 11 Eylül 1973’de hava kuvvetleri tarafýndan bombalandý. Baþkan Salvador Allende bombalamadan kýsa süre sonra sarayýn enkazýnda can verdi. Latin Amerika askeri darbelere alýþýktý, bu durum uluslararasý düzeyde de kanýksanmýþtý. Ancak Þili’deki darbe dünyanýn bir dizi ülkesinde yaygýn protestolarla karþýlandý ve politik tartýþmalara neden oldu. 1970’lerde devrimci dönüþüm umudu içinde olanlar açýsýndan Þili büyük bir umudu temsil ediyordu. 1970’de yapýlan baþkanlýk seçimleri “deðiþim” özlemlerini yansýtýyordu. Latin Amerika’nýn her köþesinde modernleþme ve reform vaatleri veriliyordu. Egemen sýnýflar açýsýndan reform vaadi, 1959 Küba Devrimi’nin tekrarýný önleme çabasýydý. Büyük toprak sahipleri, sanayi ve finans patronlarý güçlenen basýncý hissediyor ve oluþan tehdidi görüyorlardý. Reform beklemekten sýkýlan köylüler toprak iþgal ediyor, 1960’larda güçlenen iþçi sýnýfý baþgösteren ekonomik krize karþý harekete geçiyordu. Sendikal ve sosyalist hareket kökleþmiþ bir geleneðe sahipti. 196970’de grevler büyük bir sýçrama kaydetti. Salvador Allende böylesi bir ortamda seçildi ve komünist, sosyalist partilerin oluþturduðu Popüler Birlik koalisyonunun baþýna geçti. Oylarýn yüzde 36’sýný alan Allende kendini “marksist” ve “Þili sosyalizmi”nin sözcüsü ilan etti.

Þ

K i mi n d e v l e t i ? Allende, devleti baðým sýz, top lu mun ve bü tün top lum sal ku rumlarýn üstünde görüyordu. Ona göre ordu, parlamento, adalet sistemi vs egemen sýnýfýn kontrolü altýnda deðildi. Her toplumsal grubun “sandýktan çýkana” say gý du ya ca ðý na tüm kal bi ile ina ný yor du. Onun sosyalizm anlayýþý, bütün toplumsal sýnýflarýn onayý ile toplumun tepeden reforme edil me siy di. Al len de

1971’de þunlarý söylüyordu: “Þili sosyalist toplumun inþasý için yeni, kendine özgü ve çoðulcu bir yol açma gerekliliði ile karþý karþýya... Bugün Þili sosyalizme geçiþin ikinci modelini ya ra tan dün ya da ki ilk ülkedir... Parlamento ve ordunun egemen sýnýfýn araçlarý olduðunu söyleyenler... asker ve polisimizin vatansever bilincini, profesyonel geleneklerini ve sivil iktidara boyun eðiþlerini görmezden geliyorlar.” Ýþçi sýnýfý için Popüler Birlik iktidarý toplumsal dönüþüm umutlarýný temsil ediyordu. Allende’nin ilk icraatý, Þi li ih ra ca tý nýn en önemli kalemini oluþturan bakýr endüstrisinde devletleþtirme yapmak oldu. Allende’nin ekonomik programý iþçi ücretlerini ve dolayýsýyla talebi artýrarak ekonomiyi canlandýrmak þekin dey di. Ulus la ra ra sý ser ma ye nin elin de ki banka ve þirketlerin bir kýs mý dev let leþ ti ril di. Al len de top rak re for munu mahkemeler aracýlýyla büyük toprak sahiplerine istimlak bedeli ödeyerek gerçekleþtiriyordu. Köylüler topraklara el koyarak “aþaðýdan reform” yaptýklarýnda ise bunlarý lanetliyordu. Ancak inisiyatif giderek kitlelerin eline geçti. Kit le ler “po pü ler erk”i kendi yorumlarýyla uyguluyorlardý. Toprak sahipleri köylüleri topraktan sürmeye çalýþýnca kitlesel direniþle karþýlaþýyorlardý. Fiyatlarý artýrmak için istifçilik baþgösterdiðinde kitleler kapalý dükkanlarý açýyor ve mallarý daðýtýyorlardý. Fabrika sahiplerinin üretimi yavaþlatma planlarý iþçinin örgütlü gücü tarafýndan sekteye uðratýlýyordu.

Allende Sol’a sald ý r ý yo r 1971’deki yerel seçim ler “po pü ler erk” pro je si nin ya yýl dý ðý ný gös te ri yor du. Ege men sý nýf ise Al len de’nin üzerindeki basýncý giderek artýrýyordu. Allende bu basýncýn altýnda iþçileri “aþýrýya kaçmamaya” çaðrýyordu. Kasým 1971’de egemen ve orta sýnýf kadýnlarý yanlarýna hizmetçilerini alarak

boþ tencerelerle sokaða çýktýlar. Kendi yarattýklarý sorunlarý protesto ediyorlardý. Allende’nin yal pa la yan ve kor kan bu kesimin güvenini kazanmak için taviz verme stratejsi egemen sýnýfýn güvenini artýrýyordu. Ocak 1972’de Sosyalist Parti sola ilk açýk saldýrýda bulundu. Mayýs’ta Concepcion kentinde komünist valinin em riy le gös te ri ci le re ateþ açýldý. Haziran’da dev let leþ tir me prog ra mý nýn ön cü le rin den olan eko no mi ba ka ný görevden alýndý. Popüler Birliðin konferansý da re form la rý yay mak yerine kazanýlan mevzileri saðlamlaþtýrma kararý alýrken, sola özellikle de Solun Devrimci Hareketi’ne (MIR) saldýrýlar artýyordu. Seçimle Þili Sosyalizmi’ni inþa etme stratejisinin sýnýrlarý egemen sý nýf ta ra fýn dan çi zi li yordu. Allende de bunu kabul ediyordu. Saðýn hükümeti devirme hazýrlýðý içinde olduðu bilinmesine karþýn Allende sýrtýný kitlesel harekete yaslamýyor, tersine bu hareketi iktidarý için bir tehtid olarak görüyordu.

Ý þç i k o n se y i d e mo k r a s i s i Temmuz 1972’de ilk iþçi konseyleri kuruldu. “Cor don” de ni len bu kon sey ler 1917 Rus ya’sýnda olduðu gibi iþçi sýnýfýnýn demokratik iktidarýnýn temeli olmaya aday dý lar. Cor don lar fabrika iþçileri, tarým iþçileri, yerel örgütler ve kent yoksullarýný biraraya getiriyor, üretim, daðýtým ve yerel sorunlar burada karara baðlanýyordu. Hükümetin bunlara yaklaþýmý düþmanca oldu. Aðustos’ta polis hükümetin desteði ile Santiago’daki varoþa saldýrdý. Sý nýf ça týþ ma sý nýn yeni bir boyuta ulaþtýðý Ekim’de belli oldu. TIR ve toplu taþýma araçlarýnýn sahipleri greve baþladýlar. Grevin liderleri orta sýnýf faþistleri olmakla birlikte taþýmacýlýðýn yüzde 83’ü büyük pat ron la rýn elin dey di. Egemen sýnýf artýk açýk cep he sa va þý na baþ la mýþtý. Ýþçi sýnýfý ayný mili tan lýk la ya nýt ver di. TIR’lar yola çýktý, pat-

Pinochet darbesi sýrasýnda çocuklarýný yitiren annelerin gösterileri devam ediyor. ronlar fabrikalardan atýlarak üretim yapýldý, gýda maddeleri demokratik bir þekilde daðýtýldý, pat ron la rý ta ra fýn dan kapatýlan gazeteler ve radyo istasyonlarý iþçilerin kont ro lün de ye ni den faaliyete baþladý. Ýþçi sýnýfý baðýmsýz eylemiyle bu savaþý kazanýyordu. Al len de hü kü me ti egemen sýnýfýn ve iþçi sýnýfýnýn açýk savaþýmý karþýsýnda felç oldu. Ancak Allende’nin yegane kaygýsý kontrolü ele almak tý. Mo bi li ze et ti ði güç ise burjuva devleti oldu ve bu gücü kendisini iktidara getiren iþçilere karþý çevirdi.

Solun yanlýþ tutumlarý Ekim 1972 ile Temmuz 1973 arasýnda Þili’de ikili iktidar sözkonu suy du. Bir yan dan egemen sýnýfa yaklaþan komünist ve sosyalistlerin için de bu lun du ðu Po pü ler Bir lik, di ðer yanda da yeni bir strateji arayýþý içinde olan ve mücadelenin ortaya çýkaradýðý taban örgütleri. Bu ancak devrimci bir st ra te ji ola bi lir di. Re for mizm den ke sin bir kopuþu gerektiriyordu. Cordonlarýn koordine komitesi iktidardaki Sosyalist Parti üyelerinin ön cü lü ðün dey di. Devrimci MIR ise sekter bir tutumla ayrý komite-

ler kurdu. Ancak seçim za ma ný yi ne sos ya list adaylarý destekledi. 29 Haziran’daki darbe gi ri þi mi bas tý rýl dý ama yenilerinin habercisi oldu. Allende hala hükümetine en büyük tehtidin iþçilerin baðýmsýz eylemi olduðunu düþünüyordu. Hükümetin ücret anlaþmasýný bozmasý üzerine bakýr madeni iþçileri El Teniete’de greve çýktýlar. Solun her fraksiyonu yaþam stan dart la rý ný sa vunmaya çalýþan bu iþçileri “gerici” olarak lanet le di. Fýr sa tý de ðer lendiren sað, iþçilere sahip çýk tý. Tem muz’da MIR silahlý ayaklanma çaðrýsýnda bulunda, bir iki hafta sonra ise “gelenek sel” ku rum lar dan baðýmsýz davranmamak gerektiðini söylüyordu.

“Evinize gidin” Aðustos’ta ordu temsilcileri yeniden hükümete alýndýlar. Allende yine uzlaþýyordu. Ülkenin dört bir ya nýn da sosyalistler ve sendika militanlarý tutuklanýyordu. Deniz ve hava kuvvetlerindeki sosyalistler ordunun darbe hazýrlýðý içinde olduðu uyarýsýnda bulununca Allende onlarý askeri mahkemele rin önü ne atý yor du. So lun ba zý ke sim le ri rütbesiz askerlere seslen me ye ça lý þý yor du. Ancak iþçi sýnýfý baðýmýsýz, devrimci örgütünün

öncülüðünde politik iktidara yönelmediði bir or tam da or du yu böl mek mümkün deðil. 11 Ey lül’de or du darbesi kimseyi þaþýrtmadý. Kimse darbeye direniþ örgütlemedi. Partiler militanlarýna “eve gidin ve talimat bekleyin” dediler. Talimatlar gelmedi ama ölüm mangalarý kapýlara dayandý. Pinochet’in 1990’a kadar sürecek askeri diktatörlüðü baþladý. Muha fa za kar tah min le re göre bu yýllarda 30 bin kiþi öldürüldü, onbinler ce si iþ ken ce tez ga hýndan geçirildi. Bürokratlar deðil, tabandaki militanlar ölüm mangalarýnýn, iþkencelerin hedefiydiler. Ýþçi sýnfýnýn güçlü nefesini ensesinde hisseden ama onu altet me yi ba þa ran her egemen sýnýf gibi Þili pat ron la rý nýn in ti ka mý da çok kanlý oldu.

“Hukuka güven” mi? Bu kanlý icratýn faili General Augusto Pinochet ge çen ay Ýn gil te re’de Ýspanya’nýn talebi üzerine tutuklandý. Bazý sol kesimler bunu hukukun zaferi olarak adlandýrýyorlar, adalet sistemine güven aþýlamaya çalýþýyorlar. Ancak Allende de hukuk devletine ve ordunun tarafsýzlý ðý na gü ven miþ ti ve onun enkazý altýnda can vermiþti. Allende’yi destek le yen sos ya list ve devrimciler sistem içi reform ve “parlamenter sosyalizm”den kopamamanýn cezasýný iþkence odalarýnda ödediler. Þili’nin dersleri dünya iþçi sýnýfýna aittir: Devrimci hareket ve devrimci süreç devrimcilerin kafa karý þýklarýndan sýyrýlýp devrimci stratejide netleþmesini beklemez. Politik iktidarýn, iktidarý ele geçirmeye en kararlý sýnýfýn olacaðý bilinciyle sýnýf uzlaþmacý reformistlerden baðýmsýz bir devrimci iþçi partisinin bu gün den in þa sý, yarýn dengelerin iþçi sýnýfý lehine dönmesinde en önemli faktör olacaktýr.

Mike Gonzalez Socialist Review’den çeviren Türkan Uzun


1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi

11

Tinerci Çocuklar Suçlu mu Kurban mý? ünlük basýn ve televizyon haberleri her gün bir çok ölüm, namus cinayeti, hýrsýzlýk tecavüz ve benzeri haberler geçip televizyon izleyicilerini televizyon baþýnda bunaltýp dururlar. Böylesi haberler o kadar çok çoðaldý ki artýk ana haber bültenlerine sýðmaz oldu. Sadece bu tür olaylarý haber yapan özel programlar bile yapýlmaya baþlandý. Ancak bu haberlerden biri diðerlerinin ve yoðun savaþ, çete tartýþmalarýnýn arasýndan sýyrýlýp gündeme oturdu. Bu Serpil öðretmen ve annesinin, yaþlarý 16-17 olan üç tinerci çocuk tarafýndan kaçýrýlýp tecavüz edildikten sonra kýzýn öldürülüp annesinin ise aðýr yaralanmasýyla sonuçlanan ve kamuoyunda Ümraniye sapýklarý olarak bilinen olay. Yaþananlar elbetteki tasvip edilecek deðil lanet edilecek türden. Ancak olaylar basýn tarafýndan öyle yansýtýldý ki bütün sokak çocuklarý potansiyel suçlu ilan edildi. Ardýndan sokak çocuklarýna yönelik yoðun polis operasyonlarý baþladý. Suçlu bulunmuþtu toplumdaki bütün suçlarýn nedeni sokakta yatan bu çocuklardý. Tabi ki sokaklarda aç susuz dolaþan geceleri üþümemek için tiner koklayan boþ binalarda, bankamatiklerde kalan bu çocuklar, bir gün daha fazla yaþamak için hýrsýzlýk yapmamalarý dilenmemeleri mümkün deðil. Uzun süre tiner kullananlarýn ise beyin

G

hücreleri öldüðünden sokaklarda þuursuzca dolaþýyorlar ve yaptýklarý hiç bir eylemin de farkýnda deðiller. Peki son on yýlda sayýlarý hýzla artan bu çocuklar nereden geldiler ve neden yaþamak için sokaðý seçiyorlar. Önemli bir kýsmý Kürt olan bu çocuklarýn aileleri 14 yýldýr süren savaþýn sonucu olarak yurtlarýný terk edip büyük þehirlerin varoþlarýna yerleþen mülteciler. Köyleri yakýlan ve zorunlu göçle birlikte kentlerin varoþlarýna savrulan, bir çoðunun ailesi savaþ nedeniyle daðýlan bu çocuklarý, yoksulluk, anne-babasýzlýk sokaklarda yaþamaya itiyor. Çevrelerinde hýzla dýþlanan bu çocuklarýn sokakta üþümeden kalabilmeleri için tiner kulanmaktan baþka çareleri yok. Kýþýn tiner

Benetton’ýn sömürdüðü çocuklar apitalist top lumun utanç duyulmasý gere ken eserlerinden bir tanesi de karnýný doyura bil mek için emeðini satmak zorunda kalan onbeþ yaþýndan küçük iþçi çocuklarýn varlýðýdýr. Bu çocuklarýn okul sýralarýnda ders yapmasý gerekirken fabrika veya tamirhanelerde çalýþmasý, daha çocuk yaþta nasýr tutan ellerinin ka lem tutmasý gerekirken iþ makinalarý ile boðuþmasý, arkadaþlarýyla oyun oynamasý gerekirken iþyerinde ustasýndan azar iþitmesi hatta dayak yemesi sisteme boyun eðmiþliðin, ezilmenin ve sömürülmenin hesabýný sormamýþlýðýn sonuçlarýndan sadece bir tanesidir. Günde sekiz-do kuz

K

saat gözü doymayan kapitalistlerin sermayelerine sermaye katmak için ezilen, horlanan sömürülen ve hakkýný alamayan anne-babanýn doyuramadýðý, giydiremediði, okuta ma dý ðý ço cuk lar kaderlerine boyun eðmek ve sistemin kölesi olmak zorunda kalýyorlar. Ar ka daþ la rý nýn ekmek derdinden uzak oynadýk la rý oyun cak la rýn her parçasýnda, yaþýtlarýnýn giydikleri elbiselerin her di ki þin de onun oyuncak tutmamýþ nasýrlý ellerinin, yamalanamayacak haldeki elbiselerinin içindeki küçük bedeninin ve yorgun gözlerinin emeði saklý. Peki suç kimin? Emeðinin karþýlýðýnda aldýðý üç-beþ kuruþ parayla çocu ðu nu do yu ra mayan

anne-babanýn mý? Böyle bir düzende yaþamak zorunda ka lan ço cu ðun mu? Bu gidiþe dur demeyen toplumun mu? Yoksa iþçinin emeðini sömürüp, hakkýný yiyerek kasasýný dolduranlarýn mý? Çocuk emeðiyle kasasýný dolduran firmalardan bir ta ne side iþ çi emeðini sömürerek serma ye sine ser ma ye katanlara ve onlarýn çocuklarýna giysi üreten Benetton firmasý. Reklamlarýnda Afrika’da aç kalan çocuklarý kullanan Benetton firmasý daha fazla kâr edebilmek için kapitalist sistemin sonucu olan 15 yaþýndan küçük iþçi çocuklarýn emeðini sömürüyor.

Nurten Þahin

bile soðuktan koruyamayýnca, açlýkta aðýr basýnca küçük bir suç iþleyip kýþý cezaevinde geçirmeyi tercih edenler bile var. Basýnda bilinçli yaratýlan tinerci sapýklar havasý tinerci ve sokaklarda kalan çocuklarýn yoðun olduðu gecekondu bölgelerinde çok geçmeden yoðun bir korku havasý yaþanmasýna sebeb oldu. Bu yüzden aileler kýzlarýný geceleri eve erken gelmeleri için sýk sýk uyarýyor ve baský uyguluyorlar. Kimse kendisini geceleri güvende hissetmiyor. Bundan dolayý da özelikle olayýn yaþandýðý Ümraniye Çamlýk Mahallesi ve yakýn mahallelerde insanlarýn bir kýsmý kendi güvenliklerini saðlamak için mahalleye, polis karakolu açtýrmak için imza kampanya-

larý düzenliyor ve tinerci çocuklarýn asýlmasý gerektiðine iliþkin afiþler asýyorlar. Bu çocuklarýn asýlmasý veya mahalleye polis karakolunun açýlmasý sokak çocuklarýný ve bunlarý suça iten nedenleri ortadan kaldýrmayacak. Çünkü suçun kaynaðý tinerci çocuklar veya bekçi sayýsýnýn az olmasý deðil, onlarý sokaklarda kalmaya iten iþsizlik, devletin sürdürdüðü kirli savaþ ve toplumdaki bütün zenginliklerin bir avuç insanýn elinde toplanmasýný saðlayýp büyük çoðunluðu açlýk ve yoksulluða mahkum eden, Türkiye’de 75. yýlýný kutlayan kapitalist devletin kendisi. Karakollar, mahkemeler, idam sehpalarý ise yoksullarýn güvenliklerini deðil, zenginlerin düzeninin devamýný saðlamak için var. Bunlar zenginlerin yoksullar üzerinde baský kurma araçlarý. Yani bizim gibilerin þerrinden zenginleri korumak için varlar. Yoksul iþçilerin ürettiði zenginliði patronlarýn elinden almadýkça suçu ortadan kaldýrmak mümkün deðil. Sistemin kendini aklayýp tinerci çocuklarý linç çabalarýna hükümet milletvekili Ayseli Göksöy’un onaylamasý gerçek katilin delilleri yok etmek için masum olan zanlýyý ortadan kaldýrma çabasýna ne kadar da benziyor.

Gökmen Aldoðan

A s ýl s u ç l u l a r s a v a þ v e yoksulluðun s o r u m l u l a rý d ý r ; s o k a k çocuklarý deðil! Sokak çocuklarýný “suçlu ve pislik” olarak görenler asýl suçlularýn kendilerini saklamasýna izin veriyorlar. Sokaklarda yaþayan bu çocuklarýn hemen hepsi savaþ ya da yoksulluk nedeniyle Kürt illerinden göç etmek zorunda kalan yoksul ailelerden geliyorlar. Yüzde 80’den fazlasý ise býrakýn 8 yýllýk eðitimi 5 yýl bile okuma fýrsatýna sahip olamamýþlar. Ýstanbul Üniversitesi Cerrahpaþa Týp Fakültesi Adli Psikiyatri Bölümü’nden Doç. Dr. Gökhan Oral’ýn “Sokak Çocuklarý ve Uçucu Madde Kullanýmý” adlý araþtýrmasý, sokak çocuklarýnýn iç göç kurbaný olduðunu ortaya koyuyor. Bu çocuklarýn yüzde 92’si Doðu ve Güneydoðu Anadolu bölgelerinden Ýstanbul’a göç etmiþ. Ailelerinin yüzde 60’ý ancak yaþayabilecek kadar kazanýyor, yüzde 54’ünün anne-babasýnýn düzenli bir iþi yok. Sokak çocuklarýnýn dörtte birinden fazlasý (%27) hiç okuma yazma bilmiyor. Yarýdan fazlasý (%55) ilkokulu bitirememiþ. Sadece yüzde 9’u ilkokul, yüzde 1,5’u da ortaokul mezunu. Her 3 sokak çocuðundan 2’si uçucu madde baðýmlýsý. Araþtýrmaya göre aileleriyle yaþayan çocuklarda suç iþleme oraný yüzbinde iki (yüzde 0,00002). Oysa bu oran ailelerinden ayrý yaþayan çocuklarda onda üç (yüzde 30.) Düzen, bir avuç zengin için iþliyor. Herþey kar elde etmeye endeksleniyor, insan ihtiyaçlarýna deðil. Savaþ, iþsizlik, yoksulluk nedeniyle milyonlarca çocuðu aðýr koþullarda çalýþmaya zorlanýrken binlerce çocuk sokaklarda yaþamaya mahkum ediliyor. Asýl suçlu sokak çocuklarý deðil onlarý yaratan sistemdir.


12 Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

GELECEK ÝÞÇÝ SINIFININ! enin, yüzyýlýn baþýnda savaþlar ve devrimler çaðýna adým attýðýmýzý yazýyordu. O günden buyana yaþanan savaþlarýn sayýsý astronomik: 1904’de Rusya-Japonya savaþý, Birinci Dünya Savaþý, Ýtalya’nýn Habeþistan’a saldýrýsý, Japonya’nýn Çin’e saldýrýsý, iki Körfez savaþý, Batý’nýn Irak’a saldýrýsý, Ýsrail ve Arap ülkeleri arasýndaki üç savaþ, Angola ve Mozambik arasýndaki savaþ, Eritra’ya karþý Etopya’nýn yürüttüðü savaþ. Tam bir liste çok daha uzun.

L

Devrim çaði Bu yüz yýl da ki dev rim le rin sa yý sý da þa þýr tý cý: Rus ya 1917, Al man ya 1918-23, Ma ca ris tan 1919, Çin 1925-27, Fran sa 1936, Ýs pan ya Ýç Sa va þý 1936-39, Por te kiz 1974, 1979’da Ýran Þa hý’na kar þý, Irak’ta Kral Fay sal’a kar þý vs. Bir çok dev rim ol du an cak bun lar dan yal nýz ca bir ta ne si za fer le so nuç lan dý. Ba þa rý ya ula þan ne den sa de ce Rus Dev ri mi ol du.

Eskiye karþý yeni Dev rim an lýk bir olay de ðil, “es ki” ile “ye ni”nin sa vaþ tý ðý bir sü reç tir. Rus ya’da 1917 Þu ba tý’nda du rum çok par lak tý. Çar dev ril miþ ti, po lis yok tu. Her fab ri ka da iþ çi ko mi te le ri var dý. Her or du bi ri min de as ker ko mi te le ri var dý. Köy lü ler de sov yet ler de ör güt len miþ ler di. An cak fab ri ka lar hâ lâ ka pi ta list le rin, top rak hâ lâ top -

rak aða la rý nýn dý. Es ki ge ne ral ler hâ lâ or du nun ba þýn day dý ve sa vaþ de vam edi yor du. “Es ki” ken di li ðin den yok ol ma dý. “Es ki” ve “Ye ni” bir lik te du ru yor du. Le nin Ni san 1917’de Pet rog rad’ýn ku ze yin de ki Fin lan di ya Ýs tas yo nu’na gel di ðin de onu 10 bin iþ çi ve as ker kar þý la dý. Pet rog rad Sov ye ti’nin sað ka nat Men þe vik ler den olan Baþ ka ný “Yol daþ Le nin, mu zaf fer Rus Dev ri mi adý na, hoþ gel din” de di ve ona bir bu ket çi çek ver di. Le nin çi çek le ri ke na ra ite rek kit le ye dön dü ve þöy le ko nuþ tu: “Han gi mu za fer dev rim? Çar’dan kur tul du nuz da ne ol du? Fran sa’da bu nu 120

sar hoþ lu ðu için dey di. Bir tek ses du yul du ka la ba lýk tan, o da Bol þe vik Mer kez Ko mi te si es ki üye si Gol den burg’dan ge li yor du: “Le nin sek ter leþ ti. Le nin çýl dýr mýþ, tü müy le çýl dýr mýþ!” Geç miþ le bir ko puþ ya þan mýþ ama bu ko puþ so nuç lan dý rýl ma mýþ tý. Marks’ýn “ölü ne sil le rin ge le nek le ri ya þa yan la rýn bey nin de bir ka bus tur” di ye ad lan dýr dý ðý buy du. 1917’de bu olu yor du. Geç miþ tü müy le kay bol ma dý. Pet rog rad Sov ye ti’ne 1600 de le ge se çil miþ ti. Bun la rýn sa de ce 40’ý ya ni yüz de 2.5’u Bol þe vik ti. Da ha ön ce Çar’ý des tek le yen mil yon lar so la kay -

K it le le r s ol a k a y d ý k l a r ý n d a o t o m a t ik o la r a k e n s o l a g it m i y o r l a r . Þ u b a t D e v r i m i so n r a sý n d a P e t r o g r a d S o v y e t i ’ ne 16 0 0 d e l e g e s e ç i l m i þ t i . B u n l a r ý n s a d e c e 4 0’ ý y a n i y ü z d e 2 . 5 ’ u B o l þ e v ik t i . D a ha ö n c e Ç a r ’ ý d e s t e k l e y e n m i l y on l a r s o l a k a yd ý k l a r ý n d a B o l þ e vi k l e r i d e ð i l S o s ya l i s t D e v r im c i l e r i v e M e nþ e v i k l e r i d es tekl ed i l er. yýl ön ce yap tý lar... Fab ri ka lar hâ lâ ka pi ta list le rin, top rak top rak aða la rý nýn elin de, em per ya list sa vaþ de vam edi yor. Ge çi ci Hü kü met’e son! Em per ya list sa va þa son! Top rak, ek mek ve ba rýþ. Tüm ik ti dar sov yet le re!”

Lenin “sekterle þmiþ”! Ko nuþ ma yý din le yen bin ler ce ki þi “Le nin çok ya þa” di ye mi ba ðýr dý? Ha yýr! De rin bir se siz lik ol du. Kit le þo ka gir miþ ti. Her kes Þu bat’ta olan la rýn

dýk la rýn da Bol þe vik le ri de ðil Sos ya list Dev rim ci le ri ve Men þe vik le ri des tek le di ler. Ýn gil te re’de Ma yýs 1997 ge nel se çim le rin den bu ya na par ti mi zin et ki le di ði kit le nin bü yük lü ðü 30-40 bi n arttý. An cak üzü le rek be lirt mem ge re ki yor ki Tony Bla ir’i des tek le yen le rin sa yý sý beþ mil yon art tý. Kit le ler so la kay dýk la rýn da oto ma tik ola rak en so la git mi yor lar. Bu ne den le “Es ki” ile “Ye ni” ara sýn da her za man bir mü ca de le olur. Bu mü ca de le sü rer ken

or ta ya çý kan prob lem her þe yin çok mü kem mel ol du ðu nun dü þü nül me si dir. An cak ger çek ler le yüz leþ me miz ge re ki yor. Le nin’nin Bol þe vik Par ti si’ni ye ni den si lah lan dýr ma sý, par ti yi mü ca de le nin ge rek li li ði ne ik na et me si bir ay al dý. Son ra da par ti üye le ri ne, du ru mu kit le le re “sa býr la” an lat ma la rý ge rek ti ði ni söy le di. Le nin Tem muz’da sak lan dý, Troç ki hap se atýl dý ve par ti ya yýn or gan la rý ka pa týl dý. Bu Le nin’in bir Al man aja ný ol du ðu de di ko du su nun ya yýl dý ðý ay dý. Le nin’e en bü yük if ti ra la rý atan ar týk Men þe vik sað ka nat ta yer alan Rus Mark siz mi nin ba ba sý Plek ha nov’du. Le nin’in Al man aja ný ol du ðu de di ko du su nu da za ten Plek ha nov yay mýþ tý. Bol þe vik Par ti si sa vun ma po zis yo nu na itil di, hat ta Le nin hak kýn da ki de di ko du la ra ina nan ba zý üye ler par ti yi terk et ti ler. Bu ne den le sa ðýn ken di ne gü ve ni art tý.

Kornilov’a karþý 27 Aðus tos’ta Çar lýk or du su nun Ge nel Kur may Baþ ka ný Ge ne ral Kor ni lov ik ti da rý ele al ma nýn za ma ný gel di ði ne ka rar ver di. Sa de ce Bol þe vik le re kar þý de ðil sov yet le re ve sen di ka la ra kar þý bir dar be ha zýr lý ðý na gi riþ ti. Kor ni lov ka zan say dý “fa þizm” Ýtal yan ca de ðil Rus ça kö ken li bir ke li me ola cak tý. Ha pis ha ne de ki Troç ki ile bir lik te Le nin sak lan dý ðý yer den Kor ni lov’a kar þý bir le þik bir sa vun ma ör güt le di ve bu ve ri li du ru mu tü -

müy le de ðiþ tir di. Kor ni lov ye nil dik ten bir kaç haf ta son ra Bol þe vik ler Pet rog rad ve Mos ko va Sov ye ti’nde ço ðun luk ol du lar. Bun dan bir ay

man ya’da ki dev rim ci du ru mun Rus ya’nýn hiç ge ri sin de ol ma dý ðý ný, hat ta iþ çi sý ný fý nýn çok da ha bü yük ve güç lü ol du ðu nu, dün ya ta ri hi nin aký þý -

1 9 6 8 k uþ a ðý n ý n b ir sl o g a n ý v a r d ý: “ D e v r i m c i y s e n gi t d e v r i m y a p . ” B u , t a b i i ki el i ti s t ap tal l ý k. B ü tü n h ay atl arý bo y u n c a i t i l i p k a k ý l a n v e a r t ý k g e l e c e ð i þ e k i l l e n d ir m e k i ç i n a y a k l a n a n m i l y o n l a r c a i n sa n dý r d e v r i m i y a pa n. M i l yo n l a r m ü c a d e l e e d e r a n c a k b a þ a r ý l ý o l m a k iç i n y ö n d uy g u s un a i h t i y a ç v a r . T r o çk i “ k i t l e s e l m ü c a d e l e b u h a r d ý r , d ev ri mc i p ar ti d e p i s to n ” d erken b u n u ç a r p ý c ý b i r þ e k i l d e i f a d e e d i y or du . P i s t o n k e n d i b a þ ý n a h i çb i r i þ e ya r a m a z . K e n d i b a þ ý na bu h a r d a h i ç b ir i þ e y a r a m a z ç ü nk ü d a ðý l ý p g id e r . D e v r i m c i p a r t i o l m a k s ýz ý n de v i m i n b a þ a r ý s ý n a i na nm a n ý n b ir y o l u y o k t u r . B u k i t le se l b i r d e v r i m c i p a r t id i r , g e r ç e k t e n k i t l e s e l . son ra da ik ti da rý ele ge çir di ler.

Almanya ve Rusya Ekim 1917’yi Al man ya’da ki gi bi baþ ka dev rim ler le kar þý laþ tý ra lým. Ro sa Lü xem burg öl dü rül dük ten son ra Al man Ko mü nist Par ti si’nin ge nel sek re te ri olan He in rich Brand ler ile 1950’ler de ta nýþ tým. 1918’de par ti nin kaç üye si nin ol du ðu nu sor dum. 4 bin üye nin ol du ðu nu söy le di. Bol þe vik le rin Þu bat 1917’de 23 bin üye si var dý. Bu 23 bin üye de Al man Ko mü nist Par ti si’ne ký yas la çok da ha iyi eði til miþ ve do na týl mýþ lar dý. Al man par ti si asýl ola rak 1919’da ku rul du. Brand ler, 4 bin üye nin ya rý sý nýn mark sist de ðil pa si fist ol du ðu nu an lat tý ba na. Al -

ný de ðiþ ti re bil me si açý sýn dan Al man ya’da ki dev rim ci du ru mun Rus ya’dan da önem li ol du ðu nu, an cak dev ri min na sýl kay be dil di ði ni an la mak için Ch ris Har man’ýn “Kay be di len Dev rim: Al man ya 1918-23” ad lý ki ta bý ný mut la ka oku yun. 1923’de Hit ler Bav ye ra’da ki dar be gi ri þi miy le çok güç lü ol ma sa da ka pý yý çal ma ya baþ la mýþ tý bi le

Kaybolan fýrsa tl ar. Ay ný hi ka ye yi an lat mak için bü tün dev rim le re de ðin me ye ce ðim. 1968 Fran sa tam bir il ham kay na ðý idi. An cak bu ka dar par lak bir fýr sa týn ne den çö pe atýl dý ðý ný sor ma mýz ge re ki yor. 10 Ma yýs ge ce si ku ru lan ba ri kat la rýn po li si püs kürt tü ðü nü bi li -


1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi

yo ruz. 11 Ma yýs’ta bir mil yon ki þi Pa ris so kak la rýn day dý. 13 Ma yýs’ta ge nel grev ol du ve fab ri ka lar iþ gal edil di. Hep si mü kem mel ama Fran sa ha la ka pi ta list. Ka za na ma dý lar çün kü “es ki” olan öð ren ci ler le iþ çi le ri bir bi rin den ayýr dý. “Es ki”nin tem sil ci si o dö nem de kit le sel bir gü ce sa hip olan Fran sýz Ko mü nist Par ti si (FKP) idi. Pa ris’te ki bü yük gös te ri sý ra sýn da FKP’nin gö rev len dir di ði 20 bin “ko mü nist” kol ko la gi re rek FKP’nin et ki si al týn da ol ma yan ve çok da ha dev rim ci dü þün ce le re sa hip olan öð ren ci le ri iþ çi ler den uzak tut tu. Ýþ çi le rin öð ren ci le rin dev rim ci fi kir le riy le “ze hir len me si ni” is te mi yor lar dý. 10 mil -

yon iþ çi grev dey ken grev ko mi te le ri ku rul muþ tu ama se çil miþ ko mi te ler yok tu. Ko mi te ler sen di ka bü rok rat la rý ta ra fýn dan ta yin edi li yor du. Fab ri ka iþ gal le ri var dý ama sen di ka bü rok rat la rý iþ çi le rin yüz de 90’ýný eve gön de ri yor lar dý. Ger çek tra je di Fran sa’da ki ör güt lü Troç kist le rin sa yý sý nýn sa de ce 400 ol ma sýy dý. Ora da 20, 30, 40 bin dev rim ci ol say dý ko mü nist gö rev li le rin Pa ris gös te ri sin de ki kor do nu ký rý lýp öð ren ci ler le iþ çi ler bir leþ ti ri le bi lir di. Grev anýn da ko mi te le rin atan ma sý na kar þý se çim için tar tý þýr lar, fab ri ka iþ gal le ri ne de müm kün ol du ðu ka dar faz la iþ çi yi kat ma ya ça lý þýr lar dý. Bu ol ma dý ðý için

ha re ket çök tü.

Devrim bir günlük bir eylem deðil Bu ra da an la þýl ma sý ge re ken en önem li nok ta dev rim le rin bir gün lük bir ey lem de ðil ge le ce ðin mu zaf fer ol ma sý için “es ki” ile “ye ni”nin ça týþ tý ðý bir sü reç ol du ðu dur. Ya ra lý bir kap lan çok teh li ke li dir: Al man ka pi ta list le ri 1919’da ya ra lan mýþ tý ve bu ne den le çok vah þi leþ ti ler. Da ha yük sek üc ret için mü ca de le et mek so run ya rat mý yor. An cak top lu mun tü müy le ye ni den þe ki len me si için mü ca de le edi yor san tam bir za fer el de et me li sin yok sa ye nil gi de o ka dar bü tün sel ve

aðýr olur. Geç mi þin de va sa öne mi var dýr çün kü dev rim ler ka pý yý ça la cak.

Elitist aptallýk 1968 ku þa ðý nýn bir slo ga ný var dý: git “Dev rim ciy sen dev rim yap.” Bu yak la þým ta bi i ki eli tist ap tal lýk. Bü tün ha yat la rý bo yun ca iti lip ka ký lan ve ar týk ge le ce ði þe kil len dir mek için ayak la nan mil yon lar ca in san dýr dev ri mi ya pan. Mil yon lar mü ca de le eder an cak ba þa rý lý ol mak için yön duy gu su na ih ti yaç var. Troç ki “kit le sel mü ca de le bu har dýr, dev rim ci par ti de pis ton” der ken bu nu çar pý cý bir þe kil de ifa de edi yor du. Pis ton ken di ba þý na hiç -

13

T ü r k iy e i þ ç i s ý n ýf ý 1 9 1 7 R us i þ ç i s ý n ý f ý nd a n ç o k d a h a b ü y ü k . D o la y ý s ý y l a B o l þ e v ik le r d e n ç o k d a h a b ü y ü k b i r p a r t i ye i h t i ya cý m ý z v a r . E k i m 1 9 1 7 ’d e 2 5 0 b i n B o l þ e v i k üy e v a r d ý . B i z i m y a r ý m m il y o n h a t t a b i r m i l y o n ü y e y e i h t i y a c ý m ý z v a r . Ý n g i l t e r e , A l m a n y a , F r a n s a , J a p on y a , E n do n e z y a v e b ü t ü n dü n y a d a k i t l e s e l de v r i m c i pa r t i l e r g e r e k iy o r . B u h i ç b i r t e m e l i o l m a y a n k ö r bi r i y i m s e r l i k d e ð i l. Ýt a l y a n m a r k s i st G r a m s c i ’ n ýn b e l i r t t i ð i g i b i “i r a d e n i n i y im s e r l i ði n e , b i li n c in d e k ö t üm se r l i ði n e ” s a h i p o lm a l ýy ý z . B a z ý l a r ý f i k i r s e l d ü ze y d e ço k i y i m s e r l e r a n c a k i þ “ b ir þe y y a p m a ” y a g e li n c e k ö t ü m se r l e þ i v e r i r l e r . D ü n y a d a b un d a n k o l a y b ir þe y y ok t u r . bir iþe ya ra maz. Ken di ba þý na bu har da hiç bir iþe ya ra maz çün kü da ðý lýp gi der. Dev rim ci par ti ol mak sý zýn de vi min ba þa rý sý na inan ma nýn bir yo lu yok tur. Bu kit le sel bir dev rim ci par ti dir, ger çek ten kit le sel. Tür ki ye iþ çi sý ný fý 1917 Rus iþ çi sý ný fýn dan çok da ha bü yük. Do la yý sýy la Bol þe vik ler den çok da ha bü yük bir par ti ye ih ti ya cý mýz var. Ekim 1917’de 250 bin Bol þe vik üye var dý. Bi zim ya rým mil yon hat ta bir mil yon üye ye ih ti ya cý mýz var. Ýn gil te re, Al man ya, Fran sa, Ja pon ya, En do nez ya ve bü tün dün ya da kit le sel dev rim ci par ti ler ge re ki yor. Bu hiç bir te me li ol ma yan kör bir iyim ser lik de ðil. Ýtal yan mark sist Grams ci’nýn be lirt ti ði gi bi “ira de nin iyim ser li ði ne, bi lin cin de kö tüm ser li ði ne” sa hip ol ma lý yýz. Ba zý la rý fi kir sel dü zey de çok iyim ser ler an cak iþ “bir þey yap ma”ya ge lin ce kö tümserleþiverirler. Dün ya da bun dan ko lay bir þey yok tur. Bu ne den le dev rim ci par ti yi þe kil len dir me miz ge re ki yor.

Dev ri me k adar beklemek yok Ýn gil te re’de yap tý ðý mýz Mark sizm 98’in pa nel le ri nin bi ri sin de Ýþ çi Par ti si’nin sol ka nat mil let ve kil le rin den Tony Benn bi zim dev ri me inan dý ðý mý zý ve in san la ra ha yat la rý ný iyi leþ tir mek için dev ri mi bek le me le ri ge rek ti ði ni söy le di ði mi zi an lat tý. Bi zim pa ne lis ti miz Pat Stack ise ger çe ðin Tony Benn’in id di a et ti ði nin tam ter si ol du ðu nu an lat tý. Ýn gil te re’den sý nýr dý þý edil mek le teh dit

edi len Oni bi yo a i le si ne “dev ri me ka dar bek le yin” de me dik. “Sos ya lizm is ti yo ruz, sað lýk hiz met le ri nin kö tü lü ðün den bi ze ne” de mi yo ruz. Her þey için bu gün den mü ca de le edi yo ruz. Çün kü bu gün bir lik te mü ca de le eder ken ya rý ný, tüm ge le ce ði mi zi de þe kil len di ri yo ruz. Ge le cek bu gün baþ lý yor, 10 yýl son ra de ðil. Ge le cek her kü çük ça týþ ma da, her kam pan ya da, iþi miz ve ya þam ko þul la rý mýz için ver di ði miz mü ca de le de.

Dünyada üç eðilim Dün ya da ge nel ola rak üç eði lim var. Ýl ki kâ ra ina nan mu ha fa za kar lar. Ýkin ci si in san ih ti yaç la rý na ina nan dev rim ci ler. Üçün cü eði lim ise (Ýn gil te re’de ki Ýþ çi Par ti si, Al man ya’da ki Sos yal De mo rat Par ti, ya da Tür ki ye’de ki sos yal de mok rat lar gi bi) hem ka ra hem de in san ih ti yaç la rý na ina ný yor. Sa da ka dü ze yin de bir as ga ri üc ret ve re rek yok sul la ra bak týk la rý ný söy lü yor lar. Par ti yi þim di den in þa et me miz ge re ki yor di yo ruz çün kü ge le cek iþ çi sý ný fý nýn. Bir iþ çi dev ri mi ye nil gi ye uð rar sa ge le cek ku þak lar mü ca de le ye de vam ede cek ler. On lar da kay be der ler se on dan son ra ki ku þak de vam ede cek. Bu gün Gü ney Ko re iþ çi sý ný fý Marks’ýn öl dü ðü an da ki bü tün dün ya iþ çi sý ný fýn dan da ha bü yük. Evet, iyim se riz çün kü ge le cek iþ çi sý ný fý nýn!

Tony Cliff Çeviren Türkan Uzun


14 Ýþçi Demokrasisi 1 Kasým 1998

MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR.. MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR..MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...

Bo mb a d e ði l fa bri ka , sava þ de ð il i þ! Son günlerde mafya lideri veya çete reislerinin devletle olan baðlantýlarý ve bu baðlantýlarýn tam da ortasýnda Korkmaz Yiðit gibi iþadamlarýnýn özelleþtirme pastasýndan nasýl da pay aldýðý ve kamu kuruluþlarýnýn nasýl yaðmalandýðýna bir daha þahit olduk. Susurluk kazasýyla ortaya çýkan bu kirli iliþkilerin devlet aygýtýný ve yönetici sýnýfý bu denli zora soktuðu bir dönemde Suriye’ye karþý planlanan savaþ ve çýðýrtkanlýðýn medyada ve yönetici sýnýfýn aðýzýnda bu kadar dillendirilmesinde birçok gerçeðin örtbas edilmesi ve halkýn milliyetçilik ve vatanseverlik temelinde devletine, sisteme güven tazelemesi beklentisi yatmaktadýr. Kürt hareketinin Ýtalyan Parlamentosu’ndaki toplantýsý ve uluslararasý alanda baþlatmýþ olduðu diplomatik giriþimler, yönetici sýnýfýn tedirginliðini artýrmýþ ve bu konuda geri adým atmayacaðýnýn iþaretlerini de Suriye’ye Öcalan bahanesi ile vermeye çalýþmaktadýr. Öcalan’ýn iadesi hadisesine indirgenen savaþ çýðýrtkanlýðýnda, sorunun Öcalan’in iadesiyle çözülmeyeceðini asýl sorunu ya-

ratan deðersizlikler üzerine kurulu kapitalist sistem ve Türk devleti olduðunu 14 yýldýr yaþanan savaþla onbinlerce insanýn ölümü, fiziksel ve ruhsal sakatlýklar, köy boþaltmalar, orman yangýnlarý açýkça göstermekte. Savaþ, kapitalizmin çözülmez çeliþkilerini çözmek amacýyla kullandýðý yöntemdir. Bir avuç azýnlýðýn kar hýrsýna dayanan ve çoðunluðun yoksulluðuna sebep olan kapitalizm; yeni pazarlara açýlmak, ucuz iþgücü ve hammaddeye sahip olmak, silah sektörünün arzýný karþýlamak ülke içi muhalefeti ve iþçi hareketini bastýrmak amacýyla ülkeler arasý savaþý teþfik eden bir yapýya sahiptir. Savaþta ölen de öldürenler de iþçilerdir. Savaþ sýrasýnda kýtlýklardan yararlananlar istifçilik ve karaborsacýlýk yaparak zenginleþenler iþçiler deðildir. Savaþ harcamalarýnýn ezici yükünü sýrtlarýnda taþýyanlar ise, yine iþçilerdir. Dolayýsýyla savaþýn sürmesinde iþçilerin çýkarý yoktur: Ýþçilerin çýkarý savaþa karþý barýþtan yana olmaktýr. Memura yoksulluk ücretinin reva görüldüðü, SEKA iþçisinin iþyerinin kapatýlmaya çalýþýldýðý bir

dönemde, Suriye’ye karþý yapýlan savaþ çýðýrtkanlýðý ile yönetici sýnýf “daha fazla sosyal, ekonomik hak ve ücret istemeyin, vatan elden gidiyor” söylemiyle iþçi sýnýfýný milliyetçilik temelinde kendi yanýna çekmeye çalýþmaktadýr. Halbuki iþsizlikle karþý karþýya kalan SEKA iþçisinin ve her geçen gün yoksullaþan Türkiye’deki iþçilerin temel sorunu ve çeliþkisi Suriye’ye karþý savaþ deðil, hayat ve özgürlük sorunudur. Bugün Suriye’de yaþayan Hafýz Esad diktatörlüðü altýnda daha zor koþullarda mücadele eden Suriye iþçi sýnýfýnýn da Türkiye ile savaþtan hiçbir çýkarýnýn olmadýðý açýktýr. Her iki ülkenin iþçi sýnýfýnýn çýkarý kendi yönetici sýnýfýna karþý mücadele etmekten geçiyor. Ýþçi sýnfýnýn çoðunluðunun milliyetçi ve reformist politikalara baktýðý ve egemen fikirler etrafýnda yönetici sýnýfýn hegemonyasýnda olduðu gerçeðinden hareketle, bu dönemde SEKA iþçileriyle sýnýf dayanýþmasýndan yana, savaþa ve milliyetçiliðe karþý net tutum almak gerekir.

Selçuk Yavuz

S av aþ ve Sosyalistler apitalizmin derinleþen krizi sonucu, dünyanýn her yerinde savaþ rüzgarlarý esmeye baþladý. Türkiye’de bu krizden etkilenen ülkelerden biri.Tarihdegörüldüðügibiegemensýnýfnezaman sýkýþsa, nezamanekonomikkrizlerlesarsýlsa,düþmanca saldýrýlarý yoðunlaþtýrýr.Türkiyevedünyaþuandaböylebir dönemdengeçiyor. Peki sosyalistlerin savaþ konusunda tutumlarý ne olmalýdýr? Savaþýn ne anlama geldiðini anlamaya çalýþýrsak tutumumuz net olarak ortaya çýkacaktýr. Savaþýn özünü, kapitalizmin kar hýrsýyla açýklayabiliriz. Savaþýn nedeni genel olarak ülkelerarasý burjuvazinin çýkar çatýþmalarýdýr. Kýbrýs-Türkiye; Yunanistan-Rusya ikili gruplaþmalarýnda olduðu gibi bazen daha fazla silah satmak, bazden de yeni pazarlara açýlmak amacý ile savaþ isterler. Ya da son dönemde Türkiye-Suriye gerginliðinde görülen, toprak ve su kavgasý. Sorun ne kadar Öcalan’ýn iadesi ya da sýnýr dýþý edilmesi gibi lanse edilse de, konunun arka planýnda çok daha fazla nedenler olduðu biliniyor. Bütün bunlara bakýldýðýnda, aslýnda Yunanistan, Suriye ya da herhangi baþka bir ülkeyle çýkacak savaþtan Türkiye burjuvazi-

K

sinin dýþýnda hiç kimsenin çýkarý yok. Aksine çýkacak olan savaþtan zarar görecek olanlara asýl olarak çalýþanlar yani iþçi sýnýfý. Bu savaþýn tüm faturasýný kaderleri ayný olan Türkiye ve Suriye iþçi sýnýfý ödemek zorunda kalacaktýr. Kazanan tarafta da kaybeden tarafta da iþçi sýnýfýnýn hiçbir kazanýmý yoktur. Asýl kazaným burjuvazinin iþçi sýnýfýna ödeteceði aðýr faturalardýr. Lenin’in “Devrimci Yenilgicilik” diye formüle ettiði de savaþan taraflarýn iþçi sýnýflarýnýn bu savaþtan çýkarlarýnýn olmadýðýný anlayarak kendi ülkelerinin egemen sýnýflarýna karþý örgütlü mücadeleleridir. Asýl düþmanlýk egemen sýnýfla iþçi sýnýfý arasýnda olduðuna göre, iþçi sýnýfý daima kendi burjuvazisiyle mücadele etmeli, kendi burjuvazisiyle yanyana olmaktan kaçýnarak diðer ülkenin iþçi sýnýfýyla dayanýþma iþine girmeli, iki ülkenin burjuvazisine karþý ortak mücadele etmelidir. Tüm ülkelerin iþçi sýnýflarýnýn çýkarlarý ortaktýr, bu nedenle birleþik mücadele etmek zorundadýrlar.

Didem Göçer

M EVLA NA LÝS ESÝ NDE FA ÞÝS T S ALDI RI LAR 29/09/1998 Salý günü okul çýkýþýnda 15-20 kiþilik faþist bir grup tarafýndan saldýrýya maruz kaldýk. Saldýrýya maruz kalan birkaç arkadaþýmýz hafif yaralar aldý. Her saat baþý okulun önünde duran polisler, nedense kavga esnasýnda yoklardý. Bunun nedenini ise araþtýrmýyoruz.

DE VL ET T E RÖ RÜ AZ D I on bir buçuk aydýr devlet terörü doruða çýktý. Ýlkin Cumartesi Annelerine yönelik polis saldýrýlarý, ardýndan hak aramak için sokaða çýkan her kuruma yönelmeye baþladý. Eskiden sadece emniyet müdürleri atandýðýnda yapýlan huzur operasayonlarý artýk nerdeyse her hafta yapýlýr hale geldi. Böylelikle ülkede yaþayan herkes teker teker fiþlenmeye baþlandý. Tabiki öncelik doðulular ve Kürtlerin. Ardýndan HADEP’e yönelen baskýlar önce savaþa karþý basýn açýklamalarýna tahamülsüzlükle baþladý ardýndan devlet terörü HADEP binalarýna kadar girdi. Bir günde sadece Ýstanbul’da binden fazla HADEP’li gözaltýna alýndý. HADEP’le yetinmeyen devlet ÖDP binasýnýn kapýsýný kýrarak zorla içeri girip içerdekileri gözaltýna aldý. 75. yýl kutlamalarýyla milliyetçilik dalgasý yaratmaya çalýþan devlet Suriye’yi düelloya davet edip milliyetçi havayý perçinlemeye çalýþtý tabiki bunu yapabilmesi için barýþ çaðrýsý yapan herkesi sustur-

S

malýydý. RTÜK önce Özgür Radyo’yu kapattý, bir ay sonra Özgür Gündem Gazetesi de kapatýlarak saldýrýlar devam etti. Devlet terörünün bu denli azmasýnýn sebebi sadece Suriye gerginliði deðil. Açýða çýkan çetelerin devletin parçasý olduðunun artýk gizlenemeyecek hale gelmesi. Sokaða çýkmaya çalýþan bir iþçi hareketinin varlýðý. Ekonomik kriz. Terörün nedeni sermayenin bu krizden polis jopu eþliðinde çýkma niyetinden kaynaklanýyor. Saldýrýnlarýn asýl hedefi HADEP ve iþçi hareketi bu iki hareketi bastýrmak için de önce solu temizlemeye çalýþýyor. Devlet terörünü durdurmak için SEKA ve iþçi hareketi etrafýnda birleþmek gerekir.

Gökal Doðan

YÖK böy le yaðm a! Ö ð r e n c i h a r e k e t i , þ e r i a t çi h a r e k e t v e Y Ö K ! 12 Eylül darbesinin en büyük kalýntýlarýndan biri olan YÖK’ün kuruluþ yýldönümü olan 6 Kasým günleri birçok okulda ve alanlarda çeþitli eylemlere sahne olur. Gelenekselleþen bu eylemlerin en önemlilerinden biri her yýl Beyazýt Meydaný’nda öðrencilerin gerçekleþtirdiði protesto gösterisi olmuþtur. YÖK’ün baskýcý ve antidemokratik uygulamalarýna alternatýif olarak öðrenciler “Bilimsel, Demokratik, Özerk Üniversite” talebini haykýrmakta ve YÖK’ü teþhir etmekteler. Bu yýlki 6 Kasým, geleneksel eylem çizgisinin dýþýnda þeriatçý öðrencilerin boykot çaðrýsý üzerinden farklý bir yöne de kaymakta! Daha birkaç hafta önce ÝTÜ’de çalýþma yapan solcu öðrencilere saldýran þeriatçýlar bu defa kýlýk-kýyafet genelgesine karþý durmak için solcularýn büyük bedeller ödeyerek meþru bir zemine çektikleri 6 Kasým eylemine çaðrý yapmaktalar. Devrimci sosyalist öðrencilerin “özerk-demorkatik-bilimsel üniversite” talebi etrafýnda kitlesel gösterilerde protesto ettikleri YÖK’e þeriatçýlar bugüne kadar açýktan karþý çýkmamýþlardýr. Karþý çýkýþ noktasýný ise “zulüm” ve türban” noktasýna indirgeyerek YÖK’ün esas varlýðýný gözardý etmekte ve solun mücadelesini sekteye uðratmaktalar. Türban ve kýlýk kýyafet elbetteki solun ve sosyalistlerin de sorunudur. Bu sorunun üzerinden atlamak ve yokmuþ gibi davranmak hem þeriatçýlarla yürütülen hem de YÖK ve devletle yürütülen mücadeledyi zaafa uðratýr. Yalnýz türbana takýlýp kalmak da bir o kadar yanlýþtýr. Ýran devriminde sol þeriatçýlarýn peþine takýlarak kendi alanlarýný ve hareketin önderliðini yitirdiler. Bir dönem özgürlük ve eþitlik havarisi kesilen þeriatçýlar iktidara geldiklerinde ilk iþ olarak dönüp sola ve diðer tüm muhalif hareketlere saldýrmýþ, bugün özgürlük mücadelesinin yalnýzca bir basamaðý gibi görülen türbaný, kadýnlara zorla taktýrmýþtýr. Þeriatçý hareket özgürlükleri savunamaz. ÝTÜ’de yaralanan solcu öðrenciler içerisiden kafasý sopayla yarýlmýþ kadýnlar da vardý. Þeriatçýlar YÖK’e karþý çýkmazlar. Çünkü YÖK bu sistemin (kapitalizmin) bir ürünüdür ve þeriatçý hareket de kapitalizmden baþka birþeyi sunmuyor. Onlarýn karþý çýkýþ noktalarý YÖK’ün islamcý hareketi MGK’nýn baskýsýyla baský altýna almaya çalýþmalarý ve alanlarýný daraltmasýdýr. (Bu bile aslýnda þeriatçý hareketin gerçek yüzünü göstermeye yeterlidir) Ýslamcý hareketin sahte demokrasi mücadelesinin peþine takýlmamalý, gerçek bayraðýn taþýyýcýsýnýn sol olduðunu eylemlerle kitelelere göstermek zorundayýz. YÖK’e karþý yürütülen öðrenci muhalefetinin çizgisini þeriatçýlarla ortak eylem noktasýna indirgemek, bu güne kadar verilen mücadelelerin bertaraf edilmesine seyrici kalmak olacaktýr. Solun bir kesimin de böyle bir düþünce hakim durumda. Ayný þekilde þeriatçýlarla ayný alanda buluþmamak için eylemin biçimini ve yerini deðiþtirmeyi düþünen teslimiyetci anlayýþ da asýl olarak sola alan daralttýracak ve muhalefeti geriletecektir. Sonuç olarak hem 6 Kasým hem de genel politik eylemliliklerinde sosyalistler, islamcýlarla ittifaklara girmemelidir. Özgürlüðün ve demokrasinin gerçek savunucusunun sol ve sosyalistler olduðunu ancak baðýmýsýz-militan ve kitlesel eylemlerle göstermek ve kazanýmla çýkmak mümkün. Teslimiyetçi ve þeriatçýlarla yanyana yürüyen kaderci çizgiden uzak durarak teleplerimizi ifade edebileceðimiz birleþik ve sol bir eylem hattýný savunmak zorundayýz.

Yýldýz Teknik Üniversitesi’nden Ýþçi Demokrasisi Okurlarý

Çünkü; polisler Mevlana Lisesi içindeki ve dýþýndaki faþistlerle iþbirliði içindeler. Kavga öncesi kalabalýk bir kitleydik ama kavga esnasýnda 4 kiþi kaldýk. Bunun nedeni ise iyi örgütlenme yapamamýþtýk. Okul idaresindende yardým alamýyoruz. Çünkü; bazý hocalar ve baþta okul müdürü faþist. Bu olay bir hafta boyunca böylece sürdü Fakat biz her geçen gün daha iyi ve daha fazla örgütleme yapýyorduk. Okul çýkýþlarýnda ise çok kalabalýk çýktýðýmýz

için dýþarýdan gelen ve okul içindeki faþistler saldýrýda bulunamýyordu. Faþistler okul içinde spor sýnýfýný örgütlenme ve kendisi gibi düþünmüyenler için baský alaný olarak kullanýyorlar.Beden Eðitimi öðretmeni ise faþistlerin örgütlenmesinde en büyük destekcisi. Bize düþen ise okulun sportif faaliyetlerinde her zaman en kötü dereceyi almak FAÞÝZME KARÞI OMUZ OMUZA Mevlana Lisesi Anti Faþist Birliði’nden Elif Aytaç


1 Kasým 1998 Ýþçi Demokrasisi 15

MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR.. MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR..MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...

SP O R U Y U ÞT U R UY O R Toplumsal düzenin çöktüðü, bunalýmýn, açlýðýn, yoksulluðun kitlesel boyutlara ulaþtýðý, devlet çetelerinin ayyuka çýktýðý, fabrika kapýlarýna kilit asýlmaya çalýþýldýðý, yossuzluklarýn diz boyu olduðu bu dönemde bunca pisliði örtebilmek için en çok baþvurulan yöntemlerden biri de spor müsabakalarý. Kitlelerin öfkesini deþarj edecek olan böyle anlar adeta milli þölen havasýna büründürülüp milliyetçi ve ýrkçý gövde gösterilerine dönüþmektedir. Hemen herkesin “taraftar” olduðu günümüzde, taraftarlarýn birbirini öldürmesi, hatta kendisini “sosyalist” olarak tanýmlayanlarýn bile milli maçlarý kaçýrmamasý olaðan karþýlanýyor. Bu durum emekçilerin yarattýðý deðerlere el koyarak saðladýklarý trilyonluk servetlerinin sorgulanmasýný istemeyen bir avuç iþveren ve devlet yöneticisinin iþine geliyor. Geçim derdini, hayat pahallýðýný, iþsizlik korkusunu, kirli savaþta akan kaný, trilyonluk yolsuzluklarý, ihale oyunlarýný, çeteleri, kýsaca kapitalizmin ürünü olan bütün pislikleri gözden uzak tutmak için her yöntemi kullanan egemen sýnýf sporu da kitlelerin dikkatini baþka alanlara

yönlendirmek için kullanýyorlar. Herkesin kendisini bir takýmla, baþarýlý bir sporcuyla özdeþleþtirilmesi özendirilirken sistemin acýmasýz çarklarý arasýnda sýkýþtýrýlan kitleler, medya aracýlýðýyla takýmlarýnýn ve bu sporcularýn baþarýlarýyla avutulmak isteniyor. Genel söylemin aksine, politikadan baðýmsýz, sýnýflar üstü bir alan olmayan spor, kapitalizmin geliþmesiyle merkezileþip , devlet politikalarý ile yaygýnlaþtý. Kapitalizmin yabancýlaþtýrarak yanlýzlýða ve umutsuzluða ittiði, toplumsal bir rol edinebilme imkanlarý olmayan, kendi haklarýný savunabilmenin yollarýný bilmeyen insanlar, öyle yada böyle, hayatla dövüþmenin, hayatla kanlý bir hesaplaþmanýn yolunu spor ve taraftarlýkla buluyorlar. Yoksa, yeniden çaresizlik ve pislik dolu atölyelerde bir sabah daha yeniden çalýþmanýn enerjisini nasýl bulabilirler! Yokluða, acýya karþý her gol, her galibiyetin umutlarý tükenmiþ bu insanlarýn kendine armaðan ettiði bir hayat öpücüðü yerine geçer oldu. Yoksulluk içinde yaþayan miltonlarca insanýn düzenle baðlarýný pekiþtiren ve öfkelerini “her an daha iyi bir yaþama ulaþma” hayaliyle törpüleyen lotaryanýn

en önemli araçlarý spor sektörünün ürünüdür. Toto, loto ve ganyan, diðer lotaryalar gibi, sýnýf atlamanýn çok kolay olduðu hayalini yaratýp, yýðýnlarýn düzenden umutlarýný kesmesini engelleme iþlevi görüyor. Ýþte bu yüzdendir ki her yaz anne-babalar sýnýf atlamanýn en kolay ve en kestirme yolu olarak gördükleri yöntem ile küçük çocuklarýn ellerinden tutup büyük klüplerin altyapý seçmelerinin önünde kuyruklar oluþturarak o minik çocuklarýn birer altýn yumurtlayan tavuk olabilmeleri için kýyasýya yarýþmaktadýrlar. 20. yüzyýlda, kitleselleþmesi için zorunlu eðitim sisteminin bir parçasý haline getirilen spor aracýlýðýyla, “yenmekyenilmek” ve “rekabet” gibi insan doðasýnda olmayan deðerler kitlelere empoze edildi; vatanseverlik, milliyetçilik, ýrkçýlýk, “çok çalýþan kazanýr” gibi kapitalist deðerlerin yaygýn bir þekilde kabul görmesi saðlandý. Spor ekonomik yönüyle kapitalizmin kar musluklarýndan birisidir. Uluslararsý spor karþýlaþmalarýnýn sponsorluðunu yapmak için birbiriyle yarýþan, trilyonlar akýtan çokuluslu þirketlerin amacý yalnýzca “spora katkýda bulunmak” deðil elbette. Spor sektörü doðrudan kar yaratmak dýþýnda, bir baþka iþleviyle de iþletmeler-

deki verimliliðin artmasýný hedefliyor. Askeri disiplini temel alan spor eðitimi, ilköðretimden baþlayarak gelecekteki iþ gücünün rekabete, hiyerarþiye boyun eðmesini saðlayacak þekilde düzenlenmektedir. Spor -özellikle de futbol-, sýnýf mücadelesinin düþük, alternatif devrimci partinin olmadýðý dönemlerde, faþitlerin kolayca örðütlenebildiði bir zemindir. Her milli galibiyetten sonra MHP bayraklarýyla sokaklara çýkan, Kürtlere karþý atýlan sloganlar, sporun etki alanýndaki kitlelerin “vatanseverlik”, “milliyetçilik” gibi gerici ideolojilere ne kadar açýk olduðunun canlý bir örneðidir. Özetlemeye çalýþýrsak, toplumsal ve ideolojik olarak spor, hiç de “masum”, “politikadan ayrý”, sýnýflarüstü deðil; aksine, kapitalizmle birlikte geliþip kitleselleþmiþ, kapitalist deðerlerin yeniden üretildiði, ezilen kitleler için toplumsal afyon olarak kullanýlan bir araçtýr. Sosyalistlerin görevi, spordaki ulusal baþarýlarý alkýþlamak deðil; sporun gerçek yüzünü teþhir etmek ve rekabete karþý dayanýþmayý, milliyetçiliðe karþý enternasyonalizmi savunmaktýr.

Ýsmet Þahin

16. sayfanýn devamý

SERMAYENÝN DERÝNLEÞEN KRÝZÝ ve MÜCADELE Sermaye kesiminin krizi savuþturmasýnýn yolu karlarýnýn göreli olarak artmasýyla ilgilidir. Sermaye kesiminin bunu saðlamasý için ücretleri düþürmesi, aðýr çalýþma koþullarýný dayatmasý, daha az vergi vermesi, iþçilerin ödediði vergilerin kredi veya altyapý olarak sermaye kesimine dönmesi gerekir. (Bu anlattýðýmýz süreç mekanik, yalýnkat bir süreç deðildir. Karþýlýklý etkiler zinciri içinde sürer. Ayrýca bir ekonomideki kriz dünya kapitalist sisteminin krizinden baðýmsýz deðildir. Gelgelelim iç pazarýn kendi iniþ ve çýkýþlarý da nispi farklýlýklar taþýyabilir.)

Türkiye’de krizin dinamikleri Türkiye sermaye sýnýfý, mevcut üretim sürecinden kaynaklanan, kýsacasý sermaye birikim rejimimin taþýdýðý týkanýklardan dolayý bir kriz içinde. Bu týkanýklýklarla yukarýda anlattýðýmýz soyut tasvir yanýnda Türkiye Ekonomisi için mutlak bir sermaye(kaynak kredi) eklemek gerekir. Devletin vergiler yoluyla bütçede topladýðý kaynaklardan sermayenin üretim sürecini tamamlayan altyapý yatýrýmlarýna (Enerji, ulaþým vb) daha az kýsmýný, daha çoðunu savaþa ayýrmasý sermayenin kaynak ge-

reksinimini artýran en önemli nedenlerden biri. Bunun sonucunda devlet sürekli yüksek faiz düzeyinden borçlanarak, pek çok kez de karþýlýksýz para basarak piyasadaki kullanýlabilir mali kaynaklarý topluyor. Böylece üretim sürecini tamamlamak için sürekli faizle borç almak zorunda olan sermaye kesimi mutlak bir kredi sýkýntýsýna giriyor. (Özellikle tam bir sermaye yetersizliði içinde faaliyet gösteren orta ve küçük sermaye) Diðer yandan üretimin istikrarý için ithal girdi temininde vazgeçilmez öneme sahip döviz sýkýntýsý için uluslararasý mali kurumlara yüksek bedel ödenmesi sermayenin kaynak maliyetini önemli ölçüde artýrýyor. Bu bedele raðmen uluslararasý ekonomideki kriz sonucu ülkedeki döviz rezervleri hýzla piyasalardan çýkabilir. Dolayýsýyla piyasalrdaki týkanýklýklar, kýsa sürede üretken sektörlerde karlarýn azalmasýna ve süreç içinde sermaye birikiminin azalmasýna yol açarak, mutlak bir krize dönüþüyor. Þunu da belirtmeli ki krizin derinleþtiði koþullarda, kaynaklarýn paylaþým mücadelesi sermayenin kendi içinde de hýzlanýyor. (Sermaye kesimi devlet bütçesinden yapýlan harcamalar üzerinde daha çok birbiriyle çatýþýyor ve rüþvet, yolsuzluk bataklýðý bu ne-

denle daha çok yoðunlaþýyor.) Çetelerin sermaye tarafýndan kullanýlmasý veya oluþturlmasý tam da bu süreçle ilgili. 1998’in son çeyreðinde böylesi bir mutlak bir krizin ipuçlarý sözkonusu. Uluslararasý kriz nedeniyle ekonomide büyük miktarlarda döviz türü sermaye ülke dýþýna çýkarak mali piyasalarda kredi hacminin azalmasýna yol açtý. Devletin borçlanma koþullarý aðýrlaþtý ve iç ve dýþ borçlarýn ödenmesi ciddi bir dorboðaza girdi. Ve en önemlisi iç ve dýþ pazarlardaki talep hacmi daralarak, üretim stoklarý hýzla arttý. Daha þimdiden iþten atmalar gündme geldi. Bütün bu yüzeydeki görüntüler, beklentilerin daha da olumsuz hale gelmesiyle sermaye birikiminin týkanmasýna yol

açar gözüküyor. Bunun faturasýný biz ödemek istemiyoruz.

Ýþçi sýnýfýna saldýrý Türk egemen sýnýfý krizi savuþturmak için iþçi sýnýfýna topyekün bir saldýrýyý yýllardýr öngörüyor. Ancak bu saldýrýyý bütünüyle uygulamaya koyamadý. Kirzden çýkýþ ve sermaye birikiminin yoðunlaþtýrmanýn temel arçalarýndan biri olarak özelleþtirme saldýrýsýnda büyük mesafe alýnamadý. Sendikal örgütlülüklerin gücü kýrýlamadý. Sosyal güvenlik sitemi ve eðitimde özelleþtirme tamamen baþarýlamadý. Ve en önemlisi ücrtlerin gerilemesine karþýlýk iþçi sýnýfý ücret kayýplarýný önemli ölçüde telafi ederek cevap verdi. Ayrýca kamu çalýþanlarý sendikal ör-

gütlülüklerini yükselterek, hem çalýþma koþullarýný kýsmen düzelttiler hem de ücretlerini nispi olarak artýrabildiler. 1998’in sonunda yoðunlaþacak krize karþý, þimdiden iþçi sýnýfýnýn çalýþma koþullarý, iþ güvencesi ve ücretlere iliþkin taleplerini net olarak formüle etmesi gerekiyor. Ýþçi sýnýfýnýn hafýzasý olacak devrimci bir iþçi partisinin yokluðu hiç kuþkusuz krizin derinleþtiði dönemlerde sýnýfýn mücadelesine iliþkin bilgilerin tümüyle bugüne taþýnmasýný olanaklý kýlmýyor. Ama 1994 krizi hala hatýrlarda. Sýnýfýn þimdiden iþyeri temelinde özellikle büyük iþyerlerinde örgütlülüðünü geliþtirmesi, mevzi mücadaleleri sendikalarý aracýlýðý ile genele yaymasý, özelleþtirmeye karþý mücada-

lede, destek olmasý kirzin faturasýný sermayenin ödemesine yol açabilecektir. Diðer yandan tabanýn örgütlülüðü Sendikal bölünmüþlüðün kriz koþullarýnda aþýlmasýna yol açabilir. Disk, Hak-Ýþ, Türk-Ýþ ve Kesk irticaya karþý deðil, kazanýmlarý korumak ve geliþtirmek için bir üst birlektelikte buluþabilir. Krizin derinleþtiði koþullarda iþte temel görevler bunlardýr. Zayýf bir koalisyon hükümetinin sýnýfýn direnci karþýsýnda kýsa sürede geri adým atmasý güçlü bir olasýlýktýr. Krizden güçlenerek çýkmak, kýþý bahara çevirmek bu nedenle mümkündür.

Olcay Kahyaoðlu

Büt çe ve Kay nak Kriz i Sermayenin derinleþen krizinin en açýk yansýmalarýndan birini 1999 bütçe tasarýsýnda görüyoruz. Bütün kapitalist devletlerin bütçeleri kendisinde toplanan kaynaklarý yeniden daðýtarak sermaye birikimine yardýmcý olma ve devlet hizmetlerinin finansmanýna hizmet eder. Ayýrca iþçi sýnýfýnýn elde ettiði en önemli kazanýmlar olan ücretsiz eðitim, ve saðlýk ile diðer sosyal harcamalar için bu alanlara kaynak aktarýlýr. Türkiye bütçesi de bu çerçevede düzenlenmiþtir. Ama 1998 bütçesi kapitalist sýnýfýn krizinin açýk bir belgesi haline gelmiþtir 23,6 katrilyon TL olarak öngörülen 99 bütçesinin daha þimdiden % 38’i iç ve dýþ borç faizlerine ayrýlmýþtýr. Bu oranýn yýl sonuna doðru hazýrlanmasý kuvvetle muhtemel olan ek bütçe sonucunda yüzde 50’lere ulaþaðýný söylemek hiç de abartý olmaz. 1990’larýn baþýnda, %25’ler seviyesinde olan eðitim, ve saðlýk harcamalarýnýn payý 99 bütçesinde % 9 düzeyine gerilemiþtir. Devletin sermaye birikimine doðrudan katký saðlayan, ulaþým, iletiþim, enerji yatýrmlarýnda da gerileme vardýr. Bütçe harcamalarýnýn % 8’den az olamayan bir oranýnýn ise savaþýn finansmanýna ayrýldýðý hesaplanmaktadýr. Bütçe tasarýsý, ayný zamanda sermayenin iç çeliþkilerini nasýl ertelediðinin de bir belgesi. Hükümet tekelci sermayenin basýncý doðrultusunda kayýtdýþý üretim sermayesi ile borsa, döviz ve faiz iþlemlerinden kazanç saðlayan mali sermayeyi kýsmi bir vergi getirmek istedi. Ama bu kesimlerin direnci karþýsýnda çok kolay geri adým attý ve gözünü ücretli olarak çalýþan yýðýnlarýn vergilerine çevirdi.


Uluslararasý Sosyalizm için

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ YIL: 1

SAYI: 10

1 KASIM 1998

SERMAYENÝN DERÝNLEÞEN KRÝZÝ ve MÜCADELE 1997 yýlý sermayenin krizi kontrol altýna alma çabalarýnýn yoðunlaþtýðý bir yýldý. 1998’in ilk döneminde de kirz büyük ölçüde kontrol altýnda tutuldu; Ancak 1998’in bu son döneminde bütün piyasalarda, kriz beklentisi hýzla yaygýnlaþýyor. Sermaye kesimi krizin derinleþerek çöküþe dönüþmesinin faturasýný iþçilere çýkartmanýn hazýrlýklarý içinde. Zayýf bir koalisyon hükümeti irtica ile mücadele gerekçesi ile orduya dayansa da saldýrý programýný kolayca uygulayamaz. Ýþçi sýnýfýnýn örgütlü gücü sermayenin dayatmasýný kýsa sürede daðýtýp, örgütlülük düzeyini yükselterek krizden güvenini artýrararak çýkabilir. Fabrika ve bürolarda toplu izinler, iþten atmalar, daha þimdiden 1999 ücret zamlarýný düþürme veya sýfýrlama biçiminde saldýrýlar gündeme geldi. Ýþçi sýnýfý bu saldýralara karþý, hazýrlýklý olmak, mücadeleyi yükselterek krizin faturasýný sermaye kesimine ödetmek zorundadýr. 1998’de krizin nasýl bir þekil alacaðýna, ve iþçi sýnýfýnýn andaki durumuna geçmeden önce kýsaca kriz koþullarýný inceleyelim.

Kapitalist sistemde krize genel bir bakýþ Devrimci marksistler, kapitalist sistemi ve kriz koþullarýný irdelerken yüzeydeki görüntülere de bakarlar, ama asýl bu görüntülerin arka planýna bakarak krizi ortaya koymaya çalýþýrlar. Bu bakýmdan, yüksek enflasyon, dýþ ticaretteki týkanýklýk, bütçe açýklarý, borsa kaðýtlarýnýn deðerini kaybetmesi vb.gibi olgular krizin yansýyan görüntülerini oluþturur. Gerçekte kriz sermaye biriktirebilmeye iliþkin týkanýklarý ifade eder. Sermaye birikiminin kaynaðýný oluþturan kar veya artý deðerin nispi olarak gerilemesi, varolan sermayenin tükenmesi, kendini yeniden üretememesi anlamýna gelir. Kriz böylece derinleþir. Sermaye birikiminin istikrarlý olarak devam etmesi için üretim sürecindeki (esas olarak sanayi üretiminde) istikrarýn saðlanmasý veya ise sürmesi gerekir. Ýstikrarlý bir üretim için üretim girdilerinin temininde týkanýklýk olmamalýdýr. (Ýthal veya yerli hammadde veya diðer girdiler, enerji) Ayrýca mallarýn pazarlara ulaþtýrýlmasý, ve mali sistemden kredi saðlanmasý ve saðlanan kredilerin zamanýnda ödenmesi, þirketlerin borsadaki itibari deðerlerinin düþmemesi de gerekir. (Üretimin istikrarýndaki küçük bir týkanýklýk bile krizin baþlatýcýsý, daha doðrusu derinleþtiricisi olabilir. 1994 krizi, saðlanan kredilerin ödenmesindeki týkanýklýkla baþlamýþtý.) Bütün bu týkanýklýklar, karlarýn hýzla düþmesine yol açar; sermaye biriktirmenin biricik yolu olan kardaki nispi düþüþ sermayenin yeniden üretilememesi anlamýna gelerek, mutlak bir krize dönüþür. (Ýflaslar, artan stoklar, batan krediler vb)

Olcay Kahyaoðlu

devamý Sayfa 15

Marksizm Tartýþma Toplantýl arý Daha düne kadar “mucize ekonomiler” olarak herkese örnek gösterilen Asya Kaplanlarý’nda yaþanan çöküþün ardýndan bütün dünya derin bir krizin uçurumuna doðru hýzla yuvarlanýyor. Patronlarýn krizden çýkýþ reçetesi, faturayý bizlere çýkarmak. Kamu çalýþanlarýna ve iþçilere verilen sadaka zamlar, özelleþtirmeler, iþten atýlmalar, Kirli Savaþ ve Suriye’ye karþý atýlan savaþ naralarý bu açý reçetenin ürünü. Kendi kar hýrslarýndan dolayý bizim yaþamlarýmýzý mahvediyorlar, bizi kanlý savaþlara sürüklemeye çalýþýyorlar. Endonezya’da kitleler, bu faturayý ödemeye karþý çýkarak kendi reçetelerini yazdýlar ve 30 yýllýk diktatör Suharto’yu devirdiler. Gelir daðýlýmýndaki uçurumun generalleri bile tedirkin ettiði Türkiye ikinci Endonezya mý olacak? Yoksa artan yoksulluktan beslenen islamcý hareketin iktidarýyla mý sonuçlanacak? Seka iþçilerinin mücadelesi krize karþý topyekün bir iþçi sýnýfý alternatifine dönüþebilir mi? Sosyalistlere düþen görev nedir? Bu ve bunun gibi can alýcý konularý tartýþmak üzere Marksizm günlerinde buluþalým.

Ýs ta n bu l 6 ,7 ,8 Ka s ý m Cuma Pazar 18.30 - 20.00 Kapitalizm çöküyor mu?

Cumartesi 11.00-12.30 Sosyal demokrasi çözüm mü? 13.30-15.00 Stalinizm Leninizmin devamý mý? 15.30-17.00 Kürt sorunu Kürtlerin sorunu mu? 17.30-19.00 Ýslamcý hareket nereye gidiyor?

11.00-12.30 Faþizme karþý nasýl mücadele edebiliriz? 13.30-15.00 Nasýl bir eðitim istiyoruz? 15.30-17.00 Sendikalar ve sosyalistler 17.30-19.00 Ýþçileri sosyalizme nasýl kazanacaðýz?

A nk a r a 2 1, 22 Ka sý m Cumartesi

Pazar

12:30-14:00 Sosyal Demokrasi Çözüm mü? 14:30-16:00 Kürt Sorunu Kürtlerin Sorunu mu? 16:30-18:00 Marksizmin Güncelliði ve Kriz

12:00-13:30 Þeriat Tartýþmalarý Nereye Gidiyor? 14:00-15:30 Neden Troçkizm? 16:00- 18.00 Ýþçi Sýnýfýný Sosyalizme Nasýl Kazanýrýz?


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.