Y›l: 1 Say›: 11
Ekim 2002
750.000 TL. (KDV Dahil)
‹çinden Geçti¤imiz Dönemde Politik E¤ilimler ve Görevler Burjuva Politikas›nda T›kanma ve Seçimler Burjuva politika cephesinde h›zl› geliflmelerin oldu¤u bir dönemden geçiyoruz. Son üç ayl›k geliflmeler, beklenmedik flekilde ve burjuva yorumcular›n bile h›z›na yetiflemedi¤i geliflmelerdi. DSP’nin bölünmesi, erken seçim karar› al›nmas›, büyük bir reklam kampanyas› ile kurulan YTP, sonra Dervifl’in CHP’de k arar k ›l ma s› , s eç i mler d e AKP’nin tart›flmas›z birinci s›rada görülmesi, buna seçenek olarak Dervifl’li CHP’nin parlat›lmas›, en son ise, hükümetin düflürülmesi ve erken seçim tarihinin iptali gibi tart›flmalar geçen birkaç ay›n en önemli gündem maddeleri idi. Buna, beklenmedik flekilde AB ile ilgili bir k›s›m yasa de¤iflikliklerinin yap›lmas›n› da eklemek gerekir. Tüm bu geliflmelere ra¤men, burjuva politikas›nda hala bir belirsizlik hüküm sürmekte ve her an yeni bir “sürpriz” gündeme gelebilir. Bu geliflmeleri, birbirinden kopuk geliflmeler olarak görüp, ona uygun analizler yapmak yerine, komünistler için as›l önemli olan, bu geliflmelere yol açan temel e¤ilimleri görerek, gerek burjuva politikan›n yaklafl›k bir evimi-
temel ayr›mlar› ortadan kald›rani göz önünde bulundurmak; ama rak tek bir programda birleflmeas›l önemlisi de, bu geliflmelerin lerini zorunlu k›lmaktad›r; ama düzen d›fl› dinamiklerin konumuöte yandan da, düzenin genifl y›nu nas›l etkiledi¤ini ortaya koya¤›nlar nezdinde meflrulu¤unu, rak, devrimci bir öznenin, devonlar›n düzene ba¤lanmas›n› rimci bir önderli¤in yarat›lmas›na sa¤layan kurumlar› yaflatmaya dönük çabalara h›z vermektir. Öncelikle vurgulanmal›d›r ki, çal›flmaktad›r. Tüm geliflmeler, bu geliflmeler, partiler üstü probirinci seçene¤i öne ç›karmakta fesyonel burjuva uzmanlar›n, ve burjuva politikan›n tekelci niburjuva köfle yazarlar›n›n gösterteli¤ini güçlendirmektedir. Yine mek istediklerinin tersine, burjuher geliflme, temsili kurumlar›n va parti yöneticilerinin k›s›r tary›¤›nlar nezdinde varolan itibar›t›flmalar›n›n ürünü de¤il, temeln› ortadan kald›rma ifllevini göde burjuva düzenin s›k›flm›fll›¤›rüyor. Seçimle oluflacak muhten›n, kendini yenilemede seçenek mel parlamento ve hükümet ise, yaratamamas›n›n sonuçlar›d›r. burjuva düzenin istikrar aray›fl›na Olaylara daha yak›ndan bak›ld›yan›t verse ve k›sa süreli¤ine ¤›nda sorunu anlamak daha da meflruiyet sorununu hafifletse bikolaylaflacak, temel e¤ilimlere le, uygulayaca¤› politikalarla önde¤il de, duruKOM‹NTERN KURULALI 83 YIL OLDU ma göre yap›GÖREV 83 YIL ÖNCES‹N‹N AYNIDIR! lan analizlerin yanl›fll›¤› görüB‹R MAN‹FESTO ÖNER‹S‹ VE KOPULAMAYAN GELENEK: lecektir. Ertan GÖKSU G e l i fl m e l eEK‹M DEVR‹M‹ VE DEVR‹MC‹ PROGRAM rin ortaya koySORUNU ÜZER‹NE NOTLAR du ¤u ge rç ek P›nar AZAD fludur: Burjuva KEND‹ TAR‹H‹M‹ZDEN Ö⁄RENEL‹M: düzen, bir yanEMPERYAL‹ST SAVAfi VE ‘‹HANET’E KARfiI MÜCADELE dan tekelci bir yönetime do¤Mehmet REF‹K ru evrilmekte, EMPERYAL‹ST REKABETTE ‘EURO’ DÖNEM‹ burjuva partiler Bahtiyar D‹CLE aras›ndaki tüm
perspektif cekilerden hiç de farkl› olmad›¤›n› göstermekte gecikmeyecektir. Dolay›s›yla burjuvazinin genifl y›¤›nlar nezdinde itibars›zl›¤› ve patlay›c› madde dinami¤i artmaya devam edecektir. Görünür gelecekte, burjuva düzen ne istikrar› yakalayabilir, ne de genifl y›¤›nlar nezdinde meflruiyetini koruyabilir. Bu çerçevede olayla-
ra daha yak›ndan bakabiliriz. DSP’deki Bölünme, Beklenti ve Gerçekler Son birkaç ayl›k geliflmelerde, temel hareket noktas› olarak DSP’deki bölünmeyi alabiliriz. Öncesi de olsa bile, as›l kritik geliflme, DSP’deki bölünmeyle start ald›. DSP’deki bölünmeden önce,
Komplo Teorileri, Burjuva Yönetim Tarz› ve Devrimci Politik Bak›fl Son birkaç ay›n geliflmelerini nas›l de¤erlendirmek gerekiyor? Bir dizi komplo senaryosuna da konu olan bu geliflmeleri anlaman›n kritik halkas›, devrimci s›n›f politikas› anlay›fl›na sahip olmak, olaylar› bu prizmadan de¤erlendirmektir. Öncelikle, devrimci hareketin de s›k olarak etkisinde kald›¤› komplo teorilerinin nas›l bir yan›lsama üzerinden geliflti¤ini kavramak gerekiyor. Olaylar› komplo teorileriyle aç›klama yöntemi, temelde burjuva yönetim tarz›n›n kavramamas›yla ilgilidir. Olaylar›n arkas›nda komplo arayanlar, ola¤an iflleyiflin, son derece aç›k, herkesin görebilece¤i geliflmeler üzerinde olmas› gerekti¤ini düflünmektedirler. Perde gerisinde olan her geliflmenin, bir komplo oldu¤u söylenmektedir. Bu burjuva düzenin, aç›k bir yönetim tarz› uygulayabilece¤i yan›lsamas›n› beraberinde tafl›d›¤› için, komünistlerin asla itibar edece¤i bir analiz tarz› olamaz. Tarih boyunca, yönetenlerin küçük bir az›nl›¤›, yönetilenlerin büyük bir ço¤unlu¤u oluflturdu¤u her yönetim tarz›, do¤as› gere¤i, görüntü ile gerçek aras›ndaki bir uçurumun üzerinde yükselir. Aksi taktirde, bu tür yönetimler meflrulu¤unu sa¤layamaz, ayakta kalamaz. Genifl y›¤›nlar› aldatma ve onlar›n r›zalar›n› düzene dönük kazanma üzerine kurulan parlamenter düzende bu durum çok daha belirginlik kazan›r. Geliflmeler perde gerisinde egemen s›n›f›n ç›karlar›na göre planlan›r ve uygun makyajlarla perde önüne ç›kar›larak y›¤›nlar›n r›zalar› al›nmaya çal›fl›l›r. Komplo teorilerinde ikinci önemli nokta, burjuvazinin idaresini kadiri mutlak bir irade olarak görmektir. Buna göre burjuvazi ,her türlü komplo senaryosunu uygulamaya koyma gücündedir ve her geliflme bu mutlak iradenin tutarl› bir ifadesi olarak görülür. Egemenlerin iradelerinin en etkin irade oldu¤u do¤rudur, do¤al olarak da geliflmeler daha çok onlar›n iradelerinin bir sonucu olarak gündeme gelir. Ne var ki, bu irade, mutlak bir irade de¤ildir. Bu irade, iki faktör taraf›ndan sürekli olarak s›n›rlan›r ve bazen de belirlenen planlar›n baflar›s›zl›¤›yla sonuçlanmas›n› sa¤lar. Birinci faktör, ezilen ve sömürülenlerin düzene dönük örgütlü ve bilinçli karfl› ç›k›fl›d›r. ‹kincisi ise, egemen s›n›f›n kendi içinde kesimsel ç›karlara sahip bir s›n›f olmas›, bunun getirdi¤i çat›flmalard›r. Tarihte bir dizi olay, egemenlerin planlar›n›n tam karfl›t› sonuçlar vererek, bu planlar›n baflar›s›zl›¤›na tan›kt›r. Bu topraklarda komplo teorilerinde etkin bir di¤er faktör ise, komplolar›n hep d›fl kaynakl› olarak ele al›nmas›d›r. Bu yaklafl›m, bu ülkenin egemen s›n›flar›n›n iradelerini önemsemeyerek, onlar›n iradelerinin de d›flardan belirlendi¤ini dile getirmekte, egemen s›n›flar› bile, ma¤durlar aras›na sokmaktad›r. Bu çerçevede geliflmelere bak›ld›¤›nda, son birkaç ayl›k olaylar›n seyri, önceden belirlenen bir plan›n uyumlu bir flekilde uygulanmas›n› de¤il, burjuvazinin baflar›s›z planlar›n›n bile, ona karfl› iflleyen devrimci bir irade olmad›¤› durumda, düzene fazla zarar vermeden yeni planlar› devreye sokarak sonuçlar› gö¤üsleyebilece¤ini göstermektedir.
2
dikkate de¤er geliflme, Kemal Dervifl’in istikrars›zl›k uyar›s› ve erken seçimin zaman›n›n belirlenmesini yüksek sesle ortaya koymas›d›r. Sorunun temelinde, burjuva düzenin ekonomik ve politik olarak t›kanmas›n›n yatt›¤›n›n her durumda gözönünde bulundurulmas› gerekiyor. Bu t›kanmada üç nokta dikkat çekiciydi. Birincisi, AB ile iliflkiler MHP’nin seçim yat›r›m›n› esas alan bir politika izlemesi nedeniyle t›kanm›flt›. ‹kincisi ise, ABD’nin Irak’a müdahalesi yaklafl›yordu ve bu noktada ABD’ye sorun ç›kartacak bir hükümetin olmas› istenmiyo rdu. Üçün cüsü, ama en önemlisi, burjuvazi mevcut hükümet partilerinin y›pranm›fll›¤›n› hesaba katarak, bu y›pranman›n düzene sirayet etmeden partilere ç›kar›lmas›n› sa¤layacak yeni bir seçene¤in yarat›lmas›yd›. Bu üç temel faktör, mevcut hükümetin ipinin çekilmesi sürecini bafllatt›. Yarat›lmak istenen ise, MHP’siz bir hükümetti. Ancak bu plan ifllemedi. YTP san›ld›¤› kadar güçlü olarak ortaya ç›kmad›. En önemlisi de, MHP erken seçim ça¤r›s› yaparak bu planlara en büyük darbeyi vurdu. Çünkü bu planda, k›sa sürede bir seçim yoktu, aksine en az bir y›ll›k süre, partileri yeniden dizayn ederek, yeni bir seçene¤in yarat›lmas› süreci olarak planlanm›flt›. Bu planda tek iflleyen unsur, AB paketinin ç›kart›lmas›yd›. Dolay›s›yla hükümet de¤iflikli¤i baflar›lamad›, plan aksad›, burjuvazi beklemedi¤i bir anda kendini erken seçim süreci içinde buldu. Burjuvazi bu noktadan sonra, süreci deflifre ederek genifl y›¤›nlar› etkileyecek, düzen üzerinde bask› oluflturacak bir düzen d›fl› politik öznenin bulunmamas› nedeniyle, yeni bir plan› yürürlü¤e koymay› planlad›.‹çinden geçilen süreç, riskleri bar›nd›rsa da, bu plan›n flimdilik sorunsuz iflledi¤ini gösteriyor. Burjuvazinin Meflruiyet Krizini AKP ve CHP
perspektif Üzerinden Çözme Plan› Burjuva düzenin yönetim t›kan›kl›¤›n› gidermede ve sisteme dönük genifl y›¤›nlardaki güvensizli¤i gidererek hedeflerine ulaflmada, her zaman CHP ve AKP önemli seçeneklerdiyse de, bunu zamana yayarak yapmak onlar için daha fazla tercih nedeniydi. Bu partiler, düzenin yeniden yap›lanmas›nda temel parametreleri benimsemede sorunlar› yoksa da, kendi tabanlar›n› buna ikna etmede hala sorunlar› vard›. Bu temel parametreler, genifl y›¤›nlar›n sisteme dönük güvensizli¤ini bir öfkeye dönüfltürmesinin engellenmesi, mevut ekonomik program›n uygulanmas›, ABD’nin planlar›na zorluklar ç›kart›lmamas› ve AB ile iliflkilerin dengeli yürütülmesiydi. K›sacas›, istenilen, sistemin korunmas› temelinde, burjuvazinin uluslararas› emperyalist dü nya ile uyumlu temelde, hiyerarflide bir ba sa mak a tla n ›l ma s› yd ›. CHP’nin geleneksel devletçi-ulusalc› bir çizgiden geliyor olmas›; öte yandan AKP’nin de, milli görüfl çizgisinden geliyor olmas›, düzenin hedeflerini tam gerçeklefltirmesi önünde sorunlar yarat›yordu. AKP’nin taban›n› daha fazla ehlilefltirmesi, CHP’nin ise, gelenekten gelen kal›nt›lar›n ç›kartaca¤› sorunlar› elimine etmesi önemliydi. Burjuvazi s›k›flm›fl halde de olsa, bu operasyonu, CHP’ye Kemal Derv ifl afl›s› yaparak, AKP’de ise, Tayyip Erdo¤an’›n muhtemel baflbakanl›¤›n› önleyerek yapt›, bunun devam› da gelecektir. CHP’ye Dervifl afl›s› yap›larak; gerek geçmifl militan çizgisi, gerekse de yolsuzluk davalar› nedeniyle tart›flmal› bir kiflilik haline gelecek olan Tayyip Erdo¤an’›n önü kesilerek, bu partiler sistemin gereksinimleri temelinde dizayn edildi. Burjuva Düzende Yeniden Yap›lanma ve Seçimler Burjuva düzen cephesinde olaylar›n toplam›ndan ç›kart›lacak
sonuç, komünistlerin do¤ru olarak tespit etti¤i gibi, 70’lerin sonras›nda bafllayan, 80’lerde temelleri at›lan, 90’larda aç›k bir stratejik yönelifl olarak ortaya ç›kan düzenin yeniden yap›lanmas›nda yeni bir döneme girilmesidir. ‹çine girilen dönemecin üç temel dire¤i vard›r. Birincisi, ekonominin yeni-
den yap›land›r›larak, emperyalist sisteme tam bir entegrasyonun sa¤lanmas›. Bu entegrasyon, ulusal sol ve devrimci-demokrat ak›mlar›n propaganda etti¤i gibi, sadece “ulusal” kaynaklar›n “yabanc›” tekeller taraf›ndan talan edilmesi fleklinde de¤il, bir k›s›m “ulusal” tekellerin uluslararas› tekel düzeyine ulaflt›r›lmas› hede-
Düzeni Aklama Operasyonuna Hay›r! Seçimlerde devrimci politik a so runu sözkonusu oldu¤unda, öncelikle komün ist ler in ko nuyla ilgili i lke sel tutumla r›n ›n ön e ç›kart›lmas› gerekiyor. 1. Burjuva toplumunda parlamento y›¤›nlar› düzene ba¤layan en önemli kurumdur. Bu temelde parlamento seçimleri de, burjuvazinin at de¤ifltirerek, y›¤›nlar› düzene ba¤laman›n, onlar›n düzen lehine r›zalar›n› alma operasyonudur. K›sacas›, seçimler sermaye düzeninin günahlar›n›, günah keçileri olan bir k›s›m partilere ç›kararak, düzeni kurtarma, onu aklama operasyonudur. Bu seçimler dolay›s›yla komünistlerin ajitasyon ve propagandalar›n›n temelini de bu gerçek oluflturur. 2- Komünistler ilke olarak parlamentodan, o da dahil tüm düzen kurumlar›n› da¤›tmak üzere yararlanmay› reddetmezler. Genifl y›¤›nlar, hala parlamentoyu, kendileri için bir kurtulufl kurumu olarak gördükleri sürece, komünistler bu kurumu de¤erlendirmekten geri duramazlar. Par lamentonun düzen in bir süsü, gerçek iktidar ›n sermayenin kulislerinde oluflturulan kararlar temelinde, ordu ve bürokraside oldu¤u ge rçe ¤ ini , p arlamento d an ya rarla na ra k en et kin b ir fle kil de gösterebilirler. 3- Dev rimc i p olitik s eçen ek ten y ok sunl uk , par lamentod an yararlanmay› da engeller. Parlamentodan yararlanmak demek, her durumda parlamentodan yararlanma çabas›n›n olumlu, iflçi s›n›f›n›n iktidar savafl›n› kolaylaflt›ran bir tutum oldu¤u anlam›na gelmez. Politik savafl›m›n her al an›nda oldu¤u gibi, b u alan› nd a da amaçlar› gerçeklefltirmenin en etkin yolu ba¤›ms›z bir güç olabilmek, s›n›f›n ba¤›ms›z ç›karlar›n› temsil edebilmektir. E¤er ba¤›ms›z bir politik güç de¤ilseniz, genifl y›¤›nlar nezdinde farkl› bir seçenek oldu¤unuzu gösteremiyorsan›z, parlamenter oyunun bir figürü haline gelerek varoldu¤u kadar›yla ba¤›ms›z kimli¤inizi de yitirebilirsiniz. Bu gerçekler ›fl›¤›nda bak›ld›¤›nda, bu seçimlerde, ne ba¤›ms›z bir devrimci seçenekten, ne de parlamentoyu kullanacak bir politik güçten sözedilebilir. Bu nedenledir ki, komünistler, ulaflabildikleri ölçüde ajitasyon-propagandalar› n› “d üzen i aklama oper asyo nuna h ay›r” temelinde sürdürecek, düzen partilerine oy verilmesine karfl› ç›kacaklard›r. Öte yandan da, liberal sol hareketin gerçek kimlik ve ifllevini ortaya koyarak, devrimci, ba¤›ms›z bir politikan›n propagandas›n› yapacakt›r. Bir k›s›m devrimci çevrelerin ba¤›ms›z aday politikas›n› ise, ba¤›ms›z bir devrimci seçenekten, bugünün devrimci gereksinimlerinden uzak, mez heplerin kendini ayakta tutma çabas› olarak de¤erlendirerek destekleme politikas›n› benimsemeyecektir. Ba¤›ms›z adaylar politikas›, gerçek ten d e devr imci bir odakla flmaya , ant i-kapitalis t sos yalizm propagandas›na hizmet edecek tarzda gündeme getirilseydi, komünistler bunun içinde yerals›nlar veya almas›nlar aktif olarak destek vermekten geri duramazlard›. Ne yaz›k ki, bu ölçüde bile, bu seçimin de¤erlendirilmesi f›rsat›, bu sefer de kaybedilmifltir.
3
perspektif fiyle birlikte sürdürülmektedir. Koç, Sabanc›, Oyak gibi holdingler, bu entegrasyon sürecinden zararl› ç›kan tekeller de¤il, aksine krizden büyüyerek ç›kan, uluslararas› ekonomi içindeki paylar›n› art›ran holdinglerdir. Bunun yan›nda, elbette eflit olmayan koflullarda bir rekabetin sonucu olarak, bir k›s›m “ulusal” flirket ve holdinglerin varl›klar›n›n, emperyalist tekeller taraf›ndan ya¤maland›¤› da do¤rudur ve bu emperyalizmin do¤as› gere¤idir. Düzeni karfl›s›na alan devrimcilerin, komünistlerin görevi, nas›l ki, bir k›s›m “ulusal” tekellerin büyümesini alk›fllamak de¤ilse, anti-emperyalizm ad›na di¤er bir k›s›m “ulusal” kapitalistlerin iflas ve zarar etmesine karfl› ç›kmak, onlar›n savunucusu olmak da de¤ildir. ‹kincisi, politik alanda ezilen ve sömürülen y›¤›nlar›n, düzene dönük tepkisini kontrol alt›nda tutmak, yeniden yap›lanman›n önüne engel olmaktan ç›karmakt›r. Bu politikan›n mekanizmas› iki biçimde devreye giriyor. Birincisi seçmeli terörle öncü güçlerin etkisizlefltirilmesi, onlar›n düzene dönük yüzlerinin okflanarak sistem içine çekilmesi; genifl y›¤›nlar›n ise, örgütsüzlefltirilerek atomize edilerek dayan›flman›n engellenmesi, düzen d›fl› dinami¤i en etkili kontrol mekanizmas› olarak sürekli yürürlükte tutuluyor. ‹kincisi ise, belli dönem aral›klar›nda, burjuva politik partiler nezdinde at de¤ifltirmek fleklinde kendini ortaya koyuyor. Bu ikincisi, en belirgin flekilde seçim po litikalar›nda kendini ortaya koyuyor. Seçimler gündeme getirilerek, hem düzenin meflruiyeti sa¤lanmaya çal›fl›l›yor, hem de bir dönem muhalefette olan partiler hükümet seçene¤i olarak gösterilerek, bir dönem y›¤›nlar›n düzene dönük umutlar› korunmaya çal›fl›l›yor. Bu mekanizma uzun süredir ciddi ölçüde y›pranm›fl olsa da, hala burjuvazi aç›s›ndan ifllevini koruyor. Geçen seçimlerde, floven bir söylem ve yolsuz-
luklara karfl› savafl ad›yla bir seçim kampanyas› sürdürülmüfl ve bu aç›dan y›¤›nlar nezdinde y›pranmam›fl DSP ve MHP, en güçlü hükümet partileri olarak öne ç›kar›lm›flt›. Oysa, burjuvazi için geçen seçim, bir yandan düzeni tehdit etme potansiyeli tafl›yan en önemli güç olarak Kürt hareketini ehlilefltirmek, as›l olarak ise, ekonominin yeniden yap›lanmas›na h›z vererek, sistemi emperyalist dünyaya tümüyle entegre etme politikalar›n› yürürlü¤e ko yma bak›m›nd an yaflamsal önemdeydi. Nispeten y›pranmam›fl güçler olarak DSP ve MHP bu politikay› yürürlü¤e koyacak en önemli özneler durumundayd›. Bu politikalar yürürlü¤e kondu ve bu partiler ifllevini yerine getirdi ve ifllevini yerine getirdi¤i oranda da y›¤›nlar nezdinde itibars›zlaflt›. Burjuvazi için at de¤ifltirme dönemi gündeme gelmiflti ve bu erken seçimle devreye sokuldu. Y›pranm›fl, itibar kaybetmifl bir ata oynamak düflünülemeyece¤ine göre, düzenin gereksinimlerini karfl›layacak ve bir dönem de olsa y›¤›nlar nezdinde düzenin meflruiyetini sa¤layacak bir at bulmak gerekiyordu. Bu yeni at ise, bir dönem parlamento d›fl›nda kalan ve bu sayede itibar kazanan, ama öbür yandan ise, düzenin yeniden yap›lanma program›na uyumlu hale gel en CHP ve AK P i di . CHP’den farkl› olarak AKP, hala düzen d›fl› dinami¤e dayanan Milli Görüfl çizgisinden uzaklaflarak sisteme yanaflan, bu aç›dan da “yeni” imaj›na uygun bir parti niteli¤i tafl›yordu. Çeflitli burjuva çevrelerde, geçmifl Milli Görüfl çizgisinden geldi¤i için, k›smen kayg›lar duyulsa ve bu aç›dan kimi engeller ç›kart›lsa da, bu dönemde gerek içerde gerekse d›flarda girdi¤i iliflkiler sayesinde, AKP’nin düzen için önemli bir s›k›nt› kayna¤› olmayaca¤› ortaya ç›kt›. Nispeten dinamik bir tabana dayanmas› nedeniyle de, düzenin genifl y›¤›nlar nezdinde meflrulu¤unu sa¤layacak, taba4
n›ndaki radikalizmi elimine edecek önemli bir aktördü AKP. Bugün, bu iki parti, yeni dönemde hükümet veya etkin bir muhalefet partisi olarak, düzen taraf›ndan öne ç›kart›lmakta, bir dizi imaj çabalar›yla y›¤›nlara seçenek olarak sunulmaktad›r. Ancak, gerek burjuva parlamenter sistemin y›pranm›fll›¤›, gerekse de yüksek olan barajlar nedeniyle, önemli bir kesimin tercih etti¤i partilerin parlamentoya girmeme riski çok yüksek ve bu durum ise, seçimlerin ard›ndan ciddi bir meflruiyet krizinin do¤aca-
Seçmeli terörle öncü güçlerin etkisizlefltirilmesi, onlar›n düzene dönük yüzlerinin okflanarak sistem içine çekilmesi; genifl y›¤›nlar›n ise, örgütsüzlefltirilerek atomize edilerek dayan›flman›n engellenmesi, düzen d›fl› dinami¤i en etkili kontrol mekanizmas› olarak sürekli yürürlükte tutuluyor.
¤›n› göstermektedir. Bu noktada, burjuvazinin yeniden yap›lanma program›n›n üçüncü aya¤› devreye girmekte ve bu durumu veri alan, bu durumu y›¤›nlar nezdinde meflrulaflt›racak bir kampanya sürdürülmektedir. Bu kampanya, politik alanda, hantal ve istikrars›z bir yönetim modelinin yerine, ifllevsel ve merkezi-vurucu bir devlet örgütlenmesini baflarma, buna y›¤›nlar› inand›rma fleklinde yürütülüyor. Yeniden yap›lanma program›n› aç›ktan benimseyen, iki kanatl› bir parlamenter sistemi y›¤›nlar nezdinde meflrulaflt›rmak, mevcut politik bölünmüfllü¤ü de bu temelde yeniden dizayn etmek, düflünülen devlet yap›lanmas›n›n temelini oluflturuyor.
perspektif Burjuvazinin ›srarla seçim ve siyasal partiler yasas›nda de¤ifliklik iste¤ini gündeme getirmesi, bu politikay› y›¤›nlar nezdinde meflrulaflt›rmak bak›m›ndan önem tafl›sa da, bu alanda zaman s›k›fl›kl›¤› nedeniyle fazla yol al›nmam›fl, mevcut seçenekler üzerinden bu politika yürürlü¤e konulmufltur. Burjuvazi Sadece ‹çte De¤il, D›flta da Ciddi Bir S›k›flm›fll›k ‹çinde Burjuva politikas›n›n iç gündemi seçimler ise, d›fl politika gündemi de, ABD-Irak ve Türkiye-AB iliflkileridir. Zamanlamas› bir yana, tüm veriler ABD’nin 11 Eylül sonras›nda ele geçirdi¤i psikolojik üstünlü¤ü, Ortado¤u’da yeni bir düzenlemeyle güçlerini tahkim etmek üzere de¤erlendirme yönündeki iste¤ini ortaya koyuyor. Irak, k›z›flan emperyalist rekabetin kritik bir halkas› konumunda. Ancak sorununun sadece Irak olmad›¤›, gerekirse s›n›r de¤ifliklikleri de dahil bölgenin yeniden dizay n› ol du¤u gö rülü yo r. Bu, ABD’nin mevcut üstünlü¤ünü, büyük co¤rafyalara dayanan, ama yeterince kontrol edilemeyen ülkeleri bölerek yönetme stratjisine de uygundur. ABD, Irak’a dönük müdahalenin amaçlar›n› fazla gizlemeye gereksinim duymuyor. Irak, ABD’nin bölgedeki hegemonyas› önünde bir engel ülke konumunda. ABD, Irak’ta kendi gereksinimlerine uygun bir yönetim modeline kavufltu¤unda, hem bölgede, hem de dünyada hegemonyas›n›n pekiflmifl olaca¤›n› hesap etmektedir. Irak, petrol kaynaklar› bak›m›ndan stratejik bir ülke olmas›n›n yan›s›ra, Ortado¤u ve ‹ç Asya’ya s›çramada da temel önemde bir ülkedir. ABD, Irak planlar›n› baflard›¤›nda, bölgede önemli bir konuma sahip ‹ran ve Suriye’nin de kontrol alt›na girece¤ini, ‹ç Asya’da etkin bir güç haline gelece¤ini hesap etmektedir. Dün Afganistan’a ne amaçla sald›rd›ysa, bugün de Irak’a sald›r› bu stratejik plan›n önemli bir
parças›d›r. ABD’nin bu planlar›nda, Türkiye temel bir yere sahip. Türkiye’nin deste¤i olmadan, Irak’ta ne ciddi bir hava harekat›n›n, ne de kara harekat›n›n olmas› olanakl›.
Bu gerçe¤in, hem ABD, hem de Türkiye bilincinde. Ancak sorun da burada dü¤ümleniyor. ABD’nin ç›karlar›yla, Türkiye’nin ç›karlar› her durumda üstüste düflmüyor. Türkiye, hem bölge-
AB Reformlar› ve Bofllu¤a Düflen Demokrasi Programlar› Bu topraklar›n›n solcular›n›n, hatta devrimci hareketinin bir kimlik ve kiflilik kazanmamas›nda, demokrasi program›n› benimsemeleri temel yere sahiptir. Demokrasi program›, en solundan yorumla da olsa, burjuva demokrasisi anlam›na geldi¤i için, bu program› benimseyenlerin bir yüzü hep düzenle bar›fl›k olmufltur. Sermaye düzeninin ekonomik ve politik olarak yeniden yap›lanmas›nda, düzen d›fl› dinamiklerin ehlilefltirilmesi ve düzeni tehdit etmekten ç›kart›lmas› temel bir yere sahiptir. Bu amac› gerçeklefltirmek için de, do¤al olarak devrimci hareketin zay›f karn›n› oluflturan, onun demokrasicili¤ini de¤erlendirmifltir. Kopenhag kriterleri denilen AB reformlar›n›n yaflama geçirilmesi, demokrasi program›n›n düzeniçi niteli¤ini en ç›plak bir flekilde ortaya koyan bir geliflme olmufltur. Baflta idam›n kald›r›lmas› olmak üzere, Kürt kültürel kimli¤i, dernek kurma vb. konusunda at›lan ad›mlar, düne kadar temel programatik maddeler olarak bir dizi ak›m›n hedefleri aras›ndayd›. AB reformlar› özellikle, Kürt hareketinin gelinen noktadaki varl›k zemini ni ortadan kald›rm›fl, burjuva politik cephede bile bir konum kazanmas›n› ortadan kald›rm›flt›r. AB uyum yasalar› ad›yla ç›kart›lan anayasal ve yasal de¤ifliklikler, Kürt kimli¤i temelinde politika yapan, ama Türkiyelileflmek isteyen hareketlerin bofllu¤a düflmesini sa¤lam›flt›r. Tam da bu nedenle, HADEP’in seçimler vesilesiyle hemen tüm burjuva partilerle ittifak aray›fl›na girmesi, bu hareketin kendine özgü ba¤›ms›z politik hatta sahip olmad›¤›n›n en belirgin kan›t›d›r. Kuflkusuz ki, iktidar perspektifinden yoksun olan çevreler, yap›lan reformlar›n yetersiz, “az özgürlük” getirdi¤ini söyleyerek muhalif konumunu sürdürmeye devam etmektedir. Ne var ki, bu sadece bir muhalifliktir ve düzenin d›fl›na ç›kmay› gerektirmemektedir. Demokratizmle bulafl›k devrimci çevreler, kendilerinin s›n›rs›z politik özgürlükleri savunduklar›n› söyleyerek hala demokrasi programlar›nda ›srar› sürdürmektedir. Burada ortaya ç›kan kafa kar›fl›kl›¤›n›n temel nedeni ise, kurumsallaflm›fl bir demokrasi ile politik özgürlüklerin gerçekleflme koflullar› aras›ndaki uçurumun kavranamamas›d›r. Birincisi, özünde burjuva egemenli¤inin, ikincisi ise, devrimci bir iç savafl ortam›n›n ürünüdür. Birinci alandaki her geliflme ikincisini zay›flat›r, ikinci alanda her geliflme ise, birincisini i¤reti hale getirir. Birincisi, devrimci bir s›n›f hareketinin yoklu¤u koflullar›nda gerçekleflir ve burjuva düzenin temellerini güçlendirir, ikincisi devrimci bir s›n›f hareketini, sa¤lam bir iktidar anlay›fl›n› gerektirir ve düzenin temellerini sarsar. Birincisi, demokrasinin amaçlaflt›r›lmas› anlam›na gelir, ikincisi ise, devrimci iktidar savafl›n›n bir yan ürünü olarak kendili¤inden ortaya ç›kar. Bu da gösteririyor ki, devrimci bir iktidar anlay›fl›na sahip olmak, do¤as› gere¤i, demokrasiyi, s›k kullan›lan terminoloji ile politik özgürlüklerin program edinmesini engeller. AB reformlar› ad› alt›nda bugün at›lan ve yar›n at›lacak ad›mlar, düzenin kendi hesaplar› bak›m›ndan ne tür s›k›nt›lar yarat›rsa yarats›n, bu s›k›nt›lar kendili¤inden bir devrimci olanak de¤ilidir ve devrimci s›n›f hareketinin geliflmesine hizmet etmez. Devrimci iktidar anlay›fl›, demokrasi programlar›n›n çöpe at›lmas›n› ve politik özgürlükleri fiili bir gerçek haline getirecek devrimci s›n›f hareketinin gelifltirilmesini dayatmaktad›r.
5
perspektif deki savafl ortam›n›n ekonomiye faturas›n›, hem de ABD planlar›n›n güneyde bir Kürdistan’›n kurulmas› sonucunu do¤uraca¤›n› hesaba katarak, böyle bir harekata mesafeli yaklafl›yor. Öte yandan, Türkiye bu mesafeli yaklafl›m›n fazla bir de¤er tafl›mad›¤›n›n da fark›nda. ABD’ye ba¤›ml›l›k, ekonominin ince dengeler üzerinde ayakta tutulmas›, Türkiye’nin hareket alan›n› daralt›yor. ABD, Türkiye’nin direncini k›rmak için, Musul-Kerkük konusunda, Türkiye’nin emperyalist emellerini k›flk›rtmakta ise de, Türkiye burjuvazisinde egemen hava bunun bir macera olaca¤›d›r. Çünkü Türkiye burjuvazisi, bölgede emperyalist amaçlar›n› gerçeklefltirmek için f›rsat kollasa da, yaflad›¤› derin ekonomik krizin bu dönemde amaçlar›n› gerçeklefltirmeye elveriflli olmad›¤›n› hesap etmektedir. Bu durum kaç›n›lmaz olarak Türkiye’nin hem emperyalistlerle iliflkilerinde, hem de iç politik dengelerinde ciddi bir kriz potansiyeli tafl›yor. Türkiye, ne derece ihtiyatl› davran›rsa davrans›n, ABD planlar› temelinde macerac› bir politika izlemek zorunda kalabilir. Bunun ise, içte ve d›flta ciddi sonuçlar› olacakt›r. Benzer bir kriz potansiyeli, Türkiye-AB iliflkilerinde de görülüyor. Genifl y›¤›nlar› sahte umutlarla düzene ba¤lamak amac›yla gündemde tutuldu¤u gibi, Türkiye’nin AB’ye üyeli¤inin görünür gelecekte somutlaflmas›n›n olanakl› olmad›¤› konusunda, asl›nda taraflar hemfikir. Sorunu kriz noktas›na sürükleyecek olan as›l sorun, Türkiye-Yunanistan iliflkilerinin K›br›s vesilesiyle yeniden gerginleflmesidir. K›br›s’›n AB üyeli¤ ine al›nmas›yla, Türkiye’nin K›br›s’ta iflgalci bir güç oldu¤u tescillenmifl olacak, bu da bir bütün olarak AB ile Türkiye’nin karfl› karfl›ya gelmesi sonucunu do¤uracakt›r. Türkiye’nin görünür gelecekte AB ile iliflkilerinde somut bir geliflme olmayacakt›r. Çünkü,
gerek ekonomik sorunlar›yla, gerek politik olarak s›k›nt›lar›yla Türkiye hala bir istikrars›zl›k unsuru olarak görülmektedir. Öte yandan, Türkiye’nin ABD’yle s›k› iliflkileri AB için temel bir sorun olmaya devam etmektedir. Her fley bir yana, normal koflullarda, AB, ABD’nin dümen suyunda hareket eden bir Türkiye’yi içine almaya yanaflmayacakt›r. Ancak, AB Türkiye’nin tümüyle kendi etkisinden uzaklaflmas›n› da istememekte, flu an durumu idare ederek stratejik amaçlar› do¤rultusunda Türkiye’yi etkilemeye devam edecek bir politika izlemektedir. Türkiye burjuvazisi ise, AB ile istikrarl› bir iliflkiyi, sa¤lam bir güvenlik flemsiyesi olarak görmenin yan›s›ra, as›l olarak, ekonomik sorunlar›n› çözme aç›s›ndan önemsemekte, ama ABD ile iliflkilerini de zay›flatmak istememektedir. Ezilen-Sömürülenler Cephesi En Zay›f Dönemini Yafl›yor Düzen cephesinde bu geliflmeler olurken, ezilenler ve sömürülenler cephesi, en zay›f dönemini yaflayor. Bu topraklarda en önemli düzend›fl› potansiyel dinamik olan iflçi ve Kürt hareketi, düzen karfl›s›nda devrimci bir rol oynamaktan giderek daha fazla uzaklaflmakta. ‹flçi hareketinde k›smi tepkisel ç›k›fllar yaflansa da, genelde bir durgunluk, moralsizlik ve güvensizik egemen. ‹flçi s›n›f› kendi içinde örgütsüzlefltirilmifl, bölünmüfl, genifl y›¤›nlar›yla iflsizlefltirilmifl bir durumda. S›n›f›n genifl kesimleri, düzene derin bir güvensizlik içinde, ama bunu aktif politik bir konuma dönüfltürememenin sanc›s›n› çekiyor. Örgütsüzlefltirme sald›r›s›, as›l olarak iflçi s›n›f›n› hedefliyor ve bu noktada önemli baflar›lar da sa¤lanm›flt›r. Sendikalar, s›n›f›n genifl kesimlerini temsil etme konumundan uzaklaflt›klar› gibi, yönetim yap›s›yla da, mafyalaflm›fl düzen örgütleri konumun6
dad›r. Sendikalar›n s›n›f örgütleri konumundan uzaklaflmalar› o derece belirgindir ki, mevcut konumlar›n› korumak için, sendikal bürokrasi, sendikal barajlar›n indirilmesine bile karfl› ç›kar hale gelmifltir. Öte yandan, MHP’nin hükümet gücü olma avantaj›n› da kullanarak birçok sendikada etkin bir güce sahip olmas› da, sendikalar›n gerçek s›n›f örgütleri niteli¤inden uzaklaflmas›yla do¤rudan iliflkilidir. Bu olumsuzluk, do¤al olarak s›n›fa maledilecek bir olgu de¤ildir. Bunun do¤rudan sorumlusu, devrimci-sosyalist hareketin içinde bulundu¤u t›kan›kl›k ve ba¤›ms›z komünist bir politik seçene¤in yarat›lamamas›d›r. Devrimci ve komünist hareket, b›rakal›m s›n›f hareketinin sorunlar›n› çözecek pozitif bir özne olmay›, kendi ba¤›ms›z varl›¤›n› bile koruyamad›¤› koflularda, kimi zamanlarda negatif bir rol oynuyor, iflçi s›n›f›n›n devrimci politik hatta güvensizli¤ini körükleyecek bir tutumda ›srar ediyor. Benzer bir durum, bir dönem düzen d›fl› bir yönelifl içinde olan Kürt hareketinin bugünkü konumu aç›s›ndan da söylenebilir. Kürt hareketi, PKK’nin aç›ktan bir düzen savunucusu konuma geçmesiyle birlikte, politik olarak aç›k bir gerileme süreci yafl›yor. Kürt hareketini düzend›fl› bir politik hedefe yönlendiren, PKK’nin b›rakt›¤› bofllu¤u dolduran bir devrimci öznenin bulunmamas› nedeniyle, hareket kültürel amaçlar› bafla alan bir yöneliflle, ad›m ad›m düzene entegre ediliyor. Politik boyut ise, en fazlas›ndan düzeniçi bir sol muhalefet kimli¤inin ötesine geçemiyor. Ancak bu durum, Kürt reformist hareketini hiç de masum k›lmamakta, aksine bunlar›n f›rsat do¤du¤unda, düzenin aktif bir düzen savunuculu¤unda pervas›zlaflaca¤› gözard› edilmemelidir. AB ve ABD’nin planlar› karfl›s›nda gösterilen tutum, her f›rsatta devlete flirin görünme manevralar› bunu yeterince ka-
perspektif n›tl›yor. ‹flçi ve Kürt hareketindeki bu durum, sistemin ayakta kalmas›n›n ve kendini yenilemesinin en önemli olana¤› haline gelmifltir. Sol Liberaller Düzenin Hizmetinde Bunun düzen için bir olanak olmas›nda, sözde ezilenler ve sömürülenler cephesinde bulunan, gerçek ifllevleri ise, devrimci dinamikleri ehlilefltirerek düzene ba¤lamak olan liberal sol partiler çok temel bir rol oynuyor. Bu partilerin, gerçekte devrim ve sosyalizm gibi bir sorunlar› olmad›¤›, bu etiketlerin düzeni bile rahats›z etmeyecek düzeyde bir süs oldu¤u, seçimler dolay›s›yla bir kez daha görülmüfltür. Bu partilerden ÖDP, bir dizi bölünmenin arkas›ndan gerçek kimli¤ini daha aç›k dile getirerek sosyal demokratlara yamanmak için yan›p tutuflmufltur. Bunlar›n bu heyecan›, Dervifl’in CHP’ye kat›lmas›yla büyük bir darbe yemifl, Karayalç›n’l› SHP ise seçimlere kat›lamayaca¤› için, ÖDP yaln›z bafl›na kalmak durumunda kalm›flt›r. Ancak bu niyetinin sözde kalmamas› için de, son dakikada Sema Piflkinsüt ve arkadafllar›yla seçim iflbirli¤ine giderek devletten para alma hakk› kazanm›flt›r. Bu cephenin bir di¤er aktörü olan EMEP ve ÖDP art›¤› SDP ise, uzun süre perde gerisinde Karayalç›n’la flört ettikden sonra HADEP’e yamanma, bir sürpriz yaparak parlamentoya kapa¤› atma politikas›n› benimsemifltir. Bunlar›n ilke olarak sosyal demokratlarla iflbirli¤ine itiraz› olmam›fl, sadece Karayalç›n’›n yeni partinin baflkanl›¤› üzerinden hakimiyet üstlenmesini içlerine sindirememifl, Karayalç›n ise, HADEP’in sorumlulu¤unu üstlenerek gelece¤ini riske sokmak istemedi¤i için, son dakikada, ittifak giriflimi baflar›l› olmam›flt›r. Bu partilerin konumu, devrimcilikten yüz çevirmenin kifli ve partileri nerelere sürükleyece¤inin ibret verici örneklerini olufl-
turmaktad›r. Bu cephede, sosyalizm flaklabanl›¤› ile farkl› bir yerde oldu¤u ima j›n › ve rme ye çal › fla n e n önemli figür ise, S‹P-TKP’dir. Bu parti son dönemde, düzenin Avrupa Birli¤i yönelifliyle uyumlu olarak TKP ad›n› alarak komünistli¤i bir reklam imgesi
olarak kullanarak seçimlerde yeral›yor. Bundan azami baflar›y› elde etmek için de, di¤er liberal sol partilerden, ittifak giriflimlerinden uzak durarak seçim kampanyas›na kat›l›yor. Onlardan ayr› ve onlarla ittifak içinde olmamay› kendi “sosyalistli¤inin” en önemli kan›t› olarak sunuyor. Sanki geçen
Senaryolar Eflli¤inde Seçimler ve 4 Kas›m Tablosu Burjuva politika cephesinin, bugünlerde en önemli gündem maddesi 4 Kas›m’da nas›l bir politik tablonun ç›kaca¤›d›r. Merak edilse bile, nas›l bir tablonun ç›kaca¤› yaklafl›k olarak bellidir ve bu belli olan sonucun güçlü bir flekilde kendini ortaya koymas› için de, sürekli senaryolar yaz›lmakta ve anketlerle y›¤›nlar yönlendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Seçimler sonras›nda, AKP ve CHP’nin ilk iki s›ray› alaca¤› kesin görünüyor. Bunlar d›fl›nda baraj› aflabilme potansiyeli tafl›yan parti say›s› dört olarak gösteriliyor: GP, DYP, MHP ve DEHAP. Bu tablodan hareketle, CHP’nin tek bafl›na hükümet olmad›¤› durumda, iki partili bir koalisyonun ç›kmas› için, burjuvazi bütün hünerini kullan›yor. Çünkü, son anda AKP’ye bir çelme at›l›p ikinci parti konumuna getirilmez ve dolay›s›yla CHP birinci parti olamazsa, mevcut koflullarda iki partili koalisyon burjuvazinin en fazla tercih etti¤i hükümet flekli olacakt›r. Büyük sermaye çevreleri ise, bir yandan kendilerini AKP’nin parlamentoda tek bafl›na ço¤unluk sa¤lamas›na al›flt›rsa da, onlar›n as›l tercihi CHP’nin birinci parti olmas›d›r. AKP bu kesimler için kabul edilmez de¤ilse de, arkas›nda Anadolu kaplanlar› denilen, yeni palazlanan burjuvazinin olmas›, AKP’den tedirgin olmak için yetmektedir. Ayr›ca, devletin derin kuvvetleri olarak da adland›r›lan ordu ve bürokrasi ise, geleneksel imajlar›n› olumsuz etkileyece¤inden AKP’nin birinci parti olmas›n› tercih etmemektedir; ama iddia edildi¤i gibi, ortada gerçekte bir laik-fleriaç› çat›flmas› da yoktur. Hatta ordu, önleyemedi¤i durumda AKP hükümetini, sistemdeki a¤›rl›¤›n› korumak için tercih bile edebilir. Ne de olsa, istismar edebilece¤i kadar ‹slami bir renk tafl›maktad›r. Kriz faktörü olacak olan ise, kirli parayla yükselen, toplumun düzene dönük en öfkeli kesiminin deste¤ini alan, seçimlere renk katsa da, GP’li ya da DEHAP’l› bir koalisyondur. Bunu önlemek için son günlerde yo¤un bir kampanyan›n sürdürülece¤i s›r de¤ildir. Ancak böyle bir tablo bile burjuvazi aç›s›ndan bir kriz faktörüdür, ama tek bafl›na kriz nedeni de¤ildir. Burjuvazi, bunun da yolunu bulacak manevra olanaklar›na sahiptir. K›sacas› nas›l bir meclis tablosu ç›karsa ç›ks›n, büyük sermaye çevreleri emperyalist merkezler, çok rahat bir seçime gitmektedir ve daha çok sol kesimin “istikrars›zl›k kaç›n›lmaz” gibi söylemleri, mevcut güç dengelerini do¤ru de¤erlendirmemenin yan›s›ra, s›radanlaflm›fl kendini tamin söylemlerinden ibarettir. Burada genel sol çevrelerde, özelde ise devrimci harekette, DEHAP’›n parlamentoya girmesi, ilk baflta bir zafer tablosu olarak sunulacakt›r. Bu kesimlerin görmek istemedi¤i, ama olas›l›k dahilinde olan ise, DEHAP’li bir hükümettir. ‹flte o zaman, DEHAP’l› bir meclis ve hükümetin uygulamalar›n›n bu kesimlerce nas›l karfl›lanaca¤› ise, ciddi bir soru olarak ortada durmaktad›r. Kesin olan flu ki, DEHAP’›n parlamentoya girmisi de, küçük de olsa hükümet orta¤› olmas› da, devrimci hareketin hayr›na olmayacak, genifl y›¤›nlarda bir yandan liberallerin etkisini art›racak; ama öte yandan da devrimci harekete aç›k kesimlerde ciddi bir hyal k›r›kl›¤› yaratacakt›r. Burada, olas› senaryolarla ortaya konulan tablonun kendisi, düzen karfl›t› bir konumun kararl›l›kla izlenmedi¤i, ba¤›ms›z devrimci seçene¤in yarat›lmad›¤› durumda, burjuvazinin iflinin rahat oldu¤unu göstermektedir.
7
perspektif seçimlerde bu partilerle ittifak yapan, ittifak aray›fl› içinde olan kendileri de¤ilmifl gibi. Ancak, tüm bu manevralara ve düzenin demokrasi süsü olarak reklam›n› yapt›¤› burjuva propagandaya ra¤men, bu topraklar›n biraz da olsa sosyalizmden g›das›n› alan güçleri onlar›n gerçek anlam›yla tarihsel ve devrimci sosyalizmle bir iliflkilerinin olmad›¤›n› bilmektedir. Onlar mevcut halleriyle ‹smail Bilen TKP’sinin bile karikatürü olman›n ötesine geçememektedir. Onlar›n sosyalizminin burjuva sosyalizmi oldu¤unu, fliarlaflt›rd›klar› temel programatik amaçlar› yeterince ortaya koyuyor. Özellefltirmeye karfl› devletçilik, fleriata karfl› laiklik ve burjuva ayd›nlanmac›l›¤›, IMF’ye karfl› ulusalc›l›k. Tüm bunlar›n, bir politik özneyi sosyalist yapmayaca¤›, daha do¤rusu burjuva sosyalisti yapaca¤› ise, sosyalizmle tan›fl›kl›¤› olanlar için aç›k olmal›d›r. K›sacas›, liberal sol hareket, düzeniçi ve sosyaldemokrat sol muhalefet hareketi oldu¤unu seçimler dolay›s›yla bir kez daha kan›tlayarak, ezilenler cephesinde saflar›n netlefltirilmesine katk› yapm›flt›r. Düzend›fl› Dinamiklerde Çürüme E¤ilimi ve Devrimci Önderlik Gereksinimi Ya barbarl›k, ya sosyalizm fliar›, kapitalizmin insanl›¤›n geliflmesine bir katk› yapmad›¤›n›, ileriye s›çran›lmad›¤› durumda çürüm eyi anlatan bir fl iard›r . Ama ayn› fley, devrimci-komünist bir seçene¤in yarat›lmad›¤› durumda, iflçi s›n›f› hareketinin politik, manevi çürümeyle karfl› karfl›ya kalmas›n› anlatmak için de söylenebilir: Ya çürüme, ya devrimci bir önderlik! Devrimci hareketin bir t›kan›kl›k, bunal›m yaflad›¤›, uzun y›llard›r alt›n› çizdi¤imiz bir gerçektir. Baflta, bu de¤erlendirmeyi, bizim güçsüzlü¤ümüzü kapatmak veya devrimci harekete kötümser yaklaflt›¤›m›z›n kan›tlar› olarak görenler bile, art›k bu gerçe¤i itiraf etmek durumunda kal›yorlar.
Ancak bu itiraf, hareketin ileriye ç›kmas›n›n kald›rac› olmas›na yetmiyor; aksine gere¤i yerine getirilmedi¤i için, hareketin daha fazla güçsüzleflmesine, en kötüsü de içten içe çürümesine yol aç›yor. Art›k sadece bir t›kan›kl›ktan, bunal›mdan de¤il, bir çürümeden de sözetmek gerekir. Çürümenin bir dizi göstergesi ve sonucu vard›r. Gelece¤e güvensizlik, kendine, örgütüne, genelde devrimci ve komünist harekete güvensizlik, inand›r›c› olmaktan uzakl›k, sürekli bir baflar›s›zl›k tablosu, günü idare eden söylemler, benmerkezcilik, verilen sözlerin, ortaya konulan iddialar›n yerine getirilmemesi, devrimci savafl›mda hesapl›l›k, kendini yenileme dinamizminin kaybolmas›, iddias›zl›k, en önemlisi de, tasfiyeci-icazetli bir varoluflun giderek kan›ksanmas›, tüm bunlar hareketin içine girdi¤i çürümenin belirtileridir. Tüm bunlar hesaba kat›ld›¤›nda, devrimci hareketin zaaflar›n›, politik savafl›m içinde ortaya ç›kan bir hata, kavray›fls›zl›k olarak de¤erlendirmek, iflin ciddiyetini hafife almak demektir. Her geçen gün, devrimci hareketin kendi krizini aflmas›n›n temel koflulunun, devrimci bir muhasebe temelinde ileriye ç›kmak oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Bu muhasebe ve ileriye ç›kma çabas›n›n temel iki halkas› ise, ideolojik olarak yenilenme ve devrimcikomünist odaklaflmad›r. Her çevrenin ciddiyeti, bu noktada gösterilen performansa ba¤l›d›r. Seçimler bir kez daha gösterdi ki, devrimci hareket, görece politik duyarl›l›¤›n artt›¤› bir dönemden de eli bofl dönecektir. Bunun temel nedeni ise, devrimci bir program ve politik hattan yoksunluk, statükoculu¤un giderek içselleflmesidir. Öncelikle vurgulanmal›d›r ki, bu seçimlerde komünist politika yoktur. Bunun temel nedeni, komünist ba¤›ms›z bir politikan›n yaflama geçirilmesini sa¤lacak devrimci bir parti yoksunlu¤udur. 8
Bu çerçevede, komünist politika olmad›¤› gibi, iflçi s›n›f›n›n öncülerini etkileyecek, onlar›n toparlanmas›na ve ileri ç›kmas›na yol açacak bir devrimci seçenek de yoktur. Bir k›s›m çevreler, klasik tutumlar›n› devam ettirerek bir pasif boykot çizgisini izlerken, kimileri son ana kadar reformist bir muhalefet hareketinin parças› olma heveslerini, reformistlerden gördükleri ilgisizlik sonucu, ba¤›ms›z adaylar fleklinde, kendi grupsal varl›klar›n› gösterme tutumunu benimsemifl, kimileri ise, güçsüzlüklerini ilgisizlikle birlefltirerek, seyirci bir konumunu benimsemifltir. Oysa, d evrimci hareketin güçleri ilkeli bir bloklaflma sayesinde düzend›fl› bir kimli¤in, antikapitalist bir sosyalizm propagandas›na elveriflli oldu¤u gibi, bu vesileyle devrimci hareketin krizini bilince ç›kartarak bu temelde bir odaklaflmaya da elverifllidir. Bu noktada as›l sorun, devrimci gayret ve irade yoksunlu¤udur. Kuflkusuz devrimci hareketin tablosu, böyle bir hedefin kendili¤inden gerçekleflmesini engellemektedir. Bu hedef nesnel bir gereksinimse de, komünistlerin öznel gayretleri olmadan gerçekleflemez. Komünistlerin güçleri ise, son derece parçal› ve bunun sonucu olarak zay›ft›r. Bunun böyle olmas› ne kaderdir, ne de yap›lacak olan›n yap›lmas›na engeldir. Devrimci bir muhasebe ve ayr›flma, bu temelde devrimci bir odaklaflma, en önemlisi de, komünistlerin ba¤›ms›z etkinli¤inin artt›r›lmas›, mevcut tabloyu tersine çevirmenin yaflamsal kofluludur. Komünistler, karfl›laflt›klar› güçlükler ne olursa olsun, bu dönemde oldu¤u gibi, gelecekte de, bu politikan›n ›srarl› savunucusu olacakt›r. Zira devrimci bir önderli¤i yaratman›n baflka bir yolu da yoktur.