‘Proletaryan›n örgütten baflka silah› yoktur!’ V. I. Lenin
YIL: 2 SAYI: 17
Ocak 2004
500.000 TL. (KDV Dahil)
Ölümünün 80. y›l›nda, miras› kavga bayra ›m›zd›r!
Burjuvaziyi Zor Günler Bekliyor T
ürkiye burjuvazisi, emperyalist yeniden paylafl›m›n k›z›flt›¤› bir dönemde, tam bir s›k›flm›fll›¤› yafl›yor. Bu s›k›flm›fll›k, hem uluslararas› güç odaklar›yla iliflkilerinde art›k idare edememesi ve tercih yapmaya zorlanmas›nda; içeride ise, uluslararas› sistemle eklemlenme hedefinin gereklerini yerine getirmenin sorunlar›nda kendini ortaya koyuyor. Uluslararas› iliflkiler bak›m›ndan, Türkiye burjuvazisi, bir yandan K›br›s’›n AB’ye üyeli¤inin bafllayaca¤› tarihin yaklaflmas›ndan dolay› AB’yle; öte yandan Irak’ta yaflananlardan kaynakl› ABD ile iliflkilerinde zorlanmaktad›r. Bu, basit bir tercih sorunu de¤ildir. Mevcut durum, burjuvaziyi, bugünkü konumundan geri düflmemek için, uluslararas› güç odaklar›yla iliflkilerini netlefltirmesini
dayat›yor. Türkiye burjuvazisi, bu tercihi netlefltirmedi¤i durumda, bugünkü haliyle adeta hiçbir sorunda ad›m atamaz duruma getirilmekte, yaflad›¤› s›k›flm›fll›k, onu bu tercihi bir an önce netlefltirmekle, giriflece¤i sonu belirsiz maceralara do¤ru sürüklemektedir. ABD’nin Irak’ta hakimiyet kuramamas›, bugün için kendisine en az sorun ç›karan Kürtlere daha da a¤›rl›k vermesini beraberinde getiriyor. ABD, Irak’ta zorlanmas›ndan kaynakl›, Kürtlerin federasyon kurmas›na ses ç›karm›yor. Bu durum, gelecekteki bir Kürt devletinin ad›m› olarak Türkiye’yi rahats›z ediyor ve zaten bir süredir bölgedeki ç›karlar› çat›flma halinde olan ABD ve Türkiye’nin karfl› karfl›ya gelme olas›l›¤›n› art›r›yor. Di¤er olas›l›k Türkiye’nin geleneksel politikas›ndan geri ad›m atmas›yla flekillenecek poli-
maya’n›n prizmas›
Aray›fl› Bilinçli Bir Hedefe Yönlendirmek
Ü
zerinde yaflad›¤›m›z topraklar, devrimci ve Marksist birikim ve dinamikler bak›m›ndan, dünyan›n say›l› co¤rafyalar›ndan birini oluflturuyor. Son 35 y›ll›k geçmifl hesaba kat›ld›¤›nda bu birikim ve dinamik görece en zay›f dönemini yaflasa da, bu durum dünyan›n di¤er co¤rafyalar›yla karfl›laflt›r›ld›¤›nda, hala avantajl› bir durumla karfl› karfl›ya oldu¤umuz gerçe¤ini de¤ifltirmiyor. Bu topraklarda devrimci-marksist hareket ifle s›f›rdan bafllam›yor; ama hareketin hiçbir bilefleninin kendisini bilinen yöntemlerle yenileme flans› da kalmam›flt›r. Yo¤un bir Marksist-Leninist ayd›nlanma, yüzlerce üyeye sahip devrimci örgütler, onbinlerle, hatta yüzbinlerle ifade edilen kitleyi harekete geçiren politik oluflumlar, onbinlerce insan›n düflman›n zindanlar›nda yaflad›¤› deneyim, silahl› öncü eylemleri vb.; tüm bunlar son 35 y›ll›k Marksistdevrimci hareketimizin gerçe¤ini oluflturmaktad›r. Tüm bu dönem, devrimci önderlik eksikli¤i koflullar›nda yaflanm›fl ve hareketin geliflimine sanc›l› bir karakter vermifltir.
Ne var ki, son 35 y›ll›k tarihin, en olumsuz kesitini yaklafl›k son 25 y›ll›k süre oluflturuyor. 12 Eylül askeri rejimi, devrimci hareketimizin üzerinden silin dir gibi geçen bir gericilik olarak yafland›. Bu düflman›n beceri ve gücünden ziyade, hareketin öznel zaaflar›n›n faturas› olarak yafland›. 12 Eylül gericili¤inin arkas›ndan, 80’lerin ortas›ndan itibaren yeniden toparlanma giriflimlerine ra¤men, hareket geçmiflte yaflad›¤› düzeyi hiçbir zaman yakalayamad›. Son y›llarda ise, 90’lar›n ortas›ndaki k›smi yükseliflin arkas›ndan en geri düzeyini yaflamaktad›r. Alt› çizilerek vurgulanmal›d›r ki, bu gerilik nesnelli¤in, ezilen ve sömürülen y›¤›nlar›n gericilik dalgas› karfl›s›nda gerilemesiyle de¤il, as›l olarak öznelli¤in, devrimci, komünist iddialarla harekete önderli¤e soyunan parti ve örgütlerin zaaflar› nedeniyle oluflmufltur. Hareketin bu zaafl› yap›s› geleneksel ideolojik-politik flekillenmeÁ
tikalard›r. Ama bu durum da, ABD ile karfl› karfl›ya gelme riskini k›sa vadede azaltsa bile, içerdeki durum aç›s›ndan tehlike oluflturuyor. Bu nedenle burjuvazi tam bir açmaz durumunu yafl›yor. Ya Güney’deki Kürtler üzerinden ABD’yle karfl› karfl›ya gelme, ya da s›n›rlar›ndaki de¤iflmeyle küçülme riskiyle yüzyüzedir. Di¤er yandan, AB ile iliflkilerde de benzer bir durum sözkonusu. K›br›s’›n AB’ye al›nmas›yla birlikte, AB topraklar›nda iflgalci bir güç durumuna düflecek olan Türkiye, bu sorunda da s›k›flm›flt›r. AB ile karfl› karfl›ya gelmesini engelleyecek tek fley, ABD’nin deste¤i olabilirdi, oysa ABD K›br›s’ta AB’yle benzer bir konumdad›r. Bu nedenle burjuvazi K›br›s› da kaybetmek, böylece kendi aç›s›ndan stratejik öneme sahip bir bölgeden yoksun kalmakla yüzyüzedir. Bugünkü durumda burjuvazi hem Kürdistan hem de K›br›s sorunu üzerinden, tarihsel korkusu olan bölünme, küçülme riskini somut olarak hissetmektedir. Bugünkü geliflmeler, Türkiye’ye hiç de parlak bir gelecek vadetmiyor. Önündeki seçeneklere bak›ld›¤›nda, geliflmelerin onu uluslararas› güç odaklar›ndan birinin yan›nda yer almaya, daha do¤rusu tercihini netlefltirmeye zorlad›¤› görülüyor. Burjuvazi, içeride de benzer bir durumla karfl› karfl›yad›r. Uluslara-
l Türkiye Burjuvazisinin Kürdistan Kabusu l K›br›s’ta Uzatmalar... l Avrupa Birli¤i Zirvesi... l Asgari Ücret Belirlendi
s. 3 s. 4 s. 5 s. 6
ras› sistemle eklemlenme do¤rultusunda atmay› planlad›¤› ad›mlar›, hem kendi iç gerilimleri nedeniyle atmakta zorlan›yor, hem de bu ad›mlar›n ezilen-sömürülen genifl y›¤›nlarda yaratt›¤› öfke ve tepki birikiminden, toplumsal patlama ve iç savafl dinamiklerinden kayg› duyuyor. Devleti yeniden yap›land›rma ekseninde atmay› planlad›¤› ekonomik ve siyasal kapsamdaki ad›mlar, önce kendi iç çat›flmalar›na tak›l›yor, sonra da y›¤›nlarda yarataca¤› tepkiden kaynakl›, zamana yay›lmak durumunda kalabiliyor. Ama bir yandan da, bu ad›mlar› mutlaka atma zorunlulu¤unu da yafl›yor. Böyle bir durumda, 2004 y›l›n›n Türkiye burjuvazisi aç›s›ndan zor bir y›l olaca¤›n› söylemek, kof bir iyimserlik de¤il, somut tablonun gösterdi¤i bir gerçektir. Ancak, bu s›k›flma, kendili¤inden bir olanak anlam›na gelmiyor ve devrimcilerin, ezilen-sömürülenlerin ifli, bunlara bak›p iç rahatlatmak de¤il, bu durumun gösterdi¤i olanaklar› de¤erlendirmek için, kendi görevlerine ve önceliklerine yo¤unlaflmakt›r.
l Eylem ve Etkinliklerde
Devrimci Parti Güçleri 8. - 10. Sayfalarda
2
Say›: 17 P Ocak ‘04
maya’ya gelenler ‹mkans›z› Baflarmak ‹çin Gerekli Nitelik...
Bizler ö¤renmeye aç, bildiklerini de paylaflmak isteyen Maya okurlar› olarak bu mektubu yazma gere¤i duyduk. Maya ile tan›flmam›z çok yeni olmas›na ra¤men, gerek Maya’n›n gerekse de Maya’y› bizlere tafl›yanlar›n çok daha nitelikli olduklar›n› kavrayabildik. Komünistlerin as›l birli¤inin ve proletaryan›n önder partisinin bu nitelikli devrimcilerle infla edilmesinin çok daha olanakl› oldu¤unu anlad›k. Bu yüzden Devrimci Parti Güçleri’ni daha yak›ndan tan›maya, daha nitelikli olmaya, yani sizin dilinizle imkans›z› baflarmaya karar verdik ve bunun için çal›flmalar›m›za bafllad›k. Bütün devrimcilerde olmas› gerekti¤ini düflündü¤ümüz “nitelik” ile kastetti¤imiz nedir? Mevcut devrimci hareketin tek tek bütün bileflenleri kendisini iflçi s›n›f› ve ezilenlerin öncüsü olarak görmekte ve öyle göstermektedir. Mevcut devrimci pratik ise, hareketin kendili¤indencili¤i aflamad›¤›n› göstermektedir. 70’lerden beri mücadele etmeye, savaflmaya al›flm›fl olan ezilenleri flimdi savaflmaya de¤il de direnmeye ça¤›rmak, ezilen halk taraf›ndan benimsenemez. Benimsenmiyor da zaten. Bize göre aslolan, varolan ve giderek fliddetlenen sald›r›lara karfl› sadece direnmek de¤il, iflçi s›n›f› ve ezilenlerin gerçek savafl›m örgütlerini kurmakt›r. Nitelikten anlad›¤›m›z budur. Nitelikten anlad›¤›m›z di¤er bir fley de özgüvendir. Devrimci hareket adeta kendi savafl›m hedeflerine bi le güvenmiyor gözükmektedir. Bu yüzden de sürekli olarak liberallere dayanma ihtiyac› duymaktad›r. Öncülük, hiçbir flekilde düzenin “ilerici” (siz özü itibariyle karfl›-devrimci olan liberalleri anlay›n) partileriyle eylem birli¤i yapmak, onlar› birlefltirmek (siz birleflmek diye okuyun) olarak alg›lanamaz. Bize göre aslolan, devrimci hareketin kendi gücüne dayanarak gerçekten devrimci talepler u¤runa ezilenleri mücadeleye çekmesidir. K›sacas› devrimci hareket, liberallerden bir an evvel kopmal›d›r. Çünkü onlar, nefretimizden baflka bir fleyi hak etmiyorlar. Devrimci hareketin önündeki en önemli sorunlardan birisi de, iflçi s›n›f› hareketiyle devrimci hareketin birbirinden kopuklu¤udur. Bu sorun çok fazla dillendirilmesine ra¤men, kal›c› çözümler bulunmamaktad›r. Devrimci hareket, bu sorun karfl›s›nda, ya kitlelerden tamam›yla yal›t›k dar bir savafl örgütü olmay› ya da devrimci kimli¤i zaman zaman unutup, zaman zaman yok sayarak kitlenin içinde erimeyi tercih etmektedir. Bize göre aslolan, bu topraklardaki, hatta bütün dünyadaki komünistlerin birli¤ini sa¤lamak ve gerçek bir devrimci partiyi infla etmektir. Nitelikten anlad›¤›m›z budur. 21. yüzy›la komünizmi yazman›n yolu buradan geçmektedir. fiimdilik sizinle paylaflacaklar›m›z bu kadar. Hepimize kolay gelsin. Maya okurlar›
Üniversitelerde Maya Etkinl¤i 19 Aral›k 2000 “hayata dönüfl” ad› alt›nda ezilenlerin zulme ve sömürüye karfl› h›nc›n› kavgaya dönüfltürecek devrimci öncülerin hayattan kopar›ld›¤› katliam›n tarihidir. Bu katliam› devrimci iradeye sahip herkese yeniden hat›rlatmak, unutturmamak ad›na, Maya’n›n Aral›k say›s›n›n arka kapa¤›nda bulunan “Burjuva diktatörlü¤ünün iki yüzü’” bafll›kl› yaz›y› renkli fotokopiyle ço¤altarak, Ankara Üniversitesi Hukuk kantini, H.Ü. Beytepe kampüsüne yayg›nca yapt›k Ankara’dan komünist bir ö¤renci
haz›rlan›yor...
‘UMUT’ VE ÖLÜM YAN YANA Mültecilik, göçmenlik dünyan›n neresinde olursa olsun, emekçiler için hep umut olmufltur. Ancak, gidilen yerin terkedilen yerden daha iyi oldu¤unu kimse kimseye garanti veremiyor. Emekçiler için bu daha yaflanmaz bir durumdur. Tüm bunlar bir yana, bir de uluslararas› mafyan›n eliyle tafl›nan ve ayr› bir sektör oluflturan bu durumun, yolculuk an› vard›r ki as›l bilinçlerden silinmeyen olaylar ve anlard›r. Dünyada kaç mülteci, -ister gemiyle, ister TIR’larla, isterse baflka araçlarla - nereye giderse gitsin hepsinin bu an›lar› vard›r. ‹flte bunlardan bir tanesi! Sevgili okurlar›m›z sizlere bafl›mdan geçen bir olay› anlataca¤›m. Biz neyi istiyoruz? Biz ne yapmak istiyoruz? Ne istedi¤imizi, neleri kaybedip neleri kazanaca¤›m›z› asl›nda net olarak bilsek, belkide dünyan›n çehresini de¤ifltirece¤iz. Ancak kurtuluflumuzu bireysel çabalar ve aray›fllarda görmemiz yine birbimizden ba¤›ms›z tek tek maceralarda kal›p gitmektedir. Özgürlük ve ekme¤i baflka topraklarda bulaca¤›m›z› ümit ederek illegal yoldan umut yolculu¤una ç›kt›k. Ama bizi ne zorluklar bekliyordu, do¤rusu bunu bilmiyorduk. TIR’›n içine pazarl›k eflya gibi doldurulduk ve istikamet Avrupa. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Slovakya ve gelelim Çekoslovakya. Ve sonunda o gün geldi. Bizi dört küçük bebek ve anneleri di¤er arkadafllar›m›zla beraber bir orman›n içine getirdiler. 1-2 saat bekledikten sonra petrol tankeri büyüklü¤ünde bir tanker geliyordu. ‹flte ‘uça¤›m›z’ gelmiflti. Bir adam geldi ve bize flöyle dedi, “Hey Türkifller gelin bakiyim buraya iflte uça¤›n›z geldi”, mazot tankerini göstererek. Biraz direndik... Ama o zaman da¤ bafl›nda nereye gideceksiniz dediler. Bebekler, anneler derken bir asker taburuna döndü oras›, niye mi? Biz 10 kifliydik ama bir saat sonra Afgan, Hindistan,Vietnam, Irak ve Suriye’den insanlar gelmifllerdi. Tankerin içerisinde beyaz kireç gibi bir fley vard›. Aya¤›m›z› atmay› b›rak nefes alam›yorduk. Dört bebekle, 50-60 kifli yabanc› uyruklu insanlar da binmifllerdi, k›lavuzun birtanesi 20 dakika kadar gümrükten geçerken kapaklar› kaptacaklar›n› söylediler. ‹çime bir korku girdi, düflündüm ölsek bizi götürüp bir suya boflalt›r, Almanya’ya b›rakt›m der. O an inmeyi düflündüm, ama akl›ma flu soru tak›ld›. Türkiye’de zaten yaflayam›yorduk ki ölelim dedim. Saat 12 s›ralar›yd› yola ç›kt›k. Bir saat gittikten sonra kamyon durdu ve “20 dakikal›¤›na kapaklar› kapataca¤›z” dediler. Kapaklar kapand›ktan sonra uyuya kalm›fl›m, kalkt›¤›mda ya¤mur ya¤m›fl gibi damlalar ya¤›yordu. Herkes paniklemeye, ba¤›rmaya, çakmaklarla ve anahtarlarla, ayakkab›lar›n›n topuklar›yla davul çalm›fl gibi vuruyorduk. Bebe¤in bir tanesi benim kuca¤›mdayd›, “su deyifli” hala kulaklar›mda. Kapaklardan bir tanesinin aral›¤›ndan elimi d›flar›ya ç›kard›m, ama millet nefes almak için beni parçalarcas›na birazc›k hava gelen kapa¤›n önüne burunlar›n› dayam›fllard›, “durun kapa¤› tam açay›m” diyemedim. Çünkü ne onlar benim söylediklerimi anlarlard›, ne de ben onlar›n konufltuklar›n duyabilirdim. Ama ben pes etmedim elimi b›çak gibi kesercesine kapaktan d›flar› ç›kard›m. fianstan kilidin aç›k oldu¤unu farkettim, kapa¤› açmamla d›flar› f›rlayanlar› sayamad›m. Tabi ben de h›zla ç›kt›m, sa¤a sola bakmadan di¤er kapaklar› da açt›m. Etraf›ma bakmaya f›rsat kalmad›. Gümrü¤ün s›ras›nda di¤er arabalar›n ortas›nda flöyle bir bakakald›m ki, o arabalar›n içerisinde ancak 12 saatta ç›kaca¤›m›z belliydi. Etraftaki arabalar›n floförleri bizleri görmüfllerdi, televizyon seyreder gibi bizleri seyrediyorlard›. O anda bizi havas›zl›ktan ölüme b›rakan floför, nihayet uyanm›flt›. Ve kendi derdine düflmüfltü. S›radan ç›k›p o kamyon öyle h›zland› ki, üzerindeki insanlar›n fark›nda bile varamad›. ‹flte o s›rada bir üst geçide yaklaflt›¤›m›z› gördüm, “herkes yats›n” dedim ama o anda öyle sesler duydumki, ben bile kendimi geçti¤imiz beton köprünün alt›ndan geçerken parçaland›m sand›m, ama yan›mdaki di¤er iki kifli benim kadar flansl› de¤illerdi. Çünkü onlar köprünün geldi¤ini fark edememifllerdi ve köprüye çak›lm›fllard›. Parçalanan cesetlerden kol ve bacaklar›n koparak insanlar›n ortas›na düfltü¤ünü gördüm. Birisinin bizim arkadafllardan oldu¤unu gördüm. Di¤eri ise Afganistan’l›yd›, olanlar olmufltu. Polisler ambulanslar, ama floför beyin koltu¤u rahatt› ki, galiba ne kazan›n fark›na varm›fl ne de cesetlerin. Sonuçta polisler TIR’› yakalad› ve bizler baflka maceraya at›ld›k. Ancak kaybettiklerim ve kazanacaklar›m aras›nda hala bir ba¤ kuramad›m. Birfleyler eksik bizde. Çünkü Avrupa’da bizleri güllük gülistanl›k bir ortam beklemiyormufl. Geldim ve bunu gördüm. Peki ama bundan sonra ne yapaca¤›m? Peki ama nereye kadar?
Proletaryan›n yurtsuz bölü¤ünden bir genç
Merhaba Maya okurlar› ve Maya’y› ç›karan yoldafllar
Devrim S›cakl›¤›yla Selamlar
B
en Fransa’dan bir Maya okuruyum. Yaklafl›k 1,5 y›ldan beri Maya’y› takip ediyorum ve kald›¤›m bölgede Maya gazetesi ve Atefli Çalmak’› da¤›t›yorum. fiimdi söylenecek birçok konu var, ama ben küçümsenmeyecek kadar bir konu hakk›nda Maya’ya, yaz› yazma ihtiyac› duydum. Gelelim konuya; 8 Kas›m 2003’de, “Uyan Anadolum Uyan” adl› geceye kat›ld›m. Gecede devrimcilere stand açma izni verilmedi, tabi son ana kadar.. Devrimcilere karfl› bir tav›r sergileniyordu, ama geceyi düzenleyen tertip komitesinin evdeki hesaplar› çarfl›ya uymad›. Tabii buradaki sol örgütler ad›na sorumlu kifliler buna sessiz kalmay›nca stand aç›lmas›na izin verdiler. Ama iflin ilginç taraf›, gecede stand aç›ld›ktan sonra sanki gece sorumlular› hepsini ö¤ütlemifller gibi hiçbir vatandafl (baz› insanlar hariç), gelip de standlara ilgi göstermediler. ‹lgi göstermeyi b›rak, yan›ndan geçmeye korkuyorlar. Bunlar›n burada kal›fl sebebine bakarsan refije, politik gerekçelerle oturumlar›n› alm›fl, ama flimdiki durumlar›na bakarsan sadece Anadolu’ya özgü bir yer bulmufllar. Gidebildikleri yere kadar gidecekler bu bahsetti¤im insanlar, bir zamanlar devrimci örgütlerin sempatizanlar›yd›, iflleri bitince devrimci örgütleri hedef ald›lar. Ki bizim bunlara karfl› farkl› bir düflüncemiz yoktu. Ama bunlar burjuvalardan çok devrimci de¤erlere sald›r›yorlar. Bunlar, yani geceyi düzenleyerlerde olsun, di¤er bu düflüncedekilerde olsun lafa gelince mangalda kül b›rakm›yorlar. Gece konusuna dönecek olursak; bafl›m›z dik gidip standlar›m›z› açt›k ve tan›mayan baz› insanlar›n dikkatini broflürler ve kitaplar çekti. Özellikle bir arkadafl›n dikkatini “Bolflevikler iflsizleri nas›l örgütledi” kitab› çekmifl, arkadaflla biraz sohbet ettik. Gecede söylenen türkülerin hepsi siyasiydi, ama gecede tav›r al›nan da siyasi örgütler idi. Biz devrimciler olarak mücadelemizde, dostu düflman› ay›rmay› baflarabilirsek, yenilmezlik bizim için kaç›n›lmaz olur. Sizlere veda ederken “tüm devrim flehitleri ölümsüzdür.” diyorum. “Yar›nki do¤acak günefli görmek çok yak›n oldu¤u kadar yaflad›¤›m›z topraklarda komünizmi görmek o kadar yak›nd›r.” Kendi burjuvazisine karfl› savaflmadan emperyalizmle savafl›lmaz! Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek! Komünist bir dünya kuraca¤›z! Fransa Bretanya’dan Bir Komünist Devrimci
B
en yaklafl›k dört senedir konfeksiyonda iflçiyim, durmadan de¤iflik iflyerlerine girip ç›kt›¤›m için art›k patronun neleri kullanarak iflçileri sömürdü¤ünü az çok biliyorum. Sabah 8.30’da iflbafl› yap›yoruz. 10.00’da 15 dakikal›k çay molas› var, tabii sözde 15 dakika, ama demek ki patronun bunda da gözü oldu¤u için 10 dakikaya indiriyor ve kimse ses dahi ç›karm›yor. Bu sadece 10.00 paydosu için geçerli de¤il; tabii bunun ö¤le paydosu, 4 paydosu da var. Paydos s›ras›ndaki dedikodulara geliyorum, erkekler ya “bizim tak›ma flu Hakan fiükür gelince herfley de¤iflecek” gibi fleyler, bayanlarsa “elbisem nas›l, ay yeni bir erkekle ç›k›yorum” gibi fleyler konufluyorlar. Üstüne konuflulacak çok fley varken neden bizle ilgisi olmayan konular› konufluyoruz, bir an kafamdan geçiriyorum; acaba bunlar iflçi de¤il mi, ama sonra hay›r bunlar da iflçi diyorum, bunlar›n da ödemek zorunda oldu¤u faturalar var. Bunlar da kirac›, bunlar da ezilen ve aç kalan, belki çocuklar› sabah okula giderken çocu¤una 500 bin lira dahi veremeyen ve bu yüzden bafl›n› öne e¤en babalardan ya da annelerden birileri, ben bunu yafl›yorsam onlar da yafl›yor demektir. Çal›fl›yoruz ama hakk›m›z› alam›yoruz. ‹flçiler televizyonda magazin, maç, pembe dizileri görüyorlar ve bunlara, daha do¤rusu burjuvalara özeniyorlar. Ama biz onlar gibi banka hortumlayarak, insanlar›n s›rt›ndan para kazanarak, baflkas›n›n eme¤ini, baflkas›n›n ekme¤ini alarak yaflam›yoruz, bizler hakk›m›z› istiyoruz. Bizler al›nterimizi istiyoruz. Bizler üretim yaparken patronlar›m›z ise nas›l bunlardan daha fazla para alaca¤›z diye düflünüyorlar. Onlar sömürücüler, onlar insanlar›n kan›n› emen birer bitler. Evet do¤ru söylüyorum onlar bizim yan›m›zda bitler, onlar bizsiz kuru birer a¤açlar, meyve veremeyen a¤açlar. Yani onlar› sulamayal›m, kurusunlar, yok olsunlar. Bunlar› yapabilmek için önce inanc›m›z olmal›. Ben sömürülmekten yoruldum ya sizler yorulmad›n›z m› hakk›n›z› kaybetmekten? Eme¤imizin karfl›l›¤›n› alabilmek için çaba sarf edelim. Sorunlar›m›z olan fazla çal›flma, az ücret, sigorta, yemek, servis ve benzer haklar için birleflelim. Bizi ezen, köle yerine koyan ve bizi bugüne kadar sömüren, bizim s›rt›m›zdan elde etti¤i servetle çocu¤unu en iyi flartlarda yetifltiren, bir dedi¤ini iki etmeyen bu bir avuç asalaklar böyle yaflarken, bizler ise bu k›fl› nas›l geçiririm acaba, kömürümü nas›l al›r›m, kiram› nas›l öderim diye, faturay›, çocu¤un okul masraf›n›, evin mutfak masraf›n› düflünüyoruz. Evet bizim sorunlar›m›z bunlar ya onlar›n sorunlar›? Bugün kaç iflçiyi sömürece¤im, acaba bugün iflçiler ifl b›rak›rsa ya da onlar›n üstünden ne kadar kar yapt›¤›m› ö¤renirlerse nas›l davran›rlar diye düflünüyor. Sonra diyor ki, neyse, bunlar› düflünmüyorum çünkü benim emrimde olan ordu ve polis var ve kanallar›m var, kanallar›m sayesinde onlar› sporla, magazinle uyutmaya devam edebilirim. Sen böyle düflünmeye devam et, çünkü geliyor isyan gümbür gümbür. Bu dünyada ezen, ezilen oldu¤u süre içinde analar nice devrimciler, nice önderler do¤urmaya devam edeceklerdir. Komünist Bir Konfeksiyon ‹flçisi
3
Say›: 17 P Ocak ‘04
Türkiye Burjuvazisinin Kürdistan Kabusu ürkiye burjuva cumhuriyetinin tarihi, kabuslar tarihidir. 80 y›ll›k burjuva cumhuriyetin tarihi üzerinden belirlenen resmi ideoloji üç kabus üzerine oturmaktad›r. Komünizm, Kürdistan ve fleriat düzeni. Komünizm, burjuva cumhuriyetin en büyük korkusunu oluflturmufl, burjuva cumhuriyeti deyim uygunsa ilk rüfltünü komünist harekete sald›r› temelinde kan›tlam›flt›r. Burjuva cumhuriyeti -kuruluflunu 23 Nisan 1920 TBMM’nin aç›lmas› olarak al›rsak-, varl›¤›n› sürdürmek için ilk ifl olarak, 10 Eylül 1920’de kurulan TKP’nin kadrolar›n› tasfiyeyi belirlemifl ve bunda da baflar›l› olmufltur. Ne var ki, bu tasfiyeye ra¤men, burjuva cumhuriyeti az›nl›¤›n ç›karlar›n›n temsilcisi olou¤unun fark›nda olarak, tarihsel olarak iflçi s›n›f›n›n, iflçi s›n›f› üzerinden insanl›¤›n gelece¤ini temsil eden komünizm korkusundan kurtulamam›fl, 80 y›ll›k tarihsel dönem burjuva diktatörlü¤ün korkusunda haks›z olmad›¤›n› göstermifltir. Bu komünizm ad›na hareket edenlerin zaaflar›na, basiretsizliklerine, beceriksizliklerine ra¤men böyle olmufltur. Bunlar olmasayd›, bugün gerçekte bu topraklarda bir burjuva cumhuriyetinden söz bile edilemezdi. Burjuva cumhuriyetin fleriat kabusu ise, yüzlerce y›ll›k ‹slamc› gelene¤e sahip bir imparatorluktan cumhuriyete geçiflte kendi varl›k zeminini ayakta tutman›n bir sonucu olan politik duruflu anlatmaktad›r. Ne var ki, hem al›nan önlemler, hem de kapitalist geliflmenin h›z kazanmas› ve modern s›n›flar›n oluflumu sonucunda, fleriatç›l›¤›n düzenin temellerini sarsacak bir tehlike olmad›¤›n› fark ederek, 1950’lerden sonra kabusuyla bar›flarak yaflamay› ö¤renmifl, hatta varl›¤›n› tehdit eden komünizm ve Kürt hareketine karfl› bir silah olarak kullanma becerisini kazanm›flt›r. Bugün de, devlet gelene¤inin bir parças› olarak “fleriat tehlikesi”nden söz edilse de, bu egemenler aras›nda kay›kç› dövüflünde retori¤in ötesine geçmemektedir. fieriat tehlikesinin kayna¤› olarak gösterilen güçler, devlet kadrolar›nda at oynatmaya devam etmifltir. 80 y›ll›k tarihi boyunca, Kürdistan kabusuna karfl› savaflm›fl olan Türkiye burjuvazisi, son 20 y›ll›k sürede kabusun gerçe¤e dönüflmesinin korkusunu yaflam›flt›r. Son 20 y›ll›k süre, bu aç›dan burjuvaziye bir dizi deneyim kazand›rm›fl, düflmanla savaflmada silahlar›n gücünün yan›s›ra, yoldan ç›karma araçlar›n› devreye sokma yetene¤ini de gelifltirmifltir. Bu çok yönlü savafl› kazand›¤›n› düflünerek rahatlad›¤› bir dönemde ise, kontrol edemedi¤i ve edemeyece¤i gerçeklerle yüzyüze kalm›flt›r. Emperyalist yeniden paylafl›m dünya çap›nda güncel hala gelmifl, Türkiye burjuvazisi kendini bu paylafl›m›n k›z›flt›¤› bölgenin ortas›nda bulmufltur. Yeniden paylafl›mda, sofran›n sahibi olunmad›¤› durumda, paylafl›m sofras›n›n menüsüne dahil olundu¤unu yaflayarak görmüfltür. Türkiye burjuvazisi flimdi bu ikilemle yüzyüzedir ve bu açmazdan kurtulma konusunda
T
aray›fl içerisindedir. K›sacas› kabus güncelleflmifltir; ama bu sefer s›n›rlar›n›n ötesinden kendini tehdit eden bir güce dönüflmek üzeredir. ABD’nin Irak’a sald›r›s›, burjuvazinin Kürdistan kabusunu yeniden canland›rm›fl, KYB ve KDP’nin fedaral bir anayasa tasla¤›n› aç›klamas› ile somut bir tehlike olarak kendini göstermifltir. Düne kadar “çapulcu” diye küçümsedi¤i Kürt temsilciler, ABD’yi de arkas›na alarak, Türk burjuvazisinin karfl›s›na devlet temsilcisi olarak ç›kmaktad›r. Türkiye burjuvazisi y›llara dayanan korkusunu “k›rm›z› çizgiler” olarak ifade ederek, Kürtlerin Musul ve Kerkük’ü içine alan bir federasyon giriflimini, hele ba¤›ms›z Kürt devleti giriflimini savafl nedeni sayaca¤›n› aç›klam›flt›r. Ne var ki, iflgalci ABD ile komflu olmas› ve ABD’nin Irak’taki açmaz›n› Kürtlere dayanarak giderme çabas› kendini ortaya koydu¤unda, iddialar›n›n arkas›nda duramayarak kekelemeye bafllam›flt›r. Türkiye burjuvazisinin korkusu güçsüzlü¤ünün fark›nda olmas›n›n korkusudur. Burjuvazi, Kürdistan’›n yüzy›l›n bafl›nda suni s›n›rlarla bölündü¤ünün ve s›n›rlar› içinde bulunan Kürtlerin ulusal bir kimlik kazanmada büyük mesafe katetti¤inin fark›ndad›r. Güney’de bir Kürt devletinin kurulmas›n›n, hele de petrol kaynaklar›nda söz sahibi bir Kürt devletinin kendi s›n›rlar›n› tart›flmal› hale getirece¤inin bilincindedir. Öte yandan, ulusal sorunu burjuva cumhuriyeti içinde çözme güç ve kapasitesine, tarihsel, ekonomik ve politik engellerin elvermedi¤inin de bilincindedir. Türkiye burjuvazisi bir fleyin daha fark›ndad›r; Kürdistan sorunu, art›k kendi bafl›na Türkiye burjuvazisinin üstesinden gelemeyece¤i bir evreye girmifl, yeniden paylafl›m kavgas›nda emperyalistlerin elinde bölgesel bir silaha dönüflmüfltür. Kürdistan sorununun güncelleflti¤i günümüzde, ulusal sorun konusunda sicili temiz olmayan, Türk devrimci ve komünistlerinin tutumu çok büyük önem tafl›maktad›r. Bu önem, hem Türkiye burjuvazisinin yede¤ine düflmemek, hem de ulusal sorunun devrimci çözümünü sa¤lamak bak›m›ndan güncel ve yaflamsald›r. Bu noktada iki temel kalk›fl noktas›n›n alt› çizilmelidir: Birincisi, Kürdistan sorununun Kürt burjuva-feodal unsurlar taraf›ndan güncellefltirilmifl olmas›, ABD’nin deste¤i veya kontrolünde bir Kürdistan kuruluyor olmas›, hiçbir flekilde Kürdistan hedefinin meflrulu¤unu ortadan kald›rmaz, böyle bir hedefin karfl›s›nda olmay› gerektirmez. Sadece bir gerçe¤i kan›tlar: Komünistler kendi görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmezse, burjuvazi tarihsel geçmifli olan sorunlar› kendi tarz›nda, bir baflka temelde gericili¤i besleyerek çözer. Özgür bir Kürdistan’› kurmas› gereken güçler bunu baflaram›yorsa, burjuvazi emperyalizmle uzlaflma içinde kendi ulusal devletini kurar. Bugün olan da budur. Böyle bir devlet, dünkü Irak devletin-
den daha az meflru de¤ildir. tutumunun temel kalk›fl noktas›, di‹kincisi, tarihsel deneyimler gös¤er fleyler bir yana, bu iki ilkesel dutermifltir ki, tarihsel bir geçmifli olan rufl üzerinde somutlanmal›d›r. Bu ulusal sorunlar, kendi mecras›nda çönoktada gösterilen kararl›l›k, ezilen zülebilir, baflka çözümler ikame edilemez. Ulusal sorunun enternasyonalist ulusun proletaryas›n›n güvensizli¤ini proleter çözümü, sovyetler veya bir azalt›r, giderek ortadan kald›r›r; bubaflka biçimde ba¤›ms›z devlet hakk›nun sonucu olarak da burjuvazinin n›n garanti alt›na al›nmas›, proletaryan›n da seksiyonlar temelinde uluskomünizm kabusunu gerçe¤e dönüfllar üstü, komünist bir enternasyonaltürür. de birlefltirilmesiyle gerçeklefltirilebilir. O çok sözü edilen, “halklar›n kardeflli¤i ya da eflitli¤i” ancak bu koflul alt›nda anlam kazan›r. Bugün güncelleflen Kürdistan sorunu konusunda, komünistlerin propa- Federal Anayasa Tasla¤›n›n aç›klanmas›ndan sonra ganda ve politik Kürtler’in Kerkük’te gerçeklefltirdi¤i gösteriden...
SADDAM’IN YAKALANMASI VE IRAK
A
BD’nin Irak’ta yaflad›¤› s›k›flma ve baflar›s›zl›¤›n›n art›k çocuklar›n bile diline düfltü¤ü bir dönemde, Saddam Hüseyin’in yakaland›¤› haberi, dünya gündemine bir bomba gibi düflürüldü. O güne kadarki tüm gündemler ikinci plana düflerek, dünya bu gündeme kilitlendi. Tüm burjuva medyay›, Saddam’›n “insanl›ktan ç›km›fl” görüntüleri kaplad›. Saddam’›n tek kurflun bile atmadan teslim oldu¤u, istese intihar edebilece¤i vb. üzerinden afla¤›lama ifadeleriyle, Saddam flahs›nda gerçekte Araplar›n direnifli ve kimli¤i afla¤›land›. Afla¤›lama amaçl› Saddam görüntülerine efllik eden as›l tart›flma ise, Saddam’›n yakalanmas›n›n ard›ndan ABD karfl›t› direniflin bitip bitmeyece¤i üzerineydi. Bu tart›flmay› yapanlar, gerçekte kendi beklentilerini dile getiriyorlar, direniflin bitmesi umutlar›n› canland›rmaya çal›fl›yorlard›. Bu tart›flmalar, Araplar›n gösterdi¤i direniflin, bir ulusal direnifl olup olmad›¤›, ‹slami kimlikle birleflen ve programdan yoksun bir tepkinin direnifl mi, yoksa terörizm mi oldu¤u vb. üzerinden, direniflin afla¤›lanmas› eflli¤inde sürdürüldü. Öyle ki, kendisi Türkiye’deki en temel baflkald›r› dinami¤i olan Kürt halk›n›n mücadelesini temsil etme iddias›ndaki Gündem gazetesinde de, Araplar›n direnifli yok say›l›p, afla¤›land›. Saddam’›n yakalanmas›yla birlikte, burjuva bas›n birden bire Halepçe katliam›n› hat›rlay›p, Kürtlerin dostu olarak ABD’nin, Saddam’›n bu suçlar›n› ortaya ç›kard›¤›, flimdi de cezaland›raca¤› propagandas›n› yapt›. Herkes birden bire Kürt dostu kesiliverdi. Bu tart›flmalar, Saddam’›n nas›l yarg›lanmas› gerekti¤i tart›flmalar›yla beraber sürdürüldü. Özgürlükçü Amerika, bir diktatörü iflte böyle cezaland›r›yordu.(!) Bunun karfl›s›nda ise, ABD karfl›t›-ulusalc› kesimler, diktatörlük de olsa dünkü Irak’›n ba¤›ms›z bir devlet oldu¤unu söyleyip, Saddam’›n yan›nda yer ald›lar. Saddam’›n yakalanmas›n›n ard›ndan, direniflin bitmesini bekleyenlerin meraklar›n› gidermeleri için fazla beklemelerine gerek kalmad›. Zaten bundan öncesinde de giderek daha örgütlü ve sistemli bir hal almaya bafllayan direnifl, h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden, hatta ivme kazanarak sürüyor. Yakalanmas›n›n ertesi günü yap›lan bombal› sald›r›lar, o güne kadarkilerin içinde en ciddi olanlar›ndan biriydi. Buna ek olarak, Samarra, Bakuba, Tikrit’in yer ald›¤› “Sünni üçgeni” denilen bölgede, Saddam yanl›s› gösteriler yap›ld› ve ABD bu gösterilere büyük bir fliddetle müdahale etti. Ard›ndan da bölgede yayg›n operasyonlar bafllatarak, Irak halk›na “özgürlük” götürme çabalar›n› sürdürdü. ABD, her ne kadar Saddam’›n yakalanmas›n› kendi zaferine dair efsaneler yayan yo¤un bir propaganda bombard›man›na dönüfltürmeye çal›flsa da, yeni ortaya ç›kan durum, ABD’yi düne göre daha avantajl› hale getirmek bir yana, iflgalci kimli¤ini ve gayri meflru varl›¤›n› dünya nezdinde daha aç›k görünür bir hale getirmifltir. Nas›l ki, ABD Baflkan› Bush’un, 1 May›s’ta yapt›¤› “savafl bitti” aç›klamas›, sonra yaflanan geliflmelerle birlikte düflünüldü¤ünde, ABD’yi yalanlad›ysa, benzer bir süreç de, Saddam’›n yakalanmas›n›n ard›ndan “direnifl bitecek” beklentilerine iliflkin de yaflanacakt›r.
4
Say›: 17 P Ocak ‘04
Burjuvazi K›br›s’ta Uzatmalar› Oynuyor
K
›br›s sorunu, “KKTC”de yap›lan 14 Aral›k seçimleri vesilesiyle, yeniden güncelleflti. Ony›llard›r sürekli bir sorun oldu¤u için, toplum nezdinde fazlaca bir ilgi görmeyen rutin bir gündem olarak alg›lanan K›br›s sorununun bu defaki gündeme gelifli, her ne kadar al›fl›lm›fl söylemler eflli¤inde sürse bile, düne göre farkl› bir anlam tafl›yor. K›br›s’tan çok Türkiye’yi ilgilendiren yönüyle, Türkiye’nin önümüzdeki döneme iliflkin stratejik tercihlerini netlefltirmeye dönük kritik bir dö-
nemeci ifade ediyor. Dolay›s›yla sorun hükümet, seçimler vb. üzerinden gündeme gelse bile, bunlara indirgenebilecek bir sorun de¤il. K›br›s sorununun bugün gündemde yer al›fl›n›n kritik önemi, uluslararas› güç odaklar› ile Türkiye’nin iliflkileri aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, hem Türkiye’nin bu odaklarla, hem de bu odaklar›n birbirleriyle iliflkileri bak›m›ndan stratejik önem tafl›yan ad›mlar›n efli¤inde olunmas›ndan kaynaklan›yor. K›br›s’›n AB’ye üyeli¤inin bafllayaca¤› tarih olan May›s 2004’e kadar bu sorun “çözüm”e kavuflmad›¤› ya da Türkiye, “çözüm”e mahkum konumdan kimi sürprizli geliflmeler yoluyla kurtulmad›¤› durumda, AB ile iliflkileri aç›s›ndan düne göre daha farkl› bir tabloyla yüzyüze kalacakt›r. Annan Plan› temelinde bir çözüm için görüflmelere bafllanmad›¤› ve 1 May›s 2004’e kadar bir ad›m at›lmad›¤› durumda, K›br›s bir bütün olarak AB’ye girmifl olacak, bu durum, zaten bugüne kadar da bir meflruiyeti olmayan Türkiye’nin adadaki askeri varl›¤›n›n gayri meflrulu¤unun tescil edilmesi anlam›n› tafl›yacakt›r. Böyle bir durum Türkiye burjuvazisi aç›s›ndan, bugüne kadarki konumun yaratt›¤› birçok avantajdan yoksun kalmak anlam›na gelece¤inden, burjuvazi bu durumu engellemek için bir biçimde Annan Plan›’n› temel alan görüflmelere bafllamaya zorunlu görünüyor. Bu aç›dan da, “KKTC”deki seçimlerden Denktafl a¤›rl›¤›yla da ç›k›lsayd›, bu durum de¤iflmeyecekti. Türkiye, 1974’deki operasyonla ve iflgalle sa¤lad›¤› adadaki askeri varl›¤›n›, kendince 1960 y›l›ndaki anlaflmaya dayand›r›yor. Bu durum dünyada meflru kabul edilmese de, Türkiye düne kadar ABD’nin deste¤i sayesinde bu fiili durumu sürdürebiliyordu. Gerçekte ise, dünyan›n meflru kabul etti¤i tek bir K›br›s Cumhuriyeti var. ‹flte AB’ye üyeli¤i kesinleflen, 2004 May›s’›nda AB üyeli¤i bafllayacak olan K›br›s, bu tek K›br›s Cumhuriyeti’dir. Böyle bir durum gerçekleflti¤inde, Türkiye’nin adadaki iflgalci konumu, tüm dünyan›n gözünde tescil edilmifl olacakt›r. Türki-
ye’nin bu durumu bile bile buna raz› olmas› ve bugüne kadarki konumundan kolayl›kla vazgeçmesi de beklenemez. Annan Plan›’yla yap›lmaya çal›fl›lan da, Türkiye’ye bu durumdan kurtulmak için küçük havuçlar vererek, böylece AB ile iliflkilerin bir süre daha idare edilmesini sa¤lamakt›r. Annan Plan›, esas olarak K›br›s’›n AB üyeli¤inden önce görüflülüp sonuçland›r›lmas› gereken bir çerçeveye sahip. Bu plan, Yunanistan ve Türkiye’nin garantörlükten kaynakl› kimi “özel” iliflkilerini yine tan›mlasa bile, ilk aflamada, K›br›s’taki Türk ve Yunan askeri say›s›n›n düflürülmesi üzerine kurulu. En son görüflmelerde bu say›n›n 6 binle s›n›rlanmas› üzerinde durulmufltu. Yani bu plan kabul edildi¤i durumda, Türkiye’nin resmi olarak 40 bin olan asker say›s›, kademeli olarak 6 bine indirilecek. Plana göre, Türkiye’nin AB’ye üyeli¤inden sonra ise, Yunanistan ve Türkiye, yeni bir anlaflma yapmad›klar› durumda, tüm askeri güçlerini çekecekler. Biz bu plan›n, AB’ye girifl sonras›yla ilgili k›s›mlar›n› yok sayal›m. Öncesine dair önemli olan ise, Türkiye’nin bugünden bu plan› görüflmeye bafllamas›n›n, asker say›s›n› indirmeyi ilke olarak kabul etti¤i anlam›na gelmesidir. Bu durumda, ortaya ç›kan tablo,
Türkiye’nin s›k›flm›fll›¤›n› da gösteriyor. Türkiye, kendisi için stratejik hedef olarak belirledi¤i AB’yle iliflkilerden d›fllanmamak ve bugüne kadarki “kazan›m”lar›n›n tümünden vazgeçmemek ad›na, Annan Plan›’n› imzalamaya zorlan›yor. Ama öte yandan, bu k›sa dönemli ç›kar ad›na plan› imzalamas› ise, bugüne kadarki fiili durumdan geri ad›m atmas›yla bafllayan ve nereye varaca¤› belli olmayan bir durumu ortaya ç›kar›yor. Yaflanan iflte böyle bir açmazd›r. Düne kadar kendisini destekleyen ve K›br›s’taki askeri varl›¤›na izin veren ABD’nin deste¤ini çekmesiyle birlikte, Türkiye bu sorunda yaln›z kalm›fl durumda ve burjuvazi bu durumun uzun sürmeyece¤ini biliyor. O halde, Türkiye burjuvazisi, neyin karar›n› verecek, nas›l bir dönemeçten söz edilebilir? Türkiye burjuvazisinin verece¤i karar, Annan plan›n›n görüflülüp görüflülmemesiyle ilgili de¤ildir. Esas olarak burjuvazi, K›br›s’ta bu plan› kabul etti¤i durumda AB’nin bu durumu görmezden gelerek, üyelik takvimi vermeyebilece¤inden korkuyor. Hükümet, böyle bir durumda, asker çekmeyi kabul etti¤i halde AB’den üyelik takvimi alamay›p, burjuvazinin gözünden düflmekten korkuyor. Bu nedenle de Annan Plan›n›’n› görüflmek için, AB’nin Türkiye’ye üyelik müzakerelerinin bafllayaca¤› tarihi verme koflulunu öne sürmeye çal›fl›-
yor. AB ise, K›br›s sorununun çözümünün önemli olmas›na ra¤men, bunun AB’ye girifl için yeterli olmayaca¤›n› bugünden söylüyor. Sorunun bugünkü durumdan geri ad›m at›larak “çözülebilece¤i” burjuvazi aç›s›ndan net olsa bile, hükümet kendi gelece¤i aç›s›ndan böyle bir durumu riskli görüyor. K›br›s’› “verip”, ama buna ra¤men “kurtulamayaca¤›”n›, bu durumun iç siyasette kendisini y›prataca¤›n›, hatta düflürece¤ini görüyor. Bu aç›dan, K›br›s sorunu, bir yan›yla da “çözülmüfl” say›labilir. K›sa vadede, hükümetin Annan Plan›’n› temel alan görüflmelere bafllamak zorunda oldu¤u görülüyor. Bu durum, AB’ye de, Türkiye’yi kendi etki alan› d›fl›na sürmemek bak›m›ndan olanak sa¤l›yor. Türkiye’nin yaflad›¤› açmaz› ortadan kald›rmaya dönük ad›mlar ise, ancak d›flar›dan, uluslararas› güç dengelerindeki de¤iflikliklerden kaynaklanabilecektir. Türkiye, hemen her sorunda AB ile ABD aras›nda tercih yapma zorunlulu¤uyla yüzyüze kalmakta, bu tercihi netlefltirmeye zorlanmaktad›r. Her iki taraftan da bu yönde bas›nçla karfl›laflmakta, bu tercihi yapmad›¤› durumda ise, elindekileri kaybetmekle karfl› karfl›ya oldu¤unu görmektedir. K›br›s sorunu üzerinden de bir kez daha ortaya ç›kan tabloya bak›ld›¤›nda, hem AB hem de ABD, K›br›s, Güney Kürdistan gibi sorunlarda Türkiye karfl›s›nda benzer vurgulara sahiptir. Bu durum, Türkiye burjuvazisinin ne kadar s›k›flm›fl oldu¤unun göstergesidir.
19 ARALIK KATL‹AMI’NDA DÜfiENLER‹ ANMAYI ‹HD’YE M‹ BIRAKTIK? Aral›k katliam›n›n›n y›ldönümünde Eyüp Adliyesi ve Bayrampafla Cezaevi önünde bas›n aç›klamalar› yap›ld›. Eyüp adliyesinde tutuklu yak›nlar› 19 Aral›k katliam›n›n duruflmas›na kat›l›rken, d›flar›da da yaklafl›k 100 kifli duruflman›n sonuçlanmas›n› bekledi. Ö¤lene kadar duruflma sonlanmay›nca, bas›n aç›klamas› okundu ve marfllar söylendi. 19 Aral›k’tan bu yana ölüm oruçlar›nda ölenler de dahil, yüzden fazla insan ölmesine karfl›n, adliye önündeki say› yüzü geçmiyordu, ama bu say› bile insanlara çok görünüyordu. Bas›n aç›klamas›ndan sonra, topluca da¤›lan kitlenin bir k›sm› Beyaz›t’taki eyleme, bir k›sm› da Bayrampafla Cezaevi önündeki bas›n aç›klamas›na kat›ld›. Cezaevi önünde biri TAYAD’›n, di¤eri ‹HD’nin düzenledi¤i ve TUYAB’›n destek verdi¤i iki ayr› bas›n aç›klamas› oldu. 19 Aral›k katliam›n› en yo¤un yafland›¤› yerlerden biri olan Bayrampafla Cezaevi’nin önünde yap›lan bas›n aç›klamas›n›, ‹HD baflkan› Kiraz Biçici’nin okumas› ve TUYAB ve di¤er devrimci gruplar›n bunun arkas›nda destekçi durumunda kalmas›n›n üzerinde durup düflünmek gerek. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan iki üç slogan at›l›p, polisin müdahale etmemesi için hemen dövizlerin toplan›p da¤›l›nmas›, ‹HD’ye oldukça yak›flan bir tutum olsa da, devrimcilere hiç yak›flmad›. Katliama karfl› saatlerce direnen, s›k›lan kimyasal gazlarla bedenleri eriyen, yanan devrimcileri anmak, böylesine pasif, katil devletle böylesine bar›fl›k flekilde olmamal›yd›.
19
‹HD’nin arkas›nda destekçi olarak durmak ve s›k›c› bir görevi yerine getirir gibi befl dakikada aç›klama okuyup kaçarcas›na da¤›lmak, 19 Aral›k’ta düflenlerin kavgada yaflat›lmaktan ne kadar uzak oldu¤unu da gösterdi. Meflrulu¤unu kendinden de¤il, düzenin hoflgörüsünden alan bir tarz›n, bu günde dövüflerek ölenlerin tarz›yla da yak›ndan uzaktan ilgisi yoktur. Bundan sonraki y›llarda ayn› fleyin tekrar
y a fl a n m amas› için, bizlere ve tüm devrimcilere düflen sorumluluk büyüktür. Biz devrimciler meflrulu¤umuzu ‹HD gibi düzen tamircisi kurumlar›n arkas›nda de¤il, düzen karfl›s›ndaki özgür varoluflumuzdan ald›¤›m›z zaman, katliamda düflenler de kavgada yaflat›lmaya devam edeceklerdir.
D tipi cezaevlerine nakiller bafllad› Aral›k 2000 direniflinin tam da üçüncü y›ldönümünde devlet, cezaevlerinde bafllad›¤› operasyonun bir di¤er aflamas›na geçti. PKK-KADEK tutsaklar› d›fl›ndaki hemen hemen tüm siyasi tutsaklar, F tiplerine nakledilmiflti. Devlet, flimdi 19 Aral›k katliam›nda F tiplerine nakil etmeyi tercih etmedi¤i PKKKADEK tutsaklar›n› parça parça tecrit koflufllar›na al›yor. Üstelik bu kez tecriti sadece F tipinde de¤il, D tipinde de sa¤lamaya çal›fl›yor. 20 Aral›k gecesi ve 21 Aral›k sabah› Ümraniye ve Burdur Cezaevlerindeki PKKKADEK’li 91 hükümlü Edirne ve ‹zmir K›r›klar F Tipi Cezaevi’ne götürüldü. 22 ve 23 Aral›k’ta da Ümraniye, Bayrampafla, Yozgat, Ceyhan, Bursa cezaevlerinde bulunan hükümlüler, 25 Aral›k sabah› da Konya ve Ceyhan Cezaevlerindeki 84 hükümlü F tipi cezaevlerine sevkedildi. PKK-KADEK’lileri hücrelere nakletmek için kendine göre "anlaml›" bir günü seçen devlet, D tipi olarak bilinen cezaevlerine geçiflin bafllayaca¤› yeri de "titizlikle" seçmifl. 12 Eylül sonras› E tipi cezaevi uygulamas› da ola¤anüstü iflkence öyküleriyle meflhur Diyarbak›r cezaevinde gerçekleflmiflti. fiimdi de yerin iki kat alt›nda ve günefl görmeyen hücrelere sahip oldu¤u söylenen D tipi cezaevleri, Diyarbak›r'da kullan›ma girdi. Diyarbak›r E Tipi cezaevinde bulunan ço¤u PKK-KADEK’li 84 hükümlü D Tipi cezaevine konuldu. Cezaevlerine yönelik kapsaml› bir plana uzun süredir sahip bulunan devlet, tüm cezaevlerinde tam anlam›yla hakimiyetini infla etmek istiyor. Bu nedenle, önceden özenle belirledi¤i zamanlarda hamlelerini yap›yor. Bir yandan da bu hamlelerini, siyasal mesaj verebilece¤i zamanlara denk getirmeye çal›fl›yor. D Tip’lerine nakilin ayn› zamanda Irak'ta etnik temelli bir federasyonun tart›fl›ld›¤›, ABD ile birlikte anlaflarak af türü haz›rl›klar yap›ld›¤›n›n söylendi¤i bir zamana denk gelmesi, burjuvazinin Kürtlere yönelik hem havuç hem sopay› ayn› anda devreye sokmas› bak›m›ndan ö¤reticidir.
19-22
5
Say›: 17 P Ocak ‘04
Avrupa Birli¤i Zirvesi’nde Çözümsüzlük
12
-13 Aral›k’ta Brüksel’de yap›lan, temel olarak Avrupa Anayasas›’n›n tart›fl›ld›¤› AB zirvesi baflar›s›zl›kla sonuçland›. Polonya ve ‹spanya’n›n, Almanya, Fransa, ‹ngiltere ve ‹talya’n›n üzerinde mutabakat sa¤lad›klar› anayasaya göre, AB’de al›nacak kararlar›n ülkelerin nüfusunun oran›na göre belirlenmesi önerisini reddetmesi ve Polonya Baflbakan›n›n ülkesine dönmesiyle AB Zirvesi da¤›ld›. Nüfusu çok olan ülkeler kendileri için avantajl› oldu¤undan bu öneride ortaklaflsalar da, bunun gerçekleflmesi en çok AB içinde en güçlü iki ülke olarak sivrilen ve emperyalist ç›karlar› do¤rultusunda pek çok konuda iflbirli¤i yapan Almanya ve Fransa’n›n ifline geliyor. Bu öneriyi kabul ettirebileceklerini düflünen Almanya ve Fransa için, özellikle Almanya’n›n büyük yat›r›mlar›n›n oldu¤u ve AB’nin genifllemesi kapsam›nda gelecek y›l AB’ye üye olmas› düflünülen Polonya’n›n Almanya-Fransa ittifak›n›n ç›karlar›n›n önüne dikilmesi, bu iki emperyalist ülke için büyük bir darbe oldu. Zirvenin da¤›lmas›na neden olan anlaflmazl›k, AB’nin karar alma mekanizmalar›na dair temel olarak Almanya-Fransa’n›n önerdi¤i modelden kay-
naklan›yor. Öneriye göre AB ile ilgili bir karar al›n›rken, tasar›ya olumlu oy veren ülkelerin AB ülkelerinin toplam nüfusunun %60’›n› oluflturmas›, karar›n al›nmas› için yeterli olacakt›. Bu da nüfusu fazla olan birkaç ülkenin, nüfusu az olan birçok ülkenin aksi yönde oyuna karfl› karar alma süreçlerinde do¤rudan belirleyici olmalar› anlam›na geliyor. Nüfusu Almanya ve Fransa gibi ülkelere oranla çok daha az olan Polonya ve ‹spanya ise, nüfusu az olan ülkelere de di¤erleri kadar söz hakk› tan›nmas›n› istiyorlar. Almanya ve Fransa’n›n nüfuslar› toplam›n›n, di¤er Avrupa ülkelerinin nüfuslar› toplam›na oran›n›n %40 oldu¤u düflünüldü¤ünde, al›nacak kararlarda nüfusun belirleyici olmas›yla Almanya ve Fransa’n›n istedikleri kararlar› oldukça rahat kabul ettirebilecekleri görülüyor. Bu iki ülkenin onaylamad›¤› bir karar›n ç›kmas› ise, neredeyse imkans›z. Böyle bir öneriyi, ‹ngiltere ve ‹talya da destekliyor olsa da, bunun özellikle Almanya ve Fransa için önemli olmas›n›n nedeni, baflta Almanya olmak üzere bu ikilinin, ortak bir d›fl politika ve güvenlik politikas›na sahip, kendi ç›karlar› etraf›nda yönlendirecekleri federatif bir AB projesinin bafl›n› çekmeleriyle il-
gili. Bugünkü güçleri dikkate al›nd›¤›nda, böyle bir yap›da emperyalist ç›karlar› temelinde belirleyici olacaklar› kesin olan bu iki ülke, Avrupa Anayasas›’n› da kendi ç›karlar› temelinde flekillendirmek istiyorlar. Almanya ve Fransa, bu anayasayla, kendi ç›karlar› do¤rultusunda di¤er tüm üye devletler ad›na karar almak ve AB içindeki çatlaklar›n üzerini kendi siyasal iradelerini dayatarak kapatmak istiyorlar. Sovyetlerin da¤›lmas› ve onun etki alanlar›ndaki rejimlerin de y›k›lmas›yla aç›lan yeniden paylafl›m döneminde di¤er emperyalist odaklar›n, özellikle ABD’nin karfl›s›nda Almanya’n›n bafl›n› çekti¤i Almanya-Fransa ittifak›n›n paylafl›m kavgas›nda güçlü bir flekilde durabilmesi için buna ihtiyac› var. Son zirvenin AB’ye dair gösterdi¤i önemli birkaç nokta var. Bu zirvede de görüldü¤ü gibi, Avrupa Birli¤i bir birlik de¤il, emperyalist bir ittifak örgütüdür. Bu emperyalist ittifak› kendi ç›karlar› etraf›nda yönlendirmek isteyen Almanya ve Fransa, yanlar›na Hollanda,
Tayyip Varofllara Talip, Devrimciler Göreve!
Y
erel seçimler yaklaflt›. Uzun bir süredir seçime girecek sa¤ ve sol partilerde yerel ittifaklar, ortak adaylar tart›fl›lmaya bafllad›. Bunun yan›nda bir sonraki seçimde de s›cak koltu¤unu yitirmek istemeyenlerin kendi bölgelerinin alt›n› üstüne getiren çal›flmalar› h›z kazand›. Evvelki seçimde temelleri at›lan çeflitli reklaml›k “icraatlar” uzunca bir bekleme döneminin ard›ndan faaliyetlerine bafllad›. fiehirlerin hemen hemen her taraf›nda “flefkatli”, “dürüst” belediye baflkanlar›n›n reklamlar› boy gösteriyor. ‹stanbulda pasolar bile bir reklam katalo¤u gibi de¤erlendiriliyor. Ankara’da metrolar boydan boya reklam monitörleriyle dolduruluyor. Günün önemli bir bölümünde bu monitörlerden a¤z› hiç kavuflmayan “hizmet eri” belediye baflkan›n›n hay›rsever faaliyetleri gösteriliyor. Bunlar tabii ki seçim çal›flmalar›ndan sadece birkaç örnek. Bunun yan›nda hummal› bir kulis faaliyeti ve kapal› veya aral› kap›lar ard›nda yap›lan pazarl›klar artarak sürüyor. Yani hemen her belde, flehir sakini yerel seçimlerin yaklaflt›¤›n› hissediyor. Seçimlerden zaferle ayr›lmaktan kuflkusuz sadece adaylar nasiplenecek de¤il. fiehirlerin, beldelerin eflraf›, önde gelen ifl adamlar› müzakerelere bafllad›lar bile. Arkalar›na ald›klar› sermaye gruplar›n›n ç›karlar›n› temsil etmede göz dolduran bir gayret içinde tüm burjuva partiler, seçimlerden aln›n›n ak›yla ç›kmak için her türlü gayreti gösteriyorlar. Son zamanlarda AKP’ye muhalif gazetelerde AKP’nin yerel seçimler arefesinde giriflti¤i atak tart›fl›l›yor. Büyükflehir belediyelerin s›n›rlar›n› geniflleten bir yasa haz›rlayan AKP, varofllardan almay› düflündü¤ü oylarla, gü-
cüne güç katmay› hedefliyor. Büyükflehir belediyelerinin yetki ve dolay›s›yla seçim alan›n› varofllar› da katarak geniflletmeyi hedefleyen AKP, varofllardan kayda de¤er destek bulamayan partiler taraf›ndan köfleye s›k›flt›r›l›yor. AKP’nin haz›rlad›¤› yasa, kritik noktalarda devreye giren Cumhurbaflkan› taraf›ndan, anayasaya ayk›r› oldu¤u gerekçesiyle veto edildi. AKP yasayla hedefledi¤i sonuca bu seçimde flimdi varamayacak olsa da, rant kavgas›n›n manfletlere tafl›nd›¤› bu tart›flma, bize önemli mesajlar veriyor. Tart›fl›lan, üzerine hesap yap›lan yerler varofllar, yani düzen taraf›ndan en çok ezilen, sömürülen, düzenle ba¤lar› en zay›f olan ve dolay›s›yla da devrimci düflüncelere en aç›k ve buna en çok ihtiyac› olan kesimin yaflad›¤› yerlerdir. Bu politik atak karfl›s›nda muhalefet, AKP teflhiri veya tepkisizlik bizden uzak olmal›d›r. Rant kavgas›n›n aç›ktan tart›fl›ld›¤› bu tart›flmada elbetteki biz, bir taraf olmamal›y›z. Burada alt› ›srarla çizilmesi gereken, bizim cephemize dairdir. Bugün iflçi s›n›f›n›n en dinamik kesiminin yaflad›¤› varofllar, üzerine politika yap›l›rken devrimcilerin bahsi dahi edilmiyor. Oysa varofllar, koflullar› gere¤i düzenle kal›c› ba¤lar kurmas› olanakl› olmayan iflçi s›n›f› merkezleridir. Buralar sadece iflçi s›n›f›n›n yaflam mekan› de¤il, çal›flma mekanlar›d›r da. ‹çleri ve çevresi adeta bir sanayi sitesini and›ran fabrika ve atölyelerle doludur. Bu özelli¤iyle, s›n›fa politik çizgi, tarz ve örgütlenmesiyle güven veren bir öncünün önderli¤inde, bir devrim merkezleri olmalar› kaç›n›lmazd›r. Ne var ki, tam da sözünü etti¤imiz bir politik çizgi, tarz ve örgütün yoklu¤u
nedeniyle, k›sacas› bizlerin zaaflar› nedeniyle, bugün devrimci, komünist hareket, genel olarak varofllarda politik bir etkiye sahip de¤il. Kimi yerelliklerde belirli bir gücü harekete geçirebilen devrimciler, komünistler genel olarak parçal› ve da¤›n›k bir görüntüye sahip. Düzeni sarsabilecek olan varofllardaki dinamik, bugün düzen için bir tehlike unsuru olarak de¤il, bir oy potansiyeli olarak de¤erlendiriliyor. Bu duruma bir son verebilmenin yolu, devrimci hareketin kendisiyle derli toplu muhasebe yapabilmesinden geçiyor. Düzenin iflini oldukça iyi yapt›¤›n›, propaganda araçlar›n› çok iyi kulland›¤›n›, kitlelerin duyars›zlaflt›r›ld›¤›n› çok fazla vurgulamak çözüm de¤ildir. Bütün bunlar gerçek olsa da, bizim kendi görevlerimizin alt› ›srarla çizilmelidir. Bir an önce bir bütün olarak varolan sorunlar›m›z› gidermek için devrimci bir gayret göstermeli ve varofllar› da örgütleyecek, iflini en az düzen kadar özenle yapan bir örgütlenmeyi, bir partiyi yaratmadan, devrimin kalesi olmas› gereken varofllar› burjuva gerici politikan›n etkisinden kurtaramayaca¤›m›z› bir an bile ak›ldan ç›karmamal›y›z.
K‹TAPLARI Komünistler Ne ‹çin Nas›l Mücadele Etmeli? .......... 3.500.000 Lenin Döneminde Komünist Enternasyonal -Belgeler 1 ...... 4.000.000 Lenin Döneminde Komünist Enternasyonal -Belgeler 2 ...... 8.000.000 Komünist Parti Manifestosu .... 1.500.000 Bir Bolflevi¤in An›lar› ............... 4.000.000 Bolflevikler ‹flsizleri Nas›l Örgütledi? ...................... 1.500.000 Komünistler Hangi Gelene¤e Sahip Ç›kmal›? ....................... 7.000.000 Üstü Örtülen Gelene¤imiz: Komintern Üyesi TKP ............. 3.500.000
Lüksemburg ve Belçika’y› da alarak 5’li bir çekirdek oluflturuyorlar. AB içinde “birlik”in gelece¤ine dair tart›flmalar sürerken, ülkeler aras›nda ittifaklar da de¤ifliyor. Örne¤in, hemen her konuda Almanya’n›n karfl›s›nda olan ‹ngiltere, zirveyi da¤›tan öneri konusunda Almanya ve Fransa’yla tam bir mutabakat içindeydi. Almanya’n›n tarihsel yak›nl›¤› ve büyük yat›r›mlar› nedeniyle kendi yan›na çekmeyi umdu¤u Polonya ise, ‹spanya gibi Amerika’n›n gücünü arkas›na alarak Almanya’n›n ç›karlar›n›n önüne dikiliyor. Zirvenin bu flekilde da¤›lmas›, Almanya’n›n Polonya üzerinde ekonomik etkisi güçlü olsa da, bunu politik etkiye çeviremedi¤ini de aç›kça gösterdi. Ama zirvenin tekrar gösterdi¤i en önemli fley AB içinde, üye ülkelerin tekelci burjuvazilerinin çat›flan ç›karlar›n›n daha pek çok zirveyi böyle da¤›taca¤› ve uyumlu bir birli¤in hiçbir zaman varolmayaca¤›d›r. Bugünden görünen, gelecekte varolacak Avrupa’n›n da bugün oldu¤u gibi bölünmüfl bir Avrupa olaca¤›, ama bu bölünmüfl Avrupa’n›n içinde Almanya-Fransa ekseninin, ekonomik gücünün yan›s›ra politik bir güç olarak ta AB içinde öne ç›kaca¤›d›r. Bu zirveyle ba¤lant›l› olarak, Türkiye’deki AB tart›flmalar›yla ilgili de flu söylenebilir: Son zirve Türkiye’de, özellikle Kürt sorunuyla ilgili ifadeler (“Güneydo¤u bölgesinde kültürel haklar”) dolay›s›yla gündeme geldi. Zirveyi da¤›tan sorunlar Türkiye’yi pek ilgilendirmiyor gibi görünse de, asl›nda yap›lan tart›flmalar Türkiye’nin AB ile iliflkileri aç›s›ndan önemlidir. AB’ye bu haliyle girmesi imkans›z olan Türkiye’nin, nüfus çoklu¤una göre karar al›nmas› durumunda AB’ye girmesi aç›k bir flekilde imkans›z olacakt›r; çünkü, Türkiye’nin nüfusu di¤er aday ülkelerin üye olmas›ndan sonra bile üye ülkelerin toplam nüfusunun dörtte biri kadar olacakt›r. Bu durumda hiçbir Avrupa ülkesinin Türkiye’nin %25 oran›nda temsiliyetinin olmas›n› kabul etmeyece¤i aç›kt›r. Bu da Türkiye’deki AB tart›flmalar›n›n havanda su dövmekten ibaret oldu¤unu anlatmaktad›r.
BROfiÜRLER‹ Ekim Dersleri Bolflevizme Sad›k Kal›nmadan Ö¤renilemez ....... 1.000.000 Devrimci Parti Güçleri Nedir Ne De¤ildir? .................. 1.000.000 Tam Ücretli 6 Saatlik ‹flgünü Dört Vardiya .............................1.000.000 Ö¤renciye ‹fl, Çal›flana Ö¤renim Hakk›! ....... 1.000.000
PART‹ YOLUNDA 1-2 Teorik-politik ‹nceleme ve Elefltiri Dizisi ........................... 2.500.000
6
Say›: 17 P Ocak ‘04
Asgari Ücret Belirlendi
H
er y›l sonunda oldu¤u gibi, uzun süren tart›flmalar›n sonunda, gelecek y›l›n ilk alt› ay› için asgari ücretin ne kadar olaca¤› belirlendi. Bir yandan “gönlü fakir fukaran›n yan›nda olan” Baflbakan, asgari ücreti insani bulmad›¤›na dair beyanatlar verip, asgari ücretin çay, simit ücreti olmaktan ç›kar›lmas›n› talep ederken, bir yandan da ekonomi bakan›, çal›flanlar›n refah›n›, mutlulu¤unu, daha iyi flartlarda yaflamalar›n› istediklerini, ama bunu yaparken de Türkiye’nin rekabet gücünü düflünmek gerekti¤ini söylüyordu. Bu yüzden de asgari ücret belirlenirken kapitalistlerin taleplerini dikkate alaca¤›n› aç›k aç›k belirtiyordu. Bu tart›flmalara, Erdo¤an’›n asgari ücret olarak önerdi¤i 350 milyona, ekonomik dengeleri bozaca¤›, istihdam› azaltaca¤› gerekçesiyle karfl› ç›kan sermaye örgütleri TÜS‹AD ve T‹SK eklenince, sanki ortada biri iflçinin hakk›n› savunan, di¤eri ekonomiyi gerekçe göstererek buna karfl› ç›kan iki taraf varm›fl gibi görünüyordu. Bu aldat›c› görüntüden yararlanan burjuvazinin iflbirlikçisi sendikalar, asgari ücretin artt›r›lmas›n› talep ederken, burjuva devletin Baflbakan›’ndan ald›klar› meflrulukla patronlarla sözde ücret kavgas›na girifliyorlard›. Bütün bu tart›flmalar›n ard›ndan asgari ücret net 303 milyon olarak belirlendi. Asgari ücret tart›flmas› yap›l›rken, bu tart›flmalar›n hareket noktalar›n› bafltan söylemekte yarar var. Birinci olarak, asgari ücretin belirlenmesi, genel olarak iflçi s›n›f›n›n bütününün sorunu olarak alg›lan›yor. Oysa, asgari ücret düzeyi, iflçi s›n›f›n›n önemli bir kesiminin yaflam›nda etkili olsa da, her zaman milyonlarca iflsizin, asgari ücretin d›fl›nda kay›ts›z çal›flan milyonlarca iflçinin oldu¤u koflullarda, iflçi s›n›f›n›n bütünsel konumu bak›m›ndan çok temel bir yere sahip de¤il. Her y›l sonunda gündeme gelen bu tart›flmalar, gerçeklerden uzak, yapay bir zeminde yürütülüyor. Sanki bütün iflçiler en az asgari ücretle çal›fl›yormufl ve ücretlerin alt s›n›r›n› asgari ücret belirliyormufl gibi bir hava yarat›l›rken, asgari ücretle çal›flan iflçilerden çok daha fazla say›da iflçinin, asgari ücretin çok alt›nda ücretlerle çal›flt›r›ld›¤› gerçe¤i gizleniyor. Örne¤in Siirt’te, hem de 225 milyonluk asgari ücreti insani bulmayan Erdo¤an’›n aç›l›fl›n› yapt›¤› bir tekstil fabrikas›nda iflçiler günde 12 saat çal›flman›n karfl›l›¤›nda, ayda yaln›zca 50 milyon lira ücret al›yorlar. Bir iflçi için asgari ücretin geçerli olabilmesi için, öncelikle o iflçinin resmi olarak kay›tl› çal›flmas› ge-
rekir. Devlet kurulufllar›n›n yapt›¤› araflt›rmalarda, b›rakal›m iflçilerin kay›tl› olmas›n›, 100 bine yak›n kapitalist iflletmenin resmi kayd› bile yoktur. Ayr›ca ekonominin % 60’n›n kay›td›fl› oldu¤u da bir dizi kaynak taraf›ndan belirlenmektedir. Resmi asgari ücret düzeyinden yararlanmak için bir iflçinin SSK’ya kay›tl› olmas› gerekir. Kay›td›fl› çal›flma bu kadar yayg›nken, asgari ücret ne kadar yükselirse yükselsin, milyonlarca iflçi hala bunun çok alt›nda ücret almaya, SSK vb. gibi sosyal güvencelerden yoksun kalmaya, kapitalistlerin insaf›na terk edilmeye devam edecektir. ‹kincisi, yeni asgari ücret, önceki y›llardan farkl› olarak al›fl›lm›fl düzeyin üzerine ç›km›flt›r. Asgari ücrette % 20’yi aflan her art›fl, iflçi s›n›f›n›n önemli bir kesiminin al›m gücünde görece bir iyileflme demektir. Kuflkusuz ki, bu AKP Hükümeti’nin iflçi dostu oldu¤u, genel olarak kapitalist s›n›f›n ç›karlar›yla çeliflti¤i anlam›na gelmez. ‹ki anlama gelir; birincisi, AKP Hükümeti böyle bir ad›mla seçim yat›r›m› yapmaktad›r. ‹kincisi, iflçi s›n›f› saflar›nda biriken patlama dinamiklerinin bir ölçüde de olsa havas›n› almaktad›r. Bu tür ad›mlarla iflçi s›n›f›n›n genelinin AKP Hükümeti’nden, dolay›s›yla sermaye egemenli¤inden beklenti içine sokulmas›, hükümetin kapitalist s›n›f›n ç›-
karlar›yla çeliflti¤i anlam›na gelmez. Burjuvazi, asgari ücretteki önemli bir art›fl› da propaganda arac› olarak kullanarak kitlelerde ücretlerin artt›¤›, iflçilerin yaflam koflullar›n›n düzeldi¤i gibi yan›lsamalar yaratacak ve varolan huzursuzlu¤u biraz olsun gidermeye çal›flacakt›r. Asgari ücrette ani bir art›fl ancak iflten atmalar›n yo¤unlaflmas› ve asgari ücret alan iflçilerin küçük ve ayr›cal›kl› bir az›nl›k haline gelmesiyle mümkün olur. Örne¤in, D‹SK’in “asgari ücret 580 milyon lira olsun” önerisi gerçekleflse bile, bunun sonucunda kay›tl›, sigortal› çal›flan asgari ücretlilerin say›s› oldukça azalacak ve kay›td›fl› çal›flan iflçilerin say›s›nda bir patlama olacak, iflsizlik artacakt›r. Bunun aksinin olmas›, ancak bir flartla mümkün olur, o da ücretteki bu art›fl›n, iflçi s›n›f›n›n örgütlü olarak verdi¤i mücadeleler sonucunda, bütün iflçiler için en az asgari ücret hakk›yla birlikte burjuvaziden sökülerek al›nmas›d›r. Bugün böyle bir mücadelenin zay›f ve örgütsüz tarzda verildi¤i ve asgari ücretin, burjuvazinin ve onun iflbirlikçisi sendikalar›n kapal› kap›lar ard›nda yapt›klar› görüflmeler sonucunda belirlendi¤i aç›kken, asgari ücret iki kat›na ç›ksa da, bu ayr›cal›kl› hale gelecek bir az›nl›¤›n d›fl›ndaki kesimlerin yaflam koflullar›n› etkilemeyecek ya da kötü hale getirecektir. Örne¤in, küçük atölye-
lerde 150-200 milyona çal›flan iflçilerin ücreti, asgari ücret yükseldi diye birdenbire o seviyeye gelmeyecektir. K›sacas›, asgari ücret mücadele taraf›ndan belirlenmedi¤i ölçüde, flu veya bu oranda art›fl, genel anlamda iflçi s›n›f›n›n yaflam koflullar›nda bir de¤ifliklik yaratmayacakt›r. Bütün bunlar, mevcut asgari ücretin iflçileri ilgilendirmedi¤i anlam›na gelmemektedir. Asgari ücret devlet iflletmelerinde çal›flan iflçiler için do¤rudan etkiliyken, sendikal› çal›flanlar için de dolayl› olarak etkili oluyor. Özellikle toplu ifl sözleflmelerinde asgari ücretin s›n›r›, ücretleri belirlerken alt s›n›r olarak al›n›yor. Ama asgari ücretin iflçi s›n›f› için önemini düflünürken, s›n›f›n bütünsel ç›karlar› göz önünde bulunduruldu¤unda, asgari ücretteki art›fl›n s›n›f›n tümü için anlaml› olabilmesinin, s›n›f›n belli kesimlerinin ç›karlar›n› öne ç›kararak de¤il, s›n›f›n bütünsel ç›karlar› etraf›nda bir mücadele hatt› oluflturarak, örgütsüz ve sendikal› iflçileri ortak hedefler etraf›nda birlefltirerek mümkün olabilece¤i görülüyor. Bütün iflçilerin en az asgari ücret düzeyinde ücret almas›n› sa¤layabilmenin yolu, kapal› kap›lar ard›nda patronlarla sözde ücret kavgas›na giren sendika bürokratlar›n›n “mücadele”sinden ve burjuvazinin yapay tart›flmalar›na kap›l›p, asgari ücretin ne kadar olaca¤›n› tart›flmaktan de¤il, iflçi s›n›f›n›n fabrikalarda, atölyelerde, meydanlarda yükseltece¤i mücadeleden geçiyor.
Çukurova ‹flçisi ‹çin de Kazanman›n Yolu,
S›n›f Kardeflleriyle Buluflmaktan, Kendi Gücüne Güvenmekten Geçiyor! k iflçi direnifli olmas›, ezilenlerin üzerlerindeki ölü topra¤›n› atmas› aç›s›ndan önemli. ‹kincisi, bilindi¤i gibi Çukurova Tekstil, ülkenin say›l› burjuvalar›ndan Karamehmetlere ait. Bu yan›yla da Tarsus’un tüm iflçileri üzerinde do¤rudan yönlendirici, en az›ndan etkileyici bir özelli¤i var. Bu faktörlere, direnifle geçen iflçilerin bütünüyle meflru olan talepleri eklenince ortaya flöyle bir olgu ç›k›yor: Devam eden direnifl, sadece iflten at›lan iflçilerin haklar›n› kazanmalar› için patronu s›k›flt›rman›n bir yolu de¤il, tüm Tarsus iflçilerini etkileyip harekete geçirecek bir dinami¤i de içinde bar›nd›r›yor. Çukurova Tekstil’de çal›flan iflçiler, Türk-‹fl’e ba¤l› TEKS‹F’de örgütlüler. Ne var ki, aylar öncesinden bafllayan, maafllar›n keyfi bir biçimde ödenmemesi, iflçilerin “izine gönderilmesi” ad› alt›nda esnek üretime geçilmesi ve nihayet Ekim ay›n›n ortas›nda bafllayan iflçi k›y›m›na sendikan›n tepkisi sadece “izlemek” olmufltur. Böylelikle, iflten at›lan 550 iflçinin gündemine giren direnifl sendikaya ra¤men bafllam›flt›r. Direniflin bafl›ndan beri de, iflçilerin ileriye do¤ru hareket etmelerinin önündeki en büyük engel yine sendika olmufltur. Bu, iflçileri her durumda satmas› aç›s›ndan böyledir. ‹flin bir de di¤er taraf› var. Direniflin önündeki sendika engelinden daha büyük bir engel iflçilerin kafalar›ndaki beklentidir. Bu beklenti, bir yandan sendika olmadan da mücadele edilebilece¤ine duyulan özgüvensizlikle beslenmekte, ama di¤er yandan s›n›f mücadelesinin netlefltiren do¤as› bu beklentiyi kökünden sarsmaktad›r. Olaylar, tüm ö¤reticili¤i ile önümüzde duruyor: Bafl›ndan beri, Tarsus Teksif flubesi defalarca ziyaret
edilmifltir. Her seferinde sendika, iflçilere evlerine gidip beklemelerini sal›k vererek patronun bir gün sorunlar› çözece¤ini vaat etmifltir. Ortada b›rakal›m eylem program›n›, olumlu tek bir cümle yoktur. En son Genel Merkez’e yap›lan ziyaret de “sendika bask›n›” muamelesi görüp polisin zoruyla karfl›lafl›lm›flt›r. Art›k, bu noktadan sonra sendikadan beklenecek hiç bir fleyin kalmad›¤› apaç›k ortadad›r. ‹flçi s›n›f›n›n mücadele tarihinden süzülmüfl olan ve yaflam taraf›ndan say›s›z defa do¤rulanan bir gerçek vard›r: ‹flçi s›n›f› örgütlüyken, kendi ç›karlar›yla patronun ç›karlar› aras›ndaki çat›flman›n ve çat›flman›n uzlaflmazl›¤›n›n fark›ndayken her fleydir. fiimdi soral›m patron ne yap›yor? 10 ayd›r iflçilerin maafllar›n› kendine göre “hakl›” sebeplerle ödemiyor. ‹flçileri iflten at›yor. 2007 y›l›n›n izinlerini flimdiden kulland›rarak esnek üretime geçiyor. Direniflteki iflçileri polise flikayet ediyor vs. vs. Sendika ne yap›yor? ‹flçilerin sorunlar›n› patronla konuflmay› tercih ediyor. Televizyona ç›k›p iflçileri sendika bayra¤›n›n alt›na ça¤›rarak direnifli karal›yor. K›saca, üyelerinin haklar›n›n sözcülü¤ünü yapmak flöyle dursun, her durumda patronla iflbirli¤i yap›yor. Üstelik bütün bunlara ra¤men, d›flar›daki iflçilere destek vermek için içerideki iflçilerin üretimi durdurmas›, direniflteki iflçilerin bir kazan›m› olmas›na ra¤men, bunu kendisi yapm›fl gibi gösteriyor. Polis ne yap›yor? Direnifl çad›r›n› söküp, iflçileri gözalt›na al›yor. Gözalt›nda terörize ediyor vs. vs. Asl›nda o da görevini yap›yor. Bir de flehirdeki gerçeklere bakal›m:
Resmi verilere göre Tarsus halk›n›n % 47’si açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. Yani yoksul bir köylünün söyledi¤i gibi, “tafl› topra¤› alt›n Çukurova’da insanlar üç ö¤ün kuru ekme¤e” mahkum edilmifl durumda. Tabii onu da bulabilirlerse. “‹flten at›lan Çukurova iflçileri direniyor!” Tarsus’taki herkesin gündeminde flimdi bu befl kelime var. Mithatpafla köprüsünden tarlalara giden gündelikçi ler, Çukurova’n›n önünden geçerken direniflçilerle ayn› duygular› yafl›yor. Köylerin ›s›nmayan evlerinde, arka mahallelerin yoksul kondular›nda hep ayn› soru soruluyor: Çukurova iflçisi kazanacak m›? Sermayenin uflaklar› ve kap›kullar›yla bizleri s›k›flt›rmak istedikleri kapan art›k gözler önündedir. Sermayenin bu ne ilk sald›r›s› ne de sonuncusu olacakt›r. Karamehmetler Amerikan borsas›ndaki tek Türk firmas›n›n sahibi olarak mensup oldu¤u burjuva s›n›f›n› en iyi flekilde temsil etmektedir. ‹flçi s›n›f›n›n kendi tarihsel rolünü oynamas› ise, Tarsus’taki di¤er iflçilerle buluflmaktan ve kendi özgücüne güvenmekten geçmektedir. Direniflin en acil taleplerinin sökülüp al›nmas› ve direniflin daha ileri mevzilere tafl›nmas› için bu koflul zorunludur. Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz!...
Bir Komünist Devrimci
7
Say›: 17 P Ocak ‘04
Bir K›v›lc›m Daha Yang›na Çevrilmeden Söndü
Y
az aylar›ndan bu yana örgütsüz iflçilerin sendikalaflma ve hak arama mücadelesinde bir canlanma yaflan›yor. Bu canl›l›k flimdilerde biraz kaybolmufl olsa da, farkl› ifl kollar›nda çal›flan iflçiler s›k s›k kölece çal›flma koflullar›na karfl› örgütleniyor ve bunun sonucunda iflten at›larak direnifle geçiyorlar. Ama yang›na çevrilmesi gereken birer k›v›lc›m olan bu direnifller, müdahale edilmedi¤i oranda kendi kendilerine sönüp gidiyor. ‹flte yang›na çevrilebilecek uzun soluklu k›v›lc›mlardan biri olan Fanset direnifli de bunlardan biri oldu. Lastik-‹fl sendikas›na üye olduklar› için iflten at›lan Fanset iflçilerinin, iki aydan fazla süren direnifli geçti¤imiz günlerde bitti. Elektrikli ev aletleri üreten Halkal› Fanset fabrikas›nda, asgari ücretle çal›flan ve haklar›n› elde edebilmek için sendikada örgütlenen iflçiler, iki aydan fazla bir süredir direnifltelerdi. ‹lk olarak 13 iflçiyi iflten atan patron, karfl›s›nda güçlü bir direnifl bulmufltu. ‹çerdeki iflçiler de girifl ç›k›fllarda, paydoslarda alk›fllarla, sloganlarla at›lan iflçilere destek veriyor, ö¤le yemeklerini onlarla paylafl›yorlard›. Fanset’te çal›flan 280 iflçinin toplam 237’si sendikaya üye olmufltu ve patronun bask›lar›na ra¤men tek bir iflçi bile sendikadan ayr›lmam›flt›. Bir süre sonra patronun yeniden iflçi atmas›yla at›lan iflçi say›s› 45’i buldu. Sendika patronun avukat›yla görüflmeye bafllay›nca iflçilerde bir iyimserlik havas› yaratt› ve direnifle bir süre ara verildi, bu arada iflçilerin direnifli gevflerken, patron daha s›k› bir kavgaya haz›rland›. Patronla görüflmelerden bir fley ç›kmay›nca, tekrar fabrika önünde bekleyen iflçilerin direnifline art›k içerden çok c›l›z bir destek geliyordu. Yani içerdeki sendikal› iflçiler bile art›k d›flar›daki sendikal› iflçilere destek vermiyordu. At›lan iflçilerin say›s› bu arada 70’i geçmiflti. Sendikan›n mücadeleyi ileri do¤ru tafl›maktan çok uzak olan tutumundan dolay›, patronun bu ka-
dar köfleye s›k›flt›¤›, iflçilerin neredeyse hepsinin sendikal› oldu¤u bir durumda kazanmaya çok yak›n olan direnifl söndü, asl›nda sendika eliyle söndürüldü. ‹flçilerle bir toplant› yapan sendika, bundan sonra haklar›n› yasal yoldan arayacaklar›n›, art›k fabrika önünde beklememelerini ve herkesin kendi bafl›n›n çaresine bakmas›n› söyledi. ‹flçiler direniflin bu flekilde bitirilmesine tepkili olsalar da, sendika direnifle destek vermedi¤i ve sendika d›fl›nda da güven duyduklar› bir örgütlülük olmad›¤› için direnifli sürdüremediler. O çevredeki bütün fabrikalardaki, atölyelerdeki iflçilerin mücadelesi için de bir k›v›lc›m olabilecek Fanset direnifli, böylece yang›na çevrilemeden söndü. Sendikan›n iflçilerin mücadelesini geriye çeken uzlaflmac› tutumu böylesine önemli bir deneyimin iflçilerin aleyhine sonuçlanmas›n›n bir nedeni olsa da, Fanset direniflinden ç›karaca¤›m›z tek ders yaln›zca sendikan›n uzlaflmac›, mücadeleyi geriye çekici tutumu de¤ildir. Bu direniflin baflar›s›zl›kla sonuçlanmas›nda direnifle müdahale edemeyen, iflçilerin sendikan›n ötesinde bir özörgütlülü¤ü gerçeklefltirmesini sa¤layamayan ve direnifli bir üst boyuta s›çratamayan biz devrimcilerin büyük pay› vard›r. Fanset direnifli, iflçi direnifllerinde kendine destekçilikten öte bir pay biçemeyen devrimci hareketin, s›n›f hareketiyle buluflma ve onu yönlendirmedeki t›kan›kl›¤›n› bir kez daha göstermifltir. Bugün devrimcilerin yaflad›¤› güçsüzlük ve da¤›n›kl›k, iflin en önemli taraf›n› olufltursa da, önemli eksikliklerden biri de ufuksuzluk ve özgüven eksikli¤idir. Yenilgiyle biten Fanset direnifli de, biz de dahil tüm devrimci hareket için tekrar tekrar üzerine düflünülmesi gereken önemli bir direnifl olmufltur. Evet, bu sefer direnifl kaybetti, ama bundan ders ç›kard›¤›m›z oranda zaferle bitecek direnifllerin de önünü açaca¤›z.
‘YASA TASARISINI AfiMA ‹DD‹ASI’ BAR‹KATLARDA TAKILDI! ’te örgütlü kamu iflçilerinin, Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’na karfl› bafllat›klar› eylemler devam ediyor. Kamu iflçileri, 2 Aral›k’ta hükümeti uyarmak için ülke genelinde sembolik bir süreli¤ine iflyerini terketmeme eylemi yapt›lar. 10 Aral›k’ta vizite eylemi yapan kamu iflçileri, 11 Aral›k’ta da ifl b›rakarak alanlara ç›kt›lar. ‹zmir’deki vizite eyleminde emekçiler polisin biber gaz› ve suyla müdahalesine ra¤men barikat› aflt›lar. 11 Aral›k’taki eylemlerde de, Diyarbak›r ve Antalya’da polis emekçilere sald›rd›. KESK, 24 Aral›k’ta 2004 y›l› bütçesini protesto etmek için eylemler düzenledi. ‹zmir’de emekçilerin barikat› aflmas› gibi örneklerin d›fl›nda, eylemler genelde kat›l›m›n düflük oldu¤u, yasa tasar›s›n› engellemenin önünü açmaktan çok uzak,
KESK
görev savma kabilinden yap›lan eylemler oldu. Emekçilerin mücadelesini geriye çeken, polis barikatlar›n› yönündeki iradenin de yapabildi¤i oranda önünde duran KESK’in, Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’n› bu haliyle geriye çektiremeyece¤i de aç›kça görüldü. ‹zmir KESK eylemi
Aral›k’ta Beyaz›t’ta yap›lan KESK eylemine biz de Devrimci Parti Güçleri olarak “Özgürlük Savaflan ‹flçilerle Gelecek” yaz›l› pankart›m›zla kat›ld›k. Eylemde pankart›m›z›n yan›s›ra, “Tam Ücretli 6 Saatlik ‹flgünü 4 Vardiya”, “Tek Bir ‹flyeri Sendikas›z, Tek Bir ‹flçi Örgütsüz Kalmas›n” ve “Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni” yaz›l› dövizlerimizi tafl›d›k ve kufllama yapt›k. Eyleme sendikalar›n yan›s›ra, ‹stanbul Üniversitesi’nden ö¤renciler, direniflteki PTT iflçileri, Halkevleri, Devrimci ‹flçi Komiteleri, ESP ve ‹flçi Gazetesi kat›ld›. Kat›l›m›n oldukça düflük oldu¤u eylemde, emekçiler Beyaz›t’tan Sultanahmet’e yürümek isteyince polis barikat›yla karfl›laflt›lar. Polisin engellemesine karfl› sendikac›lar›n gösterdi¤i tav›r, polisi alk›fllarla protesto etmek ve oturmak oldu. Barikat› aflma düflüncesinin yan›ndan bile geçemeyen sendika bürokratlar›, biz ve birkaç grup birlikte “emekçi yüklen, barikat› afl” slogan›n› at›nca, ses arac›ndan emekçileri “tahriklere kap›lmamalar›” yönünde
SA⁄LIK ‹fiÇ‹LER‹ YEN‹DEN ‹fi BIRAKTI! 5 Kas›m’da ifl b›rakan sa¤l›k iflçileri, hükümetin uyar›lar›n› dikkate almad›¤›n› söyleyerek yeniden ifl b›rakt›lar. Türk Tabipler Birli¤i’nin (TTB) ve SES’in ça¤r›s›n› yapt›¤› ifl b›rakma eyleminde, hastalar da eyleme destek vermeye ça¤r›ld›. Birçok yerde kat›l›m›n %100’e ulaflt›¤› eylemlerde, emekçiler 5 Kas›m’daki taleplerini tekrarlad›lar. Herkese eflit, ücretsiz sa¤l›k uygulamas›n›, eflit ifle eflit ücret verilmesini, ücretlerin artt›r›lmas›n› ve sa¤l›kta özellefltirme politikas›ndan vazgeçilmesini isteyen sa¤l›k emekçileri, bunun 5 Kas›m eylemine kat›lanlar hakk›nda aç›lan soruflturmalara da bir yan›t oldu¤unu söylediler.
fi‹fiECAM ‹fiÇ‹LER‹N‹N GREV‹ YASAKLANDI! Kristal-‹fl’in örgütlü oldu¤u fiiflecam fabrikalar›ndaki iflçilerin, ücretlere yap›lan düflük zamlara, patronun dayatt›¤› esnek çal›flma uygulamalar›na ve Eskiflehir Paflabahçe fiiflecam iflçilerinin iflten at›lmas›na karfl›, 9 Aral›k’ta yapacaklar› grev, “milli güvenli¤i bozucu nitelikte oldu¤u” öne sürülerek yasakland›. 5 binin üzerinde cam iflçisinin kat›laca¤› grevin yasaklanmas›na tepki gösteren iflçiler, fabrikalar›nda eylemler yapt›lar. Geçti¤imiz günlerde, Türk-‹fl’in önüne giden fiiflecam iflçileri buradan da “bir daha biz ça¤›rmadan gelmeyin” denilerek kovuldular. Aral›k ay›nda yap›lan Türk-‹fl genel kurulunda sendikaya seslerini duyurmaya çal›flan iflçiler, yine Türk-‹fl’in umursamazl›¤›yla karfl›laflt›lar. Bir yandan patronlar›n yo¤unlaflan sald›r›lar›na karfl› mücadele veren iflçilerin, bir yandan da sendikayla mücadele etmek zorunda kalmas›, Türk-‹fl’in iflçinin hakk›n› savunmakla yak›ndan uzaktan ilgisi olmad›¤›n› da bir kez daha kan›tl›yor.
Arjantin’de Ayaklanma Ruhu Hala Canl› rjantin’de iki y›l önceki ayaklanman›n y›ldönümünde baflkent Buenos Aires’te kitlesel bir protesto gösterisi düzenlendi. Ço¤unlu¤u iflsiz iflçiler hareketinden yaklafl›k elli bin kiflinin kat›ld›¤› gösteri s›ras›nda, meydandaki bir çöp tenekesinde patlayan bir bomba, 4’ü a¤›r 23 kiflinin yaralanmas›na sebep oldu. Son dönemde, devletin iflsiz hareketine karfl› tavr› sertleflmifl, iflçi hareketinin güçlü oldu¤u kentlerden Neuqen’de, polisin yine bir piqeteros eylemine gerçek mermi kullanarak giriflti¤i sald›r› sonucunda 26 kifli yaralanm›flt›. Devlet fliddete baflvurman›n yan›s›ra, iflsiz hareketinin etkisini s›n›rlamak ve toplumu iflsizlere karfl› k›flk›rtmak için propaganda yöntemlerine de baflvuruyor. Devlet yetkilileri, birbiri ard›na, iflsizlerin sokaklar› iflgal ettikleri, çal›flmak istemedikleri, ülkenin geliflmesine engel olduklar› yönünde aç›klamalar yap›yor. Ayr›ca son dönemde Neo-Nazi gruplar›n›n, piqeteros hareketine karfl› sald›r›lara ve eylemlere haz›rland›¤› haberleri yay›l›yor. Düzenin iflsiz iflçilerin hareketine karfl› sald›r›s› bunlarla da kalm›yor. Hareketin mücadeleci karakterini suland›rma yönündeki çabalar da devam ediyor. Son olarak, ›l›ml› muhalif politikac›lardan Felipe Sola’n›n bafllatt›¤› “iflsizlere 50 peso yard›m” kampanyas›na karfl›, iflsiz iflçiler “Felipe sadakan› kendine sakla. Biz ifl istiyoruz.” pankartlar›yla eyleme geçtiler. Arjantin’de proletaryan›n iflsiz bölü¤ü, tüm bu sald›r›lara karfl› örgütlülü¤ünü koruyor, eylemlerini sürdürüyor.
A
Beyaz›t Eyleminde KESK’ten Medet Umanlar›n Hayal K›r›kl›¤›
11
iflçilerin mücadele günlü¤ü
uyard›lar. Polislerin gaz maskelerini takmalar›yla, birara gerilimli bir ortam yaflansa da, sendikac›lar›n kitleyi pasif eylem tarz›n›n içine s›k›flt›rmas›yla barikat› aflma iradesi gösterilemedi ve eylem coflkusuz bir flekilde bitti. KESK’in eylemlerdeki tutumlar›, öne sürdü¤ü mücadele taleplerini gerçeklefltirmekten ne kadar uzak oldu¤unu gösterdi. Polisin çizdi¤i alan›n bir ad›m dahi d›fl›na ç›k›lamamas›n›n sorumlulu¤u, tabi ki yaln›zca KESK’e de¤il, emekçilerin önüne KESK’ten baflka bir alternatif koyamayan, aksine hala KESK’in bu halinden medet umabilen devrimcilere de aittir. Birçok yerde düzenle karfl› karfl›ya gelmekten çekinmedi¤i aç›k olan baz› devrimci gruplar›n, sendikan›n polisi protesto etmek için yapt›¤› oturma ça¤r›s›na ilk anda sorgulamadan uymalar›, daha sonra aya¤a kalkarak “emekçi yüklen barikat› afl” slogan›n› atmalar›, yaflanan flaflk›nl›¤›n ve net olmayan duruflun da bir göstergesidir. ‹stanbul’dan Devrimci Parti Güçleri
8
Say›: 17 P Ocak ‘04
‹Ü’de 19 Aral›k Etkinliklerinin Önündeki Engeller Devrimci ‹radeyle Aç›ld›
fi‹ARIMIZ: ‘‹ÇERDE DIfiARDA HÜCRELER‹ PARÇALA’ u y›l 19 Aral›k süreci, üniversiteler d›fl›nda olmasa da ‹stanbul üniversitelerinde geçen y›llardakinden epey farkl› karfl›land›. 19 Aral›k haftas› öncesinde kararlaflt›r›ld›¤› gibi, merkezi bir eylem plan› belirlendi ve hafta boyunca bu plan çeflitli üniversitelerdeki etkinliklere yay›ld›. Bu çal›flmalar›n sonuçlar›, 19 Aral›k günü Beyaz›t Meydan›’nda merkezilefltirildi. Baflta ‹Ü’nün çeflitli fakülteleri olmak üzere, YTÜ, ‹TÜ ve BÜ’de etkinlikler gerçeklefltirildi. Bunlar›n içinde en kayda de¤er olan›, bir hafta boyunca düflman›n tüm engelleme çabalar›na karfl›n yap›lacaklardan taviz verilmeyen ‹Ü idi. 19 Aral›k haftas›na haz›rl›k sürecinde, yap›lacak merkezi plan›n içeri¤inin belirlenmesinde ve uygulanmas›nda, güçlerimiz oran›nda en aktif biçimde görev ald›k. Eylemin Beyaz›t Meydan›’na tafl›nmas›, böylece son dönemde kazan›lmaya bafllayan okulun kap›s›n›n önüne ç›k›p eylemi orada bitirme de¤il, meydana ç›kma meflrulu¤u ve kararl›l›¤›n›n ortaya konmas›, 19 Aral›k merkezi eyleminin örgütlenifline dair bir katk›m›zd›. Ayr›ca tüm okullara giden ve alanda da kullan›lan merkezi pankart ve afifllerde “19 Aral›k’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z”›n yan›nda “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz” önerisini verdik, bu da yerini ald›. Burada bizim için önemli olan, sadece devletin zindanlardaki sald›rganl›¤›n›n ve katliamc› yüzünün ortaya konmas› de¤il, ayn› zamanda devrimcilerin gösterdi¤i iradenin ve direniflin de ön plana ç›kart›lmas›yd›. Yap›lan di¤er tart›flmalarda ve sloganlar›n belirlenmesi s›-
B
ras›nda da, zindanlara, Kürt sorununa, ajitasyon-propaganda serbestli¤i ilkesine bak›fl›m›z› da genifl biçimde ifade edebildik. ‹Ü’de gerek dört gün süren sergi, gerekse de forum, söylefli, film gösterimi gibi etkinlikler 19 Aral›k’›n yayg›n bir flekilde gündemleflmesini sa¤lad›. Sergide katliam›n teflhirinin yan› s›ra, devrimcilerin zindanlarda ürettikleri ve asl›nda devrimci iradenin kilit alt›nda da olsa teslim al›namayaca¤›na dair bölümler, bizim en çok önem verdi¤imiz bölümlerdi. Hergele meydan› ve çeflitli fakültelerdeki alanlar, boydan boya kapland› 19 Aral›k vahfleti ve buna karfl› gösterilen direniflle. Tutsaklarla dayan›flma masas› aç›l›p onlara kartlar gönderildi. Sal› günü hukuk kantininde dia gösterimi yap›l›p oradan toplu halde film gösterimine gidildi. Ama Çarflamba günü ve sonras›nda durum farkl›laflt›. Düflmana bu kadar› da fazla gelmifl olacak ki, Çarflamba günü siyasalda tutsaklarla yap›lacak söylefliyi, kap›ya koydu¤u zincirlerle engellemeye çal›flt›, elbette zincirler k›r›ld› ve söylefli gerçeklefltirildi. Perflembe günü edebiyat fakültesinin durumu ise, bizi düflman›n reflekslerinin h›z› konusunda bir kez daha düflündürdü. Bir gecede yap›lan organizasyon sonucunda, fen-edebiyat aras›ndaki geçifli sa¤layan ve son derece ifllek olan hergele meydan›, demir parmakl›kl› kap›larla kapat›lm›fl ve etkinli¤in yap›lamamas› hedeflenmiflti. Bu kap›lar da k›r›larak Perflembe günkü etkinlikler gerçeklefltirildi. Elbette bu aflamadan sonra estirilen terör artt›. Kimlik kontrolle-
ri ve denetim artt›r›ld›. Biz bu engellerin afl›ld›¤› ve bu etkinliklerin gerçeklefltirildi¤i süreçte, eylem komitesinde de yer alarak ald›¤›m›z sorumlulu¤u eksiksiz yerine getirmeye çal›flt›k ve inisiyatifli davranarak çal›flmalarda etkili bir tutum sergiledik, gösterilen tüm geri tutumlar›n karfl›s›nda dik bir durufl gösterdik. 19 Aral›k günü ise, estirilen terör rüzgar› en üst boyutuna ulaflt›. Art›k sabah, ‹Ü merkez kampüsten ç›kacak olan eylem kolunun kampüse girmemesi için yo¤un güvenlik önlemleri al›nm›flt›, kap›y› k›rarak buradaki engelleme de afl›lm›fl oldu. Ayn› gün ö¤renildi ki, ‹Ü’de kap› k›rma olaylar›yla ilgili düflman, foto¤raflarla belirledi¤i kimi devrimcilere ihtiyat› tedbir koyarak yeni bir hamle yapm›flt›. Bunun anlam›, biz de dahil olmak üzere, pek çok devrimci siyasetin okulun herhangi bir kampüsüne girememesi, girdi¤i anda ise tutuklanacak olmas›yd›. Kap›daki foto¤rafl› listelerle yap›lan s›k› kimlik kontrolleriyle politik-apolitik herkese bir toplama kamp› psikolojisi yaflatt›r›ld›. Eylem ‹Ü merkezden ç›karak bafllad› ve Beyaz›t tramvay duraklar›ndan gelen kitleyle birleflip bas›n aç›klamas› okundu. Okunan metnin ve sloganlar›n içeri¤i, bizim aç›m›zdan oldukça olumlu ve ileri vurgular› da tafl›yordu. Sonuçta liberallerin koflar ad›m uzaklaflt›¤› 19 Aral›k gündeminde
“baflbafla” kalan devrimciler, bizim de itici gücümüz ve ›srarl› çabalar›m›zla birleflerek son derece diri ve devrimci bir içeri¤i oraya tafl›yabilmifllerdi. Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n hemen ard›ndan, polisin merkez kampüs kap›s›n›n önüne barikat kurdu¤u görüldü, eylemdeki inisiyatifsizlik sonucunda eylem, ÖKM önüne gidilerek orada bitirildi. 19 Aral›k etkinliklerinde düflman›n dikti¤i engeller birer birer parçalanarak devrimci siyasetin önü aç›ld›. Toplam olarak sürecinin örgütlenmesinde ve alanda gösterdi¤imiz sorumluluk ve diri tav›r ise, hem biz, hem dostlar hem de düflman için bir tak›m verileri ortaya koymufltur. Bundan sonras› oluflturulan birikimin hakk›n› verecek olan, bunlar›n gerisine düflmeyecek ve ileriye s›çratacak bir önderlik kapasitesini sa¤lamak olacakt›r. Aynen 19 Aral›k katliam›n› düflman›n surat›na çarpanlar›n, ona meydan okuyanlar›n cüretini kuflanarak, ataca¤›m›z ad›mlar› daha bir kararl›l›k ve sa¤laml›kla atmak boynumuzun borcudur. Devrimci tutsaklar teslim al›namaz! Katil devlet y›kaca¤›z elbet! Devrimciler ölür, devrimler sürer! ‹Ü’den Devrimci Parti Güçleri
‹stanbul Üniversitesi’nde Soruflturma Sald›r›s›
‹
stanbul Üniversitesinde devrimci ö¤rencilere yönelik, yeni bir soruflturma furyas› daha bafllat›ld›. Sene bafl›ndan bu yana sivil polislerce yap›lan provakasyonlar, devrimci çal›flmalara ard arda koyulan yasaklar, üniversitelerde bulunan devrimcilere yönelik sald›r› haz›rl›¤›n›n ilk göstergelerindendi. ‹stanbul’un çeflitli üniversitelerinde birkaç y›ldan beri artarak uygulanan soruflturmalar, YTÜ’de birkaç hafta içinde 65 ö¤renciye yüzlerce soruflturma aç›lmas›yla devam etmifl, en son olarak da sald›r›lar›n en büyük aya¤› olan ‹.Ü.’de 100’e yak›n devrimci ö¤renciye bir ay içinde 500’ün üzerinde soruflturma aç›larak “son noktas›”na ulaflm›flt›r. Bunun yan› s›ra ‹.Ü’de 42 devrimci hakk›nda ihtiyadi tedbir karar› ç›kar›larak üniversiteye girememeleri sa¤lanm›flt›r. Bu karar›n ard›ndan devrimci ö¤rencilerin foto¤raflar› tüm ‹.Ü fakültelerinin (revir dahil olmak üzere) kap› girifllerinde listeler halinde tutularak özel güvenlik birimleri taraf›ndan, bunlar›n okula giriflleri engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. Sald›r›lar›n ‹.Ü.’ye çok yönlü olarak gelmesi ise, ‹.Ü.’nün bu topraklardaki üniversiteler içinde devrimci-
ler aç›s›ndan en çok etkin olundu¤u alan olmas›ndan ve politik atmosferin, devrimci çal›flman›n süreklili¤inin devam› konusunda tutarl› bir çizgiye sahip olmas›ndan ileri gelmektedir. Bu durum son dönemdeki eylemlerde de iyice belirmifl ve düflman›n ilgisini yo¤unlaflt›rmas›na vesile olmufltur. Di¤er taraftan üniversitelerdeki devrimci çal›flman›n Mart-May›s sürecinde ivme kazanacak olmas› da, sald›r›lar›n ilk elden bu sürece girerken uygulanmas›na neden olmufltur. Üniversitelerin devrimci bir canl›l›¤a sahip olmas›, burjuvazi için de tehdit unsuru oluflturmaktad›r. Burjuvazinin devrimcilere yönelik her sald›r›s›, devrimci faaliyetin engellenmesi, devrimcilerin bulunduklar› çal›flma alanlar›ndan ç›kart›lmas› amac›yla gerçekleflmektedir. Bu yüzden soruflturma sald›r›lar›n›n boyutunu, “ö¤rencilerin e¤itim hakk›na” yönelik bir sald›r› olarak görmek ve kitleselleflme beklentisyle yap›lacak her türden eylemlili¤in içeri¤ini genel ö¤renci söylemleriyle örtmek, ortalama bir reformist tutumun ötesine geçemeyecektir. Böyle bir bak›fl aç›s›, devrimci harekete yap›lan sald›r›lar›n gerçek niteli¤inin üstünü örtmekte,
s o r u fl t u r m a alanlar›n kopya çekmekten mi, hocaya hakaretten mi, “ahlak d›fl›” davran›fllardan dolay› m› “cezaland›r›ld›¤›” mu¤lak kalmaktad›r. Burada anlat›lmak istenen, örülecek sürecin “devrimciler okuldan at›l›yor” biçiminde darlaflt›r›lmas› de¤ildir. Üniversitelerde devrimcilere yönelik bu tür sald›r›lar gerçeklefltirilirken, kimlik kontrollerinin s›klaflt›r›lmas›, ö¤renci kulüplerinin kapat›lmas›, fakülteler aras›ndaki geçiflin yasaklanmas›, çevik kuvvet ve polislerin gün boyunca okulda tutulmas›, birçok muhalif kesimleri de rahats›z etmektedir. Böyle bir durumda komünistlerin görevi de, bu muhalefeti ve düzenin çeflitli uygulamalar›na karfl› duyulan tepkiyi görmezden gelmek de¤il, s›n›fsal dayanaklar›n› ortaya koyarak, düzen teflhirini gerçeklefltirerek, bu tür tepkileri devrimci bir hatt›n ve yaflanacak devrimci eylemler sürecinin bir bilefleni haline getirebilmektir. Bu noktada sald›r›lara karfl› yap›lan imza kampanyalar›n›, “soruflturmaya hay›r” kokartlar›n›, da¤›t›lan bildirileri ve yap›lan afiflleri ve buna benzer çal›flmalar› karfl›s›na almayan,
fakat yeterli ve sonuç al›c› olmad›¤›n› da göstererek genel bir düzen teflhirini ve eylemlerde ileri çekilebilecek unsurlar› politiklefltirmeyi önemseyen bir bak›fl aç›s›yla yaklaflmak uygun olacakt›r. Devrimci Parti Güçleri olarak bizler de sald›r›lar›n yo¤unlaflmas›ndan elbette etikilendik. Fakat bunlar› yoldafllar›m›za yönelik sald›r›lar olarak görmekten ziyade, bunun tüm devrimcilere yönelik bir tasfiye politikas›n›n bir parças› oldu¤unu görerek süreci bilimsel kavramak gerekmektedir. Bizim için buna verilecek en etkili cevap ard arda, en merkezi düzeyde ve militan bir flekilde örülecek bir eylemler süreci ortaya koyabilmek olacakt›r. Bu da varolan hakim e¤ilim gibi soruflturmalar›n kayna¤›n› YÖK’ün “anti-demokratik” uygulamalar›na ba¤lamakla de¤il, sistemin devrimci çal›flmaya ve düzen-karfl›t› her türlü tepkiye, hatta bu tepkiye destek verenlere karfl› her alanda oldu¤u gibi, üniversiteler alan›nda da bir sald›r› politikas› oldu¤unu görerek gerçekleflecektir. ‹stanbul Üniversitesi’nden Devrimci Parti Güçleri
9
Say›: 17 P Ocak ‘04
B. Ü.’de, Direnen Tafleron PTT ‹flçileriyle Dayan›flma Konseri Aral›k gecesi, o gün direnifllerinin 70. gününde olan tafleron PTT iflçileriyle dayan›flma için örgütlenen konser gerçeklefltirildi. Yaklafl›k 900 kiflilik bir kat›l›m›n oldu¤u konserde, Hilmi Yaray›c›, Grup Yorum ve Yaflar Kurt sahne ald›. Tan›t›m›n›n ‹stanbul’daki neredeyse tüm üniversitelerde yap›ld›¤› ve bunun d›fl›nda da baz› kitle örgütlerine, sendikalara, emekçi semtlerine ça¤r›s› ulaflt›r›lan konserin örgütlenmesinde, aktif bir rol üstlendik. Kat›l›m›n da oldukça yüksek ve canl› olmas›ndan dolay› hem PTT iflçilerinin direniflinin gelece¤i aç›s›ndan az›msanmayacak bir katk› sa¤lanm›fl oldu, hem de s›n›f dayan›flmas›n›n tohumlar› biraz daha serpildi. Gecede konuflma yapan ve daha önce örgütlendikleri Birleflik ‹flçi Sendikas› kapat›ld›¤› için flimdi Enerji Yap›-Yol-Sen’de örgütlü bulunan iflçiler, kararl›l›klar›n› bir kez daha belirttiler. Örgütlenme sürecinde kimi aksakl›klar yaflansa da, konser canl› ve dayan›flma bilincinin vurguland›¤› bir atmosferde geçti. Gecede hem çeflitli sendikalardan, hem de s›n›f›n örgütsüz kesimlerinden gelen dayan›flma mesajlar› okundu. ‹flçiler sloganlar›n› gür bir flekilde hayk›rd›lar. Konser s›ras›nda yayg›n ve güçlü bir flekilde duyulan sloganlar, “Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek!”, “PTT ‹flçisi Kazanacak!”, “Kurtulufl Yok Tek Bafl›na, Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz!”, “Köle De¤il ‹flçiyiz, Birleflince Güçlüyüz!”, “Tam Ücretli Alt› Saatlik ‹flgünü, Dört Vardiya!”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!”, “Komünist Bir Dünya Kuraca¤›z!”, “Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni!” gibi sloganlard›. Iflçi s›n›f›n›n dayan›flmas› ve birleflmesi yolunda at›lan her ad›m, nas›l ki bizi sevindiriyorsa, düflman› da
26
giderek rahats›z ediyordu. S›n›f tavr›n› sergileyen düflman, “bu ülke”nin en “elit” üniversitelerinden birinde iflçi s›n›f›na verilen böyle bir destekten son derece rahats›z oldu ve elinden geldi¤ince bir korku ve y›ld›rma havas› yaratmaya çal›flt›. B.Ü.’nün “demokratik ve özgürlükçü” yap›s›n›n da, kokuflmufl bir burjuva s›n›f tavr›n› örten ve sonuçta yüzünü ister istemez aç›k etmesiyle paramparça olan i¤renç bir k›l›ftan baflka bir fley olmad›¤› bir kez daha görüldü. Düflman›n tüm çabalar›na ra¤men konserin canl›l›l›¤›, at›lan sloganlar›n coflkusu ve bizleri son derece mutlu eden PTT iflçilerinin mücadeleci tavr›n›n konsere yans›mas› engellenemedi. Geceye ö¤rencilerin ve PTT iflçilerinin d›fl›nda, ‹ETT iflçileri, tafleron inflaat iflçileri, okulun bulundu¤u bölgedeki mahalle halk›ndan pek çok insan ve gerek okuldan gerekse de d›flar›dan kamu iflçileri de kat›ld›. Biz de konserin örgütlenmesi ve konsere kat›l›m d›fl›nda, konser günü okulda yayg›n bir afiflleme ve bildiri da¤›t›m› yapt›k, stand açt›k. B.Ü.’de 26 Aral›k, yani konser günü, okulun birinci döneminin son günüydü. Belki “okul” için bir dönem kapand›, ama hem bizler, hem dostlar hem de düflman aç›s›ndan B.Ü.’de yeni bir dönem aç›l›yor. Halkay› k›rd›k, s›ra yolu yürümekte!
Birleflik ‹flçi Sendikas› Kapat›ld›, PTT ‹flçisi Mücadeleye Devam ireniflteki Bahçelievler PTT taflek›sm›, bugün tafleron flirketlerde ifl güD ron iflçilerinin örgütlü oldu¤u Birvencesinden, sosyal güvencelerden leflik ‹flçi Sendikas› (B‹S), direniflin ikinci ay›n› doldurdu¤u günlerde ‹fl Mahkemesi taraf›ndan kapat›ld›. Mahkeme, sendika kurucular›n›n sigorta sicil numaralar›n›n olmay›fl›n› ve sendikan›n kendi iflkolunun d›fl›nda örgütlenme faaliyeti yürütmesini sendikan›n kapat›lmas›n›n gerekçesi olarak gösterdi. Sendika çal›flanlar›, yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda bu karar›n PTT iflçilerinin direniflini k›rmak için apar topar al›nan bir karar oldu¤unu, ancak mücadelelerinden geri ad›m atmayacaklar›n› bildirdiler. Sendika avukatlar›, yürütmeyi durdurma karar› için hukuki baflvuruda bulunman›n yan›s›ra A‹HM’e de baflvuracaklar. B‹S çal›flanlar›, bundan böyle Enerji Yap›-Yol Sen (ESM) çat›s› alt›nda çal›flmalar›n› sürdürecek. B‹S’in kapat›lmas›, sermaye s›n›f›n›n devletinin iflçi s›n›f›n›n büyük bir bölümünü sendika hakk›ndan mahrum b›rakmaktaki kararl›l›¤›n› bir kez daha gösterdi. ‹flçi s›n›f›n›n çok büyük bir
yoksun ve en a¤›r koflullarda çal›fl›yor. Çok büyük bir k›sm›n›n sigorta kayd› yok, yani yasal olarak iflçiden bile say›lm›yor. Bu koflullarda sendikal örgütlenme hakk›, toplu sözleflmelerle yasal olarak tan›nan haklar vs., çal›flan milyonlar için ka¤›t üzerinde kalm›flken, sadece s›n›f›n küçük bir az›nl›¤›n›n sahip oldu¤u bir ayr›cal›¤a dönüflmüfl durumda. ‹flçinin sendika hakk›n›n sözde
güvencesi say›lan Sendika Yasas›, gerçekte sendikal örgütlülü¤ü engelleyen yasal bir cendere ifllevini görüyor. Bu durumda milyonlarca iflçi için sendikal mücadelede, iflkolu s›n›r›yla, iflyeri ve iflkolu barajlar›yla bu yasay› fiilen parçalayacak, meflrulu¤unu kendi gücünden alacak örgütlenme ve mücadele biçimleri gelifltirmekten baflka bir seçenek yok.
B.Ü.’de Zincir K›r›l›yor! 19 Aral›k Etkinlikleri B
urjuva devletin yapt›¤› katliamla aram›zdan kopar›p ald›¤› devrimcileri ve tüm devrim savaflç›lar›n› bir kez daha belleklere kaz›mak için, bu y›l ‹stanbul’da üniversiteler geneline yay›lan etkinlikler planland›. Etkin rol ald›¤›m›z bu süreçte BÜ.’ye de, hem devletin katliamc› yüzünün ortaya serilmesi, hem de zindanlarda ve yaflam›n her alan›nda gösterilen devrimci iradenin görülebilmesi için bu merkezi etkinlik plan›n›n içine dahil ettik. Esas tafl›y›c›s› oldu¤umuz okuldaki etkinli¤in örgütlenme sürecine, bizim d›fl›m›zdaki devrimci ve devrimcilere yak›n duran güçler de kat›ld›. Uzun süreden beri böylesine devrimci bir içerikte ve diri bir etkinlik olmam›flt› BÜ’de. Ama sonunda halka k›r›ld› ve yol aç›lmaya bafllad›. Iki güne yay›lan etkinliklerde merkezi olarak belirlenen “19 Aral›k Katliam›n› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z! Devrimci Tutsaklar Teslim Al›namaz!” yaz›l› pankart o koflullarda en uygun mekan olan Orta Kantin’e as›ld›, bir sergi düzenlendi. Sergide 19-22 Aral›k’ta aram›zdan kopar›lan 28 özgür tutsa¤›n resmi, 19 Aral›k Katliam›’›ndan görüntüler, devletin bu katliam› nas›l da planl›, hunharca ve örgütlü gerçeklefltirdi¤ine dair veriler ve devrimcilerin zindanlarda yaflam› nas›l yeniden üretti¤iyle ilgili, onlar›n kendilerinin ürünü olan kimi kartpostallar, çiçekler, yazd›klar› mektuplar bulunuyordu. Bunun yan›s›ra, aç›lan tutsaklarla dayan›flma masas› arac›l›¤›yla flu anda “içeride” bulunan devrimci tutsaklara kartlar gönderildi. BÜ için hiç de az›msanmayacak bir say›ya ulaflt› kartlar ve oldukça anlaml› mesajlar yaz›ld›. Daha sonra bu mesajlar›n da içinde bulundu¤u bir duvar gazetesi haz›rland› ve 19 Aral›k haftas›n›n ard›ndan okulun çeflitli yerlerine as›ld›. Etkinlikler okulda yayg›n olarak duyuruldu, merkezi afifllerin yan›s›ra bizim kendi afifllerimiz de yayg›n biçimde kullan›ld›. Bunun yan›nda Maya’n›n geçen say›s›n›n arka kapa¤› da çeflitli yerlere as›larak de¤erlendirildi ve oldukça ilgi toplad›. Bu süre boyunca elbette standlar›m›z da aç›kt›. Beyaz›t’taki ortak eyleme güç katmak için çal›flma yap›ld›. Etkinliklerin ikinci gününde belgesel gösterimi ve ard›ndan 19 Aral›k’› yaflayan tutsaklarla bir söylefli gerçeklefltirildi. Yaklafl›k 70 kiflinin kat›ld›¤› belgesel gösterimi ve söyleflinin öncesinde, 19 Aral›k katliam›n› ve devrimcilerin buna nas›l bir iradeyle karfl› koyduklar›n›, devrimci iradenin teslim al›namad›¤›n› anlatan bir konuflma yap›ld›. “Diri Diri Yakt›lar” adl› belgeselden sonra sayg› duruflunda bulunuldu. Tutsak söyleflisi sadece katliam› anlatmakla kalmad›, ayn› zamanda direnifli ve kararl›l›¤› da net bir biçimde yans›tt›. Gelen sorularla bütünlenen söylefli boyunca ilgi canl› kald› ve etkinli¤e kat›lanlar›n kafas›nda devrimci bir duruflun nas›l gösterildi¤ine dair pek çok fley olufltu. Ama en önemlisi, 19 Aral›k’›n ve direniflin gündemleflmesi oldu; tutsaklarla dayan›flma masas›na gelip bize 19 Aral›k’›n ne oldu¤unu soran insanlar›n, daha sonra söylefliye gelip bizzat soru soranlar aras›nda bulunmalar›, bu gündemleflmenin somut bir göstergesiydi. Söylefliye gelen devrimciler, bize BÜ’yü böyle bulmay› hiç ummad›klar›n› ve gördükleri du-
rumdan çok mutlu olduklar›n› söyleyip teflekkür ederek konuflmalar›na bafllad›lar. Bu da bizim için ayr› bir motivasyon kayna¤› oldu; 19 Aral›k’› yaflam›fl aln› aç›k iki devrimci kad›n da, hem durufllar›yla hem de hassasiyet gösterip gelmelerinden dolay› bizi çok gururland›rm›flt›. Böyle bir etkinlik ve yarat›lan devrimci hava, okulda büyük oranda at›l durumda bulunan devrimci ve devrimcilere yak›n güçler aç›s›ndan da bir moral oldu. Bu kesimlerden ço¤u kifli de ayr› ve tatl› bir flaflk›nl›k ve mutluluk içindeydi, gelip teflekkürlerini ve hiç ummad›klar› kadar olumlu bir ortamla karfl›laflt›klar›n› belirten birçok kifli oldu. Ama bu devrimci ortamdan dolay› herkes ayn› memnuniyeti duymad›. Bilmem kaç milyonluk yiyecek-içeceklerini ald›ktan sonra içeriye yönelen ço¤u “insan” da, pankart, devrimci tutsaklar›n resimleri ve sergiyle karfl›lafl›nca “buray› devrimciler basm›fl yahu, iflgal etmifller, bu kadar› da fazla can›m” diyerek yaflad›klar› floktan dolay› ellerindekileri düflürecek gibi olmad›lar de¤il. Ama iflin daha komik yan›, bu zavall›lar›n tam da bu laflar› söyledikleri giriflte, bizim bafl›nda durdu¤umuz tutsaklarla dayan›flma masas›n› daha sonradan farketmeleri oluyordu. O zaman devreye ikinci bir flok ve koflar ad›m uzaklaflma durumu giriyordu, onlar aç›s›ndan olmasa da bizim aç›m›zdan oldukça e¤lendiriciydi. Tüm yanlar›yla birlikte de¤erlendirildi¤inde, öyle görünüyor ki, henüz çok büyük bir ad›m olmasa da B. Ü.’de 19 Aral›k etkinlikleri, bir kültür oluflturmak ve art›k daha uzun soluklu bir yo¤un politik sürecin önünün aç›lmas› aç›s›ndan, halkan›n nihayet k›r›ld›¤› yer oldu. BÜ’den Devrimci Parti Güçleri
BÜ.’de Eylem: “Kürt Halk›na ‹mha Dayat›lamaz” 19 Aral›k’tan sonraki haftada, okulda BAGEH’in örgütledi¤i yaklafl›k 100 kiflilik bir eylem ve bas›n aç›klamas› oldu. Bu eylem daha çok d›flar›dan tafl›nan güçlere dayanarak yap›lm›fl olmas›na ra¤men, halkan›n k›r›ld›¤›n›n baflka bir ifadesi oluyordu bizim için. Eylemin ard›ndan Güney Meydan’da Kürtçe halaylar çekildi. Biz, “Kürt sorununa demokratik çözüm” isteyen bu eyleme politik aç›dan bir destek vermemekle birlikte, orada bulunduk ve eyleme gelen kitleyle birlikte “Kurdara Azadi, Kürtlere Özgürlük!” ve “‹flgalci Ordu Kürdistan’dan defol!” sloganlar›n› att›k. Kitleyi taciz ederek kamerayla yüzleri çekmeye çal›flan düflmanlara da müdahale ederek uzaklaflt›rd›k.
10
Say›: 17 P Ocak ‘04
Ankara’da 19 Aral›k Etkinlikleri Miras› Yaflatmaktan Uzakt›
D
evrimciler, komünistler ve iflçi s›n›f› aç›s›ndan belli tarihler, etkileri ve sonuçlar›yla önemli dönüm noktalar›n› olufltururlar. ‹çinde bulundu¤umuz Aral›k ay› da böylesi bir dönüm noktas›n›n tarihidir. 19 Aral›k 2000 y›l›nda katliamc› burjuva devlet gelene¤i, bu gelene¤ine uygun yeni bir halka ekledi tarihine. 20 cezaevinde eflzamanl› bafllayan “hayata dönüfl” operasyonlar›nda 28 devrimci, komünist katledildi. Yang›nlar›n, kimyasal silahlar›n kancalar›n, ifl makinalar›n›n binlerce kurflunun içinden hücre tipi yaflama geçen düzen, yama tutmaz sisteminin ömrünü biraz daha uzatt›. Düzen ve devrim cephesinin savafl›nda o gün için katliamc› devlet gelene¤i ile burjuvazi kazanm›fl, yenilen taraf teslim olmayan iradeleriyle, “varsa cesaretiniz gelin” diyen cüretiyle devrimciler olmufltu. Aradan üç y›l geçti. düzen gerici sald›r›lar›yla yaflam› hücrelefltirmeye, yeni duvarlar örmeye devam etti. Devrimciler o günden bu güne derslerinin bilince ç›kart›lmas› gereken ve geri-
sine düflülmeyecek bir direnifl halkas› eklemifltir tarihine. Devrimci de¤erlere sahip ç›kmak, onu proletarya iktidar› ile taçland›rmak katliamc› devlet gelene¤i ile cepheden savaflmakla mümkündür ancak. Bütün s›n›rl›l›k ve eksikli¤ine ra¤men yerelimizde 18 Aral›k’ta ilki gerçeklefltirilen 19 Aral›k etkinliklerine bu bilinçle müdahale etmeye çal›flt›k. Eylemi örgütleyen ve kat›l›mc›s› olan platforma sonradan dahil olsak da üzerimize düflen sorumluluklar› yerine getirerek, s›n›rl› da olsa güçlerimizi de seferber ederek kat›ld›k etkinli¤e. Kat›l›m, militanl›k ve coflku aç›s›ndan s›n›rl›l›klar tafl›yan etkinlik, Hukuk Fakültesi kantininde “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz’’ pankart›n›n aç›lmas›yla bafllad›. Direnifli sahiplenen sloganlar›m›zla kortej halinde kantinden bas›n aç›klamas›n›n yap›laca¤› E¤itim Bilimlere do¤ru yürüyüfle geçildi. Yürüyüfl boyunca “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz, yaflas›n ölüm orucu direniflimiz”, “Katil devlet hesap verecek”, “Devrimci
tutsaklar teslim al›namaz”, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala” sloganlar›n› att›k. E¤itim Bilimler önünde içerik olarak da direnifli öne ç›kartan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan, kantinde yap›lacak etkinli¤e ça¤r› ile, kantine gidildi. Kantin devrimci bir dayan›flma örne¤i ile etkinli¤e beraberce haz›rland›. Pankart›m›z duvara as›ld›. 19 Aral›k’ta ölümsüzleflen devrimcilerin, komünistlerin resimlerinin oldu¤u büyük afifl cama as›ld›. Mumlar yak›ld›. Karanfiller getirildi. Haz›rl›klar›n ard›ndan etkinlik, 19 Aral›k ve devam eden ölüm oruçlar›nda ölümsüzleflen devrimciler an›s›na sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan 19-22 Aral›k cezaevleri direniflini zindanlarda karfl›layan 2 devrimci o süreci anlatan konuflmalar yapt›. ‹lk direniflçi, zindan sald›r›lar›n›n s›n›fsal boyutuna dikkat çekerek, “emperyalizm oldu¤u sürece 19 Aral›klara haz›rl›kl› olmak gerek”ti¤ini vurgulad›. ‹kinci ÖO direniflçisi de kapitalizmin katliamc› yüzünü teflhir eden bir tarihsel kesit sundu. Bayrampafla özelinde sald›r›la-
‹zmir’de Devrimci Öfke ve Militanl›k ‹HD ‘Ruhu’yla Pörsütüldü!
T
ürkiye burjuva diktatörlü¤ünün 80 y›ll›k katliamc› tarihinin planl›, haz›rl›kl› ve örgütlü sald›r›lar›ndan biriydi 19 Aral›k sald›r›s›. Amaç; devrimci tutsaklar› teslim almak, devrimci harekete destek veren kesimleri umutsuzlu¤a itmek, y›ld›rmak ve bu kesimlerin devrimci hareketle ba¤lar›n› koparmakt›. 3 gün süren soylu direniflin ard›ndan tutsaklar hücre tipi zindanlara nakledilmiflti. 3 y›l öncesinden ald›¤›m›z bu soylu direnifl miras›yla, 19 Aral›k’› unutmad›¤›m›z›, unutturmayaca¤›m›z›, direnifli içeride ve d›flar›da devam ettirdi¤imizi hayk›rmak için biz de eylemlerde yer ald›k. 18 Aral›k günü EÜ Edebiyat Fakültesi önünde topland›k. Amaç; ertesi gün Buca Cezaevi’nde yap›lacak olan eylemin duyurusunu yapmak ve bas›n aç›klamas› yapmakt›. Fakülte önünde toplant›ktan sonra, 1 Nolu yemekhaneye do¤ru yürüyüfle bafllad›k. “19 Aral›k’› unutma, unutturma”, “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “içerde d›flarda hücreleri parçalam” sloganlar›yla yemekhaneye girdik. Bir süre içerde kalarak sloganlar›m›z› hayk›rd›k. Sonra yemekhaneden ç›karak ana girifl kap›s›n›n ilerisinde çember oluflturarak yolu kestik. Burada bas›n aç›klamas› yap›ld›. Fakat görüntümüzü alan sadece sivil polisti. Bas›n aç›klamas› bittikten sonra, da¤›lma karar›ndan vazgeçilerek sivil polise müdahale etme karar› al›nd›. Geriye dönerek polisleri kocalamaya bafllad›k. Elinde kamera olan polis arabaya bin-
di. Fakat arabay› çok ters bir yere park etti¤i için ç›karamad›. Arabay› ve kameray› terk ederek kaçt›. Kaçarken silah çekti, ama kararl›l›¤›m›z karfl›s›nda korkarak silah› beline soktu ve daha h›zl› koflmaya bafllad›. Biriken öfkemizle elimizdeki tafllarla sivil polis otosuna sald›rd›k. Daha sonra topluca bir s›n›fa giderek eylemin de¤erlendirmesi yapt›k. Kazand›¤›m›z dinamizm ve coflkunun Buca’da devam etmesi umuduyla fakülteden ayr›ld›k. Fakat eylemin örgütleyicisinin ‹HD oldu¤unu ö¤rendi¤imizde eylemin sand›¤›m›z gibi militan geçmeyece¤ini anlad›k. 19 Aral›k günü gene Edebiyat Fakültesi önünde toplan›p Buca’ya toplu olarak gitme karar› al›nm›flt›. Fakat herkes bölük pörçük gitti. Buca Cezaevine ulafl›ld›¤›nda, yine toplanamama sorunu vard›. Sonunda cezaevi karfl›s›ndaki kald›r›ma hapsedilerek kitlenin toplanmas› sa¤land›. ‹HD taraf›ndan bas›n aç›klamas› yap›ld›. Arada da “hücreler boflalt›ls›n tutsaklara özgürlük”, “insanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar› at›ld›. Düzen-devrim çat›flmas›n›n bir dönüm noktas› olan 19 Aral›k’ta sald›r›, bütün insanlara de¤il kendini devrim davas›na adam›fl içerdeki ve d›flardaki devrimcilere yap›lm›flt›r. Bu yüzden iflkenceyi yenecek olan “insanl›k onuru” de¤il, devrimci hareketin devrimci iradesidir. At›lan sloganlardan eylemin örgütleyicisinin bir sivil toplum örgütü oldu¤u aç›kt›r. (...) Çünkü eylemdeki irade bir yandan tutsaklara özgürlük sloga-
‹zmir’de Gerici Sald›r›ya Ortak Yan›t Verildi ‹zmir üniversitelerinde faflistlerin sald›r›lar› yo¤unlaflt›. Ege Üniversitesi’nde yap›lan 19 Aral›k gündemli bas›n aç›klamas› sonras›nda dört devrimci göz alt›na al›nd›. Sivil faflistler de Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Kürt kimli¤ine sald›ran, Kürtleri do¤ufltan kifliliksiz, yaflamay› bile hak etmeyen insanlar olarak tan›mlayan bir bildiri da¤›tt›lar. Bu bildiriyi yan›tlamak üzere devrimciler ve solcular, 27 Aral›k Cumartesi günü DEHAP il binas›n›n önünde toplanarak bas›n aç›klamas› yapt›. Daha öncesinde Cumhuriyet Meydan›’na yürüme karar› al›nmas›na ra¤men, haz›rl›kl› bulunan polislerle yaflanacak gerginlik göze al›namad› ve yürüyüflten vazgeçildi. 28 Aral›k Pazar günü de Bornova’da 19 Aral›k gündemli bir miting vard›. Devrimci örgütler stadyum önünde toplanarak Bornova Meydan›’na kadar yürüdü ve eylem buradaki mitingle devam etti. Biz de eyleme “Tutsaklara özgürlük savaflan iflçilerle gelecek!” yaz›l› “Komünist Gençler” imzal› bir pankartla kat›ld›k. Kürsüden yap›lan yönlendirmeyle, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!”, “Faflizmi Döktü¤ü Kanla Bo¤aca¤›z”, “Yaflas›n Devrimci Dayan›flma”, “Devrimci Tutsaklar Teslim Al›namaz”, “‹çerde, D›flarda Hücreleri Parçala”, “Zindanlar Y›k›ls›n Tutsaklara Özgürlük” gibi sloganlar hep birlikte at›ld›. Yap›lan konuflmalarda da, eylemdeki duruflta da devrimci de¤erlerin sahiplenilmesi ve düzen karfl›s›nda kararl› bir durufl üzerinden devrimci bir dayan›flma göze çarp›yordu. Eylem, “Enternasyonal Marfl›”n›n hep birlikte söylenmesiyle son buldu. 19 Aral›k, devrimcilerin, düzenin zindanlar›nda bile özgür alanlar yaratabildi¤ini, düzen için tehlike oluflturacak iradeyi gösterebildi¤ini bir kez daha kan›tlad›. Yenilginin getirdi¤i savunmac› anlay›fltan kurtularak hedeflerimize do¤ru ilerlemeliyiz. Düzenin sald›r›lar›, ancak bunlar›n bedelini ödetecek bir devrimci hareketle önlenebilir. Devrimcilerin ortak de¤erlerini sahiplendi¤i, ortak bir irade gösterdi¤i eylemler, sokaklar› özgürlefltirecek eylemler yaratmak için bir ç›k›fl noktas› oluflturuyor. Herkesin kendi kimli¤ini özgürce ortaya koymas› temelinde düzen karfl›s›nda ortak duruflu sa¤layan eylem birlikleri, devrimci hareketin ileri ç›kmas› için önemli bir ad›m. Bu, düzenin sald›r›lar›n› yan›tlamay› sa¤lad›¤› gibi, devrimci hareketin liberal bulafl›kl›ktan kurtulmas›na ve günün temel ihtiyac› olan devrimci önderli¤i yaratmak üzere, devrimcilerin bir araya gelmesine, ayn›lar›n ve farkl›lar›n görülmesine ve ideolojik netleflmeye zemin haz›rlar. ‹zmir’den Komünist Gençler
n›n› hayk›r›rken, bir yandan da kendini kald›r›ma hapsetmifltir. 19 Aral›k Buca Cezaevi eyleminin pasif karakteri, 24 Aral›k Serkan Ero¤lu anmas›nda da kendini gösterdi. Yine Edebiyat Fakültesinde toplan›larak, Serkan Ero¤lu’nun katledildi¤i ‹letiflim Fakültesi’ne do¤ru yürüyüfle baflland›. “Serkan Ero¤lu aram›zda”, “polis-idare iflbirli¤ine son”, “katil polis üniversiteden defol” sloganlar›yla ‹letiflim Fakültesi’ne var›ld›. Sonra sloganlar ve alk›fllar eflli¤inde fakültenin içine girildi. Dekan gelene kadar koridorda oturma eylemi yapma karar› al›nd›. Koridora boylu boyunca oturuldu. Devrimci ö¤renciler aras›ndan bir müzik grubu müzik dinletisi yapt›. Söylenenler devrimci marfllar olsa da, müzik dinletisi eylemin içeri¤ini köreltti. Bir süre oturulduktan sonra dekan geldi. Dekan›n odas›nda burjuva bas›n eflli¤inde dekanla “ö¤renci” temsilcisi olarak 5 kifli görüfltü. Görüflmenin sonunda aç›klamay› dekan›n yapmas› istendi. Kitlenin diretmesiyle dekan “ö¤renci”lerin karfl›s›na ç›kt›. Kendisinin yeni dönem dekan› oldu¤unu, Serkan’›n çok sevdi¤i bir “ö¤renci” oldu¤unu ve ac›m›z› paylaflt›¤›n› belirterek, kendisinin de bizim “saf”›m›zda yer ald›¤›n› söyledi. Sonra yuhalanarak koridoru terketti. Asl›nda devrimcilerin temsilcisi olan “ö¤renci” temsilcileri, dekan›n savunmas›n› üstlenerek Serkan’›n ölümünden sonra dekan›n 3 gün yemek yemedi¤ini söylediler. Ayr›ca burjuva bas›ndan Serkan’› yazmalar›n› istediler ve söz ald›lar. Daha sonra binadan d›flar›ya ç›k›larak bas›n aç›klamas› yap›ld›. Biz de bu s›rada Komünist Gençler imzal› kufllama yapt›k. 19 Aral›k Buca Cezaevi eylemindeki iradenin kendisini kald›r›ma hapsetmesine karfl›l›k, burada da devrimci ö¤renciler kendilerini koridora hapsettiler. Dekan’›n Serkan’› ö¤renci kimli¤i arkas›na gizlemesi kimi devrimci ö¤renciler taraf›ndan kabullenildi ve benimsendi. Fakat biz biliyoruz ki düzen her ö¤renciyi katletmiyor. Serkan bir ö¤renci oldu¤u için katledilmedi, aksine bir ö¤renci (düzen ö¤rencisi) olmad›¤› için katledildi. Serkan bir devrimciydi, bir militand›. ‹flte Serkan ve binlerce devrimci bu yüzden katledildi. Evet Serkan’› an›m›zda yaflataca¤›z. Ama ö¤renci kimli¤iyle de¤il, devrimci kimli¤iyle. Hücreler y›k›ls›n tutsaklara özgürlük! ‹çerde d›flarda hücreleri parçala! Ordu polis tekeller iflte katiller! Katil devlet y›kaca¤›z elbet! ‹zmir’den Komünist Gençler
r›n nas›l gerçekleflti¤ini anlatan direniflçinin ard›ndan, TAYAD’l› aileler ad›na Abdi ‹pekçi Park›’nda devam eden açl›k grevlerini desteklemeye, dayan›flmaya ça¤›ran bir konuflma yap›ld›. Konuflmac›lar›n ard›ndan fliirler okundu. Gençlik Derne¤i’nden arkadafllar, 19 Aral›k direnifline atfen ölüm orucunu ve direnifli anlatan tiyatro gösterimi yapt›lar. Ard›ndan müzik toplulu¤unun marfllar›, türküleri ve halaylarla etkinlik bitirildi. Yaklafl›k üç saat süren etkinli¤e kat›l›m, bas›n aç›klamas›nda 70-80, kantinde 100-110 kifliyle s›n›rland›. Etkinlik geçti¤imiz y›llara göre, kat›l›m ve bas›n aç›klamas›yla s›n›rlanan eylemlerin ötesinde gerçekleflse de, devrimcilerin cüretiyle k›yasland›¤›nda eksiklikler tafl›maktan kurtulunamad›. Art›k kan›ksanan s›radanlaflan, ilgi ve yo¤unlu¤u coflkuyu körüklemekten uzak bir etkinlikti. Yer yer ilgiyi da¤›tan rehavete kap›labilinen, s›n›rlar› ve içeri¤i net tariflenmemifl bir etkinlik oldu. Burjuvazi Ulucanlar, Burdur’la bafllayan 19 Aral›k F tipi hücrelerle devam eden, bugün tek tip elbise D, L Tipi cezaevleriyle, yeni bir boyut kazand›rd›¤› zindan sald›r›lar›yla, devrimci direnifl odaklar›n› kitlelerden tamamen yal›tmay› hedefliyor. Bugünkü politik ufuksuzluk ve t›kan›kl›kta bunu besleyerek büyütüyor. Devrimcileri politik bir güç olmaktan uzaklaflt›r›yor. 19-22 Aral›k zindan direnifllerinde binlerce kurfluna karfl› halaya duran cüreti, soka¤a, okula, atölye önlerine tafl›yabildi¤imizde, o ufka sahip olabildi¤imizde kald›raca¤›z k›z›l bayra¤› yerden. Bildiri da¤›t›rken, eylemde slogan atarken, okuldan, evden, içimizden zorla kopart›larak zindanlara at›lan devrimciler, en zor flartlarda bile yaflam›, devrimi, örgütlülü¤ü yeniden üretirken, d›flarda da bu niteli¤e uygun tok ve ne yapt›¤›n› bilen bir ses duyabilmeli. ‹çerde de, d›flarda da zindanlar›n parçalanmas› buna ba¤l›. Bunun yolu da proletaryan›n program›n›, öncü örgütlenmesini, ba¤›ms›z hareketini yaratmaktan geçiyor. Bilincimiz, bilincimize yön veren eylemimiz, körleflen ufkumuzun s›n›rlar›n› parçalamal›. Parmakl›klar›n aras›ndan ç›kan zafer iflaretleri ve s›k›l› yumruklar bir tarihse, o tarihi yeniden yazmak varl›k nedenimizdir. Komünist bir dünyay› kuruncaya kadar, her yenilgide, her zaferde, her ölümde, eylemde, yaflamda, s›n›flar savafl›nda taraf olarak: “Vard›k Var›z Varolaca¤›z”. Ankara’dan Devrimci Parti Güçleri
Ulucanlar’da 19 Aral›k Anmas› urjuva rejimin devrimci harekete karfl› giriflti¤i en kapsaml› sald›r›lardan biri olan 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümü nedeniyle (...), Ankara’da da bir eylem gerçeklefltirildi. Ulucanlar cezaevi önünde bas›n aç›klamas›yla bafllayan eyleme, yaklafl›k yüz kiflilik bir kat›l›m sa¤land›. Kat›l›m›n az olmas› kadar dikkat çeken di¤er bir nokta ise, kitlenin coflkudan uzak olmas›yd›. Bas›n aç›klamas›ndan sonra sloganlar eflli¤inde 5 dakikal›k bir oturma eylemi yap›larak önceden ayarlanm›fl olan iki otobüsle Karfl›yaka mezarl›¤›na gidildi. Burada Ali ‹hsan Özkan’›n mezar› önünde bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan, TAYAD’l›lar›n haz›rlad›¤› metin okundu. Metnin okunmas›ndan sonra (...) marfllar söylendi. Yine 19 Aral›k ve tecride iliflkin at›lan sloganlarla otobüslere binilerek Abdi ‹pekçi Park›’nda 90 gündür açl›k grevinde bulunan TAYAD’l› aileler ziyaret edildi. 19 Aral›k sürecine dair okunan metnin ard›ndan, sloganlarla eyleme son verildi. Kimi devrimci gruplar›n temsili kat›l›m gösterdi¤i eylemde, en kalabal›k gruplardan biri olmam›za ra¤men, yan›m›zda dövizlerimizin olmay›fl› en büyük eksikli¤imizdi. Devrimci Parti Güçleri’nden bir komünist
B
11
Say›: 17 P Ocak ‘04
maya’n›n prizmas›
Á
Aray›fl› Bilinçli Bir Hedefe Yönlendirmek n›t vermemifl, hareket taraf›ndan afl›lm›flt›r. Öte yandan da hareket, bu koflullarda iflin do¤as› gere¤i, yeni gereksinimlere göre de kendini donatamam›fl, bu bak›mdan da iflçi hareketinin ve politik geliflmelerin gerisinde kalm›flt›r. Özellikle içinden geçti¤imiz dönem, yeniden güncelleflen emperyalist yeniden paylafl›mla; yaflad›¤›m›z topraklar ve bölgenin bu paylafl›m›n en dinamik yafland›¤› bir co¤rafya olmas›yla; düzenin sistematik ve pervas›z sald›r›lar›n›n patlama dinamiklerini sürekli biriktirmesi ve yerel ve k›smi taleplerle iflçi hareketinin de canlanmas›yla; ulusal dinamiklerin hala ciddi bir potansiyel oluflturmas›yla, ama öte yandan da önderli¤inin düzeniçi seçenekleri sistemlefltirmesi ölçüsünde, bu dinami¤in giderek toplumsal kurtuluflçu bir kanala akma potansiyeli tafl›mas›yla; egemenlerin içte ve d›flta yap›sal sorunlara çözüm üretememesiyle ve kendi içinde k›yas›ya bir it dalafl›na girmesiyle belirlenmektedir. Tüm bu yads›namaz gerçekler, devrimci-enternasyonalist bir önderli¤in yarat›lmas›n›n ne derece yaflamsal önemde oldu¤unu göstermektedir. Ayn› flekilde, bu veriler, böyle bir önderli¤in oldu¤u koflullarda, hareketin nas›l bir nesnel olanakla yüzyüze oldu¤unu da ortaya koymaktad›r. Aray›fl, böyle bir tablonun fark›nda olman›n ürünü oldu¤u kadar, bu aray›fl› devrimci hedeflere yönlendirmede, hareketin toplam›ndan sorumluluk duyan devrimcilerin ne derece a¤›r bir sorumlulukla yüzyüze oldu¤unu da göstermektedir. Bize Gerekli Olan Nedir? Bize gerekli olan›n ne oldu¤unu görmek için, son 35 y›ll›k iflçi hareketinin ve devrimci hareketin deneyimlerine bakmak yeterlidir. Bu dönemde iflçi hareketi, s›radan grev giriflimlerinden, iflyeri iflgallerine, 1516 Haziran gibi iflçi ayaklanmalar›na, yüzbinlerin kat›ld›¤› 1 May›s eylemlerine, kitle gösterilerine, k›smi politik genel grevlere, kitlesel iflçi hareketlerinin damgas›n› vurdu¤u “Bahar eylemleri”ne, Zonguldak’ta oldu¤u gibi yerel planda günlerce yaflam› durduran büyük iflçi eylemlerine sahne oldu. Birbirinden kopuk say›s›z iflçi eylemlerini ise, burada saymak gereksiz. Tüm bu eylemlere damga vuran en önemli özellik, bu eylemlerin devrimci bir öznenin eseri olmamas›, kendili¤inden bafllay›p, kendili¤inden sönümlenen, s›n›f hareketinin geliflmesinde politik bir gelenek yaratmayan eylemler olmas›d›r. ‹flçi hareketinden kopuk devrimci-sosyalist örgütlenmelerin kaderi de farkl› olmam›flt›r. Görece konjonktürel etkilerine ra¤men, devrimci hareketin tarihi, devrimci geleneklerin oluflmas›n›n d›fl›nda, as›l olarak devrimci militan ve öncü iflçilerde güvensizlik, hayal k›r›kl›klar› tarihidir. Bunun nedenleri üzerine çok fley söylenebilir; ama bu tablonun ortaya koydu¤u gerçek, bize gerekli olan›n da ne oldu¤unu ortaya koymaktad›r: • Bize gerekli olan hareketin bayra¤› olacak, iflçi hareketinin önünü ayd›nlatacak, emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›n›n temel gereksinimlerine yan›t veren; onun devrimci amaçlar›n›n yan›s›ra, günlük savafl›m›n› iktidar savafl›na ba¤layan bir içerik ve kapsamda devrimci bir program-stratejidir. • Bize gerekli olan, iflçi s›n›f› hareketinin burjuvazi karfl›s›nda ve onun tamircisi reformist hareket karfl›s›nda ba¤›ms›zl›¤›n› sa¤layacak, iflçi hareketini onun kanatlar› alt›ndan kurtararak, kendi ba¤›ms›z yoluna sokacak politik-taktik çizgidir. • Bize gerekli olan, hareketin süreklili¤inin güvencesi olan, en az›ndan düflman kadar profesyonelli¤i yaflam biçimi haline getiren, düflmana kafa tutan, söyledi¤inin ve yapt›¤›n›n arkas›nda duran, düflmanla savafl›mda ustalaflm›fl, s›n›f›n öncüdevrimci kuvvetleriyle birleflmifl, bu topraklar›n toplam devrimci birikimini saflaflt›rarak komünist program ve politik çizgi üzerinden bünyesinde toplam›fl bir devrimci-özgür örgütlenmedir. Devrimci Saflarda Aray›fl Hareketin yap›sal karakter kazanan bunal›m›, bir yandan çürüme e¤ilimi olarak kendini ortaya koyarken, bir yandan da devrimci saflarda ileriye dönük aray›fl› k›flk›rtmaktad›r. “Bize gerekli olan”lar, nesnel bir gereksinim olmaktan ç›karak, bilinçlerde k›v›lc›m halinde kendini ortaya koymaktad›r. Aray›fl devrimcidir; ama devrimci hedeflere yönelmesi bak›m›ndan ciddi belirsizlikler ve sa¤l›ks›zl›klarla birlikte kendini ortaya koymaktad›r. Aray›fl›n en belirgin göstergesi, mevcut yap›lardan tatminsizlik olarak görülüyor. Kendini parti kimli¤i ile tan›mlayanlar da dahil olmak üzere, istisnas›z bütün devrimci örgüt ve çevreler, kendi militanlar›n› bile tatmin etmekten uzakt›r. Ne var ki, tatminsizlik bir aray›fl› ifade etse de, güçsüzlü¤ün, ç›k›fls›zl›¤›n da göstergesi olabiliyor. Tatminsizlik örgütlü bir duruflun, aray›fl›n de¤il, bireysel bir ruh halinin d›fla vurumudur. Bu nedenledir ki, tatminsizlik amaçl› bir etkinlikle birleflmedi¤i, örgütlü bir durufla evrilmedi¤i durumda, devrimci saflardan uzaklaflmaya da neden olabilmektedir. Aray›fl›n bugünkü bilinçli bir yans›mas› ise, devrimci-marksist çevrelerde, ortak ifl yapma, dayan›flma, karfl›l›kl› bir etkileflim gereksinimi olarak kendini gösteriyor. Bu türden aray›fl, as›l olarak politik bak›mdan etkin olmayan, kendi bafl›na devrimci önderlik bofllu¤unu doldurma iddias› olmayan çevrelerde, dolay›s›yla hareketin s›n›rl› bir kesiminde kendini göstermektedir. Devrimci saflarda yabanc›laflma, kendi kabu¤una çekilme, varolanla tatmin olma gibi e¤ilimlerin etkinli¤i hesaba kat›ld›¤›nda bu türden bir aray›fl daha da önemli hale gelmektedir. Komünistlerin bugün as›l önemseyece¤i, devrimci kayg›lar›n besledi¤i bu aray›flt›r. Bu aray›flta bulunanlar›n nicelik ölçülerinden ve politik gücünden ba¤›ms›z olarak, gerçekten de devrimci önderli¤in yarat›lmas›nda ilk kalk›fl noktas› olarak, komünistler taraf›ndan önemsenmesi ve ortak zeminin devrimci etkileflim temelinde güçlendirilmesi, hare-
web sayfam›z aç›ld›. Eski say›lar›m›za ve di¤er yay›nlar›m›za ulaflabilirsiniz.
www.mayagazetesi.com iletiflim için: mayagazetesi@mayagazetesi.com mayagazetesi@yahoo.com
ketin bütününe yayg›nlaflt›r›lmas› gerekiyor. Bu noktada gösterilecek her gayret bofla gitmeyecek, baflar›l› oldu¤u durumda ise, genelde süren aray›fl›n önce ilgi oda¤›, sonra da çekim merkezi olarak flekillenecektir. Bu aray›fl›n gerçekten de devrimci amaçlara yönlendirilmesi, baflar›l› olabilmesi için, baz› temel hareket noktalar›n›n da net olarak ortaya konmas› gerekiyor. Mevcut aray›fl›n devrimci hedeflere yönlendirilmesinin koflulu, hareketin deneyimlerinden dersler ç›kar›lmas›na, düzeyli, ilkeli, k›smi-grupsal kayg›lar› aflan bir iliflki biçimine, küçük de olsa pratikte baflar›l› ifl yapma becerisini ortaya koymas›na ba¤l›d›r. Bu türden ortak giriflim gayretlerinde, görülebilecek en belirgin zay›fl›k, bir an önce birleflelim kayg›s›d›r. Hareketin parçalanm›fll›¤›, amatörlü¤ü koflullar›nda bu kayg› devrimci olsa da, devrimci-marksist hareketin mevcut gerçekli¤ini gözard› eden bir içeri¤e de sahiptir. Gerçek flu ki, her devrimci çevre, ifle s›f›rdan bafllamamakta, y›llara dayanan bir geçmifle, gelene¤e dayanmaktad›r. Bu geçmiflin, gelene¤in, devrimci etkilerinin yan›s›ra, kötü al›flkanl›klar›n›n da bu çevreleri etkilemedi¤i düflünülemez. Bir an önce hemen birlik yaklafl›m›, farkl›l›klar› küçümseme, farkl›l›klar devrimci bir etkileflimle giderilmedi¤i ya da netlefltirilmedi¤i durumda, ilkesizli¤e, günü kurtarmaya yol açan oportünizme prim verecek, bu yönüyle de, gelecekte yeni bölünmelerin, hayal k›r›kl›klar›n›n da zemini olacakt›r. Bu nedenledir ki, birlikte davranma kayg›lar›, asla ayr›l›klar›n üstünü örtme sonucunu do¤urmamal›; en baflta yap›labilecek ortak ifllerin örgütlenmesi üzerinden güven ortam›n›n yarat›lmas› önemsenmelidir. Ayr›l›klar›n üstünü örtme kayg›s›, devrimci hareketin olumsuz al›flkanl›klar›ndan da esinlenerek, farkl›l›klar›n tart›fl›lmas›n›n bölünme yarataca¤› gibi bir ön yarg›dan kaynaklanmaktad›r. Oysa herkes bilmelidir ve tarihsel deneyimler göstermektedir ki, en sa¤lam birlikler, farkl›l›klar›n›n bilincinde olanlar›n, bunu devrimci etkinlik içinde giderme çabas›n›n ürünü olmaktad›r. Varolan devrimci aray›fllar›n devrimci hedeflere yönlendirilmesi, öncelikle bu alanda, hareketin mevcut anlay›fl ve pratiklerinden farkl› bir düzey ortaya koymas›na ba¤l›d›r. Aray›fllar›n devrimci hedeflere yönlendirilmemesinde en önemli engellerden bir di¤eri, mevcut olan ayr›l›klar› afl›r› abartarak yans›tmak, devrimci etkileflimin önünü kapatmak, sonuçta da ortak kayg›larla ortak ifl yapmay› daha bafltan baltalay›c› bir tutum tak›nmakt›r. Bu durum güçsüzlük duygusunun da bir d›fla vurumudur. Amaçlarda ve kayg›larda ortaklafl›ld›¤› durumda, bunu bilinçli bir ortak yol yürüyüflüne dönüfltürmede herkes kendine güvenmek, muhatab›n› de¤ifltirmeyi veya muhatab›n›n müdahalesiyle de¤iflmeyi göze almak durumundad›r. Baflkalar›na güvensizlik, özünde kendine güvensizliktir ve hareketin gereksinimi olan sorumluluktan kaçmay› ifade eder. S›rça köflklerde mutlu olmay›, varolanla yetinmeyi al›flkanl›k haline getirenler hareketin önünü açma yetenek ve gücünü gösteremezler. Birlikte ifl yapmay› önüne koyanlar›n, kaç›nmas› gereken sorunlar›n bafl›nda, ideolojik-politik birli¤i, bu temelde ortak ifl yaparak güven ortam› yaratmay› önceleyen örgütsel birliklere giriflmek gelmektedir. Uluslararas› hareketin deneyimleri de, bu topraklarda yaflanan birlik ve bölünme pratikleri de ortaya koymufltur ki, bu tarz birlikler daha büyük bölünmelerle sonuçlanm›fl, toplamda ise öncü iflçilerde ve devrimci militanlarda bir güven bunal›m›n›n ortaya ç›kmas›na yol açm›flt›r. Ciddiyet bunal›m› hareketin geliflmesinin en önemli engellerinden biridir. Elbette, ideolojik, politik ve örgütsel amaç ve pratikte ortaklaflanlar›n, güç ve enerjilerini birlefltirmesinden do¤al bir durum olamaz. Ne var ki, bu topraklardaki devrimci hareketin tarihsel flekillenmesi ve al›flkanl›klar› hesaba kat›ld›¤›nda, bu türden birlikleri parti birli¤inin yerine ikame etmek do¤ru olmayacakt›r. Parti birli¤inin sa¤lanmas›, daha genifl ölçekte bir harmanlanma-ayr›flma üzerinden, tek tek gruplar›n yaratt›¤› otoriteden nitelik olarak daha geliflkin bir otorite temelinde sa¤lanacakt›r. Hareketin temel sorunu nicelik de¤il, yeni bir niteliktir; daha uygun ifadeyle nitelikli bir niceliktir. Böyle bir otoritenin, yeni bir niteli¤in koflullar› olgunlaflana kadar da, parti birli¤inin programatik-politik zemininin yarat›lmas›-olgunlaflt›r›lmas›, her düzeyde ortak ifl yapma prati¤inin gelifltirilmesi için gayret gösterilmesi gerekiyor. Bu aç›kt›r ki, bir partileflme stratejisidir ya da olmak zorundad›r; ve bu stratejinin gere¤ini öncelikle komünistlerin gözetmesi gerekmektedir. Bir yandan hareketin gereksinimi olan ideolojik donan›m› gelifltirmek, öte yandan hareketin de¤iflik öbeklerini ortak amaç ve hedeflere yönlendirecek pratik yarat›c› etkinlik olmadan partileflme stratejisinin yaflama geçirilmesi olanakl› de¤ildir. Devrimci saflarda ilkeli, devrimci birlik düflüncesinin yayg›nlaflmas›, pratik ad›mlarla beslenmesi özlenen devrimci önderli¤in yarat›lmas›n›n da zeminini döfleyecektir. Devrimci aray›fl›, bilinçli bir hedefe yönlendirmenin koflulu da buradan geçmektedir.
Sahibi ve Yaz›iflleri Md.: Reyhan SON
Maya Yay›nlar› ‹nebey M. Valide Cami S. No: 61/6 Aksaray / ‹st. Tel: (0212) 633 48 10 Bas›ld›¤› Yer: Önsöz Bas›m Yay›n
Banka Hesab›: Reyhan Son, T. ‹fl Bankas› 1002 1172531 (TL), T. ‹fl Bankas› 30100 1126029 (Euro) T. ‹fl Bankas› 1002 30100 1126034 (Sterlin) Posta Çeki Hesab›: 1600196 Yurtd›fl› Fiyatlar›: 2 £ (Sterlin), 3 ∈ (Euro) karfl›l›¤›
Say›: 17 P
P Ocak 2004
Ocak Ay›nda Yitirdi¤imiz Önderlerimizin Miraslar› Kavga Bayra¤›m›zd›r! “Mümkünün son s›n›r›na imkans›z› elde etmek için çabalayanlar ulaflabilir ancak. Gerçekleflmifl imkanlar, zorlanm›fl imkans›zl›klar›n sonucudur. Öyleyse nesnel olarak imkans›z› istemek budala bir hayalcilik ya da kendini aldatmak an lam›na gelmiyor. Tersine, en derin anlam›yla politika demektir bu. Bir politik hedefin gerçekleflmesinin imkans›z oldu ¤unu göstermek o hedefin anlams›z oldu¤unu göstermek demek de¤ildir. Bunun gösterece¤i tek fley olsa olsa, bu tür bir elefltiricili¤in toplumdaki hareket yasalar› konusundaki körlü¤üdür; özellikle de toplumsal iradenin (yani bilincin) oluflumunu yöneten yasalar konusundaki...”
Bu sözlerin sahibi Karl Liebknecht, 15 Ocak 1919’da Rosa Lüksemburg’la birlikte anavatan savunucusu sosyal demokrat hainler taraf›ndan katledildi. Onlar mümkünün son s›n›r›na, dünya devrimine ulaflmak için ç›km›fllard› yola. Dünya devriminin bu iki önderinin ölümünün üzerinden geçen 84 y›la ra¤men, mümkünün son s›n›r›na ulafl›lamam›fl olsa da, imkans›z› elde etmek için çabalayanlar hep varoldu ve var olacaklar. 24 Ocak 1924’te ölen, büyük Ekim Devrimi’nin önderi Lenin’i Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht’le birlefltiren de, bu yolda yap›lan bütün yanl›fllara, yaflanan bütün yan›lsamalara ve gecikmelere ra¤men, dünya devriminin ayn› ayd›nl›k yoluydu. Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht, I. Emperyalist Paylafl›m savafl› s›ras›nda sosyal flovenizmi iyice a盤a ç›km›fl olan II. Enternasyonal’den kopma ve komünist bir enternasyonal kurma konusunda, Lenin kadar net bir tav›r almakta gecikmifl olsalar ve bu durum dünya devriminin ak›betinde çok temel bir rol oynasa da, bu onlar›n komünist bir dünya kurma mücadelesinde, “imkans›z”› gerçeklefltirme azminden bir an bile kopmad›klar› gerçe¤ini de¤ifltirmiyor ve onlar›n de¤erlerini azaltm›yor. Kapitalizm tüm vahflili¤iyle dünyay› sarm›flken, yeni bir emperyalist paylafl›m savafl›n›n ayak sesleri kendini hissettirirken, Rosa’n›n bilincimizden bir an bile ç›kmamas› gereken “Ya barbarl›k ya sosyalizm” sözü, komünistlerin görevlerinin ne kadar aciloldu¤unu da hissettiriyor. Bu görevler ise, bu önderleri sadece anarak de¤il, onlar›n hedefleyip de yapamad›klar›n› gerçeklefltirmek için ad›mlar atmakla, yaflananlardan ders ç›kar›p onlar›n gösterdi¤i perspektifi örgütsel iradede cisimlefltirerek sürekli hale getirmekle mümkün. Ancak bunu baflard›¤›m›zda, mümkünün son s›n›r›na ulaflaca¤›z ve komünist bir dünya yaratma kavgas›n›n süreklili¤ini sa¤layabilece¤iz.
DÖ⁄ÜfiENLER
ÖLENLER‹N Yoldafl Bunlar›n sen isimlerini akl›nda tutma fakat 28 Kanunisâni’yi unutma!
Onbefller’in Yere Düflen Bayra¤› Yeniden Yükseltilecek!
Bugün ço¤unun adlar›n› bile bilmedi¤imiz, aralar›nda Mustafa Suphi’nin de bulundu¤u 15 komünist, 82 y›l önce Türkiye burjuva Cumhuriyetinin mimar› Kemal’in buyru¤uyla vahflice öldürülerek Karadeniz’e at›ld›. Böylelikle bugün anl› flanl› bir katliam geçmifli olan Türkiye burjuva cumhuriyeti, ilk icraatlar›ndan birini gerçeklefltirmifl oluyordu. 28 Kanunisani’yi anarken 15’lerin soylu davas›n›n sürdürücüsü olmak için yola ç›kan komünistler için, bu katliam›n unutulmamas› ve burjuvazi karfl›s›nda s›n›f kinini körüklemesi sorumlulu¤un yaln›zca bir boyutunu oluflturuyor. Çünkü 1921 y›l›n›n Ocak’›nda kaybettiklerimiz 15 bedenle s›n›rl› de¤ildi. Olay›n bu boyutunu ön plana ç›karanlar fazlas›yla var zaten. 15’lerin bedeni parçalara ayr›lm›fl, da¤›lm›fl flekilde Karadeniz’e at›ld›ktan sonra, bu 15 kiflinin yarat›lmas›nda önemli katk›lar› oldu¤u partileri, TKP de niteli¤ini yitirdi. Belli bir süre da¤›n›kl›k yaflayan TKP, toparlan›rken ilk TKP’nin ideolojik programatik hatt›na da sünger çekti. Bu topraklarda devrimci kayg›lar› olan her bir politik öznenin, hakl› olarak olumsuzlayarak and›¤› fiefik Hüsnü döneminin bafllad›¤› dönem, ayn› zamanda Bolflevik gelenek ve Komünist Enternasyonal’in örgütsel birikiminin ortadan kalkt›¤› bir dönem oldu. TKP, Komintern’in aktif bir üyesi olarak, deneyimlerden süzülen yeni programatik anlay›fla uygun olarak flekillenen ender seksiyonlar›ndan biriydi. Koflullar› içinde bilinçli ve örgütlü bir haz›rl›kla, komünistlerin birli¤ini sa¤layarak kurulan TKP, ayn› zamanda bu topraklarda kurulmufl ve ad›n› hakeden ilk ve tek komünist partiydi. Bugün ›srarla vurgulanmas› gereken bir di¤er nokta ise, TKP program›n›n asli bir unsuru olan dünya devrimi düflüncesi ve enternasyonalizm anlay›fl›d›r. Ocak ay›nda yitirdi¤imiz di¤er önderlerin ölümü gibi, 15’lerin katliyle bu topraklarda da dünya devrimi anlay›fl› bir k›r›lmaya u¤rad›. Bugün komünistler, bu topraklarda her vesileyle kendi eksikli¤ini hissettiren devrimci önderli¤in yarat›lmas› temel ve acil göreviyle, üstü örtülen gelene¤imizin kökleriyle buluflmakla karfl› karfl›yad›r. Kendi ayaklar›yla burjuvazinin tuza¤›na basan Karadeniz 15’lerin katliyle birlikte yere düflen bayrak, ard›llar›nca devral›nmad›. Yerden kald›r›lmay› On befl kere açt› gö¤sünü, bekliyor. On befl kere örtüldü. On befllerin hepsi bir komünist gibi öldü.
TUTMAZ YASINI...