Camia 176

Page 1

Türkiye Havalimanlarında Dalgınlıkla “Uçuş Kaçırma” Derdi Sona Eriyor

Kur’an Yarışmaları Gençlere Yol Gösteriyor

S. 14 S. 17

SAĞLIKLI YAŞAMIN SIRRI GÜÇLÜ KEMİKLER

S. 26

30 Ekim 2020 | 13 Rebîülevvel 1442 — Sayı 176

www.camiahaber.com |

Almanya’da İstihbarat, WhatsApp Yazışmalarınızı Okuyabilir S. 8

camiahaber

camia ile habersiz kalmayın!

HADSİZ BASKIN SONRASI

MÜSLÜMANLAR ÖZÜR BEKLIYOR ALMANYA

Almanya'nın başkenti Berlin'deki Mevlana Camii'nin 2014 yılındaki kundaklama vakası hâlâ çözüme kavuşturulmamışken, yapılan polis basknı tepki topladı. Caminin yönetim kurulu, iddiaların kabul edilemez olduğu vurgularken, polisin tutumunun orantısız oluşuna dikkat çekti.

A

lmanya’da 21 Ekim’de sabahın erken saatlerde Berlin Başsavcılığı’nın emriyle Berlin-Kreuzberg’de bulunan Mevlana Camii’ne baskın düzenlendi. Baskına gerekçe olarak koronavirüs pandemisi sebebiyle

devlet tarafından yapılan yardımların manipüle edilmesi gösterildi. Caminin yanı sıra cami dışındaki bazı dükkân ve aralarında Mevlana Camii Başkanı İdris Kahraman’ın evinin de bulunduğu evlerde de arama yapıldı. 150 polisin yer aldığı baskınlarda, bilgisayarlara, cep telefonlarına ve çok sayıda evraka el kondu. →S. 5

Avrupa’da Koronavirüste İkinci Dalga

Fransa, Onlarca Cami ve İslami Okul İle Derneği Kapatmayı Planlıyor Fransa’da Hz. Muhammed karikatürleri üzerine ders yapan öğretmenin öldürülmesinden sonra onlarca İslami kuruluş, okul ve cami kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya. Fransa İçişleri Bakanı CCIF ve Barakacity gibi çeşitli kurumların feshedilmesini teklif etmeyi planladığını söyledi. →S. 4

32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Sonuçlandı:

→S. 11

DÜNYA

821 Milyon İnsan Açlıkla Mücadele Ediyor

Hasene International: “Gıda Yardımlarımız Devam Edecek” →S. 13

ALMANYA

Almanya’ya Mülteci Olarak Geldi, Hafize Oldu →S. 19

Furkan Vural ve Selimcan Kerem Güner Birinci Oldu

AVRUPA

Peygamberimizin Doğumu Bize Ne İfade Eder?

Avrupa’da Kovid-19 salgınında ikinca dalga yaşanıyor. Son haftalarda kaydedilen hızlı artış nedeniyle birçok Avrupa ülkesi salgın tedbirlerini yeniden uygulamaya başladı. →S. 6

→S. 22

İlhan Bilgü

Virüsün Virüslerine Dikkat!

Meryem Özmen Yaylak

S. 15

Güzel Gören Güzel Düşünür

M. Hulusi Ünye

S. 20

Alkollü Dezenfektanlar

S. 22



GÜNDEM

30 Ekim 2020

3

Almanya’da Dinî Hoşgörü Araştırması BAŞYAZI Kemal Ergün Kutsala Saygı Kimseye Bir Şey Kaybettirmez Almanya’da 2009-2010 döneminde Aşağı Saksonya eyaletinde cami önlerinde herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin kimlik kontrolü uygulamalarına şahit olmuştuk. Günümüzde kimi yerlerde olduğu gibi o dönemde de Müslümanları terör ifadeleriyle yan yana getirmek isteyen bazıları tarafından bir güvenlik sorunu olarak gösterilen Müslümanlar kendi ibadethaneleri önünde kontrolden geçirildiler. Soruları çoğaltmak mümkün ancak bunlara tatmin edici cevaplar bulamayacağımız da aşikardır.

ALMANYA

21 Ekim 2020’ye gelindiğinde ise Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunan Mevlana Camii'ne kar maskeli polislerin baskın yaptığına tanık olduk. Korona salgını döneminde devlet tarafından yapılan yardımların manipüle edilmesi gerekçesiyle yapılan baskında içeride cemaatin bulunduğu ve ibadet ettiği bir esnada, 150’ye yakın polis aniden içeri girerek ayakkabılarla tüm cami halılarına basmak suretiyle camiye baskını gerçekleştirdi. İbadet vaktinde yapılan bu baskın cemaat tarafından tepkiyle karşılandı. Yetkililerin anahtarla açma teklifine rağmen kapı ve bağış kutusunun kırılması, baskında yine bir başka üzücü husus olmuştur. Bununla birlikte cevaplanması gereken, açıkta kalmış pek çok soru da zihinlerimizi meşgul ediyor. İbadet mekânına yapılan bu hürmetsizliğin Almanya’da başka bir örneği var mıdır? Herhangi başka bir ibadet mekânı ibadet esnasında âdeta cemaati tedirgin etmek istercesine, bu şekilde bir baskına maruz kalmış mıdır? Yasal olarak bir hakka başvurarak o hakkı kazanmış ve devletten korona desteği kazanmış her kurum ve kişi bu kadar sıkı bir şekilde takip ediliyor mu? Yapılan korona yardımlarındaki her 14 bin Euro’luk olası manipüle durumunda 150 kişilik polis ekibi yer almakta mıdır? Yoksa bu uygulama sadece Müslümanlara ait kurum ve kuruluşlara mı yapılmaktadır? İbadet mekânına bu şekilde bir baskın yapılmadan konu soruşturulamaz mıydı? Baskındaki amaç devletin mali hasara uğramasını engellemekse, bu derece çok polisin yer aldığı saatler süren baskının maliyeti yapılan korona yardımını gölgede bırakmaz mı?... Soruları çoğaltmak mümkün ancak bunlara tatmin edici cevaplar bulamayacağımız da aşikardır. Fransa’da ise Müslümanları âdeta provoke etme yarışı başlamıştır. Peygamberimize yönelik hakaret içerikli karikatürlerin binaların dışına yansıtılması hiçbir şekilde fikir özgürlüğü ile gerekçelendirilemez. Birinin fikri kutsala hakaret etmeye dönüşüyorsa, o fikir diğerinin özeline tacize tecavüze dönüşür. Kutsala saygı kimseye bir şey kaybettirmez, aksine kutsala saygısızlık ise toplumlara çok şey kaybettirir. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışmamızın finalini yaptık 32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması bu sene pandemi nedeniyle camiatv stüdyolarında yapıldı. Canlı olarak yayınlanan yarışmada 10-13 ve 14-18 olmak üzere her iki yaş grubunda da birincilik bu sene Güney Hollanda bölgesine gitti. Her yarışmacımızın yaşının üzerinde bir performansla katıldığı bu seneki yarışmamızda güzel olan hususlardan biri de iki jüri üyemizin de geçmiş yıllardaki birincilerimiz olmasıdır. Bu da Elhamdülillah hem yarışmacı hem jüri yetiştirebilen bir teşkilat olduğumuzun kanıtıdır.

Konrad Adenauer Vakfı tarafından yapılan araştırmaya göre Müslümanlar ve Hristiyanlar birbirlerine karşı son derece hoşgörülü.

K

onrad Adenauer Vakfı tarafından yapılan araştırmada, toplumda Müslümanların ve Hristiyanların birbirlerine karşı son derece hoşgörülü oldukları sonucuna varıldı. Araştırmaya göre Müslümanlar ve Hristiyanlar farklı inanışa sahip bireylerle iletişimi önemsiyor. MÜSLÜMANLARIN YÜZDE 91’İ DİNLER ARASI İLETİŞİME OLUMLU BAKIYOR

"İnançta Birleştik? – Almanya’da

Hristiyanlar ve Müslümanlar" başlığı altında yapılan araştırmada, Ekim 2018 ile Şubat 2019 tarihleri arasında 3.003 Katolik, Protestan, Ortodoks Hristiyan'a ve Müslüman'a sorular yöneltildi. Araştırmada "Yakın aile çevresinden bir bireyin farklı dine mensup bireylerle görüşmesine ne dersiniz?" sorusuna Müslümanların yüzde 91’i, Katoliklerin yüzde 94’ü, Protestanların yüzde 97’si ve Ortodoksların yüzde 98’i “olumlu karşılarım" ve “benim için farketmez” cevap şıkları üzerine yoğunlaştı. Az oran-

da katılımcı ailesinden birinin farklı dine mensup kişilerle görüşmesine karşı olduğunu belirtti. Müslümanlar arasında bu oran yüzde 7 olarak neticelendi. HRİSTIYANLARIN YÜZDE 31’I AİLELERİNDEN BİRİNİN MÜSLÜMAN OLMASINA KARŞI

Araştırmaya göre Müslümanların yüzde 43’ü ailesinden bir bireyin din değiştirmesine karşı. Hristiyanların yüzde 31’i ailelerinden bir bireyin

Müslüman olmasını iyi karşılamıyor. "Kızınızın farklı dine mensup bir bireyle evlenmesini nasıl karşılarsınız?" sorusuna cevaplar benzer nitelikte. Müslümanların yüzde 36’sı kızının bir Hristiyanla evlenmesini istemiyor. Ortodoks Hristiyanlarda bu oran yüzde 34 ile neredeyse aynı. Katolikler (yüzde 28) ve Protestanlar (yüzde 27) eşit oranlarda kızlarının bir Müslümanla evlenmelerine karşı, fakat bir Yahudi ile evlenmesini Katoliklerin sadece yüzde 12’si iyi karşılamıyor.

İslam Düşmanlığı Artık Saklanmıyor ALMANYA

Almanya'da bir Müslüman'ın iş başvurusunu reddeden inşaat firması "Çünkü, İslam Almanya Anayasası ile bağdaşmıyor.” gerekçesini gösterdi.

B

randenburg eyaletindeki bir inşaat firması, Müslüman olduğu gerekçesi ile iş başvurusu yapan bir Müslümana iş vermedi. Firma önceleri, daha vasıflı bir işçi bulunduğunu söylese de buna rağmen, iş başvurusu yapan kişinin Müslüman olmasının işe alınmama sebebi olduğunu açıkladı. Asphalt Straßenbau Gesellschaft işimli ve Spree-Neiße ilçesinde bulunan firma, müracaatı yapan işçiye verdiği cevapta “Daha vasıflı bir işçi bulduk. Bununla birlikte, bizim şirketimizde dindar Müslümanları istemiyoruz. Bana göre İslam, Federal Almanya Anayasası ile bağdaşmamaktadır.” dedi. Suçlamalar üzerine Berlin Brandenburg Radyo Televizyonu rbb|24 programı inşaat firmasının Genel Müdürü Frank Pilzecker’den görüş aldı. Ancak, Frank Pilzecker bu görüşleri reddetmedi ve “Firmada dindar bir Müslüman'ı işe almam, çünkü, işyerinde huzursuzluk çıkar.” cevabı verdi. Ne tür bir huzursuzluk olacağına ise “Bir Alman bir odada sosisini yerken, Müslüman işçi de bir başka odaya geçer. Bu da işçilerin sosyal hayatını etkiler.” şeklinde cevap verdi.


GÜNDEM

30 Ekim 2020

4

Fransa, Onlarca Cami ve İslami Okul İle Derneği Kapatmayı Planlıyor FRANSA

Fransa’da Hz. Muhammed karikatürleri üzerine ders yapan öğretmenin öldürülmesinden sonra onlarca İslami kuruluş, okul ve cami kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya. Fransa İçişleri Bakanı CCIF ve Barakacity gibi çeşitli kurumların feshedilmesini teklif etmeyi planladığını söyledi.

F

ransa, Conflans-Sainte-Honorine’de 16 Ekim Cuma günü Hz. Muhammed karikatürlerini gösterdiği için tarih-coğrafya öğretmeni Samuel Paty’nin katledilmesinin ardından Müslümanlar, camiler ve okulların dahil olduğu çeşitli kuruluşlara karşı harekete geçiyor. Açıklanan tedbirler sonrasında ülkede güvenlik önlemleri de artırıldı. Bu arada Fransız hükûmeti, “radikalleşmiş çevrelere, yapılara veya derneklere” yakın insanlara karşı tedbirler almayı da planlıyor. POLİS OPERASYONLARI VE 51 DERNEĞE DENETİM SÜRÜYOR

İçişleri Bakanı Darmanin Europe 1’e verdiği röportajda “Öğretmenin öl-

dürülmesinden bu yana, sosyal medyada öğretmenin bunu hak ettiğini ifade edenlere karşı nefret söyleminden dolayı 80 soruşturma açıldı. 18 Ekim'den beri birçok kişi sorguya çekildi. Ülkede Polis operasyonları yapıldı ve yapılmaya devam edilecek. Operasyonlar zaten istihbarat servislerinin gözetimi altında bulunan ve sosyal medyadaki mesajlarıyla 'zayıf sinyaller' veren kişilere karşı yapıldı. Yaklaşık elli dernek devlet kuvvetleri tarafından ziyaret edilecek. Bunlardan birkaçı, Cumhurbaşkanı’nın talep etmesinden bu yana ve benim önerim üzerine, Bakanlar Kurulu’nda feshedilecek”. ifadelerini kullandı. İlgili 51 yapının farklı nitelikte kurumlar olduğu belirtilirken, söz konusu bu kurumlar okullar, iba-

Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201 www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com

dethaneler, kolektifler ve dernekleri kapsıyor. Öte yandan TF1 kanalına konuşan Bakan, Pantin camisinin sosyal medyasından, öldürülen öğretmeni eleştiren bir velinin videosununpaylaşıldığını belirterek, caminin kapatılması için de valiye emir verdiğini söyledi. Cami, 21 Ekim’de valilik kararıyla kapatıldı. CCIF VE BARAKACİTY

Fransa’daki İslamofobiye Karşı Kolektif (CCIF) de hükûmetin radarında. Gérald Darmanin, kolektifin feshedilmesi için teklif sunacak. “Bunu istiyorum çünkü bu öğretmene karşı 'fetva' veren baba açıkça bu derne-

ğe atıfta bulundu. Bu dernek hem devletin maddi desteğinden ve vergi indirimlerinden faydalanıyor hem de devlet İslamofobisi iddiasında bulunup bunu kınıyor. Bazı belirli unsurlar bu derneğin Cumhuriyet’e düşman olduğunu gösteriyor. Bakanlar Kurulu’na Barakacity kuruluşunun da feshini teklif edeceğim.” Barakacity kurucusu Idriss Sihamedi, RMC’de köşe yazarı olan Zohra Bitan’ın şikâyette bulunmasının ardından sosyal medya tacizi sebebiyle tutuklanmıştı. TAKİP EDİLEN YABANCILARIN SINIR DIŞI EDİLMESİ

İçişleri Bakanı 18 Ekim Pazar günü, terörist radikalleşmeyi önleme dos-

yasında bulunan 231 yabancıyı sınır dışı etme kararı aldı. Bunların 180’i şu an cezaevinde bulunuyor. “Radikal İslamizm’le etiketlenmiş 22 bin kişi var. Bunları servislerimiz takip ediyor. Hepsi Fransa’da değil, bu 22 bin dosyadan sadece 8 bini aktif. Birçok kişi şimdiden sınır dışı edildi. Bu 8 aktif kişiden 600’ü yasadışı yabancı. Birçoğu zaten hapiste ve cezalarının sonunda sınır dışı edilecek. Bazılarını ise sınır dışı edemeyeceğiz, aralarında Libyalılar var, Suriyeliler var. Topraklarımızda bulunan insanları savaşta olan bir ülkeye gönderemeyiz.” diyen Gérald Darmanin, bu insanların gözetim altında olduğunu ekliyor.

Camiye İslam Karşıtı Mektup Gönderildi

Postanschrift | Adres camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229 /243/ 263 Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Auflage | Tiraj 17.000 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.

ALMANYA

Almanya'nın Hamburg kentindeki camiye Müslümanlara ve İslamiyet'e hakaret içeren mektup gönderildi.

A

“Burası sizin ülkeniz değil, bizim ülkemiz. Biz burada yaşıyoruz ve burada kalıcıyız, buna alışın.” denildi.

polit bölgelerinden birinde olduğunu da kaydederek, ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. İslam karşıtı mektup cami cemaatinin yanı sıra sosyal medyada da büyük tepki çekti. Yapılan yorumlarda Alman-

Caminin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, söz konusu mektup kınanarak gönderen kişi ya da kişilere yönelik,

Cemiyet Başkanı, Adem Bora, söz konusu mektubun bireysel bir eylem olduğunu düşündüğünü, mektubu çok da önemsemediklerini belirtti. Bora, mektup ile ilgili emniyet güçlerini de bilgilendirdiklerini belirterek, polisin gelerek incelemelerde bulunduğunu söyledi. Adem Bora, caminin Hamburg’un en kozmo-

lmanya’nın Hamburg kentindeki Yeni Beyazıt Camii’ne kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce Müslümanlara ve İslamiyet’e hakaret içeren mektup gönderildi.Hakaret ve küfür içeren İslam karşıtı mektupta ayrıca çeşitli görsel ve fotoğraflar kullanılarak Müslümanlar aleyhine nefret söylemlerine yer verildi.

ya’da aslında ırkçıların azınlıkta olduğu, tüm insanların eşit olduğu ve herkesin dinine saygı duyulması gerektiği gibi sözler yer aldı.


GÜNDEM

30 Ekim 2020

5

Berlin Mevlana Camii:

“İddialar Kabul Edilemez, Polisin Tutumu Orantısız” Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunan Mevlana Camii'ne yapılan baskın sonrası, caminin yönetim kurulu bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, iddiaların kabul edilemez olduğu vurgulanırken, polisin tutumunun ise orantısız oluşuna dikkat çekildi.

A

lmanya’da 21 Ekim’de sabahın erken saatlerde Berlin Başsavcılığı’nın emriyle Berlin-Kreuzberg’de bulunan Mevlana Camii’ne baskın düzenlendi. Baskına gerekçe olarak koronavirüs pandemisi sebebiyle devlet tarafından yapılan yardımların manipüle edilmesi gösterildi. Caminin yanı sıra cami dışındaki bazı dükkân ve aralarında Mevlana Camii Başkanı İdris Kahraman’ın evinin de bulunduğu evlerde de arama yapıldı. 150 polisin yer aldığı baskınlarda, bilgisayarlara, cep telefonlarına ve çok sayıda evraka el kondu. “DOLANDIRICILIK İTHAMINI AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE REDDEDİYORUZ”

Mevlana Camii Yönetim Kurulu, yapılan baskınla ilgili bir basın açıklaması yayınlarken, polisin tutumunu orantısız bulduklarını açıkladı. Açıklamanın devamında, “Korona acil yardımı için haksız başvuru yapmak suretiyle dolandırıcılık it-

hamını açık ve net bir şekilde red- ceğimizi söylememize rağmen kapı dediyoruz. Eğer başvurumuza dair ve bağış kutusu kırılmıştır. Altı saat açık hususlar var ise bunlar basit boyunca da sözde deliller toplanmışbir şekilde tarafımıza sorulup öğ- tır.” diye kaydedildi. Yönetim kurulu renilebilir ve hızlıca açıklığa kavuş- yaptığı açıklamada ayrıca Mevlana turulabilirdi. Ayrıca başvurularının Camii’nin, sosyal faaliyetleriyle bütün reddedilebilir veya tarafımıza yapı- Berlin’de bilinen, yerleşik bir cemiyet lan ödemenin olduğunu kaydegeri gönderilderken, “Bu ni“Anahtarla açabileceğimizi mesi de talep teliğinden dolayı söylememize rağmen kapı edilebilirdi. takdir edileceği ve bağış kutusu kırılmıştır. Ancak yetkili Altı saat boyunca da sözde yerde, kendi hakmercilerden de lılığını ispat etdeliller toplanmıştır.” Berlin Yatırım meye mecbur bıBankası’ndan da (IBB) tarafımıza rakılmaktadır. Cemiyetimiz bunu asla herhangi bir müracaat olmamıştır.” hak etmemiştir.” diye belirtti. Hem ilifadeleri kullanıldı. gili mercilerin suçlamalarının hem de polisin tutumu asla kabul edilemez “POLİSİN TUTUMU ASLA olduğunu da belirten yönetim kurulu KABUL EDİLEMEZ” üyeleri, “İtham edilen eylem ile söz konusu tutum arasında çok büyük bir İddialar kadar vahim olan bir diğer orantısızlık mevcuttur.” diye kaydetti. hususun ise, sabahın erken saatlerinde, yüzleri kar maskeli 1oo kadar “BU BİZİM HAK ETMEDİĞİpolis memurunun, baskını, camide MİZ BİR TAVIR” sabah namazı eda edilirken düzenlemesi olarak belirtilen açıklamanın Mevlana Camii Başkanı İdris Kahdevamında ise, “Anahtarla açabile- raman da konuyla ilgili Camia’ya

yaptığı açıklamada, kendi evine de baskın yapıldığını belirtti. Camiye yapılan baskında ise polislerin mescide ayakkabılarıyla girmeleri neticesinde namazdan sonra cemaatin ciddi şekilde tepki gösterdiğini de belirten Kahraman, “Ondan sonra tekrar geri adım atarak, halı getirdiklerini söylediler. Bu bizim hak etmediğimz bir tavır. Tam 6 saat boyunca sanki burada cinayet işlenmiş gibi, buranın terörizmin yuvasıymış gibi muameleyi biz asla kabul etmiyoruz.” diye konuştu. Cemaat de camiye ibadet esnasında yapılan bir baskının kendilerini üzdüğünü Berlin Mevlana Camii’nin ve cemaatinin asla böyle bir uygulamayı hak etmediğini belirttiler.

“HUKUKİ HAKLARIMIZI KULLANACAĞIMIZIN BİLİNMESİNİ İSTERİZ” Öte yandan Mevlana Camii, 2014 yılında kundaklanmıştı. Yönetim kurulu yaptığı açıklamada, bu kundaklamaya da atıfta bulunarak, “Soruşturma makamlarının, 2014 yılında camimize yapılan kundaklama saldırısından sonra da bu kadar hassas hareket etmesini beklerdik ki saldırı hâlâ aydınlatılmış değildir. Hukuki haklarımızı kullanacağımızın bilinmesini isteriz.” diye kaydetti.

IGMG GENEL BAŞKANI ERGÜN, BERLIN MEVLANA CAMII’NE YAPILAN BASKINI KINADI Almanya’nın başkenti Berlin’de iki gün önce koronavirüs pandemisi sebebiyle devlet tarafından yapılan yardımların manipüle edilmesi gerekçesiyle polisin yaptığı baskın büyük tepki topladı. Müslümanlar sosyal medya üzerinden, özellikle polislerin camiye ayakkabıları ile girmele-

rini kınadıkları bir çok mesaj paylaştı. “HEM İNSANLARA, HEM DE BİR MABEDE KARŞI CİDDİ BIR SAYGISIZLIK” İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün de Twitter hesabın-

dan Berlin Mevlana Camii’ne karşı polisin sergilediği tutumu kınadığı bir tweet paylaştı. Ergün, “İnsanların sabahın erken saatlerinde ibadet için camide bulunduğu bir esnada böyle bir muamele hem insanlara, hem de bir mabede karşı ciddi bir saygısızlıktır.” diye kayetti.

KRM: “Siyaset, Berlin Mevlana Camii Baskınını Soruşturmalıdır” ALMANYA

“Bu polis baskını Müslümanları kamuoyu önünde karalamış, suçlu ilan etmiş ve toplumdaki İslam düşmanlığını canlandırmıştır. Dinî bir azınlık olarak biz Müslümanlar da inancımıza ve mabetlerimize karşı gereken saygıyı bekliyoruz.”

A

lmanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) Berlin Mevlana Camii'ne polis tarafından yapılan “orantısız” baskını kınadı. Konsey polisin bu zorba baskınının açıklığa kavuşturulması için siyasetçilere çağrıda bulundu. Konuya ilişkin bir basın açıklaması yapan KRM dönem sözcüsü Burhan Kesici, “Polisin tutumundan

derin bir üzüntü duyduk. Polisin, sabah namazı kılan Müslümanlara sert bir baskın yapması, her türlü saygıdan uzak bir davranıştır.” dedi. Polisin baskın sırasındaki davranışlarının sıra dışı olduğuna dikkat çeken KRM açıklamasında, polisin çizmeleriyle namaz kılınan yere girmesinin ve cemaatin kendilerinin açacağını söylemesine rağmen

yardım sandıklarını kırmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi. POLİSE GÜVEN SARSILDI

KRM açıklamasında ayrıca, Almanya’da emniyet güçleri arasındaki ırkçılığın tartışıldığı bir dönemde, Berlin polisinin bu baskınla polise olan güveni iyice sarstığına da dikkat çekildi. Açıklamada özetle şöyle denildi:

“KRM bu polis baskının arka planının araştırılması için siyasetçilere çağrıda bulunmaktadır. Bu polis baskını Müslümanları kamuoyu önünde karalamış, suçlu ilan etmiş ve toplumdaki İslam düşmanlığını canlandırmıştır. Dinî bir azınlık olarak biz Müslümanlar da inancımıza ve mabetlerimize karşı gereken saygıyı bekliyoruz.”


GÜNDEM

30 Ekim 2020

6

Avrupa’da Koronavirüste İkinci Dalga AVRUPA

Avrupa’da Kovid-19 salgınında ikinca dalga yaşanıyor. Son haftalarda kaydedilen hızlı artış nedeniyle birçok Avrupa ülkesi salgın tedbirlerini yeniden uygulamaya başladı.

K

oronavirüs salgınında Avrupa'da ikinci dalga sert şekilde devam ediyor. Günlük vaka sayıları dikkate alındığında salgının ikinci dalgası ilkbahar aylarındaki ilk dalgadan daha sert geçerken, birçok ülkede salgının başından bu yana en yüksek günlük vaka sayıları kaydedildi.

yasağı uygulanacak bölge sayısı 54'e çıkarıldı. Başbakan Jean Castex, düzenlendiği basın toplantısında, ülkede salgının mevcut du-

İTALYA'DA KISITLAMALAR GÜNDEMDE

ALMANYA'DA İKİNCİ DALGA ENDİŞESİ

Almanya’da Başbakan Angela Merkel'in eyalet başbakanlarıyla düzenlediği toplantıda, son günlerde 100 bin kişide 50'den fazla yeni vaka görülen bölgelerde Kovid-19 tedbirlerini sıkılaştırma kararı alındı. Buna göre dükkan, lokanta, restoran ve bar gibi işletmelerin 23.00-06.00 saatleri arasında kapalı tutulması, bu saatler arasında açık olan benzin istasyonu gibi işletmelerin alkol satışı yapmaması kararlaştırıldı. Açık alanlarda mesafe kuralının uygulanamayacağı yerlerde, maske takma zorunluluğu ve temas kısıtlanması getirilebilecek, ayrıca kapalı alanlardaki kutlama ve toplantılara en fazla 10 kişi katılabilecek. FRANSA’DA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI 54 BÖLGEDE UYGULANIYOR

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarının hızla arttığı Fransa'da, 24 Ekim itibarıyla gece sokağa çıkma

benzer ek önlemler uygulanırken İspanya'daki 1700'den fazla belediyede serbest dolaşıma kısıtlama getirildi. Doluluk oranları yarıya indirilen bar ve restoranların en geç saat 23.00'te, alışveriş merkezleri ve dükkanların ise saat 22.00'de kapatılması kararlaştırıldı.

rumun u n ciddi olduğunu belirtti. Başbakan Castex, 66 milyon nüfuslu ülkede bu uygulamanın 46 milyon kişiyi kapsadığı bilgisini de paylaştı. Fransız Polinezyası'nda da aynı saatlerde sokağa çıkma yasağı getirildiğini ifade eden Castex, Kovid-19 tedbirlerinin tekrar değerlendirileceğini, gerek görülmesi hâlinde önlemlerin sıkılaştırılacağını belirtti. İSPANYA DA GECE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI PLANLIYOR

Salgının başından bu yana en yüksek günlük artışın kaydedildiği İspanya'da da hükûmet Kovid-19'daki vaka artış hızını durdurmak için Fransa'dakine benzer şekilde ülke genelinde gece sokağı çıkma yasağı getirerek önlemleri artırmayı planlıyor. Başkent Madrid başta olmak üzere Navarra, Rioja, Aragon, Bask, Castilla y Leon, Katalonya ve Endülüs bölgelerinde birbirlerine

İtalya Başbakanı Giuseppe Conte'nin hafta sonu açıkladığı yeni tedbirler uyarınca restoran, bar ve kafelere yönelik saat sınırlamaları getirilirken, topyekun bir tecrit uygulamasından ziyade bölgesel kapanmalar yerel yönetimlere bırakıldı. Lombardiya ve Campania bölgelerine 23.00-05.00 saatlerinde sokağa çıkma yasağı uygulanması kararı alındı, başkent Roma'nın da içinde bulunduğu Lazio Bölgesi'nde ise 00.00-05.00 saatlerinde sokağa çıkmak yasaklandı. Sokağa çıkanların, kendi doldurdukları ve çıkma gerekçelerini belirten izin belgelerini taşıması gerekecek. Sağlık, aile durumu, acil nedenlerle sokağa çıkışlar bu belgeyle mümkün olacak ve bu durum dışındakilere 3 bin avroya kadar para cezası kesilebilecek. AVUSTURYA'DA TOPLANMALARA KİŞİ SINIRLANDIRMASI

Komşularına kıyasla günlük vaka

sayılarının daha düşük olduğu Avusturya'da ise hükûmet, özel toplantıları açık alanlarda 12, kapalı alanlarda ise 6 kişiyle sınırlandırdı. Kapalı alanlarda maske kullanımının zorunlu kılındığı ülkede, pazar ve fuar alanlarında da maske takmak zorunlu oldu. İSVİÇRE'DE "YOĞUN BAKIMLARDA YER KALMAYACAK" UYARISI

İsviçre'de federal hükûmetin aldığı tüm önlemler salgınının hızını durdurmakta yetersiz kalırken son bir aydır hızla artan vaka sayısında salgının başından bu yana en yüksek seviyeye ulaşıldı. Almanya, riskli ülke veya bölgeler listesini güncelleyerek İsviçre'nin tamamını bu listeye dahil ettiğini açıkladı. İsviçre'deki Kovid-19 Bilim Kurulu, 4 hafta içinde yoğun bakım ünitelerinde yer kalmayacağı uyarısında bulunurken ülkedeki 1600 yoğun bakım odasından yarısının dolu olduğu ifade ediliyor. Federal hükûmet, OHAL ile 2-3 hafta boyunca sokağa çıkma yasağı getirilmesini değerlendiriyor. HOLLANDA'DA "KISMİ KARANTİNA"

Hollanda'da 14 Ekim'de 4 haftalık "kısmi karantina" uygulamasına geçildi, restoran ve barlar yeniden kapatıldı, toplu taşıma seferleri azaltıldı. Alkollü içecek satışı 20.00'den sonra yasaklandı, amatör spor etkinlikleri ve diğer etkinliklerin de 1 ay boyunca yapılmayacağı ifade edildi.

BELÇİKA VE İNGİLTERE’DE DE İKİNCİ DALGA ENDİŞESİ

Belçika'da federal hükûmetin aldığı tedbirler kapsamında ülke genelindeki restoran, kafe ve barlar 1 ay kapatıldı, 00.00-05.00 saatlerinde de sokağa çıkma kısıtlaması uygulanması ve 20.00'dan sonra alkollü içecek satışı yapılmaması kararlaştırıldı. İngiltere'de "ulusal karantina" kararı almaktan kaçınan hükûmet, virüsün artış hızına bağlı olarak devreye girecek "orta", "yüksek" ve "çok yüksek" olmak üzere 3 aşamalı kısıtlamalar açıkladı. İlk aşama, kapalı veya açık alanlarda buluşmaların 6 kişiyle sınırlandırılmasını, barlar ve restoranların 22.00'de kapanmasını içerirken, ikinci aşamada da farklı hane üyelerinin kapalı mekanlarda görüşmeleri yasaklanıyor. Son aşamada ise bu önlemlerin yanı sıra bar ve restoranların kapatılması öngörülüyor. Güney Yorkshire bölgesi de Merseyside, Lancashire ve Manchester'dan sonra son aşamaya dahil edildi.


GÜNDEM

30 Ekim 2020

KRV’de Okullarda Ders Esnasında Maske Dönemi Tekrar Başladı

7

GÜNDEME DAİR Murat Gümüş

ALMANYA

mgumus@camiahaber.com

Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde sonbahar tatilinin ardından okullarda ders esnasında maske takma zorunluluğu tekrar getirildi.

A

lmanya’da artan koronavirüs (Kovid-19) vakaları Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletindeki okullarda yeniden önlemler alınmasına neden oldu. Kuzey Ren Vestfalya Eğitim Bakanlığından gelen açıklamaya göre ders esnasında maske takma zorunluluğu getirildi. Bu kural kış tatiline kadar geçerliliğini koruyacak.

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİ DERS ESNASINDA MASKE TAKMAK ZORUNDA

İlkokul öğrencileri için maske zorunluluğu okul binasında, koridorlarda ve teneffüslerde geçerli. Ortaokul öğrencilerinin ders esnasında da maske takmaları alınan yeni kararla zorunlu hale geldi. Öğretmenler ise yalnızca sosyal mesafe kurallarına uymanın mümkün olmadığı durumlarda maske takacak. SINIFLARDAKİ ÖĞRENCİ SAYISI DEĞİŞMEYECEK

Yüz yüze eğitimin koronavirüs tedbirleri kapsamında sürdürülmesini kararlaştıran KRV Eğitim Bakanlığı, sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılmayacağını ifade etti. Öğretmen ve sınıf kapasitesinin böyle bir uygulama için yeterli olmadığını açıklayan Bakanlık, kademeli ve seyreltilmiş bir eğitimin mümkün olmadığını belirtti.

SOĞUK KIŞ AYLARI DAHİL HER 20 DAKİKADA BİR HAVALANDIRMA

Eğitim Bakanlığı tarafından koronavirüsle mücadele kapsamında okullarda sınıfların havalandırılması tavsiye edildi. Soğuk kış ayları dahil ders sırasında her 20 dakikada bir pencereler açılarak sınıflar havalandırılacak. Virüsün daha çok kapalı yerlerde kapıldığına dikkat çekilen açıklamada, ders öncesinde havalandırmanın önemine vurgu yapıldı.

Köpekle Camide Banka Dekontu Arayan Berlin Polisi Berlin Mevlana Camii sadece Berlin’in değil, Almanya’nın en köklü camilerinden birisi. Yoğun Müslüman nüfusuna sahip olan Kreuzberg semtinin tam göbeğinde. Geçimini helal kazançtan elde eden nice doktorlar, avukatlar, öğretmenler, esnaf orada yetişti. Toplum içinde örnek şahsiyetler olarak gösterilen nice insan oradan aldığı manevi eğitim sayesinde toplum tarafından sevildi. Fakat her meyve veren ağaçta olduğu gibi, bu meyve veren çınar da zaman zaman taşlara maruz kaldı. Cami kundaklamasından tutun, camiye gönderilen veya bırakılan silah kurşunlarına, oradan hakaret mektuplarına kadar her türlü hakaret, tehdit ve saldırıyı gördü Mevlana cemaati ve Mevlana Camii’nin o mübarek duvarları.

MASKE ZORUNLULUĞU 31 AĞUSTOSTA SONA ERMİŞTİ

Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Armin Laschet, Ağustos ayında yaptığı açıklamada, okul dersindeki maske zorunluluğunun 31 Ağustos 2020 tarihinde sona ereceğini duyurmuştu.

"Suçlama: Korona salgını sürecinde maddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacak olan kuruluşlara sunulan acil maddi destek programından yardım almak."

Bu saldırıların hiç biri, dolandırıcılık suçlaması ve terör yuvasına baskın yaparcasına veya bir çeteyi derdest edercesine Berlin polisinin 150 kişi ile gelip sabah namazında baskın yapması kadar dokunmamış. İddia ve suçlama ne? Korona salgını sürecinde maddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacak olan kuruluşlara sunulan acil maddi destek programından yardım almak.

Robert Koch Enstitüsü:

“Aşı Bulunsa da Maskeye, Mesafe ve Temizliğe Devam!” ALMANYA

Kronavirüs salgının yeniden başlaması üzerine bir strateji yayımlayan Robert Koch Enstitüsü, aşı bulunsa da maske, mesafe ve temizliğe devam edilmesi gerektiğini belirtti.

S

algın hastalıklarla mücadele ile görevli olan Almanya’daki Robert Koch Enstitüsü (RKI), aşı bulunsa da koronavirüs sebebiyle gündeme gelen temizlik, maske takma ve mesafeli durma gibi kısıtlamaların biraz daha uzun süreceği uyarısında bulundu. Robort Koch Enstitüsü virüsle mücadele için yayınladığı yeni strateji ilkelerine göre ayrıca risk grubunda bulunan kişilere grip aşısı olma tavsiyesi yaptı. RKI grip aşısının yanı sıra özellikle çocuklarda çeşitli akciğer hastalıklarına yol açan ve pneumokokken denilen hastalığa karşı da çocukların aşılanmasını önerdi.

OKULLAR AÇIK KALSIN

RKI velilerin endişe içinde bulunduğu okullar ile ilgili bir öneride bulundu ve okulların salgında etkin olmasına rağmen, çocukların eğitimi ve sosyalleşmesinin önemi bakımından gerekli kurallara uyularak okullarla anaokullarının açık tutulmasını istedi. Seyahat ve iş sebebiyle bir araya gelmenin salgın riskini artırdığını ancak asıl riskin, risk bölgelerinde bulunan kişilerin davranışlarındaki dikkatsiz olduğunu da vurgulayan RKI, salgınla mücadelenin tüm toplumun sorumluluğunda bulunduğunu da hatırlattı.

Burada asıl üzerinde durulması gereken mesele, polisin, yardım başvurularını alan ve ödemeleri yapan Berlin Yatırım Bankası’nın ve savcılığın iddialarının doğruluğunu tespit edebilmek için neden nerdeyse bir ordu ile baskına gelmiş olması. Zira, bir mektupla, bir telefonla, yardım için yapılan başvurunun haklılığını denetlemek için görüşme yapmak mümkün. Gelinir, caminin 1 yılın girdisi-çıktısı, korona sürecinde camilerin kapatıldığı andan itibaren uğradığı kayıbın bilgi ve belgeleri, başkan ve yönetim kurulunun listeleri istenebilirdi. Çok basit bir telefon görüşmesiyle ‘yarın denetlemeye geliyoruz’ diyerek müfettişler gönderebilirdi camiye. Böyle 150 kişilik bir ordu gerektirmeyen ve soruların cevabını gayet olağan imkanlarla ortaya çıkarabilecek en az 25 yol vardır. Burada soru şu: Savcılık ve polis neden 1’den değil de 26’dan sonra saymaya başladı? Hadi defterleri ve girdi çıktıları ele almak istiyorsun, o zaman neden köpek getiriyorsun? Cemaati korkutmak için mi yoksa cami odalarında uyuşturucu veya patlayıcı aramak için mi? Yoksa caminin banka hesabı dekontlarını araması için mi? Buna karşılık cami cemaati polis baskını esnasında gerçekten de vakarlı davrandı. Cemaat o polis gürültüsüne rağmen namazını bile bozmadı.


GÜNDEM

16 Ekim 2020

8

Almanya, Polis Teşkilatında Irkçılık Olup Olmadığını Araştıracak ALMANYA

Almanya’da polis içerisindeki aşırı sağcı yapılanmaların ortaya çıkması üzerine emniyet güçleri içindeki ırkçılığın araştırılması yönündeki çağrılar üzerine hükûmetin bu araştırmanın yapılması konusunda anlaştığı bildiriliyor.

F

ederal Almanya hükûmeti polis teşkilatında ırkçılık olup olmadığını araştıracak. İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in bu yöndeki çağrıları daha önce reddetmesine rağmen, sosyal demokratlarla Hristiyan demokratlardan oluşan koalisyon hükûmeti böyle bir araştırmanın yapılması üzerinde anlaştı. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı sosyal demokrat Olaf Scholz konuya ilişkin

yaptığı açıklamada, araştırmanın adının ne olacağı yönünde bir anlaşma için çalışıldığını açıklamıştı. SEEHOFER ESKI POZISYONUNU KORUDU

Başbakan Yardımcısı Olaf Solz’un açıklamaları üzerine söz konusu araştırma hakkında konuşan İçişleri Baka-

Almanya’da Polis Adaylarından Sohbet Gruplarında Irkçı Mesajlar

nı Seehofer ise “Polis teşkilatında ırkçılık olduğu iması yapan bir araştırma olmayacak.” diyerek eski pozisyonunu korudu. Ancak, ırkçılık araştırmasının doğrudan polis ile ilgili olmayacağını ve genel olarak toplumda ırkçılık meselesinin araştırılacağını belirten İçişleri Bakanı Seehofer, araştırmada ayrıca ülkedeki güvenlik personelinin karşılaş-

tığı güçlükler konusunun da yer alacağını bildirdi. Başbakan Yardımcısı Olaf Scholz ile İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in açıklamalarının birbiriyle çelişmesi de dikkat çekti. Bu arada, İçişleri Bakanlığının bir iç yazışmasında “Polislerimiz tecrübeleri ile yalnız bırakılamaz. Aşırılığa, ırkçılığa ve Yahudi düşmanlığına karşı müsamaha da yok.” denildiği, bu iki ilkenin de hayata geçirileceği belirtiliyor.

Almanya’da İstihbarat, WhatsApp Yazışmalarınızı Okuyabilir

Almanya'da hükûmetin, istihbarat kurumlarına WhatsApp ve benzeri şifreli yazışmaları okuma imkânı getirdiği bildirildi. ALMANYA

Almanya’nın başkenti Berlin’deki polis akademisinde eğitim gören polis adaylarının, bir sohbet grubunda ırkçı mesajlar paylaştıkları tespit edildi. Berlin Başsavcılığı'nın adaylarla ilgili soruşturma başlattığı kaydedildi.

A

lmanya’nın başkenti Berlin’deki polis akademisinde eğitim gören polis adaylarının bir sohbet grubunda ırkçı mesajlar paylaştıkları kaydedildi. Anayasaya aykırı olan gamalı haç gibi sembol ve ırkçı mesajların paylaşılmasının tespit edilmesi sonrası ise polis adaylarının evlerine baskınlar düzenlendiği belirtildi. Polis adayları ile ilgili ise Berlin

Başsavcılığı’nın soruşturma başlattığı ifade edildi. “İNSANLIK DIŞI MESAJLAR PAYLAŞAN POLİS ADAYLARININ EVLERİNE BASKINLAR YAPILDI”

Berlin Eyalet Emniyet Müdürü Barbara Slowik, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Irkçı ve insanlık dışı mesajlar paylaşan polis adaylarının evleri-

ne baskınlar yapıldı. İhbarda bulunulmasından dolayı minnettarım.” diye kaydetti. Polisin, halkın çıkarını korumak için görevinde olduğu belirtti. “BAŞKA YAPTIRIMLAR DA SÖZ KONUSU OLABİLİR”

Paylaşımı yapan polis adaylarıyla ilgili ise Müdür Slowik, “Kendileriyle ilgili cezai ve disiplin so-

ruşturmaları açıldı. Başka yaptırımlar da söz konusu olabilir. Berlin Polisi, anayasaya karşı sorumluluğunu yerine getirmede hiç şüpheye düşmeyecektir.” diye konuştu. Geçtiğimiz haftalarda yine Almanya’nın başkenti Berlin’deki bir polis karakolunda görev yapan 25 polisin ırkçılık içeren yazışmaları deşifre olmuştu.

Almanya’da Hükûmet Sözcü Yardımcısı Ulrike Demmer, Berlin’de yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığı’nın, WhatsApp ve diğer mesajlaşma uygulamalarının şifreli yazışmalarının istihbarat kurumları tarafından okunabilmesine olanak tanıyan tasarının, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edildiğini açıkladı. ALMAN İSTİHBARATI, YAZIŞMALARI TAKİP EDEBİLECEK Buna göre Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) ve dış istihbarattan sorumlu Federal İstihbarat Servisi (BND) ile Askeri İstihbarat Servisi (MAD), şifreli mesajlaşmaları okuyup takip edebilecek. Federal Meclis’te de kabul edilmesi beklenen tasarının yasa hâline gelmesinin ardından yürürlüğe girecek uygulama için mahkeme kararı koşulu aranacak.


GÜNDEM

30 Ekim 2020

9

Merkel:

“Krizden Göçmenler Daha Çok Etkilendi” ALMANYA

Online olarak entegrasyon zirvesi yapan Almanya Başbakanı Merkel, virüse karşı dayanışma ve tedbirlere azami uyum gösterilmesini istedi.

A

lmanya Başbakanı Angela Merkel, göçmen temsilcileri ile yaptığı online zirvede koronavirüs salgınının en çok göçmenleri etkilediğini bildirdi. Göçmenlerin özellikle derslerin yapılamaması sebebiyle Almanca öğrenme imkânlarından mahrum kaldığına dikkat çeken Başbakan Merkel, bu zor günlerde toplumsal dayanışma istedi.

Merkel, korona krizinde kısıtlamaların göçmenleri çok daha olumsuz etkilediğini belirttiği konuşmasında, göçmen kökenlilerin çalıştığı sektörlerde iş yerini kaybetme korkusunun daha yüksek olduğunu söyledi. “Salgın farklı şiddette olsa bile hepimizi etkiliyor.” diyen Almanya Başbakanı Merkel sağlık alanında da çok dikkatli olunması gerektiğini, hükûmetin

Türkçe ve Arapça olmak üzere çeşitli dillerde bilgilendirmelerde bulunacağını ifade etti. Karantina altında bulunan entegrasyondan sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz da bu kriz döneminde göçmenlerin de Almanya’da işlerin yolunda gitmesine katkıda bulunduğunu söyledi.

Vatandaşlık İçin Karşı Cinsin Elini Sıkma Şartı ALMANYA

Almanya Federal İdare Mahkemesi, kadınların elini sıkmadı diye Alman vatandaşlığının reddedilmesinin hukuki bir karar olduğuna hükmetti.

A

lmanya Federal İdare Mahkemesi, Alman vatandaşlığını alabilmek için erkeklerin kadınların elini sıkmasının şart olduğu yönündeki kararı onayladı. Kadınların elini sıkmadığı gerekçesi ile Alman vatandaşlığını alma başvurusu reddedilen Lübnan asıllı bir doktor, bu kararın hukuka aykırı olduğu yolunda itirazda bulundu. Ancak, kararı değerlendiren Federal İdare Mahkemesi, kadınların elinin sıkılmasının vatandaşlık için şart olduğu yolundaki kararı doğru buldu.

Alman vatandaşlığı belgesini alacağı sırada görevli kadın memurun elini sıkmayan Lübnan asıllı doktora vatandaşlık belgesi teslim edilmedi. Konuyu mahkemeye taşıyan Lübnan asıllı doktorun vatandaşlık müracaatının reddedilme gerekçesinde el sıkmanın Alman kültürünün bir parçası olduğu, doktorun el sıkmayarak Alman yaşam kültürüne uygun yaşayacağı garantisi vermediği öne sürüldü. Yüksek Mahkeme'nin kararıyla, Alman vatandaşlığı için karşı cinsin elinin sıkılması şartı gelmiş oldu.

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)

CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr


GÜNDEM

30 16 Ekim 2020

10

Almanya’da Camiye Kundaklama Girişimi ALMANYA

Almanya'da Schleswig-Holstein eyaletinin Itzehoe şehrinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) teşkilatına bağlı Ulu Camii’ne kundaklama girişiminde bulunuldu.

Avusturya Federal Ordu Çalışanları Cami Saldırısını Engellememekten Yargılanacak AVUSTURYA

Avusturya’nın Graz kentinde bulunan bir cami inşaatına 6 Mayıs 2016 yılında domuz kafaları asılarak, minareye domuz kanı dökülmesinin ardından, saldırıyı engellememekle yargılanan Federal Ordu çalışanları hâkim karşısına çıkacak.

A

vusturya Federal Ordusu’nda görevli iki kişi 6 Mayıs 2016 gecesi gerçekleşen cami saldırısından haberdar olup, müdahale etmediklerinden dolayı görevi kötüye kullanma gerekçesiyle 24 Kasım 2020 tarihinde hâkim karşısına çıkacak. AVUSTURYA GİZLİ SERVİSİ CAMİ SALDIRISINDAN HABERDARDI

Avusturya’nın Graz kentinde bulunan İslam Kültür Merkezi uzun süre tehdit edilmiş ve son olarak da 6 Mayıs 2016 gecesi caminin inşaat alanına domuz kafaları bırakılarak, minareye domuz kanı sürülmüştü. Avusturya gizli servisinin bu çirkin saldırı-

dan haberdar olduğu fakat saldırıyı engellemediği ortaya çıkmıştı. GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMADAN YARGILANACAKLAR

Saldırganlardan biri olay yerinde polis tarafından göz altına alınırken, diğer saldırganın Avusturya iç istihbarat çalışanı olduğu ortaya çıkmıştı. Bu çalışan aynı zamanda aşırı sağcıların içine sızmış bir istihbarat görevlisiydi. Amirine camiye yönelik saldırı gerçekleşeceğini bildirmiş, fakat buna rağmen saldırı engellenememişti. Daha önce birçok tehdite maruz kalan cami, gizli servis tarafından gözetim altında idi.

A

lmanya’nın Schleswig-Holstein eyaletine bağlı Itzehoe şehrindeki DİTİB Ulu Camii’ne 15 Ekim tarihinde saat 02.15 sıralarında kimliği belirsiz kişi veya kişilerce kundaklama girişiminde bulunuldu. Itzehoe DİTİB Ulu Camii dernek başkanı Kenan Karagöl yaptığı açıklamada, olay yerindeki kapıda asılı bulunan duyuru kağıtlarının tutuşturularak yangın çıkarıldığını belirtti. Yangının büyümeden kendi kendine söndüğünü söyledi. “FAİLLERİN BİR AN ÖNCE BULUNMASINI İSTİYORUZ”

Kundaklama girişiminin saat 06:15’de sabah namazına gelen din görevlisi ve cemaat tarafından fark edilmesi-

nin ardından polise haber verildiğini ifade eden Karagöl, “Itzehoe polisi camiye gelerek 09.00’a kadar inceleme yaptı. Güvenlik kameralarının görüş açısına girmeyen saldırganların eşgali belirlenemedi.” diye kaydetti. Ayrıca polisin çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti. Karagöl son olarak, “Saldırıdan dolayı ister istemez tedirginlik yaşıyoruz. Saldırıları şiddetle kınıyor, faillerin bir an önce bulunmasını istiyoruz” diye konuştu. AYNI CAMİYE 2018 YILINDA DA SALDIRI GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİ

DİTİB Ulu Camii’ne 2018 yılı Mart ayında da bir saldırı gerçekleştirilmiş, saldırganlar tarafından cami lojmanının camları kırılmıştı.

EN HÜZÜNLÜ IN SCHWEREN GÜNÜNÜZDE STUNDEN SIND YANINIZDAYIZ WIR BEI IHNEN HERKES ÖLECEK YAŞTADIR BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER

RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

DEFİN ADRESİ

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

BEERDIGUNGS ORT

NAKİL

ÜBERFÜHRUNG

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

TESLİM

ÜBERGABE

DER TOD KENNT KEIN ALTER


DÜNYA

30 Ekim 2020

11

821 Milyon İnsan Açlıkla Mücadele Ediyor DÜNYA

Dünya’da her 10 kişiden birisi açlıkla mücadele ederken, en çok açlık Afrika gibi sömürge ülkelerinde görülüyor. Afrika’da her 3 kişiden birisi açlık mücadelesi veriyor.

D

ünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan 821,6 milyon insan dünyada yeterli gıdaya ulaşamazken, bu sayının yüzde 60’ını siyasi istikrarın olmadığı, savaşların ve iç çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki kişiler oluşturuyor. AA muhabirinin Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) raporlarından derlediği bilgilere göre, yetersiz beslenme ve açlık, özellikle Afrika ülkelerinde ölümlerin ve hastalıklara karşı dirençsiz hale gelmenin başlıca sebepleri arasında yer alıyor. Dünyada 462 milyon yetişkinin yetersiz beslenme ve açlıkla mücadele ettiğini belirten WHO’ya göre, 5 yaşının altındaki 205 milyondan fazla çocuk ise ya aç ya da kiloları, yaşlarına veya boylarına oranla çok düşük. Ölümlerde ise 5 yaşının altında ölen çocukların yüzde 45’i yeterli beslenemediği için ya da açlıktan ölüyor.

Açlıktan ölüm oranlarının yüzdelik bazda en yüksek bulunduğu kıta olarak “Afrika” öne çıkıyor. Toplamda 256 milyon insanın açlıkla mücadele ettiği tahmin edilen kıtanın doğusunda, nüfusun yaklaşık yüzde 31’inin yeterli beslenemediği BM raporlarına yansırken bu oranın çatışmalar, iklim değişikliği ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle artmasından endişe ediliyor. BM raporlarına göre, Asya kıtasında yaklaşık 500 milyon kişi açlıkla mücadele ederken, dünyada boyuna veya yaşına oranla kilosu düşük olan her 10 çocuktan 9’u Asya ve Afrika’da yaşıyor. Dünyadaki her 4 obez çocuktan 3’ü de yine bu iki kıtada görülüyor. Bu bölgelerdeki obezitenin sebebi olarak ise sağlıksız beslenmeye işaret ediliyor. AÇLIK, EN ÇOK AFRİKA ÜLKELERİNİ VURDU

Dünyada 821 milyon insan açlıkla mücadele ederken, bunların yüzde 60’ını çatışmaların yaşandığı

bölgelerdeki oluşturuyor.

kişiler

Global Açlık Endeksi’nin 2020 verilerine göre, yetersiz beslenme ve açlığın en çok görüldüğü 10 ülkenin 6’sı Afrika’da, 3’ü Asya’da, 1’i ise Amerika kıtasında yer alıyor.Kıtlık, kuraklık, çatışmalar ve ekonomik krizler nedeniyle açlığın vurduğu ülkelerin başında Orta Afrika Cumhuriyeti yer alıyor. Bu ülkede, nüfusun yüzde 53,6’sı yeterli oranda yiyeceğe ulaşamazken, Orta Afrika Cumhuriyeti’ni nüfusunun yüzde 45,9’unun açlıkla mücadele ettiği savaşın vurduğu Yemen takip ediyor.

ulaşamadığı Afganistan olurken Orta Amerika’daki ada ülkesi Haiti’de ise bu oran 34,7 olarak kayıtlara geçti. HER 10 ÇOCUKTAN 3’Ü “DÜŞÜK KİLOLU” DOĞUYOR Açlık ve yetersiz beslenme, ölümün yanı sıra düşük kilolu bebek doğumlarına da sebep oluyor.

BM verilerine göre, başta hamilelikte yeterli ve sağlıklı beslenememe sonucunda ortaya çıkan düşük kilolu doğum, bebeklerin 2,5 kilonun altında doğması anlamına geliyor. Dünyada neredeyse her 10 çocuktan 3’ü 2,5 kilonun altında doğarken, Afrika kıtasında doğan çocukların yüzde 51,7’si ideal kilonun altında dünyaya gözlerini açıyor. Bu oran Asya’da yüzde 23,1, Latin Amerika ve Karayipler’de ise yüzde 7,7 olarak açıklandı.

Afrika ülkelerinden Çad’da nüfusun 44,2’si, Madagaskar’da 41,5’i, Zambia’da 38,1’i, Liberya’da 34,9’u, Zimbabve’de ise 34,4’ü açlıkla mücadele ediyor. Yemen’in ardından Asya’da açlığın vurduğu diğer ülkeler ise yüzde 37,6 ile Doğu Timor ve halkının yüzde 33,8’inin yeterli yiyeceğe

Çin Hainan’daki Utsul

Müslümanlarını Hedef Aldı ÇİN

Komünist yönetim Hainan adasındaki Müslümanların devlet daireleri ile okullarda geleneksel kıyafetleri giymesini yasakladı. Pek çok öğrenci ve veli protesto gösterisi yaptı.

D

oğu Türkistan’da (Xinjiang), Uygurları toplama kamplarına kapatan ve dini hayata müdahale eden Çin yönetimi şimdi de Hainan adasında yaşayan Utsul Müslümanlarını hedef aldı. South China Morning Post gazetesinde yayımlanan bir habere göre, Çin yönetimi, Hainan adasının güneyinde bulunan Sanya kenti ve çevresinde yaşayan Utsul Müslümanlarının, devlet dairelerinde ve okullarda geleneksel kıyafetler giymesini yasakladı. Geleneksel kıyafet yasaklamalarında Müslüman kadınların ve kız öğrencilerin başörtüsü kullanılması öncelik taşıyor.

Utsul Müslümanları, uygulamaya konulan yasağı protesto gösterileri yaptı. Ancak Çin yönetimi yasağı uygulamakta diretiyor. Sanya’da Utsul Müslümanların gittiği pek çok okulda her gün polis müdahalesi yaşanıyor. Öğrenci ve öğretmenler bazı okullarda sınıflarda değil, sınıf dışında ders yaparak rejim tarafından yapılan baskıları protesto ediyor.

UTSUL MÜSLÜMANLARI GELENEKSEL OLARAK TESETTÜRLÜ

UTSUL MÜSLÜMAN DÜĞÜNLERİ DÜNYA KÜLTÜR MİRASI

1400’lü yılların sonlarında Vietnam Krallığının saldırısı üzerine özel bir anlaşma ile Hainan adasına yerleşen Utsul Müslümanları geleneksel olarak Çin’deki Müslümanlar arasında en fazla tesettüre riayet eden Müslüman azınlık olarak kabul ediliyor.

Öte yandan devlet daireleri ile okullarda kıyafet yasağının yanı sıra, Müslümanların dinî hayatı da kontrol altına alınmak isteniyor. Özellikle dinî eğitime ve Arapça öğrenmeye baskı uygulanmaya başlandı.

Geçen seneye kadar dinî baskı anlamında Çin yönetimi Utsul azınlığa müdahalede bulunmuyordu. Doğu Türkistan’da başlayan baskılar sonrasında Utsul Müslümanlara da baskı yapılmaya başlandı.

Hainan adasında yaşayan ve nüfusları yaklaşık 10 bin civarında olduğu belirtilen Utsul Müslümanlarının düğünleri Dünya Soyut Olmayan Kültür Mirası olarak kabul ediliyor. Utsul düğünleri nişan, nikah ve düğün merasimi olarak üç bölümden oluşuyor. Bir imam tarafından kıyılan nikah merasimi ile başlayan düğünlere katılan kadın ve kızlar tesettürlü olarak geleneksel kıyafetlerini giyiyorlar. Aynı şekilde, Ramazan ve Kurban Bayramları da Hainan adasının önemli kültürel mirasları arasında yer alıyor.


DÜNYA

30 Ekim 2020

12

Kâbe’de 7 Ay Sonra Yeniden Cemaatle Namaz Kılındı

Y

SUUDİ ARABİSTAN

Cematle namaza açılan Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi'deki Ravza-i Şerif yüzde 75 kapasiteyle açıldı. Şimdilik sadece Suudi Arabistan'da mukim Müslümanlar kabul ediliyor.

eni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri nedeniyle cemaatle namaza kapalı bulunan Kâbe'nin de içinde bulunduğu Mescid-i Haram’da, 7 ay sonra yeniden cemaatle namaz kılındı. Suudi Arabistan devlet televizyonunun haberine göre, ülkede yaşayanların, Mescid-i Haram’da namaz kılmasına izin verildi. Mekke kentindeki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi İşleri (Harameyn) Başkanlığının Twitter hesabından da, Mescid-i

Haram’da sabah namazı kılan cemaatin fotoğrafları paylaşıldı. İçişleri Bakanlığı kaynakları, 23 Eylül’de yaptıkları açıklamada, ülke içinden umre yapmak isteyenler için 4 Ekim’den itibaren Mekke’de, Kabe‘nin de içinde bulunduğu Mescid-i Haram’ın yüzde 30’luk kapasiteyle (günlük 6 bin kişi için) açılacağını, 18 Ekim’den itibaren ise Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi’deki Ravza-i Şerif’in yüzde 75 kapasiteyle ülke içinden ziyaretçileri kabul edece-

Rahul Gandhi: “Hintlilerin Çoğu, Dalit ve Müslümanları İnsan Saymıyor” HİNDİSTAN

“Utanılası hakikat şu ki, pek çok Hintli, Dalitleri, Müslümanları ve yerel kabile mensuplarını insan bile saymıyor.”

K

ongre Partisi eski Genel Başkanı Rahul Gandhi, çoğu Hintlinin ülkedeki Dalit, Müslüman ve yerel kabile mensuplarını insan bile saymadığını söyledi. Hindistan Kongre Partisi liderlerinden Rahul Gandhi, ırkçı eyalet hükûmetlerinin ülkedeki toplumsal olaylara karşı tavırlarını eleştiren bir sosyal medya paylaşımı ile dikkat çekti. Rahul Gandhi, ülkedeki pek çok Hintlinin Dalitlerle Müslümanları ve yerel kabile mensuplarını insan bile kabul etmediğini söyledi.

Gandhi, Uttar Pradesh eyaletinde Dalit bir kadının bir çete tarafından tecavüz edilmesi ve kadının hastanede ölmesi üzerine eyalet hükûmeti ile emniyet güçlerinin “Tecavüz diye bir şey olmadı.” yönündeki açıklaması ile olayı kapatması üzerine sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Gandhi açıklamasında şöyle yazdı: “Utanılası hakikat şu ki, pek çok Hintli, Dalitleri, Müslümanları ve yerel kabile mensuplarını insan bile saymıyor. Eyalet Başbakanı ve onun polisleri hiç kimsenin

tecavüze uğramadığını söylüyor. Çünkü onlara ve daha pek çok Hintliye göre o tecavüze uğrayan kadın bir ‘hiç kimse’ idi.” Rahul Gandhi’nin dikkat çektiği Uttar Pradesh eyaletindeki olayda bir kadın üst kastlara mensup bir grup tarafından tecavüze uğramış, daha sonra da hastanede ölmüştü. Olayın araştırılmasını isteyen kamuoyu baskısı sonrasında eyaletin başbakanı Yogi Adityanath “Tecavüz diye bir olay hiç olmadı.” açıklaması yapmıştı.

RAHUL GANDHİ

ğini aktarmıştı. Kasım ayının başından itibaren ise yurt içi ile yurt dışından umre ve ibadet için gelenlerin kabul edilmeye başlanacağını belirten kaynaklar, bu aşamada Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’nin Kovid-19 önlemleri alınarak tam kapasiteyle ibadete açılacağını ifade etmişti. Kovid-19 salgını nedeniyle bu yıl hac ibadeti sadece Suudi Arabistan’da yaşayanlarla sınırlı tutulmuş, yurt dışından hacı adayı kabul edilmemişti.


DÜNYA

30 Ekim 2020

13

Hasene International: “Gıda Yardımlarımız Devam Edecek” HASENE

Hasene International e.V. Başkanı Mesud Gülbahar, dünya çapında ihtiyaç sahiplerine yönelik yapılangıda yardımlarının devam edeceğini belirtti.

H

asene International e.V. Başkanı Mesud Gülbahar, küresel ölçekte yaşanan pandemi sebebiyle ülke ekonomilerinin zayıfladığına, işsizliğin arttığına, insanların temel gıda maddelerine ulaşmada yaşadıkları sıkıntılara vurgu yaptı. Gülbahar, ihtiyaç sahiplerine gıda yardımlarını sürdüreceklerini ifade etti.

“BİR BİLİNÇ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR”

Açıklamanın devamında, 16 Ekim’in, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından “Dünya Gıda Günü” olarak ilan edildiğini belirten Gülbahar, “Her yıl bu tarihte belli bir konu gündeme taşınıyor ve bir bilinç oluşturulmaya çalışılıyor. 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nün bu seneki konusu, küresel ölçekte yaşanan Kovid-19 pandemisinin gıda ihtiyacı üzerindeki etkileri ve çözüm yolları olarak belirlendi.” diye kaydetti. “YARDIMLARIMIZI PANDEMİ SEBEBİYLE ARTIRDIK”

Hasene International e.V. olarak ünya-

nın 100’den fazla ülkesinde kumanya, zekât, kurban çalışmaları ile gıda sıkıntısı yaşayan muhtaçlara yardımda bulunduklarını beliten Mesud Gülbahar, “Bu yardımlarımızı Kovid-19 pandemisi sebebiyle artırdık. Pandeminin etkisini iyice artırdığı dönemde, salgından etkilenen ve gıdaya ulaşmakta zorlanan ihtiyaç sahiplerine gıda yardımında bulunduk. Bu dönemde Türkiye’deki ihtiyaç sahiplerine 10 milyon lira tutarında gıda yardımı yaptık, Avrupa’nın muhtelif şehirlerindeki ihtiyaç sahiplerine el uzattık.” diye konuştu. “MAĞDURLARA YARDIMLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”

Bu yıl sonu itibarıyla yetimlerin teftişleri, su kuyusu denetimleri, acil yardım çalışmaları ve zekât projelerinin takiplerini gerçekleştireceklerini de belirten Başkan Gülbahar, “Bu takiplerle birlikte kumanya dağıtımı ve adak akika kurbanlarının kesim ve dağıtımlarını gerçekleştirmek suretiyle ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı

ulaştırmayı planlıyoruz. Yeryüzünde temel gıda maddelerine ulaşamayan mağdurlara yardımlarımızı sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı. “BİR BİLİNÇ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR”

Açıklamanın devamında, 16 Ekim’in, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından “Dünya Gıda Günü” olarak ilan edildiğini belirten Gülbahar, “Her yıl bu tarihte belli bir konu gündeme taşınıyor ve bir bilinç oluşturulmaya çalışılıyor. 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nün bu seneki konusu, küresel ölçekte yaşanan Kovid-19 pandemisinin gıda ihtiyacı üzerindeki etkileri ve çözüm yolları olarak belirlendi.” diye kaydetti. “YARDIMLARIMIZI KOVİD-19 PANDEMİSİ SEBEBİYLE ARTIRDIK”

Hasene International e.V. olarak ünyanın 100’den fazla ülkesinde kumanya, zekât, kurban çalışmaları ile gıda sıkıntısı yaşayan muhtaçla-

ra yardımda bulunduklarını beliten Mesud Gülbahar, “Bu yardımlarımızı Kovid-19 pandemisi sebebiyle artırdık. Pandeminin etkisini iyice artırdığı dönemde, salgından etkilenen ve gıdaya ulaşmakta zorlanan ihtiyaç sahiplerine gıda yardımında bulunduk. Bu dönemde Türkiye’deki ihtiyaç sahiplerine 10 milyon lira tutarında gıda yardımı yaptık, Avrupa’nın muhtelif şehirlerindeki ihtiyaç sahiplerine el uzattık.” diye konuştu. “MAĞDURLARA YARDIMLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”

Bu yıl sonu itibarıyla yetimlerin teftişleri, su kuyusu denetimleri, acil yardım çalışmaları ve zekât projelerinin takiplerini gerçekleştireceklerini de belirten Başkan Gülbahar, “Bu takiplerle birlikte kumanya dağıtımı ve adak akika kurbanlarının kesim ve dağıtımlarını gerçekleştirmek suretiyle ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı ulaştırmayı planlıyoruz. Yeryüzünde

temel gıda maddelerine ulaşamayan mağdurlara yardımlarımızı sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

MESUD GÜLBAHAR

Hasene International e.V. Başkanı Mesud Gülbahar, Dünya Gıda Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, küresel ölçekte yaşanan pandemi sebebiyle ülke ekonomilerinin zayıfladığına, işsizliğin arttığına, insanların temel gıda maddelerine ulaşmada yaşadıkları sıkıntılara vurgu yaptı. Gülbahar, ihtiyaç sahiplerine gıda yardımlarını sürdüreceklerini ifade etti.

Dünya Bankası’ndan Koronavirüs Aşısı İçin 12 Milyar Dolarlık Yardım Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu, gelişmekte olan ülkelerde Kovid-19 aşılarını finanse etmek amacıyla 12 milyar dolarlık kaynağı onayladı. KORONAVİRÜS

D

ünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu, gelişmekte olan ülkelerde Kovid-19 aşılarının, testlerinin ve tedavilerinin satın alınması ile dağıtımını finanse etmek amacıyla 12 milyar dolarlık kaynağı onayladı. Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, söz

konusu finansmanla bir milyara kadar insanın aşılanmasının desteklenmesinin amaçlandığı bildirildi. “FİNANSMAN VE TEKNİK DESTEK SAĞLANACAK”

Açıklamada, gelişmekte olan ül-

kelerdeki vatandaşların güvenli ve etkili yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılarına erişmelerinin gerektiği belirtilerek, finansman paketiyle gelişmekte olan ülkelere uluslararası ortaklarla koordinasyon içinde aşıların geniş ölçekte uygulanmasına hazırlanabilmeleri için

finansman ve teknik destek sağlanacağı kaydedildi. “PANDEMİNİN SEYRİNİ DEĞİŞTİRMENİN ANAHTARI”

Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Başkanı David Malpass, “Güvenli ve et-

kili aşılar ile güçlendirilmiş dağıtım sistemlerine erişim, pandeminin seyrini değiştirmenin anahtarıdır, yıkıcı ekonomik ve mali etkileri yaşayan ülkelerin dirençli bir toparlanmaya doğru ilerlemelerine yardımcı olur.” değerlendirmesinde bulundu.


TOPLUM

30 Ekim 2020

14

Almanya’da Korona Nedeniyle “Kış Tatili Uzasın, Yaz Tatili Kısalsın” Tavsiyesi ALMANYA

Almanya’da Hristiyan Demokrat ve Hristiyan Sosyal Birlik partileri, okullarda virüsün bulaşma riskini düşürmek için kış tatilini uzatma, bunun yerine gelecek seneki yaz tatilini kısaltma tavsiyesinde bulundu.

A

lmanya’da koronavirüs salgınında ikinci dalga yaşanıyor. Günlük 5 binin üzerine çıkan vaka sayıları, siyasetçileri de farklı önlemlere yönelendiriyor. Bunun son örneği ise Hristiyan Demokrat ve Hristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partilerinden geldi. CDU ve CSU siyasetçileri,

koronavirüs önlemleri kapsamında, kış tatilini uzatma önerisinde bulundu. “ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİN SAĞLIĞI ÖN PLANDA OLMALI”

CDU Hamburg Eyaleti Başkanı Ch-

ristoph Ploß, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kış tatilini iki veya üç hafta uzatmayı, bunun yerine yaz tatilini kısaltmayı düşünmeliyiz.” diye konuştu. Hedefin, salgını en iyi şekilde atlatmak olduğunu ifade etti. CSU’dan Stephan Pilsinger ise kış tatilini 4 haftaya kadar uzatmayı teklif

Türkiye Havalimanlarında Dalgınlıkla “Uçuş Kaçırma” Derdi Sona Eriyor

ederken, “Öğrenci ve öğretmenlerin sağlığı ön planda olmalı.” diye kaydetti. VAKA SAYILARI SON 24 SAATTE 5 BİN 132 ARTIŞ GÖSTERDİ

Almanya’da koronavirüs vaka sa-

yılarının son 24 saatte 5 bin 132 arttığı bildirilmişti. Bu rakamın, nisan ayından bu yana en yüksek rakam olarak kayıtlara geçtiği ifade edilmişti. Almanya genelinde Kovid-19 vaka sayısının 334 bin 585’e ve virüs nedeniyle ölenlerin sayısının da 9 bin 677’ye yükseldiği açıklanmıştı.

Almanya’da Bir Anaokulunda Kız Çocuğuna Cinsel Saldırı İddiası

TÜRKİYE

DHMİ Genel Müdürlüğü'nün "Uçuş Rehberim" adlı mobil uygulamasıyla yolculara anlık bildirimlerde bulunularak "uçuş kaçırma" sorunu ortadan kaldırılacak.

T

ürkiye’de Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) yolcuların uçuşlarını kaçırmamalarına yardımcı olacak bir mobil uygulama geliştirdi. DHMİ’ye göre “Uçuş Rehberim” uygulaması ile “uçuş kaçırma” sorunu yaşanmayacak. Kısa bir süre önce kullanıma açılan uygulamayla kullanıcılar, Facebook Messenger’dan, DHMİ Uçuş Bilgi Sistemi’ne mesaj, Twitter’dan, @ dhmiucusbilgi hesabına mention ve Turkcell Bip üzerinden DHMİ Uçuş Bilgi Sistemi Uygulaması’na mesaj göndererek uçuş bilgilerine ulaşabiliyor. İsteyenler, mobil uygulama üzerinden sunulan günlük 2 gigabayta kadar ücretsiz internetten faydalanabilecek. Gönderilecek anlık

bildirimler sayesinde yolcuların uçuşu kaçırma problemleri ortadan kalkacak. Yolcular, uçuşlarını sosyal medya hesaplarından da takip edebilecekler, havalimanlarındaki tüm hizmetleri cep telefonlarından keşfedebilecekler. UYGULAMA SÜREKLİ GELİŞTİRİLECEK

“Uçuş Rehberim” uygulamasının getirdiği diğer bir yenilik de “Aracım Nerede?” hizmeti. Araçlarını havalimanı bölgesine park eden yolcular, bundan sonra araçlarını aramak zorunda kalmayacak. Tüm havalimanlarında kullanılması hedeflenen “Uçuş Rehberim” uygulamasıyla havalimanları için-

deki yoğunluk azaltılarak yolcuların kaybettiği zaman en aza indirilecek. Uygulamaya daha sonra eklenecek “çek-gönder” hizmetiyle yolcuların sorunlarına, kısa zamanda hızlı ve etkili çözüm getirilecek. Öte yandan, yerli ve millî imkânlarla yapılması planlanan “Canlı Uçuş Takibi”yle vatandaşlar, uçuşlarını anlık olarak izleyebilecekler. Ticari faaliyetler amacıyla havalimanlarını kullanan yolcuların da ihtiyaçlarına hızlı ve kesintisiz cevap vererek, ekonomik verimliliğe katkı sunulacak. Uygulama sürekli geliştirilerek, yolcuların seyahat ve iletişim ihtiyaçlarının çağın gereklilikleri ve beklentiler yönünde yanıtlanmasına devam edilecek.

ALMANYA

Almanya'nın Koblenz kentinde bir anne 4 yaşındaki kızının gittiği anaokulunda, birkaç yetişkin tarafından istismar edildiğini sosyal medyada paylaştı.

A

lmanya’nın Koblenz kentinde bulunan bir anaokulunda 10 Eylül 2020 tarihinde 4 yaşındaki kızının cinsel saldırıya uğradığını iddia eden anne, olayı sosyal medyada paylaştı.

YOĞUN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLDÜ

“Mariam Ibrahim German” adlı youtube kullanıcısı tarafından yayınlanan videoda bir anne, kızının yaşadıklarını anlatabilecek kadar zeki olduğunu dile getiriyor ve istismar saldırısının nasıl gerçekleştiğini anlatıyor. Sosyal medyada gündem olan 10 dakikalık videonun 50 bin görüntüleme almasının ardından Rheinland Pfalz eyaletindeki Koblenz Poliz Merkezi bir basın açık-

laması yayınladı. Açıklamada Koblenz Kriminal Yönetimi’nin savcılıkla birlikte yoğun bir soruşturma yürüttüğü ifade edildi. CİNSEL SALDIRIYA İLİŞKİN HERHANGİ BİR EMARE BULUNAMADI

Savcılıktan gelen açıklamaya göre aile dört yaşındaki kızlarının istismar edildiğini iddia ederek, suç duyurusunda bulundu. Savcılık ise kapsamlı bir soruşturmanın ardından, bu vakada söz konuzu olan ceza eyleminin gerçekleştiği ile ilgili yeterli kanıt olmadığından dosyayı kapattı. Olay günü yapılan fiziki ve jinekolojik muayenede çocukta cinsel saldırıya ilişkin herhangi bir emare bulunmadığı dosyaya eklendi.


TOPLUM

30 Ekim 2020

Qalam Kursları, Mühtedi Müslümanların Kendilerini Ait Hissedecekleri Bir Kurs İslam Toplumu Millî Görüş Eğitim Başkanlığının yerel dillerde başlattığı eğitim programları arasında yer alan Qalam (Kalem) Kursları pandemi sebebiyle online olarak devam ediyor. IGMG Eğitim Başkanlığı Qalam Kursları Yöneticisi ve Yetişkinler Eğitimi Sorumlusu Sultan Balkaya sorularımızı cevaplandırdı.

Qalam Bildungsinitiative neden başlatıldı? Diğer adıyla Kalem Eğitim Girişimi ile neyi hedefliyorsunuz? Bu kurslarımızın Almanya’daki ismi Qalam Bildungsinitiative ama genel olarak biz Kalem Eğitim Kursları diyoruz. Kursların açılma sebebi şuydu: Yeni Müslüman olan kadın veya erkeklerin, kendilerini ait hissedebilecekleri, cemaat yaşamını görebilecekleri, kendilerini bu ümmetin bir parçası olarak kabul edebilecekleri, hissedecekleri alanlara ilk olarak eğitim yoluyla girmelerinin daha münasip olduğunu tespit ettik. Tabii şimdiye kadar buna benzer çalışmalar yapılıyordu, fakat belirli bir sistematik ve metot ile yapılmıyordu. Herkes yerel olarak kendi ihtiyaç ve imkânlarına göre düzenliyordu. Kitapları ve dersleri farklı farklı kaynaklardan oluyordu. Biz bunu Genel Merkez’de belirli bir çalışma ve metot ile bir insicam içerisinde başlatmayı istedik. Kalem Kursları bu pandemi sürecinde başlamış oldu.

Kalem Kurslarında nasıl dersler işleniyor? Bu kursların müfredatı var mı?

BAKIŞ AÇISI İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com

Virüsün Virüslerine Dikkat! Kovid-19, ya da, yeni tip koronavirüsü tanımlarken Amerikan Başkanı Donald Trump ısrarla Çin Virüsü der. Demek istediği şey şudur: Bu virüsü Çinliler üretti, Çin’den dünyaya yaydılar. Trump’a inanıp inanmayabilirsiniz. Ancak, Trump kafası ile olayları yorumlayan, yüzlerce, hatta binlerce insan var. Bu insanlar hiç üşenmeyip virüs üzerinden yeni bir virüs üretmekte oldukça da mahirler.

ALMANYA

B I L D U N G S I N I T I A T I V E

15

Bu inanışa sahip olanlara göre, koronavirüs tam bir uydurma hikâyedir. Dünyayı elinde tutmak isteyen güçler, böyle bir korku senaryosunu hayata geçirerek, insanlığı toptan esir almış durumdadır.

olan erkek cemaatimiz için de geçerli. Bütün bunları o yeni Müslüman olmuş kardeşlerimizin mesela Türkçe öğrenme ihtiyacı hissetmeden gerçekleştirebilmelerini hedefliyoruz. Bu kursun bir ders müfredatı var mı? Bu kursun bir ders planı ve müfredatı var. Bir ders kitabı ve bu kitaba bağlı olarak öğrencinin bir sene içerisinde nereye ulaşacağı ile ilgili bir müfredat çalışması yapıldı.

Kalem Kursları kişinin kendi ana dilinde yapılan kurslardır. Almanca, Fransızca, Norveçce Üç aşamalı ve İngilizce "Kalem kurslarının bir eğitim en önemli özelliği gibi. Yani sistemi olaAvrupa’nın yerel bu derscak. Bir kolerin dili dilinde, bir nevi ana nunun seneözellikle de dört kere dilde olması." Türkçe, yapılabilen Arapça, Boşnakça, Urduca modüler sistem üzerinden gibi genelde Avrupa’daki bir bütüncül bakış açısıyla cami cemaatlerinin konuş- işlendiği bir modül çalıştuğu dil de değil. ması var. İlk çalışmanın adı hazırlık kurslarıdır. Evet, kalem kurslarının en önemli özelliği Avrupa’nın Bu hazırlık kurslayerel dilinde, bir nevi ana rında hangi dersler dilde olması. Zira yeni veriliyor? Müslümanların gittikleri camilerde o cami cemaati- Hazırlık kurslarında akaid nin dili hâkim. Bunun için ve çok basit ilmihâl bilgidinî yaşama ve ümmet ya- leri verilmektedir. Bununşamına katılmakta zorluk la temel eğitime hazırlık çekiliyor. Kalem Kursları sağlanıyor. Temel Eğitim ile mesela Almanya’da genç Kurslarında ise yine modübir anne camiye gittiğinde ler sistem üzerinden dört o anneye, çocuğu ile birlik- modülümüz var. Bu mote Almanca eğitim, Alman- düllerde günlük yaşamda ca sohbet ve diğer eğitim- ilmihâl, akide, Peygamber lerin yapıldığını göstermek Efendimizin hayatı ve sünistiyoruz. Avrupa’daki tüm neti, Hz. Peygamberi sevteşkilatlarımızda böyle mek ve buna bağlı olarak bir program başlatmak da bir yandan Kur’an okuistiyoruz. Tabii, bu aynı mayı öğrenme çalışmaları zamanda yeni Müslüman yapılmaktadır.

Temel eğitim kurslarında ise, Avrupa’da Müslüman olmak, Avrupa’da İslam’ın tarihi gibi konuların da ele alındığı ve bunun yanı sıra özellikle namaz ve ibadetlerimizde okuduğumuz sure ve duaların içselleştirilmesi ile ilgili anlam çalışmasının yapıldığı modüler derslerimiz var. Tabii, ahlak eğitimi özel bir yer kaplıyor. İslam ahlakının nelerden oluştuğunu ortaya koyuyoruz. Çünkü yetişkin bir insanın karakterini oluşturan bir ahlaki değeri mutlaka vardır. Biz bu değerleri İslam ahlakı ile geliştirmek istiyoruz. Şimdiye kadar bu kurslara katılanlardan nasıl geri bildirimler aldınız? Şimdiye kadar sadece online kurslarımız oldu. Ama buna rağmen ilgi çok iyi oldu. Bizim bu yolda daha çok çalışmamız gerektiği konusunda yol gösterdi. Özellikle katılanların, sadece eğitim amaçlı olan ve kendilerine verilen değeri gösteren böyle bir çalışmayla muhatap olmaları onları da sevindirmektedir. Müracaatlar her zaman artış gösteriyor. Kurslara sadece mühtediler mi katılıyor? Mesela bir Türk genci Türkçeyi değil de Almancayı, Hollandacayı veya Fransızcayı daha iyi anladığını söyleyerek bu imkândan yararlanabilir mi?

Kalem kurslarının iki muhatap kitlesi, yani iki kursiyer profili var. Bunlardan birisi yeni Müslüman olanlar. Diğeri de Avrupa ülkelerinde büyüyen, sosyalizasyonları cami ve cemaat dolayısıyla Müslüman kültüründe olsa bile, eğitim dili yerel dil olan kişilerin de katılabileceği bir kurs bu Kalem Kursları. Eğitimcilerin zorluk çektiği noktalar var mı?

İşe her şey burada başlıyor. “Dünyayı elinde tutmak isteyen o güçler kimler?” şeklindeki sorumuza, sanki herkes biliyormuş da sadece biz bilmiyormuşuz gibi, aptal aptal bakıp susuyorlar. Hadi söyle, söyle dediğimizde aldığımız cevaplar o kadar farklı düşmanları tasvir ediyor ki, “batsın bu dünya” gibi klasik bir lanet okumadan öte gidemiyoruz. "Virüs bütün dünyaya kasten de yayılmış olabilir. Ama bizim şu andaki meselemizin hiç biri bunlar değil. Meselemiz, bizzat virüsün kendisi."

Hâlâ cevap alamadığımız sorumuza “Bu dünyayı idare etmek isteyen gizli güçler yok mu?” demek istiyorsun gibi karşı bir soru ile karşılaşmak tehlikesi de var. İşte, bu soru insanı o çok konuşulan koronavirüsten daha çok hasta ediyor.

Eğitim zorluklarından ziyade, bizim zorluğumuz muhatap kitleye, yani bu kurslara katılmasını düşündüğümüz kitleye ulaşmak oldu. Özellikle Almanya merkezli olarak kişilerin yüz yüze derse katılmak ve isim vermek istememeleri, daha anonim kalmak istemeleri sebebiyle, afiş veya benzeri tanıtımla bu kişilere ulaşmakta zorlandık. Ama yavaş yavaş bu tanıtım yaygınlaşıyor.

Şöyle ki: Dünyayı, idare eden, idare etmek isteyen, ele geçiren ve geçirmek isteyen bir değil bir sürü güç var. Bunların çoğu da açık, gizli değil. Virüs, insan üretimi, laboratuvar doğumlu da olabilir. Virüs bütün dünyaya kasten de yayılmış olabilir. Ama bizim şu andaki meselemizin hiç biri bunlar değil. Meselemiz, bizzat virüsün kendisi.

Kalem Kurslarına nasıl ulaşabiliriz? Bu kurslara katılmak isteyenler nereye müracaat edecekler?

Çeşitli bilim adamlarının bu konuda söyledikleri şeylerin farklı olması da sizi yanıltmasın. Sanki her gün koronavirüs ile uğraşmışlar da hemen her şeye çare olacak çözüm bekliyoruz. Yok öyle şey. Duyduklarımızı, doğru anlamak istemiyoruz, anlamak istediğimiz şekilde duyuyoruz.

Bu kursları Almanya’da Almanya İslam Konseyi (Islamrat für die Bundesrepublik Deutschland) ile birlikte yürütüyoruz. Bölgelerimizde de Eğitim Başkanlıklarımız üzerinden çalışma yapılıyor.

Almış başını gidiyor... Bana bir şey olmaz, benden bir şey bulaşmaz deyip de “bu dünyayı idare etmek isteyen bir sürü gizli güce” asker olmanın, virüs oğlu virüs olmanın hiç anlamı yok.

Doktorlar, bilim adamlarının bu zaman kadar üzerinde durduğu, maske, mesafe ve temizlik diye üç temel kuralın hiç birine inanmıyoruz. Ondan sonra da tanımadığımız bilmediğiniz gizli güçlerin boyunduruğu altına girmek için gönüllü asker oluyoruz. İşte bu daha korkunç.


TOPLUM

HUKUK KÖŞESİ

30 Ekim 2020

16

Almanya’da Türk Esnaf, Kovid-19 Salgınında Borç Zengini Oldu

Yusuf Kutlucan hukuk@camiahaber.com

Ev Sahiplerinin Yaptığı Yaygın Yanlışlar - 1 Ev sahibi (veya daire saihibi) istediği zaman eve (veya daireye) girebilir mi? Ev sahibi mülk sahibi olsa da evi kullanma hakkı tamamıyla kiraciya aittir. Dolasıyla ev sahibi de olsa, kiracı varken eve girmek için önceden kiracıdan izin alması gerekir. Kiracı da ev shaibine uygun bir zamanda randevu teklif eder. "Ev sahibinin izinsiz eve girmesi için ise tek bir istisna vardır."

Ancak, herhangi bir sebepten ötürü de ev sahibi eve girmeyi talep edemez. Bunun için ev sahibine, kiracı bulunan eve girme talebinde bulma hakkını veren durumların geneli şunlardır: 1. Ev sahibi evi satmak istiyor ve müstakbel alıcıya evi göstermek istiyor ise. 2. Kiracı çıkışını verdi ve ev sahibi müstakbel kiracıya evi göstermek istiyor ise. 3. Bir zarar var, zarı tespit etmek ve tadilatı için. 4. Su, kalorifer saatleri vs. okumak için. Bazı kira sozleşmelerinde her sene veya her iki senede bir rutin bir kontrol yapılacağı ifadesi ise Federal Adalet Divanı kararına göre Almanya medeni kanununun 307. maddesinin 1 fıkrasının 1 cümlesine göre geçersizdir. Ev sahibinin izinsiz eve girmesi için ise tek bir istisna vardır. Bu istisna sağlığı ve malı tehdit eden bir unsur olmasıdır. Misal: Delinmiş bir gaz borusu veya litrelerce akan su tehdit kapsamındadır. Tehditin basit bir tehdit olması yetmez. Bu durumlarda dahi ev sahibi kendisi giremez polise veya itfaiyeye haber vermesi gerekir. Aksi hâlde ev saihibi, konut dokunulmazlığının ihlalinden dolayı ceza alır. Ev sahibinde yedek anahtar olabilir mi? Az önce de gördüğümz üzere ev sahibinin kiraya verdiği eve istediği gini girmesi hemen hemen her durumda yasaktır. Dolaysıyla yedek anahtar bulundurmanın bir sebebi ve mantığı yoktur. Ayrıca, eğer kiracı ev sahibinin yedek anahtar sahibi olduğunu biliyorsa, kilidini değiştirir ve masrafını da ev sahibine ödettirir. Ev sahibi evde hayvana bakmayı yasaklayabilir mi? Federal Adalet Divanı kararına göre böyle bir madde kira anlaşmasında geçiyor ise hükümsüzdür. Sadece mevcut durumda komşular için herhangi bir tehlike veya aşırı derecede sesten dolayı bir rahatsızlık verecek durum var ise yasak konulabilir. Düzensiz ve sürekli havlayan bir köpek, zehirli yılan, dövüş köpeği gibi durumlarda yasak konulabilir.

ALMANYA

Almanya'da artış gösteren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yeme-içme sektörüne getirilen ek kısıtlamalar esnafı olumsuz etkiledi.

Ü

lkenin tarihi şehirlerinden Köln’deki Türk işletmeciler, önceden borçları yokken salgın sonrası “borç zengini” olduklarını ifade ederek zor günler geçirdiklerini söyledi. Köln şehir merkezinde 1993’ten bu yana LöwenBrau Otel ve Restoran’ın sahibi Fazıl Bay, yaptığı açıklamada, müşterilerinin ağırlıklı olarak turistler olduğunu ancak bu salgın nedeniyle masaların boş kaldığını belirterek şunları dile getirdi: “Kovid-19 çıkana kadar borçsuz ve harçsızken, bu salgından sonra borç zengini olduk. Şimdi de bu ikinci önlem paketleri ve erken kapatma olayları çıktı. Şu an firmalara iflas vermemeleri için kısıtlama getirildi, kimse iflasını veremiyor. Sadece Köln’de ilkbahara

kadar 800-900 orta ve küçük çaplı işyeri iflas etmek zorunda.” “MÜŞTERİ GELMİYOR, EN BÜYÜK SORUNUMUZ BU”

Salgının ortaya çıkmasıyla uzun süre işyerlerinin kapalı kaldığını daha sonra da kısıtlı şekilde işlerine başlayabildiklerini hatırlatan Bay, “Salgının tekrar artmasıyla gece 23.00’ten sonra restoranımızı kapatmak zorundayız. Dolayısıyla akşam saat 22.00’den sonra kimseye ne yemek ne de içecek verebiliyoruz. Çünkü 23.00’te kapatmak zorundayız, bu da akşam yemek faslının bittiği anlamına geliyor. Zaten erken kapanacağı için de müşteriler evinden çıkıp gelmiyor.” değerlendirmesinde bulundu. Kovid-19 tedbirleri

kapsamında üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiklerini vurgulayan Bay, “Özellikle temizlik konusuna çok dikkat ediyoruz. Kapıdan girişten lavaboların sürekli temizliğine kadar, her yere dezenfektan koyduk. Şimdi sadece müşteri gelmiyor, en büyük sorunumuz bu.” şeklinde konuştu. “BİZİ DE OLUMSUZ ETKİLEDİ”

Köln’ün şehir merkezindeki Bay Freud isimli restoranın yetkilisi Erdoğan Güçlü de artık çok kısıtlı sürelerde çalıştıklarını, bu zaman diliminde ise iş hacimlerinin eskiyle kıyaslanmayacak kadar düştüğünü söyledi. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgedeki esnafın büyük

çoğunlukla Türklerden oluştuğuna dikkati çeken Güçlü, “Alman ve İtalyan mutfağından oluşan restoranımızı sabah 10.00’dan gece 03.00’e kadar açıktı. Şimdiki durumda ise öğleden sonra 15.00 gibi açıp gece 23.00’te kapatıyoruz.” dedi. Özellikle küçük işletmelerin çok zor bir dönemden geçtiğine değinen Güçlü, “Pandemi öncesi hiçbir sıkıntımız yoktu, bu salgın tüm sektörü etkilediği gibi bizi de olumsuz etkiledi. Devletten bu sektörün canlanması için çalışma yapmalarını bekliyoruz.” ifadesini kullandı. Almanya’da Robert Koch Enstitüsünün açıkladığı son verilere göre, bugüne kadar 392 bin 49 kişide Kovid-19 tespit edildi, salgından 9 bin 905 kişi yaşamını yitirdi.

Almanya’nın Herne Kentinde “Komşuna El Uzat” Aksiyonu ALMANYA

Almanya'nın Herne kentinde İslam Toplumu Herne Şubesi ve Hasene işbirliğinde “Komşuna El Uzat” projesi kapsamında ihtiyaç sahiplerine yardım paketleri ulaştırıldı.

A

lmanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde yer alan Herne kentinde Müslümanlar, karantinaya alınan komşularına temel ihtiyaçlarını karşılamaları için yiyecek paketi yardımı yapıyor. İslam Toplumu Herne Şubesi ve Hasene işbirliğinde “Komşuna El Uzat” projesi kapsamında gerçekleştirilen yardımlar büyük takdir topladı. DİN, DİL VE IRK AYRIMI GÖZETMEKSİZİN YARDIM EDİLDİ

Son dönemde artan vaka sayıları nedeniyle karantinada olanların sayısının arttığı Herne’de din, dil ve ırk ayrımı gözetilmeksizin her gün 10 kişiye yardım ulaştırılıyor. İslam Toplumu

Herne Şube Başkanı İsmail Bacanak yapılan çalışmaların Herne ve civarındaki tüm kurum ve kuruluşlara örnek teşkil ettiğini belirtti. YARDIMLAR SAHİPLERİNE TEMASSIZ TESLİM EDİLİYOR

İsmail Bacanak proje ile alakalı, “Amacımız bu zorlu süreçte çevremizdeki ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmak. Yardım paketlerini hijyen kurallarına uyarak hazırlıyoruz ve yerlerine ulaştırıyoruz” ifadelerini sözlerine ekledi. Cuma, cumartesi ve pazar günleri dağıtımı gerçekleştirilen yardımlar, yine pandemi tedbirleri kapsamında ihtiyaç sahiplerine temassız olarak teslim ediliyor.

“KOMŞUNA EL UZAT” GENÇLİK TEŞKİLATLARININ BİR PROJESİ

Avrupa’da İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Teşkilatı ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı, Avrupa’nın tamamına yayılan koronavirüs nedeniyle tedbir amaçlı toplu faaliyetlerini durdurmuştu. Öte yandan insanların bu zor zamanlarında farklı ve alternatif çalışma yolları arayan IGMG Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı, çeşitli projeler başlattı. Bunlardan birisi olan “Komşuna El Uzat” projesi kapsamında ihtiyaç sahibi yaşlı ve yardıma muhtaç vatandaşların gerekli alışverişleri yapılıp evlerine götürülüyor. Proje, yaşlılar tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.


TOPLUM

30 Ekim 2020

17

Kur’an Yarışmaları Gençlere Yol Gösteriyor ALMANYA

Bu sayıda konuğumuz 1985 yılında ilki düzenlenen Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması’nda birinci olan günümüzün tanınan simalardan Mustafa Özcan Güneşdoğdu. Güneşdoğdu ile Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışmaları ve bu bağlamda Avrupa’daki Müslümanlar üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. İLKNUR KÜÇÜK

Bu yıl 32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması’nda jüri üyeliği yaptınız. Aynı zamanda Avrupa çapında yapılan bu yarışmanın ilkinde birinci olan isimsiniz. Bu konuda duygu ve düşünceleriniz nelerdir? Öncelikle Camia Gazetemizin, yayın hayatında başarılar diliyorum. Cenâb-ı Hak hayırlara vesile eylesin. Belirttiğiniz gibi 32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm yarışmasında jüri üyeliği yaptım. Tabii birinciliği elde ettiğim 1985 yılının yarışmasından 2020 yılına kadar köprünün altından çok sular aktı, yani yarışma tamamen profesyonelleşmiş. Hatta yarışmaya katılan yavrularımızı dinlediğimde hayretler içerisinde kaldığımı itiraf edeyim. Avrupa şartlarında en üst düzeyde Kur’an okuyabilecek çocuklar yetiştirebilen bir kurum hâline gelmiş teşkilatımız. Bu anlamda 35 yıl önce teşkilatımızda birinci olup 35 yıl sonra teşkilata jüri üyeliği yapmak tabii ki bizim için büyük bir şeref, büyük bir onur. Bu yılın yarışma jürisinde bulunan Dr. Mustafa Duman Bey kardeşimiz de benim jüri olduğu 1995 yılının birincisiydi. Yani teşkilatımız artık hem jürisini, jüri üyelerini hem de yarışmacılarını kendisi yetiştirebilecek bir konuma girmiştir. Bu da

teşkilatımızın ne kadar derin bir geçmişe ne kadar istikrarlı bir çalışma azmine sahip olduğunun en büyük göstergesi. Bu yarışmanın ilkine katılmak, ilk yarışmanın birinciliği hayatınızı nasıl değiştirdi? Beni sıkı sıkıya Kur’an’a bağladı desem yeridir bu bir. İkincisi azmimi kamçıladı. Malumunuz 91 yılında da Mekke-i Mükerreme’de, onun ardında ardından dünyanın muhtelif ülkelerinde pek çok kere Kur’ân-ı Kerim okumaya davet edildik. Belki bunların en önemlileri Bosna-Hersek de iki defa birer birer ay olmak üzere Kur’an okumuş olmaya çağrılmış olmamız, Balkan ülkelerine gitmiş olmamız, Avusturalya Kanada gibi ülkelerde Kur’an okumuş olmamız. Belki en önemlisi de uzun yıllar Türkiye’mizde özel bir televizyon kanalında Türkiye çapında en güzel Kur’ân-ı Kerîm okuyanları çıkartmış olup onları taltif etmemiz ve program içerisinde gelecek nesillere “Siz de böyle olabilirsiniz.” demiş olmamız. Bunları hep yarışmadaki birinciliğimize borçluyuz diye düşünüyorum. Üç yıl kadar TRT Şeş’te Kur’ân-ı Kerîm okudum dolayısıyla TRT gibi bir kurumun ille ısrarla Kur’an’ı siz okuyun demesi bir dönem için Avrupa şartlarında o günkü imkânsızlıklara rağmen Millî Görüş teşkilatlarımızın açmış olduğu camilerimizdeki gayretin bir neticesidir. Yani bugün az çok ismimiz biliniyorsa dinimize diyanetimize bağlıysak,

bugün bu yolda isek en önemli harcı o günkü o yarışlarda belki o günler için tam da layık olmamış olsak da o dereceleri almış olmamızdır diye düşünüyorum. İlk yarışmadan itibaren geçen bu 32 yarışma boyunca yaşanan gelişimi, yarışmacılar, yarışma ortamları, jüriler gibi özellikler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Tabii ki 32 yıllık yarışma tarihi seyri içerisinde çok şey değişmiş. Bir kere tamamen artık profesyonelleşmiş yarışma ve imkânlar. Artık tamamen her şey oturmuş. Mesela bölgeler bazında da bazı yarışmalarda jürilik yapmıştım, Türkiye’de de jürilik yaptığım yerler oldu. Benim kendime özgü bir notlama sistemim vardı. Hatta teşkilatımızdan abilerimiz benim notlama şeklimi çok beğenmişti. Bugün teşkilatımızın benimsemiş olduğumuz notlama sistemine yakındı. Yarışmadaki notlama sisteminde hangi alanlarda neyin değerlendirildiğini, hangi yanlışta ne kadar puanın kesileceğini açık açık belirten bir notlama sistemi var. Değerlendirme formatı oturtulmuş bunu çok önemsedim, çok beğendim. Bir de küçükler ve büyükler şeklinde iki kategoriye ayrılmış olmasını eskiden pek doğru bulmuyordum. Bugün bu ayrımın ne kadar isabetli olduğuna şahit oldum. Diğer bir husus da fina-

RIDVAN DERSLERİ 2.BASKI ÇIKTI Sipariş için: www.pluralverlag.eu www.kitap-kulubu.de

le sadece sekiz yavrunun yani dörder kişinin bırakılması da büyük ölçüde jürinin işini kolaylaştırıyor. Önceden bölgeler bazında elemeler yapılıyordu. İşte örneğin 30 bölgeniz varsa 30 yarışması arasından birinci seçmeye çalışıyordunuz. Dolayısıyla bu ve benzer kıstasların, ölçülerini benimsenmiş konulmuş olması işi tamamen son noktaya taşımış. Sadece Kur’an yarışmalarında değil Millî Görüş’ün hac, kurban gibi hizmetlerinde de teşkilatımızın sloganı, haklı bir slogan. “Hayırda öncü kuruluş” sloganını son derce hak eden bir teşkilat olduğumuzu Kur’an yarışmalarında da görebiliyoruz. Sizce Avrupa’da bu yarışmaları yapmak Müslümanlara neler kazandırıyor? Kur’anı okuma noktasında bir yarış, yarışı destekliyor, kamçılıyor âdeta Kur’anımızda ilan edilen “Hayırlarda müsabaka ediniz.” ayetine uygun bir davranış. Dolayısı ile Müslümanlar bu alanda zaten yarışmalıydılar. Sade ben değil, aşağı yukarı özellikle seksen, doksanlı ve 2005’e kadar olan yarışmacıları çok iyi bilen tanıyan bir kardeşinizim. Mesela bu yıllar içerisinde Abdussamed Kotan Bremen’den. Yavuz Çekiç Münih Bavyera Bölgesinden, Hamburg Bölgesi’nden Muhammed Haydar, Enes Çergel. Belçika’dan 2000 yılı büyükler birincisi Ahmet Tetik gibi 5 yavrumuz 3 ay kadar bize gönderildi, bizde ders gördüler. Bu gençlerimiz-

le hâlâ irtibat hâlindeyim, onların ve pek çok gencin hepsi de dinine, davasına, teşkilatına bağlı bir yaşam sürüyor. Dolayısı ile bu yarışmalar gençlere yol gösteriyor, hedef veriyor düşüne alakasının bağını koparmamasına yardımcı oluyor, hatta güçlenmesine sebep oluyor ve Kur’ana aşık gençlerin çıkmasına sebep oluyor. Belki en önemlisi diyebilirim Avrupa standartlarında dahi bugün en üst kalitede okuyucuların yetişmesine sebep olabiliyor. Murat hocamızın oğlu Kerim İleri kardeşimiz, delikanlımız, teşkilatımızın bünyesinden bağrından çıkmış olması ve bugün üst düzeyde Kur’an okuyucu olması. Yine Ruhr-A’dan Bünyamin Yıldız. Bu seneki yarışmada birinci olan çocuklar yaşlarının üzerinde performans gösterdiler bu çocuklar. İşte teşkilata yarışmalar bunları kazandırıyor. Tabi bunların üzerinden de Kur’anı sadece okumak değil, okumak işin bir başlangıcı güzel okumak ondan sonraki aşaması anlamak nihai ve en önemli bizden istenen aşaması ise Kur’an’ın gösterdiği istikamette bir hayat sürmek. Zaten özetleyecek olursak Millî Görüş teşkilatlarının amacı, gayesi, hedefi budur. Bir anlamda bu yarışmalar teşkilatımızın ruhunun canlı tutulmasına, Müslümanların Kur’an’la İslam’la dinle diyanetle bağlarının tazelenmesine, bir anlamda girişmesine, coşmasına ve irtibatlarının kaybetmemesine sebep oluyor diye düşünüyorum. Cenâb-ı Hak hayırlı muvaffak eylesin.


GENÇLIK

30 Ekim 2020

18

32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Sonuçlandı:

Furkan Vural ve Selimcan Kerem Güner Birinci Oldu AVRUPA

Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması bu sene camiatv stüdyolarında yapıldı. Canlı olarak yayınlanan yarışmada 10-13 ve 14-18 olmak üzere her iki yaş grubunda da birincilik bu sene Güney Hollanda Bölgesi'ne gitti.

İ

slam Toplumu Millî Görüş İrşad Başkanlığı tarafından düzenlenen 32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması’nın sonuçları belli oldu. Yarışmanın birinciliklerini 10-13 yaş grubunda Güney Hollanda Bölgesi'nden katılan Furkan Vural ile 14-18 yaş grubunda yine Güney Hollanda Bölgesi'nden katılan Selimcan Kerem Güner kazandı. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün yarışma sonrasında birinci gelenleri tebrik etti. Ergün aynı zamanda diğer yarışmacılara da teşekkür

ettikten sonra: “Bütün yarışmacılar bizim gönlümüzün birincisidir.” dedi. Yarışmaya 10-13 yaş grubunda FURKAN VURAL Güney Hollanda Bölges'inden Furkan Vural, Alpes Bölgesi'nden Yusuf Uçan, Hamburg Böl- 14-18 yaş grubunda ise yarışmages'inden Muhammed Umeyr Ak- cılar arasında Güney Hollanda kaş ile Viyana Bölgesi'nden Fatih Bölgesi'nden Selimcan Kerem Tanrıkulu katıldı. Güner, Hannover Bölgesi'nden Numan Aydın, Güney Bavyera Bölgesi'nden Muhammed Yusuf Kaya, Rhein-Neckar-Saar Bölgesi'nden Ahmet Haris Kaçmaz yer aldı. Bu sene yapılan Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması koronavirüs salgını sebebiyle Camia TV stüdyolarında yapıldı. Stüdyoya sadece yarışmacılar ile jüri üyeleri alındı. Yarışmacıların aile ve hocaları ise, IGMG Genel Merkez Konferans Salonunda izledi.

32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması’nın sonuçları belli oldu.

32. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Camia TV tarafından canlı olarak yayınlandı.

SELİMCAN KEREM GÜNER

İKİ JÜRİ ÜYESİ DE AYNI YARIŞMADA BİRİNCİ OLMUŞTU

32. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması jüri heyetinde IGMG Din İstişare Kurulu Üyesi ve Belçika Hensies Ebu Bekir Cami İmam Hatibi Dr. Mustafa Duman, Berlin İslam Federasyonu Başkanı Hafız Murat Gül, Ruhr-A – Hamm Bockum Hövel Mevlana Camii İmam-Hatibi Hafız Mustafa Özcan Güneşdoğdu ile birlikte Kur’an Eğitimcisi Hafız Hassan Sadeghi yer aldı. Jüri Başkanlığını yapan Dr. Mustafa Duman ile birlikte Mustafa Özcan Güneşdoğdu Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması’nda birincilik elde etmişlerdi. Mustafa Güneşdoğdu birinci yarışmada, Mustafa Duman ise 8. yarışmada birinci gelmişti.

YARIŞMANIN SONUÇLARI

Jürinin değerlendirmesi sonrasında yarışmacıların sıralamaları şöyle oldu: 10-13 yaş grubunda: Avrupa birincisi Güney Hollanda Bölges'inden Furkan Vural oldu. Bu grupta ikinciliği Viyana Bölgesi'nden Fatih Tanrıkulu alırken, üçüncülüğü, Fransa Alpes Bölgesi'nden Yusuf Uçan aldı. Hamburg Bölgesi'nden Musab Umeyr Akkaş ise 4. oldu 14-15 yaş grubunda: Avrupa birincisi yine Güney Hollanda Bölgesi'nden Selimcan Kerem Güner oldu. Bu grupta ikinciliği Hannover'den Numan Aydın alırken, üçüncülüğü, Rhein-Neckar-Saar Bölgesi'nden Ahmet Haris Kaçmaz aldı. Güney Bavyera Bölgesi'nden Muhammed Yusuf Kaya ise 4. oldu.

Helal Kesim n i s e B ı l k ı l ğ a S Herkes Yesin Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |

/ selamfood


GENÇLIK

30 Ekim 2020

19

Almanya’ya Mülteci Olarak Geldi, Hafize Oldu

S

ana Jrida: Almanya’nın Bavyera eyaletinde bulunan Schongau şehrine 2016 yılında Suriye’den sığınmacı olarak gelen bir ailenin iki çocuğundan biri. Sana, yaklaşık bir sene önce tanıştığı İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Mevlana Camii Monschau vesilesiyle, bir senede hafızlığını tamamladı. Hafize Sana ve annesi geçen 4 yıllık Almanya macerası ve hafızlık serüveni ile ilgili Camia’ya konuştu.

ALMANYA

Yaklaşık 4 sene önce ailesiyle birlikte henüz 9 yaşındayken Almanya’ya sığınan Sana, İslam Toplumu Millî Görüş ile tanıştıktan bir sene sonra hafızlığını tamamladı.

“12 ÇOCUKLA BAŞLADIK VE ŞU AN GAYET IYI GIDIYOR”

İki çocuk annesi olan, Suriye’de yaşadığı dönemde öğretmenlik yapan ve kendisinin de 18 yaşında hafize olduğunu anlatan anne Yasmin Al Ghuzzi, Camia’ya yaptığı açıklamada, “Ramazan ayının 15. gününde Almanya’ya geldik. Taşındığımız yerde, IGMG Mevlana Camii Monschau Kadınlar Teşkilatı Başkanı

İsim

BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

komşumuz idi. Kendisi bana burada bir camilerinin olduğunu söyledi ve beni davet etti.” diye belirtti. O günden itibaren o camiye gitmeye başladığını belirten Al Ghuzzi, “Yaklaşık 4 ay sonra orada eğitmen olarak çalışmaya başladım. 3 yıl boyunca çocuklara Kur’an kursu verdim.” diye konuştu. Yaklaşık 1,5 sene önce cami başkanının kendisine camide bir hafızlık kursu açmak istediğini ve kendisinin de bunu kabul ettiğini söyleyen Al Ghuzzi, “Fakat buradaki hafızlık eğitim sistemini daha önce hiç görmemiştim. Bana bu sistem iyice öğretildi. 12 çocukla başladık ve elhamdulillah şu an gayet iyi gidiyor.” diye konuştu. “ŞIMDI BAŞARDIM, ŞIMDI HAFIZE OLDUM”

Almanya’ya geldiğinde 9, şu an ise 13 yaşında olan Sana ise IGMG Mevlana Camii’ndeki hafızlık eğitimiyle alakalı, “Başta bu eğitimi çok beğendim. Bir çok

Vefat tarihi

07.10.2020 Ahmet Ocak 08.10.2020 Emine Ürer 08.10.2020 Hüsein Ekiousoglou 08.10.2020 Temel Kavanoz 09.10.2020 Rabia Altunok 10.10.2020 Remzi Can 11.10.2020 Hüseyin Tokgür 11.10.2020 Osman Sağlam 12.10.2020 Pembe Kalaycı 13.10.2020 Ali Gürbüz 13.10.2020 Gülnaz Avcı 12.10.2020 Mehmet Akdoğan 13.10.2020 Murat Silik 13.10.2020 Ayşe Kökezoglu 13.10.2020 Bebek Yeşilay 14.10.2020 Ayşe Taşdemir 13.10.2020 Bebek Alagöz 15.10.2020 Hüseyin Türk 15.10.2020 Bekir Topuz M. Al-Abed Hussnein El-Hourani 15.10.2020 16.10.2020 Jesmije Aslani 16.10.2020 Bektaş Yorulmaz 17.10.2020 Alirıza Açıkbaş 17.10.2020 Yurdasen Sevilen Mustafa Çakır 18.10.2020 Nadire Özbasaran 18.10.2020 YIKAMA, KEFENLEME, TuncayTABUTLAMA, Demir NAMAZ 20.10.2020 Muzaffer Özel 19.10.2020 RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, Durdu Mehmet T.Kahraman 20.10.2020 ENTSARGUNG, BETEN Murat Cura 19.10.2020 DİNÎ VECİBELER NAKİL Sami Ramizi 22.10.2020 RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN ÜBERFÜHRUNG Ferzende Tekin 22.10.2020

çocukla beraber hafızlık yapmak çok güzeldi.” ifadelerini kullandı. 17 Eylül 2019 tarihinde hafızlığına başladığını belirten Sana, “Başta kolay değildi çünkü okula da gidiyordum. Evde de Arapça eğitimi alıyorum ana dilimi unutmamak için vesaire ama Allah’a şükür başardım. Bir hedefim vardı, zamanı mı buna uyacak şekilde organize ettim.” diye kaydetti. “YABANCI BIR ÜLKEDE HAFIZE OLACAĞIMI ASLA DÜŞÜNEMEZDIM”

15 Eylül 2020 tarihinde, yani yaklaşık bir sene sonra ise hafize olduğunu belirten Sana, hafızlığını tamamladığı anı şu sözlerle açıkladı: “Sevinçten ağladım. Kur’an’ın son kelimesini ezberlerken o kadar güzel bir duygu içerisindeydim ki, ‘Şimdi başardım, şimdi hafize oldum’ diye düşündüm. Almanya’da, yabancı bir ülkede hafize olacağımı asla düşünemezdim.”

Bölge ve şubesi Hamburg /Neumünster K. Bavyera /Ansbach Berlin /Wedding-H.b Ruhr-A /Neuenrade Hessen /Frankfurt West Hessen /Rüsselsheim Düsseldorf /Du-Meiderich Hamburg /Lübeck Hessen /Kassel Freiburg-Donau /Lauchringen Berlin /Kreuzberg-Me Bremen /Nordenham Hessen /Rüdesheim Ruhr-A /Recklinghausen Württemberg /Nagold Berlin /Kreuzberg-Me Ruhr-A /Bochum Düsseldorf /Du-Marxloh IN SCHWEREN K. Ruhr /Schotmar STUNDEN SIND Württemberg /Schw. Gmünd Köln /Kerpen WIR BEI IHNEN Köln /Bonn HERKES DER TOD Arlberg /Innsbruck Linz /A. Pucheim ÖLECEK YAŞTADIR KENNT KEIN ALTER Ruhr-A /Bönen Köln / Nippes Ruhr-A /E- Kupferdreh DEFİN REFAKATÇİ ADRESİ İLE TRANSFER Ruhr-A /Witten BEERDIGUNGS TRANSFER MIT BEGLEITUNG Düsseldorf /Du-Marxloh ORT Ruhr-A /Gladbeck TESLİM Hamburg /Hamburg ÜBERGABE Merkez Berlin /Kreuzberg-Me

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

EN HÜZÜNLÜ GÜNÜNÜZDE YANINIZDAYIZ


AILE

Sizden Gelenler Meryem Özmen-Yaylak aile@camiahaber.com

GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR… “Başıma bir sorun geldiğinde kendimi güçsüz hissediyorum. Sanki her şey ters, her şey bir sorunmuş gibi çok hızlı bir şekilde karamsarlığa düşebiliyorum. Bu durum beni sıkıyor, rahatsız ediyor. Hayata ve yaşamıma farklı yaklaşmayı arzuluyorum.” diye devam eden bir danışanımızdan gelen bir sorunun cevabını bu sayıda ele alacağız. Hayatımıza ve yaşamamıza farklı yaklaşmayı arzulamak başlangıçların en güzelidir. Bu düşüncenden dolayı seni tebrik ediyorum, çünkü ihtiyaç duyduğun o gözlüğü cebinde bulunduruyorsun. Hangisini mi? Cebinizde görünmeyen bir gözlük olduğunu düşünün. Herhangi bir durum olduğunda veya başınıza bir şey geldiğinde o gözlüğü çıkarıp onunla bakabilirsiniz. O taktığınız gözlükle dünyanızı kara görebilirsiniz, isterseniz de aydınlık görebilirsiniz. Mesela; pandemi süreci toplumda ilk başta kargaşaya sebep olsa da birçok insan ve kurum için “fırsat” olarak da değerlendirildi. Sağlığımızı, hijyenik yaşam gibi konuları gözden geçirdik. Yani, güzel gören güzel düşünür yaklaşımıyla başımıza gelen ve musibet gibi görünen şeyleri bize sunulan bir imkân ve Allah’ın bize bahşettiği bir hayır kaynağı olarak da değerlendirebiliriz. Kendimize şunu da hatırlatalım; mutluluk sevgiyle gelir. Allah’ın bize sunduğu nimetleri anlamak, insanları sevmek ve en önemlisi kendimizi sevmekten geçer. Güzelliğe ve güzel bakışı muhafaza edebilmek için; • Şükredin. Sabah üzerinizden yorganınızı atabiliyorsanız sıcak bir yatağınız var demektir. Varlığımıza, imkânlarımıza ve imkânsızlıklarımıza teşekkür edin. • Takdir edin. Yapılan güzel şeyleri görün ve takdir edin. Kendi gayretinizi de takdir edin ve bu imkânı sunana teşekkür edin. • Yanlışı kabul edin. Evet, olabilir. Yanlış yapabiliriz ama tekrarında israrcı olmayalım. • Sınırlarınızı koruyun. “Ben kulum sınırlarım bellidir., mükemmel olan Allah’tır. Sınırlarım bana insanlığımı hatırlatır.” gibi gerçekleri kendimize sıkça hatırlatalım. • Teslim olun. Aklınızdaki şey hayalinizdeki gibi olmadıysa “olması gereken" budur diyerek elinizdeki güzellikleri kabul edin ve mükemmelliğin Allah’a ait olduğu inancına teslim olun. • Rahat olun. Yaşanan şeylerinin bir noktası daha sonra da yeni bir başlangıç olacağını kendinize hatırlatın. “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” Gözlüğünüzün varlığını hatırlayın :)

30 Ekim 2020

20

Çocuklar İçin Irkçılıklarla Mücadele Yolları Irkçılığa maruz kalan kişi çaresizlik duygusuna kapılabilir. Ancak insanın kendisini savunması mümkündür. Irkçılıkla karşılaşan yetişkin ve çocuklar için bazı tavsiyelere kulak verelim.

Irkçı tutumların hedefi olursam nasıl tepki vermeliyim? Irkçılığa uğrayan kişi kendini korkunç hisseder. Çoğunlukla olayı yaşarken nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemez. Bu yüzden sürekli karşılaştığın sorulara birer cevap hazırlamak işine yarayabilir. “Nereden geldin?” sorusuna örneğin “annemin karnından” cevabı ile karşılık verebilirsin. Böylece karşındaki kişi, senin ya da ebeveyninin hangi ülkeden geldiğini sorarak diyalogu devam ettiremez. Zira insanlar bu soru ile seni bu topluma ait olmayan bir yabancı gibi gördüklerini ifade etmeye çalışırlar. Biri saçlarını tutmaya çalışıyorsa, açık ve net bir şekilde hayır de, bu hareketi onaylamıyorsan kişinin elini diğer tarafa doğru it.

Kendim ırkçılığı nasıl engelleyebilirim? Irkçılığı engellemek o kadar basit değil. Kitaplara, dilimize, her yere gizlenmiştir. Şayet, beyaz ten rengine sahip bir çocuk isen siyah ten rengine sahip bir çocuktan daha farklı kabul göreceğini düşün. Sana iyi Almanca konuşmadığını

söyleyen olmayacaktır elbette. Çikolata ya da kahve gibi gıdalara da benzetilmeyeceksindir. Irkçılığa karşı mücadele etmek ancak ırkçılık hakkında çok şey bilmekle mümkün. Irkçılığa uğrayan arkadaşlarına soru sormakla başlayabilirsin mesela. Ayrıca kendini de sorgulamayı unutma: Söylediğim ya da yaptığım bir şey yüzünden diğer insanları aşağılıyor ya da yaralıyor olabilir miyim?

Irkçılığa şahit olursam ne yapabilirim? Bazı insanlar ırkçı davranır ve ne yaptıklarının tam olarak bilincindedirler. Bazen ise insanlar istemediği halde ırkçı davranabilirler. “Zenci Öpücüğü” (Alm. Negerkuss) ya da “Çingene Sosu” (Alm. Zigeunersoße) veya “Arap saçı” gibi kullanılan kavramların ırkçı kökeni vardır. Bu yüzden bu tip kavramları günlük dilde kullanmamak önem arz eder, aksi takdirde insanları yaralıyabilirsin. Böyle bir şey duyduğunda, bunu doğru bulmadığını açıkça söylemelisin. Bir çocuk ten rengi ya da kökeni yüzünden aşağılanıyor ya da

dışlanıyorsa, yüzünü çevirme. Çocuğa yardıma ihtiyacı olup olmadığını sor ve yanında dur. Kendini güvende hissetmiyorsan ya da korkuyorsan, güvendiğin bir başka yetişkini olaya dahil et.

Çocuklar ırkçılığa karşı birlikte nasıl savaşabilir? Ten rengi, etnik kökeni ne olursa olsun tüm çocuklar ırkçılığa karşı güçlerini birleştirebilirler. Çünkü “eşitsizlikle”; sadece kendileri bizzat eşitsizlikten etkilenen insanlar değil, eşitsizlikle karşılaşmayan insanlar da savaşmalıdır. Irkçılıkla mücadele edebilmek için, nasıl çalıştığını ve ne işe yaradığını olabildiğince çok insanın bilmesi önemlidir. Örneğin, sınıfınızda ırkçılığın bir sorun olarak ele alınması sağlamak için arkadaşlarınızla birlikte çalışabilirsiniz. Ya da sadece beyaz çocukları içeren programları izlerseniz, TV kanalına bir mesaj yazın ve farklı kökenlerden ve ten renklerinden çocukları da görmeyi tercih ettiğinizi söyleyin. Yararlanılan Kaynak: Sarah Wiedenhöft, Dein SPIEGEL, 08/2020.


AILE

30 Ekim 2020

21

Pusula FIKIH KÖŞESİ Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com

Babalar da Sahaya İnmeli! Çocuk gelişim ve psikolojisini ele alan eğitimler, seminerler, yazılar, dersler çoğunlukla anneye atıf yapar. Türk toplumunda da geleneksel olarak çocukla ilgili tüm sorunların, sorumlulukların ya da sorumsuzlukların faturası hep anneye kesilir. Peki ya babalar? Tribünlerden aşağıya inme vakti gelemedi mi? GÜLÜMSER ARSLAN

A

nneler olarak çocuğun annesiyle olan ilişkisinin onun gelişimi açısından ne kadar kıymetli ve etkili olduğunu yeterince duyduk, gördük, okuduk ve öğrendik. Elhamdulillah Çocuk gelişim ve psikolojisini ele alan eğitimler, yazı ve bilgiler çoğunlukla anneye atıf yapar zaten. Hep anneye söylenir ; “Aman ha dinle, şunu şöyle yap, şunu yapma, bunun gibi ol.” ifadeleri. Yaşadığımız modern hayatta hep anneden kusursuzluk, hatta mükemmellik beklenir. Şüphesiz bir annenin bilinçlenmesi yeni neslin sağlıklı gelişimi açısından önemli. Çünkü bir anne kendi çocuğunu yetiştirirken esasında geleceğin toplumunu inşa ediyor. Topluma sağlıklı bireyler kazandırılmasında, ya da kaybettirilmesinde annenin rolü büyük. Tamam da, çocuğun sorumluluğu yalnızca anneye ait değil ki? Bir de baba var gözden kaçırdığımız. Anneye bu kadar yüklenilirken ondan mükemmellik beklenilirken babalar neden unutulur? Babalar kendini neden unutturur? Günümüz toplumunun anneye yüklediği roller ve bu rollerin hakkını eksiksiz yerine getirmesi yönündeki baskısı anneleri hasta ederken, bazı babaların da ekmeğine yağ sürüyor. Bir yandan çocukların bakımı, ev işleri, maddi ve manevi sıkıntılar ve daha birçok şeye aynı anda yetişmeye çalışan annelerin diğer yandan da evin ekonomisine destek olması bekleniliyor. Bu durumda annenin yükü ağırlaşırken babanın yükü daha da hafiflemiş oluyor. Özelikle başlı başına bir dert hâline gelen çocuk yetiştirme sorumluluğunun babaya düşen kısmını da anne üstlenmek zorunda kalınca, hâliyle ortalık buhranlar geçiren ve sürekli şikayet eden, mutsuz annelerle doldu taştı. Babalarınsa keyfine diyecek yok. DENGESIZLIK MUTSUZLUK GETIRIR

Fakat şöyle bir hakikat var: Babanın sorumluluklarından alınıp bunlar anneye yüklenilirse bir dengesizlik ve haksızlık meydana gelir. Denge, din ve dünya işerinden tutunda arkadaş, çevre iş ve aileye kadar her alanda kurulması hayati önem taşıyan bir unsurdur. Denge

kurulmazsa, en çok yükü taşıyan, bu durumda anneler, kendi mutsuzluğunu tüm aile bireylerine yansıtır. Ailede herkes bu mutsuzluktan nasibini alır. Bilhassa bazı babaların kendi çocuklarının eğitim ve terbiyesinde pasif kalması, aile içinde sönük bir rol üstlenmesi, tüm sorumluluğu eşine yükleyip onu duygusal olarak da yalnız bırakması ,anca sorun çıktığında aktif hâle gelip bu sorunları diktatör bir tavırla , gücünü kötüye kullanarak çözmeye çalışması, işin en acı tarafıdır. Her ne kadar bozulan televizyonu yumrukla düzeltmeye çalışan bir neslin çocukları olsalar da, bu gibi babaların bu tür yöntemlerle sorunlarını çözemeyeceklerini, hatta daha kötü hâle getireceklerini idrak etmeleri gerekiyor.

Çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimi üzerinde olduğu kadar, yeni neslin de sağlıklı inşasında babanın rolü devasadır. Bilinmeye değer bir diğer bilimsel husus şudur: Çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimi üzerinde olduğu kadar, yeni neslin de sağlıklı inşasında babanın rolü devasadır. En son Almanya’da psikolog Klaus Erwin Grossman ve eşinin yaptığı Bağlanma teorisi (güvenli bağlanma) ile ilgili bir araştırmada, çocuklar doğumdan sonra 20’li yaşlara kadar düzenli olarak takip ediliyorlar. Özellikle babasıyla şiddetsiz, güven ve sevgiye dayalı ilişki kurmuş çocukların ileriki yaşlarda daha sosyal, özgüveni yüksek, cesaretli, okul ve özel hayatında daha başarılı oldukları, aynı zamanda daha sağlıklı ilişkiler kurabildikleri görülmüş.

Bu gibi araştırmalardan şöyle de bir sonuç çıkarmak mümkün: Anne veya baba tek başına hareket ettiğinde elde edemeyeceği başarıyı, anne-baba ortak hareket edince daha kolay elde edebiliyor. Yani demem o ki; çocuk yetiştirmek bir ekip işidir. Tek başına annenin omuzuna yüklenemeyecek kadar ciddi, dünya ve ahiretimizi ilgilendiren bir meseledir. Çocuklarımız aynı zamanda bizim gönül meyvemiz, göz aydınlığımızdır. Onlar bizim sınav aracımızdır. Nice insan için çocuk¸ dünya ve ahirette cennet vesilesi olurken, kimi insan için ise çocuk¸ derttir¸ tasadır¸ pişmanlık ve nedamettir. Çocukları sayesinde hidayete eren salih insanlar varken; yine çocukları sebebiyle yoldan çıkan¸ günaha düşen insanlar da vardır. Öteki dünyada da çocuklarıyla cennete gidenler olacaktır ve yine çocukları yüzünden cehenneme atılacaklar olacaktır. Bu anlamda hem anne, hem baba payına düşen sorumluluğu yerine getirmek zorunda hissetmelidir kendini. Burada ölçü Rabbimizin ayetleridir: “Ey inananlar¸ kendinizi ve âilenizi öyle bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı¸ şiddetli¸ Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.” Bu ayetler asıl muhataplarına, yani babalara ulaştırılmalı. Babalar artık o tribünden sahaya inmeli, Allah’ın kendisine yüklediği rolünün hakkını usulüne göre vermeli, bu yolda terlemeli ve kazanmalı.

GÜZEL YAŞLANMAYA ÇALIŞALIM

Bireyin gelişim dönemleri var. Bir önceki dönemi birey ne kadar iyi geçirirse, bir sonraki dönemi o kadar iyi geçirebilir. Hayatın önceki yıl(lar)ını iyi veya kötü yaşamak, sonraki(ler) inin iyi veya kötü olmasında belirleyici oluyor. Kötü geçirilen dönemin telafisi çok zor, hatta imkânsız olabiliyor. Onun için, her bireyin, hayatı iyi sorgulayarak anlamlandırması, mercek altına alarak ilmek ilmek örmesi, bilgi ve beceriyle yönetmesi gerekir. Ancak bunu başardığı oranda hayat, onun olabilir ve yaşanmaya değer. Bilinçle güzel inşa edilen hayatın yaşlılık dönemi de güzel olabilir. İslam, herkesin ömür boyu asla boş kalmamasını, çalışmasını, kendini geliştirmesini, üretmesini, işe yaramasını, çevresine değer katmasını ister. Hz. Peygamber buyuruyor: “İnsanların en hayırlısı, insanlara yararlı olandır.” “Müslüman dilinden, elinden insanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, İman, 10) ,“Hiçbiriniz kendisi için arzu ettiğini kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İman, 13). Kur’an, “Çalışın” diyor ve herkesin, ancak çalışmasının karşılığını göreceğini belirtiyor (Tevbe suresi, 9:105). Elbisesinin söküğünü bile kendisi diken Hz. Peygamber (s.a.v.)’i örnek edinen kişi, hizmet alan olmaktan ziyade hizmet eden olur; en büyük ödül olan Allah’ın hoşnutluğunu bu yolla kazanmanın heyecanını duyar.

“Müslüman dilinden, elinden insanların zarar görmediği kimsedir.”

Hasbî hizmet tutkusu biterse, yaşama heyecanı kaybolur, kişi bedenen ve ruhen çöker. Nitekim, hastalara şevkle ve heyecanla bakanların daha sağlıklı ve uzun ömürlü oldukları söyleniyor. Ahlaki ilkelere göre yaşayarak yaşlanan kişiye, çoluk çocuğu gönülden saygılı davranırlar. Hasbelkader düşkünleşip yardımlarına muhtaç olduğunda onlar, seve seve hizmet eder, zorlansalar bile kolay kolay saygısızlık edemezler. Böylece o, hem çocuklarının günahkâr olmalarına değil, büyük sevap kazanmalarına sebep olur, hem de güzel yaşamanın ödülünü sadece ahirette değil, dünyadayken de alır. Kişisel saygınlığını kaybetmiş yaşlı ise hem kendini hem de çocuklarını zora sokar. Onlar, Allah rızası için saygılı davranmaları gerektiğini düşünseler bile, bunu içtenlikle başarmakta zorlanabilir, hatta nefislerine yenik düşüp saygısızlık yapabilirler. Böylece kendisi, ahiretteki şöyle dursun daha dünyada iken yanlışlarının olumsuz karşılıklarını görmekle birlikte, çocuklarının günahkâr olmalarına da sebep olur. İyiliğe de kötülüğe de sebep olan yapan gibidir.


HAYAT BIR AYET

30 Ekim 2020

Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir. (Âl-i İmran suresi, 3:114)

Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye

m.unye@igmg.org

ALKOLLÜ DEZENFEKTANLAR Koronavirüse karşı korunmak amacıyla dezenfektan kullanıyoruz. Ama bu dezenfektanların çoğunda alkol var. Bu dezenfektanları kullanabilir miyim? Kullandıktan sonra ellerimi yıkamam gerekiyor mu? Abdestli iken kullandığımda abdestim bozulur mu? Namazım kabul olur mu? Alkolün genel olarak kullanım alanı sarhoş edici içkilerin hazırlanmasındadır. Ayrıca parfüm, kozmetik ve ilaç endüstrisinde de hatırı sayılır bir şekilde istimal edilmektedir. Alkoller hemen her türlü meyve ve hububat içinde kimyevi ve bir damar olarak bulunur. Bu ürünlerin sarhoş edici içkiye dönüştürülmesi birçok işlemle mümkün olur. İslam âlimleri kullanım alanına göre alkoller hakkındaki dinî hükümleri belirleme yoluna gitmişlerdir. Kur’an ve sünnetin katiyetle yasakladığı ve “hamr (sarhoşluk veren madde)” diye isimlendirdiği içeceklerin içilmesi ve bir gıda maddesinin içine katılarak yenmesi asla caiz değildir. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’de “Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.” buyurmuştur. Dolayısıyla sarhoş edici içki olarak hazırlanmış olan alkollerin içilmesi ve diğer gıda maddelerinin içine katılarak yenmesi dinimizde haram ve yasaktır; aynı zamanda necis (pis)tir. Böyle sarhoş edici içki olarak hazırlanmamış parfüm, krem veya hijyenik madde olarak hazırlanmış olan şeylerin hükmü hakkında mezhepler arasında ihtilaflar söz konusu olmuştur. Hanefiyye mezhebinde ispirto, kolonya vb. sıvılarla, temizlik amacıyla üretilen alkollü maddelerin içilmesi haram olmakla birlikte temizlikte kullanılmaları caizdir. Namaz kılmadan önce bu ürünlerin sürüldüğü yerlerin yıkanması da gerekmez. Bakara suresinin “hamr” ile ilgili âyetlerinin tefsirinde Elmalılı Hamdi

“Her sarhoş edici şey haramdır.” Yazır şöyle demektedir: “Üzüm şarabından yapılmayan ispirto, bira vesair müskirat içilemezse de elbiseye veya bedene sürülmesi de namaza mâni olur diye iddia edilemez.” Bu nakilden de anlaşılacağı gibi deodorant, parfümler ve kolonyadaki alkol Hanefî mezhebinin bazı imamlarına göre içme ve yemenin dışında elbise veya bedene sürülmüş ise bu durum namaza mâni olmaz. Şâfiî ve Hanbelî gibi diğer mezheplere göre ise alkollü maddeler pis sayıldığı için hem içilmesi hem de el veya elbiseye sürülmesi helal değildir ve sürülen yerlerin yıkanması gerekir. Ancak ondan sonra namaz sahih olur. Alternatifi yoksa alkollü dezenfektanların veya hijyen maddelerinin kullanılması caizdir. El ve elbiseye sürülen ister sarhoş edici içkiler olsun, isterse temizlik malzemeleri olsun bunlar abdesti bozmaz. Çünkü abdest vücuttan dışarıya çıkan şeylerden bozulur. Alkollü maddeler elde ve elbisede mevcutken namaza durmamak iyi olur. Su ile temizledikten sonra namaza durulması bütün ihtilafların dışında kalındığı için daha uygundur. Allah her şeyin en iyisini bilir.

BIR HADIS

22

Hayırlı işler yapmakta acele edin!. Çünkü, gece karanlığına benzer bir fitne gelecek. O zaman bir insan, sabah mü’min olduğu hâlde akşam kafir olur. Akşam mü’min olduğu hâlde sabahleyin kafire dönüşür. Bu kişi dinini bir dünyalığa satar. (Tirmizî, Fiten 30. H. No: 2195)

PEYGAMBERIMIZIN DOĞUMU BIZE NE İFADE EDER?

Ş

u günlerde, Sevgili Bu geceye değer verişimizin sebebi, Peygamberimiz Hz. O’nun bu gecede doğmasını anmamız Muhammed Mustafa’nın demek, bu geceye hürmetimizden (s.a.v.) bu dünyayı teşrif değildir. Bu geceye değer edişlerinin yıl dönümünü verişimizin sebebi, bu gecede doğan idrak ettik. Bir kez daha O’nun Peygamberimizin, bize gösterdiği doğumunu hatırlayarak sevindik, hakikati bu vesile yeniden hatırlamak O’nun getirdiklerine uymakla övündük. içindir. Bunun için bu gecede Ama, acaba, bu günlerin değeri bizzat Rabbimize şükrümüzü, Peygamber bu günlerin kendisinde midir? Yani, Efendimize de salat u selamımızı soru şudur: Rebiu’l Evvel ayının 12. arzetmek istiyoruz. Başka zamanlarda gecesi olan bu gecenin bizzat kendisi da bunu yapmamız lazım. Çünkü biz ne midir önemli olan? O gecede, zamana ne de mekâna bir mana Peygamberimize düşman vermiyoruz. O zaman ve olan, onun düşmanları mekâna mana veren gibi yaşayan, O’nun ana etkeni hatırımıza 23 yıllık Peygamgetirdiği dinin getiriyoruz. tam aksine başka berlik hayatı boyundin, inanç ve Öyleyse bu ca; şirkin yerine tevhidi, eylem içinde geceyi yeniden zulmün yerine adaleti, olan insanlar da hatırlarken, doğmuş mudur, yeniden anarken düşmanlık ve ayrılığın yedoğmamış mıdır? yine o tarihi rine kardeşlik ve dayaBu sorunun cevabı, hatırlayalım: Şirk nışmayı getiriyordu. gün ve gecelerin bütün gönülleri hiç birinin bizzat karartmış, haksızlık kendisinin iyilik hayatın bütün ya da kötülük kaynağı alanlarını kuşatmış, olmadığıdır. Dolayısı ile Allah’ın Ahlaki değerler alt üst Resûlü olan Peygamber Efendimiz’in olmuş, akrabalık ve komşuluk bağları doğumunu idrak ettiğimiz bu günlerin koparılmıştı. Zayıfın, hak ve hukuku değeri ancak, Hz. Muhammed zevkle ihlal ediliyordu. Kadınlara ve kız Mustafa’nın, hayat ölçülerine, hayat çocuklarına yapılan muamele insanlık ilkelerine, bize bildirdiği helallerine, dışına çıkmış, güçlüler güçsüzleri haramlarına uymakla bir anlam eziyor, emeğin hakkı verilmiyordu. kazanacaktır. Can, mal, namus ve nesil güvenliği kalmamıştı. Onun hayatına baktığımızda gördüğümüz ilk şey, şirke karşı tevhidi İşte Sevgili Peygamberimiz Hz. savunuşunu ve tevhide çağırmışlığını Muhammed (s.a.v.), tam da böylesine görürüz. Böylece O, küfür şirk gibi zulüm ve karanlığın yoğun olduğu ve sapkın inançları doğrultmuş, putlara aydınlık bir iklime muhtaç bir zaman taparak amacından saptırılmış diliminde doğdu. O gece, insanlık için ibadeti olması gereken yere koymuş, yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir haksızlıklarla mücadele etmişti. Bizler devir açılmıştı. Zira inkârın yerini de bu şekilde O’nun yolunda değilsek, inanç ve iman güzellikleri, cehaletin bu gece bir gece değil de bin gece olsa yerini hak ve hakikat bilgileri aldı. ne anlamı olabilir ki? Azgınlığın ve sapkınlığın yerini ahlak edep ilkeleri aldı. Biz bu geceyi bunun için önemsiyoruz. Zulme direniş öykümüzün, penceremizin aydınlığa açılışının başlangıcı olduğu için. Bu gecede doğan ve Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle, “Âlemlere rahmet olarak gönderilen”¹ Hz. Peygamber; sapıklık, putperestlik ve hurafelerle kararan dünyayı, Kur’an’ın nuruyla aydınlatıyor, insanlığı yalnızca, tek olan Allah’a kulluk etmeye çağırıyordu.

Bu çağrıyı kabul edenlere, sözün doğrusunu söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akrabalık bağlarını korumayı, komşularla iyi geçinmeyi ve kan dökmekten sakınmayı emrediyordu. Zina yapmaktan, yalan söylemekten, yetim malı yemekten, haksız kazanç sağlamaktan, namuslu insanlara iftira etmekten uzak durmayı emrediyor; insanları namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekât vermeye, iyilik etmeye, sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyordu. Böylece O, 23 yıllık Peygamberlik hayatı boyunca; şirkin yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düşmanlık ve ayrılığın yerine kardeşlik ve dayanışmayı getiriyordu. Kan davası, gasp, soygun, şiddet, intikam, kin, içki içmek, kumar oynamak, hırsızlık, haksız kazanç sağlamak, yalan söylemek, gıybet etmek, çekememezlik ve koğuculuk gibi fert ve toplumun huzurunu bozan davranışlarla mücadele ediyordu. Şu ayet ve arkasından okuyacağım şu hadis, Mevlidin bizim için ne anlam ifade etmesi gerektiğinin en açık ifadesidir. “Ey Habibim deki; Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafur ve Rahim’dir.”² Ve biz bu gece, Allah’ı sevdiğimizi, bunun için de O’nun Elçisine uyduğumuzu ilan etmek için vesile ediyoruz. Biliyoruz ve iman ediyoruz ki, “Şüphesiz ki sözlerin en doğrusu Allah’ın kitabıdır ve yolların en güzeli de Muhammed (s.a.v.)’in yoludur ve işlerin en şerlisi sonradan çıkarılanlardır ve her sonradan çıkarılan bid’attır ve her bid’at dalâlettir ve her dalâlet de ateştedir.”³ 1. Enbiya suresi, 21:107 2. Âl-i İmrân suresi, 3:31 3. Nesâî, Sunen. I’deyn, 23. H. No.: 1578


HAYAT

30 Ekim 2020

23

Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse tefsir@camiahaber.org

Allah Kuluna, O Kulun Diğer İnsanlara Davrandığı Gibi Davranacaktır “Ey inananlar! Size, ‘Meclislerde yer açın.’ denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size, ‘kalkın’ denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.” (Mücâdele suresi, 58:11)

SÜNNET ÜZERE YAŞAMANIN YOLLARI

U

mulur ki Müslüman bir sıkıntıya düştüğünde Allah’a yalvarıp istiğfar dilerse, yani Allah’tan kendisini affetmesini isterse, Allah o kulun darlıklarını giderir. Hadiste: “Kim istiğfara devam ederse, Allah o kula her darlıktan çıkış yolu gösterir, her sıkıntıdan onu feraha kavuşturur ve ummadığı yerden onu rızıklandırır.”¹ buyurulmuştur.

Dargınları barıştırmak için çalışmayı kendisine vazife bilmek, kin gütmemek, kimseye haset etmemek ve herkese faydalı bir insan olmaya özen göstermek de Müslümanların sosyal vazifelerindendir. Resûlullah buyurdu ki: “Size oruç, namaz ve sadakadan derecesi daha yüksek bir amel söyleyeyim mi? O amel iki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise sevapları siler süpürür.”⁴

Onu nerede bulursa almaya hak kazanır.”⁷ Olgun ve kâmil bir Müslüman olarak tembellikten uzak durmak, dünya için ölmeyecekmiş gibi çalışmak, yarın ölecekmiş gibi de ahirete hazırlık yapmak önemlidir. Resûlullah şöyle dua ediyor: “Allah’ım âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, yaşlılıktan sana sığınırım. Yine ölü ve dirilerin şerlerinden sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım.”⁸

Her iyi işe maddi ve manevi “Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize yardımda bulunmak, insanlara iyiliği haset etmeyin, birbirinize arka tavsiye etmek, fenalığa ve zulme çevirmeyin; Ey Allah’ın kulları, kardeş asla yardımcı olmamak, kötüleri olun. Bir Müslüman’a, üç günden fazla korumamak ve herkesi kötülükten (din) kardeşi ile dargın durması helal çevirmeye çalışmak da Müslümanların olmaz.”⁵ görevlerindendir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde Ayrıca şöyle de buyurulmuştur: “Allah şöyle buyurmuşlardır: kime nimetini ikram ederse, çok “Bir Müslüman kardeşini dünya hamdetsin. Kimin sıkıntıları artarsa sıkıntılarından bir sıkıntıdan çok istiğfar etsin. Kimin rızkı gecikirse kurtaranı, Allah ahiret sıkıntılarından çokça ‘la havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ bir sıkıntıdan kurtarır. Allah, bir desin.” Müslüman kardeşinin ayıbını örtenin ahirette “Bir kavme misafir olan, ayıbını örter. Bir onların iznini almadan kul kardeşinin oruç tutmasın. Bir “Hikmet, yardımında eve giren, onların olduğu sürece, gösterdiği yere müminin Allah da otursun. Zira evin yitik malıdır. o kulun özel durumlarını yardımında onlar daha iyi Onu nerede olur.”² bilirler. Kin, haset, bulursa almaya ibadette tembellik Ebû Saîd elve evinin maişetini hak kazanır.” Hudrî (r.a.)’dan daraltmak Allah’ın nakledilen bir başka sahibine kızdığı hadiste, Resûlullah davranışlardır.”⁶ konu ile alakalı olarak şöyle buyurmuştur: “Bir şeyi Kim söylerse söylesin hakkı kabul kötü görürseniz onu elinizle düzeltin, etmek, ilim ve hüneri, hikmet ve hakikati ona gücünüz yetmezse dilinizle nerede bulursa almak ve bunda taassup düzeltin, şayet ona da gücünüz göstermemek de Müslümanların yetmezse kalbiniz ile buğz edin. Bu şiarlarındandır. Hadiste şöyle ifade ise imanın en zayıfıdır.”³ buyurulur: “Hikmet, müminin yitik malıdır.

Etraflıca düşünmeden bir iş yapmaya kalkışmamak, ibadetinde acele ederek eksik bırakmamak, hayırlı işlerde geriye kalmayıp daima ileri koşmak da Müslümanların vazifesidir. Resûlullah Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “Acele şeytandan, ağırbaşlılık ise Allah’tandır.”⁹ Bir başka hadiste de şöyle buyurulur: “Bu münafık namazıdır. Oturup güneşi bekler. Batmaya yüz tutunca kalkar (tavuğun) yem topladığı gibi dört rekât namaz kılar. Ve Allah’ı çok az anar.” 10 Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in Hz. Ali’ye şöyle dediği nakledilmiştir: “Ey Ali! Üç şeyde acele et, onları tehir etme. Hazır olduğunda namaz, hazır olduğunda cenaze ve dengi bulunduğunda bekâr kız.” 11

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11.

Ebû Dâvûd, İstiğfar, 2 Taberânî, Mucemu’l-evsat, II, 269 Müslim, İman, 78 Ebû Dâvûd, Edep, 58 Buhârî, Edep, 57-58 Taberânî, Mucemu’l-evsat, 56 Tirmizî, İlim, 20 Buhârî, İstiaze, 4 Ebû Ya’lâ, Müsned, VII, 247 Müslim, Mesâcid, 195 Tirmizî, Salat, 16

Dünya bir imtihan yurdudur ve insanların burada yapıp ettiklerinin hesabı ahiret yurdunda görülecektir. “Dünya ahiretin tarlasıdır.” (Râzî, Tefsir, XXII, 171) sözü bu gerçekliği en güzel şekilde özetlemektedir. Yani insan dünya tarlasına ne ekmişse ahiret yurdunda onu hasat edecektir. Hayatı da buna göre şekillenecektir. Burada inanmış her insan ahiret yurdunda Yüce Yaratıcı’nın kendisine nasıl davranacağının merakı içindedir. Kur’ân-ı Kerîm’e ve Hz. Peygamber’in hadislerine bakıldığında bu sorunun cevabı son derece kolaydır: “el-Cezâü min cinsi’l-amel.” Yani insanlar başkalarına davrandığı eylem cinsinden karşılık göreceklerdir. İşte ayet ve hadislerden bu konudaki seçmeler: “İbadet ve itaatle beni hatırlayın ki, ben de mağfiret ve sevap ile sizi hatırlayayım.” (Bakara suresi, 2:152) “İyilik eden iyilik bulur.” (İsrâ suresi, 17:7; Kasas suresi, 28:77; Rahmân suresi, 55:60) “Müminlerle alay edenleri Allah da maskaraya çevirmiştir.” (Tevbe suresi, 9:79) “Tuzak kuranlara, Allah tuzaklarını boşa çıkararak tuzak kurar.” (Âl-i İmrân suresi, 3:54) “Ahireti unutanlar, ahirette unutulurlar.” (A‘râf suresi, 9:51) “Allah’ın dinine yardım eden Allah’tan yardım görür.” (Hac suresi, 22:40) “Affeden af bulur, bazı kusurları görmezden gelenlerin kusurları görmezden gelinir.” (Nûr suresi, 24:22) “Bu dünyada Allah’ın dinine kör kalanlar, öbür dünyada görülmezler.” (Tâhâ suresi, 20:125) “Bir mecliste insanlara yer açanlara Allah yerlerini genişletir.” (Mücâdele suresi, 58:11) “Allah rızası için bir mescit inşa edene Allah da cennette bir köşk inşa eder.” (Müslim, Mesâcid, 24-25) “Birisinin sıkıntısını giderenin Allah da kıyamet sıkıntılarından birisini giderir.”; “Bir Müslüman’ın ayıbını örtenin Allah da ayıplarını örter.”; “Kardeşinin yardımında olanın Allah da yardımındadır.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 59) “Allah’ın hukukunu koruyanın Allah da hukukunu korur.” (Tirmizî, Kıyâmet, 59) “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” (Buhârî, Edeb, 18, 27) Sonuç olarak herkes kime nasıl davranmışsa kendisine de Allah öyle davranacaktır (Yâsîn suresi, 36:54). Bu, dünyada ve ahirette geçerli ilahî yasadır. İnsan kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa kendisi de Allah’ın kullarına öyle davranmalıdır. Doğrusunu en iyi Allah bilir. En doğrusunu Allah bilir.


HAYAT

30 Ekim 2020

Kur’ân-ı Kerîm İle İlişkimiz

Hadis Günlüğü Prof. Dr. Zekeriya Güler hadis@camiahaber.com

Müslüman Kimliği (II) Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Direnenler hâriç ümmetimin hepsi cennete girer.” Dediler ki, “Ey Allah’ın Resûlü, kimler direnir?” Peygamber (s.a.v.): “Bana itaat edenler cennete girer, bana isyan edenler de direnenlerdir.”1 Geçen yazımızda ele almaya başladığımıbu hadîs-i şerif Ebû Hureyre (r.a.)’dan rivayet edilmiştir. Hadis Sünnet-i Nebî’ye uymanın kazandırdığı mutlu sonu haber verir ki bu da cennete girmektit.

Kur’an hak yolunu arayanlar için yol gösterici bir rehberdir. Ona tabi olan müminlere ve hatta bütün âlemlere rahmettir. Ona tabi olmak, okuduğunu anlamak, anladığını da hayata geçirmek demek olur.

Kur’an ve sünnete bağlılık (i’tisâm), Müslüman kimliğinin dokusunu oluşturur. Kur’an ve sünnete bağlılık, Müslüman kimliğini dokuyan ve koruyan yegâne ha-

“Hiç kimse bana Resûlullah (s.a.v.)’den daha sevgiye değer ve gözümde O’ndan daha büyük olmamıştır. Ben, O’na olan hürmetimden dolayı doya doya onu temaşa edemezdim.” yat iksiridir. Şu paragraf, çerçeve olarak Müslüman kimliğini özetler: "Müslüman kimliği; Kitap ve sünnet bağlısı, vahiy öncelikli düşünce sahibi, nas bulunmayan konularda ictihad yanlısı 2 , Müslümanları kucaklayan, insanlığa derin şefkat duyan ve tüm insanlığın İslam ile tanışmasını arzulayan ve bunun için çalışan, düşünce yöntemini, değer yargılarını, hayat modelini sünnetten alan, konjonktürü değil, evrensel gerçekleri kollayan, hakka taraf, mu’tedil, muvahhid, müstakim, müstekarr, muhsin, muhlis, kısaca Hz. Peygamber ve ashabının gidişatına uygun yaşamayı amaç edinmiş bir kimliktir.” 3 Sahabe neslinden Amr b. el-Âs’ın şu tespit ve müşahedesi, sözü edilen Müslüman kimliğini inşa eden asıl maya olmalıdır: “Hiç kimse bana Resûlullah (s.a.v.)’den daha sevgiye değer ve gözümde O’ndan daha büyük olmamıştır. Ben, O’na olan hürmetimden dolayı doya doya onu temaşa edemezdim.” 4 “Vasfında sözün hulâsâsın al, İnsandı fakat melekten efdal” 1. Buhârî, İ’tisâm, 2; Ahmed b. Hanbel, II, 361. 2. Bu ifade, ictihad ehliyetine sahip olmayan kimse için, müctehid imamların yaptıkları ictihadları ciddiye almak anlamında olmalıdır. Tabii onlara saygılı davranmak, “meselede ictihad” gibi bir gayrete engel değildir. 3. Çakan, Müslüman Kimliği, s. 66. 4. Aynî, Umdetü’l-kârî, I, 169. Sahîh-i Buhârî şârihi Aynî, bahis konusu sevginin bir i’tikâd-ı ta’zîm değil, bir meyl-i kalb olduğunu açıklar.

24

Y

üce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’i bizlere tarif ederken şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet geldi.” Âyet-i kerîmenin “Ey insanlar” hitabıyla başlaması, Kur’ân-ı Kerîm’in sadece bizim için değil, aynı zamanda bütün insanlık için çok önemli bir yol gösterici rehber olduğunu da ifade etmektedir. Mevlamızın insanlara gönderdiği son mesaj olan Kur’ân-ı Azîmüşşan, her türlü kötülüğü terk etmemiz ve salih amellere yönelmemiz için bize öğüt vermektedir. Bununla birlikte Kur’an tüm manevi hastalıklarımız için bir şifadır. Nifak, haset, cimrilik ve kin gibi kalbi etkileyen hastalıklar ancak Kur’ân-ı Kerîm ile tedavi edilebilir. Tedavi için de Kur’an’ı içimize sindirerek okumak gerekmektedir. Eğer Kur’an bize “haset etmeyin, cimrilik etmeyin” diye emrediyorsa, bunun karşılığında “Allah için sadaka verin, zekât verin” diyorsa, biz bu ayetleri okuduğumuzda, gönlümüz cimrilikten yana kayıyorsa, bu durum bizim Kur’an’ı okumadığımız, sadece mırıldandığımız anlamına gelmektedir. Çünkü Kur’an hak yolunu arayanlar için yol gösterici bir rehberdir. Ona tabi olan müminlere ve hatta bütün âlemlere rahmettir. Ona tabi olmak, okuduğunu anlamak, anladığını da hayata geçirmek demek olur. Müminlerin Kur’an ile kuracakları sağlıklı ilişkinin göstergesi, ona iman etmek, onu okumak, hakkında tefekkürde bulunmak, onu anlamak, tatbik etmek ve başkalarına öğretmektir.

Kur’an’ı, başkalarına söylenmiş veya kadim Arap coğrafyasına özel olarak indirilmiş, yöresel ve tarihsel bir metin olarak algılarsak, hayatımızı olumlu bir şekilde etkilemesi mümkün olmaz.

Bildiğiniz üzere dinimizin ilk emri “Yaratan Rabbinin adıyla oku!”¹ idi. Bundan kast olunan, öncelikle Kur’an okumaktır. Dolayısıyla onu tecvit kurallarına riayet ederek okumak, her müminin vazifesidir. Yüce Peygamberimizin ifade buyurduğu; “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”² şiarına uygun düşecek şekilde, bugüne kadar Kur’an okumayı öğrenmek için fırsat bulamayan kardeşlerimizin, okumayı bilen birinin yanına gidip Kur’an yolculuğuna başlamasını tavsiye ederiz. Özellikle Fâtiha suresi gibi namazda okuduğumuz surelerin doğru telaffuzuna ve az da olsa sürekli yeni sureleri ve ayetleri ezberlemeye özen gösterelim. Nitekim İbn Abbâs (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse, harap ev gibidir.”³

Ezberle birlikte ayetlerin manalarını aklederek gönüllerimize nakşetmeliyiz. Bu bağlamda Rabbimiz, Kur’an ayetlerini şu şekilde vasıflandırır: “Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin kalplerindeki apaçık ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.”⁴ Buna göre, Kur’an’ın yeri kalplerimizdir. Dolayısıyla onu her yönüyle içselleştirmediğimiz ve hayata geçirmediğimiz müddetçe, onun hakkını gereğince vermiş olmayız. Kuran’ı doğru algılamalı ve doğru okumalıyız. Onu okuduğumuzda, ayetlerin bize hitap ettiğini ve bütün insanlığın iki cihan saadeti için indirildiğini akıllarımızda tutmalıyız. Zira Kur’an’ı, başkalarına söylenmiş veya kadim Arap coğrafyasına özel olarak indirilmiş, yöresel ve tarihsel bir metin olarak algılarsak, hayatımızı olumlu bir şekilde etkilemesi mümkün olmaz. Ayrıca, yüce ayetleri kendi aramızdaki faydasız tartışmalara alet etmemeliyiz. Kur’an’ı hayat yolculuğumuzda bize rehber olma gayesine matuf olacak bir niyetle okumalıyız. “Kur’an’a yakınlaşırsam imanım yenilenir, neyi nasıl algılamam gerektiğini bilirim ve amelim düzelir.” diye okumalıyız. Çünkü biliriz ki ruhumuzun ihtiyacını karşılayacak yegâne kaynak Allah’ın kelamıdır. Bu vesileyle Kur’ân-ı Kerîm ile olan ilişkilerimizi gözden geçirmek için güzel bir fırsata kavuştuk. Bundan sonra, az da olsa her gün Kur’an’ı açıp okumaya, dinlemeye ve öğütlerini hayatlarımıza tatbik etmeye özen gösterelim.Rabbimiz, gönüllerimizi Kur’ân-ı Kerîm’in hakikatleriyle, ömürlerimizi onun nuru ile doldursun. Amin. 1. 2. 3. 4.

Alak suresi, 96:1 Buhârî, Fazâilü’l-Kur’ân, 21 Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân, 18 Ankebût suresi, 29:49


KÜLTÜR & SANAT

30 Ekim 2020

25

YABANCI DILLERIN

BERBATLIĞI!

İLHAN BILGÜ

B

aştan söyleyeyim: Hiç bir dili berbat bulmam. Her dilin kendine has güzellikleri ve hatta bazen saçmalıkları vardır. Ama yazımızın başlığı, bu yazıda kendisinden ihtiramla bahsedeceğimiz Mark Twain’a nazire olsun diye böyle atılmıştır. Belki de biraz da okuyucunun hemen dikkatini çekmek içindir. Lakin yine de ifade Mark Twain’dan “araklama”dır.

Zira üstad, Almancayı öylesine yerden yere vurur ki, korkunç/berbat bir dil diye tarif etmeyi bırakın1 , “Almancayı anladığım gibi, bu dili icat eden manyağı da anlarım, ama, Almancayı en iyi bir aracı/yorumcu/ tercüman ile anlarım.”2 diyerek de farklı bir şekilde öğünmüştür. Almancaya böylesine bindiren Mark

DİŞİ Mİ? ERKEK Mİ?

RKREÜAÜG KANUNU

Aynı şey Mark Twain’ın da beynini oymuş. Bunun için Twain, Alman erkekleri ile öylesine bir dalga geçer ki, gülmekten kırılırsınız. Mealen şöyle der Twain: “Bir Alman erkeği kendisini erkek zannediyor. Ama vücuduna bir baksa, acı hakikati görecek. Vücudunun parçalarının çoğu dişi. Bir kadın ya da tarladaki bir inekten farkı yok.”

Bu arada üstad böyle uzun bir Almanca kelime uydursa da, 1999 yılında Almanya’nın Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde şöyle bir kanunun çıktığını da not edelim: Rindfleischetikettierungsüberwachungsaufgabenübertragungsgesetz. Şimdi bunun manası tam olarak “Sığır Eti Etiketleme Denetimi Görevinin Devredilmesi Kanunu” demekmiş. 2013 yılında bu kanunun adının uzun olduğu dolayısıyla söylenilmesinde yaşanılan güçlüklerden kurtulmak için teklif yapılmış. Teklif sonucunda şöyle bir çözüm Bulunmuş: : “RkReÜAÜG” kanunu. Ne güzel bir çözüm olmuş değil mi?

Oraya geçmeden önce, Almancada erkeklik, dişilik, hatta hiç cinsiyet belirtmeyen bu belirlilik takılarının bir şeyin hakikaten erkek ya da dişi veya cinsiyetsiz olmasına göre kullanılmadığını ifade etmek isteriz. Twain’ın da “Bu dili icat eden manyak” tanımlamasına uygun bir kullanım bu.

Hiç Almanca öğrenmeye çalıştınız mı bilmiyorum, fakat, ben kendi tecrübemden biliyorum: Nominative, Genitive, Dative, Accusative yetmiyormuş gibi bir de der, die, das gibi bir ismin cinsiyetini belirleyen belirleme takıları insanın beynini oyar. Bunları öğrenmeden Almancaya başlayamazsınız. Üstelik bunun bir de kuralı yoktur.

Twain’dan özetle devam edelim: “Almancada genç bir hanım efendinin cinsiyeti yoktur, ama, şalgam bitkisinin cinsiyeti vardır.”

Twain’ın bir Almanca düşmanı olduğunu sanıyorsanız elbette yanılıyorsunuz. Hani derler ya “her nefretin sebebi, muhabbettir” diye. Beki öyle bir şey üstadın Almanca “düşmanlığı”. Hatta, kızdığı o Almancanın gramer yapısına uygun bir hikâye dahi yazar: “Bir Balıkçı Kadının Hazin Kaderi” 3 diye. İşte o hazin kader, Almancaya göre kadın olamayan balıkçı kadının, İngilizce olarak Almancadaki gibi yazılsa başına gelenlerin ne olacağı ile ilgili hazin bir öyküsüdür. Hiç Almanca öğrenmeye çalıştınız mı bilmiyorum, fakat, ben kendi tecrübemden biliyorum: Nominative, Genitive, Dative, Accusative yetmiyormuş gibi bir de der, die, das gibi bir ismin cinsiyetini belirleyen belirleme takıları insanın beynini oyar. Bunları öğrenmeden Almancaya başlayamazsınız. Üstelik bunun bir de kuralı yoktur.

“Bu dili icat edenlere göre bir kadın dişidir. Ama bir dişilin (Weib) (kadının/zevcenin/kar ının/eşin) hiç bir cinsiyeti yoktur. Gramere göre bu kadın (Weib) ne erkektir, ne kadındır, sadece nötrdür. Ve yine bir balığın kendisinin cinsiyeti yoktur da, üstündeki pulların cinsiyeti vardır ve balık pulu dişidir. Ama pazarda balık satan balıkçı kadın (Fischweib) dişi değildir. Yaa, tamam. Almanlar bunu biraz abartmış ama, bir İngiliz kadını ise tam iki kez kadındır: Die Engländer/in: “Dişi İngiliz kadını gibi.” Üstad ayrıca Almancanın berbatlığına örnek olarak “sie” sesinin manasındaki çokluğu da örnek gösterir. Tabi yine mealen: “3 harfle yazılan bu ses, ohooy, o kadar anlama gelir ki, altı kelimenin görevini hepsini buna yüklemişler. Bu ne paramparça bir dil yoksulluğudur ki, bütün bu manaları şu üç harfli tek kelimeye bırakmışlar. Sie sesi: siz/sen demek olduğu gibi, o (kadın), onun (kadının), o (eşya), onlar ve onlara manalarına gelebilir. Bunun içindir ki, bana

bir yabancı SIE derse onu öldürmeye kalkarım.” Üstad Almancada birkaç kelimeden oluşan bileşik kelimelere de takmış kafayı ve şu örnekleri vermiş. Neyse, Almanca bilmeyenler için manalarını da verelim: Generalstaatsverordnetenversammlungen (Millekvekilleri genel oturumu –dikkat staats kelimesine mana verilmemiştir.), Alterthumswissenschaften (Antik Çağ Bilimleri), Kinderbewahrungsanstalten (Çoçuk Koruma Kurumları), Unabhaengigkeitserklaerungen (Bağımsızlık ilanları), Wiedererstellungbestrebungen (Yeniden diriltme/imal çabaları), Waffenstillstandsunterhandlungen, (Ateşkes ön/alt görüşmeleri –dikkat ateş kes değil) Üstad durur mu, bir de kendisi bir Almanca kelime uydurmuş: Freundschaftsbezeigungenstadtverordnetenversammlungenfamilieneigenthümlichkeiten. Bunun manasını her halde kendisi de bilmiyor. Ayrıca, Almanca gazetelerdeki makalelerde kullanılan dile de takmış üstad. “ist” yardımcı filinin çeşitli zamanlardaki bir arada kullanımına da takmış ve sonuç olarak şu kanaate varmış: Yazarlar almış eline bir kürek, küreğin içinden çıkan yazı da şöyle olmuş: haben sind gewesen gehabt haben geworden sein.

Ama tartışma burada bitmedi. Böylesine ciddi bir tartışmaya Alman Dil Cemiyeti de destek olmak istemiş ve dalga geçmek için şöyle bir öneride bulunmuş ve demiş ki: “Tamam kanunun adı uzun. Ama bu kanunun adını tartışırken, milletvekilleri bazı formlar dolduracak. O formların adı ne olacak?” cevabı da şöyle olmuş: Rindfleischetikettierungsüberwachungsaufgabenübertragungsgesetzesentwurfsdebattierklubdiskussionsstandsberichterstattungsgeldantragsformular: “Sığır Eti Etiketleme Denetimi Görevinin Devredilmesi Kanunu Tasarısı Müzakereci Kulübü Müzakere Gelişimi Raporu Hazırlama Bedeli Formu.” Ne yapalım, üstad Twain’ın Tom Sawyer’in Maceraları’nda, zenginleri nasıl soyacaklarının planlarını yaparken, zengin kadınlara nazik davranmalarının gerekçesini anlatırken Tom: “Ne yapalım kitaplarda böyle yazıyor.” diyor ya, onun gibi, işte. Almanca böyle. Kitaplarda böyle yazıyor. Fakat, yanlış anlaşılmasın, bu yazının özeti nihayetinde şudur: Bir dili öğrenmek, çelişkilerini de bilmek, bir başka dile anlatırken bu çelişkileri o aktarılan dilde göstermemektir. Onun içindir ki, bir kısmını buraya yansıtmaya çalıştığımız sözleri, Mark Twain’ın Almancaya hakaret dolu yüklenmesi olarak anlıyorsanız, tercüme işinde epey zorlanacaksınız demektir. Almancada hiç bir zaman kadın olmayacak olan Balıkçı Kadın gibi. 1. The Awful German Language (Die schreckliche deutsche Sprache) 2. I can understand German as well as the maniac that invented it, but I talk it best through an interpreter. (Mark Twain: A Tramp Abroad) 3. Tale of The Fishwife and Its Sad Fate


SAĞLIK

30 Ekim 2020

26

Sağlıklı Yaşamın Sırrı

Güçlü Kemikler Sağlıklı yaşamın sırrı güçlü ve sağlıklı kemiklerde gizlidir. Sağlıklı bir kemik yapısına sahip olmanın en önemli unsuru da sağlıklı ve düzenli beslenmedir.

G

üçlü ve sağlıklı iskelet yapısı erken yaşlarda oluşur. Hatta bu durum anne karnında başlar. Annenin beslenmesi çocuktaki kemik yapısını da etkiler. Çocuğun kemik yapısının gelişimi için anne sütünün önemi de tartışılmaz bir gerçektir. Kemik sağlığını cinsiyet, hormonal durum, egzersiz, vücut ağırlığı gibi faktörler de etkiler. En önemli etken ise, insanların arasındaki farklılığın yüzde 70-75’inin nedeni olan genetiktir. Ancak beslenme ve fiziksel aktivite gibi değiştirilebilir unsurlar, kemik gelişimi ve kemik kaybının azalmasında önemli bir rol oynar. En iyi kemik yoğunluğu ve kalitesi 15-30 yaşları arasında kazanılır. Bu yaşlarda kazanılan kemik kalitesi insan bedeninde âdeta depolanır ve ilerleyen yıllarda daha dinç ve sağlıklı bir yaşam sürmek mümkün olur. 35 yaşından itibaren zayıflamaya başlayan kemik kitlesini en aza indirmek için özellikle genç yaşlarda beslenme, insanın tüm hayatı boyunca kemik sağlığını etkileyecek sonuçlar doğurur. SAĞLIKLI KEMİKLER İÇİN YETERLİ KALSİYUM ŞART

Kemikler de diğer dokular gibi canlı bir yapıya sahiptir ve sürekli kendini yeniler. Yapısı, kollajen adı verilen ve esneklik sağlayan bir protein ile bu yapıyı sağlamlaştıran kalsiyum ve fosfattan oluşur. Vücut 30 yaşına kadar alınan kalsiyumu kemiklerde depolar ve 30 yaşında kemik yoğunluğu en zirve noktaya ulaşır. Yaş ilerledikçe vücut bunları ürettiğinden fazla miktarda tüketmeye başlar ve kalsiyumu depolamayı bırakır. Bundan dolayı kemikleri korumak adına yeterli kalsiyumla beslemek gerekmektedir. KALSİYUM KAYNAKLARI NELERDİR?

Besinlerin kalsiyum miktarından daha önemlisi, o besinin içerdiği kalsiyumun ne kadarının vücut tarafından emilebileceğidir. Örneğin vücut karalahanadan sütten daha yüksek miktarda kalsiyum emilimi sağlıyor. Diğer taraftan bazı sebzeler kalsiyumun vücut tarafından emilimini bloke edebiliyor. Kalsiyum emilimi için en iyi seçeneklerden biri karalahana. Bir bardak (190g) haşlanmış karalahana 266 mg kalsiyum içeriyor. 100 gram roka da ise 160 mg kalsiyum bulunmakta. Bunların yanı sıra süt, yoğurt, peyaz peynir, nohut, keten tohumu, lahana, brüksel lahanası, bro-

koli, kuru kayısı, incir, portakal, pekmez ve marul da kalsiyum ve emilim açısından iyi seçeneklerdir. KALSİYUM TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL

Günde 1000 mg kalsiyum kemik sağlığı için olmazsa olmaz ama tek başına yeterli değil. D vitamini almak ve egzersiz yapmak en az kalsiyum kadar önemli. Güneşli bir günde çıkıp açık havada tempolu bir yürüyüş veya koşu ile kemik yoğunluğu yılda yüzde 2 oranından artırılabilir. Günde gerekli miktar olan 1000 mg kalsiyum alınıyor olsa dahi; yeterli uyku uyuyamıyorsanız, stres altındaysanız ve rahatlamaya zaman ayıramıyorsanız

kemiklerinize yine de dikkat etmeniz gerekir. Sağlıklı yaşam, düzenli uyku ve dengeli beslenme kemikleriniz için ayrı bir önem taşır. Bu sebeple kemiklerin ihtiyacı olan kalsiyum ve vitaminleri kişi besinler yoluyla almalıdır. Yeterli ölçüde alınmadığı durumlarda ise önceden depolanmış kalsiyumu kullanan kemiklerde zamanla kemik erimesi dahil birçok hastalık kendini göstermeye başlar.

kir. Beslenme alışkanlığı doğru, bağırsaklar sağlıklı olursa, besinlerdeki kalsiyum canlılığını koruyarak geçip kana karışır ve hücrelere ulaşır. Sağlıklı bağırsaklarda D vitamini kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyerek kemik ve kas sağlığı üzerinde etkili olur. D vitamininin en önemli kaynağı güneş ışığıdır. Günde 15- 30 dakika güneşlenmek yeterli miktarda D vitamini almamızı sağlayacaktır.

KEMİKLER İÇİN D VİTAMİNİ EN AZ KALSİYUM KADAR ÖNEMLİ

Kış aylarında ise D vitamini kaynağımızı yiyecekler oluşturmalıdır. D vitamininin en zengin besin kaynağı balıktır. Özellikle somon, sardalya, ton balığı gibi yağlı balıklar ile balık yağlarında yüksek miktarda D vitamini bulunur. Yumurta, süt ve süt

Kemik erimesinden korunmak veya kurtulmak için rahat sindirilen besinler almak ve bağırsakların sağlığını korumak gere-

ürünleri, karaciğer ve mantar da bir miktar D vitamini içermektedir.

Kemikler de diğer dokular gibi canlı bir yapıya sahiptir ve sürekli kendini yeniler.


EMUG e.V. Colonia-Allee 3 | 51067 Köln | +49 221 942240500 www.emugev.de | infak@emugev.de --Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: EMUG e.V | Banka: KT Bank AG IBAN: DE09 5023 4500 0107 8000 08 BIC: KTAG DEFF XXX | Amaç: Infak 2020

KAMPANYASI “Allah yolunda neyi harcarsanız o size geri verilecektir.” (Enfâl suresi, 8:60)

TERTİP EDEN KURUMLAR EMUG Avrupa Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği | +49 221 942240500 JİBKM Japonya İslam Birliği Kültür Merkezi | +81 0567 69 7551 UEPM Avrupa Müslüman Özel Eğitim Birliği | +33 1 42460444

IGMG Recklinghausen Şubesi | +49 2361 341 86 VAKIF İslam Vakfı | +49 30 50344896 IGMÖ Avusturya Müslümanları Mülkiyetler Topluluğu | +43 1 403336675

SHOH Sancak İnsani Yardım Organizasyonu | +381 62 813 93 86 SIG İsviçre İslam Toplumu | +41 44 8432030 IGMG Nagold Şubesi | +49 7452 605 11 80

Bağışların %10’u EMUG e.V. tarafından tüzükteki aynı amaçlar doğrultusunda değerlendirilir. Herhangi bir proje akamete uğradığında bu pay aynı amaçlı başka projeye aktarılabilir.


HASENE International e. V. Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln T +49 221 942240-441 | F +49 221 942240-401 haseneorg www.hasene.org | sukuyusu@hasene.org | — Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: HASENE International e. V. Banka: Kreissparkasse Köln IBAN: DE29 3705 0299 0149 2900 69 | BIC: COKSDE33XX Amaç: Adresiniz, 0000013

KISMİ YARDIM

500€

**

5.000 DKK | 5.500 NOK | 5.000 SEK 600 CHF | 850 AUD 750 CAD | 500 £

SU KUYUSU PROJESİ

Su hayattır, hayat kurtarır... *Not: Su kuyusu projesine 500 € ve üzerinde destek olanlar kuyuya isim verebilirler. **Meblağın %5’i partner kurumların tüzüklerinde öngörülen diğer amaçlar için kullanılacaktır. Proje Hasene International e. V. ve www.hasene.org/partner listesinde yer alan partner kurumlar tarafından ortaklaşa düzenlenmektedir. Veri koruması ve haklarınıza dair detaylı bilgiyi şu adresten okuyabilirsiniz: www.hasene.org/veri-koruma. Ayrıca veri koruması ile ilgili sorularınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

SU KUYUSU PROJESİ


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.