Camia 186

Page 1

Almanya’da Asgari Ücrete Zam Teklifi: Aylık Brüt 1920 Euro

S. 13

MÜSLÜMAN’IN VAZİFESİ OLARAK ZEKÂT VE FİTRE

Dr. Mustafa Yoldaş: “Herkes Üzerine Düşeni Yaparsa, Pandeminin Üstesinden Geliriz!”

S. 22

S. 20

19 Mart 2021 | 6 Şaban 1442 — Sayı 186

www.camiahaber.com |

camia ile habersiz kalmayın!

camiahaber

NRW Eyalet Meclisi’nden Hakim ve Savcılara Başörtüsü Yasağı Almanya’da Bu Yılın İlk Seçimlerinde Sandıklardan Koalisyon Çıktı

Almanya’da Müslüman Gençlerden Aşı Merkezlerine Taşıma Hizmeti

S. 16

Avrupa’da Aşı Muamması

VATANDAŞ EMIN DEĞIL, UZMANLAR TAVSIYE EDIYOR

→S. 5

→S.→S. 11 8 →S. 8

İngiltere Müslüman Tabipler Derneği, Müslüman toplum liderlerinin yanı sıra viroloji, tıp, halk sağlığı ve tıp fıkhı alanında Müslüman uzmanları bir araya getirerek tartıştı. Sonuç olarak kovid-19 aşısını tavsiye etme kararı aldı.

A

lmanya İslam Konseyi, Kovid-19 pandemisi ve Koronavirüse Karşı Aşılama” konusunda düzenlediği bir toplantıda da sağlık uzmanları, aşıların salgına karşı

"İz Bırakan Hayırlı Kadınlar" Anıldı →S. 12

koruma sağladığını, dolayısıyla aşılama sırası gelenlerin tereddüt göstermemesi uyarısında bulundu.

Avrupa Birliği Komisyonu üyesi Ylva Johansson, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı alınan seyahat tedbirlerinin gevşetilmesinde kullanılacak aşı sertifikasında AB'nin onay verdiği aşıların geçerli olacağını söyledi. →S. 7

GÜNDEM →S. 6

#christchurch

Christchurch Saldırısının Yıl Dönümünde Müslümanlardan Yeni Zelandalılara Teşekkür

IGMG Çocuk Kulübü İnternet Sayfası Açıldı

→S. 14

Yeni Zelanda’da şehit edilen Zekeriya Tuyan’ın kardeşi:

"Hem Ağabeyim, Hem Babam Hem De Arkadaşımdı"

→S. 11

→S. 10

Kemal Ergün

15 Mart Tarihi Unutulmamalı!

Aşı Pasaportunda AB Ayrımcılığı

Murat Gümüş

S. 3

2021 ve 2022 Almanya ve Avrupa’da Önemli Seçimlerin Yılları S. 6

Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın

Müslüman: İyi İnsan

S. 17


HAC

HADSCH 2021

Avrupa’nın birçok şehrinden uçuşlar. Tüm Avrupa’dan 2, 3 ve 4 haftalık kafileler

Reiseantritt aus zahlreichen Städten Europas mit zwei-, drei-, und vierwöchigen Aufenthaltsmöglichkeiten

İSLAM TOPLUMU MİLLÎ GÖRÜŞ FARKI VE YARIM ASIRLIK HAC-UMRE TECRÜBESİ

MEHR ALS EIN HALBES JAHRHUNDERT ERFAHRUNG IM BEREICH DER HADSCH- UND UMRA-REISEN

Türkiye Temsilciliği|Hennes Tour T +90 332 3515055 (Konya) T +90 212 6355593 (İstanbul) T +90 312 3113130 (Ankara) T +90 224 2254225 (Bursa) info@hennestour.com

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH Colonia-Allee 3 D-51067 Köln

T +49 221 942240-470 F +49 221 942240-480

www.igmgreisen.com igmgreisen


GÜNDEM

BAŞYAZI

19 Mart 2021

3

Merkel: “AB-Türkiye İlişkileri Önemlidir”

Kemal Ergün 15 Mart Tarihi Unutulmamalı! 2021 ve 2022 yılları Avrupa’da seçim yılı. Almanya’da 14 Mart’ta yapılan ve bu yılın ilk seçimlerinin sonuçları belli oldu. Baden-Württemberg’de ve Rheinland-Pfalz’da eyalet seçimleri, Hessen Eyaleti’nde de belediye meclis üyelikleri seçimi yapıldı. Baden-Württemberg’de Yeşiller, Rheinland-Pfalz’da da Sosyal Demokrat Parti (SPD) sandıktan birinci parti olarak çıktı. Seçimlerde dikkat çeken bir husus da aşırı sağcı popülist Almanya İçin Alternatif-AfD’nin oy kaybı oldu. Baden-Württemberg’de 2016 seçimlerinde yüzde 15,1 ile eyalet parlamentosunun en güçlü üçüncü gücü hâline gelen AfD, bu sonucu koruyamadı. Hrıstiyan Demokrat Birlik - CDU’nun yanı sıra önemli ölçüde kaybeden ikinci parti aşırı sağcı AfD oldu. AfD eyaletteki 2016 seçimlerinde mülteci ve göçmenlik politikasına yönelik olumsuz tutumu ile puan toplamıştı. 2021 yılına gelindiğinde ise bu konular hâlâ AfD taraftarları için önemli bir rol oynuyor, ancak sonuçlar da gösterdi ki artık sadece onlar için önem taşıyor, diğer seçmenin öncelikleri farklı. Yapılan anketlere göre de tüm Baden-Württemberg sakinlerinden sadece yüzde beşi göçün şu anda seçimlerde çok önemli bir konu olduğunu söylüyor. Anketlere göre seçmenin oyunun yönünü belirleyen en önemli maddeler; ekonomik sorunlar, çevre, sosyal meseleler, eğitim ve pandemi ile mücadele. Örneğin seçmene ülkeyi korona krizinde yönetme konusunda en çok hangi partiye güvenecekleri sorulduğunda, sadece yüzde 4’ü AfD diyor. Rheinland-Pfalz’da da AfD 8,3 oy oranı ile üçüncü oldu. AfD burada - 4,3 puan oy kaybına uğrarken, Baden Württemberg’de de %9,7’ye gerileyerek - 5,4 oy kaybı yaşadı. Bu sonuçlardan sonra AfD’nin politikalarında bir değişikliğe gidip gitmeyeceği şimdilik muamma bunu zamanla göreceğiz. Ancak seçmenin toplumun gerçek meselelerine uzak kalarak, sadece yabancı ve göçmen düşmanlığı üzerinden oy avcılığına çıkan ve bu faktörleri âdeta ülkenin en önemli sorunu gibi lanse eden AfD’ye verdiği açık mesaj anlamlı. Hollanda Seçimleri Hollanda’da ise 15-17 Mart’ta genel seçimler var. 32 Türkiye kökenli adayın da yarıştığı seçimlerin sonuçları henüz belli değil. Hollanda’nın seçim tarihi 15 Mart 2021, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki Nur Camii’ne yapılan korkunç saldırının ikinci yıldönümüne denk geliyor. Bu insanlık dışı saldırı, çocuklar da dahil olmak üzere 51 Müslüman’ın can kaybı ve 49 kişinin de hayatını değiştiren yaralar almasıyla sonuçlandı. Hollandalı seçmenin de bu tarihi akılda tutarak yabancı düşmanı, ırkçı popülist yaklaşımlara prim vermemesini umut ediyorum. Her zaman vurguladığım gibi Müslümanların bu ırkçı popülizme verilecek en güzel cevabı sandığa gitmek olacaktır. Sonuçların her iki ülkeye de hayırlar getirmesini dilerim.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki kapsamlı ve yapıcı ilişkilerin önemini teyit ettiği belirtildi.

A

lman Hükûmet Sözcüsü Steffen Seibert, Şansölye Merkel ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında video konferans yoluyla gerçekleşen görüşmeye ilişkin açıklama yaptı. Seibert, iki liderin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele ve aralarında Akdeniz’in

doğusundaki durum dahil çeşitli bölgesel konuları ele aldığını aktardı. “Şansölye, AB ile Türkiye arasındaki kapsamlı ve yapıcı ilişkilerin önemini yeniden teyit etti.” ifadesini kullanan Seibert, Başbakan Merkel ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,

Libya’da Abdulhamid Dibeybe yönetiminde devam eden hükûmetin kurulmasına ülke içinden ve dışından tam destek verilmesine ihtiyaç duyulduğu konusunda mutabık kaldığını kaydetti. Merkel’in, Akdeniz’in doğusundaki tartışmalı konuların sadece diya-

log yoluyla ve uluslararası hukuk temelinde çözülebileceğini vurguladığını anlatan Seibert, Şansölye’nin Kıbrıs meselesine ilişkin olarak da gayriresmî görüşmelerin BM’nin arabuluculuğunda yakında başlayacağına dair açıklama yapılmasını memnuniyetle karşıladığını ifade etti.

İsveç’te Belediye Otobüsünde Müslümanlara Baltalı Tehdit İsveç'in Malmö kentinde belediye otobüsünde bir kişi, elindeki baltayla Müslümanlara tehditler savundu. "İslamcılar nerede? Hepinizi öldüreceğim" diye bağırdı.

İ

sveç’in Malmö kentinde bir kişinin, belediye otobüsünde, elindeki baltayla Müslümanlara tehditler savurduğu kaydedildi. Aftonbladet gazetesinde yer alan habere göre, söz konusu İslam düşmanı kişinin, “İslamcılar nerede? Hepinizi öldüreceğim” diye bağırdığı ifade edildi.

“IRKÇILAR, MÜSLÜMANLARLA İSVEÇLİLER ARASINDA OLAY ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR” Farklı Renkler Partisi Genel Başkanı Mikail Yüksel, aşırı sağcı ve ırkçıların Müslümanlar ve İsveçliler arasına fitne sokup olaylar çıkarmaya çalıştığının altı-

nı çizdi. İsveç’in Jönköping şehrine bağlı Vetlanda ilçesinde 3 Mart’ta 22 yaşlarında sığınmacı Afganistan vatandaşının bıçakla 8 kişiyi yaraladığı saldırıyı anımsatan Yüksel, “Saldırıyı gerçekleştiren şahsın büyük psikolojik sorunları olduğu ve ağır uyuşturucu haplar kullandığı ortaya çıktı. Savcı da saldırının terörle

ilgisi olmadığı ve cinayete teşebbüsten soruşturma başlattığını duyurdu. Buna rağmen aşırı sağcı ve ırkçı çevreler olayı terör saldırısı gibi lanse edip kara propagandayla halkı kışkırtmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. İsveç’in barış ve demokrasi ülkesi olduğunu kaydeden Yüksel, farklı dinlerden ve görüşlerden insanların

birbiriyle uyum içinde yaşadığını, halkın aşırı sağcıların kara propagandasına kapılmamasını istedi. Malmö Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü Evelina Olsson, söz konusu kişinin kısa sürede tutuklandığını ve şahsın yakalanması sırasında polisi de tehdit ettiğini söyledi.


GÜNDEM

19 Mart 2021

4

Fransa’da İslam Karşıtı Zemmour’u Gösterip Le Pen’e Razı Etmek! Fransız sağ medyası yaklaşan 2022 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi aşırı sağı daha ılımlı göstermek için görüş olarak Le Pen’in daha da sağında bulunan gazeteci Eric Zemmour’un adaylığını gündeme getiriyor.

F

ransa’da aşırı sağcı görüşleriyle bilinen Valeurs Actuelles dergisinin bu haftaki sayısında Eric Zemmour’un cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine bir anket çalışması yayınlandı. Ifop anket şirketi tarafından yaptırılan çalışmada 1019 kişiye şu soru soruldu: “Eric Zemmour 2022’deki bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olsa ona oy vermeye hazır olur muydunuz?” Katılımcıların % 13’ü bu soruya olumlu yanıt verdi. Şubat ayında bir diğer Fransız haftalık

dergisi L’Express de Zemmour’un adaylık ihtimali üzerine geniş bir dosya haber çalışması yapmıştı. LE PEN’İ ILIMLI GÖSTERME ÇABALARI Fransız sağ medyasının son dönemde aşırı sağ fikirleriyle öne çıkan Eric Zemmour’un cumhurbaşkanlığa adaylığını gündeme getirmesinin aşırı sağ görüşlü siyasetçi Le Pen’i daha ılımlı bir alternatif olarak gösterme hedefi taşıdığı iddia ediliyor.

Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201 www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com Postanschrift | Adres camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229 Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.

Ifop anket şirketinin bir başka anketinde Marine Le Pen‘in seçimlerin ikinci turunda Macron’a karşı % 48’e ulaşırken Eric Zemmour ise Le Pen’in yokluğunda en fazla %17’yi buluyor. Ayrıca Le Pen yokluğunda aşırı sağcı seçmenin %48’i sandığa gitmeyeceği veya geçersiz oy kullanacağı not ediliyor. Buna göre anket çalışması Le Pen’i sevindirmiş ve toplum nezdindeki gücünü ortaya koymuş oldu.

haftaki köşesinde yapılan anketlerin Le Pen’i daha çok güçlendirdiğini vurgulayarak söz konusu anket çalışmasının aylardır Zemmour’un aday olma ihtimaline yönelik olan endişeleri ortadan kaldırdığını ve Le Pen’i bu konuda rahatlattığını belirtiyor.

Marianne dergisi yazarlarından David Desgouilles, bu

Zemmour, 2014 yılında İtalyan Corriere Della Sera

BİRÇOK KEZ İSLAM DÜŞMANI İFADELERİ NEDENİYLE MAHKÛM OLDU

Fransa’da İslamofobi ile özdeşleşen isimlerden Eric Zemmour, birçok kez ırkçı söylemleri nedeniyle mahkûm oldu.

gazetesine o dönem yayınlanan ve oldukça tartışılan “Fransız İntiharı” isimli kitabı hakkında verdiği röportajda, “Müslümanların Fransa’yı kaosa ve iç savaşa götürdüğünü” savunmuştu. Zemmour, bu açıklaması nedeniyle de Müslümanlara karşı kin ve nefret içeren söylemleri nedeniyle 3 bin Euro para cezasına mahkûm edilmişti. 2011 yılında da ”Uyuşturucu ticareti yapanların çoğunluğu siyahi ve Arap” ifadeleri sebebiyle iki kez biner Euro’luk para cezasına çarptırılmıştı.

ERİC ZEMMOUR KİMDİR? Fransa’da İslamofobi ile özdeşleşen isimlerden gazeteci-yazar Eric Zemmour, uzun bir dönem Fransa’nın önde gelen sağcı gazetelerinden Le Figaro’da çalıştı. ülkenin popüler haber kanallarından CNews’teki tartışma programlarına düzenli olarak konuk oluyor. Müslüman dünyasına ve göçmenlere duyduğu nefreti zaman zaman dile getiren gazeteci Eric Zemmour, Fransa’nın 1841’de Cezayir’deki Müslüman-

lara ve Yahudilere yaptığı katliamı savunarak “Fransız olmak budur, ben bugün katliamı yapan General Bugeaud’nun yanındayım” demişti. Paris’te aşırı sağcıların düzenlediği bir toplantıda kullandığı İslam karşıtı sözleri nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Zemmour, “dini nefrete dayalı provokasyon” suçlamasıyla mahkum olmuş, 3 bin euro para cezası çarptırılmıştı.

Darmanin:

“Camileri Kapatacağım, Ama, Kapatamıyorum” Fransa İçişleri Bakanı Darmanin, "Cami kapatacağım, kapatamıyorum. Yasa çıkınca 'ayrılıkçı' şüphesi ile hemen 89 camiye baskın verip kapatacağım." dedi.

F

ransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, Fransa’da 89 camiyi kapatacağını, ama Fransız Cuhuriyeti kanunlarının buna müsade etmemesi sebebiyle kapamadığından şikayetçi oldu.

yasa hakkındaki ön görüşmelerde senatoya bilgi veren İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, “Ben bugün terörizmle bağlantılı ancak bir tane cami kapatıldım.” şeklinde de ilave şikayette bulundu.

30 Mart’ta senatoda görüşülecek olan ve adına “İslamcı Ayrılıkçılık” ya da “Siyasal İslam” yasası denilen

Darmanin, yasanın onaylanması durumunda, hemen arama baskınları yapıp camilerin kapatılacağını da bildirdi. Darmanin ayrıca, “Ayrılıkçılık

şüphesi” bulunan camilerin bu yasayla şüphe üzerine hemen kapatılabileceğini, dolayısıyla yasanın senatoda onaylanmasını istedi. Bakanın bu savunmasına karşılık Senatör Jean-Pierre Sueur ile Senatör Philippe Baş, yasanın tüm dinleri hedef aldığını, “ayrılıkçı” olmayanları da cumhuriyet düşmanı ilan ettiğini söyledi.

Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, 89 camiyi kapatmak istediğini söyledi.


GÜNDEM

19 Mart 2021

5

NRW Eyalet Meclisi’nden Hakim ve Savcılara Başörtüsü Yasağı Almanya’da Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Meclisi, hakim, savcı ve benzeri meslekler için başörtüsü yasağı getiren yasayı onayladı.

A

lmanya’da Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Meclisi, hakim, savcı ve mahkemelerde çalışanlar için dinî kıyafet giyme yasağı getiren yasayı onayladı. Buna göre hükûmetin önerdiği yasa taslağı Hristiyan Demokrat, Hür Demokrat ve Almanya için Alternatif partisi tarafından kabul gördü. Yeşiller ile Sosyal Demokrat Parti ise yasaya karşı çıktı.

HEDEFİN, ADALETİN BAĞIMSIZLIĞINI KORUMAK OLDUĞU İDDİA EDİLDİ Hâlihazırda dinî ve ideolojik kıyafetlerle alakalı herhangi bir yasanın söz konusu olmadığı belirtilirken, bu yasayla birlikte hedefin, adaletin, bağımsızlık ve tarafsızlığını koruma altına almak olduğu iddia edildi. Kuzey Ren Vestfalya

Adalet Bakanı Peter Biesenbach da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Giderek çoğullaşan bir toplumda, yargının tarafsızlığına dikkat edilmeli. Bu alanda en ufak ön yargı dahi söz konusu olamaz.” ifadelerini kullandı. ALTAŞ: “BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI ADİL DEĞİL!” Öte yandan İslam Toplumu

Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, kararlaştırılan yasayı eleştirdi. Altaş, “Müslüman kadınların sürekli olarak başörtüsüne indirgenmesi kabul edilemez. Başörtüsü yasağı adil değil ve toplumsal sorumluluğu üstlenmeyi motive etmiyor. Sonuç olarak bu karar, birçok kadının memnuniyetsizliğine sebep oluyor.” dedi.

“BU YASA, MAHKEMELERDE ÇALIŞMA YASAĞI ANLAMINA GELİYOR” Öte yandan Yeşiller partisinden Stefan Engstfeld, alınan kararı eleştirirken, bu yasağın, amacını aştığını ifade etti. Yeşiller partisi için de tarafsızlık ilkesinin sorgulanamaz olduğunu belirten Engstfeld, “Aynı zamanda

çalışanlara, dünya görüşleri nedeniyle ırkçılık yapılamaz.” şeklinde konuştu. Tarafsızlığın sürdürülüp sürdürülmemesinin belirlenmesi için tek başına görünümün belirleyici olamayacağını da sözlerine ekleyen Engstfeld, “Bu yasa praktikte başörtülü kadınlar ve kipa takan Yahudi erkekler için mahkemelerde çalışma yasağı anlamına geliyor.” dedi.

İsviçre’de Sadece 30 Müslüman İçin Peçe Yasağı Kanunlaştı İsviçre'de aşırı sağın İslam nefreti, ortalama sayısı ancak 30 kadar olan Müslüman kadınlar için peçe yasağını referandumla kanun hâline getirdi.

İ

sviçre’de 7 Mart’da yapılan referandumda seçmenler, “Yüzü tamamen örtme (peçe) yasağına evet” inisiyatifini, yüzde 52’lik oyla kabul etti. Nüfusu 8,6 milyon olan İsviçre halkının sadece yüzde 5’ini oluşturan Müslümanlara yönelik bir yasak daha referandumda geçti. Yaklaşık 5,5 milyon seçmenin olduğu ülkede 2 milyonu aşkın kişi sandık başına gitti. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle kamusal alanlarda maske takmanın zorunlu olduğu ülkede, Müslümanların ni-

kap ya da burka giymesi yapılan referandum ile yasaklandı. Aşırı sağcı İsviçre Halk Partisi (SVP) üyelerinin de bulunduğu “Egerkinger Komitee” adlı grubun öncülük ettiği inisiyatif ile ülke genelinde yapılan referandumda, seçmenlerden peçe yasağı için “evet” oyu istendi.

tamamen örtme (peçe) yasağına evet” inisiyatifine yüzde evet dedi. Resmî olmayan sonuçlara göre, seçmenlerin yüzde 48’i ise yasağa karşı “hayır” oyu verdi.

İsviçre Federal Konseyi ve Parlamentosu, seçmenlere, “Yüzü tamamen örtme (peçe) yasağına evet” inisiyatifini reddetme tavsiyesinde bulundu. Hükûmetin bu tavsiyesine rağmen halkın yaklaşık yüzde 52’si “Yüzü

Hükûmet, ülke genelinde peçe (nikap) takanların sayısının çok az olduğu ve yasağın turizme zarar vereceği gerekçesiyle açıkça inisiyatife karşı çıkmıştı. Luzern Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre, İsviçre’de

İSVİÇRE’DE BURKA GİYEN YOK, SADECE 30 KİŞİ NİKAP GİYİYOR

burka kullanan Müslüman bulunmazken sadece 30 kişi nikap giyiyor. Ülkedeki Müslümanların çoğunu Türk, Boşnak ve Kosovalılar oluşturuyor. İkinci büyük kent Cenevre’de ise Müslüman Arapların fazlalığı dikkat çekiyor. İsviçre ayrıca, zengin Körfez ülkelerinden Arap turistlerin tatil için yoğunlukla tercih ettiği ülke olarak biliniyor. Ülkede 2009’da yapılan referandum sonucu, halkın yüzde 57,5’i yeni minare yapımına karşı oy kullanmıştı.


GÜNDEM

GÜNDEME DAİR

19 Mart 2021

6

“İngiltere’de Aşı Sonrası Hastanede Yatanların Sayısı Yüzde 80 Düştü”

Murat Gümüş mgumus@camiahaber.com

2021 ve 2022 Almanya ve Avrupa’da Önemli Seçimlerin Yılları 2021 ve 2022 yıllarında Almanya ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde önemli seçimler yapılıyor ve yapılacak. Sadece Almanya’da 2021 yılında Genel Seçim, 6 eyalet seçimi ve 2 yerel seçimle toplam 9 seçim gerçekleşecek: 14 Mart’ta Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde yerel seçimler ve aynı gün Baden Württemberg ve Rheinland Pfalz eyaletlerinde eyalet seçimleri, 6 Haziran’da Saksonya-Anhalt, 12 Eylül’de Aşağı Saksonya’da yerel seçim, 26 Eylül’de ise Genel Seçimler ve Berlin ve Mecklenburg-Vorpommern’de eyalet seçimleri gerçekleşecek. Aynı gün ise Thüringen Eyaleti’nde Eyalet Erken Seçimleri yapılacak. Almanya’da seçim temposu 2022 yılında da devam edecek: Başta yoğun Müslüman nüfusu olduğu bilinen Kuzey Ren Vestfalya ve Aşağı Saksonya eyaletlerinde ve Schleswig Holstein ve Saarland eyaletlerinde eyalet seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşecek. Böylelikle 2021 ve 2022 yılları Almanya’nın 16 eyaletin 10’unda eyalet seçimi, Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Almanya’nın gelecek yıllarının siyasi atmosferini belirleyecek yıllar olacak. "Önemli olan Müslüman seçmen taleplerini iyi bir şekilde tanımlasın ve siyasilere bunu dinlenebilir ve kabul görücü bir şekilde aktarsın."

Seçimlerle birlikte siyasi atmosferin belirlenmesi sadece Almanya ile sınırlı değil. Avrupa Birliği ülkelerinde de önemli seçimler yaşanıyor ve yaşanacak. Yoğun Müslüman nüfusu ile bilinen Fransa, Hollanda ve İsveç başta olmak üzere toplam 10 ülkede seçimler yapılacak.

İngiltere’de aşıların etkisi ile ilgili ilk rapor yayımlandı. Öte yandan Türkiye Kökenli Dr. Abdullatif Aydın da Camia’ya yaptığı açıklamada, aşı sonrası koronavirüs nedeniyle hastanede yatanların sayısının yüzde 80 oranında düştüğünü kaydetti.

İ

ngiltere Halk Sağlığı Kurumu, Pfizer-BioNTech ve Oxford-AstraZeneca’nın aşılarının Kovid-19 enfeksiyonlarını azaltmadaki etkisine ilişkin ilk bulguları yayımladı. Buna göre, aşıdan 4 hafta sonra Pfizer-BioNTech aşısının tek dozunun Kovid-19’a karşı korumada yüzde 57-61, Oxford-AstraZeneca aşısının ise yüzde 60-73 arasında etkili olduğu belirlendi. Her iki aşının tek bir dozunun 80 yaş ve üzerindekilerde aşı yapıldıktan yaklaşık 3-4 hafta sonra hastaneye yatışları önlemede yüzde 80’den fazla etkili olduğu belirlendi. Pfizer aşısının Kovid-19’dan ölümleri yüzde 83 azalttığını gösteren kanıtlar da bulundu.

Sağlık Bakanı Matt Hancock, günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada, bulgular için ‘çok güçlü’ değerlendirmesi yaparak, aşıların hem hastaneler üzerindeki baskıları azaltmaya hem de hayat kurtarmaya yardımcı olduğunun görüldüğünü kaydetti. Kovid-19’un daha hızlı yayılan ve daha öldürücü olan bir türünün etkisiyle İngiltere’de vakalar ve buna bağlı olarak ölümler artmıştı. “HASTALIĞI AĞIR GEÇIRENLERIN SAYISI DA ÖLÜM ORANLARI DÜŞTÜ” İngiltere’de King’s College Hastane-

si’nden Dr. Abdullatif Aydın, Camia Haber’e salgınla alakalı ülkedeki son durumu aktardı. Vaka sayılarının kısıtlama ve aşılama sebebiyle düzelme durumunda olduğunu belirten Aydın İngiltere Halk Sağlığı Kurumu’nun açıklamasını doğruladı. Aydın, “Aşılama sebebiyle hastanelerde yatan hastaların sayısı yüzde 80 düşmüş durumda. Yapılan çalışma hem ciddi hastalık hem de ölüm oranlarının düştüğünü gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

2021 ve 2022 yıllarının Avrupa’da seçim atmosferinde geçeceği kesin. Ve son yıllardaki tecrübeler gösterdi ki, seçimlerden çıkan sonuçlar kadar seçim kampanyalarında siyasiler tarafından söylemlerin de Müslümanlara olumsuz yansımaları olabiliyor. Özellikle sağ popülist İslam karşıtı söylemlerin seçim kampanyalarında yoğun bir şekilde kullanıldığına ve bunların sonuçlarına şahit olduk.

Aşı konusunda kendi düşünce ve tecrübelerini de paylaşan Aydın, “Şu ana kadar İngiltere’de 20 milyonu aşkın, dünya genelinde 200 milyonu aşkın insan aşılanmış durumda. Virüslerden korunmanın tek yolu bu aşılar.” diye kaydetti. Mevcut aşıların, yeni bir konsept olmadığını da sözlerine ekleyen Aydın, “Hepimizin bir kovid-19 hastasını tanıdığı bu günlerde, aşılar gerçekten çok ümit verici.” diye konuştu.

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)

Fakat seçimler aynı zamanda bir imkân ve fırsattır. Siyasiler, adaylar seçmenlerin istek ve arzularına daha fazla kulak verirler. Bu süreç çok sayıda sorunla karşı karşıya olan Müslümanlar tarafından özellikle dikkate alınmalı. Önemli olan Müslüman seçmen taleplerini iyi bir şekilde tanımlasın ve siyasilere bunu dinlenebilir ve kabul görücü bir şekilde aktarsın. Böylelikle son yıllarda yapılan seçimlerde Müslümanlar ve İslam konularının sıklıkla sağ söylemlerde dışlayıcı ve aşağılayıcı bir şekilde konu edilmesine karşı koymuş olur.

“AŞILAR GERÇEKTEN ÇOK ÜMİT VERİCİ”

CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr


GÜNDEM

19 Mart 2021

7

“Bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun” Kovid-19 salgının başından beri uzman bir heyet kurarak toplumu salgın, salgınla mücadele ve aşılar konusunda bilgilendirmek için birçok çalışma yürüten İngiliz Müslüman Tabipler Derneği Başkan Vekili Dr. Muhammad Wajid Akhter ile konuştuk. İLKNUR KÜÇÜK Salgın tüm insanların hayatını büyük ölçüde etkiledi. İngiltere de salgından çok etkilendi. Bu dönemde British Islamic Medical Association (İngiliz MüslümanTabipler Derneği) olarak ne tür hizmetler verdiniz? British Islamic Medical Association sadece 7 yaşında, ancak bu süre zarfında topluma hizmet etmeleri ve birbirimize ilham vermek için Birleşik Krallık'taki binlerce Müslüman sağlık uzmanını bir araya getirdik. Normal faaliyetlerimize; camilerde CPR öğretmek, düzenli web seminerleri vermek, kanser taramasını artırmak ve üniversite kariyerlerine başlayan

Müslüman öğrencilere İslami bir giriş kursu vermek gibi bazı düzenlemelerle devam ettik. Salgın sırasında ise 5 yıllık işi 10 ayda yaptık dersek abartmış olmayız. Sadece bir ayda 100'den fazla web semineri düzenlendik ve insanlara Covid-19, aşı ve nasıl güvende kalacakları konusunda eğitim verdik. İngiltere Müslüman Konseyi (Muslim Council of Britain) ile birlikte, camilerin nasıl güvenli bir şekilde yeniden açılacağı ve ramazan ayını ve bayramı evde nasıl ifa edilebileceği konusunda rehber yayınlamak için ortaklaşa çalıştık. Müslüman topluma düzenli olarak sağlık mesajlarını ileten infografikler, videolar ve posterler oluşturduk. Ayrıca bu ölümcül salgın sı-

rasında yardımcı olacak tavsiye ve materyalleri paylaşmak için Avustralya, Güney Afrika, Malezya, Türkiye, Kanada, ABD ve diğer yerlerdeki kardeş kuruluşlarla birlikte çalıştık. Peki özellikle aşı konusunda neler yaptınız? Toplum liderlerinin yanı sıra; viroloji, tıp, halk sağlığı, tıp fıkhı konularında Müslüman uzmanları bir araya getirdik ve bunlarla ilgili tüm faktörleri hem onlarla ayrı ayrı olarak ve hem de birlikte tartıştık. Sonunda, kanıtlara dayanarak ortak ve birleşik bir fikir birliğine vardık ve aşıları toplumumuza tavsiye ettik. Kolay paylaşım için her aşı için referanslar ve özet grafik içeren ayrıntılı bir belge yayınladık.

Bunu web sitemizde bulabilirsiniz: bit.ly/bimavaxxhub İnsanları aşılama konusunda bilgilendirmek, tabiri caizse kulaktan dolma bilgilerle mücadele için “mtyh busting infografik” adı altında sosyal medya görselleri hazırladınız. Bunu neden yapma gereği duydunuz? Bu çalışmaya kimler katıldı? Kaç dilde yayınlandı? Hepimiz aşı hakkında birçok soru gördük, bu durumun hepimiz için ne kadar yeni olduğu düşünüldüğünde anlaşılabilir bir durum. Bununla birlikte, farklı topluluklarda da dolaşan birçok yanlış bilgi var. Bu özellikle de sos-

yal medyada ve Whatsapp'ta yaygın. Bu ortamlarda bu tür yanlış bilgiler paylaşıldığında, insanların da gerçeği paylaşmasını kolaylaştırmak istedik. Bu infografikleri İngilizce olarak oluşturduk ve ardından Almanca, Türkçe, Romence, Malayca, Urduca, Arapça vb. dahil olmak üzere10 dile çevirdik. Son olarak tüm bu çalışmalarınız neticesinde, Müslümanlara aşı konusunda neler önerirsiniz? Kur’an’ı “bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun” (Nâhl suresi, 16:43) emrini rehber edinmelerini tavsiye ederiz. Peygamberimizin (s.a.v.) rehberliğine de uymalarını tav-

siye ederiz ki o da “Önceden tıp bilgisi olmadan tıp uygulayanlar sorumlu tutulacaktır.” buyurmuştur. Lütfen doktorlarınıza, akademisyenlere ve liderler gibi güvenilir kaynaklardan gelen tüm doğru bilgileri ve bu virüsün neden olduğu gerçek zararı tartın ve sadece kendinizi değil, ailenizi ve toplumunuzu korumak için en iyi kararı verin. Allah'ın Müslüman kardeşlerimizi ve tüm insanlığı güvende tutması ve bu salgını bir an önce ortadan kaldırması için dua ediyoruz. İnsanlığa daha iyi bir şekilde birleşebilmemiz, ilham verebilmemiz ve hizmet verebilmemiz için Avrupa çapında kardeş İslami Tıp Derneklerinin kurulacağı günün yakında gelmesini umuyoruz.

Aşı Pasaportunda AB Ayrımcılığı Avrupa Birliği Komisyonu üyesi Ylva Johansson, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı alınan seyahat tedbirlerinin gevşetilmesinde kullanılacak aşı sertifikasında AB'nin onay verdiği aşıların geçerli olacağını söyledi.

Z

engin ülkelerin aşıların başka ülkelere ihracını yasaklamasıyla gündeme gelen aşı ırkçılığına, şimdi de aşı pasaportu ayrımcılığı ekleniyor.

Avrupa Birliği, yaz aylarında yürürlüğe koyacağı aşı pasaportunda sadece AB’nin onay verdiği aşıların yer alacağını bildirdi. AB bu şekildeki uygulamasını yürürlüğe koyarsa, diğer aşı üreticilerine dolaylı yaptırım uygulamış sayılacak. AB Komisyonunun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, uygulamaya konulacak olan aşı sertifikası ya da pasaportunun, mevcut bazı kısıtlamaların kaldı-

rılmasını veya azaltılmasını sağlayacağını belirtirken, Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından tanınan bir aşı olup olmadığını gösterecek. Sertifikada ayrıca, kişinin negatif sonuçlu PCR testi veya hastalık geçirmişse antikor düzeyi de gösterilecek. AB ülkelerinde onay almış ve şu anda kullanılan aşılar, BioNTech-Pfizer, Moderna ve AstraZeneca firmaları tarafından üretilenler. Johnson and Johnson şirketinin aşısı da dün AB’den onay aldı ancak dağıtımının nisan ayında başlaması bekleniyor. AB üyelerinden Macaristan, Çekya

ve Slovakya, AB’de yavaş ilerleyen aşı tedariki nedeniyle Rusya ve Çin’den alınan aşıları kullanmaya başlamıştı. Bu ülkelerin Rus ve Çin aşısı vurulan vatandaşlarının durumunun ne olacağı henüz belirsizliğini koruyor. Dijital belgenin yaz aylarına kadar hazır olması öngörülüyor. Aşı sertifikasını, özellikle turizm gelirlerine ihtiyaç duyan İspanya ve Yunanistan gibi AB ülkeleri istiyor. Fransa, Almanya, Belçika gibi ülkeler ise “adalet duygusunu zedeleyeceği” ve “ayrımcılığa yol açabileceği” gerekçesiyle belgeye şu an için karşı çıkıyor.


GÜNDEM

19 Mart 2021

8

Almanya’da Bu Yılın İlk Seçimlerinde Sandıklardan Koalisyon Çıktı Almanya'da bu yılın ilk seçimlerinin sonuçları belli oldu. Baden-Württemberg'de Yeşiller, Rheinland-Pfalz'da da SPD birinci oldu. Merkel'in partisi CDU iki seçimde de tarihinin en kötü sonucunu aldı.

A

lmanya’nın Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde dün eyalet seçimleri yapıldı. Baden-Württemberg’de Yeşiller, Rheinland-Pfalz’da ise Sosyal Demokrat Parti sandıktan birinci çıkmayı başardı.

seçimlerde en kötü sonucu alan Sosyal Demokrat Parti daha çok oy kaybı yaşayarak yüzde 11’de kaldı. 2016 seçimlerinde yüzde 15’in üzerinde oy almayı başaran aşırı sağcı AfD yüzde 9.7, Liberal parti FDP ise yüzde 11 oy alabildi.

Baden-Württemberg eyaletinde ilk açılan sandık sonuçlarına göre, Yeşiller Partisi yüzde 32.6 oy alarak birinci parti oldu. En yakın rakibi olan CDU ise yüzde 24.1 oyla tarihinin en düşük oyunu aldı. Bir önceki

Bu beş parti dışında hiçbir parti eyalet parlamentosuna girmeyi başaramadı. Baden-Württemberg’de Yeşiller ile CDU arasındaki mevcut koalisyon hükûmetinin sürmesi sayısal olarak mümkün. Ancak hükû-

met kurma görevini üstlenecek olan Yeşiller’in önünde SPD ve FDP ile de koalisyon kurma seçeneği bulunuyor. RHEINLAND-PFALZ'DA SPD'NIN ZAFERI Almanya genelinde SPD’nin en güçlü Rheinland-Pfalz eyaletinde ise Eyalet Başbakanı Malu Dreyer seçimi kazanmayı başardı. Açılan sandıklara göre SPD yüzde 35.7 oyla birinci par-

ti oldu. En yakın rakibi CDU ise yüzde 26.5 oy aldı. Üçlü koalisyon ortağı Yeşiller yüzde 9.3 oy aldı. Aşırı sağcı parti AfD yüzde 8.3 oy alırken koalisyon ortağı FDP ise yüzde 5.5 oya sahip oldu. Seçim sonuçlarının belli olmasının ardından gözler, koalisyon görüşmelerine çevrildi. İki eyalette de SPD, Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’in koalisyon hükûmeti oluşturması mümkün. Bunun gerçekleşmesi halinde ikinci sırada gelen

CDU, ana muhalefet rolünü üstlenecek. Her iki eyalette de sağcı popülist AfD partisi ise bir önceki seçimlere oranla oy kaybına uğradı. MEKTUPLA OY KULLANAN ARTTI Seçimler Kovid-19 tedbirler uygulanarak yapıldı. Daha önceki seçimlere göre bu seçimde seçmenlerin birçoğunun daha önceden mektupla oy kullanma yolunu seçtiği belirtildi.

İslam Konseyi Aşı Konusunda Uzmanları Buluşturdu Almanya İslam Konseyi, “Koronavirüs Pandemisi ve Koronavirüse Karşı Aşılama“ adlı bir program düzenledi. Programa çeşitli uzmanlar katıldı.

A

lmanya İslam Konseyi, Kovid-19 Pandemisi ve Koronavirüse Karşı Aşılama” isimli online bir program düzenledi. Programa, Hamburg-Eppendorf Üniversitesi Tıp Merkezi (UKE), Robert Koch Enstitüsü (RKI) ve Kuzey Ren-Vestfalya Çalışma, Sağlık ve Sosyal İşler Bakanlıklarından uzmanlar katılım sağladı. “MÜSLÜMANLAR HİJYEN KURALLARINI DİSİPLİNLİ ŞEKİLDE UYGULADI” Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, Müslümanların geçen yıl hijyen kurallarını çok disiplinli bir şekilde uyguladıklarını ve dinî açıdan da camiye neden gitmemeleri gerektiğini anladıklarını ifade etti. Buna rağmen koronavirüs pandemisinin gelişimi

ve aşı konusunu daha fazla açıklığa kavuşturmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi. “AŞI, KİŞİYİ GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE KORUYOR” Robert Koch Enstitüsü’nün araştırma görevlilerinden Julia Neufeind, aşı ile ilgili yaptığı sunumda, “Aşı, kişiyi güvenli bir şekilde koruyor ve kişinin kendisini ve başkalarını koruma görevi üstleniyor.” ifadelerini kullandı. Fakat Almanya’da aşılara, sadece riskinden çok faydasının olduğunun kanıtlanması durumunda izin verileceğinin de altını çizdi. “‘SARS-COV-2’ VİRÜSÜ YENİ BİR ŞEY DEĞİL” UKE’den Anahita Fathi de aşı hakkında ko-

nuşurken, “Aşılar, vücudun gerçek bir enfeksiyona karşı kendisini hazırlayabilmesi için, enfeksiyonu taklit ediyor.” diye kaydetti. Koronavirüsün çeşitli şekillerde daha önce hayvanlarda da ortaya çıktığını belirten Fathi, “Bu yüzden ‘Sars-CoV-2’ virüsü yeni bir şey değil.” diye konuştu. “NRW’DE AŞILAMA, ÇOK AĞIR BİR GÖREV” Kuzey Ren-Vestfalya Çalışma, Sağlık ve Sosyal İşler Bakanlığından Alexandra Weber ise eyaletteki aşılanma süreciyle alakalı bilgilendirmede bulunurken, “18 milyonluk ve bunun yüzde 70-80’inin aşılanmak istediği Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde aşılama, çok ağır bir görev.” diye kaydetti. Bu, daha önce hiç meydana gelmemiş bir

durum ve tüm ilgilileri büyük zorluklarla karşı karşıya getiriyor.” ifadelerini kullandı. “PANDEMİDE FUDUL DERNEĞİ ÇEŞİTLİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTTÜ” Son olarak Fudul Derneği Başkanı Meryem Özmen-Yaylak ise koronavirüs sürecinde Almanya İslam Konseyi ve İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) ile çeşitli ortak çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Buna göre yaşlı ve ihtiyaç sahiplerinin alışveriş ihtiyaçlarının giderildiği “Komşuna El Uzat” ve doktor, hemşire gibi meslek gruplarını, diktikleri maskelelerle desteklediklerini aktardı. Son olarak ise IGMG Gençlik Teşkilatları ile “Aşı Merkezine Taşıma Hizmeti” adı altında bir çalışma başlattıklarını ifade etti.


DÜNYA

19 Mart 2021

Yemenli Kadınlar Savaş Nedeniyle

Ölüme, İhlallere ve Ötekileştirmeye Maruz Kalıyor

Yemen'de yaklaşık 6 yıldır devam eden savaşta 528 kadının hayatını kaybettiği ve 805'inin yaralandığı kaydedildi.

T

üm dünyada Birleşmiş Milletler'in (BM) uluslararası bir gün olarak ilan ettiği 8 Mart Kadınlar Günü kutlanırken, Yemen'de 2015 yılından bu yana süren savaş nedeniyle kadınlar mağdur bir hayat yaşamaya devam ediyor. Tüm bunların yanı sıra yeni kurulan Yemen hükûmetinde ya da uluslararası müzakerelerde kadınlara yer verilmemesi de sosyal ve siyasi anlamda yaşadıkları dışlanmışlığı gözler önüne seriyor. BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ YAŞAM KOŞULLARIYLA MÜCADELE EDİYORLAR Ülkedeki hemcinslerinin içinde bulunduğu durumu anlatan Yemenli yazar İftihar Abduh, "Tüm dünya kadınlar gününü kutlarken Yemenli kadınlar, daha önce benzeri görülmemiş yaşam koşullarıyla mücadele ediyor. Birçok Yemenli kadın, evlerini terk etmek zorunda kaldı, rastgele düşen bombalar yüzünden sevdiklerini kaybetti, çocuklarına yedirecek bir lokma ekmek bulamadı." dedi. Savaşan tarafların kadın hakları konusunda türlü ihlaller gerçekleştirdiğini belirten Abduh, Husilerin yüzlerce kadını alıkoyduğunu ifade etti. Abduh, ayrıca tüm taraflara, savaşın acılarından kurtulmaktan başka bir şey dilemeyen kadınların hak ve hukukuna saygılı olma çağrısında bulundu.

4 BİNDEN FAZLA SAVAŞ VE İNSANLIK SUÇU Cenevre merkezli İnsan Hakları ve Özgürlükleri Örgütü (SAM) tarafından 8 Mart'ta yayımlanan raporda, Yemen'de savaşın başladığı 2015 yılından 2020 yılı sonuna kadar kadınlara yönelik 4 binden fazla ihlal gerçekleştirildiği, bunlar arasında "savaş ve insanlık suçlarının" bulunduğu kaydedildi. Söz konusu ihlallerin, "öldürme, yaralama, keyfi tutuklama, zorla kaybetme, işkence, seyahat yasağı, göçe mecbur etme" şeklinde sıralandığı raporda, sadece Marib kentindeki kamplarda 900'den fazla kadın göçmen olduğu aktarıldı. Raporda, Yemen'de çatışan taraflardan Husilerin yüzde 70, hükûmet güçlerinin yüzde 18, Birleşik Arap Emirlikleri destekli Güney Geçiş Konseyinin yüzde 5, diğer tarafların ise yüzde 7 oranında kadınlara yönelik ihlaller gerçekleştirdiği bilgisi verildi. SAVAŞIN BAŞLAMASINDAN BU YANA 528 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ İnsan hakları ihlallerine ilişkin iddiaları araştıran hükûmete bağlı Ulusal Komisyon da yayımladığı raporunda "Yemenli kadınların insanlık dışı olarak tanımlanandan daha düşük koşullarda yaşadığına" dikkati çekti. Savaşın başladığı 2015 yılından 2020 sonuna kadar 528 kadının öldüğü, 805'inin yaralandığı aktarılan raporda, bunlara Husilerin, hükûmet güç-

lerinin ve adı açıklanmayan diğer bazı Yemenli tarafların sebep olduğu belirtildi. SİYASETTE SÖZ SAHİBİ DEĞİL Yemenli kadınlar, insan hakları ve yaşam koşulları alanında yaşadıkları sıkıntıların yanında, siyasette söz sahibi olabilme konusunda da dışlanma ve ötekileştirilme hali yaşıyor. Ülkede Aralık 2020'de kurulan yeni hükûmette hiçbir kadına yer verilmedi. Bu kapsamda BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Yemenli taraflara kadınlara da siyasi hayata aktif katılım hakkı tanıma ve yüzde 30 temsil hakkı verme çağrısında bulundu. Griffiths yapılan barış görüşmeleri ve diyalog turlarında da kadın katılımının çok zayıf olduğunu ifade etti. YEMEN'DEKİ İÇ SAVAŞ Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Yemen'de İran destekli Husiler ile hükûmete bağlı güçler arasında çatışmalar yaşanıyor. Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten bu yana Husilere karşı Yemen hükûmetine destek veriyor. BM'ye göre dünyanın en büyük insani krizlerinden birinin yaşandığı Yemen'de nüfusun yüzde 80'i insani yardım ve korumaya muhtaç durumda bulunuyor.

9

Dünya Seyrederken, Yemen’de Milyonlarca Kişi Açlıkla Karşı Karşıya

Dünya devetleri, 7 yıllık savaş sebebiyle milyonlarca insanın açlıkla mücadele ettiği Yemen için sadece 1.7 milyar yardım vaad etti. BM Genel Sekreteri sonuca "hayal kırıklığı" yorumu yaptı.

B

irleşmiş Milletler, savaş sebebiyle yıkılan, yiyecek, ilaç ve konut sıkıntısı yaşayan Yemen için düzenlediği bağışçılar konferansında yeteri kadar para toplayamadı. BM Genel Sekreteri, utanılası durumu “hayal kırıklığı” olarak niteledi. Bağışçılar konferansında 3.8 Milyar dolar toplamayı uman BM sadece 1,7 milyar dolarlık söz aldı. İngiltere yapacağı Yemen yardımlarından kesintiye gideceğini ilan etti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bağış taahhütlerini değerlendirdiği konuşmasında sonucu “hayal kırıklığı” olarak nitelendirdi. Guterres “Milyonlarca Yemenli çocuk, kadın ve erkeğin yaşamak için çaresizce yardıma ihtiyacı var. Yardımları kesmek onlar için ölüm cezasıdır. ” dedi. Yemen’de 7 yıldan beri savaş sürüyor. Tarafların uzlaşmaya yanaşmaması ve silahlı dış müdahele sebebiyle milyonlarca insan açlıkla karşı karşıya.


DÜNYA

19 Mart 2021

10

Christchurch Saldırısının Yıl Dönümünde Müslümanlardan Yeni Zelandalılara Teşekkür

Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine yapılan çirkin saldırının ikinci yıl dönümünde Müslümanlar Yeni Zelanda halkına ilan panolarıyla teşekkür etti. İslam'ın Sesi NZ adlı kuruluş, Auckland, Wellington ve Christchurch kentindeki ilan panolarındaki ilanları ve hazırladığı sosyal medya videoları ile farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.

Y

eni Zelanda’da yerel bir İslami sosyal yardım kuruluşu mart ayı boyunca Christchurch kentindeki iki camiye yapılan terör saldırılarının anısına, trajedinin ardından gelen büyük destekleri için Yeni Zelandalılara teşekkür etmek amacıyla bir kampanya başlattı. İslam'ın Sesi NZ (Voice of İslam-New Zealand) adlı kuruluş kampanyanın farkındalığını artırmak için Auckland, Wellington ve Christchurch'te teşekkür mesajları ve kısa ayet ve hadislerin yer aldığı İslami alıntılar içeren reklam panoları kurdu. FARKINDALIK AMACIYLA İLAN PANOLARI VE VIDEO SERISI Gönüllülerin yürüttüğü kuruluş ayrıca, bu saldırıların tüm Yeni Zelan-

dalılar üzerindeki etkisini göstermek ve İslamofobi ve ırkçılıkla ilgili önemli konuları ele almak için, mart ayının ilk 15 günü boyunca her gün bir tane olmak üzere sosyal medya kanallarında 15 videodan oluşan bir röportaj dizisi yayımlıyor.

düzenlediğini hatırlattı. Kuruluş “Bu turla İslam üzerine sergiler ve bilgilendirici sohbetlerle Yeni Zelanda çevresindeki yerleri ziyaret ederek ve yerel insanlara Müslümanlarla yüz yüze etkileşim kurma fırsatı verdi.” dedi.

Christchurch saldırıları, çocuklar da dahil olmak üzere 51 Müslüman’ın can kaybı ve 49 kişinin de hayatını değiştiren yaralar almasıyla sonuçlandı. Cemaat, Müslümanları “istilacı bir düşman” olarak resmeden çarpık aşırılık yanlısı bir ideolojiye dayanan teröristlerin Müslümanlara duyduğu nefretin sonucu olan bu kayıpların hâlâ acısını çekiyor.

CHRISTCHURCH SALDIRISI YENI ZELANDALILARIN TÜMÜNÜN HAYATINI ETKILEDI

İslam'ın Sesi NZ Camia’ya verdiği bilgide bu nefret dolu fikirlerle mücadele için gönüllülerinin 2020'de “Togetherness / Kotahitanga Turu”

İslam'ın Sesi ekibinin sözcüsü Mohammad Thompson, “Togetherness / Kotahitanga Turumuz, birçok toplulukta gönüllülerin Yeni Zelandalılarla buluşması ve konuşmasıyla büyük bir başarıydı. Bu korkunç saldırıların sadece Müslümanların değil Yeni Zelandalıların tümünün hayatlarını nasıl etkilediğini fark ettik. Büyük ölçüde kapsayıcı bir ülke olmamıza rağmen, Müslümanların

ötekileştirilmesinin ve İslamofobinin yükselişte olduğunun farkında olmalıyız.” dedi. Thompson, bu kapsamda bir alışveriş merkezinde Christchurch kurbanlarından birine yapılan silahlı saldırıyı ve Queenstown camisine bırakılan İslam karşıtı afişleri hatırlattı. Thompson “Bu üzücü olaylar, İslam ve Müslümanlar hakkında daha fazla farkındalık yaratma ve var olan birçok yanlış anlamayı ortadan kaldırma ihtiyacını gösteriyor.” dedi. AYET VE HADISLER PANOLARDA YER ALDI İlan panolarındaki metinlerde hadis ve ayetler yer aldı. “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmez”, “Muhakkak ki, her zorlukla beraber

bir kolaylık vardır.”, “Tüm insanlar Hz. dem ve Havva’dan yaratılmıştır. İyilik ve takva dışında; beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur.”, “Sizleri milletler hâlinde yarattık ki birbirinizi kolayca tanıyasınız.” mealindeki hadis ve ayetler Auckland, Wellington ve Christchurch kentindeki ilan panolarında mart sonuna kadar yer alacak. CHRISTCHURCH SALDIRISI’NDA NE OLMUŞTU? Bir ırkçı saldırgan Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine 15 Mart 2019’da cuma namazı esnasında otomatik silahlarla terör saldırısında bulunmuştu. Yeni Zelanda ve tüm dünyada tepkiyle karşılanan saldırıda, 1’i Türk 51 kişi hayatını kaybetmiş, 2’si Türk 49 kişi de yaralanmıştı.

Helal Kesim Sağlıklı Besin Herkes Yesin

Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |/ selamfood


DÜNYA

19 Mart 2021

11

Yeni Zelanda’da şehit edilen Zekeriya Tuyan’ın kardeşi:

"Hem Ağabeyim, Hem Babam Hem De Arkadaşımdı" 15 Mart 2019’daki Christchurch saldırısı 51 masum insanın hayatına mal oldu. Her biri ardında aileleri, dostları ve sevenleri için yeri dolmayacak bir acı ve boşluk bıraktı. Irkçı saldırılar sadece yaralanan ve hayatını kaybedenleri değil çok daha fazla insanın hayatını derinden etkiliyor. Saldırıda şehit olan tek Türk Zekeriya Tuyan’ın kardeşi Yahya Tuyan ile ağabeyini ve saldırının etkilerini konuştuğumuz duygu yüklü bir söyleşi yaptık. İLKNUR KÜÇÜK Yahya Bey öncelikle tekrar başınız sağolsun. Bize biraz Zekeriya beyden bahseder misiniz? Neden Yeni Zelanda’da bulunuyordu? Ne kadar zamandır ordaydı? İlginiz için teşekkür ederim. Ağabeyim yaklaşık sekiz yıldır yani 2019’dan önce sekiz yıldır orada yaşıyordu, elektronik mühendisi idi kendisi. Orada özel bir firmada çalışıyordu eşi Singapur uyruklu ve iki oğlu vardı. Zekeriya Bey’i en son ne zaman gördünüz? Nur Camii’ndeki saldırıyı ve ağabeyinizin yaralandığını nasıl öğrendiniz? O günden biraz bahseder misiniz? En son 2018 yazında Türkiye’ye gelmişti o zaman görüşmüştük. Her sene mutlaka Türkiye gelmeye çalışıyordu kendisi. Haftada birkaç kere telefon görüşmemiz oluyordu zaten. Türkiye’yi çok seviyordu ve ilk fırsatta Türkiye dönme planı yapıyordu. Olayı öğrenmemiz TV aracılığıyla oldu. Her sabah TV de haberleri açarım o sabah da açtığımda Yeni Zelanda’da saldırı yapıldığı haberini gördüm. Daha sonra abimi aradım telefonu açmadı. Birkaç kez arayıp açmayınca üzülmeye, endişelenmeye başladım. Normalde telefonlarımı hemen açardım bu sefer açmayınca bir şey olduğunu hissetmeye başladım. Yeni Zelanda büyük elçiliğini aradım, bir yandan da haberlerde dışişleri bakanlığı açıklama yaptı saldırıda yaralan Türk vatandaşları olduğunu

Zekeriya Tuyan ve kardeşi Yahya Tuyan (sağ)

söyledi. Yengem ise üzülmeyelim diye ilk başta söylememiş daha sonra o da ağabeyimin yaralandığını anlattı. Bu şekilde haberimiz oldu. O gün çok zor bir gündü, hala da acısı gün geçtikçe artıyor. Derler ya beynimden vurulmuşa döndüm dünyamız alt üst oldu. Allah kimseye kardeş acısı yaşatmasın, sadece ağabeyim değil oradaki diğer vurulanlar da benim kardeşlerim.

yeri geldiğinde ağabeyimdi, gerektiğinde babalık yapardı. Onun gibi bir insanın bu şekilde aramızdan ayrılması beni çok üzdü. Olay günü ve daha sonrası hem Türk hem de Yeni Zelanda makamları yakından ilgilendiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bey, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Kıran,

Bir insan nasıl “Bir insanın gözünü böyle bir şey yapar, makırpmadan masum insum insanlasanlara kıyabilmesini ra kıyar. Bir insanın böyle hâlâ aklım almıyor” bir şey yapacağını insan aklı almıyor. Nasıl canice insanların haya- Yeni Zelanda büyükelçimizin tına kıymış, nasıl bir duyguy- çok büyük destekleri oldu. la böyle girip camide bunu İlk başlarda olayın şokuyla yapmış hala aklım almıyor. belki de olayın vahametini İnsanlar camide iyilikler, anlamadık. Yaralıydı abim güzellikler için dua ederken ama doktorlar iyileşeceğini bunların yaşanması çok üzü- söylemişti. Babam ve ben hemen bakan beyle aynı uçakta cü. Yeni Zelanda’ya gittik. Devletimizin 20.000 km uzaktaki Bu süreçte Türk ve bir vatandaşına bu şekilde Yeni Zelanda halkısahip çıkması beni açıkçanın ve yetkililerin sı şaşırttı. Oraya gidince de desteğini değerlendevletimizin yardımları dedirebilir misiniz? vam etti. Olaydan sonraki ilk Sizi üzen ve en çok anneler gününde Bakan Yarteselli eden şeyler dımcısı ve Ankara Valimiz de neler oldu? annemi ziyaret etti. Ağabeyim Ankara’nın karasal ikliminde yetişmiş bir Anadolu çocuğu. Beş kardeşiz, zor şartlarda yetiştirdi kendini. Çok değerli kimseye zararı dokunmayan biriydi, alkol, sigara gibi hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. Ailesinde işinde gücünde biriydi. İster tanıdık ister yabancı herkese faydam olsun diye uğraşırdı. Onun bu şekilde aramızdan ayrılması beni çok üzdü. Yeri geldiğinde arkadaşım

Yeni Zelanda devleti çok hazırlıksız yakalandı bu saldırıya. Halkın çok iyi niyetli ve demokratik insanlar olduğunu düşünüyorum. Daha sonraki mahkeme sürecinde de çok yakından ilgilendiler, doktorlar da çok ilgilendi abimle ama maalesef yoğun bakımdan çıkamadı. Saldırıdan 49 gün sonra şehit oldu. Devletimiz cenazesini Türkiye’ye getirmemize yardımcı oldu. Ankara Çubuk’a def-

nettik. Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş hastanede de ziyaret etmişti abimi cenaze namazını da o kıldırdı. Allah ona şehitlik gibi yüksek bir makam nasip etti ama ailesine ve bizlere büyük bir acı kaldı. Annem babam da çok üzüldü etkilendi, hâlâ acıları taze. Her gün konuşuyorum annem babamla ve her gün mutlaka abimden bahsediyoruz. Çok zor bir acı Allah kimsenin başına vermesin. Yeni Zelanda’da böyle bir saldırıyı bekler miydiniz? Cami saldırısını duyunca neler hissettiniz? Asla beklemezdik abim de çok severdi Yeni Zelanda’yı. Buradan gitmek isteyenler bize sorardı onlara da tavsiye ederdik. Ülke tarihinde de ilk defa yaşanmış bu saldırı. Devlet de bu nedenle çok hazırlıksız yakalandı. Hiç beklenmeyen bir saldırı idi. “Beş parmağın beşi bir olmaz” denir ya bu da öyle bir durum. Ancak bunlardan ders çıkarmak lazım. Tedbirli olmakta kötü niyetli insanların da toplumda bulunduğunu akılda tutmakta fayda var. Mevlam o günleri bir daha yaşatmasın.

Christchurch saldısı ile ilgili dava için Yeni Zelanda’da bulunan Ahmet Tuyan (Zekeriya Tuyan’ın babası), saldırıda ağır yaralanan Temel Ataçocuğu ve Mustafa Boztaş ile.

Zekeriya Bey'in şehadetinin ardından ailenizde neler değişti? Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz? Çok şey değişti hepimiz için. Üzüntümüz aynı. Annem babam bizler hepimiz için hayat çok değişti. Şahsım nezdinde onu kaybetmek âdeta yarımı kaybetmek gibi oldu benim için. Yengem Singapurlu ve çocuklarda çok iyi Türkçe bilmediği için bir kopukluk yaşadık. Ağabeyim varken bu durum sorun olmuyordu. Birkaç senedir de gelemediler. Bundan sonra da çocukların yetişmesi nasıl olacak tabi merak ediyoruz. Ağabeyim belki ünlü biri değildi ama zeki, değerli, yetenekli bir insandı ve onun ölümü Yeni Zelanda ve Türkiye için bir kayıp oldu bence. Son olarak eklemek istediğiniz mesajınız var mı? Bu saldırıların mutlaka gelecek nesillere aktarılması lazım. Kitaplar yazılması, filmler

yapılmas ı , belgesel çekilmesi lazım. Dergilerde basında işlenmesi gerekiyor. Saldırı yapılan caminin bir müze hâline getirilmesi, büyütülmesi de bu noktada yapılabilecek bir girişim olur. Belki caminin büyütülmesi için gerekirse ek bina yapılarak yapılması anlamlı olur. Biz de saldırının ardından kurduğumuz bir dernekle İslamfobi'ye karşı mücadele çalışmaları yapıyoruz. Derneğimizde Dünya Barış Günü kapsamında "Hello brother" etkinlikleri düzenlemekteyiz. Bizim dinimizde beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Irkçılık çok kötü bir şey. Herkesin eşit bir şekilde, mutlu bir şekilde bu dünyada bir arada yaşaması lazım. Tüm insanların sonu ölüm. Yunus Emre’nin dediği gibi birleşmek lazım sevmek sevilmek lazım yani hepimiz Ademin çocuklarıyız. Silahlar susmalı, sözler konuşmalı dünya kardeşçe yaşamalı. “Hello Brother”, “Hallo”, “Merhaba”, “Selamun Aleykum”, “Bonjour”, “Privet” diyerek tüm insanların barışça yaşamasını temenni ediyorum.


TOPLUM

BAKIŞ AÇISI İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com

Müslümanların Hürmet Ettiği Her Müslüman’a Karşı Çıkmak!

19 Mart 2021

12

"İz Bırakan Hayırlı Kadınlar" Anıldı

Elinize aldığınız her gazetede, İslam ve Müslümanlarla ilgili her kitapta, televizyonda izlediğiniz, radyoda dinlediğiniz her programda, sosyal medyadan takip ettiğiniz her paylaşımda dünyanın herhangi bir yerindeki bir Müslüman’a karşı saldırıda bulunulduğuna şahit olmuşsunuzdur. Ve Müslümanlara örnek gösterilen “Müslüman” sıfatlı pek çok kişinin, hiç de Müslümanlar tarafında yer almadığı hâlde “örnek Müslüman” diye gözünüzün içine de sokulduğuna mutlaka şahit olmuşsunuzdur. "Bu hâliyle, ortalıkta sevdiğimiz, saydığımız, itibar ettiğimiz âlim, siyasetçi yani “adam gibi adam,” “hanım gibi hanım” bırakmadılar."

Cümlelerimizde kullandığımız “her” kelimesini olayı abartma olarak değerlendirmek mümkün. Fakat, istisnalarını saymaya kalkışsak 1.5 milyar sayısı içerisinde hakikaten Müslümanların hürmet gösterdiği, lider saydığı, sevdiği, iyi “adamdır”, iyi “hanımdır” dediği, buna karşılık da medyanın aşağılamadan, kötülemeden bahsettiği Müslümanların sayısını 3-5’in bir üstüne çıkaramayız. Elbette ki, insanoğlu hata ile mualleldir. Müslümanların sevdiği, saydığı hatta “öncü” gördüğü insanlar da hata sahibi olabilirler. Sanki, bizi sorguya çeken, medyacıların ve siyasetçilerin ve dahi bizzat kendimizin hatası yok mu? Başkasının, istemediği, kabul etmediği hatta red ve itiraz ettiği düşüncemiz, davranışımız, söylemimiz yok mu? Hem de sürüsüyle. Hatalı ise, yanlış ise kabul edilmez olur biter. Şu hatası, bu hatası var diye de kişileri toptan sildirmek, bulaşıcı hastalık sahibi gibi onları terkettirmek açıkçası artık çok sırıtıyor. Bu hâliyle, ortalıkta sevdiğimiz, saydığımız, itibar ettiğimiz âlim, siyasetçi yani “adam gibi adam,” “hanım gibi hanım” bırakmadılar. Bu insanlara acıtıcı, incitici ve alaycı sıfatlar taktılar. Buna karşılık kendilerinin hoşlandıkları kimseler “katil” de olsa “demokrat” oldu, “özgürlükçü” oldu. Maalesef medyanın bu çarpıtıcı, aşağılayıcı ve yönlendirici tutumu siyasetin de rehberi olmuş. Avrupa’da şimdi AB dışındaki siyasi partilerin propaganda yapmalarının yasaklanma süreci başladı. Ama, inanın ki, bu propaganda yasağı, sadece kendilerinin hoşlanmadıkları siyasetçilere gelecek. 2014 yılından beri bunu açıkça gördük. Katillerle kol kola, yol yola olanlar “özgürlük ve demokrasi” adına konuştular, bağırdılar, çağırdılar. Diğerleri ise yine demokrasi ve özgürlük adına susturuldular. İslam dünyası işte bunun için bu iki yüzlü, iki gözlü ama tek yönlü siyasete, bu propagandaya güvenmiyor, itibar etmiyor. Bu çok normal. Çünkü, burada “bize niye güvenmiyorlar?” sorusu yerine, “Biz Müslümanlara niye güven veremiyoruz?” sorusu sorulmalıdır.

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Kadınlar Teşkilatı’nın, İslam’a ve insanlığa hizmetleri ile tanınan Müslüman kadınları anmak için yaptığı Hayrunnisa - İz Bırakan Hayırlı Kadınlar programları çeşitli bölgelerde çevrim içi olarak gerçekleştirildi.

İ

slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Kadınlar Teşkilatı Hayrunnisa – İz Bırakan Hayırlı Kadınlar programları bu sene online katılımla gerçekleştirildi. Kanada’dan Avustralya’ya değin 40 bölgede 6 bin kişinin katılımı ile yapılan programlar online gerçekleştirilmesine rağmen beğeni aldı. Programlarda Nimet Jahic, Merwa El Sherbini, Gülseren Gümüş, Dr. Ayşe Humeyra Ökten, Ayşe Çokokur, Şule Yüksel Şenler, Zübeyde b. Cafer ve Fatıma El Fihri gibi öncü kadınlar tanıtıldı. Konuyla ilgili olarak Camia’ya konuşan IGMG Kadınlar Teşkilatı İrşad Başkanı Nermin Yalınkılıç şunları söyledi: “Bu çalışma Hayrunnisalar olabilmek için IGMG Kadınlar Teşkilatı İrşad Birimi olarak, 2018 başlattığımız bir projedir. İlk bölümlerimizi, sahabe hanımları ile başlattık. Bu yılki projemizde ise bir farklılık yaparak, yaşadığımız asırda yaşamış

olan hanım efendileri andık. Kendi içimizden olan hanımları andık. Bu projede hedef ve gayemiz ise bu örnek hanımların, inançları uğruna gösterdikleri fedakârlıkları, duruşları, cesaretleri, örnek özelliklerini bu asrın mümine hanımlarına örnek olarak sunmak idi. Her Müslüman kadının da yaşadığı asırda bir Hayrunnisa - iz bırakan bir kadın olabileceğini göstermek, hatırlatmak istedik.” KIMILDAYAN ÜÇ PARMAĞININ HESABINI VEREMEMEKTEN ENDİŞE DUYARDI Hayrunnisa - İz Bırakan Hayırlı Kadınlar programlarında 15 hatibe bölgelere konuk oldu. Ömrünü tekerlekli sandalyede geçiren ve sadece kımıldayan üç parmağının hesabını verememekten endişe duyan Gülseren Gümüş’ün kurduğu derneğe ve yazdığı kitaplara dikkati çekildi. Gümüş’ün “Sağlıklı azala-

rımızın değerini bilip, Allah için yorulmalı ve yine O’nun için ayağa kalkmalıyız.” dediği hatırlatıldı. “ONUN ŞEHADETİ MÜSLÜMAN KADINLARA NASİHAT NİTELİĞİNDE” 2009 yılında çocuğunu parkta oynatırken tesettüründen dolayı ırkçı içerikli hakarete uğrayan ve bu yüzden mahkemede hakkını arar iken eşi ve çocuğunun gözleri önünde, şehit edilen Merve El-Sherbini programda anıldı. Onun şehadetinin Müslüman kadınlara nasihat niteliğinde olması gerektiği söylendi. SEN ÖNCE İSLAMSIN SONRA ARNAVUTSUN Hatibeler Bosna’nın Nimet Jahic annesini de anlattı. Türkiye’de yapılan programın konuğu olan KT Başkanı A. Handan Yazıcı “O bir Osmanlı hanımefendisiydi, eğitimli donanımlı birkaç yabancı dile hâkim olan, yılma-

yan sağlam şahsiyetlerdendi. Ona, sen önce İslam’sın sonra Arnavut’sun derlerdi. İslam adına yapılan her çalışmaya öncülük etti, liderlik etti. Bosna savaşında yardımlar konusunda elçi oldu, köprü oldu. İlerleyen yaşına rağmen Kur’ân-ı Kerîm öğretti, sohbetler verdi. Deyim yerindeyse tam bir mücahide idi.” dedi. PEYGAMBER’İ RÜYASINDA GÖRÜP, MEKKE’YE SU YOLU YAPTIRAN KADIN Hayrunnisa - İz Bırakan Hayırlı Kadınlar programlarında Zübeyde b. Cafer hakkında, "Cömertlikte sınır tanımayan, toplumsal hayra çok önem veren hatta Efendimiz (s.a.v.)’i rüyasında görmesi üzerine Mekke’ye su yolu yaptıran cömert kadındı." denildi. DÜNYANIN İLK ÜNİVERSİTESİNİ İNŞA EDEN KADIN İlimde öncülüğü ile tanı-

nan, Fatıma El Fihri’nin hakkında ise "Ezber bozan kadın.” olarak “Yaşadığı yörenin değil, dünyanın ilk üniversitesini, El-Karaviyyın’ı tüm imkânlarını kullanarak inşa ettiren kadın.” İfadeleri kullanıldı. Onun öncülük ettiği üniversitenin İbn-i Haldun, İbn’ül Arabi, El İdrisi gibi asrın en büyük ilim insanlarını yetiştiren bir ilim merkezi olduğu vurgulandı. "DAVASINA SADIK, HASTALARINA MÜŞFİK" Cumhuriyet döneminin ilk tesettürlü doktoru Dr.Ayşe Humeyra Ökten için ise, "Kızılay tarafından hacca gönderiliyor ve orada yaptığı dua ile efendimizin yanında senelerce gelen hacıları tedavi ediyor. Bir vakfın yapacağını tek başına yapan, davası uğruna sağlam ve çevik, hastalarına karşı çok müşfik bir kadın idi. " ifadeleri kullanıldı.

EN HÜZÜNLÜ GÜNÜNÜZDE YANINIZDAYIZ IN SCHWEREN STUNDEN SIND WIR BEI IHNEN

BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

CENAZE YIKAMA VE KEFENLEME KURSLARI ISLAMISCHE BESTATTUNGSKURSE

MEZARLIK ZİYARETLERİ VE TEMİZLİĞİ FRIEDHOFSBESUCHE UND GRABPFELGE

NAKİL ÜBERFÜHRUNG

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ

DEFİN ADRESİ

RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

BEERDIGUNGS ORT

TESLİM ÜBERGABE

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 Amtsgericht Köln VR 17561 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu | ukba.eu

HOSPİS VE PALYATİF DESTEK VE REHBERLİK HİZMETLERİ HOSPIZ- UND PALLIATIVBEGLEITUNG

MANEVİ DESTEK HATTI TRAUERHOTLINE


TOPLUM

19 Mart 2021

13

Almanya’da Asgari Ücrete Zam Teklifi:

Aylık Brüt 1920 Euro

HUKUK KÖŞESİ Yusuf Kutlucan hukuk@camiahaber.com

Leasing (finansal kiralama) Otomobil Ve Süresiz Anlaşma İptal Hakkı

Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz ve Çalışma Bakanı Hubertus Heil, asgari saat ücretini 2022 yılına kadar 12 Euro'ya çıkarmak istediğini açıkladı.

A

lmanya’da Maliye Bakanı Olaf Scholz ve Çalışma Bakanı Hubertus Heil’dan asgari ücret ile ilgili zam teklifi geldi. Buna göre Scholz ve Heil, asgari saat ücretini 2022 yılına kadar 12 euroya çıkarmak istediğini açıkladı. Scholz, “Koronavirüs kahramanlarını çok alkışladık. Onların 2022

gibi erken bir tarihte asgari saat ücreti 12 Euro olmalı” dedi. Hubertus Heil da aynı görüşü savundu. Scholz, bunun mevcut hükûmet ile gerçekleşmeyeceğini söylerken, “Bu konuda kendimi kandırmıyorum. Bu hükûmet ile bu iş olmaz. Koalisyon ortağımız, daha yürürlüğe girer girmez, as-

Almanya Federal Mahkemesi yıllar önce yapılan ve kilometre bazlı hesaplanan Leasing’ler (finansal kiralama) de „Widerrufsjoker“ denilen hakkın, yani süresiz anlaşmayı iptal etme hakkının, olmadığına dair karar açıkladı. gari ücret konusuyla mücadele etmeye başlamıştı.” diye kaydetti. 2021 YILINDA 9,50’YE YÜKSELTİLMİŞTİ Öte yandan Almanya’da 2021 yılıyla birlikte as-

gari saat ücreti 9,50 Euro’ya yükseltilmişti. Aylık brüt ücret ise yeni zam ile 1520 Euro olmuştu. 1 Temmuz 2021 tarihinde ise saat ücretin 10,45’e çıkartılacağı açıklanmıştı. Olaf Scholz, daha önce de defalarca, başbakan olması durumunda, asgari saat ücretini 12 Euro’ya çıkaracağını duyurmuştu.

TEKLİF KABUL EDİLİRSE AYLIK 1920 EURO OLACAK Ayrıca asgari saat ücretinin en az 12 Euro’ya çıkarılmasının, Sosyal Demokratlar Partisi’nin seçim programı taslağında yer aldığı belirtildi. Bu teklifin gerçekleşmesi durumunda aylık asgari ücret brüt 1920 Euro’ya yükselecek.

Uygur Türkleri, Otomobil Üreticisi Volkswagen’i Protesto Etti

Bazı avukatlar tüketicilerin rücu hakkıyla (Alm.: Widerrufsrecht) finansal kiralama yoluyla edinilen otomobil anlaşmalarından kurtulmalarına yardımcı olmayı amaçlıyordu. Finansal kiralamada otomobil satın alınmıyor. Tüketici otomobilin kullanım hakkı için aylık para ödemek zorunda, yani bir nevi kira. "Rücu hakkı tüketiciyi korumayı amaçlayan ve normal şartlarda 14 gün boyunca düşünme fırsatı veren bir haktır. "

Anlaşma süresinin sonunda ise genelde otomobil iade edilmekte. Bunun ise iki farklı modeli mevcut. Birinde kullanılacak kilometre belirleniyor, diğerinde ise arabanın yıpranma sonrası değeri üzerine bir anlaşma yapılıyor. Her iki modelde de tüketici sonunda tekrar para ödemek zorunda kalabiliyor. Yıpranma sonrası değeri biçilen modelde rücu hakkı olduğu tartışmasız mevcut.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da bir grup Uygur Türkü, otomobil üreticisi Volkswagen firmasının Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki fabrikasında, kamplarda tutulan Uygurların "zorla çalıştırıldığı" yönündeki iddialara tepki gösterdi.

A

vusturya’nın başkenti Viyana’da bir grup Uygur Türkü, otomobil üreticisi Volkswagen firmasının Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki fabrikasında, “yeniden eğitim merkezi” adı altında faaliyet gösteren kamplarda tutulan Uygurların “zorla çalıştırıldığı” yönündeki iddialara tepki gösterdi. 10 ÜLKE VE 15 ŞEHİRDE EŞ ZAMANLI PROTESTO Avusturya Uygur Birliği Başkanı Mevlan Dilşat, yaptığı açıklamada, dünya genelinde 10 ülke ve 15 şehirde eş zamanlı olarak Doğu Türkistan Gençlik Kurultayı öncülüğünde Volkswagen’in protesto edildiğini söyledi. Dilşat, Çin’in Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında insan haklarına aykırı bir şekilde tut-

tuğu Uygur Türklerinin, aralarında otomobil üreticisi Volkswagen’in de bulunduğu çok sayıda tanınmış markanın fabrikalarında zorla çalıştırıldığını söyledi. Aralarında Almanya, Fransa ve Hollanda’nın da bulunduğu 10 ülkede başlayan gösterilerin her hafta düzenli olarak yapılacağını kaydeden Dilşat, protestoyu kısa sürede çok daha fazla ülkeye yaymak istediklerini ifade etti.

de bulunduğu çok sayıda uluslararası markanın üretim merkezlerinde, kamplarda tutulan Uygurların zorla çalıştırıldığının rapor edildiğini anlattı. Çin tarafından sayısız insan hakları ihlaline maruz kalan Uygur Türklerinin bir kez daha sömürüldüklerini vurgulayan Dilşat, “Volkswagen’in Doğu Türkistan’daki fabrikasını kapatması için her hafta gösteri düzenleyeceğiz.” dedi. ​​​​​​​

“VOLKSWAGEN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ FABRİKASINI KAPATMASI İÇİN HER HAFTA GÖSTERİ DÜZENLEYECEĞİZ”

ÇİN’İN SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ’NDEKİ UYGULAMALARI

Dilşat, Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü tarafından “satılık Uygurlar” başlığıyla yayımlanan bir raporda, aralarında Volkswagen’in

Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor. Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuo-

yunun ise “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor. Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor. BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

Rücu hakkı tüketiciyi korumayı amaçlayan ve normal şartlarda 14 gün boyunca düşünme fırsatı veren bir haktır. Rücu hakkını kullanarak ödenen parayı geri almak istenebiliyor, üstelik kullanım ve yıpranma karşılığında ödeme yapmadan. Bu 14 günlük süre ise tüketici rücu hakkı ile ilgili yeterli düzeyde bilgilendirildikten sonra başlamakta. Bu bilgilendirilme yapılmazsa veya yetersiz kalırsa telafisine kadar süre başlamıyor, yani bir nevi süresiz. Buna ise „Widerrufsjoker“ deniliyor. Almanya Federal Mahkemesi ise Leasing’de böyle bir hakkın kilometre bazlı olmadığına dair hükmetti. Gerekçe olarak ise kanunun rücu hakkını finansal oto kiralamada sadece 3 şekilde tanıdığını sundu. Bunlardan biri yıpranma sonrası değeri biçilen model, diğerleri ise Leasing süresi sonrası anlaşma gereği veya Leasing şirketi isteğine bağlı olarak anlaşma gereği tüketici arabayı satın almak zorunda ise rücu hakkı vardır. Bunun haricinde kıyasen bir açılma mümkün olmadığına karar verdi.


TOPLUM

19 Mart 2021

Müslüman Kadınlardan Sağlık Çalışanlarına Moral Ziyareti

14

IGMG Çocuk Kulübü İnternet Sayfası Açıldı İslam Toplumu Millî Görüş Çocuk Kulübünün, çocukların severek ve eğlenerek izleyeceği internet sayfası online erişime açıldı.

Kuzey Hollanda Millî Görüş Hilversum Hidayet Cemiyeti Kadınlar Teşkilatı (KT) sağlık çalışanlarını ziyaret etti.

H

ilversum Hidayet Cemiyeti Kadınlar Teşkilatı moral ve motivasyon amacıyla bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret edilen yerler arasında, pandemi sürecinin başından beri insanlara hizmet eden ev doktorları, eczacı ve fizik tedavi merkezlerinde çalışan sağlık ekipleri yer aldı. Müslüman kadınlar ziyaretleri esnasında sağlıkçılara bu dönemdeki fedakârlıklarından dolayı teşekkür etti.

SHERPA WELZİJN’DEN SICAK KARŞILAMA

etti ve dayanışma dolayısıyla memnuniyetini dile getirdi.

Engellilere yönelik hizmetler sunan “Sherpa Welzijn” kuruluşu da bu kapsamda ziyaret edildi. Ziyarette, Kuzey Hollanda Millî Görüş teşkilatının insani yardımlaşma ve dayanışma çalışmalarını desteklediği aktarıldı. Heyet bu süreçteki hizmetlerinden dolayı Sherpa Welzijn çalışanları da tebrik etti. Kurumun idarecilerinden Olga Fakkeldij heyeti bürosunda kabul

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR ETTİLER Heyette Hilversum KT Kurumsal İletişim Başkanı Şifa Bulut Bayrak ve Hilversum KT Sosyal Hizmetler Başkanı Kısmet Keleş de yer aldı. Bayrak ve Keleş, sağlık çalışanlarına fedakârane hizmetleri, nöbetten nöbete koşmaları sebebiyle tebrik ve teşekkürlerini bildirdi.

B

inlerce üyesi olan İslam Toplumu Millî Görüş Çocuk Kulübü internet sitesi, çocukların eğlenirken öğreneceği, yeni arkadaşlarla tanışacağınız, güzel masal ve hikayelerle buluşacağı bir platform olarak hazırlandı. IGMG Çocuk Kulübü internet sitesinde, kulübün

aylık yayın organı Gökkuşağı’nın eski sayıları da bulunuyor. http://www.igmgcocuk. org adresinden erişilen IGMG Çocuk Kulübü internet sayfasında çok sayıda videolar, el becerileri, oyunlar, tarifler, deneyler, bulmacalar çocukları eğlendirerek, güzel zaman geçirmelerini sağlıyor.

Sayfanın rehberi IGMG Çocuk Kulübü’nün sevilen karakterleri olan Karınca Kadir ve Karınca Esma. Bu arada, IGMG Çocuk Kulübü internet sayfasından, PLURAL Yayınevi’nin yayımladığı pek çok çocuk kitabının alış linkine de ulaşmak mümkün.

Werl Cemiyetinin İki Ayda İki Acı Kaybı

IGMG Ruhr-A Bölgesi Werl Şubesi, son bir buçuk ay içerisinde iki başkanını da kaybetti. Ocak ayı sonunda Başkan Adnan Alkan, şimdi de Ali Osman Yaralı vefat etti.

İ

slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Ruhr-A Bölgesi Werl Şubesi son bir buçuk ay içerisinde iki acı kayıp yaşadı. Ocak ayı sonunda vefat başkan Adnan Alkan’dan sonra vekaleten başkanlığı yürüten Ali Osman Yaralı da vefat Etti.

Ali Osman Yaralı

Adnan Alkan

Cumartesi günü aniden rahatsızlanması sonucu hastaneye kaldırılan ve efat eden Ali Osman Ya-

ralı’nın cenaze namazı başkalığını yaptığı Werl şubesinde kılındı. Havanın soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen cemaat namaz için camiye akın etti. Korona tedbirlerine uyularak kılınan cenaze namazını İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri kıldırdı. Ali Osman Yaralı evli ve 4 çocuk babasıydı.


GENÇLIK

19 Mart 2021

15

Danimarka’da Gençler İçin Eğitim Fuarı Düzenlendi Danimarka'da 450 gencin katılımı ile gerçekleşen Danimarka İslam Toplumu Gençlik Teşkilatı Eğitim Fuarında 21 meslek temsilcisi, kendi alanlarında gençleri bilgilendirdi.

D

animarka İslam Toplumu Gençlik Teşkilatı (DİT GT) orta okul ve lise son sınıf öğrencilerinin geleceğe hazırlanmasına yardımcı olmak için Eğitim Fuarı düzenledi. 21 dalda eğitim ve öğrenim için danışmanlık ve rehberlik hizmeti verilen Eğitim Fuarına ilk gün 100 öğrenci katıldı. Toplamda 450 öğrencinin katıldığı fuar online olarak gerçekleştirildi.

Alanlarında hem meslek hem de eğitim tecrübesi bulunan 21 kadar uzman, gençlerin okumak istediği eğitim ve mesleklerle ilgili soruları cevaplandırdı. Hayatlarında yeni bir sayfa açmaya hazırlanan orta okul ve lise son sınıf öğrencileri, DİT Eğitim Fuarını yönlendirici ve bilgi verici buldu. Geleneksel olarak iki yılda bir eğitim fuarı düzenleyen DİT GT bu sene pandemi

"Almanya'da Korona Salgını, Gençlerin İş Bulma Şansını Yükseltecek"

sebebiyle online olarak düzenlenen fuara katılımın oldukça iyi düzeyde olduğunu açıkladı. Danimarka İslam Toplumu Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanı Huzeyfe Aydın da yaptığı değerlendirmede, gençlerin online da olsa bu fuara ilgi göstermelerini takdir etti. Aydın, gençlerin aynı mahiyetteki danışma ve bilgilendirme programlarının devamını istedikleri söyledi.

Yapılan bir araştırmaya göre, Almanya'da gelecek yıllarda iş ortamlarının daha da dijitalleşmesiyle birlikte, gençlerin iş bulma şansının yükseleceği kaydedildi.

A

lmanya'da "korona nesli" olarak adlandırılan mevcut nesil, kendisini, özellikle geleceğiyle alakalı, ortada bırakılmış ve haksızlığa uğramış hissediyor. Fakat dünyanın en büyük ekonomik tahmin ve analiz kuruluşlarından Oxford Economics'in yaptığı yeni bir araştırma, bu gençlere umut olacağa benziyor. Buna göre bu gençlerin becerilerinin, hızlı bir şekilde değişen iş pazarında, büyük talep göreceği belirtiliyor. "KORONA JENERASYONU" Özellike mevcut durumda iş pazarı, pandemi nedeniyle büyük bir kriz yaşıyor ve bu durumun geleceğe yönelik ne tür etkileri olacağı da endişeye sebep oluyor. Özellikle gençler, mes-

leki olarak büyük bir çıkmaza girebileceklerini düşünüyor. Bir taraftan, ekonominin gelecek senelerde pandeminin etkisiyle zor bir dönem geçireceğini düşünen gençler, diğer taraftan ise kendilerine uzun bir müddet okula gitmedikleri için "korona jenerasyonu" damgası vurulacağını düşünüyor. "BECERİLERİ İLERİDE BÜYÜK TALEP GÖRECEK" Oxford Economics'ten ekonomi uzmanları ise bu durumu farklı değerlendiriyor. Buna göre şirket, "ekonomiyi dijitalleştirme" konusunda gençlerin üstlenecekleri rolü araştırdı. Araştırmaya göre, 1990 ve 2010 yılları arasındaki gençlerin becerilerinin, gelecek yıllarda büyük talep göreceği belirtildi. Bunun nedeninin ise hâli hazırda zaten dijitalleşmiş olan iş piyasanın, korona

İsim Mehmet Sevindik Hüsnü Çelik Gülnaz Göksu İzzet Çiftci Süleyman Demir Şenol Uzun Caner Çavdar Usein Zulfikar Bebek İkikuyu Emine Kocaslan Nizam Kahriman Zübeyir Altunbaş Zekiye Utanır Mustafa Dinç Recep Yüksel Gülsüm Dursun Celal Ergül Ramazan Budak Ayşe Uzel Hasan Ünaldı Turgut Demirci Haci Mehmet Aksoy Erkan Karaoğlan İsmail Sağlam Zeki Akbıyık Memduh Beslen

salgını ile birlikte daha da dijitalleşmiş (Evden çalışma, müşteri ve iş arkadaşlarıyla dijital yollarla iletişim kurma gibi) olması olarak görülüyor. "BU ÖZELLİKLERİN ŞİMDİ BİLE ŞİRKETLERDE BÜYÜK ROLLERİ VAR" Yapılan araştırmada mevcut gençlerin dijital hayat ve düşünce tarzıyla iç içe oldukları belirtildi. Ayrıca korona salgının bu gençleri, dijital sorunlarla mücadele etmeyi ve bunun, kendileri tarafından hayatın normal bir parçası olarak görüldüğü ifade edildi. Yaratıcılık ve merak gibi özelliklerin de bu gençlerde bulunduğu kaydedildi. Bu özelliklerin hepsinin şimdi bile şirketlerde büyük rollerinin olduğunun da altı çizildi.

Vefat tarihi

Bölge ve şubesi

25.02.2021 25.02.2021 25.02.2021 27.02.2021 28.02.2021 28.02.2021 28.02.2021 02.03.2021 02.03.2021 02.03.2021 03.03.2021 03.03.2021 03.03.2021 03.03.2021 03.03.2021 03.03.2021 03.03.2021 04.03.2021 04.03.2021 05.03.2021 07.03.2021 07.03.2021 08.03.2021 08.03.2021 09.03.2021 10.03.2021

Düsseldorf/Ob-Selimiye Württemberg/Waiblingen Bremen/B-Huchting Hamburg/Lübeck G. Bavyera/Freising Bremen/B-Tenever Württemberg/Pforzheim K. Ruhr/Schotmar Hessen/Hanau Württemberg/Heilbronn Freiburg-Donau/Ebingen Hessen/Rüsselsheim Bremen/Bremerhaven Ruhr-A/Recklinghausen Hessen/Kelsterbach Hamburg/Hamburg Merkez Hessen/Rüsselsheim Hamburg/Hh - Wilhelmsburg Hessen/Hattersheim G. Bavyera/Ausburg-Cagri Hessen/Wetzlar Bremen/B-Tenever G. Bavyera/Schongau Berlin/Kreuzberg-Me R.-N.-Saar/Worms Düsseldorf/Du-Mevlana


GENÇLIK

19 Mart 2021

16

“Müslüman Gençlerin Dindarlığı Entegrasyon İçin Olumlu” Prof. Dr. Manfred Pirner’e göre, genç Müslüman mültecilerin dindarlığı, bu göçmenlerin kimliklerinin sabitleşmesinde rol oynadığı gibi ve topluma entegrasyonlarına da yardımcı oluyor. Pirner, okullarda İslam din derslerinin verilmesini istedi

E

rlangen-Nürnberg Friedrich-Alexander Üniversitesi Din Eğitimi Uzmanı Prof. Dr. Manfred Pirner, Evangelischen Pressedienst EPD’ye verdiği bir demeçte, kamuoyunda, dindarlığın “entegrasyon engeli” olarak algılanmasına rağmen, yaptığı araştırmanın bunun aksine sonuçlar gösterdiğini söyledi. “İslam geleneğinde belirgin bir açıklık, müsamaha ve karşılıklı anlayış istekliliği olduğuna dair deliller var.” diyen Prof. Dr. Manfred Pirner, araştırma esnasında konuştuğu Müslüman göçmen gençlerin

yarıdan fazlasının kısa zaman içinde dindar olmayan arkadaşlar edindiklerini ve bu dindar olmayan arkadaşlarının da bu halleriyle mutlu ve ahlaken iyi insan olduklarını söylediklerini ifade etti. OKULLARA İSLAM DİN DERSLERİ KONULSUN Prof. Dr. Manfred Pirner, güçlü bir şekilde dindar olan mültecilerin hep fundemantalist, aşırıcı ya da diğer dinlere karşı çıkıcı olarak algılanmasının toplumsal bir kriz olduğunu da söyledi. Pirner, dindarlığın pozitif yönlerinin de bulunduğunu ve dindarlığın hayatta

karşılaşılan sorunlarla mücadele edebilme gücü verdiğini bildirdi. Manfred Pirner ayrıca okullarda İslam din dersleri verilmesini de istedi. Müslüman çocuklarla gençlerin, gittikleri okullarda kendi dinlerinin de yeri olduğunu görmeleri gerektiğini, böylece kendilerinden emin olarak hareket edebileceklerini de ifade eden Pirner, bununla birlikte Müslüman çocuk ve gençlerin kendi dinî yönelimlerini, çoğulcu, açık ve insan hakları eğilimli bir toplumla nasıl bağdaştırabilecekleri bir perspektif bulabileceklerini de söyledi.

Almanya’da Müslüman

Gençlerden Aşı Merkezlerine

Taşıma Hizmeti

Almanya’da IGMG Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı, aşı merkezlerine gitme imkânı olmayan kişiler için taşıma hizmeti başlattı.

A

lmanya’da İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı, koronavirüs salgını döneminde yeni bir çalışma daha başlattı. Fudul derneği ile ortak yürütülen çalışmada, aşı olmak isteyen fakat aşı merkezlerine gitme imkânı olmayan kişilere taşıma hizmeti sunuluyor. Buna göre aşı merkezlerine gidemeyen kişilere, bu süreçle alakalı yapılması gereken tüm hususlarda destek sağlanıyor. “GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE ULAŞTIRMAK İSTİYORUZ" IGMG Gençlik Teşkilatı’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada, başlatılan taşıma hizmeti ile insanları güvenli bir şekilde aşı

merkezlerine ulaştırmak istendiği belirtildi. Açıklamanın devamında, “Randevu alma süreciyle başlamak üzere, aşı merkezine transfer sürecine kadar hep yanlarındayız.” ifadeleri yer aldı. DAHA ÖNCE DE ÇEŞİTLİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLMÜŞTÜ IGMG Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı koronavirüs salgını döneminde daha önce de çeşitli çalışmalara imza atmıştı. Bunlardan birisi olan “Komşuya El Uzat” yardım çalışması kapsamında çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşlı ve yardıma muhtaç kişilere alışveriş hizmeti sunulmuştu. Bu çalışma da yine büyük takdir toplamıştı.


AILE

19 Mart 2021

Pusula FIKIH KÖŞESİ

Yaşlılara Yalnız Olmadıklarını Hissettirelim

Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com

Müslüman: İyi İnsan

Uzmanlar, pandemi sürecinde dost ve akrabaların yaşlılara yalnız olmadıklarını hissettirmelerinin yerinde olacağını belirtiyor. İLKNUR KÜÇÜK

B

BC tarafından covid-19 salgının ilk dönemlerinde yapılan bir araştırma salgından en çok 80 yaş ve üstü grubun etkilendiğini ortaya koymuştu. Araştırmaya göre yaş ilerledikça salgından etkilenme oranı da yükseliyor. Pandemi sadece hastalığa yakalananları değil, salgınla mücadele nedeniyle getirilen kısıtlamalar sebebiyle herkesin hayatını etkiledi. Ülkelere göre göre farklılık göstermekle birlikte dönem dönem getirilen sokağa çıkma yasakları, ev ziyaretleri yasağı gibi uygulamalar en çok da yaşlıları etkiledi. Bir çok uzman yaşlıların ölüm korkusu ve kaygı nedeniyle psikolojik olarak da süreçten oldukça etkilendiklerine dikkat çekiyor. AA’daki bir habere göre İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Hökelekli, yaşlılık döneminde hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan birçok değişim olduğunu ve yaşlıların ölüm gerçeğiyle iç içe yaşadığını söyledi. Ölümün son değil, yeni bir hayata açılan kapı olduğu düşünüldüğünde, ölüm korkusu ve kaygının yerini tevekkül ve ümide bırakacağını aktaran Hökelekli, şöyle konuştu: “Yaşlılar Allah’a daha içtenlikle inanır ve bağlanırlar. Yaşlı insanlar, geçmişteki hata ve günahlarının telafisi çabasına da girer. Yaşlı bireyler evdeyken dua, ibadet, zikir, hayır yapma gibi dinî uygulamalarını sıklaştırabilir. Evde olmak yaşlılar için sıkıcı ya da sıkıntılı bir durum değil, tam tersine rahatlatıcıdır. Onlara yalnız olmadıkları hissettirilmeli. Her yaşlının evi, ortamı, çevresi ve eşyalarıyla özel ve derin bağı vardır.” YAŞLILAR PANDEMIDE CAMIDEN UZAK KALDI Pandemiden dolayı camilerde pek çok ek hijyen tedbiri alındı zaman zaman da camiler kapandı. Yaşlıların camiyle olan bağı pandemi nedeniyle azaldı. Prof. Dr. Hökelekli de camilerin yaşlılar için ibadetin yanı sıra rahatlama, dertleşme ve haberleşme yeri olduğuna işaret ederek, bundan mahrum olmanın kendilerini üzdüğünü ancak koronavirüs tedbirleri kapsamında çeşitli uygulamaların gerekli olduğunu ifade etti. Hökelekli, din görevlilerinin bu konuda aktif

rol üstlenebileceğine de işaret etti. Hökelekli, imamların tanıdığı, bildiği cami cemaatinden kişileri arayıp sorarak, aralarındaki ilişkileri sıcak tutacak bir yol izleyerek, onlara yalnız olmadıkları izlenimini verebileceklerini belirtti. "YAŞLILAR ARANMAYI BEKLER, BUNDAN MEMNUN VE MUTLU OLUR" Hayati Hökelekli, her yaşlı bireyin evdeyken kendine göre uğraş ya da etkinlik bulabileceğini de aktararak, boş oturmanın kişiyi daha çok yoracağını söyledi. Dost ve akrabaların yaşlıları sık sık telefonla arayıp hâl hatır sormaları, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmelerinin yerinde olacağını aktaran Hökelekli, "Yaşlılar bunu bekler, bundan memnun ve mutlu olur. Kendilerini yalnız bırakılmış, dışlanmış, önemsiz veya işe yaramaz hissetmezler." dedi. Hökelekli, 20 yaş ve altı kişilere ilişkin de tavsiyelerde bulundu. Gençlerin eğitimlerini aksatmaması gerektiğine değinen Hökelekli, her gün düzenli program içerisinde evde ders ve ödevlerin yapılması ve online derslere de mutlaka izlenmesi katılınması gerektiğine işaret etti. “Gençler anne-baba ve kardeşleriyle iyi iletişim düzeni içinde olmalılar. Ayrıca bu zorlu günlerin hasarsız geçmesi için sık sık dua ve temennide bulunulmalı, şefkat ve sevgi diliyle herkesi kucaklamalı." "YAŞLILARA BU DÖNEMDE YALNIZ OLMADIKLARI HISSETTIRILMELI" Uzman Klinik Psikolog Dilara Boztepe de yaşlıların dışarı çıkamadığı için psikolojik olarak yalnızlık, mutsuzluk, suçluluk duygusu ya da anksiyete hissedebileceğini ifade ederek, evden

17

çıkmamalarının onların lehine olduğunun uygun ifadelerle anlatılması gerektiğini vurguladı. Yaşlıların bu dönemde ücretsiz online psikolojik destek gruplarından faydalanabileceğini aktaran Boztepe, şu bilgileri verdi: "Çünkü yalnız olmadıklarını veya mevcut durumda yaşadığı zorlukları birebir uzmana anlatması onları rahatlatacaktır. Bu dönemde evde kitap okuyup, müzik dinleyebilir. Eski albümlere bakarak veya nostaljik programları açarak geçmişi yad edebilirler. Yaşlıların kaliteli zaman geçirmesine gençler de ön ayak olmalı. Onların bu dönemde hâlini, hatırını daha fazla sormalıyız. Yaşlılarımıza özellikle bu dönemde yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz." Uzmanların da işaret ettiği gibi bu dönemi en rahat bir şekilde atlatabilmek için yaşlılardan sadece mesafe olarak uzak kaldığımızı, asla yalnız bırakmak istemediğimizi ve bunun geçici bir süreç olduğunu belirterek onları rahatlatmak çok mühim. Yaşlı bireylerin, çocuklarının, torunlarının onları görmek istemediğini düşünmesi de ihtimal dahilinde. Yalnızlık korkusuyla baş başa kalmamaları için sık sık telefon ile ulaşmak, nasıl olduklarını, gün içinde neler yaptıklarını konuşmak kısaca iletişim halinde olarak onlara “gelemesek de yanınızdayız” mesajını vermek mümkün. Bu yazıda bu süreçte Gönül Projesi kapsamında IGMG idareci ve cami imamlarının bilhassa yaşlıları arayıp sorması, gençlerin Komşuna El Uzat projesi ile evden çıkamayan yaşlıların alış veriş ihtiyaçlarını karşılamalarına de değinmeden geçmemek lazım. Zira uzmanların da işaret ettiği yaşlıları yalnız bırakmayın çağrısına en güzel cevaplardan oldular.

İslami eğitimin yetiştirmeyi hedeflediği Müslüman, iyi insandır; dolayısıyla, iyi vatandaştır. İslam, eğitim sürecinde bireyin yaratılıştan sahip olduğu insani potansiyelin bir bütün olarak geliştirilmesini öngörür. Bedeniyle, ruhuyla, aklıyla, duygularıyla bütün olarak geliştikçe insanlaşma düzeyi yükselir. Birey, insani yetilerini geliştirdiği oranda varlık dünyasını, kendi varlığını, hayatı daha iyi anlam(landırm)a gücünü edinir. Anlama kapasitesi geliştiği nispette, İslam’ın mesajını daha doğru anlayabilir ve onu hayatına yansıtabilir. İslam ile buluştuğu oranda da gelişir. Böylece iyi Müslüman olma süreci, iyi insan olma süreciyle özdeşleşir. Bu özdeşleşme gerçekleşmiyorsa, İslam ve onun eğitim anlayışı doğru anlaşılmamış demektir. Kur’an, Müslüman tipolojisini şöyle çerçevelendirir: “İman eden ve salih amel işleyen kişi.” Kur’an, baştan sona sık sık bu ifadeyi tekrarlar (Mesela bkz. Bakara suresi, 2: 25,82,277) İman, körü körüne bir inanç iddiası değildir, bilinçle gerçekleştirilen bir işlemdir. Taklidi değil, tahkîkî iman. İslam eğitiminin kılavuzluğunda birey, alın teriyle bu imanı oluşturup geliştirirken, kendi varlığını inşa eder, onu geliştirir. Yani, imanı, bir var olma meselesi olarak algılar. İmanı, tutum ve davranışlarını belirleyici rol oynar. Dolayısıyla o kolay kolay imanıyla çelişen tutum ve davranışlar sergileyemez. Hasbelkader imanıyla çelişen bir davranışta bulunursa, dünyası yıkılır, pişmanlıktan kahrolur ve hemen imanının öngördüğü çizgiye döner. Yani tövbe ederek rahatlar. Bu düşüp kalkma, hatalarını bile daha da bilinçlenmesine vesile kılar.

Kur’an, Müslüman tipolojisini şöyle çerçevelendirir: “İman eden ve salih amel işleyen kişi.” Mesela bkz. Bakara suresi, 2: 25,82,277

Salih amel, imanla sulh içinde/barışık olan amel demektir. İmanla barışık amel, kişinin Allah ile, kendi varlığıyla ve tüm canlı cansız yaratıklarla barışık olur. Böyle bir amel, zarar vermemekle birlikte yarar sağlar. Ayetlerdeki “salih amel işleyen” ifadesini, “imanın gereğince yararlı tutum ve davranışlar sergileyen” şeklinde dile getirebiliriz. Çünkü Müslüman bireyin iman ettiği ilkeler, hem kendine hem de başkalarına yararlı olmayı içermektedir. Müslüman’ın yararlı/iyi olma hâli, bireysel hayatından aile hayatına, oradan meslek hayatına kadar dünya hayatının bütünüyle ilgilidir. Onun iyiliği, bölük pörçük değil, bütünlüklüdür, iç tutarlılığa sahiptir. Yararlı/iyi olmanın alanı, hayatın bütününü kapsar ve dereceleri vardır. İnsan bilgi, bilinç ve beceri donanımının elverdiği kadar hayat boyu yükselebilir. Unutmayalım, ahiret hayatının güzelliği, dünya hayatının güzelliğine bağlıdır (İsra suresi, 17:72).


AILE

19 Mart 2021

18

Yalnızlığın Telafisi İnsan doğası gereği hep başka insanlara muhtaçtır. En azından başka bir insan tarafından sevilmeye, değer görmeye, önemsenmeye ihtiyacı vardır insanın. Bu ihtiyaçlar öylesine derin ve güçlüdür ki, giderilmediğinde insan hastalanır.

GÜLÜMSER ARSLAN

A

llah ilk insan Hz. Âdem’i yarattıktan sonra yanına bir de Hz. Havva’yı yaratmış. Sanki “Ey insan! Yaşadığın yer cennette olsa yalnız bir hayat sürdüremezsin.” der gibi. Bu hakikati şöyle kendi hayatımıza baktığımızda da görmek mümkün. Güzel yerler, yanımızda sevdiklerimiz olunca en güzel hâle geliyor. Çile de çeksek yanımızda birilerinin olması bizi teselli ediyor. Sorunlar karşısında daha güçlü, daha dirençli ve daha dayanıklı kılıyor. Bizler değer gördüğümüz ortamlarda, kendimizi ait hissettiğimiz insanların arasında yaşayınca kendimizdeki yetenekleri, bece-

rileri ortaya çıkarma, hayatımıza anlam katma ve yaşamdan lezzet alma imkânı buluyoruz. Hastalandığımızda onlardan aldığımız ilgi, destek ve moral sayesinde daha çabuk iyileşiyoruz. YARADILIŞ MAYAMIZDA SOSYALLIK VAR Yalnızlık bize çoğu zaman iyi gelmez. Bunun için olsa gerek dinimizin en önemli öğretilerinden bir tanesi de sıla-i rahimdir. Aile ve akraba ilişkilerini canlı tutmak özünde insanın kendi köklerini beslemesi içindir. Tıpkı bir ağaç gibi insan da köklerinden beslenir. Bu yüzden sağlıklı aile, akraba ve arkadaş ilişkileri kurmak, olanı güçlendirmek kişinin kendi ruh ve beden sağlığına yapabileceği

1. Evvela şu hakikatı yeniden hatırlayalım: Hayatta hiçbirşey yüzde yüz kötü veya iyi değildir. Korona dahil hiçbir şey gereksiz yaratılmamıştır. Allah gerçek ilmin yegane sahibidir ve her şey onun iradesiyle gerçekleşir. O, Adil sıfatının bir gereği olarak kuluna zulmetmez, her yarattığında sayısız hikmetler vardır. Hayat bir imtihandır. Biz kuluz ve imtihan ediliyoruz. Her şartta ve koşulda kulluk şuurunu elden bırakmamak, haram hududunu aşmadan helal dairesinde kalmaya azmetmeliyiz. Allah’ın kaderine teslim olma hali insanı rahatlattığı gibi, kontrolü dışında gerçekleşen olayları daha sakin karşılamasına yardımcı olur. 2. Her insan hayatının bir döneminde yalnızlıkla imtihan edilebilir. Bu yalnızlığı işlevsel hâle

en önemli yatırımdır. İçinde bulunduğumuz modern çağın bize empoze ettiği bireyselliğin sonucunda insanlar giderek daha çok yalnızlaşıp, kendi kabuğuna çekilir oldu. Yapılan birçok bilimsel araştırma bu tezi destekliyor. İngiltere’de yalnızlıkla ilgilenen bir bakanlık bile kurulmuş durumda. Yalnızlık sadece İngiltere’nin değil, tüm dünya insanının en önemli sorunu ve korkusu hâline geldi. Her insan hayatının bir döneminde veya günün belirli saatlerinde yalnız kalmak isteyebilir. Bu bir tercihtir ve bunda bir sorun yoktur. Aksine bu tür bir yalnızlık kişinin kendini tanımasına, yetilerinin farkına varmasına yardımcı olup kişiye iyi de gelebilir.

getirmek, olumsuzu fırsata çevirmek mümkündür. Daha fazla kitap okumak, ibadetleri arttırmak yeni seyler keşfetmek, öğrenmek, bol bol doğaya çıkmak, evde de olsa spor yapmak yalnızlığın işlevsel hâlidir. 3. Sosyal medyada mümkün oldukça az zaman geçirmek akıl sağlığımızı korumamıza yardımcı olacaktır. Orada gördüğümüz parıltılı hayatların ve kusursuz görüntülerin anlık birer kesit olduğunu, gerçek hayatla bağdaşmadığını unutmamalı ve onları kendi hayatımızla kıyaslamaktan vazgeçmeliyiz. 4. Sevdiklerimizle buluşmalar düzenlemeli, fiziksel buluşmaların gerçekleşemediği zamanlarda ise internetin bu alandaki nimetlerinden ve imkanlarından faydalanmalıyız.

5. İnternet hayatımızı kolaylaştıran bir nimet, bir araçtır; hayatın yerini almamalı. Bunun için içerikleri faydalı, faydasız ve zararlı diye ayırıp bize fayda sağlayanlara yönelmeli, kullanım süresini de abartmayıp kontrol edilmeliyiz. Nimette olsa her şeyin fazlası zarar. 6. Aile içinde birbirimizi dinlediğimiz, gözünün içine bakıp teselli bulduğumuz saatler değilse de bari dakikalarımız olsun. 7. Bize ve ailemize iyi gelecek şeyleri bizden iyi kimse bilemez. Şöyle bir durup içimizdeki bilge sese kulak vermeli, ebeveynlik hislerimizden ilham alıp, onları pratiğe dökmeliyiz. 8. Ve tabiiki duaya sarılıp Allah'tan yardım dilemeliyiz.

DUYGUSAL YALNIZLIK Bahsini ettiğimiz yalnızlık ise insanın tercih etmediği hâlde maruz kaldığı fiziksel yalnızlığının yanı sıra duygusal yalnızlığıdır. Kişinin kendini kalabalıklar arasında yalnız, anlaşılmamış ve kimsesiz hissetmesidir. Yıkıcı olan da böyle bir yalnızlıktır. Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, kendini yalnız hisseden insanlar daha sık hastalanıyor, daha geç iyileşiyorlar. İnsanın insana verebileceği en büyük destek kendi varlığıdır. Bu yüzden hasta ziyaretleri çok büyük sevap kaynağıdır. Çünkü insan diğer bir insanın varlığıyla moral ve şifa bulabiliyor. Bir ten teması, bir okşama veya bir hoş telkin en tesirlisinden ağrı kesici vazifesi görebiliyor. Mutsuzluğun karanlığa bir ışık yakabiliyor.

Gelişen teknoloji, uzakları yakın eden sosyal medya dahi çare olamadı giderek artan yalnızlık duygusuna. Aksine yalnızlığını unutmaya çalışan, bunun için kafasını ekrana daha fazla gömen, kendini sanal âleme teslim eden, gerçek hayata giderek duyarsızlaşan insanlar türedi. Artık insanlar en yakınındakilere bile kör, sağır ve dilsiz. Bedenler yakın, duygular ise kıtalar boyu uzak ve ıssız. Bu mevcut duruma birde korona virüs salgını eklenince “Buyrun cenaze namazına” diyesi geliyor insanın. Sosyal mesafe, maske, izolasyon vs. bedenlerimizi korusun derken ruhlarımız bunaldı daha çok daraldı. Peki ne yapabiliriz sorusuna cevaben şöyle bir yol izleyebiliriz:


HAYAT

19 Mart 2021

Sami Efendi, Din ve Tasavvuftan Bildiklerini İnsanlarla Paylaşan Bir Gönül Ehliydi

Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse tefsir@camiahaber.org

Zekât ve Zekâtın Hikmeti “Onların mallarından sadaka al ki, bununla onları temizlemiş ve artırıp yüceltmiş olursun.” (Tevbe suresi, 9:103). Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Tosun ile PLURAL Yayınevi tarafından yayınlanan “Mahmud Sami Ramazanoğlu” kitabı üzerine konuştuk

Sami Efendi bir keresinde bir köpeğe “bir hayvan” hatta “köpek” dahi demeyip, insana mahsus olan “birisi” demiştir. Birisi var demek, insanların aklına hemen insanı çağrıştırır. Bir köpeğe, bir hayvana bile insan gibi “biri” diye hitap etmesi, Sami Efendi’nin, hayvanlara olan şefkatini ve merhametini ortaya koyan bir özelliğidir. Hocam kitabınıza geçmeden önce, Mahmud Sami Ramazanoğlu veya muhibban ve müridanın tanımı ile “Sami Efendi” kimdir desek, özetle nasıl tanıtırsınız?

Mahmud Sami Ramazanoğlu 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir mutasavvıftır, bir Allah dostudur. Sami Efendi, 1892 yılında Adana’da dünyaya gelmiş, 1984 yılında Medine’yi Münevvere de vefat etmiştir. Kendisi bir âlimdir, mutasavvuftur, bir şeyh efendidir. Sami Efendi’nin yaşadığı dönem tabii ki sıkıntılı bir dönemdi. Doğduğu dönem Osmanlının son dönemi, yıkılma dönemleri. 1900’lerin başlarında Anadolu Avrupalı ülkelerin işgaline uğruyor. Fransız’ı, İngiliz’i, İtalyan’ı vs. Dolayısıyla Osmanlı devletinin çözüldüğü ve Anadolu’nun işgale uğradığı sıkıntılı bir dönemdir. Kurtuluş savaşı ile birlikte Türkiye özgür oluyor, fakat, bundan sonra dinî eğitim üzerine bir kısım baskılar başlıyor. İşte o dönemde Sami Efendi sohbetler yaparak bildiklerini, din adına, tasavvuf adına bildiklerini insanlarla paylaşan bir gönül ehlidir. Hukuk fakültesini bitirmiş, ailesi de oldukça zenginmiş. Ama kendisinde dünya zenginliği görünmüyordu. Bu arada, Sami Efendi’nin eğitim sürecinden bahseder misiniz?

Evet, zengin bir aileye mensuptu. Babasının Adana civarında geniş arazileri, dükkânları vardı. Ramazanoğulları Beyliğinden gelen köklü bir aileye mensuptu. Dedesinden babasından kalan mallarda, mirasta belki bir kul hakkı karışmıştır endişesi ile babasından kalan mirası almak istemedi. Kendi el emeğiyle çalışıp geçinmeye önem verdi. Adana’da bir kereste ticarethanesinde muhasebecilik yaptı. Sami Efendi İstanbul’a geldi. İstanbul’da Osmanlı son döneminde Darül Fünun yani bugünkü adıyla İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini okudu. İstanbul’daki Kelami Dergâhı’nda Esad Erbili Hazretleri’nin yanında manevi,

tasavvufi, ahlaki eğitimini tamamlamış, icazetini almış de almıştı. Fakülteyi bitirdikten sonra Adana’ya döndü. Kendisi çok mütevazı, alçak gönüllü bir insan olduğu için ilk yıllarda Sami Efendi halkı irşada başlamadı, yani, kendisinin elinde bu yetki olmasına, irşat ehli olmasına rağmen ilk yıllarda muhasebecilik yaptı ve vaaz etti. Yani tasavvufi bir eğitim vermeye başlamadı mı?

Adana’da cami vaazları yaptı sadece. Tasavvufi eğitime başlamadı. Zaten bir süre sonra da 1925’de tekkeler kapatıldığı için hukuken de mümkün olmamıştı. Fakat 1940’lı yıllara gelindiğinde onu tanıyan, seven, bilenlerin tavsiyesiyle “Efendim, sizin tasavvufi anlamda icazetiniz var, halkı irşada başlasanız iyi olur” diye dostlarının sevenlerinin tavsiyesi üzerine sadece bir vaiz gibi değil onun yanı sıra tasavvufi sohbetler yapmaya başlıyor. 1950’li yıllarda İstanbul’a göç ediyor Sami Efendi ve Erenköy’e yerleşiyor. Burada hem sohbetler yapıyor, hem kitaplar telif ediyor Sami Efendi Hazretleri. Telif ettiği kitaplar genellikle Kur’ân-ı Kerîm’den bazı surelerin tefsiri açıklaması mahiyetinde, Peygamberimizin Bedir Savaşı, Uhud Savaşı, Tebük Seferi gibi Peygamberimizin hayatını anlatan bazı eserler. Onun haricinde dört halife ve diğer bazı sahabelerin hayatını ve ahlakını anlatan eserler. Ve birde en meşhur eseri “Musahabe” ismiyle kaleme aldığı bir nevi sohbet notları. Bunlar da 6 kitap halindedir. Dolayısıyla Sami Efendi sohbetler yapmış, bildiklerini kaleme almış, yazarak veya sözlü olarak halkı irşat etmiş bir Allah dostudur. Siz kitabınızda Mahmud Sami Efendi’yi, hayatını ve şahsiyetini nasıl anlattınız?

Sami Efendi’nin ahlakı çok mühim. Bu kitabımızda birinci bölümde önce onu hayatından ve sevenlerinin hatıralarıyla bir kısım ahlakını, şahsiyetini, karakterini menkıbelerle ve hatıralarla anlatmaya çalıştık.

19

İkinci bölümde Sami Efendi’nin bu eserlerinden seçilmiş bazı bölümlerden örnekler sunduk. Son bölümde de sevenlerinin dili ile Sami Efendi diye yani onu tanıyan bilen insanlar onu nasıl anmışlar, nasıl ondan bahsetmişler bu şekilde kitabımızı 3 bölüm hâlinde hazırlamış olduk. Medine’de, onun merhametini yansıtan ilginç bir anısını da kitabınızda anlatıyorsunuz? Burada da tekrarlar mısınız?

Medine’yi Münevvere’de bir evde sohbet yaparken bir anda Sami Efendi sohbeti kesiyor. Ve yanındaki bir ahbabına diyor ki, “Galiba dışarıda yemeğe ihtiyacı olan birisi var. Onunla ilgilenelim.” diyor. O dostu hemen bir kaç tabak yemek hazırlıyor, evin kapısına çıkıyor kimseyi göremiyor. “Herhalde bir fakir geldi, karnı aç idi, geri gitti, tekrar uzaklaştı gitti.” diye düşünüyor. Sami Efendi sohbete devam ederken bir üç beş dakika sonra o “kişi” yine geldi, diyorlar. Bunun üzerine tekrar yemekler kapının dışına çıkarılıyor. Bakıyorlar ki, bir köpek. Böyle susuzluktan dili sarkmış, zayıflamış bir köpek. Hemen köpeğe yemek ve su veriyorlar. Burada asıl mesele, Sami Efendi’nin köpeğe “bir hayvan” hatta “köpek” dahi demeyip, insana mahsus olan “birisi” demesidir. Birisi var demek, insanların aklına hemen insanı getiriyor. Bir köpeğe, bir hayvana bile insan gibi “biri” diye hitap etmesi Sami Efendi’nin hayvanlara olan şefkati, merhametiyle ilgili bir örnek olarak gösterilebilir. Aynı zamanda cömertliği ile de tanınan birisiydi. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Sami Efendi’nin cömertliği çok meşhurdur. Sami Efendi’yi bir dostu ziyarete geliyor. Ziyaretten çıktıktan sonra yarım saat sonra bakıyor Sami Efendi de bulunduğu yerden çıkmış, muhtemelen Eminönü iskelesine doğru yürüyor. Çünkü Tahtakale’de bir nalbur dükkânında muhasebecilik yapmıştır.

Zaman zaman sevenleri ile orda görüşülmüş sonra bu ahbabı görüşmeden sonra çıkmış 15-20 dakika veya yarım saat sonra Sami Efendi de, nalbur dükkânından çıkmış iskeleye, Eminönü’ne doğru geliyor. Bu ahbabı, uzaktan görüp merak ediyor. Acaba Sami Efendi nereye gidiyor, ne yapacak, diye merak ederken, arkasından Sami Efendi bir simitçiye rastlıyor. Sopaya dizilmiş belki 20-30 tane simit. Simitlerin hepsini satın alıyor ve bu simitleri iskeleye gidinceye kadar oradaki çocuklara hediye ediyor. Çocuklara, fakirlere karşı çok cömert, çok fedakâr bir insan. Bunları niye anlatıyoruz? Genellikle İslam tarihinde Peygamberimiz ve ashab ile birlikte eski dönemlerde yaşamış insanların ahlakından, merhametinden, cömertliğinden bahsedildiğinde, “ama bugün böyle insanlar kaldı mı acaba?” diye gençlerimizin akıllarına soru geliyor. İşte Sami Efendi gibi 20. yüzyılda yaşamış veya daha yakın tarihte yaşamış günümüz insanlarından örnek verdiğimiz zaman, bu asrımıza da böyle güzel insanlar, salih insanlar varmış, biz de onları örnek almalıyız diye zihinleri daha rahatlamış oluyor. Onun için bu PLURAL Yayınevi’nin yakın tarihte yaşamış ve topluma örnek olmuş insanları tanıtan serileri yayınlaması çok iyi oldu. Kitabı temin etmek için irtibat bilgileri: pluralverlag.eu veya +49 221 7390441

İnsanın kazancından belli bir miktarı başkalarının (Tevbe suresi, 9:60) ihtiyacı için ayırması dinî bir görevdir. Buna zekât denir. Zekâtın, insan ve toplum üzerinde olumlu manada büyük etkileri vardır. Bu yazımızda bunların bazılarına değineceğiz. Öncelikle zekât imanın varlığının kanıtıdır. Çünkü gerçekten iman etmeyen zekât veremez. Nitekim Hz. Peygamberin vefatından sonra dinden çıkanlar, buna zekâtı sebep göstermişlerdir. Öte yandan dinde ikiyüzlülüğün (münâfık) en belirgin ölçütü namazı ve zekâtı sevmemek olarak belirlenmiştir. Hz. Peygamber döneminde Müslümanlara en fazla zararı ihanetleri ile insanın dişini kıran pirincin içindeki beyaz taşa benzeyen münafıklar vermiştir. Münâfık, kâfir olduğunu gizleyip Müslüman gözüken ikiyüzlülerdir. Müslümanlar, onları tanımak isteseler de insanların kalplerindekine göre hüküm vermek Allah’a ait olduğundan buna izin verilmemiştir. Namazı ve zekâtı seven asla münafık olamaz (Tevbe suresi, 9:5, 11, 54). Nitekim Hz. Peygamber de, zekâtın iman için kesin delil teşkil ettiğini ifade eder (Müslim, “Tahâret”, 1). Bu zekâtın en önemli sonucudur. Zekât, Allah’ın hoşnutluğunu, verenin mutluluğunu ve alanın gönlünü kazandıran bir ibadettir. Zekât, nefis terbiyesi ile vereni cimrilik, hırs, tamah, bencillik, haset, fesat; alan kişiyi de kıskançlık ve mal sahiplerine düşmanlık gibi dünya ve ahiret saadetini engelleyen zaaflardan temizler, kanaat ve helal kazanmaya yönlendirir. Yukarıdaki ayet bunu açıkça ifade eder. Zekâtın toplumsal işlevleri de vardır. Bunlardan birisi toplumsal dayanışmadır. Hz. Peygamber müminleri bir vücudun organlarına benzeterek (Buhârî, “Edeb”, 27) birbirleri ile ilgilenmelerini ister ve ihtiyaç sahiplerine ilgisiz kalanları Kur’an, kendi itirafları ile anlatır: “Cennettekiler ateşe girenlere: Sizi şu ya¬kıcı ateşe sokan nedir? diye sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik; yoksulu doyurmuyorduk, dünyaya dalmıştık ve bir başka şeyi gözümüz görmemişti. Hesap gününü de asılsız sayı¬yorduk…” (Müddessir suresi, 74/42-46). Zekât toplumsal sorumluluğun ifa edildiği, ihtiyaç sahiplerinin gözetilmesiyle aynı zamanda yalnızlık hissetmelerinin de önüne geçildiğini gösteren bir ibadettir. Bu açıdan birey ve toplum psikolojisine katkı sağlar. Zekât, malı temizleyen (İbn Mâce, “Zekât”, 3), malı koruyan (Taberânî, el-Kebîr, X, 128) ve malı bereketlendiren (Bakara, 2/276) bir özelliğe sahiptir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.


HAYAT BIR AYET

19 Mart 2021

“Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Haşr suresi, 59:9

BIR HADIS

20

Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) kendisinden bir şey istendiğinde asla "hayır" demezdi.” Müslim, Fedâil, 56. H. No: 6018

Müslüman’ın Vazifesi Olarak Zekât ve Fitre

Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye

m.unye@igmg.org

Zekât mükellefiyetimi nasıl anlarım? Nasıl öderim? Zekât, Allah’ın biz Müslümanlardan talep ettiği en büyük farz ibadetlerden biridir ve mal ile eda edilen bir ibadettir. Zekât şer'i’ ölçülere göre zengin sayılan müminlerden istenir. Buna göre, zekât, mali güce sahip, hür, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış Müslümanlar üzerine farzdır. Bir Müslüman’ı zekât mükellefi haline getirecek mallar, altın, gümüş ve para cinsi, ticaret malları, senenin çoğunda kırda otlayan hayvanlardan, koyun, keçi, sığır ve deve cinsi, ziraat mahsulatından elde edilen hurma, buğday, arpa, üzüm gibi mallardır. Bu malların ismen bulunması yetmez, belli bir miktara ulaşmaları da gerekir. Buna göre: Bir Müslüman’ın tabii ve temel ihtiyaçları ve borçlarının dışında 80 gr. altını, 560 gr. gümüşü, 40 adet koyun veya keçisi, 30 adet sığır cinsi, 5 adet devesi, mahsulattan ne kadar çıkarsa böyle bir Müslüman zekât verecek zenginliğe ulaşmış ve zekât mükellefi olmuş olur. Burada yanlış anlamaya sebep vermemek açısından şunu da ifade etmek gerekir. Zekât, mali güce sahip, hür, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış Müslümanlar üzerine farzdır.

Bir Müslüman’ın zekât mükellefi olması için yukarıda sayılan mal kalemlerinin tamamının olması gerekmez. Müslüman’ın malı, bu mallardan hangisinde belirtilen miktara ulaşıyorsa, o artık zekât mükellefi olmuş olur. Örneğin 80 gr. altını olan bir Müslüman, diğer malları olmasa bile zekât mükellefi olur. Yine diğer malları olmasa fakat 40 adet koyun veya keçisi bulunsa yine zekât mükellefi hâline gelir. Toprak mahsullerinde ise, Ebû Hanîfe’ye göre araziden ne kadar çıkarsa onun duruma göre onda biri veya yirmide biri zekât olarak verilir. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise bir tona ulaşmadıkça zekâta tabi olmaz. Bu veriler ışığında mali varlıklarını gözden geçiren Müslüman kendisinin zekât mükellefi olup olmadığını tespit edebilir. Kendisi içinden çıkamayacak ise zekât fıkhından anlayan birilerinden yardım alabilir. Zekât aslında devletlerin organizesinde toplanır ve sarf edilecek yerlere devlet tarafından dağıtılır. Devlet organizesi böyle bir hizmeti vermiyorsa Müslümanların bir araya gelip Zekât müessesesini kurmaları gerekir. Müslümanın Zekât verilecek yerlerini kendisinin araştırmasından ziyade böyle Zekât hizmeti veren bir kuruma Zekâtlarını teslim etmeleri gerekir ve yeterli olur. Bu anlamda Avrupa’da Müslümanların en büyük sivil kurumlarından olan Hasene Zekât ve Fitre Fonu Zekâtı toplamada ve gereken yerlere sarf etme hizmetinde hem güven hem de çok güçlü bir tecrübeye sahiptir. Kardeşlerimize salık vermeyi onur biliriz.

Zekât bir borç değildir. Gönülden verilmesi gerekir. Çünkü zekât bir ibadettir. Veren kişinin şahsiyetini geliştirir, kalbini yumuşatır. Zekât ve fitre, mal-mülk sahibinin sahip olduğu varlıkları, malı eksiltmez. Aksine bereketini artırdığı gibi çoğu zaman bizzat malı da artırır. İLHAN BILGÜ

İ

slam dini, yardımlaşmayı sadece teşvik etmez, zekât ve fitre gibi, belirli ödemelerde sistemleştirir de. Zekât ve fitre zorla yapılan bir yardım da değildir. Çünkü, Rabbimizin ihsan ettiği nimetlere bir şükür arzı ve nişanesi olarak, Allah tarafından hak sahiplerinin hakkı olarak takdir edilmiştir. Böylece, sahip olunan malın en azından belirli oranda ihtiyaç sahiplerine verilmesi ile aynı zamanda insanın bitmek tükenmek bilmeyen mal mülk biriktirme hırsının bastırılması, yardıma ihtiyacı olanların düşünülmesi hedeflenmektedir. Bu hâliyle zekât ve fitre, toplum katmanları içerisinde imkânı olan ile olmayanlar arasında köprü olmakta ve toplumsal huzuru teminde önemli bir fonksiyon icra etmektedir. Sosyal barış denilen toplum katmanları arasındaki uyumun temini zekât ve fitre ile sistemleştirilmiş olmaktadır. Zekât ve fitre, mal-mülk sahibinin sahip olduğu varlıkları, malı eksiltmez. Aksine bereketini artırdığı gibi çoğu zaman bizzat malı da artırır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sadaka/zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez...” (Muslim, Birr, 69. H. No: 6592) Bir başka hadis-i şerifte ise zekâtın farz kılınma sebeplerinden birisi olarak kazanılan malı temizleme özelliği bildirilmiştir: “Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. (Tevbe suresi, 9:34)”

ayeti indiğinde bu durum ashaba ağır geldi. Hz. Ömer, ben bunu sizin için sorayım diyerek Allah Resulü’ne gitti ve “Ey Allah’ın nebisi. Bu ayet ashabına ağır geldi” dedi. Bunun üzerine Peygambef Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 33. H. No: 1664) Allah rızası için Allah’ın belirlediği yerlere sarf edilen zekât, malı-mülkü de koruyan bir ibadettir. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Mallarınızı zekâtla koruyun, hastalarınızı sadaka ile tedavi edin. Belayı dua ile savuşturun." (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 3/382. H. No: 6689) Bir başka hadiste ise zekâtın, hayatını İslam kuralları üzerine geliştiren ve Allah’a teslim olmak durumunda bulunan Müslümanların, Allah’a itaat ettiklerini gösteren bir delil olduğuna vurgu yapılmıştır: “Zekât, (kişinin Müslümanlığının) bir delilidir.” (Nesâî, Zekât, 1. H. No: 2437) Zekât manevî olarak insanı temizler. İnsan hayatı boyunca pek çok hatalar, hatta günahlar işlemekte, istemese de Allah’a ibadet ve itaatinde ihmalkârlık gösterebilmektedir. Bu hata ve ihmalkârlıkların Allah indinde bağışlanmaya vesile olması bakımından zekât, zengin Müslüman’ın önünde büyük bir imkândır: “Allah Resulü (s.a.v.) bana şöyle buyurdu: Sadaka/ zekât vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları yok eder.” (İbn Mâce, Zühd, 22. H. No:4210) Kimin ne kadar malı olduğunu elbette ki sadece kendisi bilir. Dolayısıyla ne kadar zekât vereceğine yine kendisi karar verecektir.

Zekât bir borç değildir. Gönülden verilmesi gerekir. Çünkü zekât bir ibadettir. Veren kişinin şahsiyetini geliştirir, kalbini yumuşatır. Bunun içindir ki, zekât verildikten sonra artık Allah indinde vazife tamamlanmış demektir. Zekât veriyorum diye zekât alanların huzursuz edilmesi, ikide bir zekât verildiğinin gündeme getirilmesi, zekâtın her türlü sevabını alıp götürür. Yüce rabbimiz Kur’an’da bu konuya bir örnek vererek dikkat çekmiştir: “Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Bakara suresi, 2:264) Öyleyse bu önemli ibadetin yerine getirilmemesi durumunda nasıl bir akıbet beklemektedir? Peygamber Efendimizin şu uyarısı en çok dikkat çeken uyarılarından birisidir: “Allah azze ve celle kime mal verir de o kişi zekâtını ödemezse; kıyamet günü, zekâtı verilmeyen mal, sahibi için çok zehirli bir yılan suretine çevrilir. Bu yılanın iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde, mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzıyla sahibinin çenesini iki taraftan yakalar ve sonra der ki: 'Ben senin malınım, zekâtını vermediğin malınım. Allah Resulü sonra şu ayeti okudu:

“Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Âl-i İmrân suresi 3:180)” (Buharî, Zekât, 3. H. No: 1402) Fıtır sadakası da aynen zekât gibi önemli bir ibadettir. Üstelik fıtır sadakası, Ramazan Bayramı namazına kadar doğanlar da içinde olmak üzere çocuklar dahil bir hanede bulunan herkes için verilir. Bu yüzdendir ki fıtır sadakasına kelime manalarından birisine uygun olarak yaratılış sadakası, herkesin vermiş olması bakımından da baş sadakası denilmektedir. Fitre de denilen fıtır sadakası, oruç, namaz ve diğer ibadetlerin yoğunlaştığı, dolayısıyla Müslümanların manevi hayatlarının yeniden dirilip canlandığı, Ramazan ayının bereketidir. Müslüman, oruç ile bedenini arındırır, zekâtı ile malını. Bayrama eriştiğinde de bir şükür nişanesi olarak fıtır sadakası verir. Peygamber Efendimiz fıtır sadakasını zekât ile eş tutmuş ve şöyle buyurmuştur: “Resûlullah (s.a.v.) hem oruçluyu (işlediği) faydasız fiillerden ve (söylediği) kötü sözlerden temizlemek, hem de fakirlere gıda (temin etmek) üzere fıtır zekâtını farz kıldı. Artık kim bunu bayram namazından önce öderse, o makbul bir zekâttır. Kim de bunu bayram namazından sonra öderse, o sadakalardan bir sadakadır.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 18; H. No: 1609)


KÜLTÜR & SANAT

19 Mart 2021

21

Şamata Etmeyin Yeter! Ya da “Şematet Versus Schadenfreude” Schadenfreude kelimesinin karşılığı, Arapçada, Osmanlıcada, dolayısıyla Türkçede vardır. Demek oluyor ki, “Schadenfreude” kelimesinin başka dillerde olmadığını iddia ederek şamata edenler boşuna çabalıyor. Çünkü var. O hâlde bizim “şamatamız sizin şamatanızı döver.” Boşuna sevinmeyin.

İLHAN BILGÜ

Ş

imdi siz, bu yazının alt başlığının neden “Şematet Versus Schadenfreude” gibi üç ayrı dilde yazıldığını merak etmekte haklısınız. Arabça+Latince+Almanca. Özet olarak manası, “Şematet, Schadenfreude’ye Karşı” demek. “Tamam. Burayı anladık da, asıl ne demek istiyorsun.” şeklinde bir sual sormakta da haklısınız. Hatta, “Şematet’i bilmiyoruz ki, Schadenfreude’yi anlayalım.” bile demekte de haklısınız. Aslında, bizzat bu yazıyı yazmaya başlamadan bu sualleri ben de kendi kendime sordum. Nihayetinde bu yazı ortaya çıktı. Ve yine gördüm ki, kelimeler kültürü, dolayısıyla insanların hayatını, hayata bakışını ifade ederler. Ya da buna karşılık kültürler kendilerine hâs kelimeler oluşturarak, diğer kültürlerden farklılıklarını ortaya koyarlar. Bu konuyu araştıran ilime/bilime ne ilmi/bilimi denilir açıkçası tam olarak bilmiyorum. Ama, Türkçe veya bazen diğer dillerde yazan pek de meşhur sosyologlara bakarsak Almancada yer alan hem sosyoloji hem de psikolojide kullanılan “Schadenfreude” kelimesinin diğer dillerde karşılığı yoktur. Aslında tam da doğruyu söylemiyorlar. Almanların böbürlenmesini anlarım da, aynı ağa Türkçe konuşan ve yazanların da katılmasını anlayamam. Bunun için de yazının başlığı “Şamata Etmeyin Yeter” şeklinde verilmiştir. Şimdi gelelim ne demek istediğimiz asıl noktaya. Önce Schadenfreude kelimesinin “Başkasının başına gelen zarara, kötülüğe sevinmek” manasına geldiğini söyleyerek başlayalım. Hani şu bizim Romalıların Cicero’su, Yunanlıların Aristo’su var ya, onlar bile bu kelimeyi eserlerinde kullanmışlar.1 Aristo, Nikahoman Ahlakı’nda kelimeyi üç kelimeden oluşan bileşik kelime olarak “Epihairekakia” olarak kullanmış. Cicero ise iki kelimeden oluşan bileşik kelime olarak “malevolentia” şeklinde kullanmış. Yani Almanca kullanımı çoook sonra olmuş.

Şimdi gelelim Türkçe’ye. Bu yazının başlığındaki “Şamata” kelimesi var ya tam da bu anlamda, yani, başkasının başına gelen bir kötülüğe eğlenerek sevinmek demektir. Fakat siz, “Ama şamata o anlamda değil ki! Aksine, gürültülü eğlenceli, yaygara yapmak demek” değil mi diye sormakta da haklısınız. Fakat, Resimli Kâmûs-i Osmânî yazarı Seydî Ali “Bu kelimenin aslı, düşmanın (kulağının) arkasından yaptıkları gürültü ve sevinç gösterisidir.”2 der. Yine bir başka Kâmûs-ı Osmânî’de şamata ile “şematet”in birbirlerinden farklı anlamlara geldiği ifade edilir. Buna göre, Şematet: “Birbirine rakib ve düşman olanların, birine isabet eden beladan dolayı diğerinin izhar-ı surûr etmesi (sevinç gösterisi yapması)”dır.3 Şamata ise, gürültü, patırtı yapmak, bağrışmak demektir. Demek oluyor ki, Schadenfreude denilen kelime tam anlamıyla Arapça asıllı olarak Osmanlıcada dolayısıyla Türkçede bulunmaktadır. Hattâ, eski Arapça lügatlere baktığımızda da bu kelimeyi görürüz. Ancak, burada kelimenin Arapça dilbilgisi kurallarına göre aldıkları harf-i cerlere göre -buraya girmeyelim- manası tam zıt bir manaya gelmektedir. Birincisinde şematet, “Düşmanın başına gelen beladan dolayı sevinç gösterisi” anla-

Şematet: “Birbirine rakib ve düşman olanların, birine isabet eden beladan dolayı diğerinin izhar-ı surûr etmesi (sevinç gösterisi yapması)”dır.3

mına gelirken, ikinci manada “Dua etmek” manasına gelmektedir. “Hapşıran kimseye: Yerhamüke’llahu, Allah sana rahmet etsin” demek olan “teşmiyetu’l a’tısı”ndaki teşmiye (şematet) dua manasında kullanılır. Meşhur fakih ve Lisânu’ Arab lügatının müellifi İbn Manzûr bu konuda geniş açıklamalarda bulunur.4 Aynı şekilde Meşhur hadis alimi Cevherî de şamata kelimesini, “Düşmanın başına gelen belaya sevinmek”5 şeklinde tarif eder. Aslında, kelime doğrudan âyet-i kerîme ve hadiste de geçer. Hatta hadislerde birkaç yerde geçer. Ayette, Hz. Musâ’nın kardeşi Hârûn’a öfkelenmesi anlatılırken "Ey anamoğlu" dedi, "(Bu) topluluk (kavim) beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme! Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma."6 dediği bildirilmektedir. Burada Türkçede verilen “Düşmanları sevindirme!” ifadesi ayette “fe lâ tuşmit” kelimesi ile ifade edilmiştir. Hadislerden birinde ise “Kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allah ona merhamet edip onu kurtarır da o belayı sana verir.”7 şeklinde geçer. Bu hadiste de “şematet” kelimesi “Kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılamak” manasında kullanılmıştır. Demek oluyor ki, “Schadenfreude” kelimesinin başka dillerde olmadığını iddia ederek şamata edenler boşuna

çabalıyor. Çünkü var. O hâlde bizim “şamatamız sizin şamatanızı döver.” Boşuna sevinmeyin. Ammaaaa. Devir, kelimeleri, kavramları, hakikaten anlamlandırabilenlerin devri olduğu için, sosyologlar, psikologlar “bu kelimeyle” hükümlerini Almanca olarak sürdürmek istiyorlar. İsterseniz konuyu burada bitirelim. Bir ara da yine Almancadaki “Deutungshoheit” denilen ve “Anlamlandırma tahakkümü” manasına gelen kelime üzerinde de duralım. Duralım ki, neden bizim kelimelerimizin bir anlamı ve hükmü yok da, bazılarının kelimelerinin anlamları dünyada hüküm sürüyor, diye tefekkür edelim. 1. Richard Chenevix Trench, On the Study of the Words, s. 99-100. A. C. Armstrong, New York, 1885 2. Seydî Ali, Resimli Kâmûs-i Osmânî, s. 589. Kutubhane-i Cihan, İstanbul, 1330 / 1912 3. Kâmûs-ı Osmanî, Mehmed Salâhî, c. II, s. 73. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, İstanbul, 2019 4. Lisânu’l Arab. İbn Manzûr, s. 2319. Dâru’l-Meârif, Kahire. 5. Es-Sıhah. Ebû Nasr İsmail b. Hammad el Cuvherî (Cevherî), s. 611. Dâru’l Hadis, Kahire, 2009 6. A'râf sûresi, 7:150 7. Tirmizî, Sıfatu Kıyame 37. H. No: 2506


SAĞLIK

19 Mart 2021

22

“Herkes Üzerine Düşeni Yaparsa, Pandeminin Üstesinden Geliriz!” Dr. Mustafa Yoldaş ile koronavirüs süreci ve aşısı hakkında konuştuk.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sürecini değerlendirir misiniz? Bu sürecin toplumda ve insanlar üzerinde nasıl etkileri oldu? Koronavirüs salgınına ve insanlar üzerinde oluşturduğu psikolojik, sosyal ve ekonomik etkilere bakacak olursak, asıl sorunların önümüzdeki yıllarda çıkacak olduğunu düşünüyorum. Salgının başına dönecek olursak, tam kapanma önlemleri ve Federal hükûmet tarafından getirilen kurallar manzumesi tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da insanları büyük ölçüde alıştıkları sosyal yaşamdan uzaklaştırdı. Virüslerin yol açtığı salgın hastalıklar doğal olarak yaz aylarında azalma gösterir ve ya-

taraftan ise yaşlıların en büyük sorununun yalnızlık ve depresyon olduğu biliniyor. Aile ve dost ziyaretleri de büyük bir oranda kısıtlandı fakat birbirimizi korumak zorundayız. Tabii uzun süren kısıtlamalardan dolayı psikolojik rahatsızlıklar ve genel manada bunalımlar arttı. İnsanların tahammülü ve sabrı zorlanıyor. Bundan sonraki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Olağanüstü şartlar olağanüstü tedbirler gerektirir. Salgınla alakalı kritik dönemi aştığımızı düşünmüyorum. Mevcut tedbirler kademeli olarak gevşetiliyor fakat son veriler gösteriyor ki üçüncü bir dalganın geleceği ihtimali yüksek. Yaşadığımız şartlar herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini gerektiriyor. Malumunuz okullar açılıyor. Özellikle küçük çocuklar bu hastalığı çok hafif atlatıyor veya hiç belirti göstermeden taşıyıcı olarak geçiriyor. Tam bu noktada ailemizde, çevremizde yaşayan yaşlılara, bilhassa şeker, astım, romatizma, yüksek tansiyon, guatr gibi kronik rahatsızlığı bulunanlara, dikkat etmeliyiz ve mesafemizi korumalıyız. Gençler bu hastalığın yayılmasında önemli rol oynuyor, onlara daha da büyük bir görev düşüyor. Ne kadar sosyal hayatımız kısıtlanmış olsa da, bizim dinimiz ve kültürümüz başımıza gelen musibetlere metanetli ve sabırlı olmayı tavsiye ediyor. Bundan dolayı Kur’ân-ı Kerîm’de birçok kez namaz ve sabır aynı ayetlerde zikredilir. Başımıza ge-

Aşı olmaktan korkmasınlar, çekinmesinler. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse pandeminin üstesinden geliriz. şanan vaka ve ölüm sayılarındaki azalma da bundan kaynaklandı. Bu da insanların bu hastalığı yeteri kadar ciddiye almamasına sebep oldu. Bunun akabinde sonbaharda, soğuk havanın da etkisiyle ikinci kapanma gerçekleşti. Bu dönemin ağrıları ve sancıları ileride çıkacak diye düşünüyorum. Çünkü aile içi şiddetten tutunda, ekonomik ve psikolojik bunalıma girenler oldu. Bu bağlamda özellikle bakımevlerinde kalan yaşlıların durumunu çok kritik buluyorum. Risk grubunda oldukları için korunmaları gerekiyor, bu nedenle ziyaretçi kabul edilmiyor. Diğer

len olaylara daha sabırlı olmalıyız. Her birimize bireysel sorumluluk düşüyor. Son zamanlarda gündemde olan aşı tartışmaları hakkında neler söylemek istersiniz? Ben bir hekimim ve aşı meselesini tartışmaya açık bir mesele olarak görmüyorum. Refah seviyesi yüksek bir ülkede yaşıyoruz. Dünyanın birçok yerinde insanlar fakirlikten, yoksulluktan aşı olamadıkları için ölüyorlar. Örneğin Almanya’da tetanosdan ölen bir insan görmedim. Ama Endonezya’da tsunaminin akabinde aşı olamadığından dolayı tetanosdan çok ölen insanın olduğunu biliyorum. Allah’ın lütfettiği nimetleri göz ardı edip, özellikle aşı meselesinde âdeta bir felsefe tartışmasına girme lüksümüz yok. Bunun yanı sıra komplo teorilerine inanarak aşı olmayı redde-

den ve deyim yerindeyse hayatı kendine zehir eden bir kesim de var. Hâlimize şükretmemiz gerekiyor. Ortada ilim ve tecrübe var. İlme son derece açık bir dinimiz var. İlimi rehber edeceğimiz bir ortamda, bizim insanımız hâlâ kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemeli. Mevcut koronavirüs aşılarıyla ilgili bilgi verir misiniz? Aşıdan maksat, vücudun savunma sisteminin gerçek virüsle muhatap olmadan önce onun zayıflatılmış versiyonları ile tanışıp hafıza oluşturmaktır ki gerçek virüs ile tanıştıktan sonra sağlığımıza zarar vermesin. Almanya’da Biontech aşısı iki kademeli olarak yapılıyor ve yeni geliştirilmiş bir aşı yöntemi. Bu aşı enjekte edildikten sonra kendi hücrelerimizin virüsün bir nevi yüzeysel organlarını üretmesini sağlıyor ve bağışıklık

sistemimizin virüse karşı hafıza oluşturmasını sağlıyor. Astra Zeneca’nın aşısı klasik yöntem olarak bildiğimiz, mikrobun veya virüsün tabiri caizse parçalandığı ve vücuda enjekte edildiği yöntem. Vücuda enjekte edilen virüs veya mikrop ürüyemediği için kişiye zarar veremiyor. Fakat vücuttaki bağışıklık sistemi, virüsle mücadele edecek ‘askerler’ üretiyor. Aynı virüsle ikinci kez karşılaşıldığı zaman, bağışıklık sistemi virüsün yayılmasına engel oluyor. Bu bağlamda Çin ve Rus aşısı olarak bilinen aşılar da aynı prensipler üzerinden işlemektedir. İnsanların merak ettiği bir diğer hususta aşıların koronavirüs mutasyonlarına karşı etkili olup olmayacağı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Aşıların orta ve uzun vadede nasıl bir etki edeceği bilinmediği gibi mutasyonların nasıl seyredeceği de bilinmiyor. Hastalık da aşılar da yeni. Ne hastalığın gelişim süreci ne de aşıların mutasyonlara karşı etkisi hakkında net bir şey söylemek mümkün değil. Koronavirüs mutasyonları için de grip aşısında olduğu gibi her yıl yeni ve çeşitli aşı versiyonları ortaya çıkacak gibi görünüyor. Pandemi sonrası yaygın olan virüs tiplerine karşı aşı geliştirileceğini düşünüyorum. Son olarak okuyucularımıza ne demek istersiniz? Bu dönemde vitamin c, d ve çinko değerlerine baktırsınlar. Gerekiyorsa mutlaka bu vitaminleri alsınlar. Aşı olmaktan korkmasınlar, çekinmesinler. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse pandeminin üstesinden geliriz. Bu süreç, sabır ve fedakarlığı gerektiriyor.


BULMACA Resimdeki Müslümanların ilk kıblesi

Ara bozucu

Vantilatör

Azot simgesi

Seyreden

Şafak Vakti

Fakir

Tüketme

Başlıca içecek

Fetheden

Kıyı teknesi

Kamer

Belli

Oruç tutan Eski tahıl ölçeği Ufalamak işi

Sanmak

Cihet

Gelir getiren mülk

Yapıların duvar ve tavanına süsleme yapan

Doğrula- Askeri ma olmayan

Bir il

Saf ırk

Haya

Rütbesiz asker

Düş

Sert taş

Rütbesiz asker

Temiz

Hint Tanrısı

Bir tür yazı kâğıdı

Bir renk

Enzim birimi

Favori

Bir element

Üye

Az miktar

Aksi

Mezopotamya Tanrısı Enki'ye verilen ad

İlave

Bir cetvel

En eski Ana Tanrıça Sonra, Gelecekteki

Dalga

Bursa ilçesi

Altın simgesi

Kök

Bir hitap şekli

Avare

Helal Rızık Tümör

Mesafe

Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü

Sıkılma sözü

Buğdayı değirmen taşına akıtan oluk

Sıkıntı, eziyet, zulüm

Lakin

Neon simgesi

İran plakası

Eşek sesi

Parıltı, ışık

Çayırlık

Bir göz rengi

Rüzgar

Analık Çağında

Evrendeki sonsuz boşluk

Küçük lüleli saç

Vestiyer

Kuru olmayan

Karışık baharat

Zambiya plakası

Ton'un simgesi

Türk Lirası kısaca

Yaprak sapı

Karbon simgesi

Yalan

Each Kısaca

Lahza

Peygamberimizin annesi

Donuk

İlave

Potasyum simgesi Esasla İlgili

Derinlik

Metal su kabı

Kesin

Otomobil

Çin'de bir dağ sırası

Ukrayna plakası

İşleteç

Yaradılış, öz nitelik

Üzerine tuval konuluan eşya

Korelasyon kat sayısı simgesi

Oksijen simgesi

Dişi Develer Kaba söz

Kışın yağar

Masraflar, giderler

Huysuz At

Bir patlayıcı

Olumsuzluk Öneki

Abi

Yüce E.D. Erik

Ucu demir çengelli çubuk

Atmaca

Almanya plakası

Çok sayıda insan

Dede Yabancı

Zanaat

Olağandan hacimli

23

19 Mart 2021

Tayland plakası

Japon çizgi filmi

Mesafe

mescidiaksa Son Sayının Cevap Anahtarları Kağıt katlama sanatı

Kentin Hakimi

KARE BULMACA 1

2

3

4

5

6

7

8

9

O

Aldanmak Kabaca evet

Tayland plakası

K

Hangi şey

O R H A N

10

11

12

13

14

15

16

Koku

İ

1

Mühim ve büyük işler

Beden ve kafa gücü

2 Kullanmaya saklanan tahıl

Z

Kesin E.D. Kumaş

A

Bir tür çorba

Vaziyet Parlak

C

5

Rusçada evet Bir cetvel

6

H A L L A

İ

D A

T E

7

Vurma sesi

Semerde odun malzeme Atmak fiil emiri

Almak fiili birinci çoğul şahsı

T

K Ü Fransa plakası

F

İşleşmiş sıvı durumda petrol El değmemiş kız Edirne yöresine özgü bir yemek

A

R

Employment Development Department Kısaca Halk dilinde ayran

K

Atmosfer koşulları

Borcunu ödemek

İlave

Boğaz

İ M İ

E K

Duyar ünsüzleri

E D D

Transferin kısaca

Ucu yanık odun

A

Konuyu anlamak Sinirli

E R

Askeri olmayan

S P Potasyum'un Simgesi

İ

Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer

Parça

Elin uç kısmı

İ

T F

İdi, oldu fiilin geçmiş zamanı. (Osmanlıca)

T Uzaklaşmak

Sürekli Boy

K

I Üzüm veren ağaç

İtriyum simgesi

Y

D A Stronsiyum elementinin simgesi

Kuzu sesi Fas'ın plakası

Bin kilogram

9

T O N

Dolaylı anlatım

M

İ

M E

A S M A

Gaz sabiti simgesi

Kükürt simgesi

Saraka

Kiloamper (kısa) Şart eki

S

Bir yengeç türü

Cürüm Bir nota

A S A B R M

K A Geçer not

Güve

Çingenelerin oluşturduğu üç gruptan biri

Kadın ziynet eşyası

Arzu

H İ

Bir işi yapabilme gücü

Müzik yazısı

Müzikli tiyatro eseri

Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı

P

Selem ağacı yaprağı Artı (Tersi)

Yükselme, yücelme

B Mektup

R

Endonezya plakası Döndürmek

Prensib

İ

T E A L İ

V

Karmak işi

Eli açık, dost

A Eski Dilde Örtme Koyun Gütmek

İ

İsim Besleyici ve lezzetli bir mantar türü

Üzerinde bulunan yapı toprağını satmak

Taze olmayan

E K S Kakım

Duman kiri

İ

1 1

11

2

12 SOLDAN SAĞA 1) (..) Sultan. Osman Gazi'nin Anası - Geceleyin denizde oluşan parıltı 2) İçel ilçesi - Marmara Bölgesi’nde bir göl - Bir nota 3) Bir petrol dağı - İnanılan kimse - Cani 4) Karın şişkinliği Cömert - Büyük - Liberya'nın plakası 5) Kısa odun baltasıİsyan eden - Alüminyum simgesi - Mısır geleneksel konutlarda sofa benzeri mekân 6) Letonya para birimi - Anlamlı iz - Temiz tavan resmi 7) Ağaçlıklı yol - Dinî törenle ilgili 8) Eski Mısır tanrısı - Yetersiz - Libor (..) Çek Cumh. bir futbolcu - Lityum simgesi 9) Bulmaya çalışmak - Kutuların katlama yeri 10) Sucuğa benzer yiyecek - Tandırda pişirilen bir çeşit ekmek 11) Su E.D.- Başkaları 12) Yardımcı yemek - Tayin.

YUKARIDAN AŞAĞI 1) Musa (a.s.)'ın yardımcısı ve büyük kardeşi - Kars'ta bir akarsu 2) Kapital - Taharri 3) Bir Kur'an'da harfi - Hayat - Sebepler 4) Üretim Lakin 5) Eksiklik, kusur - Görkem, heybet 6) Rütbesiz asker - Vilayet - Bir Nota 7) Bir yerde oturma, eğleşme - En eski ana tanrıça 8) Yıkanılan yer - Aralamak emir kipi 9) İyi - Rölativite 10) Konya ilçesi - Avuçlama 11) Evrensel alıcı kan grubu - Kırmızı boya 12) Akla uygun - Henüz mayalanmamış üzüm suyu 13) Büyük ve süslü çadır - Çadır iplerini germeye yarayan küçük kazık 14) Eski Mısır'da üretici güç 15) Kuzey İtalya'da bir şehir 16) Resimdeki Avrupa şehri.

3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

M A İ Y E T

2

O R T A L A M B A E T İ Ş F A

3

4

M M A Ç S A İ A A T R O A M N İ K A

5

A D İ L A N E A R A Ş

6

7

8

N T O A T N K O L K A R N E M K A G O T Ö R R Y E T E V İ

9

A S

Altın simgesi

A U

S E T R Bir nota

Magnezyum simgesi Milattan Sonra Kısaca

M G

E S K

10

11

12

İ A T A M A E T T A D N A K İ L E

Z A M A

A H N O R S A R A D E H D U T A A S L A N U M M S İ N A R A M A S U ORHAN R A

N A T U R A L

13

14

İ

E S B

Eski Dilde At, beygir

KARE BULMACA

10

Almanya'da Şehir

A D

K A R M A

N A M E

E

K A R U

M U R A T Eşek sesi

Avuç içi

A A R

İsviçre ırmağı Tenis aracı

E R K

U Z A M A K C E Z A

Lokman ruhu

H A T

Çizgi

N O T A

İslamın beş şartından biri

A

Etik

K O L Y E

R O M

K A N E Meyvesi kahvaltılık olan ağaç

A L A Y

B A D E

Bayan ismi

Kuran'da bir harf

L A N

İ

I

R E

Anlayış ve sezgilerine göre din konu

K

Siyah sıvı madde

V A H A

K L Duyuru

R

İ

K

K A S V E T

B A K

L O N D R A

Resimdeki İngiltere'nin başkenti

İ

Koca

Sıkıntı, dert

Negatif Fotoğraf

A K A R Y A K

K A Ş

Röntgen simgesi

İ

Tepeler

K A M

A L D

Usanma belirtir

8

Dilek Kısaca Kilolitre

M

Erzurum İlçesi

A Z A

Kısaca İnsan Kaynakları

M A K S U R E

4

G

A N E Bir peygamber adı

E M E K

Duisburg Merkez Cami londra Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan

3

İ

Yardım parası

T

15

16

İyot'un Simgesi

İ


Hasene International e. V. Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln T +49 221 942240-400 | F +49 221 942240-401 www.hasene.org | kumanya@hasene.org | haseneorg — Havale için banka bilgileri | Bankverbindung: Hesap Sahibi | Kontoinhaber: Hasene International e. V. Banka | Bank: Kreissparkasse Köln IBAN: DE80 3705 0299 0149 2890 54 | BIC: COKSDE33XXX Amaç | Verwendungszweck: Adresiniz | Adresse, 0020196

KUMANYA İLE SOFRALAR BEREKETLENSİN 20/02/2021 - 31/03/2021

50 € *


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.