Hasene'den, Sierra Leone’de Üniversite Camii
Almanya’da Koronadan Etkilenen Ailelere Ek Yardım S. 17
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
S. 13
S. 26
2 Nisan 2021 | 20 Şaban 1442 — Sayı 187
Camia TV Ramazan Ayında Yine Geniş Bir Yelpazede Yayın Yapacak S. 18
www.camiahaber.com |
camia ile habersiz kalmayın!
camiahaber
Fransa’da “Ayrılıkçı” Yasa Tasarısı ve İslam Düşmanlığı Protesto Edildi
FRANSA'DA CAMIYE YARDIM KRIZI FRANSA
Fransa İslam Toplumu Millî Görüş (CIMG), İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in, “ayrılıkçı” ve “siyasal İslamcı” suçlamasına tepki gösterdi ve bakanın bu ifadeleri ile kurumu hedef gösterdiğini ifade etti.
F
ransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in, Strazburg Belediye Meclisi’nin, inşası devam eden Eyüp Sultan Camii’ne mali yardımda bulunma kararı vermesine karşı caminin yapımını sürdüren Fransa İslam Toplumu Millî Görüş (CIMG) cevap verdi. CIMG, Bakan Darmanin’in suçlamalarını reddetti ve bu açıklamalarıyla kurumu hedef gösterdiğini bildirdi. CIMG Başkanı Fatih Sarıkır, “Fransa İslamı İlkeler Şartnamesi”ni imzalamalarının sebebini, şartnamenin müzakere edilmeden imzaya açılması ve Müslümanla-
→S. 5
rı ötekileştirici ifadeler bulunması olduğunu ifade etti. Sarıkır ayrıca, buna karşılık, kendilerinin kabul edebilecekleri bir şartname de önerdiklerini, ancak bu önerinin dikkate alınmadığını da açıkladı. İçişleri Bakanı Darmanin, CIMG’yi “ayrılıkçı”, “siyasal İslamcı”, “Türk taraftarı” olarak suçlamış, bu yüzden de “Fransa İslamı İlkeler Şartnamesi”ni imzalamadığını ileri sürmüştü. Darmanin ayrıca, Strazburg Belediyesinin yaptığı yardımların incelenmesi için GrandEst Bölge Başkanlığı ile Bas-Rhin Departman Valiliklerinin mahkemeye başvurmasını istemişti.
→S.4
“Irkçılıkla Daha Etkin Mücadele Edilsin”
→S. 8
GÜNDEM →S. 5
“Teşkilatımız Kendisine İzafe Edilen Tüm İtham ve İftiraları Reddeder.” İslam Toplumu Millî Görüş Genel Başkanı Kemal Ergün, Fransa'da gündemde olan Eyüp Sultan Camii etrafındaki tartışmalara değindi: “İslam Toplumu Millî Görüş ve ona bağlı tüm cemiyetler ve yapılar bulundukları ülkelerin hukukuna göre kurulmuştur ve o ülkelerin anayasalarına bağ-
Almanya’da Koronavirüs Önlemleri 18 Nisan’a Uzatıldı
Danimarka Son 5 Yılda Göçmenler Aleyhine 150’ye Yakın Yasa Çıkardı
lıdır, herhangi bir paralel ajanda gütmeksizin hizmet etmektedir. Teşkilatımız ve tüm yapılarımız kendisine izafe edilen; siyasal İslam, din devleti kurma, ihvanı temsil etme ve takiye, ifade ve düşünce özgürlüğüne karşı olma gibi tüm iftiraları reddetmektedir.”. →S. 3
→S.10 →S. 10
Murat Gümüş
Pandemide İkinci Ramazan
İlhan Bilgü
S. 6
Bunun Adı Faşizm Değil!?
Prof. Dr. Saffet Köse
S. 17
Oruç ve Orucun Hikmeti
S. 23
HAC
HADSCH 2021
Avrupa’nın birçok şehrinden uçuşlar. Tüm Avrupa’dan 2, 3 ve 4 haftalık kafileler
Reiseantritt aus zahlreichen Städten Europas mit zwei-, drei-, und vierwöchigen Aufenthaltsmöglichkeiten
İSLAM TOPLUMU MİLLÎ GÖRÜŞ FARKI VE YARIM ASIRLIK HAC-UMRE TECRÜBESİ
MEHR ALS EIN HALBES JAHRHUNDERT ERFAHRUNG IM BEREICH DER HADSCH- UND UMRA-REISEN
Türkiye Temsilciliği|Hennes Tour T +90 332 3515055 (Konya) T +90 212 6355593 (İstanbul) T +90 312 3113130 (Ankara) T +90 224 2254225 (Bursa) info@hennestour.com
Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH Colonia-Allee 3 D-51067 Köln
T +49 221 942240-470 F +49 221 942240-480
www.igmgreisen.com igmgreisen
GÜNDEM
2 Nisan 2021
3
BM Genel Sekreteri Guterres: BAŞYAZI
“İslam Düşmanlığı Hızla Artıyor”
Kemal Ergün
Müslümanlar Gittikleri Yeri İhya Eder, İnşa Eder İslam tarihine baktığımızda Müslümanların daha ilk yıllarından beri gittikleri her yeri inşa ve ihya etme çabalarını görürüz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde yaptığı ilk iş burada hemen bir mescit inşa edilmesi olmuştur. Resûllullah kendi kalacağı evden önce mescit inşaatına başlamış ve Müslümanlar elbirliğiyle Kuba Mescidini inşa etmiştir. Bu uygulama tarih boyunca da devam etmiştir. Dünyanın hangi coğrafyasına giderseniz gidin bir yerde Müslümanlar varsa mutlaka onlara ait bir camileri, mescitleri vardır. "Kuruluşundan bugüne kadar bulundukları ülkelerde faydalı nesiller yetiştirme ve yaşadıkları ülkeleri vatan kabul etme felsefesinde olan teşkilatımız, her zaman kaos veya kargaşanın değil barış ve kalkınmanın yanında olmuştur. "
Müslümanlar gittikleri yerlerde elbette ki sadece camiler inşa etmediler. Okullar, köprüler, yollar, döneminde dünyanın en iyileri olan su kanalları gibi insanların ihtiyacına yönelik her şey onların gündeminde oldu. Dünyanın ilk üniversitesini kuran Müslüman kadın Fatima El-Fıhri işte bu bilinçle hareket etti. Avrupa topraklarında turist akınına uğrayan El-Hamra Sarayı ve Endülüs bölgesindeki muhteşem tarihî eserler İslam medeniyetinin bu topraklara bıraktığı miraslardır. Bulunduğumuz Yer Vatanımızdır İslam Toplumu Millî Görüş ve ona bağlı tüm cemiyetler ve yapılar bulundukları ülkelerin hukukuna göre kurulmuştur ve o ülkelerin anayasalarına bağlıdır, herhangi bir paralel ajanda gütmeksizin hizmet etmektedir. Teşkilatımız ve tüm yapılarımız kendisine izafe edilen; siyasal İslam, din devleti kurma, ihvanı temsil etme ve takiyye, ifade ve düşünce özgürlüğüne karşı olma gibi tüm iftiraları reddetmektedir. Kuruluşundan bugüne kadar bulundukları ülkelerde faydalı nesiller yetiştirme ve yaşadıkları ülkeleri vatan kabul etme felsefesinde olan teşkilatımız, her zaman kaos veya kargaşanın değil barış ve kalkınmanın yanında olmuştur. Tüm konularda hukuk ve anayasaya vurgu yapmış ve ona olan güvenini ifade etmiştir. Fransa’da imam şartnamesi ile ilgili Sayın İçişleri Bakanı’nın ifade ettiği gibi imamlar konseyi oluşumunu reddetmemiş, aksine bunun çok olumlu bir çalışma olduğunu ancak şartname maddelerini Müslüman federasyonların kendi tabanları ile müzakere etmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bunun yanı sıra şartnamede bulunan bazı maddelerin laik bir ülke olan Fransa anayasasına aykırı olduğunu ifade etmiş yine hukuk vurgusu yapmıştır. Müslümanların kendilerini en çok ilgilendiren imamlarla ilgili konularda dahi onlarla söz hakkı vermeden emrivaki yapmak sonra da buna tepki gösteren kuruluşları çeşitli asılsız suçlamalarla itham etmek, vatandaşlarının huzur ve refahını düşünen yöneticilerin takip edeceği yol değildir. Fransız yetkililer Müslümanlara emrivaki yaparak değil istişare ederek kararlar almak durumundadır. Zira Strasburg’da yükselen Eyüp Sultan Camii de Avrupa’da Müslümanların bulundukları yeri ihya ve inşa bilinciyle bıraktığı güzel bir eser olarak Fransa’nın da gurur duyacağı bir yapı olacaktır.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, dünyada İslam düşmanlığının giderek arttığını ve Müslümanlara karşı yapılan saldırıların çoğunun resmî istatistiklerde yer almadığını bildirdi.
İ
slam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) “İslamofobi İle Mücadele Uluslararası Günü” dolayısıyla online olarak düzenlenen etkinliğe katılan BM Genel Sekreteri António Guterres, Müslümanlara karşı orantısız bir ayrımcılığın, sosyo-ekonomik dışlama ve yaygın bir karalama kampanyasının bulunduğunu söyledi.
İslam düşmanlığının, küresel olarak artmakta olan etnik milliyetçilik, neo-nazizim, karalama ve nefret kampanyası gibi diğer can sıkıcı eğilimlerle birlikte arttığını söyleyen Guterres, Müslüman, Yahudi ve Hristiyanlarla diğer azınlıkları hedef alan bu saldırı ve ayrımcılıkların insan onuru-
nu ve insanlığı yok etttiğini ifade etti. İslam düşmanlığının ne yazık ki, medya ve iktidarı elinde bulunduran bazı kişiler tarafından da yaygınlaştırıldığına da dikkat çeken BM Genel Sekreteri Guterres, insan hakları, dinî ve küktürel
kimliklerin korunmasını temin edecek politikaların öne çıkarılmasını da istedi. Guterres, BM İnsan Hakları Konseyi’nin İslam Düşmanlığı Raporuna da atıfta bulunduktan sonra “Çeşitlilik bir tehdit değil, aksine zenginliktir.” dedi.
Hollanda Polisinden Irkçı Mesajlaşma:
“Bir Türk Daha Azaldı” Hollanda polisinin, sosyal medya gruplarında yaptıkları yazışmalarda, 16 yaşındaki Türkiye kökenli Hümeyra E.'nin ölümüyle ilgili "Bir Türk daha azaldı" ifadesini kullandığı ortaya çıktı.
H
ollanda polisinin, sosyal medya gruplarında yaptıkları yazışmalarda, 16 yaşındaki Türk asıllı bir kızın ölümüyle ilgili “Bir Türk daha azaldı” ifadesini kullandığı belirlendi. Hollanda yerel medyasında çıkan habere göre, Rotterdam teşkilatına bağlı polisler hakkında WhatsApp gruplarında “ırkçı konuşmalar” yaptıkları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında polislerin, ülkedeki azınlıklara, göçmenlere ve Afrikalılara yö-
nelik ırkçı ve ayrımcı ifadeler kullandıkları tespit edildi.
“POLİSLER HAKKINDA BAŞLATILAN SORUŞTURMA SÜRÜYOR”
“BİR TÜRK DAHA AZALDI”
Westerbeke, polislerin kınandığını ve haklarında başlatılan soruşturmanın sürdüğünü kaydetti. Rotterdam Designcollege’de eğitim gören Hümeyra E, 16 Aralık 2018’de okuldan dönerken eski erkek arkadaşı tarafından öldürülmüştü. Hümeyra E, rahatsız edildiği için polise şikâyette bulunmuş ancak şikâyetleri dikkate alınmamıştı.
Polislerden birinin, okuldan çıktığı sırada öldürülen Hümeyra E. için “Bir Türk daha azaldı.” ifadesini kullandığı kaydedildi. Rotterdam polis şefi Fred Westerbeke, Hümeyra E.’nin ölümü üzerine kullanılan ifadenin kınanması gerektiğini ve “aşağılayıcı” olduğunu söyledi.
GÜNDEM
2 Nisan 2021
4
Almanya’da Koronavirüs Önlemleri 18 Nisan’a Uzatıldı Almanya Başbakanı Angela Merkel, 1-5 Nisan tarihlerinde kutlanacak Paskalya Bayramı için yeni tip koronavirüs salgınıyla mücadelede kapsamında alınması planlanan tedbirlere gelen yoğun eleştiriler üzerine geri adım attı.
A
lmanya Başbakanı Angela Merkel, başkent Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, 22 Mart Pazartesi günü eyalet başbakanlarıyla yaptığı toplantıda, Paskalya Bayramı'na ilişkin alınan kararları durdurduğunu söyledi. Bu kararların, salgının üçüncü dalgasında iyi niyetle alındığını belirten Merkel, Paskalya Bayramı kapsamında alınan tatil kararını "hata" olarak nitelendirdi.
kin eyalet başbakanlarını ve Federal Meclis’teki partilerin grup başkanlarını bilgilendirdiğini ifade ederek "Bir hatayı hata olarak söylemek ve özellikle vaktinde düzeltmek lazım. Aynı zamanda bu sürecin belirsizliğe neden olduğunu da biliyorum. Bundan dolayı üzgünüm ve halktan özür diliyorum." dedi.
Merkel, bu kararın alınmasında iyi sebepleri olduğunu ancak kısa sürede uygulanmayacağını kaydetti. "Bu hata, benim hatamdı." diyen Merkel, bu kararın sonucunu kendisinin üstlendiğini belirtti.
Kovid-19’un mutasyon türlerinden dolayı üçüncü dalganın içinde bulunulduğunu vurgulayan Merkel, “Koronavirüsün daha ölümcül ve daha bulaşıcı mutasyonları ile üçüncü dalgayı, davranışlarıyla yavaşlatmaya ve durdurmaya katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum." dedi. Merkel, 22 Mart’da alınan
Merkel, kararların uygulanmayacağına iliş-
Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201 www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com Postanschrift | Adres camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229 Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.
ÜÇÜNCÜ DALGANIN İÇINDEYIZ
diğer kararlarla Paskalya kapsamında alınan karar olmadan da mücadele edilebileceğini vurguladı. 12 Nisan’da eyalet başbakanlarıyla salgınla mücadeleye ilişkin görüşmelerin sürdürüleceğine işaret eden Merkel, "Birlikte virüsü yeneceğimize inanıyorum." ifadesini kullandı. ÖNLEMLER 18 NISAN’A UZATILDI Almanya Başbakanı Angela Merkel ile eyalet başbakanları 22 Mart'ta gerçekleştirdikleri toplantıda, özellikle Kovid-19'un mutasyona uğramış türlerinin ülkedeki yeni vaka sayılarının artışına sebep olduğu gerekçesiyle 28 Mart'ta kadar geçerli olan tedbirlerin süresi 18 Nisan'a kadar uzatılmıştı. Alınan kararlara göre, son 7 günde 100 bin kişide yeni vaka
sayısının 100’ü aşması durumunda sokağa çıkma kısıtlaması da yapılabilecek. Bu yerlerde ayrıca, aynı evden kalmayan kişilerin kendi araçlarında seyahat etmeleri durumunda maske takmaları zorunlu hâle getirildi. Kararlar çerçevesinde işyerlerinin evden çalışmaya öncelik vermesi, işyerine gelip çalışanlara ise haftada en az bir kere test yapmaları istendi. Uzun süre kapalı kalan işyerlerine ek korona yardımları yapılmasına da karar verildi. Bu kapsamında nisan başında kutlanacak Paskalya Bayramı'nda temasların azaltılması amacıyla kısıtlamaların getirilmesi kararlaştırılmış ve 1 ve 3 Nisan tarihleri bir defaya mahsus "tatil günü" olarak tanımlanmıştı.
Frankfurt Polisinin Yüzden Fazla Silahı Çalınmış Frankfurt Emniyet Müdürlüğü emanet ve delil odasından çok sayıda silahla birlikte yüzlerce merminin çalındığı ortaya çıktı. Çalınan silahların satılmış olabileceğinden şüphe ediliyor.
F
göre geçen yıl Ağustos ayında 41 yaşındaki eski bir polis hakkında yapılan soruşturmalar sonrasında, depodan çok sayıda silah ile birlikte yüzlerce merminin de çalındığı ortaya çıktı.
Frankfurter Allgemeine Zeitung’un haberine
İlgili polisin, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Asgaard isimli bir güvenlik şirketi adına Irak’ta özel asker olarak çalıştığı ifade edilirken, Hessen Eyalet Emniyet Müdürlüğü, emanet odasında çok sayıda silahın nasıl kay-
rankfurt Emniyet Müdürlüğü emanet ve delil odasından çok sayıda silahla birlikte yüzlerce merminin çalındığı ortaya çıktı. Satılmış olabileceğinden şüphe edilen silahların çoğunluğunun polis tarafından el konulan ruhsatsız silahlar olduğu tespit edildi. Savcılık, Frankfurt polisinin emanet deposundan çalınan silahların akıbetini araştırıyor.
bolduğu veya nerede olduğunun bilinmediğini açıkladı. Geçen yıl, Irak’ta özel askeri birlik bulunduran Asgaard güvenlik şirketinin aşırı sağ ile ilgisi ortaya çıkarılmıştı. Yaklaşık 10 yıl önce de Frankfurt Emniyet Müdürlüğü emanet odasından uyuşturucu çalınmıştı.
GÜNDEM
2 Nisan 2021
5
Fransa İslam Toplumu Millî Görüş:
“İçişleri Bakanı’nın Açıklamalarını Endişeyle Karşılıyoruz” Fransa İslam Toplumu Millî Görüş (CIMG), İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in, “ayrılıkçı” ve “siyasal İslamcı” suçlamasına tepki gösterdi.
F
ransa İslam Toplumu Millî Görüş (CIMG), İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in kurumu “ayrılıkçı” ve ‘siyasal İslamcı” şeklindeki suçlayıcı açıklamalarına tepki gösterdi. Konuya ilişkin bir basın açıklaması yayımlayan CIMG, İçişleri Bakanı’nın açıklamalarını endişeyle karşıladıklarını belirtti. Kurum, açıklamasında Darmanin’in bulunduğu kamu görevinin gerekliliklerinden oldukça uzak ve sorumsuzca bir tutumla CIMG’yi hedef gösterdiğini ifade etti. Ayrıca Bakan’ın ifadelerinin bu tarz ırkçı saldırıları teşvik edici olduğunun ve ibadethanelere gelen inananların
can güvenliklerini tehlikeye atabileceğinin altını çizdi. “CIMG, FRANSIZ KANUNLARINA BAĞLI BİR SİVİL KURULUŞ” Açıklamada, Darmanin’in kurumu “siyasal İslamcı” ve “Türk taraftarı” gibi muğlak ve doğru olmayan suçlamalarla hedef gösterdiği tespitinde bulunuldu. CIMG, bu hedef göstermenin arkasında yatan nedenin, kurumun geçtiğimiz aylarda kaleme alınan “İlkeler Şartnamesi”ne dair eleştirel görüşünü ifade etmesi olarak belirtti. Bu eleştirel tutumu sebe-
biyle CIMG’nin “Türkiye’nin çıkarlarını temsil eden bir kuruluş” olarak suçlandığı dile getirilen açıklamada kurumun Fransız kanunlarına bağlı bir sivil kuruluş olduğu hatırlatıldı. STRAZBURG BELEDİYE BAŞKANI’NDAN DA TEPKİ GELDİ İçişleri Bakanı Darmanin’in, Eyüp Sultan Camii olayını “Türkiye’nin Fransa içişlerine karışma ve seçimlere tesir etme” amacına bir örnek olarak adlandırmasına Belediye Başkanı Jeanne Barseghia da tepki gösterdi. Darmanin’in yapmış olduğu açıklamayı ilginç bulduğunu belir-
ten Jeanne Barseghia, yüzde 10’luk yardımın bölgesel bir hak olduğunu belirterek, senelerdir bu kuralın tüm dinî mabetlerin inşaası için uygulandığını, bu fon ile caminin yapımına katkı sağlamaya karar verdiklerini belirtti. “KENDİLERİNE GÜVENİYORUM” Fransa İçişleri Bakanı Darmanin’in, CIMG’yi Fransa İmamlar Şartnamesi’ni imzalamamakla eleştirdiğinin de hatırlatıldığı Strasbourg Belediye Başkanı, şu ifadeleri kullandı, “Yetkililer ile yapmış olduğumuz görüşme-
lerde bizlere haklı olarak Fransa’daki bağımsız ve mevcut dernekler ile istişare edilmeksizin böyle bir şartnamenin yapılmasının doğru olmadığını ve bundan dolayı şu anki süreçte şartnameyi imzalamadıklarını açıkladılar.” Cami derneği yönetiminden ve Bölge İslam Konseyi Başkanı olan Eyüp Şahin ile iyi ilişkileri olduğunu da belirten Jeanne Barseghia, bu konu ile ilgili defalarca konuştuklarını belirterek, “Ben bu konuda kendilerine güveniyorum. Ayrıca caminin ilk taşlarının konulmasında bölgemizdeki bir çok yetkili ve parlamento üyeleri de katılım sağlamış, projeye destek vermişti.” ifadelerini kullandı.
Fransa’da “Ayrılıkçı” Yasa Tasarısı ve İslam Düşmanlığı Protesto Edildi Fransa'da "Herkese eşit haklar için İslamofobi'ye karşı cephe" adlı kolektifin öncülüğünde başkent Paris'in Chatelet Meydanı'nda toplanan kalabalık, Republique Meydanı'na kadar yürüdü.
F
ransa’da Müslümanları hedef aldığı gerekçesiyle eleştirilen “ayrılıkçı” yasa tasarısı ve İslamofobi’ye karşı gösteriler sürüyor. “Herkese eşit haklar için İslamofobi’ye karşı cephe” adlı kolektifin öncülüğünde başkent Paris’in Chatelet Meydanı’nda toplanan kalabalık, Republique Meydanı’na kadar yürüdü. Başkent Paris başta olmak üzere Marsilya, Lille, Straz-
burg, Bordeaux, Lyon gibi kentlerde tasarı ve İslamofobi protesto edildi. “İSLAMOFOBI’YE DUR !” Göstericiler, “İslamofobi’ye dur”, “Adalet yoksa barış da yok”, “Irkçılar istemese de buradayız” ve “Macron istemese de Müslümanların onuru ve çocukların geleceği için buradayız” sloganları attı.
Gösterinin organizatörü Omar Slaouti, yaptığı açıklamada, “Fransız hükûmeti Müslümanları, hatta İslam’ı hedef seçti ve İslami uygulamalara müdahale ediyor. Bunlar çok fazla.” dedi. Paris’in yanı sıra Marsilya, Lille, Strazburg, Saint-Etienne, Bordeaux ve Lyon kentlerinde de gösterilerin düzenlendiğini aktaran Slaouti, ayrılıkçı yasa tasarısına karşı mücadele et-
mek için eylemlerin devam edeceğini belirtti. İSLAMOFOBIK POLITIKALARIN SALDIRILARININ TÜMÜNE KARŞIYIZ
yız. Bu, özgürlükleri kısıtlayan ve başörtülü ve Müslüman kadınların daha fazla ayrımcılığa uğramasına neden olacak bir tasarıdır.” şeklinde konuştu.
Eyleme katılan gençlerden İsmael El Hajri de söz konusu tasarıya tepki göstererek, “Hükûmetin 10 yıldır yürüttüğü İslamofobik politikaların saldırılarının tümüne karşı-
Fransa’da İslamofobi’nin yeni olmadığını ve 10 yıldır sürdüğünü ifade eden El Hajri, bu tasarıyla Müslümanların üzerinde hakimiyet kurulmaya çalışıldığını anlattı.
İsmael El Hajri, “Bir sene sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Her zamanki gibi Müslümanlar utanç konusu yapılacak. Bu tasarının Müslümanlar üzerinde somut olumsuz etkileri olacak. Cumhuriyetin değerlerine saygı gösterilmediği gerekçesiyle bir dernek kapatılabilecek.” ifadelerini kullandı.
GÜNDEM
2 Nisan 2021
6
Almanya’da Çocuk İstismarı: GÜNDEME DAİR Murat Gümüş mgumus@camiahaber.com
Ağır Cezalar Getirildi
Pandemide İkinci Ramazan Kovid-19 Pandemisi hayatımızın neredeyse her alanını etkilemeye devam ediyor. Salgın hastalığa karşı başlatılan ilk “Lockdown” tedbirleri bundan yaklaşık 1 yıl önce alındı. Almanya ve Hollanda hükûmetleri de dahil olmak üzere birçok hükûmet, koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak için geçici önlemler aldı. O zamandan beri okullar, iş yerleri, gıda marketleri hariç küçük ve büyük satış işletmeleri, spor kulüpleri vs. son bir yıldır çalışmalarını kısmen veya tamamen kıstlamak zorunda kaldı. Önlemler, dinî törenler de dahil olmak üzere insanların bir araya gelmesinin yasaklanmasını içeriyordu. Dinî hayat da bu süreçten etkilendi. Hristıyanlar ve Yahudiler önemli bayramlarını pandemi kısıtlamaları ile geçirdiler. Bizim için de 2020 Ramazan ayı maalesef pandemi kısıtlamaları atmosferinde geçti. Ramazana has teravihler, mukabeleler, toplu iftarlar, itikaflar ya yapılamadı veya dijital ortama taşındı. "Son gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, bu ramazan ayı 2020’deki ramazan ayındaki mahrumiyetler ışığında geçmeyebilir. "
İbadethanelerin kapatılması toplumsal ve hukuki tartışmaları da beraberinde getirdi: Bu durum, temel bir özgürlüğün devlet otoritesi tarafından kabul edilemez bir şekilde ihlal edilmesi olarak görülebilir mi? Bu soruya cevap verebilmek için Alman Federal Anayasa Mahkemesi'nin konuya dair kararına bakmak gerekir: Nisan 2020'de mahkeme, koronavirüs salgını ile ilgili tedbirlerin din özgürlüğünü ciddi şekilde ihlal ettiğini iddia eden Hessenli Katolik bir Hristiyan'ın açtığı davayı reddetti. Sözkonusu mahkeme, hükûmet tarafından yürürlüğe koyulan tedbirlerin şikâyet sahibinin iddia ettiği gibi din özgürlüğünü ciddi bir şekilde kısıtladığı doğrularken, salgınının oluşturduğu olağanüstü durumdan dolayı dinî toplantıların virüsün yayılma riskini artıracağı için kısıtlamanın meşru olduğuna karar verdi. Bununla birlikte mahkeme, koronavirüs ile ilgili tedbirlerin geçici niteliğini vurguladı ve devlet yetkililerini, kısıtlamaların gerekliliğini ve orantılılığını değerlendirmeye çağırdı. Aynı şeyin diğer dinî gruplar için de geçerli olduğu vurguladı. Paskalya Bayramı öncesi benzer tartışmalar yeniden alevlendi. Başbakan ve Eyalet Başbakanları ilk adımda Paskalya Bayramı’nda kiliselerin kapalı tutulmasını beklerken, kiliselerden gelen tepkiler neticesinde bu beklentisini bir rica olarak dile getirdi. Biz Müslümanlar için ise pandemi sürecindeki ikinci ramazan ayı yaklaştı. Son gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, bu ramazan ayı 2020’deki ramazan ayındaki mahrumiyetler ışığında geçmeyebilir. Tabii bunun için günlük vaka sayıları, pandemi ile mücadelede günlük hayatta taviz verilmemesi ve camilerimizdeki önlemleri ve tedbirleri kararlı bir şekilde uygulanması önemli. Ve unutmamalı ki, önemli olan insan hayatı.
Almanya Federal Meclisi'nde çocuk istismarına yönelik kanunların sertleştirilmesi yönünde karar alındı.
A
lmanya’da çocuk istismarı ve pornosuna yönelik ağır cezalar getirildi. Federal Meclis’te kararlaştırılan yeni karara göre, çocuk istismarı, bunlarla alakalı görüntü ve videoların temin edilmesi, dağıtılması ve bu videolara sahip olunmasının “ağır suç” olarak kabul edileceği açıklandı. Buna göre çocuk istismarına bir ila 15 yıl arasında, cinsel istismar görüntülerine sahip olmaya 1 ila 5 yıl arasında, bu görüntülerin dağıtıl-
masına 1 ila 10 yıl arasında, ticari ve organize olarak dağıtım yapılmasına 2 ila 15 yıl arasında hapis cezası verilebileceği aktarıldı. SORUŞTURMAYI YÜRÜTEN MERCİLERE DAHA FAZLA YETKİ VERİLECEK Buna ek olarak, soruşturmaları yürüten mercilerin, bu tür suçlarla bağlantılı olarak cep telefonları veya bilgisayarları izleme nokta-
sında daha fazla yetki verileceği açıklandı. Ayrıca çocuk bakıcıları ve antrenörlerin adli sicil raporlarıyla alakalı da yeni kurallar söz konusu. Buna göre uzun zaman önce yapılan belirli suçların da yeni kararla birlikte rapora ekleneceği açıklandı. DURUŞMALAR ÇOCUK DOSTU OLACAK Öte yandan çocuklara benzeyen
cinsel objelere sahip olunmasının da suç sayılacağı açıklandı. Buna göre bu araçları satan, satın alan ve sahip olan kişilerin, para veya 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabileceği açıklandı. Ayrıca mahkemelerin çocuk dostu olacak şekilde düzenleneceği, bu doğrultuda duruşmalarda çocukların haklarına daha fazla önem verileceği ve ifadelerinin daha fazla göz önünde bulundurulacağı ifade edildi.
“Almanya’nın Bavyera Eyaletinde Kefenle Defin 1 Nisan’da Başlayabilir” Almanya’nın Bavyera eyaletinde, kefenle defnin, 1 Nisan tarihi itibariyle başlayabileceği açıklandı.
A
lmanya’nın Bavyera eyaletinde, tabutsuz kefenle defnin gelecek ay itibariyle başlayabileceği açıklandı. Konuyla ilgili konuşan Sosyal Demokratlar Partisi (SPD) Bavyera Milletvekili Arif Taşdelen, Eyalet Sağlık Bakanı Klaus Holetschek tarafından kendisine gönderilen mektupta, meclisin aldığı tabutsuz kefenle defin uygulamasının 1 Nisan’da başlayabileceğini belirtti. Taşdelen Hürriyet’e yaptığı açıkla-
mada, kefenle defnedilme konusunda başarılı olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti. “VEFAT EDEN AKRABALARIMIZI SADECE KEFENLE DEFNEDEBILIRIZ” Parlamentoya seçildiğinden beri bir çok konuyla ilgilendiğini fakat kefenle defin ve Türkçe anadil dersi konularına ağırlık verdiğini belirtti. Bütün Bavyera’daki Müs-
lümanlara müjdelemek istediğini belirten Taşdelen, “1 Nisan’dan itibaren vefat eden akrabalarımızı burada, sadece kefenle defnedebiliriz.” dedi. “KARARIN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ İÇİN SAMİMİ BİR TAVIR” Öte yandan, Almanya Hessen Eyaleti CDU Milletvekili İsmail Tipi, Bavyera Sağlık Bakanı Kla-
us Holetschek’nin, kefenle defnin en erken şartlarda muhtemelen 1 Nisan’da başlayabileceğine işaret etmesiyle ilgili, bunun çok iyi bir niyet ve uygulamanın bir an önce yürürlüğe girmesi için samimi bir tavır olduğunu belirtti. Bavyera Eyalet Hükûmeti’nin bu konuyla ilgili bir karar alacağını ve bunu yakında uygulamaya koyacağını kaydetti. Meclis kararı ve hükûmet görüşünün de bu yönde olduğunu sözlerine ekledi.
GÜNDEM
2 Nisan 2021
7
Fransa’da Müslümanların Çatı Kuruluşunda Kriz:
4 Federasyondan Çekilme Kararı
Fransa İslam Konseyi bünyesindeki krizlere bir yenisi daha eklendi. Son olarak 4 federasyon CFCM’in İcra Kurulundan çekildiklerini duyurdu.
F
ransa İslam Konseyi’ne (CFCM) üye dört federasyon 17 Mart Çarşamba akşamı açıklanan basın bildirisiyle CFCM’in İcra Kurulundan çekildiklerini duyurdu. Paris Büyük Camii Federasyonu(GMP), Fransa Müslümanları Birliği (RMF), Fransa Müslümanları (MF) ile Afrika, Komorlar ve Antiller İslam Dernekleri Federasyonu (FFAIACA) tarafından yapılan ortak açıklamada Fransa İslam Konseyi’nin İcra Kurulundan nihai olarak çekilme kararı aldıkları ilan edildi.
atan bir darbe” olarak nitelendi. CFCM BAŞKANI MOUSSAOUİ’DEN TEPKİ
Fransa İslam Konseyi (CFCM) Başkanı Muhammed Moussaoui, dört federasyonun bu kararına tepki göstererek ertesi gün kendisi de bir basın bildirisi yayınladı. Moussaoui, dört federasyonun CFCM’i rehin almak için düşmanca ve anlaşılmaz bir eylem yaptığını iddia ettiği bu açıklamasında “CFCM’i federasyonların elinden kurtarmanın zamanı geldi.” ifadesine yer verdi. Söz konusu toplantının cezaevi ortamında radikalleşmeye
Söz konusu karara gerekçe olarak, cezaevlerine ulusal manevi danışman atanması amacıyla 17 Mart 2021 Çarşamba günü tertiplenen İcra Kurulu toplantı kararının Fransa İslam Konseyi (CFCM) Başkanı Muhammed Moussaoui tarafından tek taraflı olarak alındığı gösterildi. Basın açıklamasında bu toplantı, “kurumun işleyişini tehlikeye
karşı acil eylem planı ortaya koymak ve manevi danışman atamak amacıyla düzenlendiğini vurgulayan Moussaoui, İcra Kurulu’ndan çekilen federasyonların bu toplantıyı gerekçesiz olarak nitelendirmesine tepki gösterdi. Ayrıca Moussaoui bu federasyonların her ne kadar İcra Kurulu’ndan çekilseler de halen Yönetim Kurulu’nda yer aldıklarını belirtti.
yapılanmasını ve üye atama sistemini sorguladı. Son olarak federasyonlardan ziyade İl İslam Konseylerine ağırlık ve önem verilmesi gerektiğini vurguladı. ULUSAL İMAMLAR KONSEYİ’NİN ŞARTNAMESİ Geçtiğimiz aylarda Fransız hükûmetinin baskısıyla kurulan Ulusal İmamlar Konseyi’nin temel çerçevesini oluşturan Fransa İslam’ı İlkeler Şartnamesiyle birlikte CFCM içindeki anlaşmazlıklar oluşmuştu. Şartnamede yer alan bazı ifade biçimlerine onay vermeyen Millî Görüş Fransa İslam Konfederasyonu (CIMG) ve Fransa’daki Türk Müslüman Dernekleri Koordinasyon Komitesi (CCMTF) metne imza atmayı reddetmişti. Buna rağmen CFCM bünyesindeki diğer federasyonlar Cumhurbaşkanı huzurunda resmî olarak imza
Her ne kadar öne sürülen gerekçe bu olsa da gerçekte asıl sorunun Moussaoui’nin toplantıda imamlar şartnamesini imzalamayan federasyonlarla aynı masaya oturması olduğu bildiriliyor. Bu durumu hoş karşılamayan dört federasyon tepkilerini İcra Kurulu’ndan çıkmakla göstermiş oldu. CFCM başkanı Moussaoui ise cevaben ilettiği basın bildirisini fırsat bilerek CFCM’in federasyonların sandalye sayılarına işaret edip bizzat kurumun
atmış, bu durumda kurum içinde bölünmeye işaret eder olmuştu.
MACRON PARİS BÜYÜK CAMİSİ’Nİ ZİYARET ETMİŞTİ
FRANSA İSLAM KONSEYİ’NDEKİ İÇ ANLAŞMAZLIKLARDA PARİS BÜYÜK CAMİİ DETAYI Paris Büyük Camii rektörü Chems-eddine Hafız, 30 Aralık 2020’de yapmış olduğu açıklamada Fransa İslam Konseyi (CFCM) önderliğinde kurulacak olan Ulusal İmamlar Konseyi projesinden beklenmedik bir şekilde çekildiğini duyurmuştu. Hafız’ın bu açıklamasında, CFCM bünyesindeki bazı federasyonları “İslamcı” ve “Fransa’ya düşman yabancı rejimlere bağlı grup” olarak nitelemesi büyük tepki toplamıştı. CFCM Başkanı Mohammed Moussaoui ise Paris Büyük Camisi Başkanı Hafız’ın suçlamalarını “şaşırtıcı ve gerçeklikten tamamen kopuk” ifadeleriyle eleştirmişti.
Bunlara ek olarak, 8 Mart’ta Paris Büyük Camii’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu camiye ziyarette bulunduğu bildirildi. Planlanmadan gerçekleştirilen görüşmede Macron ile Chems-eddine Hafız arasındaki “dostça ve sıcak” ilişkiye dikkat çekildi. Hafız’ın geçtiğimiz haftalarda ayrı ayrı birçok siyasiyi yerinde ağırlaması da hükûmetten aldığı desteğin kanıtları arasında.
EN HÜZÜNLÜ GÜNÜNÜZDE YANINIZDAYIZ IN SCHWEREN STUNDEN SIND WIR BEI IHNEN
BELGE URKUNDE
DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK
REFAKATÇİ İLE TRANSFER
ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT
TRANSFER MIT BEGLEITUNG
RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE
CENAZE YIKAMA VE KEFENLEME KURSLARI ISLAMISCHE BESTATTUNGSKURSE
MEZARLIK ZİYARETLERİ VE TEMİZLİĞİ FRIEDHOFSBESUCHE UND GRABPFELGE
NAKİL ÜBERFÜHRUNG
YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ
DEFİN ADRESİ
RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN
DİNÎ VECİBELER RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN
BEERDIGUNGS ORT
TESLİM ÜBERGABE
UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 Amtsgericht Köln VR 17561 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu | ukba.eu
HOSPİS VE PALYATİF DESTEK VE REHBERLİK HİZMETLERİ HOSPIZ- UND PALLIATIVBEGLEITUNG
MANEVİ DESTEK HATTI TRAUERHOTLINE
GÜNDEM
2 Nisan 2021
8
“Irkçılıkla Daha Etkin Mücadele Edilsin”
Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, hükûmetin İslam düşmanlığını farkettiğini belirterek, daha etkin mücadele talebinde bulundu. Kesici, polisin de Müslümanların yaptığı şikâyetlere karşı gerekli titizliği göstermediğini bildirdi.
A
lmanya’da Müslüman kuruluşların başkanları, hükûmetten ülkedeki Müslüman ve göçmenlere yönelik ayrımcılık ve ırkçılığa karşı daha etkin mücadele etmesini talep ediyor. Ülkede, federal hükûmetin soru önergelerine verdiği yanıtlara ve suç raporundaki verilere göre, son iki yılda aşırı sağcıların işledikleri suçlarda artış görüldü. Müslümanlara yönelik işlenen suçlar da yüksek seviyede seyrediyor. Verilere göre, Müslümanlara ve onlara ait kurum, kuruluşlara yönelik 2019’da 950, 2020’de 901 suç işlendi. Konuya ilişkin 2020’deki nihai raporun gelecek aylarda açıklanacak olmasından ve henüz bildirilmeyen suçların eklenmesiyle 2019’daki rakamın aşılabileceğini belirten uzmanlar, çoğu kişinin şikâyette bulunmaması nedeniyle birçok suçun kayda geçmediğine ve gerçek sayıların daha yüksek olabileceğine işaret ediyor. Başkent Berlin’de ayrımcılığa ve İslam düşmanlığına karşı faaliyetlerde bulunan Inssan e.V derneğine 2020’de 228 İslam düşmanı ve ayrımcı olay bildirildi. Derneğin açıklamasına göre, bunların yüzde 48,7’si sokakta veya toplu taşıma araçlarındaki gibi yerlerde yaşandı. Ayrıca İslam düşmanı ve ayrımcı olayların diğer bölümü, hiz-
met sektöründen, eğitim alanlarından, internet üzerinden ve iş yerlerinden gelen bildirimleri kapsıyor. Öte yandan bildirimde bulunanların yaklaşık 3’te 2’sinin kadınlar olduğu bilgisi paylaşıldı. SON DÖNEMDE SÖZLÜ SALDIRILAR OLUYOR Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici ve Berlin İslam Federasyonu Başkanı Murat Gül, ülkede görülen Müslümanlara ve göçmenlere yönelik ırkçı ve ayrımcı davranışları değerlendirdi. Kesici, bu ayrımcı davranışlarla ve ırkçı saldırılarla özellikle başörtülü kadınların karşı karşıya kaldığını belirterek, şunları söyledi: “Son dönemde örneğin, sözlü saldırılar oluyor. Başörtünün üzerine tükürmeler, başörtüsünü çekme olayları oluyor. Bundan vahim olan güncel olaylar, örneğin alışverişe veya bir müesseseye gittiğimizde oradaki konuşmalar, hor görülmeler veya verilen cevaplar gerçekten vahim bir şekilde ırkçılığın yoğun olduğunu göstermekte.” Ülkede, beyaz tenli olmayanların giremediği yerler olup olmadığına ilişkin ise Kesici, “Bunlar sadece beyaz tenli olmayanlar için geçerli değil. Örneğin Berlin’de bile bazı yerlerde başörtülü veya Müslüman olarak gittiğinizde problem yaşanıyor. Son dönemde kadınlar tek başına metro-
ya binmediğini ve arabayla bir yere gittiğini veya tramvay kullanacakları zaman 2-3 kadının birlikte gittiğini anlatıyor. Çünkü saldırılar ve tehditler oluyor.” diye konuştu. Kesici, Almanya’da uzun zamandan beri Müslümanlara karşı düşmanlık yapıldığını dile getirdiklerini vurgulayarak, son dönemde bunun yoğunlaştığını izah etmelerine rağmen siyasetçilerin bu duruma karşı etkili tedbirler almadığının altını çizdi.
kiyor. Yani eğer siz Müslümanları toplumun bir parçası olarak kabul ediyorsanız o zaman Müslüman toplum da kendisini toplumun bir parça olarak kabul eder ve ona göre çalışır.” diye konuştu. ŞIKÂYET ETSENİZ BİLE POLİS BİR ŞEY YAPMIYOR
Kesici, Alman hükûmetinin İslam düşmanlığının bir problem olduğunu fark ettiğini ve buna karşı bir çalışma grubu oluşturduğunu belirterek, bu grubun yapacağı çalışma sonucunda belki daha iyi tedbirler alınabileceğine dikkati çekti.
Kesici, Müslümanların uğradıkları saldırıların çok fazla polise bildirilmediğine değinerek, şunları kaydetti: “2017’ye kadar yapılan istatistiklerde, Müslümanlara karşı yapılan şiddet, rakamlarla belli değildi. Bu, bizim baskımız üzerine kayda geçirilmeye başlandı. Siz şikâyet etseniz bile polis bir şey yapmıyor, suçluyu bulamıyor, bulduğu zaman da cezası yok. İnsanlar ‘başım ağrımasın’ diyor. Örneğin, ben kendim trafik kazası yaşadım ve gelen polisler hangi arabanın benim olduğunu bilmeden beni suçlu çıkardı. Önce sorun, ‘hangi araba senin?’ diye. Buna benzer şeyler yaşıyoruz. Biz kendimizi ifade edebilen insanlar olmamıza rağmen, ırkçılığa karşı koymakta zorluk çekiyoruz. Şikâyette de bulunmuyoruz. Polise gidilmemesini normal olarak görüyorum.”
Müslümanların, örnek çalışmalarda, davranışlarda bulunması ve güvenilir bir imaj oluşturması gerektiğine işaret eden Kesici, “Alman toplumunun da bunu kabul etmesi gere-
Almanya İslam Konseyi Başkanı Kesici, her saldırı ve her yabancı düşmanı olayın polise bildirilmesi durumunda rakamların çok daha yüksek çıkacağını kaydetti.
2020’de 9 göçmenin hayatını kaybettiği Hanau’daki ırkçı saldırıyı hatırlatan Kesici, “Hanau’da bu düşmanlığın nereye varacağını gördük. Siyasi ve toplumsal kavramlar çok önemli. Eğer siz buradaki yabancıları, Müslümanları daima düşman olarak gösterirseniz; o zaman Hanau’daki gibi olayın çok uzakta olmadığı görünüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
SALGIN SÜRECİNDE IRKÇILIĞIN ARTTIĞINI GÖRÜYORUZ Berlin’de birçok camiyi bünyesinde bulunduran İslam Federasyonu Başkanı Gül de doğrudan kendisine karşı ırkçı davranış yaşamadığını vurgulayarak, ancak bir kurum olarak İslam Federasyonu'na karşı hakaret mektuplarının geldiğini, camilere yönelik tehditler aldıklarını söyledi. Gül, birçok Müslüman kadının iş başvurularında başörtüsünden dolayı işverenin ret cevabı verdiğinin kendilerine yazılı olarak bildirildiğini anlattı. Hükûmetin insanların haklarını korumakla sorumlu olduğunu vurgulayan Gül, “Dolayısıyla bu gibi ırkçılığa karşı net bir tavır göstermesini bekliyoruz.” dedi. Gül, bu yıl Almanya’da genel seçimlerinin yapılacağını, geçen seçimlerde ırkçıların Alman meclisine girdiğini belirterek, “Irkçı partinin gittikçe oylarını artırdığını biliyoruz. Salgın döneminde bunun artacağını tahmin edebiliyoruz. Bu sebeple diğer partilerin aynı şekilde göçmenleri malzeme ederek partilerine oy kazanmak için bu hataya düşmemelerini istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)
CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr
GÜNDEM
2 Nisan 2021
9
Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ye En Üst Düzey Devlet Madalyası Verildi Almanya’da koronavirüse karşı ilk aşıyı üreten Prof. Dr Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’ye, en üst düzey devlet madalyası olan Yıldızlı Liyakat Nişanı verildi.
A
lmanya’da yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı ilk aşıyı geliştiren Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’ye, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından Almanya’nın en üst düzey devlet madalyası olan Yıldızlı Liyakat Nişanı verildi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleştirilen törende, Başbakan Angela Merkel de hazır bulundu.
“AŞIYI IŞIK HIZIYLA GELİŞTİRDİNİZ” Törende Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ye hitaben, “Koronavirüs daha Avrupa’ya ulaşmamışken, siz ışık hızıyla aşı projenizi duyurdunuz.” ifadelerini kullandı. Şahin ve Türeci ikilisinin, onyıllarca süren çalışmalarının bir aşıya dönüşebileceğini fark ettiklerini de belirten Steinmeier, “Aşıyı ışık
hızıyla geliştirdiniz. Sizlerin hikâyesi insanlık için en iyi ilham kaynağıdır.” diye ekledi. “ALMANYA SALGINI KONTROL ALTINA ALACAK.” Cumhurbaşkanı Steinmeier ayrıca Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdiği aşının insanlığa bir hizmet olduğunu belirtti. Söz konusu aşının sadece hayat kurtarmadığnı, aynı zamanda insanlığın yaşantısının de-
vamını kurtardığını sözlerine ekledi. Steinmeier salgın süreciyle ilgili de konuşurken, “Almanya salgını kontrol altına alacak.” ifadelerini kullandı. UĞUR ŞAHİN VE ÖZLEM TÜRECİ BioNTech’in CEO’su olan Prof. Uğur Şahin, aynı zamanda Mainz Üniversitesi Tıp Merkezi’nde çalışıyor. İmmünolog ve onkolog olan 55 ya-
şındaki Şahin, bir fabrika işçisinin çocuğu için ulaşması zor bu hayali gerçek kıldı ve bugün eşiyle birlikte Almanya’nın en zengin 100 kişisi arasında. 1967 doğumlu Dr. Özlem Türeci ise firmanın baş tıp sorumlusu ve aşının geliştirilmesinde aynı şekilde büyük rol oynadı. Türeci ayrıca Kanser İmmünoterapi Derneği (CIMT) Başkanı olarak görev yapmakta ve Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde dersler vermekte.
Almanya Yurtdışı Tatillerine Yasak Planlıyor
Prens Charles Londra’da Cami Ziyaret Etti
Almanya koronavirüs önlemleri çerçevesinde Almanya dışında tatile gitmeyi engellemenin mümkün olup olmayacağını araştırıyor.
İngiltere Prensi Charles ve eşi Camilla Londra’daki Finsbury Park Camii'ni ziyaret ederek, camide kurulan aşılama merkezinin çalışmaları hakkında bilgi aldı
A
İ
vrupa’da koronavirüs salgının üçüncü dalgasının başlaması üzerine Almanya’nın yurt dışı tatilini engelleme planları yaptığı açıklandı. Alman hükûmet sözcü vekili Ulrike Demmer tarafından yapılan açıklamada, yurt dışı tatillerinin yasaklanıp yasaklanamayacağı konusunda araştırma yapıldığı kaydedildi. Özellik son günlerde İspan-
ya’nın Mallorca adasına giden tatilcilerin bu gibi tatil bölgelerine akın etmesinin hükûmet tarafından geçici olarak önlenmesinin yasal olarak mümkün olması durumunda Almanya dışında tatil yapmak zorlaşacak. Bu arada Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz da vatandaşlardan paskalya tatili döneminde seyahate çıkmamaları uyarısında bulundu.
Başbakan Angela Merkel de dün yaptığı açıklamada yaz tatiline gidilmemesi tavsiyesinde bulunmuştu. Merkel, yeni pandemi kurallarını açıklarken, “Genel olarak, aslında bu yıl seyahat etmemeniz konusunda bir tavsiyede bulunduğumuz gerçeğini gizlemiyorum.” dedi. Merkel, bunun için yasal düzenlemelerin ya da kuralların getirileceğini de sözlerine eklemişti.
ngiltere Prensi Charles ve eşi Cornwall Düşesi Camilla Londra’da bir camiyi ziyaret etti. Londra’nın Finsbury Park bölgesindeki camiyi ziyaret eden Charles ve Camilla, özellikle camide yapılan aşılama kampanyasını takdirle karşıladığını bildirdi. Cami yönetimi ve aşılama ekibi ile sohbet ettikten sonra aşı olmaya gelenlerle de konuşan Prens Charles ve Düşes Camilla, Finsbury Park Camii’nin ko-
ronavirüsle mücadelede önemli bir görev üstlendiğini, aşılara karşı şüpheli bakan pek çok kişinin aşı olmasını teşvik etmesi ile de takdir edileceğini söyledi. Finsbury Park Camii Başkanı Mohammed Kobzar ziyaretleri için Prens Charles ve eşi Camilla’ya teşekkür etti. Finsbury Park Camii aşılama merkezinde her gün yüzlerce kişi aşı oluyor.
GÜNDEM
2 Nisan 2021
10
Danimarka Son 5 Yılda Göçmenler Aleyhine 150’ye Yakın Yasa Çıkardı Çoğunlukla sosyal demokrat ve sol hükûmetlerin yönetiminde olan Danimarka’da, sağcı politikalar sonucu göçmenler ve Müslümanların pek çok hakkı yasayla kısıtlandı. Göçmenlerin ıssız adaya kapatılması kararı çıkarıldı, ancak uygulanmadı.
D
animarka’da 2015’te iktidara gelen Liberal Parti (Venstre), 4 yıllık görev süresi boyunca göçmenlerin ya da göçmen kökenli azınlıkların haklarını kısıtlayan 114 yasaya imza atarken, 2019’da hükûmeti devralan Sosyal Demokrat Parti de iktidarının ilk yılında aynı konuda 29 yasayı ya çıkardı ya da çıkaracağını açıkladı. Göç ve Uyum Bakanlığının internet sitesinde yer alan bilgilere göre, 2015-2019 yılları arasında ülkeyi yöneten Liberal Parti liderliğindeki hükûmetler döneminde başlayan ve Sosyal Demokrat Parti iktidarında da süren 5 yıl boyunca, ülkedeki göçmenlerin veya göçmen kökenli azınlıkların haklarını kısıtlayan 100’den fazla yasa hayata geçirildi.
Liberal Partinin azınlık hükûmeti olarak ülkeyi yönettiği ilk yılda göçmenlerin haklarını kısıtlayan 47 yasa çıkarılırken, 28 Kasım 2016’da azınlık hükûmetine Liberal İttifak ve Muhafazakar Parti de dahil oldu. Liberal Partinin iki defa hükûmet kurduğu 18 Haziran 2015 – 5 Haziran 2019 tarihleri arasındaki 4 yıl boyunca, göçmenlerin veya göçmen
kökenli azınlıkların haklarını kısıtlayan toplamda 114 yasa parlamentoda kabul edilirken, 2019 yılında hükûmeti devralan Sosyal Demokrat Parti ise iktidarının ilk yılında bu kişilerin haklarını kısıtlayan 29 yasaya ya imza attığını ya da atacağını açıkladı. Göçmenlere yönelik kısıtlamaların sayısını bakanlığın internet sitesine sayaç koyarak gösteren ve parlamentodan geçirdiği 50’nci kısıtlama yasasını pasta keserek kutlayan dönemin Göç Bakanı İnger Stöjberg liderliğinde hazırlanan yasalar, sağ partilerin hükûmeti kurmasında ve parlamentoda çoğunluğu sağlamasında etkili olan aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi sayesinde hayata geçirildi. GÖÇMENLER IÇIN ISSIZ ADA Mülteci akının başlamasının ardından, mültecilerin takı ve paralarına el konulmasına yönelik yasayı hayata geçiren dönemin Liberal Parti liderliğindeki hükûmeti, uluslararası kamuoyundan gelen tepkilere aldırmayarak göçmenleri toplama kararı aldığı ıssız Lindholm Adası’nda, göçmenler ve sığınmacılar için “Geri Gönderme Merkezi” kurulması yönündeki yasayı parlamentodan geçirdi.
Birleşmiş Milletlerin (BM) sığınmacı kotasından yılda 500 sığınmacı kabulünü de durduran Göç Bakanı İnger Stöjberg, Arap ülkelerindeki gazetelere Arapça ilan vererek sığınmacıları Danimarka’ya gelmemeleri yönünde de uyardı. Ülkede sığınma talebi kabul edilen mültecilerin ekonomik desteğini kısıtlayan hükûmet, göçmen ve mültecilerin aile birleşimi haklarını da zorlaştırdı. Göçmen kökenli azınlıkların, Danimarka’da doğsa bile Danimarka vatandaşlığı hakkı kazanımını da zorlaştıran hükûmet, vatandaşlık testlerinin seviyesinin zorluk derecesini yükseltmekle kalmayıp, vatandaşlık hakkı kazananlara yönelik “tokalaşma kuralı” da getirdi. KISITLAMALAR MÜSLÜMANLARI DA ETKİLEDİ Yasaklı din adamı listesi hazırlayan Göç Bakanlığı, listedeki din adamlarının Danimarka’ya girişlerini yasakladı. “Dine/inanca hakaret” yasasını kaldıran hükûmet, Danimarka’da Kur’ân-ı Kerîm’in yakılarak İslam’a ve Müslü-
manlara hakaret edilmesinin yolunu açtı. Danimarka’da araştırmalara göre, yaklaşık 150-200 kişinin burka ya da peçe taktığı bilgisi kamuoyunda paylaşılmasına rağmen, özgürlükleri kısıtlama yoluna giden hükûmet, kamusal alanda burka ve peçeyi yasakladı.
çalışan Göç Bakanı Tesfaye, Suriye’de bazı bölgelerin güvenli olması durumunda, Suriyeli mültecilerin oturum haklarının ellerinden alınarak ülkelerine geri gönderilmeleri yönünde sertleştirmeye gitti.
Ülkelerine geri gönderilecek göçmenlerin cep telefonlarının alınarak incelenmesine ve veri toplanmasına yöSOSYAL DEMOKRAT PARTİ, nelik yasa da Sosyal Demokrat Partili SAĞ PARTİLERİ ARATMADI Göç Bakanı Tesfaye döneminde yürürlüğe girdi. Sosyal Demokrat Parti, 5 Haziran 2019’da yapılan seçimlerin ardından Başvuruları kabul edilmeyen mültetek parti olarak azınlık hükûmetini cilerin, yeniden başvuru haklarından diğer sol partilerin desteğiyle kurma- vazgeçmeleri halinde 20 bin Danimarsına karşın, yabancılara yönelik sert ka kronu (yaklaşık 25 bin lira) para yasaları hayata geçirerek, eski Göç Ba- verilmesi yönünde kural getiren Göç kanı İnger Stöjberg ve aşırı sağcı Da- Bakanı Tesfaye, yurt dışından Daninimarka Halk Partisinin politikalarını marka’ya tarım alanında çalışmak devam ettirdi. için gelen stajyerlere yönelik dil testi, yaş sınırı ve Danimarka’da bulunma Göç Bakanı Mattias Tesfaye, özellik- sürelerini de içeren bir dizi kısıtlama le Müslümanları hedef alan ve yurt getirdi. Göç Bakanı Tesfaye liderliğindışından camilere yönelik ekonomik de hazırlanan ve parlamentoda kabul desteği kısıtlayan yasaya imza atarak, edilen yasalar arasında Birkeröd kainanç toplumlarının vaaz ve hutbeleri- sabasında yeni bir “Geri Gönderme” nin Dancaya çevrilmesi yönünde yasa merkezi kurulmasına karar verildi. çıkarmaya hazırlanıyor. Böylece, ülkelerine geri gönderilecek kişileri Danimarka’nın utanç adası olaÖncelikli hedef olarak Suriyeli mülte- rak adlandırılan ıssız ada Lindholm’da cileri ülkelerine geri göndermek için toplamaktan vazgeçildi.
Danimarka Korona Karnesi Uygulamasına Başladı Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Parlamentoda temsil edilen partilerin liderleri ile ülkede Kovid-19 sonrası normal hayata dönüşün planlaması hakkında 22 Mart’ta yaklaşık 12 saat süren toplantı gerçekleştirdi.
A
şırı sağcı Yeni Sağ lideri Pernille Vermund’un “korona karnesi”ni protesto ederek katılmadığı toplantının ardından, diğer parti liderleri ile basın toplantısı düzenleyen Başbakan Frederiksen, kısıtlamaların ne zaman kaldırılacağı yönünde açıklamalarda bulundu.
açılacak.” dedi. Frederiksen, işletmelerin açılabilmesi için, salgının kontrol altında tutulması gerektiğini ve “korona karnesi”nin zorunlu olduğunu da söyledi.
Toplantıya katılan parti liderlerinin, 50 yaş ve üzerindeki vatandaşların aşılanmasının önemi konusunda hemfikir olduğunu ifade eden Frederiksen, “50 yaş ve üzeri herkes aşılandığında, Danimarka toplumunda birkaç alan hariç kapalı olan yerlerin tamamına yakını
Açıklanan plana göre, Paskalya tatilinin sona erdiği 6 Nisan’dan itibaren, ilköğretim 5.-8. sınıf öğrencileri ile lise öğrencileri “yüzde 50 yüz yüze eğitim” şartıyla okullarına dönebilecek. Öğrenciler, her iki haftanın bir haftasını okulda yüz yüze eğitim alarak geçirecek. “Korona
6 NISAN’DAN İTIBAREN YÜZ YÜZE EĞITIM BAŞLIYOR
karnesi”nin zorunlu olarak kullanıma başlanacağı iş yerleri arasında gösterilen kuaförler, güzellik ve bakım salonları, masaj salonları, dövme klinikleri ve benzeri iş yerleri de 6 Nisan’dan itibaren açılacak. 15 bin metrekarenin altındaki AVM’lerin 13 Nisan’dan itibaren açılmasına karar verilirken, daha büyük AVM’lerin ise 21 Nisan’da açılması hedefleniyor. “Korona karnesi”nin kullanımının zorunluğu olduğu tiyatro, sinema ve konser salonlarının açılışına ve restoranlarda içeride servis yapılmasına ise 6 Mayıs’tan itibaren izin verilecek. 21 Mayıs’tan itibaren de hayvanat bahçeleri ve
eğlence merkezlerinin açılışına izin verilecek ülkede, barlar ve diskotekler için henüz tarih belirlenmedi. “Korona karnesi”nin ilk etapta kişinin Kovid-19 aşısı yaptırıp yaptırmadığını ve son 72 saatte alınmış bir negatif Kovid-19 testini gösteren “MinSundhed” adı verilen dijital bir uygulama olacağı ancak daha sonra diğer Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte geliştirilecek uygulamaya geçileceği kaydedildi. “Korona karnesi”nin, dijital uygulama kullanamayan kişilere ise evrak olarak sunulacağı belirtildi.
GÜNDEM
2 Nisan 2021
11
Almanya’da Aşırı Sağcılar Tarafından İşlenen Suçlar Artışta Almanya’da aşırı sağcılar tarafından işlenen suçlar, 2 yıldan beri yeniden artmaya başladı. 2020’de Müslümanlara ve onlara ait kurumla kuruluşlara en az 901 saldırı kayda geçti.
A
lmanya’da aşırı sağcılar tarafından işlenen suçların iki yıldan beri artışa geçtiği belirtildi. “21 Mart Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü” dolayısıyla federal hükûmet, aşırı sağcıların işlediği suçlara ilişkin soru önergelerine verdiği cevapta, aşırı sağcıların rekor sayıyla 2016’da 23 bin 555 suç işlediğini açıkladı. Aşırı sağcıların Almanya’da işledikleri suçlar, 2017’de 20 bin 520 ve 2018’de 20 bin 431 olurken; 2019’den itibaren bu sayı yeniden artarak iki yıl önce 22 bin 342’ye, 2020’de ise 23 bin 80’e yükseldi. Konuya ilişkin nihai raporun gelecek aylarda açıklanacak olmasından ve henüz bildirilmeyen suçların eklenmesiyle 2020’deki rakamların, 2016’da kayıtlara geçen rekor sayıyı da aşabileceği belirtiliyor. Geçen
sene, aşrı sağcılar tarafından işlenen suçların yarısından fazlası “propaganda suçu” şeklinde ifade edilirken, bu kişiler 2020’de 1054 şiddet eyleminde bulundu. Aşırı sağcılar, 2016’da 1698, 2017’de 1130, 2018’de 1156 ve 2019’da 986 şiddet eyleminde bulundu. MÜSLÜMANLARA SALDIRILAR Almanya İçişleri Bakanlığının Sol Parti’nin soru önergesine verdiği cevaba göre, 2020’de Müslümanlara ve onlara ait kurumla kuruluşlara en az 901 saldırı kayda geçti. Saldırılarda 48 kişi yaralandı, 77 olayda ise camilere yönelik saldırı yapıldı. Almanya’da 2019’da Müslümanlara ve onlara ait kurum, kuruluşlara yönelik 950 saldırı kayda geçerken, bu sayı 2018’de 910, 2017’de 1075 ola-
rak gerçekleşti. Bu suçların büyük çoğunluğu aşırı sağcılar tarafından işlendi. Müslümanlara yönelik saldırılar kapsamında; “adam yaralama”, “hakaret”, “halkı kışkırtma”, “tehdit”, “ağır bir suç işlemeye hazırlık yapmak”, “silah yasasını ihlal etme” gibi suçlar işlenirken; camilere yönelik ise “mala zarar verilmesi” ve “duvarlara yazı yazılması” şeklinde saldırılar yer alıyor. Uzmanlar, çoğu kişinin şikâyette bulunmaması nedeniyle birçok suçun kayda geçmediğine ve gerçek sayıların daha yüksek olabileceğine işaret ediyor. Almanya’da Yahudi karşıtı saldırılar da 2001’den sonra 2020’de en yüksek sayıya ulaştı. Almanya İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 2020’de 2 bin 275 Yahudi düşmanı saldırı gerçekleşti. Geçen yıl, antisemitizm saldırılarında 55 şiddet olayı yaşa-
nırken, 29 kişi yaralandı. 2019’da 2 bin 32, 2018’de 1799 ve 2017’de 1504 Yahudi düşmanı saldırı gerçekleşirken; bunların büyük bölümü aşırı sağcılar tarafından işlendi. SIĞINMACILARA YÖNELİK SALDIRILAR Ülkede, sığınmacılara yönelik saldırılar da yüksek seviyede seyrediyor. 2020’de sığınmacılara yönelik 1606 saldırı yapıldı, 202 kişi yaralandı. Sığınmacı yurtlarına da 84 saldırı gerçekleşti. Sığınmacılara yönelik saldılar 2019’da 1620, 2018’de 1770 ve 2017’de 1903 olarak kayıtlara geçti. Ülkede iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Almanya’da yaklaşık 13 bini şiddet yanlısı olmak üzere, 32 binden fazla kişiyi “aşırı sağcı” olarak görüyor. Bunların yaklaşık 19 bini çeşitli aşırı
sağcı partilerde veya gruplarda yer alıyor. Aşırı sağcılar, Almanya’da 1990-2020’de “kundaklama”, “terör saldırısı”, “adam öldürme” ve “yaralama” gibi çok sayıda eylem gerçekleştirdi. Bu saldırılarda 200’ün üstünde kişi yaşamını yitirdi. Bunların arasında Mölln ve Soligen’de Türkiye kökenli ailelerinin evlerinin kundaklanması, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün cinayetleri ve bombalı saldırıları, Dresden’de Mısırlı Merve el-Şerbini’nin mahkeme salonunda bıçaklanarak öldürülmesi, Halle kentinde ırkçı terörist Stephan Balliet’in bir sinagoga saldırı düzenlemeye çalışması, bunu başaramayınca sokakta ve döner restoranında 2 kişiyi katletmesi ve son olarak Tobias Rathjen adlı ırkçı teröristin Hanau kentinde 9 göçmeni öldürmesi gibi olaylar bulunuyor.
Helal Kesim Sağlıklı Besin Herkes Yesin
Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |
/ selamfood
DÜNYA
2 Nisan 2021
12
Mülteci Kamplarında Kalan Arakanlı Müslümanların Yaşam Mücadelesi Sürüyor Myanmar'da ordunun zulmünden kaçıp Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların kaldığı kamptaki yangın felaketi, mültecilerin içinde bulunduğu koşulları ve kamplardaki güvenliği yeniden gündeme getirdi.
M
yanmar'da ordunun zulmünden kaçıp Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların kaldığı kamptaki yangın felaketi, mültecilerin içinde bulunduğu koşulları ve kamplardaki güvenliği yeniden gündeme getirdi. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi tarafından son olarak 18 Mart'ta güncellenen verilere göre, Myanmar ordusunun artan baskısından kaçıp Bangladeş'e sığınan 877 bin 710 mültecinin büyük bölümü Cox's Bazar ve çevresinde bulunan kamplarda kalıyor. Cox's Bazar ve etrafında bulunan 34 kampın 2'si (Nayapara ve Kutupalong kampları), Bangladeş tarafından idare ediliyor. KAMP YANGINI Balukhali mülteci kampında 23 Mart'ta çıkan yangın Arakanlı
mültecilerin hayatını daha da zora soktu. Yangında 28 kişi ölmüş, en az 40 kişi yaralanmıştı, 10 bin barınak kül olmuş ve felaketten 55 bin mültecinin etkilendiği açıklanmıştı. Yangın felaketinin yaşandığı Balukhali Kampı, 8E, 8W ve 10 olarak numaralandırılan kampların ortasında bulunuyor. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi verilerine göre, Bangladeş'teki 34 kamptaki mültecilerin yüzde 52'sini çocuklar, yüzde 44'ünü yetişkinler ve yüzde 4'ünü de yaşlılar oluşturuyor. Kamplarda ayrıca yaklaşık 9 bin engelli mülteci bulunuyor, mültecilerin yüzde 52'sini kadınlar oluşturuyor. Kamplarda kalan mültecilerin yüzde 68'inin Myanmar'ın Bangladeş sınırında bulunan Maungdaw kentinden ve yüzde 26'sının da Buthidaung'dan geldiği belirtiliyor.
Kamplarda hayata tutunmaya çalışan ve çoğunluğu 4-5 kişiden oluşan yaklaşık 190 bin aile bulunuyor. Aralarında risk grubunda olan yaşlı ve çocukların da olduğu yaklaşık 40 bin Arakanlı mülteci acil yardıma ihtiyaç duyuyor. Bu arada Bangladeş hükümetinin, tartışmalı Bhasan Char Adası'na da bugüne kadar yaklaşık 13 bin Arakanlı mülteciyi yerleştirdiği ifade ediliyor. ARAKANLI MÜSLÜMANLARA ETNİK TEMİZLİK Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordu-
su ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı. BM'ye göre, Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı. BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor. “DAHA FAZLA DAYANIŞMA GEREKİYOR” İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün de Rohingyaların her geçen gün kötüye giden yaşam koşulları münasebetiyle bir açıklama yaptı. Ergün “Yeryüzünde tek bir insanın dahi hakları ve onuru çiğneniyorsa bu bile fazladır.” dedi.
İsim
Vefat tarihi
Bölge ve şubesi
Osman Özyanık Nurten Akgül Bebek Erciyas Yanuar Darwin Jamaluddin Mehmet Zeki Yaylacı Ahmet Kara Bebek Gülen Yavuz Enes Başbaba Cemile Keskin Elif Vasi Hasan Özkan Tavhit Düzgün Safire Kaya Ali Osman Yaralı Hildegart Şengönül Mustafa Akyürek Ali Eğri Farouk Mousa Tuğba Atasoy Celal Ferah Bebek Birol Veli Sadıç Nezajete Selimi Mevlüt Tiryaki Refik Ünal İsmet Molla İsa Hanife Onur Bayram Ali Çaylı Nimet Fikirdesen İlhame Arslan Mehmet Kunt Gülseven Sever Besire Ersöz Samih Armouche Eva Keçeli Döndü Ulaş Ghulam Qadir
10.03.2021 11.03.2021 11.03.2021 12.03.2021 12.03.2021 12.03.2021 12.03.2021 12.03.2021 13.03.2021 13.03.2021 13.03.2021 14.03.2021 14.03.2021 14.03.2021 14.03.2021 15.03.2021 16.03.2021 17.03.2021 17.03.2021 17.03.2021 18.03.2021 19.03.2021 19.03.2021 20.03.2021 20.03.2021 20.03.2021 20.03.2021 21.03.2021 21.03.2021 21.03.2021 22.03.2021 22.03.2021 23.03.2021 23.03.2021 23.03.2021 23.03.2021 24.03.2021
Linz/Steyr Ruhr-A/Hagen Viyana/W-Aziziye Ruhr A/Do - Anadolu Köln/Troisdorf Hamburg/Neumünster Hamburg/Hh - Wilhelmsburg Hamburg/Hamburg Merkez Viyana/Sollenau Hessen/Haiger Hamburg/Lübeck Württemberg/Reutlingen K. Ruhr/Melle Ruhr-A/Werl-Genclik Bremen/Sulingen Hannover/Sz - Lebenstedt Viyana/Sollenau K. Bavyera/Fürth Düsseldorf/Wuppertal Köln/Leverkusen G. Bavyera/Rosenheim G. Bavyera/Rosenheim Bremen/Oldenburg Ruhr-A/Hamm Herringen Viyana/W-Ridvan K. Bavyera/Hof Düsseldorf/Ob-Selimiye Köln/K-Nippes G. Bavyera/M-Berg Am Laim Hessen/Rodgau K. Ruhr/Osnabrück K. Bavyera/Schweinfurt Düsseldorf/Du-Marxloh Hamburg/Buxtehude Hessen/Hanau Ruhr-A/Bochum Düsseldorf/Solingen
Rohingyaların uzun yıllardan beri yurtlarından göç hâlinde olduğuna işaret eden Ergün bu göçün ne zaman sona ereceğini öngörmenin mümkün olmadığını belirtti. Ergün sözlerini şöyle sürdürdü: “Myanmar’da gerçekleşen darbe ve akabinde yaşanan huzursuzluklar Müslüman Rohingya azınlıkların ellerindeki son umudu da alıp götürdü. Rohingyaların zaten çok kötü durumda olan yaşam koşulları Bangladeş’teki kamplarda meydana gelen feci yangın sonrasında çok daha kötü hâle geldi. Bu insanlara çok acil uluslararası yardım gerekiyor. Barınak, gıda ve tıbbi yardım ihtiyacı had safhada. Bu sebeple uluslararası topluma bu mağdur insanları yalnız bırakmama çağrısında bulunuyoruz. İnsan haklarının ve insan onurunun korunması bu kadar zor değil.”
DÜNYA
2 Nisan 2021
13
Müslümanlar Endonezya'da Kiliseye İntihar Saldırısını Kınadı
Endonezya'nın Güney Sulawesi eyaletinin başkenti Makassar kentinde, Gereja Katolik Kilisesi önünde intihar saldırısı düzenlendi. 28 Mart’taki olayda yaralı sayısı 20'ye yükselirken, Müslümanlar bu saldırının hiçbir dinle bağdaşmayacağı vurgusunu yaparak saldırıyı kınadı.
D
ünyada en fazla Müslüman’ın yaşadığı Endonezya'da, Güney Sulawesi eyaletinin başkenti olan Makassar'da 28 Mart günü yerel saatle 10.30 sularında pazar ayini sırasında Gereja Katolik Kilisesi'ne yönelik intihar saldırısı düzenlendi. Makassar polisi ilk etapta 14 olarak açıkladığı yaralı sayısının 20'ye yükseldiğini belirtti. Saldırıyı düzenleyen iki kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Polis saldırganların IŞİD’in ülkedeki yapılanması olarak görülen ve ülkede kanlı eylemlerde bulunan yasaklı terör örgütü İslam Cemaa-
ti'nin (JAD) yerel ağına bağlı olmasından şüphelendiklerini açıkladı.
“HİÇBİR DİNLE BAĞDAŞMAZ”
lum kuruluşları da saldırıyı kınadı. MUI Başkan Yardımcısı K.H Anwar Abbas açıklamasında saldırıyı şiddetle kınadıklarını vurgulayarak, “MUI, toplumda korkuya neden olan ve cana mal olan patlamayı şiddetle kınıyor.” dedi. Abbas, hiçbir dinin değeriyle bağdaşmayan bu insanlık dışı bombalı saldırıya müsamaha edilemeyeceğini söyledi. Abbas, güvenlik teşkilatlarını onursuz eylemin arkasındaki sebebi bulma çağrısında bulundu.
Öte yandan Endonezya’daki Nahdlatul Ulama (NU) ve Ulema Meclisi (MUI) gibi İslami cemaat ve sivil top-
Endonezya Ulema Konseyi Papua Temsilciliği ise cemaatlerin dinî ritüellerini güvenli ve rahat bir şekil-
Yaralıların hastaneye kaldırılırken, patlamanın etkisiyle kilisede maddi hasar meydana geldi. Makassar Belediye Başkanı Muhammed Ramadhan Pomanto, pazar ayini için içeride bulunanların kiliseyi hedef alan saldırıdan etkilenmediğini açıkladı.
Hasene'den, Sierra Leone’de Üniversite Camii
Hasene International insani yardım derneği, Almanya ve Belçika’daki bağışçıların yardımı ile Sierra Leone’nin Makeni şehrinde bulunan Ernest Bai Koroma Üniversitesi’ne cami yaptırdı.
Y
ardım çalışmalarını pandemi sürecinde de durdurmayan Hasene International Derneği, Afrika’daki çalışmalarını sürdürüyor. Sierra Leone’nin dördüncü en büyük şehri Makeni’de, Ernest Bai Koroma Üniversitesi kampüsüne inşa edilen Koroma Üniversitesi Camii’nin açılışı Hasene International Başkanı Mesud Gülbahar ve üniversite yetkililerinin katıldığı bir programla yapıldı.
de yerine getirebilmelerini sağlamak için polisin faillere yönelik başarılı baskısının önemini vurguladı. Ülkede aşırılık yanlılarının ideolojisinin artan tehditleriyle mücadelede, eğitim yoluyla önleyici tedbirleri güçlendirmesi yönünde Endonezya Diyanet İşleri'ne tavsiyelerde bulundu. “TERÖRİZMİN HERHANGİ BİR DİNLE İLGİSİ YOKTUR.” Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ise yaptığı açıklamada, "Terörizm insanlığa karşı suçtur ve herhangi bir dinle ilgisi yoktur. Tüm dini öğretiler her ne sebeple olursa
olsun terörü reddeder." ifadesini kullandı. Kiliseye yönelik bombalı saldırıyı şiddetle kınadığını vurgulayan Widodo, saldırının derinlemesine araştırılması ve faillerinin bulunması talimatını verdiğini dile getirdi. Endonezya 2022 yılında Bali'de meydana gelen ve 202 kişinin ölmesine neden olan bombalı saldırılardan bu yana sözde “İslamcı” militanlarla mücadele ediyor. Ülkede İslam Cemaati örgütü 2008 yılında yasaklandı. Ülkedeki son yıllardaki en büyük saldırı 2018 yılında yaşanmış ve polis bu saldırının IŞİD'in yerel ağı tarafından yapıldığını açıklamıştı.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Hassan Oldu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Samia Suluhu Hassan, eski Cumhurbaşkanı John Magufuli'nin hayatını kaybetmesinin ardından Tanzanya'da Kur’ân-ı Kerîm üzerine yemin ederek başkanlık koltuğuna oturan ilk kadın oldu.
Ernest Bai Koroma Üniversitesi Camii, bay ve bayan olmak üzere toplam 250 kişilik kapasiteye sahip.
T
Açılışta konuşan Mesud Gülhabar, “Kampüs alanında bir kilise vardı ve camii üniversitede eğitim alan Müslüman öğrencileri için ihtiyaçtı. Bu ihtiyacı gidermiş olduk.” ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANI SAMİA SULUHU HASSAN
İlk olarak 2000’de siyasete girmeye karar veren Hassan, Zanzibar Temsilciler Meclisi'ne özel üye seçildi ve Zanzibar Başkan Amani Karume tarafından bakan olarak atandı. 2010’daki seçimlerde Tanzanya Ulusal Meclisi’ne milletvekili olarak giren Hassan, bu dönemde Devlet Başkanı Jakaya Kikwete tarafından Birlik İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı olarak atandı.
4 yıl boyunca Tanzanya Cumhurbaşkanı olarak görev yapacak olan Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan 1960 yılında Tanzanya’ya bağlı özerk adalar
Hassan, 2014’te ülkenin yeni anayasasını hazırlamakla görevli Kurucu Meclis Başkan Yardımcısı olarak seçildi.
Caminin yapımı Almanya ve Belçika’dan destek veren bağışçıların yardımı ile gerçekleşti.
anzanya Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Samia Suluhu Hassan getirildi. Kur’ân-ı Kerîm üzerine yemin ederek göreve başlayan Samia Suluhu Hassan Afrika kıtasındaki icracı tek kadın Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Afrika ülkelerinden Etiyopya’da da cumhurbaşkanlığı koltuğunda da bir kadın olarak Sahle-Work Zewde oturuyor. Ancak, Etiyopya’daki cumhurbaşkanlığı sembolik bir vazife icra ediyor.
olan Zanzibar’da doğdu. Hassan,1986’da Kalkınma Yönetimi Enstitüsünde kamu yönetiminde lisans, 1992-1994 arasında Manchester Üniversitesinde ekonomi alanında yüksek lisans eğitimi aldı.
DÜNYA
2 Nisan 2021
14
Çin’den, İngiltere’ye Uygur Türkleriyle Alakalı Misilleme
Çin Dışişleri Bakanlığı, İngiltere’de 9 kişi ile 4 kurum ve kuruluşa yaptırım uygulamaya karar verdi.
Ç
in Dışişleri Bakanlığı, İngiltere’nin Pekin yönetiminin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türklerine baskı uyguladığı gerekçesiyle Çinli yetkililere yönelik aldığı yaptırım kararına karşılık, İngiltere’de 9 kişi ile 4 kurum ve kuruluşa yaptırım uygulamaya karar verdiğini açıkladı. Bakanlıktan ismi paylaşılmayan bir sözcü, yaptığı yazılı açıklamada, İngiltere’nin yaptırım kararının Çin’in iç işlerine müdahale olduğunu ve ikili ilişkilere ciddi zarar verdiğini belirtti. Sözcü, İngiltere’nin Pekin Büyükelçisinin bu konu nedeniyle Çin Dışişleri Bakanlığına çağrıldığı belirterek İngiltere’nin yaptırım kararını güçlü şekilde kınadıklarını kaydetti. “İngiltere’den kasten yalan ve yanlış bilgiler yayan 9 kişi ile 4 kurum ve kuruluşa” yaptırım uygulamaya karar verdiklerini aktaran sözcü, bu kişilerin ve ailelerinin Çin Anakarası ile Hong Kong ve Makau özel idari bölgelerine girişlerinin, Çin ile iş yapmalarının yasaklandığını ve mal varlıklarının dondurulacağını belirtti. Sözcü, ilave karşı tedbir alma haklarını saklı tuttuklarını belirterek yaptırım kapsamına alınan çoğu İngiltere Parlamentosu’ndan 9 kişinin Tom Tugendhat, Iain Duncan Smith, Neil O’Brien, David Alton, Tim Loughton, Nusrat Ghani, Helena Kennedy, Joanne Nicola Smith Finley, Geoffrey Nice, kurum ve kuruluşların ise Çin Araştırma Grubu, Muhafazakar Parti İnsan Hakları Komisyonu ve Uyghur Tribunal, Essex Court Chambers olduğunu ifade etti. İNGİLTERE, YAPTIRIM KARARI NEDENİYLE ÇİN’İ KINADI İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Çin’in misilleme olarak İngiltere’deki 9 kişi ile 4 kurum ve kuruluş hakkında yaptırım kararı almasını kınadı. Raab yaptığı açıklamada, İngiltere’nin insan hakları ihlallerinden sorumlu olanlara yaptırım uygulamada uluslararası topluma katıldığı ancak Çin’in kendini eleştirenleri cezalandırdığını belirtti. Pekin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları ihlalleri
iddialarını çürütmek istiyorsa Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine bölgeye tam erişim izni vermesi gerektiğini kaydeden Raab, sosyal medya hesabından da açıklamada bulundu. Raab, Twitter’daki açıklamasında, “Çin’in, İngiliz milletvekilleri dahil ülke içi ve dışında insan hakları ihlallerini dile getirenleri susturma girişimini kınıyoruz.” dedi. İNGİLTERE’NİN YAPTIRIM KARARI İngiltere 22 Mart’ta Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türklerine yönelik baskılar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle 4 Çinli yetkili ve bir kuruluşa yaptırım kararı almıştı. İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Çin’in Uygurlara karşı uyguladığı baskı ve ihlalleri İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen “en büyük insan hakları krizlerden biri” olarak nitelemişti. Uluslararası ortaklarıyla çalışarak sorumlulara hesap sormak için hedefe yönelik yaptırımlar uyguladıklarını, bu kapsamda 4 Çinli yöneticiye ve Sincan Üretim ve İnşaat Birlikleri Kamu Güvenliği Bürosuna yaptırım kararı aldıklarını duyuran Raab, Çinli yöneticilerin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Siyasi ve Hukuki İşleri Komitesinin eski Sekreteri Cu Haylun, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Parti Komitesi Genel Sekreter Yardımcısı ve daha önce Sincan Uygur Özerk Bölgesi Siyasi ve Hukuk İşleri Komitesi Sekreteri olan Vang Cüncıng, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Siyasi ve Hukuki İşler Komitesi Sekreteri ve Kamu Güvenliği Bölümünün eski Müdürü Vang Mingşan, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Hükûmeti Başkan Yardımcısı ve Kamu Güvenliği Bölümü Direktörü Çın Mingguo olduğunu kaydetmişti. SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ’NDEKİ TARTIŞMALI KAMPLAR Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor. Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Böl-
gesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor. BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az
sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından, kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları zorla çalıştırma iddialarını reddederken BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini de geri çeviriyor.
Nijer’de Terör Saldırısında 58 Sivil Hayatını Kaybetti Nijer'in Mali sınırında sivilleri hedef alan terör saldırısında 58 kişi yaşamını yitirdi.
H
ükûmetten yapılan açıklamaya göre, motosikletli silahlı kişiler, Tillaberi bölgesindeki Banibangou mevkisinde kurulan hayvan pazarından dönenleri taşıyan otobüse saldırdı.Olayda ilk belirlemelere göre 58
kişi yaşamını yitirdi. Bazı yerel kaynaklarda ölü sayısının 65 olduğu iddia edildi. Henüz kimsenin üstlenmediği saldırıyı, bölgede bir süredir faaliyet gösteren terör örgütü DEAŞ’ın yapmış ola-
bileceği belirtiliyor. Mali ile Burkina Faso sınırında yer alan Tillaberi, sık sık terör örgütlerinin hedefi oluyor. Bölgede, 2017’den bu yana saldırılar nedeniyle olağanüstü hal uygulamasına geçilmişti.
DÜNYA
2 Nisan 2021
15
Kâbe ve Mescid-i Nebevî, Ramazan Ayına Hazırlanıyor Koronavirüs sebebiyle namaz ve tavaf için kısıtlamalar getirilen Kâbe ile birlikte Mescid-i Nebevî de teravih namazları ve ramazan ayı için hazırlanıyor. Kâbe’ye girişlere otomatik dezenfektan makinası yerleştirilirken, Mescid-i Nebevî'de otomatik robotlar dezenfekte için görev yapacak.
S
uudi Arabistan Kâbe ve Mescid-i Nebevî Umumî İdaresi, ramazan ayı hazırlıklarını hızlandırdı. Kâbe ve Medine’deki Mescid-i Nebevî yapılan hazırlıklar sonrası teravih namazı için ibadete tam olarak açılacak. Ramazan ayı boyunca Kâbe’ye tavaf ve namaz kılmak için gelecek olan Müslümanlar, maske ve mesafe kurallarına uyacaklar. Ancak, içeriye giriş için herhangi bir sayı veya yaş kısıtlaması olmayacak.
İdareden yapılan açıklamada, Kâbe’ye girişte iki tane otomatik dezenfektan makinası da yerleştirildi. İçeriye girenler bu kapıdan geçerek dezenfekte edilecek. Sayı kısıtlaması olmamasına rağmen, mesafe kuralı sebebiyle Kâbe’de bir anda en fazla 60 bin Müs-
lüman'ın namaz kılabileceği ifade ediliyor. MESCİD-İ NEBEVÎ DE RAMAZAN’A HAZIR Medine’de bulunan Mescid-i Nebevî de ramazan ayına hazırlandı. Hazırlıklar çerçevesinde Mescid-i Nebevî içerisine otomatik dezenfektan yapan robotlar yerleştirildi. Ravza-ı Şerif’te şimdi cenazelerin akrabalarının da namaz kılmalarına izin verilecek. Ravza-ı Şerif’te, daha önce, sadece imamlarla üst düzey görevlilerin namaz kılmasına izin veriliyordu. Ramazan ayında teravih için de bir kısıtlamaya gidilmeyecek. Fakat, Mescid-i Nebevî de maske ve mesafe şartı uygulanacak. Namaz kılacakların sayısı bu şekliyle kısmen de olsa kısıtlanmış olacak.
Avustralya’da Açık Cami Günü Avustralya’nın Victoria eyaletinde yapılan Açık Cami Günü programlarına Melbourne’deki İslam Toplumu Millî Görüş Dandenong Şubesi Emir Sultan Camii de katıldı. Programda İslam, Müslümanlar ve Emir Sultan Camii hakkında bilgi verildi.
A
vustralya’nın Victoria eyaleti İslam Konseyi eyalet çapında İslam ve camilerin tanıtımı için Açık Cami Günleri düzenledi. Eyaletteki 15 cami ve İslam merkezinde düzenlenen programlardan birisi de Avustralya İslam Toplumu Millî Görüş teşkilatlarının Melbourne’deki Dandenong Şubesi Emir Sultan Camii'nde düzenlendi. Emir Sul-
tan Camiindeki Açık Cami Günü organizesini cemiyetin Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı icra etti. Ziyaretçiler, Emir Sultan Camii’nin hizmetlerinin yanı sıra İslam, Müslümanlar, cami ve ibadetler hakkında çeşitli sorular sordu. Sorulara cami içinde cevaplar verildi. Öte yandan misafirlere Kur’ân-ı Kerîm’in İngilizce meali, İslam ve
İslam’ın namaz, zekât, oruç gibi ibadetleri hakkında hazırlanan broşürler verildi. Ziyaretçilere ayrıca, yiyecek ve içecek de ikram edildi. Emir Sultan Camiini ziyaret edenler arasında bölgenin Federal Milletvekili Julian Hill ile birlikte, belediye, kilise ve polis teşkilatından temsilciler vardı. Victoria
Eyaleti Yahudi Konseyi Başkanı Frank Greenstein, Victoria İslam Konseyi Başkanı Mohamed Mohideen ile Avustralya İslam Toplumu Millî Görüş Bölge Kurumsal İletişim Başkanı Kerim Buday da ziyaretçiler arasında yer aldı. Açık Cami Günü programı çerçevesinde ziyaretçiler öğle namazını izledi. Dandenong Şube Sekreteri Kamil Ercan misafirlere İslam ve cami-
nin hizmetleri hakkında bir sunum yaptı. Bölge İrşad Başkanı ve Emir Sultan Camii İmam-Hatibi Mehmed Salih Doğan da Kur’an okuyarak İngilizce mealini sundu. Program sonrasında, 2. yılını dolduran 15 Mart 2019 Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde terörist saldırısında katledilen kardeşlerimizin ruhları için İngilizce dua yapıldı.
DÜNYA
2 Nisan 2021
16
Hindistan’da İslami Okullarda Hinduizm Mecburi Ders Olarak Okutulacak Hindistan, İslam okullarında Hinduizm derslerini mecburi dersler arasına sokmak istiyor. Diğer dinlere mensup olan okullarda bu dersler mecburi olmayacak. Müslümanlar karara, bölücü ve toplumsal huzuru bozucu olduğu gerekçesi ile karşı çıkıyor.
S
on 10 yıldan beri Müslümanların pek çok haklarını kısıtlayan Hindistan’da İslami okullarda Hinduizm dersleri mecburi dersler olarak verilecek. Aynı mecburiyet diğer dinlere mensup okullar için öngörülmüyor.
Hindistan Eğitim Bakanı Ramesh Pokhriyal tarafından yapılan açıklamaya göre, Hinduizmin mecburi ders olarak İslami okullarda okutulmasına ilk etapta 100 medresede başlanacak. Daha sonra da 500’den fazla medresede öğretilecek olan Hinduizm dersleri, ileriki dönemlerde tüm İslami okullarda okutulacak. Bakanlık bu konuda haberlerin yaygınlaşması sosyal meddyada tepki görmesi üzerine bir açıklama yaparak derslerin seçmeli olduğunu ifade etmek istedi. Ancak, açık-
lamayı yapan Ulusal Açık Öğretim Enstitüsü Başkanı Professor Saroj Sharma’nın seçmeli olacak dediği dersleri de sadece Hindu ilahi ve dualarının adını zikretmesi tartışmaları daha da alevlendirdi. MÜSLÜMANLARDAN SERT TEPKİ Hinduizm Derslerine karşı Müslümanlardan sert tepki geldi. Lucknow’da bulunan Darul Uloom Farangi Mahal Medresesi öğretim üyesi Maulana Khalid Rasheed, hükûmetin İslam okullarında Hinduizm dersleri planını değerlendirirken, “Bir tıp fakültesinde okuyan öğrenciye, tıp dersleri yerine, İncil ya da Kur’an derslerinin mecburi edilmesi gibi bir şey” yorumunu yaptı. Hindistan’ın tanınmış dinî önderlerinden Maulana Yasoob Ab-
bas da, kararın anayasal karşılığı olmadığı gibi toplumsal huzuru bozucu ve bölücü bir özelliğe sahip olduğunu, Hindu okullarında Kur’an öğretilmesinin kabul edilmemeyeceği gerçeği ortada iken, böyle bir kararın tehlikeli olduğunu söyledi. Maulana Abbas, kararın Hindu ve Müslüman toplumları arasındaki çatışmayı da kışkırtacağına dikkat çekti. İslam okullarında Hinduizm dersleri planını Eğitim Bakanlığına bağlı “Ulusal Açık Öğretim Enstitüsü (National Institute of Open Schooling) tarafından hazırlandı. 15 kursluk bir programı öngören ders müfredatında Hinduizmin temel ilkeleri, Vedalar, Yogalar, Sanskritçe, Bhagavad-Gita ve Ramayana gibi Hindu ilahi ve duaları öğretilecek.
Sri Lanka 1000’den Fazla İslami Okulu Kapatacak
Sri Lanka hükûmeti ülkedeki İslami okulların kapatılması, kadınların yüzlerini örtmesinin ve İslami kitapların ithalatının yasaklanmasını öngören bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarı ülkedeki Müslümanların tepkisini çekti.
S
ri Lanka hükûmeti, İslam ve Müslümanlara karşı yürüttüğü yasaklama politikalarına bir yenisini daha ekledi. Ülkede 1000’den fazla İslami okulun kapatılması, Müslüman kadınların yüzlerini örtmeleri ve ülke dışından İslam ile ilgili kitapların ithalatının yasaklanması gibi bir sürü yasağı öngören yasa tasarısı hükümete sunuldu. Sri Lanka’daki Müslümanlar, hükûmeti, ülkenin sorunlarını çözmede başarılı ola-
mamakla suçlayarak, kamuoyunun dikkatini Müslümanlar üzerine çekerek başarılı olduğunu göstermeye çabaladığını ifade etti. Kamu Güvenliği Bakanı Sarath Weerasekera yaptığı açıklamada, bütün bu yasaklamaların “ulusal güvenliği” yakından ilgilendirdiğini, hükûmetin bilmediği bir şeyin okullarda öğretilmesinin kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla İslami okulların kapatılması için
yasa tasarısı hazırladığını bildirdi. Bakanlar kurulunun onayı sonrasında tasarı parlamentoya gönderilecek ve Parlamentoda yasaya dönüştürülecek. Sri Lanka hükûmeti Kovid-19 salgını sırasında, Müslümanlara ait cenazeleri ailelerine teslim etmeden yakılması kararıyla Başta Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütünün de eleştirisine muhatap olmuştu.
TOPLUM
2 Nisan 2021
Almanya’da Camilerden Evi Yanan Mağdur Ailelere Yardım Eli
İ
Bunun Adı Faşizm Değil!?
Ama bu aşırı sağcıların söylediği ile benim söylediğim arasında çok önemli bir fark var. Aşırı sağcıların amacı Müslümanları, kötülemek, aşağılamak, dolayısıyla Müslümanların haklarını kısıtlayarak kamusal alan içerisine sokmamaya yönelik bir propaganda yapmaktı. nin etkilenmesi sonrası mağdur ailelere maddi yardım yapıldı. “BELEDİYE BAŞKANI’NA, YARDIMDA BULUNMAK İSTEDİĞİMİZİ SÖYLEDİK” IGMG Viernheim Sultan Ahmet Camii Başkanı Mustafa Ünlü, konuyla ilgili Camia Haber’e yaptığı açıklamada, iki evde maddi hasarın büyük olduğunu belirtirken, “Onun
üzerine belediye başkanıyla görüştük, yardımda bulunmak istediğimizi söyledik. Belediye, mağdurlara ev verdi, hotellere yerleştirdi, maddi yardım yapıldı.” diye kaydetti. “CUMA NAMAZINDA 1000’ER EURO TOPLADIK” Başkan Mustafa Ünlü, aynı zamanda DİTİB Eyüp Sultan Camii ile aynı gün cuma namazında
1000’er Euro topladıklarını aktardı. Lernmobil derneğinin de buna ek olarak 600 Euro yardım yaptığını ve bununla birlikte toplam 2 bin 600 Euro’yu, mağdur ailelere havale ettiklerine belirtti. Bunun ardından ailelerin kendilerine özel bir teşekkür mesajı gönderdiklerini ifade etti. Ayrıca gelecek dönemde mağdur aileleri camilerinde misafir edeceklerini de sözlerine ekledi.
tatil ve dijital öğrenim malzemeleri gibi imkanları olmayan aile ve çocuklara yapılması düşünülen ek yardımlar, hedef odaklı yardımlar şeklinde planlanıyor. Habere göre, Aile Bakanlığının bilim kurulu, bu yardımlara her çocuk sahibi ailenin ihtiyaç duymadığı, ancak ihtiyaç duyan aile-
O hâlde ben ne demek istiyorum. Benim demek istediğim şu: “Müslümanlar söz konusu olduğunda Avrupa’nın demokratları, insan hakları savunucuları, bundan Müslümanları hep istisna tutarak, kendi kimyalarını bozmuşlardır.” Yani, onların demokratlığı, insan hakları, inanç özgürlüğü, kamusal alanda tezahür etme gibi temel ilkeleri, Müslümanlar için tersine işlemesi gereken ilkeler şekline dönüştü. Baksanıza, özgürlük ve refah söz konusu olduğunda akla gelen ilk ülkelerden olan Danimarka son 10 yılda, Müslüman ve göçmenlerin hakkını kısıtlayan toplam 140 yasa çıkarmış. Hem de sosyal ve liberal demokratların idaresinde. Almanya’ya baktığımızda bir zamanların solcu aktivisti, yeşil ve sosyal demokratı olan bir İçişleri Bakanı’nın dönemini unutmak mümkün mü? Danimarka, şimdi, “Avrupalı görünümünde olmayan” göçmenlerin büyük kentlerin belirli yerlerinde ikamet etmelerini engelleyecek bir yasa üzerinde çalışıyor. 2030 yılında kesin olarak uygulanması düşünülen yasaya göre, bir mahallede, “Avrupa görünümlü olmayan” kişilerin sayısı yüzde 30’u geçiyorsa, o kişiler, devlet, polis ve kanun zoruyla o mahalleden atılacaklar. İşte bu mantık istisnasız her “Avrupalı”yı sütten çıkma ak kaşık, diğerlerini de “toptan suçlu” olarak gören mantıktır. Fikir sahibi olanların sosyal demokrat olmasının da bir anlamı yok.
Almanya koronadan etkilenen aile ve çocuklara ek korona yardımı planlıyor. Ek yardımlar eğlence, tatil ve dijital öğrenim malzemeleri şeklinde yapılacak.
A
İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com
Son yıllardaki gelişmeleri derinlemesine incelediğimizde, Müslümanlar olarak Avrupa ülkelerinin kimyalarını bozduk. Aslında bu hükme daha önce, Avrupa’daki pek çok aşırı sağ eğilimli siyasal akımlar varmıştı.
Almanya’da Koronadan Etkilenen Ailelere Ek Yardım lmanya Federal Aile Bakanlığı, koronavirüs salgını sürecinde pandemiden etkilenen ailelere ek yardımlar planlıyor. Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberine göre, yapılması planlanan ek korna yardımları, daha önce yapıldığı gibi herkese verilmeyecek. Ancak, salgın sebebiyle tedavi, eğlence,
BAKIŞ AÇISI
Danimarka, Fransa, Hollanda, Avusturya, Belçika ve hatta İngiltere’ye bakınız, işleri güçleri Müslümanları kamusal alanın dışına “kanun gücü” ile atmanın peşindeler.
Almanya’nın Hessen eyaletinde bulunan Viernheim’de geçtiğimiz ay çıkan yangından 12’si çocuk 25 kişinin etkilenmesi sonrası bölgede iki cami, mağdur ailelere yardım eli uzattı. slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Viernheim Sultan Ahmet Camii, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Eyüp Sultan Camii ve Viernheim Belediyesi’ne ait Lernmobil derneğinin ortaklaşa başlatttığı kampanya kapsamında, Almanya’nın Hessen eyaletinde bulunan Viernheim’de geçtiğimiz ay çıkan yangında dört evin hasar görmesi ve yangından 12’si çocuk 25 kişi-
17
lerin de pandemiden kuvvetli bir şekilde etkilendiği gerekçesi ile, her aileye yardım yerine ihtiyacı olan aileye yardımı önerdi. Önerilen yardımlar arasında, evden çalışma, çocukların evde eğitimi gibi sebepler dolayısıyla yorgun düşen ailelerin çocuklara ile beraberce istirahat etme ihtiyacı
duyduğu, bu yüzden de bu aileler tatil imkânları sunulması da yer aldı. Öte yandan, bilim kurulu tarafından önerilen bu ek yardımların Federal Aile Bakanı Franziska Giffey tarafından değerlendirildiği ancak henüz bir karara varmadığı ifade edildi.
Sonra Fransa, Hollanda, Avusturya, Belçika ve hatta İngiltere’ye bakınız, işleri güçleri Müslümanları kamusal alanın dışına “kanun gücü” ile atmanın peşindeler. İçişleri Bakanı daha yeni inşa edilmekte olan ve önceki haftalarda duvarlarına sağcılar tarafından tehdit yazıları yazılan Strasburg’daki Eyüp Sultan Camii’ni, daha yürürlüğe girmeyen bir kanuna göre tehdit ediyor. O da yetmiyor, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da bu bakanı destekliyor. İki kere eyvah! Sonuncusunu söyleyeyim: Eğer İçişleri Bakanı’nın iddiası, Fransız istihbaratının bilgileri ise, yazık ve gerçekten de yazık! Birilerinin kızağına binip kayıp gidiyorlar. Ve bütün bu olup bitenlerin adı “Faşizm” değil, biliyor musunuz!?
TOPLUM
HUKUK KÖŞESİ Yusuf Kutlucan hukuk@camiahaber.com
2 Nisan 2021
18
IGMG’den Su Tasarrufu Kampanyası
Dizel Skandalında Tüketici Aleyhine Karar! Geçtiğimiz yıl Almanya Federal Mahkemesi Volkswagen (VW) şirketine karşı yürütülen davada tüketicilerin lehine karar vermişti. Sorunlu motor, EA189, aynı konserne ait olan Audi markasının bazı modellerinde de kullanılmıştı. "VW 34.000 davada tüketicilerle bir anlaşmaya vararak davaları sonlandırdı. Ayrıyeten 245.000 kişi ile mahkemeye gitmeden anlaşma yoluyla 1350 € ve 6257 € arası tazminat ödeyerek meseleyi kapatmıştı. "
Almanya Federal Mahkemesi VW kararında; üst düzey yetkililerin karar alarak kasıtlı bir hile stratejisi izlemiş olması gerektiğine kanaat getirdi. Zira resmî daireler ve tüketiciler arabanın normal kullanımdaki orandan daha az kirletici ve zararlı madde dışarıya attığına inandırıldı. Mahkeme, test aşamasında arabaların motor yazılımında motorun normalden daha az kirletici ve zararlı madde dışarıya atmasını sağladığına dikkat çekti. Bundan mütevellit tüketicilerin VW şirketine karşı tazminat hakkı olduğuna kanaat getirildi. VW 34.000 davada tüketicilerle bir anlaşmaya vararak davaları sonlandırdı. Ayrıyeten 245.000 kişi ile mahkemeye gitmeden anlaşma yoluyla 1350 € ve 6257 € arası tazminat ödeyerek meseleyi kapatmıştı. Bu 245.000 kişi arasında Audi sürücüleri de mevcut. Audi’ye karşı ise, düşük bir dört haneli sayı adedince davalar açıldı. Emsal dava teşkil edecek olan davada ilk etapta davacıya Naumburg’daki eyalet üst mahkemesi 20.000 €’luk tazminat hakkı vermişti. Gerekçe olarak ise aynı motoru kasıtlı olarak kullandığını öne sürmüştü. Almanya Federal Mahkemesi ise sırf aynı konserne ait olmanın bir şirketin yaptığı bilinçli bir eylemin diğer şirkete mal edilemeyeceğine karar verdi. Audi’nin de kasıtlı ve durumu bilerek, yani hile yapma niyeti ile, bu motorların kullanmış olması gerekiyor. Aksi hâlde bir tazminat hakkı yok. Bu meselenin tespiti için Almanya Federal Mahkemesi davayı tekrar görülmesi için Naumburg Eyalet Üst Mahkemesi’ne sevk etti. Audi şirketi bu davaya özgüvenle bakıyor, zira motorun üretimine kendileri dahil değilerdi ve davacının bunun aksini veya en azından Audi şirketinin hileli durumdan haberdar olduğunu ispat etmesi gerekiyor.
İslam Toplumu Millî Görüş su tasarrufu kampanyası başlattı. İlk olarak 500 camide uygulanacak olan kampanyayla camiler tasarruflu musluklarla donatılacak. Kampanyaya Hasene ve Fudul dernekleri de destek veriyor.
İ
düzeneklerle donatılacak. Aksiyon çerçevesinde su kullanımına dair bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları da yapılacak.
Avrupa’da ilk etapta 500 camide başlatılacak olan kampanya ile su kullanımının azaltılması çalışmaları desteklenecek. Bu bağlamda, camilerdeki musluklar tasarruf sağlayan
Dünya Su günü münasebetiyle bir açıklama yapan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün: “İslami bir cemaat olarak camilerimizin çevre konusunda duyarlı olmalarına ve doğal kaynakların tüketiminde bilinçli davranmalarına çok önem veriyoruz.” dedi. Ergün, Enbiyâ suresindeki “Her canlı şeyi sudan yarattığımı-
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG), Dünya Su Günü münasebetiyle, aralarında Hasene International ve İslami manevi rehberlik ve sosyal hizmet derneği Fudul’un da bulunduğu kuruluşlarla birlikte su tasarrufu kampanyası başlattı.
zı görüp düşünmediler mi?” ayetini hatırlatarak. Allah Teâlâ’nın bize bahşettiği en önemli doğal kaynağın su nimeti olduğunu söyledi. Ergün: “Dolayısıyla suyun israfı hem Allah’a hem de insanlığa karşı sorumluluğumuzla bağdaşmaz.” dedi. Hasene Başkanı Mesud Gülbahar da yaptığı açıklamada su kullanımın azaltılmasının önemine dikkat çekti ve “Bir bölgede açık bırakılan musluklardan tazyikli sular boşa akıtılırken diğer bir bölgede hem
insanlar hem de hayvanlar su kıtlığı sebebiyle hayatta kalma mücadelesi veriyorlar.” dedi. Fudul Başkanı Meryem Yaylak ise Almanya genelindeki uygulanacak olan su tasarrufu kampanyası ile insanları su tasarrufu konusunda duyarlı hâle getirmeyi arzu ettiklerini ifade etti. Meryem Yaylak, su kullanımına dair çarpıcı gerçekleri sosyal medyada grafikler eşliğinde sunarak sorular sormayı hedeflediklerini bildirdi.
Camia TV Ramazan Ayında Yine Geniş Bir Yelpazede Yayın Yapacak Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Camia TV ramazan ayında programları ile seyirciye geniş bir yayın yelpazesi sunacak.
2
020 yılı mart ayında Ailecek İzliyoruz sloganıyla yayın hayatına başlayan Camia TV, ramazan ayına özel hazırlıklarını tamamladı. Camia TV Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Çiçek, ramazan ayı özel yayını hakkında Camia’ya konuştu.
büyük beğeniye mazhar oldu.” dedi. Çiçek, ramazan ayında Camia TV’de izleyiciyi dolu dolu programların beklediğini de belirtti.
“RAMAZANDA İZLEYİCİMİZİ DOLU DOLU PROGRAMLAR BEKLİYOR”
Her zaman olduğu gibi ramazan ayındaki yayınlarda da; irşad, eğitim, irfan, ahlak ve amel-i salihi gündemde tutacaklarını olduğuna dikkat çeken Çiçek, “Mevcut yayınlarımızın yanı sıra, ramazan ayına özel programlarımız izleycimizle buluşacak. Genç imamlarımızla ‘Gökteki Yıldızlar’ programı ile sahabe hayatlarını ele alacağız. Genç imam-
Selçuk Çiçek, , “20 Mart 2020 tarihinden beri her gün yayınlarımızı sürdürmekteyiz. Zengin yayın içeriğimiz ile seyirciye ailecek izleyebilecekleri programlar sunuyoruz. Bir yıldır devam eden TV yayınımız
7’DEN 70’E HERKESİN AİLECEK İZLEYEBİLECEĞİ BİR YAYIN
larımız etrafındaki gençlere sıcak ve samimi bir ortamda her gün bir başka sahabeyi anlatacak. ‘Hikmet Deryaları’ ile her gün Kur’an’da adı geçen bir peygamberimizin hayatını işleyeceğiz. ‘Cıvıl Cıvıl Ramazan’ programı ile çocuklara ramazanı anlatan yayınımız ile Camia TV bu ramazan da 7’den 70’e herkesin ailecek izleyebileceği bir yayın programını sunacak.” ifadelerini kullandı. MUKABELE VE İFTAR SEVİNCİ Geçen yıl ramazan ayında olduğu gibi bu yıl da günde iki kez mukabele yayını yapacaklarını da belirten Çiçek, şunları söyledi: “Ramazanda
yayınlarımız yine öğle ezanı ve mukabele ile başlayacak. Genç kardeşlerimizin o güzel tilavetleriyle mukabele yayını her gün öğle namazı sonrası yayınlanıp, tekrarı ikindi namazı sonrası olacak. Günün finalini yine her akşam farklı konu ve konukları ağırlayacağımız İftar Sevinci ile yapacağız.” Severek izlenilen Biz Bir Aileyiz ve Gönüllerin Yolculuğu programının ramazan ayında özel yayınlarıyla devam edeceğini bildiren Çiçek, bunların yanı sıra genç kardeşlerimizin hazırladığı Sefer Tası ve Genç Ramazan programlarının da ilgiyle izleneceğinden emin olduğunu belirtti.
GENÇLIK
2 Nisan 2021
19
Suriyeli Münir Duisburg Mevlana Camii’nde Hafız Oldu
IGMG Duisburg Mevlana Camisi Hafızlık Kurumu'nda 50'ye yakın Suriyeli öğrenci Kur'an eğitimi alıyor. Öğrencilerden Münir Hattab hafızlığını tamamlayarak Mevlana Camii'nin 10. hafızı oldu.
A
lmanya’nın Duisburg şehrinde İslam Toplumu Millî Görüş’e (IGMG) bağlı Mevlana Camii Hafızlık Kurumu, yeni hafızlar yetiştirmeye devam ediyor. Mevlana Camii Hafızlık Kurumu’nda son olarak Suriye’deki savaştan kaçarak ailesi ile birlikte önce Türkiye’ye oradan da Almanya’ya gelen Münir Hattap
hafızlık sevincini yaşadı. 2019 Haziran’ında başladığı hafızlığını tamamlayan 14 yaşındaki Münir için Mevlana Camii’nde cuma namazı sonrası merasim töreni düzenlendi. Mevlana Camii Hafızlık Kurumu’nda, 91’i hafızlık olmak üzere 450’ye yakın öğrenci eğitim gö-
rüyor. İslam Toplumu Millî Görüş Düsseldorf Bölge Başkanı Bayram Kılıç, hafızlık kurumunun 10’uncu hafızının Suriyeli Münir olduğunu söyledi. Kılıç, “Bu durum bizi hem duygulandırdı hem sevindirdi. Ümmet anlayışı olan İslam Toplumu Millî Görüş Toplumu’nun gerçeklerini bir kez daha ortaya koydu.” ifadelerini kullandı.
“10’UNCU HAFIZIMIZI ÇIKARMANIN ONURUNU YAŞIYORUZ” Mevlana Camii İmam Hatibi Talip Toklu da, pandemi başlamadan önce Mevlana Camii olarak Suriyeli öğrencilere de kapılarını açtıklarını söyledi. 50’ye yakın Suriyeli öğrencinin Kur’an eği-
timine devam ettiğini ifade etti. Toklu, “10’uncu hafızımızı çıkarmanın onurunu yaşıyoruz.” diye konuştu. Münir Hattab da hafız olduğu için çok mutlu olduğunu belirterek, hocası ve kendisine verdikleri destekten dolayı anne ve babasına çok teşekkür ettiği söyledi.
Danimarka İslam Toplumu Şubeler Arası Bilgi Yarışması Düzenledi Danimarka İslam Toplumu’nun (DIT) 14’üncüsünü düzenlediği Bilgi Yarışması pandemi tedbirleri nedeniyle çevrim içi olarak yapıldı.
D
animarka İslam Toplumu (DIT) Bölge Eğitim Başkanlığı tarafından 14 Mart’ta düzenlenen Bilgi Yarışması yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri nedeniyle çevrim içi olarak yapıldı. Temel Bilgiler kitaplarından itikad, siyer, ibadet ve ahlâk kategorilerinden çeşitli soruların yöneltildiği yarışmaya, 6 şubeden 10-13 yaş arası 15 öğrenci katıldı. Heyecanlı geçen yarışmanın sonunda Arhus Şubesi birinci,
Vejle Şubesi ikinci ve Bröndby Şubesi üçüncü oldu. DANİMARKA İSLAM TOPLUMU’NDAN ÖRNEK FAALİYET DIT Bölge Eğitim Başkanı İbrahim Orhan Aras konuşmasında, “Çocuklarımızı İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Eğitim Başkanlığının hazırlamış olduğu eğitim müfredatları çerçevesinde manevi eğitim vererek yetiştirmek istiyoruz.
Amacımız temel eğitim grubundaki çocuklarımızı bu tür sosyal faaliyetler ile bir araya getirerek hem temel dinî bilgilerini geliştirmek hem de özgüvenlerini yükseltmektir. Zira gelecek nesillerin dinî değerlerini muhafaza etmeleri ve bulunduğumuz coğrafyada dinî kimliklerini unutmamalarını sağlamak bizim görevimizdir. Tatlı bir rekabetin yaşandığı yarışma, herkesin memnun olduğu güzel bir netice ile tamamlanmış oldu.” dedi.
GENÇLIK
2 Nisan 2021
20
Almanya’da İnternet Ortamında Gençler Mobbing ve Cinsel Tacizden Daha İyi Korunacak Almanya Eyaletler Meclisi, yeni Gençliği Koruma Yasası’nı onayladı. Gençler bundan böyle, mobbing, cinsel taciz ve nefret söylemlerinden daha iyi korunacak.
A
lmanya’da Eyaletler Meclisi, çocuk ve gençlerin internet ortamındaki güvenlikleriyle alakalı yeni Gençliği Koruma Yasası’nı onayladı. Buna göre gençlerin internet ortamında daha iyi korunması yönünde karar alındı. Yeni yasaya göre ayrıca internet servis sağlayıcılarının, “Kaygısız katılım için önleyici tedbirler” almaları gerektiği açıklandı. GENÇLER MOBBİNG VE CİNSEL TACİZDEN KORUNACAK İnternet servis sağlayıcılarının, yeni yasaya göre, genç internet kullanıcılarını bir ön ayar ile, mobbing, cinsel taciz ve nefret söylem-
lerinden korumaları gerekecek. Buna göre çocuk ve gençler, oynadıkları oyunlar ve sosyal medyada, yabancı kişiler tarafından artık kolay bir şekilde bulunamayacak. YENİ GÜVENLİK SİSTEMLERİ GELİŞTİRİLECEK Bunun yanında ayrıca genç internet kullancılarına yönelik yeni güvenlik sistemleri geliştirilecek. Bu sistemler üzerinden genç kullanıcılar yardım bulabilecek. Aynı sistem üzerinden şikâyetler de dile getirilebilecek. Ayrıca velilerin de çocuklarını daha iyi yönlendirmeleri için oyun ve filmlerde tek tip yaş sınırlandırması getirilecek.
Annemasse Şubesinde Kur'ân-ı Kerîm'i Güzel Okuma Yarışması Alpes Bölgesi Annemasse şubesinin düzenlediğı Kur'ân-ı Kerîm'i Güzel Okuma Yarışmasında 10-13 yaş grubunda Muhammed Talha Pala, 14-18 yaş grubunda da Ensar Tanrıkulu birinci oldu.
F
ransa İslam Toplumu Millî Görüş (CIMG) Alpes Bölgesi Annemasse şubesi Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması düzenlendi. Yarışma 10-13 ve 14-18 yaş grubu olmak üzere iki kategoride gerçekleşti. Yarışmaya toplam 14 öğrenci katıldı.
Yarışma sonucunda 10-13 yaş kategorisinde Muhammed Talha Pala birinci, Emre Taşpınar ikinci, Malik Aytekin ise üçüncü oldu.
Kur'ân-ı Kerîm'i Güzel Okuma Yarışması’na 10-13 yaş kategorisinde 9 öğrenci, 14-18 yaş kategorisinde ise 5 öğrenci katıldı.
Yarışmada jüri üyesi olarak, CIMG Annemasse Şubesi İrşad Başkanı Sefa Tamtürk ile İsrafil Kızıldağ yer aldı.
14-18 yaş kategorisinde de Ensar Tanrikulu birinci, Recep Yıldız ikinci, Mikail Sonay ise üçüncü oldu.
Annemasse Ev Sohbetleri sorumlusu Mustafa Sonay, yarışmaya katılan öğrencilerin sosyal cesaretlerini tebrik ettti ve "Bizler için bütün öğrencilerimizin birinci olduğunu ifade etmek istiyor, yavrularımıza başarılar diliyorum" dedi. Yarışmada dereceye giren öğrencilerin ödüllerini şube yönetim kurulu üyeleri ile Hüda Eğitim Merkezi hocaları tarafından takdim edildi.
AILE
2 Nisan 2021
Çocuklar İle İletişim TUBA ÇAPKIN İletişim en az iki bireyin bir araya geldiğinde vuku bulan ilişkinin şeklidir. Bireyler birbiri ile konuşmasa bile verdikleri bir mesaj vardır. Bunun için de bazen istemli bazen istemsiz olarak vücut dilimizi kullanırız. Örneğin doktorda bekleme odasında ilgilendiğimiz telefon veya okuduğumuz kitap, o odada olan diğer insanlara konuşmak istemediğimizi belirtir. Veya uçakta yanımıza oturan daha önce tanımadığımız kişiye verdiğimiz selam ve onu alış şekli, bu yolculuk sohbet ile mi geçecek yoksa herkes kendi hâlinde susarak mı, bunun sinyalini verir. İletişim, konuşmaktan öte duyduklarımız, gördüklerimiz ve en önemlisi hissettiklerimizdir. Peki yabancı insanlar ile olduğunda bu kadar kolay anlaşılan iletişim, söz konusu aile olduğunda hatta çocuklar olduğunda neden bu kadar zorlaşabiliyor? Aile her duyguyu en yoğun yaşadığımız yerdir. Buda kimi zaman bir yabancıdan aşılmayacak sınırların aşılmasına ve akabinde kırgınlıkların yaşanmasına sebep olabiliyor. Çocuklar ile olan
İletişim, konuşmaktan öte duyduklarımız, gördüklerimiz ve en önemlisi hissettiklerimizdir. iletişimimizde biz yetişkinlerin sıkça düştüğü bir durumdan bahsetmek istiyorum. Yetişkincilik! Biz yetişkinler yaşımız ve hayat tecrübemizden yola çıkarak söylediklerimizin ve fiillerimizin çocuk veya genç karşısında kabul görmesini bekleyebiliyoruz. “ Benim yaşıma gelince anlarsın ” , “ Sen daha kaç yaşındasın ” , “ o sana göre değil bırak abin yapsın ” , veya üzerine basılarak söylenen “ sen artık 13 yaşındasın, bunları anlaman lazım ” , gibi cümleler yetişkincilik için birkaç örnek. Bunlar kötü niyetle söylenen şeyler değil Tuba hanım, dediğinizi duyar gibiyim. Fakat bu tür cümlelerin çocuk ve gençler tarafından nasıl tercüme edildiğine bakalım: “Anlamakta sıkıntı yaşıyorum ” , “henüz hiç bir hayat tecrübem
MARTIN LINGS
YENİ Ç I K T I!
Sipariş T +49 221 7390441 www.pluralverlag.eu www.kitapkulubu.de
yok ” , “ben beceremiyorum ve abimin bana yardım etmesine ihtiyacım var ” , “13 yaşında bir insan nasıl olur bilmiyorum ve sorumluluklarından korkuyorum ”. Yetişkinciliğin çocuklar üzerindeki etkileri şunlardır: • • • •
Yetersizlik hissi Güvensizlik hissi/ belirsizlik Öfke Özgüven eksikliği
Ne profesyoneller ne de ebeveynler bu hataya düşmemenin sözünü veremeyiz. Burada esas olan bu konu ile ilgili bir duruş ve tutum edinmektir. Bunun için çocuğu ihtiyaç ve endişelerini ciddiye almak, çocuğun dünyasını anlamak istememiz gerekir. Her şeye rağmen yetişkincilik içeren bir cümle kullandığımızda kendimize şu soruları soralım: 1. Bir yetişkin ile böyle konuşur muydum? 2. Benimle böyle konuşulmasını ister miyim? Bu iki sorudan en az birine cevabınız “ hayır ” olduğunda, bunun telafisinin yolunu bulmamız, iletişim adına attığımız sağlıklı bir adım olacaktır.
YETIŞKINLER İÇIN TEMEL DINÎ BILGILER
PEYGAMBERLER TARIHI
YENİ Ç I K T I!
Sipariş T +49 221 7390441 www.pluralverlag.eu www.kitapkulubu.de
21
Pusula FIKIH KÖŞESİ Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com
Bölmeli Zihin İslami eğitimle yetiştirilmesi amaçlanan bireyin temel özelliklerinin neler olacağı konusunda Müslümanların birbiriyle zıtlaşacak kadar farklılaştıkları aşikâr. Bunu hem İslami eğitim anlayış ve uygulamalarından, hem de “Müslüman birey” tasavvurlarından anlamak mümkün. Ancak, zıtlaşsalar da İslam’ın tevhidi bakış açısıyla bağdaşmayan bölmeli bir zihne sahip olma bakımından genelde farkları yok. Bunu İslami eğitime dair bir yazıdan alıntı üzerinden açalım: “İyi Kur’an okuyan insan, yalnızca iyi Kur’an okuyan bir insandır. Şahsi olarak belki çok sevap işliyor olabilir, ancak toplumsal anlamda ‘faydalı’ değildir.… Ancak iyi bir bilim adamı, doktor, mühendis, öğretmen, müzisyen (…) cemiyete faydalıdır. Bu faydalı bireyler aynı zamanda iyi birer Kur’an okuyucusu olabilirler de. İslam’ı değil, ‘Müslümanlar’ı önceleyen bir bakışın, iyi Müslüman yetiştirmeye değil, iyi bilim adamı, doktor, mühendis, öğretmen, müzisyen (…) yetiştirmeye odaklanması gerekir.” Yazar, karşı çıktığı Müslümanlar gibi bölmeli bir zihne sahip. Onun kafasında da, “iyi Müslüman” kavramı, yararlı işler yapmayı içermiyor. O da, insanlar için yararlı olan şeyleri, dinî olan ve olmayan diye ayırıyor. Üstelik, toplum hayatı açısından yararlı olan şeyleri, dinle ilişkilendirmiyor. Karşıtları gibi o da, varlık dünyasına, insana, onun hayatına, eğitimine ve eğitimde yer verilecek bilgilere İslam’ın bir bütün olarak baktığının farkında değil. Ona göre de, dindarlık hayata girmiyor; “İyi Müslüman” olmak, mesela işini sağlam ve güzel yapan iyi meslek insanı olmayı kapsamıyor.
İyi Kur’an okuyan insan, yalnızca iyi Kur’an okuyan bir insandır. Şahsi olarak belki çok sevap işliyor olabilir, ancak toplumsal anlamda ‘faydalı’ değildir.… Ancak iyi bir bilim adamı, doktor, mühendis, öğretmen, müzisyen (…) cemiyete faydalıdır. Oysa tahkiki imana dayanan dindarlık, aile hayatından meslek hayatına, ticaretten trafiğe…Müslüman’ın günlük hayatının bütün boyutlarında etkisini gösterir. Bu dindarlık, hayatın her alanını kuşatan değerler sistemini içerir ve bunların istismarına izin vermez. Paramparça değil bütünlüklü bir dindarlık anlayışına sahip Müslüman, mesela namaz, oruç gibi ibadetler konusunda titizlik göstermekle birlikte tembel, alın teriyle hak etmediği şeyleri isteyen, aile içinde ve dışında geçimsiz, üretmeden tüketen, işini rastgele ve baştan savma yapan, hayatta üstlendiği her rolün hakkını vermeye didinmeyen (evlat, eş, baba/anne, meslek insanı vb.) vs. olamaz. Kendine ve çevresine zarar vermez, yararlı olmaya can atar. O, iyi Müslüman’ın, “insanlara zararı dokunmayan”, “insanlara yararlı olan” kişi olduğunun bilincindedir (Buhârî, İman, 10).
AILE
2 Nisan 2021
22
Pandemi Özellikle Aile ve Kadınlarda Ruhsal Sıkıntılara Sebep Oluyor Olağanüstü kriz şartları altında olağanüstü büyük sorumluluklar üstlenen birçok insan psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip. Kapanan okulların ve evde çalışmanın yol açtığı mekânsal darlık ve yeni görevlerin, belirsiz iş durumunun doğurduğu finansal kaygılar ile bir araya geldiği aileler ruhsal sıkıntılar ile sarsılıyor. Özellikle kadınlar, aşırı psikosomatik stres belirtilerinden şikâyetçi. Peki bunun çözüm yolları nedir? R. ZEYNEP ÖNVER KRIZ ŞARTLARI ALTINDA ARTAN RUHSAL HASTALIKLAR Erlangen Üniversitesi’nin psikoloji Profesörü Louisa Kulke bu senin başında Berliner Zeitung gazetesine verdiği röportajda, uluslararası araştırmalarının psikolojik rahatsızlıkların kriz dönemlerinde artış gösterdiğine işaret ettiğini bildiriyor. Pandemi şartlarının en çok sarstığı insanlar arasında parasal kaygılardan şikâyetçi olanlar, yalnız yaşayan kişiler, zaten ruhsal sıkıntılardan muzdarip olanlar ve hem ev ofisi (home office), hem de ev okulunu (home schooling) bir araya getirmeye çalışan aileler yer alıyor. Ulrike Lüken, Berlin’deki Humboldt Üniversitesi’nin psikoterapi profesörü, kronik stresin geniş bir toplumsal kesiti ilgilendirdiğini vurguluyor. Lüken’e göre bu durum yeni psikolojik hastalıkların ortaya çıkması ve ruhsal rahatsızlıkların nüksetmesi için güçlendirici faktör işlevini görüyor. Psikoterapist Wolfgang Krüger, Alman toplumunun krizin yol açtığı zorlukları göğüsleyebilme konusunda yetersiz olduğu kanısında. Muayenehanesinde, pandemi döneminde normal şartlara nazaran yaklaşık 40% oranında sayıca artan hastasını tedavi eden Krüger, insanların umuda ihtiyaç duyduğunun altını çiziyor. PANDEMININ SEBEP OLDUĞU STRES FAKTÖRLERI KADIN VE ERKEKLERI FARKLI DÜZEYDE ETKILIYOR Büyük bir araştırma enstitüsü olan Forsa’nın 2020 senesinin ilkbahar aylarında gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre Almanya’da yaşayan insanların çoğunluğu psikolojik açıdan pandemiden olumsuz etkileniyor. Ankete katılan kadınların %57’si ve erkeklerin %42’si, korona krizi
dolayısıyla normalden daha stresli hissettiğini bildiriyor. İş ile ilgili yükümlülükler ve çocukların tüm gün evde kalması ailelere çifte sorumluluk yüklüyor. Uzmanlara göre bu çifte vazife, erkek ve kadınların farklı düzeyde strese maruz kalmasını açıklıyor. Kadınlar ev ofisinin yanında çoğu kez okula devam edemeyen çocuklarının bakımı ve eğitimine dair görevleri üstlendiği için, çiftler arasında görev dağılımı noktasında bir eşitsizlik vuku buluyor. 154 psikiyatr ve psikoterapistin 2020 senesinin Ekim ve Kasım aylarında katıldığı bir araştırmanın ortaya koyduğu üzere, psikolojik şikâyetler özellikle kadınlar ve çocuklu ailelerde geçen sene büyük bir yükseliş gösterdi. Ruhsal sıkıntıların artışı uzmanların %70’i tarafından erkek hastalarda gözlemlenirken, %86’sı bunun kadın hastaları için geçerli olduğunu belirtiyor. Almanya’nın kuzeydoğusunda bulunan Mecklenburg-Vorpommern eyaletinin Kühlungsborn şehrindeki bir anne-çocuk kliniğini yöneten Elisabeth Grochtmann, sağlık ocağına müracaat eden birçok yorgun kadından bahsediyor. Pandemi şartlarından dolayı ev ofisinin yanında çoğu kez çocuklarının okul eğitimi ve tam gün bakımı ile de ilgilenmek zorunda kalan kadınlar, hem bedensel şikâyetlerle, hem de ruhsal rahatsızlıklarla tıbbi yardıma başvuruyor. ÇOĞU EBEVEYN EV OFISINDE OLAĞANÜSTÜ STRESE MARUZ KALIYOR Psikiyatr ve psikoterapistlerin büyük bir kısmı çocuklu ailelerin strese karşı daha hassas olduğunu tespit ediyor. Uzmanlara göre bu gelişmenin muhtemel nedenleri, kişisel geri çekilme olanağı sunan özel alanların eksikliği, iş yerine ilişkin endişeler ve finansal korkular olarak betimlenebiliyor. Buna ilaveten ebeveynler çocuklarının Korona dönemindeki
gelişimine, eğitimine ve sağlığına yönelik kaygılar taşıyor. Forsa anketi katılımcısı olan ebeveynlerin %69’u korona döneminde, bilhassa evde çalışmalarından dolayı ruhsal gerilim yaşadığını belirtiyor. Buna karşılık, çocuksuz çalışanların ancak yarısı ev ofisi nedeniyle strese maruz kaldığını beyan ediyor. Araştırmaya katılan insanların %80’i özellikle aile ve arkadaş ortamıyla irtibatın zayıflamasından muzdarip. En sık zikredilen ikinci stres faktörü ise, yakınların hastalanma ihtimaline dair endişeler
oldu (%57). Bunu %56 oranı ile sıkı takip eden gerginlik etkeni, anaokul ve okul kapanmaları olarak kayda geçti. Anket katılımcılarının yarısı, bir ekonomik krizin gerçekleşmesinden de kaygılanıyor. İŞ STRESI KORONA DÖNEMINDE ARTIYOR Kriz durumu insanların çalışma şartlarına da ciddi derecede yansıyor. İncelemeye katılanların %38’i yeni iş koşullarını normalden daha stresli olarak nitelendiriyor. Yalnızlık ve can sıkıntısı sıkça anılan bunalım etkenlerinden oldu.
Ruhsal Sağlığın Korunması Adına Ne Yapılmalı? Psikoloji Profesörü Ulrike Lüken, sabit ve devamlı bir günlük planla birlikte rahatlatıcı ve dinlendirici meşgaleler tavsiye ediyor. Disiplinli ve iyi bir şekilde bölüştürülüp kullanılan enerjinin stresten uzak tutabileceğinin altını çizen Lüken, ekibiyle beraber stres mağdurları için internet üzeri bir yardım programı geliştirdi. Programın katılımcıları öncelikle bir anket formu dolduruyor. Ardından bir dijital danışman tarafından davranışlar ile ilgili öğüt ve ipucu verilerek, yararlı egzersizler gösteriliyor. Bundan ziyade yardım talep edenler için altı haftalık bir online grup programı teklif ediliyor. 2020 yılının Eylül ayından itibaren bu programa 700 insan katıldı. Sıkça beyan edilen ruhsal sıkıntı belirtileri ise; düzensiz uyku, korku, depresif duygudurum bozukluğu ve sürekli dalınan kara düşünceler oldu. Erlangenli Psikolog Louisa Kulke hareket ve sosyal temasların ruhsal sağlığın korunmasındaki önemine dikkat çekiyor. Yalnızlığın depresyonu teşvik ettiğini açıklayan Kulke, dijital da olsa aile ve arkadaşlar ile buluşup eşzamanlı bir biçimde film izlemek veya şarkı söylemek gibi faaliyetlerde bulunulmasını öneriyor.
Araştırmaya göre pandemi en fazla gençleri, bununla birlikte de iş hayatında bulunan toplumsal kesiti, olumsuz etkiliyor. 60 yaş altı katılımcıların üçte biri, güncel vaziyetin üstesinden gelme konusunda büyük zorluklar ile karşılaştığını ifade ediyor. Diğer yandan yaşlılar arasında yer alan sadece %27’lik kesim, ruhsal gerilime uğradığını anlatıyor. Bu ayrım, yaşam biçimi daha aktif olan gençlerin yaşça büyük insanlara kıyasla, pandemi tarafından daha fazla kısıtlanmaya maruz kalması ile de açıklanabilir.
Kriz şartlarının yol açtığı stres düzeyi insandan insana farklılık gösteriyor. İngiltere’nin Surrey Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve bilimsel dergi Journal of Positive Psychology’de yayımlanan araştırmaya göre psikolojik vaziyet ile hayata bakış açısı arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Bilim insanlarının vardığı sonuca bakılırsa, geçmişin yasını tutmak yerine güncel olumlulukların değerini bilmek ve geleceğe dair umut beslemek, insanların ruhsal ve bununla beraber bedensel sağlığı için oldukça yararlı.
HAYAT
2 Nisan 2021
Gazzâlî, Selçukluların Yetiştirdiği Bir Âlimdir PLURAL Yayınevi tarafından yayınlanan Gazzâlî kitabının yazarı Prof. Dr. Cağfer Karadaş Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesidir.
Yaşadığı dönemde bilhassa Bâtınilikle mücadele eden tanınmış İslam âlimi İmam Gazzâlî eserleriyle günümüze de ışık tutan isimlerden. Prof. Dr. Cağfer Karadaş ile İmam Gazzâlî kitabı üzerine konuştuk. Hocam İmam Gazzâlî İslami ilimleri farklı bir anlayışla okuyarak kapsamlı bir şekilde ele alan döneminin insanına yeni bir üslup ve bakış açısı kazandırmakla tanınıyor. Sizi Gazzâlî kitabını yazmaya teşvik eden bir sebep var mı? Benim araştırma alanım kelâm ilmi olduğu için özellikle kelâmcılarla yakından ilgileniyordum. Öğrenciliğimden beri zaten kelâma ilgi duyan bir kişiliğim vardı. Gazzâlî hakkındaki bu eseri bunun için yazdım. Gazzâlî’nin kitapları da Türkiye’de en çok bulunan kitaplar arasında yer alıyor. İmam Hatip’deki öğrenciliğim sırasında bile Gazzâlî’nin birçok kitabını okuduğumu hatırlıyorum. Böyle olunca Gazzâlî’ye olan ilgim arttı. Kelâm alanında bir akademisyen olarak çalışırken bir şey fark ettim: Gazzâlî Selçukluların yetiştirdiği, Selçukluların sınırları içerisinde öğrenci yetiştiren, ders veren bir âlimdir. Gazzâlî âdeta Büyük Selçukluların bir âlimidir. Selçuklular tarafından yetiştirilmiştir ve onlar tarafından çeşitli görevlere getirilmiş, medreselerde görev verilmiş olan bir kişidir. Bu benim ilgimi daha çok çekti. Hatta bir ara Selçukluları biraz araştırma ihtiyacı hissettim. Araştırırken Selçukluların dinî politikası dikkatimi çekti. Bâtınilere karşı bir politika kurduklarını gördüm. O zamanlarda Bâtınilerden, Karamitalar ve Fâtımîler var. Özellikle Fâtımîler çok etkili bir devlet. Bir dönem hatta o kadar etkili olmuşlar ki, kurdukları donanma ile Akdeniz’i bir Fâtımî denizi hâline getirmişler. Fâtımîler Mısır’da, Selçuklular İran ve Anadolu’da ama? Fâtımîler Mısır ve civarında kurulmuş, bir dönem Suriye’yi
de ele geçirme gibi durumları söz konusu olmuş. İşte bundan korkan Abbasi Sultanlığı Batınîlere/ Fâtımîlere karşı güçlü bir destek ararken sahneye Selçuklular çıkıyor. Selçuklular, Gaznelileri yeniyor, sonra da halifeyle deyim yerindeyse bir koalisyon kurarak Bağdat’a geliyorlar. Bağdat’ı da kontrolleri altına alıyorlar. Halife ile bir koalisyon kurarak Batınîlere karşı mücadeleye girişiyorlar. Burada Gazzâlî nerede duruyor hocam? İşte Gazzâlî tam o mücadelenin merkezinde yer almaktadır ve o mücadelenin adeta teorisyenliğini yapmaktadır zaten Batınîlere yönelik en önemli eseri Fedâihu’l-Batınîyye adlı eseri yazıyor. Yine üç, dört tane daha Batınîlere karşı yazdığı, onlara cevap teşkil eden, onlara reddiye olarak kaleme aldığı eserleri söz konusu. Selçuklular ve Batınîlerle mücadele deyince aslında Vezir Nizamül Mülk akla gelmiyor mu hocam? Elbette ki, Gazzâlî’nin en önemli destekçisi, belki çağların en büyük veziri diyebileceğimiz Nizamül Mülk’tür. Nizamül Mülk’ü niye bu kadar büyütüyoruz dersek sebebi şudur: Bugünkü devlet sistemimizin altında bile Nizamül Mülk’ün imzası vardır. Nizamül Mülk Büyük Selçuklu’nun kurulmasında çok önemli bir rol oynamış, ondan sonra kurulan devletler âdeta o Nizamül Mülk’ün kurduğu sistemi devralarak gelmişler ve bugün bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinin sistemi içerisinde bile Nizamül Mülk’ün eserlerini, izlerini bulmak mümkündür diye düşünüyorum. O yüzden Nizamül Mülk çok önemli ve bu Nizamül Mülk orada bir politika geliştiriyor. Selçukluların ayakta kalması için iyi bir düşünceye dayanması gerekiyor. O düşünceyi de Ehl-i sünnet olarak
tespit ediyor ve Bâtıniler karşısında böylece devlet, düşünce olarak daha sağlam bir zemine dayanmış oluyor. Bunun için de belli âlimleri çok fazla destekliyor. Bunlar içerisinde en çok desteklediği iki âlim söz konusudur. Birisi Gazzâlî’nin hocası olan Cüveynî. İkincisi de Bağdat’a Nizamiye Medresesi yapıp başına getirdiği Ebu İshak Eşrazî. Gazzâlî’yi yetiştiren de Cüveynî’dir. Gazzâlî nerede yetişiyor hocam? Nizamül Mülk’ün kurduğu okullar silsilesinde. Nizamül Mülk, dünyada ilk defa bir örgün eğitim sistemi geliştiriyor. Dokuz ya da bazı araştırmalara göre on sekiz tane Nizamiye Medresesi Kuruyor. Bunların ilki Nişabur Nizamiyesi, ikincisi yanılmıyorsam Bağdat Nizamiyesi ki, zaten, en önemli nizamiye bu iki nizamiyedir. Gazzâlî Nişabur Nizamiyesi’nde yetişmiş bir alim. Orada yetişiyor, ilmini tamamlıyor sonra Nizamül Mülk’ün karargâhında onun danışmanları arasında yer alıyor. Yaklaşık altı yıl Nizamül Mülk’e danışmanlık yapıyor karargahında. Daha sonra çok genç yaşta otuzlu diyebileceğimiz yaşlarda Ebu İshak Eşrazî’nin vefatından sonra, Bağdat Nizamiyesi bir nevi başsız kalıyor. Birkaç kişi getiriyor fakat çok memnun kalmıyor. Nizamül Mülk bunun üzerine Gazzâlî’ye teklif ediyor ve Gazzâlî’yi getirip Bağdat Nizamiyesi’nin başına yerleştiriyor. Bir nevi bu dönemdeki ne derler bir rektörlük görevi ya da dekanlık görevi gibi bir göreve getiriyor ve Gazzâlî hakikaten orada Ebu İshak Eşrazî’nin yerini dolduran bir performans sergiliyor. O zamanın hem Selçuklu devlet adamları, çok da memnun kalıyor ki, bunların başında Nizamül Mülk geliyor, hem de dönemin halifesi el-Mustazhirî.
Gazzâlî sadece bu şekilde mi önem kazanıyor? Bu devlet adamları Gazzalî’den özellikle Batınîler’e ve daha sonra felsefecilere karşı rapor istiyor. Gazzâlî de yazıyor. Çünkü, Bâtıniler ile felsefeciler arasındaki sıkı bir ilişki var gibi görünüyor. Birbirlerini destekler pozisyonlarındaki bu ilişki dolayısıyla ikisini birden hedef gibi görüyorlar. Ve Gazzâlî her iki kesime yönelik de cevap mahiyetinde, cevap teşkil edecek mahiyette kitaplar yazıyor. İşte felsefecilerini “Makasıd El-Felasife’’ ardından “Tehafütü’l Felasife’’ daha sonra da, daha öncesinde tabi “Fedaihul Batıniyye’’ Bâtınilere yönelik eserler yazıyor. Gazzalî bunun için Selçuklularla Abbasî halifeliği için önemli bir âlim hâline geliyor.
Kitabı temin etmek için irtibat bilgileri: pluralverlag.eu veya +49 221 7390441
23
Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse tefsir@camiahaber.org
Oruç ve Orucun Hikmeti “Ey İnananlar! Oruç, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takvalı olmanızı sağlar.” (Bakara, 2/183). Oruç, bütün ümmetlerden istenen bir ibadettir. Çünkü beden ve ruh sağlığı yüce yaratıcı tarafından buna göre ayarlanmıştır. İmam Gazzâlî, hikmetini de içine alacak şekilde orucu üç derece olarak ifade eder: 1- Orucun bilincinde olmayan ve sadece yeme içme cinsel ilişkiden uzak kalarak oruç tutanlar 2- Buna ilave olarak bir de organları ile yani organlarını her türlü kötülükten koruyarak oruç tutanlar, 3- Bu ikisi ile birlikte bir de içine kötülüğü sokmayarak kalbi ile oruç tutanlar! Gazzâlî, bunlar içinde en makbul orucun üçüncü gruptakiler olduğunu ifade eder. Oruç, helal bilinci kazandıran bir özelliğe sahiptir. Çünkü oruç sebebiyle yeme-içme gibi en zaruri helalleri bile bırakanlar, haramları terk etmenin, helalde sabit kalmanın sözünü vermiş olurlar. Bunu yapamayana orucun dünyada ve ahirette bir faydası olmaz. Nitekim Hz. Peygamber: “Nice oruç tutanlar vardır, yanına kalan sadece açlıktır” (İbn Mâce, “Sıyâm”, 21) buyurur ve uyarır. Oruç, açlığı yaşatmak suretiyle açları hatırlatır ve insani dayanışmayı güçlendirir. Kur’ân-ı Kerîm, açların doyurulmasını ister (İnsan, 76/8-10). Oruç, Hz. Peygamber’in: “Komşusu aç iken kendisi tok sabahlayan bizden değildir” uyarısı (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, nr. 112) ve “açları doyurunuz” emrinin (Buhârî, “Cihâd”, 171, “Et‘ime”, 1) yerine getirilmesine motive eder. Kıtlık yılında hazineleri yönetmek üzere bakan tayin edilen Hz. Yusuf’a farz olan dışında çok fazla oruç tutmasının sebebi sorulduğunda kendisine gelen açları anlamak ve ona göre davranabilmek için diye cevap vermiştir (Mâverdî, Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn, s. 90). Oruç, nimete şükür ve nimeti vereni hatırlamaya vesiledir. Belli bir süreliğine de olsa insanı en çok ilgilendiren nimetlerden mahrum kalmak onların değerini anlamaya ve verene şükretmeye, hamdı arttırmaya vesiledir. Oruç, insanın manevi yönden de arınmasını sağlar, bedeni temizler, sağlık kazandırır. Hz. Peygamber: “Her şeyin zekâtı vardır, bedenin zekâtı da oruçtur” buyurur (İbn Mâce, “Sıyâm”, 44). Zekât malı temizlediği gibi oruç da bedeni temizler. Modern tıp bunu kanıtlamıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber: “Oruç tutun sıhhat bulursunuz” buyurmuştur (Ebû Nu‘aym, et-Tıbbü’n-nebevî, I, 113). Orucun bir sabır eğitimi olduğu, zaman disiplini sağladığı herkesin malumudur. Ramazanda tutulan bir aylık oruç ile kazanılan manevi disiplinin diğer ramazan ayı gelinceye kadar korunması senenin bütünüyle oruç ile geçirilmesi gibidir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.
HAYAT BIR AYET
2 Nisan 2021
“Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. "
HADIS
Bakara suresi, 2:183
Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye
m.unye@igmg.org
BIR
24
“Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, kötü konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, "Ben oruçluyum." desin…” Buhârî, Savm, 2/ Hadis No: 1894
Tevbe-i Nasuh ile Rabbe Yönelmek
Oruç ve Hastalıklar Oruç tutmamam için bende hangi hastalık ya da mazeretlerin olması lazım? Oruç ibadeti, namaz gibi bedenle eda edilen bir ibadettir. Ayrıca oruç ibadeti insan bedenini açlık, susuzluk ve sağlık yönü itibarıyla zorlayan bir ibadettir. Bu yüzden de oruç ibadetini eda edecek bir Müslüman’ın oruç tutmaya gücünün yetmesi gerekir. Sağlık sorunları oruç tutma konusunda kişinin önüne çıkabilecek engellerden birisidir. Bir Müslüman gerçekten hasta ise onun üzerine oruç tut-ması farz olmaz. Buna rağmen hasta olmakla beraber güç yetirir de orucunu tutmaya devam ederse, tutulan bu oruç da sahih olur. Fakat oruç tutamayacak olurlarsa tutamadıkları gün kadar oruçlarını sonradan kaza ederler. Kur'ân-ı Kerîm, hastalıkla ilgili olarak şu hükümleri ortaya koymuştur: “Sayılı günlerde oruç tutunuz. Sizden her kim hasta olur veya seferde bulunursa diğer günlerden tutamadığı günler sayısınca oruç tutsun. Oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin bir yoksulu doyuracak fidye vermeleri gerekir. Kim gönül isteği ile bir hayır yaparsa o kendisi için daha ha-yırlıdır. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.”1 Oruç tutmaya mâni olan hastalığın iki çeşidini görüyoruz. Birincisi, geçici bir süreliğine rahatsızlık veren hastalık hâli. Diğeri ise devam eden müzmin bir hastalık hâlidir. Geçici olan hastalıklar, günlerle sayılı olan hastalıklardır. Böyle bir rahatsızlığa uğrayan bir Müslüman, kaç gün oruç tutamamış ise, o günler kadar oruçlarını sonradan kaza ederler. Bunların fidye ödemeleri gerekmez. Çünkü fidye ödemiş olsalar bile iyileştikten sonra tutulamayan oruçları kaza etmeleri gerekir. Müzmin bir hastalığa duçar olan bir Müslüman ise, devam eden bir hastalığa sahip olduğu için, orucunu bedeni olarak eda edemeyecektir. Bunun yerine tutulamayan oruçlar kadar fidyesini ödeyeceklerdir. Bir fidyenin bir fitre olduğunu da satır arası olarak belirtmekte fayda vardır. Yine ayet-i kerîmede oruç tutmaya engel olarak yaşlılık hâli zikredilmiştir. Yaşlılık sebebiyle oruç tutmaya gücü yetmeyenlere de oruç tutmaları farz değildir. Bunlar da yeniden gençleşip zindeliğe kavuşamayacaklarına göre, tutamadıkları günler kadar oruçlarının fidyesini öderler. Ayette yolculuk hâlinde olmanın da oruç tutmamayı mübah kıldığını görüyoruz. Yolcunun oruç tutmaması için gideceği mesafenin ise 90 km'nin üstünde yani namazları kısaltarak kılmasını gerektirecek bir uzaklıkta olması gerekir. Yolculuk bitince tutulamayan oruçlar kaza edilir. Kadınlar için hayız ve nifas hâli de oruç tutmaya mazeret ve engeldir. Hz. Aişe (ra) validemiz, “Biz Resûlullah devrinde âdet görüyorduk. Namazı kaza etmekle emrolunmadığımız hâlde, tutamadığımız orucu kaza etmekle emrolunuyorduk.”2 Böyle bir kadın tutamadığı oruçları daha sonra kaza eder, fidye vermeleri gerekmez. Bu sayılan mazeretleri taşıyan Müslümanların belirlenen çerçeve dahilinde hareket etmeleri gerekir. Allah her şeyin en iyisini bilir. 1. 2.
Bakara, 2:184. Buhari, Sahih, Hayız, 20; Ebu Davut, Sünen, Tahare, 104.
Allahu Teâlâ insanı yaratırken insana beden, ruh, nefis ve akıl vermiştir. İnsanoğlu bu donanım ile dünyaya gelmiş âlem-i ervahta Rabbine verdiği sözün arkasında durup durmayacağı noktasında imtihana tâbi tutulmuştur. SULTAN ERGÜN
D
ünya hayatında insanın önünde iki seçenek vardır. Ya Allah’ı razı edecek olan iyi işlere yönelecek ya da nefsinin esiri olacak. Allah, insanın yapacağı yanlışlıklardan dönebilme, dolayısıyla cezadan kurtulabilme kapısını da açık bırakmıştır ve kullarından içtenlikle ve kararlılık içinde tövbe etmelerini istemektedir. İnsanın fıtratında olan günah işleme meyline karşılık Allah kuluna bundan korunma ve kurtulma yollarını öğretmiştir. Tövbe yapılan kötülükten, işlenen günah ve kabahatten kurtulup, manevi kirlerden temizlenme yoludur. Hz. Âdem (a.s.) cennetten çıkarılmasına sebep olan davranışından hemen sonra yaptığı yanlışlığın farkına varmış, Allah’a yönelmiş, pişmanlıkla tövbe etmiş günahının bağışlanmasını isteyerek, insanlığa bu hususta ilk rehberliği yapmıştır (Bakara suresi, 2: 37). Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de kendisinin dahi günde bazen yetmiş bazen daha fazla Allah’tan mağfiret talebinde bulunduğunu belirterek her kulun, Allah’a yönelerek tövbe etme gereğini hatırlatmıştır. Peygamber Efendimiz’i örnek alan altın nesil, sahabe efendilerimiz de içine düştükleri hatalı durumlardan biran önce kurtulabilme adına tövbe kapısına yönelmiş ve Allah’tan mağfiret talebinde bulunmuşlardır (Buharî, Megazî, 79). İslam’da tövbe; birisi Allah, diğeri kul yönünden iki farklı anlam taşır. Allah yönünden tövbe, yapılan kötülüğü, işlenen günahı veya kabahati affedip
bağışlamaktır. (Şamil İslam Ansiklopedisi, 6. cilt) Allah’u Teâlâ, Tevvab ismi mucibince kuluna tövbe etmeyi ilham eder ve samimi olarak tövbe edenleri affeder. Kul yönünden tövbe, yaptığının kabahat ve günah olduğunu bilip, onu bırakıp terk ederek Allah’a dönmek, O’ndan af dilemektir. Bu tövbe de nasuh tövbesi olmak zorundadır.
sütün memeye dönmediği gibi, kişinin tekrar günaha dönmemesidir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/446) şeklinde tanımlamıştır.
30; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/376, 423) buyurmuştur. Pişmanlık tövbenin kendisidir. Pişmanlık olmadan tevbe yapılamaz.
İMAM GAZZÂLÎ’YE GÖRE TÖVBE NASIL OLMALI?
3. Günah işlemeyi bırakmak.
İmam Gazzâlî samimi bir tövbe için kişinin iki şeyi bilmesi gerektiğini söyler; ilki kişinin NASUH TÖVBESİ NEDİR? yanlış yaptığını ve günah işlediğini bilmesidir. İkinci madde de Nasuh tövbesi Kur’ân-ı Kerîm’de ise İmam Gazzâlî tövbe etmegeçen bir ibaredir. Nasuh; ihlâs nin farz olduğunu belirtmiştir. ve iyilik manasına gelir. Saf ve (Tevbe Risalesi İmam Gazzâlî) halis bala, aslı nasih denilir. Bu bağlamda müminin yanlış ve Sökülmüş bir elbise, dikildikten günah işlediğini bilmesi ancak sonra, nasahat’us- sevb ifadesi ilimle olur. Kişi, Kur’ân ve sünkullanılır net doğrulNasuh tövbesi günahı, tusunda ilim (Tefhimu’l Kur’an). Bu sahibi değilAllah’a olan saygıdan bakımdan se, yanlışın dolayı bırakmak, Alnasuh bir ve günahın tövbe, saf ha- lah’a sığınmaktır. Kafarkına varlis bir niyet tıksız saf tövbe kalbin mayabilir. ile sadece tövbeişidir. Kalbi ve aynı za- Nasuh Allah için sinin İmam manda zihni tüm kötü- Gazzâlî’ye yapılan tövbedir. Günah lüklerden arındırmak, göre 4 unsuişlemeye, en güzele yönelmektir. ru vardır; kötülük yapmaya muk1. Tövbe tedir iken etmenin Allah için günah ve şer işlerden, Allah’ın emri olduğunu düşünkerih fiiliyattan vazgeçmektir. mek. Tövbeyi sadece Allah için Günahlar bir tercihtir, tövbe ise yapmak. Örneğin alkolü sağlığa bu tercihten Allah için vazgeçzarar verdiği için bırakmak iyi mek, iradesini Allah’tan yana bir şey olmakla beraber tevbe kullanmaktır. Nasuh tövbesi sayılmaz. Allah’ın haram kıldığı günahı, Allah’a olan saygıdan bir şey olduğu için bırakmak ise dolayı bırakmak, Allah’ın gatevbe olur. zabından korkarak yine Allah’a sığınmaktır. Katıksız saf tövbe 2. Pişmanlık duymak. Bu pişkalbin işidir. Kalbi günahtan manlık günahı fiilen bırakmayı temizlemektir. sağlayacak güçte olmalıdır. Bundan daha aşağısı pişmanlık Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sayılmaz. Bundan yukarısı ise nasuh tövbesini “Kulun işlediği fazilettir. Nitekim Allah Resugünahtan pişmanlık duyması, lü, önemine binaen, “Tevbe Allah’a tam rücu’ edip, tıpkı pişmanlıktır!” (İbn Mâce, Zühd
4. Bir daha o günaha dönmemeye karar vermek. Burada dikkat edilecek husus, eğer işlenmiş olan günah, kul hakkı ise ayrıca o kişiden helallik alma zorunluluğunun olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. TÖVBE ETMEK ALLAH’IN HİDAYETİ İLE MÜMKÜNDÜR Tevbe etmek Allah’ın hidayeti ile mümkündür. İman nasıl bir nasip işi ise, tövbe de Allah’ın nasip etmesi ile olur. Nasuh tövbesi sadece Allah’ın yasaklarından sakınıp, günah eylemlerden kaçınmak değildir, aynı zamanda kalp ve zihni tüm kötülüklerden arındırmak, hep güzel olan hatta en güzele yönelmektir. Bu sebeple Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) çokça tövbe etmiştir. Allah’u Teâlâ’nın rahmetinin ve mağfiretinin coştuğu rahmet mevsimindeyiz. Her önemli işin ayırt edildiği, ibadetin faziletinin büyük olduğu, ilâhi rahmetin yayıldığı, Allah’ın affının ve mağfiretinin bol olduğu, Resûlullah (s.a.v.)’a şefaat hakkının tamamının verilmiş olduğu nurlu dönemlerdeyiz. Müslümanlar olarak bu müstesna günleri fırsat bilip, Rabbimizin huzuruna durarak, af dileyelim. Bu günlerde yapılacak en önemli amel insanın Rabbinden af dilemesi ve O’na yönelmesidir. Af dilemek istiğfar, O’na yönelmek ise tövbedir. Öyle ise durmayalım, Rabbimize yönelelim…
KÜLTÜR & SANAT
2 Nisan 2021
25
Kimliğin Sırrı Kelime ve Cümlelerde (mi?) Kelimeler, kelimelerin kullanışı ve bu kelimelerden oluşan cümleler bir insanın kimliğini de yansıtır. Yani, kimliğin sırrı, kullanılan kelime ve cümlelerde açığa çıkar. İLHAN BILGÜ
G
eçen yazımızda Almancada kullanılan ilginç terimlerden birisi olan “Deutungshoheit” hakkında yazacağımı bildirmiştim. Lakin, şu mübarek oruç ayı ramazan da kapıdan görünmeye başladığı için ertelemeyi tercih ettim. Bununla birlikte, bu yazının muhteviyatını iyice tahlil ederseniz, “Deutungshoheit” denilen kelimede gizlenmiş sırları da bulabilirsiniz. Almanca bilmeyenler için bu kelimenin manası biraz garip gelebilir. Aşağı yukarı, “Anlamlandırma, yorumlama yetkisi” gibi anlamlara gelse de buradaki yetki, “anlamlandırma, yorumlama hakkı” demektir. Bu kelimenin bir de “tanımlama gücü” manasına gelen “definitionsmacht” şeklinde kardeşi de var. Yani, bir şeyi yorumlama hakkı ve yetkisi kimdeyse sadece o kimsenin dediği geçerli olur. Nasıl ki Müslümanlar, “Müslüman”dan bahsederken, kafayı takanlar “İslamcı/siyasal İslamcı”dan konuşuyorlar ya. Ve yine biz “cihad”dan bahsederken onlar “cihadist/cihadçı”dan bahsediyor ya. Ve bunun sonucunda Müslüman'ın da cihadın ve mücahidin de bir anlamı kalmayıp, onun yerine “siyasal İslamcı” ve “cihadçı” kelimeleri oturuyor ya. Şimdi, ne demek istediğimi daha kolay anlatabildiğimi sanıyorum. Çünkü, kelimelere, olaylara ve gelişmelere anlam yükleme, yorumlama hakkı ve gücü bizim elimizde değil. Olsaydı, “cihadist”lerin korku saldığı bir dünyadan bahsetmeyecek, aksine, “mücahid”lerin arandığı bir dünyadan bahsedebilecektik. Konuyu uzatmayalım. Hatırlayanlarınız mutlaka vardır. Bir zamanlar, şair İsmet Özel ile edebiyatçı, araştırmacı ve ilahiyatçı İsmail Kara oturup, o zamanın meşhur ilim ehlinin küçümsediği, ama Türkiye’deki Müslüman ahalinin başucu ve başvuru kitabı olan “Mızraklı İlmihal”i yayınladı. İsmail Kara kitabı takdim ederken şöyle bir cümle kuruyor: “İtiraf edeyim, kitapta yer alan bilgi, zihniyet, bakış açısı ve dünya görüşünün Müslüman Türk halkı arasın-
da sırf muhteva olarak değil kalıp olarak da günümüze kadar bu ölçüde yaşadığını görmekten hem etkilendim hem de hoşlandım. Bu topraklarda yaşayan insanların dînî-ahlâkî, sosyolojik ve siyasi davranışları üzerinde kafa yormak isteyenler için kitapta hayli malzeme var diyebilirim.” İşte ben de bu yazımda tam da oraya gelmek istiyorum. Mızraklı İlmihal’in yazıldığı tarihten hemen hemen 50-70 yıl sonra (17. yüzyıl) yazılan bir başka ilmihalden alıntılar yapmak istiyorum.
Kelimelere, olaylara ve gelişmelere anlam yükleme, yorumlama hakkı ve gücü bizim elimizde değil. Olsaydı, “cihadist”lerin korku saldığı bir dünyadan bahsetmeyecek, aksine, “mücahid”lerin arandığı bir dünyadan bahsedebilecektik. KIMLIĞIN SIRRI KELIMELERDEDIR Sebep mi? Çünkü; kelimeler, kelimelerin kullanışı ve bu kelimelerden oluşan cümleler bir insanın kimliğini de yansıtır. Yani, kimliğin sırrı, kullanılan kelimelerde açığa çıkar. Dolayısıyla ilmihalde kullanılan kelime ve cümleler o zamanın insanlarının ruh hâlleri, dinî anlayışları ve sosyal ilişki ve tanımlamalarını da yansıtmaktadır. Bu ilmihalin, eğitim görmemiş, veya sadece okumayı bilen seviyedeki insanlara yazıldığını da unutmayalım. Yani, dinî ve lügat ilimlerindeki derinliği gösterme amaçlı yazılmamıştır. Alıntı yaparak bir vesileyle ramazan ayına selam vermek istediğimiz ilmihalin yazarı bilinmiyor. Ancak, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, kısmen günümüz Türkçesine
aktararak yayımladı. Hem matbu hem de elektronik kitap olarak kurumun internet sayfasından erişimi mümkündür. Bilmenizi isterim ki, buraya alacağımız alıntılar, asıl şekliyle değil, manasıyla olacaktır. Hatta bazen de özet olacak. Kitabın “Fi beyâni İslam” asıl başlığı Türkçeye “İslâmın Mahiyeti ve Şartları” şeklinde çevrilmiş. Bu başlık dahi, kitabın yazıldığı dönemde kullanılan ifadelerle şimdi kullanılan ifadelerin kimlikleri yansıtması bakımından önemlidir. Buradaki farklılığı ifade ederken, yanlış tercüme edildi, doğrusu şuydu gibi bir anlamda söylemiyorum. Fahrettin Attar hoca hakikaten enfes bir aktarımda bulunmuş. Söylemek istediğim şey, kullanılan kelime ve cümlelerin aynı zamanda dönemin kimliğini yansıttığını ifade etmektir. Bakınız o ilmihalin yazarına göre “İslâm’ın binâsı ve direkleri ile muhkem aslı beştir.” Burada fark nedir sorusunu sormakta haklısınız. Bugünün Türkçe konuşan Müslümanı, kelime-i şehadetle başlayan 5 ilkeyi, “İslamın şartı” olarak görürken, o günün Müslüman'ı bunu “İslam’ın binası, direkleri ve muhkem aslı” olarak anlıyor. Devam edelim. “(İslam’ın) Dördüncü binâsı ramazan ayının orucudur. Müminlere nûr ve münâfıklar onunla mağmûmdur.” Mağmum “bulutlu” demektir. Türkçedeki “gam” da aynı kelimeden gelmiştir. Burada, “mağmum” cümlede kullanılan “nûr” kelimesinin tam tersi manasına öyle enfes bir şekilde kullanılmıştır ki, bu kelime tam da münafıkların durumunu izah eder. “Aydınlığı göremeyecek, gamlı, kederli kimse” manasına gelir. Zira, ramazan ayı, müminleri aydınlığa, ışığa, nura kavuşturup yolunu aydınlatırken; münafığı karartır, üzüntüye, derde, gama sevkeder. Çünkü, münafık, istemediği, kabul etmediği hâlde, kabul ediyormuş gibi görünür. Bu zorlama ve aslında sahte hayat, ona dert olur. Varmak istediği ışığı da kapatır. ÇOCUK MA’SÛM OLURSA “İmdi namâz gibi ma'sûmlara i'tiyâd hâsıl olmak içün tutmağa emr ideler.” Bu cümleyi, bugünkü konuştuğumuz kelimelere
aktarmaya gönlüm yanaşmadı. İmdi demek şimdi, demektir. Ma’sûm ise, hepimizin bildiği “suçu, kabahati ve kötülüğü olmayan” demektir. Ve çocuk manasına gelir. İ’tiyad, alıştırmak, adet edinmek, kendiliğinden sürekli yapar hâle getirmek demektir. Çocuklara böylesine güzel bir sıfat takmak, aynı zamanda çocukların o şekilde değerlendirildiği anlamına gelmez mi? Nitekim ilmihalin ileri bölümlerinde, konu daha geniş ele alınmaktadır. Ve orada yine çocukların ibadetlere hazırlanıp alıştırılmasına vurgu yapılır: “(Orucun) Üçüncü şartı bülûğdur. Bâliğ olmamış oğlan ve kızlara farz değildir. Lâkin fakih âlimler öyle der: “Yedi yaşına girip de tahammülü olanlara yedirmeyip, namâz kıldırsınlar ve gusül ettirsinler. Hattâ çocukları alıştırıp ibâdetlere rağbet ve muhabbet ettirsinler. Ramazan ayına da ta'zîm ettirsinler.” Burada yine, rağbet, muhabbet ve ta’zim kelimelerinin bugünkü dilde kullanılan karşılıklarını kullanmadık. Gerçi hepsini biliyormuşuz gibi geliyor. Ama, aslında o kelimelerin ruhundan uzakta olduğumuz için rağbete, ilgi, muhabbete sevgi, ta’zime de, yüceltme diyoruz. Ne var ki, yukarıdaki cümlede geçen kelimeleri bu yeni kelimelerle değiştirdiğimizde aynı manayı bulamıyoruz. Çünkü gerçek manalarını hayatımızdan kaldırdığımız için sığ kalıyorlar. Meselâ, ilmihaldeki rağbet: isteyerek, özümseyerek, canla başla ilgi göstermek demektir. Muhabbet her ne kadar sevgi manasına olsa da, o da gönülden kopup gelen sevgi demektir. Ta’zim, yüceltmek manasında ise de buradaki anlamıyla, ramazan ayının gerektirdiği gibi geçirilmesi demektir. Öte yandan ta’zim, insanın Rabbinin emrine boyun eğdiğini göstermesi, yani, yaratılmışın yaratıcının yüceliğini ve kudretini, kabul edip ona göre davranması demektir. İşte bu ve buna benzer manalar, ruh hâli ve anlayışlar bazen bir kelimede, bazen de bir cümlede gizlenip saklanmaktadır. Dolayısıyla kelime ve cümlelerimiz kimliğimizi, hatta hayatımızı yansıtır.
SAĞLIK
2 Nisan 2021
26
Ramazan Ayında Sağlıklı Beslenme Ramazan ayında alışılagelmiş beslenme düzeninde değişiklikler olmakta ve gün içinde yemek yenmediği için iftar ve sahur yemeklerine daha çok özen gösterilmektedir. Beslenme uzmanı Elif Koç, Camia için ramazanda sağlıklı beslenmenin önemi hakkında yazdı. ELIF KOÇ
Ramazan ayını bu sene de büyük bir coşkuyla bekliyoruz. Bilindiği üzere bu mübarek ayda tutulan oruç, sağlıklı bireylere farz olan bir ibadettir. Oruç, Allah'a ibadet demektir ve aynı zamanda manevi ve fiziksel detoks uygulamasıdır. Bireye özgü beslenme planı ve doğru besin seçimi ile ramazan ayı sonunda toksinlerden arınmış, daha sağlıklı ve zinde bir bedenle hayatınıza devam edebiliriz. Şimdiye kadar sağlıklı beslenmeyi hayatında uygulamakta zorluk çekenler, ramazan ayını fırsat bilerek bunu değiştirebilirler. Nitekim sağlıklı beslenme sağlığımızın bize Allah tarafından verilen yegâne nimet olduğunun bilincine vardığımızın bir göstergesidir. Sağlıklı beslenme ayrıca çokça doğal, organik sebze ve meyvelerin, ara sıra etin, nadiren de şeker, tuz ve unlu mamullerin tüketiminden oluşan bir beslenme şeklidir. Ramazan ayında da iftar ve sahurda ağırlıklı olarak sebze ve meyve tüketimine özen göstermemiz gerekmektedir. “İFTARDA AĞIR AĞIR VE AZ MİKTARDA YEMEK TAVSİYE EDİLİR” Ramazan sofralarında geleneksel hâle gelmiş, olmazsa olmazlardan biri çorbadır. Genellikle çorba ile başlangıç yapılır ve hurma, zeytin, peynir gibi basit yiyecekler yenilmesi sağlığımız açısından önemlidir. Bu şekilde iftarımızı yaptığımızda midemizin bir kısmını hafif yiyeceklerle doldururuz. Dolayısıyla beynimize tokluk sinyali vermiş oluruz. Yemeğe bir süre ara vermek, sağlıklı beslenme açısından önemlidir. Böylelikle mide uzun süre boş bırakıldıktan sonra bir anda çok
yoğun bir şekilde doldurularak, mide ve kalbimizi zorlamamış oluruz. Uzmanlar tarafından da iftarda ağır ağır ve az miktarda yemek yenilmesi tavsiye edilir. SEBZE VE MEYVE TÜKETİMİ ARTIRILMALI Özellikle iftarda ya da iftardan sonra sebze ve meyve tüketiminin artırılmasında ve beyaz undan imal edilmiş ekmekten ziyade tam buğday veya çavdar ekmeğinin tüketilmesinde yarar vardır. Beyaz unlu mamuller bağırsakların yavaş çalışmasına ve metabolizmanın yavaşlamasına sebep olmakla birlikte, bağırsak fonksiyonuyla ilgili rahatsızlıklara yol açar. Dengeli olmak şartıyla iftar ile sahur arası mümkün mertebe tatlılardan, çok şekerli ve tuzlu gıdalardan, unlu mamullerden ve kızartılmış yemeklerden uzak
durup, bir ara öğün eklenmelidir. Sık aralıklarla az yemek tüketilmesi sağlığımız açısından benimsenmesi gereken bir prensiptir. İFTAR VE SAHURDA NE İÇİLMELİDİR? Günlük hayatımızda olduğu gibi ramazanda da dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de yeterli sıvıyı tüketmektir. Sıvı olarak su tercih edilmelidir. Bir yetişkin bireyin günlük ortalama su ihtiyacı yaklaşık 2 litredir. Ramazanda oruç tutarken bu miktarın yaklaşık 2/3’sini iftarda ve geriye kalan kısmını da sahurda içmekte yarar vardır. İftarda ve iftardan sonra ihtiyacımızdan fazla yiyecek tüketmezsek, su içmemiz kolaylaşır ve sindirim sistemimiz rahatlar. Tükettiğimiz şekersiz ya da az şekerli çay ve kahve de elbette sıvı gıda yerine geçer. Kahvenin içerdiği kafein sebebiyle sağlıklı bir uyku için dikkatli bir şekilde
tüketilmesinde fayda vardır. Kahve yerine yeşil ya da beyaz çay tüketildiğinde metabolizma canlı tutulur ve vücudun detoksuna yardımcı olur. Uyumakta zorluk çekenler ise melisa, lavanta ve papatya içeren çaylar tüketebilirler. “ORUÇ TUTARKEN MİNERAL KAYBI KEFİR İLE DENGELENEBİLİR” Oruç tutarken gün boyu vücudumuzun mineral kaybını telafi etmek için 1 bardak maden suyu ya da 1 bardak kefir içmekte fayda vardır. Kefir, “100 yaşındakilerin içeceği” olarak bilinen, keçi veya inek sütünden özel bir maya mantarıyla yapılan, ayrana benzeyen ekşi tadı olan bir içecektir. Oldukça iyi fosfor ve biotin kaynağı olan kefir, B1, B12 ve K2 vitamini, kalsiyum, magnezyum, biotin, folik asit, amino asitler açısından da zengindir. Mümkün mertebe kefiri hazır değil de evde imal edilirse
daha makul olur. Kefirin faydaları oldukça fazladır; sindirim sistemini düzenler, damar sertliğini ve kas kasılmalarını önler, stresi azaltır, sakinleştirir ve kolestrolü düşürür, vücudun gelişmesi için gerekli olan vitamin, mineral ve protein desteğini sağlar. Özellikle ramazan ayında şekerli ve asitli meşrubatlardan (kola, gazoz, limonatalar, meyve suları vs) uzak durulması tavsiye edilir. Hayırlı ramazanlar dilerim. * Elif Koç, Frankfurt Goethe Üniversitesi`nde Eğitim ve Öğretmenlik bölümünü bitirdi. Sistemik aile danışmanlığı ve açık öğretim beslenme uzmanlığı bölümü mezunu. Köln belediyesinde “sağlıklı beslenme” adı altında projeler organize ediyor. 2020 yılında Köln`de kurmuş olduğu özel bir dershane ve lisan okulunda yöneticilik yapıyor ve sistemik aile danışmanlığı eğitimi veriyor (www.polyglott-lernstudio.de).
Sağlıklı beslenme çokça doğal, organik sebze ve meyvelerin, ara sıra etin, nadiren de şeker, tuz ve unlu mamullerin tüketiminden oluşan bir beslenme şeklidir.
BULMACA
27
2 Nisan 2021
Yazılmış yazı
Esas
Anlama
Yakınlık Belirten Davranış
Eski Sümer Su Tanrısı
Babanın erkek kardeşi
Çağırma
Belçika plakası
Doğru eğiklik
Fende yarıçap
E.D. Hareket ettirmek
İşte acemi
Bir hayvan
Islak olan
Mastar eki
Tok olmayan
Kur'an'da sure
Amerikan Radyo Kanalı
Sert kâğıt
Ayırıcı özellik
İki kollu metal araç
Çiçek tozu Emir veren
İyi etmek
Arkasından Konuşmak
E.D. Dirsek
Artificial Intelligence kısaca
Erek
Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan
İlgi
Gizli ve ince bir anlam taşıyan
Gösterişli
Denk olmak
Dürüst Şeref Soru vurgusuyla şaşma ve merak anlatan bir söz
Enerji simgesi
BEYAZIT II CAMİİ ve KÜLLİYESİ
Bakanlar kurulu
Hatay'da Ova
Bir giysi
Üzüntülü
Bir üflemeli çalgı
Bağışlama
Bir taş
Ezmek fiil emir kipi
Numara kısaca
Arslanın saçları
Beddua
Şehir
Bir çalgı türü
Eski Dilde Kan
İlinek
Avrupa Birliği kısaca
Tayin
Ihlamur iç kabuğu,
Dar tentene
Mikroskop camı Eşek sesi
Eski Mısır dininde ruhun üç görünümünden biri
Avuç içi
Oksijen simgesi
Dert, üzüntü
Lavrensiyum
Bir renk
Sevgili, yar
Astatin simgesi
Soru eki
Pürüzlü lav
Ribo Nükleik Asit
Nazi Polis Örgütü
Kısaca Mister
İlave
Yapılmış, üretilmiş
Duman kiri
Bir bağlaç
Küçük mağara
(..) Cami. Resimdeki İstanbul'da Cami
Başlıca fikir yada Konu
Ölümcül
Yemin
Medium Voltage Kısaca
Kur'an'da bir sure
Simgesi
Helis biçiminde olan
Babanın kız kardeşi
İspanya plakası
İsim
Bağışlama
Bin Sayısı
Anahtar Eski Mısır'da üretici güç
Birinin ilenmesini üstüne çekmek
Vasıta
Toprakla uğraşan
Amel
Zor ve güç olan
Letonya'nın Plaka İşareti
Bir nota
Ahmed Yâr Han (..) Pakistanlı müfessir
Kaba söz
Aşağı
Baba
Bitki veya çiçek destesi Büyükanne
Ödeme
Kısaca kuruş
Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim
Milibar kısaca
Erkeğe hitap
Eski Bir Mısır Hacim Ölçüsü
Boy zıttı
Cihet
Bir olumsuz ek
Sözcük
Uluslararası Af örgütü
Kısaca Yurtiçi
Soyu kesik anlamında
Yunan alfabesi
Rekabet Kurumu kısaca
Baş Han
Bir şeyi fırlatmak
Bir nota
İstinat etme
Bir ülke
Son Sayının Cevap Anahtarları M F F E S A S A N İ C İ İ R İ E D E İ U S A R F K A A S A L A N A C A M A K A U R İ Z N Vantilatör
Resimdeki Müslümanların ilk kıblesi
Seyreden
Ara bozucu
KARE BULMACA 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Zanaat
11
12
13
14
15
16
Atmaca
Olumsuzluk ön eki
Olağandan hacimli
1
Abi
Eski tahıl ölçeği
Ufalamak işi
2
Ukrayna plakası
Masraflar, giderler
3
Peygamberimizin annesi
Esasla İlgili
Yaprak sapı
4
Analık Çağında
5
Karbon simgesi
Buğdayı değirmen taşına akıtan oluk
Saf ırk
Helal rızık
6
Tümör
Zambiya plakası
7
Dalga
Bursa ilçesi
Azot simgesi
F İ A T S U F E T A T K A N C A N A A Y A N K A R E K S A A R A B A A Y S İ V K A İ Y A T M İ N E I S L N Y E L E Ç A İ I R E T T O K A T Ş A F M A N E R E M A B İ K A R A A Şafak Vakti
N
Fakir
Dede
Tüketme
Yabancı
Başlıca içecek
Fetheden Kamer
Kıyı teknesi
Ucu demir çengelli çubuk
Bir patlayıcı
Belli
Üzerine tuval konulan eşya
Kışın yağar
Korelasyon kat sayısı simgesi
Oruç tutan
Vestiyer
Cihet
Doğrula- Askerî ma olmayan
Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü
Potasyum simgesi
Kuru olmayan
Rütbesiz asker
Karışık baharat
Rüzgâr
Hint Tanrısı
İran plakası
Eşek sesi
Bir renk
Sıkılma sözü
Bir il
Hayâ
Aksi
Mezopotamya Tanrısı Enki'ye verilen ad
İlave
En eski Ana Tanrıça
Sonra, Gelecekteki
Japon çizgi filmi
Mesafe
T Kaba söz
B
İlave
Otomobil
Çin'de bir sıra dağ
Çok sayıda insan
Küçük lüleli saç Lahza Gelir getiren mülk
İ C A R
K A L A B A L I K
Almanya plakası
Huysuz at
H A R U N
D
U O A L U N U M M U T K A K L E V A M A N E E L A E R K A Y A K A Ş Oksijen simgesi
Yüce
Derinlik
E.D. Erik
Yaradılış, öz nitelik
Dişi develer
Yalan
Sanmak
Türk Lirası kısaca
Kesin
Each Kısaca
Çayırlık
Yapıların duvar ve tavanına süsleme yapan
Lakin
Bir göz rengi
Neon simgesi
M Sert taş Bir element
Bir hitap şekli
Rütbesiz asker
Favori
A A Z B O M A T A D T N İ M E Temiz
Bir tür yazı kâğıdı
Üye
Avare
Az miktar
Düş
M M M A Y A A K T T İ A N U R E Z A A A R Ü Y A A S U
İşleteç
Metal su kabı
Donuk
Tonun simgesi
Evrendeki sonsuz boşluk
Parıltı, ışık
Sıkıntı, eziyet, zulüm
Mesafe
Altın simgesi
Kök
Enzim birimi
Bir cetvel
Tayland plakası
mescidiaksa
8 KARE BULMACA
9
1
1
10
2
11
3
12
4
SOLDAN SAĞA 1) Elma kurusu - Bölüm - Uçan memeli hayvan 2) Şua - Yat limanı Uzalık sözü 3) Bayrak - Severek alınan - Argoda üstün, Mükemmel 4) Hz. Nûh'un erkek torunu - Eski dilde köpek - Atılım, saldırı 5) Velespit - Obur 6) Bir bağlaç - Kanamak işi - Dört büyük halifeden 7) Ahmak, budala - Peder - Rutubet - Beyazdan ve syahtan meydana gelen, iki renk olan 8) Lakin - Bir haber ajansı - Kaldıraç 9) Dişi ve yabani eşek - Ceylan derisi - Eski Dilde Parlama 10) Eski bir tür başlık Lityum simgesi 11) Bilinç, şuur - Kaba baston - Tembih sözü 12) Çalışma, çalışıp çabalama, gayret sarf etme, Bir maksadın meydana gelmesi için elden geleni yapma - Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa.
YUKARIDAN AŞAĞI 1) Bir sayı - Davarın kuyruğunda kuruyup kalan (tersi) 2) Akşam vakti - Anadolu'da leğen anlamında - Nazi partisinin "Kahverengi Gömlekliler" de denilen hücum kıtasının simgesi 3) Denk saymak, bir tutmak 4) Kitap getirmemiş peygamber 5) Hayvanın art ayağıyla vurması, çifte 6) Tok olmayan - Lübnan plakası - Baryum simgesi 7) Ulama 8) Kendinden geçmiş kimse - Mısır tanrısı 9) Saçma sapan söz - Büyüme - İki tarla arasındaki sınır 10) Çalmak - Eski bir tahıl ağırlık ölçüsü 11) Kutuların katlama yeri - Amerikyum simgesi Üzeri kendinden çizgili ipekli kumaş 12) Zihin - Dostça 13) Yetişkin erkeklerde yanak ve çenede çıkan kılların tümü - Şikâr - Seda 14) Madagaskar plakası - Büyük pamuk çuvalı - Su 15) Çiçek tozu Lale bulunan veya yetiştirilen yer 16) Resimdeki tarihî cami.
5 6 7 8 9 10 11 12
H A R U N
2
A N A M A L
A R A A R S A M S A
3
4
5
L İ M A M U M A N L C A K A T N A A Z A M A L A M A E L A T
6
E R
7
8
Y U İ N A K A A K İ M L E T A K R M A L A L A A
9
10
11
12
A K A M L U B A A L K U L U İ A L Z A K A Y İ N F A T İ L S Y A L I E M R T A M A
13
14
15
16
O Z B T M İ A T İ L Ğ L B K A A P A N O İ O L İ T
BİLBAO
Hasene International e. V. Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln T +49 221 942240-400 | F +49 221 942240-401 haseneorg www.hasene.org | zekat@hasene.org | — Havale için banka bilgileri | Bankverbindung: Hesap Sahibi | Kontoinhaber: Hasene International e. V. Banka | Bank: Kreissparkasse Köln IBAN: DE80 3705 0299 0149 2890 54 | BIC: COKSDE33XXX Amaç | Verwendungszweck: Adresiniz | Adresse, 0020198
ZEKAT FİTRE İLE SERVETİMİZ TEMİZLENSİN 12/04/2021 - 12/05/2021