Camia 185

Page 1

Türkçe, Fransa’da Ders Müfredatına Giriyor S. 10

Hollanda, İlkokuldan Üniversiteye Telafi Eğitimi Başlatıyor S. 10

SADAKA, ALLAH RIZASINA ERDİRİR

S. 20

Pandemi Süreci Ev İçi Şiddet Vakalarını Zirveye Taşıdı S. 18

5 Mart 2021 | 21 Receb 1442 — Sayı 185

Tuz Tüketimine Dikkat S. 22 www.camiahaber.com |

camia ile habersiz kalmayın!

camiahaber

“Danimarka’da İnanç Özgürlüğünün Kısıtlanması Endişe Verici”

Avrupa Adalet Divanı'ndan

YASAKÇI RAPOR

Camileri Kurmak ve Yaşatmak İçin Üye Olalım, Üye Bulalım! →S. 11

Avrupa Adalet Divanı, Almanya’da görülen iki başörtüsü davası hakkında bilirkişi raporu yayımladı. Rapora göre işyerinde başörtüsü yasağı doğrudan ayrımcılığı teşvik etmiyor. IGMG Genel Sekreteri Altaş Avrupa Adalet Divanı’nın özel işyerlerinde başörtüsünün yasaklanabileceği yönündeki raporuna tepki gösterdi.

“Başörtüsü Yasağı Doğrudan Ayrımcılık Teşkil Etmiyor”

A

2017'de, Avrupa Birliğinin üst düzey yargıçları, ideolojik sembollerin genel olarak yasaklanması ile ilgili nesnel nedenlerin olması durumunda, işverenlerin işlerinde başörtüsünü yasaklayabileceklerini savunmuştu →S. 3

vrupa Adalet Divanı (AAD) 25 Şubat Perşembe günü, Almanya’da görülen iki başörtüsü davası hakkında bilirkişi raporu yayınladı. AAD hukuk sözcülerinden Athanasios Rantos’un hazırlamış olduğu raporda, işyerinde başörtüsünün yasaklanabil-

mesi için “işveren veya etkilenen üçüncü tarafların, başörtüsü sebebiyle ekonomik dezavantaj riski bulunduğunu kesin ve yeterli kanıtlarla ispat etmesi” gerektiği ifade edildi.

→S. 7

→S.14 8 →S.

HASENE

Almanya’da Vefat Eden Genç Adına 13 Su Kuyusu Açılacak

GÜNDEM →S. 3

→S. 16

Önden Gidenler Anıldı: “Onlar Hayra Anahtar, Şerre Kilit Oldular”

Hollanda’da Müslümanlardan Seçimlere Katılım Çağrısı →S. 6

Kemal Ergün →S. 3 Müslümanlar bu toprakların bir parçasıdır

Almanya’da Dizel Skandalı: Milyonlarca Euro Geri Ödendi!

→S. 11

İlhan Bilgü

→S. 14

Müslüman’a Demokrasi Öğretmek S. 21

→S. 15

Prof. Dr. Saffet Köse

→S. 19

Sadaka ve Sadakanın Hikmeti


HAC

HADSCH 2021

Avrupa’nın birçok şehrinden uçuşlar. Tüm Avrupa’dan 2, 3 ve 4 haftalık kafileler

Reiseantritt aus zahlreichen Städten Europas mit zwei-, drei-, und vierwöchigen Aufenthaltsmöglichkeiten

İSLAM TOPLUMU MİLLÎ GÖRÜŞ FARKI VE YARIM ASIRLIK HAC-UMRE TECRÜBESİ

MEHR ALS EIN HALBES JAHRHUNDERT ERFAHRUNG IM BEREICH DER HADSCH- UND UMRA-REISEN

Türkiye Temsilciliği|Hennes Tour T +90 332 3515055 (Konya) T +90 212 6355593 (İstanbul) T +90 312 3113130 (Ankara) T +90 224 2254225 (Bursa) info@hennestour.com

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH Colonia-Allee 3 D-51067 Köln

T +49 221 942240-470 F +49 221 942240-480

www.igmgreisen.com igmgreisen


GÜNDEM

BAŞYAZI Kemal Ergün

Müslümanlar bu toprakların bir parçasıdır

5 Mart 2021

3

Avrupa Adalet Divanı: “İşyerinde Başörtüsü Yasağı Ayrımcılığı Teşvik Etmez”

Maalesef gün geçmiyor ki, inanç özgürlüklerini kısıtlayan, İslam’ı ve Müslümanları hedef alan olumsuz bir gelişme ile karşılaşmayalım. Son olarak geçtiğimiz hafta Strazburg’da yapımı devam eden ve inşaatı tamamlandığında Avrupa’nın en büyük cami ve külliyesi olacak olan Eyüp Sultan Camii’mizin duvarına İslam karşıtı yazı yazılmıştı. Saldırganın olaydan kısa süre sonra yakalanarak gözaltına alınması yüreklerimize su serpmişti ki kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Irkçı saldırganın caminin inşaat duvarına yazdığı “İslam’a hayır – ülkenize dönün” yazısını Fransa adaleti “bir dine yönelik eleştiri” diğer bir ifadeyle düşünce özgürlüğü olarak gördü. Bizi en az bu saldırı kadar endişelendiren husus da saldırganın sadece “mala zarar verme” suçlamasıyla 3 bin 750 Euro maksimum ceza ile yargılanacak olması oldu. İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in fesih edileceğini açıkladığı, Müslümanlara karşı saldırılarda bulunan ırkçı “Kimlikçi Nesil” grubuna üye olduğu da ortaya çıkan şahsın saldırısının sadece mal zararı olarak nitelendirilmesi konuyu basite indirgemektir. Irkçı kin ve nefretin hangi boyutlara kadar taşınabileceğini Hanau gibi örnekler ortaya koyuyor. Bu saldırılarda da asıl sorun verilen maddi hasar değil, bu saldırıların ardında yatan zihniyettir. Konuyu sadece maddi hasar olarak yargıya taşımak düşmanlıktan beslenen bu zihniyetin göz ardı edilmesidir. Yargı kararlarının örneklik teşkil etmesi bakımından caydırıcı olması elzemdir. Dinî mabetler en çok saygıyı hak eden kurumlar arasında görülmeli ve bu mabetlere karşı yapılan saldırılarda da bu prensip uyarınca muamele edilmelidir. Başörtüsü ve Hutbe Adımları Avrupa Adalet Divanı, Almanya’da görülen iki başörtüsü davası ile ilgili olarak bir bilirkişi raporu yayımladı. Raporda küçük dinî sembollerin yasaklanamayacağı ancak işyerinde başörtüsü yasağının doğrudan ayrımcılığı teşvik<<< etmediği belirtiliyor. Daha açık bir ifade ile birtakım koşullarda işyerlerinin başörtüsü yasağı getirmesi bir sorun olarak görülmüyor. Diğer dinî sembollere karşı takınılmayan bu tavrın başörtüsüne karşı takınılması da maalesef sıradan bir hâl alırken, bizler her seferinde bu çifte standart muamelelere sessiz kalmayacağız. Danimarka’da ise Dancaya tercüme edilmemiş ve daha sonra onayı alınmamış dinî vaazların yasaklanmasını öngören yasa tasarısı gündemde ve konudan en çok etkilenecek olanlar yine Müslümanlar. Devletin bu kadar yoğun bir şekilde inanç özgürlüğüne müdahale etmesi ülkedeki Müslümanları ve bizleri endişelendirmektedir. Devletler ve yargı makamları, Müslümanları âdeta bir güvenlik sorunu, toplumun huzurunu bozabilecek bir etken gibi gören yaklaşımdan vazgeçmelidir. Bir yandan Müslümanlara yönelik saldırılar ve ayrımcılık artarak devam ederken diğer yandan bu yaklaşımın devlet eliyle yapılması toplumsal huzursuzluklara, kutuplaşmalara yol açacaktır. Müslümanların artık vatan olarak gördüğü bu toprakların da Müslümanları kendi parçası olarak kabullenme vakti gelmiş de geçmektedir.

ALMANYA

Avrupa Adalet Divanı, Almanya’da görülen iki başörtüsü davası hakkında bilirkişi raporu yayımladı. Rapora göre işyerinde başörtüsü yasağı doğrudan ayrımcılığı teşvik etmiyor. IGMG Genel Sekreteri Altaş Avrupa Adalet Divanı’nın özel işyerlerinde başörtüsünün yasaklanabileceği yönündeki raporuna tepki gösterdi.

A

vrupa Adalet Divanı (AAD) perşembe günü, Almanya’da görülen iki başörtüsü davası hakkında bilirkişi raporu yayınladı. AAD hukuk sözcülerinden Athanasios Rantos’un hazırlamış olduğu raporda, işyerinde başörtüsünün yasaklanabilmesi için “işveren veya etkilenen üçüncü tarafların, başörtüsü sebebiyle ekonomik dezavantaj riski bulunduğunu kesin ve yeterli kanıtlarla ispat etmesi” gerektiği ifade edildi. Raporda işverenlerin çalışanlarına küçük dinî sembolleri bulundurmalarını yasaklayamayacağı; ancak başörtüsü gibi daha büyük dinî sembolleri yasaklayabilecekleri belirtiliyor. Bilirkişi raporunda, kadın çalışanların işyerlerinde başörtüsü takmalarını yasaklamanın ilkesel olarak mümkün olduğu, aynı şekilde işverenden yasağın gerekçelerinin

istenmesinin de AB hukukuyla uyumlu olduğu belirtildi. Bilirkişi görüşünün, Avrupa Adalet Divanı yargıçları için bağlayıcı nitelikte olmamasıyla birlikte, yargıçların genel olarak uzman görüşünü takip ettiği biliniyor. “MÜSLÜMANLARIN YAŞAMINI İMKÂNSIZ HÂLE GETİRMEYE ÇALIŞAN BİR GİRİŞİM”

altını çizdi. Genel Sekreter Bekir Altaş, sözlerine “Bu, Avrupa’da yaşayan Müslümanların inanç özgürlüğünü istisnai düzenlemelerle kısıtlama girişimlerinin bir başkasıdır. Bu yöndeki gayretleri endişeyle takip ediyor, Avrupa Adalet Divanı'nı hakkaniyetli bir karar vererek tavrını açık ve net olarak ortaya koymaya davet ediyoruz.” şeklinde devam etti.

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, söz konusu raporla ilgili yaptığı açıklamada “Avrupa’da Müslümanların yaşamını imkânsız hâle getirmeye çalışan bir başka girişimle karşı karşıyayız.” dedi. Bilirkişi raporunun pratikte yalnızca başörtüsü takmayı engelleyecek bir karar almaya teşvik ettiğini belirten Altaş, diğer bütün dinî sembollerin kullanılmaya devam edilebileceğinin

Kararın arka planı, Almanya’da görülen iki başörtüsü davasına dayanıyor. Almanya’da bir kreşte çalışan Müslüman bir çalışan, işe başörtüsüyle geldiği için birkaç kez uyarılmıştı. Daha sonra kayıtların personel dosyasından silinmesinin gerekip gerekmediği konusunda Hamburg İş Mahkemesi önünde görüşmeler yapıldı. Avrupa Adalet Divanı'ndan gelen bir teb-

ligata göre, iş mahkemesinin, söz konusu prosedürü doğrudan ayrımcı olarak sınıflandırma eğilimi bulunuyordu. Öte yandan Federal Çalışma Mahkemesi, 2019 yılında Nürnberg bölgesinde bir Müslüman kadının Müller adlı dükkan zincirinde başörtüsü yasağına karşı açtığı davada Avrupa Adalet Divanı'ndan açıklama istemişti. Çalışan, dinî özgürlüğünün kısıtlandığını belirtirken, işveren “girişimcilik özgürlüğü”ne atıfta bulunmuştu.

“Başörtüsü Yasağı Doğrudan Ayrımcılık Teşkil Etmiyor” 2017’de Avrupa Adalet Divanı, benzer bir davada dikkat çeken bir kararla gündeme gelmişti. Söz konusu dönemde, Avrupa Birliğinin üst düzey yargıçları, ideolojik sembollerin genel olarak yasaklanması ile ilgili nesnel nedenlerin olması durumunda, işverenlerin işlerinde başörtüsünü yasaklayabileceklerini savunmuştu. Bu şartlar altında başörtüsü yasağının doğrudan ayrımcılık teşkil etmediği, ancak “dolaylı ayrımcılık”, yani belirli bir din veya inanca sahip kişileri özellikle dezavantajlı duruma getiren bir düzenleme olabileceği belirtilmişti. Bununla birlikte, söz konusu yasağın müşterilere karşı siyasi, felsefi veya dinî tarafsızlığı korumak için uygun olabileceği iddia edilmişti.


GÜNDEM

5 Mart 2021

4

Fransa’da Eyüp Sultan Camii’ne Saldırı Düzenlendi

Fransa'nın Strazburg kentinde yapımı devam eden ve tamamlandığında Avrupa'nın en büyük camisi olacak olan Eyüp Sultan Camii'nin duvarına İslam karşıtı yazı yazıldı. Olaydan kısa süre sonra yakalanan zanlı serbest bırakıldı. İslamı ve Müslümanları hedef alan söylemleri ise "eleştiri" olarak sayıldı.

F

ransa’nın Strazburg kentinde yapımı devam eden, Fransa İslam Toplumu Millî Görüş’e (CIMG) bağlı Eyüp Sultan Camii’nin duvarına salı günü İslam karşıtı yazı yazan 21 yaşındaki zanlı, serbest bırakıldı. Irkçı zanlı, mala zarar verme suçlamasıyla 3 bin 750 euro maksimum ceza ile yargılanacağı belirtildi. Soruşturmada, ırkçı sanığın caminin inşaat duvarına yazdığı “İslam’a hayır – ülkenize dönün” yazısı ise “Bir dini eleştiriyor, bu yasak değildir” denilerek suç olarak değerlendirilmedi. ”BU AÇIKLAMALAR BENİ TATMİN ETMEDİ” CIMG Doğu Fransa Bölge Başkanı Eyüp Şahin konu ile ilgili yapmış olduğu basın bildirisinde, “Bu açıklamalar beni tatmin etmedi.” ifadelerini kullandı. Sözlerinin devamında ise “Bu olayı bu şekilde kabul etmek ‘Siz kininizi kusun, en kötü ihtimalle yakalandığınızda sadece 3750 Euro para cezasına çarptırılırsınız’ mesajını vermektir.” ifadelerini kullandı.

Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201 www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com Postanschrift | Adres

SALDIRGAN IRKÇI GRUP ÜYESİ ÇIKTI Saldırganın Ukrayna kökenli olduğunu ve ırkçı gurup Kimlikçi Nesil Hareketi (Génération identitaire) ismini taşıyan bir grubun üyesi olduğunu öğrendiğini de belirten Şahin, “Zanlının bağlı olduğu grubun Müslümanlara yönelik saldırılarılarının yanısıra, aşırı sağcı terör örgütü ile bağlantılarının olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.” diye kaydetti. Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin daha önce yaptığı açıklamada, ırkçı “Kimlikçi Nesil’ hareketinin fesih edileceğini açıklamıştı. T.C. Strazburg Başkonsolosu Muzaffer Rami Şaylıman ve IGMG Genel Genel Sekreteri Bekir Altaş da camiyi ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş cami ziyaretinde yaptığı açıklamada, saldırının Fransa’da son aylarda yoğun bir şekilde İslamofobik açıklama ve söylemler bağlamında da değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Emniyet güçlerinin Eyüp Sultan Camii yönetiminin müracaatına olumlu ve etkin karşılık vermesini memnuniyetle karşıladıklarını da vurgulayan Altaş, “Saldırının özellikle siyasiler içerisinde çok yaygın bir biçimde kullanılan ve son aylarda Fransa’da yaşanan İslamofobik bir atmosferden kaynaklandığını belirtmek gerekiyor.” dedi. Altaş özetle şunları söyledi: “Bu tür nefret söylemlerinin artık eyleme geçtiğini, bir kısım insanların kendilerine vazife çıkarttığını müşahede etmiş oluyoruz. Bu söylemleri, bizim cemaatimizin önemsediği gibi ilgili siyasilerin de dikkate almaları ve seçim öncesinde bu söylemlere dikkat etmeleri gerektiğini hatırlatmak istiyorum.” AVRUPA KONSEYI'NDEN KINAMA Bu arada, Avrupa Konseyi Yahudi ve Müslüman Nefreti Suçları Özel Temsilcisi Daniel Höltgen de olayı kınadı. Höltgen, sosyal med-

T.C. Strazburg Başkonsolosu Muzaffer Rami Şaylıman ve IGMG Genel Genel Sekreteri Bekir Altaş da camiyi ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti.

yadan yaptığı açıklamada "Strazburg’ta yeni inşa edilen bir camiye bugün İslam karşıtı yazıların yazılmasını görmek üzücü. Her birimizin, birbirimizin farklılıklarına saygı göstererek beraberce yaşamayı öğrenmemiz için önümüzde daha uzun bir yolumuz var.“ dedi. AVRUPA’NIN EN BÜYÜK CAMİSİ OLACAK Eyüp Sultan Camii, inşaatı tamamlandığında Avrupa’nın en büyük camisi olacak. Osmanlı mimarisine göre inşa edilen, 15 dönüm arazi üzerinde, 3 bin kişilik mescit, konferans salonları, okul, kütüphane, öğretmenler odası, restoran ve butiklerin yer alacağı külliyenin ayrıca 600 araç kapasiteli otoparkı ve bisiklet parkı da bulunacak. 44 metre yüksekliğinde çifte minaresiyle Strazburg’un dini, mimari ve kültürel çeşitliliğine renk katacak caminin ana kubbesi etrafında 27 küçük çapta kubbe de yer alıyor.

Steinmeier: “Kovid-19 Aşılarının Dünyada Adil Dağıtılmasını” İstedi

camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229 Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında Kovid-19 aşılarının dünyada adil bir şekilde dağıtılmasını talep etti.

A

lmanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında Kovid-19 aşılarının dünyada adil bir şekilde dağıtılmasını talep etti. Steinmeier, zengin ülkelerin temin ettiği Kovid-19 aşılarının bir kısmını yoksul ülkelere vermesi çağrısında bulundu.

“BU BİR İNSANLIK KONUSUDUR”

rak yayılmasını o kadar erken azaltabiliriz.” diye konuştu.

“Bu bir insanlık konusudur.” diyen Steinmeier, gelecek hafta ve aylarda aşının az olacağını, buna rağmen yoksul ülkelerin de aşılara adil bir şekilde ulaşması gerektiğini belirtti. Steinmeier, virüs yayıldığı sürece hiçbir ülkenin güvende olmayacağını vurgulayarak, “Almanya ve Avrupa temin ettiği aşıdan birazını ne kadar hızlı bir şekilde vermeye hazır olursa enfeksiyonun küresel ola-

DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus da geçen hafta G7 ülkelerinin Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (Covax) için yaptıkları maddi taahhütlerden dolayı memnuniyet duyduğunu belirterek, ancak aşı alma konusunda zorlukların bulunduğunu söyledi. “Paranız olsa bile bununla aşı alamayacak durumdaysanız o zaman para kendi başına anlamsızdır.” di-

yen Ghebreyesus, bazı sanayileşmiş ülkelerin daha fazla aşı temin etmek için doğrudan aşı üreticileriyle temasa geçtiğini anlattı. Ghebreyesus, bu faaliyetlerin Covax kapsamında aşı üreticileriyle yapılan sözleşmeleri etkilediğini ve vadedilen aşı miktarını azalttığını aktararak, “Yüksek gelirli ülkelerden rica ediyorum; daha fazla aşı satın almak için üreticilerle iletişime geçerseniz lütfen Covax’ı baltalamayacağından emin olun.” ifadelerini kullandı.


GÜNDEM

5 Mart 2021

Avusturya’da Ortak İslam ve Hristiyan Din Dersi Uygulaması

5

Fransa’da Hükûmetin Üniversiteleri "Sol-İslamcılık"la Suçlaması Tepki Gördü

Fransa Yükseköğrenim Bakanı Frédérique Vidal, ülkenin akademik kurumlarında "Sol-İslamcılığın" yayıldığı uyarısında bulundu. Bakana akademi ve siyaset dünyasından tepki yağdı: "Bir hamle yapmak istedi. Ama bunun ayarını tutturamadı.”

Avusturya’da Müslüman ve Hristiyan öğrencilerin beraber öğrenim göreceği yeni bir din dersi projesi başlatıldı. Müslüman din dersi öğretmenleri, öğretmenlerin ortak ve hassas hareket etmeleri hâlinde derslerin fırsata dönüşebileceği görüşünde.

A

vusturya’da Graz Üniversitesi öncülüğünde yeni din dersi konsepti için pilot proje başlatıldı. Projeye göre, Müslüman ve Hristiyan öğrencilerin beraberce yine Müslüman ve Hristiyan öğretmenlerden ders almaları hedefleniyor. “TOPLUMSAL DİYALOĞU DESTEKLİYOR”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Proje Sorumlusu Prof. Wolfgang Weirer, Hristiyan ve Müslüman öğrencilerin beraber din dersine girmelerinin, toplumsal diyaloğu desteklediğini ifade etti. “Bu fikir temel olarak, çocukların sadece teneffüste ve tramvayda değil, din dersinde de dinî çeşitlilik noktasında görüşebilmelerini öngörüyor.” diye kaydetti. “MEVCUT DİN DERSİ KALACAK” Ayrıca mevcut dersinin uygulamadan kalkması gibi bir durumun söz konusu olmadığını da belirten Weirer, bu projenin, mevcut din dersinin dinler arası konularına ekleneceğini ifade etti. Projeyle alakalı geri dönüşlerin ise ağırlıklı olarak pozitif olduğunu belirten Weirer, eleştirilerin ise siyasi anlamda daha çok sağcılar tarafından ve kiliselerden geldiğini belirtti. “İÇERİK NETLİK KAZANMALI” Camia’ya konuşan Müslüman din dersi öğretmenleri konuyla ilgili dikkat edilmesi gerekn hususlara işaret etti. 1990’dan beri Avusturya’da din dersi öğretmenliği yapan Ahmet Y. proje kapsamında öngörülen dinler arası din eğitimi konusunda karamsar olmadığını ancak konuyla ilgili açıkta sorular bulunduğunu belirtti. Şimşek derslerde seçilen konuların hangi kriterlere göre seçileceği, mezhepsel değer aktarımları arasında nasıl bir ayrım yapılabileceği hususlarının belli olması gerektiğini söyledi. Bu modelin çoğunlu-

ğun diyalog beklentileriyle uyumlu olup olmadığı gibi soruların netlik kazanması gerektiğini ifade eden Şimşek, çalışmanın ancak bundan sonra değerlendirilebileceğini söyledi. 2019’DEN BERİ YAPTIĞIMIZ BİR ÇALIŞMA Camia’ya konuşan bir başka din dersi öğretmeni olan ve 2018’den beri ilkokullarda din dersi öğretmenliği yapan Burak K., ise 2019’den beri okulunda uyguladıkları benzer yeni bir projeden bahsetti. 3’üncü ve 4’üncü sınıf çocuklarına Katolik, Ortodox ve Müslüman din dersi hocalarının beraber ders verdiğini söyledi. Burak K., derslerde önce genel olarak dinlerin tanıtıldığını söyledi. Akabinde örneğin Hz. İbrahim, Hz. dem gibi seçtikleri ortak konulara Katolik, Ortodoksluk ve İslamiyette nasıl bakıldığını işlediklerini anlattı. Böylece sınıfta bu derslere hem İslam hem de Hristiyanlık din derslerine katılanların yanı sıra hiçbir dine mensup olmayanların da katıldığını söyledi. KÜÇÜK ÇOCUKLARIN KAFASI KARIŞABİLİYOR Çalışmanın müdür tarafından velilere tanıtıldığını ve şimdiye kadar olumlu tepkiler aldıklarını belirten Burak K., derse katılan Müslüman bir öğrencinin bir soruya İslamiyet’in değil de Hristiyanlığın bakış açısıyla cevap verdiğini anlattı. Bu açıdan çocukların kendi dini dışındaki diğer dinler kapsamında anlatılanları karıştırabileceğini, bu nedenle de dinler arasındaki farkı çocukların iyi ayırabilmesine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Burak K., kendi uyguladıkları sistemde ders kapsamında hangi konunun hangi sınıfta işleneceği, cami ve kilise gezileri gibi dinleri tanıtacak gezilerin de yıllık planda belirlendiğini söyledi.

“DİN ÖĞRETENLER HASSAS OLMALI” Aşağı Avusturya eyaletinde beş sene farklı liselerde din dersi öğretmenliği yapmış olan Enes P., “İslam ve Katolik din dersinin müfredatında farklı dinlerin (Yahudilik, İslamiyet ve Hristiyanlık) ders olarak işlenmesi gerekiyor.” dedi. Din derslerini veren öğretmenlerin çok dikkatli olmalarını gerektiğinin altını çizen Enes P., şöyle konuştu: “Görev yaptığım okullarda bazı Katolik din dersi öğretmenleri İslam dinini kendi derslerinde anlatmamı rica etti. Ben de onların dersinde İslamiyet hakkında bilgiler verdikten sonra öğrencilerin İslam hakkındaki sorularını cevapladım, gelen sorular genelde kadın erkek eşitliği, başörtüsü, şiddet ve ibadetler hakkındaydı. Ben de diğer dinler hakkında bilgi verirken çok itinalı davranıyorum ve Hristiyanlık hakkında bir şey anlatmam gerektiğinde mümkün mertebe Katolik din dersi öğretmenlerine danışarak derste anlatıyorum ve bizim bakış açımıza göre bu konu böyle ve Hristiyanlarda bu konuya şu şekilde bakıyor diye ekliyorum. Böylelikle hem Hristiyan hem de Müslüman öğrenciler karşı din hakkında doğru bilgiler edinebiliyor. Bu şekilde hareket edilmediğinde ortaya üzücü tablolar çıkabiliyor.” Avusturya’da İslam din dersi 1982 yılından beri okullarda işleniyor. Söz konusu proje ise 1 Şubat 2021’den beri uygulamaya konuldu. Projeye göre; yüz yüze öğrenim tekrar mümkün olduğunda, mevcut din dersleri lise düzeyinde seçilen okullarda (9. sınıftan itibaren) bir sınıfta üç ila dört hafta süreyle askıya alınacak ve bunun yerine bu dinler arası öğretim projesi denenecek. Başlangıç olarak Graz bölgesinde uygulanan proje, gönüllülük esasına ve ebeveynlerin onayına göre verilecek.

F

ransa Yükseköğrenim Bakanı Frédérique Vidal’ın, Fransa”da “Sol-İslamcılığın (Islamo-gauchisme)” tüm toplumu tükettiği ve Fransız toplumunun bir parçası olan üniversiteleri de zehirlediği” açıklaması ülkede büyük tepki topladı. Bakan Vidal, Cnews kanalında yaptığı açıklamada, üniversitelerdeki “Sol-İslamcılığın” bilimsel olarak araştırılacağını ve “neyin akademik araştırma olduğu ve neyin militanlık ve kişisel görüş içerdiğine dair” Ulusal Araştırma Merkezi CNRS’den bir araştırma yapmasını istediğini bildirdi. İKTİDAR CEPHESİ BÖLÜNDÜ Bakan Vidal’in bu açıklamasına iktidar cenahından destek ve tepki açıklamaları gecikmedi. Hükûmet sözcüsü Gabriel Attal, RTL radyosuna yaptığı açıklamada olayın abartıldığı ima etti ve “Böyle bir durum varsa bile bunun son derece marjinal olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. Ayrılıkçılık yasasının mimarlarından İçişleri Bakanı Gérald Darmanin ise Bakan Vidal’i cesur ve haklı olarak niteleyerek desteğini, “Üniversitelerin, kamu hizmetlerinin, derneklerin bazen solcuların da yardım ettiği İslamcılıktan etkilendiğini görmemek gerçekle yüzleşmemek anlamına gelir. Bazı yerlerde, bazı fakültelerde bu Sol-İslamcılık istilası var.” sözleriyle sürdürdü. Le Monde gazetesine açıklamada bulunan ismini açıklamayan bir Hükûmet danışmanına göre ise Bakan Frédérique Vidal, tartışmalı görüşleri sebebiyle kariyerinin sonuna geldi. Söz konusu danışman “Terfiden ziyade, kapıya yaklaştı.” Le Monde gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Macron’a yakın başka bir kaynak ise, “Bu çıkışını anlayamadım. Çoğunluk onu eleştiriyor.” ifadelerini kullandı. AKADEMİSYENLERDEN TEPKİ Öte yandan, Yükseköğretim Bakanı Frédérique Vidal’ın İslami-solculuk açıklamalarına akademisyenlerden de yoğun tepki geldi. 800’den fazla akademisyen ve araştırmacı Le Monde gazetesinde ortak bir açıklama yaparak bakanın istifasını istedi. Sosyal Bilimler Yüksek Tahsil Okulu (EHESS) Araştırma Müdürü Thomas Piketty, Bakan Vidal’e istifa çağrısında bulunarak, “Sol-İslamcılık suçlamasıyla ilgili mevcut kriz, bizim yeni bir eşik aşmamıza neden oldu. Zavallı ve ahlaksız olanlardan kimileri, ayrımcılık sorunlarıyla ilgilenen herhangi bir araştırmacıya yönelik cihatçı suç ortaklığı suçlaması yapıyor. ” Macron yanlısı birine göre söz konusu Bakan “Bir hamle yapmak istedi. Ama bunun ayarını tutturamadı. Siyaset alanında acemi olmasına rağmen kendi aklınca siyaset yapmayı bildiğini göstermek istedi.”


GÜNDEM

GÜNDEME DAİR Murat Gümüş

5 Mart 2021

6

Hollanda’da Müslümanlardan Seçimlere Katılım Çağrısı

mgumus@camiahaber.com

Ayrımcılık Teşkil Etmeyen Başörtüsü Ayırımcılığı Avrupa Adalet Divanı, Almanya’da görülen ve iş yerinde başörtüsü yasağını ele alan iki dava hakkında bilirkişi raporu yayımladı. Adalet Divanı Sözcüsü Athanasios Rantos’un hazırladığı rapora göre işyerinde başörtüsü yasağı ayırımcılık teşkil etmiyor. 2017’de Adalet Divanı’nın yine iş yerinde dinî sembollerin tamamını eşit şekilde yasaklayan uygulamaların mümkün olabileceği kararına atıfta bulunan Rantos, farklı bir yorum getirdi. Sözcüye göre küçük olduğu için hemen dikkat çekmeyen dinî sembollerin sorun oluşturmayacağına, buna karşılık hemen dikkat çekebilecek şekilde büyük olan dinî sembollerin söz konusu şirketlerin dinî-siyasi tarafsızlık ilkelerine aykırı bir görünüm oluşturabileceğinden dolayı yasaklanabilir. Kimine göre gayet mantıklı ve pragmatik bir yaklaşım. Öyle ya, eğer sembol hemen dikkat çekmiyorsa, müşteri tarafından hemen görünür değilse, ilgili müessesenin de tarafsızlığı sorgulanmaz. Ama eğer sembol hemen dikkat çeker ise, bu ilgili müessesenin tarafsızlık iddiasına soru işareti getirir. Bu yaklaşımı hayalimizde hayata geçirdiğimizde asıl sorun ortaya çıkıyor. Rantos’a göre haçlı kolyelere veya benzeri dinî nitelikli küçük aksesuarlara “olur” kararı sunarken, başta Müslüman başörtüsü ve Sihizm türbanını yasak ilan ediyor. Avrupa’daki Müslüman ve Sih nüfus sayısı mukayese edildiğinde ise öyle bir yasağın herkesi değil, nerdeyse sadece Müslümanları hedef alacağı ortada. Böyle bir uygulama aynı zamanda ayırımcılığın en temel özelliği olan dinî, kültürel, etnik vs. özellikleri “kabul gören” ve “kabul görmeyen” diye ikiye ayırma veya bunlar arasında bir hiyerarşi oluşturma şartını da yerine getirmiş oluyor. Çünkü bu şekilde hemen görünür olan (başta İslam ve Sih) ve hemen görünür olmayan (?) (Hristiyanlık) arasında kamusal alanda varlık gösterme imtiyaz/hiyerarşisi oluşturmakta.

Hollanda genel seçimleri 17 Mart 2021 Çarşamba günü yapılacak. De Politieke Arena adı altında bir platform oluşturarak Müslümanları siyaset konusunda bilinçlendirmeyi amaçlayan Müslüman kuruluşlar 5 parti temsilcisinin katıldığı bir panel düzenleyerek seçmenle siyasileri bir araya getirdi.

H

ollanda 17 Mart 2021 Çarşamba günü yapılacak olan genel seçimlerde yarışacak partiler seçim programlarını haftalar önce ilan etti. Seçimler sonucu yasama organı olan Temsilciler Meclisi'nin 150 üyesini belirlenmiş olacak. Ülkede Müslüman seçmeni bilinçlendirmek için kolları sıvayan Hollanda İslam Federasyonu (NIF), Hollanda İslam Federasyonu Üniversiteliler, İslam Color ve Rotterdam’daki İslami çatı kuruluşu olan SPIOR (Stichting Platform Islamitische Organisaties Rijnmond) De Politieke Arena adlı bir platform kurdu. Platform geçtiğimiz günlerde düzenlediği siyaset panelinde bilhassa genç seçmene hitap etti. Panelin ilk konuğu Hollanda'da, bir dönem aşırı sağcı Özgürlük Partisinde (PVV) milletvekili ve partinin ikinci adamı olan, bu süreçte de İslam karşıtı kitap yazarken Müslümanlığı seçmesi ile tanınan Joram van Klaveren oldu. Joram van Klaveren, oy vermenin önemi hakkında bir konuşma yaptı. Panelin devamından siyasi partilerin temsilcileri daha sonra pandemi

süreci, gençlerin eğitim kredisi sistemi ve ifade özgürlüğü gibi konuları ele aldıkları konuşmalar yaptı. Son oturum ise soru, cevap içeren müzakere şeklinde yapıldı. 5 PARTI TEMSILCISI KATILDI Panele 5 partiden temsilciler katıldı. Nida Partisinden Nourdin el-Ouali, Denk Partisinden Doğukan Ergin, D66’den aday ve aynı zamanda hâlihazırda da milletvekili olan Salima Belhaj, SP Lieke von Ossum ve CDA’dan Herman Krul katıldı. Hollanda’nın tanınmış moderatör simalarından Karim Amghar’ın moderatörlüğünü yaptığı program zengin içeriği ile oldukça beğenildi. Nourdin el-Ouali, Millî Görüş teşkilatının bu panel gibi topluma katkı sağlayan çalışmalarda bulunduğuna vurguda bulunarak tebrik etti. Müslümanların bu gibi siyasi konulara ilgi göstermesinin çok olumlu olduğunun altını çizen el-Ouali, Hollanda’daki siyasi partilerin de Müslümanlar tarafından düzenlenen bu gibi çalışmalara çok daha fazla duyarlı olması gerektiğini vurguladı. 17 Şubat’taki programda soruların

çoğunluğu da gençler üzerine oldu. Yeni tip koronavirüs salgının gençleri nasıl etkilediği konuşuldu. Bilhassa Denk ve Nida partisi temsilcileri pandemi sürecinde hükûmetin gençlerin taleplerine karşı daha hassas olması gerektiğini ifade etti. Hollanda’da gençlere sunulan sübvansiyonların birkaç sene önce kesilmesi ile birçok gencin okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldığı ifade edildi. Bunla alakalı partilerin görüşleri veya girişimleri olup olmayacağı gibi konular ele alındı. GENÇLERIN OY VERME ORANI DÜŞÜK Panelle ilgili bilgi veren NIF Dış İlişkiler Başkanı Kenan Aslan “Hollanda’da 2017’de yapılan bir araştırma neticesinde gençlerin büyük bir kısmının seçimlerde oy kullanmadıkları ortaya çıkmıştı. Buna binaen seçimlere nasıl katkı sağlayabiliriz derken bir platform oluşturduk ve 17 Şubat’ta ilk panelimizi gerçekleştirdik. Amacımız gençleri seçimler konusunda bilgilendirerek oy vermeye teşvik etmekti.” dedi. İlk panelin YouTube üzerinden binlerce izleyici sayısına ulaştığını belirten Aslan şunları söyledi: “Tabi

Bu anlayış aynı zamanda maalesef çok yaygın olan bir mantık hatasını da güçlendirmiş oluyor. Öyle ki genel kanaate göre başörtüsü (veya Sih türbanı) bir taraf olmanın açık beyanıdır, fakat başörtüsüzlük bir taraf olma beyanını taşımaz. Halbuki İslam başörtüsü, Sih türbanı, Yahudi kipası, Hindu tilakası her ne kadar bir inanca dair aidiyeti de ifade ediyor olsa da, bir kişide bunların bulunmaması da bir inanç, veya dünya görüşü beyanı olarak görülebilir ve bundan dolayı bir tarafsızlık ifadesi değildir. Rantos’un bu yaklaşımı artık Avrupa toplumunun genel ekseriyetinin farklı din ve dünya görüşlerinin karşılıklı saygı içinde birlikte yaşadığı/yaşamak istediği gerçekliğinden yoksundur ve toplum gerçekliği ve anayasal değerlere ışığında tashihe muhtaçtır.

bu sayı gün geçtikçe artacaktır. Paneli özellikle gençlerin takip ettiğini ve sadece Müslümanların değil gayrimüslim gençlerin de takip ettiğini tespit ettik. Bu panelle çalışmamız bitmiş olmadı. De Politieke Arena her seçim döneminde siyaset panellerini düzenleyerek insanları bilgilendirmeye, bilinçlendirmeye devam edecek.” Programla ilgili geri dönüşlerin de oldukça olumlu olduğunu belirten Aslan, siyasi parti temsilcilerinin de profesyonelce yapılan panelden dolayı beğenilerini ve takdirlerini ifade ettiklerini söyledi. İlk panelle birlikte iyi ve olumlu bir başlangıç yapılmış olduğunu vurgulayan Aslan “Die Politieke Arena komisyonu dağılmadan çalışmalarına devam edecek. Amacımız her seçim dönemi bu şekilde bilgilendirici çalışmaları yapmak.”dedi. De Politieke Arena; Jongeren Kiezen yani Gençler Seçiyor mottosuyla çalışmalarını yürütüyor. Siyasi Arena demek olan De Politieke Arena platformu; gençleri kişisel olarak etkileyen önemli konuları tartışarak gençlerin siyasi parti temsilcileriyle temasa geçebilecekleri bir platform işlevi görüyor.

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)

CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr


GÜNDEM

5 Mart 2021

7

“Danimarka’da İnanç Özgürlüğünün Kısıtlanması Endişe Verici”

Avrupa ülkelerinin Müslümanların din özgürlüğünü yasayla kısıtlaması tepkilere yol açtı. IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş son olarak Danimarka’da hutbelere getirilmek istenen yasağı eleştirdi. Altaş “Avrupa ülkelerinde açık bir şekilde İslam düşmanlığı yapan siyasi partiler yıllardan beri etkinliklerini artırıyor, Müslümanların inanç özgürlüklerini sorunsallaştırıyor, Avrupa’daki yaşamını zorlaştırıyor.” dedi.

İ

slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Danimarka’da Dancaya tercüme edilmemiş ve daha sonra onayı alınmamış hutbelerin yasaklanmasını öngören yasa tasarısı münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Avrupa’nın birçok ülkesinde inanç özgürlüğü her geçen gün daha da kısıtlanmakta ve bu kısıtlamalar en çok da Müslümanları etkilemektedir. Kötüye giden bu durumu endişeyle takip ediyoruz.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avrupa’nın birçok ülkesinde inanç özgürlüklerini kısıtlayan, bilhassa da Müslümanları hedef alan uygulamaların yürürlüğe koyulduğunu görüyoruz. Son olarak Danimarka Hükûmeti hutbelerin Dancaya tercüme edilmesi ve onaylanmasını öngören bir düzenlemeyi hayata geçirmeyi planlıyor. Böylelikle bir devlet daha anayasal görev ve sorumluluklarıyla hiçbir şekilde bağdaşmayan bir alana müdahale etmiş oluyor. Bunun inanç özgürlüğüne çok

yoğun bir müdahale olduğu açıktır.” KİŞILER DEĞİL TÜM BİR CEMAAT HEDEFE ALINIYOR

tedbirlerin alınması gerektiği söyledi. Altaş, Danimarka’da hiçbir sağlam temele dayandırılmaksızın dinî azınlıkların toptan zan altında bırakıldığını da gündeme getirdi.

Söz konusu adım ile neyin amaçlandığının ortaya çıktığını belirten IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, yasa tasarısının gerekçesi olarak nefret içerikli münferit vaazların gösterildiğini, hâlbuki, bu gibi durumlarda tüm bir dinî cemaate değil, ilgili kişiye yönelik

IGMG Genel Sekreteri Altaş, Fransa ve Avusturya’da da benzeri kısıtlamalarla Müslümanların inanç özgürlüklerinin yoğun bir şekilde tahrip edildiğini söyledi. “Yakın zaman önce Fransa’da ‘Cumhuriyetçi İlkeleri Güçlendirme Yasası’ çıktı. Avusturya’da da

İsim Fahri Demir Mustafa Polat Rabiye Elemenler Dirgam Önal Ekrem Gültekin Bedriye Kesdi Mehmet Yıldız Ali Saçlı Yavuz Zağveren Mustafa Sarız Faruk Kansat Kemal Bayraktar Hüssamettin Kırbaş Kamil Savran Mehmet Sevindik Hüsnü Celik Altun Öztürk Bebek Kalyoncu Bebek Taş Bebek Koçyiğit Fatma Atkovaycin Hacer Polat İkiz Bebek Ercin İpek Beğtorun Murvet Buyur Naciye Sanatcı Şadiye Bircan Sultan Erkoç

‘terörle mücadele’ başlığı altında benzer yasa tasarısı sunuldu.” diyen Altaş gelişmeleri şu şekilde yorumladı: MÜSLÜMANLARIN AVRUPA’DAKİ YAŞAMI ZORLAŞTIRILIYOR “Avrupa ülkelerinde açık bir şekilde İslam düşmanlığı yapan siyasi partiler yıllardan beri etkinliklerini artırıyor, Müslümanların inanç özgürlüklerini sorunsallaştırıyor, toplumdaki endişe ve ön yargıları körük-

Vefat tarihi

Bölge ve şubesi

13.02.2021 15.02.2021 15.02.2021 18.02.2021 19.02.2021 19.02.2021 19.02.2021 21.02.2021 21.02.2021 21.02.2021 21.02.2021 23.02.2021 13.02.2021 24.02.2021 25.02.2021 25.02.2021 12.02.2021 22.02.2021 19.02.2021 19.02.2021 12.02.2021 18.02.2021 13.02.2021 19.02.2021 18.02.2021 24.02.2021 14.02.2021 24.02.2021

Bremen/ Esterwegen Freiburg-Donau/ Tutlingen Köln/ Siegen K. Ruhr/ Lage Bremen/ B-Fatih Hannover/ Braunschweig G. Bavyera/ Ingolstadt Berlin/ Kreuzberg-Me G. Bavyera/ Ausburg-Çağrı Hamburg/ Hamburg Merkez Köln/ K-Chorweiler K. Ruhr/ Rheda-Wiedenbrück Düsseldorf/ Du-Mevlana K. Bavyera/ Fürth Düsseldorf/ Ob-Selimiye Württemberg/ Waiblingen Hessen/ Frankfurt West Linz/ Traun Hamburg/ Hamburg Merkez Hamburg/ Hh - Schnelsen Viyana/ Herzberg Ruhr-A/ Hamm Herringen Viyana/ Ukba Merkez Büro Bremen/ B-Fatih K. Bavyera/ Hof Württemberg/ Ludwigsburg Düsseldorf/ Düsseldorf Köln/ Ehrenfeld

lüyor, Müslümanların Avrupa’daki yaşamını zorlaştırıyor. Müslümanların tedirginliği her geçen gün daha da artıyor. Kötüye giden bu durumu endişeyle takip ediyor, ana akım merkez partileri anlayışlı olmaya davet ediyoruz. Bu partiler sağ popülistlerin ve İslam düşmanlarının oyuncağı olmamalıdırlar. İyi siyaset yapmanın yolu mantıklı ve basiretli olmaktan geçer. Bir demokrasinin güçlü olup olmadığı azınlıklara karşı tutumundan anlaşılır.”


DÜNYA

5 Mart 2021

8

Hasene, Etiyopya’da Çadırda Ders Gören Öğrencilere Üç Sınıflı Bir Okul Açtı ETİYOPYA

H

asene International derneği, Etiyopya’nın Asosa şehrinde 1000m² bir arsa üzerinde bir okul inşa etti. 283 m² kullanım alanına sahip okulda üç sınıf ve bir öğretmenler odası bulunuyor. “BU ÇOCUKLARIMIZ SINIF ÇADIR SİSTEMİNDE EĞİTİM ALIYORDU” Hasene International Derneği Başkanı Mesud Gülbahar, konuyla ilgi-

li Camia Haber’e yaptığı açıklamada, okulu 31 Ocak 2021 tarihinde açtıklarını ve bunun oradaki halka çok büyük heyecan oluşturmuş olduğunu ifade etti. Söz konusu okulun daha öncesinde harabe bir şekilde işlediğini ve 900 öğrencinin orada eğitim aldığını belirten Gülbahar, “Bu çocuklarımız sınıf sisteminde değil, çadır sisteminde eğitim alıyordu. Hollanda’da gelen bağışlarımızla en azından şu anda üç sınıf, bir öğretmenler odası, sekreter odası ve müdür odası inşa

edilmiş oldu.” diye kaydetti. GELECEK GÜNLEDE OKULUN DİĞER BÖLÜMLERİ TAMAMLANACAK Gelecek günlerde yine Hollanda ve diğer bölgelerden gelen yardımlarla okulun diğer bölümlerinin tamamlanmış olacağını belirten Gülbahar, ayrıca “güneş enerjisi ve su sistemeleriyle o köyü nasıl kalkındırabiliriz” ile alakalı bir proje üzerinde de görüşmelerinin devam ettiğini aktardı.

Myanmar’da Darbe Karşıtı Gösteriler Sürüyor: En Az 18 Can Kaybı

Darbe karşıtı gösterilerin devam ettiği Myanmar'da, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu en az 18 kişi hayatını kaybettiği ve sokaklarda çok sayıda yaralının bulunduğu belirtildi.

G

üney Asya ülkesi Myanmar’da darbe karşıtlarının eylemleri sürüyor. CNN’in haberine göre, Myanmar polisi farklı kentlerdeki göstericileri dağıtamayınca ateş açtı. Açılan ateş sonucu en az 18 kişinin hayatını kaybettiği ifade edildi. 28 Şubat gününün, askeri yönetimin 1 Şubat’ta yönetime el koymasından bu yana en ölümcül gün olduğu ve sokaklarda çok sayıda yaralının bulunduğu belirtildi. Öte yandan, Yangon’da Hledan Meydanı’nda gösteri yapan çok sayıda tıp öğrencisinin bugün polis araçlarına bindi-

rilerek götürüldüğü ve şehrin birçok noktasından silah seslerinin yükseldiği bildirildi. Darbe karşıtı gösterilerde bugüne kadar yaklaşık 800 kişinin tutuklandığı belirtiliyor. MYANMAR’DA ASKERİ DARBE Myanmar ordusu, kendine yakın siyasi grupların 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarını ortaya atması ve ülkede yükselen gerilimin ardından 1 Şubat’ta yönetime el koymuştu. Ordu, Dışişleri Bakanı ve ülkenin fiili lideri Aung San Suu Çii başta olmak üzere

pek çok yetkili ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve 1 yıllığına olağanüstü hal ilan etmişti. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası toplum darbeyi kınamış; Türkiye, en sert tepki veren ülkelerin başında yer almıştı. ABD, Kanada ve İngiltere, darbede rol oynayan askeri yetkililere yaptırım kararı almıştı. Myanmarlılar, 6 Şubat’ta demokrasiye dönüş talebiyle gösterilere başlamış, güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonucu can kayıpları yaşanınca protestolara katılım artmıştı.

İslam Ülkelerinden Akademisyenler “Adil Para Sistemine Geçişi” Ele Aldı

Avrupa İslam Ekonomisi ve Finansı Araştırma Merkezinin (EAIFE) bu yıl 3'üncüsünü düzenlediği uluslararası sempozyum, "Adil İktisadi Düzene Doğru" temasıyla başladı.

Y

erel ve uluslararası para sistemlerini değerlendirmek, yerel ve küresel düzeyde adil bir para sistemi oluşturmak için pratik mekanizmalar geliştirmeyi hedefleyen sempozyumun 2 gün sürdü. Çevrim içi düzenlenen sempozyuma, aralarında Lübnan’daki Cinan Üniversitesi, Tunus Zeytune Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi ve Malezya İSRA Araştırma Merkezinin de bulunduğu çok sayıda kurumdan akademisyenler katıldı. “ADİL VE İNSANİ BİR PARA SİSTEMİ OLUŞTURULMALI” Sempozyumun açılışında konuşan EAIFE Başkanı Mısırlı

ekonomist Eşref Devabe, dünyanın bugün yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ışığında yeniden şekillendiğini ve bunun da yeni oluşumların ortaya çıkışına zemin hazırlayacağını ifade etti. Devabe, realitenin, her ülkenin çıkarlarını dengeli bir şekilde yansıtacak, herkes için kalkınmayı tesis edecek yerel ve küresel düzeyde adil ve insani bir para sistemi oluşturulmasını zorunlu kıldığını kaydetti. “PARA VE PARA YÖNETİMİ KONUSUNDA KAPSAMLI POLİTİKALAR SUNULMALI” Tunus Zeytune Üniversitesi Rektörü Abdullatif Ebu Azize ise konuşmasında, uzun

yıllardır İslam ekonomisinin hayata geçirilmesi hayalinin kurulduğunu söyledi. Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Muhyiddin el-Karadaği de İslam dünyasını, “dünyaya para ve para yönetimi konusunda kapsamlı bir politika sunmak için uzman komiteler oluşturmaya” çağırdı. İslami finans ve ekonomi alanında sürekli eğitim, yatırım ve araştırma hizmeti vermek için kurulan EAIFE, 1’inci sempozyumunu “Kurucuların düşüncesi ile uygulamanın realitesi arasında İslami bankalar”, 2’nci sempozyumunu da “Realite ve uygulama arasında İslami finans piyasaları” temasıyla İstanbul’da düzenlemişti.


DÜNYA

5 Mart 2021

9

Sri Lanka, Müslümanların Cenazelerini Yakmayı Durdurdu SRİ LANKA

Sri Lanka, dünyadan gelen tepkiler üzerine, koronavirüsten vefat eden Müslümanların cenazelerinin yakılmasını durdurdu.

S

ri Lanka hükûmeti, çeşitli kuruluşların Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ile Dünya Sağlık Örgütü’ne yaptığı çağrı sonrasında ilgili kurumların tepki göstermesi üzerine Müslümanların cenazelerini yakmayı durdurdu. Müslümanların cenazelerinin bundan sonra yakılmaması emrini Başbakan Mahinda Rajapaksa

verdi. Sri Lanka böylece ülkede bir yıldan beri devam eden Müslümanların cenazelerinin yakılmasını hükûmet baskısı ile durdurmuş oldu. AYRIMCI VE IRKÇI UYGULAMA Sri Lanka’nın koronavirüs salgınını durdurmaya yardımcı olduğu iddiası ile başlatığı cenzeleri yakma uygulaması büyük bir tepki

Yemen’de 400 Bin Çocuk Açlıktan Ölecek, 2.3 Milyonu da Aç Kalacak

topluyordu. Müslümanların cenazeleri, akrabalarının bilgisi olmadan da hemen krematuryumlarda yakılıyordu. Ülkenin Müslüman parlamenterleri, uygulamanın ırkçı ve ayrımcı olduğunu ifade ederek durdurulmasını istemişti. Sri Lanka hükûmeti ise, uluslararası baskı gelene kadar uygulamayı sürdürmüştü.

ABD, Guantanamo Hapishanesini Kapatabilecek mi?

YEMEN

ABD

Yemen'deki insani krizle ilgili olarak rapor hazırlayan Birleşmiş Milletler (BM), insani krizin yaşandığı Yemen'de bu yıl içinde 5 yaşının altındaki 400 bin çocuğun açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi.

B

irleşmiş Milletler çatısı altındaki Dünya Gıda Programı, Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Yemen’deki insani krizle ilgili olarak hazırladıkları ortak raporu yayımladı. Ülkedeki açlık tehlikesinin tırmandığına dikkati çeken ve donör ülkelere vadettikleri yardımları daha hızlı yapmaları çağrısında bulunan BM kurumları, sadece çocukların değil, hamile ve çocuklu kadınların da

ciddi şekilde yetersiz beslendiklerini kaydetti. Raporda 2,3 milyon çocuğun ciddi düzeyde açlıkla yüzleştiği ve bunlardan 400 bininin “akut yetersiz beslenme” nedeniyle ölümle karşı karşıya olduğu belirtildi. Yemen’deki insani yardım programlarının yeterince fonksiyonel işlemediğine dikkati çeken Dünya Gıda Programı Direktörü David Beasley, “Bu rakamlar sadece Yemen’e yar-

dım çağrısı için bir çığlık. Bu ülkede her yetersiz beslenen çocuk aynı zamanda kurtulmaya çalışan bir aile demek.” ifadelerini kullandı. Rapora göre 2020 yılında Yemen’de faaliyet gösteren insani yardım programları, ihtiyaç duyulan 3,4 milyar dolarlık yardımın sadece 1,9 milyar dolarını temin edebildi. BM raporlarına göre, Yemen’de yaklaşık 30 milyonluk nüfusun yüzde 80’i yardıma muhtaç durumda bulunuyor.

Amerika Birleşik Devletleri yeni yönetiminin, 20 yıldır haklarında suçlama bulunmayan ve dünyada resmî işkencenin sembolü hâline gelen Guantanamo tutsaklar kampını kapatabilmek için bir değerlendirme başlattığı bildirildi.

A

merika Birleşik Devletleri’nin yeni yönetimi, dünyada resmî işkencenin sembolü hâline gelen Guantanamo tutsaklar kampını kapatmanın yollarını arıyor. Medyaya yansıyan haberlere göre, Biden yönetimi, Trump öncesi başkanlık yapan Barak Obama’nın bu yöndeki kararının nasıl uygulanabileceğini araştırıyor. Guantanamo’da şu anda yaklaşık 20 yıldır haklarında iddiana-

me hazırlanmayan, ya da, henüz yargılanmamış olan 40 tutuklu bulunuyor. 2011 yılındaki 11 Eylül terör saldırıları sonrasında tüm dünyadan toplanan esirlerin tutulduğu Guantanamo kampında tutuklu bulunanların ABD’ye getirilerek adalet önüne çıkarılmaları yasak. Amerika’nın “terörle savaş” adını verdiği süreçte Guantanamo aynı zamanda resmî işkence ve acımasız sorgulama tekniklerinin simgesi hâline gelmişti.


TOPLUM

5 Mart 2021

Türkçe, Fransa’da Ders Müfredatına Giriyor

10

Hollanda, İlkokuldan Üniversiteye Telafi Eğitimi Başlatıyor HOLLANDA

İlk ve ortaokul öğrencilerine hafta sonu ve yaz ders programları planlayan Hollanda, üniversite öğrenci harçlarını da yarıya indiriyor.

H

ollanda, koronavirüs salgını sebebiyle aksayan dersleri telafi etmek üzere Ulusal Eğitim Planı hazırladı.

FRANSA

Türkiye ile Fransa arasında varılan bir anlaşma ile Türkçe, Fransa'da ilkokuldan itibaren yabancı dil dersleri müfredatına alınacak.

T

ürkiye ile Fransa, Uluslararası Yabancı Dil Dersleri (EİLE) anlaşmasını onayladı. Anlaşma Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı sonrasında resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Anlaşmayı T. C. Milli Eğitim Bakanı Selçuk imzaladı. Anlaşmaya göre Türkçe, Fransa’da gelecek yıldan itibaren ilkokullardan başlamak üzere yabancı diller müfredatına girecek. Bu derslerin öğretmenleri Fransa hükû-

meti tarafından tespit edilecek. Türkçe derslerini sadece Türkiye kökenliler değil, okula giden her öğrenci Yabancı Dil Dersleri kapsamında alma imkânına kavusacak. Uluslararası Yabancı Dil Dersleri (EILE) anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra ise, Türkiye kökenli öğrencilerin katıldığı Anadil ve Kültür Eğitimi (ELCO) programı ile verilen Türkçe dersleri ise kaldırılıyor. Bu derslerin öğretmenleri Türkiye tarafından gönderiliyordu.

Eğitim Bakanları Ingrid van Engelshoven ve Arie Slob yaptıkları açıklamada, her öğrencinin normal sürede okullarını bitirme hakkı bulunduğunu, bunun için de okulların hafta sonu ve yaz programları düzenlemelerini istedi. Bakanların açıkladığı Ulusal Eğitim Planına göre, milli eğitime 8.5 milyar Euro ek ödenek ayrılacak. Okulların, ayrılan bu ödeneklerden faydalanabilmeleri için bir eğitim programı sunmaları gerekiyor. Hafta sonu ve yaz eğitim

programları sunan her okul ek bütçeden yararlanabilecek. Yüksek öğrenime giden öğrenciler de üniversite harçlarının yarısını ödeyecekler. İsteyen öğrencilerin toplu taşıma araçlarından ücretsiz faydalanmaları da bir yıl daha uzatılacak. Dersler için daha çok öğretim üyesi atayan üniversite ve yüksek okullar daha fazla ek yardım alacak. Hollanda’da MBO (Middelbaar Beroepsonderwijs) denilen mesleki ve çıraklık eğitimine devam eden öğrenciler de bu uygulamadan yararlanacak. Çıraklık eğitimi veren okul ve iş yerleri de desteklenecek.

TBMM, Avrupa Ülkelerinde Yükselen İslam Düşmanlığı ve Irkçılığı Araştıracak TÜRKİYE

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Ülkelerinde Yükselen Irkçılık ve İslamofobi İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu kurulmasını kararlaştırdı.

T

Çavuşoğlu Alt Komisyonun, AK Parti, CHP ve MHP’nin verdiği ortak önergeye istinaden kurulacağını söyledi.

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan

Batı’da ırkçılık, ayrımcılık ve İslamofobi konusunda bir ivmelenme bulunduğunu söyleyen Hakan Çavuşoğlu “Avrupa’da yaşananlar bizlerin de canını fazlasıyla acıtmaya devam ediyor.” dedi.

ürkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa ülkelerinde yükselen İslam düşmanlığı ve ırkçılığı soruşturmak üzere bir alt komisyon kurulmasına karar verdi.


TOPLUM

5 Mart 2021

11

Almanya’da Dizel Skandalı:

Milyonlarca Euro Geri Ödendi! ALMANYA

Almanya’da dizel skandalı adı altında 10 binlerce araç sahibi hakkını aramaya devam ederken, mahkemelerden yine milyonlarca Euro’yu bulan tazminat davaları, tüketici lehine sonuçlanıyor.

A

lmanya’da araçların egzoz değerlerinde hile yapıldığının iddia edildiği dizel skandalında,10 binlerce araç sahibi hakkını aramaya devam ediyor. Aşırı değer kaybına uğrayan araçların sahipleri, araçlarından kârla bile kurtulabiliyor. Buna göre mahkemelerden binlerce Euro’yu bulan tazminat davaları, tüketici lehine sonuçlanıyor.

MAHKEMEDEN 25 BİN 962 EURO’LUK TAZMİNAT KARARI Son olarak Frankfurt’ta ikamet eden bir kişinin, Mercedes-Benz’e karşı dava açtığı ve bunun sonucunda Stuttgart Eyalet Mahkemesi tarafından haklı görüldüğü belirtildi. Söz konusu kişinin bu şekilde, Mercedes-Benz GLK model arabasını iade edip, 25 bin

962 Euro tazminat alma hakkına sahip olduğu ifade edildi. MEVCUT DURUMDA MİLYONLARCA EURO TAZMİNAT ÖDENDİ Öte yandan özellikle Volkswagen şirketine ait yaklaşık 5 milyon araç ve Volkswagen iştiraklı Audi, Porsche, Skoda gibi markaların birçok modeli de söz konusu manipülasyon-

İsviçre, Radar Uyarısı Yapanlar Hakkında Suç Duyurusunda Bulunuyor İsviçre’de radar uyarısında bulunmak, uyarı uygulamaları kullanmak yasak. Bern polisi bir öğrenciye 1180 İsviçre Frangı ceza kesti, 200 kişi hakkında da suç duyurusu yaptı.

İ

sviçre’nin Bern Kantonluk polisi, radar uyarısında bulunan kişilere karşı yoğun bir kampanya başlattı.

kontrolü amaçlı kullanılan trafik radarlarının yerlerinin bildirilmesi ve bu konuda uyarı yapılması yasaklanmıştı.

Yerel medyada yer alan bilgilere göre Bern Kantonluk polisi, 200 kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Polis, radar uyarısı yapmak suçundan bir öğrenciye de 1180 İsviçre Frangı ceza kesti. İsviçre’de 2013 yılından itibaren yollardaki hız

Kantonluk polisleri radar uyarısı yapan telefon uygulamaları ile sosyal iletişim forumlarına da müdahalede bulunuyor. Bern Kantonluk polisi, suç duyurusunda bulunduğu 200 kişinin bilgilerine, bu kişilerin cep telefonlarını kontrol ederek ulaştı.

dan etkilenmiş durumda. Dizel skandalından etkilenmiş birçok araç sahipleri haklarını aramaya devam ediyor. Hâlihazırda milyonlarca Euro’yu bulan tazminat davaları çoğu zaman tüketici lehine sonuçlanıyor. DİZEL SKANDALI NEDİR? Üretici firmaların, bazı araç

modellerinde özel bir yazılım sayesinde egzoz emisyon değerlerinde oynama yaptığı ve bu şekilde gerçekte olandan daha az değerler gösterdiği iddia ediliyor. Bu nedenle söz konusu aracın zehirli atık salınımının, yazılım sayesinde daha az gösterildiği belirtiliyor. Manipülasonlu yazılıma sahip araçların ciddi değer kaybına uğradıkları, ayrıca fazla miktarda zehirli gaz sa-

lınımı sebebiyle, trafikten men edilme durumlarının da ihtimaller arasında bulunduğu ifade ediliyor. Araç sahipleri hukuki süreci başlatıp, ödemiş oldukları parayı geri alma hakkına yüksek derecede sahip oldukları beliriliyor. Ayrıca araç sahibi, satın aldığı tarihten dava sürecine kadar yapmış olduğu bütün masraflarını da talep etme hakkına sahipler.

Hollanda Polisi, Para Cezası Kesmeme Grevi Başlattı

Hollanda polisi, maaşlarındaki artışın az tutulması üzerine pazartesi gününden itibaren küçük miktarlardaki para cezalarını kesmeme grevi başlattı.

H

olanda’da polisler bu pazartesi sabah saat 07.00 itibariyle küçük miktarlardaki para cezalarını kesmeme ve bazı şikayetleri dikkate almama grevi başlattı. NPB, ACP, ANPV ve Equipe polis sendikalarının orta kararı ile alınan para cezası kesmeme grevi “Para cezası için daha fazla suç işlenmesi gerekli” manasına gelen ‘Voor bekeuren moet meer gebeuren’ isimli kampanya ile başlatıldı. Sendikalar, polislerin, korona önlemleri ve hız sınırlaması gibi uygulamayan-

lara uymayanlara ceza kesmeye devam edeceğini açıkladı. Hollanda polisi, para cezası kesmeme grevini hükûmetin polislerin maaş zamlarını düşük tutması üzerine aldı. Sendikalar yüzde 2,5 oranında bir artışın yanı sıra son 16 ay için bir kereye mahsus olmak üzere 350 ve 300 Euro ek ödeme yapılmasını istiyor. Hükûmet ise sendikaların bu isteğine sadece yüzde 1,3 oranında bir maaş zammı ve sadece bir kereliğine 300 Euro ek ödeme yapmak istiyor.


TOPLUM

HUKUK KÖŞESİ Yusuf Kutlucan

5 Mart 2021

12

AB Açıkladı: Otomatik Bilgi Paylaşımda Son Tarih 30 Haziran

hukuk@camiahaber.com

Almanya’da 2021 Yılında Değişen Kanunlar-II Komisyonun pay edilmesi Almanya’da tüm eyaletlerde, ev ve daire satışlarındaki komisyonlarda 23.12.2020 tarihi itibariyle tek bir uygulamaya geçildi. Buna göre, tüketicilerin ödeyecekleri komisyon ücreti alıcı ile satıcı arasında yüzde 50 oranında paylaşılacak. Tek kullanımlık plastik yasağı 03.07.2021 tarihi itibariyle Avrupa Birliğinde tek kullanımlık plastik üretimi ve satışı yasaklanacaktır. Plastikten üretilmiş tek kullanımlık olan tabak, plastik, çatal ve bıçak takımı, pipet, strafor ve kutuları ile plastikten yapılmış pamuklu kulak çubukları artık üretilmeyecek. Özellikle Fast-Food sektöründe yaygın olan al-götür ürünleri bu değişiklikten etkilenecektir. 2021 yılı sonunda ise kasalarda plastik torbaların satışı yasak olacak. Aileler için kolaylıklar 01.01.2021 tarihi itibariyle birçok resmî iş dijitalleşiyor. Aileler, doğum sonrası isim vermek, doğum belgesi talep etmek, çocuk parası ve Ebeveyn Yardımı (Elterngeld) başvurularını dijital olarak yapma imkânına kavuşuyor. Nüfus dairesi, sağlık ve emeklilik sigortaları da karşılıklı olarak gerekli bilgileri alıp verebilecek. Ama bu ilgili kişinin onayına bağlı.

Avrupa Birliği (AB), Türkiye'yi gelir ve varlıkların vergilendirilmesi alanında iş birliği yapmayan ülkeleri içeren kara listesine almadı.

A

B Konseyi, vergi alanında iş birliği yapmayan ülkeleri içeren listenin güncellendiğini açıkladı. Buna göre AB'nin vergi konusunda iş birliği yapmayan ülkeler listesinde 13 ülke yer aldı. Vergi düzenlemelerini AB kuralları-

na uyumlu hale getirmeyi taahhüt eden ülkeleri içeren "gri liste" de güncellendi. Fas, Namibya ve Saint Lucia taahhütlerini yerine getirdikleri için gri listeden çıkarıldı. Gri listede yer alan Avustralya ve Ürdün'e vergi reformlarının değer-

lendirilmesi süreci devam ettiği için uzatma verildi. Maldivler'e de Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (otomatik bilgi paylaşımı ilgili anlaşmasını onay sürecini tamamlaması için 4 ay ek süre tanındı.

Türkiye'den de 30 Haziran tarihine kadar AB üyesi ülkelerle vergi alanında otomatik bilgi paylaşımını etkin hale getirmesi talep edildi. Böylece, söz konusu gri listede, Avustralya, Barbados, Botsvana, Esvatini, Jamaika, Ürdün, Maldivler, Tayland ve Türkiye'ye yer aldı.

Korona döneminde çocuk bakımı desteği Koronavirüs sebebiyle evde çocuklara bakması gereken ve bundan dolayı çalışmayanlar, normal aylıklarının yüzde 67’si ve en fazla aylık 2016 Euro destek talep edilebilecek. Her bir çalışan ebeveyn bu yardımdan en fazla 10 hafta yararlanabilecek. Ebeveynden sadece birisi çalışıyorsa, bu yardımı en fazla 20 hafta olarak talep edebilecek. Bu yardımlar 31.3.2021 tarihi ile birlikte sona eriyor. Çocuklu aileler için ev alma veya yapma desteği 2018 yılından den beri ailelere destek amaçlı sunulan bu destek 31 Mart 2021 tarihi ile sona erecek.

Helal Kesim n i s e B ı l k ı l ğ a S Herkes Yesin

Bu tarihe kadar ev alan veya ev yaptırma müsaadesi almış olanlar 31 Aralık 2023 tarihine kadar bu haktan faydalanmak için başvuru yapabilir. Buna rağmen, hâlen yapılan veya satın alınan evde kalındığı müddetçe ve Almanya’da başka da gayrimenkulü olmayanlar için çocuk parası aldığı çocuk başı 10 sene boyunca senelik 12.000 Euro destek imkanı sunulmakta.

Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |/ selamfood


TOPLUM

5 Mart 2021

13

Fransa’nın Mantes Sud Camisi Evsizlere Kapılarını Açtı Fransa'nın başkenti Paris yakınlarındaki Mantes Sud Camisi, soğuk kış günlerinde sokaklarda kalan ve çoğunluğu göçmen olan evsizlere kapılarını açarak, yürek ısıtan dayanışma örneği sergiliyor.

F

ransa’nın başkenti Paris yakınlarındaki Mantes Sud Camisi, soğuk kış günlerinde sokaklarda kalan ve çoğunluğu göçmen olan evsizlere kapılarını açtı. Yveslines ilindeki Mantes Sud banliyösünde bulunan caminin yönetimi, bölgede kimse geceyi sokakta geçirmesin diye sosyal medyada sık sık duyuru ve paylaşımlar yapıyor.

Misafirhanesi bulunan ancak sığınanların sayısının çok olması nedeniyle bir bölümüne de yataklar serilen camide kalanlara 3 öğün sıcak yemek ikram ediliyor. Hz. Muhammed’in Mescid-i Nebevi’ye bitişik olarak yaptırdığı ve ihtiyaç sahiplerinin kaldığı yerden esinlenilerek kurulan As Suffa Derneği vasıtasıyla her gün yaklaşık 1000 kişiye ücretsiz akşam yemeği ulaştırılıyor. Cami Derneği Başkanı Abdelaziz el Jaouhari, “Tüm yıl boyunca özellikle evsizlere acil barınma sağlıyoruz. Caminin kapılarını açıyoruz. Gelenlerin uyuyabilecekleri ya-

takhane, doyabilecekleri yemekhane var. Giysilerini yıkama, banyo yapma imkânları da var.” diyerek bu sıralar insanları soğuktan korumaya çalıştıklarını söyledi. “FRANSA’DA YABANCI BİR İNSANIN KALACAK YER BULMASI ÇOK ZOR” Camiye sığınanlardan göçmen Nepalli Ishwor, yaptığı açıklamada, büyük umutlarla Paris’e geldiğini söyledi. “Fransa’da yabancı bir insanın kalacak yer bulması çok zor, ağırlanması ise neredeyse imkansız. Bu Müslüman evi bizi misafir etti. Böylesi münezzeh bir mekanda ağırlandığım için çok mutluyum.” diyen Ishwor, Müslümanların kendisine bu soğuk gecelerde kapılarını açmasını unutmayacağını belirtti. Ishwor, dünyayı gezen bir seyyah olduğunu belirterek, “Fransa’ya gelince sadece 2 yıl barınma evlerinde kalabiliyorsunuz, sonra sizi sokaklara atıyorlar.” ifadelerini kullandı.

“HZ. PEYGAMBER’İN SÜNNETİNE UYMAK İSTEDİK” Cami Derneği Başkanı Jaouhari, burayı 2015’te inşa ettiklerini söyledi. İbadet mekânı ve ilim merkezi olarak da hizmet veren caminin sosyal faaliyetlere de açık olduğunu belirten Jaouhari, ayrıca çocuklar ve yetişkinler için zengin bir kütüphanelerinin bulunduğunu ifade etti. Jaouhari, caminin projesini hazırlarken Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemki mescit modelini örnek aldıklarına dikkati çekerek, “Hz. Peygamber’in mescidinin 3 temel işlevi vardı. İnsanları bir araya getirmek, ilim öğrenmelerini sağlamak ve sosyal olarak toplumda inşa görevi üstlenmek.” diye konuştu. Abdelaziz el Jaouhari, yakın zamanda inşa edecekleri üçüncü katı da ilim merkezi olarak faaliyete sokacaklarını dile getirdi. “Hz. Peygamber’in sünnetine uymak istedik. Pey-

gamber’in (S.A.V) mescidinde Suffa bölümü vardı, gidecek yeri, yiyecek yemeği olmayan kişi buraya giderdi ve onunla ilgilenilirdi.” diyen Jaouhari, Mescid-i Nebevi’nin üçte birini oluşturan Suffa gibi, Mante Sud Camii’nin üçte birini bu hizmete ayırdıklarını aktardı. “KAPIMIZ HER ZAMAN AÇIK” Yılın 365 günü aralıksız yardım yaptıklarını ve tespit ettikleri evsizlere yemek ulaştırdıklarını belirten Jaouhari, şunları kaydetti: “Onlara gıda, giyecek götürüyoruz. Şimdi olduğu gibi kışları, ağırlama kapasitemizi artırmak için namaz kılınan bölümün bir kısmını da bu hizmete ayırdık. Sadece Müslümanları değil, kapımızı çalan herkesi ağırlıyoruz. Hatta kapımızı çalmaları da gerekmiyor çünkü kapımız her zaman açık. Kökenleri, inançları ne olursa olsun herkesi misafir olarak kabul

ediyoruz. Bunu öncelikle Allah için yapıyoruz.” “MÜSLÜMAN OLMAN AYRILIKÇI OLARAK YAFTALANMAN İÇİN YETERLİ” Cami cemaatinden Soufian Guelai de “Bizim nasıl olmamız gerektiği, Müslümanlar olarak neler yaptığımızı, bu dünyada niçin yaşadığımızı gösteren davranışlar bunlar. Başkalarına da örnek olacaktır.” diye konuştu. Fransa’da Müslümanlara yönelik ayrılıkçı ithamlara da değinen Guelai, İslamiyet’in ayrıştırıcı değil tam tersine bütünleştirici bir din olduğunun altını çizdi. Guelai, “Biz bulunduğumuz toplumda beraber yaşamaya, birbirimizi tanımaya gayret ediyoruz. Dünyada ya da Fransa’da Müslümanlar mı ayrılıkçı, hayır zannetmiyorum. Bugün Fransa’da bir şey yapmasan da Müslüman olman ayrılıkçı olarak yaftalanman için yeterli.” ifadelerini kullandı.

Danimarka İslam Toplumu Hutbe Ve Müezzinlik Yarışması Düzenledi Danimarka İslam Toplumu'nun (DIT), 14'üncüsünü düzenlediği “Hutbe ve Müezzinlik Yarışması” yeni tip koronavirüs tedbirleri nedeniyle çevrim içi olarak yapıldı.

D

animarka İslam Toplumu (DIT) Bölge Eğitim Başkanlığı tarafından 13 Şubat’ta düzenlenen “Hutbe ve Müezzinlik Yarışması” yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri nedeniyle çevrim içi olarak yapıldı. Kıyasıya mücadeleli ve heyecanlı geçen yarışmaların sonunda, Türkçe ve Danca olarak yapılan hutbe yarışmasını Bröndby Cemiyeti’nden katılan, 17 yaşındaki Adem Köse kazandı. Müezzinlik yarışmasında da

yine Bröndby Cemiyeti’nden katılan Yusuf Mirsat Özdemir birinci oldu. DIT Bölge Başkanı Mustafa İncikli, pandeminin zor şartlarında eğitim faaliyetlerinden kopmayan cemaate, gösterdikleri üstün gayret ve hizmetlerinden dolayı eğitimcilere ve tüm öğrencilere teşekkür etti. Farklı şubelerden 15 katılımcının yarıştığı hutbe dalında, Odense’den Enes Aydemir ikinci,

Aarhus Cemiyeti’nden katılan Tahir Seven ise üçüncü oldu. Müezzinlik yarışında da Odense’den katılan Furkan Çevirici ikinci olurken, Aarhus’tan katılan Ensar Tekin, üçüncü oldu. “KENDİ İMAMLARIMIZI YETİŞTİRMEYİ HEDEFLİYORUZ” DİT Bölge Eğitim Başkanı İbrahim Orhan Aras yarışmanın ardından yaptığı açıklamada,

“Bu yarışmayı 14 yıldır gerçekleştiriyoruz. İlk defa çevrim içi olarak düzenledik. Hedefimiz eğitim kurumlarımızda, camilerimizde, kendi imam ve müezzinlerimizi yetiştirmektir. Yaşadığımız ülkenin diline hakim imamlar, yeni yetişen genç nesil ile daha iyi iletişim kuruyor. Teşkilatımızın hazırlamış olduğu eğitim müfredatı çerçevesinde, gençlerimize faydalı hizmetler sunmaya devam edeceğiz.” dedi.


TOPLUM

5 Mart 2021

Camileri Kurmak ve Yaşatmak İçin Üye Olalım, Üye Bulalım!

14

Amel defterinin açık kalması ve hayırla yad edilmek için

CAMİLERİMİZE

ÜYE OLALIM,

ÜYE BULALIM

2020’nin başlarından beri tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgını camileri de oldukça etkiledi. Bu bağlamda, İslam Toplumu Millî Görüş bu yıl da mübarek üç ayların girmesi ile birlikte “Üye Olalım, Üye Bulalım” sloganı ile Camiye Üyelik Kampanyası başlattı.

K

ovid-19 salgını nedeniyle camilerin dönem dönem kapanmak zorunda kalması, yeniden sık saflarda bir araya gelinememesi Müslümanları derinden üzerken, üyelerin aidatları ile hizmetlerine devam eden camiler finansal olarak zor günler geçiriyor. IGMG daha önceki yıllarda olduğu gibi 2021’de de tüm İslam Toplumu Millî Görüş camilerinde Camiye Üyelik Kampanyası başlattı. Camilere Üyelik Kampanyası ile bütün Müslümanları bulundukları şehirlerdeki camilere üye olarak destek olmaya davet eden IGMG, hazırladığı afiş ve çeşitli görsellerle kampanyanın duyurusunu yaptı. Özellikle sosyal medyada #camivebiz etiketi kullanılarak paylaşılan afişlerde camilere destek olmanın önemi vurgulanıyor. Konuyla ilgili olarak İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri Camia’nın sorularını cevapladı. İleri, tüm kurum, kuruluş ve devletler gibi Avrupa’daki camilerin ve cami hayatının da pandemiden oldukça etkilendiğini söyledi. Bütün zorluklara rağmen; cami çalışmalarının resmî şartları elverdiği çerçevede aynen devam ettiğini kaydeden İleri, eğitim çalışmalarının online olarak devam ettiğini, cami idarecilerinin fedakârca çalıştığını, imkânlar ölçüsünde toplantıların, cami inşaatlarının devam ettiğini söyledi. Müslümanların camilerle olan dayanışmasını değerlendiren İleri “Cemaatimiz mali noktada ümmet adına, toplum adına yapılması gereken yardımları yaptılar. Bu süreç içinde özel-

likle sosyal hizmetler alanında harika hizmetler yürütüldü. Pandemi bütün insanlığı maalesef olumsuz bir şekilde kuşattı ve hâlâ bu sıkıntıları hep beraber yaşıyoruz. Çok sancılı bir süreç olmakla birlikte camilerimiz toplumumuz ve insanlar için, caminin bulunduğu muhit için bir nefes alma yeri oldu. Camilerimiz bir hayat merkezi olmaya devam etti.” dedi. Pandemi nedeniyle bazı ülkelerde dışarı çıkmanın kısıtlandığını hatırlatan İleri, bu durumun camileri de mabetleri de etkilediğini söyledi. İleri şöyle konuştu: “Şüphesiz hareket kısıtlaması Müslümanları da camileri de etkiledi. Avustralya’da mesela 7-8 ay camiler kapalı kaldı. Avrupa’da iki aya yakın camilerin kapalı olduğu zamanlar oldu. Özellikle teşkilatımız başta olmak üzere çatı kuruluşlarıyla beraber camilerin hijyen kuralları çerçevesinde açılması noktasında çok ciddi girişimler yapıldı. Böylece ramazanla birlikte ibadete açıldı ve kurallar çerçevesinde camilerde ibadetler yapıldı, hizmetler devam etti.” “BALIK SUSUZ, MÜSLÜMAN DA CAMISIZ OLMAZ!” “Balık nasıl susuz yaşayamıyorsa Müslüman da camisiz olmaz.” diye konuşan İleri, camilerin Müslümanlar için hayat merkezi olduğuna işaret etti. İleri “Camiler sadece namazların kılındığı yer değil ibadet merkezidir, maneviyat merkezidir, huzur mekânlarıdır, sosyal dayanışma yerleridir, birlik ve beraberliğimizin zirve yaptığı yerlerdir. Dertlerimizi sıkıntılarımız paylaştığığımız ve dayyanışma içinde olduğumuz yerlerdir.” dedi.

"İnsanmek öldüğü amel defİleri, cemaatin camilere olan deste- masrafları, finansmanı tümüyle cemaiçin zaman gayret ettiğini belirtti. Bu ğinin güzelliğine dair anekdotlar da atimizin, fedakâr üyelerimizin sayesinçalışmaların etmesi, yaşaması teri kapanır. Şu devam üçü bundan paylaştı: “Bir bölgemizde bir hacı abi- de karşılanmıştır.” ve yaşatılması için maddi müstesnadır: Sadaka-i câriye desteğin miz kapalı olduğunu bildiği hâlde, casürdürülmesi gerektiğini kaydeden meydana getirenler, topluma minin kapısının yanına geliyormuş ve “HER MÜSLÜMAN BIR CAMIİleri, “Bu yüzden biz Camilerimize bir Olalım, ilim (insan/eser) bıher gün kapının yanından geçerken, DE KAYITLI OLMALIDIR.” yararlıÜye Üye Bulalım aksiyonunu rakanlar ve kendisine hayır dua bakıp tekrar gidiyormuş. Bunu gören on yıldan beri teşkilat olarak sürdürübir idareci kardeşimiz ‘Hacı amca ka- “Kim hangi camiayı seviyorsa, mutlayoruz. Avrupa’daki camilerimiz eden hayırlı evlat yetiştirenler. " sosyal palı olduğunu biliyorsun, neden bu ka- ka orayla bir bağı vardır.” diyen Teşbir merkez, külliye işlevine sahiptir. Müslim, Vasıyye,14 dar yoruluyorsun?’ dediğinde ‘Olsun kilatlanma Başkanı İleri, “Peygamber Camiler gönlümüzün gıdasını alacağıyavrum belki açılır diye bir ümit, diye Efendimiz (s.a.v.) kıyamet günü Al- mız manevi merkezlerdir. İnsanların geliyorum. Çünkü burası bizim hayatı- lah’ın gölgesinde gölgelenecek, Al- paylaşması dertleşmesi noktasında mız.’ demiş. Gerçekten de camiler içinwww.igmg.org lah’ın| yardımına koşacağı yedi sınıf da psikolojik danışma merkezi rolüigmgorg insanımız çok ciddi fedakârlıklar yap- insandan bahsederken, onlardan bir nü bile ifa eden camilerden bahseditılar. Pandemi nedeniyle kendileri zor sınıfın da kalbi ve gönlü camide olan- yoruz. Yani sadece aidat açısından, durumda olmasına rağmen aidalarını lar olduğundan bahsediliyor.” şeklinde maddi açıdan cami üyeliği demiyoruz. artıran üyelerimiz oldu.” konuştu. İleri bu müjdelere nail olabil- Asıl mesele aidiyettir, aidiyet bağını mek için her Müslüman’ın bir camide oluşturmaktır. Camiye aidiyet hissetPandemi döneminde camilerde geçen kayıtlı olmasının büyük önem taşıdığı- mektir ve bu büyük havuzun içinde ramazan ayında “Sanki yedim” iftar- nı belirtti. bir tuzumuzun olmasıdır. Bütün bu ları yapıldı. Maske Dikelim, Destek hayırlı çalışmalarda pay sahibi olma Olalım, Komşuna El Uzat, sokakta ya- MÜSLÜMANLAR GITTIKLERI adına mutlaka camilere kardeşlerişayan evsizlere yemek ikramı gibi pek YERLERDE İLK ÖNCE CAMI mizin üye olmalarını arzu ediyoruz ki çok güzel çalışmalar bu dönemde ger- KURAR bütün yapılan hizmetlerden istifade çekleştirildi. edebilsinler. Tüm kardeşlerimizi üye İslam tarihinde Allah Resulü ve asha- olmaya davet ediyorum. Üye olan karIGMG CAMILERI CEMAATININ bı kiram gittikleri yerlerde önce cami deşlerimize de üye bulma çağrısında DESTEĞI İLE KURULUR VE inşa etmiştir. Bunun için bugün de bulunuyoruz.” dedi. VARLIĞINI SÜRDÜRÜR cami Müslümanların gittikleri yerlerde ilk yaptıkları yerdir. TOPLUMSAL SORUMLULUK İslam Toplumu Millî Görüş çatısı altında 650 civarı cemiyet bulunuyor. Müslümanların güçlü bir şekilde tem- Almanya’daki pek çok İslami kuruluş IGMG camilerinin her biri cemaatinin sil edilebilmesi, ayrımcılık, ırkçılık ve bu dönemde camilere yapılacak maddesteği ile kuruldu ve kurulduğundan benzeri birçok hususla mücadele ede- di ve manevi yardımların her zamanberi de maddi ve manevi olarak cema- bilmek için yardımlar toplayıp dün- kinden daha elzem ve manidar olduatinin destekleriyle ayakta duruyor. yanın her tarafına ulaştırabilmek için ğuna dikkat çekiyor. Murat İleri, IGMG’nin Müslümanlara her zaman güçlü yapılara ve camilere dinî, kültürel ve sosyal hizmetleri sun- ihtiyaç var. Manevi değerler ve bu değerleri yamada öncülük ettiğine ve cemaatin şama gayretinin Müslümanlar için desteği ile ayakta duran camilerin bu “ASIL MESELE AIDIYETTIR!” taşıdığı önem de dikkate alındığında hizmetleri sunmada önemli bir yer Müslümanların toplumsal varlığının tuttuğuna vurguda bulunuyor. “Cami- Murat İleri Avustralya’dan Kanada’ya sembolü olan camileri desteklemek lerimizin ilk temel taşının atıldığı gün- değin IGMG camilerinin bu fonksi- yine öncelikli bir toplumsal sorumluden bugüne kadar bütün bu camilerin yonları en güzel şekilde yerine getir- luk olarak vurgulanıyor.

EN HÜZÜNLÜ IN SCHWEREN GÜNÜNÜZDE STUNDEN SIND YANINIZDAYIZ WIR BEI IHNEN HERKES ÖLECEK YAŞTADIR BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER

RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

DEFİN ADRESİ

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

BEERDIGUNGS ORT

NAKİL

ÜBERFÜHRUNG

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

TESLİM

ÜBERGABE

DER TOD KENNT KEIN ALTER


TOPLUM

5 Mart 2021

15

Önden Gidenler Anıldı:

“Onlar Hayra Anahtar, Şerre Kilit Oldular”

BAKIŞ AÇISI İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com

Müslüman’a Demokrasi Öğretmek Demokrasi ve özgürlük kelimelerinin ifade ettiği anlamları tartışacak değilim. Ama, Avrupa’nın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine hemen hemen her hükûmet, her gazeteci, her televizyoncu, hatta her öğretmen Müslümanlara demokrasi dersi vermekten bıkmadı. Bıkacakları da yok. Tamam, bıkmasınlar da, artık, dersleri kokmaya başladı. Ne özgürlük istedikleri var, ne de demokrasi. "Hak ve özgürlükleri her gün kısıtlanan Avrupalı Müslümanlara verilen demokrasi ve özgürlük dersleri artık kokuyor!"

Bakın o özgürlükleri ile övünen Danimarka’nın hem de Sosyal Demokrat Parti’sinin Kültür ve Kilise İşleri Bakanlığı ile Göç ve Entegrasyon Bakanlığı, hiç başka işleri yokmuş gibi Müslümanların haklarını ve özgürlüklerini nasıl kısıtlayabileceklerinin programını yapıyor. Üstelik, Göç ve Entegrasyon Bakanı Afrika kökenli bir göçmenin çocuğu. Sakın, “Sen sadece Danimarka’yı mı görüyorsun?” diye sormayın. Danimarka, demokrasinin en iyi işlediği, özgürlüklerin en ileri seviyede tutulduğu ülkelerin başında geliyor ya. Ve üstelik iktidarda, geleneksel olarak demokrasi ve özgürlük havarisi olan sosyal demokratlar var ya. İşte onun için örnek vermek istedim. Şimdi bu sosyal demokratlar bir de tutmuş, camilerde okunacak hutbelerin, vaazların, yapılacak konuşmaların, Danca’ya tercüme edilip Bakanlığa sunulmasını şart koşmaya kalktı.

İslam’a ve insanlığa hizmetleri ile tanınan Müslüman öncüleri anmak için yapılan Önden Gidenler programları, online olarak büyük heyecanla gerçekleştirildi.

İ

slam Toplumu Millî Görüş “Önden Gidenler Programları” gerçekleştirildi. Her sene çeşitli salon ve buluşma programları ile içre edilen Önden Gidenler programları bu sene online katılımla gerçekleştirildi.

Viyana, Köln, Berlin, Belçika, Alpes, Güney Fransa, Schwaben, Bremen ve diğer birçok bölgede yapılan programlar online gerçekleştirilmesine rağmen büyük ilgi gördü. Programlarda Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Muhammed Mamidullah, Osman Yumakoğulları, Yusuf Zeynelabidin, Sefer Ahmedoğlu, Malcolm X, Alija İzzetbegoviç, Muhammed Hamdı Yazır, Abdulaziz Bekkine, Prof. Dr. Tayyip Okiç, Zahid el Kevseri, Mehmet Akif Ersoy, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Mehmet Zahit Kotku, Nurettin Topçu gibi öncüleri tanıtan video gösterileri de

yapıldı. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün Viyana Bölgesi tarafından gerçekleştirilen programa katıldı. IGMG Genel Başkanı Ergün konuşmasına başlamadan önce teşkilatın temel ilkelerini “Kur’an ve sünnete bağlılık” olarak özetledi. Ergün daha sonra bu programlarda anılan ve Önden Gidenler diye hürmetle anılan insanların özelliklerini şu şekilde sıraladı: Çünkü onlar Peygamber Efendimizin (s. a. v.) şu tanımlamasına uyan kişilerdir: 1. Hayra anahtar, şerre kilit olurlar: “İnsanlardan öyleleri var ki, hayrın (önünü açan) anahtarları gibidir ve şerrin de (önünde duran, ona mâni olan) sürgüleri gibidir. Kimisi de şerrin anahtarı ve hayrın sürgüsü gibidir. Yüce Allah’ın, hayrın

anahtarlarını ellerine verdiği o kimselere ne mutlu! Ve ne yazık Yüce Allah’ın şerrin anahtarlarını ellerine verdiği o kimselere!” (İbn Mâce, Sünne, 19)

Önden Gidenler programlarını organize eden İslam Toplumu İrşad Başkanlığı adına İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç da yapılan programları değerlendirdi.

2. Zalime ve zulme asla meyletmemişlerdir. Mazlum ve mağdur kim ise onun yanındadır.

2011 yılında başlayan Önden Gidenler programlarıyla, İslam’a ve insanlığa hizmet eden öncüleri anmayı hedeflediklerini bildiren Celil Yalınkılıç “Bizim âlimlerimiz, fikir ve gönül insanlarımız bu teşkilata ve insanlığa hizmetleri olan büyüklerimiz var.” dedi. Yalınkılıç da Önden Gidenlerin ortak özelliğini imanda, ilimde ve amelde insanlığa öncü olmak olarak tanımladı. Yalınkılıç “Bu öncülerin İslam’a ve insanlığa hizmetlerinden ötürü anılmayı hak ediyorlar. Onların ortaya koyduğu mücadeleyi, müktesabatı doğru anlamak ve bizden sonra gelecek olan kuşaklara bunları doğru aktarmak gibi bir vazifemiz var.” dedi.

Bu konuda yine Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız; zulmederlerse biz de zulmederiz", diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.” 3. Onlar asla yeise yani ümitsizliğe düşmediler 4. Allah’a daima tevekkül ederler

Demokrasi ve özgürlük adına. Haa, aslan sosyal demokratlarımızın hakkını yemeyelim. Bir de lütfetmişler, hutbelerin, vaazların ve sohbetlerin tercümelerini sonra da gönderebilirsiniz diye, Müslümanların özgürlük alanını sonuna kadar genişletmişler. Böylece Müslümanları demokratik ve özgür bir şekilde eğitmeyi becereceklerini sanıyorlar. Hani Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ağzınızı açarsanız caminizi kapatırım, imamınızı sürgüne gönderirim, aşağılık insanlar olduğunuzu kabul etmezseniz, Fransa Cumhuriyeti’nin özgürlükçü, eşitlikçi ve kardeşlik üzerine kurulu düzeni sizin düzeninizi bozar, plaja sokmam, helâl et sattırmam diye dayatıyor ya, işte böylece Müslümanlara özgürlük ve demokrasi vermek istiyor. Şimdi de Avrupa Adalet Divanı, Almanya’dan görüş soran iki mahkemeye iki Müslüman kadının başörtüsü özgürlüğünü nasıl kısıtlayabileceği yolunda görüş sorunca, şöyle acayibu’l garaib bir cevap veriyor: “Yaaanii. Normalde özgürlük kısıtlanamaz. Din özgürlüğü iyi bir şeydir. Ama, işte o Müslüman kadın işin içine girince, yasaklayabilirsin. Aman haa! Dikkat! Başka dinleri de işin içine katma, usulüne uydur, usturupluca hallet!” Vallahi siz bu hâlinizle Müslümanlara demokrasi ve özgürlük öğretemezsiniz. Nokta!


GENÇLIK

5 Mart 2021

Almanya’da Vefat Eden Genç Adına 13 Su Kuyusu Açılacak ALMANYA

Almanya’da 26 yaşındaki Muhammed Öztaş’ın vefatı sonrası arkadaşları, kendisi adına 32 bin 500 Euro toplayarak, Afrika’da 13 adet su kuyusu açtırma kararı aldı.

A

lmanya’da 17 Ocak 2021 tarihinde hayatını kaybeden İslam Toplumu Millî Görüş Duisburg Mevlana Camii Kütüphane Gençlik Teşkilatı eski Başkanı Muhammed Öztaş, vefatı sonrası da büyük hayıra da vesile oldu. Vefat etmeden önce su kuyusu açmaya niyetlenen fakat bu çalışmayı tamamlayamadan hayata gözlerini yuman Öztaş’ın arkadaşları, kendisinin bu isteğini gerçekleştirmek için gerekli olan miktarın tam 13 katını topladı. Buna göre Afrika kıtasında 13 adet su kuyusu yaptırılacak. “HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM” Konuyla ilgili Camia’ya konuşan Duisburg Mevlana Camii Kütüphane Gençlik Teşkilatı Başkanı Kerim Gümüş, “Yaklaşık 700 kişinin

Almanya'da Türkiye Kökenli Genç Girişimciden Örnek Başarı Almanya'da yaşayan 25 yaşında Enes Şeker, küçük bir dükkânla başlattığı donut satışını, imparatorluğa dönüştürdü.

A

lmanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Aachen kentinde yaşayan 25 yaşındaki Türkiye kökenli Enes Şeker, küçük bir dükkânla başladığı Amerikan tatlısı donut satışını, Avrupa'daki 7 ülkede 135 şube açarak imparatorluğa dönüştürdü. Buna göre donutın 150 çeşidini geliştiren Türkiye kö-

kenli Enes Şeker’in ‘Royal Donuts’ pastane zinciri şubelerine ilgi oldukça yoğun. Şeker, Almanya’nın Aachen kentindeki ofisinde kısa sürede yakaladığı başarı öyküsünü Camia'ya anlattı. "GENÇLERE TAVSİYEM SEVDİKLERİ İŞLE TİCARETE GİRMELERİ" Donutı çok seven biri olduğu-

nu ancak piyasadaki standart donutların kendisini tatmin etmediğini ve ürün çeşitlendirmenin fark yaratabileceğini düşündüğünü belirten Şeker, gençlere şu tavsiyelerde bulundu: "Ben kendimi ticarete verdim, benim gençlere tavsiyem, sevdikleri işle ticarete girmeleri olur. Kalbinizde ne var, neyle ilgileniyorsunuz güncel hayatta, ona göre bu alanda iş kurun."

katılımıyla, biz bir kuyuya niyet etmişken, 13 kuyuluk bir meblağ biraraya geldi.” diye kaydetti. Uzaktan ve yakından insanların destekleri ve hayır dualarının kendilerini çok memnun ettiğini ve bunun örnek bir dayanışma olduğunu belirtti. “13 KUYUYU AFRİKA KITASINDA AÇTIRACAĞIZ” Yakın zamanda Hasene derneği aracılığıyla bu 13 kuyuyu Afrika kıtasında açtıracaklarını da belirten Gümüş, “Kütüphane gençliğimiz, Mevlana cemiyetimiz ve Öztaş ailesi adına herkese çok teşekkür ediyorum. Allah herkesten razı olsun.” ifadelerini kullandı. Muhammed Öztaş, 26 yaşında, bademcik iltihabı sonrası vücudunu kaplayan enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybetmişti.

16


AILE

5 Mart 2021

Kendin Yapmadığını Çocuktan İsteme!

17

Pusula FIKIH KÖŞESİ Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com

Nereden Nereye!

Anne babanın çocuklarına rol model olma görevi hayatın her alanında büyük önem taşıyor. Pandemi döneminde ise bu durum her zamandan daha fazla evde birlikte vakit geçiren anne baba ve çocuklar için daha dikkat çekici bir hâl alıyor.

U

zmanlar sık sık pandemi döneminde çocuklarla ilişkiler konusunda ailelere ipuçları veren açıklamalar yapıyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemen Işık da, salgının, ilköğretim öncesi ve ergenlik çağındaki çocuklar üzerindeki etkisine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Anne babalarının tutumlarının önemine vurguda bulunan Işık “Anne-babanın kitap okumadığı ortamda ‘Sen niye bütün gün dizi izliyorsun’ diyemeyiz.” dedi. “KENDI YAPTIKLARIMIZDAN KENDIMIZ ŞIKÂYET EDIYORUZ.” Bu dönemde ailelerin sıkça şikâyet ettikleri durumlardan biri de çocukların internet ve ekran bağımlılığı. Bu hususa da değinen Işık, “Bu yeni başlayan bir sorun değil. Çok daha öncesinden ailelere şunu öneriyorduk, biliyoruz çok kolay geliyor size. Çocuk cep telefonuyla, ekrana bakarak, internette çok iyi oyalanıyor fakat lütfen çocukları çok küçük yaşta bunlarla karşılaştırmayın. İki yaşındaki bir çocuk kendisi ekranı açıp oyun oynamaya başlamıyor. Bunu başlatan ebeveyn, bakıcı vesaire. Biz kendi yaptığımız şeylerden daha sonra kendimiz şikâyet ediyoruz.” diye konuştu. Işık, bu noktada sınır ve kural koyabilmenin zaten baştan beri bilinmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: “Çocuklar küçük yaşta eğer bu renkli uyaranlarla karşılaşırsa bir süre sonra kitap okumamayı istememesi çok doğal veya anne-babanın hiç kitap okumadığı bir ortamda gence 'Sen niye bütün gün dizi izliyorsun' deme hakkımız yok. Çocuk model alma davranışıyla da çok fazla şey öğreniyor. Kovid-19 salgını evet olumsuz bir durum ama aileler, burada çocuğu kendine zararlı etkenlerden uzaklaştırıp olumlu şeyleri yerine koyarak olumluya çevirme şansını denemeliler.” Çocukların ortalama 6 saat süreyle uzaktan eğitim dolayısıyla ekran karşısında kaldığına işaret eden Işık, çocuklar için sonrasında belli bir zaman kısıtlamasının olması, internet ve ekranla ilgili sınır koyulması gerektiğini aktardı.

“ERGENLERDE INTERNETE KARŞI YOĞUN BIR ILGI VE BAĞIMLILIK MEYDANA GELIYOR” Salgının ergenlerdeki etkilerine de değinen Işık, “Ergenlerde özellikle önceden dikkat eksikliği, hiperaktivite, karşıt olma-karşı gelme, öğrenme bozukluğu gibi tanıları olan çocukların daha hassas bir eğitim sürecinde olması gerekirken böyle bir durumla karşı karşıya kalmaları sebebiyle okul ve derslerden tamamen kopma problemleri yaşanabiliyor. İnternete karşı yoğun bir ilgi ve bağımlılık meydana geliyor.” değerlendirmesinde bulundu. Hareketsizlikten kaynaklı kilo ve uyku problemleri gördüklerini de dile getiren Işık, ergenlerde internet bağımlılığı dışında can sıkıntısını giderme veya yeni olana ilgi duyma gibi sebeplerle sigara, alkol gibi bağımlılık yapıcı maddelere eğilimlerin de ortaya çıkabildiğini kaydetti. Sürecin kimi gençlere iyi geldiğini, “Bu yıl

evdeyim ama sınavlara daha iyi hazırlanıp başarılı olacağım” düşüncesiyle hareket ettiklerini ama bu grubun sayı olarak az olduğunu anlatan Işık, çevrimiçi derslerin ne kadar etkili olduğuyla ilgili hem ebeveynler hem de öğrencilerde kaygıların oluştuğunu söyledi. Işık, gençler için internet ortamından kurulan ilişki ve arkadaşlıkların arttığına ve bunun istismar edilme gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğine işaret etti. Salgının insanların psikolojik olarak kendilerini bütün ve rahat hissetmesini engellediğini, bunun da depresif duygu durumlarına sebebiyet verdiğini aktaran Işık, “Çocuklar bu durumu kafalarında çok farklı şekilde algılayabiliyor. Mesela kimi çocuk 'Ben niye ders çalışıyorum ki nasılsa herkes ölecek' ya da 'Ben üniversite sınavına çalışacağım ama korona olursam sınava giremeyeceğim. O zaman niye çalışıyorum' diye düşünebiliyor.” bilgisini de paylaştı.

“Anne-babanın kitap okumadığı ortamda ‘Sen niye bütün gün dizi izliyorsun’ diyemeyiz.”

Günümüz Müslümanlarının eğitim anlayış ve uygulamalarının teoriden yoksun olduğuna ilişkin Hasteald’ın tespiti, Müslümanların tarihiyle hiç bağdaşmıyor. İslam medeniyetinin düşünce tarihinde biri dogmalara dayalı bilgi üreten ruhban, diğeri de bu paradigmanın dışında akıl ve gözleme dayalı bilgi üretmeye çalışan bilim adamı diye farklı ilmi önderlik modelleri oluşmamıştır. İslam medeniyetine özgü olarak tabii bir süreç içinde ortaya çıkan âlim prototipi, her iki bilgi alanını da kendinde birleştirip bütünleştirmiştir. Fıkıh, hadis ve tefsir gibi bilgi alanları ile astronomi, matematik ve tıp gibi alanlarda ortak ürünler ortaya koyan İslam düşünürleri bu özelliğin en çarpıcı örnekleridir. Bu durum nedeniyle Müslümanların karanlık Orta Çağ’ı yoktur; yer yer görülen birtakım yanlışlara rağmen İslam dünyasında Kilise-Galile benzeri bir çatışma olmamıştır. İslam’ın, eğitime ve ona konu edilen ilimlere bütünlüklü yaklaşmayı öngördüğünü Müslümanlar kavramışlardı.

İslam medeniyetine özgü olarak tabii bir süreç içinde ortaya çıkan âlim prototipi, her iki bilgi alanını da kendinde birleştirip bütünleştirmiştir. (Zümer suresi, 39: 9)

Müslümanların eğitime ve ilimlere böylesine bütüncül yaklaşıp evrensel nitelikli bilgiler üretmeleri, gayrimüslimlerin de Müslüman medreselerinde eğitim almalarını sağlamıştır. “Avrupa’nın her yanından çok sayıda öğrenci İspanya ve Sicilya’da Müslümanların medreselerine gidip öğrenim gördüler. İspanya’nın birçok kentinde önemli medreseler vardı ve bilim adamları sadece Müslümanlara değil, Hıristiyanlara da bilimlerini cömertçe yayıyorlardı.… Böyle yetişen öğrenciler ve bilim adamları, kendi ülkelerinde üniversite denen yüksek öğretim kurumları açtılar. Bazıları ve kuruluş tarihleri şöyledir: Bolonya (İtal., 12. yüzyıl), Paris (Fr., 1215), Oxford (İng., 1214), Cambridge (İng., 1229), Salamank (İsp., 1230)” Bunlar arasında din adamı olanlar da var. Mesela, Vatikan’ın papalarından Sylvestre II, eğitiminin bir kısmını Mağrib’in Fas kentindeki Karaviyyîn medresesinde yapmıştır (ISESCO, 2008: 131). “12. yüzyılda yaşayan bilim adamı Adelard, çeşitli İslam ülkelerinde öğrenim görüp ülkesi İngiltere’ye dönünce, neler öğrendiğini soranlara şu cevabı vermişti: Müslüman hocalarımdan, en emin yol olan akıl yolunu izlemeyi öğrendim, …Siz ise bir otoritenin (eleştirilmeden kabul edilen bir üstadın ya da kitabın) yularını boynunuza geçirmişsiniz!” (Y.Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, 2011: 50-1) Müslümanlarla sıkı ilişki sayesinde Avrupa’da felsefe ve bilim alanında “12. Yüzyıl Rönesansı” başlayıverdi. Evet bu fotoğraf karşısında ister istemez insan hayretler içinde kalıyor ve şunu haykırası geliyor: “Nereden nereye!”


AILE

5 Mart 2021

18

Pandemi Süreci Ev İçi Şiddet Vakalarını Zirveye Taşıdı Kovid-19 kısıtlamaları Almanya’da 2020 yılından itibaren aile içi şiddet verilerini vahim bir biçimde etkiliyorken, çoğu vaka hâlâ resmî istatistiklerde temsil edilmiyor. Siyaset ve yardım kuruluşları tarafından sunulan yardım olanakları bu artışın yanında yetersiz kalıyor.

ZEYNEP RÜKIYE ÖNVER

İ

statistiklere göre 2019 yılında yaklaşık her üç günde bir, bir kadın partneri veya eski partneri tarafından öldürüldü. Toplam 141.000 ev içi şiddet vakası kayıt altına alınırken, 117 kadın ve 32 erkek ölümcül şiddetin kurbanı oldu. Bu sayı 2018 yılına kıyasla % 0.7’lik bir artış içeriyor. İlişkide şiddete maruz kalan kurbanların sayısı incelendiğinde, 2015 yılından itibaren bir yükseliş göze çarpıyor. Federal Kriminal Dairesi Başkanı Holger Münch bu artışın suç duyurusunda bulunma eğiliminin yükselmesi ile de açıklanabileceği ihtimalini dile getirdi. İSTATISTIKLERDE YER ALMAYAN ŞIDDET SUÇLARI İstatistiklerin realiteyi olabildiğince doğru bir biçimde görüntüleyebilmesi ve bu toplumsal sorunun gerçek boyutuna hakim olabileme adına Aile Bakanı Franziska Giffey, ev içi şiddet vakalarının çoğunluğunu oluşturan kayıt altına alınmayan kısmının 2021 yılında inceleneceğini duyurdu. Uzmanlara göre ev içi şiddet suçlarının aşağı yukarı %75’i, utanç, korku ve ekonomik bağımlılık sebepleriyle ihbar edilmediğinden dolayı, istatistiklerde yer bile almıyor. KARANTINA ŞARTLARINDA ŞIDDETIN YÜKSELIŞI VE GÖRÜNMEZLIĞI Korona kısıtlamaları 2020 senesinden bu yana, Federal Kriminal Dairesi Başkanı’na göre, şiddet sorunun büyümesine zemin hazırlıyor. Bilimsel araştırmalardan edinilen bilgilere göre, strese yol açan etkenler aynı anda şiddeti de tetiklemekte. Münch’e göre işsizliğin, kapanan okulların ve ev ofisinin oluşturduğu mekânsal darlık, parasal kaygıların doğurduğu psikolojik sıkıntılar ile birleşince, ev içi şiddetin çoğalma ihtimali devre dışı bırakılamaz. Ayrıca bu istismar, sosyal izolasyon nedeniyle de çoğu zaman görünmez kalıyor.

Münih Teknik Üniversitesi’nin, geçen yılın yaz aylarında gerçekleştirdiği bilimsel incelemenin sonuçları da bu endişeleri doğruladı. Ev içi şiddetin hem kadınlar, hem de çocuklar arasındaki kurban sayısı, karantina şartları altında yükseldi. ÇOĞU VAKA RESMÎ OLARAK KAYIT ALTINA BILE ALINMADI Özellikle 2020 senesinin ilkbahar aylarında ve 2020/2021 kışında ağırlaştırılan kısıtlamalar sonucu ev içi şiddet kurbanlarının sayısında ciddi ve endişelendirici bir artış kaydedildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminine göre bu veriler Avrupa genelinde, gelecekte de yükselme gösterecek. Bu gelişmeyle birlikte 2020 senesinde telefon danışma yerlerine müracaat kısmen %20’lik oranla artarken, Holger Münch’e göre bazı eyaletlerde de düşen sayılar göze çarptı. Bu kısmi düşüşün, pandemi süresinde sürekli gözetim altında bulunan şiddet kurbanlarının, yardıma başvurmak için gerekli cesareti gösterememelerinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Böylelikle pandemi süresinde artan ev içi şiddet, yine kısıtlamalar dolayısıyla daha da görünmez oluyor. KADIN SIĞINMA EVLERINDE KAPASITE SIKINTISI İlk defa yapılan bir veri analizine göre, Almanya’nın beş eyaletinde bulunan kadın sığınma evlerindeki kapasite sınırları çoktan aşılmış durumda. Korona pandemisinin ağırlaştırdığı şiddet sorunun bir sonucu olarak yüzlerce şiddet kurbanı kadın ve çocuk sığınma evlerine kabul edilemedi. Yoğun kısıtlama dönemlerinde sürekli gözetim altında bulunan şiddet kurbanlarının sığınma evlerine müracaatı azalırken, ardından hayata geçirilen gevşetmeler ile birlikte başvuru sayısında bir yükselme kayda geçti.Kadın ve kızlara yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemeyi ve bunlarla mücadeleyi

amaç edinen İstanbul Sözleşmesi’nin tavsiyesine karşın, Almanya’da yeterince kadın sığınma evi bulunmuyor. SPD Ev İçi Şiddet Kurbanlarının Daha İyi Korunmasını Talep Ediyor Alman Sosyal Demokrat Partisi, evde şiddete maruz kalan insanların daha etkili bir biçimde korunabilinmesi amacıyla ülkenin kuzeyindeki eyalet idaresi kanunu için yasal reform önergesi sundu. Önergeye göre polis, suç duyurusunun ardından daha uzun vadeli uzaklaştırma kararı alabilme yetkisine sahip olacak. Bu karara uyulmadığı takdirde ise para cezası uygulanabilecek. Sosyal Demokratlar bu önlemlerle partneri tarafından şiddete maruz bırakılan insanların güvenliğinin daha iyi sağlanabilmesini hedefliyor. Partinin siyasetçisi Kathrin Bockey, ev içi şiddetin en büyük ve kalıcı zararı çocuklara verdiğine dikkat çekerek, bunun engellenmesi için reformların gerekliliğini vurguladı. YARDIM İMKÂNLARI Kadına yönelik şiddet yardım hattı yöneticisi Petra Söchting ilişkiler çerçevesinde yaşanılan şiddetin sözlü, psikolojik, fiziksel, ekonomik ve cinsel boyutundan bahsederken, şiddete maruz kalan kadınların emniyetleri adına başvurabilecekleri çeşitli yardım kuruluşlarının, kadın sığınma evlerinin ve internet üzeri de istifade edilebilen danışma hizmetlerinin varlığını vurguluyor. Pandemi sürecinde büyüyen ve dikkatleri üstüne çeken ev içi şiddet sorunsalına ilişkin farkındalığın ve ihbar etme eğiliminin de yükselmesi umuluyor. Petra Söchting ve yardım kuruluşları, kendilerini en fazla güvende hissetmeleri gereken evlerinde şiddete maruz bırakılan kadın ve çocuklara, yaşadıklarını açığa kavuşturmaları ve bulundukları tehlikeli durumdan kurtulmaları maksadıyla gerekli adımı atmaları için cesaret ve umut vermek istiyorlar.

Şiddet Kurbanlarının Başvurabilecekleri Yardım Olanakları Kadına Yönelik Şiddet Yardım Hattı: 08000 116 016 Erkeklere Yönelik Şiddet Yardım Hattı: 0800 123 99 00 Çocuklara Yönelik Şiddet Yardım Hattı: 116 111 Fudul Aile İçi Şiddet - Manevi Destek Hattı: +49221 942 240 625 www.hilfetelefon.de/das-hilfetelefon/beratung/ beratung-in-17-sprachen/tuerkisch.html www.frauen-und-kinder-in-not.de www.nummergegenkummer.de www. weisser-ring.de www.fudul.org


HAYAT

5 Mart 2021

“Mâturîdî, Hanefîliği Kelam Alanında Temsil Eder”

Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse tefsir@camiahaber.org

Sadaka ve Sadakanın Hikmeti Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş ile PLURAL Yayınevi tarafından yayınlanan İmam Mâturîdî kitabı üzerine konuştuk.

İmam Mâturîdî, İmam Ebû Hanîfe’nin akaid yönünü temsil etmiştir. Diğer Hanefî mezhebi imamlarından ayrılan yönü, kelamî noktada kendini geliştirmesi ve kendi döneminde Hanefî kelam metodunu ehl-i sünnet itikadına uygulayarak yepyeni bir itikad/kelam anlayışı ortaya koymasıdır. Hocam, İmam Ebû Mansur Mâturîdî hakkında yazdığınız kitaptan hareketle önce bu İmam Mâturîdî kimdir? O ne yapmış da biz ona bizim imamız diyoruz? Nerelidir? Önce buradan bahsetsek.

İmam Mâturîdî iki itikadi mezhepten biri olan Mâturîdî mezhebinin imamıdır. Ebu’l Mansur El Mâturîdî olarak bilinir. Kendisinin de babasının da ismi Muhammet’tir. Semerkant’ta yaşamıştır. Semerkant’tan ayrıldığına ve başka bir yere gittiğine dair pek fazla bilgimiz yoktur. Semerkant’ın Mâturîdî köyüne nispetle kendisine Mâturîdî denmiş ve böylece şöhret bulmuştur. Maveraünnehir bölgesinde, Semerkant’ta yetişmiş, orada ilmini öğrenmiş, orada ilmini yaymış. Öğrencileri olmuş, öğrencileri kendisini takip ederek bu mezhebin genişlemesine ve yayılmasına vesile olmuşlardır. Bizde işte bu imamın hayatını, görüşlerini, çevresini ve mezhebinin yayıldığı bölgeleri anlatmak için, küçük çaplı cebe girecek kadar bir kitap yazmaya karar verdik. Hanefîlik aslında fıkhî bir mezhep, ama, Mâturîdîlik akaide dair bir mezhep. Neden Hanefîler Mâturîdîliği benimsiyorlar?

Çünkü İmam Mâturîdî, aslında, Ebû Hanîfe’nin düşünce çığırını takip eden bir âlimdir. Hatta Mâturîdîliği biz Semerkant Hanefî mezhebi olarak da biliyoruz. Çünkü İmam Mâturîdî, İmam Ebû Hanîfe’nin akaid yönünü temsil etmiştir. Kendisi de böyle kabul eder, böyle kabul etmesi dolayısıyla biz onu Hanefî mezhebi imamları içerisinde sayıyoruz. Fakat diğer Hanefî mezhebi imamlarından ayrılan yönü, kelamî noktada biraz daha kendini geliştirmesi ve kendi döneminde kelam metodunu ehl-i sünnet itikadına uygulayarak yepyeni bir itikad/kelam anlayışı ortaya koymasıdır. Ebû Hanîfe Kufe’de yetişmiş, Irak bölgesinde etkili olmuş bir âlimdir. Ebû Hanîfe’nin özellikle ehl-i sünnet cenahını temsil eden kesimi daha çok Maveraünnehir bölgesine gelerek orada düşüncelerini yaymışlardır.Orada önemli okullar oluşmuştur ki, bunlardan bir

tanesi mesela Cüzcaniye’dir. Ve bu okullarda ders okutanlar içerisinde en öne çıkanlardan birisi de Ebu Ahmet El İyazi’dir ve İmam Mâturîdî’nin hocasıdır. Ebû Ahmet El İyazi’nin, Aynen Ebû Hanîfe gibi bir yönü vardır. Kırk tane öğrencisi vardır, kendini ilme adamıştır. Bu kırk tane öğrencisi içerisinde İmam Mâturîdî hakikaten çok seçkin bir yere sahiptir. Hatta bazı kaynaklarda İmam Mâturîdî derse gelmeden derse başlanmazdı denilir. İmam Mâturîdî gelmeden derse başlanmama geleneği oluşmuş. Dolayısıyla bu, hocanın öğrencisi Mâturîdî’ye ne kadar önem verdiğini gösteriyor. İmam Mâturîdî bir de tefsir yazmış ve bu tefsiri, tefsirler arasında özel bir yere sahip.

İmam Mâturîdî hocasının vefatından sonra ders halkasının başına geçmiş, orada çok güzel işler yapmıştır. Bu işler içerisinde günümüze gelen en önemli eseri Tevilatu’l Kuran diye Kur’an’ın tamamını temsil ettiği eserdir. Bu eseri öyle görünüyor ki, öğrencileri kaleme almışlardır. Türkçeye de çevirildi. Eskiden beri okunan, takip edilen bir eser olduğu görülüyor. Çünkü neredeyse dünyanın birçok kütüphanesinde bu eserin nüshaları bulunmaktadır. Nüshalarının çok olması çok takip edildiğini gösterir. Mesela büyük müfessirlerden Fahrettin Razi, İmam Mâturîdî’nin bu eserine sık sık atıflarda bulunur. Bu da onun hem şöhretini hem de kitabın değerini göstermesi bakımından önemlidir. İkinci bir önemli eseri Kitab-ı Tevhittir. Kelam alanında çığır aşan bir eseridir. Zaten Mâturîdîye mezhebi bu Kitab-ı Tevhit takip edilerek oluşmuştur. Özellikle İmam Mâturîdî’den iki, üç kuşak sonra gelen Ebûl-Muin Nesefi adlı âlim, İmam Mâturîdî’yi çok önemsemiş ve onun eserini şerh ederek daha anlaşılır şekilde Tebsıratu’l-Edille diye bir eser kaleme almış ve onunla birlikte Mâturîdî mezhebi artık bir mezhep hâline gelmiştir. Biz burada İmam Mâturîdî’nin hayatını anlatırken eserleri kısmında bunlara değindik.

19

Hocam, İmam Mâturîdî’nın bulunduğu dönemde, çevresinde hangi düşüncelerle mücadele etmiştir? Mesela, Bâtıniler var mıydı?

İmam Mâturîdî’nin bulunduğu çevrede felsefi akımlar var, mezhepler ve birtakım dinler de var. Mesela o bölgede zaten Mecusilik ve Budizm yaygın olarak bulunuyordu. Ama İmam Mâturîdî zamanında bunlar azalmışlar ama yine de o birtakım nüveleri söz konusu orada felsefe olarak mesela Sofistaiyye’den bahseder İmam Mâturîdî. Demekki Sofistler o bölgede belirli ölçüde bulunuyor. Ve İmam Mâturîdî sık sık Sahibu’l Mantık diye Aristo’dan bahseder tefsirinde. Demek ki Aristo’yu tanıyor. İmam Mâturîdî’nin en çok uğraştığı alan ise mezhepler oluyor. Orada, o bölgede biraz güçlü temsil edilen özellikle Mutezile mezhebi var. Horasan’ın Belh bölgesinde Kabi diye bir zat tarafından ciddi anlamda güçlü bir temsili söz konusu olmuş. İmam Mâturîdî Kabi’ye, onun mezhebi Mutezîle’ye yönelik cevaplar ortaya koyuyor. Bir başka önemli yönü İmam Mâturîdî’nin orada Bâtınîlerle mücadelesi. Bâtınîler ile mücadelesi âdeta Mutezîler ile mücadelesi ile baş başa görünüyor. Hatta iki tane reddiye eser yazıyor Bâtınîlere yönelik. O bölgede Bâtınîlerin ismi Karamita. Karamita dediğimiz hareket ilk defa bugünkü Körfez ülkeleri dediğimiz Arabistan yarımadasındaki Körfez ülkeleri bölgesinde ortaya çıkıyor. Hatta bir dönem bunlar Müslümanlara karşı tethiş ve terör faaliyeti yürütüyorlar. Kitabı temin etmek için irtibat bilgileri: pluralverlag.eu veya +49 221 7390441

Kâbe’yi basarak Hacerü’l Esved’i kaçırma durumu da söz konusu.

Kâbe’ye baskın düzenliyorlar. Hacerü’l-Evsed’i alıp götürüyorlar. Hatta uzun süre Hacerü’l-Esved Kâbe’de bulunmuyor onlar yüzünden. Ama bunların birtakım davetçileri var propagandacıları var. Bunlar çeşitli bölgelere dağılıyorlar. Bunlar içinde en önemli propagandacılar Orta Asya’ya gelenler. Orada Mâturîdî’nin de içinde yaşadığı Samani devletini çok etkiliyorlar. Bir dönem Samani Sultanını etki altına alıyorlar. Hatta o Samani Sultanı, ismi Ahmet yanlış aklımda değilse, o Bâtınî İmam adına para basıyor; o kadar etkili oluyorlar. Bunun üzerine sultana karşı ulema, İslam âlimleri ve devletin askerleriyle işbirliği yapıyorlar. Sultanın oğlunu ikna ederek babasının yerine oğlunu geçirerek Bâtınî tehlikeden kurtarıyorlar devleti. Böyle bir ortamda İmam Mâturîdî düşüncelerini oluşturuyor. O yüzden hem kelam kitabında hem de tefsirinde İmam Mâturîdî’nin Bâtınîlerin görüşlerinden uzun uzun bahsetmesi söz konusudur. İmam Mâturîdî'nin ilginç tespiti var: Bâtınîler ile felsefeciler arasında bir paralellik ortaya koyuyor. Düşünce paralelliği yani. Bâtınîler, felsefecilerin düşüncelerini alıp buna dinî bir kılıf giydirmek suretiyle bu görüşleri insanlara sanki dinin gerekleri imiş gibi sunuyorlar İmam Mâturîdî tefsiri ve kelam kitabında özellikle buna işaret ediyor.

“Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah'a güzel bir borç verenlere, verdikleri kat kat artırılır ve onlara şerefli bir mükâfat vardır.” (Hadîd suresi, 57:18). İslam, iyiliği merkeze alan ve bu çerçevedeki her bir söz ve eylemi sadaka değerinde görmüş, bunu da teşvik etmek bir tarafa müminlere vazife kılmıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Güneşin doğduğu her gün, insanların her bir eklemi için bir sadaka vermesi gerekir (insanda 360 eklem vardır). Mesela iki kişinin arasını düzeltmen bir sadakadır. Aracına binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut eşyasını araca yüklemen bir sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım bir sadakadır. Yoldan eziyet verici şeyleri kaldırman bir sadakadır.” (Buhârî, “Cihâd”, 72, 128). Sadakanın, paylaşmanın insan üzerinde önemli etkileri vardır. En önemlisi iyilik görenin iyilik edene karşı sevgi oluşturmasıdır. “İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey değil midir?” (Rahman, suresi, 55:60) ayeti bunu anlatırken kaynaklarda geçen “insan iyiliğin kölesidir” sözü bu gerçekliğin tecrübeye dayalı ifadesidir. Mali paylaşımın en güzel örneklerinden birisi olan hediye, hadîs-i şerifteki ifadesiyle sevgiye vesile olduğu gibi kalplerdeki kini de gideren bir güce sahiptir (Muvatta’, “Husnü’l-huluk”, 16). Bedir Gazvesi sonrası gelen ayetlerde esirlerin ihtiyaçlarının esir alana ait olduğu bildirilmiş (İnsan suresi, 76:8-9), Müslümanlar yiyeceklerini esirlere vererek kendileri aç kalmışlar bu iyilik sebebiyle Müslüman olanlar olmuştu. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber cimri ile cömerdi karşılaştırarak onları üzerinde demirden zırh bulunan iki adama benzetmiştir. Buna göre cömert, bir sadaka vermek istediğinde cübbesi genişler, rahatlar, huzura kavuşur; cimri ise bir sadaka vermek istediğinde cübbesi büzülür ve cimrileştikçe onu sıkarak tam bir eziyete dönüşür (Müslim, “Zekât”, 76-77). Modern araştırmalarda başkasına yardım edenin beyninde mutluluk hormonunun salgılandığı tespit edilmiştir. Sadaka olarak yapılan mali yardımlar, Allah’ın hoşnutluğunu kazandırır, mutluluğu arttırır (Buhârî, “Zekât”, 27; Müslim, “Zekât”, 76, 77), insanların gönlüne girmeyi sağlar, onların kalplerindeki kin ve düşmanlığı temizler, peşinden iyilikler bırakır. Günümüz araştırmalarında sadaka ve paylaşımların stres, depresyon vb. psikolojik rahatsızlıklara, ruhi bunalımlara karşı önleyici ve iyileştirici rol oynadığı, güven ortamını pekiştirdiği, iyilikseverlerin daha uzun yaşadığı tespit edilmiştir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.


HAYAT BIR AYET

5 Mart 2021

Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. (Bakara suresi, 2:264)

BIR

20

Kuşkusuz sadaka, Rabbin gazabını giderir ve kötü bir şekilde ölmeyi önler. (Tirmizî, Zekât, 28. H. No: 664)

HADIS

Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye

m.unye@igmg.org

Her Müslüman sadaka vermek mecburiyetinde midir? Her Müslüman sadaka vermekle mükelleftir. Ancak herkes gücü neye yetiyorsa onunla sadaka verenler kervanına katılabilir. Saadet asrı dediğimiz Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın zamanından bugüne bütün canlılara yönelik olarak bir sadaka kültürüne sahibiz. Böyle bir kültürün oluşmasında Efendimiz (a.s.)’ın başta ashab-ı kiram olmak üzere bütün Müslümanları sadaka vermeye teşvik etmesi vardır. Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurur: “Sadakayı çabuk verin! Çünkü belâ onu aşıp geçemez.”1 Sadaka denildiğinde ramazan ayında verilen fitre akla gelmemelidir. Sadakanın alanı geniştir; malla, ilimle, sözle, fiille veya kardeşine nasihatle de sadaka olur. Şu hadîs-i şerif sadaka kültürünün boyutunu ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kardeşine karşı izhar edeceğin tebessümün bir sadakadır. İyiliği emretmen ve kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yolu gösterivermen sadakadır; gözü sakat kimse için görüvermen sadakadır; yoldan taş, diken, kemik (gibi şeyleri) kaldırıp atman sadakadır; kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman sadakadır.”2 Her Müslüman aslında sadaka vermekle mükelleftir. Allah her kulunu gücü nispetinde mükellef kılar. “Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler”3 âyet-i kerîmesi bu gerçeği ifade etmektedir. Biz sadakayı sadece mal varlığına indirir ve zenginlerin ancak sadaka vereceğini düşünürsek, sadakanın alanını daraltırız. Sadakayı mali açıdan düşünsek bile zekât ve fıtır sadakasının dışındaki sadakaların belli bir miktarı yoktur. Herkesin gücü neye yeterse o kadarıyla sadaka verebilir. Yeter ki vermenin bir fazilet olduğu kabul edilsin. Ebu Musa el-Eş’ari (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (as), ‘Her Müslüman’ın sadaka vermesi gerekir.’ buyurdu. Kendisine, ‘Ya bulamayan olursa?’ diye soruldu. ‘Eliyle çalışır, hem şahsı için harcar, hem de tasadduk eder’ cevabını verdi. ‘Ya çalışacak gücü yoksa?’ diye soruldu. ‘Bu durumda, sıkışmış bir ihtiyaç sahibine yardım eder’ dedi. ‘Buna da gücü yetmezse?’ dendi. ‘Marûfu (iyiliği) veya hayrı emreder’ dedi. ‘Bunu da yapmazsa?’ diye tekrar sorulunca: ‘Kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkoyar. Zîrâ bu da bir sadakadır.’ ”5 buyurdu. Bütün bu düsturlar doğrultusunda bakıldığında her Müslüman sadaka vermekle mükelleftir. Ancak herkes gücü neye yetiyorsa onunla sadaka verenler kervanına katılabilir. 1. 2. 3. 4.

Rudanî, Cem’u’l-Fevaid (Tercümesi), 2/27. Tirmizî, Sünen, Birr 36, H. No: 1957. Bakara suresi, 2:286. Buhârî, Sahi, Zekât 30, Edeb 33; Müslim, Sahih, Zekat 55, H. No: 1008.

Sadaka, Allah Rızasına Erdirir Nasıl ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kuşkusuz sadaka, Rabbin gazabını giderir ve kötü bir şekilde ölmeyi önler.” buyurduysa, ki O’nun bildirdikleri haktır ve hakikatin ta kendisidir. Bu şekilde yapacağımız sadakalar, yardımlar ve katılacağımız kampanyalar Rabbimiz indinde değerimizin artmasına vesile olacaktır.

İ

slamî ıstılahlar arasında çok manalı, ama birbiriyle bağlantılı anlamlara gelen ıstılahlar arasında “sadaka” önemli bir yer tutar. Bir şeyin doğru bir şekilde gerçekleşmesi, doğruluk, dürüstlük, dostluk, yoldaşlık, karşılıksız iyilik yapmak, en iyi davranışlarda bulunmak gibi anlamlara gelen sadaka dinî ve Müslümanlara mesuliyet yükleyen şekliyle de “Allah rızası için bağışta bulunma”yı ifade eder. Allah rızası söz konusu olduğu için da Allah’a sadakatle bağlanmayı temsil eder. Onun içindir ki, sadakanın en önemli özelliği, Allah’ın rızasını yani hoşnutluğunu kazanmak amacıyla, ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü ve hatta bazen dinen zekât gibi zorunlu maddî yardımları ifade eder. Yardımların, para ile yapılması (nakdî) mümkün olduğu gibi, ilgili kişilerin ihtiyaç duyduğu şeylerin bizzat kendisinin verilmesi (aynî) de mümkündür. Hasene Kumanya Kampanyası Şimdi ramazan ayı geliyor. Hasene International Uluslararası İnsani Yardım Derneği bu sene de ramazan öncesi ve ramazan ayında bir kumanya kampanya-

sı düzenliyor. Hasene, bu kampanyayı nakdi olarak alıp, aynî olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtacak. Gidilen ülke ve bölgelerin ihtiyaçlarına göre ramazan ayında ihtiyaç sahibi Müslümanlar için sizlerin yardımlarınızı ulaştıracak. Ne güzel bir sadaka değil midir, bu? Allah rızası için veriliyor, tanımadığımız, bizi tanımayan ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor ve bu kardeşlerimizin duasını alıyoruz. Allah razı olsun. Allah bereket versin! Şeklindeki bu duaların değerini, pahasını biçmeye kesinlikle bir imkân ve ihtimal yoktur. Nasıl ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kuşkusuz sadaka, Rabbin gazabını giderir ve kötü bir şekilde ölmeyi önler.” (Tirmizî, Zekât, 28. H. No: 664) buyurduysa, ki O’nun bildirdikleri haktır ve hakikatin ta kendisidir. Bu şekilde yapacağımız sadakalar, yardımlar ve katılacağımız kampanyalar Rabbimiz indinde değerimizin artmasına vesile olacaktır. GÖSTERIŞ VE BAŞA KAKMA SADAKAYI BOŞA ÇIKARIR Fakat burada, bazen, bazı Müslümanların düştüğü, verilen

sadakayı, yapılan yardımları ve katılınan kampanyaları başa kakma hatasına düşülmemesini hatırlatmakta yarar vardır. İnsan bu, hata da yapabiliyor. Yaptığı iyiliği ve sadakayı başa kakıyor veya gösteriş, yani riyakarlık yapıyor. İşte bu davranışların hepsi Allah rızasına giden yolu kapayan, o yolu tıkayan davranış ve tutumlardır. Bakınız Rabbimiz Leyl suresinde bizleri nasıl uyarmaktadır? Rabbimiz buyurdu ki: “Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.” (Bakara suresi, 2:264) ŞEYTANA YEM TAŞIMAMAK Bu ayette dikkat çekilen en önemli husus, yapılan sadaka ve iyiliklerin başa kakılması, gösteriş yapılması, Allah’a ve ahiret gününe inanmayanların özelliği olmasıdır. Yani bu özelliklerin bir mü’minde, bir Müslümanda kesinlikle bulunmaması gerekmektedir. Bulunduğu zamanda, ne yapılan yardımın ve sadakanın ve de kampanyaya katılma-

nın bir değeri kalmayacaktır. Bu şekilde yapılan yardımlar ve verilen sadakalar Allah’ın rızasına ulaştırmayacak, aksine şeytana yem olacaktır. Gösteriş ve başa kakma da şeytanın en önemli vesveseleri arasında yer aldığına göre, bizim Müslüman olma, Allah’a teslim olma ve bu teslimiyete olan sadakatimiz izhar etmemizi gölgeleyecektir. Allah korusun. SADAKANIN MIKTARI OLMAZ Sadakanın bir miktarı yoktur. Sadece, zekât anlamına gelen sadakanın alt miktarı vardır. Çeşitli varlılara göre değişse de para gibi varlıklarda zekâtın oranı 40’da 1, yani 100’de 2,5’tir. Ama Allah’ın ve peygamberinin biz Müslümanlara yüklediği diğer sadakanın miktarı bizim gönlümüze bırakılmıştır. Ne kadar, Allah rızası, ne kadar sevap istiyorsak, bu bizim elimizdedir. Hiç şüphesiz ki, Allah bu konuda bize vereceği karşılığını kendisi bizim niyetimize göre eksiksiz verecektir. O’nun rızasına ermek ne yüce bir mutluluktur. Rabbim sadakalarınızı ve niyetlerinizi kabul etsin.


KÜLTÜR & SANAT

5 Mart 2021

21

Kelimelerin Hayatı İmam-Hatip Lisesi’nin ilk yıllarında, Filinta gibi delikanlı olduğumuz o dönemde okuduğumuz, anladığımız, tartıştığımız, itiraz ettiğimiz ya da savunduğumuz hadisâtı anlatırken kullandığımız kelimelere bakıyorum. Ve şimdi hakikaten hayıflanıyorum! İLHAN BILGÜ

K

elimelerin Hayatı başlığı, Türk edebiyatında, “gazete fıkracılığı”nı yerleştiren Ahmed Haşim’e ait bir başlıktır. Der ki, Ahmed Haşim: “Hiçbir şey lisan kadar bir ağaca müşabih (benzer) değildir. Lisanlar —tıpkı ağaçlar gibi— mevsim mevsim rengini kaybeder, ölü yapraklarını dökerler ve tazelerini açarlar. Lisanın yaprakları kelimelerdir.” Üstad Haşim’in haklılığını bu yazıda okuyacağınız, bizim eskiden karşılaştığımız ve o zamanlar sıradan bulduğumuz, amma bugün başka başka kelimelerle anlatmaya çalıştığımız nice yeni kelimelerin örneğinde bulabilirsiniz. Hatta daha ilk paragrafta geçen müşabih kelimesini “benzer” diye anlatmaya çalışmışız. Lakin o kelime tam olarak “benzeyen” demektir. Üstadın haklılığı burada ortaya bir kez daha çıkmış oluyor. 21 Şubat’ta Dünya Anadil Günü kutlandı. T. C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu münasebetle, Türkçe’nin tüm dünyada tanıtılması için çalışılacağını söyledi. Bunlar arasında ne alaka ne irtibat ve ne münasebet var diye sorabilirsiniz. Bunun cevabını doğrudan vermek istemiyorum. Ama, Ahmet İnam’ın sosyal medyadan Tahir Olgun’un “Müslümanlıkta İbadet Tarihi” isimli kitabının bir fotoğrafını yayımlaması beni yıllar öncesine götürdü. O zamanlar daha, İmam-Hatip Lisesi’nin ilk yıllarında okuyorduk. Filinta gibi delikanlı olduğumuz o dönemde okuduğumuz, anladığımız, tartıştığımız, itiraz ettiğimiz ya da savunduğumuz hadisâtı anlatırken kullandığımız kelimelere bakıyorum. Ve şimdi hakikaten hayıflanıyorum! Tahir Olgun’un beni etkileyen, iki önemli konumu vardır. Birincisi, Doğu-Batı-Türk Edebiyatı demeden eskisi ile yenisi ile dünya edebiyatının önemi. İkincisi ise Mevlânâ’nın Mesnevî’sini anlama anahtarı sunması. Tahir Olgun’un en azından “Edebiyat Lügatı” kitabı, yazı yazmak isteyenlerin başucu kitabı olmalı diye düşünüyorum. Dedim, ya o eski günlere gittim. Şöyle geçmişe baktığımda sadece “Edebiyat” derslerinde, hâlâ şimdi aklımda duran notlarımı hatırlıyorum. Bu arada, Nihad Sami Banarlı ve Mehmet Kaplan hocalara rahmet niyaz ediyorum.

Biz, yaşımız daha 15-16 da olsa, Homeros’ün İlyada’sıyla, Sofokles’in Kral Oidipus’uyla, Plautus’un Esirler Komedisi, Cervantes’in Don Kişot’u (Don Quichoto), Moliere’in Kibarlık Budalası, Eflatun’un Gençlik Terbiyesi, Balzac’ın Vadideki Zambak’ı ile okuma zevki aldık.

almadılar.

oluyor?

Hükûm gösterdim, fâidesizdir deyû mültefit olmadılar.

Goethe’nin Faust’unun “Şimdi senin âsîl vazifelerini anlıyorum! Büyüğü mahvedemediğin için küçüğe saldırıyorsun.” sözlerini nasıl unutabiliriz ki?

Victor Hugo’un Büyük Göz’ünü ve 93 İhtilali’ni nasıl unutabilirim ki?

Ammâ, zebân-ı hâl ile cemî-i suâlime cevab verdiler.

Goethe’nin Faust’unu… Ve amma illa da Mark Twain’ın, ağaca bir çocuk çıkartarak, turpları toplattığı dergi yönetmenliğini.

Dedim: Ya eyyühe’l-ashâb, bu ne fi’l-i hatâ ve çîn-i ebrûdur?

Ben işin hikâyesiyle değil, kullanılan kelimelerle, yapılan tasvirler ve tanımlamalarla, yani dil ile de özellikle ilgileniyorum. Divan edebiyatını atladığımı sanmayın; eski destanlardan başlayıp Yunus Emre, Nizamî, Fuzûlî, Bâkî, Nedîm, Nâbî, Karacaoğlan nasıl unutulabilir? İsterseniz Fuzûlî’den başlayalım. Su Kaside’si apayrı bir mevzu. Amma o Şikâyetnâne’si yok mu? Hâlâ yakıp kavurur içimi:

Eğerçi zahirde sûret-i itaat gösterdiler

Sakın ola ki benden, ne demiş ki, bu Fuzûlî deyu sual eylemeyin. Lakin sadece son cümle ilgili bir şey söylemek isterim. “Ey dostlar. Yaptığınız ne yanlış (hatâ) bir iştir (fi’l), niçin çatık (çîn) kaşlarınız (ebru)” gibi bir şey demek olan bu cümledeki hatâ ve çîn kelimeleri aynı zamanda Moğol ve Çin zulmüne bir atıftır. Daha derine girmeye gerek yok.

Huzurlarına gitdim. Bir cem’ gördüm. Hikâyetleri perîşân.

Lakin! Moliere’in Kibarlık Budalası’nda hikâye de çok hoşuma giderdi aslında: Mösyö Jurda (Jourdain) ilim öğrenmek ister. Hocası ona önce mantıktan başlamayı önerir: Mösyö Jurda — Bu mantık dediğiniz ne oluyor?

Ne safâdan anda eser ü ne sıdkdan anda nişân var.

Felsefe hocası — A’mâl-i selâse-i aklı tâlim eden ilim.

Selâm verdim, rüşvet değildir deyû

Mösyö Jurda — A’mâl-i selâse-i akıl da kim

Ya da, “Bir Ziraat Mecmuasını Nasıl İdare Ettiğini” anlatan Mark Twain’ın “Turpları zorla koparmamak lâzımdır. Daha doğrusu, ağaca bir çocuk çıkartıp, sallatmak en iyi usuldür.” şeklindeki turp hasadının en iyi ve verimli bir şekilde yapılacağını anlattığı hikâyesini. Victor Hugo’un 93 İhtilali’nde bir kadının devrimci askerlere “Anladım Mösyö! Siz Fransalı, bense Brötenyalıyım (Bretagne).” deyişinde, vatanın, ülkenin, memleketin ne ve neresi olduğunu anlatmaya yeten o kısa, ama, öz ifadesini!!! İşte bunların hepsi de kelimelerin hayatını anlatır. Ve soruyu ben soruyorum: Üçüncü paragraftaki ifadelerle siz bir alaka, ilgi ve münasebet kurabildiniz mi?


SAĞLIK

5 Mart 2021

22

Tuz Tüketimine Dikkat Dünya Sağlık Örgütü’nün kişi başı günlük 5 gram tuz tüketim önerisine karşın bu miktarın özellikle Türk mutfağında çok fazla olduğu belirtildi. Uzmanlar tuz alımı ve fiziksel hareketsizliğin azaltılmasının bulaşıcı olmayan hastalıkların ölüm oranını da düşürmeye yönelik büyük bir fırsat olduğu kanaatinde.

T

rakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, günlük tuz tüketimi konusunda uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Üstündağ yaptığı açıklamada, aşırı tuz tüketimine bağlı olarak ortaya çıkan hipertansiyon hastalığının dünyada büyük bir sağlık problemi olduğunu ifade etti. Hipertansiyonun tüm dünyada ölümlerin en önemli sebeplerinin başında geldiğini ifade eden Üstündağ,“Yüksek tansiyon dünyada bir yılda 10 milyon kadar kişiyi öldürüyor. Yani tuzun aşırı tüketimi hipertansiyona yol açarak ölümleri artırıcı bir faktör olarak ortaya çıkıyor.” diye konuştu. AŞIRI TUZ TÜKETİMİNİN ZARARLARI Üstündağ, tuzun tek zararının kan basıncını artırmak yoluyla verdiği zarar olmadığını, böbrek taşı, kemik hastalıkları, mide rahatsızlıkları ve astım gibi birçok rahatsızlığa sebep olduğunu anlattı. Yapılan arkeolojik çalışmaların ilk insanların günde en fazla 1,5 gram tuz tükettiğini ortaya koyduğunu dile getiren Üstündağ,“Arkeolojik çalışmalar ve bilim adamlarının o çağlarla ilgili araştırmalarının sonuçları, ilk insanlar gün içinde tıka basa yese dahi işlenmemiş gıdalarla beslendiği için, bir günde en fazla 1,5 gram tuz tüketiyor olabilir.” dedi.

“ÂDETA TUZLA KENDİMİZİ ZEHİRLİYORUZ” Üstündağ, tuz tüketimine bağlı ortaya çıkan hipertansiyon ve beraberindeki hastalıkların vücuda birçok zarar olduğunu söyledi. Yemek alışkanlıklarının tuz tüketimiyle bağlantılı olduğunu kaydeden Üstündağ, şöyle devam etti: “100 gram parmesan peynirinin ya da kaşar peynirinin içinde 20 gram tuz var. 100 gram kaşar peyniri tükettiğinizde vücudunuzda 3 buçuk su bardağı su tutulur. Damar içerisinde 700 cc fazladan su dolaşmaya başlar ve bu tansiyonu yükseltici bir faktör olarak ortaya çıkar. Bunun yanında o sodyum yavaş yavaş damarın etrafındaki kas hücrelerine geçer damarı kasılı hâle getirir ve kan basıncı bir de o yolla yükselmeye başlar. Bu alışkanlıklar ömür boyu devam ederse 20-30 sene sonra inme, kalp krizi ya da ölüm. Tuzu çok aşırı şekilde tüketiyoruz âdeta tuzla kendimizi zehirliyoruz." Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ve Sağlıklı Yaşam Program Yöneticisi Prof. Dr. Toker Ergüder, yaptığı açıklamada bulaşıcı olmayan hastalıkların yükünün, küresel ölçekte arttığını dile getirdi. MEYVE VE SEBZE TÜKETİMİ TEŞVİK EDİLMELİ Prof. Dr. Toker Ergüder, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi araştırmasının en önemli bulaşıcı olmayan

hastalıklar risk faktörlerini bir öncelik sıralamasına yerleştirdiğini, bunları tuz alımı, fiziksel hareketsizlik, tütün kullanımı, (yetersiz) meyve sebze tüketimi ve alkol tüketimi olarak belirlediğini anlattı. “Tuz alımı ve fiziksel hareketsizlik üzerine gerçekleştirilen azaltmalar, dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklar ölüm oranlarını azaltmaya yönelik büyük

bir fırsat sunmaktadır. Bunun bir sonucu olarak önlenebilir ölümlerden yarısından fazlasının önüne geçilebilir.” diyen Ergüder, sözlerini şöyle tamamladı: “Diğer bir önemli sonuç ise günlük meyve ve sebze tüketiminin teşvik edilmesi ihtiyacıdır. Meyve ve sebze tüketimi bulaşıcı olmayan hastalıklara yorulabilecek sağlık risklerini azaltabilecek kritik bir faktördür ve ulusal politikalar planlanırken bu konu ihmal

edilmemelidir. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi araştırması, bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümleri azaltmak üzere en iyi uygulama örneklerini arayan diğer ülkeler için faydalıdır. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi'nin farklı risk faktörü hedefleri etkilerinin modellenmesi yaklaşımı, uygun önceliklerin bulunmasında ve onların bölge genelinde, ulusal çapta uyarlanmış politika hedeflerine dönüştürülmesinde kullanılabilir.”

Tuzun Aşırı Tüketimi Hipertansiyona Yol Açarak Ölümleri Artırıcı Bir Faktör Olarak Ortaya Çıkıyor.


BULMACA

23

5 Mart 2021

Kağıt katlama sanatı

Aldanmak

Kentin Hakimi

Kabaca evet

Tayland plakası

Negatif Fotoğraf

Hangi şey

Ucu yanık odun

Anlayış ve sezgilerine göre din konu

Siyah sıvı madde

Konuyu anlamak

Kuran'da bir harf

Lokman ruhu

Etik

Avuç içi

Sinirli Koca

Yardım parası

Sıkıntı, dert

Koku

Boğaz Bir peygamber adı

Çingenelerin oluşturduğu üç gruptan biri

Potasyum'un Simgesi

Beden ve kafa gücü

Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan

Kısaca İnsan Kaynakları

Kesin Bir tür çorba

E.D. Kumaş

Kullanmaya saklanan tahıl

Kadın ziynet eşyası

Erzurum İlçesi

Mühim ve büyük işler

Duisburg Merkez Cami londra

Tepeler

Bir işi yapabilme gücü

Parça

Müzikli tiyatro eseri

İsim

Borcunu ödemek

İslamın beş şartından biri

Besleyici ve lezzetli bir mantar türü

İlave

Duyuru

Duyar ünsüzleri

Elin uç kısmı

Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı

El değmemiş kız

Gaz sabiti simgesi

Edirne yöresine özgü bir yemek

Dilek

Bir cetvel Semerde odun malzeme

Arzu

Kakım

Meyvesi kahvaltılık olan ağaç

Eski Dilde At, beygir Duman kiri Eşek sesi

Cürüm

Dolaylı anlatım

Saraka

Stronsiyum elementinin simgesi

Usanma belirtir

Kuzu sesi

Kiloamper (kısa)

Fas'ın plakası

Kükürt simgesi

Resimdeki İngiltere'nin başkenti

Endonezya plakası

Eski Dilde Örtme

Döndürmek

Koyun Gütmek

Yükselme, yücelme

Magnezyum simgesi

Bir nota

Milattan Sonra Kısaca

Şart eki

Üzüm veren ağaç

Röntgen simgesi

Altın simgesi

Prensib

Bir nota

Boy

Almak fiili birinci çoğul şahsı

Fransa plakası

Eli açık, dost

Sürekli

Atmak fiil emiri

Vurma sesi

Artı (Tersi)

Uzaklaşmak

Bin kilogram

İtriyum simgesi

Almanya'da Şehir

Selem ağacı yaprağı

İdi, oldu fiilin geçmiş zamanı. (Osmanlıca)

Transferin kısaca

Bir yengeç türü

Kısaca Kilolitre

Üzerinde bulunan yapı toprağını satmak

Müzik yazısı

İşleşmiş sıvı durumda petrol

Rusçada evet

Tenis aracı

Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer

Halk dilinde ayran

Parlak

İsviçre ırmağı

Atmosfer koşulları

Employment Development Department Kısaca

Vaziyet

Çizgi

Askeri olmayan

Geçer not

Güve

İyot'un Simgesi

Karmak işi

Bayan ismi

Taze olmayan

Mektup

Son Sayının Cevap Anahtarları KARE BULMACA

1

2

3

4

5

6

7

8

9

Asya kıtasında sıradağlar

10

11

12

13

14

15

Bir nota

16

M Tek eşlilik Bir meyve

1

N Filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen emir

2

Parasal

K C A P K A M T A

3

Fesadın çok olduğu yer

Tıkaç Yürek atışı

D A R A B A K A N B B A T

4

Sardalya yavrusu Konya ilçesi

5

Su E.D.

Askerî bir birlik

6

Su yolu

7

Kamer

Kaba kumaş

Bir yön

8 9

M

zeynelabidin IGMG'nin başkanlarından

Kuzu eti yemeği

Allah

T I K P A A T A U R Y A L R A I Bir ülke

Yer fıstığı İkaz

Erzincan ilçesi

Olumsuz ön ek

Tembih sözü

H İ M A L A Y A L A R Bir nota Kısa kepenek

K E B E

Y B A M İ O N O G R K A A V A L İ A R E Ç Z A N I İ N A Y Y A A Ş İ T F A I E M A L T T M İ T M İ İ Çanakkale ilçesi

Taraf

Çok kocalılık

İlmi olmayan kimse Sözlü

Kadın Yıkık

Açıklama Zaviye

Bağışlama

Avanak

Meyveleri şekerle kaynatarak hazırlanan tatlı

Şölen

Bir sıvıyı gaz biçiminde püskürten aygıt Tembel

Japon mafyası Suriye başkenti

Sahip, malik, iye Gelecek

Bir nota

Bir nota

Boru sesi

Yalan söyleme hastalığı

İşaret

Hahnyum simgesi

C H A S A A M İ R I A İ Z A H F H İ E L R O M A T O M K U Z A S O L S L A İ Y E R E E O M A N Z P E

Bir hayvan

Silisyum simgesi

Kaba baston

Bayram öncesi gün

Atama emri Destan Namuslu, iffetli kadın

A K

Yarı açmak Son

Deve ayağını bağladıkları ip

Beddua

Olağan

T A B İ

Nilüfer cinsinden bitki

Hint destanları Anıtkabir

Yatağın sandık bölmesi

Beyaz

İnşaat malzemesi

Çok bulunan

Çayın tavı

Bütünleşme

Temiz

Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanı

Bir bağlaç

Liste başı

Kemik ucu

B B E P O P R A L A A N K T S H İ M M A Y A A Z A Z A T Ö A R İ K K A T K N E B O E E L N L S E Y

Saf ırk Tarladaki ekine zarar veren yabancı otlar

A L İ S İ N

Sol eliyle iş yapan Bir hastalık

Dilsiz

Hayvan yiyeceği

Kastamonu ilçesi

Arapça ben

Ucu yanık odun

Bir Basın Ajansı

Bir tamir aracı

Kuzey Vietnam'da bir akarsu

Barış

Koruma Lezzetli bir balık

Çözümlemeli

(..) Ga Kill Çizgi Roman serisi Temiz olasın

Kaon simgesi

Bir cetvel

Japon hurma ağacı

Bir soru eki

Vücudun orta kısmı

Öge

Bir soru eki

Hollanda plakası

Baht

Saç ayırma yeri

D E

Karadeniz kıyı teknesi Kars'ta bir akarsu Kuş yuvası

M A Eskiden İran ve Afgan hükümdarı

Ş İ Y A N

Mezbaha

K A N A R A K U A K L U E M N A İ V

Yemen başkenti Bir kuş

Komşu Açıkça

T K A R A S K S E A H N E K E E A A B A A L İ Z S A N A A M E B A Z İ L E B A Y A N N L F E F İ L Adale

Yıl

Şart eki

Helyum simgesi

Bakanlar kurulu

Bilmiş

Avuç dolusu

Üye

Kaba baston

Sinirli

Yusuf (...) Abidin IGMG'nin resimdeki ilk genel başkanı

Lantan simgesi

Vietnam krallık hanedanı

Birunei'nin internet ülke kodu

Erkek kişi

Kırmızı

Çok eser veren, üretken

Demir simgesi

Bir hayvan adı

KARE BULMACA

10

1

11

1 2

12

SOLDAN SAĞA

YUKARIDAN AŞAĞI

1) Molibden simgesi - Bir giyecek - Açıklama - Numara kısaca 2) Donanma - Posta sürücüsü - Sevindiren, sevinç veren 3) Köpek - Bir element - Emre hazır 4) Kanuni - Ahiret İşleri - Japon halk türküsü 5) Ağrı Dağı'ndaki bir yayla - Gelir getiren mülkler - Bir hayvan 6) Uzaklık anlatır - Gök tanrısı - Flu olmayan 7) Yas - Dost, arka daş - Mezar 8) Avukatlar birliği - Antik sütun başlıklarında, üst yapıyı taşıyan dörtgen levha - Taramak işi 9) Bir işi zevk için yapan - Avustralya Plakası 10) Kur'anda bir sure - Tibet antilobu 11) Yakınma - Ocak başı tanrısı 12) Bir nota - İmarethane - Bir göz rengi

1) Üst görevlinin yanında bulunan kimseler - Yüz, çehre 2) Vasati - Akşam yemeği verme 3) Silisyum simgesi - Kavak ağacı 4) Dolgu kalıbı - Maddenin temel birimi - Eski Mısır'da Üretici güç 5) Hakça - Tahtlar 6) Ekmek - Donut - Yemekten emir 7) Boy Vazife 8) Taksi - Derecelerin en üstünü - Boru sesi 9) Bataklık gazı 10) Uyma - Çok küçük toplumsal birim 11) Çarkta bükülürken kıl ipi katlarından boy ölçüsü - Doğal 12) Behçet Necatigil’in bir şiir kitabı - Çeşme yalağı 13) Başlıca içecek 14) Bir Asya ülkesinin başkenti - Şart eki 15) Sodyum simgesi Genelge 16) Resimdeki 1326 ile 1359 yılları arasında beylik yapan Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci padişahı (...) Gazi Olumsuz ön ek

3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

H A K A N S A L İ H

2

3

4

A K İ N O F M A L P A L A M E T E A L L E A R R K R İ M İ L

5

6

7

8

9

E B A T E L T E T İ N E A F O R O N T İ L O T N A L E K A L A R L A M A A E M E M A R D B A K A

10

11

12

13

14

15

16

K A S D M K E L D İ E A K A L A V Z M A R A L A V E T R A A T A M A N M T İ M A E A R M A V A N L E mevlana A İ M F İ


Hasene International e. V. Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln T +49 221 942240-400 | F +49 221 942240-401 www.hasene.org | kumanya@hasene.org | haseneorg — Havale için banka bilgileri | Bankverbindung: Hesap Sahibi | Kontoinhaber: Hasene International e. V. Banka | Bank: Kreissparkasse Köln IBAN: DE80 3705 0299 0149 2890 54 | BIC: COKSDE33XXX Amaç | Verwendungszweck: Adresiniz | Adresse, 0020196

KUMANYA İLE SOFRALAR BEREKETLENSİN 20/02/2021 - 31/03/2021

50 € *


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.