xxi.com.tr
SAYI 95 ARALIK 10 / OCAK 11 9 TL (KKTC 10 TL)
KONE DESTEĞİ İLE BU DERGİ İÇİN AĞAÇ KESİLMEDİ
A. DEFNE ÖNEN MİMARLIK MARJETICA POTRC+OOZE MECANOO MiMARiSTUDIO ON42 MİMARLIK PIERANDREI ASSOCIATI YUDA MİMARLIK
AĞAÇLARIN UZANTISI
TABANLIOĞLU MİMARLIK’TAN TRABLUS KONGRE MERKEZİ
ASMA TAVAN VE BÖLME SİSTEMLERİ REFERANS DOSYASI
yaz›sıyla GÜLSÜM BAYDAR
XXI < MİMARLIK TASARIM MEKAN < SAYI 95 < ARALIK 10 / OCAK 11 < MECANOO < MiMARiSTUDIO < ON42 MİMARLIK < ÖNEN < PIERANDREI ASSOCIATI < POTRC+OOZE < TABANLIOĞLU MİMARLIK < YUDA MİMARLIK
Y‹RM‹B‹R M‹MARLIK TASARIM MEKAN
Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekân Depo Yayıncılık adına sahibi ve yayın yönetmeni Kuyaş Örs yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş Ürer hulya@depo.com.tr endüstriyel tasarım editörü Elif Esmez elif@depo.com.tr yardımcı editör Merve Taşpatlatan merve@depo.com.tr
ÇEVRESİYLE ETKİLEŞEN YAPILAR
reklam müdürü Burcu Hinginar Akıncı okuyucu ilişkileri sorumlusu Manolya Nurgün grafik tasarım Aslıhan Özgen sayfa tasarım ve uygulama Doğukan Bilgin kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu web tasarımı Ufuk Demirgüç Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz kapak fotoğrafı Trablus Kongre Merkezi, Trablus, 2010, © Cemal Emden basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Depo Yayıncılık Hacı İzzet Paşa Sokak Rota 1 Apartmanı 12/2 34427 Gümüşsuyu İstanbul 0212 251 1811 xxi@depo.com.tr genel dağıtım DPP Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Depo Yayıncılık’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz.
Depo tüm yayınlarında KONE'nin desteği ile %100 dönüştürülmüş kağıt kullanıyor.
Bu sayıda yer verdiğimiz projeler arasında yer alan bir sanatçı (Marjetica Potrc) ve mimarın (Ooze - Eva Pfannes ile Sylvain Hartenberg) ortaklaşa tasarımı olan Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesi projesi, iki nehir arasında kalan bir alanda suyun önemini vurgulayan bir öneri. Su arıtımının düşük teknoloji proseslerle kurulan ileri teknoloji bir sistemle gerçekleştirilmesi ve parka gelenlerin bu süreci deneyimlemesi hedeflenmiş. Bu, vakit geçirilen eğlenceli bir park ve bir kamusal mekan olmanın ötesinde suya yönelik farkındalığın artırılması işlevini de gören bir yerleştirme. Parka dahil olan topluluk bahçeleri de bu sürdürülebilir temaya eklemlenerek çevre sakinlerinin kendi gıdalarını üretmelerine olanak tanıyor. Çevresiyle etkileşim halindeki bir diğer yapı da A. Defne Önen Mimarlık tasarımı Avanos 5d. Yapının bakıyor olduğu Kapadokya'daki doğal oluşumlar formun belirlenmesinde belirleyici rol oynamış. Avanos'tan Kapadokya'ya doğru bakışta arkasındaki manzarayla bütünleşen yapı, Kapadokya
tarafından Avanos'a doğru bakıldığındaysa bu kez ilçenin mimarisine daha yakın, daha sakin bir cepheye sahip. Arkasına aldığı görüntüyle uyumu amaçlanan yapı, çevresindeki taş ocaklarından çıkan taşlarla örülmüş olduğundan bu amacını oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Trablus Kongre Merkezi ise farklı bir bağlamda, yine Avanos 5d gibi çevresinden esinleniyor. Avanos 5d'nin daha kentsel yakın dokusuna karşılık bir yeşil alan içerisinde konumlanan Tabanlıoğlu Mimarlık tasarımı Trablus Kongre Merkezi'nin cephe tasarımı çevresindeki ağaçların açtığı yarıklarla karakterize edilmiş. Libya'nın sıcak iklimine bir yanıt olarak önerilen yapı çevresindeki havuzlu sirkülasyon alanı, bir pasif iklimlendirme çözümü olmanın ötesinde suyun neden olduğu yansımalarla mekanı çoğaltma işlevini de görüyor.
XXI
güncel 6 güncel projeler
30 kırmızı halıda yürümek
Mecanoo tasarımı yeni Amphion Tiyatrosu, izleyicileri karşıladığı kırmızı halıyla salonlarına davet ediyor.
36 beş duvar ve nİşler
A. Defne Önen, Avanos'taki çarşı yapısını Kapadokya'daki doğal oluşumların yorumlanmasıyla tasarlamış. Yapı 2010 Ulusal Mimarlık Ödülleri'nde aday gösterildi.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 2
İçİndekİler
24 eşİk cİnlerİ / gülsüm baydar
Deniz Banyoları, Deniz Hamamları ve Bakireler Mabedi
proje 26 suyu deneyİmlemek
Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesi, su arıtım sürecinin çeşitli aşamalarını ziyaretçilere sunarak su konusundaki farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Diğer yandan da çevre sakinlerine kendi gıdalarını üretme fırsatı tanıyor.
42 ağaçların uzantısı
Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Trablus Kongre Merkezi, etrafındaki doğal çevrenin devamı olarak kurgulanan cephesindeki yarıklarla gün ışığını dramatik bir şekilde içeri alıyor.
48 kentsel mekan olarak camİ
The Building: Problem or Solution adlı yarışmada en iyi tekil dini yapı kategorisinde birinciliği kazanan Yeşil Cami projesi, camiyi bir kentsel mekan olarak ele alıyor.
ürün 68 ürün haberlerİ
52 İletİşİmlİ mekanlar
74 hİkaye anlatmak
Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış firmasının İstanbul Güneşli ve Ankara'da bulunan ofislerinin, çalışanların birbirleriyle iletişimde olmasını hedefleyen yeni tasarımı hakkında iç mekan tasarımını gerçekleştiren mimaristudio bilgi verdi.
Aydınlatma tasarımı sergi ve müze mekanlarında anlatılmak istenen hikayeyi daha vurgulu bir şekilde sunmak için önemli bir rol üstleniyor.
58 tanıdık yenİ
Nişantaşı'nda konumlanan Galata Muhallebicisi, var olan muhallebici yapılarından farklı bir mekan sunuyor. Mekanın hikayesini, iç mekan tasarımını gerçekleştiren Yuda Mimarlık'tan Aslı Dağaltı Dilsiz ve Ulaş Yılmaz'dan dinledik.
78 daha aydınlık yollar İçİndekİler
80 asma tavan ve bölme panel sİstemlerİ referans dosyası
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 4
64 ofİstekİ evrİm
Streetlight 10, servis, bağlantı yolları ve meydanlar için geliştirilen ve Siteco tarafından sunulan yeni bir aydınlatma armatürü.
Pierandrei Associati tarafından Tecno firması için, doğadaki evrimden ilham alınarak tasarlanan red dot ödüllü ofis sistemi Beta, ofis çalışanlarına esnek ve kişisel çalışma alanları yaratıyor.
90 ajanda
Aspen Bürotime Deka EA Tasarım Trimline
NARCİTY'YE YÜKSEK KOMŞU Maltepe’deki Narkule'nin mimari projesi Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri tarafından yürütülüyor.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 6
güncel
Tepe İnşaat tarafından İstanbul Maltepe’de hayata geçirilen Narkule, yine Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri tarafından tasarlanmış olan Narcity konut yerleşimine komşu. Aynı mimari dilin okunduğu kulede Adalar manzarasına sahip. 2+1 ve 3+1 dairelerden oluşan 27 katlı yapıda toplam 108 daire bulunuyor.
proje sahibi: Tepe İnşaat mimari proje: NSMH Mimarlık Hizmetleri (Nevzat Sayın) statik proje: Kınacı Mühendislik (Zafer Kınacı) mekanik proje: Ekin Mühendislik başlangıç tarihi: 2009 tamamlanma tarihi: 2011 sonu arazi büyüklüğü: 11.571 m2 inşaat alanı: 7.348 m2 sosyal donatılar: Açık yüzme havuzu, fitness, çocuk oyun alanı, sauna
CANAN RESIDENCE TAMAMLANDI Adnan Kazmaoğlu Mimarlık'ın mimari projesini, Tanju Özelgin'in ise sosyal yaşam alanlarının iç mekan tasarımını üstlendiği Canan Residence kullanıma açıldı.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 8
güncel
Yeni finans merkezi Ataşehir yakınında, Canan Yapı’nın 60 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirdiği Canan Residence’ta yaşam başladı. Yüksek üç blokta 269 daireden oluşan Canan Residence’ta 1+1'den 4+1'e sekiz ayrı tip daire yanında her blok üstünde bir adet penthouse daire bulunuyor. Daireler 13. kattan itibaren panoramik İstanbul manzarasına sahip. Adnan Kazmaoğlu Mimarlık'ın mimari projesini yürüttüğü Canan Residence bünyesinde Tanju Özelgin’in dekore ettiği sosyal yaşam alanları, spa merkezi, Fitness, kapalı basketbol salonu, squash ve tenis kortları da bulunuyor.
YATAYLIĞA YATAY YANIT Haileybury Society’nin Astana’da açacağı okulun mimari projesi Çinici Mimarlık tarafından yürütülüyor.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 10
güncel
Can Çinici Çok hızlı bir ulusdevletleşme süreci yaşayan Kazakistan’in yeni başkenti Astana, özellikle son 15 sene içinde büyük yatırımlara sahne oluyor. Ticari yatırımlarla olduğu kadar kültür ve eğitim yatırımlarıyla da dikkat çeken bu kentte İngiltere’nin köklü eğitim kurumlarından Haileybury Society’nin açacağı okulun master planı ve mimari projelendirilmesi 2009 yılında Çinici Mimarlık sorumluluğuna verildi.12 hektar büyüklüğünde bir arazi içinde yer alan ve 20.000 m2 kapalı alanı bulunan okulda sınıfların yanı sıra, iki kapalı spor salonu, atölyeler, 1.000 kişilik toplantı salonu, çok amaçlı performans salonu ve yurtlar bulunuyor. Projelendirme aşamaları Cumhurbaşkanı N. Nazarbayev tarafından yakından takip edilen okulun inşaatına 2010 yılında başlanması ve açılışın 2011-2012 eğitim yılına yetiştirilmesi planlanıyor. Haileybury Astana'nın tasarım fikrini geliştirmemize yardımcı olan üç ana zorluk vardı: kentin geniş ve düz yayılımı, yapı programının karmaşıklığı ve iklimsel koşullar. Karmaşıklıkla başa çıkmak için tasarım stratejimiz olarak zıddına, yani basitliğe başvurduk. Okul programının her biri özel mekansal gereksinimlere sahip dört farklı parçasını kapsayıcı bir bütünde -meydanda- erittik. Diğer yandan iklimsel koşullar bizi, yüklü mekanik ve elektrik tesisatı gereksinimlerine karşılık veren ve aynı zamanda da programın karmaşıklığını çözümleyen “jenerik bir kesit” çözümü geliştirmeye yöneltti. Sonuçta sürpriz bir şekilde “avlu” arketipinin yeniden doğuşuna şahit olduk -bu da İngiltere'deki ilk Haileybury yapısına istemsiz bir gönderme oldu. Astana gibi aşırı düzlüğün hakim olduğu uçsuz bucaksız bir kentte bu iki katlı, alçak yapı kendine özgü genişliğini ve yataylığını öne sürüyor. işveren: Capital Partners okul yönetimi: Haileybury Society, İngiltere mimari: Can Çinici / Çinici Mimarlık Ltd mimari proje ekibi: Cem Katkat, Göksenin Ekiyorum, Selim Koytak, Tim Kovats statik: Fonksiyon Mühendislik tesisat: Okutan Mühendislik elektrik: Aykar Mühendislik akustik: Sey Danışmanlık altyapı: Diyap Proje proje yönetimi: Mert Göktürk,Capital Partners şantiye koordinatorü: Birkan Küçük yerel koordinasyon ofisi: Lighthouse müteahhit: Atastroy proje tarihi: 2009 - 2010 inşaat tarihi: 2010 - 2011
BAKÜ'YE OLİMPİYAT SİMGESİ Bakü Olimpiyat Stadyumu'nun tasarımı TOCA'ya ait. Erdinç Çiftçi Azerbaycan'daki Bakü Olimpiyat Stadyumu kent merkezine girişte, Haydar Aliyev Bulvarı ile Büyük Şor Gölü sınırında, Azizbeyov Kavşağı ile Sabuncu Kavşakları arasında bulunan 50 hektarlık arazide konumlanıyor. Yapının mimari karakterini birbiri içine geçmiş, beş farklı kabuk örtüsü ile bu asimetrik örtülerin üzerinde yer aldığı dairesel platform oluşturuyor. Olimpiyat bayrağındaki beş halka ile temsil edilen beş kıta, çatı örtüsünü oluşturan beş parçalı strüktür ile temsil ediliyor. Çatı örtüsü tribün hizalarından başlayarak aynı karakterde cephe örtüsü haline dönüşüyor. Yapıya yaklaşımdan saha içine kadar proje bütününde bu örtü hissediliyor. Olimpiyat bayrağı fonu gibi beyaz olan cephe, dış aydınlatma ile kıtaları simgeleyen renklerle gece de kendini ifade ediyor.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 12
güncel
Stadyum 64.000 seyirci kapasitesine sahip. Tribünler kale arkalarında azalıp, görüşün daha konforlu olduğu maraton kısmında artıyor. Spor sahasındaki atletizm pistinin eliptik formu, tribünler tarafından sarılarak dışarıda tam bir çembere dönüşüyor.
Bakü Olimpiyat Stadyumu uluslarası tüm spor otoritelerinin kriterlerini yerine getirebilecek şekilde tasarlandı. Bunun yanı sıra spor dışı işlevlerle çeşitlendirilen yapı, yılın her günü yaşayan bir merkez olarak düşünüldü. Festival alanları, sahne sanatları, müze, konser, sergi salonu, alışveriş merkezi, sağlık ve spor kulübü, restoranlar, ofis alanları, enformasyon merkezi gibi işlevlerle kompleksin spor dışı organizasyonlar için de kullanılacak bir kentsel merkez olması hedeflendi. Stadyumu çevreleyen platformun, izleyici girişlerini sağlaması gibi teknik bir görevinin yanı sıra stadyumun güçlü bir mimari elemanı olarak görsel bir katkısıda bulunuyor. Yapı kütlesinde yatay olarak görsel bir ufuk yaratan platform; aynı zamanda stadyumun spor işlevleriyle spor dışı işlevlerini birbirinden ayıran bir düzlem yaratıyor. Spor dışı işlevler platformun altında yer alarak, işletme kolaylığı ve güvenlik kontrolü sağlıyor. Stadyumun iç mekanlarında planlanan her işlevin stadyumun ana kütlesinde hissedilmeden kendi karakterine özel mekan kurguları yaratması hedeflendi.
proje adı: Bakü Olimpiyat Stadyumu mimari proje: TOCA (The Office Of Contemporary Architecture) statik proje: Kınacı elektrik projesi: GMD mekanik proje: GMD
jeoteknik proje: ENAR işveren: SOCAR (State Oil Company of Azerbaijan Republic) proje yeri: Bakü, Azerbaycan proje alanı: 550.000 m2 proje tarihi: 2009-2010 proje yöneticisi: Erdinç Çiftçi
AĞA HAN ÖDÜLLERİ'NDE TÜRKİYE Ağa Han Mimarlık Ödülleri açıklandı. Kazanan beş proje içinde Emre Arolat Mimarlık'ın İpekyol Tekstil Fabrikası da yer alıyor. 1977'den beri Müslümanların kaydadeğer oranda varlık gösterdiği toplulukların yapılı çevrelerindeki mimarlık ve diğer müdahale biçimlerine üç yılda bir verilen Ağa Han Mimarlık Ödülü, sahiplerini buldu. 2010 ödülü Büyük Jürisi Souleymane Bachir Diagne, Omar Abdulaziz Hallaj, Salah Hassan, Faryar Javaherian, Anish Kapoor, Kongjian Yu, Jean Nouvel, Alice Rawsthorn, Basem Al Shihabi'den oluşuyordu.
İpekyol Tekstil Fabrikası
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 14
güncel
2010 Ödülü için değerlendirilmek üzere toplam 401 proje sunuldu. Büyük Jüri tarafından Mayıs 2010'da 19 projelik bir kısa liste açıklandı. Bu listeden seçilen kazanan projeler ise şunlar:
Madinat Al-Zahra Müzesi
* Wadi Hanife Sulak Arazisi, Riyad, Suudi Arabistan (Moriyama & Teshima Planners Limited / Buro Happold) * Tunus Hipermerkezinin Canlandırılması, Tunus (Association de Sauvegarde de la Medina de Tunus) * Madinat Al-Zahra Müzesi, Cordoba, İspanya (Sobejano Architects S.L.P, Fuensanta Nieto & Enrique Sobejano) * İpekyol Tekstil Fabrikası, Edirne, Türkiye (Emre Arolat Mimarlık) * Köprü Okul, Xiashi, Fujian, Çin (Li Xiaodong (Atelier)) Ayrıca, Profesör Oleg Grabar’a yaşam boyu İslam Sanatı ve Mimarlığı alanına olan katkılarının takdiri olarak Başkanın Ödülü verildi.
Köprü Okul
Wadi Hanife Sulak Arazisi
DİZİLİ KUTULAR Ersa firmasının Orgatec 2010'da yer alan fuar standı Yalın Tan Jeyan Ülkü İç Mimarlık tarafından “Box in a box idea” temasından yola çıkılarak tasarlandı.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 16
güncel
Yalın Tan - Jeyan Ülkü İç Mimarlık Ersa, beşinci kez katıldığı Orgatec fuarında bu sene yeni konsepti “Box in a box idea” temasını kullandı. Konsept firmanın 1958’den bugüne gelen teknik deneyimini, modern üretim ve tasarımla birleştirmesinden ilham alıyor. Konsept, birbiri ardına sıralanmış farklı malzemelerden kutuları içeriyor. Farklı boyut ve şekilde sergilenen kutular, oluşturulan bireysel
ortamları anımsatırken, çalışma alanları ve mobilya sistemlerin de ortaya çıkarıyor. Standın sergileme tasarımı kavramsal ilhamını, geometrinin sembollerle aktarıldığı çocukların blok şeklindeki oyuncaklarından alıyor. “Box in a box idea” teması önümüzdeki aylarda İstanbul Terrace Fulya'da açılacak pilot mağazayla devam edecek.
KAPLAMA SANDALYE Doğal fiber çimento malzemesinden Avusturyalı çatı kaplama firması Eternit tarafından üretilen Rainer Mutsch tasarımı Dune, beş farklı birimden oluşan modüler bir dış mekan mobilyası.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 18
güncel
Rainer Mutsch Dune projesi benim için çok emek gerektiren bir çalışma oldu. Çünkü dikkat edilmesi gereken, ergonomi, dayanıklılık, seri üretilebilirlik, ayrışma özelliği, statiklik, modülerlik ve çevreyle dost bir ürün olması gibi birçok parametre bulunuyordu. Üç boyutlu fiber çimentonun bu şekliyle dayanımını sağlayabilmek adına çok sayıda prototip gerçekleştirdik ve konu üzerinde derinlemesine bir araştırma gerçekleştirdik. Nihayet yapılan çalışmaların ardından sandalyenin geometrisinde yer alan destekler sayesinde malzemenin genleşmesi ve basınç karşısındaki durumu kontrol altına alınarak, oturma yüzeyindeki yük kapasitesi aşağı yukarı 900 kiloyu taşıyabilecek şekilde sonuç verdi. Fiber çimento malzemesinin bütün teknik özelliklerini taşıyan Dune, yüksek yük taşıma kapasitesiyle kamusal alanlar için uygun. Ürünün beş farklı birimiyle kullanıcıya sınırsız kullanım alternatifleri sunması en yüksek seviyede oturma konforu sağlıyor. fotoğraflar: Rainer Mutsch
EL YAPIMI Forsman & Bodenfors tarafından Ikea için tasarlanan Homemade is Best kitabı, İsveç'in 30 klasik hamur işini klasik tarif kitaplarından farklı bir şekilde ele alıyor.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 20
güncel
Forsman & Bodenfors Günümüzün tariflerini tam anlamıyla yeni ve farklı bir şekilde yansıtan bu proje, bisküviden keke kadar farklı tariflerin görsel anlamda eşsiz ve dikkat çekici bir şekilde sunulmasından oluşan 140 sayfalık bir kitap. Kitap, bisküviden keke kadar İsveç'in 30 klasik hamur işi tarifini içeriyor. Ikea'nın mutfak ekipmanlarıyla mutfakta yapılabilecek en güzel hamur işi tariflerini bir araya getirmek amacıyla yola çıkılan bu projede "haute couture"den ve Japon minimalizminden ilham alındı. Kitabın tasarımındaki fikir, kekin dış görünüşünden çok içine konulan malzemelere odaklanmaktı oldu. Her tarifin ilk sayfasında hamur işinin içerisinde yer alan malzemeler rengarenk ve sıcak renklerden oluşturulmuş arka plan üzerinde birer natürmort gibi yansıtıldı. Arka sayfa çevrildiğinde ise yemeğin son halinin fotoğrafı koyuldu.
işveren: Ikea, Joel Idén ajans: forsman & bodenfors sanat yönetmeni: Staffan Lamm, Christoffer Persson metin yazarı: Fredrik Jansson, Anders Hegerfors hesap direktörü: Susanna Fagring hesap müdürü: Ewa Edlund planlamacı: Tobias Nordström fotoğraflar: Carl kleiner / Agent Bauer düzenleme: f&b Factory, Henrik Lagerberg stilist: Evelina Bratell
g端ncel 21 XXI - ARALIK 10 /OCAK 11
AÇ KULLAN KATLA Laurence Humier tarafından İtalyan üretici RCM di Bianco için tasarlanan Meeting Chairs, 2010 yılının sonbaharında MoMA'nın daimi koleksiyonuna eklendi.
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 22
güncel
Laurence Humier Meeting Chairs, zamandan, mekandan ve ulaşım maliyetinden tasarruf edilmesine olanak tanıyor. İki, üç ya da en fazla 10 kapanabilir sandalyenin birleştirilmesinden oluşuyor. Hepsi kapandığında ise çok az bir alan kaplıyor. Meeting Chairs, çoklu kullanıma olanak sağlayan yapısı, aynı zamanda sandalyenin bir mekan
içerisinde kolaylıkla bir yerden diğer yere taşınmasına olanak tanıyor. Yaslanma ve oturma kısmı kumaştan meydana gelen sistem, birbirinden bağımsız olarak monte edildiğinden bakımı kolay gerçekleşiyor. Eklenen piston sistemi sayesinde sabit uzunluğunu koruyabiliyor. Sistemde yer alan bir kol sayesinde oturmadan önce strüktür kilitlenerek bloklanması sağlanıyor.
İKİ ÖDÜL BİRDEN Ambalaj tasarımı alanında uluslararası birçok proje gerçekleştiren Orhan Irmak Tasarım, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından organize edilen WorldStar Ambalaj Ödülleri’nde iki ödül birden kazandı. 1970 yılından beri düzenlenmekte olan ve sadece ülkelerindeki akredite ambalaj yarışmalarında dereceye girmiş projelerin katılabildiği uluslararası WorldStar Ambalaj Ödülleri’nde, bu yıl 30 farklı ülkeden 278 proje yarıştı. Orhan Irmak Tasarım’ın hazırladığı Arko Nem Çatlak Önleyici Krem ambalaj tasarımı ve Sensodyne Isoactive diş macunu market standı tasarımı, WorldStar 2010’da kişisel bakım kategorisinde ödüle layık bulundu. Ödül kazanan Arko Nem Çatlak
Önleyici Krem ambalajı, özel tasarlanmış formu ile hamile bayanların karınlarını yansıtan bir kulakçığa sahip. Bu kulakçık üzerinde ürünün üçüncü aydan itibaren kullanılması gerektiğini vurgulayan tasarım, bu özelliğiyle rafta benzer ürünlerden rahatça ayrışıyor. Ödüle layık bulunan diğer proje olan Sensodyne Isoactive diş macunu market standı ise, ürünün yenilikçi ambalajını vurgulayan ve market içi aktivitelerinde farklı kullanımlara izin veren bir tasarıma sahip.
DENİZ BANYOLARI, DENİZ HAMAMLARI VE BAKİRELER MABEDİ Kadın ve deniz özdeşleştirmesi Keşanlı Ali’den Tevfik Fikret’e ve günümüz şairlerine kadar eril edebiyatın sık kullandığı temalardan. “Kadın deniz gibidir” tümcesi, arzu nesnesi olan kadının aynı zamanda güvenilmez, değişken ve tehlikeli olduğu uyarısını veren bir metafor. Bu yazıda, bu metaforu hem yaratan hem de onun sonucu olan zihniyetin yarattığı pratikleri kadın bedenleriyle denizin biraraya geldiği sahil mekanlarında izlemek istiyorum. Tarihsel olarak ataerkil ve tutucu toplumlarda, basit bir denize girme olgusu kadın bedeni etrafında örülen bir sosyal denetim ağına dönüşüveriyor. Artık ortadan kalkan deniz banyoları ve deniz hamamları bu örüntüyü ortaya seren en çarpıcı mimari örneklerden.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 24
Eşİk cİnlerİ
Deniz banyosu olgusuyla İzmir’in eski sahil fotoğraflarına bakarken tesadüfen karşılaştım. Körfez boyunca inşa edilen yalılardan denize uzanan iskelelerin ucunda yer alan ve soyunma kabini olarak kullanılan küçük yapılara deniz banyosu denildiğini o zaman öğrendim. Belgelere ve araştırmalara göre, soyunma kabininin çevresinde parmaklıklarla çevrili açık alan hem denize girmek, hem de balık tutmak, hatta misafir ağırlamak ve yemek yemek için kullanılıyor; banyonun altındaki kafesli bölüm ise içeriden bir merdivenle ulaşılıp bir kapıyla denize açılıyor ve kadınların denize girmesi için tasarlanıyor. Yani deniz banyosu kadın bedeni için bir tür dikey filtre niteliğinde. Üst kattaki kapıdan giyinik olarak giren bir kadın alt kattan yüzerek, yani sadece başı görünecek biçimde tekrar kamusal görüş alanına çıkabiliyor. Deniz banyosunun küçücük kütlesi arkasındaki yalının bir mikrokozmosu neredeyse. Mimarisinin temel özelliği kamusal/özel mekan arakesitinde kadın ve mahremiyet ilişkisini kur(gula) maya dayanıyor.
gülsüm baydar gulsum.baydar@ieu.edu.tr
Deniz banyolarının tarihi 19. yüzyılın ortalarına, yani Osmanlı döneminin sosyal tarihinde denize girme eyleminin başladığı yıllara dayanıyor. İstenilen yerde yüzmenin gerek sağlık gerek örf ve adetler gereği uygun bulunmadığı bu dönemde sahillerde
inşa edilen dört tarafı kapalı, ahşap, küçük yüzme havuzlarına deniz hamamı deniyor. Özel yalıların uzantısı olabildiği gibi kamuya açık olarak da inşa edilebilen bu hamamlar kadınlar ve erkekler için ayrı olarak yapılıyor. 1887 yılında Osmanlı döneminin popüler şair ve yazarı Mehmet Celal, Venüs isimli romanını yayınladığında, bu davetkar başlığı izleyen giriş kısmına şöyle bir açıklama yerleştiriyor:
"İleride de görüleceği vechile romanın bir bâbını yalnız deniz hamamı âlemini tavsife hasrettim. Bunda bazı Hıristiyan kadınlarının açığa çıkarak aşikâr yüzdüklerine, yüzmeğe ait bazı hareketlerine dair verdiğim malûmat erbâb-ı mütalâaya ayıp gelmemelidir. Bu hâl pek tabiileşmiştir. Deniz hamamı zamanlarında Büyükdere ve emsali yerlerde o gibi manzaralar hemen her sabah görülebilir. Bir manzara-i tabiiyi etrafıyla tasvir eylediğimden dolayı muharrirlik vazifesini bihakkın ifa ettiğime kani' olan erbâb-ı insaf maksadımın tasvir-i hakikatten ibaret bulunduğuna şüphe etmez." Sıradan sayılabilecek bir aşk romanı için şaşılası bir giriş bu. Bir tür açıklama ama bir tür özür niteliğinde neredeyse. Bir yandan yazılanın “normal” bir olguyu tasvir ettiği bilgisi verilirken bir yandan yazarın “başka” bir amacı olmadığı, bu durumun “ayıp” kabul edilmemesi gereği vurgulanmakta. Gerçekten “normal” sayılacak bir olgu için böyle bir açıklamaya gerek kalmayacağı açık. Üstelik anlatıda kullanılan “bazı Hıristiyan kadınları” ibaresi tasvir edilen manzaranın Müslüman kadınları içermediğini, durumun ancak “öteki” kadınlar için “normal” görülmesi gerektiğini de ima eder nitelikte. Tüm bu açıklamalar gerek romanın, gerek yazarın namusunu tehdit eden bir skandalın üstünü örtüyorsa, deniz hamamlarının basit yapıları tam da bu örtünün mimarisini oluşturuyor. Skandalın özneleri ise hamamlarının varoluş nedenleri olan ve en ince ayrıntısına kadar birbirinden ayırdığı kadın ve erkek bedenleri. Bunların biribirleriyle ilişkileri basit bir mekansal düzenlemenin çok ötesinde bir planlama ve örgütlenme gerektiriyor. Her iki hamam için de ayrı ayrı namus bekçilerinin görevlendirilmesi bunun en açık örneği. 1930’lu yıllarda İstanbul’un gündelik hayatıyla ilgili sayısız yazısı olan Sermet Muhtar Alus, Caddebostan deniz hamamı için “erkekler kısmına eski bir hovarda olduğu rivayet edilen İsmail Efendi, kadınlarınkine ise Merdivenköy’de oturan çok çocuklu Emine Hanım denilen hatun
karışı sayfada
göz kulak olurdu” diyor. Erkeklerin olası uygunsuz davranışlarını önlemek için eski bir hovardanın, kadınların namusunu korumak için ise bir anne figürünün görevlendirilmesi prototip özneler üretmenin sosyal denetimle ilişkisinin neredeyse mizahi boyutta bir örneği.
1920’li yılların sonlarından itibaren deniz hamamlarının yerini plajlar almaya başlıyor. Bunların “asri” olanlarında kadın erkek ayrımı kalkıyor. 1939 yılında inşaatı başlayan Süreyya Plajı bunların en ünlülerinden. 300 metre uzunluğundaki plajda soyunma odaları, büfe, gazino ve otel dışında kadın bedeninin temsiliyeti açısından ilginç olan iki öğe sahilden 60 metre uzakta, deniz üstünde plajın sembolü olarak inşa edilen Bakireler Mabedi ve kabinlerin istasyona bakan cephesinde yer alan plaj resimleri. Bakireler Mabedi Vesta Tapınağı ve efsanesinden esinlenerek yapılıyor. Efsaneye göre dairesel bir plan
sağda üstte 1900’lerin başında Samsun Deniz Hamamı, erkekler kısmı www.pluscep.com/konu-disi/43764-deniz-hamamlari.html
bu sayfada solda üstte Süreyya Plajı, Bakireler Mabedi www.facebook.com/photo.php?fbid=7217667838& set=o.7150510889 solda Süreyya Plajı, duvar resmi Burçak Evren, İstanbul’un Deniz Hamamları ve Plajları (İstanbul: İnkılap Kitabevi, 2000), s. 150-151.
üzerinde yükselen bu antik tapınağı koruyan Vesta Bakireleri görevli kılındıkları otuz yıl boyunca Tanrıça Vesta’ya hizmet etmek ve evlenmemekle yükümlü olup Roma tarihinin tek kadın din görevlileriydi. Bu efsanenin Süreyya Paşa plajına gelinceye kadar hangi tarihsel dönemeçlerden geçtiği ayrı bir araştırma konusu. Ancak ilginç olan, efsanenin tersine, burayı ziyaret eden kızların çabuk koca bulacakları inancı. Üstelik burada dairesel mekanın ortasında bakire Vesta rahibeleri yerine genellikle güzelliğiyle bilinen ama Roma mitolojisinde aşk ve erotik arzuyu simgeleyen tanrıça Venüs’ün heykeli yer alıyor. Bakireler Mabedinin verdiği mesajların olası okumaları çok katmanlı. Bir yandan kadın bedeninin ancak idealize edilmiş, yani denetlenmiş ve uslandırılmış bir temsiliyet dünyasında kabul görebildiğini; bakire kızların ancak idealize edilen –mitolojik- bedenlerine ulaştıklarında eş konumuna, yani kamusal alandaki en kabul edilebilir rollerine kavuşabildiklerine inanılıyor. Bir yandan da tarihten yapılan çok sayıda ve çelişkili alıntının birlikteliği bakirelik, evlilik ve bedensel arzunun ne denli karmaşık bir yumak oluşturabileceği mesajını veriyor. Plaj kabinlerinin dış duvarındaki resimlere gelince: Bunlardan bir tanesi ellerini birbirlerinin omuzuna koyarak denize sırtını vererek sıralanmış bir dizi genç kadını kabartma olarak resmediyor. İlk bakışta kadınların meleksi gülümseyişleri, hafif yana eğilmiş başları, iki parça beyaz mayoları ile bir örnek pozları eril bir nizamı simgeliyor. Ancak bana ilginç gelen bu benzerliğin ötesindeki belli belirsiz faklılıkları. Sanırım bu kadınları ideal olmaktan uzak bedenleri ve ancak dikkatli bir bakışın ayırdedebileceği farklılıklarıyla, hapsedildikleri duvardan, özdeşleştirildikleri denizden ve sığdırılmaya çalışıldıkları kategorik tanımlamalardan bağımsız, yüzlerini döndükleri kamusal alana katılacak özneler olarak okumak istiyorum; belki de onların eşleştirile(meye)n bedenlerinde “deniz gibi” olmanın güvensizliği değil, özgürlüğü çağrıştıracağı ve hayatla özdeşleştirilerek olumlanacağı bir anlayışı görmek istediğimden.
25 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
Paradoksal gibi görünen, bedensel arzuyu denetlemek amacıyla yapılan tüm bu düzenlemelerin kendilerinin ulaşılamayan arzu nesneleri üretmesi. Mehmet Cemal’in romanında yazar gönül bağladığı Anna’yı görmek için kadınlara ait bir deniz hamamını gözetliyor. Kumkapı deniz hamamında tahta paravanalara açılan delikler yasaklanan bakışmaları mümkün hale getiriyor. Hemen tüm anlatılarda kadınlar hamamları erkeklerce denetildiği kadar ulaşılmak da istenen yerler. Kadın bedeninin kamusal alandaki varlığına ancak kendi dışında, yani temsiliyet alanlarında tahammül edilebiliyor. Ziya Osman Saba, Değişen İstanbul yapıtında Bebek deniz hamamına girişini anlatırken “deniz hamamının koynuna aldığı suyu, kucağında hafif hafif sallayarak uyutup uyuşturup adeta uslandırdığı” denizden, denizin altında döşenmiş yosun tutmuş tahtalara basarken “sağa sola yatan yosunları da yumuşak, kaygan (...) adeta ezmekten, incitmekten çekindiğimiz canlı bir okşayış halinde” duyduğundan söz ediyor. Erotik çağrışımlarla yüklü bu anlatıda erkekler hamamının dışladığı kadın bedeninin yerini hamamın “uslandırdığı” deniz alıyor.
Banyolari_Prof_Dr_t36515.html
Eşİk cİnlerİ
Deniz hamamlarının mimarisi kadın ve erkek bedenlerinin ilişkisini fiziksel olduğu kadar görsel olarak da kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde özenle ayırıyor. Kumkapı deniz hamamlarında sandalla kadınlar hamamının çevresinde bekçilik yapan -erkek- görevli de yetmiyor ve kadınlar hamamının alt kısmı ile deniz arasındaki mesafe tahta paravanalarla örtülüyor. Mekansal düzenlemenin en çarpıcı özelliklerinden birisi iki hamam arasındaki mesafenin birinden diğerine ses ulaşmaması ilkesine göre planlanmasının nizamnamelerde bile yer alması. Bu aşamada bedenin ve gözün mahremiyeti, sesin mahremiyetine eklemleniyor. Deniz gibi tehlikeli olan kadının bedenini, bakışını ve sesini uzak tutmak gerekiyor. Burada kendisini tehlikede hissedip korunma gereksinimi duyan öznenin kadın mı, erkek mi olduğu sorusunu bir kez daha sormak gerekiyor.
solda altta Eski İzmir’de deniz banyoları, İstemi Nalbantgil, 2006 www.kadimdostlar.com/Tarihi_Eserler_Yapilar_Antik_ Kentler_f182/Eski_izmir_ve_8217_de_Deniz_
peyzaj mİmarlığı - essen ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 26
fotoğraflar: Roman Mensing, Ooze, Emschergenossenschaft-Hans Blossey
suyu DENEYİMLEMEK Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesi, su arıtım sürecinin çeşitli aşamalarını ziyaretçilere sunarak su konusundaki farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Diğer yandan da çevre sakinlerine kendi gıdalarını üretme fırsatı tanıyor. Marjetica Potrc + Ooze
Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesİ
marjetıca potrc + ooze
Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesi, Emscher Adası'nın en dar noktasında, Emscher Nehri ile RhineHerne Kanalı arasında yer alıyor. Rhine-Herne Kanalı'nın yanından başlayan bir yürüyüşle topluluk bahçesinin içinden geçilerek tamamen açık bırakılmış su depoları ve arıtma tesisatının yanından tepenin üstlerine doğru çıkılabiliyor. Yürüyüş Emscher Nehri seti üzerine konsol uzanan bir platformda son buluyor. Burada ziyaretçiler peyzajın sert topoğrafyasını izleyebiliyor ve oldukça kirli, açık kanalizasyonu andıran (bu nedenle de çitle karadan ayrılan) Emscher Nehri'nin önceki yüzyıldaki madencilik faaliyetleri nedeniyle çöken çevresindeki kasabalardan
nasıl yüksekte kaldığını kendi gözleriyle görebiliyorlar. Rhine-Herne Kanalı'na aşağı doğru bakan ziyaretçiler iki suyolu arasında işleyen karmaşık su işleme tesisatını açıkça görebiliyorlar. Proje bütüncül ve sürdürülebilir bir su arıtma sistemi. Yalnızca çok yakın alanındaki su kaynaklarından -Emscher Nehri, Rhine-Herne Kanalı, yağmur suyu ve atık su- yararlanıyor. Su arıtmanın ve su ıslah tesisatının ana öğeleri Emscher Nehri üzerindeki konsolda konumlanan iki tuvalet, nehirden suyu alıp bir foseptik çukuruna taşıyan bir pompa, yapay bir sulak alan (bir biyo-filtre), bir yağmur suyu toplama yüzeyi, su depolama torbaları ve Rhine-Herne Kanalı üzerinde konumlanan ve ziyaretçilere içilebilir su sağlayan çeşme. Bunlara ek olarak sistem topluluk bahçesinin sulanması için gerekli suyu da sağlıyor. Proje ziyaretçilere, genellikle
peyzaj mİmarlığı - essen 27 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
gündelik hayatlarında yeraltına gömülü olan su arıtma sisteminin çeşitli aşamalarını gösteriyor ve onları tasarruf, su arıtma ve su kullanımı gibi konularda bilgilendiriyor. Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesi, düşük teknoloji prosesler kullanılarak ileri teknoloji bir sistemin kurulması sayesinde doğal habitatın iyileştirilmesinin ve ıslah edilmesinin mümkün olduğunun ispatı. Bu özel arsa için tasarlanmış olsa da bu mobil sistem başka konumlara da uygulanabilir. Su arıtma sistemiyle eşit derecede öneme sahip olan topluluk bahçeleri sayesinde mahalle sakinlerinin su tasarrufu ve yerel gıda üretimi gibi sürdürülebilir uygulamalara katılımı da sağlanıyor. Proje, doğanın kendi kendini yenileyebilmesine ve bunun gerçekleşmesinde yerel toplulukların etkisine vurgu yapıyor.
su akış sistemi diyagramı
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 28
peyzaj mİmarlığı - essen
eskiz © marjetıca potrc
proje adı: Sular Arasında: Emscher Topluluk Bahçesi işveren: Emschergenossenschaft kullanım: Sanat yerleştirmesi: otonom su arıtım sistemi ve topluluk bahçeleri tasarım: Marjetica Potrc ile Eva Pfannes & Sylvain Hartenberg, Ooze ekip: Florian de Visser, Shilesh Hariharan strüktür mühendisi: Ronald Wenting - ABT strüktür mühendisliği kontrolörü: PühL und Becker Ingenieurberatung VBI teknik danışman: Bouwhaven su ve güneş enerjisi sistemi: Kilian Water çelik yüklenicisi: Tiggelovend-Kok yüklenici: Jan van Dulmen bahçıvan: Andre Piegsa teşekkürler: Mr Thüner/ EG, Abteilung Vermessung, Simon Schubert (Foerder-Demmer Landschaftsarchitekten), Mariana Idiarte, Veronika Pfannes proje bitiş tarihi: 29 Mayıs 2010 proje alanı: 1000 m2 bütçe: 200.000 Euro
aksonometrik perspektif
marjetıca potrc Ljubljana kökenli bir mimar ve sanatçı. İçinde Sao Paulo ve Venedik bienallerinin de yer aldığı birçok uluslararası sergide yer aldı. New York'taki Guggenheim Müzesi, Londra'daki Barbican'daki The Curve Galerisi gibi mekanlarda solo sergileri oldu, birçok ödül kazandı.
kesit
eva pfannes 1990-1994 arasında Stuttgart Sanat Akademisi'nde ve 1994-1996 arasında Bartlett'te mimarlık eğitimi gördü. Maxwan, Rotterdam'da ve Zaha Hadid, Londra'da çalıştı. Ooze'un kurucularından biri. North London Polytechnic'te ve Stuttgart Sanat Akademisi'nde atölye yürütücülüğü yaptı, halen Eindhoven Tasarım Akademisi'nde ders vermekte. sylvaın hartenberg 1988-1992 arasında Strazburg'ta ENSAIS'te ve Bartlett'te eğitim gördü. Architecture Studio, Paris'te Terry Farell ve Sheppard Robson, Londra'da çalıştı. Ooze'un kurucularından ve AA, Bartlett ve North London Polytechnic'te konuk atölye yürütücülüğü yaptı. Fotoğraf: Roman Mensing
plan
KIRMIZI HALIDA YÜRÜMEK Mecanoo tasarımı yeni Amphion Tiyatrosu, izleyicileri karşıladığı kırmızı halıyla salonlarına davet ediyor. Mecanoo
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 30
yapı - tİyatro - doetinchem
fotoğraflar: Christian Richters
amphıon tİyatrosu
mecanoo
Amphion Tiyatrosu, artık yenilenmesi gereken 70'lerdeki aynı adlı tiyatronun yerine inşa edildi. Hafifçe eğimli cepheleriyle tiyatro, Doetinchem'in zeminine sıkı sıkıya oturuyor. Kum rengi taşlar cepheye saçılmış gibi görünen kare pencerelerin eğlenceki dokusuyla sekteye uğratılıyor. İzleyiciler yapıya bir kırmızı halı rolü üstlenen avludan geçerek giriyorlar. Kırmızıyla vurgulanmış yarıklar, girişi, tiyatro kafesini ve kulisi işaret ediyor. İçeri girildiğindeyse sıcak kırmızı tonlarının hakim olduğu bir dünyaya dalınıyor. Geniş bir merdiven tiyatro kafesine, dört fuaye, küçük ve büyük tiyatro salonlarının açıldığı merkezi buluşma mekanına çıkıyor. Kafenin barı, çift tavan yüksekliğine sahip mekanda bir mücevher gibi konumlanıyor. Cephenin pencere dokusu, her bir mekana kendi karakterini vererek şaşırtıcı düzenlemeler yaratıyor. Pencereler kent manzarası resimleri gibi görünüyor ve bazen geniş pervazları sayesinde yüksek bir masa ya da bank işlevi görüyor. 860 kişilik büyük oditoryum, bina içinde gizli bir hazine gibi konumlanıyorken yalnızca dışarıdaki ışık köprüsü onun varlığını açık ediyor. Kırmızı tonlarında, at nalı şekilli salon, geçmiş yılların tiyatro salonlarını
anımsatıyor. Üç balkonla çevrelenen salonda izleyicilerin her biri, bütün büyük ölçekli tiyatro yapımları için uygun olan 36x19 metre büyüklüğündeki sahneyi mükemmel bir şekilde görebiliyor. 300 kişilik küçük salon ise deneysel tiyatro için kullanılabilir ve çok sevilen eski Amphion'un küçük salonunun neredeyse tıpatıp aynısı. Hareketli koltukların U biçimli dizilişi, oyuncular ile izleyiciler arasında doğrudan iletişime olanak tanıyor. Koltukların kaldırılmasıyla salon bir konser alanına ya da balo salonuna dönüşebiliyor. Amphion Tiyatrosu'ndaki performanslar, görece yüksek bir hızla değişiyor. Bunun için de etkili bir yüklemeboşaltma alanı gerekiyordu. Bu yüzden 18 metrelik üç kamyonun sığabildiği ve aynı kattaki iki salonun sahneleri arasında konumlanan bir yükleme-boşaltma alanı tasarladık. Bu mekan aynı zamanda sahne dekorlarının geçici olarak depolanması ya da küçük ve büyük salonlar arasında dekor değişimi yapılması için de kullanılabiliyor. Ana salon, 29 metre yüksekliğindeki ışık köprüsüyle tamamen otomatik aygıtlarla donanımlı. Benzerine daha önce rastlanmamış bir şekilde büyük ve küçük salonların pencereleri yer alıyor, böylelikle teknik ekibin çalışma alanlarına gün ışığı girmiş oluyor.
bu sayfada solda ve altta: Kare açıklıkların cephenin yekpareliğini kırışı solda altta: Kırmızı halılı giriş avlusu en altta: Aksonometrik perspektif arka sayfada Tiyatronun dolaşım mekanları ve kafesi
yapı - tİyatro - doetinchem
karşı sayfada Yapının genel görünümü
sonraki sayfada üstte ve altta solda: Büyük salon altta sağda: Küçük salon
31 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 32
yap覺 - t襤yatro - doetinchem
yap覺 - t襤yatro - doetinchem
33 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 34
yapı - tİyatro - doetinchem
francıne m.j. houben Francine Houben TU Delft'ten mezun olduğu 1984 yılında Mecanoo'yu kurdu. Bugün Mecanoo 80'den fazla çalışanıyla disiplinler arası bir ofis. Houben 2007'de Harvard'da konuk olarak ders verdi ve 1. Rotterdam Mimarlık Bienali'nin küratörlüğünü üstlendi. Houben sosyal, teknik, insani konuları bir arada düşünerek her bir duruma özgü çözümler üretmeyi seviyor; dolayısıyla mimarlık, kent planlaması ve peyzaj mimarlığını alışılmışın dışında bir şekilde harmanlıyor. 2001'de yayınladığı "Composition, Contrast, and Complexity" adlı kitabının ardından 2008 yılında da bir monografisi basıldı.
zemin kat planı
1. kat planı
2. kat planı
görünüşler
kesit
proje adı: Amphion Tiyatrosu mimari: Mecanoo tasarım süreci: 2006-2008 inşaat süreci: 2008-2010 işveren: Cultural Centre Theatre Amphion SA, Doetinchem strüktür mühendisi: ABT bv, Delft proje yönetimi ve keşif danışmanı: BBN Consultants, Houten yapı fiziği, akustik ve yangın danışmanı: LBP SIGHT, Nieuwegein tiyatro teknik danışmanı: Theateradvies bv, Amsterdam mekanik ve elektrik mühendisi: Royal Haskoning, Rotterdam yüklenici: Aan de Stegge Bouw & Werktuigbouw, Goor toplam alan: 9.700 m2 maliyet: 23.130.000 Euro
yapı - çarşı - nevşehİr ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 36
fotoğraflar: Çiçek Önen
BEŞ DUVAR VE NİŞLER A. Defne Önen, Avanos'taki çarşı yapısını Kapadokya'daki doğal oluşumların yorumlanmasıyla tasarlamış. Yapı 2010 Ulusal Mimarlık Ödülleri'nde aday gösterildi. A. Defne Önen
YER Planlama sırasında, Kapadokya yerleşimlerinin jeomorfolojik ve mekansal özellikleri, Avanos ilçesiyle mevcut topoğrafyayı çağdaş bir mimari yapıda buluşturma amacı; yapıdaki form, malzeme ve mekan araştırmalarına temel oluşturdu. 5d projesinin konumlandığı alan Avanos-Kayseri karayolunun ilçe merkezine girişinde, ilçenin Kayseri yönünde gelişen sınırında, arkasındaki Kapadokya Milli Parkı doğal oluşumlarının kıyısında yer alıyor. Yapının oturduğu ızgara ve yapı kütleleri bu konum baz alınarak, kuzey-güney doğrultusunda ve AvanosKapadokya Milli Parkı akslarına göre yönlendirildi.
avanos 5D
a. defne önen mimarlık
PROGRAM İşveren tarafından yapılıp satılmak üzere planlanan
Avanos 5d, farklı kurgulara olanak tanıyan, ihtiyaçlara göre dönüşebilecek, açık planlı, bağımsız ya da geçişli, birbiriyle ve çevresiyle iç içe beş birimden oluşuyor. Bu birimlerin olası kullanımları, doğal ışıkla aydınlanan ve doğal olarak havalandırılan bodrum katlarda çömlekçilik, el dokumacılığı, kilimcilik gibi yerel el sanatları atölyeleri; giriş ve üst katlarda beş adet bağımsız ya da bağlantılı dükkan, işyeri ve Kapadokya Milli Parkı ve Avanos ilçesi manzaralı çatı katı kafeleri, restoranları şeklinde düşünüldü. MEKAN 5d binası hafif eğimli bir düzlem üzerinde yükselen, iç ve dış mekanları birbirine dönüştüren beş duvar parçası ve aralarında yaratılan boşluklardan meydana geldi. Beş “taş” duvar, parçalı ancak birbirleriyle bağlantılı iç ve dış mekanları oluşturdu. Avanos 5d, geleneksel ile günceli, doğal ile kentseli; ekonomik ve sosyal dinamikler, esneklik, iklim ve mevzuatlar çerçevesinde bağdaştırma denemesi oldu.
Avanos'un yeni gelişen konut bölgesine bakış. Arka girişler araç ulaşımına da olanak sağlayan uzun bir rampayla çıkılan platformdan sağlandı. Ön girişler, yapı geometrisinin birer uzantısı olan aksak ritm ile tekrar eden beş ayrı rampa ve merdiven sistemi ile oluşturuldu.
37 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
Masif duvarlar arasında oluşan hacimler, yatayda çizgisel elemanlarla sarılmış şeffaf kütlelerle mekanlaştırıldı. Ekonomik fizibilite ve imar planı kısıtlamaları sonucu, uzun tek parça olan yapı kütlesi, bütün olarak algılanabilecek parçalı bir forma dönüştürüldü.
yapı - çarşı - nevşehİr
Farklı yönlerden yaklaşımlarda farklı algılar sağlayan cepheler tasarlandı. Yöre kimliğinin yapı kütlesi ve malzemesiyle vurgulandığı, arka plandaki dağlarla ve kasabayla ilişkili, çevresiyle bütünleşen bir mimari oluşturulmaya çalışıldı.
Beş “taş” duvarda, üç ayrı yöresel taş ocağından seçilen benzer volkanik taşlar, geleneksel taş işçiliğine uygun biçimde, farklılaşarak tekrar eden renk, oran ve ölçülerde kullanıldı. Taş duvarlardaki açıklıklar ve yatay hatlar halinde kullanılan cephe elemanlarıyla dış cephede ışık-gölge oyunları oluştu.
Yapının çeşitli form ve ölçüdeki dışa açılımları ile çevresine farklı vistalar oluşturuldu, manzaralar çerçevelendi.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 38
yapı - çarşı - nevşehİr
Topolojik ilişkilerle ve doluluk-boşluk kurgusuyla şekillenen, galerili, birbirlerine geçişli ve geçirgen iç mekanlar için organik bir dolaşım önerildi ve böylelikle mekanların çok boyutlu algılanması sağlandı.
Yer yer cephe elemanı, yer yer güneş kırıcı ve yer yer balkon ve çatı korkuluğu olarak tekrar eden yatay elemanlarla cephelerde, kontrast oluşturan taş-alüminyum, masif-geçirgen ilişkisi kuruldu.
yapı - çarşı - nevşehİr
Yerel mimarinin bir yorumu olarak, dikey dolaşım elemanı olan merdivenler, çatı ışıklıkları ile aydınlanan iç avlular etrafındaki taş duvarlar üzerinde yer aldı, bu şekilde iç mekanlara gün ışığı sağlandı.
39 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
Malzeme ve detay çeşitliliğine getirilen kısıtlamalarla yalın bir mimari amaçlandı. Kullanıcı belirsizliğinin etkisi ile bazı iç mekan elemanları tamamlanmadı.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 40
yapı - çarşı - nevşehİr
görünüşler
a. defne önen 1991'de ODTÜ ekonomi lisans eğitimini, 1995'te Londra Üniversitesi LBS’de burslu yüksek lisansını tamamladı. Daha sonra Columbia Üniversitesi, Paris’te mimarlık eğitimine başladı. Roma ve New York’ta okuyarak, 2000 yılında Pratt Institute mimarlık lisans bölümünden mezun oldu. Barselona’da, Dessau’da Bauhaus Vakfı fonu ile atölye ve sergilere katıldı. 2010 Arkitera Genç Mimar jüri özel ödülünü aldı. İnşa edilen ilk yapısı 12. Ulusal Mimarlık Yapı dalı 2010 ödül adayı seçildi. 2009 Arkiv ve 2010 World Architecture Community seçkilerinde yer aldı. Mies van der Rohe 2011 European Union Prize’a aday gösterildi. Kadir Has Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü'nde öğretim üyesi. Çalışmalarına A. Defne Önen Mimarlık İstanbul Atölye d4’te devam ediyor. a-d4.net
kesit maket
maket
1. kat planı
uydu fotoğrafı
zemin kat planı
proje adı: Avanos 5d işveren: age inşaat mimari: A. Defne Önen statik: E. Serdat Binzet program: Karma kullanım proje tarihi: 2006-2007 inşaat tarihi: 2007-2009 arsa alanı: 1970 m2 inşaat alanı: 1773 m2 (kaks 0,90)
yapı - kongre merkezİ - trablus ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 42
fotoğraflar: Cemal Emden
AĞAÇLARIN UZANTISI Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Trablus Kongre Merkezi, etrafındaki doğal çevrenin devamı olarak kurgulanan cephesindeki yarıklarla gün ışığını dramatik bir şekilde içeri alıyor. Tabanlıoğlu Mimarlık
Trablus kongre merkezİ
tabanlıoğlu mimarlık
Trablus'un merkezinde, çevresinde birçok otel, spor tesisi ve kütüphane bulunan işlek bir alanda konumlanan 3000 kişilik Trablus Kongre Merkezi Libya’nın küresel toplum ile somut bir ilişki kurma niyetini ifade eden ve bulunduğu coğrafyanın ve kültürün ruhunu yansıtan bir yapı.
temsiliyet figürü olarak dünya liderlerini doğal bir ortamda ağırlamayı hedefliyor. Yarı saydam metal bir zarfın içine yerleştirilen iki katlı bir dikdörtgen prizma olarak tasarlanan blok, geniş bir aralıkla peyzaja bağlanan bir ana kapıdan ağaçlarla çevrili bir alana açılıyor. Gücün etkileyici bir şekilde sunulmasını ve aynı zamanda yalınlığın yansıtılmasını hedefleyen, bu kongre salonu, farklı ülkelerden gelen başkanları doğal çevre dokusu içinde karşılıyor.
Son dönemlerde Trablus'ta geliştirilen projeler, süren inşaatlar, tamamlanan yenilikçi ve prestijli binalar Libya'daki yoğun kentsel ve mimari yapılanmanın, dolayısıyla da genelde çağdaşlık çizgisindeki hareketin ve yatırımların bir göstergesi olmaya başladı. Dünya kültürlerini ve farklı dilleri bir araya getiren Trablus Kongre Merkezi ise güçlü bir
Bina güçlü ve özgün vurgusunun yanı sıra mütevazi bir duruşa da sahip. Sade ve işlevsel olması tercih edilen yapıya ana karakterini saydamlık, geçişkenlik ve mekanların samimiyeti kazandırıyor. İklim koşullarını değerlendiren binada, arazide var olan doğal kaynaklara uyumla gün ışığı, yeşil ve su gibi öğelerden optimum yararlanılıyor.
Mesh duvarlarda yer alan geometrik hareketler çevredeki ağaçların dallarından ilham alınarak ışığın içeri ve dışarı sızmasını estetik anlamda yönlendiriyor ve gün ışığının geçişine kontrollü olarak izin vererek merkezdeki mekana yayıyor.
43 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
Yarı geçirgen metal bir zarfla çevrelenen saydam blok, gölgeli bir koridoru takip ederek dış peyzaja açılıyor. Tasarlanmış bronz hasır uygulamasına sahip yarı saydam çevresel bir "muhafaza" iç cam duvarları koruyarak binanın etrafında akıyor. Üç çepheyi çevreleyen sekiz metrelik bir koridorlarda yer alan dört metre genişliğindeki havuz, sıcak iklimde serinlemeyi sağlarken aynı zamanda yansımalarla da görselliği pekiştiriyor. Buna paralel bırakılan dört metrelik yarı-açık gölgeli dolaşım alanı saydam duvarlar sayesinde iç mekanlarla etkileşim sağlıyor.
yapı - kongre merkezİ - trablus
Ağaçlarla çevrili bir alanda yer alan iki katlı dikdörtgen yapının ana girişini geniş bir açıklık tanımlıyor. Cephenin dokusu her yönde binanın konumlanmasına ve dışarıyla ilişkisine referansla değişiklik gösteriyor, metal örtü görsel olarak ağaç dallarının bir uzantısı gibi davranarak bitişiğinde bulunan koru ile uyum sağlıyor. Gece bina aydınlatıldığında, ışık cepheden dışarı sızarak arka planda yer alan ağaçlı alanla bütünleşiyor, yapı çevresini aydınlatan bir fener etkisi kazanıyor. Binada tercih edilen çağdaş mimari anlayış teknolojik altyapıda ve mühendislik uygulamalarında da kendisini gösteriyor. Bu yapının özelliklerinden biri, dünyanın ikinci en büyük “mesh screen” e sahip olması.
giriş sayfasında Girişi tanımlayan geniş açıklık önceki sayfada Ağaç dallarının bir uzantısı olarak tasarlanan cephe bu sayfada sağda ve sağda altta: Eskizler altta: Üç cepheyi çevreleyen havuzlu koridor altta sağda: Duvarlardaki geometrik hareketler
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 44
yapı - kongre merkezİ - trablus
karşı sayfada solda: Lobi sağda: Havuzlu sirkülasyon alanı
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 46
yapı - kongre merkezİ - trablus
zemin kat planı
1. kat planı
boy kesit
en kesit
murat tabanlıoğlu 1960 yılında İstanbul'da doğan Murat Tabanlıoğlu, Viyana Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden 1992 yılında mezun oldu. Türkiye dönerek 1990 yılında babası Dr. Hayati Tabanlıoğlu ile birlikte Tabanlıoğlu Mimarlık'ı kurdu. melkan gürsel tabanlıoğlu 1970 yılında İstanbul'da doğan Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden 1993 yılında mezun oldu. Metropolitan Catalunya Politeknik Üniversitesi'nde sürdürdüğü mimarlık yüksek lisansından sonra 1995 yılında Tabanlıoğlu'na ortak olarak katıldı.
proje adı: Trablus Kongre Merkezi proje tarihi: 2009-2010 işveren: System İnşaat mimar: Tabanlıoğlu Mimarlık (Melkan Gürsel ve Murat Tabanlıoğlu) mimari proje grubu: Salih Yılgörür, Ali Çalışkan, Emre Özberk, Oktay Murat, Zeynep Eker, Merve Demirbaş, Elif Akçakaya, Salih Çıkman, Işıl Taşkın, Başak Uysal, Elif Selçuk iç mimari proje: Metex Design Group genel koordinatör: Burak Başlılar, Erkan Özmen (System İnşaat) proje müdürü: Hakan Çelik (System İnşaat) şantiye şefi: Turan Elmasulu (System İnşaat) statik mühendisi: Emir Mühendislik mekanik mühendisi: GN Mühendislik elektrik mühendisi: HB Teknik Mühendislik yangın danışmanı: Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç akustik danışmanı: STD Ses Tekniği Danışmanlığı cephe danışmanı: CWG Danışmanlık peyzaj: Akgöze LD aydınlatma: Tepta ana müteahhit: System İnşaat arsa alanı: 9.000 m2 inşaat alanı: 25.000 m2
vaziyet planı
yarışma - camİ - pewaukee ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 48
KENTSEL MEKAN OLARAK CAMİ The Building: Problem or Solution adlı yarışmada en iyi tekil dini yapı kategorisinde birinciliği kazanan Yeşil Cami projesi, camiyi bir kentsel mekan olarak ele alıyor. Onat Öktem, Ziya İmren, Zeynep Öktem, Uri Tzarnotzky
yeşİl caMİ
onat öktem, ziya imren, zeynep öktem, urı tzarnotzky
Osmanlı geleneğinde camiler yalnızca bir ibadet mekanı olarak değil birçok farklı işlevin bir araya geldiği yerler olarak tasarlanır. Bu anlayıştan yola çıkarak camiyi sadece bir ibadet mekanı olarak değil, birçok sosyal etkinliği destekleyen ve yardımlaşma işlevinin de altını çizen dini bir kompleks olarak tasarladık. Cami kompleksi, ana cami yapısı ve onu destekleyen kütüphane, derslikler ve imarethane gibi bir araya gelme ve sosyalleşme fikrini kuvvetlendiren, sosyal ve kültürel mekanlardan oluşuyor. Strüktürü, yapısal birimlerin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş kubbe, bu özelliğiyle caminin toplanma işlevini vurguluyor. Kompleks sürekli bir etkileşim alanı olmasına rağmen farklı
kotlar kullanılarak ana ibadet alanında mahremiyet sağlandı. İbadet alanına ve diğer işlevlere farklı kotlardan giriş alınarak mahremiyet gerektiren ibadet alanları sosyal alanlardan ayrıldı. Bu kot farkları ile kamusal alandan mahremiyet gerektiren alanlara akıcı bir geçiş sağlandı. Cami yapısında cephelerde çift cidarlı bir sistemin kullanılması, ana kütle ile dış çevre arasında bir ara bölge oluşturdu. Bu ara bölge yazın ibadet alanının serinliğini sağlamakla birlikte, kışın sıcak havanın yapıyı terk etmesinin önüne geçiyor. Bunun yanı sıra dikey cam yüzeyler sayesinde ibadet alanında ruhani bir atmosfer yaratıldı. Caminin konumlandırılacağı alanın iklim koşulları göze alınarak daha sürdürülebilir bir kullanım için yağmur suyu ve güneş enerjisinden yararlanıldı. Caminin aydınlatılması için ve sıcak su ihtiyacının
Dini topluluklar genellikle, erken dönemler için tasarlanmış eski yapılarla düşünülür. Güzel ve büyük zorluklarla inşa edilmiş olmasına rağmen, çevreci olmadıkları gibi, bu binaların çoğu
yarışma - camİ - pewaukee
The Buıldıng: Problem or Solutıon? Yarışması
modern toplumların ihtiyaçlarına da cevap vermezler. Gene de, toplumlar inşa etmeye karar verdiklerinde genellikle model olarak bu eski yapıları ele alırlar.
Faith in Place, tüm dinlere mensup insanların karşı karşıya kaldığı yapı problemlerine yaratıcı çözümler üretmeleri için mimarları davet etti. Yarışma Richard H. Driehaus kuruluşu tarafından desteklendi. “The Building: Problem or Solution?” yarışması, daha geniş toplumları birleştiren ve onlara hizmet eden, çevre dostu ve sürdürülebilir özelliklere sahip ve diğer ölçütlerin yanı sıra inşa edilebilir olan katılımları dikkate aldı.
bir kısmını karşılamak üzere kubbeyi oluşturan hücreler arasına güneş panelleri yerleştirildi. Kütüphane, derslikler ve imarethane yapılarının çatıları yeşil çatı olarak tasarlanarak aşırı sıcak günlerde ısının düşürülmesi ve iç mekanlarda hava kalitesinin artırılması hedeflendi. Cami yapılarında, abdest alanları da düşünüldüğünde su ihtiyacı ve kullanımı, diğer dini yapılara kıyasla daha çoktur. Bu sebeple su tüketimini azaltmak için birkaç özgün yaklaşım geliştirildi. Yağmur suyu toplanıp arıtılarak yüksek verimli damla sulama sistemi ile kompleks içerisinde tasarlanan tarım bahçelerinin su ihtiyacı karşılanıyor. İklim şartlarına uygunluğunun yanı sıra az su ihtiyacı sebebiyle bu özel bahçelerde mısır, soğan ve patates yetiştirilmesi hedefleniyor. Burada yetiştirilen sebzeler cami kompleksinde konumlandırılan imarethanede değerlendirilecek.
Kompleks içinde az su kullanan ıslak hacim elemanları tercih edildi. Toplanan yağmur suyu aynı zamanda tuvaletlerde de kullanılabiliyor. Bir yapının inşaatında kullanılan malzemeler, doğru seçildiğinde çevreye büyük katkılar sağlayabilir. Wisconsin’de şehir çöplüğüne giren çöplerin %28’inin geri dönüştürülebilir nitelikte inşaat artıkları olduğunu göz önüne alarak*, cami kompleksinin inşası için geri dönüştürülmüş malzemeler kullanmayı önerdik. Düşük kimyasal emisyonlara sahip boya, yapıştırıcı gibi inşaat malzemelerinin kullanımı da dikkat edilmesi gereken başka bir konu oldu. Tasarımda yerel malzemelerin kullanılması da, taşıma masrafları ve enerjisinin düşürülmesi ve yerel ekonomiyi güçlendirmesi nedeniyle projenin sürdürülebilirlik amacına katkıda bulundu. * recyclemorewisconsin.org/constructionmaterials.php, son erişim 22.08.2010
49 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
Şikago’da kar amacı gütmeyen bir organizasyon olarak kurulan
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 50
yarışma - camİ - pewaukee
plan
ısıl tampon bölge şeması
su geri kazanım şeması onat öktem 2004 yılında Orta Doğu Teknik Universitesi Mimarlık Fakultesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu ve aynı yıl aynı okulda yüksek lisansa başladı. 2006 yılında Hollanda Delft University of Technology Mimarlık Fakultesi’nde bir yıl süreyle tez çalışmalarına devam etti. Bu sürede Rotterdam’daki 24H Architecture'da çalıştı. Birçok yarışmaya katılan Öktem, 2010'da 24H Architecture ve Mirck Architecture ile Emerging Dutch Architecture sergisinin küratörlüğü ve tasarımını yaptı. 2008'den beri mesleki çalışmalarını kurucusu olduğu ON42 mimarlık ofisinde sürdürüyor.
vaziyet planı
çapraz havalandırma şeması
güneş enerjisi üretim şeması
zeynep öktem Zeynep Öktem, 2005 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden lisans ve ardından yüksek lisans dereceleri aldı. Eğitim ve meslek hayatı süresince çeşitli yarışmalara katıldı. Bir süre Atabaş Mimarlık’ta, daha sonra Mimarlar Odası Yayın Bölümü’nde ve Yarışmalar Komitesi’nde görev almış olan Zeynep Öktem, ON42 Mimarlık’ın kurucu ortaklarından. Mimari çalışmalarının yanı sıra iki arkadaşı ile kurduğu Taş Makas Kağıt şirketi ve baskı çalışmalarıyla sanatla bağını canlı tutuyor.
ziya imren 2006 yılında İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. 2007 yılında başladığı ODTÜ Mimarlık Fakültesi yüksek lisans programına ara veren Ziya İmren, eğitimi süresince Serhat Akbay ve Hilmi Güner’in bürolarında çalışmıştır. 2008 yılından itibaren çalışma yoğunluğunu daha çok mimari yarışmalara odakladı. Yarışmaların yanı sıra, 2008 yılından beri Onat Öktem ile kurucusu olduğu ON42 Mimarlık ofisinde, birçok farklı ölçekte ve alanda proje tasarlayıp uyguluyor.
İç mekan - ofİs - İstanbul / ankara
fotoğraflar: Gürkan Akay
İLETİŞİMLİ MEKANLAR Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış firmasının İstanbul Güneşli ve Ankara'da bulunan ofislerinin, çalışanların birbirleriyle iletişimde olmasını hedefleyen yeni tasarımı hakkında iç mekan tasarımını gerçekleştiren mimaristudio bilgi verdi.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 52
mimaristudio
Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. OFİSLERİ
mimaristudıo
Güneşlİ Ofİsİ 2008 yılında firma tarafından açılan yarışmada seçilen proje konseptimizin ilk olarak uygulandığı Güneşli ofisinin temel çıkış noktası, şirket çalışmalarının daha şeffaf ve birbirleriyle iletişimli yeni mekanlarda devamının sağlanmasıydı. Bu projeyle şirket performans ve dinamizmini öne çıkaran, çalışmaya teşvik eden, modern ve net bir mekan ortaya koyulmak istendi. Proje, ana girişleri karşılıklı, ofis binası ve sosyal tesisler binası olmak üzere iki binadan meydana geliyor. Ofis binası A, B, C blokları olarak birbirine bağlı, tek kattan oluşan çalışma alanlarıyla bu binaya bağlantıyı sağlayan karşılama katından; sosyal tesisler binası ise, oditoryum katı ve restoran katlarından oluşuyor. Ofis binasında, ana giriş bölümünden dairesel formdaki bir merdivenle sirkülasyon sağlanırken, A-B ve B-C blok aralarında bulunan mevcut merdiven ve asansör bölümleri de personel girişlerine hizmet ediyor.
Ofis katında, A ve B bloklar bireysel ve grup çalışma ofisleri, C blok ise, içinde bir toplantı fuaye alanı barındıran, çeşitli ölçeklerde toplantı ve görüşme mekanlarının olduğu toplantı bloğu olarak kurgulandı. Ofis geneli, ofis içi teknik yerleşim esnekliğini sağlamak adına yükseltilmiş döşeme sistemi üzerine kuruldu. Zeminde, sirkülasyon alanları ve mekanlar arası geçişlerde dört farklı PVC zemin kaplama malzemesinden oluşturulmuş bir döşeme, çalışma alanlarında modüler halı kaplaması, servis alanlarında karo zemin seramiği tercih edilirken büyük toplantı odasında ise, lamine parkelerden oluşturulmuş büyük zemin kaplama plakaları tasarlandı. Yoğun sesin sebep olacağı akustik sorunlar, çalışma mahallerinde mevcut kaset döşeme korunarak, yalıtımlı alçıpan duvarlar, akustik alçı pano tavanlar ve açık çalışma alanları arasında mekana özel tasarlanmış dolap modülleriyle çözümlendi. Mimari yaklaşım olarak, iç mimari öğeler çok işlevli ve mekanın parçaları olarak tasarlandı. Örneğin, katları ikiye ayıran dağılım hattı üzerinde, bir tarafı kurumsal görsellerin sergilendiği yaşayan yüzeyler, diğer tarafı ise ekiplerin çalışmaları sırasında kullanabilecekleri TV ve yazı panosu olan duvarlar tasarlandı. Ortak hacimdeki bu duvarların bir bölümü nişler
İç mekan - ofis - İstanbul / ankara
proje adı: Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. Ofisi Proje yeri: Güneşli, İstanbul işveren: Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. proje iç mekan alanı: 4.300 m2 iç mimari tasarım: mimaristudio proje ekibi: Numan Balkaş, Ali Engin Engin, Yücel Yeşilyurt iç mimari tasarım: mimaristudio iç mimari peyzaj: mimaristudio, Woods aydınlatma tasarımı: mimaristudio elektrik proje: Aktif Elektrik mekanik proje: Ema Mühendislik inşaat yapım: Taşhan Mimarlık elektrik yapım: Yesan Elektrik mekanik yapım: Tesyap Mekanik pvc zemin kaplamaları: Gerflor karo halı uygulaması: Lees (Klassis) sert zemin uygulamaları: Bazalt / VitrA Kinetic serisi seramik mobilyalar: Nurus, mimaristudio ofis bölme panel sistemleri: Strahle 3400 (Trimline) aydınlatma armatürleri: Zumtobel (Kroma Aydınlatma), Dark Aydınlatma, Kreon proje tarihi: 2009 yapım tarihi: 2010
53 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
oluşturularak, içecek ve kopyalama istasyonları olarak düzenlendi. Sosyal tesisler binası, oditoryum katı ve restoran katı olarak iki katta planlandı. Oditoryum katında bir adet 180 kişi kapasiteli, toplantı dışında, sesli ve görsel tüm faaliyetler için kullanılabilecek teknik altyapıda çok amaçlı salon, eğitim odaları ve kişisel gelişim odası yer alıyor. Ortak hacimler, sirkülasyon işlevinin yanında dinlenme amaçlı fuaye alanları olarak da ele alındı. Yemek katında ise, gerekli durumlarda koridor, fuaye alanıyla birleştirilerek her türlü davet ve özel yemekler için de kullanılabilecek bir yemek salonu haline dönüştürüldü. Profesyonel olarak yapılan aydınlatma tasarımında, her mekanın işlevine göre aydınlatma değerleri hesaplanarak ideal konfor şartlarında armatür yerleşimleri hazırlandı. Çalışma alanlarının daha ferah ve aydınlık mekanlar olmasına dikkat edilerek, günün değişik zamanlarındaki aydınlatma ihtiyacının farklılık göstermesi nedeniyle projeye aydınlatma kontrolü eklendi. Bina girişlerinde tasarlanan rampalar ve bina içinde bulunan asansörler sayesinde mekanları engelli kullanımına uygun.
İç mekan - ofİs - İstanbul / ankara ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 54
Ankara Ofİsİ Firmanın Güneşli ofisi için seçilen konseptin Ankara ofisine uygulaması sırasında, Güneşli ofisinin mevcut fiziki çalışma şartlarıyla ilgili çözümler bu ofis için de uygulandı. Güneşli ofisinde olduğu gibi mevcut kapalı ofis alanları içinde devam eden şirket çalışmalarının daha şeffaf ve birbiriyle iletişimli yeni mekanlarda devamı amaçlandı. Binada malzeme seçimlerinde ahşap kaplama, metal, PVC, saydam ve renkli cam, doğal taş ve halı gibi alternatifi bol ürünlerle, sade ve net ürünler seçilerek malzeme karmaşası yaratmadan, sakin, net ve estetik mekanlar oluşturulmaya gidildi. Proje, 3.000 m2 ofis kullanım alanıyla toplam dört kattan oluşuyor. Bodrum katta depo hacimleri ve depo ofisleri yer alan projede, ofis binasına ana girişin yapıldığı zemin kat ve birinci katta bireysel ve grup çalışma ofisleri, ikinci katta ise yemek salonu ve diğer sosyal hacimler planlandı. Ofis geneli yükseltilmiş döşeme sistemi üzerine inşa edildi. Zemin kaplama malzemesi olarak, sirkülasyon alanları ve mekanlar arası geçişlerde dört farklı PVC zemin kaplama malzemesinden oluşturulmuş bir döşeme, çalışma alanlarında modüler halı kaplaması, servis alanlarında ise karo
zemin seramiği kullanıldı. Büyük toplantı odasında ise, Güneşli ofisinde olduğu gibi lamine parkelerden oluşturulmuş büyük zemin kaplama plakaları tasarlandı. Çalışma sırasında açık ofis içinde sesin sebep olacağı akustik sorunlar, özel yalıtımlı alçıpan duvarlar, akustik alçı pano tavanlar ve açık çalışma alanları arasında mekana özel tasarlanmış dolap modülleriyle çözümlendi. Hareketli ofis mobilyaları dışında tüm mobilyaların projeye özel olarak tasarlandığı projede tasarım aşamasında, profesyonel aydınlatma tasarımı desteğiyle mekanın kullanım amacına uygun aydınlatma armatürleri seçilerek özel olarak üretildi. Bu çalışma kapsamında her mekanın ayrı olarak aydınlatma değerleri çıkarılarak, armatür yerleşimleri bu çerçevede ele alındı. Mimari yaklaşım olarak, Güneşli projesinde de olduğu gibi iç mimari öğelerin, çok işlevli ve mekanın parçaları olmaları tercih edildi. Yemek salonu, gerektiğinde büyük toplantılar için kullanılan çok amaçlı toplanma mekanı olarak düşünülerek tasarlandı. Tüm projelerimizde dikkat ettiğimiz mekanların engelli kullanımına uygunluğu konusuna bu projede de özellikle dikkat edilerek özel çözümler geliştirildi.
giriş sayfasında Güneşli binası ana giriş holü
karşı sayfada üstte solda: Ankara binası ana giriş holü altta solda: Ankara binası ofis sirkülasyon holü sağda: Ankara binası tip toplantı odası en altta: Ankara binası çok amaçlı salon bu sayfada üstte: Ankara binası asistan masaları ortada: Ankara binası büyük toplantı ve video konferans odası altta: Ankara binası takım çalışma zonu
55 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
proje adı: Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. Satış Ofisi proje yeri: Batıkent, Ankara işveren: Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. proje iç mekan alanı: 3.000 m2 iç mimari tasarım: mimaristudio aydınlatma tasarımı: mimaristudio elektrik proje: ESD Elektrik mekanik proje: Zeta Mekanik inşaat yapım: Dost İnşaat elektrik yapım: Şah-El Elektrik mekanik yapım: Bilim Mekanik pvc zemin kaplamaları: Gerflor karo halı uygulaması: Mennington (Gerflor) sert zemin uygulamaları: Bazalt / VitrA Kinetic Serisi Seramik mobilyalar : Nurus, mimaristudio ofis bölme panel sistemleri : Strahle 3400 (Trimline) aydınlatma armatürleri : Zumtobel (Kroma Aydınlatma), Dark Aydınlatma, Kreon Aydınlatma proje tarihi: 2009 yapım tarihi: 2010
İç mekan - ofİs - İstanbul / ankara
önceki sayfada üstte solda: Güneşli binası genel satış müdürü odası orta sırada solda: Güneşli binası toplantı odaları fuaye alanı orta sırada sağda: Güneşli binası eğitim odası en altta solda: Güneşli binası tip toplantı odası en altta sağda: Güneşli Binası özel takım çalışma alanı
güneşli 1. kat planı
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 56
İç mekan - ofİs - İstanbul / ankara
güneşli projesi üç boyutlu çizimleri
mimaristudıo Önder Kul, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünden mezun olduktan sonra, aynı üniversitenin Mimarlık Ana Bilim Dalı, Yapı Bölümü’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. Ayça Akkaya Kul ise Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünden mezun olduktan sonra, İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı'nda lisansüstü eğitimini tamamladı. İstanbul’un önde gelen tasarım ofislerinde çeşitli mimari ve iç mimari projelerde görev alan ikili 2004 yılında mimaristudio çatısı altında serbest mimarlık ve iç mimarlık çalışmalarına başladı. Belli başlı projeleri arasında, Abdullah Kiğılı Evi, Yıldırım Demirören Evi, Önder Fırat Evi, Philip Morris SA İstanbul ve Ankara merkez satış ofisleri, DHL Global Forwarding Merkez Ofisi, Köşebaşı Maslak, Rain Forest Cafe, Philip Morris Seyahat ve Perakende ofisi iç mekan tasarımları yer alıyor.
ankara 1. kat planı
ankara projesi üç boyutlu çizimleri
İç mekan - restoran - İstanbul ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 58
fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz
TANıdık yenİ Nişantaşı'nda konumlanan Galata Muhallebicisi, var olan muhallebici yapılarından farklı bir mekan sunuyor. Mekanın hikayesini, iç mekan tasarımını gerçekleştiren Yuda Mimarlık'tan Aslı Dağaltı Dilsiz ve Ulaş Yılmaz'dan dinledik. Elif Esmez
Galata Muhallebİcİsİ
yuda mimarlık
Projeye başlarken firma tarafından nasıl bir proje tanımı aldınız? Proje, firmanın ikinci şubesi olarak tasarlanan Nişantaşı'ndaki bu mekandan önce 212 İstanbul Alışveriş Merkezi'nde yer alan ilk şubesiyle başladı. O projeye başladığımızda, ismi ve logosunun bile tam net olmadığı bir muhallebici dükkanı isteniyordu. Bunu tam ifade edememiş olmakla birlikte, piyasa içerisinde yapılmış örnekler haricinde işverenin farklı bir mekan kurgusu arayışı içerisinde olması bizi proje üretimi aşamasında daha bağımsız kıldı. Süreç içerisinde ve sonunda ise geldiğimiz nokta geleneksel tatlara ve değerlere sahip çıkan kentli bir mekana sahip muhallebici konsepti oldu. Biz de Nişantaşı şubesinde markayı bu bakış açısıyla ele almaya başladık.
Proje tanımı belirlendikten sonra mekan için nasıl bir konsept düşündünüz? Türkiye'de var olan muhallebici yapılarına bakıldığında onlardan farklı bir çizgi oluşturabilecek bir mekan oluşturmamız gerekiyordu. Öte yandan proje bir muhallebi dükkanı olacağından daha geleneksel bir konseptin tercih edileceğini de düşünüyorduk. Ama bizim yapmak istediğimiz ve sonunda gerçekleştirdiğimizi düşündüğümüz; gelenekselden daha çok, kullanıcıların eski tip muhallebicilerde alışmış olduğu malzemeleri kullanarak hem geçmişe referans vermek hem de bu malzemelerin formları ve kullanış şekillerini değiştirerek yeni bir yorum katmaktı. İlk aklımıza gelen sütün beyazlığı ve Galata'nın da zaten eski zamanlarda İstanbul'a süt sağlayan bir merkez (Galatas sütçü anlamına geliyor) olmasıydı. Nişantaşı'na geldiğimizde ise kentli imgesi semtin kültürel yapısıyla birlikte bir adım daha tanımlanmış oldu. Bu tanımlamayla birlikte artık proje içerisinde seçmiş ve kullanmış olduğumuz anlatım biçimleri de bu fikir doğrultusunda tekrar şekillendi. Örneğin cephe için alternatifler içerisinde olan modern bir tasarım yerine caddeye daha çok referans veren oval hatlardan oluşan
Cephe tasarımı için almış olduğunuz kararlardan bahsedebilir misiniz? Oluşturduğunuz konsepti her semtte ya da her mekanda farklı yorumlayarak projeyi esnetmek durumunda olabiliyorsunuz. Nişantaşı'nın tarihsel konumu, İstanbul'un çok eski bir semti oluşu bu mekan için düşündüğümüz cepheyi de etkiledi. Burada modern bir cephe yapacak olsanız tepkiyle karşılabilirsiniz. Yaptığınızın çevreyle ve buradaki binalarla uyumlu olması gerekir. Cephe oluşurken mimari olarak dört metrelik bu dar cephe için caddenin üzerinde bir delik oluşturduk. Çok büyük bir kemerin içerisinde oluşturulan bu üç metrelik delikten yaptığımız rampayla insanları içeriye davet eden bir giriş planladık. Cepheyi yaparken hem burada yaşayanlardan hem de mimarlardan olumsuz tepkiler geldi. Biz sadece cepheyi kendi cephemiz olarak değil binayı sokağın bir yüzü olarak ele aldık ve bir bütünlük sağlamak istedik. Cephe son halini aldığında ise olumlu tepkilerle karşılaştık. Aydınlatma elemanlarından mobilyalara kullanılan birimlerin mekanla ilişkisi nasıl kuruldu? Firmanın kimliğini doğru yansıtmak adına, mekana yerleştirilen öğelerin de doğru seçilmesi gerekti. Örneğin burada üzerinde en çok çalıştığımız konu mekanda yer alan sandalyeler oldu. Çünkü bundan birkaç sene öncesinde yer alan kafe iç mekan tasarımında orada kullanılan mobilyaların, çok da rahat olmaması bu yüzden de kullanıcının gelip yemeğini yiyip hemen kalkması ve yeni kullanıcıların gelmesi planlanıyordu. Bu mekan için tasarlanan sandalyeler ise diğer mekanlara oranla daha büyük ve rahat bir oturuma olanak tanıyor. Demir ve döşeme kumaşından meydana gelen sedirler ise, malzeme olarak her ne kadar klasik olsa da tekrarı, devamı ve konforuyla bu durumu kırmaya çalışıyor. Onun dışında mekanda Galata'dan esinlendiğimiz öğeler yer alıyor. Bunlardan Galata Köprüsü'nün üzerinde yer alan korkulukları stilize ederek mekanda yer
59 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
Mekanın genel dolaşım kurgusu nasıl oluşturuldu? Mekanda bir bahçe yer aldığından insanları üst kata çıkarmak zor olacaktı. O yüzden biz de mekan içerisinde bu dolaşım kurgusunu sağlamak adına tuvaletleri özellikle üst kata yerleştirmek istedik. Bunun yanı sıra üst kat, daha geniş, ferah ve yüksek bir alan. Burada yazın daha serin olabilecek bir teras yer alıyor.
İç mekan - restoran - İstanbul
yüksek girişli bir cephe tasarlamıştık. Mağaza girişinden itibaren başlayan ve 17 metre uzunluğundaki karşılama ve servis bankosu, kapısız yüksek giriş cephesiyle birlikte bir yaya kavşağı oluşturarak kullanıcılara kendilerini rahat hissettirerek onları mekanın içine davet ediyor. Türkiye'de son dönemde yeni markalar oluşturuluyor ve bu markaların mekan konseptleri de aynı şekilde birbirinin klonu olarak farklı konumlarda kullanıcı ihtiyaçlarından bağımsız bir şekilde uygulanıyor. Bir süre sonra mekanların içerisindeki algı kaybolurken markanın hangi şubesinde olunduğu da karışabiliyor. Bizim burada önem verdiğimiz, her yeni mekan için markaya yeniden bir mekan tasarlayarak insanları şaşırtmak ve gelenekselleşen şubeleşme mantığına da biraz karşı çıkmak oldu. Nişantaşı'nda bu yüzden farklı bir konsept yaratmak ve yeniden bazı şeyleri ele almak konusunda ısrarcı olduk.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 60
İç mekan - restoran - İstanbul
alan kütüphanede, aynalarda, korkuluklarda kullandık. Galata'nın muhallebiciyle örtüşen ve gelenekselliği ağır basan bir algısı var. Biz de o gelenekselliği mekandaki tasarım öğeleriye yer yer kırmaya ve yeni bir kimlik oluşturmaya çalıştık. Bu kimlik çerçevesinde eski tip gaz lambasından esinlendiğimiz ama tamamen yeni malzemelerden ve farklı bir ölçekte tasarladığımız büyük şamdanları örnek verebiliriz. Alt kat servis tezgahı için kullandığımız 120x80 cm'lik tek parçadan oluşan damarlı Marmara beyaz mermeri geleneksel bir malzeme olduğu için tercih ettik ancak yine de onu çizgilerin birbirini takip ettiği ve uygulaması zor olan verevine döşeme şekliyle kullandık. Mekanda ağırlıklı olarak kullandığımız beyaz renk de zaten yapısı gereği modern bir mekana referans veriyor; bu durumu ahşabın organikliği, mozaiğin eskiliği ve eski formların günümüze uyarlanmasıyla dengelemeye çalıştık. Örneğin girişte süt şişelerinin yer aldığı bir süt duvarı yer alıyor. Ahşabın içerisinde o süt şişelerini görüyor olmak, müşterilerin kaynayan sütün kokusunu bile duymalarını sağlayabilir diye düşündük. O imgeleme biraz da başka duyguları anımsatması adına yapmayı arzu ettiğimiz bir çalışmaydı. O yüzden burada o şamdanı gördüğünde müşteri çocukluğuna gitsin, bu mekanın zaten yıllardır burada var olduğu izlenimi oluşsun istedik. Tavanlarda kullanılan birbirlerini kesen çizgilerden oluşturulan strüktürler, hem geçmiş-gelecek kavramlarına gönderme yapıyor hem de alçak olan tavan yapısında kullanılan tesisatı da saklıyor. Havalandırmayı açıkta bırakma kararındaki en önemli faktör yine tavan yükseklikleri oldu. Dış mekan yer zemininde günümüzde belki de eşdeğeri epoksi olan eski görünümlü ve tek parça hissi veren mozaiği tercih ettik. Bir ofisten farklı olarak restoran ya da kafelerin iç mekan tasarımlarında mutfak kısmı da büyük önem taşıyor. Bu, konseptinizi yaratırken nasıl planlandı? Oluşturduğunuz mekan görsel olarak güzel olabilir ancak bundan daha önemlisi mekanın işlemesi. Bu yüzden de projeye başlarken ilk sorduğumuz soru bu mekanın altyapısını oluşturacak yardımcı işlevlerin neler olduğu ve nasıl olması gerektiği. Burada da mekan oluşturulurken işlevselliği, mutfak, depolar ve personel ihtiyaçları konularında işverenle sürekli bir fikir alışverişinde bulunduk. Firma logosunun tasarımı, menü, servislerin tasarımı ve çalışanların kıyafetleri konusunda nasıl bir çalışma yürütüldü? Firmanın kurumsal kimliği de aslında sizin yarattığınız mekan ve müşterilerin kullanımıyla biraz da oluşan bir durum. Firmanın birlikte çalıştığı ve bütün bunların tasarımını gerçekleştiren bir grafik ajansı vardı. Logoyla ilgili yapılan farklı alternatifleri firma sahibi mekanın konseptini oluştururken bizimle de paylaştı. Tamamen bizim tasarımımız değil ancak fikrimizi belirttiğimiz birkaç toplantı gerçekleştirdik. Çalışanların kıyafetlerinde de renk konusunda fikir paylaşımlarımız oldu. Örneğin döşemelerde kullanılan kahverengiyi menüde ve kıyafetlerde tutturmaya uğraştık.
proje adı: Galata Muhallebicisi Nişantaşı proje yeri: İstanbul, Nişantaşı işveren: Galata Yiyecek İçecek mimari tasarım ve proje: Yuda Mimarlık uygulama: Yuda Mimarlık proje mimarı: Bahadır Kır ahşap işleri: Sartek Ahşap, Neo Ahşap tesisat: DSA Yapı doğal taş uygulama: Özbek Grup (İç Mekan Marmara Beyaz) parke uygulama: Teknor - Wicanders (Meşe Parke) metal işleri: Er Ferforje (Masa Ayakları) aydınlatma tasarımı: Yuda Mimarlık aydınlatma imalat: Tekin Aydınlatma, Er Ferforje doğrama işleri: Konak Alüminyum proje alanı: 320m2 kapalı, 240m2 açık alan
1. kat planı
yuda mimarlık 2006 yılında Aslı Dağaltı Dilsiz ve Ulaş Yılmaz tarafından kurulan Yuda Mimarlık, mimari ve iç mimari projelerde tasarım ve uygulama alanlarında hizmet veriyor. Çalışma alanları arasında konut, mağaza, kafe, ofis ve fuar stantları yer alıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli mimarlık bürolarında proje yöneticisi olarak çalışan Aslı Dağaltı Dilsiz, 2005 yılından itibaren bireysel olarak devam ettiği tasarım çalışmalarına 2006 yılından beri kurucusu olduğu Yuda Mimarlık'ta devam ediyor. Ulaş Yılmaz ise İstanbul Teknik Üniversitesi'nde mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra tasarım alanındaki bir firmada marka yöneticiliği yaptı. Çalışmalarına halen, Aslı Dağaltı ile birlikte kurdukları Yuda Mimarlık bünyesinde devam ediyor.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 62
İç mekan - restoran - İstanbul
zemin kat planı
giriş sayfasında Mekanın girişinden genel görünüm ikinci sayfada üstte ve altta: Üst kat önceki sayfada üstte ve ortada: Dış mekan altta solda: Üst bahçe altta sağda: Mekanın cephe tasarımı
kesitler
bu sayfada Mekana ait üç boyutlu çizimler
Ürün tasarımı - ofİs sİstemİ ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 64
fotoğraflar: Andrea Martiradonna
ofİstekİ evrİm Pierandrei Associati tarafından Tecno firması için, doğadaki evrimden ilham alınarak tasarlanan red dot ödüllü ofis sistemi Beta, ofis çalışanlarına esnek ve kişisel çalışma alanları yaratıyor. Pierandrei Associati
Beta
pıerandreı assocıatı
Yaratıcı ofisler, çalışma alanlarındaki yeniliklere bağlı olarak oluşuyor. Günümüzde ofisler çalışanların bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığı, sürekli birbirleriyle iletişimde olduğu çağdaş birer agora işlevi görüyor. Çalışan her kişiye ait kişisel bir alan yaratmak, dinlenmenin ve rahatlamanın sadece molalar sırasında olmadığı çalışma ortamları oluşturmak bugünün modern ofislerinde hala çok önemli bir faktör. Beta, doğanın gelişimindeki mantıktan yola çıkarak bu gereksinimleri sağlayabilmek adına Tecno firması için geliştirilen bir ofis sistemi. Bu sistem, bir dizi “akıcı ve esnek” birimden meydana gelerek çalışma alanlarını yeniden yapılandırma ve yenileme adına çözüm sunuyor. Amaç, bir sistemi planlamaktan çok, ortam içerisinde doğrusal bir mantıkta gelişmeyen basit sistemler yaratmak.
Sistem; masa, dolap ve aksesuarları olmak üzere üç ürün grubundan oluşuyor. Bu gruplar sayesinde, daha yoğun mekanlardan daha iyi tasarlanmış alanlara dönüşüyor. Sistemin ana çerçevesi, 120 cm uzunluğundaki alçak dolap modülü. Bu işlevsel modül, bir altyapı sistemi gibi işlev görerek, diğer birimlerin bağlanmasına olanak tanıyor ve böylece sistem git gide eklenerek çoğalabiliyor. Sadece mat beyaz ve yeşil renkteki olan sistem, polikarbonat ve ABS malzemesinden oluşuyor. Ana elemanlardan bir diğeri olan masalar ise, tüplü ekran bilgisayarın kullanıldığı masa ölçülerinin yeniden tasarlanmasıyla oluşturuldu. Bugün daha çok taşınabilir ekipmanlar kullanıyoruz, o yüzden masa üzerinde kullanılmayan alanları çalışanların diğer gereksinimlerine cevap verecek şekilde ele aldık. Böylelikle çalışanlar kendi masalarında bilgisayarın ya da ilgili dökümanların yanında kendi iş arkadaşlarıyla ufak toplantılar gerçekleştirebiliyor; bu masalar ufak görüşmelerin, büyük toplantı alanları dışında kendi kişisel alanlarında da yapılabilmesine olanak tanıyor.
Ürün tasarımı - ofİs sİstemİ
65 XXI - ARALIK 10 / OCAK 11
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 66
Ürün tasarımı - ofİs sİstemİ
pıerandreı assocıatı Alessandro Pierandrei, Fabrizio Pierandrei ve Stefano Anfossi ortaklığında 1997 yılında kurulan tasarım ofisi, hem İtalya'da hem de uluslararası olarak çalışmalarını gerçekleştiriyor. North Sails, Baci & Abbracci, Outrage, Ron Arad ile birlikte tasarlanan Rimini'deki Duomo Otel ve Modena'da yer alan Maserati showroom'u, Queen Village, Atelier Notify, Sun Microsystem ofisi, Cenova Akvaryumu Uluslararası Deniz Yaşamı Danışma Merkezi yaptıkları projeler arasında yer alıyor.
TRM Nurus D Team tarafından havaalanı ve hastane gibi sirkülasyonun yüksek olduğu genel mekanlar için mekana özel tasarlanan ürün, koltuğu, sırt ve poliüretan iç deri ve kolçak seçenekleri, farklı döşeme ve kalınlık alternatifleriyle sağlıklı ve rahat bir kullanıma olanak tanıyor. Krom ya da toz boyalı ayaklı üretilebilen ürünün, tekli ve ikili seçeneği bulunuyor. www.nurus.com.tr
MEKANA ÖZEL Duwalls, tasarım çalışmalarını istenilen boyutlarda, talep edilen yüzeylere uygun olarak ve tercih edilen malzemelerle kişiye ya da toplu kullanım alanlarına uygun şekilde üretebiliyor. Sınırsız malzeme ve boyut seçeneklerini baskı teknikleriyle buluşturarak üreten Duwalls, sınırsız seçenekler sunarak farklı mekanlar yaratıyor. Duwalls, son olarak 3. A Plus Gayrimenkul ve Finans Hizmetleri Fuarı’nda Metal Yapı Konut stant görsellerinin tasarımını gerçekleştirdi.
ARALIK 10 /OCAK 11 - XXI 68
YENİ - ÜRÜN
www.duwalls.com
Digiline Serİsİ Bien Seramik, ana renklerle farklı renk alternatiflerini elde etmeyi mümkün kılan InkJet teknolojisini kullandığı Digiline serisiyle, ıslak zeminlerde kesintisiz ve üç boyutlu bir görünüm sağlıyor. Yeni seride doğal taş desenleri, karoların kenarlarında ve köşelerinde herhangi bir boşluk bırakmadan tüm yüzey de kesintisiz olarak desen uygulanabiliyor. Özellikle geçmeli kalıp uygulamalarında estetik ve
kişiye özel mekanlar oluşturulabiliyor. Digital teknoloji, olası ton farklılıklarını da engellerken rölyef yüzeylerin bile kusursuz bir şekilde desenlenmesini mümkün kılıyor. Mermer desenleri daha farklı, doğal ve çok daha canlı bir görünüme bürünüyor. Yeni Digiline serisi; 30x80, 30x60, 30x57,5 30x42.5, 25x50 ve 40x60 gibi farklı boyutlarla sunuluyor. www.bienseramik.com
Cassia Tasarım grubu Phoenix Design’ın Duravit için tasarladığı Cassia evyelerin üç farklı modeli bulunuyor. 86x51 cm genişliğindeki küçük tip tek çanaklı evye, 60 cm genişliğindeki tezgah monte edilebilecek akıllı tasarıma sahip. 98x51 cm ölçülerindeki orta büyüklükteki tezgahlar için tasarlanan evye modelinde ise hem geniş bir evye çanağı hem de küçük bir süzgeç bulunuyor. 116x51 cm’lik
iki çanaklı geniş evye ise 80 cm genişliğindeki mutfak tezgahlarına uygun. Yumuşak ve basit bir forma sahip olan ürünün hem kullanımı pratik hem de kolay temizleniyor. Duravit tarafından geliştirilen DuraCeram içeren seramikten üretilen Duravit Cassia evyeler, darbelere daha fazla direnç göstermesi ve zorlu mutfak şartlarına karşı dayanıklılığıyla da dikkat çekiyor. www.duravit.com.tr
KNX Schneider Electric'in KNX otomasyon sisteminde bulunan anahtarları sayesinde tek bir tuşla farklı kullanım senaryoları yaratmak mümkün. Oluşturulan senaryolardan birinde tek düğmeye basarak televizyon izlerken ya da kitap okurken istenen aydınlık seviyesi, ortam sıcaklığı ayarlanabiliyor. Sabah evden çıkarken aydınlatma ve perdeler tek bir tuşla kapatılabiliyor. Aynı zamanda tüm bu kontrolleri kullanıcı merkezi olarak dokunmatik panel üzerinden ve evde değilken bile internet üzerinden kontrol edilebiliyor. Ayrıca sistem, hava kontrol sensörü sayesinde bahçe sulamasını da otomatik olarak yapılabiliyor. www.schneider-electric.com.tr
ARALIK 10 /OCAK 11 - XXI 70
YENİ - ÜRÜN
LOOX Hafele ürün ailesine yeni katılan Loox aydınlatma sistemleri, ışıklı cam raflar, enerji tasarruflu LED spotlar, esnek LED bantlar, hareket sensörlü dolap içi ve raf altı çözümleri sunuyor. Loox üretimi LED aydınlatma serisiyle kullanıcılara konut, ofis ve mağaza aydınlatmalarından mobilya aydınlatmalarına uzanan geniş bir yelpazede ürün seçeneği sunuyor. Hareket sensörlü, yüzeye monte LED spotlar, dolap içlerinde, giyinme
odalarında, raf altı aydınlatma ihtiyacı olan tüm yaşam alanlarında uygulanabiliyor. Spot aydınlatmaların orta kısmının 30° açıya kadar eğilebilir olması, ışığın yön ayarını da mümkün kılıyor. Hareket sensörlü LED profiller, esnek LED bantları ya da ışıklı raflar, mutfak, ofis ve oturma odaları gibi dekoratif aydınlatma gerektiren mekanlara estetik vurgular katmak için kullanılıyor. www.hafele.com.tr
Thea Swarovski Viko'nun yaşadığı mekana değer katmak amacıyla çıkardığı yeni ürünü Thea Swarovski, sadeliğin içinde fark yaratmayı sevenlere teknolojiyle estetiğin birlikteliğini sunuyor. Inox, inox-mat, chrome, chore-mat, una ve gold gibi renk seçenekleri her ortama uyum sağlıyor. Firmanın ödüllü Thea anahtar ve priz serisinde, kendi kendine kapanan gecikmeli anahtarlardan, dijital müzik yayın
anahtarına kadar 70’in üzerinde farklı ürün bulunuyor. Anahtar serileri, yan yüzey aydınlatmasında kullanılan mavi ışıklı özel aydınlatması, yüzen anahtar yapısı, tornavida kullanımı gerektirmeyen çabuk bağlantılı klemensleri, 35 renk alternatifi ve incelikle düşünülmüş daha birçok tasarım öğesiyle kullanıcılara sunuluyor. www.viko.com.tr
WEB’DE YENİLİK: “KENDİ ÇATINI KENDİN YARAT”
BTM, çatısını yaptırmak isteyen, fakat bir türlü hangi model ve renk çatı kaplama örtüsü shingle karar veremeyen kullanıcılar için web sitesinde özel bir uygulamayı hizmete sundu. BTM Halkla İlişkiler Koordinatörü Özge Ürkmez Yeşilpınar, BTM Shingle web sitesinde oluşturdukları sistem sayesinde,
ARALIK 10 /OCAK 11 - XXI 72
FİRMA HABERLERİ
Siemens'e Ödül
Sürdürülebilirlik Endeksi’nde sergilediği başarılı performansyla Dow Jones’un ardından CDP tarafından da çevreci uygulamalarıyla en iyi şirket seçilen Siemens, uluslararası alanda 500'den fazla kurumsal yatırımcının ortak girişimiyle oluşturulan Karbon Saydamlık Projesi (CDP)tarafından dünyanın en çevreci şirketi seçildi. Her yıl sera gazı emisyonları, iklime yönelik riskler ve şirketlerin sera gazı ve karbondioksit salınımını azaltma hedefleri hakkında kapsamlı veriler toplayan CDP, dünyada 3700’den fazla halka açık şirketin bu araştırmalara katılmasını sağlamış durumda. Araştırma, sera gazı emisyonları, çevreye zarar vermeyen üretim yöntemleri ve fırsatlarla birlikte risklerin stratejik değerlendirilmesine ilişkin sorun ve çözümleri kapsıyor. www.siemens.com.tr
“Kendi Çatını Kendin Yarat” simgesinin üzerine tıklayanların, istedikleri tipte yapıyı, seçtikleri model ve renk shingle ile kaplayabildiklerini söyledi. Uygulamayla, binanın dış cephe renginin de seçilebildiğini ve böylece kullanıcıların kendi bina dış cephelerine uygun renk ve modelde seçim yaparak, ortaya çıkan örnek modelin çıktısını alıp en yakın BTM Shingle bayisine götürebileceklerini sözlerine ekledi. www.btmshingle.com
2004 yılında Kalekim, Mardav ve DOW tarafından pazara sunulan Blue’Safe Mavi Kale, boya ve sıva dahil son kat kaplamalı paket sistemlere 10 yıl ürün garantisi
1 Aralık günü Nişantaşı'nda açılacak olan Neotek showroom'unda firmanın ofis ve mobilyaları sergilenecek. Birçok markanın Türkiye temsilciliğini yürüten firma, ofis, rezidans, otel, restoran ve kafe, sinema, konferans salonları gibi birçok projeye ürün alternatifleri
sunuyor. Konutlar için ürün grupları arasında yemek odası mobilyası, çocuk odaları, dinlenme alanları için oturma elemanları ve aksesuarları yer alan firmanın ürünleri arasında Philippe Starck, Fabio Novembre, Luca Nichetto, Karim Rashid gibi tasarımcıların tasarımları da bulunuyor.
standıyla ilgi gördü. Firmanın yeni metal serisi olan Zena Platin anahtar ve priz grubu, fuarda en çok dikkat çeken ürünleri oldu. Zena platin anahtar ve priz serisi yedi renk çerçeve ve dört renk kapak seçeneğiyle 28 farklı alternatifi gerçekleştirme imkanı tanıyor. www.el-bi.com
www.mavikale.com
sehpalar, kanepeler ve ofis koltukları olmak üzere beş ana kategori altında toplanan 24 farklı ürün, kullanıma göre farklılaştırılabilen değişik fiyat kategorilerinde hazırlandı. Orgatec’te sunulan ürünler arasında Koleksiyon C&O’nun ilk kez görücüye çıkardığı Porsche Tasarım Stüdyosu ile birlikte geliştirmiş olan Micromegas çalışma istasyonu da vardı.
DemirDöküm, toplam 400 metrekare alana kurulu, iki katlı yeni binasında, yüksek teknolojili ürünleri Türk tüketicisiyle buluşturacak ve aynı zamanda bölge faaliyetlerini organize edecek. Açılışta bir konuşma yapan firmanın Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Christoph M. Grosser, DemirDöküm’ün kurulduğu 1954 yılından bu yana yaptığı yatırımlarla Türk Sanayisinin gelişmesine katkıda bulunduğunu, yarım asırdır tüketicisini son teknoloji ürünlerle buluşturarak sektöründeki kaliteyi yükseltmeye devam ettiğini belirtti. Kombi/yoğuşmalı kombiden panel radyatöre, şofbenden doğalgaz sobası ve döküm kazana kadar birçok ürünün üretimini Türkiye’de ilk kez gerçekleştiren DemirDöküm’ün ısıtma sektöründeki öncü rolünü sürdürdüğünü ifade etti.
www.koleksiyon.com.tr
www.demirdokum.com.tr
www.neotekofis.com
Koleksiyon ORGATEC Fuarı'na katıldı
İki yılda bir Köln’de gerçekleştirilen Orgatec Fuarı’nda, Koleksiyon, ortak yaratım teması altında çağdaş çalışma ortamları için hazırladığı yeni tasarımlarını geniş bir portfolyoyla ilk kez kullanıcıların beğenisine sundu. Masa sistemleri, depolama sistemleri,
veriyor. Bunun yanı sıra paket sistemler için uygulama süreci ve sonrasını kapsayan iki yıl uygulama garantisi de ekliyor. Bu iki yıllık garanti süresi içerisinde malzeme ve uygulama hatalarından dolayı ürünün bozulması halinde müşterinin mağduriyeti; işçilik masrafı, bozulan dış cephe mantolama bedeli ya da başka herhangi bir ücret talep edilmeksizin gideriliyor.
ANTALYA MAĞAZASI AÇILDI
nişantaşı mağazası açılıyor
EL-Bİ ELEKTRİK INTERLIGHT FUARI’NDAYDI
9-12 Kasım tarihleri arasında Moskova’da düzenlenen 16. Interlight Fuarı’na katılan EL-Bİ Elektrik, 16. Interlight Fuarı’nda ürün gamında yer alan tüm serilerine yer verdiği
10 YIL GARANTİ
Medyasoft AutoCAD Yarışması
Teknik çizim ve sunum konusunda ülkemizde de çok kullanılan, ayrıca tüm dünyada milyonlarca kullanıcısı olan AutoCAD'in yeni sürümü AutoCAD 2011 ile gelen, tasarımdan sunuma kadar tüm yeniliklerin kullanıldığı
bir tasarım yarışması düzenleniyor. Tasarımın ilk aşamadan son aşamaya kadar AutoCAD kullanılarak yapılacağı yarışmanın konusu, bir akarsunun iki yakasını birbirine bağlayan bir yaya köprüsü tasarımı. Son teslim tarihi 7 Ocak olan yarışmanın sonuçları ise 14 Ocak'ta açıklanacak. www.autocadtasarimyarismasi.com
aydınlatma - müze ve sergİ ARALIK 10 /OCAK 11 - XXI 74
HİKAYE ANLATMAK Aydınlatma tasarımı sergi ve müze mekanlarında anlatılmak istenen hikayeyi daha vurgulu bir şekilde sunmak için önemli bir rol üstleniyor. Y. Mimar Burcu Atabay
Işık, dokunduğu her şeyin değerini artırır. Öyle ki, bazen hiç fark etmeden önünden öylece geçip gittiğimiz bir nesne, üzerine düşen ışıkla, bir sanat eseri gibi dikkat çekebilir. Dolayısıyla ışığın nesneleri ve çevreyi görünür kılmaktan çok daha fazla anlam taşıdığı söylenebilir. Bir mekan ya da nesnenin ifadesi, ışıkla vurgulanış biçimi, özne tarafından algılanışını da değiştirir. Bu noktada ışık-mekankullanıcı arasındaki iletişimi kurmak, aydınlatma tasarımcısının görevi. Doğru bir aydınlatma ile tasarımcı, sergilenen nesne ya da mekanın bir hikaye anlatmasını, kullanıcıyla bir diyaloğa girmesini sağlayabilir. İşte bu diyalog gerçekleştiğinde, mekan gerçekten yaşayan, öznenin içinde bulunuşuna anlam katan deneyimlenebilir bir “yer” haline gelir. Peki, aydınlatma tasarımcısı bu kurguyu nasıl oluşturabilir? Hikayeyi
yaşanabilir kılmak için ne gerekir? Bu sorunun sosyal içeriğine ve ışık-insanpsikoloji boyutuna -tasarımcının zaten sahip olduğunu varsaydığımız için- dokunmadan geçecek olursak, işin teknik boyutuna varırız. Tasarımcı için bir nesnenin ya da mekanın hikayesini anlatmak için gerekli en önemli teknik girdi nedir? Sanırım bu sorunun en yalın ve gerçekçi cevabı “korumak” olmalı. Hepimiz göstermek istediğimiz detayı, ışıkla en mükemmel şekilde vurgulamak isteriz, ancak bunu yaparken bile tasarımcı olarak belli oranda alçak gönüllü olmalıyız, çünkü tasarımlarımız yapıların ve nesnelerin ömürleriyle kıyaslandığında çok daha kısa ömürlü olacaktır. Daha genel bir deyişle, sanat çalışmaları kamusal değerlerdir, bizim görevimiz onları ışığa taşımak ve gelecek nesillerin yararlanabilmesi için korumaktır (kaynak: iGuzzini). Koruma bağlamında tasarımcının yapması gereken en önemli şey, doğru aydınlatma elemanını ve lamba tipini seçmek. Aşırı ısınma gibi problemler,
genellikle nesnelerin malzemesine ve rengine zarar verir. Bunun yanı sıra, seçilen ürünün -özellikle tarihi yapı aydınlatmasında- bulunduğu yüzeye ne kadar etki ettiği de önemli. Bu noktada tasarımcı, başka bir teknik soruyla ve sorunla karşı karşıya gelir. Aydınlatma elemanları da hikayede bir başrol oyuncusu gibi kendini göstermeli mi, yoksa görevini yerine getirmiş mağrur bir kahraman gibi kendini gizlemeli mi? Aydınlatma elemanlarının kendi içinde bir tasarıma sahip olması, mekanın ya da serginin bir parçası olarak kendini göstermesine de olanak sağlar. Dolayısıyla tasarımcı, bütün aydınlatma ekipmanlarının dış görünüşlerini de mekandaki tasarıma dikkatlice dahil etmeli. İyi tasarlanmış, modern ve gösterişli aydınlatma elemanlarıyla şov yapmak da hikaye anlatmanın bir yöntemi haline getirilebilir. Öyle ki, bazen modern aygıtlarla tarihi binaların zıtlığından müthiş bir uyum doğar. Böyle bir kullanım şekli, aynı zamanda
önceki sayfada Santral İstanbul Enerji Müzesi
ARALIK10 / OCAK 11 - XXI 76
aydınlatma - müze ve sergİ
bu sayfada altta: İstanbul Modern'deki Hüseyin Çağlayan sergisi altta ortada ve en altta: İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi
sergilenen nesne ile günümüz zamanı arasındaki gelişimi de vurgulayabilir. Bazı durumlarda ise mekana ve sanat ürününün hikayesine zorla dahil olmamak adına -eğer yapılabiliyorsaaydınlatma elemanlarını gizlemek de uygun olur. Özetle; aydınlatma tasarımcısı anlatmak istediği hikayeyi kurgularken, her proje için duruma uygun bir çözüm sunmalı. Hikaye, tasarımcı tarafından anlatılırken devreye giren bir diğer önemli konu ise, tasarımdaki esneklik ve teknolojik girdilerdir. Büyüdükçe büyüyen, gereksinimleri artan ve işlevsel sınırlarını kaybederek kapılarını çoklu kullanımlara açan mekanların senaryosunda, yapılacak iyi aydınlatma tasarımı, farklı ihtiyaçları karşılayabilmeli. Her şeyden önce en yüksek oranda esneklik sağlayabilmeli ve montaj kolaylığı sunmalı. Gelişmiş teknolojik araçlar ve geniş aksesuar kullanımı olanağıyla, günümüzde birçok marka bunu sağlayabilmekte. Ürün hareketlerindeki özgürlük için, raylar, elektronik donanım, aydınlatma kontrol sistemleri, değiştirilebilir lensler; ışık huzmesini ayarlamak için çeşitli odaklama gereçleri, yönlendirilebilir ürünler ve yönlendirmede yüksek performans sağlamak için mekanik kilitleme gibi teknik sistemler kullanılmakta. Bu sistemler aydınlatma tasarımında birçok noktada esneklik sağlarken, aynı zamanda hikayeyi kusursuzlaştırmak için de tasarımcının önünü açmakta. İstenen sonucu elde etmek için teknik sistemlere ek olarak, günümüzde birçok aydınlatma elemanının farklı aksesuarlarla kullanımı yaygınlaşıyor. Aydınlatma gereksinimlerini tüm kullanımlarda kusursuz bir şekilde karşılayabilen geniş bir aksesuar yelpazesi, birçok aydınlatma elemanının ve özellikle de bütün iGuzzini ürünlerinin temelde en güçlü yönlerinden biri. Çoğu üründe bulunabilen aksesuarlar, özellikle bir seferde üç farklı filtre takılmasına olanak veren özelliğiyle de kullanım alanını genişletiyor. IR ve UV filtreleri, kızılötesi ve ultraviyole ışınlarına karşı koruma sağlarken, özel petek örtücü (honeycomb louvre) görsel konfor için difüzör bir ekran gibi kullanılarak kamaşmayı engelliyor. Sıcak ve soğuk tonlardaki renk fitreleri, renk sıcaklığı değişikliği ve ışığın geçiş alanlarında, renkli oyunlar yaratma olanağı sunarken, aydınlatma
elemanının yaydığı ışık huzmesinin eliptik dağılımını, ışık kırıcılar ve asimetrik bölmeli özel ekipmanlar sağlar. Detay olarak karşımıza çıkan aydınlatma tasarımının bu teknik kısmı, üst ölçekte bakıldığında nesnelerin ve mekanların doğru aydınlatmasını sağlar ve tasarımcı tarafından bilinmesi gereken bir konu haline gelir. Ancak ideal aydınlatma, sadece yüksek performans meselesi değil, aynı zamanda mekanı deneyimleyenlerin görsel konforu anlamına da gelir. Özellikle müze ve sergi alanlarında kamaşmaya neden olunması ya da yanlış aydınlık düzeyleri üretilmesi, kullanıcının ışık aracılığıyla mekandan aldığı duygusal algısını da bozar. Dolayısıyla, ışık kaynaklarının mekanda varlığını hissettirmeden, arka planda kalan konumu ve özel aksesuarların kullanımı, doğru ve konforlu görsel deneyim sağlar. Her gün büyük bir kitle halinde ziyaretçi ağırlayan mekanlar için, işletme giderlerinde tasarruf sağlamak da en az tasarımın hikayesini anlatmak kadar önemli. Bu noktada, teknolojinin hayatımıza soktuğu, yeni enerji tasarruflu ışık kaynakları ve son model ışık kontrol sistemlerinin doğru seçimi, mükemmel bir aydınlık etkisiyle beraber kayda değer bir enerji tasarrufu da sunuyor. Hikaye anlatmadaki bütün bu teknik problemler, gelişmiş teknoloji sayesinde, artık aydınlatma elemanlarında karmaşık bir bakım gerektirmez, çünkü iyi tasarlanmış bu aygıtların bakım kolaylığıyla karakterize edildiği söylenebilir. Dolayısıyla hikayenin anlatılmasında şu ana kadar bahsedilmiş teknik konuların en önemlisi, sonuç kısmında karşımıza çıkan detay; kullanılan aydınlatmaların koruma, güvenlik ve performans kadar, kullanım ve bakım kolaylığı da sağlaması gerekliliği. Basitleştirilmiş montaj olanağı sunulmasının, zor bir kullanım detayından sıyrılarak bu tip sergi mekanlarında tercih edilmesinin nedeni budur. Sonuç olarak, genel çerçevede bakıldığında bütün bu önemli teknik detaylar, yalnızca armatürlerin yaşam döngüsüne olan sorumluluğun değil, aynı zamanda hikayesi anlatılan nesne ya da mekanın da sürdürülebilirliğini sağlamanın bir göstergesi. Bu şekilde yaşanırlığı sağlanan çevre, özenle bir başka kuşağa aktarılır ve tasarımcı da üzerine düşen görevi tamamlamış olur.
yenİ ürün - aydınlatma ARALIK 10 /OCAK 11 - XXI 78
aydınlatma eğrisi
DAHA AYDINLIK YOLLAR Streetlight 10, servis, bağlantı yolları ve meydanlar için geliştirilen ve Siteco tarafından sunulan yeni bir aydınlatma armatürü. Yenilikçi LED dış aydınlatma ürünü Streetlight 10'un tasarım hikayesi pazarda talep gören LED armatürlere bir yenisini ekleme fikriyle başladı. Projeye özel çözümler sunan Siteco'nun Libya projesi ise ürünün çıkış noktası oldu. Ürün için oluşturulan fikrin ardından üç boyutlu çizimler gerçekleştirildi. Çizimlerin teorik olarak da sağlanabilir olması amacıyla seri toplantılar gerçekleştirildi. Hem genel görünüm hem de ürünün teknik özellikleri ortaya çıktıktan sonra, satış departmanıyla görüşülerek, kullanıcı memnuniyetinin en yüksek seviyede elde edilmesi sağlandı. Ortak görüşte buluşulan noktada gerçeğe çok yakın bir model gerçekleştirildi. Bu model üzerinden gerek teknik gerekse satış eleştirileri tekrar gözden
geçirilerek son aşamaya gelindi. Bu noktada üründe en çok dikkat edilen kısımlar, ürünün montaj kolaylığı, ışık seviyesi, ısı transferi, enerji tasarrufu, çevreci oluşu ve verimliliği oldu. Tamamen enerji verimliliği ve aydınlatma kalitesinin gereksinimlerine göre tasarlanan Streetlight 10, LED dış aydınlatma armatürleri için standartları belirliyor. Yalın ve işlevsel tasarımı, yüksek güç LED'ler ve olağanüstü ışık dağılımıyla bir araya gelen ürün, S ve ME aydınlatma sınıflarına göre DIN EN 13201 gerekliliklerine uygun. Yer değiştirilebilir optik modülünün kolay geliştirilebilir olması yüksek kaliteli armatür kasasının sürdürülebilir ve geleceğe dönük kullanımına olanak tanıyor. Mikroişlemci kontrollü LED işletimli devre de verimlilik açısından daha fazla potansiyeli beraberinde getiriyor. Parlaklık seviyesi, performans paketleri Plus (servis kutusuyla
birlikte) ve Premium (Siteco Light Control ile birlikte), ihtiyaca göre tek tek ayarlanabiliyor. Ürünün uygulama alanları arasında servis ve bağlantı yolları ile meydanlar yer alıyor. Ürünün montaj yüksekliği dört ile altı metre iken, iki direk arası mesafe 30 ile 40 metre olabiliyor. Ürün, S3 – S6, ME5 aydınlatma sınıfında yer alıyor. Ürünün doğal beyaz seçeneği ve yüksek kalite LED sürücüleri yoluyla Basic, Plus ya da Premium kontrol seçenekleri bulunuyor. 1x32 LED modülden oluşan Streetlight 10 Mini, toplam 51W güç tüketimi, 50.000 saat LED ömrü, enerji tasarrufu, dim edilebilir ve programlanabilir olma özelliğiyle 350W ile sürülüyor. Streetlight 10 Midi ise 2x32 LED modülle, toplam 159W güç tüketimi, 50.000 saat LED ömrü, enerji tasarrufu, dim edilebilir ve programlanabilir olma özelliğiyle 700W ile sürülürken ışık akısı ise 11500lm değerinde ölçülüyor.
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 80
REFERANS PROJE - ASMA TAVAN ve BÖLME PANEL SİSTEMLERİ
ASPEN 1989 yılından beri modern mimarinin gereklilikleri olan malzeme ve uygulama yöntemlerini sunan Aspen Yapı ve Zemin, başarılı uygulamalarıyla sektördeki uzman marka konumunu güçlendiriyor. “Mekanı oluşturan tüm boyutlara en kaliteli çözümleri sunma” felsefesinin arkasında duran, bu sayede tavan ve zemin ürünleriyle mekanın alt ve üst yapılarını biçimlendirirken, estetik ve işlevselliğin ön planda olduğu bölme duvar sistemleriyle, yapılardaki yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarıyor. Firmanın, en sade haliyle asma tavan, bölme duvar ve zemin sistemleri olarak üç başlık altında toplanan ürünleri, sınırsız ürün alternatifiyle her türden ihtiyaç ve beklentiye cevap vermeyi amaçlıyor. Dünya yapı sektörünün dev markalarıyla yapmış olduğu temsilcilik anlaşmalarından beslenen bu ürün yelpazesi, müşterilere yüzlerce farklı kombinasyon oluşturma olanağı sunuyor. Aspen Yapı ve Zemin Sistemleri'nin ilke olarak benimsediği kalite, istikrar, teknoloji ve yenilik anlayışı, hedef kitlelerin zihninde konumlanmasında etkili rol oynuyor. www.aspen.com.tr • İstinye Park, İstanbul, 2008 • Microsoft Yönetim Binası, Amsterdam, 2008 • Sony Netherlands, Amsterdam, 2008 • Tenerife Havaalanı, Kanarya Adaları, 2008 • Coca Cola Yönetim Binası, İstanbul 2009 • Metro İstasyonları, İstanbul, 2009 • Mardan Palace Hotel, Antalya, 2009 • Novartis Yönetim Binası, İstanbul, 2009 (üstte) • Sabiha Gökçen Havalanı, İstanbul, 2009 (altta) • Atatürk Havaalanı Dış Hatlar, İstanbul, 2010 • Bank Asya, İstanbul, 2010 • Gama Yapı Yönetim Binası, Ankara, 2010 (ortada) • Marriott Hotel, Ankara, 2010 • Merinos Kültür ve Kongre Merkezi, Bursa, 2010 • Rabobank, Amsterdam, 2010
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 82
REFERANS PROJE - ASMA TAVAN ve BÖLME PANEL SİSTEMLERİ
BÜROTİME Bürotime ofis mobilyaları, klasik çizgilerden modern tasarımlara uzanan geniş ürün yelpazesiyle, kaliteyi, estetik ve ergonomiyle birleştirerek çağdaş ofis ortamları oluşturuyor. Mobilya grubunun farklı kurgulara olanak sağlayan modüler yapısı, iş hayatına pratik ve konforlu çözümler sunuyor. Gelişen teknolojiye paralel olarak sürekli yapılandırılan tesislerde, tüm üretim bilgisayar kontrollü makinelerle geliştirilirken hata riski ortadan kaldırılıyor. Günlük 1500 ünite mobilya, 750 adet koltuk üretim kapasitesine ulaşan firma, üretim hızıyla da dikkat çekiyor. Müşterilerinin her türlü ihtiyacına en kısa sürede ve en kaliteli çözümü sunan Bürotime, yurtiçinden gelen siparişini planlama, üretim ve sevkiyat süreçlerini 72 saat içerisinde; yurtdışı siparişlerin ise iki hafta içerisinde tamamlayabiliyor. Deneyimli, uzman, nitelikli kadrosu, modern hizmet anlayışı, Türkiye ile sınırlı kalmayan vizyonu, işlevsel tasarımları ve üstün kalitesiyle bireysel ve kolektif çalışma alanlarına en yaratıcı çözümleri sunuyor. www.burotime.com • Ford, Türkiye Showroomları, 2006-2010 • Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul, 2007 • Cilvegözü Gümrük Kapısı, Hatay, 2007 • Ürdün Genel Kurmay Başkanlığı, Ürdün, 2008 • Sandoz İlaç, İstanbul, 2008-2009 • Havelsan, Ankara, 2008-İstanbul, 2010 • Netaş, İstanbul, 2008 (orta sırada ve en altta)
• Turkcell, Erzurum, 2008 (en üstte) • Otokar, Adapazarı, 2008 • Gümrük Turizm İşletmeleri, Ankara, 2009 • TOBB Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi, Ankara, 2009 • TOBB Kredi Garanti Fonu, Ankara, 2009 • Teknorot Otomotiv Ürünleri, Düzce 2009
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 84
REFERANS PROJE - ASMA TAVAN ve BÖLME PANEL SİSTEMLERİ
DEKA Firma, yurtiçi ve yurtdışında özellikle hastane, konut, otel ve ofis gibi proje uygulamalarıyla 34 yıllık bir tecrübeye sahip. 1997 senesinde Ankara’da demonte bölme duvar sistemlerinde Orta Doğu Bölgesi'nin lider imalatçılarından biri olmak adına açtığı üretim tesisinde aylık üretim kapasitesi 5000 m2 olan Deka, bölme duvarda modern, estetik ve çözümsel ürünlerini kullanıcılara sunuyor. 4,000 m2’lik ahşap işleme fabrikasında 55 personeliyle kapı, gardrop, mutfak dolabı, ahşap duvar panoları ve diğer birçok projeye özel sabit ahşap üretimiyle uzman bir çözüm ortağı oluyor. Ayrıca 12 yıldır Türkiye temsilciliğini üstlendiği Espero firmasının hareketli bölme duvar sistemleri, Deka'nın otel ve kongre merkezleri üzerine yapılan referansları arasında yer alıyor. Firma, 2006 yılında Deka-Türkiye’nin desteğiyle Dubai'de açtığı ofisin yanı sıra 2009 yılında da Deka Katar ofisiyle hizmet vermeye devam ediyor. www.dekaas.com.tr • Eti Genel Müdürlüğü, Ankara, 2004 • Eta Star Genel Müdürlüğü, Dubai, 2007 • Esenboğa Havaalanı, Ankara, 2007 (en altta solda)
• Doğan Medya Center, Ankara, 2007 (ortada sağda)
• Glaxo Smith Kline, İstanbul, 2007 • Vodafone, İstanbul, 2007 • Anayasa Mahkemesi, Ankara, 2008 • Etty Hillesum College, Dubai, 2008 • İş Bankası Operasyon Merkezi, İstanbul, 2008 • Procter&Gamble, İstanbul, 2008 • Klimanski Genel Müdürlüğü, Rusya, 2009 • İstanbul Adliye Sarayı, İstanbul, 2010 • Medipol Üniversitesi, İstanbul, 2010 • Waha Blank, Libya, 2010 • Yenigün İnşaat Genel Müdürlüğü, Ankara 2010
EA TASARIM
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 86
REFERANS PROJE - ASMA TAVAN ve BÖLME PANEL SİSTEMLERİ
2002 yılında mimar ve mühendis iki ortak tarafından kurulan, tasarım ürünlerle projelere çözüm getiren yenilikçi bir firma olan EA Tasarım, kurucu ortakların mesleki birikimleri ve çalışma ekibinin enerjisiyle Türkiye’de pek çok önemli projenin çözüm ortağı oluyor. Firma, 2009 yılı sonuna kadar “EA Aydınlatma” olarak çalışmalarını sürdürdü. Aydınlatma alanında uluslararası başarı kazanmış markaların temsilciliklerini üstlenerek, aydınlatmanın her alanında mimar ve işverenle birlikte çalışarak birçok projede yer aldı. 2010 yılında “EA Tasarım”a dönüşen firma, aydınlatmanın yanı sıra mobilya ve çeşitli mimari ürünleri de bünyesine katarak sektördeki alanını genişletiyor. Aydınlatmada başta Artemide, XAL, Morosini, Next, Axo, Italamp, Yamagiwa, Anta, Bover gibi tasarımın ön planda olduğu firmalarla çalışan firma, mobilya lanında ise Pedrali, Thonet, Kristalia, Kusch+Co, Sellex, Martex gibi tasarım ağırlıklı markalarla işbirliği yapıyor. Mimariyi tamamlayıcı nitelikteki ürün grupları arasında ise, akustik tavan konusunda dünyanın sayılı uzman markalarından olan Patt ve bölücü paneller söz konusu olduğunda, eşsiz bir kompozit malzeme olan Design Komposite öne çıkıyor. www.ea.com.tr • Farmatek, İstanbul, 2009 • Open Mutfak, Tasarım: Atilla Kuzu
ARALIK 10 / OCAK 11 - XXI 88
REFERANS PROJE - ASMA TAVAN ve BÖLME PANEL SİSTEMLERİ
Trimline 1997 yılında mimarlık hizmetleri amacıyla kurulan ve TRIMline markası altında Modüler Bölme Duvar Sistemleri üretimine odaklanan şirket, ürün geliştirme, tasarım, üretim ve montaj ile hizmet vermeye başladı. Tüm bina projelerinde, tasarımcılar artık bölme sistemlerini, üç boyutlu bir kavram olarak tasarımlarının vazgeçilmez bir parçası olarak kabul ediyor. Firmanın sunduğu sistemler; basit, hızlı montaj ve demontaj kolaylığıyla limitsiz tasarımların önünü açıyor. Kullanıcılara sunulan, TRIMline Omega 70 / 100, TRIMline Snap; Straehle 2000 / 2300, 3400, T Sistemleri, TRIMline Akustik Ahşap ve Nüsing Hareketli Bölme Duvar Sistemleri ile oluşturulan klasik ekonomik bölme duvarlar, derzli ve klipsli bölme duvarlar, strüktürel yapışma camlı bölme sistemleri, ahşap profilli camlı bölme duvarlar, düşey profilsiz tek camlı bölme duvarlar, akustik ahşap paneller ve hareketli kaydırılıp toplanabilir bölme duvar sistemleri ile mekanlarda sonsuz tasarım seçenekleri oluşturulabiliyor. www.trimline.com.tr • NTV Stüdyoları, İstanbul, 2009 • Sabiha Gökçen Havaalanı, İstanbul, 2009 • Türktelekom Şubeleri, 2009 • İş Bankası Şubeleri, 2009 - 2010 • ATV Turkuvaz Yayıncılık, İstanbul, 2010 • Akbank Operasyon Merkezi, Kocaeli, 2010 • Albaraka Türk Genel Merkezi, İstanbul, 2010 • Areva Enerji GM, İstanbul, 2010 • Asya Bank Operasyon Merkezi, İstanbul, 2010 • Çelebi Holding, İstanbul, 2010 • Gediz Üniversitesi Rektörlük Binası, İzmir, 2010 • Genpower Genel Merkezi, Ankara, 2010 • JTI Ofisleri, Almatı, 2010 • Koza-İpek Holding, Ankara, 2010 • Yapı Kredi Bankası Operasyon Merkezi, Kocaeli, 2010 (en alt sırada)
aralık 10 / ocak 11 ajandasI ... - 31 Aralık
"Mimar Sinan İstanbul'da Palladio'yu Ağırlıyor" Panel ve Sergisi
Sergide mimar Andrea Palladio'nun çalışmalarının tanıtılması için seçilen yapılarına ait 17 adet mimari maket yanında, binaları ve bunların kentsel yerleşmede ya da kırsal peyzajdaki konumları bazı çizimleri eşliğinde sunuluyor.
... - 8 Ocak 2011
"Büyük Bir Kentteki Küçük Problemler" Sergisi
1966 yılında doğan Frankfurt'lu sanatçı Tobias Rehberger'in geniş bir kapsama yayılan işleri, sanat, yaşam ve tasarım
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür Merkezi, Fındıklı, İstanbul
www.msgsu.edu.tr
Akbank Sanat, Beyoğlu, İstanbul
www.akbanksanat.com
Kadir Has Üniversitesi, Cibali Kampüsü D Blok, Cibali, İstanbul
www.iksv.org
İTÜ Taşkışla, Elmadağ, İstanbul
en.nai.nl
İstanbul Kültür Üniversitesi, Önder Öztunalı Salonu, Ataköy Yerleşkesi, Ataköy, İstanbul
www.iku.edu.tr
Dış Ticaret Kompleksi B Blok, Bahçelievler, İstanbul
www.designturkey.org.tr
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu, Fındıklı, İstanbul
www.msgsu.edu.tr
CNR Fuar Merkezi ve WOW Istanbul Hotels & Convention Center, Yeşilköy, İstanbul
www.yalitimkonferansi2010.org
santralistanbul, Eyüp, İstanbul
www.santralistanbul.org
Vakko Genel Müdürlüğü, Nakkaştepe İstanbul
www.petratr.com
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Beyoğlu, İstanbul
mimarist.org
İstanbul
www.yalitimyarismasi.com
arasındaki etkileşim anına hem çağdaş hem de duyusal bir şekilde odaklanıyor.
2 - 3 Aralık
Uluslararası İstanbul Tasarım Sempozyumu
“Neden Tasarım, Neden Bienal?” sorusunun gündeme taşınacağı sempozyumda; tasarımın etkileşimde olduğu insan, çevre, kültür, politika, ekonomi, eğitim, teknoloji ve bilim gibi alanlarla ilişkisi tartışılacak.
6 - 8 Aralık
Hollanda Mimarlık Enstitüsü Tartışma Turları: İstanbul
Konusu, "kentsel dönüşümde halk katılımı deneyimleri" olan bu buluşmanın temel amacı Amsterdam ve İstanbul'daki kentsel dönüşüm projelerinde rol oynayan Hollandalı ve Türk paydaşları, katılımcı bir ortamda bilgi ve deneyimlerin paylaşılması için bir araya getirmek.
6, 27 Aralık
İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Konuşmaları
Mimarlık kültürünü geliştirmek, konuşulur ve tartışılır kılmak amacıyla mesleğin pratik ve teorik alanlarından kişilerin sunumlarından oluşan ilk dönemin konuşmacıları Arman Akdoğan ve Ömer Selçuk Baz.
7 - 26 Aralık
Design Turkey Endustriyel Tasarım Ödülleri Sergisi
Sergi kapsamında 8 Aralık günü, tasarımın topluma faydasını ve tasarımcıların sosyal sorumluluklarını tartışmayı amaçlayan “Sorumlulukla Tasarım” başlıklı bir de konferans düzenleniyor.
ARALIK 10 /OCAK 11 - XXI 90
ajanda
9 Aralık
9 - 11 Aralık
40. Yunus Aran Konferansı: “Uluslararası Koruma İlkelerinin Yan Etkileri: 1964 Venedik Tüzüğü”
2001 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen Yunus
“Bir Enerji Stratejisi: Yalıtım” Konferansı
Konferans, yalıtım sektörünün çatı derneği İZODER tarafından
Aran Konferansları’nın 40. konuğu Prof. Dr. Cevat Erder.
Türkiye'de yalıtım bilincini geliştirmeye, yalıtımın ülke ekonomisine ve bireylere sağladığı faydaları anlatmaya yönelik çalışmalarını bir adım öteye taşımak amacıyla düzenleniyor.
10 Aralık - 23 Ocak 2011
The New Italian Design 2.0 Sergisi
Küratörlüğünü ve projelendirmesini Andrea Branzi'nin üstlendiği sergide, ürün tasarımı üzerine 165, grafik üzerine 30, takı, çanta ve aksesuarlar gibi kişisel objeler üzerine 54, araştırma üzerine 14, food design üzerine 14, iç mekan tasarımı üzerine 5; toplam 282 proje sunuluyor.
13 Aralık
Beşikten Beşiğe Konferansı
Petra'nın ÇEDBİK ve Vakko işbirliğiyle düzenlediği konferansta eski Greenpeace eylemcisi Micheal Braungart'ın konuşması saat 18.00'da başlıyor.
4 Şubat 2011 (son başvuru)
Kadıköy İskelesi ve Yakın Çevresi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından düzenlenen yarışmada; mimarlık öğrencilerinin kent, kentsel mekan ve değişen gereksinimler karşısında bu mekanların yeniden değerlendirilmesine yönelik özgün fikirler üretmelerinin teşvik edilmesi amaçlanıyor
1 Nisan 2011 (son başvuru)
İzocam 11. Yalıtım Yarışması
İzocam tarafından onbirincisi düzenlenen yarışmanın konusu, yüksek binalarda enerji etkin yapı kavramına yaratıcı yaklaşımlar getirilmesi. Yarışmada Multi Konfor Bina tanımına göre ve pasif ev bileşenleriyle çok amaçlı bir kule tasarlanması amaçlanıyor.