xxi_mart_2011

Page 1

xxi.com.tr

BANYO MUTFAK REFERANS DOSYASI

SAYI 97 MART 2011 9 TL (KKTC 10 TL)

SOKAĞA AKAN MERDİVEN

LYONS'TAN ENSTİTÜ YAPISI

AZİZ SARIYER ECE YALIM DESIGN STUDIO ERA ŞEHİRCİLİK, MİMARLIK NORM MİMARLIK WEST 8

BU DERGİ İÇİN AĞAÇ KESİLMEDİ

yaz›sıyla GÜLSÜM BAYDAR

XXI < MİMARLIK TASARIM MEKAN < SAYI 97 < MART 2011 < ECE YALIM DESIGN STUDIO < ERA ŞEHİRCİLİK, MİMARLIK < LYONS < NORM MİMARLIK < SARIYER < WEST 8

Y‹RM‹B‹R M‹MARLIK TASARIM MEKAN



Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekân Depo Yayıncılık adına sahibi ve yayın yönetmeni Kuyaş Örs yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş

KAMUSAL MEKANIN UZANTISI

hulya@depo.com.tr endüstriyel tasarım editörü Elif Esmez elif@depo.com.tr yardımcı editör Merve Taşpatlatan merve@depo.com.tr reklam müdürü Burcu Hinginar Akıncı okuyucu ilişkileri sorumlusu Manolya Nurgün grafik tasarım Aslıhan Özgen sayfa tasarım ve uygulama Doğukan Bilgin kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu web tasarımı Ufuk Demirgüç Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz kapak fotoğrafı Güney Batı TAFE Enstitüsü, Victoria, 2010, © Dianna Snape Photography basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Depo Yayıncılık Hacı İzzet Paşa Sokak Rota 1 Apartmanı 12/2 34427 Gümüşsuyu İstanbul 0212 251 1811 xxi@depo.com.tr genel dağıtım DPP Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Depo Yayıncılık’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz.

Bu ay XXI proje bölümünde yer alan West 8 tasarımı Lincoln Park, Miami Beach kentindeki senfoni binasına komşu konumunun avantajını kullanarak özellikle geceleri canlı bir kamusal alan yaratılması hedeflenerek kurgulanmış. Parkı kendi içinde bir alan ya da bir meydan olarak değil de daha mütevazi bir yaklaşımla içinde bulunduğu bağlamın bir uzantısı olarak kurgulayan West 8’in projesinin başarısı parkın gece kullanımının çeşitliliğinde ve canlılığında gözlemlenebiliyor. Öncelikli olarak kamusal mekan ile ilişkisi göz önünde bulundurularak tasarlanan bir diğer yapı ise kapağa da taşıdığımız Güney Batı TAFE Enstitüsü Warrnambool Kampüsü. Avustralyalı mimarlık ofisi Lyons tarafından tasarlanan yapı, ana girişinin yer aldığı daha canlı olan sokağa bakan cephesine yasladığı sirkülasyon alanıyla

kamusal ile özel arasındaki geçişi yumuşatıyor. Bu bir yandan sokağın etkisinin iç mekana taşınmasını sağlarken diğer yandan da merdivenlerdeki hareketliliği sokağa yansıtarak yapının kamusal yüzünün kente katılmasına ön ayak oluyor. Forum İstanbul ise kamusal mekan ile kurulan bu ilişkilenme biçiminin, yani kamusal mekanın bir uzantısı olarak projeyi kurgulamanın tam tersi bir yaklaşım sergiliyor. Otoyollar ve yeni gelişmekte olan alanlarla çevrili olan alışveriş merkezi, kamusal alanla ilişkilenmektense kendi içinde bir kamusallık yaratmayı deniyor. Benimsediği "şehir içinde şehir" konseptiyle İstanbul Forum, farklı geometrilerin bir aradalığıyla bir mimari dil çeşitliliği üretiyor.

XXI


güncel

proje

6 güncel projeler

28 görüntü-ses parkı

Miami Beach'te geçtiğimiz aylarda ziyaretçilere açılan West 8 tasarımı Lincoln Parkı, mütevazi boyutlarına karşın geniş algılanması fikriyle kurgulanmış bir kentsel alan.

32 SOKAĞA AKAN MERDİVEN

MART 2011 - XXI 2

İçİndekİler

Lyons tarafından güney batı tafe enstitüsünün warrnambool kampüsü için geliştirilen proje sokaktaki kamusal mekanı yapının içerisine taşımak amacıyla sürkilasyon alanlarını ana cepheye dayıyor. Böylelikle kampüs içerisindeki hareketli eğitim hayatıyla kentsel yaşam etkileşiyor.

38 BOĞAZİÇİ’NİN SÜREKLİLİĞİ

16 eşİk cİnlerİ / gülsüm baydar

Karşı-laşmaların Mekanları

Boğaziçi’nin doğal ve kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak Norm Mimarlık tarafından yenilenen yapı, güneş ışınlarına göre düzenlenen ahşap cephesiyle Kuruçeşme sahilinde göze çarpıyor.



44 şehİr İçİnde şehİr

Bayrampaşa'daki Forum İstanbul Alışveriş Merkezi, malzeme ve kütleleriyle sunduğu çeşitlilikle ziyaretçilerine tanıdık bir alışveriş ortamı yaratıyor.

ürün 56 ürün haberlerİ 64 yenİ banyo deneyİmlerİ

Duravit, Almanya’daki Yönetim ve Tasarım merkezi Design Center’da yaptığı toplantıda 17 ürün serisi ve 70’in üzerinde ürün tanıttı.

48 özerk ofİsler

Frame ofis mobilya sistemi, günümüz ofislerinde çalışanların motivasyonunu artırıcı en önemli niteliklerden biri olan özerklik prensibinden yola çıkıyor.

66 kesİntİsİz görünüm

İçİndekİler

68 Banyo, mutfak ve sERAMİK referans dosyası 52 kİşİye özel depolama

MART 2011 - XXI 4

Tepta Aydınlatma'nın temsilciliğini üstlendiği, Antrox firmasının mimari aydınlatmalar için sunduğu yeni çözüm cold cathode (soğuk katod), özellikle cephe uygulamalarında kesintisiz bir görünüm sunuyor.

Delta Mobilya'nın Nicol markası için tasarlanan ve sınırlı sayıda üretimi gerçekleştirilecek olan 12 parçalık Container serisini, tasarımcısı Aziz Sarıyer anlattı.

84 ajanda

Çimstone Elmor Geberit Grohe Kalebodur Kalevit Seranit



YENİ YAŞAM MERKEZİ Tasarımı KG Mimarlık tarafından yapılan Akbatı Residences ile Design Development Group tasarımı Akbatı Alışveriş ve Yaşam Merkezi'nin 2011’de tamamlanması öngörülüyor.

MART 2011 - XXI 6

güncel

Esenyurt-Bahçeşehir'de konumlanan Akbatı Alışveriş ve Yaşam Merkezi içerisinde bir alışveriş merkezi ve konut kuleleri yer alıyor. Akiş Gayrimenkul Yatırımı tarafından geliştirilen projenin 2011 içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Alışveriş merkezi tasarımı Design Development Group, rezidansların tasarımıysa KG Mimarlık tarafından birbirleriyle uyum içerisinde gerçekleştirildi. Akbatı’daki dairelerde ferahlığı artırmak adına planlanmış olan 3,5 metre kat yüksekliği; ses yalıtımını sağlayabilmek adına TEM tarafına yapılacak olan ses duvarı;

akıllı ev sistemi, interkom, alarm ve izleme sistemleri projenin ana özelliklerinden birkaçı. Akbatı Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde ise 200’e yakın mağaza, dokuz sinema salonu, restoranlar, çocuk oyun ve eğitim alanları yer alacak. Dört katlı alışveriş merkezi ile iç içe geçmiş sosyal alanların üzerinde yükselen 21 katlı Mavi Kule ve 11 katlı Yeşil Kule’de düz dairelerin yanı sıra loft, teraslı, penthouse ve dubleks seçenekleri de olan 348 daireden oluşuyor. 77 metrekarelik 1+1 daireden 571 metrekarelik 6+1’e kadar farklı konut seçenekleri sunuluyor.



GENÇ MİMAR ADAYLARINA BURS Mimar Emre Arolat, İpekyol Tekstil Fabrikası projesiyle kazandığı 2010 Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü, kendisinin de 1986 yılında mezun olduğu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerine burs olarak bağışlıyor. MSGSÜ Mimarlık Fakültesi lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin yararlanabileceği bir araştırma-anlama bursu olan EAA Araştırma-Anlama Bursu (EAAB) 22 Şubat'ta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu'nda düzenlenen bir tanıtım toplantısı ile duyuruldu. Başvuruları 22 Şubat 25 Nisan 2011 tarihleri arasında kabul edilecek olan EAA Araştırma-Anlama Bursu (EAAB)Yürütme Kurulu’nda aynı zamanda bursun 2011 dönemi seçici jürisi olarak da görev yapacak olan Prof. Dr. İhsan Bilgin (İstanbul Bilgi Üniversitesi), Emre Arolat (EAA), Nil Aynalı (EAA), Prof. Dr. Suphi

Saatçi (MSGSÜ) ve Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan (MSGSÜ) bulunuyor. Başlangıç kaynağını 2010 Ağa Han Ödülü maddi tutarından alan EAA Araştırma-Anlama Bursu (EAAB) gelecek mimarlık ortamı için durum odaklı bir mimarlık kavrayışını teşvik ederek bu kavrayışa yönelen güçlü adımları hem maddi bir kaynak hem de bir etkileşim ortamı aracılığıyla desteklemeyi amaçlıyor. EAA Araştırma Anlama Bursu’nun, EAA var olduğu sürece devam etmesi öngörülüyor. sağda: EAA tasarımı İpekyol Tekstil Fabrikası, fotoğraf: Cemal Emden

KULE ZANAATİ

MART 2011 - XXI 8

güncel

Nisan'da AA-İTÜ işbirliğinde düzenlenecek olan Crafted Tower atölyesine son başvuru 18 Mart'ta. 16-24 Nisan 2011 tarihlerinde Architectural Association (AA), İTÜ ile işbirliği içinde bir atölye çalışması düzenleyecek. 10 günlük planlanan AA İstanbul Küresel Okulu'nun ana amacı yerel inşaat tekniklerindeki karmaşıklık formlarını yeniden incelemek ve incelenen karmaşıklığın çağdaş dijital tasarım düşüncesi/üretimiyle yüksek strüktürler bağlamında ilişkilendirmek. Yerel zanaatler, farklı seviyelerde birbirileriyle ilişkilenen çeşitli altsistemlerden oluşan malzeme sistemleri olarak ele alınacak. Bu organizasyonel mantık yüksek strüktürlerin iç ve dış sistemlerinin geliştirilmesi için kullanılacak, böylelikle 19. yüzyılın sonlarından beri sabit bir organizasyonel strüktüre ve biçimsel dile sahip olan kule tipolojisi zorlanacak. Atölyelerin parametrik araçları Rhino ve Grasshopper olacak, VB.net ve Processing kullanılarak Grasshopper içinde script yazılacak. Çeşitli parametrik platformların kullanımı ve bunun sonuçları

katılımcıların parametrik tasarım konusunda seçilen farklı yaklaşımları kavramasını sağlayacak. Öğrencilerin 3-4 kişilik ekipler halinde çalışmaları bekleniyor. Öğrencilere Rhino, Grasshopper ve Processing yazılımlarını tanıtan kısa bir seansın ardından stüdyo, farklı proje tanımlarıyla aynı hedefe ilerleyen birimlere ayrılacak. Atölye İstanbul'un farklı noktalarına düzenlenen turlarla coğrafi ve tarihi çeşitliliğinin avantajlarından yararlanmayı hedefliyor. İstanbul'un kendine özgü sanatsal ve tarihi dönemleri zanaatler üzerinden incelenecek. Stüdyoda sürdürülen ekip çalışmasının yanı sıra bir dizi seminer ve konuşmayla bilgisayar destekli tasarım ve İstanbul'un çağdaş mimarisi hakkında bilgi verilecek. Öğrenciler için son başvuru tarihi 18 Mart. Detaylı bilgi için: http://istanbul.aaschool.ac.uk



LEVENT'TE ÇEVRECİ BİNA Tekfen Emlak Geliştirme Grubu tarafından 2010 yılında tamamlanan Levent Ofis, Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenecek uluslararası gayrimenkul fuarının “MIPIM Awards” ödülleri çerçevesinde, Yeşil Binalar kategorisinde üç finalistten biri oldu. Cannes’da bu yıl 8-11 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek olan MIPIM Fuarı çerçevesinde düzenlenen MIPIM Awards’ın yedi kategorisinde finalist olmaya değer görülen toplam 21 proje, fuar boyunca sergilenerek ziyaretçilere tanıtılacak. 27 ülkeden 100 farklı proje arasından, Yeşil Binalar kategorisinde İtalya’dan 3M İtalya Genel Müdürlük Binası ile Almanya’dan yeni Deutsche Bank Kuleleri ile birlikte finale kalan Levent Ofis, tasarımından uygulamaya kadarki sürecin her adımında yeşil bina olarak projelendirildi.

MART 2011 - XXI 10

güncel

Alman Juan Pablo Molestina’nın konsept tasarımını yaptığı projenin

uygulama aşamasında, grubun daha önce Tekfen Tower’da da birlikte çalıştığı Swanke Hayden Connell Architects (SHCA) yer aldı. Projenin tasarımında Amerikan Yeşil Binalar Konseyi tarafından verilen LEED Sertifikası kriterleri uygulandı. LEED Sertifikası kriterlerinin doğru uygulanması konusunda ise Altensis firmasından danışmanlık hizmeti alındı. Levent Ofis, tasarım kriterleri, inşaat planlaması, işletim senaryosuyla daha konforlu, sağlıklı ve verimli bir yaşam alanı sunarken, hem kullanıcısına hem de çevresine dost bir bina olması planlanıyor. Çevre dostu projede, çalışanların yaşam kalitesinin artırılması ön

planda tutuldu. Özel olarak seçilen ve tüm cepheyi saran bitkilendirmeyle binanın ısı kazanımı dengelendi ve akılcı şekilde seçilen mekanik sistemlerle ekonomik açıdan en yüksek enerji verimliliğinin sağlanması amaçlandı. Yapı içerisinde oluşturulan kat bahçeleri ile bir yandan kullanıcılara doğal hava alma imkanı, bir yandan da yeşilin her an hissedildiği konforlu bir ofis ortamı yaratıldı. Çevreye saygılı birçok uygulama sayesinde Levent Ofis projesinde, enerji tüketiminde standartların belirlediği bir binaya göre en az yüzde %35 tasarruf yapabileceği simulasyon ile kanıtlandı.

Levent Ofis’in LEED Sertifikalandırma sürecinde halihazırda “sistemin devreye alma” aşaması devam ediyor. LEED Sertifikası kapsamında çevrenin kirlenmesini engelleyecek önlemlerin alınması, kullanıcıların yaşam kalitelerinin artırılması, enerji tasarrufu, yerel ve nitelikli malzeme kullanımı gibi tüm kaynakların verimli ve etkili kullanımına öncelik veriliyor. Bunun yanı sıra arazi seçimi ve inşaat faaliyetleri sırasında arazinin ve çevrenin korunması, binanın yalıtım değerlerinin yüksek ve enerji kaybının en az seviyelerde olması gibi kriterlerin LEED Sertifası kapsamında yerine getirilmesi gerekiyor.



TÜRKİYE'DEN OFİS ULUSLARARASI ARENADA Yazgan Tasarım Mimarlık’ın iki farklı projesi Mies van der Rohe Ödülü 2011’e aday gösterildi. Ankara Arena

Yazgan Tasarım Mimarlık’ın 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası için gerçekleştirdiği Ankara Arena ve Kerem Yazgan, Burak Turgutluoğlu tarafından tasarlanan “Modsim Modelleme ve Simülasyon Araştırma ve Uygulama Merkezi” projeleri Mies van der Rohe Ödülü 2011’e aday gösterildi. Avrupa Komisyonu ve İspanya merkezli Mies van der Rohe Vakfı tarafından ortaklaşa verilen Mies van der Rohe Ödülü diğer adıyla Avrupa Birliği Çağdaş Mimarlık Ödülü Avrupa’nın en prestijli mimarlık ödülleri arasında olma özelliğini taşıyor. 1987 yılından bu yana her iki senede bir, o dönemde inşası tamamlanmış yapılara verilen ödül, mimarlık alanında yeni fikirleri değerlendirmeyi ve tanıtmayı hedefliyor. Nisan ayında verilmesi beklenen ödülün değerlendirilmesi Mohsen Mostafavi, Ole Bouman, Anne Lacaton, Annette Gigon, Yvonne Farrell, Zhu Pei, Tarald Lundevall ve Lluis Hortet’ın oluşturduğu jüri tarafından gerçekleştirilecek.

ODTÜ MODSİM

MART 2011 - XXI 12

güncel

DEMİROK'UN YAKLAŞMALARI Coşkun Demirok’un tuval ve desenlerinden oluşan "Yaklaşmalar" adlı sergisi 9 Mart-2 Nisan 2011 tarihleri arasında Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde izlenebilir. 1970’li yıllardan beri Almanya’da yaşayan ve mimarlık formasyonundan gelen Demirok’un yapıtlarında iki boyutlu yüzey üzerinde mekan yaratma eylemi dikkat çekiyor. Sanatçının son sergisinde izleyici kesişen, birbirini iten, çeken çizgiler ve lekelerin peşinde izleri takip ederek tüm bunların yarattığı gerilim ve enerji içinde varolma sürecine tanıklık etmişti. Demirok’un İstanbul’da açacağı bu sergide yapıtlar, "yaklaşmalar" kavramını içeriyor. Sanatçının sergiyi hazırlama sürecinde İstanbul’da geçirdiği zaman bireyin uzun yıllardan sonra kendi kültürüne, diline ve en önemlisi İstanbul’a yaklaşması ve diyalog kurması. İzleyicinin Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde göreceği yapıtların düşünsel zemini Düsseldorf’ta atılmış,

bunu en iyi gösteren örnekleri ise Demirok'un desenleri. Sergide ayrıca dikkat çeken diğer bir husus ise sergi mekanına göre hazırladığı diptikler, triptikler ve diğer resimlerle Demirok'un galeride bir tür yerleştirme gerçekleştirecek olması. Sergi için Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak bir kitap da hazırlanıyor.



YATAY OFİS Bakırköy'de açılacak olan Marmara Forum Alışveriş Merkezi ve Marmara Forum Garden Office'in mimari tasarımı Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından gerçekleştiriliyor.

MART 2011 - XXI 14

güncel

Multi Development Türkiye ve Area Property Partners’ın Marmara Forum Alışveriş Merkezi ve Marmara Forum Garden Office projeleri 2011 yılı başında hizmete açılıyor. Bakırköy’de 106 bin metrekare arsa üzerinde 375.000 metrekare inşaat alanı bulunan Marmara Forum, “alışveriş merkezi” ve “garden office” olmak üzere iki bloktan oluşuyor. 30 bin metrekarelik alan üzerine kurulan Marmara Forum Garden Office, dünyada son yıllarda gökdelenlere alternatif olarak gelişmeye başlayan, çalışan verimliliği ve sürdürülebilirliği gözeterek tasarlanan yatay ofis mantığıyla inşa ediliyor. Marmara Forum Garden Office’te ihtiyaca göre bölünebilir ya da birleştirilebilir 2.500 metrekare civarı büyük ofislerin yanı sıra 8x16 metrelik tek kullanıcılı ofisler de yer alıyor. Binada kolonların minimal kullanımından doğan üç metre yüksekliğindeki tavanlar sayesinde ferah ofis alanları elde ediliyor. Beş katlı Marmara Forum Garden Office, iç mekanlarda yer alan yeşil peyzaj alanları ve çalışanları bir araya getirmeyi amaçlayan avlularıyla doğayla bütünleşmiş bir iş ortamı yaratıyor. Marmara Forum Garden

Office’in sosyal alanları 2.000 metrekareye ulaşıyor. Binayı çevreleyen su kanallarının üzerinde ve kenarında oluşturulan ahşap oturma mekanları ve yeşil alanlar bölgenin havasını tamamen değiştirirken iç mekanlarda yaratılan bahçeler farklı birimleri birbirinden ayırma işlevini de yerine getiriyor. Gün ışığından en yüksek seviyede yararlanmanın aracı olan saydam cephelerde ışığı kontrollü olarak içeri alan yüksek performanslı camlar, güneşin yönüne göre yerleştirilen güneş kırıcı panellerle destekleniyor. Marmara Forum Alışveriş Merkezi, Multi Development Türkiye’nin Türkiye’deki dokuzuncu, İstanbul’da ise ikinci alışveriş ve yaşam merkezi. Marmara Forum, 130.000 metrekare kiralanabilir alanıyla yerli ve yabancı yaklaşık 300 markaya ev sahipliği yapacak. Marmara Forum beş bin metrekarelik terasıyla Marmara Denizi’ne açılan yeme içme katı, deniz manzaralı terası, su kanalları ve yeşil alanlarıyla bölgede önemli bir sosyal alan oluşturmayı hedefliyor.



KARŞI-LAŞMALARIN MEKANLARI

mart 2011 - XXI 16

Eşİk cİnlerİ

Kutluğ Ataman’ın fotoğraf ve video enstelasyon çalışmalarından oluşan İçimdeki Düşman sergisi 10 Kasım 2010 - 6 Mart 2011 tarihleri arasında İstanbul Modern’de yer alıyor. Serginin başlığı, içeriğiyle eklemlendiğinde, yapısalcılık sonrası söylemlerin kimlik tanımlamalarının mükemmel bir aforizması niteliğinde. Sergiyi izleyici ile izlenen öznelerin karşılaşmalarından oluşan bir enstelasyonlar dizisi olarak tanımlamak mümkün. İzlenenler heteroseksüel, beyaz, genç, sağlıklı, rasyonel ve geçerli bir meslek sahibi olanları "normal" varsayan toplumsal normların doğrudan ya da dolaylı olarak sınır dışı ettikleri: travestier, saplantılı tutkuları olanlar, dilenciler, hastalar, yaşlılar ve yoğun spiritüel deneyimler yaşayanlar.1 Ancak gerek yapısalcılık sonrası gerek psikoanalitik öğretiler öteki diye adlandırıp dışladıklarımızın aslında her zaman kendi içimizde olduğunu anımsatırlar. Kendimiz olmak için, kendi kimliğimizi mutlak sınırlarla tanımlamak için hep kendimiz-olmayan’a gereksinimimiz vardır çünkü. Birşeyleri dışarıda bırakmalıyız ki kendimiz varolabilelim.

gülsüm baydar gulsum.baydar@ieu.edu.tr

İçimdeki Düşman sergisinde yer alan video enstelesyonları sıradışı öznelerin anlattıkları bireysel öyküleri içeriyor. İzleyici hep ötekiler ile karşılaşma ve onları dinleme konumunda. Ancak bu enstelasyonların hiçbirisi herhangi bir mekanda ekran karşısında edilgen bir özne tarafından izlenmek üzere hazırlanmamış. Ataman sergisinden söz ederken şöyle diyor: "Eğer belgesel yapsaydım bunları sinemada ya da televizyonda gösterirdim ve en baştan ona göre tasarlardım. Eğer belgesel yapıyorsan, konuşan insanları çekmek yapabileceğin en sıkıcı en basmakalıp şeydir. İnsanların niye insanları konuşturduğumu, enstelasyonlarımın nasıl işlediğini düşünmelerini istiyorum. Seyirciyi, filimleri ve şahısları göründükleri gibi kabul etmeye değil de alt metine bakmaya (…) davet ediyorum."2

Ataman, bu tür bir iletişimi çektiği filmin kurgusuyla sağladığını ifade ediyor. Bu bağlamda bakınca enstelasyonların hem sıralanış, hem de sergileniş biçimleri, yani mekansal konumlarının tasarımı da kendi iç kurguları kadar önemli. Sergideki enstelasyonlarda anlatılan öyküler karşısında edilgen kalmanın neredeyse olanaksız olduğu gerçeği bir yana, her öykünün izleyicisiyle kurduğu ilişkinin mekansal boyutu da alabildiğine çarpıcı. Öykülerin tümü kimliklerin nasıl kurulduğu/kurgulandığına dair. Öykü sahiplerinin izleyicileriyle karşılaşma biçimlerinin tasarımı ise karşılaşmanın dinamiğinin çok önemli bir belirleyicisi. Aydınlık giriş kısmında yer alan "Cennet" ilk bakışta normatif diye tanımlanabilecek kimliklere sahip Güney Kaliforniya’nın zengin Orange Country bölgesinde yaşayan yirmi dört bireyin her birinin kendi öyküsünü ayrı bir ekrandan sunuyor. Önce her gün karşılaşabileceği türden yirmi dört yüzle birden karşılaşan izleyici, ancak her ekranın önündeki kulaklığı takıp karşısındaki öyküyü dinlediğinde, yani öykünün öznesiyle başbaşa kaldığında, bu bireylerin "norm dışı" ama markalaşmaya aday bir kültürel kimlik yaratmak için gösterdikleri çabayı algılayabiliyor. Gene giriş mekanında yer alan "Bu Bir Fasit Daire"de, Berlin’de yaşayan Jamaikalı bir göçmen deneyimlerini anlatırken Alman toplumuna dair yaptığı genellemeler, ırkçılık söylemini yineler nitelikte. Dairesel biçimde yerleştirilmiş on iki ekran hep kendi yüzünü yansıttığından “konuşan özne aynı zamanda kendi yayınının alıcısı” durumunda.3 Burada izleyicinin dairenin merkezinde değil dışında konumlandırılması belirleyici. Merkez konumda hitap edilen duruma girecek iken, dışında olması sayesinde ekranlarda birbirlerini dinle(me)yen birbirinin eşi yüzleri izlerken kendi çelişkilerinin, kendi fasit dairelerinin, ve kimi zaman kendini bile duyamayabileceği gerçeğinin ayırdına varması mümkün kılınıyor.


Her iki enstelasyonda da ekranların iki yüzeyli yansıtıcı özelliği ve bir orta mekan yaratacak şekilde yerleştirilişleri izleyiciye öykü kahramanlarının saplantılı dünyasının içinde ya da dışında konumlanma seçimini sunuyor. Bu iki deneyim birbirinden alabildiğine farklı. Ekranlar düzeneğinin ortasında konumlanmak müze mekanından, diğer izleyicilerden ve diğer enstelesyonlardan soyutlanıp Veronica Read’in ya da Stefan’ın dünyalarının parçası olmak demek. Sadece onların seslerini duymak, sadece onların ve saplantı nesnelerinin çoklu görüntüleriyle başbaşa kalmak, ben ve öteki ayırımını tersine çevirip izleyiciyi saplantılı dünyaların ötekisi konumuna koyuyor. Ekranlar düzeneğinin dışında yer almak ise analitik ve nesneleştirici bir bakış açısını beraberinde getiriyor. Bu durumda tüm ekranları aynı anda izlemek olanaksız olduğundan izlenecek ekran seçilip görüntüler ve sesler soyutlanmaya açık hale gelerek ben-ve-öteki

ayırımı normatif kabullenmelerdeki statüsüne yeniden kavuşuyor. Bu mekansal düzenlemeyi kayda değer kılan, iki durum arasındaki gidip gelmeleri sağlayarak hem ötekileştirmenin hem ötekileşmenin deneyimini sunabilmesi. Ekranların tek yüzlü olması sadece ikinci durumu, orta mekanların yokluğu sadece ilk durumu yaratacak iken iki konum arasındaki gidip gelme "içimizdeki düşman"la tanışmayı sağlaması açısından alabildiğine değerli. Bu iki enstelasyonun çeperlerindeki odalardan ilkinde "Peruk Takan Kadınlar" yer alıyor. Ataman, farklı toplumsal katmanlardan gelen ve farklı nedenlerle peruk takan dört kadının (eylemci, kanser hastası, türbanlı ve transseksüel) video çekimini aynı odaya koymanın Türk toplumunun bir portresi olan beşinci bir ekranı gündeme getirdiğini söylüyor.4 Bu başlıbaşına güçlü bir söylem. Ancak bu enstelasyonu daha da güçlü kılan peruk takan dört farklı öznenin aynı odaya konulması yanı sıra o odada izleyicileri ile kurdukları ilişkinin kurgusu. Dar ve uzun odanın uzun kenarlarından birinde dört ekran sıralanırken, diğeri boyunca yerleştirilen sırada izleyiciler konumlanıyorlar. Videoların tümünün sesi açık olsa da karşısına denk gelinen ekranın sesi kulağa daha net geliyor. Ekrandaki özneler ile izleyicilerinin ilişkisi, zaman zaman birbirleriyle konuşan izleyiciler arasındaki ilişkinin benzeri. Kalabalığın hep farkındasınız, ama bir özneyi dinliyorsunuz. Ancak duvar boyunca karşılıklı sıralanma düzeni biz ve ötekiler ayrımının sorunluluğunu net

17 XXI - MART 2011

"Türk Lokumu"nun ardındaki bölüm geniş bir orta alanı çevreleyen beş odadan oluşuyor. Orta alanda yer alan iki enselasyon "Veronica Read’in Dört Mevsimi" ve "Stefan’ın Odası" ise yapıları gereği birer oda oluşturuyorlar. Gene tekil ama bu kez saplantılı öznelerin öykülerini içeren bu enstelasyonlarda izleyici ekranlar düzeneğiyle dinamik bir ilişki içinde. "Veronica Read’in Dört Mevsimi" tüm zamanını evinde yetiştirdiği, senede bir kez açan 900 Hippeastrum soğanının bakımına veren bir kadına ait. Tamamen saplantısının egemenliğine giren ve kendini dahi çiçekleri üzerinden tanımlayan Veronica Read onları çocuğu, arkadaşı ve sevgilisi gibi

görüyor. Enstelasyonda iki taraflı dört video ekranı Read’in dört mevsim boyunca çiçek yetiştirme sürecini belgeliyor. Stefan’ın saplantısı ise evinde ürettiği 30 bin güve ve kelebeği bozulmadan koruyabilmek. Gene iki taraflı görüntü sunan beş videodan oluşan enstelasyonda ekranlardan biri öyküsünü anlatan Stefan’ı gösterirken, diğerleri kelebeklerin kozadan başlayan dönüşümlerini, Stefan’ın onları koruma sürecini, bu amaçla kullandığı zehiri zerkedişini, ve kelebekleri iğnelerle sabitleyip sergileyişini gösteriyorlar.

Eşİk cİnlerİ

Ataman’ın uzun bir peruk, kıpkırmızı bir ruj, parıltılı bir kostüm ve topuklu parlak ayakkabılarla dansöz kılığındaki performansını içeren "Türk Lokumu" ilk iki enstelasyon ile diğerleri arasındaki geçişte konumlanması açısından kayda değer. Siyah fonda danseden, gerçek boyutunda ve üç boyutlu olarak algılanan figür, izleyicisini "Cennet"in aydınlık mekanını izleyen dar ve karanlık bir eşikte karşılıyor. Bu konumu ile görüntü ile gerçeklik, kadın ile erkek, dansla parodi arakesitlerinde yer alarak kendini izleyen enstelasyonlar için de algısal ve düşünsel bir eşik oluşturuyor. "Cennet"te normatif olanın, "Bu Bir Fasit Daire"de ötekileştirmenin kurgusallığı keşfedilmişken bu eşiğin gerisinde normatif olanla olmayan, izleyici ile izlenen, özdeşleşilen ile ötekileştirilen ve yaşanan ile düşlenen karşıtlıkları tamamen birbirinin içine geçiyor.


İçimdeki Düşman sergisinde yer alan enstelasyonların mekansal kurguları, mekanların sadece karşılaşmalarımızı barındıran edilgen ortamlar olmadığının güçlü göstergeleri. Sergi, dışladıklarımızla yüzleşmenin bireysel, sosyal, kültürel boyutlarıyla mekanın nasıl eklemlendiğini gündeme getiren, mekanın ve mekan tasarımının gücünü hatırlatan alabildiğine etkileyici ve düşündürücü bir proje. 1 Sergilenen enstalasyonlar içinde bu tanımlamaya bire bir

MART 2011 - XXI 18

Eşİk cİnlerİ

oturmadığını düşündüğüm 1+1=1 başlıklı eseri bu yazının kapsamı dışında bırakıyorum. 2 Kutluğ Ataman: İçimdeki Düşman (İstanbul: İstanbul Modern, 2010), s. 41. 3 A.g.e., s. 77. 4 A.g.e., s. 42.

biçimde gündeme getiriyor. Peruk olgusunun bir araya getirdiği dört öznenin alabildiğine farklı dünyalardan gelmeleri, bir yandan onları izleyen müze ziyaretçilerinin de kendi kimlik kurgularına bağlı olarak özdeşleşme ve ötekileştirme arasındaki yelpazede yer alabileceğini farkettiriyor. Ruhuma Asla’ gerek içeriği, gerek mekansal yerleşimi açısından serginin belki de en çarpıcı enstelasyonu. Kendine Türkan Şoray süsü veren bir travestinin öykülerini anlattığı televizyon ekranlarını içeren loş ışıklı oda, ekranlar karşısında konumlanan, klasik döşeli ve rahat oturma köşeleri sunuyor. İzleyici konforlu bir evde televizyon izlercesine, süresi belirsiz ve aceleye taviz vermeyen bir ortama davet ediliyor. Oysa ekranlardaki sesler ve görüntüler bir o kadar evcillik karşıtı ve acımasız bir dünyanın şahidi olmayı gerektiriyor. Öykülerin merkezinde yer alan travestinin kendi ev ortamında anlattığı vahşet, sefalet, şiddet ve cinsellik dolu dünyası bir yandan sergilendiği mekanın evcimen kurgusuna aktif bir saldırı niteliğine dönüşürken diğer yandan da idealize edilen evcilliğin kendisinin ne denli kurgusal bir kavram olduğunu hatırlatıyor. "Tanıklık", "99 Ad" ve "Dilenciler"in içerikleri alabildiğine farklı da olsa, izleyicileriyle kurdukları ilişkilerin niteliği tüm sergide egemen olan konuşma/ dinleme temasını farklı yüzleriyle gündeme getiriyor: İlki sözlü, ikincisi sözsüz, sonuncusu ile tamamen sessiz.

"Tanıklık", Ermeni kimliği küçük yaşta belleğinden sildirilmiş olan ve yaşla gelen hafıza kaybı yaşayan bir kadının anlatısını, bir kişinin ayakta izleyebileceği bir kutu-mekandaki televizyon ekranından naklediyor. Bu izole edilmiş mekancık teklemeler, kopukluklar ve atlamaların, unutma ile hatırlamanın iç içeliğini ve tüm bunların getirdiği yanlızlık deneyimini biraraya getiren etkin bir ortam yaratıyor. ’99 Ad’ sözcüklerin tükendiği ruhsal bir deneyimin haykırışlarını duyuruyor izleyicisine. Farklı açılarda konumlandırılmış beş ekranda, beyaz atletli bir erkek bedeni kapalı gözlerle ve giderek şiddetlenen hareketlerle sallanarak trans durumuna geçiyor. Yerden tavana doğru konumlanan ekranlar kimliğinden koparak havalanan bedeni vurgularken, izleyici de giderek dünyevi konumundan, özneliğinden, dolayısıyla da kendisinden zihinsel olduğu kadar fiziksel olarak da uzaklaşan ve artık ulaşamayacağı bir ötekinin şahidi. "Dilenciler" serginin belki de en zor izlenen kısmı. Bu kez geleneksel bir resim sergisi düzeninde dikdörtgen mekanın çeperleri boyunca sıralanmış siyah-beyaz ekranlar kuşatıyor merkeze aldığı izleyiciyi. Her ekranda bir birey "bana" bakıyor; "bana" el açıyor. Bu karşılaşmada ses yok. Siyah-beyaz görüntüler faklı bir dünyanın, "ben"imkinden alabildiğine farklı olan ötekinin dünyasının farklılığını vurguluyor. Ya bu mekanda kalıp bu karşılaşmayla yüzleşmek ya da yüzleşilemediğinin farkına vararak çıkmak gerek; basitçe yok saymak olanaksız.

giriş sayfasında Cennet, 2006; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 önceki sayfada üstte solda: Bu Bir Fasit Daire, 2002; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 üstte ortada: Veronica Read’in 4 Mevsimi, 2002; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 üstte sağda: Stefan’ın Odası, 2004; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 altta solda: Türk Lokumu, 2007; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 altta sağda: Peruk Takan Kadınlar, 1999; Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Koleksiyonu; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 bu sayfada solda üstte: Ruhuma Asla, 2001; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 solda ortada: 99 Ad, 2002; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010 üstte: Dilenciler, 2010; Kutluğ Ataman ve Thomas Dane Gallery, Londra’nın izniyle; Yapımcı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul; Enstalasyon görüntüsü: İstanbul Modern, 2010



DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR OFİS İç mekan tasarımı Deniz Tezuysal tarafından gerçekleştirilen Nycomed Merkez Ofisi için düşünülen açık ofis sistemi, departmanlar arası bütünlüğü sağlarken aynı zamanda da çalışanlar için olabildiğince ferah ve rahat bir alan sunuyor.

MART 2011 - XXI 20

güncel

Deniz Tezuysal Projeye başlarken Nycomed firmasından, mümkün olabildiğince açık mekanlara sahip, geniş metrekarelere rahat bir şekilde yerleştirilmiş, ilerleyen zamanlarda olası büyümelere de olanak sağlayabilecek, ferah ve modern bir ofis olması yönünde bir proje tanımı geldi. Firma yeni taşınacakları bu mekanda, her departman yöneticisi için ayrı bir odaya, çalışanların sıkça ihtiyaç duymalarından ötürü mümkün olabildiğince çok toplantı odasına ve geri kalan alanlarda ise; departmanlar arası bütünlüğü hissettiren, öngörülen büyüme potansiyeline de ayak uydurabilecek, düzenli ve dönüştürülebilir bir açık ofis planlamasına ihtiyaçları vardı. Çalışanlarının uzun ve yorucu çalışma saatleri olduğunu, ofis içerisinde basık, sıkıntı veren bir atmosferden kaçınmak istediğini dile getiren firma, mekanın bir bölümünün de mutlaka dinlenme alanı olarak ayrılmasını talep etti. Merkez ofisin konumlandığı Anel İş Merkezi'nin her bir katı, orta kısımda büyük bir çekirdek ve bu çekirdeğin sağına ve solunda yer alan iki ayrı mekandan oluşuyor. Her katın mutfak, lavabo ve depo gibi servis alanları çekirdeği oluşturan kütle içerisinde düşünülmüş. Bu durumu göz önünde bulundurarak, çalışan sayısının çokluğu ve ihtiyaçların tamamen karşılanabilmesi adına, bir katın tamamına belirtilen tüm bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde 1200 m2'lik alana bir yerleşim planı oluşturuldu. Ofis, ortada bir karşılama/bekleme alanı ve bu alanın iki yanına ayrılan açık ofis alanları şeklinde tasarlandı. Firmanın ihtiyaç duyduğu toplantı odaları, ziyaretçi dolaşımının ofis çalışanlarını rahatsız etmemesi düşünülerek ana karşılama alanının bulunduğu alana koridor boyunca yan yana sıralandı. Ofis alanlarına girildiğinde, binanın güneye bakan cephesinin cam bölücülerle ofis genel alanından ayırılmış ve yönetici odaları haline dönüştürülmüş olduğu

görülebiliyor. Geri kalan tüm alanların etrafı dolaşımda hiçbir engel yaratmaması düşünülerek koridor olarak bırakıldı. Ofis alanı kendi içerisinde alçak bölücülerle departmanlara ayrıldı. Ofis içerisinde açıklık ve derinliğin bölünmemesi ilkesi benimsendiğinden, tüm bölücü paneller, alçak düşünüldü. Mekan içerisinde kullanılan diğer bölücüler ise yine şeffaflık ilkesine uyması için cam ağırlıklı olarak uygulandı. Karşılama alanında ve yönetici odalarında bölücülerin bazı kısımlarında kullanılan ceviz kaplama, ofisin genel konseptinde kendine büyük bir yer edindi. Ofisin en renkli yerinin, dinlenme alanı olarak oluşturulmuş olan binanın kuzey cephesindeki pencere önünde yaratılan mekan olduğu söylenebilir. Yine bu mekanda cam ve ceviz birlikteliğinin yanı sıra farklı renkler de kullanıldı. Mekanda oluşturulan konsepti, ahşap, beyaz ve bazı ufak detaylarda firmanın kurumsal rengi olan mavi destekliyor. Dinlenme alanı ve üst düzey yönetici odaları bu konsept dışında farklı bir karakteri olacak şekilde kurgulanan diğer iki mekan. Ofis içerisinde kullanılan ahşap işlerinin hepsini mekana özel olarak tasarlayıp, ürettirdik. Bunun dışında Nurus gibi firmalardan konsepte uyum sağlayacağını düşündüğümüz bazı mobilyaları da mekan içerisinde kullanmayı tercih ettik.

proje adı: Nycomed Merkez Ofisi proje yeri: Anel İş Merkezi işveren: Nycomed proje iç mekan alanı: 1200 m2 iç mimari tasarım: Deniz Tezuysal proje ekibi: Deniz Tezuysal, Barış Özmen, Kağan Kılıç aydınlatma tasarımı: Dekart Mimarlık Tasarım elektrik proje: Anel Elektrik mekanik proje: Anel Mekanik inşaat yapım: Dekart Mimarlık Tasarım elektrik yapım: Anel Elektrik mekanik yapım: Anel Mekanik zemin kaplamaları: Dekart Mimarlık Tasarım mobilyalar: Dekart Mimarlık Tasarım


g端ncel 21 XXI - MART 2011


HASSAS KUTULAR

FEK'E ÖDÜL

Baylan Pastanesi'nin yeni makaron kutuları Yeşim Bakırküre tarafından tasarlandı

Derin firması için Derin Sarıyer tarafından tasarlanan Fek oturma birimi, Good Design Ödülü'nü kazandı.

İstanbul’un eski pastanelerinden Baylan için tasarlanan makaron kutuları, kare, dikdörtgen ve silindir şekilleriyle makaronların lezzetinin ve şeklinin bozulmadan saklanmasına olanak sağlıyor. Kutular, tamamen

kağıt malzemeden tasarlanmasına rağmen detaylarına gizlenen işlevsel kullanımı sayesinde içerisinde sakladığı makaronların hassas kıvamını koruyacak şekilde düşünüldü.

2010 Aralık ayında Good Design Ödülleri, New York’ta uluslararası tasarım profesyonelleri, mimarlar, uzmanlar ve kültür liderlerinden oluşan bir jüri tarafından belirlendi. Derin Sarıyer tasarımı Fek oturma ünitesi, Şikago

Mimarlık ve Tasarım Müzesi’nin tasarım ödüllerinden Good Design Ödülü'ne layık görüldü. Derin, mobilya kategorisinde ödül kazanan tek Türk markası oldu. Fek, Haziran 2011’de Şikago’da düzenlenecek Good Design Show’da sergilenecek

AYDINLATMASI İÇİNDE

MART 2011 - XXI 22

güncel

Efe Urgunlu'nun No:3 için tasarladığı Divided aydınlatma ünitesi, 90 dereceye kadar her iki yana açılan tasarımıyla aydınlatmayı eğlenceli bir etkileşime dönüştürüyor. Kromajlı, lake ya da ahşap kaplamalı olarak üretilebilen ürün, kullanıcısına zengin bir renk ve malzeme alternatifiyle birlikte sunuluyor. Hem klasik hem de modern bir tasarıma sahip. Klasik bir ayaklı abajurun temel

dış çizgilerini taşıyan lamba, içinde bir sürpriz saklıyor. Ortasındaki büküm çizgisinden kenarlara doğru açılarak içerisindeki aydınlatma birimi ortaya çıktıkça, ışık kaynağının şiddeti de artıyor.

TASARIM YÖNETİMİ RAPORU Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) tarafından yayınlanan Rekabet Stratejileri Dizisi Raporlarının 13.'sü "Tasarım Yönetimi" konusunda hazırlandı. İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü öğretim üyeleri Prof.Dr. Özlem Er, Prof. Dr. Alpay Er ve endüstri ürünleri tasarımcısı Bilgen T. Manzakoğlu tarafından kaleme alınan rapor, "Tasarım Yönetimi: Tanım, Kapsam ve Uygulama"

başlığıyla TÜSİAD'ın Sabancı Üniversitesi bünyesinde uluslararası piyasalarda Türk özel sektörünün kalıcı bir pazar payı elde edebilmesi için gerekli rekabet gücü, verimlilik, teknoloji yönetimi ve kıyaslama çalışmaları yapmak amacıyla kurulan

Rekabet Forumu çalışmaları kapsamında hazırlandı. TÜSİAD Raporu konu hakkında Türkçe kaynak eksikliğini gidermeyi ve işletmelere tasarım yönetimi konusunda bir rehber kitap olmayı amaçlıyor.



DUVAR YÜNÜ Hexagon, ahşap yününden levha üretimi gerçekleştiren İsveç firması Träullit için Form Us With Love tarafından tasarlandı.

MART 2011 - XXI 24

güncel

Form Us With Love Kendi ofisimizin duvarında kullanmak üzere düşündüğümüz, ahşap yününden oluşan levhalar için bir üretici firma arıyorduk. Çünkü bu malzeme, basit, hoş görünümlü ve çevreci olduğundan ilgimizi çekiyordu. Ayrıca, duvardaki yansımayı önleyecek olması bizim için önemliydi. İsveç'te bu malzemeyi üreten tek firma olan Träullit firmasıyla işbirliğimiz böyle başladı. Başlangıçta sadece kendi ofisimiz için düşündüğümüz bu fikir, bir anda 60 yıldır üretim yapan Träullit için yeni bir ürünün ortaya çıkmasını sağladı. Farklı renklerdeki altıgen formlardan oluşan Hexagon'un üretimi de oldukça basit: Parçalar, ağaç kütüğünden kesilen dilimlerin su ve beton ile birlikte karıştırılarak kalıp içerisinde kurumaya bırakılmasından meydana geliyor. Ortaya çıkan malzeme ise, çevre dostu, suya dayanıklı ve ses izolasyonu sağlıyor. İlerleyen dönemlerde koleksiyon için yeni renk ve formlar geliştirmeyi de planlıyoruz.



FABRİKA AYARI İstanbul Bostancı'da açılacak Fabrikk Restoran'ın kurumsal kimlik ve ambalaj tasarımları grafik tasarımcı Salih Küçükağa tarafından yapıldı.

MART 2011 - XXI 26

güncel

Salih Küçükağa Fabrikk Restoran'ın kurumsal kimliğini geliştirirken Sovyet Rusyası dönemi endüstriyel yıllarından ilham aldık. Fabrikk için eski Rusya dönemi yazı karakterlerini ve grafiklerini inceleyerek o dönemin havasını yansıtacak endüstriyel ve retro göndermeler içeren modern bir restoran kimliği oluşturmak istedik. Ayrıca restoran personelinin kıyafetlerini de içeren bu projede çalışanlar, o dönemde fabrikada çalışan işçilerin giydikleri tulumlara benzer kıyafetlerle yaratılan fabrika atmosferi içerisinde hizmet verecek. Restoran ve fabrika temalarını birleştirme şansı yakaladığım bu proje benim için, oldukça heyecan verici bir süreç olarak ilerliyor.



peyzaj mİmarlığı - park - mıamı beach MART 2011 - XXI 28

görüntü-ses parkı Miami Beach'te geçtiğimiz aylarda ziyaretçilere açılan West 8 tasarımı Lincoln Parkı, mütevazi boyutlarına karşın geniş algılanması fikriyle kurgulanmış bir kentsel alan. West 8

lincoln park

west 8

Washington Caddesi ile 17. Sokak arasında konumlanan Lincoln Park, oldukça küçük -bir hektardan biraz daha büyük- bir arsaya yerleşiyor ve Miami Beach parkları için düşünülen yeni yaklaşımı sergilemeyi hedefliyor. Her ne kadar bu boyutta ki bir kentsel parkta sert zeminler yumuşak zeminlerden daha çok olacak şekilde kurgulanıyor olsa da Lincoln Park'ın arsasına özgü koşulları, bağlamı ve programı özel bir çözüm geliştirilmesine neden oldu. Tasarım sürecinin erken aşamalarında bu kamusal mekanın “yeşil” hissettirmesi ve daha fazla parkı andırması kararı alınmıştı. West 8 olarak görevimizi bir meydan değil, yeşil bir park yaratmak olarak tanımladık. Samimi ve sakin hissettiren, loş bir park, yakınındaki New World Senfoni Binası'nın dünyaca bilinen bir çekim noktası oluşunu destekleyecek bir alan tasarladık. Lincoln

Park, Miami Beach'in ruhunu ve hareketliliğini yansıtarak ister ağaçların gölgesinde ister yıldızların ışığı altında çeşitli gündüz ve gece kullanımları öneriyor. Lincoln Park aynı zamanda kendine özgü, benzersiz özellikler de sunacak. Güney Florida iklimine özgü kabarık kümülüs bulutlarının şekillerinden esinlenerek tasarladığımız çok sayıda pergola parkın köşelerini imliyor. El üretimi boyalı alüminyum strüktürler yalnızca gölge sağlamakla kalmıyor aynı zamanda göz alıcı çiçekleriyle begonvillerin sarılması için yüzey de oluşturuyor ve parkın giriş noktalarındaki renk geçişlerini belirginleştiriyor. Parkta bunlar kadar önemsenen bir diğer unsur yüksek kaliteli sanat eserleriydi. Bunun için parka komşu Senfoni Binası'nın duvarı, video projeksiyon sanatçıları için ideal bir tuval. Park içindeki çok sayıdaki multimedya ekipmanını yerleştirmek için bir projeksiyon kulesi ve “bale barı” tasarladık. Bu öğeler parkın kendine has mimari öğeleriyle uyumlu bir dile sahip ve hem yerel hem de uluslararası


karşı sayfada Lincoln Park'ın kentsel doku içerisindeki görünümü, fotoğraf: West 8

arka sayfada ortada: New World Senfoni binasının projeksiyon duvarı; fotoğraf: Claudia Uribe alt sırada: Parkın gece kullanımları; fotoğraflar: Tomas Loewy

peyzaj mİmarlığı - park - mıamı beach

bu sayfada altta: Parkın kıvrımlı patikaları ile bitkilendirmenin ilişkisi; fotoğraf: West 8 en altta: Metal strüktürlü pergolalar; fotoğraf: West 8

29 XXI - MART 2011

sanatçıların geleneksel müze deneyimi sınırlarının ötesine taşan işlerini sergilemeleri için onlara çok sayıda olasılık sunuyor. Yumuşak, dalgalı topoğrafya, görsel olarak beyaz beton mozaiklerle kaplı kıvrımlı patikalarla ve rahat kullanımlara olanak veren beyaz beton oturma birimleriyle desteklendi. Park tasarımının bu iki önemli öğesi, Lincoln Park'ın alçakgönüllü boyutlarından daha büyük gibi görünmesini sağlıyor. Palmiye ve türevlerinin dikilmesiyle oluşan “perde” çevre manzarasını hem gizleyip hem de açığa vurarak ziyaretçilerin sanki daha büyük bir vahanın içindeymiş gibi hissettikleri deneyimlerini kuvvetlendiriyor. Ocak 2011'de ziyaretçilere açılan Lincoln Park, rekreasyon, kültür ve keyfin birleştiği bir yer. Senfoni binasının dikkat çekici mimarisi ve senfoni salonlarının kullanımından kaynaklı hareketlilikle park bir arada New World senfoni kampüsünü müzik, tasarım ve deneyimin bütünleştiği dünya çapında tanınan bir uğrak yerine dönüştürüyor.


parkı saran yeşil bant diyagramı

MART 2011 - XXI 30

peyzaj mİmarlığı - park - mıamı beach

peyzaj mimarı: West 8 baş tasarımcı: Adriaan Geuze proje müdürü: Jamie Maslyn Larson, Blair Guppy proje yöneticisi: Rachel Laszlo Tait proje sorumlusu: Karsten Bucholz, Joris Weijts tasarım ekibi: Pieter Hoen, Claire Agre, Gaspard Estourgie, Perry Maas, Ronald van Nugteren, Matthew Skjonsberg, Rob Koningen inşaat mühendisliği: Coastal Systems International (Tim Blankenship, Andres Perez, Adriana Cabrera)

proje geliştirme: Hines (David Lawrence, Matthew Barry, Kim Shine) projeksiyon ve ses tasarımı: Prosound and Video (Rod Sintow, Fred Vogler) strüktür mühendisliği: Douglas Wood Associates (Douglas Wood, Marcos R. Perez) mekanik elektrik mühendisliği: Cosentini Associates (Scott Ceasar, John Hayletts, Paul Bunchareon, Mario Lara) yerel peyzaj mimarı: Rosenberg Gardner Design (Bill Rosenberg, Ken Gardner) yerel mimar: Leo A Daly (J Beattie, Isis Mojicar-Hunt) west 8 1987'de kurulmuş bir kentsel tasarım ve payzaj mimarlığı ofisi. Birçok uluslararası ödüle sahip ofis son 20 yıl içerisinde önde gelen firmalardan biri haline geldi. 70 mimar, kentsel tasarımcı, peyzaj mimarı ve endüstri mühendisinin çalıştığı uluslararası ekibin ana ofisi Rotterdam'da, Belçika, New York ve Toronto'da da West 8 ofisleri var. Adriaan Geuze, Edzo Bindels ve Martin Biewenga ortaklığında yürütülen ofisin büyük ölçekli kentsel master planlar, peyzaj müdahaleleri, kıyı projeleri, parklar, meydanlar ve bahçeler konusunda deneyimi var. Bunların yanı sıra küresel ısınma, kentleşme ve altyapı gibi konulara değinen büyük ölçekli planlama konseptleri ve vizyonları da geliştiriyorlar. Birçoğu uluslararası yarışmalarla elde edilmiş olan projeleri Avrupa, Çin ve Amerika'nın çeşitli noktalarında gerçekleştirildi. Fotoğraflar (saat yönünde): Martin Biewenga, Jamie Maslyn Larson, Edzo Bindels ve Adriaan Geuze.

vaziyet planı



yapı - eğİtİm - vıctorıa MART 2011 - XXI 32

fotoğraflar: Dianna Snape Photography

SOKAĞA AKAN MERDİVEN Lyons tarafından Güney Batı TAFE enstitüsünün Warrnambool Kampüsü için geliştirilen proje sokaktaki kamusal mekanı yapını içerisine taşımak amacıyla sürkilasyon alanlarını ana cepheye dayıyor. Böylelikle kampüs içerisindeki hareketli eğitim hayatıyla kentsel yaşam etkileşiyor. Lyons

Güney Batı TAFE Enstİtüsü

lyons

Bu proje, Güney Batı TAFE'nin (bir eğitim enstitüsü) Warrnambool Kampüsü'nün yeniden geliştirilmesi projesi kapsamındaki üçüncü faz. Yapı kentin kamusal mekanıyla kampüsün özel iç mekanı kesitinde aracılık görevi üstleniyor. Üç katlı ve yaklaşık 2.870 metrekarelik zemin alanına sahip yapının programı çeşitli işlevlere ev sahipliği

yapıyor: Zemin katta kampüsün öğrenci işleri, birinci katta kampüs yönetimi ve idareci odaları, diğer katlarda da bir konferans merkezi ve genel eğitim mekanları yer alıyor. Kültürel miras listesinde yer alan Warrnambool Adalet Sarayı'na yakın konumu nedeniyle bu proje için Victoria Anıtlar Kurulu'ndan izin alınması gerekti. Ana giriş Timor Sokak'tan alındığından yapının giriş cephesi kuzeye bakıyor; yapının bağlamı ve yönelimi bir dizi anahtar tasarım stratejisi geliştirilmesine neden oldu. Öncelikle yapının ana sirkülasyonu sokak üzerinde, kamusal mekanın bir uzantısı olarak düzenlendi; üç kat boyunca tekrarlanan bir patika gibi. Bu çözüm kendinden gölgeli duvar konseptiyle


arka sayfada Yapının kentsel bağlam içindeki görünümleri son sayfada Cephe tasarımının iç mekanlara etkisi

33 XXI - MART 2011

bu sayfada solda: Kampüsteki diğer binalarla paylaşılan sakin arka avlu altta: Cephedeki modüllerin yukarı çekilmesiyle vurgulanan köşedeki ana giriş

yapı - eğİtİm - vıctorıa

karşı sayfada Yapının kuzeye bakan cephesinin gece görünüşü


yapı - eğİtİm - vıctorıa MART 2011 - XXI 34

bütünleştirilerek hem gölge hem de doğal havalandırma sağlayan çevresel parametreler karşılandı. Böylelikle sokak cephesinin hem saydam hem de gölgeli olması sağlanarak sirkülasyonun sokaktan görünür olması mümkün kılındı. Bu hedeflere erişmek için malzemeler gölgeli geometrilere uygun olacak şekilde seçildi ve düzenlendi. Çıplak metal profiller devasa boyutlarda çekilerek sokak ölçeğiyle uyumlu olması sağlandı. Geometrinin girintili çıkıntılı yapısı ortaya çıkabilsin diye bitiş profili çinko kaplandı.

amacıyla kurgulandı. Bina ölçeğindeyse iç sirkülasyon merdivenleri cephenin geometrisine göre düzenlendi ki bu da sirkülasyonu sokakla birleştirme hissini artırdı.

Kentsel tasarım ölçeğinde geometrinin ritmi sokakla ve komşu olduğu iki adet tescilli yapıyla bütünleşmek

Sınırlarının yarısı bu yapı, diğer yarısı da önceden bu kampüs geliştirme projesi için yapılmış yapılar

Yapıya ana sirkülasyon merdiveninin altında konumlanan camlı bir kapıdan giriliyor, oradan öğrenci işlerine yöneliniyor, ardından da arka avluya devam ediliyor. Fuayeden sokak cephesini yalayarak yukarı doğru çıkan merdivenler bir dizi öğrenci mekanına açılıyor, bu mekanlarda öğrenciler enformal eğitim faaliyetlerini sürdürüyorlar.

tarafından belirlenen iç avlu sakin bir mekan olarak tasarlandı. Metal kaplamalı, az açıklıklı duvarlardaki figüratif pencereler, kuzeydeki giriş cephesinin geometrisini çağrıştırıyor. Yapı ana sürdürülebilirlik ilkeleri benimsenerek tasarlandı. Bunlar arasında kuzey cephesinin tasarım konsepti, doğal havalandırma kullanımı, sirkülasyon alanları için karma ısıtma-soğutma sistemi uygulaması (hem açılabilir pencerelere hem de mekanik havalandırmaya başvuruluyor) ile kampüsteki bitkilerin sulanması için çatıdan ve peyzajdan yağmur suyunun toplanması yer alıyor.


yapı - eğİtİm - vıctorıa

35 XXI - MART 2011


lyons Melbourne, Avustralya’da konumlanan bir mimari ve kentsel tasarım ofisi. 80’den fazla sayıdaki yaratıcı çalışanıyla Lyons, Avustralya’nın en büyük tasarım ofislerinden biri. Yüksek öğretim, üniversite, kültürel projeler, kamusal yapılar, araştırma tesisleri, of,sler, adalet sarayları, konutlar gibi çeşitli projeler konusunda

uzmanlaşmış durumda. 1996’da kurulan ofis beş müdürü Corbett Lyon, Cameron Lyon, Carey Lyon, Neil Appleton, Adrian Stanic ve dört yöneticisi Peter Bartlett, Rob Tursi, Stefano Scalzo, James Wilson tarafından sürdürülüyor. Mimari tasarım alanında aldıkları ulusal ödüllerin yanı sıra yapmış oldukları Venedik Mimarlık Bienali Avusturya Pavyonu ile tanınıyorlar.

yapı - eğİtİm - vıctorıa

cephe gölge diyagramı

vaziyet planı

MART 2011 - XXI 36

kesit

kuzey cephesi görünüşü proje adı: Güney Batı TAFE Enstitüsü Faz 3 proje yeri: Timor Sokak, Warrnambool, Victoria, Australia işlev: Eğitim toplam zemin alanı: 2.870 m2 strüktür: beton/çelik iskelet tamamlanma tarihi: Aralık 2009 işveren: Güney Batı TAFE Enstitüsü mimari proje: Lyons strüktür danışmanı: Barry Gale Engineers inşaat mühendisliği: Barry Gale Engineers servis danışmanı: Umow Lai iç mekan tasarımı: Lyons peyzaj mimarı: Rush Wright Associates keşif: PLP Building Surveyors & Consultants maliyet danışmanı: Wilde & Woollard



YAPI - OfİS - İSTANBUL MART 2011 - XXI 38

fotoğraflar: Gürkan Akay

BOĞAZİÇİ’NİN SÜREKLİLİĞİ Boğaziçi’nin doğal ve kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak Norm Mimarlık tarafından yenilenen yapı, güneş ışınlarına göre düzenlenen ahşap cephesiyle Kuruçeşme sahilinde göze çarpıyor. Ahmet Tercan

armona bİnası

norm mimarlık

Boğaziçi hiç kuşkusuz dünyanın en özel, en benzersiz “yer” lerinden. Burada ne yana baksanız özgün topografyanın sağladığı olağanüstü zengin vistalar ve mekansal - yaşantısal algılamalar son derece etkileyici. Boğaziçi, doğal çevre özellikleriyle tarih öncesi dönemlerden bu yana ideal bir yaşam alanı olarak hep ilgi çekmiş ve farklı yerleşimlere sahne olmuştur. Bizans Dönemini takip eden Osmanlı Devri Boğaziçi'nde en kalıcı ve ayırt edici yapısal çevreyi oluşturmuştur. Osmanlı Dönemi’nden günümüze kadar ulaşan en karakteristik yapı türüyse kuşkusuz yalılar. Yalılar, Boğaziçi yaşam kültürünün çok yalın bir ifadesi olarak biçimlenmişlerdir. Yalıların su ile kurduğu ilişki ve iç mekan / dış mekan açılımları son derece belirleyicidir. Cephe kuruluşu iç mekanların dışa açılımını tanımlamak ve denetlemek üzere, alçak parapetler ve hareketli kepenkler gibi özgün yapısal

bileşenler ve elemanların geliştirilmesiyle özelleşmiştir. Bu çerçevede, Boğaziçi - Kuruçeşme'de yer alan 1940'larda inşa edilmiş lojman ve servis yapılarının yenilenme ve dönüştürme projesinde bağlam, yani Boğaziçi'nin çok özel doğal ve kültürel çevre özellikleri, tasarımın temel verilerini tanımladı. Boğaziçi yalılarının ölçek, arkitektonik değerler, çevre verileri kullanımı, iç mekan - dış mekan ilişkisi, saçak, cephe kuruluşu, kepenk gibi yapısal özelliklerinin yorumlanarak, çağdaş malzeme ve teknolojiyle yeniden üretilmesi tasarımın çıkış noktasını oluşturdu. Bu anlamda yapılan güneş ışını etütleri ile geniş saçakların yıl boyu farklı mevsim ve saatlerde sağladığı gölge sınırları dikkate alınarak üst katta hareketli güneş paneli yerine sadece sabit ahşap paneller öngörüldü. Birinci ve zemin katlarda ise ahşap sabit paneller, hareketli alüminyum kepenklerle birlikte kullanıldı. Bu sayede yapının cephesi dinamik ve ihtiyaca bağlı olarak dönüştürülebilecek esnek bir karakter kazandı. Böylelikle tüm cephe, bütün katlarda çepeçevre


Bu yaklaşımı ile Armona Binası, Boğaziçi geleneksel yalı geleneğinden yararlanarak anlam üzerinden mimari ve kültürel süreklilik konusunda tutarlı bir örnek oluşturmakta.

Yapının çatı kaplamasında titanyum çinko, doğramalarında ısı yalıtımlı alüminyum ve düşük enerji camları, sabit panellerde doğal çam ağacı, çevre düzenlemesinde bazalt ve andezit taşları kullanıldı.

39 XXI - MART 2011

Yapıda enerji verimli ve çevre duyarlı tasarım yaklaşımı, kullanıcı-etkin güneş kontrolü yanında fotovoltaik (PV) güneş panelleri, ısı yalıtımı, enerji etkin cam, geri dönüştürülebilir malzeme, yerel ve doğal malzeme kullanımı gibi tüm sistem ve malzeme tercihlerinde belirleyici oldu.

YAPI - OfİS - İSTANBUL

tasarlanan cam doğrama ile kesintisiz bir görüş olanağı sunarken, ahşap sabit paneller ve güneş kırıcılarla cam doğrama yüzeyinin önünde çok karakteristik bir dolu - boş etkisi elde edildi. Hareketli panellerin sürülmesi ile istendiğinde tıpkı yalılarda olduğu gibi tümüyle “kapanan” yapı, gerektiğinde panellerin ahşap paneller arkasına sürülmesi ile tümüyle dışa açılabilmekte.


MART 2011 - XXI 40

YAPI - OfİS - İSTANBUL


YAPI - OfİS - İSTANBUL 41 XXI - MART 2011

giriş sayfasında solda: Yapının sahil yoluna bakan cephesi altta: Yapının kuş bakışı görünüşü karşı sayfada Yapının cephesine ana karakterini veren ahşap kepenkler bu sayfada İç mekanlardan denize doğru bakışta cephenin doluluk boşluk etkisinin yarattığı çerçeveler


YAPI - OfİS - İSTANBUL

güneş kontrolü etüdü

MART 2011 - XXI 42

vaziyet planı

ahmet tercan 1964 yılında istanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi’nden 1983 yılında mezun oldu. 1988 yılında MSÜ Mimarlık Bölümü'nü bitirdi ve aynı kurumda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1990'da yüksek lisans tezini tamamladı. 1990-1993 arasında da New York, Pratt Institute’de Mimarlık Bölümü'nde ikinci derece yüksek lisans ve serbest mimarlık çalışmaları yaptı. 1993'te İstanbul’a döndü, MSÜ’deki görevine devam etti. 2000 yılında doktora çalışmasını tamamladı. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

cephe detayı

proje müellifi: Esin Tercan, Norm Mimarlık tasarım danışmanı: Ahmet Tercan genel koordinatör: Erbil Olcay proje yönetimi: 2 ER - CEI peyzaj projesi: Herman Salme, Norm Mimarlık



yapı - alışverİş merkezİ - İstanbul MART 2011 - XXI 44

fotoğraflar: Cemal Emden, Benjamin Struelens

şehİr İçİnde şehİr Bayrampaşa'daki Forum İstanbul Alışveriş Merkezi, malzeme ve kütleleriyle sunduğu çeşitlilikle ziyaretçilerine tanıdık bir alışveriş ortamı yaratıyor. Era Şehircilik, Mimarlık

forum İstanbul alışverİş merkezİ

era şehircilik, mimarlık, chapmon taylor, bdp buıldıng desıgn partnershıp, t+t desıgn

Forum İstanbul, Bayrampaşa ilçesinde, güneyinde E5 karayolu, batı ve kuzey yönünde ise tramvay yolu ile sınırlanmış 186.000 m2’lik arazi üzerinde konumlanıyor. Toplam 100.000 m2 kiralanabilir alana sahip alışveriş merkezi içinde 15.000 m2’lik hipermarket, 30.000 m2’lik Ikea, 10.000 m2'lik Praktiker mağazaları yer alıyor. Bunların yanı sıra bu işlevleri destekleyen 50.000 m2’lik konut ve 20.000 m2’lik ofis alanı diğer iki parsel üzerinde konumlanıyor. Ticari işlevler için toplam 5.500 araçlık otopark tasarlandı. Alışveriş merkezi iki kapalı otopark katının üzerinde yükselen dört ticaret katından oluşuyor: Dükkanlar, hipermarket, department store’lar, restoranlar, eğlence alanları, sinema ve 5.000 m2'lik konser ve eğlence merkezi

bulunuyor. Ayrıca otopark katlarında okyanus canlılarının izlenebildiği 7.500 m2’lik bir akvaryum yer alıyor. Alışveriş merkezinin mimarisi, bu geniş inşaat alanının çevre üzerinde ezici bir kütle etkisi yaratmayacağı şekilde tasarlandı. “Şehir içinde şehir” konseptinden yola çıkıldı ve binanın kent dokusu ile bütünleşik bir düzende oluşturulması amaçlandı. Otoyol üzerinden geçen araçlar için binanın çatısının ilk izlenimi yaratacağı düşüncesiyle bina çatısı ayrı bir cephe olarak ele alındı. Geleneksel kent dokusundan da faydalanarak sokaklar, caddeler, kubbeli, kubbesiz binalar, bacalardan oluşan bir çatı karakteri yaratıldı. Dış cephe tasarımlarında da farklı farklı yapıların bir araya gelmesinden oluşmuş bir kompleks etkisi hedeflendi. Yapılar zengin malzeme, doku ve renk kullanımları ve çeşitlilik içeren bir mimari yaklaşım ile kurgulandı ve bu kurguyla “şehir içinde şehir”, “bina içinde bina” konseptleri tasarımın temellerini oluşturdu.


arka sayfada Atriumlu iç mekanlar ve dış mekanlardaki kütleler köprülerle birbirlerine bağlanıyor.

yapı - alışverİş merkezİ - İstanbul

karşı sayfada ve bu sayfada Yapı kütleleri farklı geometrileriyle çeşitlilik yaratarak hep birlikte bir şehir imgesi oluşturmayı hedefliyor.

45 XXI - MART 2011


MART 2011 - XXI 46

yapı - alışverİş merkezİ - İstanbul

işveren: Multi Tukmall yer: Bayrampaşa, İstanbul proje tarihi: 2004-2009 yapım tarihi: 2006-2009 arsa alanı: 164.000m2 toplam inşaat alanı: 400.000 m2 mimari projeler: Era Şehircilik, Mimarlık, Müşavirlik proje mimarı: Ertun Hızıroğlu, Çiğdem Duman, Ela Ardıçoğlu mimari proje ekibi: Esra Doğancı, Özkan Köse, Ali Emrah Yılmaz, Nilüfer Okay, Aslı Aksoy, Gülizar Kemer tasarım ortakları: Chapmon Taylor, BDP Building Design Partnership, T+T Design statik, elektrik, mekanik proje: Arup Mühendislik ve Müşavirlik


yapı - alışverİş merkezİ - İstanbul

zemin kat planı

47 XXI - MART 2011

cephe görünüşleri

1. kat planı

2. kat planı


ürün tasarımı - ofİs mobİlyası MART 2011 - XXI 48

ÖZERK OFİSLER Frame ofis mobilya sistemi, günümüz ofislerinde çalışanların motivasyonunu artırıcı en önemli niteliklerden biri olan özerklik prensibinden yola çıkıyor. Ece Yalım Design Studio

Frame

ece yalım desıgn studıo

Ersa firmasıyla üst düzey ofis mobilyaları tasarlamak üzere yola çıktığımızda, diğer bütün tasarım maceralarımızda olduğu gibi, bu projede de bilgi birikimimizin analiz edildiği, kendi beklentilerimiz ile kullanıcı grubunun beklentilerinin harmanlandığı bir süreç de başlamış oldu. Tasarlanan mekanın kullanıcıyla empati kurabilmesi, onun ihtiyaçlarını iyi tanımlayabilmesi için çok önemli. Net bir proje tanımı, devamında verilen anahtar kelimeler ile projenin olmazsa olmazlarını belirledik. Gerek üretici firmanın hedefleri gerekse bizim üründen beklentilerimiz doğrultusunda tespitler gerçekleştirdik. Kullanıcı kitleyi belirleyerek, onun sadece mobilyadan değil hayattan beklentilerinden, yaratılacak bu mekanda kaç saat geçireceğine kadar tanımlamaya

fotoğraflar: Ersa

çalıştık. Bu masanın aslında üzerinde tablası olan dört ayaktan öte, onun için ne ifade ettiğini sorgulayarak mekanın ve ürünün kullanım senaryosunu oluşturduk. Frame, işlevselliğin ve kalitenin olmazsa olmaz olduğu ofis mobilyası sektörüne daha güçlü bir dil önermek; kullanıcının hayata karşı bakış açısını, duruşunu, kimliğini, statüsünü ifade şansı tanıyan mütevazi bir seri sunmak amacıyla tasarlandı. Bunun arkasındaki gizli hedef, günümüz ofislerin yeni manifestosu olan, “çalışma ortamında motivasyonu tetikleyen özerklik” hissini yaratmak. Bu anlamda serinin birimleri, kullanıcının özgün, kişiselleştirilmiş bir mekan yaratmasına olanak sağlayan değişken ve farklı senaryolara hizmet edebilecek parçalara sahip. Bu seçimleri sayesinde kullanıcı, çalışma mekanında zevklerini, koleksiyonlarını, anılarını, ödüllerini sergileyebilme, yani mekana kendi imzasını atma şansına sahip.


bu sayfada solda: Tasarım sürecinden eskiz altta: Kalemlik altta solda: Ev tipi masa lambası allta sağda: Çekmece birimi en altta: Kapaklı kablo kolonu

ürün tasarımı - ofİs mobİlyası

karşı sayfada Frame ofis sistemi

49 XXI - MART 2011

Tüm bu değişken parçalar sayesinde de doğrudan kullanıcı ya da mekanı tasarlayacak iç mimar, alışılagelmişin dışında kendi tarzını yaratmada özgür bırakılıyor. Biz de bu fikirlerin malzemeye nasıl yansıyabileceğini sorgulamaya başladık. Kullanılan malzemenin ve işçiliğin sadece kullanıcıya özel bir ürün yapılmış hissini veriyor olmasının yanı sıra üreteceğimiz çözümlerin de firmanın seri üretim kapasitesini ve bu konudaki becerisini vurgulayacak tonda olmasına özen gösterdik. Ürün; masa lambası, masa tablası, kalemlik, çekmece, tepsi yan ünitesi, akrilik ön panel ve kapaklı kablo kolonu olmak üzere farklı işlevleri olan birimleriyle bütün bir görünüm sunuyor. Masayla bütünleşen ev tipi çalışma lambasının tanıdık formuyla masanın genelinde kurguladığımız

kablosuz görünüm, ürünü daha insancıl ve kullanıcı dostu kılıyor. Frame'de diğer ofis mobilyalarından farklı olarak çeşitli kullanım senaryoları öneren sabit ve mobil olarak iki konsol oluşturduk. iki işlevi bir arada taşıyan bu birimler, çekmeceleri sayesinde dikey olarak dosya arşivlemeye olanak tanırken aynı zamanda da tepsi, ışıklı kutu ve cam fanus seçenekleri sayesinde estetik ve düzenli vitrinler öneriyor. El yapımı görüntüsü, malzeme seçimi ve kullanım diliyle yenilikçi bir ofis sistemi olan Frame için, Türkiye'de üst düzey ofis mobilyaları tasarımlarında gösterilen genel tercihin aksine, ahşap kullanımını en aza indirmeyi hedefledik. Ürün, ağırlıklı olarak el yapımı olmasına rağmen, gizli detaylarla bir araya gelen taşıyıcı yapısı sayesinde kolayca monte ve demonte edilebilecek şekilde tasarlandı.


MART 2011 - XXI 50

ürün tasarımı - ofİs mobİlyası

ece yalım desıgn studıo Farklı sektörlerdeki deneyimlerini bir araya getirerek 1996’da Artful İç Mimarlık Tasarım firmasını kuran iç mimar ve ürün tasarımcısı Oğuz Yalım ve Ece Selamoğlu Yalım, 2005 yılında da firma bünyesinde Ece Yalım Design Studio adı altında ürün tasarım departmanını oluşturdular. Mekan tasarımlarını, kendi tasarladıkları ürünlerle destekleyen firma, halen farklı sektörlerden üretici firmalar için ürün tasarımı ve tasarım danışmanlığı yapıyor.

proje adı: Frame proje tanımı: Üst düzey yönetici çalışma masa takımı tasarım: Ece Yalım Design Studio tasarım ekibi: Ece Selamoğlu Yalım, Oğuz Yalım, Feride Toprak üretici firma: Ersa kullanılan malzemeler: Masif ve kaplama ahşap, metal profil, pleksiglas, lake ahşap teknik sorumlusu: Fikri Ertek proje tarihi: Temmuz - Ekim 2010

Masa üzerinde yer alan ev tipi masa lambasının yapım aşaması lamba sütununu torna etmek için torna tezgahının hazırlanmasıyla başlıyor. Sütunu istenilen ölçüye ve forma getirmek için yapılan işlemde birimin alt ucuna doğru verilecek kavisli formun, tabladaki forma uydurulmasını sağlamak için kontrol parçasıyla test ediliyor. İstenilen ölçüde ve formda yapımı tamamlanmış lamba sütunu, alt tablasıyla bir araya getiriliyor. Süreçte bir araya gelen üretim ve tasarım ekibi, prototip üzerinde montaj detaylarını görüşüyor.

CNC makinesinde şekillendirilmiş olan kalemlik üzerinde gerekli el işçiliği gerçekleştiriliyor.

Masa tablası ve metal profil



ürün tasarımı - depolama bİrİmİ MART 2011 - XXI 52

asc_04 asc_01

asc_02

kİşİye özel depolama Delta Mobilya'nın Nicol markası için tasarlanan ve sınırlı sayıda üretimi gerçekleştirilecek olan 12 parçalık Container serisini, tasarımcısı Aziz Sarıyer anlattı. Elif Esmez

Contaıner

aziz sarıyer

ee: Container serisinin hikayesi nasıl başladı? Sınırlı sayıda üretilecek bu seri, nasıl bir fikirden ortaya çıktı? Aziz Sarıyer: Son dönemlerde tek konsept içinde, aynı dil ve ruha sahip ürün serileri tasarlıyorum. Bir isim başlığı altında topladığım bu çalışmalarımı bir bütün halinde sergiliyorum. Delta Mobilya'nın Nicol adlı markası için yapmış olduğum sınırlı sayıda üretilecek Container serisi de yaklaşık sekiz yıl içinde aynı değere sahip, tasarlamış olduğum ürünlerin bir özeti. Seri, 12 parçadan oluşuyor. Parçaların isimlerini; asc_01'den asc_12'ye dek kodladık. Her bir parçadan da 12 adet üretilecek. Serideki parçaları, içerisine objelerin konulduğu sandık, dolap, raf, vitrin gibi depolama ve sergileme kutuları diyebileceğimiz eşyaların karşılığı olarak düşündüm. Kullanmakta olduğumuz eşyalara verdiğimiz değer, onların işlevselliklerinin ötesinde duygularımızla paylaşabildikleriyle oluyor. Vitrinler, mekanlarda baş tacı edilirler. İçindekiler sahibinin

birebir kimliği, kişiliği ve ruhunun gizli tarifidir. Ben de bu önemli hacmi kendi ifademle şekillendirerek bu duyguları taçlandırmak istedim. ee: Sekiz yıllık bir birikimin ardından projeyi hayata geçirmeyi planladığınız sırada üretici firmayla yollarınız nasıl kesişti? as: Müşterilerime özel siparişlerini hazırlamakta olduğum anların dışında, hayallerimdeki fikirler, birikerek tamamlanmış projeler haline dönüşüyor. Biriktirdiğim bu projeleri ise, ihtiyaç duyabileceğini düşündüğüm kimselere, kendi isteğimle ya da hazır proje isteğinde bulunan firmalara, onların yapısına uygun olabileceğini düşündüğüm tasarımlarımın sunumunu yapıyorum. Container serisini de uzun dönemdir hayata geçirmek istiyordum. Delta firması ile daha önceden ofis mobilya sistemlerini destekleyen değerde bir çalışma gerçekleştirmiştik. Bunun dışında firma, Nicol adlı markası için sınırlı sayıda üretilen bir koleksiyona ihtiyaç duyduklarını belirtti. Hazır olan dosyamı inceledikten sonra kendilerine uygun olduğunu düşünerek, bu projeyi hayata


ürün tasarımı - depolama bİrİmİ

53 XXI - MART 2011

asc_09

asc_07

asc_11

asc_10 asc_05


geçirme kararı aldılar. Birikimlerime ihtiyaç duyan ve onları taşıyabileceğini düşündüğüm herkesle çalışmaya sıcak bakıyorum. Zamanın ruhu ile birlikte yaşayan birisi olarak son yapılan değerin, ilk talep edenin hakkı olduğunu düşünüyorum. Bu davranış halinin, gelişmeyi ve üretmeyi verimli kıldığına inanıyorum.

MART 2011 - XXI 54

ürün tasarımı - depolama bİrİmİ

ee: Seride yer alan 12 parçanın da temelinde vitrinlerin evin en değerli eşyalarını depoluyor, yeri geldiğinde de sergiliyor oluşu yatıyor. Hepsinin kendi içinde anlatmak istediği hikaye onu üç boyutlu hale getiren formuyla nasıl bir bağlantı kuruyor? as: Ortaya koyduklarımın basit ve sade olarak oluşmalarının altında kendilerini meydana getiren unsurların içerisinde hassas dengelerin hesaplarını ciddi bir şekilde yaptığım bir gerçek. Çalışmalarımda, fikrin boyutlanması sırasında işlev olgusu temel öğe olmakla beraber, formun kendi kendisiyle barışık olarak sükunetle çoğalmasıyla ilgili gayretler var. Container serisinde olduğu gibi tüm çalışmalarımın kendi içinde meydana gelmelerinin bir sebebi ya da bir hikayesi var. Tümünün anlamıyla ilgili ortak ifadem “Doğrunun karşılığı tekil değil, çoğuldur.” olabilir. ee: Seçilen 12 parçanın da sınırlı sayıda üretilip satılacak olmasının nedenlerinden bahsedebilir misiniz? as: Bu yıl, tasarım hayatımın 40. yılı. 1971 yılından beri yaptığım tasarımlarımın salt endüstriyel değil, sanatla da hep bir yakınlaşması oldu. 2008 yılında İtalyan firması Altreforme'ye yapmış olduğum ilk sınırlı sayıda üretim serisi Miami Design sanat fuarında sergilendi ve ardından 2009 yılında aynı sergi Milano'da tekrarlandı. 2010 yılının sonunda Container serisi Nicol Galerisi'nde açıldı. 2010 yılının başında Nurus firmasına gerçekleştirmiş olduğum yine sınırlı sayıda üretimi olacak Waiting serisi ise 2011 yılı başlarında “Aziz İstanbul” adı altında sergilenmeye başlanacak. Gelişmiş ülkelerde sınırlı sayıda üretilen mobilya koleksiyonlarının oluşturulması ve sergilenmesi çok eski yıllara dayanıyor. Dünyada da genellikle yüksek tecrübe ve yüksek değerde ürün vermiş tasarımcıların birçoğu, tasarımı sanatla bütünleştirerek tasarım sanatçılığını sürdürüyor. Ülkemizde de tasarımın sınırlı sayıda üretime ulaşmasının bir gelişme unsuru olduğunu düşünüyorum. Container serisini meydana getiren tasarımların her biri prototip haliyle ve beyaz renkli olarak sergilendi. Talep gören her ürün, kullanıcısının talepleri gözetilerek tarafımdan yeniden ele alınacak ve kişiye özel malzeme, doku ve renklerle son haline getirilecek. Bunun yanı sıra sınırlı mobilya üretimi ve satışının, ülkemizde yaygınlaşabilmesi için firmaya, fiyatların ulaşılabilir kılınmasına yönelik tavsiyelerim de oldu.

aziz sarıyer 1971 yılında Derin firmasını kurarak, profesyonel olarak mobilya, tasarım ve üretimi gerçekleştirmeye başladı. 2000 yılında ortağı Derin Sarıyer ile birlikte oluşturdukları koleksiyonla, Derin firmasını dünyanın sayılı alternatif markaları arasına sokarak Türkiye'nin tasarım olgusunun dünyadaki gelişmiş tasarım değerlerine ulaşmasında büyük katkıda bulundu. Cappellini, Moroso, Zeritalia, Sica, Altreforme, B-Line, Derin, Alparda, Hamam, Park, Step, Haaz Gallery, 888design, Anadolu Cam, Tibet, Aksigorta, Diageo, Nurus, Nicol, Delta ve

Mana Design firmalarına tasarım projeleri gerçekleştirdi. 2004 yılında İngiltere'de Terence Conran yayın kuruluşu tarafından hazırlanan “21. yüzyılın 100 tasarımcısı” ansiklopedisi içerisinde yer aldı. Son dönemde kurduğu Sarıyer Design firması altında halen, yurtiçinden ve yurtdışından birçok firmaya tasarım projeleri gerçekleştiriyor, üniversitelerde eğitim veriyor, çok sayıda tasarım ve sanatla ilgili sergi, yerleştirme ve performanslara katılıyor, yurtiçi ve yurtdışı tasarım yarışmalarında jüri üyeliği yapıyor.

asc_12

asc_08

asc_03

asc_06



TEN Dekoratif mobilya aksesuarları alanında faaliyet gösteren Çebi, İtalyan FGV markasının temsilciliğiyle mekanların yönetimini kontrol altına alıyor. Çebi, kapı kolu, kulp, düğme, askı, metal ayak, bağlantı aparatları, çocuk ve genç mobilyaları için aksesuarlarından oluşan ürün gruplarına FGV’nin mobilya kapak ve çekmece sistemleriyle mutfak aksesuarlarını da ekleyerek kullanıcılarına estetik ve kolaylık sunmaya devam ediyor. FGV’nin çekmece ve kapak sistemleri, mobilyalar için akılcı ve güvenli çözümler sunuyor. Bu çözümler mekanların daha işlevsel olarak kullanılmasına olanak tanıyor. Ten çekmece sistemi, her mutfak ve banyoyu mekan yönetim makinesine dönüştürüyor. www.cebidesign.com

MART 2011 - XXI 56

YENİ - ÜRÜN

700 Serİsİ Mutfakların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yenilenen Fagor 700 Serisi, daha modern ve estetik ürünlerle dikkat çekiyor. Geniş ürün gamı ve estetik tasarımıyla seri, orta ve büyük ölçekli mutfaklarda profesyonellerin değişen ihtiyaçlarına yanıt veriyor. Serinin yenilenen özellikleri arasında; temizliği kolay köşeleri yuvarlatılmış cihazlar, kontrol düğmeleri ve tutma kollarına ulaşmak için eğimli kontrol paneli, açık ateş ocaklarda daha güçlü brülörler yer alıyor. En yüksek seviyede güvenlik ve

kalite ön planda tutularak yeniden tasarlanan seri, her türlü ihtiyacı karşılayacak şekilde düşünüldü. Seride, gazlı ve elektrikli ızgaralar, ocaklar, kuzineler, makarna pişiriciler, kaynatma tencereleri, fritözlerden çalışma tezgahlarına kadar birçok ürün yer alıyor. Turizm tesisleri, sağlık kuruluşları, eğitim kurumları, ofis ve sanayi kuruluşları, askeri birlikler, resmi daireler, catering şirketleri, kafe ve restoranlara profesyonel çözümler sunan Fagor Endüstriyel Türkiye geniş bir ürün yelpazesine sahip. www.fagor.com.tr

MS 220 Kusursuz tasarımı üstün teknolojiyle birleştiren ankastre mutfak markası Silverline, ankastre MS 220 mikrodalga fırın ile mutfaklara estetiğin yanı sıra kombine kullanımın kolaylığını getiriyor. Hem mikrodalga fırın hem de ızgara özelliğine sahip mikrodalga fırın ile, pişirilen yemeğe göre altı farklı otomatik pişirme programından biri seçilebiliyor. Döner tepsi olmadan çalışma özelliği sağlayan Silverline, elektronik kontrol özelliği, dijital göstergesi,

programlanabilir dijital saati, 60 dakikaya kadar uzayabilen pişirme süresi ve bitiş sinyaliyle kullanıcıya sunuluyor. Buz çözme özelliği ile rahat ve pratik bir kullanım sunan ürün, mikrodalga fırın destekli tel ızgarasıyla da farklı bir pişirme avantajı sunuyor. Silverline MS 220, çocuk güvenlik kilidiyle mutfaklarda güvenliği de sağlıyor. Paslanmaz çelik iç yüzeyi sayesinde uzun ömürlü bir kullanım sunan mikrodalga fırının hacmi 31 litre. www.silverline.com.tr



LIVING AMBIANCE Tüketici aydınlatması alanında sunduğu çözümlerle bulunulan ortamın rengini değiştirmeye olanak sağlayan Philips, LivingAmbiance serisi ile mekanlara milyonlarca farklı rengin zenginliğini katıyor. 16 milyon renk seçeneğiyle seri, tek dokunuşla sihirli ortamlar yaratmak için yeterli. Uzaktan kumandası sayesinde odayı çocukların oynaması için uygun bir hale getirirken, aydınlık işlevsel bir alandan, kitap okunacak rahat bir ortama ya da arkadaşlarla vakit geçirebilecek bir duruma çevirebiliyor. Philips Living Ambiance serisi, sarkıt, zemin lambası yada masa lambası olmak üzere üç farklı modelde tüketicilerin beğenisine sunuluyor. www.philips.com

Pharox 200

YENİ - ÜRÜN

Ecolumis Aydınlatma tarafından Türkiye’ye getirilen enerji tasarruflu, çevre dostu ve güvenli LED lamba ampulü Pharox 200, 17 yıllık kullanım ömrüyle fark yaratıyor. Ürün, doğrudan aydınlatma uygulamalarında 40 watt’lık floresan lamba ve akkor ampullerin yerine geçebilecek parlaklıkta sıcak beyaz bir ışık yayıyor. Restoran, otel ve diğer birçok ticari kuruluşun yanı sıra evin her köşesinde iç mekan kullanımında mükemmel sonuçlar

MART 2011 - XXI 58

Yanex Tuna Ofis ile İsviçreli ofis koltukları üreticisi Girsberger’in ortak üretim tesisi kurarak oluşturdukları Tuna Girsberger, üstün standartlardaki ürünlerini modern ofislere sunmaya devam ediyor. Bu ürünlerden en yenisi Paul Brooks’un geliştirdiği Yanex, senkron mekanizma, bel desteği, gerginlik kontrolü, yüksekliği ve derinliği ayarlanabilir sırt, ayarlanabilir font ve kolçaklar gibi çok sayıda özelliği aynı anda sunuyor. Yanex’in ilk görüşte fark edilir özelliği, sırtındaki Y şeklindeki iskeleti. Omuz ve bel anatomisini anımsatan bu güçlü iskelet, koltuğun sırt bölümünün hem derinlik hem de yükseklik olarak

ayarlanmasına imkan veriyor. Sırttaki esnek file döşeme sayesinde koltuk, kullanıcının sırtını adeta sarıyor. Bunlara ek olarak ayarlanabilir bel desteği, kullanıcının beline uzun ama sağlıklı çalışma saatleri için mükemmel bir destek sağlıyor. Senkron mekanizma, kullanıcının kilosuna ve oturma tarzına göre çok kolay ve çabuk ayarlama yapmasına olanak veriyor. Yanex’in yeteneklerinden biri de bağımsız ayarlanabilir kolçaklarının olması. Bu kolçaklar, kullanıcı için ekstra konfor sunuyor. Ürünün, deri ve kumaş döşeme seçeneklerinin yanı sıra, misafir koltukları da bulunuyor. www.tunaofis.com

doğuruyor. Akkor lambaya kıyasla 25 kat daha uzun ömürlü ürün %85’e kadar enerji tasarrufu sağlıyor, cıva ve kurşun içermiyor, zararlı UV ışınlarını engelliyor, hemen hemen hiç ısı üretmiyor ve titreme olmadan anında açılıyor. Pharox 200 LED ampul oldukça az ısı üretiyor ve bu ısı, aydınlatılan cisimlerin üzerine doğru çevreye yayılmak yerine ampülun tabanındaki ısı yutucu tarafından dağıtılıyor. www.ecolumis.com



Ev Tutkusu 2013 Hanna Home'un temsilciliğini üstlendiği Rasch firması için tasarımcı Barbara Becker'in tasarladığı ve Ev Tutkusu 2013 adını verdiği yeni koleksiyonda, modern ve geometrinin ön planda olduğu tasarımların yanı sıra Barok döneminin vazgeçilmez deseni olan Damask, Becker’in feminen ve modern çizgileriyle birleşiyor. Görsellik ve estetiğin ön planda olduğu bu koleksiyon, yaşam mekanlarının her alanında farklılıklar sunuyor. Yeni

koleksiyonda kullanılan petrol mavisi, mat beyaz, krem bej tonlarının, tasarımdaki etkileşimiyle öne çıkan zigzag şeklindeki keskin hatlı desenlerin yanı sıra pembe ve mor renklerin üç boyutlu dalga formlarından oluşan özgün tasarımı kullanıcıların beğenisine sunuluyor. Rasch’ın diğer koleksiyonları gibi RAL sertifikası taşıyan ürünler, insan sağlığına zararlı hiçbir katkı maddesi içermeden Avrupa standartlarına uygun üretiliyor. www.hannahome.com.tr

YENİ PARKELER

MART 2011 - XXI 60

YENİ - ÜRÜN

Moda akımlarının dekorasyona sıçramasıyla Dendro, modellerine moda unsurlarını da katarak ürün yelpazesini genişletiyor. Parkede çeşitliliğin yalnızca parkenin hammaddesi olan ağaç çeşitliliğiyle kısıtlı kalmayacağını gösteren Dendro, ürün yelpazesinde birçok farklı renk parkeyi tüketiciye sunuyor. Kullanıcının isteği doğrultusunda parkelere işlenen desenler ve kelimelerle farklı alternatifler sunuluyor. Temizliği oldukça pratik, sağlığa önem veren ve zarif görünümlü olan Dendro parkeler arasında beyaz renkli Oak Winter serisi en dikkat çekici ürünlerin başında yer alıyor. www.dendro.com.tr

Mozaİk Elegans Kale Doğal Taş, Türkiye’nin ve dünyanın farklı bölgelerinden getirilen değerli taşları Mozaik Elegans Serisi’nde buluşturarak tüketicilere fırsatlar sunuyor. Zarif renk ve ton geçişleri ile yenilikçi kompozisyonları mümkün kılan Mozaik Elegans Serisi’nin sunduğu şıklık, doğal taşa yeni bir boyut kazandırıyor. Mozaik Elegans Serisi’nde 30x30cm, 30,5x30,5cm, 30,6x31,5cm, 30,2x32,2cm ve 25,5x29,5cm ebatlarında cilalı, honlu ve farklı renklerde doğaltaşlardan oluşmuş mozaik seçenekleri bulunuyor. www.kale.com.tr



DUPONT™ TYVEK® TESTİ GEÇTİ

DuPont Yapı Çözümleri tarafından İsveç SP Teknik Araştırma Kurumu’na yaptırılan araştırmada sonuçlar DuPont™ Tyvek’in hem UV-A ışınımına hem de ısıya maruz kaldıktan sonra bile uluslararası birçok üreticinin sunduğu piyasadaki çok katmanlı nefes alan çatı ve cephe altı örtülerinden daha

TÜNEL TÜRBİNLERİNDEN AKILLI ZEMİNLERE iyi performans sergilediği görüldü. Testlerinin sonuçlarına göre DuPont™ Tyvek nefes alan yalıtım örtülerinin kullanıldığı çatı, su geçirmez koruma özelliğini sıradan çok katmanlı nefes alan örtülerden daha verimli bir şekilde ve daha uzun bir süre koruyor. Bina yapısının sağlamlığını su sızıntılarından koruyarak yalıtımı kuru tutuyor ve enerji verimliliğini sağlıyor. www.construction.tyvek.com

MİMARLAR İLE BULUŞTU

MART 2011 - XXI 62

FİRMA HABERLERİ

Ürün gamını her geçen gün genişleten EL-Bİ Elektrik, ürünlerinin daha geniş kitlelere yayılması için çalışmalarına devam ediyor. Anahtar ve priz serilerini geliştiren firma, ürünlerini TMMOB’un düzenlediği toplantıda tanıttı. Toplantıya aralarında mimarlık fakültelerinde okuyan öğrencilerin de olduğu 50’yi aşkın mimar katıldı.

Toplantıda EL-Bİ Elektrik CEO’su Matti Meltti ve Satış Pazarlama Direktörü Alp Altugay sunum yaparak ürünler hakkında bilgi verdi. Gecede EL-Bİ Elektrik ürünlerinden kısa zaman önce satışa sunulan Zena Platin ve üzerinde bakteri barındırmayan Zena Antibacterial serileri büyük ilgi topladı. Firma, ilki gerçekleştirilen toplantının önümüzdeki dönemlerde de yenilerinin yapılacağını belirtti. www.el-bi.com

SCHINDLER TÜRKİYE’YE YENİ GENEL MÜDÜR 2007 yılından itibaren Schindler’in Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’dan (NAFNE) sorumlu bölge başkanı olan Mike Jackson, 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren Schindler Türkiye’nin Genel Müdürü

görevini yürütüyor.1972 Kanada doğumlu olan Jackson, İsviçre'de bulunan Schindler yönetimine 2007 yılında Kuzey Afrika'dan sorumlu başkan olarak katıldı. Nisan 2008'de bu alanın Schindler'in Yakın Doğu ve Orta Asya'daki faaliyetlerini de kapsayacak şekilde genişlemesiyle Jackson, 2009 yılında İstanbul'a taşındı.

General Electric (GE), temiz enerji teknolojisinin inovasyon ve AR-Ge çalışmalarına odaklanılarak geliştirilmesi ve hayata geçirilmesini mümkün kılmak amacındaki ecomagination girişimiyle toplumun enerji üretme, taşıma ve kullanma yöntemlerinde küresel bir dönüşümü yürütüyor. 2005 yılındaki kuruluşundan beri, 90’ı aşkın ecomagination onaylı ürün piyasaya sürüldü. Girişimin bir parçası olarak 200 milyon dolarlık “ecomagination

www.ecomagination.com

KARTLI KİLİT SİSTEMLERİ ANFAŞ FUARI’NDAYDI Kale Kilit Dış Ticaret, 19-22 Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleşen Anfaş Otel Ekipmanları Fuarı'nda sektör ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirdiği son teknoloji ürünlerini tanıttı. Sektörün uluslararası buluşma noktası olan fuarda firma, Kale Kartlı Kilit (Mandallı) ürününü ziyaretçilerine tanıttı. Ürün; otel, iş merkezi, yurt, eğitim ve sağlık kuruluşları gibi işletmelerin yanı sıra ofis, pansiyon, butik ve küçük şehir

otellerini hedef alıyor. Yurtiçindeki ve yurtdışındaki önemli sektörel fuarlara katılan Kale Kilit Dış Ticaret Genel Müdürü Cavit Doğan konuyla ilgili şunları söyledi: “Yurtiçinde ve yurtdışında toplam 800’ün üzerinde otel projesinde Kale Kartlı Kilit Sistemleri kullanılıyor. Ürün anlamında 2010 yılında yeni ürün gruplarımızdan Elektronik Kabin Kilitlerinin ülkemizin en seçkin sağlık ve spor merkezleri ile fitness center ve özel okullara uygulama ve montajlarını gerçekleştirdik.” dedi. www.kaledisticaret.com.tr

Klima Sistemleri Laboratuvarı www.schindler.com

“USTA FIRÇALAR” BİR YAŞINDA

"Doğru boyacıyı nereden bulurum?" sorusundan yola çıkılarak ilk defa Jotun Boya’nın yarattığı Usta Fırçalar, bir yaşını doldurdu. Türkiye’nin çeşitli illerinde yer alan ustaların katılımıyla, kullanıcıya en yakın, eğitimli ve sertifikalı boya ustalarını kolayca bulmanızı sağlayan internet sitesindeki,

Challange: Şebekeye Güç Verme” açık inovasyon yarışmasının ikinci aşamasını 18 Ocak’ta duyurduktan sonra işletmeler ve bireysel girişimciler 150’nin üzerinde başvuru yaptı. Ev enerjisi üretme ve yönetme konusunda en iyi fikirleri arayan “Evinize Güç Verin” başlıklı ikinci aşamada enerjinin evde nasıl daha verimli kullanılabileceğine dair ortaya çıkan fikirler, plastik varil güneş enerjisi ısıtıcılarından çatıya yerleştirilen rüzgar türbinlerine ve oturma odalarındaki piezoelektrik yer döşemesine kadar büyük bir çeşitlilik gösteriyor.

usta sayısı tam 1345’e ulaştı. Jotun tarafından kurulmuş olan Usta Fırçalar Akademisi'nde eğitiliyor ve sınava tabi tutularak usta fırça olmaya hak kazanıyor. Bu hizmet sayesinde kullanıcılar ihtiyaçları doğrultusunda internet sitesinden arama yapabiliyor, yorumlara, boyacının uygulama fotoğraflarına ya da videolarına bakarak seçim yapabiliyor. www.ustafircalar.com

KlimaPlus-Mitsubishi Electric Klima Sistemleri, Samandıra Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin, Tesisat ve İklimlendirme bölümünde kurduğu Klima Sistemleri Laboratuvar açılışını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi. 2005 yılında sektöre giriş yapan ve hızını kesmeden yükselişini sürdüren firma, özellikle çok kısıtlı olanaklarla birçok sektöre eleman yetiştiren meslek lisesi fırsatlarının en üst seviyede olması gerektiğine inanarak, meslek

lisesi öğrencileri için Klima Sistemleri Laboratuvarı kurdu. KlimaPlus Genel Müdürü Yenal Altaç, açılış konuşmasında şunları söyledi: “Daha çağdaş bir ulus olabilme yolunda toplumun genel eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve öğrencilere iyi eğitim vermenin yanı sıra okul ve dersliklerin de kalitesinin artırılmasının toplumumuza katacağı olumlu etkiler aşikar. Bizler KlimaPlus ailesi olarak, özellikle çok kısıtlı olanaklar ile birçok sektöre eleman yetiştiren meslek liselerinin fırsatlarının en üst seviyede olması gerektiğine inanıyoruz.” www.klimaplus.com.tr



yenİ ürün - banyo serİsİ MART 2011 - XXI 64

YENİ BANYO DENEYİMLERİ Duravit, Almanya’daki Yönetim ve Tasarım merkezi Design Center’da yaptığı toplantıda 17 ürün serisi ve 70’in üzerinde ürün tanıttı. Duravit’in tanıtımını yaptığı yeni ürün grupları arasında, kanodan esinlenilerek tasarlanan, hiçbir noktasına temas etmeden yüzer gibi gevşeme imkanı sunan küvet Nahho, tezgah üstü lavabo yerine lavabo üstü tezgah olarak tanımlanan Onto, katlanan duş kabin sistemi OpenSpace, yan yana çift kişinin kullanabileceği küvet Paiova, elektronik klozet kapağı SensoWash, az maliyetle bol tasarım temalı banyo serisi New Darling, banyoda zenginlik kavramına yeni bir yorum getiren banyo serisi Esplanede, buhar duşu St. Trop ve silindirden ışıklı kare şekline kadar farklı geometrik yaklaşımda Starck banyo mobilyaları ve küvet kapakları bulunuyor. Matteo Thun tasarımı Onto serisinde, dikdörtgen ya da yuvarlak olarak tercih edilen lavabo, tezgaha destek sağlıyor.

Bu da hızla ve kolayca monte edilerek montaj maliyetini azaltan yeni ve dinamik bir karakter veriyor. Özellikle otelcilik sektöründe tercih edilmesi öngörülen bir ürün gurubu olarak öne çıkıyor. Uzun bir dolap özel sektör için hazırlanan seriyi tamamlıyor. Banyo serisinde, genel ve yarı genel alanlara uygun, bağımsız duran, sütun biçiminde, yuvarlak lavabolu bir lavabo dolabı da bulunuyor. Seride, toplamda 16 farklı türde mobilya seçeneği bulunuyor. EOOS tasarım ekibinin yeni tasarımı Nahho yüzdüren küvet, kullanıcıyı yepyeni bir banyo deneyimine, yüzmeye bırakıyor. Kullanıcı tam bir gevşeme haline geçerken ağırlıksızlık hissinin keyfini çıkarabiliyor. Nahho kelimesi, eski saf Almanca’da "ağaç kütüğünden kano” anlamında kullanılan bir sözcükten türetilmiş. Bir küvette sanki bir kanodaymış gibi yüzebilmek için özel şartların sağlanması gerek. En önemli ön şart tamamen gevşemiş, başka bir deyişle, tamamen uzanmış durumda

olmak. Bunun için, Nahho için “ormancı” boyunluğundan ilham alınarak yapılmış özel bir kafa yastığı tasarlandı. "Ormancı" uyurken başı yerden yüksekte tutmak, zararlılardan ve haşerelerden korunmak için eski zamanlarda Etiyopya’da kullanıyordu. Tasarımcılar bu eski modele dayanarak, banyodaki kişinin boynunu organik bir eğimle nazikçe kavrayan, böylece gövdeyi suyun üstünde tutan modern bir "ormancı" tasarladı. EOOS tasarım ekibinin diğer bir tasarımı OpenSpace sistemi ise banyoda daha ferah bir alan hissi yaratmanın yanı sıra banyodaki hareket özgürlüğünü de artırıyor. Parlak krom görünümündeki bir çerçeve duş bölmesinin duvardaki hatlarını belirliyor. Bu çerçeveye iki büyük cam kapı takılı. Duş alırken bunlar iki yana açılıyor ve duştan sonra da tekrar kapatılarak duvar paneli görevine geri dönüyor. Muslukların olduğu tarafta şeffaf cam yerine aynalı cam seçeneğiyle OpenSpace'in görsel etkisi daha da artırılıyor. Genel banyo


yenİ ürün - banyo serİsİ 65 XXI - MART 2011

kurgusunda, OpenSpace sadece karo zeminlerle değil, pürüzsüz bir zeminde duş almak isteyenler için "DuraPlan" duş tekneleriyle birleştirilmeye de olanak sağlıyor. Philippe Starck tasarımı SensoWash, evin en küçük odası için ısıtılan oturaktan temizleyici tuvalet suyuna kadar yepyeni bir hijyen ve konfor düzeyi sunuyor. Elektronik kapağın alışılmışın dışındaki düz ve ince tasarımı yukarı kıvrılarak duvarla birleşiyor ve gümüş rengi bir panelle bitiriliyor. Bide işlevine dahil olan paslanmaz çelik sprey kolu tuvaletin içinde yer alırken, ürünün üç farklı yıkama seçeneği bulunuyor. Su sıcaklığı, su hacmi ve jet ucu konumu tek tek ayarlanabiliyor ve bir kez kaydedildikten sonra, tekrar seçmesi kolaylaşıyor. Sprey kolu ve nozülleri her kullanım öncesinde ve sonrasında otomatik olarak temizleniyor. Hem paslanmaz çelik sprey kolunda hem de klozette mikrop önleyici kaplama bulunan ünitenin tamamı temizlik amacıyla kolayca sökülebiliyor.

karşı sayfada sağda: Nahho için tasarlanan özel kafa yastığı, "ormancı" solda: Yüzdüren küvet Nahho bu sayfada en üstte solda ve sağda: EOOS tasarımı OpenSpace üstte solda: SensoWash üstte sağda: Matteo Thun tasarımı Onto solda: SensoWash kumandası


uygulama - aydınlatma MART 2011 - XXI 66

fotoğraflar: Engin Gerçek

kesİntİSİZ GÖRÜNÜm Tepta Aydınlatma'nın temsilciliğini üstlendiği, Antrox firmasının mimari aydınlatmalar için sunduğu yeni çözüm cold cathode (soğuk katod), özellikle cephe uygulamalarında kesintisiz bir görünüm sunuyor. Tepta

Cold cathode lambaların ilk kullanımlarının İkinci Dünya Savaşı öncelerine rastlamasına rağmen, bunlar 1960'lı yıllardan itibaren gelişerek özellikle ışıklı tabelalar ve işaretlerde kullanılan neon lambalar olarak gündelik yaşama girdi. Kısa bir süre sonra, aynı zamanda hot cathode (sıcak katod) lambalar olarak da adlandırılan floresan lambalar geliştirildi; bunlar önce düz tüpler, 70’li yıllardan sonra ise yuvarlak tüpler olarak aydınlatmanın önemli bir kolu oldu. Her ikisi de cam tüplü lamba ve ışık kaynağı kullanan bu iki tür aydınlatma en başından beri çok farklı alanlarda geliti. İlki mimari uygulamalarda yaygınlaşırken diğeri ışıklı işaretler aydınlatmasıyla sınırlı

kaldı. Fotometri ve gelişmiş aydınlatma teknolojisiyle cold cathode lambaları üretim teknolojisi konusunda, birikim ve bilgilerin bir araya getirilmesinin oldukça karmaşık olması nedeniyle bu gelişmiş ürünlerin mimaride kullanılması için uzun yıllar geçmesi gerekti. Bugün bunu başarabilen bazı İngiliz firmaları ve İtalyan Antrox firması binaların mimari özelliklerine uygun olarak özel sistemler üretiyor. Genel özellikleri Cold cathode lambaları, profesyonel cam üfleyicileri tarafından özel teknikler kullanılarak tek tek üretiliyor. Fiziksel özellikleri açısından; şeffaf, renkli kaplama ve Murano bölgesinde çok sayıda temel renkte üretilen şeffaf kaplanmamış cam tüpler olmak üzere üç ana gruba ayrılıyor. Kaplama tüplerin iç kaplamaları için floresan tüplerde olduğu gibi fosfor karışımları kullanılır. Mimari aydınlatmada kullanılan ve çapları 10-26 mm arası,

her bir tüpün uzunluğu ise 300-3000 mm olan tüplerin, daha ince olanlarının mimari aydınlatmada kullanılması tavsiye edilmiyor. Cold cathode lambaları için kullanılan cam tüpler, lambalara dönüştürülmeden önce şekillendirilerek lambanın kalbi olan elektrotlar her iki uca kaynaklanıyor. Elektrotlar tüplerin sonuna düz kaynaklanabildiği gibi dik açıyla ya da kıvrılarak da kaynak yapılabiliyor. Elektrotlar bu şekilde yerleştirildiğinde, kaplama tüpün ucuna kadar devam edebildiğinden ışık emisyonu tüp boyunca kesintisiz oluyor. Özellikle geri dönüşlü elektrotlar sıkça kullanılıyor; bu şekilde gölgesiz aydınlatma için ek gerektirmeyen ışık bantları oluşturmak üzere birkaç tüp seri olarak birbirine bağlanabiliyor. Sistemlerin Avantajları Cold cathode lambaları standart floresan lambalara göre ekonomik ve estetik açıdan pek çok avantajı


bu sayfada Torium Alışveriş Merkezi

uygulama - aydınlatma

karşı sayfada Albaraka Genel Müdürlük binası

67 XXI - mart 2011

beraberinde getiriyor. Eksiz ve gölgesiz ışık dağılımı sağlayan lambaların, mimari tasarımlara uyarlanma maliyetleri uygun, istenilen her şekle sokulabiliyor, üç metrelik uzunluklara kadar üretilebiliyor. 2400 K 6500 K trifosfor arası çeşitli renklerde ve beyaz olarak üretiliyor. Geleneksel tüplerle karşılaştırıldığında metre başına daha fazla lümen veriyor. Tam kapasitesinin %10’dan daha azına özel trafo kullanmadan rahatlıkla dim edilebiliyor. Tek bir trafo ile 25 mm'lik üç metre uzunluğundan tüplerden 20 metre, sadece 17,5 W/m elektrik tüketimiyle beslenebiliyor. Lambalara ya da trafolara hasar vermeden dim edilebilir, seri bağlanabiliyor ve yanar-söner konumuna getirilebiliyor. Trafo ve lamba ömrü daha uzun, yüksek titreşimli alanlarda dayanıklı ve lambalar soğuk iken ışığı titrememe özelliğine sahip lambalar, birçok kez açıp kapansa dahi lambaya bir zarar vermeyerek -30 derece ile 50 C

arasında çalışabiliyor. Lamba ömrünün uzun olması sayesinde özellikle tavan yüksekliği fazla olan otel ve bina lobileri gibi mekanların tavanlarında, kıvrılabilme özelliği ise bina dış çizgilerinin kesintisiz vurgulanmasında tercih ediliyor. Cold cathode tüp lambaları ayrıca armatür kullanımı gerekmeden IP65 korumalı olduğu için binaların dış çizgilerini de aynı şekilde vurgulayabiliyor. Tepta Aydınlatma'nın, Antalya Minicity dış aydınlatması ile başlayan cold cathode projelerinin en önemlileri arasında Sun Plaza’nın dört cephesinin dikey aydınlatması, Korupark ve Torium alışveriş merkezlerinin tüm iç aydınlatması, Antalya Mardan Palace cephe aydınlatması, Esenboğa Havalimanı, Kanyon İş Kulesi ve Albaraka Genel Müdürlük binası sayılabilir. Birçok projenin kısmi aydınlatmasında da bu teknolojinin avantajlarından yararlanılıyor.


MART 2011 - XXI 68

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Çİmstone Kuvars esaslı kompoze taş üretiminde Türkiye’de ilk olan Çimstone, 1996 yılından bu yana İzmir’deki üretim tesisi ve idari merkezi, İstanbul, Ankara ve İngiltere Northampton’daki bölge ofisleri, ülke geneline ve dört büyük kıtaya yayılmış çözüm ortaklarıyla dünyanın önde gelen kuvars kompoze taş üreticilerinden biri. Banko tezgah, zemin, cephe gibi farklı kullanım alanlarında uygulanabilen, yüksek çizilme ve aşınma dayanımıyla sağlam olduğu kadar estetik ve hijyenik bir yüzey kaplama malzemesi olan Çimstone, Türkiye’de ve yurtdışında sayısız prestijli projede kullanılıyor. 2005 yılında devreye giren 15 milyon dolar değerindeki ikinci fabrika yatırımıyla firma, adım attığı banyo ve mutfak sektöründe de iddiasını ortaya koyuyor. Çimstone kullanılarak yapılan tezgahlarla ilk kez mutfak ve banyoların bankoları için markalı ürün, kurumsal güvence ve müşteri odaklı hizmet sunuluyor. Arçelik Mutfak, Lineadecor, İstikbal, Tepe Mutfak, İntema, Vanucci, Kale Mutfak gibi birçok kurumsal mutfak firması mutfaklarında tamamlayıcı bir ünite olan tezgahları için Çimstone'u tercih ediyor. www.cimstone.com.tr • Saklıkent Evleri, İstanbul, 2006 • Florium Park Konutları, İzmir, 2007 • Royal Konakları, İstanbul, 2007 • Beykoz Vadi Konakları, İstanbul, 2008 • Green Park, Bursa, 2008 • Ilıca Evleri, İzmir, 2008 • Tarabya Rüya Evleri, İstanbul, 2008 • İnsa Park Evleri, İstanbul, 2009 • Keklik Tepe Konutları, İzmir, 2009 • Mahir Vural Şahin Tepesi Evleri, İzmir, 2009 • Rodosta Konakları, Tekirdağ, 2009 • Atlantis City Konutları, Ankara, 2010 • Berberoğlu Konakları, İzmir, 2010 • Mesa Konutları, Kocaeli, 2010 • Mi’marin Paşalimanı Evleri, İzmir, 2010



MART 2011 - XXI 70

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

ELMOR 1955 yılında kurulan Elmor firması, Elginkan Topluluğu’nun ürettiği armatür, seramik sağlık gereçleri, valf, küvet ve banyo mobilyalarının satış ve pazarlama faaliyetlerini yürütüyor. Kurulduğu günden bugüne hizmette kalite felsefesiyle her geçen gün kendini yenileyen firma, ürün grupları içerisinde yer alan E.C.A ve Serel markaları, yarım asrı aşkın süredir yaşam kalitesini artıran ürünlere imza atıyor. Elmor, yapı sektöründe ıslak mekanlarda kullanılan malzemelerin Türkiye içinde ticaret ve pazarlama tekniklerinin gelişimine öncülük ederken, faaliyet gösterdiği sektörde düzenli bayilik modelinin ve çalışma sisteminin de yaratıcısı. Firmanın ürün grupları arasında, E.C.A markalı krome armatürler ve banyo aksesuarları, E.C.A markalı teknik ürünler (valfler), Serel markalı seramik sağlık gereçleri, Serel karo seramikleri, Spil Serel markalı banyo mobilyaları ve Serel Acrylic markalı akrilik küvetler ve Serel gömme rezarvuarlardan oluşuyor. Elmor’un satışını gerçekleştirdiği E.C.A. armatürleri ve E.C.A. teknik ürünleri (valfler) bulundukları sektörde pazar lideri konumunda. www.elmor.com.tr • Ant Prestij Konutları, Ankara, 2010 • Asos Kervansaray Otel, Antalya, 2010 • Barcelona Evleri, İstanbul, 2010 • Caretta Beach Otel, Antalya, 2010 • Cesars Otel, Antalya, 2010 • Garden City, İstanbul, 2010 • Kiptaş, İstanbul, 2010 • My Dream City, Bolu, 2010 • Narcia Resort, Antalya, 2010 • Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ankara, 2010 • Oyak - Renault Fabrikası, Bursa, 2010 • Skyport, İstanbul, 2010 • Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2010 • TOBB Üniversitesi Öğrenci Konuk Evi, İstanbul, 2010



MART 2011 - XXI 72

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

GEBERIT Geberit firmasının temeli 1874 yılında Albert Gebert tarafından atıldı. 137 yıl önce kurulan firma 1905 yılında ahşap dış kaplamalı, kurşun armatürlü ve flatörlü ilk rezervuarı çalışır hale getirerek 1912 yılında da patentini alarak tüm Avrupa'ya açılmaya başladı. 1935 yılında metal yerine plastik kullanmaya başlayan firma, 1953 yılında “Geberit ” adını tescil ettirerek üçüncü jenerasyonu işin başına geçirdi. 1955 yılında Almanya'da daha sonra da Avusturya ve Fransa'da fabrikalar kurdu. 1956 yılında plastik pis su boru ve sifon üretimlerini başlattı. 1976 yılında ABD'de kurduğu firmasıyla uluslararası bir kuruluş oldu. 1997 yılında Geberit ailesi firmayı İngiliz Finans kuruluşu olan Doughty Hanso&Co'ya satarak geri çekildi. Bugün firma 106 ülkede aktif olarak hizmet veriyor ve yedi ülkede 15 ayrı tesiste üretim gerçekleştiriyor. Firma, tesisat teknolojisinde altı değişik üretim grubuyla dünya liderliğini halen koruyor. Firma, Türkiye'de 1990 yılından beri faaliyetlerini sürdürüyor. Firma yönetim kurulunun Türkiye'deki faaliyetlerini daha güçlü bir şekilde devam ettirme yönünde aldığı karar nedeniyle, 2002 yılı Temmuz ayından beri %100 yabancı sermayeli Geberit tesisat sistemleri firmasını kurarak Türkiye'deki üretimine devam ediyor. www.geberit.com.tr • Calista Otel, Antalya,2007 • Four Seasons Hotel, İstanbul, 2007 • Hegsagone Hotel, Kocaeli, 2007 • İstinye Park, İstanbul, 2007 • Su-se-si Otel, Antalya, 2007 • Mariott Hotel Asia, İstanbul, 2008 • Park Hyatt Hotel, İstanbul, 2008 • Selenium Twins, İstanbul, 2008 • Swisssotel Grand Efes, İzmir, 2008 • Çelik Palas, Bursa, 2009 • Divan İstanbul Asia, İstanbul, 2009 • Lotus Evleri, İstanbul, 2009 • Mardan Palace Otel, Antalya, 2009 • Corner Hotel, İstanbul, 2010 • Trump Towers, İstanbul, 2010



GROHE

MART 2011 - XXI 74

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Endüstriyel alandaki tecrübesiyle projelerin ihtiyacı olan çözümleri doğru şekilde anlayarak, en uygun ürünleri sunmayı hedefleyen firma, bu konudaki başarısını 170 ülkede gerçekleştirdiği farklı projelerle gösteriyor. İngiliz tasarımcı Paul Flowers’ın başkanlığındaki 13 kişilik Grohe Tasarım Ekibi, uluslararası ödüllere sahip ürünlerin tasarımlarında en son malzeme ve geleceğe yön veren teknolojileri kullanıyor. Ekibin bu yaklaşımla oluşturduğu tasarımlar iF Design Award, Red Dot Design Award, Design Plus, Prix Du Design, Janus Award France ve Designaward of the Federal Republic of Germany gibi ulusal ve uluslararası yarışmalarda da başarıları getiriyor. Her projede performans ve uzun süreli kullanım garantisi sunan firma, her segmentte projeye hitap ederek otellerden özel konutlara; sağlık sektöründen eğitime; havaalanlarından alışveriş merkezi ya da restoranlara kadar geniş bir çerçevede hizmet sunuyor. Son dört yılda 500 yeni ürün geliştiren Grohe, sürekli kendini yenilerken, ürün gelişiminde “Tasarım, Kalite ve Teknoloji” olarak belirlediği marka değerlerini göz önünde bulunduruyor. Firma, ürünlerini projelere uygun olarak sunuyor ve bu konuda seçenekleri sınırsızlaştırıyor. www.grohe.com.tr • Amerikan Hastanesi, İstanbul, 2009 • Angora Safir Park, Ankara, 2010 • Atatürk Havalimanı, İstanbul, 2010 • Bilkent Sport International, Ankara, 2010 • Canan Residence, İstanbul, 2010 (orta ve alt sırada)

• Çelikpalas Otel, Bursa, 2010 • Çeşme Marina, İzmir, 2010 • Dareyn Otel, İstanbul, 2010 • Dedeman Otel & AVM, Zonguldak, 2010 • Gezi Bosphorus Otel, İstanbul, 2010 (en üstte)

• Granada Luxury Resort & SPA, Antalya, 2010 • Hilton Otel, Nevşehir, 2010 • Limak Kavacık Otel, İstanbul, 2009 • Recade Otel, Van, 2010 • Taksim Divan Otel, İstanbul, 2010



MART 2011 - XXI 76

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

KALEBODUR Türkiye’de birçok yapıda yer alan ve adı seramik karoyla özdeşleşen, benzersiz tasarımlar ve teknolojiler sunan Kalebodur, ürün gamıyla mimarların ve profesyonellerin tercihi olmaya devam ediyor. Modern formları yeni bir yaşam felsefesiyle harmanlayan Cube&Dot serisi, yalnızca Kalebodur tarafından üretilen, 3 mm kalınlığında ve 1x3 m boyutlarındaki porselen seramik levha Kalesinterflex, seramik dış cephe çözümleri, porselen havuz karoları, dış mekanlardan bina cephelerine kadar sunduğu teknik avantajlarla vazgeçilmez olan Klinker karo ve cephe sistemleri ve her biri özgün tasarım ve boyut seçenekleri sunan onlarca farklı seri sunuyor. Malzeme, renk, biçim ve dokusuyla ilham veren tasarımlar, yaratıcı fikirlere hizmet ediyor. Estetik ve biçim kaygıları içerisinde üretimlerini gerçekleştiren firma, sektörle kurduğu yakın ilişkiler sayesinde profesyonellerin tüm ihtiyaçlarını yakından takip ediyor. Sunduğu çözümlerle engelleri kaldırarak kullanıcısını özgür bırakıyor. www.kale.com.tr • Ankara Arena Spor Salonu, Ankara, (en üstte)

• Arketip Evleri, İstanbul, • Bahçelievler Carrefour AVM, İstanbul, • Barselona Metrosu, İspanya • İstanbul Kongre Merkezi, • İtob, İzmir • Marmara Forum Alışveriş Merkezi, İstanbul • Merinos Kültür Merkezi, Bursa • Misia15300 Projesi, Bursa • Montenegro Alışveriş Merkezi, Karadağ • One & Ortaköy, İstanbul • Pendorya Alışveriş Merkezi, İstanbul • Pulver Kimya Sanayi, Kocaeli • World Fitness Center, Kazakistan • Yapı Kredi Akademi, Kocaeli



MART 2011 - XXI 78

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

KALEVİT 1993 yılında seramik sağlık gereçleri üretmek üzere Kale Grubu tarafından kurulan Kalevit, kaliteli, işlevsel, estetik ve ulaşılabilir ürünleriyle her ev ve yerleşim için bütünsel banyo ürünleri sunuyor. Firma, vitrifiye ve tamamlayıcı ürünler, banyo ve mutfak armatürleri ve aksesuarları, akrilik küvet ve duş tekneleri, duş ve küvet kabinleri üretimi gerçekleştiriyor. Kale markalı banyo ürünlerinin kalitesi TSE, DIN ve dünyaca kabul görmüş birçok belge ile tescillenen ürünler, ürün kalite belgelerinin yanı sıra ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Sertifikası ve ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikasına da sahip. Kalevit; kalite ve tasarıma önem veren, değişime ayak uyduran, verimliliği esas alan, müşteri odaklı çalışmayı prensip edinmiş bir şirket olarak; yüksek kaliteli ürünleri, estetik, işlevsel ve ulaşılabilir tasarımları, üretiminde ve ürünlerinde çevreyi korumak felsefesi ve satış sonrası hizmet desteğiyle banyo sektöründe fark yaratıyor. Daima kaliteli ürün konseptini, kaliteli hizmet kavramıyla birleştiren Kale satış ve satış sonrası servis sürecinde bu anlayışını sürdürüyor. Bir dönem RocaKale markası ile pazardaki faaliyetlerine devam etmiş olan firma, 2009 yılından itibaren şirketin tüm hisseleri Roca’dan satın alarak, Kale markası ile faaliyetlerine devam ediyor. www.kale.com.tr • Kervansaray, Bodrum • Turunç Otel, Marmaris • Sardunyalı Evleri, Antalya



SERANİT

MART 2011 - XXI 80

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Kaplama malzemeleri sektöründe iç mekan ve dış cephe uygulamaları için %100 porselen karo üreten Seranit Granit Seramik, 500 bin metrekarelik kapasitesi, Bilecik Organize Sanayi Bölgesi'nde 102 bin metrekare alanda Türkiye’nin ilk granit seramik fabrikası olarak 1992 yılında kuruldu. 2006 yılında 8.5 milyon metrekareye ulaşan üretim kapasitesiyle Sinpaş Grubu’na geçtiği 2001 yılından 2010 yılı sonuna kadar üretimde %850, satışlarda % 1300, ciroda %1800, karlılıkta %430 büyüdü. 2008 yılında 8.5 milyon m2’lik üretim kapasitesiyle Avrupa’nın tek çatı altında faaliyet gösteren en büyük porselen karo fabrikalarının arasında yerini alan firma, 27’si yeni olmak üzere toplamda 44 seri ürünü ve 3 bin 500’ü aşkın renk ve efekt seçeneğiyle kullanıcılarına geniş bir hizmet sunuyor. 2010 yılında %20 büyüme kaydeden firmanın üretiminin tamamı satılarak cirosu 132 milyon TL’ye ulaştı. 65 ülkeye ihracat yapan firma, yurtdışında Zara başta olmak üzere birçok zincir mağazanın konseptine giren Seranit’in 2009 yılında başlanan, 2010 yılında geliştirilen konsept mağazalar projesine yönelik çalışmaları başarıyla devam ediyor. Dünyadaki bütün Zara mağazalarının yanı sıra, Albert Einstein süpermarketler ve eczane zinciri, We Fashion, DC, Franco Benussi, Sephora, Harvey Nicholson mağazaları Seranit ürünleriyle kaplandı. Türkiye’de ise bugüne kadar Vakko, Beymen, Mudo, Brandroom, Koton, Lacoste, Harvey Nichols, Arçelik, Vestel ve Migros gibi her sektörden birçok markanın konseptine uygun ürünlerle binlerce m2 mağaza kaplaması gerçekleştirildi. www.seranit.com.tr



SERANİT • ABB, İstanbul Metrosu, İstanbul, 2000 • Bakırköy Adliyesi, İstanbul, 2007 • İstinye Park Vakko, İstanbul, 2007 (önceki sayfada altta sağda)

• City's Nişantaşı, İstanbul, 2008 (bu sayfada üstte solda ve sağda)

• Kongre Merkezi, Mersin, 2008 • Afyon Otogarı, Afyon, 2009 (bu sayfada altta)

• Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, 2009 • Canan Residence, İstanbul, 2009 (önceki sayfada üstte ve altta solda)

• Sabiha Gökçen Havaalanı, İstanbul, 2009 • 212 Alışveriş Merkezi, İstanbul, 2010 (bu sayfada ortada)

MART 2011 - XXI 82

REFERANS PROJE - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

• Zeugma Kültür Müzesi, Gaziantep, 2010



MART ajandasI 2 - 6 Mart

3 Mart

Unicera - 23. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı

AVM Yatırımları Konferansı

www.unicera.com

kitlesine sahip fuarı.

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Büyükçekmece, İstanbul

Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği tarafından bu yıl

Swissotel, Beşiktaş, İstanbul

www.ayd.org.tr

Eski Şapka Fabrikası, Hasköy, İstanbul

info@istanbuldesignweek.com

CNR Expo Fuar Merkezi, İstanbul

www.cnrideco.com

İstanbul Kongre Merkezi, Harbiye, İstanbul

2011konutkurultayi.com

Galeri G-art, G-Mall, Maçka, İstanbul

g.art@bnet.net.tr

Cannes, Fransa

www.mipim.com

Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü, İstanbul

www.bahcesehir.edu.tr

23. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı, önde gelen sektörlerinden biri olan seramik sektörünün en geniş katılımcı

üçüncüsü düzenlenen konferansın ana teması Sürdürülebilirlik.

3 Mart

Design Talks 2011

Ulusal ve uluslararası tasarımcıları buluşturan Design Talks'un üçüncüsünün konuşmacıları: Ed Annink, Prof.Dr.Timo de Rijk ve Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu.

3 - 6 Mart

I-deco İstanbul 2011

I-deco İstanbul'un bir salonu en yeni trendlerin sergilendiği i-deas bölümüne ayrılıyor.

4 - 5 Mart

2011 Konut Kurultayı

TOKİ'nin 2011 Konut Kurultayı, ‘Kentsel Dönüşüm'ün tüm aktörlerini biraraya getirecek

8 Mart - 3 Nisan

CITIES XL "Plan-Proje-İzole" Sergisi

Gökte Tunç'un, atık parçaları tekrar yeni bir düzen içerisinde birleştirip şehir siluetleri oluşturduğu sergide, bu malzemeler şehir içerisindeki yaşantıya gönderme yapıyor.

8 - 11 Mart

MIPIM 2011

Gayrimenkul sektörünün en önemli fuarlarından biri olarak düzenlenen MIPIM, lider gayrimenkul firmalarını bir araya getirerek, uzun süreli iş bağlantılarının kurulduğu, en son gelişmiş projelerin sergilendiği bir platform görevi üstleniyor.

10 Mart

MART 2011 - XXI 84

ajanda

28 Mart

31 Mart (son başvuru)

Çağdaş Türk Mimarlarıyla Mimarlık ve Felsefe Üzerine Söyleşi

Emre Arolat, Murat Tabanlıoğlu, Han Tümertekin ve Nevzat

"Sürdürülebilir Mimarlık" Konferansı

Konferansa, Sürdürülebilir Mimarlık kitabı yazarı MSGSÜ'de

Yıldız Teknik Üniversitesi, Beşiktaş

ytumimarlikvetasarim@gmail.com

öğretim görevlisi Doç.Dr Ayşin Sev konuşmacı olarak katılıyor.

2011 UNESCO Kültürel Mirasın Korunması Asya-Pasifik Mirası Ödülleri

Birey ya da kuruluşların, özel veya kamu-özel işbirliği ile

UNESCO

www.unescobkk.org/culture/ heritageawards

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi (İDTM), İstanbul

www.atmk.org.tr

Manisa Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü, Manisa

yarisma.manisa.bel.tr

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ulus, Ankara

troyayarismasi@kulturturizm.gov.tr

Sayın'ın katılacağı söyleşi Saat 18:00'de başlıyor.

gerçekleştirdikleri Asya ve Pasifik bölgelerindeki kültürel mirasın değerinin artmasına katkı koyan, son 10 yılda tamamlanmış restorasyon projeleri ödüle başvurabiliyor.

14 - 17 Nisan

18 Nisan (son başvuru)

18.Ulusal Aydınlatma Kongresi ve İstanbul Light Fair

Kongrede "LED ile Aydınlatma" başlıklı özel bir bölüm ve panel

Manisa Belediyesi Hizmet Binası ve Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışması

Yarışmanın amacı, kültür, sanat, bilim ve çevre değerlerinin

de yer alıyor.

rekabet yoluyla geliştirilmesine, çok sayıda seçenekten ekonomik, işlevsel ve yenilikçi çözümlerin seçilmesine, müelliflerinin saptanmasına ve güzel sanatların teşvikine; ayrıca, ilgili mesleklerin gelişmesine, etik değerlerin yerleşmesine, uluslararası rekabet gücü kazanmalarına uygun ortam sağlamak.

16 Mayıs (son başvuru)

Troya Müzesi Serbest Katılımlı, Tek Aşamalı, Ulusal Mimarî Proje Yarışması

Yarışma, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan Troya Örenyeri'nden çıkarılan arkeolojik eserlerin korunmasına ve sergilenmesi amacıyla serbest katılımlı, tek aşamalı ve ulusal olarak düzenleniyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.