XXI_Nisan_2011

Page 1

xxi.com.tr

SAYI 98 NİSAN 2011 9 TL (KKTC 10 TL)

BU DERGİ İÇİN AĞAÇ KESİLMEDİ

ARİF ÖZDEN ASLI ŞENER MUTLU ÇİLİNGİROĞLU STEELCASE TURENSCAPE YAKUP HAZAN YAZGAN TASARIM MİMARLIK

ÇATI CEPHE REFERANS DOSYASI

DEVİNGEN BOŞLUK ERIC OWEN MOSS ARCHITECTS'TEN SAMITAUR KULESİ

yaz›larıyla ALPAY ER OTTO VON BUSCH

XXI < MİMARLIK TASARIM MEKAN < SAYI 98 < NİSAN 2011 < ÇİLİNGİROĞLU < HAZAN < MOSS < ÖZDEN < STEELCASE < ŞENER < TURENSCAPE < YAZGAN < ÇATI CEPHE REFERANS DOSYASI

Y‹RM‹B‹R M‹MARLIK TASARIM MEKAN



Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekân Depo Yayıncılık adına sahibi ve yayın yönetmeni Kuyaş Örs yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş

PARÇA-BÜTÜN İLİŞKİSİ

hulya@depo.com.tr endüstriyel tasarım editörü Elif Esmez elif@depo.com.tr sektör editörü Tuğba Demirci tugba@depo.com.tr yardımcı editör Merve Taşpatlatan merve@depo.com.tr reklam müdürü Burcu Hinginar Akıncı okuyucu ilişkileri sorumlusu Manolya Nurgün grafik tasarım Aslıhan Özgen sayfa tasarım ve uygulama Doğukan Bilgin kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu web tasarımı Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz kapak fotoğrafı Samitaur Kulesi, Culver City, 2010, © Tom Bonner Photography basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Depo Yayıncılık Hacı İzzet Paşa Sokak Rota 1 Apartmanı 12/2 34427 Gümüşsuyu İstanbul 0212 251 1811 xxi@depo.com.tr genel dağıtım DPP Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Depo Yayıncılık’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz.

XXI'in bu ay ele aldığı projeler içinde parça-bütün ilişkisi etrafında kurgulananlar çoğunlukta. Eric Owen Moss'un Samitaur Kulesi, mimarın yıllardır gerek yenileme projeleriyle gerekse yeni yapılarla parça parça biçimlendirdiği Culver City'de tamamladığı son projesi. Culver City'nin büzüşmüş, terk edilmiş bir alandan yeniden dinamik bir merkeze dönüşmesinin öyküsü, Moss'un tasarladığı binalarda gizli. Burada konuyu ilginç kılan bir mimarın kendi imzasıyla bir kentsel alanı dokumasından ziyade bütüncül bir yaklaşım üretip onun içinde kendi payına düşen olasılıkları yerine getirmesi. Kent ölçeğini düşünerek bina ölçeğinde üretimler gerçekleştiriyor ve bunu uzun yıllara yayarak adım adım yapıyor olmak ve zamanla kentin daha hareketli bir mekana dönüşmesini izlemek Moss için yeterince tatmin edici görünüyor ki üretimini diğer yıldız mimarlar gibi dünyanın dört bir tarafına yaymaktansa Culver City'ye odaklamayı tercih ediyor. Parça-bütün ilişkisi üzerine geliştirilmiş bir diğer proje ise Yazgan Tasarım Mimarlık'ın Türkiye Müteahhitler Birliği binası davetli yarışmasına sunduğu öneri. Yapının tasarımında gözetilen Gesamtkunstwerk (bütünsel sanat yapıtı) yaklaşımıyla yapının cephesinden içinde barındırdığı mobilyalara dek takip edilen malzeme seçkisi aracılığıyla bir parça-bütün ilişkisi kurgulanmış. Bugünlerde disiplinlerin

birbiri içinde eriyip gitmesi ve sınırlarının bulanıklaşması fikrinden yola çıkan proje, bu yolla bütüncül bir mekanın nasıl kurulabileceğini araştırıyor. Diğer yandan da yapının mimarisi ile iç mekan tasarımı arasındaki ilişkiyi gözler önüne seren iki proje de yer alıyor bu sayıda. İlki geçen sayı yapı projesi olarak yer verdiğimiz Armona Denizcilik binasının iç mekan tasarımı. İç mekan tasarımını gerçekleştiren Aslı Şener’in yapının tasarım sürecinin başında projeye dahil olması sayesinde içinde konumlandığı yapının genetiğini çözen ve bu sayede kullanıcılarına yerin ruhunu daha yoğun bir şekilde yansıtmayı başaran bir çözüm söz konusu. İkincisi ise Mutlu Çilingiroğlu tasarımı Akel İş Merkezi ile o yapı içinde konumlanan ve iç mekanı Arif Özden tarafından gerçekleştirilen 3M yönetim ofisi. Çilingiroğlu’nun ofis mekanlarını olabildiğince esnek çözümlere açık olarak geliştirdiği yapının içine yerleşen 3M için Özden’in geliştirdiği çözüm de esneklik konseptine vurgu yapıyor. Sürekli değişen ofis içi gereksinimlere uygun bir mekanın tasarımı için başvurulan esneklik, yapı ölçeğinden iç mekan ölçeğine korunuyor. XXI


güncel

proje

6 güncel projeler

28 kentsel çİftlİk

Huangpu Nehri kenarında yer alan ve Turenscape tarafından tasarlanan Houtan Park, geçmişin hafızasının ve ekolojik toplumun geleceğinin ifadesi olan yeşil bir expo alanı ile sürekli bir kıyı parkı yaratmayı amaçlıyor.

32 devİngen boşluk Culver City'de Eric Owen Moss Architects'in son bitmiş projesi olan Samitaur Kulesi, ekranlardan oluşan cephesiyle ve mimarın bölgenin diğer noktalarındaki yapılarıyla birlikte düşünülmüş olmasıyla kentle ilişkileniyor.

NİSAN 2011 - XXI 2

İçİndekİler

16 küçük müdahaleler / otto von busch

Geleceği Provoke Etmek

22 tasarımın öte yanı... / alpay er

Gündemi Toparlamak...

38 bütünü tasarlamak

Yazgan Tasarım Mimarlık’ın Türkiye Müteahhitler Birliği binası davetli yarışmasında önerdiği proje, Gesamtkunstwerk (bütünsel sanat yapıtı) fikrinden yola çıkıyor.



42 İç İçe tüpler

56 bİr boğaz hİkayesİ İçİnde Yakup Hazan tasarımı Erzincan Havaalanı İç ve Dış Hatlar Terminali, iç içe geçen tüplerden oluşan bütüncül mekanıyla yolculara terminal içinde engelsiz dolaşım imkanı sağlıyor.

Geçen ay XXI’de proje olarak yer verdiğimiz Armona Denizcilik Binası’nın bu sayıda da iç mekanını paylaşıyoruz. İç mekan tasarımını gerçekleştiren mimar Aslı Şener, yapının Boğaz ile özel ilişkisini göz önünde bulundurarak ofis mekanlarını nasıl kurguladığını anlattı.

46 renklİ kutular

Kavacık’ta yer alan Akel İş Merkezi konumlandığı eğimli arazi üzerinde giriş kotundan iki kule, arka cephesinden U şeklindeki bir kütle olarak algılanıyor. Mimarı Mutlu Çilingiroğlu tasarım parametrelerini ve renkli cephenin tasarımını paylaştı.

60 etkİleşİmlİ ders saatlerİ

Günümüz öğrenci ve eğitimci ihtiyaçlarından yola çıkılarak tasarlanan Node okul sandalyesi, değişen eğitim modelleriyle birlikte öğrencilere sınıf içerisinde daha aktif bir rol biçerken, eğitimcilere de bu modelleri uygulamada büyük katkı sağlıyor.

ürün 64 Ürün haberlerİ

İçİndekİler

72 saha dışında konfor

Galatasaray'ın yeni stadı Türk Telekom Arena'nın mobilyaları Tuna Ofis tarafından hazırlandı.

NİSAN 2011 - XXI 4

74 hareketlİ koruma 52 kırmızı paravan

Önceki sayfalarda mimari tasarımına yer verdiğimiz Akel İş Merkezi içerisinde konumlanan 3M yönetim ofisini iç mekan tasarımını gerçekleştiren Arif Özden anlattı.

Albayrak Tente, dış yaşam alanlarını yılın tüm aylarında kullanılabilir hale getiren Suntech raylı sistemini sunuyor.

76 ÇATI VE CEPHE Referans DOSYASI

102 ajanda

Asaş Çuhadaroğlu Fibrobeton Kalebodur Kart İnşaat & AR-BA Mobilya Pazarlama Mitsubishi Plastics Onduline Avrasya Pimeks Group Rheinzink Sapa Building System Saray Alüminyum Schüco





YEŞİL KABUKLA YERE BAĞLANMAK Boran Ekinci Mimarlık ve Hakan Dalokay tarafından önerilen ve inşaası devam eden Şişli Belediye Binası, yeşil kabuğuyla topoğrafyanın bir parçası olarak kurgulandı. Yapı lineer bir ana strüktür ile bu strüktürü çevreleyen bir yeşil kabuğun ilişkisi içinde ortaya çıkıyor. Kırılan yüzeyleriyle yeşil kabuk, yapının çevresi ile bağlantılarını görsel ve işlevsel açıdan güçlendiriyor, yapı çevresinde hareketli bir dolaşım sistemi oluşturuyor.

NİSAN 2011 - XXI 8

GÜNCEL

Kabuğun kırılarak farklı kotları birbirine bağlayan yüzeyleri sayesinde, yapının zemin üzerindeki, toplam 12 metre yüksekliğindeki ilk iki katı topoğrafyanın bir parçası haline geliyor. Böylece belediye yapısının giriş bölümü ile halkın kullanımına açık alanları, görsel olarak üst katlardan ayrılırken; yapı olduğundan alçak görünüyor. Dörder metre yüksekliğindeki üst katlarda ise yapı strüktürü sürekli bir gölgeleme sistemi ile çevreleniyor. Sistemi oluşturan, eksenlerinde hareket eden paneller sayesinde yapıda hem en yüksek seviyede enerji tasarrufu sağlanıyor hem de cephelere hareketlilik ve kütleye hafiflik kazandırılıyor. Yapının önemli bir avantajı ise plan kurgusunun sadeliği. Alt katlarda tercih edilen L plan ile üst katlarda tercih edilen iki yandan çekirdekli lineer plan, oldukça karmaşık bir işlev programına sahip olan yapıya algı ve kullanım netliği/rahatlığı sağlıyor. Yapının iç mekanlarında galerili ve köprülü bir dolaşım sistemi tercih edildi. Ana dolaşım hattı yan akslarında yer yer boşaltılarak galeriler oluşturuldu. Her katta devam eden bu galeriler sistemi sayesinde katlar arası iletişimin yanı sıra dolaşım alanlarında iç mekan deneyiminde de ferahlık sağlanması amaçlandı. proje adı: Şişli Belediye Binası mimari tasarım: Boran Ekinci Mimarlık mimar: Boran Ekinci, Hakan Dalokay ekip: Deniz Okten, Evren Öztürk, Yeliz Tekin Çimen, Sasan Sahafi işveren: Şişli Belediyesi yer: Şişli, İstanbul proje tipi: Hizmet Binası proje tasarım tarihi: 2010 inşaat alanı: 26.317 m2 statik: Gündüz Çetemen elektrik: Ali Karadağ - AKC GRUP Protim mekanik: Aram Keleşyan görseller: Artı Eksi Sıfır Mimarlık



GÜNEŞE GÖRE OFİSLER Manço Mimarlık tasarımı Akplaza ofis binası, gün ışığına göre tasarlanan cepheleriyle Dolapdere'nin dönüşümünde bir rol üstlenecek. Dolapdere’nin kentsel dönüşümünde, bitişikteki Bilgi Üniversitesi yerleşkesi ardından atılan önemli adımlardan biri olacak proje, BREEAM sertifikası almak üzere enerji etkin yeşil bir A sınıfı ofis binası olarak tasarlandı.

NİSAN 2011 - XXI 10

güncel

Kat planları, farklı kullanıcıların mekan gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla olabildiğince esnek tutuldu; buna uygun olarak yapı, iki ofis bloğu ve bunları ayıran bir dolaşım ve servis bloğu olarak planlandı.

proje adı: işveren: Akdağlar İnşaat konum: Dolapdere, İstanbul alan: 41.000m2 Mimari Danışmanlık ve Tasarım: Manço Mimarlık mimari tasarım: Aytaç Manço, Ali Manço tasarım ekibi: Ali Manço, Zühtü Usta, Hamit Karcıoğlu, Arın Tanrıkulu, Gufran Baykal proje tarihi: 2007-sürüyor proje türü: Ofis yapım türü: Betonarme

Cepheler, güneş ışığı ve manzara bakımından farklılıkları malzeme, değişik doku ve geçirgenlikler ile ayrışarak vurgulayan yüzeylerden oluşuyor. Bu anlamda mevcut yoğun yapılaşmaya bakan ve sert güneş ışını alan batı cephesi, bant pencere boşluklarının açıldığı dolu bir yüzey, Haliç manzarası ve yeni yola bakan güney ve doğu cepheleri süzülmüş gün ışığı alan yüzeyler, kuzey cephesi ise saydam olarak tasarlandı. Giydirme cephelerin önünde, güneş

ışığının yönüne göre yoğunluğu artıp azalarak yapıyı saran, böylelikle yaz aylarında iç mekanlarda istenmeyen aşırı ısınma ve parlamayı önlerken aynı zamanda vinç, lift gibi sistemlere gerek olmadan cephe bakımına olanak sağlayan güneş kırıcı katmanlar düşünüldü. Geniş bir atrium ile ikiye ayrılan dolaşım/servis bloğunun gerek cephe tasarımı gerekse de aydınlatma tasarımında olabildiğince saydam ve

aydınlık bir hacim yaratılması amaçlandı. Binanın güney cephesi önünde yer alan kamusal parkın, bina çevresinde yapılacak peyzaj düzenlemesi ile sürdürülmesi hedeflendi. Yapı üzerinde oluşturulan yeşil çatı ile zeminde oluşturulamayan doğal doku binanın ayrılmaz bir parçası haline getirildi. Yeşil çatı, oluşturduğu rekreasyon alanına ek olarak, etkin ısı ve ses yalıtımı, ısı adası etkisinin önlenmesi gibi yararlar da sağlıyor.



İLETİŞİM İÇİN İLETİŞİMLİ OFİS A Tasarım Mimarlık tarafından davetli yarışma sonucu elde edilen Türk Telekom Genel Müdürlük Binası, dinamik iç mekan kurgusuyla ofis çalışanları arasındaki iletişimi kuvvetlendirmeyi hedefliyor.

NİSAN 2011 - XXI 12

güncel

Ankara Aydınlıkevler’de 94.000 m2'lik bir kampüs içinde yer alan Türk Telekom Genel Müdürlüğü, fiziksel altyapısında bir yenilenmeye giderek yeni bir proje ile karşımıza çıkıyor. Proje, temel olarak ikili bir yapılanmadan oluşuyor. Telekom’un sistem salonları, data merkezleri, network izleme birimi ve kriz yönetimi gibi telekomünikasyonun oluşturulduğu, izlendiği ve depolandığı mekanlar ile konferans salonu, “fabrika” diye de adlandırılan alt kütlede yer alıyor. Çalışanların kullanacağı ofis mekanları ise kule bloğunda konumlanıyor. Ankara’nın en yüksek ofis kulesi olma özelliğine sahip olan yapı, 150 metre yüksekliğiyle Türkiye’deki ofis kuleleri arasında da ilk sıralarda yer alıyor. Yapının yüksekliğinden öte, dolulukboşluk tasarımı ile ortaya çıkan, farklı kalite ve özelliklerde mekan üretme çabası dikkat çekiyor. Klasik ofis yapısından farklı olarak Türk Telekom Genel Müdürlük Binası'nda ofis kullanıcısının tek bir şirketin çalışanları olması durumu, projeyi şekillendiren önemli etkenlerden biri. Çekirdeğin ortada çözüldüğü tip projelerden farklı olarak, burada düşey sirkülasyon ve servis birimleri kenarlara alınarak kule yapısının merkezi boşaltıldı. Merkezi boşluk, değişen ve cepheyle ilişkilenen iç bahçeler ve atriumlar ile tariflendi. Türk Telekom ailesinin takım ruhunu da yansıtan, çoğunlukla açık ofis şeklinde düzenlenen ofis katları birbirleriyle görsel ilişkide kurgulandı. Köprülerin ve iç bahçelerin oluştuğu katlar genelde toplantı mekanları, mini yeme-içme alternatiflerinin bulunduğu dinlenme köşeleri gibi ortak kullanıma açık olarak düzenlendi. Türk Telekom ailesinin sürekli değişen, dönüşen, dinamik yapısı göz önüne alınarak, projede esnek çalışma mekanları oluşturuldu. Bütüncül ofis mekanının içinde kapalı ofis, toplantı salonu gibi farklı birimlere parçalanma ve dönüşme ihtiyacından yola çıkılarak asma tavan ve döşeme kaplamaları, modüler bölme sistemleri özel olarak çalışıldı. Ana girişin yer aldığı batı cephesinde

tasarlan geniş üst örtü, yarı açık kentsel bir plazayı tarifliyor. Plazaya bakan üçgen yüzey “medya cephe” olarak düzenleniyor ve bir tür iletişim aracı olarak öneriliyor. İç bahçe tasarımları ile kampüsteki yeşil doku, yapının içine alınarak üst mekanlara taşınıyor. Çevre dostu mekanik sistemlerin tercih edildiği projede, güneye bakan yüzeyleri ve çatısında güneş panellerinin yer alması, ayrıca kulenin en üst katında rüzgar türbinleri kullanılması planlanıyor. Yapıda doğal ve geri dönüşümlü malzemelerin seçilmesine özellikle dikkat edildi. Etkin bir çalışma ortamı sunma amacıyla maksimum gün ışığı kullanımına dikkat edildi. Ortam sıcaklığının daha kolay kontrol edilebilmesi, uygun mevsimlerde doğal havalandırmaya imkan vermesi, gürültü ve toza karşı ikinci bir bariyer oluşturması ve güvenlik sağlaması açısından kulede çift cephe tasarlandı. Bina otomasyonu ile kontrol edilen çift cephe içindeki motorlu kapaklar çok soğuk ve rüzgarlı havalarda kapatılırken, mevsim geçişlerinde ve özellikle bahar aylarında açılarak doğal havalanması sağlanıyor. İçinde barındırdığı teknolojik donanımın hassasiyeti ve önemi nedeniyle, alt kütle genel olarak sağır tasarlandı. Buna karşın kuzey ışığının kontrollü olarak çatıdan alınmasına izin veren tasarımlara gidildi. Havaalanı-kent merkezi trafik aksında önemli bir yapı haline gelecek olan genel müdürlük binasının, Ankara’nın yeni simgelerinden biri olması bekleniyor. Özel tasarlanan gece aydınlatma konseptinde farklı renklerle aydınlatılarak dışarıdan algısı güçlendirilen iç bahçeleri, zeminden başlayıp antene kadar uzanan çelik çapraz örgü sistemi ile yapı, şehir siluetindeki yerini alacak. Projenin bütününde yapının tekil olarak değil, mevcut binalarla birlikte, kampüsün tamamının bir master-plan olarak ele alınıp yeniden düzenlenecek olması, bulunduğu bölgenin kentsel gelişimine de yön verecek ipuçlarını içermekte.

işveren: Türk Telekomünikasyon mimari proje: A Tasarım Mimarlık, Ali Osman Öztürk mimari proje ekibi: Ali Osman Öztürk, Meltem Öztürk, İrem Aker Büyükkalay, Harun Karabulut, İlhan Şimşek, Tuncay Kaya, Niyazi Ayvaz, Erhan Karahaliloğullar, Mehmet Güner proje tarihi: 2010 toplam inşaat alanı: 54 000 m2





GELECEĞİ PROVOKE ETMEK Zaman geçtikçe dünya değişiyor ve ilerliyor. Çelişkili bir şekilde bilimsel incelemelere göre dünya iki zıt kutba doğru evriliyor. Fizik bilimine göre, milyarlarca yıl geçtikçe, biz gittikçe daha çok tüm hareketin bütün entropiyle örtüşeceği noktaya, “evrenin ölümcül ısısı”na, ısıl dengeye yaklaşıyoruz. Bu gelecek sonsuz bir gri çorbayı andırıyor. Evrenin kaderi bu, tamamen donmasına çok yakın bir noktada, sıfır Kelvin derecesinde kalmak. Diğer yandan biyolojide bunun tam tersi doğru addediliyor. Güneşten yayılan fazla ışınım enerjisi nedeniyle gezegenimizdeki yaşam sistemleri dengeden çok uzak bir şekilde varlıklarını sürdürüyorlar ve zamanın akması çeşitliliğin artması anlamına geliyor. Çünkü her bir döl eşsiz ve türler mutasyon geçiriyor ve evriliyor. Biyoloji için yaşam bollukta var oluyor.

KÜÇÜK MÜDAHALELER

altta: "Inventions Wanted" (İcatlar Aranıyor) Mechanix Illustrated, Ekim 1954 sağda: "Three Wheel Pleasure Car" (Üç Tekerlekli Keyif Arabası) Modern Mechanix, Ağustos 1929

Çağların değişimi tasarımı zorlar ve benzer çelişkiler sergiler. Küreselleşme tercihleri eşitliyormuş gibi görünüyor ve tasarımın “McDonaldslaşması” tüm gezegen üzerinde birbirinin aynı alışveriş merkezlerinin kurulmasına neden oluyor. Tasarımda termodinamik bir dengeye doğru yol alıyormuşuz gibi görünüyor. Bu sıfır Kelvin'e, mutlak sıfıra ulaşmayı öneren bir gelecek senaryosu. Ama buna zıt bir şekilde gittikçe artan çeşitlilikte eğilimler de görüyoruz. Ürünlerle ve tasarımlarla boğulmuş haldeyiz, bunun ötesinde de özel üretimin (customization) gittikçe tasarımın daha fazla alanına girdiğini tecrübeliyoruz. Kullanıcının dahil olması, tamir etmesi ve heklemesiyle bireyin isteği her ürüne uygulanabilerek onun neredeyse tamamen eşsiz bir ürün olmasını sağlıyor.

Nisan 2011 - XXI 16

Mühendis genellikle, parçalı, adım-adım modüller içinde düzenlenmiş dönüşümlerle ölçülebilir ve öngörülebilir geleceklerle uğraşır ve verimlilik, ölçülebilirlik, öngörülebilirlik ve kontrol gibi rasyonel değerlerle ilgilenir. Bu yaklaşım tasarım mutasyonunun olası yaratıcı sıçrayışlarını sınırlar. İşte tam da bu noktada “tasarım düşüncesi” (design thinking) yeni rekabetçi çizgisini, herhangi bir şirkette var olabilecek sınırsız yaratıcılık patlamalarını serbest bırakma metodu olarak iş dünyasına tanıttı. Tasarım düşüncesi aynı zamanda kullanıcı müdahalesinin ya da katılımcı tasarım pratiklerinin sınırlarını baypas etmenin bir yöntemi olarak da teşvik edildi.

öne sürüyorlar. Kullanıcı katılımını innovasyonun, tasarım entropisinin sıfır Kelvin derecesi olarak görüyorlar. Yalnızca onlarda değil, kullanıcılara ortak-tasarımcı nitelikleri verilmesi aynı zamanda tasarımcılar hattında da huzursuzluk yaratıyor. Çünkü görünen o ki kullanıcı katılımı hem bireysel tasarımcının sanatsal zevkinin hem de mesleğinin zor kazanılmış otoritesinin altını oyuyor. Bu noktada tasarım düşüncesi ortaya çıkarak günü kurtarıyor, tasarımcı empatisi, yaratıcılığı ve rasyonelliğinin eşsiz bir karışımını bütünleştirerek sorunlara pratik ve yaratıcı çözümler öneriyor. Tasarım düşüncesi metodolojisindeki anahtar bileşkelerden biri tekrarlanan prototipleme döngüleri. Mock-up'ların ve maketlerin, sosyal oyunların, beyin ve beden fırtınası tekniklerinin kullanıldığı bu döngüler etkileşim, ürün ve hizmetler yaratma amacını taşıyor. Tasarımcılar için böylesi evrimsel teknikler genellikle güvenli bir alan olarak algılanıyor çünkü onlara genel bir bakış açısı sunuyor ve kontrol veriyor. Bununla birlikte, olası gelecekleri elle tutulur ve üzerinde tartışılabilir hale getirmek, entropi kelimesinin şu anki kullanıcıların buz kesmesine neden olan etkisinden kurtulmak için başka araçlar kullanmamız da olanaklı. Böylesi araçlardan biri onun yerine “provotip” kelimesini kullanmak olabilir, bu Danimarkalı tasarımcı Preben Mogensen'in provokasyon ile prototip kelimelerini birleştirerek geliştirdiği bir terim. Bunlar öncelikle işlevselliği test etmek için yapılan prototipler değil, onun yerine tasarımla olası gelecekleri işaret etmek için kavramsal ve fiziksel araştırmalar yapmak için üretilen prototipler. Bunlar genellikle tasarımcı tarafından üretiliyor, kullanıcılar ve katılımcılar arasındaki hayalgücü ufkunu genişletmeyi ve provoke etmeyi amaçlıyor. Bir çalışma aracı olarak provotip, katılımcıların ilgisini yeni olası geleceklere çekerek vizyon ile katılım, gelecek ile şimdi, hayal gücü ile elle yapılan iş arasında gidip gelen bir sarkacı harekete geçiriyor. Bu bir fantezi gibi görünebilir ama aynı zamanda geleceği tartışmanın bir yolu olarak da düşünülebilir. Eski popüler bilim dergileri her türden geleneksel olmayan innovasyona sayfalarında yer verirdi. Bunların bir kısmı gerçeğe dönüştürüldü ve bugün hala varlığını sürdürüyor, ama birçoğu fantezinin ötesine geçemedi. Yine de umutlu naifliklerinde olası geleceklere yönelik bugünün tasarım dergilerine kıyasla çok daha zengin bir çeşitlilik barındırıyorlar. Tasarımı entropinin mutlak sıfır donma noktasından uzak tutmak için geleceği biraz daha provoke etmemiz gerekiyor. Prototipleme, provotiple!

İnnovasyonda kullanıcı katılımı çekişmeli bir alan. Katılım perspektifinden bakıldığında ana fikir, şirketler kullanıcıların ne istediklerini sorar ve bu yönde gereksinimlerini karşılarlarsa ürünler ve hizmetlerin pazarda daha başarılı olacağı yönündedir. Müşteriyle ya da kullanıcıyla yakınlaşmak tasarımcıların kullanıcıların gerçekten istediği ürünleri tasarlamalarına yardımcı olabilir.

OTTO VON BUSCH TASARIMCI

Bununla aynı fikirde olmayanlarsa kullanıcı katılımının vizyon ve innovasyon geliştirilmesini baskılayacağını, çünkü kullanıcıların yalnızca zaten biliyor olduklarını talep ettiklerini ve çok nadiren radikal yeni fikirlerle geldiklerini



SALT BEYOĞLU AÇILIYOR Yeniden işlevlendirme projesi Han Tümertekin önderliğindeki Mimarlar Tasarım tarafından yürütülen Salt Beyoğlu, 8 Nisan’daki ilk sergileriyle İstiklal Caddesi’ndeki yaşama katılmaya başlıyor. Ocak 2010’da başlayan restorasyon projesi, Garanti Bankası’nın sahip olduğu 19. yüzyıla ait iki binanın yeniden işlevlendirilmesini kapsıyor. Bunlardan İstiklal Caddesi üzerinde yer alan ve Salt Beyoğlu olarak adlandırılan yapı 8 Nisan’da ilk sergileriyle açılıyor. Orijinal adı Siniossoglou Apartmanı olan altı katlı bina, 1850-1860 yılları arasında İstiklal Caddesi üzerinde 19. yüzyıl mimari üslubunda inşa edildi. Özgün işlevinin cadde seviyesinde ticaret, üstündeki katlarda konut olduğu anlaşılan kagir yapı, Beyoğlu’nun konut alanı olarak kullanılmasının azaldığı 1950’lerden itibaren ticaret, politika, sanat gibi çeşitli alanlarda hizmet verdi.

NİSAN 2011 - XXI 18

güncel

Bina özgün yapı elemanları korunarak güçlendirildi; gereken yere gerektiği kadar müdahale edilerek ve günümüzün yapım teknolojilerinden destek alınarak, yeni işlevine uygun bir kurguya kavuşturuldu. Binanın bütünündeki mimari düşünce, çok sayıda insanın yatay ve düşey dolaşımı üzerine temellendirildi. Gün boyunca

önünden ortalama bir milyon kişinin geçtiği bina, olabildiğince çok ziyaretçinin, neredeyse farkında olmadan içeriye girmesini sağlayacak bir yapıda kurgulandı. Bu nedenle, tüm cephe bir geçiş arayüzü olarak tasarlandı. Salt Beyoğlu, 1.130 m2’lik programlama alanıyla, öncelikle bir sergi mekanı olarak hizmet veriyor. Caddenin devamı niteliğinde tasarlanan 290 m2 büyüklüğündeki Forum, İstiklal Caddesi’nin olağan kalabalığını içeri davet ediyor; günlük program bilgilerini paylaşıyor ve binadaki diğer mekanlara geçişi sağlıyor. Girişin uzantısına eklemlenen 160 m2’lik Açık Sinema, programlı gösterimlerin yanı sıra anlık etkinlikler, performanslar ve konuşmalar için samimi bir platform oluşturuyor. Salt Beyoğlu’ndaki 175 m2’lik kafe, İstiklal Caddesi’nde yeni tatlarla, 100 m2’lik Mağaza ise görsel kültüre dair güncel yayınlarla buluşma noktası niteliğini taşıyor. Binanın diğer bölümleri ise ortak dolaşım, arşivleme, depolama, ofis alanları ve bahçeyi barındırıyor. proje yürütücüsü: Garanti Bankası İnşaat Grubu yeniden işlevlendirme projesi: Han Tümertekin, Mimarlar Tasarım rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesi: Ali Emrah Ünlü, EMR Mimarlık Restorasyon bölgesel tasarım mimarları: Hakan Demirel, Arif Suyabatmaz Mimarlık ( açık sinema); Ömer Ünal (mağaza) uygulama: EFESKA / SİSKA İnşaat proje bilimsel danışmanı: Prof. Dr. Oğuz Ceylan malzeme analizleri: Prof. Dr. Ahmet Ersen statik danışman: Prof. Dr. Ahmet Saygun statik proje: Celal Erdem elektrik projesi: Enkom güvenlik danışmanlığı: Senkron aydınlatma danışmanlığı: Jan Van Lierde, LOFTS, İstanbul mekanik ve havalandırma projesi: Haluk Derya yangın danışmanlığı: Prof. Dr. Abrurrahman Kılıç akustik danışmanlığı: Proplan yeniden işlevlendirme denetimi: Promim dikey taşıma: OTIS görsel-işitsel danışmanlık: Senkron yönlendirme: Koray Özgen



EVRENSEL STRÜKTÜR Dror tasarım ofisi tarafından tasarlanan QuaDror, ürün tasarımından, mimarlığa kadar farklı alanlarda yapısal çözümler sunan evrensel bir bağlantı sistemi.

NİSAN 2011 - XXI 20

güncel

Dror Dört sene önce bir atölye çalışması sırasında tesadüfen keşfedilen geometrik bir form olan QuaDror’un, önceleri estetik ve esnekliğinden yola çıkılsa da, strüktürün birbirine geçen parçalarının oluşturduğu bütüncül form dikkat çekti. Ardından dört sene boyunca bu strüktürle neler yapılabileceği konusunda işbirliği içinde çalıştık ve ekip olarak bu strüktürü farklı koşullarda ve şekillerde nasıl kullanabileceğimizi araştırdık. Bu form bize, ürün tasarımında, köprülerde kullanılan strüktürlerde, bölme panel sistemlerinde ve ses bariyerlerini kurmada kullanılabileceğini göstererek bir çeşitlilik sağladı. Form, bölme sistemi, konut birimi, köprü strüktürü, delikli yüzeyler yaratma ve sanatsal enstalasyonlarda kullanılmak üzere beş temel alanda sayısız çözüm sunabiliyor. Dror tasarım ofisi olarak amacımız, değişime ilham olabilmek. Yaratıcı ve yenilikçi farklı alanlardan gelen birçok kişiyle birlikte çalışarak oluşturduğumuz bu strüktürü paylaşarak, onu kentsel tasarımda, mimarlıkta, insani çalışmalarda ve kamusal sanatta uygulamayı hedefliyoruz. 2006 yılında Kissick Enstitüsüne ait bir araştırmada, dünyada bulunan evsiz popülasyonunun her geçen gün artarak yaklaşık 100.000 kişi olacağı tahmin ediliyor. Enstitütünün tahminlerine göre bu dünya nüfusunun %40’ı için 2030 yılında daha fazla konut demek. Bizler de artan bu populasyonun ihtiyacına yönelik olarak yine QuaDror strüktürünü temel alarak tasarladığımız QuaDror Evleri'ni, bizimle aynı disiplinlerde çalışan kişilere aktarmaya çabalıyoruz. Tasarlanan bu ev setleri, montaj için gerekli araçları, QuaDror evrensel bağlantı sistemini ve kolay anlaşılır bir strüktür montaj rehberini içinde barındırıyor. Bu strüktürlerle tasarlayacağımız 1750 QuaDror Evi'nin (1750 tane QuaDror seti) tahminen bir konteynere sığacak olması bizi heyecanlandırıyor.

QuaDror Evinin kirişlerini dört tane L şeklindeki QuaDror evrensel bağlantı sistemi oluşturuyor. Bu ev için düşünülen, dış kabuk ve kirişler tamamen yerel malzemelerden oluşuyor. Bu modüler, geometrik ve katlanabilir yapısıyla sistem, hafif ve yerel malzemelerle, maliyet açısından ekonomik ve kolaylıkla taşınabilir hale geliyor. QuaDror sistemi, etkileyici ve eğitici bir şekilde faydalı bir tasarım çözümü sunuyor. QuaDror Ev sistemi üzerine çalışırken, Sierra Leone’de ilk QuaDror evlerinin inşa edileceğinin hayalini kurarak çalıştık. Tasarımın sosyal, ekonomik ve ekolojik konular üzerindeki değiştirebilir gücü ile ilgileniyoruz. Yaptığımız işi, kendi yaşantımızı iyileştirmek adına yeni şeyler keşfetmek ve ortaya çıkan sistemlerin paylaşılması olarak görüyoruz. Gerçekte, tasarımcıların ve kullanıcıların bu yaratıcı sürece eşlik ettiklerine inanıyoruz. *QuaDror strüktürüne ait videoya bu; www.vimeo.com/19573127 ayrıntılı bilgiye ise bu linkten ulaşabilirsiniz; www.quadror.com


güncel 21 XXI - NİSAN 2011

karşı sayfada üstte: QuaDror strüktürü ortada: QuaDror strüktürü ile oluşturulmuş masa altta: QuaDror Evi bu sayfada QuaDror evrensel bağlantı sistemiyle inşası olabilecek farklı yapı alternatifleri


Gündemi Toparlamak... Ara verince gündemi tekrar yakalamak zor oluyor. Kaçırdıklarımı olabildiğince toparlayabilmek adına bu sefer yazımı birden fazla konuya kısaca değinerek değerlendirmek istiyorum. Konular birbirinden farklı gibi görünse de hepsini birbirine bağlayan bir kaç ortak nokta var -ki bunların başında İstanbul geliyor!

NİSAN 2011 - XXI 22

TASARIMIN ÖTE YANI...

Şubat’ın 24’ünde uluslararası tasarım camiasına İstanbul’un International Design Alliance’ın (IDA) 2013 Kongresi’ne ev sahipliği yapacağı duyuruldu. İstanbul, 13 kent ile başlayan rekabetçi bir uluslararası değerlendirme sonucunda, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nün teklifiyle IDA İcra Kurulu tarafından oybirliğiyle seçildi. 2005 yılında kurulan IDA, tasarımı temsil eden uluslararası kuruluşlar olan International Council of Societies of Industrial Design (ICSID), International Council of Graphic Design Associations (ICOGRADA) ve International Federation of Interior Architects/Designers (IFI) arasındaki stratejik bir girişim. IDA, tasarım ile ilgili tüm mesleklerin karşılıklı çıkarlarını savunan tüm disiplinlerin ortak sesi olarak faaliyet gösteriyor. Tasarımın “Davos Zirvesi” olarak tanımlanan IDA Kongresi ise bu üç tasarım disiplininin olduğu kadar, tasarımcılarla tasarımcı olmayan paydaşlara yönelik olarak da gerçekleştirilen en büyük kongre organizasyonu. İki yılda bir yapılan IDA kongresi 2011 yılında Tayvan Ekonomi Bakanlığı’nın ev sahipliğinde Taipei’de gerçekleştirilecek.

ALPAY ER

www.tasarim.itu.edu.tr

IDA 2013 Kongresi tasarım alanında Türkiye adına şu ana dek gerçekleştirilmiş en büyük uluslarararası etkinlik olacak. Fikir vermesi açısından, IDA Kongresi’nin 1997'de ve 2005’de İstanbul’da gerçekleşen Habitat ve UIA toplantılarıyla kıyaslanabilecek ölçekte, 100’den fazla ülkeden 4000 kadar katılımcının beklendiği bir organizasyon olduğunu belirtmek lazım. IDA 2013 kongresi, geniş kapsamı ve uluslararası öneminin ötesinde, aynı zamanda İstanbul’u bir yaratıcılık, yenilik ve tasarım kenti yapma yönündeki, giderek daha fazla kurumsal yerel aktör tarafından paylaşılan ortak vizyonun hayata geçirilmesi yönünde de önemli bir fırsat sunuyor. İTÜ liderliğindeki IDA 2013 adaylık başvurusu, başta kongredeki mesleki ortaklar olan TMMOB İç Mimarlar Odası ve Grafikerler Meslek Kuruluşu (GMK)’nun yanı sıra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türk Tasarım Danışma Konseyi (TTDK), İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Eczacıbaşı Holding ve Vestel gibi önemli paydaşlarca da desteklendi. Ayrıca, başta Türkiye’deki ICSID ve ICOGRADA Üyesi olan üniversitelerin ilgili bölümleri olmak üzere, IDA 2013 Kongresi Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) İstanbul Şb., İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), İstanbul Modern, İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk Patent Enstitüsü (TPE), BASEV, MOSDER, ASD gibi önemli tasarım paydaşlarının desteğini aldı. Şimdi yapılması gereken IDA 2013’ü en iyi şekilde planlayıp gerçekleştirerek hem İstanbul’un dünya çapında bir tasarım ve inovasyon kenti olma iddiasını güçlendirmek, hem de Türkiye'nin yaratıcı kapasitesini sergilemek olacak. Bunun ilk adımı ise İstanbul’u

küresel bir tasarım kenti yapmaya soyunan kurumların bir araya gelerek oluşturacakları bir platformun, hadi adını da koyalım; “İstanbul Tasarım İttifakı”nın kurulması olacak. IDA 2013’ün alınmasının hemen ardından, Mart ayı içinde İstanbul, tasarım adına iki yenilikçi girişime daha ev sahipliği yaptı. Global Service Jam yeni gelişmeye başlayan hizmet tasarım alanında bu sene ilk kez düzenlenenen uluslararası bir etkinlik. 13-14-15 Mart tarihlerinde dünyanın farklı bölgelerindeki 60’ın üzerinde metropolde aynı anda gerçekleştirilen hizmet tasarımı atölye çalışmasına binlerce profesyonel katıldı. Bu öncü ve küresel etkinlik de İstanbul İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü ve Bilende organizasyonuyla yer aldı. Helsinki ile Hong Kong arasındaki geniş coğrafyada genç hizmet tasarımı disiplini kendisine sadece İstanbul’da yer bulurken, bir anlamda İstanbul da küresel tasarım haritası içinde bir lokasyon olarak yerini perçinledi. Hizmet ve etkileşim tasarım gibi yeni gelişmeye başlayan alanları öğrenme fırsatı kazanan genç tasarımcılarımızın kazançlarını ise saymıyorum bile...Diğer yeni tasarım girişimi ise, yine İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü tarafından DESIS - Design For Social Innovation and Sustainability Network’un Türkiye’de başlatılması oldu. Milano Politeknik’ten Profesör Ezio Manzini tarafından temeli atılan ve Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından da desteklenen DESIS Network, tasarımın sosyal inovasyon ve sürdürülebilirliğe dair problemlere yönelik olarak kullanımı için bilgi ve deneyim paylaşımını amaçlayan küresel bir ağ. Bu ağın Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişlemesi, hem ülkemizde de “Made in Şişhane” gibi örnekleri giderek artan tasarıma dayalı sosyal amaçlı projeler ve çalışmalar için uluslararası bir çerçeve ve destek sağlayacağı gibi, yine yenilikçi ve önemi artan bir tasarım alanında İstanbul’u ve Türkiye’yi dünyaya bağlayan bir köprü işlevi de görecek. Benim de mesai harcadığım ve kısmen bu yüzden XXI yazılarımı atlamama neden olan, İTÜ odaklı bu etkinliklere ek olarak, İstanbul’un tasarım gündeminde İKSV’nin Tasarım Bienali bağlantılı “Niçin Tasarım?” başlıklı etkinlikleri, pek çok sergi açılışı, ödüller, seminerler vb. etkinlikler de vardı. Atladığım için mahcup olduklarım olmakla beraber, bunların tümü tek tek ele alınmayı hak ediyor mu, doğrusu pek de emin değilim. İKSV’nin Tasarım Bienali ön etkinlikleri içerik ve format olarak ayrı bir değerlendirmeyi her koşulda davet etmekle beraber, biraz daha beklemekte herhalde fayda var. İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı tarafından desteklenen İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri 2010 projesi kapsamındaki Endüstriyel Tasarım Sektörel Raporu ise kısaca da olsa değinmeden geçmek istemediğim bir gündem maddesi. Tasarım sektörünün İstanbul ölçeğindeki aktör ve ilişkilerinin sayısal verilerle desteklenerek analiz edilmemiş olması çok büyük bir eksiklik olageldi. Bu yüzden bu rapordan beklentim de doğrusu büyüktü. Ancak mevcut rapor kent ölçeğinde olmadığı gibi, ne orijinal bir saha çalışmasına ve buna dayalı veriye dayanıyor, ne de endüstriyel tasarımın İstanbul’daki gelişim dinamiklerine dair ciddi bir derinlik sunuyor. Detaylara girmeye değmez; sonuçta ne İstanbul’a özel veri, ne de bir perspektif sunan, niyetlerden bağımsız objektif dahi olamayan, aceleye getirilmiş yüzeysel bir çalışma olmuş. Böylece tasarım ve İstanbul adına bir fırsat daha kaçmış oldu. Ama artık yanlış ve eksikliklere ayıracak vakit bile yok çünkü yapılacak o kadar çok şey var ki önümüzde!



IDA 2013 KONGRESİ İSTANBUL’DA International Design Alliance (IDA) Kongresi’nin 2013 ayağı belli oldu. Değerlendirme sürecinin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi, "Design Dialects" teması ile İstanbul’da kongreye ev sahipliği yapacak. Tasarım sektörünün "Davos Toplantıları" olarak bilinen International Design Alliance (IDA) Kongresi’nin ev sahipliği için adaylık başvurusu yapan İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, zorlu bir değerlendirme süreci sonunda diğer adayların arasından sıyrılıp IDA 2013 Kongresi’ni İstanbul’da düzenlemeye

hak kazandı. IDA tarafından 24 Şubat 2011 tarihinde bir basın bülteniyle IDA 2013 Kongresi'nin İTÜ evsahipliğinde İstanbul'da toplanacağı duyuruldu. Basın Bülteninde "rekabetçi bir değerlendirme süreci sonunda, İTÜ'nün kentin doğu-batı ve güneykuzey eksenlerindeki lokasyonuna

Koleksİyon/TSMD Mİmarları Ağırlıyor

NİSAN 2011 - XXI 24

güncel

Türk Serbest Mimarları Derneği ve Koleksiyon Mobilya’nın uzun soluklu ortak çalışması "Koleksiyon/TSMD Mimarları Ağırlıyor" sergileri 23 Mart’ta Ankara’da Öncüoğlu+ACP Mimarlık ile başlıyor. Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) üyesi mimarlar son dönem projelerini Koleksiyon Mobilya’nın Ankara’daki merkezinde sergilemeye başlıyor. Sergiler, mimari tasarımın çağdaş örneklerini mimarlık ve tasarım meraklılarıyla buluşturmayı, tasarımın farklı disiplinlerini yan yana getirmeyi amaçlıyor. "Koleksiyon/TSMD Mimarları Ağırlıyor" başlığı ile düzenlenen sergiler 23 Mart’ta açılacak ve 9 Nisan'a dek Koleksiyon'un Ankara mağazasında yer alacak. Sergilerin ilk konuğu Öncüoğlu+ACP Mimarlık Şehircilik.

Ankara, İstanbul, Moskova, Hamburg ve Almata ofisleri ile geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren bu uluslararası mimarlık firması Hasan Öncüoğlu tarafından 1964'de Ankara'da kuruldu. Firma, 1996'dan itibaren genel müdürü olan Enis Öncüoğlu ve ortakları Önder Kaya, Cem Altınöz, Cumhur Keskinok, Engin Öncüoğlu tarafından yönetiliyor. Sergilenecek projeler arasında Öncüoğlu+ACP’nin son yıllarda hayata geçirdiği; Volgopark Center Master Planı, B199 İstanbul Konutları, Kentpark Alışveriş Merkezi gibi projeler yer alıyor.

dayanan "Design Dialects" teması ve güçlü adaylık başvurusu temelinde, Istanbul'un IDA İcra Komitesi'nin oybirliğiyle IDA 2013 için seçildiği" belirtildi. Nisan ayında Kanada'nın Montreal kentinde yapılacak olan imza töreni sonrasında IDA 2013'ün uluslararası tanıtım çalışmaları başlayacak.



İKONAYA DÖNÜŞEN PERSONALAR 19 Şubat-10 Mart tarihleri arasında İzmir'deki K2 Güncel Sanat Merkezi'nde yer alan Sinan Niyazioğlu'nun kişisel sergisi Persona, yazar, besteci, düşünür ve sanatçılar için düzenlenen etkinliklerin duyuru afişlerinden oluşuyor.

NİSAN 2011 - XXI 26

güncel

Persona, modern insanın bireyselliğini tanımlamak için 20. yüzyıl başındaki psikologların ortaya attığı bir terim. En genel tanımıyla, bireyin kendini bilme hali. Freudyenlerin ifadesiyle, üst ego ve alt egonun kesiştiği, benliğin, öznelliğin, ferdiyetin var olduğu o muğlak, okunmaz alan. Hatta Heidegger’e göre “Niye ben?” sorusunu kendimize yönelttiğimizde, karşımıza aniden çıkıveren yabancı özne. Ne var ki bir yandan da en fazla kendimiz olduğumuz varlık alanımız, özne olarak kapladığımız alan.

sağda: Oscar Wilde Okumaları için afiş, 50x70 cm, 2010 sağda ortada: Kafka Okumaları için afiş, 50x70 cm, 2010 en sağda: Dostoyevski Okumaları için afiş, 50x70 cm, 2010 altta: Friedrich Nietzsche’nin 110. ölümyıldönümü anısına afiş, 50x70 cm, 2010 altta sağda: Gustav Mahler’in 100. ölümyıldönümü anısına afiş, 50x70 cm, 2010

Bu sergi, persona olgusunu, kendi üretim alanında öncü rol oynamış yazar, besteci, düşünür ve sanatçılar için düzenlenen etkinliklerin duyuru afişleri üzerinden ele alıyor. Sinan Niyazioğlu'nun 2007-2010 yılları arasında ürettiği afişler, görsel iletişimini gerçekleştirdiği anma ve okuma etkinliklerinin düşünsel çerçeve alanı hakkında da bilgi veriyor. Hayatta olmayan bu öznelerle nasıl ilişki kurduğumuz, onları nasıl idolleştirdiğimizi ya da onların ölümsüzleşmelerinin ardında yatanları

nasıl anlamlandırdığımızı, öznelerin sahip olduğu güçlü ve yüksek ferdiyetlerine, personalarına bağlıyor. Yaşamları ve yapıtlarıyla, insan olmak nedir sorusuna verdikleri çarpıcı yanıtları ve düşünce dünyamızı derinleştirmeleriyle onları seküler dünyanın aziz ve azizeleri olarak rollendiriyor. Sergi, tasarımcıyı etkileyen öznelerin portre tahlilini dört durum üzerinden okumaya çalışıyor: Portre-İkonaMetafor’da yüz imgesi üzerinden

özneyle kurduğumuz ilişki, PoetikaÇokseslilik-Çokdilllilik’te eserin anlam dünyasıyla kurduğumuz ilişki, ÖzneYapıt-Temsiliyet’te eseriyle özdeşleşen özneyi anlama çabamız, HafızaSüreklilik-Ölümsüzlük’te ise aramıza zamansal mesafe girmiş özneyi içinde yer aldığımız zamana dahil ederek ona nasıl yeniden yaşam kazandırdığımız meselelerine yanıt arıyor. Bu bağlamda öznelerin yüz imgeleri kanalıyla iletişim kurduğumuz afişler birer ikonaya dönüşüyor.



peyzaj mİmarlığı - park - şanghay NİSAN 2011 - XXI 28

fotoğraflar: Turenscape

kentsel çİftlİk Huangpu Nehri kenarında yer alan ve Turenscape tarafından tasarlanan Houtan Park, geçmişin hafızasının ve ekolojik toplumun geleceğinin ifadesi olan yeşil bir expo alanı ile sürekli bir kıyı parkı yaratmayı amaçlıyor. Turenscape

şanghay houtan park

turenscape

Houtan Park, Huangpu nehir kenarındaki terkedilmiş sanayi bölgesinin yenilenmesi ile oluşturulmuş yaşayan bir peyzaj. Projenin tasarım stratejisini, alanının sulak arazi üzerine inşa edilmiş olması, ekolojik sel kontrolünün gerekliliği, sanayi strüktürlerinin yeniden kullanımı, çevrede yer alan tarım alanları ve kirlenmiş nehir suyu gibi bileşenler ve bunların estetik bir şekilde yeniden ele alınması ile geri kazanımı oluşturuyor. Proje, 14 hektar büyüklüğünde ve nehir boyunca uzanan dar bir kıyı şeridi üzerinde yer alıyor. Önce çelik fabrikaları ve tersanelerin yer aldığı aynı zamanda çöp ve sanayi atıklarının bırakıldığı bir yer olarak kullanılan bölgede, endüstri yapılarının kalıntılarına rastlamak mümkün. Proje ile yeşil bir

expo alanı yaratmak, ekim ayından mayısa kadar sürecek Expo sırasındaki yoğun ziyaretçi akışı için bir durak noktası oluşturmak, yeşil teknolojileri sergilemek, bölgeyi Expo etkinlikleri için unutulmaz deneyimlerin yaşanabileceği özel bir alana dönüştürmek ve Expo bittikten sonra da bu bölgeyi sürekli kullanıma açık bir kıyı parkına dönüştürmek amaçlanıyor. Projenin tasarıma yön veren ve aşılması gereken zorlukları ise şunlardı: Bozulmuş ve Kİrlenmİş Çevre Bölgenin her tarafı sanayi yapılarının kalıntıları ve çöplerle çevriliydi. Huangpu Nehri'nin suyu uluslararası standartlara göre yüzmek ve yeniden kullanım açısından son derece güvensiz ve tehlikeli, sualtında ise yaşam yoktu. En önemli tasarım sorununu bu bozulmuş çevreyi güvenli ve keyifli bir kamusal alana çevirebilmek oluşturuyordu.


karşı sayfada Parktan görünüm

sağda altta: Çelik panellerle oluşturulan yerleştirme

bu sayfada solda ve solda altta: Park içindeki özel bahçelerden görünümler altta: Yüzer bahçe

arka sayfada solda üstte: Yaya yolu sağda: Asılı bahçe altta: Vaziyet planı

peyzaj mİmarlığı - park - şanghay 29 XXI - NİSAN 2011

Sel Kontrolü Varolan beton istinat duvarı son derece yetersizdi. Gelgitlerin neden olduğu su yüksekliğindeki değişimler (günde ortalama 2.1 metre) bulanık ve kirli kıyı şeridinin oluşmasına neden oluyor bu da, bölgede kamusal bir yaşam alanı oluşturmak adına problem yaratıyordu. Bu sebeple sel kontrolü için farklı bir öneri geliştirmek gerekti. Arazİnİn Fİzİksel Yapısı Projelendirilecek arazi oldukça dar ve uzun bir fiziksel yapıya sahip, boyu ortalama 1.7 km iken eni 30-80 metre arasında değişiyordu. Gıda üretimi, sel kontrolü, su arıtma ve doğal bir ortam oluşturma gibi iyileştirici tasarım stratejileri, eğitici ve estetik bir biçimde, mekanı geniş kapsamlı ekolojik hizmetler sunan, yaşayan bir sisteme dönüştürmek için kullanılıyor ve alan, 2010 Expo için ekolojik kültürün yenilikçi bir ispatı olarak görülüyor. Tasarıma yön veren iyileştirici tasarım stratejilerine bakacak olursak:

Sulak Alan ve Yenİden Düzenlenmesİ Huangpu Nehri'nin kirli suyunu işlemek için düzenlenen ve parkın merkezine doğru yayılan 1.7 km uzunluğunda ve 5-30 metre genişliğindeki doğrusal sulak alan, yaşayan bir kıyı şeridi yaratmak adına tasarlandı. Basamaklar ve teraslar, suya oksijen vermek, zehirli atıkları uzaklaştırmak, tortuları azaltmak böylece istenilen su özelliklerini oluşturmak, sulak alanda yaşayan farklı tür bitkiler ise sudaki çeşitli kirleticileri emmeleri için kullanılıyor. İşlenmiş su, içme suyu haricinde, Expo'nun her alanında güvenle kullanılabiliyor ve bu yöntem geleneksel yöntemlerle yapılan arıtma ile karşılaştırıldığında yarım milyon dolar tasarruf sağlıyor. Ayrıca bu sulak arazi 20 ve 1000 yıl arasındaki sel kontrol seviyeleri dikkate alındığında su taşkınlarını önlemek için bir tampon bölge oluşturuyor. Sulak alan boyunca uzanan dolambaçlı vadi, görsel ilgi yaratan bir dizi basamak oluşturmanın yanı sıra fuarın hareketli dünyası için rekreasyon, eğitim ve araştırma imkanı sağlıyor.

Sulak alanın teras tasarımı, şehir ile nehir arasındaki kot farkını azaltıyorken insanların su kıyısıyla güvenli bir şekilde yeniden bağlantı kurmasını sağlıyor. Ek olarak su taşkınını engelleyen mevcut beton istinat duvarları, kıyı şeridini erozyondan korurken, türlerin gelişimine fırsat veren çevre dostu dalgakıran kayalar ile değiştiriliyor. Bellek ve Öngörü Ekolojik iyileştirme uygulanmış peyzaj, arazinin tarımsal ve endüstriyel geçmişi ile sanayi sonrası medeniyetin geleceğinin katmanlarını oluşturuyor. Çin'in tarımsal peyzaj alanlarından yola çıkılarak, su kıyısından yola kadar olan 3-5 metrelik kot farkını kırmak ve sele neden olabilecek suyu yavaşlatmak için teraslar oluşturuluyor ve bu teraslar, Şanghay'ın 20. yüzyıl ortalarında, endüstriyel gelişme öncesi tarımsal kültür mirasına sahip mahallesini hatırlatıyor. Baharda meyve ağaçlarındaki çiçekler, yazın görkemli ayçiçekleri, sonbaharda olgun pirinç kokusu ve kışın yeşil


NİSAN 2011 - XXI 30

peyzaj mİmarlığı - park - şanghay

kongjıan yu 1995 yılında Harvar Tasarım Okulu'ndan yüksek lisans derecesini alan Kongjian Yu, Amerika'daki SWA Group'ta çalıştı. Pekin Üniversitesi'nde Peyzaj Mimarlığı Lisans Bölümü'nün kurucusu ve dekanı olarak görev yapan Dr. Yu, Turenscape Peyzaj Mimarlığı Ofisi'nin kurucusu ve yöneticisi.

proje adı: Şanghay Houtan Park: Yaşayan Bir Sistem Olarak Peyzaj proje yeri: Şanghay, 2010 Şanghay Expo Park, Çin proje büyüklüğü: 14 hektar proje tipi: Park, Ekolojik Restorasyon peyzaj mimarı: Turenscape (Beijing Turen Design Institute) bitiş tarihi: 2010

yoncalar gibi insanların mevsimsel değişiklikleri görmesini sağlayan ürünler ve sulak alan bitkileri, kentsel bir çiftlik yaratmak amacıyla kullanılıyor. Bu sayede insanlar, şehrin içinde tarım ve çiftlik hayatı ile ilgili bir eğitim fırsatı buluyorlar. Teraslar, sulak alan kıyısında uzanan peyzajı zenginleştiriyor ve ziyaretçilerin alanda yaşayan sisteme girmelerine ve doğrudan doğruya tarımsal peyzaj ve sulak alanı tecrübe etmelerine olanak tanıyacak aralıklar yaratıyor. Yaya yolları insanları çekerek park içerisinde dolaşmalarını sağlıyor. Alanın eskiden sahip olduğu endüstriyel ruhun ifadesi olarak eski yapıların kalıntıları yeniden işlevlendiriliyor. Şanghay'ın, Çin'in modern endüstrisi ve simgesel yapılarının ortaya çıktığı yer olması sebebiyle iyileştirilmiş çelik paneller kullanılarak bölgenin eski endüstriyel ruhu yansıtılıyor. Sulak alan boyunca, Şanghay'ın silüetini çerçevelemek ve endüstriyel geçmişini vurgulamak amacıyla kırıklı

çelik paneller kullanılıyor. Zemin döşemelerinde ve üst örtülerin malzemeleri sanatsal formlar yaratmak amacıyla yeniden yapılandırılıyor. Yaya Yolu Ağı Parkın üç temel unsuru olan ekolojik peyzaj, kentsel tarım ve endüstriyel tabiatı, ziyaretçilerin yenilenmiş rekreasyon alanındaki yeşil altyapı hakkında eğitildiği yaya yolu ağı ile örülü. Yaya yolu ağı, ana bir kıvrım, sulak alanı iki eşit parçaya bölen bir dizi düşey yol ve ziyaretçileri teraslara yönlendiren bir çok patikadan oluşuyor. Bu ağ, park ve çevresi ile kesintisiz bağlantılar sağlarken, alan içerisinde Expo sırasında beklenen yaya akışını düzenlemekle birlikte, Expo sonrasında herkesin kullanabileceği, insan ölçeğinde kentsel bir park sunuyor. Yaya yolu ağının düğüm noktaları olan bir fabrika yapısından dönüştürülen asma bahçesi ve rıhtım için çok sayıda platform ve ek hazneler

tasarlandı. Küçük grupların bir araya gelebileceği geniş boşluklar yaratmak için bu platformlar ve hazneler yaya yolu ağı ile bütünleştirildi. Bambu ve sakoya ağaçları ile yaya yolları boyunca yer alan boşlukları kırmak için bölmeler oluşturuldu. Ağaçlarla çevrili alanların, modern sanat eserleri ve alanda bulunan sanayi kalıntılarını sergilemek için kullanılması öngörüldü. Hountan Park, ekolojik altyapının toplum, tabiat, yeni ekolojik su arıtması ve sel kontrol yöntemleri için sağladığı çeşitli servisleri barındıran, yaşayan bir sistemin var olabileceğini kanıtlıyor ve sanayi sonrası tasarım, bakımı kolay ve yüksek verimli peyzaj temeline dayanan estetiğe saygı duyan, geçmişin hafızasını ve ekolojik toplumun geleceğini anımsatan benzersiz bir peyzaj ortaya koyuyor.



YAPI - enformasyon kulesİ - Culver city NİSAN 2011 - XXI 32

fotoğraflar: Tom Bonner Photography

DEVİNGEN BOŞLUK Culver City'de Eric Owen Moss Architects'in son bitmiş projesi olan Samitaur Kulesi, ekranlardan oluşan cephesiyle ve mimarın bölgenin diğer noktalarındaki yapılarıyla birlikte düşünülmüş olmasıyla kentle ilişkileniyor. Ö. Esra Kahveci

erıc owen moss architects

samıtaur kulesi

Uluslararası üne sahip mimarların tasarımları bugün dünya haritasının hemen her yerine yayılmış vaziyette. Oysa 68 yaşındaki mimar Eric Owen Moss’un portfolyosunun önemli bir kısmı Los Angeles’ın sadece birkaç blokluk alanında toplanmıştır. Los Angeles, Reyner Banham’la mimarlık tarihi ve teorisindeki yerine, Eric Owen Moss gibi isimlerle de kanonik mimarlık örneklerine kavuşmuştur. Banham’in hareket halindeki kültür ve bedenlerin ritmiyle tanımladığı, mobilitenin anıtsallığın önüne geçişine övgüler dizdiği bu kent, Kuzey Amerika’nın son dönemdeki en yenilikçi mimarlarına ev sahipliği yapmakta. Mies van der Rohe, Le Corbusier gibi modernist figürlerle başlayıp, Philip Johnson ve ardından Peter Eisenman nesilleriyle devam eden aile ağacı Thom

Mayne ve Eric Owen Moss ile Los Angeles’ta sürmekte. Eric Owen Moss 1973‘ten beri mimarlık pratiğini sürdürdüğü bu kentin henüz ergenlik çağında olduğunu söyler. Kentin her türlü müdahaleye açık hali, mimarın son 20 yılını endüstriyel bir bölge olan Culver City’yi dantel gibi işleyerek geçirmesinin de tetikleyicisi. Culver City 1960’larda terkedilmiş, adeta New York’taki High Line gibi kentten kopup 1980‘lerin sonuna dek ıssız kalmış. Bölgenin Hayden Tract olarak anılan kısmı kentsel dönüşüm sürecinde yatırımcılar tarafından endüstriyel ve enformasyonel ekonomiler arasında bir köprü olarak görülmüş. 1980‘lerin sonunda emlak yatırımcısı çift Frederick Smith ve Laurie Samitaur Smith’in bu potansiyeli fark edip Moss’la ortak çalışmaya başlaması adeta bölgenin kaderini değiştirmiş. Mimarın eski depo ve fabrika binalarını yeni işlevlerle sarmalamakla başlayan Culver City macerası, bölgenin kimliğini belirleyen avangart tasarımlarla devam etti. Bu


karşı sayfada Yapının birbiri içine akan iç ve dış mekanlarının yansıdığı cepheleri

sonraki sayfada üstte: Kulenin tanıdık olmayan iç-dış kurgusu altta: Projenin ilk aşamalarından eskiz

YAPI - enformasyon kulesİ - Culver city

bu sayfada solda: Kent vistaları sunan balkonlar altta: Projeksiyon yüzeyleri en altta: Moss tasarımı diğer yapılarla birlikte Samitaur Kulesi'nin görünümü

arka sayfada solda: Enformasyon yüzeyinin gece görünüşü sağda: Yapının altında gizlediği amfi tiyatro

33 XXI - NİSAN 2011


YAPI - enformasyon kulesİ - Culver city NİSAN 2011 - XXI 34

mimarlık denemelerinin coğrafi alanı daraldıkça yerel etkinin şiddeti arttı. Mimari tasarımı kentle ilişki içinde yorumlayan Moss, mevcut duruma alternatif üretmek yerine var olan kimliği koruyarak kentin işlevsiz kalan bu bölgesinden bir prototip yaratmayı hedefledi. Samitaur Smith çifti ve Moss’un Culver City’deki son işbirliğinden Samitaur Kulesi doğdu. Gelişmekte olan bölgenin girişinde yer alan bina, Los Angeles kent merkezinden gelen ve Haziran 2011’de tamamlanması beklenen raylı sistemi karşılar bir konumda. Moss’un kent kavramına yaklaşımı geleneksel Jane Jacobs ekolünden çok uzak. O, kentin bir bütün olarak işleyişinden ziyade binaların birbirleriyle olan diyaloğu, mekansal ve biçimsel denemelerin yaratabileceği deneyimler ile ilgileniyor. Aynı çevreye birer birer eklediği binalarla diğer yıldız mimarlardan farklı bir gündem yarattı: kentsel dönüşüm aracı olarak mimari tasarım. Samitaur Kulesi, medya şirketlerinin gelişiyle tekrar

canlanmaya başlayan bölgede yeni kentsel işlevlerin simgesi oldu. Beş adet terasın, gerektiğinde projeksiyon ekranına da dönüşebilen yarı-saydam akrilik ile sarmalanmasıyla kurgulanan bina, dijital medya olanaklarıyla bir bina-tabelaya dönüşüyor. Bu ekranlar medya etkinlikleriyle ilgili gündemi paylaşan iletişim yüzeyleri olarak düşünülmüş. Tren istasyonu, trafiğin yoğun olduğu ana caddeler ve otoban olmak üzere önemli arterlere yönelen teraslardan kente bakış, kentten binaya ve dolayısıyla ekranlara bakış büyük ölçekte bir diyalog yaratıyor. Mimarlık ve kent kuramlarında Los Angeles’ı diğer kentlerden ayıran mobilite ve devingenlik Moss’un mimari tasarım felsefesinde de böylece kendini gösteriyor. Mimarlığı stil, dönem ve ideolojilerden bağımsız düşünen Moss’un vurguladığı ana fikir durağanlığa karşı geliyor: Mimarın tek görevi konfor ve stabilite sağlamak değildir; mimarlık tekil ve senkronize bir sisteme indirgenemez. Döneminin dekonstrüktif etiketlerini reddeden Moss, modernist teorinin

ürettiği mekan kavramı üzerinden geometrik denemeler yapıyor. Bu denemeler temel olarak mekan-geometri-strüktür üçlemesi üzerinden çözümlenebilir. Modernist yaklaşımdan farklı olarak Moss, sözü geçen kavramları kent dokusuyla ilişkili, değişken ve esnek olarak tanımlar. Tek ve eşsiz bir harmoni anı yakalamanın imkansız olduğunu belirten Moss için esas olan devingenliktir. Belki de bu nedenle mimarın fragmanlar, açılı duvarlar ve kıvrımlarla dolu, adeta bitmemiş gibi görünen binaları aniden yıkılıverecekmiş gibi bir his uyandırır. Samitaur Kulesi de böyle bir tektonik sorgulamanın ürünü. Kule, çapları yaklaşık dokuzar metre olan beş adet çelik halkanın üst üste gelmesinden oluşuyor. Kat planlarında farklı yönlerden çekiştirilip manipule edilen bu düşey düzen, binanın kent yönelimlerini belirlemenin yanında geometrik hareketi de sağlıyor. Moss geometrinin sınırlarını zorlarken aslında iç ve dış mekan kavramlarını da sorgular. “İçerinin dışarısı” ve “dışarının içerisi”nden bahseder ve tesadüfi olduğunu iddia ettiği bu mekansal ayrımı


YAPI - enformasyon kulesİ - Culver city 35 XXI - NİSAN 2011

harmonik bir dansa dönüştürmeyi hedefler. Moss’un değişken geometriler ve mekanlar yaratma, dışarı ve içeriyi birlikte üretme isteği Samitaur Kulesi’nde de belirleyici olmuş. Dikey bir kent parkı olarak düşünülen kule, zeminin üzerinde mekansal değeri olan ekranlar sunarken zeminin altında iki yüz kişilik bir amfi tiyatro gizliyor. Philip Johnson, Eric Owen Moss için “yıkıntı mücevhercisi” (jeweler of the junk) ifadesini kullanır. Kentin bu terkedilmiş bölgesinde Moss adeta bir mimarlık laboratuvarı kurmuş, iddiasız fakat avangart mimari deneyler yapmakta. Mimari tasarımdan kentsel dönüşüme, mimardan yatırımcıya, yataydan düşeye, doluluktan boşluğa, kamusaldan özele, mekandan yüzeye çağdaş mimarlığın gündemini meşgul eden pek çok parametrenin tartışılabildiği bu kent laboratuvarı, mimarlık kuramında istisna olanın konumlandırılabilmesi açısından eşsiz bir fırsat sunmakta.


projeksiyon ekranlarının yönlendirilişini gösteren şema

proje adı: Samitaur Kulesi proje yeri: Culver City, Kaliforniya malsahibi: Frederick ve Laurie Samitaur Smith yapımcı: Samitaur Constructs, Peter Brown ve Tim Brown mimari proje: Eric Owen Moss Architects (EOMA) mimari tasarım: Eric Owen Moss proje mimarı: Dolan Daggett proje ekibi: Pegah Sadr, Vanessa Jauregui, Eric McNevin, Amy Drezner strüktür mühendisi: Arup - Los Angeles, Bruce Danziger cephe mühendisi: Toft, Denevers & Lee, Doug Street elektrik mühendisi: Lucci & Associates, Ken Lucci

NİSAN 2011 - XXI 36

YAPI - enformasyon kulesİ - Culver city

erıc owen moss Los Angeles doğumlu Eric Owen Moss 1965'te University of California'dan mezun oldu ve 1968'de aynı üniversitenin Çevresel Tasarım programından ve 1972'de Harvard University'den yüksek lisans diploması aldı. Son 30 yıl boyunca Eric Owen Moss Architects birçok ödüllü yapıya imza attı ve mimarlık söyleminin biçimlenmesine katkıda bulundu. SCI-Arc, Harvard, Yale, Columbia gibi üniversitelerde dersler verdi; birçok uluslararası konferansa ve sergiye katıldı.

tasarımın ilk aşamalarından eskiz

vaziyet planı

projektörlerin konumlarını gösteren şema

konsept eskizi



yarışma - ofİs - ankara NİSAN 2011 - XXI 38

BÜTÜNÜ TASARLAMAK Yazgan Tasarım Mimarlık’ın Türkiye Müteahhitler Birliği binası davetli yarışmasında önerdiği proje, Gesamtkunstwerk (bütünsel sanat yapıtı) fikrinden yola çıkıyor. Yazgan Tasarım Mimarlık

Yapıda yer alacak mekanlar; işlevlerine, boyutlarına ve ilişki biçimlerine göre X,Y ve Z yönünde programlandırıldı. Yapı Y yönünde üç birimde sınıflandı. Batı birimi, servisler; orta birim, toplantı mekanları, giriş holü ve atrium; doğu birimi ise ofisler için düzenlendi. Birimler, barındırdıkları işlevlerin ihtiyaçlarına göre boyutlandırıldı; arazinin avantajı da kullanılarak, pozitif mekanlar elde edilmek üzere birimler Y yönünde kaydırıldı. Birimler Z yönünde de kaydırılarak iç-dış görsel vistalar elde edildi; programı destekleyen bina içi boşluklar kazanıldı.

yazgan tasarım mİmarlık

türkiye müteahhitler birliği binası

Yapı, Z yönünde de net bir program sınıflandırmasına tabiidir; zemin ve birinci kat sosyal alanlar ve sergi mekanlarını barındırırken, ikinci ve üçüncü katlar ofis bölgesi olarak tanımlandı.

Yapı, yeşil bina gereksinimleri göz önünde bulundurularak tasarlandı; yenilenebilir enerji ile ısıtma ve soğutma sistemleri uygulandı; peyzaj elemanları farklı kotlara taşınarak binaya entegre edildi. Gesamtkunstwerk (bütünsel sanat yapıtı) fikrinde mimar, binanın mobilyasından peyzajına, kabuğundan aksesuarlarına kadar bütününün tasarımcısıdır. Öneri projedeki fikir, binanın tasarımının yapılıp daha sonra içine binaya uygun seçim yapmak yerine, Gesamtkunstwerk fikrinin günümüz endüstriyel tasarım ürünlerini de içine katacak bir yorumuyla, tüm yapıyı örgütleyebilecek bir ilişki biçimi belirlendi: Yapının cephesi, duvarları, kapıları, mobilyaları, zemin ve tavan kaplamaları, aksesuarları, aydınlatma elemanları vb bu ilişki ile tasarlanarak endüstriyel tasarım ürünlerden seçilerek bir araya getirildi. Türkiye Müteahhitler Birliği binasında bu ilişki parlak siyah renk (piano black) ve ahşabın (ceviz) bütüncül olarak bir arada kullanılmasıyla oluşturuldu. Bu anlayış, yapının dilini kurmakla beraber, yapıyı gerçekliğe kavuşturan ve yapım sürecini programlandıran bir bütünsellik sundu.


arazinin avantajı kullanılarak birimlerin y yönünde kaydırılması ve pozitif mekanlar elde edilmesi

birimlerin z yönünde kaydırılarak iç-dış görsel vistalar elde edilmesi ve bina içi boşluklar kazanılması

yeşil bina sistemleri

farklı kotlarda mimari-peyzaj entegrasyonu

sosyal alanlar, sergi ve ofis kısmının net bir şekilde ayrılması

39 XXI - NİSAN 2011

işlev ve ihtiyaca göre x yönünde boyutlandırma

yarışma - ofİs - ankara

gruplama


giriş sayfasında Yapının kaydırılmış kütlelerinin zeminle ilişkisi önceki sayfada solda üstte: Gesamtkunstwerk (bütünsel sanat yapıtı) fikrini yorumlayan grafik solda ortada: Yapının doluluk-boşluk ilişkileri bu sayfada sağda ve en sağda: Maket fotoğrafları alt sırada: Bina kütleleriyle kurgulanan iç-dış ilişkisi en altta sırada: Binanın iç mekan kurgusu

NİSAN 2011 - XXI 40

yarışma - ofİs - ankara

proje adı: Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkezi Davetli Mimari Proje Yarışması proje yeri: Doğu Bulvarı, Ankara işveren: Türkiye Müteahhitler Birliği proje tarihi: 2010 toplam inşaat alanı: 4.137 m2 mimari proje: Yazgan Tasarım Mimarlık peyzaj projesi: Yazgan Tasarım Mimarlık mekanik tasarım danışmanı: Bahri Türkmen yapım türü: Betonarme, çelik


yarışma - ofİs - ankara

zemin kat planı

2. kat planı

2-2 kesiti

4. kat planı

3-3 kesiti

begüm yazgan 1974 yılında Ankara’da doğdu. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden lisans derecesini aldı. 1995 yılından 1998 yılına kadar çeşitli mimarlık ofislerinde görev aldı. 1998 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. 1998-2003 arasında ODTÜ Mimarlık Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2001 yılında Japonya’da Tokyo Teknoloji Enstitüsü’nde burslu olarak doktora araştırması yaptı ve ders verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden doktora derecesini aldı. Halen eşi Dr. Mimar Kerem Yazgan ile birlikte 2003 yılında kurduğu Yazgan Tasarım Mimarlık ofisinde mimarlık hayatını sürdürmekte.

kerem yazgan 1969’da Ankara’da doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden 1993 yılında lisans derecesini aldı. 1996 yılına kadar Ankara'daki çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştı ve mimari proje yarışmalarına katıldı. 1996'da bir ulusal mimari proje yarışmasında kazanılan birincilik derecesi ile ilk ofisini kurdu. 1997 yılında ODTÜ Mimarlık Bölümü’nden yüksek lisans derecesini aldı. Yaptığı uygulamalar ve yarışmalar birçok ilde sergilendi ve çeşitli dergilerde yayınlandı. 1997 yılından 2007 yılına kadar ODTÜ Mimarlık Bölümü'nde yarı-zamanlı öğretim görevlisi olarak dördüncü sınıf stüdyo derslerine katıldı. ODTÜ Mimarlık Bölümü’nden doktora derecesini aldığı 2003 yılında, eşi Begüm Yazgan ile Yazgan Tasarım Mimarlık adındaki ikinci ofisini kurdu.

41 XXI - NİSAN 2011

1-1 kesiti


yapı - havaalanı - erzİncan NİSAN 2011 - XXI 42

fotoğraflar: Yakup Hazan

İç İçe tüpler Yakup Hazan tasarımı Erzincan Havaalanı İç ve Dış Hatlar Terminali, iç içe geçen tüplerden oluşan bütüncül mekanıyla yolculara terminal içinde engelsiz dolaşım imkanı sağlıyor. Yakup Hazan

erzİncan havaalanı İç ve dış hatlar termİnalİ

yakup hazan mimarlık

Erzincan Havaalanı İç ve Dış Hatlar Terminal Binası, alt parçaları iç içe geçen farklı büyüklükteki tüplerden oluşan bütüncül bir mekan. Terminalin baskın mekanları, iç içe geçmiş tüplerin oluşturduğu yapısal durum içinde kendilerine özel alanlar buluyorlar. Tasarımda eylemler tüplerin içinde ve tüplerle tariflenen, sınırlanan mekanlarda devam ediyor. Bütüncül mekan terminal binasının içinde her noktadan algılanıyor. Yolcular bütünün içinde hareket ediyorlar. Yolculuk sırasında yolcuların tüplerden geçerken hissettikleri etki , uçakta da devam ediyor. Bu etki terminal binasının baskın mekanlarından başlıyor. Tüplerin alt çeperlerinin oluşturduğu bütüncül platform üzerinde yolcular hiçbir engelle

karşılaşmadan kara tarafından hava tarafına ya da hava tarafından kara tarafına ulaşıyorlar. Hareket basit bir şekilde tek düzlem üzerinde gerçekleşiyor. Bu basit tasarlanan hareket sistemi yolcuların istedikleri yere ulaşmasında kolaylık sağlıyor; bunun için zemindeki bütüncül platform ve tüplerle tasarlanan bütüncül mekan birlikte çalışıyor. Yolculara destek veren eylemler birinci kattaki tüpler içinde ve alt zemin kattaki peyzaj içinde çözümlendi. Birinci kattaki çalışma, yeme-içme ve özel yolcu mekanları bütünün içinde varlıklarını devam ettiriyor. Bu durum tasarımın geliştirilmesi sırasında genişleyerek yolcu köprülerinin sisteme ilave edilmesinde önemli bir etken oldu. Bütüncül mekan üç farklı ölçekteki tüplerin yanyana gelmesiyle oluşuyor. Farklı ölçekteki tüpler, bütüncül mekanı alt parçalarına ayırıyor. Böylelikle eylemler arası birliktelik ve ayırım sağlanmış oluyor. Yapısal


bu sayfada solda ve altta: Yapının görünümü en altta: Tüplerin iç mekandan algısı

yapı - havaalanı - erzİncan

karşı sayfada İç içe geçen tüp geometrisi yapının dış kütlelerinde de iç organizasyonunda da korunuyor.

43 XXI - NİSAN 2011

durum, bütün içinde yatayda, düşeyde ve farklı açılarda yerleştirilen tüplerde elde ediliyor. Parçalanmış gibi duran bütüncül etki, yapısal durumun karşılığıdır. Mimari olarak elde edilen bu yapısal durum, terminal içinde hareket ederken her noktadan algılanıyor ve devam ediyor. Tasarlanan ana mekanlardaki vazgeçilmeyen tutumun etkisi programın alt parçalarını taşıyan mekanlarda da devam ediyor. Proje, gelen yolcuların hava tarafından kara tarafına, giden yolcuların kara tarafından hava tarafına hareketlerinin en kısa yoldan ve engele rastlamadan ulaşmaları üzerine kurulu. Yolcular tek düzlem üzerinde hareket ediyorlar. Apron kotundan başlayan hareket aynı kotta devam ediyor. Havaalanı binası yolcuların iniş ve çıkış yapmamaları sağlanarak valizle yaptıkları terminal içindeki yolculuk hayatını kolaylaştırmak üzerine tasarlandı.


NİSAN 2011 - XXI 44

yapı - havaalanı - erzİncan

arka sayfada Dolaşım akışının engelsiz tasarlandığı terminalin iç mekanı


yapı - havaalanı - erzİncan

proje adı: Erzincan Havaalanı İç ve Dış Hatlar Terminali proje müellifi: Yüksek Mimar Rest. Uz. Yakup Hazan yapımcı firma: Sera Yapı Endüstri ve Ticaret A.Ş işveren: Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı proje yeri: Erzincan proje yılı: 2011 statik: Aday Grubu çelik: Polarkon üniversite onayı ve uygulama projesi: Prof. Dr. Çetin Yılmaz, O.D.T.Ü üniversite onayı: Prof.Dr. Hüsnü Can, Gazi Üniversitesi mekanik: CG Mühendislik elektrik: Deha Mühendislik

45 XXI - NİSAN 2011

zemin kat planı

kesitler

galeri katı planı

görünüşler

yakup hazan Yakup Hazan, ADMMA Mimarlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra ODTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü’nü bitirerek Yüksek Mimar ve Restorasyon Uzmanı ünvanlarını aldı. Girmiş olduğu mimari proje yarışmalarında sekiz birincilik, 40’a yakın ödül ve mansiyon kazandı. Mimarlık hayatında yarışma yöntemiyle birinci olduğu projeler uygulandı. Konut, otobüs terminali, idari binalar, askeri binalar, opera binası, kültür merkezleri, havaalanı, turistik tesis

gibi konularda projeler üretti ve ürettiği projeler uygulandı. Ayrıca rölöve ve restorasyon proje çalışmaları yaptı. Havaalanı konusunda, yabancı danışmanlarla birlikte yurtiçi ve yurtdışında proje ve uygulamalar yaptı. Türkiye’deki birçok üniversitenin mimarlık fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Mimari proje yarışmalarında da asli jüri olarak görev aldı. Halen Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam etmekte.


yapı - İş merkezi - İstanbul NİSAN 2011 - XXI 46

fotoğraflar: Cemal Emden

RENKLİ KUTULAR Kavacık’ta yer alan Akel İş Merkezi konumlandığı eğimli arazi üzerinde giriş kotundan iki kule, arka cephesinden U şeklindeki bir kütle olarak algılanıyor. Mimarı Mutlu Çilingiroğlu tasarım parametrelerini ve renkli cephenin tasarımını paylaştı. Mutlu Çilingiroğlu

Akel İş Merkezİ

mutlu çilingiroğlu miar mimarlık

Akel İş Merkezi konusunda kat karşılığı modeliyle mal sahibi ve yüklenici firma arasında yarı yarıya paylaşma şeklinde anlaşmaya varılmıştı. Söz konusu proje bize geldiğinde en önemli kriterlerden biri buydu. Bu nedenle simetrik ve iki eşit kütleden meydana gelen bir tasarım yapıldı. Arsanın ve imar koşullarının getirdiği olanaklar ve ortaklığın şekillendirmeleri sonucunda inşaat alanı ve arazi kullanımı maksimum değerlendirildi. Bu verilerle yapıya kimlik kazandırmak ve ana strüktürde modülerliği sağlarken monotonluğu kırmak, diğer yandan da görsel olarak bir farklılık yaratmak için, rengi cepheye taşımak konusunda daha önceki yapılardan aldığım olumlu eleştirilerden de cesaret alarak, cephede güneş kırıcıları farklı renklerde tasarladım. Sonuçta beyazın renkle kırıldığı, üretim aşamasında alışkanlığım olan modül çalışmasının kullanıldığı bir proje ortaya çıktı. Böylelikle de cephede boyutsal olmayan görsel bir hareket sağlanmış oldu. Yapı tamamen betonarme, cephe

kaplamaları ise prefabriktir. Doğramalar da prefabrikasyona entegre edilmiştir. Yani her biri birer modül olarak yapıldı. Cephede gözüken fugaların her biri bir modülü imliyor aslında. Önce prekast beton cephe modülleri geldi; prekast standart bir ölçüye sahip olduğu için tüm doğramaların üretimi o ölçüye uygun olarak imal edildi ve doğrudan monte edildi. Genel olarak baktığımızda Kavacık, imar planı bazında soru işaretleri oluşturarak gelişen bir yer. Yapının çevresi oldukça ilginç; yer yer boşluklar ve dikkat çekici binalar var. Tanımlı olmayan bir kentsel alanda tasarım geliştiriyor olmak, yapı için baskın bir tavır geliştirmemizi gerektirdi. Çevredeki hiçbir yapı ve üreme şekli bize yön ya da yol göstermedi. Arsanın konumu ve durumu, mal sahibi ile yüklenici arasındaki anlaşma konuyu ele alışımızı etkiledi. Bu aslında imar haklarının ve arazi fiziğinin gereklerinden ortaya çıkmış ve değerlendirilmiş bir bina. Arazide eğimin çok fazla olması sebebiyle yola göre kot verilmiş. Giriş kotunun altındaki ve üstündeki hacimler aynı cepheye sahip olsalar da aynı işleve sahip değiller. Giriş kotunun altındaki hacimlerde,


yapı - İş merkezİ - İstanbul 47 XXI - NİSAN 2011

karşı sayfada Yapının giriş kotundan algılanışı bu sayfada solda: Yapının arka cephesi solda altta: Cepheye renk veren güneş kırıcılar altta: Eğimli arazideki yapının terasları


yapı - İş merkezİ - İstanbul NİSAN 2011 - XXI 48

yani bodrumlarda ofisler değil de daha çok oto satış galerisi gibi işlevler yer alıyor. Giriş kotunun üzerinde yer alan hacimlerse ofis olarak işlevlendirildi. Vadiden baktığınızda U harfi şeklinde bir kütle görürken, esas ulaşım aksı ve imar yolundan geldiğinizde ise iki kule olarak yapıyı algılıyorsunuz. Plan üzerinden servis mekanlarına bakacak olursak her iki binanın da eşit fırsatlara sahip olduğunu görüyoruz. Üç cephesinden dışa dönük, girişleri ortada toplanmış, ikililiği ve simetriyi vurgulayan bir plan tipi söz konusu. Bunun bodrum katlara yansımasını ise gerekli otopark ihtiyacına rasyonel bir plan sağlaması olarak belirtebiliriz. Ofis mekanlarını tercihe göre özgür bıraktık, firmaların kendilerine göre düzenleyebilmelerine olanak tanıdık. Tek yönlendirici ortadaki dört kolon; bu sayede iç mekanlar, ortada açık ofis, kenarlarda ise kapalı ofisler şeklinde bir yerleşime olanak tanınıyor. Üst katlarıysa teras ve diğer imkanlarıyla yönetici katları olarak düşündük. Yapı inşa edildikten sonra kiralamak için gelen firmaların yapının iç planlamasından ve strüktür akslarından son derece memnun kaldıkları bilgisini aldık.


Renkli güneş kırıcılarla yapının modüler cephesinin ve simetrik kütlesinin monotonluğu kırılıyor.

yapı - İş merkezİ - İstanbul 49 XXI - NİSAN 2011


NİSAN 2011 - XXI 50

yapı - İş merkezİ - İstanbul

zemin kat planı

kesit

normal kat planı

kesit

proje adı: Akel İş Merkezi proje yeri: Kavacık, Beykoz, İstanbul mimarlık ofisi: Mutlu Çilingiroğlu MİAR Mimarlık tasarım ekibi: Mutlu Çilingiroğlu yardımcı mimarlar: Göksel Kılınç, Tülin Ulaş işveren: Akel - Yetiş - Suryapı ortaklığı proje tarihi: Nisan 2006 - Kasım 2006 yapım tarihi: Mart 2007 - Ocak 2009 arsa alanı: 5.025 m2 toplam inşaat alanı: 26.000 m2 statik projesi: İsmet Babuş elektrik projesi: Kamil Yiğit mekanik projesi: Gazanfer Köroğlu ana yüklenici: Suryapı proje tipi: Ticari - iş Merkezi - ofis yapım türü: Betonarme mutlu çilingiroğlu 1947 Bursa doğumlu olan Mutlu Çilingiroğlu, Galatasaray Lisesi’nden, daha sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu’ndan 1974 yılında mezun oldu. 1987 - 1999 yılları arasında, Adnan Kazmaoğlu ile birlikte kurduğu Miar Mimarlık'ta yaptığı mimarlık ve kentsel tasarım çalışmalarını 1999 yılından itibaren Mutlu Çilingiroğlu MİAR Mimarlık olarak sürdürüyor.

vaziyet planı



İç mekan - ofİs - İstanbul NİSAN 2011 - XXI 52

KIRMIZI PARAVAN Önceki sayfalarda mimari tasarımına yer verdiğimiz Akel İş Merkezi içerisinde konumlanan 3M yönetim ofisini iç mekan tasarımını gerçekleştiren Arif Özden anlattı. Arif Özden

3m

arif özden

Yeni 3M yönetim ofisi için düşünülen temel konsept yaklaşımını; şeffaflık, ışık, esneklik, pozitif enerji ve teknoloji gibi kavramlarla açıklayabiliriz. Ofis çalışanları, kendi kutularının içinden çıkarılarak bütün mekanı algılayabilecekleri bir düzende yeniden mekan içerisinde yerleştirildi. Verili mekanın sınırları mümkün olan en açık şekilde genişletildi. Çalışanlar arasındaki iletişimi ve grup çalışmasını destekleyen, bilgi alışverişini hızlandıran, katılımcı ve aynı zamanda da kişinin kendini ifade edebileceği bir çalışma ortamı kurgulandı. Üç cephesinden yere kadar uzanan geniş açıklıklı pencereler sayesinde gün ışığını içeri alabilen mekan, bu sayede içeriden dışarıya

fotoğraflar: Ali Bekman

doğru ferah bir açılım sağlıyor. Mekanın bu potansiyeli ise genel yerleşim kararlarının esasını oluşturuyor. Mekan içerisinde kalan dördüncü duvar yüzeyi bir bütün olarak depolama sistemine ayrıldı. Bu yüzey, arkadan ışıklandırılmış cam sürme kapaklardan oluşuyor ve her katta değişen renklerle 3M firmasının adeta DNA'sını oluşturan teknolojilerin, mikroskobik görüntülerinden soyutlanan grafik tasarımlarıyla mekanda konumlanıyor. Mekan tamamen ışık alan ya da dağıtan dört yüzeyle tanımlanıyor. Bina girişindeki en belirgin bölüm ise, şeffaf kırmızı cam yüzeyin arkasından gözüken, Müşteri Teknik Merkezi. Bu kırmızı camın ardındaki labirentimsi yerleşimi, bir teknoloji bahçesine benzetebiliriz. Bu teknoloji labirentinin içinde, hayatımızı kolaylaştıran, geliştiren bazen de değiştiren firma ürünlerini ve arkasındaki teknolojileri bir bütün olarak anlatmaya çalıştık.


bu sayfada solda: Kırmızı cam bölmenin arkasında kalan, firmaya ait ürünlerin sergilendiği alan altta: Açık ofis alanları en altta solda: Toplantı salonu en altta sağda: Yönetici odası arka sayfada üstte: Giriş alanı ortada: Yemekhane bölümü altta: Her katta farklı grafik tasarımların uygulandığı aydınlatılmış cam depolama alanları.

İç mekan - ofİs - İstanbul

karşı sayfada Binanın giriş bölümünde yer alan şeffaf kırmızı cam bölüm

53 XXI - NİSAN 2011


proje adı: 3M Ofisi proje yeri: Kavacık, İstanbul proje tipi: Yönetim Ofisi işveren: 3M iç mimari tasarım: Arif Özden proje alanı: 6300 m2 proje tarihi: 2009 arif özden 1966 yılında İstanbul’da doğdu. 1986 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden mezun oldu. 1994 yılında Özden Tasarım adıyla kendi ofisini kurdu.

NİSAN 2011 - XXI 54

İç mekan - ofİs - İstanbul

Vestel, Polo Garage, Gilan, Gizia, 3M, Burger King, Bilgili Holding, Garanti Bankası, Birim Mobilya, Delta Mobilya ve Derin firmalarıyla beraber çalışan Özden, halen kendi ofisinde iç mimari ve ürün tasarımı konularında çalışmalarına devam ediyor.

zemin kat planı

1. kat planı

5. kat planı



İç mekan - ofİs - İstanbul NİSAN 2011 - XXI 56

fotoğraflar: Ersen Çörekçi

BİR BOĞAZ HİKAYESİ İÇİNDE Geçen ay XXI’de proje olarak yer verdiğimiz Armona Denizcilik Binası’nın bu sayıda da iç mekanını paylaşıyoruz. İç mekan tasarımını gerçekleştiren mimar Aslı Şener, yapının Boğaz ile özel ilişkisini göz önünde bulundurarak ofis mekanlarını nasıl kurguladığını anlattı. Aslı Şener

aslı Şener

armona denizcilik binası iç mekanı

Kuruçeşme’de, Boğaz’ın korularından birinin eteklerinde ve dünyanın en özel manzaralarından birine karşı konumlanan Armona Denizcilik Binası, Boğaziçi yalı geleneğinin iç mekan/dış mekan arasında kendini ışığa ve suya açıp kapayabilen dış kabuk yapısının çağdaş bir yorumunu yapan yeni bir Boğaz yapısı. Böyle bir yapının iç hayatı da tüm bu bağlamdan soyut olarak düşünülemezdi. Bu yüzden binanın iç mekan tasarımına başladığımızda elimizdeki en önemli tasarım verisi binanın yeşil ile mavinin ortasındaki benzersiz

konumunun getirdiği ışık, doğal çevre ve manzara gibi unsurlar ve iç mekanın bunlarla kuracağı ilişkiydi. Binayı benzer işlevli diğer ofis yapılarından ayıran bu konumu, iç mekanı tasarlarken binanın içinde barındırdığı kurumun kimliği yerine iç mekanda da yapının kendi kimliğini oluşturma ihtiyacını doğurdu. Binanın giriş holünden başlayıp ofis katlarında da izlerini sürdüren bir Boğaz hikayesini özgün bir grafik dille bina duvarlarına taşıma fikri bu şekilde ortaya çıktı. Bu anlatımda Boğaz’ın sembolleri kullanıldı: Stilize edilmiş bir Boğaz silüeti ile dev bir erguvan ağacı, onu tamamlayan çiçekleri, kuşları ile birlikte binanın dışından içine de taşınmış oldu. Bu şekilde belki de binanın en önemli özelliklerinden biri olarak Boğaz’da bir bina olma durumu içerde de vurgulanmış oldu.


İç mekan - ofİs - İstanbul

57 XXI - NİSAN 2011


İç mekan - ofİs - İstanbul NİSAN 2011 - XXI 58

Binanın zaten sahip olduğu ışık, manzara gibi artı unsurlar renklerle, mekana espri, dinamizm ve görsel nitelik katan grafik tasarımlarla desteklenerek, modern ofis ihtiyaçlarının gerektirdiği sıcak ve rahat çalışma ortamı sağlanmaya çalışıldı. Bunun dışında arşiv, seminer odası gibi tamamen işleve yönelik teknik alanlar da şeffaflaştırılıp, grafiklerle zenginleştirilerek iç mekana görsel katkı sağlayan alanlar haline getirildi. Toplantı odaları ofis karakterinden farklılaştırıldı; seçilen mobilya, aydınlatma ve renklerle daha sıcak ve rahat ortamlara dönüştürüldü. Binanın farklı katlarında cephede var olan, dolayısıyla iç-dış ilişkisinde ortaya çıkan değişimlerin bir yansıması olarak, katlarda değişen işlev ve ihtiyaçlardan kaynaklanan farklılıklar, malzeme ve renk seçimleri ile de pekiştirildi, sonuçta birbirinden değişik karakterde ama özünde benzer ruhu taşıyan mekanlar elde edildi.

Projedeki genel tasarım hedefimiz hem mimari kurguda, hem de malzeme kullanımı ve detaylandırmada zamansız, samimi ve sahici bir mekan duygusu elde etmekti. Bu yaklaşımla binada kullanılan tüm malzemeler mümkün olan en yalın halleriyle kullanıldı, tüm çelik taşıyıcılar ve tesisat elemanları kaplanmadan tasarımın parçası haline getirildi. İnsanların keyifle yaşayabileceği mekanlar tasarlayabilmek için kullanıcıları mümkün olduğunca tasarım ve uygulama süreçlerine dahil etmenin faydası tartışılmaz. Bu projede de ofis sahibi ve ofis çalışanlarının bazıları ile uzun yıllara dayanan tanışıklık bize en ufak detaylara kadar ortak kararlar verme, uygulamayı beraber yürütme ve fikirleri paylaşıp değerlendirme avantajını getirdi.

İç mekan tasarımı yapmanın önemli sorunsallarından biri de çoğu zaman bitmiş ve kendi iç sınırlarını belirlemiş bir yapının içine tamamen yeni ve farklı bir şeyler eklemek. Bu durum zaman zaman dış kabuk ile iç mekan arasındaki bütünlüğün kaybolmasıyla ve “dekor-asyon” adı altında içeriye eklenen unsurların bazı durumlarda gerçekten de bir dekora dönüşmesi ile sonuçlanabiliyor. Bu projede binanın renovasyon sürecine en başından dahil olabilme şansı, bize iç mekanlar ve dış kabuk arasında organik bir bağ kurabilme, içeride de mimari bir dil geliştirebilme avantajını getirdi. Dış kabuğun bina çevresiyle kurduğu tüm şeffaflık, ışık - gölge ilişkilerini iç mekan için veri olarak kullanıp, mekanı sınırlayan kabuk ile mekanın tüm parçalarını birbirinin uzantısı olarak görmeye çalıştık. Bu şekilde iç mekanı belirleyen tüm elemanlar binanın doğal bir parçası haline dönüşebildi.


giriş sayfasında Çatı katındaki yönetici ofisi ikinci sayfada üstte solda ve üstte sağda: Çatı katındaki çalışmala alanı ortada solda: Küçük mutfak alanı altta solda: Giriş bankosu altta sağda: Merdivenlerden giriş bankosuna ve çatıya bakış

bodrum kat planı

karşı sayfada üstte solda: Dinlenme alanı üstte ortada ve üstte sağda: Çalışma alanları altta solda ve altta ortada: Toplantı odaları altta sağda: Arşiv odası bu sayfada solda: Giriş karşılama alanı en solda: Duvardaki erguvan grafiği

59 XXI - NİSAN 2011

zemin kat planı

iç mekan tasarımı: Y. Mimar Aslı Şener proje mimarları: Y. Mimar Aslı Şener, Y. Mimar Ayşe Akbaş aydınlatma danışmanı: Studio Rublek, Amsterdam grafik tasarım: Didem Ateş Mendi ofis mobilyaları: Steelcase, Klassis sabit mobilyalar uygulama: AGS Mobilya resepsiyon bankosu uygulama: Hare Tasarım grafik uygulamalar: Batu Reklam aydınlatmalar: Modular Lighting, Troll, Flos, Delta Light, Viso, Erco mobilyalar: Artifort, Arper, Nurus, Moroso, Living Divani

İç mekan - ofİs - İstanbul

2. kat planı

aslı şener 1971 yılında Samsun’da doğdu. 1989-1993 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldı. 1996’da yüksek lisans eğitimini yine İTÜ’de tamamladı. 1994-2000 yılları arasında İstanbul’da çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştı. 2004-2007 yılları arasında Amsterdam’da de Architekten Cie.’de, büyük ölçekli ofis ve konut projelerinde tasarımcı ve proje yürütücüsü olarak çalıştı; bu dönemde çalışmalarını iç mekan tasarımı üzerine yoğunlaştırdı. Türkiye’ye döndükten sonra bir süre mimarlık faaliyetlerini kendi adına sürdürdü. 2010 yılında Burcu Serdar Köknar, Hayriye Sözen ve Didem Ateş Mendi ile birlikte anonim.istanbul’u kurdu. Halen “anonim” ekibinin bir üyesi olarak mimarlık hayatını sürdürmekte.


ürün tasarımı - okul sandalyesİ NİSAN 2011 - XXI 60

ETKİLEŞİMLİ DERS SAATLERİ Günümüz öğrenci ve eğitimci ihtiyaçlarından yola çıkılarak tasarlanan Node okul sandalyesi, değişen eğitim modelleriyle birlikte öğrencilere sınıf içerisinde daha aktif bir rol biçerken, eğitimcilere de bu modelleri uygulamada büyük katkı sağlıyor. Steelcase

node

steelcase

Node okul sandalyesinin hikayesi günümüz öğrenci ve eğitimcilerin ihtiyaçlarından doğdu. Steelcase tasarım ofisi ve tasarım danışmanlık firması IDEO’nun birlikte yürüttüğü bu projede, günümüz sınıflarında ihtiyaç duyulan farklı eğitim ve öğretim yöntemlerinin öğrenciye aktarılması konusunda nasıl daha iyi bir ortam sunulabilir bunu araştırdık. Eğitimcilerin kullandıkları farklı eğitim modelleri artık sınıfları daha çok grup aktivitelerine yöneltirken eski yöntemlerin aksine öğrenci ile eğitimci arasındaki sosyal ve psikolojik bariyerler ortadan kalkıyor. Projeye başlarken kendimize; bugünün sınıflarını öğrenciler ve eğitimciler için nasıl daha elverişli bir yapıya sokabiliriz? diye sorduk. Eğitim sistemleri üzerinde araştırma yaparken sınıfların, öğrenciler için pasif, tek yönde yapılması zorunlu eğitim, sıralar arası dar alanlar, hareket edemeyen sandalyeler ve öğrenciler arası iletişimin sadece birkaç yol dışında zor olduğunu

gözlemledik. Günümüzde, gençler sınıfa yeni ders araçları ya da eşyaları getirerek, sınıftan tam verim almak için belli beklentiler içine giriyor. Onların beklentisi, sınıf içerisindeki etkileşimin tam anlamıyla olması. Kampüs içerisindeki gerçekleştirilen aktiviteler, grup çalışmaları ve birebir çalışılan projeler bize aslında öğrencilerin nasıl bir arada bulunduklarını gösteriyor. Öğrencilerin bu etkileşimli durumları sınıf içerisine girdiklerinde de devam etmeli ve yine kendi düzeni içinde sınıflar da değişmeli diye düşündük. Eğitim sistemleri her geçen gün gelişerek değişirken, öğrenciler sınıflarından eskiye göre daha fazla beklentiye girerken, sınıflar aynı kalamazdı. Çıkış noktası, eğitimin sosyal ve aktif olunarak da öğrencilere verilebilecek olması. Merkezde öğretmenin olduğu, tek kişilik öğretim sistemi artık kabul görmüyor, eğitimciler artık çok yönlü eğitim sistemlerini öğrenerek bilgilerini farklı yollarla öğrenciye aktarmayı deniyor. Node okul sandalyesi ise hareketli ve esnek yapısıyla, sınıf içerisinde çabuk yer değiştirebilen bir eleman haline geliyor. Bu sayede çok kısa bir


ürün tasarımı - okul sandalyesİ 61 XXI - NİSAN 2011

sürede sınıf istenilen şekle getirilebiliyor ya da öğrenciler arasında grup çalışmaları için ufak gruplar oluşturulabiliyor. Eğitimci artık tek bir taraftan ders anlatmak zorunda kalmıyor, sınıf istenilen taraftan istenilen şekilde derse katılabiliyor. Böylelikle Node, daha önce sınıf içerisinde bulunan pasif alanları aktif bir şekilde düzenleyerek, grup çalışmalarına dayanan eğitim modelini de destekliyor. Doğru bir sandalyeyle daha büyük sınıf ihtiyacını da ortadan kaldırıyor. Bize göre bir sınıf sandalyesi hızlı hareket eden ve bir sonraki eğitim modeline geçinceye kadar sınıfa zaman kaybettirmemeli. Node’de yer alan açık oturma tasarımı, uzun saatler oturma sırasında öğrenciler için en iyi konforu ve farklı oturma biçimlerini sunuyor. Sandalyenin alt kısmında yer alan depolama alanı ise, öğrencinin sırt çantası ya da diğer kişisel eşyaları için bir alan sunarken, sınıfın genelinde de bir eşya karmaşası olmasını engelliyor. Sandalyeye monte geniş çalışma alanı ise öğrencinin bilgisayarını ya da çalışma kitaplarını koyabileceği rahat bir alan yaratıyor.


NİSAN 2011 - XXI 62

ürün tasarımı - okul sandalyesİ



SCHINDLER 6300 Schindler, yeni nesil ürünü 6300 ile asansörlerde modernizasyon isteyen kullanıcılara kolay çözümler sunuyor. Schindler 6300, montaj sürecinde yarı yarıya varan zaman tasarrufu sağlıyor. Sessiz çalışma özelliği ve geniş kabini ile kullanıcıların beğenisine sunulan ürün, üç ile 15 yolcu arası için uygun. Az yer

KAINDL Kaindl'in 2011 koleksiyonu Türk kullanıcıların beğenisine sunuldu. Kaindl, geleneksel motifleri yenilikçi çizgilerle harmanlıyor. Koleksiyonun en dikkat çekici özelliklerinden biri; kullanıcının beğenisi ve kişisel

NİSAN 2011 - XXI 64

YENİ - ÜRÜN

EAST END Villeroy&Boch'un yeni porselen karo serisi East End, kumtaşının farklı bir yorumu olarak evler ve diğer mimari yapılar için uygun olan doğal etkili ve zarif dokulara yer veriyor. Seri bej, gri, gri-bej ve parlak krem gibi modern mimaride sıkça rastlanan

kaplayan, makine dairesiz ve çevre dostu Schindler 6300, enerji tüketiminden de tasarruf ediyor. Paslanmaz çelikten sıcak ahşaba, canlı renklerden cilalı yüzeylere uzanan dört dekor hattı ve 20 ayrı renk seçeneği sunan ürün, daha az bekleme süresi ve daha az gürültü sağlıyor. www.schindler.com

özellikleri ile bir bağ kurabileceği seçenekler sunması. Kaindl, kullanıcıların istediği motifleri parkeye resmederek, kişiye özel olarak üretiyor. Ayrıca parkeler özel aparatları ile duvara da monte edilebiliyor. www.kaindl.com.tr

renkleri kullanıyor. Zemin konsepti olarak tasarlanan East End, özel üç boyutlu dekorları ile geniş duvar tasarımlarında kullanılabiliyor. 60x60 cm, 30x60 cm ve 45x90 cm gibi temel boyutların yanı sıra, 15x60 cm gibi modüler boyutlarda da üretiliyor. www.villeroy-boch.com

KALE ÇELİK KAPI Kale Çelik Kapılar'ın tüm modellerinde olan hareketli lastik sayesinde evlere toz, rüzgar, ses ve böcek giremiyor. Kale Çelik Kapılar, güvenlik, dayanıklılık ve servis garantisi ile de farklı tarzda dekorasyon anlayışına uygun yüksek kalitede çelik kapı seçeneğini bir

arada sunuyor. Kale Çelik Kapılar, yedi cm kalınlığında, ağır darbelere dayanıklı çelik gövdesine ilave olarak özel üretilen dört milli, dört kademeli sürgü sisteminin yanı sıra, ses ve ısı yalıtım dolgusu ile yaşam alanlarına konfor ve güvenlik sağlıyor. www.kalecelikesya.com



KONSOL MASA

T4

Bo Concept'in sunduğu Konsol Masa, kolayca açılıp katlanabilen ve az yer kaplayan bir ürün. İstendiğinde yemek, istendiğinde çalışma masası olarak kullanılabilen Konsol Masa, beyaz ve siyah boyalı meşe kaplama ve zımparalanmış çelik ayak seçenekleriyle sunuluyor.

Artema ve Alman tasarım şirketi Indeed işbirliğiyle suyun doğal akışından ilham alınarak tasarlanan armatür serisi T4, geniş bir ürün yelpazesine sahip. Seride normal, kısa ve yüksek ankastre lavabo bataryalarının yanı sıra, banyo ve duşa yönelik yumuşak hatlı ürünler de bulunuyor. Özel perlatöre

sahip bataryalar, çıkış ucunda biriken kireci kendi kendine temizleyebiliyor. T4 serisinin küvet ve ankastre duş bataryalarında kullanılan, suyun ısı ve debisini kontrol altında tutan özel kartuş, su ve enerjiden tasarruf edilmesini sağlıyor. www.artema.com.tr

www.boconcept.com.tr

LIVING COLORS Philips'in % 50 daha fazla ışık miktarı sağlayan Living Colors serisi, ışık yoğunluğunu ve renk değişim hızını isteğinize göre ayarlamanıza imkan sağlıyor. Living Colors'ın LED aksesuar ürünlerinin kumandalı şeffaf ve siyah modeline, çiçekli, antrasit gri ve buz beyazı olmak üzere yeni tasarımlar ekleniyor. Yüksekliği ve eğimi ayarlanabilen yeni armatürleri ile duvarda, tavanda ya da ayaklı standı sayesinde oturma alanlarında rahatlıkla kullanılabiliyor. www.livingambiance.philips.com

KALEGUARD

NİSAN 2011 - XXI 66

YENİ - ÜRÜN

Kaleguard, zamanla oluşan is, su lekesi, mantar, küf ve egzoz gazı gibi kirletici maddelerin yüzeylerde tutunmasını engelliyor. Ürün, UV ışınlarıyla etkileşime girip, yüzeylerin üzerine gelen kirleri parçalayarak lekelerin giderilmesini sağlıyor. Ayrıca, baca dumanı, egzoz gazı gibi çevre kirliliğine neden olan unsurları yakarak

STRIPE Stripe kullanıcı ile tasarlanmış ürünü buluşturmayı amaçlayan, bir ofisin ihtiyacı olacak tüm bileşenleri sınırsız kombinasyon içerisinde çözebilecek esnekliğe sahip bir ofis mobilyası sistemi. Ürünün tasarım dili sayesinde masanın ofislerde her düzeyde rahatlıkla kullanılabilmesi amaçlandı. Çalışanlarından üst düzey yöneticilerine, tüm ofisin ihtiyaçları tek bir ürün bütünlüğü içerisinde çözüm buluyor. www.burotime.com

karbondioksit ve su olarak geri kazandıran Kaleguard, bakım için daha az temizlik malzemesinin tüketilmesine de yardımcı oluyor. Su itici özelliği sayesinde su lekelerinin, yağ iticiliği sayesinde mutfakta oluşan kirlerin temizlenmesine, anti-grafiti özelliğiyle de dış mekanlarda oluşan lekelerin silinmesine olanak veriyor. www.kale.com.tr



NATURA

NİSAN 2011 - XXI 68

YENİ - ÜRÜN

Türkiye genelinde birçok yapıyı aydınlatan ve adı aydınlatma ile özleşen, projelerde öncü ve doğru tasarım sunan Prolux, geniş ürün yelpazesi ile mimarların, tasarımcıların ve profesyonellerin tercihi olmaktadır. Modern çizgisi ve alışagelmişliğin aksine benzeri bulunmayan, dekorasyonda yeni bir ışık açan, “natura” serisini üretti. Natura serisi tamamen alçı ve fiberglastan üretiliyor ve uygulandığı alan ile bütünleşerek ışığın doğallığını yansıtıyor. Halojen ve metal halide ampul çeşitlerinin yanı sıra LED teknolojisine de uyum

sağlayan Natura serisi alçı ve doğal malzemelerden oluşmasından dolayı çevreci bir ürün grubudur. Ürünlerin çeşitlerine göre AR-111, CDM-R 111, MR-16 ve LED hem genel aydınlatmada hem de teşhir amaçlı aydınlatma projelerinde kullanılabiliyor. Montajı yapılırken uygulama yapılacak alana çapı genişliğinde açılan deliğe yerleştirilen ürün, kenarlarındaki metal kanallara yapılan vidalama işlemi ile sabitleniyor. Montajı tamamlanan ürünün kenarları sıvandıktan sonra uygulanan mekanın dekorasyonuna uygun şekilde boyanabiliyor. www.prolux.com.tr


XXI HER YERDE XXI Mimarlık Tasarım ve Mekan dergisi içeriğini internet üzerinden çeşitli platformlarda kullanıcılarıyla ücretsiz olarak paylaşıyor. Derginiz her yerde bir tık uzağınızda. İPhone, İpad ve internet tarayıcıları üzerinden içeriğe erişebilirsiniz.

www.xxi.com.tr m.tr

MEK AN < SAYI 96 < ŞUBA T 201 1<B AZ +

Y‹RM M‹M ‹B‹R A TASA RLIK R MEK IM AN

LK AN

UYSA <

B OD IN <

KAP I PEN VE C REFE ERE RAN S DOS YAS I

SAYI 96 UBAT 201 9 TL (KK T 1 C 10 TL)

GAU TR AN D <K OZ <

BU D ER ÇNA G KES L AÇ MED

M AR TI D MİM ARLIK AY

<M

BOD TS K IN A SALK SSIF GOOAN DE

SARIM

xxi.co

X XI < MİM ARLIK TA

TIKLA OKU!


TÜRK YTONG'A ÇEVRE ETİKETİ Çevresel Ürün Deklarasyonu’na (Enviromental Product Declaration - EPD) sahip Türkiye’deki ilk marka olan Ytong, attığı bu adım ile inşaat sektöründe sürdürülebilir ürünlere olan ilgiyi artırmayı ve düşük enerji tüketimi ve düşük emisyon düzeyine sahip yeşil binaların yaygınlaşmasını teşvik etmeyi amaçlıyor. Ürünün fiziki özelliklerini

AUTODESK 2012 ÇOĞULORTAM ÜRÜNLERİ detaylı biçimde açıklayan, üretimde kullanılan ana hammaddeler ile imalat prosesi ve kullanımı, geri dönüşümü ve ekolojik bilançosu (yaşam döngüsü) hakkında bilgi veren “Çevresel Ürün Deklarasyonu”, ürünün çevre ile ilişkisini uluslararası ISO 14025’e göre yapılan değerlendirmeler sonucunda bağımsız kuruluşlar tarafından ortaya koyan ve tüm dünyada kabul gören bir belge.

Autodesk 2012 sürümleri, tekrarlanan iş akışlarını kolaylaştırıyor, kullanıcıların işleyişi yönetmesine yardımcı oluyor ve yeni yaratıcı araçlar sunuyor. Autodesk Başkan Yardımcısı Marc Petit: “Yazılımın diğer yazılımlarla uyumlu çalışma özelliğini geliştirmek ve veri

yolu entegrasyonunu basitleştirmek suretiyle müşterilerimizin özel araç setlerinden yararlanmasını kolaylaştırdık. Ayrıca, sanal film yapımı ve stereoskopik üç boyut prodüksiyonu gibi modern prodüksiyon trendleri için de yeni yaratıcı araçlar geliştirdik” diye belirtti. www.autodesk.com.tr

www.ytong.com.tr

GAGGENAU'YA YENİ ŞEF

SERANİT'İN YENİ MARKASI SERRA

NİSAN 2011 - XXI 70

FİRMA HABERLERİ

Seranit, 2-6 Mart tarihleri arasında Tüyap Beylikdüzü'nde gerçekleştirilen Unicera Fuarı'nda yeni seramik markası Serra'yı tanıttı. Modacı ve tasarımcı Bahar Korçan'ın Serra için tasarladığı “Benim Masalım” serisi, sektör profesyonelleri ve fuar ziyaretçileri tarafından ilgiyle karşılandı. Seranit Genel Müdürü Hamdi Altunalan:

“Grup olarak porselen karonun yanı sıra seramik üretimine de girmeye karar verdik. Yeni bir marka oluşumuna ihtiyacımız vardı. Çalışmalarımıza seramik sanatından başladık. Anadolu topraklarında yetişmiş, Türk seramik sanatını dünyaya tanıtan Füreya Koral ve hocası Serre'den yola çıktık, Seranit ile birleştirerek Serra adına ulaştık” dedi. www.selinayapi.com

CELEST'E YENİ WEB SİTESİ

My Home akıllı ev otomasyonu hizmeti ile evlerde enerji tasarrufu, güvenlik, multimedya, konfor ve deneyim hizmetleri sunan Legrand'ın, estetik ve kullanıcı dostu anahtar priz serisi Celest, yeni web sitesi www.celest.legrand.com. tr ile teknolojiyi kullanıcıların erişimine sunuyor. Web sitesi, ziyaretçilerine renk ve malzeme çeşitliliği ile hayal güçlerini

şekillendirme imkanı veriyor. Ayrıca, My Home akıllı ev otomasyonu hizmetinin animasyon videosuyla ziyaretçilerin farklı bir deneyim yaşamaları sağlanıyor. Sitede yer alan “Kendin Yarat” bölümünden kendi evlerinin fotoğraflarını yükleyerek ya da örnek ev görselleriyle kendilerine en uygun Celest ürünlerini keşfetme imkanı buluyorlar.

www.gaggenau.com

BİR BİLENE SORUN

HAAZ TEŞVİKİYE'DE

Dyo, yeni web sitesinde boya ve boyamayla ilgili kafasında soru işaretleri olan herkesin ihtiyaç duyduğu bilgiye, konunun uzmanlarından ve ilk elden ulaşmasını sağlamak amacıyla hizmete açtı. Sitede teknik bilgilerin yanı sıra, renkler, doğru renk ve boya seçiminin nasıl olması gerektiği, boyanın en doğru nasıl uygulanacağı, ustalara nasıl ulaşılabileceği gibi önemli bilgilere erişilebiliyor. Dekorasyona dair ipuçlarının bulunduğu siteye, sorularla da danışılabiliyor.

Kasım ayında Teşvikiye'de açılan iki katlı yeni konsept mağazasıyla Haaz Design&Art Gallery'de dünyaca ünlü markaların mobilya, tasarım ve objeleriyle birlikte dünyanın dört bir yanından toplanmış özel parçalar ile farklı kültürlerden bir çok sanatçının özgün eserleri yer alıyor. Haaz Design&Art Gallery'de tanınmış mobilya ve aksesuar markalarının yanı sıra, geleceğin imzası olacak sanatçıların, üretmeyi sürdüren ve daha çok sayıda hayranı ile buluşmak isteyen uluslararası sanatçıların da işlerine yer veriliyor.

www.birbilenesorun.com.tr

www.haaz.info

www.celest.legrand.com.tr

Creavit’ten Banyo Bu tarafta

Creavit son yenilikleriyle katıldığı Unicera Fuarı’nda yeni sloganı “Banyo Bu tarafta”yı tanıttı. Firmanın, ilk defa Unicera’da sergilediği gömme rezervuar ve panel tasarımları fuar süresince

Profesyonel çözümlerini ev mutfaklarına taşıyan Gaggenau, tasarım ekibinin yönetimine ödüllü tasarımcı Sven Baacke'yi getirdi. Baacke, mobilya ve aksesuarlardan avizelere kadar çok sayıda konuyla yakından ilgilenmiş ve genel olarak mutfakların görsel tasarımı üzerine yoğunlaşmış bir isim. 2003 yılından beri

Gaggenau'nun tasarım ekibinde yer alan Baacke, 200 fırın serisi geliştirirken, firmanın uluslararası amiral gemisi sergi salonları ve fuarlarının tasarımları da yıllardır Baacke'nin sorumluluk alanında bulunuyor. En son Baacke'nin liderliğinde, Eurocucina Milano Fuarı kapsamında kurulan Gaggenau standı, uluslararası iF Tasarım Ödülü'nü aldı.

büyük ilgi gördü. Fuarda sergilenen yeni modeller arasında son yıllarda öne çıkan asma klozetler, lavabolar, banyo mobilyaları, armatür serileri ve metal aksesuarların yanı sıra ortalama 7500 kullanıma sahip İsviçre teknolojisi valf ile yılda 120 ton su tasarrufu sağlayan doğa dostu susuz pisuar da tanıtıldı. www.creavit.com.tr

OSRAM SITECO'YU SATIN ALIYOR

Osram, aydınlatma çözümleri ve teknolojilerinde Avrupa'nın önde gelen şirketlerinden Siteco Lighting'i, Barclays Private Equity'den devralıyor. Siteco, kamusal ve ticari binalar, yollar, tüneller, havalimanları ve stadyum gibi kentsel

altyapılar için aydınlatma armatürleri ve sistemleri sunuyor. Osram CEO'su Martin Goetzeler, Siteco'yu satın alarak, hem enerji tasarruflu geleneksel aydınlatma teknolojileri hem de LED bazlı aydınlatma armatürleri ve ışık sistemleri alanında büyümeyi hedeflediklerini belirtti. www.osram.com.tr



UYGULAMA - MOBİLYA - İSTANBUL NİSAN 2011 - XXI 72

saha dışında konfor Galatasaray'ın yeni stadı Türk Telekom Arena'nın mobilyaları Tuna Ofis tarafından hazırlandı. Seyrantepe'de inşa edilen, Galatasaray'ın yeni stadyumu Türk Telekom Arena'nın localarında, lounge'larında ve idari ofislerinde kullanılan tüm mobilyalar Tuna Ofis'ten seçildi. Ürün kategorisinde şirket merkezleri için her türlü yönetici takımları, oturma grupları, misafir koltukları, çalışma masaları ve çok amaçlı dolap sistemleri gibi çok çeşitli ofis mobilyaları bulunan Tuna Ofis, ünlü mimarlar Hasan Mingü, Sibel Dalokay Bozer ve Belgin Koz tarafından tasarlanan mekanları, ofis mobilyaları koleksiyonları ile döşedi. 122 yıllık tarihi ile köklü bir marka olan Grisberger Holding AG ile 1992

yılında ortak olarak, Tuna Girsberg A.Ş.'yi kuran Tuna Ofis, bu marka adı altında sadece uzmanlık alanı olan ofis koltukları üretiyor. Stadın değişik mekanlarında, Tuna Girsberger koltuk koleksiyonundan seçilen Misura, Libero ve Jazz modellerinin yanı sıra, Pixo ve Prego modeli koltuklar, Scala ve Thalia modeli sofalar, proje için özel tasarlanmış masa ve sehpalar kullanıldı. İdari ofisler içerisinde yer alan başkan odası için ise, Tuna'nın yöneticilere uygun olarak tasarladığı Sura takım, Mannaz Sofa Grubu, Clarity çalışma koltuğu ve Topic misafir koltukları tercih edildi. Üst Yönetim ofisleri için de İtalyan tasarımcılar Stefano Gabriel ve Piergiorgio Polloni tarafından tasarlanan Piu Meno serisi kullanıldı.



YENİ ÜRÜN - GÖLGE SİSTEMLERİ NİSAN 2011 - XXI 74

hareketlİ Koruma Albayrak Tente, dış yaşam alanlarını yılın tüm aylarında kullanılabilir hale getiren Suntech raylı sistemini sektöre kazandırdı. Suntech raylı sistemin konstrüksiyonu alüminyum, ahşap veya paslanmaz çelik malzemeden üretiliyor. Sistemin Almanya'da üretilen kumaşı blackout (ışık geçirmeme ve yanmama) özelliğine sahip. Fransız Somfy marka uzaktan kumanda ve motor sistemi ise, tek dokunuşla sistemin hareketini sağlıyor. Albayrak ArGe ekibi tarafından geliştirilen, dünyada ilk ve tek olan patentli, sekiz tekerlekli taşıyıcı araba ile sistemin hareketi sağlanıyor. Yine

bir Ar-Ge çalışması olan kendinden yağmur oluklu ön kiriş sistemi ile suyun ön dikmelerinden tahliyesi sağlanıyor. Suntech raylı sistemin teknik özellikleri arasında yoğunluğu ayarlanabilen dimmer sistem, uzaktan kumanda kontrollü LED aydınlatma ile paslanmaz INOX bağlantı civatalar ve pimler de yer alıyor. Albayrak Tente, sistemlerini, yurtiçi ve yurtdışında, Vera markası ile satışa sunuyor. Ürün kalitesi uluslararası geçerli TÜV GS ve ISO 9001 sertifikalarıyla onaylı Albayrak Tente, ulusal ve uluslararası bir çok önemli projeye imza atıyor. Albayrak, hızlı satış kanallarıyla başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine ihracat yapıyor.



NİSAN 2011 - XXI 76

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

ASAŞ Kuruluşundan günümüze istikrarlı büyüme ivmesini her koşulda sürdürmeyi başaran Asaş Grup altında, Asaşalu markasıyla alüminyum ekstrüzyon profil üretim tesisi, Asaşpen markasıyla PVC profil üretim tesisi, Naturalbond markasıyla alüminyum kompozit panel üretim tesisi, Naturoll markasıyla alüminyum panjur üretim tesisi, Rescara markasıyla giydirme cephe ve kapı-pencere sistemleri, Aludes markasıyla da endüstriyel ürün tasarımı bölümlerini bünyesinde barındırıyor. Müşteri beklentilerini iyi analiz ederek özellikle nihai ürüne yönelik beklentileri karşılayacak şekilde mekanik işlem hattını geliştiren firma, her türlü kesme, delme, bükme, CNC işleme, kaynak, montaj gibi taleplere cevap verecek teknolojik ekipmanlara sahip. Kayıpların analizi, katma değersiz işlerin ortadan kaldırılması, ekipmanların etkinliğinin artırılması, sıfır arıza, sıfır kaza, sıfır kusur, sürekli gelişme anlayışının benimsenmesi gibi konularda sistematik çözümler ortaya koyan ve tüm iş süreçlerini kapsayan, Asaş’ın strateji ve hedeflerine ulaşmada en uygun sistem olduğuna karar verilen Japonya kökenli TPM (Toplam Üretken Bakım - Total Productive Maintenance) 2005 yılı sonundan beri alüminyum profil üretim fabrikasında uygulanıyor. www.asasalu.com.tr • Bank Asya Binası, İstanbul (en üstte sağda)

• Çağlayan Adliye Binası, İstanbul • Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Merkezi - Sabiha Gökçen Havaalanı, İstanbul • Antalya Havaalanı, Antalya (altta) • Kayseri Forum, Kayseri • İstoç, İstanbul • Punta İş Merkezi, İzmir • Acıbadem Hastanesi, Eskişehir • Lova Otel • Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Binası, Tekirdağ • Boğaziçi Üniversitesi Yurt Binası, İstanbul



ÇUHADAROĞLU

NİSAN 2011 - XXI 78

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

İSO 9001, QUALANOD, QUALICOAT ve TSE Belgesi sahibi Çuhadaroğlu Alüminyum Sistemleri, tüketici ihtiyaçları doğrultusunda ilklere ve en iyilere imza atıyor. Firma, alüminyum cephe, kapı-pencere, mimari uygulama sistem profilleri, her türlü ham ve yüzey işlemli alüminyum profil cephe kaplama sistemleri, özel sistem serileri, otomatik kapılar, cam kapı aksesuarları, kapı kapatıcı mekanizmalar, alüminyum aksesuarları, kompozit cephe, kaplama sistemleri, yangına, kurşuna, hırsıza karşı dayanıklı doğrama sistemleri ve bombaya dayanıklı cephe sistemleri alanlarında hizmet veriyor. Çuhadaroğlu Alüminyum Sistemleri, Yüzey İşlemleri tesisinde satinaj, polisaj, zımparalama gibi ön işlemlerin yanı sıra alüminyum profil üretimi, delme, kesme, frezeleme ve aksesuar üretimi gibi mekanik işlemler de yapıyor. DIN normlarına uygun profilleri ve aksesuarları da tüketicisine sunan firma; müşteri ve bayilerine sunduğu hizmetle birlikte, bünyesinde yapılan AR-GE çalışmalarıyla daha geniş bir ürün yelpazesi yaratmayı hedefliyor. www.cuhadaroglu.com.tr • Acarlar AVM, İstanbul • City’s AVM, İstanbul • Çağlar Korkmaz Evi, Bursa (en üstte sağda)

• Florance Nightingale Hastanesi, İstanbul • Holiday Inn Hotel, İstanbul • İpekyol Tekstil Fabrikası, İstanbul (en altta) • Kanyon AVM, İstanbul • Nevşehir Avanos Hilton, Nevşehir • Simpaş Silivri Sealybria Evleri, İstanbul • Sungate Part Royal, Antalya • Ted Koleji, Ankara • Tefken Öz, İstanbul (en üstte solda) • TOBB Üniversitesi Yurt Binaları, Ankara • Tüpraş Genel Müdürlük, İzmit • Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Kıbrıs (ortada)



NİSAN 2011 - XXI 80

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

FİBROBETON 1987 yılında Fibrobeton Şirketler Grubu bünyesinde kurulan Fibrobeton, alkali rezistans cam fiberin beton harcı ile karıştırılması yoluyla elde edilen ve kalıplanan GRC (Fiber Takviyeli Beton) malzemesinden yapı elemanları üretiyor. Cephe kaplama ve dekorasyon malzemesi olarak kullanılan GRC ürünlerini yapı sektörüne tanıtan firma, Türkiye’de yeni bir sanayi kolunun oluşmasına öncülük ederek, Türkiye pazarında yoktan var olan ve kendi tasarımlarıyla fark yaratan bir firma konumuna geldi. Ürün geliştirmeye büyük önem veren, teknolojisini hep en üst düzeyde tutarak sektöre katkıda bulunacak yöntemler ve patentli ürünler ortaya koyan Fibrobeton, bugün sadece Türkiye’nin değil, patentli inovatif ürünleri ve kendi geliştirdiği teknolojisiyle dünya GRC sektörünün liderleri arasında yer alıyor. Firmanın ürün grupları arasında; Fibrobeton® çelik karkaslı cephe kaplamaları, Fibrofombeton® - ısı yalıtımlı cephe sistemleri, Fibrobeton® - dekoratif bina süsleme elemanları, Fibrobeton-Trans® - ışık geçirgen beton ve FibrobetonReflex® - ışıldayan beton yer alıyor. 24 yılda, dört kıtada 20’den fazla ülkede 2500’ü aşkın projede 3.500’ün üzerinde binanın cephesinde firmanın ürünleri tercih ediliyor. Tüm dünyada kullanılan patentli GRC teknolojisine sahip olan firma, dünyaya sadece ürün değil, knowhow ve patent de satıyor. www.fibrobeton.com.tr • Anthill, İstanbul • Ankara Beymen, Ankara (ortada solda) • Astoria AVM ve Residence, İstanbul • Bakü Hilton, Azerbaycan • Doğan Holding Yönetim Binası, İstanbul • Formula 1, İstanbul • İstinye Park AVM ve Residence, İstanbul • İzmir Port Residence, İzmir • Konya Hilton, Konya • Kremlin Palace, Antalya • Mardan Palace, Antalya (en altta sağda)

• Metrocity AVM ve Residence, İstanbul • Sabiha Gökçen Havalimanı, İstanbul • Sankopark AVM, Gaziantep • Selenium Residence, İstanbul



KALEBODUR Türkiye’de birçok yapıda yer alan ve adı seramik karoyla özdeşleşen, benzersiz tasarımlar ve teknolojiler sunan Kalebodur, ürün gamıyla mimarların ve profesyonellerin tercihi olmaya devam ediyor. Modern formları yeni bir yaşam felsefesiyle harmanlayan Cube&Dot serisi, yalnızca Kalebodur tarafından üretilen, 3 mm kalınlığında ve 1x3 m boyutlarındaki porselen seramik levha Kalesinterflex, seramik dış cephe çözümleri, porselen havuz karoları, dış mekanlardan bina cephelerine kadar sunduğu teknik avantajlarla vazgeçilmez olan Klinker karo ve cephe sistemleri ve her biri özgün tasarım ve boyut seçenekleri sunan onlarca farklı seri sunuyor. Malzeme, renk, biçim ve dokusuyla ilham veren tasarımlar, yaratıcı fikirlere hizmet ediyor. Estetik ve biçim kaygıları içerisinde üretimlerini gerçekleştiren firma, sektörle kurduğu yakın ilişkiler sayesinde profesyonellerin tüm ihtiyaçlarını yakından takip ediyor. Sunduğu çözümlerle engelleri kaldırarak kullanıcısını özgür bırakıyor.

NİSAN 2011 - XXI 82

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

www.kale.com.tr • Afrodisias Müzesi, Aydın • Akbatı Alışveriş Merkezi, İstanbul • Akfırat Kültür Merkezi, İstanbul • Ankara Arena Spor Salonu, Ankara • Bahçelievler Carrefour AVM, İstanbul • Hilton Garden Inn, İstanbul • İstanbul Kongre Merkezi, İstanbul (üstte ve ortada)

• İTOB, İzmir • Merinos Kültür Merkezi, Bursa • Meydan Alışveriş Merkezi, İstanbul • Misia15300 Projesi, Bursa • Montenegro Alışveriş Merkezi, Karadağ • Park Oran Konutları, Ankara • TOBB Yurtlar Binası, Ankara (en alt sırada)

• World Fitness Center, Kazakistan



KART İNŞAAT & AR-BA MOBİLYA PAZARLAMA 1984 yılında kurulan Kart İnşaat, firmanın ana yüklenici olduğu projeler, ince işler ve ahşap üretimlerini kapsayan tadilat ve dekorasyon işleri, hareketli ya da sabit mobilya üretimi, Avusturya firması Fundermax markasına ait laminat ve kompakt laminatların satışı ve uygulaması olmak üzere dört ana alanda faaliyet gösteriyor. ISO 9001 belgeli bir firma olarak faaliyet gösteren Kart İnşaat’ın projelerinde kullandığı tüm ahşap üretimleri Ankara’da bulunan 4000 m2’lik fabrikada gerçekleştiriliyor. Makine çeşitliliği bakımından oldukça zengin olan fabrika, bu sayede masif, kaplamalı ya da laminat olmak üzere her türlü ahşap üretimin yapılmasına ve işlenmesine olanak tanıyor. Tüm üretimlerinde Türkiye temsilcisi olduğu Fundermax marka laminat ve kompakt laminatlar kullanıyor. Fundermax markasının satışını ise bünyesinde bulundurduğu AR-BA Mobilya Pazarlama firması üstleniyor.

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

www.ar-ba.com.tr • Mesa Hastanesi, Ankara, 2002 (altta sağda)

• Mesa Riga Konutları, Letonya, 20022004 (altta solda) • Antalya Havaalanı, Antalya, 2003 • Ankara Havaalanı Yeni İç ve Dış Hatlar Terminali, Ankara, 2004 (en üstte solda) • İzmir Havaalanı, İzmir, 2004 • Divan Otel, Ankara, 2006 (en altta solda)

• Türkiye Halk Bankası A.Ş. Şubeleri • T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Şubeleri • CHP Genel Merkezi, Ankara, 2007

NİSAN 2011 - XXI 84

(ortada)

• Barolar Birliği, Ankara, 2008 (en üstte sağda)

• Optimum II Alışveriş Merkezi, İstanbul, 2008 • Hilton Otel, Ankara, 2010 • Adana Optimum Alışveriş Merkezi, Adana, 2011 • Koza İpek Holding Genel Müdürlük Binası, Ankara, 2011 • Tepe Prime, Ankara, 2011



Mitsubishi Plastics Mitsubishi Plastics Inc. firması, 40 yıldan beri kompozit levha üretiminde faaliyet gösteriyor. Firmanın alev almayan özel mineral dolgulu Alpolic marka metal kompozit levhaları, son yıllarda modern mimarinin en fazla rağbet gösterilen yapı malzemesi haline geldi. Türkiye'de de yaygın bir kullanım alanı bulan yüksek teknoloji ürünü bir cephe kaplama malzemesi olan Alpolic levhalar, birçok yapıda mimarlar tarafından tercih ediliyor. Yangına dayanıklı Alpolic levhaların üreticisi Mitsubishi Plastics Inc., Türkiye ofisini 2006 yılında İstanbul'da açtı. Türkiye ofisi, aynı zamanda Doğu Avrupa ve Balkan Ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri ve Orta Doğu Ülkeleri'nin bir kısmını da kapsayan 20'den fazla ülkeden sorumlu olarak faaliyetlerine devam ediyor.

NİSAN 2011 - XXI 86

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

www.alpolic.com • Burj Al Arab, Birleşik Arap Emirlikleri, 1999 • Crown Plaza Otel, İzmir, 2002 • Beytem Şişli Plaza, İstanbul, 2007 • Ulusal Kongre Merkezi, Çin, 2007 • Korumaks Alışveriş Merkezi, Bursa, 2008 • Tat Tower, İstanbul, 2008 • Bahreyn Dünya Ticaret Merkezi, Bahreyn, 2009 (en üstte sağda) • Caja Vital Kutxa, İspanya, 2009 (ortada) • Loft II, İstanbul, 2009 • Terrace Fulya Yaşam Merkezi, İstanbul, 2009 (en altta sağda) • Akkom-Albarakatürk Genel Müdürlüğü, İstanbul, 2010 • Egerpark Moda ve Alışveriş Merkezi, İzmir, 2010 (en altta solda) • Nishistanbul, İstanbul, 2010 • Sabiha Gökçen Havalimanı, İstanbul, 2010 • Tepe Prime İş ve Yaşam Merkezi, Ankara, 2010



ONDULINE AVRASYA

NİSAN 2011 - XXI 88

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

1976 yılından beri selülo-mineral esaslı çatı ve cephe kaplama levhalarının üretimini gerçekleştiren Onduline Group, Türkiye’de kendi lisansı altında üretim yaptığı sırada, doğrudan yatırım yapma kararı alarak 1994 yılında Onduline Avrasya şirketini kendi bünyesinde Türkiye’deki paydaşı olarak kurdu. Onduline Avrasya kuruşundan bu yana ürünlerini hızla geliştirerek bugün, çatıdan temele, çatı kaplama, çatı ve temel yalıtım malzemeleri ve çatı sistemlerini de içeren zengin bir ürün yelpazesiyle hizmet veriyor. Firma, İzmit yakınlarında 120.000m2'lik bir alanda üretimlerini gerçekleştiriyor. Onduline HR, kiremit altı su yalıtım levhaları Rufoline.S ve Isoline, 1998 yılından bu yana su yalıtım membranı Bituline ve son olarak 2005 yılından bu yana ise Onduvilla bitümlü kiremit üretimi yapılıyor. Onduline Avrasya, İstanbul Merkez, Ankara ve İzmir Bölge Müdürlükleri ile Adana, Antalya, Trabzon, Kayseri, Erzurum illerindeki bölge temsilcilikleriyle faaliyetlerini sürdürüyor. www.onduline.com.tr • Alcazar Evleri 1, Ankara • Alcazar Evleri 2, Ankara • Acıbadem Hastanesi, Kayseri • Cağaloğlu Vilayet Oteli, İstanbul • Cennetköy, Muğla • İl Jandarma Komutanlığı, İstanbul • Kale İş Merkezi, İstanbul • Kemer Country, İstanbul • Kırkpınar Cami, Sakarya • Mashattan, İstanbul • Okan Üniversitesi Rektörlük Binası, İstanbul • Olympos Evleri, Antalya • Tordemir Evleri, Kayseri • Tuborg Tesisleri, İzmir • Vera Yapı, İstanbul



NİSAN 2011 - XXI 90

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

PİMEKS GROUP 1992 senesinde kurulan, faaliyet gösterdiği tüm ürünlerle ilgili, projelendirmeden ithalata, imalattan montaja kadar hizmet veren Pimeks Group®, Ankara Esenboğa'da bulunan fabrikası, idari ve Technology Center Binası, 2011 yılı içerisinde hizmete girecek olan yeni merkez ofis binası ve çeşitli ülkelerde bulunan şubeleriyle kaliteli malzemeyi, kaliteli hizmet ile bir arada sunuyor. Schüco ve Warema gibi dev markalarla çalışan Pimeks, ürün kalitesini, üretim kalitesinde de yakalamak amacıyla, Avrupa standartlarında olan fabrikası ve üretim hatlarıyla, alüminyum cephe sistemlerinden her tür cephe kaplamasına, PVC’den çelik ve paslanmaz çelik üretimine kadar birçok üretimi kendi bünyesinde çözdüğü 12.000 m2 kapalı alana sahip bir fabrika düzeni içerisinde üretimlerini gerçekleştiriyor. Üretiminin %70 ila 80’ini yurtdışına ihraç eden firma, kullandığı malzeme kalitesine gösterdiği özeni, üretim ve montaj işçiliğinde de gösteriyor. Bu doğrultuda Avrupa standartlarındaki üretim kalitesini belgelemek adına aldığı CE Belgesini, yıllık denetimlerle güncellemeye devam ediyor. www.pimeks.com • Antares AVM, Ankara • Atlantis City, Ankara • Calista Luxury & Resort Otel, Antalya • Edit Lakeside Villaları, Ankara • El-Aurassi Otel, Cezayir • International Bank of Azerbaijan (IBA), Azerbaycan • JW Marriott Otel, Ankara (ortada sağda) • Japan Tobacco International Merkez Binası (JTI), Kazakistan (altta solda) • Jumeirah Venu Bilgah Otel, Azerbaycan (altta sağda)

• Keyland Otel, Marmaris • Premium Villaları, Azerbaycan • Serena Otel, Tacikistan • Sheraton Otel, Gürcistan • Varan Movenpick Otel, Ankara • Tepe Forum AVM, Ankara (en üstte)



RHEINZINK

NİSAN 2011 - XXI 92

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

1966 yılında Ruhr bölgesinin Datteln şehrinde kurulan Rheinzink GmbH &Co. KG, geleneksel haddeleme sistemi yerine tamamen yenilikçi teknolojiye sahip sürekli ve geniş bant döküm hattı sistemine geçerek bugün beş kıtada ve yaklaşık 30 ülkede faaliyet gösteriyor. Titanyumlu çinkodan oluşan çatı ve cephe kaplama sistemleri, 500 parçanın üzerinde elemandan oluşan yağmur indirme sistemleri ve titanyumlu çinko ile gelişen solar enerji teknolojisini birleştirdiği solar sistemleriyle her türlü yapı formuna uygun çözümler sunuyor. %99,995 saflıkta çinko alaşımı olup en az 80-100 yıllık dayanıklılık süresine sahip. Bakım gerektirmeyen ve %100 oranında geri dönüşümlü olan Rheinzink-titanyumlu çinko ürünlerinin tamamı sızdırmazlık garantisi sunuyor. Yanmaz ve paslanmaz yapısı, uzun ömürlü olması, bakım gerektirmemesi ve çevreye karşı duyarlı oluşu nedeniyle geleceğin malzemesi olarak nitelendiriliyor. Firma, Türkiye’de 2005 yılından beri faaliyetlerini sürdürüyor. www.rheinzink.com.tr • Haydar Aliyev Sarayı, Azerbaycan, 2007 • Acıbadem Kayseri Hastanesi, Kayseri, 2008 • Batum Hilton Hotel, Gürcistan, 2008 • Caddebostan Evleri, İstanbul, 2008 • Şahsuvaroğlu Divan Oteli, İstanbul, 2008 • Zeytinburnu Kültür Merkezi, İstanbul, 2008 • Kaş Marina, Antalya, 2010 • Kervansaray Butik Otel, İzmir, 2010 • Marbella Hotel, Muğla, 2010 • Mısır Konsolosluğu, İstanbul 2010 • Özgörkey Oteli, İzmir, 2010 • Pera Palas, İstanbul, 2010 • Sakıp Sabancı Vakfı Mardin Müzesi, Mardin, 2010 • Sunrise Otel, Muğla, 2010 • Taksim Gezi Oteli, İstanbul, 2010



SAPA building system

NİSAN 2011 - XXI 94

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

Dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet gösteren, büyük bir uluslararası grubun parçası olan ve profil ile ısı transferi alanında da çalışan Sapa Building System, Avrupa'nın en büyük alüminyum yapı sistemleri tedarikçisi. Grubun kaynaklarıyla desteklenen Sapa Building System, mimarlara ve piyasa aktörlerine giydirme cephe, kapıpencere, skylight, güneş kırıcı, güvenlik, fotovoltaik ve projeye özel uygulama alanlarında yenilikçi alüminyum sistemler sunuyor. Avrupa’nın bilgi ve deneyim birikimini dünyanın her yerinde kabul gören ve 40 yılı aşkın süredir piyasa aktörlerinin taleplerini karşılayan ürün çeşitleriyle birleştiren firma, bu uzmanlığını yenilikçi alüminyum sistemlerinde sınıfının en üstün performanslı ürünlerini üretmek için kullanıyor. Müşteri isteklerini karşılamak için, sektörün temel aktörleri olan mimar, geliştirici, ana yüklenici, üretici ve uzman montajcılar ile yakın çalışmayı ilke haline getiren firmanın, standart sistem çözümlerinin yanı sıra eğitim, sağlık, iş merkezi, alışveriş merkezi, otel ve konut gibi alanlarda da projeye ve pazara özel çözümler sunuyor. www.sapabuildingsystem.com • Adam&Eve Hotel, Antalya, 2007 (en üstte)

• Concorde De Luxe Resort, Antalya, 2007 • Espark Alışveriş Merkezi, Eskişehir, 2007 • Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü, İstanbul, 2008 (ortada solda) • Hilton Dalaman Resort&Spa Hotel, Muğla, 2008 • Kadir Has Üniversitesi, İstanbul, 2008 • NTC Ulusal Telekom Genel Merkezi, Sudan, 2008 • Şişli Plaza, İstanbul, 2008 (ortada sağda) • Çubuklu Vadi Evleri, İstanbul, 2009 • Levent Loft Garden, İstanbul, 2009 • Akasya Acıbadem, İstanbul, 2010 • New York Üniversitesi Abu Dhabi Kampüsü, Birleşik Arap Emirlikleri, 2010 • Tarman İş Merkezi, İstanbul, 2010 (en altta)

• Varyap Meridian, İstanbul, 2010 • Dumankaya İkon, İstanbul, 2011



SARAY ALÜMİNYUM 30 yılı aşan tecrübesiyle pencere-kapı, sürme, giydirme cephe, güneş kırıcı sistemleri ile alüminyum kompozit panel ve Saray Cotta gibi mimari sistemleri geliştiren firma, aynı zamanda sanayi ve mühendislik için yüksek kalitede alüminyum profil üretimi yapan lider yerli firmalardan biri. Saray Alüminyum, geliştirmekte olduğu mimari sistemler sayesinde yapılar için gerekli olan çözümleri hızlı ve ekonomik bir biçimde kullanıcılara sunuyor. Toplam 70.000 m2 kapalı alanda üretim yapan firma, Türkiye'nin en büyük 300 sanayi firması içerisinde yer alıyor. Sektörünün ihracat birincisi olarak 45 ülkeye mal tedarik ediyor. Saray Alüminyum, gelişmiş Ar-Ge departmanı ve sahip olduğu ileri teknolojiyle her türlü mimari yapıya çözüm sunmayı hedefliyor. Tasarladığı her ürünü mimari bir değer olarak gören firma, ürünlerinde ve sunduğu hizmette tam kalite anlayışıyla en iyisini sunmak için çalışıyor.

NİSAN 2011 - XXI 96

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

www.saray.com • ASO, Ankara, 2008 • EPDK, Ankara, 2009 (ortada sağda) • Portakal Çiçeği, Ankara, 2009 (ortada solda)

• Divan Hotel, İstanbul, 2010 • Firello Çorlu Evleri, Çorlu, 2010 • Ginza Lavinya, İstanbul, 2010 • Kuyumcukent, İstanbul, 2010 • Pelican Mall, İstanbul, 2010 • Akasya, İstanbul, 2010-2011 • Innovia, İstanbul, 2010-2011 (en üstte solda)

• Autopia, İstanbul, 2011 (en altta) • Ginza Corner, İstanbul, 2011 • Kübist, İstanbul, 2011 • Varyap Meridian, İstanbul, 2011 (en üstte sağda)



NİSAN 2011 - XXI 98

REFERANS PROJE - çatı ve cephe

SCHÜCO 1951 yılında Almanya’da kurulan sistem firması Schüco; pencere, kapı, cephe, kış bahçesi ve güneş enerjisi teknolojisi lider üreticisi; inşaat ve renovasyon pazarının tüm alanlarında ise anahtar oyuncu konumunda. Türkiye’de 1999 yılında temsilcilik ofisi kurulan Schüco Türkiye’nin şirketleşmesi 2001 yılında gerçekleşti. Schüco Türkiye’nin satış ve pazarlama faaliyetleri arasında; alüminyum ve PVC doğramalar, alüminyum cephe, kış bahçesi, alüminyum villa kapıları, güneş enerjisi sistemleri yer alıyor. Türkiye’de 10. yılını dolduran markanın ürün gamında özellikle alüminyum cephe ve doğrama sistemleri dikkat çekiyor. Schüco Pencere Sistemleri ise Schüco cepheler ile entegre edilerek birçok farklı kullanım ihtiyacına ve mimari gerekliliğe hizmet edebiliyor. Enerji odaklı sistemlerle, enerji tasarrufu yapan, enerji kazanan ve bunu ağa dağıtan Enerji3 Binalar firmanın, gezegenin korunması adına belirlediği misyonu gösteriyor. Genel Merkezi İstanbul'da bulunan Schüco Türkiye’nin Çatalca Serbest Bölge’de ve Haramidere’de lojistik merkezleri, İzmir ve Ankara’da büroları, Bakü’de de Türkiye’ye bağlı olarak faaliyet gösteren bir ofisi yer alıyor. www.schueco.com.tr • Antares AVM, Ankara • Anthill, İstanbul • Calista Hotel&Spa, Antalya (altta) • Emek İş Merkezi, Ankara (en üstte sağda)

• Esentai Residence, Kazakistan • Hotel Ibis, Gaziantep • IBA, Azerbaycan (üstte sağda) • İstanbul Sapphire, İstanbul (üstte solda) • Jumeirah Bilgah Resort, Azerbaycan • Levent Loft, İstanbul • Merit Lefkoşa, Kıbrıs • Moscow City Plot 10-9-4, Rusya • Nish, İstanbul • TV Kulesi, Türkmenistan • Zorlu Center, İstanbul





NİSAN AJANDASI 2 - 19 Nisan

TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi, Karaköy, İstanbul

www.mo.org.tr

Dört oturum halinde düzenlenen panel, tüm gün devam ediyor.

Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü Konferans Salonu, Bornova, İzmir

www.yasar.edu.tr

Konferansta yeşil binalar ve kentler konusunda uzman, yerli ve

Yapı Endüstri Merkezi, Fulya, İstanbul

www.ekodesignkonferansi.com

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi, Yeşilköy, İstanbul

www.istanbullight.com

Sinan Ödüllü Mimarlar Programı: “Mehmet Konuralp Mimarlığı”

Program, 2 Nisan 14.00'da MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem

6 Nisan

Sürdürülebilir ve Yaşanabilir Çevreler Bağlamında Mimarların Rolü Paneli

14 Nisan

EKODesign Konferansı 2011

Oditoryumu'ndaki panelin ardından açılan sergi ile devam ediyor.

yabancı konuşmacılar bir araya geliyor.

14 - 17 Nisan

16 - 24 Nisan

17 - 20 Nisan

8. Ulusal Aydınlatma Kongresi ve İstanbul Light Fair

Kongre kapsamında “LED ile Aydınlatma” başlıklı özel bir

AA İstanbul Visiting School: Crafted Tower

Grup çalışmasına dayalı okulun amacı, yerel zanaatleri ve dikey büyüme algoritmalarını çalışarak, yüksek yapıları incelemek.

İTÜ Taşkışla Kampüsü, Elmadağ, İstanbul

www.aaschool.ac.uk/study/visiting/ istanbul.php

Cityscape Abu Dhabi 2011 Fuarı

Fuar, uluslararası yatırımcıları, geliştiricileri, mimarları,

Abu Dhabi, Arap Emirlikleri

www.cityscapeabudhabi.com

TMMOB Kocaeli Şubesi, Kocaeli

www.ikkkocaeli.org.tr

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu, İstanbul

ecobuilding@rec.org.tr

Mimarlar Derneği 1927, Çankaya, Ankara

www.md1927.org.tr

MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu, Fındıklı, İstanbul

www.msgsu.edu.tr

Başkent Üniversitesi, Bağlıca, Ankara

sanattasarimegitimi2011.baskent.edu.tr

TÜYAP Kongre ve Fuar Merkezi, Büyükçekmece, İstanbul

www.yem.net

bölüm ve panel de yer alıyor.

tasarımcıları ve gayrimenkul sektörü çalışanlarını bir araya getirmeyi hedefliyor.

18 Nisan (son başvuru)

Kent Belge'seli - Kocaeli Kenti için Fotoğraf Yarışması

Yarışma, kentin çözüm bekleyen sorunlarının ve kente dair gerçekleşmiş olumlu çözümlerin fotoğraflarla belgelenmesini amaçlıyor.

NİSAN 2011 - XXI 102

ajanda

21 Nisan

Düşük Karbonlu Gelecek için Eko-Bina Çözümleri Semineri

Etkinlikte, daha iyi bir gelecek için mimarlık, inşaat sektörü,

25 Nisan (son başvuru)

Mimarlık Öğrencileri Yazı Yarışması: Modernite ve Yeni-Ütopya

Her yıl düzenlenen yarışmanın bu seneki teması: “Modernite

27 Nisan

“Mekan Üzerine Düşünceler” Paneli: Sinema ve Mekan

Panelin katılımcıları; Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu,

1. Sanat ve Tasarım Eğitimi Sempozyumu: Dün, Bugün, Gelecek

Sempozyumda, sanat ve tasarım eğitimini disiplinlerarası bir

34. Yapı Fuarı / Turkeybuild

Fuar, sektörün yerli ve yabancı firmalarını bir araya getirmeyi

27 - 29 Nisan

27 Nisan - 1 Mayıs

ekoloji ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki tartışılıyor.

ve Yeni-Ütopya”.

Doç. Dr. Fatoş Adiloğlu ve Yard. Doç. Dr. Kerem Özel.

anlayışla ele alarak irdelemek ve incelemek amaçlanıyor.

hedefliyor.

28 - 29 Nisan

VII. Uluslararası Sinan Sempozyumu

Bu seneki sempozyum, “İz...” teması altında gerçekleşiyor.

Trakya Üniversitesi, Edirne, Türkiye

muhmim.trakya.edu.tr

29 Nisan

Geniş Açı Konferansları - V

Saat 15.00'te gerçekleşen konferansta, Prof. Dr. İlhan Tekeli

MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu, Fındıklı, İstanbul

www.msgsu.edu.tr

Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi, Kızılay, Ankara

www.mimarlarodasi.org.tr

konuşmacı olarak yer alıyor.

29 - 30 Nisan

2. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu

TMMOB tarafından düzenlenen sempozyumda, “Koruma Alanındaki Projeler ve Uygulamalar” tartışılıyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.