xxi_subat_2011

Page 1

KIRIKLI PRİZMA

DEFNE KOZ JEAN-FRANÇOIS BODIN MANUELLE GAUTRAND MAYSLITS KASSIF ÖMER SELÇUK BAZ + RAHMİ UYSALKAN M ARTI D MİMARLIK PRIESTMANGOODE

XXI < MİMARLIK TASARIM MEKAN < SAYI 96 < ŞUBAT 2011 < BAZ + UYSALKAN < BODIN < GAUTRAND < KOZ < M ARTI D MİMARLIK < MAYSLITS KASSIF ARCHITECTS < PRIESTMANGOODE < TAGO MİMARLIK

TAGO MİMARLIK'TAN KONUT SATIŞ OFİSİ

BU DERGİ İÇİN AĞAÇ KESİLMEDİ

KAPI VE PENCERE REFERANS DOSYASI

yaz›larıyla ALPAY ER OTTO VON BUSCH

SAYI 96 ŞUBAT 2011 9 TL (KKTC 10 TL)

xxi.com.tr

Y‹RM‹B‹R M‹MARLIK TASARIM MEKAN



Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekân Depo Yayıncılık adına sahibi ve yayın yönetmeni Kuyaş Örs yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş

Demokratik proje üretimi

hulya@depo.com.tr endüstriyel tasarım editörü Elif Esmez elif@depo.com.tr yardımcı editör Merve Taşpatlatan merve@depo.com.tr reklam müdürü Burcu Hinginar Akıncı okuyucu ilişkileri sorumlusu Manolya Nurgün grafik tasarım Aslıhan Özgen sayfa tasarım ve uygulama Doğukan Bilgin kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu web tasarımı Ufuk Demirgüç Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz kapak fotoğrafı Sur Yapı Satış Ofisi, İstanbul, 2010, © Gürkan Akay basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Depo Yayıncılık Hacı İzzet Paşa Sokak Rota 1 Apartmanı 12/2 34427 Gümüşsuyu İstanbul 0212 251 1811 xxi@depo.com.tr genel dağıtım DPP Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Depo Yayıncılık’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz.

XXI bu ayki sayısında açılmış olan mimari proje yarışmaları sonucunda uygulanmış üç örneğe yer veriyor. Her ne kadar jüri sistemi ya da seçim ölçütleri gibi birçok açıdan sürekli eleştiriliyor, hatta bazı dönemlerde top ateşine tutuluyor olsalar dahi yarışmalar halen proje elde etme yöntemleri içerisinde en demokratik olanı olma özelliğini koruyor. Bursa’da Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği tarafından açılan teknik ve endüstri meslek lisesi yarışmasını kazanan projenin iki yıla yakın kısa bir sürede uygulanmış olduğunu görmek, yarışmalar konusunda güven tazelemek için iyi bir neden. M Artı D Mimarlık’ın kazanan projesi topoğrafyanın zorlu koşullarına göre biçimlendirilen ve yanındaki zeytinliğe saygı gösterilerek tasarlanan mimarisiyle öne çıkıyor. Kentin henüz yapılaşan bölgesindeki konumuyla içe dönük bir yapı olarak kurgulanan lise, birbirine eklemlenen programıyla öğrenciler arası diyaloğu artırıcı bir iç mekan düzenlemesi öneriyor. Yarışma sonucu inşa edilmiş bir diğer proje de Lille Modern Sanat Müzesi ek yapısı. Manuelle Gautrand Architecture tasarımı olan ek yapı, müze Roland Simounet’nin 1980’lerde tasarladığı müzeye ek olarak inşa edilmiş. Var olan yapıya

yapışarak onu saran ve varolanın zeminle ilişkisini ve kütle oranlarını yorumlayarak sürdüren ek yapı, yeni eklediği mekanları yumuşak geçişlerle varolan müzeye dahil ediyor. Dingin iç mekanları çerçeveleyen gözenekli beton kabuğuyla ek yapı, cephesindeki açıklıklarla hem park manzarasına açılıyor hem de yarı-ışık alan mekanlarıyla sergiler için uygun bir ortam yaratıyor. Tel Aviv Limanı için açılan yarışmayı kazanan Mayslits Kassif Architects tasarımı kamusal mekan projesi ise uzun yıllardır atıl kalan bir alan olan liman bölgesini yeniden canlandırmayı başarmış. Yarışma sonrasındaki proje süreci boyunca halkın yoğun ilgisiyle revize edilip uygulanan proje, dalgalı yüzeyiyle çok çeşitli etkinliklere olanak sunuyor. Belli ki bu olasılıklar dünyasının çeşitliliği kullanıcılara epey çekici gelmiş ki limanın ziyaretçi sayısı Tel Aviv metropoliten alanında oturanların sayısının iki katından fazlasına ulaşmış. Kullanıcılara yönelik yapılan tasarımla yeniden canlandırılan liman alanı kentin denizle ilişkisini sorgulaması için bir kaldıraç işlevi görmüş.

XXI


güncel

proje

6 güncel projeler

28 denİze meydan okuyan Tel Aviv Limanı yeniden canlandırma projesi, kentin denizle olan ilişkisini yeniden düzenliyor. Kamusal alan, dalgalı yüzeyiyle kentlilere çeşitli etkinlikler için olanak tanıyor.

34 manzara gözeneklerİ Lille Modern Sanat Müzesi'ne ek olarak tasarlanan yapı, mevcudun oranlarını koruyarak yeniyi üretmeyi hedefliyor. Varolan binayı saran ek, gözenekli beton cephesiyle kendini çevreleyen parka yerleşiyor.

İçİndekİler

ŞUBAT 2011 - XXI 2

40 geleneksel müze deneyİmİ

8 küçük müdahaleler / otto von busch

Tasarımda Bir Kopernik Devrimi Mi?

20 tasarımın öte yanı... / alpay er

Tasarım ve Tasarımcılara Dair Politik Değinmeler

Doha’da açılan Mathaf, geniş 19. ve 20. Yüzyıl Arap koleksiyonuna geçici evsahipliği yapıyor. Daha önce açılan I. M. Pei tasarımı islam Sanatları Müzesi’ne kıyasla daha alçakgönüllü olan yapıyı November Paynter anlattı.



44 İçe dönük

58 yenİlenen uçuş deneyİmİ 2008’de Otomotiv Endüstrisi ihracatçıları Birliği Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi için açılan mimari proje yarışmasını kazanan M Artı D Mimarlık’ın önerisi uygulandı. Üzerinde konumlandığı zor topoğrafyaya kademeli kütleleriyle yanıt veren lise, içe dönük kurgusuyla öğrencilerin birbiriyle etkileşimini artırmayı hedefliyor.

Türk Hava Yolları'nın yeni logo tasarımı, Business, Comfort ve Economy Class kabin tasarımları Priestmangoode tarafından gerçekleştirildi.

62 Dokunulası karolar

Defne Koz'un VitrA Karo için tasarladığı üç farklı seriden meydana gelen 4D Koleksiyonu, karolar üzerinde çeşitli uygulama teknikleriyle mekanlarda üç boyutlu bir etki yaratırken kullanıcılarda da bir dokunma hissi uyandırıyor

Yapım aşamasındaki bir konut projesinin satış ofisi olarak tasarlanan yapı, hareketli cephesiyle anayoldan algılanarak bir çekim noktası oluşturuyor.

ürün 64 ürün haberlerİ

ŞUBAT 2011 - XXI 4

İçİndekİler

50 kırıklı prİzma

70 susuz temİzlİk Creavit'in yeni ürünü Susuz Pisuar, özel kartuşu sayesinde su kullanımını sıfıra indiriyor.

72 kapı ve pencere referans dosyası Asaş Çuhadaroğlu İTO Kilit Modern Elektronik Saray Alüminyum Schüco

54 yalın fİkİrler

Polat Tower alışveriş katında konumlanan Gayrimenkul Fikirleri ofisi, yalın tasarımı ile o yalınlığı vurgulayan malzemeler ve grafik uygulamalarla öne çıkıyor.

84 ajanda



ÜÇ MİMARLIĞIN TARİHSEL ÖYKÜSÜ Alev Erkmen’in "Geç Osmanlı Dünyasında Mimarlık ve Hafıza: Arşiv, Jübile, Abide" adlı kitabı Akın Nalça Kitapları’ndan çıktı. Tanzimat Dönemi ile Birinci Dünya Savaşı yılları arasındaki dönemde Osmanlı dünyasında üretilmiş üç mimarlık türünün tarihsel öyküsünü anlatan Mimarlık ve Hafıza adlı kitabın yazarı Alev Erkmen. Tanzimat Dönemi’nin arşivi (Hazine-i Evrak Binası), II. Abdülhamid saltanatını yüceltmek üzere inşa edilen yüzlerce jübile yapısı ve II. Meşrutiyet yıllarının abidesi (Abide-i Hürriyet) yapılarının her biri yazarı Erkmen’e göre geçmişle kurulan yeni bir ilişkinin ürünü olan modern yapılar. İlk Osmanlı arşivinin kuruluş süreci, jübile yapılarının reel-politik niyetleri ve Osmanlı dünyasındaki ilk ulusal anıtı ortaya çıkaran gerilimli süreçler, kitapta Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak kurgulanmış tarihsel öykülerle anlatılıyor ve 19. yüzyıl Osmanlı gazetelerinden derlenmiş bir

görsel malzemeyle destekleniyor. Kitap Osmanlı dünyasındaki mimari modernleşmeyi, son yıllarda sosyal bilimlerin birçok alanında öne çıkan “hafıza” kavramı çerçevesinde tarihselleştiriyor. Mimarlık üzerine tartışırken bu dönemin binalarının görünüşlerindeki değişimlerle ilgilenmek yerine onların hangi yeni niyetlerle inşa edildiğini ve hangi yeni süreçlerle toplumsal yaşama katıldığını anlatmayı deniyor. Bu süreçlerin geçmişle nasıl ilişki kurduklarının anlatıldığı tartışmada, hafızanın yanı sıra nostalji, devrim, kamusallık, görsellik, medya ve popülizm gibi kavramlar da öne çıkıyor. Kitabın tasarımı diğer Akın Nalça Kitapları’nda olduğu gibi yine Bülent Erkmen’e ait.

DB ARCHITECTS’İN YENİ KURUM KİMLİĞİ

ŞUBAT 2011 - XXI 6

güncel

DB Architects, 15. yılında yeni bir isim ve kurum kültürüne sahip oldu. 1995 yılında Dilek ve Bünyamin Derman tarafından kurulan DB Mimarlık 15.yılında DB Architects adı altında birikimini geleceğe taşıyor. DB Mimarlık 15 yıl içerisinde, kentsel tasarımdan toplu konuta, AVM’den okula, havalimanına her alanda bir yapının altına imza attı. 15 yılın sonunda gerçekleşen büyüme neticesinde DB Mimarlık, sahip olduğu gücü ve mimarlık deneyimini DB Architects adı altında sürdürecek. Firmanın kurucu ortaklarından Bünyamin Derman başarılı ve verimli geçen bu 15 yıllık süreci şöyle özetliyor: “Aslında bu sürecin miladı 2005 yılıdır. Bu tarihte Suadiye’deki

ofisimizi Hasanpaşa’da bir lofta taşıdık. Bunu, kentsel tasarımda kentin kendi kendini yenilemesinin, mevcutla kurulan ilişkinin, eskiyi silerek değil, sürdürülebilir bir gelecek için, onu yeniyle entegre ederek olacağının örneğini verebileceğimiz bir fırsat olarak gördük. Bir anlamda mimari görüşlerimizi üretim mekanımızla görünür kılmak istedik.” DB Architects, Hasanpaşa Atabey Sokakta, Kadıköy Gazhanesi’ne komşu sıra evlerden birindeki çalışma mekanına yakın zamanda ikincisini ilave etti. 3 Aralık Cuma günü gerçekleşen etkinlikle bu yeni mekanın açılışı kutlandı.



Tasarımda Bir Kopernik Devrimi Mi? Dünyayı gözlemlerken toplumun fikirleri ve bakış açıları anlayışımızı etkiliyor. Yıllar içindeki önemli değişikliklere algı sürecimizin bir parçası olarak yönelttiğimiz sorularla ilgili. Ortaçağda beklenmedik bir olay insanlara “neden?” sorusunu sordurabilirdi. Bir şey olmuştu ve bir anlamı olmak zorundaydı. Bunlar batıl inançların hüküm sürdüğü zamanlardı, gündelik hayattan en ufak bir sapma dahi kaderin, hayaletlerin ya da Tanrı'nın iradesinin bir göstergesiydi. Güneşin etrafında neden bir hare vardı, bu neye alametti? Bugünse “nasıl?” sorusunu sormamız öğretiliyor. Neden-sonuç ilişkilerinin peşine düşüyoruz. Bunlar bilimsel devrimin ve aynı zamanda biz tasarımcılar için dünyayı nasıl daha iyi bir yer haline getirebileceğimizin temelini meydana getiriyor: Bir şeyleri “neden” yaptığımıza çok az dikkat ediyoruz, “nasıl” yaptığımızaysa daha da az. Bu fenomen nasıl gerçekleşiyor? Nasıl işliyor?

KÜÇÜK MÜDAHALELER

Okuldan hatırladığımız kadarıyla bilimsel devrimin ve modern bakış açısının başlangıç noktalarından biri Nikolai Kopernik'in 1543'te yayınladığı fikirleri. Galileo'nun astronomide kullanım için teleskopu geliştirmesinden önce Kopernik, yaptığı sınırlı gözlemleri aracılığıyla dünyanın evrenin merkezi olmayabileceğini keşfetmişti. Fikirleri yeni olmasa da Kopernik'in yazıları dünyanın evrenin merkezi olduğu dünya-merkezli bakışı terk ederek yeni bir perspektif sunmuştu. Kopernik'in yeni dünya bakışı güneşin ortada olduğu ve dünyanın da güneş sistemindeki herhangi bir gezegen olduğu güneş-merkezli bir düşünüştü. Dünyanın yerinden edilip diğerleri gibi herhangi bir gezegene dönüştürülmesi insanoğlunun evrendeki özel ayrıcalığı üzerinde derin bir etki bıraktı; birdenbire evimiz evrenin merkezinde olmak üzere tasarlanmamış oluverdi.

ŞUBAT 2011 - XXI 8

Kopernik'in kitabının basıldığı yıl ile aynı yılda başka bir bakış açısı geçişi daha yaşandı: İnsan bedeninin tasarımı üzerine yapılan bilimsel araştırmalarda bir devrim. Anatomist Andreas Vesalius, bedenin dört elemente göre düzenlendiğini öne süren, öncülü Galen'in teorik ve klasik fikirlerinden ayrılan anatomi çalışmalarını yayınladı. Vesalius'a göre beden ampirik çalışmalarla keşfedilmesi gereken bir evrendi. Bilimin yaşamı ve bedenin işlevlerini daha iyi kavrayabilmesi için bedenin parçalara ayrılıp dikkatlice incelenmesi gerekiyordu. Anatomiye yaklaşımı, eski otoritelerden ziyade deneyime ve doğrudan gözleme dayanıyordu. Kopernik ile birlikte klasik metinlerin otoritesinden önce gözleme dayanan araştırma yaklaşımını temsil ediyordu.

OTTO VON BUSCH TASARIMCI

Bu bilimsel devrimin çıkış noktasıydı: Yeni sorular sormak, ampirik deneylerdeki detayları keşfetmek ve insanı yeniden konumlandırmak. Genellikle paradigma

kayması olarak nitelendirilen durumdu bu. Dünyaya bakmanın yeni yollarını, yeni bir perspektifi ve gerçeklik modellerini gözlemlenen ve toplanan bilgiye göre bükmeyi temsil ediyordu. İronik görünebilir ama insanı dünyanın merkezi dışında başka bir noktada konumlandıran güçler, sonrasında hep tepki doğurmuştur. İnsan evrenin köşelerine doğru itildikçe insan olmanın yalnızca kolektif bir deneyim değil, aynı zamanda kişisel ve özel olduğu “birey-insan” doğuyordu. Aydınlanma'nın bilimsel rasyonalizmine yanıt olarak romantik birey, duygusal ve yaşanmış deneyim evreninin merkezi konumuna geliyordu, bu da tasarıma derinlemesine kazınmış olan dahi mitinin yükselişine neden oluyordu. İki tarafın sürekli kavga halinde olduğu bu durum tasarım eğitiminde halen geçerli. Her bir proje radikal bir şekilde yeni olarak sunulmalı ve dahi öğrencinin yegane zihninden çıkmalı ve aynı zamanda “işlevsel” olmalı. “Biçim işlevi izler.” gibi formüller, tasarımcıların romantik egolarını gizlemek ve bir yandan da “işlev”in gerçekten ne olduğunu (toplu konut, fast-food ya da otobanlar) yorumlamak için mükemmel sis perdeleri olarak işler. Her entelektüel düğümü çözebilecek bir kılıç olarak “işlev” namına tasarımcılar, karmaşık dünyayı net sorunlar ve optimal çözümlere indirger. Bununla birlikte son on yılda tasarım ülkesinde, Kopernik'inkini andıran bir devrim baş göstermiş durumda. Benmerkezci bir yüzyıl sonrasında tasarımcılar artık dünyanın merkezinde oldukları hayalini kurmuyorlar. Dünyanın büyük çoğunluğu tasarımcının biçimlendirme yeteneklerinden çok


daha önemli konuların geleceği belirlediğini fark etti. Bu durum “nasıl” yerine daha tuzaklı bir soru olan “neden”in sorulmasını gerektiriyor. Bazı tasarımcılara göre bu soğuk, karmaşık ve önceden kestirilemez bir evren olarak görünüyor olabilir. Mobilya ya da tekstil dokusu tasarlamak güvenli bir iş gibi geliyor olabilir. Ama bakış açılarındaki bir kayma da keşfedilebilecek olasılıkların çok boyutlu sonsuzluğunu açığa çıkarıyor.

Son kitabı Design as Politics'te (Politika Olarak Tasarım) tasarım kuramcısı Tony Fry, modernite boyunca tasarımının bir geleceksizleştirme (defuturing) eylemi olduğunu öne sürüyor. Sorunlara ürettiği her yeni modern “çözüm” ile tasarım, geleceği daha az sürdürülebilir bir yola mecbur kılar. Bununla yüzleşmek için Fry tasarımın Aydınlanma'dan Sürdürülme'ye (Aydınlanma'nın İngilizce karşılığı olan enlightment ile sürdürebilirliğin İngilizcesi sustainablity ile yazarın yaptığı kelime oyunuyla doğan sustainment) doğru yeni politik bakış açısı devrimini nasıl başlatabileceğini açıklıyor. Bu yeni Sürdürülme Aydınlanma'dan daha az radikal değil ve Fry'a göre küresel ısınma ve onu takiben kitlesel göç olaylarını yaşıyorsak dünya üzerindeki yaşamımızı koruyabilmek için başka bir şansımız kalmayacağından bu yeni perspektifin radikal olması zorunlu. Belki de diyebiliriz ki tıpkı Kopernik'in başlattığı devrimin Aydınlanma'nın başlangıç noktasını oluşturması gibi, tasarımda bir Kopernik devrimi bu kez de Sürdürülme'nin başlangıcını imler. Tasarımda Kopernik devrimini benimseyelim

bu sayfada üstte: Philip Starck’ın limon sıkacağıyla örneklenen egosantrik tasarım evreni altta: Project H’nin Öğrenim Peyzajı projesiyle örneklenen insanmerkezli tasarım evreni

9 XXI - ŞUBAT 2011

Perspektifteki bu kaymanın pratik bir örneği Fritjof Capra ve David Orr'un geliştirdiği “ekolojik okuryazarlık”. Ekolojik okur-yazarlık daha iyi dahil olabilmek için bağımsız ekolojik dinamik sistemlere bakma ve onları okumaya yönelik bir perspektif sunuyor. Ekolojik okur-yazarlık perspektifinden bakıldığında tasarım esasen insan tarafından yeni artifaktın, endüstriyel ürünün ya da hizmetin inşası değil, bundan ziyade enerji ve maddenin herhangi bir şekilde daha fazla karmaşıklığa doğru biçimlendirilişi. İnsanın tasarım eylemi yeni malların yaratımı değil, zaten var olan kuvvetlerin yeni bütünler oluşturacak şekilde yönlendirilmesi demek. Tasarımcı yaşanan dünyayı daha farklı bir şeye doğru yönlendirir ve rehberlik eder.

karışı sayfada üstte: Bartolomeu Velho’nun illüstrasyonuyla dünya-merkezli evren, 1568 altta: Harmonia Macrocosmica’daki güneş-merkezli evren, 1708

KÜÇÜK MÜDAHALELER

Ve belki de en önemlisi egosantrik evrenden kaymanın tasarım eylemine katılım, kullanıcının dahil olması, sosyal inovasyon ve sosyal plastik gibi yeni konu başlıkları ve perspektifler sunuyor olması. Daha önceki kaymalarda olduğu gibi operasyondan ergonomiye ve oradan da etkileşime odak, iyi tasarımın ne olduğu denklemine daha fazla faktörün eklenmesini sağlamak. Bugün tasarımcı, yeninin oluşumuna yön veren aracılar, sağlayıcılar, etkiler ekolojisinde yalnızca bir katkıcı. Yeni bir evren perspektifi ancak eğer tasarım yüksek egosunu bırakabilirse oluşabilir.

ve sunabileceği yeni bilimsel paradigmayı, yeni araştırma ve deney biçimlerini, insan için olası yeniden konumlandırılmaları görelim. Bu aynı zamanda can alıcı bir sorunun, “neden”in de yeniden gündeme gelmesi demek. Tıpkı New York'taki Cooper-Hewitt Tasarım Müzesi'nde açılan son serginin başlığındaki gibi: “Tasarım Neden Şimdi?”


ÖRNEK DAİRELERİN GEÇİCİ DAİRESİ Biber Mimarlık tarafından tasarlanan Yorum İstanbul Evleri Satış Ofisi, örnek dairelerin kendi geometrileriyle eklemlendiği brüt beton kütlesiyle öne çıkıyor. Biber Mimarlık İstanbul Bayrampaşa’da yer alan proje alanı, Mega Center Kuru Gıda Hali, Forum İstanbul AVM ve Esenler Otobüs Terminali gibi oldukça büyük kütlelere sahip yapı kompleksleri arasında yer alıyor. Yapı, böyle bir alanda yükselecek Yorum İstanbul Evleri projesinin satış ofisi olarak hem konutların mimarisini tanıtmayı hem de şantiye alanı yanında, geçici işlevle yüklü bir binanın ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayarak Biber Mimarlık'tan Deniz Biber ve Kerim Kürkçü tarafından tasarlandı.

ŞUBAT 2011 - XXI 10

güncel

Yarım daire planlı ana mekan ile ona bitişik dikdörtgen giriş lobisinden oluşan satış ofisine, örnek daireler konut projesindeki asıllarına uygun geometrilerde eklemleniyorlar. Örnek daireler, söz konusu etkiyi belirginleştirmek için brüt beton olan ana kütlelerden ahşap kaplamaları ile ayrılıyor. Böylece konut projesinin cephelerine karakterini veren yatay çizgiler satış ofisine de taşınmış oluyor. Bir şantiye alanı yanında, onunla girift ilişkiler içerisinde konumlanan yapıda beton, çelik ve cam kullanılırken detaylar da oldukça net ve yalın bir şekilde çözüldü. Yapının giriş lobisinde düşük renk sıcaklığındaki ışık kaynakları kullanılarak daha davetkar bir bekleme ortamı, ofis bölümündeyse yüksek renk sıcaklığı olan ışık kaynaklarıyla verimli bir çalışma ortamı oluşturulması hedeflendi. Ayrıca, Yorum İstanbul Evleri’nin önemli bir bileşeni olan peyzaj projesinden izler satış ofisinin çevre düzenlemesine de taşındı. fotoğraflar: Cem Türkel



SINIRLARI ERİTMEK Onat Öktem ve Ziya İmren'in, A101 Kentsel Blok Uluslararası Mimari Yarışma'ya sundukları ödülsüz proje, modüllerin çoğaltılması fikrini merkez alıyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 12

güncel

Onat Öktem ve Ziya İmren Tasarımın ana fikri, kentsel bloğu doluluk-boşluk örüntüleri ve mekansal tipolojileriyle tanımlayan modüllerin çeşitliliğiyle tanımlayan bir blok tasarlamaktı. Modüllerin kombinasyonu mekansal düzenlemeler için sınırsız olasılık sunuyor, böylelikle modüller farklı programlar için farklı yüksekliklerde ve farklı plan/kesit kombinasyonlarıyla kullanılabiliyor. Modüllerin çeşitliliği kullanım esnekliğine olanak tanırken, bunların bir araya getirilişi, strüktürel

sistemden ödün verilmeksizin yine de bir bütünlük hissi sunuyor. Projenin farklı arsalara uygulanabilmesini sağlayan esnekliği modüllerin planar tasarımıyla daha da güçlendiriliyor, öyle ki modüllerin hemen hemen tümünün iki cephesi günışığı alabiliyor. Yalnızca bina sakinlerine değil, herkesin kullanımına açık olan zemin kat saydam cephesiyle ticari mekanları içinde barındırıyor.



KAĞIT İNCELİĞİNDE MİMARLIK Oslo Mimarlık ve Tasarım Okulu’nda gerçekleştirilen Ahşap Stüdyosu, ahşap kaplamadan 1/1 ölçekli strüktürler üretme hedefiyle yola çıktı. Michael U. Hensel ve Defne Sunguroğlu Hensel Genellikle strüktürel kapasitesi ya da mekansal potansiyeli göz ardı edilen ahşap kaplama gibi gündelik yaşamda kullanılan, kağıt inceliğinde bir malzemeden birebir ölçekli strüktürler yapılması olanaklı olabilir mi? Oslo Mimarlık ve Tasarım Okulu’nda yürüttüğümüz ahşap stüdyosunda işte bunun nasıl olanaklı olabileceğini ortaya koyduk. Ahşap gözenekli, heterojen, anizotrop, nem çeken bir malzeme. Heterojenliği kaynağını büyümesini zaman içinde etkileyen birçok çevresel faktörden alır. Genellikle ahşabın heterojenliği, değişkenliği ve boyutlarının kararsızlığı dezavantajlı özellikleri olarak ele alınır çünkü bu özellikler keskin standartlara ve toleranslara tam anlamıyla uyumu zorlaştırır. Örneğin boyutlarının

kararsızlığı, ahşabın ortam nemi gibi çevresel değişikliklere karşılık vermesinden kaynaklanır. Nem çeken yapısı nedeniyle ahşap çevredeki nemi alır ve sonra çevresine geri verir ki kendisiyle çevresi arasında bir nem dengesi kurulabilsin. Ahşap nem çektiğinde şişer ve boyutları artar, nemi dışarı verdiğindeyse büzüşür ve boyutları küçülür. Bu durum ahşabın eğilmesi ya da çatlamasına neden olabilir, öyle ki her yıl kesilen ağaçların %30’u ıskartaya çıkarılıyor. Bu nedenlerden ötürü endüstriyel kerestecilik hızlı büyüyen ağaçlardan bir monokültür yaratma çözümü geliştirdi, bu da biyolojik çeşitliliği azaltarak ormanların hastalıklara karşı daha hassas olmasıyla sonuçlandı. Monokültürlerin hızlı döngüsü aynı zamanda toprak kayıplarına ve erozyonlara neden oldu. Diğer yandan da ahşap şimdilerde çoğunlukla

boyutsal kararsızlığının giderilmesi amacıyla küçük parçalara ayrılıp sonrasında yeniden birleştiriliyor ve geçirgensiz yüzeyli ahşap ürünler elde ediliyor. O zaman şu soru akıllara geliyor: Neden ahşap kullanalım ki? Bu nedenle ahşabın yapılı çevrede kullanımına alternatif bir yaklaşımın nasıl getirilebileceğinin derinlemesine ve sistematik bir şekilde araştırılması gerek. Böylesi bir yaklaşım, ahşabın karakteristik özelliklerinin karşısında duran değil, onları zenginleştiren bir tavır sergilemeli. Bunun için deneyler yoluyla ampirik bilginin toplanması ve tasarım araştırmalarının tek bir ahşap elemandan gittikçe karmaşıklaşan ahşap kümelerine doğru uzanarak tabandan tavana bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi gerek. Oslo Mimarlık ve Tasarım Okulu’nda düzenlediğimiz ahşap stüdyosu,

ŞUBAT 2011 - XXI 14

güncel

Wing Yi Hui ile Lap Ming Wong’un tasarımı

sistem ve performans odaklı tasarıma dayanan bir tasarım araştırması yaklaşımının bir uzantısı. Ahşap stüdyosunda izlenen birçok araştırma yönteminden biri de ince ahşap kaplamanın potansiyel olarak strüktürel bir malzeme olarak kullanımına odaklanıyordu. Öğrenciler bu sorunun çözümü için farklı inceleme biçimleri geliştirdiler. Araştırma her zamanki gibi ahşabın davranış biçimi üzerine güvenilir bilgi elde edilmesi amacıyla çok sayıda fiziksel deneyle başlıyor, sonrasında üretilen daha karmaşık düzenlemelerin fiziksel ve dijital modellerinde bu bilgiler kullanılıyor. Modeller, hava akışı, ışık ve ısı modülasyon kapasiteleri, saydamlık kontrolü, kapalılık seviyesi, strüktürel kapasite gibi çoklu işlev kriterlerine göre analiz edildi.


güncel 15 XXI - ŞUBAT 2011

Wing Yi Hui ve Lap Ming Wong 0,75 mm inceliğindeki çam kaplamayla küçük bir pavyon inşa ettiler. Kubbe biçimli pavyon strüktürel kapasitesini hem bir araya gelmiş kümenin küresel geometrisinden hem de strüktürel ağın çoklu yük taşıma hattından alıyor. İnce kaplama şeritleri bükülerek enerji depolamaları sağlandı ki strüktürel kapasiteleri artsın. Her bir elemanın çatlamaksızın bükülebileceği maksimum sınır, büyük oranda malzemenin barındırdığı nem oranına bağlı. Bu demek oluyor ki montaj aşamasında ahşap elemanlar çok daha fazla oranda nem barındırabilir. Sonrasındaysa kurumayla ortaya çıkan büzüşme yüksek seviyede enerji depolanmasını sağlar ki bu da diğer elemanlarla bağlantıların art-germeli olarak yapılmasında önemli bir avantaj sunar. Mariel Bacigalupe Villalabeitia ve Stephannie Fell mimari strüktürle tüm strüktürden evrilen oturma yüzeyi arasındaki geçiş alanına odaklandı. Çalışmaları birleşimin bir kısmının dinamik yüklenmesi konusunu ve mimari nesneyle belirli bir kullanım modeli öneren mobilya arasındaki ilişkiyi kurcalıyor. Kısmi prototip tasarımları 2010 Bergen Uluslararası Ahşap Festivali’nde ikincilik ödülü kazandı. Ahşap Stüdyosu’nun çalışmaları Oslo Mimarlık Trienali’nde sergilendi ve Trefokus’un verdiği ahşap inovasyon ödülünü aldı.

Mariel Bacigalupe Villalabetia ile Stephannie Fell’in tasarımı


SUYLA İÇ İÇE Irak Kerkük'te planlanan ve etap etap inşa edilecek tatil köyünün tasarımı Unal Architects'e ait. Mehmet Zafer Ünal Irak, savaşlar sonrası tekrar toparlanma sürecinde. Bölgeler arasında yeni yatırımlar konusunda ayrıca bir çekişme ile en iyi ve doğru yatırımları zamanında yapma gayreti var. Bunun yanı sıra süreçlerin işlemesi ve kararların verilmesi hızlı değil.

ŞUBAT 2011 - XXI 16

güncel

Tatil köyü kompleksi, yabancıların da desteğiyle Kerkük Valiliği tarafından bölge halkına kazandırılması düşünülen bir proje. Uygun yer için alternatif dört araziden biri seçildi. Bu bölge “Altın Köprü” denilen mevkide, ortasından nehir geçen ve Erbil-Kerkük ana yoluna paralel bir alan. Ulaşım aksı üzerinde ve her iki bölgeye de yakın olması, kısmen ağaçlık ve su kenarında oluşu özellikleri arazi seçiminde önemli kriterler oldu. Genişlemeye müsait yaklaşık 1.750 dönüm arazi üzerinde etap etap yapılacak bir proje tasarladık. Üç etapta tamamlanacak olan projenin genel vaziyet planını, basit ihtiyaç programı genişleterek ve ilişkiler kurarak, güneşin hareketi, mevsimsel dengeler, topoğrafya, arazide oluşan toz bulutlarının durumu, gölgelik alanlar, suya yakınlık ve yeni su öğe kullanımları, rüzgar yönü, ulaşım aksları ve benzeri etkilerden oluşan bir denklem için en uygun çözümü geliştirmeye çalışarak tasarladık. Bunu yaparken, tarzımızı ön plana çıkarak yaptığımız eskizlerdeki mimari öğeler, yapı elemanları ve malzemeler yönümüzü nereye çevireceğimizi gösterdi. Birinci etap otel, restoranlar, tiyatro ve sinema salonları ve kongre merkezi ile spor alanları gibi mekanları üretirken ikinci etapta bunlara genel olarak devremülk villalar ile parklar, üçüncü etaptaysa alışveriş merkezi ve ticari alanlar eklemleniyor. proje adı: Kerkük Turizm Köyü Kompleksi proje tipi: Tatil Köyü proje yatırımcı ve geliştirici: Kerkük Valiliği proje yeri: Kerkük, Irak projelendirme konsept tarihi: Mart Haziran 2010 arsa alanı: 1.750.000 m2 toplam inşaat alanı: 350.000 m2 mimari proje: Mehmet Zafer Ünal - Unal Architects ana yüklenici: ATK İnşaat statik proje: ATK elektrik proje: ATK mekanik proje: ATK 3d modelleme: Emrah Çetinkaya



KEMERLER İÇİNDE Moda tasarımcısı Arzu Kaprol’un koleksiyonunun sergilendiği Arzu Kaprol Galata mağazası, Autoban tarafından tasarlandı. Autoban Mağaza İstanbul’un galerilerle dolu Galata semtinde, Kamondo Hanı olarak bilinen çok yakın bir zamanda orijinaline uygun rönöve edilmiş tarihi bir binada yer alıyor. 60 m2 alana yayılmış, Arzu Kaprol Galata’da tuğla kemerlerin korunarak etkisinin kuvvetlendirildiği bir mimari kabuk tasarlandı. Mekanın karşılıklı duvarlarına kaplanan aynalarla aynı etkinin güçlendirilmesiyle çok daha geniş bir perspektif elde edilmesine neden oldu. Autoban tasarımı Reedy Bookcase ürünü bu kemerlerin yuvarlak formuna uygun olacak şekilde proje için özel olarak tasarlandı. Hem sergileme hem de depolama alanı olarak kullanılan birimlerde markanın duruşuyla paralel olarak seçilen Carrara Mermeri kullanıldı. Mekanın ortasına yerleştirilen özel üretim krom aydınlatma elemanı ise gölge efektleri yaratarak mekan içerisinde heykelsi bir duruş sergiliyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 18

güncel

fotoğraflar: Ali Bekman



Tasarım ve Tasarımcılara Dair Politik Değinmeler Türkiye ekonomik krizden nispeten hızlı bir ivmelenmeyle çıkıyor. Her ne kadar bu ivmelenmenin kaynakları, istihdam üzerindeki etkisi vb süregiden bir tartışmanın konusu olsa da, medyanın “büyüme rekorları” söylemiyle iyimser algı tekrar yaygınlaşıyor. Ancak ülkenin politik, sosyal ve kültürel gündemi için aynı şeyi söylemek hiç de kolay değil. Toplum temel ortak değerlerini kaybederken, dinsel ve etnik kimlik öğeleri ekseninde giderek geriliyor. Semboller üzerinden yaratılan kültürel ve politik gerilim, medya marifetiyle sanat ve tasarım da dahil olmak üzere görsel alanın tüm unsurlarını kendisine malzeme yaparak tüketiyor. TV dizileri, heykeller, binalar, giysiler vb politik gündemde giderek daha fazla yer işgal ediyor. Kültürel, politik tercihlere göre kodlanmış farklı yaşam tarzları kendilerini mimari, iç mekan, giysiler, eşyalar ve görsel iletişim üzerinden var ediyor ve çatışıyorlar. İktisadi işlev ve önemi henüz yeni anlaşılmaya başlanan tasarım en kadim işlevi olan sembolik değer ve mesaj yükleme anlamında alabildiğince ve hoyratça kullanılıyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 20

TASARIMIN ÖTE YANI...

Tasarım kültür üzerinden açıkça politikaya endeskleniyor. Bunda aslında yeni olan hiçbir şey yok. Türk toplumu şimdilerde tekrar şiddetlenen kültürel şifozrenisini 18. yüzyıldan bu yana kronik bir şekilde yaşıyor. Tasarım sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde kültürel ve politik gündemlerde kendine yer ve işlev bulan bir araç olageldi. Hatta belki Türkiye iki yüz yıldan fazla bir süredir devam eden, modernite ve gelenek eksenindeki kültürel, politik çekişmede tasarımın en açık, dolaysız kullanıldığı coğrafyalardan birisi oldu. II. Mahmut döneminde başlayan “fes” ve “sarık” ile akıllara kazınan gerilim, 1920’lerde yerini “şapka” ve “fes”arasındakine bırakırken, bu giyim eşyalarının moderniteye referanslarla sembolik pozisyonları da ironik bir şekilde yer değiştirdi. Alfabe’nin değiştirilmesi gibi, doğrudan siyasetin rol oynadığı radikal müdahaler bir yandan tasarımın gücünü kullanırken, diğer yandan da yerel tasarım geleneklerini baştan sona yeniden tanımladılar. Günümüzde ise bu kez ağırlıklı olarak, genelde kadın giyim tarzı, özelde türban üzerinden benzer bir mücadele devam ediyor. Bu mücadele, artık toplumun nasıl biçimlendirileceği konusunda bir grup seküler elit ve buna muhalif geleneksel reaksiyoner “elit” arasındaki nispeten dar alanın sınırlarını da aşarak daha geniş sosyal grupları da içerecek şekilde kitleselleşmiş görünüyor.

ALPAY ER

www.tasarim.itu.edu.tr

Semboller üzerinden üretilen bu yıpratıcı gerilimde, tasarım politik-kültürel eksendeki safların ihtiyaç duydukları görsel sembolizmi iktisadi, teknolojik vb dinamikler yüzünden sürekli ve kaçınılmaz olarak değişen yaşam tarzlarına uyarlamakla mükellef kılınıyor. Bunu yaparken bir yandan kısmen geleneği “modernize” ediyor, diğer yandan ise moderni yerelleştirerek daha bir “geleneksel” ya da “yerli”

kılıyor. Tam da bu süreklilik gerektiren politik-kültürel uyumlandırma çabasının bir yan ve ne yazık ki çoğu kez tesadüfü sonucu olarak, çağdaş anlamda kendimize özgü, orijinal bir tasarım kimliğinin unsurlarını yaratma imkanları doğuyor. Ama her durumda ve koşulda tasarım bu keskin politik mücadelenin araçlarından birisi olmaya devam ediyor. Yüzyıllardır kültür ve kimlik üzerinden politizasyona maruz bırakılan bir ortamda çalışan tasarımcıların mevcut politik gerilimlerden yaratıcı anlamda beslenmeleri ve toplumsal gerilimlerin diyalektiği üzerinden yeni, sorgulayıcı düşünsel ve kavramsal denemelere girişmeleri gayet olağan bir beklentidir. Tasarım tarihi de bize tasarım alanındaki pek çok öncü birey, grup ya da akımın aslında ortaya çıktıkları ülke ve dönemin sosyal ve politik gerilimlerine hiç de kayıtsız kalmadıklarını, aksine bir kısmının doğrudan bu tartışmalarda fiili bir taraf olduklarını göstermektedir. 19. yüzyılın “sanat ve zanaat” yaklaşımının düşünsel lideri William Morris bir sosyalisttir. Bauhaus ise kendisini sol, sosyal demokrat bir politik perspektifle anlamlandırır. Benzer örnekler çoğaltılabilir. Bu bağlamda kültürel ve politik gerilimden haddini fazlasıyla alan Türkiye gibi bir ülkede tasarım camiasının, az sayıdaki istisnai örneği bir kenara bırakırsak, geneline sinmiş olan apolitik tavır gerçekten dikkat çekici. Aldıkları “modernist” eğitimin tasarımcıları politik anlamda moderniteye taraf kılmaya yetmediği ortada. Elbette kast edilen modernist geleneğin, dışardan ithal ve yerel toplumsal dinamikten itinayla izole edilmiş bir “modernist” eğitim olduğu da kayda düşülmeli. Hatta belki de bir camia olarak tasarımcıların (grafik, moda, iç mekan, ürün) içinde yaşadıkları toplumun kritik meselelerine karşı bazen naif, çoğu kez apolitik ama genelde yüzeysel duruşunun nedenlerinden birisinin bu iğdiş edilmiş “modernist” gelenek olduğu bile söylenebilir. Mesleki etik anlayışının toplumsal, politik olandan soyutlanarak fikri mülkiyet ile popülist ekoloji ekseninde bir söyleme indirgenmiş olması bunun bir yansıması değil midir? Bir irade yansıtması gereken tasarım derneklerinin hem toplumun genelini ilgilendiren hem de mesleki etiğe dair meseleler karşındaki sinik tavırları da politik şuursuzluğun göstergeleri olarak okunmaya gayet açık. Yakınlarda okuduğum br yazı iktisadi, politik ve kültürel anlamda Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki Weimar Almanya’sı ile, son 8-10 yıldır yine bu alanlarda sergilediği dikkat çekici dinamizmiyle İstanbul (ve Türkiye) arasında ilginç ama bir o kadar da kışkırtıcı paralellikler kuruyordu . Sonuçta Weimar Cumhuriyeti seçimler yoluyla iktidara gelen Hitler ile son buldu. Gerisi malum. Ama politik, kültürel ve ideolojik gerilimlerin yaratıcı kişi, grup ve oluşumların arayışlarına malzeme sunduğu da kesin, yeter ki bunlar anlamlı bir arayış içinde olsunlar. Weimar’dan geriye kalanlardan birisi de Bauhaus’tur. Şer’den hayr bir şekilde çıkıyor çıkmasına, yeter ki bizler şer ile hayr’ı birbirinden ayıracak kadar şuura sahip olalım!



ÖDÜLLÜ TASARIMLAR Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri'nde bu yıl, toplam 13 sektörde; 47 ürün “İyi Tasarım”, 19 ürün “Üstün Tasarım” ödülüne değer bulunurken, bu yılki konusu “İnsani Tasarım” olarak belirlenen kavramsal projeler arasından da üç proje “Kavramsal Tasarım” ödülüne layık görüldü. Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu tarafından organize edilen Design Turkey 2010 Endüstriyel Tasarım Ödülleri 7 Aralık akşamı düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. 30 kişilik jüri, ön elemeyi geçen başvurular arasından toplam 222 ürünü sektörel bazda değerlendirerek, “İyi Tasarım” ve “Üstün Tasarım” olmak üzere iki kategoride derecelendirdi. Buna ek olarak gelecekte endüstriye yön

gösterecek, yaratıcı fikirleri desteklemek amacıyla üretim için programa alınmamış, sekiz kavramsal tasarım projesi de “Kavramsal Tasarım” kategorisinde değerlendirildi. Design Turkey 2010 Endüstriyel Tasarım Ödülleri, nitelikli tasarımları teşvik ederken, Türk endüstrisinin stratejilerine yön vermeyi ve toplumda tasarım farkındalığını yükseltmeyi hedefliyor. Ödül alan bütün tasarımlara www.designturkey.com.tr adresinden ulaşılabilir.

ŞUBAT 2011 - XXI 22

güncel

İyi Tasarım Ödülü: 4 Kapılı Gardrop Tipi Buzdolabı, Tasarım: Soner Ilgın - Onur Onrat - Savaş Onur Eroğlu, Firma: Arçelik

İyi Tasarım Ödülü: Kent 290 lf, Tasarım: Arzu Hüsniye Toker Özkurt - Haluk Özel, Bülent Özkurt - Erhan Kaynak - Kayhan Kaya - İsmail Tepebaşı, Firma: Otokar

İyi Tasarım Ödülü: Twins, Tasarım: Ece Yalım Design Studio, Firma: Ersa

İyi Tasarım Ödülü: Beykoz, Tasarım: Gamze Güven (Şişe strüktürel ve Beykoz işi stratejik tasarımı) - Fahriye Özbey (Beykoz işi desen tasarımı), Firma: Yeni Rakı


Üstün Tasarım Ödülü: Kolt, Tasarım: Arif Özden, Firma: Derin

güncel

Üstün Tasarım Ödülü: Bora, Tasarım: Yasemin Ulukan, Firma: Arnica

23 XXI - ŞUBAT 2011

İyi Tasarım Ödülü: Vela, Tasarım: Omlet İstanbul, Firma: İkizler Aydınlatma

Üstün Tasarım Ödülü: Freemood, Tasarım: Orhan Irmak - Bürkan Çiftçigüzeli, Firma: Taç

Üstün Tasarım Ödülü: Dervish, Tasarım: Kunter Şekercioğlu, Firma: Zula

Üstün Tasarım Ödülü: Freedom, Tasarım: Ross Lovegrove, Firma: VitrA


İSTANBUL'DAN TASARIM Türkiye'den 30 tasarımcı, tasarım ofisi ve sanatçının işlerinin sergilendiği SPAGAT! Design İstanbul Tasarımı sergisi 20 Şubat'a kadar Marta Herford Müzesi'nde. Marta Herford Müzesi'nin sergilediği yıllık tasarım sergilerinin ikinci serisi, Max Borka’nın küratörlüğünü yaptığı SPAGAT! Design İstanbul Tasarımı sergisi, ilk defa otuz tasarımcıyı, tasarım ofisini ve sanatçıyı ürünleri ile İstanbul’un heyecan verici ancak gözden kaçırılan tasarım yönünü

kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Proje, bir sergiden çok, küreselleşmeye ve merkezin çevresiyle arasındaki ilişkiye odaklanan bir tartışma-üretim platformu ve laboratuvar yaratmayı hedefliyor. Sergi, Almanya’dan başlayarak şekli ve içeriği sürekli değişerek diğer ülkelere yayılacak.

Katılan tasarımcılar, tasarım ofisleri ve sanatçılar ABLUKA (Demet Bilici & Beritan Fırat Arık) Erdem Akan & maybedesign, Ali Bakova, Autoban (Sefer Çağlar & Seyhan Özdemir), Alper Böler, Ela Cindoruk, Demirden Design/Ilio (Nil Deniz, Şule Koç, Demir Obuz, Mehtap Obuz, Sema Obuz), Can Ali Dündar, Nezaket Ekici, Ömer Ozan Erdoğan & Creative Bonanza, GAEAforms (Pınar Yar & Tuğrul Gövsa), Gürsan Ergil, Aykut Erol, Arzu Firuz & Paul Huber, Bayram Gümüş, Serhan Gürkan, Joelle Hançerli, Human Cities (Can Ali Dündar, Funda Mehter, Boran Ekinci Mimarlık, The No New Enemies Network, Nerdworking, Ypsilon Tasarım, u.a.), Asli Kıyak İngin & Made in Şişhane, Meriç Kara, Defne Koz, Tamer Nakışçı & Refik Anadol, Koray Özgen, Koray Özgen & Leyla Taranto, Paratoner (Cüneyt Ara, Erdem Keskin, Murat Özbay, Tanju Özelgin, Ender Yolcu), Aziz Sarıyer, Derin Sarıyer, Kunter Şekercioğlu, Adnan Serbest,

ŞUBAT 2011 - XXI 24

güncel

Sema Topaloğlu, Can Yalman

MOBİLYA TASARIM SERGİSİ İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü ile Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencilerinin çalışmalarından oluşan Mobilya Tasarım sergisi Şubat ayı sonuna kadar üniversitenin Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi'ndeki çok amaçlı salonununda görülebilir. İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü ile Endüstriyel Tasarım Bölümü üçüncü sınıf öğrencilerinin Mobilya Tasarımı dersi kapsamında gerçekleştirdikleri tasarımlardan oluşan sergi, 120'yi aşkın öğrencinin tasarım fikirlerinin oluşumundan üretim sürecine dek içinde bulunarak gerçekleştirdiği; teknoloji, malzeme kullanımı, üretim yöntemleri ve kişisel yorum ve dışavurumların tasarım ürünlerinde

buluştuğu 65 grup projesinden oluşuyor. Mobilya tasarım ve prototipleri son 9-10 haftalık bir süreçte ortaya konup üretilmiş. Genel konsepti kendilerine verilen anahtar kelimeleri dikkate alarak “küçük ve kolay üretilebilir mobilyalar” geliştirmek olan sergide öğretim elemanları ve iki farklı bölüm öğrencilerinin ortak çalışmaları sonucu; disiplinlerarası sınırları ortadan kaldıran, tasarımda özgün fikirleri teşvik eden bir çalışma ortaya çıkmış.



TASARIM BANDI 10 Aralık 2010 - 23 Ocak 2011 tarihleri arasında Santralistanbul'da yer alan The New Italian Design Sergisi, izleyicilerine hem barındırdığı ürünlerle hem de sergileme tasarımıyla farklı bir deneyim sundu. Triennale Tasarım Müzesi, İtalyan Ticaret Merkezi (ICE) işbirliği ve Unicredit ortaklığı ile gerçekleştirilen The New Italian Design 2.0 sergisi, yüzyılın ekonomik, politik, teknolojik değişimleriyle arasındaki bağı ve dönüşümleri belgeleyen çağdaş İtalyan tasarımını sergiledi. Mobilya tasarımından yeni iletişim şekillerine, yemek tasarımından web tasarımına, modadan tekstil tasarımına, takı tasarımından grafik ve multimedyaya kadar farklı disiplinleri tek bir çatı altında toplamayı başaran serginin Santralistanbul'da yer alan ayağında, kataloğundan genel konseptinedek sergi tasarımı, sergiye seçilen ürünler kadar izlemeye gelenlere alışılmışın dışında bir sergi deneyimi sundu. Çağdaş İtalyan tasarımını ortaya koyan ürünler, mekanın genelini kaplayan üretim bantları üzerinde sergilendi.

ŞUBAT 2011 - XXI 26

güncel

The New Italian Design 2.0, 2007’de Milano Triennale Tasarım Müzesi'nde gerçekleştirilen Il Paesaggio Mobile del

Nuovo Design Italiano sergisinin genişletilmiş ve güncellenmiş versiyonu. Meslek rolünün önemli değişimini ortaya koyan 20. yüzyıldan 21. yüzyıla tasarım dünyasındaki geçiş dönemine odaklanmak amacıyla ulusal çapta gerçekleştirilen bir sayımdan doğan sergide, ürün tasarımı üzerine 165, grafik tasarım üzerine 30, takı, çanta ve aksesuarlar gibi kişisel obje tasarımları üzerine 54, araştırma üzerine 14, yemek tasarımı üzerine 14, iç mekan tasarımı üzerine beş olmak üzere toplam 282 proje izleyenlere sunuldu.

organizasyon ve yapım: Triennale Design Museum konsept ve genel koordinasyon: Silvana Annicchiarico küratör: Andrea Branzi seçici komite: Silvana Annicchiarico, Andrea Branzi, Alba Cappellieri, Arturo Dell’Acqua Bellavitis, Carmelo Di Bartolo, Anna Gili, Stefano Maffei, Cristina Morozzi, Mario Piazza sergi tasarımı: Andrea Branzi, Alessandro Biamonti, Daniele Macchi sergi grafik tasarımı: 46xy studio



peyzaj mİmarlıĞI - KAMUSAL Alan - Tel avİv ŞUBAT 2011 - XXI 28

fotoğraflar: Adi Branda, Galia Kronfeld, Daniela Orvin, Albi Serfaty

denİZE MEYDAN OKUYAN Tel Aviv Limanı yeniden canlandırma projesi, kentin denizle olan ilişkisini yeniden düzenliyor. Kamusal alan, dalgalı yüzeyiyle kentlilere çeşitli etkinlikler için olanak tanıyor. Mayslits Kassif Architects

Tel avİv lİmanı

mayslıts kassıf archıtects

İsrail'in en güzel kıyılarından birinde konumlanan Tel Aviv Limanı, iskele işlevinin terk edildiği 1965'ten beri ihmal ediliyor. Bizim tarafımızdan geliştirilen ve yakın zamanda hizmete açılan kamusal mekan projesi, kentin bu özel kısmını onarmayı, canlı ve önemli bir kentsel landmarka dönüştürmeyi hedefledi. Özel ve kamusal geliştirme projeleri arasında sürekli karşılaşılan ortak karşıtlıklara meydan okuyan ve ortak açık alanlar için yeni bir kullanım yaklaşımı öneren bir kamusal mekan oluşturmak için bu projeyi eşsiz bir fırsat olarak gördük. 2003'te düzenlenen mimari yarışmayı kazanan projemiz (Galila Yavin ile Mayslits Kassif Architects işbirliği) yeni yönetim tarafından hızlıca hayata geçirildi,

henüz proje tamamlanmadan dahi yerel halk ve ziyaretçiler yeni liman alanına akın ettiler. Piyasa kuvvetleri tarafından yönlendirilen kent planlamasına rağmen, kamuoyundaki yüksek popülerliği sayesinde proje, limanın beş hektarlık alanı için öngörülen ağır ve yoğun geliştirme planlarını önleyebildi. Alanın yeniden zonlanması planlarının tümünün askıya alınması sayesinde inşa haklarıyla değil de eşsiz bir tasarım stratejisiyle ivmelendirilen bir kentsel dönüşümün ilk örneği oluşturuldu. Bu tasarım stratejisi kapsamında mevcut hangar renove edildi ve kamusal alanların yeniden canlandırılması için yatırımlar yapıldı. Tasarım geniş ve dalgalı, hiyerarşik olmayan bir yüzey öneriyor. Bu yüzey hem limanın üzerine inşa edildiği mitolojik çölün bir yansıması hem de özgürce kullanımlara ve kendiliğinden gelişen etkinliklere açık bir davet. Spontane toplantılardan sanatsal etkinliklere ve sosyal yardımlaşma


bu sayfada solda: Parkın denizle birleşimi altta ve en altta: Parkın çeşitli kullanımları

faaliyetlerine dek çeşitli kamusal ve sosyal girişimler bu kentsel platform üzerinde gerçekleştiriliyor artık, bu da projenin limanı canlı bir kamusal mekan olarak yeniden keşfindeki başarıyı gösteriyor. Şimdilerde her yıl ortalama 2,5 milyon kişinin ziyaret ettiği Tel Aviv Limanı (Tel Aviv metropoliten alanında bir milyon, tüm ülkede toplam yedi milyon kişi olduğu göz önünde bulundurulursa bu bir rekor), kentte gerçekleştirilmiş yenileme projeleri içinde en etkili olanı oldu. Gördüğü uluslararası ilgi ve Rosa Barba Avrupa Peyzaj Mimarlığı Ödülü 2010 gibi kazandığı birçok prestijli mimarlık ödülünün yanı sıra proje, halkın da beğenisini kazanmış ve Tel Aviv metropoliten alanı sakinleri tarafından en beğenilen rekreasyon alanı seçilmiş durumda. Yeni bir kentsel landmark olarak kentin deniz kıyısını yeniden canlandıran proje, Tel Aviv sahili boyunca bir dizi kamusal mekan projesini de tetikledi, bu projelerin tümünün hep birlikte kentin deniz kıyısıyla ilişkisinde bir devrim yaratması bekleniyor.

29 XXI - ŞUBAT 2011

arka sayfada üst sırada: Tel Aviv Limanı’nın yıllar içindeki gelişimi orta sırada: Zemindeki çizimler alt sırada: Parktaki çeşitli etkinlikler

peyzaj mİmarlıĞI - KAMUSAL Alan - Tel avİv

karşı sayfada Limanın dalgalı yüzeyi


ŞUBAT 2011 - XXI 30

peyzaj mİmarlıĞI - KAMUSAL Alan - Tel avİv



mayslıts kassıf archıtects Mayslits Kassif Architects, Ganit Mayslits Kassif ve Udi Kassif tarafından 1994'te Tel Aviv'de kuruldu. Kuruluşundan itibaren ofis, mimarlığı kentsel ve çevresel dönüşümün bir aracı olarak gördüğü vizyonuyla çok sayıda kamusal yarışma ve ödül kazandı. Ganit Mayslits Kassif, 1990'da Londra'daki Westminster Üniversitesi'nden lisans, dört yıl sonra da Bartlett Mimarlık Okulu'ndan yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. Udi Kassif Londra'daki Architectural Association'dan mezun olduktan sonra Viyana ve Kudüs'te çalışmalarını sürdürdü. İkili disiplinlerarası çalışmalarını birlikte sürdürüyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 32

peyzaj mİmarlıĞI - KAMUSAL Alan - Tel avİv

proje adı: Tel Aviv Limanı Kamusal Mekan Canlandırma Projesi konum: Tel Aviv, İsrail mimari proje: Mayslits Kassif Architects tasarım ekibi: Ganit Mayslits Kassif, Udi Kassif, Oren Ben Avraham, Galila Yavin, Michal Ilan ve Maor Roytma işveren: Marine Trust Ltd. liman mimarı: Eliakim Architects proje yönetimi: Avinoam Horowitz grafik tasarım: Hila Ben Navat yapım şirketi: Green Sky Ltd. proje tarihi: 2003 - 2008 bütçe: 4.000.000 Avro arsa alanı: 55.000 m2

plan

kesitler

tasarım bileşenleri şeması



yapı - müze - lille ŞUBAT 2011 - XXI 34

fotoğraflar: Max Lerouge, Philippe Ruault, Vincent Fillon

MANZARA gözeneklerİ Lille Modern Sanat Müzesi'ne ek olarak tasarlanan yapı, mevcudun oranlarını koruyarak yeniyi üretmeyi hedefliyor. Varolan binayı saran ek, gözenekli beton cephesiyle kendini çevreleyen parka yerleşiyor. Manuelle Gautrand

lılle modern sanat müzesİ ek yapısı

manuelle gautrand archıtecture

Proje, Lille Modern Sanat Müzesi'nin (LaM) yenilenmesini ve ona bir ek yapı inşa edilmesini kapsıyordu. Villeneuve d'Ascq'taki güzel bir park içinde konumlanan ve çoktan tarihi eserler listesine girmiş olan özgün müze yapısı 1983'te Roland Simounet tarafından tasarlanmıştı. Proje müzeyi sürekli ve akışkan bir bütün olarak ele almayı planlıyordu, bu nedenle brüt sanat koleksiyonuna ayrılan ek yapı, var olan mekanlar göz önünde bulundurularak bir yapı içi hareket düşünülerek tasarlandı. Bir kısmı oldukça kötü durumda olan mevcut yapının yenilenmesi de bir diğer gereklilikti.

Simounet'in yapısının tarihi anıt statüsüne sahip olmasına rağmen ek yapıyı, mevcuttan uzak bir noktada konumlandırmaktansa ekin özgün yapıyı destekleyecek bir şekilde zenginleştireceği bir ilişki kurgulamak istedik. Bunun için gerekli ipucunu da Roland Simounet'nin mimarisinden aldık: “Anlamak için öğrenmek”, farklılığı işaret eden değil benzerliği öne çıkaran bir proje geliştirebilmek için gerekli olan buydu. Ek yapının mimarisi mevcudun kuzey ve doğu cepheleri etrafına sarılarak uzun şeritler halinde akışkan ve organik hacimler yaratıyor. Bir tarafta bu şeritler birbirlerine yaklaşarak ana avluya açılan kafe-restoranı barındırırken diğer tarafta açılıp mekana yayılarak brüt sanat koleksiyonunu barındıran beş galeriyi meydana getiriyor.


Kafe-restoranın olduğu alanda şeritlerin yakın konumlanışı sayesinde avlu yeniden tanımlanarak giriş holünden yeni mekanlara -kafe-restoran, kitapçı ve oditoryuma- bağlantı kuvvetlendiriliyor. Müzenin zemin alanını artırmak hedeflerimizden biriydi tabi ki ama diğer yandan da işlevlerini yeniden düzenlemeyi ve zaman içinde işlevsiz ya da kötü kullanılan alanlara hayat vermeyi de amaçlıyorduk.

yapı - müze - lille 35 XXI - ŞUBAT 2011

Galerilerin olduğu ve şeritlerin birbirinden uzaklaştığı kısım, mevcut binaların doğusunda yer alıyor. Bu ekle birlikte müzenin tüm galerileri birbirine bağlanmış oluyor, modern sanattan başlayıp çağdaş sanata geçerek oradan da brüt sanata uzanıyor; bunlara ek olarak aralara serpiştirilmiş temalı galeriler ve diğerlerine eklemlenen geçici salonlar yer alıyor.

Simounet’nin tasarımıyla rekabet etmek gibi bir amacımız hiç olmadı. Niyetimiz onun tasarımının bir uzantısını geliştirerek kendi duyarlılığımızla kendi hedeflerimize erişmekti. Projemiz mevcutla hacimlerde aynı ölçeği koruyor ve zemin hattını sarmak için aynı ilkeleri benimsiyor, onun tasarımını özgür bir şekilde yorumluyor.


ŞUBAT 2011 - XXI 36

yapı - müze - lille

Simounet'nin beton iskeletli ve tuğla kabuklu mimarisinin radikal inşa sistemiyle karşılaşınca ek yapı için net ve kuvvetli bir çağdaş ifade geliştirmemiz gerektiğini düşündük. Simounet'nin yapılarında temiz tuğla hacimleri taçlandırarak korniş bantlarında görünen betonun, topomorfik yassılığı nedeniyle ek yapı için seçilmesi çok doğaldı. Betonun yüzeyinde ışığın yoğunluğuna göre görünümünü değiştiren hafif bir boya uygulaması var. Mevcut yapı çevresinde var olan alan sayesinde, program üzerinde çalışırken bir yandan da taptığımız ekle “bambaşka küçük bir dünya” yaratabildik. Bir eli ya da yelpazeyi andıran dış konturu, arsanın hatlarına uyumlu bir şekilde yerleşmesini sağladı, böylelikle yapı topoğrafyadan çıkıveriyormuş gibi göründü. Bu bağlamda Simounet’nin “zemin hattına yakın durma” ilkesi de yorumlanmış oldu.

Ek yapı için 2000 m2'lik ince kabuklar inşa etmek için en iyi kalite beton kullandık. Paneller arasındaki birleşimlerin düzgün olması ve projenin organik ruhunun korunması için duvar panellerini prefabrike üretmeyi tercih etmedik. Arkitektonik beton kabuklar yerinde döküldü; beton karışımın kalıp içinde eşit dağılımının sağlanabilmesi için kendinden yayılan beton kullanıldı. Bir matrisle üretilen ve kalıplara uygulanan yüzey dokusu, yüzey boşluklarını ve panel hatlarını sınırladı. Hacimlerin düzensiz formları ve değişken açıları nedeniyle yerinde beton dökümü, karkas yüklenicisinin kalfalarının bilgi birikimine dayanılarak neredeyse zanaat yapar gibi alışılmadık bir şekilde gerçekleştirildi. Bir kısmı 12 metreye varan böylesi uzun panellere beton dökülürken karşılaşılabilecek kritik basınç sorunlarını çözmek için çelik kalıp kullanımına gidilebilirdi, ancak kullanım esnekliği nedeniyle ahşap kalıplar tercih edildi. 3 cm derinliğinde ve yuvarlatılmış köşelere sahip biyomorfik motifin betona işlenebilmesi için bir dizi test yapıldı. İlk aşamalarda otoyol bariyer duvarlarında kullanılan betonla aynı türden üzerine matris basılı membranlar kullanmayı düşündük. Testler sayesinde motifleri işleme yöntemimizi geliştirdik, motifleri betondan boşaltmak için 32 adet kalıptan çok sayıda dizilim ürettik. Kabuğun ince kısımları için kalıplar kalın bir katman poliüretanla kaplı kontrplak levhalardan oluşturuldu, böylelikle kalıp çıkarıldığında oluşabilecek yırtılmalar önlenmiş oldu. Kabuğun girintili çıkıntılı açıların olduğu alanlar ve kalıpların üst ve alt köşeleri gibi fazladan hassasiyet gerektiren kısımları atölyede özel olarak üretildi. Reçine filmiyle kaplı MDF kullanılan bu kalıplar tek kullanımlıktı.


yapı - müze - lille 37 XXI - ŞUBAT 2011

Mimari tasarım kısmen içe dönük kurgulandı ki genellikle hassas olan ve yarı-ışık isteyen sanat işleri korunabilsin.

Yelpazenin açıldığı noktalarda, yani galerilerde geniş bir niş çevredeki parka açılarak müze ziyareti rotasında bir soluklanma alanı yaratıyor.

Açıklıklı çıplak, pürüzsüz beton ile nişleri çok fazla günışığından koruyan kafeslerle tanımlanan dış kabuk yalın bir tasarıma sahip.

Manzaraya açılan boşluklar sayesinde galeriler içinde yarı-ışık sağlanıyor: Nişler önündeki kafesler güçlü ışıkla park manzarası arasında arabuluculuk yapıyor, mekanın bu karakteristiği Simounet'nin tasarladığı galerilerdeki geniş düzenlemeleri çağrıştırıyor.


güney cephesi görünüşü

ŞUBAT 2011 - XXI 38

yapı - müze - lille

kesit

zemin kat planı

proje adı: Lille Modern Sanat Müzesi mimari proje: Manuelle Gautrand Architecture mimari tasarım: Manuelle Gautrand proje yönetimi: Yves Tougard işveren: Lille Métropole Communauté Urbaine müzeografi: Renaud Pierard strüktür danışmanı: Khephren akışkanlar danışmanı: Alto ekonomist: LTA (tasarım sürecinde), Guesquière-Dierickx (yapım sürecinde) multimedya: Roger Labeyrie yangın güvenliği: Casso

manuelle gautrand 1961 doğumlu Gautrand, 1985 y›l›nda mimarl›k diplomas›n› ald›. Birçok projede çal›şt›ktan sonra 1991 y›l›nda Paris’te kendi ofisini kurdu. Ecole Spéciale d’Architecture’de, Paris-Val-de-Seine Mimarl›k Okulu’nda dersler verdi. 2005’te Frans›z Mimarl›k Akademisi resmi üyesi seçildi. 2002 ve 2004 y›llar›nda Venedik Bienali’ne dan›şmanl›k yapt›. Çal›şmalar› Archilab’da (Orléans, Fransa), De Singel’de (Antverp, Belçika), Deutsches Architektur Museum’da (Frankfurt, Almanya) sergilendi.

maket fotoğrafları



yapı - müze - doha ŞUBAT 2011 - XXI 40

GELENEKSEL MÜZE DENEYİMİ Doha’da açılan Mathaf, geniş 19. Ve 20. Yüzyıl Arap koleksiyonuna geçici evsahipliği yapıyor. Daha önce açılan I. M. Pei tasarımı İslam Sanatları Müzesi’ne kıyasla daha alçakgönüllü olan yapıyı November Paynter anlattı. November Paynter

Mathaf

jean-françoıs bodın and assocıates

İslam Sanatları Müzesi 2008'de Doha'da açıldığında, Katar Müze Otoritesi'nin ilk önemli girişimi gerçekleştirilmiş oldu. Bu aynı zamanda otoritenin Katar'ı bir kültür başkentine dönüştürme amacıyla başlattığı bir dizi mimarlık, sanat ve eğitim projesinin ilkiydi. Arapçada müze anlamına gelen Mathaf, Aralık 2010 ortalarında bir grup basın ve ziyaretçiye, yılın son gününden bir önceki gün de halka açıldı. İslam Sanatları Müzesi kadar etkileyici bir girişim olan Mathaf, Doha körfezinden kentin banliyö köşelerine doğru uzanan kültürel projelerin yeni ayağını meydana getiriyor.

Mathaf, Doha Eğitim Kenti (İslam Sanatları Müzesi'nden yarım saat sürüş mesafesinde) yakınlarındaki, geceleri okul olarak işlev gören bir yapıda konumlanıyor. Fransız mimar Jean-François Bodin tarafından yeniden tasarlanan yapı, geçici olarak müze koleksiyonunu, galerileri, kütüphaneyi, eğitim odalarını ve kafeyi barındırıyor. 1840'tan günümüze altı binden fazla sayıda modern Arap sanat eserini içeren bir koleksiyona sahip Katar Müze Otoritesi'nin bu değerli işleri olabildiğince kısa sürede yerleştirmek ve paylaşmak isteği doğrultusunda geçici bir mekan oluşturuldu, kalıcı bir mekan daha sonraki bir tarihte inşa edilecek. İslam Sanatları Müzesi'nin Doha körfezinin her noktasından görülebilen göz alıcı deniz kıyısı konumuna kıyasla Mathaf, kentin ucuna doğru, çölün başlangıcının göründüğü daha gizli bir konumda.


bu sayfada solda: Kütüphane; fotoğraf: © Mathaf altta: Mathaf önündeki iş Al-Safina (Gemi); fotoğraf: © Mathaf solda altta: I. M. Pei tasarımı İslam Sanatları Müzesi; fotoğraf: © İslam Sanatları Müzesi

yapı - müze - doha

karşı sayfada Mathaf’ın avlu içindeki görünümü; fotoğraf: © Mathaf

41 XXI - ŞUBAT 2011

Müze duvarlarla çevrili bir avlunun içinde, bu da binaya girişin daha geleneksel bir deneyim olarak yaşanmasına neden oluyor. Bu deneyim, yapının alçak katlı oluşu ve basit İslami detaylarla daha da artırılıyor. Hiçbir şekilde öne çıkmaya çalışan bir yapı değil ama alçakgönüllü tasarımı büyük olasılıkla Mathaf için geçici bir yapı olarak tasarlanmış olmasından kaynaklanıyor. Yine de tek bir ifade öne çıkıyor: Binanın geri kalan konvansiyonel malzemeleriyle görsel olarak kontrast oluşturan yeni bir strüktür cephenin giriş yüzeyini tanımlıyor. Aynı zamanda müzenin dış mekanını canlandırmak için bu yüzey üzerine projeksiyon yansıtılabiliyor ve bu gerçekleştirildiğinde çöl hafif tonlarıyla bir ışık huzmesi ve sıcaklık yayılıyor.

barındırdığı işlere ev sahipliği yapıyor ama İslam Sanatları Müzesi'nin heyecan verici ortamı ve sunumlarıyla karşılaştırıldığında ise insan, Mathaf'taki aslında çok pragmatik olan düzenden ötürü sanki hayal kırıklığına uğruyor.

Yapının içindeki mekanlar net, açık ve modern. Mekanları plana çıkmaya çalışmaksızın içerisinde

Mathaf'ın geniş vizyonu kapsamında Sam Bardaouil ve Till Fellrath davet edilmiş, onlar da Arap

Mathaf'ın kurucusu olan H.E. Şeyh Hasan bin Muhammed bin Ali Al-Thani'nin koleksiyonu “Sajjil: Modern Sanatın Bir Asrı” başlığı altında sergileniyor ve her bir Arap ülkesinden 19. ve 20. yüzyıllara ait işleri içeriyor. Bunun yanı sıra aynı zamanda açılan İslam Sanatları Müzesi'nin arsası içinde başka bir geçici binada konumlanan ikinci büyük sergi, "Told/Untold/Retold (Anlatılmış/Anlatılmamış/ Yeniden Anlatılmış)" hayal gücünü harekete geçiriyor.

dünyasından gelen 23 görsel sanatçının her birinden bu sergi için yeni bir iş üretmelerini istemişler. Bu girişimin hiçbir alçakgönüllü yanı yok, içeriği ve vizyonu uluslararası sanat bienali standartlarında. Küratörler "Told/Untold/Retold"'u öyküler anlatan sanat işlerinden bir kompozisyon olarak tanımlıyorlar: Otobiyografik anlatıların ve eskiden var olana yönelik nostaljilerin harekete geçirildiği “anlatılmış” öyküler, olabilecekler üzerine kurulu hayali bir gelecek öngören “anlatılmamış” öyküler ve olmakta olanlara alternatif bir anlatım sunan “yeniden anlatılmış” öyküler. Sergi kapsamında her biri özenle yerleştirilmiş ve pek çoğu zihinde "Told/Untold/Retold" sergisinin ana fikriyle eşleştirilebilen heykeller, yerleştirmeler, videolar ve resimler bulunuyor. Bu sergi için inşa edilen hangara benzer binanın geçici doğasına rağmen mekan, böylesi bir gösteri için olabilecek en iyi senaryoyu


bu sayfada Sajjil: Modern Sanatın Bir Asrı adlı sergiden görünümler; fotoğraflar: © Mathaf

ŞUBAT 2011 - XXI 42

yapı - müze - doha

karşı sayfada üstte solda: Told/Untold/Retold sergisinden Khalil Rabah'ın Biproduct adlı multimedya yerleştirmesi üstte sağda: Told/Untold/Retold sergisinden Jeffar Khaldi'nin Fade Away adlı yağlıboya tablosu ortada solda ve ortada sağda: Told/Untold/Retold sergisinden Walid Raad'ın yerleştirmesi altta solda: Lobinin üç boyutlu çizimi, görsel: © L'Autre Image Production 2010 altta sağda: Kütüphanenin üç boyutlu çizimi, görsel: © L'Autre Image Production 2010 en altta sağda: Yapının dış mekanının üç boyutlu çizimi, görsel: © L'Autre Image Production 2010

sunuyor ve işlerin soluklanmaları için gerekli geniş boşluğa olanak tanıyor. Hassan Khan, Walid Raad ve Khalil Rabah'ın yerleştirmeleri özellikle büyüleyici. Raad'ın projesi doğrudan içinde bulunduğu bağlama -kendi işinin de bir parçası olduğu, sanat ve mimariye yönelik yerel ve belgesel ihtirasa- referans veriyor: Yerleştirmelerine eşlik eden metin panellerinin birinin üzerinde Raad, son on yıl içinde Abu Dhabi, Umman, Beyrut, Kahire, Sharjah, Ramallah ve Doha gibi kentlerde yeni sanat müzeleri, galeriler, okullar ve kültür kurumlarının artışına yönelik ilgisinden söz ediyor ve bu gelişmelerin stratejik devlet girişimlerinin sanatını nasıl meydana getirdiğini anlatarak devam ediyor. Yerleştirmesinin iki ana öğesi heykelsi ama düzlenmiş perspektifli ve yalnızca çerçeveleriyle temsil edilen bir

dizi kapı ve duvar ile kendilerini çerçeveleyen süpürgelikler ve kapı çerçeveleriyle imlenen bir dizi boş mekanı gösteren bir video projeksiyonu. Bunlar Basra Körfezi ve daha kapsamlı olarak Arap bölgesinde başlayan ve şüphesiz ki sürecek olan kültürel maratona gönderme yapmanın en ince yöntemleri. Dubai Sanat Fuarı ve Mathaf'ın açılışı gibi bu girişimlerin rekabetçi doğası açılış etkinliklerinde de fark ediliyor. Bunlar, Jeff Koons gibi açılış saatinde gelip ünlüler kutucuğuna tik atılmasını sağlayıp giden kişilerden oluşmuş belirli bir davetli listesiyle paylaşılan elit etkinlikler. Mathaf'ın açılışı için Doha'ya davet edilenlerin çoğu I. M. Pei'nin tasarladığı İslam Sanatları Müzesi'ni önceden görmemişti, bu açılış onunla tanışma fırsatını da sunmuş oldu. Şüphesiz ki içinde elyazmaları, tekstiller, seramik ve diğer eserleri barındıran bu yerine özgü ve çekici yapı, tüm ilgiyi üstüne toplamaya devam

ediyor. Hiçbir fazladan ekleme yapılmaksızın temiz hatlardan oluşan cephelerinin çok yüzlü karmaşıklığı, deniz kıyısında öylesi baskın bir varoluş sergiliyor ki Mathaf'ın geçici mekanlarının içeriği ne kadar doyurucu olursa olsun I. M. Pei'nin vizyonunu tamamlamak üzere tasarlanması gereken nihai bir yapıdan yoksun oluşu göz ardı edilemiyor. Her ne kadar “Told/Untold/ Retold” sergisinin içinde olduğu konteyner bir kutudan fazlası olmasa da içerdiği sanat eserlerinin çağdaşlığı, komşusu İslam Sanatları Müzesi'nin klasik yaklaşımını dengeliyor. “Told/Untold/Retold” yaklaşmak üzere olan ve arzulanan bir duruma vurgu yapıyor ve bunun sonucu olarak da I. M. Pei'ninki kadar parlak bir gelecek mimari vizyona yönelik iştahları kabartıyor. Bu vizyon, zaten geçerli olan durumu pekiştirerek Doha'yı artifaktlar, modern ve çağdaş sanat ile birlikte mimarlığa da ilgi duyan kültürel turistler için gerçek anlamda bir destinasyon haline dönüştürebilir.


yapı - müze - doha 43 XXI - ŞUBAT 2011

yönetim: Katar Müze Otoritesi, Katar Vakfı mimari proje: Jean-François Bodin and Associates mimari tasarım: Jean-François Bodin proje yöneticisi: Lucie Hospital yardımcı mimarlık ofisi: Burns & McDonnell (Mike Roark - Müdür, Kyle Pynn - Proje Yöneticisi) katar bölgesel yönetim: Ed Fayyad strüktür mühendisliği: Burns & McDonnell makine mühendisliği: Burns & McDonnell

elektrik mühendisliği: Burns & McDonnell koruma danışmanı: Cartel Collections inşaat mühendisi: Burns & McDonnell grafikler ve sinyalizasyon: Wolff Olins sergileme tasarımı: Sean Money asansör danışmanı: Burns & McDonnell mobilyalar: Bodin and Associates iç mekan tasarımı: Bodin and Associates / Burns & McDonnell yangın korunumu: FSC, Code and Fire Protection Consulting


yapı - okul - bursa ŞUBAT 2011 - XXI 44

fotoğraflar: Cemal Emden

İÇE DÖNÜK 2008’de Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi için açılan mimari proje yarışmasını kazanan M Artı D Mimarlık’ın önerisi uygulandı. Üzerinde konumlandığı zor topoğrafyaya kademeli kütleleriyle yanıt veren lise, içe dönük kurgusuyla öğrencilerin birbiriyle etkileşimini artırmayı hedefliyor. M Artı D Mimarlık

OTOMOTİV ENDÜSTRİSİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ

m artı d mimarlık

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Bursa Görükle’de konumlanıyor. Görükle, Rumca Kouvouklei sözcüğünden gelmekte ki bu da “yeşillik”, “mesire” anlamını taşıyor. Kelimenin bu türeyiş biçimi projenin kavramsal fikrini de etkiledi. Arazinin üst kotundan başlayan ve yaklaşık dörtte birini kaplayan zeytinlik, yerin geçmişe ait izlerini taşıyordu. Bu

zeytinlik haricinde tasarım sürecinin başında arazideki iki veri öne çıktı. Bunlar yeşil topografyadaki keskin eğim ile henüz oluşumu tamamlanmamış yapılı çevrenin varlığıydı. Bu iki veri, arazinin tek çekim alanı olan zeytinliğin korunması ve dış merkezliden çok, içe dönük bir yaşantı kurgulanması ana fikrini doğurdu. Yurt, lojmanlar, spor salonu ve 550 kişilik konferans salonu da içeren 720 öğrenci kapasiteli eğitim yapısının yoğun programı ve kısıtlı arazi koşulları nedeniyle parçalı ve kademeli bir kütle organizasyonuna gidildi. Arazideki mevcut yeşil doku olan zeytinlik ile yapının iç içe geçmesi hedeflendi.


yapı - okul - bursa 45 XXI - ŞUBAT 2011

Vaziyet planında bloklara ayrılmış parçalı kurgu, üçüncü boyutta farklı katmanlardaki programların eklemlendiği bir sosyal arter yani şeffaf bir galeri ve ardışık avlular dizisiyle birbirine bağlandı. Kentsel bir meydan gibi zengin bir yaşantı sunan bu galeri, zemin katta spor salonu ve konferans salonu, giriş katında konferans salonu, kantin gibi mekanlar, atölye ve derslikler ile beslendi.

Zeytinliğin yani yeşilin varlığını sürdürmesi isteği kütlenin konumlanmasında ve organizasyonunda etkili oldu. Bu amaçla arazi içindeki zeytin ağaçlarına dokunulmadan kütle, eğime, zeytinliğin başladığı sınıra yaslandı. Kütle kademeli olarak organize edilerek arazi eğimiyle uyumu sağlandı. Programdaki eğitim programıyla yurtların gündelik hayatı, zeytinliğin yeşil örtü olarak binanın üzerine yayılmasıyla kesitte ikiye ayrıldı. Yurt binaları zeytinliğe yönlendirildi.


Arazinin eğimiyle uyum sağlanarak, eğitim birimlerinin bitki örtüsüyle kaplanması fikri, bir yandan yeşilin sürekliliğini sağlıyor, diğer yandan barınma birimlerinin (yurt ve lojman) eğitim birimleri, sosyal ve kültürel birimlerden ayrıştırılarak, bu yeşil dokulu katmanın üzerinde zeytinliğe yönelerek konumlandırılmasına hizmet ediyor. Böylece eğitim yapısının günlük yaşantısı ile kullanıcıların özel yaşantılarının ayrıştırılması ihtiyacı da karşılanmış oluyor. (Fotoğraf: M Artı D Mimarlık)

ŞUBAT 2011 - XXI 46

yapı - okul - bursa

Henüz oluşumu tamamlanmamış yapılı çevrenin varlığı dış merkezli olmaktan çok, içe dönük bir yaşantı kurgulanması fikrini oluşturdu. Gerek kentsel yaşantının gerekse görülecek manzaranın binanın kendi iç dünyasında yaratılması kararı verildi.

Binayı içe dönük bir kurguda tasarlama kararı, günümüz çağdaş eğitim vizyonuna uygun bir şekilde bireysel beceri, yaratıcılık ve diyaloğu geliştiren, sosyalleşmeyi motive ederek öğrencilerin etkileşimini destekleyecek bol boşluklu bir iç ortam yaratılması fikrini doğurdu.


yapı - okul - bursa

Ana fikirler şeması Yapının zengin iletişim ortamı canlı renk kullanımı ile dinamik kılınmaya çalışıldı. Görsel zenginlik yapının sahip olduğu açılı form ile artırıldı.

Sosyal arter/galeride görsel bir diyalog kuruluyor; dış avlularla görsel süreklilik sağlanıyor. Kentsel sokaklar üzerinde ilerlerken bir yanda iç galeriyle, diğer yanda dış avluyla iletişim kurmak mümkün.

47 XXI - ŞUBAT 2011

Eğitim birimleri (derslik ve atölyeler), sosyal birimler (kantin ve yemekhane), kültürel birimler (çok amaçlı salon ve kütüphane) ile spor salonu galerilere ve dolayısıyla esnek, akışkan, geçirgen nitelikte galeriler ve avlular aracılığıyla da birbirlerine bağlandı.


Cephe görünüşü

ŞUBAT 2011 - XXI 48

yapı - okul - bursa

Yurt odası

Konferans salonu

Spor salonu


yapı - okul - bursa

zemin kat planı

metin kılıç 1962 yılında doğdu. 1985’te Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamladı. 1987 yılından beri kurucusu olduğu mimarlık ofisi M artı D Mimarlık’ta tasarım ve uygulama çalışmalarını sürdürüyor. Hastane, konut ve ticari merkezler üzerine çok sayıda projesi bulunuyor.

dürrin süer 1965 yılında Ankara’da doğdu. 1987 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını da aynı okulda tamamladı. 1987-2006 yılları arasında DEÜ Mimarlık Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 2007 yılından beri M artı D Mimarlık ofisinde mimarlık çalışmalarını sürdürüyor.

3. kat planı

cephe görünüşü mimari tasarım: Dürrin Süer, Metin Kılıç proje ekibi: Seden Cinasal Avcı, Merih Feza Yıldırım, Serdar Uslubaş, Duygu Ceylan Saylım, Tuğçe Şık danışman: Deniz Güner statik proje: Tamer Paker mekanik proje: Ekrem Evren elektrik proje: Namık Onmuş işveren: UİB-Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği, Bursa yüklenici: Mescioğlu İnşaat proje yeri: Nilüfer, Bursa, Türkiye proje tasarım süresi: Kasım 2008 - Şubat 2009 yapım süresi: Haziran 2009 - Ağustos 2010 inşaat alanı: 32.000 m2

kesit

kesit

vaziyet planı

49 XXI - ŞUBAT 2011

1. bodrum kat planı


yapı - ofİs - İstanbul ŞUBAT 2011 - XXI 50

fotoğraflar: Gürkan Akay

KIRIKLI PRİZMA Yapım aşamasındaki bir konut projesinin satış ofisi olarak tasarlanan yapı, hareketli cephesiyle anayoldan algılanarak bir çekim noktası oluşturuyor. TAGO Mimarlık

Tasarlanan ofis binası, İstanbul'un Ümraniye ilçesinde Üsküdar - Ümraniye bağlantı yolu üzerinde bir yamaca, cephesi anayoldan algılanacak şekilde konumlanıyor. Yapı, öncelikle kendisine komşu olan yüksek yoğunluklu konut kompleksinin tanıtım ve pazarlama ofisi olarak tasarlandı. ilerleyen dönemde yapının, inşaat şirketinin genel merkezi olarak hizmet vermesi planlanıyor. Yapı 2182 m2 kapalı alana sahip ve ikisi bodrum kat olmak üzere üç kattan oluşuyor. Zemin kat satış, yönetim birimleri ve sergi alanı olarak düzenlendi. Birinci bodrum kata örnek daireler yerleştirilirken, ikinci bodrum kat ise teknik hacimler ve otopark olarak tasarlandı.

sur yapı satış ofİsİ

tago mimarlık

Bina ait olduğu konut projesinin ilk izlenimini yaratacağından dolayı dikkat çekici bir mimari dile

sahip olmalıydı. Binanın dikkati çeken güney cephesi, cam yüzeyin önünde ikinci bir cephe olarak uzanan geometrik ahşap panellerle yapının yoldan algısını güçlendiriyor. Bu panellerdeki doluluk-boşluk etkisi güneş kontrolünü ve ses yalıtımını sağlıyor. Bu sayede iç mekanda konforlu bir ofis ortamı oluşturuyor. Bina cephesi ve ahşap paneller arasında oluşan mekan, doğal havalandırmayı sağlıyor ve açık alan gereksinimini karşılayan teraslara dönüşüyor. Yapıda doğal taş, ahşap ve cam malzeme keskin geometrik hatlarla bir araya gelerek binanın genel karakterini oluşturuyor. Aynı dile sahip peyzaj tasarımı da bu karakteri vurguluyor. Tanıtım ofisine gelen ziyaretçilerin şantiye alanını rahatlıkla görebilmeleri açısından konut kompleksine bakan kuzey cephe daha saydam olarak kurgulandı. Güney ve batı cephelerinde oluşturulan konsol yardımıyla yapı, eğimli arazide yamaçtan boşluğa doğru uzanan prizmatik bir kütle olarak tasarlandı.


yapı - ofİs - İstanbul

51 XXI - ŞUBAT 2011


mimari proje: TAGO Mimarlık tasarım ekibi: Gökhan Aktan Altuğ, Mevlüt Duymaz, Müge Eker Eryayar, Müge Turgay işveren: Sur Yapı proje yeri: İstanbul, Ümraniye proje tarihi: Mart 2010 yapım tarihi: Temmuz 2010 arsa alanı: 1139 m2 kapalı alan: 2182 m2 proje tipi: Ofis binası yapım türü: Betonarme giriş sayfasında Güney cephesi görünüşü

ŞUBAT 2011 - XXI 52

yapı - ofİs - İstanbul

önceki sayfada Yapının gece görünüşleri bu sayfada sağda ve ortada sağda: İç mekanda süren kırıklı hatlar altta: Açılı merdiven kovası altta sağda: Cephenin yakın görünüşü altta en sağda: Yapının hatlarının sürdürüldüğü peyzaj tasarımı


mevlüt duymaz 1975 yılında Niğde'de doğdu. 2000 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. 2003 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Tasarım Sorunları kürsüsünde yüksek lisansını tamamladı. 2006 yılından beri TAGO Mimarlık bünyesinde proje yürütücüsü olarak çalışıyor.

müge turgay 1978 yılında İstanbul'da doğdu. Yüksek lisans ve lisans programını İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde yaptı. İkinci yüksek lisansını 2004 yılında Milano'daki Domus Academy'nin tasarım bölümünde tamamladı. 2006 yılından bu yana Tago Mimarlık'ta çeşitli konut, satış ofisi ve alışveriş merkezi projelerinin uygulama ekibinde proje yürütücüsü olarak görev yapıyor.

53 XXI - ŞUBAT 2011

müge eker eryayar 1977 yılında Adana'da doğdu. 1998 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. 2000 yılında Marmara Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nde yüksek lisansını tamamladı. 2003 yılından beri TAGO Mimarlık bünyesinde çeşitli konut, ofis ve otel projelerinde proje yöneticisi ve genel koordinatör olarak görev yapıyor.

kesit

yapı - ofİs - İstanbul

gökhan aktan altuğ 1966’da Eskişehir’de doğdu.1987’de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 1987-1993 yılları arasında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Bina Bilgisi Anabilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1991’de İTÜ Mimarlık Fakültesi Bina Bilgisi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Bu süre içerisinde çeşitli alanlarda proje üretti ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde eserler bıraktı. 1995’te Tatsuya Yamamoto ile TAGO Mimarlık'ı kurdu.

güney cephesi görünüşü

kuzey cephesi görünüşü

zemin kat planı 1 giriş holü 2 danışma 3 galeri boşluğu 4 maket sergi yeri 5 satış birimleri 6 toplantı odası 7 iç bahçe ve oyun alanı 8 yönetim birimleri 9 wc 10 fuaye


İç mekan - ofİs - İstanbul ŞUBAT 2011 - XXI 54

YALIN FİKİRLER Polat Tower alışveriş katında konumlanan Gayrimenkul Fikirleri ofisi, yalın tasarımı ile o yalınlığı vurgulayan malzemeler ve grafik uygulamalarla öne çıkıyor. Ömer Selçuk Baz, Rahmi Uysalkan

Gayrimenkul Fikirleri yeni kurulmuş, gayrimenkul ve proje geliştirme amacıyla faaliyet gösteren bir firma. İşveren ilk görüşmelerde bir ofis düzenindense daha esnek yerleşilebilecek ferah bir mekanı tercih edeceğini belirtti. Mevcut mekan daha öncesinde bir sanat galerisi olarak kullanılmış, Polat Tower zemin katındaki alışveriş pasajının iç kısmına cephesi olan, iki katlı bir hacimdi. İç cephede yer almasından ötürü mekanın doğal ışık alması mümkün değildi.

Gayrİmenkul FİKİRLERİ OFİSİ

ömer selçuk baz + rahmi uysalkan

İşveren, zemin katta müşterilerin karşılanabileceği, oturup konuşulabilecek ve aynı zamanda çalışılabilecek

fotoğraflar: Cihan Poçan

bir düzenlemenin oluşturulmasını, birinci katta ise daha kapsamlı toplantılar, organizasyonların yapılabileceği, gerektiğinde tek ya da grup olarak çalışılabilecek bir mekan düzenlemesini istedi. Tasarımı, basit ve yalın bir mekan düzenlemesi yapmak üzere kurguladık. Temel hedefimiz dekorasyon yapmak değil, mimarinin temel prensiplerini kullanarak kolay algılanabilir, arındırılmış bir iç mekan düzenlemesi yapmaktı. Bu anlamda malzeme uygulamalarında ve seçimlerinde net ve basit ilkeler benimsedik. Zemin katta bölüntüsüz tek mekan algısını güçlendirecek düzenlemeler yaptık. Giriş, çalışma ve mutfak bölümünü mekanın tek defada algılanabilmesini zedelemeyecek şekilde ayrıştırdık. Birinci katta yine tek bir mekan algısı hedefledik.


Arka bölümde yer alan bölünmeyle ihtiyaç duyulan arşiv bölümü oluşturuldu.

Toplam 120 m2 büyüklüğünde yapılmış bu iç mekan düzenlemesi, bizim için “dekorasyon” denilen olgudan sıyrılarak, mekanı bir hacim olarak algılayabilmek ve malzemeleri doğal halleriyle tutarlı mimari kompozisyonlarda kullanabilmek adına önemli bir uygulama fırsatı oldu.

55 XXI - ŞUBAT 2011

Mekana girildiğinde masif etkisiyle beton banko tarafından karşılaşılıyor. Mekanın kalan hacmi ilk girildiği anda okunabiliyor. Arka fonda mutfak bölgesi, hemen girişte bekleme ve orta bölümde ise çalışma alanları yer alıyor. Merdiven duvara ankastre şekilde yukarıya doğru tırmanırken siyah platform da bankoyu, giriş bölgesini ve merdiveni kapsayacak şekilde tasarlandı. Merdivenlerden yukarı tırmanıldığında 450x130 cm boyutlarında beton bir masanın yüzer şekilde mekanda konumlanıyor. Beton masa sanki kenarlarına ilişmiş hareketli kesonların üzerinde duruyor. Hemen arka kısımda ise kayar kapılarla iki kanadından açılıp kapanabilen arşiv bölümü algılanıyor.

İç mekan - ofİs - İstanbul

Mekanın karakteri beyaz fon üzerine, seçilmiş temel malzemelerin kompozisyonundan oluşuyor. Bu temel malzemeler zeminde açık gri poliüretan kaplama, mobilya ve merdivende doğal dokusu ve rengiyle Afrika cevizi ahşap kaplama, giriş bölümünde bankoda ve birinci kattaki masada fiber katkılı doğal dokusu ile beton, giriş bölümünde merdiveni ve banko bölgesini tanımlayan siyah seramik kaplama ve mevcut çelik taşıyıcılar ve metal elamanların antrasit renge boyanmasından oluştu.


a-a kesiti

ŞUBAT 2011 - XXI 56

İç mekan - ofİs - İstanbul

zemin kat planı

ömer selçuk baz 1978 yılında Almanya’nın Nürnberg şehrinde doğdu. Lisans eğitimini 2002 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi’nde tamamladı. Aynı yıl Viyana Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisansa başladı. Yüksek lisans çalışmalarına paralel olarak Atelier Stelzhammer’de çeşitli mimari projelerde görev aldı. 2005’te T.C Merkez Bankası Bursa Şubesi Yarışması’nda birincilik ödülü alarak ortağı Didem Durakbaşa ile birlikte İstanbul’da Denge Mimarlık’ı kurdu. 2006-2009 arasında Uludağ Üniversitesi ve Trakya Üniversitesi’nde jüri üyelikleri yaptı. 2011 yılında kurduğu Yalın Mimarlık ile mimari çalışmalarına devam ediyor. rahmi uysalkan 1968 yılında Mersin'de doğan Rahmi Uysalkan, ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden 1991’de mezun oldu. Bunu izleyen 10 sene boyunca Viyana’da yaşayan Uysalkan, bu sene zarfında Viyana Teknik Üniversitesi’nden "Diploma Ingeneuer für Architektur" derecesini alırken, mesleki çalışma yaşamını da Bemd Stanzel, Christoph Mayrhofer ve Paolo Piva gibi önemli mimarların ofislerinde sürdürdü. 2004 yılında serbest meslek kariyerine Moskova'da başladı ve daha sonra Kiev'de çalıştı. Ağustos 2006’da İstanbul'da kendi ofisini kuran Rahmi Uysalkan, Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde misafir stüdyo yürütücülüğü de yapmaktadır.

d-d kesiti

proje adı: Gayrimenkul Fikirleri proje yeri: Polat Tower, Şişli, İstanbul işveren: Gayrimenkul Fikirleri Mülk Pazarlama Danışmanlık AŞ yapım tarihi: Haziran - Eylül 2010 iç mimari tasarım: Rahmi Uysalkan, Ömer Selçuk Baz yardımcı mimarlar: Ege Battal, Çiçek Tezer aydınlatma tasarımı: ADL Aydınlatma elektrik proje ve uygulama: Özcan Elektrik mekanik proje ve uygulama: Cemtes İnşaat Tesisat mobilya: Yeşil Mobilya - Tahir, Yakup Yeşil zemin kaplama: Akis Zemin çelik işleri: Başaranlar Mühendislik cam işleri: Sarıtaş Cam fiber beton işleri: Mavi Beton seramik - uygulama: Kalesinterflex - Kalem İnşaat hareketli mobilyalar: Derin Design proje iç mekan alanı: 120 m2

1. kat planı



PROJE - kurumsal kİmlİk ve kabİn tasarımı - uçak ŞUBAT 2011 - XXI 58

YENİLENEN UÇUŞ DENEYİMİ Türk Hava Yolları'nın yeni logo tasarımı, Business, Comfort ve Economy Class kabin tasarımları Priestmangoode tarafından gerçekleştirildi. Priestmangoode

türk hava yolları

prıestmangoode

Proje, Türk Hava Yollarına ait tüm filoların iç kabin tasarımlarının yeniden ele alınmasıyla başladı. Ortaya çıkan tasarım havayoluna ait sipariş edilmiş ve yenilenmiş Airbus ve Boeing uçaklar olmak üzere 105 yeni uçağında uygulanmış olacak. Kabin tasarımlarının yanı sıra proje, logo, kabin içi personel üniforması ve yer hizmetlerindeki check-in alanından varış yerine kadar aynı sürekliliği korudu. Günümüz havayollarının başarısı sadece iyi hizmet vermekle değil, aynı zamanda yolcularına check-in'den varış yerine kadar basit ve açık bir tasarım diliyle yansıtılan marka deneyimiyle ölçülüyor. Tasarım ofisi olarak bugüne kadar birçok havayolu için kabin tasarımı, dinlenme ve terminalde yer alan alanlar ile markanın ürünlerinin tasarımlarını gerçekleştirdik. Bu

deneyim, Türk Hava Yolları için gerçekleştirmiş olduğumuz çalışmada da son kullanıcıya kadar her alanda nelere ihtiyaç duyulduğunu, nelerin iyi hissettirdiğini anlamamıza yardımcı oldu. Bugün, Türk Hava Yolları büyük bir hızla büyüyerek küresel bir oyuncuya dönüşen sayılı havayollarından birisi. Bu yüzden de markanın bir yansıması olacak, kullanıcı için yaratılan bütün bu deneyimin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Birçok rengin, desenin, dokunun yer aldığı zengin ve renkli Türk kültüründen, özellikle de İstanbul'dan yola çıkılan bu proje, çağdaş tasarım dilinin havayolları servislerine bir uyarlanması. Yapmış olduğumuz tasarımla markanın vermiş olduğu mesaj, sunulan yüksek kaliteli hizmet ve Türkiye'nin tasarım ve kültürel alandaki mirasının yansımasının da etkisiyle yolculara aktarılıyor. Tasarımlarda özellikle başından sonuna kadar markanın kişiliğine vurgu yapan Türk Hava Yolları'nın marka rengi olan kırmızıyı tercih


PROJE - kurumsal kİmlİk ve kabİn tasarımı - uçak 59 XXI - ŞUBAT 2011

ettik. Arkası aydınlatılmış yuvarlak tasarıma sahip üç boyutlu yeni logo, geleneksel Türk mozaiklerinden ilham alan baskılı yüzey üzerinde yer alıyor. Bugünkü Türkiye'nin sembolü olan ve geleneksel Türk tekstil ve seramiklerinden esinlenilen lale deseni ise perdelerde lazer kesim olarak uygulandı. Bu teknoloji ilk defa uçaklarda kullanılıyor. Business class kabinlerinde kullanılan gri lale desenleriyle firmanın logosu kabartmalı olarak koltuklara ve baş yastıklarına işlenirken, firmanın logosunda da kullanılan kırmızı renk, kafalık ve emniyet kemerlerinde tercih edildi. Tüm Boeing uçaklarında bulunan Comfort Class'ta baskın olarak yeşil, kahverengi ve gri tonları yer alıyor. Economy Class oturma koltuklarında ise dokuz farklı renk, İstanbul'da bulunan renk çeşitliliğini ve görsel zenginliği yansıtıyor. Economy Class kabininin arka duvarında ise yine geleneksel Türk mozaik desenlerinden ilham alınarak tasarlanan beyaz inci deseni, üç boyutlu logo ve lazerle kesilmiş lale desenli perdeler yer alıyor.


giriş sayfasında Airbus S.A.S. 2010 Economy Class kabini; fotoğraf: © P. Masclet önceki sayfada üst iki sırada: Airbus S.A.S. 2010 Business Class kabininden görünümler; fotoğraflar: © P. Masclet

ŞUBAT 2011 - XXI 60

PROJE - kurumsal kİmlİk ve kabİn tasarımı - uçak

en altta: Airbus S.A.S. 2010 Business Class kabini arkadan görünüm; fotoğraf: © A. Doumenjou

bu sayfada altta solda, sağda ve ortada: Yeni üç boyutlu logo tasarımı; fotoğraflar: © A. Doumenjou en altta solda: Türk mozaiklerinden ilham alan baskılı yüzey; fotoğraf: © A. Doumenjou en altta sağda: Perdelere lazer kesimle uygulanan lale deseni; fotoğraf: © A. Doumenjou

prıestmangoode Disiplinlerarası tasarım ekibi Priestmangoode, ürün, mekan, ulaşım ve ambalaj tasarımı üzerine çalışıyor. Kingfisher Havayolu için geliştirdikleri ödüllü iç tasarımdan, Airbus A350 ve A380 için tasarladıkları konseptlere kadar, Airbus, Boeing, Lufthansa, Malaysia ve Katar Havayolları gibi dünyanın birçok önde gelen havayolu ve uçak üretici firması için uçak iç tasarımları gerçekleştiren ekibin çalışmaları geniş çaplı uluslararası sergilerde yer aldı ve pek çok ödül kazandı. Firma, Uzak Doğu, Avrupa ve Amerika için yaptıkları tasarımlarla da çok sayıda uluslararası yarışmada ödüle layık görüldü.



Ürün tasarımı - karo serİSİ ŞUBAT 2011 - XXI 62

fotoğraflar: VitrA

DOKUNuLASI KAROLAR Defne Koz'un VitrA Karo için tasarladığı üç farklı seriden meydana gelen 4D Koleksiyonu, karolar üzerinde çeşitli uygulama teknikleriyle mekanlarda üç boyutlu bir etki yaratırken kullanıcılarda da bir dokunma hissi uyandırıyor Elif Esmez

4d koleksİyonu

defne koz

ee: VitrA ile son işbirliğinizden doğan 4D Koleksiyonu'nun hikayesi nasıl başladı? Defne Koz: VitrA ile 1999 yılından beri süregelen bir işbirliğimiz var. Son projemizde VitrA, üretim olasılıklarını en iyi şekilde ortaya koyabilecek koleksiyonlar çıkarmamızı istedi. Seçilen koleksiyonlardan yarısı ilk etapta satışa geçti; diğerleri ise zamana yayılarak üretime girecek. Bu serilerde de kültürümüzü yansıtan bazı değerlerin dolaylı yoldan çağdaş yorumları yer alıyor. ee: Hayata geçen bu üç ayrı seri için hangi formlardan yola çıkıldı? dk: Seramikler genelde soğuktur; yani görsel olarak sert yüzeylerinin verdiği soğukluğu yansıtırlar. Belki bir yerde ölüdürler. Ortaya çıkan üç seriyle birlikte karoları daha sıcak, daha yumuşak yapmak istedim.

Üç boyut hissini verebilmek için farklı katmanlarda çalıştım. Üst üste gelen katmanlar, geometrik desenlerle, kimi zaman desenleri buğulaştırarak, kimi zaman da onlara gölge vererek desenleri “yaşatmak” istedim. Renkler, dokular ve gölgeler zamanla değişen ışığı her an farklı yaşama hissi veriyor. Daha yumuşak ve dokunulabilir kılmak için de sıcaklık ve yüzeylerine titreşim vermek istedim. ee: 4D Koleksiyonu'ndaki malzeme ve renk seçiminiz nasıl şekillendi? dk: VitrA ile birlikte cam kullanımını beş/altı sene önce denedik. Cam malzemeye uyguladığımız farklı teknikler ile derinlik hissi vererek üç boyutlu algının oluşmasını sağlamıştık. 4D Koleksiyonu’nda da farklı uygulama teknikleri ile katmanlar oluşturmak istedim. Aslında bahsettiğim gibi katmanlar üzerindeki şaşırtmalı desen uygulamaları, desenlerin flulaşması ya da sahte gölgelerin (alttan ya da üstten) eklenmesi ile gözün algısıyla oynadığımızı ve böylece yaratmak istediğimiz o üç boyutlu etkinin çok daha iyi hissedildiğini fark ettim.


karşı sayfada Beşgen formların hakim olduğu seri. Desenlere uygulanan gölgeli baskı karonun üç boyutlu etkisini artırıyor. bu sayfada solda: Altıgen formlardan ve bu formların tekrarlarından oluşan seri solda altta: Petek dokulu içbükey seri altta: Dalgalı formlardan oluşan rölyefli seri

Ürün tasarımı - karo serİSİ 63 XXI - ŞUBAT 2011

defne koz Çalışmalarını Şikago ve Milano’dan yürüten endüstriyel tasarımcı Defne Koz, bugüne kadar Foscarini, Leucos, FontanaArte, Sharp, Alessi, Mobileffe, Merati, Liv’it, Pirelli, Slide, Egizia, Rapsel-Nito, Gabbianelli, Cappellini, Steel, RSVP, WMF, VitrA, Authentics, Nissan, Casio, Nestle, Unilever Lipton, Arçelik, MPD, Gaia&Gino, Nurus, Derin, Megaron, J&B, Alparda Tuna ve 888 firmaları için 200’den fazla ürün tasarladı.

4D Koleksiyonu da derinlik hissi vermek, dördüncü boyutu, zaman ve hareket boyutunu yakalamak için tasarlandı. ee: Kullanıcı mekana girdiğinde nasıl bir deneyim yaşamasını istediniz? dk: Koleksiyonun amacı mekanda derinlik hissini yaratabilmek. Burada benim için iki önemli nokta var: Bakış ve dokunuş. Yapılan ürün, gözünüze öylesine hitap etmeli ki algılarken sizi biraz düşündürsün ve dokunma isteği uyandırsın. Gözlere hitap ettiklerinde bir hayatları varmış gibi hissedilsin; dokunuşa hitap ettiklerinde de dokunmasanız bile derinlik hissini, yumuşaklığı hissettirsin. Çünkü ışığa ve harekete göre bakanın bakışına göre karoların algılanmaları değişmekte. Tıpkı nerede başlayıp nerede bittiğini anlayamadığınız Anish Kapoor'un heykelleri gibi. Kullanıcıda bırakmak istediğim bu iki deneyim, sadece bu karolar için değil yaptığım diğer tasarımlar için de geçerli. Kullanıcı için sadece fiziksel bir durum sunmaktan öte, içerisinde uyandırabileceği hazza önem veriyorum.

ee: Proje süreci sizin açınızdan nasıl ilerledi? dk: Proje, bir seneden de az, dokuz ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Bana iyi bir proje tanımı geldiği zaman genelde onu projelendirme sürecim kısa sürüyor. Nitekim bu projede de aynı şekilde oldu; ardından üç kez prototipler üzerinde çalıştık. Firmanın teknik olanaklarını biliyorum, ona göre projelendiriyorum; ancak bir tasarımcı olarak yeniliklerin yapılabileceğini de biliyorum ve bu konuda inovatif girişimler adına bazen firmayı zorlayabiliyorum ancak karşınızda vizyonu geniş, istekli, dinamik ve keyifli bir ekip olunca canla başla proje üzerinde, yenilikler üzerinde çalışabiliyorsunuz. VitrA Karo da buna açık bir firma. Nitekim şimdiye kadarki birlikteliğimizi yansıtan projeler (2000 den bu yana dört koleksiyon) birbirimizi karşılıklı olarak tatmin ediyor. ee: Dışarıdan firmaya tasarım yapan bir tasarımcı ile firmanın tasarım ekibi arasındaki ilişki nasıl yürüyor? Bu durum her iki taraf için de nasıl bir deneyim? dk: Pek çok firmanın kendi bünyesinde oluşturdukları tasarım ekipleri var. Bu, kaliteli

ürünler çıkması için kaçınılmaz bir durum. Araştırma ve tasarım geliştirme bölümleri, pazarlama bölümü gibi firmanın olmazsa olmazı. Zaten bir ürünü üretebilmeniz için araştırılması, ürün olasılıklarının geliştirilmesi, ürünlerin tasarlanması, üretilmesi, pazarlanması, satılması bir zincir. Bu zinciri oluşturmadan başarı elde etmek mümkün değil. Bununla birlikte tüm dünyada olduğu gibi, dışarıdan tasarımcılar ile çalışmak da bir firmaya taze kan ve farklı bakış açısı getiriyor. Bu işbirliğinin nedeni firmanın tasarım ekibinin bu işi yapıp yapamayacağının sorgulanmasından değil, farklı bir gözle bakabilme ihtiyacından kaynaklanıyor. Belirli limitleri göz önünde tutarak, konuya alışmış gözlerle aynı üretime uzun süre bakıldığında, kimi zaman alışılagelmiş bir durumun içerisine giriyorsunuz. O yüzden dışarıdan bir göz girdiğinde farklılıkları da beraberinde getirebiliyor ve firmanın bilgi birikimiyle birleşince ortaya farklı bir çalışma çıkmış oluyor. Bazı firmalar ise bu işbirliği konusunda hala daha çekingen davransalar bile dünyada pek çok firma VitrA'da da olduğu gibi dışarıdan tasarımcıyla çalışmaya hazır.


Desmolux Bayer’in ileri teknoloji ürünleri birimi Bayer MaterialScience’ın ahşap ve mobilya kaplamaları üreticilerine yönelik olarak pazara sunduğu Desmolux ürün grubu, çok hızlı kürlenebilen (UV kürlenmeli) ve önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlayan kaplamalar üretilebilmesini mümkün kılıyor. Desmolux serisi; farklı kürlenme hızlarına sahip, yüksek kimyasal ve mekanik etkilere karşı dirençli ve serbest

çatı penceresİ

www.bayermaterialscience.com

normlarına göre üretilen çatı pencereleri dikey pencerelere oranla yüzde 50 oranında daha iyi aydınlatma imkanı sağlıyor. Dayanıklı, işlevsel, çatı aralarına kolay geçiş imkanı sağlayan çatı merdivenleri, üzerinde montaj için bırakılmış özel delikler sayesinde ahşap üzerinde tahribat yapmadan montaj imkanı veriyor. www.kilicoglu.com.tr

Lasvit Kullanım alanları otel, saray, tiyatro, restoran ve rezidans olan Lasvit firması Tepta ailesine katıldı. Lasvit ürünlerinin yüksek standardı ve kalitesi, kuşaklar boyu gelişen Çekoslovak cam zanaatı tecrübesiyle teknolojisinin, ülkenin yetiştirdiği en iyi tasarımcıların yaratıcılığıyla bir araya geliyor. Her proje için özel tasarlanan orijinal parçalar

günümüzün çizgilerini taşırken aynı zamanda klasik sanat eserlerinin zamana karşı koyan tüm özelliklerini de yansıtıyor. Lasvit ayrıca evler ve küçük mekanlar için üstün cam işçiliğiyle kristal camdan seri olarak da aydınlatma ve dekoratif malzeme üretiyor. Bu koleksiyonda; Rosa, Drops, Inside, La Perla ve Glitters serisi ürünleri yer alıyor. www.tepta.com

ŞUBAT 2011 - XXI 64

YENİ - ÜRÜN

Kılıçoğlu, kiremitte olduğu kadar çatı pencereleri ve çatı merdivenleri konusunda da garantili çözümler sunmaya devam ediyor. Kılıçoğlu Çatı Pencereleri ile çatı arası mekanlarda en yüksek seviyede ışık ve güneş isteyen kullanıcılara konforlu mekanlar yaratılırken, karanlık ve havasız çatı aralarının çehresi değiştiriliyor. Avrupa

monomer içermeyen boyalar için geliştirilen ürünleri içeriyor.Perde ya da merdane boyama sistemlerinin yanında, püskürtülerek de uygulanabilen yeni ürünler, dolgu macunu ya da son kat olarak da kullanılabiliyor. Uygulama şekli ve işlevselliğinin yanında baskı mürekkeplerine, kağıt ve folyo kaplamalarına da uygun olmaları Desmolux serisi ürünlerin çok yönlü kullanılabilmesini sağlıyor.

MultI Konfor İzocam, AB ülkelerinde sayısı 50.000’i aşan tüm amaçlara yönelik yapılarda uygulama örnekleri bulunan Pasif Evlerin bilincinin gelişmesi için faaliyetlerini sürdürüyor. Bu anlamda ısı yalıtımının hem ev hem de ülke ekonomisine sağladığı katkı ve çevre dostu nitelikler öne çıkarılıyor. Sıfır enerji gereksinimli ev yapma düşüncesiyle ortaya çıkan Multi Konfor Binalar, enerjiyi bina içinde tutan, %90 oranında enerji tasarrufu sağlayan, kendi enerjisini üretebilen çevreci bina teknolojisi. Multi Konfor Binalar

konseptiyle inşa edilen yapılarda uyulması gereken beş temel prensibin ilki ve en önemlisi ise ısı yalıtımı. Duvar, döşeme ve çatılarda yapılacak kesintisiz, yüksek kalınlıkta ısı yalıtımı enerji tasarrufu sağladığı gibi yapıda oluşabilecek hasarları önleyerek binanın ömrünü ve güvenilirliğini de artırıyor. Multi Konfor Binalarda nitelikli pencere ve doğramalar kullanılırken, ısı köprülerinin oluşumu detay çözümleriyle engelleniyor. Sızdırmazlık sağlanan yapılarda mekanik havalandırma sistemi kullanılıyor. www.izocam.com.tr



La Diva Villeroy & Boch’un yeni karo konsepti La Diva, farklı kültürlere özgü çeşitli desenlerin ve formların günümüze taşıyor. İki Red Dot Ödülü'ne sahip tasarım, duvar karolarının ve alışılmışın dışında olarak 30x90 cm boyutlarında sunulan rölyefli dekorlarının ve bordürlerinin bir diğer özelliği ise gerçek altın kullanılarak elle boyanması. Farklı kültürlerin izlerini mükemmel bir armoniyle birleştiren siyah lale desenli ve 45x45 cm boyutlarındaki sırlı porselen desenli yer karosu ise stilize mekanlarda tercih edilliyor.

YENİ - ÜRÜN

www.villeroy-boch.com

TELIS 16 RTS

Happy D

16 kanal içeren yeni Somfy Telis 16 RTS uzaktan kumanda sistemi, panjur, tente ve perde olmak üzere tüm ev uygulamalarını kontrol edebiliyor. Rahat okunabilen ve tüm bilgileri ayrıntılı olarak gösteren büyük ekranı sayesinde daha net görüş avantajı sağlayan üründe; her kanala bir isim, simge ya da numara vermek mümkün. Aynı odadaki farklı ürünler ya da aynı bina cephesindeki farklı uygulamalar tek üniteden çalıştırılabilirken, ürün grupları oluşturulduğunda ise, grup birkaç basit tıklamayla görüntülenebiliyor ve isimlendirilebiliyor.

Duravit’in Happy D banyo mobilya serisi en küçük banyoları bile rahatlama ve dinlenme alanlarına dönüştürüyor. Farklı boyut ve tasarımdaki lavabolarıyla her büyüklükteki banyonun ihtiyacına yanıt veriyor. Happy D serisinin 25 cm genişliğe sahip lavabosu yine küçük banyoları rahatlatan işlevsel ürünler olarak öne çıkıyor. Banyo lavaboları ve mobilyalarıyla uyumlu klozet seçenekleri arasında bulunan ürünleri düzgün kıvrımlarıyla farklı ihtiyaçlara cevap veriyor. www.duravit.com.tr

www.somfy.com.tr

ŞUBAT 2011 - XXI 66

CELEST™ Yarışması Elektrik tesisatı, alt yapısı, akıllı ev ve yapısal kablolama sistemleri firması Legrand, kendine güvenen tasarımcılara fırsat tanıyan bir yarışma düzenledi. Anahtar Priz Serilerinde Yeni Bir Çağ Başlıyor sloganı ile piyasaya sürdüğü yeni anahtar-priz serisi Celest™ için düzenlenen yarışmaya, birçok tasarımcı katıldı. Birinciliği kazanarak ödül alan tasarım, önümüzdeki aylarda Legrand’ın Fransa’nın Limoges kentinde bulunan fabrikasında tasarımcısı için özel olarak üretilerek tasarımcısına hediye edilecek. Yarışmada birinciliğe Sena Özeren'in, ikinciliğe Murat Postacı'nın ve üçüncülüğe Deniz Atay'ın yapmış olduğu tasarım layık görüldü. www.legrand.com.tr

ikinci

birinci

üçüncü



seramik panosu

FİRMA HABERLERİ

Türk Henkel Yapı Kimyasalları ve Yapıştırıcılar Bölümü, 1. Bodrum Buluşması’nda bayi ve müşterileri ile bir araya geldi. Bodrum, Henkel Yapı Kimyasalları ve Yapıştırıcılar Bölümü’nü bayi ve müşterileri ile bir araya getiren, önemli bir sektörel toplantıya ev sahipliği yaptı. Henkel’in, Karyalı Pazarlama ile düzenlediği 1. Bodrum Buluşması’na

Tepta Aydınlatma, merkezini Levent Aytar Caddesi’ndeki mağazasının yanındaki 24 no’lu yeni binasına taşıdı. Üç katlı 1.200 m2’lik yeni showroomda Tepta’nın bünyesindeki 25 firmanın çarpıcı ürünlerini kapsayan koleksiyonlar sergileniyor.

Kaleseramik tarafından yaptırılan ve dünyanın en büyük seramik panosu olma özelliği taşıyan Ortaköy’deki “İstanbul” isimli duvar panosu, 24 Aralık 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Kale Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı Dr. İbrahim Bodur’un katıldığı bir törenle açıldı. Ortaköy Çırağan Caddesi’nde Kabataş Kültür Merkezi karşısında yer alan duvar, dünyada ilk kez Kaleseramik tarafından, 1000x3000x3 mm boyutlarında üretilen Kalesinterflex malzemesi üzerine uygulanan “İstanbul” panosu ile renklendi. Beş ayda tamamlanan pano, Kaleseramik Sanat Danışmanı Seramik Sanatçısı Mustafa Tunçalp tarafından tasarlandı. “İstanbul” panosu 85 metre uzunluğu, beş metre yüksekliği ve 425 metrekarelik alanı ile dünyanın en büyük seramik panosu olma özelliğini taşıyor.

www.tepta.com

www.kale.com.tr

ISISAN Renex Fuarı’ndaydı

C2C'nin Öncüsü MIchael Braungart İstanbul'daydı

TEPTA ARTIK LEVENT’TE

ŞUBAT 2011 - XXI 68

Birinci Bodrum Buluşması

Türkiye’de ikinci kez düzenlenen Renex 2010 Fuarı boyunca temiz enerji alanındaki teknolojiler, Türk sanayicisi ve yatırımcısıyla buluştu. Düzenlenen panel ve forumlarla yenilenebilir enerji kaynakları ve teknolojilerinin önemi anlatıldı. Fuarda Isısan; Buderus güneş enerjisi, Buderus logavent, logatherm ve loganova ısı pompası, Daikin Altherma havadan suya ısı pompası sistemleri ve Buderus yoğuşmalı kombilerini sergiledi. Geniş ürün gamı içerisinde bulunan, aynı zamanda büyük yakıt tasarrufu sağlayan Buderus yoğuşmalı kombiler, enerji tasarrufu ve çevre koruması sağlayan güneş enerjisi sistemleri ve Daikin Altherma Havadan Suya Isı Pompası fuarda en çok ilgi gören ürünler arasında yer aldı. www.isisan.com

Desso B.V.'nin Türkiye Genel Yetkilisi Petra'nın düzenlediği Cradle to Cradle/C2C (Beşikten Beşiğe) konferansı, 13 Aralık 2010'da gerçekleştirildi. ÇEDBİK (Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği)

www.henkel.com.tr

VİKO 30. YILINI KUTLADI

Elektrik tesisat alçak gerilim firması VİKO, 30. yılı kapsamında düzenlediği basın toplantısında başarı öyküsünü ve gelecek hedeflerini anlattı. Geçtiğimiz 30 yılda büyük başarılara imza atan firma, 2020 yılına kadar sektöründe dünyanın en büyük 10 şirketi arasına girmeyi hedefliyor. Toplantıda konuşan VİKO Yönetim Kurulu Başkanı Cahit

bilgilendirme günleri kapsamında ve Vakko işbirliğiyle gerçekleştirilen konferansta Cradle to Cradle Remaking the Way We Make Things kitabının yazarlarından biri olan Prof. Dr. Michael Braungart bir konuşma gerçekleştirdi. Braungart konuşmasında “Beşikten Beşiğe” yaklaşımı hakkında bilgi verdi.

Durmaz şunları söyledi: “2006 yılında şu anda faaliyet gösterdiğimiz yeni endüstriyel tesisimizi kurduk. İstanbul Samandıra’da kurulu tesisimiz sektörün uzmanları tarafından alanında dünyanın en iyi üç tesisinden biri olarak kabul ediliyor. Elektrik enerjisinin aktarılması, kullanılması ve daha kolay sunumu amacıyla çözümler üretiyoruz. Her yıl bütçenin yüzde dördünü Ar-Ge çalışmalarına ayırıyoruz. www.viko.com.tr

YTONG 47. Yılını kutladı

ofis ve ev projesinin mobilyalarını üreten Derin Design kuruluşunun 40. yılını, Akaretler’de açılacak taze bir konsepte sahip yeni mağazasıyla karşılıyor. Derin Design koleksiyonunun ev ve ofisler için düşünülmüş mobilya tasarımlarının sergileneceği mağazada, yine dünyaca ünlü B-Line, Kundalini, Moroso, Gaia&Gino gibi markaların mobilya, aydınlatma ve aksesuarlarını da bulmak mümkün olacak.

İnşaat firması Türk Ytong Sanayi, 47. Kuruluş Yıldönümü’nü 14 Aralık günü, dört fabrikasında düzenlenen törenler ve Suada’da düzenlenen bir davetle kutladı. 47. Yıl kutlamaları çerçevesinde Pendik, Tekirdağ, Antalya ve Bilecik’te bulunan Ytong Fabrikaları’nda düzenlenen eş zamanlı törenler, videokonferans yöntemiyle canlı olarak gerçekleştirildi. Törenlerde Ytong’a uzun yıllar emek vermiş çalışanlara “Kıdem Ödülleri” verildi. Suada’da düzenlenen resepsiyonda yapımcılığını Nebil Özgentürk’ün üstlendiği ve 2013 yılında gerçekleştirilecek 50. kuruluş yıldönümü etkinlikleri için hazırlanmakta olan, Ytong belgeselinin kısa bir ön gösterimi yapıldı.

www.derindesign.com

www.ytong.com.tr

www.petratr.com

Derin, 40. yılında Akaretler’de Bugüne kadar elde ettiği uluslararası başarılarla, katıldığı fuar ve sergilerle, aldığı ödüllerle Türk tasarımının dünyadaki temsilcilerinden biri olan Derin Design, Türkiye’deki mevcudiyetine yepyeni bir adres edindi. Şubat ayında Derin Design, yaklaşık 500 metrekarelik mağaza alanıyla Akaretler’de açılıyor. Dünyada ve Türkiye’de birçok önemli

bölgedeki 13 bayisi, profesyonel müşterileri ve sektör profesyonelleri katıldı. Türk Henkel ve Karyalı Pazarlama yöneticilerinin konuşmacı olarak yer aldıkları toplantıda, Henkel Yapı Kimyasalları ile Karyalı Pazarlama arasındaki distribütörlük anlaşması ve stratejik işbirliği de duyuruldu. Karyalı Pazarlama, 2011 yılından itibaren Bodrum - Milas bölgesinde Henkel Yapı Kimyasalları ürünlerinin ana dağıtıcısı olarak faaliyet gösterecek.



yeni ürün - pisuar ŞUBAT 2011 - XXI 70

SUSUZ TEMİZLİK Creavit'in yeni ürünü Susuz Pisuar, özel kartuşu sayesinde su kullanımını sıfıra indiriyor. Dünyanın geleceğini tehdit eden en önemli tehlikelerden biri olan susuzluk probleminin önüne, alınacak tedbirler ve kullanılacak tasarruflu ürünlerle geçmek mümkün. Bu nedenle Creavit, suyun yaşam için ne kadar önemli olduğu düşüncesinden hareketle susuz pisuarı üretti. Sistem sayesinde artık boşa akıtılan suyu durdurmak mümkün, özel kartuşu sayesinde su kullanımını sıfıra indiriyor. İsviçre teknolojisinin ürünü kartuş, 8000 kullanım sonrası yenisiyle değiştiriliyor. Ömrü dolan kartuş ise tek hamlede değiştirilebiliyor. Böylece yılda ortalama 180 ton su tasarrufu sağlanmış oluyor. Kullanım esnasında sıvı, pisuarın içinde yer alan valf sayesinde sadece boru içine akıyor ve bu sayede de kötü kokuların dışarı çıkışı engellenmiş oluyor. Kullanıcıya ve doğaya tam destek sağlayan yeni Susuz Pisuar, kokusuz, susuz, hijyenik, çevreci özellikleriyle, düşük montaj ve bakım maliyetleriyle dikkat çekiyor.

pisuar kartuşu



ŞUBAT 2011 - XXI 72

REFERANS PROJE - KAPI VE PENCERE

ASAŞ Kuruluşundan günümüze istikrarlı büyüme ivmesini her koşulda sürdürmeyi başaran Asaş Grup altında, Asaşalu markasıyla alüminyum ekstrüzyon profil üretim tesisi, Asaşpen markasıyla PVC profil üretim tesisi, Naturalbond markasıyla alüminyum kompozit panel üretim tesisi, Naturoll markasıyla alüminyum panjur üretim tesisi, Rescara markasıyla giydirme cephe ve kapı-pencere sistemleri, Aludes markasıyla da endüstriyel ürün tasarımı bölümlerini bünyesinde barındırıyor. Müşteri beklentilerini iyi analiz ederek özellikle nihai ürüne yönelik beklentileri karşılayacak şekilde mekanik işlem hattını geliştiren firma, her türlü kesme, delme, bükme, CNC işleme, kaynak, montaj gibi taleplere cevap verecek teknolojik ekipmanlara sahip. Kayıpların analizi, katma değersiz işlerin ortadan kaldırılması, ekipmanların etkinliğinin artırılması, sıfır arıza, sıfır kaza, sıfır kusur, sürekli gelişme anlayışının benimsenmesi gibi konularda sistematik çözümler ortaya koyan ve tüm iş süreçlerini kapsayan, Asaş’ın strateji ve hedeflerine ulaşmada en uygun sistem olduğuna karar verilen Japonya kökenli TPM (Toplam Üretken Bakım - Total Productive Maintenance) 2005 yılı sonundan beri alüminyum profil üretim fabrikasında uygulanıyor. www.asasalu.com.tr • Çağlayan Adliye Binası, İstanbul • Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Merkezi - Sabiha Gökçen Havaalanı, İstanbul • Antalya Havaalanı, Antalya (altta) • Kayseri Forum, Kayseri • İstoç, İstanbul • Punta İş Merkezi, İzmir • Acıbadem Hastanesi, Eskişehir • Lova Otel • Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Binası, Tekirdağ • Boğaziçi Üniversitesi Yurt Binası, İstanbul



ÇUHADAROĞLU

REFERANS PROJE - KAPI VE PENCERE

İSO 9001, QUALANOD, QUALICOAT ve TSE Belgesi sahibi Çuhadaroğlu Alüminyum Sistemleri, tüketici ihtiyaçları doğrultusunda ilklere ve en iyilere imza atıyor. Firma, alüminyum cephe, kapı-pencere, mimari uygulama sistem profilleri, her türlü ham ve yüzey işlemli alüminyum profil cephe kaplama sistemleri, özel sistem serileri, otomatik kapılar, cam kapı aksesuarları, kapı kapatıcı mekanizmalar, alüminyum aksesuarları, kompozit cephe, kaplama sistemleri, yangına, kurşuna, hırsıza karşı dayanıklı doğrama sistemleri ve bombaya dayanıklı cephe sistemleri alanlarında hizmet veriyor. Çuhadaroğlu Alüminyum Sistemleri, Yüzey İşlemleri tesisinde satinaj, polisaj, zımparalama gibi ön işlemlerin yanı sıra alüminyum profil üretimi, delme, kesme, frezeleme ve aksesuar üretimi gibi mekanik işlemler de yapıyor. DIN normlarına uygun profilleri ve aksesuarları da tüketicisine sunan firma; müşteri ve bayilerine sunduğu hizmetle birlikte, bünyesinde yapılan AR-GE çalışmalarıyla daha geniş bir ürün yelpazesi yaratmayı hedefliyor. www.cuhadaroglu.com.tr • Sabancı Center, İstanbul, 1991 (ortada sağda)

• Elit Residence, İstanbul, 2000 • Prizma İş Merkezi, Almanya, 2001 (üstte solda)

• Türkiye İş Bankası, İstanbul, 2001 (üstte sağda)

• Fenerbahçe Stadı, İstanbul, 2002 • Semapa Ilot, Fransa, 2004 • Campus De Jussieu, Fransa, 2006

ŞUBAT 2011 - XXI 74

(altta)

• Swissotel Grant Efes, İstanbul, 2007 • Ambasador Otel, Antalya, 2008 • Marriott Otel, İstanbul, 2008 • Sueno Golf Otel, Antalya, 2008 • Acıbadem Hastanesi, İstanbul, 2009 • Nuh'un Gemisi Otel, Kıbrıs, 2011



ŞUBAT 2011 - XXI 76

REFERANS PROJE - KAPI VE PENCERE

İTO KİLİT 1954 yılında kurulan İTO Kilit, Türkiye’de sektörün önde gelen emniyet ve güvenlik ürünleri sağlayıcısı konumunda. Düzce’de bulunan fabrikasında kapı hırdavatı, silindir, asma kilit, master anahtar sistemleri, kapı hidrolikleri ve panik çıkış kilitleri üretim yapan firma; ürünleri ve hizmetiyle, emniyetli, güvenli ve üretken ortamlar yaratan global lider Ingersoll Rand Security Technologies (Güvenlik Teknolojileri) bünyesine dahil oldu. Ürün gamında hastane kilitleri, otel tipi kilitler, elektronik kilitler, elektromanyetik kilitler, panik çıkış kilitleri, kapı hidrolikleri, rozetli paslanmaz çelik ve antibakteriyel kapı kolları, çekme kolları, menteşeler, yer tipi ve duvar tipi stoperler gibi kapı aksesuarları ve biyometrik giriş kontrol sistemleri gibi ürünler yer alıyor. alıyor. Düzce’de bulunan fabrika, Ingersoll Rand tarafından 2006 yılı başında “Mükemmel Üretim Merkezi” olarak seçildi. Fabrika, Briton markalı mekanik kilit, panik çıkış kilitleri ve kapı hidroliklerinin ana tedarikçisi konumunda ve Avrupa’da bulunan diğer Ingersoll Rand Security Technologies markalarının da tedarik merkezi olarak çalışıyor. İTO Kilit ürünleri Orta Doğu, Avrupa ve Balkanlar’daki birçok ülkeye ihraç edilirken Türkiye’de çok önemli dağıtım kanallarında satılıyor. www.itokilit.com.tr • ABB, İstanbul • Koç Sistem, İstanbul • Mars Entertainment Group (Mac Kanyon), İstanbul • Mars Entertainment Group (Mac Panora), Ankara • Mars Entertainment Group (Mac G-Mall), İstanbul • Mars Entertainment Group (Mac Bebeköy), İstanbul • Mars Entertainment Group Sinema İşletmeleri, 13 farklı ilde • Mybilet Bilgi İletişim sistemleri, Ankara • Renewa Spor Merkezi, Ankara • Samsun Eti Bakır Tesisleri, Samsun • Trio Hillside Club, İstanbul • 870m Zirvekent Spor Kompleksi, Ankara



MODERN ELEKTRONİK 25 yıldır Türk tüketicisine seçkin elektronik markalarıyla hizmet veren Modern Elektronik, kapı görüntüleme ve güvenlik sistemlerinin markası Siedle'ın 2005 yılından bu yana temsilciliğini üstleniyor. IF, red dot ve Good Design gibi dünya çapında sayısız tasarım ödülü kazanmış Siedle sistemleri, teknoloji, güvenlik ve kullanım kolaylığını estetik tasarımlarında buluşturuyor. Seçkin konut ve ofis projelerinde Siedle’ın site güvenliği, parmak izi kullanarak üst yönetim ofis erişimi, bina içi ve dışı iletişim, video ve görüntü kaydıyla giriş kontrolü ve yönlendirme için ürünleri tercih ediliyor. Firmanın modüler ve kişiselleştirilebilen tasarım anlayışı sayesinde, ürünler projelerin ihtiyaçlarına göre şekillendirilerek yapılara entegre ediliyor. Ayrıca kullanılan malzemelerin kalitesi ve zamana meydan okuyan tasarımları sayesinde, Siedle mimari projelerin yıllarca yeni kalmasına yardımcı oluyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 78

REFERANS PROJE - KAPI VE PENCERE

www.modern.com.tr • Bosch Ofis, Bursa • Güvercinlik Hava Üssü, Ankara • İngiltere Konsolosluğu, Ankara • İsviçre Konsolosuğu, Ankara • Kayseri Hava Üssü, Kayseri • Maya Residence, İstanbul • Media Markt Ofis, Eskişehir • Medina Turgul DDB, İstanbul • midek / mingü, İstanbul • Mustafa Öney Ofisi, İstanbul • Niveco Armona Denizcilik, İstanbul • Orva İlaç Ofis, İzmir • Pelican Hill Evleri, İstanbul (en üstte solda)



SARAY ALÜMİNYUM Otuz yılı aşan tecrübesiyle pencere-kapı, sürme, giydirme cephe, güneş kırıcı sistemleri ile alüminyum kompozit panel ve Saray Cotta gibi mimari sistemleri geliştiren firma, aynı zamanda sanayi ve mühendislik için yüksek kalitede alüminyum profil üretimi yapan lider yerli firmalardan biri. Saray Alüminyum, geliştirmekte olduğu mimari sistemler sayesinde yapılar için gerekli olan çözümleri hızlı ve ekonomik bir biçimde kullanıcılara sunuyor. Toplam 70.000 m2 kapalı alanda üretim yapan firma, Türkiye'nin en büyük 300 sanayi firması içerisinde yer alıyor. Sektörünün ihracat birincisi olarak 45 ülkeye mal tedarik ediyor. Saray Alüminyum, gelişmiş Ar-Ge departmanı ve sahip olduğu ileri teknolojiyle her türlü mimari yapıya çözüm sunmayı hedefliyor. Tasarladığı her ürünü mimari bir değer olarak gören firma, ürünlerinde ve sunduğu hizmette tam kalite anlayışıyla en iyisini sunmak için çalışıyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 80

REFERANS PROJE - KAPI VE PENCERE

www.saray.com • ASO, Ankara 2008 (üstte sağda) • EPDK, Ankara 2009 • Portakal Çiçeği, Ankara, 2009 (üstte solda)

• Divan Hotel, İstanbul, 2010 • Firello Çorlu Evleri, Çorlu, 2010 • Ginza Lavinya, İstanbul, 2010 • Kuyumcukent, İstanbul, 2010 • Pelican Mall, İstanbul, 2010 • Autopia, İstanbul, 2011 • Ginza Corner Saray, İstanbul, 2011 • Akasya, İstanbul, 2010-2011 • Yeşil İnşaat-İnnovia, İstanbul, 2010-2011



SCHÜCO 1951 yılında Almanya’da kurulan sistem firması Schüco; pencere, kapı, cephe, kış bahçesi ve güneş enerjisi teknolojisi lider üreticisi; inşaat ve renovasyon pazarının tüm alanlarında ise anahtar oyuncu konumunda. Türkiye’de 1999 yılında temsilcilik ofisi kurulan Schüco Türkiye’nin şirketleşmesi 2001 yılında gerçekleşti. Schüco Türkiye’nin satış ve pazarlama faaliyetleri arasında; Alüminyum ve PVC doğramalar, alüminyum cephe, kış bahçesi, alüminyum villa kapıları, güneş enerjisi sistemleri yer alıyor. Markanın ürün gamında özellikle alüminyum cephe ve doğrama sistemleri dikkat çekiyor. Schüco Pencere Sistemleri ise Schüco cepheler ile entegre edilerek birçok farklı kullanım ihtiyacına ve mimari gerekliliğe hizmet edebiliyor. Genel Merkezi İstanbul'da bulunan Schüco Türkiye’nin Çatalca Serbest Bölge’de ve Haramidere’de lojistik merkezleri, İzmir ve Ankara’da büroları, Bakü’de de Türkiye’ye bağlı olarak faaliyet gösteren bir ofisi yer alıyor.

ŞUBAT 2011 - XXI 82

REFERANS PROJE - KAPI VE PENCERE

www.schueco.com.tr • Antares AVM, Ankara • Anthill, İstanbul • Calista Hotel&Spa, Antalya (altta) • Emek İş Merkezi, Ankara • Esentai Residence, Kazakistan • Hotel Ibis, Gaziantep • IBA, Azerbaycan • Levent Loft, İstanbul (üstte sağda) • Mashattan, İstanbul (ortada sağda) • Merit Lefkoşa, Kıbrıs • Moscow City Plot 10-9-4, Rusya Nish, İstanbul • İstanbul Sapphire, İstanbul (üstte solda) • TV Kulesi, Türkmenistan • Titanic Hotel, İstanbul (ortada solda)



ŞUBAT ajandasI ... - 28 Şubat

"perform.lab" Tasarım Çalışmaları Sergisi

Beykent Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencilerinin, dönem sonu öğrenci çalışmaları “perform.lab” isimli sergi kapsamında

Beykent Üniversitesi, Şişli, İstanbul

www.beykent.edu.tr

İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi, Yeşilköy, İstanbul

www.itf-imob.com/

Salon İKSV, İKSV, Şişhane, İstanbul

www.iksv.org

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Karaköy, İstanbul

www.mimarist.org

Yapı-Endüstri Merkezi, Fulya, İstanbul

www.yem.net

İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy, İstanbul

www.bmtrada.com.tr/

Taksim Hill Otel, Taksim, İstanbul

www.cedbik.org

İstanbul Modern Müzesi Tophane, İstanbul

www.iksv.org

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Büyükçekmece, İstanbul

www.unicera.com

İFO İstanbul Fuar Hizmetleri, Şişli, İstanbul

www.asansoristanbul.com

Electrolux, İsveç

www.electroluxdesignlab.com

LightBreaker, LightCore, VerticalLiquid, Minerva, JointExtention, EnigmaKinetic başlıklı 1/1 ölçekte üretilen altı yüzey konstüksiyonu ve atölye boyunca üretilen diğer yüzey çalışmalarının 1/5 ölçekte maketleri izlenebilir.

1- 5 Şubat

7. İstanbul Mobilya Fuarı İMOB 2011

İMOB 2011’in katılımcı profilinde modern, klasik, eskitme ve modüler mobilya, yatak ve yatak odaları, koltuklar, sandalyeler ve kanepeler, bebek - genç odaları ve mobilya aksesuarları yer alıyor.

3 Şubat

Açık Platform

Uluslararası İstanbul Tasarım Bienali hazırlık sürecinde, tüm sektörel konuların, tartışmaların ve fikirlerin paylaşılacağı bir "açık platform" buluşması gerçekleştiriyor. Buluşmanın, sektöre emek veren, sektörden beklentisi olan herkesin, paylaşmak istediklerini İstanbul Tasarım Bienali ekibine aktarabilecekleri bir ortam yaratması bekleniyor.

7 - 28 Şubat

Carlos Ferrater: Peyzaj ve Geometri

İspanya'nın en önemli mimarlarından biri olan Carlos Ferrater'in en önemli çalışmalarından oluşan sergisi Cervantes Enstitüsü'nün işbirliğiyle açılıyor.

10 Şubat

WOHA Konferansı

WOHA’nın kurucu ortakları Wong Mun Summ ve Richard Hassell, saat 19.00’da gerçekleşecek olan konferansta deneyimlerini paylaşıyor.

11 Şubat

19 - 26 Şubat

Yangına Dayanıklı Ahşap/ Çelik/Kompozit Kapıların Tasarımı ve Zorunlu Testler Semineri

Seminer, 5. Uluslararası İstanbul Kapı Fuarı kapsamında

ÇEDBİK LEED Eğitimi

Eğitimin amaçları arasında, katılımcılara LEED Değerlendirme

düzenlenecek olan ve kapı sektöründe uygulanan/uygulanacak mevzuatlar ile uyulması gereken zorunlu standartlar ve yönetmelikler hakkında üreticileri bilgilendirme amacını taşıyor.

ajanda

sistemini açıklamak, konu hakkında bilgi vermek ve LEED Green Associate sınavına hazırlamak yer alıyor.

25 Şubat

İstanbul Tasarım Bienali Etkinlikleri: Alexander von Vegesack Semineri

18:00'de İstanbul Modern'de gerçekleşen seminer tasarımla ilgilenen herkese açık. Ücretsiz olarak gerçekleşen seminer hakkında bilgi ist.designbiennial@iksv.org adresinden

Şubat 2011 - XXI 84

alınabilir.

2 - 6 Mart

Unicera - 23. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı

23. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı, Türkiye'nin önde gelen sektörlerinden biri olan seramik sektörünün en geniş katılımcı kitlesine sahip fuarı.

27 Mart (son başvuru)

4. Uluslararası Asansör Tasarım Yarışması

AYSAD ve İstanbul Fuar Hizmetleri tarafından, ETMK İstanbul Şubesi desteğiyle, Asansör İstanbul Fuarı etkinlikleri kapsamında düzenlenen yarışma, asansör sektörü ve asansör kullanıcıları için katma değeri yüksek, yenilikçi ürünlerin geliştirilmesini amaçlıyor.

1 Mayıs (son başvuru)

Electrolux Design Lab 2011

2011’de dokuzuncu kez gerçekleşecek uluslararası tasarım yarışması Design Lab, lisans ve lisansüstü endüstriyel tasarım öğrencilerini geleceğin ev aletlerine “Akıllı Hareketlilik” kazandırmaya çağırıyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.