Her hallerinden belli; sabahı zor etmiş çocuklar, rengârenk bayramlıklar, şekerler, çikolatalar, tatlılar… Küçükler el öperken, büyüklerin dilinde hayır duaları. Bayram yine köylerde bayram…
s02 Çocuklara kurban nasıl anlatılmalı?
s05 Köyde o eski bayramlar…
s05 Kurbanın dini hükmü
Allah (c.c), Kevser Süresi’nde Hz. Peygamber’e hitaben “Rabb’in için namaz kıl, kurban kes.” diye buyurmuştur. Hz Muhammed (s.a.v) de kurban kesmeyi hiç ihmal edip terk etmemiştir.
Bayramlar, çocukların en mutlu olduğu günlerdir. Bayramlıklar giyilir, büyüklerin elleri öpülür, duası alınır ve harçlık toplanır… Peki insanlığın sevgi ve yardımlaşma ile birbirine yaklaştığı Kurban bayramı, çocuklara nasıl anlatılabilir?
s07
ET HAKKINDA HER ŞEY!
Ömür Akkor
Kırmızı etin yoğun olarak tüketildiği Kurban Bayramı’nda sofralarımızı etli yemekler donatıyor. Peki etli yemekler nasıl yapılır? Et yemekleri yaparken nelere dikkat edilmelidir? Selçuklu Mutfağı üzerine yazdığı kitabıyla dünyanın en prestijli ödülünü kazanan ünlü şef Ömür Akkor sorularınızı cevaplıyor.
İLK GÖÇ EDENLER ANLATIYOR
FRANSA’DA ESKİ
BAYRAMLAR -
Fransalı Türkler 40 yıl önce Kurban Bayramı’nı nasıl yaşıyordu? Kurbanlık koyun arayanlar nereden buluyor, kurbanlar nasıl taşınıyor ve nerelerde kesiliyordu? Paris’e ilk göç eden aileler 40 yıl önce
yaşadıkları kurban bayramlarını Zaman France’a anlattı. 1970’li yıllarda kurban kesen Abbaskulu Özdemir ve Ernebi-Hanife Atolgan Ailesi Kurban Bayramı’nda yaşadıkları zorlukları paylaştı. VEDAT BULUT’UN YAZISI SAYFA 06’DA
Fransa’nın kurban elçileri dünyanın dört bir yanında
-
Fransalı Türkler, Kurban Bayramı’na sayılı günler kala dünyanın dört bir tarafına hayır götürmeye hazırlanıyor. Fransalı Türklerin kurban bağışlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için çalışan Motif ve Espoir yardım dernekleri, bu yıl da birçok ülkeye yardım götürecek. SAYFA 08’DE
bayramözel
ZAMAN FRANCE GAZETESİ’NİN ÜCRETSİZ BAYRAM İLAVESİDİR. 11 - 17 EKİM 2013
bayramözel
02 11 - 17 EKİM 2013
Çocuklara kurban nasıl anlatılmalı? -
Bayramlar, çocukların en mutlu olduğu günlerdir. Bayramlıklar giyilir, büyüklerin elleri öpülür, duası alınır ve harçlık toplanır… Ramazan Bayramı’ndan farklı olarak bu bayram bir de günler öncesinden alınan kurbanlar kesilir. Peki insanlığın sevgi ve yardımlaşma ile birbirine yaklaştığı Kurban bayramı, çocuklara nasıl anlatılabilir?
Birlik, beraberlik, sevgi ve yardımlaşmayla kalplerin birbirine yaklaştığı bir Kurban Bayramı daha geliyor. Bu bayramda yapılacak en büyük ibadetin kurban kesmek olduğunu Peygamber Efendimiz (sas) ‘İnsanoğlu, Kurban Bayramı günü Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olamaz.’ sözleriyle anlatıyor. Anne-babaların kurbanda aklına takılan soru ise şu: “Çocuğuma kurban kavramını nasıl anlatırım?” İlahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in güzel bir hikâye üslubu ile anlatılmasının doğru olacağını belirtirken, uzman psikolog Farika Teymur Artır, çocuklara yaşına uygun ve programlı verilen dini eğitimin bu soruyu cevaplandıracağı görüşünde. Prof. Ay, eğitimci ve ebeveynlerin çocuklara kurban ibadetinden bahsetmeden önce konu hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olmaları gerektiğini vurguluyor. “Yaşanan bu hadiseyi tatlı bir üslupla, hikâyeleştirerek anlatmak bile çocuklar için ‘Neden kurban kesiyoruz?’ sorusuna cevap olmaya yeter.” diyen Prof. Ay, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve diğer peygamberlerin isimleri ve hayat hikâyeleri ne kadar bilinirse, kurban kavramının da çocuğa o kadar yakın olacağını aktarıyor. İlahiyatçı Mehmet Emin Ay, “Zira çocuk, kurbanı çok sevdiği peygamber Hz. İsmail’in hayatına karşılık cennetten gönderilmiş bir hediye olarak görüyor ve sevgi, minnet duyabiliyor. Böylece çocuğun canlılara merhamet duygusu da kaybolmuyor. Allah’ın emri olduğunu düşünüyor ve kabul etmesi kolay oluyor.” şeklinde konuşuyor. Uzman psikolog Farika Teymur Artır ise kurbanın çocuklara anlatılmasında doğru din eğitiminin önemini vurguluyor. Artır, aile içi din eğitiminde ebeveynin çocukla birlikte ibadet etmesi ve manevi ortamlarda birlikte olmasının etkili olduğunu kaydediyor. “Sahip olduğu nimetlerin devamı için Allah’a şükretmeye ve dua
laşma duygusunu anlatmak için Kurban Bayramı bir fırsat. Bayramın sosyal boyutu anlatılırken Kurban Bayramı’nda koyun, inek gibi hayvanların kesilerek yardıma muhtaç insanlara dağıtılıp yardım edildiği ifade edilmeli. Bu yaştaki çocuk yararlı gıdaları öğrenmeye başlıyor. Et yemenin insan sağlığı için önemli olduğu, bazı hayvanların insanların besin ihtiyacını karşılamak için yaratıldıkları ve kesim esnasında canlarının yanmadığı anlatılabilir. Koyun keçi gibi kurban edilen bu hayvanların kendilerini besleyen ve kurban eden insanlara sağlık kazandırdıkları için mutlu oldukları söylenebilir.
etmeye alışmış çocuk, kurban ibadetini anlayacaktır. Kurbanı bir canlıyı öldürmek olarak anlamayacaktır.” diyen uzman psikolog, çocuğun kurbanı bir canlının öldürülmesi olarak algılamaması için gördüğü bütün güzelliklerin Allah’tan geldiğinin farkında olması gerektiğini aktarıyor. Farika Artır, bu noktada anne-baba ve yetişkinlere de büyük sorumluluklar düştüğünü söylüyor. Çocukların duyduklarını ve gördüklerini doğru yorumlayabileceği altyapı oluşmadan, kurban, ölüm gibi açıklanması güç kavramların anlatılmasının olumsuz etkiler bırakabileceğini dile getiren Artır, “Ebeveyn öncelikle çocuğun sorduğu sorulara yaşına ve kişisel özelliklerine uygun cevaplar vermeli. Onların anlayacağı somut ve net açıklamalar yapmalı.” diyor.
Çocukta Allah inancının temeli 3 yaşında atılıyor! 0-3 YAŞ çocuklarda kavramların yerleştiği bir dönem. Kurban Bayramı kavramının yerleşmesi de diğer kavramlar gibi anne, babanın tutumlarını izlemesi sonucu oluşacağından bayram ziyaretlerine önem verilmeli. Bayramda anne-baba ve akrabaların mutluluğunu gören çocuk, bayram sevincini paylaşırken birlik ve beraberlik duygusunu yaşar. Çocuk küçük hediyelerle sevindirilmeli. Çocukta Allah inancının temeli 3 yaşında sorulan sorulara verilen cevaplarla atılır. Böylece ileriki yıllarda Allah için kurban kesildiği söylendiğinde, bunu anlaması Allah’a iman duygusu ile mümkün olacaktır. 3-6 YAŞ arası çocuğa, paylaşma ve yardım-
7-12 YAŞ döneminde çocuk, hayat ve ölüm kavramını kazanmaya başlıyor. Bu dönemde çocuğa Allah’ın emriyle koç, koyun gibi hayvanların kurban edilerek etlerinin ihtiyaç sahibi kişilere dağıtılacağı uygun bir dilde anlatılmalı. Müslümanların kurban ibadetiyle sevap kazandığı söylenmeli. Bu yaşlarda kurbanın hayat nimetine şükür için kesildiği, Hz. İbrahim’e kurban etmesi için koç gönderildiği uygun bir dille anlatılabilir. Hikâyeler çocukların bazı kavramları daha iyi öğrenmesini sağlar. Bu hususta çocuğun kişisel özellikleri ile birlikte duygusal gelişimi de dikkate alınmalı. Bu yaştaki çocuklardan kurban eti dağıtma konusunda yardım istenebilir. Kurban kesimi küçük yaşta çocuklara izletmek doğru değildir. 9 yaşından sonra isterse izletilebilir. Anne-baba çocuğun gelişim düzeyine uygun olarak kurban kesimi hakkında açıklama yapmamış ve çocuk beklemediği bir anda kesime tanık olmuşsa bu, çocukta psikolojik travma etkisi yapabilir. Hassas, ürkek, duygusal yapıda olan çocuklara özellikle dikkat edilmeli. Yaşı kaç olursa olsun kurban kesimi zorla izletilmemeli. Anne-babanın çocuğun duygularını hafife alarak “Zaten ölecekti, ne var bunda büyütülecek?” demesi, çocuğu ihmal ederek hiç açıklama yapmaması çocuk üzerinde olumsuz izler bırakır.
bayramözel 03
1 1 - 1 7 E K İ M 2 0 1 3 ZAMAN FRANCE
Kurban, Allah (c.c.)’ın rızasını elde etmek ve O’nun yakınlığını kazanmak amacıyla boğazlanan hayvana verilen addır.
İnsanlık tarihi boyunca hemen her millet ya da din mensupları, aralarında farklılıklar olsa da kendilerince değer ve kıymet atfeden şeyleri kurban etmişlerdir. Zira kurban, insanlık tarihiyle başlayan bir ibadet tarzıdır. Kuran’da Allah’a yaklaşmak amacıyla kurban sunmanın, insanlıkla birlikte başladığı da açık bir şekilde ifade edilmektedir.
Kurban insanlık tarihiyle başlar -
Kurban, kelime olarak Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey anlamına gelir. Dini bir terim olarak ise “ibadet maksadıyla belli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Başka bir tanımla Allah (c.c.)’in rızasını elde etmek ve O’nun yakınlığını kazanmak amacıyla boğazlanan hayvana verilen addır. Bu ve benzeri düşüncelerle kurban kesmek, hemen her dinde mevcut olan bir ibadet şeklidir.
İnsanlık tarihi boyunca hemen her millet ya da din mensupları, aralarında farklılıklar olsa da kendilerince değer ve kıymet atfeden şeyleri kurban etmişlerdir. Zira kurban, insanlık tarihiyle başlayan bir ibadet tarzıdır. Kur’an’da Hz. Adem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir. Habil ve Kabil’in sunduğu kurban bu ibadet şeklinin Kur’an–ı Kerim’in ihbarıyla Hz. Adem (aş)’den beri, yani insanlığın var olduğu günden bu yana mevcut olduğu bilinmektedir. Kur’an’ın bu mevzudaki ifadesi şu şekildedir:
NAMAZ VAKİTLERİ
Teşrik tekbirlerini unutmayalım
“Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku. Hani onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi de, ikisinden birininki kabul olunmuş, öbürününki kabul olunmamıştı.” (Maide, 5/27) Görüldüğü gibi ayet, Allah’a yaklaşmak amacıyla kurban sunmanın, insanlıkla birlikte başladığını açık bir şekilde ifade etmektedir. Bu mevzudaki rivayetlere göre, ayette kabul edildiği belirtilen kurban Habil’e aitti ve sunulan kurban ise bir koçtu. Kabul edilmeyen kurban
-
ise Kabil’e aitti ve onun sunduğu kurban da ekindi. Bundan çıkarılacak bir başka mana ise, ilk dönemlerde kurban sunmada önemli olan kurbanın vasfı değil, bu yolda yapılan hareket tarzıdır. Zira, genel manada kurbanda ön plana çıkarılması gereken de takva yönüdür. Cenab–i Hakk’ın da, “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ancak sizin takvanız ulaşır.” (Hacc, 22/37) şeklinde bildirdiği üzere onunla Cenab–ı Hak katında elde edilecek kurbet ayrı bir ehemmiyeti haizdir.
lerde (teşrik günlerinde) zikrediniz.” buyurulmuştur. Teşrik tekbirinin aslı; Hz. İbrahim’den rivayet edilen şu olaydır: Cebrail (as) Allahû Teâla (cc)’nın ihsan buyurduğu kurban ile Hz. İbrahim (as)’e geldiği zaman; Hz. İsmail’i kurban etme hususunda acele edeceği endişesi ile “Allahû Ekber, Allahû Ekber” diye nida etmiştir. Hz. İbrahim, Cebrail’i görünce “La ilâhe illâ’llahû va’llahû Ekber” diyerek cevap vermiştir. İşte teşrik tekbirleri, bu teslimiyeti ifade eder.
Teşrik tekbirlerine arefe günü; sabah namazından sonra başlanır. Kurban Bayramı’nın dördüncü gününün ikindi namazına kadar (ikindi namazı da dahil) yirmi üç vakit “farz namazların hemen arkasından” getirilir. Teşrik tekbiri şu şekildedir: “Allâhû - Ekber, AllâhûEkber, Lâ ilâhe illâllâhu Vallâhu Ekber, Allâhû Ekber ve li’llâhi’l-Hamd” Teşrik günlerinde alınan tekbirler vaciptir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’ı sayılı gün-
PARİS
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
BORDEAUX İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
ORLEANS
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
CAEN
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:16 06:18 06:19 06:21 06:22 06:24 06:25
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:31 06:33 06:34 06:35 06:36 06:38 06:39
09:21 09:19 09:18 09:16 09:15 09:13 09:12
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:19 06:20 06:22 06:23 06:25 06:26 06:27
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:27 06:28 06:30 06:31 06:33 06:34 06:36
STRASBOURG İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
ANNECY
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
LIMOGES
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
MARSEILLE İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
05:55 05:56 05:58 05:59 06:01 06:02 06:04
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:04 06:05 06:06 06:08 06:09 06:10 06:12
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:23 06:25 06:26 06:27 06:29 06:30 06:31
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:09 06:10 06:11 06:12 06:13 06:15 06:16
LYON
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
RENNES
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
LILLE
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
MACON
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:09 06:10 06:12 06:13 06:14 06:16 06:17
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:33 06:34 06:36 06:37 06:39 06:40 06:42
09:34 09:33 09:31 09:30 09:29 09:27 09:26
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:11 06:13 06:15 06:16 06:18 06:19 06:21
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:09 06:10 06:11 06:13 06:14 06:15 06:17
METZ
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
MULHOUSE İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
VALENCE
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
BEZIERS
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:01 06:02 06:04 06:05 06:07 06:08 06:10
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:09 06:11 06:12 06:13 06:15 06:16 06:17
11.10.2013 12.10.2013 13.10.2013 14.10.2013 15.10.2013 16.10.2013 17.10.2013
06:17 06:18 06:20 06:21 06:22 06:23 06:24
08:01 08:03 08:04 08:06 08:07 08:09 08:10
07:39 07:41 07:42 07:44 07:45 07:47 07:48
07:48 07:49 07:51 07:52 07:53 07:55 07:56
07:46 07:48 07:49 07:51 07:52 07:54 07:55
13:44 13:44 13:44 13:43 13:43 13:43 13:43
13:23 13:22 13:22 13:22 13:22 13:21 13:21
13:34 13:34 13:34 13:34 13:33 13:33 13:33
13:29 13:29 13:28 13:28 13:28 13:28 13:28
16:38 16:36 16:35 16:33 16:32 16:30 16:29
16:17 16:15 16:14 16:12 16:11 16:09 16:08
16:33 16:32 16:30 16:29 16:28 16:26 16:25
16:22 16:20 16:19 16:17 16:16 16:14 16:13
19:15 19:13 19:11 19:09 19:07 19:05 19:03
18:54 18:52 18:50 18:48 18:46 18:44 18:42
19:08 19:07 19:05 19:03 19:01 18:59 18:58
18:59 18:57 18:55 18:53 18:51 18:49 18:48
20:35 20:33 20:31 20:29 20:27 20:25 20:23
20:14 20:12 20:10 20:08 20:06 20:04 20:02
20:28 20:27 20:25 20:23 20:21 20:19 20:18
20:19 20:17 20:15 20:13 20:11 20:09 20:08
09:43 09:41 09:40 09:39 09:37 09:36 09:35
09:50 09:49 09:48 09:46 09:45 09:44 09:43
09:33 09:32 09:31 09:29 09:28 09:26 09:25
09:49 09:48 09:47 09:46 09:44 09:43 09:42
05:57 05:59 06:00 06:02 06:03 06:04 06:06
08:09 08:10 08:11 08:13 08:14 08:15 08:17
07:43 07:44 07:46 07:47 07:48 07:50 07:51
08:16 08:18 08:19 08:21 08:22 08:24 08:25
07:40 07:42 07:43 07:44 07:46 07:47 07:49
13:56 13:56 13:55 13:55 13:55 13:55 13:55
13:29 13:29 13:29 13:28 13:28 13:28 13:28
14:00 14:00 14:00 14:00 13:59 13:59 13:59
13:24 13:24 13:24 13:24 13:23 13:23 13:23
16:56 16:55 16:53 16:52 16:51 16:49 16:48
16:28 16:26 16:25 16:23 16:22 16:21 16:19
16:55 16:54 16:52 16:51 16:49 16:48 16:46
16:20 16:18 16:17 16:15 16:14 16:12 16:11
19:31 19:29 19:27 19:26 19:24 19:22 19:20
19:03 19:01 18:59 18:58 18:56 18:54 18:52
19:32 19:30 19:28 19:26 19:24 19:22 19:20
18:56 18:54 18:52 18:51 18:49 18:47 18:45
20:57 20:56 20:54 20:52 20:51 20:49 20:47
20:23 20:21 20:19 20:18 20:16 20:14 20:12
20:52 20:50 20:48 20:46 20:44 20:42 20:40
20:16 20:14 20:12 20:11 20:09 20:07 20:05
09:36 09:35 09:34 09:32 09:31 09:30 09:28
09:46 09:45 09:44 09:42 09:41 09:40 09:39
08:02 13:46 08:03 13:46 08:05 13:46 08:06 13:45 08:08 13:45 08:09 13:45 08:11 13:45
08:02 08:04 08:05 08:06 08:08 08:09 08:10
08:00 08:02 08:04 08:05 08:07 08:09 08:10
07:47 07:48 07:50 07:51 07:52 07:53 07:55
13:49 13:48 13:48 13:48 13:48 13:47 13:47
13:41 13:41 13:41 13:41 13:40 13:40 13:40
13:34 13:34 13:34 13:33 13:33 13:33 13:33
16:41 16:40 16:38 16:37 16:35 16:34 16:32
16:47 16:46 16:44 16:43 16:42 16:40 16:39
16:32 16:30 16:28 16:27 16:25 16:23 16:22
16:34 16:33 16:31 16:30 16:29 16:27 16:26
19:18 19:16 19:14 19:12 19:10 19:08 19:06
19:23 19:21 19:19 19:17 19:15 19:14 19:12
19:10 19:08 19:06 19:04 19:02 19:00 18:58
19:09 19:07 19:05 19:04 19:02 19:00 18:58
20:38 20:36 20:34 20:32 20:30 20:28 20:26
20:43 20:41 20:39 20:37 20:35 20:34 20:32
20:30 20:28 20:26 20:24 20:22 20:20 20:18
20:36 20:34 20:32 20:30 20:29 20:27 20:25
09:38 09:37 09:35 09:34 09:33 09:31 09:30
09:28 09:27 09:25 09:24 09:22 09:21 09:19
09:50 09:49 09:48 09:46 09:45 09:44 09:43
09:30 09:28 09:27 09:25 09:24 09:23 09:21
08:12 08:14 08:15 08:17 08:18 08:20 08:22
07:44 07:45 07:46 07:47 07:48 07:50 07:51
07:49 07:50 07:51 07:53 07:54 07:55 07:57
07:52 07:53 07:55 07:56 07:57 07:58 07:59
13:55 13:55 13:55 13:54 13:54 13:54 13:54
13:32 13:32 13:32 13:31 13:31 13:31 13:31
13:34 13:34 13:34 13:34 13:33 13:33 13:33
13:41 13:41 13:40 13:40 13:40 13:40 13:39
16:48 16:46 16:45 16:43 16:42 16:40 16:39
16:35 16:33 16:32 16:31 16:29 16:28 16:27
16:32 16:31 16:29 16:28 16:27 16:25 16:24
16:43 16:42 16:40 16:39 16:38 16:37 16:35
19:26 19:23 19:21 19:19 19:18 19:16 19:14
19:09 19:07 19:05 19:03 19:02 19:00 18:59
19:08 19:06 19:04 19:02 19:01 18:59 18:57
19:17 19:15 19:14 19:12 19:10 19:09 19:07
20:46 20:43 20:41 20:39 20:38 20:36 20:34
20:33 20:31 20:29 20:28 20:26 20:25 20:23
20:28 20:26 20:24 20:22 20:21 20:19 20:17
20:41 20:40 20:38 20:36 20:35 20:33 20:32
09:40 09:39 09:37 09:36 09:35 09:33 09:32
09:23 09:21 09:20 09:18 09:17 09:15 09:13
09:36 09:34 09:33 09:32 09:30 09:29 09:28
09:19 09:18 09:16 09:14 09:13 09:11 09:10
bayramözel 04
1 1 - 1 7 E K İ M 2 0 1 3 ZAMAN FRANCE
Hz. İbrahim, evlat konusunda imtihanı, İsmail’ini bebek yaşta kuş uçmaz kervan geçmez bir mekanda yapayalnız bırakırken vermişti. O ateşe düşerken “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.” demiş, Rabb’i ile irtibatına halel getirmesi muhtemel duyguların kalbine girebileceği gedikleri Allah’ı kendisine vekil kılarak tıkamıştı.
Kurban bize Hz. İbrahim (a.s)’ın kulluğunu anlatır Biz kurbanlarımızı keserken kutsal mekanlar hacıları ağırlıyor olacak. Onların “lebbeyk”leri arşı kucaklarken, kurbanı vesile kılanların kazançlarını ise engin rahmetiyle Allah verecek. Biz tekbirlerle kurbanlarımızı keserken Mina, hacılarımızı ağırlıyor olacak. “Arafat vakfesi” ile günahlarından arınmış, “Müzdelife” ve “Meşarü’l Harâm”da zevk aldıkları duygularla doyduktan sonra, teslimiyetin Hz. Halilürrahman boyutunu canlandırmaya namzet olmuş, değişik renk ve ırklardan milyonlarca insan aynı duygu ile tekbir getirerek Mina’ya akacak. Hacc’a gidememiş müminler, tekbirleriyle semayı çınlatıp, dar mekanda canlandırdığı manayı dünya ölçeğine taşıyacak-
lar. Ve gökkubbe, kucağını, “İnsanlar içinde haccı ilan et. Gerek yaya olarak gerek yorgun develer üzerinde vadiler aşarak sana gelsinler.” Hacıların verdiği “lebbeyk allahümme lebbeyk...” cevabıyla doldurarak, İbrahimi kulların çağrısının, aradan binlerce yıl dahi geçse tesirini kaybetmeyeceğine, kainat çapında, bir kere daha şahitlik edecek. Nefsimize, “Sakin terk-i edepten...” diyerek Hz. İbrahim Efendimiz’in ihlas, tevekkül ve teslimiyet şahikası hayatının “Mina”daki tezahürünü seyre çalışacağız. Halilürrahman’in Rabbi’nden niyazımız, ateşin vücudunu yaladığı esnada, “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.” burcunda hayatını sürdüren dostları arasına bizleri de almasıdır. Hz. İbrahim, küçük bir çocukken
annesi Hacer’le birlikte “ekin bitmez bir vadi”ye bıraktığı oğlu İsmail ile alakalı bir rüya görür. Rüyasında oğlunu kurban etmesi gerektiği kendisine ifade edilmektedir. Hz. İbrahim, ilk günkü rüyanın rahmani mi yoksa şeytani mi olduğunu tefrik edemez. Buna “terviye” denilir. İkinci gece yine aynı rüyayı görünce rahmani olmadığını kesin olarak bilir. Bu güne “arefe” denilir. Üçüncü gece yine aynı rüyayı görünce artık oğlunu kurban etmesi gerektiğini iyice anlar. Bu güne de “nahr” denilir. Kendi açımızdan olayı değerlendirecek olursak ortada açıklaması çok zor bir imtihan bulunmaktadır: Emri yerine getirmek veya oğul sevgisiyle ihmale yönelmek. İkinci şık Hz. İbrahim için muhaldi. O evlat konusunda imtihanı, İsmail’ini
bebek yaşta kuş uçmaz kervan geçmez bir mekanda yapayalnız bırakırken vermişti. O ateşe düşerken “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.” demiş, Rabb’i ile irtibatına halel getirmesi muhtemel duyguların kalbine girebileceği gedikleri Allah’ı kendisine vekil kılarak tıkamıştı. İş tebeyyün edince Halilürrahman teslim olurdu. Ve öyle yaptı. İsmail’ini yanına alıp, onu kurban edeceği mekana doğru yürümeye başladı. Bundan sonrasını Kur’an’dan takip edelim: “Oğlu İsmail kendisi ile yürüyecek yaşa ulaşınca İbrahim ona dedi ki: Oğlum ben rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum. Sen ne dersin bu işe? İsmail, “Babacığım sen emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.” dedi. İkisi de Allah’ın emrine uydular. İbrahim kurban etmek üzere oğlunu yere yatırdı. O sırada biz nida ettik: “Ey İbrahim! Sen rüyanda emrolunana uydun. İyilik yapan ve iyi kullukta bulunanları işte biz böyle mükafatlandırırız. Muhakkak ki bu apaçık bir imtihandı. Ona oğlu yerine büyük bir kurbanlık koç gönderdik. Daha sonra gelenler arasında ona güzel bir nam nasip ettik. İbrahim’e selam olsun.” (Kur’an; 37/102-109) Kendisini aşan olaylarla karşılaştığı zaman tevekkül ve teslimiyet içinde vazifesini yapanlar, Allah’ın lütuflarına doğru yol almaya başlamışlardır. Önlerindeki engeller, İsmail’in kurban edilmesinin istenmesi gibi sadece bir sınama vasıtasıdır, diye düşünebilir miyiz? Bu sorunun en doğru cevabını, her birimiz, kendi vicdanımızdan alırız herhalde. İşte Arafat’da arınmış ve Mina’ya doğru, çıktığı gece yürüyüşünde rengarenk sırlara açılmış vicdanlar, bizim ifade etmeye çalıştığımız olayın ötesinde daha kim bilir neler fısıldayacak hacılarımızın kulaklarına. Ve onlar da Hz. İsmail’in tevekkül içinde yattığı topraklara kurbanlarını yatırırken İbrahimi kulluğun okyanusuna doğru açılacaklar. Mina’nın çıkışında, şeytanların taşlandığı mekanın yanı başındaki mescit belki de milyonlarca hacıdan çok azının gözüne ilişecek. Medine’den gelen müminlerin Hz. Peygamber’e gizlice biat ettiği yere yapılan bu mescit bugün bile adeta o gecenin gizliliğini temsil ediyor gibi durmaktadır. Milyonlar yanı başından akıp geçerken o da, ensar soluklu sadaları duyarak terk edilmişliğini giderecek. Ve hacca gidememiş olsa da bulunduğu yerden kurban vesilesiyle Rabb’e samimi duygularla yönelenlerin ne kazandığını sadece Allah bilecek.
8 - 15 AĞUSTOS 2013
bayramözel 05
ZAMAN FRANCE
KÖYDE O ESKI BAYRAMLAR…
Her hallerinden belli; sabahı zor etmiş çocuklar, rengârenk bayramlıklar, şekerler, çikolatalar, tatlılar… Küçükler el öperken, büyüklerin dilinde hayır duaları. Bayram yine köylerde bayram…
-
Kurbanın dini hükmü
-
Allah (c.c),Kevser Süresi'nde Hz. Peygamber'e hitaben “Rabb'in için namaz kıl, kurban kes.” diye buyurmuştur. Hz Muhammed(s.a.v) de kurban kesmeyi hiç ihmal edip terk etmemiştir. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefi mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müçtehit imamlara göre vacip, fakihlerin çoğunluğuna göre muekket sünnettir. Kurban kesmenin fıkhi açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefi mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müçtehit imamlara göre vacip, fakihlerin çoğunluğuna göre muekket sünnettir. Hanefiler, Kur'an'da Kevser Süresi'nde Hz. Peygamber'e hitaben “Rabb'in için namaz kıl, kurban kes.” buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Her ne kadar bazı alimler ayetteki “venhar” ifadesinden, “kurban kes” mânâsinin çıkmayacağını; bunun “göğsünü kıbleye döndür, ellerini boğaz düzeyine kaldırıp iftitah tekbiri al” mânâsına geldiğini bildirseler de, hem Allah Rasulü'(sas) nun uygulamaları, hem de “Maddi imkanı olduğu halde kurban kesmeyen mescidimize sakin yaklaşmasın.”, “Kurbanlarınızı büyük kesiniz. Şüphesiz onlar sıratta sizin bineklerinizdir.”, “ Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vaciptir.” gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Peygamber Efendimiz (sas) hiç ihmal edip terk etmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların Kurban Bayramı'nda kurban kesmesini vacip görürler. Sünnet olduğunu ileri sürenler ise, Kur'an'da bu konuda açık bir emrin bulunmayışındandır. Peygamberimiz'in (sas) de sürekli yapmasından dolayı sünnet oluşu görüşüne varmışlardır.
Kimler kurban kesebilir? Kurban kesebilmek için aranan şartları şöyle sıralanmıştır: 1- Müslüman olmak. Çünkü kurban bir ibadettir. Bununla ancak Müslümanlar yükümlü tutulabilir. 2- Akıllı ve buluğa ermiş olmak. 3- Yolcu olmamak, mukim olmak: Misafir olana kurban düşmez. 4- Zengin olmak: Zengin olmayan kurban kesemez. Kesse de nafile olarak kesebilir. Yalnız buradaki zenginlerden maksat, zekat verecek olan değil, sadaka–i fıtrî verecek olanlardır. İkisi arasındaki fark ise şöyle açıklanabilir: Zekat verilmesi için, elde bulunan malın üzerinden tam bir yılın
geçmesi gerekmektedir. Sadaka–i fıtır ya da kurbanda ise öyle bir şart yoktur. Eline bayramın üçüncü günü de para geçse ve zengin olsa ona kurban kesmek vacip olur. Çünkü o anda itibar, vaktin çıkışınadir. Evveli önemli değildir. Aynı şekilde, ilk günü fakirleşse ona da kurban düşmez.
Kurbanın kesim vakti Kurban, Zilhicce ayının 10., 11. ve 12. günleri kesilebilir. Yani bayramın 1., 2. ve 3. günü, güneş batımına kadardır. Tabii ki, efdal olanı ilk gün kesmektir. Ama 3. gün güneş batmadan eline kendini zengin edecek kadar para geçse, kurban kesmesi gerekir.
Kurban keserken dikkat edilecek hususlar Kurbanlar kıbleye karşı yatırılarak “Bismillahi Allahu Ekber.” diyerek kesilir. Kurbanı, elinden geliyorsa sahibi kesmelidir, değilse uygun gördüğü bir Müslümana kestirmeli ve kendisi de başında bulunmalı. Yalnız kurban sahibinin besmelesi yeterli olmaz; onu kesenin besmeleyi getirmesi şarttır. “Bismillahi Allahu Ekber.” demelidir. Besmele kasten terk edilirse, hayvanın eti yenmez, haram olur. Fakat unutarak terk edilirse, böyle kesilen hayvanın eti yenir. Çünkü unutarak yapılan kusurlar bağışlanmıştır. Kurban kesen kimse hayvana eziyet etmemeye dikkat etmeli. Bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır.
Kurbanı bayıltarak kesmek caizdir Kurban veya etlik hayvan keserken önce hayvanı bayıltmak, uyuşturmak, böylece acı duymasını asgariye indirmek, sonra boğazlamak caizdir; önemli olan kalp atışları durmadan ve bu mânâda ölüm gerçekleşmeden hayvanı boğazlamaktır. Hadislerde, kesilecek hayvana eziyet edilmemesi emredilmistir.
Çevre temizliğine önem verilmeli Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de kurban kesiminde çevrede görüntü kirliliğine sebep vermemektir. Özellikle son yıllarda insanların inancından kaynaklanan bir ibadete saldırmak isteyenler, açıktan açığa vuramasa da hayvan sevgisiyle veya çevre kirliliğine sebebiyet vermekten dolayı sık sık eleştiride bulunmaktalar. Bu tür saldırılara fırsat vermemek için kurban kesen kimselerin, kestikleri yerlerin temizliğini yapmaları veya şehirlerde belediyeler tarafından hazırlanan yerlerde kurbanlarını kesmeleri son derece önemlidir. Yöneticilerin de insanların bu ibadetini gönül rahatlığıyla yapacağı ortamı hazırlamaları gerekir.
Zamanın da aslında bir ‘zaman’ı olduğunu, öyle anlamaksızın akıp geçmediğini hissettirir insana köy yerleri. Arıları kıskandıracak tempoda çalışmaya da vakit vardır, eş dost bir araya gelip iki lafın belini kırmaya, paylaşmaya, yardımlaşmaya da... Vaktin bereketinden gelen kültür zenginliği midir bilinmez, bayramın neşesi de hâlâ köy yerlerinde saklıdır. Köyde geçirdiğiniz bir bayram gününden sonra ‘nerde o eski bayramlar?’ sorusuna verecek bir cevabınız vardır artık mesela. ‘Köyde o eski bayramlar’ dersiniz içten bir kabullenişle. O halde “Bayramın neşesi mi kaldı?” diye serzenişte bulunanlara bir nebze heyecan olsun duasıyla başlayalım bu yazıya. Bayram tatil bilinip de herkesin köşesine çekilmediği, huzurunun uykuya teslim edilmediği, 90’ına merdiven dayamış ninelerin ‘çocuklar kapımdan şekersiz dönmesin’ diye evinden bir adım öteye gitmediği bir ortama yolculuk edelim… Bizler şehir yerlerinde belki yine “nerede o eski bayramlar” diyeceğimiz bir bayrama hazırlık yaparken, köyde bayram havasına çoktan girildi. Nasıl mı? Günler öncesinden kasaba ya da ilçeye inildi, evin çocukları baştan aşağı giydirildi. Kıyafetler tahta dolaplarda bayram sabahını bekleyedursun, mutfaklar da çoktan hareketlendi. Belki hala elektrikli fırınların girmediği evlerde tatlılar odun ateşinin közlediği ocaklarda pişirildi. Yufkalar bayram misafirleri düşünülerek çokça açıldı, yüksekçe bir köşeye dizildi... Ve nihayet bayram sabahı geldi çattı. Şimdi köyde hava nasıldır dersiniz?
ŞEKER TOPLAMA TURU Belki şehirde yaşayan çocukların uyanmamak için nazlandığı saatlerde köyün minikleri ilk şeker toplama turunu çoktan bitirmiştir. Hatta o gün sabah horozuyla yarış etmişlerdir. Horozlar köylüyü uyandırmak için ilk narasını attığında, çocuklar da annelerine seslenmiştir “Bayramlıklarımı artık giyeyim mi?” diye. Babalar bayram namazından çıkıp da köyün mezarlığına yöneldiğinde çocuklar da şeker toplama turuna
çıkmıştır. Evet, köylerde değişmeyen âdetlerden biridir kabir ziyaretleri. Kimilerinde arefe günü ikindi namazından sonra, kimilerinde bayram namazı çıkışında köyün mezarlığı ziyaret edilir. Bayramın ruhu biraz da sıla-ı rahimde gizliyse bu ruh, köyün ölmüşlerine de toplu dualarla hissettirilir. Çocuklar turlarını tamamlayadursun, büyükler kahvaltı için evlerine çekilir. Ama o gün kahvaltılar da bayrama özeldir. Toplu gruplar halinde köyün büyüklerinin evinde hep beraber yemekler yenir. Şimdi bütün köy ile bayramlaşma ve şeker toplama sırası artık büyüklerde. Öyle ya, kim demiş bayram sadece çocukların diye! Köyde yediden yetmişe herkes içindir bayram, neşesi herkes için birdir onun. Geçtiğimiz yıl Karaman’ın Ayrancı ilçesine bağlı Çatköyü’nde bayram sevincine şahit olduğumuz 85 yaşındaki Makbule Çat’a kulak verelim mesela. Artık yaşlandığı için vaktinin çoğunu oğlunun evinde geçirse
de bayram günü evinden ayrılmadı Makbule Nine. Torunları ısrarla çağırsa da onlara edecek bir çift lafı vardı: “Bayram günü kapı mı kapatılırmış!” O, yalnızca yemek için oğlunun evine gidiyordu. Tabii giderken şeker tabağını yani bayram ikramını yanında taşıyordu. Çünkü bayram onun nezdinde paylaşımın, muhabbetin, akrabalığın, komşuluğun hakkının verilmesi gereken çok özel bir gündü. Yaşı 85 olsa da bu hâlâ onun gerçeğiydi… Makbule Nine’nin bakış açısı ve köyde geçen bir bayramdan sonra dilimize gelen şuydu: “Bayramı yaşadım sanırdım köyde bayram sabahına şahit olana kadar.” Farkı neydi peki köydeki bayramın çocukluğumuzdan beri şehirde geçirdiklerimizden? Birkaç tutam heyecan, bir gönül dolusu paylaşım, alabildiği kadar birliktelik vardı. Ve bunların hepsi aynı kazanda saatlerce kaynatılmış, her taşımda bayram kokusu köyün dört bir yanına yayılmıştı…
1 1 - 1 7 E K İ M 2 0 1 3 ZAMAN FRANCE
bayramözel 06
Bugünün bayramlarını 40 yıl önceki bayramlar ile kıyaslayan Atolgan ailesi, ilk bayramların yalnızlık içinde buruk geçtiğine değiniyor.
Fransa’ya ilk göç eden Türk ailelerin Kurban hikayeleri “Bayram günü kesecek kurban bulamadık”
HABER VEDAT BULUT
Fransalı Türkler 40 yıl önce yaşadıkları kurban bayramlarını Zaman France’a anlattı. 1970’li yıllarda kurban kesen Abbaskulu Özdemir ve Ernebi-Hanife Atolgan Ailesi Kurban Bayramı’nda yaşadıkları zorlukları paylaştı.
Fransalı Türkler 40 yıl önce Kurban Bayramı’nı nasıl yaşıyordu? Kurbanlık koyun arayanlar nereden buluyor, kurbanlar nasıl taşınıyor ve nerelerde kesiliyordu? Fransa’ya çalışmak için gelen binlerce Anadolu insanı, göçün ilk yıllarını ‘Çaresizlik Yılları’ olarak değerlendiriyor. 1970’li yıllarda fransızca bilmeyen, sürücü belgesi ve arabası olmayan ilk nesil göçmenleri kurban bayramlarında ne gibi zorluklar bekliyordu? Bu soruları Fransa’ya gelen ilk ailelere sorduk.
Paris’te yaşayan Ernebi Atolgan 1968 yılında Fransa’ya gelen ilk Türklerden. Kurban bayramında kurbanlık koyun arayan Atolgan, o yıl bayramlarının zehir olduğunu ifade ediyor. Beş arkadaş bayram namazının ardından bir arkadaşlarının “Daha ucuz kurbanlık koyun var.” demesi üzerine Orly Havaalanı yakınlarında bulunan çiftliklerde kurban aramaya koyuluyor. Sabah kahvaltı bile yapmadıklarını belirten Ernebi Atolgan, gece 23’e kadar eve dönemediklerini belirterek, “Arkadaşımıza uyduk. 5 koyun ararken sadece bir koyun bulabildik. Gezmediğimiz çiftlik kalmadı. Eve döndüğümde eşim ağlıyordu. O yıl kurban kesemedik ailemizi de boşu boşuna endişelendirdik.” ifedelerini kullandı. Camilerin çoğalması ile artık kurban konusunda rahatladıklarını dile getiren Atolgan, 15 yılı aşkın bir süredir, kurbanlık koyunlarını evinin yakınlarında bulunan mezbahanede vekalet vererek kestiriyor.
“Hav hav oui, mee mee non!” Abbaskulu Özdemir, Fransa’ya 1970 yılında geldiğini ve ilk yılların günümüze kıyasla çok zor geçtiğini belirtiyor. Bugün 83 yaşında olan Özdemir, “Dil bilmez, iz bilmezdik’’ dediği yıllarda yaşadığı ilk Kurban Bayramı anısını Zaman France ile paylaştı. Çok zahmetli bir uğraşıdan sonra kurbanlık bir koyun bulduklarını belirten Özdemir, o zamanın parası ile kurbanlık koyun için 100 Frank verdiklerini fakat asıl sorunun kurbanı aldıktan sonra başladığını söylüyor. Bekar evlerinde kalan iki arkadaş olarak ilk yıllarda çevrelerinde, sürücü ehliyeti olan ya da arabası olan kimsenin olamdığını dile getiren Özdemir, “Evimizden kilometrelerce uzaktayız. Tek ulaşım aracımız otobüsler. Fakat otobüs şöförü koyunla otobüse girmemize izin vermiyor.’’ dedi. Bir arkadaşına bir de koyuna baktığını belirten Özdemir, kızgınlıkla arkadaşına seslenerek, “Kucağında köpekle oturanlar var. Köpek pis hayvandır. Koyun ise kurbanlık mübarek hayvan. Biz köpeği evimizin içine asla sokmayız ama siz kucağınızda taşıyorsunuz. Köpekler otobüse biniyor da koyunlar neden binmesin dedim. Ama gel gör ki ne ben ne de arkadaşım bu dediklerimi Fransızca söyleyebildi.’’ Çaresizlik içinde sadece koyun ve köpek sesi çıkararak “ Hav hav oui (evet), mee mee non (hayır)? pourquoi (neden)? diye sorduk.’’ dedi.
“İlk kurbanımızı ormanda kestik!’’ Bütün çabalarına rağmen otobüse binemeyen Özdemir ve arkadaşı, koyunla yol ortasında kaldıklarını söylüyor. Yakınlarda bir ormanlık arazide koyunu kesmeye karar verdiklerini dile getiren Özdemir, “Kurbanımızı kestik. Yüzdük ve eştiğimiz kuyuya postunu ve iç organlarını gömdük. Fakat suyumuz yok. Elllerimiz üstümüz başımız kan içinde. Polis yakalasa söyleyecek tek kelimemiz yok. Zaten Fransızca da bilmiyoruz.’’ ifadelerini kullandı. Ellerini toprak ile temizlemeye çalıştıklarını belirten Özdemir, koyunu poşetlere sığacak şekilde parçaladıklarını ve tekrar otobüse bindiklerini bu defa da poşetler-
“Bayram sabahları Türk radyosu dinlerdik”
Paris’e 1968’de gelen Abbaskulu Özdemir, satın aldıkları ilk kurbanlık koyunu toplu taşıma araçlarıyla evlerine getirmeye çalıştıklarını anlatıyor.
den kan damladığını gören yolcuların rahatsız olduğunu aktarıyor. İki durak sonra otobüsten geri indiklerini belirten Özdemir, “Baktım olacak gibi değil biz bu poşetleri ağaçlara asalım dedim. İlk kurbanımızı poşetler ile ağaca astık. Kanı akması için karanlık çökene kadar ormanda saklanarak bekledik.’’ ifadelerini kullandı. Yaşadıkları çileden sonra bir daha kendi elleriyle kurban kesmediğini dile getiren Özdemir, çocuklarını ve eşini Fransa’ya getirene kadar, Arap kasaba vekalet verdiğini söylüyor. Her yıl kurban kestiğini belirten Özdemir, ailesini Fransa’ya getirdikten sonra tekrar kurbanlık koyun alarak kendisinin kestirdiğini aktarıyor. Son yıllarda artık evlerinin bahçesinde torunları ile birlikte kurban kesen Özdemir ailesi eski kurban bayramlarını 83 yaşındaki dedeleri Abbaskulu Özdemir’den dinliyor.
Eşinin yeni ehliyet aldığını belirten Hanife Atolgan, “Sabah kahvaltı bile yapmadan çıktılar. Kurbanı kesip geleceğiz dediler. Fakat gece oldu eşim hala yok. O zamanlar da telefonda yok. Kesin başlarına birşey geldi, kaza yaptılar sandım oturdum ağladım.’’ dedi. Eskiden haberleşme imkanlarının olmadığını hatırlatan Atolgan, ilk yıllarda elinden radyoyu düşürmediğini ve bayram sabahları radyodan bayram programlarını dinlediğini aktardı.
1970’lerde bayramlarımız buruk geçerdi Bugünün bayramlarını 40 yıl önceki bayramlar ile kıyaslayan Atolgan ailesi, ilk bayramların yalnızlık içinde buruk geçtiğine değiniyor. 1970’li yılları ‘çaresizlik yılları’ olarak değerlendiren Hanife Atolgan, “Bayramlarda 3 farklı dönemi de yaşadık. İlk yıllarımız çok yalnız geçti. Bir iki aile ile birlikte bayram yapıyorduk. İstesek de gidip gelemiyor, birbirimizden haberimiz olmuyordu.” dedi. İlerleyen dönemlerde Fransalı Türklerin bu yalnızlıktan çok bıktığını dile getiren Atolgan, ‘‘Uzun bir dönem bayramlarımız şölen havasında geçti. Büyük tencerelerde kavurmalar yapardık. Gelenin, gidenin hesabı olmazdı. Bütün aileler birbirlerini ziyaret eder, kurban bayramlarında kalabalık sofralar kurulurdu.’’ dedi. Son dönemde ise artık ailelerin kendi kabuklarına çekildiğini vurgulayan Atolgan, çocukların büyüyüp evlendiğini ve artık torunlar ile birlikte bayramlarını kutladıklarını ifade ediyor.
bayramözel
07
ET HAKKINDA EN BİLİNEN YANLIŞLAR ET YIKANMALI MIDIR? Kesinlikle hayır. Et sadece kesildikten hemen sonra yıkanabilir çünkü bu esnada hayvanın etinden dışarıya doğru bir ısı aktarımı vardır. Bu da suyun üzerinde kalmasını engeller. Ancak eve gelmiş eti yıkamak tamamen yanlıştır ve üzerinde hızlı bir şekilde mikro organizma üremesine neden olur.
11 - 17 EKİM 2013
ETE TUZ ATILMAZ MI?
Kırmızı etin yoğun olarak tüketildiği Kurban Bayramı’nda sofralarımızı etli yemekler donatıyor. Peki etli yemekler nasıl yapılır? Et yemekleri yaparken nelere dikkat edilmelidir? Selçuklu Mutfağı üzerine yazdığı kitabıyla dünyanın en prestijli ödülünü kazanan ünlü şef Ömür Akkor sorularınızı cevaplıyor.
Tabii ki atılır. Bilinen en yaygın yanlıştır. Fizikte “osmoz” kuralı der ki: Tuz içine giren her şeyin suyunu çeker. Bu fiziksel kuraldan dolayı ızgara ya da tava yapacağımız eti tuzlayarak ocağa koyarsak tuz bu etin üzerinde bir set oluşturarak etin suyunun çıkmasını engeller. Bu da hem tüm tadı olan suyunun içinde kalmasını hem de yumuşak pişmesini sağlar. Bu yüzden ızgara ve tava etler muhakkak tuzlanmalıdır. Tabii ki, tuz derken kaya tuzundan bahsediyorum.
ET TAM PİŞİRMELİ MİDİR?
ET HAKKINDA HER ŞEY!
ÖmürAkkor
-
Kurban Bayramı'yla birlikte kavurma başta olmak üzere kırmızı etin bol kullanıldığı yemekler masaların baş tacı olur. Ancak, kırmızı etle ilgili bir çok yanlış bilgiye sahibiz. Et nasıl kesilmelidir? Kırmızı etin yemeğe lezzetini vermesinin sırrı nedir? Et nasıl terbiye edilmeli ve ne kadar pişirilmelidir? Tüm bu soruların cevaplarını yazımızda vermeye çalışacağım. Şimdiden Fransa'da yaşayan tüm vatandaşlarımızın Kurban Bayramı'nı tebrik ediyorum.
Tabii ki hayır. Eğer etin proteininden faydalanmak isterseniz etin içi muhakkak pembe kalmalıdır. Yani çocuklarınıza yedirdiğiniz etin, köftenin vs içi pembe değilse protein değeri koca bir sıfırdır. Peki az pişmiş etin içinden akan kan mıdır? Et pişince ortaya çıkan pembe renkli madde kan değil miyoglobindir. Bu madde de bir çeşit proteindir asla kan değildir ve helallik durumunda bir sıkıntı yoktur.
ET KESİM KURALI Hayvan kesildikten ve derisi yüzüldükten sonra büyükbaşlar 24 saat, küçük başlar 8 saat dolapta bıçak vurulmadan dinlendirilmelidir. Kurban bayramında yapılan en büyük yanlıştır ve hepimiz kurban etinin sertliğinden şikayet ederiz ya sebebi budur. Çünkü et dinlenmeden tekrar bıçak vurulup parçalanırsa etin ölüm sertliği üzerinde kalacak ve bu bir daha asla çözülmeyecektir.
EN LEZZETLİ ET HANGİSİDİR? En lezzetli et bize göre en yumuşak olan ama genel kural olarak yağlı ve kemikli olandır. Çünkü kemiği ete bağlayan bağ dokusu ete asıl lezzetini verir. Yağ da eti her zaman yumuşak tutar.
ET NASIL SEÇİLMELİDİR?
Yapacağımız yemeğe göre: köfte yapacaksak, dana-kuzu karışımı mangalda yapacaksak daha yağlı ilk kez yapacağımız bir yemek için kasaba danışmalı Rengine göre: sığırsa kırmızı, süt dana yada kuzu ise pembe iyi etin yağsız et olduğu düşüncesi yanlıştır.
ET NASIL DİNLENDİRİLİR ?
İki şekilde “wet aging” ve “dry aging” yani kuru ve ıslak dinlendirme: Wet aging, vakumlayarak dolapta bekletilmesi ve transfer edilmesi Dry aging, 0 derece ve %70 nem kontrollü,hava sirkülasyonu olan dolaplarda bekletilir. Bu yöntemde etin havayla teması kesilmez. Etin dışından başlayan bir nem kaybı söz konusu olur. Etin içindeki enzimler eti yavaş yavaş parçalamaya yani yumuşatmaya başlar. Nem kaybetmesi de lezzette konsantrasyonu arttırır. ilk olarak 1 hafta bütün olarak dinlendirilir. 1 ay dinlendirilirse en iyi halini alır. En iyi steak 1 hafta 0 derecede ve nem kontrollü dinlendirilen etten olur. Kuru dinlendirme en iyi yöntemdir Yüzeyi çürür ancak et en lezzetli halini alır. Etinizi dondurmayın ve buzdolabında saklayın.
LEZZETLİ ET PİŞİRMEK İÇİN
Etinizin yağlı olması gerekir. Kemikli olması ve birlikte pişirilmesi gerekir. Ne kadar kalın olursa o kadar iyi olur. Bunun nedeni de az pişirilebilmesini sağlamasıdır. Pişme süresi iyi bir orta pişmiş bir steak için ilk önce yüksek ateşte iki tarafını da 4 dakika sonra orta hararette 2 şer dakikadır.
1 1 - 1 7 E K İ M 2 0 1 3 ZAMAN FRANCE
Fransa’nın kurban elçileri dünyanın dört bir yanında Fransalı Türkler, Kurban Bayramı’na sayılı günler kala dünyanın dört bir tarafına hayır götürmeye hazırlanıyor. Fransalı Türklerin kurban bağışını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için çalışan Motif ve Espoir yardım dernekleri, bu yıl da birçok ülkeye yardım ulaştıracak.
-
Fransa’da yaşayan birçok gönüllü yaklaşan Kurban Bayramı için hazırlıklarını tamamladı. Kurban Bayramı için dünyanın dört bir yanında kurban dağıtan yardım kuruluşlarında görev alan ‘Kurban Elçileri’, yetim ve yoksulların kapılarını çalmak için gün sayıyor. Yüzlerce gönüllü, herkesin ailesiyle birlikte bayramlaştığı saatlerde, umut için çaldıkları kapılarda uzak diyarların yetim ve yoksulları ile bayramlaşacak. Ülke ülke, şehir şehir yardıma koşmaya hazırlan elçiler, kurban bağışlarını 3 farklı kıtada binlerce aileye ulaştıracak. FRANSALI MÜSLÜMANLAR TÜRKİYE’DEN GERİ KALMAK İSTEMİYOR
Türkiye’de faaliyet gösteren çok sayıda yardım kuruluşu hazırlıklarını tamamladıklarını açıklarken, Fransalı Müslümanlar da hayır yarışında geride kalmak istemediklerini açıkladı. Çalışmalarına hız veren Espoir, MOTIF, DİTİB ve Milli Görüş Teşkilatı, Fransa’nın dört bir köşesinde Kurban bağışı toplamaya devam ediyor. Kızılay, Diyanet Vakfı, Cansuyu ve Yardımeli dernekleri Türkiye’de yardım kampanyası düzenleyen derneklerden birkaçı. Diyanet Vakfı, bu sene yurt içinde 50 bin, yurt dışında ise 275 bin ihtiyaç sahibi aileye yardım dağıtmayı hedefliyor. Türk Kızılayı bu yıl çalışmalarını sadece yurt içinde yürüterek 100 binin üzerinde aileye ulaşacak. “BİR YETİMİN HAYATINDA İLK KEZ YEDİĞİ ET, SİZİN KURBAN BAĞIŞINIZ OLSUN”
Bu yılki kurban seferberliğinde dünya genelinde çalışmalar yürütecek olan Espoir Uluslararası Yardım Derneği, Başkanı Ferhat Şahin, “Bir yetimin hayatında ilk kez yediği et, sizin kurban bağışınız olabilir.” diyor. Espoir Başkanı Şahin, Fransa’da yaşayan Müslümanları kurban seferberliğine katılmaya davet etti. Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldığını hatırlatan Şahin “Dünyanın birçok yoksul ülkesine açlıkla imtihan olan coğrafyalara Fransalı Müslümanların Kurban bağışlarını ulaştıracağız.” dedi. Afrika kıtasında yaş ortalamasının 37 olduğunu ve ömürlerinde sadece birkaç kez doyduklarını hatırlatan Şahin, “Gelin Afrika’ya el uzatalım, umut olalım.” şeklinde konuştu. “SON GÜN DAHİ İNTERNET ÜZERİNDEN KURBAN BAĞIŞI YAPILABİLİR”
Kurban bağışı kampanyasında Türkiye’den Kimse Yok mu Derneği ile ortak çalışma yürüttüklerini dile getiren MOTİF yetkilisi Yüksel Erdoğan, bu yılki kurban bağışlarının, Senegal, Moritanya ve Kenya mülteci kamplarının yanısıra Bangladeş gibi ülkelere dağıtılacağı söyledi. “Elliden fazla gönüllümüzü bu ülkelere gönderiyoruz.” diyen Erdoğan, gönüllülerin uçak biletlerini kendilerinin karşıladığını vurgulayarak, “Son gün dahi www.motifhumanitaire.org internet adresinden kurban bağışı yapılabilir. Fransa’da yaşayan Müslümanları bu seferberliğe ortak olmaya çağırıyorum.” şeklinde konuştu.
bayramözel 08