s06 Osmanlı’nın Ramazanlarını biliyor musunuz?
s07 Ramazan’da boş sözlere kulağınızı kapayın
Orucun en güzel ve efdal olanı sadece midenin değil, bütün azaların oruç tutmasıdır. Yani kulağı nahoş şeylerden, dili gıybet ve boş sözden, gözü haramdan uzak tutmaktır.
Ramazan ayının manevî iklimi asırlardır müminlerin ruhuna işliyor. Bu ayın Osmanlı’da ayrı bir yeri vardı. Mübarek ay Ramazan’ın gelişi öyle heyecanla karşılanırdı ki hem halk hem padişah bu ayın feyzinden mahrum kalmazdı...
s05 Romans’da Ramazan coşkusu sokağa taştı Avrupa’da yaşayan Türkler Ramazan ayının güzelliğini komşularıyla paylaşarak çoğaltıyor. Fransa’nın Romans şehrinde yaşayan Tekin ailesi, son üç yıldır iftar sofrasına Fransız komşularını da ortak ederek Ramazan ayının heyecan ve coşkusunu tüm mahalleye taşıyor.
Kurtuluş vakti -
Ramazan ayı, içinde barındırdığı Kadir gecesiyle, müminlere izzet-i ikram olarak sunulmuş huzur ve bağışlanma zamanıdır. Efendimiz (sas), “Ramazan; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu
cehennem ateşinden kurtulma ayıdır.” buyuruyor. Bu mübarek ayın sonuna yaklaşsak da bereketinden faydalanmak için birkaç günümüz daha var. Bugünlerde af ve mağfiret kapıları sonuna kadar açık... SAYFA 02-03’TE
Kur’an okumak Yüce Allah’la özel görüşmedir
-
Ramazan ayı, Kur’an ayı. Bu ayda Kur’an’lar okundu, hatimler yapıldı. Ama Ramazan bitti diye Kur’an’ı ihmal etmemeliyiz. Birkaç sayfa da olsa her gün Kur’an okuma âdetine devam etmeliyiz. Kur’an’ı sanki bize inmiş gibi içimize çekmeli, mesajlarının ruhumuzda yankı bulması için çaba sarf etmeliyiz.. SAYFA 04’TE
Ömür Akkor’un Zaman France için özel hazırladığı yemek tarifleri sayfa 06’da
ramazanözel
ZAMAN FRANCE GAZETESİ’NİN ÜCRETSİZ RAMAZAN İLAVESİDİR. 2 - 7 AĞUSTOS 2013
ramazanözel
02
2 - 7 AĞUSTOS 2013
Ramazan ayı, içinde barındırdığı Kadir gecesiyle, müminlere izzet-i ikram olarak sunulmuş huzur ve bağışlanma zamanıdır. Efendimiz (sas), “Ramazan; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulma ayıdır.” buyuruyor. Bu mübarek ayın sonuna yaklaşsak da bereketinden faydalanmak için birkaç günümüz daha var. Bugünlerde af ve mağfiret kapıları sonuna kadar açık...
Ramazan’ın son on günü cehennem azabından
KURTULUŞ VAKTI... HABER TÜRKAN UYMAZ
-
Günlük hayatımızda kullandığımız “Sayılı gün çabuk geçer.” ifadesinin esasında psikolojik bir temeli var. Bizi terk edip gitmesini istemediğimiz günler, su gibi akıp geçiyor. On bir aydır hasretle beklediğimiz Ramazan ayının sonlarına yaklaştık. Ramazan, bu ayın Allah katındaki değerini, bu ayda yapılan ibadetlerin sevaplarının katlanarak geri döneceğini bilen bir Müslüman için gerçekten hızlı geçiyor. Neyse ki, birkaç günümüz daha var. Manen temizlenmek için bir fırsat niteliğinde bir on günler... Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Ramazan ayının; evvelinin rahmet, ortasının mağfiret, sonunun ise cehennem azabından kurtuluş zamanı olduğunu hatırlatıyor. Peygamber Efendimiz (sas),
Ramazan ayının son on gününü; “Mümin kulların, Ramazan’a hürmet eden, Ramazan’da gayret eden kulların cehennemden azad olma zamanı.” diye tarif ediyor. Yani kulların cehennemlik olacak günahları varsa bile, Ramazan bereketinde Allah’ın (cc) rahmetiyle bağışlanıp cehennemden azad olacakları zaman olduğu müjdesini veriyor. Prof. Dr. Altıntaş’a göre, bu mübarek ayı, Allah’ın istediği gibi, bireysel ve sosyal ibadetlerle değerlendirip bu ayın hakkını vermiş bir kulun bağışlanmayı ümit etmesi gerekiyor.
Efendimiz, son on güne ayrı önem verirdi Peygamber Efendimiz’in eşi Hz. Aişe Validemiz’in rivayet ettiğine göre Peygamberimiz, Ramazan ayında diğer aylardan daha çok ibadet ederdi. Son on günde ise ibadetlerini biraz daha artırır, geceleri ihya eder, ailesini de geceyi
ihya etmeleri için uyandırırdı. Mescid-i Saadet’te itikâfa girerdi. Hayır ve hasenat alanında daha fazla yoğunlaşırdı. Peygamberimiz’in bu davranışı vefatına kadar sürmüş. Her yıl on gün itikâfa girerken, vefat ettiği yıl itikâfı 20 gün sürmüş, o yılki Ramazan ayında Cebrail(as) Kur’an-ı Kerim’i iki defa arz etmiş, karşılıklı okumuşlardı. Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Ramazanın son günlerini sünnete uygun geçirmek için vakit namazlarını cemaatle kılmayı tavsiye ediyor. Diğer gecelerden farklı olarak kılınabildiği kadar gece namazı kılınmasının da çok faziletli olduğunu vurguluyor. Bir de Efendimiz’in Aişe Validemiz’e bugünlerde sıkça okumasını tavsiye ettiği duayı hatırlatıyor: Allahümme inneke afüvvün tuhibbü’l-afve fa’fu annî. (Allah’ım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.)
Gece namazı
-
Sahabe efendilerimizden İbn Abbas, Hz. Peygamber’in Ramazan ayının bütün gün ve gecelerinde olduğu gibi son on gününde de bol bol Kur’an okuduğunu, hayır ve hasenat yaptığını, geceleri teheccüd namazı kıldığını rivayet ediyor. Prof. Dr. Altıntaş’ın anlattığına göre, Hz. Peygamber; Kur’an’ın doğum gecesi olan Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on gününde arayın demiş ve bu ayın 23., 25. ve 27. geceleri Mescid-i Nebevi’de ashabına 8 rekatı nafile 3’ü vitr olmak üzere 11 rekât gece namazı kıldırmış. Cemaatle kılınan bu namazlar, sahur vaktine kadar devam etmiş. Altıntaş, bu namazların bizim için de sünnet-i müekkede ve çok faziletli olduğunu ifade ediyor.
Kadir Gecesi son on günde saklı
-
Kadir Gecesi, müminlerin en değerli, en bereketli gecesi. Çünkü Rabb’imizin rahmet kapılarını sonuna kadar açtığı, manevî ziyafetin davetlilerine her türlü ihsanda bulunulduğu bin aydan daha hayırlı bir gece. Ebû Hureyre’den (ra) rivayet edilen bir hadise göre Peygamberimiz, Kadir Gecesi hakkında şöyle buyurmuş: “Kim ki inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” Ramazan ayının hangi gecesinin Kadir Gecesi olduğu belli değil. Peygamberimiz’in tavsiyesi, onu Ramazan ayının son on gününün tek gecelerinde aramak... Buna göre Kadir Gecesi Ramazan’ın yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi ve yirmi dokuzuncu gecelerinden herhangi biri olabilir.
2 - 7 A Ğ U S TO S 2 0 1 3
ramazanözel 03
ZAMAN FRANCE
Ayette ifade edilen‘bin ay’ kesretten kinaye olduğu gibi, Kadir Gecesi’ni gerçek anlamda ihya etmek de Adem Safiyyullah (as) gibi adam, İbrahim Halilullah (as) gibi dost, Muhammed Habibullah (sas) gibi sevgili olmaya niyet etmek ve o niyetle yaşamakla mümkün olur ancak.
Peygamber Efendimiz (sas), Kadir Gecesi için bu gece için “Faziletine inanarak karşılığını Allah’tan bekleyerek değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” der. Bu gecede Cebrail (as) ve melekler yeryüzüne iner.
Dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu bir gece YAZI DR. EMİNE GÜMÜŞ BÖKE
-
Peygamber Efendimiz (sas), Kadir Gecesi için “Faziletine inanarak karşılığını Allah'tan bekleyerek değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” der. Bu gecede Cebrail (as) ve melekler fevc fevc yeryüzüne iner. Kadir Gecesi, kudret gecesidir. O, bin aydan daha hayırlı bir gecedir. Allah Teâlâ, “kutlu bir gece” olduğunu haber verdiği Kadir Gecesi'nin önemini özel bir sûre ile, Kadir Sûresi ile belirtmiş ve bu geceyi, ayların hayrı ile mukayese etmiştir (Kadr, 1-5). Zira, Allah'ın insanlığa son İlahi mesajı olan Kur'an-ı Kerim bu ge-
Kadir Gecesi’nde ne yapılabilir?
NAMAZ VAKİTLERİ
İslâm alimlerinin büyük bir çoğunluğu, Peygamberimiz'in bu konudaki hadislerinde geçen bilgileri dikkate alarak Kadir Gecesi'nin Ramazan'ın yirmi yedinci gecesi olduğu kanaatine varmışlardır. Kadir Gecesi'nin kesin olarak bildirilmemesi, insanların ona güvenip diğer zamanlarda kulluk görevlerini ihmal etmemelerinin hedeflenmesi gibi bazı hikmetlerle açıklanmıştır. Bu gecenin önemine dair Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Faziletine inanarak karşılığını Allah'tan bekleyerek değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır” (Buharî, “İman”, 28). Dua ve tövbelerin kabul edildiği bir gece olan
cede indirilmeye başlanmıştır. Özellikle Kur'an'ın bu gecede indirilmesinin geceyi şereflendirdiğini ve kadrini yücelttiğini ifade etmek üzere ona bu isim verilmiştir. Bu sûre inmeden önce gecenin böyle bir ismi yoktu. Duhân Sûresi'nde “Biz onu mübarek bir gecede indirdik.” (44/3) buyurularak bu gecenin bereketli, hayırlı, uğurlu, önemli ve kutsal bir gece olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bakara Sûresi'nde ise (2/185) Ramazan ayında indirildiği belirtilmiştir. Buna göre Kadir Gecesi'nin Ramazan ayında olduğu açıktır. Kadir Gecesi'nin Ramazan'ın hangi gecesine denk geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ancak
-
Hz. Âişe radıyallahu anhâ bu gecenin nasıl ihya edileceğini Hz. Peygamber'e sormuş, O da “Allah'ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet! de.” şeklinde cevap vermiştir (Tirmizî, Da'avât”, 84). Şu halde bu gece Rabb'imizle dost olup gecenin feyzinden istifade etmeliyiz. Mü'minler namaz kılıp dua ve istiğfar ederek, tefekkür ve zikirde bulunarak, Kur'an okuyarak bu geceyi ihya edebilir. Muhtaçlara yar-
Kadir Gecesi'nde sabaha kadar melekler ve Cebrâil yeryüzüne iner. Ayrıca bu gecenin esenlik ve mutluluk gecesi olduğu belirtilmiştir. Zira melekler gecenin başından itibaren tan yeri ağarıncaya kadar gruplar halinde inerek müminlere selam verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder. Allah Teâlâ'nın Rahman ismiyle tecelli ettiği bu gecede ibadet ve duayla geçirip dileklerimizi ve isteklerimizi O'na arz etmek için değerli bir fırsattır. Hz. Peygamber, Ramazan'ın son on gününe girildiğinde dünyevî işlerden uzaklaşarak mescide itikâfa çekilir, vaktini daha çok ibadet ve tefekkürle geçirirdi (Buhârî, İtikâf, 1).
dım etmek, sıla-i rahimde bulunup yakın akrabaları arayıp sormak, ziyaret etmek, gönüllerini almak gibi ameller en güzel değerlendirme yollarıdır. Resulullah bunların hepsini yaptığına göre bu geceyi değerlendirmek isteyenler de aynı yolu izlemelidirler. Bu gecenin feyzinden yoksun kalmak istemeyen mü'min, hiç değilse yatsı (teravih) ve sabah namazlarını cemaatle kılmaya gayret etmeli, din kardeşleri ile birlikte yapılan dualara katılmalıdır.
PARİS
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
BORDEAUX İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
ORLEANS
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
CAEN
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 50 4 51 4 53 4 54 4 56 4 57 4 58
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 40 4 42 4 44 4 46 4 48 4 49 4 51
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 55 4 56 4 58 4 59 5 00 5 02 5 03
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
5 00 5 01 5 03 5 04 5 05 5 07 5 08
STRASBOURG İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
ANNECY
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
LIMOGES
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
MARSEILLE İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 29 4 31 4 32 4 33 4 35 4 36 4 37
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 44 4 45 4 47 4 48 4 49 4 50 4 51
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
5 04 5 05 5 06 5 07 5 09 5 10 5 11
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 26 4 28 4 30 4 31 4 33 4 35 4 37
LYON
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
RENNES
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
LILLE
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
MACON
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 50 4 51 4 52 4 53 4 55 4 56 4 57
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
5 09 5 10 5 11 5 13 5 14 5 15 5 17
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 41 4 43 4 44 4 45 4 47 4 48 4 50
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 48 4 49 4 51 4 52 4 53 4 54 4 56
METZ
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
MULHOUSE İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
VALENCE
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
BEZIERS
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 34 4 35 4 37 4 38 4 39 4 41 4 42
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 17 4 19 4 21 4 23 4 25 4 27 4 29
02.08.2013 03.08.2013 04.08.2013 05.08.2013 06.08.2013 07.08.2013 08.08.2013
4 34 4 36 4 38 4 40 4 41 4 43 4 45
6 20 6 21 6 23 6 24 6 26 6 27 6 28
5 59 6 01 6 02 6 03 6 05 6 06 6 07
6 20 6 21 6 22 6 23 6 25 6 26 6 27
6 04 6 05 6 07 6 08 6 09 6 11 6 12
14 04 14 04 14 04 14 04 14 04 14 03 14 03
13 42 13 42 13 42 13 42 13 42 13 42 13 42
13 54 13 54 13 54 13 54 13 54 13 54 13 53
13 49 13 49 13 48 13 48 13 48 13 48 13 48
18 07 18 06 18 06 18 05 18 04 18 04 18 03
17 45 17 44 17 44 17 43 17 42 17 42 17 41
17 53 17 52 17 52 17 51 17 51 17 50 17 49
17 52 17 51 17 51 17 50 17 49 17 48 17 48
21 36 21 34 21 33 21 31 21 29 21 28 21 26
21 13 21 12 21 10 21 08 21 07 21 05 21 04
21 16 21 15 21 13 21 12 21 10 21 09 21 08
21 21 21 20 21 18 21 16 21 15 21 13 21 12
22 56 22 54 22 53 22 51 22 49 22 48 22 46
22 33 22 32 22 30 22 28 22 27 22 25 22 24
22 36 22 35 22 33 22 32 22 30 22 29 22 28
22 41 22 40 22 38 22 36 22 35 22 33 22 32
11 15 11 14 11 13 11 12 11 11 11 10 11 09
11 16 11 15 11 14 11 14 11 13 11 12 11 11
11 14 11 13 11 12 11 11 11 10 11 09 11 07
11 16 11 15 11 14 11 14 11 13 11 12 11 11
4 34 4 35 4 36 4 38 4 39 4 40 4 42
6 44 6 45 6 46 6 48 6 49 6 50 6 51
6 14 6 15 6 17 6 18 6 19 6 20 6 21
6 39 6 40 6 41 6 43 6 44 6 45 6 47
6 04 6 05 6 06 6 08 6 09 6 10 6 12
14 16 14 16 14 16 14 15 14 15 14 15 14 15
13 49 13 49 13 49 13 49 13 48 13 48 13 48
14 20 14 20 14 20 14 20 14 20 14 20 14 19
13 44 13 44 13 44 13 44 13 44 13 44 13 43
18 13 18 13 18 12 18 12 18 11 18 11 18 10
17 48 17 47 17 47 17 46 17 46 17 45 17 44
18 22 18 21 18 21 18 20 18 19 18 19 18 18
17 46 17 45 17 44 17 44 17 43 17 42 17 42
21 35 21 34 21 32 21 31 21 30 21 28 21 27
21 11 21 10 21 09 21 07 21 06 21 04 21 03
21 49 21 48 21 46 21 45 21 43 21 42 21 40
21 12 21 11 21 09 21 08 21 06 21 05 21 03
23 26 23 24 23 22 23 19 23 17 23 15 23 13
22 31 22 30 22 29 22 27 22 26 22 24 22 23
23 09 23 08 23 06 23 05 23 03 23 02 23 00
22 32 22 31 22 29 22 28 22 26 22 25 22 23
11 12 11 11 11 10 11 08 11 07 11 06 11 05
11 14 11 13 11 12 11 11 11 10 11 09 11 08
11 14 11 13 11 12 11 11 11 10 11 09 11 08
11 16 11 15 11 14 11 13 11 12 11 11 11 10
6 25 6 26 6 28 6 29 6 30 6 32 6 33
6 34 6 35 6 36 6 37 6 39 6 40 6 41
6 11 6 13 6 14 6 15 6 17 6 18 6 20
6 22 6 23 6 24 6 25 6 27 6 28 6 29
14 06 14 06 14 06 14 05 14 05 14 05 14 05
14 08 14 08 14 08 14 08 14 08 14 08 14 08
14 01 14 01 14 01 14 01 14 01 14 01 14 00
13 54 13 54 13 54 13 54 13 53 13 53 13 53
18 07 18 07 18 06 18 06 18 05 18 04 18 03
18 07 18 07 18 06 18 06 18 05 18 04 18 04
18 06 18 06 18 05 18 04 18 03 18 03 18 02
17 52 17 51 17 50 17 50 17 49 17 49 17 48
21 34 21 33 21 31 21 30 21 28 21 27 21 25
21 30 21 29 21 28 21 26 21 25 21 24 21 22
21 39 21 37 21 36 21 34 21 32 21 31 21 29
21 13 21 12 21 11 21 09 21 08 21 07 21 05
22 54 22 53 22 51 22 50 22 48 22 47 22 45
22 50 22 49 22 48 22 46 22 45 22 44 22 42
22 59 22 57 22 56 22 54 22 52 22 51 22 49
23 04 23 02 23 00 22 58 22 56 22 54 22 52
11 14 11 13 11 12 11 12 11 11 11 09 11 08
11 13 11 12 11 11 11 10 11 09 11 08 11 06
11 16 11 15 11 15 11 14 11 13 11 12 11 11
11 13 11 12 11 11 11 10 11 09 11 08 11 07
6 30 6 31 6 33 6 34 6 35 6 37 6 38
6 25 6 26 6 27 6 28 6 29 6 30 6 31
6 18 6 19 6 21 6 22 6 23 6 24 6 26
6 33 6 34 6 35 6 36 6 37 6 38 6 39
14 15 14 15 14 15 14 15 14 14 14 14 14 14
13 52 13 52 13 52 13 52 13 51 13 51 13 51
13 54 13 54 13 54 13 54 13 54 13 54 13 53
14 00 14 00 14 00 14 00 14 00 14 00 14 00
18 18 18 18 18 17 18 16 18 15 18 15 18 14
17 47 17 47 17 46 17 46 17 45 17 45 17 44
17 54 17 53 17 53 17 52 17 51 17 51 17 50
17 56 17 56 17 55 17 55 17 54 17 53 17 53
21 47 21 46 21 44 21 43 21 41 21 40 21 38
21 07 21 06 21 05 21 03 21 02 21 01 20 59
21 18 21 16 21 15 21 13 21 12 21 11 21 09
21 16 21 15 21 13 21 12 21 11 21 09 21 08
23 07 23 06 23 04 23 03 23 01 23 00 22 58
22 52 22 50 22 48 22 47 22 45 22 43 22 41
22 38 22 36 22 35 22 33 22 32 22 31 22 29
23 01 22 59 22 57 22 56 22 54 22 52 22 50
11 15 11 14 11 13 11 12 11 11 11 10 11 09
11 12 11 11 11 10 11 09 11 08 11 06 11 05
11 14 11 13 11 12 11 11 11 10 11 09 11 08
11 12 11 10 11 09 11 08 11 07 11 06 11 04
2 - 7 A Ğ U S TO S 2 0 1 3
ZAMAN FRANCE
Kur’an e c ü Y k a m oku l e z ö a l ’ h a All görüşmedir Ramazan ayı, Kur’an ayı. Bu ayda Kur’an’lar okundu, hatimler yapıldı. Ama Ramazan bitti diye Kur’an’ı ihmal etmemeliyiz. Birkaç sayfa da olsa her gün Kur’an okuma âdetine devam etmeliyiz. Kur’an’ı sanki bize inmiş gibi içimize çekmeli, mesajlarının ruhumuzda yankı bulması için çaba sarf etmeliyiz.
-
Kur'an, değişmeksizin her asra, her seviyeye farklı ışınlar gönderir. Kristal bir avizenin ışık kaynağı ampul değişmediği halde, onun çevresinde farklı yerlerde oturanlar farklı ışınlar ve renkler aldıkları gibi, bizler de bulunduğumuz konumlara göre Kur'an'a yönelişimizden başka başka ışınlar ve renkler alabiliriz. Demek ki klasik anlayışları dışlamak, “Kur'an iyi anlaşılmamıştı, asıl bizim bu anlayışımız tutarlıdır.” demek, haddini aşmaktır. Oysa şartlarına uyan yeni anlayışımız, bu asırlık çınarın gövdesine eklenen yeni bir halka olmaktadır. Gittikçe eklenen bu halkalarla, gövde daha da genişlemekte, ağaç daha fazla güçlenmektedir. Bu bilinçle hareket edilmezse, yapılan iş, içi doldurulamayan bir “Kur'an İslam'ı” iddiasından öteye geçemez. Unutmamak gerekir ki; Kur'an'ın muhakemat denilen değişmez, kesin gerçeklerinin yanında farklı anlayışlara imkan veren esnek hükümlerinin ve müteşabihlerinin bulunması da bir gerçektir ve bu, aynı zamanda onun, Allah'ın sözü olmasının bir delili sayılmalıdır.
HER GÜN OKUYUN Günlük emir alma şuuru içinde, her gün Kur'an'dan bir parça okumalı. Başlamak için Euzu çekerken, “Ya Rabbi, beni Senden uzaklaştıran her türlü etkiden kurtar beni, Sana sığınıyorum” anlamını mutlaka hatırlamalıdır (Şeytan: Allah'ın rahmetinden kendisi uzak düştüğü gibi, insanları da O'ndan uzaklaştırmak için türlü tuzaklar kuran, manasına gelir). Peygamberimiz'in, Kur'an okuyanın Rabbi ile münacat ettiğini, özel randevu ile O'nunla baş başa kaldığını bize ilettiğini hatırlamalıdır. Kur'an'ı adeta Hz. Peygamber'den dinliyormuşçasına okumalı, hatta sözü asıl sahibi Hz. Allah'tan işitiyormuşçasına dinleyip, esas muhatabın yalnız kendisi olduğu, yeryüzünde başka dinleyen kalmasa dahi bu beyanın kendisine Rabb'inden gelen mektup olduğu şuuruyla okumalıdır. “Senin beyanından Senin razı olduğun şeyleri anlamamı nasib et!” diye ona yönelmelidir.
ramazanözel 04 Peygamberimiz, Kur'an okuyanın Rabbi ile münacat ettiğini, özel randevu ile O'nunla baş başa kaldığını bize iletmiştir.
2 - 7 A Ğ U S TO S 2 0 1 3
AhmedŞahin Fitre ve zekât konusunda bilmemiz gerekenler
-
ramazanözel 05
ZAMAN FRANCE
Bilindiği üzere fitre, yaşayan her insanın bir yaratılış borcu ve bir varoluş sadakasıdır. Bu sebeple ekonomik durumu müsait olan aile reisi, sorumluluğunu yüklendiği ailenin her ferdi adına Ramazan’da birer fitre vermekle yükümlü tutulmuştur. Hatta bayram gecesi sabaha karşı dünyaya gelen bebeğin dahi bu var oluş fitresinin verilmesi gerekli görülmüştür. Çünkü bebek de bayram sabahı da olsa yaratılma nimetine kavuşmuştur. Onun için de var oluşun şükrü manasına anladığımız fitresini verip hayata geliş şükrünü yapmış olmamız gerekmektedir. Üç mezhebe göre farz, Hanefi’ye göre de vacip olan bu yaratılış sadakası fitreyi ödemiş olmak için, aile fertlerinin her biri adına birer fitrenin bayrama kadar muhtaçlara verilmiş olması da gerekmektedir. Hicretin ikinci senesinden itibaren verilmeye başlanan bu yaratılış sadakası fitrenin son veriliş vakti, bayram günü ikindi namazına kadardır. Bundan sonraya bırakılması haramdır. Ama bırakılırsa yine de verilmeli, borçlu kalınmamalıdır. Bu öneminden dolayı Ramazan’ın başından itibaren münasip yerler aranır, en muhtaç yer neresi ise orası bulunarak yardımlar yapılıp bayram sevincini ortak yaşama sağlanmış olur. Şurası da bir gerçektir ki; zekâtı nasıl zenginler veriyorsa fitreyi de öyle zengin kimseler verirler. Ancak zekât zengini ile fitre zengini arasında şöyle bir fark vardır: - Zekât zengininde servetin üzerinden sene geçmesi gerekirken, fitre zengininde sene geçmesine gerek olmaz. Bayram gününde eline imkân geçse hemen fitrelerini vermesi gerekir. Zekât gibi sene geçmesini bekleme iznine sahip olmaz. - Bir de oturulan eve, üzerine ev yapılacak arsaya, kullanılan arabaya, kiraya verilen mülklere zekât düşmediği halde bunlara sahip olanlar fitre zengini sayılmakta, fitre vermeleri gerekmektedir. - Ayrıca zekâtta mal, yani servet kiminse zekât borcu da onundur. Ailenin şahsına ait malı bulunmayan diğer fertlerine zekât borcu yüklenilemez. Ancak fitrede öyle değildir. Fitrede zekât verecek aile reisi, aile fertlerinin her biri adına fitrelerini de vermesi gerekir. - Uzakta olan çocuklarının fitrelerini ya bizzat aile reisi vermeli, yahut da haberleşerek herkes kendi fitresini vermeye alışmalıdırlar. Bir başka acil konu, fidye verilmesi: Hastalığından, yahut da yaşlılığından dolayı orucunu tutamayanlar da, tutamadıkları her oruç başına verecekleri onar liralık fidyelerini, bayramdan önce ihtiyaçlılara ulaştırmalılar ki; bayramda sevinmelerini sağlamış olsunlar. Ayrıca yoksula bu gibi yardımlar yapılırken mahcup edecek görüntü ve konuşmalardan da kaçınmalıdır. Verenin kalbindeki niyeti yeterlidir. Alana uzun uzadıya açıklamaya gerek yoktur. ‘Şunu bayram harçlığı yapıver’ gibi rahatsızlık vermeyen kısa bir sözle konuyu bitirmek mümkündür. Allah’ın (cc) bilmesi yeterlidir, kulların bilmesine ihtiyaç yoktur. a.sahin@zaman.com.tr
Romans’da Ramazan coşkusu sokağa taştı Avrupa’da yaşayan Türkler Ramazan ayının güzelliğini komşularıyla paylaşarak çoğaltıyor. Fransa’nın Romans şehrinde yaşayan Tekin ailesi, son üç yıldır iftar sofrasına Fransız komşularını da ortak ederek Ramazan ayının heyecan ve coşkusunu tüm mahalleye taşıyor. HABER İSMAİL ÇITAK
-
Müslümanlar için son derece önemli olan komşuluk ilişkileri Ramazan iklimi ile beraber yeniden hayat buluyor. İftar sofralarını komşularına açan Fransalı Türkler küçük paylaşımlarla uzun süreli olabilecek diyalog kapılarını aralıyor.Dinimizde “komşu hakkı, annenin evlatları üzerindeki hakkı gibidir” diyen Tekin ailesi, son üç yıldır olduğu gibi bu Ramazan’da da 8 Fransız aileden yaklaşık 30 kişiyle evlerinin önündeki sokakta büyük bir iftar masası kurdu. “İftarlar vesilesi ile komşularımızın öncelikli olarak hem bize hem de dinimize olan bakışları her geçen yıl daha da değişiyor.” diyen Arefet Tekin, din ve kültür farklılıklarından kaynaklanan mesafelerin zamanla azaldığını ifade ediyor. Türkler için paylaşmak gibi gayet sıradan olan bir niyetle komşusuna tatlı ikram ettiklerinde ilk başta ‘neden?’ sorusu ile karşılaştıklarını belirten Tekin ailesi, bu soruyu kendilerini ve niyetlerini ifade etmek için bir anahtar olarak kullanmış. “Birbirinizi tanıdıkça hem komşularınızın hassasiyetlerini daha iyi anlıyor hem de kendi hassasiyetlerinizi anlatabiliyorsunuz” diyen Arefet Tekin sözlerini şöyle sürdürdü: “İki yıl önce verdiğimiz ilk iftara komşularımızdan elinde içki şişesi ile gelenler olmuştu. Bu, onlar için çok normal bir davranış çünkü burada komşulara yemeğe gidilirken öyle gidiliyor. O gün kendisini incitmeden yemek sırasında Ramazan ayının muhtevasından bahsetmiştik o da çok mahcup olduğunu ifade etmişti. Kendisini bu yıl da hiç tereddüt etmeden davet ettik ve bugün iftarımıza elinde çiçekle geldi.”
“28 yıl kapımı kimse çalmadı” Arefet hanımın eşi Aleaddin Erol Tekin de “Biz buraya yerleştiğimizde komşularımız en başlarda selamımızı bile almakta tereddüt ediyorlardı. Ancak bu bizi onlardan uzaklaştırmadı. Ramazan ayı dışında da onlara kendi yemeklerimizden ikram etmek için kapılarını çaldık. İletişim kurmak gerçekten sabır ve emek istiyor.” diyor. Aleaddin Bey bir hatırasını paylaşıyor: “Yıllardır tek başına yaşayan 77 yaşında bir komşumuz var. Bugün o da iftar sofrasında bizimle. Kendisiyle tanışmaya çalıştığımız ilk zamanlarda evde olduğu halde kapısını bize açmazdı. Kendisine bir tabak yemek götürdük. Zili dakikalarca çaldık. Kapıyı açtığında “kimsiniz, ne istiyorsunuz?” demişti. Bizi dinleyince “kusura bakmayın 28 yıldır kapımı kimse çalmadı.” demişti. Şimdi onun evlatları gibi olduk. Bir ihtiyacı olduğunda hemen bize koşuyor.”
“Bu sofra önyargılarımızı yıktı”
-
İftara katılan misafirlerden Yahudi asıllı Psikolog Myriam Mayer, kurulan sofra sayesinde sevdiği insanların inançları gereği yerine getirdikleri bir ibadetin güzelliğine ortak olduğu için çok mutlu olduğun dile getirerek “Ramazan ayındaki bu buluşma başkalarının inancına karşı ön yargılarınızı yıktı.” diyor. Rhone Alpes bölgesinde bulunan sivil toplum kuru-
luşlarına danışmanlık yapan Alain Cantarutti de “İnandığım bir Tanrı yok ama inanan insanlarla bir şeyleri paylaşmak çok hoşuma gidiyor.” ifadelerini kullanıyor. Fransa’da Müslümanlara ve yabancılara karşı asılsız önyargıların olduğunu ifade eden bir diğer davetli Dominique Despois ise daha önce Türkiye’ye hiç gitmediğini ancak Türk komşularını tanıdıktan sonra onların ülkelerini de merak ettiğini ifade ediyor.
2 - 7 A Ğ U S TO S 2 0 1 3
ramazanözel 06
ZAMAN FRANCE
Son ramazan tarifleri
-
ÖmürAkkor
Bu ramazan ayında tariflerle de olsa yanınızdaydım. Beraber olamasak da bu tariflerle iftar sofralarını beraber geçirdiğimizi ümit ediyorum. Allah hepimiz nice ramazan aylarına ve nice bayramlara eriştirsin...Şimdiden bayramınız mübarek olsun. o.akkor@zamanfrance.fr
Osmanlı’nın Ramazanlarını biliyor musunuz? Ramazan ayının manevî iklimi asırlardır müminlerin ruhuna işliyor. Bu ayın Osmanlı’da ayrı bir yeri vardı. Mübarek ay Ramazan’ın gelişi öyle heyecanla karşılanırdı ki hem halk hem padişah bu ayın feyzinden mahrum kalmazdı... HABER SÜMEYRA ÇİÇEK
-
PANCARLI ZEYTİNYAĞLI ROKA MALZEMELER: 2 demet roka 1 /2 demet dereotu Yarım kase haşlanmış pancar yada
pancar turşusu
Yarım çay bardağı zeytinyağı 1 limonun suyu 3 diş kıyılmış sarımsak
YAPIMI:
Roka iyice yıkanır. Dereotu ile beraber bir dakika haşlayın. Süzdükten sonra servis tabağına alın. Üzerine doğranmış pancar, tuz, sarımsak ve zeytinyağı ilave edip servis yapın.
Kayatuzu
DOMATES PİLAVI Bazılarınız bu tarifi Paris’teki diyolog yemeğinden hatırlayacaklar. Domatesin en güzel zamanı olunca paylaşmak istedim. Bu fotoğraf tarifimi yapıp bizimle paylaşan Ayşe Diltemiz hanımefendiye ait.. MALZEMELER: 1,5 kilo kabuksuz küp doğranmış
domates
1,5 bardak pirinç 5 yemek kaşığı zeytinyağ 2 yemek kaşığı tereyağ 2 diş ezilmiş sarımsak Yeterince şeker Yeterince karabiber Yeterince tuz
SERVİS İÇİN Yarım demet kıyılmış maydanoz, Yarım demet dereotu, Yarım demet roka, Yarım demet yeşil soğan YAPIMI:
Zeytinyağı ve sarımsağı tencerede bir dakika pişirip domatesi, şekeri, tuzu, karabiberi ve pirinci ekleyin. Kaynamaya başlayınca altını iyice kısın, zira asla su eklemeyeceğiz. Ara ara karıştırarak 20 dakika kadar pişirin altını kapatın. Daha sonra tüm yeşilliği ve tereyağını ilave edip karıştırın. Tereyağı eriyince servis edin.
RAMAZAN HELVASI MALZEMELER: 1 kilo un 1 paket karbonat YAPIMI:
Un, karbonat ve yoğurdu yeterince su ile yoğurun. Hazırladığınız hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak yağlanmış fırın tepsisine dizin. Hamur parçaları üzerine çatal bastırarak şekil verip fırınlayın. Üzeri kızarana kadar pişen hamurları fırından çıkarıp sıcakken üzerine pekmez dökerek dinlendirin. Tatlı soğuyunca dondurma yahut kaymakla servis edin.
1 su bardağı yoğurt 1 kilo pekmez Yeterince su
Ramazan’ın gelişi, uzun zamandır özlenen bir dostun gelişini beklemek gibiydi Osmanlı’da. Meydanlardaki çeşmelerden şerbetler akar, misafir uğurlarken diş kirası verilirdi. Padişahlar ve halk bu ayın manevi iklimini doya doya yaşardı. Ramazan ayında huzur dersleri düzenleyen cihan padişahları, her gün ayrı bir âlimi sarayda ağırlardı. Hem dini hem fen ilimleri bu meclisin sohbetlerinde yer alırdı. Halk ise 7 akşam 3 sofra geleneğiyle ister zengin olsun ister fakir, evinde mutlaka misafir ağırlamaya özen gösterirdi. Yani herkes her hafta “Mutlaka eve misafir almalıyım” düşüncesindeydi. Sanat tarihçisi Talha Uğurluel, bunun sebebini “Allah’a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikram etsin.” hadis-i şerifine dayandırıyor. Osmanlı’da kurulan yer sofralarında zengin fakir ayrımı olmaması için bazı uygulamalar yapılırdı. Farklı kişilerin birbiriyle tanışması ve ayrımcılık olmaması konusunda hassas davranan Osmanlılar, kurdukları her bir sofranın adlarına Kur’an-ı Kerim’den bir sure isimleri verirdi. Yasin sofrası, Tebareke sofrası, Bakara sofrası gibi. Her sofranın kaşıklarına kendi isimleri yazılır ve hepsi bir sepetin içine konulur. Ev sahibi kapıda misafirleri karşılarken bir yandan içi kaşık dolu sepeti misafirlerine uzatır. Misafir sepetin içinden aldığı kaşığın sapında hangi isim yazıyorsa o sofraya oturur. Böylelikle gelen kişinin zengin fakir ayrımı yapmadan aynı sofrada yemesine olanak sağlanır. Kullanılan kaşıklar, bir süre sonra eskirdi. Üzerinde sûre isimleri yazıldığı içinde atamazlar, kaşıklar itinayla yakılır, külleri de bahçelerdeki gül ağaçlarının dip-
lerine dökülürdü. Misafir uğurlanırken de avucuna para konur ve ‘Bu akşam sizi soframızda yedirdik. İçirdik. Dişinizi eskittik. Bu da dişinizin kirası.’ denir, böylelikle kimse rahatsız olmazdı.
Meydanlarda kazanlar kurulurdu Osmanlı’da meydanlar çok büyük bir önem arz ediyordu. Beyazıt, Çemberlitaş, Sultanahmet Meydanı gibi birçok meydanda Ramazan gelmeden evvel hummalı bir hazırlık yapıldığını anlatıyor Talha Uğurluel. İnsanların bir araya
toplandığı iki yer vardı. Cami ve meydanlar. Meydanların belli köşeleri kazanlarla donatılır, uzun devasa yer sofraları kurularak toplu yemekler verilirdi. Başta padişah olmak üzere birçok kişi bu yemeklerin verilmesine destek olurdu. Ramazan’da çeşmelerin ve sebillerin içlerine muhakkak su yerine meşrubat doldurulurdu. Sultanahmet Meydanı’nda 1898 yılında yapılan Alman çeşmesinin içine de Osmanlı’nın son dönemine kadar Ramazan ayı boyunca şerbet doldurulurdu.
2 - 7 A Ğ U S TO S 2 0 1 3
ZAMAN FRANCE
Ramazan’d a boş sözlere
kulağınızı
kapayın HABER EMEL TEMİZAY
-
Orucun en güzel ve efdal olanı sadece midenin değil, bütün azaların oruç tutmasıdır. Yani kulağı nahoş şeylerden, dili gıybet ve boş sözden, gözü haramdan uzak tutmaktır. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Veysel Güllüce, bu konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (sas)’in şu hadis-i şeriflerini hatırlatıyor: “Oruç, ateşe kalkandır. Gıybetle parçalanmadıkça korur. Oruçlu cahillik edip de kötü söz söylemesin! Biri kendine sataşırsa, ‘Ben oruçluyum’ desin.” Başka bir rivayette de şöyle buyuruyor: “Nice oruç tutan var ki, açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmez.” Orucun ahlaki anlamda iyi bir eğitici olduğunu belirten Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ramazan Altıntaş ise insanın sadece duyularına değil aynı zamanda duygularına da oruç tutturabileceğini belirtiyor. “Oruç tutan bir Müslüman dilini, yalan sözden, yalan yere şahitlik yapmaktan, gıybet ve dedikodu çıkarmak gibi günahlardan korumalı.” diyen Altıntaş, bir tüccarın da malını satmak için müşteriyi kandırmak adına yalana başvurmaması gerektiğini dile getiriyor. Arkadaş meclislerinde konuşulan yalan sözler ya da müstehcen ifadelere de kulakların kapalı olması gerektiğinin altını çizen Altıntaş, “Bir bilgi vasıtası olan kulak organı, dünya ve ahiretimiz için yararlı olan şeylerde kullanılmalı. Bu kulaklar, başkasının dedikodusunu dinlemek için değil, Allah’a kulluk yolunda dünya ve ahiretimize yararlı olan şeyleri dinlemek için bize emanet edilmiştir.” diyor. Müslüman’ın hayatının her anında dünya ve ahiretinde faydası olmayacak söz ve eylemlerden uzak kalması gerektiğini belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yunus Macit de Müslüman’ın oruçlu iken çok daha duyarlı olması gerektiğini ifade ediyor. Macit’e göre ideal Müslüman’ın hedefi oruçta hiç olmazsa yeme, içmeden uzak durmanın yanında kulağını, dilini, elini, ayağını ve diğer azalarını günahtan korumak olmalı: “İslam âlimi İmam Gazali, orucun üç mertebesi olduğunu bildirir, birincisi, kişinin yeme içmeden ve cinsi münasebetten nefsini koruması. Bu oruç, şartları yerine getirildiği için sahihtir. Ancak bu mertebede arzu edilen gayeye ulaşılamaz. Bunun için oruçlunun ikinci basamağa yükselmesi lâzımdır. İkinci mertebe kulağını, dilini, elini, ayağını ve diğer azalarını günahtan korumalı. Üçüncü mertebe ise birinci ve ikinci mertebedekilerin orucundaki hususlara riayetle beraber, kalbini, kötü emeller ve dünya düşüncelerinden sıyırarak, gönlünü Allah’tan başka her şeyden arındırmalı. Oruçla ulaşılan budur. Bu ise peygamberlerin ve Allah’ın veli kullarının tuttuğu en yüksek derecedeki oruçtur.”
ramazanözel 07
ramazanözel
08
Özellikle Ramazan ayında misafirleri en iyi şekilde ağırlamak için hazırlanan zengin iftar sofralarında israf kimi zaman endişe verici boyutlara varabiliyor. Nefislerin terbiye edilip az bir yemekle bedenlerin teskin edilmesi gereken bu ayda ‘Oruç nedir?’ diye tekrar tekrar sormakta fayda var…
?
Ramazan
2 - 7 AĞUSTOS 2013
yeme ayı mı yememe ayı mı Sahabenin hurma ve zemzemle oruç açtığını bilmemize rağmen, iftara davet edilen misafire hazırlanan sofralar israfa varabildiği gibi Ramazan’ı da ev hanımları için adeta bir maratona dönüştürebiliyor.
HABER SEVDE TUBA OKCU
-
Ramazan, nefsin terbiye edildiği ve ruhların manen doyuma ulaştığı mübarek bir ay. Ancak son yıllarda iftar sofralarında bu ayın ruhuna yakışmayacak şekilde büyük israf yapılıyor. Lüks otel ve restoranlardaki harcamalar ve yenmeyen yemeklerin çöpe gitmesi, geçtiğimiz senelerde çokça eleştirilmişti. Ancak durum sadece oteller ve restoranlarda yapılan davetlerle sınırlı değil. Evlerde yapılan iftarlarda da normalin çok üzerinde yemek yapılıp israfa gidiliyor. Sahabenin hurma ve zemzemle oruç açtığını bilmemize rağmen, özellikle bir misafir çağrıldığında yapılan hazırlıkların ev hanımları için adeta bir maratona dönüşmesi, tutulan orucun mahiyetini sorgulatabiliyor. Yemek ve yedirmek üzerin-
den gelişen bir Ramazan kültürüne sahip olduğumuzu söyleyen Sosyolog-yazar Nazife Şişman, Ramazan’ın sosyalleşme ayı haline geldiğine değiniyor: “Ramazan; birlikte okunan mukabeleler, cemaatle kılınan teravihler ve yapılan iftarlarla esasında insanları bir araya toplayan özelliğe de sahip. Günümüzde Ramazan’ın bir sosyalleşme ayı haline gelmesi üzerinde de düşünmemiz gerekiyor. Ramazan, bir eğlence ve sosyalleşme ayı mı, yoksa sabrın temrin edildiği, içe dönük muhasebenin yoğunlaşması gereken mübarek bir zaman mı sorusu akıllara düşüyor.”
Lüks iftarlar ibadetin Kur’an’da gösterilen amacına aykırı Ali Bulaç ise evlerde düzenlenecek davetlerin Ramazanın amacına daha uygun olduğunu söy-
lüyor: “Akrabaya, yoksula evde verilen iftar aynı zamanda sıla-ı rahim olur. Uzak ve yakın akrabayla yakınlaşmayı sağlar. Beşeri münasebetler gelişir, yeni dostluklar kurulur. Aslında son birkaç senedir bu konuda insanlarda hassas bir algı oluşmaya başladı.” Lüks davetlerin gelenekle bir bağının olmadığını söyleyen Bulaç, diğer Müslüman ülkelerde durumun farklı olduğunu ekliyor: “Ortadoğu kültürünün bir parçası olarak okuyamayız lüks iftarları. Medine’de zenginler sokak kiralıyor, herkesin yiyebilmesi için. Pahalı iftarlarsa Müslüman camiayı ikiye bölüyor, yoksul ve zengin olmak üzere. Lüks mekânlar terk edilip daha mütevazı yerlerde yapılsa bir diyalog vesilesi de olur. Diğer türlü zengin ve fakir Müslümanların hayat biçimleri iyice ayrıştırılmış oluyor.”
Ramazan’ı mutfakta geçiren ev hanımları
Araştırmalar, son yıllarda evlerde Ramazan boyunca yapılan israfın çok fazla arttığını ortaya koyuyor. Her davette misafirlerin önüne çıkarılan onlarca çeşit yemek, çöpe giden ekmekler ve her gün mükellef yeni bir menü çıkarmaya çalışan ev hanımları… Birçok ev hanımı öğle vakti mukabeleye katıldıktan sonra iftar saatine dek yemek pişiriyor. Eve misafir gelecekse yoğunluğu daha da artan hanımlar, sadece ev halkının olduğu günlerde dahi ihtiyacın çok üzerinde yemek yapmayı görev addediyor. Halbuki Ramazan’la beraber kadınlar için ‘daha çok yemek yapın’ gibi dini bir emir yok. Bu yorgunluğun içinde Ramazan ayı, ibadetlerin ve tefekkürün vaki olduğu bir aydan ziyade kadınlar için yorgunluk ve koşuşturmaca ayı haline geliyor.