Rmz_n°322

Page 1

s08 Fransız futbolculara oruç serbest

s05 Eve girerken, yemeğe başlarken besmele

Yemeğin adabı ‘besmele’ çekerek yemeğe başlamaktır. Peygamber Efendimiz (sas) besmele ile şeytan ve avenelerinin “Burada ne geceleyebiliriz ne de yemek yiyebiliriz.” dediğini aktarıyor.

2014 Dünya Kupası’nda grubunu lider tamamlayarak ikinci tura çıkan Fransa’da futbolcular, turnuva boyunca oruç tutabilecekler.

s04 Orucu bahane edip çocuklara kızmayın Çocuklarımıza Ramazan ayında diğer zamanlardan daha iyimser ve şefkatli bir ortam sunmak için çabalamalıyız. Bu güzel rahmet ayında onlara karşı asla, sinirli, telaşlı, hoşgörüsüz davranmamalıyız. Aksi durumda ibadetlerin uyandırdığı ulvi hisleri onlara kabul ettirme şansımız kalmayabilir.

FAKIRE VERILEN BIR LOKMA, SAHIBINE BEŞ ŞEYI MÜJDELER

-

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, dünyada hiçbir işin, cömertlikten ve yemek yedirmekten daha iyi olmadığını söylüyor. Allah (cc), Hazreti İbrahim’i yemek yedirmesinden ve misafirperverliğin-

den, Hz. Ali’yi (ra) çok zengin olmasa da cömertliğinden dolayı Kur’an’da över. Hz. Osman (ra), çok cömert olduğundan dolayı, “hesapsız Cennet’e gidecek” diye müjdelenir. ZEYNEP KAÇMAZ’IN HABERI SAYFA 03’TE

Müslüman olmak neyi gerektirir? -

‘Müslüman’ım’ diyen kişiye düşen vazife, bu sözü hayatına geçirebilmek, yaşantısına yansıtabilmektir. İman gönüldedir. İslam’ı ise bizim üzerimizdeki yansımalarından görebiliriz. SAYFA 06’DA

Ömür Akkor’un Zaman France için özel hazırladığı yemek tarifleri sayfa 5’te

ramazanözel

ZAMAN FRANCE GAZETESİ’NİN ÜCRETSİZ RAMAZAN İLAVESİDİR. 4 - 10 TEMMUZ 2014


Kürsü

B U S AY FA M . F E T H U L L A H G Ü L E N H O C A E F E N D İ ’ N İ N S O H B E T V E YA Z I L A R I E S AS A L I N A R A K H A Z I R L A N M A K TA D I R .

haftanın duası

Ya Rab! Bizi de o enginlerden engin rahmetinden hissedâr kıl.. İmanımızı kemâle ulaştırmak sûretiyle kalblerimizi itmi’nanla doldur.. Lütfunla yakînimizi de etemmiyet vasfıyla zenginleştir!

D

iyelim ki Ramazan-ı şerifte Kadir Gecesi’ni yakaladınız. Bu, bin ay hesabına göre seksen sene yapar. Buna göre, o insan sanki seksen sene yaşamış gibi sevap kazanır; başka bir ifadeyle, bin ay namaz kılmış, bin ay oruç tutmuş gibi olur. Bu ise, bir insanın ömrünü aşkın bir şeydir; zira ümmet-i Muhammed’in en uzun yaşayanları bile seksen yaşını biraz aşkın yaşamışlardır/yaşıyorlar. Yine bu öyle bin ay ve öyle seksen sene ki, içinde riya yok, süm’a yok. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir. Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz, birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır... İşte Ramazan ayı, böylesine hayırlara, hasenata açık ve aynı zamanda önemli hayırlar doğuran bir aydır. Ancak hususiyle Kur’ân hizmetkârlarının Ramazan’ı da, başka zamanları da ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü günümüzde hiç kimsenin yapamayacağı her mevsime ait işleri, Allah (celle celâluhu) bu hizmet insanlarına yaptırıyor. Böylece onlar sadece Ramazan ayını değil, âdeta bütün ömürlerini mücahede ruhu ile bir dantelâ gibi örüyorlar. İşte bu durum, münhasıran bir Ramazan’ı ihyâ etmeyi, onu değerlendirmeyi ve Ramazan’ın değerlendirilmesiyle çok engin, çok geniş hayırlara açılma işini çok çok aşar. Çünkü bu insanlar, göz doldurucu ve çok çalımlı işler yapıyor ve belki şu anda gerçek değeriyle değerlendiremeyeceğimiz şekilde bir tarih yazıyorlar. Bu açıdan da eğer bir Ramazan ayı ihlâslı bir insana seksen senelik ömür kazandırıyorsa, her hâlde onlarınkini hesap etmek mümkün olmayacaktır.

Ruhumun Emeli Ufkum açılıp da düşüncem çıkınca düze, Çok şey hissettim varlıkla gelince yüz yüze. Rengârenk her yan, tüllenen mana buğu buğu, Bir tomurcuk açar gibi var olmaya doğru... Her perdede ayrı bir visal, ayrı bir huzur; Vicdandaki irfanla bakınca her taraf nûr... İç-içe güzellik her köşe, iç içe mana, Karşımda tabiat âdeta bir gül-i rânâ;

Tabiî böyle potansiyel bir lütf-i ilâhî herkes için söz konusudur. Ramazan-ı şerifi tastamam ihyâ eden bir insan için Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): “İnanarak ve aynı zamanda sevabını da Allah’tan bekleyerek tutarsa, işlediği bütün günahları Allah affeder.” buyurur.

Ruh disiplini için

Ramazan’ın rûhânî ikliminden istifade

his dünyası

{{

sözün özü

Ramazanlaşmak gerek Ramazan-ı şerif, insanın en zayıf damarlarından biri olan yeme-iç1 me isteğini kontrol altında tutmayı sağlar ve bir beslenme disiplini talim eder.

Bir ay boyunca bazı kaide ve ku2 rallar çerçevesinde yaşayan bir mü’min, Ramazan’dan sonra da aynı nizam ve intizamı devam ettirmelidir.

İnananlar için, insan ömrü bir Ra3 mazan, büluğ çağı imsak vakti ve ölüm de iftar anıdır. Bir aylık Ramazan, bir ömür süren kulluk orucunun alıştırması gibidir.

D

*** Senden ey Yüce Mevlâ, Senden bütün bu işler! Senden, ey bencil nefsim, senden bütün teşvişler! Ey Rab! Seni bilmemek hasret, yakınlık ateş; Sînelerde yanan kor ocaklardakine eş... Hele aşkın, hele aşkın.! Aşkın tam bir Cennet! Aşkınla dirilmeme ne olur inâyet et! Esmâ ve sıfâtın her biri sır üstüne sır, Sırların da ancak kapıkullarına hazır... Sultanlık işim mi! Ben bir kulağı küpeli, Kabul et, budur ey Rab ruhumun tek emeli..! M. Fethullah Gülen

isiplin, dengeli bir insan olabilmek için lazım gelen zihnî, ahlâkî, ruhî terbiye ve “düzen ruhu” manalarına gelmektedir. Disiplin insanı ise, belli kaide ve prensipler çerçevesinde yaşayan, tertip ve düzen hususunda hassas davranan insan demektir. Aslında, bir mü’minin hayatı her zaman çok ahenkli olmalıdır. O, hem Cenab-ı Hakk’a karşı kulluk vazifelerini hem diğer insanlarla alakalı sorumluluklarını hem de kendi şahsî işlerini ve bunlardan hangisini ne zaman yapacağını mutlaka önceden tayin etmeli; her haliyle bir düzen ve intizam örneği sergilemelidir. Haddizatında, ibadetler iş tanzimi ve vakit taksimi için çok önemli birer köşe taşıdır ve inanan insan çoğu zaman işlerini o ibadet takvimine göre ayarlar: “Öğle namazından sonra; akşam namazından önce..” diyerek gününü belli dilimlere ayırır ve hiçbir anını boş geçirmemeye çalışır. Ramazan-ı şerif, insanın en zayıf damarlarından biri olan yeme-içme isteğini sınırlamayı ve kontrol altında tutmayı sağlar. Adeta bir beslenme disiplini talim eder. Evet, hayatı devam ettirebilmek için mutlaka yemeye, içmeye ihtiyaç vardır. Ne var ki, sağlık prensipleri hesaba katılmadan yenip içilen her şey beden için zararlı olduğu gibi; midenin, kalbi ezecek kadar güçlenip insanı kalb ve ruhun derece-i hayatından hayvaniyet ve cismaniyet çukurlarına düşürmesi de bir felakettir. Bu mübarek ay boyunca tutulan oruç, yemek vakitlerini belirleme, israftan ve mideyi tıka-basa doldurmaktan kaçınma, hem beden hem de ruh sağlığına zarar veren şeylerden uzak durma ve aynı zamanda mutlaka helâl dairesinde kalarak harama asla el uzatmama hususlarında temrinat yaptırır; Ramazanlaşan insanlara bu konularda disiplin ruhu kazandırır.

İBADETTEN UBÛDIYETE

Ramazan, ondan nasiplenmesini bilen her insanı, seviyesine göre bir sadâkat eri haline getirir. Oruç tutan ve ondaki sırrı kavramaya çalışan bir mü’min, hem Hakk’a teveccühünde hem de halkla münasebetlerinde hep vefâ ve sadâkat peşinde olur. Zaten oruç, vefa duygusunun en güzel bir alametidir. Zira o,

Allah ile kul arasında yapılmış bir anlaşmadır: Kul, belirli süreler dahilinde, belirli şeylerden vazgeçer ve bu suretle ahdinde vefalı olduğunu gösterir; Cenab-ı Hak da onun mükafatını bizzat Kendisinin vereceğini vaat eder. Allah’a karşı vefalı davranan bir insan, zamanla ailevî ve içtimaî hayatında da tam bir “vefa abidesi” durumuna yükselir. Bu duyguyla, sıla-yı rahimi gözetir; herkese yardım eli uzatır; zekatını ödemekten asla kaçmaz; hatta sadaka vermeye ve infak etmeye hiç doyamaz. Hakk’la münasebetin önemli bir şiarı da Kur’an okumak, dua dua Cenab-ı Allah’a yalvarmak ve sürekli O’na teveccühte bulunmaktır. Ne var ki, Kur’an-ı Kerim’in işlemeli sandıklar ve ipekten kılıflar arasındaki hapsine son verip, onu dil ve gönüllere şeker-şerbet yapmak da pek çokları için bir manada ancak Ramazan-ı şerifte mümkün olmaktadır. Bu kutlu ay, damaklara bir Kur’an tadı çalmakta ve insanlara bir evrad ü ezkar disiplini de aşılamaktadır. İşte, bir ay boyunca, yeme-içmeden yatıp kalkmaya, ibadet ü taatten evrad ü ezkâra kadar hayatın hemen her alanıyla alakalı bazı kaide ve kurallar çerçevesinde davranan, bir ölçüde disiplin ruhuna kavuşan ve düzenli yaşamaya alışan insanlar, Ramazan’dan sonra da aynı nizam ve intizamı korumalı, devam ettirmelidirler. Mesela, bir ayın her gecesinde uykuyu bölüp sahurun bereketinden istifade etmeye koşan, bu arada seccadeyle de bir vuslat yaşayan mü’minler, bu otuz geceyi bir temrinat süresi olarak değerlendirmeli ve artık senenin her gecesini bir vuslat koyu bilmeli, gecelerini hiç olmazsa birkaç rek’at teheccüd namazıyla aydınlatmalıdırlar. Şayet, kendimizi Cenâb-ı Hakk’ın rızasına adamış ve o rızayı da Zat-ı Uluhiyeti duyurmaya bağlamışsak, artık nerede olursak olalım, hangi şartlar altında bulunursak bulunalım, bizim için durmak, acizliğe düşmek ve mesuliyetten kaçmak söz konusu değildir. Zira, “Bahar gelsin, hava ısınsın, çiçekler açsın, bülbüller ötmeye başlasın... İşte o zaman ben de şakırım!” şeklindeki bir düşünce bir disiplin insanının mülahazası olamaz. O kışta da şakımalıdır, yazda da; baharda da güle türküler söylemelidir güzde de. O, her mevsime ve her döneme göre bir dil ve üslup tutturmalı, dilbeste olduğu hakikatleri terennüm etmekten asla geri durmamalıdır. Tabii ki, böyle bir gönül yüceliği ve bu denli bir disiplin ruhu –hususî bir inayet olmazsa– bir anda kazanılmaz. O ufka ulaşmak, uzun bir zaman ve ciddi temrinat ister. Şu kadar var ki, Ramazan bir başlangıçtır ve o güzel hasletlere ulaşmak için çok bereketli bir ekim mevsimidir. Aslında, inananlar için, insan ömrü bir Ramazan, büluğ çağı imsak vakti ve ölüm de iftar anıdır. Bir aylık Ramazan, bir ömür süren kulluk orucunun alıştırması gibidir. Otuz günde kazandığı güzel hasletleri hayat boyu devam ettirmesini bilenlerdir ki, onlar, burada biraz aç ve susuz kalmaya bedel, ötede “Kullarım, çok defa sizi renginiz kaçmış, benziniz sararmış-solmuş, gözleriniz içine çökmüş ve avurtlarınız çukurlaşmış olarak görüyordum. Buna Benim için katlanıyordunuz. O geçmiş günlerde takdim ettiklerinize bedel haydi bugün afiyetle yeyin, için.” hitabını duyacak ve işte o gün asıl iftarı yapacaklardır.


ramazanözel 03

4 - 1 0 T E M M U Z 2 0 1 4 ZAMAN FRANCE

Başkalarına faydalı olmak, herhangi bir şekilde hizmet etmek ve sevindirmek, büyük sevap kazanmaya vesile. Öyle ki farzlardan sonra en kıymetli amel, insanlara faydalı olmak.

Fakire verilen bir lokma, sahibine beş şeyi müjdeler -

Ömür kısa... Sonsuz olan âhiret hayatında kişinin karşılaşacakları, dünyada yaşadığı hâle bağlı. Başkalarına faydalı olmak, herhangi bir şekilde hizmet etmek ve sevindirmek, büyük sevap kazanmaya vesile. Öyle ki farzlardan sonra en kıymetli amel, insanlara faydalı olmak. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” hadis-i şerîfini hatırlatan Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, dünyada en iyi ve hayırlı işin, cömertlik ve yemek yedirmek olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Ayvallı, özellikle de Ramazân-ı Şerîf’te yemek yedirmekte kusur etmemek gerektiğini söylüyor. Ayvallı, fakire verilen bir lokmanın, sahibine beş şeyi müjdeleyeceğini belirtiyor: 1- Bir tane iken beni çoğalttın. 2- Küçük idim, büyüttün. 3Düşman iken, beni dost ettin. 4- Fânî (yok olmak üzere) iken, beni sonsuz kalıcı ettin. 5- Bugüne kadar sen beni muhafaza ettin, artık ben seni muhafaza ederim.” [Miftâhu’l-Cenne]

“İyi insan” kimdir? İyi insan, Allah-ü Teâlâ’nın ve Peygamberi’nin emir ve yasaklarına riayet eden, kimseye eliyle, diliyle ve hiçbir şekilde zarar vermeyen, bilakis herkese faydalı olan kimsedir. Hadis-i şerîflerde de buyrulmuştur ki: “En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenen ve kötülük etmeyeceğinden emin olunandır.” [Tirmizî] “Arkadaşın iyisi arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik edendir.” [Tirmizî] “İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir.” [İmâm Ahmed]

Faydalı insanı nasıl anlamalı? Hadis-i şerifte; “İnsanların hayırlısı (en iyisi), insanlara faydalı olandır.” buyrulduğu gibi, diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır: “Bir kavmin (topluluğun) efendisi, onlara hizmet edendir.” Mevki, makam, mal mülk gibi bütün nimetleri insanlara hizmette kullanmalıdır. Bu durum, hem o nimetle-

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, dünyada hiçbir işin, cömertlikten ve yemek yedirmekten daha iyi olmadığını söylüyor. Allah (cc), Hazreti İbrahim’i yemek yedirmesinden ve misafirperverliğinden, Hz. Ali’yi (ra) çok zengin olmasa da cömertliğinden dolayı Kur’an’da över. Hz. Osman (ra), çok cömert olduğundan dolayı, “hesapsız Cennet’e gidecek” diye müjdelenir. HABER ZEYNEP KAÇMAZ

rin kendisine verilmesinin sebebi, hem de imtihanı kazanmasının şartlarından biridir. Kendisine verilen nimetlerle başkalarına hizmet ederse, iyilik yaparsa, onların ihtiyaçları için harcarsa, hem elindeki o nimetler kendisinde kalır hem de nimetleri artırılır. Hadis-i şerîflerde de buyurulur ki: “Duâsının kabûl, kederinin yok olmasını isteyen, darda kalanı ferahlandırsın!” [İbn-i Ebi’d-dünyâ] “Bir Müslüman’ın sıkıntısını giderene, Allah-ü Teâlâ iki nûr verir. Bu iki nûrla Sırât’ta o kadar çok kimse aydınlanır ki sayısını ancak Allah bilir.” [Taberânî] “Müslümân kardeşini sevindirmek, mağfirete sebep olur.” [Taberânî] Bu konuda Sevgili Peygamberimiz’in başka müjdeleri de var: “Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve 70 sevap verilir. O iş bitene kadar böyle devam eder. İşi yapılınca, bütün günahları affedilir. O işi yaparken ölürse, sorgusuz, hesapsız Cennet’e gider.” [İbn-i Ebi’d-dünya]

İnsanları sevindirmek sevap mı? İnsanlara faydalı olmak, herhangi bir şekilde hizmet etmek ve sevindirmek, dinimizde büyük sevap kazanmaya vesiledir ve farzlardan sonra en önemli iştir. Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Farzlardan sonra en kıymetli amel, Müslüman kardeşini sevindirmektir.” [Taberânî] “Allah-ü Teâlâ’nın en sevdiği iş, elbise vererek veya doyurarak yahut başka bir ihtiyacını karşılayarak, bir mü’mini sevindirmektir.” [Taberânî] Allah rızâsı için verilen zekât ve sadakanın, yapılan iyiliklerin karşılığı, verenin ihlâs derecesine göre, bire ondan bire yedi yüze kadar, hatta daha fazla olur. Bir kimsenin nimeti varsa ve başkalarına dağıtıyorsa, o kişi sultan olmasa

da, halk ona saygı duyar. Dünyada ad kazanmış ve kazanmakta olan herkes, bu şöhreti aş-ekmek, parapul, mal-mülk vermekten elde etmişlerdir. Onun için, her gün, hele Ramazân-ı Şerîf’te yemek yedirmekte kusur etmemek gerekir. Allah-ü Teâlâ, Hazreti İbrahim’i, yemek yedirmesinden ve misafirperverliğinden dolayı övmüştür. Hazreti Osman, çok cömert olduğundan dolayı, “hesapsız Cennet’e gidecek” diye müjdelenmiştir. Hazreti Ali, çok fazla parası olmadığı hâlde, birçok cömertlikler yaptığı için Allah-ü Teâlâ, onu Kur’ân-ı Kerîm’de övmüştür. Dünyada hiçbir iş, cömertlikten ve yemek yedirmekten daha iyi değildir.


ramazanözel

04 4 - 10 TEMMUZ 2014

Çocuklarımıza Ramazan ayında diğer zamanlardan daha iyimser ve şefkatli bir ortam sunmak için çabalamalıyız. Bu güzel rahmet ayında onlara karşı asla, sinirli, telaşlı, hoşgörüsüz davranmamalıyız. Aksi durumda ibadetlerin uyandırdığı ulvi hisleri onlara kabul ettirme şansımız kalmayabilir.

NAMAZ VAKİTLERİ

YAZI PROF.DR. MEHMET ZEKI AYDIN

Orucu bahane edip çocuklara kızmayın -

Ramazan geldi, hoş geldi, rahmet getirdi. İnşallah toplumca bu ayın neşesini yaşayacağız. Yetişkin ve yaşlılardan, sık sık “Nerede o eski Ramazanlar?” benzeri geçmişe özlem sözleri duyarız. Bence bu özlem ve şikâyetler yerine Ramazan ve orucu nasıl anlamına uygun yaşarız konusunu konuşmamız lazım. Ramazan’ı öncelikle kendi özel çevremizde, ailemizde hissettirebiliriz, hatta daha ileriye götürüp coşkuyla yaşayabiliriz. Büyükler için Ramazan ayı önemli olduğu kadar çocuklar açısından da önemlidir. Aile içi iletişimde, sevinç ve üzüntüleri birlikte yaşama, birlikte yeme içme, birlikte sohbet, birlikte gezi vb. hayatı paylaşma çok önemlidir. Ramazan’ı ailece hissetmek ve çocuklara yaşatmak için şunları yapabiliriz: Ramazan’la ilgili bir aile toplantısı yapıp bu ayda nelerin yapılacağı, nelerin yapılmayacağını konuşabiliriz. Teravih namazının nerede kılınacağına, ne zaman kimlerin iftara davet edileceğine, birlikte Kur’an veya kitap okumaya, zekat ve fitrelerin nasıl, kime verileceğine,

istişare yaparak birlikte karar verebiliriz. Çocuklar, kendi evlerine misafir gelmesinden hoşlanır. Komşular, yakın dost ve akrabalar ile iftar ve sahurlarda bir araya gelerek dostlukların artmasını sağlayabiliriz. Davetlerin organizesini çocuklar dahil tüm aile bireyleri yüklenebilir. Sadece çocukların arkadaşları için de iftar hazırlayıp, onlara hediyeler vererek arkadaşlıkların ve Ramazan bilincinin pekişmesine yardımcı olabiliriz. Ramazan Kur’an ayı olduğu için, birlikte hatimler yapabilir veya hatim programlarına katılabiliriz. İmkânlar ölçüsünde, teravih namazlarının coşkusu-

nu camilerde birlikte yaşayabiliriz. Dinî programlara ailece katılabilir, bu ayın maneviyatına uygun basın yayın organlarından yararlanabiliriz. Çocuklar çevrelerindeki oruç tutanlara heveslenebilir. Onları kırmadan ama sağlıklarını da bozmadan bu ibadeti anlatabilir ve oruç tutmalarına izin verebiliriz. Bu zevkten, mutluluktan çocukları mahrum etmemeliyiz. Oruç ve namazlarından dolayı çocukları tebrik edip ödüllendirebiliriz. Burada amaç, çocuklara farz olmadığı hâlde oruç tutturmak değil, oruç ibadetini kavratmak, sevdirmek ve alıştırmaktır.

Küçük çocuklara Kur’an dinletin

Küçük yaştaki çocukların Kur’an-ı Kerim’i dinleyerek çok güzel okuyabildiklerini ifade eden Kur’an öğretmeni Ayşe Yıldırım şöyle konuşuyor: “Dili dönmez sanılmasın. Çocuklar çok iyi taklitçidir. Hafızalarına hemen yerleşir. Çok güzel ezber yaparlar. Dili dönmese bile güzel okunan Kur’an’ı duymaları lazım. Anneler ev işi yaparken bir taraftan ezberden bildiklerini okuyabilir. Veya TV’den, kasetten evde sürekli bir Kur’an sesi açılabilir. Çocukların tatilde öğrendiklerini unutmamaları için her gün sadece on dakika birlikte tekrar etmek, sadece bir ayet okutmak bile fayda sağlar.”

Okul öncesi yaşlardaki çocuklar sahura kaldırılabilir, 2-3 saatlik denemeler yaptırılarak tam gün tutmuşçasına sevindirilebilir. 7-10 yaşlarındaki çocukların sağlığı müsaitse, hiç olmazsa birkaç gün oruç tutabilir. 10-13 yaşlarda ise oruç ibadeti daha ciddiye alınmalı. Bu yaşlar ergenliğin başlangıcıdır ve artık ibadet sorumluluğu da başlamaktadır. Çocuklar “Niçin oruç tutmalıyım?” diye sorduğunda “Allah böyle emrettiği için” şeklinde bir cevap vermek yerine, oruç ibadeti hakkında bilgi verilmelidir. Orucun kazandırdığı irade, sabır, kendine hâkim olma, öz denetim, paylaşma, sahip olunanların değerini anlama, şükretme gibi önemli özellikleri açıklanmalıdır. Çocuklarımıza Ramazan ayında, pek çok yönden diğer zamanlardan daha iyimser ve şefkatli bir ortam sunmak için çabalamalıyız. Bu güzel rahmet ayında çocuklarımıza karşı asla, sinirli, telaşlı, hoşgörüsüz davranmamalıyız. Aksi durumda ibadetlerin insan üzerinde uyandırdığı ulvi hisleri, güzel duygu ve düşünceleri onlara kabul ettirmekte hiç şansımız kalmayabilir.

PARİS

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

BORDEAUX İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

ORLEANS

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

CAEN

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:18 04:19 04:19 04:20 04:21 04:22 04:23

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

03:48 03:50 03:51 03:52 03:54 03:55 03:57

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:24 04:25 04:26 04:26 04:27 04:28 04:29

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:33 04:29 04:29 04:30 04:31 04:31 04:32

STRASBOURG İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

ANNECY

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

LIMOGES

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

MARSEILLE İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

03:58 03:58 03:59 04:00 04:01 04:02 04:02

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:16 04:16 04:17 04:18 04:18 04:19 04:20

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:35 04:36 04:37 04:38 04:38 04:39 04:40

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

03:41 03:42 03:43 03:44 03:46 03:47 03:48

LYON

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

RENNES

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

LILLE

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

MACON

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:22 04:22 04:23 04:24 04:24 04:25 04:26

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:37 04:38 04:39 04:40 04:41 04:41 04:42

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:10 04:11 04:11 04:12 04:13 04:14 04:14

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:19 04:20 04:21 04:21 04:22 04:23 04:24

METZ

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

MULHOUSE İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

VALENCE

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

BEZIERS

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLEN İKİNDİ AKŞAM YATSI K. SAATİ

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04:04 04:02 04:03 04:04 04:05 04:06 04:06

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

03:26 03:27 03:28 03:30 03:31 03:32 03:34

04.07.2014 05.07.2014 06.07.2014 07.07.2014 08.07.2014 09.07.2014 10.07.2014

03:49 03:50 03:51 03:53 03:54 03:55 03:56

05:48 05:49 05:49 05:50 05:51 05:52 05:53

05:28 05:28 05:29 05:30 05:31 05:32 05:32

05:52 05:52 05:53 05:54 05:54 05:55 05:56

05:31 05:32 05:33 05:34 05:35 05:36 05:36

14:02 14:02 14:02 14:02 14:03 14:03 14:03

13:40 13:41 13:41 13:41 13:41 13:41 13:41

13:52 13:52 13:52 13:53 13:53 13:53 13:53

13:47 13:47 13:47 13:47 13:47 13:47 13:48

18:15 18:15 18:15 18:15 18:15 18:15 18:15

17:53 17:53 17:53 17:53 17:53 17:53 17:53

17:59 17:59 17:59 17:59 17:59 17:59 17:59

18:01 18:01 18:01 18:01 18:01 18:00 18:00

22:04 22:03 22:03 22:02 22:02 22:01 22:01

21:41 21:40 21:40 21:40 21:39 21:38 21:38

21:40 21:40 21:40 21:39 21:39 21:38 21:38

21:50 21:49 21:49 21:48 21:48 21:47 21:47

23:24 23:23 23:23 23:22 23:22 23:21 23:21

23:01 23:00 23:00 23:00 22:59 22:58 22:58

23:00 23:00 23:00 22:59 22:59 22:58 22:58

23:07 23:09 23:09 23:08 23:08 23:07 23:07

11:30 11:30 11:30 11:30 11:29 11:29 11:29

11:30 11:30 11:29 11:29 11:29 11:29 11:29

11:31 11:30 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29

11:30 11:30 11:29 11:29 11:29 11:29 11:29

04:03 04:04 04:05 04:05 04:06 04:07 04:08

06:17 06:17 06:18 06:19 06:19 06:20 06:21

05:46 05:46 05:47 05:48 05:48 05:49 05:50

06:07 06:08 06:09 06:10 06:11 06:11 06:12

05:33 05:34 05:35 05:35 05:36 05:37 05:38

14:14 14:14 14:14 14:14 14:14 14:15 14:15

13:47 13:47 13:47 13:47 13:48 13:48 13:48

14:18 14:18 14:18 14:19 14:19 14:19 14:19

13:42 13:42 13:42 13:43 13:43 13:43 13:43

18:19 18:19 18:19 18:19 18:19 18:19 18:19

17:54 17:55 17:55 17:55 17:55 17:55 17:54

18:30 18:30 18:30 18:30 18:30 18:30 18:30

17:53 17:53 17:53 17:53 17:53 17:53 17:53

21:59 21:58 21:58 21:58 21:57 21:57 21:56

21:36 21:36 21:35 21:35 21:34 21:34 21:33

22:16 22:16 22:16 22:15 22:15 22:14 22:14

21:39 21:38 21:38 21:38 21:37 21:37 21:36

23:55 23:55 23:56 23:56 23:56 23:56 23:56

22:56 22:56 22:55 22:55 22:54 22:54 22:53

23:36 23:36 23:36 23:35 23:35 23:34 23:34

22:59 22:58 22:58 22:58 22:57 22:57 22:56

11:31 11:31 11:31 11:31 11:30 11:30 11:30

11:30 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29 11:29

11:31 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29 11:29

11:30 11:30 11:30 11:29 11:29 11:29 11:29

05:54 05:55 05:56 05:56 05:57 05:58 05:59

06:05 06:06 06:07 06:08 06:08 06:09 06:10

05:36 05:37 05:38 05:39 05:40 05:41 05:42

05:54 05:55 05:56 05:57 05:57 05:58 05:59

14:04 14:04 14:04 14:04 14:04 14:05 14:05

14:06 14:07 14:07 14:07 14:07 14:07 14:07

13:59 13:59 13:59 14:00 14:00 14:00 14:00

13:52 13:52 13:52 13:52 13:53 13:53 13:53

18:15 18:15 18:15 18:15 18:15 18:15 18:15

18:14 18:14 18:14 18:14 18:14 18:14 18:14

18:16 18:16 18:16 18:16 18:16 18:16 18:16

17:57 17:58 17:58 17:58 17:58 17:58 17:58

22:01 22:01 22:00 22:00 21:59 21:59 21:58

21:55 21:55 21:54 21:54 21:54 21:53 21:53

22:10 22:09 22:09 22:08 22:08 22:07 22:06

21:37 21:37 21:36 21:36 21:36 21:35 21:35

23:21 23:21 23:20 23:20 23:19 23:19 23:18

23:15 23:15 23:14 23:14 23:14 23:13 23:13

23:26 23:26 23:25 23:25 23:24 23:24 23:24

23:33 23:33 23:34 23:34 23:34 23:34 23:34

11:30 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29 11:29

11:31 11:31 11:31 11:30 11:30 11:30 11:29

11:30 11:30 11:29 11:29 11:29 11:29 11:29

11:31 11:31 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29

05:57 05:58 05:59 06:00 06:01 06:01 06:02

05:59 05:59 06:00 06:01 06:01 06:02 06:03

05:49 05:50 05:51 05:51 05:52 05:53 05:54

14:13 14:13 14:13 14:13 14:13 14:14 14:14

13:50 13:50 13:50 13:50 13:51 13:51 13:51

13:52 13:52 13:52 13:53 13:53 13:53 13:53

18:27 18:27 18:27 18:27 18:27 18:27 18:27

17:52 17:52 17:52 17:52 17:52 17:52 17:52

18:00 18:01 18:01 18:01 18:01 18:00 18:00

06:07 13:59 18:01 06:08 13:59 18:01 06:08 13:59 18:01 06:09 13:59 18:01 06:10 13:59 18:01 06:10 13:59 18:01 06:11 14:00 18:01

22:16 22:16 22:15 22:15 22:14 22:14 22:13

21:29 21:29 21:28 21:28 21:28 21:27 21:27

21:43 21:42 21:42 21:42 21:41 21:41 21:40

21:38 21:37 21:37 21:37 21:36 21:36 21:36

23:30 23:34 23:35 23:35 23:34 23:34 23:33

23:31 23:30 23:29 23:29 23:28 23:27 23:26

23:03 23:02 23:02 23:02 23:01 23:01 23:00

23:40 23:39 23:38 23:38 23:37 23:36 23:35

11:30 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29 11:29

11:31 11:31 11:31 11:31 11:30 11:30 11:30

11:30 11:30 11:30 11:30 11:30 11:29 11:29

11:32 11:31 11:31 11:31 11:30 11:30 11:30


ramazanözel 05

4 - 1 0 T E M M U Z 2 0 1 4 ZAMAN FRANCE

Sıcak havalar için iftar tarifleri ÖmürAkkor

o.akkor@zamanfrance.fr

Muhammara MALZEMELER: 1/2 kilo taze kırmızı biber 1/2 paket etimek 2 diş sarımsak 1 yemek kasığı kimyon 1 çay bardağı zeytinyağı Dilediğiniz kadar nar ekşisi 1 bardak ceviz içi

Eve girerken besmele yemeğe başlarken besmele

Kaya tuzu YAPIMI:

Tüm biberler ayıklanır ve rondoya konur. Üzerine etimek, kimyon ve sarımsak eklenir ve çekilir daha sonra servis kasesine konulup nar ekşisi ve zeytinyağı ile harmanlanır. Üzerine tekrar ceviz içi, nar ekşisi ve zeytinyağı konarak servis edilir.

-

Keşkek MALZEMELER: Yarım kilo buğday Yarım kilo kuzu kuşbaşı 250 gr. tereyağı Yeterince su

1 yemek kaşığı tatlı biber salçası 1 yemek kaşığı kimyon

Kaya tuzu

YAPIMI:

-Buğdayı 1 saat bol suda pişirin. -Kuzu kuşbaşıyı su ve tuz ilave ederek ocağa koyun. 1,5 saat pişmeye bırakın -Sonra pişirdiğiniz buğdayı ete ilave edin. Ve altı kısık olarak 1 saat daha pişirin. Lapa kıvamında olmasına dikkat edin. Gerekirse su ilave edin. -Suyunu çekmeye başladığında tahta kaşık ya da tokmakla dövmeye başlayın. -Bu arada salçasını ekleyin. -Dövme işlemini yaklaşık 1 saat kadar sürdürün. -Keşkek lime lime olunca altını kapatıp servis tabağına alın. -Servis tabağının ortasına bir çukur açın. Kızdırdığınız tereyağını yemeğin ortasına döküp üzerine kimyon serperek servis edin.

HABER MUSTAFA GÜNDOĞDU

Buz Kasesinde Kayısı Hoşafı MALZEMELER: 250 gram kuru kayısı 500 gram şeker 1 litre su 2 adet çubuk tarçın YAPIMI:

Kayısıları 6 saat suda dinlendirin. Daha sonra bir tencerede kayısıları, şekeri, suyu ve tarçını ilave edip 40 dakika kaynatın. Soğutup buz kase-

Yemeğin adabı ‘besmele’ çekerek yemeğe başlamaktır. Peygamber Efendimiz (sas) besmele ile şeytan ve avenelerinin “Burada ne geceleyebiliriz ne de yemek yiyebiliriz.” dediğini aktarıyor.

sinde servis yapın. Buz kasesi yapımı:

Buz kasesini yapmak için iç içe geçen iki kase gerekli, kasenin büyük olanına su doldurup içine isteğinize göre çubuk tarçın ya da nane yaprağı koyabilirsiniz. Daha sonra üzerine küçük olan kaseyi koyup koli bandıyla tutturup dondurun. Hatta bu kasenin büyüğü ile meyve servisi de yapabilirsiniz.

Her hayırlı işin başlangıcında olduğu gibi yemeğe de besmele ile başlamak Efendimiz’in güzel sünnetlerindendir. Yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutan bir insanın ne yapması gerektiğini Hz. Âişe’nin (radıyallahu anhâ) şu rivayetinden öğreniyoruz: Allah Resûlü “Biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şayet yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursa, hatırladığı anda “baştan sona bismillah” desin.” buyurmuştur. Yemeğe başlamadan önce besmele çekmek çok önemlidir. Yapılan her işin bir tekniği, bir usulü, bir âdâbı vardır. Yemeğin âdâbı da “Besmele” çekmektir. Bir insanın evine besmele çekmeden girip yemeğe de besmelesiz başlaması neticesinde ne olacağını şu hadis-i şeriften öğreniyoruz. Câbir (radıyallahu anh), Resûlullah’ı şöyle buyururken dinlediğini ifade etmiştir: “Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse, şeytan, adamlarına, “Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz” der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse, şeytan adamlarına, “Geceyi geçirecek bir

yer buldunuz” der. O şahıs yemek yerken besmele çekmezse, şeytan kendi adamlarına, “Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz” der.” Demek ki şeytanlar gruplar hâlinde dolaşıyorlar. Her grubun başında liderleri, reisleri, önderleri olduğu gibi onlarda da reisler bulunuyor. Ve bu reis eve besmelesiz girildiyse o evde geceleyebileceklerini, yemeğe besmelesiz başlanırsa aynı zamanda yemeğe de ortak olacaklarını söylüyor.


ramazanözel

06

Müslüman olmak neyi gerektirir?

4 - 10 TEMMUZ 2014

‘Müslüman’ım’ diyen kişiye düşen vazife, bu sözü hayatına geçirebilmek, yaşantısına yansıtabilmektir. İman gönüldedir. İslam’ı ise bizim üzerimizdeki yansımalarından görebiliriz. Bu nedenle dini sadece ‘vicdan’ meselesine indirmek doğru bir yaklaşım değildir. Dinimiz, iman edenlerin akıl ve şuurlu olması gerektiğini söyler. YAZI HAMDULLAH ÖZTÜRK FOTOĞRAF FATIH TURSUN İslam, insanın bütün benliğiyle teslim olmasını ister. Yarım ya da eksik inanç İslam’ın kabul edilmediği anlamına gelir. Bu nedenle her bir şüphenin giderilmesi gerekir.

-

İslam, Allah’a teslim olmaktır. Müslüman da, Allah’a teslim olmuş ve bu teslimiyetini söz, davranış ve haliyle sürekli şükür içinde bulunarak yaşayan insanlara denir. Kısacası, “Ben Müslüman’ım” demekle iş bitmemektedir. Asıl olan yaşamaktır. “Ben Müslüman’ım” sözünü hayatımızla tasdik etmektir. Yani hayatımız, her saniyesiyle teslimiyetimizi gösterir hale gelmelidir. Bu durum kimileri için çok kısa bir zamanda elde edilir. Asıl çoğunluk içinse aşılması uzun bir yol haline gelmektedir. Neden kimileri hemencecik sonuca ulaşırken birçok insan uzun bir yol kat etmek zorunda kalmaktadır? Bu sorunun cevabı iki ayrı soruyla anlaşılır hale gelir. Birincisi, ‘İslam’ın temeli ve başlangıcı nedir?’ İkincisi de, ‘İslam’ın nihayeti, yani sonucu nedir?’ sorularıdır. Birinci sorunun cevabı şudur: İslam’ın temeli ve başlangıcı iman ve iz’andır. Yani Allah’ın varlığına ve birliğine, aksine ihtimal vermeyecek derecede inanmak ve gönlünü Hakk’a bağlamaktır. Gönül Hakk’a bağlanınca artık her şey O’nun razı olacağı şekilde gönle girebilir. O’nun hoşnut olmayacağı şeylere gönül kapılarını kapatmak gerekir. İman ve iz’an bu dereceye ulaşmamışsa, yolun başında oyalanıp durduğumuz için bir türlü sonuna ulaşamayız. İkinci sorunun cevabı da şudur: İslam’ın nihayeti ihsan ve ihlastır. Yani imanla Allah’a bağlanmış gönüllerin sorumluluklarını yerine getirirken, Allah’ın rızasından başka hiçbir gaye gözetmemekte çok titiz olmalarıdır. Bu titizlik şöyle ifade edilir: Allah’ın seni gördüğünü biliyorsun. Sanki sen de Allah’ı görüyormuşsun gibi ve her an O’nun nezareti altında olduğunu hissederek sorumluluklarını yerine getirmektir. İşin aslını söylemek gerekirse İslam, işte bu noktaya ulaştıktan sonra yaşanan hayattır. İslam hayatın kendisi olunca, İslamcılık tabirinin ne kadar yavan ve yapmacık kaldığı da hemen anlaşılır.

EY NEFİS! DİKKAT ET İman bir batın, İslam ise onun söz, davranış ve hallerle yaşanıp, ortaya konulması manasında bir zahirdir. Hak din dediğimiz İlahi nizam da bu ikisinin toplamından ibarettir. Evet din; iman ve İslam’ın bütün yönleriyle yaşanmasına verilen isimdir ve onu böylece temsil edenlere de (dinci değil) dindar denir. Bil ki Dini sadece bir inançtan ibaret görenler aldanmaktadır. Onu bütün benliği ile kabul edememiş kültür Müslümanları da aldanmaktadır. Bu bütünlüğe dayanarak amelleri imanın parçası görmek doğru değildir. Amelin farz olduğuna inandığı halde onu tam olarak yerine getiremeyenler günahkar olsalar da yine mümindirler.

Bu hatalardan sakının Dini sırf bir vicdan meselesi gibi görenler iki türlü hata ederler. Bu hatalardan sakın. Birincisi, dinin ruhuna saygısızlık etmiş olurlar. İkincisi de hadlerini fazlasıyla atmış olurlar. Din akıl ister, akıl da düşünmek ister. Din akıl ve şuur sahiplerini muhatap alır. Çünkü inanmak için akıl ve şuur lazımdır. Akıllı ve düşünceli olanlar düşünür, değerlendirir ve kendi tercihlerini ortaya koyarak iman ederler. Din de onları yine kendi irade ve seçenekleriyle hem dünyada hem de ahirette sevinecekleri yollara yönlendirir. Akıl ve irade mahrumları sorumlu tutulmamışlardır. Dolayısıyla onları hayra sevk etmek gibi bir iltifat da söz konusu değildir. Bütün peygamberler temelde aynı tezi getirmiştir. Bu espriye binaen İslam, diğer dinlerin de koruyucusu şahidi ve dayanağıdır. Bu sebeple İslam’ı yeniden ihya etmek, diğer peygamberlere inananların inançlarını revize etmek, eksik ve noksanlarını tamamlamak ve yeni ufuklar açarak bir manada onları da ihya etmek sayılacaktır. Kaynaklarının bir olması bu konuda en büyük ümit verici sebeptir.


ramazanözel

07

4 - 10 TEMMUZ 2014

Beş vakit namazla kişi, istikamet ve iman yüceliğini kazanır. Nafile namazlarla da İlahi aşkı ve muhabbeti yakalar. YAZI EMEL TEMİZAY

İman ile İslam aynı şey midir?

-

Kelime manası itibarıyla “bir şeye tereddüt etmeden inanmak”, “hakkı kabul ve tasdik etmek” gibi manalarına gelen iman; İslam bilginleri tarafından en genel manasıyla “Allah’ın varlığı ve birliğine, Hz. Muhammed’in (sas) peygamber olduğuna ve vahiyle Allah’tan alıp insanlara bildirdiği her şeyin hak ve doğru olduğuna hiç şüphe etmeden tereddütsüz inanmak ve tasdik etmek” şeklinde tarif edilmiştir. İslam alimleri, iman ile İslam kelimelerinin birbirinden farklı olmadıklarını ve aynı anlama geldiklerini söylemişlerdir. Bununla birlikte bazı alimler ise bu iki kavram arasında ince bir farkın olduğunu ifade etmişlerdir. Bu durumda her mümin, Müslüman olmakta, fakat her Müslüman mümin sayılmamaktadır. Çünkü bu anlamda İslam, dilin ve organların teslimiyeti ve belli amellerin işlenmesi, iman ise kalbin bağlanışı ve teslimiyeti demektir. Bu sebeple İslam daha genel bir kavram, iman daha özel bir kavram olmaktadır. Nitekim bedeviler “iman ettik” dediler. De ki: “Siz iman etmediniz, lâkin “İslâm olduk, size inkıyad ettik (boyun eğdik)” deyiniz. Zira iman henüz kalplerinize girmiş değildir.” (Hucurat, 49/14) ayet-i kerimesi bu hakikati dile getirmektedir.

Ramazan, nafilelere alışmak için fırsattır

-

Buhari’den rivayet edilen bir hadise göre Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Allah buyurdu: Kim veli bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş açarım. Kulum bana, kendisine farz kıldığım ibadetlerden daha sevimli bir şeyle yaklaşmaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet onu severim. Ben kulumu sevince de artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı mesabesinde olurum. Diliyle de her ne isterse muhakkak onları kendisine ihsan ederim. Bana sığınmak isteyince de onu korurum.” Adıyaman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Esma Sayın da Ramazan ayında her gün beş vakit namaz kılmanın bireyin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerinde önemli etkileri olduğunu aktarıyor. Sabah namazı ve kuşluk namazıyla yeni umut dolu bir güne kavuşma hissi olacağını dile getiren Sayın, şöyle konuşuyor: “İnsan sabahtan akşama kadar hayatın nimetlerinden istifade ediyor. Maddi ve dünyevi meşguliyeti oluyor. Kul, gün

sonunda ruhsal dengeyi korumak için bir saadet alameti, bir şükran nişanesi, bir kulluk vazifesi olarak akşam ve evvabin namazı kılıyor. Güne yüce bir ibadetle son vermek, uyku âlemine İlahî bir zevk ve huzur içerisinde geçiş yapmak ve Yüce Yaratıcı’nın bağışlayıcılığına sığınmak üzere de yatsı ve teheccüd namazını kılıyor.” İlahiyatçı-yazar Cemil Tokpınar ise nafile ibadetlerle Rabb’ine lebbeyk diyen kulun halini şöyle anlatıyor: “Nafile namazlar, Allah’a aşkın göstergesidir. Çünkü nafileler, yüreği yangın yeri olmuş kulların, sevgilisiyle geçirdiği özel anlardır. Gece dâhil, her şey uykuya ram olmuşken, bir kulun, mahmur gözlerini abdestle ovup teheccüdde Rabbiyle kucaklaşmasıdır. Kabahatlerini, pişman olup bir daha yapmamak üzere terk ettiğinde, yalnızca Rabbinin rızasını umarak, gözyaşlarıyla kıldığı tevbe namazlarıdır. Nafile namaz aşktır çünkü. Hiçbir zorunluluk hissetmeden ‘Allah’ım, ben Seni öyle çok seviyorum ki anmaya, şükretmeye, namaz yoluyla sohbet etmeye doyamıyorum.’ demektir.”


ramazanözel 08

4 - 1 0 T E M M U Z 2 0 1 4 ZAMAN FRANCE

Fransa’da oruç serbest

Ramazan ayı dün başlarken gözler Dünya Kupası’nda top koşturan Müslüman futbolculara çevrildi. Kadrosunda Benzama, Sakho, Sagna gibi Müslüman yıldızları barından Fransa’nın teknik patronu Didier Deschamps, oruç için öğrencilerini serbest bıraktı. Cezayir’in yanı sıra İsviçre ve Nijerya’daki bazı oyuncuların da oruç ibadetini yerine getirmesi bekleniyor.

KARIM BENZEMA

MAMADOU SAKHO

MOUSSA SISSOKO

-

Kadrosunda birçok Müslüman oyuncuyu barındıran Fransa Milli Takımı’nın teknik direktörü Didier Deschamps, Dünya Kupası sırasında oruç tutmayı serbest bıraktı. Ramazan ayının başlaması dolayısıyla oruç tutan oyuncularıyla ilgili Fransız basınının sorularını cevaplayan Deschamps, “Ben oruç tutup tutmamayı futbolcuların inisiyatifine bıraktım.” dedi. Konunun oldukça hassas olduğunu kaydeden Fransız teknik adam, “Onlara dayatma yapacak değilim. Biz herkesin dinine saygı gösteriyoruz. Ayrıca bu yeni bir durum değil, herkes kendi durumuna göre uyum sağlayabilir.” ifadelerini kullandı. Karim Benzema, Mamadou Sakho, Bacary Sagna, Moussa Sissoko ve Paul Pogba gibi Müslüman yıldızların forma giydiği Fransa, Dünya Kupası’nda grubunu lider tamamlayıp ikinci tura kalma başarısı göstermişti. Mavi-Beyazlılar, tek maçlık eleme usulüne göre yapılacak ikinci turda Afrika temsilcisi Nijerya ile karşılaştı. Öte yandan 1986 yılından beri ilk defa Dünya Kupası ve Ramazan ayı aynı döneme denk gelirken Brezilya’daki finallerde de çok sayıda Müslüman futbolcunun oruç tutması bekleniyor. Özellikle ikinci tura adını yazdıran Cezayir Milli Takımı’ndaki oyuncuların tamamına yakınının oruç ibadetini yerine getireceği öğrenildi. Aynı şekilde İsveçre’nin kadrosunda yer alan Shaqiri, Behrami, Dzemaili, Mehmedi gibi Kosova asıllı futbolcuların yanı sıra Belçika ve Nijerya’da top koşturan bazı Müslüman oyuncuların oruç tutma ihtimalleri bulunuyor. Buna karşılık FIFA yetkilileri, Brezilya gibi sıcaklık ve nem oranının yüksek olduğu bir ülkede oruç tutmanın performansı düşüreceği kaygısını taşıyor.

Özil ve Alex’ten Ramazan mesajı Dünya Kupası’nda Alman milli forması ile mücadele eden Türk asıllı futbolcu Mesut Özil, Ramazan ayı için özel açıklamalarda bulundu. Instagram hesabından ‘Hoş geldin Ramazan’ görselini paylaşan gurbetçi oyuncu, kendisinin bu özel dönemde oruç ibadetini yerine getirmeyeceğini söyledi. Brezilya’daki hava sıcaklığına dikkat çeken Mesut, “Futbol için zorlu koşullar söz konusu. Bu yüzden oruç tutmayacağım.” dedi. F.Bahçe’nin eski takım kaptanı Alex ise Ramazan dolayısıyla, “Ramazan ayının bütün İslam âlemine hayırlı olmasını diliyorum.” mesajını paylaştı.

e.. l r e l a! m i l i d küçük büyük mutluluklar oy.com www.yed


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.