31 Temmuz 2013
31 Temmuz 2013
3
Rihanna’ya Bakıp Koleksiyonuna İnansak Mı? Sahneye çıkan insanların kostümleri bolca muhabbet konusu olur ama hepsinin kendi kreasyonlarını yaratacağına dair bir kaide yoktur. Geçtiğimiz günlerde River Island bünyesinde ilk kişisel koleksiyonunu tanıtan Rihanna’nın tasarımlarının kendisini yansıtıp yansıtmadığı tartışma konusu oldu.
10
Paris’ten Romantik Veda Paris Moda Haftası ile sonlanan 2013-14 sonbahar kış defileleri ortaya yepyeni trendler koydu. Son günlerde podyumda koleksiyonlarını sergileyen iki romantik ismin koleksiyonları ise bizleri büyüsü altına aldı: Valentino ve Elie Saab.
21
Kendine Güvenmeyen Aktris Önümüzdeki aylarda yepyeni Michel Gondry filmi Günlerin Köpüğü’nde karşımıza çıkacak olan Fransız aktris Audrey Tautou, The Talks ile gerçekleştirdiği röportajda özgüven eksikliğini ortaya döküyor.
28
Femme Fatale İle Utangaç Kız Arasında Sinema dünyasının “Aşk Tanrıçası” ya da “Femme Fatale”ı Rita Hayworth’ü anıyoruz.
36
Ne Var Ne Yok Moda dünyasında bu aralar neler moda?
RIHANNA’YA BAKIP KOLEKSİYONUNA İNANSAK MI?
Sahneye çıkan insanların kostümleri bolca muhabbet konusu olur ama hepsinin kendi kreasyonlarını yaratacağına dair bir kaide yoktur. Geçtiğimiz günlerde River Island bünyesinde ilk kişisel koleksiyonunu tanıtan Rihanna’nın tasarımlarının kendisini yansıtıp yansıtmadığı tartışma konusu oldu. Çiğdem TOPARLAK
Londra Moda Haftası’nda ilk defa modaseverlerle buluşan kıyafetleri görenlerin ilk söylediği bunların Rihanna’nın üzerinde görme ihtimalimizin yüksek olduğu kıyafetler olduğuydu. Jarseden günlük kıyafetler, değişik kesimli kotlar, ince ve dar etekler, dekolteli monokiniler... Hepsi Rihanna’nın üzerinde görebileceğimiz kıyafetler. Kamuoyu nezdinde Rihanna’nın ‘çılgın’ bir imaja sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çılgın klipler, plaj partileri, fotoğraflar, skandallar... Popüler bir süperstarın hayatına dair hayal edebileceklerimiz ve daha fazlası Rihanna’nın hikayesinde bolca var.
Şortunun üstüne üzerinde slogan yazan bol kesimli bir tişört giyip sokağa fırlayabilme potansiyeline sahip olan Rihanna’nın son dönemde biraz da olsa büyüdüğünü söyleyebiliriz. Azzedine Alaia tasarımı tuvaletler içerisinde, bukleli saçlarıyla galalara katılan Rihanna, sokakların çılgın kızından şık salonların kokoş kadınına dönüşüyormuş gibi gözüküyor. Dolayısıyla elinden çıkan koleksiyonun da eski ve yeni Rihanna’yı ortak bir paydada birleştiren öğeleri taşıyacağını düşünmek gerekiyor.
Monokrom ‘mahkum’ çizgileri Eski Western filmlerinde mahkumların üzerinde gördüğümüz çizgili mahkum kostümlerine benzer çizgilerin Rihanna’nın koleksiyonunda da bulunduğunu söylemek gerek. Bu bahar çizginin en moda olan bu halini kullanmasını Rihanna’nın kulağına birileri fısıldamış gibi.
Spor, seksi ve karizmatik Sözü edilen birleşim hem kadınsı hem de daha ‘basit’ bire görüntü yaratabiliyor. Kıyafetlerin kesimi ve renkleri bu havanın yaratılmasında etkili. Transparan olmalarının bu etkiyi yaratmakta katkısı büyük.
Gösterişli grunge Rihanna’nın kariyerinin başından beri çokça sevdiği bir tarz olan grunge’ın biraz daha şatafatlı versiyonu, koleksiyonu ile beraber hepimiz için giyilebilir oldu. 90’lar ruhunu hissetmek işten bile değil.
PARİS’TEN ROMANTİK VEDA
Paris Moda Haftası ile sonlanan 201314 sonbahar kış defileleri ortaya yepyeni trendler koydu. Son günlerde podyumda koleksiyonlarını sergileyen iki romantik ismin koleksiyonları ise bizleri büyüsü altına aldı: Valentino ve Elie Saab.
Elie Saab
Elie Saab
Elie Saab
Valentino
Valentino
Valentino
Valentino
Valentino
KENDİNE GÜVENMEYEN AKTRİS
Önümüzdeki aylarda yepyeni Michel Gondry filmi Günlerin Köpüğü’nde karşımıza çıkacak olan Fransız aktris Audrey Tautou, The Talks ile gerçekleştirdiği röportajda özgüven eksikliğini ortaya döküyor.
Sevgili Tautou, sinemaya son vereceğinizi okudum. Bu doğru mu? Bu işi bitireceğime dair dedikodular dönüyor ortada. Fakat bu tamamen yanlış. Mesleğimi seviyorum. Tanıdığım insanlara ve aldığım rollere çok tutkuluyum. İşimi bitirmeyi düşünmüyorum. Elbette başka ilgi alanlarım var, ama bu sinemayı durdurmam anlamına gelmiyor.
Nedir bu diğer ilgi alanları? Seyahat ediyorum, yazıyorum, okuyorum, çiziyorum. Kendi küçük kişisel projelerim var ve her biri şimdilik sadece benim gözlerim için! Belki bir gün onları insanların gözleri önüne çıkarmaya cesaret ederim ama şimdilik öyle hissetmiyorum.
Yeteri kadar vaktin olmadığı için mi? Hayır, problem bu değil. Bundan dört yıl önce film çekmiyordum ve dolayısıyla diğer şeyleri yapmaya çok daha fazla vaktim oluyordu. Beni durduran şey aslında özgüven eksikliği. Bir aktris olarak özgüven eksikliğin olduğunu mu söylüyorsun? Evet, o yüzden birlikte çalıştığım yönetmenlerde özgüvene çok dikkat ediyorum. Bu özgüven dozunu bana yönetmenim veriyor ve ben de kendimi güvende hissediyorum.
Kendini çok hor gördüğünü düşünmüyor musun? Bu başarısız olduğum anlamına gelmiyor ki! İçinde olduğum roller ve sahneler hakkında olumlu ya da olumsuz yargılarda bulunabilme kapasitesine sahibim. Yaptığım işlerin bazıları çok iyi ve kendimi perdede izlediğimde o karakteri nasıl da asla terk etmediğimi görebiliyorum. Çok nadiren bazı filmlerimde yolunda gitmeyen şeyler görürüm. Ama yine de “kahretsin çok iyiyim” de demem “neden beni seçtiler” de…
Peki o zaman özgüven eksikliği derken neden bahsediyorsun? Bahsettiğim şey insanların benim hakkımda neler düşündükleri, bana bakınca neler gördükleri konusunda hiçbir fikrim yok. Beni takdir edenler de var, etmeyenler de. Çoğu kez de beni sevmediğini düşündüğüm insanlar tarafından oyunculuk teklifiyle karşı karşıya kalıyorum. Örneğin Michel Gondry! Onun beni filminde oynatmak isteyeceği hiç aklıma gelmezdi. Bir Hollywood yönetmeni tarafından oyunculuk teklifi alsan şaşırır mıydın? Spielberg mesela? Onun beni düşünme ihtimali çok zor geliyor. (Gülüyor)
Ne tür filmlere karşı tutkulusun? Bazı filmler sadece eğlence için yapılıyor. Fakat beni enterese eden ve yapmak istediğim projeler genelde sizi düşünmeye, hareket etmeye iten ve sizi bir süre etkisi altına alan filmler. Bence sinema insanlarının entelektüel uyanışı için çok önemli. Sanat –ki bu resim, heykel ve müzik de olabilir- yaratımdır; yaratıcı aksiyonlardır. Ben de bir sanat olarak ortaya çıkan filmleri değerlendiriyorum. Peki ya oyunculuk? Oyunculuk yorumlamaktır. Oyunculuğu herhangi bir sanat formuyla karşılaştıramazsınız. Oyunculuğun bir sanat olduğunu söyleyememem ama film tamamıyla öyle.
FEMME FATALE İLE UTANGAÇ KIZ ARASINDA
Sinema dünyasının “Aşk Tanrıçası” ya da “Femme Fatale”ı Rita Hayworth’ü anıyoruz.
Sinema tarihindeki en seksi sahnelerden birini barındıran Gilda filmi dünyaya yeni Femme Fatale’ını da armağan ediyordu. Parmak uçlarıyla dirseğine kadar uzanan saten eldivenini çıkaran Rita Hayworth, dünya erkeklerinin o zamana kadar görüp görebileceği en akılları baştan alan görüntüydü. Peki Gilda böyleyken Rita ne haldeydi? Rita Hayworth’un akıllarda yer ettiği ve “Gilda”nın da afiş fotoğrafı olan hafif bir
dönüşle kum saati pozisyonuna sokulmuş vücudunu kaplayan parlak saten büstiyer elbise, filmin siyah beyazlığına inat, İkinci Dünya Savaşı’nda mücadele etmekte olan Amerika’nın yeni pin-up kızını işaret ediyor. Hayworth’un su dalgası kızıl bukleleri ve onun erkeklerin rüyalarını süslemesine neden oluyor. Ama Rita’nın kendisini bilenler için aslında bu imaj tamamen içerde saklanan utangaç kıza ters.
Küçüklüğünden Beri Dansçı Rita Hayworth, “Love Goddess” (Aşk Tanrıçası) lakabını alana kadar çok çetrefilli yollardan geçti. Babası ve amcası çok ünlü birer dansçı ve dans eğitmeni olan Rita’nın yollarının sahneden geçeceği aslında çok öncesinden belliydi. New York’da doğan ve daha küçük yaşlarda amcasının Carnaige Hall’da verdiği dans derslerini takip etmeye başlayan Hayworth, ileride iyi bir dansçı olacaktı. Fakat ses eğitimi hiçbir zaman yeterli olmadı. Hatta savaş döneminde, askerler için düzenlenen moral gecelerinde askerlerin ondan şarkı söylemesini istemesi Hayworth’ün en büyük kabuslarından biri haline geldi. Zira anlaşmalı olduğu Columbia Stüdyoları hiçbir zaman Hayworth’ün müzik eğitimi almasına imkan yaratmayacaktı. Bütün bunlara rağmen askerler, Rita’nın en seksi rollerinden “Gilda” karakterinin ismini Crossroad Harekatı kapsamında Bikini Adası’na atılan atom bombalarından birinin üzerine “seksi bomba”ya atıf yaparcasına kazımaktan geri durmayacaklardı.
Rita ve İmajları
boyadı.
Oldukça küçük yaşta Tijuana’da dansettiği Caliante Dans Kulübü’nde Fox Film’in sahibi tarafından keşfedilen Hayworth, kariyerinin başlarında küçük rollerde, genellikle İspanyol göçmeni karakterlerini canlandırabildi. Daha sonra, ileride kendisini esir ettiğini düşüneceği yapımcı Harry Cohn’la anlaşıp Columbia Pictures’a geçen Hayworth, imajında da oldukça radikal değişikliklere gitti. İlk olarak bu fazla “Akdenizli” görüntüsünden kurtulabilmek için saçlarının ön kısmını elektrolizle azalttıran Hayworth ardından saçlarını kızıla
Fakat bu değişim Hayworth’un içindeki utangaç kıza zerre etki etmemişti. Zira magazin yazarı Louella Parsons, insanlarının gözlerinin içine bakmaktan bile utanan bu küçük kızın kariyerine çok uzun bir ömür biçmemişti. Hele hele “femme fatale” rollerini hiç düşünmedi bile. Fakat beklenilenin tersi oldu ve gişede başarılı oln birkaç filmdeki küçük rollerden sonra Rita, kendisini daha çok görmek için Columbia Pictures’a mektuplar yollayan hayranlara kavuştu.
O günden sonra birçok kapalı gişe filmde önemli roller alan Hayworth dönemin hemen hemen bütün jönleriyle “rol kesti”. 1940’lı yıllarda Life Magazine dergisine verdiği, yatağın üzerindeki gecelikli fotoğrafı o dönem bütün denizcilerin dolap kapaklarını süsledi. Bu fotoğraftaki gecelik, yıllar sonra 2002 yılında 26.888 Dolara alıcı bulacaktı.
Rita, ne kadar şuh görünse dahi oldukça mutaassıp bir insandı ve hiçbir filminde asla çıplak görülmedi. Hatta Charles Vidor tarafından çekilen ve o döneme damgasını buran siyah beyaz Gilda filminde dahi. Bu filmdeki, siyah saten elbise giyen ve dirseklerine kadar gelen eldivenlerini striptiz yaparak çıkaran Gilda karakteri, tüm zamanların femme fatale imajının için dolduran görüntüydü.
Rita ve Evlilikleri Rita’nın başından tam beş tane başarısız evlilik geçti. İlki henüz kendisi 18 yaşındayken ondan iki kat daha yaşlı, zengin bir işadamıylaydı. Rita ilk kocasını sevdi mi bilinmez fakat kariyeri konusunda ondan bolca yardım aldığı aşikar. Daha sonra usta yönetmen Orson Welles’le evlenen Rita’nın bu evliliği de onun deyimiyle Welles’in “özgürlük sevdası ve
sorumluluktan kaçması” nedeniyle pek uzun sürmedi. Ardından gelen evlilik ise herkesi şaşırttı. Hayworth, Şii mezhebinin İsmaili Cemaati’nin liderinin oğlu olan Aly Khan’la evlendi. Üstelik bu yüzden film sahnelerinden uzunca bir süre uzak kaldı. Arkasından gelen Dick Haymes macerası Hayworth’e çok pahalıya patladı.
Aslen Arjantinli olan ve Rita’yla evlenerek Amerikan vatandaşlığı problemine bir nebze olsun çare bulan, eskinin popüler yeninin gözden düşen şarkıcısı Haymes, önceden 3 farklı evlilik yapmıştı ve bu evliliklerden kaynaklanan nafaka masrafları yüzünden bazı eyaletlerde hakkında arama emri çıkartılmıştı. Rita’nın son evlendiği film yapımcısı James Hill’le de mutluluğu çok uzun sürmedi. Rita bütün erkeklerin hayallerini süsledi fakat kimseyle gerçekten beraber olamadı. Kim bilir belki de “Femme Fatale” olmanın sırrı biraz da buradan geçiyordu.
/ Heidi Klum ve New Balance Bu, Heidi Klum’un New Balance ile üçüncü ortaklığı. Spora olan düşkünlüğüyle bilinen efsane model geçtiğimiz günlerde lansmanı yapılan Heidi Klum for New Balance koleksiyonuyla spor yaparken de şık görünebilmenin sırlarını paylaşıyor. ‘’Çok aktif bir hayatım var be New York sokaklarında veya köpeklerimle birlikte kanyon civarında koşmayı çok seviyorum’’ diyen 39 yaşındaki model, bu yeni koleksiyonunda fonksiyonelliği modayla bir araya getirmek istediğini söylüyor: ‘’Kadınların ter atarken, kendilerini kıyafetlerinin içinde güzel hissetmelerini istedim.’’ Modern ve sofistike tasarımları yüksek performansla bir araya getiren Heidi Klum’un koleksiyonunda tişörtler, dar taytlar, kapri pantolonlar, atletler, şortlar ve eşofman üstleri bulunuyor.
/ Yolenthe Cabau İstanbul’da adL ve Cengiz Abazoğlu işbirliği dördüncü sezonunda bomba bir haberle karşımızda! Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’da 15 Mart Cuma günü gerçekleşecek olan Black is Black defilesi podyumda sürpriz bir ismi ağırlayacak: Yıldız futbolcu Wesley Sneijder’in eşi Yolenthe Cabau. İspanyol oyuncu ve televizyon yıldızı Yolenthe Cabau “adL+Cengiz Abazoğlu koleksiyonu çok şık, çok beğendim. Türkiye’de podyuma çıkacağım için çok heyecanlıyım” dedi ve İstanbul’a olan hayranlığını da şu sözlerle dile getirdi: “İstanbul’a bayılıyorum. Boğaz beni çok etkiliyor. Hiç sıkılmadan her gün bu manzaraya bakabilirim. Türk yemekleri çok güzel ama benim için tehlikeli. Normalde günde üç öğün yemek yerim ama burada yemekler o kadar güzel ki günde dört öğün yiyorum.”
/ Kate Moss Etkisi Louvre Müzesi. Halıyla kaplı bir podyum. Etrafında onlarca kapı. Birdenbire kapılar açılıyor ve podyuma 50’lerin saç modellerinden peruklar takmış, saten elbiseli Louis Vuitton modelleri çıkıyor. Marc Jacobs yine bomba bir defileye imza attı Paris Moda Haftası’nda. Film noir akımından, Hollywood’un efsanevi gizemli kadınlarından ve elbette ki otel odalarından ilham alan tasarımcı ortaya saten elbiseler, kürk mantolar ve krokodil çantalardan oluşan ‘glam’ bir koymuş. Ama defilenin en büyük sürprizi geçtiğimiz sezon olduğu gibi Kate Moss’un Louis Vuitton podyumuna ayak atmasıyla oldu. Payetli organza bir elbise ile podyumda beliren 39 yaşındaki efsane model izleyicilerden büyük alkışı kopardı.
/ Desenli Bahar Beymen Club, yeni sezonu renkli ve hareketli desenleriyle capcanlı bir koleksiyonla selamlıyor. Yaz aylarını daha da çekici kılan koleksiyon, desenlerin yine desenlerle kombinlendiği, kadınlara farklı katarak şehrin başrol oyuncusu oluyor. Çiçek desenli bluz ve etekler bir arada görülürken, çiçek desenli pantolon ve ipek rengarenk gömlekler Beymen Club mağazalarını renklendiriyor. Bisiklet yaka mini lacivert elbise ise üzerinde yer alan rengarenk kuş desenleriyle Beymen Club kadınına gerçek bir ilkbahar vaat ediyor.
Ä°llĂźstrasyon: Marcela Gutierrez