13 // NİSAN’14
zete
Editรถr: Cem GELGร N
//
01.
ÖRÜMCEK ADAM 2. BÖLÜM GELİYOR //
02.
İNSANOĞLUNDAN ARTA KALANLAR //
03.
ABD YÖNETİMLERİNİN ‘BAŞ BELASI’ GAZETECİ: SY HERSH //
04.
DARREN ARONOFSKY İLE NUH TUFANI ÜZERİNE //
05.
ALBÜM KAPAKLARININ ARKA YÜZÜ //
06.
BATI DÜNYASININ EN GÜZEL KÜTÜPHANELERİ
01.
Örümcek Adam’ı daha çok sahiplendiğimi düşünüyorum
Amazing Spiderman - İnanılmaz Örümcek Adam’ın ikinci bölümü 25 Nisan’da vizyona giriyor. Tobby Maguire’dan boşalan Örümcek Adam kostümünü üzerine geçiren genç aktör Andrew Garfield, serinin ikinci bölümünde kendini bulmuşa benziyor. Rol ve hayat arkadaşı Emma Stone’u yanına alan Andrew Garfield’ın karşısında, kötü adam rolünde Jamie Foxx olacak. Stone ve Garfield, Studio CinéLive’ın sorularını yanıtladı.
6
Ne bekliyordunuz? A.G: Gerçek bir kabus bekliyordum! Sonuç olarak öyle olmadı. Bütün bu tepkinin Örümcek Adam karakteriyle ilgili olduğunu, benden kaynaklanan, kişisel bir şey omadığını anladım. Hiçbir zaman şöhret benim önceliğim olmadı. Birinci Örümcek Adam’dan sonra da hayatım değişmedi.
Ama yine de milyonlarca hayranı olan bir Merhaba Andrew. İki yıl önce görüş- karakteri canlandıran kişi oldunuz… tüğümüzde, birinci Örümcek Adam’ın çekimlerini bitirmenize rağmen, kendiniz- A.G:Ben sadece onun vücuduyum. Her ne den pek emin görünmüyordunuz. Bugün kadar kendimi sonuna kadar versem de, ben kendinize daha fazla güveniyor musunuz? bir aktörüm. Kendinizi daha rahat hissediyor musunuz? E.S: Sağda solda yazılanları okumayı bıraAndrew Garfield: Kendime daha çok güve- kıp, işinize odaklanmanız gereken bir zaman nip güvenmediğimi bilmiyorum ama daha geliyor. rahat hissettiğim kesin. Örümcek Adam’ı daha çok sahipleniyorum. Ama dikkatli Örümcek Adam karakterine bir şey kattıolmak lazım, özgüven fazlası tehlikeli olabi- ğınızı düşünüyorsunuz? lir. Size söylenenlere kulak tıkayabilir, kibirli ve yetersiz olabilirsiniz. Onun için kendime A.G:Bilmiyorum, bu zor bir soru. Ayrıca buna cevap vermek bana düşmüyor… Peter fazla güvenmek istemiyorum! (gülüyor) Parker’ın tatlı ekşi, umursamaz ve melankolik Emma Stone: Kendimizi daha rahat hissettik. oluşu hoşuma gidiyor. Kendisiyle ve başına Sağlam bir senaryomuz vardı ve film setinde gelenlerle hesaplaşmaya çalışan biri. Böyle bir iyi bir hava yakalamıştık. İşler her zaman hayat yaşamak istemiyordu. Örümcek Adam böyle gelişmeyebiliyor. Ortak bir sese sahip olmak umurunda değil, hatta bu ona acı veriyor. Çok kontrastlı bir kişilik. Ben ona sadece olup onu korumayı başarmak çok önemli. insanlık katıyorum. Üç yıl önce, Örümcek Adam’ı canlandıracağınız açıklandığında, hayranlar bu Ve belki de, geçmişe göre biraz daha haberi tepkiyle karşılamışlardı. Böyle bir mizah… tepkiyi nasıl yaşıyorsunuz, özellikle de A.G: Peter Parker’ın her zaman sakar ve biraz mesleğe yeni atılan genç bir aktörken? patavatsız bir yanı oldu, bu onu tiye alabilA.G: Bunun böyle olacağını tahmin etmi- memizi sağladı. Ayrıca kendisiyle de dalga yordum. Kafayı bir şeye yoruyorsunuz ama geçebilen biri. Örümcek Adam’ın ikinci bölümünde Peter Parker’ın mizah anlayışını sonra olaylar beklendiği gibi gelişmiyor.
7
biraz geliştirmek istedik. Birinci bölüme kıyasla, çekimler daha rahat geçti sanırım… E.S: Kesinlikle katılıyorum. Sorunuz bana küçük bir anıyı hatırlattı. New York sokaklarında çekim yapıyorduk ve verdiğimiz küçük bir mola sırasında Andrew, üzerinde Örümcek Adam kıyafetiyle, iki blok arasındaki basket sahasına mahalleli çocuklarla basket oynamaya gitti. Karşılarında bir anda Örümcek Adam’ı gören çocukları düşünün… A.G: Canım sadece basketbol oynamak istiyordu… E.S: Çocuklardan daha heyecanlıydın! 8
A.G: Onlara “Sizinle oynayabilir miyim?”
diye sordum, onlar da “Nasıl istersen” dediler. Sanırım bir tek New York’ta insanlar bunu normal karşılıyorlar. E.S: Sahneyi dışarıdan izlemek gerçekten çok komikti. Emma, böyle bir seride, karakterinizi geliştirmek adına ne kadar özgürlük sahibisiniz? E.S: Hikayelerin ve karakterlerin çizgi roman kültüründen geldiğini unutmamak lazım. Bunu olabildiğince uygulamaya çalışıyoruz. Sonra, siz de yeni şeyler katıyorsunuz. Böyle bir karakteri geliştirmek için her zaman belli bir özgürlük vardır. Ayrıca kariyerimin başlarında çok doğaçlama yaptım. Bu tecrübem böyle rollerde işime yarıyor.
Andrew kariyerinizdeki son beş seneye bakarsak, Mark Romanek, David Fincher, Robert Redford, Terry Gilliam, Spike Jonze ve Marc Webb gibi önemli isimlerle çalıştınız. Bu isimleri görünce, sadece bir yönetmene değil, bir yazara da ihtiyacınız olduğunu anlıyoruz. A.G: Benim için en önemli olan şey öğrenmekti! Çok iyi ‘hoca’larım oldu! Hepsini teker teker ele alırsanız, branşlarında birer dahi olduklarını görürsünüz. Hepsi birbirinden farklı ve kendi dünyalarına sahipler. Sanırım onları, farkında olmadan arıyordum. Bir film ya da tiyatro olsun, biriyle anlaşın ya da anlaşmayın, bunun pek önemi yoktur. Önemli olan o kişiyle çalışmayı kabul etmenizdeki nedendir. Her tecrübeden yeni şeyler öğrenirsiniz. Emma, genç bir ‘Hollywood’ oyuncusu stratejisi izlemeden, siz de bir çok farklı tarzı deneyenlerdensiniz…
9
önüme gelen işi kabul etmek zorunda değilim. Hangi açıdan temkinlisiniz?
E.S: Çekimler sırasında herşeyin yoluna gireceği umuduyla kabul ettiğiniz, potansiyele E.S: Yer aldığım projeler beni gerçekten sahip senaryoları kabul etmiyorum. Bu çok motive eden projeler, bundan fazlası değil. nadiren olan bir şey. Ayrıca motivasyona Kariyerimi önceden belirlediğim strateji- ihtiyacım var. Mesela ‘Friends With Benefits’ ler çerçevesinde ilerletmiyorum. Sadece son filminin senaryosunda beni etkileyen dobra, yıllarda, daha temkinli olmayı öğrendim dürüst, bazen şok edebilecek diyaloglar oldu. diyebilirim. Artık kiramı ödeyebilmek için Böyle bir senaryoyu hergün okumuyoruz.
02.
Ä°nsanoÄ&#x;lundan arta kalanlar
New York’lusanatçı Barry Rosenthal, yıllar boyunca doğadan topladığı nesneleri ‘Found in Nature’ (Doğada Bulduklarım) adlı fotoğraf serisinde sergiliyor. Boş zamanlarında, Atlantik okyanusu boyunca uzanan uçsuz bucaksız sahillerde gezintiye çıkan Rosenthal, okyanusun sahile sürüklediği, insanların geride bıraktığı nesneleri toplamayı adet edinmiş. Garajındaki rafları dolduran bu sahipsiz atıkların hikayesini anlatmaya karar veren Barry Rosenthal, nesneleri renklerine, kullanımlarına ya da şekillerine göre kategorilere ayırarak, sanatsal kompozisyonlar hazırlamış. Birkaç yılda yüzlerce kilo atık toplayan Barry Rosenthal’in fotoğraf serisi insanoğlunun tüketim alışkanlıklarını gözler önüne seriyor.
13
14
15
03.
ABD yönetimlerinin ‘teröriste en yakın şey’ diye tanımladığı gazeteci: Sy Hersh 16
Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh’ün geçtiğimiz hafta başında ortaya attığı iddialar Türk ve dünya basınında geniş yankı uyandırdı. Hersh, London Review of Books’da yayınlanan makalesinde, geçtiğimiz yaz Suriye’de gerçekleştirilen sarin gazı saldırısında Türkiye’nin parmağı olduğunu öne sürmüş, bundan ABD’nin de haberdar olduğunu iddia etmişti. Sayısız ödüle layık görülen Seymour Hersh’ün kariyerine bakıldığında, Beyaz Saray sözcüsünden ve Bülent Arınç’tan gelen jet yalanlama hiç de şaşırtıcı gelmiyor. ‘Araştırmacı gazeteci’ ünvanını layıkıyla taşıyan 77 yaşındaki Seymour Hersh’ün ortaya attığı iddiaları başka bir gazeteci kaleme almış olsa, Beyaz Saray ve Bülent Arınç muhtemelen açıklama yapma gereği duymayacak, haber, dijital çağın çılgın akışı arasında yok olup gidecekti. Ancak makale Seymour Hersh imzalı olunca akan bütün sular duruyor, zaman bir anda yavaşlıyor. Boşuna değil ya, Hersh kırk beş yıldır, Demokrat ya da Cumhuriyetçi kanat gözetmeksizin Amerikan devletinin “belalısı” oldu. Vietnam savaşı sırasında gerçekleştirilen My Lai katliamından tutun, Irak’ın 17
işgaline, Sovyetlere karşı girişilen soğuk savaş operasyonlarından, Bin Ladin’in ölümüne kadar, Amerikan ordusunun ve CIA’in kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmayı adet edinen Hersh, bugün de Suriye’de yaşananlarla ilgili yazdıklarıyla Beyaz Saray’ın sinirleriyle oynamaya devam ediyor. Adaleti arayan ‘araştırmacı’ gazeteci Gazeteciliğe 1959 yılında, Chicago City News’da polis-adliye muhabiri olarak adım atan Seymour Hersh, ‘araştırmacı’ kimliğini hiç kuşkusuz ki bu yıllarda edindi. Chicago Üniversitesi tarih bölümünden mezun olduktan sonra, şansını kısa bir süre hukuk bölümünde deneyen Hersh, eğitimini kötü notları yüzünden bırakmak zorunda kaldı. Tarihe olan ilgisini, adalet arayışıyla birleştiren Seymour Hersh, değerlerini mesleğinin yakıtı olarak gördü. Chicago City News’dan sonra bir kaç yıl prestijli Associated Press’te çalışan Hersh, editörlerin, Amerikan hükümetinin biyolojik ve kimyasal silahlar üzerine yaptığı çalışmaları ortaya çıkaran belgeleri
yayınlamayı reddetmesiyle istifasını sundu. çıkarmaya çalıştığı Sovyet denizaltısı, yine Kısa bir süre Senatör Eugene McCarthy’nin Sovyetlerin yanlışlıkla sivil bir Kore yolcu seçim kampanyasında basın sözcülüğü yapan uçağını düşürmesine yol açan yeni askeri Seymour Hersh, gazeteciliğe bağımsız ola- teknolojiler, İngiliz gazetelerine İsrail’in rak geri dönerek 1969’da Vietnam’ın yolunu nükleer programı hakkında bilgiler sızdıran Mordechai Vanunu’nun başına gelenler, tuttu. Seymour Hersh sayesinde su yüzüne çıkmıştı. PulItzer ödülünü Hersh, Irak savaşına karşı getiren rapor Amerika’nın Vietnam batağına saplandığı dönemde savaşı takip eden Seymour Hersh, aynı yıl, yakın kaynaklardan aldığı bilgiler doğrultusunda, askeri mahkemece Vietnam’lı sivilleri öldürmekle yargılanan komutanın dosyasını araştırmaya başladı. 12 Kasım 1969 tarihinde, otuzun üstünde gazetede yayınlanan rapor, yüzlerce silahsız ve masum Vietnam’lının öldürüldüğü My Lai katliamını gözler önüne seriyordu. Hersh’e Pulitzer ödülü getiren haber, Amerika’da kamuoyunun savaşa olan desteğini azaltarak, savaş karşıtı gösterilerin alevlenmesine neden olmuş, Nixon hükümetini zor durumda bırakmıştı. Hersh, araştırmalarına sonraki yıllarda da devam ederek, sayısız gizli dosyayı ortaya çıkardı. CIA’in okyanusun dibinden
18
2002 yılının Mart ayında, Bush ve ekibinin Irak’ı istilaya hazırlandığını yazan Hersh, 2004’te, birinci Irak Savaşı’ndan bu yana çekmecelerde hazır bekleyen planın hayata geçirilmesi için Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Donald Rumsfeld’in CIA’yi nasıl kandırdığını ortaya çıkarmıştı. Kaleme aldığı yazılar nedeniyle hükümet yetkilileri tarafından ‘Amerikan gazeteciliğinde, bir teröriste en yakın şey’ olarak görülen Hersh bunlarla da yetinmeyip, ordunun ve CIA’in Bağdat’taki Ebu Garip hapishanesinde uyguladığı sistematik işkenceleri ortaya çıkarmıştı. 2005 yılında Amerika’nın Iran’a saldırıya hazırlandığını yazan Seymour Hersh, Bush hükümetinin, geliştirilen özel silahlarla İran’ın yer altındaki nükleer tesislerini vurmayı hedeflediğini
İddialarını her zamanki gibi üst düzey kaynaklara dayandıran Hersh, kariyeri boyunca eleştiri oklarının da hedefi oldu. Seymour Seymour Hersh’ün kariyerine bakınca yayın- Hersh’ün kitaplarını yorumlayan Amir Taheri, ladığı makaleleri ve ortaya attığı iddiaları Hersh’ün iddialarının arkasında her zaman ciddiye almamak mümkün değil. Başkan ‘anonim bir kaynak olduğunu’ ve yaptığı Obama’nın 2012’de, Amerika için “Kırmızı hesaplara göre 30 ülkenin hükümetleri içeriçizgi”nin kimyasal silah kullanımı olduğunu sinde ve Amerika’nın bütün bakanlıklarında açıklamasının ardından Suriye konusunda çiz- kaynakları bulunması gerektiğini, sonuç giyi geçen yine Hersh oldu. 2013’te yaşanan olarak bunun gerçekçiliğini sorguladığını kimyasal saldırıların ardından Amerika’nın söylüyor. Yazılarındaki ya da konuşmalarınneden harekete geçmediği hakkında iddi- daki tutarsızlıklar hatırlatıldığında ise Hersh alar ortaya atan Hersh makalesinde, sadece kendini her zamanki gibi, “Kaynaklarımın Esad’ın değil muhaliflerin de kimyasal silah kimliklerini korumak adına yaşananlarda, kullandığının Obama’ya rapor edildiğini, El tarihlerde ya da yerlerde küçük oynamalar Kaide’ye bağlı El Nusra cephesine kimyasal yaptığım oluyor” sözleriyle savunuyor. silahları Türkiye’nin sağladığını öne sürüyor. iddia etmiş, Bush ise bu iddiaların “çılgın bir spekülasyon” olduğunu söylemişti.
19
04.
Darren Aronofsky, tepki toplayan “Nuh” hakkında neler düşünüyor?
Bu haftanın kültür sanat haberlerine şöyle bir göz gezdirdiyseniz, 3 Nisan’da vizyona giren, Darren Aronofsky’nin ‘Nuh: Büyük Tufan’ filminin çektiği tepkileri duymuşsunuzdur. Bir İncil efsanesi olan ve Kuran’da da bahsi geçen Hz.Nuh’un hikayesini konu alan film, muhafazakar kesim tarafından tepkiyle karşılandı. Filmin, “Allah’ın peygamberi Hz.Nuh’un şahsiyetini rencide ettiği ve inançlara aykırı olması” nedeniyle mahkemeye başvuran avukat Yusuf Erikel, filmin gösteriminden önce seyircileri uyaran bir yazı konulmasını talep etti. Başrollerini Russell Crowe ve Jennifer Connelly’in oynadığı Nuh: Büyük Tufan’a, şu ana kadar Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve Malezya’da vizyon yasağı geldi. Filmin tepki çekebileceğinin farkında olduğunu söyleyen Darren Aronofsky, Studio Ciné Live dergisinin konuyla ilgili sorularını yanıtladı.
Neden? Nuh’un gemisi çocuklara anlatılan bir masal haline geldi. Oysa Eski Ahit’i (Genesis) okuduğunuzda, efsanenin ne denli karanlık olduğunu anlıyorsunuz. Dünyanın sonundan, kıyametten bahsediyor. Nuh’un İncil’de yer alan hikayesini zaman olgusuna takılmadan anlatmak istedim. İnançlı olanlar, hikayedeki değerlerin modern bir dille anlatımını göreceklerdir, diğerleri ise felsefi konulardan bahseden epik bir film. Nuh’un hikayesinde neredeyse kahramansı bir hava var… Kesinlikle. Tufandan önce Dünya neredeyse sihirli bir yer. (Kıyameti getiren canavar) Leviathan var, melekler var, neredeyse bin yıl yaşayan insanlar var… Ben hikayenin fantastik ve mitolojik yanına odaklanmak istedim.
13 yaşınızdan bu yana bu hikaye aklınızda Nuh: Büyük Tufan’dan “sıkıcı bir yaşlı yer edindi. Nuh’un gemisinde sizi çeken filmi” yapmak istemediğinizi söylemiştiniz. ne oldu?
Küçükken kendimi gemiye binemeyenlerle İnsanlar, yanındakine ve doğaya bu kadar özdeşleştirirdim. Sıra bana gelince, gemiye zalimce davranırken, Tanrı niye insanbinebilmek için yeterince “iyi” olup olmadı- lığı kurtarmak istesin? Fikir değiştirmesine neden olan şey, duyduğu merhamet. ğımı sorgulardım. 2014 yılında İncil’den bahsetmek kolay Sizin versiyonunuz insanoğlunun Dünya mı? Filminizin polemik yaratmasını bek- için bir yük olduğuna mı kanaat getiriyor? liyor muydunuz? Bütün olgular buna işaret ediyor! Bugün, Bu konu her zaman polemik olmuştur. Cecil içinde yaşadığımız dünyaya bakınca bize DeMille, On Emir’i sinemaya uyarladığı verilen ikinci şansı kötüye kullandığımızı zaman kendisine karşı çıkan bir çok insan düşünüyorum. Eski Ahit’te, Tanrı insanlarolmuş, protesto gösterileri düzenlenmişti. dan, hakim oldukları Eden Bahçeleri’nin Dini konulara el atınca, izleyici hem endişe koruyucusu olmasını istiyor. Gezegenimize duyuyor hem de bir yandan filmi merak hakim olmakta üstümüze yok ama onu koruediyor. Bir kitabı uyarladığımda yaptığım maya gelince, aynı şeyi söylemek güç! gibi, burada da gerçek hikayeye elimden geldiğince sadık kalmaya çalıştım. Sorun şu ki Nuh’un gemisi sizin için çevreci bir masal hikaye sadece dört bölümden oluşuyor, onun mı? için elimizdekilerle anlatılanlara bir yön verBu çok bariz! Bütün hayvan türlerini kurtarmeye çalıştık. mak için bir gemi inşa ettiğini unutmamak Bu yüzden mi çok az işlenen bir konuyu, lazım. İnsanları kurtarmıyor ve iyiyi kötüden insanoğlunun varoluş savaşını konu ayırmıyor! aldınız?
23
05.
Albüm kapaklarının arka yüzü
24
İşlerini Flickr üzerinden paylaşan Harvezt adlı sanatçı, efsane müzik gruplarının unutulmaz albüm kapaklarına farklı yaklaşmış. Kapaktaki resmin kendisine verdiği duygudan yola çıkarak alternatif kapaklar yaratmış. Ortaya oldukça sonuç oldukça başarılı ve bir o kadar da eğlenceli. .Beatles, Pink Floyd, David Bowie, Nirvana ya da Metallica’nın albüm kapaklarını daha önce hiç böyle görmemiştiniz.
25
26
27
28
29
06.
BATI DÜNYASININ EN GÜZEL KÜTÜPHANELERİ
30
31
Hafızasının geçiciliğine karşı yazıyı, kitabı, daha sonra da dijital kitabı icat eden insanoğlu yüzyıllar içinde edindiği bilgileri kütüphanelerde saklıyor. Geleneksel kitabın dönemi geçse de kütüphaneler devri kapanmıyor. Bilginin güç olduğu evrende, eskilerden günümüze en güzel, en sessiz ve korkutucu yerlerden bazıları da kütüphaneler. İste sizlere Batı aleminin en kayda değer kütüphanelerinden bir seçki.
32
bu esnek nesnelerin içine bakıldığında, yüzyıllarca önce ölmüş birinin zihnine girilmesi onu büyülerdi. Sagan eğer zamanda yolculuk yapabilseydi ilk gideceği yerin İskenderiye Kütüphanesi olduğunu söylemişti. O, kitapların insanların büyü yapabildiğinin göstergesi olduğuna inanıyordu. Kütüphaneler ise bütün insanlığın doğadan ve kendi zihninden büyük zorluklarla elde ettiği bilgilerin çoğunu bir arada tutabilen, koruyabilen ve herkesin paylaşmasına imkan tanıyan yerlerdi.
Carl Sagan kitapların en ilginç insan buluşlarından biri olduğunu düşünürdü. İçinde Gerek devlet gerek üniversite kütüphaneleri, tuhaf koyu renkli karalamaların bulunduğu ister modern ister karanlık çağlardan kalma
33
34
olsun, ister tozlu ister dijital, eğitimin merkezinde yer alır. Her kütüphane insan bilgisini daha doğrusu külliyatını kucaklar. Buralarda insanlar derin düşüncelere dalar, zihinler gizli buluşmalar yapar, sessiz tartışmalar gerçekleşir. Avrupa ve Amerika ülkeleri haklı olarak kütüphaneleriyle gurur duyarlar. Çünkü buralar şehirlerin, kampüslerin en güzel tasarlanmış ve dekore edilmiş yerlerindendir.
35
2009’da fotoğrafçı ve yayıncı Ahmet Ertuğ Avrupa’daki 30 tarihi kütüphanenin
fotoğraflarını çekmiş ve bunları Temples of Knowledge: Libraries of the Western World başlıklı bir kitapta toplamış ve İstanbul’da Bilginin Mabetleri Kütüphaneler adında bir sergi açmıştı. Ahmet Ertuğ’un fotoğraflarına Amerika kıtasında bulunan bazı üniversite kütüphanelerini de ekleyerek İspanya’dan Almanya’ya, İrlanda’dan Portekiz’e birçok ülkenin en önemli kütüphanelerinden bir fotoğraf seçkisi sunuyoruz. Dünyayı değiştirecek düşüncelere ilham vermesi ümidiyle...
Haftaya görüşürüz:)
13 // NİSAN’14
zete