HAFTASONU 10 MAYIS 2015

Page 1

10 // MAYIS’15



//

01.

YENİ JAMES BOND KIZI LEA SEYDOUX //

02.

DİKKAT! BU TABLOLAR BATABİLİR

//

03.

GELECEĞİN ENERJİ KAYNAĞI: TAŞINABİLİR ELEKTRİK SANTRALI //

//

//

04.

PETER BOGDANOVICH: THE SOPRANOS HERŞEYİ DEĞİŞTİRDİ

05.

CHIHARU SHIOTA’DAN 50.000 ANAHTARLI YERLEŞTİRME ESERİ

06.

ANLAM VEREMEDİĞİMİZ DAVRANIŞLARA BİLİMSEL AÇIKLAMALAR

Editör: Cem GELGÜN


01.

Yen襤 James Bond k覺z覺 L矇a Seydoux

4


James Bond serisinin merakla beklenen yeni bölümü Spectre’in oyuncu kadrosu açıklandığında, kendisi de dahil kimse Léa Seydoux’nun yeni ‘James Bond Girl’ olmasını beklemiyordu. Çok tartışılan ‘Mavi En sıcak Renktir’le ‘En İyi Oyuncu’ César’ını kazanan Léa Seydoux, bir yandan Fransız yapımı filmlerde oynamaya devam ederken, bir yandan da ayağını yavaş yavaş Atlantik’in diğer kıyısına atıyor. Kasım başında vizyona girecek ‘Spectre’in ardından, Colin Farrell ve Rachel Weisz’le ‘The Lobster’ adlı filmde yer alacak Seydoux, James Bond’un perde arkasını, Sam Mendes ve aktörlerle olan ilişkisini Paris Match’a anlattı.

5

endişelerim uçup gitti. Onun sayesinde, hassasiyetimi, kırılganlığımı açığa çıkarabildim ve bunu bir güç olarak kullandım. Montaj esnasında benimle konuşarak, bazı sahneleri benim seçmeme izin vererek, beni işine dahil etmiş oldu. Bu da bana kendimle ilgili güven verdi. Yakında otuz yaşınıza basacaksınız. 30 yaş sizin için önemli bir etap mı yoksa pastanın üzerindeki mum sayısından öteye geçmiyor mu?

‘Diary of a Chambermaid’ Benoit Jacquot’yla beraber çalıştığınız ikinci film.

Önemli ve zevkli bir geçiş süreci yaşıyorum. Profesyonel anlamda, canlandırdığım rollere kendimi daha iyi verebildiğimi ve gelecekte daha da karmaşık karakterler canlandırabileceğimi düşünüyorum.

Léa Seydoux: Evet, onunla oyunculuğun tadına vardım. O kadar yumuşak bir insan ki tüm

Özel hayatımdaki denge, işimde daha fazla risk alabilmemi sağlıyor. Bu bana sonuna


Akıllı ve sakin biri. Çekimleri yaptığımız Pinewood stüdyolarında hikayeye hakim oluşu, Sam Mendes’in sizi James Bond’un 24’üncü duruşu, kendine güveni, aslında savaş makinesi macerası için seçmesinin ardından yatan olan ve arkasında çok büyük finansal risklerin yattığı ‘Spectre’ gibi bir filmin çekimlerinin nedenler hangileri? huzurlu geçmesini sağlıyor. Çekimler öncesinde Bilmiyorum. Açıkcası bir ‘James Bond girl’ hazırlıklarımızı tamamladığımız için, herşey canlandırmak için kendimi yeterince güzel bul- tıkır tıkır ilerliyor. muyordum. Genellikle, seçilen aktrislerin çok daha bariz bir güzelliği vardır. Benimkisi biraz Diğer aktörlerle aranız nasıl? daha atipik, sıradışı bir güzellik. Rolü elde edebilmek ve denemelere en iyi şekilde hazır- Hep birlikte evimizden uzak olmak belli bir lanabilmek adına iki ay öncesinden Londra’ya yakınlık sağlıyor. Gerçek bir komün hayatı gittim ve repliklerimi, aksanımı çalıştım, spor yaşamak daha kolay oluyor. Buna bayılıyorum. yaptım. Bu hazırlık dönemi bana zihinsel açı- Monica Bellucci çok yumuşak ve cana yakın dan güç verdi ve fiziksel olarak hazır hissettirdi. biri. Christoph Waltz ve Daniel Craig’le çok iyi bir iletişimimiz var. Akıllı ve duyarlı insanlar. Ayrıca silah kullanmayı da öğrendim. Bu filmde yer almak benim için büyük bir zevk. Film setindeki Sam Mendes’ten bahsedebilir Sizden önce gelenler arasında model olarak misiniz? kadar mücadele etme gücü veriyor.

6


gördüğünüz bir ‘James Bond girl’ var mı?

7

Eva Green’in Casino Royale’deki rolünü beğenmiştim ama önemli olan diğerlerine benzemeyen bir karakter yaratabilmek. Zamanla değişen, gelişen, dönemine ayak uyduran bir

kadın imajı yaratmak lazım. Kadınla erkek eşit olduğuna göre, artık sadece cinsel bir nesne olarak görülen, boyun eğen kadın karakterleri görmek istemiyoruz. Canlandıracağım ‘James Bond girl’ özgür bir kadın mı olacak bilmiyorum ama güçlü bir karaktere sahip olacağı kesin.


02.

Dikkat resim var, batabilir! 8


Boyutları iki metreye ulaşan tuvaller üzerine, yağlı boyayla kaktüs resimleri çizen Koreli ressam Kwang-Ho Lee, inanılmaz gerçekçi sonuçlar elde ediyor. Son derece kaliteli bir fotoğraf makinesinin objektifinden çıktığını düşündüğümüz tablolar, sanatçının saatler, günler, hatta haftalar süren ince ve detaycı işçiliğin sonucunda ortaya çıkıyor. Dokunmaya çalışsak, elimize batacakmış hissi veren dikenler, kaktüsün incecik tüyleri ve farklı türlerin rengarenk çiçekleriyle tablolar göz kamaştırıcı bir hal alıyor.

9


10


11


12


13


03.

Geleceğin Enerji Kaynağı: Taşınabilir Elektrik Santrali



Rüzgarın potansiyel gücü, küresel enerji ihtiyacımızın 100 katına eşdeğer olsa da, bu potansiyelin sadece yüzde 5’ini kullanıyoruz. Altaeros Energies şirketinin tasarladığı, şişme, uçurtma türbin, taşınabilir özelliğiyle enerji sektöründe çığır açacak. BAT (Buoyant Airborne Turbine) adı verilen türbin ayrıca ulaşılması zor yerlere ve dağıtım şebekesi çöken felaket bölgelerine kurularak, zor durumdaki insanlara yardıma gelecek. 16

Altaeros Energies şirketi ve kurucusu Adam

Rein, enerji sektöründe devrim yaratmaya hazırlanıyor. Bundan beş yıl önce, MIT’de öğrenci olan Ben Glass’la beraber rüzgar enerjisini en üst düzeyde kullanmanın yollarını arayan Adam Rein, 15 metre çapında ve 600 metre yüksekliğe ulaşabilen, taşınabilir, şişme türbin prototipleriyle çıkageldi. Rüzgar gücünün yüksek irtifada karadakinden iki üç kat daha kuvvetli olduğunu söyleyen Rein, bundan faydalanabileceğimizi belirtiyor. Karada, pervanelerin dönmesi için sert rüzgarların esmesini beklememiz gerekirken, yüksek


Asya, Güney Amerika, Brezilya ve Amazon Ormanları, Afrika ve kutup bölgelerinde geliştirmeyi düşündüklerini açıklayan Adam Rein denemelere Alaska’nın Fairbanks bölgesinde başladıklarını belirtiyor. Alaska’yı seçmelerinin nedeni, zor doğa koşulları ve yerel halkın Taşınabilir özelliğiyle dünyanın her yerinde elektrik üretimi için mazota başvurması. Rein, şişme türbinin aynı zamanda ekolojik olduhizmet verebilecek ğunun da altını çiziyor. Gezegenimizin 1,8 Tırlarla taşınabilecek BAT teknolojisi, iste- Milyon GW’lık (gigawatt) rüzgar potannilen yere 24 saat gibi kısa bir sürede siyelinden sadece 318 GW’ını elektriğe kurulabilecek. Elektrik kesintilerinin yaşan- dönüştürdüğümüzü söyleyen Adam Rein, dığı doğal afet bölgelerinde insanlara elektrik kısa bir gelecekte türbinlerinin üretim kapasisağlayacak olan şişme türbin, şehirlerden tesini ikiye katlamak istediğini söylüyor. Eğer uzak, kırsal bölgelerde de köylerin enerji BAT teknolojisi başarılı olursa, gelecekte kulkaynağı olacak. BAT teknolojisini ilk etapta, lanmak zorunda kalacağımız alternatif enerji elektrik dağıtımının zor olduğu, Güney Doğu kaynaklarının başında gelebilir. irtifada BAT senenin her anı rüzgarı elektriğe dönüştürebilecek. Helyumla şişirilen ve bir uçak motorunu andıran bir türbin tasarlayan Rein, 4 küçük kanat ve çelik halatlarla dengede kalmasını sağlıyor.

17


04. Peter BogdanovIch: The Sopranos herşeyi bir anda değiştirdi

18

1970’lı yıllarda çektiği The Last Picture Show, karakteriyle görmeye alıştığımız Bogdanovich, Daisy Miller ve Paper Moon gibi filmlerle sayısız uzun bir aranın ardından yeniden kamera arkasına ödül kazanan ve dönemin yükselen yönetmen- geçerek son yılların en başarılı komedilerinden leri arasında gösterilen Peter Bogdanovich, kız birine imza attı. Başrollerinde Jennifer Aniston, arkadaşının cinayete kurban gittiği trajedinin Imogen Poots ve Owen Nilson’un yer aldığı, ünlü ardından, gözlerden uzak, mütevazı bir kariyer bir Broadway yönetmenin, eskortluktan oyuncusürdü. 2000’li yılların başından itibaren, kült luğa atılan genç bir kıza aşık oluşunu konu alan The Sopranos dizisinde Dr. Elliot Kupferberg ‘She’s Funny That Way’ Türkiye’de Ağustos ayında


Wes Anderson’la ilk eşim Rolly Platt sayesinde tanıştım. Wes’in birinci filmi ‘Bottle Rocket’in yapımcıları arasındaydı. Wes Anderson, eşime benimle tanışmak istediğini söylemiş. İki yıl sonra, Noah Baumbach çekmekte olduğu ‘M.Jealousy’ filminde bir psikolog rolü için benimle bağlantıya geçmişti. O zamanlar Noah ve Wes birbirlerini tanımıyorlardı. O günden sonra arkadaş oldular. Ben onları bugün çocuklarım gibi görüyorum, onlar da bana “Baba” diyorlar. Kariyerinizin başlarında siz de birini “Baba” figürü olarak gördünüz mü? Beni iyi tanıyan Jerry Lewis verdiği bir röportajda, sürekli büyük yönetmenlerle görüşmemin, babamı aramamdan kaynaklandığını söylemişti. Bilinçaltında belki de gerçektir. Ama yine de Orson Welles’e “Baba” demeye yeltenmezdim! Orson Welles’le nasıl tanıştınız?

vizyona girecek. Peter Bogdanovich, Studio CinéLive dergisinin sorularını yanıtladı.

19

Yapımcılığını Wes Anderson ve Noah Baumbach’ın üstlendiği ‘She’s Funny That Way’le on üç yıl sonra yeniden kameranın arkasına geçtiniz. Sinemanın bu önemli iki ismiyle nasıl bir araya geldiniz?

1961 yılında, New York Çağdaş Sanat Müzesi’nde Welles’in kariyerini konu alan bir sergi düzenledim ve kendisine de bir tanıtım dosyası yolladım. Eline ulaşıp ulaşmadığına dair hiçbir fikrim yoktu. Ta ki 1968 yılında beni aramasına kadar: “Sizinle çok uzun zamandır tanışmak istiyorum…” Bunu ona ben söylemek istiyordum. Sonra dedi ki: “Çünkü benim hakkımda yazdıklarınız, bugüne kadar işlerimi en iyi tanımlayan sözler oldu!” Bir gün sonra bir restoranda buluştuk, yanıma John Ford’la yaptığım söyleşi kitabını almıştım. Kitaba baktıktan sonra, aynı şeyi kendisiyle de yapmamı istedi. Arkadaşlığımız bu şekilde başladı. Yakın dostunuz olan büyük yönetmenlerin sayısını kestirmek güç. Alfred Hitchcock’la başlayabiliriz… Düşündüklerimi söylediğim için beni sevdiğini düşünüyorum. Örneğin ‘Pyscho’ (Sapık) filmini


sevmezdim. Filmin, New York’taki birinci gösteriminde bulunmuştum. Film hakkında hiçbir bilgim yoktu ve ne göreceğimi bilmiyordum. O ünlü duş sahnesi geldiğinde kimse gözlerine inanamadı. Salondan şok içinde çıktım. Kötü bir anı olarak kalmıştır. Yeni Hollywood’u oluşturan Scorsese ve Coppola gibi yönetmenlerle de aynı yakınlığa sahip miydiniz?

Peki Avrupa sinemasını, ‘Nouvelle Vague’ı takip ediyor muydunuz? Fransız yönetmenlerle tanışıyor muydunuz? Evet François Truffaut’yla oldukça yakındık. Bana ilk defa yöresel ‘Niçoise’ salatası hazırlayan Truffaut oldu. Bu unutulacak bir şey değil! Beni muhteşem Eiffel kulesi manzaralı evinde ağırlamıştı. 1969 yılında Agnès Varda’nın ‘Lions Love’ filminde rol aldınız.

20

Hayır çünkü ben eskilerle konuşmayı, çalışmayı tercih ediyordum. Ama daha sonra Francis Ford Coppola, William Friedkin ve ben, ‘The Evet ama birbirimizi pek tanımıyorduk. Varda’nın Directors Company’ adlı bir yapım şirketi kur- ve Jacques Demy’nin filmlerini çok beğeniyordum. duk. Paramount’la çok sağlam bir anlaşmamız Beni Roger Corman’la tanıştıran da Demy oldu. vardı. 3 milyon dolarlık bütçeyi aşmadığımız Konuşmaya başladık ve bir daha hiç ayrılmadık. sürece istediğimizi yapabilirdik. Bu sayede, ‘The Conversation’ ve ‘Daisy Miller’ gibi filmler yaptık. -Birinci filminiz ‘Target’in yapımcısı Roger Sonra herşey, William’ın daha fazla para istemeye Corman’dı. Filmin başrolünde, son rolü olan başlamasıyla havaya uçtu. Boris Karloff var.


21

Senaryoyu onun için yazmıştım. Boris bir Evet bazı fedakarlıklar yapmak zorunda kalaktörden çok daha fazlasıydı: o zamanlar stüd- dım, örneğin Nickelodeon’la (1976). Daha önce yoların nasıl işlediğini gösteren bir yıldızdı. O yaptığım iki siyah beyaz film çok iyi eleştiriler zamanlar, senaristlerin ve yönetmenin yaratıcı- almıştı ve sinemanın atalarına göz kırptığım bu lıklarını konuşturabilecekleri, karakterli ve çok yeni filmin de öyle olmasını istiyordum. Ama kaliteli oyuncular seçilirdi. Bugün artık böyle Columbia renkli olmasına karar verdi. Film çekişlemiyor. Gerçek anlamda yıldız kalmadı. Bana mediğim üç yıllık bir aranın ardından kendim göre sonuncuları Clint Eastwood ve Barbara filmler yapmaya karar verdim. Hiçbir stüdyo Ben Streisand. Bu kişilerle alakalı değil, sistem değişti. Gazzara’yı başrol olarak kabul etmeyince ‘Saint Oyuncular bağımsızlıklarını kazanıp, uzun Jack’e (1979) onlarsız atıldım. İki yıl sonra ‘They süreli kontratları geri çevirmeye başlayınca taş- All Laughed’i yaptım, Dorothy Stratten’la çektilar yerinden oynamaya başladı. Marlon Brando ğim tek film beni batırdı. [O dönemde Dorothy bu sistemin çökmesindeki baş aktörlerden biri- Stratten’le Bogdanovich’in beraber oldukları dir. Kendisinden önce gelenlerin aksine, filmlerde konuşuluyordu. 20 yaşındaki genç aktris, birkaç katiyetle kendisi olmak istemezdi. Bu bana biraz hafta sonra kıskançlık krizine giren eski eşi taraironik geliyor çünkü Brando da gerçek bir yıldızdı, fından bıçaklanarak öldürüldü]. Bu trajediden ne yaparsa yapsın ekranda hep Brando olarak kalı- sonra Fox filmin dağıtımından çekildi ve projeyi yordu. Aynı John Wayne’in John Wayne kalması kendi imkanlarımla yapmak zorunda kaldım. gibi. Ama yine de farklı bir yol takip etti, yeni kapılar açtı ve herkes onu takip etti. Bu stüdyolar Yeni filminiz ‘She’s Funny That Way’de, Imogen için sonun başlangıcı oldu. Poots’un canlandırdığı, hayata yeni atılan eskort karakterlyle Dorothy Stratten’a bir gönAma bu bir yandan da Yeni Hollywood’un dermede bulunuyorsunuz… oluşmasını sağlamadı mı? Size bunu düşündüren nedir? Evet tabii ki. Yeni ve yaratıcı fikirlerle gelen genç yönetmenlere yönelmek, onlar için stratejik bir Oyunculuğundaki yaratıcılık, Dorothy çıkış kapısıydı. Bu strateji, Roger Corman’ın Stratten’ın isminin Playboy’a verdiği pozlarla 1966 yapımı ‘The Wild Angels’ filmiyle başladı. tanınması, filmdeki karakter de güzelliğini 350.000 dolara mal olan film 7 milyon dolar kullanarak hayatını kazanıyor… hasılat elde etti. Sonra herşey 70’li yıllarda ‘Jaws’ serisiyle yoluna girdi. O gün yönetmenin film Hiç bu açıdan bakmamıştım! Aslına bakarsanız üzerindeki egemenliği son buldu. Çünkü o andan tüm filmlerimi bir bakıma Dorothy’ye adıyoitibaren bütün yapım şirketlerinin tek bir hedefi rum çünkü kalbimde o hala yaşıyor. ‘They All oldu: aynı başarıyı elde etmek. Bu ‘blockbuster’ Laughed’ hala favori filmimdir. Hiç kimse beni yarışı bugün hala devam ediyor. Dorothy kadar etkilememiş ve ilham vermemiştir. Dorothy’nin ölümünden sonra yeniden kamera ‘The Last Picture Show’ ve ‘ What’s Up, arkasına geçmem dört yılımı aldı. Doc?’gibi filmleriniz başarılı olmuş olsa da, kısa sürede, gücü yeniden ele geçiren stüdyo- Ama arada, John Cassavetes’in Love Streams larla karşı karşıya geldiniz… filminin jeneriğinde isminiz geçiyor. Bu nasıl oldu?


John, Love Streams’i 1983 yılında çekti, trajik olaydan üç yıl sonra. Bir gün beni aradı ve bir sahneyi çekebilmek için bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Ona hiçbir yararımın dokunmayacağını söylesem de, ısrar etti ve ben de kabul ettim. Sonradan, aslında beni kendimi kapattığım evimden dışarı çıkarabilmek için böyle bir yola başvurduğunu öğrendim. Bu değerli yardım bugün bana hala dokunaklı geliyor. 22

1990’lı yılların sonlarından itibaren sizi The

Sopranos’daki psikolog rolünde gördük. Bugün televizyonun sinemadan daha yaratıcı olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet, özellikle de The Sopranos’dan beri. Bu dizi herşeyi bir anda değiştirdi. Ben de bir dizi yapmak istedim ama bunun için yeterince enerjiye sahip olmadığımı düşündüm. En güçlü karakterleri bugün televizyon ekranında buluyoruz. Dünün güçlü sinema karakterleri bugün artık televiyondalar!


23


05.

Chiharu Shiota’dan 50.000 anahtarlı yerleştİrme eserİ

24


2015 Venedik Bienali’ne ülkesi Japonya’nın standında katılan Chiharu Shiota, hazırladığı göz kamaştırıcı yerleştirme eseriyle insanların beğenisini topluyor. ‘The Key in the Hand’ ‘Anahtarı Elinde’ adlı eser, iki eski kayığın üzerine örülmüş kilometrelerce uzunluğunda kırmızı yün ve onlara asılmış, dünyanın dört bir yanından toplanan binlerce anahtardan oluşuyor. Anahtarların anılarla dolu sembolik nesneler olduğunu ve “insanın özel hayatının ve sahip olduklarının koruyucusu” olduğunu söyleyen Shiota, aynı zamanda bizi bilinmedik dünyaların kapılarını açmaya ittiğini söylüyor. 1972 yılında Tokyo’da doğan sanatçı, işlerini yaşamakta olduğu Berlin’de sergiliyor.

25


26


27


28


29


06.

Anlam veremediğimiz davranışlarımıza bilimsel açıklamalar

30


İnsan beyninin karmaşık işleyişini anlamada büyük mesafe kat etmiş olsak da, aydınlatılmayı bekleyen daha bir çok nokta var. Neden esnediğimizi, hapşırdığımızı, güldüğümüzü ya da ağladımızı araştıran biliminsanları bir yandan da anlam veremediğimiz davranışlarımıza açıklık getirmeye çalışıyor. Neden dedikodu yaparız? Sevimli şeyleri neden ısırmak isteriz? Tuvalet kağıdını değiştirmek neden bu kadar zordur? Neden herşeyi bildiğimizi düşünürüz? Araştırmacılar, bilinçaltında şekillenen tüm bu davranışlara bilimsel açıklamalar getiriyor. Tuvalet kağıdını değiştirmemek

31

Yapılması gereken ev işleri listesinde, biten tuvalet kağıdını değiştirmek zorluk derecesi en düşük görevlerin başında gelse de, nedense bir türlü bunu gerçekleştirecek zamanı ve motivasyonu bulamayız. New York Üniversitesi’nden araştırmacılar bu anlamsız takıntının tembellikten ziyade, eylemin

beyin için yeterince teşvik edici olmayışından kaynaklandığını belirtiyor. Ucunda bir ödül bulunmayan ve dopamin salınımının sıfır olduğu tuvalet kağıdını değiştirme eylemi, beyin tarafından çöpleri çıkarma ve temizlik yapma gibi can sıkıcı işler listesine ekleniyor. NYU araştırmacıları Edward L. Deci ve Richard M. Ryan, bir görevin beyin için motive edici olması için üç psikolojik unsur gerektiğini söylüyor: yetenek, otonomi ve sosyal bağ. Birincisi, söz konusu görevin, bitirdiğimizde kendimizi yetenekli ve iş görür hissedebileceğimiz kadar zorlayıcı olması. İkincisi, bize konuya hükmettiğimiz ve başımızın çaresine bakabildiğimiz hissini vermesi. Son olarak da, kişinin bu görevi yerine getirerek, bir topluluk veya sevgilisi için faydalı olduğunu hissetmesi, kendini kanıtlaması. Böyle bakıldığında, tuvalet kağıdını değiştirmenin neden bu kadar zor olduğu bir sır olmaktan çıkıyor.


daha eskilere dayanabilir ve hayvansal içgüdülerimizin bir parçası olabilir. Dostça ısırmak, bir çok memeli hayvanın oyun esnasında yaptığı bir şeydir. Kedigiller, köpekler ve küçük yaştaki çocuklarda sıkça görülebilir. Bu davranışın kaynağı bugün hala bilinmese de, araştırmacılar bunun bir yakınlık ve güven göstergesi olduğunu belirtiyor.

32

Sevimli şeyleri ısırma arzusu

Herşeyi bildiğini iddia etmek

Ne zaman küçük bir bebek ya da sevimli bir hayvan yavrusu görsek, “Yerim ben onu”, “O baş parmağını ısırırım” gibi, aslında pek de normal olmayan cümleler sarf ederiz. Peki neden sevimli bir şey gördüğümüzde içimizde onu yeme arzusu doğar? Biliminsanları bu ilginç davranışa iki farklı açıklama getiriyor. Birincisi beynimize yolladığımız sinyallerin çakışması ve birden fazla bölgenin uyarılması. Sevimli bir bebek gördüğümüzde, aynı lezzetli bir yemek yerken olduğu gibi, beynimiz dopamin salgılar (araştırmalar annelik içgüdülerinden dolayı bu oranın kadınlarda çok daha yüksek olduğunu gösterdi). Uyarılan nöronların yarattığı kargaşa beynin mideye de sinyaller yollamasına yol açabilir. Sinyallerin çakışması ve beyinde birden fazla bölgenin uyarılması, neden sevimli bebekleri yemek istediğimizin açıklaması olabilir. İkinci teoriye göre bu davranış çok

Hiç kuşkusuz ki hepimiz en az bir kere, “Şunu ya da bunu biliyor musun?” diye sorulduğunda, neredeyse hiç düşünmeden evet der gibi kafa sallamış ya da “Hı hı” gibi bir ses çıkarmışızdır. Oysa biraz daha detaya girilse, konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız ortaya çıkabilir, zor durumda kalabiliriz. Ancak o anda konuyu bildiğimizi iddia etmeyi tercih ederiz. İstenmeden yapılan bu hareket, kötü bir insan ya da yalancı olduğumuz anlamına gelmez. Benzer bir şekilde bazı insanlar daha da ileri giderek, konu hakkında hiçbir şey bilmemelerine rağmen biliyormuş gibi davranıp, uzun süre rol yapabilirler. İsteyerek ya da kazara olsun, araştırmacılar insanın “herşeyi bilme” takıntısına bir açıklama getirdi. Cornell’de profesörlük yapan David Dunning, bu davranışın çoğu zaman kibarlıktan ve kolaylıktan kaynaklandığı, bazı zamanlarda ise kişinin kendi kimliğini


kabul ettirmek için bu yola başvurduğunu söylüyor. Bir konu hakkında soru sorulduğunda beynimiz, bağlantılı konulardan bilgiler toplar, tarar ve açıklamalar getirir. “Bilmiyorum” demek varken, biliyormuş gibi davranmayı tercih ederiz. Dunning’e göre bilinçaltımız, karşımızdakine sayısız soru sormak zorunda kalmamak ve sohbetin tadını kaçırmamak için, kibarlıktan ve kolaylıktan “Evet” der. Bu masumane davranışın dışında, çok bilmişliğe varabilecek diğer durumlarda ise, kişi kendi eksikliklerini kapatmak ve karşısındakine ya da çevresine üstünlük kurmak adına herşeyi bildiğini iddia eder. Uyuyakalırken vücudumuzun seğrilmesi

33

Gözlerimizin kapanıp uykuya dalmaya başladığımız o esnada, vücudumuz ani bir refleksle sarsılıyor ve birden uyanıyoruz. Biliminsanları, merak uyandıran bu fenomene uzun zamandır mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyor. Konu hakkında iki farklı görüş karşı karşıya geliyor. Birincisi fenomene bilimsel bir açkılama getirmeye çalışırken, ikinci görüş ise bu refleksin bize ilk insanlardan yadigar olduğunu savunuyor. Bilimsel açıklamaya göre, fenomen beynimizin uykuya daldığımız esnada sinir sistemine kazara yüklü bir bilgi göndermesinden kaynaklanıyor. İnsanın ‘aç kapa’ düğmesine sahip olmadığını ve uyanıklık halinden uykuya bir anda geçemediğini belirten araştırmacılar, bu süreçte tüm

kapasitesiyle çalışan beynin, uykuya hazırlanan ve yavaşlamakta olan sinir sistemiyle karşı karşıya geldiğini söylüyor. Düşüncelerle rüyanın birbirine karıştığı bu gel gitler sırasında beyin, sinir sistemine kuvvetli bir sinyal yollayarak sarsılmamıza ve uyanmamızı neden olabiliyor. Diğer teoriye göre bu refleks, vahşi hayvanların arasında, ormanlarda, ağaçlarda ve mağaralarda yaşayan atalarımızdan yadigar. Teoriye göre vücudumuzun uykuya dalarken seğrilmesi, tehlikeye karşı her zaman tetikte kalmamızı sağlayan içgüdüsel bir refleks. Neden dedikodu yaparız? Kadınların dedikoducu olduklarına dair genel bir kanı bulunsa da, araştırmalar dedikodunun kadınlara özgü bir şey olmadığını ve erkeklerin de kadınlar kadar dedikoducu olabildiklerini ortaya koyuyor. Peki neden dedikodu yapıyoruz? Biliminsanları ve psikologlar bunun nedenini sosyal bağlar kurma ve kendini önemli hissetme arzusu olarak açıklıyor. Dedikodu yapan kişi ilgi odağı haline gelip, bilinçaltında çevresi üzerinde psikolojik üstünlük kurarken, aynı zamanda karşı tarafa ‘sırdaş’ mesajı vererek ilişkide güven ortamı oluşturuyor. Karşılığında diğer kişi de bildiklerini anlatıyor. Araştırmalar, yetişkinler arasındaki konuşmaların yüzde 60’ının orada bulunmayan biri hakkında olduğunu ve ortak nefretlerin bağları güçlendirdiğini ortaya koydu.


Haftaya görüşürüz:)

10 // MAYIS ’15

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.