//
01.
ÖLMEDEN ÖNCE EN AZ BİRİNİ GÖRMENİZ GEREKEN FESTİVALLER
//
02.
INARRITU’DAN 9 OSCAR’LIK FİLM: BIRDMAN
//
03.
STANLEY KUBRICK’IN OBJEKTİFİNDEN 40’lı yıllarda new york metrosu //
04.
//
05.
dıana krall: tam bir bob dylan hayranıyım
mutfakta eğlence var
//
06.
konuşmaya ne zaman başladık?
Editör: Cem GELGÜN
01. Hayatınızda en az birini görmeniz gereken festivaller Her yıl dünyanın dört bir yanında düzenlenen geleneksel karnavallar ve müzik festivalleri, farklı kültürlerden insanları bir araya getirerek tatilinizi eğlenceyle birleştirmenizi sağlıyor. Rio’dan Güney Kore’ye, İrlanda’dan Hindistan’a ve Karayipler’de düzenlenen gemi turlarına kadar, ölmeden önce mutlaka bir kez tanık olmamız gereken, dünyanın en önemli etkinliklerini bir araya getirdik. Tatilinizi eğlenerek geçirmeyi ve yeni tecrübeler edinmeyi sevenlerdenseniz ya da birkaç gün için dünyanın öbür ucuna seyahat etmeyi göze alanlardansanız, etkinlik rehberimiz bir
sonraki yolculuğunuzun şekillenmesine yardımcı olacaktır. Transahara Yer: Sahra Çölü, Fas Tarih: 8- 12 Nisan 2015 Kim Sahra Çölü’nde 5 gün geçirdiğini ve çılgınlar gibi eğlendiğini heyecanla anlatmak istemez ki? Her yıl nisan ayının ilk yarısında Sahra Çölü’nde düzenlenen ve müziğin
dışında, dans, resim, ışık ve görsel sanat gibi diğer sanat dallarına da yer veren Transahara festivali küçük bir Burning Man niteliği taşıyor. Müziğin ritmiyle gün boyu dans eden insanlar Sahra Çölü’nün devasa güzelliğinde unutulmayacak bir hafta geçiriyor. Sadece 1.000 biletin satıldığı Transahara daha büyük festivallere hazırlık açısından iyi bir deneyim olabilir. Boryeong çamur festivali Yer: Boryeong, Güney Kore Tarih: Temmuz ayı boyunca iki hafta Herşey, kil içeren ürünler satan bir kozmetik markasının tanıtım için bir etkinlik düzenlemesiyle başladı. Güney Kore’nin Boryeong kasabası sahillerinde düzenlenen etkinlik, bugün dünyanın dört bir yanından insanların katıldığı bir çamur festivali halini aldı. Kilin vücuda faydalarından yararlanabileceğiniz festival boyunca sahneye çıkan grupları dinleyebilecek, yarışlara katılabilecek, çamur içinde güreşebilecek ya da komandolara benzeyen kamuflajınızla sahilde tatilin tadını çıkarabileceksiniz. Rio Karnavalı Yer: Rio de Janeiro, Brezilya Tarih: 13-28 Şubat 2015 Fazla söze gerek yok. Dünyanın belki de en görkemli festivali olan Rio Karnavalı bu sene 13 Şubat tarihinde start aldı. Karnaval boyunca, Batucada’lar eşliğinde dans eden ve samba müziğinin büyüsüne kapılan yüz binlerce insan ülkenin en iyi dans okullarının saatler süren defilesine tanık oluyor. Dansın,
müziğin ve eğlencenin günlerce devam ettiği Tarihi ve geleneksel karnavallar arasında Rio Karnavalı, Brezilya kültürünün bize sun- zirveyi zorlayan Venedik Karnavalı her yıl onbinlerce turisti aşıklar şehrine çekiyor. 1162 duğu harika bir hediye. yılında Venedik’in kurtuluşunu kutlamak için halkın San Marco meydanına toplanmasıyla Venedik Karnavalı başlayan gelenek neredeyse bin yıl sonra hala devam ediyor. Göz kamaştırıcı maskelerin ve Yer: Venedik, İtalya kostümlerin giyildiği karnaval boyunca etkinTarih: 7-17 Şubat 2015 likler eğlenceyle zerafeti bir araya getiriyor. Her yıl Sevgililer Günü’nü de içine alan 7-17 Şubat tarihleri arasında düzenlenen Venedik Karnavalı, sevdiğinizle birlikte mutlaka tecrübe etmeniz gereken bir deneyim. Saint Patrick’s Day bayramı Yer: Dublin, İrlanda Tarih: 17 Mart
6
‘Irish Pub’larda sıklıkla gördüğümüz için az çok aşina olduğumuz Saint Patrick’s Day
alan Fransız kültüründen miras kalan Mardi Gras’nın kökleri Roma ve Venedik’ten geçerek 17. ve 18. yüzyıl Fransa’sına uzanıyor. 20. yüzyılda caz müziğin en önemli merkezlerinden biri haline gelen, eğlence kültürüne sahip New Orleans şehri Mardi Gras geleneğini devam ettiriyor. Kutlamalar boyunca rengarenk kostümlere bürünmüş, konvoylar halinde gezen insanları izlerken, kulaklarınız da müziğe doyacak.
İrlanda’nın milli bayramı niteliği taşıyor. Hristiyanlığın İrlanda’ya gelişini hatırlatmak için başlayan gelenek bugün İrlanda kültürünün dünyanın dört bir yanında coşkuyla kutlandığı bir bayram haline geldi. Saint Patrick’s gününü en iyi yaşayacağınız yer hiç kuşkusuz ki İrlanda’nın başkenti Dublin olacaktır. Gün boyunca defilelere, sokak gösterilerine, konserlere tanık olacak, yerel mutfaktan ve İrlanda biralarından tadacak, geceyi ünlü bir ‘Irish Pub’da eğlenerek Holi Festivali geçireceksiniz.
Yer: Hindistan, Nepal, Sri Lanka Zaman: Mart
Mardi Gras kutlamaları Yer: New Orleans, A.B.D Tarih: 17 Şubat Salı gününden itibaren
7
Dünyanın en renkli festivallerinden biri hiç kuşkusuz ki New Orleans’da düzenlenen Mardi Gras kutlamaları. New Orleans’ı etkisi
Renk festivali olarak da bilinen Holi Festivali, Hint kültüründen gelen dini bir festival. Holi festivali boyunca insanlar havaya atılan boya pigmentleriyle göz kamaştırıcı renklere bürünerek baharın gelişini kutluyor. Bugün dünyanın dört bir yanında renk bayramı olarak da kutlanan Holi Festivali’ni yerinde, Hindistan’da görmeniz daha faydalı olacaktır. Birkaç t-shirtünüzü feda etmenize neden olacak kutlamaları hayatınız boyunca unutamayacaksınız. La Tomatina Yer: Buñol, İspanya
kasabası kutlamalarla renkli görüntülere sahne oluyor. Oktoberfest Yer: Münih, Almanya Tarih: Eylül sonu ekim başı Dünyanın en çok ilgi çeken festivallerinden biri hiç kuşkusuz Münih’te İspanya’nın Buñol kasabasında geleneksel düzenlenen Oktoberfest. İki hafta boyunca olarak düzenlenen La Tomatina karnavalınaı 6 milyon turiste ve Münihli’ye ev sahipliği katılacak olursanız tepeden tırnağa doma- yapan Oktoberfest’in ana teması ise tahmin tese bulanmakla kalmayıp, üzerinizden bir ettiğiniz gibi… bira! Şehrin çeşitli yerlerine tır geçmiş hissine kapılacaksınız. İspanya’nın kurulan dev çadırlarda, her bir elinde onar çeşitli şehirlerinde, kasaba sokaklarında keli- tane bira taşıyan Bavyeralı kadınlar görecek, menin tam anlamıyla bir domates savaşına Alman birasının tadına varacaksınız. dönüşen La Tomatina günü, bazı itirazlara rağmen 1945 yılından beri geleneksel olarak KaZantip Festivali kutlanıyor. Festival boyunca dünyanın dört bir yanından turist akınına uğrayan Buñol Yer: Kırım, Ukrayna. Bu sene Sihanoukville,
Tarih: Ağustos ayının son çarşambası
8
Kamboçya
Coachella
Tarih: 18-28 Şubat
Yer: Indio, Kaliforniya
Her yıl temmuz ağustos aylarında altı hafta boyunca Ukrayna’nın Kırım sahillerinde düzenlenen ve zamanla Kazantip Cumhuriyeti olarak anılmaya başlanan Kazantip festivali Ukrayna’daki savaş nedeniyle bu yıl ilk defa ülke sınırıları dışına çıkıyor. Kendi sınırları içinde, tek kuralın eğlence olduğu bir cumhuriyet gibi işleyen ve insanların altı hafta boyunca müziğin ritmiyle dış dünyadan koptuğu Kazantip festivali bu sene Kamboçya’nın Sihanoukville açıklarındaki ‘Z’ adasına taşınıyor.
Tarih: 10-12 ve 17-19 Nisan 2015 Kaliforniya’da düzenlenen Coachella müzik festivali günümüzde revaçta olan festivaller arasında yer alıyor. Los Angeles’a yakınlığı nedeniyle Hollywood yıldızlarının, moda ve müzik dünyasının uğrak yeri haline gelen Coachella’da gün boyu süren konserler havanın kararmasıyla yerlerini göz kamaştırıcı görsel şovlarla desteklenmiş DJ setlere bırakıyor. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren eğlenceden sonra vahşi batı filmlerinden fırlama bir dekor ve sessizlik ortama hakim oluyor. Glastonbury, Roskilde ve diğerleri Yer: İngiltere, Danimarka, Belçika, Almanya… Tarih: yaz ayları boyunca
9
Yaz ayları boyunca Avrupa’da düzenlenen büyük müzik festivalleri her yıl milyonlarca müzikseveri bir araya getiriyor. Dünyanın
en büyük pop, rock ve elektronik müzik gruplarının sahne aldığı festivaller üç gün boyunca müziğe doymanızı sağlıyor. Haziran başında Almanya’da Rock’am’Ring’le start alacak, İngiltere’de Glastonbury Festivali, Belçika’da Rock Werchter, temmuz başında Danimarka’da Roskilde ve ağustos ayında ise Budapeşte’de Sziget’le devam edecek festival sezonu 27-29 Ağustos tarihleri arasında Paris’te düzenlenecek Rock-en-Seine’le son bulacak.
almasıyla start alıyor, elektronik müzik ve çılgın partiler eşliğinde bir hafta boyunca devam ediyor. Dünyaca ünlü DJ’lerin katılımıyla Karayipler’in turkuaz sularında gerçekleştirilen festival, Bahamalar’da bir adada düzenlenen özel bir partiyle son buluyor. Eğer fikre sıcak bakıyor ama elektronik müzik içinizi açmıyorsa, Holy Ship!’in bir benzeri olan ‘70.000 of Metal’ gemisi Heavy Metal hayranlarını bekliyor olacak. Tatilinizi cennet adalarda 3.000 metalciyle kafa sallayarak geçirmek ister misiniz?
Burning Man Yer: Black Rock çölü, Nevada Tarih: Ağustos - Eylül
10
Amerika Birleşik Devletleri’nin Nevada eyaletinde bulunan uçsuz bucaksız Black Rock çölünde düzenlenen Burning Man, hiç kuşkusuz ki göreceğiniz en sıradışı, en çılgın ve en Holy Ship! ve 70.000 Tons of Metal özel festival. Etkinlik olmaktan çıkıp herkesin heyecanla beklediği, toplumsal bir fenomen Yer: Karayipler’de bir gemi haline gelen Burning Man, bilim kurgu filmlerinden fırlama araçların, çılgın kostümlerin, Tarih: Ocak ayı göz kamaştırıcı dekorların yer aldığı, insanların çölün ortasında özgürce eğlendiği bir festivalHem bir tatil cennetinde olayım, hem farklı den çok daha fazlası. Komüneter kuralların yerler göreyim hem de çılgınlar gibi eğlene- egemen olduğu ve paranın geçmediği Burnin yim diyorsanız, Miami’den kalkarak Karayip Man toprakları, paylaşımın, yardımlaşmanın, Adaları’nı dolaşan Holy Ship! biçilmiş kaf- doğanın, ifadenin ve sanatın özgürce yaşantan olacaktır. 2012 yılında başlayan festival dığı, her canlının en az bir kere tecrübe etmesi 3.000 kişilik bir feribotun Miami’den demir gereken unutulmaz bir deneyim.
11
02.
Iñarritu’dan 9 Oscar’lık film: Birdman
12
Babel ve 21 Gram gibi filmlerin yönetmeni, Meksikalı Alejandro Gonzalez Iñarritu’nun 9 Oscar adayı yeni uzun metrajı Birdman, eski günlerini mumla arayan, bir zamanların süper kahramanı bir aktörün hikayesini konu alıyor. Türkiye’de, biraz da gecikmeli olarak, 27 Şubat’ta vizyona girecek ve Michael Keaton, Zach Galifiniakis, Edward Norton, Naomi Watts, Emma Stone gibi önemli oyuncuları bir araya getiren Birdman şimdiden yılın filmi olmaya aday. Première dergisinin sorularını yanıtlayan Iñarritu, Birdman’le yakaladığı tarz değişikliğini, Oscar adaylığına bakışını ve tatmin olmaz yapısını anlatıyor. Birdman, önceki filmlerinize göre 180 derecelik bir viraj çiziyor. Bunu yeni bir stilin tecrübesi mi yoksa bir özgürlük ifadesi olarak mı görüyorsunuz? Bunu bir kurtuluş olarak görüyorum. Öncelikle, on dört yıl önce ilk filmim Amores Perros’u yaptığım dönemdekiyle aynı insan değilim. Çok daha fazla tecrübeye sahibim ve bu işime de yansıyor. Yaptığımız herşeyde belli bir süreden sonra işimizi konforlu bir rutine oturtma riski vardır. Ben bundan uzak durmak ve kendimi sürekli arayış içinde olduğum bir pozisyonda tutmak için çabalıyorum. Bir sanatçı olarak harekete ve akışa öncelik sağlamak esastır. Amores Perros’tan itibaren, çoklu karakterlerden oluşan, belli bir melodrama sahip, montajın katmandanlardan oluştuğu, kolaylıkla tanınabilir bir tarza sahip oldunuz. Kendi etkinizden, tarzınızdan uzaklaşmak için mi böyle bir yol izlediniz?
13
Bunda gerçeklik payı var. Gözlem yapma ve dışarıdan gelen bilgileri kaydetme alışkanlığım olduğu için bir çok yönetmenin yaptığım işlerden etkilendiklerini tespit ettim. Yine de bu
yeni bir yol izlemek için yeterli bir sebep değil. yakalamalarını sağlayan formülü tekrar ve tekZaman ve alan kavramlarını suni bir şekilde yan rar uygulayarak kendilerinin karikatürü haline yana getiren, dramatik üslubu yeterince kullan- geliyorlar. Bu çok ağır bir şey. Bu biraz, hala mıştım. Öyle ki artık rutin halini almıştı. Çok 18 yaşındalarmış gibi giyinen yaşlı rockçulara basit bir açıklamayla, sürekli aynı şeyi yapmak- benziyor. İzleyici ve endüstri tarafından yapıştan sıkıldım. tırılan etiketten katiyetle kurtulmak lazım. Kapitalist yapıda sanat bir marka. Bir anda Günümüzde birçok yönetmen, tarzlarını isminiz “marka” haline geliyor ve kendinizi sisbulduklarında ona yapışıp kalan modacı- temin içinde hapsolmuş buluyorsunuz. İnsanlar lara benziyor. Siz ise, tam tersine, “Iñarritu” beni parçalanmış bir şekilde montajlanmış yeni tarzını bir anda kenara fırlatıp başka şeye bir dramayla bekliyorlardı. Hatta bazıları, üzegeçtiniz… rine çalışılmış sekans sahneler (tek bir seferde kesilmeden çekilen uzun sahneler) yüzünden Sahip oldukları imajın ya da kendilerinden tarzımdan uzaklaştığımdan şikayetçi oldular. beklenen tarzın tuzağına düşen birçok yönet- Pek de umurumda değil. Bu açıdan Birdman men, ressam ya da yazar gördüm. Bundan daha benim için gerçek bir kurtuluş ve özgürlük ifaüzüntü verici birşey olamaz. Böyle bir durumda desi oldu. Üzerimdeki etiketten kurtulup yeni işin içine büyük ölçüde ego karışıyor, zaten bir görsel dil kullanmamı sağladı. Birdman’in konusu biraz da bu: temsil etmeniz gereken şeyin tutsağı olmak… Eğer başarılı ola- “Paralel montaj”dan “sekans sahne”lere geçimazsanız kaybedeceksiniz! yorsunuz. Bu yeni bir sisteme kapanmak anlamına gelmiyor mu? Bir çok yönetmen, geçmişte başarıyı
14
Sistem kelimesinden ziyade “dramatik dil” terimini kullanmayı tercih ediyorum. Birdman’de bu dil, derin bir kriz yaşayan bir sanatçının hissiyatını anlatmamı sağlıyor. Bu sanatsal bir kimlik değil, benim hikayeyi anlatmak için kullandığım bir yöntem. Onun dışında yaptığım işte kurallar koymayı seviyorum çünkü kuralları bir kere belirlediğin zaman seni yeni sorunlara farklı çözümler bulmaya zorluyor. Daha önce hiçbir film bu bakış açısıyla yapılmamıştı. Çok büyük riskler aldık, her sahne inanılmaz bir hazırlık ve zamanlama gerektiriyordu. Çok heyecanlıydık çünkü eğer başarırsak sonucun devasa olacağını biliyorduk. Bu metodu her seferinde uygulayamayacağımı biliyorum. Sonuç olarak kendi stilinden uzaklaşmaya çalışan ve beğenilmek isteyen bir sanatçının hikayesini anlatan bir filmle 9 dalda Oscar’a aday oldunuz. 15
Bunlar fuzuli şeyler. Elbette işinizin endüstri
ve diğer yönetmenler tarafından beğenildiğini bilmek gurur verici bir şey. Arkadaşlarınla birkaç kadeh içip iyi vakit geçirme imkanı. Geri kalan noktalarda kendime çok eleştirel bakıyorum. Bugüne kadar yaptığım hiçbir şeyin beni tam olarak tatmin etmediğini söyleyebilirim. Onun için de eleştirileri hiçbir zaman dinlemediğimi söylüyorum çünkü en ağırını zaten ben yapıyorum. İşimde neyin yolunda gitmediğini herkesten daha iyi ben biliyorum. Şimdiden yeni filminiz The Revenant’ın çekimlerine başladınız. Birdman’in çekimlerinden edindiğiniz tecrübeler var mı? The Revenant, Kuzey Kutbu’ndaki kürk avcılarını konu alan (başrolünde Leonardo DiCaprio’nun bulunduğu) bir film olacak. Her ne kadar konu ve dekorlar Birdman’e göre çok farklı bir hazırlık gerektirse de, edindiğim yeni tecrübeler bana yardımcı olacaktır. Her seferinde tüm yaşadıklarımızla oradayız.
03.
Stanley Kubric’İn objektİfİnden 40’lı yıllarda New York metrosu
16
Yıl 1946, Stanley Kubrick efsane bir yönetmen olmaktan uzak, hayatını foto muhabirliği yaparak kazanan 17 yaşında bir genç. Bronx sokaklarında büyüyen Kubrick, Look dergisi tarafından New York metrosundaki günlük hayatı belgelemek için Manhattan’a gönderiliyor ve deklanşörüne basıyor. 68 yıl sonra, New York şehir müzesi Stanley Kubrick’in Look dergisi için çektiği 10.000’in üzerinde fotoğrafa yer verdi. Kubrick’in objektifinden 40’lı yılların New York metrosu.
17
18
19
20
21
04.
DIana Krall: Tam bir Bob Dylan hayran覺y覺m
22
Caz müziğinin önemli isimlerinden piyanist ve şarkıcı Diana Krall, 1920’li ve 1930’lu yılların standartlarını seslendiriği Glad Rag Doll albümünden sonra, bu kez de 1970’li yılların efsane olmuş pop folk şarkılarını yorumladığı, adını Bob Dylan’dan alan Wallflower albümünü piyasaya çıkardı. Şarkı söylemesine ve seyahat etmesine mani olan hastalığı nedeniyle kasım ayında başlaması gereken konserlerini mart ayına erteleyen Diana Krall, Amerika Birleşik Devletleri’ni boydan boya geçip Avrupa’yı dolaştıktan sonra turnesine 27 Ekim’de İstanbul’da nokta koyacak. Diana Krall yeni albümü Wallflower’ı Paris Match’a anlattı. Albümde yer alacak şarkıları nasıl seçtiniz? Diana Krall: The Mamas & The Papas’dan ‘California Dreamin’, 10cc’den ‘I’m Not In Love’ vela Elton John’dan ‘Sorry Seems To Be the Hardest Word’ gibi çok bilindik şarkılar seçtim. Sevdiğim ve bana bir şey ifade eden şarkılar. Küçükken radyoda dinlediğim şarkılardı bunlar. Daha karmaşık bir cevap verebilirim, gazeteciler karşısında genellikle öyle yapmamız gerekiyor, ama yalan söylemek istemiyorum (gülüyor). 1920-1930’ların hitlerini seslendirdiğiniz Glad Rag Doll albümüyle sadece bir ‘jazzwoman’ olmadığınızı göstermiştiniz. Dinleyicileriniz ‘Wallflower’ı keşfettiklerinde ne düşünecekler? Onlarla uğraşmak hoşuma gidiyor. Glad Rag Doll’la, o güne kadar bana pek ilgi göstermeyen basın bir anda benden bahsetmeye başladı. Bu bana garip geldi. Bu albüm belki hoşlarına gitmeyecek ama benim için hava hoş. Projelerimi başkalarının ne düşüneceğine bağlı olarak belirlemiyorum. Hoşuma giden şeyleri yapıyorum. 23
Örneğin 2013 yılında Neil Young’la bir seri
konser verdiniz. Oldukça sıradışı bir birliktelik öyle değil mi?
payı büyük. T Bone Burnett’tan sonra çok büyük bir değişim!
Bugüne kadar yaşadığım en olağanüstü tecrü- David’i yirmi yıldır tanıyorum, ikimiz de belerden biriydi. Ekim 2013’te Neil’in her yıl Vancouver’dan geliyoruz. Kendisine yeni bir organize ettiği ‘Bridge School’un bağış toplama caz albümü yapmak istemediğimi ve şarkıların konserine katıldım. Orada konuştuğumuzda melodilerine sadık kalmak istediğimi söyledibana, Kanada’daki (doğal yaşam alanları pet- ğimde beni hemen anladı. Yay dörtlüsü, gitar rol şirketleri tarafından tehdit altında olan) ve sesimin olduğu ‘Wallflower’ şarkısı dışında, Athabasca ve Chippewa yerlilerine yardım minimalist bir albümün tersi istikamette gitik. için düzenleyeceği turneye katılmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Ben de memnuniyetle Bob Dylan’ın bu şarkısını daha önce sahnede kabul ettim. Teyit etmek için beni aradığında eşiniz Elvis Costello’yla seslendirmiştiniz… başka sanatçıların katılıp katılmayacağını sordum, bana “Hayır bir tek sen olacaksın” dedi. Hayır eşim benimle seslendirdi! O benim Mutfakta çocuklarıma yemek yapmaktaydım ve davetlimdi, tersi değil! Bob Dylan’a takmış durumdayım. Otuzlu yaşlarda ilgi duymaya kulaklarıma inanamadım! başladım. Tam bir Bob Dylan hayranıyım! Bu maceradan aklınızda neler kaldı? Albümde Paul McCartney’nin sizin için yazKanada yerlilerine yardım edebilmek için Neil dığı, daha önce hiç yayınlanmamış “If I Take Young’la beraber bir turne yaptığımı çocukla- You Home Tonight” adlı bir şarkı var. Güzel rıma anlatabilecek olmak gurur verici bir şey. İyi bir hediye… bir amaçla yapılmış bir şeydi, aynı Bridge School konserinde olduğu gibi. Bir bakıma hayatımı Paul’le daha önce kendisinin toplama caz değiştirdi diyebilirim. Bu turne, caz şarkıcısı albümü ‘Kisses on the Bottom’ için berakimliğimden çıkabileceğimi ve içten geldiği ber çalışmıştık. Herşey çok güzel geçmişti. sürece istediğimi yapabileceğimi görmemi sağ- Mükemmel bir sanatçı oluşunun dışında, Paul ladı. Hiçbir sihirli ayna dinleyicinin neyi sevip hayatımda tanıdığım en inanılmaz insanlardan sevmeyeceğini öngöremez… o zaman zevk ala- biri. O kadar sade ve cana yakın ki. Paul kendi albümü için iki parça yazmıştı, biri “If I Take rak, içimden geleni yapmamda yarar var! You Home Tonight”, diğeri de “My Valentine”. Onun için mi Wallflower albümü için bek- Sonuçta sadece birini kullandı. Şarkıyı çok beğendiğimden kendi albümümde kullanıp lenmedik bir çok konuk sanatçı çağırdınız? kullanamayacağımı sordum, o da bana “Elbette!” Evet. Albümde, Roots’un üyeleri var, Graham dedi. En sevdiğim şarkılardan biri. Nash ve Stephen Stills ‘Operator’ şarkısında beraberler, Bryan Adams da ‘Feels Like Home’ Bu küçük parantezden sonra caza geri döneşarkısında bana eşlik ediyor. cek misiniz?
24
‘Wallflower’, ‘Glad Rag Doll’dan bu denli farklıysa, bunda yapımcı David Foster’ın
Bilmiyorum. Aslında aklımda bir proje var ama daha kesinleşen bir şey yok. Glad Rag Doll’da
da beraber çalıştığım Marc Ribot’yla, The Band grubunun şarkılarının yer aldığı bir toplama albüm yapmak istiyorum. The Band’in şarkıcısı
25
Rick Danko’nun sesini çok beğeniyorum… Bak O da Kanadalı! (gülüyor)
05.
Yemek yapmayı eğlencelİ kılan mutfak aletlerİ
26
Genç tasarımcıların yaratıcılıkta sınır tanımayan dünyaları mutfakta geçirdiğimiz zamanın da eğlenceli bir hal almasını sağlıyor. Dinazor şeklinde kepçe, kirpiden rende, çayımızı demleyen bir köpekbalığı, gladyatör bıçak standı, buharlı gemi şeklinde tencere kapağı ve daha nice çılgın ve şaşırtıcı tasarım yemek yapmayı daha eğlenceli kılıyor.
27
28
29
30
31
32
33
06.
Konuşmaya ne zaman başladık?
Diller nasıl doğdu? İnsanoğlu konuşma kabili- Erectus’lerin bu özelliğe sahip olduğu görülüyetini nasıl ve ne zaman edindi? Tarih öncesinde yor. Bu açıdan ilk kelimeler 1,7 milyon yıl önce nasıl bir dil konuşuluyordu? Dilbilimciler inatla telafuz edilmiş olabilir. bu soruların cevaplarını ararken Kentucky Üniversitesi’nde dilbilim profesörü olan Andrew Araştırmacılar ayrıca, beyinde dil ve iletişimle Byrd, Latince ve Eski Yunanca yazıtlardan yola bağlantılı, büyük maymunlarda da bulunan iki çıkarak, Avrupa topraklarında 4000 ila 6000 yıl ayrı bölge keşfettiler. Broca bölgesi olarak adlanönce konuşulmuş olabilecek bir dile ait metnin dırılan birinci bölge kişinin kelimelerle kendini ses kaydını gerçekleştirdi. ifade edebilmesine olanak tanıyor (kelime haznesi, cümle yapısı), Wernicke adlı ikinci bölge Www.soundcloud.com/archaeologymag ise bu kelimelerin seslere dönüşmesini sağlıyor. adresinden dinleyebileceğiniz örnekler Beyindeki bu bölgelerin gelişiminin FOXP2 adlı bir genin mutasyon geçirmesiyle gerçekleşkulağa Çinceyle, İskandinav dillerinin karışımı tiği düşünülüyor. 100.000 ila 200.000 yıl önce gibi gelen bir dilin varlığını ortaya koyuyor. meydana gelen bu mutasyon hiç kuşkusuz ki Ancak, insanın konuşma kabiliyeti ve ortaya insanoğlunun tekil kelimelerden cümlelere geçiş çıkan ilk diller hiç kuşkusuz ki çok daha eski- yapmasını sağladı. lere dayanıyor. Araştırmacılar, ilk insanların işaret diliyle ve belirli seslerle iletişim kurdukla- Peki o zamandan Mezopotamya medeniyetlerını belirtirken, Homo Habilis’lerin (2,5 milyon rine ait ilk yazıtlara kadar geçen sürede neler yıl önce) beyin yapılarında dil geliştirmeye oldu? Diller nasıl ortaya çıktı? Ne yazık ki ‘dil’ yarayacak bölgeyi testip ettiklerinin altını çizi- kavramının, konuşma ve iletişim kabiliyetiyor. Konuşma kabiliyetinin ortaya çıkması ise nin doğuşuna dair hiçbir kayıt, hiçbir kanıt evrimle gelmiş. Gırtlağın boğazın gerisine doğru bulunmuyor. Bundan dolayıdır ki dilbilimciler (4’üncü ile 7’inci omur arası) inişi ve ses telle- medeniyetler tarihinin sayfalarına dalıp, arşivlere rinin bu noktada bulunması, farklı ve karmaşık ve yazıtlara dayanarak, tarih öncesi konuşulan dillerin bir profilini çizmeyi çalışıyorlar. Bir sesler çıkarabilmemizi sağlıyor. yandan Latince ve Eski Yunanca belgelerden yola çıkarak, 6000 yıl önce Akdeniz’de konuşuHerşey bir gende saklı lan dili seslendiren araştırmacılar bir yandan da Homo Habilis’lerden sonra gelen Homo tarihte daha da geriye gitmeye çalışıyorlar.
Haftaya görüşürüz:)
14 // ŞUBAT ’15
zete