HAFTASONU 1 HAZİRAN 2014

Page 1

1 // HAZİRAN’14

zete


Editรถr: Cem GELGร N


//

01.

MARION COTILLARD: MACBETH EN ZOR FİLMİM OLDU

//

02.

NAGAI HIDEYUKI’DEN OLAĞANÜSTÜ 3D ÇİZİMLER

//

03.

ABD’NİN HAYALET AVM’LERİ //

04.

WELLINGTON’DAKİ ‘GİZEMLİ’ BOTICELLI

//

05.

ANGELINA JOLIE: DÜNYADA BENİM SORUNLARIMDAN DAHA BÜYÜK ACILAR VAR //

06.

BÖCEKLER DÜNYASININ SÜPER KAHRAMANLARI


01.

Cannes’a katılmak her zaman çok özel bir duygu


2007’de Edith Piaf rolüyle ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ını kazandıktan sonra Hollywood’a adım atan ve Inception, Cantagion ve The Dark Knight Rises gibi filmlerde oynayan Marion Cotillard, Dardenne kardeşlerin yönettiği ‘İki Gün, Bir Gece’yle Fransız sinemasını unutmadığını gösteriyor. Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu’yla Altın Palmiye’yi kazandığı Cannes Film Festivali’nde gösterilen film eleştirmenler tarafından beğeniyle karşılandı. Marion Cotillard, CinéLive’ın sorularını yanıtladı. Dardenne kardeşler size ‘İki Gün, Bir Gece’yi teklif ettiklerinde ilk tepkiniz ne oldu? Marion Cotillard: Benim için, Dardenne’lerin bir teklif sunmasından daha şaşırtıcı bir şey olamazdı. Son yıllarda yaşadığım tecrübeler, bana daha geniş bir yelpaze sundu. Örneğin, Hollywood’da hayal bile edemeyeceğim imkanlar önüme geldi… Mesela Steven Spielberg’le çalışmak. Sinemaya başladığım günlerde, bırakın beraber çalışmayı, onunla bir gün tanışacağım bile aklıma gelmezdi. Avrupa’da bu hisse daha az kapılıyor olmalısınız? Avrupa’da da bir gün Jacques Audiard’ın benimle çalışmak istemesine inanamazdım. Kendime sınırlar çizmesem de, her imkansız şey gibi, bunlar da bana çok uzak ihtimaller gibi geliyordu. Onun için aynı şey Dardenne kardeşler için de geçerli. Onların sinematografik alışkanlıklarının aksine, benim gibi bir çok tarza girip çıkmış biriyle çalışmak isteyecekleri hiç aklıma gelmezdi. Sizi seçerek bir risk aldıklarını düşünüyor musunuz? Belki de… Her zaman işimi harfiyen yaptığımdam, benimle çalışmak bir yönetmen için risk teşkil etmiyorsa da, bu öyle görülebilir. Sonra, dünyalarımızın uyuşmadığı bir çok yönetmen var. Böyle zamanlarda teklifi geri çeviriyorum.


Bu çok ilginç çünkü ilk görüşmemizden detaylarıyla hatırladığım tek şey, bana Fransız Kendimi karşılarında bulmaktan dolayı o aksanımı bir kenara bırakmam gerektiğini kadar heyecanlıydım ki, görüşmenin başını söylemeleri oldu. O anda pek idrak edepek hatırlamıyorum. Aklım başka yerdeydi. medim. Daha önce çalıştığım aksanlar hep Onlar konuştukça, gözümün önüne filmle- İngilizce için oldu. Senaryoyu okuduğumda rinden sahneler geliyordu. Gerçek anlamda Belçika aksanının yaratacağı zorlukları fark ettim. sarsılmıştım.

İlk buluşmanızda size ne dediler?

Bu öfori geçtikten ve ayaklarınız yere bastıktan sonra, senaryoyu okuyunuca bir anda panik olmadınız mı? Mesela, karakterinizin Fransızcayı, Belçika aksanıyla konuşması gibi. 6

Pek size çarpıcı gelen ne oldu? Yerine getirmem gereken şeylerin sorumluluğu. Karakterim onbir farklı kişiye gidip, aynı soruyu sormak zorunda ve bunların hepsi sekans sahneler çekiliyor. (Sekans sahneler,


performansı üzerine olmasa da, ufak ufak şeyler denedim, en önemlisi de Belçika’nın farklı yerlerinden gelen oyuncuların aksanlarını dinledim. Kardeşler, bir sahneyi bir çok kez çekmeleriyle tanınıyor. Çalışma tarzlarına adapte olmak zor olmadı mı? Bir sahneyi birçok kez çektikleri doğru ama bu sefer bunun bir açıklaması vardı: sekans tekniği. Bazen kırk ya da elli tane çektiğimiz oluyordu. Böyle zamanlarda konsantrasyonunuzu kaybetmemek zor olmuyor mu?

7

Nasıl çalıştıklarını bilmeseydim, muhtmelen bir ara deli olduklarını düşünürdüm! Ama işlerini tanıyınca ve her rötuş izini silmek, kameranın varlığını hissettirmemek için verdikleri uğraşı görünce, hiç telaşlanmıyoruz. Onları çalışırken görmeyi arzuluyordum ve kendilerine sonsuz bir güven duyuyordum. Sonra tabii ki, çekim sayısı arttıkça, her seferinde aynı performansı gösterebilmek için içinizdeki gücü kullanmanız gerekiyor. Ama baştan sona kesik ve montaj olmadan çeki- kendimi buna hazırlamıştım. Mesela, karaklen sahne anlamına geliyor). Bir oyuncu için terimin senaryoda yer almayan özellikleri harika olanaklar tanısa da, bu bahsettiğiniz üzerinde çalıştım ve kendisine bir geçmiş yarattım. Kendime bir çok soru sordum. Bu paniği, o sahneler sırasında hissettim. kız neden depresyona girmiş olabilir? Ne Kariyerinizde en zorlandığınız film oldu zaman? Bu depresyon ne kadar sürmüştü ve çocukları üzerindeki etkisi ne olmuştu? diyebilir miyiz? Çekimler başlamadan bu sorulara cevaplar Hayır, en zor filmim daha yeni bitirdiğim hazırladım. Bu sayede her sahnede kendime ‘Macbeth’ oldu! Sanırım bu açıdan mak- aynı hikayeyi okudum. Bunlardan birinin, simuma ulaştım ve daha ileriye gitmeyi daha sonra bir sahne üzerinde büyük bir etki düşünmüyorum! Dardenne kardeşlerle çalış- yarattığını görmek büyük bir zevk. mak zor olmadı. Aktörlerin ve kameraların senkronize hareketlerini çalışmak için bir ayı- İki Gün, Bir Gece’yle, son üç senede mız vardı. Her ne kadar çalışmalar aktörlük dördüncü kez Cannes Film Festivali’ne


katıldınız. Bu sizin için ne ifade ediyor? Dardenne’lerle Cannes’a katılmak çok özel bir duygu. Onların bu festivalde keşfedilmiş olmaları büyük bir anlam taşıyor. Onun için de ‘İki Gün, Bir Gece’yle festivale katılıyor olmak beni çok mutlu ediyor. Kariyerimin başından beri birçok kez Cannes’da bulundum ancak Audiard’ın ‘De rouille, et d’os’ filmi için basamakları çıktığımda bambaşka bir duygu hissetmiştim. Bu beni çok etkilemişti. O filmle ödül alamamak sizi üzdü mü? Hayır ama o rolle başka bir hayal kırıklığı yaşadım. Daha doğrusu kendime karşı öfke duydum. Bu mesleği ödüller almak için yapmıyorum. Hiç istemememe rağmen, Audiard’ın filmiyle Oscarlar için adaylık yarışına girdim. Emmanuelle Riva’nın adaylar arasında olacağını bildiğimden, iki Fransız aktrisi, Fransızca rollerle aday göstermeyeceklerini düşündüm. Önceden kaybedilmiş bir yarış olduğunu biliyordum ama bunu önemsemedim ve yine de yarışa girdim. Oscar adaylarının açıklandığı gün çok öfkelendim çünkü herkes aday gösterilmememi bir başarısızlık olarak algıladı. Oysa film çok başarılı olmuştu… Cannes böyle değil çünkü Cannes’da jüri, birbirinden bağımsız, seçimlerini özgürce yapan on kişiden oluşuyor.

8

ne düşündüğünü merak ediyorsunuz. İlk defa Cannes aynı zamanda, eleştirilerin çok bir sinema dergisine kapak olduğumda yaşasert olabileceği bir yer. Size gelen eleştiri- dığım heyecanı hatırlıyorum. Ama bugün, çevremdeki insanlar yaptıklarımdan dolayı leri dikkate alıyor musunuz? nasıl algılanabileceğimi söylediklerinde kenBir zamanlar evet ama bunu yapmayı bırak- dimi tanıyamıyorum! (gülüyor) Söyleşilerde tım. Ya da gerçekten kendine zarar vermeyi kendimi tamamen rahat bırakmadığımdan, sevmek lazım! Bir oyuncunun izlenmesi ve sorulara çok az cevap verdiğimden dolayı, sevilmesi lazım. Kariyerinin başında, ister ya da Dior reklamının yaratabileceği ulaşılistemez yazılıp çizilenleri okuyor, insanların mazlık hissinden dolayı insanlar farklı şeyler


çelişkili değil mi? Çünkü orada saldırıya uğramayacağımı biliyorum! Oysa David Letterman çekinmeden eleştirebiliyor. Bu talk-show’larda herşeye rağmen kendinizi korunaklı hissediyorsunuz. Davetlileri yerin dibine geçirmek ise bir Fransız adetidir. Böyle şeylere alet olmak istemiyorum. Hızlı ve komik cevaplar vererek kurtulabilecek biri değilim. Her seferinde sinemaya kısa bir ara vereceğinizi söylüyorsunuz ama her seferinde, geri çevrilemeyecek - The Dark Knight Rises, Macbeth - beklenmedik projelerle karşımıza çıkıyorsunuz. Şu sıralarda Jacques Benoit’nın yeni filmine başlamam gerekiyordu ve gerçekten de çok istiyordum. Ayrıca en sevdiğim aktörlerden Vincent Lindon’la oynayacaktım. Ama geri çevirmek zorunda kaldım çünkü ‘İki Gün, Bir Gece’ ve ‘Macbeth’ten sonra küçük bir ara vermem kaçınılmazdı.

9

Benim küçük bir sorunum var, kafamı boşaltarak tatile çıkmayı bilmiyorum. ‘İki Gün, Bir Gece’den sonra kısa bir tatile çıktım ama düşünebilirler. Ama bu bana benzemiyor. Macbeth’in çekimlerinin yaklaştığını bildiğim Televizyonda çok az görünmem de buna etki için rolü düşünmeye başladım. Macbeth’in ediyor olabilir. Bir televizyon programına çekimlerin sırasında ise panik oldum. Biraz katılıp filmin promosyonunu yapıyorsunuz yalnız kalmalı ve kafamı boşaltmalıydım! ve ortam pek de rahat olmayabiliyor. Kim Bunu Benoit ve Vincent’a açıkladım ve anlaolduğunuzu gösterebilecek daha iyi yerler yışla karşıladılar. Onun için şu anda hiç bir çekim yok! Ama geçtiğimiz günlerde, harika var! (gülüyor) bir rolün olduğu harika bir senaryo okudum Oysa Amerika’da katıldığınız program- ve tahmin ettiğiniz gibi hergün onu düşünülarda çok rahat görünüyorsunuz. Bu yorum! (gülüyor)


02.

Nagai Hideyuki’den olağanüstü 3D çİzİmler


Sokak sanatçılarının ya da çizerlerin üç boyutlu resimlerine, daha önceki sayılarımızda da yer vermiştik. Japon çizer Nagai Hideyuki’nin daha da ileri giderek, resimlerine hayat verdiğini söyleyebiliriz. Çizimlerini, birbirlerine dik açıyla koyduğu iki ayrı deftere yapan Hideyuki, böylece üç boyut için gereken yüksekliği, genişliği ve bizim gözümüz sayesinde de derinliği elde ediyor. Çizgi roman karakterleri kadar kendi dünyasını da işlerine yansıtan Nagai Hideyuki’nin resimlerine bayılacaksınız.



13


14


15


16


17


03.

Amerika Birleşik Devletleri’nde hayalet AVM devri

18


19


20

Dev AVM’ler, İstanbul’un her köşesinde ‘yeşe- kadar, ülke çapında 1.500’den fazla AVM rirken’, bize alışveriş ‘kültür’ünü aşılayan açıldı. Bu cümlede 2005 tarihi oldukça kilit Amerika Birleşik Devletleri’nde ise kapitaliz- çünkü 2006’dan sonra inşa edilen alışveriş min otuz yıllık simgeleri ardı ardına yıkılmakta. merkezi sayısı ise sıfır! Peki bunu sadece ekono2000’lerin başından itibaren tehlike sinyalleri mik gerileme ya da krizle açıklamak mümkün veren, 2008’de tüm ülkeyi vuran ve Detroit gibi mü? Elbette hayır. Bir zamanlar altın çağını sembol bir şehri iflasa götüren ekonomik krizin AVM’lerle yaşayan perakende satış, internet ilk kurbanları, gayrimenkul ve alışveriş sektörü üzerinden yapılan ‘e-alışveriş’le artık yeni bir oldu. Bir zamanların refah ve zenginlik sembolü altın çağa giriyor. “The New Rules of Retail” olan alışveriş merkezleri birer birer kapanırken, (Perakendenin Yeni Kuralları) adlı kitabın yazarı Robin Lewis, internet sayesinde insanların bir geriye hayalet yapılar kalıyor. anda aradıkları herşeyi avuçlarının içinde bulEskiden dolup taşan restoranlar, mağaza zin- duklarını ve istedikleri ürüne sadece bir tıkla cirleri ve çocuk parkları, yerlerini yıkık dökük erişebildiklerini söylüyor. Lewis kitabında duvarlara, kırılmış camlara, insan boyunu aşan “Böyle bir durumda neden arabana binip, yollara yaban otlarına bıraktı. Daha şanslı olan bazı yapı- düşüp, trafikte vakit harcayıp alışveriş merkelar yıkılıp, ‘kentsel dönüşüm’ adıyla bir şekilde zine gidesin ki?” diye soruyor. Bu soruya “Tabii okul, park ya da kültür merkezi olarak geri ya neden?” diye içimizden homurdanırken, kazandırılırken, bu şansa sahip olamayan büyük AVM’lerin yok olmaya yüz tuttuğu bu dünyada, bir çoğunluk, korku ve gerilim filmleri için ideal “O zaman ülkemizde neden her boş araziye dev bir dekor olmaya doğru gidiyor. Facebook’ta AVM’ler inşa etmeye devam ediyoruz ki?” diye faliyet gösteren Dead Malls Enthusiasts (Ölü sormadan da edemiyoruz. Bu sorunun cevabı AVM Meraklıları) grubunun yayınladığı harita, bu yazıda yer almayacak ama sanırım hepimiz yaşanan felaketin boyutlarını gözler önüne seri- az çok biliyoruz. yor. Amerika Birleşik Devletleri’nde ekonomik krizden en çok etkilenen Göller Bölgesi’nde Seph Lawless’tan ‘Kara Cuma’ serisi kapanan alışveriş merkezlerinin haddi hesabı yok. Amerikalı ekonomist ve gayrimenkul Amerikalı fotoğrafçı Seph Lawless, “Black uzmanlarına göre önümüzdeki beş yıl içinde, Friday” adını verdiği çalışmasında, ülkenin geriye kalan alışveriş merkezlerinin beşte biri dört bir yanındaki hayalet AVM’leri gezerek kapanacak, on ya da onbeş yıllık bir süreçte ise çarpıcı bir seriye imza atmış. “Bahçeli evlerinin ve akıllı telefonlarının konforunu yaşayan yarısından fazlası tarihe karışacak. Amerikalıların, ülkelerinin neyle karşı karşıya Amerika Birleşik Devletleri’nin 50 yıl süren olduğunu anlamalarını istedim. Biz yüzleşmeye karar vermedikçe ülkemizin yüz yüze olduğu AVM aşkı sorunlar çözülmeyecek. İşe en azından onlara Oysa, A.B.D’nin AVM’lerle 1956 yılında başla- bakarak başlayabiliriz diye düşündüm” diyor yan ilişkisi, büyük bir aşk hikayesine dönüşmüş, Lawless. Seph Lawless ve daha nice fotoğrafçıAmerikan kültürünün ve alt kültürlerinin dün- nın objektiflerinden çıkan kareler AVM’lerin yaya yayılmasını sağlayan, kitlesel tüketimi hazin sonunu belgeliyor. Biz de işe bu ‘Hayalet tetikleyen öğe olmuştu. 1956’da Minneapolis’de AVM’lerin fotoğraflarına bakarak başlayabiliriz. inşa edilen ilk AVM Southdale’den 2005’e


Rolling Acres Mall, Akron, Ohio 1975’te açılan the Rolling Acres Mall’da zamanında 150 mağaza hizmet veriyordu. 2000’lerin başından itibaren düşüşe geçen alışveriş merkezi, Aralık 2013’te son mağazanın da kapatmasıyla terk edilmiş AVM’ler arasında kendine yer buldu. 21


Hawthorne Plaza Mall, Hawthorne California

22

Hawthorne kasabasını canlandırmak amacıyla açılan ve 134 mağazasıyla 1977’den 1999’a kadar hizmet veren Hawthorne Plaza Mall, kapandıktan sonra terkedilmiş haliyle 2001’de Evolution, 2002’de ise Minority Report filmleri için dekor olarak kullanıldı.


The Dixie Square Mall, Harvey Illinois Dixie Square Mall, John Belushi ve Dan Aykroyd’un Blues Brothers filminde arabayla daldıkları ünlü AVM. 1966 açılan alışveriş merkezi sadece 13 yıl ayakta kalarak 1979’da kapılarını kapadı. 22 sene boyunca terkedilmiş halde bekleyen Dixie Square Mall, 2011’de yıkıldı. 23


Randall Park Mall: North Randall, Ohio 1976’da açılan AVM’nin altın çağı olan 90’lı yıllarda hizmet veren 120 mağazada, 5.000 kişi çalışıyordu. J.C.Penney ve Dillard’s’ın ayrılmasıyla müşteri kaybeden alışveriş merkezi 2009’da kapılarını kapadı. 24


Cloverleaf Mall, Chesterfield, Virginia

25

J.C Penney ve Sears tarafından desteklenen Cloverleaf Mall, 1972’de 40 mağazayla açıldı. 1970 ve 1980’ler kent halkının ve ailelerin geldiği popüler bir yer olan alışveriş merkezi için herşey 1990’ların başında değişmeye başladı. O dönem moda olan ‘Baggy’ bol pantalonlarla gezen gençler, aileler arasında huzursuzluk yarattı. Gençlerin ganglara ait olduğunu düşünen aileler alışveriş merkezine gitmeyi bıraktı. Popülaritesi düşen Cloverleaf Mall, 2007 yılında kapılarını kapattı.


04.

Rönesans Ünİversİte sıralarına taşınıyor


Yeni Zelanda’daki Wellington Üniversitesi’nin sıraları ünlü rönesans tablolarına ev sahipliği yapıyor. Derslerin sıkıcılığından mıdır yoksa sadece sanata duyduğu meraktan mı bilinmez ama, isminin gizli kalmasını tercih eden anonim ressam en sevdiği tabloları büyük bir sabırla tahta masalara çizmiş. Da Vinci’den Mona Lisa’yı, Boticelli’den Venüs’ün Doğuşu’nu, Vermeer’den ‘İnci küpeli kız’ı çizen anonim ressam, araya Game of Thrones’dan Daenerys’i de eklemeyi ihmal etmemiş.



29


05.

Angelina Jolie: Dünyada benİm sorunlarımdan daha büyük acıların olduğunu anladım 30


Geçirdiği ameliyatlar nedeniyle kariyerine ara veren ve bu süre zarfında kendini meme kanseriyle mücadeleye adayan Angelina Jolie, Disney’in kötü kalpli cadısı Malefiz rolüyle geri dönüyor. İlk defa bir Disney filminde boy gösterecek olan Angelina Jolie, rolünün gereksinimlerini, çocuklarının Malefiz’e bakışını ve sağlık durumunu kamuoyuyla paylaşma kararını CinéLive dergisine anlattı.

31

karakterlerin neden bu kadar cani ve agresif olduğunu da anlamak. Onu bu kadar gaddar olmaya iten nedir? Dışlanmışlığın kurbanı mı? Çocuklarınız Malefiz hakkında ne düşündü?

Onu çok korkutucu buluyorlardı ama kendilerine Malefiz’in gerçek hikayesini anlatacağımı söyledim. Başkalarına anlatmayacaklarına söz Kötü kapli Malefiz’i oynayacağı- verdiler. Onlara senaryoyu anlattım, nız açıklandığında, bir çok insan benim için de küçük bir sınavdı. Bir “Angelina Jolie bu rolde harika olur” gün sonra oğullarımdan biri arkadadedi. Bunu iltifat olarak mı yoksa şına Malefiz’i savunarak “Sen onu anlamıyorsun!” diyordu. Demek ki hakaret olarak mı alıyorsunuz? başarmışım. Bunu yapmak için bir Angelina Jolie: İnsanlar, bazı aktör ya çok nedenim vardı. Çocuklar adada aktrisleri kaba ya da kötü adam letsizliği sevmezler. İyi ya da kötü rollerine yakıştırdıklarında gülümsü- olsun, çocuklar karakterlerin savaşçı yorum. Malefiz beni küçüklüğümden olmasını isterler ve karakter, Malefiz beri etkilemiştir. Bir yandan beni çok gibi hata yaptığında, sınırı aştıkorkuturdu, diğer yandan da ondan ğında sinirlenirler, anlam veremezler. çok etkilenirdim. Onu her zaman Böylece, tanımadıkları şeylerin varlıçok sevdim. Teklifi kabul etmeden ğını keşfederler. önce çok düşündüm ama bir gün kardeşim “Bunu gerçekten yapma- Malefiz kılığına girdiğinizde neler lısın” gibi bir mesaj bıraktı ve kabul hissettiniz? ettim. Aslında çok zarif ve kontrollü biri. Ama Malefiz gerçekten kötü Oynaması zor bir rol oldu. Benim için yepyeni bir meydan okumaydı. kalpli… Malefiz’i sesim sayesinde kontrol Çok karanlık bir karakter. Bu nokta- edebildim. Bunun için çok çalıştım. dan sonra, Malefiz’i nasıl gizemli ve Malefiz normalde benden çok daha ilginç kılabiliriz, onu düşünmemiz büyük, kendine her zaman güvenen, gerekiyordu. Tehlikeli bir rol olduğu gururlu biri. Kendime daha teatral, doğru. Linda Woolverton’un yaz- daha ‘British’ bir ses seçtim. Sesimi dığı senaryo oldukça tutarlıydı. Ana çocuklarım üzerinde denedim, pek fikir sadece kötü kalpli birini oyna- bir değişiklik fark etmediler. Ben maktan zevk almak değil, bu tarz de bu karanlık sese daha melodik


bir hava katmaya karar verdim ve işe yaradı! Gülmeye başladılar. Çözümü bulmuştum ve bu yönde çalıştım. Aurora’yı oynayan Elle Fanning’le benzediğinizi söylüyorlar. Fanning ekranda ışık saçarken, siz daha karanlık ve korkutucu görünüyorsunuz…

32

Kızınız, filmde Aurora’nın gençliğini oynuyor… Her ne kadar Brad’le benim özel bir beklentim olmasa da, çocuklarımızı bir film setinde, küçük bir rolde görmek keyif verici bir şeydi… Hatta oyuncu olmamalarını tercih ederiz! Çekimler sırasında Vivienne 3 ya da 4 yaşındaydı. Film setinde, bütün çocuklar benden korkuyordu. Büyük olanlarla sorun yoktu ama en küçükler yanıma yaklaşamıyordu. Herhalde boynuzların ve tırnakların etkisi! Ama Vivienne, annesiyle oynadığı için sorun olmadı.

Bunu bir iltifat olarak alıyorum. Elle Fanning gerçekten çok şaşırtıcı biri. Ekranı aydınlatıyor. Ben ise kendimi, sakin ve iyi biri olarak görmek isterim. Özel hayatımda da yapmaya çalıştığım bu. Geri kalan şeyler içinse hayat gerçek bir mücadele olarak geçiyor. İşimizde mücadele Gençken karanlık biri olduğunuzu söylemişediyoruz, politik olarak mücadele ediyoruz ve tiniz. Sizi değiştiren ne oldu? özel hayatımızla bile mücadele edebiliyoruz. Ben böyle yaşıyorum. Onun için de insanların Evet öyleydim. Daha doğrusu öyle olmuşdüşündüğünden daha ciddi olmaya çalışıyorum. tum… Çok seyahat ettim ve dünyada Elle Fanning ise çok şeker ve sempatik olma- benim sorunlarımdan daha zor mücadelelenın avantajına sahip. Onunla ilk karşılaşmamızı rin, daha büyük acıların olduğunu anladım. hatırlıyorum. Beni gördüğünde koridorun Yardım kuruluşlarıyla çalışmamım sebebi de bu. Ve tabii ki çocuklarım var. Anne olmak, kendin ucundan koşarak geldi ve bana sarıldı!


için değil, başkaları için yaşaman anlamına geliyor. Bu sizi hayatınızın geri kalanı için değiştiriyor. Hala tepkimi çeken şeyler olsa da, her sabah uyanıp çocuklarımla oynuyor ve onlarla beraber kendi çocukluğuma geri dönüyorum. Bana bunu getirdiler. Peki sonuç olarak, kötü kalpli olmak Malefiz’in biraz olsun hoşuna gitmiyor mu?

hayatımızda gündelik sorunlara ve atışmalara yer olmadığını anlamamızı sağlamalıdır. Canilik ve dehşet bizi bir araya getirmelidir. Siz de son zamanlarda, özel hayatınızda zor dönemlerden geçtiniz, sağlık sorunları yaşadınız. Bugün nasılsınız?

Çok iyiyim ve bu kararı aldığım için gurur duyuyorum. İyi doktorlara sahip olmak ve yönettiğim Sanırım öyle bir an gelir ki, herkes “Tamam, ‘Unbroken’ üzerinde çalışmak büyük bir şanstı. beni daha fazla zorlama, beni rahat bırak” der. İşime konsantre olabildim. Sanırım herkes hayatında en az bir kere saldırıya, ihanete uğramış, yargılanmıştır. Ve her Yaşadıklarınızı, New York Times aracılığıyla zaman öyle bir an gelir ki “Tamam! Ben kötü insanlarla paylaştınız, kadınları meme kansemüyüm? O zaman ne kadar kötü olabildiğimi rine karşı test yaptırmaya çağırdınız. sana göstereceğim” deriz. Bu beni insanlara yaklaştırdı. Kadınlarla hastalıkları hakkında konuştum, erkeklerle eşlerinin Böyle bir topluma sahibiz öyle değil mi? ya da kızlarının sağlık durumu hakkında görüşEv e t a m a y a ş l a n d ı ğ ı m ı z d a v e b i r b i - lerimi paylaştım. Benimle aynı şeyleri yaşayan, r i m i z e b e n z e d i ğ i m i z i , b i r a z e g o i s t yakınlarını kaybeden ya da ameliyatı düşünen o l d u ğ u m u z u a n l a d ı ğ ı m ı z d a , o t u r u p insanlarla tanıştım. Bunu açık bir şekilde kamudüşünmemiz gerekir. Şiddet ve kötülük her yerde. oyuyla paylaşmak, onlar kadar bana da yardımcı Dünyanın bazı yerlerinde yaşananlar, oldu. Bana gelen destek gerçekten çok çarpıcıydı.

33


06. Süperkahraman özelliklerine sahip ufak canlılar

34


35

Hiç kuşkusuz ki hepimiz, çocukken çizgi filmler seyrederip olağanüstü güçlere sahip olmayı hayal etmişizdir. Fantastik Dörtlü’deki Mister Fantastic gibi şekilden şekile girmeyi, Thundercats’deki Cheetara gibi hızlı koşmayı, Hulk gibi dünyaları taşımayı düşlemiş, düşmandan kaçmak için görünmez olmak istemişizdir. Aslında imkansızmış gibi görünen bu özellikler o kadar da sıradışı olmayıp hemen yanımızda cereyan ediyor olabilir. Onlara sadece daha yakından bakmak gerekiyor. Böcekler dünyası, sahip olmak isteyeceğimiz süpergüçlerle donatılmış, binlerce ufak canlıdan oluşuyor. Oldukça çetin bir ekosistemde, bütün güçlerini hayatta kalmak için kullanan böcekler, şaşırtıcı özellikleri sayesinde ‘süperkahraman’ yakıştırmasını fazlasıyla hakediyorlar. Biz de arıların, çekirgelerin, pirelerin ya da peygamberdevelerinin özelliklerine sahip olsaydık, belki de evlerimize

zıplayarak girecek, 100km/h hızla koşabilecek, kafamızı 360 derece çevirip, ağırlığımızın 1000 katını taşıyor olacaktık. Görünmez Orkide Peygamberdevesi Peygamberdevelerinin en önemli özelliklerinden biri de kamuflajdır. Aşağıda sözü geçecek olan kuzeninin (Mantis Religiosa) aksine Orkide Peygamberdevesi daha küçüktür ve nemli, sıcak havaları sever. Güney Doğu Asya ormanlarında sıkça rastlanan bu tür, küçüklüğünde siyah ve turuncu renkteyken, büyüdükçe üzerinde bulunduğu orkidelerin pembe ve mor renklerini alır. Küçük boyundan dolayı orkide yapraklarının arasında kendini kamufle eden peygamberdevesi, çevredeki predatörlerin dikkatini çekmeden varlığını devam ettirebilir.


360 derece dönen Mantis Religiosa Orkide peygamberdevesinin kuzeni ve dünyada en çok bilinen peygamberdevesi Mantis Religiosa’nın özelliği kafasını 360 derece döndürebilmesi, yani bir bakıma lastik bir vücuda sahip olmasıdır. Peygamberdevesinin, kafasının iki kenarında, birbirine 180 derece açıda bulunan gözlerinin kendisine avantaj sağlayacağı düşünülebilir ama bu doğru değildir. Çevresinde olup bitenleri algılamakta zorlanan peygamberdevesi, bu soruna çözümü, kafasını 360 derece döndürmekte bulmuş. Güneş enerjisiyle yaşayan sebze biti

36

Çiftçilerin belalısı, bitkilerin düşmanı olan sebze biti, bilimsel adıyla ‘Acyrthosiphon pisum’ oldukça ilginç bir özelliğiyle tanınıyor. Sebzelerden beslenen küçük yaratık, elde ettiği karotenoidleri ‘adenosin trifosfat’ (ATP) adlı bir enzime çevirerek hücrelerinin, tıpkı bitkiler

gibi fotosentez yapmasını sağlıyor. Diğer bir değişle güneş ışınlarını fotosentez yaparak enerjiye çeviren sebze biti, kurak geçen mevsimlerde yemeden yaşayabiliyor.


Işıkla haberleşen ateş böcekleri Bilimsel adları Lampyridae olan ateş böcekleri, birbirleriyle iletişim kurmak için mors alfabesine benzeyen bir dil kullanıyor. Lusiferin adlı bir proteinden, onun lusiferaz adlı enziminden ve bir az önce bahsettiğimiz ATP’den oluşan uzun bir zincirin sonunda ışık saçan hücrelere sahip olan ateş böceği, bu ışığı birbirleriyle haberleşmek için kullanıyor. Biliminsanları, ateş böceğinin ışığını nasıl yakıp söndürdüğü konusunda kararsız kalırken, yunus ve balinalar kadar gelişmiş bir iletişim ağından bahsediyorlar. Radyasyona dayanıklı yaban arıları

37

Biliminsanları uzun zamandır canlıların radyasyona dayanıklılıklarını laboratuar ortamında test ediyorlar ve genel kanının aksine, hamam böceklerinin insanlardan pek de bir farkı yok. Yapılan deneylerde radyasyona en dayanıklı hayvanlar yaban arıları ve parazit arılar oldu.

İnsanların 1.000 rads’a kadar (radyasyon ölçüm birimi) yaşadığı bir ortamda, bu arılar 180.000 rads’a kadar hayatta kaldılar. Eğer bir gün bir nükleer savaş çıkar ve herkes ölürse dünyayı hamam böcekleri değil arılar yönetecek. Hayatın yeniden başlayabilmesi için belki de doğru seçim…


100 katı bir yüksekliğe sıçrayabiliyor. Pirelerin ayaklarında, resilin adlı proteinden oluşan Uçma kabiliyetiyle kategorisinde hız rekort- esnek parçacıkların bulunduğunu belirten meni olan çöl çekirgesi, kanatları sayesinde biliminsanları, pirenin bu sayede olağanüstü saatte 33 km/h hıza ulaşabiliyor. Biliminsanları, bir sıçrama kabiliyetine sahip olduğunu söyUsain Bolt’la yarışabilecek kabiliyete sahip çöl lüyor. İnsanoğlunun böyle bir özelliği olsaydı, çekirgesinin, kanatlarının şekli sayesinde stabil basketbol potalarını oldukça yükseğe koymak uçabildiğini ve hava basıncını azaltarak hızlan- gerekirdi. dığını söylüyor. Böceklerin kanat yapıları üzerinde yapılan detaylı araştırmalar, uçuş hareketlerinin son derece karmaşık hesaplar içerdiğini göstermiştir. Hız rekortmeni çöl çekirgesi

Boyundan 100 kat yükseğe sıçrayan pire

38

Hayvanlarda sıkça görülen minyatür bir böcek olan pire uzun atlamadaki becerileriyle tanınır. Ortalama bir insan, sıçrayarak boyunun yarısına güç bela ulaşırken, bir pire kendi boyunun


Bok böceği dünyaları kaldırıyor İsmi sebebiyle hayvanlar arasında en şanssızı olan, yaygın ismiyle ‘bok böceği’ bu talihsizliği dünyanın en güçlü canlısı olma özelliğiyle kapatır. Çizgi filmlerde görmeye alışık olduğumuz kadar sevimli ya da Mısır mitolojisindeki kuzeni kadar yüce olmasa da, ‘bok böceği’ herşeye rağmen asil 39

bir hayvandır. Boynuzlu türlerin erkekleri, dişiyi elde edebilmek için birbirleriye amansız bir mücadeleye girişirler. Biliminsanlarının yaptığı araştırmalar bok böceklerinin kendi ağırlıklarının 1.000 katını taşıyabildiklerini ortaya koydu. Bu, ortalama 70kg ağırlığındaysanız 70.000 kg yani 70 tonu rahatlıkla çekebiliyorsunuz anlamına geliyor.


Haftaya görüşürüz:)

1 // HAZİRAN’14

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.