27 // ARALIK ’15
//
01.
CATE BLANCHETT VE ROONEY MARA’DAN OSCARLIK PERFORMANS //
//
02.
STAR WARS’UN AKSESUARLARINA YAKINDAN BAKIN
03.
2016’NIN İLK YARISINDA BİZİ SİNEMA ŞÖLENİ BEKLİYOR //
//
04.
TOM HANKS İDEALLERİ İÇİN ŞEYTANIN AVUKATLIĞINA SOYUNUYOR
05.
TASARIMCILAR MASA TENİSİNE EL ATARSA… //
06.
2015 EMOJİLERİN SENESİ OLDU
Editör: Cem GELGÜN
01.
Cate Blanchett ve Rooney Mara’dan Oscarlık performans
4
Oscar ödüllü Cate Blanchett ve Rooney Mara bizi Todd Haynes yönetiminde 1950’li yıllara götürüyor. 29 Ocak’ta vizyona girecek Carol, tesadüfen tanışan, biri tezgahtar, diğeri evli ve çocuk sahibi olan iki kadının arasında başlayan aşkı konu alıyor. Şimdiden birçok festivalde ödül kazanan filmin, aralarında ‘en iyi film’ ve ‘en iyi kadın oyuncu’ dallarının da bulunduğu birçok dalda Oscar’a aday olması bekleniyor. Première dergisi iki oyuncuyu yan yana oturttu ve aynı soruları yöneltti…
5
1950’li yılların kadını olmanızda Todd Haynes size nasıl yardımcı oldu? Rooney Mara: Bize Morris Engel ve Ruth Orkin’in 1956 yapımı ‘Lovers and Lollipops’ filmini izletti. daha önce tanımadığım bu filmde, 50’li yılların diğer filmlerinde olmayan bir doğallık var. O zamanlar insanların nasıl hareket ettiklerini, konuşma tarzlarını görme fırsatımız oldu. Bize ilham verdi. Peki ilham aldığınız 50’li yılların bir oyuncusu oldu mu? Hayır pek değil. Todd’un röportajlarda Jean Simmons’dan bahsettiğini biliyorum ama çekimlerden önce böyle bir düşüncesi yoktu. Sizi Audrey Hepburn’e benzettiler… Bu çok hoşuma gidiyor ama benden çok oynadığım karakter Theresa benziyor. Saflığı, temiz kalpliliği, güzelliği… Bu Audrey Hepburn’ün oynayacağı bir rol. Oysa gerçek hayatta birbirimizden çok farklı olduğumuzu düşünüyorum. Cate Blanchett’le ayrıca bir sonraki Terrence Malick filminde de beraber olacaksınız.
6
Evet filmi neredeyse üç sene önce çektik ama ortak hiçbir sahnemiz yok. Çok ilginç bir tecrübeydi. Terry çılgın biri… çılgın ve harika! Filmin ne zaman vizyona gireceğini bilmiyorum ama seslendirme için çağırıldığımda birkaç sahneyi görme fırsatım oldu.
En azından emin olduğum bir şey var: filmde yer alıyorum! (gülüyor) Diğer bir ortak noktanız, ikiniz de David Fincher için çalıştınız… ‘Millenium’ için yaptığım iş neredeyse bir yıl sürdü. Bu çok uzun bir süre: normalde bir oyuncu bir film setinde üç aydan fazla kalmaz. Millenium, tekrarlanması güç bir tectübe oldu. Bir gün devamını çekip çekmeyeceğimizden de emin değilim. İlk başta projenin üç bölümden oluşacağını düşünüyordum. Çekimler bittiğinde kapıyı kapatmamıştım. Ama şu anda her gün yavaş yavaş kapanıyor ve bunun üzerinde hiçbir kontrolüm yok. Bu beni çok üzüyor. 7
Üç kelimede Todd Haynes?
Üç kelime yeterli olmazdı. Cana yakın, akıllı ve parlak biri. Herşeyden öte, kadınlardan korkmuyor. ‘Carol’ bir kadın tarafından yönetilebilirdi, kimse de aradaki farkı anlamazdı. Carol’da kullandığınız kostümlerden eve götürdükleriniz oldu mu? Hayır hiçbir şey almadım. Belki de almalıydım. Her çekimde aynı şey oluyor: çekimler sırasında giysilerinizi her gün gördüğünüz için hayatınızın bir parçası oluyor ve sonra onları unutuyorsunuz. Çekimler bitince yanınıza almıyorsunuz ve birkaç ay sonra bundan dolayı pişmanlık duyuyorsunuz. Carol’den tuttuğum tek şey korse oldu. Neden korse? Bilmiyorum.
1950’li yılların kadını olmanızda Todd Haynes size nasıl yardımcı oldu? Cate Blanchett: Todd, müziğin ilham veren, bağlayıcı bir şey olduğunu düşünerek Ronney Mara ve benim için bir playlist hazırlamıştı. Bazı şeyleri kelimelerle ifade edebiliriz ama bazen bir şarkı bazı şeyleri daha iyi anlamamızı sağlar. Todd müziğe önem veren bir yönetmen. Yaptığı şey çok faydalı oldu. Ayrıca benden o dönemin kadın fotoğrafçıları hakkında bir araştırma yapmamı, özellikle de Vivian Maier’e bakmamı istedi. Maier’i tanımıyordum, benim için harika bir keşif oldu. Peki ilham aldığınız 50’li yılların bir oyuncusu oldu mu? Aslında hayır. Kostümcü Sandy Powell’la beraber Carol’ün görünümünü bulmak için dergilere, fotoğraflara, resimlere, tarzlara, şapkalara baktık. Bu garip gelebilir ama o dönemi araştırmak bizim için önemliydi, özellikle de kendisini Theresa’nın bakış açısından gördüğümüz ilk sahneler için. Carol’de onun hoşuna giden şeyleri bilmek istiyorduk. Sizi Gena Rowlands’a benzettiler… Ah keşke!
8
Rooney Mara’yla ayrıca bir sonraki Terrence Malick filminde de beraber olacaksınız.
Çekimler sırasında karşılaşmadık bile! Carol’den çok önceydi. Filmi kimse görmedi ve neye benzediğini bilmiyor. Diğer bir ortak noktanız, ikiniz de David Fincher için çalıştınız… Rooney’nin David’le çalışmış olmaktan duyduğu memnuniyeti biliyorum, aynı şekilde David’in de onunla çalışmış olmaktan. Rooney’nin oynadığı rolü çok az oyuncu oynayabilirdi. Aynı şekilde Theresa’yı Audrey Hepburnvari sade ve saf bir havayla oynamak da öyle. Rooney harika bir yeteneğe sahip.
9
Ayrıca onun yaşındayken sahip olmak isteyeceğim soğukkanlılığa da sahip.
Üç kelimede Todd Haynes? Estetiğe önem veren, aşık bir rock yıldızı. Zarif ve çarpıcı şeyleri çok iyi biliyor. Daha önce kimsede görmediğim bir duyarlılığa sahip. Gerçek bir takım oyuncusu. Sanırım üç kelimeden fazla oldu! Carol’da kullandığınız kostümlerden eve götürdükleriniz oldu mu? Jartiyerlere ve genel anlamda iç çamışlarına bayılıyorum. Filmlerin sonunda tutmak istediğim bir çok şey oluyor aslında, eldivenler, şapkalar, ya da ayakkabılar. Ama eve geldiğim zaman canlandırdığım karakterden kopuyorum, yanıma aldıklarım değerlerini kaybediyor ve sonucunda sadece birer aksesuara benziyorlar.
02.
Star Wars’un aksesuarlarına yakından bakın
10
16 Aralık itibariyle Star Wars çılgınlığı tüm dünyayı sardı. J.J. Abrams’ın yönettiği yedinci bölümde kullanılan aksesuarlar yenilenmiş tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Filmin vizyona girmesiyle birlikte yeni bölümde yer alan aksesuarların detaylı fotoğrafları internette yayınlandı. Star Wars: Güç Uyanıyor’da başroldeki aktörler ve figüranlar tarafından kullanılan kasklara, ışın kılıçlarına ve silahlara yakından bakalım.
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
03. 2016’nın ilk yarısında bizi sinema şöleni bekliyor 2015 yılı sinema açısından dolu dolu bir yıl olurken 2016 yılı da bir o kadar zengin ve hareketli olacağa benziyor.
28
Usta yönetmen Martin Scorsese ‘Wolf of Wall Street’den sonra Japon yazar Shusaku Endo’nun romanından uyarladığı ‘Silence’la tarz değişikliğine giderken, geçtiğimiz yıl Birdman’le Oscar’ı kazanan Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez Iñarritu da başrolünde Leonardo DiCaprio’nun bulunduğu The Revenant’la yeni yıla damga vurmaya hazırlanıyor. 2016’nın ilk yarısında heyecanla beklenen diğer bir film ise Coen kardeşlerin yeni filmi: ‘Hail, Ceasar!’. George Clooney,
Scarlett Johansson, Josh Brolin, Ralph Fiennes ve Jonah Hill’den oluşan küçük bir yıldızlar topluluğu oluşturan Coen kardeşler, mizah dolu yeni filmleriyle özlerine döneceğe benziyor. Önümüzdeki aylar bir kez daha DC Comics’le Marvel’i karşı karşıya getirecek. Bir yanda çok beklenen Batman vs Superman, diğer yanda ise Ryan Reynolds’un canlandırdığı Deadpool olacak. Ben Stiller’ın Zoolander’ı 15 yıl sonra raflardan indirilirken, büyük sürpriz ise bilimkurgu aksiyon tarzında 90’ların favori filmi Independence Day’in (Kurtuluş Günü) ikinci bölümünün geliyor
29
olması. 2016’nın ilk yarısında ayrıca Oliver karşıya getiren ‘Dawn of Justice - Adaletin Stone’un merakla beklenen ‘Snowden’ filmi, Şafağı’, sonunda 25 Mart’ta vizyona girecek. Lupita Nyongo’o ve Scarlett Johansson’u Yapımcılığını Christopher Nolan’ın üstlendiği, bir araya getiren ‘The Jungle Book’, Natalie yönetmenliğini ise Zack Snyder’in yaptığı Portman ve Ewan McGregor’lu ‘Jane Got filmde Batman’i Ben Affleck, Superman’i ise a Gun’ ve geçtiğimiz hafta tanıttığımız, Henry Cavill canlandıracak. Filmin kurguTarantino’nun yeni filmi ‘The Hateful Eight’ sunda, Gotham’ın koruyucusu Batman, şehri başıboş kalan ve biraz fazla özgürlük almakta de vizyona girecek olan filmler arasında. olan Metropolis’li Superman’e karşı savunurken dünyanın ne tarz bir kahramana ihtiyacı Batman vs Superman olduğu tartışmasına giriyor. Ancak bu boşZack Synder - 25 Mart 2016 luktan faydalanan ve her geçen gün daha da Hakkında uzun zamandır yazılıp çizilen güçlenen Doomsday, insanoğlunu daha önce ve DC Comics hayranlarının sabırsızlıkla hiç görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıya beklediği, Batman ve Superman’i karşı bırakıyor.
Owen Wilson ve Penelope Cruz yer alacak. Konuk oyuncu listesi ise gerçek bir yıldızlar 2001’de vizyona girdiğinde elde ettiği başa- geçidi: Will Ferrell, Macaulay Culkin, Justin rıyla komedi tarzını yeniden belirleyen ve o Bieber, Kim Kardashian ve Kanye West bu yıldızlardan sadece birkaçı. güne kadar pek tanınmayan
Zoolander 2 - Ben Stiller - 15 Nisan 2016
30
Ben Stiller’ın yıldızının parlamasını sağlayan Zoolander’ın ikinci bölümü Zoolander 2, on beş yıllık uzun bir bekleyişin ardından nihayet vizyona girecek. Projenin iplerini eline alan Ben Stiller, filmin hem yönetmenliğini hem de başrolünü üstlenirken yanında
Filmin pek de önemli olmayan konusuna gelince… Ben Stiller ve Owen Wilson’ın canlandırdıkları Derek ve Hansel ikilisi podyumlara ses getiren bir geri dönüş yapar ancak rakip bir modellik ajansı onları durdurmak için herşeyi yapmaya hazırdır.
Silence - Martin Scorsese Çıkış tarihi belli değil
hikayesini konu alıyor.
Martin Scorsese ve senarist Jay Cocks’ın Bu listeyi oluştururken Martin Scorsese’nin yirmi yıldır bu filmi yapabilmek için uğraşyeni filmini es geçmek olmazdı. Adam Driver, tıkları göz önüne alınırsa filmin görülmeye Liam Neelson ve Andrew Garfield’ın baş- değer olduğunu düşünebiliriz. rollerinde olduğu, ünlü Japon Katolik yazar Bir insanın fiziksel ve ruhani işkenceye karşı Shusaku Endo’nun romanından uyarlanan ‘Silence’ (Sessizlik) 17. yüzyılda Japonya’ya mücadelesini Martin Scorsese’nin bakış açıgerçekleştirdikleri yolculuk sırasında alı- sından ele alan Silence 2016 yılının en çarpıcı konulan ve şiddet gören iki Cizvit rahibin filmlerinden biri olabilir. 31
Hail, Caesar! - Coen kardeşler Şubat 2016 Açılın; Coen kardeşlerden bir başyapıt daha geliyor! The Big Lebowski, Fargo ve No Country For Old Men’in yönetmenleri Coen kardeşler, ‘Hail, Ceasar!’la (Yüce Sezar) yine akıllarda kalacak, matrak, zeki ve eğlenceli bir filme imza atıyor. 1950’lerin Hollywood’unda geçen film, ‘Gelecek’ adlı bir grup tarafından kaçırılan bir yıldızın hikayesini konu alıyor. 32
Yapım şirketi, çekilmekte olan ‘Hail,
Ceasar’ın geleceğini tehlikeye atan bu hadise karşısında talep edilen 100.000 doları bir araya getirmek için seferber oluyor. Filmin oyuncu kadrosu ise nefesleri kesecek cinsten: George Clooney, Scarlett Johansson, Channing Tatum, Ralph Fiennes, Josh Brolin, Tilda Swinton ve hatta Christopher Lambert. Filmde müzikal komedi, kara mizah, polisiye, aksiyon, herşey var. ‘Hail, Ceasar!’ 2016’nın kaçırılmaması gereken filmlerinden!
1800’lü yıllarda geçen ve gerçek bir hikayeden esinlenen film, vahşi doğada bir ayının saldırısına uğrayarak ölümcül yaralar alan ve 2015 yılında Birdman’le en iyi film Oscar’ını oğlu da öldürüldükten sonra arkadaşları tarakazanan Meksikalı yönetmen Iñarritu’nun fından orada terk edilen bir avcının (Leonardo yeni filmi The Revenant (Diriliş) herkes DiCaprio), oğlunun intikamını alma isteğiyle tarafından merakla bekleniyor. Filmin başrol- hayatta kalma hikayesini konu alıyor. lerinde Leonardo DiCaprio ve Tom Hardy’nin oluşu bu heyecanı bir kat daha artırıyor.
The Revenant - Alejandro Gonzalez Iñarritu - 22 Ocak 2016
33
karşı zorlu bir mücadeleye girişmiş ve galip çıkmıştı. İkinci bölümde gezegenimiz bir kez daha dünya dışı varlıkların tehditi altında olacak ancak bu sefer bizi kurtarmak için Evet yanlış duymadınız! 1996’da vizyona yanımızda Will Smith olmayacak. Birinci giren, o dönemin bir numaralı bilim kurgu bölümden Bill Pullman, Jeff Goldblum ve filmi ünvanını alan, hatta bir Oscar dahi kaza- Judd Hirsch gibi isimlerin yanına bu sefer nan Independence Day’in tam yirmi yıl sonra Liam Hemsworth, Joey King ve Fransız oyuncu Charlotte Gainsbourg eklenmiş. ikinci bir bölümü çekiliyor. Filmden beklentiler çok büyük olmasa da Birinci bölümde Will Smith dünyayı ele birinci bölümün nostaljisiyle yaşayanlar için geçirmek ve yok etmek isteyen uzaylılara hoş bir deneyim olabilir. Independence Day: Resurgence (Kurtuluş Günü 2: Yeni Tehdit) - Roland Emmerich 01 Temmuz 2016
34
35
04. Tom Hanks, idealleri için şeytanın avukatlığına soyunuyor
36
90’lı yıllarda Forrest Gump, Philadelphia ve Saving Private Ryan (Er Ryan’ı Kurtarmak), 2000’lerde Cast Away, The Terminal ve DaVinci Code (Da Vinci Şifresi), 2010 ve sonrasında Cloud Atlas, Captain Phillips ve şimdi de Bridges of Spies - Casuslar Köprüsü… Tom Hanks, neredeyse 30 yıldır sinema dünyasının değişilmez bir parçası, herkesin sevdiği saydığı, hiçbir zaman şaşmayan ve şaşırtmayan ‘iyi adam’ı. Casuslar Köprüsü’ndeki rolüyle dördüncü kez Steven Spielberg’le çalışma imkanı bulan Tom Hanks, bir Sovyet casusunu savunmakla yükümlü, idealist bir avukatı canlandırıyor. StudioCinéLive dergisi Tom Hanks’e soğuk savaş anılarını, insan hakları ideallerini, düşmanını savunup savunamayacağını ve elbette ‘iyi adam’ imajıyla ilgili düşüncelerini sordu… Casuslar Köprüsü soğuk savaşın kalbinde, casuslarla çevrili bir film olsa da James Bond’dan oldukça uzak bir imaj çiziyor. Film, sizin o döneme ilişkin anılarınızla bağdaşıyor mu?
37
Soğuk savaş gündelik hayatımın bir parçasıydı. 5 yaşında olduğum 1961’den 15 yaşıma kadar her gün bundan bahsedildiğini hatırlıyorum. Okulda bize Sovyetler Birliği’nden korkmamız öğretilirdi. Duvardaki dünya haritası kırmızıya boyanmış, ‘kötü’yü temsil eden, üzerinde U.R.R.S harflerinin bulunduğu bu devasa ülkeyi gösterirdi. Oynadığımız bütün oyunlar Sovyetler’e karşı verdiğimiz mücadeleyi içerirdi. Haberlerde, Aleksey Kosigin, Kruşçev, Brejnev gibi adamların tehdit dolu sözlerini duyardık. ABD’nin temsil ettiği değerler için savaşı kazanmamız lazımdı. Görevimiz Tehlike ve The Man From UNCLE gibi dizilerin elde ettiği başarı, iki dünyayı karşı karşıya getiren bu savaş üzerine kuruluydu. Üçüncü Dünya Savaşı’nın
kaçınılmaz olduğu fikriyle büyüdüm. Bu konuyu işleyen kurgu filmler çekiliyordu. Sonra Vietnam savaşı başladı ve bize aynı şeyler söylenmeye devam etti: bizim gözümüzde Vietnamlı Komünistlerle Polonyalı bir Komünist arasında fark yoktu. Peki bugün hala soğuk savaştan bahsetmenin bir anlamı var mı?
38
Putin’in tavrını gördükçe soğuk savaşın hala bitmediği izlenimine kapılıyoruz. Daha geçenlerde, Ukrayna’nın bağımsızlık savaşının arkasında ABD ve Batılı güçlerin bulunduğuna dair bir açıklamasını duydum. Hatta küresel bir komplodan bahsediyordu. Doğu blokunun çökmesinin milyonlarca Rus’un Rusya sınırları dışında kalmasına neden olduğunu söylüyordu. Şaşkına dönmüştüm, bu Letonya’yı istila etmek için söylenmiş bir bahane miydi? Hala belirgin bir gerginlik var. Ancak terörizm dünyaya yayıldığından beri başka sorunlarımız ortaya çıktı.
Politikaya ve tarihe duyduğunuz ilgi nereden geliyor? Kendimi her konuya ilgi duyan bir öğrenci gibi görüyorum. Benim için tarih, insanların hayatlarını belirleyecek kararlar vermeleri gereken olayların anısıdır. İlgimi çeken şey tarihi efsaneleri araştırmak. Yapımcılığını üstlendiğim ‘John Adams’ ve ‘Band of Brothers’ gibi dizilerle bunu gerçekleştirebildim. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla dünya görüşüm değişti. Hayat göründüğü kadar kolay, göründüğü kadar mekanik değildi artık. Casuslar Köprüsü, casusluk üzerine düşüncelerimizi, casusluk mitolojisini biraz olsun yıkıyor. John LeCarré’nin romanlarına benzeyen, daha önce duymadığım bir hikayeyi konu alıyor. Canlandırdığım karakter, 1961 yılında duvar inşa edilirken, Amerikalı ve Sovyet casusların takası için Berlin’de altı gün geçiriyor. Oysa bu altı günün sinematografik anlamda pek bir değeri yok. Çoğu önemli anda aslında pek de bir şey olmuyor: telefonun çalmasını, yeni bir bilginin
gelmesini, bir arabanın çıkagelmesini bekliyoruz. Bu durum, günümüz izleyicisinin, benzer bir durumda nasıl davranacağını sorgulamasını sağlıyor. Canlandırdığım avukat James Donovan, yüksek mahkeme önünde davanın eşit bir şekilde görülebilmesi için mücadele veriyor. Açıklamaları filme çekilmişti, YouTube’dan izleyebilirsiniz. Çürütülemez bir savunma yapıyor, diyor ki: “Rudolf Abel’i (Sovyet casusu) vatana ihanetten yargılayamazsınız, sadece bir Amerikalı kendi vatanına ihanetten yargılanabilir. Oysa, Rudolf Abel bir ABD vatandaşı değil. Casus olarak kullanılan bir insan. Hatta bir vatansever. Bizim de Rusya’da casuslarımız var. Diğerlerine örnek olmak istiyorsanız Rudolf Abel’i idam etmemelisiniz”. Steven Spielberg bu rolü size vererek algı yönetimi yapmış olmuyor mu? Sizin “örnek Amerikalı” imajınızdan faydalanarak izleyicinin sizin yanınızda olmasını sağlıyor… 39
Evet ama ben burada herkesin sevmesi gereken ve sonunda kazanacak ‘iyi’ bir adamı canlandırmıyorum. İzleyici kendine: “Adam haklı, başka bir şey mümkün değil. Her insanın adil bir şekilde yargılanma hakkı vardır” diyecektir. Rolü kabül etmemdeki en önemli unsur bu oldu. Size atfedilen iyi ve sevimli adam imajından memnun musunuz? Buna karşı yapabileceğimiz bir şey yok çünkü verdiğimiz görüntüye bağlıyız. Bunu kaldıramayacaksak meslek değiştirmekte yarar var. Bir keresinde Broadway’de karısını aldatan, aşırı miktarda alkol ve uyuşturucu kullanan, önüne gelene hakaret eden bir adamı canlandırdım ve oyundan sonra bana, “Canlandırdığın karakter harika!” diyenler oluyordu. Sadece sonunda kanserden öldüğüm için! Bazı aktörler, mesela Daniel Day Lewis gibi, her daim gizemli kalmayı başarabiliyorlar. Bende insanları etkileyen şey, benim de kayıtsız kalamadığım, herkesi ilgilendiren,
dokunaklı gelen hikayeler, konular oldu. Sanırım iyi bir film, kahramanın neyin doğru olduğunu düşünerek aldığı karara bağlı oluyor. Ben değersel ikilemleri seviyorum. Çoğu zaman direnen ya da belli bir ideali savunan bir adamı canlandırıyorsunuz. Bu filmin de verdiği mesaj idealist değil mi?
40
Tüm dünyaya, en iyi savunmanın gerçekten olduğumuz kişiyi göstermek olduğunu söylemek hangi açıdan idealist bir yaklaşım? Bana, John Adams, Thomas Jefferson, John Hancock ve 1776’da bağımsızlık beyanını imzalayan ve sonrasında Anayasayı kaleme alan, ABD’nin kurucularının saf ve gerçekçi olmadıklarını mı söylüyorsunuz? Ben öyle düşünmüyorum. Tarihte ilk defa insan hakları bir kağıda yazılıyordu. Bu anayasa bugün hala bu değerleri savunmamızı sağlıyor. Kendimize sormamız gereken asıl soru, üzerine bu tarz bir film çekemeyiz. değerlerle ilgili. Paris’te yaşananlara bakın. Ama Spielberg yine de tutuklu olan Eğer insanlar inandıkları tanrı için öldürmeye hazırlarsa o zaman kurallar değişmiş Amerikalı casusun Guantanamo’yla ilgili demektir. Ve bu kurallar değiştiyse, yenile- anlatılan işkence tekniklerine benzer işkenrini kim yazmış oluyor? Sonuç olarak kimi celere maruz kaldığını gösterebiliyor… takip ediyor oluyoruz? Kurallar her zaman Bu teknikler Guantanamo’da icat edilmedi. insanlar tarafından mı yazılır? Ama demek istediğinizi anlıyorum. Bir devlet Bugün düşmanımızı savunabilir miyiz? yaptıklarıyla kendini belirler. Eğer işkenceye başvuruyorsak hangi taraftayız? Bu şekilde World Trade Center’a çarpan uçaklarda davranarak KGB’den, Stasi’den ve İslamcı bulunan sekiz teröristten biri hayatta kalmış teröristlerin yaptıklarından pek uzaklaşmış olsaydı adil bir şekilde yargılanması çok zor olmuyoruz. Bugün Guantanamo’da hala olurdu. Bu insanların, ne olursa olsun ölmeye işkence yapılıp yapılmadığını bilmiyorum hazır olduklarını düşünebiliriz. İnsan haya- ama orada hala tutuklular var ve masumlarsa tını küçümsüyorlar, hor görüyorlar. Ama bu hemen serbest bırakılmaları gerekiyor. Ancak noktada Steven Spielberg’in filminde konu eğer suçlularsa ne yapılması gerektiğini bilaldığı temadan uzaklaşıyoruz. Soğuk savaş miyorum. Bu soruların cevapları benim bilgi sırasında yaşananlarla bugün ISIS’in (IŞİD) alanımı fazlasıyla aşıyor. yaptıklarını karşılaştıramayız. Ve herhalde
41
S i n e m a y a g e r i d ö n e c e k o l u r - oluyor ama benim sinemada izlemeyi sevdisak; süper kahraman furyasına nasıl ğim bir tarz değil. direnebiliyorsunuz? Siz ne tarz filmlerden hoşlanıyorsunuz? Da Vinci Code ve Angels & Demons Ben Martin Ritt’in ‘Hud’ (Paul Newman, benim süper kahraman filmlerim. Iron Man tarzı bir kalkana ya da silahlara sahip deği- 1963), Stanley Kramer’in ’Ship of Fools’ lim, bir helikopterden atlamıyorum ama (Vivien Leigh, Simone Signoret, 1965) ve bir nevi bir süper uzmanı canlandırıyorum. Stanley Kubrick’in ‘2001: Space Odyssey’ Bu ‘blockbuster’ların problemi kurgula- filmleriyle büyüdüm. 13-14 yaşlarımda sinerında hiçbir süpriz barındırmıyor oluşlarıdır. maya ilgi duymaya başladığımda gördüğüm Sonunda kimin kazanacağını ve kahraman- bütün filmler, yetişkinlere özgü sorunlarla ların hiçbir zaman ölmeyeceklerini biliyoruz. uğraşan yetişkin filmleriydi. Bazıları, James Bir tehlikeyle karşılaştıklarında hiçbir korku Bond’lar gibi, daha fantezist olabiliyordu hissetmiyorum çünkü başrolde olduğu ve ama genellikle çok ciddi filmlerdi. En sevkahramanı canlandırdığı için kızın kesinlikle diğim film Taxi Driver’dı. Bugün bunlardan çok uzaklaştık. Bazı filmler zaman zaman çatıdan düşmeyeceğini biliyorum. aynı konuları işliyor ve Oscar’larda ya da Yanlış anlamayın, bu filmleri kötülemiyo- başka festivallerde ödüller kazanıyor. Ama rum. İşini gayet iyi yapan insanlar tarafından şikayetçi değilim. İnsanlar sinemadaki yerlehazırlanıyorlar, aktörlerin performansları iyi rini aldıklarında ne izleyeceklerini biliyorlar.
05.
Tasar覺mc覺lar masa tenisine el atarsa 42
En eğlenceli spor dallarından biri olan masa tenisi, işin içine masa girince bir anda tasarımcıların da ilgisini çeker oluyor. Cristian Zuzunaga, MWA, James DeWulf, BDDW, Murray Baker veya Janne Kyttanen gibi tasarımcıların kalemlerinden çıkan masalar dünyanın dört bir yanında düzenlenen fuarlarda alıcı bulurken bazen de doğrudan çeşitli şehirlerde, parklarda halkın kullanımına sunuluyor. Yarattıkları masalar için ahşap, mermer, taş ya da granit gibi malzemeler kullanan tasarımcılar raketleri de gözden geçirmekten geri kalmamışlar.
43
44
45
46
47
48
49
06.
2015 Emojİ’lerİn senesi oldu
50
51
Telefon mesajlarımızı ya da sosyal medya yazışmalarımızı süsleyen emojilerin kullanımı 2015 yılında büyük bir patlama yaşadı. 90’lı yıllarda Japon tasarımcı Shigetaka Kurita tarafından yaratılan ve yazdıklarımızı tonlamamızı sağlayan emotikonlar bugün artık internet üzerinden iletişimin değişilmez bir parçası haline geldi.
52
Avrupa Birliği’nden ayrılmasına gönderme yapan ‘Brexit’ kelimelerinin önünde yer vererek yılın kelimesi seçti. Emojilerle pizza siparişi
Dünyayı kasıp kavuran emoji modası iletişimcilerin ve büyük şirketlerin de ilgisini çekti. Geçtiğimiz ay, yapım şirketi Sony Pictures, Güldüm, çok güldüm, dalga geçiyorum Warner ve Paramount Pinctures’la girdiği (klavyede :), :D, :P) demek için kullanmaya yarışı kazanarak 2017 yılı için sevimli suratbaşladığımız emojiler (önceki adıyla smiley’ler), larla ilgili bir film hazırladığını açıklamıştı. Apple’ın klavyesine dahil olmasıyla birlikte her Manhattan’da hizmet veren bir oteller zinyerde karşımıza çıkmaya başladı. Çeşitli kate- ciri ekim ayında başlattıkları “Text It, Get It” gorilere giren emojiler sayesinde bugün artık (Yollayın, Sahip Olun) adlı kampanyada müşyazışmalarımıza farklı yüz ifadelerinin yanısıra terilerinin emojiler yollayarak oda servisinden hayvanlar, bitkiler, yiyecekler ve daha birçok dilediklerini istemelerini sağlarken, Domino’s şey eklemek mümkün. Emojilerin kullanımı o Pizza ve Fooji gibi pizza zincirleri de New kadar yaygınlaştıki birçokları tarafından basit York, Chicago ya da San Francisco’daki müştebir ikondan ziyade bir kelime gibi algılanmaya rilerinin emoji yordamıyla sipariş vermelerine başladı. Öyle ki, her yıl ‘Yılın Kelimesi’ni sağlayan bir uygulama geliştirdi. yayınlayan Oxford Dictionnaries, göz yaşlarıyla gülen suratı, ‘mülteci’ ve İngiltere’nin İletişim alanında yayın yapan Campaign
dergisinin ulaştığı dilbilimci Ben Zimmer emojiler sayesinde internet üzerindeki yazışmaların yüz yüze yapılan konuşmalara benzediğini söylüyor: “Emojiler tonlama ve mimiklerin yerini alarak yazdıklarımızı tamamlıyor. Bu açıdan çok yararlılar. Günümüz iletişimi eskiden olduğu gibi bir mektup yazıp, postaya verip, karşı tarafın eline geçmesi için birkaç gün beklemenizi gerektirmiyor. Bu açıdan, daha çok yüz yüze yapılan bir konuşmaya benziyor”.
53
Son olarak emoji modasına Kim Kardashian da katılarak geçtiğimiz günlerde
Kimoji adlı uygulamasını piyasaya sürdüğünü açıkladı. Yirmi Kim Kardashian emojisinden oluşan uygulama AppStore’da 1.99 dolara satışa sunuluyor. Öyle görünüyor ki emoji furyası daha yeni başlıyor.
Haftaya görüşürüz:)
27 // ARALIK ’15
zete