30 // AĞUSTOS ’15
//
01.
MAFYANIN YENİ GÖZDESİ: GÖÇMENLER //
02.
//
03.
//
04.
DİZİLERİN ÇİZGİ FİLM HALLERİ
ROGERS WATERS’TAN BİR ‘THE WALL’ FİLMİ DAHA
EVİNİZDE YAPABİLECEĞİNİZ 5 ESNEME HAREKETİ //
05.
ERİMİŞ CAMDAN MEYVE HEYKELLERİ
//
Editör: Cem GELGÜN
06.
UZAYDA SEBZE KEYFİ
01.
Mafyanın yeni gözdesİ: İngiltere’ye geçmeye çalışan göçmenler 4
5
Her gün Suriye’deki iç savaştan kaçan göçmenlerin dramını izliyoruz. Hayatlarını riske atarak derme çatma botlara binen yüzlerce göçmen çok geçmeden Ege’nin ve Akdeniz’in serin sularına gömülüyor. Ancak Avrupa ülkelerine sığınmaya çalışan göçmenler sadece Suriyelilerle sınırlı değil. Bir şekilde eski kıtaya ayak basan mülteciler İngiltere’ye geçme hayaliyle Fransa’nın kuzeyine doğru yola çıkıyorlar. Manş tüneli yakınlarında, Calais bölgesindeki Dunkerque şehri farklı bir insalık dramına sahne oluyor. Fransa’ya kaçak olarak gelen göçmenler kendilerine tahsis edilen alanlarda önlerine gelecek fırsatları kolluyorlar. Mafyanın kontrolündeki otoparklarda ve gözlerden uzak motellerde ciddi bir insan ticareti yaşanıyor. İngiltere’ye geçiş ise göçmenin imkanlarına göre lüks servisten hayatını riske atan ‘yalnız kovboy’a kadar değişebiliyor. 1 - Lüks geçiş 6
Bir ülkede savaş patladığında, insani kriz
ilk başta fakirleri vuruyor olabilir ancak bıçak kemiğe dayandığında ve ülke yaşanmaz hale geldiğinde durumu nispeten iyi olanlar bile zorlu göçün yolunu tutabiliyor. Zenginler ve yıllarca çalışarak kenara bir miktar para biriktirmiş olanlar için Dunkerque’ten İngiltere’ye geçiş sadece birkaç günde halledilebiliyor. 6 binle 10 bin euro arasında değişen fiyatlara, göçmenlere üst seviyede lojistik ve ‘özel araç’ tahsis ediliyor. Fransız sınır polisi BMR, Fransa’da adamları bulunan İngiltere bazlı bu ağın Arnavut mafyası tarafından kontrol edildiğini söylüyor. BMR’nin iki aylık takibin ardından altı üyesini yakaladığı şebekenin aynı süreçte 250 göçmeni İngiltere’ye geçirerek iki milyon euro kazandığı düşünülüyor. Mafya lüks geçiş için göçmenleri milletlerine göre ayırıyor. Bu fiyata ilk bağlantı göçmenlerin bulundukları ülkedeyken kuruluyor ve Calais ya da Dunkerque’e gelişlerinde bu kişiler yüzlerce göçmenin bulunduğu alanlar yerine otellerde konaklıyorlar. Mafya ağının görev dağılımı
‘müşteriyi’ bulacak bir kişi, geçişi sağlayacak tır adlandırılan diğer bir servis daha var. Bu servis şöförünü ayarlayan bir diğer kişi, ağın muhase- için yine şoförün işbirliği gerekiyor. Göçmene becisi ve göçmenlerle ilgilenen yardımcılar olarak gözlerden uzak kuytu bir yerde randevu verilibölünüyor. BMR’de komiser Eric Bauer bu lüks yor. Mafya göçmeni ancak bu esnada ele alıyor. geçiş hakkında “Talimatları verenler İngiltere’de Öncesinde ise göçmenin konaklayacağı yeri ve bulunuyor. Rota önceden belirleniyor, randevu randevu noktasını kendisinin bulması gerekiyor. yeri ve saati de öyle. Fiyat ise şöförün aldığı Birinci seçenek sahte kimlik ayarlanması. Bauer riske göre değişebiliyor. Göçmen, tırın römork “içinde üç kişi bulunan bir araba geliyor. Üçünün bölümünde saklanıyorsa şöför bundan haberi de geçerli evrakları var. Göçmene ya sahte bir olmadığını söyleyebiliyor” diyor. Ancak göç- kimlik veriyorlar ya da gerçek olan ama ona ait men daha güvenli ve konforlu olan, tırın ön olmayan bir kimlik tahsis ediyorlar. Bu taktik, bölümündeki kuşetlerde yakalanırsa, şöförün yakaladıklarımızın yarısını temsil ediyor” diyor. inkar edecek şansı kalmıyor. Diğer geçiş yerleri Diğer bir seçenek ise araçlardaki gizli bölmeler. ise daha az kontrol edilen Fransa’nın Caen ve Bauer’e göre bu yönteme başvuranlar ender de Belçika’nın Ouistreham limanlarında bulunuyor. olsa ay sonunu getirme arayışındaki yerel halk Eric Bauer lüks geçişi tercih edenlerin Suriye, Irak ve çoğunlukla Avrupa Birliği vatandaşı Doğu ve Filistin’den gelen mühendis, doktor, üst düzey Avrupalılar oluyor. yönetici ve şirket sahipleri olduğunu söylüyor. 3 - Şöförden habersiz riskli geçiş 2 - Orta konfor, garanti geçiş En yaygın geçiş tekniklerinden biri ise 500 1500 euroya, jargonda ‘garanti geçiş’ olarak euro karşılığında, tır şöföründen habersiz bir
7
8
şekilde römorka sızarak karşıya geçmeye çalışmak. Bu yöntem göçmenlerin en çok başvurduğu yöntem. Mafya ağı göçmeni, kontrol altında tuttuğu ve tırların sıralarını beklerken geceleri konakladığı bir otoparka götürüyor. Göçmene bir hafta boyunca, her gece üç dört sızma hakkı tanınıyor ama hiçbir garanti verilmiyor. Göçmenler, tır römorklarının kumaştan tentelerini keserek içeri sızmaya çalışıyor. Bauer, bir göçmenin “Beni kandırdılar. Bana İngiltere’ye gideceğimi söylediler ama hala buradayım” diyerek dolandırıcılıktan dava açmak istediğini söylüyor. Bazen iki farklı
şebeke aynı otoparkı paylaşabiliyor. Paylaşım saat ve kamyon tipi üzerinden yapılıyor. Bu yönteme yeltenenler ise çoğunlukla Kürtler, Asyalı ve Afrikalı göçmenler. Başarı oranı ise oldukça düşük. 4 - Yalnız kovboy Eğer paran yoksa kendi işini kendin göreceksin. Göçmenlerin bir çoğu ve özellikle Afrika ülkelerinden gelenler bu yola başvuruyor. Birbirlerine yardımcı olan dörtlü beşli küçük
9
gruplar kamyonlara sızmaya çalışıyorlar. Bir kişi otoparkları kontrol eden mafya üyeleri. Bauer geride kalarak römorkun kapılarını kapatıyor ve “Ellerini çabuk tutmaları lazım çünkü mafya, bir sonraki sefer sıranın kendisine gelmesini bek- kendi çöplüklerinde kaçak işlemlerin yapılmaliyor. Neredeyse polisin gözü önünde yaşanan bu sına izin vermiyor” diyor. olayı Bauer peynir ekmek gibi görüyor. “Hiçbir finansal getiri olmasa da yasaların önünde bu Geçtiğimiz günlerde Afrikalı bir göçmen suç sayılıyor. Göçmenleri karakola götürüyoruz Arnavut bir mafya üyesi tarafından silahla vuruancak ülkelerine yollayamadığımız için sonradan larak öldürüldü. Son olarak parasız göçmenler serbest bırakmamız gerekiyor” diyor BMR’nin büyük riske girerek Manş tünelinin girişine gelişefi. yor ve parmaklıkları aşarak geçmekte olan bir yük trenine sızmaya çalışıyor. Anlaşılacağı üzere Bu göçmenler için asıl tehdit polis değil, her türlü tehlike, savaşa göre daha az riskli...
02.
Dizilerin çizgi film halleri
10
Grafik tasarımcı ve ilüstratör olarak çalışan Toshib Bagde işlerini çeşitli internet sitelerinde paylaşıyor. Bagde son olarak popüler televizyon dizilerinin afişlerinden yola çıkarak yeni görseller oluşturmuş. Breaking Bad, Game Of Thrones, Mad Men ve Dexter gibi diziler birer çizgi film olsalardı hiç kuşkusuz bu sevimli karakterler benzerlerdi.
11
12
13
14
15
03.
Roger Waters’dan bir The Wall filmi daha
Pink Floyd’un kurucularından Roger Waters, ‘The Wall’u sahnelediği ve üç yıl süren dev dünya turnesinin ardından dinlenmek ve bir sonraki solo albümünü bestelemek için evine kapansa da, David Gilmour ve Nick Mason ikilisinin geçtiğimiz yıl Pink Floyd adıyla çıkardıkları “The Endless River” albümünün ardından son sözü kimselere bırakmama niyetinde. Gilmour- Mason ikilisi Pink Floyd’un kesin bir kararla bittiğini açıklarken Roger Waters ise efsane grubun müziğini bir süre daha yaşatacak görünüyor. Waters’ın ‘The Wall’ turnesi sırasında çektiği uzun metraj film 29 Eylül’de tüm dünyada aynı sinemalarda gösterilecek. Roger Waters ‘The Wall’ turnesini ve grubun akıbetini Paris Match’a anlattı. 1970’li yıllarda “The Wall”u yazarken, albümün savaş karşıtı tutumunun bugün için hala geçerli olabileceğini hayal etmiş miydiniz?
18
Açıkcası hayır. Kayıtlar bittiğinde albümün belli bir ağırlığı ve derinliği olduğunu anlamıştım. O zamanlar, albüm şizofren bir pop yıldızının hayatını anlatıyordu. Turne sayesinde beni ilgilendiren fikirleri paylaşabildim
ve konserlere politik bir boyut katabildim. Savaşı, savaşları eleştirmek daha yaygın bir kitleye ulaşmak anlamına gelir. 2010 ve 2013 yılları arasında çıktığınız turne, kariyerinizin en büyük başarısı olabilir. Bu başarıya Pink Floyd’la değil de tek başınıza ulaşmış olmanız biraz olsun düş kırıklığı değil mi? Kesinlikle değil. Bu projeyi küçük bir odada, 1980’lerde verdiğimiz konserlerden yola çıkarak inşa ettik. 2010’un eylül ayında, New Jersey’deki Izod Center’da bir araya geldiğimizde, gerçekten göz kamaştırıcı bir şov sunduğumuzu anladım. Üç yılımızı yollarda geçireceğimizi öngörmemiştik. Konserlerimiz kulaktan kulağa yayılarak görülmesi gereken bir gösteri haline geldi. Buenos Aires’teki River Plate stadyumunda dokuz gece çaldık, Paris’te Stade de France’da 70.000 kişi vardı, Hırvatistan’da Split’de ya da Berlin’de Olimpiyat Stadı’nda çaldık. Bu dev konserleri özlüyor musunuz? Hayır, macerayı sonuna kadar yaşadığımı düşünüyorum. Üç yıl boyunca her akşam
adrenalin patlaması yaşadım. Stade de France’da verdiğimiz son konserin ertesi günü evime döndüğümde bütün herşeyimi verdiğimi ve yorgun olduğumu anladım. Dinlenip yeniden güç toplamam lazımdı! Eski dostunuz David Gilmour’un Londra’da sahneye çıkarak size eşlik ettiği Confortably Numb şarkısının videosu Youtube’da 14 milyon kere izlendi. Bu sizde nasıl bir duygu yarattı?
Peki neymiş bu sonsuz nehir? (gülüyor) Dürüst olmak gerekirse oldukça şaşırdım. Ama bu artık benim sorunum değil. Pink Floyd’un eserleri burada ve kendine yetiyor. Kimseye de “The Endless River”ı dinlemeyi yasaklayacak değilim. Bir daha söylüyorum bunlar artık benim sorunum değil. David Gilmour’un sizin fikrinizi alması daha doğru olmaz mıydı? Ne için?
Bana fazla gelmiyor. İnternet üzerinde Prensip olarak, saygı olarak… daha büyük rakamlarla karşılaşmaya alışkınız. Bundan on yıl önce bir arkadaşım bana Ama ben 1985’ten beri grubun bir parçası Superman adlı bir rapçinin klibini izlettirdi. Klip oldukça cinsel içerikliydi ama müzikal değilim ki. Pink Floyd’un dışında geçirdiğim açıdan kayda değer hiçbir şey yoktu… O zaman, onlarla geçirdiğim zamandan daha video 35 milyon kez görüldü! O-tuz beş mil- fazla. yon! Kimsenin duymadığı, bilmediği bir şey Ayrıca David Gilmour grubun dağıldıiçin! Onun için bu 14 milyon bana pek bir ğını ve çıkan albümün son albüm olduğunu şey yapmıyor! (gülüyor) açıkladı. Oysa siz hala ateşi canlı tutmaya Pink Floyd’un geçtiğimiz yıl yayınladığı devam ediyorsunuz… Pink Floyd’un yeniden bir araya gelmesini hayal edenlere ne son albüme tepkiniz ne oldu? diyebilirsiniz? Pink Floyd albüm mü çıkardı? İnsanların hayal ettikleri şeyin artık pek bir anlamı yok. Benim başka projelerim, başka Evet “The Endless River”…
19
grubu, uçan domuzlardan birinin üzerinde Davut yıldızının bulunmasından rahatsızlık Müzikal açıdan söyleyecek daha çok şeyi- duymuş. Oysa tüm dinlerin sembolleri bu hayvanın üzerinde mevcut. Asıl sorun, 2006 niz var mı? yılından bu yana BDS hareketi için milite Temellerini atmakta olduğum yeni bir ediyor oluşumdan geliyor. İsrail’in göç polialbüm yazıyorum. Ama aklımda gelecek tikalarını ya da Filistin’e karşı tutumunu yıl başlamasını düşündüğüm dev bir turne eleştiren her kimse anında antisemitizmle var. Albümü ise ondan sonra tamamlarım. suçlanıyor. Bu çok saçma. Oysa benim dile Sahnede ne yapacağıma dair çok bariz fikir- getirdiğim eleştirilerin hiçbiri Yahudilikle alalerim var çünkü yorumlanmayı hak eden bir kalı değil. yığın da şarkı var. Aslına bakarsanız, kırk yılRobbie Williams ve Dionne Warwick dır aynı resmi farklı renkler ve farklı tonlarla çizdiğim izlenimine kapılıyorum. Tüm bun- gibi sanatçılar İsrail’de konser vereceklerini lar bir araya geldiğinde ortaya şahane bir şey açıkladıklarında, onlara İsrail’e gitmemeleri için açık mektup yazdınız. Neden? çıkacak. fikirlerim var.
“The Wall” turneniz sırasında bir çok dini grup tarafından eleştirilmiş, antisemit bir gösteri yapmakla suçlanmıştınız…
20
Antisemitizm suçlamalarının konserlerle pek bir bağlantısı yoktu. Yahudi bir düşünce
Çünkü bu benim bakış açım. Ve bunu dile getiren sadece ben değilim. Elvis Costello ve Brian Eno da bunu yapıyorlar. Birçok insan eleştirilerden çekinerek buna cesaret edemiyorlar. Ben kendimle barışık olmak için bunu dile getirmek zorundayım.
Bir de tabii siz bunu yapabilecek güce sahipsiniz. Paraya ihtiyacınız yok ve eleştiriler sizi sarsamaz… Ben her zaman düşüncelerim doğrultusunda hareket ettim, finansal durumum her zaman ikinci planda oldu. 68 baharında, Paris’teki öğrencelere kimse banka hesaplarında ne kadar paraları olduğunu sormuyordu. Aynı fikirde olmadığını söylemek ve başkalandırmak için kimsenin zengin olmasına gerek yok. Sadece, bizi çevreleyen dünyada yolunda gitmeyen bir şeyler olduğuna inanmış olmak gerekiyor. İngiliz olmaktan ötürü hala gurur duyuyor musunuz, yoksa kendinizi artık daha çok Amerikalı mı hissediyorsunuz?
21
Bu İtalyan Anzio kenti size onursal vatandaşlık ödülü verdikten sonra mı oldu? Belki. Çocuklarımla Avrupa’da bir seyahate çıktık. Onlara büyükbabamın ve babamın mezarlarını göstermek istiyordum. İkisi de ülkelerini savunurken öldüler, büyükbabam Arras (Fransa) yakınlarında 14 Eylül 1916’da, babam ise Anzio’da 18 Şubat 1944 günü. Önce Fransa’daki Maroeuil mezarlığına gittik, ardından İtalya’daki Cassino mezarlığına. Orada babamın tam olarak nerede öldüğünü bilen, yaşlı bir İngilizle, Harry Shindler’le arkadaş oldum. Belediyeyi babam adına bir anıt dikmeye ikna eden o oldu. Tüm bunlar elbette beni çok etkiledi, alt üst etti. Bunun zamanı gelmişti…
The Wall filming gösterimleri 29 Eylül Kesinlikle Amerikalı değilim. İngiliz olmak- akşamı Cinemaximum’larda yapılacak. www. tan ötürü gurur duyuyorum ama kendimi rogerwatersthewall.com adresinden daha fazla bilgi alabilirsiniz. artık daha çok Avrupalı hissediyorum.
04.
evİnİzde yaPabİleceĞİnİz 5 esneMe hareketİ Spor salonuna gidecek vaktiniz, motivasyonunuz ya da imkanınız yoksa, işiniz nedeniyle zamanınızın büyük bir bölümü masa başında geçiriyor ve vücudunuzun hamlaştığını düşünüyorsanız hiçbir alet gerektirmeden yapabileceğiniz, bütün kaslarınızı ve eklemlerinizi esnetmenizi sağlayacak birkaç hareket var. Bu hareketleri en iyi şekilde gerçekleştirebilmeniz için uygun fiyatlara satılan lastiklerden satın alabilir ya da en kötü ihtimalle evinizdeki büyük bir havluyu kullanabilirsiniz. 22
1
Lastiğinizi, iki elinizle tutabilecek şekilde sabit bir noktanın etrafından
geçirin. Bunun için sağlam bir masanın ya
da dolabınızın ayağına ihtiyaç duyacaksınız. Lastiğin iki ucundan kavrayın, kollarınızı uzatarak yere oturun ve bacaklarınızı olabildiğince açın. Lastikten güç alarak kendinizi öne doğru çekin ve eğilebildiğiniz kadar eğilerek 30 saniye boyunca bu pozisyonda kalın. Bu hareketi beş kez tekrarlayın. Kasıklarınızın ve sırt kaslarınızın boynunuza kadar esnediğini göreceksiniz.
23
2
Lastiğinizi, bu sefer kol hizasında, yine sabit bir noktadan geçirin. Evinizde
bir sütun varsa sütunun etrafına ya da bir
pencerenin koluna geçirebilirsiniz. Lastikten destek alarak ayaklarınızı çapraz yapın ve birini kaldırın. Tek bacak üzerinde yukarı aşağı yavaşça inip çıkın. Bu hareketi sonra diğer ayağınızın üzerinde yapın. Belinizin ve bacaklarınızın rahatladığını hissedeceksiniz. Bu hareket ayrıca kolun alt bölümündeki triseps kasları da çalıştırıyor.
24
25
3
Lastiğin bir ucunu kafanızın üzerinde yakalayın, diğer ucunu ise öbür elinizle bel hizasında kavrayın.
Daha sonra lastiği ya da havluyu kollarınız yordamıyla yukarı ve aşağıya doğru çekin. Hareketi 30 saniye kadar
tekrarlayın ve daha sonra taraf değiştirin. Bu egzersiz omuzlarınızı ve kollarınızı açmaya yarayacak. Dikkat, taraf değiştirmeden önce lastiği bırakın ve kollarınızı yavaşça indirin.
26
27
4
Yere, tercihan bir halının üzerine uzanın ve lastiğinizi ayağınızın çevresinden geçirin.
İki elinizle lastiğin uçlarını kavrayın ve dizinizi kıvırmadan, bacağınızı kaldırarak kendinize doğru çekin. Çıkabildiğiniz yükseklikte 30 saniye kadar kalın. Tüm bacak kaslarınız esneyecek. Hafif bir acı hissedebilirsiniz, bu iyiye işaret ama kendinizi çok
zorlamayın. Bu hareketi beş kere yaptıktan sonra taraf değiştirin.
28
29
5
Tercihan tekerleksiz, sağlam bir sandalyeye oturun ve sırtınızı dik hale getirin. Lastiğin iki
ucunu iki elinizle kavrayın ve kollarınızı kafanızın üzerinde geniş bir V oluşturacak şekilde kaldırın. Derin bir nefes alarak kollarınızı arkaya doğru yatırın. Hareketi kollarınız omuz seviyesine inene kadar devam ettirin. Kendinizi fazla zorlamamaya ve
omuzlarınızı incitmemeye özen gösterin. Hareketi üç kere 30 saniye boyunca tekrarlayın. Sırtınız ve göğüs kaslarınız rahatlayacaktır. Bu hareketleri hergün tekrarlarsanız kendinizi çok daha iyi ve zinde hissedecek, zamanla vücudunuzun esnemeye başladığını ve yüksek bir performans elde ettiğinizi göreceksiniz.
30
31
05. Erimiş camdan meyve heykelleri Cam sanatında kullanılan tekniklerden biri de eritilmiş cam tekniğidir. Fırında eritilen cam soğumaya başlarken, akıcı bir karamel kıvamına ulaştığında işlenebilir hale gelir. Londralı sanatçı Elliot Walker bu tekniği seramikten mutfak eşyalarının yanında sergilediği, canlı renklere sahip meyve heykelleri yapmak için kullanıyor. Meyveler, yine kendisinin ürettiği, zift rengi ve pürüzlü yüzeye sahip seramik çanakların yanında inanılmaz bir kontrastla parlıyorlar.
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
06.
Uzayda sebze keyfİ
42
43
44
Uluslararası Uzay İstasyonu ISS’de bulunan Gioia Massa yapılan testlerin olumlu sonuçlar astronotlar 10 Ağustos günü, tarihte ilk defa verdiğini ve sebzelerin tüketilebileceğini açıkladı. uzayda yetiştirilmiş sebzeleri tatma fırsatı buldular. NASA’dan yeşil ışık alan astronotlar 10 Ağustos NASA’nın büyük bir önem verdiği proje kapsa- günü, tarihte ilk defa uzayda yetiştirilmiş sebzelermında ISS içinde yetiştirilen marullardan toplayan den yeme fırsatı buldular. 44. seferin astronotları, yaprakların yarısını yedikten sonra diğer yarısını dondurarak testler için LED ışık altında büyüyen sebzeler dünyaya geri yollayacak. Amerikan Uzay Araştırma Merkezi NASA’nın 2014 Nisan ayında başlatılan Proje ancak bugün sonuç verse de, Ray Wheeler Veg-01 deneyi kapsamında bir çok salata ve çiçek NASA’nın 15 yılı aşkın bir süredir uzayda sebze çeşidi, 39. seferde yer alan astronotlar tarafından ve bitki yetiştirmeye çalıştığını söylüyor. Herşey ISS’in içine kurulan seralara ekilmişti. 33 gün 1990’lı yıllarda LED ışık teknolojisinin sebzelerin boyunca itinayla sulanan ve yakından takip edi- büyümesine katkıda bulunabileceği düşüncesiyle len bitkiler toplanarak dünyaya gönderilmiş ve bir başladı. Wheeler “sebzelerin sağlıklı bir şekilde dizi testten geçmişti. Projede aktif bir rol oynayan büyümeleri için insan gözünün kırmızı ve mavi
renkte gördüğü ışık dalgalarına ihtiyacı var. Yeşil ışık ise sadece gözümüzün bitkileri seçebilmesine yarıyor” diyor. Aranan tüm özellikler LED teknolojisinde mevcut. Hem sağlık hem de psikoloji için yararlı NASA için bu projenin büyük önemi var. Birincisi, astronotların dünyadan yardım alamayacakları uzun uzay yolculuklarında kendi yiyeceklerini kendileri üretebilmeleri.
45
Uzay araçlarını büyük bir yükten kurtaracak, yakıttan tasarruf etmesini sağlayacak üretim, misyon sürelerini uzatırken astronotların da daha
sağlıklı beslenmelerini sağlayacak. İlk hedef ise 2030 yılı için planlanan Mars yolculuğu. İkinci nokta doğal besinlerin tüketiminin insan vücudu üzerindeki faydaları. Wheeler “Hepimiz biliyoruz ki domates, marul gibi çeşitli sebzeler antioksidanlar içeriyor. Sağlıklı bir beslenme astronotların keyfini yerine getirecek ve uzaydaki radyasyonlara daha dayanıklı olmalarını sağlayacak” diyor. Gioia Massa ise sebze üretiminin insan psikolojisi üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor: “Stresli ve yabancı bir ortamda, bol yeşillik içinde yaşamak daha pozitif bir ortam yaratacaktır. Aynı evinizde bitkilerin size daha güzel bir ortam sunması gibi”.
Haftaya görüşürüz:)
30 // AĞUSTOS ’15
zete