30 // MART’14
zete
Editรถr: Cem GELGร N
//
01.
EMMA THOMPSON: OSCAR’IN GETİRİSİ 6 AY SÜRÜYOR //
02.
ADLARINI GERÇEK KİŞİLERDEN ALAN YİYECEKLER //
03.
HARDENMANIA
//
04.
//
05.
SPIKE JONZE VE ‘HER’ KANALİZASYONDA SANAT
//
06.
DRAGON DREAM İLK SEFERİNE HAZIRLANIYOR
01.
Emma Thompson: James Ivory’yi arayıp neden beni seçmesi gerektiğini anlattım
Kenneth Branagh filmlerinin unutulmaz ismi ve beyaz perdenin en önemli aktrislerinden Emma Thompson’ı, Tom Hanks’in yanında rol aldığı Saving Mr.Banks’le bir kez daha seyretme fırsatı bulduk. Ünlü kitap kahramanı Mary Poppins’in sinemaya uyarlanması için P.L Travers (Emma Thompson) ve Walt Disney (Tom Hanks) arasında geçen inatlaşmayı konu alan film Türkiye’de şubat ayında vizyona girmişti. Studio CinéLive dergisine konuk olan Emma Thompson, üniversite yıllarından kazandığı Oscar’lara, sahneye attığı ilk adımdan, canlandırdığı son role kadar bütün sorulara içtenlikle cevap verdi. Sinema tutkusunu nasıl edindiniz?
6
Çünkü, Hugh Laurie, Stephen Fry, Tony Slattery gibi insanlardan oluşan oldukça eğlenceli ve çılgın bir arkadaş grubum oldu. Eğitimimiz bitince hep beraber Avustralya’ya gittik ve orada Not the Nine O’Clock News (Dokuz Haberleri Değil) adlı bir tiyatro oyunu sergiledik. Daha sonra İngiltere’ye dönerek, küçük skeçlerden oluşan There’s Nothing to Worry About! (Endişelenecek Hiçbir Şey Yok!) adlı televizyon programını yaptık. Cambridge’de geçirdiğimiz üç yılı asla unutmayacağım. Oyunculuğun mesleğiniz olduğuna ne zaman karar verdiniz?
İki tane belirleyici nokta var. Birincisi, gençSherlock Holmes kitaplarının arasında büyü- ken sahnede oynama fırsatı bulduğum Lenny düm! Bana, ‘hikayeleri’ sevmeyi öğreten bu Bruce’un bir monoloğu. Hayatımda ilk defa kitaplar oldu. Sonuç olarak, babamla seyretti- insanları güldürüyordum ve bu çok hoşuma ğim Monty Python’lar ve ‘western’ler dışında gitmişti, bu yolda ilerlemeye karar verdim. İkincisi ise Avignon Festivali sırasında çok fazla film seryretmiyordum. izleme fırsatı bulduğum ve çok etkilendiHatta daha sonra edebiyat okumak için ğim Andromaque oyunu. Hatta babama bir Cambrige’e yazıldınız. Sahneye ilk adımı- mektup yazıp oyunculuk mesleğine sırtımı dönemeyeceğimi söylediğimi hatırlıyorum. nızı da burada attınız… neden?
insanlara ödüller vermek elbette çok güzel bir şey ama sanırım büyük bir zevk almadan, bizden kat kat daha fazla çalışan insanların ödüllendirmek daha güzel olurdu. Maalesef bu şekilde işlemiyor! (gülüyor) Evet, bir kere Oscar’ı kazanınca endüstrinin bakışı değiEvet! Kendisine mektup yazarak Margaret şiyor. Birden görünür oluyorsunuz ama bu Schlegel karakterini kusursuzca oynayabilece- altı ay kadar sürüyor. Sonrasında ise, sizi ne ğimi çünkü bu kadınla aynı değerler ve adetler pahasına olursa olsun isteyen insanlar ismialtında büyüdüğümü anlattım. Hayatımda nizi unutur oluyor! (gülüyor) bu tarz bir girişimde bulunduğum ilk ve tek sefer oldu. Harika bir tecrübeydi. Her Ivory Kariyeriniz boyunca belli bir çizgiyi takip filmi gibi yorucu ama muhteşem bir tecrübe. ederek, güçlü ve doğrucu kadınları canlandırdınız. Bu sizin için önemli bir şey mi? Howards End’le ilk Oscar’ınızı kazandınız. Oscar’ın ardından endüstrinin size olan Aslında çok basit, kendisine inanmayacağım ve sıkıcı olacağını düşündüğüm kadın rolbakışı değişti mi? lerini kesinlikle geri çeviriyorum. Ekranda Oscar dediğiniz şey, oldukça komik ve garip görmeye alışık olduğumuz, ya da benim bir şey aynı zamanda. Yaptıkları işi seven önüme gelen kadın rollerinin, biraz düz,
1990’ların başında Henry V, Peter’s Friends ve Howards End gibi filmlerle yıldızınız parladı. Howards End için James Ivory’ye filmde neden sizin oynamanız gerektiğini anlatan bir çektup yazdığınız doğru mu?
7
8
ruhsuz ve gerçeklerden uzak olduğu kesin. aksine, yönetmenlik sizi haftanın yedi günü Seçim yapma şansı olan bir oyuncu olarak, bu yirmi dört saat meşgul edecektir. Bir keretarz rolleri geri çevirmenin politik bir görev sinde Roger Michell (Notting Hill) bana “Yazabiliyorsun, oynayabiliyorsun! Niye gelip olduğu düşüncesindeyim. bir de yönetmek isteyeceksin ki? Feci bir iş!” Önemli bir kadın yazarın, Jane Austen’in demişti (gülüyor). Tavsiyesini dinledim ve bu bir romanının uyarlamasıyla da ikinci işe bulaşmadım. Oscar’ınızı aldınız. Kendinizi nasıl bu Roller ve senaryolar arasında, telefonunumaceranın içinde buldunuz? zun çalmadığı oldu mu? Sense and Sensibility’nin (Aşk ve Yaşam) prodüktörü, 1980’lerde yaptığım bir diziyi Evet, hem de sadece bir kere değil. Menajerimi gördükten sonra senaryoyu benim yazmamı bana iş bulması için kaç kere aradığımı ben istemiş. Kendisine daha önce sinema için hiç biliyorum. En son üç yıl önceydi. Önüme üç senaryo yazmadığımı ve bunda yeni oldu- seçenek gelmişti: birinde Bradley Cooper’ın ğumu söylemiştim. Bana “Merak etmeyin. annesini oynayacaktım, diğerinde terkerlekli Bir skeç gibi olacak ama biraz daha uzunu” sandalyedeki yaşlı bir kadını, sonuncusunda demişti, ardından da Aşk ve Yaşam için oldu- ise Azize Teresa’yı! Ne pahasına olursa olsun bir filmde oynamak istiyordum çünkü kenğunu söylemişti. Gerçek çok şaşırmıştım. dimi Nanny McPhee’nin senaryolarıyla Senaryonun yazımı, bir skeç gibi ama biraz boğduğumu düşünüyordum. daha uzun mu oldu? Farklı bir şeye ihtiyacım vardı. Şansıma başka Kesinlikle hayır! Bir anda çok ağır ve korku- teklifler de geldi, özellikle de Tom Hanks’le tucu bir sorumlulukla karşı karşıya kaldım. beraber rol aldığım Saving Mr.Banks, harika Ayrıca kitap, Jane Austen’in ilk kitapların- bir senaryo, harika bir film. Ayrıca dürüst dan olup 18. yüzyıl diliyle yazılmıştı. Hiç olmak gerekirse, kadınları konunun merkebir tecrübeniz yoksa, takip edebileceğiniz zine koymayı sevmeyen bir endüstride, 50 tek bir metot vardır: çalışmak, çalışmak ve yaşına gelmiş bir kadının eline bu denli güzel daha da çalışmak! Yazmak ve tekrar yaz- bir senaryonun geçmesi çok ender bir şey. mak. Koltuğunuza yapışmak ve bir daha Önüme gelen fırsatı kaçırmadım. kalkmamak. Rolünüzü nasıl benimsediniz? Büyük bir beğeniyle karşılanan ve size Oscar getiren senaryonuzdan sonra bir Travers, çelişkilerle dolu bir kadın. Hakkında sonraki etaba, yönetmenliğe geçmeyi bir çok araştırma yaptım. Bütün bilgileri bir araya getirip hazmettikten sonra P.L. Travers düşündünüz mü? olabildim. Bu kadın tam bir soğan gibi: her Bir yönetmenle evli biri olarak, hiç de hafife katman bir diğerini gizliyor ve soydukça alınmayacak bir meslek olduğunu çok iyi yenisi geliyor. Böyle bir karakteri canlandırbiliyorum. Yalnızlık gerektiren ve kendi- mak beni daha önce hiç bilmediğim yerlere nize molalar tanıyabileceğiniz yazarlığın götürdü.
9
02.
Adlar覺n覺 ger癟ek insanlardan alan yiyecekler
10
Pêche Melba - Melba Usülü Şeftali
Pêche Melba - Melba Usülü Şeftali 20. yüzyıl başlarının en önemli opera sanatçılarından biri olan Helen Porter Mitchell (1861-1931), opera kariyerine yirmili yaşlarında Nellie Melba takma adıyla başlamıştı. Dönemin en önemli şeflerinden biri olan Auguste Escoffier, Londra’da bulunan ve Savoy Otel’de konaklayan Nellie Melba için, muhtemelen kendisine duyduğu hayranlıktan ötürü, bugün mutfak literatüründe kendine yer edinmiş ve sanatçının adını taşıyan, Peche Melba adlı tatlıyı yaratır. Küçük bir detay daha, Savoy’da çalıştığı dönemde, Auguste Escoffier zengin bir işadamıyla tanışır, César Ritz. Escoffier’nin yemeklerine bayılan Ritz bir yıl sonra şefle kafa kafaya vererek birinci Ritz otelini açar. Crêpes Suzette
11
Bu tatlıda yine büyük şef Auguste Escoffier’nin parmağı var. Daha önce Fransa’ya seyahat
etmiş olanlar ‘Crêpe’in ne olduğunu az çok bilirler. Amerikan kültürüne olan yakınlığımızdan dolayı daha aşina olduğumuz ‘Pancake’lere yaklaşan ama çok daha ince bir hamurdan yapılan crêpe’ler tuzlu ya da şekerli tüketilebiliyorlar. Escoffier’nin tarifiyle Crêpes Suzette ise, crêpe’in üzerine dökülen karamelize şeker ve tereyağ içeren bir sos, portakal ya da mandalina suyu (burada reçel de kullanılabilir) ve bir yudum Grand Marnier liköründen oluşuyor. Escoffier, ünlü Fransız aktris ve Baron eşi olan Suzanne Reichenberg (1853-1924) onuruna yaptığı tatlının adını Crêpes Suzette koymuş. Diğer bir rivayet tatlının 15 yaşındaki bir şef asistanı tarafından Kraliçe Victoria’nın oğlu için yapıldığını öne sürüyor. Ancak bu tez, kraliyet ailesi için bir asistanın yemek yapmasına izin verilmeyeceği düşüncesiyle pek ilgi görmüyor. Egg Benedict New York gece hayatının önemli isimlerinden
CrĂŞpes Suzette
Egg Benedict
12
Lemuel Benedict, bir açılışta geçirdiği alkollü bir gecenin ardından konakladığı WaldorfAstoria oteline döner ve oda servisini arar. Baş ağrısına iyi gelecek bir yemek arzulayan Benedict, tabağında bir tost ekmeği, domuz eti ‘bacon’, sıcak suda pişirilmiş (ing: Poached) yumurta ve hollanda sosu olmasını ister. Saatin geç olması nedeniyle, elinde kalan malzemelerle Benedict’in siparişine en yakın tarifi yapmaya çalışan şef, tost ekmeğinin yerine çörek (ing: muffin), domuz etinin yerine ise jambon kullanır. Lemuel Benedict kalbinden vurulmuştur, brunch menülerimize Egg Benedict olarak geçen yiyecek ise doğmuştur. ‘Granny Smith’ elmaları
13
‘Granny Smith’ elmaları Meyve reyonlarının değişilmez ürünlerinden biri olan Granny Smith elmalarının tarihi 19. yüzyıla dayanıyor. 1800’lü yılların başlarında İngiltere’den Avustralya’ya göç eden Maria Smith, Sydney yakınlarında bir çiftlikte yaşamaktaydı. Tarlada çalışan Smith, hasattan arta kalan çürük elmaları gömdüğü yerden bir kaç gün sonra bir filizin baş verdiğini gördü. Smith’in başka bir yere ektiği fidan daha sonra büyüyerek meyve verdi. Maria Smith, yeşil renkli ve ekşi bir tadı olan elmalara hayretle bakıyordu. Elmaları arkadaşları ve komşularıyla paylaşan Maria Smith, Avustralya’da
Cobb Salatası
restoranını kapatmaya hazırlanırken içeri Hollywood gösteri dünyasının önemli isimlerinden, Grauman’s Chinese Theater’ın kurucusu Sid Grauman girer. Prestijli müşterisini kırmayan Cobb mutfağa koşar ve arta kalan malzemelerle bir salata yapar. Sid Cobb Salatası Grauman sonuçtan o kadar memnun kalır ki Robert Cobb, Hollywood’daki ünlü Brown Robert Cobb, kısa sürede uyarlamak zorunda Derby restoranının sahibidir. Bir gece, müş- kaldığı salatayı ‘Cobb Salad’ adıyla menüye teriler ve çalışanlar evlerine döndükten sonra koyar. böylece yeni bir tür elmanın yetişmesini sağladı. Maria Smith 1870’te ölmüş olsa da, Smith ninenin (Granny Smith) elmaları bugün hiç olmadıkları kadar popüler.
14
bir sosla takdim eder. Hollywood yıldızlarının Tijuana’ya yaptıkları seyahatler sırasında Salatalardan girmişken, batı mutfağının büyük bir şöhrete kavuşan Sezar Salatası, en ünlü salatası, bizim de yakından tanıdı- Meksika’dan Amerika’ya, oradan da tüm dünğımız Sezar salatasına değinmeden olmaz. yaya yayılır. Hemen söyleyelim, Sezar salatasının, Roma İmparatoru Sezar’a hitaben böyle adlandırıl- Sandwich dığını düşünmek hata olur. Sezar salatasının isim babası Meksikalı Caesar Cardini’dir. Karşınızda 4. Sandwich Kontu John Montagu! Meksika’nın sahil kasabası Tijuana’da bir Böyle söyleyince kulağa komik gelebilir ama restoran işleten Caesar Cardini, müşterileri Sandwich, İngiltere’nin Kent bölgesinde için atıştırmalık tabaklar (Tapas) hazırla- yer alan ve Orta Çağ’da büyük bir öneme maktadır. ilk başlarda yiyeceklerini, çiğ köfte sahip olmuş olan bir liman kasabasıdır. John marul usülü, büyük salata yapraklarıyla Montagu ise Sandwich’in 4. Kontu, nüfuzlu servis eden Cardini daha sonra yaprakları bir diplomattır. Dünyanın belki de en yaykesmeyi ve bir kaseye koymayı düşünür. gın ve en pratik yiyeceği olan ekmek arası Salataya, Meksikalıların en çok tükettikleri sandwichin kökeni Kont John Montagu’ya et olan tavuktan, parmak büyüklüğünde uzanıyor. Rivayete göre, gününü resmi belparçalar ekleyen Caesar Cardini, bunu özel geler kaleme alarak geçiren Montagu geri Sezar Salatası
Sezar Salatası
15
16
İskender Kebap
17
kalan zamanında ise şatosunda kağıt oyunları başlandı. Aile lokantasını işleten Mehmet düzenlemektedir. Oyuna kesinlikle ara ver- Efendi’nin oğlu İskender, işi farklılaştıracak mek istemeyen John Montagu, uşaklarından ve geliştirecek arayışlar içindedir. İskender, tek eliyle kartları tutarken diğer eliyle kolayca babasına, yüzyıllardır yanan ateş üzerinde, yiyebileceği bir yemek ister. Montagu’nun yatay olarak pişirilen eti dikey olarak pişiruşakları Kont’un favori yiyeceği, soğuk füme meyi teklif eder. Mehmet Efendi başta bu et dilimlerini iki ekmeğin arasına koyarak fikre pek sıcak bakmasa da sonradan kabul eder ve dönerin bugünkü pişiriliş şekli doğkendisine takdim eder. muş olur. Zamanla eti kemiklerinden ve sinirlerinden arındıran İskender, pişmiş eti İskender Kebap ince ince kesmeyi düşünür. Kebabı, pidenin Listemizi, İskender Kebabı olmadan son- üstünde, yoğurt, salça ve tereyağ ile sunan landıramazdık. Bursa yöresinin meşhur İskender’in yemeği Bursa’da büyük ses getikebabı olan İskender kebap, Mehmet Efendi rir ve buradan ‘İskender Kebap’ adıyla yurda Lokantası’nda 1850’li yıllarda yapılmaya yayılır.
03.
Hardenmania Amerikan basketbol ligi NBA takımlarından Houston Rockets forması giyen James Harden, Arda Turan’ı andıran sakalıyla son yıllarda ligin en renkli simalarından biri haline geldi. Yeteneklerinden çok, sakalı ve neşesiyle tanınan basketbolcu, kendine has bir moda başlatırken, Harden hayranları kısa sürede tribünlerde boy göstermeye başladı. Sıkı bir James Harden hayranı olan Filip Peraic ise, merakını sanatıyla birleştirenlerden. Farklı çizim ve kompozisyon teknikleri kullanarak James Harden’ın profil resmini yapan Peraic, bunu bir seriye dönüştürerek eserlerini internet üzerinden sergiliyor. Resimlerden birini duvarlarında görmek isteyecek Harden hayranları, www. jamesharden.tictail.com adresi üzerinden, posterlere 65 dolar karşılığında sahip olabilirler.
21
04.
SPIKE JONZE VE ‘HER’ İlk uzun metrajına 1999 yılında Being John Malkovich’le imza atan Spike Jonze’un dördüncü filmi Her - Aşk, geçtiğimiz ay Türkiye’de de vizyona girdi. Kariyeri boyunca, özellikle de müzik dalında sayısız belgesele ve kısa filmlere imza atan Spike Jonze, bununla kalmayıp Fat Boy Slim, Beastie Boys ve Björk için de video klipler çekmişti. Aşk ile ‘En iyi Senaryo’ dalında Altın Küre ve Oscar kazanan Spike Jonze, Les Inrocks dergisinin sorularını yanıtladı. Her - Aşk, bugüne kadar yaptığınız belki de en açık, en basit film. Senaryoyu tek başınıza yazmış olmak mı sizi bu yöne itti? Bilmiyorum… Sanırım yaptığım her film, belli bir anda çekilmiş ve o an kim olduğumu belgeleyen bir fotoğraf gibi. 28 yaşımdayken yapmak istediğim film ‘John
Malkovich Olmak’ tı ve o dönemde kim olduğumu çok iyi yansıtıyordu. Her ne kadar senaryoyu Charli Kaufman yazmış olsa da, film benim için yazılmış gibiydi, öyle hissediyordum. Sorunuza cevap vermek oldukça güç aslında, filmleri teker teker yapıyorum ve bir kutuya, kategoriye konulmayı sevmiyorum. Beyaz Saray’da gerçekleştirilen ve gazetecilerin yer aldığı yemekte Stephen Colbert’in George Bush’a hitaben yaptığı konuşmanın görüntülerini görmüş müydünüz? Son on yılın en parlak şakası diyebilirim. 2006 yılıydı, herkes bir hayal kırıklığı hissediyordu, Colbert ayağa kalkıp, Bush’a doğru dönerek: “George Bush’un harika yanı, salı günü ne yaşanırsa yaşansın, pazartesi ve çarşamba günleri aynı fikirlere sahip olmasıdır…” demişti. Aşk’a baktığım zaman artık bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Üç yıl önce senaryoyu yazmaya başladığımdaki ben değilim artık ve böylesi daha iyi. Filmin çıkış noktası nedir: bir his, bir fikir, ya da Joaquin Phoenix’le çalışma isteği? Her zaman bir hisle başlar. Aslında, bundan on yıl önce, yapay bir zekaya aşık olan bir adam hayal etmiştim. Hayal ederken heyecan verici olup, sonra ne yapacağımızı bilmediğimiz için kenara koyduğumuz fikirlerden… Olgunlaşması ve gerçek bir film haline gelmesi için demek ki bu kadar zaman ihtiyacı vardı. Bu süreci bir gezegenin oluşumuna benzetiyorum. Başta bir toz bulutu vardır, ama daha sonra aradan bir madde çıkar ve etrafındakileri kendine çekerek büyümeye başlar. Büyüdükçe daha büyük parçalar çekmeye başlar, çarpışmalar yaşanır. Sürecin bu noktasında asla sansürlememek, yaratıcılığını ve hayal gücünü serbest bırakmak gerekir. Bazen yazdığım fikirlerin yarısı çöpe gidiyor, bazen başka filmler için kullanabiliyorum.
Yapay zekaya sahip Samantha’yı seslen- utanç verecek derecede haberdar olunmasını diren Scarlett Johansson oldu. Bu tercihi istiyordum. İzleyicinin o kişinin yanında olmasını ve normalde dış dünyadan sakladınasıl yaptınız? ğımız şeylerin bilincinde olmasını istiyordum. Aslında özel olarak tanınmış birinin sesini İzlemesini tavsiye ettiğim referanslardan biri aramıyordum. Otuz kişiyle denemeler yaptık Bertolucci’nin ‘Paris’te Son Tango’ filmi oldu. ama hiç biri beni tatmin etmemişti. Ben de Filmdeki kabalık hoşuma gidiyor. Onun için çok uzun yıllardır tanıdığım Scarlett’i araya- de çoğu zaman beş altı kişiden oluşan küçük rak küçük bir okuma yapması için çağırdım. bir ekiple çekim yaptım. Scarlett’e seçme geçiremezsiniz ama sadece sesinin uygun olduğundan emin olmak isti- Filminiz için, insanların makinelere aşık yordum. Senaryodan bölümler okuduk ve olduğu, Marco Ferreri’nin I Love You, oldu. İlk başta, kendisi için kolay olacağını, Steve Barron’un Electric Dreams ve John bir kaç günde bitirebileceği bir seslendirme Hughes’un Weird Science filmlerinden olacağını düşünüyordu. Toplamda dört ay ilham aldınız mı? sürdü! Weird Science’ı görmüştüm ama ne I Love Joaquin Phoenix’in herşeyi çok yoğun You’yu ne de Electric Dreams’i seyretme fıryaşayan bir oyuncu olduğu söylenir. satım oldu. Röportajlarda sıkça sorulan bir soru haline geldi. Çok film seyrediyorum ve Birlikteliğiniz nasıl geçti? eminim ki farkında olmadan bile etkileniHarika. Oynayacağı rol oldukça detaylı yorumdur. Gördüğüm filmler beynimde bir bir şekilde yazılmıştı. Joaquin’in oynaya- yerde duruyor ama onları düşünmüyorum. cağı karakterin özel hayatından, neredeyse Sadece hislerden ilham alıyorum.
Los Angeles’ta yaşıyorsunuz. Gündelik pratik ve kolay. Kaç tane New York’lu, Los hayatınızda ya da bu film için diyelim, Angeles’a gelirken burada yaşayamayacaklaLos Angeles sizi ne oranda etkiliyor, ilham rını düşünüp sonradan kalmaya karar verdi? Ama oldukça izole olduğumuz bir gerçek, veriyor? insanlarla şans eseri karşılaşmıyorsunuz, herŞu sıralar daha çok New York’ta yaşı- şeyin planlanmış olması lazım. yorum ama çok uzun bir süre Los Angeles’ta yaşadım. Filmimde daha Sosyal medyayla yakınlığınız var nı? yoğunlaşmış bir L.A göstermek istedim. Makinelerle konuşmaya ne kadar zaman Yani, yaşaması kolay, konforlu ama yalnızlı- harcıyorsunuz? ğın hiç olmadığı kadar kendini hissettirdiği bir şehir. Los Angeles’ta bütün sene hava Pek yok aslında. Kendimi mail ve smslerle sıcaklığı 20 derece civarında, her şey çok sınırlıyorum.
25
05.
Kanalizasyonda sanat!
26
Sanat, bir çok ülkede toplum için önemli bir yere sahip. Japonya da bunlardan biri. Heykelcilik, resim ya da street art olsun, Japonya’da sanat belediyelere kadar girmiş durumda. Sanatçılarla el ele vererek çalışan belediyeler, mahalleleri gri ve ruhsuz yapılarından kurtularak renklendiriyor. Sanatçıların işleri bazen müzelerde, bazen duvarlarda, bazen merdivenlerde, bazen de ayağınızın altında olabiliyor! Japonya’ya yolunuz düşerse kanalizasyon levhalarına dikkat edin, bir hayli şaşırabilirsiniz. Her belediyenin kendi tasarladığı kanalizasyon levhaları daha sonra sanatçılar tarafından özenle boyanıyor ve ortaya bu güzel sonuç çıkıyor.
27
28
29
06. Dragon Dream, geleceğin hava taşımacılığı 30
31
Aeros şirketi, Kaliforniya’daki hangarlarının kapalı kapıları ardında, 250 ton kapasiteli dev bir zeplin üzerinde çalışıyor. Dragon Dream adı verilen zeplinin fikir babası Igor Pasternak’a göre, tasarruflu olduğu kadar çevre dostu da olan bu araç, hava taşımacılığında çığır açacak. Dragon Dream, birinci seferine 2016 yılında çıkıyor!
32
Biri 66, diğeri ise 250 ton kapasiteli olmak üzere iki ayrı model üzerinde çalışan Aeros, Dragon Dream’i 25 milyon dolar ile 55 milyon dolar arasında satışa sunacak. Peki Dragon Dream nasıl uçuyor?
170 metre uzunluğunda ve 53 metre genişliğinde olan Dragon Dream, günümüzün en Igor Pasternak projesini anlatırken, gözleri büyük uçağı olan Airbus A380’in 2,5 katı heyecandan parlıyor. Bu çılgın mühendise büyüklüğünde. İki katlı A380’e gözümüz yeni göre Dragon Dream, bugün en büyük kargo yeni alışmışken yakında uçan feribotlar göruçağının taşıdığı yükün otuz katını taşımakla meye hazırlıklı olmalıyız. 4.000 metre irtifaya kalmayacak, ayrıca dikey kalkış ve iniş özel- çıkabilen ve 200km hızla 5800 km katedeliğiyle de, iniş pisti gerektirmeden en zorlu bilen Dragon Dream, Pasternak’ın tabiriyle yerlere müdahele edebilecek. “Dragon Dream uçan bir denizaltı gibi. Zeplin’in tabanında, ilk aşamada sivil ve askeri taşımacılıkta kulla- helyumla dolu on sekiz depo bulunuyor. nılmak üzere tasarlandı ama başka durumlarda Kalkış anında pilot depodan balona helyum da, örneğin yolların kapanmasına neden olan pompalıyor. Artan basınçla, helyumdan doğal felaketlerde de kullanılabilecek” diyen daha ağır olan hava giderlerden dışarı salıIgor Pasternak, Dragon Dream’in normal nıyor ve zeplin yükselmeye başlıyor. İnmek uçakların üçte biri kadar yakıt tükettiğini, içinse pilot bu işlemin tersini yerine getiriyor. bu sayede şirketlerin ve atmosferin derin bir Dragon Dream’deki üç türbin, balondaki helyumu depolara geri pompalıyor ve bu sırada nefes alacağını söylüyor.
dışarıdaki hava içeri giriyor. Böylece ağırlaşan zeplin alçalıyor. Akıllarda Hindenburg faciası var Dragon Dream’i görünce herkesin aklına ister istemez Almanya’daki Hindenburg faciası geliyor. Havacılık tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan Hindenburg faciası yeni yeni yeşermekte olan zeplin taşımacılığının bir anda sonunu getirmişti. Endişelenilmemesi
33
gerektiğini söyleyen Igor Pasternak o günden bugüne çok şeyin değiştiğini söylüyor. “Hindenburg’da kullanılan hidrojenin aksine biz, alev almayan bir helyum kullanıyoruz. Ayrıca Dream Dragon’un yapımında karbon fiber ve o zamanlar var olmayan teknolojiler kullandık” diyen Pasternak, son olarak da, ellerindeki modern navigasyon aletleri sayesinde, meteorolojik belirsizlikleri ortadan kaldırdıklarını belirterek Dragon Dream’in güvenli bir taşıma aracı olacağını söylüyor.
Haftaya görüşürüz:)
30 // MART’14
zete