Haftasonu I 20 ekim 2013

Page 1

20 // EKİM’13

zete


zete

Editรถr: Cem GELGร N


// 01. SÜPER KAHRAMAN İLLA ERKEK VE İLLA BEYAZ MI OLMALI? // 02. EĞLENCE MERKEZİNDEN KORKU TÜNELİNE // 03. DÜNYANIN GELECEĞİ OKYANUSLARIN DİBİNDE Mİ SAKLI? // 04. ROBERT DE NIRO: AKTÖRLÜK GİZEMLİ VE KİŞİSEL BİR MESLEKTİR // 05. DÜNYANIN EN GÜZEL KRATER GÖLLERİ // 06. BREZİLYA, SPORUN MERKEZİ OLMAYA HAZIR MI?


01.

SÜPER KAHRAMAN İLLA ERKEK VE İLLA BEYAZ MI OLMALI?


Kariyerine çocuk yaşta, Jean Reno’nun yanında Leon’la başlayan ve 2010’da Black Swan’daki göz kamaştırıcı performansıyla Oscar’ın sahibi olan Natalie Portman, Marvel kahramanı Thor’un 1 Kasım’da vizyona girecek ikinci bölümü Karanlık Dünya’yla geri dönüyor. Oscar’dan sonra özel hayatı da hızlanan ve Benjamin Millepied’yle evliliğinden bir de çocuğu olan Portman, Thor’da canlandırdığı Jane Foster karakterini CinéLive dergisine anlattı. Marvel Studios’un başkanı ve filmin yapımcısı Kevin Feige, Jane Foster karakterinin Thor: Karanlık Dünya’da Asgard’a gelerek kendini bulduğunu ifade etmişti. Bize de doğru bir tespit olarak geliyor. Karanlık Dünya’yla beraber, karakterim Jane Foster’ın Thor çizgiromanlarında okuduğum potansiyeline ulaştığını düşünüyorum. Büyünün egemen olduğu, herkesin bir Sh a k e s p e a re oy u n u n d a y mış gibi konuştuğu sarışınlar dünyasında küçük esmer bir kadınım. Jane’le ve Thor’un buluşmasını nasıl tanımlarsınız? Thor, Jane’i aramamıştı… (gülüyor) Evet biraz öyle. Thor, Avengers’lara yardım edip New


York’u kurtarmak için dünyaya geri dönüyor ama Jane’i “Nasılsın?” demek için bile aramıyor. Karşılaştıklarında Jane Thor’a karşı bir öfke besliyor. Hepimizin yaşadığı bir şey aslında; bir adam kalbinizi kırıyor, ayrılıyor ve bir gün ansızın karşınıza çıkıyor. O anın karmaşık hisleri, öfke, özlem, Jane hepsini bir arada yaşıyor. Birinci bölümü yöneten Kenneth Branagh’la, yakında vizyona girecek Karanlık Dünya’yı çeken Alan Taylor’ın karşılaştırabilir misiniz?

filmde kaptan köşkünde görmek gerçekten zevkli ve orijinal bir şeydi. Alan da harika bir insan ama ikisi birbirinden çok farklı. Alan, kolaylıkla felsefe doktorası alabilecek biri. Sahneler hakkında konuşurken, kendisini takip edemediğim oluyordu (gülüyor ). Alan filme çok farklı bir açıdan yaklaştı ve Iron Throne dizisinden edindiği tecrübelerle inanılmaz bir dünya yaratmasını bildi. Çok farklı özelliklere sahip iki yönetmenle beraber çalışmak çok güzel bir deneyim oldu.

Erkeklerin ve süper kahramanların egemen olduğu bu dünyada kadının yerini Kenneth’le çalışmak gerçekten inanılmazdı, nasıl görüyorsunuz? Bir çok çizgiroman, çok eğlenceli bir tecrübeydi. Sanırım bu kadınların sadece birer oyuncak gibi Thor projesinde yer almamızın ana neden- görüldüğü 1950’lerde, 1960’larda ortaya lerinden biri olsa gerek. Onu böyle bir çıkmıştı.


Bu doğru ama bazıları kendi dönemlerine ve sonraki yıllara damga vurdular. Bazıları ise, Thor’da olduğu gibi, zamanla değişim geçirdiler. Jane, çizgiromanda bir hemşire. Bu tabii ki çok güzel bir meslek ama hikayenin film versiyonunda Jane, kadınlara çok daha az yakıştırılan astrofizikçi rolünde. Bu tarz küçük detaylar, kadınlara daha fazla güç veriyor. Bir kadın süper kahramanın başrolde olacağı günü sabırsızllıkla bekliyorum. Aramızda kalsın ama bana gelen duyumlara göre bu yönde emin adımlar atılıyor (gülüyor). Aynı şekilde bir süper kahramanın illa beyaz olmadığı günlerin de gelmesi lazım.

Aslında pek değil. Biraz daha isyankar olmayı isterdim. Ailenizin, büyürken dönüştüğünüz kişi üzerindeki etkisini, onlarla olan benzerliklerinizi ya da farklarınızı, onlardan size kalanları ya da geride bırakmak istediklerinizi görmek gerçekten çok şaşırtıcı bir şey. Diğerlerinden bağımsız olduğumuzu düşünürüz ama aslında herşey birbirine bağlı. Star Wars’un geri dönüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?

J.J.Abrams o kadar yetenekli biri ki, Star Wars gibi bir devle yapacaklarını sabırsızlıkla Birinci bölümde Thor’un babasıyla yaşa- bekliyorum. Sadece benim karakterimin dığı anlaşmazlıklar ve kendi bulma çabası ölmüş olmasından dolayı üzüntü duyuyogöze çarpıyor. Siz de gençliğinizde isyan- rum. J.J’i gördüğümde kendisine sordum: “J.J bu nasıl oldu?” (Gülüyor) kar mıydınız?

7


02.

EĞLENCE MERKEZİNDEN KORKU TÜNELİNE 8


9


Bu hafta sizi New Orleans’taki Six Flags adlı terk edilmiş eğlence parkına götürüyoruz. Daha bir kaç sene öncesine kadar çocukların mutlu seslerinin yankılandığı Six Flags, bugün artık bir eğlence parkından ziyade gerilim filmlerinden fırlamış bir açık hava korku tünelini andırıyor. 140 hektar üzerine yayılan, bir zamanların eğlence merkezi

10

Six Flags’e gelenleri ürkütücü bir ortam bekliyor. 2005 yılında New Orleans’ı yerle bir eden Katrina kasırgasından nasibini alan Six Flags eğlence parkı, o günden bu yana kapılarını bir daha açamadı. Yaşanan doğa felaketinden sekiz yıl sonra, bir zamanlar sevinç çığlıklarının yankılandığı Six Flags, terk edilmiş bir şekilde sessizliğini koruyor.


11


12


13


03.

DÜNYANIN GELECEĞİ OKYANUSLARIN DİBİNDE Mİ SAKLI?

14


15


16

Bundan milyonlarca yıl önce su, gezegeni- kanser tedavisinde kullanılan moleküller mizde yaşamın oluşumunda başrolü oynadı. elde ediyor, ilaçlar ve antibiyotikler üzerinde Enerji ve tıp araştırmalarında geleceğin çalışmalar yapıyoruz. Kısacası, insanoğlu kaynaklarını barındıran okyanuslar, iklim için geleceğin tıbbi çözümleri okyanuslarınn değişikliği ve küreselleşme nedeniyle büyük derinliklerinde bir yerlerde keşfedilmeyi bir tehlike altında. Ünlü denizci Jacques- bekliyor. Yves Cousteau’nun torunu Fabien Cousteau, bugün hayati öneme sahip dünyanın tek 1993’te Florida açıklarındaki Florida Keys deniz altı laboratuarı Aquarius’un kapanma- adacıklarında, 20 metre derinliğe yerleştirilen, Uluslararası Uzay Istasyonu’nun bir ması için mücadele veriyor. nevi okyanus versiyonu olan Aquarius su altı Okyanuslar, daha üçte ikisi keşfedilmeyi laboratuarı bu amaca hizmet ediyor. Deniz bekleyen, 700.000 cins hayvana, bitkiye ve tabanındaki dengeleri yakından takip eden bakteriye ev sahipliğe yapıyor. Geleceğe ışık ve bilimadamlarının deneyler ve araştırmatutan bu canlılar sayesinde bugün yosunlar- lar yapmalarını sağlayan Aquarius, bugüne dan bioyakıt elde etmeyi, bakterilerden geri kadar bilim dünyası tarafından kabul gören dönüşümlü plastikler imal etmeyi, kabuklu üç yüze yakın araştırmanın merkezi oldu. Su bir canlıdan yanıklar için deri yaratmayı altı araştırmaları için hayati öneme sahip başarıyoruz. Omurgasız deniz canlılarından Aquarius’un sorumlusu Matt Patterson’un


deyişiyle bilimadamlarının karada dokuz ayda yapacakları araştırmaları dokuz günde yapmalarını sağlayan bu laboratuar, bütçe sıkıntılarından dolayı bugün kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Jacques Cousteau’nun torunu iş başında

17

Ekosistemin korunması ve Aquarius’un geleceği için mücadele eden diğer bir isim, yirminci yüzyılın en önemli denizci ve okyanus bilimcilerinden Jaques-Yves Cousteau’nun torunu Fabien Cousteau, uluslararası kamuoyunun ilgisizliğinden yakınıyor. İnsanoğlunun okyanuslara kıyasla Mars gezegeni hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğunun altını çizen Cousteau, daha emekleme çağında olmasına rağmen şimdiden büyük umutların yeşermesini sağlayan laboratuarın kapanmasının


insanlık için “büyük bir hata” olacağını ve deniz altı araştırmalarına büyük bir darbe vuracağını belirtiyor. Son altmış yılda, dedesinin de katkılarıyla yapılan araştırmalarla okyanus tabanının sadece yüzde 5’inin keşfedildiğinin söyleyen Cousteau, insanoğlunun geleceğinin geri kalan yüzde 95’te, okyanusun derinliklerinde yattığını belirtiyor. Büyük devletlerin kısa ve orta vadede pek bir getirisi olmayacak uzay araştırmalarından ziyade okyanus araştırmalarına önem vermesi gerektiğini belirten Cousteau, okyanus canlıları için tehlike çanlarını çalıyor. Denizlerimiz tehlike altında

18

ABD’nin inatla değiştirmek istemediği çevre politikalarının yanında, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin son yıllarda kaydettiği

hızlı büyümenin ve sanayileşmenin getirdiği iklim değişikliği, atmosferimiz kadar okyanuslarımızı da tehdit ediyor. Fabien Cousteau, denizlerdeki yaşamı tehdit eden üç ana faktör olduğunu söylüyor. İlki, deniz suyunun kimyasal dengesini bozarak asit oranının artmasına neden olan iklim değişikliği. İkincisi, denize dökülen gübre, kimyasal ve plastik atıklardan oluşan çevre kirliliği. Ve son olarak da deniz canlılarının üremesini engelleyen ve besin zincirinin kırılmasına neden olan aşırı avlanma. Bu üç soruna çare bulunmadığı takdirde, yüz binlerce türün yok olacağını ve tüm ekosistemin tehlike altında kalacağını söyleyen Cousteau, tabi kaynaklar, enerji ve sağlık bakımından insanoğlunun geleceğinin okyanusların dibinde saklı olduğunu belirtiyor. Canlıların yok olmasını istemiyorsak, bize de onlara sahip çıkmak düşüyor.


19


04.

ROBERT DE NIRO: AKTÖRLÜK GİZEMLİ VE KİŞİSEL BİR MESLEKTİR



Bugüne kadar dünyanın en iyi aktör ve yönetmenleriyle çalışma fırsatı bulan efsane aktör Robert De Niro, Leon, Fifth Elementh ve Big Blue gibi kült filmlerle tanınan Luc Besson’un Fransa’nın kuzeyindeki Normandiya bölgesinde saklanan bir mafya babasını konu aldığı Malavita adlı komedi filmiyle geri dönüyor. Ciné Live, 70 yaşındaki efsaneyle Paris’te sessiz ve sakin bir kafede buluştu.

kimlerin oynayacağı üzerine kafa yorduk. Düşündüğümüz bir çok yönetmen müsait değildi. Bunun üzerine Luc, filmi beraber çalıştığı Fransız bir yönetmene çektirmeyi düşündü. Ben de ona “Peki neden sen çekmiyorsun?” dedim. Senaryoyla ilgili kendi düşünceleri vardı ve filmi yönetmektense, bir yapımcı olarak projeyi kontrol altında tutmayı tercih ediyordu. Bu çok doğal!

Malavita’yı çekmek için Luc Besson’u sizin ikna ettiğiniz doğru mu?

-Kariyerinizde sayısız aktör ve aktrisle birlikte rol aldınız ama Michelle Pfeiffer’la ilk filminiz olacak. İşbirliğiniz nasıl geçti?

Sanırım öyle, en azından ona bu fikri veren ilk ben oldum.

22

Daha önce birlikte çalışmamış olsak da nasıl bir insan olduğunu ve yaptığı işleri biliyordum. Film setinde birbirimize çabuk ısındık. Peki ya neden? Ben gündelik hayatta içine kapanık görünTonino Benacquista’nın romanını ve fil- sem de film setinde kabuğumdan çıkıyoumr. min senaryosunu Luc bana bir yapımcı Luc Besson, en başından itibaren rahat olmaolarak yolladı. Daha sonra da Amerika’ya mızı söylemişti. Michelle bu bakımdan çok beni ziyarete geldi. Filmi kimin çekeceği ve açık biri, bir sürü doğaçlama yaptık. Çok


çok etkileyici isimlerdi. Onlar klasik aktörler değillerdi, kendilerini tamamen rolleriyle Filmde bir aile babasını canlandırıyorsu- özdeşleştiriyorlardı. Oyundan çok, bir elektnuz. Dianna Agron ve John D’Leo sizin rik gibi. Canlandırdıkları karakterlerin çocuklarınızı canlandırıyorlar. Kendilerini gerçekçilikleri inanılmazdı. yönlendirdiniz mi? Peki yönetmenler tarafından biraz itilip Hayır, ben kalkıp etrafımdakilere nasihat kakılmayı seviyor musunuz? verecek tipte biri değilim! Aktörlük gizemli ve kişisel bir meslektir ve benim tekni- Tabii ki. Bir yönetmen bütün yaptıklarıma ğimin doğru olduğuna dair hiç bir kanıt “Amin” diyorsa bir yerde bir problem var yok. Dianna ve John çok heyecanlılardı ve demektir. Oynacağım karakterin kişiliğini herhangi gibi bir korku ya da çekingenlik kafamda kurguluyorum. Nasıl konuştuğunu, görmedim. Komedide oynuyorsanız tutuk nasıl hareket ettiğini biliyorum. Ondan sonra olmamanız lazım. Malavita’nın vodvilimsi karakterimi film içerisinde ilerletmek yönetmene düşüyor. Aktör, bir şeyler teklif eder, bir yanı var! yönetmen ise kendisine sunulanların arasınBir aktör olarak rol modelleriniz kimler dan montaj aşamasında seçim yapar. Mesela Martin Scorsese’yi ele alalım. Filminde oynaoldu? yacak aktörleri seçer ve onları ustaca yönetir. Genç bir aktör için Marlon Brando, James Eğer bizi seçtiyse, bunu hesaplayarak ve tarDean ya da Montgomery Clift gibi aktörler tarak yapmıştır, filmi için en uygun seçimin zevkli ve eğlenceli bir çekim oldu.

23


24

biz olacağını düşünerek yapmıştır. Ondan sırasında bulması kadar doğal bir şey yok! sonra da kalkıp size filmle alakası olmayacak, biraz konu dışında kalan sahneler denet- Oyunculuk kariyerinize jenerasyonunumez. Herşey hesaplıdır. Ardından gelen ışık, zun genç yönetmenleriyle başlamış olsanız tasarım, çekim ve müzik gibi bazı noktalar da 1976 yılında, The Last Tycoon için, yolunuz, Hollywood’da altın çağını yaşaaktörün dışında gelişir… yan Elia Kazan’ınkiyle kesişti… Bir komedi filminde oynamak, gerilim filmlerinde oynamaya nazaran daha fazla O zamanlar genç bir aktördüm. Kazan ise en iyilerinden biriydi, bir ustaydı. Kendisiyle ciddiyet gerektiriyordur herhalde… ilk tanışmam New York’ta 5. Cadde üzeEvet belki de öyle ama her an beklenmedik rindeki The Sherry adlı otelde olmuştu. bir şey gerçekleşebilir ve o fırsatı avantaja Yanında filmin yapımcısı Sam Spiegel vardı çevirmeyi bilmek gerekir. Mesela Martin (Gözlüklerini çıkarıyor ve dolan gözlerini Brest’in Midnight Run filmini ele alırsak, siliyor). O zamanlar oteldeki odalardan George Gallo’nun yazdığı senaryo gerçekten birinde kalıyordum, Kaliforniya’daki bir çok iyiydi ama bu, çekimler sırasında ufak çekimden yeni dönmüştüm. Kazan bana tefek ya da önemli değişiklikler yapmamızı Harold Pinter’ın yazdığı senaryoyu vermişti. engellemedi. Bir filmin kimliğini çekimler Kendimi küçücük hissediyordum! Kişiliğine


sadık bir insandı. Filmdeki karakterleri hakkında bir yığın not tutmuştu. Çekimlerde, özgürce hareket etmenize ve gelişmenize izin verirdi, sonra da sakince sizi tekrar doğru yola koyardı. Kendimi hiç bir zaman kısıtlanmış hissetmedim. Oysa Harold’un yazdığı senaryo çok detaylıydı. Cümle içinde durmamız gereken yerler bile belirtilmişti. Sizin jenerasyonunuzun yönetmenlerine gelince: Scorsese, Coppola, Cimino, De Palma… Hepsi İtalyan asıllı Amerikalılar. Bu bir tesadüf mü?

alan filmler için siz de kamera arkasına geçtiniz… Evet ama bu bir tesadüf! Kendim yaratamayacağım hikayeler arayışındaydım. The Bronx Tale için, Chazz Palminteri’nin şovunu izlemiştim ve çok beğenmiştim. Kendisine rolü verdim ve ben de babasını oynadım. The Good Shepherd için ise, CIA’in kuruluşunu konu almasının dışında, filmin sanatsal yanı ilgimi çekiyordu.

Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nin jürisinde yer alıyordunuz, aynı zamanda Hesaplanmış bir şey olduğunu sanmı- da TriBeCa festivalinin de kurucususuyorum! Saydığınız yönetmenlerin hepsi nuz. Çok film seyredecek zaman buluyor birbirlerinden o kadar farklı ki. Her biri musunuz? İtalyan-Amerikan karakterinin farklı bir yüzünü temsil ediyor. Her birinin farklı Çok isterdim ama maalesef işlerim bunu gerçekleştirmemi engelliyor. Bana yeni çıkan çalışma tarzları var. filmler hakkında değerli bilgiler verecek 1993’te The Bronx Tale ve 2006’da da The güvenilir insanlarla konuşmaya çalışıyorum. Good Shepherd’la Amerikan tarhini konu

25


05. DÜNYANIN EN GÜZEL KRATER GÖLLERİ

26


Toba / Endonezya

27


Arctic Volkanik Krater - Lake

28

Bir volkanın tepesine tırmanıyorsanız, zirvenin ardında görmeyi düşündüğünüz şey kızgın lavların kaynadığı, cehennemi andıran magma çukuru olacaktır. Ama gerçek çok daha farklı olabilir ve sizi cehennem yerine cennete benzeyen bir manzara karşılayabilir. Gezmekte olduğunuz volkan yüzyıllar önce patlamış ve bacası içe doğru çökmüşse, karşınıza muhtemelen göz kamaştırıcı bir krater gölü çıkacaktır. Yüzlerce metre yükseklikteki bu krater göllerde su, farklı kimyasal reaksiyonlardan dolayı, gri-mavi, yeşil ya da turkuaz renklere bürünebilir, mineraller sayesinde hiç olmadığı kadar berrak olabilir. Karşınızda dünyanın dört bir yanından bir araya getirdiğimiz en güzel krater gölleri.

Utah / ABD


Okama / Japonya

Guatavita / Kolombiya

Inferno / Yeni Zelanda

29


Lonar / Hindistan

Oregon / ABD

30


Katmai / Alaska

Kelimutu / Endonezya

31

Pinatubo / Filipinler


06.

BREZİLYA, SPORUN MERKEZİ OLMAYA HAZIR MI?



FIFA Dünya Kupasını ve Olimpiyat Oyunlarını peş peşe organize edecek olan Brezilya’yı hazırlık telaşı sardı. 2014’ten 2016 yılına kadar dünya sporunun merkezi haline gelecek Brezilya’da hükümet, bir yandan enerji ve inşaat sektöründe yaşanan gecikmelerle boğuşurken, diğer yandan da toplumsal protestolarla baş etmeye çalışıyor. Zaman her geçen gün daralıyor ve organizatörler Brezilya’nın ev sahipliğine hazır olup olmadığını sorguluyor.

Bu güzel hayaller maalesef Hollanda mağlubiyetiyle suya düştü. Dünya kupasını bir kez daha evimizde, televizyondan seyredeceğiz. Evsahibi Brezilya için, ülkenin ekonomik geleceği bu iki dev organizasyonun başarıyla atlatılmasından geçiyor. Hükümet, Brezilya’ya gelecek milyonlarca turisti ve sporseveri en iyi şekilde ağırlamak için enerji, inşaat, ulaşım, güvenlik ve turizm sektörlerinde milyar dolarlık dev atılımlar yapmış olsa da, uyguladığı politikalar halk tarafından tepki çekmiş ve toplumsal olaylara yol açmıştı. Peki, bu iki dev organizasyonun yükü altına giren Brezilya, hazırlıklarda ne aşamada?

Fatih Terim yönetimindeki Milli Takımın Estonya’yı yenip Dünya Kupası umutlarını son maça taşımasıyla kendimizi bir anda Brezilya hayalleri kurararken bulmuştuk. Gündüz, Copa Cabana’da samba eşliğinde Az bir süre kala tesisler hazır değil keyif yapıp, akşamına Maracana’da Milli Takım’ı desteklemenin zevkini tatmak için Haziran ayında, Dünya Kupasına hazıruçak fiyatlarına bakanınız olmuştur herhalde. lık niyetiyle organize edilen Konfederasyon


Belo Monte’ye kurmayı planladığı dünyanın üçünücü en büyük hidroelektrik santrali. 9 milyar dolara mal olan santral tartışmaları da beraberinde getirdi. 500 kilometrekarelik ormanlık alanı sular altında bırakarak 20.000’i aşkın Amazon yerlisinin topraklarını terk etmelerine neden olacak santral inşaatı bir çok uluslarası sivil toplum kuruluşu tarafından da protesto edildi. Hükümet ise Rio’nun ve Sao Paolo’nun elektrik sorununa çözüm olacak projeden geri adım atmak istemiyor. Enerjinin yanında ulaşım alanında da yatırım yapan Brezilya hükümeti Rio ve Sao Paolo’yu birbirine bağlayacak hızlı tren hatİnşaat ve enerjide dev atılımlar tının yanı sıra, 12 havaalanının genişletilmesi İki büyük organizasyonun ağır yükü, Brezilya ve yeni metro hatları için 10 milyar doların hükümetini enerji ve inşaat sektöründe dev üzerinde bir bütçe ayırdı. Hükümetin dev atılımlar yapmaya itti. Bunlardan en önem- şantiyeleri zamanında yetiştirip yetiştiremelisi, hiç kuşkusuz ki Amazon nehri üzerine, yeceği ise merak konusu. Kupasında maçların oynanacağı, bazıları yeni, bazıları ise renove edilmiş altı stadyumdan dördü, FIFA’nın belirlediği teslim tarihine yetiştirilemedi. Dünyaca ünlü Maracana stadyumunda ise gecikmeler göze çarpıyor. Öngörülen bütçeyi fazlasıyla aşan Maracana’nın yenileme çalışmaları kapsamında belediyenin, stadın çevresinde bulunan bir çok yerleşelim birimini yıkması, halk arasında tepkiye yol açtı. Olimpiyat oyunlarında kullanılacak spor salonlarının ve olimpiyat köyünün inşası ise sürüyor.

35


sokaklara dökülerek hükümetin politikalarını protesto etmiş, aynı zamana denk 2008’de Pekin Olimpiyatları 40 milyar dolar- gelen Gezi olaylarına da gönderme yaplık bir bütçeyle rekor kırmıştı. 2012’de ise mıştı. Ülkemizdekine benzer bir şekilde, İngilizler 15 milyar dolarlık bir bütçe gös- mesela sadece bir bilet meselesi değildi. Halk, terse de kulislerde 20 milyar doları rahatlıkla organizasyonlar vesilesiyle girişilen çevre katgeçtiği söyleniyor. 2022 Dünya Kupasına liamına, harcanan paralara, yapılan zamlara, ev sahipliği yapacak Katar’ın da 65 milyar boşaltılan köylere, müdahele edilen favelladolarlık bir bütçe ayırdığı konuşuluyor. lara tepki göstermek için sokağa indi. Spordan ziyade ticari bir ürüne dönüşen organizasyonların gittikçe artan maaliyeti İlk başta büyük bir coşkuyla karşılanan orgabir çok kesimin haklı protestosuna yol açıyor. nizasyonlara halk, bugün belli bir mesafeyle Brezilya hükümetinin, alt yapı yatırımlarını yaklaşıyor. 2014 FIFA Dünya Kupası ve 2016 bir kenara koyarsak, sadece oyunların orga- Rio Olimpiyatlarının organizasyonu hiç kuşnizasyonunun 30 milyar doları bulacağını kusuz ki ülke ekonomisine büyük bir ivme açıklaması, orta sınıfın ve favellalarda yaşa- kazandırabilir ama bunun tersinin de yaşanabildiğini 2004 Atina Olimpiyatlarından yan fakir kesimin yoğun tepkisine yol açtı. sonra Yunanistan’ın başına gelenlerle görFitili ateşleyen ise Sao Paolo belediye- müştük. Önümüzdeki haziran ayından sinin toplu taşımaya yaptığı zam oldu. itibaren, milyarlarca insan gibi, bizim de Hatırlanacağı üzere yüz binlerce Brezilyalı gözümüz Brezilya’da olacak. Brezilya’da halk sokağa indi

36


37


Haftaya görüşürüz:)

20 // EKİM’13

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.