21 // TMMZ’13
// 01. JUNO TEMPLE: Yıldızı parlayan genç yetenek // 02. ALESSANDRO DIDDI’YLE Resimler canlanıyor // 03. DÜNYANIN EN BÜYÜK OTELİ: AIRBNB // 04. KURT ADAM, WOLVERINE GERİ DÖNDÜ // 05. HOLLYWOOD’UN KIYAMET MERAKI // 06. PARİS’TE 14 TEMMUZ ÇILGINLIĞI
Editör: Cem GELGÜN
01. JUNO TEMPLE:
<<
Yıldızı parlayan genç yetenek 1989 doğumlu İngiliz aktris, genç yaşına rağmen birbirinden farklı rolleri başarıyla oynayarak yıldızını parlatıyor. 2011’de Matthew McConaughey’in yanında rol aldığı Killer Joe ‘da harika bir performans sergileyen Juno Temple, yeni filmi Magic Magic ile genç yaşına rağmen zorlu rolleri kolaylıkla oynayabileceğini gösteriyor. Geleceğin önemli aktrisleri arasında yer alacak Juno’yla CinéLive dergisi konuştu.
Magic Magic lie size ekstrem bir rolde buluyoruz. Şili’ye seyahat eden ve yavaş yavaş aklını kaybeden genç bir Amerikalı kızı oynuyorsunuz. Filmleri, canlandıracağınız karaktere göre mi seçiyorsunuz? Juno Temple: Hiç kuşkusuz ki öyle. Magic Magic’in senaryosunu okurken, en başından itibaret hikayenin ritmine kapıldım çünkü sonunun nasıl olacağını bilemiyordum. Ama en önemlisi de karakterimin karmaşıklığı, hassaslığı ve çılgınlığı beni çekti. Bu genç kız, diğerleri tarafından dışlandığı için hem yalnızlığı hem de ortaya çıkmaya başlayan hastalığı, şizofreniyle başa çıkmaya çalışıyor. Nasıl Killer Joe’daki rolüm için yanıp tutuştuysam, bu rol için de aynı şey oldu. William Friedkin’i ikna edebilmek için kendimi kameraya çektim ve denemeleri yolladım.
Killer Joe’da olduğu gibi burada da, provokatif sayılabilecek, çıplaklık içeren bazı sahneler var. Beyaz perdede sizi gördüğümüzde edindiğimiz rahatlık hissini, çekimler sırasında siz de hissediyor musunuz?
a l ı k oy a m a y a c a ğ ı n ı d ü ş ü n ü yo r u z . Yanılıyor muyuz?
Herşey babamın ben 4 yaşımdayken bana izlettiği filmle başladı. O an düğmeye basılmış oldu. Bugün geriye doğru baktığımda, bu filmi bilerek izlettirdiğini düşünüyorum. Size bir itirafta bulunacağım: hayatta utan- Daha sonraları ana hedeften saparak, 14 gaç ya da çekingen biri değilim onun için de yaşımda Londra’da bir moda okuluna girekranda çıplaklığın ya da cinselliğin olduğu dim. Sanırım aynı yıl aileme oyuncu olmak sahneler çekmek beni gerçekten rahatsız istediğimi söyledim. Çok şaşırmalarına rağetmiyor. Belki de ilerisi için biraz daha giyi- men her zaman destek oldular. Beni bir film nik olmayı düşünmeliyim öyle değil mi? için seçmelere soktular, rolü elde ettim ve (gülüyor) Sonuç olarak çıplaklığı hayatın bir bir daha da durmadım. parçası diye düşünüyorum. Ne zaman çıplaklık içeren sahneler oynadıysam karşımda Bu mesleğe karşı olan vizyonunuzu değişçok deneyimli yönetmenler vardı ve hiç bir tiren bir film var mı? sorun yaşamadım. Bir filmden çok, Londra’dan ayrılıp, Yönetmen bir babanın ve yapımcı bir Amerika’ya yerleşmem çok şey değiştirdi. annenin kızısınız. Doğal olarak hiç Bu mesleğe olan yaklaşımımı değiştirdi. bir gücün sizi oyunculuk mesleğinden Londra’da seçmelere kötü kıyafetlerle,
saçım başım dağınık gidebiliyordum. Amerika’da öyle değil. İşin ve sorumluluğun seçmelerin olduğu odaya adım attığın anda başlıyor. Peki bu tecrübe size ne kattı? Oyunculuğunuzda neler değişti? Sanırım çalışmadığım zamanlarda daha sabırlı olmayı öğrendim. Bazen bir mola vermenin önemli olduğunu anladım. Bugün, yönetmenlerin bana daha olgun kadın rolleri vereceği günü sabırsızlıkla bekliyorum. Bunun için de ekranları, filmleri ele geçirmemem lazım. Yoksa yönetmenler beni daha tanımadan benden sıkılabilirler. Sinemada aktörler onlara bağlıdır. Herşey onların elindedir: size rolü verip vermeyeceğinden tutun da, oyunculuk sırasında ne yapmanız gerektiğine kadar. Baştaki kadar tutkulu olsam da bazı şeylerin daha çok farkındayım. Artık küçük bir kız değilim. n
02. ALESSANDRO DIDDI’YLE
<<
Resimler canlanıyor Optik illüzyon, insanoğlunun evvelden beri merak duyduğu sihirli bir alan. Gözümüzün yanılmasıyla ortaya çıkan imkansız tabloları ve sihirbazlık numaralarını her zaman hayranlıkla izliyoruz. Resim ve perspektif alanında, bu işin ustası hiç kuşkusuz ki, ismini duymamış olsak da resimleri hafızamıza kazınan M.C.Escher. Escher, sürekli inen ama bir yandan sürekli çıkan, döngü merdivenlerin babası. Italyan sanatçı Alessandro Diddi ustalardan aldığı ilhamla, bazı nesnelere kağıt üzerinde üç boyutlu “anamorfoz” tekniğini kullanarak hayat vermiş. Işte Alessandro Diddi’nin şaşırtıcı gerçeklikteki resimleri.
9
03.
<<
DÜNYANIN EN BÜYÜK OTELİ: AIRBNB İki ev arkadaşının, temellerini bundan 5 yıl önce San Francisco’da attığı Airbnb internet sitesi çok kısa sürede büyüyerek, tatilcilere ve seyahat meraklılarına dünyanın dört bir yanında 300.000’e yakın ev sunan dev bir otel haline geldi. Kesin olan bir şey var ki Airbnb seyahat şeklimizi derinden değiştirdi.
“Herşey bir kaç şişme yatakla başladı desek” muhtemelen kimse inanmaz ama bu iki kafadarın hikayesi ülkemizde duymaya alışık olduğumuz “herşey sokakta limon satarak başladı” hikayesine bire bir uyuyor. Sıcak bir San Francisco yazında evlerinde işsiz güçsüz oturan iki yeni mezun genç, küçük işlerin dışında kendilerine ek gelir getirecek bir çözüm üretme arayışındadır. Kentte önemli bir konferansın olduğunu ve otellerin gelenleri karşılamakta zorlandığını duyan kafadarlardan Brian Chesky arkadaşı Joe Gebbia’ya döner ve sorar: “Neden evimize biraz çeki düzen verip bir -bed and breakfast’a çevirmiyoruz?”. Bed and Breakfast’lar adı üstünde; müşteriye, bir yatak ve kahvaltı sunan küçük işletmeler. Brian ve Joe, üç adet şişme yatak alırlar, arkadaşları Nathan Blecharczyk’ı de yanlarına katarak “Air Bed and Breakfast” adlı bir internet sitesi açarlar. Bir kaç saat içinde yatakları çok fahiş fiyatlara kiralanır. “Bu tecrübe bizi tatmin ettiyse, bizim gibi bir çok insanı da tatmin edebilir” diyerek işi büyütme kararı alırlar. Ondan sonrası, Forbes’un kapağına kadar götüren bir başarı hikayesi.
Konsepti benimseyen ve potansiyelini gören Kutcher, kafadarların kurduğu şirkete yatırım yaparak Airbnb’nin çok kısa sürede Ashton Kutcher, 2011’de uzun soluklu aşkı dünyanın en önemli şirketleri arasına girmeDemi Moore’dan ayrıldığında Airbnb saye- sini sağladı. Önce San Francisco ve çevresine sinde evsiz kalmaktan da kurtulmuş oldu. yayılan daha sonra bütün dünyayı saran Arkadaşlarından aldığı tavsiyeyle siteye göz Airbnb, şişme yataklardan arınıp bugün tatilgezdiren ünlü aktör hayallerini süsleyen evi cilere ve seyahat meraklılarına dünyanın dört bulup, ücra bir köşede bir kaç hafta geçirip bir yanında yüz binlerce oda ve daire, 11.000 villa, 1.000 tekne, 500 şato, ağaçlarda kurulu aşk acısını geçirmeyi bildi. 200 bungalow ve Fiji’de 1 ıssız ada sunuyor. Ashton Kutcher siteyi uçuruyor
Tatilciye sıcak bir mekan, kira- yaratıcılarından Joe Gebbia kendilerine gelen teşekkür mesajlarını ve devam etme layana ise ek gelir arzusunu şu sözlerle anlatıyor: “Her hafta Airbnb’nin en önemli özelliği tatilciyi otel- çeşitli mailler, ilginç anekdotlar kulağımıza lerin soğuk atmosferlerinden alıp, çok daha geliyor. Site üzerinden yarattıkları ek gelir ucuz ve son derece sıcak bir ev ortamına sayesinde ay sonlarını getirip evlerinde kalsokuyor olması. 192 ülkeden ilanların yer maya devam edenler, o gelirler sayesinde ilk aldığı sitede ek gelir için şehirdeki evinin bir kez uzun bir yolculuğa çıkabilenler, ya da odasını ya da yazlığını kiralayan ev sahibin- topladıkları parayı biriktirip hayallerindeki den, daha lüks dairelere, teknelerden şatolara, projeyi gerçekleştirebilenler var. Bize devam loftlardan deniz kenarındaki kulübüye kadar etme gücünü veren de tam da bu”. n herşeyi bulmak mümkün. Katılımcı ve paylaşımcı ekonomik yapısıyla çok yeni bir seyahat anlayışı doğuran bu konsept sayesinde gittiğiniz yerdeki insanlarla çok daha sıcak ilişkiler kurabiliyorsunuz.
12
Airbnb’nin mutlu ettiği insanlar sadece tatilciler değil, evlerini kiralayanlar da bu tecrübeden bir hayli memnun. Sitenin
04.
<<
KURT ADAM, WOLVERINE GERİ DÖNDÜ
Beyaz perdenin en prestijli aktörlerinden Hugh Jackman, birkaç senelik aranın ardından Wolverine karakterine geri dönüyor. X-Men ve Wolverine serisinin yeni bölümü Japonya’da geçiyor. İlk defa hayatı tehlikede olan ve fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da yıpranan Wolverine, düşmanlarına ve kendine karşı verdiği mücadeleden güçlenerek çıkmayı başarıyor. Hugh Jackman Teaser dergisine
Filmin isminde, bunun aslında bir seri olduğunu anlamamıza yarayan hiç bir şey kullanmadınız. Buna çok çabuk karar verildi aslında. Ben bu ismi ilk bölüm için kullanmak istiyordum ama, Fox, X-Men’e gönderme yapan bir ismin daha iyi olacağını düşünüyordu. İzleyicilerin karakteri yeterince tanımadığını söylüyorlardı. Wolverine, yeni bir başlangıç gibi, kesinlikle bir Wolverine 2 değil. Bu film öncekilerine göre daha farklı, aksiyon sahneleri olsa da, karakterin kişiliğine kadar inen bir yakınlığa sahip. Belli aralıklarla Wolverine karakterine geri dönüyor olmanız hoşunuza gidiyor mu?
Wolverine’ı karmaşık olduğu için seviyorum. Sanırım onu herkesten iyi tanıyorum. Tabii karakterinin yeni macerasını anlattı. ki rolümün fiziksel yönü zorlu ama belki
de ragbi oynamaktan daha zorlu değildir onun için de zevk alıyorum. Kardeşlerimin arasında en küçük olan bendim ve uzun yıllar boyunca bunun acısını çektim. Bir çok küçük çocuk kendini Wolverine’la özdeşleştiriyor çünkü çizgi romanda diğer karakterlere göre boyu oldukça kısa. Pençelerini bırakırsak, en güçlü olan da değil. O sadece en cesur ve delikanlı olanı, bulaşılmaması gereken bir karakter.
sahneleri kadar önemliydi. Bana ilk referans olarak Clint Eastwood’u ve Western filmlerini vermişti. James, çok geniş bir vizyona sahip harika bir yönetmen. Bir Avustralyalı olarak filmi ülkenizde çekmek sizin kararınız mıydı?
Dış mekanların büyük bir çoğunluğu Japonya’da çekildi, stüdyo bölümleri ise Avustralya’da çekildi. Yapım şirketi belli Filmin yönetmeni James Mangold’a bir bütçeyi aşmak istemiyordu. Atlanta, Wolverine’ın son bölümü için kimleri Vancouver, Boston ve Sydney gibi bir çok referans aldığı sorulduğunda Eastwood, şehir başvuruda bulundu. İlk Wolverine’dan Inagaki, Miike ve Ozu gibi isimler say- beri hiç bir Hollywood projesi Sydney’de mıştı. Bu referanslar filmi nasıl etkilemiş çekilmemişti. Sanırım Avustralyalı kurumlar bu projenin kendileri için önemli olduğunu olabilir? anladılar ve çok sağlam bir teklifle geldiler. James, Samuray ve Yakuza filmlerine Sydney’in diğer bir avantajı, yüksek oranda gönderme yapmanın önemli olduğunu Asyalı göçmenlerin olmasıydı, tek sorun ise düşünüyordu. Bu filmlerde önemli dövüş büyük çoğunluğunun Japon olmamasıydı. sahnelerinden önce hakim olan sessizliği Bir sahnede 200 figürana ihtiyacımız vardı, ve sükuneti ne kadar sevdiğini biliyordum. sanırım o gün Sydney’in bütün Japon azınlıOnun için bu sahneler neredeyse aksiyon ğını bir araya getirmiş olduk. n
05.
<<
HOLLYWOOD’UN KIYAMET MERAKI
2013, beyaz perdede apokaliptik bir
filozof ve sosyolog Peter Szendy bir
21 Aralık 2012 tarihi için Mayaların öngördüğü, dünya çapında ses getiren kıyamet günü Hollywood senaristlerinin yaratıcılıklarını tetiklemiş olacak ki, 2013 sinema yılı bol apokaliptik filmlerle başladı. M.Night Shymalayan’ın filmi After Earth, kıyamet gününden 100 yıl sonra dünyaya geri dönen Will Smith ve oğlunu konu alırken; zombilerin ve salgın halinde yayılan virüslerin arasında bize “en azından Brad Pitt’imiz orada” dedirten World War Z ve okyanusun derinliklerinden gelerek dünyayı tehdit eden yaratıkları konu alan Pacific Rim, felaket senaryolarına çeşitlilik getirdi. Son olarak da kıyamet gününü bir parodiye uyarlamayı akıl eden ve en azından bol bol güleceğimiz This is the End’i izleme fırsatı bulacağız.
kaç ipucu veriyor.
Daha fazlasını görmek için çok da uzağa
yıl olacağa benziyor. Senenin daha ancak yarısına gelmişken World War Z, After Earth ya da Pacific Rim gibi filmler izleyicilere farklı kıyamet senaryoları sundu bile. Hollywood’un “Kıyamet günü” merakını anlayabilmemiz için
gitmeye gerek yok. Yakın sinema tarihi hafızamızı fazla zorlamadan bulabileceğimiz “Kıyamet günü” filmleriyle dolu. Meteorun konu alındığı Deep Impact, suların yükseldiği The Day After Tomorrow, “Dış Güçler”in doğrudan Amerika’yı ve Beyaz Saray’ı hedef aldığı Independance Day veya daha geçen sene vizyona giren 2012 akla ilk gelenler. Tarihin en önemli filmlerinden Apocalypse Now bile hiç bu kadar apokaliptik olmamıştı. Peki nereden geliyor Amerikalıların bu felaket merakı? Neden en ucuz prodüksyondan en pahalısına, parodisinden en sanatsalına (Lars Von Trier’in Melancholia’sı) kadar herkes gidip gelip aynı konuya geri dönüyor? Bu soruların cevabını filozof Peter Szendy Apocalypse Cinema adlı kitabında açıklamaya çalışıyor. GQ dergisi Szendy’ye Hollywood’un kıyamet merakıyla ilgili bir kaç soru sordu. World War Z, After Earth, Pacific Rim ve This Is the End… Kıyamet gününün bu kadar sık işlenmesini neye yoruyorsunuz? Bu biraz dinden kaynaklanan bir şey. Filozof
Gilles Deleuze, Hıristiyanlık’taki “kıyamet günü”nü büyük bir “şölen”, büyük bir “gösteri” olarak görüyordu. Bunu hiç bir provokasyona ya da ironiye kapılmadan söylüyordu. Aziz Jean’ın anlattığı Kıyamet günü zaten bir film senaryosu gibi. Sinema izleyicisine hitap edecek, tam bir box-office filmi aslında. Bu senaryo bizi 2000 yıldır meşgul ediyor. Eskiden ruhani güçlerin dünyanın sonunu getireceğine inanırken, bugün artık bilimsel olarak da bunun mümkün olduğunu bilmek hayal gücümüzü besliyor. Belki de bir gün, filmlerdeki gibi dünyamızı terk etmek zorunda kalacağız. Amerikan tarihinde ya da Amerikalıların bilinç altında neler oldu da bu kadar
tsunamileri, son olarak da Oklahoma’daki dev hortumları görünce neredeyse rollerin tersine döndüğünü düşünür oluyoruz. Toplumsal bilinç altından bahsedecek olur- Neredeyse gerçek hayatta yaşananlar bilim sak, Amerikan toplumunun yatağının altına kurguyu geçmeye başladı… sakladığı bir yığın travma var. Kölelikten, Kızılderililerin soykırımına, yakın tarihte Bu değişimi ben de gözlemledim, sinema yaşananan savaşlardan, kapitalizmin bir artık neredeyse gerçek hayatta olacaklakenara ittiklerine kadar bir çok unsur var. rın bir habercisi gibi oldu. Geçtiğimiz Intikam alan zombileri veya yaşayan ölüleri ay Rusya’da çekilen meteor görüntülerini konu alan post-apokaliptik filmler de bastırıl- görünce kendimi Deep Impact filminde mış bu duygulara gönderme yapıyor. World zannettim. Filmlerde gördüklerimizin bizi War Z’de, askerlerin bir ceset yığınına çevir- hissizleştirdiğini ya da felaketlere alıştırdiği zombiler, Batı’nın evvelden beri yaşadığı dığını düşünmemek lazım. Sinema artık istila edilme ve yok olma korkusunu ortaya hayatımızın bir parçası. Beyaz perdede gördüklerimizle, gerçek hayatta gördüklerimiz koyuyor. arasında çok ince bir çizgi var ve herşey 11 Eylül’ü, Endonezya’daki ve Japonya’daki kolaylıkla birbirine karışabiliyor. n korkunç “felaket” senaryolarına merak duyuyorlar?
06.
<<
PARİS’TE 14 TEMMUZ ÇILGINLIĞI
Fransa’nın Milli bayramı sayılan ve 1789’daki halk devriminin kutlandığı 14 Temmuz günü Paris, her sene olduğu gibi bu sene de yine göz kamaştırıcı bir havai fişek gösterisine sahne oldu. Paris’te her yıl Eiffel kulesinde toplanan yüz binler bu sene de evlerine tatmin olmuş bir şekilde dönmüşlerdir herhalde. Ünlü sanatçıların verdikleri konserlin ardından kutlamalar, havai fişeklerin ve ışıkların kullanıldığı 40 dakikalık dev bir görsel şölenle son 18
buluyor. Albümlük kareleri sizin için bir araya getirdik.
19
20
Haftaya görüşürüz:)
21 // TMMZ’13