UNIVERZETE 76

Page 1

/76

e t e z r ive

端n

zete


Sayı: 76 / 2014 Genel Yayın Yönetmenleri Demet Açıkgöz Yazı İşleri Oğuzhan Karakaş, İrem Topçuoğlu Yazılar Yusuf Gökberk Ertunç, Pelin Öksüz, Cenk Bonfil, Mert Ofluoğlu, Buse Kayacan, Duygu Taneri Arka Kapak: Demet Açıkgöz

#OCCUPYCENTRAL

Ön Kapak: Yağmur Yılan Teşekkür Sarper Durmuş Halil Nalçaoğlu Aylin Dağsalgüler Tasarım Erdal Özbek

DANSIN TARİHİNE HİÇ GÖZ ATMAK İSTEMİŞ MİYDİN?

TELEVİZYON DİZİLERİNDE YENİ SEZON

ŞİMDİ REKLAMLAR

SERGİ’LESEK Mİ?

İletişim Fakültesi Öğrencileri tarafından hazırlanmaktadır. Üniverzete’yi Takip Edin: Twitter: http://goo.gl/4WDwpo

Facebook: http://goo.gl/jx7hxb

/ifbilgi

@ifbilgi


/

v i 端n

e t e z er


4

#OccupyCentral Hong Kong demokratik seçimler için sokaklarda! / İrem Topçuoğlu Gaz bombaları, barikatlar ve haklarını arayan insanlar. Bize hiç de yabancı olmayan bu durum bu sefer Hong Kong’da gerçekleşiyor. 2017 yılında yapılacak seçimlerde demokratik bir sürecin olmasını isteyen halk, Çin hükümeti’nin 31 Ağustos’ta açıkladığı karar sonrası protestolara başladı. 31 Ağustos’ta açıklanan bu karara göre 2017’de

yapılacak seçimlerde sadece Çin hükümeti’nin onayladığı adaylar olabilecek. Seçimlerde demokratik bir sisteme geçilmesini isteyen halk bu karar sonrasında tepkilerini sokaklarda ve meydanlarda gösteriyorlar. 22 Eylül’de öğrenci grupları bir hafta sürecek dersleri boykot ederek sokakta


5 ve gaz bombaları ile öğrencilere karşılık verdi. Beklenenin tersine grup tamamiyle dağılmadı ve polisinin eylemcilere olan davranışlarını gören binlerce kişi de onlara destek olmak için meydanda onlara katıldı. CNN’e konuşan Çin’den turist olarak Hong Kong’a gelen 24 yaşındaki Liujing şunları söyledi: “Protestoları destekliyorum çünkü ben büyürken Hong Kong’a hayranlıkla bakardık. Eğer Hong Kong Çin gibi olursa bu çok üzücü olur.” “Eğer böyle bir şey Çin’de gerçekleşseydi sansür dolayısıyla bizlerin haberi olmazdı. Protestolar ise iki saat içinde zorla bitirilirdi.” Hong Kong’daki eylemlerin büyümesiyle Çin’de internetteki sansür etkisini gösterdi. Instagram’a erişim kesildi, hali hazırda engelli olan twitter’ın yerini alan Webio’da bazı paylaşımlar silindi, Hong Kong polisi, biber gazı, şemsiye devrimi de sansürlenen ifadeler arasında. tepkilerini gösterecekleri eylemlere başladılar. Cuma günü bazı eylemcilerin devlet binasına girmeye çalışmasıyla polisin müdahalesi arttı. Hong Kong’da demokratik seçimlerin olmasını savunan Occupy Central with Love and Peace (merkezi barış ve sevgi ile işgal et) adlı grubu 31 Ağustos’ta karar kesinleşmeden önce de bu konuda eylemlerini sürdürüyordu. 22 Eylül’de başlayan eylemlerin etkisinin artmasıyla onlar da bu protestoya dahil oldular. 28 Eylül pazar günü polis oldukça kalabalıklaşan grupların dağılmasını istedi

1997’de Büyük Britanya Hong Kong’u kolonileri arasında çıkartarak Çin’e bağlı bıraktı. Bu bağlılık Çin anayasasında (the Basic Law) 50 yıl süre ile Hong Kong’un “bir ülke, iki sistem” ile yürütüleceği kanunen belirtildi. Hong Kong savunma ve dış ilişkiler dışınca çoğu yönüyle Çin’den bağımsız. Hukuk sistemi Büyük Britanya’nın kolonisi oldukları dönemle aynı, ekonomi alanında kendi para birimi var ve kapitalist bir sisteme sahip. Önceki yıllarda Çin, 2017 seçimlerinde Hong Kong’un en yüksek pozisyonu olan the Chief Executive pozisyonu için müdahale olmayacağını söylemişti.


6

Hong Kong’da 2012’deki bir önceki seçimlerde the Chief Executive 1,200 kişinin oluşturduğu seçim komitesi ve sonrasında Çin hükümeti’nin onayıyla belirlenmişti. Meydanda sayısı binleri aşan eylemciler şu an 2012’den bu yana Hong Kong yönetiminin başında olan CY Leung’ın istifa etmesini ve ardından demokratik bir seçim ile Hong Kong yönetiminin halkın elinde olmasını istiyor. Protesto Occupy Central adını eylemlerin gerçekleşiği bölgenin Hong Kong’un finansal bölgesinin merkezinde olmasında alıyor. Halkın toplandığı alanlarda polis çekildikten ve ortalık sakinleştiğinde insanlar çevredeki çöpleri toplamaya, alanlara yiyecek getirerek paylaşmaya başladı. Hatta protestoların süresince evlenen bir çift de oldu. Biber gazlarına karşı gözlük, maske ve yağmurluk dışında kullanılan şemsiyeler ise Occupy Central’in sembolü olarak

kabul edildi ve bu olayların Umbrella Revolution (Şemsiye Devrimi) olarak da tanınmasını sağladı. 1 Ekim Çarşamba Çin Halk Cumhiriyeti’nin kuruluşunun kutlandığı gün, Occupy Central grubu demokratik bir seçimi desteklemek için daha fazla katılımcıyı Çarşamba günü gerçekleşecek eylemine çağırıyor.


7


8

Dansın tarihine hiç göz atmak istemiş miydin?

• İrem Bayer Dansla uğraşıyoruz, dans etmeyi seviyoruz hatta çoğumuz kabul edelim ki özellikle bir Türk olarak kapı gıcırtısına bile oynuyoruz. Bunlar iyi hoşta insanları dans etmeye iten dürtü ne peki ? Bu soruya şöyle yanıt verelim; yıllardır bilim adamları bu sorunun yanıtını arıyor. İngiltere’deki Manchester Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi Neil Tedd bu dürtünün biyolojik olduğunu

ileri sürüyor. Neil Tedd “Müziğin gücü arttıkça, kişinin dans etme isteği de artıyor” diyor. Sonuç olarak yüksek sesli müzik insanın dengesini etkiliyor ve onu dansa itiyor. Şimdi gelelim dansın ana tarihçesine… Dansın tarihçesi nedir, ne değildir bi öğrenelim bence. Dansın tarih öncesine dayandığını biliyor muydunuz ? Köken olarak dans, insanın günlük yaşamındaki belli başlı hareketlerin ve mimiklerin tekrarından doğmuştur. Aslında fiziksel


9

veya ruhsal olarak durumun bedene yansımasıyla fiziksel ifade olarak adlandırdığımız pek çok hareket dans etme eyleminin bir parçasıdır o zaman dansı bir beden edebiyatı olarak düşünmemiz mümkün. Dansın en önemli öğesi olan ritim her seferinde aynı hareketleri yapmaya hem de hareketlerin hafızada kalmasını sağlar. Sözün yazıya dökülmesinden çok önce insanları bir arada tutan, ritüelleri

ve gelenekleri yaşatan, bunları da kuşaktan kuşağa aktaran tek araç danstı. Belki kulağa çok garip gelecek ama yerleşik toplum düzeninde dans ilk defa Eski Mısır’da görülmüştür. Daha tuhafı ise Eski Yunan’da dans, kişinin bedensel sağlığını ve eğitimini olumlu yönde etkileyip, Yunanlı dansçıların veba salgınıyla savaşan halkı neşelendirmek amacıyla Roma İmparatorluğu’na davet edilmesi üzerine Roma bu şekilde dansla tanıştı. Anadolu Coğrafyasında dans dersek eğer,


10

ilk aklımıza gelecek olan çıkış noktasının halk dansları olduğunu bilmekte fayda var. Anadolu halk danslarının kökeni, eski medeniyetlerin oyunlarına ve ritüellerine dayanır hatta mitolojide neolitik dönemden kalan mağara resimlerinde dansın izlerine rastlamak mümkün. Bunun devamında İslamiyet’in yayılışı da Anadolu halk danslarını etkilemiştir hatta bunun sonucunda oryantal oluşmuştur. Batı kültüründe modern dans kavramı ortaya çıkarken Osmanlı’da oryantal etki sürülmüştür. Cumhuriyet döneminde ise Anadolu folkloru figürlerinin yeniden derlenmesi üzerine çalışmalar yapılmıştır. 1980 ve sonrasında ise Anadolu halk danslarının “dans” olarak değil, oyun olarak görülmesi salon danslarının da kent soylular tarafından icra edilmesi, sanat kavramı içerisinde dansa bakış açısının ideolojik hareketten uzak kalmasını sağladı. Daha sonrasında ise medya sektöründeki hızlı büyümeyle birlikte dans tüketim çarkının içinde kullanılan bir eğlence unsuru olarak görüldü. Dans etmek, batılı, elit, modern insan olmanın dans etmemek ise demode olmanın göstergesiydi. Halk oyunları ise bu durumun tamamen dışındaydı. Dansın günümüzde ki varlığına göz

atacak olursak… Artık büyük şehirlerin hangi ana caddesine çıkarsanız çıkın mutlaka bir dans kursuyla karşılaşmanız mümkün. Derste adımları, duruşu, pozları öğrenirsiniz. Amaç kısa sürede bir dans gecesinde kendinizi göstermektir aslında. Diyelim ki siz dans alanında bir başlangıç yapmak istiyorsunuz ya da bunu daha ileri standartlara taşımak istiyorsunuz. Peki bu durumda ne yapmalısınız ? Tabi ki aklınıza direk gelen fikir en iyisinden bir dans okulu bulmak. Dans okulu dendiğinde akla birbirinden fazla seçenek gelir. Eğer yaşamın stresinden, monotonluğundan kurtulmak; keyifli dakikalar geçirip, hem de sıkı bir vücuda kavuşmak istiyorsanız, dans kursları önerilerimi bir kenara not edin derim: Depo Dance – Beyoğlu Dansorium - Mecidiyeköy Yıldız Dans Akademi - Kadıköy Tolga Han Dans - Mecidiyeköy İstanbul Dans – Altunizade, Bahçeşehir, Beylikdüzü, Cihangir Tan Sağtürk – Teşvikiye, Altunizade, Yeşilyurt, Çekmeköy, Bahçeşehir, Göktürk, Bağdat Caddesi, Ataşehir, Zekeriyaköy DANS ÇEŞİTLERİNİ HİÇ MERAK ETMİŞ MİYDİN ? VALS: 19.yy başlarında Avusturya ve Almanya’da gelişim göstermiştir. Avusturya’da ‘Londler’ adını alarak çok popüler olmuştur. Kısa sürede geniş kitlelere ulaşmış ve baloların vazgeçilmezi olmuştur. Günümüzde “Viyana Valsi” ve “Modern Vals” olarak ikiye ayrılır. TANGO: Buones Aires, Arjantin ve Montevideo, Uruguay kökenli dans türüdür. Tangoda insan kendi ses vurgusunu,


11 ritmini dinleme şansı bulur, öyle ki; Tangoyla kişi, aşkı, hüznü, heyecanı, tutkuyu, iktidarı, bir olmayı, neşeyi iliklerinin sonuna kadar hisseder. Öyleyse tango, dans yeteneğine sahip olanların değil, herkesin dansıdır. ÇARLİSTON: 1920’lerde son derece sık çalınan danstır. Tek başına veya toplu halde yapılabilir. Temel ayak figürü, ayak uçlarının içe, topukların dışa döndürülerek atılmasından oluşur. CHACHA: Küba danslarının bir diğer üyesidir. Aynı zamanda Latin–Amerikan danslarının en popüler olanıdır. Coşkun müziğiyle herkese hitap eder. SWİNG: 1920’lerde başlayıp, 40’lara kadar etkisini sürdürmüştür. Bu dönem aynı zamanda caz orkestralarının “altın çağı”dır. ROCK’N ROLL: Anlamı “sallan ve yuvarlan” olan Rock’n Roll 1950’lerde gençler arasında popülerlik kazanmıştır. En bilindik hareketi, erkeğin kadını havaya atıp

tekrar yakalamasıdır. Akrobatik hareketler yaygındır. BREAK DANCE: Adını, Hip-Hop müziğini temeli olan breakbeat’ten almıştır. En bilindik hareketi kafanın üstünde dönülmesidir. Bu zor hareketler, gençlerin kendi bedenlerinin üzerindeki hakimiyetinin simgesidir. SAMBA: Samba müziği ve dansı Brezilya’da yayılmıştır. Kökeni Afrikalı kölelere dayanır. Kadın ve erkek beraber ama birbirine dokunmadan dans ederler. Ayak hareketlerinin yanında kalça hareketleri ve kıvrılan omuzlar bütün vücudu harekete geçirir. MAZURKA: Mazurya iline ait bir çeşit Leh halk dansı ve müziğidir. Ezgileri, romantik çağda tüm Avrupa müziğini etkilemiştir. Polonya sarayında benimsenmesine rağmen bir köylü dansı olarak kalmıştır. Elliden fazla değişik dans adımı vardır. TWİST: 1960’lar öncesi popüler olan


12 daha sonra yerini dans mı yoksa jimnastik mi tartışması yaratan “twist” e bırakmıştır. ORYANTAL: Doğa olaylarını beden hareketleriyle sembolize etmektir. Oryantalin ilk tohumları milattan önceye dayanır. SALSA: Karayip kökenli olup önceleri yalnızca Güney/Orta Amerika’da yaygın olup daha sonra yeryüzünün her köşesinde sevilir hale gelmiştir. Birkaç müzik türünün karışımından meydana gelmiştir. BACHATA: Dominik kökenli olup, yerli dilinde “acılı aşk şarkısı” anlamına gelir. Temel enstrümanı gitardır. RUMBA: Ritmi ve romantik müziği dansı çekici hale getirir. Dansın kendisi, tutkusuyla partnerini ritmin yoğunluğuyla baştan çıkarmaya çalışan aşığın gücünü simgeler. BALE: Bale, müzik ve dekor sanatlarının ileri standartlarla birleştirilerek kullanıldığı tiyatro olarak tanımlanabilir. Asıl adını İtalyancadan gelen “baletto”dan alır. Özellikle küçük kızların düşlerini süsleyen zarif bir danstır. Balede enstrüman vücuttur. Eğitimi be kadar zor ve uzun olsa da duyguların, estetiğin ve tutkuların düşsel bir dışavurumudur. FLAMENKO: Flamenko’nun özü şarkıdır. Çoğunlukla gitar ve doğaçlama dans şarkıya eşlik eder. SİRTAKİ: Günümüz Yunan kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Kara sevdanın, çaresizliğin aynı zamanda aşkın ve coşkunun dansıdır. TAP DANS: 19.yy başlarında ABD ‘ de ortaya çıkmıştır. Dansçılar, bu dansa özel ayakkabılar giyerler. Ayakkabının ucunda ve topuğunda ses çıkarması için metal bir parça vardır. Dans adını yere vurma sırasında ortaya çıkan “tap” sesinden alır.


13


14

Televizyon Dizilerinde Yeni sezon Yeni bir sezon daha başlıyor... Çaylar demlensin, sehpalar ayakların altına çekilsin! İşte yeni dizilerden seçmeler... Tabii eğer siz bu yazıyı okuyana kadar yayından kaldırılmazlarsa! / Mert Ofluoğlu Bana Artık Hicran De! Neden izlemeli: Ekranda uzun zamandır böylesine lezzetli bir kurgu görmemiştik. Üstelik karakterler de hayli ilgi çekici niteliklere sahip. Mesela Aslı Enver’in canlandırdığı Hicran, babasıyla birlikte vitray yapan bir kız. Yani sıradan bir “sessiz sakin/kendi halindeki fakir kız” değil. Onu gerçekçi kılan bir kişilik analizi var. Enver rolünün duruluğunu, gerçekliğini çok güzel yansıtıyor. Hani başka bir oyuncu bu rolü canlandıramazdı gibi. Merhamet dizisiyle tanıdığımız Elif Ceren Balıkçı ile çok sahici bir ana-kız

olmuşlar. Dizinin jön kadrosu da hayli iddialı: Buğra Gülsoy ve Alican Yücesoy. Bir de ilk bölümdeki araba kazası sahnesini, o sahiden de “Hollywood’u aratmayan” sahneyi gördükten sonra diziyi gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. İzlemesen de olur: Merhamet’te Narin’in küçüklüğünü canlandıran Elif Ceren Balıkçı ve sürekli olarak yapılan flashback’ler akıllara Merhamet’i getiriyor. En azından anımsatıyor. Bu nedenle özgünlük noktasında biraz şüpheye düşüyor izleyiciyi.


15 Sil Baştan Neden izlemeli: Dizinin konusu ilginç. Tanınan, bilinen, ünlü sekiz ismin okuldan rüşvetle mezun olduğu açığa çıkar ve tekrar okumaları için okula geri dönmek zorunda kalırlar. Emre Kınay gibi başarılı bir oyuncu ve kızların sevgilisi Murat Dalkılıç’ın bu dizide yer alması diziyi izlemek için sebep olarak gösterilebilir. Umutsuz Ev Kadınları’nda Kudret’e hayat veren Cenk Ertan’ın eğlenceli ve sahici oyunculuğunu da es geçmemek lazım. İzlemesen de olur: Sergen Yalçın’dan, Murat Dalkılıç’tan, Dilara Gönder’den oyuncu mu olur! Hatta Dilara Gönder’den olmadığını daha önce “Nee Diyosun” adlı dizide görmüştük. Sergen Yalçın ne alaka peki? Eğer o da oyuncu olarak bir dizide yer alabiliyorsa ben, sen, karşı komşu, karşı komşunun eltisi ve karşı komşunun eltisinin kaynı da pekala oyuncu olabilir. Diziyi kapatıp bir oyunculuk kursuna gidelim biz iyisi mi… Benim Adım Gültepe Neden izlemeli: Ayça Bingöl ve Muhteşem Yüzyıl’ın Cihangir’i olarak

tanıyıp sevdiğimiz Tolga Sarıtaş için izlenebilir. İzlemesen de olur: “Kanal D’nin yaptığı her dizi tutar” sisteminin çöktüğünün kanıtı olan bir dizi daha... Halbuki eskiden Öyle Bir Geçer Zaman Ki salının, Yaprak Dökümü çarşambanın ve Aşk-ı Memnu da perşembenin dizileriydi, öyle değil mi? Benim Adım Gültepe olmamış. Hem de hiç olmamış. Dizide o kadar çok yan karakter var ki, zaman zaman ana karakterlerden rol çalıyorlar ve bu da kafaları karıştırıyor. “Kim kimdi?” oluyorsunuz, “Şununla onun arasındaki bağlantı ne?” diye soruyorsunuz. Sanki birkaç farklı dizinin alelacele birleştirilmiş kolajı gibi geliyor Benim Adım Gültepe. Ayrıca niçin her dizide illa bir “ben/sen” olup bir “ad takma” olayı var: Bana Artık Hicran De, Benim Adım Gültepe. Hem de bunlar aynı kanalın dizileri... Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de de birlikte oynayan Ayça Bingöl ve Mete Horozoğlu’nun ise yeniden, hem de yine “nostaljik” bir projede yer araya gelmesi de pek güzel olmamış. Yol yakınken başka bir diziye sarın siz...


16

Şimdi Reklamlar Geri geldik! / Demet Açıkgöz Yapraklar sararıyor, daha geçen gün havuz başında bronzlaşıyorduk. Kendimi Nil’in klibinde farkedilemeyen Murat Boz gibi hissediyorum… Yazın nefes alalım, televizyon izlemeyelim, aman beynimizi rahatlatalım diye biraz ara verdiğimiz “Şimdi Reklamlar” sonbaharla birlikte geri dönüyor. Hem öyle ki; Eylül bile geride kaldı. Güzel çocuklar. Koton’un reklamları çok konuşuldu ve konuşulmaya da devam ediyor. Reklamda çocuk kullanımından rahatsız oluşumuz çok yeni olmasa da; bu denli bir reklamı görüşümüz yeni oldu. Gerçi kimse kimseyi suçlamasın, yıllardır Hollywood yıldızlarının çocuklarının giyinişlerine ve tavırlarına bakıp “ah ne kadar da güzeller” diye bıdı bıdı konuşmalarımız çok uzak değil. Reklamda var olduğunu hissettiğimiz, doğru da hissettiğimiz “küçük kadınlar ve

erkekler” kavramı hakkında ben de yumuşak yorumlar, gülümseyen yalancı sözler söyleyemeyeceğim. Lakin bu ekranda dönmeye başladığında bir o kadar nefret ettiğimiz reklam, bir yandan da çocuklarımızın olmasını istediğimiz bir örneğe dönüşüyor. Teknolojinin gelişmesi, miniklerin her şeyden hemen ve hemen her şeyden haberdar olmaları da bunun destekçisi. “Genç” olarak adlandırılmamıza rağmen biz 9 - 10 yaşındayken hangimiz kendi kombinini yapıp annesinin gösterdiğine itiraz ediyordu ki? Bu nesil böyle kabul edelim. Bunu geçiyorum, reklamda çocuk kulanımına zaten fazlasıyla karşı olan bir insan olarak, bunun elle tutulur bir yanı yok. Ben sadece reklamları izleyip eleştiren iki yüzlü insanlardan haz etmediğimi anlatmaya çalışıyorum. Zaten o reklamlarda oynamak için ajanslara giden, çocukları üzerinden para kazanan bunları “çocuğunun geleceği” için yaptığını söyleyen ailelere de diyeceğim yok. Bunun çocuk işçiden


17

farkı da yok. Ama siz o reklamda gördüğünüz çocuklara sahip olmak isterken bir yandan da bunu kötüleyip melek gibi görünemezsiniz. Buyrunuz: http://youtu.be/6kYuxqnybz0 Neden Ikea, neden? Oysa bir gönülden bağlılık, o koltuk herkeste varsa ondan alma arzusu, yok ekmek sepeti mi o derken, senin yaptığın reklama bak! Yeni kurulacak evlerimiz varken, alışveriş arzumuzu içimizden söktün aldın! Zıt kutupları IKEA çatısı altında topladığını göstermek için bunu mu buldun yani? Torun’la büyükannenin beraber gidemediği rock konseri mi senin olayın? Opera mı? Ah be Ikea! oysa sen geceyi mağazanda geçirmek isteyen binlerce insan içincen şanslı çiftlere bu hakkı veren bir kuruluştun. Sen en yaratıcı bannerların sahibi, sen herkesin evinin güzel olabileceğini kanıtlayan bir markaydın… Türkiye’de bu kadar düşmek güzel olmadı. Son bir şey soracağım, ajansından emin misin? http://youtu.be/oXJJ7vyc-W8 http://youtu.be/UNI_bbb5NLA

Ne bulamadın mı? Sahibinden.com’un konuşulmaya başlayan reklamlarını görmüşsünüzdür. Kahkaha atarak izlediğim reklam sersinin ilki “Ankara’da leb-i derya ev mi arıyorsunuz?” gerçekten çok yaratıcı ve eğlenceli. Gerçi ardından gelen “3 teker 4 çeker araba mı arıyorsun?” birazcık ucundan zorlama gibi ama olsun. Fikir ve işleniş gerçekten çok eğlenceli. Uzun zamandır oturup izleyip güldüğüm reklamlardan oldu. Baya da bir paylaşılıyor. Akla takılan soru ise acaba sevdiğimiz bey’e de sahibinden.com’dan ulaşabiliyor muyuz? Ulaşamıyorsak seçenekleri değerlendirebiliyor muyuz, sevgili yetkili böyle bir kategoriniz bulunuyor mu? http://youtu.be/26oR44lYzyM

Caps’i daha güzeldi. Biz de bu capsler ne zaman televizyonda yer bulacak diye bekliyorduk. İlber Ortaylı’nın Findeks.com’un yüzü olmasıyla birlikte bir internet fenomeni haline gelmiş Ortaylı capslerini televizyonda görmeye başladık. Kredi notunu bilmeyenleri kendi üslubuyla “ezikleyen” Ortaylı hocamız yüzümüzde tebessüm bırakıyor ama bu reklamların kalitesinden değil, kendi sempatikliğinden. Kısacası, Findeks reklamları piksell piksel olmuş İlber Ortaylı fotoğrafı altındaki kırmızı şerit kadar güldürmedi. Olduramadın Findeks… http://youtu.be/0P6V4R0jMYY http://youtu.be/Pmatx2a33AI


18

Sergi’lesek mi? Mükemmel bir sergi turuna hazır olun / Duygu Taneri olan ve hayatımızdaki çoğu şeyin konu alındığı reklamlar bu sefer ilginç bir serginin konusu olarak karşımıza çıkıyor. Çok sayıda sanatçının çalışmalarıyla modern insanın reklamlar karşısındaki durumunu ele alan sergi 18 Ekim’e kadar Galeri Apel’de.

Yüzyıllık Aşk Yüzyıllık Aşk: Türkiye’de Sinema ve Seyirci İlişkisi, Türk sinemasının mirasını korumak için atılan ve açılacak olan Sinema Arşiv Müzesi’nin ilk adımı. Sergiyi 4 Ocak tarihine kadar İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz. You Are Here Çağdaş sanatın en önemli meselelerinden biri olan sanatın mekanla ilişkisine odaklanan sergi, izleyiciyi de işin içine dahil ederek daha önce görülmemiş bir sergi deneyimini, ikincil dolaşım araçlarını da kendine katarak sizlere yaşatma fırsatı sunuyor. Farklı bir deneyim yaşamak isteyenler için Alan İstanbul’da olan sergi 8 Kasım’a kadar açık. Bir Reklam Arası Tüketim toplumunun en önemli faktörlerinden biri

Narcissus Figüratif ve hipergerçekçi eserleriyle dikkat çeken genç sanatçı Rasim Aksan’ın ikinci kişisel sergisi, Narcissus’ları yaratan ve günümüzün popüler kavramlarından biri olan ‘Selfie’ yani ‘Özçekim’i farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Aksan’ın büyük tuval çalışmalarının ve detaylı kara kalem kağıt işlerinin yer aldığı sergi 18 Ekim’e kadar Galerist’te sizleri bekliyor.


19 kültürel dönüşümleri İsmet İnönü ekseninde bizlere sunuyor. Sergi 11 Ekim’e kadar Galeri Işık Teşvikiye’de olacak. Çok Sesli: Türkiye’de görsel sanatlar ve müzik Osmanlı’nın son döneminden günümüze kadar süregelen; Türkiye’de görsel sanatlar, müzik ve ses arasındaki ilişkiyi araştırmayı ve bu alandaki güncel üretimlerden bir seçki sunmayı hedefleyen sergi, geçmişten bugüne görsel sanatların ses ve müzik ile kurduğu yakın bağı, her iki sanat dalı arasındaki etkileşimleri araştıran ve sanatçıların kişisel ve toplumsal süreçlerde müziğe duydukları özel ilgiyi yansıtıyor. Ülkemizde ilk kez görsel sanatlar ve müzik arasındaki etkileşimi aktaran bir seçki sunan sergi 27 Kasım’a kadar İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde.

Éternité Ölüm bazılarımız için rahatsız edici ve korkutan bir kavram olsa da bazılarımız için ilgi çekici. Engin Konuklu ölümü kendine göre Fransızca bir felsefe terimi olan öncesiz ve sonrasız anlamına gelen ‘éternité’ kavramıyla açıklıyor. İlk sergisiyle dikkatleri üzerine çeken sanatçının yeni sergisi 11 Ekim’e kadar Galeri X-İst’te ziyarete açık. Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü İnönü Vakfı tarafından Lozan Antlaşması’nın 90. yılı etkinlikleri kapsamında hazırlanan ‘Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü Sergisi Lozan’ın imzalanmasından Cumhuriyet’in ilanına, erken Cumhuriyet yıllarından, iç ve dış politikaya kadar çeşitli toplumsal, ekonomik ve

West Coast Visions Önemli çağdaş medya sanatçılarının eserlerinin yer alacağı sergide eserler yüksek ve eski teknolojiyi kullanan birçok önemli işlerden oluşuyor. SFMOMA’nın koleksiyonunda bulunan birçok eserini San Francisco, Kaliforniya’da bulunan enstitünün dışında görme imkânı sağlayan sergi 16 Kasım’a kadar açık olan sergi Borusan Contemporary | Perili Köşk’te sizleri bekliyor.


e t e z r e niv

ü

Fotoğraf: Demet Açıkgöz (Zararsız Haller)

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.