/83
e t e z r e v i n 端
zete
Sayı: 83 / 2014 Genel Yayın Yönetmenleri Demet Açıkgöz Yazı İşleri Oğuzhan Karakaş, İrem Topçuoğlu
BİZ TEK MİLLET MİYİZ?
Yazılar Hazal Zeynep Altunal, Mert Ofluoğlu, Demet Açıkgöz, Özge Yılancı, Alp Kargören, Elif Tavkul, Oğuzhan Karakaş Ön Kapak: Ben Giles Arka Kapak:
“SOUQ” POP-UP BAZAAR
KARDEŞ KNOWLES FARKINI KOYDU
AMA BİZİ KAYBEDEMEDİNİZ!
ŞİMDİ REKLAMLAR
OYUN MU DEDİNİZ?
ADI ÜSTÜNDE PLAYLİST
Demet Açıkgöz Teşekkür Sarper Durmuş, Halil Nalçaoğlu Aylin Dağsalgüler Tasarım Erdal Özbek
İletişim Fakültesi Öğrencileri tarafından hazırlanmaktadır. Üniverzete’yi Takip Edin: Twitter: http://goo.gl/4WDwpo
Facebook: http://goo.gl/jx7hxb
/ifbilgi
@ifbilgi
/
v i 端n
e t e z er
4
5
Biz tek millet miyiz? Oğuzhan Karakaş
Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğuna millet deniyorsa eğer… Seküleri ve dindarıyla koca bir topluluk olarak biz Türkiyeliler artık bir millet değiliz. Hiçbir zaman olmadık belki de.
benim için. Onun davasını insaniyet namına güderim, ‘fetih’ tutkusu için değil. Farklılıklarımızla birarada yaşayacak hoşgörü ve toleransa sahip değiliz öte yandan. Birbirinin yaşam tarzını baskılamaya çalışan koca bir güruhuz. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri bu böyle.
Tarihimiz bir iken, geleceğimiz bir değil.
Devlet, ezanın nasıl okunacağından vatandaşın ne giyineceğine kadar birçok alanda ahkâm kesti. Sürgünler, isyanlar, idamlar oldu.
Bizim gözümüz Berlin’de, Paris’te, Londra’da iken, muhafazakârın gözü Şam’da, Bağdat’ta, Kudüs’te.
Muhafazakârlar kamusal alandan silindi. Cumhuriyet kendi makbul vatandaşını yarattı.
Kavgayı, dövüşü, fetihi değil; yaşamayı, eğlenmeyi, zevk almayı istiyoruz.
Şimdi bu gerçek tersyüz oluyor.
Aynı sözcükleri kullanırken aynı ‘dili’ konuşamayan insanlarız.
Mutlak bir inançla uğruna ölüme gideceğimiz bir ‘dava’mız yok. Filistin’de ölen gariban dünyada ölen herhangi bir masum sivilden farksız
Muhafazakârlar kamu otoritesini elinde bulunduruyor. Televizyon dizilerinden tutun yarışma programlarına kadar kadının görünürlüğüne müdahale edebilecek cüreti
6
bulabiliyor siyasal iktidar.
yetmezse dili uzanıyor.
Arada bir Beşiktaş İskelesinden inen mini etekli kadınları da dikizliyor.
Manevi olarak iki ayrı millet olduğumuzun resmidir Recep Tayyip Erdoğan…
Normal doğum mu olacak, sezaryen doğum mu, görüş bildiriyor.
Bir arada yaşama hoşgörüsünü barındıramayan iki ayrı milletiz. Birbirimizi toplumsal alandan silikleştirmeye, yok etmeye dayalı bir siyasal kültürümüz var. “Tek renk, tek çeşit” olsun istiyoruz.
“Kızlı erkekli” öğrenci evleri hakkında denetim yapılabileceğinin sinyalini veriyor. Liseler arasında ayrım yapıp İmamHatipleri övüp göklere çıkarıyor, teşvik ediyor.
Kasaba kültürüdür bu. Seküleri veya dindarı fark etmez.
Çok kızarsa eğer, gemileri yakıyor; Twitter ve YouTube’u kapatıyor.
Kendi geleneklerinin ve düşüncelerinin doğanın yasası olduğunu düşünenler ve buna uymayanları silmeye, yok etmeye çalışanlar barbardır. Eli ayağı düzgün, “light barbarlar” ise kendi gibi olmayanları kamusal alanda silikleştirmeye çabalar… Türkiye bunun bir ikinci aşamasından geçiyor.
Toplumsal yaşamın her alanına eli,
Daha nereye kadar böyle devam edecek?
Beğenmediği altyazıyı bir telefonla kaldırtıyor, kendisine dokunan haberi yapan muhabiri işinden attırıyor.
7
8
“Souq” Pop-up Bazaar Karaköy’de bir pazar yeri; Souq / Hazal Zeynep Altunal Souq, “suuk” diye okunan ve pazar yeri anlamına gelen Arapça bir sözcük, aynı zamanda bu ay 15-16 Kasım’da Karaköy Külah’ta yeniden kurulan her türlü ‘handmade’ ve ‘vintage” ürünün yer bulduğu çeşitli ve eğlenceli, ‘özelleştirilmiş’ bir pop-up pazar aslında. Ayda bir kez kurulan Souq, her ay değişen katılımcılarıyla, bünyesinde vintage tasarım mobilyalardan moda kitaplarına, el yapımı kulaklık aksesuarlarından plaklara, Ece Sükan, Stylists’ Corner gibi çeşitli marka ve tasarımcılara ait
vintage ürünlere kadar, Karaköy’ün geniş spektrumuna uygun şekilde çeşitlilikte ürün ve iş barındırdı. Bu ayki Souq’da neredeyse her şey el yapımı ya da vintage’dı, artisanal kahveleriyle Petra Coffee, geliriyle Koruncuk Vakfı’na katkıda bulunan rengarenk kulaklıkların yapımcısı Happy-Nes, Niyazı Erdoğan’ın markası Niyo çantalar ve daha onlarca el yapımı ürün standı vardı. Blank Mag’ın yaratıcısı Bahar Kongel’in “Flower up Your White Shirt” isimli, beyaz bir gömlekten çok tatlı işler çıkarabileceğiniz ve
9
yaparken de gerçekten eğlenebileceğiniz workshop’u ve 3Dörtgen’in üç boyutlu printerlarıyla ‘Kendi Aksesuarını Üret’ atölyesi, Atölye Yeti’nin defter dikimi workshop’u Blank Mag’ın fotoğraf sergisinin yanında cumartesi playlisti ve Analog Kültür’den seçtiği müzik ve plaklarıyla Kaan Düzarat da Souq’taydı.
10
11
Kardeş Knowles Farkını Koydu Solange Knowles ve Alan Ferguson mutluluğa pedal çeviriyorlar / Özge Yılancı
Beyoncé’nin kız kardeşi olmak bir lanet midir, değil midir gibi tartışmalara hiç girmeden Solange’ın muhteşem düğününden bahsedelim hemen. Geçtiğimiz bahar Jay Z ile girdiği “asansör kavgası”yla hakkında birçok haber okuduğumuz kardeş Knowles, bu sefer düğünüyle ve tercih ettiği tulum gelinlikle gündemde. Pinterest “indie” düğün fotoğraflarıyla dolup taşıyor! Kutlamalara davetliler beyazlar içinde katıldı, gelinin gölgede kalmak gibi bir korkusu olmadığı seçtiği birbirinden cüretkâr kıyafetlerden belliydi. Klasik tüllerden, dantellerden eser yoktu Solange’ın üzerinde. Sade, keskin kesimli, dekolteli tulumuyla farkını koymuş; geleneksel duvak yerine de omuzlarına pelerin kondurmuştu. Müzik videosu yönetmeni nişanlısı Alan Ferguson da beyaz bir seçmiş, ayakkabılarındaki altın rengi detaylarla gelinlin takılarını eşleştirmişti. Ne giysiler görmeye alıştığımız kodda, ne de düğün fotoğrafları… Düğün arabası yerine beyaz bisikletlerine atladı çift, mutluluğa pedal çevirdiler; “ay düğünler çok sıkıcı” diyenler bile arkalarından bakakaldı.
12
13
14
Ama Bizi Kaybedemediniz! “The Illusionists” verdiği sözü tutamamış olabilir zira bir an şapkadan tavşan çıkaracaklarını zannettik / Mert Ofluoğlu Zorlu Center PSM’de 13-16 Kasım tarihleri arasında sahnelenen “The Illusionists”in pazar günkü gösterimindeydim. Mademki “Dünyanın en iyi 7 sihirbazı” zahmet edip Türkiye’ye gelmişti, eh, bu görsel şovu kaçırmak olmazdı. Altı erkek ve bir kadından oluşan ekibimiz sahneye çıktılar. Ve şov başladı! Salona girerken hepimize üstünde “Do Not Open” yazılı bir zarf vermişlerdi. Bu zarfın içinde, üzerinde sihirbazların suratı olan dört kart vardı. Sahnedeki sihirbazın direktifleri doğrultusunda biz bu kartları ikiye ayırarak sekiz karta ulaştık. Sonra yine onun talimatlarına uyarak çırptık çırptık karıştırdık, bu arada
bir tanesini de cebimize koyduk. En son bir tanesini elimizde tutmak üzere diğerlerini havaya attık. Ve elimizde kalan parça ile cebimizdeki parça aynı fotoğrafın iki yarısıydı. (Gerçi benimkinde böyle olmadı ama sanırım bu benim hatam. Sihirbazı iyi dinlememişim!) En iyi şov Aaron Crow’un attığı okları hedefe on ikiden isabet ettirdiği şovdu. Hatta kapanışta yaptığı şovda bakın neler oldu: Crow gözlerini bağladı ve başının üstüne bir elma yerleştirdi. Sahnede de üç beş küçük duvardan oluşan bir düzenek vardı. Crow elindeki bir ipi çekerek duvarlardan birine bağlı olan zili titretti ve buna göre okunu yaydan fırlattı. Her şey göz açıp kapayıncaya
15 kadar oldu. Crow’un fırlattığı ok bu küçük duvarlardan seke seke onun başının üstündeki elmayı vurmayı başardı! Bu şov zaten seyirciler tarafından ayakta alkışlandı. James More’un şovu da ilgi çekiciydi. More’u bir “mızrak”ın üstüne yerleştirdiler ve mızrak More’u delip geçti. Sonra More tahmin edebileceğiniz gibi sağ salim ayağa kalktı. Kendisi, İngiltere’deki Yetenek Sizsiniz birincisi. Böyle
olduğunu duyunca bizim Aref geliyor hemen akla. Bazı sihirbazların sadece bir kez şov yapması ise tatlarını damağımızda bıraktı. Örneğin “The Manipulator” unvanlı Yu Ho Jin Kim’den sadece bir gösteri izleyebildik. İskambil kartlarıyla yaptığı şovu beş dakika sürdü ve sonra Yu Ho Jin Kim’i görebilene aşk olsun! Biz Bunu Daha Önce Görmüştük Bütün olarak değerlendirmek gerekirse şovda imkansıza tanık olduk mu olmadık mı tartışılır. Çünkü şovlar daha önce hiçbir yerde görmediğimiz şeyler değildi. İskambil kartları, sahneye çağrılan üç seyircinin seçtikleri kartın önceden sihirbazlarca çekilen videodakiyle aynı olması ve bunun projeksiyona yansıtılması, kutunun içine giren vücudun bölünmesi gibi klişe gösteriler de vardı. Zaten bunlar pek ilgi çekmedi, seyirci de çok fazla alkışlamadı. Oraya giden insan yüksek beklenti içinde gidiyor ve beklentisinin karşılanmadığını görünce de tepkisini dile getiriyor. Bu güzel bir şey. Çünkü biz bu tip hileleri Aref’te de izlemiştik. Hatta yakın zamanda biraz zorlasak bizler de yapabileceğiz! Şovun bütünündeki mistik havanın yer yer dağıldığı da oldu. Seyirciye yapılan espriler, arada bir yaptıkları balonlu çocuk oyunları, arka fonda çalan eğlenceli müzik gibi unsurlar oyunun karanlık ve gotik “sihir” atmosferini olumsuz etkiledi. Belki de böyle bir şovda “her an her şey olabilir” hissiyatından hiç ödün vermeseler, çok daha iyi olabilirdi. Ama benim aklımda en son şu düşünce vardı: “Bunlar da dünyanın en iyi sihirbazlarıysa!”
16
Şimdi Reklamlar İyiler ve kötüler haftası / Demet Açıkgöz Öyle çok uzun uzun konuşmayacağım… Matematikten de anlamam lakin; Şahane bulduğum + içimin ısındığı - nefret ettiğim = Hayat, diye bir formül yazdım kendi kendime. göstereceğim… Onun dışında bir adet nefret ettiğim iş var ki, hayattan soğumamıza sebep olur. Ben size diyeyim, böyle şey olmaz. Ayıp!
herkese haber verelim derken kendini aşmış. Banka ülkenin en büyük kanalı olan TV2’nin 24 saatlik tüm reklam kuşağının haklarını satın almış. O da yetmemiş bunun için 3000’i aşan video çekmiş, içlerinden 2,5 saatlik bir bölümü alarak reklam kuşağına paylaştırmış. Resmi verilere göre 24 saat müşteri hizmeti bilinirliği %35’den %75’e yükselmiş. Maşallah!
Arkadaş sizde ne kadar para var? DNB, 7/24 sizlere hizmet veriyoruz diye
http://youtu.be/HlPNdgRWO3Y
Don’t Google it! Elim ayağım titriyor, kendi evimizde, dört duvar arasında yaşadığımız bu hikayelerin hepsi bize tanıdık. Ondandır ki bu kadar etkiliyor bu reklamlar. İşte bi’ DDB Brüksel harikası. Şimdi bu öve öve bitiremediğim sistem şöyle işliyor. Google’da en çok aranan 100 belirtiyi satın alan DDB Brüksel, bu belirtilerden herhangi birini arattığınız taktirde sizi “Google’dan arama, güvenilir bir kaynağa danış” (Don’t Google it, check a reliable source) reklamını/mesajını çıkarıyor. Burasıda sizi hükümetin sağlık sitesine yönlendiriyor. İşte her şey bu kadar basit! Google hayatımızda olduğu için mutluyuz ama bizi hayatta tutmaya yetmeyebilir. http://vimeo.com/109120220 http://vimeo.com/110476768
17
Türkiye’nin en büyük sosyal ağı… Geçenlerde yayınlanmaya başlayan Tadım’ın yeni reklamı içgörüyü adeta 12’den vurmuş ve adını altın harflerle yazdırmış. İzlerken sıkılmadığımız, dikkatimizi çeken, gereksiz ünlü kullanımından yoksun, sıcak renkleri, güzel konularıyla adeta “aile reklamı” olmuş… Kendilerini, ajanslarını tebrik ediyorum. Ayh dur gideyim de çekirdek çitleyeyim… http://youtu.be/D1_9BhHaZuM
Hayır sen n’ yapıyorsun? İnşallah o kapıdan “Emrah koş arabanı çiziyorlar” diye içeri dalan çocuk bu reklam filmine azıcık parmağı değen tüm kreatifin rüyalarına girer, afişlerdeki orantısınız el boğazlarına yapışırda bize yaşattıkları acıyı hissederler. Arkadaşlar biz boşuna mı okuyoruz, biz böyle kötü reklam filmlerini izleyip sektörden soğutasınız diye mi okuyoruz?! Şu reklam kaldırılsın hayrına lokma döküp dağıtacağım sokaklarda… Reklamı şuraya bırakıyorum ama bence izlemeyin. http://youtu.be/Qi_oLr0gXMM
18
19
20
adı ÜStÜnde PlayliSt Gecelerden Efkar / Alp Kargören Geçtiğimiz haftalarda yeri geldi rahatladık, sakinleştik; yeri geldi coştuk, eğlendik... E biraz da efkarlanalım, her günümüz de dört dörtlük değil ya. Bu haftaki listemizi “Amaan ne gezmesi, ne eğlenmesi ben kafamı dinlemek istiyorum.” Diyenler için derledik. Şimdiden söyleyelim bu liste sizi derin düşüncülere sokabilir, birilerini hatırlatabilir, e biraz da üzebilir; kendinizi bu modda hissediyor iseniz bu playlist sizin için. Ps: Bu playlisti yanınızda bir büyük bulundurarak dinlemeniz önerilir. http://goo.gl/8JSzLA
21
e t e z r e v i n ü
Fotoğraf: Demet Açıkgöz (Zararsız Haller)
zete