/85
e t e z r e niv
端
zete
Sayı: 85 / 2014 Genel Yayın Yönetmenleri Demet Açıkgöz Yazı İşleri
1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ
İrem Topçuoğlu Yazılar Filiz Kip, Hazal Zeynep Altunal, Tuğçe Kılınç, Elif Tavkul, Alp Tunçer, Günseli Naz Ferel, İrem Topçuoğlu Arka Kapak:
YERİMİZ DE YOK, SABRIMIZ DA!
YILIN SON FESTİVAL FİLMİ
TÜRKİYE’NİN İLK VEGAN BESLENME TABLOSU YAYINLANDI!
SONIC HIGHWAYS
SÖZSÜZ DOĞAÇLAMA OYUN BLAM!
KAYBOLAN KİTAPÇILAR
Demet Açıkgöz Teşekkür Sarper Durmuş, Halil Nalçaoğlu Aylin Dağsalgüler Tasarım Erdal Özbek
İletişim Fakültesi Öğrencileri tarafından hazırlanmaktadır. Üniverzete’yi Takip Edin: Twitter: http://goo.gl/4WDwpo
Facebook: http://goo.gl/jx7hxb
/ifbilgi
@ifbilgi
4
1 Aralık Dünya AIDS Günü “Korku bilince engel değil!” / Hazal Zeynep Altunal AIDS Nedir ve Daha Önemlisi Ne Değildir? Öncelikle Dünya Aids günü hakkında şunu söyleyelim, Dünya AIDS günü, AIDS hastalığı hakkında bilinci artırmak adına Dünya Sağlık Örgütü WHO tarafından 1988 senesinde ilan edildi, yani AIDS hastalığının getirdiği komplikasyonlar sebebiyle 1 Aralık 1991’de vefat eden Queen’in efsaneleşmiş solisti Freddie Mercury’nin vefatına ithafen ilan edilmiş olması yalnızca bir rivayettir. AIDS ismini duymak bile kanımızı
donduruyor evet, ama bilinçsizce AIDS’i öcüleştirmek de kimseye bir fayda sağlamıyor. Öncelikle hepimizin bildiği yanlış kulaktan dolma bilgilerin doğrusuna “AIDS Bilinci 101” şeklinde kısaca bir bakalım; AIDS ile HIV pozitif aynı şey değildir! HIV bulaşmasıyla vücudun savunma gücü zayıflar ve birey bazı mikrop ve hastalıklara sağlıklı kişilerden daha duyarlı hale gelir. Sonuçta birden fazla hastalık ve kanserlerin ortaya çıkması ile AIDS, (Edinsel Immün Yetmezlik Sendromu) tablosu oluşur.
5
AIDS belirtileri hemen ortaya çıkmıyor, HIV vücuda girdikten sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için ortalama 2 ile 10 yıl geçmesi gerekiyor. Bu süre içerisinde birey yalnızca taşıyıcı durumda olduğu virüsü bulaştırma riski de taşıyor. Nasıl Bulaşır, Nasıl Bulaşmaz? HIV virüsü vücudun dışında yaşayamayacağından aslında bulaşması zordur. • Tükürükle, • Terle, • Deri teması ve dokunmayla, • Başkasının havlusu, kıyafetiyle, • El sıkışmayla, • Yanaktan öpüşmeyle, • Yiyecek içecekten, • Ortak tabak çanak kullanımı ile, • Havuz ve tuvalet kullanımı ile, • Aynı evi paylaşmakla BULAŞMIYOR! Kan yolu, korunmasız cinsel ilişki yolu
ve hamile anneden çocuğa bulaşıyor. Ancak HIV pozitif bir bireyle negatif bir bireyin korunmasız ilişkiye girmesi sonucu negatif bireyin virüsü kapma olasılığı da %100 değil! Yani vücudunuz virüsle karşılaştığı an enfekte oldunuz diye bir kesinlik yok. Dolayısıyla 3 hafta -21 gün geçtikten sonra yapılan P24- Antijen testi yaptırmadan HIV Pozitif olduğunuzu düşünmemelisiniz. Kendi kendinize tanı koymadan önce mutlaka test yaptırmanız gerekiyor. “Profilaksi önleme tedavisi” diye bilinen yöntem de korunmasız ilişki sonrası HIV virüsünü tamamen tedavi etmiyor ancak, virüsün kan hücresine geçmesi 3 ile 48 saat içinde olduğundan enfeksiyon riskinden sonra 48 saat içinde zaman kaybetmeden Profilaksi enfeksiyon uzmanına başvurulması gerekiyor.
6
Yerimiz de yok, sabrımız da! Karanlığa #dirensanat / Filiz Kip
Geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada dikkatimi çeken çok üzücü bir olayı bu hafta sizlerle paylaşmak istedim. Ankara’nın merkezinde önemli tiyatro sahneleri olan Akün ve Şinasi Sahneleri gizlice satıldı. Sahnelerin satılma nedeni ise yerlerine otel ya da alışveriş merkezi yapmak. Bu duruma tepki gösteren sanatçılar ve sanatseverler hem Ankara’da hem de İstanbul’da seslerini duyurmak için eylemler yaptılar. Eminim hepimizin bir oyun seyretmekten daha çok ihtiyacı olan şey yeni bir alışveriş merkezi ya da otel! Çok kez söylendi evet ama sonu gelmiyor, hepimiz aynı dertten muzdaripiz hala.
Birileri ne yiyip ne içeceğimize, internette ne yazıp çizeceğimize, çimlerde kitap okumak ya da tiyatro izlemek yerine alışveriş merkezlerinde gezeceğimize bizim adımıza karar veriyor ve ceplerini dolduruyor. Peki, gerçekten bir tiyatro sahnesinden daha çok ihtiyacımız olan şey yeni bir alışveriş merkezi mi? Zaten binalardan nefes almakta zorluk çektiğimiz gri şehirlerimizde yeni alışveriş merkezlerine yerimiz kaldı mı? Şehirler kalabalık ve yaşayacak yerimiz gittikçe azalıyor. Sürekli bir inşat gürültüsü, yapılanma çabaları ve akıp giden paralar (?). Kısacası daha çok
7
rant daha az özgürlük! Yapılan binalara yer kalmadıkça bizden çalınan sinemalar, ağaçlar, tiyatro sahneleri. Durum böyleyken çember daralıyor ve üstümüze geliyor. Medyaya ve sahnelere uygulanan sansür yasaları, yıkılan Emek Sineması, Satılan Akün ve Şinasi Sahneleri ve niceleri hepsi de bu çemberin bir diğer parçası.
Şehirlerimiz gri ve kaotik fakat sanat rengârenk! Evet, ne bizim ne de şehirlerimiz daha çok alışveriş merkezine ihtiyacı yok ama şüphesiz ki daha çok sanata kesinlikle ihtiyacımız var. Sanatın güzelliğinden korkmak ya da onu gereksiz, önemsiz görüp yıkıp parçalamak ne acı! Biz yağmurlu kış akşamlarında heyecanla beklediğimiz oyunları izlemek, bahar geldiğinde çimlere yayılmak, sokak sinemalarına gitmek istiyoruz. Aslında en önemlisi hepimiz nasıl yaşayacağımıza, neye ihtiyacımız olduğuna ve şehirlerimiz nasıl olacağına kendimiz karar vermek istiyoruz.
8
yılın Son FeSTiVAl Filmi Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, 5-11 Aralık 2014 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşuyor. / Tuğçe Kılınç TÜRSAK Vakfı tarafından 17.si düzenlenen Randevu İstanbul Film Festivali, 5-11 Aralık 2014 tarihlerinde izleyicileri 42 filmle buluşturuyor. Filmler Gala İstanbul, Pelikül Kabuslar, Pembe Kara Komedi, Film Bağımlıları İçin Bağımsız Filmler, İlk Randevu, Sinema Tarih Yazıyor, Macaristan Sineması, Haklarınız İçin Savaşın ve Kültürel Buluşmalar gibi başlıklar altında gösterilecek. Cinemaximum Kanyon Levent ve Cinemaximum Zorlu Beşiktaş’ta gösterilecek filmlerin gündüz seansları(11.30/14.00/16.30) 5 TL iken akşam seansları(19.00/21.30) 10 TL. Beyoğlu Fransız Kültür Merkezi
salonlarında gösterilecek filmler ise ücretsiz. Ayrıca festivalde öğrenciler için “askıda bilet” uygulaması var. Her seansta öğrenci kimlikleriyle gelen ilk 5 öğrenciye bilet ücretsiz! Biletler ve gösterim çizelgesi için; http://randevuistanbul.com/ ÖNE ÇIKAN FİLMLER: WHO AM I? (BEN KİMİM?) Alman yapımı olan bu film gerilim türüne ait. İngilizce, Almanca, Rusça ve Türkçe altyazı seçenekleri var. Filmin yönetmeni ve senaristi Baran bo O’dar, Variety dergisinin “İzlenmesi Gereken 10
9 Yönetmen” listesinde yer alıyor. Sibergerilim olarak tanımlanan filmin hikayesi aksiyon ve şaşırtmacalarla dolu, kadrosunda Tom Schilling, Elyas M’Barek, Wotan Wilke Möhring yer alıyor.
John Ridley’in imzasını taşıyor.”* Filmin oyuncu kadrosunda André Benjamin, Hayley Atwell, Imogen Poots gibi isimler yer alıyor. ESCOBAR: PARADISE LOST (KAYIP CENNET) Gerilimin ve romantizmin karışımı olan bu film Türkçe altyazılı olarak izleyicinin karşısına çıkıyor. Andrea di Stefano’nun yönetmenliğini yaptığı “Kayıp Cennet, gerçek bir hikayeye dayanan ve Oscar Ödüllü Benicio Del Toro’nun canlandırdığı Pablo Escobar’ın ölümcül cazibesine büyülü bir bakış sunan, çarpıcı bir dram.”* Filmde ayrıca Açlık Oyunları serisiyle de tanınan Josh Hutcherson yer alıyor.
JIMI: ALL IS BY MY SIDE Biyografi, dram ve müzik türüne ait bu film Türkçe altyazılı olarak seyirciye sunuluyor. “Efsane müzisyen Jimi Hendrix’in çıkış hikayesini anlatan film En İyi Film Oscar’ı kazanan 12 Yıllık Esaret’in yazarı
MY OLD LADY (BEKLENMEDİK YABANCI) Filmin senarist ve yönetmeni, Cannes ve
10 OBIE ödülü sahibi Israel Horovitz. Filmin konusu: “Beş kuruşu olmayan New York’lu Mathias (Kevin Kline), babasından miras kalan büyük bir apartman dairesini satmak için Paris’e gelir. Dairede yaşlı ve kibar bir kadın (iki Oscar ödüllü Maggie Smith) ve onun fazla koruyucu kızını (Kristin Scott Thomas, “İngiliz Hasta”) bulmak onu oldukça şaşırtır. Eski Fransız kanunlarına göre, Mathilde ölene kadar dairenin mülkiyetinin onun olamayacağını öğrenir. Benzersiz bir komedi, dram ve romantizm karışımı...”*
yolculuğu anlatıyor. Doug (David Tennant, “Doctor Who”) ve Abi (Rosamund Pike, “Kayıp Kız”), üç çocukları ile birlikte, Doug’ın babası Gordie’nin doğumgünü kutlaması için Kuzey İskoçya’ya giderler, bu noktada sırlarını çocuklarından gizlemek için çok dikkatli davranmaları gerektiği gün gibi ortadadır. Ailenin aşkı ve hayatı sorgulayan büyükleri, çocuklardan öğrenecek çok şeyleri olduğunu fark eder, bunlara birbirlerinin en gizli sırları dâhildir!”* FAR FROM MEN (İNSANLIKTAN UZAKTA) “David Oelhoffen’in, Cezayir Savaşı sırasında geçen bir kaçış hikayesini anlattığı, Venedik Film Festivali’nden üç ödülle dönen filminde, Viggo Mortensen ve Reda Kateb başrollerde.”*
CAMP X-RAY
WHAT WE DID ON OUR HOLIDAY? (TATİLDE NE YAPTIK?) İngiltere yapımı film, Türkçe altyazılı olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmenliğini Andy Hamilton ve Guy Jenkin’in yaptığı film; “...bir çiftin yaklaşan boşanmalarını tüm aileden saklamaya çalıştığı unutulmaz bir aile tatiline uzanan eğlenceli bir
Amerikan yapımı film, izleyicilerle Türkçe altyazılı olarak buluşuyor. Yönetmenliğini Peter Sattler’ın yaptığı filmin konusu ise şu şekilde;“Genç bir kadın (Kristen Stewart), kendi hayatından ve küçük kasabasındaki yaşamdan daha büyük bir şeylerin parçası olma amacıyla orduya katılır. Fakat kendini, görevinin basit ve yalın tanımından çok uzak olan Guantanamo Körfezi’ndeki yeni bir müfrezede bulur. Mücahitler ve agresif bölük arkadaşlarıyla etrafı sarılan Kristen, tutsakların biriyle sıra dışı bir arkadaşlık kurar. Savaşın farklı taraflarında, Guantanamo Körfezi’nin ahlaki çıkmazında yollarını bulmaya çalışan iki kişinin ve zamanla ikisini de değiştiren beklenmedik bir bağın öyküsü.”*
11
A SECOND CHANCE (İKİNCİ BİR ŞANS)
CLOUDS OF SILS MARIA
“Başrolünde Game of Thrones’tan Nikolaj Coster-Waldau’nun yer aldığı Oscar Ödüllü yönetmen Susanne Bier’in son filmi “İkinci Bir Şans” ahlaki ikilemin en uç ve rahatsız edici halini izleyiciyle paylaşıyor.”*
“Juliette Binoche, Kristen Stewart ve Chloe Grace Moretz’in canlandırdığı üç kadın karakter üzerinden kadın ruh halinin derinliklerine inen bol ödüllü yönetmen Olivier Assayas, filmini Fassbinder’in “Petra von Knat’ın Acı Gözyaşları”nın “daha kompakt ve vahşi bir versiyonu” olarak tanımlıyor.”* *Filmlerin konuları festivalin web sitesinden alınmıştır.
12
Türkiye’nin İlk Vegan Beslenme Tablosu Yayınlandı! Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nin geçtiğimiz hafta yayınladığı vegan beslenme tablosu / Türkiye için bir ilk. Tablo, Kasım ayı Dünya Vegan Ayı kapsamında hazırlandı. Biraz göz atınca siz de göreceksiniz ki tabloda yer alan yiyeceklerin neredeyse hepsi kolaylıkla erişebileceğimiz, ekonomik yiyecekler. Tablodaki bilgiler ABD Tarım Bakanlığı’nın verilerinden alınmış ve her bir besin değeri için çeşitli yiyecekler önerilmiş. Türkiye’nin ilk vegan beslenme
tablosunu görünce heyecanladık ve Üniverzete ekibi olarak sizlerle paylaşmak istedik. Aşağıda Yeryüzüne Özgürlük Derneğinin hazırladığı basın bültenine yer veriyoruz. Afiyet olsun! BASIN BÜLTENİ / 25.11.2014 PROTEİNDEN KALSİYUMA TÜM İHTİYAÇLAR BİTKİSEL DE KARŞILANABİLİR
13
Yeryüzüne Özgürlük Derneği, 1-30 Kasım Dünya Vegan Ayı etkinlikleri kapsamında vitamin ve minerallerin hangi bitkisel gıdalarda bulunduğunu gösteren resimli bir tablo yayınladı. Dünya Vegan Ayı 1944’te bitkisel beslenmenin politik nedenlerine dikkat çekmek için oluşturuldu. Dünyada sayısı giderek artan veganlar, temelde hayvanların insan için istismar edilmesine karşı; sağlık ve hayvan çiftliklerinin sera gazlarına etkisi yüzünden vegan olanların sayısı da hayli fazla.
Vegan beslenme tablosu Türkçe’de bir ilk. Dernekten yapılan açıklamada dünyadaki benzer tablolardan esinlenilmekle birlikle Türkiye`de kolay ve ucuza bulunan yiyeceklere öncelik verildiği vurgulandı. Amaç Türkiye’de vegan yaşamak isteyenleri desteklemek. ABD Tarım Bakanlığı’nın yayınladığı besin değerleri, tablodaki her gıdanın altına yerleştirilmiş. Ayrıca vitamin ve minerallerin emilimini arttıran ve azaltan faktörler de not edilmiş. Tablodaki bilgiler, sadece veganlara değil bitkilerin mucizesinden faydalanmak isteyen veya gut hastalığına, kolesterole, kalp-damar
14
hastalıklarına çare arayan herkese hitap ediyor. Mesela günde 50 gram kabak çekirdeği yemek, magnezyum ve çinko ihtiyacımızın yarısından fazlasını, lif ve protein ihtiyacımızın üçte birini karşılıyor. Gün boyunca yemeklerimize serpiştireceğimiz 10 gram nane, demir ihtiyacımızın yarısını, omega-3 ihtiyacımızın çeyreğini ve kalsiyum ihtiyacımızın beşte birini
karşılıyor. Tabloda D vitamini sıkıntısını aşmak için mantarları güneşte kuruttuktan sonra yemek gerektiği gibi ilginç bilgiler de yer alıyor. Yeryüzüne Özgürlük, dünyadan köleliğin ve sömürünün silinmesi için farkındalık yaratmaya çalışan bir dernek. En az konuşulan hayvan köleliği meselesini eylemlerinin odağına almış durumda. Dernekten Özge Özgüner
15
yaptığı açıklamada “Herkesi hiçbir canlının eti için öldürülmediği ve sütü için tecavüze uğramadığı bir dünya adına vegan olmaya çağırıyoruz” dedi. Güray Tezcan ise bu tablodaki gıda önerilerinin yalnızca hayvan ürünlerine değil aynı zamanda ilaçlara alternatif olabileceğini belirtti: “Kendimize iyi bakmayı öğrenirsek sağlımızı kâra indirgeyen ve hayvan deneyleriyle ilerleyen ilaç endüstrisine muhtaç kalmayız. Kendine bakmak, hayvan özgürlüğü mücadelesinin bir parçası; çünkü biz de birer hayvanız.” İki sene önce Vegan Kolektif isimli bir başka grup, Amerikan Beslenme Derneği`nin vegan-vejetaryen beslenme
raporunu Türkçe yayınlamıştı. Et yiyenlerle vejetaryenleri karşılaştıran evvelki tüm araştırmaları analiz eden bu raporda, toplumdaki yaygın kanının aksine bitkisel protein karması (bakliyatlar, tahıllar, tohumlar ve kuruyemişler) ile iyi beslenen vejetaryen ve veganların sporcu veya hamile olsalar dahi gerekli tüm aminoasitleri alarak protein eksikliği yaşamayacağının altı çizilmişti; ancak özellikle veganların B12 vitamini için takviye alması gerektiği hatırlatılmıştı. (yeni) Vegan beslenme tablosu: http://bit.ly/1rkWMmh (önceki) Vegan-vejetaryen beslenme raporu: http://bit.ly/1uiWfRL
16
SonIc HIghways Foo Fighters ile bir müzik yolculuğuna ne dersiniz ? / İrem Topçuoğlu Foo Fighters 8. albümleri için bize bir şehir, bir stüdyo yetmez diyip Amerika’da 8 farklı şehir’deki stüdyolarda albümü “Sonic Highways”ı kaydetti. Bu kadar gezip sadece albüm çıkartmakla yetinmeyen Dave Grohl gittikleri şehirlerde albüm kayıt sürecinin dışında orada müzik kültürünü oluşturan isimlerin ve şehirlerin müzik tarihinin konu olduğu albümle aynı adı taşıyan “Sonic Highways” adlı bir televizyon şovu hazırladı. Austin, Chicago, Los Angeles, Nashville, New Orleans, New York, Seattle ve Washington D.C. şehirlerinde
kaydedilen 8 şarkı için 8 bölümden oluşan şovun New York’ta geçen son bölümü bu cuma HBO kanalında yayınlanacak. Dave Grohl geçtiğimiz yıl Kaliforniya’da olan Sound City Stüdyosu hakkındaki “Sound City” belgeselini yöneterek yeteneklerinden birini daha göstermişti. Aralarında Paul McCartney, Stevie Nicks, Trent Reznor, Josh Homme ve daha bir çok sanatçının da olduğu Sound City için kaydedilen soundtrack albümü iki Grammy ödülü kazandı.
17
Sonic Highways’ın da Emmy adaylığı ve ödülü kazanması muhtemel. Grup bir önceki albümleri “Wasting Light” için de hem albümün oluşumunu hem de grubun tarihini anlatan “Foo Fighters: Back and Forth” adlı bir rockumentary (rock belgeseli) yayınlamışlardı. Hayran memnuniyeti konusunda oldukça başarılı olan grup dünya turnesine 10 Aralık’ta Güney Afrika’da başlıyor. Açıklanan tarihler arasında şimdilik Türkiye yok. Sonic Higways’in Seattle’da geçen bölümünde paylaşılan, Dave Grohl’un Nirvana’nın son dönemlerinde kaydettiği şarkı ‘Hooker’ için: http://youtu.be/k2H4AgCmmFo Şovun fragmanı için: http://youtu.be/q0TrqXHoL10
18
Sözsüz Doğaçlama Oyun Blam! Söz gümüşse Slap-Stick Altındır! / Hazal Zeynep Altunal Slap-stick konsepti, fiziksel komedi üzerine kurulu film ve oyunlarda gördüğümüz üzere eğlencenin en alışılmamış ve –bence- en sade ve saf hallerinden biri diyebiliriz. Slap-stick’in düşene gülmekten öteye gidemediğini düşünenlere de Blam!’i görmelerini tavsiye ediyorum. Blam!’in senaryosu; sabahtan akşama kadar süren dayanılmaz iş rutinlerinden ve iş hayatından son derece sıkılmış 4 tane dahi denebilecek zeka kıvraklığında memurun, bir kaçış yolu olarak
kendilerine içine uzaylıların, süper kahramanların, beyaz perdenin klasikleşmiş kötü adamlarının, ve kült film sahne canlandırmalarının dahil olduğu bir oyun yaratması uzerine kurulu. Gündelik hayatı yeniden yazdıkları ve kendilerine alternatif bir gerçeklik oluşturdukları bu oyunda oyuncular, yarattıkları bu oyun sayesinde iş hayatlarını da daha tahammül edilebilir hale getiriyorlar. İzleyiciyi oyunun içine çekebilen, adrenalin dolu sıra dışı tiyatro
19
oyunu Blam!; doğaçlama sahnelerin çoğunlukta olması ve içerdiği fiziksel hareketlilik ve akrobasi dolayısıyla da oldukça eğlenceli. Oyunun yaratıcısı Neander ekibi Blam!’i Die Hard’in The Office ile kesişimi olarak tarif ediyor; yani içinde hem göz dolduran aksiyon sahneleri; hem de ironik ve sarkastik
detaylar barındırıyor. Her yaş grubundan izleyiciye hitap eden oyun 29 Kasım Cumartesi günü Zorlu Center PSM’de izleyicisiyle buluştu. Oyunun diğer gösterim tarihleri için: http:// www.zorlucenterpsm.com/tr/ blam
20
kAybolAn kiTAPçılAr Robinson Crusoe 389, Penguen ve bu düzende kaybolan birçok kitap evine... / Alp Tunçer Geçen haftaki yazımı okuyanlar bilir ki, kitapçıların içlerinde birçok bilgiyi barındıran gizli dünyalar olduğundan bahsetmiştik. Kitapçılara biz neden gideriz? Ne buluruz orada? Bunları cevaplamıştık. Aslında soyut ve güzel tarafa değinmiştik. Bu hafta ise, birazcık hayatın içerisine geri döneceğiz. Maalesef soyut düşünceler kadar güzel olmayan, somut dünyadan merhaba diyeceğiz. Geçen haftaki yazımdan ufak bir pasaj; “Belki yirmi yıl önce girdiği kitapçıdan sosyalist düşünceye destekleyen bir kitabı alan arkadaş, inandığı düşünceyi bulmuş ve yirmi yıl sonra hala emeği destekleyen aynı görüş ve
düşüncelerindedir. Veya tam zıttı bir şekilde kapitalist düşünceyi destekleyen bir kitabı alan ve ona inanan bir arkadaş yirmi yıl sonra, bakış açısı doğrultusunda, bir kitapçı çok para kazandırmaz düşüncesiyle kapatıp yerine otel yapmayı düşünecek durumda olabiliyor’’ Maalesef şu son günlerde kapitalist düşünceyi destekleyen kitabı alan arkadaş sayısı artmış durumda. Kapitalist bakış açısı yüzünden birçok nesillere hizmet vermiş kitabevleri ardı ardına kapanıyor. Bunun en son örneği İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Robinson Crusoe 389 kitabevi olmuştur. Dükkân sahibinin aylık otuz beş bin lira kira bedeli talep etmesinden dolayı kitabevi kepenk kapatmak durumunda kalmıştır. Aynı şekilde Anadolu yakasında bulunan Penguen kitabevi de aynı sebepten kepenk indirmek durumda kalmıştır. Bu iki kitabevi de kendilerinin inandıkları idealist bakış açısı üzerinden gitmişlerdir. Penguen diğer kitabevlerinin aksine kitaptan başka hiçbir şey satmamış ve sadece bilginin paylaşılması için
21
uğraşmıştır. Robinson ise bu kapitalist sistemin berbat çarklarının içinde savaşmak için önce öde sonra alırsın şeklinde bir kart uygulaması çıkararak ayakta kalmayı denemiştir. Fakat iki kitabevi de maalesef bu mücadelesinde başarısız olmuştur. Temel soru şu; neden bu şekilde oluyor? Cevap basit; para kazanmak, daha çok para kazanmak, dahasını kazanmak. Durursan ölürüsün kapitalist politikası... Yani daha açık bir dille konuşursak, bilgiyi bulacağımız yeri kapatarak. Yerine, Türkiye’ye para getiren turistin, eğleneceği, bir şey içeceği, bir şey yiyeceği hatta gideceği kenefi yapmak. On tane kafe varken on birincisini, yirmi tane restoran varken yirmi birincisini, yüzlerce otel varkenyüz birincisini yapmak uğuruna Pandora, Ana, Bengi, Kelepir kitabevlerini kapamaya çalışmak. Fakat asla beş kitap evi varsa altıncısını açmayı bile düşünmemek galiba işin özünde yatan zihniyeti anlatmak için yeterli olacak. Gelebilecek birkaç soru? İnsanlar cafe, restoran veya otel açmaya hakkı yok mu? Elbet ki var, para kazanmaya hakkı yok mu? Haşa tabii ki var. Fakat insanların
yeni bilgileri merak etmesine, öğrenmesine, olanak tanıyan kitapçıların yerine, daha doğrusu bilginin yerine, parayı koyduğumuz vakit sorun burada başlıyor. Bu sözde düzende veya ülkede, bazı şeylerin ters gittiğinin resmi bir kez daha ortaya çıkıyor. Ve galiba şu soruyu sormak gerekiyor; şu kokuşmuş sözde düzeni destekleyen kapitalist arkadaşlar, insanların bir şeyleri merak edip öğrenecekleri, bilginin olduğu yer azaldığı veya yaşamadığı zaman, şuanda para kazandırtan yerleri kuracak, işletecek veya daha acısı onun ne olduğunu öğrenecek bilgiyi nereden bulacaksınız?
e t e z r e v i n ü
Fotoğraf: Demet Açıkgöz (Zararsız Haller)
zete