/99
e t e z r e niv
端
zete
Sayı: 99 / 2015 Genel Yayın Yönetmenleri Demet Açıkgöz Yazı İşleri İrem Topçuoğlu Cenk Bonfil
KAPATIYORUZ!
İlgi Özdikmenli Yazılar Efe Demiralp, Doğa Çöl, İlgi Özdikmenli, Alp Tunçer, Bengisu Kepsutlu, Duygu Taneri, Tuğçe Kılınç Arka Kapak:
ALBERTO GIACOMETTI
“PROJECT 01”
BU HAFTA TİYATRODA NE VAR?
AMERİKAN GÜREŞİ OYUNLARI TARİHİ - 4
HOŞÇAKAL GLEE!
BİR SINAV ÇALIŞMASININ ALGORİTMASI
Demet Açıkgöz Teşekkür Sarper Durmuş, Halil Nalçaoğlu Aylin Dağsalgüler Tasarım Erdal Özbek
İletişim Fakültesi Öğrencileri tarafından hazırlanmaktadır. Üniverzete’yi Takip Edin: Twitter: http://goo.gl/4WDwpo
Facebook: http://goo.gl/jx7hxb
/ifbilgi
@ifbilgi
/
v i 端n
e t e z er
4
KAPATIYORUZ!
28 Mart Cumartesi günü saat 20.30’da siz de 1 saatliğine ışıklarınızı kapatın, iklim değişikliğiyle mücadeleye destek verin / Duygu Taneri Dünya Saati etkinliği bu sene de birçok farklı ülkeden milyonlarca insanın katılımıyla gerçekleşecek. ‘Nedir bu Dünya Saati?’ diyorsanız eğer gelin yakından bakalım. 2007’de Avustralya’da başlayan bu etkinlik, yıllardan beri var olan ve giderek büyüyen yaşadığımız gezegenin yani Dünya’nın en büyük sorunlarından biri olan iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla ilgili insanları uyarma, farkındalık yaratma ve bilinçlendirme amacı taşıyan her sene 1 kere ve 1 saat boyunca yapılan bir etkinlik. Bu etkinlik kapsamında tarihi ve anıtsal yapılar, milyonlarca insan
ve kurum ışıklarını 1 saatliğine kapatıyor. Avustralya’da 2 milyondan fazla insanla başlayan Dünya Saati etkinliği kısa sürede 7 kıtaya, 150’den fazla ülkeye 7000’den fazla şehre ve milyonlarca insana ulaşarak dünyanın en büyük ‘çevre hareketi’ olmuş durumda. Bu kapsamda Çin Seddi, Sidney Liman Köprüsü, Golden Gate Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü, CN Kulesi, Roma’daki Kolezyum gibi birçok anıt yapı ve tarihsel bina ışıklarını 1 saatliğine kapatarak mesajını tüm dünyaya iletiyor ve bir farkındalık yaratıyor. Ülkemizde 2008 yılından beri WWF
5
- Türkiye tarafından yürütülen Dünya Saati 2010 yılında ilkleri gerçekleştirdi. Yaklaşık 5000 kişinin, 230’un üzerinde kurumun katıldığı Dünya Saati uygulamasını Boğaziçi Köprüsü ışıklarını kapatarak destekledi. 2011 yılında 20.000’den fazla kişi ve 250’nin üzerinde kurum yine ışıklarını kapattı. Boğaziçi Köprüsü’yle birlikte Ankara Opera Binası ve Kastamonu Kalesi de etkinliğe katıldı. 2012 yılında Türkiye kendi rekorunu kırarak 75.000’den fazla insan ve 400’ün üzerinde kurumla katıldı. Boğaziçi Köprüsü’yle birlikte Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Dolmabahçe Sarayı ve Saat Kulesi, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Galata Kulesi, Aya Sofya Müzesi ilk defa Dünya Saati için ışıklarını kapatarak destek verdi. 2013 yılında #dominoetkisi kampanyası kapsamında 70.000’den fazla insan kampanyaya destek vererek
Türkiye’nin farklı şehirlerindeki önemli yapılar ışıklarını kapattı. 2014 yılında etkinliğe yine 400’ün üzerinde kurum katıldı ve 26 kentte valilikler ve belediyeler, aralarında Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri, Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarının da bulunduğu 17 anıtsal ve tarihi yapının yanı sıra 6 caminin de ışıklarını kapatarak kampanyayı destekledi. 2015 yılında yine binlerce insan, birçok tarihi yapı ve birçok kurum iklim değişikliğine dikkat çekmek için ışıklarını 1 saatliğine kapatacak. İklim değişikliğinin etkisi bilinenin aksine sadece sıcaklıklardaki artışla ilgili değil. Kuraklık, sel baskınları, etkili fırtınalar gibi şiddetli hava olaylarının sıklaşmasında ve etkilerindeki artışa da neden oluyor. Aynı zamanda okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme gibi
6
etkenleri de var. Bunların sonucunda hem insanlar hem hayvanlar ve bitkiler ciddi olarak bu durumdan etkileniyor. Bizlerin özellikle ‘Kutuplarda sıcaklıklar arttı, buzullar eriyor’ gibi cümlelerle tanıdığımız ve belki de çok önemsemediğimiz
iklim değişikliği giderek büyüyor ve hayatımızda önemli değişikliklere neden oluyor ayrıca her canlı hayatını ve gezegenimizi büyük bir risk altına sokuyor. İklim değişikliğine dikkat çekmeyi amaçlayan Dünya Saati uygulamasına 28
7
Mart Cumartesi günü saat 20.30’da 1 saatliğine ışıklarınızı kapatarak destek verebilirsiniz. Etkinliğe katılmak isteyen bireysel ve kurumsal katılımcıların www.dunyasaati. org adresinden kayıt yaptırmaları yeterli.
Ayrıca hem Dünya Saati etkinliği hem de hayvanlar ve doğayla ilgili yapılan çalışmaları incelemek ve destek vermek isterseniz http://www.wwf.org.tr adresinden WWF - Türkiye’nin internet sitesini inceleyebilirsiniz.
8
9
Alberto GIacomettI Giacometti büyülüyor, eserleriyle insana, “sanat eseri”nin öznelliğini açıklıyor / İlgi Özdikmenli Paris ekolüne dahil olan İsviçre asıllı, hayranı olduğum heykeltıraş, ressam ve estamp hazırlayıcısı Alberto Giacometti’nin eserleri İstanbul, Pera Müzesi’nde bizlerle buluşuyor. Bu sergi, Giacometti’nin retrospektif bir yaklaşımla hazırlanmış, Türkiye’deki ilk kapsamlı sergisi olma özelliğini taşıyor. Sanatçının, gençlik yıllarında yaptığı çalışmalarından son dönem çalışmalarına, hatta tamamlayamadığı eserine kadar sergide geniş bir dönem yelpazesine ait eserler mevcut. Sergi; müzeden içeri adımınızı attığınız andan itibaren sizi, özgün eserler ve bu eserlerde
yaratılan farkın sesi ile büyülemeyi başarıyor. Sergi boyunca; sanatçının geçmiş yaşamı, ailesi ve tarzı hakkında ön bilginiz varsa, gördüklerinizin kafanızda oturması ve eserleri anlamlandırmanız kolaylaşıyor. Sergide, ilk bölüm sanatçının ilk eserlerine ayrılmış. Ressam babasının sanat anlayışından izler, Giacometti’nin sanatına etki etmiş. Bu eserlerden sanatçının Paris’teki ilk yıllarına ait izlenimler ediniyoruz. İkinci bölüm ise sanatçının olgunluk dönemi eserlerine ayrılmış diyebiliriz. Giacometti’nin artık gerçeği olduğu gibi değil, gördüğü gibi
10
yansıtmaya başladığı eserleri insana “sanat eserinin öznel olma sebebi”ni açıklıyor sanki. Serginin ikinci bölümünde sanatçının yakınlarının büstleriyle oldukça sık karşılaşıyoruz ancak elbette bu büstler de gerçekte olduklarından ziyade, sanatçının zihninde olan halleri ile yapılmış. Bu da gerçeği görme şansına çok kolay sahip olan ve bu yüzden gerçeğe bir değer biçmeyen insanoğlu için bir sanatçının zihninden dünyaya bakabilme şansına erişebilmeyi oldukça değerli kılıyor. Alberto; ailesinin 4 çocuğundan en büyüğü olarak, kardeşi Diego ile olan yakınlığını sanatına yansıtmış; sergiyi gezerken Diego’nun bir çok büstüyle karşılaşacak olmanız bu yüzden. Aynı şekilde, eşi Annette’in de büstleri mevcut. Eserler arasında çoğunlukla en fazla dikkat çeken, “Büyük Kadın” heykeli
oluyor. Eser neredeyse bir ağaç boyunda. Aynı zamanda “Orman” adlı eserinin de figürlerinin kadınlara benzediğini düşündüm. Bu benzerlik, Büyük Kadın heykeli ve eşinin/sevgilisinin büstlerini sıklıkla yapmış olması zihnimde kadına vermiş olduğu anlam olarak yer etti. Sergide aynı zamanda sanatçının çizimleri de yer alıyor. Bu çizimler atölyesinin, Paris kafelerinin, sokakların, Annette’in yaşadığı evin çizimleri. Bunun yanında Giacometti’nin kendi atölyesinde çalışırken çekilmiş siyah-beyaz fotoğrafları da serginin bütünleyici bir parçası olmuş durumda. Sergiyi gezerken bir de Jean Genet’in kısa bir yazısı göze çarpıyor. Kendim de heykel sanatıyla uğraştığımdan mı bilmiyorum ama yazının oldukça etkileyici ve heykel sanatını betimleyici olduğunu düşünüyorum. Jean Genet: “Heykeller sanki çok uzaktaymışlar
11
gibi, son derece geriye çekilmiş bir ufuk çizgisinden üzerinize doğru gelmekle kalmayıp aynı zamanda, onlara oranla nerede durursanız durun, ne yapıp edip, onlara bakan sizin, aşağıda kalmanızı sağlıyorlar. Onlar, geri çekilmiş bir ufkun ta dibinde, bir tepenin üstündeler, siz ise, bayırın başında. Size yetişmek, sizi geçmek için aceleyle ilerliyorlar.” Sergiyi 26 Nisan 2015 tarihine kadar ziyaret edebilir, siz de 1 saat boyunca dünyaya Alberto Giacometti’nin gözlerinden bakabilirsiniz.
12
“Project 01” Tarih: 31 Mart-3 Nisan 2015 Yer: santralistanbul Kampüsü, Enerji Müzesi Kuruluşundan bu yana birçok alanda öncü ve ilham veren projelere imza
atan İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne bağlı İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü, Medya Bölümü, Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü ile Sinema Bölümü öğrencilerinin işlerini kapsayan yepyeni bir festival organizasyonuna hazırlanıyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Festivali PROJECT’01 Program
31 Mart 2015 Salı
1 Nisan 2015 Çarşamba
15.00 FTV Film Gösterimi
Enerji Müzesi Seminer Salonu
17.00 Açılış Seremonisi
ÇSM Giriş Fuaye
12.00 Macbeth Mutfakta Tiyatro Oyunu
Gastronomi Mutfak
13.30 Macbeth Mutfakta Tiyatro Oyunu
Gastronomi Mutfak
16.00 TVRP Film Gösterimi
Enerji Müzesi Seminer Salonu
17.00 Doğaçlama Workshop Enerji Müzesi 2 Nisan 2015 Perşembe
3 Nisan 2015 Cuma
16.00 FTV Film Gösterimi
Enerji Müzesi Seminer Salonu
18.00 Performans PA Öğrenci İşleri
Enerji Müzesi
16.00 TVRP Film Gösterimi
Enerji Müzesi Seminer Salonu
18.00 Kapanış
ÇSM Giriş Fuaye
Sergi ve Standlar 31 Mart – 13 Nisan 2015
ADV ve VCD Sergileri ART Sergisi
ÇSM Giriş Fuaye Enerji Müzesi Zemin Kat Koridor
31 Mart – 3 Nisan 2015
Latte Fotomodel Standı
Enerji Müzesi
31 Mart 2015 ve 3 Nisan 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve PROJECT adını taşıyan festival, kendi alanlarında yaratıcı, yenilikçi ve yön veren işler üreten öğrencilerin birbirleriyle iletişimini güçlendirmek, bu iletişim sayesinde kendilerine yeni alanlar seçerek üretimlerini çeşitlendirmek ve festivali takip eden tüm katılımcılara yeni dünyanın görsel ve işitsel tasarıları ile dokunarak yaratıcılıklarını pekiştirmeyi hedefliyor. Tiyatro gösterisinden performanslara, sergi ve enstalasyonlardan film gösterimlerine birçok alanda programlı etkinliklerin gösterileceği festival ayrıca “Katılımcılı
13
Etkinlikler” vasıtasıyla, ziyaretçilerin tüm bu iletişim alanlarına dahil olarak kendilerini keşfetmelerini sağlayacaktır. Katılımcılı etkinliklerde, bir sinema karesinin içinde olmak veya profesyonel bir fotoğraf setinin bir parçası olarak deklanşörün önünde veya arkasında çalışmak veya dans ve performans sanatının insan bedenindeki mucizelerine tanık olmak veya doğaçlama ile oyun oynama tecrübesiyle sosyal iletişimin önünü açmak gibi deneyimleri ziyaretçilerine sunacak olan festival, bu yıl ilkinin düzenlenmesine karşın sağlam bir temel atarak bu etkileşimin, gelecek yıllarda katlanarak büyümesini amaçlamaktadır. 31 Mart 2015 Salı günü, santralistanbul Kampüsü’nde saat 17.00’de, festivalin programı ve içeriğinin tanıtılacağı açılış seremonisi (ÇSM binası giriş katında) ile programlı ve katılımcılı etkinlikler (Enerji Müzesi, ÇSM binası, BİLGİ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü mutfağı) tüm üniversite öğrencileri, eğitmenleri ve üniversite dışından ziyaretçilerin ücretsiz olarak katılımlarına açıktır. Festival sonrasında 14 gün boyunca sergi ve enstalasyonlar ziyarete açık kalacaktır.
14
Bu hafta tiyatroda ne var?
Bu hafta tiyatrodaki oyunlardan: “Cambazın Cenazesi” ve “Kabuk” / Alp Tunçer CAMBAZIN CENAZESİ Firuze Engin’in yazmış olduğu Cambazın Cenazesi oyunu bir Rumeli köyünün turizme ve kentsel dönüşüme açılışının öyküsü. Yazar bu oluşumun trajikomik gelişmelerini, köyün en iyi konumdaki arsalarına sahip bir ailenin, dedelerinin ölümünü takip eden 24 saatinin üzerinden anlatıyor. Bir yandan yer, mekân ve zaman birliği, diğer yandan rant için doğanın yitirilmesine tanrıların bile engel olamayışı ile tam bir klasik Yunan
Tragedyası konusu. Ama Firuze, oyunu tragedya’dan değil, komedya’dan yana kullanmış ve kapkara bir güldürü yazmış. Eleştiri oklarının saplanmadığı kişi, kurum ya da bakış açısı bırakmayan bu ironik komedi; bütün karakterlerini de inandırıcı, kanlı canlı gerçek kişiler olarak var edebilmiş. Doğup büyüdüğü yörenin insanını çok iyi gözlemlemiş olan Firuze, hem Trakyalı ruhunu yansıtmayı başarmış hem de yöreselden evrensele ulaşabilen bir oyun çıkarmış.
15
Ve şu sözlerle sizleri bu oyuna çağırıyor: -Ölüm de bir dünya işi. Rahmete giden artık yalnızdır. Cambaz’ın ne anası babası, ne evladı, ne şapkası elbisesi var. Konuşacak arkadaşı, okuyacak gazetesi, dişleri, bahçesi, evi… Her şeyi bu tarafta kaldı. Cambaz gidiyor, hayat onun konuşmadığı bir dilden devam ediyor. Bir takla daha atamadı, Cambaz Rasim dün gece öldü! Proje Tasarım: Sami Berat Marçalı
Yazan: Firuze Engin Yöneten: Berfin Zenderlioğlu Oynayanlar: İbrahim Halaçoğlu, Tolga İskit Reji Asistanları: Mert Minkara, Gülnihal Özdaş Sahne Tasarımı: Jesse Gagliardi Işık Tarasımı: Alev Topal Kostüm Tarasımı: Hilal Polat Fotoğraf - Afiş: Gizem Bentürk, Ahmet Alp Babür Süre: 90 dakika
16
KABUK Sistem tarafından idealleştirilen ‘kusursuz beden’ kavramının ağırlığını irdeleyen Kabuk isimli oyun, günümüzün anlamlı bir yakınlık kurma korkusuyla kendini eve kapatan, kapılarını ilişkilere ve getireceklerine kilitleyen şehir insanının bir tesadüf sonucu kendini adım adım ilişkiye bırakış sürecine tanıklık ediyor. İstanbul’da yüksek katlı bir apartmanda yan yana iki dairede yaşayan takıntılı bir kadın ve aynalara konuşan bir adam. Her şey daireleri ayıran ince, ses geçiren bir duvarın fark edilmesiyle başlar. İki hayat bu duvarın arkasında buluşur, duvara güvenir ve birbirine dokunur. Kabuk, mart ayı boyunca Galata Perform’da izleyenlerini sahneye bekliyor. Yazan: Ayşıl Akşehirli Yöneten: Mine Çerçi Oyuncular: Burak Safa Çalış, İpek Erdem Işık Tasarımı: Tugay Görmez Mekân Tasarımı: Mine Çerçi
17
18
Amerikan Güreşi Oyunları Tarihi - 4
WWE oyun serisinde 2011’den beri ne yaşandı biliyor musunuz? Güreş oyunları tarihi son kısmı ise sizleri baş başa bırakıyorum / Efe Demiralp 2011’den sonra 2012’den 2014 yılında kadar WWE ’12 (ilk WWE adıyla çıktı kısa haliyle) ve WWE ‘13 adında çıktı. 2012 oyunu ise çok gelişmiş bir oyun olarak seçiliyor. “Predator Tech” sistemi geliyor. 2013’teki oyunu ise THQ’nun WWE’yle son oyunu oluyor. Genel olarak halk THQ’yu yetersiz buluyordu ancak şahsen ben beğeniyordum. WWE 2K14 oyunu çıksa da grafikler hala THQ’nun yapımıydı ancak lisansı 2K’daydı. Bu da WWE ve 2K’nin ilk birlikteliği oluyor. Asıl olarak 2K yapımı WWE 2K15 oyunu oluyor. Ki Playstation 3 ve 4’lerde Xbox 360 ve One gibi inanılmaz grafik değişimi var. PS4 ve Xbox One kendini aşmış diyebilirim. Görüp görebileceğim belki de en iyi oyunlardan bir tanesi olacak. Şu ana
kadar WWE’ye en yakın ve en gerçekçi oyun. Şu ana kadar WWE’de görülen temel özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Universe ve Exhibition tek oynanan oyun. İstediğiniz maçları yapabilirsiniz. Online ise internet üzerinden oynarsınız. Create modunda ise istediğiniz kişiyi, arenayı, bitirici hareketi ve birçoğunu yapabilirsiniz. Community Creations’da ise başkalarının yaptığını kendi platformunuza indirebilirsiniz. Ve shop bölümü vardır. Ek paketlerini indirebilirsiniz. Hikaye modu da vardır. 2006’dan 2012’ye kadar “Road To Wrestlemania” modu. 2013’teki oyunda Attitude Era yani WWE’nin kanlı dönemi. Geçen yılki oyunda ise 30 yıllık Wrestlemania tarihini konu eder. Ve şimdiki oyunda ise en
19
iyi karşılaşmalarını konu alır. WWE oyunu her yıl o kadar gelişse de hala negatif yanları da vardır. Hala bazı zamanlarda bug yani bozuk olması, eski ve yeni maç türlerini getirememe... Ona on takım maçı gibi. Ve eski kişilerin lisansını alamadıklarından dolayı çok sevilen güreşçiler hala WWE oyununda yer alamıyorlar. Satışlarına bakarsak WWE’nin Amerika’da çok izlenilmesine ve sevilmesine karşılık oyun satışları çok da iyi değil. WWF SmackDown! Shut Your Mouth, 3 milyon (3.02) satıyor. Daha sonra da 2006 yılındaki oyunu 3 milyon. En son çıkan oyun ise şu zamana kadar çıkan WWE oyunları arasında Playstation 3 platformunda on yedinci sırada yerini alıyor 1 milyon’la.
Japonya’da biliyoruz ki en çok kullanılan oyun platformlarından biri artık akıllı telefonlar. Çünkü metro süresi uzun olduğu için gameboy’lardan sonra artık oyunu telefonlarınızda oynayabiliyorsunuz. WWE de bunu görüp telefonlara oyun çıkarttı. Popüler olanlardan biri olan kart oyunu WWE SuperCard ve yarış oyunu olan WWE Presents: John Cena’s Fast Lane. Bu oyunlar kendi sektöründen alakasız popüler telefonlarda oynanabilecek ne varsa ona yöneldiler. Ancak olmadı. Yeni yılda bu oranları kırmak isteyen WWE, yeni bir oyunla giriyor: WWE Immortals. Bu oyuna dair pek bir fikir verilmezken grafiklerle hayal etmemizi sağlıyor ki kapağa da inanmamak lazım. Güreşten çok aksiyon oyununa benzeyen yeni oyunu 15 Ocak itibariyle telefonlarımızda yer aldı.
20
Hoşçakal Glee! “Özel bir şeyin parçası olmak seni özel kılar.”* - Rachel Berry / Tuğçe Kılınç Geçtiğimiz cumartesi günü FOX’un Glee dizisi son iki bölümle ekranlara veda etti. Son iki bölümü izlerken bir yandan da “koskoca altı yıl ne çabuk gelip geçti” derken buldum kendimi. Geriye dönüp baktığımda, 12 yaşındaki kendimi görüyorum: herkesin dilinde olan şu popüler diziye ben de başlasam mı diye düşünüyorum, sonra açıyorum ilk bölümü ve anında favori dizilerim arasında yerini buluyor çünkü ilk defa müzikal bir dizi izliyorum, çünkü bu dizinin çok özel olduğunu daha ilk bölümden anlıyorum.
Glee, geçtiğimiz altı yıl boyunca, işlediği konularla insanlara bir şeyler katan dizilerin başını çekiyor. Eşcinsellik, alkolizm, zorbalık, down sendromu gibi bir sürü konuyu ele alan dizinin verdiği mesaj ise en güzeli: Kendinle barışık olmak ve her zaman ama her zaman hayallerin gerçek olacağına inanmak. Zaten “Dreams Come True” (Hayaller Gerçek Oluyor) adlı son bölüm de tamamen bunun üzerine kurulu. Her bölümde yapılan coverlardan bahsetmiyorum bile. Tabi bunların beğenileni olduğu kadar beğenilmeyeni de
21 mevcut ama bilgisayarımda ayrı bir Glee müzikleri klasörü olmadığını söylersem yalan söylemiş olurum. Dizi bu altı yıl boyunca çok yol aldı. Özellikle 2013’ün Temmuz’unda başrollerinden biri olan Cory Monteith’i kaybetmek çok üzücüydü ama Glee vazgeçmedi. Her ne kadar “nasıl devam eder, bitmeli” gibi tepkiler alsa da bunu birazcık da onun anısına devam ettirdiklerine inanıyorum. Glee artık bizim jenerasyonumuzun geriye dönüp baktıklarında hatırlayacağı birçok anıdan bir tanesi olacak. Benim için ise kesinlikle güzel bir anı olacak. Hayatımızda dizilerin nasıl böyle yer tuttuğunu fark etmek çok şaşırtıcı, daha da şaşırtıcı olan ise bunu sadece bittiklerinde anlamamız. Glee altı yıl boyunca benim için iyi bir arkadaş oldu. İlk bölümde Rachel Berry’nin söylediği “Özel bir şeyin parçası olmak seni özel kılar.” cümlesini çoğu Glee hayranı hatırlıyordur eminim ama bu yazıyı Rachel’ın son bölümde
söylediği şu cümleyle bitirmek istiyorum çünkü bence asıl doğru olan da bu: “Özel bir şeyin parçası olmak seni özel kılmaz.. O şey, sen onun parçası olduğun için özeldir.”** *Being part of something special makes you special. **“Being a part of something special does not make you special. Something is special because you are a part of it.”
22
Bir sınav çalışmasının algoritması
Midterm haftasına anlam katan bir müzik listesi / Bengisu Kepsutlu Sınav dönemi her öğrenci için acılı ve acıklı bir dönemdir. Ders başında geçen uykusuz geceler. Acele acele teslim edilen projeler. Dönemden döneme “bu sefer önceden çalışmaya başlayacağım” diye verilen sözler ve her seferinde son güne kalan okumalar. Sınava çalışma sürecinin aslında çok basit bir algoritması vardır. Her çalışma “Booty Swing” gibi gayet enerji dolu bir şekilde başlar. “Firestone” şarkısında da olduğu gibi umut dolu bir tarafı vardır bu etabın. Bir “Dream Machine”mişcesine hayaller kurarsınız: bu dönem hiç olmadığınız kadar başarılı olacağınıza ve hiçbir dersten bütünlemeye kalmayacağınıza inanırsınız. Sonra “Spin” atmaya ve olduğunuz yerde dönmeye başlarsınız. Bu ikinci etaptır. Bu durumda hiç bir şey anlamadan aynı sayfayı defalarca okuyabilir ve ders notlarınıza anlamsız gözlerle bakabilirsiniz. Ders çalışma hevesiniz “static”
elektriklenen saçlar gibi havalanıp uçar. Üçüncü etap melankoli dönemidir. Çalışmanız “Gleypa Okkur” parçası gibi ağır ve yavaş ilerler. Verdiğiniz onca çabanın “Into Dust” ya da toz olup dağıldığını hissedersiniz. Uykusuzluktan yorulan gözleriniz elinizde olmadan kapanmaya başlar. Dördüncü etapta “Come With Me Now” gibi haraketli bir şarkı açar, silkelenip kendinize gelirsiniz. Bitiş çizgisi artık çok yakındır. Bu dönemde aklınıza sular seller gibi dahiyane fikirler gelmeye başlar ve çalışma hızınız keskin bir artış gösterir. Aslında “Mediatation Music for Learning” gibi performans arttırıcı müzikler bu etapta şiddetle tavsiye edilir. Merak etmeyin, “Consequence” yani sonuç çok güzel olacaktır. Sınavlarda herkese başarılar dilerim. http://goo.gl/fjweVb
23
ü
e t e z r e niv
Fotoğraf: Demet Açıkgöz (Zararsız Haller)
zete