6 minute read

3. UYGUR TARİHÎ ROMANCILIĞINA GENEL BAKIŞ

Next Article
KAYNAKLAR

KAYNAKLAR

Kumul bölgesinde meydana gelen Çin hâkimiyetine karşı millî ayaklanma ve onun lideri Timur Halife konusu işlenen bu romanda, Çin yönetiminin ve onun işbirlikçisi Maksut Şah’ın Uygur Türkleri üzerindeki inanılmaz zulmü ve Çinlilerin entrikaları ve alçaklıkları gayet gerçekçi bir şekilde anlatılmıştır. Çağdaş Uygur edebiyatında 1990’lı yıllardan sonra roman hem nicelik hem nitelik yönünden daha da gelişmiş, hatta Post modern roman özellikleri görülmeye başlamıştır. Bu dönemin önemli romanları arasında Zordun Sabir’in “Anayurt”, Perhat Cilan’ın “Mehmut Keşkiri” (Kaşgarlı Mahmut), Mirzahit Kerimi’nin “Se’id Han” (Said Han), “Yüsüp Has Hacip” (Yusuf Has Hacip), Yasincan Sadık’ın “Callat Henim” (Cellat Hanım), “Bahadır Name”, Memtimin Huşur’un “Kum Baksan Şeher” (Kuma Gömülen Şehir), Perhat Tursun’un “Öliveliş Sen’iti” (İntihar Etme Sanatı) gibi romanlarını saymak mümkündür. Bütün bu süreçte Türk edebiyatından da Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu”, Yaşar Kemal’ın “İnce Mehmet”, Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”, Kerime Nadir’in “Uykusuz Geceler”, Orhan Pamuk’un “Yeni Hayat”, “Benim Adım Kırmız”, “Sessiz Ev” adlı romanları Uygur Türkçesine aktarılıp yayımlanmıştır. Bu romanların Uygur romancılarına olan etkisinin nasıl ve ne kadar büyük olduğu ayrı bir araştırma konusudur.

3. Uygur Tarihî Romancılığına Genel Bakış

Advertisement

Tarihî roman, bir milletin tarihî abidesidir. Başarılı bir tarihî roman tarihî gerçeklik ile roman sanatının mükemmel bütünlüğüdür, böyle bir roman, meydana geldiği an milletin belirli bir dönemine şahitlik eder, milletin gizli tarihini kaydetmiş olur ve sonunda kendisi de ölümsüz bir hatıra olur. Özekin bunu, “Edebiyat tarihe kendi bakışını getirirken onu hem oluşturur hem yorumlar, bir anlamda yeniden yazar. Yazarlar anlatılanı tarihin içine yerleştirir, tarihin çekiciliğinden yararlanır. Tarihin edebiyatta oldukça geniş bir yeri vardır. Bu durum tarihî roman gibi başlı başına bir iç türün oluşmasına yol açmıştır.” 28

cümleleri ile ifade eder.

28 Tülay Özekin, Tarihi Romana Karşılaştırılmalı Bir Bakış: Amin Maalof, Orhan Pamuk, Nedim

Gürsel, (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Ankara, 2007 s. 4.

Uygur romancılığı geçen yüzyılın ortalarında oluşmaya başlamış, seksenli yıllardan sonra, yani Çin’de Kültür Devrimi olarak bilinen on senelik ideolojik baskıdan sonra gelişmiştir. Uygur edebiyatında son 30 senelik bir süreçte iki yüzden fazla roman yayınlanmıştır. Yayımlanan bu romanlar içerisinde tarihî romanlar büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Bugün de Uygur yazarları arasında tarihî roman yazmak genel bir eğilimdir. Tarihî romanlar sadece okuyucuların değil, araştırmacılar ve eleştirmenlerin de büyük ilgisini çekmektedir29 .

“Uygur romancılığının geçmişi fazla geriye gitmez. Yazar Kayyum Turdi’nin 1979’da yayınladığı Mücadele Yılları adlı romanı Uygur edebiyatında ilk tarihî roman sayılır. O tarihten bugüne yayımlanan romanlardan 80 tanesi tarihî roman niteliğindedir. Bunlardan yazar Abdurrahim Ötkür’ün İz, Uyanan Toprak romanı, Zordun Sabir’in Anayurt romanı Uygur tarihî romancılığının başarısını temsil etmektedir.”30 .

Uygurlarda tarihî roman yazanların çoğu tarihî gerçeklikle romanın içini doldurmaya çok önem vermiştir. Çünkü onlara göre, “Tarihî romanlar farkında olup olmadan okuyuculara tarihten bilgi verme görevi taşımaktadır.”31

“Uygur yazarları tarihî romancılığı, tarihin sanat vasıtasıyla tekrar anlatılması olarak görüyor. Tarihî roman yazanların amacı, okuyuculara tarihî estetik yönden anlatmak ve tanıtmaktır.”32. Uygur yazarı Abdürrahim Ötkür şöyle der: “Tarihî roman hem gerçek tarih, hem de bir edebî eserdir. O tarih ile sanatın bir bütünlüğüdür. Tarihî roman, öncelikle tarihî gerçeklik üzerine oturtulmalıdır. Böyle bir eser yazardan bir kere tarihçi olmasını ve tarihten sıyrılarak roman sanatıyla uğraşmasını ister. Ben tarihî romancılığımda bu ilkelere uydum.”33 .

“Uygur tarihî romanlarında tarihî materyaller temelinde tarihî tekrar anlatmak ve canlandırmak en önemli özelliktir. Dolayısıyla okuyucular, ilk tarihî roman

29 Aliye Abdullah, “Yeni Dönem Uygur Tarihi Romancılığı Üzerine”, Şincan Toplum Bilimleri

Dergisi (Çince), 2011/3, s. 127. 30 Aliye Abdullah, agm, s. 128. 31 Habibullah Abdüsselam,“Çağdaş Uygur Edebiyatında Tarihi Konular”, Tanrıdağ, 2001/4, s. 38. 32 Aliye Abdullah, agm, s. 128. 33 Abdürrahim Ötkür, İz, Şincan Halk Yayın Evi, Ürümçi, 2006, s. 6.

meydana geldiği günden bugüne kadar tarihî romanlardan tarihî bilgileri aramaktan hiç vazgeçmemektedir.”34 .

Çin’in iç bölgeleri ve diğer milletlerin tarihî romanlarında daha çok birer şahıs veya ev halkının tarihî anlatılırken, Uygur tarihî romanlarında toplum hafızasındaki makro tarih en başından beri anlatım ve tasvir konusu olmuştur. Uygurlarda birer tarihî kahraman adına yazılan romanlar hayli çok olsa da, esas itibariyle, ipucu olarak kullanılan kahraman vasıtasıyla toplumun belirli bir tarihî süreçteki geçmişine ışık tutma temel hedef olmuştur35 .

Uygur tarihî romanlarının kültürel kökünü Uygur halkının tarih boyunca devam eden sözlü ve yazılı edebiyatındaki anlatma sanatından, yani rivayetlerinden, destanlarından, Orhun yazıtlarından, kıssalarından, tezkirelerinden aramak mümkündür. Çünkü bu türler Uygur tarihî romanlarına özgü olan anlatma, kompozisyon, dil, kahraman ve konu özelliklerinin oluşmasına ön ayak olmuştur36 .

“Roman, destan veya masalın modernize edilmiş örneği olabilir; ancak roman, modern zamanlarda doğmuş bir ifade biçimidir. Nihayet romanın kendine göre ruhu ve yapısı vardır. Masal ve destana kıyasla hesabı iyi tutulmuş, sağlam bir yapıdır bu.”37 .

“Uygur tarihî romanlarındaki destansı anlatma biçimi, düzenli anlatmayı esas alma, anlatımı her şeyi bilen 3.tekil kişinin görüş açısından geliştirme, kahramanları açık bir şekilde iyilik veya kötülük temsilcileri, iyi kahramanları ise mükemmel insan olarak yaratma, genellikle kahramanların dışa yansıyan hareketleri ve serüvenlerini anlatma gibi hususlarda kendini göstermektedir.”38

Uygur tarihî romancılığının 30 senelik geçmişine baktığımızda iki türlü tarzda roman yazıldığını görürüz. Birinci tarzdaki roman tarihselliği vurgulayan romanlardır. Bu tür romanlar daha çok tarihî gerçekliğe önem verir. Yazar ise tarihî olduğu gibi kaydetmeye, tekrar anlatmaya çalışır. Her şeyin tarihî delili, kaynağı, dayanağını araştırır, tarihteki gerçek kahraman ve olayları aynen anlatır, böylece roman da bir bakımdan tarih kitabı niteliğini taşır. Amannisahan, Seyithan romanları bunun

34 Habibullah Abdüsselam, agm, s. 40. 35 Aliye Abdullah, “Eski Türk Halklarının Destan Geleneği-Uygur Tarihi Romanlarının Destani Özelliği ve Kültürel Kaynağı”, Şincan Üniversitesi Felsefe Toplum Bilimleri Dergisi, 2013/9, s. 125. 36 Aliye Abdullah, agm, s. 125. 37 Mehmet Tekin, Roman Sanatı, Ötüken Yayınları, 12. Basım, İstanbul, 2014, s. 39. 38 Aliye Abdullah, agm, s. 128.

örneklerdir. İkinci tarzdaki romanlar, hem tarih hem şiirselliğe önem verir, tarihin gerçekçiliği ile şiir tarzı, şiirdeki maneviyat birleşir ve karmaşık bir etki yaratır. Anayurt, Cellat Hanım bunun örnekleridir.39

Uygur tarihî romanları, roman kahramanları ve romanda anlatılan tarihî olayların tarihteki yerine göre üçe ayrılabilir: 1. Sıradan tarihî şahıslar veya kurgusal şahısların kahraman yapıldığı tarihî romanlar; 2. Herkesin bildiği tarihî şahsiyetlerin kahraman yapıldığı tarihî romanlar; 3. Tarihî dönüm noktasına ışık tutmayı amaçlayan ve kurgusal figürlerin kahraman yapıldığı tarihî romanlar.40

Uygur yazar Abdurahman Kahar’ın İli Dalgaları romanında Nadem isimli genç Tarancı (çiftçi) kahraman yapılarak, 1944’ten 1949’a kadar devam eden Üç Vilayet İhtilali’nin meydana gelmesindeki nedenler ve ihtilal süreci, tarihî gerçeğe uygun bir biçimde detaylı olarak anlatılır. Zordun Sabir’in aynı konuyu ele aldığı romanı Anayurt’ta gerçi Muhtar Bay, Nuri, Ziyavdun gibi kurgusal kahramanlar vasıtasıyla Üç Vilayet İhtilali anlatılıyor olsa da, onlarla beraber Üç Vilayet İhtilali için tarihî delil sayılacak gerçek şahsiyetlerden Ahmetcan Kasimi, Alihan Töre, Abdülkerim Abbasof, Gani Baturlar da kapsamlı bir şekilde anlatıldığı için, İli Dalgaları üçüncü türdeki tarihî romanlara, Anayurt ise ikinci türdeki tarihî romanlara girer.41

Uygur tarihî romanları, bugün gelmiş olduğu noktada nicelik ve nitelik bakımından kayda değer başarılar elde etmiş ise de muhtelif siyasî ve sosyal koşulların kısıtlaması nedeniyle hâlâ birçok eksiklikleri bulunmaktadır. Bazı tarihî romanlarda tarihî gerçekler çarpıtılmış veya gizlenmiştir. Bazı tarihî romanlar edebî eser olmaktan uzaktır, bu tür romanlarda olaylar olduğu gibi sıralandığı için eser bir tarih kitabı izlenimi vermektedir. Bazı tarihî romanlarda anlatılan kahramanların hiçbir özelliği yoktur. Romanda sadece onların yaşam öyküsü anlatılıyor ki, bu biyografik eserler kategorisine girer. Romancılar bazen yazarlık görevini unutup tarih öğretmeni gibi kıssa anlatıp öğütler vermektedirler. Kimileri parlak geçmişten söz ederken abartılı ifadeler kullanmakta, milletin geçmiş sultanı, âlimleri ve kahramanlarını mükemmel, hatta kusursuz şahıslar olarak anlatmaya çalışmaktadırlar. Tarihî şahsiyetler aşırı idealize edildiği için hiçbir karakter özelliği olmayan silik tipler ortaya çıkmıştır. Kimileri milletin kritik dönemine ait tarihini ele alırken onu

39 Aliye Abdullah, agm, s. 128. 40 Abdülehet Abdülreşit Berki, “Çağdaş Uygur Edebiyatındaki Tarihi Romanları Tasnif Etmek ve Bunun Önemi”, Şincan Üniversitesi Felsefe Toplum Bilimleri Dergisi, 2013/6, s. 72. 41 Abdülehet Abdülreşit Berki, agm, , s. 75.

gerçek haliyle yansıtmamış, tarih bilgisi eksik, kurgulama gücü yetersiz kalmıştır. Bazı tarihî romanlarda tarihî gerçek ile kurgu, gerçek olaylar ile kurgusal olaylar entegre olamamış ve sonuçta sanatsal bir yapı oluşturulamamıştır. Çoğu romanlarda gerçekçilik hâkim olmuş ve sadece dış gerçekliğe önem verilmiş, roman dilinde basmakalıp ifadeler yaygın olmuştur. Tüm bunlara rağmen, Uygur tarihî romancılığı gelişmeye devam etmekte, yazarlar üstlendiği tarihî görevini yerine getirmeye çalışmaktadır.

This article is from: