4 minute read

2. ÇAĞDAŞ UYGUR EDEBİYATINDA ROMAN

Next Article
KAYNAKLAR

KAYNAKLAR

hükümeti içindeki milliyetçi, dinci, solcu siyasetçiler arasında solcular üstünlük kazanmaya başlar, Sovyetler Birliği’ne özenen bu siyasetçilerin Stalin’i dinlemesi ve Çin komünist partisiyle irtibata geçmesi daha kolay olur. Çin’de 1946’de başlayan iç savaş Çin kızıl ordusunun zaferiyle sonuçlanır, Çan Keyşek Tayvan’a kaçar. 1Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurulur, 1950’te Çin kızıl ordusu Şincan’a girer, 1955 yılında Doğu Türkistan, Şincan Uygur Özerk Bölgesi olarak ilan edilir. Bugün Uygurların Çoğunluğu bu bölgede yaşamaktadır ve 20 milyona yaklaşan bir nüfusa sahiptir.23 Bir kısım Uygurlar Türkiye, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan’da, bir kısmı ise Avrupa ülkeleri, Avustralya ve ABD’ de yaşamaktadır. “Uygurlar yüksek kültür düzeyine ulaşan Türk topluluklarının başında yer alır… Uygurlar çeşitli alfabeler kullanarak Manihaizm, Hristiyanlık ve Budizm çerçevesinde zengin bir edebiyat birikimine sahip olmuşlar.”24 İslamiyet’i kabul ettikten sonra Uygurların dil, kültür ve edebiyatı daha fazla gelişmiş, Karahanlar Hanlığı döneminde Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ü Lügat-it-Türk (Türk Dilleri Sözlüğü) ve şair Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig destanı yazılmıştır. Çağatay döneminde divan edebiyatı gelişmiştir, Alişir Nevai bunun en önde gelen isimlerindendir.

2. Çağdaş Uygur Edebiyatında Roman

Advertisement

Roman batı edebiyatına ait bir sanat türüdür. Uygur edebiyatına Rus ve Çin edebiyatı üzerinden girmiştir. Doğu Türkistan’ın Çin hâkimiyeti tarafından uzun müddet dışarıya kapalı tutulması nedeniyle Uygur yazarları bu sanat türüyle geç tanışmıştır. Uygur romancılığı tarihiyle ilişkin bilgilere ulaşmak, kesin sonuçlara varmak hayli zor, çünkü bununla ilgili ait kaynaklar, deliller oldukça az, üstelik zamanında baskı ve zulüm gören, zor şartlar altında eser yazan yazar ve şairlerin eserleri türlü siyasal, toplumsal nedenlerle yok edilmiş, bugüne kadar gelememiştir. Çağdaş Uygur edebiyatında romancılık ne zamandan başladı, ilk roman kim tarafından, nerede yazıldı sorusuna cevap bulmak öyle kolay olmasa da, bazı bilgilere göre, Uygurlarda romancılığın en az 80 senelik bir geçmişi var diyebiliriz. Aman Nuri bu hususta “Yazar Alimcan Abdullah’ın ilk romanı ‘Dolqunlar Arasıda’ (Dalgalar

23 G. Çandarlıoğlu, agm, s.243. 24 G. Çandarlıoğlu, agm, s. 244.

Arasında), 1933 yılında Özbekistan’da yayınlandıktan bugüne kadar Uygur romancılığı 80 senelik bir tarihî süreçten geçti demeye haklıyız”25der. “Uygurlarda ilk olarak roman yazan kişi işte Alimcan Abdullah’tır, asıl adı Mömin Hemrayov (1913-1955) olan yazar, Kazakistan Cumhuriyetinin Almatı ili Uygur bölgesinde zanaatkâr bir Uygur ailesinde doğmuş. 1931 yılında “Eğir Künlerde” (Zor Günlerde), “Meydandin Sada” (Meydandan Seda) adlı uzun hikâyelerini yayımlamış, 1933 yılında “Dolqunlar Arasıda” (Dalgalar Arasında) adlı romanıyla adını duyurmuş… 1955 yılında Ürümçi’den Turfan’a giderken yolda trafik kazası geçirip hayatını kaybetmiştir.”26

“Uygurlarda ikinci olarak roman yazan kişi Lütfullah Mutellif (1922-1945), ki kendisi ateş yürekli şair, cesur bir devrimci, çağdaş Uygur Şiiriyetinin temelini atanlardan olmakla beraber tiyatrocu, oyuncu, ressam olarak da güçlü yeteneklerini göstermiştir. Kendisi Ürümçi’de Şincan Gazetesi’nde çalışırken, 1942 yılında Sovyet keşif heyetine tercüman olarak katılıp Güney Şincan’a gitmiş ve döndükten sonra “Davanlar Aşqanda” (Yokuşlar Aşarken) adlı romanını yazmıştır. Bu roman 1945 yılında Aksu’da Gomindang maşaları tarafından ateşe verilmiştir.”27 cümlelerini sarf eder.

Üçüncü olarak roman yazan kişi Muhammed Emin Tohtayov (1920-1969), kendisi ünlü bir fotografçı olup Kaşgar’da fakir bir ailede doğmuş, 1969 yılında hastalanıp ölmüştür. O 1947-1948 yılları arasında “Kanlı Yer” (Kanlı Toprak) adlı bir roman yazmış, zamanında Kaşgar’da çalışan Şiao Yünan adında bir Çinli onu Çinceye çevirmeye söz vermiş ve sözünü yerine getirmiş, kendisi 1949 yılında Malaysiya’ya gitmeden önce eseri Kuzey Batı Edebiyat Sanatı dergisine teslim etmiş. Roman 1951 yılında bu derginin 4-9. sayılarınca tefrika edilmiş. Sonra roman bu dergiden bulunup Uygurcaya tekrar tercüme edilmiş ve 1993 yılında yayımlanmıştır. Kanlı Yer romanı çağdaş Uygur edebiyatındaki en kısa romandır (178 sayfa). Romanda zamanındaki Uygur derebeylik toplumunda yaşanmış bir aşk trajedisi konu alınmıştır. Vaka Kaşgar’ın Kızıldöve denilen yerinde gerçekleşir. Ayakkabıcının oğlu Sadik ile Renahan birbirine âşık olur. Bir gün toprak sahibi Sali Bay’ın oğlu Kadir, Renahan’ı çok beğenir ve onu altıncı eşi yapmak ister, kızın ailesine elçi ve büyük miktarda başlık parası gönderir. Renahan’ın babası elçilere olumlu cevap verir. Fakat

25 Polat Aman Nuri, “Uygur Romancılığının Tarihi Üzerine”, Şincan Üniversitesi Felsefe, Sosyal

Bilimler Dergisi, Ürümçi, 2008/12, s. 93. 26 Polat Aman Nuri, agm, s. 94. 27 Polat Aman Nuri, agm, s. 94.

düğün günü, zorbalara boyun eğmeyen Renahan evden kaçar ve sevgilisi Sadik ile buluşup muradına erer. Bunu kaldıramayan Kadir, polis memurlarını kullanarak Sadık’ı tutuklatır. Hapiste işkencelere maruz kalan Sadik çok geçmeden ölür, Renahan da kayıp kocasını araya araya bulamadan çileler çekip ölür. Romanda halkı kasıp kavuran, aşk ve özgürlük düşmanı olan zalimlerin ne denli baskıcı, gaddar oldukları anlatılmıştır. Bunun dışında, Aman Nuri Abduresul isimli bir yazarın 1957 yılında tamamladığı Güneş Doğmadan Doğanlar adlı roman solculuk krizi ve Kültür Devrimi nedeniyle 40 sene sonra, Kasım 1998 yılında yayımlanabilmiş. İbrahim Turdi isimli bir yazarın 1960’lı yıllarda yazdığı bir romanı Kültür Devrimi döneminde kaybolmuştur, kendisi de ağır işkence çekerek, 1971.yılında ölmüştür. Yukarıda adı zikredilen yazarlardan sonra, 1970’li yıllarda Kayyum Turdi roman yazmıştır. Onun 1974 yılında yayımlanan “Kızıl Dağ Eteğinde” adlı romanı Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ilk defa, resmen yayımlanan roman sayılır. Kayyum Turdi 1979 yılında “Küreşçan Yıllar” (Mücadele Yılları) adlı üçlemesini yazmış, roman sanatının Uygur Türkleri arasında tanınması ve gelişmesi için önemli katkı sağlamıştır. 1980’li yıllarda ise roman çağdaş Uygur edebiyatınca benimsenmiş, tutulmuş, sevilmiş en önemli bir edebî tür hâline gelmiştir. Abdullah Talip’in “Kaynam Örkişi” (Girdap Dalgası), Abdurahim Ötkür’ün “İz”, Hevir Tömür’ün “Baldur Oygangan Âdem” (Erken Uyanan Adam), Turdi Samsak’ın “Ahirettin Kelgenler” (Ahretten Gelenler), Abdullah Talip’in “Çala Tekken Ok” (Iskalayan Kurşun), Ehet Turdi’nin “Unutulġan Kişiler” (Unutulanlar), Seyfettin Azizi’nin “Sutuk Buğrahan” adlı romanları 1980’li yılların en önemli romanları arasındadır. Bu eserler gerek işlediği konular, gerekse anlatım tarzı bakımından Uygur toplumunu derinden sarsmıştır. Bu romanların ortak özelliği, tarihî roman olması ve çoğunun tarihî konuları ele almış olmasıdır. Bunun nedeni de mevcut rejimin yanlışlıkları, baskıcı uygulamalarından rahatsız olan yazarların samimi duygu, hayal ve düşüncelerini tarihî kahramanlar üzerinden dile getirmenin daha güvenli olduğuna inanmalarıdır. Bu romanlar incelenirse, roman kahramanlarının mevcut politikaların izin vermediği ve veremeyeceği duygu, düşünce, söz ve hareketler sergiledikleri rahatlıkla görülür. Yani tarihî roman, yazara sanki özgür bir arena temin etmiştir, yazarlar bu özgür arenada söylemek isteyip de söyleyemediklerini, yapmak isteyip de yapamadıklarını rahatlıkla dile getirebilmektedirler. Bunlar arasında Abdürrahim Ötkür’ ün “İz” romanı özellikle dikkat çekicidir. 1911 yılında Doğu Türkistan’ın

This article is from: