Kasim-Aralık 2016

Page 1




içindekiler 20 KONGRE Prof. Dr. Beraat Özçelik başkanlığında düzenlenen “Gıda, Metabolizma & Sağlık: Biyoaktif Bileşenler ve Gıda Katkıları” kongresi, 28 Kasım 2016 tarihinde, İTÜ ‘de gerçekleşti.

6 PERSPEKTİF Necdet Buzbaş

KAPAK KONUSU / ZEYTİNYAĞI

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı

Önde zeytin ağaçları, arkasında yar Sene 1946, mevsim sonbahar...

KISA HABER 8 Acıktığınız Her An Pınar Go Yanınızda 10 Mümsad Genel Koordinatörlüğüne Ebru Akdağ getirildi

26 Ayvalok Belediye Başkanı Rahmi Gencer:

“Zeytin: Asırlardır Barışın Simgesi”

HABERLER 17 TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş

Moderatörlüğünde Düzenlenen “Türkiye’de Gıda, Gıda Sanayi ve Geleceği” Konulu Panel Fuara Değer Kattı

18 TÜGİS’te Başkanlık Seçimi 2 KASIM - ARALIK 2016

31 Ayvalık Tic .Odası Üyesi Halil Kantarcı

“Marka Olmak”

28 Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı: “Birinci hedefimiz dünya zeytinyağı pazarında malımızı tüketiciyle buluşturmak ve markalaşmak olmalı”

32

34

Uzzk Başkanı Ümmühan Tibet

Başarı Hikayesi

Naturel Sızma Zeytinyağı Erken Hasat mı Olmalı?

Suzan Kantarcı Savaş


REKLAM İNDEKSİ 24 HABERLER Gürsoy A.Ş. En Büyük İlk 500 Sanayi Kuruluşu Listesinde 36 ENDÜSTRİYEL YAŞAM Necdet Buzbaş TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı

Orta Vadeli Program (2017-2019) Ne Vadediyor?

48 RÖPORTAJ Gıda Sektöründe İşleme Girmesi Gereken Maddeler Meta Fonksiyonel Gıda ile Sektöre Ulaşıyor

Ön Kapak İçi : Fındık Tanıtım Grubu 1. Sayfa : EKBİR 5. Sayfa : HACIBEKİR 7. Sayfa : META 9. Sayfa : AYTAÇ 11. Sayfa : PROGIDA 13. Sayfa : MARET 15. Sayfa : SANET 19. Sayfa : SAĞLIKLI YAŞAM SEMPOZYUMU 23. Sayfa : ANFAŞ 37. Sayfa : FOTEG İSTANBUL 2017 51. Sayfa : IBATECH Arka Kapak İçi : GÜRSOY FINDIK Arka Kapak : SİTARE

DOSYA KONUSU ET SEKTÖRÜ

50 GIDA ARAŞTIRMA Kırmızı Et Hem Ruhu Hem Bedeni Besler ELİF DEMİR BENZET

54 GIDA EKONOMİ Bitmemiş Senfoni: Et Sektörü DR.ASLI ZULUĞ

44 Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı:

“Tüketim için pazar bulunduğu takdirde bu ürünleri ihraç edebilecek yeterlilikteyiz”

60 GIDA MEVZUATI 52 Aytaç Gıda Genel Müdürü Erhan Çetin:

Et Sektörünün İtibar Sahibi İsmi: Aytaç Gıda 56

Mevzuatlar ve Yeni Düzenlemeler MERİH KORKUT

61 BESLENME Kış Aylarında Beslenme Hakkında Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktaları FATMA KAHRAMAN

Namet Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kayar:

62 GELENEKSEL LEZZETLER

“ISO 500 listesinde, 71. sırada konumlanarak, ilk 100’de yer alan tek kırmızı et firması olduk”

Körfezin Sarı Altını: Zeytinyağı KADİRYE KAHRAMAN KASIM - ARALIK 2016 3


editör 2016’ya hüzünle veda ederken... 2016 yılına buruk veda ediyoruz. 10 Aralık 2016 tarihinde Beşiktaş Vodafone Arena’da gerçekleşen patlamada kaybettiğimiz polislerimiz ve masum canlar hepimizi derinden üzdü ve tarifi imkansız acılar yaşattı. Milletimizin başı sağolsun… Allah başta aileleri ve yakınlarına sabırlar versin. 2017 yılına keşke güzel umutlarla, huzurla girebilseydik ve her yeni yıla girerken dediğimiz “Mutlu Yıllar” dilekleri gerçekten de mutluluk getirseydi… Ama kalplerimiz güzel olduğu sürece bu dünya bir gün gerçekten güzel olacak. Bizler umudumuzu kaybetmeyelim. 2017 yılını huzurla, acısız ve tatlı hatıralarla geçirebilmeyi dilerken, sizlere güzel haberlerin de olduğu inancıyla yeni sayımızı tanıtmak ve 2017 yılıyla ilgili de yeni fikirlerimizi aktarmak istiyorum. Sürdürülebilirliğimiz için önemsediğimiz ve her sayımızda mutlaka yer verdiğimiz çevre, iklim değişiklikleri ve kurumsal sosyal sorumluluk haberlerimiz artık 2017 yılında “Yeşil Vadi” köşemizde yeşil sayfalarımızla sizlerle olacak. Bu sayımızın içeriğine gelirsek; zeytinyağı ve et sektörünü dosya konusu olarak ele alırken, katıldığımız etkinlik, fuar ve kongrelerden haberleri de sizlere ulaştırdık. Zeytinyağı başlıklı dosya konumuzda, özellikle yeşil demişken Ayvalık’ta geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Hasat Şenliği’ni ve Ayvalık’a gönül verenleri dergimizde ağırlamak istedik. İlk olarak Tügis Başkanı ve dergimizin Yayın Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş’tan zeytini ve önemini anlatan köşesiyle okurlarımıza merhaba dedik. Ardından dosya konumuz zeytinyağını, zeytin denince ilk akla gelen Ayvalık özelinde ele aldık. Bu anlamda, Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gencer, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı, Ayvalık Ticaret Odası Meclis Üyesi Halil Kantarcı ve UZZK Başkanı Ümmühan Tibet Ayvalık’ın Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretimine ve ihracatına çok değerli katkılarından bahsetti. Ayrıca dosya konumuz kapsamında genç bir yüreğimizi de sizlerle buluşturmak istedik. İlerleyen sayfalarımızda azmin zaferini ispatlayan Suzan Kantarcı Savaş’ın muhteşem başarı hikayesini okumalısınız. Araştırma konumuz olarak da et sektörünü ele aldık. Bu kapsamda Etbir Başkanı Mustafa Bılıkçı sektöre dair değerlendirmelerini paylaşırken, gıda hijyeni yönünden de Etbir Başkan Yardımcısı ve Veteriner Hekim Ahmet Yücesan et sektörüne ışık tuttu. Gelelim katıldığımız etkinliklerimize… Bildiğiniz üzere geçtiğimiz ay düzenlenen Samsun Gıda Fuarı, bölgenin konumu ve etkinliğin kapsamı sebebiyle oldukça ilgi gördü. Özellikle fuar kapsamında düzenlenen ve Tügis Başkanı Necdet Buzbaş’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Türkiye’de Gıda, Gıda Sanayi ve Geleceği” konulu panel yoğun katılımla oldukça ilgi çekti. GıdaTürk olarak katıldığımız bir diğer iz bırakan kongre de Prof. Dr. Beraat Özçelik yürütücülüğünde gerçekleşen “Bioaktif Bileşenler ve Doğal Katkılar” kongresi oldu.

GIDA TÜRK DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ AYDAN KIRIŞOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ AYDAN KIRIŞOĞLU aydank@gidaturk.com.tr AVRUPA TEMSİLCİLERİ ARZU KARABOĞA (BESLENME UZMANI) ALİ KARABOĞA ART DİREKTÖR EROL BAYRAKDAR TASHİH SELİN AKGÜL YAYIN KURULU YAYIN KURULU BAŞKANI NECDET BUZBAŞ TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı DANIŞMA KURULU BAŞKANI PROF. DR. BERAAT ÖZÇELİK İ.T.Ü. KİMYA VE METALURJİ FAKÜLTESİ REKTÖR DANIŞMANI MEVZUAT VE GIDA HUKUKU HALİS KORKUT DANIŞMA KURULU ÜYELERİ METİN YURDAGÜL MÜMSAD YÖN.KRL.BŞK DOÇ. DR. Y.BİROL SAYGI BİLGİ ÜNİVERSİTESİ EBRU AKDAĞ MÜMSAD GENEL KOORDİNATÖRÜ MERİH KORKUT MUSTAFA BILIKÇI (ULUSAL ET KONSEYİ VE ETBİR BŞK.) CAFER FINDIKOĞLU MEHMET ÇETİN DURUK (GIDAKAT YÖN.KRL.BŞK.) OKYAR YAYALAR (ÇEVKA YÖN.KRL.BŞK.) İRFAN DEMİRYOL KADİRYE KAHRAMAN ÇÖZÜM ORTAKLARI Karadeniz Ekonomi Murat Gürsoy

Değerli konuklarımızı ağırladığımız, çeşitli bakış açılarıyla ele aldığımız yılın bu son sayısıyla 2016’yı uğurluyoruz. Nice yeni seneleri birlikte karşılamak dileğiyle...

YÖNETİM YERİ Gıda Türk Yayıncılık Hizmetleri Deniz Köşkler Mh. Dr. Sadık Ahmet Cad. Mızrak Sk. No: 3A Avcılar / İstanbul 0212 880 29 06

Gıda Türk dergisi, Basın Ahlak Kuralları’na göre yayınlanmaktadır. Yazı, Fotoğraf ve İllüstrasyonlar izinsiz kullanılamaz. Tüm reklamların sorumluluğu reklamveren firmalara, yazılardaki görüşler ise yazarlarına aittir.

BASKI: Aktif Matbaa ve Reklam Hizmetleri www.facebook/www.gidaturk.com.tr www.gidaturk.com.tr www.gidaturk.twitter.com

4 KASIM - ARALIK 2016



perspektif Necdet Buzbaş’la FARKLI AÇIDAN

Önde zeytin ağaçları, arkasında yar Sene 1946, mevsim sonbahar... Necdet Buzbaş

Bedri Rahmi Eyüboğlu

(TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı)

4-6

Kasım 2016 tarihlerinde Ayvalık’ta “Her hasat bir barış buluşmasıdır” sloganıyla 12’nci Zeytin Hasadı Şenliği vardı.

Uluslararası Zeytin Konseyi, Akdeniz Zeytinci Kentler Birliği ve İspanya merkezli bir zeytinyağı derneği olan QV Extra’nın katılımlarıyla uluslararası boyut kazanan Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’ne biz de davetliydik. Ayvalık, geçmişten gelen zeytinyağı pazarındaki liderliğini kimseye kaptırmamış, zeytinyağının önemini anlatmak için 12 yıldır Uluslararası Zeytin Hasat Şenliği düzenleniyor. Zeytinin Ayvalık’ta sadece 12 yıldır değil, yüzyılları aşan bir geçmişi var. Çok uzun yıllar boyunca işlenmiş, ihracatı yapılmış. Mübadele sonrası bu zeytin ağaç varlığı, Türklerin mülkiyetine geçmiş, ancak değeri her zaman korunmuş ve adeta bir miras olmuş. Dikildikten sonra ilk meyvesini 5-6 yıl sonra veren bir ağaç zeytin... Budandıkça gençleşiyor ve büyüyorlar. Kutsal kitapların sayfalarına kadar uzanıyorlar. Üreticiler için hayatlarının her safhasında zeytin var. Hasada girişmeden önce son yağmurları beklerler; daldaki zeytin küf ya da zeytin sineklerine esir olmadan, suyunu yitirip büzüşmeden daha da irileşsin, yağlansın diye. Beklenen yağmurlar gelmişse bütün yüzler güler.

6 KASIM - ARALIK 2016

Zeytinin hasadı, tanelerin toplanması, bir bölümünün yemeye ayrılıp salamuraya basılması, geri kalanlarının sıkılıp yağının alınması binlerce yıldır süregelen bir sonbahar-kış ritüelidir. Zeytin ağacı yöreye göre nisan ile haziran ayları arasında çiçek verir. Yeşil zeytinler, ağustos sonundan kasım başına kadarki süre içinde olgunlaşır. Kasım ve mart ayları arasındaki dönem ise zeytinin hasat mevsimidir. Zeytinlerin tarladan Ayvalık’taki işletmelere develerle taşındığı 1894 yıllarında Ayvalık’ta 26 sabunhane, 78 zeytinyağı değirmeni ve 7 zeytinyağı fabrikası bulunuyordu. Zeytini yıkama, öğütme, hamurunu sıkma, yağını kara sudan ayrıştırma ve filtre etmeyi kesintisiz ve daha hijyenik gerçekleştirilen modern teknolojiyle üretim hızlandı. Zeytinler eskisi gibi çuvallar içinde fabrika avlusunda günlerce bekletilmeden, 5-10 saat içinde sıkılarak daha düşük asitli yağlarının çıkması sağlanmış oldu. Düşük asitli demişken, zeytinyağı asitlik derecesi hakkında biraz bilgi vermekte fayda görüyorum. Her ne kadar asidite zeytinyağının kalitesinin ve tadının tek göstergesi olmasa da satın alınırken karar vermede en önemli olanıdır.

100 gr zeytinyağının içindeki oleik asit miktarına zeytinyağının asiditesi denir. Asitlik yüzde 0.8’e kadar ise Sızma, yüzde 2’ye kadar ise Naturel birinci, yüzde 3.3’e kadar ise Naturel ikinci olarak adlandırılmıştır. Bunun üzerinde aside sahip yağlar doğrudan tüketilmez, su buharı kullanılarak rafine edilir ve belirli oranda asidi düşük zeytinyağı ilavesiyle harmanlanıp Riviera olarak adlandırılır. Ayvalık’ta yerel markaların öne çıkması için, Ayvalık zeytinyağının farklı olduğu tescil edilmek üzere “Zeytinyağı Coğrafi İşareti” alınmış. Kalite kriterleri içinde büyük önem taşıyan duyusal testlerin yapılabileceği bir laboratuvar kurulmuş, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden akreditasyon sağlanmış. Ayvalık Ticaret Odası ve Ayvalık Belediyesi’nin yaptıkları bu başarılı çalışmalar Türkiye’de kişi başına zeytinyağı tüketimini oniki yılda 800 gr’dan 2 litreye taşımış. Ancak zeytinyağı üreticisi ülkelerden Yunanistan ve İspanya’da kişi başı tüketimin 15 litre olduğunu hatırlarsak alınacak çok daha yolumuz olduğunu fark ederiz. Zeytin sağlık demektir, sağlıklı günler diler, sağlıcakla kalın derim. Kaynak:

Skylife Artun Ünsal - Dünya Gazetesi Faruk Şüyun


Where needs take us

PLASMAL

Kuter Katkıları

SALONA

Düşük Sodyumlu Tuz

TARI

Kombine Baharat Karışımları

Size özel çözümler, Size özel reçeteler. FONKSiYONEL GIDA A.S. .

Yamanevler Mah. Düz Sk. No. 40-42 D. 4 34768 Ümraniye / İstanbul Tel. +90 216 630 0 532 • Faks. +90 216 630 0 533 • Mobil. +90 534 592 18 98 E-mail: info@metagida.com.tr • www.metagida.com.tr

Member of

Group


kısa haberler Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin sponsorları arasında yer aldı

Barilla Lezzet Ailesinin Yeni Üyelerine Yoğun İlgi D

ünyanın lider makarna üreticisi Barilla, bu yıl 24-25 Kasım tarihleri arasında düzenlenen turizm sektörünün önemli buluşmalarından ‘Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin sponsorları arasında yer aldı. Şef Foltran’ın Barilla ailesinin yeni üyeleri Collezione serisinden Trofie ve Selezione OroChef serisinden Tortiglioni kesme makarnaları ile hazırladığı özel menü katılımcılardan büyük ilgi gördü.

Fide Konserve Domatesteki Uzmanlığını Ton Balığına Taşıyor 1

974 yılından bu yana konserve sektöründe faaliyet gösteren Fide, domates başta olmak üzere sebze meyve konservesindeki uzmanlığını ton balığına da taşıdı. Fide, yeni segmenti konserve ton balığı için 9 milyon TL’lik yatırım yaptı. Türkiye’nin verimli topraklarında yetişen, taze sebze ve meyveleri doğal hali ile konserveleştiren Fide Konserve, üretim alanına; konserve ton balığını da ekledi. 42 yıldır yurtiçi ve yurtdışı piyasalarında aktif rol oynayan Fide, 30 milyon dolarlık cirosunun yüzde 50’sini ihracat, yüzde 50’sini ise iç piyasadan elde ediyor.

8 KASIM - ARALIK 2016

Acıktığınız Her An

Pınar Go Yanınızda T

ürkiye gıda sektörünün ‘ilk’lere imza atan markalarından Pınar, günün yoğun temposu içinde koşuşturanlara pratik ve sağlıklı atıştırmalık Pınar Go’yu sunuyor. Pınar Go, 20 gramlık Cheddar, Kaşar ve Dil Peyniri porsiyonlarıyla hayatı hızlı yaşayanlara açlığını unutturacak.

Assan Gıda’dan Birbirinden Eşsiz Yeni Lezzetler A

ssan Gıda’nın yeni Colorado sosları Et Sosu, Chipotle Biberli Acı Sos, Döner Sosu ve Acılı Et Sosu her türlü ızgara etin yanında, patates kızartması ve cips ile mükemmel bir lezzet birlikteliği yaratıyor. Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden Kibar Holding’in gıda yatırımı olarak faaliyet gösteren Assan Gıda, yeni Colorado soslarını piyasaya sundu. Assan Gıda’nın yeni Colorado sosları Et Sosu, Chipotle Biberli Acı Sos, Döner Sosu ve Acılı Et Sosu her türlü ızgara etin yanında, patates kızartması ve cips ile mükemmel bir lezzet birlikteliği yaratıyor. Yemekte lezzet anlayışına yeni soluk getirecek ve damak tadına yeni keşifler sunacak Colorado sosları ile ürün gamını genişleten Assan Gıda, sadece ketçapta değişik lezzetlerde 90’a yakın ürünüyle sofralara yeni tatlar katıyor.



kısa haberler Gıda sektörünün öncü derneklerinden MÜMSAD yeniden yapılanıyor Yeni Kurulan MÜMSAD Genel Koordinatörlüğü’ne Ebru Akdağ Getirildi

M

utfak ürünlerinin sektörünün gelişmesine, üreticilerin ve tüketicilerin bilinçlendirilmesine yardımcı olmak amacıyla önde gelen gıda sanayicileri tarafından 2004 yılında kurulan Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD), geleceğe daha iyi hazırlanma hedefiyle yeniden yapılanıyor. Mutfak ürünleri ve margarinler için gerekli standart ve kodekslerin hazırlanmasına ve uygulanmasına yardımcı olarak, güvenilir ürünleri tüketicilere sunmayı amaçlayan MÜMSAD, bu yeni açılım sürecinde yönetim kadrosunu daha da güçlendiriyor. Bu çerçevede MÜMSAD bünyesinde yeni oluşturulan Genel Koordinatörlük görevine, gıda sektöründe uzun yıllar hizmet veren Ebru Akdağ getirildi. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı 2007 yılından bu yana Metin Yurdagül’ün yürüttüğü MÜMSAD, Ebru Akdağ’ın

da katılımıyla birlikte bugüne kadar sürdüğü çalışmalarını daha da yukarı taşımayı hedefliyor. Aynı zamanda ABD Dışişleri Bakanlığı Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu lider profesyonel değişim programı Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı’na (IVLP) kamu dışından seçilen ilk gıda sektörü temsilcisi olan Akdağ, Aralık 2016 tarihi itibarıyla görevine başladı. MÜMSAD’ın geleceğe taşınmasında ve açılım sürecinde aktif rol alacak olan Ebru Akdağ, 2005 Ortadoğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, 2007 Ortadoğu Üniversitesi Mühendislik Yönetimi Yüksek Lisans mezunu. Kariyerine 2005 yılında Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’nde (MEYED) başlayan Akdağ, Kasım 2016’ya kadar burada Genel Sekreterlik görevini yürüttü.

MÜMSAD Genel Koordinatörü Ebru Akdağ

Akdağ, ayrıca T.C. Kalkınma Bakanlığı’nda Gıda Ürünleri ve Güvenilirliği Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde “Türkiye’de Gıda Güvenliği ve Kontrol Sisteminin Yeniden Yapılandırılması ve Güçlendirilmesi” Hijyen Uygulamaları Kılavuzu Hazırlık Grubu Başkanlığı da yaptı.

Mondelēz International Türkiye’nin Yeni Genel Müdürü İhsan Karagöz Oldu

D

ünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International’da Türkiye Genel Müdürü olarak, 15 Kasım itibarıyla İhsan Karagöz göreve başladı. Global ve yerel hızlı tüketim firmalarında Satış, Pazarlama ve İş Geliştirme alanlarında uluslararası tecrübeye sahip bulunan İhsan Karagöz, Mondelēz International Türkiye’nin yeni Genel Müdürü olarak atandı.

10 KASIM - ARALIK 2016

İhsan Karagöz kimdir? Kariyerine 1988 yılında Pazarlama Şefi olarak başlamış ve 1989 yılında Satış Şefi olarak Kraft’a katılmıştır. Kraft’ta Lojistik Hizmetleri Müdürü ve Milka, Toblerone, Jacobs ve Maxwell House Marka Müdürü rolleri de dahil olmak üzere farklı görevlerde bulunmuştur. Kraft’tan hemen sonra Gilette’e geçiş yapmış ve burada Bölgesel Marka Müdürü, Türkiye ve Akdeniz Merkezi Bölgesel Pazarlama Direktörü ve AMEE HQ Pazarlama Direktörü rollerinde ça-

lışmıştır. 2006 yılında P&G Pazarlama Direktörü rolüne atanmış olup; Kafkaslar, Orta Asya Cumhuriyetleri, Orta Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika gibi birçok pazardan sorumlu olmuştur. 2008-2010 yılları arasında P&G Cenevre ofisinde Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgelerinden sorumlu BRAUN markası Pazarlama Direktörlüğü görevini yürütmüştür. 2011 yılında Kale Seramik A.Ş.’ye Batı yarımküre Başkan Yardımcısı olarak geçmiş ve sonrasında da Iron Mountain’da Ülke Müdürü olarak görev almıştır.



kısa haberler

Gıdanın Geleceği Bu Platformda! Gelecek nesilleri düşünerek; sağlıklı, güvenilir ve sürdürülebilir sistemlere dönüşümü hızlandırmak amacıyla, Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TUGİS) ve Sürdürülebilirlik Akademisi öncülüğünde, “Gıda Platformu” kuruldu.

N

üfus artışı ve hızlı sanayileşme, dünyamızdaki kaynakları tüketirken, şehirlere kayan nüfusun yeterli beslenebilmesi için 2050 yılında, gıda üretiminin %60 oranında arttırılması gerekiyor.

Türkiye’de iklim değişikliği, biyo-çeşitlilik, su, kaynak yönetimi, gıda güvenliği, erişim ve alışkanlıklar gibi tehditler ve ihtiyaçların sonucu olarak, Sürdürülebilirlik Akademisi ve Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) öncülüğünde, Sürdürülebilir Gıda Platformu (SGP) kuruldu.

“Gerekli önlemler alınmaz ise gıda üretebilme kapasitemiz riske girecek, biyo çeşitlilik kaybolacaktır” Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sungur Bursa, her yıl düzenledikleri konferanslarda sürdürülebilir gıdaya dikkat çektiklerini söyleyerek şöyle konuştu; “Gezegenimizin mevcut kaynakları sonsuza kadar harcama şansı ve lüksü yok. Gerekli önlemler alınmaz ise gıda üretebilme kapasitemiz riske girecek, biyo çeşitlilik kaybolacaktır. Bu tehditler ve ihtiyaçların sonucu olarak Sürdürülebilirlik Akademisi ve Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) öncülüğünde Sürdürülebilir Gıda Platformu (SGP) kurulmuştur. Sektörün yapısını esas alan ve tüm paydaşlar ile işbirliği yapacak olan, sürdürülebilir gıda ekseninde gelişim Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı modelleri ortaya koyan, Murat Sungur Bursa

12 KASIM - ARALIK 2016

bu gelişime yön veren, değişim için yol haritaları oluşturan tüm kurumları, “Sürdürülebilir Gıda Platformuna” üye olmaya davet ediyoruz.” Konu ile ilgili bilgi veren TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet BUZBAŞ; “İklim değişikliği, şu an kamu sağlığını, gıda ve su güvenliğini etkilemektedir. Hepimiz sorunun bir parçasıyız ve hepimiz çözümün bir parçası olmalıyız. Günümüzde şirketler, 21’nci yüzyılın daha önce bahsettiğimiz gerçekliğini dikkate alarak rollerini gözden geçirmeli, ticari tasarımlarını yeni baştan kurgulamalıdırlar.

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzmaş

Sağladıkları kar, şirketin sürdürülebilirliği yanında geniş bir sosyal misyonu da finanse etmelidir. Gıda Platformu’nun amacı özetle; günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı, güvenilir ve Sürdürülebilir Gıda Sistemleri değişim ve dönüşümünü gerçekleştirmek için çalışmaktır şeklinde özetlenebilir” dedi. Gıda Platformu, Birleşmiş Milletler; sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve Türkiye’nin 10. beş yıllık kalkınma planını da sahiplenerek ‘’Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Gıda” ilkesi doğrultusunda, iş dünyasına yönelik aksiyon planları oluşturmak amacıyla kurulmuştur. İzlenecek yöntemlerin belirlenmesi ve sektörün bu hedefleri temel alması, yol haritasının oluşturulması için özel sektör, kamu, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve diğer tüm işbirliği yapacak kurumlarla, değişime yön verecektir.



haberler

ANTALYA FUARLARI KAZANDIRIR! A

ntalya’da düzenlenmekte olan 1821 Ocak 2017 tarihlerindeki Hotel Equipment ve 15-18 Şubat 2017 tarihlerindeki Food Product Fuarları yurt içi ve yurt dışı ziyaretçi çalışmalarına şimdiden başladı. 6 Aralık Salı günü Hilton İstanbul Bosphorus Hotel’de düzenlenen basın toplantısında ANFAŞ – Antalya Fuarcılık A.Ş Genel Müdürü Sn. Murat Özer, TÜROFED Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Osman Ayık, TÜSİD Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Ahmet Gürkaynak EGD Dernek Başkanı Sn. Celal Toprak ve POYD Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Edip Nazım Açar konuşmacı olarak katıldılar.

ğunu belirterek, böylece ekonomik katkının da artacağını, Türkiye’nin 410 fuarla ekonomiye 1,4 milyar avro katma değer sağlarken, Almanya’nın 371 fuarla 23,5 milyar avro katma değer sağladığını sözlerine ekledi.

Gıda & İçecek ve Ağırlama-Konaklama sektörlerimizin uluslararası ölçekte hak ettiği yere ulaşabilmesi ve yeni fırsatlara yelken açabilmesinin ilgili kurumların ortak amaçlarla bir araya gelmesiyle mümkün olacağına inanan ANFAŞ, dünyanın çeşitli ülkelerinden ilgili profesyonelleri sektördeki gelişmelerin sergileneceği fuarlarında buluşturuyor.

Toplantıda konuşan TÜROFED – Türkiye Otelciler Federasyonu – Yönetim Kurulu Başkanı Ayık “Bir zamanlar sadece tezgah üretirken şu

ANFAŞ Genel Müdürü Özer de “Amacımız fuarlara ziyaretçi kalitesini artırmak. Böylece fuarın ekonomiye sağladığı katma değer de artacak,” dedi. Özer, Antalya’ya yurt dışından 255 şehirden 61 havayolu şirketinin direkt uçuş gerçekleştirdiğini kaydederek, fuarların uluslararası katılımcı ve ziyaretçilere ihtiyacı olduğunu, kış aylarında bile Antalya’dan 35-40 ülkeye uçulabildiğini söyledi. Özer, amaçlarının ziyaretçi kalitesini artırmak oldu-

14 KASIM - ARALIK 2016

TANITIMLAR HIZLA DEVAM EDİYOR! Bu yıl özellikle Afrika, Ortadoğu, Arap Yarımadası, Türki Cumhuriyetleri, Rusya ve İran’ın öne çıkacağı Hotel Ekipmanları ve Gıda fuarlarında bu bölgeler gelecek olan ziyaretçiler ile fuar katılımcısı bir araya gelecek.

anda her türlü otel ekipmanı üretir hale geldik. Bu büyük avantajlarımızdan,” şeklinde konuştu. Başkan Ayık, 2016’nın turizm sektörü için zor geçtiğini belirterek 2017’den umutlu olduklarını söyledi. Türkiye’nin tekrardan turizm sektöründe en önemli noktalara geleceğini vurguladı.

ANFAŞ ANTALYA EXPO CENTER BÜYÜDÜ VE YENİLENDİ! ANFAŞ-Antalya Fuarcılık A.Ş. bugünkü ekonomik şartlara rağmen 30.000.000 TL’ye yaklaşan yatırımını tamamladı. Yenilenen fuar alanı ile 40.000 m2 kapalı ve 20.000 m2 açık sergi alanı ve 15 adet kongre, konferans ve seminer salonları ile sektöre ve ülkeye hizmet etmeye devam ediyor.



haberler

Çebi Fındık Yeni Pazarlar İçin Yurt Dışında

Ç

ebi Fındık, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Abu Dhabi Emirliği’nde 5-7 Aralık tarihleri arasında düzenlenen ve Ortadoğu’nun en etkin fuarlarından olan SIAL Middle East 2016 Fuarı’nda yer aldı.

Fuarların alıcılar ile birebir ilişki kurmak ve etkin tanıtım yapabilmek için çok önemli platformalar olduğunun altını çizen Beyza Çebi, SIAL Middle Esat Fuarı’na katılarak bu fırsatlarını değerlendirmeye çalıştıklarını ifade etti.

Çebi Fındık Satış Geliştirme Müdürü Beyza Çebi, ihracattaki pazar paylarını artırmak için etkisi güçlü uluslararası fuarlarda yer almak gerektiğini belirtti.

SİAL Middle East Fuarı’na 59 ülkeden 1000 VIP alım heyeti katılıyor. Her yıl ziyaret trafiği % 40 artan fuarı 2015 yılında 18.000 profesyonel ziyaret etti.

16 KASIM - ARALIK 2016


haberler Samsun Gıda Fuarı, Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından, 24-27 Kasım 2016 tarihlerinde TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.

TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş Moderatörlüğünde Düzenlenen “Türkiye’de Gıda, Gıda Sanayi ve Geleceği” Konulu Panel Fuara Değer Kattı S

amsun Gıda Fuarı’nın Açılış Töreni, TÜYAP Anadolu Fuarları A.Ş. Genel Müdürü Sn. Cihat Alagöz, Samsun Valisi Sn. İbrahim Şahin, Samsun Milletvekili Sn. Hayati Tekin, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Yusuf Ziya Yılmaz, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası Genel Başkanı Sn. Necdet Buzbaş, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sn. Orhan Bülbüloğlu, Samsun Ticaret Borsası Başkan Yrd. Sn. Günhan Ulusoy’ un konuşmaları ile gerçekleşti. Ardından Tügis Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş moderatörlüğünde düzenlenen panele geçildi..

TÜGİS Koordinasyonuyla Düzenlenen Gıda Sektörü Panelleri Büyük İlgi Gördü Türkiye’de Gıda, Gıda Sanayii ve Geleceği Paneli TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş moderatörlüğünde Samsun Tüyap Gıda Fuarı’nda gerçekleştirildi. Tügis Başkanı Necdet Buzbaş’ın konuşmasıyla başlayan panel Tüyap Anadolu Fuarları Genel Müdürü Cihat Alagöz, Dr. İrfan Demiryol, Dr. Rüştü Bozkurt ve Ayhan Sümerli’nin görüşleriyle devam etti. Panel kıymetli otoriteler ve akademisyenlerin, üniversite öğrencilerinin katılımıyla yoğun ilgi gördü. KASIM - ARALIK 2016 17


haberler

TÜGİS’te BAŞKAN SEÇİMİ Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası 33’üncü Genel Kurulunu yaptı. Seçimler sonunda Necdet Buzbaş yeniden başkanlığa getirilirken, Yönetim Kurulu Mehmet Tütüncü, Cengiz Altop, Özen Altıparmak, Mehmet Aydın Çuvalcı, Okyar Yayalar, Mehmet Çetin Duruk, Ediz Aksoy ve Levent Rıza Dağhan’dan oluştu.

18 KASIM - ARALIK 2016



etkinlik

Prof. Dr. Beraat Özçelik Başkanlığında Düzenlenen

“Gıda, Metabolizma & Sağlık: Biyoaktif Bileşenler ve Gıda Katkıları” Kongresi, 28 Kasım 2016 Tarihinde, İTÜ ‘de Gerçekleşti.

P

rof. Dr. Beraat Özçelik başkanlığında düzenlenen “Gıda, Metabolizma & Sağlık: Biyoaktif Bileşenler ve Gıda Katkıları” kongresi, 28 Kasım 2016 tarihinde, İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ nde gerçekleştirilmiştir. Kongre, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) tarafından yaklaşık 1,5 milyon TL bütçe ile desteklenen “Yerel Kaynaklar ve Atıklardan Gıda Katkı/Yardımcı Maddeleri Araştırma Uygulama Merkezi” projesi kapsamında düzenlenmiştir. Ayni gün, İTÜ Ayazağa Kampüsü içerisinde kurulan, “DOKAM Doğal Katkılar, Fonksiyonel Bileşenler ve Sağlık Mükemmeliyet Merkezi’nin açılışı da gerçekleştirilmiştir. DOKAM, endemik, tıbbi ve aromatik bitkiler ile posa, kabuk gibi değerlendirilemeyen gıda atıklarından, tümüyle sağlıklı, doğal katkı alternatifleri ve antioksidanlar, diyet lifler, vb. gibi biyoaktif bileşenlerin üretileceği Türkiye’ deki ilk merkez olma özelliğindedir. İTÜ Rektörü Mehmet Karaca’ nın onursal başkanı olduğu Kongrede, İstanbul İl Tarım Müdürü Hamit Aygül ile ve diğer Tarım Bakanlığından yetkililer , İTÜ NOVA Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdürü Dr. Ercan Çitil ile İstanbul İhracatçı Birlikleri, Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası, Yıldız Holding, Yaşar Holding, AROMA Meyve Suları, İREKS A.Ş., POLEN Un ve

20 KASIM - ARALIK 2016

Prof. Dr. Beraat Özçelik


etkinlik Gıda, AROMSA, IFF, BESLER, PAK Gıda, Perfetti Van Melle, İstanbul Halk Ekmek gibi sektörün önde gelen firmalarının temsilcileri hazır bulunmuştur. Kongre kapsamında katkı maddelerinin ve besin desteklerinin güvenilirliği ve ilgili yasal düzenlemeler, yerel kaynaklarımız ve endemik bitkiler, bitki çeşitliliği, özgün teknolojiler, nanoteknoloji ve biyoteknolojik yöntemler ile gıdaların kanser ve metabolizma üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Ayrıca TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş’ ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Yıldız Holding’ den Dr. Ahmet Anbarcı, Yaşar Holding’den Dilek Emil, Ereğli Agrosan Tarım Tic. A.Ş. den Prof. Dr. Artemis Karaali ile İREKS A.Ş. den Dr. Mehmet Çetin Duruk, sektörün sorunları ve katkı maddeleri hakkındaki görüşlerini tartışmışlardır.

lı bölgelerindeki yaklaşık 40 üniversiteden katılım sağlanmıştır. İkiyüzelli den fazla katılımcının bildiri sunduğu kongre, gıda, tıp, kimya, eczacılık, ziraat, botanik gibi birçok farklı disiplinden gelen bilim insanlarını bir araya getirmiştir.

Özel sektörün önde gelen kuruluşları, Tarım Bakanlığı ile Tarımsal Araştırma Enstitüsü yetkilileri ile Türkiye’ nin fark-

Prof. Dr. Beraat Özçelik, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) ile birlikte konusunda uzman değerli konuşmacıların

sunum yaptığı, Türkiye’ nin dört bir yanından akademisyen ve öğrencilerin biraraya geldiği böyle bir kongreyi başarıyla gerçekleştirmiş olmaktan son derece mutluluk duyduğunu ifade etti. DOKAM Mükemmeliyet merkezinin gıda sanayiine sürdürülebilir ARGE desteği sağlayan ve konusunda bir ilk olma özelliğini koruyan bir merkez olması yolunda çalışmalarının devam edeceğini belirtti.

* Bu doküman İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteklediği Yerel Kaynaklar ve Atıklardan Gıda Katkı/Yardımcı Maddeleri Araştırma Uygulama Merkezi Projesi kapsamında hazırlanmıştır. İçerik ile ilgili tek sorumluluk İstanbul Teknik Üniversitesi’ne ait olup İSTKA veya Kalkınma Bakanlığı’nın görüşlerini yansıtmamaktadır.

KASIM - ARALIK 2016 21


haber

DOKAM “Doğal Katkılar, Fonksiyonel Bileşenler ve Sağlık” Mükemmeliyet Merkezi Açıldı

İTÜ

Ayazağa Kampüsü içerisinde kurulan DOKAM Doğal Katkılar, Fonksiyonel Bileşenler ve Sağlık Mükemmeliyet Merkezi’nin açılışı İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, İl Tarım Müdürü Hamit Aygül, İstanbul Kalkınma Ajansı, Tarım Bakanlığı yetkilileri, sanayicilerimiz, akademisyenler ve kongre katılımcıları ile gerçekleştirildi. Gıdaların işlenmesinde kullanımı gerekli olan gıda katkı maddelerine doğal alternatifler, besin destekleri ve insan sağlığına faydalı, fonksiyonel gıda bileşenleri üretecek olan DOKAM, Türkiye’de bu kapsamda kurulmuş ilk Mükemmeliyet Merkezidir. Yurdumuz çeşitli tıbbi, aromatik ve endemik bitkilerin yetişebildiği zengin bir bitki çeşitliliğine sahiptir.

Bunun yanı sıra, gıdaların üretim ve işlenmesi sırasında hammaddelerin yaklaşık %40’ı atık olarak ayrılmaktadır. Ortaya çıkan proses atıkları; yeni, katma değeri yüksek ve doğal gıda bileşeni eldesinde kullanılabilecek sürdürülebilir bir hammadde kaynağı olma potansiyeline sahiptir. DOKAM, yurdumuzdaki mevcut potansiyeli değerlendirerek, ithalata olan bağımlılığı azaltmayı ve milli servetin korunmasında katkı sağlamayı hedeflemektedir. Ayrıca, son yıllarda doğal ve fonksiyonel gıdalara yönelen tüketicilerin taleplerini karşılamak amacıyla, gıda sanayiinde bu yönde arayışlar artmıştır.

Merkezde, doğal alternatif katkılar ile antioksidanlar, diyet lifler, omega-3 yağ asitleri, bitkisel proteinler ve peptidler gibi biyoaktif bileşenlerin üretimi hedeflenmektedir. Bu amaçla, kimyasal çözgenler kullanılmaksızın, süperkritik, subkritik ekstraksiyon gibi üstün teknolojilerle üretimler gerçekleştirilecektir. DOKAM; İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü başta olmak üzere, İstanbul İhracatçı Birlikleri, Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası, İTÜNOVA Teknoloji Transfer Ofisi ve Gıda Katkı ve Yardımcı Madde Sanayicileri Derneği gibi pekçok iştirakçinin destekleriyle kurulmuştur.

* Bu doküman İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteklediği Yerel Kaynaklar ve Atıklardan Gıda Katkı/Yardımcı Maddeleri Araştırma Uygulama Merkezi Projesi kapsamında hazırlanmıştır. İçerik ile ilgili tek sorumluluk İstanbul Teknik Üniversitesi’ne ait olup İSTKA veya Kalkınma Bakanlığı’nın görüşlerini yansıtmamaktadır.

22 KASIM - ARALIK 2016



haberler

En Büyük İlk 500 Sanayi Kuruluşu Listesinde Türkiye’nin en büyük ilk 500 sanayi kuruşu sıralamasında 120 basamak atlayarak, üretimden satışlara 326.359.404 TL ciro ile büyük bir çıkış yakalayan Gürsoy A.Ş. yatırımlarla istikrarlı büyümesini sürdürüyor.

T

ürkiye’nin en köklü fındık üreticisi ve ihracatçılarından olan Gürsoy A.Ş. daha fazla üretip daha fazla katma değer yaratarak en büyük ilk 500 sanayi kuruluşu içinde daha yukarı basamakları hedefliyor. 84’üncü yılına girmeye hazırlanan Gürsoy AŞ, yeni yatırımlarla istikrarlı büyümesini devam ettirmeyi planlıyor. Firmanın en büyük hedeflerinden biri ise Cumhuriyetimizin 100. yılında her şeyin oturduğu iç ve dış pazarda, ürünleriyle büyük bir marka olmak.

Gürsoy, 1933 yılında kurulmuş olup bugün ise işlenmiş ve natürel fındıkta Türkiye’nin tecrübeli ve önde gelen firmalarından biri. Gürsoy; ISO9001:2008,ISO 17025:2000, BRC ve IFS gibi üstün kalite güvence sistemlerine sahip tesislerinde yüksek teknoloji ile üretimini sürdürmektedir. Gürsoy ailesinin hedefi, globalleşen dünyamızda müşteri isteklerini ön planda tutan, güvenilir ve kaliteli ürünler üreterek iç ve dış pazarlarda sektöründe aranan bir Türk firması olmak. Gürsoy Fındık’ın amacı küresel dünyadaki ticari gelişmelerini üretim sistemine ve verilen hizmete ekleyerek müşterilerinin artan ihtiyaçlarını karşılamaktır.

Gürsoy A.Ş. 30’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor

Nejdet Gürsoy

Gürsoy A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili

24 KASIM - ARALIK 2016

Gürsoy A.Ş. olarak 30’dan fazla ülkede gıda sektörünün en büyük markaları ile işbirliği yaparak, kaliteli Türk fındığını tüm dünyanın lezzetine sunduklarını dile getiren Gürsoy A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejdet Gürsoy, gıda endüstrisindeki küresel firmaların natürel ve işlenmiş fındık ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak üzere üretim yaptıklarını dile getirdi. Nejdet Gürsoy sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Paketleme ve ürün sevk hizmetlerini özenle gerçekleştiriyoruz. Gıda işleme ve kalite yöntemi konusunda uluslararası kabul görmüş

standartlara bağlı olan Gürsoy Fındık’ın amacı, küresel dünyadaki ticari gelişimlerini gözlemlemek ve bu gelişmeleri üretim sistemine ve verilen hizmete ekleyerek, müşterilerinin artan ihtiyaçlarını karşılamaktır. Gürsoy’un misyonu birlikte çalıştığımız firmaların beklentilerinin üzerinde geniş ve kaliteli ürün yelpazesi sağlamak ve natürel işlenmiş fındık sektöründe tartışmasız kalite lideri olmaktır.” Gürsoy olarak 83’üncü yıllarına kaliteden ödün vermeden geldiklerini dile getiren Nejdet Gürsoy şunları ifade etti: “84’üncü yılımıza da sayısız başarılara imza atarak ve istikrarlı büyümemizi ve yatırımlarımızı artırarak girmenin mutluluğu içerisindeyiz. Devamlı olarak Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasına giren ve fındık sektörünün en köklü firması olan Gürsoy A.Ş. dünya gerçeklerini gözeterek istikrarlı büyümesini sürdürmeye devam edecektir. Süratle kalkınan ülkemizin ve çevremizin gelecekte Gürsoy gibi dinamik, şirket kültürü gelişmiş ve etik değerlere önem veren firmalara çok büyük büyüme olanakları sunacağına inanıyorum. Bu inançla gerek iç gerekse dış pazarlarda ortaya çıkacak büyüme olanaklarını risk duyarlı firma politikamızdan ödün vermeden değerlendirerek Cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023 yılında da fındık ve mamulleri sektörünün aranan, başarılı ve lider firmalarından biri olacağını öngörüyoruz.


haberler “Çikolata sektörünü önemsiyoruz” Türkiye’nin dört bir yanına olduğu kadar 30’dan fazla ülkeye de Gürsoy markasını taşıdıklarını dile getiren Necdet Gürsoy, bu başarıyı Ar-Ge çalışmalarına verdikleri önemin yattığını dile getirdi: “Ürünlerimiz ülkemizin ve dünyanın dört bir yanına ulaştırılıyor. Kalite anlayışı, güçlü finansal ve kurumsal yapısı, güvenilirliği ve deneyimli kadrosu ile sektörün önde gelen firmalarından biri olduk. Ordu’da kurulu modern entegre tesislerde işlediğimiz fındıkları Gürsoy markası altında iç ve dış pazarlara sunuyoruz. Bugün Gürsoy A.Ş. olarak bünyemizde 2 adet fındık entegre tesisi ve 2 adet de kırma fabrikası bulunuyor. Ayrıca yeni fabrikamızı hayata geçirerek perakende sektörü üretimi için yeni modern teknolojiyle donattık. Tüm bu başarıların altında Ar-Ge çalışmalarına verdiğimiz önem yatıyor. Bu konuda da çabalarımızı yoğunlaştırdık. Devamlı olarak kendimizi geliştiriyoruz. Çikolata sektörünü önemsiyoruz. Bu nedenle devamlı çikolatalı yeni ürünler üreterek katma değer yaratıyoruz.”

Bu tesisle firmanın iç ve dış pazarlar için perakende paketli fındık ve farklı kakaolu ve çikolatalı fındık mamullerini üretmeye başladık. Tüm üniteleri ile devreye girdiğinde yaklaşık 75 kişilik yeni istihdam yaratacak olan bu tesisler, kapasitenin 25 bin ton iç fındık seviyelerine çıkmasını sağlayacak ve ciro anlamında ise yaklaşık yüzde 20’lik bir ek katkı sunacak. Bu yeni tesis dışında firmamızın eski tesislerinde de modernizasyon ve maliyet düşürücü yatırımlar devam ediyor. Gürsoy A.Ş. yeni yatırımlarına da devam edecek. Firma, fındıktan daha fazla katma değer yaratmak için fındık, kaju, fındık kremaları, fındık ezmeleri, fındık yağı, pastane ürünleri ve organik fındık gibi fındıkla ilgili tüm çeşitleri devamlı olarak üretmeye devam ediyor. Nejdet Gürsoy, bölgemizde işsizliğin azalması ve daha fazla katma değer yaratılması için de yatırımlarını sürdüreceklerini dile getiriyor: “Katma değerli işlenmiş fındık mamulleri üretecek olan ve 2013 yılı sonunda temelleri atılan yeni tesislerimizi ünite ünite devreye aldık.

“Fındık sektöründe alt yapı eksiklikleri giderilmelidir” Son olarak fındık sektörüne dair genel değerlendirmelerini ve yaşanan sıkıntılara dair çözüm önerilerini paylaşan Nejdet Gürsoy şunları kaydetti: “Fındık sektörü 2009 yılında serbest piyasa ekonomisine geçmiş olup fiyatlar ise arz ve talebe göre oluşurken üretici de destekleme primleriyle desteklenmektedir. Fındık sektöründe altyapı eksikleri devam ediyor. Lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve spot borsalar sektöre kazandırılmalıdır. Fındıkta ülkemiz dikim sahalarında verimi ve kaliteyi artırarak dönümden 80-90 kilo yerine Avrupa’da olduğu gibi en az 200-250 kilo alan bir ülke olmalıdır. Bu anlamda bahçesine iyi bakan üreticimizi daha fazla desteklemeliyiz.” KASIM - ARALIK 2016 25


zeytinyağı

Zeytin: Asırlardır Barışın Simgesi… Z

Ayvalık Belediye Başkanı

Rahmi Gençer

eytin ve zeytinyağı denilince ilk akla gelen yer kuşkusuz Ayvalık… Biz de Ayvalık zeytinini bu kadar özel kılanın ne olduğunu öğrenmek istedik ve Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer ile görüştük. Gençer, aynı zamanda yakın zamanda düzenlenen Hasat Şenliği hakkında da bilgi verdi.

Bu yıl 4-6 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Hasat Şenliği’nin ana teması “Her hasat bir barış buluşmasıdır” oldu. Bu temayı seçme nedeniniz nedir? Ayvalık Ticaret Odası Başkanı, yönetim kurulu ve ekibimle yaptığımız toplantıda; günümüz koşullarında sadece ülkemizin değil dünyanın en çok ihtiyacı olan ‘’Barış’’ kavramının üzerine yoğunlaştık. Ayrıca herkesin bildiği üzere en eski tarihten beri zeytin dalı barışı simgeler…. Ayvalık’ta zeytinyağının

26 KASIM - ARALIK 2016

başkenti unvanını hala kimseye kaptırmamıştır. Kentimiz antik çağlarda da dünya çapında uygarlık anlamında her zaman öne çıkmıştır. Yani Ayvalık olarak barış sözcüğüne hiç yabancı değiliz. Siyaset gözetmeksizin herkesi davet ediyoruz. Şenliğin ilk başlangıç hikayesi neydi? Ben ve arkadaşlarım 12 yıl önce zeytinyağının üretiminde yoğun emek sarf eden zeytin üreticisinin emeğinin karşılığını almasını istedik. Ayvalık’ta yerel markaların öne çıkması için önce, Ayvalık zeytinyağının diğer yağlardan farklı olduğunun tescilli şekilde, tüketiciye ulaştırılması gereğini tespit ettik. Sonucunda Türkiye’nin ilk ‘’Zeytinyağı Coğrafi İşaretini’’ aldık. Bu arada ilk kez duyusal analiz laboratuarını kurduk. Zeytinyağının kalitesini Türkiye’ye ve dünyaya anlatacak otuza yakın panelist yetiştirdik. Ses getirecek sosyal etkinliklerle süsleyerek, ülkemizde kişi başı tüketilen zeytinyağı miktarını artırmak istedik. Başlangıçta tüketim 800 gram iken şimdi 2 kilogramı aştı. Bu yüzde 150’lik bir artışı ifade ediyor. Yeterli mi? Hayır! Çünkü Zeytinyağı üreticisi ülkelerden Yunanistan ve İspanya’da kişi başı tüketim 15 litre. Tek ağacı olmayan Almanya’da kişi başı tüketim 5 litreye dayandı. Hedefimize şimdilik ulaştık diyebilirim.


zeytinyağı

Ayvalık zeytininin ve zeytinyağının diğer bölgelere göre farkı nedir? Neden Ayvalık zeytinyağı “bir başka”? Türkiye’de zeytinyağı denilince ilk akla Ayvalık geliyor. Bu tescilli şekilde tüketiciye ulaşıyor. Ayvalık zeytinyağını farklı kılan özellikleri nefaseti, Ayvalık’ın iklimi, toprağı ve en önemli artısı rüzgârlarıdır. Ayvalık’ın çok özel bir konumu var. Ayvalık zeytin ağaçlarının diğer ağaçlardan ayıran yönü de Delice isimli yabani zeytin ağaçları uzun yıllar önce aşılandı ve meyve verdi. Bu da farklı bir damak tadı sunuyor. Peki rakamlarla Ayvalık’ta zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretimine dair bilgi alabilir miyiz? Tüm Ege ve Türkiye’ye kıyasla Ayvalık’taki üretimin boyutu nedir? Türkiye’de 150 milyon üzerinde meyve veren zeytin ağacı var. Bunların sadece 2 milyonu Ayvalık’ta. Ancak zeytinyağı dendiğinde akla Ayvalık geliyor. Üstelik hasat günlerimiz artık uluslararası bir nitelik kazandı. Katılım giderek artıyor, etkinlikler her geçen yıl çeşitleniyor ve renkleniyor. Bu çabaları için Ayvalık Ticaret Odası yönetimine ve çalışanlarına özellikle teşekkür ediyorum.

Belediye olarak Ayvalık zeytin kültürünü yaygınlaştırmak ve dünya çapında markalaşmasını desteklemek için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? Belediye olarak adında zeytin geçen her türlü organizasyona maddi manevi her türlü desteği veriyoruz. 12 yıl önce Ticaret Odası başkanıyken yönetim kurulum ile başlattığımız Zeytin Hasat Günleri organizasyonunu 3 yıldır Ayvalık’ın bir diğer simgesi turizm ile birleştirdik. Kasım ayına kadar Ayvalık sezondaki rengi korumaya başladı. Hasat Şenlikleri sırasında gerçekten müthiş heyecan yaşıyoruz ve bu heyecanı hem Ayvalık’ta yaşayanlarla, hem de Türkiye ile paylaşıyoruz.

Kırsal mahallelerimizde, tarım şehri Altınova’mızda, kültür ve turizm bölgemiz Küçükköy’de, turizmin kalbi Cunda Ada’mızda birlik ve beraberlik içinde, zeytinin simgesi barış çerçevesinde buluşuyoruz. Yeni hasat zeytin ve zeytinyağımızı herkese tattırıyoruz. Zeytinin altından değerli olduğunu misafirlerimize anlatıyoruz. Şenliklerde Zeytin ve Zeytinyağı Pazarı açılarak yeni hasat zeytinyağı konuklara tattırılıyor. Ayrıca düzenlenen panellerde ulusal ve uluslar arası konunun uzmanları tarafından zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunları tartışılıyor. Zeytinin simgesi Barış’ın önemi konuşuluyor. Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi organizasyona zenginlik katıyor.

KASIM - ARALIK 2016 27


zeytinyağı

“Birinci hedefimiz dünya zeytinyağı pazarında malımızı tüketiciyle buluşturmak ve markalaşmak olmalı” Ayvalık zeytin ve zeytinyağı üretimini, Ayvalık’ın Türkiye zeytin üretimindeki yerini ve Türkiye ekonomisine katkısını Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı ile konuştuk. Öncelikle Ayvalık’ta zeytin yetiştiriciliğinin ve zeytinyağı üretiminin tarihçesini sizden dinleyebilir miyiz?

ve mutfak. Özellikle Ayvalık ve Midilli bölgesi zeytinyağları sarayda yemeklerde kullanıldığı belgelenmiştir.

Bilindiği gibi insanlar barışı çağlar boyunca farklı biçimlerde sembolize etti. Bu sembollerin her biri çoğunluk tarafından kabul edildi ve evrensel değerlere dönüştü. Ama öyle bir sembol var ki dünya durdukça barışın ve insani değerlerin simgesi olarak kalacağı kesin: Zeytin ağacı ve zeytin dalı.

Mübadeleden sonra Ayvalık’ta zeytin ve zeytinyağı türevleri yetiştiriciliği ve sanayiciliği çok gelişmiş olup Ayvalık ekonomisinin lokomotif sektörü haline gelmiştir.

Beyaz güvercin ve zeytin dalı öyküsünü hepimiz biliriz. Büyük tufan sonrasında Nuh Peygambere gagasından bir zeytin dalıyla geri gelen güvercin, taşıdığı zeytin dalıyla tufanın sona erdiğini ve insanlar için yeni bir başlangıcın mümkün olduğunu müjdelemiş. Ayvalık’ta zeytin yetiştiriciliği Antik Yunan dönemine kadar uzanmaktadır. Günümüzde 1000-1200 yıllık zeytin ağaçları mevcuttur ve halen meyve vermektedir. Osmanlı döneminde zeytinyağı sarayda çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır; aydınlatma, sabun yapımı

28 KASIM - ARALIK 2016

Günümüzde Ayvalık’ta 40 civarında firmamız bu sektörde faaliyet göstermektedir. Son yıllarda Ayvalık’ta gelişen gastronomi turizmiyle de tetikleyerek Ayvalık ekonomisine ciddi bir ivme kazandırmıştır. Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı

Dünyada ve Türkiye’de zeytinyağı üretimi hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu tabloda Ayvalık’ın konumu nasıl? Zeytinin ana vatanı Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya olup özellikle Mardin, Hatay, Suriye, Filistin ve Kıbrıs’ı kapsayan bölge olarak bilinmektedir. Yayılışı iki yoldan olmuştur. Birincisi; Mısır üzerinden Tunus ve Fas’a, diğe-

ri ise Anadolu boyunca Ege adaları, Yunanistan, İtalya ve İspanya’yadır. Dünya genelindeki zeytin yetiştiriciliğinin %90’lık bir bölümünün Akdeniz havzası, geriye kalan bölümü ise Latin Amerika ülkelerinde yapılmaktadır. Dünyanın önde gelen zeytin üreticileri; İspanya, Yunanistan ve İtalya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) Ülkeleri, Türkiye, Tunus, Cezayir, Fas, Suriye, Ürdün ve Arjantin’dir.


zeytinyağı Türkiye 172 milyon civarındaki ağaç sayısı ve 1.700.000 ton zeytin üretimi ile dünyanın en önemli zeytin üreticisi ülkeleri arasında yer almaktadır. Türkiye’de toplam zeytin ağacı sayısı 2004-2015 yılları arasında %55’den fazla artış göstermiştir. Diğer taraftan Türkiye zeytin üretim verileri değerlendirildiğinde, üretimin dalgalı bir seyir izlediği, 2014 yılında ise 1,7 milyon ton civarında olduğu, üretiminin 3⁄4 lük bölümünün ise yağlık olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de zeytin üretim alanları sırasıyla; Ege, Marmara, Akdeniz Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinin belirli bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği 2015/16 Sezonu Çalışma Raporu’na göre, Ege ve Marmara Bölgelerinde 2015/2015 sezonunda; İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Manisa, Aydın, Muğla, Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa illerinde toplam 145.321.360 adet meyve veren, 22.526.267 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortala-

ma 7,9 kg. zeytin verimi ile 1.108.188 ton zeytin tanesi alınacağı, bunun 397.025 tonunun sofralığa ayrılacağı, bundan da 143.115 ton zeytinyağı elde edileceği öngörülmüştür. Ayvalık’taki zeytinyağı üretimi ise yıllık 2.500 ton civarındadır. Zeytin ağacı dikimi son yıllarda devletimizin de desteğiyle hız kazanmıştır. 100 milyon ağaçtan 180 milyonlara çıkmış bulunmaktayız. Buna paralel olarak 2023 yılı zeytinyağı rekoltemizin 400 ila 500 bin ton olacağı öngörülüyor. Peki, Ayvalık’ın zeytin ve zeytinyağı üretiminde Türkiye ekonomisine katkısı nedir? Ayvalık, Türkiye zeytin üretiminin yüzde 2-3’ünü karşılamaktadır. Pazarda sahip olduğu bu küçük paya rağmen Ayvalık’ın zeytinyağı kalitesi, ki bu kalite Ayvalık Ticaret Odası’nın aldığı Türkiye’de ilk zeytinyağı coğrafi işareti ile tescillenmiştir, ülke standartlarının üzerinde olduğu için satıştaki katma değeri yüksektir ve ülke ekonomisine verdiği katkı yüzde 2-3’ten daha fazladır.

Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı hakkında bilgi verebilir misiniz? İhracatı artırmak ve Ayvalık zeytinyağının dünya çapında markalaşmasını desteklemek için ne gibi adımlar atılıyor ve atılması gerekiyor? 2015 yılında en çok zeytin ihraç ettiğimiz ülkeler sırasıyla 9,2 milyon dolarla Suudi Arabistan; 8 milyon dolarla ABD; 6,8 milyon dolarla Japonya ve 4,9 milyon dolarla Irak ve İran’dır. 2015 yılının toplam zeytin ihracatının %60’ından fazlası bu beş ülkeye yapılmıştır. Bu ülkelerin yanı sıra BAE, Almanya, Çin, Suriye, G. Kore, Norveç, Kanada, Kuveyt ve Malezya da Türkiye’nin zeytin ihraç ettiği önemli pazarlar arasında yer almaktadır. 2015 yılında zeytinyağı ihracatımızda birçok ülkeye azalma görülmekle beraber G. Kore, Mısır, Almanya, Endonezya ve Cibuti gibi ülkelerde artış gözlemlenmiştir. Bu ülkelerin dışındaki ülkelerde ciddi oranda düşüşler yaşanmıştır. Özellikle S. Arabistan, ABD, Japonya, Irak, BAE, Çin, Kuveyt, Kanada ve Suriye pazarındaki küçülme dikkat çekicidir.

KASIM - ARALIK 2016 29


zeytinyağı

Türkiye dünyanın 5. zeytinyağı üreticisi olup yıllık üretimimiz 2015-2016 döneminde 143 bin ton’dur. Dünyanın en büyük üreticisi (1.200.000 ton ile) İspanya’dır. İkinci üretici konumunda ise 350 bin ton ile İtalya’yı görüyoruz. Dünya zeytinyağı ithalatına bakacak olursak en büyük alıcı İtalya’dır. Dünya zeytinyağı ihracatına bakacak olursak 2. en büyük satıcı konumunda ine İtalya’yı görüyoruz. İtalya’daki önemli zeytinyağı firmalarının bazılarının da İspanyollara ait olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Peki biz ne yapıyoruz? Beş büyük üretici olan Türkiye dünya zeytinyağı ihracat pazarından aldığı pay ise % 1. Burada ters giden bir şeyler yok mu? Tabii ki iç pazarda zeytinyağı tüketimini arttırmak önemli hedeflerimizden olmalı. Ama birinci hedefimiz dünya zeytinyağı pazarında malımızı tüketiciyle buluşturmak için ne yapmalıyız? Nasıl markalaşmalıyız? Son yıllarda devletimizin zeytin dikimine vermiş olduğu teşviklerle 2023 yılı zeytinyağı üretimimizin 400 ila 500 bin ton olacağı öngörülüyor. Peki buna hazır mıyız? Ürettiğimizin malı katma değerinin yüksek olması, ithalat yaparak ürettiğimizden fazla satmak, üretimimizin verimliliğini arttırarak rekabetçi olmak. Pazarda önemli oyuncu olmak istiyorsak bunları başarmamız gerektiğini düşünüyorum.

30 KASIM - ARALIK 2016

Genel olarak bakacak olursak Türkiye’de zeytinyağı sektörüne bakış açısının köklü bir değişimden geçmesi gerekiyor. Türkiye’nin sadece zeytinyağı ihracatı yapmasından öte, markalı, katma değerli, kutulu zeytinyağı ihracatı yapmasının önemi her geçen gün artıyor. Burada verimlilik, kalite, Ar-Ge, teknoloji, pazarlama stratejileri gibi rekabetçi etkenler devreye giriyor. Zeytinyağı sektöründe bir türlü tam olarak fason (dökme) üretimden katma değerli markalı üretim ve pazarlama aşamasına geçememek zeytinyağı sektörünün temel sorunu olarak gösterilebilir.

Tabi bu arada sağlanan olumlu gelişmeleri de memnuniyetle izliyoruz. Örneğin son yıllarda ciddi ataklarla zeytinciliğimizin alt yapısını oluşturmuş bulunuyoruz. Zeytin dikimiyle zeytin varlığının arttırılması, zeytin ve zeytinyağı üretim aşamasında firmalarımızın teknolojik olarak makineleşmesi ve ihracat için en önemli etken olan coğrafi işaretimizin her geçen yıl uygulamasının ivme kazanarak devam etmesi, en önemlisi ise genel ve yöresel aile işletmeleri olan üretici firmaların oluşması ve alt yapılarının tamamlanması dünya zeytinyağı sektöründe söz sahibi olmak için hazır olduğumuzu gösteriyor. Büyük hedefleri olan bir ülke olarak geri kalamayız. Üniversitelerimizle el ele vererek Ar-Ge yatırımlarını da sürdürerek bunu başarabiliriz. Önümüzdeki yıldan itibaren Uluslararası Zeytin Hasat Günleri’nin hedefi üretici, sanayici, işadamı ve ihracatçılarımızı dış alımcılarla buluşturmak olmalı diye düşünüyorum.


zeytinyağı

Halil Cevdet Kantarcı

Ayvalık Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayvalık Kent Konseyi Başkan Yardımcısı

A

yvalık, Cumhuriyet’in ilk kurulduğu 1920’li yıllarda, o zaman sanayi haritalarına baktığımızda Türkiye’nin İstanbul’dan sonra bacaları olan ender yerlerinden birisiydi. O günün işadamları, yani dedelerimiz bölgesel olarak taşından, toprağından, havasından etkilenen zeytin ağacının ürünlerini Türkiye çapında değerlendirmişler, zeytinyağı ve sabun sanayiinde oldukça etkinlik göstermişlerdir. 1950’li yıllardan bu yana margarin ve çiçek yağının yurtdışından bize dayatılması, Ayvalık ekonomisine büyük zarar vermiştir. Aynı zamanda Türkiye’de sağlıklı olmayan yiyecekler piyasaya sürülmüş, insan sağlığına zarar verecek hale getirilmiştir. Bu durumda günümüze kadar zeytinyağı ekonomisi büyük zarar görmüştür. Ayvalık zeytin tipi, zeytin çeşitliliğinde bu bölgede kendine ait bir isim olarak yerini alarak Ayvalık zeytini olarak adlandırılmıştır. Zeytin ve mamullerinin ekonomik olarak darbe almasından sonra, ikinci nesil evlatlar ve üçüncü nesil çocuklar bu yüzden çok sıkıntı çekmişlerdir. 2005 yıllarına kadar olan dönem içinde Ayvalık Ticaret Odası tarafından Ziya Şensal başkanlığında Hasat Günleri adı altında bir proje başlatılmıştır. Hatta Ayvalık zeytin coğrafi sınırının, coğrafi işaret alması için ge-

Marka Olmak rekli yerlere müracaat edilmiştir. 2005 yılından sonra Ticaret Odası Başkanlığı’na, şu anda Ayvalık Belediye Başkanı olan Sayın Rahmi Gençer seçilmiştir. Kendisinin başkanlığında 10’uncusu da düzenlenen Zeytin Hasat Günleri, uluslararası hale gelen üç günlük bir organizasyona ulaşmıştır. Etkinlik, son iki senedir ise şimdiki Ticaret Odası Başkanımız Sayın Benhan İbrahim Kantarcı tarafından daha da geliştirilerek 11’inci ve 12’ncisi de yapılarak günümüze kadar gelmiştir. Hasat Günleri, ulusal ve uluslararası basında gerekli alakayı gösterdiği için getirdiği ses ülke sınırlarını aşmıştır. Günümüzde ise coğrafi işaretle Ayvalık Ticaret Odası’nın bir alt kuruluşu olarak görevini çok iyi şekilde yerine getirmektedir. Duyusal Analiz Laboratuvarı’nda yapılan testlerde bölge yağlarının kalitesi işaretlenerek logolu bir şekilde Ayvalık Zeytinyağları marketlerde yer almıştır. Yapılan bu çalışmalar zeytinyağının kişi başı tüketim seviyesinde %100 artış sağlamıştır. Kişi başı tüketim 750gr1 kg arasındayen şimdi 2kg-2,5kg seviyelerine artmıştır. Bununla beraber bu etkinliklerin Ayvalık’ın turizmine de katkısı büyük olmuştur. Ayvalık’ta bulunan otel ve pansiyonların doluluk oranları yükselmiştir.

Tabii bunu bize sağlayan başta Odalar Birliği Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’nun, Balıkesir Borsa Başkanı Faruk Kula’nın ve ayrıca Ayvalık zeytinyağında coğrafi işaret logosu kullanan büyük zeytinyağı firmalarımızın ve küçük butik firmalarımızın bu işe katılımları büyüktür. Diğer yörelerde de bu tür organizasyonlar yapılmaya başladı ve zeytinyağı değerinin ne kadar önemli olduğunun anlaşılmasına sebep olmuştur. Neticede doğu ve batının yemek kültürlerinin birleştiği yeni bir mutfak oluşmuştur. Ayvalık mutfağı, mezeleri ve diğer yemek çeşitleri ile Türkiye çapında yerini almıştır. Ayvalık Belediye Başkanımız Sayın Rahmi Gençer’in Ayvalık Altınova Beldesi’nde sonuna yaklaştığımız Tarım Organize Sanayi projesi Türkiye’de bir ilki gerçekleştirecektir. Bu kapsamda bu yöre içinde Ayvalık için büyük bir istihdam sağlayacağız. İnşallah önümüzdeki yıllarda bunları daha da geliştirerek bizlere ve bizden sonra gelecek nesillere başarı kazandıracağını düşünüyorum. Baştan dediğim gibi marka şehir yaratmak çok önemli, tabii zaten marka olan bir şehri daha iyiye getirmek geliştirmek daha çok önemli. Bize de bunun için çok iş düşüyor.

KASIM - ARALIK 2016 31


zeytinyağı

Ümmühan TİBET

Ulusal Zeytin Zeytinyağı Konseyi Başkanı

N

aturel Sızma Zeytinyağı, hiçbir kimyasal ya da ısıl işlem görmeden, doğrudan zeytin meyvesinden elde edilen zeytinyağıdır. Doğada bu şekilde tüketilebilen tek bitkisel kaynaklı yağ olduğu için de duyusal özellikler dediğimiz tat ve nefaseti birçok koşula bağlı olarak değişebilmektedir. Gıdaların tadı ve kokusu, tüketici tercihlerinde son derece etkili olduğundan Uluslararası Zeytin Konseyi (IOC); zeytinyağının duyusal özelliklerini tespit etmede kullanılabilmesi için bir dizi standart oluşturmak için çalışmalarını 1980’li yıllarda başlatmış, 1989 yılında uygulamaya koymuş ve birtakım iyileştirmeler yaparak tüm dünyada zeytincilik sektörünün faydalarına sunmuştur. Uzun yıllardan beri yapılmakta olan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki zeytinyağının kalitesi aslında daha zeytin fidanları dikilmeden önce oluşmaya başlamaktadır. Yani zeytin fidanlarının dikileceği arazinin konumu, deniz seviyesine göre yüksekliği, toprağın yapısı, rüzgarı alış şekli, yağmur alma süresi ve miktarı, güneşlenme süresi ve hava sıcaklığı, dikilecek zeytin fidanının varyetesi dediğimiz çeşidi; daha sonra o zeytinlikten alacağımız zeytin-

32 KASIM - ARALIK 2016

Naturel Sızma Zeytinyağı Erken Hasat mı Olmalı? yağının kalitesi üzerinde son derece etkili olmaktadır. Günümüzde yukarıda bahsettiğim konularda hata yapan pek çok ülke (Arjantin, Tunus,…gibi) bunun bedelini uluslararası ticarette rekabet edemediği için çok ağır bir şekilde ödemektedir. Zeytin ağacı, en uzun yaşayan ve yaşatan bir ağaç olduğu için başlangıçta yapacağımız hatanın bedeli bazen çok yüksek olabilmekte, geri dönüşü ise hem zaman ve hem de ekonomik olarak çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Zeytinliğimizi oluşturup zeytin hasadına başladıktan sonra tabii ki zeytinyağının tat ve nefaseti ile kimyasal özellikleri uyguladığımız ya da yapamadığımız gübreleme (doğal ya da suni gübre), budama, damlama sulama, salma su verme ya da hiç sulama yapılmamasına, zeytin zararlıları ile mücadele edilmesine, hasat zamanına ve hasat şekline, toplandıktan hemen sonra fabrikada işlenmesine, fabrikanın teknolojisine bağlı olarak değişiklikler gösterebilecektir. Durun! Daha bitmedi... Zeytinyağı elde edildikten sonra plastik bidonda

mı depolandı ya da 18 C’yi geçmeyen paslanmaz çelik tanklarda hava ile teması kesilerek mi saklandı? Market raflarında satılıncaya kadar spot ışıklarının altında uzun süre bekledi mi ya da hiç bekletilmeden bir tüketici tarafından satın mı alındı? Ev hanımı, büyük paralar ödeyerek satın aldığı zeytinyağını mutfağında banko üzerinde uzun sürede mi tüketti ya da serin, temiz bir dolapta mı muhafaza etti? Zeytinyağının kalitesine etki eden ne kadar çok etken var değil mi? Sağlıklı zeytinyağı ya da sağlıklı yağ tüketmek için dikkat etmemiz gereken ne kadar çok husus var değil mi? Aslına bakarsanız konu zeytinyağı olunca, gerçekten tüketicin kafasının son derece karışık olduğunu görüyoruz... Kimi zeytinyağı ambalajında “erken hasat” yazıyor, kimisinde “taş baskı”. Bazıları ürünün “zeytin sütü” olduğunu söylüyor, bir diğeri “soğuk baskı” derken bir diğeri ise “aman zeytinyağını ısıtmayın, kızartma yapmayın yanar” diyor. Peki sıradan bir ev hanımı olarak bunlardan hangisine inanacağız? Sağlığımıza özen gösteren, tat ve nefasete önem veren bir ev hanımı ne yapmalı?


zeytinyağı 1 Öncelikle şunu bilmeliyiz ki zeytinyağını da diğer gıdalarda olduğu gibi mutlaka Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izinli, kontrolleri yapılmış ambalajlı ve markalı ürünleri tercih ederek satın almalıyız. Asla “köylüden”, “saf zeytinyağı” “has zeytinyağı” gibi safsatalara inanmamalıyız, çünkü zeytinden elde edilen her yağ yemeklik özelliğinde olmayabilir. Naturel Sızma zeytinyağı kalitesinde olması için, kimyasal, fiziksel ve duyusal özelliklerinin standartlarımıza uygun olduğunun kontrol edilmesi gerekir. Beyaz tenekede, plastik şişede, yollarda, hijyenik olmayan kontrolsuz koşullarda üretilen zeytinyağını satın almayınız. Riviera zeytinyağı, en kaliteli bit2 kisel yağdan bile çok daha fazla kalitelidir. Çünkü zeytinyağı rafine edilse bile ana yapısı (yağ asitleri kompozisyonu) çok dengeli olduğundan zeytinyağını kolay kolay bozamazsınız. Çünkü aynı zamanda Riviera zeytinyağı naturel

zeytinyağı ile karıştırılarak hazırlandığından hem doğal yağda çözünen A, E , D vitaminlerini içerir ve hem de tat ve kokusu çok hafif olduğu için zeytinyağına alışık olmayanlar tarafından daha kolay tüketilebilir. Özellikle sıcak yemeklerde ve kızartmalarda Riviera zeytinyağını kullanmalıyız. 3 Mutfağında “zeytinyağlılar” adı altında yemekleri olup da ayçiçek yağı ile pişirilen bir başka ülke mutfağı yoktur sanıyorum. Oysa zeytinyağı bir grupa mal edilemeyecek kadar kalitesi yüksek bir yağdır. Yani zeytinyağı ile pişirilen kuzu yahni, kurabiye ya da baklava çok daha lezzetli ve besleyici olacaktır. Zeytinyağının yanma sıcaklığı diğer bitkisel yağlarda olduğu gibi 230-240 C civarındadır. Oysa fritözlerde kızartma sıcaklığı en fazla 180 C dolayında gerçekleşmektedir. Yani zeytinyağının yanması diye bir şey söz konusu olamaz.

Tam aksine doğal antioksidan miktarı ve dengeli kompozisyonu nedeniyle tam da kızartmada mutlaka Riviera zeytinyağı kullanılmalıdır. 4 Yukarıda bahsettiğim gibi, zeytinin hasat zamanı zeytinyağının tat ve nefaseti üzerinde etkilidir. Erken hasat ama ne kadar erken? Ülkemizde erken hasat adı altında henüz yağlanması tamamlanmamış, duyusal özellikleri çoğu zaman kusurlu (odunumsu, ham vb.) zeytinyağları satılmaktadır. Zeytinyağı kalitesi üzerinde uzun yıllardan beri çalışan bir tadım ve kalite Uzmanı olarak ben erken hasat değil “İdeal hasat” zamanı tanımını öneriyorum. Çünkü hasat zamanı zeytinyağının meyvemsiliği, acılığı ve yakıcılığı üzerinde son derece etkilidir. Zeytin, olgunlaştıkça önce yeşilden sarıya döner daha sonra da hafifçe pembeleşerek koyu şarabi renkten siyaha doğru değişen bir süreçle olgunlaşır. Ülkemizde zeytinin çeşidine, o yılın iklim özelliklerine bağlı olarak bu süreç ekim aylarından aralık ayı sonuna kadar devam eden bir sürede gerçekleşir. İdeal hasat zamanında toplanan zeytinden elde edilen zeytinyağının meyvemsiliği bazen yeşil elma, badem, taze kesilmiş çimen, yeşil domates ya da enginar aromasını anımsatırken acılığı ve yakıcılığı da onun ne kadar sağlığımıza faydalı olduğunun bir kanıtı gibidir. İyi zeytinyağı parfüm gibidir. Nasıl ki parfümde beğendiğimiz markayı zevkle kullanıyorsak, zeytinyağında da sizin içinizi ferahlatan, kullanmaktan zevk aldığınız zeytinyağı sizin için iyidir. Yani ülkemizin güvenilir markalarını tercih ederek beğendiğiniz tadı ve lezzeti sizlere sunan zeytinyağı sizin için en uygun zeytinyağıdır. KASIM - ARALIK 2016 33


başarı hikayesi

Zeytinyağına Gönül Vermiş Bir Akademisyen;

Suzan Kantarcı Savas

1985

İzmir doğumlu, babası Ayvalıklı annesi Marmarisli olan Suzan Kantarcı Savaş ilkokul ve lise eğitimini Ayvalık’ta tamamlamıştır. 2007 senesinde Ege Üniversitesi İstatistik Bölümü’nden mezun olarak zeytin ve zeytinyağı üzerine araştırma yapmaya karar vermiştir. Çocukluğundan beri tutkuyla bağlı olduğu zeytin ve zeytin ağacının peşine düşmüş, 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümü’nde doktoraya başlamıştır. UZZK’nın Duyusal Panel grubunda görev yapmış; 2011’de UZZK adına İspanya, Jaen Üniversitesi’nde Çevre ve Materyal Mühendisliği bölümü tarafından düzenlenen toplam 6 modülden oluşan Natürel Zeytinyağının Duyusal Özelliklerinin Değerlendirilmesi Eğitimine katılmıştır. Şu anda Ayvalık Ticaret Odası Laboratuvarında gönüllü olarak Panel Liderliği yürütmektedir.

Bu yolculuk nasıl başladı? Bu fikre nasıl tutuldunuz? İnsanın hayatında çocukluk dönemi önemli izler taşır. Zeytin kültür meyvesidir. Zeytin ve zeytinyağı evlerimizin kültürel yapıtaşlarıdır. Sonbaharda ada tarhanasının yanında taze acı yeşil zeytin olmadan olmaz, yemeklerimiz

34 KASIM - ARALIK 2016

Suzan Kantarcı Savaş

de tatlılarımız da zeytinyağsız düşünülemez. Bir de çocukken babanız sabah erkenden kalkıp zeytine gidiyorsa… Her şeyden önce anılarınız sizi bu yolculuğa teşvik eder. Benim de zeytin ve zeytinyağına olan ilgim çocukken başladı. Ege Üniversitesi İstatistik Bölümü’nden mezun olup Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine başladığımda danışmanım Prof. Dr. Efendi Nasiboğlu benden tez konuma ilişkin araştırma yapmamı istedi. 2007 yılında düzenlenen Ayvalık Ticaret Odası Zeytin Hasat Şenlikleri kapsamında yapılan konuşmada

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin varlığından ilk kez haberdar oldum. Sayın Mustafa Tan ve Selim Kantarcı’nın konuşmalarından esinlenerek zeytin ve zeytinyağı sektöründe yapılması gereken birçok araştırma olduğunu fark ettim. Selim Kantarcı’nın vasıtasıyla günümüzde Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan Sayın Ümmühan Tibet ile tanıştım, kendisi duyusal özellikler ve kalite üzerine çalışmamı önerdi. Ben de ilgili akademik araştırmayı yaptım ve yüksek lisans tezim ortaya çıktı.


başarı hikayesi Ne tür zorluklarla karşılaştınız? Nasıl üstesinden geldiniz?

Şu anda bu konuda ne tür çalışmalar yapılıyor?

Zorluk kelimesi bugünlerde üzerine çok düşündüğüm bir kelime aslında. Hayatta her gün farklı zorluklarla karşılaşıyoruz. Bu anlamda zorluk, bir nevi aşılması güç durum olarak düşünülebilir. Çocukluğumdan beri annem bana “hep zor şeyleri seçiyorsun” der. Genellikle gerçekte olmayan şeyleri hayal edip içgüdülerimle peşinden gidiyorum. Böyle durumlarda kendini ifade etmek çalışmaktan ya da gerçekte olmayan o şeyi oluşturmaktan daha zor olabiliyor. Ama şanslıydım. Ailem, danışmanım, Ümmühan Hanım bana inandılar, destek oldular. O dönem sık yaşadığım kemik ağrısı da benim için ayrı bir zorluktu. Sevilince ve inanınca zorlukların aşıldığını fark ettim. Her şey sevgiyle ve inançla mümkün oluyor.

Şu anda zeytinyağı ile ilgili olarak Ayvalık Ticaret Odasının zeytinyağı analiz laboratuvarı panel liderliğini yürütüyorum. Laboratuvarımızın panel grubu 2013’ten beri Uluslararası Zeytin Konseyinin yeterlilik testlerine katılıp başarılı olmakta, hali hazırda duyusal tadım laboratuvarları listesinde yer almaktadır. Söz konusu duyusal tadım laboratuvarı Türkiye’nin ilk akredite tadım laboratuvarıdır. Bunun yanı sıra Uluslararası Zeytin Konseyinin istatistik ve akreditasyon ile ilgili elektronik çalışma gruplarında çalışmaktayım. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin çalışmalarına da katkı sağlamaktayım. Son olarak, Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün bir araştırma projesinde yardımcı araştırmacı ola-

rak yer alıyorum. Yurtdışında ise son iki senedir Curtis Cord tarafından aldığım davetle New York Uluslararası Zeytinyağı yarışmasında jüri üyeliği yapmaktayım. Ayrıca 2015 senesinde Arjantin’de düzenlenen ArgoOliva zeytinyağı yarışmasında da jüri üyeliği yaptım. Ülkemizde kalitenin arttırılması için insanları bilgilendirmeyi arzuluyor, dünya sahnesinde adımızın daha çok yer almasını hayal ediyorum. Hedefleriniz neler? Hedefim, akademik hayatıma devam ederken Meslek Odaları, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, UZZK, Üniversiteler ve Sektörel İşbirliği ile zeytin ağacının ve meyvesinin yeni nesillere aktarılmasına, yemeklerimizde zeytinyağı kültürünü yaşatmaya katkı sağlayabilmektir.

Zeytinyağı ve Ayvalık hakkında bize neler söyleyebilirsiniz? Zeytinyağı benim için geçmişin geleceğe armağanı. Zeytin ağacı güçlü bir ağaç. Bu ağacın ürünü olan zeytin de içinde geçmişten gelen güçlü izler taşıyor. Zeytin meyvesinin suyu zeytinyağı ise geçmişin bu izlerini yemeklerimize, tatlılarımıza aktarıyor. Ayvalık, benim için çocukluğum demek, zeytin ve zeytinyağı demek. Yüzyıllardır bu topraklarda varlığını sürdürürken zeytin ağacı hep onunlaydı. Bu sebeple Ayvalık ve zeytinyağı ayrı düşünülemez. Ayvalık doğal güzelliklerinin yanı sıra zeytinyağının kalitesiyle bilinen bir yer. Ayvalık zeytinyağının karakteristik özellikleri çağla badem aroması, enginar kokusu, taze domates kokusu olarak bilinir. Ayvalık zeytinyağının özelliklerini daha çok yansıtacak yağlar elde ederek, Ayvalık Coğrafi İşareti yaygınlaştırılarak Ayvalık zeytinyağının korunması desteklenmelidir. KASIM - ARALIK 2016 35


endüstriyel yaşam

Orta Vadeli Program (2017-2019)

Necdet Buzbaş

necdet.buzbas@tugis.org.tr (TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı)

Ne Vadediyor?

G

elecek üç yıl için, Hükümet tarafından hazırlanan Orta Vadeli Program (2017-2019), 6 Ekim 2016 tarih ve 29849 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Orta Vadeli Program kapsamında uygulanmak üzere “İstihdam Politikaları” başlıklı bölümde yer alan tedbirleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

politikası çerçevesinde, genç istihdamı ve girişimciliğini destekleyecek politikalara devam edilecektir.

lanacak ve başta yüksek riskli sektörlerde olmak üzere çalışma hayatında güvenlik kültürü yaygınlaştırılacaktır.

• İşgücü piyasa aktörlerinin esnek çalışma biçimlerine uyumunu kolaylaştıracak mevzuat düzenlemeleri, bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılacaktır.

• Sosyal yardım alan ve çalışabilir durumdaki kesimlerin üretken duruma getirilerek sürdürülebilir gelir elde edebilmelerinin sağlanması amacıyla aktif işgücü programları etkin bir biçimde uygulanmaya devam edilecektir.

• Faaliyet alanları geçici iş ilişkisini de kapsayacak şekilde genişletilen özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Söz konusu büroların faaliyetleri için etkin bir denetleme mekanizması oluşturulacaktır.

• Kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücrete karşı caydırıcı ve özendirici tedbirlerle mücadele edilerek kayıtlı çalışan sayısı artırılacak ve prim tabanı genişletilecektir.

• Değişen işgücü piyasası talepleriyle uyumlu bireyler yetiştirmeye yönelik olarak, temel ve mesleki eğitim reformu hayata geçirilecek ve çıraklık eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alınacaktır.

• İş sağlığı ve güvenliği alanında denetimlerin daha etkin yürütülmesi sağ-

• İş kanunu ekonominin ihtiyaçlarına göre gözden geçirilecektir.

• Kadınlar ve engelliler başta olmak üzere, özel politika gerektiren grupların işgücüne ve istihdama katılımlarını artırmaya yönelik politikaların etkin bir şekilde uygulanmasına devam edilecektir.

1. Nüfus (bin kişi)

77.738

78.559

79.366

80.159

80.936

2. İşgücüne Katılım

(%)51.3

51.8

52.3

52.9

53.5

3. İstihdam Düzeyi (bin kişi)

26.621

27.216

27.948

28.741

29.534

4. İstihdam Oranı

(%) 46.0

46.3

46.9

47.6

48.3

5. İşsizlik Oranı

(%) 10.3 10.5

10.2

10.1

9.8

• Sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme anlayışı çerçevesinde, işgücünün niteliğini artırmak küresel piyasalarda rekabet edebilen bir işgücü piyasasının oluşturulması temel amaçtır.

• Gençlerin becerilerinin artırılması ve işgücüne katılımlarının hızlandırılması

36 KASIM - ARALIK 2016

Hedeflenen temel istihdam büyüklükleri şöyle öngörülmüştür. 2015 - 2016 (1)

Not:

(1)

Gerçekleşme tahmini, (2) Program

2017(2)

2018(2)

2019(2)



röportaj

Mühendislik Teknolojilerinde Bir Dünya Devi Olan GEA, Türkiye’ de Oluşturulacak Bayi Ağıyla Paslanmaz Çelik Akış Ekipmanları Pazarında Daha Aktif Olacak GEA Türkiye Satış Direktörü Burak Pabuççuoğlu, “GEA olarak 85 yılı aşkın süredir; Vana Grupları, Pompa Grupları, Yıkama Başlıkları, Özel Bağlantı Elemanları, konularında Alman Menşeili Üretici ve Dünya’nın en büyük tedarikçilerindeniz. Tüm hijyenik (Gıda, Kozmetik, ilaç..vs), ve genel endüstriyel uygulamalarına yönelik, geniş ürün portföyümüzle tüketiciyle buluşuyoruz” dedi.

G

ıda, tarım, madencilik ve kimya olmak üzere pek çok sektörde faaliyet gösteren dünyanın en büyük mühendislik şirketlerinden biri olan GEA kapsamlı mühendislik çözümleri, uygulama, ekipman ve teçhizatlarını üretiyor. Türkiye’de de 50 yılı aşkın süredir faaliyetlerine devam eden şirket, bugün Türkiye’de binlerce firma ile çalışmakta olup, ISO 500 listesindeki 300’ün üzerinde firmaya hizmet vermektedir. Biz de şirketin faaliyetleri hakkında bilgi almak ve şirketin üretimlerini sizlere aktarmak amacıyla GEA Türkiye Satış Direktörü Burak Pabuççuoğlu ile bir araya gelerek bir söyleşi gerçekleştirdik. 38 KASIM - ARALIK 2016

Şirketinizden kısaca bahseder misiniz? GEA Türkiye, 2015 yılında dünya çapında global GEA tarafından uygulanan re-organizasyon kapsamında Türkiye deki tüm GEA şirketlerinin tek bir şirket olarak birleştirilmesi ile yeni yapısına kavuştu. Türkiye de 70 çalışanı, 24 bayi ve acentesi ile tüm endüstrilerde daha güçlü olarak hizmet vermeye devam etmektedir. GEA Türkiye bünyesinde yer alan Satış, Teknik Servis, Tamir ve Revizyon Atölyesi ve Mühendislik Bölümleri ile ekipman satışından anahtar teslimi tesis kurulumuna kadar hizmetlerini Türkiye deki endüstri ile buluşturmaktadır.

GEA Türkiye Satış Direktörü Burak Pabuççuoğlu

Hedefi müşterilerine en iyi hizmeti en kısa sürede sunmak olan GEA Türkiye 2016 yılından itibaren Akış Ekipman-

ları bölümünü yapısal değişiklikler yaparak, bölgesel distribütör ağı yapılanması çalışmalarına başlamıştır.


röportaj

2015 yılında başlayan satın almalarla GEA, paslanmaz çelik akış ekipmanları pörtföyünü 154 yıllık (1862) tecrübesiyle pompa sektöründe çığır açan Hilge Pompayla güçlendirmiştir. Hilge 1865 yılında dünyanın ilk içecek pompasını üreten firma olmuştur. Hilge’ nin gıda, ilaç, içecek, kozmetik ve kimya sektörlerindeki deneyimleriyle pompa sektöründe farkındalığımızı artırtacağımıza inanıyoruz.

Röportajımızın bu bölümünde GEA Türkiye Akış Ekipmanları Satış Müdürü Bahattin Küçükkaraca’dan Akış Ürünleri ve özellikleriyle ilgili aldığımız bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.

GEA’nın hijyenik pompa serisi Hilge santrifüj pompaları (tek kademeli, çok kademeli ve kendinden emişli) ve döner loblu pompaları kapsar. Jet, orbital, döner veya statik olarak GEA temizlik ekipmanları pek çok sanayide optimum temizlik sonuçları elde eder. GEA ürün geri kazanım sistemleri, değerli ürünlerin geri kazanılmasına yardımcı olur ayrıca su deterjan maliyetlerini ve atık imha maliyetlerini de düşürür. Piyasadaki pazar payınızdan bahseder misiniz?

Türkiye’de binlerce firGEA Akış Ekipmanları, sıvı ürün- GEA Türkiye Akış Ekipmanları Satış Müdürü ma ile çalışan, ISO 500 lerin işlenmesinde sorunsuz ve Bahattin Küçükkaraca listesindeki 300’ün üzehassas bir üretim süreci için iyi rinde firmaya hizmet veren GEA’nın tasarlanmış ekipmanlar ve hizmetler 2016 cirosu 4,6 milyar euro’dur. sunmaktadır. GEA geniş ve geliştirilebilir ürün yelpazesiyle, hijyenik ve aseptik Aralık 2015 itibariyle piyasa değeri 7.2 vanalar, pompalar, temizleme aparatlamilyar euro olan ve geçen yıla kadar rı (CIP için) sunar. faaliyetlerini grup bünyesindeki farklı firmalar üzerinden beş farklı segmentGEA Akış Ürünleri ve Hizmetleri uluslate yürüten GEA, 2015’te “One GEA” adı rarası GEA ağı ile dünyanın her yerine verilen proje ile yeniden yapılanarak sunulmaktadır. GEA Akış Ekipmanlatüm dünyadaki faaliyetlerini tek çatı rı, EHEDG ve 3-A standartları gibi en altında topladı. yüksek hijyenik standartları karşılar. GEA’nın hijyenik vana ve bileşenleri, Önümüzdeki sürece dair hedeflerimatris borulu proses tesislerinin ana niz nelerdir? bileşenidir. Gea Akış Ekipmanları olarak hedefimiz Steril uygulamalar için GEA hem Ultra 2017 yılında bayi yapılandırmamızı temiz hem de Aseptik vana ve sistembitirerek, reklam ve promosyon çalışleri sunar. Ürün alanının sızdırmaz şekilmalarına ağırlık vererek, Türkiye’de ve de kapatılması maksimum proses hattı dünyada aranan bir akış ekipmanları izolasyonu sunar ve böylece proses ve tedarikçisi olmaktır. ürün güvenliğine katkıda bulunur. KASIM - ARALIK 2016 39


haberler Olam Progıda Türkiye Başkanı Ufuk Özongun:

“Türkiye’ye yatırım yapan kazanır” Dünyanın en büyük küresel gıda firmalarından Singapurlu Olam International’ın Türkiye’deki fındık firması Progıda, Cumhurbaşkanın “yatırımları artırın” çağrısına Türkiye ekonomisine güvendiklerini belirterek yatırımları artırma kararı ile yanıt verdi. Olam Progıda Türkiye Başkanı Ufuk Özongun Türkiye piyasasına yatırımlarının artacağını ifade etti.

O

lam Progıda her yıl Türkiye’nin “İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” arasında yer alıyor. Fındık sektörünün en büyük iki firmasından biri olan Olam Progıda, modern teknolojiye yatırım yapmaya devam ediyor. Olam Progıda Türkiye Başkanı Ufuk Özongun, “Batı Karadeniz’de, Doğu Karadeniz’de, Giresun ve Ordu’da yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz ihracatta daha da büyümek” şeklinde konuştu.

Hedef lider olmak

Ufuk Özongun

Olam Progıda Türkiye Başkanı

40 KASIM - ARALIK 2016

Olam International’ın dünyada 4 kuruyemiş kategorisinde güçlü olduğunu dile getiren Özongun, “Bunlar kaju, badem, yer fıstığı ve fındık. Olam Progıda fındık sektöründe ve diğer sektörlerde yatırımlarını artırma kararı almıştır. Bundan böyle Avrupa’da çikolata ve şekerleme alanında önemli bir içerik tedarikçisi olduk” dedi. Fındıkların uluslararası piyasada pazarlanmasını İstanbul ve Hamburg’daki büroları aracılığıyla gerçekleştirdiklerini anlatan Özongun, “Çikolata ve şekerleme dışında pastacılık ve dondurma endüstrilerine de temel ürün sağlıyoruz”

değerlendirmesini yaptı. Fındıkta tüm ezberler bozulmuştur diyen Özongun gelişmelere ve yeniliklere ayak uyduranların sektörde büyümesini sürdüreceklerini dile getirdi.

İç piyasada ‘Fındıkçı’ Progıda olarak iç piyasa için de çalıştıklarını söyleyen Özongun, “Biz ‘Fındıkçı’ ve ‘Kıtır Kıtır Lezzet’ markamızla büyüyoruz. Tazeliğini koruyan paketler ile son tüketiciye ulaşıyoruz. Piyasada sevilen bir marka haline geldik” ifadelerini kullandı.

Progıda Olam, yatırımlarla büyümeye devam ediyor Yatırımları ve ihracat hedefleri hakkında açıklamalarda bulunan Özongun; “Yeni hedef 400 milyon doların üstünde ihracat. Burada fındık fiyatlarının ne olacağı ve fındık rekoltesinin ne olacağı tabii ki önemlidir.


haberler “Serbest piyasa başarılı” Özongun sözlerini şöyle sürdürdü; “Fındık, serbest piyasa ekonomisinde Cumhuriyet tarihinin tüm rekorları kırılmış olup ülkemize rekor döviz girdisi sağlanmış ve Avrupa’ya rekor ihracat yapılmıştır. Üreticimize hükümet tarafından Cumhuriyet tarihinin en yüksek destekleme ödemeleri de istikrarlı bir şekilde yapılmaya devam ediliyor. Türkiye ekonomisine güveniyoruz. Cumhurbaşkanımızın yaptığı yatırım çağrısına Türkiye’ye yaptığımız yatırımlarla olumlu olarak cevap veren büyük bir grubuz. Türkiye’de önemli bir pazara sahibiz. 900 kişiye yakın istihdam sağlıyoruz. Her geçen gün yatırımlarımız ve hedeflerimiz hızla ilerliyor. En son Kocaeli’de natürel bir tesis yaptık, devamlı olarak Doğu Karadeniz ve Batı Karadeniz Bölgesinden sürekli yatırım içindeyiz. Türkiye’de fındık dikim sahalarında verimin ve kalitenin artması adına devamlı olarak verimlilik ve kalite toplantılarımızı fındık üreticilerimizle ve tedarikçilerimizle yapmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Ülke olarak fındık sektöründe büyük kazanımlar elde edilmiştir ve fındığın 2009 yılından itibaren serbest piyasa ekonomisine bırakılmıştır. Bu koşullar da üreticimize istikrarlı bir şekilde destekleme ödemeleri yapılarak ortaya çıkmıştır. Artık popülist politikalardan, fındığı siyasete alet etmekten ve eski alışkanlıklardan vazgeçmek gerekiyor. 2023 yılında daha fazla üreten bir ülke olarak 1 milyon kabuklu üretimi sağlayarak 5-6 milyar dolar ülkemize döviz girmesini sağlayacağımız günler yakındır. Bunların olabilmesi için ülkemiz fındık dikim sahalarında verimi ve kaliteyi mutlaka artırmalıyız.”

“Verim ve kalite artışı önemli” Olam Türkiye’nin sürdürülebilirlik programının hedeflerinden bahseden Olam Progıda Başkanı Ufuk Özongun son olarak şunları söyledi: “Dünya çapında 70 ülkede, 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmış Olam Grup olarak, sürdürülebilir bir tarım için farklı ülkelerde ve ürünlerde de çalışmalar yaptık. Progıda Olam olarak verimliliğin ve kalitenin artması için düzenli olarak fındık dikim sahalarında üreticilerimizle bilinçlendirme toplantıları gerçekleştiriyoruz.” KASIM - ARALIK 2016 41


haberler

Bakan Çelik: “Milli Tarım Projesi Et İhtiyacını Yerli Kaynaklardan Karşılamayı Amaçlıyor” Bakan Çelik, 50 Anadolu kanalıyla birlikte TRT Haber’de canlı olarak yayınlanan Anadolu Soruyor programında gazetecilerin sorularını cevapladı.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 50 Anadolu kanalıyla birlikte TRT Haber’de canlı olarak yayınlanan Anadolu Soruyor programında gazetecilerin sorularını cevapladı. Milli Tarım Projesi hakkında bilgi veren Çelik aynı zamanda projenin hayvancılığı destekleyen kapsamı hakkında da bilgi verdi. Çelik, proje hakkında şu açıklamalarda bulundu:

“Milli Tarım Projesiyle hayvan varlığımızı, yerli kaynaklardan karşılayacağız” “Bizim ürettiğimiz et 1 milyon 150 bin ton. İhtiyacımız 1 milyon 300 bin ton asgari. Nüfus artışı, 30 milyona yakın turist ve göçmenler, bu aradaki farkın oluşmasında temel etmenler. Şimdi bunları dikkate aldığın zaman et ihtiyacınız artarak devam ediyor, edecek. Şimdi yaklaşık 150 bin tonluk et ihtiyacınızı karşılayacak olan büyükbaş hayvan sayısı 500 bindir. Tüketici ve üretici arasındaki dengeyi iyi kurmamız gerekiyor. Hem tüketiciyi memnun edeceğiz, hem de hayvancılıkla uğraşan üreticimizi hayvancılık sektöründe tutmamız gerekiyor. Bu noktada karşımızdaki sorun, köyden şehirlere göçün yaşanması. Bu göçle beraber hayvancılıkla meşgul olanların sayısında gerileme yaşandı. Ortaya koyduğumuz Milli Tarım Projesiyle hayvan varlığımızı, et ihtiyacımızı yerli kaynaklardan karşılamayı amaçlıyoruz. Bu projeyle 29 ilimizde mera hayvancılığını yetiştirici bölge olarak ciddi manada destekleyeceğiz. Mesela ne vereceğiz? Merayı tahsis edeceğiz bir kere vatandaşa diyeceğiz ki, alın merayı 10 yıllığına, 20 yıllığına, ıslah etmek ve hayvancılık yapmak şartıyla merayı size veriyoruz kullanın diyeceğiz. Böylelikle üreticilerin maliyetlerinde de bir azalma yaşanacak.”

“Buzağı başına 750 TL destek vereceğiz” “Projeyle, ayrıca buzağı ölümlerini de önleyeceğiz. 500 bin hayvan ithal ediyorsunuz, ama 400 bin buzağı ölüyor. Buzağı yetiştiremezseniz, büyütemezseniz sofranızda eti ne yapa-

42 KASIM - ARALIK 2016

caksınız? Sürekli dışarıdan ithal etmek durumunda kalacaksınız, 400 bin rakamı çok büyük bir rakam. Onun için biz dedik ki ikinci şartımız, buzağıyı ne yapıp edip dört ay yaşatacaksın. Ama nasıl? Doğmadan önce aşıları var, doğunca aşıları var, bunları yapacaksınız ve buzağı yaşayacak. Peki, dört aylık olunca ne olacak? Buzağı başına 750 TL destek vereceğiz. Yani bir vatandaşın eğer 100 hayvanı varsa 100 hayvan işte 100 tane buzağıyı dünyaya getiriyorsa 75 bin liralık bir desteği almış olacak, yalnız buzağı desteği bakınız. Bu çalışmalarımızı tespit ettiğimiz besi bölgelerinde yoğunlaştıracağız.”

“Damızlık düve yetiştiricilerine yüzde 50 destek veriyoruz” “Proje kapsamında 32 ilde damızlık düve üretim merkezleri kuracağız. Çünkü hayvancılıktaki önemli bir sorunumuz da, vatandaş hayvancılık yapmak istiyor, ama nereden temin edecek hayvanı? İstediğin cins ve ırkta bulmak çok zor; köyleri gezecek, celepleri bulacak, aracıları bulacak, o aracılarla toplanan hayvanlarla kendisine bir hayvancılık yolunu çizecek, bu tabi yeni yeni maliyetler getiriyor. Onun için 32 ilde damızlık düve merkezleri kuracağız. Bu merkezlerde asgari 500 hayvan damızlık hayvan olacak. En az 500 baş kapasiteli bu merkezlerin inşaat yatırımlarına, alet, ekipman ve buzağı alımına %50 hibe desteği vereceğiz.


Ekur Et Entegre markası olan Amasya Et Ürünleri, Amasya’nın doğallığını ve lezzetini yüksek kalite ve hijyen standartlarına sahip ileri üretim teknolojisi ile buluşturuyor. Taze Et ve Şarküteri ürünleri grubunda hizmet veren Amasya Et Ürünleri; sucuk, salam, sosis gibi vazgeçilmez lezzetlerden pastırma ve kavurma gibi geleneksel tatlara uzanan geniş ürün yelpazesini tüketicilerin beğenisine sunuyor. Yüksek kaliteli ve çevre dostu üretime en üst düzeyde önem veren Amasya Et Ürünleri, son teknolojiye sahip rendering ve arıtma sistemleriyle yapılandırılmış “Et Entegre Tesisi” ile et sektörüne merhaba diyor. Amasya Et Ürünleri; üretimin her aşamasında izlenebilirlik özelliğine sahip entegre tesisiyle, tüketicilerine kaynağı belli, lezzetli, hijyenik ve güvenilir ürünler vadediyor.


et sektörü

Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı:

“Tüketim için pazar bulunduğu takdirde bu ürünleri ihraç edebilecek yeterlilikteyiz” Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı, kırmızı et üretimi ve Türkiye’de kırmızı et tüketimine dair sorularımızı yanıtladı. Öncelikle ETBİR’in faaliyetleri ve çalışma alanları hakkında bilgi alabilir miyiz?

Mustafa Bılıkçı

Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

44 KASIM - ARALIK 2016

19 Ekim 1998 tarihinde kurulan ETBİR (Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği) sektörün etkin ve önemli sivil toplum kuruluşlarındandır. Kırmızı et sanayii, ticareti ve işletmeciliği yapan kişi ve kuruluşları bir araya getirerek et ve hayvan üreticilerinin sorunlarına çözüm üretmeyi amaçladığı gibi; halkımıza sağlıklı, hijyen koşullarda besin değeri yüksek et ve et ürünleri sunmayı görev edinmiştir. ETBİR, üyelerimiz ve sektörde faaliyet gösteren besiciden mamul madde üreticilerine kadar tüm yelpazedeki paydaşlarına etkinlikler ve yayınlarıyla hizmet vermektedir. Merkezi ve yerel yönetim birimleriyle iş birliğiyle uluslararası standartlarda, rekabet edebilir bir ülke profilini hedeflemektedir. Modern teknoloji, hijyen ve kalite standartlarına uygun üretim yapan üyelerimizle alanımızda farklılıklar yaratmak önceliklerindendir.

ETBİR olarak gerek mesleki eğitimler gerekse hükümetle işbirliği yaparak gerekli düzenlemelerin yapılmasına katkı sunmak anlamında ne gibi çalışmalarınız var? ETBİR olarak başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere hayvancılık ve kırmızı et alanıyla ilgili kamu kurumlarıyla irtibat halindeyiz. Alanımızla ilgili mevzuatların hazırlanması ve değişikliklerle ilgili düzenlemelerde doğrudan veya üye olduğumuz çeşitli komisyonlar aracılığıyla görüşlerimizi bildiriyor ve önerilerde bulunuyoruz. Eğitim toplantıları ve çalıştaylara katılıyor ve üyelerimizin katılımını sağlıyoruz. ETBİR’in yer aldığı platform ve kurumları şöyle sıralayabiliriz: Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri İhtisas Alt Komisyonu, IPARD - AB Katılım Öncesi Kırsal Kalkınma Programı, TOBB Türkiye Hayvancılık Meclisi, Ulusal Kırmızı Et Konseyi,Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu.


et sektörü

Türkiye’de kırmızı et tüketimi hakkında bilgi alabilir miyiz? Türkiye’de kırmızı et tüketimi istenilen miktarlara halen ulaşamamıştır. Ülkemizde karkas kırmızı et üretimi 2015 yılında 1 milyon 149 bin 262 tondur. 2016 yılının ilk 9 ayında ise üretim miktarı 902.354 ton olarak gerçekleşti. Bu üretime göre kişi başına tükettiğimiz kırmızı et miktarı 14,6 kg civarındadır. Kırmızı et tüketiminin Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye’de oldukça geride olduğunu görüyoruz. Bunun temel sebepleri neler? Bu tüketimi sürekli yükselen et fiyatları olumsuz etkiliyor mu? Öncelikli sebep fiyat faktörüdür. Kırmızı et tüketimi her geçen gün artıyor. Gelir seviyesi arttıkça talebin çoğaldığı bir ürün. Ancak üretimimizde de artış olmakla birlikte talep oranında üretim artışı henüz sağlanabilmiş değil. Kırmızı ette yüksek seyreden fiyatlar için, sektör ve hükümet iş birliği ile ne gibi düzenlemeler yapılabilir? Kırmızı et üretiminde kalıcı çözüm üretimi arttırmaktır. Hayvan varlığını en az milyon baş daha yükseltmemiz çözümün en önemli adımı. Bunun için hızla ırk dönüşümü sağlanmalı. Et üretimi etçi ve kombine ırklarla yapılmalı. Kombine ırk ile süt üretimi ve et üretimini dengeli bir şekilde sağlayan simmental ırktan bahsediyoruz. Süt üretiminin yüksek ancak fiyatının düşük olduğu gerçeği ülkemizin çözemediği ve eti de etkileyen önemli bir diğer sorunudur. Kombine ırka dönüşüm bu paradoksa ciddi bir çözüm getirecektir.

Grafik: 2010-2015 Yılları Arası Kırmızı Et Üretimi Öte yandan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Et ve Süt Kurumu aracılığıyla besilik canlı hayvan ithalatına devam ediyor. İç piyasadaki arz sıkıntısını aşmak için bu formül çözüme katkı sağlamaktadır. Geçtiğimiz günlerde tarife kontenjanında yeniden değişiklik yapılarak, yıl sonuna kadar belirlenen 400 bin baş ithalat tarife kontenjanı, 500 bin başa yükseltildi. Birçok Müslüman ülkeye helal et kesimi güvencesi nedeniyle ihracat yapan bir ülke olarak, halen ithalata da devam ediliyor. Et ihracatını artırmak ve ithalatı azaltmak için ne gibi düzenlemeler yapılmasına ihtiyaç var? İhracatı arttırmanın yöntemi iç piyasada yeterli miktarda üretimden geçiyor. Sonuçta bu da yolu hayvan varlığını arttırmak ve et üretiminde verimliliği sağlamaktan geçen bir döngü. Ayrıca, Dahilde İşleme Rejimi de potansiyel bir pazarı değerlendirerek ihracat yapabilmek için başvurulabilecek yöntemlerden bir tanesi.

Kırmızı et konusunda dünya markası yaratılabilecek özel et üretimleri olduğunu görüyoruz. Türk kavurması, Türk pastırması gibi… Bu tür üretimler nasıl artırılabilir? Ayrıca bu tür üretimleri ithal edebilmek için üretimde hangi standartlara dikkat edilmesi gerekir? Tüketim için pazar bulunduğu takdirde bu ürünleri ihraç edebilecek yeterlilikteyiz. Ülkemizde pastırma özel ve önemli bir ürün. Üretim koşulları da bize özgü. Yöreleriyle anılan ve coğrafi işarete sahip olabilecek ürünlerimiz var. Kayseri pastırması, Afyon sucuğu, keza kavurma gibi ürünlere sahibiz ve yeterli miktarda da üretebiliyoruz. Üretim standartlarımız da 2012 yılında yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği ile birlikte yüksek kalitede ve AB standartlarında gerçekleşiyor. Marka değerine önem veren her firma bu standartlardan taviz vermeden ürünü ihraç edebilecek nitelikte üretimine devam etmektedir.

KASIM - ARALIK 2016 45


gıda hijyeni

Vet. Dr. Ahmet Yücesan Etbir Başkan Yardımcısı

H

ijyen bir sağlık bilimi olup temelde esas aldığı nokta sağlığın korunması ve sürdürülmesidir. Besin hijyeni; herhangi bir besinin tümüyle hastalık yapan etmenlerden arınmış olması anlamına gelir. Besinler mikroorganizmalar ile kolaylıkla kirlenebilirler. Dünya nüfusunun hızla artışı ve kentlerde yoğunlaşması sonucu besin maddeleri ve et üretimi dünyanın önde gelen sanayileri arasına girmiştir. Et tüketimi de giderek artış göstermektedir. En çok et tüketen ülkeler Avustralya, ABD, Yeni Zelanda ve Arjantin’dir. Et, insan vücudunun gelişmesi için gerekli protein ve bazı vitaminler bakımından zengin bir besindir. Bir insanın günlük protein ihtiyacı ortalama 70100 gramdır. Bu ihtiyacın tam karşıla-

Kesimhane Teknolojisi ve Gıda Hijyeni nabilmesi için yüzde 40-50 oranında hayvansal protein alınması gerekir. Mısır ve buğday proteinleri tek başlarına gereğinden fazla alınsalar bile, organizmanın protein ihtiyacı karşılanmaz. Bir gıdanın protein kalitesi onun içerisinde bulunan eksojen aminoasitler ile bunların miktarına bağlıdır. Bitkisel proteinlerde bu eksojen aminoasitler, hayvansal proteinlere göre daha azdır. Ancak tamamen yoksun değildirler. Ayrıca bazı bitkisel proteinlerde bu eksojen aminoasit sınırlı iken soya proteinleri çok iyi bir kaynaktır. Buna karşılık hayvansal proteinler en zengin eksojena asit kaynaklarıdır. Et ve et ürünleri, yüksek miktarda protein içermeleri, protein ve yağlarınınyüksek biyolojik değere sahip olmaları,

proteinlerinin kolay sindirilebilir olması, vücudu hastalıklara karşı koruyucu unsurları içermeleri ve arzu edilen lezzete sahip olmaları nedeniyle önemli bir yere sahiptir. Et, vücudumuz için gerekli B12 vitamini kaynağıdır. Et ayrıca, çinko kobalt, magnezyum, fosfor ve demir için de ana kaynak durumundadır. Özellikle demir vücudun kolayca absorbe edebileceği bir formda bulunur ki bu önemli bir faktördür. Tabii anlatılan bu özellikler yanında proteinler gerektiği anlamda vücut için enerji kaynağıdır. Netice olarak içerdiği önemli amino asitleri, B kompleksi ve diğer vitaminler, demir ve diğer mineral maddeleri ile etin beslenmemizdeki yerinin, diğer kaynaklarla kapatılamayacak kadar büyük olduğunu söyleyebiliriz. İnsan beslenmesinde bu denli bir temel taş oluşturan besin maddesi, mikro organizmalar için de kıymetli bir besi yeri oluşturduğundan dolayı, elde edilişi esnasında tümüyle etin kalitesini bozan ve hastalık yapan etmenlerden arınmış olması gerekir. Şartlar uygun olduğunda 1 adet mikro organizmadan 12 saat içinde 1 milyar kadar üreyebilir.

46 KASIM - ARALIK 2016


gıda hijyeni

Etin bozulmasındaki en önemli faktör olan mikro organizmalar kokuşma, renk değişikliği gibi gözle görünür bozulmalara neden olabilir. Hatta salgıladıkları toksinler ile ölümlere varan zehirlenmelere neden olabilirler. Bir insanın yılda 36 kg kadar et tüketmesi gerekir. Bu miktar ülkemizde kişi başına 17 kg kadar olduğu halde yabancı ülkelerde 70 kg kadar çıkmaktadır. Genel olarak bir ülkedeki et endüstrisinin durumu, o ülkenin sosyo-ekonomik gelişmişliğinin bir göstergesidir. Ülke içinde yapılan  üretimin verimlilikten uzak oluşu nedeniyle fiyatların yükselişi et tüketiminin düşük seviyelerde seyretmesine neden olur. Verimliliğin düşük olmasının nedeni ise üretici birimlerin küçük ölçekli aile yapısında oluşu ve modern üretim tekniklerinden uzak bir üretim yapılmasıdır. Bu çerçevede, büyük ölçekli ve modern üretim teknikleri ile çalışan işletmelerin sayısı oldukça sınırlıdır. Üretici olarak; Etin elde edilmesi esnasındaki uygulamalar etin hijyen ve kalitesinde önemli etkendir. Öncelikle kesim öncesi muayene ve kesildiği mezbaha yada tesisin yapısal özellikleri, teknik donanımları ve fonksiyonel yapısı, ön ve esas soğutma bölümleri, dondurma ve çözündürme üniteleri ortam havası soğutulmuş ve filtrelerden geçirilmiş temiz hava olmalıdır. Bu sayılan yapıların temizlik ve dezenfeksiyon uygulamalarının birlikte yapılması ve mikrobiyolojik kontrol uygulamaları elde edilecek etin kalite, hijyen ve raf ömrünü etkileyecektir.

Bugün EBK kombinaları, Belediye mezbahaları ile özel kuruluşlara ait yaklaşık 650 adet kesimhaneden pek çoğu bu gelişme düzeyinden çok uzaktır. Halen et sanayimiz büyük çapta her türlü teknoloji ve hijyen koşullarından yoksun, pek çok mezbaha ürününün değerlendirilemediği belediye mezbahacılığı ve kasaplığa dayanmaktadır.   Mezbaha dışı kesimler, kaçak kesimler, mezbahası olmayan belediye ve köy kesimleri gibi konularda, etin hijyenini ve insan sağlığını etkileyen başka bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde et genel olarak parça et ve kıyma şeklinde tüketime sunulmaktadır. Günlük kullanımda kıyma oldukça yüksek miktarlarda tercih edildiği gibi, günümüzde kıymadan yapılan et ürünlerinin tüketimi de büyük ölçüde artmıştır. Kıyma, yapısal özellikleri ve hazırlama teknolojisi bakımından mikrobiyal bulaşmaya uygun olan taze et ürünlerinin en başta gelenidir. Aynı zaman-

da içerdiği yüksek besleyici değerli bileşimleri, uygun pH ve su aktivitesi (aw) değerleri ile çoğu mikroorganizmaların gelişimi için ideal bir ortamdır. Kıymanın mikrobiyolojik kalitesi, kıyma yapılacak etin mikrobiyolojik kalitesine, üretim sırasında alınacak hijyenik önlemlere, paketleme tipine ve saklama koşullarına bağlıdır. Kıymanın hazırlanması esnasında araçlarla ve çalışanların teması, etin çekilmesi ile et yüzeyinin aşırı büyümesi nedeniyle bozucu etkenlerle ve patojen bakterilerle bulaşma olasılığı her zaman mümkündür. Etin yüzeyinde doğal olarak bulunan mikroorganizmalar, karıştırma işlemleri sırasında ürünün her tarafına dağılmakta, uygun şartlar (pH, sıcaklık, su aktivitesi, oksido-redüksiyon potansiyeli   v.s.) altında gelişerek ürünün dayanıklılık süresini azaltmakta ve tüketici sağlığı açısından potansiyel bir risk oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalar, toplam gıda zehirlenmelerinin % 54,7’sinin et ve et ürünlerinin tüketilmesi ile ortaya çıktığını göstermektedir.  KASIM - ARALIK 2016 47


röportaj

Gıda Sektöründe İşleme Girmesi Gereken Maddeler

Meta Fonksiyonel Gıda ile Sektöre Ulaşıyor

Bilindiği üzere, bazı gıdalar üretim teknolojileri gereği mutlaka işleme girmesi gerekiyor. Et, süt, unlu mamuller ve içecek grupları bu maddelerin en çok kullanıldığı alanlar… Peki, bu maddeler hangi tüketiciye hitap ediyor? Gündelik hayatta sıkça kullanmamıza rağmen fonksiyonel gıda katkılarını yeterince biliyor muyuz? GıdaTürk olarak okuyucularımız için Meta Fonksiyonel Gıda Genel Müdürü Dr. İrfan Demiryol’dan Türkiye gıda sektörüne sundukları bu ürünler hakkında bilgi aldık. Öncelikle Meta Fonksiyonel Gıda firmasının kuruluşu ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Şirketimiz 2014 yılı sonunda kuruldu. 2015 yılında da konusunda dünyanın en iyilerinden olan ve fonksiyonel gıda katkıları olan firmalarla çalışmaya başladı. Temsilcisi olduğumuz firmaların dünyanın çok farklı ülkelerinde üretimleri, gıda dışında da bazı iş kollarında faaliyetleri var. Bazı gübreler, yangın söndürme kimyasalları, diş macunu ve havuz kimyasalları da üretiyorlar. Ancak biz sadece gıda sanayisinde kullanılan ve performans ürünlerinin üretimini yapan iş birimini temsil ediyor ve ürünlerin satışını yapıyoruz. Çalışma konumuz gıdalarda kullanılan ve bilinen katkı maddeleri değil. Bizim ilgilendiğimiz ürünler, bazı gıdaların üretim teknolojileri gereği mutlaka işleme girmesi gereken maddeler. Bu girdiler kullanılmadan son ürüne ulaşmak olanaksız. Örneğin; bazı unlu mamullerin üretiminde kullanılan kabartma tozları ile sosis ve salam imalatında yapının oluşması için kullanılan kuter ürünleri bu gruba giriyorlar.

48 KASIM - ARALIK 2016

Ürünleriniz hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz? Genel olarak dört farklı ürün kategorisi bizim çalışma sahamızı oluşturuyor. Et, süt, unlu mamuller ve içecek gruplarında kullanılan ürünlerimiz var. Söz konusu gruplarda kullanılan onlarca ürünümüz var.

Unlu mamullerde her ürün ve reçeteye göre üretilen kabartma tozlarımız bulunuyor. Özellikle dondurulmuş hamurlar için, hamurun oluşması ve dondurulması sırasında ve muhafaza edildiği dönemde stabil olan ancak fırında aktif hale gelen kabartma tozu karışımlarımız var. Yumurta, bazı unlu mamullerin yapımında geniş olarak kullanılmaktadır. Ancak bazı kişiler için alerjen nitelikte olması veya kişilerin beslenme tercihleri

nedeniyle yumurta ürünlerini tüketmeyenler için yumurtanın unlu mamullerdeki fonksiyonlarına sahip alternatif karışımlarımız bulunuyor. Süt sektöründe de geniş bir ürün sayısına sahibiz. İçilebilen süt ürünleri, bazı peynir çeşitleri, pizza peynirleri ve benzerleri için özel formüllerimiz var. Temsilciliğini yaptığımız firmalardan PROLACTAL ve ROVİTA firmaları, Almanya ve Avusturya’da endüstriyel süt ürünleri üreten firmalar. Alp dağlarında yetiştirilen süt hayvanlarından ve bunların peynirlerini üreten firmalardan alınan peynir suyu, en gelişmiş teknoloji kullanılarak, süt tozu, peynir suyu tozu, protein konsantreleri, protein izolatları, kazein ve kazeinatlar üretmektedir. Bu ürünler gıda sanayisinde geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. Ayrıca son yıllarda süt ve peynir suyundan elde edilen protein ve türevlerinin kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Yüksek bir teknoloji ve deneyin ürünü olan bu proteinlerin sporcu içecekleri, hasta beslenmesi ve bebek beslenmesi gibi sahalarda kullanımı var. Ayrıca protein ilaveli meyve suyu ve meyveli içecekler de tüketicilerin dikkatini çekiyor. BEKAPLUS 900 isimli ticari markalı ürünümüz bu amaçla üretildi.


röportaj Yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucunda berrak görüntülü ve ancak %10’a kadar protein içeren içecekleri üretmek mümkün. Özellikle süt içme konusunda sorunları olan veya sıvı ile beslenmeyi gerektiren durumlar için çok önemli bir çözüm. Bazı endüstriyel süt ürünlerimizi organik olarak veya keçi sütünden yapılmış olarak temin etmek de mümkün. Son olarak da gıda sanayisinde geniş bir kullanım sahası olan karamel ve türevleri konusunda yine Almanya’nın en büyük üreticilerinden olan FELİX KOCH OFFENBACH firması ile birlikte çalışmaya başladık. Karameli renk verici bir girdi olarak değil ancak tat ve yapı oluşturucu özelliklerinden dolayı kullanmak istiyoruz. Bu konuda onlarca farklı seçenekle toz, kristal ve sıvı karamel formülasyonlarını, karamel toffie, karamelize süt tozu ve doğal hindistan cevizi kremalarını seçenek olarak sektörümüzle tanıştırıyoruz. Özellikle et mamullerinde kullanılan ürün grubunuz hakkında bilgi alabilir miyiz? Et mamullerinde kullanılan çok sayıda ürüne sahibiz, ancak bilindiği gibi ülkemiz et mamulleri çeşitliliğinde bazı Avrupa ülkelerinin aksine çok sınırlı çeşitliliğe sahip. Sucuk, en bilinen ürünümüz. Sosis, salam ve pastırmayı füme et ve kavurma izliyor. Köfte ve döner de en çok satılan mamuller. Bizim de bu ürünlerde kullanılmasını önerdiğimiz bazı baharat karışımlarımız var. Kuterde kullanılan ürünlerin yanı sıra, salamura ve renk gelişimi için kullanılan karışımlarımız olan PLASMAL N, PLASMAL P5 ve PLASMAL S6a ile TARI K7 isimli ürünlerimiz bu grupta en bili-

nen markalarımız. Ayrıca aynı ürünlerin daha az sodyum içeren CURAPHOS çeşitlerini de sunuyoruz. Temsilcisi olduğumuz HageSud firması, Almanya’da et hazırlama sektöründe, kasap ve restoranlarda kullanılan ve et marinasyon ürünleri konusunda lider bir firma. Önümüzdeki dönemlerde bu ürünleri de sektörümüzle tanıştıracağız. Et işleme sektöründe yan ürün ve atıklar da önemli bir konu. Özellikle et, tavuk ve balık işleyen tesislerde, küçük bazı parçaların kıyma dışında değerlendirilmesi zor, balık da olanaksız. Bu tür ürün artıklarını ekonomiye kazandırmak için sandviç sektöründe, sürülebilir veya sıkılabilir ambalajlarda et pürelerinin yapımında kullanılan TARI COMBI PATE isimli ürünümüz bu amaçla geliştirildi. Unlu mamullerde olduğu gibi sosis ve salam imalatında klasik yöntemlerle karşılaştırıldığında daha az sodyum içeren, kuter ve salamura ürünlerine sahibiz. Tuz kullanımı son yıllarda oldukça tartışılan bir konu. Sizin de bu konuya çözüm geliştirecek ürünleriniz mevcut. Bu ürünleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Son yıllarda gıdalarla aldığımız tuz miktarının sınırlanmasına ilişkin çok sayıda çalışma yapıldı. Türkiye’de de ekmek başta olmak üzere, peynir ve et mamullerine ilişkin gıda kodeksinde değişiklikler yapıldı. Tuzda bulunan sodyum (Na) miktarı sağlık nedenleri ile günlük alımının sınırlanması gerekiyor. Gıdalarda ise ilave edilen tuzun (NaCl) azaltılması yeterli değil çünkü reçetede kullanılan diğer girdilerde bulunan sodyum mik-

tarı çok defa dikkatten kaçıyor. Oysa özellikle kabartma tozlarında bulunan sodyumun azaltılması ile %25’e varan azaltma sağlanabiliyor. Ayrıca %2’den az Na içeren doğal göl tuzu da (SALONA) firmamızın üretimleri arasında yer alıyor. Bildiğimiz softa tuzunda ise bu oran %39. Bu tuz sadece Sodyum alımını azaltmakla kalmıyor. Aynı zamanda ürünün gerçek tadının hissedilmesini de güçlendirerek beklenmeyen bir etkiye de sahip. Ürün çeşidine bağlı olarak, bilinen sofra tuzunu kısmen veya tamamen SALONA ile değiştirmek mümkün. Tamamen doğal ve herhangi bir E kodu kullanmayı gerektirmeyen bir ürün. Vegan beslenme tarzında et ve et ürünlerinin yanı sıra, süt ve süt ürünlerinin yerini alabilecek muadil ürünler konusunda da uzmansınız. Bu tarz beslenmeyi benimseyen tüketiciler için ne gibi çözümler sunuyorsunuz? Vejetaryen ve vegan tarzı beslenme de özellikle orta yaş altı tüketicilerde yaygınlaşmakta olan bir tüketim tarzı. Bu tarz beslenmeyi benimseyen tüketiciler için de çözümlerimiz var. Özellikle et mamulleri için çok fonksiyonlu ve bitkisel ve süt proteinleri esaslı ürünlere sahibiz. Ürün reçetelerinin oluşturulmasında, tüketici tercihlerine uygun olarak laktoz, yumurta ve soya içermeyen seçenekler sunuyor; Almanya’da bulunan pilot tesislerimizi ve Ar-Ge laboratuarlarımızı, iş ortaklarımızın kullanımına açıyor ve en kısa zamanda farklı seçenekler ile birlikte oluşturuyoruz. Benzer çalışmaları üreticilerimizin işletme koşullarında da bu konuda davet ettiğimiz teknik ekibimizle birlikte uyguluyoruz. KASIM - ARALIK 2016 49


gıda araştırma

Elif Demir Benzet (Gıda Mühendisi)

Kırmızı Et Hem Ruhu Hem Bedeni Besler

S

on yıllarda iyice artan obezite ve tedavisi zor hastalıklar tüm dünyada insanların hangi gıdaların sağlıklı, hangilerinin sağlığa zararlı olduğunu araştırmaya itmiştir. Bu araştırmaların sonucunda her yeni günde çeşitli gıdaların çeşitli özelliklerini keşfediyoruz. Ancak çok eski çağlardan beri var olan etin, sağlığımız üzerine etkisini yeteri kadar biliyor muyuz? Ya da eti yeteri kadar tüketiyor muyuz? Özellikle son zamanlarda kırmızı etin sağlık üzerine olan etkisi sıkça tartışılmaktadır. Kırmızı et hayvansal bir besin olup aminoasitlerce zengin ve önemli besin öğelerini içeren ve bu nedenle beslenme bozukluklarını ve hastalıkları önlemeye yardımcı olan bir gıda olarak tanımlanmaktadır. Et dediğimiz kısım genellikle hayvanların yenebilen bölgeleri olarak adlandırılsa da hayvanın kas ve yağ dokularını et olarak tüketiriz. Etin kırmızı rengi de kas dokusunda bulunan kas liflerinden ileri gelmektedir. Kırmızı etin beslenmedeki yeri büyük bir öneme sahiptir. Kırmızı ette bol miktarda bulunan protein, demir ve çinko sağlıklı bir yaşam için çok gereklidir. Ülkemizde de çokça görülen kansızlığın temel sebebi demir eksikliğidir. Ayrıca, kırmızı et B6 ve B12 vitaminlerince de zengindir. Özellikle hamilelik döneminde demir ve vitamin eksikliği bebeğin gelişimini etkilediği için hamilelere dışarıdan demir, B6 ve B12 vitamin takviyesi verilmektedir.

50 KASIM - ARALIK 2016

Bu yüzden gelişme çağında kırmızı et tüketilmesi zihinsel gelişime faydalı olmaktadır. Tabi ki her gıda gibi kırmızı etin de aşırısı insan sağlığına zararlı olmaktadır. Sağlıklı yetişkin bir kişi için Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği günlük kırmızı et tüketim miktarı 160 gr olarak belirlenmektedir. Hayvansal kaynaklı et proteinlerinin en önemli özelliği insan vücudu tarafından üretilemeyen ve dışarıdan alınması gereken temel aminoasitleri içermesidir. Vücudun maksimum düzeyde yararlandığı bu aminoasitler hayvansal gıdalar yerine bitkisel gıdalardan yeterli miktarda alınamamaktadır. Yine yukarıda da belirtildiği gibi B6 ve B12 vitaminlerini de yeterli miktarda içermektedir. Bu vitaminlerin eksikliğinde gelişim süresinde ciddi zihinsel sorunlar oluşmaktadır. B12 vitamini eksikliğinde hafıza kaybı, yorgunluk ve halsizlik, zihinsel karışıklık, konsantrasyon kaybı ve depresif ruh hali görülebilmektedir. Aynı şekilde B6 vitamini eksikliğinde ise depresif ruh hali ve

norolojik bozukluklar görülmektedir. B6 vitamini stres hormonlarını salgılayarak stres altında dirençli olmamızı sağlar. Kan şekerinin sabitlenmesinde rol oynar. Bağışıklık sistemimizin ve beyin yapımızın güçlenmesini sağlar. Özellikle hamile kadınlar fazlaca B6 vitaminine ihtiyaç duyar çünkü bu vitamin kemik erimesine karşı bir rol üstlenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü kırmızı etin yeterli miktarda tüketilmemesi sebebiyle en çok anemi görüldüğünü ve yeterli miktarda kırmızı etin yağsız olarak tüketilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ve kızartma yerine daha sağlıklı olan pişirme tekniklerini önermektedir. Son zamanlarda popüler olan çeşitli diyet türleri et tüketimini sınırlandırarak gerekli besin değerlerini almayı engellemektedir. Sağlıklı beslenmek için dikkat edilmesi gereken şey ise günlük kırmızı et tüketiminizi sağlık otoritelerinin belirlediği limitlerde tüketilmesi gerekmektedir.

KAYNAKLAR Anon. Kırmızı Et.Et ve Süt Kurumu. http://www.esk.gov.tr/tr/10998/Kirmizi-Et. 04 Aralık 2016. Yılmaztürk, H. 2016. Vitaminler ve Mineraller ve Sagligin Gizemleri, Munich, GRIN Verlag, http://www.grin.com/tr/e-book/337250/vitaminler-ve-mineraller-ve-sagligin-gizemleri Özenoğlu, A. ve Ünal, G. 2015. Açlık ve Şiddet. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi(MÜSBED) Cilt: 5, Sayı: 2, ss. 115-122. Anon. 2012. Dünya Sağlık Örgütü. Promoting a healthy dietfor the WHO Eastern Mediterranean Region: User-friendly guide, ss.36-37.


Yeni Ticaret Kapıları Açar Key to Markets

ANKARA 11. Uluslararası

Ekmek, Pasta Makinaları, r Dondurma, Çikolata ve - Ba lı e f an Ca nt, eş zam a r Teknolojileri Fuarı tau rı ile Res a 9-12 MART 2017

Fu el, Hot anları m Ekip

Powered by

www.ibatechankara.com Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Ltd. Şti. Tel: +90 212 284 11 10 • Fax: +90 212 284 10 01 • www.messe-stuttgart.com.tr messe.stuttgartares

AresMesse

messe-stuttgart-ares

“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.”


röportaj

Et Sektörünün İtibar Sahibi İsmi: Aytaç Gıda Aytaç Gıda Genel Müdürü Erhan Çetin, firmanın üretim süreçleri ve ürün yelpazesi hakkında dergimiz okuyucularına bilgi verdi. Çetin aynı zamanda işlenmiş et sektörüne dair değerlendirmelerini de bizimle paylaştı. Öncelikle Erhan Çetin kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz? Balıkesir 1971 doğumluyum. Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde, yüksek lisans eğitimimi ise yine aynı üniversitenin Yönetim Organizasyon bölümünde tamamladım. Profesyonel iş hayatıma 1996 yılında Yıldız Holding bünyesindeki İstanbul Gıda İthalat biriminde başladım.

2005 yılında Holding merkez satın alma bölümüne geçerek, merkezi satın alma biriminin kurulmasında rol aldım. 2012 yılında grubun temizlik kâğıdı sektöründe faaliyet gösteren yeni yatırımı olan Aktül Kâğıt firmasında Satış ve Tedarik Zinciri Direktörü olarak görev yaptım. 2015 yılı Ağustos ayından itibaren ise Aytaç Gıda Yatırım San. ve Tic. A.Ş.’ de Genel Müdürlük görev ve sorumluluğunu yürütmekteyim. Evli ve 3 çocuk babasıyım.

Aytaç Gıda’nın kuruluşundan bu yana geçen süreç hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Aytaç Gıda, 1993 yılında kuruldu, 2013 yılı sonunda Yıldız Holding bünyesine geçti. Çankırı iline bağlı Çerkeş ilçesinde, 852.000 m2’lik alan üzerine kurulu işletmede üretim faaliyetlerini sürdürüyor. Dünyanın en büyük entegreyatırımlarından biri olan Aytaç Gıda Tesisleri, günde 750 büyükbaş, 2.500 küçükbaş hayvan kesebilme ve 60.000 ton/yıl et işleme kapasitesine sahip, günümüzün en gelişmiş gıda teknolojisiyle donatılmış tesislerden biri olma özelliğini taşıyor. Aytaç’ın tesis özellikleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Aytaç Gıda tesisleri 4 ana bölümden oluşuyor. 1) Yem Fabrikası: Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı yemi üretebiliyor. Yıllık 100.000 ton üretim kapasitesine sahip. 2) Büyükbaş Çiftliği: 7.000 baş besi ve 500 baş sağmal kapasiteli ahırlarbulunuyor.

Aytaç Gıda Genel Müdürü Erhan Çetin

52 KASIM - ARALIK 2016

3) Kesimhane: Günlük 750 büyükbaş ve 2.500 küçükbaş hayvan kesebilme kapasitesi olan, ileri teknoloji ve hijyenik koşulları sağlanmış, ISO 9001, ISO 22000, TSE ve Helal belgelerine sahip kesimhanede kendi yetiştirdiği danaların yanında, bölgedeki yetiştiricilerin de kesimleri yapılıyor.


röportaj

4) Et Üretim ve İşleme Tesisi: Yıllık 12.500 ton üretim kapasitesine sahip şarküteri tesisimizde Aytaç’a özel reçetelerle sucuk, salam, sosis, kavurma, pastırma, hazır köfte, kıyma, kuşbaşı Aytaç ve Çiftlik markalı ürünlerin üretimi gerçekleştiriliyor. Aytaç Gıda, işlenmiş et ürünleri sektörünün en önemli oyuncularından biri. Aytaç Gıda olarak bu liderliği ve güvenirliği elde etmenizdeki en önemli sebepler sizce nedir? Aytaç markası 1993 yılından itibaren kalite ve güven temeline dayalı olarak müşteriler nezdinde önemli bir itibar elde etti. Daha sonra, 2013 yılından itibaren Aytaç markasının Yıldız Holding bünyesine geçmesi ile markanın gücü daha da artmaya başladı. Bunda Aytaç markasının, Yıldız Holding tecrübe ve kalite anlayışı ile buluşması önemli rol oynadı. Ayrıca girişimcilik, uyum, güvenilirlik, kararlılık, cesaret ve yenilikçilik gibi değerleri sayesinde şirket olarak büyüyor, gelişiyor, 400’ü aşkın çalışanımız ile amaç birliği yaparak hedeflerimizi gerçekleştiriyoruz.

İşlenmiş et sektörüne dair genel değerlendirmenizi alabilir miyiz? İşlenmiş et kategorisi büyüme potansiyeli yüksek olan, rekabetin üst düzeyde olduğu bir kategori. Rekabetin yüksekliğinin temel sebebi ise sektörde pek çok işletmenin yer alması ve yöresel oyuncuların da oldukça güçlü olması. Diğer yandan hammaddedeki arzın da Türkiye’nin kendi kendine yetememesi nedeniyle ithalata bir miktar bağımlı olması sektörü zorluyor. Siyasi ve ekonomik anlamda zor geçen bir yılın ardından, Aytaç Gıda olarak 2016 değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz? Aytaç Gıda bu yılı nasıl geçirdi? Gelecek stratejik planlarımız doğrultusunda, büyüme hedeflediğimiz alanlarda yatırımlarımıza hız kesmeden devam ettik. 2016 yılında hayvancılık, yem ve üretim tesislerimizde ciddi yatırımlar gerçekleştirdik. Çiftliğimizde, özellikle ithalatın azalmasını destekleyip eko-

nomiye katkı sağlayacak damızlık besi üretimi için gerekli altyapıları oluşturduk. Üretim tesisimizde yeni hatlar ve otomasyon sistemlerini devreye aldık. Atıştırmalık formatında kurutulmuş et segmentine girdik. Hellim peynirli ve Antep fıstıklı sucuk ile farklı lezzetleri Aytaç Gıda kalitesiyle tüketicilerle buluşturduk. Türkiye’de ilk ve tek olan kare formunda tost ekmeğine uyumlu, dilimli sucuk lansmanını gerçekleştirdik. Zorlu bir yılda sektörde yenilikçi, güvenilir, uzman ve lider marka olma hedefine uygun adımlarla ilerlemeye çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. 2017 yılına dair hedefleriniz nelerdir? 2017 büyüme hedefimiz yaklaşık %35, tüm planlarımızı buna göre yaptık. Aytaç markasının, kaliteli ve güvenilir imajını sağlamlaştıracak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu imaja yenilikçi markayı da eklemeyi hedefliyoruz. 2017 yılına yönelik diğer bir hedefimiz, Aytaç’ın bulunduğu bölgede tarım ve hayvancılığın gelişmesine katkı sağlayacak iş modelleri geliştirmek. Yem fabrikamızın ihtiyaçlarını tedarik ederken önceliği Çerkeş ve civarına vereceğiz. Ayrıca sözleşmeli besicilik, daha uygun koşullarla yem tedarik etme vb. yollarla bölgedeki kaliteli hayvan varlığını artırmaya destek olmayı da hedefliyoruz.

Üç yıl önce Yıldız Holding bünyesine geçmeniz, size nasıl bir ivme kazandırdı? Devir sonrası 2014 yılını yeniden yapılanma, 2015 ve 2016 yılını ise büyüme ve yatırım yılı olarak gördük. Özellikle 2016 yılında inovatif ve katma değeri yüksek, sağlıklı ve pratik yeni ürünlerimizi tüketiciyle buluşturduk. KASIM - ARALIK 2016 53


gıda ekonomi

Bitmemiş Senfoni: Dr. Aslı Zuluğ (Gıda Mühendisi)

M

Et Sektörü

evsimler geçiyor, sezonluk ürünler pazarda değişiyor, balık zamanı gelip, tezgaha çıkıyor ama haftada en az 2 gün tüketmemiz gereken et ve et ürünlerindeki dalgalanma bir türlü bitmiyor. Kırmızı et fiyatının ve arzının sürekli değiştiği ülkemizde, taze et yada canlı hayvan ithalatı çözüm olamazken, ülke içindeki kırmızı et üretimindeki artışa rağmen, düşmesi beklenen et fiyatlarındaki artış devam etmektedir.

Bakanlık 2014 yılında besilik dana ithalatına izin vermiş olmasına rağmen fiyatlarda belirgin bir düşüş yaşanmayınca, 2015 yılı Ağustos ayında kırmızı et ithalatının da önünü açmıştı. 2016 yılının ilk yarısında da ESK’ya (Et ve Süt Kurumuna) tanınan ithalat yetkisi devam etmiştir. Ancak alınan ithalat kararları fiyatların düşmesinde çok etkili olmayınca 2016 yılı Şubat ayında sektörde tavan fiyat uygulamasına geçilmiştir.

Kırmızı et üretimi 2016 yılının ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre %7 artarak 507,7 bin ton seviyesine yükselmiştir. 2016 yılının ilk yarısında da sektöre ithalat ve tavan fiyat uygulaması ile müdahale edilmeye çalışılsa da fiyatlardaki artış sorun olmaya devam etmiştir.

Kaynak: TUİK, TOOB Kaynak: TUİK Et fiyatlarındaki yükselişin önüne geçmek için tavan fiyat uygulaması başlanması bir çözüm olarak görülmüştür. Ankara Ticaret Borsası’nda ortalama kırmızı et fiyatları 2016 yılının ilk yarısında %10 artış ile ortalama 23,8 TL/kg seviyesine yükselirken, TÜFE kapsamındaki dana eti fiyatları %12 artış ile ortalama 37,7 TL/kg seviyesinde gerçekleşmiştir. 2016 yılı Temmuz ayında ise fiyatlar sırasıyla 24,6 ile 38,7 TL seviyesinde bulunmaktadır.

54 KASIM - ARALIK 2016

2015 yılında besi yemi fiyatları ise bir önceki yıla göre %0,6 oranında sınırlı artış ile ortalama 748 TL/ ton seviyesine yükselirken, 2016 yılının ilk yarısında fiyatlar %2 artarak 775 TL/ ton seviyesinde gerçekleşmiştir. Hayvancılık sektörüne destek amacıyla bakanlık bu alanda da düzenlemeye gitmiş ve 2016 yılı başından itibaren yemde %8 olan KDV oranının %1 seviyesine çekildiğini açıklamıştır. Nitekim 2016 yılının ilk yarısında fiyatlardaki artış devam etmiştir.


gıda ekonomi

Ne ithalatın ne de Tavan fiyat uygulamasının bir çözüm olduğu et sektöründe, mevcut kurulu düzenin hem denetleyebileceği hem de yönlendirebileceği bir sistemin oluşturulması kaçınılmazdır. İthal ürünler için bir standart oluşturulması gerekirken bunun bir komite tarafından tanımlanması sektörde standardizasyon ve kalite için uygun bir adım olacaktır. Bunun yanı sıra büyükbaş için çözüm aranırken, küçük başında bir alternatif olduğu unutulmamalı, coğrafi açıdan, iklim açısından ve mera açısından çok daha uygun olan ülkemizde küçük baş hayvancılığa da önem verilmelidir. Kaynak: Yem Sanayicileri Birliği

Kırmızı et ithalatına izin verilmesiyle beraber ESK’nın sıfır gümrük vergisiyle et ithalatına olanak tanınmış ve geçtiğimiz yıl kırmızı et ithalatında belirgin artış yaşanmıştır. Nitekim 2014 yılında 5,2 milyon dolarlık sığır eti ithal edilirken, 2015 yılında 55 milyon dolarlık sığır eti ithal edilmiştir. Et ve Süt Kurumu’na et ithalatı için 15 bin ton kota tahsis edilirken, süre de 2016 yıl sonuna kadar uzatılmıştır.2016 yılının ilk yarısında ise 7,6 milyon dolarlık sığır eti ithal edilmiştir.

Kaynak: TUİK KASIM - ARALIK 2016 55


röportaj

Namet Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kayar:

“ISO 500 listesinde, 71. sırada konumlanarak, ilk 100’de yer alan tek kırmızı et firması olduk” Et sektörünün lider firmalarından Namet için Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kayar’a verdiği bilgilerden dolayı teşekkür eder, söyleşimizi paylaşırız. Şirketinizin tarihçesini bizlerle paylaşabilir misiniz? Ticari faaliyetlerine 4 nesil önce başlayan ailemiz, 1950 yılında kolektif bir şirket olarak Kayarlar Et’i kurmuş ve bu şirketi sektörün lider et üreticisi haline getirmiştir. Sektöre kaliteli hammadde sağlamanın yanı sıra, güçlü bir marka şemsiyesi altında, şarküteri mamulleri sunmayı da hedeflemiş, bu amacını gerçekleştirmek için 2005 yılında, alanında 76 senelik bir deneyimi olan Namet’i bünyesine katmıştır. Ailemizin çizdiği vizyonla, sektörün her alanında lider olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Namet, son altı yılda önemli gelişmeler kaydederek, büyümesini sürdürmüştür. Bu doğrultuda ilk olarak 2010 yılında 68 milyon dolarlık yatırımla Çayırova Üretim Tesisleri’ni devreye alan Namet, imalat kapasitesini artırmak ve üretim teknolojilerini sürekli olarak güncel tutmak için, açılışından bu yana fabrikasına 20 milyon doların üzerinde ek yatırım yapmıştır.

56 KASIM - ARALIK 2016

İkinci olarak, 2013 yılında Koç Topluluğu’ndan Harranova Besi Çiftliği’ni satın alınmış, yapılan reorganizasyon çalışmalarıyla, burası çiftlikten çatala lezzet hikayemizin başlangıç noktası haline getirilmiştir. Üçüncü olarak, 2014 senesinde, yine Koç Topluluğu’nun bir markası olan Maret, Namet bünyesine katılmıştır. Ürün yelpazeniz hakkında bilgi verir misiniz? Namet ve Maret markalarımızla tüketicilerimize taze et ürünleri, şarküteri ürünleri, dondurulmuş ürünler ve ileri işlenmiş ürünler olmak üzere dört ana grupta mamul sunmaktayız. Üretim tesisleriniz nerede? Üretim kapasitelerinizi öğrenebilir miyiz? Biri Çayırova’da diğeri Tuzla’da olmak üzere iki adet üretim tesisimiz var. 34 bin 600 m2’lik kapalı alanda faaliyet gösteren Namet Çayırova fabrikamız, yılda tek vardiyada 40 bin ton kemiksiz et işleme, 15 bin ton şarküteri, 9 bin ton donuk köfte ve burger, 10 bin ton ileri işlenmiş ürün üretim kapasitesine sahip.

Tarık Kayar

Namet Yön. Krl. Başkanı

55 bin m2’lik kapalı alanda faaliyet gösteren Maret Tuzla fabrikamızın ürün üretim kapasitesi ise, yılda tek vardiyada 12 bin ton şarküteri ve 5 bin ton donuk köfte ve burger.


röportaj

Et tedariğinde nasıl bir süreç izliyorsunuz? Üretimle ilgili et ihtiyacımızı ağırlıklı olarak Şanlıurfa ve Samsun’daki tesislerimizden karşılıyoruz. Şanlıurfa Entegre Besi ve Tesisi’miz 740 bin m2’lik açık alan üzerine kurulu. Besi çiftliğinin bulundurabilirlik kapasitesi 30 bin, yıllık yetiştirme kapasitesi 60 bin büyükbaş havyan. Ayrıca tesis bünyesinde yeter uzaklıkta 4 bin 200 baş kapasiteli iki karantina işletmesi mevcut. Çiftlikte halen 30 bin adet büyükbaş hayvan bulunuyor. Tesisin kesimhanesi, günde 2 bin 500 adet küçükbaş ve 350 adet büyükbaş hayvan kesim kapasitesine sahip. Kazancı Holding’le birlikte %50 ortaklığımızın olduğu Namkon Samsun İşletmesi’nde ise 10 bin adet büyük baş hayvan var. Şirketinizin büyüme hedefleri ve özellikle yeni yatırım planları hakkında bilgi verir misiniz? 2015 yılında yaklaşık 1.185 milyon TL’lik bir ciro elde ettik. Bu ciro ile, geçtiğimiz günlerde açıklanan ISO 500 listesinde, 71. sırada konumlanarak, ilk 100’de yer alan tek kırmızı et firması olduk. Bu yılsonuna kadar % 10’un üzerine bir büyüme bekliyoruz. Geçtiğimiz sene Namet üretim tesisi ve besi çiftliklerimizle ilgili ek yatırımlar gerçekleştirmiştik.

Bu yıl da sektördeki lider konumunun gerektirdiği yatırımları hayata geçirmeye devam edeceğiz. Başarınızı neye bağlıyorsunuz? Başarımızın temelinde, sektörel uzmanlığımız, teknolojik yatırımlarımız, yüksek standartlardaki ürün kalitemiz ve tüketicilerimize her zaman en iyiyi ve en güzeli sunma çabamız yatmaktadır. Sınai faaliyetlerimizde uyduğumuz ana prensibi; “Yemeyeceğimiz ürünü üretmeyiz ve satmayız. Ürettiğimiz her ürünün arkasındayız.” sözüyle ifade edebiliriz. 5 yıl sonra şirketinizi nerede görmeyi planlıyorsunuz? Vizyonumuz, işin en başında, Türkiye’nin lider et üreticisi olmaktı.

Bu vizyona, yaptığımız yatırımlar ve gerçekleştirdiğimiz atılımlarla ulaştık. Bundan sonraki vizyonumuz, Türkiye’de hayvancılık sektörünün gelişmesine önderlik ederek, çiftlikten çatala, Türk tüketicisinin sağlıklı, yenilikçi ve kaliteli lezzetlerle buluşmasını sağlamak. Şarküteri ürünleri açısından bakacak olursak, piyasayı değerlendirebilir misiniz? Türkiye’de şarküteri pazarının toplam büyüklüğü yaklaşık 2 buçuk milyar TL’dir. Pazarın büyüme hızı ise % 20 civarındadır. Büyüme ağırlıklı olarak ambalajlı ürünlerden gelmektedir. Gelecekte de ambalajlı ürünlerin daha çok rağbet göreceğini düşünmekteyiz. KASIM - ARALIK 2016 57


genel ekonomi

Dış Ticaret İstatistikleri, Ekim 2016 İhracat %3 azaldı, ithalat %0,5 arttı

Avrupa Birliği’ne ihracat % 0,8 azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2016 yılı Ekim ayında, 2015 yılının aynı ayına göre %3 azalarak 12 milyar 841 milyon dolar, ithalat %0,5 artarak 17 milyar 4 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Avrupa Birliği’nin (AB-28) ihracattaki payı 2015 Ekim ayında %47,3 iken, 2016 Ekim ayında %48,4 oldu. AB’ye yapılan ihracat, 2015 yılının aynı ayına göre %0,8 azalarak 6 milyar 211 milyon dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu. Almanya’ya yapılan ihracat 2016 Ekim ayında 1 milyar 308 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla İngiltere (1 milyar 49 milyon dolar), Irak (774 milyon dolar) ve İtalya (739 milyon dolar) takip etti.

Aylara göre dış ticaret Ekim 2016 İhracat (FOB) Değişim

İthalat (CIF) Değişim

Aylar

Yıl

Değer %

Ocak Ekim

2015 2016

120 406 173 269 117 021 -2,8 1163 262 -5,8

Ekim

2015 2016

13 240 12 841

Değer

-3,0

16 918 17 004

%

0,5

Dış ticaret dengesi Değişim Değer %

Milyon ABD $) İhracatın ithalatı karşılama oranı (%)

- 52 863 -46 241

-12,5

69,5 71,7

-3 678 -4 164

13,2

78,3 75,5

İthalatta ilk sırayı Çin aldı Çin’den yapılan ithalat, 2016 yılı Ekim ayında 2 milyar 214 milyon dolar oldu. Bu ülkeyi sırasıyla Almanya (1 milyar 757 milyon dolar), Rusya (1 milyar 204 milyon dolar) ve İtalya (850 milyon dolar) izledi.

Dış ticaret açığı %13,2 arttı

Sektörlere göre dış ticaret Ekim 2016

Ekim ayında dış ticaret açığı %13,2 artarak 4 milyar 164 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2015 Ekim ayında %78,3 iken, 2016 Ekim ayında %75,5’e düştü.

2015 SEKTÖRLER ISIC, rev. 3

Değer

OCAK - EKİM 2016

%

13 240 100,0 646 4,9 Balıkçılık 28 0,2 Madencilik ve taş ocakçılığı 226 1,7 İmalat 12 297 92,9 Diğer 43 0,3

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %2,5 arttı Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2016 Ekim ayında bir önceki aya göre ihracat %2,5 arttı, ithalat %1,7 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2016 yılı Ekim ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracat %0,3 azaldı, ithalat %1,1 arttı.

Milyon ABD $)

EKİM

TOPLAM

Tarım ve ormancılık

2015

2016

Değer

Değer % % İhracat (FOB) 12 841 100,0 120 406 100,0 580 4 456 4,5 3,6 32 304 0,3 0,3 259 2 375 2,0 2,0 11 931 112 815 93,7 92,9 38 457 0,3 0,4

Değer

%

117 021 100,0 4 085 3,5 335 0,3 2 174 1,9 110 083 94,1 344 0,3

Gıda Endüstrisi içinde sektörel bazda bakıldığı zaman neredesye bütün alt başlıklarda bir artış yaşanırken, Fındık ve mamullerinde yaklaşık %80 lik artış dikkat çekmektedir.

OCAK

ŞUBAT

MART

NİSAN

MAYIS

HAZİRAN TEMMUZ

AĞUSTOS

EYLÜL

EKİM

KASIM

ARALIK

TOPLAM

1.194.849

1.496.418

1.532.767

1.437.880

1.440.929

1.401.889 1.089.178

1.516.938

1.438.351

1.759.646

0

0

14.307.780

BİTKİSEL ÜRÜNLER

945.228

1.194.413

1.208.663

1.123.111

1.102.117

1.046.005

818.115

1.149.820

1.115.809

1.400.973

0

0

11.104.334

Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri

558.614

717.091

713.923

649.480

669.583

654.951

560.547

795.955

699.312

759.743

0

0

6.779.198

Yaş Meyve ve Sebze

242.803

293.368

291.482

282.144

248.133

180.081

105.229

149.264

206.664

396.560

0

0

2.395.728

Meyve Sebze Mamulleri

81.121

108.862

128.308

120.785

119.125

140.407

103.531

137.681

126.316

138.512

0

0

1.204.647

Kuru Meyve ve Mamulleri

26.164

32.345

31.714

29.235

30.457

34.431

21.303

30.179

50.095

61.255

0

0

347.179

Fındık ve Mamulleri

18.850

18.807

15.946

16.613

16.769

19.022

14.418

15.241

14.915

26.750

0

0

177.332

Zeytin ve Zeytinyağı

4.641

6.334

7.170

6.358

5.579

6.073

3.468

5.711

6.647

6.481

0

0

58.462

11.071

12.204

15.586

13.698

9.798

9.216

8.139

13.525

9.470

9.538

0

0

112.244

TARIM

Tütün Süs Bitkileri ve Mam.

2.074

5.403

4.504

4.799

2.673

1.825

1.480

2.264

2.389

2.134

0

0

29.545

HAYVANSAL ÜRÜNLER

59.960

71.209

80.992

80.891

80.531

81.205

70.618

95.285

81.448

93.400

0

0

795.538

Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller

59.960

71.209

80.992

80.531

80.531

81.205

70.618

95.285

81.448

93.400

0

0

795.538

1- TUİK

58 KASIM - ARALIK 2016

Kaynaklar 2- TİM, Türkiye İhracatçılar Meclisi


haberler

13. FOTEG İSTANBUL 2017 GIDA ENDÜSTRİNİN EN ÖNEMLİ TİCARET PLATFORMU İ

ki yılda bir düzenlenen, HKF Fuarcılık A.Ş.’nin en önemli organizasyonlarından biri olan Gıda İşleme Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı FOTEG İSTANBUL’ un bu yıl 13’ üncüsü düzenleniyor. 16-19 Mart 2017 tarihlerinde İstanbul CNR Fuar Merkezi 1 ve 3. salonlarında gerçekleştirilecek FOTEG İSTANBUL dünyanın birçok ülkesinden ve Türkiye’nin pek çok ilinden gelecek gıda endüstrisinde söz sahibi iş insanlarını ağırlayacak. Etkinlik bu yıl tüm yatırımcıları, büyümeye ve birlikte kazanmanın ortak noktasında yer almaya davet ediyor.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından da desteklenen FOTEG İSTANBUL, bu yıl da gıda işleme endüstrisine ait yeni ürün ve son teknolojilerini sergileyecek yerli ve yabancı 760’dan fazla firmayla, Doğu Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’den gelecek 20.000 üzerindeki potansiyel gıda sektörü alıcısını, 2 holden oluşan 17.000 m2 fuar alan üzerinde buluşturacak. Ekonominin son durumu göze alındığında, kriz zamanları bazı firmaların pazarlama bütçelerini doğal olarak

azaltmalarına neden olurken diğer yandan sektörde tutunma, süreklilik çabası bilinci içinde olan firmaların da pazarlama, tanıtım ve yeni pazar arayışı çalışmalarını arttırmaya yönelmekte olduğu görülmekte. Özellikle üretici ve ihracatçı firmalar için daralan pazarlar ve değişken ekonomik şartlar göz önünde bulundurulduğunda, uluslararası fuarlar, gelişen yeni pazarlara ulaşmak ve firmanın kendisini ve ürünleri anlatmak için birebir görüşme fırsatı yaratan önemli bir platform olarak öne çıkıyor. En güçlü pazarlama mecralarından biri olan fuarlar, rekabet gücünü kaybetmek istemeyen ve büyümek isteyen firmalar için ciddi önem arz ediyor. Bu büyük sorumluluğu üstlenen, 13. FOTEG İSTANBUL Fuarı’nın gıda endüstrisi için oluşturacağı birebir ticaret platformu, diğer yıllarla kıyasla çok daha fazla önem arzediyor. 13. FOTEG İSTANBUL, gıda işleme sektörünü hareketlendirerek küresel iş ağları kurmak, küresel pazarlarda söz sahibi olmak, KOBİ’leri güçlendirmek ve etkin büyümeyi hızlandırmak üzere iş dünyasını buluşturarak ve B2B görüşmelere olanak tanıyarak yepyeni iş fırsatları ve ticaret olanakları sunuyor. Ayrıca fuar ile eş zamanlı olarak düzenlenen bilimsel aktivite ve seminerler ile en yeni teknolojilerin ve sektöre ait birçok yeniliğin ilk ağızdan pazara duyurulmasına katkıda bulunuyor. KASIM - ARALIK 2016 59


gıda mevzuatı

Merih Korkut

Mevzuatlar ve yeni düzenlemeler

Son sayımızdan bu yana geçen süre zarfında neler olduğuna kısaca göz atmak gerekirse; 21 Ekim 2016 tarihli Resmi Gazetede kırsal alanda gelir düzeyinin yükseltilmesi, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi entegrasyonunun sağlanması için küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, tarımsal pazarlama altyapısının geliştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, kırsal ekonomik altyapının güçlendirilmesi, tarımsal faaliyetler için geliştirilen yeni teknolojilerin üreticiler tarafından kullanımının yaygınlaştırılması, yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması, kırsal toplumda yerel kalkınma kapasitesinin oluşturulmasına katkı sağlamak için yeni teknoloji içeren yatırımların desteklenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla “Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” (tebliğ no: 2016/37) ve 3 Aralık 2016 tarihinde ise aynı tebliğde değişiklik yapılmasına dair tebliğ yayımlandı. Yayınlanan bu Tebliğ öncelik genç ve kadın girişimciler olmak üzere 1/1/2016-31/12/2020 tarihleri arasında yukarıda yer alan amaçlar doğrultusunda yapılacak yatırımlar için yapılacak hibe ödemelerine ilişkin hususları kapsamaktadır.

60 KASIM - ARALIK 2016

15 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazetede “Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ve 24 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazetede “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlandı. Bu yönetmelik değişikliği ile Gıda Hijyeni Yönetmeliği hükümlerine uygunluğu açısından ekmek, ekmek çeşitleri, diğer ekmek çeşitleri ve sade pide üreten işletmeler yerinde resmi kontrole tabi tutulduktan sonra işletmenin uygun bulunması halinde işletme kayıt belgesi düzenlenmesi şartı getirildi. 11 Kasım 2016 tarihinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca “Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi Ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik” gereği “Takviye Edici Gıdalarda Kullanılan Kısıtlı Maddeler Listesi” ve 01.12.2016 tarihinde “Takviye Edici Gıdaların Onay İşlemleri Uygulama Talimatı” güncellendi. Ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından 20 Ekim 2016 tarihli Resmi Gazetede “Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ve “İnsani Tüketim

Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlandı. Görüşe açılan mevzuat taslaklarına da kısaca değinmek gerekirse; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından “Gıda Işınlama Yönetmelik Taslağı”, “ Fermente Süt Ürünleri Tebliğ Taslağı” ve “Zeytinyağı ve Prina Yağı Tebliğ Taslağı” görüşe açıldı. Taklit ve tağşişe çok açık ürünlerden biri olan “Zeytinyağı ve Prina Yağı Tebliğ Taslağı” ile ilgili görüşler 26.12.2016 tarihine kadar Bakanlığa bildirilebilecek.Mevcut “TGK Zeytinyağı ve Prina Yağı Tebliği” ve hazırlanan taslak arasındaki en belirgin fark yayım aşamasında olan TGK Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliğine göre zeytinyağlarında artık sağlık beyanı yapılabilecek olması. Ayrıca yağ türünün beyan edilen kategoriye uygun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılan kalite kriterlerinden olan UV ışığında özgül soğurma E (270nm) değerinde Rafine zeytinyağında ≤ 1,25, Riviera zeytinyağında≤ 1,15, yağ asidi etil esterleri ( FAEE) değerinde Naturel sızma zeytinyağında ≤ 35 olacak şekilde bir değişiklik yapılması söz konusu.


beslenme

Fatma Kahraman

Kış Aylarında Beslenme Hakkında Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktaları

Diyetisyen

Y

az aylarında havaların sıcaklığı ile beraber artan susama hissi kişilerin su içimini arttırırken, kış geldiğinde, havaların soğuması ile birlikte içilen su miktarı da azalmalıdır. Vücudumuzun %42- 71 i sudan oluşur, bu miktar yaşa ve cinsiyete göre değişir. Vücuttaki su, vücudumuzda sindirim, emilim, gıdaların hücrelere taşınması, vücut ısısı denetimi, elektrolitlerin taşınması gibi hayati işlerde görev alır. Vücuttaki suyun %10’unun kaybedilmesi yaşamsal bir tehdittir. Bu nedenle yeterli su içmek sanılandan daha önemli ve dikkate değer bir konudur. Kış aylarında sıcak içeceklere olan eğilim arttıkça saf su içimi geri planda kalabilir. Özellikle, siyah çay, yeşil çay, kahve gibi kafein içerikli içecekler, sanılanın aksine, sıvı alımına destek olmaksızın “diüretik” özellikleri ile vücuttan su atımına neden olur. Mevsimindeki meyve ve sebzeleri tüketmek oldukça önemlidir. Her gün düzenli sebze ve meyve tüketimi, hem vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak hem de yeterli lif alımını sağlayarak olası bir kabızlık durumunu engellemek açısından önemlidir.

önlemeye yardımcı olur. Son yıllarda yapılan araştırmalar, probiyotiklerin depresyon gibi duygu durumlarına da etkide bulunduğuna dair bulgular göstermektedir. Kefir, yoğurt gibi bazı yiyecekler doğal yoldan probiyotik içerirler ancak günümüzde marketlerde birçok probiyotik katkılı yiyecek bulmak mümkün. Kış aylarıyla özdeşleşmiş boza da probiyotik bir içecektir. Şekerli olduğu için porsiyon büyüklüğüne dikkat edilerek haftada 2 defa tüketilebilir. Fakat yiyeceklerden alınan canlı bakterilerin çoğu, midenin asitli ortamında hayatta kalmayı başaramazlar. Yani, probiyotik bakterileri yiyeceklerden almaktansa özel kılıfla çevrelenmiş “gıda takviyesi” olarak alınması toz ya da tablet olarak alınması daha yararlı olabilir Havaların soğumasıyla birlikte fiziksel aktivite de azalır. Kış aylarında daha yağlı ve karbonhidratlı yeme isteğiyle eş zamanlı azalan hareket, kilo alımına neden olabilir. Bu nedenle, kış aylarında gün içerisinde yürüyüş de dahil, kolay egzersizlere yer vermek önemlidir.

Özellikle C ve E vitamini gibi bağışıklık sistemini güçlendirici vitaminleri içeren sebze ve meyveleri tüketmek kış aylarında ekstra yararlı olacaktır. Güneş ışığından mahrum kalmaya başladığımız bu günlerde, en büyük kaynağı güneş olan D vitamininin vücuttaki düzeyi de düşmeye başlar. Bu nedenle mümkün oldukça direkt güneşe maruz kalarak 15-20 dk güneşlenmek suretiyle vücudun D vitamini sentezlemesine izin verilmelidir. Aynı zamanda haftada en az 2 kere balık yemek de vücudun D vitamini ihtiyacına katkıda bulunacaktır. Probiyotikler sağlıklı bir bağırsakta bulunması gereken yararlı bakterilerdir. Bu bakterilerin bağışıklık sistemini desteklemek başta olmak üzere sindirim, ishal, gaz sorunlarını KASIM - ARALIK 2016 61


geleneksel lezzetler

KÖRFEZİN SARI ALTINI; Kadirye Kahraman

(Balıkesir İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Gıda Mikrobiyolji Laboratuarı Şefi)

Zeytinyağı

“Zeytin ağacı akıl ve zaferin; zeytin dalı barışın; Zeytinyağı da saflık ve sadeliğin sembolüdür”

Z

eytin, tarihin her döneminde büyük öneme sahip olmuştur. Edremit türü hem de Gemlik türü zeytin konusunda ülkemizde söz sahibi olan Balıkesir, yemeklik zeytin ile zeytinyağı konusunda Türkiye’nin en kaliteli ürünlerini çıkarıyor. Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Havran, Edremit ile Marmara ve Erdek ilçelerinde üretilen zeytin ve zeytinyağı Türkiye ve dünya piyasalarında aranan ürünler arasında yer alıyor. Bölgede zeytin yağlık ve sofralık olarak üretilip sınıflandırılmaktadır. Sofralık olarak siyah, yeşil, pembe zeytin çeşitlerini, sızma zeytinyağlarını, zeytin ezmeleri ve tarihte ilk defa Balıkesir Havranda üretilen zeytin reçelini alasını oldukça sık ve fazla görmek mümkün. (1) Edremit Körfezi kıyılarında dünyanın en nefis zeytinyağının üretimi yapılmaktadır. Zeytinyağı literatüründe bu bölge düşük asitli (0.3-0.5 dzm.) kendine has kokusu ve hafif yoğunluğun olan yağın elde edildiği önemli merkezlerden biri olarak bilinmektedir.

62 KASIM - ARALIK 2016


geleneksel lezzetler Zeytin ağacı aradığı en uygun iklimsel koşulları burada bulmuş ve insanlara değerli bir ürünü, zeytinyağını sunmuştur. Temiz kuru ve bol oksijenli havası; bayırlardaki killi ve kumlu toprak, zeytin ağacı için ideal bir doğal ortam oluşturmuştur. Bu nedenle özellikle Kazdağı’nın güney etekleri yani Assos’ tan Edremit’e dek olan yamaçları zeytin rivierası olarak nitelendirilmelidir. (2) Zeytinyağı Türk mutfağında önemli bir yere sahiptir. Akdeniz ülkesi olması ve zeytinyağı üretiminde önemli bir yere sahip olmasına rağmen yıllık kişi başına düşen tüketim oranı oldukça azdır. Bu oran kıyı bölgelere gittikçe artış göstermektedir. Toscana ve Girit zeytinyağları ile rekabet eden coğrafi işaretli Edremit Körfez Bölgesi ve Ayvalık zeytinyağları yöre mutfağında oldukça sık kullanılmaktadır. Bunun en büyük örneği de Ayvalık mutfağıdır. Ayvalık kutsal kitaplarda hayat ağacı, mitolojide ölümsüzlüğün simgesi, günümüzde de gıdaların en sağlıklısı sayılan zeytin ve zeytinyağını kendisine bahşedilmiş bir nimet olarak görür ve onu itina ile işler. Zeytinyağının eşsiz lezzetini , emsalsiz mutfak kültürü ile birleştirir. Ege’nin bu yöresine ait otlarına, balıklarına bambaşka bir tat katar.(3) Bu yöreye has “istifno, radika, şevketi bostan, akkız, sarmaşık, kuzukulağı, hardal otu, sarıçiçek, kuzukulağı, arapsaçı gibi otların salataları ve yemeklerinin yapımında mutlaka zeytinyağı kullanılır ve çok az pişirilerek yenir. Sebze yemekleri mutlaka zeytinyağı kullanılarak pişirilir. Zeytinyağlı borani, cacık, fava, iç bakla, enginar, kabak çiçeği dolması, kereviz, bamya karnıyarığı, sallama (taze börülce) en bilindik yemeklerdendir. Hatta bulgur pilavı, mantı, zeytinli ekmek, sarımsaklı ekmek ve peksimet yapımında, nerdeyse tatlılarda bile zeytinyağı kullanılır.

Zeytinyağlı Zeytin Yemeği Malzemeler: 1 kg yeşil zeytin, Bir büyük kuru soğan, 4/3 sb zeytinyağı, 1 demet dereotu, Tuz, Sos için: Sarımsak, süzme yoğurt ve tuz. Yapılışı: “Yeşil zeytini önceden ıslatıp suyunu değiştirerek tatlandırın, içlerindeki çekirdekleri çıkartın. Soğanı piyazlık doğrayın, Yayvan bir tencereye soğanı zeytinyağıyla beraber koyup rengi hafif değişene kadar kavurun. Zeytini bol su ile yıkayın tencereye atın. Üzerini örtecek kadar su ekleyip, tuz atıp tencerenin kapağını kapatın. Ağır ateşte fazla yumuşatmadan sadece suyunu çekecek kadar pişirin. Dereotunu ayıklayıp ince ince doğrayın. Tencereyi ocaktan indirirken ince kıyılmış dereotunu ekleyin ve karıştırın. İsteğe göre Yoğurdu geniş bir kâseye alın, içine havanda dövülmüş sarımsak ilave ederek karıştırın. Zeytin yemeğini sade ya da sarımsaklı yoğurtla ılık veya soğuk olarak servis yapın”.

Zeytin Reçeli Malzemeler: 10 kg yeşil olgun domat zeytini, 12 kg şeker, 6–7 litre su, 1 çay kaşığı limon tuzu. Yapılışı: “Önce zeytinin acısı alınır. Bunun için zeytin % 2 oranında kostikli suda, sıcak havada 8 saat, soğuk havada 12–15 saat bekletilir. İlk gün sık sık sonraki günlerde her gün sabah akşam suyu değiştirilerek 5–6 gün bekletilir. Sonra % 2 limon tuzu, % 8 tuz ve geri kalanı su oranındaki salamurada 1 hafta 10 gün bekler. Çekirdeği alınır içme suyundan 1 hafta sabah akşam suyu değiştirilerek tuzu alınır. Kaynatılır, bekletilir reçel yapımına hazır haline gelir. Tencereye şeker, su, zeytin koyulur kaynatılır. Reçel kıvamına gelince limon tuzu atılır, ateşten alınır”. Balıkesir Havran’da ilk zeytin reçelinin imalatını gerçeklendirenlerden Mehmet Altuntaş şeker, su, limontuzu bir taşım kaynayınca zeytinleri ilave etmekte ve kıvamı gelince ateşten almaktadır. Mehmet Altuntaş, reçele portakal kbuğu, tarçın, karanfil konularak da yapıldığını açıkladı.” Tarihte ve dünyada ilk kez Balıkesir Havran’da Nadir Çobanöz tarafından 1988-1989 yıllarında üretilmiş ve bölgeye havrandan yayılmıştır. Bölgede ilk olarak Havran da yapılan zeytin reçelinin, günümüzde Akhisar ve İzmir’de de yapıldığı bilinmektedir. (HALICI, s.123 “Hamsi Reçelinden Zeytin Reçeline”,) (4)

KAYNAKLAR 1- Balıkesir Kültür Ve Turizm Dergisi sayı: 3 Aralık 2014, S.45 2- Sema- İskender AZATOĞLU Kazdağı İda Doğa ve Kültür Gezi Rehberi İdaköy Çiftlik Evi Yayını-3 2004, s.85 3-Balıkesir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Ayvalık Broşürü 4- Taşlı - Kahraman , Balıkesir Aşı, Balıkesir İl Kültür Turizm Yayını 2014, s. 250

KASIM - ARALIK 2016 63


ABONE FORMU SUBSCRIPTION FORM

ADI-SOYADI: ........................................................................................................................................................................ Name-Surname FİRMA ADI: ........................................................................................................................................................................... Company Name GÖREVİ/Position: .................................................................................................................................................................. VERGİ DAİRESİ:...........................................................VERGİ NO/Tax Number ............................................................. ADRES /Address:.................................................................................................................................................................... .................................................................................................................................................................................................. ŞEHİR/City:.................................................................... POSTA KODU/Zip Code ..........................................................

TEL/Phone:................................................ FAX:..........................................E-mail: ............................................................

ABONE BEDELİ/Subcription Fee 1 YILLIK (6 SAYI) :60 TL HESAP BİLGİLERİ: HESAP ADI : AYDAN KIRIŞOĞLU

BANKA ADI:Yapı Kredi Bankası

IBAN NO: TR21 0006 7010 00000086349411 E-mail: abone@gidaturk.com.tr Formu doldurduktan sonra, lütfen banka dekontu ve fatura bilgilerinizi abone@gidaturk.com.tr’ye iletiniz.





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.