Temmuz-Ağustos 2016

Page 1




içindekiler 8 KISA HABER

Antep Fıstığı ve Çikolatanın Muhteşem Uyumu: MiLanGo

DÜNYA GIDA GÜNÜ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR GIDA KONFERANSI ÖZEL 26 TÜGİS YÖN.KRL.BŞK NECDET BUZBAŞ “Biz Dünyayı Atalarımızdan Miras Almadık, Çocuklarımızdan Emanet Aldık”

28 SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AKADEMİSİ 12 Foodward-Gıdalarda Atıkların Azaltılması ve Geri Kazanımı Toplantıları Başarıyla Tamamlandı 16 ÇEBİ, “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” Arasında… PERSPEKTİF 6 Necdet Buzbaş (TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı):

MİLLETÇE BİR VE BERABERİZ 2 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

20 TÜYAP ANADOLU FUARLARI

GENEL MÜDÜRÜ CİHAT ALAGÖZ: Karadeniz’in İlk Profesyonel Gıda Platformu, Ticari Fırsatlar Sağlayacak…

BAŞKANI MURAT SUNGUR BURSA : Sürdürülebilirlik Akademisi, Geleceğe Yön Veriyor

30 ENDÜSTRİYEL YAŞAM

TÜGİS YÖN.KRL BŞK.NECDET BUZBAŞ: SÖZ,İŞ, DAVRANIŞ

32 ÜLKER BISKÜVI’NIN“SÜRDÜRÜLEBILIRLIK RAPORU” AÇIKLANDI: Ülker, Dağıtımdaki Düzenleme İle 170 Bin Kilometre Daha Az Yol Yaptı


REKLAM İNDEKSİ Ön Kapak İçi : Fındık Tanıtım Grubu 1. Sayfa : Tadal Köfte Harcı 5. Sayfa : Gea 7. Sayfa : Progıda 11. Sayfa : Anı Bisküvi 15. Sayfa : Meysu 17. Sayfa : Cosby 19. Sayfa : Samsun Gıda Fuarı 2016 25. Sayfa : Yılın Seçilmiş Ürünü 31. Sayfa : Sürdürülebilir Gıda Konferansı 37. Sayfa : Bodrum Mandalin 43. Sayfa : Golf Maraşım 49. Sayfa : World Food İstanbul 64. Sayfa : Hacıvelioğlu Gıda Arka Kapak İçi : Juss Arka Kapak : Çebi Fındık

GIDA ARAŞTIRMA 44 Dondurmanın Tarihçesi ELİF DEMİR BENZET

DOSYA KONUSU 40 Golf Dondurma, 2016 Yılında 25 Yeni Lezzeti Tüketiciyle Buluşturdu Natura Gıda CEO’su Ergün Akkaya; Golf Dondurma’nın 2016 yılında piyasaya sundukları yeni ürünler, markanın marketing politikaları ve yapmış olduğu iddialı çalışmalar hakkında bizleri bilgilendirdi.

46 Panda Dondurma, Yeni Fabrika Yatırımıyla Üretim Kapasitesini Arttırmayı Hedefliyor

50 GIDA SEKTÖRÜNÜN PARLAYAN YILDIZI ANI BİSKÜVİ

52 HACIVELİOĞLU,

Dondurulmuş Doğal İçeceklerde Fark Yaratıyor

54 UÇANTAY GIDA,

‘OYUNCAKLI ŞEKERLEME’ SEKTÖRÜNDE DÜNYA MARKASI OLMAYI HEDEFLIYOR

56 GIDA MEVZUATI T.C. Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı Mevzuat Düzenlemelerine Kısa Bir Bakış MERİH KORKUT

58 GIDA EKONOMİ Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Türkiye & Rusya İkilemi DR.ASLI ZULUĞ

60 MAKALE EĞLENCELİK AMA BESLENMENİN KİLİDİ KURUYEMİŞLER DOÇ. DR. BİROL SAYGI

63 GELENEKSEL TATLAR EFSANE BİR SOĞUKLUK “KAR HELVASI” KADİRYE KAHRAMAN TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 3


editör

GIDA TÜRK DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ AYDAN KIRIŞOĞLU

Merhaba...

ÖNCE VATAN Bu yazımı; sizlerin sadece gıda sektörünü temsil eden değerli okuyucularımız olmanızdan ziyade, Türkiye Cumhuriyeti’nin birer ferdi olmanız hasebiyle kaleme alıyorum. Çünkü 15 Temmuz 2016 gecesi millet olarak büyük bir badire atlattık. Aksi olsaydı, bugün içinde bulunacağımız durumu tezahür dahi edemiyorum. Bir kez daha bu şanlı milletin, bu ülkenin bir ferdi olmaktan gurur duydum ve duymaya da devam edeceğim. Dergimiz aracılığıyla tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.

GENEL YAYIN YÖNETMENİ AYDAN KIRIŞOĞLU aydank@gidaturk.com.tr AVRUPA TEMSİLCİLERİ ARZU KARABOĞA (BESLENME UZMANI) ALİ KARABOĞA GÖRSEL YÖNETMEN LEYLA DURDOĞAN iletisim@leyladurdogan.com

Bu dönem bir diğer üzücü kaybımız ise sektöre çok önemli katkıları olan, başka nedenlerle aramızdan ayrılan bilim dünyamızın büyük insanı Prof. Dr. Ayşe Baysal’ın da vefatından duyduğumuz üzüntüyü paylaşırken, kendisine Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı taziyelerimizi de iletiyorum.

ART DİREKTÖR Erol Bayrakdar

Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Nefes aldığımız sürece çalışmak ve üretmek zorundayız. Bu bilinçle hareket ederek, sizlere yine beğeniyle okuyacağınız bir sayı hazırlamaya çalıştık. 2016 Dünya Gıda Günü ile birlikte düzenlenecek olan Sürdürülebilir Gıda Konferansı, 18 Ekim 2016 tarihinde gerçekleştirilecek. Konferans; sürdürülebilir gıda için gıda sektörünün tüm oyuncularını bir araya getirecek. TÜGİS ve Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan Dünya Gıda Günü ve Sürdürülebilir Gıda Konferansı 2016 sektöre önemli bir ivme kazandıracak. Biz de bu vesile ile “Sürdürülebilirlik” ile ilgili makale ve röportajlara bu sayımızda yer verdik. TÜGİS Başkanı Sayın Necdet Buzbaş ve Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Sayın Murat Sungur Bursa kıymetli görüşlerini bizlerle paylaştılar.

YAYIN KURULU YAYIN KURULU BAŞKANI NECDET BUZBAŞ TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı

Aynı zamanda dergimizin Yayın Kurulu Başkanı olan TÜGİS Başkanı Sayın Necdet Buzbaş’ın “Endüstriyel Yaşam” bölümümüzde bizlerle iş yaşamını ilgilendiren konularda tecrübelerini paylaştığı yazı dizimiz yer alacak. Yazı dizisinin ilk bölümünde “Yıllık İzin Prosedürleri” konusuna yer verdi. Kendisine değerli katkılardan ötürü teşekkür ediyoruz. Diğer konularımızda ise yaz tatlarını ele aldık. Tabi ki yaz tatları denince akla ilk gelen dondurma oluyor. Dondurma sektörünün önemli oyuncularından Natura Gıda CEO’su Ergün Akkaya’nın kıymetli görüşlerini röportajımızda bulabilirsiniz. Bunun dışında yazın daha çok tükettiğimiz kuruyemiş ve atıştırmalıklar konusunda Doç. Dr. Birol Saygı’nın bizlerle paylaştığı araştırma yazısı da yer aldı. Ayrıca yaz mevsiminin vazgeçilmezi olan dondurulmuş doğal içecekler konusunda sektöre yeni adım atmış konuklarımız ve sektörel gündem haberlerimiz yer aldı. Rusya konusundaki son gelişmelere istinaden Gıda Ekonomi bölümümüzde aydınlatıcı yorumlarımız, mevzuat konusundaki güncel bilgiler, geleneksel tatlarımızda geçmişten bugüne kültürümüzle sizlere hazırladığımız yayınımızı beğeneceğinizi umuyoruz. Saygılarımla

Aydan Kırışoğlu Gıda Türk dergisi, Basın Ahlak Kuralları’na göre yayınlanmaktadır. Yazı, Fotoğraf ve İllüstrasyonlar izinsiz kullanılamaz. Tüm reklamların sorumluluğu reklamveren firmalara, yazılardaki görüşler ise yazarlarına aittir.

4 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

TASHİH ÖZGÜR TÜFEK

DANIŞMA KURULU BAŞKANI PROF. DR. BERAAT ÖZÇELİK İ.T.Ü. KİMYA VE METALURJİ FAKÜLTESİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MEVZUAT VE GIDA HUKUKU HALİS KORKUT DANIŞMA KURULU ÜYELERİ METİN YURDAGÜL MÜMSAD YÖN.KRL.BŞK DOÇ. DR. Y.BİROL SAYGI BİLGİ ÜNİVERSİTESİ EBRU AKDAĞ MEYED GENEL SEKRETERİ MERİH KORKUT MUSTAFA BILIKÇI (ULUSAL ET KONSEYİ VE ETBİR BŞK.) CAFER FINDIKOĞLU MEHMET ÇETİN DURUK (GIDAKAT YÖN.KRL.BŞK.) OKYAR YAYALAR (ÇEVKA YÖN.KRL.BŞK.) İRFAN DEMİRYOL KADİRYE KAHRAMAN ÇÖZÜM ORTAKLARI Karadeniz Ekonomi Murat Gürsoy YÖNETİM YERİ Gıda Türk Yayıncılık Hizmetleri Deniz Köşkler Mh. Dr. Sadık Ahmet Cad. Mızrak Sk. No: 3A Avcılar / İstanbul 0212 880 29 06 BASKI: Aktif Matbaa ve Reklam Hizmetleri www.facebook/www.gidaturk.com.tr www.gidaturk.com.tr www.gidaturk.twitter.com



perspektif

Necdet Buzbaş’la FARKLI AÇIDAN Necdet Buzbaş

(TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı)

Vatan İçin Canını Feda Eden Şehitlerimize Allah’tan Rahmet, Yaralı Gazilerimize Acil Şifalar Dilerim.

Milletçe Bir ve Beraberiz... 6 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016



kısa haberler

İki L’ERA FRESCA Lezzeti Tek Kutuda %100 doğal içerikli dondurma L’eraFresca en sevilen lezzetlerini bir kutu içerisinde sunuyor. Sade & çilekli, sade &antep fıstıklı, sade & fındıklı ve sade & sütlü çikolatalı olarak üretilen tekli kutular L’eraFresca keyfini ikiye katlıyor. Doğal lezzet L’eraFresca, en çok sevilen lezzetlerini tek kutuda bir araya getirdi. Mevsiminde toplanan taze çilekleri, Antep’ten gelen Boz Fıstığı, Ordu’nun iftiharı Sagra fındığını ve Costa Rica orijinli Belçika çikolatasını enfes sade/sütlü dondurmasıyla tek bir kutuda dondurma tutkunlarıyla buluşturuyor. L’eraFresca’nın içerisinde gıda boyası, trans yağ, glikoz ve fruktoz şurubu, emülgatör maddeleri bulunmuyor.

Antep Fıstığı ve Çikolatanın Muhteşem Uyumu: MiLanGo Dünyaca ünlü tasarımcı Karim Rashid tarafından tasarlanan MiLanGo, Antep fıstıklı ve madlen çikolata çeşitleriyle keyifli bayram sohbetlerine eşlik edecek. MiLanGo, çikolata tutkunlarına alışılmışın dışında tatlar sunarken ayrıca özel çantasıyla şık bir hediye seçeneği de oluşturuyor. Unutulmayacak lezzetteki çikolataları şık tasarımıyla tüketicilerin beğenisine sunan MiLanGo, bayramda da evlerin baş tacı olacak. Time Dergisi tarafından ‘Amerika’daki en ünlü endüstriyel tasarımcı’ seçilen Karim Rashid’in tasarladığı MiLanGo, Ramazan Bayramı’nda misafirlerine özenli bir ikramda bulunmak veya sevdiklerine değerli bir hediye vermek isteyenler için şık bir alternatif oluşturacak.

Dondurmada Yepyeni İtalyan Lezzeti

PERNIGOTTI IL GELATO…

Pernigotti’nin 156 yıllık çikolata ve dondurma üretimindeki deneyimi ve ustalığından doğan enfes Pernigotti Il Gelato, dondurma tutkunlarını İtalyan lezzetiyle buluşturuyor. Farklı ve özel lezzetiyle bambaşka bir çikolata deneyimi yaşatan Pernigotti, şimdi de Pernigotti Il Gelato markasıyla İtalyan dondurmasının enfes lezzetini dondurma tutkunlarıyla buluşturuyor. Pernigotti Il Gelato kaliteli içeriği, yoğun kıvamı ve doğal lezzetiyle damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.

8 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016


kısa haberler

“Yılın Seçilmiş Ürünü’’ İnovasyon Ödülü Programı D

ünyadaki en önemli inovasyon ödüllerinden biri olan ‘’Yılın Seçilmiş Ürünü’’ 1987 yılında Fransa’da kurulmuştur ve 37 ülkede 3.5 milyon tüketiciye ulaşmaktadır. Şeffaf bir seçim aşamasından geçen ürünler sadece tüketicilerin tercihleriyle seçilmektedir. Araştırma ortağı Nielsen, 4000 kişilik bir örneklem ile yüzyüze anket yaparak, bunun sonucunda programa katılan ürünler için detaylı bir rapor hazırlamaktadır ve programa katılan her ürün kendi kategorisindeki bu raporları edinmektedir. Programın medya ortakları Fortune, fortuneturkey.com, Trendus, Ortakalan ve Gıda Türk, perakende ortağı CarrefourSA ve araştırma ortağı Nielsen’dir.

Yılın Seçilmiş Ürünü Programı’na Hangi Ürünler Katılabilir? “Yılın Seçilmiş Ürünü’’ programında ürünler albeni, inovasyon ve memnuniyet bazlı bir değerlendirmeden geçmektedir.

Tüketici ürünleri kategorisinde yer alan ve son 23 ayda pazara sunulmuş, inovasyon içeren her ürün ve hizmet yarışmaya katılabilir. Hızlı tüketim, elektrikli ev aletleri, beyaz eşya, teknoloji ürünleri, ev tekstili, boya, bankacılık, sigorta, telekomünikasyon gibi tüketicilerin satın aldığı tüm ürün ve hizmetler YSÜ kapsamında yer almaktadır. 2017 programı için, katılım koşullarını sağlayan ürün ve hizmetler Ekim 2016’ya kadar kayıtlarını tamamlamalıdırlar. Kazanan ürün ve hizmetler, 1 yıl boyunca logo kullanımı, program ortaklarından ayrıcalıklar ve pazar araştırması rapor ve sonuçlarının ürün/hizmet iletişimde kullanım hakkını elde etmektedirler. Ödül Töreni, üreticilere bu ürün ve hizmetler konusunda görünürlük ve tanınırlık açısından destek olmaktadır. Diğer katılımcılar ise ürünün güçlü yönleri ve gelişim alanlarının belirlenmesi konusunda önemli içgörüler edinirler.

“Uslu Fındık” İSO İkinci Büyük 500’de Başarısını Sürdürüyor

K

amu ve özel sektördeki sanayi işletmelerine yönelik olarak; 2015 yılı üretimden net satışlar baz alınarak düzenlenen “Türkiye’nin ikinci En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” listesine 452’nci sıradan giren Uslu Fındık, önemli bir başarıya daha imza attı. Araştırma sonuçlarına göre, İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesine 2014 yılında Ordu’dan 7 firma girdi. Bunlardan 3 tanesi geçen yıl “İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” sıralamasında yer alırken, 2 firma da bu yıl listedeki yerini aldı. Daha önce “Türkiye’de En Hızlı Büyüyen 100 Şirket” arasında yer alan Uslu Fındık; bu yıl ise üretimden satışlara 104.365.559 TL ciro ile ikinci 500’de yer alarak, başarısına ivme kattı.

Mustafa Uslu: “Hedef, İlk 500 Sanayi Kuruluşu Arasına Girmek” İSO İkinci 500 ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Uslu Fındık Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Uslu, şunları dile getirdi: ‘’Uslu Fındık olarak bölge ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaktan, üretim ve istihdam yaratmaktan son derece mutluyuz. Daha önce TOBB öncülüğünde düzenlenen, “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen Şirketleri” yarışmasında bölgemizi başarıyla temsil ederek ilk 100’de yer alan Uslu Fındık, bu yıl da İkinci 500 listesinde yerini alarak bölgemizi gururlandırdı. Bundan sonra çıtayı daha da yükselterek, İSO 500 Sanayi Kuruluşu listesine gireceğiz” Son olarak; gelişmiş teknolojiyi kullanarak, büyümeye ve yatırım yapmaya önem verdiklerine dikkat çeken Uslu, ‘’Başarılar artık firmamız için geleneksel hale geldi. Bu durum bizi oldukça gururlandırıyor dedi.’’ TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 9


haberler

TÜGİS Liderliğinde Yürütülen Gıda Atıklarının Azaltılması ve Geri Kazanımı Projesi Foodward’ın Erzurum Toplantısı Yapıldı

F

oodward-Gıdalarda Atıkların Önlenmesi ve Geri Kazanımı başlıklı Avrupa Birliği Destekli projemizin bilgilendirme toplantıları 17 Haziran 2016 tarihinde Erzurum Atatürk Üniversitesinde gerçekleşen toplantıyla tamamlandı. Proje kapsamında İstanbul, İzmir, Balıkesir, Denizli, Kayseri ve Erzurum da tanıtım toplantıları gerçekleştirildi.

İTÜ Gıda Mühendisliği 2015 - 2016 Öğretim Yılında İlk Üç Dereceyle Mezun Olan Öğrenciler TÜGİS Tarafından Ödüllendirildi 14

Temmuz 2016 Perşembe günü gerçekleşen törende TÜGİS Genel Sekreteri Kaan SİDAR bölüm birincisi Öznur Sarıoğlu, ikinci Olga İvanova Filonenko ve üçüncü Ayşe Seven’e altın hediyelerini vererek başarılarından ötürü kutladı. Törende Prof. Dr. Beraat Özçelik ve Gıda Mühendisliği bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Güneş’te hazır bulundular.

10 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016



haberler

Foodward-Gıdalarda Atıkların Azaltılması ve Geri Kazanımı Toplantıları Başarıyla Tamamlandı TÜGİS liderliğinde yürütülen Foodward-Gıdalarda Atıkların Azaltılması ve Geri Kazanımı başlıklı Avrupa Birliği Destekli projenin kapanış toplantısı 10 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Sanayi Odası Vakfı Sakıp Sabancı Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

Tügis Genel Sekreteri

İ.Kaan Sidar

Tügis Yönetim Kurulu Başkanı

Necdet Buzbaş

12 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Projenin İstanbul, İzmir, Balıkesir, Denizli, Kayseri ve Erzurum’daki tanıtım toplantılarının ardından son olarak kapanış toplantısı Tügis Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş’ın açılış konuşması ve hemen ardından Tügis Genel Sekreteri İ.Kaan Sidar’ın ve proje ortaklarının konuşmalarıyla gerçekleştirildi. Tügis üyeleri, çeşitli sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör temsilcileri ve basın mensuplarının katıldığı toplantı kapanış sunumuyla sona erdi.


haberler

Azalan Şeker Tüketimine Rağmen

OBEZİTE ARTIYOR B

ahçeşehir Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu “Dünyada bugüne kadar yapılan araştırmalarda, önerilen düzeylerde şeker tüketimi ile herhangi bir kronik hastalık şu ana kadar doğrudan ilişkilendirilmedi” dedi.

Kamuoyunda şeker konusunda artan tartışmalara yönelik Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu açıklamalarda bulundu. Obezitenin artan bir beslenme sorunu olduğuna işaret eden Prof. Dr. Elmacıoğlu, “Şeker hangi kaynaktan elde edilirse edilsin obezite ile direkt bağlantısı yoktur” şeklinde konuştu.

ULUSLARARASI ŞEKER ORGANİZASYONU Uluslararası Şeker Organizasyonu (ISO) ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Şeker: Efsaneler ve Gerçekler” çalıştayında, şekerin önemli bir besin öğesi olduğu, insan vücudunun ihtiyaç duyduğu enerjinin şekerden elde edildiği vurgulandı. Çalıştayda obezite nedenleri olarak fiziksel aktivite azlığı, düzensiz yemek saatleri, yüksek yağ oranına sahip ürünlerin tüketilmesi gösterildi.

Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, Uluslararası Şeker Organizasyonu (ISO) ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Şeker: Efsaneler ve Gerçekler” çalıştayında dünyada şeker tüketimi ve obezite ilişkisinin tartışıldığını belirterek, şekerin obezite ile ilişkisinde tek suçlu gibi gösterilmesinin doğru olmadığı sonucuna varıldığını aktardı.

OBEZİTE KARMAŞIK BİR SORUN İçecek Birlikleri Uluslararası Konseyi tarafından bu sene 12.’si İtalya’da düzenlenen toplantıda da artan obezite sorunu tartışılmış, obezitenin sadece şeker tüketimi ile açıklanamayacak kadar karmaşık bir sorun olduğu vurgulanmıştı. İçecek Birlikleri Uluslararası Konseyi Başkanı Jim Goetz “Obezite yalnızca şeker ve şekerle tatlandırılmış içecek tüketiminin azalmasıyla çözülemeyecek kadar karmaşık bir sorun. Özellikle kamuoyunda şekerle tatlandırılmış içeceklerin obezitenin belli başlı tek nedeni gibi gösterilmesi doğru bir yaklaşım değil” diye konuşmuştu. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 13


haberler

Peynir Paneli Başarıyla Düzenlendi

E

lazığ Peynir Paneli; Fırat Kalkınma Ajansı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Elazığ İl Müdürlüğü ve Elazığ Ticaret Borsası işbirliği ile düzenlendi. 31 Mayıs 2016 tarihinde Elazığ’da düzenlenen panelde, Elazığ’ın peynir sektöründeki yeri, markalaşma, süt ürünleri işleme teknolojisi, gıda güvenliği, tarımsal örgütlenme, gıda ambalajı, peynir mevzuatı başlıkları altında ele alındı ve konuklara Elazığ Peynirleri ikram edildi. İki oturumda gerçekleşen panele ildışından dabirçok uzmankatılım sağladı. Gıda ve Kontrol Genel Müdür Vekili Muharrem Selçuk, “Peynir Aşkına” kitabı yazarları Berrin Bal Onur ve Neşe Aksoy Biber, Tire Tarımsal Kalkınma

Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Nevzat Artık, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr. Atilla Yetişemiyen, Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Songül Çakmakçı ve TÜGİS’den Dr. İrfan Demiryol’un Dr. İrfan Demiryol değerli bilgi ve tecrübelerini aktardıkları panel, kamu kurumları ve yerel üreticilerinden yoğun ilgi gördü. Panelin açılış konuşmasında, Elazığ’da 15 bin ton peynir üretimi olduğunu dile getiren Fırat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mesut Öztop, “Bu üretimin istediğimiz düzeyde katma değere, ekonomiye, pazara dönüşmediği noktasında hepimizin çekinceleri var. Panelistlerimiz, bizlere hem peynir konusunda bilgi verecekler hem de anlatacakları çeşitli hikayelerle bizlerin bu sektörde yapacağı sonraki çalışmalar için rehberlik edecektir.” dedi. Özellikle yerel üreticiler için oldukça verimli geçen Elazığ Peynir Paneli, Elazığ Peynirlerinin tanıtılmasında ve markalaşmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

14 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016



haberler

ÇEBİ, “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” Arasında… T

ürk fındık sektörünün asırlık çınarı ÇEBİ; İstanbul Sanayi Odası’nın(İSO) açıkladığı 2015 yılı “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde yerini aldı. 106.888.705 TL’lik üretimden satış miktarı ile listede yerini alan ÇEBİ; Karadeniz Fındık Mamulleri ve İhracatçı Birliği’nin yapmış olduğu “En Fazla Fazla İhracat Yapan İlk 20 Firma” arasında da yer alarak önemli bir başarıya imza atmıştı. Tartışılmaz kalite, güven ve istikrarı ön planda tuttuklarını ifade eden Çebi Fındık Entegre Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Uğur Çebi, “Ticari yaşamımız boyunca tüm gücümüzle yöre insanının refahını artırmak misyonu ile çalışan bir aile olduk. Çebi’nin başarısının ve devamlılığının temelinde kendisini hiçbir koşulda bırakmayan üreticinin gücü vardır. En büyük güç itibardır diyen ve bu uğurda büyük emek harcayan büyüklerimizin bize sundukları sağlam temelde bizim en büyük iftihar kaynağımız ve itici gücümüzdür” diyor. 2015 yılında toplam cironun yüzde 10’u kadar ihracat yaptıklarını söyleyen Hasan Uğur Çebi ‘’İhracat rakamımız ile bu yıl Karadeniz İhracatçılar Birliği’nin en fazla ihracat yapan ilk 20 firması arasında yer aldık.

16 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Çebi Fındık Entegre Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı

Hasan Uğur Çebi

Hedefimiz beş yıl içinde toplam cironun yarısı kadar ihracat yapar hale gelmektir. İşlenmiş fındık pazarında özellikle iç piyasada fırsatların olduğunu düşünüyoruz. Perakende pazara yönelik olarak yeni bir marka oluşturduk ve buna yönelik yeni bir yapılanma düşünüyoruz’’ dedi.


21


haberler

Olam Progıda, ISO 500’e Damgasını Vurdu

O

lam Progıda En büyük ilk 500’e üretimden satışlara 1.102.419.971 TL ciro ile geçen yıla göre 42 basamak birden yükselerek 77’ ci sırada yer aldı. Geçen yıl 119’cu olduğu en büyük ilk 500’de bu yıl yaptığı büyük yatırımlar ve hamlerle 42 basamak birden yükselerek 77’ci sırada yeralarak ilk 500 firma listesine damgasını vurdu. Olam Progıda A.Ş Türkiye Temsilcisi Ufuk Özongun firmanın büyük başarısı hakkında ve fındık sektörü hakkında şu açıklamaları yaptı. “Olam Progıda A.Ş, naturel ve işlenmiş fındık alanlarında Türkiye‘nin önde gelen imalatçılarından biri olarak, Giresun‘daki tam teşkilatlı modern fabrikası ve Batı Karadenizde yaptığı yatırımlarla sektöre damgasını vurmaya devam ediyor. Olam Progıda A.Ş olarak en büyük ilk 500’de devamlı istikrarlı bir şekilde üst sıralarda yer alan bir firma olmanın gururu içerisindeyiz.

18 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Olam Progıda A.Ş Türkiye Temsilcisi

Ufuk Özongun

Olam Progıda olarak fındıklarımızın uluslararası piyasalara sunumu Istanbul’daki ve Hamburg’daki bürolarımız vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Tedarikini sağladığımız temel endüstriler çikolata, şekerleme, pastacılık, dondurma ve kuruyemiş endüstrileridir. Fındık piyasaları ve fındık ticaretindeki geniş tecrübemiz ve derin ürün bilgimiz sayesinde müşterilerimizin ürünlerine yönelik çok özel çözümler yaratabilmekte ve gıda güvencesi ile gıda kalitesi konularında en yüksek standartları sunabilmekteyiz.”



röportaj

Karadeniz’in İlk Profesyonel Gıda Platformu, Ticari Fırsatlar Sağlayacak…

SAMSUN GIDA FUARI 2016

Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası, Samsun Ticaret Borsası ve Samsun İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) destekleri ile hazırlanan ‘’SAMSUN GIDA FUARI’’, 24-27 Kasım 2016 tarihlerinde TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü Cihat ALAGÖZ; ‘’Tüyap’ın 35 yılı aşkın iş bağlantıları kurma tecrübesinden yararlanarak, gıda sektöründeki gelişmeleri ve yenilikleri tek çatı altında sunmayı hedefleyen, konusunda bölgesinin en etkili buluşması olacak fuarımız, iki ayrı salonda, 10.000m2 kapalı, 40.000 m2 açık alan olmak üzere toplam 50.000 m2’lik alanda düzenlenecektir’’ dedi. Samsun Gıda Fuarı’ nın TÜYAP tarafından ilk kez yapılacağına vurgu yapan Tüyap Anadolu Fuarları Genel Müdürü Cihat Alagöz; Samsun Gıda Fuarı’ nın, gıda sektörü profesyonellerinin, ülkenin dört bir yanından gelecek gıda toptancıları, toplu tüketim sektörü alım heyetleri, özel ve kamu sektörünün toptan gıda alımı yapan yöneticileri ile yıllık-ticari iş bağlantıları yapacakları çok önemli bir fuar olacağını ifade etti.

SAMSUN GIDA FUARI 2016’ da DÜZENLENMESİ PLANLANAN BÖLGESEL VE ULUSAL ETKİNLİKLER; Alagöz etkinlikleri şu şekilde aktardı; ‘’Samsun Gıda Fuarı 2016’ da gerçekleşecek etkinlikler fuarımızı ulusal medyaya taşıyacak, profesyonel ziyaretçiyi

20 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

arttıracak ve önemli bir bölgesel tanıtım imkânı sağlayacaktır. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası, Samsun Ticaret Borsası, Gıda Mühendisleri, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Samsun İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, TSE işbirliği ile sektöre dair önemli konu başlıklarında konferans ve panellerin gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü

Cihat ALAGÖZ

TAFED ve Karadeniz Aşçılar ve Turizmciler Birliği ( KATBİR ) aşçıları tarafından; dev kazanda hazırlanacak olan ve gramaj olarak rekor kırması planlanan ‘Kuymak’ tüm ziyaretçilere, hazırlanacak olan özel alanda ikram edilecektir. Ayrıca özel sunum alanında, Samsun ve Karadeniz Bölgesi’nin yöresel lezzetlerinin sunumu gerçekleştirilecektir’’ dedi. Fuarımızın açılış gününde Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) tarafından Gıda Sektörünün Geleceği konulu bir panel düzenlenecektir. Bu panelde sektörün önde gelen isimleri ve akademisyenleri sektör temsilcileri ile bir araya gelerek ufuk açıcı bir çalışmaya imza atacaklardır.


röportaj

TÜM BÖLGELERDEN PROFESYONEL ZİYARETÇİLER Alagöz; Başta ‘’Samsun, Ankara, Kayseri, Trabzon, Çorum, Sinop, Amasya, Ordu, Rize, Giresun, Ünye, Tokat, Zonguldak, Bartın, Kastamonu olmak üzere tüm illerden fuarımızı TAFED ve KATBİR üyesi aşçılar, süpermarket zincirlerinin yöneticileri ve satın alma yöneticileri, yiyecek ve içecek toptancıları, gıda ve içecek perakendecileri, oteller ve turizm tesisleri işletmecileri, kafe, restoran ve bar işletmecileri, fastfood zincirleri yöneticileri, bakkaliye grubu, kantin ve büfe işletmeleri ulusal marketler, yerel marketler, catering firmaları, sağlık kuruluşları, eğitim kurumları, gıda mühendisleri, kalite-kontrol ve yiyecek-içecek departmanlarının karar vericileri ziyaret edeceklerdir’’ dedi.

GIDA İHRACATINI ARTTIRACAK ALIM HEYETLERİ; Tüyap Anadolu Fuarları Genel Müdürü Cihat Alagöz; ‘’Gürcistan, İran, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas, Rusya, Azerbaycan, Ürdün, Lübnan, Tunus, Makedonya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Yunanistan’ dan davet edilip ağırlanacak alım heyetleri ile Samsun Gıda Fuarı 2016, üretici firmaların ihracat potansiyelinin oluşmasına veya var olan ihracat hacimlerinin artmasına katkı sağlayacaklardır’’ dedi.

Alagöz, aynı zamanda Samsun Gıda Fuarı’ nın tüm bölgeye ve Anadolu’ya sağlayacağı, yeni iş bağlantıları, yeni firmalar, ürünler son teknolojiler ve yenilikçi gelişmeler ile kalkınma ve markalaşma imkanı sunacağını ifade etti. Fuar sayesinde üretim, istihdam ve ihracat hızının artacağı, firmalarımızın gerçekleşecek profesyonel ikili iş görüşmeleri ile çağımızın rekabet ortamında en iyi pozisyonu almasına katkı sağlayacağını belirtti.

Cihat Alagöz; ‘’Bölgemizin gıda sektörü adına yeni ve profesyonel bir gıda platformu olması, sanayi şehirlerinden gelen karar vericiler ile yurtdışından gelen alım heyetlerine ülkemizin marka ve ürünlerini tanıtması, markaların ürün ve hizmetlerini ilgili hedef kitleye ulaştırmasında Samsun Gıda Fuarı önemli bir rol üstlenmektedir. Hızlı olmanın büyük olmaktan daha önemli hale geldiği iş dünyasında, fuarın firmalara yeniliklerini tanıtarak, yeni potansiyel müşteriler ile tanışma ortamı oluşturması, firmalara rekabetin nabzını tutma avantajı sağlayacaktır. Aynı zamanda, firmalara yeni dağıtım kanalları bulma ortamı oluşturacak olan fuar, markaların imaj ve prestijlerini sağlamlaştırarak, ulusal ve global marka olmaları yolunda destek olacaktır.’’ diyerek sözlerini tamamladı. TÜYAP TÜM FUARCILIK A.Ş. Tüyap Samsun Fuar ve Kongre Merkezi ( Fuarımız 24-27 Kasım 2016 tarihlerinde 10.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecektir.)

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 21


haberler

Ordulu Başarılı İki İş Adamı Samsun’a

Karadeniz’in En Büyük Modern Serasını Kurdular Ordu’nun iki başarılı iş adamı Şinasi Tuncer ve Abdullah Kalafat Karadeniz’in en büyük modern serasını Samsun’a kurdular. Or-Sam Yönetim kurulu başkanı Şinasi Tuncer ve Or-Sam yönetim kurulu üyesi Abdullah Kalafat bu büyük başarı hakkında şu açıklamaları yaptılar:

O

r-Sam Tarım A.Ş, 2007 yılında alanında uzman 6 Ziraat Mühendisi (Şinasi Tunçer, Abdullah Kalafat, Ali Fera Yanılmaz, Mustafa Kargı, İbrahim Süzen, Ahmet Coşar) tarafından kuruldu. Tuncer, Şirket ortaklarımızın hepsi sektörde uzun yıllar hizmet vermiş ve bu hizmeti ilk etapta bölgesel sonra ulusal ve daha sonrada uluslararası düzeye taşıyabilmek amacıyla, önce tarımsal girdilerin tedarik edilmesi ve bunu çiftçilerimizin hizmetine sunma noktasıyla işe başlamıştır. Bu girdi temininde Bayer, Basf, Hektaş, Agrinova, Agrıscıence, Entosav, Pioner Tohum, Tofida Tohum, İstanbul Tarım, İstanbul Tohum, Unitec Genetic Tohum, Elit Tarım, Altıntar, Sacom gibi ülkemizde ve dünyada söz sahibi firmaların bölge distribütörlüğünü yapmaktadır. Kuruluş amacımızın ana konusu olan sözleşmeli üretimin de dahil olduğu iyi tarım uygulamalarını yapıp ve yaptırıp bu ürünleri yurt içi ve yurt dışı pazarlara ulaştırmaktır. Buradan yola çıkarak. Samsun’un Çarşamba ilçesine bağlı Melik Köyünde geçen yıl ilk deneme üretimini yapan şirket, bu yıl 42 bin 500 metrekare alanda domates, 23 bin metrekare alanda biber, 5 bin 500 metrekare alanda patlıcan, 4 bin metrekare alanda ise salatalık yetiştiriyor. Şirket, black sea markasıyla dış pazara açılmayı planlıyor.

12 MİLYON TL’YE MAL OLDU

Karadeniz’in en büyük sebze serasında kurulan güneş enerjisi santrali şirkete ek kazanç getirdi Samsun’da 75 bin metrekare alanda sebze üretilen Karadeniz’in en büyük serasında elektrik giderini karşılamak için kurulan güneş enerjisi santralinde üretilen elektriğin fazlası şirkete ek kazanç getirdi. Samsun’da toplam 96 bin metrekare alan üzerinde Karadeniz’in en büyük serası kuruldu. Or-Sam Tarım A.Ş şirketi tarafından 12 milyon TL’ye mal edilen seranın 75 bin metrekarelik ekili alanında domates, salatalık, biber ve patlıcan yetiştiriliyor. Seraya ek kurulan otomasyon tesisinde meteoroloji istasyonundan alınan verilere göre hava ve zemin kontrolü yapılarak, hastalıklara karşı minimum düzeyde kimyasal salınımı sağlanıyor. İyi tarım uygulamasının yapıldığı sera ayrıca, kendi elektriğini de üretiyor. Kurulu gücü 100 kVA olan santral için 440 adet güneş paneli kullanılırken, yaz mevsiminde günde 700kWh, kış aylarında ise günde 300kWh elektrik üretiliyor. Günlük elektrik tüketimi 205 kWh saat olan serada üretilen elektriğin fazlası TEDAŞ’a (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş) satılarak şirkete ek kazanç sağlıyor.

Tarım şehrine yapılan tarım yatırımı şaşırttı

Şinasi Tunçer / Or-Sam Yön. Kur. Bşk

22 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Karadeniz’in iki ovasından biri olan Çarşamba ovası üzerinde böyle büyük bir tarım yatırımı yaptıkları için şaşkınlıkla karşılandıklarını söyleyen Or-Sam Tarım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Şinasi Tunçer, ‘’Biz ‘sizin için ürettik’ sloganıyla yola çıkarak sebzenin en doğal halini sofranızda buluşturmayı hedefliyoruz. Samsun’da toplam arazinin yüzde 40’ını tarım alanı oluşturuyor. Ancak son yıllarda özellikle bu bölgede sanayi yatırımları yapılıyor. Biz bu yatırımı geçen yıl yaptığımızda şaşıranlar oldu. Bu kadar büyük bir sermayeyi tarım alanına yapmamız insanları şaşırttı. Oysa ilimiz fasulye, soya mısır, pırasa, lahana, biber, kıvırcık, pancar, ıspanak, çeltik, domates, karpuz, kavun, fındık, şeftali ve kivi üretiminde ilk sıralarda yer alırken, ekolojik yapısı sebebiyle de iyi tarıma oldukça elverişli’’ dedi.


haberler ‘’Hedefimiz dış pazara açılmak’’

Yatırımı yapmalarındaki öncelikli amacın sözleşmeli ve sertifikalı üretim yapıp ürünleri dış pazara satmak olduğunu belirten Tuncer, Türkiye’de yetiştirilen tarım ürünlerinin pazarlanması noktasında önemli eksikliklerin yaşadığının altını çizdi. Özellikle ihracat desteklemelerinden üreticinin bilgisiz olduğunu savunan Tunçer, Bakanlığın koordinasyonunda eğitim seminerlerinin düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Tuncer, ‘’Özellikle toplulaştırma bir an önce hızlandırılmalıdır. Çünkü mevcut birim alanlarımız çok küçük. Üretim desenimizin çok iyi oluşturulması ve üreticinin ürettiği üründen ne kazanacağını bilmesi gerekiyor. Biz Or-Sam olarak şirketimizin dünyaya açılacak yüzü olacak olan Or-sam Bilgi Teknolojileri ve Danışmanlık A.Ş. yi kurduk. Bünyemizdeki bu şirket dış pazardan pay alabilmemiz için araştırmalar yapacak ve internet sipariş hattımızın da kurulmasını sağlayacak’’ diye konuştu.

Otomasyon sistemi kimyasal kullanımını azaltıyor

Şirkette 8 Ziraat Mühendisi olmak üzere toplam 45 kişiye daimi istihdam sağladıklarını ifade eden Tuncer, geçici olarak ise 20 kişiye istihdam sağladıklarını söyledi. Geçen yıl ilk deneme ekimiyle birlikte iyi tarım uygulamasına başladıklarını aktaran Tuncer, serada aynı zamanda biyolojik ve biyo-teknik mücadele yapıldığını belirtti. Serada gerçekleştirilen iyi tarım uygulamasıyla insan sağlığına ve çevre karşı duyarlı olduklarını, güneş enerjisinden elektrik üreterek de şirketin duyarlı kimliğini açıkça sergilediklerini dile getiren Şinasi Tuncer, ‘’Sebzelerde döllenmeyi sağlamak için Bambus arası kullanımı ve kalıntısı kullanıyoruz. Üretim ve güvenli gıda için de zararlılara karşı doğal düşmanları salınarak üretim yapıyoruz. Ayrıca metroloji istasyonumuzdan aldığımız verilere göre sera havalandırması, sansür sistemleri, sirkülasyon ve eksoz fanları, bilgisayar otomosyonu tarafından otomatik olarak ayarlanıyor. Bu da bize sera içerisinde hava ve zemin kontrolünü sağlayarak, hastalıklara karşı minimum kimyasal kullanımı yapmamızı sağlıyor’’ bilgisini paylaştı.

Santral yatırımı 8 yılda kendini karşılayacak

Seranın tükettiği enerjiyi üretebilmek için yine tesis bünyesinde Güneş Enerji Santrali kurduklarını söyleyen Tuncer, seranın üstüne monteli 440 adet güneş panelinin yer aldığını aktardı. Santralin fazladan elektrik ürettiğini de belirten Tuncer, TEDAŞ’a satılan elektriğin şirkete ek gelir sağladığını kaydetti. 100 kVA kurulu güce sahip santralde yazın 700 kWh, kışın ise 300 kWh elektrik üretildiğini söyleyen Tuncer, ‘’Üretimimiz sürekli olarak izlenmektedir. Yatırımımızı 7-8 yıl içinde geri dönüşümünün sağlanacağını düşünmekteyiz. Üretilen enerji günlük tüketimimizi karşıladığı gibi arz fazlasını TEDAŞ’a satıyoruz’’ dedi.

Paketleme ve soğuk hava deposu da kuruyor

Diğer taraftan paketleme ve soğutma tesisinin de önümüzdeki yıl faaliyete geçeceğini bildiren Tuncer, buranın elektrik tüketimini karşılamak için santral kapasitesini artıracaklarını söyledi. Tuncer, ‘’Bunun için tüm altyapı çalışmalarımızı şimdiden hazırlamış durumdayız. Ek panel alanımız hazır, kablolama ve panolarımız ihtiyacımıza cevap verebilecek durumdadır. 2017 yılında paketleme ve soğuk hava tesisinin devreye girmesiyle bölgemizdeki çiftçilerimizin danışmanlığı ve girdileri, tamamen bizim tarafımızdan karşılanacak ve sözleşmeli üretim yaptırmaya başlayacağız. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 23


haberler Orhan Veli Oltan:

“Fındık Fiyatlarını Biz Değil, Arz ve Talep Dengesi Belirliyor” Uluslararası Ferrero Fındık Şirketi Üst Yöneticisi Orhan Veli Oltan; “Gerek devletin ilgili kurumları gerekse de Rekabet Kurulu tarafından düzenli şekilde denetleniyoruz. Fındık fiyatlarını biz değil, arz ve talep dengesi belirliyor. Eğer Ferrero firması belirliyor olsaydı geçen sene gördüğümüz fiyatları görmemiş olurduk” dedi.

U

luslararası Ferrero Fındık Şirketi Üst Yöneticisi Orhan Veli Oltan; Trabzon, Ordu ve Giresun’dan sonra Düzce’de, bölgenin siviltoplum kuruluşları ve basınla iftar yemeğinde buluştu. Oltan, “Gerek devletin ilgili kurumları gerekse de Rekabet Kurulu tarafından düzenli şekilde denetleniyoruz. Fındık fiyatlarını biz değil, arz ve talep dengesi belirliyor. Eğer Ferrero firması belirliyor olsaydı geçen sene gördüğümüz fiyatları görmemiş olurduk” dedi. Bir restoranda düzenlenen programda konuşan Oltan, Karadeniz’in özenle seçilmiş fındığını, Ferrero ürünlerinin olmazsa olmazı olarak niteledi. Bu sebeple en büyük önceliklerinin yüksek kalite fındık üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması olduğunu belirten Oltan, “İddia edildiği üzere fındığı en ucuz fiyattan satın almak hiçbir suretle bizim amacımız olamaz. Fındık fiyatının düşük olması üreticinin ilgisini azaltıp, tarım arazilerinin verimliliğini düşürecektir. Bu da gelecekte fındık üretiminde düşüşe neden olabilir.” diye konuştu. Oltan, “Fındıkta arz ve talebe göre fiyatlar oluşuyor. Böyle bir gücümüz olsaydı, 2014’te don olduğu sene fiyatlar bukadar yükselmezdi. Bizde kalite ve verimlilik için, fındık fiyatlarının yüksek olmasını istiyoruz. Fındık fiyatı düşük olursa üretici bahçesine bakım yapmaz. Bu nedenle fiyatların üreticiyi mutlu edecek seviyelerde olmasını istiyoruz. Arz ve talebe herkesin saygılı olması gerekir.” dedi.

Eğer bir şey para ediyorsa rağbet görmeye başlar. Fındıkta da benzer bir durum söz konusu…” ifadesini kullandı. Oltan, Ferrero’nun her zaman en büyük tercihinin Türk fındığı olacağına işaret ederek, Türk fındığının kalitesinin önemine vurgu yaptı. Bu sebeple Ferrero’nun Türk fındığından vazgeçmek gibi bir planı olmadığını sözlerine ekledi.

“Fındık Tüketimimiz Her Geçen Yıl Artıyor” Oltan, “Ferrero’nun global fındık tüketimi her geçen yıl artıyor. Bu sebeple fındık alımımızda azaltmaya gitmemiz söz konusu dahi olamaz. Az evvel belirttiğim gibi başka ülkelerde fındık dikimine yönelmeler olsa da, biz Türk fındığından kesinlikle vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

“Dünyada Fındık Dikimi Artıyor Fakat Türk Fındığının Kalitesi Bizim İçin Büyük Önem Arz Ediyor”

“Emanet Fındık Yöntemine Karşıyız”

Dünyanın başka yerlerinde de fındık dikimi yapıldığını dile getiren Oltan, “Dünyada fındık dikiminin artmasının nedeni, son yıllarda fındığın para etmesi…

Ülkemizde “Fındık Emaneti” olarak tanımlanan ve yıllardır süregelen bir yöntem olduğuna değinen Oltan, bu sistemi de benimsemediklerini, bu sistemin değişmesinin kendilerini memnun edeceğini belirtti.

24 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016



röportaj

“Biz Dünyayı Atalarımızdan Miras Almadık, Çocuklarımızdan Emanet Aldık” Bu yıl gerçekleşecek olan Dünya Gıda Günü’nün bütünleyici özelliği, aynı zamanda sürdürülebilir gıda konferansı ile beraber gerçekleşecek olması… Bu konuda da büyük bir duyarlılığa imza atan TÜGİS; yine her yıl olduğu gibi Dünya Gıda Günü konusunda ülkemizde ev sahipliği yapmanın yanı sıra, Sürdürülebilir Gıda konusunun önemi hakkında da bizlere ışık tuttu. TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Necdet Buzbaş ile yaptığımız söyleşi vesilesiyle aldığımız bilgileri sizlerle paylaşırken; kendisine de verdiği bilgilerden ötürü teşekkür ediyoruz… Dünya Gıda Günü ve Sürdürülebilir Gıda Konferansı aynı gün birlikte gerçekleşiyor. Açıklar mısınız? Dünya Gıda Günü her yıl 16 Ekimde gerçekleştiriliyor. Bu yıl 16 Ekim hafta tatiline isabet ettiği için 18 Ekim tarihinde yapılmasını planladık. Dünya Gıda Günü’nde ana hedef olarak; dünyadaki açığın hatırlanması ve açlıkla mücadele konusuna, dünya kamuoyunun dikkatinin çekilmesi benimsenmiş. Açlık; gıdaya ulaşamayanlar için insanlık dramı, modern dünya için ise insanlık ayıbıdır. 1980 yılından beri düzenlenen Dünya Gıda Günü’nde, BM’ler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından belirlenen bir konu esas alınıp tüm dünya ile paylaşılmaktadır. Bu yıl belirlenen konu; “İklim değişiyor… O halde gıda ve tarım da değişmeli.” 18 Ekim tarihinde bir başka etkinliğimiz “Sürdürülebilir Gıda Konferansı.” Bugün dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorun, insanların kaynaklarını her gün daha çok tüketerek bitirmesidir. Kişi başına kaynak tüketiminin gün geçtikçe artması ve bunun bilinçsizce yapılıyor olması sorunu daha da ağırlaştırılıyor. Kuzey Amerika’da yaşayan bir kişi her gün 90 kg, Avrupalı 45 kg, Latin Amerikalı 35 kg, Afrikalı, 10 kg kaynak tüketiyor. Bu kaynaklar sadece beslenme, barınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlar için değil, çok sayıda gereksiz tüketim ürünü için de kullanılıyor. Her iki etkinliğin aynı güne denk gelmesi ve katılımın bölünerek zayıflamasını önlemek amacıyla tek bir etkinlik düzenledik.” Sürdürülebilir Gıda için Tüm Paydaşlar ile Dünya Gıda Günü Buluşması” olarak tanımladık.

26 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı

Necdet Buzbaş

Dünya Gıda Günü ile Sürdürülebilir Gıda’yı nasıl ilişkilendirebiliriz? Beslenme tüm canlılar için vazgeçilmez ve ertelenemez bir ihtiyaç… Yaşamın devam ettirebilmesi için diğer iki vazgeçilmez hava ve su. Sürdürülebilir Gıda; insan yaşamı için yeterli ve sağlıklı gıdanın temininin devamlılığını ifade eder. Bunu sağlamak için eldeki kaynakların akıllıca kullanılması, yeniden üreterek yaşatılması gerekli. BM’ler Nüfus Fonu danışmanı Michael Hermann bulunduğumuz an itibariyle mevcut gıda üretimi 9 milyar insanı besleyebilir diyor. Ancak bunun sürdürülebilir olduğunu söylemek çok doğru değil. Zira üretimin yüzde 30’u israf ve kayıp...


röportaj Küresel tahıl üretiminin yüzde 35’i hayvan yemi, mısırın ise yüzde 60’ı hayvan yemi yüzde 12’si biyoyakıt üretimine kullanılıyor, yani tabağımıza uğramıyor. Hayvansal ürün kaynaklı beslenme şekli gıda güvenliği bakımından risk oluştururken aynı anda su baskısı da oluşturuluyor. Zira suyun yüzde 70’i tarım için kullanılıyor. Bugün 795 milyon insan açlık çekmekte, 2020 yılında temiz sudan yoksun insan sayısının 1.5 milyar olacağı tahmin ediliyor. Dünya Gıda Günü açlığa dikkat çekiyor. Sürdürülebilir Gıda ise kaynakların akıllıca kullanılarak gıda güvenliğinin sürdürülebilirliğine yoğunlaşıyor. Temel ilişki; kaynakların varlığının devamı ile var olan kaynakların doğru ve adil paylaşımı yani gıdaya ulaşımın sağlanmasıdır. Sürdürülebilirlik nedir? Sürdürülebilir Gıda’nın önemi? Sürdürülebilirlik yeni bir kavram değil, ilk kez 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun Ortak Geleceğimiz raporu ile çevre alanında kullanılıyor. 1992 yılında BM’ler “kendi ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılamak” olarak tanımlandı. Doğal Kaynakların azalması ve çevre sorunlarının giderek artması ile Sürdürülebilirlik her alanda tartışılan bir konu oldu. Sürdürülebilirliğin üç ayağı var; Ekonomi, Sosyal ve Çevresel… Şimdilerde sürdürülebilirlik bu üç alanda geleceği tüketmeden yaşam kalitesini artırarak günü karşılamak olarak ifade olunabilir. Sürdürülebilirlik küresel bir görev; bu görev gereğince başarılır ve bütün iş alanlarına girerse gelecek nesiller için daha iyi bir dünya inşa edilebilir. Artık şirketler de ana stratejilerini sürdürülebilir eksenli oluşturuyor ve buna göre değerlendiriliyor. BIST (Borsa İstanbul) şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını değerlendiren bir endeks oluşturdu. Bu endeksteki yeriniz şirketin değerini gösteren kriterlerden biri olarak işlev görüyor. Şirketler etkileşim içinde bulundukları tüm ekosistemi ve değer zincirlerini gözeterek sürdürülebilirlik hedefleri belirliyorlar. Toplumsal Sorumluluk, çalışanlar, hissedarlar, iş ortakları (tedarikçiler), Liderlik, İnovasyon, değer zinciri, çevre temel konular arasında. Dünya Gıda Günü nedeniyle FAO’nun belirlediği “iklim değişiyor, o halde gıda ve tarım da değişmeli” teması sürdürülebilir gıda ile yakinen ilgili. İklim değişikliği, gıda fiyatlarının istikrarını tehdit eder. Değişkenlik gösteren yağış miktarı ve sıcaklıklar, aşırı hava olayları önemli ürünlerde (buğday, mısır, pirinç veya) büyük azalmalara neden olabilir.

Sürdürülebilir Gıda üzerindeki en önemli etken insan ve demografik yapı; Nüfus artışı, Tarım alanlarının azalması, Değişen tüketim tarzımız Değişen tüketim tarzımızın sağlıklı olduğunu söylemek olanaksız... Yanlış beslenme ve hareketsizlik sonucu obezite, diyabet ve kalp hastalıkları artış gösteriyor. Gelecek için Sürdürülebilir Gıdayı nasıl devam ettirebiliriz? Sürdürülebilir Gıdayı sağlamak için, sürdürülebilirlik kavramının ekoloji sözlüklerinde yer alan yalın haline sımsıkı sarılmak zorundayız. “Biyolojik sistemlerinin çeşitliliğinin ve üretkenliğinin devamını sağlamak…” İklim değişikliği, çevre ve nihayet değişen ekosistem sürdürülebilir gıda varlığı için hayati öneme sahip. Sonrası kaynakları bilinçli kullanmak, kullandığı kadarının yenilenmesine olanak sağlamak yaşam tarzımız olmalı. Beslenme tarzımız, gıda israfı ve biyoyakıtlar şu andaki en önemli yanlışlarımız arasında. Sorun küresel; BM’ler 25-27 Eylül 2015 tarihinde yaptığı BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde konunun ciddiyetini ortaya koyarak 17 Hedef ve 169 başlıktan oluşan 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bildirgesini yayınladı. Hedeflerden; 2,13,14 ve 15 doğrudan Sürdürülebilir Gıda ile ilgili… TÜGİS olarak konu ile ilgili çalışmalarınız? Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası olarak iki ana eksende yoğunlaşıyoruz; a) Gıda ile ilgili olarak, “Gıdalarda Atıkların Azaltılması ve Geri Kazanımı” adlı bir AB projesini tamamlamak üzereyiz. Bu proje ile gıda israfına dikkat çekiyor, gıda işletmelerinde (et, süt, konserve) görev yapan mühendis ve yöneticilere eğitim olanağı sunuyoruz. Sıfır atıkla üretim ilkesine sahip çıkıyoruz. b) Sanayi ile ilgili olarak, sorunların kaynağı da çözümü de eğitilmiş insanda. Sıkıntısını çektiğimiz eğitimli iş gücü yetiştirilmesi amacıyla Mesleki Yeterlilikler Kurumu (MYK) ile birlikte çalışıyoruz. Dünya Gıda Günü ve Sürdürülebilir Gıda Konferansı’nın aynı gün içinde yapılması oldukça ayrıntılı çabaların ürünü.İş ortağımız Sürdürülebilirlik Akademisi’nin bu konudaki özverili çalışmaları için teşekkürü bir borç bilirim. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 27


röportaj

Sürdürülebilirlik Akademisi, Geleceğe Yön Veriyor Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, yapmış olduğumuz söyleşide; globalleşen ve dijitalleşen dünyada karşılaşılan durumlar, riskleri fırsata çevirme ve kaynak kullanımlarını verimli hale getirme gibi detaylar başta olmak üzere birçok konuyu değerlendirdi... Edinmiş olduğumuz bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. Sürdürülebilirlik Akademisi olarak amaçlarınızdan bahseder misiniz? Sürdürülebilirlik Akademisi 2009 yılında iş dünyasında sürdürülebilir iş modellerine geçişi hızlandırmak amacı ile faaliyetler gerçekleştirmek üzere kurulmuş bir yapıdır. Yönetim Kurulu ve etkinlik bazında oluşturduğu uzman ve paydaş temsilcilerinin katıldığı Danışma Kurulları ile çalışmalarını sürdürmektedir. Amacı tüm paydaşlar ile işbirliği yaparak ,yeni ekonominin ve sürdürülebilir büyümenin gerekliliği olarak, kuruluşların kar ve satış arttırmaya yönelik stratejiler ile eş zamanlı olarak sosyal ve çevresel etkilerini birlikte yönetme stratejilerini hedeflemeleri ile oluşan yeni iş modellerinin gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamaktır. Bugünün dünyası dünden oldukça farklı , bugün artık kurumlar yalnızca satış ve karlılık arttırıcı faaliyetlere odaklanarak varlıklarının sürdürülebilirliğini sağlayamazlar.Finansal karlılıklar yanında sosyal ve çevresel etkileri ile birlikte her üçünü de eş zamanlı yönetmeleri gerekmektedir.

28 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Globalleşen ve dijitalleşen dünyada karşı karşıya olunan durumları, riskleri fırsata çevirmek, karlılık ve büyüme, ekonomik veriler ile eş zamanlı sosyal ve çevresel etkileri yönetmek, kaynak kullanımlarını verimli şekle dönüştürmek, toplumsal kalkınmaya destek olmak ile mümkün. Sürdürülebilirlik Akademisi de tüm bu hedeflere uygun olarak belirlediği misyon ve vizyon doğrultusunda çalışmalar yapıyor. Sürdürülebilirlik Akademisi olarak hangi çalışmaları yapıyorsunuz? Sürdürülebilirlik Akademisi olarak biraz önce paylaştığım hedefler doğrultusunda öncelikle bilgilendirme ve bilgi paylaşım platformları oluşturuldu ve ilki 2009 yılında gerçekleşen ve her yıl güncel temalarla yenisi yapılan ve Türkiye’nin en güçlü Sürdürülebilir İş Platformu -Yeşil İş Konferansları ile bilginin ve iyi örnek ve uygulamaların yaygınlaşması sağlandı. Bilgi paylaşım platformlarının ikincisi ise ABD merkezli global sürdürülebilir Markalar Topluluğu ‘’Sustainable Brands ‘in İstanbul çalışmalarına başlayarak kuruldu.

Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı

Murat Sungur Bursa

2013 yılından itibaren global Sustainable Brands Conference’nın Istanbul buluşması ve network’ü gerçekleştiriliyor.


röportaj Kurumsal eğitimler devam ediyor, ayrıca kurumlar ile sürdürülebilir iş ve marka stratejileri geliştirme, sosyal etki yönetme gibi konularda işbirlikleri yapılıyor. Akademi’nin yaptığı bir diğer önemli çalışma da 3 yıldır gerçekleşen Sürdürülebilir İş Ödülleri. Ödüller ile iyi örneklerin, uygulamaların ödüllendirilerek dönüşüm ve gelişim çalışmalarının hızlanması amaçlanıyor. Türkiye’nin alanında lider kişilerinden oluşan Jüri Üyeleri ile seçilen ödüller 9 farklı kategoride sahiplerine verilmektedir. Sosyal Etki, Enerji ve Karbon Yönetimi, Su Yönetimi, Tedarik Zinciri, İşbirliği, Çeşitlilik ve Dâhil Etme, İletişim, Atık Yönetimi ve bu yıl eklene Start-Up kategorilerinde Sürdürülebilir İş Ödülleri veriliyor. Sürdürülebilirlik Akademisi olarak değişim ve dönüşümün kurumlar için sürekli ve yönetim standardı şekline dönüşebilmesi için sertifika çalışmaları da yapıyoruz. Bunların ilki turizm sektöründe geleceğin dönüşümü olarak TUROB ile gerçekleştirilen Yeşillenen Oteller Sertifikası. Bu sertifikanın bağımsız denetçi kuruluşu Bureu Veritas. Bir diğer sertifika ise Greencheck Sertifikası.

“Sürdürülebilirlik” tanımı nedir? Bu tanım ile kurumların sürdürülebilirliğe bakışı nedir? Sürdürülebilirlik kurumun karlılık ve büyüme hedeflerini gerçekleştirirken olumlu sosyal etkilerini arttırmak ve büyüme ve yaşamaktan kaynaklı olumsuz çevresel etkilerini azaltma stratejisini de eş zamanlı olarak başarı ile yönetmek, iş yapış modeline üçlü düşünebilmeyi getirmek demektir. Diğer bir tanım ile ekonomik belirsizliklerden, kaynak kıtlığına, artan şehirleşmeden, değişen tüketiciye, dijital dönüşümden iklim değişikliğine, güçlenen sosyal medyadan, beklenmedik sosyal değişimlere kurumların karşı karşıya olduğu konu ve riskleri fırsata çevirebilecek şekilde yönetim modeli ve iş stratejisini değiştirmektir. Bugün artık büyük şirketlerden KOBİ’lere tüm işletmeler sürdürülebilirliğin sadeceyeşil- çevreci kurum ve marka olmadığını karlılık, sosyal etki ve çevresel etkileri eş zamanlı yönetmek olduğu bilincine hızla ulaşıp iş modellerini farklılaştırıyor ve yaptıkları çalışmaları farklı platformlarda paylaşıyor ve sürdürülebilirlik raporları hazırlayarak paydaş iletişimi yaparak hedefleri açıklıyorlar. Büyümeye rağmen enerji tüketimindeki azalma oranları, sürdürülebilirlik raporlaması yapan şirket sayısı, kadının çalışma hayatındaki payının artması, çocuk işçi çalıştırmanın azalması gibi rakamlar bu alanda yapılan değişim ve dönüşümün verileri sayılabilir.

Akademi olarak bu yıl bir önemli sertifika çalışması daha yapıyoruz. Bu sertifika da İşyerinde Kadın Eşitliği konusunda bağımsız İngiliz denetim şirketi Intertek ile birlikte geliştirdiğimiz sertifika…

Sürdürülebilirlik konusunda öncü firmaların rol model olması aynı imkânlara ve güce sahip olmayan daha küçük işletmelerde nasıl modellenebilir?

Sürdürülebilirlik Akademisi’nin en son oluşturduğu platform ise Sürdürülebilir Gıda Platformu. 2015 in sonunda oluşturulan bu platformun amacı gıda sektöründe sürdürülebilir gıda hedefli değişim ve dönüşüm çalışmalarının hızlanması için tüm paydaşları buluşturmak.

Sürdürülebilir iş modeline geçiş kaynak gerekliliğinden çok bir yönetim anlayışı değişimidir. O nedenle KOBİ lerde de değişim ve dönüşümü görüyorsunuz. KOBİ sahibi işletmecilerin yeni ekonomide yönetim anlayışının farklılaştığını görebilmeleri, model değişimini getiriyor. Yani burada gerekli olan para değil, vizyoner, yenilikçi yönetim anlayışı.

İnsanlar için yaşamın temelini oluşturan gıda ekonomide de çok önemli bir rol oynuyor. Sürdürülebilir gelecek, büyüme ve kalkınma için gıda sektöründe üretim ve tüketim modellerinin farklılaşması gerekiyor. İşte bu hedef ile gıda sektöründe çalışmalarımıza başladık. Bu çalışmalar kapsamında TUGİS işbirliğinde 18 Ekim de Sürdürülebilir Gıda Konferansı gerçekleştiriyoruz. Kamu, özel sektör, üniversite ve STK işbirliği ile önemli bir buluşma gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca gıda sektöründe raporlar, araştırmalar ve kurumsal işbirlikleri ile ilerleyeceğiz.

Biliyorsunuz; KOBİ ler büyük işletmelerin, markaların tedarikçisi durumunda ise sürdürülebilir inovasyon,dijitalleşme gerekliliği ana kurum tarafından tedarikçi konumunun devam ettirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca dünyanın pek çok ülkesine ihracat yapmanın yolu sürdürülebilir marka olmaktan geçiyor, bu da KOBİ lerde değişim ve dönüşümü gerektiriyor. Biz de Akademi olarak KOBİ lere bu alanda çeşitli çalışmalar öneriyoruz.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 29


endüstriyel yaşam SÖZ, İŞ, DAVRANIŞ… Necdet Buzbaş

necdet.buzbas@tugis.org.tr (TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı)

T

üm endüstri kollarında emek, yani çalışan büyük önem taşıyor. İster kol gücü, ister beyin gücü… Taş olduğu yerde ağırdır. Ancak zamanla eğitilmiş iş gücüne evrilme kaçınılmaz.

Değişmeyen maddeleri hatırlatacak olursak; İş yerinde en az bir yıl çalıştıktan sonra yıllık izin hak edilir. İzin süreleri çalışma yıllarına bağlıdır. a) Bir yıldan beş yıla kadar (5 yıl dahil) çalışanlar - 14 gün

Mavi yaka - beyaz yaka ayrımı gibi geleneksel yaklaşımlar artık çok gerilerde kaldı. Çalışanlar ve onların yasal hak, sorumlulukları var. SÖZ, İŞ, DAVRANIŞ köşesi her sayıda çalışanlar ve iş yasaları ile ilgili bir konuyu sizlerle paylaşmak üzere düşünüldü, umarız faydalı olur. Hayırlı olması dileğimle… Yaz mevsiminin başlangıcıyla birlikte milyonlarca çalışan izne çıkmak için sıra bekliyor. Temmuz başı ile Eylül ortası; yaklaşık iki buçuk aylık süre, en çok tercih edilen yıllık izin dönemi… Peki, çalışanlar bu iki buçuk aylık dönemde ne kadar izin kullanılabilecek? İş kanununda izinlerle ilgili mevzuatlar neler? Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; 26 Nisan 2016’da 29695 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6704 Sayılı Torba Kanunun yürürlüğe girmesiyle, yıllık izin kullanımında değişikliğe gidildi. 4857 Sayılı İş Kanunun 56. Maddesinin üçüncü fıkrası şu şekilde değiştirildi; “Ancak 53’ncü madde de öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşmasıyla bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde kullanılabilir” Değişiklik ile ‘En çok üçe bölünebilir’ ifadesi kaldırılmış, bir parçası 10 günden az olmamak kaydıyla, geri kalan istenildiği kadar bölünebilir esnekliği getirilmiş…

30 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

b) Beş yıldan fazla on beş yıldan az çalışanlar - 20 gün c) On beş yıl (dahil) ve daha fazla çalışanla - 26 günden az olamıyor. 50 yaş üstü ve 18 yaş altı için yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamıyor.. Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor. Cumartesi çalışılmayan işyerlerinde, genel olarak iş yasası uyarınca haftalık 6 işgünü esas alındığından cumartesi işgününden sayılır. Kullanılmayan yıllık izinler yanmaz, sonraki yıllara devrolunur. Çalışanın birikmiş izinlerini bir defada kullanabilmesi işverenin iznine bağlıdır. Çalışan yıllık izin döneminde başka bir yerde çalışamaz. Çalışanın izin hakkını kullanmaması, buna karşın ücretini alması mümkün değildir. İşveren veya vekili Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonu arasındaki süre içinde işçilerin tümünü veya bir kısmını kapsayan toplu izin uygulayabilir.


işbirliği ile...

18 Ekim 2016

SÜRDÜRÜLEBİLİR GIDA İÇİN TÜM PAYDAŞLAR İLE

“Dünya Gıda Günü” Buluşması... Sürdürülebilir Gıda Dönüşümü: Değişen Parametreler, 2030Hedefler

Sürdürülebilir Gıda İçin Finansman

Gıda Sektöründe Değişen İş Modelleri: Enerji, Su, Atık ve Karbon Yönetimi

Değişimin Anahtarı: Sürdürülebilir Tedarik Zinciri

Sürdürülebilir Gıda için Yeni Yasal Düzenlemeler Sürdürülebilir Gıda İçin Sürdürülebilir Tarım Tüketici Davranışları ile Gelen Değişim Yerel Gıdaların Korunması ve Kültür

diğer konular… Ana Sponsor

işbirliği ile...

ve diğerleri...

www.surdurulebilirgidakonferansi.com Kayıt ve Bilgi: 0212 274 2516 / info@surdurulebilirlikakademisi.com

/surdurulebilirlikakademisi

/surakademisi


haberler Ülker Bisküvi’nin“Sürdürülebilirlik Raporu” Açıklandı:

Ülker, Dağıtımdaki Düzenleme İle 170 Bin Kilometre Daha Az Yol Yaptı • 2024 yılına yönelik sürdürülebilirlik ilke ve hedeflerini açıklayan Ülker, bu konuda yapılan çalışmaları ve kurumsal sürdürülebilirlik performansını anlatan Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Rapor, Küresel Raporlama Girişimi GRI G4 uluslararası standardına göre hazırlandı. • Rapora göre Ülker, geçen yıl satın aldığı buğdayın yüzde 80’ini iç piyasadan temin etti. Ayrıca, dağıtım filosundaki düzenleme ile bir önceki yıla göre 170 bin kilometre daha az yol kat edip karbon emisyonunu 180 ton azalttı. Bu da dünyanın çevresinin dört kez daha az dönülmesi anlamına geliyor. • Pladis Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya Bölge (MENAT-CA) CEO’su Mehmet Tütüncü, 2015 yılında belirlenen hedefler kapsamında 6 milyon TL tasarruf yapıldığını, 2024’e kadar Ülker fabrikalarında “karbon salım artışı” olmadan büyüme, “sıfır atık”la üretim, ambalaj fire miktarında % 50 azaltım, esnek ambalajlarda plastik kullanımını % 20 azaltım hedeflendiğini söyledi. 32 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016


haberler Sürdürülebilirlik ilkelerini ve 2024 hedeflerini “Bu Dünya Bizim” konsepti altında duyuran Ülker Bisküvi, “Sürdürülebilirlik Raporu”nu yayımladı. Rapor’da sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmalar ve yatırımlar anlatılıyor. Rapora göre Ülker, geçen yıl satın aldığı buğdayın yüzde 80’ini iç piyasadan temin etti. Ayrıca, dağıtım filosundaki düzenleme ile bir önceki yıla göre 170 bin kilometre daha az yol kat edip karbon emisyonunu 180 ton azalttı. Bu da dünyanın çevresinin dört kez daha az dönülmesi anlamına geliyor. “Sürdürülebilirlik” kavramını, iş hayatının her alanını kapsayacak şekilde genişleterek “Çevre”, “Değer Zinciri”, “İnovasyon”, “Çalışanlar”, “Toplumsal Sorumluluk” ve “Liderlik” başlıkları altında toplayan Ülker belirlediği hedeflere, 2024 yılına kadar ulaşmayı planlıyor.

2015 yılında yapılan çalışmalar sonucunda BİST İstanbul Sürdürülebilirlik endeksine giren ilk gıda şirketi olmanın önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu vurgulayan Tütüncü, 2015 yılında bir önceki yıla göre gerçekleştirilen iyileşmeleri şöyle açıkladı: Buğday tedarikimizin yüzde 80’ini iç piyasadan sağladık. Dağıtım filomuzdaki düzenleme ve optimizasyonlarla 170 bin km daha az yol kat ettik, 185 ton karbon salımı azalttık. Dünyanın çevresini 4 kez daha az döndük.* Enerji kullanımımızı yaklaşık 7.500 MWh azaltarak, 32 bin evin günlük elektrik tüketimi ve 280 bin evin günlük doğalgaz ihtiyacı kadar tasarruf ettik.* Su kullanımımızı yüzde 9 azalttık. Birim ürün başına su kullanımımızı ise yüzde 6 düşürdük.* Düzenli depolama alanına gönderilen atıkları yüzde 4 oranında azalttık. 100 bin kişinin günlük evsel atık miktarı kadar bir azaltıma denk geliyor.* Ar-Ge çalışmalarına 9 milyon TL yatırım yaptık. Fikirlerin toplandığı şirket içindeki Akıl Küpü sistemimize gelen yenilikçi fikirlerde yüzde 30 artış sağladık. Çalışanlarımızdan aldığımız önerilerin yüzde 12’sini hayata geçirdik.*

Pladis MENAT-CA Bölge CEO’su

Mehmet Tütüncü

Sürdürülebilirliği, toprağın, kullanılan suyun, çiftçinin, çalışanın, tüketicinin, sonuç olarak toplumun mutluluğunu gözetmek olarak gördüklerini belirten Pladis MENAT-CA Bölge CEO’su Mehmet Tütüncü, “Ülker olarak 2015 yılını planlama, uygulama ve yatırımla geçirdik. 6 fabrikamızda yaptığımız iyi uygulamalar ile 6 milyon TL tasarruf sağladık. Bu yoğun temponun ardından ilk sürdürülebilirlik raporumuzu yayımlamanın heyecanını yaşıyoruz” dedi.

2008’den beri yürüttüğümüz Ülker Çocuk Sinema Şenliği’nde 2015 yılında toplamda 1 milyon çocuğa ulaştık. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ile Giresun fındığının biyo çeşitliliği için işbirliğine başladık. Ülker Çikolata ile Endüstride Mükemmellik Ödülü 2015’te, Türkiye birincisi ve sonrasında Avrupa üçüncüsü olduk.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 33


haberler “Daha İyi Bir Yaşam İçin” Sürdürülebilirliğe Tam Destek

Pınar, Karbon Ayak İzini Yüzde 11 Oranında Azalttı

Uzun yıllardır çevre bilinciyle hareket ederek, doğa üzerindeki etkisini her yıl daha da azaltmayı hedefleyen Pınar, 2015 yılında sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirdiği çalışmaları açıkladı. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için tüm tasarruf fırsatlarını değerlendiren Pınar, karbon ayak izini de yüzde 11 oranında azalttı.

İ

nsanı odak noktasına alan faaliyet ve ürünlerle daha iyi bir yaşam için çaba gösterirken, çevresel etkilerini azaltmak için sürdürülebilirlik çalışmalarını iş süreçlerinin ana ekseninde konumlandıran Pınar, 2015 yılında gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik çalışmalarına ait verileri açıkladı. Sürdürülebilir bir dünya için sorumluluklarının bilinciyle çalışmalarının odağına sürdürülebilirliği alan Pınar, sürdürülebilir kalkınma yolundaki adımlarının öneminin farkında olarak, sürdürülebilirliği ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla ele alıyor. Çevresel sürdürülebilirlik alanında, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında, 2020 yılına kadar karbon ayak izini yüzde 15 oranında azaltma hedefi koyan Pınar, yoğun çalışmalar neticesinde 2014 yılı sonu itibarıyla karbon ayak izini yüzde 11 oranında azalttı. Pınar Süt Karbon Şeffaflık Projesi (Carbone Disclosure Project) - CDP İklim Değişikliği Programı’na gönüllü olarak yanıt veren şirketler arasında ilk sırada yer alırken, Pınar Su ambalaj ağırlıklarını yüzde 23 azaltarak atık seviyesini ve daha az mazotla daha fazla yük taşınması suretiyle karbon salımını azalttı.

Sürdürülebilirlik odağında gerçekleştirdiği faaliyetleri, şeffaflık ilkesi kapsamında 2009 yılından bu yana raporlayan Pınar, su ayak izinin azaltılması konusunda da çalışmalar yürütüyor. Proje kapsamında su ayak izi hesaplamaları için çalışanlarına eğitimler veren Pınar, Su Verimlilik ve Risk Değerlendirme Raporu’nu da hazırladı. Çalışmalar kapsamında, Pınar Et fabrika genelinde, 2015 yılında bir önceki yıla göre ton ürün başına su tüketimini yüzde 10,3 oranında azalttı. Sorumlu yatırım kararları ve kaynak verimliliğine dayanan üretim modelleriyle sürdürülebilirliği tüm ekosisteme ve değer zincirine yaymayı hedeflediklerini belirten Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş: “Sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında önem verdiğimiz bir diğer konu da enerji verimliliği. Özellikle ürünlerimizin üretim aşamasında enerji tasarrufuna büyük önem veriyoruz. Yaşar Holding İcra Başkanı Mehmet Aktaş

34 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016


haberler

Pınar Et fabrikamız genelinde doğal gaz tüketiminde birim ton başına yüzde 6,5 tasarruf sağlarken, Pınar Su Aydın-Bozdoğan Madran tesisimizde hat verimliliğini yüzde 6,2 oranında iyileştirdik. Pınar Su ile ayrıca Isparta-Eğirdir Akçaağaç tesisimizde yüzde 8 oranında enerji tasarrufu sağladık”dedi.

6 binin üzerinde çiğ süt üreticisine eğitim Pınar olarak çevresel boyutun yanı sıra sosyal boyutuyla da sürdürülebilirlik çalışmalarına devam ettiklerini ifade eden Mehmet Aktaş, değer zincirinin her aşamasında yer alan kişilerin de gelişimini desteklediklerini belirtti. Pınar Enstitüsü tarafından yürütülen “Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde” projesi ile 6 binin üzerinde çiğ süt üreticisine eğitim verdiklerini söyleyen Mehmet Aktaş, bu proje ile Pınar’ın 2015 yılında Stevie Ödülleri’nde “Avrupa Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı” kategorisinde bronz ödüle layık görüldüğünü paylaştı.

Pınar Çocuk Tiyatrosu, Türkiye’nin dört bir yanında 3 milyondan fazla çocuğa ulaştı Pınar’ın sanat, spor ve eğitim alanlarında topluma değer katan projeler gerçekleştirdiğini belirten Mehmet Aktaş sözlerine şöyle devam etti: “Daha iyi bir yaşam yaklaşımımızla 1987 yılından bu yana Pınar Çocuk Tiyatrosu ile ülkemizin dört bir yanında 3 milyondan fazla çocuğa ulaştık. Aynı zamanda 1981 yılından beri Pınar Resim Yarışmamız ile çocukların resim sanatına ve güzel sanatlara ilgisini artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uzun yıllardır sürdürdüğümüz bu çalışmalarla; 2015 yılında Pınar Çocuk Tiyatrosu ile “Avrupa Yılın Sosyal Sorumluluk Programı” kategorisinde Gümüş Stevie Ödülü’ne, Pınar Resim Yarışması ile de “Yılın İletişim Kampanyası – Medya İlişkileri” kategorisinde Bronz StevieÖdülü’ne layık görüldük.”

Pınar, sağlıklı beslenme, çevre ve spor alanlarında çocukların hayatında fark yaratıyor Pınar’ın Pınar Çocuk Tiyatrosu ve Pınar Resim Yarışması ile çocukların sanatla ilişkilerini kuvvetlendirirken bir yandan da sağlıklı beslenme, çevre ve spor konularında projelere imza attığını sözlerine ekleyen Mehmet Aktaş, “Eğlenerek Hareket Edelim, Sağlıklı Beslenelim” projesiyle çocuklara küçük yaşlarda sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam bilinci kazandırmayı amaçladıklarını, Pınar Süt ile de “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler” projesine de destek vererek, İzmir’de toplam 13 okulda 6 bine yakın öğrenciye çevre eğitimi verilmesine katkı sağladıklarını söyledi. Mehmet Aktaş, aynı zamanda her yıl bine yakın çocuğun Pınar sponsorluğunda Çiğli Selçuk Yaşar Tesisleri’nde spor yapma olanağından yararlandığını belirtti.

Pınar, müşteri memnuniyeti oranı yüzde 92 Pınar, 2015 yılında Pınar İletişim Merkezi’ne ulaşan tüketicilerle gerçekleştirilen müşteri memnuniyeti anketi sonuçlarına göre yüzde 92 müşteri memnuniyeti oranıyla tüketicilere verdiği değeri birkez daha kanıtlıyor. Ürün ve hizmet sorumluluğu bilinciyle tüketici sağlığı ve güvenliğini önceliği olarak gören Pınar, çağrı karşılamada yüzde 91 gibi yüksek bir oranla, çağrıların yüzde 88’ine 15 saniye içinde cevap vererek müşterilerine en iyi kalitede hizmet vermeyi hedefliyor.

Kadın istihdamına tam destek Pınar, “doğru işe doğru insan” politikasıyla, kadının iş hayatına katılımının artırılması konusunda, İş’te Eşitlik Platformu çalışmalarına destek veriyor ve Birleşmiş Milletler tarafından başlatılan Kadının Güçlenmesi İlkeleri CEO Destek Beyannamesi’nin de imzacıları arasında yer alıyor.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 35


haberler

Mondelēz International, Sürdürülebilirlik Hedefleri Yolunda Güçlü İlerleme Kaydetti Dünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International, 2015 Yılı İlerleme Raporu’nu açıklayarak önemli bazı başlıklarda sürdürülebilirlik hedeflerinin ötesine geçtiğini duyurdu. Atıştırmalık sektörünün lideri şirket, porsiyon kontrolü seçeneklerini ve tam tahıl içeriğini bütün portföyünde artırdı.

M

ondelēz International, 2015 Yılı İlerleme Raporunu açıkladı. Rapor, çevresel ayak izine ilişkin hedefler açısından güçlü bir ilerleme kaydedildiğine işaret ediyor. Mondelēz International Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Irene Rosenfeld, “Büyümemiz, doğrudan gezegenimizin refahı, ürünlerimizi üreten ve onlardan keyif alan insanların hayatları ve hizmet verdiğimiz topluluklarla ilişkilidir” derken, 2015 sonuçlarının, küresel lider olma yolunda önemli aşama kaydedildiğini gösterdiğini söyledi.

Önemli hedefler aşıldı 2015 Yılı İlerleme Raporu’na göre, şirket, üretim kaynaklı sera gazını ton başına yüzde 19 oranında azaltarak, yüzde 15 hedefini aştı. Üretimde kullanılan enerjiyi ise yüzde 11 oranında düşürdü. 48.500 ton ambalaj malzemesi bertaraf edilirken, 2015 hedefinin iki katından fazla gerçekleşme elde edildi. Tesise giren su kullanımı ise ton başına yüzde 17 oranında azaltıldı ve yüzde 15 olan hedef aşıldı. Mondelēz International’ın net atığı ise ton başına yüzde 70 oranında azaltıldı. Bu da yüzde 15 olan hedefin yaklaşık beş katını ifade ediyor.

36 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Mondelēz International, buğday sürdürülebilirliği programı olan ‘Harmony Wheat’ ile üretilen Batı Avrupa bisküvi hacminin yüzde 75’ine sahip olma hedefine ulaşırken, kakaonun tamamını sürdürülebilir kaynaklardan temin etme hedefini sürdürüyor. 2015 yılsonu itibarıyla şirket tarafından kullanılan kakaonun yüzde 21’i sürdürülebilir kaynaklardan temin edildi.

Tam tahıl içeriği yüzde 25 arttı Mondelēz International, ayrı ayrı ambalajlanmış porsiyon kontrolü seçeneklerini ve tam tahıl içeriğini yüzde 25 oranında artırma hedeflerine de ulaştı. Bisküvi gibi kilit kategorilerdeki sodyum ve doymuş yağ oranlarını düşürme hedefine doğru güçlü ilerleme kaydeden şirket, 2020 yılına kadar bütün kilit kategorilerde bu oranlarda yüzde 10’luk bir düşüş sağlamak için çabalarını sürdürüyor.

Gebze Fabrikası, bölgedeki fabrikalar için örnek Mondelēz Türkiye’de Global Refah Hedefleri doğrultusunda önemli ilerlemeler kaydetti. Bölgedeki diğer Mondelēz fabrikaları için örnek oluşturan 85.000m2’lik Gebze Fabrikasında 17 farklı üretim teknolojisi kullanılarak sakız ve şeker üretimi yapılıyor. Mondelez Türkiye tesislerinde, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemleri, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi ve Entegre Altı Sigma metodolojilerinden faydalanılarak üretim süreçlerinin iş sağlığı ve güvenliği, çevre, sürdürülebilirlik alanlarındaki performansları iyileştiriliyor. Tesiste her yıl düzenlenen Çevre ve İş Güvenliği eğitimleri ve etkinlikleriyle çalışan aidiyeti artırılıyor ve farkındalık yaratılıyor. Tesiste gerçekleştirilen projeler sonucunda fabrikada; 2015 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 12 oranında su tasarrufu sağlanırken, atıklar yüzde 7 azaltıldı ve sera gazı salımında ise yüzde 16 oranında düşüş kaydedildi. Tesis ayrıca, enerji, su ve atık azaltımı, geri kazanımı konusunda yapılan iyileştirmeler sayesinde Türkiye’nin de içinde yer aldığı Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde Çevre Sürdürülebilirlik Ödülü’ne layık görüldü.



haberler

Sütaş Aksaray Doğal Enerji Tesisleri Açıldı

Sütaş’ın Enerjisi de Doğal

Sütaş, Türkiye’nin tarımsal nitelikli en büyük biyogaz ve enerji üretim tesisinin açılışını Aksaray’da gerçekleştirdi. Sütaş, enerji ihtiyacının tamamını çiftliklerinin gübrelerinden ve fabrikalarının organik atıklarından üretirken 10 milyon ağaca eş değer sera gazı azaltımı gerçekleştirecek.

S

üt ve süt ürünleri sektörünün lider markası Sütaş, ineklerin yediği ottan sofralara ulaşan süt ürünlerine kadar süt değer zincirinin her aşamasını yönetip kontrol ettiği entegre bir iş modeliyle çalışıyor. “Çiftlikten Sofralara” entegre iş modelimiz “doğal lezzet”imizin güvencesidir diyen Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, doğal tarım ve doğal enerji için de yatırımlarımıza devam edeceğiz” dedi. Türkiye’nin tarımsal nitelikli en büyük biyogaz ve enerji üretim tesisi olan Sütaş Aksaray Doğal Enerji Tesisleri’nin resmi açılışı, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın ev sahipliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun, Aksaray Valisi Aykut Pekmez, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Çevre ve Şehircilik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıkları ve Aksaray ili bürokratları ile Aksaraylılar ve Sütaş çalışanlarının katıldığı törenle yapıldı. Açılış konuşmasında, “Doğal lezzeti doğal enerji ile üretiyoruz” diyen Yılmaz, açılışı gerçekleştirilen tesisin, 6,4 MWh elektrik enerjisi üreterek süt ürünleri fabrikasının elektrik ihtiyacının tamamını; buhar ve sıcak su ihtiyacının da önemli bir kısmını sağlayacağını ifade etti. Enerji üretiminin diğer bir çıktısı olan organomineral gübre üretimi için devam etmekte olan yatırımlarının 2016 yılı sonunda tamamlanacağını ve yem bitkileri için günde 150 ton özel gübre üretileceğini söyledi.

38 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı

Muharrem Yılmaz


haberler

Sütaş’ın bugüne kadar Aksaray’da doğal tarım, doğal enerji ve doğal lezzet üretim tesislerine yapılan yatırımlarının 205 milyon dolara ulaştığını; 1450 çalışan ve 11 bin süt üreticisi aile ile birlikte tarıma dayalı sanayinin güzel bir örneğini ve bir bölgesel kalkınma modeli oluşturduklarını ifade etti.

Soldan sağa: Aksaray Valisi Aykut Pekmez, Bakan Yardimcisi Ali Riza Alaboyun, Sütaş YKB Muharrem Yilmaz, Sütaş YK Baskan Vekilleri Serpil Veral, TarikTezel, MuratArat

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun da konuşmasında, yenilenebilir enerji üretiminin önemine ve enerji üretimi içindeki payının artırılması gereğine dikkat çekerek, biokütleden ve jeotermalden enerji üreten tesislerin, 365 gün, 24 saat kesintisiz çalışabildiğini ve yenilenebilir enerji kaynakları arasında özel bir yeri olduğunu belirtti.

Alaboyun, Aksaray’ın tarım ve hayvancılıkta büyük ilerleme kaydetmesini sağlayan Sütaş’ın, Aksaray ekonomisi içerisinde önemli bir payı olduğunu ve son yıllarda Türkiye’nin yonca borsasının Aksaray’da oluştuğunu ifade etti. Sütaş’ın doğal enerji ve gübre yatırımlarının toplamı 2017’de 60 milyon dolara ulaşacak Muharrem Yılmaz, konuşmasında, Sütaş Aksaray Doğal Enerji Tesisleri’nin küresel ölçekte bir sertifika programı olan Gold Standart tarafından sertifikalandırılan Türkiye’nin ilk biyogaz tesisi ve Çevre Bakanlığı’nın belgelendirdiği ilk tarımsal nitelikli katı atık bertaraf tesisi olduğunu vurguladı. Yılmaz, “Şu ana kadar Aksaray Doğal Enerji Tesislerimize 9 milyon dolar yatırım yaptık. 2016 ve 2017 yılında enerji üretim kapasitesini artırmak ve gübre tesisini kurmak için 17 milyon dolar daha yatırım yapacağız. Yatırımlarımız tamamlandığında tesislerimiz, 1.800 ton/gün gübre ve atık işleme kapasitesine sahip olacak; elektrik üretimimiz, 15 MWh’e, buhar üretimimiz 10 ton/saat’e çıkacak. Organomineral gübre üretim kapasitemiz ise günde 350 tona çıkacak” şeklinde konuştu. Bursa Karacabey’deki Sütaş tesisleri bünyesinde benzer bir tesisin yer aldığını, Tire’deki tesislerin ise bu yılın Ekim ayı içinde devreye alınacağını kaydeden Yılmaz, doğal enerji ve gübre yatırımlarının toplam tutarının 2017 sonunda 60 milyon dolara ulaşacağını ve böylece 10 milyon ağaçlık bir orman kadar sera gazı salımını azaltacaklarını ifade etti. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 39


kapak röportajı

Golf Dondurma, 2016 Yılında 25 Yeni Lezzeti Tüketiciyle Buluşturdu Natura Gıda CEO’su Ergün Akkaya; Golf Dondurma’nın 2016 yılında piyasaya sundukları yeni ürünler, markanın marketing politikaları ve yapmış olduğu iddialı çalışmalar hakkında bizleri bilgilendirdi. Golf Dondurma olarak 2016 yılı dondurma sezonuna nasıl hazırlandınız? Bu sene piyasaya sürdüğünüz yeni ürünler oldu mu? 2016 yılı bizim her açıdan yenilendiğimiz hem Golf ana markamızı, hem de tüm ürünlerimizi tüketiciye en iyi şekilde anlatmak için yoğun çalıştığımız bir yıl oluyor. Bu yılki yeniliklerimiz sadece ürünlerimiz ile sınırlı kalmadı. Logomuzdan dolaplarımıza, kamyonlarımızdan ambalajlarımıza kadar değişim yaşadık. Yoğun Ar-Ge çalışmaları ve araştırma sonuçlarına dayanarak, 2016 yılında anlık dediğimiz Impulse kategorisinde 17 ürün, ev tüketimi olarak adlandırdığımız Take Home kategorisinde 8 ürün olmak üzere toplam 25 yeni lezzeti heyecan ve gururla pazara sunduk. Karşılığında çok olumlu müşteri geribildirimleri ile karşılaştık. Premium markamız Bravo’da Cappuccino ve Karadut Sorbe tatları ile dünyadaki trendlere uygun olarak daha küçük porsiyonlarda dondurma tüketmek isteyen tüketici ihtiyacını karşılamak için 60 ml’lik Mini Bravo markası ile ürünlerimizi tüketicilerimizin beğenisine sunduk. Fantasia markası ile farklı ve yeni tatları denemeyi seven tüketicilerimiz için nefis lezzetleri külah ailemize dahil ettik. Ayrıca, Golf Kids şemsiye markamızı yaratarak tüm ailemize çocuklar için sevilen aromalarda ürettiğimiz ferahlatıcı, eğlenceli, lezzetli tatları çocuklarımızın beğenisine sunduk. Sağlığın yenilikle buluştuğu gurme lezzetleri Royal marka ailemize ilave ettik. Yoğurttan gelen hafifliği ve yoğun meyve tatlarını meyve parçaları ile birleştirdik, şeker ilavesiz ürünümüzü tüketicilerimizin beğenisine sunduk. Ayrıca, Golf Yogo markamızla tüketicimize gönül rahatlığı ile satın alacağı masum bir atıştırmalık ile buluşturduk. Golf Yogo, 100 ml modern kabında hem şeftali lezzetini, hem de yoğurt hafifliğini bir araya getiriyor.

40 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Natura Gıda CEO’su Ergün Akkaya

Geleneksel üretim tekniği ve yoğun keçi sütü içeriği % 100 Maraş dondurması olan Maraşım markamıza karadut tadını ilave ettik. Ürünlerin tanıtımı için nasıl bir marketing planı belirlediniz? Bu yıl için pazarlama stratejilerimizi markalarımızı daha premium bir algıya taşımakta olan yeni ürünlerimiz üzerine kurduk. Bildiğiniz gibi sezon açılışımızı ‘Bildiklerini unut. Yolculuk başlıyor’ sloganı ile Golf Ana marka iletişimi ile yaptık. O dönemde yüksek frekans ile tüm kanallarda yer alırken ayrıca sosyal medya kampanyaları ile de sesimizi duyurduk. Televizyon reklamlarımızda; Golf çatı markamızın yanı sıra, Maraşım’ın ve yeni çeşitleriyle Golf Royal ve Golf Bravo markamızın iletişimleri yapıldı. Golf ana marka reklam filminde markanın genç, neşeli ve yepyeni algısı vurgulanırken Antalya’nın portakalı, Mersin’in çileği gibi yerel lezzetlerden üretilen dondurmalarımızın kalitesine de dikkat çekildi.


kapak röportajı Maraşım reklam filminde; Maraşım’ın bol keçi sütlü içeriği, Ahir dağlarından gelen salebi ve geleneksel kıvamı vurgulanarak rakipten ayrışan üstün özellikleri tüketiciye anlatılırken, Maraşım’ın gerçekten Maraş dondurması olduğu “Golf Maraşım, Gerçekten Maraşım” sloganı ile desteklendi. Golf Bravo ve Golf Royal markalarımız için marka yüzü olarak Mustafa - Emina Sandal çiftine yer verildi. Sevilen çiftin başrol oynadığı reklam filmlerinde Golf Bravo ve Golf Royal’in ürün özellikleri odaklı iletişim yapıldı. Golf Bravo’nun üç farklı reklam filminde de Karadut Sorbe’nin gerçek meyveden gelen yoğun tadı ve beyaz çikolatanın eşsiz birleşimi vurgulanırken, Golf Royal reklam filminde ise gerçek meyve parçacıklarından gelen “gurme lezzet” marka vaadi tüketici ile buluşturuldu. Bunların yanı sıra; Golf çocuk ürünlerimiz ‘’Geveze Dondurmalar’’ şemsiye markası altında toplandı. ‘’Geveze Dondurmalar’’ ile her bir çocuk ürünümüzü bir karakterle eşleştirerek çocukların kendilerine yakın hissedebileceği toplam 9 karakter oluşturuldu. Her biri bir ürünümüzü temsil eden bu çizgi kahramanlar son dönemin popüler trendi, stopmotion çizgi film videolarımız sosyal medya mecralarında, sinemalarda ve çocuk kanallarında yayınlanmaya devam ediyor. Kısaca, markalarımızı tüketiciye anlatmak için 360 derece pazarlama stratejileri uyguluyoruz. Televizyon reklamları, outdoor uygulamaları, dergi ilanları, tüketiciye yönelik promosyonları, sosyal medya ve dijital pazarlamayı etkin kullanarak markalarımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Satış noktaları ve dağıtım kanallarında ne gibi değişiklikler ve yenilikler oldu? 2016 yılında dağıtım kanallarımızı ve satış noktalarımızı hızla genişletiyoruz. İç piyasadaki dolap sayımız 100.000’lere ulaştı. Geleneksel, modern ve ev dışı tüketim kanallarında penetrasyonumuzu arttırarak; BP Shop, Pegasus, Pamukkale gibi alternatif satış kanallarında da kendimizi güçlendiriyoruz. Bunun yanı sıra, eğitim ve eğlencenin bir arada olduğu Kidzania ve Kidzmondo’da Golf Dondurma fabrikamız ile birlikte satış noktalarına da sahibiz.

Geçmiş yıllarda geleneksel birkaç aroma ile piyasada satışa sunulan dondurmalar artık birçok aroma ile müşterilere ulaşıyor. Ürün çeşitliliğinin artması pazara nasıl yansıyor? İnovasyon ve değişen yaşam tarzı ile birlikte tüketicilerin farklı tatlar denemeye olan yatkınlığı her geçen gün artıyor. Biliyoruz ki, dünya trendleri yeni ürünlerle gelen pazar büyümesini destekliyor. Örnek vermem gerekirse, 2015 yılının dondurma tüketiminde en çok büyüyen kıtası olan Asya Pasifik’de kaldıraç kuvvet %31 oranında olan yeni ürün artışından gelmektedir. 2015 yılında Türkiye’de kişi başı dondurma tüketimi 4,5 litreye yükselmişken, 2016 yılında bu rakamın 5,3 litreye ulaşacağını bekliyoruz. Türkiye’nin endüstriyel dondurma tüketiminin gün geçtikçe arttığını görüyoruz, bu durum da pazarın büyüme potansiyeline dikkat çekmektedir. Dondurma sektöründe ise tüketiciler geleneksel tatların yanı sıra farklı tatlar ve yeni lezzetlere yöneliyor. Biz de Golf olarak 2017 yılında ürün çeşitliliğimizi yeni trendler farklı aromalar üzerinden geliştireceğiz. Doğallığın ön plana çıktığı bu günlerde, gerçek ve doğal meyve parçacıkları ile taçlandırılan sorbe ve yoğurttan gelen hafifliğin deneyimlendiği yoğurtlu ürün grubumuzla, ürün çeşitliliğinin önemini destekliyoruz. Farklı ürün çeşitlerimizle pazarda fark yaratarak, tüketiciye lezzetli ürünler sunmaya devam ediyoruz. Ar-Ge ve inovasyon kavramları eskiden birkaç sektör için önem arz ediyordu. Günümüzde her sektör için bu kavramlar ön plana çıktı. Dondurma sektöründe Ar-Ge ve inovasyonun önemi hakkında neler söylemek istersiniz? Her alanda olduğu gibi zorlu rekabet ortamında Ar-Ge faaliyetlerinin sürekliliğini sağlayan ve inovasyonu benimsemiş şirketler, rekabet avantajını yakalıyor ve sürekliliğini sağlıyor. Değişen hayat tarzı ile birlikte tüketicilerin beslenme alışkanlıkları da değişkenlik gösteriyor. Ar-Ge’nin keşfettiği inovatif yeni tatlar, dondurma pazarında rekabet avantajı sağlamaya yardımcı oluyor. Küresel rekabet içinde gerekli olan inovasyon, Ar-Ge’nin desteği ile inovatif ürünlerle katma değerli ürün üretimini arttırıyor ve pazarda pazar payı kazandırıyor. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 41


kapak röportajı Golf olarak Ar-Ge çalışmalarınızdan, üretimde kullandığınız tekniklerden ve Golf Dondurma’nın üretim teknolojilerinden bahseder misiniz? Sürdürülebilir büyümeyi hedefleyen ve pazarını büyüten her şirket gibi Golf Dondurma olarak biz de Ar-Ge departmanını sürekli destekleyen ve yatırım yapan şirketler arasında yerimizi alıyoruz. Golf, birçok üretim ve 4 farklı dolum (Rotary, külah, kap ve kaplamalı (extrude) teknolojisine sahiptir. 2003 yılında Bursa’da Nestle Schöller’e ait 10 milyon litre kapasiteli dondurma fabrikasını alarak girdiğimiz Türkiye pazarında; bugün Kahramanmaraş fabrikamız ile üretim kapasitemiz 240 milyon litreye ulaştı. Tüketicilerle buluştuğumuz dolap rakamımız 100.000’ i buldu. Üretimimizin % 80 i, 200 milyon litre kapasiteye sahip Bursa Natura Gıda Fabrikamızda, % 20 si ise 40 milyon litre kapasiteye sahip Kahramanmaraş Natura Gıda Fabrikamızda yapılmaktadır. Rotary dolum teknolojisi ile Golf Classic gibi çubuklu ürünler, külah dolum teknolojisi ile Lungo gibi külah ürünler, Kap tipi dolum teknolojisi ile ev tipi ürünlerimiz Royal ve kaplamalı dolum teknolojisi ile Bravo gibi kaplamalı ürünler üretiliyor. Üretim ve dolum teknolojilerini kullanırken dondurmalarımızı nasıl elde ettiğimize gelecek olursak; mix teknolojisi ile elde edilen karışım, dolum hatlarında freezer desteği ile şekilleniyor. Paketlemenin ardından soğuk tünelde 35-45 dk arasında dinlendiriliyor. Şok soğutma ile birlikte soğuk zincir içine alınıyor ve soğuk hava deposunda yerini alıyor. Yüksek kalite bilinci ve tüketici beklentilerine göre hizmet anlayışı ile çalışan Golf, farklı üretim teknikleri ile kendini yenileyerek üretime devam ediyor. Kaliteli ürün üretmenin en büyük gerekliliklerinden biri kaliteli hammadde kullanmaktır. Hammadde temini ve lojistiğinde Golf dondurmanın yapmış olduğu çalışmalar ve üzerinde durduğu konuları bizimle paylaşır mısınız? Tüketiciye kaliteli ürün ulaştırmayı hedefleyen Golf, yetkin ve kalite sistemleri tarafında sürekli gelişime açık olan lokal ve uluslararası tedarikçilerle çalışıyor.

42 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Yurtiçi ve yurtdışında çalıştığımız tedarikçilerimizi proje geliştirmeye teşvik ediyoruz bu sayede kaliteden ödün vermeden üretim yapıyoruz. Gerek ambalaj, gerekse hammadde temini için, tedarikçilerin uluslararası kalite standartlarına göre üretim yapmasına ve bunların tedarikçiler tarafından belgelendirilmiş olmasına önem veriyoruz. Bu tedarikçilerin, onaylı tedarikçi listemize eklenmesi için Kalite Güvence ve Ar-Ge ekipleri tarafından, Natura Gıda – Golf kriterlerine uyumluluğu araştırılmaktadır. Kısa ve uzun vadeli pazar dinamiklerini takip ediyoruz ihtiyacımıza göre en uygun tedarikçi ile çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sosyal sorumluluk kapsamında tedarikçilerimizi doğaya dost üretim tekniğini benimseyen ve çocuk işçi çalıştırmayan kurumlardan tercih ediyoruz. Türkiye’nin dışında yakın coğrafyadaki pazarlarda (Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türk Cumhuriyetleri) Golf olarak hangi konumdasınız? Bu pazarlar için ne gibi proje ve hedefleriniz var? 2006 yılında 3 ülke ile başlanılan dondurma ihracatı 2010 yılı itibariyle 13 ülkeye çıkarıldı ve geçen bu süre içinde ortalama 6 kat bir artış sağlama başarısına erişildi. Golf markası adı altında ihracat yaptığımız ülkeler arasında Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Irak, Ürdün, Libya, Fas, Moritanya, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Tacikistan bulunuyor. Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleri bizimle paylaşır mısınız? Hedefimiz ürünlerimizin özelliklerini tüketici ile paylaşarak onlarla her platformda buluşmak, satış kanallarımızı geliştirmek ve müşterilerimizin yeni lezzetleri Golf Dondurma’yla anmalarını sağlamak. Yoğun çalışmalarımız önümüzdeki sezonda da devam ediyor olacak. Golf Maraşım olarak; Türkiye’de dondurma kategorisinde bir ilke imza attık ve Uluslararası Tat ve Kalite Enstitüsü tarafından Üstün Lezzet Ödülü’ne layık görülen tek dondurma markası olarak karşınızdayız. Maraşım, Golf’ün Kahramanmaraş’taki tesislerinde Maraş dondurmasının geleneksel kıvamıyla üretiliyor; gerçek lezzetinin sırrı ise, Maraş dağlarının eşsiz salebinin taptaze keçi sütüyle buluşmasından geliyor.



gıda araştırma

Dondurmanın Tarihçesi Dondurmanın Kökeni D ondurma, sanılanın aksine binlerce yıl öncesinin antik medeniyetlerine kadar uzanır. Dondurmanın geçmişine bakıldığında ne keşfiyle ilgili ne de kaşifiyle ilgili kesin bilgi olmamasına rağmen dondurmanın kökeninin M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzandığı bilinmektedir. Yazılı kaynak olmadığı için efsaneler ışığında dondurmanın geçmişine bakabilmekteyiz. Persler dondurma yapmak için bir teknik geliştirmişti. Karları dağların yüksek yamaçlarına çukur kazarak topluyor ve elde ettikleri karlardan süt, kaymak, bal, şerbet, çeşitli baharatlar ve diğer tatlandırıcılarla harmanlayarak karışım elde ediyorlardı. Sonrasında bu karışımı tekrar kar’a gömüyorlardı. Burada haftalarca bekleterek dondurmayı elde ediyorlardı. Efsanelere göre Büyük İskender nektar özleriyle ve balla lezzetlendirilmiş buz ve kardan keyif alıyordu. Yine başka bir efsaneye göre de Roma İmparatorluğu boyunca Nero Claudius Caesar kölelerini kar toplaması için sık sık dağlara gönderiyordu. Daha sonra bu karlar meyvelerle ve sularıyla lezzetlendiriliyordu. Bin yıl kadar sonra 1292’de, Marco Polo Uzak Doğu’dan günümüz şerbetine çokça benzeyen bir reçeteyle İtalya-Venedik’e döndü. Tarihçiler 16. yy içerisinde bu reçetenin dondurmaya dönüştüğünü tahmin ediyorlar. Fransa ise benzer buzlu tatlıyla 1553 yılında 2. Henry’nin eşinin İtalyan Catherine de Medici olmasıyla tanıştı. Caterina de Medici’nin aşcıları buzlu içeceklerin yapımında daha fazla miktarlarda süt ürünleri kullanarak dondurma sanatının geliştirilmesine katkı sağladılar. 1660’lara kadar dondurma halk için yapılmıyordu. Dondurmayı 1630’da I. Charles’la evlenen Caterina de Medici’nin torununun aşcılarıyla İngiliz asillerine tanıttı. 17. yy’da 1. Charles’ın masasında sıkça bulunan dondurma

44 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Elif Demir Benzet (Gıda Mühendisi)

“Cream Ice” (Krem Buz) olarak adlandırıldı. Kraliyet mensuplarının ve asillerin sofralarını süsleyen dondurma önce zenginlerin mutfaklarında yerini aldı ve zamanla da geniş kitlelerin tüketimine sunularak Avrupa’ya yayıldı. Maalesef, bu hikayeleri destekleyen tarihi kalıntı elde edilemediğini de belirtmek gerekir. İngiltere’de ise ilk dondurma satış yeri 1785’te faaliyete geçirildi. Bu arada, 1700’ün başlarında, dondurma yapımı İngiliz koloniler vasıtasıyla Amerika’da yaygınlaştı. Dondurma yapımına ilişkin yayınlara 18.yy ortalarında rastlandı. Bu bağlamda, ilk yazılı belgeler 1760’ta bir İngiliz ev kadınının “Mükemmel Tatlıcı” isimli kitabı ve 1769’da The Experienced English housekeeper isimli kadın dergisinde dondurma bileşimi ve yapımı hakkında yazılmasıdır.

Dondurmanın Amerikadaki Gelişimi Yeni dünyada dondurmayla ilgili ilk resmi bilgiler 1744 yılında Maryland eyalet başkanının misafiri olan William Bladen tarafından yazılan mektupta ortaya çıktı. Amerika’da dondurmayla ilgili ilk reklam ise 12 Mayıs 1777 tarihinde New York Gazzette gazetesinde tatlıcı Philip Lenzi tarafından dondurmanın neredeyse her gün bulunduğunu bildirmesiyle yayınlandı. 1800’e kadar, dondurma elit kesimin hoşlandığı ender ve değişik bir tatlıydı. 1800’ler civarında yalıtımlı buz evleri icat edildi. Böylelikle 1851’de Baltimore süt bayisinin öncülüğünde dondurma üretimi Amerika’da sanayi haline geldi. 2. Dünya savaşı süresince dondurma yenilebilir bir moral sembolü haline gelmiştir. Askeriyenin her birimi, birliklerine dondurma servis edileceği için diğerlerini geçmeye çalışıyordu. 1945’te, ilk “yüzen dondurma dükkanı” batı Pasifik’teki denizciler için üretildi.


gıda araştırma Dondurmanın Türkiye’deki Geçmişi

Anadolu’nun Dondurması: Karsambaç

Türkiye’de dondurmanın başlangıcı hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber yaklaşık 100 yıl önce, dondurmanın, İstanbul’da yapıldığı, daha sonra da Anadolu illerine geçtiği sanılmaktadır. Uzun yıllar, 1970’lere kadar küçük ölçekli işletmelerde alışılagelen usullerde imal edildi. Dondurma üretimini gerçekleştiren ilk modern tesis 1957’de işletmeye açılan Atatürk Orman Çiftliği Pastörize Süt ve Mamülleri Fabrikası’dır. Bunu 1970’de kurulan ve 1974’de de dondurma üretimine başlayan İzmir Süt Mamülleri Sanayii A.Ş. izledi. 1980’li yılların başlarından itibaren de sanayii hızlı bir gelişme gösterir.

Soğuk bir yiyecek olan ve Anadolu’nun bazı yerlerinde hala yapılan karsambaç, Türkiye’de dondurmanın atası olarak da belirtilebilir. Karsambaç kışın taze yağmış temiz kar veya rendelenmiş buz ile tahin, pekmez, vişne şerbeti, portakal şurubu, şıra hatta yoğurt vs. den birisinin karılmasıyla elde edilen buz lapasına denirdi.

Türkiye’de dondurma yapımına ilişkin ilk belge 1856 yılına ait Ali Eşref Dede’nin Yemek Risalesi adlı yazma eseridir. Kitapta dondurma yapımı hakkındaki bilgiler “Süt Dondurması” başlığı altında verilir. Basılı ilk eser ise 1894’de yayımlanan Ayşe Fahriye’nin “Ev Kadını” adlı kitabıdır. Kitapta kaymaklı ve çeşitli bazı meyveli dondurmaların yapımından bahsedilir. Bu bağlamda, başlıca Hadiye Fahriye’nin 1926 yılında Tatlıcıbaşı, K. Adil’in 1933’de Aşcı ve Aşhane ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin 1939 yılında Türk Kadınının Tatlı Kitabı adlı eserler sayılabilir. Ayrıca 1930’lu yıllarda bazı dergilerde de çeşitli dondurmaların yapımlarından bahsedilir. İlk dondurma reklamı 18 Eylül 1849 tarihinde Ceride-i Havadis gazetesinde yer aldı ve Beyoğlu Alman konsolosluğu karşısında açılan bir şekerci dükkânında satılan dondurmanın reklamı yapıldı. “Nefis” ve “gayet ucuz” gibi sloganlarla reklam verildi.

Sarayın Tercihi Fıstıklı Dondurma Son dönem Osmanlı Saray menülerinde de dondurma sıklıkla yer alıyordu. Gerek yabancı konukların kabulü, gerekse özel davetlerde özellikle fıstıklı dondurma tatlılar arasında ikram ediliyordu. Cemile ve Münîre Sultan’ın düğün yemeklerinde ikram edilmek üzere dondurma tabağı, dondurma kaşığı, dondurma kutusu için 332.000 lira harcanmış, malzeme ve dondurmacılara ise 84.720 lira ödenmişti. Yine Yıldız Sarayında Âyan ve Mebûsan Meclisi üyelerine verilen ziyafette tatlı olarak kaymaklı baklava ve fıstıklı dondurma ikram edilmişti. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde 1914’de Harbiye Nazırı Enver Paşa yabancı devlet elçilerine verdiği ziyafette de envai çeşit dondurmalar ikram etmişti.

Maraş dondurmasının hikayesinde ise Halep’te suçlu konumunda olan Hacı Mehmet 1923 yılında Maraş’a kaçar. Burada bir dondurma dükkanı açıp, salepli dondurma yapmaya başlar. Aslında Maraşlılar daha önce dondurma yememişlerdir. Evde yaptığı dondurmayı dükkanda satar. İşte bu tarihten itibaren de Maraş’ın ilk Türk dondurma dükkanı olma unvanını alır. Belki tesadüfen, belki de bilinçli olarak, yaptığı dondurmayı dövme demirden yapılmış kaşıkla karıştırır. O günden itibaren Maraş yöresinde çengele asılıp ancak satırla kesilebilen dövme dondurma yapılmaktadır ve ünü oldukça yaygındır. Kışın kestane, helva, şeker satan dondurmacılar yazın seyyar gezer, elinde sürekli salladığı bir çıngırak olur, “dooondurma kaymaaak” diye bağırır ve bazı maniler de söylerlerdi. İstanbul’da özellikle mesire yerlerinde dolanan Rum dondurmacılar mesireye çıkanlara çeşitli dillerde dondurmasını methederek müşteri toplardı. Böyle yerlerde kâğıt helvacılar dondurmacıların yakınında tezgâh açar arzu edenler kâğıt helva arası dondurma alırdı.

Kaynaklar Food Science in University of Guelph. “Ice Cream History and Folklore.” Erişim 18 Temmuz, 2016. https://www.uoguelph.ca/foodscience/book-page/ice-cream-history-and-folklore Hürriyet Gazetesi. “Maraş dondurmasının öyküsü.” Erişim 21 Temmuz, 2016. http://www.hurriyet.com.tr/maras-dondurmasinin-oykusu-11069588 International Dairy Foods Association. “The History of Ice Cream.” Erişim 18 Temmuz, 2016. http://www.idfa.org/news-views/media-kits/ice-cream/the-history-of-ice-cream Tarih ve Medeniyet. “Antik Dünya’dan Modern Zamana: Kar, Buz ve Dondurma.” Erişim 18 Temmuz, 2016. http://tarihvemedeniyet.org/2010/10/antik-dunyadan-modern-zamana-kar-buz-ve-dondurma/ Tekinşen, K. Kaan. “Sütten Gelen Bir Lezzetin Dondurmanın Tarihsel Öyküsü.” Erişim 18 Temmuz, 2016. http://www.kentmaras.com/makale/onikinci.php The Guardian Gazetesi. “Bologna’s new ice-cream museum charts history of the Italian treat.“ Erişim 18 Temmuz, 2016. https://www.theguardian.com/travel/2012/sep/26/new-ice-cream-museum-bologna-italy

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 45


röportaj

Panda Dondurma,

Yeni Fabrika Yatırımıyla Üretim Kapasitesini Arttırmayı Hedefliyor Yaz aylarının vazgeçilmez lezzetidir dondurma… Ve dondurma dendiğinde akla gelen ilk markalardan biri Panda’dır… Her geçen yıl genişleyen ürün gamı ve yaygın satış ağıyla ülkemizin neredeyse tüm noktalarına ulaştırılan Panda dondurmaları, bir dondurma klasiği olarak damak tadımızdaki yerini almış durumda… Panda Dondurma Yönetim Kurulu Üyesi Defne Bahar ile yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz. Dondurma sektöründe 2016 sezonu açıldı. Bu sezona Panda olarak nasıl hazırlandınız? 2016 dondurma sezonu öncesinde oluşturduğumuz ana stratejimiz çerçevesinde çalışmalarımıza başladık. Büyük önem arz eden Ar-Ge ve inovasyon çerçevesinde tüketicilerimiz ile buluştuk ve onların talepleri doğrultusunda yeni ürünler için çalışmalarımızı tamamladık.

Mevcut ve yeni ürünlerin tanıtılması ayağında pazarlama tarafında planlamalarımızı hazırladık. Belirlenen ürün gruplarına göre özel TV reklam filmlerinin hazırlanması, günümüzde büyük önem arz eden sosyal medya kullanımı için stratejilerin belirlenmesi, her geçen gün daha fazla önem kazanan market için BTL çalışmaların planlanması, geleneksel ve modern kanala özel projeler, yeni ambalaj tasarımları, gerçekleştirdiğimiz projelerin başında gelmektedir. Her sene artan yatırımlarımız ile beraber 2016 sezonunda da daha fazla noktaya erişip daha fazla tüketici ile buluştuk. Bu sezon piyasaya yeni ürün sürdünüz mü? STIX ürünü PANDA’nın üretime başladığı ilk günden itibaren ürün portföyünde yerini aldı ve büyük beğeni toplayarak PANDA’nın lokomotif ürünleri arasına girdi. 30 yıldan uzun süredir severek tüketilen STIX’e, AR-GE çalışmaları ile daha lezzetli bir yorum getirdik. “STIX EFSANE” ismi ile tüketicilerle buluşan bu yeni ürün, enfes çikolata sosu, bol fındık parçaları ile tüketicilere daha uzun soluklu bir STIX keyfi sunmayı vaat ediyor. Ürünlerin tanıtımı için nasıl bir marketing planı belirlediniz?

Panda Dondurma Yönetim Kurulu Üyesi

Defne Bahar

46 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Kuruluş tarihimiz olan 1984 yılından bugüne, tam 32 yıldır, kesintisiz pazarlama iletişimimizi sürdürmekteyiz ve bu konumda olan sayılı firmalardan biriyiz. Amacımız tüm dondurmaseverleri markamız ile tanıştırmak. Tüm yıl boyunca hazırladığımız pazarlama aktivitelerini de bu amaç etrafında yönlendirmeyi esas alıyoruz. Farklı ürün gruplarına özel değişen hedef kitlelere göre tüketicilerimiz ile her alanda iletişim kurmayı, onlarla bir bağ kurmayı hedefliyoruz.


röportaj Özellikle TV, sosyal medya ve radyo mecralarında birçok proje gerçekleştirdik. Take-Home ve Stix ürünlerine özel TV reklamlarımız, MAGIC için hazırladığımız #BunaBayılacaksınız hashtag’i ile 5.000.000 üzerinde bir izlenme gerçekleştiren viral filmimiz, çocukluğumuzdan bu yana herkesin zihninde yer eden ve sevilen Jingle’ımız ile radyo kanallarında tüketicilerimiz ile buluşmaya devam ediyoruz. Geçmiş yıllarda geleneksel birkaç aroma ile piyasada satışa sunulan dondurmalar artık birçok aroma ile müşterilere ulaşıyor. Ürün çeşitliliğinin artması pazara nasıl yansıyor? Farklı tatlar sektörde zenginliği beraberinde getiriyor. Dondurmaseverlerin yeniliklere açık olması pazarın büyümesine yardımcı oluyor ve gelişen ürün yelpazeleri ile birlikte sektör de genişliyor. Niş denilebilecek tatlar bile çok iyi dönüşler alabiliyor. İki yıl önce piyasaya sürdüğümüz ve ambalajlı dondurma ürün grupları arasında türk kahvesi tadı ile tek olan MAGIC TÜRK KAHVELİ ürünümüz bunun güzel bir örneği. Take Home ürün grubunda ise DOLCE VITA HURMALI dondurmamız yine çok beğeni topladı. Tüm bu güzel gelişmelere rağmen geleneksel tatlar olarak nitelendirebileceğimiz vanilya, kakao ve çilek tatları sektörde ağırlığını korumaktadır. Ar-Ge ve inovasyon kavramları eskiden birkaç sektör için önem arz ediyordu. Günümüzde her sektör için bu kavramlar ön plana çıktı. Dondurma sektöründe Ar-Ge ve inovasyonun önemi hakkında neler söylemek istersiniz? Değişen pazar dinamikleri ve tüketici tercihleri ile beraber inovasyon artık yaşamın her yerinde büyük bir rol üstleniyor. Dondurma sektörü de inovatif ürünler ile gelişen ve büyüyen bir pazar haline geldi. Sadece tat değil, üretim teknolojileri konusunda da AR-Ge çok önemli bir yere sahip. Biz de tüm çalışmalarımızı kendi bünyemizdeki AR-GE takımı ile sürdürmekte ve türk damak tadına uygun tatların oluşturulması ve sürekliliğinin sağlanması için için yoğun bir emek ve çaba harcamaktayız.

Panda olarak Ar-Ge çalışmalarınızdan, üretimde kullandığınız tekniklerden ve Panda Dondurma’nın üretim teknolojilerinden bahseder misiniz? Türkiye’nin ilk ambalajlı dondurma markası olarak dünya standartlarında üretim yapıyoruz ve gerek gıda üretimi ile ilgili standartların karşılanmasında gerekse tüketici beklentilerine yanıt verilmesinde son teknolojiyi yakından takip etmekte, makine parkurumuzu sürekli yenilemekteyiz. Bu yıl ciromuzun yüzde 3’ünü AR-GE çalışmalarını ayırarak ürün ve hizmet kalitemizi arttıracak yatırımları oluşturmaya devam etmekteyiz. Sektörün en büyük sivil toplum kuruluşu olan ASÜD (Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği) üyeliğimiz sayesinde sektör gelişmelerini yakından takip etmekteyiz. Türkiye’nin dışında yakın coğrafyadaki pazarlarda (Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türk Cumhuriyetleri) Panda olarak hangi konumdasınız? Bu pazarlar için ne gibi proje ve hedefleriniz var? Sürekli büyüyen ve artan yurtdışı dondurma pazarında her sene marka algımızı yukarı taşımak ve sürekliliğini sağlamak adına birçok yatırım ve çalışmaya imza attık. Çizgi üstü de dahil olmak üzere yurtdışı pazarında yer alan tüketicilerimize özel birçok pazarlama aktivitelerini hayata geçirdik ve çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Tv reklam, dijital medya, market içi BTL aktiviteler, yeni pazarlar arayışında markamızı tanıtmak adına uluslararası fuarlara katılım bunlardan sadece birkaçı olarak karşımıza çıkıyor. İhracat kanalında daha kaliteli hizmet vermek adına distribütör ve dağıtım ağına yönelik yatırımlarımız ile de tüm dondurmaseverlere ulaşmayı hedefliyoruz. Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleri bizimle paylaşır mısınız? Bunların dışında eklemek istedikleriniz varsa belirtiniz. Kısa vadeli planlarımız arasında Avcılar’daki fabrikamıza ek olarak yeni fabrika yatırımı ile kapasite ve ürün çeşitliliğimizi arttırmak böylece inovasyonla gelişen dondurma pazarında ilkler oluşturmaya devam etmek ve pazarı yönlendirmek var. Daha iyisini hedefleyip, daha fazlası için çalıştığımız müşteri memnuniyeti ilkemizde; hizmet kalitesini yükselterek müşterilerimiz ile uzun yıllar sürecek işbirliği oluşturmak önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Tüm bunlar ve daha fazlası ile uzun vadedeki hedefimiz PANDA’yı Türkiye’nin en çok tercih edilen dondurma markası yapmaktır. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 47


haberler Küresel Gıda Güvenliği İndeksi 2016 Sonuçlarına Göre

Türkiye, 113 Ülke Arasında 45. Sırada Yer Aldı DuPont tarafından desteklenen ve Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından geliştirilen Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nin 2016 yılı sonuçları açıklandı.

K

üresel pazara birinci sınıf yenilikçi ürünler, malzemeler ve hizmetler sunan bilim şirketi DuPont tarafından desteklenen ve Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından geliştirilen 2016 Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nin bu yılki sonuçları 9 Haziran’da açıklandı. 113 ülke arasında 45. sırada yer alan Türkiye, bulunduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki 15 ülke arasında ise 8. oldu. 2012 yılından bu yana yıllık olarak ülkelerin; Ulaşılabilirlik, Uygunluk ve Kalite&Güvenlik başlıkları altında gıda güvenliğine dair gelişmelerini ortaya çıkaran Küresel Gıda Güvenliği İndeksi, 113 ülkenin tarım alanındaki yatırımlarını, işbirliklerini, politikalarını ve etkilerini 28 farklı gıda güvenliği göstergesine göre ölçümlüyor. Açıklanan Gıda Güvenliği İndeksi’ne göre bu yıl; ülkeler genelinde gelir seviyesinin artması, global ekonomideki iyileşme ve gıda fiyatlarının düşmesine bağlı olarak indekste yer alan 113 ülkenin genel notu geçtiğimiz yıla kıyasla 0.6 puan artış göstererek 57,3’e yükseldi. İndeksin 2016 sıralamasına bakıldığında ilk üçe giren ülkeler ise 86,6 puanla Amerika Birleşik Devletleri, 84,3 puanla İrlanda ve 83,9 puanla Singapur oldu. İndeksin sonuçları bir yandan tüm dünyada küresel gıda güvenliğinde iyileşmelerin yaşandığını belirtirken, diğer yandan küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle gıda konusunda pazarın dengesini etkileyen devlet politikalarının gelecek için risk oluşturabileceğini gösteriyor.

2016 yılında da Türkiye’nin en güçlü alanı “Kalite & Güvenlik” oldu • Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nde puanı 2015 yılına kıyasla 0,5 puan azalan Türkiye 45. sırada yer aldı. • İndeksin sonuçlarına göre Türkiye; en yüksek skorunu 69,9 puanla Kalite&Güvenlik alanında alırken ulaşılabilirlik alanında 1,0 puan ve uygunluk alanında ise 0,2 puanlık bir düşüş yaşadı.

48 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

• Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesi sonuçlarında Türkiye; 15 ülke arasında Ulaşılabilirlik alanında 8. sırada yer alırken Uygunluk alanında 7. sırada ve en güçlü olduğu kalite&güvenlik alanında ise İsrail, Katar, Kuveyt ve Umman’dan sonra 5. sırada yer aldı. • İndekse göre gıda güvenliği konusunda güçlü yönlerinin; beslenme standartları, gıda güvenliği, küresel açlık sınırı altında yer alan nüfus oranındaki iyileşmeler, gıda güvenliği programlarının varlığı ve çiftçi finansman programlarına ulaşılabilirlik kategorileri olduğu görülen Türkiye’nin, aynı zamanda geçtiğimiz yıla göre kentsel emilim kapasitesi ve GSYH kategorilerinde iyileşme kaydettiği anlaşıldı. • En büyük puan kaybı ise siyasi istikrar riski kategorisinde yaşandı. DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık; “Bu sene yayınlanan 2016 Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nin sonuçlarına baktığımız zaman ülkeler genelinde gıda güvenliğinde ciddi gelişmeler olduğunu görüyoruz. DuPont olarak, Türkiye’nin gıda güvenliği konusunda istikrarlı bir ilerleme kaydettiğini görüyoruz ve yapılan çalışmalarla bu rakamları her geçen gün daha da yükselteceğimize inanıyoruz.” dedi.



röportaj

Gıda Sektörünün Parlayan Yıldızı ANI BİSKÜVİ Anı Bisküvi Firma Ortaklarından

Rıfkı Boynukalın

Bisküvi, Çikolata, Kek gibi ana mamullerdeki sürekli yatırımlarıyla gıda sektörünün önemli bir şirketi haline gelen Anı Bisküvi, 22 yıldır faaliyetlerini sürdürüyor.

G

ünde 275 ton üretim kapasitesi, 300’den fazla ürün çeşidi ve 1350 çalışanı ile 5 kıtada 70 ülkeye ihracat yapıyor. Ürünleri; 4500 mağazada markalı ve Private Lable olarak satılıyor. Anı Bisküvi; TİM verilerine göre son 4 yıldır Karaman ilinden en fazla ihracat yapan şirketler sıralamasında 1. sırada yer alıyor. Bu arada İSO tarafından açıklanan Türkiye’nin ilk 500 büyük firması sıralamasında da son 4 yıldır başarısını devam ettiriyor.

Hammadde Seçiminde Titiz Davranılıyor Sağlıklı ve hijyenik ürünler üreterek, tüketiciler tarafından öncelikli olarak tercih edilmesi başarıyı getiren faktörler arasında yer alıyor. Özellikle hammadde temininde oldukça titiz davranan Anı Bisküvi yetkilileri, laboratuvar analizleri konusunda hassasiyetten ödün vermiyorlar.

Kek, Kraker, Kaplamalı Mamuller, Gofretler ve Çikolatalı Bisküviler Rağbet Görüyor Anı Bisküvi ürünleri marketlerin yanı sıra toptancı firmalar kanalıyla da tüketicilere ulaştırılıyor. Troy-Pastacık-Nays-İnfiniti-Highway-Rodrigo-Macera-Lublino-Rolly-Alissa-Bischomio-Jasmine-Jivago-Singolaks-Lora-Babybiss markalarıyla tüketicilere geniş bir yelpaze sunan Anı Bisküvi; lezzetli ürünlerinin yanı sıra şık ambalajlarıyla da raflarda dikkat çekiyor.

Rıfkı Boynukalın: “Dünya Genelinde 120 Ülkeye Ulaşmayı Amaçlıyoruz” Anı Bisküvi Firma Ortaklarından Rıfkı Boynukalın, ilerleyen dönemlerde ihraç pazarlarını genişleterek 120 ülkeye ulaşmayı amaçladıklarını ifade etti. 1000 büyük ihracatçı sıralamasında 233. sıradan, ilk 100 içine girmeyi hedeflediklerini

50 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

ifade eden Rıfkı Boynukalın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kekte 35 çeşit ürünle pazara hitap ediyoruz. İnovasyon ve AR-GE çalışmalarımız sayesinde hem yurt içi hem de yurtdışı müşterilerimize yönelik yenilikler sunuyoruz. 2016 yılı itibariyle 70 milyon doları aşacak ihracat hedefimiz var. Ülkemizde bisküvi tüketimi %4 - %7 arasında mamul farklılığına göre değişim gösteriyor. Çikolata tüketimlerinde ise daha hızlı büyüme görülüyor. Biz de bu gelişmelere göre üretim ve satış politikalarımıza yön veriyoruz”.

“Hammadde Fiyatları Sürekli Artıyor” “Hammadde fiyatları sürekli artış gösteriyor. Üretici firmalar enerji, işçilik gibi konularda yaşanan maliyet artışlarını ürün fiyatlarına doğrudan yansıtamıyor. Bu sebeple kar marjlarımız düşüyor. Yaşanan bu daralma karşısında yapmış olduğumuz Ar-Ge çalışmaları ile yeni ürünler geliştirip, pazar payımızı arttırmaya çalışıyoruz.”

“Eylül Ayında İstanbul’daki Gıda Fuarında Yeni Ürünlerimizi Tanıtacağız” “Kek ve çikolata kaplı mamullerde her 4 ayda bir yeni ürünler piyasaya sunuyoruz. 2016 Eylül ayındaki İstanbul Gıda Fuarında yeni ürünlerimizi sergileyeceğiz. Willani markalı kakao kaplamalı çilek soslu dolgulu kek (aynı zamanda kakao soslusu da var) ve Brawo Star markalı kakao dolgulu bisküvi yeni sergileyeceğimiz ürünlerin başında geliyor.

“Yatırımlarımız Devam Edecek” “Anı Bisküvi; kendi öz sermayesiyle, sürekli yeni yatırımlar yapan ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlayan bir firma olarak öne çıkıyor. Bundan sonraki dönemlerde de yatırımlarımızı sürdüreceğiz ve istihdama katkı sağlayacağız”


hakkında ANI BİSKÜVİ A.Ş. HER YIL BİR KİTAP YAYINLAYARAK KÜLTÜR HAYATIMIZA KATKIDA BULUNUYOR K

araman’da faaliyet gösteren Anı Bisküvi şirketi son dört yılda Karaman’dan ihracat yapan 1. şirket olma sıralamasını korurken, üretim pazarlama satış faaliyetleri dışında kitap-eser-yayınlama gibi kültür hayatımıza katkı sağlayan zor bir işi de başarıyor. Her yıl kutlanan Türk Dil Bayramın’da hediye şeklinde dağıtılan kitaplar 7 adede ulaştı. Toplumumuzun fazla kitap okumadığı bir ortamda özellikle Karaman ile ilgili eserlerin yayınlanması çok ilginç. Beş yıldır yayınlanan kitapların kritiğini bu yazımızda okuyuculara sunmak istiyorum. 2011 yılında çıkan ilk kitap ‘’Türkiye-Karaman ve Anı Bisküvi’’ eseri Anı Bisküvi yöneticilerinin günlük Akşam gazetesi, Ekonomi gazetesi, Dünya gazetesin’de ve Karamanda’ki mahalli gazetelerde yayınlanan Türkiye’nin ve Karamanın ekonomisi ile ilgili makaleler ve beyanatlar bu kitapta toplanmıştır. Kitapta daha Türkiye’de marketlerin fazla olmadığı dönemlerden önce ‘’Türkiye’ye marketler gerekli’’, ‘’Tüketici Hakları’’, ‘’Yıldızı parlayan Kent Karaman’’, ‘’Ülkemizdeki ekonomik krizler’’ gibi ilginç konular işlenmiştir.

2012 ‘’Karamanın iktisadi ve Sosyal Gelişimi’’ isimli eser şirket ortaklarından Sn. Rıfkı Boynukalın tarafından Karamanın Cumhuriyetin kuruluşundan 1968 yılına kadar ki ekonomik-sosyal ve kültürel durumunu anlatıyor. 47 yıl önce Karaman Ticaret Odası tarafından yayınlanan eser, çok ilginç bulunduğu için Anı Bisküvi tarafından yeniden basımı yapılmıştır. 2013

‘’Karaman Beylerinden Pir Ahmet’’ kitabı İstanbul Emniyeti 1. Sınıf Emniyet Amiri Emekli Sn. Fahrettin Benli tarafından yazılan Karamanoğullarının Anadolu’da ki mücadelesini anlatan tarihi bir eser.

2014

Anı Bisküvice ‘’Karaman ve Ankara’dan Anılar’’ kitabı yayınlanmıştır. Eseri 7.Bakan’ın özel Kalem Md. Yapmış Orman Mühendisi Sn. Sami Yaşar ölçerin Karamanla ilgili çocukluk ve gençlik anıları ile Ankara’da siyasi ve bürokratik hayatla ilgili yaşanan ilginç anıları aktarıyor.

2015

738. Dil Bayramı anısına Karaman tarihinde bilinmeyen bir sayfa aralanıyor. Kurtuluş Savaşı mücadelesinde Karaman halkının katkılarını hem madden hem de savaşa katılan özel birlik hazırlayarak iştirakini savaş kazanıldıktan sonra şehrin kutlama merasimlerini yeni nesillere Milli Mücadelenin nasıl gerçekleştirildiğini anlatan bir eser. Üniversitede öğretim üyesi olan Tuba Elmas’ın yazdığı “Milli Mücadelede Karaman’’ kitabı çok ilginç ve kaynak bir eser olarak ta araştırmacılar yararlanacakları bir kitap. Eserde Şehit olan Karamanlıların listesi ve 23 Nisan 1920’de toplanan ilk T.B.M.M. gönderilen iki temsilcinin isimleri de kitapta yer alıyor.

2016 Bu yıl kutlanan dil bayramına ANI BİSKÜVİ Nisan ayında iki kitap yayınlayarak etkinliği sürdürmüştür. Eserlerden biri TARİH SAYFALARINDAN MEKTUPLAR Derleyen Rıfkı Boynukalın Eser Osmanlılardan günümüze tarihi şahsiyetlerin yazdıkları mektuplar (Cem Sultan’ın – Abdülhamid’in - Mustafa Kemal Paşa’nın - Latife Hanım’ın - Enver Paşa’nın - Albert Ainstein’in - Fatma Aliye’nin - Halide Edip’in - Mehmet Akif’in - Fikret Otyam’ın - Orhan Kemal’in) 38 mektup okuyucuyu tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yıl yayınlanan ikinci eserde Rıfkı Boynukalın’ın anne tarafından dedesi Hacı Sami Tartanın hayatını ve konağını anlatıyor. Eserin adı ‘’ Tartan Konağı ve Tartan Ailesinin Kısa Tarihi’’ eserde 1910 YILINDA İstanbul’da ticari hayata başlıyan H. Sami Tartan’ın günümüzde ki markete benzeyen Kumpanya isimli 2 mağaza açması yanın da.. İtalya’nın Trieste Limanından şeker ithal etmesi ve 20 bin Osmanlı Altını ile 15 ortaklı KARAMAN MİLLİ BANKASINI kurması gibi ilginç faaliyetleri anlatıyor. Oto biyoğrafik bir eser. Bu güzel eserleri yayına hazırlayan bazılarının da yazarı olan Anı Bisküvi ortağı Rıfkı Boynukalın’ı ve kitapların maddi basım giderlerini karşılayıp kitapları Karaman halkına ücretsiz dağıtımını sağlayan Anı Bisküvi A.Ş YÖNETİMİNİ candan kutluyoruz.

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 51


röportaj

HACIVELİOĞLU, Dondurulmuş Doğal İçeceklerde Fark Yaratıyor Hacıvelioğlu Gıda; henüz yeni kurulmuş bir firma olmasına karşın, Dondurulmuş Doğal İçecek sektöründe hızla gelişen ve büyüyen bir şirket olarak göze çarpıyor… “Bahçeden Sofraya” mantığıyla hareket eden Hacıvelioğlu Gıda, en kaliteli meyveleri dalından toplayıp suyunu sıkıyor ve ambalajladıktan sonra şokluyor. Meyve suyunu en doğal ve katkısız haliyle, Nipa markası altında tüketicilere sunan Hacıvelioğlu Gıda’nın Bölge ve Saha Satış Sorumlusu Necati Şener ile gerçekleştirmiş olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz. Öncelikle bizlere kendinizden bahseder misiniz? Gıda sektörüyle ne zaman tanıştınız, nerelerde çalıştınız ve Hacıvelioğlu Gıda’yı nasıl kurdunuz? Hacıvelioğlu, bizim ailemizin ünvanıdır... Veli Dedemiz; hac seferinden döndükten sonra, 1915 Çanakkale muharebesine katılmak için İstanbul’un yolunu tutmuş. Muharebe başlamadan önceki süreçte Sultanahmet Camii’nde vaaz verip askeriyeye sarı lira toplayarak, bir nebze olsun vatanına katkıda bulunmak için mücadele etmiş ve Çanakkale muharebesinde tüm şehitlerimiz gibi orada sonsuzluğa intikal etmiştir. Allah kendisinden ve orada bu mücadeleyi veren

herkesten razı olsun, mekanları cennet olsun. Soyadı kanunu olmadığı için o yıllarda arkada kalan büyüklerimize “Kimin oğlusun, kızısın?” diye sordukları zaman; “Hacıveli’nin oğluyum/kızıyım” dediklerinde, kimlerden ve nereli olduğu anlaşılırdı. Bu gelenek halen devam etmekte ve bu geleneği sürdürmek, ismi yüceltmek bizlere nasip oldu. Dedelerimin; baba ve annemin babalarının eski soğuk sıkım zeytinyağı fabrikaları vardı. Gıda sektörüyle olan yakınlığımız aileden gelmektedir. Faal olarak Zeytincilik, Besicilik, Tarım, Sera işlerimiz, Muğla’nın Milâs ilçesinde devam etmektedir. Ben de İstanbul ayağında içecek sektöründe faal olarak hizmet vermekteyim. Firma olarak Dondurulmuş Doğal İçecek üretimi yapıyorsunuz… Bizlere ürünlerinizden, ürünlerinizin ayrıcalıklarından ve diğer ürünlere göre avantajlarından bahseder misiniz?

Soldan sağa: Hacıvelioğlu Gıda Kurucu Müdürü Ömer Şener, İş ortağımız Nüans Ticaret Nejat Eryelkovan, Operasyon Sorumlusu Uğur Yavaş, İstanbul Bölge ve Saha Satış Sorumlusu Necati Şener

52 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Çiftçilik ile uğraşmamız bu sektörde bizlere önemli bir avantaj sağladı. Yetişmiş ya da yetiştirilecek ürünlerin hasat dönemi ve bakımı konusunda tecrübe sahibiyiz. Ürettiğimiz içeceklerin hammaddesini seçme ve stoklama imkanımız olduğu için, en kaliteli meyveleri toplamaktayız. Hasat dönemlerinde tarladan ürünler topladıktan sonra suyunun sıkılıp şoklama işlemi ile en kaliteli meyve sularının üretimini gerçekleştiriyoruz.


röportaj

Sağlıklı ve kaliteli üretim yapmak için hammaddenizin ve üretim teknolojilerinizin de kaliteli olması gerekiyor. Bizlere kullandığınız hammadde ve üretim teknolojilerinizden bahseder misiniz? Sağlıklı ürünlerin üretimi hammadde ve üretim aşamalarından gerçekleşmektedir. Firma olarak ürünlerimizin hammaddesini kendi imkânlarımızla hazırlamaktayız. En kaliteli narenciye meyvelerinin işlenmesi işlemi sonrasında otomatik makine parkurlarımız ile el değmeden işleme ve dolum gerçekleşmektedir. Ürettiğimiz her ürün Kalite Kontrol Departmanı tarafından onaylandıktan sonra müşteriye sevk edilmektedir. Ar-Ge ekibimiz ve Kalite Kontrol Departmanımız ile en kaliteli ürünü üretmek ve pazarlamak bizim için işimizdir. Bizim en önceliklilerimizin başında müşterilerimizin memnuniyeti gelmektedir. Onların memnuniyeti, bizim mutluluğumuzdur. Bizlere satış ve dağıtım kanallarınızdan bahseder misiniz? Ürünleriniz nerelere, hangi kanallarla ulaşıyor? Ürünlerimiz EDT kanalına, HOREKA kanalına hizmet veren müşterilerimiz ile Pastane, Cafe Bistro, Otel gibi mecralara ulaştırılıyor. Her geçen gün dağıtım kanalımız ve ulaşılan noktalar genişliyor. Hâlihazırda büyüme beklentilerimizin üzerinde gelişiyoruz diyebilirim. Kuruluşunuzun üzerinden tam olarak 1 yıl geçti. Bu süre zarfında hedeflerinize ulaşabildiniz mi? Nasıl geçirdiniz bu seneyi? Sıfırdan bir firma kurarak, 1 yıl süre içinde belirlediğimiz hedeflerimize ulaştık. Hedeflerimize ulaşmamızda bizimle iş ortaklığı yapan tüm toptan ağımızdaki ortaklarımıza çok teşekkür ederim. Birlik ve beraberlik ile hedefler ulaşılabiliyor. Hedeflediğimiz ve projelerimiz doğrultusunda kendimiz bağımsız hareket etmiyoruz. İş ortaklarımızla birlikte projelerimizi değerlendirip hayata geçirmemiz bize ayrı bir sinerji ve cesaret katmaktadır.

Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz proje ve hedefler hakkında neler söylemek istersiniz? Biz planlarımızı 3 yıllık projeler üzerinden yürütmekteyiz. Her yıl proje içinde bölümlere ayırdığımız projelerimizi hayata geçirmek ve hedeflerimize ulaşmak için çalışıyoruz. İlk yılımızda oluşan piyasadaki dalgalanmalara rağmen hedeflerimizden asla vazgeçmedik. Hedefimize ulaşıncaya kadar çalıştık ve ulaştık. Şimdi daha fazla çalışmak ve yeni ürünler yeni yatırımlar yapmak zorundayız. Ülke ekonomisine katkı sağlamak ve ülkemizi uluslararası platformda temsil etmek hedeflerimizdendir. İlerleyen yıllarda tarım, besicilik, sera işlerimizi de Hacıvelioğlu bünyesine katarak hayata geçireceğiz. İstanbul’daki tesisimize yeni makine yatırımımızı yaptık. Bu yılın son çeyreğinden itibaren yeni ürünler ile içecek sektöründeki faaliyetlerimizi arttıracağız. Aynı zamanda bölgesel kalkınma yatırımlarımıza da hız verdik. Ege Bölgesi’nde sera yetiştiriciliği - tarıma dayalı yatırımlarımızı da 2017 yılına yayarak şirketimizin uzun vadeli yatırımlar ile istihdam iş gücü yaratma çalışmalarımız, projelerimiz doğrultusunda devam edecektir. Son olarak dergimiz aracılığıyla sektöre iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Ülkemiz zor bir süreçten geçmektedir. Ekonomik olarak birçok sektör zor zamanlar yaşamakta… Biz bu olumsuzlukları fırsat olarak değerlendirme yolunda hareket ediyoruz. Yatırım yapacak ya da bu yönlerde düşünceleri olan işletmelere korkmamaları ve istihdam iş gücünü üretkenliği arttırmak adına yatırımlarda korkmamaları gerektiğini belirtmek istiyorum. Rekabet güzeldir. Rakip olalım daha iyisini yapabilmek ve rekabet gücümüzü uluslararası platformlara taşımak adına hep birlikte çok ama çok çalışalım. Hukuksuz vergisiz kaçak işlerle uğraşmadan herkes işine odaklansın ve bu ülkenin geleceği adına herkes işçisinden patronuna dört elle hep birlikte çalışalım. Güzel günler bizlerin… Geleceğimizi belirlemek için uyanık kalmak ve çalışmak zorundayız… TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 53


röportaj

Uçantay Gıda A.Ş. Satış Pazarlama Müdürü

Mustafa Başar

Uçantay Gıda, ‘Oyuncaklı Şekerleme’ Sektöründe Dünya Markası Olmayı Hedefliyor

2010 yılında Kervan Gıda tarafından kurulan Uçantay Gıda A.Ş, oyuncaklı şekerleme üretimi yapan ve alanında önemli bir marka bilinirliğine sahip firmalardan birisi… “Cosby Bon Dökme Draje” markalı şekerleme mamullerini oyuncaklarla çocuklara sunan Uçantay Gıda A.Ş. Satış Pazarlama Müdürü Mustafa Başar’ın, ticari hedefleri ve yapmış oldukları çalışmalar hakkında Gıda Türk Dergisi’ne yaptığı açıklamaları sizlerle paylaşıyoruz… Ürünlerimiz “Gelişmiş Ülkelerde” Rağbet Görüyor Firmamız tarafından üretilen Cosby Bon Dökme Drajeler, ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerde rağbet görüyor. 5 bin metrekarelik kapalı alana sahip tesislerimizde, gelişmiş teknolojilerle üretim yapıyoruz ve dünyanın birçok ülkesine ürün ihraç ediyoruz. Yurtiçinde ise distribütörlük ve bayilik sistemini geliştirmeye özen gösteriyoruz. Türkiye’de BİM, A101, ŞOK, File gibi 62 ilde yurt içi bayi kanallarımızın yanı sıra 33 ülkede Uçantay Gıda ürünleri beğeniyle tercih ediliyor.

Amacımız “Çocukları Mutlu Etmek” Firmamızın temel ilkesini; çocukları mutlu etmek için, en çok sevdikleri iki şeyi yani oyuncak ve şekeri bir araya getirerek en iyiyi ve en kaliteliyi onlara sunmak olarak belirledik. Çocuklarımızın yüzlerinde tebessüm sağlamanın yanı sıra, oyuncaklarımızın eğitici ve öğretici içerikli olmasına önem veriyoruz. Çocukların gelişimlerine katkı sağlayacak ürünler üreterek yolumuza devam ediyoruz.

54 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016


röportaj

Sektör Lideri Firmalara “Private Label Üretim Yapıyoruz” Uçantay Gıda A.Ş olarak; sektörün önde gelen zincir, yerel ve ulusal marketlerine oyuncaklı şeker üretimi yapmanın yanı sıra, sektör lideri firmalara private label üretim de gerçekleştiriyoruz. Oyuncaklı şeker üretimimizin dışında; özel noktalar olarak nitelendirdiğimiz, fast food markalarının direkt oyuncak taleplerine de karşılık veriyoruz.

İhracata Ağırlık Vermeyi Planlıyoruz Halihazırda üretimimizin yüzde 85’ini iç pazara, yüzde 15’ini ise yabancı ülkelere sunuyoruz. İlerleyen dönemlerde ihraç pazarlarındaki ağırlığımızı arttırarak, satışlarımızdaki ihracat payını yükseltmeyi planlıyoruz. Atacağımız inovatif adımlarla, oyuncaklı şekerleme pazarında dünya markası olmayı amaçlıyoruz.

Oyuncak İthalatımıza “Yarı Mamul Düzenlemesi Getirilmeli” Biz çocukların sevdiği iki şeyi bir araya getiriyoruz: Biri şeker, diğeri oyuncak… Bu nedenle bizim ithal ettiğimiz oyuncakların “Yarı Mamul” olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Çünkü biz oyuncak satmıyoruz. Bizim ürünümüzde oyuncak yarı mamul olarak tanımlanıyor fakat ithalat yaparken oyuncak satışı yapanlarla aynı mevzuata tabi oluyoruz. Bu konuda resmi makamlar tarafından gerekli adımların atılmasını bekliyoruz. TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 55


gıda mevzuatı

Merih Korkut

T.C. Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı Mevzuat Düzenlemelerine Kısa Bir Bakış 26 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlandı.

B

u değişiklikle “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” hükümlerine göre daha önce Bakanlık’tan çalışma izin belgesi, çalışma izni ve gıda sicili belgesi veya bu belgelere eşdeğer belge alarak faaliyet gösteren ve ilgili yönetmeliğe göre onay belgesi almak zorunda olmasına rağmen halen alamayan gıda işletmeleri için modernizasyon planını Bakanlığa vermeleri halinde onay işlemlerini tamamlama süresi 01.01.2017 tarihine kadar uzatıldı. Aynı tarihli Resmi Gazetede ayrıca Gıda İşletmelerinde Yerel, Marjinal ve Sınırlı Faaliyetlerin Düzenlenmesine Dair Tebliğ yürürlükten kaldırılarak yerine “Gıda İşletmelerinde Yerel, Marjinal ve Sınırlı Faaliyetlerin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik” yayınlandı. Tebliğ ve Yönetmelik kapsam ve içerik olarak aynı olup, mevzuatın dayanağı konusunda farklılık göstermektedir. 20 Temmuz 2016 tarihinde Bakanlıkça “Ülkeye Girişte Veteriner Kontrollerine Tabi Olan Hayvan ve Ürünlere Dair Yönetmelik” kapsamında yer alan kompozit ürünlerin ithalatı sırasında kompozit ürün ve diğer ürünlerinin ayırımının yapılmasıyla ilgili hususların açıklanmasına yönelik “Kompozit Ürünlerin Belirlenmesine ve Veteriner Kontrollerine Tabi Olup Olmayacağının Değerlendirilmesine İlişkin Talimat” Yayınlandı.

56 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

18 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliğinde Değişiklik yapılmasına Dair Tebliğ yayınlandı. Daha önce perakende et işletmelerinde kıyma, hazırlanmış et karışımları ve hazırlanmış kanatlı eti karışımlarının üretimine izin verilmeyip ancak tüketici talebine istinaden anında kıyma ve hazırlanmış et karışımları hazırlanabiliyorken tebliğ değişikliği ile perakende et işletmelerinde hazırlanmış et karışımı olarak sadece büyükbaş ve küçükbaş hayvan karkas etlerinden günlük olarak 10 kg ı geçmeyecek miktarda pişmemiş köfte üretimine imkan tanındı. Doğrudan satış için hazır ambalajlı hale getirilmiş olan bu köfteler sadece gerekli hijyen kriterlerini sağlayan yerlerde satılabilecek. 16 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede “Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlandı. Bu Yönetmelik değişikliği ile “sadece salça, domates püresi ve biber püresi üretiminde (teneke ve cam ambalajdakiler hariç) sorbik asit ve sorbatların kullanımı ile ilgili uygulama süresi 1/7/2016 iken 1/7/2017 olarak değiştirildi. 28 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazetede “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kontrolüne Tabi Belirli Ürünlerin


gıda mevzuatı Girişine Yetkili Gümrük İdareleri ile Resmi Kontrollerini Yapmaya Yetkili İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerinin Belirlenmesine Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” yayımlandı.

29 Temmuz 2016 tarihinde Pirinç Tebliğ Taslağı Bakanlık internet sitesinde görüşe açıldı. Bu tebliğ ile ilgili olarak ilgili kurum ve kişilerin görüşleri 28 Ağustos 2016 tarihine kadar Bakanlığa bildirilebilecek.

Bu değişiklikle “porselenden sofra ve mutfak eşyası” ile “seramikten sofra ve mutfak eşyası”nın herhangi bir ülke ayırımı yapılmaksızın serbest dolaşıma giriş işlemleri Ankara, Erenköy ve İzmir Gümrük Müdürlüklerinin yan sıra Kütahya Gümrük Müdürlüğünden de gerçekleştirilebilecek. Ayrıca zirai karantina kontrolüne tabi orman ürünlerinin Türkiye Gümrük Bölgesine giriş yapılabileceği Gümrük İdareleri listesine Ünye Gümrük Müdürlüğü de eklendi.

Ayrıca 28 Haziran 2016 tarihinde

Bunların haricinde;

“TGK Gıda Enzimleri Yönetmelik Taslağı”

27 Haziran 2016 tarihinde “Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik” gereği “Takviye Edici Gıdalarda Kullanılan Kısıtlı Maddeler Listesi” ve 29 Haziran 2016 tarihinde “Takviye Edici Gıdaların Onay İşlemleri Uygulama Talimatı” güncellendi.

görüşe açılarak 30 Temmuz 2016 tarihine kadar ilgili kurum ve kişilerin görüşleri Bakanlıkça alındı.

“TGK Gıda Katkı Maddeleri, Gıda Enzimleri ve Gıda Aroma Vericilerine İlişkin Ortak Onay Prosedürü Hakkında Yönetmelik Taslağı “TGK Vitaminler, Mineraller ve Belirli Diğer Ögelerin Eklenmesi Hakkında Yönetmelik Taslağı” ve

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 57


gıda ekonomi

Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Türkiye & Rusya İkilemi T

ürkiye–Rusya gündeminde yeni bir sayfanın açıldığı şu günlerde Rusya ile geçmiş 6 ayı değerlendirmek ve önümüzdeki süreç için öngörülerde bulunmak, gıda ticaretinin enerji ve turizm ile birlikte başrolde olduğu ekonomik ilişkilerden ve bu süreçte gıda gibi hassas bir ürünün etkilerinden bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, Kasım 2015’de, Türk savaş uçaklarının sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Suriye sınırı yakınında bir Rus savaş uçağını düşürmesiyle yeni bir kriz ortaya çıktı ve bu SEKTÖR I. TARIM (Toplam) A. BİTKİSEL ÜRÜNLER (Toplam) Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Yaş Meyve ve Sebze Meyve Sebze Mamulleri Kuru Meyve ve Mamulleri Fındık ve Mamulleri Zeytin ve Zeytinyağı Tütün Süs Bitkileri ve Mam. B. HAYVANSAL ÜRÜNLER (Toplam) Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller

OCAK 1.452.677 1.046.325 460.819 133.665 82.387 89.746 178.625 10.192 84.512 6.380 134.180 134.180

ŞUBAT 1.714.623 1.226.196 562.439 159.695 106.197 105.773 170.046 15.895 95.207 10.944 143.119 143.119

Dr. Aslı Zuluğ (Gıda Mühendisi)

kriz, siyasi olduğu kadar ekonomik boyutu ve sonuçları da beraberinde getirdi. İki ülke arasında ilk akla gelen ticaret kalemleri enerji ve turizm olsa da biz gıda sektörü açısından konuya yaklaşacağız. 2016 yılının ilk 6 ayına ilişkin ihracat rakamlarını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz; tarım ürünleri ihracatının ilk altı ayda hayvansal ürünlere göre artan bir oranda giderek azaldığı görülmektedir. En dramatik düşüş ise yaş meyve sebze ihracatında olmuştur. MART 1.750.558 1.231.084 569.820 147.834 115.291 108.312 138.630 18.612 120.666 11.919 150.087 150.087

NİSAN 1.637.684 1.148.433 533.909 138.041 101.260 96.673 142.073 16.076 106.169 14.232 144.333 144.333

MAYIS 1.602.551 1.088.108 511.827 141.146 99.740 96.289 141.935 13.709 77.918 5.542 154.678 154.678

HAZİRAN 1.707.278 1.172.063 534.799 170.701 118.759 99.476 156.137 15.907 73.103 3.180 155.174 155.174

TEMMUZ 1.211.462 805.808 387.298 87.229 86.708 55.404 113.937 7.887 64.000 3.344 131.828 131.828

Kaynak: http://www.tim.org.tr/tr/ihracat-rakamlari.html (31.07.2016 tarihi itibari ile sektörel bazda aylık ihracat kayıt rakamları(1000 USD))

Yaş meyve sebze gurubunda alt kırılımlar için yandaki tabloya baktığımızda domatesin liste başı olduğunu ama yine bir önceki yıla göre azalan bir trendde seyrettiğini söylenebilir. Kaynak: http://www.yms.org.tr/tr/istatistikler-degerlendirme-raporlari.html

58 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016


gıda ekonomi

Duruma Rusya açısından bakıldığında, Rusya gıda ithalatında % 35 oranında dışa bağımlı. Rusya’nın ithalatına bakıldığında, tavuk ve domuz etini Amerika Birleşik Devletleri’nden, patatesi Hollanda’dan, balığı Norveç’ten, sığır etini Brezilya’dan, sığır ve domuz etini Avrupa Birliği’nden, süt, şeker ve tuzu Belarus’tan, sıvı yağı Ukrayna’dan alıyor.

• Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın daveti üzerine, Türkiye’den Rusya Federasyonu’na yaş meyve sebze ihracatı konusunu değerlendirmek ve bitki sağlığı ve karantinası alanında yapılan çalışmaları yerinde incelemek üzere, Rusya Federasyonu’ndan bir teknik heyet ülkemizi ziyaret etmiştir. (www.tarim.gov.tr)

Türkiye açısından bakıldığında tarım ürünleri dış ticaretinde Rusya çok önemli bir yere sahip. Rusya’ya geçtiğimiz yıllarda yaptığımız tarımsal ürün ihracatı toplamda ortalama 1,2-1,3 milyar dolar seviyelerinde idi. Bunun da yaklaşık 1 milyar dolarlık kısmını yaş meyve sebze ihracatı oluşturuyor. Bu da toplam yaş meyve sebze ihracatımızın yaklaşık % 35’ine denk geliyor. Rusya açısından da en çok sebze meyve tedariki yaptığı ülke Türkiye... Meyve gurubunda narenciye başta olmak üzere üzüm, kiraz, vişne, nar, elma, kayısı, şeftali, incir gibi ürünler ön plana çıkıyor. Sebze tarafında ise domates, biber, hıyar, kabak, soğan, patlıcan ve mantar ilk sıralarda yer alıyor.

• 1 Ağustos tarihinde Ankara’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında açılış ve değerlendirme toplantısı yapılmıştır. Türk ve Rus yetkililerden oluşan heyet, Adana, İzmir, Manisa ve Alaşehir’de üretim alanları ve ihracata konu ürünlerin hazırlandığı paketleme tesislerinde incelemelerde bulunacaktır. (www.tarim.gov.tr)

Rusya ile yaşanan ihracattaki düşmenin sebebi politik olsa da bunun gıda ihracatını negatif etkilemesi Rusya’nın bir takım yaptırımları ile ortaya çıkıyor. Bu sebepler (ya da yaptırımlar) ürün ve süreç bazında aşağıdaki gibi özetlenebilir.

•Rusya’ya gıda ihracatımız %43 daraldı: Ocak-Haziran 2016: 0,02 milyar USD iken Ocak-Haziran 2015: 0,04 milyar USD •Rusya’ya tarım ve hayvancılık ihracatımız %73 daraldı: Ocak-Haziran 2016: 0,14 milyar USD Ocak-Haziran 2015: 0,52 milyar USD. Toplam ihracat içindeki pay : %28’den %19’a geriledi. 2014: 1,1 milyar USD iken 2015 sonunda 1,0 milyar USD.

• Türk yaş sebze ve meyvesinde insan sağlığına zararlı kimyasal maddeler bulunduğu (ilaç kalıntısı) • Bazı sebze ve meyvelerde normların ihlal edildiğini ve standart dışı ürünlerin transferi • Ürünlerin raf ömrünün kısa olması, analiz sürelerinin uzun olması ve gümrükte bekleme sürelerinin uzun olması

• Gümrükte bekleme sürelerini azaltmak ve laboratuvar kapasitesini arttırmak da Bakanlık tarafından planlanan bir diğer olumlu adım. Özetlemek gerekirse, yılın ilk yarısında

Buna rağmen, Rusya ile ilişkilerimizdeki yaşanan iyileşme, özellikle narenciye konusunda alternatifsiz ihracatçı ülke oluşumuz, ihracattaki bu olumsuz tabloyu Türkiye açısından olumluya çevireceğe benziyor. Kaynaklar

• Yapılan ihracatın hacmi ile yakın bölgelerde bulunan analiz laboratuvarlarının kısıtlı olması Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda politik çözümleri beklemeden attığı bir takım adımlar mevcut,

1. http://www.yms.org.tr-Türkiye Yaş Meyve & Sebze İhracatçı Birlikleri 2. http://www.tim.org.tr/-Türkiye İhracatçılar Meclisi 3. www.tarim.gov.tr-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

• Sağlıkta Güvence Turu: Gıda ve Kontrol Genel Müdür vekili Muharrem Selçuk başkanlığındaki beş kişilik teknik heyet, yaş meyve ve sebzede yaşanılan ihracat sorununun çözümü için önemli adımlar atacak. (www.tarim.gov.tr)

4. http://www.tuik.gov.tr/-Türkiye İstatistik Kurumu

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 59


makale

EĞLENCELİK AMA BESLENMENİN KİLİDİ

KURUYEMİŞLER Ç

erez Farsça kökenli (Çaras) yemek dışında yenilen yaş veya kuru yemiş, atıştırmalık anlamına gelir kuruyemişler, meyveler ve çekirdekler doğrudan güneşin altında kurutularak ya da kavurma gibi ısıl işlemlerden geçirilerek ve bazen de tat vermesi için tuz, şeker gibi maddeler eklenerek hazırlanır. Yüksek yağ oranından dolayı oksidasyona hassas ürünler olan kuruyemişler, oksijensiz ortamda ve nem bariyeri olan malzemelerle ambalajlanır. Ambalaj sisteminde gıdanın özelliğinden dolayı su buharı ve özellikle gıda içerisindeki yağ bileşimlerinden dolayı gaz geçirimsizliği istenmektedir. Kuru yemişlerde yağ asitleri, oksijenle karşılaştığında oksidasyona neden olur ve bunun sonucunda ekşime, renk ve tat değişikliği gibi kalite bozuklukları oluşur. Hatta bu reaksiyonlar paketleme işlemi bittikten sonrada bir süre devam eder. Dolayısıyla bu tür aktivitelerin azaltılması gerekmektedir. Çerezler gerek üretimi olsun gerek ambalajlanması ve depolanması olsun oldukça uğraş gerektiren aşamalar zinciridir. Kuruyemişler bize güzel şeylerin küçük ambalajlarda geldiğini gösteren sağlıklı yiyeceklerdir. Raflarında önemli bir yeri olan farklı çeşit kuruyemişlerin avantaj ve dezavantajları vardır. Kuruyemişlerin bize yararı olduğu kadar zarar veren yanı da var. Bütün kuruyemişler yüksek kalorili olup, diyetimiz için çok önemlidir. Kuruyemişlerin sahip olduğu özelikle vitaminler, mineraller ile yüksek diyet lif, yağ ve protein içeriği diyetimiz için gerekli kaynaklardır. Yağ içeriği açısından özellikle doymamış yağ asitleri açısından zengin olmaları önemlerini artırmaktadır. Burada kilit olan tüketim miktarlarıdır. Azı karar çoğu zarar denen özdeyişi kuruyemişler için en güzel tanımlamadır. Gıda Sanayi ülkemiz ekonomisinde çok önemli bir yere sahiptir. Gıda sanayinin büyümesi ve rekabet gücünü artırması ülke ekonomisine doğrudan olumlu katkı sağlamaktadır.

60 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Doç. Dr. Y. Birol SAYGI

Bilgi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksek Okulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü

ybirolsaygi@gmail.com

Gıda Sektörünün gelişmesi için rekabet gücünü artırması gerekir. Bu da, tarım ve gıda sektörleri arasındaki üretim gereksinimi, verimlilik ve kalite açısından yeterli etkileşimin sağlanmasına bağlıdır. Türkiye’de bu etkileşim çok verimli bir şekilde sağlanamamaktadır. Bu durum kuruyemiş sanayi özelinde değerlendirilirse tarımsal hammadde birçok zaman üretim miktarı ve kalite açısından sektörün taleplerini karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Ülkemiz, sahip olduğu uygun ekolojik koşullar nedeniyle diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi kuruyemiş sanayinin ham maddesi olan tarımsal ürünlerin üretimi konusunda da oldukça şanslı konumdadır. Çok çeşitli ve aynı zamanda dünya üzerinde yetiştikleri diğer bölgelere kıyasla daha lezzetli kuruyemişler ülkemizde yetişmektedir. Kuruyemişlerin Türk ticaret hayatındaki önemi büyüktür. Ancak, tarımsal üretimde miktar, kalite ve fiyatlar açısından sektörün ihtiyaçları göz önüne alınarak gelecek planlaması ve sürdürülebilir üretimin yapılmasının sağlanması kuruyemiş sanayine fayda sağlayacaktır. İşletme sayısı kuruyemiş sanayinde faaliyet gösteren firmalar hammaddeyi işleyen kuruyemiş sanayicileri ve bunlara hammaddeyi tedarik eden tedarikçi firmalar olmak üzere iki temel grup içinde değerlendirilebilir. İlk gruptaki firmaların hammaddeye yakınlık gibi bir gerekliliği olmadığından Türkiye’nin dört bir yanında yer almakta, bölgesel liderlerin varlığıyla birlikte ulusal düzeyde faaliyet gösteren kuruyemiş sanayicilerinden de söz edilebilmektedir. Bu firmalar hammaddeleri tedarikçilerden yarı ya da tam işlenmiş olarak temin edip çeşitli işlemlerden geçirerek paketli ya da dökme olarak pazara sunan firmalardır. İkinci gruptaki firmalar -tedarikçi firmalar- ise sektöre konu olan ürünlerin yoğun olarak yetiştirildiği iller ve bölgelerde yoğunlaşmıştır.


makale Tedarikçi firmalar ürünleri yalnızca kuruyemiş sektörüne hammadde olacak şekilde değil, aynı zamanda çikolata, tatlı gibi endüstrilerde kullanıma uygun olarak da işlerler. TOBB Sanayi Veritabanı’na göre kuruyemiş sektörü firmalarının; işlenmiş veya saklanmış sert kabuklu yemişler (ceviz, leblebi, sert kabuklu tropikal meyveler vb.) ile diğer tohumlar ve karışımları, badem ve antep fıstığı, kuru kayısı, fındık (kabuksuz), yer fıstığı, diğer çerezler (ay çekirdeği ve kabak çekirdeği), kuru üzüm, fındık (kabuklu), sirke veya asetik asit kullanılarak hazırlanmış veya saklanmış meyveler, sebzeler, fındık - ceviz gibi kuru yemişler ve diğer bitkilerin yenilebilir kısımları olarak 9 ürün grubu altında yer aldığı görülmektedir. Kuruyemiş sanayicileri sektöründe yaklaşık 700 üzerinde firma olduğunu tahmin edilmektedir. Bu firmalar arasında ciro ve çalışan sayısı açısından en büyük payı alan firma sayısı 80’dir. Türkiye’de yayınlanan resmî istatistikler arasında kuruyemiş sektörü gibi alt sektörler özelinde pazar büyüklüğü, ciro verileri yer almamaktadır. Bu nedenle Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜKSİAD) tarafından her sene ürünler bazında tüketim miktarı tahminleri ile ortalama fiyatlar kullanılarak pazar büyüklüğü tahmini yapılmaktadır. 2016 yılında yapılan çalışmaya göre kuruyemiş sektörü iç pazar büyüklüğü 3,6 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Miktar olarak en fazla tüketilen ürün ay çekirdeği iken, en büyük pazar payına sahip olan ürün cevizdir. Türkiye’de tonaj olarak; yaklaşık 300 bin ton üzerinde kuruyemiş ve 400 bin ton üzerinde kuru meyve ihracatı gerçekleştirmektedir. Ürünler bazında incelendiğinde ülkemizin Dünya liderliğini elinde tuttuğu fındık, sektör içinde hem miktar hem de hacim olarak en fazla ihraç edilen ürün konumundadır. Fındığı badem ve antep fıstığı takip etmektedir. Ancak, ithalat verileri de incelendiğinde görülmektedir ki ihraç edilen badem ve cevizin büyük bir bölümü Dâhilde İşleme Rejimi çerçevesinde kabuklu olarak ithal edilip, işlendikten sonra ihraç edilen ürünleri içermektedir. İhracatta öne çıkan pazarlar ürünler bazında farklılıklar göstermekle birlikte Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkeleridir. İthalat 2016 yılı itibariyle; Türkiye’de tonaj olarak; yaklaşık 100 bin ton kuruyemiş ve 60 bin ton kuru meyve ithalatına karşılık gelmektedir.

Ürünler bazında incelendiğinde, iç pazarda talep çok ve üretim yetersiz olduğu için yer fıstığı, badem ve ceviz ile ülkemizde yetişmediği için kaju dışındaki bütün ürünlerde ihracat-ithalat dengesinin Türkiye lehine pozitif olduğu görülmektedir.

Sektörün Güçlü Yönleri 1. Sektördeki firmaların bilgi ve deneyim birikimleri 2. Türkiye’nin Dünya’da lider konumunda olduğu fındık ve kuru meyveler gibi Türk kuruyemişleri ile ilgili dış pazarda olumlu algının bulunması 3. Kuruyemiş sektöründe ülkemizde kullanılan makine ve ekipmanın fiyat ve teknolojik üstünlüklerinin bulunması 4. Sektördeki firmaların talepleri karşılayabilme gücü 5. Sektördeki firmaların son yıllarda yapmış oldukları yeni yatırımlarla tesislerini modern ve daha kaliteli üretim yapılabilir duruma getirmiş olmaları, kalite ve sağlıklı üretim belgesi olan firma sayısının artması

Sektörün Zayıf Yönleri 1. Üretim istatistiklerinin yanıltıcı olması bu çerçevede geleceğe yönelik öngörülerde bulunulamaması 2. Tarımsal üretim planlamasının yapılmaması nedeniyle, üretim miktarlarının sektörün ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmaması 3. Sektördeki firmaların büyük çoğunluğunun aile şirketi niteliğinde ve kurumsallaşmamış olması 4. Hedef dış pazarlarda potansiyel müşteri bulmaya yönelik olarak pazar araştırması eksikliği 5. Hasat bölgelerinde depolama ve kurutma istasyonlarının bulunmaması 6. Ürünlerin raf ömürlerinin kısa olması 7. Firma düzeyinde AR-GE faaliyetlerinin yetersiz olması 8. Ürün çeşitliliği ve farklı ürün işleme metotları konusunda bilgi ve deneyim eksikliği bulunması TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 61


makale Sektör İçin Tehditler 1. Badem, ceviz ve kaju ithalatında uygulanan yüksek gümrük vergisi oranlarının kaçak girişlere neden olması 2. Olumsuz hava koşullarının sektörün hammaddesi olan ürünlerin üretimini olumsuz etkilemesi, fiyatların dalgalanması 3. Mevcut ve hedef pazarlar arasında en önde gelenlerinden olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan sıkıntılar 4. Üniversitelerde kuruyemiş sektörünün ihtiyaçlarına yönelik eğitimin olmaması 5. Çiftçi Kayıt Sistemi’nin sağlıklı çalışmıyor olması 6. Dünya’da özellikle kuru meyvede Türkiye’de üretilmeyen alternatif ürün gruplarına olan yüksek talep 7. Amerika’da hem kalite hem de miktar olarak yoğun üretim yapılıyor olması

Sektörün Önündeki Fırsatlar 1. Türkiye’deki göreceli düşük işgücü maliyeti 2. Türkiye’de artan genç ve eğitimli nüfus 3. Avrupa, Asya ve Ortadoğu pazarlarına yakınlık ve ülkemizin geniş lojistik imkânları 4. Dünya’da sağlıklı beslenmenin giderek daha fazla önem verilen bir olgu hâline gelmesi ve kuruyemiş tüketiminin de bu doğrultuda teşvik edilmesi 5. Ortadoğu pazarındaki müşteriler ile ülkemizin tüketim alışkanlıklarının benzer olması 6. Ceviz ve badem bahçeleri kurulmasının teşvik edilmesi Son yıllarda kuruyemiş sektöründe hem iç hem de dış pazarda artan kalite ve sağlıklı üretim talebi sektörde faaliyet gösteren firmaların kendilerini geliştirmelerini, kapasite artırımı yatırımlarının yanında modern ve kaliteli üretim yapan tesisler kurup, kalite belgeleri almalarını sağlamıştır. Öte yandan, tarımsal hammaddelerin bozulmalarını asgari düzeye indirerek üretim kalitesini artırmak amacıyla ‘lisanslı depoculuk’ yatırımlarının yaygınlaştırılması teşvik edilmektedir. Son yıllarda, kuruyemiş sektöründe lisanslı depoculuk yatırımları artış göstermiştir. Kuruyemiş sanayinde ürünler tüketicinin kullanımına hem dökme hem de paketli olarak sunulmaktadır.

62 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016

Ancak, son yıllarda sektöre giren büyük oyuncuların da etkisiyle paketli kuruyemiş pazarı büyümüş ve büyümesini de sürdürmektedir. Bu doğrultuda, kuruyemiş sanayicileri de paketli kuruyemiş üretimine yönelmekte, daha sağlıklı ve göze hoş görünen ambalajlı ürünlerini tüketicinin beğenisine sunmaktadırlar. Kuruyemiş sektöründe son yıllarda gelişen bir başka eğilim de soslu ve kaplamalı ürünlere yapılan yatırımlardır. Bu ürünlere iç pazarda oldukça yoğun talep olduğu gibi, özellikle Ortadoğu pazarına yönelik soslu ürünler de üretilip, ihraç edilmektedir. Kuruyemiş sektörünü en yoğun ilişki içinde olduğu sektör tarım sektörüdür. Dolayısıyla, üreticiler ile üretim planlama ilişkisinin artırılması, üreticilerin yetiştiricilik ve depolama koşulları konusunda bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Kuruyemiş sektörünün temel stratejisi kuruyemiş sanayinin iç ve dış pazardaki rekabet gücünü artırmaktır. Bu amaçla, öncelikle kuruyemiş tedarik zincirinin her aşamasında kaliteli, verimli ve uygun maliyetli üretimin yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Kuruyemiş üretimde kalite ve verimliliğin sağlanması dış pazardaki rakiplerle hem fiyat hem de kalite rekabeti yapılmasının önünü açacaktır. Üretimin yanında bir diğer önemli nokta da tanıtımdır. Kuruyemiş sanayi ürünlerinin doğru bir tanıtım stratejisiyle ve doğru bir pazar araştırmasıyla hedef pazarlar belirlenerek yapılması uluslararası rekabet gücünün artırılmasını sağlayacaktır. AR-GE harcamaları ve istihdamı, çevre uygulamaları, teknoloji ve hammadde kuruyemiş sektöründe faaliyet gösteren firmaların içinde AR-GE birimi olan firma sayısı çok kısıtlı sayıdadır. Büyük çoğunluğu mikro ve küçük işletme ölçeğinde olan kuruyemiş firmalarının AR-GE birimlerinin finansmanı konusunda güçlük çekmektedir. Öte yandan, sektördeki büyük firmalar kurumsallaşma ve büyüme çabalarıyla paralel olarak AR-GE birimleri kurmaya başlamışlardır. AR-GE birimleri özellikle daha sağlıklı işleme yöntemlerinin geliştirilmesi, kaplamalı ürünler, raf ömrünün uzatılması ve ambalaj konuları çerçevesinde çalışmalarını geliştirmeleri gerekmektedir. Tüketicilerin ürünler hakkında bilinçlendirilmesine yönelik kampanyalar düzenlenmesi, söz konusu kampanyalarda aynı zamanda ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve piyasaya sunulması süreçlerinde de sağlıklı üretim ve kalitenin ön planda tutulması gerektiğini, bu şekilde üretim yapan firmaların ürünlerini tercih etmeleri konusunda da yönlendirilmelidir.


geleneksel lezzetler

EFSANE BİR SOĞUKLUK “KAR HELVASI” T ürk Mutfağı zenginliği, dünya ölçüsünde bilinen gerçeklerdendir. Bu zenginlik geleneksel yemek kültürü açısından çeşitlilik, içecek ve soğukluklarda da görülmektedir. Günümüzde yaz aylarında serinletici olarak dondurma yaygın olarak tüketilmektedir. Bazı bölgelerde geleneksel olarak kar ve buzdan hazırlanan soğukluklar unutulmaya yüz tutsa da, yaz aylarında pazarlar ve seyyar satıcılarda başköşeyi kapar. Yaz aylarının boğucu sıcağında, soğukluk ve sıvı ihtiyacını karşılamak için ayran, meyve suyu ve envai çeşit şerbetler serinlemek için tüketilir. Bunun yanında geleneksel içecek ve yiyeceklerimizden, Güneyde “karsambaç” Adana’ da “cicibici”, Güney ve Ege kırsalında “kar helvası” Ucuz olduğu kadar doğal ve sağlıklı efsane bir tatlıdır. Kar, şurup ya da pekmezle karıştırılarak yapılır.

Bu yazın başında Kırsal Turizm Derneği üyesi arkadaşlarımla Ödemiş Birgi’ye yapmış olduğumuz gezimizde çuvalların içindeki karlar ilgimi çekti. Satıcılara sorduğumda, gün aşırı Bozdağ’ın doruklarındaki kar kuyularından getirip sıcak havalarda soğukluk yerine “ kar helvası” yaparak sattıklarını söylediler. Bize ikram edilen bir bardak dut şerbetli kar helvasını kütür kütür yerken çocukluğuma ışınlandım. Annem kışın yağan ikinci karda tavanların temiz yerlerinden, kar alır tabağa koyup, üzerine bolca pekmez dökerek hazırlardı “kar helvasını” bize de şölen olurdu.

Kadirye KAHRAMAN (Balıkesir İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Gıda Mikrobiyolji Laboratuarı Şefi)

İlk yağan kar kirli olur diye kullanılmazdı. Yalnızca pekmezli kar yiyebilmek için karın yağmasını merakla beklerdik. Ödemiş dışında Aydın, Denizli, Manisa’da halk, yazın kavurucu sıcağında serinlemek, sıcaktan bunaldıktan sonra yeniden hayat bulmak için kar helvasına seğirtirler. Aydın sokaklarında allı pullu, gölgelikli seyyar arabalarla satıcılar bu işi yapsa da, tek tük sadece yaz aylarında açılan “kar helvası” satan dükkânları da görmek mümkün. Buldan ve Manisa Sarıgöl’de kar helvacılar pazarda, halkın hararetini kesmek için iş başına geçerler. Unutulmaya başlasa da, bu işi meslek olarak üç, dört kuşaktır yapan aileler de vardır. Bu lezzet anlatmayla bitmez, bir gün yolunuz bu bölgelere düşerse mutlaka doğal kardan yapılan bu efsane lezzeti tadımlayın.

NAZİLLİ’DE “KAR HELVASI” GELENEĞİ

Kar, Nazilli’ye Bozdoğan’daki Madran dağlarında bulunan kar kuyularından, keten çuvallara doldurularak getirilir. Çuvalın içinde durur kolay kolay erimez. Kar kütlesinden metal bardakla sürterek bir bardak kar doldurulur, sonra üzerine koyu kıvamda vişne ya da dut şerbeti dökülerek içinde kaşıkla sunulur. Ya da bardağın dibine biraz şerbet konur üzerine kazınmış kardan doldurulur. Boş bardak bardağın üzerine kapatılarak çalkalanır, ters çevrildikten sonra bardakta kaşıkla yenir. Şerbet yerine pekmezle de yapılır. İsteğe göre üzerine dondurma koyarak yemeyi tercih eden de vardır. Sıcak ta eriyince soğuk içecek olarak içilir. Bu civarda kışın yeni yağmış temiz kar kullanılarak da “kar helvası” yapılır. (Çetin Konçak Pakize) KAYNAKLAR: 1- ÇETİN KONÇAK Pakize 1992 NAZİLLİ/AYDIN 2- KAHRAMAN Ayşe Gülnihal 1992 MANİSA

TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 63





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.