2 minute read
Devletin yapamadığını korona mı yapacak?
B A Ş Y A Z I
Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr
Advertisement
Devletin yapamadığını korona mı yapacak?
Bugünlerin devamında neler olacağı hemen hemen herkesin merak konusu… Bu salgın, düşük yoğunluklu da olsa devam edecek mi? Mevcut taksit ve borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz? İşlerimiz nasıl olacak? Gelirimizi sağlayabilecek miyiz? Sektörün geleceği nasıl olacak? Hepimiz bu soruları birbirimize soruyoruz. Hepsine cevap verebilmek mümkün değil, ancak kesin doğru sadece bir tane… Bu sorunlar sadece kendimizin değil, kural olarak yaşadığımız kasabanın, şehrin, ülkenin, tüm dünyanın sorunu… O zaman bunun tek başına üstesinden gelebilmemiz mümkün olamayacak.
Yıllardan bu yana teknoloji, iletişim ve ulaşım kanalları ve yöntemleri çok hızlı gelişiyor. Bu gelişmelere paralel olarak, mal ve hizmet arzı ve çeşitliliği her alanda arttı. Hiç ihtiyacımız olmadığı halde, gereğinden fazla tüketmeye başladık. Bazen de tüketmeye bile fırsatımız olmadan çöpe attık. Hem de ne pahasına? Dünyanın çeşitli yerlerinde açlıktan insanlar ölürken, insanca yaşam standartlarının altında hayatlar sürdürmeye çalışırken… Bunların bir kısmını da cebimizde olmayan paralarla, krediler ve kartlarıyla yaptık. Geldiğimiz nokta itibariyle denizin bittiği görünüyor.
Belli ki, artık tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmek ve ihtiyacımız kadar tüketmek zorundayız. Bunu sırf kendimiz için değil, dünyadaki diğer insanlar, hayvanlar, bitkiler, su kaynakları, göller, denizler, okyanuslar, çevre için de yapmak zorundayız.
Dünyada neredeyse iki aydır hayat durdu. Şehirlerde hava kirliliği azaldı. Uzun yıllardır uğramayan göçmen kuşlar gelmeye başladı. Çoktan beri görülmeyen balıklar artık kıyılara kadar sokuluyor. Yabani hayvanlar kasabaların sokaklarında dolaşıyor. Ozan tabakasındaki delik kapandı. Bizler evlere kapandık, ama sanki dünya biraz huzur buldu. Son iki ayda bıraktığımız karbon ayak izi çok azaldı.
Davranışlarımız ve tepkilerimiz de değişmeye başladı. Televizyonda insanların sarılma - kucaklaşma sahnelerini görünce, tuhaf karşılıyoruz. İşyerinde, yolda, alış - verişte insanlar birbirinden uzak durmaya çalışıyor. Evimin bulunduğu caddenin kenarında yürürken, karşıdan gelenlerin 50-100 metre önce hortlak görmüş gibi yolun karşısına geçtiğine şahsen ve sıklıkla şahit oluyorum. Demek ki, belli bir süre bu tedirginliği üzerimizden atamayacağız. Tahminen önümüzdeki Ramazan Bayramı sonrası, Haziran başı gibi normalleşme ve gündelik hayatımıza dönmek için birçok çalışma ve düzenleme olacaktır. Sektörümüzün ve işlerimizin ne olacağına dair hepimizin düşünceleri ve kaygıları var. Öyle ya borçlarımız, kiralarımız, ödemeler, vergi personelimiz…. Üzerimizde bir sürü yükümlülük ve sorumluluk var.
Yıllardan beri yazıyoruz. Gıda ve yemek, canlıların en temel gereksinimlerinin başında gelir ve sağlık için hayatî bir konudur. Ancak ülkemizdeki gıda ve yemek üretimi yeteri kadar ve hakkıyla denetlenmemekte, toplu tüketim ve perakende noktalarında fiyat bazlı rekabetten dolayı, ürün kalitesi ve gıda güvenirliği yasalarla tarif edilen düzeye gelememektedir.
Bu salgının belki de en büyük faydalarından bir tanesi de şu olacak… Devletin bu zamana kadar hakkıyla yerine getiremediği gıda denetimlerini, bundan böyle müşterilerin yapacağını ve güvenli bulmadıkları noktalardan hizmet almayacaklarını öngörüyorum. Bunun salgın hastalıkla ne ilgisi var diyebilirsiniz. Ancak insanlar hijyen konusunu öğrendiler bir kere... Bırakınız yediği yemeğin, aldığı havanın ne kadar önemli olduğunun farkına vardılar. Aldığı havaya bu kadar titizlenenler, yediği yemeği ve sunumu çok daha fazla önemseyecekler.
En azından bu virüsün aşısı bulunana kadar; açık büfeden salata, soğuk meze, zeytinyağlı barları tarih olacak. Kimse servis görevlisinden başka birinin tuttuğu servis ekipmanı, çatal - kaşığı tutmaya yanaşmayacak. Servis ekipmanları ya bir kullanımlık olacak ya da bir kullanımlık malzemelere sarılarak servise konulacak. Çoktan tercihli mönülerin yerini, daha makul sayıda çeşitlerin olduğu ya da standart mönüler alacak. Daha çok çeşit ve yemek yerine, daha güvenli ve besleyici, sağlıklı çeşitler tercih edilecek. Kapalı ambalajlı gıda tercih sebebi olacak.
Güvenli / güvenilir gıda ve yemek üretip, güvenli proseslerle servis eden işletmeler bu krizden en az hasarla çıkıp, ayakta kalacak olanlardır. Hatta, fırsata dönüştürme ihtimalleri vardır.