UÇ
UR
UM
AK
CA ZE UN G N E KE NA R Ç D E RIN E DA K T Ğ İ L YA E ŞA N M
ME
ANADOLU YAKASI’NIN YENİ YILDIZI
KARTAL’IN
DİLGÜN SAKLAR, MEHMET EMİN ÇAKIRKAYA “Mimar dünyaya her yönüyle objektif bakabilmeli…”
AKTÖRLERİ
EYÒUL, 2016
YIL 7 - SAYI 32 / 15 TL
Yapı ve Yerleşimler Dergisi
AHŞAP
ÇOĞALAN
KENDİLİĞİNDEN
YAPI MALZEMESİ
r a l o r a k a d Banyo . u d r u t o e yerin
anit, karosu Aqu ş u d n le e ve tek pors zeminine Dünyanın ilk rosu tasarımlarını duş r ka sunuyor. yer ve duva ık bir çözüm ş e v ıdan da k ti te s il, teknik aç ğ e d taşıyarak e n a d ın n Aquanit; arım açıs Sadece tas kleri beraberinde getire ebat enili m’lik devrimsel y e 90x135 c v 0 2 1 x 0 8 90, ılabiliyor. 80x80, 90x larda kullan rup ürün o y n a b m ile tü Seranit G seçenekleri uş Karosu, D n lternatifi le e rs o ıdaki ürün a y a s Aquanit P k o ç n e yer ala k verirken, portföyünd anıza olana m p a y im ç e istemiyle arasından s r ve sifon s e id g iş m liş ge riyor. kendine ait çözüm geti m la p to ra banyola
6
36
40
92
100
130 107
İÇİNDEKİLER
2
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
6
72
HABERİNİZ VAR MI? TOP 10
AE MİMARLIK AHMET ERKURTOĞLU
32
Yazın son günlerini fırsat bilip, internetten ilginç ve yenilikçi yüzme alternatifleri arayanlardansanız bu sayıdaki listemiz size ilham kaynağı olabilir. Biz de sizin gibi yüzme havuzu değildiğinde su israfı diye endişelenip bir yandan da serinleme fikrinden çok etkilenenlerdeniz. Yüzme havuzları her zaman yeşil karşıtı olmak zorunda değil. Naturel seçenekleri ve yer altı su kaynakları, gelişmiş filtreleme seçenekleri ve deniz suyu kullanımı seçenekler arasında. Sonuç olarak kafanıza takılan sorulardan uzak bir tatil yapmak kesinlikle mümkün.
TEKELİ SİSA MİMARLIK DİLGÜN SAKLAR, MEHMET EMİN ÇAKIRKAYA STEFANO BOERI ARCHITETTI STEFANO BOERI
92 40
DOSYA
ANADOLU YAKASI’NIN YENİ YILDIZI KARTAL’IN AKTÖRLERİ
MİMARİ BAKIŞ
100
MİNİ PORTFÖY DB MİMARLIK BÜNYAMİN DERMAN İNOVASYON CAM DUVAR PROTOTIPI ILE TRANSPARANLIĞIN TEKTONIĞİ BLOOMFRAME® PENCERE İHTİYACA GÖRE BALKONA DÖNÜŞÜYOR
112
126
74
80
95 86 178
118
131
142
MALZEME/ YÖNTEM/ UYGULAMA AHŞAP KENDİLİĞİNDEN ÇOĞALAN YAPI MALZEMESİ
140
3
AGT 115
HMF 59
AKÇANSA 17
ISICAM 45
AND GYO 65
KALEBODUR 79
ASPEN 13, 21, 23
KİLSAN – MOYAP 37
BAUMIT 99
LİBART 111
SEKTÖRDEN / RÖPORTAJ MIMARŞIV ASLI SEKMEN - İLKAY ÖNGÜN
BELENCO 135
ONDULINE 25
BERKER BY HAGER 19
RHEINZINK 11
BRAAS 31
SERANİT GRUP – Ö.K.İ VE KARŞISI
AE ARMA-ELEKTROPANÇ LEVENT SÜMER
BTM 27
ŞİŞECAM AKUSTİK LAMİNE
ÇUHADAROĞLU 105
CAM 5
DÖRKEN SİSTEM 47, ARKA KAPAK
ŞİŞECAM DÜZCAM 49
ERYAP GRUP 15
ŞİŞECAM TEMPERLENEBİLİR
MERCEK AHŞAP YAPILAR & DIŞ MEKANLAR Mimar, Vedat Tokyay
136
Reklam İndeksi
SIRA DIŞI YAŞAM ALANLARI MECAZEN DEĞİL GERÇEKTEN UÇURUMUN KENARINDA YAŞAMAK
FİBROBETON 85 FLOTAL E A.K İÇİ
CAM 53 TAYF ÇATI 39
GARDENSA 29, 91
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
E KO LO J İ K YA P I V E Y E R L E Ş İ M L E R D E R G İ S İ
İMTIYAZ SAHIBI Sevda Yayla Libadiye Cad. Bakü Sok. No:3 Daire:2 Ataşehir, İSTANBUL 0216 291 2520 SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Eren Cerciz GENEL YAYIN YÖNETMENİ Neşe Jones EDİTÖRLER Esra Baykara Ezgi Beyazıt REKLAM SATIŞ Deniz Yılmaz Ayfer Ayyüce Pelin Öztürk Esin İnce WEB EDİTÖRÜ Gülşah Karakaya GÖRSEL TASARIM Nilsu Canberk
4
REKLAM REZERVASYON bilgi@ekoyapidergisi.org 0216 2912520 HABER MERKEZİ haber@ekoyapidergisi.org 0216 2912520 ÇEVİRİ Halil Yiğit Beyoğlu (İngilizce - Türkçe Çeviri) Vural Berkehan Beyazıt (Türkçe - İngilizce) YURTDIŞI TEMSILCISI Steven Alan Richard Jones KAPAK GÖRSELİ Cristina Parreño Architecture Transparanlığın Tektoniği YAYINCI ,TASARIM VE YAYINA HAZIRLIK Grapido Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri Libadiye Cad. Bakü Sok. No:3/1 Daire:3 Ataşehir, İSTANBUL www.ekoyapidergisi.org BASKI Gezegen Basım San. ve Tic. Ltd. Şti. 100. Yıl Mah. Matbaacılar Sit. 2. Cad. No:202/A Bağcılar/İstanbul Tel: 0212 325 71 25 Fax: 0212 325 61 99 Sertifika No:12002 YAYIN TÜRÜ Yerel Süreli - İki ayda bir yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların yayıncı izni alınmadan ve kaynak belirtmeden kısmen veya tamamı alınamaz. Dergide yayınlanan yazılardan yazarlar, reklamlardaki haksız rekabet ve yanıltıcı unsurlardan reklam veren sorumludur.
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
editör’den
ISSN NO 2146 - 9636
Değerli Okurlarımız Maalesef, acıyla hatırlayacağımız bir günümüz daha oldu. 15 Temmuz 2016 Ekoyapı Dergisi’nin 31. sayısını yani şu an elinize ulaşan yayını matbaaya baskı için gönderdiğimizde ekip olarak ağzımızdan ‘zor bir sayıydı’ cümlesi döküldü. Sakın yanlış anlamayın dergimizi hazırlamak zor değildi, aksine bir ekibin sevdiği bir işi özveriyle yapmasının önünde hangi zorluk durabilir ki... Zorluk, ülkemizin içinde bulunduğu üzücü, ürkütücü hatta endişe verici duruma rağmen yayınımızı her zamanki titizlik ve özen ile sizlere ulaştırmaktaydı. Malum ülkemiz yakın geçmişte gerek terör olaylarında, gerek iş kazalarında (!), gerekse yaşanan doğal felaketlerde birçok canını kaybetti, bu kayıp canlar için hepimizin içi yandı. Ama bu sefer ki farklıydı... Hem de çok farklı... Bu sefer hedef; ülkemizin birlik, dirlik ve beraberliğiydi, Türkiye topraklarında yaşayan -onlardan olmayan- yediden yetmişe herkesti. Atalarımızın binbir güçlükle kazandıkları ‘Toprak’ larımızın bütünlüğüydü, özgürlüğümüzdü, hayatımızdı ve geleceğimizdi... Tüm bunlar tehdit altındayken; çevre dostu bina üretelim demek, insan ve çevreye uyumlu yapı malzemeleri tercih edelim demek, yaşanabilir bir kent nasıl olur diye sorgulamak zor geldi. Zor ve anlamsız... Neredeyse iki hafta hiçbir şey yapamadan gündemi takip ettik, neler olup bittiğini anlamaya çalıştık... Neyse ki korkulan senaryo yaşanmadı ve kötüler şimdilik kaybetti. Ülke olmanın, millet olmanın ne demek olduğunu iyi bilen, Atatürk’ün çocukları kötülere gereken dersi verdi. Acımız büyük, bu süreçten her kesimin çıkartacağı dersler var elbette... Ancak hayat devam ediyor ve etmek zorunda, ‘onların’ istediğini vermemek için etmek zorunda... Daha güçlü, daha hırslı, dimdik durup meydan okumak gerekiyor o kara geceyi ellerini ovuşturarak izleyen ‘üst akıllara’... Açıkçası biz bu motivasyonla tekrar sarıldık işimize ve yayınımızı sizlere bir miktar geç kalarak da olsa ulaştırdık. Sizlerinde bildiği gibi Kentsel Dönüşüm kavramı dergimizin odak noktalarından bir tanesi, neredeyse her sayımızda ve düzenlediğimiz konferanslarda ‘Kentsel Dönüşüm, Yeşil Dönüşüm için bir fırsattır.’ gerçeğinin altını çiziyor, konunun ilgili mecralarca dikkate alınması için çaba gösteriyoruz. Bu sayımızda da İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı olarak tabir edilen, deniz kıyısında olmasına rağmen 1940’lı yıllardan itibaren sanayi merkezi fonksiyonunu barındıran KARTAL’a bir göz attık. Kartal’da yaşanan süreci ve belli başlı projeleri sizlere aktarmaya çalıştık. Malzeme Yöntem Uygulama bölümümüzde, kendi kendine çoğalabilen, çoğalabilmesi için sadece toprak, su ve güneşe ihtiyacı olan AHŞAP’ı konu aldık. Bilinçsiz tüketimi büyük çevre felaketlerine neden olabileceği gibi, bilinçli kullanıldığında doğallığı, sadeliği, özgürlüğü, insan doğasına yakınlığı gibi bir çok avantajı bulunan ahşabın kullanıldığı farklı projeleri sizler ile paylaştık. Bu konu ile ilişkili olarak Mimar Vedat Tokyay’ın dergimiz için hazırladığı ‘Dış Mekanlarda Ahşap Yapılar’ konulu makalesine yer verdik. Bu arada Ekoyapı Dergisi yayın hayatında 7. yılına girdi. Zorlu süreçlerden geçerek bugünlere gelirken yanımızda olan siz okurlarımıza ve tüm destekçilerimize teşekkür ediyor, keyifli okumalar diliyoruz. Ekoyapı Dergisi Ekibi
ŞİŞECAM 1
GÜRÜLTÜ KONTROL CAMI 50 dB’e kadar ses yalıtımı, emniyet ve güvenlik sağlar.
444 9 872 sisecamduzcam.com sisecamduzcam
haberiniz var mı?
ŞEHRE YAKIN AMA STRESTEN UZAK, ORMANIN İÇİNDE Bİ YERLEŞKE, Bİ’NEVİ ATÖLYE... Bahadır Kul Mimarlık tarafından Mahmut Şevket Paşa Köyü, Beykoz’da tasarlanan Bi’Nevi Atölye’nin doğayla uyumlu yerleşkesinde; ekolojik, sosyal ve mimari alanlardaki yeniliklerden ilham alarak atölye katılımcılarının fikirlerini hayata geçirecekleri alanlar bulunuyor. Şehre yakın ama stresten uzak, ormanın içerisinde yemyeşil bir yer olan Bi Nevi Atölye’de her ay farklı etkinlikler, günlük çalıştaylar ve farklı uzmanlık alanlarını bir araya getiren organizasyonlar düzenleniyor...
Bi’Nevi Atölye’nin doğayla uyumlu yerleşkesi; ekolojik, sosyal ve mimari alanlardaki yeniliklerden ilham alarak yenilikçi tasarım ve uygulamalarını hayata geçirmek isteyen atölye katılımcıları için kurulmuş. Atölye alanları, organik bahçe ve meyve bahçeleri yer alan Bi’Nevi Atölye; akademisyenleri, mimarlık öğrencilerini, farklı disiplinlerden öğrencileri, çocukları, firmaları, mimarları ve farklı mimarlık ofislerini düzenlenen etkinliklerle birayaya getiriyor. Bir araya gelen ekiplerin temelde amacı; değişen dünyaya ve hızla gelişen teknolojileri de göz ardı etmeden tasarımın başrolde olduğu atölyelerde yeni fikirler üretmek, öğrenmek ve daha fazla bilgiyi yaymak...
66
Bi’Nevi Atölye’de bu konuları ele alan bir etkinlik takvimi hazırlandı. Takvimde; hafta içleri planlanan tek günlük atölyeler ile hafta sonu düzenlenecek farklı uzmanlık alanlarını bir araya getiren organizasyonlar olacak. Bunların dışında, film geceleri, pizza atölyeleri, yoga etkinlikleri gibi farklı deneyimler de bu alanda yaşanabilecek. Aynı zamanda, disiplinlerarası birlikteliğe verilen önem dolayısıyla atölye yürütmek; etkinlik, seminer ve panel organize etmek üzere mekan dışarıdan da kullanılabilecek. Bahadır Kul Architects ( BKA) tarafından, kent ve mimarlık ile ilgili düşünülen, konuşulan konularda interaktif rol alması hedefiyle tasarlanıp hayata geçirilen Bi’Nevi Atölye; farklı disiplinlerin bir araya geldiği araştırma projeleri ve fikirler üreten bir açık platform Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
LET’S TENSILE ATÖLYESİNDE, ASMA GERME SİSTEMLER VE MEMBRAN MALZEMESİNİN NİTELİĞI HAKKINDA BİLGİLER VERİLDİ VE ÖĞRENCILER KENDİ MODELLERİNİ YAPTILAR.
olarak da nitelendirilebilir. Bi’Nevi Atölye yerleşkesinde 3 ana alan bulunmakta. Ana etkinlik alanı, organik tarım bahçesi ve en alt kotta meyve bahçesi. Tüm bu bölümler doğanın içinde doğayla birlikte yaşıyor... Bi’Nevi Atölye’nin ilk Workshop’u “Let’s Tensile” Mimarlık Öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşti. Türkiye’nin farklı üniversitelerinden 25 öğrenci İstanbul’da buluştu. Bahadır Kul Mimarlık tarafından tasarlanan ve İstanbul’un Beykoz ilçesinde yer alan Bi’Nevi Atölye ilk atölyesine ev sahipliği yaptı. Atölyede gerçekleşen “Let’s Tensile” etkinliği Bahadır Kul Mimarlık, Serge Ferrari ve Fabricart işbirliği ile gerçekleştirildi. Yürütücülüğünü Fabricart’ında kurucu ortağı olan Yrd.Doç Dr. Fevzi Dansık gerçekleştirdi. İşbirlikçi üretimi destekleyen disiplinler arası ve esnek bir çalışma ortamında gerçekleşen workshop çalışması birçok farklı ulusal ve uluslararası üniversitelerden 25 mimarlık öğrencisinin katılımı ile gerçekleşti. Let’s Tensile atölyesinde, asma germe sistemler ve membran malzemesinin niteliği hakkında bilgiler verildi ve öğrenciler kendi modellerini yaptılar. Bahadır Kul Mimarlık tarafından verilen bilgiye göre; önümüzdeki günlerde Bi’Nevi Atölye, farklı etkinliklere de ev sahipliği yapmaya devam edecektir.q
7
haberiniz var mı?
KASAPLAR KÖYÜ UYGULAMALI MIMARLIK ATÖLYESI Yerine ait, bütüncül tasarım bilgisini geliştirme hedefiyle bir araya gelen Yapı Biyolojisi & Ekolojisi Enstitüsü-YBE ve MEF Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi- FADA, Uygulamalı Mimarlık Atölyesi’ni gerçekleştirdi. Yerine ait, bütüncül tasarım bilgisini geliştirmek hedefiyle bir araya gelen Yapı Biyolojisi & Ekolojisi Enstitüsü-YBE ve MEF Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi- FADA, Uygulamalı Mimarlık Atölyesi’ni TABİT A.Ş desteği ile TABİDER’in ev sahipliğinde 6-19 Haziran tarihlerinde Aydın’ın Kasaplar Köyü’nde gerçekleştirdi.
8
Yapı Biyolojisi ve Ekolojisi alanında bilgi birikimi, uzmanlık ve örnek uygulamaları oluşturmak üzere yola çıkan YBE, bu atölyenin organizasyonunu üstlenirken FADA ile şu ortak hedeflerde buluştu: - Yapı bilimleri odaklı eğitim sürecinde öğrencinin, tasarımdan uygulamaya, yapım aşamalarının tümünü deneyimlemesi böylece yapı öğelerinin birbirleriyle ilişkilerini ve yerinde çözüm üretmenin gerekliliklerinin kavranması. - Yerelde yaşam kalitesinin gelişmesi yönünde sosyal ihtiyaçları karşılayacak tasarımların üretilmesi ve yerinde uygulamaların artması. - Yapı biyolojisi ve ekolojisi yaklaşımından sapmadan özgün tasarımların uygulanması. - Organizasyon ve uygulama sürecinde katılımcı yaklaşım ile paydaşların çeşitlendirilmesi ve yerel katılımın teşvik edilmesi. YBE ekibinin koordinasyonunda, YBE kurucusu And Akman ve FADA öğretim görevlisi Derya Uzal’ın rehberliğinde, TABİDER’in yerel organizasyonu ve TABİT A.Ş’nin desteği ile Herkes için Mimarlık Derneği’nden Merve Özokçu’nun da katkılarıyla, on üç FADA öğrencisi bir ayda tasarım-üretim-uygulama süreçlerini birebir deneyimleyerek oyun labirentini tamamlama imkanı buldu. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
ATÖLYE SÜRECİ Küçük ölçekteki yerleşim alanlarında yerel dokuyu bozmadan mimari müdahalelerle yerelin ihtiyaçlarına cevap verebilmeyi amaçlayan Uygulamalı Mimarlık Atölyesi için yerele dair çeşitli araştırmalardan sonra TABİT’in Kasaplar Köyü’nde küçük çiftçiyi güçlendirmeye yönelik örnek çalışmaları dikkati çekti. YBE’nin TABİT ile yaptığı ön görüşmelerde köyün ekonomik, fiziki ve sosyal yapısı hakkında ayrıntılı bilgi alındı. Değerlendirmede köydeki çocukların oyun parkı ihtiyacı öne çıktı. Sadece ekonomik değil sosyal etkiyi de önemseyen TABİT ile mimari uygulama atölyesinin ana sponsorluğu ve ev sahipliği üzerine anlaşıldı. Böylece Mayıs ayında oyun parkının tasarım çalışmaları FADA stüdyolarında başladı. İki hafta süren tasarım sürecinde şekillenen ‘oyun labirenti’ tasarımı üzerinden malzeme ihtiyaçları ve uygulamalı mimarlık atölye programı son halini aldı. Oyun labirenti tasarımı ile bünyesinde çocukların yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri çeşitli araçlar barındıran dört farklı etap öngörüldü. Çocuk ergonomisine uygun tasarımlanmış dört adet küpün bir araya gelmesiyle oluşan konstrüksiyon, ahşap malzeme ve metal bağlantı elemanları ile kurgulandı. Üretim aşamasına geçmeden oyun labirenti tasarımı mimarlık öğrencileri tarafından köy çocuklarına sunuldu. Onların hem tasarıma hem de yapının adına dair görüşleri alındı. Ad önerilerinden ‘DOLAMBAÇ’ strüktürü ve konsepti en iyi anlatan ad olması itibariyle seçildi. Atölyeye katılan on üç birinci sınıf mimarlık öğrencisi öncelikle üretim süreçlerini öğrenerek tasarımlarında yerine uygun revizyonlar yaptı. Katılımcıların çoğunluğu uygulama yöntemlerini öğrendikçe yerinde çözme odağı ile daha iyi organize olmaya başladı. İki hafta süren atölyenin ilk haftası ağırlıkta üretimin tamamlanması ve katılımcılarda üretim becerilerinin pekiştirilmesini kapsıyordu. Bu çerçevede üretim istenen zaman aralığında tamamlandı ve öğrencilerin tamamı ahşap işçiliğinin gerektirdiği birçok
9
marangozluk el aleti ve makinasını akıcı kullanabilir hale geldi. İkinci hafta marangozhanede kesilmiş parçalar ve hazırlanan çerçeveler yerinde düzeltilerek birleştirildi. Dört farklı küpten oluşan yapının ana karkas sistemi önceden ölçüsü alınarak kazılmış ve betonu dökülmüş temel noktaları üzerine oturtuldu. Devamında yapının iç kısmındaki çeşitli üniteler (oturma, sallanma, yürüme, kayma, tırmanma, yatma vb.) titizlikle yerine oturtuldu. Köydeki çocuklara özel tasarlanmış ‘Dolambaç’ı iki hafta boyunca on sekiz katılımcının birlikte yerinde üretip uygulaması, köydeki çocukların hem kendilerini değerli hissetmelerini hem de yapım sürecinde ne tür teknik detayların çözülmesi gerektiğini fark etmelerini sağladı. Böylece onların gözünde yapının değeri arttı, son yüzey işlemlerinde örneğin zımpara aşamasında öğrencilere yardım ettiler. Ayrıca onların aklında olan oyun parkı kalıplarını aşan öğelere sahip bir yapı olduğundan bu yapının kullanımını sorguladılar hatta kullanımını değiştirdiler ve yeni öğeler ekleyebileceklerini öğrendiler.q
KÜNYE Yapının adı: DOLAMBAÇ Yapının özellikleri: Oyun labirenti; bünyesinde çocukların yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri çeşitli araçlar barındıran dört farklı etaptan oluşmaktadır. Proje Yüklenicisi: Tabit & Tabider Proje Ekibi Süreç tasarımı: YBE- And Akman, Merve Titiz, FADA- Arda İnceoğlu, Derya Uzal Tasarım-üretim-uygulama eğitmenliği, YBE- And Akman, FADA- Derya Uzal Tasarım-üretim-uygulama FADA öğrencileri: Ali Güzel, Ayşegül Şeker, Betül Çevik, Ceren İlayda Kaya, Eda Yüksel Şimşek, Halit Özten, İlayda Kalender, Melike Kavalalı, Mert Korkmaz, Nazlıcan Apaydın, Nimet Değertaş, Selin Alara Bilgin, Yusuf Aras Kalkan Koordinasyon: FADA- Derya Uzal (tasarım koordinasyonu) YBE- And Akman, FADA- Derya Uzal, HIM- Merve Özokçu (şantiye koordinasyonu) YBE- Nilgül Özgür (teknik asistan) YBE- Merve Titiz (program ve iş akışına yönelik yerinde ihtiyaçların tespiti, kurumlar arası iletişim, üretim ve teslimat kontrolü) İletişim YBE- Merve Titiz (sosyal medya ve yazılı basın ile paylaşılacak içeriklerin geliştirilmesi ve dağıtımı) FADA- Melike Kavalalı (sosyal medya paylaşımları) Prodüksiyon YBE- Merve Titiz, Nilgül Özgür (fotoğraf ve video çekimleri) FADA- Eda Yüksel Şimşek, Nazlıcan Apaydın (fotoğraf ve video çekimleri) WPost prodüksiyon YBE- Deniz Köse (atölye kısa filminin montajı ve uygulaması).q
Sektörel Gündem
DÜNYA GRC ÜRETİCİLERİNDEN FİBROBETON’A BİR ÖDÜL DAHA Fibrobeton, Dubai’de toplanan 17. Dünya GRC (fiber takviyeli beton) Kongresi’nde Gaziantep Primemall AVM’deki başarısıyla En İyi Özel Proje (IGRCA OUTSTANDING PROJECT AWARD) ödülünü kazandı. GRC sektörün 4 yılda bir buluştuğu dünya kongresinde verilen uluslararası arenadaki ödülü böylece ülkemize beşinci kez kazandıran Fibrobeton, 2000 yılında Metrocity Projesi ile En Başarılı Proje ödülünü ilk kez Türkiye’ye getirmişti. 2011’de İstanbul’da düzenlenen kongrede ise yine bir ilke imza atarak sektör tarihinde rekor kırmış ve en başarılı firma, kişi ve proje ödülleri olmak üzere verilen üç ödülü birden almıştı. Baklavalı cephe ile yerelden dünyaya uzandı 10
Primemall Gaziantep, çağdaş mimarlık anlayışı ile zengin yerel kültür öğelerinin ortak bir potada eritilmesiyle tasarlanmış bir proje. Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık tarafından tasarlanan projenin dış cephesinde Gaziantep’in ünlü baklavasından esinlenildi.
Dış cephesinin tamamı Isı Yalıtımlı Fibrofombeton ® ile kaplanan yapıda özel panellerin üretiminde hayal edilen tüm projeleri gerçeğe dönüştüren Fibro-Multiform ® Teknolojisi kullanıldı. Kiremit rengi baklava dilimli tekstürlü paneller için Fibro-Multiform ® Teknolojisiyle özel kalıplar hazırlandı. Düz ve eğik yüzeylerin köşe birleşimleri için özel sönümlemeli paneller imal edildi. Düz ve eğik yüzeylerde yapılan kaplama uygulaması dahil tüm proje 12 ayda tamamlandı. Fibrobeton böylece sürdürülebilir mimarlık adına günümüz teknolojilerinin tüm imkanları kullanılarak, yapının uzun ömürlü olması ve enerji tüketiminin her zaman optimum düzeyde tutulabilmesi sağlandı.q
17. Dünya GRC Kongresi 2015 - Dubai OUTSTANDING PROJECT AWARD: Prime Mall- Gaziantep
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
TİTANYUMLU ÇİNKO ÇATI VE CEPHE KAPLAMALARI oluşabilecek her türlü çiziğin kısa sürede kaybolmasını sağlamaktadır. Kaliteli görünümü ve birçok farklı işlenme olanağı ile RHEINZINK, çatı ve cephe kaplamalarında ideal bir malzemedir. Mükemmel şekillendirme, kıvırma ve sistem teknikleri ile iddialı ve karmaşık yapı tiplerinde bile uygun çözümler sağlamaktadır. Tamamı sızdırmazlık garantisi sunan sistem alternatiflerine sahip olan RHEINZINK, 3 farklı
yüzey alternatifi ile çinkonun benzersiz doğal estetiğini sektörün kullanımına sunmaktadır: prePATINA bright rolled, prePATINA blue-grey ve prePATINA graphite-grey Uzun kullanım ömrü, bakım gerektirmemesi, yanmaz – paslanmaz yapısı, ısıya dayanıklılığı, çevreye duyarlılığı ve estetik değerleri sebebiyle RHEINZINK-Titanyumlu Çinko, geleceğin malzemesi olarak nitelendirilmektedir.
RHEINZINK Türkiye İrtibat Bürosu · Bağdat Cad. No: 124 · 34726 Fenerbahçe – İstanbul · Türkiye · Tel: +90 216 5506292 · Faks: +90 216 5506293 · info@rheinzink.com.tr
www.rheinzink.com.tr
RZ_4795-4C-TR
RHEINZINK çinko, bakır ve titanyumdan oluşan % 99,995 saflıkta bir çinko alaşımı olup bu konuda bir dünya markasıdır. Atmosferik koşullardan etkilenerek doğal yollarla değişime uğrayan yüzeyde oluşan patina tabakası, sadece ürünü korozyona karşı korumakla kalmayıp aynı zamanda kendini nesiller boyu temizleyen bir yüzey meydana getirir. Malzemenin kendi kendini iyileştirme özelliği, malzeme üzerinde
Sektörel Gündem
Mimari Yapılarda Su Yalıtımı kitabı tüm seçkin kitabevlerinde BTM’nin katkılarıyla hazırlanan “Mimari Yapılarda Su Yalıtımı” kitabı raflardaki yerini alarak satışa sunuldu. Ağustos ayı itibariyle tüm seçkin kitabevlerinde ve online olarak da “www.yemkitabevi. com” üzerinde satışa çıkan Mimari Yapılarda Su Yalıtımı kitabı; Doç. Dr. Çiğdem Tekin, Yrd. Doç. Dr. A. Cüneyt Diri ve BTM teknik danışmanı, inşaat mühendisi Jozef Bonfil tarafından yayıma hazırlandı. Kitap; bir binanın kullanım ömrü boyunca suya ve suyun etkilerine karşı dayanıklılığını koruyabilmesi için tüm yapılması gerekenleri aşama aşama çizimler, fotoğraflar, grafikler ve tablolar eşliğinde anlatan temel bir başvuru kaynağı olma niteliği taşıyor.q 12
Vodafone ve Tabit Dünyanın İlk Akıllı Köyünü Aydın’da Kuracak
Aile çiftçiliğini teknolojik tarımla buluşturan yeni nesil kırsal yaşam modelinin bir örneğini sunacak olan Vodafone Akıllı Köy, kırsal yaşamda teknoloji destekli sosyal gelişim ve inovasyonu destekleyecek. Modern sera uygulamalarından toprak analiz laboratuvarına, modern meyvecilik alanından hayvancılık çözümlerine kadar uçtan uca dijital teknolojilerle donatılacak olan Vodafone Akıllı Köy ile sürdürülebilir verimlilik artışının sağlanmasının yanı sıra köyden kente göçün azaltılması da hedefleniyor. Vodafone Akıllı Köy’ün ayrıca, model olarak domino etkisiyle yayılması, böylece kırsal alanda başlatılan Dijital Kalkınma Seferberliği’nin Türkiye’deki 38 bin köy ve kırsal yerleşkeye ulaşması da hedefler arasında bulunuyor. Toplam 298 dönüm arazide kurulacak Vodafone Akıllı Köy için 10 yılda yaklaşık 23 milyon TL’lik yatırım yapılacak.q
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Sektörel Gündem
ADDO FURNITURE YENI SHOWROOM’UNDA… Günümüzün en önemli gerçeği motivasyon ve ‘tasarımın gücü’ vurgusu ile bütünleşen mobilyalar yine aynı anlayış ile showroom’da sergileniyor. Yeni nesil çalışma alanlarına özel yaratıcı ve fonksiyonel tasarımlar geliştiren Addo Furniture, tasarım vizyonunu ve tarzını yansıttığı yeni showroom’u ile hızla yükselen başarı grafiğini destekliyor. İstanbul’un yeni ticaret merkezi olarak dikkat çeken ve nitelikli ofis projelerine ev sahipliği yapan Basın Ekspres’te yer alan 1000 m2 büyüklüğündeki showroom, loft konsepti, yeni nesil ofis yaşamını tasarım çizgisi ile buluşturan mobilyaları ve özel konseptler ile tasarlanan stil köşeleri ile iddialı… Tasarım olgusunu başarının sırrı olarak benimseyen ve her alanda ön plana çıkaran Addo Furniture, akustik düzenlemelerden derinlik özelliklerine kadar ince bir tasarımın ürünü olan showroom’da çalışma hayatı için tasarlanan özel koleksiyonlarını sergiliyor.
14
Günümüzün en önemli gerçeği motivasyon ve ‘tasarımın gücü’ vurgusu ile bütünleşen mobilyalar yine aynı anlayış ile showroom’da sergileniyor. Derinlikle yakalanan ferahlık hissi, yüksek tavanlar ve yerden yükselen camlar ile bütünleşiyor. Mazağa içinde yaratılan konsept köşelerde farklı tasarımlar sergilenirken, belirli noktalara sade bir şıklıkla yerleştirilen dekoratif ürünler ve aksesuarlar çalışma hayatına katılan yeni bir zevki yansıtıyor. Aynı zamanda yaşayan bir ofis olması açısından Addo ekibinin de ofis olarak kullandığı showroom’da mobilya ayakları, ahşap malzemeler ve çeşitli aksesuarlar duvarlarda farklı bir tasarım ile yeniden yorumlanıyor.
Markanın konsept danışmanı Sezgin Aksu’nun tasarladığı showroom, geniş bir alanda sergilenen farklı ürün grupları, özel akustik düzenlemeleri, tavan yüksekliğinin verdiği ferahlık hissi ve ürün yerleştirmeleri ile konukları özgün bir atmosferde ağırlıyor. Sezgin Aksu ile yeniden yorumlanan tasarım çizgisi... Milano’daki ofisi Aksu/Suardi ile başarılı tasarımlara imza atan tasarımcı Sezgin Aksu ile çalışarak Bridge serisini geliştiren Addo Furniture, yeni nesil çalışma hayatının dinamiklerini estetik ve fonksiyonellikle buluşturuyor. Aynı zamanda markanın konsept danışmanlığını yürüten ve showroom tasarımı ile ilgili bütün detaylarla ilgilenen Sezgin Aksu, “Üretkenliğin dışa vurumu olarak her geçen gün önem kazanan ofis dekorasyonları, ister yönetim alanlarında ister ortak çalışma gruplarında bir tasarım felsefesi ve ince bir zevkin dışa vurumu olmalıdır. Teknolojinin gelişimi ile birlikte, modern çalışma hayatının şekillenmesine paralel olarak kişisel zevklerin ve tarzların oluştuğu günümüz çalışma hayatında, mekansal zevklere üretkenlik, motivasyon ve iletişim hakim olmalıdır. Eskiden sadece ofis mobilyası üzerine konuşulurdu, bugün yetmiyor, daha çok ofis ambiyansından konuşuyoruz. En doğru ambiyansı nasıl kurabileceğimiz konusunda çalışıyoruz. Ses yalıtımı çok önemli hale geldi, biz de bunu fazlasıyla dikkate alıyoruz.” diyor.q
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Sektörel Gündem
AVRUPA KONUTLARI KALE BERKER BY HAGER TEKNOLOJISI ILE YÜKSELİYOR... Geçtiğimiz yıllarda lüks olarak görülen akıllı bina teknolojilerinin bugün gereklilik haline gelmesi, sektör açısından önemli bir noktada olduğumuzu gösteriyor. KNX olarak adlandırdığımız akıllı bina sistemleri AVM, otel gibi ticari segmentin yanı sıra konut pazarında da lüks olmaktan çıkıp günlük yaşamın içinde daha çok yer buluyor
Avrupa Konutları Kale’de yaşamın 24 saat boyunca maksimumda güvenli ve konforlu sürmesi için tüm detaylar en ince ayrıntısına kadar senaryolaştırılıyor. Projede iklimlendirme, aydınlatma, panjur, interkom, faturalandırma, güvenlik tek bir merkezden kontrol ediliyor. Ortak yaşam alanları kamera sistemi ile izlenirken, yangın sistemi de otomatize edilerek güvenlik en üst noktada sağlanıyor. Bina içinde ısıtma sistemi hava şartlarına göre belirlenen senaryolar ile çalışıyor.
16
Üstün tasarım ödüllü Berker B.IQ, mekanlara kattığı şıklık ve kalitenin yanı sıra, tüm otomasyon işlemlerini tek tuş ile kontrol edebilme özelliği ile Avrupa Konutları Kale projesinin de öncelikli tercihi oldu.
Berker by Hager teknolojisi ile yükselen Avrupa Konutları Kale –Artaş İnş. Yönetim Kurulu Üyesi Serhan Çetinsaya ile düzenlenen ortak basın buluşmasında açıklama yapan Berker Türkiye Genel Müdürü Medeni Kahraman, Türkiye pazarında hızla gösterdikleri büyümeyi ve konut pazarında akıllı bina teknolojilerinin geldiği noktayı anlattı. Medeni Kahraman, “Günden güne hızlı bir büyüme grafiği gösteren Türkiye inşaat sektöründe teknoloji ile entegre, sürdürülebilir, enerji tasarrufuna önem veren nitelikli projeler ön plana çıkıyor. Biz bu noktada geliştirdiğimiz inovatif ürünlerle, ilerici çözümlerimizle, teknik altyapımızla, lokal servislerimizle ön plandayız. Geçtiğimiz yıllarda lüks olarak görülen akıllı bina teknolojilerinin bugün gereklilik haline gelmesi, sektör açısından önemli bir Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
noktada olduğumuzu gösteriyor. KNX olarak adlandırdığımız akıllı bina sistemleri AVM, otel gibi ticari segmentin yanı sıra konut pazarında da lüks olmaktan çıkıp günlük yaşamın içinde daha çok yer buluyor. Aynı zamanda kişiselleştirilebilen bu sistemle kişi kendi senaryolarını oluşturarak ihtiyaçları doğrultusunda yaşam kurgusunu şekillendirebiliyor. Ucu açık olarak sürekli geliştirilebilen sistemin enerji yönetiminden zaman tasarrufuna, uzaktan kontrol ile sağlanan güvenlik çözümlerinden eğlence sistemlerine kadar konforlu bir yaşam sunan birçok avantajı var. Özellikle konut sektörüne özel sonsuz çözümlerimizle projelerde geliştirici paydaş oluyoruz. Çözüm ortağı olduğumuz birçok projenin ikinci üçüncü projesinde de tercih ediliyoruz. Avrupa Konutları Kale de bunun güzel bir örneği…“ şeklinde konuştu.
Berker B.IQ, tek anahtar üzerinde ısı, aydınlatma, müzik ve panjur kontrolünün yanı sıra dört farklı materyalden üretilebilen kusursuz tasarımıyla mekanlarda güçlü duruş sergiliyor. B.IQ anahtarın buton kısmından mekanların aydınlatma senaryoları ve dim fonksiyonları yerine getirilebiliyor, buton kısımları aktif olduğunda anahtarların yan kısımlarında bulunan durum led’lerinden aydınlatmaların açık olup olmadığı da izlenebiliyor. Projede kullanılan B.IQ anahtarın özelliği olan ‘B.IQ asistan’ sayesinde, hangi butonun ne iş veya hangi fonksiyonu kontrol ettiği termostat LCD ekranı üzerinde yazılı olarak gözüküyor. Tek anahtar üzerinden ısı, aydınlatma, müzik ve panjur sistemlerinin kontrolünü sağlayan Berker B.IQ, ünlü tasarımcı Peter Schreyer’in estetik dokunuşlarıyla şıklığı ve son teknolojiyi uyum içinde harmanlıyor. KNX ile uyumlu B.IQ tüm yaşam alanlarının ısısını, alarmını, panjur ve müzik sistemlerini yönetmeyi tek anahtarla mümkün kılarken, butonda yer alan led ışık şıklığın tamamlayıcısı oluyor.q
Sektörel Gündem
PROJE PAZARINDA DA BÜYÜYEN SILVERLINE ‘KARTAL’A YATIRIM GELECEĞE YATIRIM’ ZİRVESİ’NDEYDİ ‘Yerinde ve Birlikte Kentsel Dönüşüm’ modelleri ile İstanbul için örnek projelere imzasını atan Kartal Belediyesi ‘Kartal’a Yatırım Geleceğe Yatırım’ adını verdiği dönüşüm zirvesine ev sahipliği yaptı. Bölge yerel yönetiminin, yatırımcıların ve inşaat sektörünü besleyen yan sektörlerin katıldığı zirvede Silverline Ankastre’de yerini aldı. Silverline proje pazarında da iddialı…
18
Silverline Ankastre ‘Kartal’a Yatırım Geleceğe Yatırım’ organizasyonunda sektör yatırımcılarına, teknoloji odaklı ve enerji tasarruflu ürünleri ile proje pazarında konutlara sağladığı farklılıkları ve çeşitliliği aktardı. 2016 yılında proje pazarında önemli atılımlar gerçekleştirmeyi planlayan Silverline, proje pazarında yüzde 11 pazar payına sahip iken bu rakamı 2016 yılında yüzde 15’e çıkarmayı planlıyor. Silverline konut sektörüne girdiği 2010 yılından bu yana Türkiye genelinde toplam 6267 projede 212 bin 160 birim konutta toplam 532 bin adet ürünle yer aldı. Projelendirme aşamasında ürünlerin uygulaması ve doğru çalışma koşullarına yönelik keşif hizmeti sağlarken, teslimatla birlikte kadrolu montaj ekibi ürünlerin hızlı ve güvenli bir şekilde montajını gerçekleştiriyor. Silverline ayrıca ev sahiplerine oturumla birlikte başlayan esnek garanti uygulaması sağlıyor. Konut pazarının ankastre tercihi markalı ürünlerden yana… Türkiye Ankastre Mutfak Ürünleri pazarı son 5 yılda önemli bir atılım gerçekleştirdi. İnşaat ve konut sektöründeki büyüme, kentsel dönüşüm projeleri, kentlere göçün artması, mutfakların modernleşmesi, 1+1 ve 1+0 konut talebi ile artan birim konut adetleri, toplu konut ve nitelikli konut projelerinin büyük şehirlerin dışına çıkması, mutfakta geçen zamanın artması ve modern site hayatı sektörün büyümesini sağlayan ana unsurlar olarak öne çıkıyor. Toplam beyaz eşya pazarının yüzde 28’ini oluşturan ankastre pazarı Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
son 5 yılda yüzde100’lük bir büyüme gerçekleştirdi. Ankastre pazarında yapılan satışların yüzde 35’ini konut pazarı domine ederken projelerde markalı ürünler öne çıkmaya başladı. İç pazarda sektörde ilk 5 marka arasında… Son 5 yılda solo ürün grubundan ankastreye dönüşümün hızlandığı sektörde, 2015 yılında Türkiye ankastre pazarı %15 büyüme ile 1 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Yenilenme pazarının ve inşaat sektöründeki hareketliliğin pozitif katkı sunduğu pazarda Silverline, 350 bin satış adedi ile Türkiye ankastre pazarında ilk 5 marka arasında yerini aldı.q
Sektörel Gündem
EPD SERTIFIKALI ÜRÜNÜ ONDULINE HR
20 20
Onduline HR, Onduline Avrasya’nın bitüm esaslı oluklu çatı kaplama levha ailesinin en temel ürünüdür. Onduline HR yüksek oranda geri dönüştürülmüş selüloz elyafını barındırmaktadır. Renklendirme için doğal pigmentler kullanılmaktadır. Hammaddeleri yüksek oranda yerel kaynaklardan elde edilen bu ürün, üretiminde düşük karbon ayak izine ve enerji tüketimlerine sahiptir. Ayrıca geleneksel çatı kaplama malzemelerine göre daha
hafif olan Onduline HR, yüksek oranda geri dönüştürülmüş selüloz elyafı ile tüketimde; düşük karbon ayak izi sayesinde de üretimde oldukça çevreci olarak tanımlanabilmektedir. Bir ürünün EPD sertifikasına sahip olabilmesi için öncelikle, o malzemenin dahil olduğu ürün grubunun “Ürün Kategori Kuralları”na (PCR – Product Category Rules) uygun olması gerekmektedir. Çatı kaplama ürün grubunda EPD alacak ilk ürün Onduline HR olduğu için öncelikle bu ürün ailesinin PCR’ı hazırlanmıştır. Onduline HR’ın üretiminde kullanılan hammaddelerin elde edilmesinden, nakliyesi-
ne kadar her aşaması en ince detayına kadar incelendiği için, birçok noktada bir danışman firmaya da ihtiyaç duyulmuştur. Danışman firma tarafından hazırlanan detaylı inceleme ve verilerin özenle işlenmesi sonucunda ortaya çıkan rapor üçüncü şahısların onayına sunulmuştur. Bunun sonucunda ürün, uzman onayından sonra EPD sertifikasını almaya hak kazanmıştır. Türkiye’de çatı sektöründe bu sertifikayı alan ilk firma olan Onduline Avrasya, bu süreçten geçecek olan diğer firmalara da referans olmuştur. taşıyor.q
ERYAP MARKALARININ GÜCÜNÜ “BONUS” ADI ALTINDA TOPLUYOR
2001 yılından bu yana inşaat sektöründe, özellikle yalıtım alanında yenilikçi kimliğiyle faaliyetlerini sürdüren Eryap Grup, Türk yapı sektöründe hizmet veren markalarının gücünü, XPS sektörüne adını yazdırmış yine kendi markası olan “Bonus” adı altında topluyor. Logo tasarımında “Bilgi, Birikim, Beraberlik ve Başarı’’yı ifade eden 4B simgesini kullanan Bonus, “Yalıtımın İyisi” sloganı ile iddiasını sürdürüyor. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
On beşinci yılında ürünlerini yeni bir isim adı altında sunarak giren Eryap Grup; bu doğrultuda logosunu, renklerini, ürünlerini ve çalışma sistemini de tamamen yeniliyor. Kurulduğu ilk günden bu yana sürekli gelişimi ve yükselmeyi hedefleyen Eryap Grup, bu hedefini firma logosuna da taşıyarak “Sürdürülebilir ve Sürekli Gelişim” misyonunu görsel olarak da ifade ediyor.
Eryap Grup’un ilk markası olan American Siding Dış Cephe Kaplama Sistemleri ve Winer Polimer Kapı Pencere Sistemleri ise yollarına yine kendi isimleriyle devam ediyor. Ürünlerini tamamen yerli kaynaklar kullanılarak üreten ve ülkemize artı değer katan Eryap Grup, birleşmeden doğan güç ile projelerin tercihi olarak yapı sektöründe isminden söz ettirmeye devam edecek.q
Sektörel Gündem
VIZYON ATÖLYESI’NIN YENI PROJESI ‘YEŞIL YOL’ 5 milyon metrekarelik yeşil alan ortaya çıkaracak ve İstanbul’a nefes aldıracak.. Proje İstanbul’un ortasından, yani TEM ve E5’in ortasından geçiyor. Bölgede İstanbul nüfusunun yüzde 55’i yaşıyor ve projenin gerçekleşmesi dahilinde bu bölgenin yapı standartları ve yaşam kalitesi büyük ölçüde yükselecek. Vizyon Atölyesi kurucularından Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, bu proje için çok çalışıldığını ve çok emek verildiğini belirterek, bu tarz projelerin başarılı olabilmesi için toplum tarafından sahiplenilmesi gerektiğinin de altını çizdi.
22 22
Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ve Kentsel Strateji Kurucusu A. Faruk Göksu tarafından hayata geçirilen Vizyon Atölyesi’nde, 17 Ağustos büyük Marmara depreminin 17. yıl dönümünde İstanbul için önem taşıyan 5 milyon metrekarelik ‘Yeşil Yol’ projesi tasarlandı. Proje TEM ve E5 arasında yer alıp, Küçükçekmece’den Pendik’e kadar gidecek. Yeşil Yol projesi 50 kilometre uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde planlanıyor. Bu proje 10 milyon metrekarelik alanı kapsayarak
Yeşil Yol, tüm İstanbul’u birleştirecek Yeşil Yol projesi yaklaşık 7 milyar dolarlık bir yatırım gerektiriyor. Yolun direkt olarak geçtiği 17 ilçe belediye başkanının ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın iş birliği yapması gerektiğini söyleyen Vizyon Atölyesi kurucularından Faruk Göksu, “Yeşil Yol projesinde temel stratejimiz şu; bu proje bütün İstanbul’u birleştirecek. Yeşil Yol’un geçtiği hatta yaklaşık 16 bin yapı ve 56 bin konut birimi var. 200 metre genişliğindeki yolun yarısı yeşil alan olacak, diğer yarısı ise yıkılan konutların transfer edildiği dönüşüm alanı olacak” dedi. İstanbul’un açık alan yaratmak odaklı dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Göksu, Yeşil Yol’un açık alan, bisiklet yolu, park, alternatif ulaşım ağı, deprem durumunda toplanma alanı olmasının yanı sıra istanbul’a katma değer getirecek bir proje olduğunun da altını çizdi..q
SOCAR TOWER’A ENR’DAN “EN İYİ OFİS” ÖDÜLÜ Uluslararası inşaat sektörü dergisi Engineering News Record (ENR) Dergisi tarafından bu yıl dördüncü kez düzenlenerek 5 kıtada yer alan 15 ülkeden 18 projenin değerlendirildiği ENR Ödülleri kazananları açıklandı. İnşası Tekfen İnşaat tarafından gerçekleştirilen Azerbaycan’ın en yüksek ve en teknolojik binası olan SOCAR Tower, ENR Global Best Projects Ödülleri’nde “Yılın En İyi Uluslararası Ofis Binası Projesi” seçildi. Socar Tower’ın aldığı ödül, 2015 yılında Baku Olimpiyat Stadı ile “En İyi Stadyum Projeleri” kategorisinde alınan ödülün ardından Tekfen İnşaat’ın ikinci ENR ödülü oldu. Ödülle ilgili değerlendirmelerde bulunan Tekfen İnşaat Genel Müdürü Levent Kafkaslı, SOCAR Tower’ın başkent Baku’nun şehir merkezinde çarpıcı bir mimariye sahip olduğunu ifade etti. Tower’ın bir dış cephesi kendi kendini temizleyebildiği gibi 34 bin metrekare Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
LED ekranla çevrili dış cephede, bina yönetimi cepheye istediği görüntüyü yansıtabiliyor. Birçok teknolojik yeniliğin kullanıldığı SOCAR Tower, 189 kilometre hızla esen rüzgâra ve Richter ölçeğiyle 9 şiddetinde depreme de dayanıklı bir yapı. Ayrıca Baku’nun meşhur rüzgârının yarattığı salınımdan etkilenmemek içinse 38. kata 410 ton ağırlığında salınım sönümleyici damper (ağırlık) yerleştirilerek özel bir mühendislik çözümü kullanıldı. SOCAR Tower Azerbaycan’ın prestij projelerinden biri haline geldi. Geçen yıl Baku Olimpiyat Stadı ile aldığımız ENR ödülünün ardından bu yıl da “Yılın En İyi Uluslararası Ofis Binası Projesi” seçilmekten dolayı hem Tekfen İnşaat hem de Türk inşaat sektörü adına gurur ve mutluluk duyuyoruz.” dedi. ENR Global Best Projects Ödülleri, 11 Ekim’de New York’ta sahiplerine teslim edilecek.q
Sektörel Gündem
STFA GRUBU VE HYUNDAI ELEVATOR, ORTAKLIK ANLAŞMASI IMZALADI Ülkemizin birlik ve beraberlik ile üstesinden geldiği bu günlerde, yabancıların Türkiye’ye olan güveninin devam ettiğini gösteren bu yatırımla şirket, yüzde 51 oranında hissesiyle Hyundai Elevator Türkiye olarak faaliyetlerine devam edecek.
24 24
Dünyada birçok metro ve tren istasyonlarının yanı sıra çeşitli havalimanları, iş merkezleri ve gökdelen gibi projelere imzasını atan Hyundai Elevator, global operasyonları arasında başarılı bir yabancı pazar örneği olarak gördüğü Türkiye’de, STFA Grubu’nun işbirliği ile çalışmalarına devam ediyor. Hyundai Asansör, 2010 yılından bu yana HYUNDAI markasını Türkiye’deki 1 milyar dolarlık asansör sektöründe kısa sürede STFA Grubunun gücüyle üst sıralara taşıdı. Ortaklık anlaşmasının imzalanmasıyla birlikte Hyundai Elevator Co. Ltd., şirketin yüzde 51 oranındaki çoğunluk hissesine sahip oldu. Hyundai Elevator; ileride ülkemizde üretim yapmayı da kapsayan bu yatırımla birlikte Türkiye’yi Balkanlar ve Doğu Avrupa pazarını da yönetecek bir merkez olarak konumlandırmayı hedefliyor. KISA SÜREDE SEKTÖRÜN ÖNEMLİ MARKALARINDAN BİRİSİ OLDU
2010 yılında STFA Grubu güvencesi ve deneyimiyle Türkiye pazarına giriş yapan Hyundai Elevator; dünya üzerindeki referanslarıyla yakaladığı başarı ve büyümeyi burada da sürdürdü. Metropol İstanbul, Diyarbakır Havalimanı, Üsküdar-Çekmeköy Metro hattı, Folkart Towers, Nidakule Ataşehir-Levent, Varyap Meridian, Water Garden, Manzara Adalar, İSTMarina, İstanbul Adalet Sarayı, Ülker Arena, Nurol Tower, ve Sarphan Finans Park gibi birçok farklı projede sahip olduğu ileri teknoloji ürünler ile fark yaratan Hyundai Elevator, Türkiye’deki başarılı yükselişi ile HYUNDAI ’nin globaldeki operasyonları arasında öne çıkmayı başardı. Hyundai Elevator, Avrupa’daki ilk metro projesini ise İstanbul metrosunun Üsküdar – Ümraniye – Çekmeköy hattı ihalesini kazanarak hayata geçirdi. Projede 20 km.’lik metro hattı üzerindeki 16 istasyonda yer alan toplam 253 ünite - 192 adet yürüyen merdiven ve 61 adet asansör Hyundai Elevator imzasını taşıyacak. q
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Sektörel Gündem
Ödüllü Yeşil Binalarda Integra İmzası Ülkemizde ve dünyada yaygın olarak kullanılan LEED, EPD, BREEM ve DGNB Yeşil Bina Sertifika Sistemleri ile sürdürülebilir bir büyüme hedefleyen Aspen, Integra Metal Asma Tavan Sistemleri’nin tercih edildiği doğayla uyumlu projelerle de dikkat çekiyor. Yetkili kuruluş Alman İnşaat ve Çevre Birliği (IBU) tarafından 2 adet (çelik ve alüminyum malzemede) EPD (Environmental Product Declaration Çevresel Ürün Beyanı) belgesine layık görülen Integra, Türkiye’de üretilen Metal Asma Tavan Sistemleri arasında EPD Belgesi’ne sahip ilk marka olma özelliğini de elinde bulunduruyor. Medine Havalimanı, Borsa İstanbul, Google Ofis, Algida, Kunt Ofis gibi yurt içi ve yurt dışında birçok yeşil bina projesinde uygulanan Integra Torunlar GYO’nun mimarisiyle ön plana çıkan Mall of Istanbul projesinde de tercih edildi. Proje, Amerika Yeşil Bina Konseyi (USGBC) tarafından verilen Altın LEED sertifikasını almaya hak kazandı.
26 26
LEED yeşil bina sertifikasyon sistemlerinde ek kredi puanlarının kazanılmasını sağlayan 2 adet EPD (Environmental Product Declaration - Çevresel Ürün Beyanı) belgesine sahip olan Integra, yeşil bina projelerine sağladığı katkıyı daha da artırma hedefiyle tüm süreçlerinde çevresel kaygıları ön planda tutmaya devam ediyor.
Richemont projesinde, Sepera Hareketli Bölme Duvar Sistemleri tercih edildi.
Sepera Hareketli Bölme Duvar Sistemleri, projelere kattığı şıklık, rahat kullanım imkânı ve verimlilik ile öne çıkmakta, kullanıcıya daha çok yasam alanı sunan zengin alternatifli ürünleri ile standartların kullanıcılar tarafından belirlenmesine olanak tanımaktadır. Dinamik, kullanışlı ve kolaylıkla yönlendirilebilen Sepera, büyük bir alanı tasarımınıza göre ayrılmış salonlara ya da gerektiğinde küçük bir toplantı odasına dönüştürürken, sistemin etkili ses yalıtımı sayesinde toplantılarınızı gürültüden uzakta gerçekleştirmenize imkân sağlar. Yüzey seçeneklerinde sınırları kaldıran Sepera her türlü mimari tasarıma uyum sağlayan uygulamalarla yaratıcı sonuçlar oluşturmanıza yardımcı olur. Doğal ahşap kaplamalar, çeşitli laminatlar, duvar kağıtları, metal yüzeyler, akustik paneller ve kumaş kaplamalar gibi farklı malzemelerle zenginleştirilen ürün seçenekleri, Sepera’yı yaratıcı bir çözüm haline getirmektedir.q Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Sektörel Gündem
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERININ ÇÖZÜM ORTAĞI: AKG GAZBETON AKG Gazbeton, ülke genelinde hızla devam eden kentsel dönüşüm sürecinde çözüm ortağı olmaya devam ediyor. AKG Gazbeton’un sağlam ve hafif ürünleri, satış öncesi ve sonrası hizmeti sayesinde şehirlerdeki riski yüksek yapılar daha hızlı bir şekilde sağlıklı ve yaşanabilir bir hale geliyor.
28 28
AKG Gazbeton, ülke genelinde hızla devam eden kentsel dönüşüm sürecinde çözüm ortağı olmaya devam ediyor. AKG Gazbeton’un sağlam ve hafif ürünleri, satış öncesi ve sonrası hizmeti sayesinde şehirlerdeki riski yüksek yapılar daha hızlı bir şekilde sağlıklı ve yaşanabilir bir hale geliyor. Bu konuda AKG Gazbeton’un uzman pazarlama ve uygulama ekipleri, kat sahipleri, müteahhitler, kentsel dönüşüm merkezleri ve mimarlar arasında önemli bir ağ kurulmasında rol oynuyor. AKG Gazbeton, konuyla ilgili tüm taraflara gazbeton kullanımının faydalarını, deprem, ısı yalıtımı, yangın, akustik ve maliyet konusundaki avantajları anlatılırken, özel etkinlikler ve toplantılarla da iyi uygulama örnekleri, olumlu deneyimler ve tavsiyelerle paylaşılıyor. Kentsel dönüşüm sürecinde AKG Gazbeton’un yaptığı katkılara değinen Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sırrı Güvenç, konu hakkında şunları söyledi: “Ülkemizde başta İstanbul olmak üzere, tüm büyük şehirlerde hızla devam eden kentsel dönüşüm projeleri, konut sektörünü etkileyen en önemli projeler arasında gösteriliyor. Bir semt dönüşürken o semtin yaşamı da, çevresi de, ekonomisi de değişiyor, gelişiyor. AKG Gazbeton olarak bu konuda ayrı bir misyon üstleniyor, sadece binaların dönüşümü değil, çevresel dönüşümü de destekliyoruz. Ürünlerimizin EPD belgeli çevre dostu ürünler olması, binaların enerji verimliliğine sağladığı ısıl konfor katkısı ile karbon ayak izi düşük yapıların tedarikçisi olmaktan gurur duyuyoruz.” AKG Gazbeton ürünlerinin hafifliği nedeniyle, muadil ürünlere göre temel ve betonarme maliyetlerinde %10’dan %20’ye kadar maliyet avantajı sağladığını ifade etti.q
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sırrı Güvenç
‘53 ‘60 ‘63 ‘65 ‘76 ‘80 ‘83 ‘89 ‘90 ‘91 ‘92 ‘95 ‘95 ‘96 ‘98 ‘98 ‘00 ‘04-... ’06 ‘08 ‘08 ‘09 ‘11 ‘12 ‘13 ’13 ‘16 ‘16 ‘16
Büyükada Yalova’da ilk tesis Türk- Pirelli Fabrikası çevre düzenlemesi; Özel sektörde ilk Sisleme ile köklendirme ve Zeytin fidanı üretimi. Ic mekân süs bitkisi üretimi; 2.500 m² modern sera tesisi. Suriye Tarım Bakanlıgı’na 800.000adet Zeytin fidesi üretimi ve ihracatı. Suriye Tarım Bakanlıgı’na 4 milyon meyve agacı ihracatı. Türkiye’de ilk doku kültürü laboratuarı ve bitki üretimi. Osaka EXPO 90’ da 2 gümüs, 1 bronz madalya Enka/Bechtel Gerede-Ankara Otoyolu Bayındır Insaat Izmir-Cesme Otoyolu Türkmenistan Devlet Baskanlık Sarayı Baytur YKB Operasyon Merkezi /Peter Walker Bayındır Tatilya Eglence Merkezi TAV Istanbul Atatürk Uluslararası Havalimanı Bodrum Milas Havalimanı Alarko Bakü Uluslararası Havalimanı Nezahat Gökyigit Botanik Bahçesi TAV Ankara Esenboga Uluslararası Havalimanı TAV Tunus Enfidha Uluslararası Havalimanı Türkmenistan’da sube açılısı Aşkabat Hayvanat Baçesi Astana Khan Shatry / Norman Foster Akbatı AVMY Yesil Duvar / Türkiye’ nin en yüksek yesil duvarı Astaldi Bodrum Milas Havalimanı Yeni Dıs Hatlar Terminali TAV Izmir Adnan Menderes Uluslararası Havalimanı Greenox Türkiye’ nin ilk dikey orman konut projesi ICA Garipçe Yerleskesi Capital Partners Kaplankaya Canyon Ranch
Sektörel Gündem
Advertorial
BERKER BY HAGER’DEN ÖDÜLE DOYMAYAN TASARIM; B.IQ! Güçlü tasarım yönüyle yaşam alanlarını konfor ve şıklıkla buluşturan Berker by Hager, üstün tasarım ödüllü Berker B.IQ ile teknolojiyi günlük hayata entegre ediyor.
30
Berker B.IQ, tek anahtar üzerinde ısı, aydınlatma, müzik ve panjur kontrolünün yanı sıra dört farklı materyalden üretilebilen kusursuz tasarımıyla mekanlarda güçlü duruş sergiliyor. B.IQ anahtarın buton kısmından mekanların aydınlatma senaryoları ve dim fonksiyonları yerine getirilebiliyor, buton kısımları aktif olduğunda anahtarların yan kısımlarında bulunan durum led’lerinden aydınlatmaların açık olup olmadığı da izlenebiliyor. Anahtarın özelliği olan ‘B.IQ asistan’ sayesinde, hangi butonun ne iş veya hangi fonksiyonu kontrol ettiği termostat LCD ekranı üzerinde yazılı olarak gözüküyor. Red Dot, Good Design, IF, Materialica ve Design Preis ’dan ödülle dönen B.IQ, müşteri talebi doğrultusunda farklı renk ve materyallerde üretilerek kişileştirilebiliyor. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Tek anahtar üzerinden ısı, aydınlatma, müzik ve panjur sistemlerinin kontrolünü sağlayan Berker B.IQ, ünlü tasarımcı Peter Schreyer’in estetik dokunuşlarıyla şıklığı ve son teknolojiyi uyum içinde harmanlıyor. KNX ile uyumlu B.IQ tüm yaşam alanlarının ısısını, alarmını, panjur ve müzik sistemlerini yönetmeyi tek anahtarla mümkün kılarken, butonda yer alan led ışık şıklığın tamamlayıcısı oluyor. Yenilikçi mekanlara özel, şık ve özgün ürün gamı… Faaliyette bulunduğu ülkelerde sektör lideriolarak binalarda enerji yönetimi ve yaşam konforu alanında entegre çözümler sunan Berker,
Hager Grubu’na katılması ile birlikte sektörünün en büyük firmaları arasında yer alıyor. Konforlu ve kişiye özgü tasarımlarıyla yenilikçi mekanlar yaratan Hager’in ürün gamında teknolojiyle şıklığı harmanlayan anahtar ve priz sistemlerinden akıllı ev otomasyonlarına, otomobil şarj istasyonundan endüstriyel çözümlere kadar enerji yönetimine dair tüm sistemler bulunuyor. Tasarım yönüyle dikkat çeken Berker ve endüstriyel alanda fokuslanan çözümleriyle fark yaratan Hager’in birleşmesinden doğan Berker by Hager, her iki alanı doğru kullanarak projelerde teknoloji ve dizaynı buluşturuyor. Patentli 1600’ün üzerinde ürünün yanı sıra, Manufaktur adı altında projeye özel üretim de gerçekleştiriliyor. Manufaktur grubunda bütün ürünler kullanıcı isteklerine göre mimar ve tasarımcılar eşliğinde şekillendiriliyor. İnce bir zanaatkarlıkla işlenen manufaktur ürün grubu, özel baskı, boyama, yüzey işleme gibi üretim teknikleri ve el işçiliği ile şekilleniyor. Almanya, Fransa ve İsviçre ağırlıklı olmak üzere 11 ülkede toplam 28 fabrikada üretilen ürünlere her geçen yıl yeni tasarımlar ekleniyor. Geleneksel ve güçlü Alman teknolojisine sahip Hager, çeşitli ürünleriyle kazandığı IF Design AwardChina, IF Product Design Award, Good Design, Design Plus, ReddotAward, Materialica Design Award, Designpreis, Plus X Award gibi birçok ödülle başarısını tescilliyor. NOT: Berker by Hager’in web sitesi http:// www.hager.com.tr/ olarak güncellenmiştir.q
TOP
10
SEÇİLMİŞ ÖRNEK
Yazın son günlerini fırsat bilip, internetten ilginç ve yenilikçi yüzme alternatifleri arayanlardansanız bu sayıdaki listemiz size ilham kaynağı olabilir. Biz de sizin gibi yüzme havuzu değildiğinde su israfı diye endişelenip bir yandan da serinleme fikrinden çok etkilenenlerdeniz.
Yüzme havuzları her zaman yeşil karşıtı olmak zorunda değil. Naturel seçenekleri ve yer altı su kaynakları, gelişmiş filtreleme seçenekleri ve deniz suyu kullanımı seçenekler arasında. Sonuç olarak kafanıza takılan sorulardan uzak bir tatil yapmak kesinlikle mümkün.
LA ESPERANZA OKULU ŞIFALI HAVUZLARI FUSTER + ARCHITECTS
Fiziksel engelli çocuklar için özel tasarlanmış şifalı havuzlardan oluşan bir tesis
32
La Esperanza Okulu, 5 ile 16 yaş arası fiziksel engelli çocuklar için özel tasarlanmış şifalı havuzlardan oluşan bir tesise sahip. Tesis yerel halkın kullanımına da açık olmasına rağmen, öncelikli olarak okulun öğrencilerini ağırlamakta. Puerto Rico için türünün ilk örneği olan yapı aynı zamanda okulun ismine atıfta bulunan “verde-esperanza” yani sarımtırak yeşil renginde boyanmış ve ana havuzun dibine de bu renkte “umut” anlamına gelen “esperanza” kelimesi yazılmış. Alanın ön plana çıkan özelliği ve diğer projelerden farkı gökyüzünün ve ışığın mekana eklenme yöntemi. Kendine özgü bir şekilde yaratılmış bu mekanda doğal ışığın kullanımı, iyileştirilme sırasında doğa ile ziyaretçinin arasında bir bağ oluşturulmasına ve iç mekanda gerçek arındırılmış bir atmosfer yaratılmasına imkan sağlıyor. Tesisteki havuzların her birinin tasarımı Porto Rico’ya özgü unsurlar taşımakta. Her ne kadar çok modern bir strüktüre sahip olsa da silindirik yapısı, koloni ve yerli kültürün gök tanrıya tapma ritüellerinden ve tapınaklardan esinlenilerek tasarlanmış. Özellikle çocuklar için suyun üzerinde sırt üstü yatıp termal tedavi gördükleri sırada gökyüzüne bakabilmeleri açısından bu dizayn çok yerinde bir seçim. Eylül 2015, Ağustos - Eylül 27.Sayı 2016, 32.Sayı
CARPA OLIVERA
33
COLECTIVO URBANO
Carpa Olivera; Lizbon’un deniz- havuzlarından etkilenilerek tasarlanmış Mazatlan’ın tarihi şehir merkezinde yer alan ve Lizbon’un deniz-havuzlarından etkilenilerek tasarlanmış Carpa Olivera, aslında 1915’de sosyal merkez olarak inşa edilmiş. Zamanının en çok konuşulan sosyalleşme alanı haline gelmeyi çok kısa sürede başaran mekan birçok ünlünün uğrak yeri haline gelmiş ve büyük bir turist kafilesini de her yıl ağırlamış. 1954 yılında ise bir fırtına da tamamen yıkılmış ve sonrasında uzun süre terk edilmiş. Colectivo Urbano’nun oluşturduğu şehirbölge planlama ve kent mimarlarından oluşan beş kişilik ekip, şehri geliştirmek üzerine fikirlerini çarpıştırırlarken Mazatlan Yatırım Ünitesi’ne bu havuzu yeniden hayata geçirip, çocuklu ailelerin, turistlerin ve yerel halkın kullanımına açma teklifinde bulundular. Deniz kenarında konumlandırılmış bu tuzlu havuza eklenecek spiral kaydırak ile proje çok daha ilgi çekici bir hal aldı. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
TOP 10
HOFSOS YÜZME HAVUZU BASALT ARCHITECTS
Drangey Adası’nın gizemli görünümüyle farklı bir deneyim yaşama imkanı
İzlandanın kuzeyinde yer alan küçük bir balıkçı kasabası olan Hofsos, geleneksel İzlandik evleriyle 1920’lerin havasını hala taşımakta olan küçük bir yerleşim bölgesi. Hofsos Yüzme Havuzu’nun esin kaynağı da bulunduğu bu kasabanın genel havası olmuş. Kasabaya ulaşımı sağlayan ana yolda yer alan havuz, Atlantik Okyanusu’na manzarasıyla ve ufukta Drangey adasının gizemli görünümüyle ziyaretçilere çok farklı bir deneyim yaşama imkanı sunuyor.
POÇA DA DONA BEIJA TERMAL HAVUZLARI
34
M-ARQUITECTOS
Doğa ve insan buluşması adına inşa edilen yapıda yerel materyallerin kullanımı yenilikçi bir tavır Proje, bölgede hali hazırda var olan doğal kaynağın korunması ve doğru kullanımını sağlamak amacı ile geliştirilmiş. Sonuç olarak Dona Beija geçtiğimiz yıl içinde, Azores’deki São Miguel adasının en popüler yerlerinden biri haline gelmiş. Bu sebeple de yetersiz kalan tesise yerel materyaller kullanılarak ahşap yürüme yolları eklenmiş. Bu projede olduğu gibi doğa ve insan buluşması adına inşa edilen yapılarda yerel materyallerin kullanımı oldukça yenilikçi bir tavır. Öte yandan bölgede çıkan doğal su kaynağına en iyi yanıt verecek ahşap da yine bölgede yer alan ağaçlar. Bu nedenle, eski bilet gişesi ve tesise girişin sağlandığı kompleks yıkılıp yeniden inşa edilmiş. Bu defa giriş binası lobi formatında tasarlanarak ziyaretçilerin daha konforlu bir şekilde karşılandığı bir hale getirilmiş.
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
NEMO 33 Dünyanın en derin kapalı yüzme havuzu Belçika’nın başkenti Brüksel’de yer alan tesis Nemo 33, dünyanın en derin kapalı yüzme havuzu rekorunu elinde tutuyor. Havuzun en derin noktası 34.5 metreye kadar inmekte ve havuz 2.500.000 litre klorlanmamış doğal yer altı suyu ile dolu. Filtrelenmiş yer altı maden suyu, güneş enerjili ısıtıcılarla 30 derece sıcaklıkta tutuluyor. Bu ısıda dalgıçlar, ekipmansız daha derine dalabiliyor ve su altında daha uzun kalabiliyorlar. 10 metre derinlikte yer alan simule edilmiş yeraltı mağaraları dalgıçların dalma deneyimlerini daha ileri düzeye taşımalarına olanak sağlıyor. Dünyanın en ilginç havuzlarından biri sayılan Nemo 33, Belçikalı bir dalma uzmanı olan John Nuttyheart tarafından dizayn edilmiş ve film prodüksiyonlarından, canlandırmalara ve bilimsel araştırmalara kadar çeşitli amaçlarla kullanılmakta. Tesis aynı zamanda eğitim dahilinde ziyaretçi kabul etmekte.
MILAN EXPO 2015 ÇEK PAVILIONU
35
CHYBIK+KRISTOF ARCHITECTS & URBAN DESIGNERS
“Gezegeni Beslemek, Yaşam Enerjisi” mottosunu taşıyan Milan Expo 2015
“Gezegeni Beslemek, Yaşam Enerjisi” mottosunu taşıyan Milan Expo 2015, 150 ülkenin katılımıyla, güvence altına alınmış kaliteli yiyecek ve içilebilir su kaynaklarını konu almakta. Çek Cumhuriyeti ise buradaki sergi şansını “su” temasından yana kullanmayı tercih etti ve “En temel ihtiyacımız, su.” çerçevesinde Çek Cumhuriyeti, suyun önemini yansıtan bir pavilion projesi yaratma kararı aldı. İnşa edilen pavilion, Expo’nun ardından Çek’e taşınarak yeniden kullanılabilecekti. Milan’da ziyarete açıldığı süre boyunca da ziyaretçilerin rahatlamak ve serinlemek için uğrayabilecekleri bir şekilde tasarlandı. Pavilion, özel bir nanoteknolojiyle arıtılmış çok az miktarda su kullanıyor.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
TOP 10
CENOTE IK KIL CHICHEN ITZA
Cenote, Türkçe’de karşılığı obruk olabilecek doğal bir yapı Cenote, Türkçe karşılığı obruk olabilecek doğal bir yapı. Genellikle Meksika ve çevresinde rastlanan, kireç taşı zeminin çökmesi sonucu çıkan yer altı suyu ile oluşmuş göllere verilen bir isim. Bu doğal harikalar antik dönemlerde Maya kabilelerinin kurban etme ritüellerini gerçekleştirdikleri yerler olarak bilinmelerine rağmen, günümüzde çok daha eğlenceli bir işlev görmeye başlamış. Yüzme havuzu olarak ziyaret edilebilen Ik Kil Cenote, Chichen Itza’da yer alan Ik Kil Arkeolojik Parkın içinde yer alıyor. Halkın ziyaretine tamamen açık olan bölgeye tur otobüsleri ile ulaşmak mümkün. 36
Subatan da denilen bu dev çukur 60 metre genişliğinde ve 40 metre derinliğinde. Yüzme platformuna inmek için kireç taşına oyulmuş merdivenleri kullanmak gerekiyor. Aşağı inildiğinde ise doğal sularda siyah yayınbalığı gruplarıyla yüzerek 26 metre yukarıdaki dev delikten gökyüzünü seyredebiliyorsunuz.
HSBC KÜRESEL ISINMA HAVUZU Kaçınılmaz sona hızlı bir yolculuk hissi uyandiran havuz... Deniz seviyelerinin yükselmesine gönderme yaparak, küresel ısınma ile ilgili farkındalık yaratma amacı ile oluşturulan proje insanı gelecek hakkında endişelenmeye itiyor. Ogilvy & Mather reklam ajansının tasarımı olan havuzun dibinde dev New York gökdelenlerinin sel altında kalmış görünümü yer alıyor. Hollywood filmlerinin görsel efektlerini andıran bir sahneyi gerçek hayatta görebilme ve post apokaliptik bir ortamda yüzme deneyimi yaşatıyor. Her ne kadar bir çok insan böyle bir havuzda yüzmeyi iç karartıcı bulsa da, Mumbai’de inşa edilen ve kaçınılmaz sona hızlı bir yolculuk yapma hissi uyandıran bu havuz için HSBC 50 milyon sterlin harcamayı gereksiz görmemiş. Bhaktipark’ta bir spor merkezinde olağanüstü bir ilgi gören havuzun benzerleri başka ülkelerde de yaygınlaşmaya başlayacak. Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
TOP 10
SKY POOL ARUP ASSOCIATION
Uçma ile yüzme arası bir deneyim... Londra’nın Nine Elms bölgesinde, Amerikan Konsolosluk binasının yanına inşa edilecek rezidans projesine eklenen 35 metre yüksekliğe yerleştirilmiş gökyüzü havuzu projeyi akılları baştan alan bir hale getiriyor. Havuzdaki suyu taşıyacak olan strüktürsüz 20 cm kalınlığındaki transparan cam, iki konut yapısının arasına sabitlenecek. 38
Mühendislik ve inşaat teknolojisinin sınırlarını zorlayan proje bir ilke imza atarak konut sakinlerine Londra semalarında uçma ve yüzme arası bir deneyim yaşatmayı amaçlıyor. Arup tarafından tasarlanan havuz, Reynolds akvaryum tasarımcıları ve Eckersley O’Callaghan mühendislikten uzman destek alınarak 2017 yılında tamamlanacak.
PAMUKKALE KAPLICALARI Tükiye’nin ve tüm dünyanın favori doğal yüzme havuzlarından biri Pamukkale kaplıcaları… Tükiye’nin ve tüm dünyanın favori doğal yüzme havuzlarından biri de tabi ki Pamukkale kaplıcaları. Ülkemizin güney batısında bulunan Denizli şehrinde yer alan bu doğal kent kaplıcaları, mineral terasları ve travertenler Hierapolis antik kentinin tarihi güzelliğiyle birleşerek inanılmaz bir manzara ve tatil bölgesi haline geliyor. Pamukkale, UNESCO tarafından düzenlenen Dünya Miraslar Listesinde yer alan bir bölge. Denizli şehir merkezine 20 km ve Laodikya antik kentine 5-10 km uzaklıktadır. Aynı zamanda çevrede bulunan farklı termal kaynaklardan gelen sulardan şifa bulmak isteyen ziyaretçiler Karahayıt köyündeki termal tesisleri de ziyaret edebilirler. Bölgede 35 ile 100 derece arasında 17 adet farklı sıcak su kaynağı bulunmakta. Teraslar, traverten adı verilen ve kaplıca suyu tarafından çökeltilmiş tortullu kayaçlarla oluşmuştur. Görsel bir şölen olmasının yanı sıra romatizma, kalp rahatsızlıkları, göz ve deri hastalıklarına iyi gelen şifalı bir bölge.q Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
ANADOLU YAKASI’NIN YENİ YILDIZI
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
Kartal, İstanbul’un Anadolu yakasında, Marmara Denizi kıyısında, Kocaeli Yarımadası’nın güney batısında yer alan, 2008 sayımına göre 501,209 (TÜİK) ve mücavir alanıyla birlikle 48.000 m² yüzölçümü olan bir ilçedir. Kartal ilçesi, batıda Maltepe, kuzeyde Sancaktepe, kuzeydoğuda Sultanbeyli ve doğuda Pendik ilçeleriyle çevrilidir. İstanbul’un en yüksek yeri Aydos Dağı ve İstanbul’un Balkonu diye adlandırılan Yakacık Tepesi Kartal’dadır. İstanbul’un Anadolu’ya açılan bir penceresi durumunda olması ve deniz yollarının kullanımı ile Yalova ve Bursa illerine gidişi kolaylaştırması bakımından önemli bir coğrafi konuma sahiptir. Kartal ilçesi deniz kıyısında bulunmasına karşın bir sayfiye bölgesi değildir. Bu sebeple yazlık ve kışlık nüfusu arasında bir fark bulunmamaktadır. 2012 yılında faaliyetine başlayan ve Kadıköy ile Kartal arasını E-5 ile paralel olarak birbirine bağlayan metro hattı ve Kartal Adliyesi E-5 bölgesini çok aktif bir konuma sokmuştur. Bölgenin bugünkü önemini kazanmasındaki en önemli paya baktığımızda ise öne çıkan etkenin Kartal’da yapılan Kentsel Dönüşüm Projesi olduğu görülmüştür. Bu bölgede şuan birçok yapılmış ve yapılmakta olan konut, otel, ofis ve rezidans projeleri mevcuttur.
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
KARTAL BELEDİYE BAŞKANI
OP.DR. ALTINOK ÖZ
KARTAL 24 SAAT YAŞAYAN BIR MERKEZ YARATMA HAYALI ILE DÖNÜŞÜYOR... BİR KENTTE KAT YÜKSEKLİKLERİNE DEĞİL İNSANLARIN MUTLULUĞUNA KAFA YORAN BİR VİZYON LAZIM. KENTSEL DÖNÜŞÜM, BİZİM TANIMLAMAMIZA GÖRE FONKSİYONEL DEĞİŞİM İÇERMELİDİR. KENTSEL DÖNÜŞÜM, SADECE BİNALARIN YIKILIP YENİLENMESİ DEMEK DEĞİL. BİZ, İNSANLARIN DÖNÜŞÜM İÇİN SÜRGÜN EDİLMESİNE, YERLERİNDEN EDİLMESİNE HAYIR DEDİK.
42 42
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
K
artal 1940’lı yılların sonuna doğru sanayi kenti ilan ediliyor ve bundan sonra büyük yatırımcılar bu bölgeye geliyor. Asıl sorunlar bu süreçten sonra başlıyor. Sanayi tesislerinde çalışan işçilerin, emekçilerin konut sorunu ortaya çıktığı için genellikle devlete ve belediyeye ait arazilerde yerleşim yerleri yapıyorlar. Bu yerleşim yerleri Kartal’ın ve E 5’in kuzeyinde gecekondulaşma şeklinde oluyor. 80’li yıllardan sonra ise kooperatifleşme kanalıyla ikinci bir yapılaşma dalgası başlıyor Kartal’da sonuçta gelinen nokta gecekondusu olan kooperatifler kanalıyla siteleri olan ama depreme uygun olmayan yapı stoğuna sahip bir Kartal. 1992 yılında sanayi fonksiyonu kalkıyor ve ticaret - turizm fonksiyonu veriliyor. 1992 yılından sonra da bölgedeki sanayi tesislerini transfer ve taşınma işlemleri başlıyor. Günümüzde bu transfer tamamlanmış durumda. Bu alan yıkılacak ve yeni bir fonsiyon kazanacak. KARTAL DEĞİŞİYOR... DÖNÜŞÜYOR... Dönüşümde Kartal Modeli’ ile 2009 yılından bu yana kentsel dönüşüm çerçevesinde yapılan yıkımlar, diğer ilçelerden farklı olarak törenle yapılmaya devam ediyor. Kartal değişiyor, dönüşüyor. Neredeyse haftada bir yıkım törenleri yapıyoruz ya da biten inşaatların sakinlerini evine yerleştirme törenleri yapıyoruz. Kartal değişip dönüşürken Türkiye de değişip dönüşüyor. Dönüşümde Kartal ve Kartal Belediyesi öncüdür. Biz Deprem Dönüşüm Müdürlüğü’nü kurduk. Yasa çıkmadan önce biz dönüşüm nedeniyle evleri, binaları yıkılan vatandaşlardan inşaat ruhsat harcı alınmayacak dedik.
43 43
2012 Haziran öncesinde Kartal Belediye Meclisi ‘Deprem nedeniyle evini terk edecek insanlara 500 TL kira yardımı’ kararı aldı. Kartal Belediyesi resmi internet sitesinde kurtardığımız canların sayılarını takip etmek mümkün. İşte o canını kurtardığımız insanlar, evlerinin dönüşmesi için mutlu bir şekilde evlerini terk ettiler. Hedefimiz 2019’a kadar 100 kişiyi güvenli yaşam alanlarına taşımak. BIZ, BOŞ ARAZILERI DÖNÜŞTÜRMÜYORUZ Biz boş arazileri dönüştürmüyoruz. Depreme uygun olmayan binaları yıkıp yapıyoruz. 2009 yılında halkla toplantılar yaptık. Yaptığımız toplantıları kamera ile kayıt altına aldık. O kayıtların çözümünü yaptık. O toplantılarda halkın dediği ve bizim dediğimiz ‘Deprem ve Kentsel Dönüşüme Arkanızı Dönmeyin’ adıyla kitap olarak basıldı. Yani biz, deprem dönüşümünün kitabını yazdık. Türkiye’nin yapılaşma tarihine de bu kitapla yön veri-
yoruz. Ayrıca 43 sayfalık ‘Deprem Dönüşüm Sözleşme Taslağı’ hazırladık. O sözleşme taslağını Kartal Belediyesi’nin www.kartal. bel.tr adresindeki resmi internet sayfasında yayınlıyoruz. İsteyen oradan indirebiliyor. SED RAPORU HAZIRLADIK TAK Kartal’ın tasarım atölyelerini kurduk. Bütün bunların ötesinde, halk dönüşümden nasıl etkilenecek, yerel yönetim olarak bizim görevlerimiz nedir? önce kendimize sorduk. TAK Kartal Tasarım Araştırma Katılım ekibi, değişim ve dönüşüme aday bölgeler için hazırlanan projelerin halkın üstündeki etkilerinin ne olduğunu araştırıyor. Türkiye’de ilk defa ÇED raporuna benzer şekilde dönüşümün insan üzerindeki etkilerine dair SED Raporu hazırladılar. Bu da mahalle eylem planıydı. Vatandaşın, 5 dakikalık mesafede çocuğu veya torununu elinden tuttuğu zaman götürebileceği park alanı var mı, kreş alanı var mı, sağlık alanı var mı, spor alanı EE KKO O LLO O JJ İİ KK YYA A PP II LL A A RR
& YY EE RR LL EE ŞŞ İİ MM LL EE RR DD EE RR GG İİ SS İİ
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
KARTAL BELEDİYE BAŞKANI
OP.DR. ALTINOK ÖZ
44
KARTAL, 1980’LERDE HIZLICA KOOPERATİFLEŞEN BİR KENT. KARTAL’DA 359 SİTE VAR. BUNLARDAN 107’Sİ UĞUR MUMCU’DA YER ALIYOR. 183 SİTE, 2001 DEPREM YÖNETMELİĞİNE UYGUN YAPILMIŞ. BİZ, 169 SİTEYİ TEK TEK İNCELEDK.
var mı? Bunların hepsinin röntgenini çektik ve çalışma arkadaşlarımıza bunu sunacağız. Bazı bölgeler boş. O zaman ne yapacağız? Hangi bölgede kreş yoksa hangi bölgede park yoksa hangi bölgede spor alanı yoksa belediye olarak planlarımızı bu yönde yürütmemiz gerekiyor. Her mahalle muhtarı kendi mahallesiyle ilgili eksiklikleri bir an önce tamamladığı takdirde bütününün resmini çeken kitabı hem muhtarlarımıza hem meclis üyelerimize, hem vatandaşlarımıza vermiş olacağız. Bu bizim bir rehberimiz olacak. Kartal, 1980’lerde hızlıca kooperatifleşen bir kent. Kartal’da 359 site var. Bunlardan 107’si Uğur Mumcu’da yer alıyor. 183 site, 2001 Deprem Yönetmeliğine uygun yapılmış. Biz, 169 siteyi tek tek inceledik. Bunların arasında, hiçbir şekilde dönüşemeyecek siteler vardı. Biz, onların dönüşebilmesine yardımcı olduk. Sitelere gidip halka dönüşümü anlattığımız bütün toplantıları kayıt altına aldık. Daha sonra bu kayıtları kitap haline getirdik, yayımladık. Kitabımızı şimdi sanatçılar ve senaristler incelemek üzere istiyor. ÖLÜ BİR KENT DEĞİL, KÜLTÜR VE SANATLA 24 SAAT YAŞAYAN BİR KENT HAYALİYLE DÖNÜŞÜYORUZ. 24 saat yaşayan bir kent yaratma hayali ile Kartal’a yapılacak projeler için çalışıyoruz. Resmi internet sitemize koyduğumuz sözleşme taslağı, halkımızın güvencesidir. 87 yılında Kartal’a geldiğimde bazı inşaat
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
projelerinde 1 dairenin 10 kişiye satıldığını gördüm. Biz, Kartal’da çantacı istemiyoruz. Kartal’ın finans merkezi olması için bana birçok taleple gelindi ama ben reddettim. Biz, ölü bir kent istemiyoruz. Kültür ve sanatla yaşayan bir kent istiyoruz. Bir yatırımcımız, bizim için bir opera binası tasarladı. Çok mutlu olduk. Ancak o opera binasının yapılacağı alan, ne yazık ki Büyükşehir Belediyesi tarafından İETT’nin otobüs garajı haline getirildi. Bu kafayla vizyonu olmayan, düşüncesi olmayan bir hale geliriz. Bir kentte kat yüksekliklerine değil insanların mutluluğuna kafa yoran bir vizyon lazım. Kentsel dönüşüm, bizim tanımlamamıza göre fonksiyonel değişim içermelidir. Kentsel dönüşüm, sadece binaların yıkılıp yenilenmesi demek değil. Biz, insanların dönüşüm için sürgün edilmesine, yerlerinden edilmesine hayır dedik. 6306 sayılı yasa ilk olarak Kartal Belediyesi Meclisi’nden çıktı ve dönüşümle ilgili halkımıza teknik ve hukuki destek verdik, vermeye devam ediyoruz. 6306 sayılı yasayı destekliyorum. Kira yardımını ilk biz çıkarttık. Sayıştay, ‘Sen bunu yapamazsın’ dedi ancak sonra bizim dediğimiz yasalaştı. Şunu da önemle belirtmeliyim ki Deprem Dönüşüm Müdürlüğü’müzdeki bütün yazışmalar dijital ortamda yapılıyor. Biz, vatandaşlarımıza yıkım için randevu veriyoruz. Vatandaşımız, bütün sürecin birebir içinde. Biz Kartal’da bina yıkımlarımızı törenle yapıyoruz. TAK Kartal, Kartal Belediyesi’nin ar-ge’si olarak çalışmaya devam ediyor. Yaptığımız anketlere göre Kartal’a gelip de ikamet edenlerin yaklaşık %80’i buradan gitmiyor. Ayrıca Kartal’da yaşayanların %50’den fazlası aynı zamanda Kartal’da çalışıyor. Bu sonuçlar gösteriyor ki insanlar Kartal’da yaşamaktan mutlu. Büyük bir göç de söz konusu değil. İlçedeki kentsel dönüşüm zincirine, Kordonboyu Mahallesi Tekel Caddesi’nde yer alan Usta Sitesi de dahil oldu. 8 bin 115 metrekarelik bir alanda yer alan Usta Sitesi’nden 4 blok, Kartal Belediyesi tarafından düzenlenen yıkım töreniyle daha güvenli binalarda yaşamak için ilk adımı attı. Kartal’ı dönüştürmeye hız kesmeden devam edeceğiz.q
Camın Doğrusunu Seçin
444 9 872 isicam.com.tr sisecamduzcam.com
Isıcam Sistemleri; camdaki üstün teknolojisi ve yılların deneyimiyle her yaşam alanının ihtiyacına yönelik özel yalıtım camları sunuyor. Kullanılan camların özelliklerine bağlı olarak ısı, güneş, gürültü kontrolü, emniyet ve güvenlik gereksinimlerinin birini ya da hepsini bir arada karşılıyor, mutlu ve huzurlu iç mekanlar yaratıyor.
Camda farklı ihtiyaçlar için doğru çözümler üretiyoruz.
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
KARTAL’DA 10 YILDA 200 MILYAR DOLARLIK IŞ VAR... KARTAL KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ÖRNEK ALANLARDAN BİRİ HALİNE GELDİ. SADECE MERKEZİ İŞ ALANI OLARAK BELİRLENEN MADEN OCAĞI BÖLGESİNDE DÖNÜŞÜME AYRILMIŞ 4 MİLYON METREKARE ALAN MEVCUT...
46 46
DKY İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dumankaya
K
artal kentsel dönüşümde örnek alanlardan biri haline geldi. Sadece merkezi iş alanı olarak belirlenen maden ocağı bölgesinde dönüşüme ayrılmış 4 milyon metrekare alan mevcut ve buradaki atıl fabrikalar önümüzdeki yıl itibariyle dönüşüme başlayacak. Yatırım bazlı baktığımızda Kartal bölgesinde 10 yılda 200 milyar dolarlık iş var.
çalışmalar çok başarılı. Kentsel dönüşüme yoğun ilgi var. Bölgede 400’e yakın site var büyük çoğunluğu eski ve dönüşmesi gerekiyor. Geçmişte yapılan binaların çoğu riskli, basit bir temelle yapılmış binalar. Karta’lın zemini çok sağlam ancak birkaç kat aşağı inince bunu görebiliyorsunuz. Bu eski konut stoğunu doğru ve hızlı bir şekilde dönüştürmek gerekiyor.
400’e yakın sitede dönüşüm gerekiyor...
Kartal’da kentsel dönüşüm projelerimizi devam ettiriyoruz. Bu kapsamda 2 yeni projeye başladık. Mahalle yapısını koruyacak şekilde 138 konuttan oluşan DKY Sahil ve 746 konuttan oluşan DKY Ada projelerimizi inşa ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda daha fazla projeye imza atacağız.
Kartal’da birleşmeye teşvik eden ve dönüşüme kolaylık sağlayan bir altyapı var. Kartal’da özellikle kentsel dönüşüm alanında öncü çalışmalar yapıldığını görüyoruz, sahada ki Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
60’lı yıllarda sanayi bölgesi olan Kartal ulaşım imkanları ve sahil şeridiyle bugün iş ve yaşam merkezi haline geldi. İbrahim Dumankaya: Kartal’da dönüşüm hızla devam ediyor. Ancak hala dönüşme ihtiyacı olan birçok bina var. Dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor. Kartal’da kentsel dönüşüm çalışmalarında Belediye öncü rol oynuyor bu nedenle Belediye Başkanı Altınok Öz’e teşekkür ediyorum...q
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
KARTAL’IN CAZIBE MERKEZI OLMAMASI IÇIN ÇABA HARCAMAK GEREKIR. 48
İş GYO Genel Müdürü, Turgay Tanes
İ
ş GYO olarak Türkiye’nin hemen hemen pek çok şehrinde proje geliştiren ve gayrimenkul yatırımları olan bir şirketiz. Bir bölgenin, bir şehrin cazibe merkezi olması noktasında sadece yatırımcının ilgisini çekmesi yetmez. Tüketicinin konut almak ya da ofis kiralamak istemesi, kısaca yaşamak istemesi gerekir ve bu da çeşitli kriterlere bağlıdır. Bazen bölgelerde cazibe, uydu kent projeleriyle suni olarak yaratılmak istenir. Öte yandan bazı bölgelerin, şehirlerin ise sahip olduğu doğal güzellikleri, imkanları ve tarihi bir geçmişi vardır. Yeşil alanları hazırdır. Böyle bir bölgeye yatırımı ve tüketiciyi çekmek çok mümkündür. Ben Kartal’a baktığımda şunları görüyorum: Düşünün ki bu ilçenin toplam 250 bin metrekarelik 160 tane parkı, Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
KARTAL’IN TOPLAM 250 BİN METREKARELİK 160 TANE PARKI, 150 BİN METRE KARE YEŞİL ALANI, 7 MERKEZİ VAR. BU MERKEZLERDEN DRAGOS VE AYDOS ORMANLARI DOĞAL SİT ALANLARI. YEŞİLİ BOL, TARİHİ GÜZELLİKLERİ OLAN VE SAHİL, E5, TEM GİBİ PEK ÇOK ULAŞIM AKSINA YAKIN OLAN KARTAL’IN CAZİBE MERKEZİ OLMAMASI İÇİN ÇABA HARCAMAK GEREKİR. 150 bin metre kare yeşil alanı, 7 merkezi var. Bu merkezlerden Dragos ve Aydos Ormanları doğal sit alanları. Yeşili bol, tarihi güzellikleri olan ve sahil, E5, TEM gibi pek çok ulaşım aksına yakın olan Kartal’ın cazibe merkezi olmaması için çaba harcamak gerekir. YATIRIMLARIMIZDAN ÖNCE KARTAL’DAKİ POTANSİYELİ GÖRDÜK Biz yatırım yapmadan önce Kartal’ın potansiyelini gördük ve inandık. Bugün Kartal büyük bir ilgi görüyor. İstanbul nüfusunun yüzde 14’ü bu civarda yaşıyor. Sağlık konusunda ciddi yatırımlar var. Öte yandan Kartal, Bağdat Caddesi, Ataşehir gibi yoğunluk problemi olan merkezlerde yaşamayı düşünmeyenler
için tercih edilen bir konumda. 2015 yılından sonra tüketicilerin Kartal’a olan ilgisi daha da arttı. İş GYO olarak Kartal’da hayata geçirdiğimiz üçü konut, ikisi ofis olmak üzere 5 bloktan oluşan Manzara Adalar projesi güneş enerjisinden en çok faydayı sağlayacak şekilde kurgulandı. Blokların şekli ve yerleşimi her binada güneş enerjisinin eşit dağılmasını sağlayacak şekilde tasarlandı.q
Projelerinizin Cam Danışmanı Şişecam Düzcam’dan Etkin Enerji Tasarrufu Sağlayan Şeffaf Çözümler...
A
ltı LEE
n D Proje Adı: İş Bankası TUTOM A da Mimari Tasarım: SOM - Dizayn Mimarlık yı Yatırımcı: İş GYO Cephe Danışmanı: Karakalem Cephe Tasarım Kullanılan Ürün: Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral 62/44
Proje Adı: Şişecam Bilim ve Teknoloji Merkezi Mimari Tasarım: Boran Ekinci Mimarlık Yatırımcı: Şişecam Kullanılan Ürün: Şişecam Tentesol Titanyum Gümüş
444 9 872 mimaricam@sisecam.com sisecamduzcam.com
L A EE ltı D n
L Gü EE
D
m Proje Adı: Bulvar 216 üş Mimari Tasarım: Tago Mimarlık Yatırımcı: Özak GYO Kullanılan Ürün: Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Yeşil 51/30
L A EE
ltı D Proje Adı: Park Dedeman Levent n Mimari Tasarım: Akan Mimarlık Yatırımcı: Halk GYO A.Ş Cephe Danışmanı: BDS Consulting Kullanılan Ürün: Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral 50/33
A
Proje Adı: Tepe Mesa Park Mozaik Mimari Tasarım: A Tasarım Yatırımcı: Tepe İnşaat San. A.Ş – Mesa San. A.Ş Kullanılan Ürün: Şişecam Low-E Cam
ltı LEE n D A da yı
Proje Adı: ERKE Green Academy Mimari Tasarım: DEER Architects Yatırımcı: ERKE Sürdürülebilir Bina Tasarım Danışmanlık Kullanılan Ürün: Şişecam Tentesol Titanyum Gümüş Şişecam Low-E Cam ile Üçlü Isıcam Ünitesi
L Pl EE at D in
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
AYİDER BAŞKANI
MELIH TAVUKÇUOĞLU
YEŞIL BINA KONUSUNDAKİ HASSASIYET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR KARTAL VE KENTSEL DÖNÜŞÜM DOSYAMIZ İÇERİSİNDE ANADOLU YAKASI İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ DERNEĞİ (AYİDER) BAŞKANI MELİH TAVUKÇUOĞLU’NA SORULARIMIZI YÖNELTTİK. 2015 YILININ OCAK AYINDA KURULAN VE ASLINDA HENÜZ ÇOK YENİ OLAN DERNEĞİN BU KADAR KISA BİR SÜREDE 500 ÜYEYE ULAŞMASI, YÜRÜTTÜĞÜ PROJELERLE İLE GEREK BELEDİYELERİN GEREK SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI GEREKSE DE VATANDAŞLARIN ÖNEMSEDİĞİ BİR NOKTAYA GELMESİ SÜRECİ HAKKINDA VE İSTANBUL’UN ANADOLU YAKASI’NIN GELİŞİMİNE DAİR DÜŞÜNCELERİNİ ALDIK.
50
AYİDER olarak yeşil kent ve enerji verimliliği çözümleri ile ilgili yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Atıkların yüzde 60’ından ve elektrik tüketiminin yüzde 70’inden binaların sorumlU olduğunu düşünürsek, her gün inşa ettiğimiz binalarla geleceğimizi biraz daha tehlikeye atıyoruz. Yeşil bina ve çevre konularını misyon edinen AYİDER olarak geleceğimizi korumak adına yeşil binaların yapılması için önemli çalışmalar yürütüyoruz. Yeşil bina konusunda öncelikli hedeflerimiz arasında İstanbul imar yönetmeliğinde uygulamaya yönelik değişikliklerin yapılmasına katkı sunmak, yeşil binalarla ilgili eğitim çalışmaları düzenlemek ve toplumda bu konuyla alakalı farkındalık yaratmak bulunuyor. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
AYİDER OLARAK PARSEL PARSEL DÖNÜŞÜM YERİNE ADA BAZINDA DÖNÜŞÜMDEN YANAYIZ. ÖZELLİKLE BAĞDAT CADDESİ İÇİN EMSAL TRANSFERİ DE SÖZ KONUSU OLABİLİR. BİR ADADA YAKLAŞIK 30 PARSEL BULUNUYOR.
mümkün. Anadolu Yakası’nda hayata geçen kentsel dönüşüm projeleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Melih Tavukçuoğlu, AYİDER Başkanı
Kentsel dönüşüm, binaların yeşil bina olması için önemli bir fırsat. Bu anlamda kentsel dönüşümün İstanbul’daki kalbi sayılacak Kadıköy’deki binaların yeşil binaya dönüştürülmesi için Türkiye’nin ilk yerli yeşil bina sertifikası ÇEDBİK-Konut’u veren Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) ile bir protokol imzaladık. İnşaat müteahhitlerinin, ÇEDBİK-Konut’a uygun inşaat yapmalarını sağlayacak bu protokolle, yeşil bina konusunda önemli bir adım da atmış olduk. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal, atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı ve ekosisteme duyarlı yapıların, kısacası yeşil binaların yapımı için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Her geçen gün yeşil bina konusunda hassasiyet artıyor. İstanbul’da kentsel dönüşümün en yoğun yaşandığı ilçelerin başında Kadıköy geliyor. Kadıköy Maltepe arasında kalan yüksek değere sahip bölgeler son aylarda tam bir şantiye alanına döndü. Bölgede her sokakta birden fazla inşaat alanı görmek
Türkiye’de 20 milyonun üzerinde konut bulunuyor ve bu konutların 3’te 1’i kentsel dönüşümle birlikte yenilenme sürecine girdi. Kentsel dönüşümü Kadıköy odaklı düşündüğümüzde, gelecek 10 yılda çok farklı bir Kadıköy siluetiyle karşı karşıya kalacağız. Kadıköy’de 20 bin 406’sı konut, 889’u işyeri olmak üzere 22 bin 295 birim risk altında bulunuyor. 2012’de 221, 2013’te 329, 2014’te ise 678 bina için ruhsat alındı. 2015 yılı itibariyle bu sayı 1000’i geçti. Bu yıl sonunda da bu sayı katlanmış olacak. Kadıköy’den sonra kentsel dönüşüm Kartal’da da hız kazanmaya başladı. 460 bin nüfuslu ilçede 130 bin bina bulunuyor ve bu binaların yarısı dönüşecek. 2017 yılı itibariyle Üsküdar’da kentsel dönüşüm çalışmaları başlayacak. Kentsel dönüşüm en az 15 yıl daha devam edecektir. AYİDER olarak kentsel dönüşüm kavramının, binasal dönüşüm olarak değerlendirmenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Bazı projelere baktığımız zaman eski binaları sadece yıkmakla yetindiklerini görüyoruz. Oysa bir binayı yıkmaktan ziyade o binanın sosyal donatılarını, yeşil alanlarını göz ardı etmemek gerekiyor. Ayrıca yatay büyümeden değil, dikey büyümeden yanayız. Çünkü böylece sosyal ve yeşil alanlara yer açılacaktır. Diğer bir gündem konusu ise dönüşümün ada bazında değil, parsel ba-
zında yapılması. AYİDER olarak parsel parsel dönüşüm yerine ada bazında dönüşümden yanayız. Özellikle Bağdat Caddesi için emsal transferi de söz konusu olabilir. Bir adada yaklaşık 30 parsel bulunuyor. Adada 5’li proje yapılabilir. Parseller arasında imar transferi olabilir. Böylece boş arazilerde yeşil ve sosyal alanlara yer verilebilir. Keza arsa stoğu sorununun da önüne geçilmiş olabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis kararı ile İstanbul Kadıköy’de binalara 15 kat sınırı getirildi. Bu karar dönüşüm sürecini nasıl etkiliyor? Belirtmiş olduğunuz üzere Kadıköy’de gerçekleşen kentsel dönüşüm çalışmalarına 15 kat sınırı getirildi. AYİDER olarak bu sınırlamaya gerekli itirazlarda bulunsak da ne yazık ki karar onaylandı. Oysa sağlıklı bir kent adına, yeşil ve sosyal donatı alanlarının ortaya çıkarılması için yatay büyümeden değil, dikey büyümeden yanayız. 15 kat sınırı nedeniyle inşaat alanı tabana yayıldığı için sosyal ve yeşil alanlar ortadan kalkmış olacak. Tarihi yarımada dışarısında kalan yerlerde kent mutlaka dikey olarak büyümeli. Bu yasa, kentsel dönüşümün en hareketli bölgesi Kadıköy’de aksaklıklar meydana getirecektir. AYİDER olarak her yeni gün, yeni bir karar alınarak yönetmenliklerin değişmesini doğru bulmuyoruz. AYİDER olarak düşüncemiz, ortak bir fikir birliğine varılarak alınacak kararların kalıcı ya da uzun vadeli olmasıdır. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
51
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
AYİDER BAŞKANI
MELIH TAVUKÇUOĞLU
ANADOLU YAKASI DAHA YENİ YENİ HAREKETLENİYOR FAKAT ANADOLU YAKASINI PAZARLAMAKTA SIKINTI YAŞIYORUZ. YABANCILARA EN ÇOK KONUT SATIŞI İSTANBUL’DA YAPILMASINA RAĞMEN ELİMİZDE DÜNYANIN EN BÜYÜK VE EN POPÜLER ALIŞVERİŞ CADDESİ OLAN BAĞDAT CADDESİ GİBİ BİR DEĞER VAR.
52
Anadolu Yakası’nda yabancıya yapılacak konut satışlarının artırılması, buna bağlı olarak Avrupa Yakası ile açığı kapatmak ve pastadan daha fazla pay almak adına AYİDER olarak ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? Konut sektörü her zaman Avrupa yakasında, Anadolu yakasına göre daha hızlı ilerlemiştir. Anadolu yakasında daha butik projeler hız kazanırken, Avrupa yakasında markalı büyük konut projeleri daha çok yer almıştır. Bunda eskiden itibaren Avrupa yakasının İstanbul iş yaşamının kalbi sayılması, bu yüzden de insanların işlerine yakın olması nedeniyle Avrupa yakasını tercih etmesi yatmaktadır. Son yıllarda Türkiye’nin önemli şirketlerinin operasyon merkezlerini Anadolu yakasına taşıması, arsa fazlalığı, inşaat firmalarını markalı büyük konut projelerini Anadolu yakasında da inşa etmelerine sevk etti.
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Nüfusa baktığınız zaman her geçen gün Anadolu yakasında da hızla artan bir nüfusu görebiliriz. Yabancılara konut satışı konusuna geldiğimiz zaman ise burada yabancı olarak adlandırdığımız ülkeler Irak, Suudi Arabistan, Katar, Afganistan gibi ülkelerdir. Bu ülkelerdeki insanların aile yapısı, çok çocuklu ve kalabalıktır. Bütün sosyal olanakların fazlasıyla sunulduğu, güvenliğiyle, yeşil alanlarıyla dikkat çeken markalı büyük konut projeleri, yabancıların daha çok ilgisini çekmektedir. Ayrıca bir binadan, birkaç aile birden daire almaktadır. Bu yüzden de markalı büyük konut projelerinin Avrupa yakasında daha çok olduğunu düşünürsek, yabancıların Avrupa yakasından daha fazla konut alması da gayet doğaldır. Anadolu yakası daha yeni yeni hareketleniyor fakat Anadolu yakasını pazarlamakta sıkıntı yaşıyoruz. Yabancılara en çok konut satışı İstanbul’da yapılmasına rağmen
4uwuzU
elimizde dünyanın en büyük ve en popüler alışveriş caddesi olan Bağdat Caddesi gibi bir değer var. Fakat yabancıların ilgisini bu noktaya çekmek konusunda zorluk çekiyoruz. AYİDER olarak yabancıları Bağdat Caddesi’ne çekmek için önemli çalışmalara başlayacağız. Yurtdışındaki alıcıya ilk elden ulaşabilme kabiliyetindeki organizasyonel eksikliğimiz ve buradaki aracılar nedeniyle kaybettiğimiz yüzde 15 civarındaki komisyonlar, önümüzdeki en büyük engel.
Devlet bu hususta yurt dışında temsil büroları açarsa inanıyoruz ki hem satışlara hem de ülke reklamı açısından önemli bir katkı olacak. AYİDER olarak, Bağdat Caddesi’ni ve çevresini yurt dışında fuarlarda pazarlama ve satışı konusunda profesyonel danışmanlık yapacağız. Çok kısa zamanda özellikle Kadıköy yabancıların ilgi odağı olacak ve bu, Maltepe ve Kartal’a da sıçrayacak.q
TRAKYA 3
İHTİYACINIZ KADAR IŞIK Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral 50/33, içeri giren ışığı optimum düzeyde tutarak ideal çalışma ortamları yaratır. Etkin ısı ve güneş kontrolünün yanı sıra 444 9 872 temperlenebilme özelliğiyle yaşam alanlarının emniyet sisecamduzcam.com ihtiyacını karşılar. sisecamduzcam
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
SCTA GAYRIMENKUL
AYDIN ASLANDAĞ
KARTAL ANADOLU’YA AÇILAN BİR KAPI KONUMUNDA KARTAL’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARI YAKLAŞIK 2009 YILINDA BAŞLADI. SON 2 YILDIR İSE ÇALIŞMALAR OLDUKÇA YOĞUNLAŞTI VE HIZLANDI. BUNUN EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİR TANESİ KARTAL’IN ULAŞIM AKSLARINDA BULUNMASIDIR. KARTAL’IN KUZEYİNDEN E-5 VE METRO GEÇERKEN, GÜNEYİNDE İSE MARMARAY, MİNİBÜS CADDESİ VE DENİZ YOLU ULAŞIMI MEVCUTTUR.
54
Aydın Aslandağ, SCTA Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı
1988 yılından bu yana ahşap sektöründe Aslandağ Ahşap A.Ş ile nitelikli ahşap kapılar, mutfak ve banyo dolapları üretimi yapıyoruz. Artella markamız ile de satış ve satış sonrası hizmetleri gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 30 yıldır edindiğimiz tecrübeyi konut sektörüne aktarmak için STCA Gayrimenkul firmamızı kurduk. 2009’dan 2015 yılına kadar kendi gayrimenkullerimizi geliştirip alım ve satım işlemlerini gerçekleştiriyorduk. 2015 yılı itibari ile de Kartal Atalar bölgesinde Yuvam Kartal Halitpaşa projesiyle sektöre bir giriş yaptık ve bu projemiz şu anda tamamlanma aşamasında. 2. konut projemiz olan Kartallife Atalar projemizin başlangıcını yaptık ve hızla çalışmalarına devam ediyoruz. Ahşap sektöründe çok incelikli ve detaylara inerek çalışmanız gerekiyor. Dolayısıyla bu sektörde çok uzmanlaştığımız için şimdi bu inceliği konut işlerimize aktarıyoruz. Kartallife Atalar projesi, Kartal’da hayata geçirdiğimiz kentsel dönüşüm projelerimizden bir tanesi. Projemizle ada bazlı bir kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Aile yaşamı konseptini baz aldık. Bunun için de projemizde 1+0, 1+1 tipi dairelere yer vermedik. Projemiz 2+1 ve 3+1 dairelerden oluşmaktadır. 400 metrekarelik bir alanın yüzde 80’lik bir kısmını peyzaj alanı olarak değerlendirdik ve buralarda engelli rampalarımız mevcut. Bu proje için nitelikli malzemelerin kullanıldığı, içerideki tüm detayların en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü bir proje diyebiliriz.
yıldır ise çalışmalar oldukça yoğunlaştı ve hızlandı. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi Kartal’ın tüm ulaşım akslarında bulunmasıdır. Kartal’ın kuzeyinden E-5 ve metro geçerken, güneyinden ise Marmaray, minibüs caddesi ve deniz yolu ulaşımı mevcuttur. Sabiha Gökçen Havaalanı çok yakın. Bu sebeple Kartal, Anadolu’ya açılan bir kapı konumunda, aynı zamanda okul yoğunluğunun fazla olduğu bir bölge.
Kartal’da kentsel dönüşüm süreci ne zaman başladı? O zamandan beri neler oldu, hangi aşamalardan geçildi?
Kat maliklerinin seçecekleri firmanın ne kadar kaliteli olduğuna, piyasadaki kredibilitesinden tutun da itibarına kadar nasıl bir firma olduğuna çok dikkat etmeleri gerekiyor. Böylece daha kaliteli firma bulma şansı elde etmiş oluyorlar.
Kartal’da kentsel dönüşüm çalışmaları yaklaşık 2009 yılında başladı. Son 2 Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Kartal 1900’lü yılların başında bir sayfiye yeriydi. 1950’li yıllara gelindiğinde Kartal bir sanayi şehri olarak ilan edildi. O yıllarda ciddi markaların fabrikaları bu bölgede konumlandı. Günümüzde ise fabrikaların birçoğu bölgeden taşındı ve taşınmaya devam ediyor. Boşalan ariziler sebebiyle de Kartal, konut inşa etmek açısından çok cazip hale gelmeye başladı. Müteahhitlik firmaları için bu durum olumlu bir gelişme olup daha kolay proje üretmemizi sağlıyor. Kartal Belediyesi, kentsel dönüşüm anlamında Anadolu Yakası’ndaki en iyi belediyelerden biri olarak gösteriliyor. Belediye başkanımız bu konuda iyi bir ekip kurdu. Hatta “dönüşmatik” isimli geliştirdikleri sistemle hizmet vermeye çalışıyorlar. Buradaki amaç ise kentsel dönüşüme katılmak isteyen kent maliklerini bilinçlendirmek, birçok ortak sorunu orada yayınlayıp müteahhitlerle nasıl hızlı bir şekilde uzlaşılabilir yöntemlerini geliştirmek.
Kadıköy’deki kentsel dönüşüm süreci ile karşılaştırıldığında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Öncelikle Kadıköy ile Kartal arasındaki en büyük fark Kartal’da boş arazilerin bulunması. Kartal’ın eski sanayi bölgesi olması sebebiyle E-5 üzerindeki bölgelerde şu anda çok fazla boş arazi var ve bu sebeple çok daha iyi bir lokasyona sahip diyebiliriz. Kartal’ın bir diğer avantajı ise eskiden beri site yerleşimleri yoğun olduğu için bireysel apartmanlardan çok, büyük siteler mevcut. Dolayısıyla parsel bazından ziyade ada bazında dönüşüm daha kolay olabiliyor. Aynı şey Kadıköy bölgesi için çok mümkün değil. Kadıköy’de boş arazi olmadığından birden fazla konutu birleştirmek gerekiyor. Bunu yapabilmek de çok büyük başarı. Bşarabilseniz bile kolay kolay ada bazında proje çıkmıyor. Bu açılardan baktığınızda Kartal, Kadıköy’e göre çok daha şanslı. Şu anda Kadıköy bölgesi ciddi bir şantiye alanına dönüştü. Bölgede ciddi bir kaos var. Sokaklara girdiğiniz zaman çıkmak pek mümkün olmuyor. İnşaat firmalarının üretimini zorlayan bu durum, maliyetlere de yansıyor. Kartal bu anlamda da çok şanslı bir bölge. Biz günde rahatlıkla 100 kamyona yakın hafriyat çıkartıyoruz. Yani Kadıköy’e göre yüzde 50 daha hızlı çalışabiliyoruz. Kadıköy bölgesinde dönüşümün önündeki engellerin hızlı bir şekilde kaldırılması gerekiyor. Vatandaşların bu noktada müteahhitlik firmalarına, belediyelere yardımcı olması gerekiyor ki dönüşüm hızlı bir şekilde ilerleyebilsin. Kartal’ın özellikle kentsel dönüşümde pilot bölgelerden birisi olmasının bölgeyi ilgi çekici hale getirdiği kamuoyunda sıkça konuşuluyor. Yeni konut projelerinin yapılması ve yapılacak olması, Ataşehir gibi komşu bölgelerdeki inşaat satış metrekare fiyatlarının yüksekliği, bu bölgeye talebi nasıl etkiliyor? Yabancı yatırımcıların piyasaya etkileri ve kredi faiz oranlarının gayrimenkul alımına etkileri? Kartal’a göre Ataşehir ve Kadıköy gibi bölgelerde fiyatlar çok daha yüksek. Bu bölgelerde yer alamayan vatandaşlarımız veya
55
o bölgelerde oturup da biraz önce bahsettiğimiz kaos ve sıkıntılardan uzaklaşmak isteyen kişiler biraz daha sakin buldukları için Maltepe, Kartal, Pendik aksına doğru kaymaya başladılar. Ulaşım konusunda da her bölgeye yakın olması Kartal’ın tercih sebeplerinden bir tanesi. Yabancı yatırımcılar şu anda ağırlıklı olarak Avrupa yakasında yatırım yapıyorlar. Son zamanlarda Bağdat Caddesi’ni keşfettiler; ama blok şeklinde yatırım yapmak isteyenler istedikleri daire sayısını tek bir projede bulamadıkları için ciddi bir satış söz konusu değil. Arap yatırımcılar Kartal bölgesini çok iyi bilmiyorlar. Son zamanlarda Kartal, yavaş yavaş tanıtılmaya başlandı ve talepler geliyor. Sonuç olarak Kartal, bir Boğaz kadar olmasa da gerek Adalar manzarası gerek güzel bir havaya sahip olması sebebiyle tercih edilecek bir bölge ve cazibe merkezi. Kredi faiz oranlarına gelirsek zaman zaman
yapılan faiz indirimleri piyasaları olumlu yönde etkiliyor. Türkiye’de, özellikle İstanbul’da kentsel dönüşüm süreçlerinde uzlaşma ve güven eksikliği gibi sorunlar dikkat çekiyor. Bu konularda Kartal’da durum nasıl? Mülk sahiplerinin karar mekanizmasıyla hareket edildiği için aslında durum bölgeden bölgeye çok değişmiyor. İnsanların isteklerinde bir sınır olmadığı için uzlaşmak zorlaşıyor. Bizim Kartal bölgesinde 2 tane projemiz var. Biz de sıkıntılar yaşadık fakat hızlı bir ilerleme kaydettiğimiz ve karşılıklı anlayış politikasını gözettiğimiz için bu sıkıntılarımızın boyutları çok fazla olmadı. Daha az sorun yaşanması adına insanların bireysel değil, daha kolektif düşünceye itecek çalışmaların ve bilinçlendirmelerin yapılması için kentsel dönüşüm merkezlerinin kurulması gerekiyor.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
İŞ GYO - MANZARA ADALAR / KARTAL
SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUM ANLAYIŞIYLA TASARLANAN PROJE, MANZARA ADALAR
56 56
İşveren: İŞ GYO Ana Yüklenici: Antyapı Konsept Tasarım: Perkins Eastman Mimari Ruhsat ve Uygulama: DOME Mimarlık LEED Danışmanı: Mimta EcoYapı, LEED Proven Provider Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
BULUNDUĞU ÇEVREYE VE ŞEHRE BİR İMZA NİTELİĞİ TAŞIYACAK YATIRIM DEĞERİNE SAHİP OLARAK DÜNYACA TANINMIŞ MİMARLIK FİRMASI PERKİNS EASTMAN TARAFINDAN TASARLANAN MANZARA ADALAR PROJESİ AYNI ZAMANDA SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUM ANLAYIŞIYLA İLÇENİN CANLANDIRILMASI İÇİN BİR KATALİZÖR OLACAK.
İstanbul Kartal bölgesinde yer alan, 313.500m2 brüt inşaat alanına sahip olan karma kullanım Manzara Adalar Projesi, Marmara Denizi ve Adalar manzarasıyla, mükemmel ulaşım erişimiyle İstanbul’un stratejik bir konumunda bulunuyor. Projede, ulusal ve uluslararası seçkin şirketlerin yer alacağı yaklaşık 46.000 m2 kiralanabilir alana sahip 2 ofis bloğu bulunmakta... Ayrıca restoran, kafe ve market alanlarıyla her türlü ihtiyaca karşılık verecek olan proje cadde mağazacılığı ile tam bir karma proje olma özelliği taşımakta. Üçü konut, ikisi ofis ünitelerinden oluşan toplam beş bloğu ve ticari alanlarıyla İstanbul’un eşsiz noktalarından birinde yerini alan Manzara Adalar projesinin tasarımı dünyaca tanınmış mimarlık firması Perkins Eastman’a ait.
57 57
Mimari Yaklaşım Türk Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre Türk inşaat endüstrisi tahmini % 30 enerji tasarrufu potansiyeline sahip. Bu sebeple projede Perkins Eastman ekibinin ilk hedefi Manzara Adalar’ın enerji tasarrufunu bu seviyede gerçekleştirmesine yardımcı olmak oldu. Perkins Eastman ekibi; ilk tasarım bilgilerine dayalı iklim analizlerini yaptıktan sonra EE KKO O LLO O JJ İİ KK YYA A PP II LL A A RR
& YY EE RR LL EE ŞŞ İİ MM LL EE RR DD EE RR GG İİ SS İİ
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
58 58
Kartal ilçesinin hava raporları doğrultusunda tasarım hedeflerini belirledi. Bu hedefler doğrultusunda rüzgar ve güneş analizlerine göre her binanın optimal oturumu belirlendi. Kulelerin belirlenen şekli ve konumu; hakim kuzeydoğu rüzgarları ile doğru çalışacak şekilde yönlendirildi. Kompleks; rüzgarın kuleler etrafında yumuşak bir şekilde hareket edebileceği şekilde tasarlandı ve açık alanlarda eğlenilebilecek huzur dolu bir ortam oluşturuldu. Böylece kulelerin etrafında hafif basınç farklılıklarıyla dolaşan rüzgar, iç mekanlara alt kottan girip üst kota kadar dolaşarak doğal havalandırma yapacak. İstanbul’da soğutucu kullanılan günlerden çok ısıtıcı kullanılan günlerin oluşundan dolayı güneş ısı kazancı ile soğuk günlerde binaların çevresini sıcak tutmak mümkün olabilir. Bunun için her bir kulenin şeklini ve yönünü güneş hasadı yapılabilecek şekilde konumlandırmak gerekmekteydi. Bu kararlar doğrultusunda binaların dış cephesinin, genel güneş gölgeleme ve ısı kazancına katkıda bulunmak amacıyla metal kafeslerle kaplanması planlandı. Güneş hasadı için güneşin en çok ihtiyaç duyulduğu zamanlarda yaşayanlar için bir koruyucu olmalıydı, bu sebeple de balkon alanlarındaki çıkıntılar sezonun en dik güneş açılarından korumaya yardımcı olacak şekilde tasarlandı. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Manzara Adalar projesi; tüm bu özelliklerinin yanı sıra yeşil çatı ve yağmur suyu toplama stratejileri ile de sürdürülebilir bir peyzaj tasarımı içermekte. Özellikle enerji kaynakları kontrolü ile bulunduğu çevreye ve şehre bir imza niteliği taşıyacak yatırım değerine sahip olarak tasarlanan Manzara Adalar projesi aynı zamanda sürdürülebilir toplum anlayışıyla ilçenin canlandırılması için bir katalizör olacak.q
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
ÖMER MOLTAY, MIMTA ECOYAPI
İŞ GYO MANZARA ADALAR PROJESİ LEED SERTİFİKASYON SÜRECİ
60 60
LEED Danışmanı: Mimta EcoYapı, LEED Proven Provider Bina Enerji Modellemesi: Sefa Şahin, Mimta EcoYapı Elektromekanik Yüklenici: Arma Elektropanç Mekanik Tasarım: Dinamik Mühendislik Elektrik Tasarım: Enmar Mühendislik Cephe Danışmanı: CWG Danışmanlık Peyzaj Tasarımı: DS Mimarlık
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
İŞ GYO tarafından geliştirilen ve sürdürülebilirlik danışmanlığı LEED Proven Provider Mimta EcoYapı tarafından gerçekleştirilen Manzara Adalar projesi, üç adet Konut bloğu (toplam 975 daire), iki adet Ofis bloğu ve Çarşı bloklarından oluşmaktadır. Toplam kapalı inşaat alanı 317.402 m2 olan projenin konsept tasarımı Perkins Eastman firması tarafından gerçekleştirilmiş, mimari uygulama ise DOME Mimarlık tarafından üstlenilmiştir. Kartal’da yer alan ve otobüs park yeri olarak kullanılan bir arazide inşa edilen proje, LEED sertifikası kriterlerine uygun şekilde projelendirilmiş ve inşa edilmektedir. LEED sertifikasyon sürecinin 2014 senesinde başladığı proje, US Green Building Council tarafından sunulan ve daha önce 42 Maslak gibi projelerde uygulanan Kampüs yaklaşımı ile sertifikalandırılacaktır. Bu yaklaşımda projenin genelinde değerlendirilebilen kriterler ayrı bir LEED başvurusuna konu olacaklar, bina bazında değerlendirilen kriterler ise binaların kendi LEED başvurularında yer alacaklardır. Örneğin toplu taşıma ile ilgili kriterler, peyzaj tasarımı ile ilgili kriterler genel başvuruda yer almakta, binaların enerji performansı ile ilgili kriterler ise bina başvurularında yer almaktadırlar. Projede başvurulan
İnşaat atıklarının ayrı depolanması ve geri dönüşüme verilmesi.
yaklaşık 35 LEED kriterinin 10 tanesi genel başvuru kapsamında bulunmaktadır. Konut binalarının LEED-NC (New Construction) v2009 sistemi ile, ofis binalarının ise LEED-CS (Core and Shell) v2009 sistemi ile sertifikalandırılması uygun görülmüştür. Projenin enerji modellemesi çalışmaları LEED tasarım başvurusuna yönelik olarak tamamlanmıştır ve ön aşamada hedeflenen puanın daha üzerinde puan alınmıştır. Bir sonraki aşamada bina çatılarında yer alan fotovoltaik sistemlerin modellenmesi, henüz tasarımı yapılmamış dış aydınlatma gibi konuların modellenmesi söz konusu olacaktır. eQuest yazılımı ile gerçekleştirilen modelleme çalışmaları, ana yüklenici tarafından mekanik ve elektrik ekipmanlarının satın almaları yapıldıkça bu ekipmanların teknik özellikle güncellenmektedir. Benzer şekilde projenin yağmur suyu akış simülasyonu yapılmış ve arazinin eski duruma göre yağmur suyu akışlarını ne kadar fazla oranda azalttığı hesaplanmıştır. Binalar kapsamında tüketilen şebeke suyu hesapları ise ana yüklenicinin satın alma onayı aldığı armatür ve vitrifiyeler kullanılarak yapılmıştır. Tüm tasarım dokümanlarının LEED kriterleri doğrultusunda hazırlandığı projede, inşaat ve devreye alma süreçleri ile ilgili kriterler de inşaat şartnameleri yoluyla ana yükleniciye aktarılmıştır. Ana yüklenici kapsamında LEED ile ilgili sorumluluklar düzenli olarak yapılan toplantılar ve raporlamalar yoluyla teyit edilmektedirler. Projede kullanılan inşaat malzemelerinin sürdürülebilir özelliklerinin belgelenmesi amacıyla üretici firmalardan malzeme onay süreçlerinde LEED sertifikasyonuna uygun formatta bilgiler temin edilmektedir. Şantiye sahasında alınan önlemler LEED başvuru dokümantasyonun bir parçası olarak nihai LEED başvurusu ile sertifikasyon kurumuna yollanacaklardır.q
Düzenli ve temiz şantiye organizasyonu. Şantiye sahası çıkışında otomatik araç tekerlek yıkama istasyonu.
61 61
Saha çevresinde yağmur suyu sedimentasyon tutucu önlem.
EE KKO O LLO O JJ İİ KK YYA A PP II LL A A RR
& YY EE RR LL EE ŞŞ İİ MM LL EE RR DD EE RR GG İİ SS İİ
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
AND GAYRİMENKUL - AND PASTEL
YENİ NESİL MAHALLE
62
ORTA ÖLÇEKLİ BİR MAHALLE BÜYÜKLÜĞÜNE SAHİP AND PASTEL’İN İÇERİSİNDE YER ALACAK KÜÇÜK BİR MARKALI SAĞLIK KURUMUNDAN, OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMUNA, ALIŞVERİŞ ALANLARINDAN, YEME – İÇME ALANLARINA, KULLANICILARINA VE ÇEVRESİNE DEĞER KATMAYI HEDEFLİYOR. AÇIK VE KAPALI HAVUZ, SPOR MERKEZİ, OYUN PARKLARI, YÜRÜME YOLLARI, MEYDANI VE DAHA BİR ÇOK SOSYAL AKTİVİTE ALANLARI İLE “YENİ NESİL MAHALLE’’ KURULUYOR.
Konut arazi alanı: 45.000 m2 Toplam İnşaat alanı: 300.000 m2 Toplam Blok: 7 blok (Blok isimleri: Mavi, Turuncu, Yeşil) Ortalama konut sayısı: 1.200 Mimar: HPP Peyzaj Mimarı: Martha Schwartz Teslim: Haziran 2018’den itibaren etap etap teslim edilecek Ruhsat tarihi: 31.12.2015
AND Gayrimenkul, Anadolu Grubu’nun köklü geçmişi ve kurumsal duruşunu arkasına alarak yola çıktığı 2011 yılından beri gerçek insan ihtiyaçlarına odaklanan projeler geliştiriyor. Gayrimenkul sektöründeki genel kabulün aksine YAP-SAT değil, YAP-YAŞAT felsefesini benimsiyor. Dıştan içe değil içten dışa tasarım anlayışını benimsiyor.Bu sayede insanların daha kaliteli bir yaşam süreceği iç mekanlar yaratmakla kalmıyor; geçici mimari modalardan bağımsız olarak zamansız dış mekanlar tasarlıyor. AND PASTEL: YENİ NESİL MAHALLE Anadolu Grubu’nun gayrimenkul markası
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
AND Gayrimenkul ilk konut projesini İstanbul Kartal’da gerçekleştiriyor. AND Pastel, İstanbul’un ana ulaşım akslarından E-5’in hemen yanında, metroya yürüme mesafesinde yer alan konumu ile, şehir merkezinden uzaklaşmadan, şehrin karmaşasından kaçmak isteyenlere, Adalar ve deniz manzarasına hakim evleriyle; renkli ve aynı zamanda sakin bir hayat vaadediyor. AND Kozyatağı’nda olduğu gibi HPP Architects tarafından tasarlanan AND Pastel, kentin farklı renklerinden ilham alarak, farklı ihtiyaçlara cevap veren bir mimari yaklaşım getiriyor.
Yatırım bedeli 850 milyon TL olan projede 1.200 konut ve 7 ayrı bloktan oluşan karma kullanımlı alanlar bir arada bulunuyor. Bu alanlar uluslararası pek çok ödüle sahip Martha Schwartz Partners tarafından tasarlanıyor. Türkiye’de ilk kez “açık hava oda” konsepti ile site sakinlerine hem rahatlama hem de sosyalleşme olanağı sunuluyor. 9 Firma ile 11 Farklı Araştırma AND Gayrimenkul Genel Müdürü Ali Baki Usta, temelleri sosyolojik ve ekonomik analizler, araştırmalar ve uzman görüşleri üzerine atılan AND Pastel ile ilgili açıklamalarda bulundu. İnsanların ve bölgenin gerçek ihtiyaçlarını analiz etmek amacıyla 9 firma ile 11 farklı araştırma yaparak yola çıktıklarını belirten Usta; “Yaptığımız araştırmalar sonucunda, insanların bir taraftan sıcak mahalle yaşamına özlem duyarken, diğer taraftan da ihtiyaçlarınının farklılaştığını gördük. Geçmiş ve günümüz arasındaki ilişkiden ilham alarak AND Pastel’de yeni nesil bir mahalle kurguladık. AND Pastel’de iyi bir yaşamın güvencesi olacak alanlar tasarladık. Çünkü biliyoruz ki, iyi yaşamlar kaynağını iyi mekanlardan alır.” dedi. Orta ölçekli bir mahalle büyüklüğüne sahip AND Pastel’in içerisinde yer alacak küçük bir markalı sağlık kurumundan, okul öncesi eğitim kurumuna, alışveriş alanlarından, yeme – içme alanlarına, kullanıcılarına ve çevresine değer katmayı hedefliyor. Açık ve kapalı havuz, spor merkezi, oyun parkları, yürüme yolları, meydanı ve daha bir çok sosyal aktivite alanları ile “yeni nesil mahalle’’ kuruluyor. Projedeki sağlık merkezi için Anadolu Sağlık Merkezi, okul öncesi eğitim için Amerikan Kültür Kids, alışveriş alanı için ise Migros ile anlaşma sağlandı. Çocuk Dostu Proje AND Pastel ‘’çocuk dostu’’ bir proje olarak geliştirildi. Çocukları sadece büyüklere göre tasarlanmış evlerden, şehrin gürültüsünün
AND Gayrimenkul Genel Müdürü Ali Baki Usta
eksik olmadığı küçük çocuk parklarından çok daha fazlasını hak ettikleri felsefesi ile sadece açık alanlar değil, evlerin içi ve ortak kapalı alanlar da çocuklar düşünülerek tasarlandı. AND Pastel ile çocuklar hem özgürce eğlenecek, hem de güven içinde bir yaşama adım atacak. Evinizin Bir Odası Bahçenizde AND Pastel’de doğa ile yaşam, farklı bir yaklaşım ile yeniden kurgulandı. ‘Açıkhava Oda’’ konsepti ile sosyal alanlar ile evimizin odaları doğanın içine taşınacak. Sosyal yaşamın ortasında, açıkhavada mahremiyet sağlayan bu yaklaşım, kullanıcılarına farklı bir deneyim yaşatacak. Proje ile ilgili daha detaylı bilgiler aktaran AND Gayrimenkul Genel Müdürü Ali Baki Usta, “AND Gayrimenkul olarak, tüm projelerimizde içten dışa bir tasarım yaklaşımını benimsiyoruz. Geliştirme aşamasında sadece binaların dış cephesine odaklanmadık. Asıl yaşam alanları olan daire içlerini de en ince detayına kadar düşünerek tasarladık. En uygun çözümü geliştirebilecek mimarın seçimi için de bir yarışma düzenledik. Dünyaca ünlü 5 mimarlık ofisinin katılım gösterdiği bu yarışma sonucunda, dünyanın dört bir köşesinde birçok eşsiz mimari projeye imza
atan mimarlık ofislerinden HPP Architects ile çalışma kararı aldık.” dedi. AND Pastel’in peyzaj alanları, Türkiye’de ilk projesini gerçekleştiren ve 4 kıtada 28 farklı ülkede birçok dev projenin peyzaj mimarlarından Martha Schwartz Partners tarafından tasarlandı. AND Pastel’de doğa ile yaşam, farklı bir yaklaşım ile yeniden kurgulandı. ‘Açıkhava Odaları’’ konsepti ile sosyal alanlar ile evimizin odaları doğanın içine taşınıyor olacak. Sosyal yaşamın ortasında, açıkhavada mahremiyet sağlayan bu yaklaşım, kullanıcılarına farklı bir deneyim yaşatacak. AND Pastel ve Komşuköy El Ele Veriyor! Komşuköy iş birliğiyle, AND Pastel’in doğal ortamına bir de doğal ürünler yetişen tarlası eklendi. AND Pastel tarlalarında yetişen birbirinden sağlıklı ürünler, tarladan toplandığı gün en taze haliyle AND Pastel’deki ev sahipleriyle buluşuyor. Bu iş birliği çerçevesinde Yeşil bloktan daire alan ev sahiplerine 2020 yılına kadar her ay Komşuköy’ün AND Tarlalarında yetişen doğal ürünler gönderiliyor. Ayrıca iş birliğini daha uzun soluklu hale getirebilmek için Komşuköy ile görüşmeler devam ediyor.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
63
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
AND Pastel İnşaatı Emin Ellere Teslim AND Pastel’in inşaat ihalesi sektörün önde gelen 7 inşaat firmasının katılımıyla 20 Nisan 2016 tarihinde yapıldı. Gerçekleştirilen ihale sonucu Tepe İnşaat ile çalışılmasına karar verildi. AND Pastel projesi için Anadolu Grubu çatısı altında yer alan AND Gayrimenkul ve Bilkent Holding şirketi olan Tepe İnşaat bir araya gelerek güven inşa ediyor olacak. Anadolu Grubu’nun eski üretim tesislerinin 45.000 m2’lik kısmı üzerinde, 250.000 m2’lik inşaat faaliyetleri Tepe İnşaat tarafından gerçekleştirilecek. Tepe İnşaat 23 Mayıs 2016 tarihi itibari ile başlamış olduğu inşaat işlerine hızla devam ediyor. AND PASTEL’DE KOMŞULUK KAZANIYOR AND Gayrimenkul’un ilk konut projesi AND Pastel’de komşuluk kazanıyor. “Komşunu Sen Seç” kampanyası ile daire sahipleri komşusunu, arkadaşını ya da yakınını AND Pastelli yaparak sevdikleri ile birlikte bir yaşam kurmanın avantajını yaşıyor.
64
AND Pastel’in yeni nesil mahallesinde yaşama fırsatından dostlarının, arkadaşlarının ya da yakınlarının yararlanmalarını isteyenler için “Komşunu Sen Seç” kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında katılanlara sağlıktan, beyaz eşyaya, giyimden, aksesuara çeşitli hediyeler veriliyor. Projede aynı zamanda sınırlı sayıda daire için 120 ay vade ve %0,60 faiz ile birlikte %1 KDV avantajı sunuluyor.q
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
KA R T A L P R O J E L E Rİ N DE N SE ÇM E L E R
REFERANS KARTAL TOWERS
Kiler GYO ile Biskon Yapı’nın İller Bankası arsası üzerinde inşa ettiği proje Aralık 2017’de teslim edilecek Çoğunluğu deniz ve Adalar manzarasına sahip olan proje ulaşım noktalarına 2 dakikalık uzaklığıyla yatırımcılardan ilgi görüyor.
AND PASTEL Tamamlandığında 5 bin 500 kişinin yaşayacağı AND Pastel’de teslimlerin Haziran 2018’de gerçekleştirilmesi hedefleniyor. 46 bin 597 metrekare alana kurulan projede deniz manzaralı birimler yer alacak.
ROYAL GARDEN KARTAL Deniz ve Adalar manzarasına sahip olan Royal Garden Kartal projesi, Royal Group imzası taşıyor. 3,50 metrelik tavan yüksekliğine sahip olan Royal Garden’da 79 ile 360 metrekare arasında değişen 26 farklı tipte 374 konut bulunuyor. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
DAIRE KARTAL Haziran 2017’de teslimleri gerçekleştirilecek olan proje Kale Grubu imzası taşıyor. İçerisinde 195 dairenin yer aldığı projede ortalama metrekare birim fiyatı 4 bin 100 lira eviyelerinde seyrediyor. Proje konumu itibariyle deniz manzarasına sahip.
DKY ADA KARTAL 750 konutluk DKY Ada Kartal projesi kentsel dönüşüm kapsamında inşa ediliyor. Deniz manzaralı dairelerin yer aldığı projede teslimlerin Aralık 2018’de gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Konumuyla dikkat çeken proje sahile 2 kilometrelik uzaklıkta yükseliyor.
HILL KARTAL Haziran 2018’de teslim edilmesi planlanan proje 193 konuttan oluşuyor. 6 dönümlük arsa üzerinde yükselen proje birinci kattan itibaren Adalar ve deniz manzarasına sahip. Pendik Marina’ya 8 dakikalık uzaklıkta inşa edilen proje sosyal donatı alanlarıyla da dikkat çekiyor.
KARTAL’IN
AKTÖRLERİ
KA R T A L P R O J E L E Rİ N DE N SE ÇM E L E R
MOMENT İSTANBUL
E-5’in ve Kartal Metrosunun yanı başında bulunan Moment İstanbul projesi 44 katlı iki kulede 731 konut ve 12 ticari üniteden meydana geliyor. Projede 1+1’ler brüt 74,69-78,44 metrekare, 1,5+1’ler brüt 100,69-111,51 metrekare, 2+1’ler brüt 128,15-180,93 metrekare, 2+1 dubleksler 128,11-171,42 metrekare, 3+1 dubleksler brüt 186,58-236,56 metrekare, 4+1 dubleksler 244,84-314,23 metrekare metrekare olarak tasarlandı.
68
CORDELLA KARTAL Kayıhan Yapı ve Scon Yapı ortaklığı’nın hayata geçirdiği Cordella Kartal, 7 bin metrekare arsa üzerine kuruluyor. 17, 16 ve 15 katlı üç bloktan oluşan projede 215 konut yer alıyor. Cordella Kartal’da daireler 1+1, 2+1, 3+1 tipinde inşa ediliyor. Bunun yanında projede perakende sektörünün en büyük markalarından biri olan Migros’un bulunacağı bir market alanı olmak üzere toplam 3 adet ticari alan yer alıyor.
GOLDEN TULIPS 26 katlı tek kule şeklinde tasarlanan Golden Tulips projesi 182 home ofisten meydana geliyor. Her katta 7 home ofis bulunuyor. 1+1 ve 2+1 seçeneklerinin bulunduğu projede home ofislerin büyüklükleri 43 ile 120 metrekare arasında değişiyor. 20 bin metrekare inşaat alanına sahip olan Golden Tulips projesinde teslimlerin 2016 yılının sonunda yapılması planlanıyor. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
KARTALLIFE ATALAR
STCA Gayrimenkul imzası taşıyan Kartallife Atalar projesinde 24 adet 2+1 daire, 76 adet 3+1 daire ve 4 adet dubleks olmak üzere toplam 104 daire bulunuyor. 26 katlı tek blok halinde tasarlanan projede dairelerin brüt metrekareleri 86 ila 256 metrekare arasında değişiyor. Kartallife Atalar projesi 4 bin metrekarelik arsa üzerinde yükseliyor.
BALKON İSTANBUL
69 69
Mak Group tarafından hayata geçirilen Balkon İstanbul projesi 3 etapta 350 daireden meydana geliyor. Balkon İstanbul’da dairelerin tamamı 2+1 ve 3+1 tipinde. Dairelerin büyüklükleri ise 120 ile 140 metrekare arasında değişiyor. Tek bloklu butik konseptli Balkon İstanbul projesi ilerleyen zamanlarda 3 bloklu bir proje haline gelecek.
FERA LIFE KARTAL Fera Group tarafından Kartal’da hayata geçirilen Fera Life Kartal projesi 10 katlı iki blokta 94 konuttan meydana geliyor. Projede konutların yanı sıra 32 ticari ünite de bulunuyor. Tamamı balkonlu dairelerden oluşan projede 2+1 ve 3+1 yaşam alanları yer alıyor. Fera Life Kartal’a 2+1 daireler brüt 92 ila 113, net 64 ila 82 metrekare, 3+1 daireler brüt 133 ila 159, net 97 ila 116 metrekare olarak tasarlandı. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
Ö E
70
KENTİN MERKEZİNDE YAŞAYAN VE YAŞATAN BİNALAR - Mimar M.Salih Çıkman
Kentsel dönüşüm mü? Kentin dönüşümü mü? Yönetimden ve özel sektörden beklentiler...
Mimar olmak… Tasarlarken kullanıcının isteklerine cevap vermeyi öncelik almak, ihtiyaç-fonksiyonellik-estetik üçgeninde dengeli mekanlar üretmek, tüm bunları yapabilmek için teknik, malzeme ve mevzuat bilgisine sahip olmak; Gerçekte ise, kurallar silsilesi içerisinde kreatif olabilmek için bunların nasıl aşılabileceğini bulup çıkarmak!.. Tamamen ihtiyaçlar doğrultusunda başlayan ve bir tasarım sürecinde izlenmesi gereken program, bulunulan yer, sahip olunan süre ve ek olarak bir yığın girdinin bizlere dayattığı unsurlardan yola çıkarak ulaştığımız çözümün içerisinde girift bir mimari ve üretilen yapıya uzanan yolculuk… Sizlerle bundan sonra buluşacağım köşemde mimarlık yolculuğumda karşılaştıklarımı, elde ettiğim deneyimleri biz mimarları tetikleyen olguları, zorlukları ve dünya çapında ulaşılan çözümleri paylaşırken bir mimar olmanın ne demek olduğuna sık sık değineceğim. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Mental Design Works Mimari Tasarım Ofisimizi kurduğumuz günden bu yana inandığımız ve projelerimizde uyguladığımız, bulunulan çevreyi bir yerine onlarca adım ileriye taşıyacak, yaşayan ve yaşatan binalar yapma hedefimize ulaşma yolunda önemli bir yer edinen ve Türkiye’nin sürdürülebilir yeşil binaları içerisinde önemli bir konuma yerleşen Greenox Urban Residence gibi bizleri bu hedefe taşıyacak projeleri köşemde tanıtmanın yanısıra, dünya da bu yönde etki uyandıran mimari projelere de yer vereceğim. Sizden gelecek yorum ve önerilerle yoğrularak, daha iyiyi daha güzeli paylaşabilmek dileğimle… Mutlu Bayramlar! Mimar M. Salih Çıkman
Kentin gerçek anlamda dönüşümü için insan yaşamını ve çalışma hayatını iyileştiren, farklılaştıran ve katma değer sağlayarak insanın yaşam kalitesini artıracak binaların, teknolojinin ve mühendisliğin getirilerinden faydalanarak gerçekleştirilmesi planlanmalıdır. KENTİN MERKEZİNDE YAŞAYAN VE YAŞATAN BİNALAR Kentsel dönüşüm mü? Kentin dönüşümü mü? Yönetimden ve özel sektörden beklentiler İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin bir çok ilinde çarpık yapılaşmaya dur demek için başlatılan Kentsel Dönüşüm günümüzde deprem sırasında yıkılma ihtimali olanı bugünden yıkıp, yerine sağlamını yapmak şeklinde ilerliyor. Bu kapsamda yapım alanı kısıtlı, eski binalarla çevrili, mahalle ölçeğinde yeni binalar yapmak gibi bir anlayışla gerçekleştirilen bu tür projelerden vazgeçilerek, çok boyutlu planlanmış, çevresine ekonomik zenginlik ve hareket katacak, kent, insan ve mekan verimliliği sağlayacak, kendi başına sürdürülebilir bir organizma olarak planlanacak projelere ihtiyaç vardır. Kentin gerçek anlamda dönüşümü için insan yaşamını ve çalışma hayatını iyileştiren, farklılaştıran ve katma değer sağlayarak insanın yaşam kalitesini artıracak binaların, teknolojinin ve mühendisliğin getirilerinden faydalanarak gerçekleştirilmesi planlanmalıdır. Etrafında bulunan doğal enerjiyi emen ve yaşayanlarına aktarabilen sürdürülebilir enerji kullanımını sağlayan binaların yapımını destekleyecek unsurlar devlet tarafından kanunlaştırılırken, uygulama esnasında projenin
71
daha verimli hale getirilebilmesi için yerel yönetimler tarafından öngörülen alan kullanım ölçütleri geliştirilebilir olmalıdır. Yurtdışındaki standartlar incelenerek, yapılaşma açısından devrimsel nitelikte olabilecek yeşil bina teşvikleri devlet eli ile getirilmeli, diğer taraftan özel sektörün bu yönde atılım yapabilmesi için ek kolaylıklar yine devlet desteği ile yerel yönetimler tarafından sağlanabilmelidir. Ekonomimizin lokomotifi konut inşaatlarının dünya çapında birer örnek haline gelebilmesi ve hem mimarların hem de inşaat firmalarının yurt dışında bu alanda birer rol sahibi olabilmesi için devletten beklentilerimiz giderek büyürken, mimarlarımızdan yön verici bir bilgi kütüphanesi oluşturarak devlet kademeleri ile paylaşması kentsel dönüşümü, kentin dönüşümüne, daha ileriki aşamada ülkenin mimari açıdan dönüşümüne götürecektir. Tüm yazılanların bir temenni olarak kalmaması için mimar olarak üzerimize düşen bu bilinç ve mantığı mimariyle bütünleştirip sosyal mecranın gücünü kullanarak, #çokgeçolmadan ya da #yeşildönüşüm gibi benzeri başlıklar altında oluşturulacak platformlarda yönetimlerin ve ilgililerin dikkatini çekmek olacaktır.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
İllüstrasyon: Ezgi Beyazıt
*Mimar röportajları ofis ismine göre alfabetik sıralanmıştır.
AHMET ERKURTOĞLU
74 74
Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
AE MİMARLIK
“Parsel bazında değil, ada bazında bir dönüşümün yapılması gerekiyor…”
75
ŞU ANDA, MAALESEF ADINA KENTSEL DÖNÜŞÜM DENILEN BANA GÖRE UYGULAMASI DOĞRU OLMAYAN BINALARI YENILEME HAREKETI IÇERISINDE PROJE ÇIZIYORUZ. YANI ESKI BINALARI YIKIP YENI BINALAR YAPIYORUZ. ANCAK BUNA KENTSEL DÖNÜŞÜM DIYEMEYIZ. Esnek ve işlevsel mimari çözümlerin sürdürülebilir çerçevede inşaasının yaratıcı mekanlarla insan hayatına değer kattığı inancıyla farklı fonksiyonlarda projelere imza atıyorsunuz. Genel anlamda projelerinizden bahsedebilir misiniz? Şu anda, maalesef adına kentsel dönüşüm denilen bana göre uygulaması doğru olmayan binaları yenileme hareketi içerisinde proje çiziyoruz. Yani eski binaları yıkıp yeni binalar yapıyoruz. Kentsel dönüşüm dediğimiz binasal dönüşümün hız kazanmasının sebebi de bakanlığın çıkardığı merdivenler ve balkonlar emsale katılmayacak şeklindeki yüzde 20 artış kararıdır. Binaların yenilenmesi açısından böyle bir artışa ihtiyaç vardı ama uygulama bu şekilde olmamalıydı. Olması gereken; parsellerin birleşmesine teşvik eden bir dönüşümdü. Yani parseller birleştikçe emsal artmalıydı. Parsel bazında değil, ada bazında bir dönüşümün yapılması gerekiyordu. Kartal’da, Pendik’te, Ümraniye’de çok doğru ada bazlı dönüşüm örnekleri bulunuyor. Ada bazında dönüşüm yapıldığı zaman yüzde
50 artış veriliyor. Kadıköy’de ne yazık ki bu uygulanmıyor ama geç kalmış da değiliz. Çünkü Kadıköy’de ortalama 35 bin bina var ve bunun yüzde 10’u yenilendi. Bu demek oluyor ki daha Kadıköy’deki binaların yüzde 90’ının daha yenilenmesi gerekiyor. Parsel birleşmelerinin teşvik edilip yüzde 20 emsal ortadan kaldırılırsa sorun da çözülmüş olacak. Evet, kentsel dönüşüm çok doğru bir karar. Sonuçta insanlar deprem tehlikesine karşı sağlam konutlarda oturmuş olacaklar ancak yanlış uygulamalar yüzünden şehir elden gidiyor. Yenilenmenin bu kadar yoğun olduğu Kadıköy’de altyapı, yeşil alan, yol ile ilgili bir çalışma var mı? Hiçbirinde yok. Biz direkt arsadaki 10 katlı bir binayı yıkıp yerine 15 katlı bir bina yapıyoruz ve yoğunluğu artırıyoruz. Fikirtepe kentsel dönüşümün en güzel örneği, ama Fikirtepe’ye 2 emsal imar verildi. Sonra bakanlık tarafından bu emsal kararı düşürüldü. Planlara baktığınız zaman 1,5 milyon metrekarelik bir arazide bir kent meydanı yok. Ben şehir plancısı değilim ama gezip görüyorum ve mantıken de emsal transferi yapılıp meydanlar, yeşil alanlar yaratılabilir. 6 dönümde 40 bin metrekare inşaat yapıp beton yığınları oluşturduk. AE Mimarlık E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
AHMET ERKURTOĞLU
Kastamonu Kültür Merkezi
76 76
olarak kentsel dönüşümün uygulanmaya başladığı 4 yıldan beri 300’ün üzerinde kentsel dönüşüm projesine imzamızı attık. Şu anda Kartal’daki İshakoğlu Boya Fabrikası’nın yerine 40 katlı bir bina yapıyoruz. Yine Almanya’da bir mini AVM, Kastamonu’da kültür merkezi, İzmit’te eğlence mekanı tarzında gerçekleştireceğimiz başka bir projemiz bulunuyor. Bir yandan da kentsel dönüşüm projelerimize devam ediyoruz. Son yıllarda gerçekleşen kentsel dönüşümün de etkisiyle inşaat sektörü Türkiye ekonomisinde lokomotif rol üstleniyor. Sizce bu konudaki mevzuatlar yeterli mi? Kentsel dönüşüm kavramı altında gerçekleşen konut sektöründeki bu hızlı değişim hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Benim önerim hem bu sorunu çözebilecek hem de insanca yaşayanlar gerçek bir kentsel dönüşüme yol açacaktır. Bakanlığımızın yaptığı yüzde 20’lik artış parsel bazında olduğu için şehircilik açısından yanlıştır. Ancak olası İstanbul depreminde önce binaların yenilenmesine yol açtığı ve insanların sağlam binalarda oturmasını sağladığı için doğru bir uygulamadır. Gerçek kentsel dönüşüm olabilmesi için bu yüzde 20’lik artışı parselleri birleştirerek, birleştikçe emsali artacak şekilde ada olmaya yönlendirirsek ve ada olduğunda da ek bir emsal de verilirse doğru bir kentsel dönüşüm olacaktır. Tabii ki böyle bir uygulamada çeşitli nedenlerle problem yaratan mal sahiplerinin sayısı artacaktır. İşte burada bakanlığımızın binaların yıkılması için çıkardığı 3/2’lik yasa gibi yapılması için de yüzde 90 çoğunluk yasası çıkması gerekir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu 3/2 çoğunluk yasası binaların yıkılmasını sağlamaktadır. Ancak yapılması için yüzde 100 çoğunluk gerekmektedir. Sorunlu kat maliklerinin bulunduğu parsellerde 3/2 çoğunlukla bina yıkıldıktan sonra yapım süreci başladığından yüzde 100 çoğunluk sağlanmış ise yatırımcı ve mal sahipleri maddi kayıplara uğramaktadırlar.
Bu yasa parseller 1 adaya dönüştüğü ve en az yüzde 90 çoğunluk sağlandığı takdirde, yüzde 90 çoğunluğun ve sorun çıkaran yüzde 10’un hakkını koruyacak bir yasa olacaktır. Nasıl olacak derseniz; bakanlık sorun çıkaran yüzde 10’un yerine bir kayyum, hakem heyeti, bilirkişi vs. atar. Bu kişiler sorun çıkaran kişilerin hakkını koruyarak kat karşılığı sözleşmeye imza atar ve
Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
inşaatın yapılabilmesi için gerekli olan tüm taahhütname ve muvafakat nameleri verir. İnşaat yapılırken de onların hakkını korur ve inşaat iskânı aldıktan sonra da kat mülkiyet tapularını sorun çıkaran kişilere verir ve böylece hem gerçek bir kentsel dönüşüm olur hem de kişiler sorun çıkarmayan kişiler mağdur olmaz. Tabii ki olayın hukuksal boyutunu hukukçularımız daha iyi bilir. Bu güne kadar gerçekleştirilen kentsel dönüşümde yapılan hatalar ve dönüşümün nasıl olması gerektiği ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Daha önce de belirtmiş olduğum üzere parsel bazında değil, ada bazında dönüşüm gerçekleşmeli. Bildiğiniz üzere bir de Kadıköy için 15 kat sınırı getirildi. Bu kısıtlama kentsel dönüşümün önünü tıkayan unsurlardan. Zaten yeşil alanımız yok, olanları da koruyalım. Ada olduğumuz takdirde örneğin yüzde 20’lik bir alanı ağaçlandırmak şartı koşulsun. Biz 4 tane yönetmelikle proje çözmeye çalışıyoruz. Eskiden tek bir yönetmeliğimiz vardı. Onu da ezbere bilirdik, şimdi bildiklerimizi dahi unuttuk. Bakanlıkta hiç bir şey bilmeyen sadece diplomasında mimar, mühendis, şehir plancısı yazan ve hiç uygulamada bulunmamış
BAKANLIKTA HIÇ BIR ŞEY BILMEYEN SADECE DIPLOMASINDA MIMAR, MÜHENDIS, ŞEHIR PLANCISI YAZAN VE HIÇ UYGULAMADA BULUNMAMIŞ INSANLARIN OLUŞTURDUKLARI YÖNETMELIKLERLE YÖNETILIYORUZ. 77 77 77 insanların oluşturdukları yönetmeliklerle yönetiliyoruz. Çözüm var ama uygulayacak yetkiliyi bulmamız lazım. Bunların yanında ekonomik sıkıntılar da var. Biz ruhsat alırken binanın yıkılıp arsaya dönüşmesi lazım. Kadıköy’de de baktığınız zaman bina yıkılıp arsaya dönüşüyor, ondan sonra ruhsat alıyoruz ama Kadıköy Belediyesi de diğer belediyeler de çok yoğun. Bina yıkıldıktan sonra ruhsat almak 5-6 ay sürüyor ve bina yıkıldığı için de müteahhit her ay 50 bin, 100 bin TL kira ödüyor. Ruhsat aldıktan sonra kira vermemek pek olmuyor ama olacağını varsayarsak da ev sahipleri mağdur oluyor. Burada da şöyle bir çözüm olabilir: Bina içerisindeyken yüzde 100 muvafakat var ise mal sahipleri binanın içerisindeyken ruhsat almalı. Ruhsat aldıktan sonra 5 ay içerisinde inşaat başlamaz ise ruhsat iptal edilmeli ki insanlar kira mağduriyetinden kurtulsun.
Kızılay Pendik
2015 yılı içerisinde ağırlıklı Bağdat Caddesi ve Kadıköy olmak üzere pek çok proje hayata geçirdiniz. Hayata geçirdiğiniz projelerde sürdürülebilir mimari ve çevre dostu bina kriterlerine göre uygulamalarınızdan bahsedebilir misiniz? Özkartallar
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
AHMET ERKURTOĞLU
Bu işi parsel bazında yaptığınız zaman biraz zorlanırsınız. Ben gri suyu depolayacağım fakat depoyu nereye koyacağım? Denilmesi gerekiyor ki, “Ön bahçeyi sadece su deposu olarak kullanabilirsin” ama bize bu da söylenmiyor. Dolayısıyla yeşil bina, sürdürülebilir bina diyorsak imar yönetmeliğinin buna izin verecek şekilde değiştirilmesi lazım. Bağdat Caddesi’nde yenilediğiniz binalarda malzeme seçiminde nelere dikkat ettiniz?
78 78
Bağdat Caddesi kimlik değiştirdi. Eskiden binaların altı işyeri, üst kısımlar ise konuttu. Ancak şimdi binalar komple işyeri, restoran veya cafe oldu. Dolayısıyla ya firmanın özelliğine göre çalışıyoruz ya da giydirme cephe yapıyoruz. Malzeme seçiminde her zaman günün şartlarına uygun, çevreci ürünler tercih ediyoruz. Hayatın tüm alanlarında “engelsiz” yaşama uygun planlamalar ve erişim senaryoları geliştirilmesi önemli. Ülkemizde engelliler için çalışmalar yapılıyor ama sizce yapılanlar yeterli mi, yeteri kadar yasalarla destekleniyor mu? Yapıyı tasarlarken engelli rampası yapıyoruz; ama yollarımız engelsiz yaşama uygun değil. Biz apartmana yapsak da engelli vatandaş oradan gideceği yere ulaşabiliyor mu, asıl sorun bu. Her şey biz de sadece gösterişten ibaret. Bir AVM ya da iş merkezi yaptığımız zaman tabi ki engelsiz yaşamı destekleyecek şekilde tasarlıyoruz. Yapı malzemeleri yaşam döngülerinin her evresinde farklı çevresel etkilere sebep olabilir. Bu sebeple malzeme seçimi süreçlerinde çok boyutlu kriterler rol oynar. Bu bağlamda malzeme seçiminde öne çıkan kriterler neler olmalı? Sizin kullanmayı en çok tercih ettiğiniz yapı malzemeleri hangileri? Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
SANKO Holding
Binanın karakterine göre tercihlerimizi yapıyoruz. Eğer bina, reklam alacak konumda ise ek gelir olsun diye iş merkezlerini giydirme cephe olarak tasarlıyoruz. Bunun haricinde prekast cepheyi ısı ve su yalıtımından dolayı çok tercih etmiyorum. Uzun vadede problem yaşıyoruz. Ama metrekare kazanma açısından mal sahipleri veya müteahhitler prekast cepheyi tercih ediyor. Cephelerde ben genelde taş cepheyi, neoliti kullanmayı ve mümkün olduğu kadar sade cepheleri tercih ediyorum. Mimari projelerde doğal ışığın mekana girişi önemli ve ışık mimarinin hiyerarşisini yöneten önemli bir kriter. Bu bağlamda siz projelerinizde neleri göz önünde bulunduruyorsunuz, hangi alanlarda ne tür çözümler üretiyorsunuz? Konutlarımız dört odalı bile olsa karanlık oda mümkün olduğu kadar yapmamaya çalışıyoruz. Sadece bitişik nizam yerlerde bir oda karanlık oda olmak zorunda kalıyor. En çok dikkat ettiğim şey mümkün olduğu kadar apartman merdivenlerine doğal ışık vermeyi sağlamak. Böylece aydınlatmadan da tasarruf ediyoruz. Gerçi şu anda çoğu binalarımızda led aydınlatmalar kullanıyoruz ama yine de ben her zaman gün ışığını tercih ediyorum.q
DOLAYISIYLA YEŞIL BINA, SÜRDÜRÜLEBILIR BINA DIYORSAK IMAR YÖNETMELIĞININ BUNA IZIN VERECEK ŞEKILDE DEĞIŞTIRILMESI LAZIM.
K A L E BO D U R H E R AÇ I DA N S E N İ YA N S I T I R . Silverstone 40x80 - 80x80
DİLGÜN SAKLAR, MEHMET EMİN ÇAKIRKAYA
80 80
Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
TEKELİ SİSA MİMARLIK
“Mimar dünyaya her yönüyle objektif bakabilmeli…” ÇOK KAPSAMLI KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERI UYGULANIYOR; FAKAT IŞLER BIZIM TEMENNI ETTIĞIMIZ GIBI YÜRÜMÜYOR. KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ITICI GÜCÜ TAMAMEN YOĞUNLUK ARTIRMAKLA SAĞLANIYOR. “Mimarlık yalnızca bir sonuç değil, bir süreçtir” yaklaşımıyla Türkiye’de ve dünyanın farklı ülkelerinde farklı ölçek ve tipolojide projelere imza atıyorsunuz. Genel anlamda projelerinizden bahsedebilir misiniz? Dilgün Saklar: Tasarım aslında çok zor bir süreç, sonuca ulaşabilmek için ciddi aşamalardan geçmemiz gerekiyor. Bu çalışmaları yaparken işverenin talepleri, konuyla ilgili veriler, tasarım sürecinde bizi yönlendiren kaynaklar oluyor. Tasarım süreçlerinizi işverenin yorumlarıyla geliştirmemiz gerekiyor ve böylece tasarım bir takım değişikliklere uğrayabiliyor. Son yıllarda ağırlıklı havaalanı, terminal binaları ve endüstri yapıları üzerinde çalışıyoruz. Antalya Havaalanı’nın 1. ve 2. terminal binalarını, Sabiha Gökçen Havaalanı ve Priştina Havaalanı projelerini yaptık. Şimdi Sabiha Gökçen Havaalanı’na ilave bir iskele bloğu projesi yapıyoruz. Aşkabat Havaalanı’nın tasarımı bizim olmamakla birlikte verilen kuş şeklinde kabuk üzerinden uygulama projelerini yaptık. Bu sırada iç planlamasına da büyük katkılarımız oldu.
Endüstri yapılarında ise Unilever’e iki adet fabrika yaptık, Sanovel şirketine yakın geçmişte bir şarap fabrikası yaptık. Bunların dışında ofis, idari bina ve AVM projelerimiz var. Mehmet Emin Çakırkaya: Masterplan anlayışında çözdüğümüz konut projelerimiz de bulunuyor. Erbil’deki projelerimizin birinde üç bin villa ve iki tane de yüksek konut alanlarından oluşan bir yerleşim planladık, böyle bir projeyi ele aldığımız zaman önce bir kent planlaması yapmak durumunda kalıyoruz. D.S: Erbil’de yaptığımız masterplan düzeyindeki proje toplam 20 bin konuta ulaşan küçük bir şehir planlaması. Biz proje içinde şehir planı da hazırlamış olduk. Şu anda proje etap etap inşa ediliyor. M.E.Ç: Projeler zaman zaman ihtiyaçlar doğrultusunda değişikliğe uğruyor, özelikle ticari alanlar taleplere göre tekrar şekilleniyor. Ekonomik koşullar, talepler, ihtiyaçlar ve gelişmeler çok stabil değil; günden güne değişiyor biz de bu değişim ve gelişmelere göre adapte oluyoruz. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
81
DİLGÜN SAKLAR, MEHMET EMİN ÇAKIRKAYA
Kentsel mekânlara kimlik kazandıran binaların cephe örgüsü, malzeme dili ve kent dokusu ile kurduğu ilişki nasıl olmalı?
82 82
D.S: Mimar bir mühendisten farklı olarak dünyaya çok objektif ve her yönüyle bakabilmeli, belli bir sentez ortaya koymalı projesini ve tasarımını yaparken. Biz, aynı tipolojide yapılarda bile projenin özgün olmasını istiyoruz. Son yıllarda gerçekleşen kentsel dönüşümün de etkisiyle inşaat sektörü Türkiye ekonomisinde lokomotif rol üstleniyor. Kentsel dönüşüm kavramı altında gerçekleşen konut sektöründeki bu hızlı değişim hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? M.E.Ç: İnşaat sektörü Türkiye ekonomisi içinde büyük bir yer kaplıyor, Batı Avrupa ülkelerini ziyaret ettiğinizde neredeyse hiç yeni inşaat göremiyorsunuz; sadece bir miktar renovasyon uygulaması var. Batıdaki uygulamalarda planlama süreçleri daha uzun tutularak çok nitelikli yapılar elde ediyorlar; çünkü bir ihtiyaç ve talep baskısı da yok. Bizde hem siyasal hem ekonomik olarak inşaat sektörünü büyük tutmak, önünü açmak bir öncelik olarak görülüyor, kentsel dönüşüm de bunun bir parçası. Çok kapsamlı kentsel dönüşüm projeleri uygulanıyor; fakat işler bizim temenni ettiğimiz gibi yürümüyor. Kentsel dönüşümün itici gücü çoğu zaman yoğunluk artırmakla sağlanıyor. Örneğin Fikirtepe’de şöyle bir yaklaşım var, iki kat Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
emsal verelim ada bazında birleşsinler, öyle bir imkân önlerinle koyalım ki itiraz eden de olmasın. Türkiye’deki kat mülkiyeti kanunu ve sağladığı bireysel haklar çok kuvvetli. Bizim hayal ettiğimiz ve anladığımız kentsel dönüşüm modelinde ana prensip bir bölgenin donanımlarını, yollarını, ambiyansını yeni bir planlama ile daha çekici hale getirmek; dolayısıyla insanlara yoğunluk artırmadan yükselen bir değer sunabilmek. Bu şekilde daha nitelikli yerleşim alanları elde edilebilir. Bu yaklaşım daha uzun bir süreç, iş gücü, farklı finans modelleri gerektirdiği için kolay bir şey değil. Keşke bu yaklaşımlar her yerde olamasa bile belli bölgelerde yapılsa, bu bölgelerde kentin gurur duyacağı herkesin mutlulukla vakit geçirdiği yerler oluşsa. Konut sektöründe bekçili siteler, kapalı duvarlar tercih ediliyor, bu da sokak yaşamı olmayan arabasız bir yerlere ulaşmayacağınız, kaldırımda yürürken bile tedirgin olacağınız kent alanları ortaya çıkartıyor. D.S: Burada rant da çok önemli, bu işi yapanlar elbette para kazanacaklar ama bu kazançlarını ciddi anlamda ranta dönüştürmek için çok hızlı süreçlerde mimari ürünü olumsuz etkileyen örnekler ortaya koyuyorlar. Süreç olması gereken zaman ve şartlarla olsa daha elit ve nitelikli ürünler elde edilebilir diye düşünüyorum.
D.S: Bugün Türkiye’deki kentlerimize baktığımızda hepsinin birbirine benzeyen kimliksiz kentler olduğunu görüyoruz. İstanbul’da bile semtlere dışarıdan baktığınızda kimliksiz cepheleri olan hiç hoşunuza gitmeyecek binalar görüyorsunuz. Cepheler şehrin kimliğini oluşturduğu için çok önemli. Sivas’a, Adana’ya gittiğimde her şehirde aynı yapıları görüyorum. Bunun sebebi de imar koşullarının oluşturduğu gereklilikler olabilir, geri çekme mesafeleri, blok ve kütlelerle ilgili tanımlanmış imar kuralları olabileceği gibi ayrıca cephelerdeki doluluklar, boşluklar, müteahhitlerin kolay uyguladıkları ucuz malzemelerle yapılmış binaların cepheleri kimliksiz bir doku oluşturuyor. Biz mimarların görevi burada bu kimliği oluşturacak şekilde bina ve cephe tasarımlarımızı yapmak. Kullandığımız malzemelerle kalıcı olacak, detayların doğru uygulandığı nitelikli cepheler oluşturmak önemli. Cephe örgüsünde malzeme ve renk çok özenli seçilmeli. Biz bu konuya kendi çalışmalarımızda çok hassas yaklaştığımızı düşünüyoruz, tabii ki toplumun kültürel yapısıyla alakalı olarak kişisel beğeniler de işin içine giriyor. Bulunduğu çevre içerisinde yabancı durmayacak, renkler açısından gözü rahatsız etmeyecek yaklaşımlarla cepheleri tasarlamak gerekiyor. M.E.Ç: Esasında 20.yy başına kadar kentlerin kendi gelenekleri vardı ve benzer mimari dil içeren yapılar yapılıyordu. Bu yapıların bir araya gelmesiyle de çarpıcı bir bütünlük ve güzellik ortaya çıkıyordu. Mesela Barcelona Sokakları, Paris Caddeleri gibi… 20.yy’dan sonra o tarz bütünsel bir keyif yakalamamız modern kentte artık mümkün değil. Modern kentlere artık bir kaos ortamı var ve o kaos içinde her bir bina ayrı ayrı çok doğru ve çekici olsa bile; birbirleriyle uyumları tartışılabilir.
Kızılay Park D.S: Burada mimarlara da düşen bir görev var, ben yaptım oldu anlayışı her zaman doğru sonuç vermiyor… M.E.Ç: Belki de önemli yapıları kentlerde çok ikonik, farklı yapmak da bir tarz. Hayatın tüm alanlarında “engelsiz” yaşama uygun planlamalar ve erişim senaryoları geliştirilmesi önemli, ülkemizde engelliler için çalışmalar yapılıyor ama sizce yapılanlar yeterli mi, yeteri kadar yasalarla destekleniyor mu? D.S: Türkiye’de de artık engelsiz yaşama uygun planlamaya özen gösteriliyor. Son yıllarda konutlara engellinin girebilmesi için özel kapı ve rampalar talep ediliyor ve yapılıyor. Bir havaalanı yapısında yolcuyu alanın giriş kapısından başlayarak uçağa götüren rotalar ve senaryolar planlanıyor. Bu yaklaşımların başarılı olabilmesi için engelsiz yaşama tüm tarafların daha duyarlı olması gerekiyor. M.E.Ç: Türkiye’de yapılar hızla yenileniyor ve modern yaklaşımlar uygulanabiliyor. Bu yüzden engelsiz yaşam planlamasında yapı ölçeğinde sıkıntı daha az. Kentsel ölçekte ise problem büyük, Engellinin kendi başına sosyal hayatını yaşayabilmesi gerekir, sokağa
rahatlıkla çıkabilmesi gerekir. Bu konuda mimarlardan çok belki belediyelere kent planlamacılarına görev düşüyor. Bu güne kadar yapılan çözümler ise işlevsel ve gerçekçi değil. Yapı malzemeleri yaşam döngülerinin her evresinde farklı çevresel etkilere sebep olabilir. Bu sebeple malzeme seçimi süreçlerinde çok boyutlu kriterler rol oynar. Bu bağlamda malzeme seçiminde öne çıkan kriterler neler olmalı? Sizin kullanmayı en çok tercih ettiğiniz yapı malzemeleri hangileri? D.S: Uzun süreçlerde baktığımız zaman malzemenin çevresel etkilere maruz kalması çok doğal. Malzemeler elbette ki eskiyecek, birtakım değişimlere uğrayacak. Tarihi yapılara baktığımızda hala ayakta kalıp yaşadıklarını, adeta eskimediklerini gözlemliyoruz. Bu da dış hava şartlarına direnebilen cephe malzemeleri sayesinde oluyor. Kullanılan taş kaplamalar, özel sıvalar, boyalar tarihi yapılarda az bozularak kalabiliyorlar. Bizim bu gün tasarladığımız yapılarda ve değişen küresel beklentiler içerisinde geldiğimiz noktada ne yapılmalı derseniz; doğal kaynaklarımızı tüketmeyecek ölçekte doğal malzemeler kullanılmalı. Bu anlamda, malzemenin sürdürülebilir
83 83 83
UZUN SÜREÇLERDE BAKTIĞIMIZ ZAMAN MALZEMENIN ÇEVRESEL ETKILERE MARUZ KALMASI ÇOK DOĞAL. MALZEMELER ELBETTE KI ESKIYECEK, BIRTAKIM DEĞIŞIMLERE UĞRAYACAK.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
DİLGÜN SAKLAR, MEHMET EMİN ÇAKIRKAYA
84 84
kaynaklardan temini ve geri dönüştürülebilir olması önemli diye düşünüyorum. Bir binayı yıktığınız zaman ortaya çıkanların bir anlamda tekrar kullanılabilir olması gerekir. Biz projelerimizi yaparken taklit, öyleymiş gibi duran malzemeler kullanmaktan kaçınıyoruz. M.E.Ç: Mimarlık var oldukça bir malzeme seçimi var ve kriterleri çok da değişmiyor. Bulunabilirlik, sağlamlık, estetik gibi… Fakat bugün geldiğimiz noktada çevreyi koruyan faktörler yani malzemenin sürdürülebilir kaynaklardan temini, yapı içerisinde insana zarar vermemesi ve yapı ortadan kalktığı zaman da tekrar dönüşümü gibi kriterler yeni. Biz artık bu kriterleri de değerlendirmeye başlıyoruz, sektör bu yöne gidiyor. D.S: Doğal malzemeler yatırımcı açısından biraz daha pahalı oluyor. Fiyatı, bulunurluğu açısından uygun olmadığı zaman A malzemesi yerine B malzemesini tercih etmemizi istiyorlar. M.E.Ç: Genellikle biz büyük ölçekli yapılarda çalıştığımız için, maliyet, tedarik kolaylığı açısından doğal malzeme kullanımı çok sorgulanıyor. Örneğin havaalanlarında zemin malzemesi eskiden granit, mermerken artık PVC olmaya başladı, çünkü büyük metrekarelerde doğal malzeme her zaman temin edilemiyor. Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
D.S: Sevdiğim malzeme olarak mermeri söyleyebilirim, Cephelerde cam elyaflı hafif beton panelleri sık sık kullanıyoruz. Hem geri dönüşümlü olması hem de mimari olarak bizim yaklaşımlarımızla örtüştüğü için seviyoruz. Aynı etkiyi çok iyi bir sıva işçiliği ile de ifade edebilirsiniz ama form verebilmek, uygulama kolaylığı ve hatasız bir yüzey oluşturmak açısından bu tür malzemeleri tercih ediyoruz. Mimari projelerde doğal ışığın mekana girişi önemli ve ışık mimarinin hiyerarşisini yöneten önemli bir kriter. Bu bağlamda siz projelerinizde neleri göz önünde bulunduruyorsunuz, hangi alanlarda ne tür çözümler üretiyorsunuz? D.S: Işık bir mimari öge ve yapı elemanı olduğu için mimariyle birlikteliği çok önemli. Biz projelerimizi yaparken binanın dış kütlesinde veya içinde ışık, gölge, derinlik gibi etmenleri çok önemsiyoruz. İç mekânda doğal ışığın kullanımına öncelik veriyoruz. Çok fazla güneş ışığının da binalara getirdiği başka problemler oluyor. Doğal ışık alayım derken binayı çok fazla ısıtıyorsunuz ve yazın ağır soğutma yükleri ortaya çıkıyor. Ona karşı alacağınız önlemler binayı mekanik tesisat olarak pahalılaştırıyor. Bu yüzden güneş ışığının kontrollü olarak kullanılması gerekiyor.
M.E.Ç: Cephenin algılanmasında ışık ve yine ışığa bağlı oluşan gölge algıdaki en önemli iki faktör. Cephedeki üç boyutluluğu, derinliğini ancak ışık verebiliyor. İç mekanlara doğal ışığı almayı önemsiyoruz, hatta sanayi yapılarında bile iç mekâna ışık almaya çalışıyoruz, iç bahçeler yapıyoruz. Son olarak, projeleriniz ile uluslararası ödüllere imza atıyorsunuz. Ödüle layık görülmek sizin için ne ifade ediyor? M.E.Ç: Ödül almak insanı gururlandıran, mutlu eden bir şey. Yaptığınız çalışmaların başkaları tarafından da beğenildiğini hissediyorsunuz. Diğer yandan da çok fazla ödül programı var. Bu ödül programlarını ticari bir tarafı olduğu gibi tanıtım ve halka ilişkiler eyleminin de bir parçası haline geldiler. D.S: Ödül programlarının ticari tarafından ziyade mimarlık felsefesindeki anlamını düşünürsek önemleri daha fazla ortaya çıkıyor. Bazı ödül programlarında, yüksek mimari beceri ile tasarlanmış yapılar yerine, sosyal çaba veya çevresel mesajlar veren yapılar ödüle layık görülmeye başlandı. Bir yandan bu sosyal bir yaklaşım ama en iyi mimari eseri tespit etme iddiasında olan ödül programının da kriterleri ile her zaman uyuşmayabiliyor.q
Geçmiş ve gelecek huzur dolu bir tasarımda birleşti
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii Altunizade - İstanbul
“Siz hayal edin, biz gerçekleştirelim” misyonuyla çalışan Fibrobeton, 1.000 yıllık geleneksel cami mimarimizin çağdaş anlayışla yeniden yorumlanmasına Fibro- Multiform® Teknolojisiyle özel üretilen Fibrobeton Panellerle katkıda bulundu. Özel plan şemasına sahip minarelerde kullanılan paneller için de özel kalıplar hazırlandı. Hem revak kısmında hem de yapının cephesinde kullanılan güneş kırıcılarda özel Fibro-Light® güneş kırıcılar ile çözümlendi.
T: (0216) 693 04 04 F: (0216) 693 04 00 fibrobeton@fibrobeton.com.tr www.fibrobeton.com.tr Instagram: @fibrobetonyapi
STEFANO BOERI
86 86
Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
STEFANO BOERI ARCHITETTI
“Hem işlevsel hem de doğayla iç içe projelerle şehirde yeşil hayat mümkün”
87 87
DOĞAYI, TARIM ALANLARINI KORUMALI VE AYNI ZAMANDA DA DOĞAYI KENDI IÇINDE BARINDIRABILEN YENI BIR MIMARLIK TÜRÜNÜ KEŞFEDEREK IŞLEVSELLIK DE YARATMALIYIZ. Kentsel tasarım çağdaş şehirleri nasıl değiştiriyor? Bence kentsel tasarım şehirlerdeki değişimleri etkileyen en önemli noktalardan biri. Kentlerin şekillenmesinde en büyük pay siyasete aittir; siyasetin de kullanabileceği bir bilgi kaynağı olarak en önemli araçlardan biri de kesinlikle kentsel tasarımdır. Multiplicity International Resarch Network’ün kurucususunuz. Bu bağlamda, Uluslararası ölçekte kentlerin dönüşümü konusundaki temel noktalardan bahsedebilir misiniz? Örneğin İstanbul’u ele alırsak durumu nasıl görüyorsunuz? İstanbul özelinde çok ayrıntılı bilgi sahibi değilim ama son 20 yılda İstanbul’un çok fazla büyüdüğünü biliyorum. Şehir çok hızlı büyüdüğünde pek fazla merkez kimliğine sahip noktalar olmadan büyüyorlar. Dolayısıyla ilk nokta çok merkezli bir şehir yaratabilmek. İkinci nokta ise ulaşım ve taşıma. Bildiğim kadarıyla İstanbul’da bir yeden bir yere gitmek hâlâ zor. Bunun
çözümü için daha gelişmiş bir toplu taşıma sisteminin hayata geçirilmesi ve şehrin farklı noktaları arasında seyahatin daha kolay hale getirilmesi gerekiyor. Bir diğer konu ise geçit veren alanlar ve yeşil. İstanbul öncelikle kendi kıyısıyla daha iyi bir iletişim sağlamalı. Belki bunu daha fazla yeşil alan üretmek için de kullanabilir. Ayrıca sunumlarımda önerdiğim şehrin etrafına bir orman halkası oluşturularak genişlemenin durdurulması kavramı da önemli. Dikey orman uygulamasının temelleri neye dayanıyor? Dikey orman projesinin çıkış noktasını anlatabilir misiniz? Doğayı, tarım alanlarını korumalı ve aynı zamanda da doğayı kendi içinde barındırabilen yeni bir mimarlık türünü keşfederek işlevsellik de yaratmalıyız. Dikey orman uzun binaları bile yeşil niteliklere ve ağaçlara sahip yüzeyleri olabileceğini gösteren bir şey.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
STEFANO BOERI
88 88
DIKEY ORMAN MILANO SEMALARINDA AĞAÇLAR, INSANLAR VE DIĞER CANLI TÜRLERINI BIR ARAYA GETIREN BIR YAPI PROTOTIPIDIR.
Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
Dikey orman Milano semalarında ağaçlar, insanlar ve diğer canlı türlerini bir araya getiren bir yapı prototipidir. Bunu yayılmaya karşı bir alternatif olarak düşünüyorum ve şehrin orta yerine yerleştirilen bir doğa parçası olarak görüyorum. Dikey orman projesi daha çok mineralsizleştirmeyle ilgili bir konu. Çıkış noktalarından ilki İtalyan yazar İtalo Calvino’nun 60’larda yayınlanan, çok sıkıcı bulduğu babasıyla tartışıp ağaçlarda yaşamaya başlayan bir karakteri anlattığı Ağaca Tüneyen Baron isimli kitabı. Viyana’da çalışan sanatçı ve mimar Friedensreich Hundertwasser de bu konuda beni etkileyen bir diğer önemli kişidir. Hundertwasser’in birçok farklı ve estetik tasarımı olmasının yanı sıra ağaçları mimarinin bir parçası haline getirmesi de önemliydi. Beni en çok etkileyen
kişi ise Alman sanatçı Joseph Beuys olsa gerek. 1982’de Kassel şehrine gönüllülerin yardımıyla 7 bin bazalt taş topladı. Önce insanlar buna bir anlam veremedi, ardından her taşla birlikte bir tane meşe ağacı dikti. Bu şekilde Kassel şehri çok değişti. Bu şekilde yapay ve doğal arasında, beton ve ağaç arasındaki başkalaşım da gerçekleşti. Benim de mimari olarak yaptığım işlerin bir ilhamı oldu. Çağdaş mimarinin tarihine göz attım ve ağaçlarla ilişkili çok fazla ilham verecek bir şey bulamadım. En son baktığım yerde ise 14. yüzyılın ortasında Lucca’da inşa edilen tepesinde ağaçlar olan kuleyi fark ettim. Bu noktadan sonra ağaçları Milano’da insanların yanında gök yüzüne taşıyacak mimari yaklaşımlar üzerine çalışmaya başladım. Amerika merkezli ve İtalya’da ofisi
MILANO’DAKI DIKEY ORMAN PROJESINDE 800’Ü AĞAÇ OLMAK ÜZERE 21 BIN BITKI MEVCUT. 1500 FARKLI BITKI TÜRÜ KULLANILAN PROJEDE 30’DAN FAZLA AĞAÇ TÜRÜ VAR.
89 89 89 olan Hines ile birlikte Milano’da bir projeye başladık. 8 aylık bir ağır çalışma dönemi yaşadık; bitki bilimcilerle, yapı uzmanlarıyla ve mühendislerle görüştük. Yapısal problemlerle ve insan-bitki etkileşimiyle uğraştık. Aynı zamanda binanın şekli, kat tasarımı gibi konular üzerine çalıştık ancak en büyük sorunumuz rüzgârdı. 120 metrede ağaç diktiğiniz zaman rüzgar bir sorun haline geliyor. Arup’tan bir uygulamanın telifini aldık. Ağaç köklerini binanın içine yerleştirecek bir sistem kurduk. Zira dikey ormanda 21 bin civarında bitkiniz var ve ilk etapta ağaçların orada nasıl duracağını bilemiyorsunuz. Florida gibi rüzgarı bol yerlerde bunu test ettik. Dikey Orman’ın biyoçeşitliliğe katkılarından bahsedebilir misiniz? Bunun dışında sulama gibi detayları nasıl karşılıyorsunuz? Farklı ağaçların bina içindeki yerleşimi için botanikçilerle de çalıştık. Cephelerin güneşi ne kadar aldığı, nem oranları gibi faktörlere göre ağaç çeşitliliğini belirledik. Milano’daki dikey orman projesinde 800’ü ağaç olmak üzere 21 bin bitki mevcut. 1500 farklı bitki türü kullanılan projede 30’dan E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
STEFANO BOERI
90 90
fazla ağaç türü var. Tümüne baktığınızda iki hektarlık bir orman alanını Milano’nun merkezinde 1000 metrekarelik alana yerleştirmiş olduk.
koşullara göre doğru bitkileri seçebilmek. Bu değişiklik Türkiye’de, Çİn’de Finlandiya’da veya Birleşik Arap Emirlikleri’nde oldukça farklılık gösterecektir.
Yeraltı suyunu en yukarıya kadar pompalayıp sulama için kullanıyoruz, sonra artan suyu toprağa geri döndürüyoruz.
Dünyanın pek çok farklı ülkesinde projeler üretiyorsunuz. Karşılaştığınız farklı sorunlara o bölgenin iklim koşullarıyla çözümler sunuyorsunuz. Bu bağlamda Kule projenizden bahseder misiniz?
Maliyet açısından bakıldığında dikey ormanlar diğer ülkeler için de uygulanabilir mi? Milano’daki Dikey Orman sadece yüksek gelir grubuna hitap etmiyor; ama oldukça yüksek yaşam koşullarına sahip insanlar yaşıyor. Şimdi Çin’de düşük gelirliler için bir seri dikey orman projesi geliştiriyoruz. Ağaç ve toprak maliyetlerinin konuyla bir ilgisi yok; bakım ise epey maliyetli ama bunun üzerinde iyi çalışırsak azaltabiliriz. Dikey Orman projesinin farklı iklimlerde uygulanabilmesi de mümkün. Yapılması gereken farklı iklim koşulları için projeyi daha uyarlanabilir hale getirmek ve iklimsel Ağustos - Eylül 2016 , 32. Sayı
Bunu bir baca gibi düşünebilirsiniz. Eğer havayı ısıtırsanız yükselir. Bu yapının içinde türbinler var. Bu türbinler havanın yükselmesiyle çalışıyor ve enerji üretiyorlar. Bunun yanında, ek rüzgâr türbinleri de var çünkü belirli bir yükseklikten sonra her zaman rüzgar vardır. İç ve dış türbinlerle enerji üretiliyor. Bu şekilde üretilen enerji Fas’ta deniz suyundaki tuzu ayrıştırmak için kullanılıyor. Bu üretilen su ise kullanıma sunulabilecek bir su değil ama tarımsal sulama yapmak için kullanılıyor. Bu şekilde elde edilen suyun çölün ortasında yeni tarımsal alanlar yaratmak için kullanılması önemli. q
MILANO’DAKI DIKEY ORMAN SADECE YÜKSEK GELIR GRUBUNA HITAP ETMIYOR; AMA OLDUKÇA YÜKSEK YAŞAM KOŞULLARINA SAHIP INSANLAR YAŞIYOR.
uygulama
üretim yesil duvar planlama is yönetimi tasarım
. . MINI PORTFÖY BÜNYAMIN DERMAN 1965 yılında Konya Eregli’de dogdu. 1989’da Yıldız Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. 1988-1996 yılları arasında aynı üniversitesinin, 1999-2004 yıllarında Istanbul Kültür Üniversitesi ‘nin mimari tasarım atölyelerinde dersler verdi. Çesitli dönemlerde İTÜ, Bursa Uludag Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde proje jürilerinde bulundu, konferanslar verdi. 1995 yılında Dilek Topuz Derman ile db Mimarlık ve Danısmanlık Ltd. Sti.’ni kurdu. Halen mesleki çalısmalarına kendi bürosunda devam etmektedir. 1990 ‘ların basından bugüne kadar girdigi ulusal ve uluslararası çok sayıda yarısmadan 8 ‘i birincilik olmak üzere çok sayıda ödül ve mansiyon kazanmıs, jüri üyelikleri yapmıstır.
92 92
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
BOMONTİ APARTMANLARI Şişli’nin çok eskilere dayanan kent yaşantısını bugüne uyarlayan Bomonti Evleri Şişli Bomonti’de inşa edilen ‘Bomonti Evleri’ kent içinde, çevre referansları ile biçimlenmiş bir konut kompleksidir. Projenin ana konseptini, Bomonti’nin yıllar içinde şekillenmiş kent hizaları, sokakları, ağaçları, duvarları, avluları, çevre yapıları, bunların gabarileri, özetle kent yaşantısı belirler. 93
Bomonti Evleri; rasyonel kurgusu, modern, yalın mimari dili ve çevresi ile kurduğu ölçülü, saygılı ilişki ile Şişli’nin çok eskilere dayanan kent –yaşantısını- kültürünü bugüne uyarlamıştır. Yapı kütlesi, mevcut kent hizalarını devam ettirerek, arsa çeperlerinde, sokaklar boyunca bir çizgi oluşturur. Yapı, sokağa bakan cephesinde kentle, sokakla ilişki kurarken, bu çizgisinin içinde kalan geniş iç boşlukta –avluda- kendi sakin ve mahrem yaşantısını kurgular. Komşusu olan Notre Dame de Kourdes Gürcü Katolik Kilisesi, bahçe duvarı ve gabarisi ile hem yapı kütlesinin biçimlenişinde önemli bir tasarım verisi, hem de avlunun, peyzaj içinde yönlendiği çok özel bir panorama olmuştur. Arsanın paralel sokakları Kazım Orbay caddesi ve Fırın sokak farklı kotlarda olmalarına rağmen yapının her iki sokakla da ilişkisi sağlanmış ve bir pasaj geçiş ile iki sokak avluya bağlanmıştır. Avludaki peyzaj, yapının çatı katlarında da devam eder. Geniş terasların yeraldığı bu katlar, kullanıcıları için keyifli mekanlar olmanın yanı sıra, kütle algısının sürekliliğini kırarak, mimariyi de dinamik ve keyifli kılar.
Proje Yeri:İstanbul – Şişli Proje Yılı: 2009 – 2012 Proje Alanı: 17.125 m2 İşveren : Tekfen Emlak Geliştirme Yatırım ve Tic. A. Ş.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
DLP NO. 1 OFİS Dolapdere Ofis; mevcut dokunun az katlı ve kaotik yapısına atıfta bulunur. ‘Modem kent yalnızca bir yer değildir. Kendi içinde bir imgeler dizisi, bir iletiler ağıdır. Bir kent; görünümleri, cepheleri ve planıyla öğretir ve koşullandırır’ der Berger. İstanbul’un eski semtlerinden Dolapdere kentsel yenileme çalışmaları ile bugün yeniden hayat bulmaktadır. Dolapdere Ofis yapısının mimari ve mekansal özellikleri ile içinde yer aldığı bu çevreye olumlu katkılarda bulunması amaçlanmaktadır.
94
Bilgi Üniversitesi Kampüsü yanında yer alan Dolapdere Ofis mevcut dokunun az katlı ve kaotik yapısına atıfta bulunur. Yığılma teması ile birbiri üstünde kayarak yükselen ofis katlarının biri diğerine gölgelik ya da balkon olur. Zemin üstü altı kattan oluşan yapı arsanın formuna uyarak yatayda gelişir. Zemin katta ofis girişinden bağımsız tasarlanan kafe ve restoranlarla sokak yaşantısını canlandırmak amaçlanmıştır.
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Proje Yeri:İstanbul – Dolapdere Proje Yılı: 2012 - 2015 Proje Alanı: 24.000 m2 İşveren : Kapital Gayrimenkul
Ofis hacimleri bir atriumda buluşan iki kütlede yer alır. Atnum katlar boyunca iki kütleyi birbirine bağlar. Aynı zamanda çalışanların bir araya geldikleri bir dinlenme mekanı ve balkona dönüştüğü katlarda da çevredeki tarihi yapıların görülebildiği seyir teraslarıdır.
Yapı cephesinin endüstriyel bir görünümde olması tercih edilmiştir. Cephede koyu renkler ve gri metal güneş camlar kullanılmıştır. Arsanın ön ve arka cephesi arasındaki kat farkı yapının arka cephesine fon oluşturan zengin bir iç bahçe ile değerlendirilmiştir.
İSTANBLOOM O, kenti anlatmak ve anlamak için yapılmış bir yapıdır. Kentin üst üste yığılmış kütlesel ifadesidir. İstanbul’un zengin tarihi geçmişi ve dünden bugüne süregelen kültürel çeşitliliği, yapının katları boyunca katman katman yükselir ve İstanbul sahne alır. Yapı, konumu itibariyle Karadeniz’den Marmara’ya, tarihi yarımadadan Üsküdar’a dek geniş bir panoramaya açılmaktadır. İstanbloom sunduğu eşsiz İstanbul panoraması kadar, bu eşsiz peyzaj içinde, nasıl bir siluet etkisi bıraktığı ile de ilgilenir. Kütlesel biçimleniş özelliğiyle, çevresindeki mevcut yapı ve dokularla da ölçekli bir ilişki kurabilmektedir. Kule yükselirken, çevre yapılar arasından sıyrıldığı noktada, gökyüzünde, boşlukta salınıyormuş duygusu vermektedir. Çift cidarlı tasarlanan yapı fasadı, içerdeki kullanıma ve günışığının mevsime ve günün saatlerine göre değişen efektlerine bağlı olarak sürekli bir devinim içerir. Kulenin konut girişi- + 0.00, ofis girişi - 4.20 kotlarından olup iki ayrı meydandandır. Ofis hacimleri geniş avlularla parçalanmıştır. Bu avlular, kullanım alanlarının doğal ışık ihtiyacını karşılarken, kullanıcıları için de peyzaj unsurları ile dizayn edilmiş keyifli açık alanlardır. Ofis katının meydan cephesi ile ilişkili hacimleri kamuya açık alanlardır. Kule çekirdeğinin konumlanışı konutlarda yatayda ve düşeyde farklı plan seçenekleri oluşturabilme imkanları sunmaktadır. Kulenin sosyal tesisleri; havuz, fitnes, cafeler, katlar arasındaki teraslar konut kullanıcılarının bir araya gelebilecekleri, sportif ve rekreatif kullanıma imkan veren , ortak mekanlardır. Yapı çevresindeki mevcut peyzaj, yapının ofis ve konut girişlerinin yeraldığı meydanlarda, alt avlularda, katlardaki teraslarda ve konutların kendi özel bahçelerinde yatayda ve düşeyde devam eder. Dikey park bir yandan doğal iklimlendirmeyi sağlarken, diğer yandan yapının iç ve dış mekan algısına yeşilin efektlerini, rengini ve yaşantısını taşır.
95
Proje Yeri: İstanbul - Zincirlikuyu Proje Yılı: 2009 - 2014 Proje Alanı: 79.571 m2 İşveren : Esin Yapı
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
. . MINI PORTFÖY BÜNYAMİN DERMAN
İSTANBUL TİCARET ODASI SİRKECİ KOMPLEKSİ Hiç kuşkusuz içinde bulunduğumuz zamanın ihtiyaçları ve gelişen teknolojinin sunduğu imkanlar doğrultusunda pek çok şey gibi kentler de değişir, dönüşürler. Bu süreçte kentsel süreklilik ve kentsel hafızanın korunması için gösterilecek hassasiyet çok önemlidir. Zira bir kentin kimliği onu diğerlerinden ayıran, özel kılan en öncelikli hususiyetidir.
96
İstanbul, kuruluşu Roma Uygarlığı’na tarihlenen çok eski bir yerleşimdir. Roma, Bizans ve Osmanlı kültürlerinden bugüne ulaşan pek çok yapının yer aldığı tarihi sokakları bir açık hava müzesi gibidir. İçinde İstanbul Ticaret Odası Binası’nın da bulunduğu Eminönü ve Sirkeci meydanları arasındaki yapı adasının bir kültür merkezi olarak dönüştürüldüğü ve Saray Burnu’ndan İstanbul Ticaret Üniversitesi’ne dek uzanan kıyı şeridinin ve arkasındaki etkileşim alanlarının yeniden ele alındığı projeye yaklaşımımız bir anlamda kentsel belleğin izlerinden bugünün İstanbul’una uzanan bir yolculuk gibidir. Kentsel kararlar Ulaşım – Kente ve Kıyıya (Araç, Toplu Taşıma, Yaya Sirkülasyonu) Yarışma alanı kentin en eski liman ve ticaret bölgesidir. Bizans Dönemi’nde gelen malların depolandığı büyük hangarların, tüccarların konakladığı hanların, gemideki mürettabatın alış veriş yaptığı dükkanların yeraldığı Neorion Limanı’dır. Osmanlı Dönemin’de de önemini korur ancak adı değişir. Burada yeralan Gümrük Eminliği’nden dolayı adı Eminönü olur. Galata Köprüsü yapılana dek Galata ile bağlantısı kayıklarla sağlanan İstanbul’un bu liman bölgesi, zaman içinde yapılan köprülerle araç trafiğinin arttığı bir transfer noktası haline gelmiştir. Sirkeci Garı, arabalı vapur iskelesi, dört şeritli sahil yolu derken meydanların, çarşının kıyı ile bağlantısı kesilmiş ve yayanın denize ulaşması başlı başına bir problem haline gelmiştir. İnsanların kıyı ile ilişkisini kurmak için yolun altında ya da üstünde geçitler inşa edilmiştir. Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Proje Adı: İstanbul Ticaret Odası Sirkeci Kompleksi, Davetli Yarışma Projesi. 1.ÖDÜL Proje Yeri: Sirkeci, Eminönü, İstanbul Proje Yılı: 2013 Proje Alanı: 31.155 m2 İşveren: İstanbul Ticaret Odası
Bu projede öncelikle kıyı ile meydanlar ve çarşı arasındaki yaya hareketinin kesintisiz ve hemzemin olarak sağlanmasının imkanları araştırılmıştır. İlk olarak kıyı ile meydanları birbirinden koparan yoğun araç sirkulasyonunun olduğu İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden başlayarak Saray Burnu’na kadar devam eden yol yeraltına alınmış, kıyı boyunca kesintisiz bir yaya promenadı tasarlanmıştır. Zeminde Galata Köprüsü’’den itibaren kıyı boyunca korunan tramvay hattının yanı sıra iki şeride düşürülerek yavaşlatılmış araç trafiği önerilmiştir. Toplu taşımanın desteklendiği yaklaşımda vapur iskeleleri korunarak metro ön plana çıkarılmıştır. Meydanların altında kapalı otopark alanları önerilmiş, yaya geçitleri ortadan kaldırılmıştır. Araç geçişinin yavaşlatılmasıyla meydanlardan, sokaklardan, Gülhane Parkı’ndan kıyıya hemzemin ulaşım sağlanmıştır.
Kent Peyzajı – Yeşilin Sürekliliği Kent peyzajı yapı kütleleri ya da yollar arasına sıkışıp kalmış yeşil boşluklar olmanın çok ötesinde kentin coğrafi ve tarihi geçmişine tanıklık eden kentsel hafıza izleridir. Parklar salt kentin nefes aldığı alanlar değildir, onlar anlamsal ve kurgusal yorumlanışlarının gösterdiği incelikle kentsel yaşam kültürünü yansıtan unsurlardır. Hızlı araç trafiğinin bir tünelle yeraltına alınması, Saray peyzajının bir parçası olan Gülhane Parkı yeşil dokusunun denizle buluşmasını sağlar. Yeşil doku (koru), kıyı promenadı boyunca çeşitli rekreatif aktivite alanlarıyla devam ederek, Unkapanı istikametinde Kent Parkı ile finallenir. Park, Pervitich haritalarındaki imar izlerinin şekillendirdiği peyzajıyla kentsel belleğe atıfta bulunur.
Korunan Doku ve Yapılar Eminönü, Mısır Çarşısı ve Sirkeci Meydanları’nın kıyıyla olan fiziksel ve görsel ilişkileri yeniden tanımlanmış, Mısır Çarşısı, Yeni Cami, Sirkeci Garı gibi tarihi binaların sakin bir peyzaj ve çevre düzenlemesiyle ön plana çıkarılması amaçlanmıştır. Sirkeci Garı ve çevresi, tren istasyonu, tamir bakım atölyeleri ve depolarıyla bir endüstriyel sit alanıdır. Proje kapsamında Sirkeci Garı’nın ulaşım müzesi, diğer yapıların ise sanat galerileri, performans alanları ve atölyeler olarak yeniden işlevlendirilerek restore edilmesi önerilmektedir. Sirkeci arabalı vapur iskelesinin Yenikapı transfer merkezine taşınması önerilmektedir. Böylece eski liman tarihi gemilerin, teknelerin sergilendiği bir açık hava müzesi olarak yeniden düzenlenecektir. Sepetçiler Kasrı bu açık müzenin kapalı alanı olarak kullanılacaktır. Yapı Adası – Kültür Merkezi ‘Bir çevresel gerçekliği bir yere dönüştürmek, onun gizil varlık potansiyelini görünür kılmakla mümkündür’ der Heidegger. Başka bir ifadeyle, tasarlanan yapı hep oradaymış gibi olduğunda, oraya ait olduğunda, kendi olur. Proje konusu yapı adasının kültür merkezi olma yolundaki dönüşümü, yakın çevre okumaları (konum, kent dokusunun sürekliliği, kent hizaları, deniz açılımları,
siluet devamlılığı vs.) ile yapı programı ve panorama üzerinden gerçekleştirilmiştir. Mevcut (korunacak) yapılarla birlikte yapı adasının çeperlerinde yer alan öneri yapılar, yapı adasının sınırlarını vurgularken aynı zamanda kent hizalarını tanımlarlar. Bir tür doku tamiri olarak nitelendireceğimiz bu yaklaşımla siluet sürekliliğini de sağlamak mümkün olmuştur.
büyük bir pencere gibidir. Yönetim Binası korunurken, han otel olarak restore edilmiştir. Yapı adasının çeperlerindeki diğer yapılar farklı büyüklüklerde, esnek kullanımlı kütlelerdir. Farklı yükseklikte ve kurgudaki bu hacimler çok amaçlı performanslara uygun olarak tasarlanmışlardır. Bu kütleler yatayda ve düşeyde farklı iç mekan kullanımlarına olanak vermektedirler.
Mevcut dokunun, yapı adaları içinde yatay ve dikey konumlanmış parçalı örgüsünün proje alanında da devam ettirilmesiyle kent dokusunun sürekliliği sağlanmıştır. Tek ve büyük bir kütle yerine ölçekli bir bütünsellik elde edilmiştir. Bu parçalı kurgu ile mevcut kent dokusunun sokak sürekliliği yapı adasında da devam ettirilerek sokaklar kıyıya bağlanmış, yayanın denizle bağlantısı güçlendirilmiştir. Kültür Merkezi’nin zemin katları ve çatıları kamusal alan olarak değerlendirilmiş, iç sirkülasyondan bağımsız olarak ziyaretçilerin çatıya ulaşımı sağlanmıştır. Buralarda sergi, müze, kültür ve sanat performans alanları, cafe ve restoranlar, dükkanlar, çatıda açık hava sergileri, seyir amfileri, rekreasyon ve gösteri alanları gibi pek çok aktivite alanı oluşturulmuştur. Çatının kamusal alana açılmasıyla bir anlamda zemin kullanımı arttırılmış ve İstanbul panoramasına 360 derecelik bir bakış imkanı sağlanmıştır. Merkezin birinci katlarında eğitim alanları ve kütüphane gibi mekanlar yer alır.
Bazaları (zemin ve birinci katları) betonarme, üst katları çelik olarak tasarlanmış yapılar birbirleriyle farklı kotlarda sirkülasyon köprüleri ile bağlanırlar. Zemin kattaki kamusal kullanımda tercih edilen transparan kütle anlayışı üst katlarda ikinci bir fasadla kaplanarak, tülle örtülmüş hissi veren yarı geçirgen bir hal alır.
780 kişilik büyük salon ve küçük salon kütlelerinin ortak fuayesi kente açılan
Yapı adasındaki irili ufaklı eski (mevcut), yeni yapıların arasındaki avlu bir kentsel aralık oluşturur. Çevredeki sokaklardan kıyıya yönelen yaya hareketi, yapılar arasındaki dar sokaklardan geçerken bu kent aralığında soluklanır ve yine dar sokaklardan geçerek kıyıyla buluşur. Bu geçiş ve soluklanma alanı aynı zamanda yapı adasındaki tüm yapıların sirkülasyon elemanlarının yeraldığı devingen bir geçiş alanıdır. Urban Landinstitute ‘çevreye eklenen her yapının teslim aldığı arsayı eski durumundan daha iyi durumda devretmesini öngörür. Bu, aslında bir neslin kendi zamanıyla sınırlı olmayan ve gelecek nesillere dek uzanan toplumsal sorumluluğudur. Bu çalışma, tüm bu hassasiyetler üzerinden geliştirilmiştir. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
97
. . MINI PORTFÖY BÜNYAMİN DERMAN
Proje Yeri: İstanbul -Tuzla Proje Yılı: 2011 -2013 Proje Alanı: 6.000 m2 İşveren : V.K.V. Koç Özel Lisesi İktisadi İşletmesi
V.K.V. KOÇ ÖZEL LİSESİ HAVUZU Öğrencilere; toplayıcı, bir araya getirici büyük saçağın altında transparan bir dünya sunan bir mekan. V.K.V. Koç Özel İlköğretim Okulu ve Lisesi Kurtköy Kampüsü içinde yer alan havuz, master plan içinde spor zonu olarak belirlenmiş alanda lise ve ilköğretim binalarının arasında konumlandırılmıştır. Böylelikle yapı iki binanın kullanıcıları için önemli bir buluşma ve toplanma noktası olmuştur.
98 98
Havuzun yerleşke içindeki konumlanışında en büyük özelliği, çevresi ve peyzajla kurduğu güçlü ilişki, sade ve rasyonel mimari dilinin yanı sıra, zengin ve keyifli mekan kurgusudur. Toplayıcı, bir araya getirici büyük saçağın altında transparan bir dünya sunulur öğrencilere. Yarı olimpik havuzla birlikte bir eğitim havuzunun da yeraldığı kapalı havuz mekanı açık havuzlara ve koru peyzajına bakar. Kafeterya ve üst kattaki fitness salonu ile havuz arasında görsel ilişki
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
vardır. Yapı konstrüksüyonu, brüt beton kolonlar ve çelik çatıdan oluşur. Saydam cephe yapıyı kütlesel olarak hafifletirken, iç ve dış ortamı birbiriyle ilişkili kılar. Yapının üst girişindeki merdivenler aynı zamanda
açık spor alanlarının seyir amfisidir. Soyunma odaları, antrenman salonları havuzla aynı kotta olup, kendi özel koridorlarından gerekli hijyen şartları gözetilerek havuzla ilişkilendirilmiştir.
inova syon
100 100
CAM DUVAR PROTOTIPI ILE TRANSPARANLIĞIN TEKTONIĞİ Mimarlar Cristina Parreño Architecture Yer CambridgeA.B.D. Fotoğraflar Jane Messinger, John Horner, Cristina Parreño Architecture’un izni ile
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
CRISTINA PARREÑO TARAFINDAN TASARLANAN CAM DUVAR PARREÑO’NUN “TRANSPARANLIĞIN TEKTONİĞİ” ADINI VERDİĞİ, “RESMİ TASARIM, MEKÂNSAL ALGI, STRÜKTÜREL YETERLİLİK VE FABRİKASYON SİSTEMLER ARASINDAKİ İLİŞKİYİ İNCELEMEK” ÜZERE HAZIRLADIĞI BİR SERİ PROTOTİPTEN İLKİ.
KAPAK PROJESİ
D
uvar” adı verilen bu yeni, kendi kendine yetebilen cam cephe, mimar ve MIT’de öğretim görevlisi olan Cristina Parreño tarafından yaratıldı. Tasarım, Parreño’nun “Transparanlığın Tektoniği” adını verdiği, “resmi tasarım, mekânsal algı, strüktürel yeterlilik ve fabrikasyon sistemleri arasındaki ilişkiyi incelemek” üzere hazırladığı bir seri prototipten ilki. Neredeyse tamamen cam ile çalışılırak hazırlanan “Transparanlığın Tektoniği” serisindeki her prototip, “yeni birleştirme, doğrama ve dengeleme yöntemleri ve olanakları” gerektirmekteyken, duvar; camın kompresif gücüne dayanarak cama özgü mekânsal ve görsel bir deneyim yaşatmakta.
101 101
“Camın tek bir malzeme olarak kullanımı algı, mahremiyet, transparanlık, ışık ve opaklık gibi sorunlara değinmektedir” diyen Parreño, bu tasarımla başka diğer kompresif malzemeler ile mümkün olmayan bir ışık-yapı ilişkisi vurguluyor. Yapının derinliği ve biçimi, hem aralıkların belirgin şekilleri hem de ışığın yapısal unsurlardan geçiş yöntemi ile, bakıldığı açıya göre aynı zamanda birden fazla izlenim sunabilmekte. Şu anda MIT’deki Uluslararası Tasarım Merkezi’nde gösterimde olan Duvar, Parreño’nun “Transparanlığın Tektoniği” projesi ilerledikçe diğer prototipler ile birleşecek. Çalışmaya sonradan dahil olan ve MIT’de Mimari üzerine yüksek lisans yapan Sixto Cordero projeyi şöyle tarif ediyor: “Ben projeye gelişim sonrası ve üretim aşamalarında dahil oldum. Proje serisinin hedefleri, duvar en başta olmak üzere, camın yapı içindeki yapısal özelliklerinin bir ifadesi. Cam, en temel haliyle oldukça güçlü olduğu için, çeşitli geometrik şekillerinin yapısal analizleri kendi kendine yetebilen camdan bir yapı sürecine başlayabilme amacıyla yapılmıştır.”q
“CAMIN TEK BİR MALZEME OLARAK KULLANIMI ALGI, MAHREMİYET, TRANSPARANLIK, IŞIK VE OPAKLIK GİBİ SORUNLARA DEĞİNMEKTEDİR.”
inova syon
102 102 102
BLOOMFRAME® PENCERE
İHTİYACA GÖRE BALKONA DÖNÜŞÜYOR BİR TUŞA DOKUNARAK ANINDA BALKONA DÖNÜŞTÜREBİLEN YENİLİKÇİ TASARIM BLOOMFRAME® PENCERE...
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
BLOOMFRAME® İÇİN; PRATİK VE ESTETİK FAYDALARI FARK EDİLDİKÇE, DAHA ÇOK MİMAR VE MÜTEAHHİT TARAFINDAN KULLANILACAĞI, YAKINDA MODERN ŞEHİRLERDE TANIDIK BİR UNSUR OLABİLECEĞİ DİLE GETİRİLİYOR.
103 103
PENCERE PERVAZINDAN BALKONA
B
loomframe® tek bir tuşa basarak balkona dönüştürebilen bir pencere çerçevesi. Bu dinamik dış cephe unsuru alan darlığı ile yüzleşilen sıkışık şehir yapılarına dış yaşama alanları yaratma fırsatı sunmakta.
BLOOMFRAME® PENCERE APARTMANLARDA, OFİSLERDE, OTELLERDE YAŞAYANLARA ÜST DÜZEY ESNEK BİR YAŞAMA ALANI SUNUYOR.
Bu sıra dışı ürünün yaratıcısı Amsterdam merkezli bir mimarlık firması olan HofmanDujardin... Ofis yetkilileri Bloomframe® için; pratik ve estetik faydaları fark edildikçe, daha çok mimar ve müteahhit tarafından kullanılacağını, yakında modern şehirlerde tanıdık bir unsur olabileceğini dile getiriyor. Hurks Geveltechniek ile birlikte Alcoa Architectural Systems, Bloomframe®’i teknik bir tasarım haline getirdi. Geliştirilme sürecinde ürünün güvenilirliği doğal olarak en önemli unsur oldu ve balkon günümüz yapı güvenliği standartlarına göre kapsamlı bir şekilde test edildi.
Bloomframe® karmaşık bir mühendislik ihtiyacı gerektirmeden renovasyon projelerinde kullanılabileceği gibi yeni yapılarda da kullanılabiliyor. Balkon Alcoa Architectuursystemen’in alüminyum pencere ve kapı sistemi temel alınarak tasarlandı. Bloomframe® balkonun ölçüleri, malzemesi ve renk kartelası ise çok esnek. Balkon oldukça sert ve sağlam olmasına rağmen zarif ve geçirgen bir görüntü ortaya koymakta. İlk modeller Hollanda’nın Amsterdam şehrindeki bir apartmanda uygulanmak üzere hazırlandı. Bloomframe® pencere apartmanlarda, ofislerde, otellerde yaşayanlara üst düzey esnek bir yaşama alanı sunuyor. Bloomframe anlık izole bir manzara penceresi iken bir tuş ile ferah, açık bir balkon olarak alan açısından sıkışık iç kesimlere gerekli boşluğu sağlarken, istendiğinde açık havayı içeri davet ediyor.
inova syon
“EĞER DAHA ÖNCE YAŞADIĞINIZ YERDE KENDİNİZİ BİR KUTUYA KAPATILMIŞ GİBİ HISSETTİYSENİZ, ‘BLOOMFRAME’ KONSEPTİ KESİNLİKLE DAHİCE BİR ÇÖZÜM.”
104 104
Bu kendine özgü balkon Fransız imalatçı Kawneer France tarafından tasarlandı. Sistem her mevsime dayanıklı yapı malzemeleri içermekte ve kusursuz bir elektronik sistem ile kontrol edilmekte. Kawneer France bu prototipi güvenli ve fiyatı makul bir yapı unsuru haline getirmek için gerekli bütün belgeleri aldı. Boyutları, rengi, yapı malzemeleri tamamen yeni koşullara uyum sağlayabiliyor ve yeni / eski binaların dış cephesine uyum gösterecek şekilde yeniden tasarlanabiliyor. Bloomframe® pencere şehirlerimizin olumlu gelişiminde önemli bir rol oynayacağa benziyor ve iç alanları yeniden düşünüp geliştirmek için mimarları teşvik ediyor. WALLPAPER* TASARIM ÖDÜLÜ Bloomframe® pencere saygın bir ödül olan 2009 Wallpaper* Tasarım Ödülleri’nin Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
“Refahı en Artırıcı Ürün” kategorisinin kazananı oldu. Wallpaper* dergisinin her yıl düzenlediği bu yarışmanın beşincisi için saygın bir jüri kazananı belirledi. Jüri üyeleri hip hop yıldızı Kanye West, Fransız mimar Jean Nouvel, moda ikonu Ines de la Fressange, Avustralyalı endüstriyel tasarımcı Marc Newson, İngiliz üretim tasarımcısı Sir Ken Adam ve Yves Saint Laurent tasarımcısı Stefano Pilati Bloomframe® pencereyi birinci seçtiler. Jüri üyelerinin Bloomframe hakkındaki yorumları ise şöyle: “Eğer daha önce yaşadığınız yerde kendinizi bir kutuya kapatılmış gibi hissettiyseniz ‘Bloomframe’ konsepti kesinlikle dahice bir çözüm.Tipik siyah çerçeveli bir pencere gibi görünüyor olabilir ancak tek bir düğmeye basmanız ile bütün çerçeve ileri itilip bir çiçek gibi açılıyor ve küçük bir balkona dönüşüyor.”q
GENEL ÖZELLİKLER • Bloomframe® alüminyum, cam ve panellerden üretilir. • Ciddi bir mühendislik ihtiyacı gerektirmeden renovasyon projelerinde kullanılabileceği gibi yeni yapılarda da kullanılabilir. • Esnek boyutları, malzemesi ve renk kartelası vardır. • Bloomframe®’in azami yük taşıma limiti m2 başına takriben 350 kilogramdır. • Azami boyutları: 3000 cm uzunluk x 2400 cm yükseklik.
ÇUHADAROĞLU
PROJE
marka
LOU & TANIS EVİ, DENVER - COLORADO Mimar: Robert R. Larsen
MİMARLAR, LİBART İLE YARATICILIĞINI İFADE EDEBİLİYOR...
106
ROBERT R. LARSEN, TASARIM KRİTERLERİNE UYUM SAĞLARKEN YARATICILIĞINI İFADE ETMESİNE İZİN VEREN, HAREKETLİ KAPATMA SİSTEMLERİ İLE SIRADIŞI TASARIMLARA İMZA ATIYOR. LARSEN; “LİBART’IN HAREKETLİ SİSTEMLERİ İLE GERÇEKTEN EĞLENCELİ VE ÇEŞİTLİ PROJELERDE YARATICILIĞIMI İFADE EDEBİLME İMKÂNI BULDUM”DİYOR... Robert R. Larsen’in tasarımları ağırlıklı olarak özel konut projelerini yeniden modelleme ve eklemelere odaklanmaktadır. Çalışmalarının üçüncü odağını ise; özel tasarım pervaz, lambri, barlar, şömine ve eğlence alanları gibi ihtiyaca yönelik iç mimari tasarımlar oluşturuyor. Larsen, problem çözmeyi gerçekten çok seviyor ve tasarımlarının çoğunu da olağandışı teknik sorunların üstesinden geldiği projeler oluşturuyor.
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
Denver’da yaşayan Lou & Tanis çifti arka bahçelerinin muhteşem manzarasını değerlendirmek için 2012 yılında; hem açık hem de kapalı havuz olarak kullanılabilen bir havuzu da içeren, 4 milyon dolarlık bir cennet yaratması için mimar Robert R. Larsen ile iletişime geçti. Robert’in kırk yıllık mimarlık deneyimine rağmen, projenin sadece boyutu bile tasarımda çok ciddi sorunlar ortaya koymaya yeterliydi ancak Denver’da Colorado Rocky Dağları’na bakan bu ev tam da Larsen’in tarzına uygun bir projeydi...
“LIBART BANA GERÇEKTEN EĞLENCELI VE ÇEŞITLI PROJELERDE ÇALIŞMA IMKÂNI VERDI, BU YOLLA YARATICILIĞIMI IFADE EDEBILME IMKÂNI BULDUM DIYEBILIRIM.” Larsen’in şaşırtıcı tasarımının ana unsurları; geniş, yukarı seviye bir güverteden tekerlekli sandalye ile erişilebilir bir havuza bakan, binaya yaslı, içe geçebilen bir yapı ile kapanacak bir eğlence alanı içeriyor. Bu alan, 250 m2’lik iklim kontrollü bir alan olacaktı ve Libart’ın ülke içinde daha önce yaptığı diğer bütün yaslı yapılardan çok daha büyüktü! Dahası, yapının yıllık 150 cm’yi bulan kar yağışına dayanabilmesi ve Colorado’nun sert geçen kışlarında dahi alanın kullanılabilir olması için yeterli korumayı sağlayacak unsurlara sahip olması gerekiyordu. Arka bahçeyi geliştirmeniz için sizden bir takım beklentiler oldu, müşterilerinizin size verdiği üç ana tasarım kıstası neydi? Lou & Tanis çifti yıl boyunca yüzebilmek aynı zamanda da havuzda istedikleri zaman Colorado’nun mükemmel gökyüzünü görebilmek istiyorlardı. Ayrıca batı yönündeki önü açık dağ manzarasını da bölmek istemiyorlardı. Buna ek olarak, havuz ve ev arasında, gelen misafirleri eğlendirebilecekleri üst seviye bir güverte de istediler. Bu güverte yalnızca üstteki boşluğu açmamakta, aynı zamanda aşağıdaki boşluğu da kapatmaktaydı. Kapatma sistemini seçme süreci nasıl gerçekleşti? Libart’ı tercih etme sebebiniz nedir?
Proje için görüşmeye davet edildiğimde ilk aklıma gelen şey, daha önceden evinin içindeki avluyu içe geçebilir bir cam çatı ile kapatmak isteyen başka bir müşteri için yaptığım şematik tasarım oldu. O proje için araştırma yaparken internette Libart’ı bulmuştum ve müşteriye Libart hareketli kapatma sistemini önermiştim. Yeni havuz ve güverte projesi için görüşmeye gittiğimde bu sefer müşteri internetten Libart’ı bulmuştu ve bir nevi ikimiz de aynı noktaya vardığımız için aramızda bir anda bağ oluştu. Libart tam olarak istediğimiz türde bir kapatmayı yapan tek firma gibi görünüyordu.
AÇIKHAVA YAŞAM TRENDİ VE İÇE GEÇEN MİMARİ
Arka bahçenin tasarımını geliştirirken Libart genel olarak ne gibi bir katkı sağladı?
Bu türde içe geçen yapılara olan ilginin ortadan kaybolacağını düşünemiyorum. Libart’ın ürettiği geniş çapta kullanılabilir kapatmalar haricinde genişleyen sürgülü yapılar ve duvarları ortadan kaldırıp içeriyi dertsiz tasasız olarak dışarıya açan katlanan kapılar gibi bir sürü proje görebiliyoruz. Bu yüzden gelecek tasarımlarda bu ve benzeri özellikleri daha da fazla göreceğimizi düşünüyorum.
Libart, bu içe geçebilir kapatma projesinin ana unsurlarından biri. İnsanlar genel olarak güzel yüzme havuzları görmeye alışıklar ancak Libart kapatma sistemi bu projeyi gerçekten eşsiz kılıyor. Bitmiş projeyi ilk gördüklerinde insanlar gerçekten gözlerine inanamadılar! Libart’ın kapatma sistemi bir yandan ev sahiplerine ihtiyaç duydukları esneklik ve yaşanabilirliği sağlarken, diğer yandan havuzu hem kışın konfor içinde hem de havanın güzel olduğu zamanlarda açık havada kullanabilme imkanı sağlıyor.
“İçe geçen mimari” hakkında ne düşünüyorsunuz?
107
Tabii ki her proje içe geçen bir çatı ya da içe geçen bir duvar için uygun olmayabilir ancak doğru durumlar ve kullanımlarda mimarların ve müşterilerin evlerinin içini ışığa ve temiz havaya açmak için içe geçen kapatmaları kullanabiliyor olması oldukça güzel. Bu iç/dış trendi sizce kaybolacak mı?
Libart çalışmalarınızda sizin için bir şeyler değiştirdi mi? Libart bana gerçekten eğlenceli ve çeşitli projelerde çalışma imkânı verdi, bu yolla yaratıcılığımı ifade edebilme imkânı buldum diyebilirim.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
Advertorial
PROJE
marka
LİBART İLE YENİLİKÇİ VE FONKSİYONEL TELESKOBİK HAREKETLİ YAPILAR LİBART, DÜNYANIN HER YERİNDEN FARK YARATMAK İSTEYEN MİMARLAR VE PROFESYONELLER İÇİN HAREKETLİ MİMARİ SİSTEMLER TASARLIYOR VE ÜRETİYOR. ÇÖZÜMLERI, TÜM DÜNYADA; RESTORAN, KAFE, OTEL, TİCARİ TESİSLER, KONUTLAR VE ENDÜSTRİYEL TESİSLERDE TERCİH EDİLMEKTE.
108
Libart’ın Ar-Ge, tasarım, mühendislik ve üretim faaliyetleri ardında müşterileri için yapılara ve hayata değer katan, her türlü hava şartlarına uygun, esnek yaşam ve çalışma alanları sağlama vaadi bulunmakta. 1992 yılında Türkiye’de kurulan Libart, 3 kıtadaki üretim merkezleri, 25’den fazla ülkede bulunan bayileri ile 20 yılı aşkın bir süredir yapı sektörü için kullanışlı çözümler sunuyor. Libart hem yenilikçi hem de kullanışlı haraketli mimari sistemler üretmeye devam etmekte. Libart’ın 2016 yılında ki en dikkat çekici Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
yeniliği tamamen güneş enerjisi ile çalışan motor sistemleri oldu. Uzun yıllar elde ettiği deneyim ile ısı cam konusunda uzmanlaşan Libart, güneş enerjisi ile çalışabilen motorları sayesinde kulanım faydalarının yanı sıra enerji tasarrufu konusunda da faydalar sağlamaktadır. Çevreye duyarlı ve enerji tasarrufu sağlayan ürünleri ile Libart hizmet verdiği sektörlerde konusunda lider bir firmadır. Libart butik bünyesinde bulunan mimar ve mühendis kadrosu ile standart ürünlerinin yanı sıra işletmelere ve sistemlerin uygulandığı mekânlara değer katan butik çözümler sunmaktadır.
LİBART, GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÇALIŞABİLEN MOTORLARI SAYESİNDE KULLANIM FAYDALARININ YANI SIRA ENERJİ TASARRUFU KONUSUNDA DA FAYDALAR SAĞLAMAKTADIR.
LİBART’IN RESTORAN VE KAFE ÇÖZÜMLERİ Dışarısının çok soğuk ya da yağmurlu olduğu günlerde ne kadar gelir kaybettiğinizi hiç düşündünüz mü? Bu gelir kaybını önlemek için sahip olduğunuz açık alanı yıl boyu, kalıcı olarak tamamen kapatmayı düşünebilirsiniz, ancak hangi müşteriniz güzel bir yaz gününde kapalı alanda oturmak ister ki? Libart’ın kafe veya restoranınızın özelliklerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak ürettiği hareketli mimari sistemleri, işletme müşterilerinin mekânın her noktasında 4 mevsim açık hava ferahlığını yaşamalarını sağlar.
109
Dikey hareketli cam sistemleri “Panora” 2013 yılında otomatik dikey hareketli cam sistemleri tasarlamaya başlayan Libart. Giyotin cam sistemlerinde öncü bir marka olmuştur. İlerleyen yıllarda ürün geliştirme çalışmaları ile patentli hareket mekanizması yanı sıra ısı cam özelikleri ile Panora-View (otomatik giyotin) sistemler dünya standartlarında aranan ve özelikle restoran ve kafelerde cephe çözümlerinde tercih edilen bir sistem olmuştur. 2016 yılına gelindiğinde Panora serisi başarılı macerasına devam etmiş ve Panora ailesine yeni bir ürün olan Panora-Kinetik katılmıştır. Panora-Kinetik, kinetik enerji ile çalışan yarı otomatik dikey hareketli cam ve küpeşte sistemidir. Cam cama sistemlerin yerini alan Panora-Kinetik kafeler ve özelikle rüzgar konusunda sorun yaşanan dış alanlar için tercih edilen bir çözüm olmuştur. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
Advertorial
PROJE
marka
2015 yılında Point Bornova projesi alışveriş merkezi tasarımı konusunda büyük bir değişim sağladı bu değişimi Ankara’da Metro Mall, Bursa da Endulus Park, İstanbulda Emar Square ve Water Garden projeleri takip etti. Alışveriş merkezleri insanlara daha özgür alanlar yaratmak ve kendi bölgelerinde diğer alışveriş merkezlerine nazaran tercih edilen yerler olabilmek için Libart ürünlerini tercih etti.
110
LİBART’IN ENDÜSTRİYEL ÇÖZÜMLERİ LİBART’IN ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇÖZÜMLERİ 2013 yılının sonuna gelindiğinde Libart, Kavuklar İnşaat’ın İzmir’de bulunan Point Bornova projesi üstünde çalışmaya başladı. Point Bornova projesinin tasarım aşamasında farklı sistemler tasarlayan Libart, projenin gereksinimlerini karşılamak ve hareketli çatı pazarında ki gelişimleri öngörmesinden dolayı yeni ray sistemini geliştirdi. Libart’ın yeni jenerasyon ray sistemi sayesinde hareketli skylight sistemler çatı alanlarında artık ray hatlarına ihtiyaç duymuyorlar, raylar yere paralel şekilde duvar veya taşıyıcı kolonların cephelerine monte edilmeye başlandı, bu patentli tasarımın öncülüğünde Point Bornova projesi 2015 yılında tamamlandı. Point Bornova projesinin en büyük özeliği hareketli ısı camlı sistemleri sayesinde kötü hava koşularında üstü cam kapalı bir yapı halini alabiliyor. Üstü kapalı olduğunda dahi ziyaertçiler doğal ışıktan yararlanabilmekte. Doğal ışığın efektif kullanılması sayesinde alışveriş merkezinin uzun vadede enerji tasarrufunun da önü açılmış oldu.
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
1992 yılından beri faaliyet içinde olan Libart yaşantısı boyunca dönem dönem endüstriyel tesislere de çözümler üretti. Libart’ın sistemlerinin farklı butik çözümlere adapte olabilmesi sayesinde General Elektrik, Boeing, NASA, Mercedes vb. dünya devlerinin tesislerinde Libart sistemleri tercih edildi. Mercedes hareketli çatı sistemini tercih ederken, General Elektrik, Boeing ve NASA temiz oda sistemlerini tercih etti. LİBART İLE KONUT ÇÖZÜMLERİ Libart’ın endüstriyel ve ticari çözümlerinin yanı sıra, Libart sistemleri konut projelerinde de tercih edilmekte. Özellikle Panora-Kinetic sistemler bina cephelerinde tasarımlara dahil olmaya başlayan bir ürün oldu. Libart hareketli mimari sistemler ısı cam özelikleri ile konutlar için eşsiz çözümler sunabilmekte; 4 mevsim kullanılabilen hareketli sistemli havuz, dikey hareketli kapı sistemleri, dayalı hareketli teras sistemleri ya da çatıdan hareket eden skylight sistemleri Libart’ın konutlarda uygulanan bazı çözümleri.q
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
112
AHŞAP
KENDILIĞINDEN
ÇOĞALAN
YAPI MALZEMESI
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Sponsorluğunda hazırlanmıştır.
AHŞAP TOKSİK KİMYASALLARLA DEĞİL, SU, GÜNEŞ, TOPRAK VE HAVAYLA ÜRETİLİR... - Ezgi Beyazıt
D
oğal bir yapı malzemesi olarak da kullanılan ahşap, geçmişte ve günümüzde ustaların elinde işlenen, kullanımı en geniş olan malzemelerden biri. Sanata ve mimariye ilham kaynağı olmuş bu malzeme, sadeliği, özgürlüğü ve dışavurumculuğuyla doğru ellerde başyapıtlar yaratırken, bilinçsiz kullanımı ise çevreye büyük bir sorun teşkil etmektedir. 1992 yılında Birleşmiş Milletler, Rio de Janeiro’daki Yeryüzü Zirvesi’yle, sürdürülebilir orman yönetimini küresel bir zorunluluk olarak ortaya konmuştur. Bir ormanın yaklaşık 40 yaşını geçmesiyle birlikte kerestelik ağaçlar elde edilebilir hale gelir. Çünkü bu yaştan sonra ağacın büyüme hızı neredeyse durur. Ağaçlar, büyüme esnasında karbondioksiti oksijene çevirdikleri için, doğaya en faydalı olanlar, büyüyen genç ağaçlardır. Bu yüzden, olgun ağaçların kesilmesi ve yeni fidanların dikilmesine dayanan bir yetiştirme doğa için daha faydalıdır. Almanya’da atalarının 100 yıl veya daha öncesinde oluşturduğu ormanları kullanan iki milyonun üzerinde orman sahibi, bir tür nesiller arası dayanışmayla çalışmaktadır. Yapay ürünlerin tüketimi bunların üretimini ayakta tuttuğu gibi, orman ürünlerinin tüketimi de bu tür ormanları ayakta tutmaktadır. Bu durumda bilinçli üretilen ahşabın tüketimi ormancılığı desteklemekte, çevrenin korunmasına yardımcı olmaktadır.
Ahşap toksik kimyasallarla değil, su, güneş, toprak ve havayla üretilir... Ahşap kendiliğinden çoğalan tek yapı malzemesi olup kullanıldığında Dünya’da miktarı sınırlı hammaddeler tüketilmemiş olur. Ahşap güneş enerjisi ile çoğalır. Ağaç büyürken, sera gazlarından karbondioksiti kendi bünyesine katarak, bu gazın atmosferdeki miktarını azaltır. Ağaçlar 1 ton tomruk üretimi için fotosentez yoluyla yaklaşık 1,9 ton karbondioksit emip, oksijen üretir ve 500 kg karbon stoklarlar. Her yıl 1 hektar orman havada asılı duran 50 ton tozu ortadan kaldırmaktadır. Orman zeminleri özellikle yamaçlarda ağaç kökleri tarafından erozyona karşı tutulmaktadır. Tarihte ahşap kullanımı V. yüzyıla kadar Hindistan’da hemen hemen mimaride görülebilmektedir. İstisna olarak kayalara oyularak inşa edilmiş mabetler bulunmaktadır ki, bu mabetlerde bile, ağaç yapı biçimleri taklit edilmiştir. Güney Çin ağaç mimarisi ise hafif doldurma blokajlı, ağaç iskeletli yapılar ve kağıt pencereler ile ayrıştırılır. MÖ 200 senesine yani Han dönemine bakacak olursak desteksiz bölüm uygulamasının geliştiğini görürüz, birbiri üstüne binen dirsekler en göze batan unsurlardır. Bir nevi portatiflik taşıyan bu binalarda, standart bir yaklaşım kullanılmasının nedeni, dönemde saray ve idari merkezlerin sıklıkla yer değiştirmesinden kaynaklanır. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
113
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
göre kullanılmak amaçlı olarak sabitlenmemiş haldedir. Ahşap mimarisi özellikle 19. yüzyılda tamamı ile yenilenmiş haldedir. Ağaç, pişmiş toprak ve sıva ile yapılan çeşitli süslemeler, çivilenmiş, testere ile muntazam hatlar verilmiş ağaç iskeletler, bu yüzyılda gelişen yeni sanayi uygulamalar ahşap kullanımını iyice ön plana çıkartmıştır. Ahşapla insan psikolojisi arasında, rakipsiz ve doğal bir uyumluluk vardır. Ahşabın elektrostatik yük taşımaması ve doğal ısısı nedeni ile ahşaba dokunmak, hatta aynı ortamda bulunmak bile insanda olumlu duygular uyandırır. Ayrıca, oda içerisindeki nemi dengelediği için insanların sağlığına ve bağışıklık sistemine olumlu etkileri olan bir malzemedir. Bunun yanında, yüksek yüzeysel sıcaklığı nedeniyle, düşük ısı dalgalanmalarında rahat bir iç mekan sıcaklığını yakalama şansı oluşur. 114
AHŞAPLA İNSAN PSİKOLOJİSİ ARASINDA, RAKİPSİZ VE DOĞAL BİR UYUMLULUK VARDIR. AHŞABIN ELEKTROSTATİK YÜK TAŞIMAMASI VE DOĞAL ISISI NEDENİ İLE AHŞABA DOKUNMAK, HATTA AYNI ORTAMDA BULUNMAK BİLE İNSANDA OLUMLU DUYGULAR UYANDIRIR.
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı
Avrupa, Kuzey ve Kuzeybatı Avrupa’da yer alan ve günümüzde dahi kısmen devam eden ahşap mimarisinde ağaç parçaları ve ahşap levhalar bir araya getirilerek oluşturulan iskelet, tuğla ve toprak ile doldurulur. Bu mimarinin daha gelişmiş halinde testere ile kesilmiş ağaçlar,dik açılı yontulan keresteler bir arada kullanılır. Köşk biçimli bu yapılarda genişlik derinliğe oranla daha fazladır. Çatı az eğimlidir ve arka tarafta çiftliğe ait ambar kısmı yer alır. Kuzeybatı Amerika için ahşap mimarisini etkileyen faktör, balıkçılık ve avcılık işleri olmuştur. Bu süreçte barınma ihtiyacı için kullanılan binalarda en temel malzeme ahşap olmuştur. 19. yüzyıl İngiliz Kolombiyası örneklerinde yazlık ve kışlık konutlar sabit bir iskelet, çatı pencere ve kirişleri ve direkler ile belirgin bir kimlik görünmektedir. Bu örneklerde çatı ve duvarları oluşturan tahta kısımlar mevsimlik yer değiştirmelere
Ses izolasyonu yüzeyin kütlesini temel alır. Ahşap, ses emilimi için idealdir. Ahşap, eko ve gürültüyü emerek engel olur. Bu yüzden çoğunlukla konser salonlarında kullanılır. Ses iletimi hızı, ahşapta gazlardan ve sıvılardan daha hızlıdır ve metallerdeki ses iletim hızına çok yakındır. Sürtünme neticesinde oluşan ses enerjisi kaybı da ahşapta hafifliği ve yapısıyla da ilintili olarak belirgin bir şekilde düşüktür. Buna benzer özellikler yüzünden ahşap çoğunlukla müzik enstrümanlarında kullanılır. Ateşte kurutulmuş bir tahta çok iyi bir elektrik yalıtkanıdır. Hava ile kurutulmuş ahşapta da yalıtkanlık belirli ölçüde aynıdır. Malzemeler, sıcaklığın artmasıyla genleşirler. Genişleme malzemelerin gücünde azalmaya neden olur. Çelik inorganik ve yanımsız olması nedeniyle yanmaya karşı avantajlıdır. Ama, binalarda kullanıldığında, ısıdaki artmanın bir sonucu olarak genleşir ve göçer. Ahşap ısıya karşı neredeyse hiç genleşmez. Tam tersine, ısının etkisiyle, kurur ve güç kazanır. İnsan sağlığı için olumsuz etkileri olan statik elektrik ahşapta gözlenmemiştir. İnsanoğlunun tanıdığı en eski yapı malzemelerinden biri olan ahşap, sağlığımıza her açıdan dosttur.q
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
NUH’UN GEMISI TEMALI PARK Dünyanın yeni en büyük kereste çerçeveli binası
BİRAZ DİNİ EĞİTİM MERKEZİ, BİRAZ DA MACERALI BİR OYUN PARKI OLARAK GÖRÜLEBİLECEK YAPI, TANRININ TALİMATLARIYLA AİLESİNİ VE HER HAYVANDAN İKİ ADET KURTARMAYI AMAÇLAYAN NUH’UN HİKAYESİNİ CANLANDIRIYOR.
116
Ağustos - Eylül 2016, Sayı 32
H
ristiyanlıktan esinlenilerek yaratılmış olan Nuh’un Gemisi temalı park, yaşanan büyük sel felaketinin ardından Amerika, Kentucky’de inşa edildi. Bu yapı aynı zamanda dünyanın en yeni ve büyük kereste çerçeveli binası olmayı da başardı.
117
Biraz dini eğitim merkezi, biraz da maceralı bir oyun parkı olarak görülebilecek yapı, tanrının talimatlarıyla ailesini ve her hayvandan iki adet kurtarmayı amaçlayan Nuh’un hikayesini canlandırıyor. Aynı İncildeki hikayede betimlendiği gibi korkunç bir sel faciası atlatan Kentucky halkı için bu ilgi çekici ve anlamlı olmuş. Gemi şeklinde inşa edilmiş bina Troyer Group fiması tarafından tasarlanmış ve İncil’deki tanıma göre boyutlandırılmış. Marangozlar tarafından işlenen ahşap yapı, dünyanın en büyük kereste binası ve 155 m uzunluğa, 26 m genişliğe ve 16 m yüksekliğe sahip. Park günde 10,000 ziyaretçi kabul edebilecek kapasitede tasarlanmış ve açılışından sonra yoğun ilgi üzerine 40 gün boyunca gece ve gündüz açık olmak üzere ziyaret kabul etmiş. Geminin içerisinde Nuh’un ailesinin ve hayvanların nasıl yaşadıklarını sergileyen odalar mevcut. Dinozorlar dahil olmak üzere gerçek boyutlarında gösterilen hayvan modelleri ile hikayenin gerçekçi tarafı ortaya konmaya çalışılmış.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
WAVE CITY ORTA SEHPA Sinema takipçilerinin dikkatini çeken bir tasarım
3 BOYUTLU BASKI TEKNOLOJİSİ KULLANILARAK ŞEKİLLENDİRİLMİŞ AHŞAP TASARIMIN EKLENMESİ İLE TEK TEK YARATILIYOR.
118
H
er mimarın hayallerini süsleyebilecek potansiyele sahip tasarımıyla Wave City orta sehpa, aynı zamanda sinema takipçilerinin dikkatini çekiyor. Kıbrıslı tasarımcı Moussaris, bu ürününü tasarlarken geçtiğimiz yıllarda büyük ses getiren, Christopher Nolan’ın yönettiği sinema filmi Inception’dan ilham aldığını söylüyor. Stelios Mousarris, modelleme üzerine eğitim aldıktan sonra, Forsters and Partners için modellemeci ve tasarımcı asistanı olarak çalışmaya başlamasıyla 2014 yılında tasarım camiyasına adım atmış oldu. Genç sanatçı çok geçmeden, yüksek kalite ürünlerini tasarlamaya başlayacağı kendi şirketinin temellerini atmaya başladı. Wave City orta sehpa çelik bir gövde üzerine 3 Boyutlu baskı teknolojisi kullanılarak şekillendirilmiş ahşap tasarımın eklenmesi ile tek tek yaratılıyor. Kullanılan modelleme teknolojisi, ahşabın kolay işlenen dayanıklı bir malzeme oluşu ve Mousarris’in yeteneğiyle birleşerek bu etkileyici mobilyayı ortaya çıkarıyor. Ürünün aynı zamanda daha büyük bir versiyonunu yemek masası olarak edinmek de mümkün.q Ağustos - Eylül 2016, Sayı 32
119
EŞREFOĞLU CAMII
Anadolu’daki ahşap direkli camilerin en büyüğü
CAMİNİN TAVANI RENKLİ KALEM İŞİ SÜSLEMELERE SAHİP. ÖZELLİKLE KONSOLLARDAKİ KÖK BOYALI MOTİFLER DİKKAT ÇEKİCİ.
A
nadolu’daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinali olan Eşrefoğlu Camii, Türk mimarisinde ahşaptan bahsedildiğinde atlanmaması gereken önemli bir örnek teşkil etmektedir. Konya’nın Beyşehir İlçesi’nin kuzeyinde, İçerişehir Mahallesi’nde yer alır. 1296-1299 yılları arasında yapılmıştır.
Caminin tavanı renkli kalem işi süslemelere sahiptir. Özellikle konsollardaki kök boyalı motifler dikkat çekicidir. Beylikler Devri’nde Eşrefoğlu Beyi Süleyman Bey tarafından yaptırılan bu camii, Eşrefoğlu toplu yapıları içinde yer alır. Cumhuriyet döneminde renove edilmeye başlanılmış ve toprak çatı, önce kiremitle örtülmüş sonra bakırla kaplanmıştır.
Orta Asya’da Eski Türkistan şehirlerinde yer alan ağaç direkli camilerin ülkemizdeki bir örneği olan Eşrefoğlu Camii, 46 ahşap sütun üzerinde yükselir. Sütunlar sedir ağacı odunudur ve inşa edilmeden önce 6 ay suda bekletilmiştir. Yüzyıllar boyu kış aylarında camiinin damındaki kar, çatının ortasındaki boşluktan ortadaki havuza atılmış ve ortamı nemlendirerek yakılan sobalardan ötürü ahşap sütunların çatlayıp kurumasını engellemiştir. 1965 yılında karlığın üstü camla kapatılmış ve işlevini yitirmiştir.
6 metre yüksekliğinde, çini mozaik ile kaplı çok görkemli bir mihraba sahiptir. Anıtsal bir taç kapısı vardır. Minberi tamamen ceviz ağacından, oymalı ve çatmalı tutkalsız yapılmıştır. Çini mozaik mihrap ve kündekari tekniğinde yapılmış minber caminin önemli süsleme unsurlardır. Camiyi, ünik kılan özelliği ise büyük ölçüde özgün olan ahşap aksamı ve bu yüzeylerin üzerinde örneklerinin en başarılısı ve gösterişlisi olan kalem işleridir.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
ALMAN PAVILION – MILAN EXPO 2015
Fikirler Tarlası mottosuyla yola çıkılan proje
PAVILION, TÜKENMEKTE OLAN KAYNAKLAR KARŞISINDA GEZEGENİMİZE ÇOK DAHA FAZLA DUYARLI OLMAMIZ GEREKTİĞİNE İŞARET ETMEKTE.
120
Ağustos - Eylül 2016, Sayı 32
121 121
E
xpo 2015’in temasına SCHMIDHUBER + Milla & Partner + Nüssli’den gelen bir yanıt niteliğide olan pavillion, Fikirler Tarlası mottosuyla yola çıktıkları proje ile tasarlandı. Almanya Expo’da kendisini insanoğlunun nutrisyonunu etkileyen enerjik ve doğurgan bir manzarada yansıtıyor. Pavilion, tükenmekte olan kaynaklar karşısında gezegenimize çok daha fazla duyarlı olmamız gerektiğine işaret etmekte. Ziyaretçiler pavilionun Fikirler Tarlasını iki farklı yolla keşfedebiliyorlar. En üst katta yer alan dinlenme bölümüne ulaşmak için serbestçe yukarı çıkabilirler veya pavilionun iç kısımlarına girerek doğal kaynaklar, yiyecek üretimi ve kentleşme ile ilgini sergileri gezebilirler. Pavilion, Fikir Tohumları adını verdikleri bir tasarıma sahip ve filizlenen tohumlardan esinlenilerek dizayn edilmiş. Kullandıkları tüm inşa ve tasarım uygulamaları ve bu uygulamalara buldukları isimler tamamen doğadan yola çıkılarak ortaya çıkmış.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
SAN ALBERTO MAGNO SAPELI
Sapel beton bir küp üzerine eklenmiş bolca ahşaptan oluşuyor.
ŞAPEL BETON BİR KÜP ÜZERİNE EKLENMİŞ BOLCA AHŞAPTAN VE AÇILABİLİR 2 ADET BÜYÜK AHŞAP DUVARDAN OLUŞUYOR. BU DA DIŞ MEKANLA İÇ MEKAN ARASINDAKİ MESAFEYİ TAMAMEN KIRIYOR.
122
Ağustos - Eylül 2016, Sayı 32
123
C
urauma PUCV Kampüsünün kuzeydoğusunda yer alan San Alberto Magno İbadethanesi, hem Curauma şehri sakinlerine, hem de Üniversite üyelerine hizmet ediyor. Toplamda 320 m2 alana inşa edilmiş şapelde 250 kişilik oturma alanı mevcut. Ek olarak da 500 kişilik kapasiteye sahip bir avlu bulunmakta. Batı ve güney cephedeki dış cehpe kaplamasının açılıp kapanabilir oluşu, avludaki insanların seremoniye rahatça katılımını sağlıyor. Şapel beton bir küp üzerine eklenmiş bolca ahşaptan ve açılabilir 2 adet büyük ahşap duvardan oluşuyor. Bu da dış mekanla iç mekan arasındaki mesafeyi tamamen kırıyor. İç mekana girildiğinde ise diyagonal duvarlar sayesinde, kapı ile seremoni koridorları arasındaki mesafe uzatılmış oluyor ve mekana modern ve hareketli bir görsel sağlıyor.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
AGT, AHŞABIN SICAKLIĞINI MEKANLARINIZA TAŞIYOR
124 124
Y
aşam alanlarına özel ahşap çözümler sunan AGT, ürünleri ile şıklığı, zereafeti ve sıcaklığı mekanlarınıza getiriyor. Doğadan ilham alınarak tasarlanan, birbirinden farklı renk, desen ve özelliklere sahip ürünler, kalitesi ile de fark yaratıyor. AGT, parke serisi doğanın renklerini yansıtıyor. Doğanın güzelliğinden ilham alarak tasarlanan AGT Parke; Natura Parke, Natura Plus ve Natura Line serisi ile mekanları renklendirirken, seri 16 fark renk seçeneği ile tüm yaşam alanlarına ayrı bir enerji ve ışık da katıyor. 1200 mm x 191 mm ölçülerine ve 8 mm kalınlığa sahip, E1 Sertifikalı ve 10 yıl garantili olan Natura Parke Serisi, %100 doğal yüzey işçiliğiyle de dikkat çekiyor. Natura Plus ve Natura Line serisi ise 8 farklı renk seçeneğine sahip. 15 yıl garantili seriler, Uniclic Kilit Sistemi ile de uygulama kolaylığı Ağustos - Eylül 2016, Sayı 32
sağlıyor. 1200 mm x 191 mm ölçülerine ve 8 mm kalınlığa sahip, E1 Sertifikalı yeni seriler, AGT’nin diğer ürünleri ile de mükemmel uyum sağlıyor. 24 farklı renk ve derzli model seçeneğine sahip AGT Parkeler, AGT süpürgelikleri ile mekanlara zenginlik katıyor. Benzersiz tasarımların kapısını aralayın. AGT’nin, zarif ve şık “Natura” ve “Trend” kapı serisi, farklı yüzey seçeneklerine ve yüksek çizilme direncine sahip. Serinin, manyetik kilit ve pratik menteşe ile istenilen yönde kullanılma özelliği de mevcut. Aynı zamanda kolay montaj ve hızlı servisi ile öne çıkan Natura Kapı, aynı renkte olan yüzey profilleri ve pervaz seçenekleri ile şık tasarımlar yaratılabiliyor. Kapı yüzeylerinde kullanılan 6mm
MDF-Lam, yatay/dikery derz açılımına uygun olup, bu derzlere farklı renkte silikon kullanarak değişik modeller elde edilebiliyor. Dayanıklılığını zarif tasarımıyla birleştiren Trend Serisi ise, mdf üzeri üç katmanlı ileri düzey teknolojili folyosu, aynı renkte kasa ve pervaz seçenekleriyle mekanların dekorasyonunu zevkli dokunuşlarla bütünlüyor. Hem şık, hem de kullanışlı olan, farklı zevk ve ihtiyaçlara göre üretilmiş olan Trend serisi dolu, camlı, fugalı ve çizgili olmak üzere 4 ayrı modelle tüketicilere sunuluyor. AGT Power Gloss kalitesiyle fark yaratıyor. 125
AGT Power Gloss, 24 farklı renk seçeneği, göz alıcı parlaklığı ve çizilmezlik özelliğiyle çarpıcı tasarımlara imkan veriyor. MDF-Lam üzerine lazer silindir ile UV (Ultraviyole) lak uygulanan yüksek parlaklığa sahip AGT Power Gloss, yüksek mekanik ve kimyasal dirençlere dayanıklılığı ile dikkat çekiyor. Mobilya ve dekorasyon sektörünün ihtiyacını karşılamak üzere mobilya gövdelerinde, mutfak dolaplarında, banyo kapaklarında, çalışma odalarında kısaca bir yaşam alanını oluşturan ev ve ofis mobilyalarının tüm gövde ve ön yüzeylerinde kullanılan Power Gloss, iç mekan tasarımlarında kalitesiyle fark yaratıyor. Mekanınıza ipeksi bir dokunuş: AGT Soft Touch Koleksiyonu. AGT, duvar paneli koleksiyonu “Soft Touch” ile iç mekanları, ipeksi bir dokunuş ile baştan yaratıyor. Yeni Soft Touch duvar paneli koleksiyonu ile AGT, ipeksi bir dokunuşun yanı sıra iç mekanlara şıklığı da getiriyor. Fırtına Gri, Kaya Gri, Yeni Gri, Krem ve Lake Beyaz’dan oluşan koleksiyonun mat renkleri, sadeliği ile göz alırken, mekanların her köşesi başka bir kişiliğe kavuşuyor. 5 seçkin renkten oluşan Soft Touch Koleksiyonu, duvarlar için özel olarak üretilen duvar panelleri ile birlikte farklı taç, süpürgelik ve yüzey profilleri, özgün kombinlere ve tasarımlara imkan tanıyor. Soft Touch duvar panelleri, aynı renkte üretilebilen Soft Touch kapılar ile yaşam alanlarının havasını değiştiyor, mekana bambaşka bir ruh kazandırıyor.q
DOĞADAN İLHAM ALINARAK TASARLANAN, BİRBİRİNDEN FARKLI RENK, DESEN VE ÖZELLİKLERE SAHİP ÜRÜNLER KALİTESİ İLE DE FARK YARATIYOR. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MERCEK
VEDAT TOKYAY MİMAR
AHŞAP YAPILAR & DIŞ MEKANLAR KENTSEL TASARIMLAR, KENTİN MEYDANINA DAMGASINI VURAN KENTSEL ÖRTÜLER, İSTER İSTEMEZ KENTTEN BESLENMEK ZORUNDADIR. KENTİN TARİHİ, COĞRAFYASI, GEÇMİŞ MİMARİSİ VE ÖZEL DOĞAL ORTAMINDAN KAYNAKLANABİLECEK SONSUZ SEMBOLLER DÜNYASI İLE TASARIM ZENGİNLEŞİR VE ORAYA AİT OLMA DUYGUSUNU İNSANLARA İLETİR.
126 126
Çeşme’de bir kafe örtüsü (Mimar Vedat Tokyay)
A
hşap yapıların dış mekanda kullanımına Modern öncesi dönemde de rastlıyoruz. Sokakpasajların üst örtülerinde, büyük saray veya kamu yapılarının girişlerinde ve portiklerde geleneksel ahşap en geçerli yapı sistemlerindendi. Ancak, kentte büyük bir kamusal alanı tariflemiyorlardı. 20. Yüzyılın ikinci yarısının getirdiği yeni toplumsal ilişkiler, sosyolojik olarak kentlerde kamusal alanların artması ve çeşitlenmesini sağladı. Bireyin ön plana ve kent sahnesine çıktığı bu yeni dönemde dış mekan, alış veriş, eğlence, spor, kültür, miting, protesto gibi işlevlerle çağdaş bağlamına kavuştu. Çağdaş dönemin kentsel dış mekanlarının alan tiplerini gruplarsak, Meydanları, Pazaryerlerini, Promenad yollarını, Açık Spor alanlarını, Festival alanlarını, Amfitiyatroları görürüz. Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
Çeşme’de kumsal kenarı restoran (Mimar Vedat Tokyay)
DİYALEKTİK OLARAK, SICAĞIN BUNALTICI ETKİSİNE KARŞI EN ÖNEMLİ SİLAH OLAN GÖLGE, MEYDANLARIN VE TÜM KAMUSAL ALANLARIN EN BÜYÜK MİMARİ ARACIDIR. RÜZGARIN YÖNÜ, GÜNEŞİN GÜN İÇINDEKİ DOLAŞIMI, GÖLGENİN YERİ VE BÜYÜKLÜĞÜ İSE BU KENTSEL DIŞ MEKANLARIN EN ÖNEMLİ KRİTERLERİ OLUR. Bu işlevlerin yılın büyük bir çoğunluğunda yer alabilmesi, ancak ılıman Akdeniz tipi iklim kuşağında olanaklıdır. Bu yüzden konumuzda yer alacak örnekler daha çok bu bölgelerden olacaktır. Portekiz’den Sicilya’ya, Selanik’ten Antalya’ya kadar geçerli olan bu sıcak ve ılıman kuşakta, insanlar çok eskiden beri yaşamlarını sokak ve meydanlarda geçirirler. Diyalektik olarak, sıcağın bunaltıcı etkisine karşı en önemli silah olan gölge, meydanların ve tüm kamusal alanların en büyük mimari aracıdır. Rüzgarın yönü, güneşin gün içindeki dolaşımı, gölgenin yeri ve büyüklüğü ise bu kentsel dış mekanların en önemli kriterleri olur. Ayrıca, ağacın genel olarak sembolik değeri, yani gölgesinin altında insanları toparlayabilme gücü, ahşap teknolojiler ile tasarlanan çağdaş mimari örtülere de zaman zaman güçlü esinler vermiştir. Peki, çağdaş mimarlığın bu konularda geliştirdiği kavramlar veya dış kamusal mekanlara ilişkin yeni form arayışlarının ilkeleri nelerdir: 1. AKIŞKANLIK- EĞRİSELLİK- ORGANİK İLİŞKİ:
Hans Schauron ve Corbusier’den en son Zaha Hadid’in uygulamalarına kadar uzanan bu süreç, (binanın tekil estetiğinden çok) aynı zamanda form ve yapısal kabuk ile dış mekan arasındaki yoğun ilişkiyi de ortaya çıkarmaktadır. Yapıda yoğun biçimde inceleyeceğimiz Metropol Parasol yapısında da ortaya çıkan gerçek, ahşaptan yapılmış akışkan ve eğrisel bir kabuğun içinde ve dışında ortaya çıkan sonuçların bir kentsel dış mekanı nasıl dinamik, çağdaş ve insancıl bir ölçekte oluşturduğuna ilişkindir. Parasol yapısındaki güçlü eğrisel formun altındaki ana neden, meydana gün boyu gölgeyi getiren bir dizi dev şemsiyenin sabit olarak konumlanmasıdır. Örneğin, Parasol yapısında ahşap teknolojinin seçilmesindeki tercih nedenleri, her ne kadar yazımızın 2. ve 3. ilkelerinden beslenmiş olsalar da, esas olarak, böyle bir tasarımın bir kent meydanında kesinlikle betonarme sistem ile yapılamayacağı, organiklik ilkesi açısından da ahşabın çeliğe tercih edilmesi gerektiği doğrultusundaydı. Kaldı ki, Modern ahşap yapı teknolojileri,
127
eğrisel formların yapılabilirliği konusunda 20. Yüzyılın ortalarından itibaren kendilerini kanıtlamaya başlamışlardır. Lamine kirişlerle iki yarıçaplı tek eğrisel kirişler, geodezik çerçeveler, kafes kabukla oluşturulan eğrisel çerçeveler yapılabilmekte, bu konuda statik çözümler, standartlar ve Garanti-Test Enstitüleri kurulmaktadır. LVL ve CLT gibi modern ahşap teknolojileri ise, lamine ahşap sistemin çözemeyeceği çerçeveler için uygun çözümler yaratmaktadırlar. LVL paneller, kontraplak gibi ince lamellerin, CLT paneller ise farklı ahşap lamellerin çapraz biçimde tutkallanmasıyla yapılmaktadır. Her iki ürünün de elastisite moment değerleri çok yüksektir. CLT panellerde düz, LVL panellerde ise eğrisel yüzeyler elde edilebilmektedir. Örneğin, Metropol Parasol yapısındaki eğrisel kabuk, ahşap kirişlerle değil, LVL eğrisel panellerle yapılagelmiştir. Bu yapı teknikleri ile akışkan formlar elde edilebildiği gibi, ağacın organik yapısına uyumlu bir doku elde edilebilmekte, ayrıca E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MERCEK
LVL eğrisel ahşap panellerle örgü
ekolojik açıdan da(çelik ve betona göre) az enerji üreten ekolojik bir malzeme kullanılmış olmaktadır.
128
Ahşap örgünün eğrisel formu ile arkadaki tarihi fonu algılamak
Ancak, bu tür projelerin yapılagelmesinde, hem bu ahşap tekniklerin Eurocod 5 gibi statik çözümlerinin var olması, hem dış organik koşullara karşı sağlam bir yapı fiziğine, hem de bunları üretebilecek teknik donanım ve çizim programlarına sahip olunması gerekmektedir. Bu yapı teknolojileri, daha çok Avusturya Steirmark bölgesinde, Almanya, Kuzey İtalya ve bazı İskandinav ülkelerinde gelişmektedirler. Bu bölgelerin tümünde, modern ahşap ile ilgili Arge kurumları, Orman ve Ahşap Mühendislik okulları ve Ahşap Enstitüleri bulunmaktadır. 2. HAFİFLİK VE SAYDAMLIK:
Parasol’un seyir tepesinden Sevilla
KENTSEL ÖRTÜLERİN İNSANA VERDİĞİ BİR HAFİFLİK ÖLÇEĞİNDEN SÖZ EDİYORUZ. BU KAVRAM, HEMEN DEVAMINDA ARKA PLANIN GÖRÜLEBİLİRLİĞİNİ YANİ SAYDAMLIĞI DA ÖN PLANA GETİRMEKTEDİR.
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
Kentsel örtülerin insana verdiği bir hafiflik ölçeğinden söz ediyoruz. Bu kavram, hemen devamında arka planın görülebilirliğini yani saydamlığı da ön plana getirmektedir. Bir meydanın örtüsü, giriş düzleminde, kentin aynı yükseklikteki önemli bazı yapılarını, kentsel odaklarını da çerçeveleyecek bir geçirgenliğe sahip olmalıdır. Aynı zamanda, bu örtü bir süs öznesi veya bir gölge yapıcı bir araç değil, aynı zamanda meydandan üzerine çıkılacak ve kentin de gözlemlenebileceği bir üst kentsel mekan olabilmelidir. Berlin parlamentosu Reichtag’ın saydam kubbesinin üzerindeki Berlin’in gözlemlendiği rampalar gibi… Ana örneğimizdeki Parasol yapısında sağlanan saydamlık ve hafiflik biraz da budur. “Waffle” tarzı strüktür, ağır yapıyı narin elemanlarıyla hafifletmiştir. Örtü, “ Encarnacion” meydanı çevresindeki önemli yapılarının panoramik olarak algılanabilmeleri için biçimlendirilmiş, altına inildiğinde tarihi kentin kalıntıları-bir müzede- algılanabilmek-
te, üzerine çıkıldıkça da üst platformlar ve rampalarla Sevilla kenti gözlemlenmektedir. Dev mantarlar
Saydamlık tüm düzeylerde sağlanmıştır. Peki böylesi bir hafifliği ve saydamlığı modern ahşap tekniklerle sağlayabiliriz miyiz? Geniş açıklıkları oldukça narin yapı elemanlarıyla geçebilecek kiriş ve panelli çerçevelere sahip ahşap teknolojilerin en önemli özelliği, görece olarak hafif olmaları, oluşturulan çerçeve ile geçirgen ve saydam örtüler kurabilmeleridir. Burada tercih edilen, kentsel mekanda hissedilemeyecek kadar hafif ve geçirgen bir tülün varlığıdır. 3. SEMBOLLERDEN BESLENMEK:
KENTSEL TASARIMLAR, KENTİN MEYDANINA DAMGASINI VURAN KENTSEL ÖRTÜLER, İSTER İSTEMEZ KENTTEN BESLENMEK ZORUNDADIR
Kentsel tasarımlar, kentin meydanına damgasını vuran kentsel örtüler, ister istemez kentten beslenmek zorundadır. Kentin tarihi, coğrafyası, geçmiş mimarisi ve özel doğal ortamından kaynaklanabilecek sonsuz semboller dünyası ile tasarım zenginleşir ve oraya ait olma duygusunu insanlara iletir. Örneğin Parasol yapısındaki semboller, yerden çıkan dev mantarlar, gölge yapan ficus ağaçları ve Sevilla katedrali ile Gaudi formlarıdır. Elbette, bu semboller bir post modern süsleme mantığın dışında, yapının genel tasarım konseptinin içinde eritilmekte ve bu tasarıma yardımcı olmaktadırlar.
129
Sevilla Katedrali tavanı
Peki, yukarıda sözünü ettiğimiz kavramları gerçekleştirebilmiş olgunlukta bir kentsel meydan yapısını ve örtüsüne örnekleyebilecekmiyiz? METROPOL PARASOL- SEVİLLA En iyi örneğimiz, 2004-2005 yılında Mimar Jurgen Mayer tarafından tasarlanmış, Mühendisliğini Arup ve Finforest firmasının yaptığı, 2011 yılında bitirilmiş, Sevilla kentinin Encarnacion meydanında konumlanmış
Metropol Parasol ve Seville kenti
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MERCEK
Alt katta Roma- Mağribi Müzesi
14. Parasol zemin katı- Pazara girişi Parasol zemin katı- Pazara girişi
130
Parasol zemin kat müze girişi
Metropol Parasol yapısıdır. Sevilla Belediyesi, 1587 tarihinde, ilgili meydanda bulunan binaları kamulaştırarak “Place de La Encarnacion” isimli meydanı kurdu. 19. Yüzyılda bir Pazar yeri olarak kullanılan meydan, Pazar yerinin 1973 yılında yıkılmasıyla bir yeraltı otoparkına dönüştürüldü. 2000’li yılların başında ortaya çıkan bu yeni Meydan fikrinin sonucunda yeraltı otoparkının yıkılmasıyla birlikte ortaya Roma- Mağribi kalıntıları çıktı. Bu da mimarinin şekillendirilmesinde bir büyük etken oldu. Metropol Parasol, 18000 m2 büyüklüğündeki Encarnacion meydanında, 150x70 mt alana sahip olup, dört katlı, 28,50 mt yüksekliğe ve 12 570 m2 toplam inşaat alanına sahiptir. 6 adet büyük parasol (şemsiye)’den oluşmaktadır. Örtünün kabuğu, parasoller ve mantarvari kitleler ile gökyüzünün görüldüğü boşluklardan ve yeryüzünde üretilen gölAğustos - Eylül 2016, 32.Sayı
Parasol meydanında yoga
gelerden oluşmaktadır. Yapı, dört katlı olup, en alt katta Roma ve Mağribi tarihi kalıntılarının ve arkeolojik buluntularının sergilendiği bir Müze; meydan katında Çiftçilere ait bir Köylü Pazarı, Kültür Merkezi, geniş merdivenlerle çıkılan meydan katının üzerinde ise 800 m2 alanında restoran, barlar ve yarı açık platformlar bulunmakta, bu katların üzerinde de tüm örtünün üzerinden gezinebilen 250 mt uzunluğunda yaya yolu ve rampaları bulunmaktadır.
değil, Meydanın bir devamı, doğal bir uzantısı olarak görülmektedir.
En önemli olan meydan katında ise, turistlerin ve Sevilla vatandaşlarının gezinti, toplanma, dinlenme, konser izleme ve protesto miting etkinlikleri yer almaktadır. Merdivenler ve üst gezinti platformları ve rampalar ile meydan hareketlenmekte, dinamikleşmektedir. Aslında örtü, sembolik olarak meydanın altından fırlamış bir dizi ağaç olarak algılandığı için klasik bir Bina gibi
1. Semboller, göndermeler ve Yapının Dünya görüşü:
Aslında, Parasol, hem İhtiyaç programı hem de bununla uyumlu Mimari yapının başarısı ile Sevilla özelinde özgünleşmektedir. Hatta Bilbao kenti için Bilbao Müzesi ne kadar özgün ise, Parasol yapısı Sevilla için çok daha özgündür. Çünkü, Bilbao Müzesinde ön planda olan Bilbao değil Frank Gehry’dir. Peki bu özgünleşmenin ayakları nelerdir:
J. Mayer, Parasol için: “ben duvarları olmayan demokratik bir katedral tasarladım” diyor. O da Fosters gibi,( insanları Meclisin tepesinde dolaştırabilecek, hatta Meclisi ve Berlin kentini izleyebilecek )yapının zemininden tepesine kadar demokratik bir
kullanım öneriyordu. Bu özgürlüğü klasik bir betonarme bina yerine, Reichtag’ta cam kubbe, Parasol’de ise ağaçtan bir yapı sağlayabilirdi. Parasol’ün iki önemli sembolü olan ağaç ve mantarın seçilmesindeki tekil anlamları irdelersek, ağacın organik formu, gölge yapıcı özelliği, yukarıya doğru büyüyebilme özellikleri; mantarın ise topraktan doğuşu(incarnacion) ve ayaklar üstünde konik genişleme özellikleri organik süreci akla getirmektedir. Tüm bu semboller, yapının dünya görüşünde organik, saydam ve demokratik olma gibi değerleri ön plana getirmektedir.
Bu katmanlardan ortaya çıkan biçimsel yapıya baktığımızda:
Mayer’in hepsi İspanya’ya ait olan göndermeleri, öncelikle Sevilla Kathedralinin taştan yapılmış wafflevari narin tavan yapısı ve Antonio Gaudi’nin eğriselliklerle dolu mimarisidir.
b) Silindirvari Beton dev ayakların üzerine mantar gibi yükselen eğrisel bir yapı:
2. Form ve sonuçları: Ana fikir, farklı sosyal ve tarihi katmanları okuyan çağdaş bir form bulmaktı. Tasarımın ana fikrinde yatan düşünce katmanları, meydanın en alt tarihi katmanlarının saydamlaştırılması, zeminde daha önce var olan yerel Pazar etkinliğinin yapıya dahil edilmesi, zeminde ve üst katlarda Sevilla ikliminde en önemli değer olan Gölge ve Gökyüzünün formun en önemli katmanı olması ve üstteki yaya dolaşımları ve rampalar sayesinde Sevilla kenti ile diyalogun kurulmasıydı. Yani, Sevilla’nın tarihi geçmişinden başlayarak çağdaş Sevilla’ya uzanan dinamik bir mimari bağlamdan söz ediyoruz.
a) Kaset- waffle tarzı bir geodezik örgü strüktürü: Geniş açıklıklar, bu örgü sayesinde geodezik sistem gibi, narin elemanların bir araya gelmesiyle aşılabilmiş; ortaya çıkan taşıyıcı kabuk, hafif ve insan ölçeğinde olmuştur. Tüm örgüyü tanımlayan Waffle veya Bal peteğine benzeyen modüllerin içinde oluşan ışık-gölge farklılıkları yapıya ana dokusunu vermiştir.
Yapının hiçbir yerinde düz veya dik açılı bir köşe veya yüzey bulmak olanaklı değildir. Büyük bir örgüyü taşıyabilmek üzere dev silindirik kolon ayaklarının üzerinde yükselen ahşap mantar, eğrisel panellerden yapılmıştır. Birbirinden farklı yükseklik ve çaptaki Mantarları birbirine bağlayan eğrisel çerçevelerle gökyüzünde çok anlamlı boşluklar, yeryüzünde ise değişken gölge alanları oluşmuş, böylece yapının bütünlüğü sağlanmıştır. Ayrıca mantar kitlelerin içinden asansörler, shaftlar ve merdivenler yerleşmiştir.
da, yapının ana malzemesi LVL tekniğiyle üretilmiş modern ahşap’tır. LVL, kiriş değil panel formunda üretilen bir yapı elemanıdır. Çok ince lamellerin tutkallanmasından oluşan, ahşap paneller 26,00 m. boyunda, 1,80 m. eninde ve 21 mm. den 75 mm. ye olan kalınlıklarda üretilir. Yüksek değerde elastisite modülü, yüksek çekme, basınç ve eğilme mukavemetleri ile yüksek açıklıklarda ilginç statik üstünlükler kurar. Parasol’de, LVL yapının tümü, dış koşullara karşı direnç gösterebilsin diye Poliüretan bir koruyucu boya ile kaplanmıştır.q
131
3. Malzeme ve yapı teknolojisi Her ne kadar temel ve ayaklarda beton bulunsa da, LVL birleşimlerinde çelik kullanılsa LVL modüller
Parasol kesit
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
PROJE
marka
ÜST DÜZEY BİR İŞ OTELİ; SHERATON GRAND ATAŞEHİR
132 132
İç Mimari Tasarım: Kreatif Mimarlık Tasarım ekibi: A. Volkan, S. Cengiç, N.Asal, B. Alibabazade, E. Botsali İşveren: Cevahir Holding Proje yeri: Ataşehir, İstanbul Kapalı alan: 42.000 m2 Fotoğraflar: Haldun Kırkbir Tedarikçi: BELENCO Malzeme: Kuvars Renk: Metropol Grey Uygulama Alanları: Lobi + 110 Oda (Zemin Kaplamaları, Banyo Tezgahları, Restaurant Masaları ve Oda Valizlikleri) Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
İÇ MİMARİSİ KREATİF MİMARLIK TARAFINDAN YAPILAN SHERATON GRAND ATAŞEHIİR, FİNANS MERKEZİNE YAKINLIĞI SEBEBİYLE SHERATON STANDARTLARI ÇERÇEVESİNDE ÜST DÜZEY BİR İŞ OTELİ OLARAK TASARLANDI.
Ayrıca otel odalarının konforlu, rahat ve teknolojik olarak güncel tüm gereksinimleri karşılaması hedeflendi.
133 133
Özellikle otelin giriş katındaki lobisinde, ala carte restoran ve barında kısa görüşmeler yapılabileceği gibi bir alt katta çeşitli büyüklüklerde toplantı salonları ve balo salonu organizasyonların düzenlenebilmesi planlandı. Giriş katındaki tüm fonksiyonlar sokak etkisi verecek şekilde ana aks üzerine yerleştirilerek, aydınlık ve şık bir iç pasaj atmosferi yaratıldı. Aks üzerinde rüzgarda savrulan yaprak etkisinin soyutlandığı iki adet özel tasarım avize ünlü Çek aydınlatma firması Preciosa ile tasarlandı. Karşılama bankolarının arkasındaki duvarda ise Maya Romanoff markası İstiridye kabuklarından tasarlanmış özel bir duvar kağıdı kullanıldı. İç mimarisi Kreatif Mimarlık tarafından yapılan Sheraton Grand Ataşehir, finans merkezine yakınlığı sebebiyle Sheraton standartları çerçevesinde üst düzey bir iş oteli olarak tasarlandı. Tasarımında mekanların şık ve konforlu olmasına özen gösterilen otelde, şehir dışından gelen iş adamlarının iş amaçlı da kullanabileceği fonksiyonları içinde barındırması sağlandı.
Mekanlarının şık ve konforlu olmasına özen gösterilen otelin girişinde yer alan kafede Poltrano Frau marka koltuklar, ala carte restoranın zemininde ve kolonlarında özel kesim doğal taş paneller kullanıldı. Mekan içinde metal ve deri kullanılarak özel paneller ve ayırıcı seperasyonlar tasarlandı. Aksının sonunda yer alan barın eğrisel oturma alanında özel kesim ayna ve ahşap kullanıldı.
EE KKO O LLO O JJ İİ KK YYA A PP II LL A A RR
& YY EE RR LL EE ŞŞ İİ MM LL EE RR DD EE RR GG İİ SS İİ
Advertorial
PROJE
marka
134
SHERATON GRAND ATAŞEHİR’DE BELENCO ÜRÜNLERİ KULLANILDI. Otelin lobisinde, banyo tezgahlarında, restaurant masalarında ve oda valizliklerinde ise Belenco Kuvars yüzeyler kullanıldı. Metropol Grey renginin tercih edildiği Belenco kuvars yüzeylerin sıcak ve doğal tonları ile otel içinde tasarım bütünlüğü elde edildi. Belenco kuvars yüzeyler; şıklığı, leke tutmaz, kırılmaz, çizilmez, gözeneksiz ve kompakt yapısının yanı sıra üzerinde bakteri veya mikro organizma üremesine izin vermeyen yapısı ile çok daha sağlam ve hijyenik. Hijyenik yapısı LGA ve NSF tarafından onaylanan Belenco, gözeneksiz
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
yüzeyi sayesinde kullanıldığı her yerde hijyen sağladığı için özel bir bakım ve koruma gerektirmiyor, kolayca temizleniyor. Doğal ve büyüleyici kuvars mineralini, %100 biyolojik bağlayıcılarla harmanlayan Belenco, tasarımı teknolojiyle birleştirerek günümüzün tercih edilen yüzeylerini oluşturuyor. Belenco Kuvars yüzeller parlaklığını içerdiği kuvarsın doğal ışıltısından alarak mekanlara dinamizm katıyor. “GreenGuard Belgeli” Belenco Kuvars Yüzeyler iç mekan hava kalitesini arttıran ürün özellikleri ile de tüm mekanlarda güvenle kullanılıyor.q
DOĞAL VE BÜYÜLEYİCİ KUVARS MİNERALİNİ, %100 BİYOLOJİK BAĞLAYICILARLA HARMANLAYAN BELENCO, TASARIMI TEKNOLOJİYLE BİRLEŞTİREREK GÜNÜMÜZÜN TERCİH EDİLEN YÜZEYLERİNİ OLUŞTURUYOR.
SEKTÖR’ DEN
MIMARŞIV
ASLI SEKMEN - İLKAY ÖNGÜN
MIMARSIV YAPILMAYANI YAPMA, YAPTIĞINI FARKLI YAPMA FIKRIYLE KURULDU VE ILERLIYOR
136
ASLI SEKMEN
İLKAY ÖNGÜN
MIMARSIV YAPILMAYANI YAPMA, YAPTIĞINI FARKLI YAPMA FİKRİYLE KURULDU VE İLERLİYOR. BİREBİR İLETİŞİMİN GÜCÜNE İNANIYOR VE BUNA ÇOK YATIRIM YAPIYORUZ. MİMARIN ARADIĞI MALZEMEYE İHTIYACI OLDUĞU ANDA ULAŞMASI ÇOK KIYMETLİ. MALZEME FİRMASININ DA DOĞRU ZAMANLAMAYLA MİMARIN KAPISINI ÇALMASI ÖNEMLİ. Girişimci iki bayan olarak 2013 yılında Mimarşiv’i kurudunuz ve yaratıcı çalışmalar yapıyorsunuz. Öncelikle sizleri biraz tanıyabilir miyiz? Aslı Sekmen: 1998’de ODTÜ Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum ve İstanbul’a geldim. 5 yıllık bankacılık kariyerinin ardından, kendi firmamı açtım ve Avrupa menşeli ileri düzey mimari ürünlerin distribitörlüğünü yaptım. Sonrasında, 2 yıl perakende mimarisi alanında uzman bir mimarlık firmasında Pazarlama ve İletişim Direktörü olarak çalıştım. Böylece 10 yıl boyunca; hem malzeme tarafını, hem de mimari tarafı yakından tanıma ve gözlemleme imAğustos - Eylül 2016, 32.Sayı
kanı buldum. 2013’te ise İlkay ile beraber MIMARSIV yolculuğumuz başladı. Yapılmayanı yapmak, cesur olmak, inandığının peşinden gitmek, emek harcamak ve hepsinden önemlisi çok severek çalışmak benim yolum. Tabii bu yolda giderken, en büyük güç kaynaklarımı söylemem lazım; eşim ve 3 çocuğum... İlkay Öngün: Ben Fransa’da doğdum. Strasbourg’da Ekonomi-İşletme okuduktan sonra Erasmus-Socrates programı ile Galatasaray Üniversitesi’nde bir dönem okudum. İşletme mastırımı Universite Strasbourg’da, Uluslararası İlişkiler mastırımı ise Nice-Berlin-Roma da The Institut Europeen des Hautes Etudes
Internationales’de tamamladım. 9 ay kadar Tunus’ta görev aldım ve 2006’dan beri İstanbul’dayım. Kendi danışmanlık firmamda çeşitli yabancı menşeli firmalarla çalıştım. Ve 2013’te Aslı ile MIMARSIV’e başladık. Hem özel, hem profesyonel hayatta, farklı açılardan bakmak mottom diyebilirim. Hayatımı ve seçimlerimi bulunduğum yer değil, kafamdaki hayallerimin yönlendirmesine önem veririm. İstanbul’a aşk beni bağladı ve o tutkuyla hayatımı ve işimi devam ettirmekte kararlıyım. Özellikle mimarlık ve yapı sektörüne hizmet veren pek çok yayın ve portal varken sizlerin bu platformu yaratma amacınız neydi? Sektörün buna ihtiyacı var mıydı? MIMARSIV, mimar ve malzeme arasında yer alan çok kanallı bir iletişim firması. Sektörde bir açık gördüğümüz için bu yola çıktık. Portal bizim bir kolumuz sadece. Mimarsiv.com dijital bir ürün portföyü sunuyor. Mimarlar buradan istedikleri ürün araştırmasını yapabiliyor. İkinci olarak Asist hizmetimiz kapsamında mimari ofisler bizi direkt arayarak istedikleri nitelikte malzeme-firma araştırması, katalog veya ürün numunesi talep edebiliyorlar. Ve üçüncü olarak konseptli ve özgün etkinliklerle mimarlar ve malzeme firmalarını bir araya getiriyoruz. İş modelimiz dijitalde çalışan ama birebir iletişime dayanan benzersiz bir model. Geçirdiğimiz 3 senede, aldığımız tüm geribildirimler; bu yapının ‘işe yaradığını’ ve ‘çalıştığını’ bize gösterdi. O nedenle çok açık söyleyebiliriz ki; evet sektörün buna ihtiyacı vardı. Bugüne kadar yaptığınız çalışmalardan ve bundan sonraki hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
MIMARSIV SELECTION, BİR SEÇİLMİŞ ÜRÜNLER SERGİSİ İDİ. MİMAR VE MALZEMEYİ ŞIK VE KEYİFLİ BİR ORTAMDA BULUŞTURMAK, BENZERSİZ VE SIRA DIŞI BİR DENEYİM YAŞATMAK, ALIŞKANLIKLARIN DIŞINA ÇIKMAK AMACINDAYDIK. MIMARSIV yapılmayanı yapma, yaptığını farklı yapma fikriyle kuruldu ve ilerliyor. Birebir iletişimin gücüne inanıyor ve buna çok yatırım yapıyoruz. Mimarın aradığı malzemeye ihtiyacı olduğu anda ulaşması çok kıymetli. Malzeme firmasının da doğru zamanlamayla mimarın kapısını çalması önemli. Zamanla yarışıyoruz ve buna katkı veren çalışmaların kıymetli olduğunu görüyoruz. MIMARSIV, web portalıyla ya da birebir hizmetleriyle doğru malzemeyi doğru mimari ofise ulaştırıyor.
2 Haziran’daki MIMARSIV Selection, bir seçilmiş ürünler sergisi idi. Mimar ve malzemeyi şık ve keyifli bir ortamda buluşturmak, benzersiz ve sıra dışı bir deneyim yaşatmak, alışkanlıkların dışına çıkmak amacındaydık. MIMARSIV Selection’da tüm ürünler standart, özel üretilmiş ürün teşhir modüllerinde sergilendi. Stantlardan katalog dağıtımı olmadı. Her stantta firma yetkilileri yer aldı. Sadece seçilmiş ve yenilikçi ürünler sergilendi ve sadece davetli mimarlar ziyaret etti.
Üzerinde durduğumuz başka bir konu yurtdışı... MIMARSIV hedefi globalde oynamak olan bir firma, iş modelimizin dünyada da örneği yok. Halihazırda farklı ticaret odaları ile partner olarak çalışıyoruz. 2 Haziran’da gerçekleştirdiğimiz MIMARSIV Selection organizasyonumuzda Business France ile beraberdik. Partnerlerimizle beraber 2017 yılında değişik organizasyonlarımız olacak. Yeni bir adım olarak, Türkiye’den yurtdışına malzeme alanındaki açılımlar konusunda da farklı projeler hazırlıyoruz.
Ruhu olan ve kentin merkezinde yer alan bir mekanda, karşılamasından ürün sergilerine, müziğinden personeline, ikramından tüm detaylarına kadar, farklı bir işe imza atmaya çalışırken, aklımızda olan sergi projesinde de yine farklı bir fikir peşine düştük. Mimarın modaya bakışını kendi tasarlayacakları beyaz gömleklerde görmek istedik. Mimarlar siyah giyer diye biliriz ama biz o maharetli elleri bu sefer beyaza dokundurduk. Moda tasarımcısı Mehtap Elaidi’yi de projeye dahil ettik ve beraber ‘Claim Your White with Architects’ sergisini çıkardık. İstanbul ve Ankara’dan 8 seçilmiş mimar kendi beyaz gömleklerini tasarladılar. Bu gömlekler Elaidi atölyesinde dikildi ve 2 Haziran’da Fransız Sarayı’nda sergilendi.q
Son olarak, Haziran ayında gerçekleştirdiğiniz etkinliğinizde “Claim Your White With Architects” sergisiyle moda ve mimarlığı kesiştirdiniz. Projenizin hayata geçişi ve süreçlerinden bahsedebilir misiniz?
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
137
DERGİSİ
SEKTÖR’ DEN
AE ARMA-ELEKTROPANÇ
LEVENT SÜMER
MEVCUT DOKUYLA VE MIMARIYLE BÜTÜNLEŞEN TAMAMLAYICI ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ AE ARMA-ELEKTROPANÇ OLARAK ENERJİ VE SU VERİMLİLİĞİ KONUSUNDA DÜNYADA ÖRNEK OLACAK PEK ÇOK PROJE GERÇEKLEŞTİRDİK. BU PROJELERLE YAŞADIĞIMIZ ÇEVREYE FAYDALI OLDUĞUMUZA İNANIYORUZ.
138
AE Arma-Elektropanç’ın kurum kültürü, sektördeki faaliyetleri ve yatırımları ile ilgili kısaca bilgi alabilir miyiz?
kadar geniş yelpazede anahtar teslimi elektromekanik taahhüt hizmetlerini sunmaktadır.
Firmamız 40 yıla yakın bir süredir sektörde faaliyet gösteren ve 2. neslin yönetimde yer aldığı kurumsallaşma ve ortak başarı kültürünü esas alan bir vizyona sahiptir. Sektörde elektromekanik taahhüt alanında akla gelen ilk firma olmanın yanı sıra birlikte çalıştığımız işverenlerimiz nezninde oldukça saygın bir konuma sahip olduğumuzu söyleyebilirim. AE, müşterilerine ticari projelerden konut projelerine, sanayi yatırımlarından eğitim ve sağlık yatırımlarına
Proje yatırımlarınızı belirleyen yönler ve kriterler nelerdir? Yurtdışı projelerinde sıklıkla yer alıyorsunuz, planladığınız yeni projelerinizden ve küreselleşme hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
Bir ihaleye katılma veya bir projeye teklif hazırlama kararı verirken şirketimizin risk değerlendirme analizlerini uygularız. Bu
analizleri yaparken global ekonomik faktörlerden siyasi gelişmelere, işverenlerimizin yapısından projenin niteliklerine ve kontrat şartlarına kadar geniş yelpazede bir değerlendirmede bulunuruz. Bununla birlikte şirketimiz uzun vadeli global işbirliği anlaşmaları da yaparak işverenleri ile birlikte ortak stratejiler belirler ve buna uygun adımlar atar. Yani işverenlerimizle uzun vadeli bir çözüm ortaklığı ile hareket ederiz. Yurtdışı taahhüt hizmetleri AE’nin olmazsa olmaz stratejileri arasında yer alır. Burada hedef AE’yi global bir marka haline getirmek ve her yıl yayınlanan en iyi müteahhit firmalar arasındaki konumunu daha üst sıralara taşımaktır. İki yıldır üst üste ENR 250 listesinde yer almamız ve her sene bir önceki seneye göre daha üst basamağa tırmanmamız bu hedefe uygun ilerlediğimizin bir göstergesidir. AE, mevcut yönetim felsefesi ile dünyanın herhangi bir ülkesinde hızlıca mobilize olabilecek ve işlerini başarıyla yönetebilecek bir potansiyele ve sisteme sahiptir. Enerji verimli sistem kullanımı günden güne zorunlu hale getirilen bir uygulama, siz firma olarak konun neresindesiniz ? Enerji verimliliği ve sürüdürülebilirlik konusunda gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’nin durumu hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? AE Arma-Elektropanç olarak enerji ve su verimliliği konusunda dünyada örnek olacak pek çok proje gerçekleştirdik. Bu projelerle yaşadığımız çevreye faydalı olduğumuza inanıyoruz. Türkiye’de yeşil bina sertifikalı ilk projeler arasında yer alan Schneider Trafo Fabrikası, Piri Reis Denizcilik Üniversitesi, Kuveyt Türk Bankacılık Üssü, Palladium Tower, Nurol Tower, yurt
dışında Dubai Üniversitesi gibi uluslararası projelere imza attık. Türkiye’de çevre bilinci son dönemde oldukça gelişme kaydetti. Yatırımcı firmalar, yeşil bina sertifikasyonunu ve sürdürülebilir çevre politikalarını işletmelerinin uzun vadeli giderlerini azaltıcı bir yatırım olarak görmeye başladı. Bu çerçevede yaygın olarak kullanılan LEED, Bream, DGNB gibi Amerikan, İngiliz ve Alman sertifikalarının yanında Türkiye’nin kendine özgü yeşil bina sertifikasyon standardı için de faaliyetler başlatıldı. Ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında alınacak oldukça yolumuz olduğu da bir gerçek. Yapılaşma süreçlerinin şehir ve bölge planlaması çerçevesinde, yeşili ve kaynakları koruyan ve geliştiren, toplu ulaşım ve altyapıya önem veren ve toplumun yaşam kalitesini attırmaya yönelik geliştirilen bir sistem dahilinde yürütülmesi durumunda gelecek nesillere daha yaşanabilir şehirler bırakabiliriz. İmar mevzuatlarının bu çerçevede düzenlenmesi, toplu taşımanın yaygınlaştırılıp birbirleriyle bütünleştirilmesi, yapı yoğunluklarının azaltılması atılacak temel adımların başında geliyor. Kurum olarak Kentsel Dönüşüm sürecine hazırlıklı olmak adına geliştirdiğiniz farklı pazarlama stratejileri, ürün geliştirme amaçlı Ar-Ge çalışmaları bulunuyor mu? Bunlar hakkında bilgi alabilir miyiz? Kentsel Dönüşüm, teknik mühendislik konularının yanında içinde birçok ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel ve tarihi konuları da barındıran bir olgu. Bu çerçevede AE olarak biz yatırımcılarımızın kentsel dönüşüm projelerinde yer alırken konuya sadece ticari bir iş ilişkisinden öte şehirlerimize ve topluma katkı sağlayacak bir dönüşüm ve entegrasyon gözüyle bakıyoruz. Bunun-
139
Levent Sümer, Strateji ve İş Geliştirme ve Sözleşmelerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
la birlikte projelerin başarıya ulaşabilmesi adına elektromekanik taahhüt anlamında mevcut dokuyla ve mimariyle bütünleşen, aykırı değil tamamlayıcı ve teknoloji odaklı mühendislik çözümleri sunuyoruz. Son olarak, bu sayımızda sayımızda Kartal bölgesinde yaşanan kentsel dönüşüm sürecini mercek altına alıyoruz, bölgede projeniz bulunuyor mu bulunuyorsa projenizin kapsamından bahsedebilir misiniz? Kartal’da İŞ GYO’nun yatırımı olan Manzara Adalar Projesinin elektromekanik taahhüdünü üstlenmiş durumdayız. 313.000 m2 kapalı inşaat alanından oluşan ve bir karma kullanımlı proje olarak tasarlanan Manzara Adalar’ın 2018’in ilk yarısında tamamlanması planlandı. Tamamlandığında LEED sertifikası da alacak plan bu proje Kartal’ın gelişimi ve dönüşümü açısından birçok projeye örnek teşkil edecektir.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
A
R
SI DIŞI Yaşam Alanları
MECAZEN DEĞİL GERÇEKTEN
UÇURUMUN KENARINDAYAŞAMAK BU SAYIMIZDA ‘SIRA DIŞI YAŞAM ALANLARI’ BÖLÜMÜMÜZÜN KONUK PORJESİ; YUNANİSTAN’IN SANTORINI CALDERA ADASINDA, TAMAMEN UÇURUMUN İÇİNE GÖMÜLÜ OLARAK İNŞA EDİLECEK OLAN İLGİNÇ BİR EV... CASA BRUTALE. EGE DENİZİ MANZARALI BİR YAMAÇTA YER ALAN BU ÇILGIN PROJE İSMİNİ, ACIMASIZ ANLAMINA GELEN BRUTAL KELİMESİNDEN ALIYOR.
Mimar: OPA Açık Mimari Platformu Proje Yılı: 2015 Fotoğraflar: OPA Works
140
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
141
EGE DENİZİ ÜZERİNDEKİ TEPELERE YERLEŞTİRİLMİŞ OLAN YAPI, OPA’NIN KELİMENİN TAM MANASIYLA “ÇIĞIR AÇMA” SÖZÜ VERDİĞİ BİR PROJE. Bu sayımızda ‘Sıra Dışı Yaşam Alanları’ bölümümüzün konuk porjesi; Yunanistan’ın Santorini Caldera adasında, tamamen uçurumun içine gömülü olarak inşa edilecek ilginç bir ev... Aslında hem ilginç hem de ürkütücü demek daha doğru olacak çünkü; içinde yaşamak biraz cesaret istiyor, evin neredeyse her noktasından uçurum manzarasını görmek mümkün... OPA (Open Platform For Architecture) tarafından tasarlanan Casa Brutale; Ege denizi kenarında bir uçurumun kıyısında yer alıyor. Laertis Antonios Ando Vassiliou ve Pantelis Kampouropoulos isimli iki Yunan
mimar tarafından tasarlanan bu sıradışı ev, denizi gören yüksek bir uçurumun kenarına yerleştirilmiş. Projeyle ilgili, tek eksiğinin James Bond ve garajda duran görünmez bir Aston Martin olduğu hatta kötü adam sığınağı pazarına yönelik atılmış büyük bir adım olduğu yönünde mizahi yorumlar da yapılıyor. Ve hatta daha fazla kötü adam puanı elde etmek için havuzu köpekbalıklarıyla da doldurabilirsiniz, ancak bu durum yatak manzarasını biraz rahatsız edici kılabilir. Ege Denizi üzerindeki tepelere yerleştirilmiş olan yapı, OPA’nın kelimenin tam manasıyla “çığır açma” sözü E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
A
R
SI DIŞI Yaşam Alanları
AHŞAP, CAM VE ÇELİK GİBİ YALIN VE NET MATERYALLER İLE TASARLANAN BU KONUT NERESİNDEN BAKARSANIZ BAKIN HARİKA BİR MANZARA GARANTİSİ VERİYOR.
verdiği bir proje. Casa Brutale’nin muazzam cam cephesi Ege Denizi’nin etkileyici güzelliğini içeri alıyor.
142
Mimaride Brutalism akımının en ilginç örneklerinden biri olacağa benziyor.
Brutalism; 1950’lerin başında ortaya çıkan yapının malzeme, strüktür ve işlevinin dışarıdan algılanabilir biçimde tasarlanmasına yönelik bir anlayıştır. 1920 ve 1930’larda her tür yapı malzemesi ve tekniğini bir örtücü malzeme (genellikle sıva) altında gizleyen anlayışa karşılık olarak, Brütalizm bunların -dürüstçe- dışa vurulmasını yeğlemiştir.Malzemeyi mümkün mertebe doğal haliyle kullanan; kaplama, süs, boya gibi eklere gerek duymayan; strüktürü saklamayan, bilakis vurgulayan;Brütalism binanın organizasyon şemasının, iç mekanlarının ve taşıyıcısının dışarıdan da rahatça okunabildiği bir mimari yaklaşımdır;ve doğal ve minimum müdahale edilmiş biçim ana fikridir…
Ağustos - Eylül 2016, 32.Sayı
Yalın ve basit bir şekilde tasarlanan bu ev gösterişten uzak bir duruş sergiliyor. Yüzeyde bir yüzme havuzu ile aşağı inen basamaklar haricinde peyzaja hiçbir etkisi yok. Bu basamaklardan aşağı inildiğinde evin bütün vurgusu ortaya çıkıyor; uçuruma yaslanan inanılmaz cam cephe, Ege Denizi’nin büyüleyici manzarasını bütün eve dahil ediyor. En üst kata yerleştirilen havuzun altı dayanıklı camlar ile kaplanmış, böylece havuzun altında konumlandırılan oturma odasında güneş ışığını ve havuzda yüzenleri rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Uçuruma bakan kısmı yine tamamen dayanıklı camlar kullanılarak inşa edilmiş. Güçlendirilmiş cam ve sudan oluşan bir çatıya sahip olan ev yürek hoplatan dizaynıyla modern ve etkileyici bir konut projesi. Ayrıca toprağa gömülmesine rağmen suda kırılarak gelen gün ışığını gün boyunca eve dolduran havuz, sakinlerine ilginç bir yaşam alanı deneyimi yaşama imkanı vermekte.
OPA, bu sıra dışı tasarımda malzeme seçiminde oldukça ihtiyatlı davranmış. Ham çimento yüzeyler ile ahşap ve demirden oluşan levhalar projenin diğer kısımlarını oluşturarak ana merdivenler etrafında açık bir yaşam alanı ile asmakat zemin üzerine bir büyük yatak odası ortaya koymuş. Tamamen çimento dökümden yapılı yataktan inanılmaz su manzaraları görmek mümkün. Bütün tasarım tabiat ve yüzme havuzu ile soğutulmakta ve tasarımın uygunluğu sayesinde tepeden sökülen büyük kayalar haricinde doğaya herhangi bir olumsuz etkisi bulunmamakta. OPA tarafından tasarlanan Casa Brutale resmi olarak 2015 yılının Temmuz ayında lanse edildi. Duyurunun ardından dünyanın ilgisini çekmeyi başaran proje çok sayıda yayın ve tasarım platformu tarafından ilgi görerek birçok yerde paylaşıldı. OPA kısa bir süre önce Lübnan Beyrut’ ta ‘Casa Brutale’ yapımına başlayacağını duyurdu. Beyrut’ta hayata geçecek olan ‘Casa Brutale’ daha spesifik olarak, 1600 metre rakımda 150 metre zirveye Beyrut dışında özel Faqra dağın üzerine inşa edilecek. Proje ilk konsept noktasından beri büyüdü ve 250 m2 olarak planlanan uçurum kenarı evi altı kişinin yaşamasına olanak tanıyacak ve üç arabalık bir yer altı otoparkı yapılacak. Projenin bütçesi 2.5 milyon Dolar olarak
143
tahmin ediliyor. İnşaatın ise 2018 yılında tamamlanması planlanıyor. Projenin zorlu ve heyecan verici mühendislik hizmetlerini küresel danışmanlık şirketi ARUP üstlendi. Proje, yaratıcısı OPA Lübnan’ın yerel mimarlık ofisi SAA (Sarkis Azadian Mimarlar) ve Amsterdam’daki Arup ekibi ile işbirliği içinde yürütülmekte.q
GÜÇLENDİRİLMİŞ CAM VE SUDAN OLUŞAN BİR ÇATIYA SAHİP OLAN EV, YÜREK HOPLATAN DİZAYNIYLA MODERN VE ETKİLEYİCİ BİR KONUT PROJESİ.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
EYÒUL, 2016
YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN TAKİPÇİSİ OLUN YIL 7 - SAYI 32 / 15 TL
Yapı ve Yerleşimler Dergisi
KARTAL’IN
UM
UN
KE
ME
NA
AK
CA GE ZEN R DE RIN ÇE DA K T Ğ İ L YA E ŞA N M
AKTÖRLERİ
DİLGÜN SAKLAR, MEHMET EMİN ÇAKIRKAYA “Mimar dünyaya her yönüyle objektif bakabilmeli…”
ANADOLU YAKASI’NIN YENİ YILDIZI
ABONE BİLGİLERİ
AHŞAP
KENDİLİĞİNDEN
ÇOĞALAN
UÇ
UR
YAPI MALZEMESİ
ABONELİK KOŞULLARI P EKOYAPI Yeşil Yapı ve Yerleşimler Dergisi iki ayda bir olmak üzere yılda 6 sayı yayınlanır. P Abonelik bedeli nakit olarak veya aşağıda belirtilen hesap numaralarına ödenir. P Dergileriniz adresinize mesai saatleri içerisinde kargo ile imza karşılığı teslim edilir. P Dergi abonelik ücreti yıllık (6 sayı) bedeli KDV ve kargo dahil 60 TL dir. P Abone formu ve ödeme dekontu 0216 291 17 99 numaralı faksa yada abone@ekoyapidergisi.org adresine mail ile ulaştırıldığındaabonelik işlemi tamamlanmış olur.
HESAP BİLGİLERİ GİZMO İLETİŞİM HESABI
Grapido Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri - Sevgi Yayla AVM ŞUBESİ HESAP IBAN NAUTILUS TR15 00060006 4000 0011 154381 İŞ BANKASIŞube İşbankası No: 1264 Hesap (1209) No: 0105720 IBAN: TR45 40002090 0011 2640 1057 20
İLETİŞİM BİLGİLERİ Libadiye Cad. Bakü No:3 34704 Göztepe / İSTANBUL Libadiye Cad.Sok. Bakü SokD:2 No: Daire:3 Ataşehir / İSTANBUL Tel: 0216 291 25 20 (pbx) Faks: 0216 291 17 99
* Dergi Abonelerimiz herhangi bir sebeple aboneliklerine son vermek istediklerinde 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun 11/A maddesinde tanımlanan koşullar geçerlidir.
Ekolojik ayna Bakırsız ve kurşunsuz olarak üretilen Flotal E, çevre dostu üretim süreciyle doğanın korunmasına yardımcı olurken, netliği ve berraklığıyla mekanlara derinlik katar.
444 9 872
sisecamduzcam.com