![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/457aec2e668c4625c62476d2f64e4515.jpg?width=720&quality=85%2C50)
5 minute read
İnsanlığın Sınırları / Hamza Agahoğlu
Sabah güne mutlu uyandı. Duşunu aldı ve işe gitmek üzere evden çıktı. Apartmanın önünde her sabah dükkânını açarken karşılaştığı ihtiyar bakkala selam verdi. Taksitini henüz bitiremediği arabasına bindi. Yakıt uyarı sesi ile eş zamanlı besmelesini çekerek marşa bastı. İşe geç kalma endişesiyle trafik hengâmesine daldı ve iş yerinin otoparkına ulaştı. Güvenlik görevlisine selam vererek yeni iş gününe başladı. İş yerinde türlü sıkıntılarla boğuştuktan sonra geceye tüm enerjisi emilmişçesine kavuştu. Yatağa kendini bırakırken kas kavşak hastalığı varmışçasına sabah ne kadar da enerjik olduğunu düşündü.
Pek rüya görmezdi. Sabah dinç ve mutlu uyanışını rüya görmeyişine bağlardı. İş yerinde her zaman dedikodu saatleri olur, herkes sabah seansında rüyalarını anlatır, birlikte yorumlarlardı. Rüyası kötü olanlar hemen anlatmaya yanaşmaz, önce bir “Hayırdır inşallah!” duy-
Advertisement
![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/ec6b9c1d8c5034afab9b51ded36dd5b2.jpg?width=720&quality=85%2C50)
mayı beklerlerdi. Rüyalardan yola çıkılarak psikanalizler yapılır, gelecek tahmininde bulunulur, geçmiş olaylar yorumlanırdı. Öğlen seansında rüyalardan yola çıkan yorumlar bir silsile halinde dedikodu kazanına konur ve en sonunda kazan kaynardı. Yalan, iftira, patrona yaranmak için mübah görünür, birbirlerinin üstüne basarak tırmanmaya çalıştıkları merdivenlerde yine birbirlerine öyle sahte gülücükler bırakırlardı.
Bazen bu hayat koşuşturmacasına kapılıp nefes almayı unutmaktan korkardı. Rutin bir hayat telaşına artık alışmıştı. Ancak ya işler daha kötü giderse? O zaman nasıl baş edecekti? Tam ekonomik olarak rahatlamayı umduğu günlerde arabanın sigortasını yatırmak zorunda kalmış, bir de kiraya zam gündeme gelince rahatlama umutlarını yine 3-5 ay ötelemek zorunda kalmıştı.
Buluştuğu arkadaşlarıyla da hep aynı konularda sohbet eder, onlarla buluşunca fazla mesaiye kalmış gibi hissederdi. Nede olsa iş arkadaşlarıydı ve hepsinin hayatında var olan ve aslolan işe yerindeki hayatlarıydı. Bana bunu nasıl der? Gördün mü Ayşe patrona yalakalık için bizi nasıl sattı?
Benim arkamdan Kemal nasıl bunları söyler?
Beni hâlbuki en iyi tanıyan oydu! Yine kendini ağır bir yorgunluk ile yatağının kollarına bıraktı. Yatakta uykuya geçmesi çok sürmedi. Rüyasında kendini bir futbol sahasında buldu. Simalarını tanıdığı ünlü futbolcularla top oynuyordu ki kendisinin fena top oynamadığını düşünür, ayrıca futbol zekâsına da güvenirdi. Ancak rakip amansız bir şekilde baskı kuruyor, topa yetişmek için çabaladığında karşısında güçlü bir omuz duvar gibi duruyordu. Kafasındakileri sahaya yansıtmayı bırak, koştuğu bir iki ataktan sonra hiçbir şey yapamayıp üstüne kendisini bitik hissetti.
Sabah öyle uyandım ki her yerim ağrıyordu! Ne oldu? Bir futbol maçındaydım ve oldukça yorucuydu.
Sen sürekli futbol oynuyorsun zaten. Neden o kadar yoruldun ki? Alışkın olman lazım değil mi?
Öyle ama bu sefer çok daha büyük bir sahada ve çok daha büyük rakiplerle karşılaştım. Ne kondisyonum yetti mücadeleye ne de mevcut birikimim! Bütün hareketlerimi sanki önceden görüyor gibilerdi!
Hımmmm! Bu rüyayı gelecekte yoğun bir tempoya gireceğin şeklinde yorumlayabiliriz belki.
Hayır, canım ne münasebet! Bu rüya geçmişte biriktirdiği sıkıntıların bugün içinden çıkılamayacak kadar büyüdüğüne işaret!
Sabah ne bakkalı gördü gözüm, ne güvenlik görevlisine selam verebildim. Sürekli kafamda rüya döndü durdu. Bilirsiniz çok rüya görmem ve gördüklerimi de didiklerim.
Kazanda pişirdikten sonra ocağın altını kısık bırakarak dedikoduları sabaha ertelediler ve iş yerinden usulca ayrıldılar. Kimi patrona son bir kez daha görünmek için kapının önünde dolaştı, kimi de kapısını açık bıraktığı odasında çalışıyor izlenimi verecek kadar daha oyalandı.
Akşam tuttuğu takımın maçı vardı. Bu maç diğer bütün maçlardan önemliydi ki bu yüzden takım tek yürek olmuş ve stadyumda, televizyon ekranlarında birleşmişti. Hatta ve hatta daha geçen hafta birbirlerini boğazladıkları rakip takım taraftarı dahi kendi takımlarının formalarıyla omuz omuza maç izlemeye gelmişlerdi. Yabancı bir takım ve kazanılırsa ülke puanına da katkı sağlayacak, seneye bir takım daha ön elemeye tabi tutulmadan kupalara seyahat edebilecekti. Tek yürek tek yumruk halinde rakibin kafasına düşmeye hazır balyoz gibiydiler.
Maç bittiğinde bu sefer umutlar başka bahara kalmamış, yeni bir zafere yelken açmışlardı. Keyfi yerine gelmişti sonunda. Akşamları düşen enerjisini bu gece nispeten daha
![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/457aec2e668c4625c62476d2f64e4515.jpg?width=720&quality=85%2C50)
yerinde buldu. Dert bulutu da biraz olsun dağılmıştı. Şu takım okuduğu kişisel gelişim kitaplarından daha çok rahatlatıyor zihnini diye düşündü. Oldum olası da anlamazdı zaten kişisel gelişim alanından.
Kanal değiştirdi ve ekranda bir vahşi doğa belgeseli gördü. Olacakları baştan sonra sıralayabilirdi. Aslan, sırtlan, ceylan ve belki arada olaya dâhil olan timsah, fil ile dolu ve birinin diğerini öldürerek hayatta kalınan bir düzen. Kamera ile onları izleyen, birer isim takarak hayatımızda bir parça haline getiren yayıncılar!
Kuytu köşede kalmış bir kanalı açtı. Program ismine çok da dikkat etmeden bir tartışma programının içine düştüğünü fark etti. Beyefendi futbol oynadınız mı? Evet, uzun süre oynadım. Antrenman yapmadan çıktığınız maç oldu mu?
Oldu ama tam anlamıyla bir felaketti. Peki, zihin dediğimiz dünyanın da bir antrenman programına ihtiyacı olduğuna neden inanmak istemiyorsunuz o vakit? Nasıl yani? Şöyle ki sizler vücut olarak hazır olmadığınız bir maçta kendinizi gerçekleştiremezken, düşünmeye, dertlerle boğuşmaya hazırlık anlamına gelen tefekkürden uzak ve bu süreçte bizim istasyonlarımız olan kitaplardan kopuk bir şekilde nasıl zihinsel bir mücadeleye girişilebileceğini düşünürsünüz?
Nispeten haklı olmakla birlikte bu dünyada zaten pek çok dertle boğuşan insanlar sürekli bir zihinsel yoğunluk halinde değil mi? Yapmayın azizim! Bu günlük koşuşturmaların hangisine zihinsel egzersiz gözüyle bakabilir, hangisini gerçek bir mücadele diye adlandırabiliriz? Bu ancak sigara içerek markete yürümeye benzetilebilir ki aslında faydalı mı zararlı mı siz düşünün!
Reklam arası, bütün kanallarla birlikte mevcut kanalın da gelir kapılarının en önemlisi olmalıydı ki uzun bir ara verildi. Güneş ışığının odayı doldurup gözlerini kamaştırması ile uyandı. Eli telefona gitti ki şarjı bitmiş. Televizyonu açtı telaşla. İşe gittiğinde gün henüz aydınlanıyor olmalıydı ki bayağı geç kalmıştı. Koşarak hazırlandı, duş alamadı, yüzünü ancak yarım yamalak yıkadı ve bu sefer o koşturmacada ihtiyar bakkalı sebzeleri sularken gördü ve selamlamadan geçemedi. Trafikte uzun uzadıya öfkelenmesine gerek kalmadı, çünkü trafik saati çoktan bitmiş, yollar rahatlamıştı. İş yerine ulaştığında güvenlik görevlisi onun halinden uykuya kaldığını anlamış olacak ki tebessümle karşıladı. Selamlaştılar ve odasına ulaştı. Alışkanlığı olmadığından kimsenin bir şey diyeceğini düşünmedi.
Sabah dedikodusu çoktan bitmiş, öğle dedikodusuna ancak yetişmişti. Geç kalmasını bir merak ile karşılamış olmalarına şaşırmadı. Gece maç sonrası eğlenceye daldın galiba?
Yok canım, maç sonrası belki biriyle buluşmuştur!
Güzel bir rüyadan uyandırmaya yetmedi demek ki alarm!
Hakikaten geçen günden sonra tekrar rüya gördün mü?
Gördüm ama net olarak hatırlayamıyorum. Önceki gibi yorucu olmalı ki uyanamamışsın!
Galiba Zihnini yokladı. Dün gece gördüğü rüya ile önceki günkü maç arasında bariz fark olduğunu biliyordu. Geç kalmış olmanın payı olsa da yorgunluk hissi yoktu. Uzun uzadıya düşündü ancak tek bir cümleden ötesi zihninde canlanmıyordu. Bu sözü de gerçekten rüyasında mı görmüştü, tartışma programının reklam sonrası bölümünden bir parçada mı bahsi geçmişti de rüyasında gördüğü hissi uyandırmıştı ayırt edemedi.
“Eğer sınırlarınızda sorun varsa , bunu gidermenin tek yolu, sınırlarınızı genişlemektir.”
![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/457aec2e668c4625c62476d2f64e4515.jpg?width=720&quality=85%2C50)