Sabah güne mutlu uyandı. Duşunu aldı ve işe gitmek üzere evden çıktı. Apartmanın önünde her sabah dükkânını açarken karşılaştığı ihtiyar bakkala selam verdi. Taksitini henüz bitiremediği arabasına bindi. Yakıt uyarı sesi ile eş zamanlı besmelesini çekerek marşa bastı. İşe geç kalma endişesiyle trafik hengâmesine daldı ve iş yerinin otoparkına ulaştı. Güvenlik görevlisine selam vererek yeni iş gününe başladı. İş yerinde türlü sıkıntılarla boğuştuktan sonra geceye tüm enerjisi emilmişçesine kavuştu. Yatağa kendini bırakırken kas kavşak hastalığı varmışçasına sabah ne kadar da enerjik olduğunu düşündü. Pek rüya görmezdi. Sabah dinç ve mutlu uyanışını rüya görmeyişine bağlardı. İş yerinde her zaman dedikodu saatleri olur, herkes sabah seansında rüyalarını anlatır, birlikte yorumlarlardı. Rüyası kötü olanlar hemen anlatmaya yanaşmaz, önce bir “Hayırdır inşallah!” duy-
Hamza Agahoğlu
10