HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi Haziran 2015 Sayı 6
M A R o k i s P
Üniversite
Stres Kaygı
Bu Sayımızda
ŞANLIURFA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ
4
Sınavın Anlamı
5
Sınav Kaygısı
7
Sınav Kaygısı Başetme Yolları
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
GENEL YAYIN SORUMLUSU Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı
EDİTÖR
10
Sınav Kaygısına Yönelik Araştırmalar
13
Sınav Öncesi Öneriler
14
Hangi Liseye Gitsem
15
Ortaöğretim Kurumları Tercih ve Yerleştirme Uygulaması
18
Kitap Önerileri
19
Film Özerileri
20
RAM’dan Haberler
22
Karikatürler
Aslıhan YILMAZ / Psikolojik Danışman
YAYIN KURULU Bozan DOĞAN İbrahim UZUN Gazi TUNÇ A.Sinan YILDIRIM Aslıhan YILMAZ Hüseyin BENGİ
İNCELEME KURULU İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü İbrahim Halil ERDEM / Müdür Yrd. Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı
GÖRSEL TASARIM İbrahim UZUN / Psikolojik Danışman
ÖNSÖZ Merhaba ; Okullarımızın kapanmasına kısa bir zaman kala yeni sayımızla karşınızdayız. Bu sayımızda peşimizi ömrümüz boyunca hiç bırakmayan sınav konusunu ele almaya çalıştık. Sınav öncesi, sınav esnasında ve sınavdan sonra duygusal durumumuzu olumsuz etkileyen, performansımızı azaltan sınav kaygısı/stresi nedir, ne değildir, iyi midir, kötü müdür, engellenebilir mi gibi sorulara cevaplar aradık. Ortaöğretime (Lise) geçiş sistemi tercih süreci nasıl olacak, tercihler nasıl yapılacak gibi konularda bilgiler paylaştık. Derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle…
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
Psikolojik Danışman Hüseyin BENGİ
SINAVIN ANLAMI
Sınav, öğrencilerin hayatta sıklıkla karşılaştığı öğrencilerin ziyadesiyle aşina olduğu bir hayat gerçekliğidir. Öğrenciler okula başlar başlamaz sınav kavramıyla tanışırlar. Bu tanışma uzun yıllar sürecek bir birlikteliği de beraberinde getirecektir. Öyle ki öğrenim hayatlarının sonuna kadar sınavlarla uğraşacak ve baş edeceklerdir. Öğrenciler genelde sınavlara küçük yaşlardan itibaren tanışmalarına rağmen sınav kelimesini duydukları zaman tedirgin olurlar. Bu tedirginlik bazen ciddi boyutlara ulaşan kaygıya, heyecana ve strese yol açabiliyor. Öğrenciler sınav maratonu boyunca ve sonrasında da mutsuz, üzüntülü hatta depresyonda dahi olabiliyorlar. Geceleri uyuyamama ,gündüz halsiz, bitkin olma, düzenli beslenememe, aile ve çevreyle sağlıksız ilişkiler oluşması da sınavlardan sebep oluşabilecek durumlardır. Peki bütün bunlar neden dolayı oluyor? Öğrenciler kendilerini neden bu kadar gerek maddi gerekse manevi yönden yıpratıyorlar? Sınavlar bu sonuçları doğuracak kadar önemli mi? Sınav başarısızlığı bu durumları doğuracak kadar vazgeçilmez mi? İsterseniz bunun üzerinde beraber bir düşünelim. Öğrencilerin bu tür durumlara düşmesinin nedenlerine öncelikle bakmamız gerekiyor.
Öğrencilerin bu tür durumlara düşmesinin farklı nedenleri olabilir. Mesela aile bu noktada çok büyük bir önem teşkil ediyor. Ailenin tutumları, öğrenciye ve sınavlara bakışı çok önemlidir. Aile öğrencisinden sürekli bir başarı bekliyorsa, sürekli sınavlarının çok iyi geçmesini istiyorsa ,sınavlardan hep en iyi puanı almasını istiyorlarsa bu durum öğrenciyi ciddi şekilde baskı altına sokacaktır ve bu baskı öğrenci aleyhinde bir baskı olacaktır. Öğrencinin diğer başka öğrencilerle kıyas edilmesi de saydığımız durumların ortaya çıkışında bir başka neden olarak karşımıza çıkmaktadır. ‘‘Bak komşunun çocuğu kaç puan almış, teyzenoğlu birinci olmuş…’’gibi tutum ve söylemler öğrenciyi ciddi şekilde yıpratmaktadır. Öğrencinin sınav ile ilgili kaygısını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan ,öğrenciyi üzen ,kıran tutum ve söylemlerdir. Bu nedenler öğrencinin yukarıda saymış olduğumuz durumlara düşmesinin nedenleri arasında gösterilebilir.
Öğrencinin kendisinin sınava yönelik bakış açısı da önemlidir. Eğer öğrenci sınavı olmazsa olmaz olarak görüyorsa, hayatın başladığı ya da bittiği nokta olarak değerlendiriyorsa ,mutlaka ama mutlaka başarılı olmalıyım diye düşünüyorsa bu tür tutum ve düşüncelerde öğrencinin kendisini ciddi şekilde yıpratacaktır. Peki olması gereken nedir? Öncelikle aile ve öğrencilerin sınavın hayatın sonu olmadığını kabul etmesi gerekir. Sınavdan sonra da bir hayat olduğu ve bu hayatın devam edeceğinin bilinmesi ve ona davranılması gerekir. Bir sınavdan başarısız olabiliriz fakat hayatın kendisinin de bir sınav olduğunu unutmamız gerekir. Bu bilinçle sınavlara baktığımız sınavları bir amaç değil bir araç olarak değerlendirdiğimiz zaman inanın hem sınavlarımız daha güzel geçecek hem de kendimizi aşırı şekilde üzmemize yıpratmamıza gerek kalmaz. Hayat sınavınızda ve diğer sınavlarınızda başarılar.
Psikolojik Danışman A. Sinan YILDIRIM
SINAV KAYGISI
Sınav kaygısının belirtileri arasında sıklıkla rastladığımız durumlar vardır. Bunlar;
Öğrencilerin her yıl rehber öğretmenlere yönelttiği soruların başında gelir sınav kaygısı. Çözümünün, algıyı değiştirmek kadar kolay olduğu düşünülse de bu o kadar da basit bir problem değildir aslında. Sınav ve tercih dönemlerinin yaklaştığı bu günlerde sınav kaygısını ele almayı zaruri buldum.
Sınav kaygısını; öğrencinin yıl içinde edindiği bilgileri sınav esnasında kullanmasına engel olan yoğun kaygı durumu olarak özetleyebiliriz. Bu durum öğrencinin sınava yüklediği anlamla doğrudan ilişkilidir. Bu sınavı adeta “ölüm – kalım” olarak gören bir öğrencinin sınav kaygısı yaşaması kaçınılmazdır. Kısacası; öğrencinin sınava bakış açısında yapılan sağlıklı değişimle bu durumun ortadan kalkması büyük oranda sağlanabilmektedir.
huzursuzluk, endişe, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozuklukları olarak sıralanabilir. Bu gibi durumların dışında bir öğrencinin sınav kaygısı yaşadığını anlayabileceğimiz bazı ipuçları da bulunmaktadır. Bu durumların bazıları öğrencinin başarısında belirgin bir düşüş, ders çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı hakkında konuşmayı reddetme olarak sıralanabilir. Soru sorulmasından rahatsız olurlar. Dikkat dağınıklığı, odaklanamama durumu yaşarlar. Sınav kaygısı gerçek dışı beklenti ve yorumlar içerdiğinden yanıltıcıdır. Öğrenciyi farkında olmadan kendi davranışını denetleyemez hale getirir.
Öğrencilerin korkulu rüyası haline gelen sınav kaygısının oluşum nedenlerinin de iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Gerçekçi olmayan düşünce biçimlerine sahip olmak kaygının oluşmasında en önemli süreçtir. Bunaltıya eğilimli kişilik yapısı (mükemmeliyetçi, rekabetçi) olanlarda daha sık görülür. Sosyal çevrenin beklentileri ve baskısı da önemli bir etkendir. Bu tarzda yetiştirilmiş öğrenciler genellikle bazı gerçek dışı otomatik düşüncelerle sınavlara yaklaşırlar. “Sınava hazır değilim”, “Bu bilgiler çok gereksiz ve saçma. Nerede ve ne zaman kullanacağım ki?” “Sınavlar niye yapılıyor, ne gerek var?” “Bu bilgiler gelecekte benim işime yaramaz” Sınava hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki! Bu konuları anlayamıyorum, aptal olmalıyım” “Ben zaten bu konuları anlamıyorum” “Biliyorum, bu sınavda başarılı olamayacağım” “sınav kötü geçecek” “Çok fazla konu var, hangi birine hazırlanayım?” sıklıkla gözlenen olumsuz otomatik düşüncelerdir. Bu ve buna benzer otomatik düşünceleri yeniden değerlendirerek öğrencinin daha olumlu bir düşünce tarzı geliştirmesi hedeflenmelidir. Yapmam gereken nedir?” “Yapabildiğimin en iyisini yapabilirim?” “Olabilecek en kötü şey ne” “Dünyanın sonu değil, telafisi var” Bunda başarısız olmam her zaman olacağım anlamına gelmez” “Yeterli zamanımın olmadığı doğru, ancak olan zamanımı en etkili şekilde nasıl kullanabilirim?’’ gibi düşüncelerin geliştirilmesi öğrencilerin sınavlara bakış açısında olumlu bir düşünce oluşturacak ve kaygının artması engellenecektir.
Bu konu gündeme geldiğinde eğitimde çok önemli bir yere sahip olan ailelere de değinmeden yazıyı bitirmek istemedim. Aile için sınavın ne anlam ifade ettiği, sınava yönelik tutum ve yaklaşımları önemlidir. Sıklıkla aileler kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaktadırlar. Çocuktan yüksek beklentilerinin olması, ayrıntılarla aşırı uğraş sergilemeleri ve sınavı bir araç değil amaç olarak görmeleri oldukça önemlidir. Aileler sınırlarının farkında olmalıdırlar. Güven ve sorumluluk vermeli, önemsemeli, olumlu geri bildirimde bulunmalıdır. Sınava ilişkin konuşmalarda özenli davranmalı, gerçekçi olmalı, akranlarıyla karşılaştırmaktan kaçınmalıdır. Sınavı yüceltmeme, ölüm kalım sorunu yapmama, yüreklendirici davranma önerilmektedir. Aile bireyleri uygun rol modeli olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun problem çözme davranışları geliştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki; sınavla ilgili duyulan kaygının ortalama düzeyde olması öğrenci için istenen ve gerekli görülen bir durumdur. Bu durumun aşırılığa kaçması ise tamamen sınava yüklenen anlamla alakalıdır. Bu sebeple öğrencilerin sınava yükledikleri anlamların ne olduğunu tespit etmekle işe başlanması doğru bir hareket noktası olacaktır.
SINAV KAYGISI İLE BAŞETME YOLLARI
Hiç kuşkusuz ki insanların tüm hayatlarını etkileyen mesleki kariyerlerinin sınavlarla belirlenmesi, sınav kaygısıyla alakalı çalışmaların yapılmasını zorunlu kılmıştır. Çünkü kaygı olgusu insanların hayatlarını olumsuz yönde etkileyen en önemli sebeplerden bir tanesidir. Sınava hazırlanma sürecindeki bireylerin kaygıyı yoğun bir şekilde yaşamaları kendilerinin sınava yeterince hazırlanamamalarına, başarılarını yeterince sınava yansıtmamalarına ve başarabileceğinin altında bir mesleğe yönelmelerine bazen da sınava hazırlanmayı tamamen bırakmalarına sebep olabilmektedir. Bu nedenle sınav kaygısı konusunda sorun yaşayan bireylere çeşitli bakış açılarından sorunun çözümüne yönelik araştırmaların yapılması da son derece önemlidir. Kaygının bir türü olan sınav kaygısını, bireylerin öğrenim ya da mesleki yaşantısını etkileyecek, değerlendirmenin yapıldığı ortamlarda çeşitli sebeplere bağlı olarak yaşadığı, fizyolojik ve psikolojik belirtilere sahip ve birey tarafından hoş karşılanmayan yoğun duygu durumu olarak tanımlamak mümkündür. Sınav kaygısı aslında bütün bireylerde var olan ve olması gereken bir duygudur. Çünkü kaygının bireylerde belli bir seviyeye kadar olması kişiyi sınava ve sınava çalışmaya motive etmektedir. Herhangi bir kaygı olmaması da insanların konsantre olup ders çalışmasını büyük ölçüde zorlaştıracaktır. Kaygının yoğun yaşanması da bireyde olumsuz duyguların aktifleşmesine sebep olacağı için öğrenmenin zorlaşmasına ya da öğrenilen bilginin sınav esnasına kullanılamamasına sebep olabilmektedir.
SINAV KAYGISIYLA BAŞ ETMENİN YOLLARI NELERDİR ? Olumsuz Düşüncelerden Kurtulmak, Güven Tazelemek: Sınava hazırlanma sürecinde olay birey insanların olumsuzu düşünmeye meyilli olduklarını bu nedenle en ufak bir zorluk karşısında ilk akla gelenin olumsuz düşünceler olduğunu ve bunun herkesin başına gelebileceğinin farkında olmalıdırlar. Bu sebeple mümkün olduğunca sınava hazırlanma sürecinde sınavın sonucuna ilişkin olumlu düşüncelere yoğunlaşmalı, geçmişte elde ettiği başarıları daha çok düşünmeli ve düşünce yoğunluğu olumluya yöneltmelidir. Çünkü bireyler düşüncenin duyguyu, duygununda davranışı etkilediğini bilmelidir. Olumlu düşünmek bir nevi başarılı olacağına inanmak anlamına gelmekte, inanmanın da başarmanın vazgeçilmez bir ön şartı olduğu unutulmamalıdır.
Planlı ve Programlı Çalışmak: Birey için gerçekçi bir hedef belirlendikten sonra artık birey uzun hedefe değil günlük atılması gereken küçük adımlara yoğunlaşmalıdır. Bu amaçla her gün hangi derse ne kadar çalışacağını, kaç tane soru çözeceğine kadar ayrıntısıyla planlamalıdır. Bu şekilde bir çalışma planının olması bireyin her gün psikolojik olarak kendini rahat hissetmesini sağlayacak ve süreç içerisinde özgüvenini artmasına yardımcı olacaktır. Çünkü sınav sürecindeki düzenli çalışmak demek başarının adım adım artması anlamına gelmektedir. Fizyolojik Olarak Hazırlanmak:
Sınava
Doğru
Sınava hazırlanma sürecinde yeme içme alışkanlıklarına dikkat etmek mümkünse bol meyve, sebze tüketmek doğru olacaktır. Ayrıca uykunun düzenli olması, her gün belli saatler arasında ders çalışmak fizyolojik olarakta bireye büyük kolaylık sağlayacaktır. Bunun yanında mümkünse spor yapmak, en azından yürüyüş yapmak kaygının daha azalmasına yardımcı olacaktır. Gevşeme Egzersizleri ve Doğru Nefes Alma: Bir ey sınava ne kadar da iyi hazır lansa sınav anında belli düzeyde kaygı duyacaktır. Bu nedenle mümkünse Doğru nefes alma ve gevşeme egzersizlerini öğrenmek kaygının azalmasında yardımcı olacaktır.
Kaygının yoğun bir şekilde yaşandığı sınav anında vücut, fizyolojik olarak kasılır buda düşünce yoğunluğunun farklı alanlara kaymasına ve olumsuz düşüncelerin ortaya çıkmasına sebep olur. Öğrenilen gevşeme egzersizleri ve doğru nefes alma yöntemleri bireyin yoğun kaygı düzeyinin azalmasına sınava motive olmasına olumlu etkide bulunacaktır. En İyi Olunan Dersten Sınava Başlamak: Girilen deneme sınavlarında bu konunun provası defalarca yapılmış olmalıdır. Birey en iyi olduğu dersten sınava başlamalıdır. Çünkü sınav anında kaygı üst düzeye çıkar. Üst düzeye çıkan kaygı bireyin başarılı olduğu dersten soruları çözmeye başladığı anda özgüvenin artmasını sağlamakta, bu da kaygının azalmasına yardımcı olacaktır. Gerçekçi Bir Hedef Belirlemek: Sınava hazırlanma sürecinde temel noktalardan bir tanesi bireyin ilgi, yetenek, başarı düzeyi gibi birey için önem arz eden belli şartlar çerçevesinde kendine gerçekten uygun olduğunu düşündüğü bir hedef belirlemesi çok önemlidir. Belirlenen hedefin ulaşılabilir olması, bireyin ilgi ve yeteneklerine uygun olması sınava olan konsantrasyonun artmasına sebep olacaktır. Ayrıca bu hedef için ne kadar başarısı göstermesi gerektiğinin belli olması bireyin gerçekçi bir plan oluşturmasını da sağlayacaktır.
Sınava Hazırlanma Sürecinde Anne Babaya Düşen Görevler: Sınava hazırlanma sürecinde olan bireye ailenin yapabileceği en büyük iyilik ona destek olmaktır. Anne ve baba bireye sınavın sonucunda ne olursa olsun kendilerinin onunla ilgili düşüncelerinin değişmeyeceğini, onu her şartta desteklemeye devam edeceklerini belirtmesi, bunu sadece sözle değil davranışlarıyla da ifade etmesi birey için hayati öneme sahiptir. Şu unutmamalıdır ki özellikle üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin büyük bir kısmı için sınav başarısı, bireysel bir doyumdan çok anne babaya karşı kendini ispat anlamı taşımaktadır. Bu nedenle, anne ve babanın davranışlarının tutarlı olması ve bireye yönelik desteğin her şartta devam edeceğinin belirtilmesi son derece önemlidir. Sınava hazırlanma sürecinde olan öğrenciden kapasitesi üzerinde bir beklentinin olmaması gerekmektedir. Bireyden beklenen aşırı beklenti kendisinin bu beklenti altında ezilmesine, sınava yeterince konsantre olamamasına sebep olmaktadır. Sınava hazırlanan her bireyin biricik ve tek olduğu herkesin belli ölçülerde başarılı olabileceği ve beklentinin de bu düzeye göre olması gerektiği unutulmamalıdır. Anne ve Babanın özellikle meslek seçimiyle alakalı bilgi ve tecrübelerini çocuklarına aktarmaları onun doğru meslek seçmesine yardımcı olması için çok yararlı olmakla beraber belli meslekleri seçmeleri için aşırı ısrarcı olunmamalıdır. Unutulmamalıdır ki öğrenci kendine koyduğu hedefi içselleştirebildiği takdirde sınava çalışmaya motive olabilecektir.
Sınava hazırlanma sürecinde olan bireye rahat çalışabileceği bir fiziki ortam oluşturmasında yardımcı olmak gerekmektedir. Fiziki ortamın müsait olmasının yanında özellikle bizim toplumumuzda dost ve aile bağlarının güçlü olması sebebiyle çok sık yapılan ya da kabul edilen dost ve akraba ilişkilerine bu süre zarfında düzenleme getirilmeli, sınava hazırlanan öğrencinin konsantrasyonunu bozacak türden yardımlar kendisinden beklenmemelidir. Unutulmamalıdır ki sınava hazırlanma sürecinde bireye verilen destek sınavdan alınacak başarılı sonuca olumlu etki yapacaktır. Sınava Hazırlanan Bireye Öğretmenlerin Yapabileceği Yardımlar: Süreç içerisinde özellikle okul öğretmenleri öğrencilerin motivasyonlarını olumlu yönde etkileyecek desteklerini öğrencilere hissettirmelidirler. Anne ve babalarda olduğu gibi onlarında öğrencilerinden aşırı bir beklenti içerisinde olmamaları, olumlu yönde telkinlerle kendilerine yardımcı olmaları çok önemlidir. Bunun yanında okullarda bulunan Psikolojik Danışmanların öğrencilere sınav kaygısı konusunda, meslek seçimi, hedef belirleme ve uygun ders çalışma yöntemleri konusunda yapacakları yardım son derece önemli bir yer tutmaktadır. Görüldüğü üzere sınava hazırlanma süreci sadece sınava giren öğrencinin kendisiyle ilgili olmamaktadır. Sınava hazırlanan öğrenciyle iletişim halinde bulunan herkesin uyum içinde olması, öğrenciyi olumlu yönde desteklemesi son derece önemlidir. Özellikle bireyinde kendine güvenip olumlu düşünmesi sınav kaygısının üstesinden gelebilmesi açısından çok önemli bir yer tutmaktadır. Saygılarımla. Gökhan SÖNMEZ Psikolojik Danışman ve Psikoterapist
SINAV KAYGISINA YÖNELİK ARAŞTIRMALAR Sınav kaygısı teorisi ilk olarak Mandler ve Sarason (1952) tarafından bireylerin sınav ortamındaki davranışlarını betimleyen sorulardan oluşan Sınav kaygısı “Soru listesi” (TAO) makalesiyle sunulmuştur. Wine 1971) yüksek sınav kaygılı bireylerin, değerlendirme ortamlarında, düşük sınav kaygılı bireylere göre, daha başarısız olduklarını ifade etmiş ve aradaki bu performans farkını açıklayabilmek için de bu durumu "Dikkat Hipotezi" ile açıklamıştır. Bu hipotezde, yüksek sınav kaygılı bireylerin, işle (sınavla) ilintili olmayan bilişsel yaşantılara girdiklerini; otonomi tepkilere odaklaşarak kendi dikkatlerinin dağılmasına ve başarılarının düşmesine neden olduklarını belirtmiştir. Sara son (1975) ise yüksek sınav kaygılı bireylerin değerlendirme ortamıyla karşı karşıya geldiklerinde dikkatlerini başka yönlere odaklaştırma eğiliminde olduklarını belirtmiştir. Sara son' a göre burada iki tepki oluşmaktadır. Birincisi duyuşsal ve otonomi reaksiyonlarla ilgilidir. Örneğin aşırı terleme kalp atışlarının artması gibi tepkilerdir. Diğeri ise bilişsel boyut ile ilgilidir. Örneğin sınav esnasında kendi kendilerine "Ben aptalım," "başaramayacağım" gibi telkinlerde bulunmadır. Bilişsel tepkilerin performansa olumsuz etkisi, duygusal heyecansal boyuttan daha fazla olmaktadır (Akt. Erkan, 1994). Gençdoğan (2002) ve Hancock (2001) yaptıkları araştırmalarda, sınav kaygısının, fiziksel ve psikolojik açıdan olumsuz davranışların ortaya çıkmasına yol açtığını belirtmişlerdir. Rubenzer (1988) ise, öğrencilerin sınav kaygısının rahatsız edici fiziksel etkilerinden kaçınmak için sınav sırasında kaygılarını bastırabileceklerini belirtmiştir. Ayrıca Genç doğan ve Hancock, sınav kaygısının, “Sınavın biran önce bitmesini istemek” gibi geçiştirmeci tepkilere yol açabildiği gibi, sınava ilişkin tutum ve çabalarda bitkinliğe ani duygusal çıkışlara, aşırı fiziksel tepkilere veya depresif belirtilere yol açabileceğini belirtmişlerdir. (Gençdoğan, Tuğluk, 2004). Morris ve Fulmer (1976) deneysel çalışmalarda deneklerin sorulara verdikleri yanıtların doğru mu veya yanlış mı olduğu hakkında anında geribildirim (feedback) verilmesinin, deneklerin kuruntu puanlarının diğer gruplardan yüksek olduğunu göstermiştir. Deney sonuçları sınavın önemi ve performans hakkında geribildirim verilmesi ile kuruntu puanları arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. Deffenbacher (1978, 1980), Sınav kaygısının tek tip bir durum olmadığını; “kuruntu” ve “duyuşsallık" "(heyecansallık)” faktörüne ek olarak görev kaynaklı müdahale ; (Taskgenerated ınterference) ve fizyolojik uyarılmanın da durumluluk kaygının öğeleri olabileceğini belirtmiştir. Deffenbacher'in önerdiği (1978) öğelerden görev kaynaklı müdahale, çözülemeyen bir probleme takılma, zaman sınırlılığı ile zihni meşgul etme gibi ilişkisiz görev parametrelerine duyarlı olma eğilimi olarak açıklanabilir.
Yüksek stres altındaki yüksek kaygılı kişiler, düşük stres altındaki yüksek sınav kaygılı bireylere ve her iki koşul altındaki düşük sınav kaygılı bireylere göre daha çok görev kaynaklı müdahale yaşamaktadırlar. Görev kaynaklı müdahale düzeyi kuruntu düzeyinden anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Fakat her ikisinin de (duyuşsallık) heyecan düzeyinden daha yüksek olduğu ifadelendirilmiştir. Yine Trapp Kausler (1958) sayı sembol performansı ile düşük ve yüksek sınav kaygılı kişilerin beklentilerinin anlamlı bir şekilde seviyelerini karşılaştırmıştır. Yüksek kaygılı kişilerin anlamlı bir şekilde düşük kaygılı kişilerden daha az olduğu gözlenmiştir. Yüksek kaygılı kişiler sınav devam ettikçe performansları hakkın da karamsar olmaktadır(Wine,1971)(1990), 13-15 yaş grubu ortaöğretim öğrencilerinin kaygı düzeyi ile ilgili araştırmasında okul rehberlik servisine başvuran ve başvurmayanlarda kaygıyı incelenmiştir. Araştırma sonucunda yaş, cinsiyet, ailenin tutum ve davranışları, ailenin ekonomik yapısı ile kaygı arasında anlamlı ilişki olduğu gözlenmiş ve değişkenler arasında önemli etkileşimler olduğu belirtilmiştir . Öğrenci başarılarının değerlendirilmesinde sınavlar önemli bir yere sahiptir. Sınavlara hazırlanmak ise düzenli olarak derslere çalışmaktan, öğrenilmiş konuların tekrar edilmesinden geçmektedir (Tan, 2000). Engelleme hipotezi ise sınav kaygısının performansı aktif olarak düşürdüğü, önceden öğrenilmiş bilgileri geçici olarak engellediği, orijinal öğrenmeyi yok etmediği, yalnız performansı geçici olarak engellediğini varsaymıştır. Hipotezin temel anlayışı; sınav kaygısının öncelikle öğrenilmiş bilgilerin ipuçlarını elde etme işlemi ile karıştığı, karışma derecesinin başlangıçtaki çalışma düzeyine bağımlı olmadığı, kaygıya eğilimli kişilerin test alma koşullarından oldukça etkilendiği varsayımından destek almaktadır (Covington,Omelich1987, Akt., Cülen, 1993). Spielberger ve Katzenmeyer; 1959 da kaygılı öğrencilerin sınav kaygısı düşük öğrencilere göre notlarının düşük olduğunu ve okuldan ayrılma oranlarının daha fazla olduğunu göstermişlerdir (Doktor, Altman, 1969). Covington, Omelich (1987) kolej öğrencileri üzerinde tehdit edici koşulların kaldırıldığı sınavlarda; yüksek sınav kaygılı öğrencilerin performanslarının yükseldiği, önceden engellenmiş bilgileri ortaya çıkardığı ve etkili çalışma stratejilerini kullanarak bu bilgileri kullanışlı hale getirebildiğini saptamıştır. Bruch, Perl, Giordina öğrencilerin sınav kaygı düzeylerini dikkate almadan yaptıkları araştırmada: akademik olarak başarılı öğrencilerin, başarısız öğrencilere göre kodlama stratejilerini olumlu kullandıkları, bilgiyi işleme stratejilerinde farklılıkların olduğu, test alma teknikleri hakkında önemli derecede bilgi sahibi olduklarını saptamışlardır (Akt., Cülen, 1993). Cengiz (1988), Lise III. Sınıf öğrencilerinin ÖSYS I. Basamak sınavı öncesi ve sonrası kaygı düzeylerinin bazı faktörler yönünden karşılaştırıldığı çalışmasında ÖSYS I. Basamak sınavının tüm öğrencilerde kaygıyı yükselttiğini bulmuştur (Akt., Çavuş oğlu, 1993). Sınav kaygısının bilişsel ve duyuşsal olmak üzere iki boyutu olduğu, Liebert ve Morris (1967) tarafından belirtilmiştir. Sınav kaygısının bilişsel boyutu, kuruntu olarak tanımlanmakta ve başarısızlığın sonuçlarını düşünme, yeteneği hakkında kuşkuya düşme gibi öğeleri içermektedir. Bu farklılık kuruntunun performans ile olumsuz bir ilişkisi olduğunu göstermektedir. Daha sonraları yapılan araştırmalar sonucunda performans beklentisinin kuruntu ile duyuşsallık boyutundan daha fazla olumsuz yönde ilişkili olduğu gözlenmiştir. Moris ve Liebert’ in bulgularına göre performans kaygının kuruntu boyutu ile ilgili görünmektedir. Duyuşsallık boyutunun performansla ilgili olmadığı belirtilmiştir (Liebert, Morris, 1970). Aydın tarafından 1992 yılında yapılan araştırmada Anadolu Liseleri Sınavına girecek 65 kız ve 79 erkek öğrenci olmak üzere toplam 144 öğrenciye sınavdan üç gün önce Sınav Kaygısı Envanteri’nin uygulanmasının sonucunda ; öğrencilerin % 60. 41’inin sınav kaygısının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kaygı düzeyi yüksek öğrencilerin %31,25’ini kız, %29,16’sını ise erkek öğrenciler oluşturmuştur. Yapılan bu çalışmada ; kız öğrencilerin sınav kaygısı düzeyi erkek öğrencilerinkine oranla manidar düzeyde yüksek bulunmuştur. Aydın, ayrıca örneklemdeki öğrenciler arasında sınav kaygısı yüksek olan çocukların oranının (% 60,41) dünya literatürü ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek olduğunu, bu oranın Amerika Birleşik Devletlerindeki çocuklar arasında yapılmış olan bir araştırmada %20 olduğunu belirtmiştir (Akt, Olgun ,1998).
Kozacıoğlu (1982) düşük, orta ve yüksek sosyoekonomik düzeyi temsil eden üç İstanbul lisesinden 150 öğrenci ve bu öğrencilerin ebeveynleri ile yaptığı bir çalışmada, öğrencilerin kaygı düzeylerini Durumluk Sürekli Kaygı Envanteri ile saptamıştır. Çalışmanın amacı, farklı sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin kaygı seviyesi ile ebeveynlerinin çocuk yetiştirme ve aile tutumu arasındaki ilişkiyi karşılaştırmalı olarak incelemektir. Bulgular öğrenci grupları arasında kaygı ortamları açısından önemli farklar olmamasına karşın, düşük sosyoekonomik düzeyi temsil eden öğrencilerde sürekli kaygı puanlarının diğerlerinden daha yüksek olma eğilimini gösterdiği şeklindedir. Öğrencilerin kaygı düzeyleri ile ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkileri yönünden elde edilen veriler şöyle özetlenebilir. Üst Sosyoekonomik Seviye’deki annelerin demokratik davranma ve eşitlik tanıma boyutunda belirgin bir puan fazlalığı elde etmişlerdir. Alt SES’ teki anneler ise aşırı kontrolcülük ve baskı ve disiplin tutumlarını destekleyen puanlar almışlardır. Bir diğer değişle orta ve üst seviyedeki anneler Baskı Disiplin boyutunu alt SES’ teki anneler kadar desteklememektedir. Ailenin sosyoekonomik düzeyi ne olursa olsun çocuk yetiştirme tutum ölçeğinin (Le Compte ve ark.,1978) aşırı kontrol, baskılı disiplin ailede karı koca geçimsizliği ve annenin ev kadınlığı rolünü reddetme tutumunu yansıtan boyutlarıyla öğrencilerin kaygı puanları arasında orta derecede ve anlamlı korelasyonlar bulunmuştur. Ayrıca sürekli kaygı ile ailenin demokratik tutumu arasında düşük derecede negatif bir korelasyon gözlenmiştir (Kulaksız oğlu, 2004). Hollansworth, Glazeski, Kirkland, Jones ve Van Norman' a (1979) göre; sınav esnasında kendini olumsuz değerlendirme, sınav dışı düşünceler, kendini olumlu değerlendirme, sınavla ilgili düşünceler şeklinde performansı etkileyen dört çeşit zihin etkinliği vardır. Sınavla ilgili düşünce ve kendini olumlu değerlendirme şeklindeki zihinsel etkinlik performansı geliştirir ve sınavı kolaylaştırıcı (taskfacilitating) yönde etkilerken, sınav dışı düşünceler ve kendini olumsuz değerlendirme ise performansı geriletir ve sınav başarısını düşürür (Zatz , Chassin, 1983, Akt., Cülen ,1983). İlkaracan (1988)' de yaptığı araştırmada Anadolu Liseleri ve Özel Türk ve Yabancı Okullara Giriş Sınavlarında başarılı başarısız olmuş 1012 yaş çocuklarının öz kavramını etkileyen değişkenleri ele almıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, çalışmanın sınav kaygısı, "demokratik", "aşırı koruyucu", "sıkı baskı ve disiplinci" anne tutumları, anne eğitimi ile ilgili denencelerini desteklemiştir (Akt., Çavuşoğlu, 1993) Berengi' nin (1996), Anadolu Liseleri Sınavına hazırlanan 300 öğrencinin denek olarak kullandığı, sınav kaygı düzeyleri ile benlik kavramlarının bazı değişkenlere göre incelediği araştırmasında elde ettiği sonucu şu şekilde özetlemek mümkündür: Benlik kavramı olumsuzlaştıkça kaygı düzeyinin yükseldiği, sosyoekonomik düzey, ailedeki kardeş sayısı, çocuğun doğum sırası ve anne babanın öğrenim durumunun sınava girip girmeme durumunu etkilediği; kardeş sayısı ve anne yaşının benlik kavramını etkilediği, çocukların genellikle kendi kendilerine sınava hazırlandıkları, yardım almadıkları; kaygı durumları ile cinsiyet ve baba yaşı arasında anlamlı ilişkiler olduğu elde edilen bulgulardır. Galassi, Freerson ve Sharer (1981) sınav kaygısının oluşumuna katkısı olan özellikleri ortaya koymak için yaptıkları araştırmada sınav kaygı düzeyinin %7.9 olumlu düşünceler, %35.25 olumsuz düşünceler, %29.3 bedensel heyecanlanma, %28.34 sübjektif rahatsızlık, %1.4 not tahmininden etkilendiğini saptamışlardır (Akt., Cülen, 1993). Başarır (1990), öğrencilerin sınav kaygısı düzeyi, durumluk kaygı düzeyi, akademik başarı ve sınav başarısı arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırma 267 öğrenci üzerinde her iki cinsiyetten ve fen lisesi ile meslek lisesine başvuran öğrenciler üzerinde yapılmış ve bulgulara göre ;
1)Sınav başarısının akademik başarı ile, sınav kaygısı düzeyinin de durumluluk kaygı düzeyi ile olumlu yönde ilişkili olduğu gözlenmiştir. Buna karşılık, sınav başarısı ile durumluk kaygı düzeyi ve sınav kaygısı düzeyi arasında, ayrıca akademik başarı ile durumluk kaygı düzeyi ve sınav kaygısı düzeyi arasında olumsuz yönde ilişki bulunmuştur. 2)Düşük sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin sınavlarda ortalama olarak, yüksek sınav kaygısı yaşayan öğrencilere oranla daha başarılı oldukları bulunmuştur. 3)Yüksek ve düşük sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin ortalama akademik başarıları arasında, sınav kaygısı düşük olanların lehine anlamlı fark bulunmuştur.
SINAV ÖNCESİ BAZI ÖNERİLER
Yoğun ders çalışmak yerine soru çözümlerine odaklanın. Bol bol deneme çözün. Alışkın olunan davranış şeklinin dışına çıkmayın. Çalışma sistemi ne ise son güne kadar o sistemle devam edin. Sınavdan öncesi günü dinlenmeye ayırın. Ancak kendinizi rahat hissetmiyor ve mutlaka bir şeyler yapmalıyım diyorsanız çok yormamak kaydıyla çalışma yapabilirsiniz. Sınav öncesi son günleri rahat geçirin. Bedensel ve zihinsel yorucu aktivitelerden sınav öncesinde uzak durun. Sınav gecesi erken uyuyun, dinlenmiş ve zinde olmaya dikkat edin. İmkan varsa sınavdan bir gün önce gidip sınav yerinizi görün. Sınavı çok veya az konuşmayın, bu konuda dengeli bir tavrınız olsun. Sınav Giriş Belgelerinizi akşamdan hazırlayın. Sınav Giriş Belgeleri ÖSYM tarafından posta yoluyla gönderilmeyeceğinden Sınav Giriş Belgelerinin çıktılarını www.osym.gov.tr sitesinden almayı unutmayın. Sınav sabahı alışık olunmayan kahvaltıdan uzak durun. Normal şekilde kahvaltınızı edin. Sınava giderken rahat kıyafetler tercih edin. En geç yarım saat kala sınav yerinde olun. Sınav anında heyecan ve kaygı durumu olursa nefes egzersizleri yapın. Sınav anında 15-20 saniyelik esler verin. Bu kısa aralar zaman kaybı değil dikkat toplama olarak görün. Deneme sınavlarında hangi sistemi kullanıyorsanız onu uygulayın. Her zamanki bölüm ve sorudan çözmeye başlayın. Turlama yöntemini kullanın. Yapamadığınız sorular üzerinde fazla durmayın. Geçin zaman kalırsa tekrar dönün. Zaman kaybı ve kaydırma riskine karşı önce soru kitapçığını hemen ardından cevap kağıdını işaretleyin. Sınava gidişi tören merasimine dönüştürmeyin. İllaki biri diyorsanız onunla sınava gidebilirsiniz.
Psikolojik Danışman İbrahim UZUN
Lise Tercihi Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli ??? Hepimizin bildiği gibi ülkemizde bir çok lise türü var. Bu lise türlerinin her biri farklı kariyer planları sunuyor. Aslında uygun liseyi seçmemiz için ilk ve yeter şart hayattan beklentilerimizi doğru belirleyebilmek. Bu önemli kararı alırken olayı akışına bırakmak geri dönülmez ve pişman olacağımız sonuçlar ortaya çıkarabilir. Sadece akademik olarak değil, kişisel gelişim ve karakter oluşumunun gelişeceği bu önemli yıllarda çocuğun geleceği düşünülerek karar vermek gerekiyor. Sadece sınav başarısına dayanarak okul seçmek değil, çocuğun zeka, yetenek, mesleki ilgisini göz önünde bulundurarak seçim yapmak çok önemli. Çocuğumuzun liseyi bitirir bitirmez iş sahibi olmak isteyip istememesi, en kısa yoldan meslek sahibi olmak istemesi, üniversiteden sonra düşündüğü yaşantı… gibi sorulara verdiğimiz cevaplar bir öğrencinin hangi lise türünü istediğinin belirleyicisi oluyor. Lise eğitimden sonra meslek hayatına katılmak isteyen bir öğrenci için meslek liseleri öncelikli olabilir.
Tercih sıralaması kişiden kişiye göre elbette değişiyor olmakla birlikte velilerin ve öğrencilerin lise seçiminde aşağıdaki unsurlar belirleyici olmalı. Lise tercih ederken dikkat edilmesi gereken noktalar:
Kaliteli eğitim verilip verilmediği İyi bir eğitim kadrosunun olup olmadığı Okulun üniversite sınavında ve akademik alandaki başarıları Çocuğun sosyal ve sanatsal etkinliklerde bulunabileceği alanların olması Spor alanlarının olup olmadığı Laboratuarlarının ve kütüphanenin varlığı Kulüp çalışmalarının olması ve etkinliği Rehberlik servisinin olup etkin çalışması Yabancı dil eğitim kalitesi Teknolojiyi ve güncel bilgileri hayata geçirmesi Okulun güvenliği Okulun vizyonu ve misyonunun iyice belirginleşmesi vb.
Tercih sıralaması kişiden kişiye göre elbette değişiyor olmakla birlikte velilerin ve öğrencilerin lise seçiminde yukarıdaki unsurlar belirleyici olabilir.
Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme
Ortaöğretim Kurumları Fen Liseleri Sosyal Bilimler Liseleri Anadolu Liseleri Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Çok Programlı Anadolu Liseleri Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezleri Anadolu İmam Hatip Liseleri Açık öğretim Kurumları Özel Öğretim Kurumları 2015–2016 öğretim yılı için, öğrencilerin Yerleştirmeye Esas Puanına (YEP) göre okul türlerine yerleştirme işlemleri yapılacak olup yerleştirme sonuçları aynı öğretim yılı için geçerli olacaktır.
2015 ORTAÖĞRETİM KURUMLARI TERCİH VE
24 Haziran 2015
Tercihlere Esas Kontenjan Tablolarının İlanı
24 Haziran 2015
Yerleştirmeye Esas Puanların (YEP) İlanı
6 Temmuz -16 Temmuz 2015
Yerleştirme İşlemleri İçin Tercihlerin Alınması
14 Ağustos 2015
Yerleştirme Sonuçlarının İlanı ve Kesin Kayıt
14 Ağustos 2015
Boş Kontenjanların İlan Edilmesi
17-21 Ağustos 2015
24 Ağustos 2015
Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonları Yerleştirme Sonuçlarının İlanı ve Kesin Kayıt
24 Ağustos 2015
Yerleşemeyen Öğrencilerin Açık Öğretim Kurumlarına Kayıtlarının Yapılması
14 Eylül 2015
YEP (Ortaöğretim Yerleştirmeye Esas Puan) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan hesaplamasında öğrencilerin 6, 7 ve 8'inci sınıf yıl sonu başarı puanlarıyla 8'inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanları toplanır, elde edilen toplam ikiye bölünerek merkezi sistemle öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına yerleştirmeye esas puan hesaplamasında kullanılır. Puanlama 500 tam puan üzerinden yapılmaktadır. YEP (Yerleştirmeye Esas Puan) 24 Haziran 2015 tarihinde bakanlığın resmi internet adresinden yayınlanacaktır.
İl/İlçe Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonlarınca Tercih Başvuruların Alınması
2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Açılışı
TERCİH İŞLEMLERİ
8’inci sınıfı başarıyla tamamlayan tüm öğrenciler yerleştirme işlemleri için tercihte bulunabilecektir. Ancak güzel sanatlar ve spor liseleri için tercih yapacak öğrencilerin bu liselere kayıt kabul şartlarını taşımaları gerekecektir. Tercihler öğrenci/veli tarafından, https://eokul.meb.gov.tr internet adresinden yapılabileceği gibi mezun olduğu okuldan ya da herhangi bir ortaokul müdürlüğünden de yapılabilecektir. Sınavla öğrenci alacak özel okullara kayıt işlemini yaptıran öğrenciler tercihte bulunamazlar. İnternet adresinden tercih işlemleri için giriş yapıldığında, tercih işlemleri ekranında, «ÖZEL OKULA KAYIT YAPTIRDIM TERCİH YAPMAYACAĞIM» ve «TERCİH YAPMAK İSTİYORUM» butonlar ının seçenek olarak sunulması sağlanacaktır. Yerleştirmede öğrenciler tüm okul türlerini içeren 25 okula kadar ter cihte bulunabilecekler dir . Tercih işlemleri, Bakanlığımız http://www.meb.gov.tr, http://oges.meb.gov.tr veya https://eokul.meb.gov.tr internet adreslerinde yayımlanan tercih listelerinde yer alan okulların tercih kodlarına göre, öğrenci velisi tarafından 06-16 Temmuz 2015 tar ihler i ar asında yapılacaktır. Elektronik ortamda tercih işlemlerini yapamayan veliler için okul müdürlüğü, tercih işlemlerini öğrenci velisi adına, velinin doldurup imzalayarak verdiği Ek-1’deki “Yerleştirme İşlemi Tercih Ön Çalışma Formu” na bağlı kalarak veli adına yapacaktır (16 Temmuz 2015 saat 17:00’ye kadar). Tercihler okul müdürlüğü tarafından elektronik olarak onaylanacaktır. Tercihlerle ilgili varsa her türlü düzeltme elektronik onaylamadan önce yapılacaktır. Onaylama işlemi yapıldığı anda öğrencinin tercih işlemi tamamlanmış olacak, aksi takdirde öğrenci tercih yapmamış sayılacaktır. Tercihlerin elektronik ortamda hatasız ve eksiksiz olarak tercih ve yerleştirme e-kılavuzuna uygun doldurulması gerekmektedir. Tercih listesinden öğrenci velisi, onay işleminden ise okul müdürlüğü ile veli birlikte sorumlu olacaktır. Elektronik ortamda onaylanan “Yerleştirme İşlemi Tercih Ön Çalışma Formu” nun çıktısı alınar ak okul müdürlüğü yetkilisi ile veli tarafından imzalandıktan sonra aslı okulda saklanacak ve bir nüshası imza karşılığı veliye verilecektir. Tercih ve yerleştirme ile ilgili tüm işlem ve bilgilendirmeler http://www.meb.gov.tr, http://oges.meb.gov.tr ile https://eokul.meb.gov.tr adreslerindeki veli bilgilendirme sisteminden sürekli olarak yapılacaktır. Tercih başvurusu sadece 1 (bir) kez yapılacağından başvuru işleminden sonra değiştirilemeyecektir.
YERLEŞTİRME İŞLEMLERİ
8’inci sınıfta öğrenim gören ve tercihte bulunan tüm öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirme işlemleri YEP üstünlüğü, tercih önceliği ve okul kontenjanına göre yapılacaktır. Güzel sanatlar ve spor liselerine yerleştirme işlemleri güzel sanatlar ve spor liselerine giriş mevzuatı esas alınarak, tercihler doğrultusunda merkezi olarak yapılacaktır.
Tercih ekranında hiçbir işlemi yapmayan öğrencilerin yerleştirme işlemleri ise sistem tarafından açık öğretim kurumlarına gerçekleştirilecektir. Ancak özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin yerleştirme işlemleri açık öğretim kurumlarına yapılmayacaktır.
Yerleştirme sonunda tercihlerine göre bir ortaöğretim kurumuna yerleşemeyen öğrenciler Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonunca boş kalan kontenjanlar için il/ilçe sınırları içerisinde 5 (beş) tercih alınarak YEP üstünlüğüne göre 24 Ağustos 2015 tarihine kadar merkezi yerleştirme sistemi ile yerleştirilecektir.
Yerleştirme işlemleri sonucunda öğrencilerin öğrenim görmeye hak kazandıkları okullar belirlenmiş olup, kesin kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapılacaktır.
Yerleştirme işlemleri bir defaya mahsus yapılacak olup yedek yerleştirme yapılmayacaktır.
Öğrencilerin yerleştirme sonuçları https://e-okul.meb.gov.tr adresinde açıklanacak olup sonuç bilgilerinde, kaydının yapıldığı okul bilgileri bulunacaktır. Ayrıca, SMS ile bilgilendirilmek isteyen velilere mobil bilgilendirme servisi aracılığı ile yerleştirme sonuçları bildirilecektir.
Genel ilköğretim programını tamamlayan, özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerden özel eğitim değerlendirme kurulu raporu doğrultusunda kaynaştırma yoluyla eğitim alacak öğrenciler engel durumu ve özellikleri ile ikamet adresleri dikkate alınarak anadolu liseleri, anadolu imam hatip liseleri, mesleki ve teknik anadolu liseleri, çok programlı anadolu liseleri ile mesleki ve teknik eğitim merkezlerine il/ilçe öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu kararı ile şubelere dengeli bir şekilde yerleştirilebilecektir.
Özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin puanları, yerleştirildikleri okulların puanlarını hiçbir şekilde etkilemeyecektir.
Özelokullar için %100 burslu okutacakları öğrencilerin yerleştirilmesi, Bakanlıkça puan üstünlüğü esasına göre %5’lik dilimden seçilerek yapılacaktır.
Özelokullarda öğrenimi süresince burslu olarak okutulan öğrenci başarısı devam ettiği sürece bu haktan yararlandırılacaktır. Herhangi bir şekilde kurumdan ayrılan burslu öğrencilerden öğrenim gördüğü süre için ücret talep edilmeyecektir.
Kitap Önerileri
Sınav Terapileri İstediğiniz Soru(n)dan Başlayabilirsiniz. Bu kitap, uzman bir psikolojik danışmanın öğrencileriyle yaptığı başarı odaklı görüşmeleri içeriyor. Denemelerde zaman yetmiyor, İçimden ders çalışmak gelmiyor, Çalışıyorum çalışıyorum olmuyor, Dikkatim çabuk dağılıyor, Aşırı heyecanlanıyorum ve Konuları anlıyorum ama soruları çözemiyorum gibi sorunlarla rehberlik servisine gelen öğrencilerle, Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Teber arasında geçen görüşmelerden oluşuyor. Böylece siz, bir öykü tadındaki bölümleri keyifle okurken sınavda sizi başarılı kılacak yöntemleri de öğrenmiş oluyorsunuz. Kısacası bu kitap, hem rehberlik uzmanlarına hem de öğrencilere ışık tutuyor.
Sınav Kaygısına Son Yüksek kaygı öğrenmeye elverişli olmadığı gibi öğrenmeyi de sabote etmektedir. Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin en büyük problemlerinden biri kendileri hakkında olumsuz inanışlarının olmasıdır. Bunlar genelde aşağıdaki negatif düşünceler şeklindedir:
Sınavlarda başarısız olacağıma inanıyorum… Okuldan, okumaktan nefret ediyorum… Üniversiteyi kazanamam… Kendimi başarısız görüyorum… Sınava giremezsem, girip de bir şey yapamazsam diye korkuyorum… Hangi mesleği seçeceğimi bilmiyorum... gibi..
İşte bu kaygılarınızı ortadan kaldırarak başarıya ulaşmak istiyorsanız, elinizdeki kitap size bu zamana kadar yazılanlardan çok çok farklı yöntemlerle başarının yolunu gösterecektir. Uzman Psikolojik Danışman ve Rehber Bahar Özcan'ın yazdıklarını okuduktan sonra inanın başarı çok yakınınızda…
Film Önerileri
Sınav
ÖSS öğrenci seçme sınavı sorularını çalmaya çalışan öğrenci grubu ve onlara yardım eden muhteşem bir adam. Türk sinemasında şu ana kadar yapılan en iyi gençlik filmi, komedi dram yerine oturmuş. İyi Seyirler...
3 İdiots
3 Idiots 2009 yapımı bir Bollywood filmidir. Film Hindistan'ın en iyi mühendislik okulundaki üç arkadaşın dostluklarını ve hayatını anlatırken eğitim sistemini eleştirmektedir. İyi Seyirler...
RAM’ DAN HABERLER Şanlıurfa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışma Rehberlik Bölümü Olarak Okullarımızda Seminer Çalışmalarımız Devam Ediyor.
Fatma Zehra Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi YGS-LYS ve Motivasyon Semineri
Şanlıurfa Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi YGS-LYS ve Motivasyon Semineri
RAM’ DAN HABERLER Şanlıurfa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışma Rehberlik Bölümü Olarak Okullarımızda Seminer Çalışmalarımız Devam Ediyor.
Güzelşehir Anaokulu Aile İçi İletişim Semineri
Şanlıurfa Ortaokulu Çocukların Gelişim Dönemleri ve İletişim Grup Rehberliği
TBM Bağımlılıkla Mücadele Rehber Öğretmen Eğitimleri
ŞANLIURFA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA Telefon : 0414 216 91 00 http://sanliurfaram.meb.k12.tr/ psikoram@gmail.com
facebook.com/pages/Şanlıurfa-RAM
@PsikoRAM