HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi Mayıs 2015 Sayı 5
M A R o k i s P
1
ŞANLIURFA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ
Bu Sayımızda
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
1 GENEL YAYIN SORUMLUSU
4
Önsöz
Depresyon Ve Çeşitleri
Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı
8 EDİTÖR
Yaşlılıkta Depresyon
10
Konuk Yazar Muharrem EROĞLU
12
Erkeklerde Depresyon Farkı
13
Sonu Kor kunç Biten Psikolojik Deneyler
15
Akıl Hastalarının Yazdığı Şiirler
17
Son Ayların En Çok Paylaşılan Haberi
19
Daha İzlemediniz Mi?
20
Karikatür
Aslıhan YILMAZ / Psikolojik Danışman
YAYIN KURULU
Bozan DOĞAN İbrahim UZUN Gazi TUNÇ A.Sinan YILDIRIM Aslıhan YILMAZ Hüseyin BENGİ
İNCELEME KURULU İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü İbrahim Halil ERDEM / Müdür Yrd. Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı
GÖRSEL TASARIM Aslıhan YILMAZ / Psikolojik Danışman
2
ÖNSÖZ Merhaba, Yeni bir sayımızla yine birlikteyiz. Bu sayımızda ele aldığımız konu, son yıllarda hızla artış gösteren ve insan hayatını olumsuz yönde etkileyen ‘Depresyon’. Üzerine çok yazı yazılmış, makaleler sunulmuş, çözüm yolları aranmış bu konuyu Şanlıurfa RAM olarak ele almak istedik. Yine bu sayımızda Depresyon nedir?, Nasıl ortaya çıkar?, Çeşitleri nelerdir?, İnsan hayatına ne yönde etkiler gibi başlıkları bulabilirsiniz. Dergiyi hazırlama da emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederi. Bir sonraki sayıda buluşmak üzere..
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
3
Psikolojik Danışman Hüseyin BENGİ
DEPRESYON ve ÇEŞİTLERİ Depresyon, üzüntü halinin, moral bozukluğunun yoğun bir şekilde yaşandığı bir psikolojik durumdur. Kişinin kısa süreli moral bozukluğu, üzüntülü durumu depresyon olarak değerlendirilmez, depresyon olarak değerlendirilebilmesi için bu durumların en az 2 hafta boyunca yaşanması gerekir. Kişi 2 hafta boyunca sürekli üzüntülü, bitkin ve moral bozukluğu içerisindeyse depresyondadır diyebiliriz. Depresyon kişinin hem vücuduna hem düşüncelerine hem de ruh haline etki eder. Kişi vücudunda hafif ağrılar hissedebilir, bedeni halsiz, bitkin düşebilir. Düşünce olaraktan ise kişi olumsuz düşünmeye başlar ‘’dibe vurdum, her şey bitti, artık bir şey yapamıyorum’’ tarzında düşünceler olabilir. Böyle düşünceler de doğal olarak da kişinin ruh halini olumsuz etkileyecektir. Mutsuz, üzgün, kendini değersiz hisseden bir ruh haline girecektir.
Depresyon Belirtileri Kişi, normalde de depresyon belirtileri olarak kabul edilen üzüntü, mutsuzluk, yalnızlık hislerini zaman zaman yaşadığı için yaşadığının depresyon mu yoksa günlük hayatın bir parçası mı olduğunu ayırt etmek her zaman kolay olmayabilir. Bu noktada önemli olan, olaylar karşısında normalden farklı tepkiler verdiğinizi düşünüyorsanız ya da yakın çevrenizden bu konuda sorular geliyorsa bir uzmana danışmaktır. Çünkü uzun süre tedavi edilmeyen depresyon ilerleyerek kişiyi “intihar” gibi düşüncelere sürükleyebilir.
‘’Bu konuda yapılan çalışmalar depresyonda olan insanların yaklaşık yarısının depresyonun farkında olmadan ve herhangi bir tedavi görmeden hayatlarına devam ettiklerini göstermektedir.’’ Tabii her depresyonda olan kişi intihara sürüklenmez ve depresyonda olsa dahi normal hayatına devam edebilir. Önemli nokta hayattan alınan zevkin ve yapıcı düşüncelerin tekrar geri kazanılabilmesi için tedaviye başlanmasıdır. Depresyon, okul ve iş performansınız üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir. 4
Aşağıdaki “depresyon belirtileri” genel olarak uzmanların “depresyonun ilk işaretleri” olarak gösterdiği durumlardır. Depresyonun derecesine göre bu belirtilerin biri, bir kaçı veya tamamı görülebilmektedir. Konsantrasyon Sorunları: İş yerinde, okulda ya da yemek yaparken dahi konsantre olamama, bir kitabın veya filmin sonunu getirmekte zorlanma. Detayları Hatırlamakta Zorlanma: Yaşanan bir olayın önemli detaylarını unutma, hatta bazen olayların kendisini unutma. Karar Vermekte Zorlanma: Daha önceden kolaylıkla verilen kararları depresyon nedeniyle verememe, yanlış karar vereceğinden korkma.
Halsizlik ve Enerji Azlığı: Nedensiz halsizlik, hobi veya keyif alınan diğer aktiviteleri yapmakta zorlanma, ilgisizlik. Suçluluk, Değersizlik ve/veya Beceriksizlik Hisleri: Nedensiz olarak ya da sizin kontrolünüzde olmayan olaylar nedeniyle yaşanan suçluluk hissi, günlük aktiviteler sırasında dahi beceriksizlik hissi. Normalden Fazla veya Az Uyuma: Uykunuz olsa dahi bir türlü uykuya dalamama veya tam tersi olarak yorgun olmasanız dahi günde 9-10 saat uyuma. Olumsuz Düşüncelerin Önüne Geçememe: Her şey yolunda olsa dahi gelecekle ilgili aşırı kaygılanma, kendinizle ya da sevdiklerinizle ilgili önüne geçemediğiniz olumsuz düşünceler. İştah Azlığı veya Aşırı İştahlı Olmak: İştahta, uyku gibi depresyon sırasında 2 farklı uçta olabilir. Bazı kişiler olumsuz düşünceler nedeniyle iştahını kaybederken bazı kişiler bu mutsuzluk halini aşmak için daha fazla yemek yiyebilir. Huzursuzluk Hissi, Agresif Olma Hali: Ortada bir neden yokken huzursuz hissetmek, olaylar karşısında aşırı sinirli ve saldırgan tepkiler vermek.
Aşırı Alkol Tüketimi: Depresyonda olan kişilerde alkol tüketiminin artması dışında aşırı hızlı araç kullanma, kumar oynama ve tehlikeli sporlar yapma gibi düşüncesiz davranışlarda artış görülebilmektedir. Hayatın Yaşamaya Değer Olmadığı Düşüncesi: Renkli bir sosyal yaşantınız, iyi ilişkileriniz ve başarılı bir işiniz olabilir ancak depresyondaysanız bunların hayatınıza değer kattığını görmeden yaşamanın bir anlamı olmadığı düşünebilirsiniz. 5
Depresyon Türleri Her depresyon aynı değildir ve depresyon belirtileri depresyonun türüne göre değişebilir. Majör Depresyon: “Majör Depresif Bozukluk” ya da “Klinik Depresyon” olarak da bilinen majör depresyon kişinin çalışma hayatını, uyku düzenini, yeme alışkanlıklarını ve bir zamanlar keyif aldığı aktiviteleri etkileyen bazı belirtilerle ortaya çıkar.
Majör depresyon, diğer depresyon türlerinden farklı olarak kişinin günlük aktivitelerini yapmasını engelleyebilir. Bazı kişilerde hayatın bir döneminde görülmekle birlikte çeşitli dönemlerde tekrar edebilir. Belirtiler gün içinde belirli saatlerde ya da gün boyu görülebilir ve 2 hafta kadar sürebilir. Kronik Depresyon: Diğer adı “Deistimi (Dysthymia)” olan kronik depresyon uzun dönemli (2 yıl ya da daha uzun süren) depresif ruh halidir. Bazı belirtileri majör depresyonla benzeşir ancak, kronik depresyonun belirtileri majör depresyon kadar şiddetli değildir. Kronik depresyonu olan kişiler çevreleri tarafından genellikle “ürkek, melankolik, hüzünlü” olarak tanımlanır. Tipik Olmayan (Atipik) Depresyon: Atipik depresyonun kilit belirtileri şu şekildedir; aşırı yemek yeme, aşırı uyuma, halsizlik, reddedilmeye karşı aşırı duyarlı olma. Atipik depresyon genellikle “tipik” depresyondaki gibi üzüntü, iştah kaybı, uykuya dalmakta güçlük çekme gibi belirtilere neden olmaz. 6
Manik Depresyon: Diğer adı “Bipolar Depresyon” olan manik depresyon, klinik depresyon periyodları arasındaki karmaşık ruh hali bozukluğudur. Bipolar depresyon 2’ye ayrılmaktadır. Bipolar 1’de kişi en az 1 kez manik depresyon yaşamıştır ve bu majör depresyon’dan bağımsız olarak görülür. Bipolar 2’de ise kişi en az 1 kez majör depresyon dönemi ve 1 kez hipomani (orta dereceli mani) yaşamıştır. Mevsimsel Depresyon: Mevsimsel depresyon yılın belirli bir döneminde, genellikle bahar aylarının bitimi ve kış aylarının başlamasıyla ortaya çıkar. Daha nadir olarak görülen bir diğer mevsimsel depresyon ise “yaz depresyonu”dur ve ilkbahar aylarının sonuyla yazın başlangıcında görülür. Mevsimsel depresyonlar mevsim geçişiyle birlikte kendiliğinden ortadan kalkar. Psikotik Depresyon: Psikotik depresyonda kişinin “gerçeklik”le bağı ortadan kalkar. Psikotik depresyonda olan kişilerde halüsinasyonlar ve hezeyanlar sık olarak görülür. Doğum Sonrası Depresyon: Bebek doğduktan sonra yeni annenin hüzünlü olması durumu oldukça yaygındır ve annelerinin yaklaşık %75’inde görülmektedir. Ancak 10 yeni anneden 1’inde daha ciddi bir durum olan “doğum sonrası depresyon” görülebilir. Bu depresyon türü doğumdan 1 ay sonra, majör depresyon belirtileriyle ortaya çıkar. Depresyon Tedavi Edilmezse Ne Olur? Tedavi edilmeyen “klinik depresyon” oldukça ciddi bir sorundur. Depresyonun tedavisi geciktikçe kişide riskli davranışlar ve alkol tüketimi artar. Ayrıca sosyal hayatta, ilişkilerde daha önce mevcut olmayan sorunlar görülür ve kişi yalnızlığa sürüklenir. Aynı şekilde okul ya da iş hayatı da olumsuz etkilenir. Majör depresyon tedavi edilmediği taktirde haftalar, aylar hatta yıllar boyu sürebilir. Tedavi, sadece ruh halinin gelişmesi ve yaşam kalitesinin yükselmesi için değil aynı zamanda fiziksel sağlık içinde hayati önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda, uzun süreli majör depresyonun kalp krizi ve felç riskini önemli oranlarda artırdığının altı çizilmektedir. Sonuç olarak; kendinizde depresyonun belirtilerinin farkına varmak her zaman kolay olmayabilir. Ancak genel olarak, olumlu olaylar olsa dahi hayattan zevk alamıyorsanız, insanlarla görüşmek sorun haline geliyorsa, keyif aldığınız aktiviteleri yapmak istemiyorsanız depresyonda olabilirsiniz. Ayrıca yakın çevrenizden bu yönde gelen öneriler varsa bunlara kulak vererek bir uzmana muayene olmak en doğrusu olacaktır. 7
YAŞLILIKTA DEPRESYON Depresyon her yaşta olduğu gibi yaşlılarda da görülür. İhtiyarlarda görülen depresyonun önemli bir özelliği, yaşlıların bütün hastalıklarında olduğu gibi, bakımının zor olmasıdır. Depresyonun bu çeşidi aileden başka insanların, bakıcıların, profesyonel sağlık mensuplarının çok zaman ve efor harcamasını gerektirir. Dolayısıyla ekonomik açıdan da pahalıya mal olur. Depresyon fiziksel hastalıkları alevlendiFiziksel şikâyet ve hastalıklarla rir. Yaşlı insanların zaten genellikle birden depresyon çoğu zaman öylesine iç içe fazla hastalığı vardır. Bunlara bir de depresgirer ki, başlanan bir antidepresan ilaç yon eklenince, kişinin sağlığı iyice bozulur. iyi sonuç verdikten sonra “Demek ki Önemine rağmen, ihtiyarlara depresyon hasta depresyondaymış” denir. teşhisi nadiren konur. Bunun sebeplerinden Depresyon sosyal fonksiyonu biri, yaşlıların keyifsiz, neşesiz, mutsuz, dur- (hastanın dışarı çıkması, insan içine girgun olmalarının normal karşılanmasıdır. Diğer mesi, topluma karışması, akrabaları ve bir sebep de, yaşlı depresyonunda “bedensel arkadaşlarıyla görüşmesi, konuşmalara şikayetler”in ön planda olmasıdır. Yaşlılar ge- normal biçimde katılması vs.) akciğer nellikle psikolojik durumlarından bahsetmez- hastalığından, eklem hastalığından, şeler, hatta psikolojik durumları sorulduğunda ker hastalığından ve yüksek tansiyoncevap vermezler (veya lafı eveleyip geveler- dan daha çok bozar. Fiziksel fonksiyoler). Ancak başlarının ağrıdığından, eklemle- nu ise (bedeni taşıyabilme, ev içinde rinin sızladığından, nefeslerinin daraldığınveya dışında hareket edebilme, günlük dan, göğüslerinin sıkıştığından, iki adım attık- işlerini yardımsız yürütebilme vs.) eklarında yorulduklarından, bağırsaklarının lem hastalığı, şeker hastalığı ve yüksek gazla dolu olduğundan yakınıp dururlar. Sotansiyona nazaran daha olumsuz etkinuçta, Amerika’da bile depresyonu olan yaşlı- ler. Depresyon tedavi edildiğinde bütün ların %55’i tedavi görmez. bu bedensel hastalıkların verdiği acı azalır, hastanın hareketliliği artar, tedavi maliyeti düşer.
8
Depresyona giren yaşlılar kendilerini daha ‘hasta’ algılarlar. Çok fazla doktora gidenlerin dörtte üçünde ciddi depresyon vardır. Depresyonda olan yaşlı kişiler, diğerlerine göre iki kat daha fazla doktora giderler, hastaneye yatırıldıklarında iki kat daha uzun süre tedavi altında kalırlar. Depresyonla birlikte herhangi bir fiziksel hastalığı da olanların, mesela sadece kronik akciğer hastalığı olanlarla, şeker hastalarıyla, eklem hastalarıyla, yüksek tansiyon hastalarıyla karşılaştırıldığında, hastane yatakla rını daha uzun süre işgal ettikleri görülür. Günde beş çeşitten fazla ilaç kullananların %65’i depresyon hastasıdır (depresyonu olmayanların sadece %35’i günde beş çeşitten fazla ilaç kullanır). Fiziksel hastalığı olanlarda depresyon da varsa, bu kişilerin sağlığa harcadıkları para, aynı şiddette fiziksel hastalığı olan ama depresyona girmemiş kişilerle kıyaslandığında, iki kat daha yüksektir.
Yaşlılarda Depresyon
Yaş ilerledikçe depresyonun daha az görüldüğü dikkat çekmektedir. Bunun sebeplerinden biri, yaşlılara depresyon teşhisi koymanın zorluğu olabilir (yukarıda belirttiğimiz gibi, ihtiyarların daha çok bedensel şikâyetlerden yakınmaları; psikiyatrik belirtileri hatırlamak ve ifade etmek istememeleri yüzünden). Bununla birlikte, gerçekten de genç kuşaklarda depresyon gerçekten daha yaygın olabilir. Savaşlar, kıtlıklar, büyük göçler gibi kitleleri etkileyen olayların ruhsal bozuklukların sıklığını etkilediği bilinen bir gerçektir. Mesela Amerika’da 1922’den önce doğan beyaz erkeklerde intihara daha fazla rastlanmıştır. 196075 arasında da depresyon çok görülmüştür.
Sık Görülür Mü? 65 yaş ve üstündeki 1000 kadından 14’ü, 1000 erkekten 4’ü depresyondadır. Bu Yaşlılıkta Depresyon, (16 Mart 2015) oranlar, daha genç yaştaki erişkinlerin 20..04.2015. dörtte biri kadardır. 1000 yaşlıdan 20’sinde ise distimik bozukluk (hafif şiddette, ama http://www.htanoropsikiyatri.com uzun sürmüş depresyon) vardır. Öte yandan 1000 yaşlıdan 150’sinde, teşhis koyduracak yoğunluğa ulaşmasa da, depresyon belirtilerine rastlanır.
9
Psikolojik Danışman Muharrem EROĞLU Kayseri RAM
‘Öff, dedi fare. Dünya da günden güne daralıyor. İlkin bir genişti ki, korktum, koştum ileri, uzakta, sağlı sollu duvarları görür görmez dünyalar benim oldu. Ama bu uzun duvarlar da öyle çabuk birbirlerine doğru ilerliyorlar ki, en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gitgide kısılacağım kapana. Kedi: Sen de öyleyse yönünü değiştir, dedi ve kedi fareyi yedi.’
Gitmem gerek bu şehirden. Kafka’nın faresi olmamak için gitmeliyim. O kediye yem olmamak ve bir gün, sabah kalktığımda böceğe dönüşmemek için gitmeliyim. Samsa olmama ramak kalmışken ve güneş daha doğmamışken gitmeliyim bu şehirden.
Gitmem gerek bu şehirden. Silmeliyim zihnimden geçenleri. Yaralarımı sarmalıyım. Kanayan yerlerimi kapatmalıyım. Kimse bilmemeli bir enkaza dönüştüğümü. Alelacele koşup, yaşama sığınmalıyım. Hem istediğin zaman yalnız kalabilmek, mutluluğun en önemli şartı değil mi? Gitmem gerek bu şehirden. Hem de hemen... 10
Mevsim kışa çalarken ve soğuk acı vermeye başladığında gitmeliyim. Çıplak kalmış ağaçlar utanmaya başladığında ve kar örtemediğinde günahları gitmem gerek. Kömür kokusu, burnumun direğini sızlattığında ve pis kokulu bu şehir, karanlığa bulandığında gitmeliyim. ‘Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... Dinleme bile, sadece bekle... Bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana... Maskesinden sıyrılmak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine’. Ya Kafka yanılıyorsa. Gerçekten sakin ve sabırlı olmak bir canavarla vuruşmak için yeterli mi? Bu dünya, bu şehir kandırır beni. Yani her zaman yaptığı gibi. Maskeleri sonsuzdur. Bir melek gibi gelir önce. Sonra ensende şeytanın nefesini hissedersin. Yok inanmam. Bu şehir kandırır beni. Ne bu şehir ne bu dünya sunmaz özgürce kendini. Ve şimdi kandırılamayacak kadar kirlendim. Kandırılamayacak kadar geç kaldım hayata… Güneşimi, yani ışığımı söndürerek gidiyorum. Böceklerden, haşerelerden korunmak için. Hiçbir kötülük beni fark etmesin. Ben karanlığı seçiyorum. Evin ışıklarını söndürüyorum, gece lambası kırık dökük... Giderken bu şehirden, tek bir isteğim var sizden. Lütfen, eğer gelecekseniz de aynı yerlere gitmeyelim. Sonuçta biz birbirimizden kaçıyoruz değil mi? 11
ERKEKLERDE DEPRESYON FARKI Alman psikiyatristlere göre, erkekler depresyona kadınlardan daha farklı tepki veriyor.
Alman Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi (BZgA) tarafından düzenlenen Berlin'deki Erkek Sağlığı Kongresi'ne katılan Alman Psikiyatri, Psikoterapi ve Ruh Sağlığı Toplumu‘ndan (DGPPN) uzmanlar, erkeklerdeki depresyon belirtilerine ilişkin ilginç bir tespitte bulundu. Buna göre erkekler, psikolojik rahatsızlıklarda kadınlara göre daha farklı hastalık belirtileri gösteriyor. Erkeklerdeki depresyon semptomlarına genelde tanı konulamadığı ve depresyonun yeterli düzeyde tedavi edilemediği öne sürüldü. Erkeklerin sık sık ruhsal sorunlarını saklamaya çalıştıkları, doktora gittiğinde daha çok fiziksel şikayetlerinden bahsetmeyi tercih ettikleri kaydedildi.
Alman psikiyatristler, erkeklerin depresyona moral bozukluğunun yanı sıra sinirli ve agresif tepki verdiğini de belirtti. Alman Psikiyatri, Psikoterapi ve Ruh Sağlığı Toplumu, sağlık sisteminin bu farklılıklara göre düzenlenmesini talep etti. http://www.mynet.com/’dan alınmıştır.
12
SONU KORKUNÇ BİTEN PSİKOLOJİK DENEYLER Canavar Çalışma – The Monster Study
1939 yılında yürütülen bu çalışmada, 22 yetim kalmış çocuk kullanıldı. Bunlardan 10 tanesi daha önce konuşma bozukluğu olan ve kekeleyenler olarak tanmlamıştı. Çocuklar, eşit olarak 2 gruba ayrıldı. Bir grubun konuşma terapisti, çocuklarda gördüğü gelişme ve akıcı konuşma durumunda onları ödüllendiren davranışların gösterdiği “pozitif” terapi uyguladı, diğer konuşma terapistiyse en ufak bir yanlışta dahi çocukları açıkça cezalandırdığı bir yöntem uyguladı. Sonuçlar gösterdi ki negatif davranılan çocuklar psikolojik anlamda çok ağır hasar aldılar. Ancak bundan çok daha kötüsü, terapi öncesi konuşma bozukluğu göstermeyen çocukların da konuşmalarında bozulmalar oldu. 2007 yılında, yetim kalmış bu çocuklardan altısı, maruz kaldıkları bu durumdan dolayı 925.000.-USD’lik tazminat aldılar.
Tony LaMadrid İlaçla tedavi gören pek çok şizofren, 1983 yılında Kaliforniya Üniversitesi'nde başlatılan bir programa kayıt oldu. Program, tedavi sırasında ilaç almayı kesmeyi şart koşmuştu. Bu çalışmanın amacı, şizofreni tedavisini geliştirmek için yeni bulgular elde etmeyi amaçlıyordu Deney kısa sürede amacından saptı ve deneklerin %90’ının hastalıkları daha da kötüleşti. Araştırmaya katılanlardan biri olan Tony LaMadrid, ilk kayıt olduğu tarihten altı yıl sonra araştırmanın yapıldığı binanın çatı katından atlayarak intihar etti.
13
Stanford Hapishane Deneyi Sosyal psikoloji uzmanı Philip Zimbardo 1971 yılında, sahte bir hapishanede hangi insanların sosyal rollere uyum gösterdiğini anlamak adına bir grup erkek üniversite öğrencisini iki hafta sürecek uzun bir deneye aldı. Deneye katılanların yarısına mahkûm, yarısına gardiyan rolü verildi. Sonuçlar tam bir felaketti. Sıradan üniversite öğrencileri, acımasız, sadist birer gardiyana ya da giderek artan bir şekilde korkak bir mahkûma dönüştüler. Sadece altı gün sonra Zimbardo tarafından oluşturulmuş bu sahte hapishanede yaşanan acımasızlıkların çığırından çıkması dolayısıyla deneye bitiş süresinden önce son verildi.
David Reimer 1966 yılında, David Reimer 8 aylıktı. Sünnet olurken operasyon son derece başarısız olmuş ve penisini kaybetmişti. Psikolog John Money, David’in cinsiyet değiştirmesini önerdi. Ebeveynleri de bu konuda hemfikir oldu, ancak Money’in cinsiyet kimliğinin doğuştan değil, çevre ile şekillendiği iddiasını kanıtlamak için bir deneyin parçası olduklarını bilmiyorlardı. David, adını Brenda olarak değiştirdi, cerrahi bir operasyonla bir vajinası oldu ve hormon desteği aldı. Ancak deney trajik bir şekilde sonuçlandı. “Brenda”, çocukluğu süresince basmakalıp bir erkek çocuk gibi davrandı, Reimer ailesinin 14 yaşında hayatları kararmaya başladı. Brenda’ya gerçeği söylediler ve tekrar erkek olması konusunda karar aldılar. David, 38 yaşında intihar etti. https://line.do/tr Hazırlayan Cenk Okyar
14
AKIL HASTALARININ YAZDIĞI ŞİİRLER “Zorba kız kaçırır, Kamarot kurşun kaçırır. Karaborsacı döviz kaçırır, Zengin hanım kürk kaçırır. Ağa koyun kaçırır,
Orman eşkıyası kütük kaçırır. Ve sonunda kaçırmak için bizlere, elbette akıl kalır!”
33-B Servisinden Y... K...
15
FİLOZOF ET
Doğdum büyüdüm okuma, başıma oldu dert; Askerlik çağı, vazife itham, emir, terhis et... Dünya evi varmış, anladım o da dert!... Alnıma çizilmiş tımarhane elim akibet cür'et Sonu ne olur bilmem ne bir adalet? Uyan kabrinden ey ünlü filozof sokrat,
Yolunu öğret beni de filozof et... Ya da Allahım yeter azat et!...
16
SON AYLARIN EN ÇOK PAYLAŞILAN HABERİ
İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki; "Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır." Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: · Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. · Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir. · Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. · Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi.. Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı. Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayan-lar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı. 17
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı: “İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür! Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler… Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar..." N'olur fazla mütevazi olmayın!... "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklıdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı". Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum: “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” Ahmet Şerif İzgören
18
The Beaver Walter Black (Mel Gibson), bir zamanlar başarılı bir işadamı ve iyi bir aile babası iken, şimdilerde ciddi anlamda depresyonla boğuşan biri…Eski mutlu günlerine kavuşmak için her yolu deneyen Black, sonunda el kuklası şeklindeki bir oyuncak kunduz sayesinde insanlarla iletişim kurmaya başlar. Bir anda başarısını yeniden elde ediyor ve hayata yeniden gülüyor gibi olur ama bu kukla hayatını mı kurtaracaktır yoksa onu daha büyük bir bunalıma mı itecektir. www.filmizlesene.com’ dan alınmıştır.
Wilber Ölmek İstiyor
Wilbur, intihar eğilimli birisidir. Abisi Harbour da kendi halinde yaşamakta ve ölen babalarından kalan bir dükkanda sahaflıkla uğraşmaktadır. Wilbur’un intihar probleminin sevgilisizlik olduğunu savunan psikolog görüşüne abisi Harbour da destek verir. Fakat bir süre sonra Harbour beklenmedik bir aşka tutulacak ve bu ilişkisi Wilbur’u da yakından etkileyecektir. Kara mizahı, romantizmle buluşturan film, Avrupa Film ödüllleri dahil toplamda 11 ödül kazanmış bir yapım niteliğinde.
http://www.vizyonfilmizle.net’ ten alınmıştır.
19
KARİKATÜR
20
ŞANLIURFA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA Telefon : 0414 216 91 00 http://sanliurfaram.meb.k12.tr/ psikoram@gmail.com
facebook.com/pages/Şanlıura-RAM @PsikoRAM 21