KASIM, 2016
NO.24
1881-193∞ Saygı ve Özlemle Anıyoruz
r, ı t k a c a l o k a topr t e b l e n ü g ” ” r . i r b ı t k m a u c d a l u c a rk a iz vü d ç i a y n a p m t i e n b e e “B i ilel t e y i r u h m u C e y i k r ü T t a fak 2
5 7 9 11 13
16
TECH&TECH Dijital Oyunlar ve Çocuk Gelişimi . ASTROLOJI Yükselen Burç ve Ay Burcu .. .. KULTUR & sANAT & SPOR
17
LEZZET DURAGI
18
NELER YAPTIK?
15
-
Çikolata ve Yer Fıstığı Ezmeli Granola Bar
-
Öne Çikanlar
NELER YAPACAGIZ?
5
. . . . ICINDEKILER
4
MESAJ VAR .. .. . 10 Kasım ATATURK KOSESI . .. SERBEST BOLGE Kafeler ve Dergileri .. ROPORTAJ Abdullah Oskay . . GEZI REHBERI Ege Sahilleri . . . Ward + Robe DEGISIK . BI' SEYLER . -
2
Serbest Bölge
7
Röportaj
11
Hangi mekanda ne okumalı? Detaylar Kübra Kurşun’un yazısında.
Emir Gözüm ve Cansu Gümüşçü, Hayat Sende Derneği’nden Abdullah Oskay ile “koruyucu ailelik” üzerine konuştu.
Ecem Gözüm, Starlight Children’s Foundation Canada organizasyonuyla gerçekleşen ve çocuklar için düşünülmüş oldukça anlamlı bir proje olan WARD+ROBES’u yazdı.
Degisik Bi’ Seyler . .
MESAJ VAR!
KÜNYE Editör
Merhaba Sevgili Raptiye Okurları; Raptiye 2 yaşında; evet yanlış duymadınız kurulduğu günden beri büyük emeklerle yoluna devam eden Fenerbahçe Leo Kulübünün aylık dergisi Raptiye 2 yaşına bastı! Yapımda ve yayında emeği geçen ve yazılarıyla içeriği zenginleştiren her bir üyemize teşekkür ederim. Aylık konseptimiz “Çocuk” doğrultusunda Hayat Sende Derneği’nden Abdullah Oskay ile yaptığımız röportajı ilerleyen sayfalarda bulabilirsiniz. 20 Kasım’da gerçekleştireceğimiz toplantımızda ise yine konseptimiz çerçevesinde Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’ndan Elanur Bektaş’ı ağırlayacağız. Geride bıraktığımız Ekim ayında, H.İ.S projemiz kapsamında dönemin ilk barınak ziyaretini gerçekleştirdik. Barınak ziyareti diyoruz ama aslında barınakta bir gün boyunca hayvanlarla vakit geçirdiğimiz, besleme noktalarında köpekleri beslediğimiz ve yuvasız hayvanlar için barınak inşa ettiğimiz çok kapsamlı bir aktivite bu. Kalabalık bir kadro ve bolca mama ile ziyaretimizi gerçekleştirdik. Tekrar, orada bizimle birlikte olan tüm dostlarımıza teşekkür ederim. Kasım ayı, Atamızı ebedi yolculuğa uğurlamamızın yıl dönümü olduğundan bizim için ayrı bir öneme sahip. Biz Leolar olarak Atamızı sadece 10 Kasımlarda anmıyor aksine her adımımızda onun öğretilerine ve düşüncelerine sığınıyoruz. Düşünce ve inkılaplarını kendimize kılavuz belirlediğimiz Ulu Önder’i bir gün değil her gün özlemle anıyoruz. En Derin Leo Sevgi ve Saygılarımla,
Özlem Özkan
Adnan Ayvaz
YAZARLARIMIZ Röportaj
Gezi Rehberi
Aysu Bulak, Ceren Gülcek
Teknoloji
Durukan Cedim
Moda Astroloji
Ece Pirpir
Kültür - Sanat - Spor
KONUK YAZARLARIMIZ
Burak Kılıç, Kübra Kurşun raptiyedergi@gmail.com
DORUK SAY Fenerbahçe Leo Kulübü
2
RÖPORTAJ
13
.. . ATATÜRK KOSESI .
.. .. . ATATURK KOSESI . Hazırlayan: Burak Kılıç
10 KASIM
1
938 yılından beri her 10 Kasım, Atamızı kaybetmenin verdiği büyük hüznün yanında, O’nu daha iyi anlamanın öneminin ortaya konulması gereken bir gün olarak değerlendirilmelidir. O’nun hayatını, ilkelerini ve bizden yapmamızı istediği şeyleri gözler önüne sermek ve uygulamak, bizlerin birinci vazifesi olmalıdır. Atatürk devrimleri bugün birçok ülkede örnek olarak kabul görmektedir. Bağımsızlığını tam olarak kazanamamış birçok ülkeye Atatürk devrimleri ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Bütün bunlar Atatürk’ün evrensel bir dünya görüşüne mimarlık ettiğini de göstermektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir kurtuluş destanının en büyük kahramanı olarak sadece tarih sayfalarının derinliklerinde değil aynı zamanda Türk milletinin kalbinin tam ortasında bulunmaktadır. O’nun vatanı adına yapmış olduğu hizmetleri gelecek nesillerimize en iyi şekilde anlatmalı ve öğretmeliyiz. Anlatmalıyız ki çok büyük zorluklar içerisinde kazanılan Kurtuluş Savaşı’nın ve kurulan cumhuriyetin değeri her geçen gün daha da iyi anlaşılsın. Atatürk’ü anlamak onun fikirlerini çok iyi bilerek tatbik etmekten geçer. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması bir devrin yeniden yazılmasıdır. Yurdun dört bir yanı işgal altında inlerken, Türk milletine önderlik yapan Atatürk, milletimizin esaret altında yaşamasını aklının ucundan bile geçirmeyerek inancın zafere dönüştüğü tarih sayfalarındaki en büyük bağımsızlık savaşının baş kahramanı olmuş ve bir milleti tutsaklıktan kurtarmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, savaşlardaki başarılarıyla büyük asker; yönetimiyle büyük bir devlet adamı; görüşlerindeki sağlamlık, doğruluk, geçerlilik sayesinde uluslararası ilişkilerde güvenilir bir lider ve barışçıl değerleri ile de evrensel bir kişiliktir. Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri; gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan bazı liderler, bugün ya unutulmuş
ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak Türk milletini, modern çağ ile tanıştırmaya gayret edip kurduğu ülkenin varlığını teminat altına almaya yönelmiştir. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Akılcı ve yaratıcı düşünen, kendine güvenen ve sorumluluk sahibi özgür bireylerin oluşturduğu çağdaş, -Ulu Önder’in ifadesiyle “muasır medeniyetler”- seviyesine erişip onu aşacak bir toplum yaratmayı amaçlayan Atatürk’ün özümsenmesi, devlet ve toplum hayatına getirdiği ilkelerin dogmatik değil akılcılığa ve bilimciliğe dayalı bir şekilde yorumlanması ve benimsenmesiyle mümkün olabilir. Biliyoruz ki çağdaş uygarlığın temel felsefesinde bireyin özgürlüğü ve kendi geleceğini belirleme hakkı vardır. Bu temel felsefeyi özümseyen Yüce Önder, bireyin üzerindeki baskılardan kurtarılarak özgür olmasını ve yaratıcı gücünü ülke ve insanlık yararına kullanmasını sağlayacak yapısal dönüşümü gerçekleştirmiştir. Her ne kadar 10 Kasımlarda ülkece büyük bir hüzün duysak da, Mustafa Kemal gibi bir öndere sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu unutmamalı ve onun öğretilerini yarınlara taşımak için elimizden geleni yapmalıyız. Böylece 10 Kasımlar bir hüzün günü olmaktan çıkarıp O’nun da isteyeceği bir amaca hizmet etmiş oluruz.
4
SERBEST BÖLGE ESSTT. 20014
Hazırlayan: Kübra Kurşun
SERBES SERB S ER EERB RB R BES B EES STBO STB ST S T TB B BO OLG OL O LLG G GEE
Merhaba, ben Kübra Kurşun. Bu ay hazır havalar da yavaş yavaş soğumaya başlamışken rotamızı sıcacık kafelere çevirelim diyerek sizlere birkaç tavsiyede bulunmak istedim. İşte bu mevsimde uğrak noktanız haline gelecek 3 adres ve bu adreslerde içeceğiniz lezzetli içeceklerde size eşlik edecek dergiler:
Kropka Coffee / Trendsetter İstanbul
Çalıştay / Harvard Business Review
Ayı ve Zeplin nedeniyle Moda benim için Cuma akşamları farklı tatlardaki biraları deneyimlemek için ideal. Ama Kropka Coffee’yi keşfettiğimden beri artık Moda’ya gitmek için başka bir sebebim daha oldu. Moda’da Ayı’nın tam karşısında iki katlı şekilde konumlandırılmış olan Kropka Coffee’nin ikinci katı ayaklarınızı uzatıp tüm gün önünüzdeki hareketli caddeyi izlemek için mükemmel bir yer. Benim buradaki favori içeceğim ise Hindistan cevizli latte.
Benim gibi düşünen insanlar için harika çalışma ortamları sağlayan çok sayıda yer İstanbul’da mevcut. Ancak bu mekanların bir gün için aldıkları ücret dudak uçuklatıcı olunca çoğumuz çareyi Starbucks’ta takılmakta buluyoruz.
Eğer bu şirin mekanda otururken size şehirde ne var ne yok haber verecek bir rehberinizin olmasını istiyorsanız size tavsiyem Trendsetter İstanbul’u yanınızda götürmeniz.
Burası daha çok beyaz yakalıların uğrak noktası haline gelmiş olan bir mekan olduğu için ortama en çok yakışan derginin Harvard Business Review olduğu kanısındayım.
Son birkaç yıldır sokaktaki hayata karışmamız için bize eşlik eden TrendSetter İstanbul, bizleri yaşadığımız şehrin karmaşasından uzaklaştırıp kafamızı dağıtacak etkinliklerin yanı sıra mekan önerileri ve röportajlar da sunuyor.
Özellikle, kariyerini pazarlama ve ekonomi alanında geliştirmeyi düşünenler, mülakatlarda karşılaşacakları case studylerden tutun okuldaki zorlu final sorularına kadar birçok yerde bu derginin faydasını görecektir.
5
Neyse ki Nişantaşı’nda yer alan Çalıştay’ın tatlı sahipleri bizlerden mekan parası talep etmek yerine sadece yediğimizi içtiğimizi ödememizi istemeleriyle yardımımıza koştular. Saat 5’ten sonra yaptıkları happy hourlar da cabası.
SERBEST BÖLGE
“
Her ne kadar kahvenin yanında iyi giden kitaplar ve dergiler ruhumuzu beslese de hayatın doğal akışı gereği kimi zaman bunların yerini bitirmek zorunda olduğumuz tezler, vermemiz gereken dersler, yapmamız gereken sunumlar ve projeler alabiliyor maalesef. Bu tür durumlarda çareyi yaptığım işe daha iyi konsantre olmamı sağlayacak mekanlarda arıyorum.
Kahve 6 / Beyin Dergisi Son zamanlarda Taksim ve çevresinde yaşanan tatsız olaylar ne olursa olsun Cihangir’in en güzel yerinde konumlanan Kahve 6 ile arama giremedi. Eğer siz de bu olaylara rağmen Cihangir ve çevresinden vazgeçemeyen kitlenin bir parçasıysanız Kahve 6 tam size göre. Kahve 6’nın arka kısmında bulunan kış bahçesi akşamları dost sohbetleri için olduğu kadar Pazar sabahları yapılan uzun kahvaltılar için de çok iyi bir tercih. Lezzetli kahvelerin yanı sıra değişik türden çayları da yudumlayabileceğiniz bu şirin kafeyi zaman kaybetmeden ziyaret edin. Bu mekan için önereceğim dergi ise ne yazık ki her kitapçıda bulamayacağınız Beyin dergisi. İster bilime ilgi duyun ister sanata bu dergide muhakkak ilginizi çekecek sayfalarla karşılaşacaksınız. İki ayda bir çıkan bu nazlı dergiyi Bağdat Caddesi’nde yer alan Remzi Kitapevi’nde bulmanız mümkün.
6
RÖPORTAJ
RÖP RTAJ
Okuyucularımıza Hayat Sende Derneği’nden bahseder misiniz? Ne zamandır varlığını sürdürmekte ve hangi amaçla kuruldu? Hayat Sende Derneği 2007 yılında devlet korumasında yetişen çocuk ve gençlerin temel yaşam becerilerini kazanmış şekilde, eşit ve ayrımcılığa uğramadan hayata atıldığı bir dünyayı hayal ederek yola çıktı. Ülkemizde halen çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, çocuk evi, sevgi evi gibi farklı bakım modellerinde 17.801 çocuk ve genç devlet koruması altında bakılmaktadır. Ayrıca, her yıl ortalama 700 genç ise reşit olarak hayata atılmaktadır. Personel eliyle bakımı sağlanan çocuk sayısı 12.337 iken, koruyucu aile hizmet modelinden yararlanan çocuk sayısı 4.464’tür. Hayat Sende, tüm çocukların aile ortamında büyümesini savunmakta ve tüm çalışmalarını yuvaların kapatıldığı bir dünyayı hayal ederek gerçekleştirmektedir. Derneğin ilk kurulduğu zamanlarda ana stratejisi yurtlarda yetişen gençlere eğitimler vermek iken, zaman içinde bu stratejiler derneğin teknik kapasitesi arttıkça giderek evrildi. Bugün Hayat Sende üç temel strateji çerçevesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bunlardan ilki koruma altında yetişen çocuk ve gençlerin insan kaynağı kalitelerini artırmak için eğitim ve kamplar düzenlemek. Bu doğrultuda bugüne kadar 2.500’den fazla gence eğitimler verdik. Ayrıca çok sayıda kamp düzenledik. İkinci stratejimiz ise, koruma altında yetişen çocuk ve gençlere ilişkin ayrımcı eylem ve söylemlerle mücadele etmek. Yurtlarda yetişen çocuk ve gençler hayatlarının birçok alanında ayrımcılığa maruz kalıyor. Medyada, eğitim ortamında, iş dünyasında, toplumsal yaşamda, birçok alanda bu ayrımcılığı görüyoruz. Bunlarla aktif şekilde mücadele etmek için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Üçüncü stratejimiz ise, yurtlarda yetişen gençlerin haklarına erişmeleri için çalışmalar yapmak. Gençlerin birçok hakkı mevzuatta var fakat farkındalıkları yok. Bu haklarına erişmeleri için gerekli yönlendirmeleri yapıyoruz. Kurucuları kimlerdir? Hangi duyguyla böyle bir derneğin kurulmasına ihtiyaç duydular? Derneğin kurucuları yurttan ayrılmış bireyler. Biz dayanışmak için yola çıktık. Yurttan ayrı-lan bireyler hayata yeterince hazırlanmadan atılabiliyor. Biz de bu süreçlerden geçtiğimizde birçok zorluk gördük ve bizim karşılaştığımız zorluklarla diğer kardeşlerimiz de karşılaşmasın diye sistem kurmaya çalıştık. Amacımız buydu ve çok kapsamlı bir farkındalığa, çocuk koruma sisteminde önemli bir dönüşüme öncülük ettik. Bugün gerçekten hem Türkiye’deki sivil topluma hem de koruma altındaki çocuk ve
7
Hazırlayanlar: Cansu Gümüşçü, Emir Gözüm
“
Kasım ve Aralık ayı konseptimiz olan “Çocuk” çerçevesinde Hayat Sende Derneği Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Oskay ile dernek ve kampanyaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. gençlerin hayatlarına rengarenk bir şekilde girdiğimizi, bu çocuk ve gençlerin sesini 21. yüzyılın çoksesliliğine taşıyabildiğimizi gururla söyleyebiliriz. Kardeşler Ayrılmasın, #18yascokerken gibi koruma altında yaşayan çocuklar ve gençler için başlattığınız birçok proje ve kampanya var. Bize bu projelerinizi detaylıca anlatabilir misiniz? Hayat Sende olarak bugüne kadar Çocuk Koruma Sisteminde gördüğümüz sorun alanlarında önemli farkındalıklar oluşturduğuna inandığımız çalışmalara imza attık. Sosyal kampanyalar da bu sürecin en önemli taşlarıydı. Bugüne kadar yürüttüğümüz kampanyaların bazıları oldukça başarılı oldu. Örneğin 2013 yılında Kardeşler Ayrılmasın kampanyası yuva ve yurtlardaki kardeşlerin ayrılmasını engellemek için yapılmıştır. Kampanya change.org üzerinden 12 bin imzaya ve ardından başarıya ulaştı. Diğer bir kampanyamız ise, Sabancı Vakfı Toplumsal Dönüşüm Hibe Programı kapsamında yürüttüğümüz Sosyal Duvarları Yıkalım projesiydi. Bu kampanyada, medyada ve kamuoyunda koruma altındaki çocuk ve gençlere yönelik olumsuz söylemlerle mücadelede oldukça etkili bir dönüşüm sağladık. 2014 yılında Yurt Müzesi Kurulsun kampanyası ile kapatılması planlanan yurtlardan birinin müzeye dönüştürülmesini ve çocukluğunu yuvada geçirmiş kişilerin geçmişleriyle bağlantılarının koparılmamasını talep ettik. 2015 yılında ise #Susma#Elazığ kampanyası ile Elazığ’da yaşanan istismar olayları ile ilgili olarak 200 sivil toplum örgütünün desteğiyle etkili bir savunuculuk kampanyası yürüttük. Bizlerin de giderek öğrenme deneyiminin artması sonucunda daha etkili kampanyalar yürütmeye de başladık. Bunlardan en dikkat çekici olanı Yurtlardan Ayrılmak İçin #18yascokerken idi. Bu kampanyayla korumadan ayrılan gençler için çok önemli kazanımlar sağladık. 25 bin imza topladığımız kampanyamız sonucunda korumadan ayrılma yaşı 20’ye yükseltildi. En güncel çalışmamız olan #YurtİntiharlarıSonBulsun kampanyası ile yurtlarda yetişen gençlerin intiharlarının son bulması için yurttan ayrılan bireylerin daha etkili takip edilmesi ve yurttan ayrılan bireylere psikososyal destekler verilmesini talep ettik.
RÖPORTAJ En çok dikkat çekmek istediğiniz kampanya hangisi? Yapılan bu kampanyalardan en etkili olduğunu düşündüğümüz kampanya #18yascokerken kampanyasıdır. #18yascokerken kampanyası toplumsal sahiplenmenin en çok olduğu, sivil toplum örgütlerinin en çok destek verdiği, en çok imza toplanan kampanyadır. Ayrıca akademik alanda kampanyanın sahiplenilmesi, basın ve medyanın kampanyaya olan ilgisi de kampanyanın başarıya ulaşmasında pay sahibi olmuştur. #18yascokerken kampanyası aynı zamanda taleplerimizin başarıya ulaştığı bir kampanya olması açısından da değerlidir. “Sosyal Duvarları Yıkalım” adlı projeniz oldukça dikkatimizi çekti. Koruma altında yaşayan çocuklara ve gençleri yönelik yanlış söylemleri doğrusuna değiştirebilmemiz adına bizi bilgilendirebilir misiniz? Hayat Sende Derneği’nin koruma altında yetişen gençlerin sorunlarına çözümler getirmek amacıyla gerçekleştirdiği projelerden biri de 2014 yılında Sabancı Vakfı Hibe programlarının desteğiyle yürütülen Sosyal Duvarları Yıkalım projesidir. Projede, koruma altında yetişen çocuk ve gençleri inciten ve bilinçlerini yaralayan etiketleyici söylemler analiz edilmiş, toplum ve medya nezdinde önemli bir farkındalık oluşturulmuştur. Proje kapsamında koruma altında yetişen çocuk ve gençlere ilişkin etiketleyici kelimelerin yerine alternatif ve çocukları incitmeyecek bir dilin inşa edilmesi için doğru sözlük hazırlanmıştır. Hazırlanan doğru sözlük on kelimeyi içermektedir. Doğru Sözlük daha sonra medya yöneticileri ve çalışanları ile kamu kurumları ve toplumun farklı kesimlerinde yaygınlaştırılmıştır. Doğru Sözlük çalışmamızın ve diğer savunuculuk faaliyetlerimizin ardından önemli kazanımlar gerçekleşti. Bu sözlükteki kelimelerin önemli bir kısmı Bakanlık tarafından da mevzuatlara uyarlandı. RTÜK tarafından da koruma altında yetişen çocuk ve gençlere dair etiketleyici haberlere için çeşitli yaptırımlar mevzuata girdi.
Olması Gereken Çocuk Evleri Sitesi Ev Tipi Sosyal Hizmetler Birimi Yetiştirme Yurdu Çocuk Yuvası
Yanlış Söylenen
Direkt para bağışı haricinde “hediye sertifikaları” da derneğe destek verme yöntemlerinden biri. Bu hediye sertifikalarının işleyişi nasıl oluyor? Hediye sertifikaları Hayat Sende Derneği tarafından tasarımları oluşturulmuş ve özel günlerde bağış karşılığında gönderilen kartlardır. Derneğe yapılan bağış karşılığında, bağış yapan kişinin göndermek istediği kişiye gönderilen hediye kartları derneğe maddi bir destek sağlarken aynı zamanda insanları devlet korumasında kalan çocukların sorunlarından haberdar ediyor. Ayrıca devlet korumasında kalan ve korumadan ayrılan çocukların sevgi dolu bir ailede büyümesi gerektiği mesajını vererek insanların bu konudaki duyarlılık seviyesini yükseltmeyi amaçlıyor. Örnek hediye kartlarına hayatsende.org adresimizden ulaşabilirsiniz. Gönüllü üye nasıl olunuyor peki? Koşulları var mı? Sonuçta maddi destek vermek herkes için mümkün olmayabilir… Dernekler Mevzuatı’na göre derneğe üye olan herkes üye aidatını vermek zorundadır. Fakat üye olmadan dernek gönüllüsü olmak da mümkün. Bu durumda da derneğimizin yayınları arasında yer alan Gönülü Oryantasyon El Kitabında derneğe gönüllü olmak isteyen birinin neler yapabileceği açıkça belirtilmiştir, detaylarını internet sitemizde de bulabilirsiniz. Derneğe gönüllü olmak isteyen bir kişi becerileri ve istekleri dahilinde ofis işleri, çeviri, blog yazılarının düzenlenmesi, eğitim organizasyonları, kaynak geliştirme, proje hazırlama ve uygulama, görsel hazırlama, derneğin çalışmalarını yaygınlaştırma gibi çalışmalarla derneğe katkı sunabilir. Biz dernek olarak hayattaki herkesin değişim yaratacağına inanıyoruz ve pozitif dönüşüm için herkesi harekete geçmeye davet ediyoruz.
Abdullah OSKAY kimdir?
Yetimhane
Devlet Korumasındaki Çocuk
Korunmaya Muhtaç Çocuk
Yetiştirme Yurdunda Yetişen Çocuk
Yurt Çocuğu
Evlatlık Edinme
Evlatlık Alma
Çocuk Yuvasında Yetişen Çocuk
Yuva Çocuğu
Evlat Edinilen Korunmaya Ihtiyacı Olan Çocuk
Evlatlık
Çocuğun Cinsel Istismarı
Fuhuş
Çocuğu Evlat Edindirme
Çocuk Verme
Biyolojik Anne - Baba
Gerçek Anne - Baba
Abdullah Oskay, devlet korumasında kalan çocuk ve gençlerin temel yaşam becerilerini kazanmış şekilde eşit ve ayrımcılığa uğramadan hayata atılması için çalışan Hayat Sende Derneği’nin kurucusudur. Koruma altındaki çocuklarla yaptığı çalışmalar ve ülkemizde sivil toplumun gelişimine verdiği desteklerle Bilgi Genç Sosyal Girişimci Ödülü’ne ve JCI tarafından Senato Özel Ödülü’ne layık görüldü. Sabancı Vakfı tarafından Fark Yaratan kişi ve dünyanın en büyük sosyal girişimcilik ağı Ashoka Vakfı tarafından da Ashoka Fellow seçildi. Oskay, ayrıca Asia21 Girişimi tarafından da Asya’nın en etkili 24 genç liderinden biri oldu.
#DogruSozluk
8
. . GEZI REHBERI Merhaba sevgili Raptiye okurları, Günlerin gittikçe soğuklaştığı bu Kasım ayının gezi köşesinde “Ege Kıyıları” ile yaz mevsimini anımsıyoruz.
Hazırlayan: Ceren Gülcek
. . EGE SAHILLERI
D
eniz, kum, güneş tatili deyince benim aklıma gelen yerler hep Ege’de! Çocukluğumdan beri neredeyse her yazı Ayvalık’ta geçirmemden dolayı kalbimin bir parçası hep orada. Şarkıda da söyledikleri gibi kalbim Ege’de kaldı. İstanbul’dan arabaya atlayıp Çanakkale üzerinden güneye inerek Ege’yi gezmek benim hayalim. Sabah erken saatlerde güzel bir kahvaltı molasından sonra önceden özenle hazırlanan şarkı listesini dinleyerek devam eden, akşamüstü denize doğru yavaş yavaş batan güneşi ara ara gördüğümüz kıvrımlı sakin yollarda Kaz Dağları’ndan geçerken bol oksijeni içimize çekmek için yol kenarlarında kurulan küçük pazarlarda verilen molalarla geçecek dolu dolu bir yolculuk…
zevkle katıldığım “Zeytinli Rock Festivali” de bu bölgede düzenleniyor. Ayrıca Zeytinli’ye giderseniz uğramadan geçmemeniz gereken bir başka doğal güzellik ise “Hasanboğuldu” göleti. Sutüven Çağlayanı’nın oluşturduğu bu göletin efsanevi bir hikayesi ve türküsü de var. Zeytin ve zeytinyağı denince aklımıza gelen ilk yer olan Ayvalık ise tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, tarihi açıdan önemli bir ilçe. Eski dönemlerden kalan fazla eser olmasa da fazlasıyla Rum evi ve kilisesi bulunmakta. Hayallerimin arasında eski bir Rum evini restore ettirmek ve emekli olunca oraya yerleşmek de var tabii :).
Çanakkale taraflarında Ege’nin kuzeyinde bulunan Bozcaada ve Gökçeada son dönemin gözde tatil yerlerinden. Bağlarıyla ön plana çıkan bu adalardaki irili ufaklı koylar, yazları birçok yerli ve yabancı turist teknelerine ev sahipliği yapmakta. Bozcaada’da kurulan rüzgar santralleriyle adanın ihtiyacından çok daha fazla elektrik üretildiği için buradan karaya da elektrik iletiliyor. Eylül ayı içerisinde de “Bağbozumu” festivalleri düzenleniyor. Türkiye’nin ilk ve tek sualtı milli parkına ev sahipliği yapan Gökçeada’da ise birkaç koyda rüzgar sörfü ve dalış yapabilirsiniz.
22 tane irili ufaklı adası olan Ayvalık’ın Cunda adası hariç diğer adalarına yerleşim yasaktır. Bu adalar içinden tarihi öneme sahip Tımarhane Adası Osmanlı zamanında Taşlı Manastır olarak adlandırılırdı ve rivayete göre içkiyi fazla kaçıran Rumlar, esen sert rüzgarlarla akıllarını başlarına toplamaları için buraya yollanırdı. Ayvalık ilçesininde bulunan Kozak Köyü ise çam balı, çam fıstığı ve üzümüyle ün kazanmıştır. Eğer yolunuz düşerse uğramadan geçmemenizi tavsiye ederim. Ayvalık’ta gezilmesi görülmesi gereken o kadar fazla yer var ki gitme planı yapmadan mutlaka bir araştırma yapın derim. Ayvalık’ta ne yenilir ne içilir üzerine size ayrı bir yazı bile yazabilirim çünkü :).
Güneye doğru devam ettiğimizde ise Türkiye’nin ilk turizm beldelerinden biri olan Akçay karşılıyor bizi. Su beldesi olarak da bilinen bu yerleşim yerinin özelliği nereyi kazsanız içme suyu çıktığından asla su sıkıntısı çekmemesi. Eskiden küçük bir belde iken giderek betonlaşmasıyla maalesef bu özelliğini kaybedeceğini düşünüyorum. Bu yaz büyük bir
Ayvalık’tan yola çıkıp İzmir’e doğru devam ederken son zamanlarda giderek popülerleşen Dikili, Foça, Karaburun ilçeleri deniz için mola noktalarımız oluyor. Çevresinde birçok tarihi yer de var. Tabii buraları gerçekten hakkını vererek gezmek isterseniz hepsine en az yarım gün ayırmanız gerek. Dikili’de bulunan Bergama ve Bademli de mutlaka gezilmeli.
9
. . GEZI REHBERI
Pergamon Krallığı’nın başkenti olan antik Pergamon kentinin bulunduğu Bergama, 2011’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor. Bozulmamış doğasıyla dikkat çeken Bademli Köyü ise Türkiye’nin Hawaii’si sayılabilecek güzellikte bir denize sahip. Ayvalık’ta da görebileceğiniz Koruk suyunu burada içmenizi tavsiye ederim. Kimseye sormadan, araştırmadan neyden yapıldığını tahmin ederseniz damak zevkinize hayran kalırım. Daha sessiz sakin bir tatil geçirmek isteyenler için ise İzmir’in Seferihisar ilçesini önerebilirim. Özellikle Sığacık Avrupalıların citta slow dediği türden, yani hayatın yavaşladığı bir yer. Sığacık’a ben bizzat gitme fırsatı bulamadıysam da görülmesi gereken yerlerini araştırdım. Eğer siz de benim gibi gittiği yerlerin tarihine meraklıysanız Teos Antik Kenti’ni ve Sığacık Kalesi’ni mutlaka ziyaret edin, yerel tatları öğrenmek için semtin halk pazarından alışveriş yapın, berrak plajlarında doyasıya yüzün ve mutlaka Mandalina Festivali’ne katılın! Artık herkesin bildiği popüler bölgeleri ise kuzeyden güneye doğru sıraladığımızda Çeşme, Kuşadası, Didim ve Bodrum. Henüz üzerinde yerleşim olmadığından ve beach clublar açılmadığından Çeşme’deki Delikli Koyu görmenizi tavsiye ederim. Bodrum’daki Cennet Koy ise doğal güzelliği bozulmamış olan koylardan sadece biri. Daha da güneyde bulunan Marmaris ise son zamanlarda popülerleşerek küçük bir Bodrum olma yolunda ilerliyor. Aynı zamanda tekneseverlerin de gözde mekanlarından. Turunç Koyu, Amos Antik Kenti, Kumlubük Koyu, sessiz sakin, kendi halinde bir köy olan Söğüt, yine bir antik kent olan Kastabos’un kalıntıları bulunan Hisarönü Köyü; küçük, şirin bir kasaba olan Selimiye mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler. Kabak, Kalenya ve Kumburnu gibi muhteşem doğası ve denizi bulunan küçük koylar da var. Ayrıca ekstrem spor sevenler için de Fethiye’de birçok imkan var; Likya Yolu’nda doğa yürüyüşü, Babadağ’da yamaç paraşütü, Çalış Kumsalı’nda yelkencilik, Dalaman Çayı’nda rafting gibi.
Yine birçok tarihi kalıntıyı bulunduran Fethiye ise bambaşka bir cennet. Mavi bayraklı denizi ve dünyada eşi benzeri bulunmayan kumsalıyla Ölüdeniz, bölgenin en önemli yeri diyebilirim.
Dalyan’daki İztuzu Kumsalı da caretta carettalara ev sahipliği yapması yönünden oldukça önemli.
Hepsini bir gezide görmek benim için hayal olsa da asla imkansız değil. Ege’de tek tek, yavaş yavaş gezilmesi gereken bir sürü farklı yer var. Gerek denizi gerekse birbirinden şirin köyleriyle Ege Bölgesi herkesi kendisine hayran bırakmakta bir hayli başarılı. Umarım siz de bir gün Ege’yi gezme kararı alırsanız, bahsettiğim yerleri gördüğünüzde benimle aynı duyguları hissedersiniz. Bir başka gezi yazımda görüşmek üzere!
10
,
. . . DEGISIK Bi' SEYLER .
.
ECEM .. .. GOZUM
Merhaba Sevgili Raptiye Okurları, Öncelikle Raptiye’mizin dolu dolu geçirdiği ve gittikçe kendini aştığı 2. yılını kutluyorum. Geçen ay ufak bir mola verdiğim köşeme harika olduğunu düşündüğüm ve herkesle paylaşmak istediğim bir proje tanıtımı ile geri döndüm. Çocuklara odaklandığımız bu ayda onlar için yapılan bazı projeleri araştırdım, mesleki olarak da fazlasıyla ilgimi çeken ve tanıtım videosunu ilk izlediğimde göz yaşlarımı tutamadığım WARD+ROBES projesini size aktarmak istedim.
Starlight Children’s Foundation Canada organizasyonuyla gerçekleşen sosyal sorumluluk projesi WARD+ROBES, hastane önlüklerinin içinde kendilerini sıradan hisseden çocuklar için düşünülmüş oldukça anlamlı bir proje. Vakitlerinin büyük bir kısmını mecburen hastanede geçiren bu çocukların her biri birbirinden özelken, neden giydikleri hastane önlükleri sıkıcı ve aynı olsun diyorlar ve onların yüzünü güldürebilmek için kolları sıvıyorlar.
Tasarımcılarla bir araya gelen bu muhteşem ekip hastanedeki çocuklara birbirinden güzel hastane önlükleri tasarlıyor ve onlara sürpriz olarak bunları sunuyor. Çocuklar önlüklerle karşılaşma anları ve sonrasında ise kendilerini mükemmel hissediyorlar. Aralarından biri “Önlükleri ilk gördüğümde, özgüvenden uzak bir ortamda, kendi gücümüzü bulabileceğimizi hissettim.” diyerek mutluluğunu kelimelere döküyor.
11
,
. . . DEGISIK BI' SEYLER .
.
Proje hala devam ederken hem destek için bağış topluyorlar hem de tasarımcılar için hazırladıkları kitapçıkla tasarımcıların kendi önlük tasarımlarıyla projeye destek olmalarını bekliyorlar.
Bu dünyada bir çocuğun yüzünü güldürebilmekten daha mühim ne olabilir diye düşündürdü bu oluşum bana… Umarım bizler de son nefeslerimize kadar ihtiyacı olan pek çok çocuğun yüzünü güldürebiliriz. Proje detaylarına www.wardrobes.starlightcanada.org adresinden ulaşabilirisiniz.
12
.. Dijital oyunlar . . . ve Cocuk gELISIMI . .
TECH&TECH
“
Merhaba değerli Raptiye Dergisi Okurları, Bu ayki konseptimiz çocuk olduğundan sizlere dijital oyunların çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini anlatacağım.
2 13
000’li yıllar teknolojinin son derece hızlı yaşandığı yıllar ve bu hız artmaya devam ediyor. Bu hızlı teknolojik gelişmeler hayatımıza kolaylıklar sağlarken diğer bir yandan da teknolojinin zararları, teknolojinin doğru kullanımı, “Teknoloji zararlı mı?” şeklindeki tartışmaları beraberinde getirdi.
Peki, “Erken yaşlarda şu anki teknolojiyle bu kadar iç içe olmanın çocuğun üstünde nasıl bir kötü etkisi olabilir ki?” diyorsanız size çocuklarımızın elinden düşürmedikleri tabletlerin, telefonların ve bunların içindeki oyunların, çocukların zeka gelişimine hiçbir katkısı olmadığını söylemek isterim. Aksine zararı olabilir.
Teknolojinin içine doğmuş bir nesil var. Teknolojiyi okul yıllarında veya iş yaşamının başında öğrenmek zorunda kalan bir nesil var. Teknolojik gelişmelerin gerisinde kalan teknolojik araçlara hakim olmakta zorlanan bir nesil var. Durum böyle olunca teknolojiyi çok küçük yaşlarda kullanabilen çocuklarla gururlanıyoruz. “Çocuğum daha üç yaşında, okuma yazma bilmiyor ama tablet elinden düşmüyor” diyen kişi sayısı maalesef hiç az değil.
Evet teknolojik aletler kullanmak keyifli, oyun oynamak herkes için güzel, hele çocuklar için vazgeçilmez. Ama günümüzdeki çoğu çocuk parklarda oynamak yerine telefon ya da tabletlerdeki oyunları tercih ediyor. Peki bu dijital oyunlar onların hayal gücünü ya da bir sorunu çözme becerisini geliştirmeye katkı mı sağlıyor yoksa belirli bir senaryoya bağlı kalmalarına neden olarak onları yapacakları konusunda kısıtlıyor mu? Sorunun cevabı evet kısıtlıyor.
TECH&TECH
“Google’da ve her yerde, teknolojiyi, zekası en düşük insanın bile kullanabileceği hale getiriyoruz.”
Alan Eagle Google Yöneticisi
Türkçemizde her bir harfe karşılık bir adet fonem vardır. Bu sebeple Türkçe okunduğu gibi yazılır, yazıldığı gibi de okunmaktadır. Bu oyun, oynanırken çeşitli testlere tabii tutulan 8-10 yaşları arasındaki çocuklardan, benzer sesleri ayırt etmelerini istiyor ve kademeli olarak zorlaşıyor. 18 çocuk üç hafta boyunca haftada üç kere Phonomena oynuyor ve üç haftanın sonunda, çocukların işitme yetileri bilgisayar oyunu oynamayan 12 çocukla karşılaştırılıyor. Bunun sonucunda oyunu oynayanların işitme yetilerinde iki yıllık bir gelişme gösterdiği ortaya çıkıyor. Atma-tutma alıştırması el-göz koordinasyonunu nasıl geliştiriyorsa bu tasarlanan bilgisayar oyununun da çocukların konuşma becerilerini geliştirdiğini söyleyebiliriz. Bu teoriyi bir tık ileri taşırsak, çocuklar duyduklarını daha iyi anlarlar dolasıyla daha akıcı konuşabilirler. Dil ve yüz hareketlerinin hızlı gelişimi, yabancı dil öğrenimini bile kolaylaştırabilir. Hatta disleksi gibi öğrenme bozuklukları bu oyunla bir çözüme kavuşturulabilir.
Üretilen oyunlarda çoğunlukla her şey önceden belirlenmiş yönlendirmelerle ya da basit komuta sistemleriyle işliyor. Tabii tüm oyunlar için bir genelleme yapamam. Mesela birtakım araştırmalara göre; strateji oyunları oynayan çocukların hayal güçleri, görsel yetileri, problem çözme başarısı, problemi birden fazla yolla çözme başarısı, strateji oyunu oynamayan çocuklara göre daha çok gelişiyor. Ama şimdi bahsedeceğim oyunda işler biraz daha değişiyor. Oyunun ismi Phonomena. Bu oyunun diğer oyunlardan en önemli farkı çocuk gelişimi için Oxford Universitesi’nden Profesör David Moore tarafından bilimsel olarak programlanmış olması.
Oyunumuzun adı, phoneme kelimesinden, Türkçe ifade etmek gerekirse ‘fonem’ kelimesinden türemiştir. Bir dilde anlam ayırıcı en küçük sese fonem diyebiliriz. Dil olgusunun en küçük yapı taşıdır. Konuşma organının belirli hareketleri sonucu (çene ve yüz hareketlerimiz de dahil) oluşan ve belli bir biçimde sıralanarak aynı dili konuşanlar arasında bir kavramın ifadesi için kullanılan kelimeleri oluşturan anlam ayırt edici sese fonem denir. Kısaca vurgulamak gerekirse fonemi, bir dildeki anlamı ayırt edici özellikte olan ses ölçü birimi olarak düşünebiliriz. Örneğin yol, kol, bal, sal, baş, kaş, yaş, taş kelimelerindeki y, k, s, b, t sesleri bu kelimeler arasındaki anlam farklarını sağlayan ögeler olduklarından fonemdir.
Değerli okurlar, bu ay sizlere dijital oyunların çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini anlattım. Keyif aldığınızı umuyor ve hepinize teknolojik günler diliyorum.
14
. ASTROLOJI
Merhaba Sevgili Raptiye Okurları, Her ay olduğu gibi bu ay da astrolojinin renkli dünyasıyla sizlerle birlikteyim. Bu ayki konumuz son yılların trendi haline gelen yükselen burç ve ay burcu analizi. Sizlerin de bildiği gibi artık sadece hangi burçtan olduğumuz değil yükselen burcumuzun ne olduğu da sıkça bizlere yöneltilen sorular arasında. Tabii ki bu sorular karşısında bizler de internetin yardımına başvurarak yükselen burçlarımızı hesaplıyoruz ve analizler yapıyoruz. Peki yükselen burcumuzu hatta ay burcumuzu bu kadar özel ve önemli kılan unsurlar nelerdir? Gelin hep beraber öğrenelim.
Yükselen Burç
D
oğum anında edinilen astrolojik etkilerle birlikte, o zaman dilimine ait olan burca, yükselen burç denilmiştir. Aslında kişi, kendinin bir burca ait olduğunu düşünse de, değişik açılarda, bütün 12 burcun etkisine de maruz kalmaktadır. Bu etkilerden en belirgin şekilde hissettiğimiz ise doğum anında yükselişte olan burç, yani yükselen burcumuz ve güneş burcudur. Yükselen burç, kişinin karakteristik özelliklerinin şekillenmesinde belirleyici etkilere sahiptir. Yükselen burç özellikleri, kişinin hayata bakış açısını belirler. Yetenek, şans ve özellikle de çevreyle olan ilişkilerde kişi yükselen burcunun etkisi altındadır. Yükselen burç ortalama her 2 saatte bir değişmektedir. Kişinin tam olarak yükselen burç bulma işlemini yerine getirebilmesi için hangi saatte ve hatta dakikada doğduğunu bilmesi gerekir. Çünkü yükselen burç hesaplama işleminde her 4 dakika da bir, astrolojik etkiler değişim gösterebilmektedir. Bu hesaplamalar yapılırken önemli bir diğer unsur da doğum yeridir. Güneşin doğuş batış saatleri, bulunulan konuma göre farklılık gösterir. Bu yüzden sağlıklı bir şekilde yükselen burcunuzun bulunması için doğum yerinin de değerlendirmeye katılması gerekir.
. ASTROLOJI Hazırlayanlar: Ece Pirpir
AY BURCU Doğum anında en az Güneş’in yer aldığı burç kadar Ay’ın bulunduğu burç da hayatımızı etkiler. Güneş kişiliğimizin temeli, Ay ise karakterimizin temelidir diyebiliriz. Pek az kişi Ay burcunu araştırmıştır. Bunun sebebi doğum tarihine göre Güneş’in hangi burçta bulunduğu çok rahatlıkla tespit edilebilirken, Zodyak’ta yaklaşık 2,5 günde bir burç değiştiren Ay’ın bulunduğu konumu tespit etmek özel bir astroloji tablosu veya bilgisayar programı gerektirir. Ay Burcu, kişiyi mutlu eden, koruyup kollayan ve onu duygusal olarak besleyen konuları, diğer bir deyişle kişinin en derin duygusal ihtiyaçlarını nasıl tatmin ettiğini anlatır. Güneş, kişinin bilinçli yanını anlatırken, Ay bilinçaltından gelen, güdüsel davranışlarını, tepkilerini ve duygularını anlatır. Ay, duygusal tatminin yanı sıra kişinin hayatındaki kadın figürlerini ve özellikle de anneyi sembolize eder. Bir astrolojik haritada Ay’ın konumunun ve fazının, diğer gezegenlerle nasıl bir etkileşim içinde olduğu o kişinin özellikle annesiyle olmak üzere hayatındaki kadın figürlerle olan ilişkisini anlatır. Ayrıca kişinin kendisi bir kadınsa nasıl bir anne olacağı hakkında fikir verir. Bir erkeğin haritasında ise, Ay annenin yanı sıra eşi ve eş ile ilgili konuları gösterir. Bunların dışında Ay burcu, kişinin duygusal özellikleri, alışkanlıkları, beslenme ve korunma ihtiyacını nasıl karşıladığını anlatır.
15
.. .. KULTUR & SANAT & SPOR
KÜLTÜR & SANAT & SPOR
Camille
Local Natives
Bu ay kendi dertleriniziden, iş yorgunluğundan, koşuşturmadan uzaklaşıp başka dünyalara dalmak istiyorsanız size Camille Claudel’ın iniş ve çıkışlarla dolu yaşam öyküsünü öneriyoruz. Türkiye’de ilk kez sergilenecek olan “Camille” bu ay İstanbul’da izleyicisiyle buluşuyor.
Pop dinlemekten sıkıldınız, metal sizin için çok ağır, klasik müziği de “evimde tek dinlerim konsere gidince eğlenmek, hissetmek isterim” diyorsanız sizi bu ay Californialı Indie Rock grubu olan Local Natives konserine davet ediyoruz. Bizce bu konser tam size göre!
Yer : Borusan Oto Dolmabahçe Sahne, Süzer Plaza Tarih : 24 Kasım 2016, 20.30
Yer : Salon İKSV Tarih : 24 Kasım 2016, 21.30
Modern Africa / A Rainbow Nation
Gündüz, Işık, Gece
Sanatı alışılmadık bir şekilde sunarak klasik sanat galerisi çerçevesini kırmayı amaçlayan cesur sanat oluşumu No LaB, politik ve sert geçmişlerine rağmen matrak, renkli, kıpır kıpır eserler sunan Afrika sanatını “Modern Africa/ A Rainbow Nation” ile bizlerle buluşturuyor. Ücretsiz olarak gezilebilecek bu sergide; heykelden, sepete, mobilyadan kıyafete kadar her biri ayrı bir sanatçı tarafından üretilmiş eşi benzeri olmayan sanat eserleri bulunuyor. Ruhunuzu renklendirecek bu sergiyi kaçırmayın derim, üstelik etkinlikler ve workshoplar da var!
TEPTA Aydınlatma’nın 25. yılı adına, İtalyan Konsolosluğu’nun desteğiyle hazırlanan sergi, özel olarak tasarlanmış, aydınlatma odaklı özgün işlerden, çeşitli yerleştirmeler ve ışık nesnelerinden oluşuyor. İstanbul’un, farklı saat ve hava şartları altındaki ışıkların etkisiyle büründüğü çeşitli atmosferler tasarımcıların eserleriyle ziyaretçilere sunuluyor. Ayrıca “Gündüz, Gece, Işık” adındaki bu sergi, Türkiye’de salt ışık alanında düzenlenen ilk sergi olma özelliğini de taşıyor.
Yer : Global Karaköy Tarih : 13 Ekim – 13 Aralık 2016
Bleed for this Ölümcül bir araba kazasından sonra tekrar yürüyüp yürümeyeceğini bile bilmeyen fakat spor tarihinin en inanılmaz geri dönüşünü gerçekleştiren Dünya Box Şampiyonu Vinny Pazienza’nın ilham verici hayat hikayesi beyaz perdeye taşınıyor. Vinny, eğitmeni Kevin Rooney’nin yardımlarıyla kaza sonrası sadece yürümekle kalmaz, mucizevi bir biçimde kazadan yalnızca bir sene sonra kemerini geri almak için ringlere bile geri döner. Yönetmenliğini Ben Younger’ın üstlendiği filmin başrolünde ise Whiplash filminin yıldızı Miles Teller var. Film, 25 Kasım’da sinemaseverlerle buluşacak.
Yer : İstanbul Modern Tarih : 19 Ekim – 22 Ocak 2017
Fantastİk Canavarlar Nelerdİr, Nerede Bulunurlar? JK Rowling’in aynı isimli fantastik ansiklopedik kitabına dayanan “Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?” filmi aslında Harry Potter serilerinde geçen ve Hogwarts öğrencilerinin okuması gereken ders kitaplarından biridir. Harry Potter’ın kitabı okumasından 70 yıl önce kitabı yazmış olan Newt Scamander’ın New York’ta yaşadığı maceraları konu alan film genç kaşifin New York’un gizli cadı ve büyücü komitesiyle yaşadıklarını da içeriyor. Yıldızlı kadrosuyla dikkat çeken yapımın yönetmenliğini David Yates üstleniyor. Genç kaşif yazar Scamander rolünü Danimarkalı Kız ve Her Şeyin Teorisi filmlerindeki başarılı performansıyla hatırlanan Oscar ödüllü oyuncu Eddie Redmayne üstlenirken, filmin kadrosunda Ezra Miller, Colin Farell, Katherine Waterston, Zoë Kravitz, Ron Perlman ve Jon Voight da yer alıyor. Çekimlerine başlandığı günden beri merak konusu olan film 18 Kasım’da vizyonda olacak.
16
,
LEZZET DURAGI
Malzemeler
Az kalorili çok lezzetli bir tarife var mısınız?
• 180 gr yulaf
Fırın tepsimizin üzerine yağlı fırın kağıdımızı yayıyoruz ve üzerine yulafları yayarak döküp ısınan fırında yaklaşık 10 dakika kavuruyoruz. Yulaflar kavrulurken 2-3 dakikada bir yulafları karıştırıyoruz. Yulaflar kavrulurken geniş bir tencere içerisine bal, yerfıstığı ezmesi ve hindistan cevizi yağını boşaltıyoruz ve bu malzemeleri eritip iyice karıştırıyoruz. Aman yanmasın dikkat edin!
• 170 gr bal • 40 ml hindistan cevizi yağı • 125 gr yer fıstığı ezmesi • 20 gr ay çekirdeği içi • 1/4 çay kaşığı doğal deniz tuzu • 1/8 çay kaşığı toz tarçın • 1 adet vanilya çubuğu • 50 gr çikolata • 1 adet yağlı fırın kağıdı
Önce fırınımızı 180 derecede ısıtıyoruz.
Vanilya çubuklarımızı açıp bıçağımızın sırtı ile içini (özlerini) kazıyarak çıkartıyoruz. (Biraz meşaketli olduğu doğrudur ama pes etmek yok!) Kenara ayırdığımız karışıma tuz, tarçın ve vanilya özlerini ilave edip iyice çözülene kadar karıştırıyoruz. Yulaflarımız hazır olduğunda fırından alıp karışımımıza boşaltarak eşit dağılacak şekilde karıştırıyoruz. Bu arada fırınımızı kapatmıyoruz!
Karışıma çikolatamızı ve ay çekirdeği içlerini de ekledikten sonra çikolatamız eriyip tüm malzemeler bütünleşinceye kadar pişiriyoruz. Fırına dayanıklı bir kap içerisine yağlı fırın kağıdımızı serip üzerine hazırladığımız karışımı yaydırarak döküyoruz. Karışımımızı bir ıspatula yardımı ile düzleştirmeli ve hafifçe bastırarak sıkılaştırmalıyız. Granolalarımızı kenarları kahverengileşinceye kadar yaklaşık 8-10 dakika fırında pişiriyoruz. Granolalarımız piştikten sonra yağlı fırın kağıdı ile birlikte alıyoruz ve oda sıcaklığında soğumasını sağlıyoruz. Ve en sonunda granolalarımızı bar biçiminde keserek son şekillerini veriyoruz. Afiyet olsun! Unutmayın bu tarifler kesinlikle yapılmış ve afiyetle tadılmıştır. Yoksa siz hâlâ denemediniz mi? :)
Zaman: 40 Dk. Servis: 4-5 kis.i 17
Kalori: 220-450
, NELER YAPTIK? NELER YAPACAGIZ?
NELER yaPTIK? 2 Ekİm
4 Ekİm
1. MD Konseyi, İstanbul
Adaylarla Buluşma
22 Ekİm Geçen Dönem Genel Yönetmeni İsmet Özer Balta’nın Ödül Töreni
22 Ekİm Beykoz Leo Kulübü Gelir Getirici Aktivitesi: Games of Beykoz II
6 Ekİm Advisor ve Başkanlar Toplantısı
10 Ekİm
11 Ekİm
14-15-16-Ekİm
118Y LYÇ Ekim Ayı Konseyi
Yönetim Kurulu Toplantısı
Preforum Play, Afyon
26 Ekİm
28 Ekİm
Organizasyon Komitesi Toplantısı
Çelenk Koyma Töreni
28 Ekİm İstanbul Güneş Leo Kulübü Gelir Getirici Aktivitesi: Halloween Party
29 Ekİm Cumhuriyet Bayramı Yürüyüşü, Bağdat Caddesi
18 Ekİm Fenerbahçe Lions Kulübü Ekim Ayı Toplantısı
30 Ekİm H.İ.S Projesi, Beykoz Hayvan Barınağı Ziyareti
-
NELER yaPacaGIZ?
18