RAPTİYE NO:55

Page 1

NO.55 Aralık, 2019


içindekiler 2

MESAJ VAR

3

ATATÜRK KÖŞESİ

5

SERBEST BÖLGE

8

ASLILAND

9

SENDEN, BENDEN, BİZDEN

11

SPOR

13

TARİHTE İZ BIRAKANLAR

14

BESLENME SÖZLÜĞÜ

15

SAĞLIK

17

KENDİNE ZAMAN AYIR

19

TARİH 101

Sigorta Nedir?

Hayallerine giden yol, gitmekte olduğun yol mu?

Vint Cerf & Bob Khan Halsizlik Düşmanı Beslenme Planı

Saçlarımızın Dökülmemesi için Ne Yapmalıyız?

Şevval’in Tavsiyeleri

13 Koloni

21

RÖPORTAJ

23

AUTOSHOW

24

2 NY / 1 MG

25

Kültür & Sanat

/raptiyedergi

BİZ CUMHURİYETİ ANLATAMAMIŞIZ BEYLER

BMW

raptiyedergi@gmail.com

www.issuu.com/raptiyedergi

Dergimiz ile ilgili her türlü fikir ve görüşleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.


MESAJ VAR! 5

55

Aralık 2019

Merhaba Sevgili Raptiye Okurları, Umarım geçen ayki 5. yıl sayımızı okurken keyif almışsınızdır. Bu ay da her zaman olduğu gibi birbirinden güzel köşelerimiz ile beraberiz. Şimdiden keyifli okumalar ! Kulüp olarak neler yaptığımıza/neler yapacağımıza baktığımızda ise öne çıkanlar geçen ay gerçekleştiridiğimiz ağız ve diş sağlığı hizmetimiz. 23 Kasım tarihinde bizden daha şanssız kardeşlerimizin ağız taramalarını gerçekleştirdik, 30 Kasım’da ise bu kardeşlerimizin tedavilerini gerçekleştirdik.

Caner Battaloğlu

24 Kasım’da aylık toplantımızı ve üye giriş törenimizi gerçekleştirdik. Sevgili Simge ve Koray tekrardan aramıza hoş geldiniz! 29 Kasım’da geçmiş dönem başkanlarımızdan Eralp Başkanımızın ev sahipliğinde keyifli bir ev sohbet gerçekleştirdik. 7 Aralık’ta 118E Yönetim Çevresi’nden Yeni Ataköy Leo Kulübü’nün 15.Yıl Kutlamasına katılım göstererek bu güzel günlerinde onlarla beraber olacağız. Aralık ayının gündeminde ise 11 Aralık Çarşamba günü gerçekleştireceğimiz İlk Yardım Konulu, 2. Farkındalık Konferansımız var. Özenle planladığımız hizmetimizde katılımcılarımıza sürprizlerimiz de olacak.

Adnan Ayvaz Alp Yıldırım Alp Kaan Önder Aslı Çicek Şahin

Sonrasında ise tüm odağımız Ocak ayında gerçekleştirceğimiz 35. Yıl Balomuz’da olacak. Bütün kulüp olarak çok heycanlıyız ve çok sıkı çalışıyoruz. Bu özel günümüzde siz değerli büyüklerimiz ve sevgili dostlarımızla bir arada olmaktan büyük mutluluk duyacağız.

Asunur Özkaldım

Aralık ayı vesilesiyle hepimizin 5 Aralık Dünya Leo Günü kutlu olsun!

Şevval Güner

En derin Leo sevgi ve saygılarımla,

Ebru Gözüm Koray Maviş

Ayşe Doğa Ülgen

Kerem Sağlam Hilmi Tuğkan Gülen

Caner Battaloğlu Melek Bayaltun

Burak KILIÇ 2019-20 Çalışma Dönemi Başkanı Fenerbahçe Leo Kulübü

Üçel Baskı Çözümleri Dumlupınar, Merdivenköy Yolu Sk. 3/1, 34720 Kadıköy/İstanbul

2


ATATÜRK KÖŞESİ

BİZ CUMHURİYETİ ANLATAMAMIŞIZ BEYLER

Ulu önderimiz Atatürk’ün ülkemize getirdiği Cumhuriyet yönetim şekli ve inkılaplarını hepimiz biliyoruz. Fakat, o zamanların koşulları düşünüldüğünde, bu yepyeni düzenin topluma olan faydasını anlatmanın ne kadar zor olduğunu ancak ve ancak tahmin edebiliriz. Halkı ile iç içe olan Mustafa Kemal Atatürk, her hareketinde ve konuşmasında gösterdiği özeni ile, tüm bu düzeni kabul ettirebilmeyi hedeflemiştir ve tüm hayatı boyunca bunun için çalışmıştır. Gösterdiği özenin çok net anlaşılabileceği bir anısı ise, belki de şu an günümüzde bile, hiçbirimizin gösteremeyeceği kadar şaşırtıcıdır: “Yıl 1936 Atatürk İstanbul’da Florya Köşkü’ndedir. Mevsimlerden sonbahar. Atatürk’ün köşkte halkla temas edememekten ötürü canı sıkılmaktadır. Selanik günlerinden dostu Nuri Conker’e köşkten gizlice kaçmayı teklif eder. Nuri Conker özel bir araba bularak ve Atatürk de kıyafetini değiştirerek köşkün kapısında bekleyen özel araba ile Çekmece’ye doğru ilerlemeye başlarlar, Atatürk neşelidir. Refakette kimse yoktur. Birden Atatürk’ün gözleri çift süren bir köylüye takılır. Arabayı durdurur. Köylünün yanına gider, çiftin bir yanında öküz, bir yanında merkep vardır. Ulu önder köylü ile konuşmaya başlar. Köylü onu tanımamıştır. Atatürk çifte öküz yerine neden merkep koştuğunu sorar, Köylü vergi memurlarının sattığını bildirir. Atatürk köylüye muhtar ve kaymakama neden şikayet etmediğini sorar, öküzün satılmaması gerektiğini bildirir. Köylü “Onlar bilmez olurlar mı burada kuş bile uçmaz, şimdi Atatürk’ümüz var başımızda” der. Atatürk, valiye ve Başvekil İsmet Paşa’ya derdini anlatmasını söyler. Köylü

3

ATATÜRK KÖŞESİ

Melek Bayaltun

onlara derdini duyduramayacağını bildirir. Nihayet Mustafa Kemal Paşa’ya derdini anlatmasını tavsiye eden Atatürk’e köylü, “O işinden gücünden başını kaldırıp bizim öküzün arkasından mı seyütedecek, sen gönlünü rahat tut beyim, biz işimizi koca oğlanla görürüz tasa etme” der. Atatürk, Nuri Beyle birlikte köşke döner, yaverine İstanbul’daki Bakan Milletvekili ve Başvekil İsmet Paşa’yı, İstanbul Valisi’ni çağırması emrini verir. Nuri Beye de köylü Halil Ağa’yı köşke getirmesini bildirir. Nuri Bey Halil Ağa’yı köşke birçok uğraşıdan kendisi ile görüşen zatın zengin olduğunu öküz vereceği vaadini de yaparak, karısının ısrarı üzerine köşke getirir. Sofrada 25 kişi vardır. Atatürk bir ara hazır bulunanlara “Bu akşam soframıza efendimiz gelecek” der. Herkes şaşırmıştır, kimdir bu efendimiz? Atatürk, Başyavere buyursun talimatını verir. Köylü Halil Ağa girmemekte diretmektedir. Gevezeliğinin cezasını çektiğine inanır. Nuri bey köylünün koluna girerek salondan içeri sokar. Atatürk, Halil Ağa’ya “Hoş geldin” dedikten sonra “İşte beklediğimiz efendimiz” diye onu tanıtır. Atatürk orada bulunanlar huzurunda tarlada konuşulanlar ve Halil Ağa’nın herkes hakkında ne dediğini bir bir köylünün


kendi ağzından tekrar ettirir. Halil Ağa ikramdan sonra ayrılır. Atatürk hazır bulunanlara hitaben “Halil Ağa’nın öküzünü satıp, üretimi aksatan kanunu, ya biz yaptık, ya da bizim yaptığımız kanun yanlış yorumlanarak uygulama yapılıyor. Böyle bir kanun yaptıksa memleket çıkarlarına aykırıdır. Nasıl yaparız, eğer yaptığımız kanun böyle yorumlanıyorsa hükümet nasıl bir yönetim içindedir?” şeklinde konuşarak; “Biz Cumhuriyet’i süs olsun diye kurmadık. Halktan yana bir idare kurmak için yaptık. Hükümetin müfettişleri, valileri, kaymakamları var. Bunların Halil Ağa’nın öküzünü satmanın ne demek olduğunu bilmeleri gerekir. Bir parti örgütümüz var, halkın içinde dirsek dirseğe yaşamaları gerekli, onlar da böyle bir uygulamadan söz etmiyorlar, ne demektir bu? Bizim halkla beraber ve halk için değil, halka rağmen bir sistem kurduğumuz sanılmaktadır. Asıl üzüldüğüm husus burası. Biz Cumhuriyet’i anlatamamışız beyler, bundan bu çıkıyor.”

görebiliriz. Tıpkı o zamanlarda da olduğu gibi, günümüzde de halkımızın refahı ve bu refahın sürekliliğinin önemi tartışılamaz. Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurması ve inkılapları getirmesinin ise tek amacı budur. İşte bu yüzden, biz de kendi çağımızda, her konuda aynı çaba ve kararlılık ile ilerlemeliyiz ki, Atatürk’ün bize bıraktığı en güzel armağanları koruyabilelim.

Atatürk, başta Başbakan İsmet Paşa olmak üzere hazır bulunanlara inkılapların yaşamasının bilinçli ve inkılapçı kuşağın yetiştirilmesine bağlı olduğunu, Halil ağaların başına gelenler Hükümet’e ve Büyük Millet Meclisi’ne ulaşmıyorsa tehlike olduğuna değinerek ilgililere gerekli talimatı verdi.” Atatürk’ün bu anısı halkını hiç ayırt etmeden, her kesimine ne kadar çok önem verdiğini göstermektedir. Hatta devlet büyüklerinden çok, halkının refahı için uğraştığını

ATATÜRK KÖŞESİ

4


SERBEST BÖLGE

SİGORTA NEDİR ?

Sigorta, insanların sahip olduğu malların, sağlıklarının veya hayatlarının karşılaşacakları, zarara ve gelir kaybına yol açan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için belli bir prim karşılığında risklerini devrettiği anlaşmadır. Gelecekteki tatsız olaylara karşı bir güvencedir de diyebiliriz.

dan ödemeler alınmasına yönelik basit bir hayat sigortası sistemi kurulmuştur.

Sömürgecilik faaliyetleri ve Avrupa’da büyük kentlerin kurulmasıyla sigortacılık işlemi önem kazanmıştır. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347’de Sigorta şirketleri imzaladıkları poliçeler ile sigortalanan kişiye İtalya’nın Cenova Limanı’nda gemilerin çok sık başına gelen korsan istilası ve yangından korunması amacıyla düzenlenödedikleri primler karşılığında ileride oluşması muhtemel risklerin zararını karşılamayı taahhüt ederler. Yani sigorta şir- di. İlk sigorta şirketi ise 1424 yılında, yine Cenova şehrinde ketleri elde ettikleri primlerin getirisine karşılık risk üstlenirler. kuruldu. 1688 yılında Londra’da Edward Lloyd adlı bir kişinin işlettiği kahvehanenin; gemi sahipleri, iş adamları, ve tüccarların deniz ticaretine ilişkin bilgi alışverişinde Risk, gerçekleşmemiş, gerçekleşme ihtimali olan, ne zaman bulundukları bir mekan haline gelmesiyle de sigortacılıkta gerçekleşeceği belli olmayan, gerçekleşeceği takdirde maddi/ yeni bir dönem başlamıştır. Daha sonra Royal Exchange ve manevi kayba neden olan olaylardır. Riziko ise ortaya çıkabiLondon Assurance isimli şirketler İngiliz kraliyet ailesinin lecek zararın olası nedeni, yani tehlike anlamında kullanıldonanmalarını korumaya başlamıştır. maktadır. Riziko, bir kişinin para ile ölçülebilir menfaatlerini tehdit eden tehlikeler olarak da belirtilebilmektedir. Rizikonun gerçekleşme olasılığının yüksek veya düşük olması, prim oran- Amerikan kolonileri ve kilise heyeti, Amerika’daki ilk sigortlarının belirlenmesinde önem taşımaktadır. acılık hizmetlerini başlatmış ancak 1835’teki New York ve 1871’deki büyük Chicago yangını karşısındaki maliyetlerin çok fazla olması ve tek bir şirketin zararları karşılayamaŞimdi sigortacılığın biraz tarihine inelim.. ması sonucu riskin paylaşılması için reasürans sisteminin Sigortacılığın kökenleri Babil İmparatorluğu’nda kervan oluşumuna hız verilmiştir. Türkiye’de de günümüzde Milli Reasürans isminde bir reasürör şirket vardır. ticareti yapan tüccarların mallarını sağlam bir şekilde teslim almak için ödedikleri faizli kredilere dayanmaktadır. Yunan İmparatorluğun’da da deniz ticaretinde buna benzer bir sistem Türkiye’ de 19. yüzyılın ikinci yarısından önce öz etmek pek kurulmuştur. Romalılarda ise ölen kişinin cenaze masraflarının mümkün değildir. Bazı Anadolu köylerinde bu tarihten önce karşılanması için kendisinden ve erken ölürse mirasçılarıngereksinme halinde yardım sağlamak, halkın

5

SERBEST BÖLGE

Kerem Sağlam


uğrayacağı zararı karşılamak amacıyla sendikalar kurulduğu, esnaf kuruluşlarının ölüm ve hastalık durumlarında üyelerine yardım amacıyla örgütlendikleri bilinmekteyse de bunlar gerçek anlamda sigorta olmayıp, güvenlik, yardımlaşma, sosyal dayanışma düşüncesi ile oluşturulmuş kuruluşlardı. Bunlar da birkaç köye özgü kalmış, Anadolu’ ya yayılarak bir gelişme gösterememişlerdi. Avrupa’daki sigorta konusunda kaydedilen önemli gelişmelere karşın, Osmanlı toplumunun sosyal özellikleri, dini ortam, mali düzen, buradaki gelişimi engelliyordu. 1872 yılında İngiliz sigorta şirketleri, açtıkları temsilciliklerle Türkiye’ de ilk sigortacılık faaliyetlerini başlattılar. İngilizler’den sonra Fransızlar da Türkiye’ye ilgi gösterdiler ve 1878 yılında ilk Fransız şirketi faaliyetlerine başladı. Bundan sonra Alman, İtalyan, İsviçre gibi yabancı ülkelerin sigorta şirketlerinin çalışmaları ile sigortacılık sektörü genişlemeye başladı. 1893 yılında Osmanlı Umum Sigorta Şirketi ilk yerli sigorta şirketi olarak çalışmaya başladı. Tabii bu şirketlerin faaliyetlerini denetleyen herhangi bir düzen yoktu. 1908 ve 1914 yıllarında kanunlarda yapılan değişiklerle yabancı şirketler kontrol altına alınmaya çalışıldı. 1914 yılındaki kanunla sigorta şirketleri teminat göstermeye ve vergi vermeye zorunlu tutuldular. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte sigorta alanında gerek yasal, gerekse kurumlaşma açısından büyük adımlar atıldı. 1924 yılında Türkçeyi kullanma zorunluluğu getiren yasa ile, poliçelerin İngilizce ve Fransızca düzenlenmesine son verildi. 1927 yılında Sigortacılığın ve Sigorta Şirketlerinin Teftiş ve Murakabesi hakkındaki kanun yürürlüğe girdi. Yerli ve yabancı sigorta şirketlerinin denetlenmesi, döviz çıkışının önlenmesi amacını taşıyan bu kanunun çıkışıyla sigortacılık gelişmeye, yerli sermaye ile

kurulan şirketlerin sayısı artmaya başladı. Sigorta Çeşitleri Sigorta iki alana ayrılmaktadır. Bunlar Hayat Sigortaları ve Hayat Dışı Sigortalardır. Hayat Sigortaları Hayat Sigortaları, adından da anlaşılacağı üzere hayatta kalmayla alakalıdır. Yıllık Vefat Sigortası, Uzun Süreli Vefat, Birikimli Sigorta, Hayatta Kalma Şartlı Sigorta, Karma Sigorta ve Yıllık gelir sigortası olmak üzere 6’ya ayrılır. Şimdi bunlardan kısaca bahsedelim… Yıllık Vefat Sigortasında, sigorta süresi olan 1 yıl içinde, sigortalının ölümü durumunda mirasçılarına poliçesinde belirtilen ölüm teminatı ödenir. Uzun Süreli Vefat, sigortalının kendi belirlediği süre ve kendi belirlediği tutarlarda vefat teminatı karşılanır. Birikimli Sigorta, kişinin tasarruf yaparak kendisini ve taşıdığı hayati riskler nedeniyle de sevdiklerini güvence altına alan sigorta poliçeleridir. Poliçede belirtilen süre sonunda oluşan birikimler tarafınıza ödenir. Yaşam kaybı durumundaysa, yakınlarınıza ödenir. Hayatta Kalma Şartlı Sigorta’da eğer sigortalanan kişi sigorta dönemi içinde ölür ise herhangi bir fayda elde edemeyecektir. Karma Sigorta, hem riziko hem de tasarruf özelliği olan

SERBEST BÖLGE

6


bir sigorta çeşididir. Sigortalının, sözleşmede belirtilen bir süre içerisinde ölmesi halinde mirasçılarına, sözleşme süresi sonunda hayatta kalması koşulu ile de kendisine (tasarruf özelliği) tazminat ödenmesini içeren bir sigorta türüdür.

Uçak Yolcuları Ferdi Kaza Sigortası: Uçakla yapılacak iş gezisi veya turistik amaçlı yolculuklarda meydana gelebilecek kazalar içindir.

Araç Sigortaları da Trafik Sigortası, Kasko Sigortası, Zorunlu Yıllık Gelir Sigortası, belirli süre içinde yapılan katkılara göre hemen Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, Motorlu veya sonra başlayan, sigortalıya veya lehtarlarına ömür boyu veya Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası ve Tekne/ sadece belirli süreler için yapılan düzenli ödemelerdir. Bu hayat Yat Sigortaları olarak sayılabilir. sigortası bireysel emeklilik sistemine benzemektedir. Trafik Sigortası karşı tarafa verilen hasarı kapsar ve zorunlu Hayat Dışı Sigortalar bir sorumluluk sigortasıdır hepimizin bildiği gibi. Oysa Kasko Sigortası, sigortalı araca gelen hasarı karşılamaktadır. Hayat dışı sigortalar ise sağlık harcamaları, konut/işyeri/eşya sigortaları, araç sigortaları, sorumluluk sigortaları, nakliyat sigortaları, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, kaza sigortaları ve finansal kayba karşı sigortalar olarak sayılabilir. otobüs firmalarının yolcuları için yaptırmaları zorunlu olan bir poliçedir. Konut veya işyeri genel olarak yangın sigortaları olarak adlandırılır. Zorunlu Deprem Sigortası ile birlikte bu sigortalar deprem, yangın, Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası, sel, dolu, cam kırılması, dahili su gibi hasarları karşılar. istenildiği takdirde Trafik Sigortasındaki teminatları yükseltmek amacı ile kullanılır. Sağlık Sigortaları özel sağlık, tamamlayıcı sağlık ve seyahat sağlık olmak üzere 3’e ayrılır. Seyahat sağlık adından da anlaşıldığı gibi Tekne – Yat Sigortaları da her türlü deniz aracının deniz seyahatte başımıza gelebilecek sağlık sorunlarını karşılar. Özel sağlık tehlikeleri nedeniyle uğrayabilecekleri hasarlara karşı temisigortası, özel hastanelerde üst düzey teminatlar sağlarken Tamam- nat sağlamaktadır. layıcı Sağlık Sigortası da SGK anlaşmalı hastanelerde sosyal sigortaları daha yüksek limitlere tamamlar. Nakliyat Sigortaları, fabrikalardan satıcıya ulaştırılan ürünlerin taşınması esnasında teminat sağlamaktadır. Kaza Sigortaları, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, Ferdi Kaza Sigortası ve Uçak Yolcuları Ferdi Kaza Finansal Kayıp Sigortaları ise bankanın müşterileri tarafınSigortası olmak üzere 3’e ayrılır. dan kredi borcu ödenmemesi gibi durumlarda teminat sağladığı gibi mesleki hata sonucu açılan davalara karşı da Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, çalışanlara teminat sağlamaktadır. şehirlerarası ve uluslararası seyahat eden yolcuları, sürücüleri ve sürücü yardımcılarını, seyahat esnasında molalar da dâhil olmak üzere meydana gelen ani olaylara karşı teminat altına alır. Ferdi Kaza Sigortasında yine kişi ele alınır. Kişinin bir kaza nedeniyle, ölümü, geçici veya sürekli olarak iş görme yeteneğini kaybetmesi durumunda, toplu bir para veya azami olarak belirlenmiş bir süre boyunca, aylık veya üç aylık gelir şeklinde tazmin edilmesini sağlayan poliçelerdir.

7

SERBEST BÖLGE

Kerem Sağlam


ASLILAND Güzel ve tatlı bir gün için... Vanilya da Şile’de görebileceğiniz en tatlı kafelerden biri. Sahilden merkeze doğru giderken ilk katına denk geliyorsunuz bu tatlı kafenin. Salıncağı, fotoğraf sevdalıların mekana uğrama sebebi haline gelmiş. Playlisti ve tasarımı oldukça hoş, denizi izlerken güzel bir sohbete girmek ya da kitap okuyup huzur bulmak için bile uğranması gerek buraya. Tabii lezzetli tatlılarını da denemek gerek. Benim favorim “Çikolatalı San Sebastian Cheesecake”leri oldu. Şekeri çok olur korkusuyla yanına sade Türk kahvesi söylemiştim fakat sütlü Türk kahvesiyle de denerseniz memnun kalacağınızı düşünüyorum. Bana kalırsa mekanın sloganı belli: “All I need is chocolate!” Hangimizin değil ki? Mithra Cave Hotel-Kapadokya Soğuk günler sizin enerjinizi düşürüyor mu bilmiyorum ama ben asla bir kış insanı değilim. Bu yüzden midir bilmem, kışın daha da dolaşmak ve sonsuz bir gezi döngüsüne girmek istiyorum. Arada Endülüs Karaköy’de bulunan ve Lübnan mutfağı ağırlıklı olan Arada’nın, yeni açılan ve yol üstünde bulunan versiyonu burası. Dekorasyonundan mı başlamalı yoksa lezzetinden mi emin değilim ama son zamanlarda deneyimlediğim en güzel kahvaltı Arada Endülüs’teydi. Serpme kahvaltı kişi başı birer tane alma zorunluluğu ile masanıza geliyor ve masa harika bir lezzet döngüsüne giriyor. “Koyacak yer kalmıyor.” desem kesinlikle abartmış olmam, saatlerce yapılan ve bitmeyen kahvaltılar vardır ya hani… Hah işte! Burası o kahvaltıya sahip bir mekan. Lübnan mutfağına ait çeşit çeşit lezzetin kahvaltısını tatmak benim için oldukça hoş bir deneyimdi. Acı biber reçelini ve ismi “Halawet el Jibn” olan minik tatlı ikramlarını muhakkak tatmanızı öneririm. Gitmeden önce rezervasyon yaptırmanızda fayda var, ayrıca burası sadece bir kahvaltıcı değil. Akşam yemekleri için de oldukça şık olacağını düşündüğüm bir dizayna sahip bu mekana tekrar tekrar gitmek gerek.

Yılbaşı geliyorken araya bir de otel sıkıştırayım istedim. Nevşehir’e gidip de Kapadokya’ya uğramayan yoktur herhalde, sonrasında da hayran olmayan tabii. Mithra Cave; sahibi Emre Bey’in rezervasyonunuzu henüz yaptırdığınız andan itibaren başlayan müthiş misafirperverliği, artık otelin maskotu haline gelen “Fındık” ve minikleriyle sizi mükemmel bir konaklama deneyimiyle buluşturuyor. Açık büfe kahvaltısı, lezzetli yemekleri, temizliği ile de oldukça kaliteli ve hakkını veren otellerden. Şehri bilmeyenler için birçok kolaylık otel tarafından sağlanıyor, planlamalarda bir aksilik de yaşamadım. Bölgedeki çoğu otel gibi mağara konseptli odaları, ışıklandırması, seyir terası, odalarda aynadan jakuziye yaptıkları detaylı temizlikle; Kapadokya’da gittiklerim arasında gönlümü fetheden iki yerden birisi burası. Yılın sonuna gelmişken 2019’da gördüğüm her yerden, elde ettiğim her tecrübeden çok daha iyilerini 2020’de de görmek benim dileğim. Her yılımız bir öncekinden daha güzel olsun, mutlu yıllar!

Vanilya Şile Şile’ye karşı tuhaf bir sevgim var benim. Her gidişimde yeni bir balıkçısını denemeyi, mekanlarında uzun uzun vakit geçirmeyi çok seviyorum.

Aslı Çiçek Şahin

ASLILAND

8


SENDEN, BENDEN, BİZDEN

HAYALLERİNE GİDEN YOL, GİTMEKTE OLDUĞUN YOL MU?

“Yaşamak için çalışıyoruz” söylemi, son zamanlarda fazlasıyla “Çalışmak için yaşıyoruz” diye evrildi. Hem de neden çalıştığına dair tam olarak hakim olamadan çalışıyoruz birçoğumuz. Sanırım en önemli nokta ekonomik koşullar olmuş durumda. Maslov ‘un ihtiyaçlar hiyerarşisine dönersek neden bu kadar önem kazandığını anlayabiliyoruz. Çünkü tepeden tırnağa her değişken için ekonomik şartlarımız yeterli olmalı. Başka türlüsü ancak sistemin çarkları arasında büyük bir bedel ödemeye sebep oluyor. Şartlar bu denli zorken ve yıllarca kariyerimizin önemi üzerine onlarca telkin dinlemişken şimdi tüm bunları kenara bırakmak ne kadar mümkün bilemiyorum. Bırakmadığınız noktada sanki mantar gibi türemişçesine karşımıza dikilen “Gençler işleri beğenmiyor. Halbuki işler çok.” diyen bir güruh var ki hayretler içinde bırakan türdendir kendileri. Peki ne mi yapmalı? Potansiyelinize güveniyor ve azimliyseniz; hala aralık olan bir kapı var sizler için. Burada ise fazla çalışma saatlerini, sosyal hayattan feragat etmeyi ve insan ilişkilerinizde yoğun olmayı karşınızdaki insanlara kabul ettirmelisiniz. Bu, biraz da sonucunu çok da bilmeden ama hiç vazgeçmeyerek kariyerinizde inşa ettiğiniz hayallerinizin peşinden gitmek anlamına geliyor. Bunu deneyen birisi olarak söyleyebilirim ki olan biteni sadece akışına bıraksaydım belki fiziksel değil ama zihinsel olarak daha çok yorulacağımı biliyordum. O yüzden yılmadan devam!

9

SENDEN, BENDEN, BİZDEN

Ebru Gözüm & Koray Maviş


Bir rüzgara kapılıp da hayallerinizin peşinden gittiğinizi sanırken bir gün, sadece tek bir an duraksadığınızda, ardından sürüklendiklerinizin aslında hayalleriniz değil, yalnızca size açılan kapılar olduğunu fark etseydiniz, yalnızca size çocukluğunuzdan beri telkin edilen “yaparsan iyi olur”ları takip ettiğinizi görseydiniz, ne hissederdiniz? Her gün bir amaçla evinizden çıkıp yeni birikimlerle eve geri dönmüşsünüz. Sağlam bir kariyer hayatınızı kurtaracak ve size durmadan çalışınca elde edebileceğinizi vaad eden huzurlu yaşam sizin olacak. Peki ne zaman? Cevabı bilmeden devam ediyorsunuz. Gencecik yaşınızdan itibaren size sunulan örnekleri takip ederek gece gündüz çalışmış, tecrübe isteniyor diye belki emeğinizin karşılığında tek kuruş almadan stajyerlik yapmış ve sonra da kazandığınız kuruşlar eksilmesin diye olmayacak yerlerde hiç olmayacak insanlarla aynı fikirdeymiş gibi yapıp gün be gün ruhunuzu, benliğinizi hayal kırıklığına uğratmışsınız. Öyleyse şimdi sağlam bir kariyeriniz var, huzurlu yaşamınıza da kavuşmuş olmalısınız. Kavuştunuz umuyorum, değil mi?

çıkmaktasınız. Öyle ya da böyle son basamağa kadar geldiniz. Bu merdivenin son basamağını çıkamayıp da hedeflediğiniz kapıyı tıklatamayacaksanız ardınızda bıraktığınız, bin bir zorlukla çıktığınız basamakların bir önemi kalır mı? Hele de o merdiveni çıkmak için koca bir ömür sarf ettiyseniz ve artık geriye dönüp yeniden başlama fırsatınız da yoksa elinizde ne kalır? Belki zengin ve hoş görünümlü güzel bir kadın.. Ama demek istediğim, sizden, benliğinizden geriye ne kalır? Hayat bizi, biz hayatı kovalarken bunları fark etmek, kendimizi dinleyebilmek çok zor ancak her şey için geç olmadan, o son basamağı da kendimiz olarak atabilmek için merdivende ara sıra soluklanmak, duraklayıp etrafımıza bakmak, nereden gelip nereye gittiğimizi yeniden düşünmek ve yola devam etmek mümkün. Ve sonra, yılmadan devam!

Maslow piramidinin aşamalarını gerçekleştirebilmek için şüphesiz ki para bize çok yardımcı olacaktır. Ancak az önce bahsettiğimiz düzende bir hayat sürerken piramidin son ve en can alıcı kısmını gerçekleştirmemiz asla mümkün olmayacak: Kendimizi gerçekleştirmek. Düşünün ki binlerce basamaklı bir merdiveni

SENDEN, BENDEN, BİZDEN

10


SPOR

SPOR GÜNDEMİ

Futbol Milli takım maçları arası öncesi Spor Toto Süper Lig’de 11. Hafta maçları oynandı. Haftanın açılış maçı Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nda Fenerbahçe’nin Kasımpaşa’yı ağırlamasıyla başladı. Fenerbahçe’nin 3-2’lik skorla galip ayrıldığı maçta ev sahibi takımının golleri penaltıdan attığı 2 gol ile Vedat Muriqi’den ve 59. dakikada kafa vuruşu ile attığı gol ile Serdar Aziz’den geldi. Kasımpaşa’nın gollerini ise Abdul Khalili ve Syam Ben Youssef kaydetti. 9 Kasım Cumartesi günü Galatasaray, Gaziantep FK deplasmanındaydı. Sarı-kırmızılı ekip maçtan Ömer Bayram ve Sofiane Feghouli’nin golleri ile 2-0’lık skorla galip ayrılarak haftayı 6. Sırada tamamladı. Öte yandan, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde tek temsilcimiz olan Galatasaray Gaziantep maçı öncesi Madrid’deydi. Real Madrid karşısında 6-0’lık mağlubiyet ile yurda geri dönen temsilcimiz gruptan çıkma şansını zora soktu. Lige kendi adına son senelerin en kötü başlangıcını yapan Beşiktaş toparlanıyor ve zirve yarışına yaklaşıyor. Galatasaray ile oynadığı derbi maçından galip ayrılıp Antalyaspor deplasmanından oynadığı güzel futbol ile birlikte 1-2’lik skor ile dönen Beşiktaş, 11.haftayı kendi evinde ağırladığı Denizlispor’u 1-0 yenerek haftayı 8. Sırada tamamladı. Maçın tek golü Kevin N’koudou’dan geldi.

11

SPOR

Caner Battaloğlu

Zirve yarışında Sivasspor evinde Konyaspor’u 2-0 mağlup ederek haftayı lider, Fenerbahçe 2., ve kırmızı kartların çıktığı, penaltıların çok konuşulduğu maç sonunda evinde Alanyaspor’u 1-0 yenen Trabzonspor ise 3. sırada tamamladı. Bekle bizi EURO 2020! Genç, dinamik, mücadeleci ve yetenekli bir jenerasyon yakalayan A Milli Futbol Takımımız İzlanda ile İstanbul’da oynadığı ve 0-0 sonuçlanan maç sonunda EURO 2020’ye katılmaya hak kazandı! Grubun son maçını ise Andorra ile oynayan Milli Takımımız maçtan Enes Ünal’ın golleriyle ile 2-0 galip ayrılarak, elemelerde grubunda 23 puan topladı ve grubunu 2. olarak tamamladı. Resmi maçlarda 122. galibiyetini alan Türkiye, 1925’den bu yana ilk defa galibiyet sayısında mağlubiyet sayısını geçti. Basketbol Turkish Airlines Euroleague’de temsilcilerimizden Anadolu Efes Kasım ayına Olympiakos ve Zenit maçlarında aldığı 2 galibiyet ile başladı. 8 maçta 6 galibiyet ile 5. sırada bulunuyor. Son finalist Anadolu Efes Top 8 için yeşil ışık yakıyor. Diğer temsilcimiz Fenerbahçe Beko’da ise işler hiç iyi gitmiyor. Kasım ayına son 1,5 dakikaya 7 sayı önde girip trajedik bir şekilde 76-79 yenildiği Zalgiris maçı ile başlayan Fenerbahçe Beko, 90-82 Bayern Münih galibiyeti ile deplasman turnesine çıktı. 3 maç üst üste deplasmanda oynayacak olan temsilcimiz, turnenin ilk maçından CSKA Moskova’ya karşı 88-70’lik skor ile sahadan mağlup ayrıldı. Bu aynı zamanda da Fenerbahçe Beko adına 8. maçında aldığı 6. mağlubiyet de-


mek oluyor. 5 sene üst üste Final Four başarısı göstererek tarihe imza atan Fenerbahçe Beko şu an Turkish Airlines Euroleague’de 15. sırada bulunuyor. Bu başarısızlığı kimisi fikstür dezavantajına bağlasa da Fenerbahçe Beko kendi oyunundan çok uzak bir performans sergiliyor. Sezonun geri kalan kısmı için nasıl kararlar alınacağını bekleyip göreceğiz, unutmamalıyız ki Fenerbahçe Beko’nun başında Zeljko Obradovic gibi bir isim var. Tenis Mükemmel bir Sezon Sonu Finalleri turnuvası, mükemmel bir finalle sona erdi. Kazanan, finalde Dominic Thiem’i setlerde 1-0 geriden gelip 2-1 mağlup eden 21 yaşındaki Stefanos Tsitsipas oldu. Yunan raket, kariyerinin ilk büyük turnuva şampiyonluğunu elde etti. Novak Djokoviv’i mükemmel bir oyunla 2-0 geçen Federer’i set vermeden mağlup eden Tsitsipas, ilk kez katıldığı Sezon Sonu Finalleri’nde finale adını yazdırdı. Finaldeki rakip ise grup aşamasında hem Federer’i hem Djokovic’i yenen, yarı finalde ise Zverev’i geçen çok formda bir Dominic Thiem’di. Bu yılki altıncı, kariyerindeki dokuzuncu finale çıktı Tsitsipas. Ve bu final sonucunda kariyerinin ilk büyük turnuva galibiyetini elde etti. Aynı zamanda bu denli büyük bir turnuvada şampiyonluk yaşayan ilk Yunanistanlı tenisçi oldu. Formula 1 2019 Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın 19. yarışı ABD Grand Prix’sinde 2. olan Mercedes takımından Lewis Hamilton, şampiyonluğu garantiledi. Kariyerinin 6. şampiyonluğunu kazanan İngiliz pilot bir kez daha şampiyon olması halinde Alman efsane Michael Schumacher’in 7 şampiyonluk rekorunu egale edecek.

Formula 1 sezonunun 19. mücadelesi, Teksas eyaletinin başkenti Austin’deki 5,5 kilometrelik Amerika Pisti’nde, 56 tur üzerinden yapıldı. Lewis Hamilton, 5. cepten başladığı mücadelede, yarışı takım arkadaşı Fin Valtteri Bottas’ın 4.148 saniye gerisinde 2. sırada bitirdi. Mercedes’in pilotlar klasmanı lideri Hamilton, son iki ayak öncesi kariyerinin 6. şampiyonluğunu ilan etti. Red Bull’un Hollandalı pilotu Max Verstappen ise yarışı liderin 5.002 saniye gerisinde bitirerek 3. oldu. 17 Kasım’da 2019 Formula 1 sezonun 20. yarışı olan Brezilya Grand Prix’sini Red Bull pilotu Max Verstappen kazandı. Yarışa damga vuran olay ise Ferrari pilotları Charles Leclerc ve Sebastian Vettel’in çarpışmasıydı. Vettel üçüncü virajın ardından Leclerc’in ardına geldi ve ikili frenaj noktasından önce ufak bir temas yaşadı. Temasın ardından Leclerc’in sağ ön süspansiyonu kırıldı, Vettel’in ise lastiği patladı. Sonuç olarak her iki sürücü de podyum mücadelesi verdikleri yarışta finiş göremedi. Güvenlik aracının girmesiyle beraber pite giren Hamilton, dönüşünde Alex Albon’a atak denemesi yaparken kural dışı temasta bulundu. Yarışı 3. sırada tamamlamasına rağmen bu kural dışı temas sonucu ceza yiyen Hamilton 3.’lük koltuğunu yarışa 20. sırada başlayan genç pilot Carlos Sainz’e kaptı. Podyumda 2. sırada boy gösteren isim ise Pierre Gasly idi. Böylece Red Bull’un yetiştirdiği Max Verstappen, Pierre Gasly ve Carlos Sainz podyumu kapatarak gövde gösterisi yapmış oldu.

Caner Battaloğlu

SPOR

12


TARİHTE İZ BIRAKANLAR

VINT CERF & BOB KHAN

Susam Sokağı’ndaki Edi ile Büdü, Kara Şimşek çizgi filmi, topaç döndürme, gazoz kapağı biriktirme, günlük tutup herkese kalbin kadar temiz bir sayfa ayırma dönemleri biteli çok oldu. Buna sevinmeli mi bilinmez; internet ve beraberinde akıllı telefonların hayata girmesiyle duygular da ikili ilişkilerden uzakta, sanal ortamda yaşanmaya başladı. Artık yerden yüksek, istop, taso oynamak yerine; akıllı telefon uygulamasıyla sokaklarda pokemon kovalama dönemini bile yaşadık. Anlayacağınız oyunlar bile sanal alemde. İnternetin mucidi Vinton Cerf bugünleri hayal edebilir miydi bilinmez; ama artık kendisi yalnızca interneti bulan adam değil, hayatı şekillendiren bir şahsiyet durumunda. Popüler tarihte yer alan, internetin bulunma hikayesi ise Vinton Cerf isimli 20 yaşındaki bir matematik mühendisinin, 1970 yıllarda rahatsızlığından dolayı dışarıya çıkamayan eşinin, iletişim sağlaması için kurduğu ağın ilerlemiş hali olduğu söylenmektedir. İnternet ile ilgili birçok dergi ve kaynakta, Vinton Cerf’ in interneti bulan ilk kişi olduğu iddia edilse de, internetin aslında yer altında bulunan, ünlü Cern bilim merkezinde ağlar arasında, ilk etapta haberleşmek için kurulduğu ve buradan yola çıkıldığı söylenmektedir. İnterneti Amerikalı bir politikacının bulduğu da konu hakkındaki bir diğer iddiadır. Vint Cerf İnternetin Babası unvanını Bob Kahn ile paylaşan Cerf, yetkinliğini Stanford Üniversitesi’nde Matematik alanında aldı ve Bilgisayar Bilimleri ve Elektrik Mühendisliği Fakültesi’nden 1972’de mezun oldu. Cerf, internetle ilgili ilk çalışmalarını internet ile ilgili veri paketi ve güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesinde lider rol oynayan ABD Savunma Bakanlığı’nın İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) biriminde Bob

11

TARİHTE İZ BIRAKANLAR

Adnan Ayvaz

Kahn ile beraber gerçekleştirdi. 2005 yılından beri Google’da Başkan Yardımcısı ve Baş İnternet Evanjisti (Sözcüsü) olarak görev yapıyor. Bu görevde, İnternet tabanlı ürünlerin ve hizmetlerin gelişimini desteklemek için yeni teknolojileri tanımlamak ve duyurmakla yükümlüdür. Robert (Bob) Kahn İnternetin Babası unvanını Vint Cerf ile paylaşan Kahn, TCP / IP protokollerinin ortak mucidi ve DARPA’nın internetin oluşturulmasından sorumlu kişidir. Kahn, ARPNET’i, insanlara ilk kez Uluslararası Bilgisayar İletişim Konferansı’nda 20 farklı bilgisayarı birbirine bağlayarak gösterdi. İnsanlar ancak o zaman paket anahtarlama teknolojisinin önemini fark ettiler. Paket anahtarlama: uygun boyuttaki bloklar içerisinde tüm verilerin aktarıldığı bir dijital ağ iletişimi yöntemidir. Aktarılan verinin küçük parçalara bölünmüş hali paket olarak isimlendirilir. DARPA’daki Bilgi İşlem Teknikleri Ofisi (IPTO) Direktörü olarak Birleşik Devletler hükümetinin milyar dolarlık stratejik Hesaplama Programı’nı başlattı. Bu program, şimdiye kadar federal hükümet tarafından üstlenilen en büyük bilgisayar araştırma ve geliştirme programı. Kahn, açık mimari ağ oluşturma fikrini düşünmüş ve 1980’lerin ortasında Ulusal Enformasyon Altyapısı (NII) terimini icat etmiştir ve bunlar daha sonra internetin ilk ismi olan Bilgi Otoyolu (Information Superhighway) olarak bilinir hale gelmiştir.


BESLENME SÖZLÜĞÜ

HALSİZLİK DÜŞMANI BESLENME PLANI

Kas ve sinir sisteminde önemli rolleri olan bir mineraldir. Gıdalarla aldığımızda sindirim sistemimizden emilimi iyi bir şekilde gerçekleşmez ve bununla birlikte kafein, alkol, şeker, mental ve fiziksel strese maruzluk magnezyum atımını hızlandırır. Eğer stresli bir zaman diliminden geçiyorsanız diyetinizde magnezyumdan zengin besinler tercih etmek bu süreci olumlu etkileyecektir. Yeşil yapraklı sebzeler, avokaSabah kalkarken ayılmak için veya yorgun hissettiğimizde aklımıza ilk kahve içmek geliyor. Kahvedeki kafeinin uyanıklık veri- do, badem, kaju, ceviz vb. kabuklu yemişler, kakao, brokoli, ci etkisi kuşkusuz doğru ancak gün içinde dinç kalabilmemiz için kuşkonmaz ve baklagiller magnezyum kaynaklarına örnektir. diyetimizin enerjimizi desteklemesi gerekiyor. Bu yazımda sizlere yorgunluk haline neden olan yanlış beslenme davranışları ve bize ‘’Yorgunluğunun nedeni susuzluk olabilir.’’ enerji, uyanıklık verecek bazı besinlerden bahsettim. Bu sayede Gün içinde yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu hissetmenin keyif kahvesinden başka kahve içmemize gerek kalmayacak. bir başka nedeni de hidrasyonunu yeterince sağlayamaman olabilir. Su, bizi uyanık ve zinde tutacak en önemli kaynak! ‘’Öğünlerimizin Lif ve Protein içeriği yeterli mi?’’ Güne 1 bardak limonlu su ile başlayabilirsin. Limonun anFarkında olmadan tercih ettiğimiz öğünlerin lif ve protein içeriği tioksidan, enerji veren gücü ve su sayesinde güne daha zinde çok düşük, glisemik yükü çok yüksek olabiliyor. Halsizlik hisset- bir başlangıç yapmış olacaksın. Gün içinde su içmeyi unutuyorsan hatırlatıcı telefon uygulama indirip bir matara tiğinizde enerjinizi yükseltmek için şekerleme, çikolata gibi bir atıştırmalık yedikten sonra anlık enerjik hissedip sonrasında bir kullanabilirsin. Eğer su içmeyi sevmiyorsan taze sıkılmış meyveler veya meyve parçaları ile aromalı sular yapabilirsin. çöküş ve beraberinde tekrar bir şeyler yeme isteğini deneyimlemişsinizdir. Liften zengin ve sağlıklı protein kaynakları içeren bir öğün yaptığınızda diyetle aldığımız karbonhidratın emilimi ‘’Kafein alımını azaltmak.’’ yavaşlar ve buna bağlı kan şekeri daha dengeli bir şekilde yükselir ve daha uzun süre enerjik hissederiz. Ayrıca lif hem kan şekeri Kafeni ılımlı miktarda tüketmek ruh halimizde ya da, dengesi hem de sindirim sistemimiz için oldukça önemlidir. Tam konsantrasyon üzerinde olumlu etkiler sağlar ve uyanıklık tahıllar, yulaf, baklagiller, kabuklu yemişler, tohumlar, meyveler verir. Kafeinin santral sinir sistemini uyarıcı etkilere sahiptir.u nedenle gün içinde kafein alımını iyi değerlendirmek gerekir. ve sebzeler liften zengin besin gruplarıdır. Yumurta, organik tavuk eti, balık, yoğurt, peynir, kabuklu yemişler, tohumlar, bak- Fazla tüketimi anksiyete ve gerginliğe neden olabilir. Buna ek olarak yüksek kafein alımı magnezyum ve kalsiyum seviyelagiller ve tofu sağlıklı protein kaynaklarına örnek verebiliriz. lerinin azalmasına neden olurken demir emilimini etkiler. ‘’Magnezyumdan zengin besleniyor musun?’’ Gün içinde fazla kahve tüketmek yerine bitki ve meyve çayları tüketebilirsin. Magnezyum vücutta hücrelerin enerji üretimine yardımcı olur. Çoğumuz sabahları yorgun uyanıyor, gün içinde halsiz hissediyor ve bu duruma bağlı günlük işlerimizi yapmaya üşeniyoruz. Sürekli bir yatma isteği, eve gidip dinlenme hayalleri kurma durumu… Acaba bu halsizliğin nedeni beslenmenizle ilişkili olabilir mi?

Asunur Özkaldım

BESLENME SÖZLÜĞÜ

14


SAĞLIK

SAÇLARIMIZIN DÖKÜLMEMESİ İÇİN NE YAPMALIYIZ? Sağlıklı bir saç derisinde ortalama 100 bin adet saç bulunur ve erişkinlerde yıkanma ve taramaya bağlı olarak günde ortalama 100-150 adet saç teli dökülmesi normal kabul edilir. Eğer daha fazla bir dökülme varsa veya hafiften kellik oluşmaya başladıysa saç dökülmesi tedavisine nasıl başlamanız gerekir? Nelerden ötürü böyle olur? Ve nasıl bir tedavi uygulamalısınız. İlk olarak nedenlerini inceleyelim.

1-Genetik

3- Stres ve Depresyon

Söz konusu neden Genetik ise gerçekten en şanssız durumdasınız demektir. Ailede Kel olan birisi varsa bu sizin de öyle olacağınız anlamına geliyor er ya da geç.

Ağır stresli durumlarda saç dökülmesine sıklıkla rastlanıyor. Stres vücudumuzda çeşitli stres hormonlarının salgılanmasına neden olarak iç dengenin bozulmasına ve bunun sonucunda birçok hastalığın ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu hastalıklar da saçları dökebiliyor.

2- Vitamin ve Mineral Eksiklikleri En önemli nedenlerden vitamin eksiklikleridir. İlk olarak dökülme varsa bir sağlık olacağına gidip kan değerlerinize baktırmanız gerekir. Peki, saç dökülmesinde kan değerlerindeki hangi vitamin ve mineraller önemlidir? Bunlar; biotin, demir, D vitamini, A vitamini, çinko, E vitamini, folik asit yani b9, c vitamini, ve omega 3’tür. Bunlarda herhangi bir eksiklik olduğunu görürseniz ilk şüphelenmeniz gereken saç dökülmesi nedenini bulmuşsunuz demektir.

15

SAĞLIK

Hilmi Tuğkan Gülen

4- Yanlış Tip Şampuan Kullanımı Market tipi şampuanlar içerilerinde kimyasal barındırdıkları için maalesef saç köklerine zarar verirler. Bu zarar kısa sürede değil uzun sürede saçları yıpratarak dökülmeye neden olabilir. O bakımdan daha doğal şampuanlar almanız saçlarınızın daha kuvvetli kalmalarını sağlayacaktır.


5- Hormonal Değişimler Nedeniyle Saç Dökülmesi

6- Hatalı Diyetler Nedeniyle Saç Dökülmesi

Saç dökülmesinin bir başka nedeni de, hormonal değişiklikler. Özellikle doğum sonrasında gözlenen saç dökülmeleri, hamilelik hormonunun yerini tekrar östrojen hormonuna bırakmasıyla gerçekleşiyor. Birkaç ay kadar yoğun saç dökülmesi olağan kabul ediliyor. Ancak uzun sürdüğü durumlarda dermatologlara danışmak gerekiyor. Ayrıca menopozla birlikte de saçlarda dökülme sorunu gelişebiliyor. Bir süre sonra saç dökülmesi dursa da saç yoğunluğu menopoz öncesi yoğunluğuna tekrar ulaşamayabiliyor.

Özellikle hatalı yapılan dengesiz diyetler ve proteinden fakir beslenme saçlarda güçsüzlük, kırıklarda artış ve saç dökülmelerine yol açabiliyor. Saçın yapısı olan keratin maddesinin vücutta sentezlenmesi için bazı temel proteinlerin besinler aracılığıyla, vücuda yeterli miktarda alınmaları gerekiyor. Vücudun ihtiyacı olan protein miktarı alınmadığında ise saç dökülmesi başlıyor.

Genetik de dediğimiz gibi yapacak çok bir şey olmuyor maalesef. Vitamin eksiklerinde bu değerlerin testlerini yaptırdıktan sonra düşük değerli vitaminleri kullanarak saçlarınızın dökülmesini azaltma tedavimize başlayarabiliriz. Tedaviye rağmen dökülme devam ediyorsa stresli bir yaşamdan uzak durmalıyız. Tabii ki ilk olarak şampuanımızı değiştirerek eczanelerden satın alabileceğimiz daha doğal şampuanları tercih etmeliyiz. Hormonal değişiklerde de yapacak çok bir şeyimiz yok açıkçası ama destek olarak biotin kullanılabilir. Biotin, saç ve tırnakların kuvvetli olması için gerekli olan vitamindir ve kullanımı inanılmaz rahattır. Çünkü fazla kullanımı herhangi bir zarar vermez aldığınız yüksek doz bile olsa vücut ihtiyacı olanı alır ve gerisini dışarı atar. Böylelikle sağlıklı bir şekilde koruma işlemine devam edebilirsiniz. Aslına bakarsanız saç dökülmesi burada belirtilenler dışında birkaç farklı sebepten de kaynaklanıyor olabilir ancak onlar daha düşük ihtimalli olduğu için burada belirtmedim. Saç dökülmenizin nedenlerini bu yazıda yer alan kriterler arasında aramaya başlarsanız eminim sizi çözüme kavuşturacak noktalar bulabilirsiniz. Sebebin bunlardan birisi olmadığını düşünüyorsanız da biotin kullanımı ile saç dökülmesini bir miktar yavaşlatabilirsiniz. Günlük doz olarak 5000 mcg biotin içeren tabletleri tercih etmenizi öneririm. Sağlıklı günler dilerim.

SAĞLIK

16


KENDİNE ZAMAN AYIR

Şevval’in Tavsiyeleri Merhaba, Ben Beykoz Leo kulübü üyesi Şevval Güner. Sizlerle her ay her ay dizi film kitap önerisi yapacak ve kendimce puanlayacağım. İyi okumalar!

FİLM Joker filminden başlamak istiyorum. Genel olarak beğenilen bu filmin İMDb puanı 8,8/10. Gerçekten başarılı bulduğum film hakkında şunları söylemek isterim. Joker’i canlandıran Joaquin Phoenix’in oyunculuğu film vizyona girmeden önce çok tartışılmış, bazı kesimler tarafından Heath Ledger’ın oynadığı Joker’in daha iyi olduğu, bu filmin tutmayacağı konuşuluyordu. Benim fikrim öncelikle iki Joker’in de karşılaştırılmaması gerektiğidir. Bu düşüncede olup filmin izlenmesi taraftarıyım. Filmin vizyona girmesiyle beraber neredeyse bir patlama oldu. Joaquin Phoenix’in oyunculuğu kesinlikle beklenilenin üzerindeydi ve seyirciyi şaşırttı. Bu filmin dram yönünün ağır bastığını ve Batman filmi ile bir alakasının olmadığı açık ve net bir biçimde ortadaydı. Filmdeki psikolojik ögeler ön planda kalmış ve film Joker karakterinin doğuşunu anlatmıştır. Kurgusu ve oyunculuğunu çok sevdiğim bu filmin Oscar almasını da beklemiyor değilim. Ayrı bi parantez olarak üstüne basa basa Joaquin Phoenix’in oyunculuğuna hayran kaldığımı ve bu rolü çok iyi bize yansıttığını söylemeliyim. Umarım siz de aynı fikirdesinizdir. Filmi izlemeyenler için çok şey kaçırdıklarını söyleyebiliriz...

Şevval’in puanı: 9.6/10 İkinci olarak bu sene en çok beklediğim film olan Kara Komik Filmler’den bahsetmek istiyorum. Evet Cem Yılmaz’ın filmlerini hep çok beğenmiş, AROG ve GORA filmlerini sayısız izlemiş biri olarak, bu film beni tatmin etmedi değildi maalesef. Sadece beni değil diğer, izleyicileri de çok heyecanlandırmamış olacak ki IMDb puanlari maalesef iç açıcı görünmüyor. 2 Arada 6.5, Kaçamak 5.9 puanda. İlk olarak, “berbat bir film, çok kötü” diye bir yorumda bulunamayacağım çünkü abartılacak kadar kötü bir film değildi. Sadece sorun, karşımızda Cem Yılmaz olunca ister istemez beklentimizi çok yüksek tutuyor olmamız diye düşünüyorum. 2 Arada filmini psikolojik-drama türünde başarılı olduğunu düşünüyorum fakat bunu izleyiciye aktarmada pek başarılı olamamışlar. Cem Yılmaz’ın asıl alanı olan komedi türündeki Kaçamak filminin ise daha uzun bir süreye yayılsa daha başarılı olacağını düşündüğüm bir konusu var. Fakat örnek vermek gerekirse Arif V 216 filminde de sürekli kahkaha atmadığımız ama eski filmlerine atıfta bulunduğu, ince esprilerin olduğu gerçekten başarılı bir film ortaya konulmuştu. Bu filmde de ince espriler tabiki Cem Yılmaz klasiği olduğu için bulunuyor ama bizi çeken bir kahkaha veya komedi de çok başarılı olmuş bir film pek değildi. Genel olarak beklentimizin karşılanmadığı bir film olmuş. Yine de izlediğim için pişman değilim.Tabii ki Cem Yılmaz’ı çok seviyoruz, yine filmi çıksa yine gişede çok izlenir ve ben de yine giderim. Bakalım Kara Komik Filmler 2 nasıl olacak? Şevval’in puanı: 6,1/10

17

KENDİNE ZAMAN AYIR

Şevval Güner


DİZİ Şimdi de size sevdiğim diziler arasında başlarda giden Mindhunter dizisinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle 8,6/10 IMDb puanı olan bu dizinin izleyicileri memnun ettiğini söyleyebiliriz. 2017 senesinde başlamış ve devam etmekte olan bu dizi 2 sezondan oluşmaktadır. Genel izleyici kitlesini bu şekilde de kendinde tutmuş olabilir çünkü insanların artık çok sezonlu diziler yerine az sezonlu ve kaliteli diziler tercih ettiğini düşünüyorum. Dizinin konusuna gelmek gerekirse, FBI ajanı olan Holden Ford ve Bill Tench seri katiller ile konuşup onların psikolojisini anlayarak sonraki cinayetlerin aydınlanmasını sağlıyorlar. Dizi de psikolojik ögeler ön planda olmuş ve insan psikolojisi gerçekten güzel işlenmiş. İlk başta izleyenler tarafından biraz yavaş gittiği eleştirilmiş fakat izleyince insan da merak duygusu uyandıran bir dizi olmuştur. Gerçekten severek izlediğim bu diziyi herkese tavsiye ediyor, psikolojik dizileri sevenlerin de bayılacağını düşünüyorum. Şevval’in puanı: 9,3/10

KİTAP Evet, sıra geldi favori kitaplarımdan birinden bahsetmeye. Size, bana kitap okumayı sevdiren, yıllar önce okuduğum ve hala her gördüğümde harika kitaptı demekten vazgeçmediğim bir kitaptan bhasedeceğim: “Olasılıksız” Konusu itibarıyla karışık bir kitap olmasına rağmen çok okuyucu bulmuş ve önemli bilim kurgu kitapları arasına girmiştir. Kitap, birkaç bölümden oluşmakta, bölümlerin her birinde farklı karakterler bulunmakta. Ve sonunda bu bölümlerdeki karakterler tek bir olayda muhteşem bir şekilde birleşmekte. Her bir olay, her bir karakter hepsi özgün ve harika işlenmiş. Kitap aynı zamanda hem çok sürükleyici hem de içerik bakımından çok zengin bir kitap. Adam Fawer, kitabında bilim, felsefe, ve matematik gibi alanlara değinmiş ve harika bir olay döngüsü yaratmış. Bu kitabı ne kadar anlatsam da yetmeyeceğini düşünüyorum. Herkese okumasını tavsiye edeceğim bir kitaptır. Umarım okursunuz veya okumuşsunuzdur. Şevval’in puanı: 10/10

KENDİNE ZAMAN AYIR

18


RÖPORTAJ

YENİ ÜYELERİMİZİ TANIYALIM KORAY MAVİŞ 1. Öncelikle kendini tanıtabilir misin? Ben Koray Maviş. 25 yaşında mesleğinin ikinci yılında bir makine mühendisiyim. Aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Bilim ve Teknolojisi alanında yüksek lisans yapmaktayım. Seyahat etmek, yazı yazmak ve futbolla ilgilenmek en büyük hobilerim. 2. Leo olmaya nasıl karar verdin? Burada ilgini çeken ne oldu? Çocukluk arkadaşım, aynı zamanda da üniversiteyi birlikte okuduğum arkadaşım Alp Karaosmanoğlu sayesinde Fenerbahçe Leo ile tanışma fırsatı buldum. Sahip olduğu düzeni simgeleyen ritüeller ve hizmet aktiviteleri benim çok ilgimi çekmişti. 3. Bir Leo olarak neler yapmak istiyorsun? Kafanda belirlediğin birkaç hedef var mı? Artık bir Leo olduğuma göre önceliğim önümüzdeki hizmet aktivitesinde etkin olarak rol almak. Bir de sürekli devinim içerisinde olan bu camiada tecrübe kazandıkça arkamızdan gelen arkadaşlara bu tecrübeyi aktarmayı çok isterim.

19

RÖPORTAJ

4. Yaklaşık 6 aylık bir adaylık sürecinden geçtin. Bu süreç içerisinde senin Leo’da gözlemlediğin ve sana değer katabilecek hususlar nelerdir? Yaklaşık 6 aylık bir üye adayı süreci geçirdim. Bu süreçte düzen ve saygı benim için anahtar kelimelerdi. Stresli sayılabilecek vakitler de geçirdik, çok eğlendiğimiz zamanlar da oldu. Şartlar ne olursa olsun birbirimizin arasındaki saygı hep baki kaldı ve yapılacak tüm işler bu düzen içerisinde gayet güzel biçimde halledildi. 5. Raptiye’de en sevdiğin köşe hangisi? Neden? Raptiye, Fenerbahçe Leo’nun üretkenliğini dışa vurabildiği en güzel yanlarından birisi. Burada çoğunlukla tarih ile ilgili köşeler benim ilgimi çekmekte. Çoğu zaman fikir sahibi olduğum ancak detayını bilmediğim konularda kendimi besleyebiliyorum bu köşeden. 6. Fenerbahçe Leo Kulübü senin için ne ifade ediyor? Fenerbahçe Leo Kulübü benim için, kurulan güzel dostluklar ve beraberinde getirdiği harika aktivitelerdir. Bu aktiviteler hem bize hem de aynı Leo’nun tanımında olduğu gibi çevremizdeki insanlara olanak sağlayabildiğimiz bir alandır.


SİMGE SARI 1. Öncelikle kendini tanıtabilir misin? 25 yaşındayım, Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum, şu anda da bir ilaç danışmanlık firmasında Farmakovijilans Uzmanı olarak çalışıyorum. En büyük hobim hayattan zevk alacak şeyler yapmak. İnsanları sevdiğim kadar kendimle zaman geçirmeyi de sevdiğim için genelde halimden memnun bir hayat sürüyorum :) 2. Leo olmaya nasıl karar verdin? Burada ilgini çeken ne oldu? Leo’yla ilgili hiçbir fikrim yoktu başlarda. Hilmi’nin bir paylaşımından görüp ona Leo’nun ne olduğunu, burada neler yaptığını sordum. Anlattıkları, benim zaten üniversitedeki kulübümde de hep içinde olduğum bir ortamı canlandırdı gözümde. Hayatımızda bir koşturma hali hakim, tabii ki herkes kendi için yaşıyor ama bazen durup çevremizdekiler için neler yapabiliriz diye de düşünmeliyiz. Leo da işte burada devreye girdi. 3. Bir Leo olarak neler yapmak istiyorsun? Kafanda belirlediğin birkaç hedef var mı? “Şunu yapacağım, şurada olacağım” diyemiyorum tabii ki. Öncelikli hedefim, gerçekten yetişebildiğim kadar her aktiviteye bir yerden dokunabilmek. Bolca gelir getirici ve hizmet görmek dileğiyle!

4. Yaklaşık 6 aylık bir adaylık sürecinden geçtin. Bu süreç içerisinde senin Leo’da gözlemlediğin ve sana değer katabilecek hususlar nelerdir? Gözlemlediğim kadarıyla Leo, eğlenceli ve hareketli olduğu kadar disiplinli ve planlı bir yapıya da sahip. Bu iki farklı dünyanın, mükemmel oranlardaki karma hali gibi. Tanışıp hayatımda olmasıyla şanslı hissettiğim bir sürü arkadaşlıklar kurmamı sağladı, sağlamaya devam ediyor. 5. Raptiye’de en sevdiğin köşe hangisi? Neden? Her ay içeriğe göre ilgimi çeken köşe değişiklik gösteriyor olsa da yerinde duramayan biri olarak Kültür&Sanat köşesinin sıkı bir takipçisiyim diyebilirim :) 6. Fenerbahçe Leo Kulübü senin için ne ifade ediyor? Fenerbahçe Leo Kulübü benim için bir sürü sevdiğim insanla dolu, her zaman kucaklayıcı olan minnoş bir ekip. Tabii ki yaptığımız işler için sorumluluk bilinci esas, ama benim için her toplantı, aktivite vb. aslında kendimi iyi hissettiğim bir ortama dönüş gibi oluyor. İyi ki Fenerbahçe Leo! :)

RÖPORTAJ

20


TARİH 101

13 KOLONİ

Geçen ay bu muhteşem, muazzam bir o kadar güzel dergimizin 5. yılını geride bırakmışken madem uzun süregelen olaylardan bahsediyoruz, bu ay da onun üzerinden devam edelim istedim. Başlığı ilk okuduğunuzda “Bu ne acaba?” diyorsanız sizi çok keyifli bir yazı bekliyor demektir. Kısaca özet geçmek gerekirse 13 Koloni, şu anki adıyla Amerika Birleşik Devletleri olarak bildiğimiz ülkenin ilk kuruluş adımlarını simgelemektedir. Gelin olayların nasıl geliştiğini birlikte inceleyelim. Koloni kavramı, sömürge olarak kullanılan bir kara parçasında sömürgeci devletin kendi hakimiyeti altında bir yönetim kurmasıdır. Kurulan koloni, hem sömürge olarak çalışırken aynı zamanda sömürgeci devletin kültür ve dini anlayışıyla asimile olarak erimektedir. 1492 yılında Kristof Colomb ile kıtaya ilk adımı atan sömürgeci devletler, ancak Amerigo Vespucci ile birlikte yeni bir kıta bulunduğunun farkına varmışlardı. Kıtanın keşfinden sonra İspanyollar, İngilizler, Portekizler ve Fransızlar yerlilerin elindeki toprakları alarak hakimiyet kurmaya başladılar. Ayrıca Avrupalı devletler Amerika kıtasına yapılan keşiflerin ardından kendi halklarını kıtaya taşımışlardı. Farklı devletlerden taşınan halk, 18. yüzyılın ortalarına doğru 13’e ulaşmıştı. Kurulan “13 Koloni” ileride Amerika’nın temelini oluşturacaktı. Kıtanın yerli halkı ve göçmen gelen sömürgeci halk, zamanla kendisini büyük bir kölelik sisteminin pençesinde bulmuştu. Özellikle İngilizler tarafından kurulan koloniler vergi ödemekle mükellefti. Halk bu vergi yükünden dolayı İngiltere’den uzaklaştıkça Avrupa’yı kasıp kavuran Protestanlık kıtaya yayılmaya başlamıştı. Amerika kıtası sömürge olarak denizlerde hakimiyeti olan birçok devlete ev sahipliği yapmıştı. Örneğin bugünkü Kanada’dan Meksika Körfezi’ne kadar uzanan bölge Fransa’yı; Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyıları ise 13 koloni olarak adlandırılan İngiliz sömürgelerini temsil ediyordu. Bugünkü Amerika’nın güney eyaletleri, Orta Amerika ile Güney Amerika’nın çoğu denizlerde büyük bir güç olan İspanya’nın elindeydi. Güney Amerika bölümünde sadece Brezilya Portekiz’in sömürgesiydi.

21

TARİH 101

Alp Yıldırım


13 Koloni ve Birleşik Krallık Arasındaki Bağımsızlık Savaşı Birleşik Krallık yeni vergiler koymak isterken koloniler bu duruma kayıtsız kalmak istememişlerdi. Getirilen vergiler içinde özellikle Amerika, çay vergisi artışına karşı çıkarak adaya çay getiren üç Birleşik Krallık gemisine saldırdığında ipler iyice gerilmişti. Denize dökülen üç gemi dolusu çayın bedelinin Amerika tarafından ödenmesini isteyen İngilizler, Boston Limanı’nı abluka altına almışlardır. Fakat Philadelphia’da toplanan (I. Philadelphia Kongresi) sömürge yöneticileri İngiltere ile savaş kararı almışlardı. İngilizlerin Boston yakınlarında bulunan bir Amerikan mühimmat deposuna saldırması üzerine 1775 yılında iki taraf arasında büyük bir savaş patlak verdi. İngiltere, Amerika ile savaş kararı alarak çıkartma yaptığı sıralarda Virginia sömürgesi İngiltere’ye savaş açmıştı. Philadelphia’da 1776 yılında ikinci kez toplanan sömürgeler, İnsan Hakları Sözleşmesi’ni kabul ederek İngiltere’ye savaş açtılar. 1777 yılında Saratoga’da İngilizlere karşı alınan zaferlerin ardından Fransa ilk önceleri mühimmat yardımı yaparken bu kez savaşa askerleriyle katılma kararı aldı. Fransa’nın savaşa katılmasını Hollanda ve İspanya izledi. Savaş tüm şiddetiyle devam ederken George Washington’un York Town başarısını Fransa’nın Antil ve Hindistan üzerindeki etkili saldırıları takip edince İngilizler barış istemek zorunda kaldılar. İngiltere’nin barış isteği üzerine iki taraf arasında 1783 tarihinde “Paris (Versay) Antlaşması” imzalandı.

Antlaşma hükümlerine göre: - İngiltere, Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıyacak. - Florida ve Minorka Adaları İspanya hükümetine bırakılacak. - Kanada sınırında Misisipi Nehrine kadar olan bölge Amerika’ya bırakılacak. - Antilerden bazı adalar ve Senegal İngiltere hakimiyetine bırakılacak. Böylelikle, bütün bu şartların sonunda koloniler, kendi iç işlerinde serbest olmak koşuluyla Amerika Birleşik Devletleri’ni kurmuş oldular.

TARİH 101

22


AUTOSHOW

BMW Bayerische Motoren Werke

BMW (Bayerische Motoren Werke) Türkçe çevirisiyle (Bavyera Motor Fabrikası) Almanların elinden çıkan en özel markalardan birisi olup 7 Mart 1916 yılında Münih merkezli kuruldu. Günümüzde şirketin sloganı ‘sheer driving pleasure’dır. Bunu “gerçek sürüş keyfi” olarak Türkçeleştirebiliriz. Bu sloganla, ünlü Alman otomobilinin sürücü otomobili olduğu vurgulamaktadır. BMW, bilinenin aksine otomobillerle değil uçak motoru üretmesiyle endüstri dünyasına adım atmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Versay Antlaşması, Alman firmalarının savaş uçakları ve savaş uçağı motorları üretmesini yasaklıyordu. BMW de temel gelir kaynağı opsiyon olmaktan çıkınca farklı alternatiflere yönelerek işte bu Dixi 3/15’i üretti. Dixi 3/15 İngiliz markası olan Austin markası tarafından tasarlanıp üretilmişti. Bu otomobil BMW tarihi açısından çok önemlidir. Fakat her yönüyle ilk BMW modeli 3/20 modelidir. 1932 yılında BMW tarafından hem tasarlanan hem de üretilen bu arabada dört silindirli motor kullanılıyordu. Avrupa’daki her otomobil markası gibi BMW de savaştan olumsuz etkilendi. İkinci Dünya Savaşı’nda işine ilk dönen marka, uçak motoru üretti. 1959’da BMW Soğuk Savaş’ın getirisi olan birçok nedenden ötürü iflasın eşiğine gelmişti. Daimler-Benz fırsatı anında fark edip az daha BMW’yi satın alıyordu ki BMW ekibindeki teknisyenlerin dahi çabalarıyla hisselerini geri alabildi ve halen markanın önemli bir kısmına sahip olan bir yatırımcı ailenin yardımıyla bugünlere geldi. BMW ile Mercedes-Benz arasındaki rekabetin kökeni bugünlere dayanıyor. 70’lerde günümüz 3 serisi, 5 serisi ve 7 serisinin temelleri atılmaya başlandı. BMW M departmanı da 1970’lerin sonunda ortaya çıktı. İlk temsilcisi de BMW M1 olmuştu. 1980’lerde ünlü modelleri E30, E32, ilk M3, ilk dizel motor, ilk V12 model olan (E32 750i) ve 8 serisi gün yüzüne çıktı. 1990’larda hala kendine hayranlıkla baktıran BMW modelleri üretildi. BMW bu işi o kadar iyi yaptı ki sadece kendi ailesine değil başka markalara sağladığı motorla da kalitesini konuşturdu. Mesela süper spor otomobil dünyasının en özellerinden birisi olarak bilinen McLaren F1’in motoru, BMW’nin eseridir. Ayrıca 1998 yılında lüks otomobil dünyasında zirvesi olan RollsRoyce’u bünyesine kattı. 23

AUTOSHOW

Alp Kaan Önder

Milenyum çağında ise BMW bünyesindeki ilk Rolls-Royce üretildi (2003 Phantom). Ayrıca 2000 yılında Mini markası da BMW bünyesine katılmış oldu. Günümüzde BMW, otomotiv endüstrisini en iyi şekilde temsil eden Alman markaları arasında yerini koruyor. GÜNCEL HABERLER GOLF 8 TANITILDI Volkswagen Golf 8 bir önceki jenerasyonuna göre daha teknolojik donanımlarla geliyor. Yeni Golf’te 11 farklı motor seçeneği olacak bunların 5’i hibrit motor olacak. Yeni çıkan çoğu model gibi uzunluğu artan Golf tasarım yönünden en dikkat çeken değişim ön yüzünde oldu. Eski versiyonuna göre daha ince far ve ince ön ızgara ile donatılmış. Bu tasarım bazı kesimler tarafından beğenilmedi ve VW hayranlarını ikiye böldü. Yeni jenerasyonda analog göstergelerden vazgeçen Volkswagen, geçtiğimiz yaz Frankfurt’ta tanıttığı ID3 sistemini kullanıyor. Üstelik bu dijital değişimin aracın fiyatına bir ekleme getirmeyeceği belirtiliyor. 210 km/s hıza kadar çalışan Travel Assist ise sürücüden yönlendirme, fren ve gaz fonksiyonlarını devralıyor. Bir diğer büyük yenilik ise Golf 8 kullanıcılarının satın alımdan sonra We Upgrade özelliği sayesinde araçlarına daha sonradan adaptif hız sabitleyici, Light Assist adlı far kontrolleri, navigasyon, akıllı telefon bağlantısı ve Wi-Fi hotspot ekletebilecek olması. 1.0lt turbo TSI motorlar, 90 veya 110 beygir güce sahip. 1.5lt benzinli turbo TSI motorlar ise, sırasıyla 130 ve 150 beygir güç sunacak.Dizel motorlarda 1.5 veya 2.0lt. TDI seçenekleri sunulacak.


Kasım’da

Neler Yaptık

2

Kadıköy Leo Kulübü ile Ortak Barınak Ziyareti

2

İstanbul Güneş Leo Kulübü Geleneksel GGA Halleoween Vol. 5

7

Küçükyalı Çocuk Esirgeme Ziyareti

8

Anadoluhisarı Leo Kulübü Geleneksel GGA Maksat Müzik

9

Aralık’ta

Neler Yapacağız

?

5

Aralık Ayı Konsey Toplantısı

11

Farkındalık Konferansı 2 İlk Yardım Eğitimi

13

Zeugma Leo Kulübü Geleneksel GGA Christmas Party

35.Yıl Balosu Komitesi Otel Gezme Etkinliği

1415

2. Leo Çoğul Yönetim Çevresi Konsey Toplantısı

10

10 Kasım Çelenk Koyma Töreni

20

Kadıköy Leo Kulübü Geleneksel GGA Kadıköy Leo Matinesi

11

Kasım Ayı Konsey Toplantısı

22

Kulüp Güçlendirme

13

35.Yıl Balosu Komite Toplantısı

23

Başkanlar Sohbet

19

Fenerbahçe Lions Kulübü Kasım Ayı Toplantısı

20 22

Genel Yönetmen Danışma Kurulu Toplantısı Atalar Leo Kulübü GGA Fashion, Night, Out

28 1 25

23

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü Hizmeti

29

Ev Sohbet

30

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü Hizmeti 2. Etap

Kasım

Simge Sarı Aralık

Mutlu Günler

Burak Kılıç Aralık

Adnan Ayvaz

2NY / 1MG

24


KÜLTÜR & SANAT

YUTMAK

Ünlü bir doktorun psikiyatri kliniğine iş görüşmesine gelen genç bir kız, günün sonunda kendisini ulusal bir soruşturmanın tam ortasında saçları kazınmış şekilde çırılçıplak bulur. Her şey bir psikiyatri kliniğinde gerçekleşebilecek kadar normaldir. Peki bir iş görüşmesi ne kadar yoldan çıkabilir?

“Ben genellikle dünyadaki en tuhaf insan olduğumu sanırdım, ama sonra dünyada o kadar çok insan var ki, kendini benim kadar tuhaf hisseden ve benimle aynı biçimde arızalı başka biri olabilir diye düşündüm. Onu hayal ettim ve onun da beni hayal ettiğini düşündüm. Sen eğer ordaysan bunu okuduğunu umut ediyorum ve bilmelisin, işte ben de buradayım ve en az senin kadar tuhafım.” diyen 3 insanın hikayesi…”

Tarih : 26 Aralık 2019 20:30 Yer : Kozyatağı Kültür Merkezi BİR YOL ÖYKÜSÜ: FOTOĞRAFIN ARDINDA 180 YIL

SERGI

Tarih : 5 Aralık 2019 – 1 Mart 2020 Yer : Pera Müzesi

25

KÜLTÜR & SANAT

Ayşe Doğa Ülgen

PARİS-BEYRUT: MUTLULUK HATTI

Fotoğraf sanatçısı Dilan Bozyel, yeni sergisi ile sanatseverlerle buluşuyor. 12 Aralık’ta açılacak olan Paris-Beyrut: Mutluluk Hattı sergisi, sanatçının aynı isimle yayınlanan kitabının ardından sanatseverlerle buluşmayı bekliyor. Yaşayacağı şehri, yaşamak istediği şehirleri fotoğraflayarak bulmaya çalışan Bozyel’in sergisine gitmenizi mutlaka tavsiye ediyoruz.

SERGI

.

Pera Müzesi, kış sezonunu 5 Aralık 2019 tarihinde izleyiciyle buluşacak “Bir Yol Öyküsü: Fotoğrafın Ardında 180 Yıl” başlıklı sergi ile karşılıyor. 1839’da, fotoğrafın bulunmasının hemen ardından gerçekleşen ilk fotoğraf gezisi, Marsilya’dan başlıyor, Doğu’nun tarihi şehirlerine ve medeniyetlerine uzanıyordu. Bu ilk fotoğraf gezisinin gerçekleşmesinin 180. yılına atıfla düzenlenen ve aynı rotayı izleyen sergi 1839 yılında gerçekleşen ilk fotoğraf gezisinin izlediği rotayı günümüz teknikleriyle yeniden keşfeden 10 fotoğraf sanatçısının farklı yorum ve bakış açılarını bir araya getiriyor..

Tarih : 28 Aralık 2019 20:30 Yer : UNIQ Hall İstanbul

.

“Şimdi ellerinizi başınızın arkasına koyarak kanepeye uzanın ve en sevdiğiniz hikayenin sonunu hayal edin...”

TİYATRO

A-NORMAL

Tarih : 12 Aralık 2019 – 9 Şubat 2020 Yer : Institut Français


balon pİlotları

skandal

Skandal, dünyayı sarsan ve büyük olay yaratan Fox News’in kurucusu ve CEO’su olan Roger Ailes’in taciz skandalının perde arkasında yaşananları konu ediyor. 2016 yılında televizyon yorumcusu Gretchen Carlson, ardından Megyn Kelly ve daha birçok kadın, Roger Ailes’in tacizine maruz kaldığını açıklamıştı. Filmde, taciz olayının su yüzüne çıkması ile yaşananlar ve tacizde bulunan medya patronunun perde arkasındaki öyküsü gözler önüne seriliyor. Vizyon tarihi

: 20 Aralık

Pilot Amelia Wren ve bilim insanı James Glaisher 1862 yılında daha önce kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir şeyi denemeye karar verir. Göklerin sırlarını keşfetmek isteyen ikili sıcak hava balonu ile daha önce hiç çıkılmamış bir yüksekliğe çıkmaya çalışır. Gökyüzünde nefes kesici keşifler yapan Wren ve Glaisher atmosferin en yüksek noktalarına ulaştıklarında hayatta kalmak için zorlu bir mücadele vermek zorunda kalır. Vizyon tarihi

karsu

Son dönemlerde adından sıklıkla söz ettiren genç sanatçı çıktığı Türkiye turu kapsamında İstanbul’da dinleyicileri ile buluşmaya hazırlanıyor.. Tarih : 20 Aralık 2019 21:00 Yer : Bostancı Gösteri Merkezi

: 6 Aralık

FAZIL SAY – SU VE UMUT

Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, şef Murat Cem Orhan yönetimindeki Fazıl Say Festival Orkestrası ile birlikte vereceği muhteşem bir konserle İstanbul’da sanatseverler ile buluşacak. 21 Aralık‘ta İstanbul’da gerçekleşecek konser programında; “Mavi Su”, “Kara Su” ve “Yeşil Su” olmak üzere üç bölümden oluşan Su (Water) Piyano Konçertosu ile sanatçının son eserlerinden biri olan Umut (Hope) Senfonisi yer alıyor. Tarih Yer

: 21 Aralık 2019 20:30 : Volkswagen Arena İstanbul

KÜLTÜR & SANAT

26



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.