RAPTİYE NO:51

Page 1

NO.51 ŞUBAT, 2019


5

18

12

15

içindekiler 2

MESAJ VAR

3

ATATÜRK KÖŞESİ

5

SERBEST BÖLGE

7

TARİH 101

9

GAME & TECH

11

ASLILAND

12

TARİHE İZ BIRAKANLAR

13

SAĞLIK

15

TEKNOLOJİ

16

2 NY / 1 MG

17

KÜLTÜR & SANAT

/raptiyedergi

Atatürk ve Eğitim Bisiklet

Otomobilin Tarihi Resident Evil 2: Remake

Leonardo Da Vinci

Omega 3 Oppo

raptiyedergi@gmail.com

www.issuu.com/raptiyedergi

Dergimiz ile ilgili her türlü fikir ve görüşleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.


MESAJ VAR! 4

51

Şubat 2019

Değerli Raptiye Okurları, Karşınızda 51. sayısıyla dopdolu bir Raptiye! Emeği geçen herkese tekrar tekrar teşekkür ediyor, şimdiden sizlere keyifli okumalar diliyorum. Ocak ayı, bu dönem üçüncüsünü gerçekleştireceğimiz, gelenekselleşen ve çokça sevilen gelir getirici aktivitemiz Fries & Beers için yoğun bir şekilde çalışarak geçti. Çok yakın bir zamanda tüm detaylarını duyuracağımız Fries & Beers ile ilgili hiçbir haberi ve sizler için özenle hazırladığımız hediye çekilişlerini kaçırmamak adına Instagram’da “@friesandbeers” hesabını takibe almanızda fayda var! Hatta şimdiden 6 Nisan tarihini ajandalarınıza eklemeniz de oldukça yararlı olacaktır. :) Gelir getirici aktivitemizin yanı sıra Özgür Tekerlek Komitemizden de Ocak ayında çok güzel haberler aldık! Tekerlekli sandalye ile bisikleti birleştiren aparatı geliştirerek engelli vatandaşlarımıza farklı bir deneyim yaşatmayı amaçladığımız projemiz için ihtiyaç duyduğumuz parça sonunda hazır! 3 yıldır üzerine çalıştığımız ve sonuçlandırmaya çok yaklaştığımız projemizde denemeler yapabilmemiz için şu an tek ihtiyacımız bir tekerlekli sandalye. Eğer okuyucularımızdan yardımcı olabilecek olan var ise mutlaka bizimle iletişime geçsin! Önümüzde yoğun bir Şubat ayı var: Ulusal Aktivite, Kabine Ziyareti ve çalışmalarınız son süratle sürdürerek sonuçlandırmaya çok yakın olduğumuz gelir getirici ve hizmet aktivitelerimiz... Ailemizin her bir bireyinin katkısı oldukça önemli, bunu hiç unutmayın :) En derin Leo sevgi ve saygılarımla,

Adnan Ayvaz Alp Yıldırım Artun Ongun Aslı Şahin Ayşe Doğa Ülgen Buğrahan Aygün Caner Battaloğlu Hilmi Tuğkan Gülen Kerem Sağlam Özlem Özkan

Özlem ÖZKAN 2018-19 Çalışma Dönemi Başkanı Fenerbahçe Leo Kulübü

Rasimpaşa Mahallesi, Siftah Sk. No:7, Kadıköy/İstanbul

2


ATATÜRK ve EĞİTİM

Ç

anakkale Savaşı’nın destansı yönleri olmasına karşın milleti fevkalade musibetlere gark etmiştir. Bunların en çok öne çıkanlarından biri ise ülkenin yetişmiş entelektüel gücünün de tarumar edilmiş olmasıdır.

Çanakkale destanında, bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, eski adıyla Dârülfünûn, 1915 yılında 1.sıftaki 2500 tıbbiyelisini Çanakkele’ye göndermek durumunda kaldığından dolayı 1921 yılında Dârülfünûn, siyaha boyanmış ve hiç mezun verememiştir. Bu büyük trajedileri atlatamadan kurtuluş savaşını verme mecburiyeti, durumu katmerlemiş bulunmaktadır. Dârülfünûn’un siyahlara büründüğü 1921 yılının 15-21 Temmuz kapalı aralığında ülkenin içtimai ahvalini kurtuluşa erdirecek adımlardan ilki ve en önemlisi atılmış bulunmaktadır. Ankara Öğretmen Okulu’nda, Çanakkale’de tarumar olan eğitimli güruhun kaybından dolayı oluşan boşluğu dolduracak, gençlerin nitelikli hale gelebilecekleri eğitim çizgisi çizilmeye çalışılmıştır.

3

ATATÜRK KÖŞESİ

Buğrahan Aygün


ATATÜRK KÖŞESİ

Maarif Kongresi adı altında toplanan eğitim neferleri: • Mevcut okul, öğrenci ve öğretmen sayısı ile ilgili istatistiki bilgiler, • Okulların durumu, yarım kalanların yapımı, • Ziraat ve sanayi okullarının durumu, • Yabancı ve özel okulların kapatılması, • İlköğretim modelinin değiştirilmesi, yöreye göre, ihtiyaca göre eğitim sisteminin belirlenmesi, • Yerel üretim ile ilgili bilgiler ve bu bilgilere sahip bunları aktarabilecek uzmanların olup olmadığı konuları ekseninde karar almışlardır.

Atatürk’ün Maarif Kongresi’ndeki giriş konuşmasında gördüğünüz üzere; Atatürk gençliğimizin girmiş olduğu eğitim çıkmazından kurtulmak ve muasır medeniyetlerle yarışmak mertebesine erişmeyi hedef göstermiştir. Gençlerin zihni ve fikri yapılarını dogmadan kurtaracak ilmi, fenni ve milli benlikle harmanlanan bir eğitim zihniyeti düşlemiş ve bunu gençlerimizin yollarını bulacağı bir fener haline getirmiştir.

Saygıdeğer Mustafa Kemal bu konuda:

‘Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.’

“Saygıdeğer Hanımlar, Efendiler, Bugün Ankara, Öğretmenler Kongresi’nin burada toplanmasıyla övünmektedir. Gelecek için hazırlanan vatan çocuklarına, hiçbir zorluk karşısında baş eğmeyerek sabırla çalışmalarını ve ana babalarına da yavrularının eğitimlerini tamamlamak için her fedakârlığa katlanmaktan çekinmemelerini öneririm. Silahıyla olduğu gibi beyniyle de mücadele etmek zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği gücü İkincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken yabancı unsurlarla mücadele gereği ve milli düşünceleri boğmaya çalışan her karşı fikre şiddetle karşı koyma gereği onlara öğretilmelidir, işte biz, bu kongrede, çizilmiş eski yollarla geleceği konuşmak değil belki söylediğim şartları taşıyan sanat ve beceri yolu bulup millete göstermek zorundayız. Maarif Vekâleti’nin öğretmen ve uzmanlardan oluşan bir ilim ve kültür kongresini Ankara’da toplamayı düşünmesini ve bugünkü zor şartlara rağmen bu girişimdeki başarısını büyük bir beğeni ile anarım.”

Kaynakça: *Sebahattin Arıbaş, Türk Eğitim Tarihi, s. 205

ATATÜRK KÖŞESİ

4


SERBEST BÖLGE Merhaba, ben Artun. Bu ay Serbest Bölge’de sizlere ilgi alanlarımdan biri olan “bisiklet”i biraz detaylı bir biçimde anlatmak istedim. Keyifli okumalar!

Bugün yeryüzünde neredeyse 100 milyondan fazla bisiklet var. Caddelerin her geçen gün yeni otomobillerle dolup taşmasına rağmen halk tarafından en çok tutulan taşıt yine de bisiklettir. Bisikletin özellikle şehir içinde sağladığı kolaylıkları düşünecek olursak bunların bir otomobilin sağladığı imkânlardan hiç de aşağı kalmadığını görürüz. Öncelikle bisiklet basit bir makinedir. Pahalı ve uğraştırıcı bir bakım gerektirmez. Bisikletin bakımını kendimiz evimizde bile yapabiliriz. Çok fazla yer kaplamadığı için saklaması da kolaydır. Bir taşıt olarak bisikletin avantajı diğer araçlara göre de çok fazladır. İstanbul gibi bir şehirde sıkışık trafik içinden sıyrılıp kolayca istediğimiz yere ulaşabiliriz. Üstelik 15-20kmlik bir hızla hareket etmek için yürürken harcadığımız kadar bir enerji sarf etmemiz yeterlidir. Açık havada yaptığımız bir bisiklet gezintisi, bize tabiatın güzelliklerini içimize sindire sindire seyretmek imkânını verir. Gittikçe telaşçı ve aceleci olan çağımızda bisiklet özgürlük ve iç huzurun bir timsalidir.

BİSİKLET Bisiklet, tarihte ilk kez 1791 yılında ortaya çıktı. Fransa’da iki tekerlekli bir oyuncak yapmayı düşünen Sivrac Kontu üzerine oturulup ayaklarla itilen ‘Celerifere’ isimli aleti icat etti. 1817 yılında Alman Baron Karl von Drais modern bisikletin prototipini oluşturan iki tekerlekli aracı keşfetti. Drais yaptığı araca yönlendirmeyi sağlayan bir gidon yerleştirdi, bu araca da ‘Drezin’ ismini verdi. Bu gelişim ilerleyen teknoloji ile birlikte günümüzde hâlâ devam ediyor.

5

SERBEST BÖLGE

Artun Ongun


‘Bisiklet’ kelimesi 1860’larda Fransa’da ortaya çıktı. İlk olarak Fransa’da yapılan ‘Tour de France’, bisikleti bir spor haline getiren ve bisikleti diğer ülkelere tanıtan önemli bir yarış olmuş, zamanla da uluslararası bir yarış haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğuna ‘Levantenler’ aracılığıyla girmiş olan bisiklet, öncelikle posta teşkilatı, polis teşkilatı ve orduda kullanılmıştır.

Türkiye’de büyük şehirlerde bisiklet kullanımı günümüzde beraber yaygınlığını giderek kaybetmiştir. Aşırı şehirleşme ve bisikletin kullanılabileceği alanların giderek azalması buna sebep olmuştur. Bisiklet sadece bizi A noktasından B noktasına götürmez; bizi eğlendirir, yaşamımıza bir heyecan katar, diğer bisiklet süren insanlarla geziler düzenleyebilmenize olanak tanır, arabayla gidemeyeceğimiz, yolun geçmediği yerlere gidebilmemizi sağlar. Saçlarımızda rüzgarı hissederken bir yandan da sağlığımıza iyi gelen bir aktivite yapmış oluruz. Yolun geçmediği yerler demişken her bisikletle de istediğimiz yere gidemeyiz, sürdüğümüz bisikletin gideceğimiz yerin koşullarına uygun olması gerekir. Örneğin; toprak bir arazide bisiklet süreceksek buna uygun kadro geometrisi ve süspansiyon sistemine ihtiyaç duyarız bu nedenle alacağımız bisikletin sürüş şeklimize uygun olması gerekiyor.

Bisiklet tiplerinden bahsedecek olursak neredeyse 30’a yakın bisiklet tipi bulunmaktadır. Ben bunların en çok tercih edilenlerinden bahsetmek istiyorum. En başta hepimizin bildiği şehir bisikletleri yer alıyor. Düz yollarda keyifle sürebileceğimiz ince tekerlekli bisikletlerdir. Katlanır bisikletler de bu sınıfa dahildir. Sahil gezintileri için birebirdir. İkinci sirada dağ bisikletleri ve yol bisikletleri geliyor. Bu bisikletler hem spor hem keyfi amaçlı kullanılabilir. Bir dağ bisikletini hem toprak yolda hem düz asfalt zeminde kullanabilirsiniz ancak geniş tekerlerinin yaratacağı sürtünmeden dolayı pedallaması biraz daha zordur. Ayrıca pedala bastığınız zaman kullandığınız gücün bir kısmı da süspansiyon esnemesi ile kaybedilir. Bunun tam tersi olan yol ve yarış bisikletleri düz yollar ve asfalt zemin için birebirdir. Büyük dişli çapına ve ince tekerlere sahip olduğunuz için rahatlıkla 30-40 km hızlara çıkabilirsiniz. Ama engebeli ve bozuk zeminlerde insanı biraz sarsar ve yorabilir. Bu iki bisikletin birleşimi hibrit bisikletler İstanbul gibi şehirler için oldukça uygundur. Hem ince tekere ve büyük dişlilere sahip olup bir yandan da süspansiyonları olan bisikletlerdir. Eğer siz de hareketi ve adrenalini seven biriyseniz Downhill, XC, BMX, Dirtjump ve dirtjump bisikletleri gibi birçok farklı bisiklet tipi bulunmakta. Yazımı sonlandırırken kullandığımız bisikletlerin bizim birer parçamız olduğunu düşündüğümü söylemek isterim, onlar bizim karakterimizin dışa vurumudur.

SERBEST BÖLGE

6


TARİH 101

Otomobilin Tarihi

O

cak sayımızda yeşil mi yeşil bir köşe yaparak heyecanlı bir yazı yazmıştım hatırlarsanız ki. Böyle yazıyorum da siz tabii ki de hatırlıyorsunuzdur değil mi Sevgili Okurlar! Efendim bu ay sizleri herkes tarafından az biraz da olsa bilinen bir konuyla buluşturmak istedim. Hepimizin bildiği ve bindiği, gerekir ise kullandığı bir araç olan otomobilin icadını kısa da olsa anlatmak istedim sizlere. Günümüzde daha çok iklimsel koşullar çerçevesinde veya teknoloji alanlarında konuşulan otomobili tarih sayfalarına da taşımak istedim kanımca. Bakalım nasıl gerçekleşmiş, kim bulmuş otomobili. İyi okumacalar efenim. İnsanlık tarihi, birbirinden önemli buluşlara, keşiflere sahne olmuştur. Bu keşif ve buluşlara insanlığı iten dürtü ise merak olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlar ilk çağlarda o taşların birbirine sürtünce ne olduğunu merak etmeseydi belki de ateşi bulamayacaklardı. İşte aynı ateş gibi tekerleğin icadı da çağ atlatan buluşlar arasında yer alıyor. Tekerleğin icadından sonraki en önemli buluş ise bence otomobil…

7

TARİH101

Alp Yıldırım

İlk otomobil 1769’da icat edildi İnsan boyutlarına en yakın ve kendinden motorlu ilk otomobilin icadı 1769 yılında Fransa’da gerçekleşmiştir. Void Vacan isimli mucit ilk otomobili icat ettiğinin farkındaydı belki ama bu icadının insanlık tarihinde nasıl bir çığır açacağını kestiremeyecekti. Fransız mucidin ardından Nicolas Joseph Cugnot ise devrimsel bir işe imza atarak 3 tekerlekli buharlı bir otomobil yapmayı başardı. Cugnot’un 3 tekerlekli otomobili saatte 6 km. hızla gidebiliyordu. Tarihler 1884 yılını gösterdiğinde ise Britanyalı mucitler Cugnot ve Vacan’ın geliştirdikleri konsept üzerinde çalışmaya karar verdi. Buharla çalışan önden kazanlı bu otomobil konseptine el freni eklediler ve hızında da değişim yarattılar. Almanya’da ortaya çıkan bir mucit, ilk motorlu otomobili yapmayı başardı. Bu kez arada bir fark vardı. 1886 yılında Karl Benz, 2 silindirli ve benzinle çalışan 3 tekerlekli bir otomobil üretmişti. Benz Patent Motorwagen isimli bu otomobil bugünkü modern araçların atası olarak biliniyor.


üzerinde çalışmıştır. İlk tek silindirli benzin motorunu 1893’te kendi evinin mutfağında üretmiştir. Ford bu hızla gidince, üç yıl sonra ilk otomobilini yapmıştır. 33 yaşındaki Ford, bisiklet tekerlekleri monte ettiği bir şasiye bir motor takmıştır. İlk şirketi olan Detroit Automobile Company, kuruluşundan bir buçuk yıl sonra, 1890’da iflas edince, Ford 16 Haziran 1903’te hisselerine % 25,5 oranında ortak olduğu Ford Motor Company’i kurmuştur. Aynı yıl içinde ürettikleri ilk otomobil ABD’de satılmış ve 1904’ten sonra otomobillerini başka kıtalara da ihraç etmiştir.

4 silindirli motor Günümüzde de kullanılan standart 4 silindirli motorun 1900’lü yıllarda ve Fransa’da olduğu belirtiliyor. Amerika’ya geldiğimizde ise ilk otomobili yapanlar arasında 1902 yılında Ransom E. Olds’un ismi geçmektedir. O zamanlar Olds Motorlu Araçlar adıyla bilinen bu firma markalaşarak ismini Oldsmobil olarak değiştirmiştir. Olds’un hemen peşinden ise Cadillac ve Ford markaları otomobil üretimine katılmıştır. Özellikle sanayileşme açısından motomobiller üzerinde Ford Motor Company’nin kurucusu Hanry Ford’un katkısı yadsınamayacak kadar büyüktür. Ford, 30 Temmuz 1863’te Dearborn/Michigan’da İrlanda kökenli bir çiftçinin altı çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya geldi. On iki yaşındayken annesini kaybeden Henry, boş zamanlarını kendisine kurduğu bir mekanik atölyesinde geçirmiştir. Burada 15 yaşında ilk buharlı makinesini yapmıştır. 1882’de Michigan’ın güneyinde buharlı makine montörü olarak ilk kez sürekli bir işe girmiştir. Ford, boş zamanlarında otomobil üretimi

Volkswagen Beetle Otomobil tarihinin en gözde otomobillerinden biri ise 7’den 70’e herkesin sevgilisi olmayı başarmış olan Volkswagen’in Beetle modelidir. Beetle, dünya üzerinde öyle bir üne kavuşmuştu ki, 1938 yılından 2003 yılına tekrar tasarlanana kadar 20 milyonun üzerinde satmıştır. Tarihler 1960lara geldiğinde ise Uzak Doğu’dan bir ülke, otomobillere getirdiği teknolojik yeniliklerle adından sıklıkla bahsettirmiştir: Japonya… O yıllarda Japon tasarımcı ve üreticiler, otomobillere teknolojik bir tasarım dili ve öğeler eklemiştir. 1973 yılında yaşanan petrol kıtlığı üreticileri daha küçük tasarımlar yapmaya itmiştir. 2025 yılına kadar 1 litre yakıtla ortalama 20 km yol alması gereken arabalar bu standarda ulaşmak için hibrit ve elektrik motorları gibi alternatif yakıt arayışına devam etmektedir.

TARİH101

8


GAME & TECH

O RES I DENT EVI L 2: REMAKE Merhaba Değerli Raptiye Okurları, Bu ay sizlerin karşısına güzel bir haber ile çıkıyorum. Bir zamanların efsanesi Resident Evil 2’nin Remake versiyonun çıkış fragmanı yayınlandı ve uzun senelerdir oyunlarla iç içe olan biz oyunseverlerin içini bir heyecan kapladı. Hepimizin aklına son dönemlerde korku filmleri ile birlikte işlemiş zombi hikayesini barındıran bir oyun geliyor. Zombi istilası altında olan Racoon City, Resident Evil 2’nin ana mekanını oluşturuyor ve bizi aksiyon ve korku dolu bir maceraya davet ediyor. Resident Evil 2: Remake bundan 21 yıl önce yapılmış olan Resident Evil 2’nin yenilenmiş ve restore edilmiş versiyonu ile karşımıza çıkıyor. Oyunda hikayelerine tanıklık

9

GAME & TECH

Caner Battaloğlu

edeceğimiz iki ana karakter bulunuyor; Leon S. Kennedy ve Claire Redfield. İlk oyunun hikayesinden 2 ay sonrasında geçen yapım, zombi salgınının yavaş yavaş küresel boyutlara ulaşmasını anlatıyor. Leon ve Claire aslında serinin daha önceki oyunlarında da karşımıza çıkmış karakterlerdi. Fakat, serinin son oyunu ile birlikte hikayeye tam anlamıyla giriş yapıyorlar. Öyle ki Claire’i abisi Chris Redfield’ı görmeye gelen genç bir kız olarak fark ettiğimiz oyunda, Leon S. Kennedy’i ise Raccoon City’de görevine başlamak üzere yola çıkmış bir çaylak olarak görüyoruz. Oyunun hemen başında yolları kesişen ikilinin bu soluksuz macerasına farklı açılardan tanıklık edebiliyoruz.


Oyuna eski versiyonundaki gibi iki karakterden birisini seçerek başlıyoruz. Oyunu bu iki karakterden biri ile bitirdiğiniz takdirde, diğer ana karakterin senaryosunun da kilidini açmış oluyorsunuz. Bu durum hem olayları farklı bir şekilde izlemenize ve yeni karakterler ile karşılaşmanıza olanak sağlıyor, hem de oynanış süresini arttırıyor. Oyunda tek bir senaryoyu bitirmek 6 ile 8 saat arasında mümkün. Oynanma süresini arttıracak ek senaryolar ve zorluk modları da eklenmiş bulunmakta. Zorluk modlarında 3 farklı mod bulunuyor. Assisted modunda seçtiğinizde zombilere karşı nişan aldığınızda otomatik olarak hedefe odaklanıyor. Aynı zamanda Assisted modunda canınız sürekli olarak yavaş yavaş yeniliyor ve daha etkisiz zombiler ile mücadele ediyorsunuz. Standart zorluk modunda oyunun normal standartlarında oynuyorsunuz. Hardcore zorluk modunda ise sadece mürekkep bularak kayıt işlemi gerçekleştiriyorsunuz. Ink Ribbon adındaki bu mürekkepler sınırlı sayıda bulunuyor ve bu durum oyunun gerilimini de arttırmış oluyor. Yani hiç kaydetmediyseniz oyunun en başına dönme olasılığınız bulunmakta. Bu modu seçtiğinizde ayrıca daha zorlu düşmanların sizi beklediğini de söylemeliyim.

Oyunun demo modunu oynadım ve ilk gözüme çarpan zombi düşmanlardaki dengesizlik. Oyunun Hardcore modunda ise bu daha da fazla rahatsız edecek şekilde göze çarpıyor. Standart ve zorluk modunda pompalı ile kafasını patlatamadığınız ya da script ile oluşturulduğu için ne yaparsanız yapın, müdahale edemediğiniz zombiler mevcut. Demo modunda çokca bug ve kapı problemi var. Bu saydığım sorunlara rağmen, ben ki oyun oynamaya başladığımdan beri hiçbir zombi oyunundan keyif almadım ama Resident Evil 2 ve Remake versiyonu gerçekten bana keyif veren oyunlar oldu. Remake versiyonunda uzuvları kopan ve paramparça olan zombi efektleri de eklenmiş. Hem silahlarınızla hem de bıçağınızla yapabildiğiniz bu parçalama hissi, oyunun vahşet ve aksiyon seviyesini de üst kademeye çıkarmış. Puslu ve karanlık koridorlar, camdan içeri süzülen rüzgar ve yağmur, her köşe başında duyacağınız o ürpertici gıcırtılar... Oyunda bunlara benzer olan ve atmosferi tamamlan birçok unsur bulunmakta. yeri gelmişken hem karakter seslendirmelerinin hem de ses efektlerinin gayet başarılı olduğunu söylemeliyim. Özellikle atmosfer sesleri oyunun her anında diken üzerinde olmanızı sağlıyor. Son olarak sürpriz bir haber vererek köşemi sonlandırıyorum: Deadline’ın özel haberine göre, Netflix Resident Evil video oyun serisini temel alacak bir dizi üzerinde çalışıyor.

GAME & TECH

10


ASLILAND Şubat ayının hepiniz için çokça iyi geçtiğini umarak herkese “Merhaba!” diyorum. Şubatta -en azından benim için- beklenenden daha soğuk günler geçirmiş olmamız kalpleri bir miktar kırmış olsa da bu durum yeni yerler denemeye ya da sevilen yerlere tekrar gitmeye engel olamadı.

Kev Snack

Moda - Kadife Sokak

K

ev Cafe’nin Modadaki versiyonu Kadife versiyonuna oldukça yakın. Burgerleriyle ön plana çıkmış olsa da özellikle kahvaltısını başarılı bulduğum, salatalarıyla bir miktar duygusal bağ barındırdığım bir mekan Kev Cafe. Açıldığından beri kendim gitmem yetmezmiş gibi resmen bir örgütlenmeci gibi çalışarak etrafımdakileri de gitmeye teşvik ettiğimden olsa gerek, zamanında kafe çalışanlarının dağıttığı anketlerdeki “Kafeyi nereden öğrendiniz?” sorusuna “Aslı’dan.” cevabını veren dostlarım olmuştu. Zaman içinde parmesanlı patates kızartmalarından vazgeçmiş olsalar da (mazi kalbimde yaradır) gidip denenmesi ve falafel salatası ile süt karamelli cheesecakelerinden muhakkak tadılması gereken, ilgili çalışanlara sahip bir mekan burası. Snack versiyonu büyük Kev’den farklı olarak menüsünde lezzetli kanatlar barındırıyor. Adı üstünde olduğundan kahvaltı gibi komplike olaylara hiç bulaşmamış bu kafe, mekanda alkol ruhsatı bulunmadığından (Kadife Sokak kuralları...) burgerinizi alıp, dışarıdan biranızı kaparak sokakta doya doya atıştırabilme keyfi veriyor size. Arka tarafındaki pencereden bir kedinin kurtarıldığına şahit olmuştum birkaç yıl önce, kedi Leyla hâlâ oralarda mı dolanıyor bir bilgim yok. :)

Petra Roasting Co.

Topağacı

Nişantaşı’nda bulunan Petra, küçük ve oldukça samimi bir cafe. Küçük masalarda oturup arkadaşlarınızla sohbet edebilir, sahipleri ile yanınıza gelen küçük dostları doyasıya sevebilir ve gününüzün tadını çıkarabilirsiniz. Sade ve sevimli dizaynının yanında çalışanlarının ilgisi de Petra’yı ayrıca keyifli kılıyor benim için. Özellikle mochasını ve tartinlerini denemenizi öneririm. Şubat ayının Ocak kadar soğuk geçmemesini ve daha huzurlu günler getirmesini diliyorum; keyifli, bolca gezeceğiniz bir ay olsun!

11

ASLILAND

Aslı Şahin


TARİHE İZ BIRAKANLAR

Leonardo Da Vinci

1

5 Nisan 1452 yılında İtalya da doğan Leonardo Da Vinci Avrupa’nın Rönesans devrinde dünyaya gelmiştir. Rönesans devrinin en ünlü kişilerinden olan hatta Rönesans devrinin Avrupasına damga vurmuş en önemli kişilerden biridir. Rönesans dönemi İtalyan mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı ve ressamıdır. En tanınmış yapıtları Mona Lisa (1503 - 1507) ve Son Akşam Yemeği’dir (1495 - 1497). Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biridir. 2. milenyumun adamı seçilmiştir. Böyle bir çocukluğa sahip olan sanatçı Rönesans dönemine adeta damga vurmuştur. Günümüzde hala dünyanın en önemli yapıtları arasında yer alan Mona Lisa ile özdeşleşen Leonardo Da Vinci tarihin unutamayacağı kadar büyük bir dehadır. İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için 1503’te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşımıştı. Floransa’yı 1482’de terk ederek Milano Dükü Sforza’nın hizmetine girdi. Dükün hizmetine girebilmek için köprüler, silahlar, gemiler, bronz, mermer ve kilden heykeller yapabileceğini anlattığı ancak göndermediği mektup bütün zamanların en olağanüstü iş başvurusu sayılır. Leonardo, 1499’da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı; aynı zamanda binalar, makineler ve silahlar geliştirdi. 1485 - 1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makineler, kiliseden kale ve kanal yapımına kadar her türlü mimari ile ilgilendi; anatomi çalışmaları yaptı; öğrenciler yetiştirdi. İlgi alanı o kadar genişti ki başladığı çoğu işi bitiremiyordu. 1490 - 1495 yıllarında çalışmalarını ve çizimlerini deftere kaydetme alışkanlığı geliştirdi. Bu çizimler ve defter sayfaları, müzeler ve kişisel koleksiyonlarda toplanmıştır. Bu koleksiyonculardan birisi de Leonardo’nun hidrolik alanındaki çalışmalarının el yazmalarını toplayan Bill Gates’tir. Leonardo Da Vinci 1519 yılının baharında 2 Mayıs’ta Amboise’daki evinde 67 yaşında vefat etmiştir.

Adnan Ayvaz

TARİHE İZ BIRAKANLAR

12


SAĞLIK

OMEGA 3 NEDİR ?

O

mega, Yunan alfabesinin son harfidir ve “son” anlamına gelmektedir. Anlamı ne kadar da büyük bir söz değil mi? Benim bahsetmek istediğim kısım ise tam olarak bununla alakalı değil. Ben bugün Omega 3’ü ele almak ve sizleri bu konuda bilgilendirmek isityorum. Omega 3 bidiğiniz gibi bir yağ çeşididir ama bu o kadar da basit bir konu değildir. Basit bir şekilde yağların üstünden geçelim ilk olarak. Yağlar, “doymuş” ve “doymamış” olmak üzere ikiye ayrılır. Doymuş yağlar bildiğiniz gibi vücut için zarar teşkil edebilecek yağlardır. Örneğin; tereyağ veya margarin gibi. Doymamış yağlar ise vücudumuzun ihtiyaç duyduğu sıvı yağlardır. Elzem yağ asitleri ise Omega-3 ve Omega-6 dır. Elzem yağ asitlerinin eksikliğinde neler olabilir ilk olarak ondan bir bahsedelim. Mesela egzama, saç dökülmesi, yara iyileşmesinde yavaşlama, kan dolaşımında olumsuz ekti, kan basıncında artma, bağışıklık fonksiyonlarında bozukluk kolestrol ve trigliserid (yağ) seviyesinde artma ve özellikle hafıza ve mental fonksiyonlarda zayıflama gibi olumsuz etkileri oluyor. Peki bu Omega-3 ve Omega-6 nelerde bulunur? Omega-3 balık yağı, somon ve keten tohumu yağında; Omega-6 ayçiçek yağı, mısır yağı ve pamuk çitiği yağın-

13

SAĞLIK

Hilmi Tuğkan Gülen

da yoğunlukla bulunur. Aslında bunları her ne kadar alıyoruz gibi gözükse de bu her gün değil belki ayda birkaç kez ya da ayda bir kez gibi bir sayıda kullanabiliyoruz. Atalarımız besinleri doğal yani çiğ ya da mayalanmadan tükettiği için besin değerleri çok daha fazla iken yararlanıyorlardı. Bizde ise rafine edilmemiş bu besinlerden bulmak bir hayli zorlaştı. Çevresel kirlilik, kimyasalların hayatımıza olan etkisi arttıkça aldığımız besinlerimizin de değerleri bir hayli azaldı hatta yok oldu ve ister istemez geleneksel beslenme tarzımızdan uzaklaştıkça çok büyük bir bölümümüzde Omega-3 eksikliği gelişti. Gelin Omega-3’ü inceleyelim ve bu takviyeyi alırken nelere dikat etmemiz gerektiğini tartışalım. Omega-3 yani alfa-linolenik asit vücuda alındığında iki şeye metabolize olur: EPA ve DHA. O bakımdan diye başlayan cümle başı şöyle: “Alacağımız takviyelerde EPA EPA ve DHA değerlerine dikkat etmeliyiz bu değerler ne kadar iyi olursa o kadar vücudumuza o kadar iyi etki eder. Sağlık dünyasında çalışmaların sonucunda Omega-3’ün Kardiyovasküler hastalıklarda, kanserde, diabette ve de gebelikte kullanıldığında büyük artıları olduğu kanısına


varılmıştır. Kalp hastalıklarında damardaki pıhtılaşmayı engellediğine veya geciktirdiğine, trigliserid düzeylerini düşürdüğüne, kolestrole ve damar sağlığına iyi geldiğine çalışmalar sonucunda ulaşılmıştır. Kanserde ise kanser gelişimini ve ilerlemesini etkilemektedir. Baskılayıcı bir rol oynarak kanserin ilerlememesine katkıda bulunmaktadır. Tümör hücrelerinin büyümesini azaltarak olası bir yayılma durumunu geciktirir. Balık yağları tedavi edici etkisinden çok korunma veya ağrı giderici rol almaktadır ama bu tip hastalıklarda doz çok önemlidir. Bu yüzden mutlaka doktora danışmak gereklidir. Diabette ise insulinin işlevini artırdığı ve tip 2 diabet hastalığının oluşumunu geciktirdiği çalışmalar sonucu ortaya konulmuştur. Gebelikte ise; gebelik sırasında anneden bebeğe aktif bir omega-3 transferi olmaktadır ve bu durum annenin depolarını ciddi miktarda boşaltmaktadır. Yeterli alım sağlanmaz ise bebeğin beyin gelişimini ve fetusun sağlıklı büyümesini etkilemenin yanı sıra annenin doğum sonrasında depresyonuna sebep olmaktadır. Ancak düzenli kullanıldığı takdirde düşük veya premature doğumun da riskini azaltır. Özellikle fetüsün sinir sistemi ve damar gelişimi için ilk 3 ay DHA’ya ihiyaç duyulmaktadır.

Balık yağı tüketiminde miligramdan daha çok içeriğe dikkat etmek gerekir. EPA ve DHA değerlerini incelemeden almanızı önermem. Sıvı olanlar çok daha fazla aktif madde içerebilir. 1 balık yağı kapsülünde en az 300 mg ve EPA 150 mg DHA bulunmalıdır. Eğer kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsanız yada Gingko Biloba veya E vitamini desteği alıyorsanız kesinlikle hekiminize, eczacınıza veya diyetisyeninize danışmadan kullanmaya başlamayın. Son olarak küçük bir özet şeklinde nacizade fikirlerimi belirtmek isterim. Omega 3 ülkece maalesef yeteri kadar alamadığımız bir vitamindir ve çocukluktan yaşlılığımıza kadar ihtiyaç duyduğumuz, vücudumuza besin takviyesi olarak almamız gereken bir vitamindir. Maalesef bunları doğal balıklardan yeteri kadar alamamaktayız. Beynimizin gerektiği şekilde çalışabilmesi, hafıza gelişimi ve odaklanma için kullandığımız her yaşta bize fayda sağlar.

SAĞLIK

14


TEKNOLOJİ

X XIAOMI VE HUAWEI’NİN ARDINDAN BİR ÇİNLİ DEV DAHA TÜRKİYE PAZARINA GİRDİ

15

TEKNOLOJİ

Kerem Sağlam

iaomi ve Huawei derken bir Çinli devden daha flaş Türkiye kararı geldi. Çinli akıllı telefon markası OPPO, Türkiye’deki teknolojiseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. 35 ülkede faaliyet gösteren OPPO, Türkiye’deki faaliyetlerine resmi olarak başladı. Teknoloji dünyasının yükselen yıldızlarından olan şirketin, İstanbul Ataşehir’de ofis açtığı ve fark yaratan akıllı telefon modelleriyle Türk telefon pazarına da yön vereceği konuşuluyor. Telefonla beraber MP3 çalar, medya oynatıcıları, LCDTV’ler, e-kitap okuyucular, DVD/Blu-Ray oynatıcılar gibi ürünleri de mevcut olan firma 2004 senesinde kurulmuş. Çok uzun bir tarihi yok fakat buna rağmen ABD merkezli araştırma şirketi IDC (International Data Corporation) tarafından 2017 yılında dünyanın en büyük dördüncü telefon markası olarak gösterildi. Akıllı telefon teknolojilerinin küresel oyuncularından OPPO’nun Türkiye Genel Müdürü ise Weijian Zhou oldu. Önde gelen teknoloji markalarında daha önce yaptığı üst düzey yöneticilik deneyimleriyle tanınan Weijian Zhou, OPPO’nun Türkiye pazarındaki büyümesine liderlik edecek.


Neler Yaptık 12 14

Ocak Fries & Beers Komite Toplantısı Ocak 118Y LYÇ Ocak Ayı Konsey Toplantısı

15

Ocak Fenerbahçe Lions Kulübü Ocak Ayı Toplantısı

17

Ocak Başkanlar Sohbet

18

Ocak Kadıköy Leo Kulübü GGA: 5. Kadıköy Leo Matinesi, Grease

Ocak Fenerbahçe Leo Kulübü Ocak Ayı Toplantısı & 20 Genel Yönetmen Ziyareti

21 22 25, 26, 27

29

Ocak Özgür Tekerlek Komite Toplantısı

Ocak Photoshop Eğitimi Ocak Leo Avrupa Preforumu, Portekiz Ocak Yönetim Kurulu Toplantısı

?

Neler Yapacağız 2,3, 4,5

Şubat Ulusal Aktivite 1. Adım

3

Şubat Başkanlar & Yönetmenler 3. Toplantısı

5

Şubat Fries & Beers Komite Toplantısı

9

Şubat Ev Sohbet

11

Şubat 18Y LYÇ Şubat Ayı Konsey Toplantısı

15

Şubat Beykoz Leo Kulübü GGA: Games of Beykoz

Şubat Fenerbahçe Leo Kulübü Şubat Ayı Toplantısı & 17 Kabine Ziyareti

19

Şubat Fenerbahçe Lions Kulübü Şubat Ayı Toplantısı

Şubat Heybeliada Leo Kulübü GGA: Hey Leo Mod: 22 Türkçe Pop 23, 24

Şubat 3. MD Konseyi, İzmir

24

Şubat Kerem Sağlam

25

Şubat Alp Yıldırım

Mutlu Günler

2NY / 1MG

16


KÜLTÜR & SANAT

Yiğit Özgür’ün efsane karikatürü Hunililer sahnede! Utanacağınız, şaşıracağınız, kikirdeyeceğiniz, kızacağınız, anlayamayacağınız, ama anlayamadığınız halde gülmeye devam edeceğiniz, “Neye gülüyorum ben ya, neden?” diye neşe içinde ikircikleneceğiniz şeyler bu oyunda sizleri bekliyor!

Bu oyun, Killology Maisie, Davey, Alan ve Paul’un hikayesi. Baba ve oğul olmaya çalışanların hikayesi. Veda ederken bile iz bırakmaya çalışan, bencil, sert, acımasız insanların hikayesi. Bu oyun bize boyun kavisimizin ne işe yaradığını, hayatta sevginin önemini ve baba-oğul olmayı anlatıyor ve maalesef yıldızların ne kadar ulaşılmaz olduğunu!”

Yer : Artısahne Mecidiyeköy Tarih : 27 Şubat 2019 20:30

SERGI 17

PARAJANOV, SARKIS İLE

MASUM DEĞİLİZ

Doğumunun 95. yıldönümünde ünlü yönetmen ve sanatçı Sergey Parajanov’un eserleri Türkiye’de ilk kez Pera Müzesi’nde “Parajanov, Sarkis ile” adlı sergi ile izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.Pera Müzesi ve Sergey Parajanov Müzesi iş birliğiyle gerçekleşen sergi, sanatçının gelenekselden pop-art’a, resimleri, kolajları, desenleri, film sahnesi eskizleri, kostüm tasarımları, mozaikleri, objeleri, fotoğrafları ve yerleştirmelerinden oluşuyor.Küratörlüğünü Zaven Sargsyan’ın, sergi tasarımını Bülent Ekmen’in üstlendiği sergide, çalışmalarını Paris’te sürdüren sanatçı Sarkis’in Parajanov’dan esinlenerek yarattığı ve ona adadığı işleri de yer alıyor. Sarkis; neonlar, ekranlar ve yerleştirmeler ile Parajanov’u selamlıyor. “Şiirsel Sinema”nın ustalarından Parajanov’un benzersiz dünyasına ışık tutan “Parajanov, Sarkis ile” sergisi 17 Mart tarihine kadar ziyaret edilebilir. Yer : Pera Müzesi Tarih : 13 Ocak 2019-17 Mart 2019

Gizem Karataş’ın “Masum Değiliz” isimli kişisel sergisi Depo’nun ikinci katında gerçekleşiyor. Sanatçının son dönem fotoğraf, video, ses ve yazı işlerini bir araya getiren serginin tasarımını Fuat Eşrefoğlu üstleniyor. Sanatçı eserleriyle, öznesi “ben”, “sen” ve “biz” arasında gidip giden işleri, insanların kurdukları ilişkileri ve ortak payda olup da paylaşılamayan deneyimleri sorguluyor. Karakaş’ın kendi geçmişi ve ilişkilerinden performatif bir yaklaşımla oluşturduğu eserler, insanlık hâlini yansıtıyor. Bunu yaparken kişisel kırgınlıklara, hayal kırıklıklarına, zayıflıklara, takıntılara ve arzulara odaklanıyor. Sergi mekânı sıcak bir ev ortamına referans vererek konfor hissi yaratmayı amaçlıyor ve bu konforlu alan, acı, travma ve güvensizliğe tutunmanın da rahatlığa dönüşebileceğine gönderme yapıyor.

KÜLTÜR & SANAT

Ayşe Doğa Ülgen

Yer : Depo İstanbul Tarih : 03 Mart 2019’a kadar

SERGI

.

Yer : Craft Kadıköy Tarih : 28 Şubat 2019 20:30

.

KİLLOLOGY

TİYATRO

HUNİLİLER


İSKOÇYA KRALIÇESI MARY

16 yaşında Fransa Kraliçesi olan Mary Stuart, 18 yaşında dul kalır ve omuzlarına yeniden evlenme baskısı yüklenir. Ancak Mary’nin buna hiç niyeti yoktur. Genç kadın bunun yerine yurdu İskoçya’ya geri döner ve hakkı olan tahtı geri ister. Fakat İskoçya ve İngiltere’nin yönetimi etkileyici genç Kraliçe Elizabeth’in yönetimi altındadır. İki genç kraliçe birbirlerinden bambaşka hayatlar ve karakterlerde olsalar da ilk başta omuz omuza vererek iki ülkede barış sağlamayı hedeflerler. Ancak zamanla kıskançlık ve hırs ön plana çıkmaya başlar. İki genç kadın, erkek egemen bir dünyada hem tahtta hem de aşkta rakip konumundayken bağımsızlığa karşı evlilik oyununu nasıl oynayacaklarına karar vermelidir. Bu süreçte yaşanan ihanetler, isyanlar ve entrikalar tarihin akışını belirleyecektir...

SİBEL

Sibel, köylüler tarafından dışlanan dilsiz bir genç kızın hikayesini anlatıyor. 25 yaşındaki Sibel, babası ve kız kardeşi ile birlikte Karadeniz’de gözlerden uzak bir köyde yaşamaktadır. Dilsiz bir kız olan Sibel’in kendi halinde bir yaşantısı vardır. Atalarından kalma bir gelenek olan ıslık çalma ile iletişim kuran genç kız köylüler tarafından pek sevilmez. Bir gün ormanda gezintiye çıkan Sibel’in hayatı ormanda saklanan bir yabancı ile karşılaşması sonucunda bambaşka bir hal alır. Tarih : 22 Şubat 2019

Tarih : 1 Şubat 2019 İSTANBUL RESİTALLERİ 2018-2019

Son 12 yıldır, Türkiye’nin resital odaklı tek konser dizisi olan İstanbul Resitalleri’nin yeni sezonu yine dopdolu! Dokuz ay boyunca devam edecek olan organizasyon, İstanbul’a yakışan bir ev sahipliği içinde her ay özel bir resital ile hem dünya salonlarının uluslararası gözde virtüözlerini İstanbul’a davet ederek kentin kültürel hayatına ciddi bir katkıda bulunuyor hem de İstanbul adının uluslararası platformda yine bir kez daha saygıyla anılmasına vesile oluyor! Yer : Sakıp Sabancı Müzesi the seed Tarih : 15 Şubat – 14 Haziran 2019

KENAN DOĞULU

Kenan Doğulu’yu dinledin ama hiç böyle dinlemedin! Çoğu klasikleşmiş şarkılarıyla Türkçe pop sahnesinin en önemli isimlerinden Kenan Doğulu, 360° center stage deneyimi ile interaktif, samimi ve güçlü bir konser alanında bulunan tüm izleyicilere her açıdan kusursuz bir görüntü ve güçlü bir akustik sunabilmek için özel olarak tasarlanan 360°’lik sahnenin ilk konuğunu dinlemeye mutlaka gitmelisiniz! Yer : Volkswagen Arena Tarih : 2 Mart 2019 21:00

KÜLTÜR & SANAT

18


z rojemi p u t s o ında yvan d m a a h s larak p m a a e n k h e i z i c d iz re ojem itlerim em çev h k z z i H.İ.S Pr ı m m i eğ ığı zırlad eştirec l a k h e ç e r l ge en için öz r e l z i on’a s ! Puged labilirsiniz ko deste

debilirsiniz. e ip k ta i iz b an Instagram’d

hisprojesi


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.