1
1 MAYIS’TA SOKAĞA SONRA DAHA FAZLA 1 Mayıs günlerindeyiz. AKP ve yandaş medya 1 Mayıs’a yönelik provokasyonlarına başladı. AKP güdümündeki medya kanallarında bir süredir özelliklede Birleşik HAZİRAN Hareketi’ne yönelik sistematik bir saldırı içerisinde. Geçtiğimiz günlerde Sabah gazetesinde Bakanlar Kurulu’nun Saray’a sunduğu seçim güvenliğine ilişkin belge yer aldı. Bu belgede, seçime yönelik tehditlerden birisi olarak da Birleşik HAZİRAN Hareketi yer aldı.
2
alan haberler AKP’nin hazırlıklarının ip uçlarını veriyor. AKP kendisine karşı provokasyon yapılacağı iddiası altında, şimdiden kendi yapacaklarına zemin oluşturuyor. Bu tür haberler farklı bağlamlarda son dönemde oldukça yaygınlaştı. 1 Mayıs’ta ve sonrasında AKP’nin yaşadığı güç kaybını engelleyerek, seçimlere müdahale edebilme imkanları yaratacak şekilde kirli oyunlar tezgahlayabilir. Sonuçta, ‘attırırım 3-5 bomba’ diyen birisinin MİT Başkanı olduğu bir iktidardan söz ediyoruz. AKP’nin bu kontr yönelimleri karşısında ve baskıları karşısında halk muhalefetinin demokratik ve meşru bir direnme çizgisi ile yapılacak hamlelere doğru yanıtlar vermesi gerekiyor. Önümüzdeki dönem bu anlamda, daha kaotik gelişmeleri ve bunun içindeki karmaşayı gören bir politik akılla sürdürülmeli. *** Birleşik HAZİRAN Hareketi, bu anlamda da öne çıkıyor. Bugün ülkemizde sol bir muhalefet damarının gelişme ve güçlenme zemininin HAZİRAN’da parladığı görülüyor. HAZİRAN, henüz bir halk hareketine dönüşememiş olsa da halk hareketinin zeminlerini oluşturmaya başladı. 1 Mayıs öncesindeki eylemliliği de bunu gösteriyor.
Bu haberin ardından, yandaş basında HAZİRAN’a yönelik sal-
Artık belli merkezlerde toplanarak, çağrı yapan bir sol yerine
dırılar 1 Mayıs üzerinden yoğunlaştırıldı.
giderek çok merkeze yayılan ve halklaşan bir dinamik olarak gelişen HAZİRAN bu yönleriyle iktidarda rahatsızlık yaratıyor.
Vahdet gazetesinde yer alan haberde, acemi provokatörler Haziran’ın Beatles afişini liselilere benzetti. Sosyal medyada
1 Mayıs’ta TAKSİM özelinde AKP’nin uygulayacağı şiddete
alay konusu olan bu durum, aslında ne denli gözlerini ka-
karşı mücadele, HAZİRAN’ın bu yaygın direnme anlayışı doğ-
rartarak tüm demokratik muhalefet kanallarına saldırı içinde
rultusunda direnişi çok merkeze yayarak gerçekleştirilebilir.
olduklarının bir ifadesinden başka bir şey değil. Evet, önümüzdeki dönemde ülkenin her yerine hızla yayıla***
rak halk içerisinde köklü bağlar geliştirmeye odaklanan birleşik bir direnme hareketi ile bu her yanı çürüyen AKP rejimin-
AKP, tüm demokratik siyaset kanallarını kapatmaya çalışır-
den kurtulmak mümkün olabilir.
ken, seçim öncesi ve sonrasına yönelik provokasyon hazırlıkları içerisinde.
Şimdi 1 Mayıs’ta Sokağa...Ve Sonra Daha Fazla...
Gerek Bakanlar Kurulu’nda gerekse de yandaş basında yer
3
NESTLE IŞÇISI DIRENIYOR ANCAK VAZGEÇTIĞINIZDE YENILIRSINIZ Söyleşi: SAMET ARSLAN
Hava yağışlı. 30 kişilik bir çadır. Kaynayan çaylar, nar gibi ateşli soba. Çadırın sağ tarafında “Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” ve “Kaybettiğinizde Değil Vazgeçtiğinizde Yenilirsiniz” pankartları asılıydı. Açlık grevindeki işçiler Sabahattin Ali okuyordu. İşçilerin gözlerinden kararlılıkları okunuyordu. Açlık grevinde üç işçi grevi diğer üç arkadaşına devretti. Genç işçi duygu seline kapılarak gözyaşlarını tutamadı ve ağladı içeriye girerken. Vardiyaya girerken servislerin içerisinden diğer işçi arkadaşlar mücadeleye el sallıyorlardı. İçeride çalışan işçiler vardiya aralarında direnişteki işçileri ziyarete geliyorlar. Suat Karlıkaya (Tek Gıda-İş Örgütlenme Sekreteri): Arkadaşlarımızın başına gelen olayı iyi anlatmak istiyoruz, çünkü ülkemizde sık sık karşılaştığımız bir duruma karşı direniyorlar. Bu fabrikada yetkili olan Öz Gıda-İş sendikasının Nestle yönetimi ile toplu iş sözleşmesi döneminde buradaki işçiler daha fazla zam alabilmek için, sendikaya ültimatom verdikleri için, biz bizi satacak hiçbir imzayı kabul etmiyoruz dedikleri için işten çıkarıldılar ve 297 gündür
direniyorlar. Bugün yirmi üç arkadaşımız Nestle firmasının
kadar açlık grevine girecek. Pazar günü 11.00’de bir deği-
dokuz arkadaşımızı işbaşı yaptırabiliriz demesine rağmen
şim daha olacak ve Çarşamba günü saat 11.00’de kimse
‘Biz dokuz kişi işe girmiyoruz. Diğer on dört arkadaşımız-
içeriden çıkmayacak.
da işbaşı yaptırılmazsa biz burada mücadeleye devam ediyoruz’ demeleri ve mücadelelerindeki kararlılığı gös-
Dışarıda ki bütün arkadaşlarımız ile içeri gireceğiz ve sü-
termeleri önemli bir vurgudur. Bu mücadele Nestle yö-
resiz açlık grevlerimize başlayacağız. Bu sebepten dolayı
netimine sizlerin toplumsal baskılarıyla beraber devam
basın huzurunda bir çağrı yapıyoruz Nestle yönetimi bu
edecektir.
arkadaşlarımızın sorunlarını bir an önce çözecek, çözmek zorundadır. Bu arkadaşlar şunu söylüyor; bizi işten çıkarı-
Bu insanlar bu fabrikada işbaşı yaptığı gün; bu ülkede
lırken 25/2’den kıdemsiz ihbarsız tazminatsız kimse bize
emek kazanacak, bu ülkede çocuklarımız kazanacak ve
sormadı, ama içeriye girip girmemek bizim kendi rızamız-
bu ülkenin geleceği kazanacaktır. Şimdi hava yağmurlu
la olacaktır. Bizim alnımıza çizilen kara leke, onurumuz,
üç arkadaşımız üç gündür sıvı harici hiçbir gıda maddesi
gururumuz ancak bu şekilde temizlenir. Parayla bizim te-
almadan bu çadırda bekliyorlar. Bugün başka üç arkada-
mizlenecek onurumuz yok diyor arkadaşlarımız.
şımız bu arkadaşlarımızın yerine Pazar günü saat 11.00’e
YALNIZCA İŞİMİZİ İSTİYORUZ Serkan YÜCEL Mahkemeler doğruladı; sendikal sebeplerden atıldığımız ve rekor tazminatlar kazandığımız. Bizler işverenimizden sadece işe geri alınmamızı istiyoruz. Çünkü bu bir hataydı. Onlar da zaten hatayı gördüler. Hem FABRİKA müdürü hem İstanbul Personel Müdürü’nü görevden ayırdılar. Bizler sadece işimizi istiyoruz. İşimizi alana kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Dokuz arkadaşımız işe girmeye hakları olmasına rağmen işe girmediler, geri kalan arkadaşlarımız çok yüksek miktarlarda tazminat almalarına rağmen kabul etmediler. Çünkü “Ya hep beraber, ya hiçbirimiz” dedik. Sonuna kadar bu şekilde devam etmeyi düşünüyoruz.
DİRENİŞİMİZDE 297.GÜN Erol ŞAŞI 297 gündür direnişe devam etmekteyiz. Yerel yöneticilerin yaptığı hata Nestle yönetimini kapsamamaktadır. Nestle yönetimi büyük bir camiadır. Eskiden çalışan arkadaşlarımız bilir. Nestle yönetiminden bu hatayı düzeltmesini bekliyoruz. 25/2 maddesinden çıkarılmayı hak etmedik sözleşme süresinde. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Onların ne dediği değil, bizim ne dediğimiz geçerlidir. Birbirimizi asla bırakmayacağız, satmayacağız herkes böyle bilsin. Bölüneceğimizi düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bölecek tekliflerle gelmesinler. Bizim istediğimiz belli hepimiz işimizi geri istiyoruz. Bu son aşamadır. On aydır zaten eylemler yapıyoruz. Yaptığımız eylemler ortada; ciddi eylemler. Artık bu son aşamaya geldiği için bilindiği üzere açlık grevi son süreçtir. Ve Çarşamba günü hepimiz süresiz açlık grevine gireceğiz. Söylediğimiz her şey gayet ciddidir. Bunu herkes böyle bilsin şakamız yok.
ONUR DİRENİŞİ LEVENT TOSUN
Bugün 297. Gün Nestle direnişimizin. 13.04.2015(Pazartesi) çadırımızı kurduk. 20.04.2015(Pazartesi) saat: 11.00’de dönüşümlü açlık grevimize başladık. Bu elimizden bir şey gelmediğinin son noktası. Artık bundan sonrası yok. Bundan sonra ya çadırımızı toplayıp içeri gireceğiz ya da bu çadır mücadelemiz devam edene kadar burada kalacak. Bizim maddi olarak hiçbir talebimiz yok. Bizim onur kırıcı madde olan 25/2’den atıldığımız iş yerimize tekrar işe alınmamız ve onur kırıcı şeyin silinmesini istiyoruz. Tekrar işimize ve arkadaşlarımıza kavuşmayı istiyoruz. Yirmi sekiz işçi çıkarılmıştı ve beş arkadaşımız bırakmak zorunda kaldı. Yirmi üç kişi kaldık. Bu yirmi üç kişiden de dokuzunun işe geri alınması kabul edildi. Geri kalan on dördüne “Bütün yasal haklarını tazminatını veririz” dedi Nestle. Fakat “Neden dokuz?” diye sorduğumuzda hiçbir cevap veremiyorlar. Yani “Bu dokuzunun diğer on dört kişiden neyi fazla?” diye sorduğumuzda bir geri dönüş yok. Kanunlar ve mahkemeler karşısında suçsuzluğumuz kabul edildi. Dava şuanda temyize gitti. Temyizden de bizim lehimize dönecek umarım. Biz Nestle yönetiminin uyguladığı ayrımcılığı kabul etmedik.
6
Ya hepimiz içeri gireriz ya da hepimiz burada sonuna kadar direnmeye devam ederiz dedik.
NÜKLEER ANLAŞMA BU DAHA BAŞLANGIÇ İBRAHİM VARLI
İran ile 5+1 ülkeleri ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya arasında imzalanan nükleer anlaşma sürpriz değildi. İsviçre’nin Lozan kentinde sürdürülen zorlu müzakereler sonrasında beklenen bir gelişmeydi. Tarafların masadan kalkma lüksü yoktu. Niyeti de. Bunun en önemli nedeni nükleer krizin artık her iki cephe açısından da sürdürülemez duruma gelmiş olmasıydı. Lozan mutabakatı önemli bir eşik olsa da henüz hiçbir şey bitmiş değil. İran ve 5+1 ülkeleri arasında varılan ‘siyasi çerçeve anlaşması’, tüm şartlar yerine getirilirse 30 Haziran’da nihai anlaşmaya evirilecek. 2 Nisan’da açıklanan “Ortak Kapsamlı Eylem Planı” uyarınca, Tahran, nükleer programından çok büyük oranda feragat edecek. Karşılığında Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları aşamalı kalkacak. *** Çerçeve anlaşma her iki cepheye de büyük kazanımlar sağlıyor. Anlaşma ile Tahran, iki binli yılların başlarında başladığı yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme faaliyetleri yüzünden başına açılan belalardan kurtulma yolunda önemli bir eşiği geçti. Bunun yanında anlaşma
7
ağır ekonomik ve siyasi yaptırımların kıskacındaki ülke-
er programını sürdürme ve ekonomik yaptırımlardan
yi uluslararası sisteme entegre edecek. Bu entegrasyon
kurtulma imkânını elde etti. Her iki ülke de anlaşmanın
Ortadoğu ve Avrasya’da yeni ittifakların doğmasını bera-
sağlanmaması için ABD yönetimine yoğun baskı yaptı.
berinde getirebilir. Böylece Tahran, Afganistan’dan Akde-
İki ülke bundan sonra da nihai anlaşmanın sağlanmaması
niz kıyılarına, Hazar Denizi’nden Basra Körfezi’ne kadar
için ellerinden geleni ardına koymayacak. İran’daki mu-
uzanan hatta bölgenin en önemli oyuncularından biri du-
hafazakârlar ise çok fazla taviz verildiğinden şikâyetçi.
rumuna gelecek. Ayrıca on yıl sonra anlaşma süresini dol-
Nükleer yol haritası zorlu engebelerden oluşuyor. Tüm bu
durduğunda önemli bir nükleer altyapıya sahip olmaya
rahatsız çevreler nedeniyle nedeniyle kırılgan bir yapıya
devam edecek ve ekonomisini felce uğratan yaptırımların
sahip anlaşmanın ne zaman nerede patlayacağı meçhul.
kaldırılmasıyla büyük bir nefes alacak.
Bunu tarafların ve Obama sonrası ABD yönetiminin tavrı belirleyecek.
Ruhani yönetimi Washington öncülüğündeki Batı dünyası ile sorunlarını bir nebze de olsa giderme şansını yakala-
İran’ın nükleer programının bu kadar fırtınalar koparması-
sa da esas kazanan ABD. 1979’dan beri düşman olunan
nın arka planındaki saikler Tahran’ın nükleer lige terfisinin
İran’la kapıları açan nükleer anlaşmanın ABD’ye hem je-
önüne geçmek. Bugün nükleer silaha sahip sekiz ülke var.
ostratejik hem de ekonomik getirisi olacak. İran, stratejik
Bunlardan sadece beşi Nükleer Silahların Yayılmasının
önceliğini Asya-Pasifik hattına kaydıran ABD emperya-
Önlenmesine İlişkin Antlaşma’ya (NPT) taraf: ABD, Rusya,
lizmi açısından bu bölgeye ulaşmanın anahtar ülkesi ko-
İngiltere, Fransa ve Çin. Söz konusu ülkeler, aynı zamanda
numunda. Basra Körfezi’ne hükmeden İran, Güneydoğu
BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri. Nükleer ligin diğer
Asya’ya açılan kapı görevini gördüğü gibi, ABD’nin Gü-
ülkeleri antlaşmayı onaylamayan Hindistan, Pakistan ve
neybatı Asya’daki kaldıracı ve Asya’ya açılan kapısı olabi-
Kuzey Kore. İsrail’in de nükleer bir güç olduğu herkesin
lir.. İran denklemi çözülmeden Washington’un bu bölge-
malumu. Sorunun yanıtı şurada. Tüm kötücüllüğüne rağ-
ye ulaşması zor. Artık tüm enerji yolları Tahran’a çıkıyor.
men nükleer önemli bir caydırıcılık aracı ve de statü sem-
Petrol kartelleri ve küresel markalar uçsuz bucaksız İran
bolü. Bu silaha sahip olanlar bir anlamda dokunulmazlığa
pazarına akın edecek.
erişiyor. İran’ın nükleer silaha sahip olması; Brezilya, Mısır, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Türkiye gibi gelişmekte ***
olan ülkelerin nükleere yönelmesine neden olabilir. Brezilya, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin bu yönlü bir girişimde
8
Anlaşma taraflar arasında büyük memnuniyetle karşılan-
bulunduğu biliniyor. Güney Afrika geçmişte askıya aldı-
sa da bundan rahatsız olanlar da yok değil. İran’ın muha-
ğı nükleer çalışmalarını yeniden raftan indirebilir. Bütün
fazakârları, ABD’nin neoconları, İsrail ve Suudi Arabistan
korku da bundan kaynaklı. Nükleer ayrıcalığın bir başka
bunların başında geliyor. Tel Aviv ve Riyad İran’ın askeri ve
ülkenin eline geçmemesi. Koparılan onca gürültünün ar-
ekonomik açıdan çökertilmesini beklerken, Tahran nükle-
kasında bu kaygılar var.
EKONOMI BÜYÜMÜYOR IŞSIZLIK, YOKSULLUK BÜYÜYOR HAYRİ KAZANOĞLU
Nisan ayı, IMF ve Dünya Bankası 6 aylık toplantılarının yapıldığı bir ay ve dünya ekonomisine ilişkin öngörüler, tahminler, istatistikler yayınlanıyor. Bizler, IMF-Dünya Bankasının Washington Uzlaşması denilen ideolojisini yıllardır çok şiddetle eleştiriyoruz; ama onları eleştirirken, bir taraftan da onların rakamlarını, öngörülerini göz ardı edemiyoruz. Son rakamlar bir kez daha şunu gösterdi: Dünya ekonomisi 2007-2008’de girdiği kriz sürecini henüz atlatamadı. Önümüzdeki döneme ilişkin şu öngörü var: 2015 yılında dünya ekonomisinin yaklaşık 3.1 büyümesi bekleniyor, 2016 yılında yine 3.1-3.2 olacak gibi düşünülüyor. Diğer bir yandan raporda önümüzdeki dönemde küresel kapitalizmin motor gücünün Asya olması öngörülüyor. Çin’de büyüme belli ölçüde yavaş yavaş ritmini yitirse de, hâlâ yüzde 7’nin üzerinde kalmaya devam ediyor ve yüzde 7.8, 7.6, 7.4’lük büyüme rakamları öngörülüyor. Dünyanın en hızlı büyüyen, bir anlamda yabancı sermaye için çekim merkezi olan ülkesi ise Hindistan olarak duruyor. Türkiye’ye ilişkin de aslında belki hak ettiğinden daha hayırhah, daha iyimser tahminlerde bulunulmuş; ama bunlar dahi Türkiye ekonomisini kurtarmaya yetmiyor. Bilindiği gibi Türkiye ekonomisi, 2014 yılını yüzde 2.9’luk bir büyümeyle kapattı. 2015 için
9
yüzde 3.1, 2016 için yüzde 3.3’lük bir büyüme öngörülü-
lemeyle krizini aşabildi, ne de Yunanistan’da Syriza; İs-
yor. Böyle olsa dahi Türkiye’nin 2012-2016 aralığındaki 5
panya’da Podemos, Öfkeliler hareketinin devamı olan
yıllık döneminin ortalama büyümesi yüzde 3 olacak. Yani
yeni, sistemi karşısına alan hareketlerin yükselişi (bunla-
AKP Hükümetinin övündüğü yüzde 5’in üzerinde büyüme
rın Syriza örneğindeki gibi hükümete gelişi söz konusu
hızları bir daha kolay kolay elde edilemeyecek.
olsa dahi) şu anda sistemin bütününü tehdit eden bir dinamiğe dönüşebildi. Yani bir şekilde kriz çözülememiş
Bir kere ekonominin büyüdüğü yıllarda dahi Türkiye, iş-
durumda, ama dünyada yeni bir krizin patlak vermesinin
sizliği bir türlü düşürememişti. AKP, aslında insanlarda
objektif şartları var olmaya devam ediyor. Çünkü istihdam
ciddi bir yanılsama yaratıyor, yani “ekonomini çok kötü
artmıyor, büyüme artmıyor; ama buna karşılık, borsalar
olduğu bir dönemde dümene geçmiş ve ekonomiyi düz-
yükselmeye devam ediyor, şirketlerin kârlarında bir ge-
lüğe çıkartmış” gibi. Halbuki, AKP’nin hükümete geldiği 3
rileme yok, şirketler ellerinde toplanan fonları yatırıma
Kasım 2002’de işsizlik rakamı yüzde 7.2’ydi. Ondan sonra
yöneltmiyorlar.
geçici olarak biraz altına düşmekle birlikte, hep bu rakamın üzerinde seyretti. 2014 yılını da yüzde 9.9’luk bir or-
Büyük şirketler birleşiyor, birbirlerini satın alma yoluna
talamayla kapattı. 2014 Aralık ayı sonu itibarıyla işsizlik
gidiyorlar; ama kısaca, üretimi arttıran, teknolojide sıçra-
yüzde 10.9’du. IMF tahminlerinde işsizlik 2015-2016’da da
ma yaratan, istihdamı arttıran hayırlı bir gelişme olmuyor
yüzde 11.2 ve 11.6 olarak öngörülüyor. Tabii ki, bunun daha
dünyada. Üstelik de 2007-2008 krizine gelirken, kamu-
detaylarına inebiliriz; ama bilindiği gibi, gençler arasında
nun borçları, yani hükümetlerin borçlarında çok ciddi bir
işsizlik Türkiye’de daha yüksek, yüzde 20’nin üzerinde.
gerileme olmuştu. Kriz sonrasında ise özellikle finansal
OECD’nin son dönemlerde temel aldığı bir ölçüt var; 15-
şirketlerini kurtarma paketleriyle birlikte kamunun borcu
24 yaş arasındaki gençlerden hem üretim sürecinde bir
da oldukça arttı. Yani bugüne değin kamunun yeni bir kriz
yeri olmayan, istihdamı olmayan, hem de okumayanların
çıktığı zaman bunu engelleme potansiyelinde çok ciddi
oranı. Türkiye’de bu oran yüzde 30’u aştı ki OECD ülkeleri
bir gerileme oldu ve dünyada yeni bir krizin patlak ver-
içerisinde yüzde 30 oranını zorlayan tek ülke. Bu, aslında
mesinin koşulları olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Bu şuna
sadece gençler açısından değil, toplumun geneli açısın-
benziyor: İstanbul merkezli bir depremin olacağını bütün
dan bir geleceksizliğe işaret ediyor. Çünkü genç insanlar,
bilim adamları öngörüyor ama bunun şiddetini ve zama-
yani geleceğin işgücünü oluşturabilecek beyinler ne oku-
nını nasıl kestiremiyorsa, dünya ekonomisinde de benzer
yor, ne çalışıyor. Zira, bu yüzde 30 rakamı dahi belki de
bir durumun ortaya ne zaman ve ne şiddette çıkacağını
tam gerçeği ifade etmiyor. Nedeni de şu: Türkiye’de bir
kestiremiyoruz, ama bunun objektif koşullarının bütün
iş bulamayan, eğitim kurumları içerisinde de istediği yere
dünyada var olduğunu bugün biliyoruz.
yerleşemeyen, Açık Öğretim öğrencisi milyonlarca insan var. Bunlar hem okullarını bitiremiyorlar, hem de diploma-
Çarkın Dönmesi Vatandaşın Borçlanmasına Bağlı
larını aldıkları zaman bir istihdam kapısı onlara açılmıyor.
Ekonomide üretim ilişkilerini sermayeden yana, emek
Bildiğiniz gibi, genellikle bu diplomalar, zaten bir işiniz
karşıtı olarak değerlendirdiğiniz zaman, kapitalizmin kla-
varsa, özellikle kamuda çalışıyorsanız size bir sırçama ola-
sik gerçekleşme sorunu ortaya çıkıyor; yani ürettiği mal
nağı tanıyor.
ve hizmetlere talepkâr olacak yeterince halk kitlesi bulamıyor, yeterince alım gücü bulamıyor. Bu nedenle, çark-
Yeni bir krizin patlak vermesinin objektif şartları var olma-
ların devam edebilmesi için emekçilerin de borçlanma-
ya devam ediyor.
sına ihtiyaç duyuluyor. Geçmişte söylenen bir söz vardır; emekçiler kazandığını yer. Bütün finans sistemi aslında
Biliyorsunuz, krizler konjonktürel olabilir; yani basit yön-
sermayedarlara yöneliktir. Fon fazlası olan şirketler ve
temlerle, örneğin maliye politikalarıyla bütçe açıklarını
tasarrufları olan vatandaşlar bankalara, finans sistemine
arttırmak, faizleri indirip yatırımları teşvik etme yoluyla
fonlarını aktarırlar. Buradan borçlananlar da büyük şirket-
yani kendi mekanizmalarıyla sistem krizini aşabilir. Bu
ler, küçük şirketler veya kamudur. Zamanla sade vatandaş
krizin böyle bir kriz olmadığı ortaya çıktı. 2007-2008’den
da bu finansallaşma sürecinin bir parçası oldu. Tüketici
başlayarak, hiçbir şekilde hızlı bir büyümenin, istihdamın
kredileri, ihtiyaç kredileriyle, Batı’da mortgage kredileri
ve üretimin arttığı bir sürece geçilemedi.
denilen borçlandırarak konut alma yoluyla kazandıklarının ötesinde harcayabilme kapasitesine eriştiler ve böyle-
Şu anda ne kapitalizm kendi içerisinde yeni bir düzen-
10
likle geçici olarak talebi yükselttiler.
Dünya genelinde bir anlamda kapitalizmin krizi böylelikle
kendisinin tartışılması, eleştirilmesi ayrı bir nokta, uzun
engellenmiş oldu. Türkiye de bu sürece daha geç dâhil ol-
bir tartışma. Ama kısaca, dünyada ve tek tek ülkelerde
makla birlikte, aslında AKP’nin o parlak dönemleri, Korkut
gelir ve servet dağılımı o kadar bozulmuştu ki, buna par-
hocanın Lale Devri dediği dönemde kredi kartları patladı,
mak basan bir kitap bestseller haline geldi.
insanların cüzdanında çeşitli bankaların çok sayıda kredi kartları oldu. Çocuğu evlenecekse, evini yeniliyorsa, ihti-
Zaten dünya şöyle garip bir durumda: Mesela Amerikan
yaç kredilerine başvuruldu. Otomobil kredileri, son yıllar-
Merkez Bankasının kararları çok tartışılıyor, “ne zaman
da da konut kredileri Türkiye’de de yaygınlaştı. Aslında
faizi arttıracak?” insanlar bunun beklentisi içerisinde 24
gelir ve servet dağılımının çok bozulduğu ortamda, bir
saat borsaları izliyor, döviz kurunu nasıl etkiler falan diye.
şekilde kapitalizmin sorunlarına ilaç oldu finansallaşma.
Merkez Bankası -ki, Amerika’da işsizlik yüzde 5’lere kadar
Şimdi, bu yolun da sonuna gelinmiş durumda.
düştü- bir türlü faizi arttıracak adımı atmıyor ve sürekli şuna vurgu yapıyor: “Evet, işsizlik düşüyor, ama emek ge-
Basında “Makro ihtiyati tedbirler” sözüne çok rastlıyoruz.
lirleri çok artmıyor. Emek gelirleri artmayınca da ekono-
Bu şu anlama geliyor: Kredileri sürekli arttırırsanız, sistemi
minin düze çıktığına dair bir kanı oluşmuyor.”
tamamen patlatacak noktaya gelebilir. Onun için, belli bir fren yapılmalıdır. Örneğin Türkiye’de bu tedbirler kapsa-
Yani IMF, Dünya Bankası, sermaye yayın organları dahi
mında kredi kartı limitleri tek tek kredi kartları için değil
neredeyse “Ücretler artsın, sendikalar güçlensin” diye
de, vatandaşlık numarası üzerinden kişinin gelirine göre
duaya çıkacak durumda. İlk defa IMF’nin iki tane uzmanı
sınırlandı. Konut borçlanmasında, belli bir peşinat şar-
bir araştırma yapıyor ve sendikaların zayıflatılması, ge-
tı getirildi. Böylelikle sistemin çok açılması engellenmiş
riletilmesinin gelir dağılımını ciddi şekilde bozduğu, bu
oldu, ama diğer bir yandan bu uygulamalar başladıktan
gelir dağılımı bozulmasının da ekonomideki büyümeyi
sonra ekonomik büyüme de fren yapmış oldu.
engellediği sonucuna varıyorlar. Bu anlamda da bakılırsa, Türkiye gerçekten gelir ve servet dağılımının en fazla bo-
Borçlanma Sistemin Sorunlarını Gizledi
zulduğu ülkelerden biri. Diğer ülkelerden de farklı olarak,
Bir örnek vereyim. İhtiyaç kredilerinin yüzde 65’i geliri 2
Türkiye’de genel olarak sosyal devlet gerilerken-toplum-
bin liranın altında olan yurttaşlar tarafından kullanılıyor.
daki kutuplaşmanın bir yansıması olarak- daha muhafa-
Bu da bir anlamda aslında ülkedeki yoksulluk hallerinin,
zakâr olan AKP’ye destek veren kesim sosyal olarak daha
işsizlik durumunun veya geçici parça başı kısmi zaman-
az etkileniyor. Çünkü hayır hasenat mekanizmalarıyla,
lı işlerde çalışanların, yeterince ihtiyaçlarını karşılayacak
kurslarla, öğrenci yurtlarıyla, yoksullara yönelik yardım-
bir gelire sahip olmaması durumunda bunu kapamak için
larla, tarikatlar ve cemâatler üzerinden dayanışma ağla-
kullanılıyor. Bir anlamda sistemin sorunlarını da halı altına
rıyla, yerel yönetim kuruluşlarıyla yüzde 30-50 arasındaki
süpürmüş oluyor. Belki izlemişsinizdir, geçtiğimiz yıl dün-
bu kesimin nispi olarak yoksulluk hallerinden daha az et-
yada en çok konuşulan, satılan kitap bir ekonomi kitabı
kilenmeye başladığı görüldü. Bu da toplumdaki kutuplaş-
oldu. Piketty’nin “21. Yüzyılda Sermaye” kitabı. Bu kitabın
mayı arttıran bir durumdur.
11
12
RAKAMLARLA SOSYAL YARDIM SARAYA LALE DEVRI YOKSULA TAŞ DEVRI ERGÜN DEMİRGÜRAY KILIÇ
Kaç-Ak Saray’a ve saltanat harcamalarına kaynak soramayanlar, sosyal yardıma kaynak sormaktadır. İktidar ve yandaşları, yoksulluk içinde temel gereksinmelerini karşılayamayan ve en düşük düzeyde yaşamlarını sürdürmekte güçlük çeken aile ve kişilere temel yaşam desteği için sosyal yardımları artırmayı ve bu yardımı nakdi olarak yapmayı seçim bildirgelerine alan siyasi partilere kaynak nerede diye sorabilmektedirler. Seçimlere gidilirken siyasi partiler seçim bildirgelerindeki dile getirdikleri sosyal yardım programlarına kaynak nerede sorulması, Hükümet’in sosyal yardımları aslında sosyal bir hak olarak değil lütuf gibi gördüğünü ve vatandaşın siyasal tercihini belirlemede bir tür ‘rüş-
13
vet’ olarak kullandığını göstermektedir. Aslında kaynak tartışmalar ile yoksulluğun nedenlerinin üzerini örtmeye
Halen Türkiye’de yapılmakta olan düzenli yardımların ge-
çalışmaktadır.
nel hedef kitlesini muhtaç durumda olan çocuklar, öğren-
Türkiye nüfusunun büyük bir bölümünü derinden etkiyen
ciler, özürlüler, yaşlılar ve eşi vefat etmiş kadınlar oluş-
yoksulluğun makro nedenleri şu şekilde sıralanabilir;
turmaktadır. Aslında yoksul durumda bulunan kişilerin önemli bir kısmı ise düzenli yardımlardan yararlanan bu
Gelir dağılımı eşitsizliği, işsizlik ve düşük ücret, enflas-
dezavantajlı grupların dışında yer almaktadır.
yon, yolsuzluk, temel ve mesleki eğitim yetersizliği, fırsat eşitsizliği, yetersiz beslenme ve açlık, yüksek doğurganlık
Sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynakta yıllar itiba-
oranları/ hızlı nüfus artışı, vergi toplamada adaletsizlik,
riyle önemli oranda artış gerçekleşmiş olsa da, diğer ülke-
ekonomik krizler, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin kı-
lerle karşılaştırma yapıldığında bu oranın halen çok düşük
sıtlanması, göç, çarpık kentleşme, savaş, çatışma, terör ve
seviyelerde olduğu görülecektir.
doğal afetler sırasıyla yoksulluğun nedenleri olarak belirtilmektedir.
Sosyal yardım harcamalarının gayrı safi yurtiçi hâsılaya oranı OECD ve AB ülkelerinde ortalama %2,5 düzeyinde
Yoksulluk ile mücadele etmede temel öncelik yoksulluğun
iken, Türkiye’de %1,38 seviyesindedir.
nedenlerini iyi analiz etmektir. Sözü edilen nedenlerin iyi anlaşılması yoksulluk sorunu ile mücadelede başlangıç
Yukarıdaki tablo’ya göre, Türkiye’de sosyal yardım harca-
noktasıdır.
malarına aktarılan kaynağın diğer ülkelere kıyasla oldukça düşük seviyede olduğu görülmektedir.
Yoksulluğu ve yarattığı etkileri azaltmak İçin yapılan sosyal yardım harcamaları
Ayrıca, Türkiye’de yapılan ayni nitelikli yardımlar(gıda, kömür, giyim v.s) ile muhtaçlık durumuna bakılmaksızın tüm
14
Düzenli yayımlanan sosyal yardım istatistikleri bülteni
öğrencilere verilen ücretsiz kitap yardımı gibi uygulama-
2013 yılından itibaren yayımlanmayarak Sosyal yardım
lar ve sosyal yardımlarda mükerrerlik dikkate alındığında,
ve destek hizmetlerinden yararlanan hane ve kişi sayıları
gerçekleşen sosyal yardım harcamalarının GSYİH’ye ora-
ile bu kişilerin hangi sosyal yardım ve destek hizmetleri
nı, neredeyse tamamı nakdi nitelik taşıyan ve doğrudan
kategorisinden yararlandığının bilgisi gizlenmeye çalışıl-
yoksul hanelere ödeme yapılmasını esas alan AB ve diğer
maktadır.
OECD ülkelerine göre oldukça düşük düzeydedir.
tedir. Sosyal yardım harcamalarında kaynak nereden? Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü, taşradaki sosyal
Yoksullukla mücadelenin en insani ve en etkin yönte-
yardım faaliyetlerini her il ve ilçede Sosyal Yardımlaş-
mi, ihtiyaç sahibi kişilere bir vatandaşlık hakkı olarak
ma ve Dayanışma Vakıfları (SYDV) aracılığıyla gerçek-
sağlanacak, sınırlı ama düzenli bir nakit gelir desteği
leştirmektedir.
programının uygulanmasıdır.
Kamu idaresi tarafından yapılan sosyal yardım ve hiz-
Muktedirler, kaynak nerede (!) propagandası ile yok-
metler, merkezi yönetim, Sosyal Güvenlik Kurumu ve
sulluğun, gelir dağılımındaki eşitsizliğin ve işsizliğin
yerel yönetimlerin bütçelerinden karşılanmaktadır.
üzerini örtmeye çalışmaktadır. Ancak yoksulluk artık saklanamayacak kadar yaygın ve alenidir.
3294 sayılı Kanuna göre Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun gelirlerini bütçeye konulan
Açlık ve sefalet koşullarında yaşam mücadelesi veren
ödenekler, Kanun ve Kararnamelerle kurulu bulunan
“hayattaysa ocağında aş yerine yoksulluk kaynayan’’
veya kurulacak olan fonlardan Bakanlar Kurulu kararıy-
ve en asgari düzeyde yaşamaya çalışan muhtaç aile-
la %10’a kadar aktarılacak miktarlar, gelir ve kurumlar
lere yapılan sosyal yardımların artırılması ve yeniden
vergisi tahsilât toplamının %2,8’i, trafik para cezalarının
düzenlenmesine karşı çıkmak aslında sınıfsal/politik bir
%50’si, RTÜK reklam gelirlerinin %15’i, her nevi bağış ve
tercihtir.
yardımlar ile diğer kalemler oluşturmaktadır. Ekonomik yoksulluğu, gelir dağılımındaki eşitsizliği ve Sonuç Olarak:
işsizliği üreten sistemin bunlara çare bulması beklene-
Bütün sosyal yardım programlarının amacı, farklı etki-
mez. Yapılacak olan; yoksulluğa ve sefalete tevekkül
lerde de olsa ülkedeki yoksulluk oranını düşürmek ve
etmek değil, gerçeğin üzerine örttükleri yalan perde-
toplumsal refah düzeyini arttırmaktır.
sini yırtıp atmak, yoksulların, ezilenlerin kitlesel olarak sistemi sorgulamalarını sağlamak, eşitlik ve özgürlük
Türkiye’deki yoksulluk oranını asgari düzeye indirebil-
temelinde Türkiye’nin yeniden kurulma mücadelesini
mek amacıyla, yoksullukla mücadele için ayrılan kay-
birlikte yükseltmektir.
nak miktarının mutlak suretle arttırılmasının gerekmek-
15
KIMLIK SIYASETI BÖLER SINIF SIYASETI BIRLEŞTIRIR GAMZE YÜCESAN ÖZDEMİR
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi ve Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu’ndan Gamze Yücesan Özdemir, TÜYAP Kitap Fuarı için geldiği İzmir’de bir söyleşiye katıldı. Son kitabı İnatçı Köstebek’ten hareketle çağrı merkezi çalışanlarının durumuna ve sınıf siyasetine ilişkin konuşan Özdemir, sınıf mücadelesinin güncellenen öneminden söz etti. Özdemir, sınıf çalışması için neden çağrı merkezi çalışanlarına yöneldiğini, ‘Günümüzde metropollerden sonra taşra kentlerinde de çok miktarda çağrı merkezleri açıldı. Bu durum benim için çalışmaya başlarken önemliydi. İstihdamın çoğu ise gençlerden oluşuyordu. Gençlik ne ile karşılaştığını anlamak için de önemliydi çağrı merkezleri’ sözleriyle açıkladı. Araştırmasını Gezi Direnişi’nden 3 yıl önce yaptığını ifade eden Özdemir, Arap coğrafyası ve Avrupa’daki halk isyanlarında sokağa çıkan toplumsal muhalefette genç çağrı merkezi çalışanlarının ön saflarda olduğunun altını çizdi. ‘Prekarya Yanlış Bir Kavram’ Çalışmasının halihazırdaki sınıf ve kimlik yorumlarının aynı zamanda bir eleştirisi olduğunu kaydeden Özdemir, bunu şu sözlerle açıkladı: ‘Türkiye’deki yapıya bakmak için alana git-
16
meden önce iki farklı bakış açısına rastladım. Bir kesim
pozisyonunu da değerlendiren Ozdemir, kimlik ve kültür
yalnızca üretim noktasındaki tartışmalara bakıyor (Bir iş
gibi seslenmelerin toplumu farklılıkları üzerinden çağıran
günü nasıl geçiyor,alınan maaş ne kadar vs.), diğer kesim
seslenmeler olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: ‘Fark-
ise çalışanların gündelik hayatta ne yaptıklarına bakıyor-
lılıklarımızla bir arada yaşayabilecek olmamız önemlidir.
du. Son dönemde kültürel çalışmalar adı altında bu du-
Farklılıklarla seslenme yerine sınıf siyasetiyle ortaklaşılmış
rum epey artmış durumda. Ben de duruma üretim nokta-
bir hayat üzerinden eşit ve özgür bir geleceğe yürümek-
sı ve gündelik hayatı birlikte değerlendiren bir noktadan
tir ve önemli olan nerede ortaklaştığımızdır. Dolayısıyla
baktım. Üretim aşamasında geçirilen zaman, sonrasındaki
sınıf siyaseti hayatları parçalandıkça kaderleri birleşenle-
gündelik hayatı belirliyor. Hayata nasıl asılacağımızı veya
rin mücadelesidir. Öte yandan kimlik siyaseti burjuvaziyi
neye itiraz edeceğimizi 8-9 saat sürekli komuta altında
fazla rahatsız etmeyecek düzeyde kolay yapılabilecek bir
olan bir insandan işten sonraki yaşamında sokaklara dö-
siyasettir. Sınıf siyaseti her zaman zor bir yoldur ve bu-
külmesini bekleyemiyorsunuz. Çünkü hayat zaten 12 saat-
nun dillendirilmesi gerekir. Son günlerde sınıf siyasetinin
te o insanın canını çıkarmış oluyor. Dolayısıyla üretim nok-
taleplerinin daha çok dillendirildiğini düşünüyorum. Sınıf
tası ve gündelik hayatı birlikte düşünmek gerekir, bunu
siyaseti ortak bir taleple kapitalizmi aşacak bir dinamiktir.
emek rejimi kavramıyla adlandırıyorum.’
Kapitalizmi aşmak için sınıftan başka tutunabileceğimiz bir şey yoktur. Tabii ki de bu durum kimlikleri reddetmek
Özdemir, çağrı merkezlerinin ise yıkıcı emek rejimine
değil, sınıf mücadelesi öncülüğünde diğer mücadeleleri
bir örnek olduğunu ifade ederken, bunun sınıfın neresi-
de içeren bir çizgi izlemekten geçer.’
ne düştüğünü de şu sözlerle açıkladı: ‘Prekarya diye bir kavram etrafında bir kafa bulanıklığı söz konusu. Bu bir
Çağrı Merkezi Çalışanlarının Profili ve Sorunları
tür proletarya ve işçi sınıfı söylemini kullanmama yöntemine dönüştü. Böyle düşünenlerin kafasında şablonik bir proletarya tanımı var. Buna göre proletaryanın mavi yakalı, erkek ve mümkünse bıyıklı, sanayi çalışanı olması gerekiyor. Oysa proletaryanın çok net bir tarifi var. Emek gücünü satarak hayatta kalmak anlamına geliyor. Önemi ise kapitalizmin yapısal işleyişini, değer üretme mekanizmasının açıklanmasını sağlamak. Bu tarifi reddettiğimiz zaman analiz gücümüz çok düşüyor. Neoliberal düşünceler ve onun sol liberal versiyonlarıyla birlikte insanları kapitalizmden başka bir şey düşünemez hale getirip hayallerinin örselediler, bu şartlarda yaşamak istemiyoruz diyen devrimci kalkışmayı zihinlerden sildiler. Devrimci düşüncede ve eylemde ısrar ediyorsak, proletarya tanımına sonuna kadar bağlı kalmalıyız.’ ‘Kimlik Siyaseti Bölüyor, Sınıf Siyaseti Birleştiriyor’ Kimlik
politikalarının
günümüzdeki
17
Çağrı merkezi çalışanlarının profillerinin de detaylı ana-
ve erkeklerin beraber sosyalleşebildiği, akrabalar dışında
lizini yapan Özdemir, şu noktaların altını çizdi: ‘Araştır-
ilişkiler oluşturulabildiği bir sosyalleşme mekanı olarak
ma yaptığımız metropol ve taşra kentlerinde hayat çağrı
görüyorlar.’
merkezlerinin etrafında şekilleniyor. Çağrı merkezlerindeki işçilerin çoğu aynı zamanda öğrenci. Öğrenciler daha
Çağrı merkezi çalışanlarının örgütlenmesine de değinen
önceleri üretim ilişkilerinin dışında kalan ve hayata biraz
Özdemir, psikolojik ve geleneksel faktörlerin örgütlenme
dışarıdan bakıp analiz eden politikleşebilen bir kesimdi.
önündeki güncel engeller olduğundan söz etti: ‘Metro-
Öğrenci işçiler ise çok genç yaşta bu üretim ilişkilerinin
pollerdeki gençler üzerinde kariyerizme teşvik ve baskı
içine girip üretim ilişkilerinin vahşiliğiyle karşılaştılar. Saa-
bulunmakta. Kendilerini işçi olarak tariflemedikleri için
ti, yeri ve maaşı belirli olduğu için taşrada çağrı merkezle-
de örgütlenme düşüncesinden veya çalışmalarından uzak
ri çok rağbet görüyor.’ Bu noktada ‘duygulanımsal emek’
duruyorlar. Bu doğrultuda meslek ve kariyer rutinlerinin
kavramına dikkat çeken Özdemir, bunun çalışanların sü-
yıkılması gerekiyor. Ancak bir yandan bulundukları koşul-
rekli güler yüzlü ve her an yardıma hazır durumda bulun-
ları sorgulayan, birbirleriyle istişare yapan çalışanların ör-
ma hallerinde temsil edildiğini söyledi ve bu kadar baskı
gütlenme faaliyetlerine katıldıklarını görüyoruz. Taşrada
altında çalışan insanların gündelik hayatlarında insanlar-
ise sendika ‘anarşik’ bulunduğu için çalışanlar tarafından
dan uzaklaştığını, daha çabuk öfkelendiğini, hınçlarını
pek sevilmiyor. Bununla beraber Gezi Direnişi’nde, Tekel
çevrelerinden çıkarmaya çalıştıklarını vurguladı. Özdemir,
Direnişi’nde ve birçok yerde görüldüğü gibi taşrada da
maden işçiliğinden sonra en ağır koşulların duygusal, zi-
kadın örgütlenmeleri daha iyi durumda. Bireysel ve kolek-
hinsel ve fiziksel emeğin vasıfsızlaşması olduğunu belir-
tif olmak üzere iki tür direniş olduğunu ifade eden Özde-
tirken sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Fiziksel sağlık açısından
mir, bunları şöyle özetledi: ‘Bireysel direnişlerde genelde
baktığımızda kulaklık kullanmaktan kulak iltihabı, mouse
içe dönük patlama, içine kapanma,iş yapıyormuş gibi gö-
kullanmaktan kas bozulması ve ekrana bakmaktan göz
rünme veya diş gösterme gibi durumlar gözlemlenirken
sulanması ele alınabilir. Fiziksel sağlık böyle iken duygusal
kolektif direnişlerde ise kazanımların elde edildiği eylem-
sağlık daha kötü durumdadır; Ağlamalar, kabuslar, sinir
lilikler gözlemledik. Büyük oranda sendikalaşma olmama-
bozuklukları ve uyku problemleri. Çağrı merkezi çalışan-
sına rağmen DİSK’le temas içindeki olan derneklerin üye
ları tamamen elektronik bir denetime tabi durumdalar.
sayısı da azımsanamaz.’
Metropoldeki insanlar çağrı merkezlerini geçici bir basamak olarak görürken taşradaki insanlar orayı kadınların
18
SEÇİMLER VE HAZİRAN’I ANLAMAK ADNAN ÇOBANOĞLU
Önümüzde bir seçim var. Bu seçim seçmen katılım yüzdesi olarak belki de (12 Eylül darbesinden sonra yapılan seçimlerdeki ) en fazla seçmen katılımının olduğu seçim olacak. AKP’nin devlet yapısını gerici, mezhepçi, dinci ve faşist bir devlet olarak yeniden şekillendirdiğini, cumhuriyeti yeniden kurduğunu hepimiz biliyoruz. Seçim sonuçları AKP politikalarına, şekillendirilmeye çalışılan yeni toplumsal düzene “Dur!” ihtarı çekilmesinin sadece bir parçası. Bu politikalara gerçek “DUR!” ihtarının ne olduğunu ise hepimizin yaşadığı ve yer aldığı Haziran Direnişi göstermiştir. Seçimlere giren partiler ise AKP’yi geriletmenin yolu olarak seçim sonuçlarına daha büyük anlamlar yüklemekte, AKP’yi geriletmenin tek yolunun kendilerine verilecek oylar olduğunu ifade etmekteler. Mecliste elbette çok seslilik önemlidir. Kürtlerin mecliste temsil edilmesi, barıştan, özgürlükten yana milletvekillerinin mecliste çok olması elbette önemlidir. Ama seçimler AKP’yi durdurmayı “neoliberal-piyasacılık karşısında halkçı/kamucu ekonomik politikaları, gericilik karşısında özgürlükçü ve laik yaşamı, otoriterlik ve faşizm karşısında demokrasi, açıklık ve halk iradesini, emperyalizme karşı bağımsızlığı, mezhepçilik ve milliyetçiliğe karşı Kürt ve Alevi yurttaşların eşitliğini savunan bir siyasal hattın kurulmasını” (*) tek başına sağlayamaz. Aksine “iktidarın işleyiş ve karar alma iradesinin parlamento dışında şekillendiği” ve her türlü hukuksuzluğu uygulamayı temel aldığı bir ortamda AKP politikalarını geriletmenin ve demokrasi mücadelesini yürütmenin temel taşı olarak seçim sonuçlarını görmek, içi boşaltılmış bir sandık demokrasisini emekçi halklara sunmak anlamı taşımaktadır. Birleşik Haziran Hareketi “Başta seçim barajı olmak üzere, seçim sandığı üzerine düşen gölgeler halk iradesinin sandıkta ifade bulmasını imkânsız hale getirmiştir. İktidarın işleyiş ve karar alma iradesinin parlamento dışında şekillendiği her geçen gün biraz daha açık hale gelmektedir. Bu nedenle seçime yönelik mücadelenin AKP
19
iktidarını durdurmanın tek yolu olmadığını bir kez daha vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Bununla birlikte, seçimle-
Birleşik Haziran Hareketi, seçim süreci ve sonrasında bu
rin AKP’ye karşı verilen mücadelenin bir parçası olduğunu
konumunu korumak konusunda kararlıdır. Ancak bu ba-
da görüyor, önemsiyoruz.” (*) tespitini yaparak seçimlere
ğımsız duruşun bir gereği olarak, altını çizdiğimiz toplum-
gereğinden fazla bir anlam yüklememiş, seçimleri solun
sal talepleri inandırıcı biçimde sahiplenen güçlerle seçim
ayrışmasına neden olacak bir ayıraç olarak görmemiştir.
sürecinde dayanışma içinde olacağımızı da kamuoyu ile paylaşıyoruz.”(*)
Haziran Hareketi bileşenlerinden seçimde kısmi farklı tutuma alışlar olmasına rağmen hareketin bir bütün olarak
Haziran Direnişi aynı zamanda yükselen şovenizmin pan-
hemfikir olduğu şey, Birleşik Haziran Hareketi’nin seçim
zehiri olmaya da aday olmuştur. Çok farklı siyasi düşün-
sandıklarıyla sınırlı bir birlikteliğinin olmadığı, 7 Haziran
ceye sahip insanlar farklılıklarıyla bir arada mücadele
sonrasına da taşacak bağımsız bir muhalefet hareketi
edebilmeyi başarmışlardır. Birleşik Haziran Hareketi katı-
yaratmak için birliktelik oluşturduklarıdır. “Çağrımız nihai
lımcıları seçimlerde nasıl bir tutum alırlarsa alsınlar, siyasi
olarak emekçi halkımızadır. Türkiye’yi yeniden inşa ede-
iktidar tarafından kışkırtılmaya çalışılan mezhep çatışma-
cek kurucu bir iradeye ihtiyaç vardır. Bu görev önümüz-
larını, halklar arası çatışmaları durdurabilme potansiyeline
deki seçimin ötesindedir. Seçim bu sürecin bir parçasıdır.
de sahiptir. Yıllardır siyasi iktidarların sürdürdüğü şoven
Bizler, Birleşik Haziran Hareketi olarak, bu görevi önümü-
terör politikalarına karşı çıkmayı ön koşul olarak görmek-
ze koyduk. Haziran Meclisleri bu mücadelelerin örgütle-
te ve ısrarla bağımsız siyasi bir hat tutturabilmek için uğ-
neceği ana odaklar olarak, sadece faşizm ve gericiliğin
raşmaktadırlar.
durdurulmasının değil, içi boşaltılmış temsili demokrasinin yerine gerçek halk egemenliğini kurmanın da ana
Birleşik Haziran Hareketi “Seçimlere yönelik, başta CHP ve
nüveleri olacaktır”(*) Bu sonuç ülkenin dört bir yanında
HDP olmak üzere, hiç bir kesimle parlamentoda temsiliyet
kurulan yerel meclislerde “seçim gündemli” forumlarda
kaygısı üzerinden bir müzakeresi söz konusu” etmemiştir.
tartışarak ortaya çıkmış ve ortaklaşmıştır.
Temsiliyet kaygısı üzerinden HDP listelerinden aday olan sol anlayışların, Birleşik Haziran Hareketi’nin bu durumu-
Toplum mühendisleri (!) toplumsal düzeni yeniden yapı-
nu anlayabilmeleri olanaklı değildir. Çünkü onlar Kürt ha-
landırırken, ”sandık demokrasisi” sınırları içinde kalma-
reketi ile girdikleri ilişkide temsiliyet kaygısını taşıyan bir
yan, farklılıklarıyla bir arada durmayı başarabilen, hare-
siyaset yapma tarzını önemsemektedirler. Bu nedenle de
ketli, kendi kolektif kararlarını kendisi alabilen, düzen dışı
Birleşik Haziran Hareketi’ni anlamamakta veya anlamak
ama kendi içinde düzenli bir muhalefet hareketiyle “Ha-
istememektedirler. Birleşik Haziran Hareketi’nden OY de-
ziran Direnişi” ile karşılaşmışlardır. Bu durum egemenleri
ğil, kendilerinin bu siyaset yapma tarzlarına politik destek
ürkütmüştür. Hazirancılar, kendiliğinden de olsa HES’lere,
vermelerini istemektedirler. Birleşik Haziran Hareketi ka-
RES’lere, termik santrallere, kentsel (rantsal) dönüşüm-
tılımcılarından politik desteği vermeyenleri ise ötekileş-
lere karşı ortaya çıkan direnişleri ortaklaştırma ve siyasi
tirmeye çalışmaktan imtina etmemektedirler. Kendilerin-
bir hedefe yöneltebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu po-
den farklı bir bakışla dünyayı, ülkeyi ve günlük politikayı
tansiyeli gören egemenler ve yandaş medya tarafından
yorumladıklarından dolayı ayrı siyasi örgütlenme içinde
Birleşik Haziran Hareketi saldırının hedefi haline gelmiştir.
bulunanlardan böylesine bir politik desteği isteme hakla-
Bir çok insan ve politik anlayış eylemlerinde “Hırsız-Katil
rının olup olmadığını bile sorgulamamaktadırlar. Haziran
Erdoğan” sloganını atmış olmasına rağmen, ağırlıklı ola-
Direnişi bizlere herkesin farklılıklarıyla, farklı mücadele
rak Hazirancılar cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla tu-
yöntemi ve kararlılıklarıyla mücadeleyi sürdürme deneyi-
tuklanmıştır.
mini kazandırdı. Direniş, tekdüze ve aynılaştırılmış mücadelelerle başarı şansının zayıf olduğunu bu arkadaşlara
Egemenler muhalefeti düzen sınırları içine“sandık de-
da öğretmemiş demek ki...
mokrasisi” sınırları içine çekmek istemektedirler. Birleşik
20
Haziran Hareketi katılımcıları ise Haziran Direnişi’nden çı-
Birleşik Haziran Hareketi katılımcılarının seçimlerde kul-
karttıkları derslerle seçimlere dönük tavırlarını belirlemiş-
lanacakları oy konusunda farklı tutum alışlarına rağmen
ler, 7 Haziran sonrasına da taşacak olan bağımsız bir mu-
hepsinin kendini “Hazirancı” olarak görmesi Gezi’nin ya-
halefet hareketini yaratma istenci ile hareket etmişlerdir.
rattığı bir kültürdür. “Gezi Direnişi’ni anlayamayanların
“Birleşik Haziran Hareketi’nin kendi dışındaki sol kesim ve
onun yarattığı kültürü ve Birleşik Haziran Hareketi’ni an-
partilerle ilişkilerindeki temel duyarlılığı Gezi milyonları-
lama şansı yoktur.
nın sorun, talep ve beklentileridir.
(*) Haziran
DEMOKRATIK HALK MECLİSLERİ VE HAZİRAN TARIK TAZEÇİÇEK
Ülkemizde var olan mücadele geleneği, yüzyıllarca verilen toplumsal kalkışmaların deneyimlerini biriktirerek bugüne geldi. Gezi Direnişi, bu zengin birikime yeni ve önemli bir dene. Neo Liberalizm’ e ve işbirlikçisi AKP İktidarı’ na karşı, birleşik mücadele ve toplumsal kurtuluşu hedefleyerek, Gezi Direnişi’ ni referans alarak yola çıktık. Bu yolda bizler açısından temel öneme sahip olan şey; Emperyalizme ve gerici-faşist AKP sultasına karşı verilen birleşik mücadelede, toplumun tüm hücrelerine kadar sürecin öznesi olabilmesi, ayrıca dağınık biçimde bir karakter gösteren direniş mücadelesinin içerisinde yer alan tüm dinamiklerin, ortak mücadele ve örgütlenmesinin geliştirilebilmesidir. Geziyle birlikte net biçimde açığa çıkan bu zorunluluk, neo liberalizmin politikalarına ve onun bölgemizdeki taşeronu AKP iktidarına karşı bu yönde, en geniş birlikteliği sağlama görevini önümüze koyuyor. Bugünün koşulları; her açıdan örgütlü ve her alternatife hazır olan iktidardaki gerici-faşist yapıya karşı; mücadeleye ve örgütlenmeye ivme kazandırabilmek, sıçrama yaptırabilmek gibi, bildik terimlerle tartışılan ve açıklama getirilmeye çalışılan ve bir çok kesimin, birlikte mücadeleyi önüne koyduğu bir karakter içeriyor. Peki, AKP faşizmine karşı birlikte mücadele etmenin gereğine vurgu yaptığımız bu sürecin örgütlenme ve mücadele biçimi ne olmalıdır. En geniş kesimi mücadelenin içerisine çekebilmemizi sağlayacak, zamanla, sokaktaki veya evindeki vatandaşı bu mücadelenin öznesi yapacak
21
biçim ve enstrümanlar neler olmalıdır?
burjuva yasalarını da çiğneyerek, mevcut politikasını uygulama pratikleri, bu soruna çözüm olarak dayatılıyor.
Halkı, Mücadelenin Öznesi Yapacak Temel Enstrüman; MECLİSLER
Yani günümüzde uluslararası kapitalizm, değer içeren her
Meclisler ve meclis tarzı örgütlenme, belli çevrelerde en
şeye el koyarak, yağmalayarak, gasp ederek ayakta dur-
az 35-40 yıldır tartışılıyor ve yer yer uygulanıyor olsa da,
maya, kendini düze çıkarmaya çalışıyor. Bu amaca koşut
meclis tarzı örgütlenme fikri, herkesin kafasında farklı
olarak, ekonomik paylaşım esaslarını yeniden belirlemek
şeyleri ifade ediyor. Birleşik Haziran Hareketi olarak mec-
için, gerekirse ülke sınırlarını bile yeniden çizerek, tüm
lis tarzı ve aşağıdan yukarı bir halk hareketi örgütlemeye
uluslararası kurumlar ve hukuku yeniden oluşturarak,
ve toplumu bu sürecin öznesi yapmaya çalışıyoruz. Bu-
dünyanın istediği tarzda yeniden dizaynını “küreselleşme”
gün sol sosyalist cenahta bu anlayışı tartışmaya açsak, bu
adıyla dünya toplumlarına dayatıyor. IMF ve Dünya Ban-
düşünceye evet diyecek pek çok kişi ve örgüt bulabiliriz.
kası eliyle yapmaya çalıştıkları ise; sürece ayak direyen
Ancak, ayrıntıları tartışmaya başladığımızda, farklı yo-
veya “uyum” sorunu olan ülkeleri, bu ekonomik, politik
rumlar kendisini göstermeye başlar, pratik adımların atıl-
ve sosyal yeni oluşum sürecine (küresel reorganizasyon),
ması sürecinde ise farklı reflekslerin varlığına şahit oluruz.
kısaca yeni dünyaya entegre edebilmek (Kuzey Afrika ve
Bu konuda referans aldığımız Gezi’nin bize gösterdiği fo-
Ortadoğu’daki “Arap Baharı” safsataları, vb.). Bunu da;
toğraf oldukça net. “Gezi”de öne çıkan 3 olgu var. Kendi
küresel uyum politikaları paketi olarak kabullenmemizi
gibi düşünmeyen insanlarla;
istiyorlar.
a) Mücadeleyi ve dayanışmayı birlikte örgütleyebilmek
Dayatılan bu adaletsiz dünyaya karşı; tüm dünya halkla-
b) Karar alma ve uygulama süreçlerinde, doğrudan de-
rının, yerelliklerinden yola çıkıp, kendi özellerinden başla-
mokrasiyi işletebilmek ve en geniş katılımcı kitlesini, karar
yarak evrensele dokunan, küresel mücadele ve dayanış-
alma sürecinin ve eylemin asli unsuru, yani öznesi yapa-
mayı hedefleyen perspektifi önemlidir. Bunun yerellerdeki
bilmek
ifadesi ve ayaklarını bastığı zemin, yerel ve demokratik
c) Mücadele ve dayanışmayı örgütlerken, aynı anda yeni
meclisler olmalıdır.
bir hayatın adımlarını atmak. Önümüzdeki fotoğraf budur, Gezi bunları başararak, bize
Ülkemizde de, mücadelenin bugünkü seyrinde gerekli
önemli bir ufuk açmıştır.
olan yerel meclisler, karakter itibariyle; tüm anti-demokratik uygulamalar, emek ve hak gasplarına karşı, tüm yaşam
Tüm Yerellerde Doğrudan Demokrasinin Önemi ve
alanlarımızı talan eden AKP faşizmine karşı, demokrasi ve
“Doğrudan Demokrasi Meclisleri”
özgürlük mücadelesinde buluşturduğu kitleler açısından,
Ülke önemli bir eşikte. AKP iktidarının fazla seçeneği yok.
bir yönüyle de doğrudan demokrasi okullarıdır. Yerel De-
Neo Liberalizm’in, yeni sermaye biriktirme sürecinin böl-
mokrasi Meclisleri’ nde, sistemden hoşnut olmayan tüm
ge taşeronu olarak, üstlendiği görevleri yerine getirmek
dinamiklerle birlikte, AKP ve Neo Liberalizmin, halka rağ-
zorunda. Bunu yaparken, mevcut süreçten nemalanacak
men oluşturmaya çalıştığı ve adına “Yeni Türkiye” dediği,
işbirlikçiler olarak kendi zenginlerini de yaratma çabasın-
baskıcı, çağ dışı koşullara karşı mücadele esastır.
da. Bu, onun açısından, sürecin diğer vazgeçilmezi. Uluslararası kapitalizm, geçmişten buyana gelen devinimleri
Halkın öznesini oluşturduğu bu meclislerde; haklarımızın
üzerinden, yeni sürecin zorluklarını aşması ve devranın
elimizden alındığı, doğanın ve yaşam alanlarımızın yok
sürdürülebilirliğini sağlaması mümkün görünmüyor.
edildiği, gerici-faşist rejim altındaki bir Türkiye’ye karşı çıkıp, Neo Liberalizmin yağma politikalarını reddeden,
Daimi krizlerden bir türlü kurtulamayan Emperyalizm, ar-
tüm etnik kökenden halklarla barış içerisinde birlikte bir
tık, emeğin sömürülmesinin de ötesinde yol ve yöntemler
yaşam kurmayı başaran, komşularıyla, karşılıklı saygı ve
bulmak zorunda. İşte neo liberalizmin tüm dünyada uy-
barış temelinde ilişkiler sürdüren, çağdaş, gelişmeye açık
guladığı, insan emeğinin hoyratça sömürülmesine devam
ve demokratik Türkiye’ yi, hep birlikte kurmanın mücade-
politikasının yanı sıra; doğanın emeğine, kent rantlarına,
lesini vermeliyiz.
doğal kaynaklara ve yaşam alanlarımıza, hatta mülklerimize el koyma, yağma-talan stratejisi ve kendi koyduğu
22
Hayata Birlikte Müdahalenin Somut İfadesi “Haziran
Halk Meclisleri” Üzerine
topyekün biçimde savunabilmek ve bu sürecin en geniş
Haziran Halk Meclisleri’ nin doğru kavranması, yapaca-
kesimleri kucaklamasını sağlarken, sosyalist ve devrimci-
ğımız çalışmalarda başarıyı ve halkla bütünleşebilme
ler olarak kendimizi dayatmadan bu sürecin içerisinde eri-
şansımızı da arttıracaktır. Bu nedenle ve bugünden, ça-
terek, doğru ve demokratik önderliği hayata geçirmemiz
lışmalarımızın var olduğu tüm yerellerde, bu ve benzeri
gereken alanlar olarak Haziran Halk Meclisleri
konularda donanımımızı artıracak çalışmalar ve tartışmalar örgütleyerek, birikim ve deneyimlerimizi paylaşmalı,
D) Kamplaştırılan bir toplumda, gerici-faşist devlet aygı-
ortaya çıkan bilinç ışığında çalışmalarımızı daha etkin ve
tına karşı verilen mücadelenin başarısını artıracak, dev-
verimli hale getirmeliyiz. “Neden Haziran Halk Meclisle-
rimci sosyalist örgütlenmelerle, halkın mücadelesinin
ri?” sorusunun yanıtını verirken, aşağıda belirtilen yönle-
koşutluğunu sağlayacak, iktidarın provokasyon ve mani-
ri üzerinden Meclislerimizi tartışmak, önümüzü daha da
pülasyonlarını boşa çıkaracak, öz savunma kültürünü bes-
açacak ve hareketimizin gelişimine önemli bir ivme ka-
leyecek oluşumlar olarak Haziran Halk Meclisleri
zandıracaktır. E) Yeni bir hayatın örgütlenmesinin zemini, hayal ettiğimiz A) Demokratik bir gelecek için, Doğrudan demokrasinin
ve uğrunda mücadele verdiğimiz yaşam tarzının filizlerini
ve halkı, mücadele sürecinin öznesi kılmaya çalışan anla-
verdiği, baskıcı devlet aygıtını, toplumun algısında soyut
yışın temel enstrümanı olarak Haziran Halk Meclisleri
bir düşünce olmaktan çıkarıp somut ve açık bir gerçeklik haline dönüştüren öğrenme süreci ve toplumun kendi
B) Halkı, karar alma ve uygulama süreçlerinin aktif unsuru
kendini yönetmesinin okulu olarak Haziran Halk Meclisleri
haline getirebilmenin yolu olarak meclisler ve demokratik-doğrudan temsil esasında, hayata ortak müdahalenin
F) Farklı bölgelerde özgün isimler alsa da, bölgeler arası
biçimi olarak Haziran Halk Meclisleri
koordinasyonlar yoluyla, ulusal ve uluslararası mücadelenin ortaklaştırılması konusunda, toplumun gerekli bilinci
C) Neo Liberalizmin, yaşam tarzımıza, doğal kaynaklara
içselleştirmesini ve gereğini yerine getirmesini sağlayan,
ve yaşam alanlarımıza yönelik saldırı, yağma ve el koyma
özyönetim ve yerel demokratik oluşumlar perspektifini
girişimlerine, iktidarın üzerimizde uyguladığı soylulaş-
toplumun gündemine taşıyıp, tartıştıracak yapılar olarak
tırma ve mülksüzleştirme politikalarına karşı, hayatımızı
Haziran Halk Meclisleri
23
nist partilerin iktidarında da burjuva parlamentarizminG) Dünyada var olan benzer oluşumlardan beslenerek,
den söz edilebilir. Burjuva parlamentarizminin karakterini
kendi özgüllüğünde oluşturduğu deneyimleriyle evrensel
belirleyen şey; dolaylı temsil sistemidir. Halkın kendini
mesaj ve katkıları, birikimleri üretecek toplumsal örgüt-
doğrudan temsil etmesinin kanalları tıkalıdır. Halk siyasi
lenme pratikleri olarak Haziran Halk Meclisleri
partiler üzerinden ancak, dolaylı temsil şansı elde edebilmekte bu da çoğunlukla, anti-demokratik uygulamalara takılıp kalmakta ve halk, bir türlü, yönetimin öz gücü ha-
A) DEMOKRATİK VE ÖZGÜR BİR GELECEK İÇİN HAZİ-
line gelememektedir.
RAN HALK MECLİSLERİ Gerçek anlamda Halk Demokrasisi, Sosyalist Demokra-
Burjuva devletin karakterindeki bu temsil sistemi tüm ör-
si’dir. Halkı; mücadelenin ve yeni bir hayatı inşa sürecinin
neklerinde de aynıdır. Sadece; burjuva demokrasilerinde
öznesi haline getirecek temel enstrüman ise; demokratik
toplumun görece daha geniş bir kesimi parlamentoda do-
doğrudan temsil sistemidir. Burada kastedilen; siyasi par-
laylı temsil şansı elde ederken, tekelci burjuvazinin en elit
tiler üzerinden seçim ve temsil değil, doğrudan demok-
kesiminin iktidarına denk gelen faşist diktatörlük koşulları
rasinin kuralları içerisinde, doğrudan temsil kanallarının
başta olmak üzere, tüm baskıcı burjuva diktatörlüklerin-
oluşturulması ve sürdürülmesidir. Dolayısıyla; halkın kendi
de, iktidarda temsil şansı bulan kesimler daralmaktadır.
doğrudan demokrasi meclislerini kurduğu, ve bu meclis-
Halk ise; bir türlü yönetimde temel unsur (özne) haline
ler kanalıyla, doğrudan temsil yoluyla ülkedeki sosyal, si-
gelemez.
yasi ve ekonomik hayatı, bilinen bir deyişle, kendi hayatını yönettiği sistemin adıdır Halk Demokrasisi.
Doğrudan demokrasi deneyimlerinde (Halk Demokrasisi veya Sosyalist Demokrasi olarak da tanımlanabilir) ise;
Bu sürecin önünü açacak olan yol; bugünden ve tüm ye-
siyasi partiler, temsil konusunda belirleyici bir işlev üst-
rellerde Haziran Halk Meclisleri (Doğrudan Demokrasi
lenmezler. Burada esas olan, doğrudan demokrasinin işle-
Meclisleri)’ nin yerel halk ve sosyalistler tarafından oluştu-
tilmesi yoluyla, halkın kendi bağımsız meclislerini kurması
rulmasıdır. Bağımsız yerel inisiyatifler olarak, kendi gele-
ve siyasi partiler üzerinden temsil yerine, doğrudan temsil
ceğini, kentin ve ülkenin geleceğini belirleme konusunda
kanallarını oluşturarak kendi kendini yönetmesidir.
örgütlü halk iradesini yansıtacak olan bu meclisler, gerçek anlamda yerinden yönetim, özyönetim süreçlerini oluştu-
Bu nedenle; doğrudan demokrasiyi temel alan ve tüm
racak organları, kendi içerisinden çıkaracaktır.
yerellerde oluşturulması gereken bu meclisler, bugünün önemli adımıdır. Haziran Halk Meclisleri ile başlayan ve
Örgütlü yapıların veya mevcut siyasi partilerin bu mec-
giderek, gerçek anlamda “Demokratik Halk Meclisleri” ni
lislere katılımı, blok halde buralarda yer alarak, kendi
yaratacak bu süreç, halkın, yeni ve demokratik bir hayatı
doğrularını dayatma mantığına indirgenmemelidir. Doğru
inşa etme mücadelesinde özne olabilmesinin olmazsa ol-
olan; örgütlü veya örgütsüz tüm devrimci, demokrat ve
mazı olarak görülmelidir.
sosyalist bireylerin, yaşadıkları yerellerdeki bu meclislere aktif olarak katılmalarıdır. Ancak; buralarda, doğru
Haziran Hareketi bir halk hareketidir. Siyaset yapış tarzı ve
önermeleriyle yer alıp kendilerini veya siyasetlerini da-
yeni bir hayatı inşa ediş sürecinde, doğrudan demokrasiyi
yatmadan, meclislerin, mücadele ve yeni bir hayatı inşa
temel aldığından aynı zamanda bir doğrudan demokrasi
etme süreçlerinde doğru ve tutarlı bir duruş sergileyerek,
hareketidir. Hedefinde; burjuva diktatörlüğünün yerine,
kendileriyle birlikte halkın, bu meclislerin gerçek öznesi
halk demokrasisini inşa etmek vardır. Bu süreç aynı za-
olmasını sağlamaları esastır. Devrimci ve sosyalistler, bu
manda, siyasi partiler üzerinden temsili reddeden, halkın,
meclislerde yer alan tüm katılımcılar arasında, yoldaşça
kendi doğrudan temsil kanallarını yaratarak, ülke geneli
ilişkilerin hakim hale gelmesinde ve “Haziran Yoldaşlığı”
ve geleceği açısından, örgütlü toplumsal iradenin, hayata
nın oluşmasında önemli bir işlev üstlenmelidirler.
müdahale ettiği bir süreç olacaktır. Yani toplumun, siyasi partiler üzerinden temsil edilmesinin yerini, doğrudan
24
Burjuva Parlamentarizmi’ nden Kopuş
temsil kanallarını (yerel meclisler, halkın doğrudan seçtiği
“Burjuva Parlamentarizmi” nde, yönetimde mutlaka bur-
ve gerektiğinde geri çağırabileceği kendi yerel temsilcile-
juva partilerinin bulunması gerekmez. Sosyalist ve komü-
ri) işleterek kendi kendini yönetebildiği, aynı zamanda ye-
rellerde belirlediği temsilcileri kanalıyla, ülke yönetiminde
bir önermedir.
söz ve yetki sahibi olduğu bir yaşam biçimi öne çıkacaktır. Demokratik Halk Meclislerinin Nüveleri Bu süreç aynı zamanda toplumun, yeni tarzda ve yeni bir
Yukarıda da belirtildiği gibi, Haziran Halk Meclisleri; öz-
yaşamı inşa ettiği sosyo-ekonomik ve kültürel dönüşümü
nesi halk olan, doğrudan demokrasinin temel alındığı ve
de içermelidir.
demokratik muhtevası tartışılmaz biçimde gerekli olan toplumsal bir hareketin, kolektif anlamda yeni bir haya-
Demokratik doğrudan temsil ve Haziran’ın seçim tavrı
tı temsil eden “Demokratik Halk Meclisleri” nin nüveleri-
Sosyal medyada yapılan paylaşımlar gösteriyor ki, bazı
dir. Bugün, yerellerin tüm mahalle ve sokaklarına kadar,
arkadaşlar, Birleşik Haziran Hareketi’nin seçim politika-
kendi geleceğine sahip çıkma bilincini taşımak, mahalle
sını anlamakta güçlük çekiyor. Burjuva parlamentarizmi-
meclislerini oluşturmak, sokak temsilcileri üzerinden, tüm
nin alternatifi olarak önerdiğimiz, halkın doğrudan temsil
mahallenin iradesini bu meclislere yansıtabilmenin zemi-
kanallarını işlettiği kendi yerel meclislerinin önemini kav-
nini var etmeye çalışmak, geleceği bugünden örgütleme
ramak, Haziran Hareketi’nin seçim politikasını anlamanın
kültürümüzün önemli adımlarıdır.
ön koşuludur. Bize, burjuva parlamentarizmin önümüze koyduğu seçeneklerden biri üzerinde karar kılmamızı
Mahalle meclislerinin ne şekilde oluşturulacağı, burada ne
öğütleyen bu arkadaşlara, yukarıdaki açıklamalarımız ışı-
tarz ilişkilerin temel alınacağı, toplumun her kesiminden
ğında ne demek istediğimizi daha açık anlatabildiğimiz
insanların buraya katılıp katılamayacağı yönündeki soru-
kanısındayız.
lara en doğru yanıt; söz konusu mahallede yaşayan ve bu meclislerde yer almak isteyen herkesin, meclislerin doğal
Birleşik Haziran Hareketi’nin, burjuva parlamentarizmi
üyesi olması gerektiği şeklindedir.
dışında farklı bir seçeneği toplumun gündemine getirmiş olması, tam da; siyasi anlamda yönetenlerin yönetemez
İktidarın ve her geçen gün daha bir yaygınlaşan gerici mi-
olduğu ve yönetilenlerin de eskisi gibi yönetilmek isteme-
lis güçlerinin, topluma yönelik giderek artan eşgüdümlü
diği bir siyasi konjonktürde oldukça anlamlıdır.
saldırıları, toplumda derin bir hoşnutsuzluk ve savunma ihtiyacını öne çıkarıyor. Eğer devrimci- sosyalistler, bu
Siyasi partiler üzerinden temsil sistemi tamamen tıkanmış
yoğun baskı ve saldırılara karşı duruşu örgütleme adına,
ve Parlamento’nun işlev dışı bırakılmış olduğu bu dönem-
fiili bir toplumsal direniş zemini oluşturup, bu direnişi ülke
de, halkın vekilleri de, bu vekaletin gereğini yerine geti-
sathına yayamazsa, toplumun bu dağınık karakterdeki
remez durumdalar. İşlerliğini büyük oranda yitirmiş bu
tepkisinin, uzun süreli olamayacağı açıktır.
vekalet sisteminde siyasi partiler, vekiller, dolayısıyla by pas edilmiş ve hiç bir hükmü kalmamış olan Parlamen-
Sonuç olarak; toplumun yaşam tarzına, kentine, mülkü-
to, AKP eliyle oluşturulan parti diktatörlüğüne meşruiyet
ne, suyuna, ağacına, kısaca; tüm yaşam alanlarına yönelik
kazandırmaktan başka bir işe yaramaz hale gelmiştir. Bu
bu organize saldırı ve talan politikalarına karşı yapılması
durumdan rahatsızlık duyan milyonlar, vermiş oldukları
gereken; bu toplumsal karşı duruşun, daha örgütlü ve ko-
vekaleti geri aldıklarını, son yıllardaki seçimlerde sandık
ordineli bir sürece evirilmesini sağlamak, dayanışma iliş-
başına gitmeyerek gösteriyorlar. Bugün oy kullanmayan
kileriyle de güçlendirip geleceğe taşımaktır.
seçmen sayısı 12 milyonun üzerinde olup bu durumu doğru okumak gerekir.
Bunun için; mahalle mahalle, semt semt, birleşik direnişi örgütlemek, hangi eğilimden yana olursa olsun, bu yağ-
Devrimciler, bu siyasi konjonktüre denk düşen bir öner-
ma ve saldırı politikalarına karşı olan, birlikte bir şeyler
me ile, var olan toplumsal ve siyasi tıkanıklığın alternatifi
yapmaktan yana olan herkesi mahalle meclislerinde bu-
olabilecek sürecin koşullarını oluşturmalı, AKP faşizminin
luşturmak, mücadele ve örgütlenmeyi daha ileri boyutlara
dinci-gerici faşizm cenderesinden ülkeyi kurtarmak adına,
taşıyacak somut bir görev olarak önümüzde durmaktadır.
toplumun moral değerlerinde yeni bir umut ve yenilenme yaratarak, yüzü demokratik-laik bir yaşama dönük, topyekün bir hamlenin yolunu açmalıdır. İşte, Haziran Meclisleri tam da bu işlevi yerine getirecek, doğru ve yerinde
25
SEÇİM TARTIŞMALARI YA DA İDEOLOJİLERİN SONU MU? ALİ ÖZTÜRK
Haziran ayında yapılacak seçimler konusunda dağınık ve büyük oranda düzeysiz bir şekilde süren tartışmaları(!) verimli olarak değerlendirmek somut koşullardan dolayı mümkün görünmüyor. Bunun nedenlerinden birtanesi siyaseti algı yönetimi olarak algılayan bir anlayışın artık sadece AKP içinde ve çevresinde değil kendisini muhalif olarak konumlandıranlar arasında da karşılık bulmuş olması. Algı yönetimini siyasal bir araç olarak beceri ile kullanmak AKP’nin geliştirdiği ’kötülüklerden’ birtanesi. Somut durum ve olayları tartışmak yerine bunlardan kaçabilmek için, bir algı /yalan yaratarak toplumu saflaştıran taktikleri kullanmak konusunda Hitler’in Gobel’sini aratmayacak hatta onu kıskandıracak derecede uzmanlaşmış ekipler var artık karşımızda. AKP’nin ’ülke çağ atladı, sağlıkta yapılan reformlar herkesi büyülüyor, ekonomi büyüyor, milli gelir 10.000 doları geçti, bütün avrupa bizi kıskanıyor, İslam dünyasının lideriyiz vb. propagandaya yönelik açıklamalar ülkede yaşanan kölelik düzenini, işsizliği, yoksulluğu
26
ve talanı gizlemenin bir aracı olarak kullanılıyor. Yine ’biz
lacak, Erdoğanı durdurmanın yolu HDP’nin barajı aşma-
gidersek, gelen hükümet maaşları bile ödeyemez. Bun-
sıdır gibi abartalı yaklaşımlara soğuk kanlı yaklaşmakta
lar bol keseden atıyor, hesap bilmiyor. Sadece ekonomi
yarar var (HDP nin barajı aşması kendi siyasal projeleri
değil bütün kazanımlar elimizden gider, türban yasakla-
açısında elbette önemlidir. Ancak bizim tartışmaya ça-
nır, imam hatipler kapatılır. Mütedeyin işadamları bütün
lıştığımız konu bu değildir) AKP’nin rejim kurucu rolü
desteklerini kaybederler’ söylemi ile korku yaygınlaştı-
ve üzerine inşaa edildiği 35 yıllık süreç AKP iktidarı kay-
rılmakta ve pekiştirilmektedir. Yalan, korku ve düşman
bettikten sonra bile uzunca bir süre devam edecek bir
yaratmak üzerine kurulu bu yöntem şimdiye kadar işe
mücadelenin gerekli olacağını işaret ediyor. Altı çizilmesi
yaramış ve AKP bütün iktidarı süresince bu yöntemim
gereken nokta budur!
meyvalarını toplamayı başarmıştır. Dün haziran direnişi döneminde(1) ‘Bu aşamada her iki Buna benzer bir yaklaşım, 7 Haziran seçimlerinin başka
taraf açısında doğru olan şey müzakere masasında otu-
seçimlere benzemediği (sanki ülke açık bir cezaevi bi-
ran muhataplarını güçsüz kılmak değildir. Taraflardan
çiminde faşist yasalarla yönetilmiyormuş gibi), çok özel
birinin iç problem yaşaması masayı devirmeye kadar
bir süreçten geçtiğimiz, oyunu bozmak için mutlaka bir
gidebilir. Bu nedenle Türk devleti adına PKK ile masaya
partiye ‘oy atmamız (sanki şu ana kadar mecliste tem-
oturan AKP hükümetinin istifasını istemek akıl karı de-
siliyetleri yokmuş ve girince herşey tuzla buz olacakmış
ğil. Kıran kırana bir müzakere ve adil, kalıcı bir çözüm
gibi) yoksa aforoz edileceğimiz propagandası olarak
için her iki tarafında yer aldığı masa şartta ondan. (2)
karşımıza çıkıyor. Unutulmamalıdır ki; ne faşist Evren’in
diyenlerin, ‘Bütün Ortadoğu’daki demokratik bir siyaset
göstermelik yargılanması 12 Eylül ile hesaplaşma idi ne
ve barış için birlikte çalışabiliriz, Muhterem Fethullah Gü-
de Tayyip’in başkanlığının engellenmesi demokratik bir
len’e selamlarımı söyleyin. Onu en iyi anlayan benim’ (3)
kazanımdır. Demokrasi bu ülkeye hiç bir zaman uğrama-
dediklerini ya da ‘Eski yaşam alışkanlıklarını top yekun
dı. Parlamenter sistem ya da başkanlık tartışması kırk
bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikli-
katır mı kırk satır mı ikileminden başka birşey değildir.
ği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok
Hedef eskisi ve yenisi ile bu rejimin kökten degiştirilme-
partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden
sidir ve bunun da halen tek bir yolu vardır..!
daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete... Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu
Yine ülkenin durumuna ilişkin bir yandan; ‘AKP islamcı
ve Mezopotamya’nın tam demokratikleşmesi, hazırlı-
değil sıradan bir sağ partidir’ derken öbür taraftan ‘fe-
ğım bu yönde.(4) Sonra ‘AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan
laket geliyor, tek seçenek biziz’ denilmesi ve ardından
benim. Biz AKP’yi çıkartan gücüz.(5) demesi ya da ’Bir
da koalisyon konusunda ‘“HDP BARAJI GEÇEMEZSE
darbe var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. MİT’i
AK PARTİ İLE KOALİSYON YAPAR MI? sorusuna; Bu da
düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı.
7 Haziran’dan sonra konuşulacak bir şey doğrusu. Biz
Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan’a gelecek-
Türkiye’yi kaosa, istikrarsızlığa sürüklemek için seçime
ti. Benim bu süreci canlandırmam, darbeyi engelleme
girmiyoruz. HDP’in amacı Türkiye’de kaotik bir durum
sorumluluğu... Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve
yaratmak değil. “ denilmesi sapla samanın ne kadar bir-
süreci başlattım.’(6) ’Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz
birine karıştığnı göstermektedir.
Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık
Bu çevrelerin anlamadığı şey ülkenin islamileştirilmesi-
ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato. İkin-
nin ve faşist baskı yasalarının çıkartılmasının bir gecede
cisi, bir de halklar meclisi.’ Önerileri ya da ’Muhafazakâr
olmadığı tam tersine bunun bir süreç olduğu ve gelinen
demokratlığa destek verdim. Ama hegemonik bir yapı
aşamada AKP eli ile devam ettirildiğidir. Bu ülkenin bu
kurmalarına da karşıyım. Türkiye’de liberal demokratlar
hale gelmesi için bir faşist darbe ve 35 yıl gerektiğini ha-
da var, tarihin her döneminde olmuşlar. Bir de radikal
tırlatmak artık kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir.
demokratlar var. Asıl değişimi, dönüşümü gerçekleştire-
Bu anlamda; 7 Haziran akşamında yeni bir rejim kuru-
bilecek güç radikal demokratlardır. Radikal demokratlar
27
bu gücünü iyi kavramalıdır. Demokratikleşmeye öncülük
tışmayı basitleştirerek, olağanlaştırarak ya da görmez-
yapmalıdır. Bu üç grup demokrasi prensipleri çerçeve-
den gelerek davranmak yapılabilecek olan en büyük
sinde bir araya gelebilirler.
yanlıştır!
…Türkiye’de İslâmî demokratlar var, liberal demokratlar
Öcalan kendisine biçilen/verilen misyon ile(8) hem kürt
var, ancak gerçekten çözüm için mücadele edip sonuç
sorununun çözümü hem de sadece Türkiye ve Orta-
alacak olan radikal demokratlardır. Onların bu iradeyi ve
doğu değil dünya halkarını kurtaracak yeni bir model
örgütlülüğü açığa çıkarması gerekiyor. Onlara “Demok-
önermektedir. Bunu demokratik konfederalizm isimli
ratik Anayasa Bloğu”, “Demokratik Anayasa Kurucular
broşüründe açıklıyor ve modeli ’ dünya halklarını hediye
Bloğu” diyorum (7) demeleri arasındakı diyalektik ilişki,
ediyor’. Bu nedenle sadece seçimler değil aynı zamanda
siyaset anlayışı ve çözümlerini tartışmanın dışında tu-
önerilen çözüm modellerinin de tartışmanın merkezine
tarak ’seçimleri tartıştırmaya çalışmak’ bir algı yönetim
çekilmesi kaçınılmazdır.
denemesi olarak görülüp reddedilmeli, meselenin özü-
önderliğinin ideolojik birlikteliği konusunda söylenen-
nün tartışmanın dışına itilmesine izin verilmemelidir.
ler ortaya konulmadan yapılacak tartışmalar gerçekçi
HDP/HDK projesi ve Öcalan
olmayacaktır. Bu nedenle Öcalan ve HDP hangi ideoPolitikanın dönüştürücü özelliğini reddeden anlayışlar
lojik seçenekler üzerinde yükseliyor, ne istiyor, nasıl bir
sığ bir popülizme sığınarak ve herkese mavi boncuk
model öneriyor tartışması yapılmadan söylenecek sözler
dağıtarak siyaset yaparlar. İnsanları/toplumsal grupları
anlamsız olmaya mahkumdur.
oldukları gibi güzellerler ve onların en geri yanları siyasetin merkezine taşınarak söylemlerin ana belirleyeni olur. AKP bunu milliyetçilik ve din ekseninde kurgulayarak sürekli birilerinin insanları küçümsediğini (chp/sol/ aydınlar/sanatçılar) kendisinin ise onların bütün yanlarına sahip çıktığı söylemini kullanıyor. HDP ise bir yandan Said-i Nursi anması yaparken öte yandan Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonun Başkanını milletvekili adayı olarak gösteriyor. Bir yandan adayları arasına devrimci süreçlerde yer almış kişilere yer verirken öte yandan AKP kurucusu Dengir Mehmet Mir Fırat’ı aday gösteriyor. Bir yandan Öcalan modelde anlaşılırsa Tayyib beyin başkanlığını kabul ederiz derken öte yandan Demirtaş ’seni başkan yaptırmayacağız’ diyor. Etnik ve ulusal kimlikleri güzelleyen, dindarlığı ve dini içselleştiren demokrasiyi sınıfsal bağlamdan koparan postmodern, liberal özgürlükçü ve anarşizan bir model ve projeyi yeni sol bir porje olarak toplumun karşısına çıkartıyorlar. İşte bu nedenle seçimler tartışması artık sadece politik bir olgu olmaktan çıkmış ve ideolojik bir tartışmanın temel belirleyenlerinden birisi haline gelmiştir. Bu nedenle seçimlerde ne yaparsak yapalım sonra yine beraber yürümeye devam ederiz türü yaklaşımlar gerçekçi degildir. 90’lı yılların başından beri iç içe geçmiş farklı ideolojik referanslı (sol-liberal-post marksist) düşünceler kendilerinin ait olduğu yerlere akmaktadır. Yaşanan süreç devrimciler açısında da bir çok risk barındırmaktadır. Ancak bu ideolojik tar-
28
Dipnotlar 1-Selahattin Demirtaş http://www.radikal.com.tr/politika/selahattin_demirtas_canli_yayinda_sorulari_yanitliyor-1341946 2-Geçmişin tozlu sayfalarını gidip PKK hareketinin Öcalan’ın değişime uğramadan önceki yazdıklarına referens göstermek de mümkündür. Ancak PKK kendisini yeni ideolojik paradigma çerçevesinde tanımladığı için buna gerek yoktur. 3-Cahit Mervan, Meşru direnişin üzerinde ırkçı gölge var. ( http://www.tuzlucakoyu.org.tr/hukumet-istifa-kurtlerin-slogani-olamaz/ ) 4-Öcala Gülen’e selam söyledi. ( http://www.hurriyet.com. tr/gundem/22879093.asp ) 5-İmralı tutanakları (http://t24.com.tr/haber/iste-imralidaki-gorusmenin-tutanaklari,224711 ) 6-İmralı tutanakları (http://t24.com.tr/haber/iste-imralidaki-gorusmenin-tutanaklari,224711 ) 7-İmralı tutanakları (http://t24.com.tr/haber/iste-imralidaki-gorusmenin-tutanaklari,224711 ) 8-İmralı tutanakları (http://t24.com.tr/haber/iste-imralidaki-gorusmenin-tutanaklari,224711 ) 19 Haziran 2009 Görüşme Tutanağı
DENİZ DEMİRDÖĞEN Bugün itibariyle bir seçim atmosferi söz konusu ama toplumun kendi söz ve eylemini ortaya koyabildiği bir siyaset tablosu yok. Daha ziyade oy temelli bir yapı var. Haziran Meclisleri’nin ise toplumu doğrudan siyasete çağıran, toplumun siyaseti kendilerinin üretmesi için onları siyasete davet eden, kendi söz, karar ve eylemlerini gerçekleştirmesini sağlayan bir yapısı var. HAZİRAN’ın en geniş manada toplumu Haziran Meclisleri’nde örgütlenme ve siyaseti buradan doğru gerçekleştirme çağrısı var. O açıdan bugün topluma farklı düzlemlerden yapılan çağrılar itibariyle farklılık arz ediyor. Yöntem olarak siyaseti gerçekleştirmek açısından farklı bir noktada duruyor. O manasıyla Haziran Meclisleri’ne çağrı, HAZİRAN’ın ortaya koyduğu bu siyaset dolayısıyla anlam ifade ediyor. Toplumun tamamına dair, haklarını almaya, yaşamlarını gerçekleştirmelerine dair bir çağrıyı barındırıyor. O manasıyla diğer oy temeliyle yapılan çağrıların üstünde bir çağrı. İstanbul’da 1 Mayıs seçim atmosferiyle de ilgili biraz gerilimli sürüyor. Saldırılar çok farklı zeminde. Provokasyon iddiaları vs. nedeniyle gerilimli bir 1 Mayıs atmosferi olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca “İç Güvenlik Paketi” çıktıktan sonra en geniş zeminde 1 Mayıs’ta Taksim’e -aslında Taksim 1 Mayıs kutlanması gereken bir alan. Bu, mahkeme kararıyla da tescil edilmiş bir karar. Taksim’i valilik dün yaptığı bir açıklamayla tekrar yasaklı olduğunu ilan etti.- gelmek isteyen insanlarda yeni çıkan “İç Güvenlik Paketi”yle de ilgili bir korku ya da çekinme hali var. Biz İstanbul’un birçok noktasında 1 Mayıs bildirileri dağıtıyoruz. İnşaları Taksim’e çağırıyoruz. Çünkü Taksim emekçiler açısından mücadele ile kazanılmış bir yer. Aynı zamanda Taksim’e çıkılmaması ya da Taksim’in izin verilmemesi aslında işçi sınıfının söz ve eyleminin gerçekleştirmemesine yönelik bir yaptırım. O anlamıyla da toplumun en geniş kesimlerini, bütün Haziran Direnişi’ne katılmış insanları, 1 Mayıs’ı kutlama iradesi gösteren insanları Taksim alanına davet ediyoruz. Eğer polis ve devlet buna izin vermezse, hukuka aykırı, meşru olmayan ve baskı politikası olduğu için de insanların en temel hakkı olan direnme hakkını da gerçekleştirmesine çağrı yapıyoruz. O açıdan geçen günkü Kadıköy’de yapılan gözaltılar da bunun bir yansıması. Arkadaşlara yapmış oldukları şey; 1 Mayıs çağrısı ve Erdoğan’a yönelik söylenen “Hırsız ve Katil” söylemleri noktasında yapılan bir baskı. Bu nedenle İstanbul’un birçok noktasından insanların 1 Mayıs’a gelmesi ve beraberce kutlama noktasında geniş bir çağrımız var. Tabii ki yaptığımız çalışmalara yönelik çeşitli polis yaptırımları da uygulanıyor ama gereken önlem ve kararlılığı gösteriyoruz. 1 Mayıs çalışması İstanbul’da devam ediyor. 29
EYLEM TUNALI Haziran Meclisleri; bir arada olma, örgütlenme ve beraber mücadele edebilmeye bir çağrı. Yani farklı görüşlerden, yapılardan, sektörlerden insanlar bir araya gelerek mücadele ediyorlar. O açıdan çok olumlu bir oluşum. Mücadele odaklı. Özellikle forumlarda sürekli beraber etkinlikler ve çalışmalar yapıyoruz. HAZİRAN özellikle siyasi boyutuyla bizi katladı. Geziden sonra devam eden forumlara siyasi bir boyut getirdi. Farklı görüşlerdeki ve kıyafetlerdeki insanları da içine alabildi. O açıdan daha ortaklaştırıcı, daha somutlayıcı bir hal aldı. Örneğin; eğitim boykotuyla özellikle çok fazla birliktelik sağladı. İlk çıkış gereği oldukça olumluydu eğitim adımı. Çünkü biz eğitimle ilgili etkinlik yapıyorduk. Velilerle bir araya geliyorduk. HAZİRAN’ın ilk eyleminin eğitim olması bizim daha da örgütlenmemizi sağladı. İnsanların kendilerini ifade etme açısından meclislerimiz çok daha sahici oluyor. Meclise gelen insanlar orada kendilerini rahatlıkla ifade edebiliyorlar. Yaklaşık beş tane meclis buluşması gerçekleştirdik. Oraya katılan meclis üyelerinin her seferinde farklı insanların da katılımını sağladık. Birbirinin tekrarı olmadı ve kendini ifade etme açısından da çok olumlu görüyorum meclis toplantılarını. 1 Mayıs’la ilgili geçtiğimiz günlerde bir forum yaptık. Orada önümüzdeki sürecin özellikle seçimlere kadar ya da seçimlerden sonra neler yapabileceğimizi konuştuk. Kendi bölgemizde de çalışmalar yürütüyoruz. Esnaflarla, çalışanlarla bir arada oluyoruz. 1 Mayıs öncesinde de müzik dinletisi, söyleşi tarzında şenlik yapmayı planlıyoruz. Daha sonra da kendi meclisimizin olduğu yerde birlikte bir çağrı yapmayı düşünüyoruz. Oradan genel alana yürüyüşler gerçekleştirilecek. Ortada bir yerde buluşulduktan sonra oradan da 1 Mayıs alanına yürüyüş gerçekleştirilecek. HAZİRAN olarak insanların emeklerine sahip çıkmaları noktasında çağrımızı büyütüyoruz. Daha yaşanılabilir bir dünya için bir arada olabilmeyi istiyoruz.
30
YOLUNDA A.Ş. Söyleşi: SERPİL ŞAHBAZ
İnternet dizisi olarak başlayan “Yolunda A. Ş.”, 1Mayıs’ta çıkacak olan sinema filmi “Yolunda A. Ş. Çinçin Bağları”yla yoluna devam ediyor. Yolunda A. Ş.’nin Fehmi Kır’ı Erdağ Yenel’le film sürecini, Çinçin’i ve ekibin sanat atölyesi Ve Sanat'ın gelecekteki projeleri üzerine konuştuk. Yolunda A.Ş. projesi nasıl ortaya çıktı? Ekibimizde Çinçinli arkadaşlarımız vardı. Arkadaşlarımız Çinçin üzerine çocukluklarından kalan ya da şuan yaşadıkları sorunları daha çok öykülerle ifade etmeye başladılar ve yavaş yavaş öyküler oluşmaya başladı Çinçin üzerine. Daha sonra şu an filmin yönetmeni olan
31
Emre Budak(Ramo) ve senaristi Hasan Göktaş (Tek Kat Mehmet) arkadaşımız konusu Çinçin Bağları olan bir sine-
Çinçin halkını bir film projesine ikna etmek zor oldu mu,
ma filminin hazırlıklarına başladılar.
halk projeyi nasıl karşıladı? Bize mahallenin kapılarını açan İbo’ydu ( İbrahim Ay-
Film ekibi nasıl bir araya geldi?
mergen). Çinçin’de yaşadığı için ister istemez bir refe-
Ekibimiz 2008 yılından beri “Ve Sanat” adlı sanat atölye-
rans oldu. Çinçin dışarıdan çok zarar gören bir mahalle
sinin bünyesinde bir arada çalışıyor. Tiyatro, resim, kısa
ve insanlar yaşamları boyunca o kadar çok tepkiyle kar-
film son olarak da bir sinema filmi projesi ile kendi çalış-
şılaşmışlar ki, sadece kimliklerinde Çinçin yazması bile
malarımızı sürdürüyoruz. Ekipte öğrenciler, işçiler, işsizler,
yetmiş bu tepkiyi görmelerine. Önceleri, iki yıl boyunca
oyuncular, ressamlar var. Bütün bu bileşen genellikle ça-
mahalleye sohbete gidip geliyorduk. Daha sonra altı ay
lışmalarını ortak bir şekilde yürütüyor. Disiplinlerarası ko-
kadar film, dizi ve proje üzerine bahsedilmeye başlandı.
lektif bir süreç örmeye çalışıyoruz kendi içimizde. Yolunda
Biz daha mahalleye girmeden önce bir operasyon dü-
A.Ş. de temelinde “Ve Sanat”ın olduğu bir projedir.
zenlenmişti mahalleye ve TRT’ye belgesel çekme bahanesiyle girip aylarca onların görüntülerini alıp daha sonra
Çinçin Mahallesi’ni tercih etmenizin nedeni nedir?
büyük bir operasyon yapıldı mahalleye. Biz de kamerayla
Çinçin, Türkiye’deki en eski gecekondu mahallerinden biri.
girdiğimiz vakit doğrudan doğruya insanlar bize de bir
Her gecekondu mahallesinde olduğu gibi Çinçin’in de te-
önyargıyla yaklaştılar. Sonuçta somut bir şey görülmediği
mel sorunu yoksulluk. Dolayısyla o yaşantı ister istemez
noktada insanlar ikna olmuyorlar.
insanların sert tepkiler vermelerine neden olmuş ve bu da dışarıda daha başka bir algı yaratılmasına neden olmuş
Duvar yazıları çok ilgi çekici. “Yolunda A. Ş. 1 Mayıs’ta
olabilir. Ama özü itibariyle daha çok yoksullukla harman-
Sinemalarda” herhangi bir mahallede karşımıza çıkıyor.
lanmış bir mahalle. Bugün gelinen noktada da yakıcı bir
Özellikle film sektörünün baş tacı olan reklamlar çok
şekilde bu mahallenin kentsel dönüşüm projeleriyle yavaş
yüksek maliyetler içeriyor. Siz çok farklı bir yol izliyorsu-
yavaş ortadan kalkmaya başladığını görmekteyiz. . An-
nuz. Neden duvar yazıları?
kara’nın bu kadar merkezinde olup birçok anlamada yok
Aslında daha öncesinde başlamıştı duvar yazıları. Bizim
sayılmış, karşılaşılmak istenmemiş bir mahalle bileşenle-
seyircilerimizden gelen bir şeydi bu. İnsanlar dizi döne-
ri itibariyle Biz, hem Ankara’da olup, hem Çinçin’i bilip
minde dizide geçen belli kalıpları, jargon cümleleri du-
hem de Çinçin’in bu kötü algısının farkındayken ilk önce
varlara yazdılar. Askerde mermilerden, hastanede penisi-
Çinçin’den başlamak istedik. Hem de dediğim gibi, ekibi-
lin’lerden “Yolunda A. Ş.” yazıldı. Kara yazıldı, lahmacunun
mizin içinde de Çinçinli dostlar vardı. Dolayısıyla oranın
üzerine yazıldı. Belçika’dan, Fransa’dan, Almanya’dan da
yaşadığı süreci, mahallenin dönüşüm sürecini, mahalle-
katılanlar oldu. İnsanlar kendilerinden bir şey görüp sa-
de yaşananları daha iyi aktarabileceğimizi düşündük. Bu
hiplendikleri an tanıtıma destek vermeye başladılar.
yüzden Çinçin’den başlamış olduk. Çinçin halkının Kentsel Dönüşüm’e bakışı nasıl?
32
Filminizin adı neden “Yolunda A.Ş.”?
Zaten on yıl kadar önce başlayan ilk dönem projesi ta-
“Yoluna çıkmak” Çinçin’de kullanılan bir kalıp. Belirli bir
mamlanmış durumda. Projenin ilk başlarında tabii bir
gelirden yoksun mahallelerde insanlar daha çok günlük
tepki olmuş ama bu süreçte bir örgütlenme olmadığı için
ihtiyaçlarını karşılama, gününü kurtarma üzerine küçük
başarıya ulaşamamış görünüyor. Çünkü mahallenin yarı-
yolundalıklar yapıyorlar. Yılmaz Güney, Ulucanlarda yat-
sı dönüşmüş durumda. Gecekonduda yaşayan insanların
tığı dönemlerde yanında yatan Çinçinliler üzerine yazmış
kendilerine göre bir yaşam biçimleri oturmuş durumda.
olduğu romanında da “yoluna çıkmak”ı çok kullanmıştır.
Neredeyse üç kuşaktır burada biriken bir kültür var. Şeh-
Yani gününü bir şekilde kurtarmak demektir. Bunun şekli
rin o noktasında yaşıyor olmanızdan kaynaklı, işinizi ak-
biçimi yöntemi değişebilir. Ama biz bunda bir Çinçin ola-
rabalarınız ya da genel anlamıyla şehirle olan bağlantınız
rak değil de ülke geneline ve daha üst sınıfa ait bir kavram
tam da oradan kurmanız söz konusu. Bir kısmı mahallede-
olan “yolunu bulmak” olarak değişebildiğini görüyoruz.
ki konutlara borçlanarak ve daha küçük bir eve taşınıyor.
Yolundalık kavramını o nedenle bir kod olarak kurduk.
Dolayısıyla gecekondu yaşantısından apartman yaşantı-
“A.Ş.” de bunun bir yapılaşmış hâlidir ve en masum şekli
sına geçiş, onun getirdiği sorunlar, giderler. İster istemez
mahallelerdedir.
yaşam biçimi ve çevre değişiyor. Daha yoksul durumda
olanlar ise Çinçin’e benzer diğer gecekondu mahallelerine
de bir dönüşüm var. Yani insanların yaşadığı sıkıntılar ev-
taşınıyorlar.
rensel biz de bu evrenselliği işledik.
Yolunda A.Ş. projesini ilk önce internet dizisi olarak sun-
Bağımsız bir film çekmek zordur. Film çekerken yaşanan
dunuz, neden böyle bir yol izlediniz?
sıkıntılar nelerdir?
Film hazırlıkları uzun süre devam etti fakat bunu haya-
İlk başta senaryonun filme uyarlanamaması ve internet
ta geçirecek herhangi bir maddi olanaktan yoksunduk.
dizisi çekmek durumunda kalmamız bizim için ilk sıkıntı
Dolayısıyla ertelemek zorunda olduğumuz bir proje oldu.
oldu. Şunun farkındaydık zaten, maddi olanakların el ver-
Birçok yere başvurduk ama geri dönüş alamadık. Daha
diği oranda bir şeyler yapılacaktı. Ama bizim için şöyle bir
sonra ülkenin de gündemine giren “internet dizisi” kav-
güzelliği var bu tarz projelerin, kolektif bir ekibiz. Tiyatro
ramı karşımıza çıktı. İnternet dizisinin ortaya çıkmasıyla
yaparken de ortada para yoktu. İnsanlar kendi evlerinden,
hem kendimizi deneyebileceğimizi hem de bu anlamda
ellerinde olanı getiriyorlardı. Çektiğimiz zorluk dediğim
sinema filmi için tanınmışlık sağlayacağımızı düşünerek
gibi sadece işin sinema filminin teknik ekipmanlarının
bu sürece girdik.
sağlanması. Tiyatroda bir bedeniniz var; bir tane kostüm ve kiralanan sahne sizin gününüzü kurtarabiliyor. Ama si-
Yerel konulu bir projeyi Türkiye geneline yaymak riskli
nema filmi çekmek için öyle ya da böyle bir kameraya, ses
değil mi? Siz nasıl görüyorsunuz bunu?
ve ışık sistemine ihtiyacınız oluyor.
Ankara diğer illere göre dışarıya daha kapalı bir şehir. Ancak bahsedilen sorunlar; dizide de filmde de daha çok
Gelecekteki projeleriniz nelerdir?
toplumsal sorunlar olduğu için yereli aşan bir özelliğe sa-
“Ve Sanat” ekibi olarak yıllardır üretim süreci içerisinde-
hip. Örneğin; dizide dördüncü bölümde bir kaçak elektrik
yiz ve özellikle sinema üzerinden devam etmek istiyoruz.
konusu vardı. Kaçak elektrik ülkenin birçok yerinde kar-
Başlangıç noktası Ankara olan ama yerel olmayacak bir
şılık bulacak bir şey. Çünkü yaşamda direkt karşılığı olan
sinema filmi çekmeyi düşünüyoruz. Tiyatro oyunlarımız
bir şey. Filme gelirsek, şu an Portekiz’de bir gecekondu
da devam edecek.
mahallesinde de dönüşüm var, Ankara’nın mahallelerinde
33
PODEMOS ÜZERINE NOTLAR EMRE EREN KORKMAZ İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Uluslararası ilişkiler Bölümü
Yunanistan’da Syriza’nın zaferinin ardından gözler İspanya’da sonbaharda yapılacak seçimlerden birinci çıkması beklenen Podemos hareketine çevrildi. Her iki ülkede de toplumsal mücadele üzerinden kurulu sisteme olan tepkiyi örgütlü bir güce hızlı şekilde çeviren ve genç ekiplerce yönetilen partilerin başarısı dikkatleri üzerlerine çekiyor. Bu yazıda Podemos’un temel belgeleri üzerinden yaptığım incelemeden çıkardığım sonuçları notlar halinde paylaşmayı ve Podemos’un toplumsal muhalefetin birleştiği bir siyasal hareket olarak ülkede yönetime ortak olmasını sağlayan dijital stratejisi ve örgütlenme modeline dair bir özet sunmayı amaçlıyorum. Podemos da Syriza gibi sol-sosyalist harekete dahil farklı ideolojik kökenlerden parti ve örgütlerin bir araya geldiği bir hareket. Bu anlamda İspanya sol geleneğinde kökleri olan bir yapı. Farklılığı ise siyasi ve ekonomik bir kriz yaşayan İspanya’da sisteme karşı gençlerin başını çektiği toplumsal hareketin (Öfkeliler Hareketi) siyasal desteğini ve güvenini kazanabilmesidir. Ülkemizdeki Haziran isyanına benzer sayılabilecek bir öfke patlaması 4 yıl önce İspanya’da sistemin meşruiyetini sarsmıştı ve görülen o ki, bu öfke alternatif bir siyasal harekete dönüşmeyi başarmış durumda. Podemos’un uluslararası sosyalist hareketin tarihsel deneyimine yeni, özgün bir katkı sunduğu iddia edilemez. Podemos’un örgütsel yapısı, ilkeleri, politik çizgisi dünya genelindeki birçok sosyalist ve sosyal demokrat partiyle benzerlikler göstermektedir. Politikaları formü-
34
le edişi ve aktarışının klasik Marksist tanımlardan söylem-
İnternetin Yeri
sel düzeyde farklı olduğu belirtilebilir. Podemos, sistemin
Kendisini ülkenin egemenliğini yeniden restore edecek
krizine değinmekte ve kısa ve net cümlelerle umut ve gü-
ve rejimi değiştirecek bir yurttaş hareketi olarak tanım-
ven veren bir dil kullanmaktadır. Toplumsal dönüşümden
layan Podemos açısından üzerinde sıkça durulan iki kav-
ve yeni bir demokratik sistemden bahsin dışında talepler
ram yurttaş katılımı ve şeffaflıktır. Bu ikisinin eksikliğinin
somut reformlar şeklinde ifade edilmektedir. Üretimin ve
tüm yolsuzluğun, yoksulluğun, çürümenin sebebi olduğu
istihdamın geliştirilmesi için stratejik sektörlerde kamu
savunulmaktadır. İspanya’daki demokrasinin niteliğini
mülkiyetini savunması, işsizliğe çözüm için KOBİ’lere ve
sorgulayan Podemos gerçek demokrasi ve katılımcı de-
kooperatiflere destek vereceğini söylemesi, NATO’dan
mokrasi için teknolojik imkanlardan etkin şekilde yararla-
çıkış ve özelleştirmelerin durdurulması/geri alınması için
nılmasını savunmaktadır.
referandum önermesi, laikliği savunması, çalışma saatlerini düşürme, asgari ücreti yükseltirken azami ücret
Podemos elbette mücadelesini yalnızca online yürütmeyi
sınırlaması getirme, emeklilerin haklarını geliştirme ve
savunmamaktadır. Birazdan değineceğim üzere yerel bi-
göçmenlere daha iyi koşullar sunma, yurttaş olmasa dahi
rimlerden (Çevrelerden) merkeze doğru bir örgütlenme
oy hakkı tanıma gibi vaatleri İspanya’da ilk kez duyulan
modeli vardır. Ancak herkesin mücadeleye aynı düzeyde
görüşler değil. Zaten hareketin lideri Iglesias da 70’li yıl-
katılması ve aynı derecede kendisini vakfetmesi beklene-
larda sosyal demokrat partilerin önerdiği bu politikaları
meyeceği için bir toplumsal hareket olarak en geniş katı-
bugün devrimcilerin savunduğunu belirtmektedir. Yine
lımı ve onayı elde etmeyi hedeflemektedir. Partinin dijital
ulusal sorun meselesinde ayrılıkçılık-birlikçilik ekseninde-
stratejisi katılımcılığı geliştirmek ve aşağıdan yukarı poli-
ki kutuplaşmaya karşı İspanya’nın farklı ülkelerden oluşan
tika üretimini teşvik etmektir. Online oylamalar ve forum-
bir devlet olduğunu, her ülkenin ayrılma hakkı olduğunu,
lar yaygın şekilde değerlendirilmektedir.
amaçlarının ise mevcut birliği pekiştirmek ve ortak yaşam için sistemi birlikte değiştirerek daha iyi bir düzen kurmak
Podemos’a online üyelik mümkündür. (https://participa.
olduğunu savunması da pek yeni bir fikir sayılmaz.
podemos.info/es/users/sign_up) İnsanlar yasal parti üyeliği için gerekli bilgileri doldurmakta ve onay süreci başla-
Bu konularda Podemos’un pozitif bir dille ve basit söy-
maktadır. Bu ülkemizde de uygulanan bir yöntemdir. CHP
lemlerle politikalarını savunmasının etkisi göz ardı edil-
de online üyelik almaktadır. İki ülkedeki seçim kanunları
memelidir. Örneğin Podemos ulusal egemenlik ve vatan
çerçevesinde kimlik numarasını ve diğer belgelerini ve-
kavramlarını öne çıkarmaktadır ve bu yaklaşımları saye-
rerek ve aidatı ödeyerek üyelik mümkün. Podemos’a üye
sinde sağ seçmenden destek gördüklerini belirtmektedir.
olanlar oylamalara katılmak için bir kod almakta ve şa-
Vatanı satanın, hırsızlık yapanın, egemenliği tırpanlayanın
yet toplantılara katılmadıysa cep telefonu veya bilgisayar
sağ iktidarlar olduğunu belirten Podemos vatan kavra-
üzerinden oyunu kullanmaktadır.
mını tanımlarken içine toprak sevgisini, ekolojik tarımı, hayvan haklarını, suya erişim hakkını da katarak klasik
Bir diğer önemli platform ise PlazaPodemos (Podemos
tanımın dışına çıkmaktadır. NATO ve özelleştirmeler ko-
Meydanı) (http://www.reddit.com/r/podemos/) adı veri-
nusunu da bu yaklaşımla ele almaktadır.
len forum sayfasıdır. Bir sosyal haber sitesi olan Reddit uygulamasından yararlanılan forumun merkezi olduğu
Lakin Podemos’un önemli bir farkı ve öncülük yaptığı olgu
gibi bölgesel düzeyde yerel forumları da var. Burada ül-
interneti ve teknolojiyi mümkün olduğunca etkin kulla-
kemizde de benzeri örnekleri olan bir tartışma ve haber-
narak doğrudan-katılımcı demokrasiyi hayata geçirme
leşme platformu işlevi görmektedir. Forum konusunun
iddiasına sahip olması, bu yönde kurduğu örgütsel me-
içeriği gördüğü ilgiye dayanarak oylanmakta ve en çok
kanizma ile daha katılımcı, daha yatay bir örgütsel model
oyu alanlar anasayfada görülmektedir.
oluşturmasıdır. Örgütsel modele dair Podemos’un kurduğu yapıdaki birimlerin işleyişi hiyerarşik parti mekanizma-
Yetenek Bankası olarak çevrilebilecek Banco de Talentos
sı ile bir kitle örgütünün klasik modellerinin daha farklı bir
adlı bir başka sitede ise (https://podemos.info/participa/
bileşimini oluşturmasıdır. Bu farklılığa hayat vermede ise
banco-de-talentos/) Podemos’a katkı sunmak isteyen
sosyal medyanın ve internetin özel bir rolü vardır.
yetenekleri toplayan bir havuz oluşuyor. Bu siteye email adresini girerek dahil olanlar yeteneklerini, konu hakkın-
35
da teknik ve analitik kapasitelerini, neler önerdiklerini ya
Podemos’un her üyesinin söz ve oy hakkı var. Bunun ger-
şıkları işaretleyerek ya da doğrudan yazarak belirterek
çek yaşamda gerçekleştiği temel birim ve Podemos hare-
merkeze iletmektedir.
ketinin omurgası yerellerde kurulan Çevrelerdir (Circulos). Çevreler bizim ülkemizdeki yerel meclislere benzer yapı-
Örgütün belirlediği konularda yapılacak online oylamalar
lar. En küçük çevre mahalle düzeyinde kurulmakta ve aynı
https://agoravoting.com sitesi üzerinden gerçekleşiyor,
alanda birden fazla Çevrenin kurulmasına izin verilme-
oy verenler telefonlarına gelen SMS’yi onayladıklarında
mektedir. Çevrelerde en az 5 kişinin olması gerekmekte-
oy geçerli sayılıyor. Örneğin Avrupa Parlamentosu seçim-
dir. 100’den fazla üyesi olan Çevreler kendi sekreterini ve
leri için aday belirleme sürecine 33 bin kişi oy kullanarak
diğer örgütsel yapıların seçimini yapıyor. Çevreler partinin
katılmıştır.
genel politikalarını belirlemede söz hakkına sahiptir, genel politika ve ilkeleri sorumlu olduğu alana uygulamakla
Podemos’un akıllı telefonlara yüklenebilecek Appgree
yükümlüdür ve yerel sorunları genel içinde gündemleş-
uygulaması ile cep telefonu üzerinden de oylamalara ve
tirebilmektedir. Partinin merkezi politikalarına dair teklif
tartışmalara katılmak mümkün olabiliyor.
ve öneriler belirli oranda Çevre veya üyenin imzasıyla beraber sunulduğu zaman merkezin gündemine girmekte-
Youtube üzerinden kısa videolar ile gündeme dair yorum-
dir. Yine politika önerileri hazırlanırken alanına göre konu
ların düzenli şekilde yapılması da toplumun partinin gö-
hakkında uzman 2 veya 3 kişinin onayı da istenmektedir.
rüşlerini net şekilde anlamasına ve takip etmesine katkı
Bu sayede yerel önerilerin politik ve teknik altyapısının
sunuyor.
daha sağlam şekilde hazırlanması beklenmektedir.
Podemos’un bu yazı hazırlandığında (04.03.2015) twit-
Esas Çevreler yerellikler özgülünde kurulsa da ayrıca Sek-
terda 1.350 bin takipçisi vardı. Twitterda #PreguntaA-
törel Çevreler de uzmanlık ve iş alanı ekseninde bir araya
Podemos (Podemos’a Sor) gibi hashtagler üzerinden
gelebilmektedir. Sektörel Çevrelerin temel görevi yerel ve
Podemos ile iletişime geçilebilmektedir. Podemos’un fa-
merkezi gündemlerde danışmanlık yapmaktır.
cebook’ta da 950 bin beğenisi var. Podemos’un en büyük karar organı Yurttaş Meclisi’dir. İnsanların online şekilde ortak bir belgeyi hazırlamaya
Meclise Podemos üyesi olan herkes katılabilir ve herkesin
katkı sunabildikleri Titanpad’den de Podemos üyeleri
söz ve oy hakkı vardır. Meclis genel sekteri, demokratik
yaygın şekilde yararlanmaktadır. Yine açık ve işbirliğine
güvence komitesini ve yurttaş danışma komitesini seçer
dayalı bir karar-alma platformu olan Loomio sitesinde de
ve genel politik çizgiyi belirler. Meclis 3 yıl içinde toplan-
Podemos üyeleri önerilerde bulunabiliyor ve tartışmalara
malıdır.
dahil olabiliyor. Yurttaş Danışma Komitesi Podemos’un yürütme organıPodemos dijital açıdan mevcut sosyal medya sitelerinden
dır. Sekretarya ile beraber kararların uygulanmasını sağlar.
etkin şekilde yararlanırken kendi oluşturduğu LaboDemo
Üyeleri Genel Sekreter, 17 özerk yönetiminin sekreterleri,
(Demokratik Laboratuvar) projesiyle tekno-politik danış-
yurtdışındaki üyeleri temsilen 1 üye ve cinsiyet dağılımına
ma sürecini geliştirme konusunda araştırmalar yapmayı
dikkat ederek Yurttaş Meclisinin seçtiği 62 üyeden olu-
da ihmal etmiyor.
şur. Yurttaş Danışması meclisin kararları doğrultusunda analizler yapar, strateji ve kampanyaları belirler, Çevreler-
Örgütlenme Modeli
le sıkı bir ilişki içine girer. Basın, kültür, eğitim, gençlik,
Podemos’un dijital stratejisi ve karar alma sürecinde tek-
kadın ve eşitlik, uluslararası ilişkiler, ekonomi, ekoloji gibi
nolojiyi kullanması dikkatleri çekse de Podemos sanal bir
sorumlu olduğu alanlar vardır.
hareket değil. Yazının başında da belirttiğim üzere farklı ideolojik kökenlerden gelen kişilerin ve örgütlerin bir
Genel Sekreterin çalışmalarına yardımcı olmak için 10-15
bileşimi olarak hem klasik parti mekanizmalarının hem
kişilik bir koordinasyon konseyi Genel Sekreterinin önerisi
de kitle örgütlenmelerinin belirli özelliklerini bünyesinde
ile Danışma Komitesi tarafından seçilmektedir.
toplamaktadır. Demokratik Güvence Komitesi, üyelerin haklarını ve par-
36
tinin ilkelerini, değerlerini korumakla yükümlüdür. Yurttaş
hızlı şekilde gelirken geçmeleri gereken bu sınav da ol-
Meclisinin seçtiği 5 asil 5 yedek üyeden oluşur.
dukça zorludur. Bu süreç içinde kitle katılımının ve denetiminin sürmesi ve iç mücadelelerin sonucunda partilerin
Şeffaflık Podemos’un temel sloganları arasındadır. Örgüt
devrimci bir yönelimde ilerlemeleri ve kendilerine daha
içi şeffaflık ve demokrasi konusunda da yalnızca politik
fazla güvenen bir duruşa sahip olmaları da mümkündür
karar alma süreçlerine yerelden merkeze doğru tekno-
ama tersi bir yönelim de somut şartlar, güç dengesi gibi
lojik imkanlardan yararlanarak etkin katılım beklenmek-
söylemler üzerinden yeni bir umutsuzluğu ve rejime tesli-
le yetinilmemektedir. Aynı zamanda finansal şeffaflık da
miyeti de getirebilir.
savunulmaktadır. Buna göre partinin yerelden merkeze tüm banka hesapları denetime açıktır. Yerelden merkeze
Ülkemizde Haziran İsyanının ardından gelişen süreç ken-
para aktarım kuralları bellidir. Ayrıca bankalardan kredi
dine özgü bir hatta ilerleyecektir, birebir bu iki ülkedeki
çekmek veya yüklü miktarda bağış kabul edilmemektedir.
deneyimin kopyası olmayacaktır. Ülkemizde rejimin yapı-
Podemos’un hiçbir organında cinsiyet oranı 40-60 ora-
sı, baskıcı yönün ağırlıklı olması, ayrıca sol-devrimci ha-
nının üstünde olamaz. Her organ yıllık plan hazırlayıp
reketin tarihsel birikimi bu özgünlüğü şekillendirmektedir
sunmakla görevlidir ve yıllık plan hazırlanırken organ
ve Yunanistan ve İspanya örneklerinden farklı niteliklere
üyelerinin aile yaşamı ve çocuk bakım hakları göz önüne
sahiptir. Dahası ülkemizde toplumu isyan etmeye yönel-
alınmalıdır.
ten ve günümüzde de yeni kalkışların birikimini sağlayan koşullar ve talepler de farklıdır ve Haziran Hareketinin de
Sonuç
belirttiği üzere laiklik, anti-emperyalizm, kamuculuk ve
Podemos’un geniş bir kitle hareketinin sonucunda, eko-
demokrasi talepleri yoksulluğa karşı mücadele ile iç içedir.
nomik krizin etkisiyle derin bir meşruiyet krizi içine dü-
Ancak Haziran İsyanında milyonların ortaya koyduğu ta-
şen rejimin karşısında geniş bir toplumsal destek almayı
leplerin siyasetteki karşılığının henüz doldurulamadığı,
başardığı ortadadır. Yalnızca Öfkeliler Hareketine katılan-
AKP’ye olan öfkenin herhangi bir partinin etrafında top-
larla çeşitli sol örgütlerin birlikteliğini sağlamakla kalma-
lanamadığı, toplumsal arayışın sürdüğü ve mücadele az-
yan Podemos’un toplumun geniş kesimlerinden, bilhassa
minin çeşitli olaylar vesilesiyle oldukça kitlesel düzeyde
daha önce oy kullanmayanlardan ve sağ partilere oy ve-
açığa çıktığı ülkemizdeki durumla Podemos’un yükseldiği
renlerden destek aldığı da bilinmektedir. Bu açıdan ben-
zemin arasında benzerlik vardır. Podemos ve Syriza ör-
zeri iddialarla yola çıkan İspanya’daki birçok örgütlenme-
neklerinde de gençliğin ve kadınların öncülüğünde geniş
ye nazaran bir başarı örneği olduğu açıktır. Bu özellikleri
toplumsal kesimlerin öfkesi, çığlığı ve isyanı, militan ve di-
Syriza ile de benzerlik taşımaktadır.
renişçi karakteri Haziran’la benzerlik göstermektedir. Her
Her iki örnekte de partilerin politikaları ve ideolojik du-
üç örnekte de yerel forumların-meclislerin-çevrelerin-da-
ruşları tartışılabilir. Syriza’nın iktidar deneyiminin yanı sıra
yanışma ağlarının oluşumu ve sosyal medyanın-dijital im-
Podemos’un ilkbaharda özerk yönetimlerdeki seçimlerde
kanların etkisi benzerdir. Farklı boyutlarda da olsa kapita-
ve sonbaharda genel seçimlerdeki olası başarısı ile Avru-
lizmin ekonomik ve siyasi krizinin sonuçları ve meşruiyet
pa genelinde Almanya hegemonyasında izlenen neo-libe-
krizinin yarattığı devrimci olanaklar açısından politik ana-
ral politikalara karşı güçlü bir muhalefet oluşabilir.
lizlerde ortaklık kurulabilmektedir.
İki partinin de toplumsal değişimden bahsetmesine karşın sistemi devrimci yönde dönüştürme ve üretim ilişki-
Bu açıdan Haziran Hareketi açısından da yerelden mer-
lerini değiştirme konularında cesaretli adımları atıp at-
keze mücadele hattında ve geniş kitlesel katılımın sürek-
mayacakları net değildir. Somut, gündelik politikalara ve
liliğini farklı araçlarla destekleyerek sağlamada Podemos
reformlara odaklı söylemlerin zaman içinde teslimiyete mi
örneğinin incelenmesinde yarar olduğu kanısındayım.
yol açacağı yoksa kısmi reformlarla tazelenen güvenin ve kendilerine verilen hızlı desteğin sağlam bir temele dö-
İncelenen Belgeler:
nüşmesiyle radikal ve devrimci bir yönelime mi gireceği
PODEMOS, Documento Final del Programa Colaborativo
de henüz belli değildir. Dahası canlı ve dinamik yapılar olan, çeşitli örgütlerin ittifakıyla yerel örgütlenmelerin yön verdiği bu örgütlerin iç bütünlüklerini korumaları da kolay değildir ve iktidara
PODEMOS, Principios Políticos PODEMOS, Principios Organizativos PODEMOS, Código Ético PODEMOS web siteleri (yazıda belirtilen)
37
YENI TOPLUMSAL CINSIYET REJIMINDE KADIN EMEĞI Redaksiyon Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Atölyesi 38
24 Nisan’da Rana Plaza Katliamının 2. yılı dolayısıyla birçok yerde kadınlar eylem yaptı. Rana Plaza’da ölen 1138 işçinin eylemin dikkat çeken sloganı şuydu: Rana Plaza Her Yerde! 24 Nisan’ın 1 hafta sonrasında 1 Mayıs’a giderken dünya üzerinde kadın emeğini anlatan kavramlar: eğretileşme, güvencesizlik ve esnek çalışma… Rana Plaza’da yaşananlar ise
bunun somutlaşmış hali… “Rana Plaza Her Yerde!” diye-
kıdem ilerlemesi dışında bir güvence sunmamaktadır.
rek bu katliamı yıl dönümünde kötü çalışma koşullarını protesto eden kadınlar bir yandan da dünyanın çeşitli
2. Doğuma bağlı yarı zamanlı çalışma
yerlerinde yaşanan emek sömürüsüne dikkat çekiyorlar-
Analık izni bitiminden sonra ilk çocuk için 2 ay, ikinci ço-
dı.
cuk için 4 ay, üç ve üzeri çocuklar için 6 ay olmak üzere yarı zamanlı çalışma imkanı tanınması ve yarı zamanlı
Peki Türkiye’de Kadın Emeği Dediğimizde?
çalışılan süre için mevcut süt izninin uygulanmaması, bu
Çok dallı budaklı bir konuya giriş yaptığımın farkında-
iznin yarı zamanlı çalışma süresinden sonra kullanılması,
yım. O yüzden genele ve güncele kısa bir bakışla bu tar-
yarı zamanlı çalışılan süre içerisinde ücretin tam olarak
tışmaya girebiliriz. Ki bu tartışma aslında bugün kadın
ödenmesi
mücadelesinin önündeki durakları tartışmamızı da sağlayabilir.
Özel sektördeki kadın işçinin ücretinin yarısının ve sigorta priminin İşsizlik fonundan karşılanması
“Yeni Türkiye”nin yeni toplumsal cinsiyet rejiminde ka-
Yarı-zamanlı çalışmanın kadınlardan başlayarak yaygın
dın emeği dersek belki çerçeveyi biraz daraltmış oluruz.
ve yerleşik bir uygulama haline getirilmesi amaçlanı-
Öncelikle yeni toplumsal cinsiyet rejiminden başlayalım.
yor. Tam istihdam biçimleri yerini yarı zamanlı çalışma-
AKP, Türkiye’de kadınlarla ilgili kimlik, beden, emek gibi
ya bırakacaktır. Yarı zamanlı çalışma eksik sigorta primi
alanlarda uyguladığı polikalar ile yeni bir toplumsal cin-
ve düşük ücret anlamına gelmektedir. AKP bu sorunu
siyet rejimi ortaya çıkartıyor. Bu noktada referansları ise
şimdilik ücretin kalan yarısı ve sigorta pirimi için işsiz-
Siyasal İslam ve neoliberalizm. Elbette bu politikalarla
lik fonunu garanti göstererek çözmektedir. Sermayenin
-tersinden baktığımızda da- toplum şekillendirilirken ze-
karından taviz vermemenin temel ilke kabul edildiği uy-
min de kadın oluyor…
gulamada, kadın işçilere yine kendi ücretlerinden kesilerek elde edilen bu fonu bir lütuf / garanti olarak sunmak
Bu noktada sıkça ve çokça tartışılmışken “Ailenin ve Di-
ikiyüzlülüktür. Üstelik yarı zamanlı çalışma yerleşik hale
namik Nüfus Yapısının Korunması Programı”nı konuş-
getirildikten sonra prim tamamlama uygulamasından
makla başlayabiliriz ki bu paket aslında yeni toplumsal
vazgeçip geçmeyeceklerinin bir garantisi de yok.
cinsiyet rejimi dediğimiz uygulamaların ziplenmiş hali. Paketin birkaç maddesini Kadın Emeği Platformu’nun
Kadınlar bu 2-6 aylık sürede yarı zamanlı çalışırken ücret
“Aileye Kul Sermayeye Köle Olmayacağız” açıklamasın-
ve prim açısından tam zamanlı çalışmaya oranla kısa va-
dan alarak sıralayacak olursak:
dede bir hak kaybı yaşamayacak gibi gösteriliyor. Fakat uzun vadede görevde ilerleme, kıdem alma ve nitelikli iş-
1. Doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürenin ka-
lere getirilerek yükselme imkanını kaybedeceklerdir. Zira
deme ilerlemesinde değerlendirilmesi
özel vasıf ve nitelik gerektiren işlerde çalışan kadınların,
Kadınların ücretsiz doğum izninde geçen sürelerinin
iş yerinde yönetici pozisyonundaki kadınlar başta olmak
borçlanma yapmaksızın derece ve kademe ilerlemesin-
üzere işin denetim ve yürütülmesinden sorumlu kadın-
de sayılmasının sağlanması.
ların, yarı zamanlı çalışması söz konusu dahi değildir. Bu uygulama ile kadınlar hem yarı zamanlı çalışma baha-
Söz konusu öneri kamu çalışanlarının çalışma süresine
nesiyle yoğunlaştırılmış bir çalışma programı ile karşıya
bağlı kademe ilerlemesinde ve SGK primlerinin ödenme-
kalacaklar hem de niteliksiz işlerde ve yükselme imkanı
sinde kadınlara bir avantaj sağlamakla beraber çalışma
tanınmadan çalıştırılacaktır.
hayatı ve kariyer planı açısından işlevsiz kalmaktadır. Çalışma hayatında mevcut durumda başta vasıflı işgücü
3. Çocuk Okul Çağına Gelinceye Kadar Ebeveynlere
içerisinde yer alanlar olmak üzere kadın işçiler doğum,
Kısmi Süreli Çalışma Hakkının Tanınması
evlilik gerekçesi ile terfi ettirilmiyor. Bu nedenle yasa
Okul çağına kadar memur ve işçi ebeveynlere günlük
kadın kamu çalışanlarına cüzi ücret farkı sağlayan yasal
çalışma sürelerini yarı sürelere kadar azaltma imkanının
39
sağlanması.
sadece değinip geçebildiğimiz bu uygulamaların referansı ise siyasal islam. Bu noktada laik ve bilimsel eği-
Yasadaki bu tanım uygulamada doğrudan kadını hedef
tim mücadelesinin kadın mücadelesi ile yaşamsal bağlar
alacaktır. Çocuklara bakma ve onların eğitimi ile ilgilen-
kurduğunu söylemek yanlış olmayacaktır sanırım.
me görevi toplumsal cinsiyet rollerinin bir gereği olarak kadına biçilmiş bir görev olarak görülüyor. Bu nedenle
Tüm bunların emek alanı ile doğrudan ve dolaylı ilişkileri
uygulamanın doğumdan sonraki 5-6 yıl boyunca kadına
bulunuyor elbette. Dolaylı olarak kız çocuklarının eği-
kısmi süreli çalışma önerdiği anlaşılmaktadır.
timlerinin yarıda kesilmesinden söz edebiliriz -ki Türkiye’de %40 gibi bir oran telaffuz ediliyor kız çocuklarının
Kadınların çocuk bakım görevi devredilemez görülmüş
eğitimleri yarıda bırakması için- ve bu kız çocuklarının
ve asıl iş olarak tanımlanmıştır. Ücret karşılığı çalışma
çocuk yaşta evlendirilmelerine yahut vasıfsız işçi olarak
seçeneği ise tali ve asıl iş olan “çocuk bakımı” görevi
çalışmalarına zemin hazırlıyor. Doğrudan tartışmala-
aksatılmaksızın sunulmaktadır. Kısaca kadınlara aslola-
rı direk paketin somutluluğunda konuşabiliriz: Paketin
rak annelik kariyeri önerilmekte, annelikten arta kalan
adı “aileyi koruma” dolayısıyla mesele kadın istihdamını
zamanlarında ise düşük ücretlerle, eksik primlerle, yarı
arttrımak değil kadının temel görevinin annelik olduğu-
zamanlı olduğu için vasıfsız olarak tanımlanan işlerde
nu belirtmek. Bu paketin yapmaya çalıştığı şeyin AKP’ye
çalışma seçeneği sunulmaktadır.
özgü olmadığını, neoliberalizmin kadına dünya genelinde istihdamda biçtiği kayıt dışı, esnek, güvencesiz çalış-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu öneriyi özel
manın Türkiye uygulaması olduğunu söyleyebiliriz. Fakat
istihdam bürolarının yasalaşması koşuluyla kabul ediyor
burada AKP’nin toplumu dini referanslarla yeniden yapı-
olması da kutsal annelik görevlerini aksatmama bahane-
landırmasının bir parçasını, paketin içerisindeki “kutsal
siyle esnek ve güvencesiz çalışmanın en vahşi biçiminin
yeşil rengi” de görmezden gelmemek gerekiyor.
yasalaştırılmak istendiğini göstermektedir.” Burada bir parantez açarsak sembolik alanda ise “kaBu noktada kadınlara önceliğiniz annelik ve eviniz den-
dının adı yok”tan “aileyi korumaya” ciddi bir politik
dikten sonra çalışabilirsiniz tabii ki ama vasıfsız ve gü-
müdahale söz konusu. Dinsel referanslarla kurulan bu
vencesiz olarak diye de ekleme yapılıyor. Şimdi bu cüm-
düzenleyici söylem sembolik ve ideolojik alanda müca-
lenin ardındakileri, uygulamaları ve mücadele başlıklarını
delenin önemine dikkat çekiyor. Kadının kamusal alanda
kısaca tartışabiliriz diye umuyorum.
görünmez kılınması öncelikle karşı sembolik ve ideolojik mücadele ile mümkün kılındı.
Kadın kimliği kamusal alandan siliniyor, sıkça söylene-
40
geldi belki bunun ilk adımı bakanlığın adından silinen
Bu kadar keskin sınırlarla ayırmak doğru olmasa da
kadın oldu. Bakanlığın adı Aile ve Sosyal Politikalar Ba-
bedene dair politikalar diye ayırabileceğimiz kısıma da
kanlığı oldu. “Sosyal politikalar” kısmına tekrar dönmek
değinelim. Kadın bedeni ve cinselliği üzerine sıklıkla tek-
üzere aile kısmı sembolik ve ideolojik bir anlam taşıyor.
rarlanan söylemler, kadınlar üzerinde erkek egemenliğini
Önce kadının “adı yok” oldu, sonra fiili olarak kendisi de
derinleştiriyor. Kadının özne olmaktan çıkartan, erkek ta-
silinmeye başladı. Kamusal alanın yeniden düzenlenişi-
hakkümü altında varlık izni tanıyan, kürtaj meselesindeki
ne baktığımızda “fıtrat” gibi bir kavram ortaya atılarak
gibi kadının bedenine dair konularda kadınların kendi
kadın-erkek eşitsizliği bir norm haline getirilmeye, kadın
bedenleri üzerindeki özerkliğini ve tasarrufunu yok eden
ve erkeğin yanyana geldiği mekanlar ise yeniden düzen-
bunları birtakım kutsallarla meşrulaştıran söylemler top-
lenmeye başladı. İdeolojinin yeniden üretiminin temeli
lumdaki cinsiyetçiliği de körüklerken kendisine adeta bir
olan eğitim alanında yapılan karma eğitimin kaldırılması
sokak gücü yaratıyor: Kadına yönelik şiddetin gitgide
tartışmalarından anaokulunda türbana ve ders kitapla-
artması. Kadına yönelik şiddet bu yazıya sığdırılama-
rından toplumsal cinsiyet eşitliğine dair ifadelerin çıkar-
yacak bir konu olduğundan aslında kutsallarla meşru-
tılmasına birçok uygulamadan bahsedebiliriz. Bu yazıda
laştırılanlara dair konuşabiliriz. Biyopolitika dediğimiz,
aslında beden, yaşam, ölüm, nüfus ve istatistiki veriler
rının da temeli burada. Kamusallığın piyasaya doğru çö-
üzerinden bedeni kolektif nüfusun bir parçası olarak
zülmesi sağlık-bakım gibi alanlarda ailenin ve tabii aile
gören ve denetleyen politikalar bütünün parçası olarak
içerisinde kadının yaşlı, hasta, engelli, çocuk bakımı gibi
bugün disiplinini, simgesel iktidarı -“kutsal annelik” ve
işleri üstlenmesi ve bununla birlikte çalışma hayatından
“”kutsal aile” - üzerinden kurarak sermayenin ihtiyaçla-
ve kamusal alandan geri çekilmesi ile sonuçlanıyor. Bu
rı doğrultusunda nüfus düzenlemelerini yapıyor. Nüfus
noktada yeni bir kamusallığın yaratılması mücadelesi
düzenlemeleri ise doğrudan kadının bedeni ve üremesi
ve kadın dayanışmasının yükseltilmesi yine kadınlar için
üzerinde denetim kurmakla ilintili ve yine doğrudan ve
önemli bir mücadele noktası gibi gözüküyor.
dolaylı olarak kadın emeği üzerine etkileri var. Bu sadece nüfus denetimi değil gündelik hayatın denetimi ile de
Tüm bunların karşısında durumlar her zaman kötü de-
doğrudan alakalı. Zira toplumsal dönüşümün ve deneti-
ğil… Kadınlar örgütlenebildikleri ve birlikte ses çıkarta-
min bir aracı olan bu politikalar, toplumu şekillendiriyor,
bildikleri her alanda etkili oluyor. Bu, kürtaj yasağının
yine bunu kadın üzerinden yaparken tüm kutsallarını
yasallaşamamasından Doğadan firmasının cinsiyetçi
kendi meşruluk kaynağı olarak kullanıyor.
reklamının ortadan kalkmasına, örgütlenmeleri hayli zor olan ev işçilerinin mücadeleleri sayesinde sendika kurma
Öte taraftan şimdi bakanlığın adındaki “sosyal politika”
hakkı kazanmasına kadar çok çeşitli alanlarda görülüyor.
kısmına gelecek olursak, yine sembolik alanda bir adım
Kadınlar için mücadele edecek çok cephe var, saldırılar
söz konusu ama ötesinde aileyi sosyal politikanın bir
karşısında mevziler oluşturmak, yeni bir dili ve yaşamı
aracı haline getirme, aileyi buna ikame etme politikala-
kurmak için dayanışmayı büyütmek üzere…
41
42